Genel Yetenek 2-www.sozelciyiz.net

  • May 2020
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Genel Yetenek 2-www.sozelciyiz.net as PDF for free.

More details

  • Words: 40,312
  • Pages: 107
-TÜRKÇE-

TURKÇE I Cümlede Anlam ve Cümlede Anlatım

2. Varsayım Bildiren Cümle

CÜMLEDE ANLAM

Varsayalım, kabul edelim, tut ki, diyelim ki gibi sözlerle kurulan ve eylemin bizim istediğimiz gibi sonuçlanması hâlinde ortaya çıkacak durumu gösteren cümledir.

Bu ünitede cümlenin dilbilgisi açısından değil, anlam açısından geniş bir değerlendirmesini yapacağız. Cümleleri bizlere ilettiği anlamlar bakımından tasnif edeceğiz.

• •

1. Eş ve Yakın Anlamlı Cümleier Aynı düşünceyi, anlamı farklı söz ve söz gruplarıyla anlatan cümlelerdir.

• •

Örnek: Kasaba kültürü bûtün yaşamımızı etkiler.

Tut ki karnım acıktı, ne yapacağım? Kabul edelim ki senin dediklerin oldu, eline ne geçecek? Diyelim ki senin dediğin doğru, ne değişecek? Yapayalnız kaldığını düşün bir an. 3. Olasılık - Olabilirlik Bildiren Cümle

Kasaba görgüsü her yönüyle davranışlarımıza, ilişkilerimizeyansır.

Eylemin sonucuyla ilgili bir olasılığı, tahmini veya sezgiyi anlatan cümlelerdir.

2005 KPSS

• • • •

Aşağıdakilerden hangisinde verilen yargılar anlamca birbirine yakındır? (2005 KPSS) A) -Büyük şiirler, belirli bir tema üzerine kurulur. -Çok değişik temalarda şiir yazılabilir. B) -Şiirde gereksiz hiçbir sözcük kullanılmamalıdır. -Doldurma sözcükler, şiirin şiirselliğini yitirmesine yol açar. C) -Şiirde çok yinelenmiş, aşınmış sözlere yer yoktur.

4. Gerçekleşmemiş Beklenti Bildiren Cümle

=

Bir eylemin istenildiği gibi sonuçlanmadığını dile getiren cümle çeşididir. • • •

-Şiirde aranan özelliklerden biri de imgelerdeki yeniliktir. D) -Şiirde duygusal yoğunluk ağır basar. -Her şairin duyguları yansıtış biçimi, birbirinden farklıdır. E) -Şiirde önemsenen özelliklerden biri de, içtenliktir -Şair, duygusunu, düşüncesini kolayca aktarabilmelidir.

Şimdi bizim oralara çoktan yaz gelmişîir. Sanırım bunu ona İsmail söylemiş. Yarın işe biraz geç gelebilirim. Gönderdiğim mektubu şimdiye kadar almıştır.

Verdiği sözü tutar sanmıştım. (tutmadı) Oysa biz sınavı kazanacağından emindik. (kazanamadı) Beni anlayacağını düşünmüştüm. (anlamadı) 5. Eşitliğin Söz Konusu Olduğu Cümleler

Herhangi bir şeyin eşit biçimde paylaşıldığını belirten cümlelerdir. • • •

Paranın yarısını kardeşine verdi. Karpuzu iki görümce ortadan bölüp yediler. Satrançta yine yenişemediler, berabere kaldılar. 6. Tanım Cümleleri

Eş ve yakın anlamlı cümleler aynı mesajı farklı ifadelerde dile getiren cümlelerdir. C seçeneğindeki cümlelerde şiirdeki sözlerin, ifadelerin yeni olması vurgulanmak istenmiştir.

(CeyapC)

Bir varlık ya da kavramın özel ve değişmez niteliklerini sıralayarak tanıtan cümlelerdir. Zihinden sorduğumuz "Kimdir?", "Nedir?" sorularına cevap verebilirler. •

Şiir, artık taşınamaz hale gelen duyguların mısraya, sese dönüşmesidir.

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ• İnsan; konuşan, ağlayan ve gülen en önemlisi düşünen birvarlıktır. 7. Karşılaştırma Cümleleri

2. Amaç-Sonuç İlişkili Cümle Eylemin hangi amaca bağlı olarak ortaya çıktığını gösteren cümledir.

• Bu kazak öbüründen daha güzelmiş. • Annesi babası kadar anlayışlı değil. 8. Karşıt Durum Bildiren Cümleler Aynı varlığın veya nesnenin, zıt durumlarını anlatan cümlelerdir. • Adam çok sert görünüyordu; ama oldukça yumuşak kalpliydi. • Bu resim bedensel bir çöküşün yanında, duygusal bir filizlenmeyi anlatıyor. Uyarı: Karşıt durum bildiren cümlelerle karşılaştırma bildiren cümleler, karıştırılmamalıdır. Karşıt durumda aynı varlığın zıt özellikleri söz konusudur. Karşılaştırmada ise iki farklı varlık ya da olay vardır.

nilgiNotu/ | Neden-sonuç cümlelerini amaç-sonuç cümlelerinden I ayırt ederken şuna dikkat etmeliyiz. Neden-sonuç cümle! ierinde neden olarak gösterilen yardımcı cümlenin ger| çekleşmiş ya da gerçekleşmey9 başlamış olması gerekir.

Kırmızı ısıkta geçtiğinden, polis C9za vazdı. Neden (gerçekleşmiş) Sonuç :

Sonuç

Eylemin henüz kesinlik kazanmadığı bir zamanda onun nasıl sonuçlanacağıyla ilgili olarak kişisel bir yargıda bulunan cümledir.

• • •

Sınavı kazanacağını sanmıyorum. Yine ağzına geleni söyleyeceğind^n eminim. Biliyorum fazla okuyucu toplamayacak bu oyun. CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ

3. Koşul-Sonuç İlişkili Cümle Eylemin gerçekleşmesini belirli bir koşula bağlayan cümlelerdir. •

Gelirsen, mutlu olurum. Koşul Sonuç



Ko$ ama dikkatli ol. Koşul Sonuç



İrtsan sorundan uzaklaştıkça çözümü daha ivi görür. Koşul Sonuç

1. Neden-Sonuç İlişkili Cümle

4. Gerekçe Bildiren Cümleler

Sonucu ortaya çıkaran nedenin gösterildiği cümlelerdir. • • •

Kırmızı ışıkta geçtiğim için polis ceza yazmış. Yorgun olduğundan ödevlerini yapmadı. Sevimsizliği yüzünden komisyona seçilmedi.

Neden-sonuç ilişkisi çoğunlukla "için, ile, -den dolayı, den ötürü" ilgeçleri;"- den/-dan" eki ya da kimi bağlaç ve sözcüklerle kurulur. Neden-sonuç ilişkisi vurguyla da kurulabilir. •

Bayramlarda el öpmeyg gitmedim, şimdi benimle konuşmuyor.

Dolasmak üzere parka çıktılar.

Amaç (Eylemin gerçekleştiğini bildirmiyor) ______

9. Önyargı Bildiren Cümleler

Önyargı cümleleri insan, kurum ya da kavramları daha sonuç belli olmadığı halde yargılar.

Sınavı kazanmak için kursa gitti. Dolaşmak üzere parka çıktılar. Bunu konuşmak amacıyla toplantı yaptılar.

• • •

Herhangi bir yargıyı daha net ortaya koyabilmek için iki varlığı, iki nesneyi ya da iki kavramı karşılaştıran bir cümle çeşididir.

Bu cümleler, yargının dayandığı nedenlerin bildirildiği cümlelerdir. Bu cümlelerde bir düşünce ya da davramşın nedeni belirtilir, açıklanır. • •

Onunla tartışılmaz; çünkü kırıcı olabilir. Adını bilmediğim için ona seslenemedim. 5. Yorumlama Bildiren Cümleler

Anlatıcının görülüp duyulanlardan kendince bir anlam çıkardığı cümlelerdir. Anlatıcı aynı zamanda olay ya da duruma açıklık getirir. Bu nedenle bu cümleler özneldir. • •

Bu seminere katılanların birçoğunun istemeye istemeye geldiğini düşünüyorum. Sınav soruları çok kolaydı.

-TÜRKÇEBİÇEM (ÜSLUP) NEDİR?

CUMLEDE ANLATIM 1. Nesnel (Objektif) Anlatım Bilimsel verilere dayanan, kişiden kişiye değişmeyen, değişik yorumlara yol açmayan, kanıtlanabilir anlatım türüdür. Bİİ0İ Nottt f Nesnel cümleler, öznenin yani söz söyleyen kişinin düşünc9 ve duygularına değil; nesnenin, varlığın kendi gerçeğine dayanan; dolayısıyla kişilere göre değişmey^n yargı bildirir. • Şiirin yanında roman da yazmış. • Üstünde bol bir pantolon, dar bir kazak vardı. • Fransız Ihtilali 1789'da olmuş. 2. Öznel (Subjektif) Anlatım Kişiden kiştye değişen, tartışmaya açık, yazarın özel görüşlerini, duygularını, yorumlarını yansıtan anlatım türüdür. • • •

Bu şirketin geleceğini parlak görmüyorum. (Kişisel) Tüm yazarlardan daha etkileyicidir, Tanpınar. (Kişisel) Konserde dinlediğim tüm ezgiler eşsiz denebilecek kadar güzeldi. (Kişisel)

Her yazarın ya da şairin bir eseri meydana getirirken duygu ve düşüncelerini bizlere aktardığı bir ifade tarzı vardır. Bunu biçem olarak ele alırız. Üslup d^rken şunlardan bahsediyoruz: * * * * *

Yazarın dil ve anlatım özellikleri Sözcük seçimi Söz sanatlarına yer verm^si Yalınlık, duruluk Cümle kuruluşları İÇERİK(KONU)NEDİR?

Bir cümİ9de özellikle yansıtılmak istenilen bir duygu ya da düşünce bulunabilir. Yazar ya da şair ne anlatıyor sorusunu sorduğumuzda aldığımız tüm cevapiar konuyu verir.

Bir yazıya "Ne anlatılmış?" sorusunu yönelttiğimizde aldığımız yanıt "konu"; "Niçin anlatılmıştır?" sorusunu yönelttiğimizde aldığımız yanıt "amaç, ana düşünc^"; "Nasıl anlatılmıştır?" sorusunu yönelttiğimizde aldığımız yanıt "biçem"clir. CÜMLETAMAMLAMA

BilgiNotu' Cümleyi kuran yazar yanlıdır ve bu cümlede yazılanlar kanıtlanamaz. 3. Doğrudan Anlatım Verilmek istenen yargının doğrudan kişinin ağzından belirtildiği anlatım çeşididir. • •

Kocası, "Daha çok kazan!" diye karısına baskı yapıyordu. Çocuk, babasını, "Bisiklet almasan sınıfta kalırım." diye tehdit etmiş. 4. Dolaylı Anlatım

Bir cümlenin kişi, zaman ve anlatıcı değişiklikleriyle yeniden anlatılmasıdır. • •

Çocuk, babası ona bisiklet almazsa ders çalışmayacağını söyledi. Tiyatrodan çıktığımda arkadaşım, Hazım'ın sahnede canlandırdığı prensin gerçek hayatta da yaşamış olduğunu söyledi.

Cümlenin başı, sonu ya da ortası boş bırakılarak uygun şekilde tamamlanması istenebilir. Cümle tamamlama sorularında anlamsal ilişki, zaman ve kişi yönünden uygunluk ve kulianılan bağlaç ya da edatlar önem arz 9der.

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin iki kez yapıldığı kesindir?

ÇOZUMLU KONU KAVRAMA TESTİ

A) Geçenlerde onunla Ahmet'in evinde karşılaştım. B) Bana yine, aynı sözleri mi söyleyeceksin? C) Bu paltoyu da güzel yapmışsın. D) Gelecek hafta bir savunmam daha var. E) Öğretmenimiz yarın derse tekrar gelecek.

1. Aşağıdakilerden hangisinde, "iki durumdan birini seçme" anlamı vardır? A) Senin yollarını gözlüyorsam bu seni gerçekten çok sevdiğimdendir. B) Mutluluklar paylaşıldıkça büyür oysa acılar tam tersidir. C) Bu kadar üstüme gelmene gerek yok nasıl olsa bu iş biter. D) Bilsen kalbimde senin varlığını, ebediyen çıkmazsın hayatımdan. E) Yas tutup karalar bağlamaktansa, oturur seni yazarım beyaz sayfalara.

Dostoyevski'yi tanıdıktan sonra bizim dev dediğimiz Balzac'ın ne kadar cüce olduğunu anladım. Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?

2. Bir gülümseme iki insanın en kısa yoldan buluşmasıdır. z:o Bu cümle aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemektedir? A) Mutlu olmanın en iyi ifadesi bir gülümseyiştir. B) Bir gülümseme en iyi iletişim kurma yoludur. C) İnsanlığın var olduğu günden beri gülümseme vardır.

o o CM

A) Dostoyevski gelmiş geçmiş en büyük yazarlardandır. B) Dostoyevski'ye göre Balzac yazın alanında birkaç adım geridedir. C) Balzac, Dostoyevski'ye göre daha az sayıda eser vermiştir. D) Okuyucu bir yazarı değerlendirirken diğerleriyie kıyaslamalıdır. E) Dostoyevski'nin eserleri Balzac'ınkilere göre daha çok okunmuştur.

D) însanlığın en büyük göstergesidir bir gülümseyiş... E) Ruhun enerji depoladığı zamandır gülümseme anı.

3. Aşağıdakilerden hangisi olumsuz bir yargı içermemektedir? A) Manzara tasvirlerini çizmede yazarın pek de başarılı olduğu söylenemez. B) Onun eserlerinde nedeni bilinmeyen bir tekdüzelik görünüyor. C) Cümle kurallarına önem vermemesi anlatım bozukluğuna yol açıyor. D) Kalıplaşmış sözleri kullanması hayal gücünün dar olduğunu gösteriyor. E) Her söyleyişinde bir kendine görelik sezilmesi onun farkını ortaya koyuyor.

6. (I) İnsanların çağlar ve medeniyetler boyunca aynı tarzda duyduklarını, düşündüklerini ve hareket ettiklerini bilmek yeterli değildir. (II) Tarih de bize aynı hakikati öğretir. (III) Önemli olan ayrılmak değil, birleşmektir; fakat zorla değil anlayış ve duygu ile birleşilmelidir. (IV) Objektif bilgi bize sadece anlaşılmaz ayrılıkları gösterir. (V) Halbuki sevgi kaynaşma imkanları yaratır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde "öneri" söz konusudur? A) I B) II C) III

D) IV

E) V

-TÜRKÇE7. Dört duvar arasında kalmaya zorlananlara esir diyoruz; oysa mekana bağlı bir olgu değildir esaret. Açık sokaklarda vürüvüp de tutsak olan niceleri var. Yukarıdaki cümlede altı çizili sözün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlenin anlamı değismez? A) Düşündüğünü dile getirmekte oldukça zorianan B) Seyahat etme özgürlüğü elinden alınan C) Beyinleri sandığa kilitlenmiş, ayakları prangalanmamış D) Yapmak istediği her şey engellenen E) Başkaları tarafından yönetilmekten hoşlanan

8. I. Ahmet Haşim, aruzun inceliklerini iyi bilen bir şairimizdir. II. Bazı şiirlerini Piyale adlı kitapta topladı. III. Onun "0 Belde" şiiri, benim üzerimde derin izler bırakır.

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yakınma anlamı vardır? A) B) C) D) E)

Yaprak test sorularının çoğunu çözemedim. Dünkü sınavlardan da düşük not bekliyorum. KPSS sorularının bir an zor olduğunu düşünelim. Matematik sınavları da her zaman zor oluyor. Bir gün öncesinden sınavlara çalışmış.

H.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "tanım" vapılmamıştır? A) Tarihi olayların edebiyata etkisi kaçınılmazdır. B) Bugüne değil yarına hitap etmektir sanat eserinin sırrı. C) Şair için şiir yazmak, yemek yemek gibi doğal bir şeydir. D) Sanatçı, doğayı kendi süzgecinden geçiren kişidir. E) Edebiyat, konuşma dilinin sanatsal eyleme dönüşmesidir.

IV. Şiiri, yalnızlığı sevdiren ender şahsiyetlerimizden 'i biridir. V. Onun hüzün anlayışı hak ettiği yere hâlâ geleme- m miştir. ^ Yukarıdaki cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik yö- :|= nünden diğerlerinden farklıdır? S

12.1. Herkesi kızdırmıştı; çünkü söyledikleri çok kırıcıydı. II. Yemek yandığından tadı pek güzel olmamıştı. III. Surat asması yüzünden etrafında kimse kalmayacak. IV. Dün okuduğu roman akıcı bir üsluba sahipti.

A)l

B)ll

C )l l l

D) IV

E) V

V. Bize gelmedikleri için onlara gitmiyoruz. Yukarıdaki cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi yoktur? A)

C)lll

D) IV

E)V

9. I. Kalıcı olmanın bir şartı da anlaşılır olmaktır. II. insan bütün gücüyle çalışarak başarılı olabilir. III. Masasıyla yatağını çok sever, onlara gözü gibi bakardı. IV. Dinlemesini öğrendikçe başkaları tarafından dinlenirsin. V. Derslerinde başarılı olmazsan hayatta başarılı olamazsın. Yukarıdaki cümlelerin hangisinde yargının gerçekleşmesi bir koşula bağlı değildir? A)l

B )ll

0) III

D) IV

E) V

13. 0 yazarı okurken insan, sanki başka bir dünyada yaşıyormuş gibi hissediyor kendini. Bununla da kalmıyor kendini roman kahramanının yerine koyuyor. Bu parçada eserin hangi özelliği belirtilmiştir? A) Etkileyiciliği B) Özgünlüğü C) Tutarlılığı D) Doğallığı E) Evrenselliği

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ14.1. Annem yemeği bugün çok güzel yapmış.

17. Aşağıdakilerden hangisi, söyleyenin kişisel düşüncesini içermemektedir?

II. Kendimle hiç baş başa kalamıyorum ki! III. Ankara'ya gelir de nasıl beni aramazsın. IV. Bu parayla hiç ayın sonu getirilir mi? Numaralanmış cümlelerde aşağıdaki anlamlardan hangisi yoktur? A) Sitem C) Abartma B) Yakınma D) Azımsama E) Beğenme

A) Elif Şafak gördüğünü okurlarına da gösterme başarısı gösteren ender yazarlardandır. B) Bu roman Peyami Safa'nın en önemli eseridir ve bir başyapıt sayıhr. C) Yurt dışında adını duyuran sanatçı resimde harikalar meydana getiriyor. D) 1950'de piyasaya çıkan bu kitap o dönemin sosyal sorunlarını ele alıyor. E) Yaşar Kemal, Anadolu insanının duygularına en iyi tercüman olan yazanmızdır.

18.1. Yabancı müzik piyasasını yakından izlemeye çalışıyorum elbette

15. Aşağıdakilerin hangisinde "için" sözcüğü cümleye "amaç-sonuç" anlamı katmaktadır? A) Öğrenimin için ayırdığım para suyunu çekti. B) Beni sevmediği için onunla konuşmak o istemiyorum. •§ C) Annem için gerekirse canımı bile veririm. g D) Kitabı almak için babama neredeyse yalvardım. <Ş_ E) Senin için her şey kolay bir de bana bak. 5

II. Aydının topluma öncü olması gerektiğini sanırım herkes bilir. III. Romanın kahramanları, yaşadıkları çevrede örnek alınan kişi olmalıdır. IV. Şiire karşı roman çok eski olmayan bir edebiyat türüdür. V. Yazar eserine son noktayı koyduktan sonra benim dememelidir. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde olasılık (tahmin) anlamı vardır? A) I

16. Aşağıdaki cümleierin hangisinde "yorum" soz konusu değildir? A) Yansıma, güncel olaylara bakış açısıyla farklı bir dergi olma özelliğini gösteriyor. B) Çok ilginç resimlerin olduğu son sayısı okurların bir hayli hoşuna gitti. C) Abdullah Yıldırım bu eserinde toplumun iletişim tarzı hakkında özgün tespitlerde bulunmuş. D) Bu derginin eski edebiyata yer vermesi de mecmualar arasında ona saygınlık kazandırıyor. E) Bu derginin yazarlarından Sıtkı Ermiş'in 'Telefonsuz Hayat" adlı kitabı dün satışa çıktı.

B) II

C)

D) IV

E)V

19. Bir şair, kendi kendisinin adamı olduğu sürece başkalarına ışık tutabilir. Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki cümleyle anlamca aynı doğrultudadır? A) Ancak taklitten uzak duran şair insanlara doğru yol gösterebilir. B) İnsanlara yön veren şair bir ideolojiyi benimsemekzorundadır. C) Bir şair kendisiyle barışık bir hayat sürerse yararlı olabilir. D) Diğer düşünceleri görmezden gelen şair yanlış yoldadır. E) Şairin şiiri kendi hayatından da izler taşımalıdır.

-TÜRKÇE20. (I) Şiddetli bir rüzgar esti; önce soğuk, sonra ılık. (II) İri iri erikler toprağa döküldü. (III) Rüzgarla birlikte azgın bir yağmur başladı. (IV) Olgunlaşmış bal gibi şeftaliler temizlendi, pırıl pırıl oldu. (V) Her taraftan sel gibi su geliyordu.

24. Aşağıdaki cümlelerden hangisi bir eserin üslubuyla ilgili bir değerlendirmedir? A) Öykülerinde kenar mahalle insanını anlatıyor. B) Olayların kahramanları adeta gerçek hayatta gördüğümüz kişilerdir. C) Gecekondu yaşantısı en güzel onun eserlerinde görülebilir. D) Kitaplarını oldukça hacimli hale getirmeden bastırmaz. E) Halk için yazmak iddiası olduğundan sözcükleri seçerek yazar.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde "benzetme" yapılmıştır? A)l

B)ll

0) III

D) IV

E) V

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde karşılaştırma vapılmamıstır? 25. "Eğitimin amacı, doğuştan insanda varolan cevheri işlemek, özü geliştirmektir."

A) Aşkın gizemi.ölümün gizeminden daha büyüktür. B) C) D) E)

Aile, her türlü davranışın öğretildiği bir okuldur. En büyük mutluluk, özgür düşünceli olmaktır. İnsanla hayvan arasındaki fark edeptir Ekmekten sonra eğitim, bir milletin en büyük ihtiyacıdır.

Bu cümleye anlamca en yakın olan cümle aşağıdakilerden hangisidir?

ço

"o ır UJ

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, koşul-sonuç Q co ilgisi vardır? Hayatta rövanş yoktur. Zaman her şeyi alıp götürür. Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol. Elmas yontulmadan, insan yanılmadan mükemmelleşemez. E) Gününü gün edenler, sadece gününü dün ederler. A) B) C) D)

A) Eğitim yaşlılığın en iyi güvencesidir. B) Bir insana yeni bir şey öğrettiğimizi söyleyemeyiz, aslında onun kendi içinde bir şeyler keşfetmesine yardımcı oluruz. C) Eğitim, çocuğu önce dünyada, sonra da özel çevrelerde varlığını sürdüreceği şartlara hazırlamaktır. D) Eğitimin gayesi; kişiyi çevresiyle uyum içinde yaşatmaktır. E) Eğitimin kökleri acı meyveleri tatlıdır.

26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "için" sözcüğü amaç-sonuç ilgisi kurmuştur? A) B) C) D) E)

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisi, söyleyenin kişisel düşüncesini içermemektedir? A) İki bölümden oluşan bu eser, yarın yeni salonda oynayacak. B) Evin en güzel yeri salondur. C) Tabloda kullanılan renkler oldukça uyumluydu. D) Bu şiiri herkesin içinde en güzel ben okurum. E) Mutluluğun temelinde zenginlik yatar.

Kızı için bir etek almış. Çok çalıştığı için yorulmuş. Otobüs gelmediği için geç kaldık. Ev aldığı için sıkıntıya girmiş. Kalın giyinmediği için üşümüş.

27. "Teknoloji geliştikçe, insanlar rahatlık bekledi; ama beklenenin tersine...." Bu cümle aşağıdakilerden hangisi ile sürdürülemez? A) bunalımlarla karşılaştılar. B) yeni sorunlara daldılar. C) karmaşayı doğurdu. D) ilkellik getirdi. E) umudu getirdi.

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tanım yapılmıştır? A) Açlık kılıçtan bile keskindir. B) Suyun değeri, kuyu kuruyunca anlaşılır. C) Bir insan, söylediği şeylerden çok söylemedikleriyle de anlaşılır. D) Uyanıkken rüya görmenin adıdır aşk. E) Bir okul açan bir hapishane kapatmış olur.

29. (I) Yazar bu hikayelerinde de, eşsiz anlatım gücünü devam ettirmiş. (II) Onun hikayelerinde gereksiz ifade ve benzetmelere rastlayamazsınız. (III) Betimleme cümleleri onun dilini oluşturur. (IV) İki kişilik yoksul dünyaları yıllardır anlatır hikayelerinde. (V) Canlı dili sayesinde hikaye kahramanlarıyla konuşur gibi oluyorsunuz. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi içerikle ilgilidir? A)l

B)ll

C)lll

D) IV

E) V

ÇÖZÜMLER Bu tip sorular gerçek sınavda karşımıza en çok çıkacak soru tipidir. Herhangi bir bilgiye gereksinim duymadan dikkatiniz ve gerçek hayatınızdaki edinimlerinizle çözebileceğiniz bir sorudur. Yas tutup karalar bağlamaktansa onu beyaz sayfalara yazmayı tercih ediyor. (Cevap E) Yakın anlamlı cümlelerin farklı bir şekilde sorulduğu soru tipidir. Bir cümleyi iki farklı şekilde söyleyebiliriz. Aynı sözcükler olmasa da eş ya da yakın anlamlı sözcüklerle cümlelerin kurulması gerekir. B seçeneğiyle öncül (soru kökünde verilen cümle) aynı anlamdadır. (Cevap B)

"Her söyleyişinde bir kendine görelik sezilmesi onun farkını ortaya koyuyor." Bu cümlede hiç bir sözcük hiç bir şekilde bir olumsuzluk bildirmiyor. (Cevap E)

"Bu paltoyu da güzel yapmışsın." cümlesinde geçen "da" bağlacı iki anlamı birbirine bağlar. I. anlam başka palto da yapmışsın ve güzel olmuş "da" bağlacı bu eylemin ikinci kez yapıldığı anlamını veriyor. (Cevap C)

30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde olumlu bir önyargı vardır? Bu film gişe rekorları kıracak. Eleştiri yaparken duygularına yenilmiş. Bu takım eminim bu sene de birinci olamayacak. Bu kitaba çok emek verdin; ama satılacağını sanmıyorum. E) Yazılı notum yine kötü gelecek. A) B) C) D)

5. Yazın kelimesi edebiyat anlamına gelir. Dev ve cüce kelimeleri daha ileri ya da daha geri olma anlamını yakın olarak veriyor. Bu yüzden yanıt B'dir. (Cevap B)

6. Öneri, bu durumun daha güzel sonuçlanması için uygulanmasının doğru olacağının düşünüldüğü tercihtir. Anlaşma konusunda bir öneri olarak duygu ve anlayış olması gerektiği yazarın fikridir. Yazarın doğrusudur. (Cevap C) 7. Soru kökündeki altı çizili sözcüğe dikkat edelim. Yalmzca olumsuz yargıların altı çizilir. "Beyinleri sandığa kilitlenmiş, ayakları prangalanmamış" yargısı "açık sokaklarda yürüyüp de tutsak olan" ifadesiyle aynıdır. (Cevap C)

-TÜRKÇE8. Kanıtlanabilirlikten kastettiğimiz nesnellik ya da öznelliktir. II. cümledeki yargıyı kanıtlayabiliriz. Şiirlerini "Piyale" adlı kitapta toplayıp toplamadığını araştırarak kanıtlayabiliriz ama diğer yargılar yazarın kendi duygularını yansıttığı için özneldir.

16. Yorum, kişisel duyguların katıldığı cümlelerde söz konusudur. E şıkkındaki yargıyı tamamıyla kanıtlayabiliriz. Kanıtlanabilir yargılar nesneldir.

(Cevap B)

17. "Kişisel düşüncesini içermemektedir." ifadesiyle nesnel cümlenin bulunması isteniyor. Kitabın 1950'de piyasaya çıktığını kitap 9vine giderek kanıtlayabiliriz. Dönemin sorunlarını ele alıp almadığını da kitabı okuyarak kanıtlayabiliriz.

(Cevap E)

9. Koşullu bir durumun gerçekİ9şmesi için başka bir koşulun sağlanması gerekir III. cümle hariç tüm cümlelerde koşul ilgisi var. (Cevap C)

(Cevap D)

10. Yakınma, herhangi birilerinden ya da herhangi bir durumdan şikayet etmek demektir. "D" şıkkında matematik sınavlarının her zaman zor olduğu ifadesinden bu durumdan şikayetçi oldukları anlaşılmaktadır.

18. Tahmin "olabilir" ya da "olmayabilir" yargısıdır. II. cümlenin yüklemini yazar "sanırım herkes bilir." Şeklinde bağlamıştır. Bunu herkes bilmeye de bilir. Bu yalnızca yazarın düşüncesidir.

(Cevap D)

(Cevap B)

H.Tanım içeren cümleler bizi btlgilendirecek kadar detaylı olmalıdır. Tarihi olayların edebiyata etkisi kaçınılmazdır derken tarihin ya da edebiyatın ne olduğunu açıklayan bir bilgi verilmemektedir.

19. Örnek cümlede "kendisinin adamı olmak" ifadesi taklitten uzak durmak anlamına karşılık gelir. Başkalarına ışık tutmak ise "doğru yol gösterir" cümleciğiyle örtüşür.

(CevapA):|

(Cevap A)

cc UJ Q

12. Neden-sonuç cümlelerinde bir durumun sonuçlanmış w olması gerekir, neden olarak gösterdiğimiz açıklama ^ ise sonucu anlamamıza yardımcı olmaiıdır. D şıkkın- .ş da ned9n-sonuç ilişkisi yoktur. j g o

(Cevap D) 13. Özgürlük, farklılık, sıra dışılıktır. Bu parçada "roman kahramanının yerine koyuyor" ifadesi kullanılmış. Bu kişiyi bunu hissettirecek kadar etkilemiş anlamına gelir. (Cevap A) 14.1. cümlede beğenme, II. cümlede yakınma, III. cümlede sitem, IV. cümİ9de azımsama anlamı vardır. Ama abartma anlamı yoktur. (Cevap C)

15. Amaç-sonuç cümlelerinin genel özelliği amacın henüz gerçekleşmemiş olmasıdır. D şıkkındaki cümlede babasına yalvarmış olması bir sonuçtur; fakat cümled^n kitabı alıp almadığı bilgisine sahip olamıyoruz, bu nedenle doğru yanıt D şıkkıdır. (Cevap D)

20. Zayıf olan bir öğenin herhangi bir yönden güçlü olan bir öğeye benzetilmesini arayacağız. IV. cümlede şeftaliler bala benzetilmiştir. Olgunlaşmış bal ! gibi j şeftaliler I temizlendi. Kendisine Benzeti- Benzetme İ Benzeyen | Benzetme len (Güçlü Yönü | Zayıf olan | Yönü olan) (Cevap D) 21. A seçeneğinde.aşkın gizemi ile ölümün gizemi karşılaştırılmıştır. C seçeneğinde özgür düşünceli olmanın mutluluğuyla başka mutluluklar "en" sözcüğüyle karşılaştırılmıştır. D seçeneğinde insanla hayvan karşılaştırılmıştır. E seç9neğind9 birer ihtiyaç olarak ekmek ve eğitim karşılaştırılmıştır. B seç9n9ğind9 karşılaştırma yoktur. (Cevap B) 22. D seçeneğindeki cümlede bir sonuca ulaşmak için bir şartın sağlanması gerektiği anlamı vardır. (Cevap D) 23. A seçeneğindeki cümle doğruluk veya yanlışlık bakımından ispatlanabilir olduğundan nesneldir. (Cevap A)

10-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

24. "Nasıl anlatmış?" sorusunun cevabı üslûptur. Buna göre E seçeneği üslûpla ilgilidir. (Cevap E) 25. "Soru kökünde verilen cümle ile B seçeneğindeki cümlede, insanların aslında bilgi ile dolu olduklarını yapılacak tek şeyin bu bilginin dışarı çıkmasını sağlamak olduğudur. (Cevap B) 26. A seçeneğindeki cümlede "için" sözcüğü amaç-sonuç anlamı katmıştır. "kızına vermek amacıyla..."

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ 1. (I) Sergi, 27 sanatçının yapıtlarından oluşuyor. (II) Sergide 150 yapıt yer alıyor. (III) Bu yapıtlar iki teknikle üretilmiş. (IV) Serginin 21 Haziran -16 Eylül tarihleri arasında açık kalacağı bildirildi. (V) Geniş kapsamlı ve çok renkli bu sergi, çağdaş Türk plastik sanatları konusunda bir fikir vermesi açısından büyük önem taşıyor. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, söyleyenin kişisel görüşlerine yer verilmiştir? (99 DMS OÖ)

(Cevap A) A)l 27. Boşluk tamamlama sorularında cümlenin anlam akışı ve kullanılan bağlaç, edat görevindeki sözcüklere dikkat edilmelidir. (Cevap E)

B)ll.

0) III.

D) IV.

E) V.

V. cümlenin sonunda anlatıcı serginin "büyük önem taşıdığını" söylüyor. Bu yargı kişiden kişiye değişen öznel biryargıdır. (Cevap E)

28. Tanım; "nedir?, kimdir?" sorularına verilen cevaptır. D seçeneğindeki cümlede aşkın tanımı yapılmıştır. (Cevap D) 29. "Ne anlatmış?" sorusunun cevabı içeriktir. IV. cümle de hikayenin konusuyla ilgilidir. (Cevap D 30. Bir olay ya da durum sonuçlanmadan, onun hakkında fikir bildirmeye önyargı denir. A seçeneğindeki cümlede, olumlu bir önyargı vardır. (Cevap A)

2. (I) Öğleden sonra yağmur yağdı. (II) Bulutlar güneşi sakladı. (III) Bu, sonbahar günlerine özgü bir yağmurdu. (IV) Önce hafif damlalarla başladı. (V) Sonra birden hızlanınca çocuklar koşuşarak evlerine çekildiler; sokak hemen boşaldı. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, birbirini izleyen durumlar belirtilmiştir? (99 DMS OÖ) A)V.

B) IV.

0) III.

D)ll.

E)l.

I, II, III ve IV. cümlelerde tek bir durumdan bahsedilmektedir. V. cümlede ise yağmurun hızlanması, çocukların koşarak eve çekilmesi ve sokağın boşalması birbirini izleyen durumlardır. Bunun için doğru cevabımız "A" seçeneğidir. (Cevap A)

11

-TÜRKÇE-

3. (I) Gölde dalışlara başlamadan önce çevreyi ve gölü iyice inceledik. (II) Dalış için, batı kıyısını seçtik. (III) Balçık ya da çamura saplanma tehlikesi olmadığından ve dalgıçların ayaklarına dolanabilecek su bitkileri bulunmadığından burayı uygun bulduk. (IV) Burada dört metre olan derinlik, doğuya doğru ilerledikçe yavaş yavaş artmaya başladı. (V) Kıyılara doğru, dipten yukarı bakıldığında, tepelerdeki ormanların ve bulutların görünüşü olağanüstüydü.

Tahmin, kişinin doğru ya da yanlış olduğunu bilmeden kendi fikrini söylemesidir. Bunu ifade etmek için de "belki" sözcüğü kullanılabilir. V numaralı cümle anlattığımız özelliklere uygundur. (Cevap E)

6.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde "neden" belirtilmektedir? (99 DMS OÖ) D)IV.

E)V.

Burayı uygun bulduk —> sonuç Balçık ya da çaımura saplanma tehlikesi olmayışı —► neden

(I) İyot, yaşam için önemli minerallerden biridir. (II) İyot eksikliği çocuklarda gelişim bozukluğuna ve zeka geriliğine neden olabiliyor. (III) Ayrıca, iyot eksikliğinin her yaştaki insanda guatr hastalığına yol açtığı da biliniyor. (IV) Uzmanlar, iyotun vücudumuzda besinlerle ve suyla karşılandığını söylüyorlar. (V) Yemeklerde kesinlikle iyotlu tuz kullanılması ve bu tuzun yemeklere, pişmesine yakın katılması gerektiğini önemle belirtiyorlar. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir "öneri" söz konusudur? (99 DM S OÖ)

III numaralı cümlede neden - sonuç ilişkisi kurulmuştur. (Cevap C)

B)ll.

4. Bütün(l)

de(V) vardı.

hepsi(lll)

0> III.

D) IV.

E)V.

Öneri; yapılan bir şeyi daha iyi bir hale sokmak için

o

farklı çözümler sunulmasıdır. V. cümlede de yazar

Yukarıdaki cümlede Q numaralanmış sözcüklerden hangisi atılırsa m tn cümlenin anlatımı bozulmaz? (99 DMS OÖ) o.

tuzun yemeklere nasıl katılması gerektiği anlatılarak

A)V.

B) IV.

C)lll.

D)ll.

okuyucuya öneride bulunulmaktadır. (Cevap E)

E)l.

"5 İÜ

>■

"Bütün" ve "hepsi" kelimeleri aynı anlamı ifade etmektedir. Hepsi kelimesi cümleden atılırsa anlam bozulur ancak bütün kelimesi atılırsa cümlenin anlamı bozulmaz. Onun için doğru cevabımız "E" seçeneğidir. (Cevap E)

5. (I) Eskiden, kışın dağ yamaçlarına yağan kar, kovuk ve mağaralara doldurulurdu. (II) Üstü çalı çırpı ile kapatılan karın, yazın da böylece, erimeden kalması sağlanırdı. (III) Yaz gelince bu kar, şehirden katır sırtında taşınan meyve sularıyla, özellikle Maraş'ın üzüm suyundan yapılan pekmeziyle karıştırılıp yenirdi. (IV) Bu karışıma o yörede "karsambaç" adı verilirdi. (V) Kim bilir, Maraş'ın dondurmasının atası belki de bu karışımdır. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde "tahmin" vardır? (99 DMS OÖ) A)l.

B)ll.

0) III,

D) IV.

E)V.

7. (I) Yol üstündeki köyler, sırtlarını tepeye dayamış, kuşbakışı seyrediyordu denizi. (II) Kararmış tahtalı, kırmızı damlı evler ağaçlann arasında kaybolmuştu. (III) Biliyordum, burada yaşayanlar, benim iç geçirdiğim, imrendiğim yaşamlarının farkında değiller. (IV) Hatta onlar, çevredeki yeşili ayaklarının altında uzanan beyaz köpüklü denizi bile hiç görmüyorlardı. (V) Bir yaşam kavgasının içinde, gerçeklerle yüz yüze savrulup gidiyorlardı. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde insana özgü özellikler cansız varlıklara aktarılmıştır? (99 DMS OÖ)

A) B)ll.

0) III.

D) IV.

E) V.

I. cümlede " köyler denizi seyrediyordu." insana ait olan seyretme özelliği köylere aktarılmıştır. (Cevap A)

12-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

8. I. yüzlerce martı

10.1. onun II. eleştirilerini

II. o ana kadar ortalıkta görünm^yen

III. saklayarak

III. teknenin çevresini sardı

IV. imrendiğim yönlerinden biri de

IV. V9 nereden çıktıkları anlaşılmayan

V. özgün söyleşiler arkasına Yukarıdaki sözlerin anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS 00) A) I., II., IV., III. C) II., I., IV., III. E) III., IV., I., II.

VI. yapmasıdır.

B) I., III., IV., II.

Yukarıdaki sözlerin anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS ÖL)

D)ll., IV., I., III.

A) B) C) D) E)

Anlamlı bir cümle oluşturmak için şu şekilde bir sıralama yapılmalı: (I) 0 ana kadar ortalıkta görünmeyen (VI) ve n^reden çıktıkları anlaşılmayan (I) yüzterce martı (III) tekn^nin çevresini sardı. Doğru sıralanış "D" seçeneğinde yer almaktadır.

I.,V., III., IV., II., VI. I., IV., II., V., III., VI. II., III., IV., V., I., VI. II., V., III., IV., I., VI. IV, V., III., I., II., VI.

(C^vap D)

o m 'a

9. I. çağımızda bilgisayar kullanımınm

Anlamlı bir cümle oluşturmak için kelimeleri şu şekilde sıralamamız gerekm^ktedir. Onun imrendiğim yönlerinden biri de eleştirilerini öz-gün söyleşiler arkasına saklayarak yapmasıdır. Doğ-ru sıralanış "B" seçeneğinde verMmiştir. (Cevap B)

II. sağlık sorunlarını da III. tehlikeli olabilecek

11. "Süzgeçten geçirir onları." cümlesi, aşağıdakilerden hangisinin sonuna getirilemez? (99 DMS ÖL)

IV. beraberind9 getirdi V. hızla yaygınlaşması Yukarıdaki sözlerin anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS OÖ) A) I., III., II., V., IV. C ) l ., III., V., II., IV.

B)I.,V., III., II.JV. D)II.,V., I., III., IV.

Anlamlı bir cümİ9 için şu şekilde bir sıralama yapılmalı: (I) Çağımızda bilgisayar kullanımının (V) hızla yaygınlaşması (III) tehlikeli olabilecek (II) sağlık sorunlarını da (IV) beraberind9 getirdi. Doğru C9vabımız "B" seç^neğinde yer almaktadır. (Cevap B)

A) Günlük yazarı, aklına düşeni, kaleminin ucuna geleni olduğu gibi yazmaz. B) Günlük yazarı, içtenlikle doğallığı birbirinden ayrı düşünmez. C) Günlük yazarı, yaşayıp gördüğü her şeyin günlüğe aktarılmayacağını bilir. D) Günlük yazarı, yazacaklarmın eleştirileceğini aklından çıkarmaz. E) Günlük yazarı, günlüklerinde dedikoduya, gereksiz sözlere yer vermek istemez. A, C, D V9 E S9çeneklerind9 günlük yazarının, yazacağı her şeyi süzgeçten geçireceği anlamı vardır. Hiçbir şeyi üstünkörü yazmaz, hepsini irdeler. "B" seçeneğinde ise îçtenlikle doğallığın iç içe olmasından bahsediliyor. Süzgeçten g^çirme gibi bir durum söz konusu değildir. Onun için doğru c^vabımız "B" seçeneğidir. (C9vap B)

13

-TÜRKÇE12. Mutluluk sorunların yokluğunda değil, tersine onlarla baş edebilme gücünde saklıdır.

14. (I) Sınıfın bütün duvarları kar gibi beyaz. (II) Penceredeki tüller, yazı tahtası, sıraların üstündeki örtüler de... (III) Bunların hepsi umutları yansıtan birer ayna sanki. (IV) Öğretmeni, sırası, tahtası Atatürk portresi, İstiklal Marşı, Gençliğe Hitabesi'yle alışılmış bir yer burası. (V) Sıraların üstü, aynı cümlelerin defalarca yazıldığı defterlerle, hiç kullanılmamış, yarısı bitmiş kurşun kalemlerle, silgilerle, üstünde "Büyükler İçin Okuma-Yazma" yazan kitaplarla dolu. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde "benzetme" yapılmıştır? (99 DMS ÖL)

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır? (99 DMS ÖL) A) Mutlu olanlar, sorunlarını daha kolay çözerler. B) Çözülmeyen sorunlar, yanında başka sorunları da getirir. C) Sorunlardan uzak bir yaşam sürmek büyük bir mutluluktur. D) Asıl mutluluk, sorunlarla savaşabilecek bir yapıda olmakla sağlanır. E) Çözüme kavuşturulamayan sorunlar, insanı mutsuz eder.

A) l .v el l . C) III. ve IV. E) IV.veV.

B)l. velll. D) III. ve V.

ÇÖZÜM: I. ve III. cümlede benzetme yapılmıştır. I. cümlede sınıfın duvarları ile kar arasında beyaz renklerinden dolayı benzetme yapılmış, III. cümlede ise duvarlar ve odadaki nesneler aynaya benzetilmiştir.

Cümlede anlatılmak istenen; asıl mutluluk sorunlar olmadığında değil, sorunlarla mücadele edildiğinde ortaya çıkar. insan sorunlarla ne kadar baş ederse o kadar mutlu olur. Bu açıklamaya en yakın olan cümle "D" seçeneğinde verilmiştir.

(Cevap B)

(Cevap D)

13. Aşağıdakilerin hangisinde, yargının gerekçesi belirtilmemistir? (99 DMS ÖL) A) Zeka gelişiminde hem kalıtımın hem de çevrenin etkili olduğunu gösteren kanıtlar vardır. B) Isı genleşmeye neden olacağından ısıtılan metal çubuğun uzunluğu artar. C) Gelişmiş aygıtlar bulunmadığı için çalışmalarda istenilen sonuca ulaşmak zor oldu. D) Ağaçlandırmanın erozyonu önleyeceği düşünülerek, ağaç dikme çalışmalarına hız verildi. E) Fabrika atıklarının çevre kirliliğine yol açtığı öne sürülerek, sanayi kuruluşlarının şehir dışına taşınması isteniyor.

ÇÖZÜM: B seçeneğinde; metal çubuğun uzunluğunun artma gerekçesi; C seçeneğinde; istenilen sonuca ulaşmadaki zorluğun gerekçesi; D seçeneğinde; ağaç dikme çalışmalarının hızlandırılma gerekçesi; E seçeneğinde; sanayi kuruluşlarının şehir dışına taşınma gerekçesi verilmiştir. Oysaki "A" seçeneğinde zeka gelişiminde kalıtım ve çevrenin etkisi belirtilmiş, ancak bunun gerekçesi verilmemiştir. Doğru cevabımız "A" seçeneğidir. (Cevap A)

ÇQ "( 3

£T U i

o cn w

15. (I) Üç tarafı denizlerle çevrili olan yurdumuz sualtı varlıkları bakımından çok zengin bir ülkedir. (II) Bu nedenle yurdumuzda, denize ve deniz sporlarına giderek daha fazla önem verilmektedir. (III) Son yıllarda, kıyılarımızda gerçekleştirilen spor etkinliklerine bir yenisi daha eklendi. (IV) Adı "Fotoğrafla Balık Avlama Yarışması". (V) Suyun altındaki sessiz dünyada, yarışmada adları belirlenen balıkların peşinden koşmak, onların en güzel fotoğraflarını çekmek... Yukarıdaki parçada sözü edilen yarışmanın amacı, numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilmiştir? (99 DMS ÖL) A)l.

B)ll.

0) III.

D) IV.

E) V.

"Fotoğrafla Balık Avlama Yarışması"nın amacı V. cümlede açıklanmıştır. Amaç denize ve deniz sporlarına önem vermek. (Cevap E)

14-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

16. (I) Sülüklügöl'ün her mevsimde ayrı bir güzelliği var. (II) Kışın donuyor ve karın altında kendin^ çekidüzen veriyor. (III) Baharla birlikte kardelenler, çuha çiçekleri fışkırıyor topraktan. (IV)Yazın meş9 ağaçları, bir yarışa girerek köknarların yeşiline yetişmeye çalışıyor. (V) Sonbaharda yeşil ve sarının çeşitli tonlarıyla tam bir renk cümbüşü oluşuyor bu bölgede.

18. (I) Bir akşamüstü Istanbul'dan yola çıktık. (II) Özellikle Hasankeyfi ve gün^ydoğunun öteki tarihsel güzelliklerini görm9k istiyorduk. (III) İnsanların yaşantılarını incelemeyi, sorunlarını duyurmayı amaçlıyorduk. (IV) Sabahın ilk ışıklarıyla gözümüzü açtık. (V) Ceyhan Irmağı'nın yanı başında yükselen Yılankale'deydik. (VI) Adını, kayaların arasında yuvalanan yılanlardan alan kalede...

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde insanlara özgü nitelikler, cansızlara aktarılmıştır? (99 DMS ÖL) A) l . v e l l . C) II.

B) II. ve III.

ve IV.

D)lll. ve IV.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisi, kendinden önceki cümlede geçen sözcüğün açıklamasını içermektedir? (99 DMS ÖL) A)ll.

B)lll.

C) IV.

D)V.

E) VI.

E) I V. v eV .

II. cümİ9deki insana ait olan 'kendin9 çekidüzen

Soru herhangi bir teorik bilgi gerektirmeden çözülebilir. V numaralı cümled9 yer alan "yılankaİ9" sözcü-

vermek" ve IV. cümledeki "yarışa girmek" eylemleri cansız varlıklara aktarılmıştır.

ğünün n9 anlama geldiği, VI numaralı cümİ9de oldukça açık bir şekilde anlatılmıştır.

(Cevap C)

(C9vap E)

(

35

o S2' o 17. İnsanlann içinde yaşadığı atmosfer tabakasına tro- § 19.(1) Sanatçının 1984-1995 yılları arasında Kapadokposfer denir. Canlıların yaşaması için en uygun taba- —■ ya'da çektiği siyah-beyaz fotoğraflardan oluşan albüm ka olan troposfer, 11 km kalınlığındadır. « yayımlandı. (II) Binlerce yılın yağmuru, rüzgarı, fırtınasının "volkanik tüf'lerle oluşturduğu büyüleyici Yukarıdaki cümlelerin, anlamı değiştirilmeden tek görüntüyü, sanatçı, objektifiyle yakalamış. (III) Bunlacümleye dönüştürülmüş biçimi aşağıdakilerden rı, şaşırtıcı bir kimliğe büründürmüş. (IV) Işık V9 gölhangisidir? (99 DMS ÖL) genin, Kapadokya'nın görkemli çizgileri üzerinde sürüp giden çatışmasını yansıtmış. (V) Bu fotoğraflar, A) İnsanların da içinde yaşadığı atmosf^r tabakası düşsel bir dünyanın tasviri gibi. olan troposfer, 11 km kalınlığındadır. B) Kalınlığı 11 km olan troposfer tabakası en çok, insanların yaşamasına elverişlidir. C) İçinde yaşadığımız 11 km kalınlığındaki tropos -

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde söyleyenin kişisel düşüncesine yer verilmemiştir? (99 DMS ÖL)

fer, atmosferin, canlıların yaşaması için en uyA)l.

gun tabakasıdır.

B)ll.

C)lll.

D) IV.

E) V.

D) Troposfer, 11 km kalınlığında bir atmosfer tabakası olduğu için insanın yaşamasını kolaylaştırır. E) İçinde canlıların yaşayabilmesi için öteki atmos-

Kişisel düşünc9ye yer v^rilmeyen yargılar kanıtlana-

fer tabakalarının da troposfer gibi 11 km olması

bilirdir. I numaralı cümİ9deki yargıyı da kanıtlayabili-

gerekir.

riz. Bu yüzden nesneldir. (Cevap A)

Soruda verilen iki cümle herhangi bir anlam eksikliği olmadan D seç^neğinde bir cümlede ifade edilmiştir.

(Cevap D)

15

-TÜRKÇE20. (I) Yıllar önce ilkokul öğretmeni olarak başladığım meslek yaşantımı şimdi üniversitede sürdürüyorum; ama kendimi eğitimci olarak görmüyorum. (II) Bugün, öğretmenlik yapanları "eğitimci" olarak nitelemek, bilmem ne kadar doğru olur. (III) Dikkat ediyorum, her öğretmen kendine "öğretmen"den çok, "eğitimci" sıfatını yakıştırıyor; bu da onun bu sıfatla anılmasına yol açıyor. (IV) Ben eğitimci denince John Devvey'i, Hasan Ali Yücel'i düşünüyorum. (V) Bana göre eğitimci olmak, eğitimde var olanı aşmak, yeni ufuk açmakla mümkündür.

22. (I) Ticaret yaptığımız ülkelerin çoğunda besin maddeleri, sanayi mallarına oranla daha pahalıdır. (II) Bizde ise, bunun tam tersi görülmektedir. (III) Ne var ki ticaretin serbestleşmesi ve hacminin artması sonucunda ülkemizde de besin maddelerinin fiyatı, sanayi mallarına göre sürekli bir artış göstermiştir. (IV) Fiyat göstergelerinden besin maddeleri sayısı çok olduğundan, göstergelerdeki artış da fazla olmuştur. (V) Elbette bu artış, belli bir süre sonra dengelenecektir. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde "karşılaştırma" söz konusudur? (99 DMS ÖL)

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden "koşul" anlamı çıkarılabilir? (99 DMS ÖL) A)l.

B)ll.

C> III.

D) IV.

A l.velll. C III. ve IV. )E IV.veV. )

E)V.

V numaralı cümleye bakalım. Eğitimci olmanın şartının, eğitimde varolanı aşmak olduğu anlamı çıkartılabiliyor.

B) II. ve IV D) III. ve V

Karşılaştırma gündelik hayatımızda sıkça başvurduğumuz bir durumdur. Birbiriyle kıyaslayacağımız iki durum olmalıdır. I. cümlede ve III. cümlede sanayi mallarıyla besin maddelerinin karşılaştırılması yapılmıştır.

(Cevap E)

(Cevap A)

cn D.

Q UJ

21. (I) Bizde Cumhuriyet'le başlayan demiryollarını yaygınlaştırma atılımı 1950'ye değin sürdü. (II) Bu tarihten sonra ağırlık karayollarına verildi; böylece ortaya dev bir trafik sorunu çıktı. (III) Oysa o yıllarda hızı saatte yüz kilometre olan bazı trenler, günümüzde üç yüz kilometre hızla gidiyor. (IV) Bugün Paris'ten trene binip Manş Denizi'ni de tüp geçitle aşarak üç saatte Londra'ya varıyorsunuz. (V) Demiryolları, şimdi karayolunun değil, havayolunun rakibi olmak üzere. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır? (99 DMS ÖL) A) I.

B)ll.

0) III.

D)IV.

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde neden sonuç ilişkisi vardır? (99 DMS L) A) Son yıllarda bu bölgede iklim değişikliklerinin etkisiyle buzların küçüldüğü saptandı. B) Kutup bölgesindeki buzların büyüklüğünün mevsimden mevsime fazla değişmediğine inanılırdı. C) Avcı filoları uzun zaman buzlu bölgenin kıyılarında balina sürülerini avladılar. D) Balıkçılar kutuptaki buz tabakalarının konumunu incelediler. E) Bu bölgede yapılan gözlemler ve ölçümlerden yararlanarak Antarktika'nın haritası çizildi.

E)V.

II numaralı cümlede yer alan "ortaya dev bir trafik sorunu çıktı" cümleciği sonuçtur. Bunun nedeni de ağırlığın karayollarına verilmiş olmasıdır.

Neden ■ sonuç cümlelerinde ortaya çıkan sonuca neden; gerekçe gösterebilmeliyiz. A şıkkında buzların küçülmesi bir sonuçtur. Buna neden olarak da iklim değişikliklerinin olması gösterilmiştir.

(Cevap B)

(Cevap A)

16-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISi-

24. (I) Selimiye Camisi, II. Selim adına Edirne'de Mimar Sinan tarafından yapıimıştır. (II) Mimar Sinan, önce küçük maketler yapar, sonra bunları uygularmış. (III) Selimiye Camisi'nde sekiz ayaklı taşıyıcı sistemi uygulamış. (IV) Tek bir kubbeyle hem yapıyı örtmüş hem de dış görünüşün ana çizgiierini belirlemiş. (V) Çapı 31 metreyi aşan kubbesiyle bu cami, Ayasofya'nın en ünlü kubbesini gölgede bırakmıştır.

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ 1. (I) 38.Uluslararası Film Festivali 21 Kasım'da başladı. (II) Festivalin uluslararası ve ulusal yarışma ödülleri, son gece yapılacak ödül töreninde açıklanacak.(lll) Festivalde bu yıl tam iki yüz film seyirciyle buluşuyor. (IV) Filmler sinema severlere günde beş kez, dönüşümlü olarak gösteriliyor. (V) İzleyiciler, değişik ülkeleri, değişik konuları çarpıcı özellikleriyle işleyen ilginç filmleri şehrin en iyi sinema salonlarında izliyor.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde "karşılaştırma" yapılmıştır? (99 DMS L) A)l.

B)ll.

0) III.

D) IV.

E) V.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde söyleyenin kişisel görüşüne yer verilmiştir? (99 DMS L)

V. cümlede Selimiye Camisi'nin kubbesiyle Ayasofya'nın kubbesi karşılaştırılmıştır. (Cevap E)

A)l.

B)ll.

0) III.

D) IV.

E) V.

Soru kökünde yer alan kişisel görüşe yer vermekten kasıt, öznelliktir. Öznellik, kişinin duygularını yansıtmasıdır. V. cümlede yer alan "çarpıcı özellikler" ifadesi öznel bir yargıdır. Bu özellikler bana göre çarpıcı olmayabilir. (Cevap E)

o çg "Q UJ O O CN

25. (I) 0, kimi kimsesi, dostu, arkadaşı olmayan, bütün ömrü yalnızlık içinde geçmiş bir şairimizdi. (II) Ne sevinçlerini ne de acılarını başkalarıyla paylaşabilmişti. (III) Bunun için de duygularını düşüncelerini defterlere döktü. (IV) Belki bu yazdıkları ileride birilerinin eline geçer, yayımlanır diye düşündü. (V) Kendi yaşadıklarından okuyanların ders alacağı umudunu taşıdı hep. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde "olasılık" söz konusudur? (99 DMS L) A) I ve II C) II ve IV E)Vvelll

B) I ve III D)IVveV

(I) Günümüzde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bir takım hastalıklar ortaya çıkmaya başladı. (II) Bunlar arasında bilgisayarın oluşturduğu elektromanyetik alanın yol açtığı hastalıkların yanında, oturuş bozukluklarından kaynaklananlar da var. (III) Bilgisayar kullananların yarısında el bileğinde ve elde ağrı, uyuşma, karıncalanma, güçsüzlük gibi belirtiler ortaya çıkıyor. (IV) Bazı kişilerde bu durum sakatlıklara bile neden olabiliyor. (V) Bilgisayarın çocuklarca da kullanıldığını, bu tür sorunların ileriki yıllarda artabileceğini söyleyen uzmanlar, bu hastalıklara karşı ciddi eğitim programları geliştirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Yukarıdaki parçada, numaralanmış cümlelerin hangisinde bir öneri, nedeniyle birlikte verilmiştir? (99 DMS L) A)l.

IV. cümlede geçen belki sözcüğü olasılık ifade ederken kullanılır. V. Cümlede "umudunu taşıdı hep" ifadesi kullanılmış, bu da olmuş değil olabilir, olasılık bildiren cümledir. (Cevap D)

B)ll.

C)lll.

D) IV.

E) V.

Öneri, bir işin ya da bir durumun daha güzel hale getirilebilmesi için, kişinin kendi fikrini söylemesi, sunmasıdır. V. cümlede uzmanlar bilgisayar hastalıklarına karşı program geliştirilmesini öneriyorlar. (Cevap E)

17

-TÜRKÇE-

3. (I) Diş çekiminden önce ağzınızı ya mikrop öldürücü bir sıvıyla çalkalayınız ya da dişlerinizi diş macunuyla iyice fırçalayınız. (II) Böylece diş çekimi sonrasında iltihap oluşma olasılığını en aza indirmiş olursunuz.(lll) Diş uyuşturulduktan sonra da son kez ağzınızı mikrop öldürücü sıvıyla çalkalayınız. (IV) Diş çekiminden sonra diş hekimi çekilen yere bir tampon yerleştirecektir. (V) Bu tamponu 15-20 dakika kadar sıkıca ısırınız. (VI) Daha sonra çıkartıp atınız.

5. I. Çünkü insanlar, konuşması düzgün ve anlaşılır olan kişileri daha çok ciddiye alır. II. Bu nedenle, kontışurken olayların tarihlerini ve yerlerini sırasıyla ve doğru olarak söyleyin, şaşırmayın. III. Bunlardan biri, sözcükleri yuvarlamadan söyleyip; düzgün, güzel ve açık bir dille konuşmaktır. IV. Tereddütler ve tutarsızlıklar, size duyulan güveni sarsabilir.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, kendinden önceki cümlede belirtilen yargının gerekçesi yer almaktadır? (99 DMS L) A)ll.

B)lll.

C) IV.

D)V.

V. Bir iş görüşmesine gidecek olanların dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Yukarıdaki cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturan sıralanışı aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS L)

E) VI.

A) III-IV-I-V-II C) IV-II-I-III-V E) V-III-I-IV-II

II. cümlenin başında yer alan "böylece" bağlacına dikkat ediniz. I. Cümle ile II. cümle arasında nedensonuç ilişkisi kurmaktadır.

B) IV-I-II-VD) V-I-II-IV-

(Cevap A)

"o XX. tli

o to 4. (I) Kültürün, devletler için ne kadar değerli olduğu ü biliniyor. (II) Bu nedenle de günümüzde kimi devlet- o ler, kendi kültürlerinin dünyada yaygınlaşmasını sağŞ lamaya çalışıyor. (III) Bunun yanında, başka kültürlerin ürünlerinin kendi ülkelerinde tanınması için de politikalar oluşturup bunları uygulamaya koyuyor. (IV) Bu uygulamalarda çeviriye önemli bir yer veriyor ve kendi dillerinden başka dillere çevrilecek önemli ya-pıtları saptıyor. (V) Bu çevrilerin yayımlanmasında sı-kıntıyla karşılaşmamak için de her türlü gideri üstleni-yor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde II. cümlede belirtilen amacın gerçekleşmesi için yapılan somut çalışmalara değinilmiştir? (99 DMS L) B) I ve V A) I ve III C) III ve IV D) llll ve V E) IV ve V II. cümleyi çok dikkatli okuyalım, amaç; kültürlerin dünyada yaygınlaşmasıdır. Bunun için yapılan gözle görülür, elle tutulur çalışmalar IV ve V. cümlede yer alıyor. (Cevap E)

Doğru girişi yapmaya dikkat edelim. İlk cümleden sonra yargılar birbirini tamamlar. l-ll ve III numaralı cümleler kesinlikle giriş cümlesi olamaz. Çünkü; l'de, çünkü; II' de, bu nedenle; III' de, bunlardan biri diyerek başlanmıştır. IV. cümle ise ara cümledir. Anlamından anlaşılabilir. Doğru sıralama E seçeneğinde verilmiştir. (Cevap E)

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "benzetme" söz konusudur? (99 DMS L) A) B) C) D) E)

Deniz kudurmuşçasına kıyıları dövüyordu. Onlar yaşça birbirlerine çok yakındır. Kapı çalınca, babasının geldiğini sanıp koştu. Bu topraklarda da ayçiçeği yetiştirilir. Fırtınanın verdiği zarar yağmurunkini geçti.

A seçeneğinde" kudurmuşçasına" kudurmuş gibi anlamında kullanılmıştır. Gibi, benzetme edatı olarak kullanılır. Deniz, kıyıları döverken kudurmuş gibi davranmaktadır. Bu sebeple benzetme söz konusudur. (Cevap A)

18-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

7. Aşağıdakilerden hangisi, "anlattıkları sıradan, basmakalıp şeylerdi" cümlesinde anlamca en vakındır? (2000 DMS) A) B) C) D) E)

9. (I) Louvre Müzesi, değişik büyüklükte binlerce tabloyu bünyesinde barındırıyor. (II) Bu müzenin birinci ve ikinci katlarının neredeys9 tamamını kaplayan bir resim koleksiyonu var. (III) Aynı çatı altında toplanmış, dünyadaki en geniş kapsamlı resim koleksiyonu bu. (IV) Mona Lisa'dan sonraki önemli eserlerin hepsi burada yer alıyor. (V) Aralarında Ingres'in Türk Hamamı", Hollandalı VVermcer'in "Dantel Ören Kadın'ı, Düver'in kendi portesi de var.

Söylediklerinin ilgi çekici bir yanı yoktu. Düşünceleri her yönüyle yalındı. Anlattıklarında tutarsızlıklar vardı. Söyledikleri tümüyle hayal ürünüydü. Sözleri gerçeği yansıtmıyordu.

Yukarıdaki parçada, numaralanmış cümlelerin hangilerinde söz konusu resim koleksiyonunun içeriğiyle ilgili bilgi verilmektedir? (2000 DMS)

"Sıradan" V9 "basmakalıp" kelimeierinin ifade ettiği anlam "ilginç olmayan"dır. "A" S9çeneğind9ki cümİ9den çıkarılan anlam, bu cümleye 9n yakın olan anlamdır.

A) l . vel V . C) II. ve IV. E) IV.veV.

(Cevap A)

o 00

B) II. ve III. D)lll.veV.

I, II, ve III. cümİ9İerde Louvre Müzesinin özelliklerinden bahsedilmektedir. Bu müz9 içerisindeki koleksiyona da değjnilmiştir ancak resim koleksiyonunun içeriğiyle ilgili bilgiİ9r IV V9 V. cümİ9İerde yer almaktadır. Koİ9ksiyonda yer alan eserler hakkında kısaca bilgi verildiği için doğru C9vabımız "E" S9çeneğrdir. (Cevap E)

o cj

8. (I) Bu kent iki bin yıllık bir ggçmişe sahip. (II) Ne var ki bugün, 1950'den başlayarak hız kazanan sanayileşmeye sonuna kadar kapılarını açmış bir kent durumunda (III) Tarihsel kimliğini tümüyİ9 yitirmiş. (IV) Şimdilerde, geriye kalanı elinde tutma savaşı veriyor. (V) Bu amaçla, çeşitli kuruluşların desteğiyle, birtakım çalışmalar başlatılmış. (VI) Bu çalışmalar kapsamında, bugüne kadar, Roma mezarları ve Kapanca Sokağı'ndaki on bir tarihi Türk evi restore edilmiş. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde olumsuz eleştiri söz konusudur? (2000 DMS) A) l . vel l . C) III. B) II. ve III. D)IV.veV. ve IV. E) V.veVI.

10. Genel müdürün yanına kims9 giramez. (I) Onunla işİ9ri olanlar, işterini, aracılar yardımıyla görürler. (II) 0, yüzünü d9 kimseye gösterm^z. (III) Ayrıca, karşısında gülünmesini, konuşulmasını, bunu yapan kim olursa olsun, büyük saygısızlık olarak görür. (IV) Çevresini böyle gösterişli kurallarla kuşatmıştır. (V) Böylece, birlikte çalıştığı insanlar üzerinde üstün bir kişi etkisi yaratmaya çalışır. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, söz konusu kişinin davranışlarının amacı belirtilmektedir? (2000 DMS) A)l.

I, IV, V ve VI. cümlelerde herhangi bir efeştirî söz konusu değildir. II. cümİ9d9 şehrin aşırı sanayileşmesi, III. cümlede ise şehrin tarihsel kimliğini yitirmiş olması eleştirilmektedir. Olumsuz eleştirinin olduğu cümİ8İer II. ve III. cümlelerdir. Yani doğru cevabımız "B" seçeneğinde verilmiştir. (Cevap B)

B)ll.

C)lll.

D) IV.

E)V.

I, II, III ve IV. cümlel^rde söz konusu kişinin davranışları belirtilmemiştir. Bu davranışları göst^rmesinin ned^ni ise V. cümlede verilmiştir. Yani üstün bir kişi etkisi yaratmak için sözü edilen davranışları sergilemektedir. Doğru cevabımız "E" seçeneğidir. (Cevap E)

19

-TÜRKÇE11. (I) Geçenlerde Paris'te, mağara duvar resimleri üzerine bir konferans verildi. (II) Konferansta, tarih öncesinin yazısı sayılabilecek bu resimler okunursa, dünya tarihinin alt üst olabileceği belirtildi. (III) Çünkü, farklı kıtalardaki duvar resimlerinin benzer simgeler taşıdığı saptanmış. (IV) Dünyanın dört yanında yinelenen bu simgelerin anlamlarının da aynı olabileceği ileri sürülüyor. (V) Konferansta, tarih öncesine ait bu resimlerin daha geç dönemlerde Çin'de ve Mısır'da ilk resim yazılarıyla devam ettiği de belirtilenler arasında.

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "özel" sözcüğünün çıkarılması gerekir? (2000 DMS) A) Pilav pişirmenin de kendine özgü özel yöntemleri var, dedi. B) Bu elmanın özel bir kokusu ve tadı olduğunu herkes bilir. C) Annesi, oğlu gel^cek diye özel yemekler, tatlılar yapmıştı. D) Evinin önünde bekleyen özel arabaya binerek oradan uzaklaştı. E) Düğün sahibi, gelen son misafire özel bir ilgi gösterdi.

Yukarıdaki parçada, numaralanmış cümlelerin hangilerinde olasılık söz konusudur? (2000 DMS)

A l.velll. C II. ve IV. )E IV. ve V. )

B)ll.velll D)lll.veV

ÇÖZÜM: "Özgü" ve "özel" sözcükleri yakın anlamlı sözcüklerdir. İkisi aynı anda kullanılmaz. Oysa "A" seçeneğinde özgü ve özel sözcüklerinin yan yana kullanıldığını görüyoruz. Özel sözcüğünün cümleden çıkarılması gerekmektedir. Dolayısıyla cevabımız "A" seçeneğinde verilmiştir.

II. cümlede yazar yan cümleciği temel cümleye "okunursa" sözcüğüyle bağlamıştır. Burada olasılık söz konusudur. IV. Cümlede ise "ileri sürülen" bir iddia söz konusudur. Ortada kesinleşmiş bir bilgi yoktur. Sadece olasılık söz konusudur. Öte yandan I, III ve V. cümlelerde olasılık anlamı yoktur.

(Cevap A)

(Cevap C) '55 "o ÜJ

Q a?

12. (I) Bu antoloji, ilk yayımlanışından on dört yıl sonra geliştirilmiş yeni biçimiyle Eylül'de yayımlandı. (II) An- 'S tolojinin ilk yayımlandığı yıllarda, şairlerin seçilişi ve değerlendirilişiyle ilgili tartışmalar olmuştu. (III) Bu basımla ilgili tartışmaların anlatıldığı bölümler, okurların, çağdaş şiirimizin gelişmesini daha yakından izlemesini sağlıyor. (IV) Ayrıca, bu son basımda daha öncekinde bulunmayan kimi şairlere de yer verilmiş. (V) Antoloji bu baskıyla 1920-1970 yılları arasındaki Türk şiirini eksiksiz bir biçimde, başarıyla sunuyor. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde kişisel görüşlere yer verilmiştir? (2000 DMS)

A l.vell. C III. ve IV. ) IV. ve V. E )

14. (I) Dünyanın ikinci büyük nehri Nil'dir. (II) Nil Kahire'yi ikiye böler. (III) Kent, doğuda yaşamın çölle birleştiği yerde, ünlü piramitlerle son bulur. (IV) Keops, Kefren, Mikerinos, ve hemen yanında Sfenks... (V) İnsan 136 metre yüksekliğindeki Keops'a baktığında: "Bunu gerçekten insanlar mı yaptı?" sorusunu sormadan edemiyor. Yukarıdaki parçadaki cümlelerin hangisinde "şaşırma" anlamı vardır? (2001 KMS) B) II

C) D) IV

E) V

V. cümlede yer alan sözde soru cümlesinde soruyu soranın amacı cevap almaktan çok şaşkınlığını ifade etmektir.

B) II. ve III D) III. ve V

(Cevap E)

III numaralı cümleye bakalım. Burada anlatıcının ifadesine katılmayanlar olabilir. Bu anlatıcının öznel ifadesidir. V numaralı cümlede ise "başarıyla sunuyor" ifadesi kullanılmış, ben başarıyla sunduğunu düşünmeyebilirim. Bu nedenle bu yargı da özneldir. (Cevap D)

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

20-

15. (I) Dil bir konuşma, düşünme ve iletişim aracıdır. (II) Ancak aynı dili konuşanlar birbiriyle iletişim kurabilir. (III) Sözgelimi, bilgisayar dilini öğrenmedgn bilgisayarla iletişim kuramayız. (IV) Bilgisayarla iletişim kurmanın yolu onun diliyle konuşmaktan geçer. (V) Bilgisayar dilini bilmeyenler onunla hiçbir zaman tam olarak ilişki kuramazlar. Yukarıdaki parçadaki cümlelerin hangisinde "koşul" anlamı yoktur? (2001 KMS) A)l

B)ll

C)lll

D) IV

E) V

I numaralı cümle, bir tanım cümlesidir. Dilin tanımı yapılmıştır. Hiçbir şekilde koşul anlamı içermemektedir. (Cevap A) 16. (I) Bizim kuşak insanlar Atatürk'ü görmedi; ama onun devrim ve ilkelerini, aydınlanmanın dev adımlarını yüreğinde duyarak yetişti. (II) Bizleri eğiten öğretmenlerimiz, yaşamlarını aydınlık geleceğe adamış birer özveri anıtlarıydılar. (III) Kurtuluş savaşını ve Ata'yı anfatırken gözyaşlarını tutamazlardı. (IV) Onlar aklın ve bilimin aydınlığını tek yol gösterici olarak özümseyen bir dünya görüşünden yola çıkmamızı sağladılar. (V) BİZ9 Atatürk sevgisinin yanı sıra ulus bilincini de kazandırdılar. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden önceki tümcenin yorumu durumundadır? (2001 KMS) A)l

B)ll

0) III

D) IV

E) V

Tümce, cümle sözcüğünün eşanlamlısıdır, bundan sonra karşımıza çıktığında şaşırmayalım. I. cümİ9 Atatürk'ün milletçe sahiplenildiğini vurgulamaktadır. II. cümlede ise bunun nedeni açıklanmıştır. (Cevap B) 17. (I) Kent meydanının ortasında, açık havada gösteri yapan bir dansçıyı izliyoruz (II) Son derec9 ölçülü, uyumlu hareketlerle dans ediyor. (III) Güzel bir müzik eşliğinde, yerçekimi yasasına meydan okuyor sanki. (IV) Dans etmiyor, uçuyor adeta. (V) T9k ayağı üzerinde inanılmaz bir biçimde deng9 sağlıyor. Yukarıdaki parçadaki cümlelerin hangisinde söyleyenin yorumuna yer verilmemistir? (2001 KMS)

A) B)ll

C)lll

D) IV

E)V

I numaralı cümİ9de anlatıcı sadece gözleme yer vermiştir. Yorum yapmamıştır. Kendi duygu ve düşüncelerini cümleye yansıtmamıştır. (Cevap A)

18. (I) Bu bölgede binlerce yıl önce büyük bir heyelan yaşanmış. (II) Bunun sonucu olarak Sülüklügöl oluşmuş. (III) Bu göl 1100 metre yüksekliğinde ve çanak biçiminde bir çöküntünün ortasında yer alıyor. (IV) Çevresindeki orman nedeniyle gölün suyu orman yeşili renginde (V) Bu doğa harikasının günümüze kadar g9İmesi, belki de eski bir tarihe sahip olmasının birsonucudur. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisinde "olasılık" anlamı söz konusudur? (2001 KMS) A) I B)ll

O> III

D) IV

E)V

Daha önceki sorularda da "belki" sözcüğünün olasılık anlamı katabildiğini görmüştük. Öğrendiklerimizi geliştirmek açısından oldukça güzel bir soru. (Cevap E)

19. Gördüğünüz bir yer çok güzel olsa da onun, hayatınızda görebileceğiniz en güzel yer olduğunu düşünmeyin. Bu cümlede öne sürülen görüşle aşağıdakilerden hangisi arasında yakınlık vardır? (2002 KPSS) A) Elindekiyle yetinmek, insanı ilerde karşılaşabileceği güzelliklerden yoksun bırakabilir. B) H9r zaman, yaşananların iyi yönünü ön plana çıkarıp olumsuzlukları göz ardı etmeyin. C) Yaşadığınız yerin olumlu V9 olumsuz özelliklerini belirtmekten kaçınmayın. D) İçinde bulunulan koşulların daha iyisini, daha güzelini elde etmek özel bir çaba gerektirir. E) Yaşamınız boyunca, o güne değin yaşadıklarınızdan daha ilginç olan şeylerle karşılaşabilirsiniz. Cümlede anlatılmak istenen; insanın eünde bulunan imkanlardan ve yaşadığı güzelliklerden daha iyisi mutlaka vardır. Bunun için insan elinde bulunan imkanların, en iyisi olduğunu düşünm^melidir. Böyle düşünürse daha iyi ve daha güzelinden mahrum kalır. Bu düşünceİ9re en yakın cümle "A" seçeneğinde verilmiştir. (C^vap A)

21

-TÜRKÇE20. (I) Balıkçı teknelerine kalmış sessiz, hüzünlü limanı, balık lokantaları avutuyor. (II) Kalenin duvarlarına sırtını dayamış kordondaki çay bahçeleri. (III) Öbek öbek balık ağlarının üz^rine kuruluvermiş miskin kediler çok mutlu. (IV) Limana adım atıp çamlığı geçince eski mahallenin ince, uzun sokaklarında bulursunuz kendinizi. (V) Adanın hiç durmadan 9S9n rüzgarıyla, Sulubahçe'deki bağların, evlerin önüne sıra sıra dizilmiş asmaların kokusu geür burnunuza. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde insana özgü nitelikler cansız varlıklara aktarılmıştır? (2002 KPSS) A) l.vell. C) II. ve IV. E) IV. veV.

22. (I) ihtiyar adamın evi çam ağaçlarının süslediği bir dağın yamacındaydı. (II) Yatağından, karşısındaki dağların sis basmış zirvelerini ve güneş vurduğunda kristal avizelere dönüşen çamları görebiliyordu. (III) Sabahları penceresinin önüne gelip karşı tepelere baktığında gözleri kamaşırdı. (IV) Ağaçların üzerindeki kar taneleri güneşi yansıtarak, simli boncuklar gibi parıldardı. (V) Her taraf V9 her şey ne kadar temiz ve b^yazdı anlatamam! Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde "benzetme" yapılmıştır? (2002 KPSS)

A) 1. ve IV. C) II. ve IV. E) III. vel.

B) I. ve III. D)lll.velV.

I. cümlede s^ssiz ve hüzünlü kelimeleri limanın bir özelliği olarak aktarılmış. Oysaki sessiz ve hüzünlü olmak insana özgü niteliklerdir. Liman cansız bir varlıktır ve insana ait özellikler cansız bir varlığa aktarılmıştır. II. cümİ9de de duvara sırtını dayamış çay bahçelerinden bahsediliyor. Sırtını dayamak da yine insana özgü bir niteliktir. I. V9 II. cümleİ9rd9 insana ait nitelikier cansız varlıklara aktarıldığı için doğru cevabımız "A" seçeneğidir.

B) II. ve III. D)lll.velV

II. cümtede çam ağaçları, kristal avizelere benzetilmiştir. IV. cümlede d9 kar taneleri, simli boncuklara benzetilmiştir. Doğru cevabımız, yani b^nzetme yapılan cümlelerin bulunduğu seçeneğimiz C seçeneğidir. (Cevap C)

(Cevap A) 21. Araştırmacı olmak farklı olmaktır. Sanırım araştırmacı olabilmek için bir iç ateş gerekiyor. Kendi k^ndine yanan, kendi kaynağını kendi bulan bir ateş. Çünkü araştırma hemen meyvesini v^rmez; bir yıl, iki yıl hiçbir şey elde edemeyebilirsiniz. Buna karşın, araştırmayı yılmadan sürdürmeniz gerekir. Bu parçada geçen "kendi kendine yanan" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir? (2002 KPSS) A) B) C) D) E)

Dışarıdan hiçbir destek almayan İstenen sonucu vermeyen Kendine özgü nitelikleri olan Sabırlı olmayı gerektiren Yeni yönteml^r bulmaya yönelten

23. (I) Canlılar, öldükten sonra çeşitli tortuların içine gömülüp fosilleşir. (II) Denizler fosilleşme için uygun bir ortam olduğundan çoğunlukla denizlerde yaşayan canlılar fosilleşiyor. (III) Ölen canlının sert kısımları hızla denizin dibine çökerek milyonlarca yıllık bir süreçte tortularla birleşiyor ve fosilleşiyor. (IV) Daha sonra da çeşitli etkilerle yüzeye çıkıyor. (V) Bu fosiller yaşadıkları dönemin cansız tanıklığını yapıyor. (VI) Kütlenin oluştuğu dönemin iklimi, o dönemdeki biyolojik çeşitlilik, tortul kütlelerin yaşı ve çeşitli tektonik olaylarla ilgili bilgiler, fosiller sayesinde ortaya çıkıyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde fosillerin işlevinden söz edilmektedir? (2002 KPSS) A) I. V9 II D) IV. ve B) II. ve III E) V. V9 VI V

Bir şeyin kendi k9ndin9 olması için dışarıdan hiçbir d9st9k almaması gerekir.

(Cevap A)

C) III. V9 IV

Fosillerin yaşadıkları dönemi bize yansıtmak ve çeşitli bilgilere kaynaklık etmek gibi işlevleri V V9 VI. cümİ9İerd9 dile getirilmiştir. (C9vap E)

22-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

24. (I) Kentin tarihsel dokusu bozulmasın diye bütün alışveriş merkezleri bankalar, yeni yapılar, telefon kulübeleri, surların dışındaki küçük bir alanda toplanmış. (II) Kenti çevreleyen surların uzunluğu 1500 metre, yüksekliği 12 metre, genişliği 1.40 metre. (III) Kent manzarasının güzelliğini gözden kaçırmamak için kenti, surların üzerinden izlemelisiniz. (IV) Dikkatinizi çeken bir yer gördüğünüzde, surlardan inip orayı gezebilirsiniz. (V) Sonra yeni bir keşif için yeniden surlaraçıkabilirsiniz.

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir başka kişinin düşüncesine yer verilmiştir?(2003 KPSS) A) Denemeci, ele aldığı konuya kendi penceresinden bakar. B) Denemecinin, belli sayıda okura seslendiği unutulmamalıdır. C) Denemeci, sorunlara değişik açılardan bakarak okura bir tür uyarıda bulunur. D) Deneme yazarı, eleştirme görevi yüklendiğinin bilincindedir. E) Denemecinin işi yargılamaktır, sözü boşuna söylenmemiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi, geçmişe değer veren ve onu koruyan bir şehircilik anlayışının benimsendiğini sezdirmektedir? (2002 KPSS) A) I.

B)ll.

C)lll.

D) IV.

E) V.

ÇÖZÜM: "Kentin tarihsel dokusu bozulmasın diye bütün alışveriş merkezleri bankalar, yeni yapılar, telefon kulübeleri, surların dışındaki küçük bir alanda toplanmış." Cümlesinde geçmişe değer veren bir şehircilik anlayışının benimsendiği sezilmektedir. (Cevap A) ■z

o >

25. (I) İstanbul, çocukluğumun kenti... (II) Sizce de öyle mi bilmem. (III) Buradaki bazı yapılar bana, Istanbul'un ayrılmaz bir parcası gibi gelir. (IV) Bu kenti, "Süleymaniye'siz", "Galata Kule'siz" ya da "Ayasofya"sız düşünemem. (V) Haliç sırtlarındaki, bir masal şatosu izlenimi bırakan, kırmızı tuğladan yapılmış bina da her görüşümde beni etkilemiştir. (VI) O binaya bakınca saçlarını kuleden aşağıya sallandıran masal kahramanı Rapunsel'i görmek isterim hep. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen, numaralanmış cümlelerin hangisinde örneklendirilmiştir? (2002 KPSS) A) I.

B)ll.

0) III.

D) IV.

E) V.

ÇÖZÜM:

A, B, C, D seçeneklerinde doğrudan bir anlatım vardır. E'de de doğrudan anlatım olmakla beraber başkalarının söylediği "Denemecinin işi yargılamaktır." sözüne katılma da söz konusu olduğundan doğru cevap E seçeneğidir. (Cevap E)

(I) Bu kitap, Orhan Veli'nin bütün şiirlerini bir araya getiriyor. (II) Kitapta, şiirlerin yazıldığı tarih ve yayımlandığı dergiler de belirtiliyor. (III) Bu derleme, sanatçının ilk şiirleri ile sonraki beş şiir kitabında yer alan şiirlerini kapsıyor. (IV) Kitaplarında ele aldığı ve almadığı şiirlerin karşılaştırmalı bir yöntemle anlatılması, Orhan Veli'nin şiirlerindeki gelişimin kolaylıkla izlenebilmesini sağlıyor. (V) Bu şiirlerden bir kısmı kitap olarak beş yıl önce yayımlanmış. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yoruma yer verilmiştir? (2003 KPSS)

A) B)ll

Paragrafta anlatılmak istenen düşünce, III. cümlede yoğunlaşmıştır. "Bazı yapılar, Istanbul'un bir parçasıdır." Bu düşüncenin örneklendirildiği cümle ise IV. cümledir. İstanbul'un bir parçası olan bazı yapılar burada sıralanmıştır; Ayasofya, Galata Kulesi, Süleymaniye. Cevabımız "D" şıkkı.

(Cevap D)

O) III

D) IV

E) IV

I, II, III ve V. tümceler nesnel yargılardır, kanıtlanabi-lirler; ancak IV. tümcedeki"... O. Veli'nin şiirlerindeki gelişimin kolaylıkla izlenebilmesini sağlıyor." ifadesi yapıttaki çalışma yöntemi hakkında bir yorum oldu-ğundan doğru cevap D seçeneğidir. (Cevap D)

23

-TÜRKÇE-

3.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "beğenme" söz konusudur? (2003 KPSS)

(I) Bizler, yol üzerindeki yamaçlara serpilen köylerde doğup büyüdük. (II) Umutlarımız oldu hiç gerçekleşmeyen, düş kırıklıklarımız oldu bizde ezikliğe yol açan. (III) Çocukluğumuzu çamurdan kaleler yaparak çelik çomak oynayarak, çay toplayarak, hayvan güderek geçirdik. (IV) Sepetler aldık sırtımıza, kendimizden büyük yükler taşıdık. (V) Daha fazla çay toplamanın, daha ağır yük taşımanın, daha fazla toprak kazmanın ne anlama geldiğini bilmeden yaşadık.

A) Usta koreograf, yalnızlık duygusuyla vatan özleminin işlendiği bu özgün yapıtla bale sanatına yeni ufuklar açıyor. B) Seyrettiğimiz bu bale, ölümden kurtulmak için 1001 gece boyunca hükümdara çeşitli masallar anlatan bir cariyenin öyküsünü içeriyor. C) Yönetmen, Türk - Alıman ortak yapımı olan bu filmi çekerken güçlüklerle karşılaştıklarını söyle-

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde duygusallık açık bir biçimde yansıtılmaktadır? (2003 KPSS) A)l

B)ll

0) III

D) IV

di. D) Yapıt, Çanakkale Savaşlarının komutanı Mustafa Kemal ile onun emriyle vatan uğruna şehit olmayı göze alan Mehmetçiklerin öyküsünü içer-

E) V

Duygusallık, insanın duygu ve hisleriyle ilgili bir durumdur. Diğer cümlelerde duygusal bir anlatım tarzıyla da olsa nesnel durumlardan söz edilmiştir. Ancak II. cümle duygu ve hislere dayanmaktadır.

mektedir. E) Oyunda, geleneksel Türk tiyatrosunda görülen kahramanların, günümüz gerçekleri karşısında içine düştükleri durumlar anlatılmaktadır.

(Cevap B)

A seçeneğindeki tümcede geçen "... özgün yapıt..." ve "... bale sanatına yeni ufuklar açmak..." ifadeleri beğeni duygusunu yansıtmakta olduğundan doğru cevap A seçeneğidir.

cc LU Q

(Cevap A)

Vi

°= 6. 4.

(I) Yayınevi olarak biz, Atatürk'ün 1903'ten 10 Kasım ^ 1938'e kadar söylediği sözleri ve imzaladığı bütün "5 belgeleri on yıldır toplamaya çalışıyoruz. (II) Onları >asıllarına uygun ve kesintisiz olarak yayımlamaya giriştik. (III) Ülkemizde ilk kez yapılan bu işe belgeleri incelemekle başladık. (IV) Ancak bu noktada hiç akla gelmeyecek sorunlarla karşılaştık. (V) Eski yazıyla yazılmış olmalarından kaynaklanan yanlış okumalar ve buna dayalı çeviriler... (VI) Dolayısıyla böyle bel-gelerin değerlendirilmesi büyük bir özen istiyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden önceki cümlenin açıklaması durumundadır? (2003 KPSS)

A

B) II

C) III

D) IV

E) V

(I) Kökeni binlerce yıl öncesine uzanan mısırı, Avrupa 1400'lü yılların sonunda keşfetmiş. (II) Kolomb'un İspanya'ya dönerken Amerika'dan getirdiği mısır, 15. yy.da Asya'ya Akdeniz'in kuzeyindeki ülkelere yayılmış. (III) 16. yy.da Batı Afrika, Hindistan ve Çin'e götürülmüş. (IV) Türkiye'ye Kuzey Afrika yoluyla Mısır ve Suriye üzerinden geldiği ve bu nedenle bu değerli tahıla mısır adının verildiği sanılmakta. (V) Türkiye'den Orta Avrupa ülkelerine yayıldığı bilinen mısıra, Fransa'da İspanya buğdayı, Hint darısı gibi isimlerin yanı sıra, Türk buğdayı denmesinin nedeni de bu olsa gerek. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde "tahmin" söz konusudur? (2003 KPSS) A) I v e l l D) NlvelV

B) I ve III E)IVveV

C) II ve

Açıklama, bir sorunla bir durumla ilgili bilgi vermek onu aydınlatmaktır. I. tümceye "... niçin ulaşmaya çalışıyoruz?" diye sorunca II. tümce onun açıklaması oluyor."... (çünkü) onları asıllarına uygun ve kesintisiz yayımlamaya giriştik."

Bir şeyin olabileceğini, olduğunu sanma, tahmindir. "Sanırım, belki, galiba, ihtimal, olsa gerek, muhtemelen..." gibi sözler tahmin anlamlıdır. Bu bilgiye göre IV ve V. tümcelerde tahmin söz konusu olduğundan doğru yanıt E seçeneğidir.

(Cevap B)

(Cevap E)

24-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

7. (I) Türkiye'de son 20 yıla ilişkin kitap V9 dergi üretimiyle ilgili bir değertendirm^de şöyle deniyor: (II) Yayımlanan dergi sayısı, kitaba göre daha azdır. (III) Yıllık kitap sayısı bakımından Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının çok gerisindedir. (IV) Bunu değiştirme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. (IV) Ancak, bu çalışmaların ne «terece etkili olacağını zaman gösterecektir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde karşılaştırma yapılmıştır? (2003 /2KPSS)

A) llvelll C) III ve IV D) III veV

B) II ve V E) IVve V

II. cümlede dergi sayısıyla kitap sayısı karşılaştırılmıştır. III. cümİ9de ise, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri karşılaştırılmıştır. (Cevap A)

8. (I) Kalabalıktan uzak, teped9 bir çamın altında güzel bir yer bulduk; getirdiğimiz kilimi çimenlerin üz^rine serdik. (II) Bulunduğumuz yerden mavilikler içinde körfez görünüyordu. (III) Fakat kentin çevresindeki fabrikaların siyah dumanları bu güzel görüntüyü gölgeliyordu. (IV) Oturduğumuz y^rden bu manzarayı bir sür9 seyrettik. (V) llık bir rüzgar, çamların dallarından süzülüp yüzümüzü okşuyordu.

IV numaralı cümle ile V numaralı cümİ9 anlam bakımından birbirine yakındır. Eş ya da yakın anlamlı sözcüklerle aynı anlam sağlanmıştır. (Cevap E)

10. (I) Her mevsim bir başka güzeldir bu adada. (II) Hangi mevsimd9 olursanız olun doğada, gökkuşağının tüm renklerini görebilirsiniz. (III) Nergisler, sümbüller, karanfiller süsler her yanı. (IV) Akdeniz'de başka hiçbir ülkede görülmeyen çeşitlilikteki bitkiler karşısında insan adeta büyülenir. (V) Toprak ana, ilk yağmurlarla birlikte yeşil bir örtü sarınır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde insana ait özellik başka bir varlığa aktarılmıştır?(2003/2)

A)

B) II C) III

D) IV

E) V

V. cümİ9de "analık sıfatı" ve "örtüye bürünmek" ey-lemi tabiata aktarılmıştır, oysa bunlar insana ait özel-Piklerdir. (Cevap E)

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde eleştiri vardır? (2003 /2KPSS) B) II

C) D) IV

E) V

11. Neden yazılır bir şiir "Fakat", ifadesiyle başladığında olumsuz bir şey söyleneceğini anlayabiliriz. III. cümled9 "güzel görüntüyü gölgeliyordu" ifadesinde olumsuz bir eleştiri vardır. (Cevap C) (I) Önce yadırgadım söz konusu yaptı. (II) B^nim gibi, pek çok kişinin d9 yadırgadığını sanıyorum. (III) Belki içeriğini b9ğenmeyenİ9r, hatta kıyasıya eieştirenler bile olmuştur. (IV) Çünkü bu yapıtta, birbirine taban tabana zıt düşüncelere ve dünya görüşüne sahip yazarların tümü bir araya getirilmiş. (V) Yazın alanında ürün vermiş ne kadar yazar varsa hiçbir fark gözetilm9den hepsine y9r verilmiş. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca en yakındır? (2003 /2KPSS) A) I v ell D) IIİV9İV

B) I ve III E) IVveV

C) II ve

Ned9n yazılır bunca roman Çünkü nasıl aşılabilir başkaca Doğanın karamsarlığı Yaşamın güçlü Bu dizelerde sanat yapıtlarının hangi yönü belirtilmek istenmiştir?(2003/2) A) B) C) D) E)

Okuma isteği uyandırma Gerçeklerin görülmesini sağlama Umutaşılama Gelec9ğe ışıktutma Düş gücünü zenginleştirme

Sanat yapıtlarının umut aşılama yönü belirtilmiştir. (Cevap C)

25

-TÜRKÇE 12. Aşağıdaki dizelerin hangisinde "ayrılık" dile getirilmektedir?(2004 KPSS)

IV ve V. cümİ9İ9rde öneri anlamı vardır. IV. cümlede, z^ngin tarihsel ve kültürel birikimi olan kentler; bu değerlerini koruyarak onları, insanlığın paylaşımına sunmalı, böylec^ ülkeler arasında iş birliğinin geliştirilmesi önerilmiştir. V. cümlede ise, kurulan örgütierin, kültürel V9 tarihi zenginliğe sahip kentlerin korunmasının önemini vurgulamaları önerilmiştir.

A) Mavi maviydi gökyüzü Bulutlar beyaz beyazdı B) Gecenin koyu karanlığında Rüzgarda sokak kokusu C) Merdivende ayak sesini Rıhtım taşında gölgeni bıraktım D) Merhaba yeni gelen gün Gökyüzünde belirsiz aydınlık E) Senin yanındayken, avuçlarımda Suda sabun gibi eriyor zaman

(Cevap E) 14. Aşağıdaki dizelerin hangisinde şairin duygusuna yerverilmiştir?(2004KPSS)

Verilen dizeler incelendiğinde C seçeneğinde ayrılık dile getirilmiştir. Şair, "M9rdiv9nde ayaksesini, rıhtım taşında gölgeni bıraktım." diyerek daha önce birlikte olduğu birinin yanından ayrıldığını ifade etmiştir. (Cevap C)

tn

A) Kaçkarlar'da bu dağ başında Kar yağdı durmadan bütün gec9 B) Kaçkarlar'da bu dağ başında Soğuk mu soğuk bir gece vardı C) Kaçkarlar'da bu dağ başında İnsanın yıldızları okşayası geliyordu D) Kaçkarlar'da bu dağ başında Bembeyazdı bütün ağaçların dalları Kaçkarlar'da bu dağ başında Akşam oldu, güneş battı

"o cc UJ Q

«İ

C S9Ç9n9ğinde şair "insanın yıldızları okşayası geliyor" diyerek kendi duygusuna yer vermiştir. Diğer seçeneklerde nesnel bir anlatım söz konusu iken C seçeneğind9 öznel bir anlatım söz konusudur.

"S LU

13. (I) Ülkelerin çağdaşlık yarışında bulundukları düzey, yalnızca bilim ve teknikteki üstünlükleri, sanayileşmedeki başarılarıyla ölçülemez. (II) Uygarlığın en önemli ölçütlerinden biri, ulusların kültürel değerlerine sahip çıkması, bunu evrensel değerlerle buluşturabilmesidir. (III) Kendi kültürüne, tarihsel değerlerine sahip çıkan, farklı kültürlerin düşünce ve eserlerine saygı duyan birey V9 kuruluşlar, demokrasinin en önemli güvencesidir. (IV) Bu açıdan, zengin tarihsel ve kültürel birikimi olan kentier, bu değerlerini koruyarak onları, insanlığın paylaşımına sunmalı, böylece ülkeler arasında işbirliğinin gelişmesine olanak sağlamalıdır. (V) Ayrıca bu amaçla kurulacak olan örgütler, kentlerimizin tarihsel, kültürel ve doğal dokusunun korunmasının önemini her fırsatta vurgulamalıdır. Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerin hangilerinde "öneri" vardır? (2004 KPSS) A) I. ve II. C) II. ve V. B) I. ve IV. D) III. ve IV. E) IV. ve V.

(Cevap C) 15. (I) Opera, bir çok sanat dalını içeren sanat. (II) Müzik, op^ranın temel öğesi. (III) Bazen, jest ve mimikler, yani tiyatro, bazen de bale girer işin içine. (IV) R9sim ve heykel sanatından yararlanılarak oluşturulan dekoru, kostümleri ve aks^suarları da unutmamak gerekir. (V) Operanın bir çok duyumuza seslenip onları harekete geçirmesinde, izleyenleri büyülemesinde bu sanat dallarının etkisi çoktur. Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerin hangisinde yazarın kendi düşüncesine yer verilmiştir? (2004 KPSS) A) I. B)ll.

C)lll.

D) IV.

E)V.

V. cümled9 yazarın kendi düşüncesine yer verilmiştir. "Operanın bir çok duyumuza seslenip onları harek9t9 geçirmesinde, izleyenleri büyütemesinde bu sanat dalının etkisi çoktur." cümlesinde anlatılanlar herkes için geçerli olan duygular değildir. (Cevap E)

26-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

16. Eğitimin amacı, bağımsız düşünme yet9neğine sahip, kendisini ve çevresini irdeleyici bir görüşle algılayan bireyler yetiştirmektir. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır? (2004 KPSS) A) Eğitim, katı kurallara değil, anlama dayalı olmalı, olumlu bakış açısını benimsemelidir. B) Gençlerin ilişkilerini geliştirmelerini bilgi, beceri ve deneyime sahip olmalarını sağlayan 9n önemli unsur eğitimdir. C) Düşünceyi g^reksiz bulan, sahip olunan bilginin ve değerlerin yeni kuşaklara aktarılmasını yeterli gören anlayış eğitimle bağdaşmaz. D) Gençlerin yaşamları süresince gereksinim duyacakları bilgi, beceri V9 anlayışı kazanmaları eğitim aracılığıyla sağlanır. E) Etki altında kalmadan düşünebilen, d9ğişmey9 açık, sorgulayıcı insanlar yetiştirmek eğitimin görevidir.

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem koşul hem de uyarı anlamı vardır? (2004 KPSS) A) Hava basıncı yeterli olmayan otomobil lastiklerinin yolu kavrayışı zayıflamaktadır. B) Otomobillerdeki yakıt tüketimini azaltmak için yeni lastik kullanılmalıdır. C) Otomobillerdeki fazla yakıt tüketiminin sebebi ani duruş ve kalkışlardır. D) Arabanın, olması gerekenin altındaki veya üstündeki vitesierde kullanılması motoru yıpratır. E) Araba fazla benzin yakıyorsa bakım yaptırmak gerekmektedir. E s^çeneğinde verilen cümlede hem koşul hem de uyarı anlamı vardır. "Araba fazla benzin yakıyorsa bakım yaptırmak gerekmektedir." cümlesinde arabaya bakım yaptırmanın koşulu arabanın fazla benzin yakmasıdır. Arabaya bakım yaptırması ise uyarı anlamındadır. (Cevap E)

Soruda verilen cümleye anlamca en yakın cümle E seçeneğidir. Her iki cümlede de eğîtimin amacının etki altında kalmadan düşünebilen, kendini ve çevr9sini irdeleyici bir görüşle algılayan bireyler yetiştirmek olduğu ifade edilmiştir. (C^vap E) 17. (I) Toplantıda, radyo ve televizyonlarda kullanılan Türkçe üzerinde duruldu. (II) Bilgisayar da bir kitle iletişim aracı olduğundan, internet yoluyla yapılan yazışmalardaki anlatım bozukluklarına dikkat çekildi. (III) Televizyon dizilerindeki seslendirme ve Türkçe yanlışları da ele alındı. (IV) Bu arada, radyo ve televizyonlara yabancı ad koyma özentisi eleştirildi. (V) Bir başka eleştiri ise kimi çeviri kitaplarının, Türkçe'yi tüm incelikleriyle bilm9tnekt9n doğan dil yanlışlarıyla dolu olmasıydı. Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerin hangilerinde eylemin nedeni belirtilmiştir? (2004 KPSS) A) I, II B)ll, IV C)ll,lll D) II, V

E) III, IV

Verilen parçada II. ve V. cümİ9İerd9 ned^n belirtilmiştir. II. cümled9, internet yoluyla yapılan yazışmalardaki anlatım bozukluklarına dikkat çekilmesinin ri9deni bilgisayarın bir kitle iletişim aracı olmasıdır. V. cümlede ise, çeviri kitaplarının dil yanlışlıklarıyla dolu olmasının n^deni, Türkçe'yi tüm incelikleriyfe bilmemektir. (C9vap D)

19. Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir "karşılaştırma" vardır? (2004 KPSS) A) Ölüm İİ9 ayrılığı tartmışlar Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık B) Kırıktır perdesi çalmıyor sazım Sazlar düzen tutmaz teller perişan C) Uğraşma boşuna şiir yazamazsın Bu kadar maviyken gökyüzü D) Bre beyler bir onulmaz derdim var Her olur olmaza açamıyorum E) Çok varıp gelirsen olmaz bir yere Ya muhabbet kalkar ya bir hal olur

Verilen s^çenekler incelendiğinde A S9Ç9neğind9 ölüm ile ayrılık karşılaştırılmıştır. Ayrılığın ölümden daha zor olduğu ifade edilmiştir. (Cevap A)

27

-TÜRKÇE-

22. (I) Baharda alerjik hastalıkların arttığını görüyoruz. (II) Modern yaşamın getirdiği zorunluluklar yüzünden eskiden evlerde doğal yollardan ve taz9 olarak hazırlanan besinler artıkyok. (III) Bunların yerini fabrikalarda hazırlanan ve marketlerde uzun süre saklanan yiyecekler aldı. (IV) Bu yiyeceklere, hazırlanmaları sırasında renklendirici, koku verici V9 bozulmalarını önleyici bazı kimyasal maddeler ekleniyor. (V) Bunlar da başta astım ve alerjik nezleli kişiler olmak üzere, insanlarda çeşitli sorunlara yol açıyor.

20. (I) Bir yazıda, bir düşünceyi işleyip geliştiren cümleler topluluğuna paragraf denir. (II) Paragrafı oluşturan cümleler arasında dilsel V9 düşünsel bakımdan sıkı bir bağ vardır. (III) Paragrafın cümleleri tıpkı bir zincirin halkaları gibidir. (IV) Bu cümlel^rden biri atıldığında paragrafın anlatım düzeni ve yapısı bozulur. (V) Bir düşünc9 yazısında ne kadar paragraf varsa o kadardadüşüncevardır. Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerin hangileri anlamca birbirine en yakındır? (2004 KPSS) A) 1,111

B) I, IV

C) II, III

Bu parçadaki söz konusu besinlerin zararlarının nelerden kaynaklandığı, numaralanmış cümlelerin hangisinde açıklanarak belirtilmiştir? (2005 KPSS)

D) III, IV E) IV, IV

Verilen parçada II. ve III. cümleler anlamca birbirine en yakındır. II. cümle "paragrafı oluşturan cümleler arasında dilsel ve düşünsel bakımından sıkı bir bağ vardır." şeklindedir. III. cümlede ise; "paragrafın cümieleri tıpkı bir zincirin halkaları gibidir." cümlesi paragrafın cümleleri arasında sıkı bir bağ olduğunun farklı bir ifadesidir. (Cevap C)

A C)lll. )

Ç/5

tr. us

D) IV.

E)V.

Sözü edilen besinlerin zararlarının nel^rden kaynak-landığı "Bu yiyeceklere, hazırlanmaları sırasında renklendirici, koku verici ve bozulmalarını önleyici bazı kimyasal maddeler ekleniyor." cümlesiyle açık-lanmıştır. (Cevap D)

o DŞE "_J ^

'o

23. Bir yazar, "Öyküler ancak onları anlatabilecek olanların başından geçer." görüşün9 karşılık, "Onlar benim başımdan çok, aklımdan geçer." demiş.

ili

21. (I) Şimdiye değin pek çok oyunda rol aldım. (II) Çoğu kez, oynadığım oyunun komik olduğunu fark etmeden oynarım. (III) Bunu fark ettiğim zaman oyuna devam edemiyorum. (IV) Sonradan kendimi televizyonda izliyorum. (V) İzlerken de gülüyorum. (VI) Oynarken yaptığın işten kendin de hoşlanıp gülmeye başlarsan ipin ucu kaçıyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde III. cümlede belirtilen durumun nedeni açıklanmıştır? (2005 KPSS)

A) C) IV.

D) V.

E) VI.

Oyuna devam edilmesinin nedeni oyun sırasında oyuncunun da gülüyor olmasıdır. Oyuncu güldüğünde "ipin ucu kaçıyor " yani oyuncu, işini iyi yapamıyor. Bu ifadeyi sağlayan cümle VI. cümledir. (Cevap E)

Yukarıda sözü edilen iki görüşle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? (2005 KPSS) A) Kimi yazarlar öykülerini yaşadıklarına, kimileri d9 düş güçlerine borçludur. B) Olayları bütün gerçekliğiyle yansıtmayan kişiler öyküde başarılı olamaz. C) Ancak düş kurmasını bilen ve akıllı kişiler yazar olabilir. D) Düş gücüne ve akla dayanan öyküler yazmak, yaratıcılık gerektirir, E) Anlatma ve yaratma yet9neğind9n yoksun kişiler yazar olamaz. Bu tür sorularda, soru kökünde verilen cümİ9 doğru anlaşıldıktan sonra seç9nekler9 geçilmelidir. Soru kökündeki cümleyİ9 yakın anlamlı olan cümle hangisiyse seçenekte bulunmalıdır. Bu yöntemİ9 soruya yaklaşıldığında doğru yanıtın A seçeneği olduğu görülecektir. (Cevap A)

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

28-

24. Aşağıdakilerden hangisinde verilen yargılar anlamca birbirine yakındır? (2005 KPSS)

26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "değerlendirme" söz konusu degildir? (2005 KPSS)

A) -Büyük şîirler, belirli bir tema üzerin^ kurulur -Çok değişik temalarda şiir yazılabilir. B) -Şiirde gereksiz hiçbir sözcük kullanılmamalıdır. -Doldurma sözcükler, şiirin şiirselliğini yitirmesine yol açar. C) -Şiirde çok yinelenmiş, aşınmış sözlere yer yoktur. -Şiirde aranan özelliklercfen biri de imgelerdeki yeniliktir. D) -Şiirde duygusal yoğunluk ağır basar. -Her şairin duyguları yansıtış biçimi, birbirinden farklıdır. E) -Şiird9 ön^msenen özelliklerden biri de, içtenliktir -Şair, duygusunu, düşüncesini kolayca aktarabilmelidir.

A) Yazar, herhangi bir sanatsal ilke V9 kurala bağlı kalmadan, aklına 9sen her şeyi olduğu gibi romanına aktarmıştır. B) Yaşamı boyunca beş roman, yüz öykü yazmış, Fransız ve İngiliz yazarlarından birçok çeviri yapmıştır. C) Öykü ve romanlarında gerçekçilik akımının ilkelerine, kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmış, bu akımın en güzel örneklerini ortaya koymuştur. D) Yazar, hemen her yapıtında denizi V9 deniz insanlarını abartmadan, şairaneliğe kaçmadan, gerçekli ölçüler içinde yansıtmıştır. E) Yazar, eski d^stan şairlerine tutkunluğu nedeniyle öykü ve romanlarında mecazlardan, söz oyunlarından sıkça yararlanmıştır.

Eş ve yakın anlamlı cümİ9İer aynı mesajı farklı ifadelerde dile getiren cümlelerdir. C seçeneğindeki cümlelerde şiirdeki sözlerin, ifadelerin yeni olması vurgulanmak istemiştir.

Bu tip sorular sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu soru kökünü doğru anlamadan çözüm9 geçilmemelidir. Değerlendirme: Bir konu hakkında kişisel görüş bildirme yani öznel cümle kurmak dem^ktir. B seçeneği dışındaki bütün cümleler özneldir. B S9çeneğind9 ise nesnel bir cümle yer almaktadır.

(CevapC)
'a

25. (I) Bodrum Kalesi, avlularında bin bir çeşit çiçek ve kuşla ziyaretçilerini karşılıyor. (II) Burası, Akdeniz'in en yeşil kalesi. (III) Kalenin dört kulesi günümüze kadar sağlam kalmış. (IV) Bu kalede tarih, gözter önünde canlanıyor, ziyaretçileri sarıp sarmalıyor, yüzyıllar ötesine götürüyor. (V) Geçmiş yüzyılların tanrıçaları, kraliçeleri, şövalyeleri, gemicileri birer birer ayağa kalkıyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde nesnellik söz konusudur? (2005 KPSS) B)ll.

O) D) IV.

E)V.

Doğruluğu ya da yanlışlığı kanıtlanabilen, kişisel görüş bildirmeyen cümlelere n^snel cümle denir. Bu doğrultuda sorumuzu incelediğimiz zaman 3. cümlenin dışında kalan bütün cümlelerin n^snel olmadığı ve 3. cümlelerin doğruluk değeri bakımından ispatlanabilir olduğu görülecektir. (Cevap C)

(C^vap B)

27. (I) Yör9d9, Karadeniz ile kara iklimi arasında bir geçiş iklimi görülür. (II) Karlı kış, yüksek yerlerde, neredeyse nisan ortalarına kadar sürüyor. (III) Ladin ormanlarıyla kaplı ç^vrede, kar, yılbaşı kart postallarını andıran görüntüler oluşturuyor. (IV) Bu köylerde fotoğraf çekm^ye doyamıyorum. (V) Yaşlıların portreleri, evlerinin önünde çalışan insanlar, su değirmeninde mısır öğüten kızlar, pencereden bakan çocuklar objektifimi sürekli m^şgul ediyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi vanlıştır? (2005 KPSS) A) I. cümlede bir iklim tipinin üstünlüğü belirtiliyor. B) II. cümlede bir mevsimin süresiyle ilgili bilgi veriyor. C) III. cümlede bir doğa olayı benzetm^yle anlatılıyor. D) IV. cümled9 yapılan işten çok zevk alındığı belirtiliyor. E) V. cümİ9de nelerin fotoğrafının çekildiği açıklanıyor.

-TURKÇE-

B, C, D, ve E seçeneğindeki bilgileri parçadan çıkarmak mümkündür. Birinci cümlede ise bir iklim tipinin üstünlüğünden söz edilmiyor; sadece bir geçiş ikliminden söz ediliyor (Cevap A)

5

er LLİ Q

03 (/>

28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır? (2005 KPSS) A) Bütün gece çalıştı, çok yoruldu. B) Okul müdürü öğrencileri topladı, onlara okulda uyulması gerekli kuralları anlattı. C) Konser bitince, sanatçıya şehri gezdirdi, sonra da onu otele bıraktı, D) Bir an önce tanışabilmek için, anne hazırlığa başladı, kızı da kendi eşyalarını topladı. E) Onları içeri çağırdım, birer bardak sıcak çay ikram ettim.

ÇÖZİ/M: Seçaneklar dikkatle okunmalı ve sorunun bizde ne istediği çok iyi anlaşılmalı. Verilen cümlelerin hepsinde birden fazla eylem vardır. D seçaneğinde de birden fazla eylam vardır; ama eylemleri birden fazla kişi (anne-kızı) yapmıştır. Diğer seçeneklerdeki eylemleri tak kişi (0) yapmıştır. Zaten soru kökünde de "farklı kişiler..... "denmiştir. Buradan hareketla doğru

yanıt bulunabilir. (Cevap D)

a.

29

30-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

MATEMATIK

Bölünebilme ve Bölünebilme Kuralları ÖRNEK:

BÖLME İŞLEMİ: A = Bölünen

A| B

Üç basamaklı KLM sayısı iki basamaklı KL sayısına A = B . C + K dır.

B = Bölen C = T Bölüm

K

bölündüğünde kalan 4 olduğuna göre M rakamı kaçtır? ÇÖZÜM:

=

KL

Kalan

M

Not: Kalan bölenden küçük olmalıdır. 0 < K < B

-1

10 >■ Kalan M olduğuna göre M = 4 olur.

00M

ÖRNEK:

AB A ve B s ayma s ayılarıdır. Buna g öre, A'nın en küçük değeri kaçtır?

Bir doğal sayı bir sayma sayısı ile bölündüğünde kalan 0 ise bu bölmeye kalansız bölm9 ve sayıya da bölünebiliyor denir. Bir doğal sayının hangi sayma sayılarına kalansız bölünebileceğini bazı kurallarla verelim.

ÇÖZÜM: Kalan bölenden küçük olacağından 4 < B ve B'nin en

2 ile Bölünebilme

küçük değeri 5 olur. Birler basamağı çift olan {0, 2, 4, 6, 8} doğal sayılar 2 ile

A = B.5 + 4

tam bölünebilir.

A=5.5 +4 ÖRNEK:

A = 29 olur.

2426 sayısı 2'ye tam olarak bölünebilir mi?

ÖRNEK:

Birler basamağındaki 6 çift sayı olduğundan 2 ile tam

Aİ 4

bölünebilir.

B|_5

B _C ÖRNEK: Yukarıda verilen bölme işlemlerine göre A nın 20 ile bölümünden kalan kaçtır?

1257 sayısı 2'ye tam bölünebilir mi? 2 ile kalansız olarak bölünmez. Çünkü 7 rakamı 2'nin katı değildir ve çift sayı olmadığından 2'ye kalansız böiünmez.

= 4.B+3

ÖRNEK: Dört basamaklı (123a) sayısının rakamları farklıdır. Bu sayı iki ile tam bölünebildiğine göre, a rakamının alacağı değerler toplamı kaçtır? B = 5.C + 4

B nin bu değerini 1. bölme işleminde yerine yazarsak:

ÇÖZÜM: 12 3a 6

A = 4 . (5C + 4) + 3 A = 20C + 16 + 3 A = 2 0 . C + 19olur. Bu ise A nın 20 ile bölümünden kalanın 19 olduğunu gösterir.

8

=> a'nın değeıieri toplamı: 0+4+6+8 =18 olur. 0 4

31

-MATEMATIK3 ile Bölünebilme Rakamlarının sayı değerlerinin toplamı 3 ve 3'ün katı olan sayılar 3'e kalansız (tam) olarak bölünür. Örnegin: 126 => 1 +2 + 6 = 9 (3'ün katı olduğu için 3'e tam bölünür.) 1994 => 1 + 9 + 9 + 4 = 23 (3'ün katı olmadığı için 3'e tam bölünmez.) ÖRNEK:

Sayının son iki basamağı 77 dir. Sayının 4 ile bölümündeki kalan 77 nin 4 ile bölümündeki kalandır. 77

19

0 halde kalan 1 'dir.

37 _36_ 2

5 ile Bölünebilme

(aa5) üç basamaklı sayıdır. Bu sayı 3 ile tam bölünebildiğine göre, a nın kaç farklı değeri vardır?

Birler basamağı 0 ya da 5 olan sayılar 5 ile kalansız olarak bölünür.

ÇÖZÜM: a + a + 5 = 3k, (k e N)

ÖRNEĞİN;

a i = 2 ] .. 2a + 5 = 3k => a2 = 5 > Uç farklı değeri vardır. a3 =8j

290 -> Birler basamağı 0 -> 385 -

ÖRNEK:

5'e bölünür. 5'e

> Birler basamağı 5 -> 383 -> bölünür. 5'e tam bölünmez. Birler basamağı 3 -> ÖRNEK:

3 ile bölündüğünde 2 kalanmı veren iki basamaklı doğal sayılar kaç tanedir? ÇÖZÜM:

(27ab) dört basamaklı sayısı 4 ve 5 ile bölünebildiğine göre, a nın alacağı değerler nelerdir? ÇÖZÜM:

3 ile bölünenler 3.k, (k e N) 12,15,18, ...96, 99 2 kalanını verenler 3k + 2, (k e N) 11, 14, 17 ...... 98 (101 üç basamaklı olduğu için alınmaz)

Verilen sayı hem 4 ile hem de 5 ile bölündüğüne göre b = 0 olur. Bu durumda aO = 4k, (keN) a1= 0

a2=2

98-11 Terim sayısı: +1 = 30 olur.

Beş farklı değer alır.

a4=6 a5=8 J

4 ile Bölünebilme: Birler ve onlar basamağındaki rakamların oluşturduğu sayı yani son iki basamağı 4'ün katı olan veya 00 olan sayılar 4 ile kalansız bölünebilir. ÖRNEĞİN; 2400 -» 00 sayısı kurala uyduğu için sayı 4 ile bölünür.

7 ile Bölünebilme Sayının birler basamağından başlamak üzere, sağdan sola doğru (1, 3, 2), (-1, -3, -2) sayılarıyla çarpılıp toplanır; elde edilen sayı 7 ye bölünürse ilk sayı da 7 ile bölünür. ÖRNEK:

2 + 1 5 + 2 = 7k, (keZ+)

4152 => 4 15 2: v

6204 -* 04 sayısı 4'ün katıdır. Sayı 4 ile tam bölünür. 5326 -> 26 4'ün katı olmadığı için 4'e tam bölünmez.

yyy

- 1 2 31

15 = 7k 7 ile bölümünden kalan 1 dir.

ÖRNEK: ÖRNEK: 20 basamaklı 777...77 sayısının 4 ile bölümünden kalan kaçtır?

r>-6-3-5+8+6+9 Bu sayının 7 ile bölümünden -2-3-1 2 3 1 kalan 2 dir.

315429 => 3 1 5 4 2 9 :

ÇÖZÜM: ÖRNEK:

32-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

7 54 6

9A25 sayısı 7 ile tam bölünebildiğine göre A kaç olur?

11'ebölünür.

■*■ ■*■ v v

ÇÖZÜM:

9 A 2 5^-9 + 2 ^ 1231 ^^ ~

ÖRNEK:

k = 2 için => 2A + 2 =

2 17 6

14 2A = 12 A = 6 olur.

\.l-1i

_2= 9=î>1i'ebölümündenkalan 9dur.

ÖRNEK:

8 ile Bölünebilme

1K3L sayısı 11 ile tam bölündüğüne göre K+L toplamı

Son üç rakamı 000 ise 8 ile tam bölünür. 34000 -» Son üç

kaç farklı değer alabilir? rakamı 000 olduğu için 8'e bölünür. ÖRNEK:

ÇÖZÜM:

82A sayısı 8 ile tam bölünebildiğine göre A kaç olabi-

1 K3 L =>-1+K-3 + L=11 .k, (keN)

lir?

lill

K + L-4= 11 . k

_ + _+

ÇÖZÜM:

K + L = 4 veya K + L = 15 olabilir.

82A = 8k,(keN)

NOT:

800 + 2A = 8 k

* 10 ile bölünebilme: Birler basamağı 0 (sıfır) olan sayılar 10atam bölünür.

24 ve A = 4 olabilir. * 12 ile bölünen sayılar 3'e ve 4'e bölünürler.

9 ile Bölünebilme: * 15 ile bölünen sayılar 5'e ve 3'e bölünürler.

Rakamlarının sayı değerleri toplamı 9 ve 9'un katı oian sayılar 9'a tam bölünür.

ASAL SAYILAR - OKEK - OBEB

135-*1+3 + 5 = 9=> 9'un katı bölünür. 281 ->• 2 + 8 Asal Sayılar:

+1 = 11 => 9'un katı değil tam bölünm^z. ÖRNEK: 23x2 sayısının 9 ile bölümünden kalan 8 olduğuna göre x kaçtır? ÇÖZÜM:

Tanım 1: Bölenler kümesi iki elemanlı olan doğal sayılara "Asal sayılar" denir. Tanım 2: 1 ve kendinden başka bir saytya bölünmeyen sayılara "Asal sayılar" denir.

23x2 => 2 + 3 + x + 2 = 9k + 8, (keN)

En küçük asal sayı 2'dir. 2 hariç tüm asal sayılar tektir. Bazı doğal sayıları birçok sayının çarpımı biçiminde

x-1 = 9k=>x = 1 olur.

yazabiliriz. Bu sayılar verilen doğal sayının çarpanları ya da bölenleri olur.

Silgi Nobı / 11 ile Bölünebilme Sağdan (birler basamağı) başlamak üz^re bir toplama bir

NOT: 1B = {B} olduğundan 1 asal sayı değildir.

çıkarma işlemi yapılır. Elde edilen sayı 11'in katı ise,

2B = {1,2} olduğundan 2 asal sayıdır. 3B = (1,

sayıda 11 'e bölünür. a bc d 14-^4^

3} olduğundan 3 asal sayıdır.

=a + b-c + d = 11 . k(keN) b + d-(a + c) = 1 1 . k

ÖRNEK:

4B = {1, 2, 4} 3 böleni olduğundan 4 asal sayı değildir. 5B = {1,5} olduğundan 5 asal sayıdır. Bir sayının asal sayı olabilmesi için {a, b} kümesinin en az ve en fazla 2 elemanı olması gerekir. As al sayılar kümesi {2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, ......} şeklinde devam eder.

33

-MATEMATIK-

Örneğin; 24 sayısını ele alalım. T= 2 4 = 1 . 24 = 2. 12 = 3. 8 = 4. 6 = 2. 3. 4 = 1 . 2. 3

a-1

. 4 = 23. 3 vb. gibi biçimlerinden biri ile göstermek mümkündür.

b-1

c-1

d) A nın tam bölenleri toplamı 0 (sıfır) dır. 3) n! tn O

Oysa 13 sayısını alırsak; 13 = 1 .13 olarak yazıiabilir. cr Yani 13'ün sadece iki böleni vardır. UJ Q

ifadesindeki a asal çarpanlarının n| a

(a<x)

sayısı:

(z
(a
Tanım: x, y, z asal sayılar ve a, b, c e N ise ve bir A doğal sayısı A = xa. yb. zc biçiminde yazılabiliyorsa x, y, z'ye A'nın asal çarpanları denir.

36 ve 90 sayılarının asal çarpanlarını bulalım.

9 3

1

33

işlemlerine göre x + y + z dir. ÖRNEK: 120 sayısının asal sayı olmayan pozitif çarpanlan kaç tanedir?

ÖRNEK:

3 2 1 2 8

Q UJ 5-

= 22 . 32

u

= 2 . 32 . 5

Asal çarpanlar Asal çarpanlar

ÇÖZÜM: 2 3 1 1 2 120 = 2 .3 .5 Pozitif çarpanları sayısı: 2 (3+1). (1+1). (1+1) = 16 Asal 3 çarpanları sayısı: 3 (2,3,5) 5 16-3 = 13 tane asa! sayı olmayan pozitif çarpanları vardır. 12 60 30 15 5

1) Aralarında Asal Sayılar: ÖRNEK: 1 den başka ortak tam böleni olmayan sayma sayılarına aralarında asaldır denir.

9! sayısının pozitif tamsayı böleni kaç tanedir?

2 ile 3 aralarında asaldır.

ÇÖZÜM:

4 iie 7 aralarmda asaldır.

9| 2

9| 3

R_2_

4,5,6 aralarında asaldır.

Fh

9| 5

9| 7

M

M

R

i_

10,12, 25 aralarında asaldır. 4+2+1

= rel="nofollow"> 9! = 2

+1

1

1

.3 .5 .7

9, 12, 42 aralarında asal değildir. 1 böleninden başka 3 böleni de vardır.

= 29 . 34 . 51 . V

* x ve y aralarında asal iki sayı olsun.

(9+1). (4+1) (1+1) (1+1) = 10 . 5 . 2 . 2 = 200

a) Hem x, hem de y ile bölünebilen sayılar x.y ile de bölünebilir.

pozitif tamsayı böleni 200 tanedir. ,

b) x.y ile bölünebilen sayılar ayrı ayrı x ve y ile bölünebilir.

OBEB (Ortak Bölenlerin En Büyüğü)

2) A sayma sayısı a, b, c farklı asal sayılar m, n p

Tamm: Verilen sayıiar asal çarpanlarına ayrıldıktan sonra, ortak bölenlerin üssü en küçük olanları çarpımına, bu sayıların OBEB'i denir.

doğal sayılar olsun. m

n

A = a . b . CP olarak yazılabiliyorsa: a) A nın pozitif tam bölenieri sayısı:

Örnek 1: 210 ile 90'ın OBEB'ini bulalım.

(m+1). (n+1) (p+1)

210 105 35 35 7 1

b) A nın tam bölenlerinin sayısı:

c) A nın pozitif tam bölenlerinin toplamı:

90 45 15 5 1

2

2 . 3 . 5 . 7 buradan ortak bölenleri olan, 2 . 3 . 5 = 30 ortak bölen olarak bukınur.

34-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

Örnek 2:

ÖRNEK:

a) 60'ın pozitif bölenlerini yazalım;

12,15,18 sayılan bir Asayısını tam bölüyor.

1,2,3,4,5,6,10,12,15,20,30,60

12,15,18 sayılarını B tam bölüyor.

b) 48'in pozitif bölenlerinr yazalım;

A V9 B doğal sayı iken A - B nin en küçük değeri kaç-

1,2,3,4,6,8,12,16,24,48

tır?

c) 60 ve 48'in ortak bölenleri;

ÇÖZÜM:

1, 2, 3,4, 6,12==> OBEB (48, 60)= 12'dir. OKEK (Ortak Katların En Küçüğü) Tanım: Verilen sayı asal çarpanlarına ayrılır. Ortak olanlardan üstü 9n büyük olan ile ortak olmayanların çarpımıdır.

90 45 45 15 5 1

120 3

(D 60 2 30 2 15 5

2

2 . 3 . 5 => Ortak bölenleri alırsak, OKEK = 360 olur.

15 15 15 5 1

24 ve 64 sayılarına bölündüğünde 7 kalanını v^ren en küçük doğal sayının rakamları toplamı kaçtır?

5 a)

A = 24x + 7 = 64.y + 7 A-7 = (24X64)OKEK = 192 A-7 = 192=5>A=199olur. Rakamları toplamı 1 + 9 + 9 = 19 dur. ÖRNEK:

Örnek 2: 12'nin pozitif tam katlarını yazalım;

12, 24, 36, 48, 60, 72, 84, 96,108,120,132,144,...

Boyutları 256 m ve 304 m olan dikdörtgen biçimindeki bir bahçenin kenarlarına eşit aralıklarla ağaç dikilecektir. Köşetere de dikilmek koşuluyla en az kaç ağaç dikilmelidir?

b) 15'in tam katlarını yazalım; 15, 30, 45, 60, 75, 90,105,120,135,150,165,... c)

2

ÇÖZÜM:

Orneki: 180

12 18 6 9 3 180 B = (12,15, 18)OBEB = 3 A-B = 9 1 3 5 180-3 = 177olur. ÖRNEK: 2

A = (12,15, 18)OKEK = 2 .3 .5 =

12 ve 15'in ortak pozitif katları; 60,120,180, 240,... => OKEK (12,15)=60'tır.

ÇÖZÜM: (256,304)OBEB = 16 2

Rilgi Notv ! jOBEB'i bir olan sayılar, aralarında asal sayılardır. İki sayının OKEK'i İİ9 OBEB'inin çarpımı o sayıların çarpı-j mını verir. (a.b)oKEK. (a.b)oBEB = a.b'dir. ORNEK: Üç basamaklı sayılardan kaç tanesi 4,5, 6 sayıları ile tam bölünür? ÇÖZÜM:

^ + ^= 2( 1 6 + 1 9) = 7 0 ol ur . 304 16

+

16

ÖRNEK: 60 kg nohut, 72 kg buğday 140 kg fasulye eşit ağırlıkta ayrı ayrı paketlenecektir. Enaz kaç paket yapılabilir? ÇÖZÜM:

(4, 5, 6)OKEK =

(60,72, 140)OBEB = 4 = 60 4 5 6 2 5 3

Aradığımız sayıların en küçüğü 120 en büyüğü 960 dır.

1 5 3 5 1 960-120+ 60 1

tanedir.

=

840

=

60

. , , 60 72 140 „ . Adet= —+—+— = 68 olur. 4 4 4

35

-MATEMATIK-

4. x, y, z sıfırdan farklı birer pozitif tamsayı olduğuna göre,

ÇOZUMLU KONU KAVRAMA TESTİ

- 3.\T

2

a -a

1.

y

x ly

Yukarıdaki bölme işlemine göre, b+1 in a türünden ifadesi aşağıdakilerden hangisidir?

-

z 3

1

x in z türünden dir?

değeri aşağıdakilerden hangisi-

A) 12Z + 7 D) 4z + 1

B) 11z + 3 E) 3z + 2

C) 6z + 3

a2+1

A a - 1 B a+ 1 ) a ) a D a 2E) ) 1

a2 + 2a

5. Üç basamaklı 84a sayısının 6 ile kalansız bölünebilmesi için, a kaç tane farkiı değer alabilir? A) 5

2. Bir x doğal sayısı 3 e bölündüğünde bölüm a, kalan 1 -; cc dir. a sayısı 8 e bölündüğünde ise kalan 2 dir.

Q 6. V)

B) 6

C) 7

D) 8

E) 9

Al4

C) 3

D) 2

E) 1

B

LL olduğuna göre, A'nın 12 —İC ile bölünmesi ile elde 1 edilecek kalan kaçtır?

tn o.

Buna göre, x doğal sayısı 24 e bölündüğünde kalan kaçtır? A) 5

B) 4

§

A) 3

B)5

C)6

D)8

E) 10

3. ab iki basamaklı bir sayı a ^ b olmak üzere, ab | a + b T

7.

2

2

olduğuna göre, a + b - 2ab nin değeri kaçtır? A) 36

B) 16

C) 9

D) 4

E) 1

A B

A) D)

c

LL olduğuna göre, C'nin A 5 4 —I türünden eşiti aşağıdakilerden hangisidir? 5 A-4 3 5A +2

B) E)

5A + 4 2 5A 4

C)

2A + 6

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

368.

abOab [ab

13. a ve b birer pozitif tamsayıdır. 60 . a = b3

olduğuna göre, x + k = ?

olduğuna göre, b en az kaçtır?

A) 101 B) 110

C) 1001

A)20

B)30

C)35

D) 40

E) 45

D)1010 E) 10010

14. 60 sayısı hangi en küçük pozitif tam sayı ile çarpılırsa çarpım bir tamsayının karesine eşit olur?

9. 3b24a6 sayısı 3 ile tam bölünebiliyor. Buna göre a + b ençok kaçtır? A) 10 C) 14

D) 15

A)3

B) 12

B)5

C)6

D) 10

E) 15

E) 18 15. 9! + 8! toplamı aşağıdaki sayılardan hangisi ile tam bölünemez? A)40

B)35

C)22

D) 20

E) 12

10. Rakamları farklı (abcd) çift sayısının 5 ile bölümünden kalan 1'dir. Buna göre a + b + c + d ençok kaçtır? A) 25

B) 28

C) 30

D) 33

E) 36 S 16. 2.370.000 sayısının asal bölenleri sayısı kaçtır? O



11.4 ile bölünebilen üç basamaklı en büvük sayı ile en küçük doğal sayının farkı kaçtır? A)891

B)853

C) 894 D) 895

E) 896

12. 20 basamaklı 333......3 sayısının 9 ile bölümünden kalan kaçtır?

A) 1

B) 2

C) 3

D) 4

E) 5

17. a ile b'nin ortak bölenlerinin en büyüğü 6, ortak katlarının en küçüğü 24'dür. Buna göre, a. b kaçtır? A) 144

B)72

C)36

D) 24

E) 17

18. a = 22222222 b = 7777

A) 0

B) 2

C) 3

D) 5

E) 6 a + b toplamının 3 ile bölümünden kalan kaçtır? A)4

B)2

C)3

D)5

E) 1

-MATEMATIK19. Boyutları 9 cm, 12 cm ve 15 cm olan tuğlalardan kaç tane kullanılarak hacmi en küçük içi dolu bir küp oiuşturulur?

24. abc, cba 3 basamaklı sayılardır. abc - cba farkına tam bölünebilen en büvük asal sayı kaçtır?

C) 2100

A) 1500 D) 3000 B)1800 E) 3600

A)3

B)6

C) 8

D) 10

B)9

C) 11

D)37

E) 39

25 '■. 2 basamaklı ab sayısı 9 ile tam bölünebiliyor.

20. 48 sayısımn kaç pozitif tam böleni vardır? A)5

37

E) 12 Buna göre 6 basamaklı 38b1a7 sayısının 9 ile bölümünden kalan kaçtır? A) 1

B) 3

C) 4

D) 5

E) 7

21. 24, 36, 60 sayılarını tam bölen en büvük doğal sayı kaçtır? A)10

B) 12

C) 15

D)20

E) 24 Q

'o cc ILJ Q ffî

m

CL

22. Bir çocuk bilyelerini 6'şar 6'şar gruplandırdığında 2, "^ 26. Toplamları 621 olan iki pozitif tamsayıdan büyüğü küçüğüne bölündüğünde bölüm 16, kalan ise 9 dur. 8'er 8'er gruplandırdığında 4, 10'ar 10'arü gruplandırdığında 6 bilye artmaktadır. > Buna göre bu çocuğun en az kaç bilyesi vardır? A) 114

B) 116

C) 120 D) 124 E) 126

Buna göre, büyük sayı kaçtır? A) 570 D) 585 B) 575 E) 590

23. Bir çocuk cevizlerini 3'er 3'er ya da 4'er 4'er gruplandırabilmektedir. Buna göre çocuğun ceviz sayısı aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) 48

B)50

C)55

D) 61

E) 70

C) 580

38-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

ÇÖZÜMLER 1.

2

2

a -a| b a

1

2

=> a - a = b.a +1 a -1 = b.a + a a 2 -1 =a(b + 1) 2 ,

T

_J 43

,

3

1

b +1 = —— bulunur. y nin (2) eşitliğindeki değerini (1) eşitliğinde yerine yazalım.

(Cevap D)

x = 4.(3z + 1) + 3 x = 12z + 4 + 3

2.

x = 12z + 7 elde edilir. (Cevap A)

Üç basamaklı 84a sayısının 6 ile kalansız bölünebilmesi için a çift sayı olmalı ve 84a sayısı 3 ile bölünebilmektedir. Buna göre, 8 + 4+ a = 12 + a = 3.k olmalıdır.

x = 3a +1 = 3(8k + 2) + 1

0 halde a ya 6 ve 0 olmak üzere iki değer verilebilir. z. o

(Cevap D)

0 0 Q UJ <£>

8 o 6. eo 0 halde x sayısının 24 e bölümünden kalan 7 dir.

l.yol A = 4 . B + 2veB = 3C + 1 dir. A = 4.(3.C + 1) + 2 = 12C + 4 + 2 = 12C + 6 olduğuna göre, A'nın 12 ile bölümünden kalan: 6'dır.

(Cevap C) II. yol C = 1 için B = 3 .1 + 1 = 4 A = 4.4 + 2 = 16 +2 = 18 18'in 12 ile bölümünde

3.

kalan: 6'dır. ab a + b 5

_ :l 4

=>ab = 5(a + b) + 4

(Cevap C)

10a + b = 5a + 5b + 4 5a = 4b + 4

7. I.Yol

5a = 4(b+1)

.. .( 1 )

10a = 8(b+1) a ? t b olduğuna göre eşitliğin sağlanabilmesi için a = 8, b = 9 olmak zorundadır. 0 halde 2

2

2

2

2

a + b - 2ab = (a - b) = 88 - 9) = (-1) = 1 bulunur. (Cevap E)

C = 5B + 4 _

I ■ •



I

A

OM

IU

.

= 5 . ------- +4 = ----------+4

5A-10 + 12 3 =

dur.

39

-MATEMATİK3 2

II. yol

13. 6O.a = b 2 .3.5.

A = 3B + 2 ve C = 5B + 4 ifadelerinde B = 3 için A = 11 ve C = 10 dur. Cevap şıklarında A yerine 11, yazıldığında 13ü veren şık doğru yanıttır. (Cevap D)

3

a=b

b'nin pozitif tamsayı olması için a sayısı en az: 2 .32.52 olmalıdır. 22. 3 . 5 . 2 . 32. 52 = b3 23.33.53 = b3 (2.3.5)3 = b3 (30)3 = b330 = b b sayısı en az: 30 olur. (Cevap B)

abOab ab

8.

x = 1001, K = 0 olduğundan x + k= OOOab __ a 1001 dir. b 00 (Cevap C) 14. 60 sayısını asal çarpanlarına

9. 3b24a6 3 ile tam bölündüğüne göre rakamları toplamı 3'ün

60 ayıralım. 60 = 22 x 3 x 5 2 2 x 3 x 5 x a 30 2

tam katıdır. 15 + (a + b) = 3k => a + b = 3(k - 5) => a + b

15 5

= b =>a = 3x5 = 15

(Cevap E)

3'ün tam katı olacağı için 9 + 9 = 18 olur. (Cevap E) [53 15. 9!+ 8! = 10. abcd sayısının 5'e tam bölünebilmesi için 5a rakamı 0 g 9! = 9 . 8 7 ... 1 = 9.8! 9! + 8! = 8! (9 + 1) veya 5 olmalı. Kalanın 1 olması için son rakam 0 + 1 Q = 8! = 8.7 ..1 = 8!10 = 1 veya 5 + 1 = 6 olmalı, sayı çift olduğundan son 22 = 2x 11 ->• 11 sayısı 8! içinde yoktur. rakam çift olmalı yani (Cevap C) abcd = abc6 a+b+c+6 n çok olması için a = 9 b = 8

c=7

a+b+c+d=9+8+7+6=30 (Cevap C)

11. 4 ile bölünebilme kuralı: Son iki rakam 4'ün katı olmalı.

16. 2.370.000 = 237 x 104 = 237 x 24 x 54 4

E. B: 996 EK: 100 996100 = 896'dır.

4

= 3 x 79 x 2 x 5 (Cevap E)

Buna göre, 3, 79, 2 ve 5 bu sayının asal bölenleridir yani 4 tane asal böleni vardır. (Cevap D)

12. Bütün basamaklarında 3 rakamı bulunan 20 basamaklı sayının rakamları toplamı 3x 20 = 60'dır. 60'ın 9'a bölümünden kalan 6 olduğu için, 20 basamaklı olan bu sayının 9'a bölümünden kalan da 6'dır. (Cevap E)

17. Kural: a. b = OBEB(a. b). OKEK(a. b)'dir. Buna göre, a . b = 6x24 = 144'dür.

(Cevap A)

40-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

23. Ceviz sayısı hem 3'e hem 4'e tam bölünebildiğine

18. Kural: Bir sayının 3 ile bölümünden kalan, rakamlarının toplamının 3 ile bölümünden kalana eşittir. Buna

göre 3x 4 = 12'nin tam katı bir sayı olmalıdır. 48 = 12

göre, a'nın 3ileböl. kalan:

x 4 olduğuna göre cevap 48'dir.

16[3

=1—

_ pT

(Cevap A)

1 b'nın 3 ile böl. kalan:

28 İ3_

1 + 1 = 2'dir = 1 -- 2 7

|j ~ 1 2

24. abc - cba = 99(a - c)=> 99(a - c) = 3 .11 . (a - c) Bu

veya a'nın rakamları toplamı + b nin rakamları topla-

çarpımdaki en büyük asal çarpan 11 'dir.

mı = 16 + 28 = 44

(Cevap C)

4 4 İ 3 . kalan2'dir.

- 3 RT 14_ 12 25. ab sayısı 9 ile tam bölünebildiğine göre a + b = 9k (k e 2) dir.

= 9k + 19 = 9(k + 2) + 1 olduğu için 38b1a7 sayısının 9 ile bölümünden kalan 1'dir.

(Cevap B)

19.

9 12 15 3 4 5 1 4 5 1 5 1

3

2

O K EK( 9, 12, 15) = 3 x4x5

3

(Cevap A)

=180'dir.

4 5

Tuğla sayısı = Küpün hacmi Bir tuğlanın hacmi

z o > • S 2

= 20x15x12

25. Sayılardan büyüğüne x, küçüğüne y diyelim. O halde, verilenlere göre

x + y = 621 ==> y = 621 — x ... (1) tir. (JÜ

_ 180.180.180 9.12.15 = 3600'dür. (Cevap E)

— =>x = 16y+9...(2)dir.

20.

4

+

2

48 = 2 . 3 olduğu için,

2

Pozitif tam bölen sayısı

2

=(4 + 1 ) x ( 1 + 1 )

2

=5-2 = 10 olur.

y nin (1) denklemindeki değerini (2) denkleminde yazarak x i bulalım.

3

(Cevap D)

x = 16(621 - x) + 9 =>x = 585 tir. (Cevap D)

21.

2

24 36 60 2+ OBEB(24, 36, 60) = 2 x 3 = 12'dir. 12 18 2+ 30 6 9 3+ 15 2 (Cevap B) 3 5

22. Toplam bilye sayısı =

3 4 3 2

= 1OZ OKEK(6, 8,10) = 2 x 2 x 2 x 3 x 5 10 = 120 5 T + 4 = 120 T = 1 1 6 5

3 1 1 1

5 5

6 8

(Cevap B)

41

-MATEMATİK-

4.

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ

1.

M+1

8 7l_m_ Bölme işleminde UT (99 DMS OÖ)

A) 2

C) 4

B) 3

Yandaki bölme işlemine göre M aşağıdakilerden hangisine eşittir? (1999 DMS ÖL)

n

A)K-2L-1 C)K-L-1 E)K-3L

kaçtır?

D) 5

E) 6

K I L

B)2K-L-1 D) K - 3L - 1

ifadesinde bölme özdeşliğini yazarsak,

M+1

87I m

(m > n) bölme özdeşliğini yazarsak;

=> K - 3L - 1 = M

2

m + n = 87 (C9vap D)

m -> 9 dersek

5. 8, 12 ve 15'e bölündüğünde hep 1 kalanım veren en küçük pozitif tamsayının rakamları toplamı kaçtır?(1999DM SÖL)

92 + n = 87 => n = 87 - 81 = 6 9>6ve m > nsağlanır. (C^vap E)

A)4 B)5 2.

Altı basamaklı KKKKKK say ısı 6'y a tam olarak bölünebildiğine göre, K'nın alabileceği en küçük "55 değer kaçtır? (99 DMS OÖ) "g

C)4

D) 6

C)6

D)7

E)8

Soruda en küçük pozitif tamsayının 8,12 ve 15 e bölündüğünde hep 1 kalanı verdiği söyleniyor,

15 1

E) 8

2

A) 1

B) 2 6

Bir sayının 6 ile tam bölünebilmesi için 2 ile 3 e bö- : |= lünebilmesî gerekir. Altı basamaklı KKKKKK sayısı- S nın 6 iie bölünebilmesi için birler basamağı çift ve 6k 3

3 1

ün katı olmalıdır. Bize sorulan K'nın en küçük değeridir. K'ya 2 ders^k bu şartları sağlar. (Cevap B)

3.

OKEK(8,12,15) = 23, 3 . 5 = 120

BACBAC altı basamaklı bir sayı, BAC üç basamaklı bir sayı olduğuna göre,

En küçük pozitif îamsayı;

BACBAC I BAC

1+ 2 + 1 =4

120 + 1 = 121 bulunur.

(Cevap A)

bölme işleminin sonucu kaçtır? (99 DMS OÖ) A) 10

B) 11

C) 101

D) 1001 E) 1010

Üç basamaklı 3A8 sayısı 6'ya kalansız bölünebilmektedir. Buna göre, A nın alabileceği en büyük değerkaçtır?(1999DM SÖL)

A)4 B) 6

C) 7

D) 8

E) 9

000123 _123 BACB AC IB AÇ

000 BAC rakamları yerıne 1, 2, 3 rakamlarını getirelim.

123 1001 (C9vap D) 123123 .123

3A8 sayısı 6 ay kalansız bölündüğüne gör9, 2 ve 3 ile tam bölünüyor demektir. Birler basamağı çift olduğu için 2 ile bölünür. 3 ile bölünebiimesi için ise rakamlar toplamı 3 ün katı olmalıydı.

a + 3 + 8 = 3k>a + 1 1 = 3 k a nın alacağı d9ğer —> 1, 4, 7 olur. En büyük değer 7'dir. (Cevap C)

42-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

7. 19 ile 328 sayıları arasında hem 3 hem de 5 ile kalansız olarak bölünebilen kaç tane tamsayı vardır? (99 DMS L)

10. 32 ve 48 sayılarına kalansız bölünebilen üç basamaklı en küçük doğal sayı kaçtır? (2000 DMS) A) 128 B) 144

A) 19

B) 20

C) 44

d) 65

k -»15 ile bölünebilen sayılar 19 < k < 328 (Hem 3 ile hem de 5 ile bölünebilen sayılar 15 ile de tam olarak bölünür.) 1 9 15 _5 1 4

©

328 .30

C) 176 D) 192

E) 224

E) 108 32 16 8 4 2 1

2 OKEK (32,48)= 25x3 2 5 2 2 x3=32x3 = 96

48 24 12 6 3 3

3

Şeklinde 96'nın en küçük katı olarak 96x2=192 var.

16 (2Î)

(Cevap D)

28 _ 15

21 -1 = 20 tane tamsayı vardır. (Cevap B)

8. Beş basamaklı KLKLM sayısı iki basamaklı KL sayısına bölündüğünde, bölüm ile kalanın toplamı 1017'dir. Buna göre, M kaçtır? (2000 DMS)

A)3 B)4

C)5

D)6

E)7

11. Hem 12, hem 15, hem 20 ile bölündüğünde 6 kalanını veren üç basamaklı en küçük pozitif sayı aşağıdakilerden hangisi ile tam olarak bölünemez? (2001 KMS) A) 9

KLKLM = (KL) x Bölöm + Kalan KL Bölüm = (KL)x(1010)

B) 6

C) 4

D) 3

E) 2

o o

Bu sayı x olsun. 0 zaman

KLKLM

x 112

x 115

x|20

Kalan

^M=1017-1010=>M=7

15 15

(Cevap E)

9. 5 ile 205 arasında, 3 ile kalansız bölünebilen kaç tane tamsayı vardır? (2000 DMS) A)63 B)64

C)65

D)66

15 5 1

2 2. 2. 3. 5 = 60 2 katı 0 (en küçük 3 basamaklı sayı) 10 5 6 kalan olması için 126'dır. 5 126 -> 4'e bölünemez tam olarak.

12 6

E) 67

3 1 (Cevap C) 6<3k<204 2
+1 formülünü kullanırız. (Cevap E)

12. Rakamları birbirinden farklı 4B3C sayısı 15 ile bölünebilen dört basamaklı bir tek tamsayıdır. Buna göre, B kaç farklı değer alabilir? (2001 KMS)

A) 1 5

B) 2

C) 3

D) 4

E)

43

-MATEMATIK-

4B3C

Tek sayı 15 ile bölünecek

4B30

15 (hem 3 ile hem 5 ile bölünür.)

15. Rakamları birbirinden farklı üç basamaklı AB2 sayısı 12 ile kalansız bölünüyor. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi A'nın alabileceği değerlerden biri & lamaz? (2003/2 KPSS)

Sıfır bir çift sayı old. 4B35 olmalı. alınmaz.

A)1

4B3 Bu sayı 3 e de bölünebilmeli 5i

D)5

E) 7

AB 2 sayısının 4 ile bölünmesi için B rakamı 1, 3, 5,7,9 olmalıdır.

Ancak rakamların farklı denildiği için B=3 değerini alamaz. Bu durumda 3 farklı değer alabilir.

AB2 1,3,5,7,9 0,1 2 0 1 3 4 5 3 4 978 6 7 Asayısıöolamaz

(Cevap C)

13. a bir doğal sayı olduğuna göre 6a + 7 sayısının 6 ile bölümünden kalan kaçtır? (2002 KPSS) C)3 E)5

C)4

12 = 3 . 4 olduğundan sayı hem 3 hem de 4 ile bölünmelidir.

6 ~ 9 0 - 3 farklı değer alabilir.

A)0

B)3

(Cevap D)

D)4

6a+7 _6a _ a+1 76

16.

3k + 7 Yandaki bölme işleminde A'nın 8 alabileceği en büyük değer kaçtır? (2005 KPSS) 4k

C5

cc

îli Q öî tn

A)442

a. c

(Cevap B)

B)444

C) 226

D)224

3k + 7 Q Ul

14. A sayısı B sayısının iki katına bölündüğünde bölüm C + 1, kalan 4'tür. Aynı A sayısı C sayısının iki katına bölündüğünde ise bölüm B, kalan D'dir.

4k A'nın en büyük olması için; 3k + 7>4k 7> k, k = 6 alırız. A = (3k + 7). 8 + 4K

A, B, C, D pozitif tamsayılar olduğuna göre, D aşağıdakilerden hangisi olabilir? (2003 KPSS) A) 6 B)7

C)8

D) 10

= (3.6+7)8 + 4 . 6 = 224

E) 13 (Cevap D)

Aİ2B

A2C İB~ 4

D

A = 2BC + 2B + 4 = 2BC + D Buradan 2B + 4 = D olur. 2B>4 olduğundan B=3,4,5,...alınabilir. 2B+4= D ise D= 10,12,14,... değerlerini alır. (Cevap D)

E) 220

44-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

TARİH | İlk Türk - İslam Devletleri ve Medeniyetleri TÜRKLERİN İSLAMİYETİ KABULÜ

Türklerin İslamiyet'i Kolaylaştıran Sebepler:

Türklerle Müslümanların ilk temasları, İslâm ordularının VII. yüzyıl ortalarında İran'ı fethetmeleriyle başlamıştır.

» Türkler İslam dinindeki gibi Tann'ya kurban kesiyorlarve ahiret inancını benimsiyorlardı. » İslam Dini'nin getirdiği ahlâk kuraiları ile Türklerin ahlâk anlayışları birbirine uygundu.

750 yılında İslâm Devleti'nin yönetimi Abbasilerin eline geçti. Abbasiler döneminde Türk-Arap ilişkileri yeni bir döneme girdi.

» Türklerin cihân hakimiyeti ideali ile İslamiyet'in cihat anlayışı birbirine benzemekteydi. » Abbasilerin hoşgörülü tutumları, Türklerin İslâm dinine girmelerini kolaylaştırdı.

TALAS SAVAŞI (751) 2 O

ço 'o

so o o

a. II. Göktürk Devleti'nin yıkılması ile Çinlilerin ve Abbasilerin bu bölgeye hakim olmak istemesi b. Abbasilerin Müslümanlığı Orta Asya içlerine kadar yaymak istemesi c. Çin'in Müslümanları Orta Asya'ya sokmak istememesi. BilgİNotu '

Türklerin Müslümanları desteklemeleri üzerine Ş.aY.a.Ş| !y'My^n!aI^azandı. Sonuçları: a. Çinliler ağır yenilgiye uğramıştır. Çinlilerin batıya doğru ilerleyişi durmuştur. b. Türkler ile Müslümanlar arasında yakınlaşma oldu, ticari ilişkiler gelişti. Müslüman tacirler hem ticaret ile uğraştılar hem de İslamiyet'in yayılmasına yardımcı oldular. c. Kağıt yapımı Çin dışına çıktı. d. Türk-İslâm tarihi başladı ve Türk-İslam devletleri ortaya çıktı.

İLKTÜRK-İSLÂM DEVLETLERİ

>-

İU

Nedenleri

Etmelerini

» Türklerdeki Gök Tanrı inancı, tek tanrı esasına dayanıyordu.

Emeviler Ceyhun Nehri'ni geçerek Maveraünnehri fethettiler. Emevilerin katı tutumları ve ırkçı yaklaşımları Türklerin İslamiyet'i kabul etmelerini engelledi.

II. Göktürk Devleti'nin yıkılması üzerine Batı Türkistan bölgesinde Çinlilerle Araplar arasında hakimiyet mücadelesi başladı.

Kabul

CM

1. TOLUNOĞULLARI (868-905) » Mısır'da kurulmuştur. IX. yüzyıl ortalarından itibaren Abbasi Devleti'nin merkezi otoritesinin zayıflaması, valilerin bağımsız devletler kurmalarına neden olmuştur. Mısır valisi Tolunoğlu Ahmed de Mısır'da bağımsız bir devlet kurmuştur. » Mısır'da kurulan ilk Türk devletidir. » Mısır'dan sonra Suriye'yi de kendisine bağlamıştır. Suriye'de çıkan isyan bastırılamayınca, Abbasi ordusu tarafından yıkılmıştır. (905) 2. İHŞİTLER (935-969) » Mısır'da kurulan ikinci Türk devletidir. 935 yılında Mısır'a vali olarak tayin edilen Muhammed tarafından kurulmuştur. İhşitlere Fatımîler son vermişlerdir. 3. KARAHANLILAR DEVLETİ (840-1212) Doğu ve Batı Türkistan'da egemen olmuş ilk Türk İslam devletidir. Karluk, Yağma, Türkleri tarafından kurulmuştur.

45

-TARIH-

>> Karahanlı Devleti'nin bilinen ilk hükümdarı Bilge Kül Kadir Han'dır.

» Milli benliklerini koruyamamışlar, zamanla Araplaşmışlardır.

» Satuk Buğra Han döneminde Satuk Buğra Han'ın Müslüman olması İslamiyet'in Karahanlılar arasında hızla yayılmasına neden oldu.

» Devletin yıkılmasını etnik yapının farklı olması kolaylaştırmıştır.

5. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157) » Büyük Selçuklu Devleti, Oğuz Türkleri tarafmdan kurulmuştur.

» Yusuf Kadir Han'ın ölümünden sonra doğu ve batı bölgeleri arasında çıkan anlaşmazlık üzerine devlet ikiye ayrıldı.

» Devleti kuranlar Selçuk Bey'e bağlı olduklarından devlet bu adla anılmıştır.

>> Batı Karahanlı Devletine Harzemşahlar son verdi. Doğu Karahanlı Devleti, önce Büyük Selçuklu hakimiyetine girmiş, daha sonra Karahıtaylılara bağlanmıştır. 1211 yılında ortadan kalkmıştır. Karahanlı Devletinin Özellikleri » Orta Asya'da İslam dinini resmen kabul eden ilk Türk İslam Devleti'dir. » İpek Yolları'na sahip olarak ticareti geliştirmişlerdir. » Türklerin İslâm dinine girmesinde önemli görevler almışlardır.

"o » Devlet yönetiminde ve diğer teşkilatlarda tc LU Q Selçuklulara öncülük etmişlerdir. CO » Buhara, Kaşgar, Semerkant, Talas, Fergana gibi şehirler ilim ve kültür merkezi haline getirilmiştir.

>> Aşağı Seyhun ile Hazar denizi arasındaki geniş bozkırlarda yaşayan Oğuzlarda ordu komutanı olarak görevli olan Selçuk Bey, Oğuz Yabgu'su ile anlaşmazlığa düşmüş ve çevresiyle birlikte Seyhun Irmağı'nın aşağısında bulunan "Cent" şehrine yerleşmiştir. Oğuzlar devletine karşı, Samanoğulları'ndan yardım istemiş ve çevresiyle birlikte İslamiyet'i kabul etmiştir. Samanoğulları devletinin Karahanlı ve Gaznelilerle mücadelesi sonucu yıkılmasıyla ve Selçuk Bey'in ölmesiyle dağılan oğuz boylarını Selçuk Bey'in torunlarından Tuğrul ve Çağrı Bey kardeşler, yeniden toparlamış ve devleti kurmayı başarmışlardır. Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi » Horasan bölgesi için, Gaznelilerle, Dandanakan (1040) savaşını yapmışlardır.

UJ

4. GAZNELİLER (963-1187)

Dandanakan Savaşı (1040)

Afganistan'da kurulmuş birTürk Devleti'dir. Adını başkenti Gazne şehrinden almıştır.

Nedeni: Gazneliler' in Selçuklu gücünü Horasan'dan atmak istemesi

>> Kurucusu Samanoğulları Devleti'nin valisi olan Alptegin'dir.

Önemi: Selçuklular, bu savaştan sonra sürekli gelişme aşamasına girerken, Gazneliler zayıflama ve yıkılış sürecine girmişlerdir.

» En güçlü seviyeye Sultan Mahmut döneminde ulaştılar. » 1040 yılında Büyük Selçuklularla yaptıkları Dandanakan Savaşı'nı kaybeden Gazneliler yıkılma sürecine girdiler. Gazneli Devleti'nin Özellikleri » Türk tarihinde ilk kez "Sultan" unvanını kuiianmışlardır. » Samanoğulları kaldırmışlardır. »

Hindistan'da sağlamışlardır.

Devleti'ni

ortadan

İslamiyet'in

yayılmasını

-

İran, Irak, Azerbaycan ele geçirilmiştir.

-

Merkez Nişabur'dan Rey şehrine taşınmıştır.

» Tuğrul Bey Selçuklu Devleti'nin kurulmasından sonra Horasan'a gelen Oğuzlar'ı Anadolu'ya sevk ederek, hem onların Müslüman ülkelere zarar vermelerini önlemiş hem de Anadolu'nun fethedilmesine zemin hazırlamıştır. » Oğuzların Anadolu'ya akınları Çağrı Bey'in keşif seferiyle başlamıştır. (1016). Anadolu'ya yapılan seferlerin artması üzerine, Pasinler savaşı yapılmıştır. » Selçuklular ile Bizans ordusu arasında ilk büyük savaş Pasinler'de oldu.

46-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

PasinlerSavaş 1(1048) Nedeni: Selçukluların Anadolu'ya yönelik akınlarının artması -

Bizans'ın, Türklerin Anadolu'ya girişimlerini durdurmak istemesi

girme

-

Bizans'ın Anadolu otoritesini koruma isteği

Önemi: Türklerin Anadolu'nun fethi için Bizans'la yaptıkları ilk büyük savaş ve kazandıkları ilk büyük zaferdir. lîilgiNotu / Anadolu'nun fethinde üç önemli savaş görülür; * Pasinler Savaşı, Bizans'ın Anadolu'daki otoritesini sarsmıştır. » Abbasi Halifesinin, Şii Büveyhoğullarının baskısı üzerine Tuğrul Bey'den yardım istemesiyle, Tuğrul Bey iki defa Bağdat seferi düzenlemiş, Büveyhoğullarına son vermiştir. Tuğru! Bey, Abbasi Halifesi tarafından doğu ve batının sultanı ilan edilmiştir. İslam dünyasının koruyuculuğu ve liderliği Selçuklulara geçmiştir. Alp Arslan Dönemi (1064-1072) » Önce Gürcistan üzerine yürüyerek Gürcistan'ı kendine bağlamıştır. » 1071 yılında Malazgitfi fethederek Mısır'a yönelik bir sefer için Halep'e geldi. Bu sırada Bizans İmparatorluğunun Doğu Anadolu'ya doğru hareket ettiğini öğrenince, Selçukluların Anadolu akınlarında üs olarak kullandıkları Ahlat'a döndü. Malazgirt Savaşı (26 Ağustos 1071) Nedeni: Selçukluların, kendilerine gelen göç dalgalarını yerleştirecek alan için Anadolu'ya yönelmeleri, - Anadolu'yu yurt edinme isteği - Bizans'ın, Anadolu'dan Türkleri çıkarma isteği. Sonuçları: Anadolu kapıları Türklere açıldı. Bu savaştan sonra Türkler, yoğun oiarak Anadolu'ya göç etmeye başladılar.

- Türklerin batıya ilerleyişleri üzerine Bizans'ın Papa'dan yardım isteği, Haçlı Seferlerine sebep olmuştur. Önemi: Türk milletine yeni bir yurt, yeni bir gelecek, yeni bir tarih hazırlayan önemli bir zaferdir. Melikşah Dönemi (1072-1092) » Büyük Selçuklular en parlak dönemlerini Melikşah Döneminde yaşadılar. » Sultan Melikşah bütün Müslüman ülkeleri yönetimi altına alma politikası izlemiştir. » Dönemin en önemli iç olayı "Batınilik" propagandasıdır. Hasan Sabbah, Selçukluları içten parçalamak ve yönetimi ele geçirmek için Batınilik mezhebini yaygınlaştırmaya ve ileri gelen Türk yöneticilerini öldürtmeye başlamıştır. » Nizamiye Medresesi bu dönemde önemli bir eğitim-öğretim kurumuna dönüşmüştür. » Sultan Melikşah adına "Celali Takvimi" düzenlenmiştir. Devletin Dağılışı Ve Yıkılışı » Melikşah'ın ölümünden sonra oğulları arasında taht kavgaları çıkması, devleti yıpratmıştır. Son Selçuklu sultanı "Sencer"dir. Sencer'in , Katvan savaşında (1141) Karahıtaylara yenilmesi devletin dağılış dönemi hızlandırmıştır. Sultan Sencer'in ölmesiyle Selçuklu Devleti parçalanmıştır (1157). Selçukluların Parçalanma Nedenleri: a. Veraset anlayışı: Ülkenin, ailesinin ortak malı sayılması b. Yönetime ayaklanmaları

küstürülen

hükümdar Oğuzların

c. Haçlı Seferleri d. Doğudan gelen Moğol akınları e. Batınilerin çalışmaları f. Abbasi Halifelerinin egemenlik gücünü geri almak için yaptığı olumsuz çalışmalar g. Atabeylerin, merkezi zayıflamasıyla, bağımsızlık ilanları

otoritenin

-

Anadolu Türk Tarihi başladı, Anadolu'da ilk Türk beylikleri kuruldu.

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİNE BAĞLI DEVLETLER

-

Hıristiyan Bizans'ın İslam dünyası üzerindeki baskısı sona erdi.

1. Horasan Selçukluları: Irak Selçukluları ortaya çıkınca Büyük Selçuklulara denilmiştir.

47

-TARIH-

2. Irak Selçukluları (1119 -1194):

» XI. yy.da doğuda Seyhun Irmağı, batıda Akdeniz ve Marmara, güneyde Mısır ve Basra Körfezi'ne kadar sınırlarını genişletmişlerdir.

Merkez: Merv Harzemşahlar son verdi.

6. HARZEMŞAHLAR DEVLETİ (1097-1231)

3. Kirman Selçukluları (1048 -1187):

Hazar Denizi ve Aral Gölü çevresinde Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılması üzerine Harzemşahlar Devleti tam bağımsız olarak kuruldu.

Merkez: İran Oğuzlar son verdi. 4. Suriye Selçukluları (1069-1118):

Harzemşahlar Moğollarla mücadele ederek yıpranmışlar, batıya çekilmişler, Anadolu Selçuklu Devleti'yle mücadeleye girişmişler. 1230 yılında Yassıçemen Savaşı'nda Anadolu Selçuklu Devleti'ne yenilmişler ve yıkılmışlardır.

Merkez: Dımaşk (Şam) Dımaşk ve Halep olarak iki kola ayrılmıştır. Halep koluna Artuklular son verdi. Dımaşk kolu iç karışıklıklar sonucu sona erdi.

7. EYYUBİLER (1174-1250)

5. Türkiye ( Anadolu ) Selçukluları (1075 1308):

» Mısır'da Fatımilere son vererek kuruldular. Mısır'da kurulan üçüncü Türk-İslam devletidir. Kurucusu Selahaddin Eyyubi'dir.

Merkez: İznik - Konya 1243 Kösedağ savaşından sonra Moğollara bağlı duruma gelmişler, Sultan II. Mesut'un ölümüyle son bulmuşlardır.

» Selahattin Eyyubi, Filistin, Suriye, Irak'ı alarak Güneydoğu Anadolu'ya kadar sınırlarını genişletti. Hıttin savaşında (1187) Kudüs kralını yenilgiye uğratarak, Kudüs'ü ele geçirdi.

Büyük Selçuklu Devletine Bağlı Atabeylikler

* Üçüncü haçlı seferine sebep olmuştur.

1. Salgurlular (Fars Atabeyliği) (1148-1286)

» Eyyubilere Moğollar son verdi.

Merkezi Şiraz'dır. İlhanlılarson verdi. 2. İldenizliler (Azerbaycan Atabeyliği) (1146 1225) Merkezi Tebriz'dir. Harzemşahlar son verdi. 3. Beğteginoğulları (Erbil Atabeyliği) (1144 1232) Merkezi Erbil'dir. Varisi olmadığı için, vasiyet gereği Abbasi Halifeliğine katıldı 4. Böriler (Şam Atabeyliği) (1128-1154) Merkezi Dımaşk (Şam)'tır. Zengiler son verdi. 5. Zengiler (Musul Atabeyliği) (1127 -1259) Merkezi Musul'dur. İlhanlılar son verdi. Selçuklu Devleti'nin Özellikleri » Adını Selçuk Bey'den almış, devleti Tuğrul ve Çağrı Bey'ler kurmuştur. » İslamiyet'i dış saldırılara karşı korumuşlardır. İslam ülkelerini bir yönetim altında birleştirmişlerdir. » Anadolu'nun Türkleşme sürecini başlatmışlardır. » Türk - İslam kültürünü sentezlemişlerdir. İslam uygarlığını geliştirmiş ve yaymışlardır.

8. MEMLUKLAR (1250-1517) Q LU

» Eyyubi komutanlarından Aybey tarafından 1250 yılında Mısır'da kurulmuştur. » Moğollar ve Haçlılarla mücadele ettiler. Ayn-ı Calut savaşında Moğolları yenilgiye uğratarak, Suriye ve Mısır'a girmelerini engellediler. » Sultan Baybars, Anadolu'ya yardıma gelerek Moğolları yenilgiye uğrattı. » Abbasi Halifeliğini Mısır'dan sürdürme politikası izlediler. Osmanlılarla özellikle Ramazanoğullan ve Dulkadiroğluları beyliklerini egemenlik altına alma mücadelesine girdiler. » Fatih döneminde bozulan ilişkiler, II.Bayezit döneminde savaşlara dönüştü. Yavuz Sultan Selim Mısır seferiyle, Mercidabık ve Ridaniye savaşları sonucu, Memluklara son verdi. İLK TÜRK İSLÂM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET A.DEVLETYÖNETİMİ - Türkler yeni bir dine girmelerine rağmen, devlet hayatında özellikle hakimiyet anlayışında eski geleneklerini devam ettirmişlerdir.

48-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

Itilgîffotuf

Kapucubaşı: Sarayın her türlü hizmetinden sorumlu olan görevlidir.

İslamiyet'le birlikte görülen ilk değişme, | hükümdarların halife tarafından onaylanması | zorunluluğudur. Halife adına hutbe okutulur ve| paralarda halifenin adı geçerdi. Bu durum Büyük | Selçuklu Devleti'ne kadar böyle olmuştur. | Selçuklular, eski Türklerdeki geleneklerini koruyarak | hükümdarlık yetkisini Allah'tan aldıklarını kabul | etmişler ve halifeyi sadece din başkanı olarak j ; görmüşlerdir.

Silahdar: Silâhhane denilen imalâthaneyi yönetirve hükümdarın silahlarına bakardı.

|

-

Selçuklularda hutbe, Sultan adına okutulur ve para da Sultan adına basılırdı.

-

Türk İslâm devletlerinde ülkenin bir bölgesini idare eden hanedan üyelerine "melik" denirdi. Bunlar devlet merkezlerindekine benzer bir teşkilâta sahip olup, vezirleri, atabeyleri, ayrı askeri kuvvetleri bulunurdu.

* İslamiyet'ten önce ve İslamiyet'in kabulünden sonra kurulan Türk devletlerinin en büyük zaafı ve yıkılma sebebi hanedana mensup bütün üyelerin tahta çıkma hakkına sahip olmasıdır. Bu idare tarzı, merkezi otorite güç kaybettiği zaman parçalanmayı hızlandırmıştır. Devlet başkanları çeşitli unvanlar kullanmışlardır. Karahanlılar; "Hakan" yerine "Arslan Han", "Yabgu" yerine "Buğra Han" kullanmışlardır. Gazneliler; "Sultan" unvanı ilk kez Gazneli Mahmut için kullanılmıştır. Bundan sonra "Sultan" unvanı kullanılmaya başlanmıştır. Selçuklular; "Yabgu" yerine "Melik" unvanını kullanmışlardır. -

Sultanlar, haftanın belirli günlerinde ileri gelen yöneticileri ve kumandanları kabul eder, halkın şikayetlerini dinler, kadıları tayin eder, yüksek mahkemeye başkanlık ederlerdi.

taşıyıp

İçkicibaşı: Ziyafetlerdeki meşrubatları hazırlardı. Emir-i Ahur: Atların bakımından sorumlu idi. Hükümet'e "Divan-ı Saltanat" denirdi. Başında Yuğruş veya Hace-i Buzurg denilen büyük vezir bulunurdu. Dört büyük divan vardı.

Divan-ı Tuğra: İç ve dış yazışmaları yürütmekle sorumludur. Divan-ı İstifa: Mali işlerden sorumludur. Divan-ı Arz: Askeri işlerden sorumludur. Divan-ı İşraf: Askeri ve adli işler dışındaki devlet memurlarını teftiş etmekle sorumludur. -

Taşra teşkilatında yer alan eyaletlerin başında "şıhne" adı verilen askeri valiler, bölgelerin başında melik unvanını taşıyan hanedan mensupları bulunurdu.

Amid: Şehir ve kasabaların mülki idaresinden sorumludur. Amil: Şehir ve kasabaların mali işlerinden sorumludur. Mutesib: sorumludur.

Belediye işlerinin kontrolünden

Ulag: Posta şebekesine verilen addır. -

Adliye Örgütü, Şer'i hukuk ve örfi hukuk olarak ikiye ayrılmıştır. - Şer'i davalara kadılar bakardı. - Örfi davalara "Emir-i Dâd" denen görevliler bakardı.

* Bunlar dışında, devlete karşı işlenen ağır suçlar, sultanın başkanlığındaki özel mahkemelerde hükme bağlanırdı. B. ORDU -

Karahanlılarda ordu, tamamen Türklerden meydana geliyordu.

-

Gaznelilerde oluşmaktaydı.

Saray'daki görevliler: Hacip: Bütün devlet teşkilâtı içinde hükümdar ve vezirden sonra gelen en büyük görevli idi. Görevlileri hükümdar ile halk arasında irtibatı sağlamaktı.

ve sancakları

Aşçıbaşı: Mutfak işlerinden sorumludur.

Selçuklular, eyaletlere idareci olarak atadıkları şehzadelerin yanına devlet ve askerlik işlerinde tecrübeli ve "Atabey" denen kimseleri görevlendirmişlerdir.

* Atabey'in Osmanlılarda karşılığı "lala" idi. -

Alemdar: Bayrak muhafaza ederdi.

ordu yerli Ayrıca, çeşitli

unsurlardan kavimlerden

49

-TARIH-

devşirilerek özel bir eğitimden geçirilen, sultanın idaresinde bulunan hassa ordusu vardı. -

Büyük Selçuklularda asker yetiştirmek amacıyla "ikta" istemi uygulamaya konulmuştur. İkta sistemine göre topraklar kişilere kiraya veriliyor ve bu ikta sahiplerinin devlete asker yetiştirmeleri sağlanıyordu. İkta sistemi ile:

-

Köylüler, toprakla uğraşıyorlar ancak veraset yoluyla sadece toprakların kullanma hakkına sahip olabiliyorlardı.

-

Sosyal ve iktisadi hayatın canlı ve dengeli bir biçimde tutulmasında vakıflar da önemli rol oynamışlardır. Vakıf yoluyla kervansaray, han, hamam, cami, medrese ve hastahane gibi sosyal tesisler inşa edilmiştir.

-

Ülke toprakları: Has arazi ve ikta arazi diye ikiye ayrılırdı. Has arazinin gelirleri saraya, ikta arazisinin ise orduya aitti.

-

Yakın Doğu, Orta Asya ve Doğu Avrupa arasındaki ticari faaliyetlerin yürütüldüğü yolların güvenliğinin sağlanması ile bu bölgeler arasındaki ticaret hızlandırmıştır.

- Toprağın iyi işlenmesi sağlanmıştır. - Devlet masraf yapmadan büyük bir orduya sahip olmuştur. * Bu sistem Osmanlılarda tımar adını alır. Selçuklu ordusu 4 bölümden oluşur. Hassa ordusu: İkta sahiplerinin oluşturduğu ordudur. Gulemân-ı Saray: Diğer kavimlerden oluşan, Sultana bağlı ücretli ordudur. Bölgesel kuvvetler: Devlet ileri gelenlerinin askerleridir. Yardımcı kuvvetler: Bağlı devletlerden alınan askerlerdir. - Ordu teşkilâtı 10'lu sisteme dayanıyordu. C. SOSYALVEEKONOMİKHAYAT -

Türk idareciler idare ettikleri toplulukların yaşayış biçimlerine fazla müdahale etmemişlerdir, bu sebeple toplumsal yapı fazla değişmemiştir.

-

Devlet memuriyetleri çoğunlukla babadan oğula geçerdi. Bu nedenle devlet memurlukları nüfuzlu ailelerin oluşmasına yol açmıştır. Aynı zamanda din adamları da nüfuzlu bir zümre olarak kabul ediliyordu.

-

Şehir ve kasabalarda yaşayan, tüccarlar, esnaf ve sanatkârlar "lonca" adı verilen teşkilatlar kurmuşlardı.

Ekonominin gücü, bastırılan paraların cinsinden de anlaşılmaktadır. Büyük Selçuklu Devleti'nde Tuğrul Bey, Alparslan ve Melikşah altın para bastırmışlardır. D. DİNİHAYAT Türkler, İslâmiyeti kabul ettikten sonra bu dine bağlanmışlar ve onun yayılması için büyük bir gayret sarfetmişlerdir. İslamiyet'teki cihad anlayışı ile Türklerin cihan hakimiyeti felsefesi uygun düşüyordu. -

Türkler İslâmiyeti kabul ettikleri sırada, İslâm dünyası dini ve siyasi bakımdan parçalanmış bir vaziyetteydi. Sünni olan Abbasi halifeliği ile Mısır'daki Şii Fatımî halifeliği mücadele halindeydi. Türkler arasında Sünnilik ve onun dört mezhebinden biri olan Hanefilik daha çok benimsenmiştir.

-

Türk hükümdarları ve devlet adamları milli gelenekleri gereği din açısından çok hoşgörülüydüler.

-

Türk-İslam devletlerinde, o devirde kuvvetli bir akım olan sufiliğe ve sufîlere hoşgörülü davranılmış ve saygı gösterilmiştir.

- Yarı göçebe bir hayat yaşayan Türkmen kitleleri, Türk-İslâm devletleriyle yerleşik hayata geçmiştir.

fîilgi Notu / ftilgi Notu f

| Ev, bahçe, ağıl gibi yerler özel mülkiyet sayılmış, Itarım arazisi, ormanlar, otlaklar devlet malı kabul | edilmiştir. j Topraklar devletin mülkiyetindeydi.

j Türk Sufileri Alperen adını alıp, vatan savunmasında | sınır boylarında ve fetihlerde büyük hizmetler | görmüşlerdir. | - Birçok tarikat kurulmuştur. Bunlar; Kadirilik -> Kurucusu Abdulkadir Geylani

50-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

Okuyucuya dini öğütler veren eser, anlatım yönünden kurudur.

Kübrevilik -» Kurucusu Şeyh Necmeddin Kübrâ Ekberilik -> Kurucusu Muhyiddin-i Arabî

Divan-ı Hikmet: Ahmet Yesevi tarafından XII. yüzyılda yazılan eser, tasavvuf felsefesinin yayılmasını amaçlar. Didaktik nitelikli olduğundan, oldukça kuru bir anlatıma sahiptir. Türk tasavvuf edebiyatının iik örneği sayılır.

Yesevilik -> Kurucusu Ahmed Yesevî İslami bilgilerin gelişmesi konusunda da Türklerin önemli hizmetleri olmuştur. İslam dünyasındaki büyük fıkıh, hadis, kelâm, tefsir bilginlerinin bir çoğu Türkler arasından çıkmıştır.

D. BİLİM VE SANAT

Tefsirde -> Kuşeyri, Zemahşeri Hadiste -

X. - XIII. yüzyıllarda Türk-İslâm âleminde bilimsel faaliyetler ileri bir seviyededir. Hükümdarlar bilime ve bilim adamlarına büyük değer vermişlerdir.

» Ensari ve Bagavi Kelamda -» Gazalî ve Fahreddin Râzi

Büyük Selçuklular devri İslâm dünyasında eğitim ve öğretim bakımından dönüm noktası olmuştur. Özellikle Alp Arslan zamanı büyük yenilikler devridir. Bunların en önemlisi medreselerin kurulmasında devletin öncülük yapmasıdır.

E. DİLVEEDEBİYAT Türk İslâm Devletleri Türk, Fars ve Arapların yaşadığı bölgelerde kürulmuş olduğu için halk, kendi dilini korumuş, resmi yazışmalarda Türkçe, Arapça ve Farsça kullanılmıştır. Karahanlı Devleti'nde; dil Türkçe'ydi. Karahanlı Devleti'nde Yağma, Karluk, Çiğil boylarının konuştuğu lehçelerin kaynaşmasından "Hakaniye" Türkçe'si denilen Karahanlı Türkçesi ortaya çıkmıştır. Gazneliler: Arap alfabesini, yazı dilinde de Arapça ve Farsça'yı birlikte kullanmışlardır. Büyük Selçuklular da; Arap alfabesini ve resmi yazı dili olarak Farsça'yı kullanmışlardır. Bu dönemdeki eserlere göz atarsak Kutadgu Bilig: Eserin adı "mutluluk veren bilgi" anlamına gelir. Yazarı, Yusuf Has Hacip'tir. Karahanlılar zamanında (XI. yüzyıl-1070) yazılmış olan eserde ideal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Eserin dilinde Arapça ve Farsça etkisi yoktur. Divan-ü Lugat-it Türk: Eserin adı, "Türk Dili'nin Toplu Sözlüğü" anlamına gelir. Kaşgarlı Mahmut tarafından XI. yüzyılda yazılmıştır. Adından da anlaşılacağı gibi eser bir sözlüktür. Araplara Türkçe'yi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Bundan dolayı, Türkçe'nin Arapça karşısında savunulduğu bir eser olarak değerlendirilmiştir. Eserde Türkçe sözcüklerin anlamları Arapça'yla açıklanmakta ve her maddeden sonra birtakım Türkçe metinler örnek olarak verilmektedir. Atabetü'l-Hakayık: Eserin adı "gerçeklerin eşiği" anlamına gelmektedir. Yazarı Edip Ahmet'tir. XII. yüzyılda yazılmıştır. Eserde hem dörtlük, hem de beyit nazım birimleri kullanılmıştır.

Bilgi Notu /

|İlk medrese Nizamül Mülk tarafından yaptınlan | i Nizamiye Medresesi'dir. | Nizamiye medreselerinde dini bilgilerin yanında felsefe, filoloji, matematik gibi dersler de okutulmaktaydı. Bağdat Nizamiyesi dünyadaki ilk on üniversite arasında kabul edilmektedir. İlk Türk-İslâm devletlerinde en fazla gelişme gösteren güzel sanat dalı mimaridir. Türk-İslâm mimarisinin ilk örneklerine türbe, cami ve kervansaray olarak Karahanlılarda rastlanmaktadır. Mimariyle birlikte süsleme sanatları da oldukça gelişme göstermiştir. Bunların yanı sıra halıcılık, minyatür, çinicilik ve seramik yapımı da çok gelişmiştir. TÜRK İSLAM BİLGİNLERİ Farabi (870-950): Matematik, fizik, astronomi, Aristo'nun fikirlerini en iyi açıkladığı için ikinci öğretmen, unvanıyla tanınmıştır. İslâm Felsefesini kurmuştur. İbni Sina: (982-1037): Büyük bir filozof ve tıp bilginidir. Tıp, mantık, fizik ve din felsefesi sahasında 220 civarında eser yazmıştır. "Tıp Kanunu" adlı eseri meşhurdur. Hekimlik konusunda kendisine batıda "Tıbbın hükümdan" denilmiştir. El-Birûni: Astronomi bilginidir. Enlem ve boylam hesaplarını yapmıştır. El Razi: Kimyagerdir. Sülfürik asidi bulmuştur.

51

-TARIHUluğ Bey: Astronomi bilgini (heyet cetveli ile yıldızların fihristini yapmıştır)

ÇOZUMLU KONU KAVRAMA TESTİ

İbni Rüşt (1126-1198): Felsefe, Tıp ve Astronomi üzerinde çalışmıştır. Pozitif bilime çok önem vermiş Rönesans'ın doğmasında etkili olmuştur. Skolastik düşünceyi sarsmıştır.

1. - Tolunoğulları

İmam Gazali (1058-1112): İslâm filozofudur. Melikşah zamanda yaşamış, Nizamiye medresesinde ders vermiştir.

-

İhşitler

-

Memluklar

-

Eyyubiler

Yukarıda verilen devletlerin aşağıdakilerden hangisidir?

BÜYÜK SELÇUKLU SANAT ESERLERİ

ortak

Mescid-i Cuma Gülpâyegan Cami

A) B) C) D) E)

Camii Zavere Camii

Medrese Nizamiye Medresesi Kümbed-i Ali Cihil

Orta Asya'da kurulan Türk Devleti olmaları Haçlılarla mücadele etmeleri Melikler tarafından kurulmaları Halifelere bağlı valilerce kurulmaları Aynı bölgede kurulmuş olmaları

Duhteran Herrekân Türbe Kümbetleri Demavent Kümbetleri Kümbet-i Surh Sultan Sencer Türbesi

İLK TÜRK İSLÂM DEVLETLERİNDE ENLER VE İLKLER

(3 tr

LU

o tn

Büyük Selçuklu Devleti'ne kadar kurulan Türk-İslâm devletleri halifeye bağlı durumdaydılar. Büyük Selçuklu Devleti ise eski Türk hükümdarlık anlayışını devam ettirerek, ülkeyi yönetme yetkisini Tanrı'dan aldıklarını savunmuş ve yetkilerini halifeye devretmemişlerdir.

-

Araplar ilk defa Talas Savaşında, Çinliler'le karşı karşıya gelmişlerdir.

-

Mısır'da kurulan ilk Türk devleti Tolunoğullarıdır.

-

Orta Asya'da İslâm dinini resmen kabul edilen ilk Türk İslâm devleti Karahanlılardır.

-

Türk mimarisinde ilk defa kervansarayları Karahanlılar inşa etmişlerdir.

-

Türk tarihinde ilk kez Sultan unvanını Gazneliler kullanmışlardır.

-

Selçuklular ile Bizans Ordusu arasında ilk büyük savaş Pasinler'de olmuştur.

-

Memluklar Moğolları durduran ilk devlet olma özelliğine sahiptirler.

Büyük Selçuklu Devleti'nde resmi yazışmalarda Farsça, medreselerde Arapça, halk ve ordu arasında Türkçe konuşuluyordu.

-

İslami Türk edebiyatının bilinen en eski eseri aynı zamanda ilk Türkçe Siyasetname olan Kutadgu Bilig'dir.

Bu durum, Büyük Selçuklularda aşağıdakilerden hangisine neden olmuştur?

Bu durum aşağıdakilerden oluşmasında etkili olmuştur? A) B) C) D) E)

A) B) C) D) E)

hangisinin

Dini anlayışa dayalı devlet kurulmamıştır. Merkezi yönetim kurulmuştur. Arapları egemenlikleri altına almışlardır. Sultan adına hutbe okutulmuş ve sultan adına para basılmıştır. Örfi hukuk düzeni kaldırılmıştır.

Türk dilindeki gelişmenin yavaşlamasına Feodal beyliklerin ortaya çıkmasına Ordunun zayıflamasına Bilim adamlarının yönetimde etkili olmasına Yöneticiler ile halk arasındaki bağların kuvvetlenmesine

52-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

8. Büyük Selçuklu Devleti'nde, fethedilen toprağın fethede nin malı olması aşağıdakilerden hangisinde etkili olmuştur?

4. İslam dünyasında önemli bir öğretim kurumu olan Nizamül Mülk tarafından yaptırılan Nizamiye Medresesini aşağıdaki devletlerden hangisi kurmuştur? A) B) C) D) E)

A) B) C) D) E)

Tolunoğulları Devleti Anadolu Selçuklu Devleti Gazneliler Devleti Büyük Selçuklu Devleti Karahanlılar Devleti

9. Karahanlılar Devleti aşağıdaki verilen hangi özelliği ile Göktürk Devletinden ayrılır?

5. - Mısır'da kurulan ilk Türk devletidir. -

Orta Asya'da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir. "Sultan" unvanını kullanan ilk Türk devletidir.

Yukarıda özellikleri verilen aşağıdakilerden hangileridir? A) B) C) D) E)

Türk

6. Aşağıdakilerden hangisi, Büyük Selçukluların > uyguladığı ikta sisteminin sağladığı yararlardan biri olarak gösterilemez? A) B) C) D) E)

A) B) C) D) E)

Devletleri

Gazneliler - Karahanlılar - Tolunoğulları Tolunoğulları - Karahanlılar - Gazneliler Akşitler - Eyyubiier - Gazneliler Akşitler - Gazneliler - Büyük Selçuklu Memluklar - Karahanlılar - Tolunoğulları

Toprakların devlet mülkiyetinde kalması Devlet gelirlerinin yükselmesi Ayrıcalıklı sınıfların oluşması Toprağın iyi işlenmesi Devlete ordu yetiştirilmesi

Bayındırlık işlerinin aksamasında Merkeziyetçiliğin güçlenmesinde Deneyimsiz kişilerin iş başına gelmesinde Ekonominin güç kazanmasında Feodal beyliklerin ortaya çıkmasında

o S 2

Türkler tarafından kurulmuş olması Asya'da kurulmuş olması Doğu ve Batı diye ikiye ayrılması islam dinini kabul etmesi Türk kültürünü anlatan yapıtlara sahip olması

10. Aşağıda verilen hangi olay, Türk İslam tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir? A) B) C) D) E)

Göktürk Devletinin kurulması Anadolu'nun fethi ve Türkleşmesi Moğol İstilası Talas Savaşı Malazgirt Savaşı

11.1. Devlet hazinesinden para harcamadan güçlü bir ordunun oluşturulması 7. İslamiyet'in Hindistan'a kadar yayılmasında etkili olan Türk devleti aşağıdakilerden hangisidir? A) Tolunoğulları B) İhşitler C) Karahanlılar D) Gazneliler E) Selçuklular

II. Üretimin denetim altına alınması Selçuklularda yukarıdakilerin sağlanması amacıyla aşağıdakilerden hangisi uygulanmıştır? A) B) C) D) E)

Kervansarayların yapılması İkta sisteminin uygulanması Hassa askerlerinin oluşturulması Tımar sisteminin uygulanması Divan örgütünün kurulması

-TARIH12. Hükümdarlara öğüt vermek amacıyla Yusuf Has Hacip tarafından yazılan eser aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

17. Celali Takvimi aşağıdaki hangi devlet döneminde yapılmıştır? A) Karahanlılar B) Gazneliler C) Selçuklular D) Anadolu Selçuklu E) Uygurlar

Divan-ı Lügat-it Türk Divan-ı Hikmet Siyasetname Şehname Kutadgu Bilig

13. Büyük Selçuklularda şehzadeleri yetiştirmekle görevli olarak eyaletlere gönderilen görevlilere ne ad verilirdi?

18. Aşağıdaki eserlerden hangisi Büyük Selçuklular zamanına aittir?

A) Amil B) Vezir C)Lala D) Atabey E) Emir-i dad

14. Selçuklularda her zaman hükümdarın yanında bulunan ücretli askerler hangisidir? A) Hassa Ordusu B) Tımarlı Sipahiler C) Cebeciler D) Müsellemler E) Türkmenler

53

A) B) C) D) E)

Divan-ı Lügat-it Türk Mesnevi Kutadgu Bilig Manas Destanı Siyasetname

tn

"o ec Ui

o m
a.

o

19. Türk - İslam devletlerinin ortaya koyduğu eserlerden hangisi toplumun sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik degildir? A) Türbeler B) Kervansaraylar C) Medreseler D) Darüşşifalar E) İmarethaneler

UJ

15. Şiir tarzında yazılmış eser İslam devrinin Türkçe ile yazılmış en eski belgesidir. Eserde ideal devlet yönetim sisteminden söz edilmiştir. Yukarıda özellikleri verilen eser hangisidir? A) B) C) D) E)

Siyasetname Kutadgu Bilig Divan-ı Hikmet Atabetül Hakayık Divanı Lügatit Türk

16. Selçuklularda uygulanan aşağıdaki hangi sistem ile Osmanlılarda uygulanan tımar sistemi arasında bir ilişki vardır? A) Mülk B) İkta C) Vakıf D) Haraci E) Yurtluk

20. Çinlilerle Araplar arasında yapılan Talas savaşının dünya kültür tarihi açısından en önemli sonucu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

Türklerin İslam dinini yakından tanıması Batı Türkistan'ın Çin'in baskısından kurtuluşu Türk - Arap mücadelesinin son bulması Kağıt üretiminin Çin'in dışında da yaygınlaşması Karlukların bağımsızdevletolması

54-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİÇÖZÜMLER

7. Hindistan'da İslamiyet'in yayılmasında etkili olan devleî Gaznelilerdir.

1. Soruda verilen devletleri incelediğimizde hepsinin Mısır'da kurulan devletler olduğunu görürüz. Tolunoğulları: Mısır'da kurulan ilk Türk devletidir. İhşitler: Mısır'da kurulan ikinci Türk devletidir. Memluklar: 1250'de Mısır'da kurulmuştur. Eyyübiler: Mısır'da kurulan üçüncü Türk-İslâm devletidir. (Cevap E)

(Cevap D) 8. Selçukiulardaki bu uygulama, beylerin toprak sahibi olmasına ve beyliklerin kurulmasına yol açmıştır. (Cevap E) 9. Karahanlılar Göktürklerden farklı olarak İslamiyet'i kabul etmişlerdir ve ilk Müslüman Türk devletidir. A, B, C ve E seçeneğinde verilen bilgiler Karahanlılar ve Göktürk Devleti için ortak özelliklerdir.

2. İslâm devletleri halifeye bağlı bir siyasi özellik taşımaktadır. Bu devletlerde halife, hükümdarın üstünde bir güç olarak kabul edilmektedir. Hükümdarlar bunu göstermek için tahta geçtiklerinde parayı halife adına bastırırlar ve hutbeyi de halife adına okuturlardı. Böylelikle devlet başkanı olarak halifeyi tanıdıklarını gösterrrlerdi. Büyük Selçuklu Devleti ise halifeyi devlet başkanı olarak kabul etmemiş, sadece din başkanı olarak tanımıştır. Bu nedente hutbe haüfe adına değil, hükümdar adına okutulurdu ve para da hükümdar adına bastırılırdı. (C^vap D) 3. Türkçe'nin sadece halk ve ordu arasında konuşulması, biiim dili olarak kuilanılmaması Türk dilinin gelişmesini yavaşlatmıştır.

(Cevap D) 10. Taias savaşında Türklerin desteklediği Müslüman ordularıyla Çin kuvvetleri arasında yapılan savaşta Çinliler ağır bir yenilgiye uğradılar. Bu olay Orta Asya ve Türk tarihi bakımından bir dönüm noktasıdır. Türklerle Müslümanlar arasındaki savaşlar dönemi sona erip yerini barışa terk etmiştir. Ticari ilişkiler canlanıp Türkler, Müslümanları ve İslam Dinini daha yakından tanıdıkça bu dini kabul etmeye başladılar. (Cevap D)

11. İlk kez Büyük Selçuklularda asker yetiştirmek amacıyla yeni bir sistem olan "ikta sistemi" uygulamaya konulmuştur. İkta sistemine göre (C9vapA) uu topraklar kişilere kiraya veriliyor ve bu ikta sahiplerinin 4. İslâm dünyasında Büyük Selçuklu Devleti devri eğitim § d^vlete asker yetiştirmeleri sağlanıyordu. İkta sistemi öğretim bakımından bir dönüm noktasıdır. İlk ^ İİ9 hem toprağın iyi işlenmesi sağlanmış, hem de medrese Nizamülmülk tarafından yaptırılan "Nizamiy9 *ğ devlet bir masraf yapmadan büyük bir orduya sahip Medreseleri"dir. olmuştur. (Cevap B) (Cevap D) 12. Kutadgu Bilig Yazarı Yusuf Has Hacib'tir. D9vrin hükümdarlarına öğüt vermek amacıyla yazılmıştır. 5. Mısır'da kurulan ilk Türk Devleti Tolunoğulları Karahanlılar dönemine aittir. Devleti'dir. (Cevap E) Orta Asya'da kurulan ilk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar'dır. 13. Selçuklu ailesinde şehzadeler bir yer9 vali tayin Sultan unvanını kuilanan ilk Türk Devleti edildiğinde eğer ş^hzadelerin yaşı küçükse yanına Gazneliler'dir. atabey denilen tecrübeii V9 güvenifir komutan verilirdi. (Cevap B) Atabeyin görevi sultana yardım etmek V9 onu yetiştirmektir. 6. İkta sisîemi ilk kez Büyük Seiçuklularda asker (Cevap D) yetiştirmek amacıyla uygulamaya konulmuştur. İkta sistemine göre topraklar kişilere kiraya veriliyor V9 bu 14. Selçuklu ordusu üç9 ayrılmıştır. Bunlar; Hassa ordusu ikta sahiplerinin devlet9 asker yetiştirmeleri -Tımarlı sipahiler - Yardımcı kuw9tlerdir. Hassa sağlanıyordu. İkta sistemi ile h9m toprağın iyi Ordusu Kapıkulu ve Gulemalı saray denilen ve her işlenmesi sağlanmış, hem d9 devlet hiçbir masraf zaman hükümdarın yanında bulunan ücretli yapmadan büyük bir orduya sahip olmuştur. askerlerdi. Bunlar milliyetlerine bakılmaksızın saraya Ayrıcalıklı sınıfların oluşması ikta sisteminin sağladığı alınır ve orada yetiştirilirdi. yararlar arasında gösterilem9z. (Cevap A) (Cevap C) o>

55

-TARİH15. Siyaset Bilgisi anlamına g9İ9n ve yazarı Yusuf Has Hacib olan Kutadgu Bilig İslam dininin 9n eski Türkçe belgesidir. Şiir tarzında yazılmıştır. (C9vap B)

16. Osmanlıdaki dirlik ve tımar sistemi ile Selçuklulardaki ikta sistemi arasında bir ilişki vardır. İkta sistemind9 de topraklar maaş karşılığında veriliyor ve belirli sayılarda ask9r yetiştirilmesi isteniyordu. (C^vap B) 17. Selçuklular döneminde Ömer Hayyam başkanlığında bir heyet Celali Takvimini hazırlamış ve Sul tan Melikşah'a sunmuşlardır. (C9vap C)

18. Divan-ı Lügat-it Türk ve Kutadgu Bilig; Karahanlılara aittir. Mesnevi; Mevlana'nın eseri olup, Anadolu Selçuklularına aittir. Manas destanı; Kırgızlara aittir. Siyasetname; Selçuklu veziri Nizamül Mülk tarafından sultanlara öğüt v^rmek amacıyla Farsça 'iâ yazılmış bir eserdir. oc

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ 1. Karahanlılar Devleti'nin Türk tarihindeki önemi nedir? (99 DMS OÖ) A) B) C) D) E)

Bünyesinde çeşitli kavimleri barındırması Doğu Türkistan'da kurulan bir Türk devleti olması Adını, kurulduğu yerd^n almamış olması Doğu ve Batı Karahanlılar olmak üz^re ikiye ayrılması İlk Müslüman Türk devleti olması

Karahanlı Devleti Orta Asya'da İslâm dinini resmen kabul ed9n ilk Türk İslâm devletidir. (Cevap E)

(Cevap E) § 19.0 dönemde türbeler sosyal ihtiyaçların karşılanmasına yönelik yapılmamışlardır. (Cevap A)

20. Kağıt Çin'de k9ten ve kerrevir gibi bitkilerden yapılıyordu. Talas savaşından sonra 756'da S^merkant'ta Çin dışında ilk kağıt fabrikası Müslümanlar tarafından kuruldu. Kağıt; Irak, Suriye, Mısır, Endülüs yoluyla Avrupa'ya geçmiştir. (Cevap D)

2. Selçuklular, bölge ve eyaletlerin başına idareci olarak atadıkları şehzadelerin yanına "Atabey" unvanlı kişiler de verirlerdi. Bu uygulamadaki temel amaç aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS OÖ) Şehzad9İer arasındaki taht kavgalarını önlemek Atabeylerin merkeze bağlılığını artırmak Eyalet güvenliğini sağlamak Şehzadeleri devlet yönetimiyle ilgili konularda yetiştirmek E) Orduyu güçlendirmek

A) B) C) D)

Selçuklular, eyaletlere idareci olarak atadıkları şehzadelerin yanında devlet ve askerlik işlerinde tecrübeli "Ata be y " d9nen ki msel eri görevlendirmişlerdir. Böylece şehzadelerin devlet yönetimiyle ilgili konularda yetiştirilmesi amaçlanmıştır. (C^vap D)

56-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

3. Türk-İslam devletlerinde, köyde yaşayanlarla ilgili olarak;

5. Türklerin İslamiyet'e hizmetleri hangi dönemde önem kazanmıştır? (99 DMS ÖL)

I. Ürün üzerinden vergi verme II. Elindeki toprağa, ona işleyebildiği sürece sahip olma III. Ölüm halinde, erkek evlada toprağı işleme olanağı tanıma uygulamalarından hangisi ya da hangileri vardır? (99 DMS ÖL) A) Yalnız I B) Yalnız II ve III E) I, II ve III

A) Dört Halife Devri B) Emeviler C) Abbasiler D) Gazneliler E) Karahanlılar Abbasiler Türklerle yakın ilişkiye girmiş ve Türkler bu dönemde Müslüman olmuştur.

C) Yalnız III D) II

(Cevap C)

Verilen üç bilgi de Türk - İslam devletlerinde köyde yaşayanlarla ilgili uygulamadır. Türk - İslam devletlerinde köyde yaşayanlar ürün üzerinden vergi verirler (öşür vergisi). Toprağa işleyebildiği sürece sahip olurlardı. Ölüm halinde toprağı işleme hakkı erkek evlada geçerdi. (Cevap E)

o UJ

o — « 4. Karahanlılarda Hassa Ordusu küçük yaşta esir edilen veya para ile satın alınan gençlerden oluşturuldu. Hassa Ordusu'nun oluşturulma biçiminin Osmanlılarda aşağıdakilerden hangisinde temel olduğu savunulabilir? (99 DMS ÖL) A) B) C) D) E)

iltizam sistemine Tımar sistemine Devşirme sistemine Eyalet sistemine Merkezi devlet sistemine

Karahanlılardaki Hassa ordusu ile Osmanlılardaki devşirme sistemi arasında benzerlik vardır. Devşirme sisteminde, esir edilen çocuklar veya ailelerin rızasıyla alınan çocuklar Türk ailelerin yanında yetiştirilir. Daha sonra Acemioğlanlar Ocağına alınırlardı. (Cevap C)

6. Eski Türk devletlerinde, kamu yararını korumakla görevli olan devlet otoritesi her şeyden üstün tutulmuştur. Aşağıdaki Türk-İslam devletlerinin hangisinde, hükümdar din işlerini halifeye bırakarak devlet işlerini tümüyle kendi üzerine almakla bu eski Türk geleneğini tekrar başlatmıştır? (99 DMS L) A) Osmanlılar B) Gazneliler C) Karahanlılar D) Memluklar E) Selçuklular İslamiyetle birlikte görülen ilk değişme, hükümdarların halife tarafından onaylanması zorunluluğudur. Halife adına "hutbe" okutulur ve paralarda halifenin adı geçerdi. Bu durum Büyük Selçuklu Devleti'ne kadar böyle olmuştur. Selçuklular, eski Türk'lerdeki geleneklerini koruyarak, hükümdarlık yetkisini Allah'tan aldıklarını kabul etmişler ve halifeyi sadece din başkanı olarak görmüşlerdir. (Cevap E)

57

-TARIH7. Türk-İslam devletlerinde kişiler;

9. Türk-İslam dünyasında pozitif bilimler kiminle başlamıştır? (2002 KPSS)

I. Otlak II. Yaylak III. Bahçe IV. Orman alanlarından hangilerine sahip olabilmişlerdir? (99 DMSL) A) Yalnız I C) Yalnız III E) III ve IV

A) Vasiti B) İbn Heysem C) Farabi D) Ömer Hayam D) İbn Rüşd

B) Yalnız II D) I ve II

Farabi (870-950) İslam felsefesini kurmuştur. Aristo'yıı İslam toplumuna tanıtmıştır. Avrupa'da kendisine Alfarabius adı verilmiştir. Türk-İslam dünyasında pozitif bilimler Farabi ile başlamıştır.

Türk - İslam devletlerinde otlak, yaylak ve ormanlar kamu malı olup devlete aittir. Bu alanlar özel mülkiyet alanının dışında olup kişisel amaç için kullanılamaz. Ancak bahçeler özel mülkiyet içerisindedir.

(Cevap C)

(Cevap C) 10.1. Bitki motifleri II. Hayvan resimleri III. Yazı m " o tr UJ Q

8. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde

:

I. Yeni bir mezhep olan Batınilerin vezir ■; Nizamülmülk'ü öldürmeleri :! II. Bağdat'a Nizamiye medresesinin kurulması III. Medreselerde din bilimlerinin yanında pozitif bilimlerin de okutulması IV. Yeni bir takvim düzenlenmesi

Selçuklu mimarisinde yukarıdakilerden hangileri süsleme amacıyla B) Yalnız I kullanılmıştır? (2003 KPSS) D) II ve III A) Yalnız I C) Yalniz IIE E) I, II ve III

• İslam dininin insan resmi yüzünden hayvan figürleri Selçuklular zamanında kullanılmıştır.

gelişmelerinden hangisi sosyal hayatı olumlu yönde etkilemiştir? (2000 DMS) A) IV C) l-ll-lll E) I-II-III-IV

yapmayı yasaklaması bitki motifleri ve yazı süsleme amacıyla (Cevap E)

B) l-ll D) II-III-IV

Melikşah döneminde verilen gelişmelerden l.'si sosyal hayatı olumsuz yönde etkilenmiştir. II, III ve IV. gelişmeler sosyal hayatı olumlu yönde etkilemiştir. (Cevap D)

11. Aşağıdakilerden hangisi ilk Türk İslam devletlerinde toprak yönetimi ile ilgili bir kavram degildir? (2005 KPSS) A) B) C) D) E)

İkta Has Zeamet Ocaklık Ulak

58-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

Ulak: Türk İslam devletlerinde bugünkü postacının karşılığı olarak haberci, haber veren kimse anlamında "ulak" terimi kullanılmıştır. İkta: Ordu görevlilerine ve devlet memurlarına hizmet ve maaşlarına karşılık verilen toprağın geliridir. İkta sahipleri gelirlerin bir kısmını kendilerine ayırırlar geri kalanıyla da "sipahi" denilen atlı asker beslemek zorundaydı. Has arazisi: Geliri hükümdara ayrılan topraklardır. Hükümdar bu toprakları yakınlarına verebiliyordu. Zeamet: Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe arasındaki topraklardır. Eyalet merkezlerinde bulunan hazine ve tımar defterini tutanlara, sancaklardaki alay beylerine, kale komutanlarına, divan katiplerine, eyalet askerlerinin subaylarına ve kadı gibi ikinci derece memurlara verilirdi. Ocaklık: Gelirleri kale muhafızları ve tersane giderlerine ayrılan topraklardı. (Cevap E)

o o LU

59

-COĞRAFYA-

DEPREM

COĞRAFYA |

Türkiye'nin Fiziki Coğrafyası

TÜRKİYE'NİN YER ŞEKİLLERİ Türkiye çok engebeli ve yüksekliği fazla olan geniş bir ülkedir. Ortalama yüksekliği 1132 m'dir. 3 0 2 5 2 015" 10" 50

Türkiye arazisinin yükseklik basamakları (% olarak)

Türkiye arazisinin yarısından fazlası 1000-2000 m arasında yükseltiye sahiptir. 0-500 m arasındaki alçak yerler ise ülke yüzölçümünün %17'sini kaplar. Türkiye arazisinin yüksek olmasının iki nedeni vardır. -

Alp orojenik kuşağında bulunan Kuzey ve Güney Ânadolu'daki yüksekliğinin fazla olması ve geniş alan kaplaması

-

Alp orojenezinde sonraki epirojenik hareketlerle Anadolu yarımadasının bütün olarak yükselmiş olması

A-TÜRKİYE'NİNDAĞLARI Türkiye'deki dağlar üç grup altında toplanır. 1KıvrımDağlar: Türkiye jeomorfolojisinde en etkili dağlar AlpHimalaya kıvrım sistemine bağlı olan dağlardır. AlpHimalaya kıvrım kuşağına dahil dağlar Türkiye'de kuzeyde ve güneyde olmak üzere iki kuşak şeklinde uzanır. Kuzey Anadolu kıvrım dağları kuşağı; Trakya'dan başlayıp İstanbul Boğazı'ndan doğuya geçerek Gürcistan sınırına kadar iki sıra halinde devam eder. Denize yakın olanları; Yıldız, Küre, Canik, Giresun ve Rize dağları olarak kıyıya paralel şekilde

uzanır.Bu sıranın gerisinde bulunan ikinci sıra ise

Marmara Denizi'nin doğusundan başlar. Bunlar Köroğlu, llgaz, Çamlıbel, Çimen, Mescit, Yalnızçam dağlarıdır. Bu dağlar birinci sıraya paralel şekilde uzanır. Kıvrım dağlarının güney kanadına Toroslar adı verilir. Batı Toroslar; bu dağlar batıda Ege adalarıyla, Güney Batı Anadolu'dan başlayarak Antalya Körfezi'nin iki yakasına uzanır. Orta Toroslar; Teke dik olarak uzanan Körfezi'nde kıyıdan doğusundan itibaren paralel olarak uzanır.

Yarımadası'nda kıyıya bu dağlar, Antalya uzaklaşır ve körfezin doğuya doğru kıyıya

« Doğu Toroslar; Van gölü yönünde devam eder. o

2- Kırık Dağları Kıvrılma özelliği olmayan kırılgan tabakalar orojenik hareketler sırasında çok sayıda kırılmaya uğrar. Kırılan bloklardan bir kısmı yukarıda kalırken bir kısmı aşağıda kalır. Graben; Kırılma sonucunda alçakta kalan kesimlere graben denir. Türkiye'deki grabenler Menderes ve Gediz ovaları, Hatay Çukurluğu'dur. Horst: Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere horst denir. Türkiye'deki horstlar Aydın Dağları, Yunt dağı, Bozdağlar ve Mandra dağıdır.

Graben (Çöküntü)

Horst (Yükselti)

60-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

3- Volkan Dağlar:

oluşturmuşlardır. Muş, Erzurum, Erzincan ve Bursa ovaları, bu tür ovalara örnek olarak verilebilir.

Orojenik kökenli olmayan dağlardır. Yer altında bulunan magmanın yeryüzüne çıkarak soğuması sonucu oluşurlar. Ülkemizde volkan dağlarının çoğu gençtir. Magma yer kabuğundaki zayıf noktalar ve kırık hatları boyunca yeryüzüne çıkar.

Delta ovaları: Deniz kıyısında oluşmuş bulunan alüvyal ovalardır. Akarsularla denize kadar taşınmış olan kum, mil, kil gibi alüvyonlardan oluşan bu ovalar, ülkemizin verimli tarım alanlarıdır. En önemli delta ovaları; Çukurova, Bafra ve Çarşamba deltalarıdır.

Buralardan çıkan materyalin bir kısmı bacanın çevresinde birikerek yükselir ve volkan konilerini oluşturur. * Kıvrım ve Kırık dağlar sıra dağlar şeklinde uzanırken, volkanik dağlar genellikle tek koniler şeklinde oluşurlar. Türkiye'deki volkanik dağlar - Van Gölü kuzeyi volkan dağları: Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut dağlarıdır. - Tuz Gölü güneyindeki volkan konileri: Erciyes Dağı, Melendiz Dağı, Hasan Dağı, Karacadağ, Meke Dağı ve Karadağ'dır. - Ege bölgesinde, bulunmaktadır.

Kula'da volkanik

arazi

B- TÜRKİYE'NİN OVALARI

z: o 22 UJ

Ovalar, çevresine göre alçakta bulunan ve akarsular S tarafından derin yarılmamış olan geniş düzlüklerdir. oı Ancak ovaların denizden yükseklikleri birbirinden çok farklıdır. Ovaların bir kısmı (Çukurova, Çarşamba ve Bafra ovaları) denizin hemen kenarındadır. Diğer yandan çok yüksekte bulunan ovalarımız da vardır. Erzurum Ovası 1950 m, Yüksekova ise 2000 m den daha yüksektedir. Türkiye'deki ovalar, oluşumlarına göre aşağıdaki şekilde gruplandırılır. - Tektonik ovalar - Karstik ovalar - Delta ovaları - Dağ eteği ovaları - Göl yeri ovaları - Akarsu boyu ovaları Tektonik ovalar: Türkiye arazisi, 3. zaman ve 4. zaman başlarındaki tektonik hareketlerden çok etkilenmiştir. Gerek dağ oluşumu hareketleri, gerekse daha sonraki topyekün yükselme hareketleri, Türkiye'de arazinin çok engebeli olmasına yol açmıştır. Bu nedenle yükselen yerlerin arasında çöken alanlar oluşmuştur. İşte bu çukurluklar daha sonra akarsuların taşıdığı alüvyonlarla dolarak, tektonik kökenli ovaları

Gö! yeri ovaları: 3. zamanın ikinci yarısında (Neojen'de), özellikle Orta Anadolu'da çok sayıda göller vardı. Bu göllerin çekilmesi veya küçülmesi sonucu ortaya çıkan çukur alanlar, daha sonra çevreden taşınan materyallerle dolmuş ve buralarda ovalar oluşmuştur. Tuz Gölü, Akşehir Gölü, Eber Gölü, Sultan Sazlığı gibi göller ve bataklıklar, ovaların ortasında kalmış su birikintileridir. Karstik ovalar (polyeler): Kireç taşı (kalker) nın çözünmesi sonucu oluşmuş bulunan ovalardır. Küçük erime çukurları (dolinler) nın birleşmesiyle çukurluklar giderek büyür. Dolinler, uvalaya bunlar da polyeye dönüşerek karstik ovalar oluşur. Karstik ovalar en çok Akdeniz Bölgesi'nin batı yarısında (Göller yöresinde ve Teke yarımadasında) bulunmaktadır. Muğla Ovası, Elmalı Ovası ve Kestel Ovası tipik birer karstik ovadır. Ayrıca Korkuteli, Gembos, Yellice, Şuhut, Güngörmez, Karabedir polyeleri de birer karstik ovadır. Büyüklükleri, oluşumları ve yükseklikleri birbirinden çok farklı olan ovalar, bulundukları yerlere göre iki grup altında toplanabilir. - Kıyı ovaları - İç ovalar KIYI OVALARI Türkiye'nin üç tarafı denizlerle çevrilidir. 8000 km'den daha uzun kıyısı vardır. Bu kadar uzun kıyılardan, çok sayıdaki akarsular denize ulaşır. Bu akarsuların denize ulaştığı yerde deltalar oluşur. İşte bu deltalar, Türkiye'nin başlıca kıyı ovalarıdır. Başlıca delta ovalarımız şunlardır: Seyhan ve Ceyhan deltaları, Çarşamba deltası, Bafra deltası, Sakarya deltası, Göksu deltası (Silifke Ovası), Bakırçay deltası (Dikili Ovası), Gediz deltası (Menemen Ovası), Küçük Menderes deltası (Selçuk Ovası) ve Büyük Menderes deltası (Balat ovası) dır. Delta ovaları dışında da kıyı ovaları vardır. Bunlar kıyı boyu düzlükleridir. Mersin-Erdemli arası ile Manavgat çevresindeki kıyı düzlükleri bu tür ovalara örnek olarak gösterilebilir.

-COGRAFYA-

İÇ OVALAR Geniş bir ülke olan Türkiye'nin iç kesimlerinde de çok sayıda ova vardır. Bu ovaların çoğu tektonik kökenlidir. Bu ovalar kırık hatları (fay hatları) üzerinde sıralar halinde bulunur. Bunların bir kısmı Kuzey Anadolu Fay Kuşağı üzerinde yer almıştır. Doğuda Pasinler Ovası'ndan batıda İzmit Körfezine kadar uzanan kırık hattı üzerinde bulunur (Pasinler (Hasankale), Erzurum, Erzincan, Suşehri, Niksar, Erbaa, Taşova, Lâdik, Merzifon, Suluova, Tosya, Çerkeş, Bolu, Düzce, Adapazarı ve Sapanca ovaları). Tektonik kökenli iç ovaların bir kısmı da Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunur. Bunların başlıcaları: Muş, Uluova, Bingöl, Ardahan, Iğdır, Afşin-Elbistan ve Bulanıkovalarıdır. Tektonik ovaların büyük bir kısmı ise Orta Anadolu Bölgesi'nde yeralır. Buradaki ovalar: Konya, Ereğli, Eskişehir, Kayseri, Develi ve Ankara ovalarıdır. Konya ovası bunların en büyüğü ve en önemlisidir. Akdeniz Bölgesi'nde tektonik ovaların önemlileri şöyle belirtilebilir: Amik, Burdur, Tefenni, Isparta (Atabey), Gelendost ovaları. Marmara Bölgesi'ndeki tektonik ovaların başlıcaları; Adapazarı, Bursa, Karacabey, M. Kemalpaşa ve Balıkesir ovalarıdır. Ege Bölgesi'ndeki tektonik ovaların özellikleri diğer ovalardan farklıdır. Bunlar grabenier içerisinde, sıra haiinde bulunan ovalardır. Bakırçay vadisindeki ovalar batıdan doğuya doğru; Bergama, Soma ve Kırkağaç ovalarıdır. Gediz vadisinde; Manisa, Akhisar, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir ovaiarı yeralır. Küçük Menderes vadisindeki ovalar ise şunlardır: Torbalı, Tire, Bayındır ve Ödemiş ovaları. En güneydeki graben olan Büyük Menderes oluğunda yeralan ovalar: Söke, Koçarlı, Aydın, Yenipazar, Nazilli ve Sarayköy ovalarıdır. Ovaların Türkiye Ekonomisine Etkileri - Tarım, büyük ölçüde ovalarda yapılır. - Ovalar düz oldukları için, ulaşım yönünden olumlu özelliklere sahiptir. - Ovalar yerleşme yönünden de uygun yerlerdir. (Depreme dayanıklılık düzeyi bakımından uygun yerler değildir.) Önemli yerleşim birimleri tarıma elverişli, düz, alçak ve uygun iklim koşullarına sahip bulunmaları

61

nedeniyle ovaların ortalarında ya da kenarlarında kurulmuştur. Türkiye'de nüfusunun büyük bir kısmı ovalarda toplanmıştır. C-TÜRKİYE'NİN PLATOLARI Plato akarsular tarafından derin yarılmış geniş ve yüksek düzlüklerdir.Türkiye'de platolar genellikle bazı yerlerde toplanmış durumdadır. Bunlar; 1. Tuz gölü çevresindeki platolar: Bunlar; gölün güneyinde Obruk, batısında Cihanbeyli, kuzeyinde ise Haymana, kuzeydoğusunda Bozok platosudur. Haymana ve Cihanbeyli platoları üzerindeki arazi tahıl ekim alanları ve mera olarak değerlendirilmektedir. 2. Orta toroslar üzerindeki platolar: Taşeli platosu ile onun yakınında bulunan küçük platolardır. Türkiye'nin güneye uzanan kısmında bulunan Taşeü platosu, kalker arazi üzerinde gelişmiştir. Üzerinde çok sayıda dolinlerin ve ovaların bulunduğu plato, ekonomik olarak sınırlı zamanlarda sadece hayvancılığın yapılabildiği yerlerdir. Tarım toprağının az olduğu platonun yüzeyinde bitki örtüsü oldukça zayıftır. Ancak platoya gömülmüş bulunan akarsuların genişleyen vadi tabanlarında tarım yapılabilmektedir. 3. Güneydoğu Anadolu'nun batı kesiminde bulunan platolar: Fırat ve Dicle ırmakları ve kolları tarafından yarılmış geniş düzlüklerdir. Bunlar batıda Gaziantep, doğuda Şanlıurfa platosudur. Bu platolardaki ırmaklar platolara 150-200m kadar gömülmüş olarak akarlar. Bu nedenle, bu sulardan tarımsal yönden yararlanma zordur. Bu yüzden GAP projesi düzenlenmiştir. 4. Doğu Anadolu platoları: Kuzeydoğuda ErzurumKars ve Ardahan platolarıdır. Bu platolarda hakim olan yazları yağışlı karasal iklim, yaz aylarında uzun boylu çayırlarm yetişmesine ortam hazırlamaktadır. 2500 m'nin üzerinde yükseltiye sahip olan platolarda ekonomik faaliyet olarak hayvancılık ön plana çıkmıştır. 5. İstanbul boğazı çevresindeki platolar: Bu platolar boğazın iki yakasında bulunan KocaeliÇatalca platolarıdır. Bu platoların yükseltileri 100200 m arasında değişen alçak platolardır. Platoların yüzeyi akarsular tarafından yarılmıştır. Alçak olan platoların akarsular tarafından derin olarak yarılmış olması, yöredeki ulaşımı olumsuz şekilde etkilemektedir.

62-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

Bolkar dağları ile Aladağlar üzerinde ve Obruk platosunda çok sayıda dolin bulunmaktadır.

6. İç Batı Anadolu eşiği üzerindeki platolar: Akarsular tarafından yarılmış, yer yer engebeli eğimli ve geniş olmayan arazi parçalarıdır.

2. Uvala: Dolinlerin yan yana birleşmesiyle oluşan daha büyük çukur şekillere denir.

KARSTİKTOPOĞRAFYA Kireçtaşı, jips ve kaya tuzu gibi minarelerin suda kolayca eriyebildiği kayalara karstik alanlar denir. Türkiye'nin 1/5'i karstik alanlarla kaplıdır.

3. Polye: Kapalı çanaklar şeklinde oluşan karstik şekillerin en büyükleri olup bir ova görünüşündedir. Antalya ve Burdur çevresindeki Elmalı, Korkuteli ve Kestel ovaları birer polyedir.

Akdeniz Bölgesi'nin Batı ve orta bölümü ile Güney Ege ve Kuzeydoğu Anadolu Bölümü bu özelliktedir. Ayrıca Sivas, Çankırı ve Erzincan yöreleri de karstik alanlara örnek olarak gösterilir. Karstik alanlar yeraltı suları açısından çok zengindir. Böyle alanlarda akarsular buharlaşmanın çok olduğu yaz aylarında yeraltı suları (kaynak suları) ile beslendiği için akımlarında çok büyük değişiklikler olmaz.

Polyelerin tabanları alüvyonlarla örtülü olduğundan polyeler karstik bölgelerin tarım alanlarını oluşturur. 4. Kör vadi: İçerisinde su bulunmayan kuru vadilerdir. 5. Obruk: Kireç taşları üzerinde oluşan, derinliği yer yer birkaç yüz metreye ulaşan ayaklardır. Yeraltı suları ile ilişkili olan obruklara dipsiz kuyular da denir.

1Z.

Kalkere bağlı karstik alan |;:;!| Jipse bağlı karstik alan

En yaygın olduğu yer Tuz Gölü güneyidir. Burada bulunan Obruk platosu adını, üzerinde bulunan obruklardan almıştır. Akdeniz Bölgesi'nde ise Silifke yakınlarındaki turistik Cennet ve Cehennem obruklardır.

o > UÜ

Karstik şekillerin oluşabilmesi için -

Eriyebilen kayaların yeterli kalınlıkta olması İklimin yeterli ölçüde nemli olması Bitki örtüsünün az olması veya olmaması Bölgenin yeterince yüksek olması gerekir.

Karstik Aşındırma Şekilleri Kimyasal tortul (karstik) kayaların ana maizemeyi oluşturduğu alanlarda yerüstü ve yeraltı sularının, karstik kayaları eriterek oluşturduğu şekiilerdir. Karstik aşındırma şekilleri madde eksilmesine bağlı olarak meydana geldiği için çukur şekillerdir.

1. Dolin: Karstik alanların en yaygın şekillerinden birisidir. Kapalı çanaklar şeklinde görülen bu şekillerden bir bölümünün içi su ile doludur. Bunlara dolin gölleri denir. Akdeniz bölgesinde Göller Yöresi'nde, Geyik ve

6. Lapya: Kireç taşlarının yer aldığı yamaçlarda yağmur ve kar sularının kireç taşlarını çözerek oluşturdukları küçük oluklar şeklindeki oluşumlardır. Toroslardaki Bolkar Dağları ile Aladağlar yamaçlarında bu tür şekiller yaygın olarak görülür. Lapyaların bulunduğu yüzeyler testere dişi gibi parçalandıkları için buralarda yürümek zordur.

63

-COĞRAFYA-

7. Düden: Polyelerin tabanlarından akarsuların yeraltında kaybolduğu doğal kuyulara denir. Bu kuyulara ayrıca su batan ve su çıkan gibi adlar da verilir. 8. Karstik Mağaralar: Karstik alanlarda oluşan yer altı boşluklarına denir. Kalın kireç taşı tabakalar arasında oluşan bu boşluklar zamanla gelişip genişleyerek mağara ve galerileri oluşturur. Mağaralar turizm alanlarıdır. Türkiye'de çok sayıda karstik mağara bulunmaktadır. En tanınmış mağaralar; Karain (Antalya), İnsuyu (Burdur), Damlataş (Alanya) ve Ballıca (Tokat) Karstik Birikim Şekilleri Suda çözünmüş minaralerin, suyun durgunlaşması, buharlaşması, soğuması ya da sudaki CO2 gazının uçması sonucunda çökelmesiyle oluşan şekillerdir.

Akarsu Aşındırma Şekilleri a. Vadiler; Vadiler sürekli inişi bulunan, deniz veya göl kıyılarındaki delta düzlüklerine kadar devam eden, delta oluşmamış kıyılarda ise deniz veya göl kıyısında sona eren uzun çukurluklardır. Çentikvadi

Boğaz (yarma) vadi

Kanyonvadi

1. Çentik vadi: Yana ve tabana aşındırmanın orta derecede olduğu "V" profili vadilerdir. Çentik vadiler ülkemizdeki en yaygın vadi tipidir. Dağlık alanlarda bu vadilere sıkça rastlanır. 2. Boğaz vadi: İki düzlük arasındaki yüksek araziye gömülmüş bulunan vadilerdir. Türkiye'de Kızılırmak, Yeşilırmak, Fırat, Sakarya, Seyhan ve Göksu nehirleri ile Zap suyu böyle vadilerden akar.

1. Travertenler; Kireçli suların içerisinde eriyik halde bulunan kireç, buharlaşma ve sudaki karbondioksitin ayrışması sonucu çökerek travertenleri oluşturur. En tipik ömekleri Pamukkale'de bulunmaktadır.

3. Kanyon vadi: Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu basamaklı bir biçimde oluşan vadi tipidir.

2. Sarkıt ve dikitler; Mağaralarda bulunan karstik birikim şekilleri sarkıt ve dikitlerdir.

4. Yatık yamaçlı vadi: Bu vadi biçimi eğim ve hızın azaldığı durumlarda yatağın yana aşındırılmasıyla oluşur.

Mağaraların tavanındaki çatlaklardan sızan kireçli suların tavanda buharlaşması sonucu sarkıtlar, buradan damlayan suların içindeki CaCOa'ün yerde birikmesi sonucunda dikitler meydana gelmektedir.

5. Tabanlı vadi; Akarsuların içinden salınımlar yaparak aktığı vadilere tabanlı vadiler denir.

Taşeli platosunda kanyon vadiler oluşmuştur. Göksu ve Ihlara vadileri kanyon vadilerdir.

Akdeniz bölgesinde karstik mağaralarda sarkıt dikit ve sütunlar fazlaca oluşmuştur. Türkiye'de Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgeleri ile Batı Anadolu'da büyük akarsuların vadilerinin tabanları akarsularla dolmuş ve akarsu vadilerinin tabanları genişlemiştir. b. Peri bacaları; Volkanik arazilerde, volkanik tüf ve millerle kaplı yamaçlarda sel sularının aşındırması sonucunda meydana gelen şekillerdir.

AKARSU TOPOĞRAFYASI Eğime bağlı olarak, belli bir yatak içinde akan su kütlelerine akarsular adı verilir. Akarsuların oluşturduğu şekiller aşındırma ve biriktirme şekilleri olarak ikiye ayrılır.

64-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

Türkiye'de Nevşehir, Ürgüp, göreme, çevresinde yaygın olarak oluşmuştur. c. Kırgıbayır; Killerden oluşmuş sahalarda yürümenin zorlaştığı inişli-çıkışlı yer şekilleridir. Türkiye'de başta İç Anadolu olmak üzere bitki örtüsünün zayıf olduğu bir çok yerde görülür. d. Çağlayan ve çavlan (şelale); Eğimin birden yok olduğu, yükseltinin fazla olduğu yerlerde görülür. Türkiye'de özellikle dağlık kesimlerinde görülür. En bilinenleri Manavgat şelalesi, Muradiye çağlayanladır. e. Dev kazanı; Akarsuların, çağlayan yaparak düştüğü yerlerde oluşan aşınım şekilleridir. Türkiye'de en güzel ömekleri, Murat nehri yatağında, Düden Çağlayan ve Manavgat şelalesinin döküldüğü yerlerde görülür. f. Peneplen; Akarsular, yerkabuğunun yüksek kısımlarını aşındırarak, çukur yerleri doldurarak yeryüzünü düzleştirmeye çalışırlar. Yapılan aşındırmaya bağlı olarak çok uzun bir zaman sonucunda bütün arazi alçalmış olur. Böylece, karaların yüzeyi deniz seviyesi yakınlarına kadar alçaltılır. Ve hafif daigalı bir düzlük haline dönüşür. Akarsu aşındırması sonucunda meydana gelen bu düzlüklere peneplen adı verilir.

Eğimin az olduğu etek kısımlarında buiunan alüvyal topraklar ve su kaynakları nedeniyle birikinti konileri köy ve kasaba yerleşimlerinin kuruluş yeri olmuştur. b. Deltalar; Akarsuların getirdiği küçük alüvyonların deniz kıyısında birikmesiyle oluşan şekillerdir. Deltalar; - Akarsuyun taşıdığı alüvyon miktarı - Kıyının dikliği - Kıyı akıntıları - Gel-git genliğinin büyüklüğüne bağlı olarak değişik hızda ve büyüklükte oluşurlar. Verimli tarım alanları olmaları bakımından deltalar, Türkiye için önemli yer şekilleridir.

Türkiye'deki başlıca deltalar; Yeşilırmak, Kızılırmak, Sakarya, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Göksu, Seyhan ve Ceyhan ırmakları ağızlarında oluşan alüvyal düzlüklerdir. Çukurova, Çarşamba, Bafra ve Silifke başlıca delta ovalarımızdır. c. Dağ eteği ovası: Dağların yamaçlarından inen akarsuların, eğimin azaldığı yerlerde oluşturduğu birikinti koniierin yan yana dizilmesiyle dağ eteği ovaları oluşur. Dağlık alanlarda tarım yapılabiien yerler olmaları açısından önem taşır.

h. Plato: Akarsular ile yarılıp parçalanmış olan yüksek düzlüklere denir. Ülkemizde görülen en yaygın yeryüzü şeklidir. Platolar genelde tahıl tarımı ve hayvancılığın yapıldığı alanlar olmasından dolayı önemlidir.

Akarsu Biriktirme Şekilleri a. Birikinti konisi: Dik yamaçlardan hızla akan akarsuyun eğimin birden azaldığı düz yerlerde hızının ve taşıma gücünün azalması sonucu taşıdığı materyali biriktirmesiyle oluşan koni şeklindeki birikintilere birikinti konisi denir.

Birikinti konisi

Bu şekillerin oluşumu için gerekli olan ani eğim değişiklikleri çok fazla olduğu için Türkiye'de birikinti konileri oldukça fazladır.

Dağ eteği ovası

Ülkemizde Bursa ve İnegöl Ovaları dağ eteği ovasına örnek gösterilir. d. Dağ içi ovası: Dağlık alanlarda eğimin azaldığı iç kısımlarda birikmelerle oluşan yer şekilleridir.

Malatya, Elazığ, Bolu, Erzincan, Muş ve Amik ovaları butürovalardır. e. Taban Seviyesi Ovası: Akarsuların deniz seviyesine yaklaştığı yerlerde eğimin azalmasına bağlı olarak hızı ve taşıma gücü azalır. Böylece,

65

-COGRAFYA-

akarsuların yatağında geniş alüvyol ovalar oluşur. Bu ovalara taban seviyesi ovaları denir. Taban seviyesi ovalarında akarsular menderesler çizilerek akar, bu durum Ege Bölgesinde tipik olarak görülmektedir. f. Kum (Irmak) Adası: Akarsuların yatak eğimlerinin azaldığı ve genişlediği yerlerde taşıdıkları alüvyon ve kumları biriktirmesiyle oluşan şekillerdir. Ülkemizde yaygın olarak görülür.

BUZUL TOPOGRAFYASI Kutup bölgesinin ve yüksek dağların yıllarca erimeyen karları ile oluşan kalın buz örtüleri ve yüksek dağların doruklarından aşağılara uzanan buzlar buzulları oluşturur. Erimeyen karların başladığı yere "daimi kar sınırı" denir. Buzullar dördüncü zamanın (kuaterner) ilk yarısındaki buzul devirlerinde meydana gelmiştir. Anadolu'da buzullaşmaya uğrayan yerler Batı Anadolu'da 2200 m, Doğu Karadeniz'de 2500 m, Doğu Anadolu'da ise 3000 m.lerden başlamaktadır.

Kum adas ı

Hem aşınma hem de biriktirme ile birlikte oluşan yer şekilleri a. Sekiler; Akarsuyun zamanla canlanıp yatağını kazması veya farklı dirençteki kayaların farklı biçimde aşınmasıyla basamaklar oluşur. Sekiler akarsuların önce biriktirdikleri alüvyonların bir kısmını sonradan taşıyarak götürmeleri sonucu taşınmayan kısımların oluşturdukları biriktirme/aşındırmaşekilleridir.

Hfl 4. Zamandaki Buzul Arazileri • Aktif Buzullar Türkiye'de buzul şekilleri ve aktif buzulların dağılışı Q

o £C VJ Q CD W

Taraçalarm oluşum süreci

b. Menderesler: Akarsuların, yatak eğiminin azaldığı yerlerde büklümler oluşturarak akması durumuna menderes denir. Ülkemizde en fazla Ege Bölgesinde görülür. Bir akarsuda mendereslerin artması, uzunluğunun arttığını; hızının, yatak eğiminin, aşındırma gücünün ve debisinin (akım) azaldığını gösterir. Menderesierin çaprak ve yığınak diye bölümleri vardır. Menderesler hem aşındırma (çaprak bölümü), hem biriktirme şeklidir (yığınak bölümü).

Buzul Aşındırma Şekilleri

a.

a. Sirk: Buzulların derine aşındırması sonucunda oluşan çanak şeklindeki oluşumlardır. Bu çukurların suyla dolması sonucu sirk göller meydana gelir.

"5 uı

Türkiye'de sirkler, daha çok dağların kuzeye bakan yamaçlarında oluşmuşlardır. Başlıca sirkler; Toros dağları üzerinde; Beydağları, Bolkar dağları, Aladağlar, Sultan dağlarında ve Buzul dağları doruklarında, Doğu Anadolu'da Ağrı, Süphan, Mescit ve Yalnızçam dağlarında, Doğu Karadeniz dağlarında; Kaçkar dağları, Giresun dağları, Kop, Mescit ve Yalnızçam dağlarında, Marmara Bölgesinde; Uludağ'da, İç Anadolu Bölgesi'nde Erciyes dağında bulunmaktadır. b. Hörgüç Kaya: Kalın buzul örtülerinin etkisinden kurtulmuş olan, geniş alanlarda hörgüce benzeyen yuvarlak tepecikler şeklinde görülen aşındırma şekilleridir. c. Buzul vadisi: Buzulların hareketi esnasında az dirençli kayaları aşındırmasıyla oluşan tabanı inişli çıkışlı vadilerdir. Buzul Biriktirme Şekilleri a. Moren (Buzul taş): Buzulların aşındırma yoluyla kayalardan kopardıkları parçalara denir. Üzerleri çok çizikli olan bu kaya parçalarının birikmesiyle "moren

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

66-

Akdeniz'de Taşeli ve Teke yarımadalarının dik kıyıları dışında kalan bütün kıyılarda plajlar bulunmaktadır. Akdeniz'in yaz turizmi için plajlarçok önemlidir.

depoları" oluşur. b. Drumlin: Buzul taşlarından oluşan daire ya da elips şeklindeki (Kaplumbağa şekline benzer) tepelere denir.

b. Kıyı Oku (Kıyı Kordonu): Dalga ve akıntıların kıyıdan kopardığı kaya ve molozları, kıyının önünde bir ucu kayaya bağlı olduğu halde biriktirdikleri şekillerdir.

c. Sander: Eriyerek çekilmekte olan buzulun sularıyla beslenen derelerin oluşturduğu düz ya da yassı birikinti konileridir. Buzul şekillendirmesi ülkemizde Sultan Dağları, Erciyes, Ağrı, Süphan, Tendürek, Cilo dağlarında görülmektedir. KIYITOPOGRAFYASI

c. Lagün (Deniz Kulağı): Koyların iki yanının kıyı kordonları ile birleştirilmesiyle oluşan göllere denir. Büyük Çekmece ve Köyceğiz gölleri örnek olarak verilebilir.

Kıyı şekilleri, dalgalar, kıyı akıntıları ve rüzgarların kıyılarda oluşturduğu aşınma ve biriktirme şekilleridir.

d. Tombolo: Karaya yakın olan bir adanın, kıyı kordonu ile ana karaya bağlanarak oluşan biriktirme şeklidir.

Dalga aşındırma şekilleri a. Falezler: Dalgaların çarpması sonucu açığa çıkan kinetik enerjiyle meydana gelen fiziksel parçalanma ve suyun kimyasal etkisi aracılığıyla ortaya çıkan aşınma şekilleridir. Karadeniz'de Ordu-Sarp arası ile Sinop-Karadeniz Ereğlisi arasındaki dik kıyılarda çok fazla falezler bulunmaktadır. Akdeniz'de ise Teke yarımadasıyla Taşeli yarımadasının dik kıyıları falezlerle doludur. Ege'de grabenlerin denize açıldığı alçak kıyılar dışında kalan dik kıyılarda da falezler oluşmuştur.

TÜRKİYE'NİN HİDROGRAFİK ÖZELLİKLERİ £ ğ A- TÜRKİYE'NİN AKARSULARI g Türkiye'deki akarsuların ortak özellikleri: Ş » Akarsuların uzunlukları genellikle fazla değildir. Fırat, Dicle ve Kızılırmak dışındaki akarsuların boyları kısadır. z

Türkiye'de olmamasında; b. Haliç: Gelgit hareketlerinin etkili olduğu kıyılarda, akarsuların denize döküldüğü ağız bölümünde oluşan oldukça derin girintilere haliç denir. Okyanusa dökülen akarsularda görülür.

Kıyı Birikinti Şekilleri a. Plajlar (kumsallar): Falezlerden ve kıyıya yakın deniz tabanından dalgalar tarafından aşmdırılan kum taneciklerinin birikmesi sonucu oluşurlar. Karadeniz'de Bafra ve Çarşamba deltaları kıyılarında kumsallar çok fazladır. Karadeniz Ereğlisi'nden Sakarya deltasına kadar alçak kıyılarda da tipik kumsallar oluşmuştur. Ege denizi kıyılarındaki kumsallar, falezlerin geliştiği dik kıyılar arasında, grabenlerin denize açıldığı yerlerde bulunmaktadır.

akarsu

uzunluklarının

fazla

a. Anadolu'nun bir yarımada olmasının etkisi vardır. b. Kuzey ve Güney Anadolu'daki sıradağların uzanış biçimlerinin etkisi vardır. Çünkü kıyıya paralel uzanan dağlarla kıyı arasındaki mesafe fazla değildir. Bu dağlardan kaynaklanan ve denize ulaşan akarsuların boyları da kısadır. » Akarsular genellikle hızlı akar. Bunun sebebi ülkemizde dağların ve dik yamaçların fazla olmasıdır. » Türkiye'deki akarsuların akıttığı su miktarı mevsimlere göre farklılıklar gösterir. Bu durumun başlıca nedeni, ülkemizin çeşitli yörelerinde farklı iklim özelliklerinin etkili olmasıdır. a. Akdeniz iklim özelliklerinin etkili olduğu yerlerde, yaz aylarında akarsuların suyu azalmakta, ilkbahar ve kış aylarında ise artmaktadır. Bu mevsimlerde

-COĞRAFYA-

67

Seyhan: Zamantı Çayı adıyla Sivas'ın güneyinde, Uzunyayla'dan doğar. Adana ovasından büklümler yaparak Akdeniz'e ulaşır. Seyhan Barajı bu ırmak üzerinde kurulmuştur.

düşen yağış suları ve kar suları, akarsuların seviyelerinin yükselmesini sağlamaktadır. b. Orta Anadolu'dan beslenen akarsular yazın iyice zayıflamaktadır. Çünkü burada etkili bir yaz kuraklığı vardır. İlk baharda kabarmaktadır.

Göksu: Silifke Ovası'ndan Akdeniz'e ulaşır. Göksu yurdumuzda akarsu sporlarının en çok yapıldığı akarsuyumuzdur.

c. Karadeniz Bölgesi'nden ve Kuzeydoğu Anadolu'dan kaynaklarını alan akarsularda durum oldukça farklıdır. Bu akarsular yaz aylarında da yağış sularıyla beslenmektedir. Bu yüzden akarsuların yataklarında her ay su bulunmaktadır. Aylık su akımları arasında da farklar fazla değildir. En kabarık dönemi ise sonbahardır.

Aksu: Kaynağını Eğirdir Gölü'nün güneyinden alır ve Antalya düzlüğünden geçerek kentin içinden Akdeniz'e ulaşır. c. Ege Denizi'ne ulaşan başlıca akarsular: Meriç: Kaynağını Bulgaristan'dan alır. Ege denizine ulaşır.

» Akarsularımızın pek çoğu ülke sınırları içinden doğup yine ülke topraklarından denize ulaşmaktadır.

Gediz: İç Batı Anadolu eşiği üzerindeki Murat dağından doğar ve Ege denizine dökülür. Demirköprü barajı bu ırmak üzerinde kurulmuştur.

Fırat, Dicle, Aras, Kura ve Çoruh ırmakları ise ülkemizde doğup başka ülkenin topraklarından denize veya göllere dökülmektedir.

Küçük Menderes: Kaynağını Bozdağlardan alır. Küçük Menderes Ovası'ndan geçerek denize ulaşır.

Sınır aşan sular: Bir ülkeden doğup başka ülke topraklarından denize ulaşan akarsulara denir. Asi ve Büyük Menderes: Önemli kollarını İç Batı Anadolu Meriç ırmakları ise ülke dışından kaynaklarını almakta eşiği, Göller yöresi ve Menteşe yöresinden alır. Kendi oluşturduğu deltadan Ege Denizine ulaşır. ve sınırlarımız içinden denize ulaşmaktadır. ;§5 £C 111 Adıgüzel ve Kemer barajları bu akarsu üzerinde Q kurulmuştur. Ulaştıkları Denizlere Göre Türkiye'nin Başlıca Akarsuları D.

d.Marmara Denizine Ulaşan Başlıca Akarsular:

a. Karadeniz'e ulaşan başlıca akarsular

J Susurluk: Simav çayı adıyla Simav yakınlarından doğar. Uludağ'dan gelen Nilüfer çayını aldıktan Kızılırmak: En uzun akarsudur. Sivas yakınlarındaki -M sonra Marmara Denizi'ne ulaşır. Kızıldağ'dan kaynağını aldıktan sonra, Bafra § e. Basra Körfezi'ne Ulaşan Akarsular: Ovası'ndan Karadeniz'e ulaşır. Hirfanlı ve Altınkaya Fırat: Kaynağını ülkemizden alan ülke sınırları Baraj gölleri bu akarsu üzerinde kurulmuştur. dışından denize ulaşan en uzun akarsudur. Bu Yeşilırmak: Çarşamba ovasından Karadeniz'e ırmağın en önemli kolları Murat ve Karasu'dur. ulaşır. Kılıçkaya, Almus, Hasan Uğurlu ve Suat Atatürk, Karakaya ve Keban barajları bu akarsu Uğurlu barajları bu akarsu üzerinde kurulmuştur. üzerine kurulmuştur. Sakarya: En uzun kolu Afyon'un kuzeyindeki Emir Dicle: Güneydoğu Toroslardan gelen çok sayıdaki dağından doğar. Porsuk ve Ankara çaylarını alıp küçük kollarla beslenir. Habur çayı ve Zap suyu ile Karadeniz'e ulaşır. Hasan Polatkan ve Gökçekaya birleştikten sonra Irak'ın güneyinde Şat-ül Arab'da barajları bu akarsu üzerinde kurulmuştur. Fırat'la birleşerek Basra Körfezi'ne ulaşır. , ™

Çoruh: Doğu Karadeniz'de Mescit dağından doğar. Gürcistan topraklarında Batum'dan Karadeniz'e ulaşır.

Devegeçidi, Kralkızı barajı bu akarsu üzerinde kurulmuştur.

Filyos Çayı, Karadeniz'e ulaşan çaydır.

Kura: Kars yakınlarından doğar. Azerbaycan topraklarına geçer. Burada Aras ile birleşerek Hazar Gölü'ne ulaşır.

b. Akdeniz'e ulaşan başlıca akarsular: Asi: Lübnan topraklarından doğar. Türkiye topraklarından Akdeniz'e ulaşır. Ceyhan: Elbistan'dan doğar. İskenderun Körfezi'nin batısından Akdeniz'e sularını boşaltır. Aslantaş ve Menzelet barajları bu akarsu üzerinde kurulmuştur.

f. Hazar Göiü'ne Ulaşan Akarsular:

Aras: Erzurum güneyinde Bingöl dağlarından doğar. Hazar Gölü'ne ulaşır.

68-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

AKARSU REJİMLERI Akarsuların belirli kesitlerinde akıttıkları su miktarına akım (debi) denir. Akımın yıl içindeki değişmeleri ve akarsuların beslenme şekillerine ise akarsu rejimi denir. Akarsular akımın yıl içerisindeki değişimine göre düzenli rejimli akarsular ve düzensiz rejimli akarsular olarak ikiye ayrılır. Bazı akarsuların akım değerleri yıl içerisinde belirsiz zamanlarda artış gösterir. Kurak bölgelerdeki epizodik ( düzensiz ) yağışlardan dolayı bu bölgelerdeki akarsular örnek olarak gösterilebilir. Buna bağlı olarak akarsuların akıttıkları su miktarı, yıl içerisinde belirsiz zamanlarda önemli azalıp çoğalmalar gösterir. Bu tip akarsular düzensiz rejimli akarsulardır. Bunun dışında kalan akım değerlerine sahip akarsuiar düzenli rejimli akarsuları oluşturur. Akarsular, beslenme şekillerine göre de bazı rejim tipleri gösterirler. Akarsular, yağmur, kar, buz ve kaynak sularıyla beslenir. Buniardan sadece bir tanesiyle beslenen akarsuların sahip olduğu rejime sade rejim denir. Sade rejimli akarsular yeryüzünde çok azdır. Aynı durum Türkiye için de geçerlidir. Çünkü ülkemizdeki akarsuların pek çoğu hem yağmur, hem kar, hem de kaynak sularıyia beslenmektedir. Bu tür akarsuların rejimine de Karma rejim denir. Beslenme özellikleri dikkate alınarak akarsularının rejimleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir. Yağmur Sularıyla Beslenen Akarsular Kaynak Sularıyla Beslenen Akarsular Kar ve Buz Sularıyla Beslenen Akarsular Göl Sularıyla Beslenen Akarsular Karma Rejimli Akarsuiar TÜRKİYE'NİN HAVZALARI Havza: Bir akarsuyun bütün kollarıyla birlikte suyunu topladığı ve faaliyet gösterdiği alana havza denir.

Karadeniz Havzası: Türkiye'nin en geniş alan kaplayan açık havzasıdır. Karadeniz bölgesinin tamamı, Orta Anadolu bölgesinin kuzey kısmı, Marmara Bölgesi'nin Kocaeli ve Sakarya yöreleri, Kocaeli ve Çatalca yarımadaları ile Yıldız dağlarının Kuzey yamaçlarındaki kısa boylu akarsuların yanında Kızılırmak, Yeşilırmak ve Sakarya ırmakları da bu havzada bulunur. Marmara Havzası: Marmara Denizi'ni çevreleyen küçük bir havzadır. Akarsular bakımından en fakir olan havzanın en büyük ırmağı Susurluk'tur. Ege Havzası: Bu havza birbirinden ayrı iki parça halindedir. Güneydeki büyük kısım, Ege bölgesinde batıdan doğuya doğru akarak denize dökülen akarsuların doğudaki kaynaklarına kadar olan alandır ve Menteşe yöresini kapsar. Kuzeydeki küçük kısmı ise Ergene havzasından oluşur. Akdeniz Havzası: Teke yöresi, Göller yöresi ile Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının kaynaklarına kadar olan kesimi kapsar. Basra Körfezi Havzası: Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Doğu Anadolu'nun batı kesimi ve Van gölü kapalı havzasının çevresi, Basra körfezi havzasını oluşturur. Kapalı Havzalar a. Orta Anadolu Kapalı Havzalan: Kapalı havzaların en büyüğüdür. Orta Anadolu'nun güneybatı kısmıdır. Bu havza içinde üç tane küçük kapalı havza bulunmaktadır. Konya Kapalı Havzası: Orta Anadolu kapalı havzalarının güney kesimini oluşturur. Tuz Gölü Kapalı Havzası: Tuz gölü ve çevresindeki alanı kapsar. Afyon-Karaçay Kapalı Havzası: Sultan dağlarının kuzey doğusunda, çöküntü sonucu oluşan kapalı havzadır. b. Göller Yöresi Kapalı Havzası

Açık havza: Akarsular topladıkları suyu denize ulaştırabiliyorsa açık havza denir.

Burdur Kapalı Havzası: Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan tektonik kökenli çukurluktur.

Kapalı havza: Akarsular topladıkları suyu denize ulaştıramıyorsa, kara içinde bir göle dökülüyorsa veya yer altına sızıyorsa bu tür akarsuların havzası kapalı havzadır.

Acıgöl Kapalı Havzası: Gölün çevresindeki çukur araziyi kapsar.

Açık Havzalar Türkiye'de açık havzaya sahip olan akarsular, döküldükleri denize göre gruplandırılırlar.

c. Van Gölü Kapalı Havzası Türkiye'nin doğusunda, Van gölünü çevreieyen bir kapalı havzadır.

69

-COGRAFYA-

Türkiye'deki Akarsuların Faydaları >> » >> » >> >>

Sulama ve kullanma suyu sağlar. Tarıma ve sanayinin gelişmesine katkı sağlar Barajları doldurarak elektrik üretimi sağlar. Su sporları için ortam hazırlar. Çevreleri, dinlenme yeri olarak değerlendirilir. Bazı yerlerde ulaşıma katkıda bulunur.

doruk kısımlarında oluşmuştur. Bunlara krater gölleri veya kaldera gölleri de denir. Nemrut dağındaki göl, Gölcük krater gölü, Acıgöi örnek verilebilir.

B-TÜRKİYE'NİNGÖLLERİ Türkiye'de göller belirli yörelerde toplanmış durumdadır. Bunlar; Van Gölü çevresi, Tuz Gölü çevresi Göller yöresi ve Marmara Denizi'nin güneyidir. Türkiye'nin gölleri oluşum bakımından da farklıdır. Bunları incelersek: a. Tektonik Göller: Bu göllerin oluşumunu sağlayan çukurluklar, esas olarak tektonik olaylar sonucu oluşmuştur. Tektonik kökenli göllerin başlıcaları, Tuz Gölü, Beyşehir Gölü, Eğirdir Gölü, Burdur Gölü, İznikGölü b. Set Gölleri: Değişik yollarla oluşmuş çukurlukların önlerinin herhangi bir setle kapanması sonucu meydana gelen göllerdir. Bu göüer şu şekilde isimlendirilir. 1. Alüvyal Set Gölleri: Akarsu vadilerinin herhangi bir yerinde birikinti konisi veya birikinti yelpazesiyle tıkanması sonucunda geride kalan çanağa suyun birikmesiyle meydana gelir. Bafa, Mogan ve * Eymir, Köyceğiz, Marmara, Uzungöl alüvyal set gölleridir. 2. Kıyı Set Gölleri: Dalga, kıyı akmtıları ve rüzgarın etkisiyle meydana gelen kıyı okları ve kıyı kordonlarının gerisinde oluşan göllerdir. Büyük Çekmece, Küçük Çekmece, Terkos, Akyalan, Balıklı örnek olarak verilebilir. 3. Volkanik Set Gölleri: Volkanizma sonucu akışkan hale gelen lavların katılaşıp set oluşturmasıyla meydana gelmiştir. Van Gölü volkanik set gölüdür. 4. Heyelan Set Gölleri: Heyelan sonucu yamaçtan koparak gelen kütlenin bir vadiyi ya da çukurluğun önünü tıkamasıyla oluşan göllerdir. Tortum Gölü, Yedi Göller, Abant Gölü ve Sera Gölü heyelan set gölleridir. c. Volkanik Göller: Volkanik faaliyetlere bağlı olarak oluşan göllerdir. Bu göller Volkan konilerinin

d. Karstik Göller: Karstik arazilere, karstlaşma sonucu oluşan çanaklarda suların birikimiyle meydana gelen göllerdir. Türkiye'deki karstik göllerin büyük bir kısmı Göller yöresinde bulunmaktadır. Çünkü burası tektonik hareketlerle, karstlaşmanın en yoğun olduğu yerlerdir. Bunlar; Göller yöresinde Salda Gölü, Kestel Gölü, Teke yöresinde Avlan Gölü ve Suğla Gölü'dür. e. Buzul Gölleri: Buzulların yapmış olduğu aşındırmalarda meydana gelen çukurluklarda biriken suların yapmış olduğu göllerdir. Türkiye'de bu göllerin bulunduğu yerler: Buzul. Kaçkar, Mercan, Bingöl ve Bolkar dağlarının doruk kesimleridir. f. Yapay Göller: Bunlara baraj gölleri de denir. Yapay setlerin gerisindeki çukurlukta suların birikimi sonucu oluşurlar. Bu göller; elektrik enerjisi, içmesulama, kullanma suyu elde etmek için oluşturulan göllerdir. * Yurdumuzda akarsu üzerinde baraj kurmaya en elverişli bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesi, en elverişsiz bölge Marmara Bölgesi'dir. Hidroelektrik potansiyeli en fazla olan bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesidir. TÜRKİYE'NİN İKLİMİ İklim dünyanın herhangi bir yerinde uzun bir zaman periyodunda ölçülen ve gözlenen hava olaylarının ve özelliklerinin ortalamasıdır. Türkiye'nin İklimini Etkileyen Faktörler: 1hava Küresel faktör: Atmosferin genel dolaşımına bağlı olan faktörlerdir. Bunlar bir yerin dünya iklim sistemi içindeki yerini belirler. Bunun için buna makroklima faktörleri de denir. Türkiye'nin iklimini etkileyen küresel faktörlerin başında enlem faktörü gelir. Türkiye 36-42 derece kuzey

70-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-

paralelleriyle 26-45 derece doğu meridyenleri arasında yer alır. Sıcaklık kuşakları içinde ılıman iklim kuşağında bulunan Türkiye, makroklima olarak Akdeniz iklim bölgesi içindedir.

Yıllık ortalama sıcaklık haritasına bakıldığı zaman Türkiye'de sıcaklıkların 4°C ile 20°C arasında değişmekte olduğu görülür. Türkiye'nin yıllık sıcaklık haritasından çıkarılacak sonuçlar şunlardır.

Türkiye'nin iklim koşulları daimi basınç ve rüzgar kuşakları ile bunlarla ilişkili olarak oluşan hava kütleleri ve basınç merkezlerine göre olan konumuyla da doğrudan ilişkilidir ve bunların kontrolü altındadır.

» Denizden uzak iç kesimlerdeki sıcaklık değerleri, kıyı yörelerine göre daha düşüktür.

Basınç merkezleri

* Türkiye'nin en sıcak yeri Akdeniz kıyı kesimleridir. Sıcaklık değeri Akdeniz kıyılarından kuzeye doğru Ege, Marmara, ve Karadeniz yönünde giderek azalmaktadır. Sıcaklığın güneyden kuzeye doğru azalmasının nedeni enlem faktörüdür.

İzlanda alçak basınç merkezi, Akdeniz alçak basınç merkezi Basra alçak basınç merkezi Sibirya yüksek basınç merkezi Azor yüksek basınç merkezi

» Türkiye'de en düşük sıcaklık Doğu Anadolu'nun kuzeyinde (Kars Platosunda) ölçülmüştür. İç kesimlerdeki sıcaklık, batıdan doğuya gidildikçe azalır. Bunun nedeni aynı yönde yüksekliğin artması ve denizden uzaklaşılmış olmasıdır.

Türkiye'nin iklimini etkileyen basınç merkezleri ve hava kütleleri şunlardır: » >> » » »

Temmuz ayı ortalama sıcaklık dağılışı

Hava Kütleleri » Kutupsal hava kütleleri » Tropikal hava kütleleri » Arktik hava kütleleri 2- Bölgesel Faktörler Bölgesel faktörler o yerin ve bölgenin özelliklerinden kaynaklanan faktörlerdir. Bu faktörler bir yerin mikro kliması içindeki iklim tiplerini yönlendirir. Bunun için bu faktörlere bölgesel klima ve yerel klima faktörleri denir. Bunlar; » Çevredeki denizlerin etkisi » Çevredeki karaların etkisi >> Yer şekilleri a- Yükseklik b- Dağların kıyıya göre uzanış biçimi c- Bakı

2S O ço 1X1

Temmuzayı ortalamasıcaklıkdağılımı

Türkiye'de yaz mevsimini temsil eden Temmuzda Türkiye'nin her tarafı sıcaktır. Karasallık ve yükselti temmuz ayı sıcaklıkları üzerinde belirleyici rol oynar. » Bu ayda en sıcak yer Güney Doğu Anadolu Bölgesidir. Temmuz ayında sıcaklığın en düşük olduğu yer Doğu Anadolu'nun kuzeyidir. Ocak ayı ortalama sıcaklık dağılışı

TÜRKİYENİN İKLİM ELEMANLARI A. -4°

SICAKLIK a- Yıllık ortalama sıcaklık

Ocakayı ortalama sıcaklık dağılımı

■ 18° C denfazl a I

I 18°C ile 10PC arası

|K 1O°C ile 4°C arası □ 4°C den düşık

Türkiye'de yıllık ortalama sıcaklıklar

dağılışı

Ocak ayı ortalamaları üzerinde karasallık, yükselti ve enlem faktörü rol oynar. » Ocak ayında Türkiye'nin kıyı yöreleri ile Güney Doğu Ânadolu bölgesi yurdun iç kesimlerine göre daha sıcaktır.

71

-COĞRAFYA-

* Bunun nedeni denizlerin ılımanlaştırıcı etkisidir.

sıcaklık farkı artar. » Sibirya yüksek basıncı çok kuvvetli değilse, İzlanda alçak basıncı ülkemizde etkili olmaya başlar. Bu durumda da kışlar daha ılık ve yağışlı geçer.

» Kıyılardaki sıcaklık değerleri enlem faktörünün etkisiyle Akdeniz'den Karadeniz'e doğru giderek azalmaktadır. Doğu Karadeniz kıyılarında sıcaklık değerlerinin yükselmesi, Kafkas dağlarının burayı kuzeyden gelen soğuk rüzgarlara karşı korumasıdır.

» Yaz mevsiminde; Basra ve Doğu Akdeniz alçak basıncı ile Asor yüksek basıncı etkili olur. Basra alçak basıncı çok etkili ise yazlar çok sıcak ve kurak geçer.

» İç kesimlerdeki sıcaklık batıdan doğuya doğru belirgin bir şekilde azalmaktadır.

KUZEYSEKTORÜ

B. NEM VE YAĞIŞ Türkiye, ılıman iklim kuşağında yer alan bir ülkedir. Yıllık ortalama yağış bakımından bölgeler arasında büyük farklılıklar vardır. Bazı bölgelerde ortalama yağış 2500 mm'yi bulurken, bazı bölgelerde 250 mm'nin altına inmektedir. Türkiye'nin yıllık ortalama yağış haritasından şu sonuçlar çıkarılabilir;

GÜNEYSEKTÖRÜ

» Türkiye'nin en yağışlı yerleri kuzey ve güney Anadolu dağlarının denize bakan yamaçlarıdır.

Türkiye'de rüzgârların yönlere göre adlandırılması

Rüzgarlar genellikle kuzey ve güneyden eser.

» Denizlerden uzaklaştıkça yağışlar azalmaktadır. »

» Kuzeyden esen Karayel, Yıldız ve Poyraz rüzgarları soğutucu bir etkiye sahiptir.

Türkiye'nin az yağış alan yerleri Tuz gölü § çevresi, Konya civarı ve Iğdır yöresidir.

£

» Güneyden esen Lodos, Kıble ve Keşişleme rüzgarları da sıcaklığı artırıcı bir etkiye sahiptir.

>> Yağış miktarında kısa mesafelerde önemli TÜRKİYE'DE İKLİM TİPLERİ farklılıklar bulunmaktadır. Bunun nedeni çok ^ yağış alan yüksek dağlarla az yağış alan alçak "|j Türkiye'de iklim tipleri üç başlık altında incelenir. 1yerlerin yan yana bulunmasıdır. Örnek: Ağrı dağı :ğ Karadeniz İklimi: ile IğdırOvası ^ Karadeniz iklimi nemli iklimler sınıfına girmektedir. » Yağış dağılışlarıyla yer şekilleri arasında büyük Bu iklim bölgesinde yılın her mevsimi yağışlı geçer. uyum vardır. Sıra dağların bulunduğu yerlerde Bunun nedeni: yağışın fazla olduğu görülmektedir. » Kışın ve yazın Türkiye'yi etkileyen hava kütleleri, >> Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında dağlar kıyıya Karadeniz Bölgesine, Karadeniz üzerinden paralel uzandığından, denize bakan yamaçlar gelmektedir. Bu sırada alttan nem alarak sıra bol yağış almaktadır. Buna karşılık, iç kesimlere dağların yamaçlarından yükselirken orografik bakan yamaçlarda yağış miktarı azalmaktadır. yağışlara neden olmaktadır. Ege Bölgesi'nde dağlar kıyıya dik uzandığından nemli hava kütleleri iç kesimlere kadar sokularak » Doğu Karadeniz Bölümü'ne maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. yağış bırakır. Yıllık yağış miktarı 2000-2500 mm'dir. Orta C. BASINÇ VE RÜZGARLAR Karadeniz Bölümü'nde ise maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın olmaktadır. Yıllık Türkiye yaz ve kış mevsimlerinde değişik basınç yağış miktarı 700-1000 mm'dir. merkezlerinin etkisinde kalmaktadır. >> Kış mevsiminde, Sibirya yüksek basıncı ile İzlanda alçak basıncı etkili olur. Sibirya yüksek basıncı ülkemizin kuzeydoğusundan İç Anadolu'ya kadar sokulur ve iç kesimlerdeki basıncı artırır. Bu dönemlerde, yağışlar azalır ve hava sıcaklıkları düşer. Gece gündüz arasındaki

» Orta Karadeniz bölümünde yağışın ani azalmasının nedeni Doğu Karadeniz bölümünde yüksek olan sıra dağların burada alçalmış ve akarsularla parçalanmış olmaları sonucu, Karadeniz üzerinden gelen nemli hava

72-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

kütlelerinin neden olduğu orografik yağışların burada gerçekleşmemesidir. >> Batı Karadeniz bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda görülür. Yıllıkyağış miktarı 1000-1500 mm'dir. Yağış miktarının artmasındaki neden kıyıya paralel uzanan sıra dağların yüksekliklerinin yeniden artmasıdır. -

Yıllık ortalama sıcaklık 13-15 °C'dir. Ocak ayı ortalama sıcaklık 6-7 °C'dir. Temmuz ayı ortalama sıcaklık 21 -23 °C'dir. Yılhksıcaklıkfarkı 13-15°C'dir. 2-Akdeniz İklimi:

Akdeniz iklimi nemli iklimler sınıfına girmektedir. Bu iklimin ana karakteri, yazların sıcak ve kurak, kışların ılık ve yağışlı geçmesidir. >> Yılın en sıcak ayı olan Temmuzun ortalama sıcaklığı 25°C'yi geçer. >> Yılhk sıcakhk farkı 15-18°C'dir, » Türkiye'de Akdeniz iklimi; Akdeniz bölgesiyle, Ege ve Güney Marmara bölümlerinin kıyı kuşaklarında etkiü olur. » Maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer. Yaz ve kış yağışları arasındaki fark oldukça fazladır. Ege Bölgesi'nde dağların kıyıya dik uzanması, Akdeniz ikliminin iç kesimlere sokulmasını sağlamıştır. Marmara'da görülen Akdeniz ikliminde yazlar Akdeniz kıyılarına göre daha serindir. Kışlar ise oldukça soğuk ve karlı geçer.

» Yazları kurak olan karasal iklim: Anadolu'nun kuzey kesimi dışında yurdumuzun diğer iç yörelerinde bazı farklılıklarla etkili olan iklimdir.

Doğu kalan küçük

Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu'nun batı yarısı, Akdeniz iklim özelliklerinin belirgin olduğu karasal iklim alanlarıdır. TÜRKİYE'NİN BİTKİ ÖRTÜSÜ Bitkilerin bulundukları alanlarda tutunabilmeleri için; iklim, toprak, bitki örtüsü gibi ekolojik şartların değişmemesi gerekmektedir. Doğal bitki örtüsü iklimle sıkı sıkıya bağlantılıdır. Ülkemizde de bundan dolayı bitki örtüsü çeşitliliği fazladır ve ana hatlarıyla bitki örtüsü iklim bölgelerine uyar. Yükselti, toprak koşulları ve enlem de bu dağılışta önemli etkiye sahiptir. Ülkemizin şu anki bitki örtüsünde geçmişteki tahribatın da etkisi vardır. Bölgelere göre bitki örtüsü özellikleri Karadeniz Bölgesi: Kıyıdan içerlere doğru gidildikçe kuraklığın artışından dolayı (yağış miktarı ve rejimindeki değişime paralel olarak) orman örtüsünde değişiklikler olmaktadır. Kıyıdan 700 m'ye kadar geniş yapraklı ormanlar, karışık ormanlar ve iğne yapraklı ormanlar gibi yükselti basamaklarına ayrılır. Bitki örtüsü çok gürdür. Kayın, kızılağaç, ıhlamur, kestane, karaağaç, gürgen, ladin, dişbudak, meşe türleri gibi ağaç çeşitleri bulunur.

Karasal iklimin özellikleri, yaz-kış, gece-gündüz arasındaki sıcaklık farklarının fazla olmasıdır. Bu iklimin etkili olduğu yerlerde kışlar çok soğuk geçer, don olayları sık ve şiddetli olarak görülür.

Marmara Bölgesi: Karadeniz'e bakan kuzey kesimde iklim ve toprak durumundan dolayı çok gelişmiştir. Ege denizi ve Marmara denizine bakan kısımlarda bitki örtüsü çok gelişmiştir. Marmara Bölgesi iklimlerin geçiş alanı olmasından ve üç denize komşu olmasından (Karadeniz, Ege, Marmara) dolayı bitki çeşitliliği fazladır. Meşe türleri, çam türleri, kestane, kayın, gürgen, mazı, dişbudak, ıhlamur, titrek kavak, köknar gibi ağaç çeşitleri bulunur. Yükseltinin 2000 m'yi aştığı yerlerde Alpin çayırlar katı görülmektedir.

» Yazları yağışlı karasal iklim: Doğu Anadolu'nun kuzeyinde görülür. Burada en çok yağış yaz aylarında düşer. Bu iklim bölgesinde yazlar kısa ve serin, kışlar ise uzun ve bol kar yağışlı geçer.

Ege Bölgesi: Fazlaca tahribata uğramış orman alanları vardır. Genellikle meşe ve çam toplulukları mevcuttur. Anadolu'nun güneybatı köşesinde sadece orda bulunan sığla (günlük) ormanları vardır.

OilgiNoluf

Akdeniz Bölgesi: Orman dağılış alanı Toros Dağları ve Nur Dağlan'dır. Akdeniz Bölgesi'nin karakteristik bitki örtüsü makilerdir. Bunlar; mersin, sandal ağacı, keçi boynuzu, zakkum, delice, zeytin, kocayemiş vb. gibi bitkilerdir.

3- Karasal İklim:

|Yaz yağışlarının fazla olması Erzurum-Kars ve |Ardahan platolarında çayırların yetişmesine ve jekonomik etkinlik olarak büyükbaş hayvancılığın ön iplana çıkmasına neden olmuştur.

73

-COĞRAFYA-

İç Anadolu Bölgesi: Bazı yerlerde ağaçlı stepler ve meşe toplulukları vardır. Genel itibariyle bölge step formasyonuyla kaplıdır.

heyelanı artırırlar. 4. Tabakaların Durumu: Tortul tabakaların vadiye doğru eğimli olduğu yamaçlarda göçmeler kolaylaşır. Hele bu tabakaların alt kısımlarında killi ve kaygan bir tabaka varsa göçme daha kolay gerçekleşir.

Doğu Anadolu Bölgesi: Bölgenin güney kesiminde meşe ormanlarına, kuzeyde ise sarı çam ormanlarına rastlanmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Genellikle step formasyonu hakimdir. Yer yer maki formasyonuna ait izier de görülür.

Toprak aşınması ve erozyon: Yüzeydeki toprağın sel suları ve rüzgâr tarafından süpürülmesine "erozyon" denir. Sel suları yamaçlarda, rüzgârlar ise kurak bölgelerde etkilidirler. Bu yerlerde toprak kuru, gevşek ve bitki örtüsü cılızdır. Erozyon sonucunda yamaçlar çıplaklaşır ve toprak, örtüsünü kaybeder.

TÜRKİYE'NİN TOPRAK YAPISI Türkiye'nin Toprak Tipleri: Taşınmış ve yerli toprak tiplerinin hemen hepsi Türkiye'de görülmektedir. Kıyı ovaları ile İç bölge ovaları taşınmış topraklardan oluşmuştur. Türkiye'deki toprakların en büyük bölümünü yerli topraklar meydana getirir. Bunların yayılış alanları iklim bölgelerine bağlıdır. Bunlar:

Kurak bölgelerde, özellikle çöllerde, çıplak arazilerde rüzgâr süpürmesi şeklinde oluşan olaya korozyon denir. Erozyona yol açan etmenler:

1. Laterit: Doğu Karadeniz'de görülür. Çay tarımına elverişlidir. 2. Podzol: Batı Karadeniz'de görülür. Nemli kıyı bölgelerimizde genellikle iğne yapraklı ormanlık arazilerde görülür. Ui

3. Esmer Kahverengi Orman Toprağı: Karadeniz, Ege ve Akdeniz'in Adana Bölümü dağlık alanlarında görülür. 4. Terra-Rossa (Kırmızı renkli topraklar): Ege Bölgesi ile Güney kıyılarımızda görülür. Turunçgil tarımına çok elverişlidir. 5. Kahverengi ve Kestane rengi step toprağı: İç Anadolu ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görülür. Tahıl tarımına elverişlidir. Daha çok bu amaçla kullanılır. İç Bölgelerimizin en kurak yerlerinde boz renkli ve tuzlu topraklar görülür. Heyelan ve Toprak Kayması Yerçekiminin etkisiyle yalnız toprak tabakasının yer değiştirmesine toprak kayması, toprakla birlikte alttaki kayaların yer değiştirmesine heyelan denir. Heyelan ve toprak kaymasını dört etken kolaylaştırılır. Bunlar: 1. Kuvvetli Eğim: Eğim arttıkça yerçekiminin etkisi altında aşağıya doğru hareket kolaylaşır. 2. Su: Toprağın ve kayaların içine sızan su, sürtünmeyi azaltarak hareketi kolaylaştırır. 3. Anakayanın cinsi: Kayaların direnci birbiri ile aynı değildir; bazıları yamaçtan daha kolay kopar. Killi kayalar su emerek hamur haline geldiğinden

Q CO 05

52 >-

* Tarım alanı açma amacıyla ormanların yok edilmesi * Yangınlarla ormanların tahrip olması * Yamaçlardaki araziierin tarımda bilinçsizce kullanılması * Toprağın yanlış işlenmesi * Meraların tarla haline dönüştürülmesi ve tahrip edilmesi Erozyonun Etkileri: * * * *

Verimli tarım arazileri verimsizleşir. Akarsu taşkınları görülür. Kıyı kentleri kıyı gerisinde kalır. Göl çanaklarını doldurarak baraj göllerinin zamanından önce dolmasını sağlar. Erozyonla Mücadele:

* * * * *

Yamaçlara ağaç dikilmesi Tarlaların yatay şeritler halinde sürülmesi Nöbetleşe ekim yapma Basamaklı düzlükler yapma (teraslama) Aşırı otlatmayı engellemek. Türkiye'de Erozyon

Erozyon, toprağın kuru, gevş^k ve bitki örtüsünden yoksun alanlarında fazladır. Türkiye yarı kurak bir iklime sahiptir. Bu nedenle Türkiye'de erozyon fazladır. Türkiye'de erozyonun fazla olmasında şu etkenlerin de payı büyüktür. -

Türkiye engebelidir. Yağış rejimi düzensizdir. Bitki örtüsü cılızdır. Otlaklar tarlalara dönüştürülmektedir. Ormanlar tahrip edilmektedir.

74-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ4. a) Alüvyonlarla örtülü, akarsular tarafından derince yarılmış, çevresine göre alçakta kalmış geniş düzlüklerdir.

ÇDZUMLU KONU KAVRAMA TESTİ

b) Akarsular tarafından derince yarılmış dalgalı düzlüklerdir.

2

1. I- Gerçek yüzölçümü 814578 km 'dir. Yukarıdaki a ve b cümleleri hangi iki coğrafi terimin tanımıdır?

II- Doğu-batı uzunluğu 1565 km'dir. III- Deniz sınırları uzunluğu 8333 km'dir. IV- Kara sınırları uzunluğu 2753 km'dir.

A B )C ) D ) E )

V- En uzun deniz kıyısı 2805 km ile Karadeniz'dir Türkiye hakkında verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A)V

B) IV

C)lll

D)ll

E) I

Vadi Mera

Plato Çayır Delta Mera Plato

Ova Vadi

Ova

5. Uzunyayla - Taşeli - Cihanbeyli platolarının bulunduğu coğrafi bölgelerimiz hangi seçenekte sırasıyla doğru olarak verilmiştir? 2. Aşağıdakilerden hangisi hem aşındırma hem de biriktirme şeklidir?

A) B) C) D) E)

"ZL

o
A) Plato B) Birikinti konisi C) Boğaz vadi D) Menderes E) Peneplen

Q UJ

İç Anadolu - İç Anadolu - Akdeniz İç Anadolu - Akdeniz - İç Anadolu Ege-Akdeniz-İçAnadolu İç Anadolu - İç Anadolu - İç Anadolu Akdeniz - Akdeniz - Akdeniz

6. Akarsuların başladığı yere —, döküldüğü yere — ,akarsuların belirli kesiminden geçen bir saniyedeki su miktarına ----- denir.?

3. Aşağıda Türkiye hakkmda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?

A) B) C) D) E)

Kaynak - Delta - Debi Ağız - Menderes - Akım Kaynak-Ağız-Debi Ağız - Kaynak - Menderes Kaynak-Debi- Ağız

I- Kuzeyindeki ve güneyindeki dağ sıraları kıvrılmalar sonucu oluşmuştur. II- Ege bölgesindeki dağlar kırıklı dağlara ömektir. III- Türkiye'nin kuzeyindeki ve güneyindeki sıradağlar kıyı ile iç kesimler arasında iklim farklılığına neden olmuştur. A) Yalnız I C) l-ll E) l,ll ve III

B) Yalnız D) ll-lll

7. Bir akarsuyun debisini aşağıdakilerden hangisi etkilemez? A) B) C) D) E)

Kaynağın bulunduğu yerdeki yağış rejimi Kar ve buzların erime dönemi Yatak rejimi Yatağındaki genişlemeler ve daralmalar Buharlaşma

75

-COGRAFYA-

8. Deve Geçidi ve Kral Kızı barajları hangi akarsuyumuz üzerindedir? A) Sakarya C) Yeşilırmak E) Ceyhan

B) Dicle D) B. Menderas

B) C) D) E)

A) B) C) D) hızla

Kilis - Amasya İzmir - Van Aydın - Isparta Şanlıurfa - Şırnak Bartın - Kars

L L I

9. Barajlarımızın dip seviyelerinin yükselmesinin temel nedeni nedir? A)

13. Aşağıdaki kent ikililerinde hangileri arasındaki sıcaklık farkı enlemle açıklanabilir?

Akarsularımızın denge profiline ulaşmamış olması Akarsularımızın debilerinin yüksek olması Akarsularımızda ulaştırma yapılamaması Kaynakların bahar aylarında kar sularıyla önemli oranda beslenmesi Barajlarımızın kurulma yerlerinin iyi seçilmemiş olması

14. Aşağıdaki bitki örtülerinden hangisi Türkiye'de görülmez? A) B) C) D) E)

Savan İğne yapraklı Ormanlar Geniş yapraklı Ormanlar Step Maki

10. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır? A) B) C) D) E)

Zigana geçidi - Trabzon - Gümüşhane B9İen Geçidi - İskenderun - Antakya Çubuk Boğazı - Antalya - Burdur HgazGeçidi-Kastamonu-Çankırı Gülek Boğazı - Silifke - Karaman

ÜC LÜ

15. Isınmaya bağlı olarak hava kütlesi genleşerek yükselir, yükseldikçe soğuyan hava kütlesi içindeki nemi yağış olarak bırakır."

o C/î tn

Yukarıdaki yağış türü ve bu yağış türünün Türkiye'deki hakim olduğu bölge aşağıdakilerden hangisinde bir arada verilmiştir?

CL

OU

11. Aşağıda verilen ikiliden hangisi sırası ile "akarsu ^ aşındırmasıyla - akarsu biriktirmesiyle" oluşan şekillere örnek teşkil etmektedir? Asındırma A) B) C) D) E)

Menderes P^neplen Kum adaları Dev kazanı Dağ eteği

Biriktirme Dev kazanı Kanyon Birikinti konileri Delta ovası Taban ovası

A) B) C) D) E)

16. Aşağıdakilerden hangisinde iklimin dolaylı etkisi vardır? A)

12. Herhangi bir yerdeki uzun süreli (en az 40-50 yıl gibi) etkili hava olaylarına — , kısa süreli (saat, gün hafta gibi) hava olaylarına — denir. Boşluklara sırası ile hangi iki coğrafi terim getirilmelidir?

B) C) D) E)

A) B) C) D) E)

Mevsim - sıcaklık Hava olayı - hava durumu Basınç - iklim Hava durumu - iklim İklim - hava durumu

Orografik - İç Anadolu Bölgesi Konveksiyonel - İç Anadolu Bölgesi Depresyon - Batı Karadeniz Bölgesi Orografik - Doğu Karadeniz Bölgesi Cephe - Doğu Anadolu Bölgesi

Akdeniz bölgesinde Kızılçam ağaçlarının belirli bir yükseltiden sonra olmaması Akdeniz bölgesinin turizm süresinin Eg9 bölgesinden daha uzun sürmesi Sanayinin Marmara bölgesinde yoğunlaşması Karadeniz bölgesinde çay ve fındık tarımının önemli bir yer tutması Erzurum - Kars yöresinde meskenlerde pencerelerin küçükyapılması

76-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

17.1- Yükseltinin fazla oluşu II- Kuzeyindeki ve güneyindeki dağların denize paralel uzanması III- Üç tarafın denizlerle çevrili olması IV- Batı rüzgarları kuşağında olması

22. Aşağıdaki akarsulardan hangisi ülkemizden kaynağını almamaktadır? B)Asi C) Kura E) Fırat A ) Aras D) Kızılırmak

Yukarıdaki etmenlerden hangileri Türkiye'de karasal ikilim görülmesine neden olur? A) I ve II D) Yalnız I

B) Yalnız II E) l-ll-lll

23. Aşağıdaki iklim tiplerinden hangisi ülkemizde görülmez? B) Karadeniz iklimi A) Akdeniz iklimi C) Savan iklimi E) Karma D) Karasal iklim

C) III-IV

iklim 18. Türkiye'nin yıllık sıcaklık farkı en düşük olan bölgesi ve bunun nedenlerinden biri hangi seçenekte doğru veriimiştir? A) B) C) D) E)

Marmara Bölgesi - Endüstri Doğu Anadolu Bölgesi - Yükselti Güney doğu Anadolu Bölgesi - Samyeli Karadeniz Bölgesi - Nem Akdeniz Bölgesi - Enlem

o > az 'o

24. Ülkemizin Ocak Ayı izoterm haritasına bakıldığında Karadeniz kıyılarının Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgelerine göre daha sıcak olduğu görülmektedir. Oysaki bu durum enleme terstir. Bunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

Güneş ışınlarının geliş açısı Soğuk rüzgarlara kapalı olması Karadeniz'in ılımanlaştırıcı etkisi Sıcak rüzgarlara açık olması Gür bir bitki örtüsüne sahip olması

19. Aşağıdaki yerlerden hangisi Türkiye'de en. yağış alan yerlerden biri degildir? A) B) C) D) E)

Yıldız Dağları Bölümü Iğdır Yöresi Tuz Gölü ve çevresi Niğde - Ürgüp Konya - Karapınar

ÇÖZÜMLER 1. Türkiye'nin en uzun deniz kıyısı 2805 km ile Karadeniz'de değil Ege Deniz'indedir. (Cevap A) 2. Plato, boğaz vadi ve peneplen akarsu aşındırma şeklidir. Birikinti konisi ise biriktirme şeklidir. Menderes hem aşındırma, hem de biriktirme şeklidir.

20. Aşagıdakilerden hangisi kıvrım dağlarına örnek gösterilemez? A) Yıldız D) Aydın

B) Mescit C) Çamlıbel E) Nur Dağları

21. Aşağıdakilerden hangisi flüvyal ovalara örnektir? A) Niksar B) Sapanca D) Büyük Menderes

C) Tercan E) Gediz

(Cevap D) 3. Soruda verilen Türkiye hakkındaki üç bilgi de doğrudur. (Cevap E) 4. A cümlesi ovayı, B cümlesi platoyu tanımlamaktadır. Doğru ikili ise E şıkkında verilmiştir. (Cevap E) 5. Uzunyayla ve Cihanbeyli platoları İç Anadolu'da, Taşeli Platosu Akdeniz bölgesindedir. (Cevap B) 6. Bu soruda üç coğrafi terim istenmiştir. Bu terimler sırası ile kaynak - ağız - debi'dir. (Cevap C)

-COGRAFYA7. A.B.C.E şıkları akarsuyun debisini etkiler. Ancak, D şıkkı akarsuyun debisini değil akış hızını değiştirir. (Çeşm^ye bağlı bir hortumun ucunu daraltırsak çeşmeden gelen su miktarı sabit kalır, hortumdan çıkan suyun hızı artar.

77

16. A,B,D,E şıklarında iklim etkisi bariz olarak görülmektedir. Ancak Marmara Bölgesinde sanayinin yoğunlaşmasında birinci derecede beşeri faktörlerin etkisi vardır. (Cevap C)

(C^vap D) 8. Sakarya: Gökç9kaya - Sarıyar Yeşilırmak: Almus - Hasan Uğurlu - Suat Uğurlu B. Menderes: Kemer - Adıgüzel Ceyhan : Aslantaş barajları vardır. (Cevap B) 9. B) Akarsularımızın debileri g9n9İ olarak yüksektir. Ancak bu da d9ng9 profiline ulaşmamasının bir sonucudur. C) "A'nın bir sonucudur. D) Gen9İ olarak az da olsa etkilidir. Barajlarımızın dip seviyelerinin yükselmesinin temel n9d9ni değildir. E) Soruyla ilgili olduğu söyİ9n9mez. (Cevap A) 10. Gülek Boğazı "Ulukışla-Tarsus" arasında yer alır.

17. III ve IV numaralı cümİ9İer karasallık değil nemlilik getirir. Ancak Türkiye'nin I ve II nolu cümlede yer alan özeilikleri bu etkilerin iç bölgelere sokulmasına engel olup iç böigelerde karasal iklim görülmesine neden olur. (Cevap A) 18. Doğru cevabın D şıkkı olmasında Karad^niz Bölgesinin her mevsim yağışlı olmasının büyük etkisi vardır. (Cevap D) 19. Trakya'nın doğusunda Karad9niz'in yanında yer alır. Bu kıyıda belirgin nemii bir iklim vardır. Yağışı ve ormanı bol bir bölgedir. (C^vap A)

(Cevap E)._ 20. Yıldız, Mescit, Çamlıbel ve Nur Dağları kıvrım H.Aşındırma şekilleri; vadi (çentik, boğaz, yarma, "ö dağlarıdır. Aydın Dağları ise kırılma sonucu kanyon), D9V kazanı, Peneplen (yontukdüz), Kırgı g oluşmuştur. Yani horst özelliği göstermekt9dir. bayır, Peri bacaları. Biriktirme şekilleri; Kum <*> adaları, birikinti konileri, Alüvyal tabanlı vadi (yayvan §£ (Cevap D) vadi), Seki (taraça), Menderes hem aşındırma h9m M 21. Niksar, Sapanca, Büyük Mender^s, Gediz ovaları biriktirme şekilleridir. çöküntü ovalarıdır. Ancak Tercan Ovası flüvyal karakterli ovalardır. (CevapD) > 12. Soru cümlesinde iklimin ve hava durumunun tanımı yapılmıştır. (Cevap E) 13. B,C,D,E şıklarındaki illerdeki sıcaklıkfarkı karasallık — denizellik, rakım etkisiyle açıklanabilir. Zira bu şıklardaki iller h9imen hem^n aynı enlemlerdedir. Ancak; Kilis V9 Amasya farklı enlemlerdedir. (C^vap A) 14. Savan i klimi sadece 10° - 20° Kuzey - güney enlemlerinde görülmektedir. Buna paralel olarak da bitki örtüsü sadec9 bu enl^mlerde görülmektedir. (Cevap A) 15. Tanımı yapılan yağış türü konv^ksiyonel ( kırkikindi) yağışlarıdır. Bu yağış türü İç Anadolu'da özellikle ilkbahar aylarında etkilidir. (Cevap B)

(Cevap C) 22. Asi ırmağı kaynağını Lübnan'dan alıp sularını Akdeniz'e boşaltmaktadır. (C9vap B) 23. Savan iklimi 10°-20° kuzey V9 gün^y enlemleri arasında görülör. Ülkemizd9 görülm9z. (Cevap C) 24. Karadeniz'in ılımanlaştırıcı etkisinden dolayı kışları İç Anadolu ve D. Anadolu Bölgesinden daha sıcak olur. (Cevap C)

78-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ 1.

Türkiye'de volkanlar, lavlar ve tüfler geniş yer kaplar; Bunlar; İç Anadolu Bölgesi'nde; Erciyes, Melendiz, Hasan, Karadağ, Karacadağ.

I. Yükselti

Doğu Anadolu Bölgesinde; Ağrı, Tendürek, Süphan, Nemrut. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde; Karacadağ volkanik kütlesi

II. Enlem III. Deniz akıntıları Türkiye'de sıcaklığın dağılışı üzerinde yukarıdakilerden hangileri etkilidir? (99 DMS OÖ) A) Yalnız I D) I ve II

B) Yalnız II E) I ve III

Ege Bölgesinde; Kula ve çevresinde Akdeniz Bölgesinde; Hatay çevresiyle, Osmaniye Yumurtalık arasındaki saha volkanik alanlar arasındayeralır.

C) Yalnız llf

Şıklarda verilen Melendiz Doğu Anadolu Bölgesi'nde değil iç Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır. Türkiye'de sıcaklık iki temel doğrultuda değişir. 1. Türkiye'de sıcaklık batıdan doğuya doğru azalır. Bu durumun sebebi, yükseltinin batıdan doğuya doğru artmasıdır. 2. Türkiye'de sıcaklıklar güneyden kuzeye doğru azalır. Bu durumun sebebi ise enlem etkisidir. Türkiye'nin açık deniz ve okyanuslara kıyısı olmadığı için sıcak ve soğuk su akıntılarından etkilenmez.

(Cevap C)

(Cevap D) ço 'o

2.

UJ S£) O O O4 O

Toros Dağları'nı oluşturan ana kayaçlar göz önüne alındığında, bu yörede aşağıdaki kaynak türlerinden hangisinin daha yaygın olması beklenir? (99 DMS OÖ) B) Vadi kaynağı A) Karstik kaynak C) Fay kaynağı D) Termal kaynak E) Yamaç kaynağı

Toros dağlarında yaygın olan kireç taşlarının çatlaklıklarından sızan suların yer altı mecralarında toplanması ve bunların vadi tabanı ve yamaçlarında bol debili akması sonucunda karstik kayalar oluşur. (Cevap A)

Yukarıdaki haritada verilen il merkezlerinin hangisinde yıllık sıcaklık farkı en azdır? (99 DMS

00) A) Erzurum E) Hakkâri

B) Rize D) Afyon C) Ankara Karadeniz kıyılarında deltaların oluşmasında;

Yıllık sıcaklık farkları karasallık derecesine göre değişir. Kıyılarda özellikle Doğu Karadeniz kıyılarında sıcaklık farkları azdır. (15-16°) iç kesimlere doğru gidildikçe, karasallığın artmasına bağlı olarak sıcaklık farkları da artar. (Cevap B)

I. Akarsu uzunluklarının farklı olması II. Akarsuların çok miktarda alüvyon taşıması III. Akarsu rejimlerinin düzensiz olması IV. Gelgit olayının az görülmesi V. Yer şekillerinin çeşitlilik göstermesi

3.

Aşağıdaki sönmüş volkanlardan hangisi Doğu Anadolu Bölgesi'nde degildir? (99 DMS OÖ) A) Ağrı C) Melendiz E) Nemrut

B) Tendürek D) Süphan

etkenlerinden hangileri birlikte etkili olmuştur? (99 DMS 00) A) I ve II C) II ve III E)IVveV

B)l IveV D) II ve IV

79

-COĞRAFYA-

7. Deniz'e ulaşan akarsuların havzalarına açık havza, denize ulaşamayanlarınkine ise kapalı havza denir.

Deltaların oluşabilmesi için; - Akarsu bol alüvyon taşımalıdır.

Aşağıdakilerin hangisinde, açık havzalı ve kapalı havzalı iki akarsu doğru olarak verilmiştir? (99 DMS ÖL)

- Akarsuyun döküldüğü deniz ya da göl sığ olmalıdır. Yani kıta sahanlığı geniş olmalıdır. - Kıyıda kuvvetli deniz akıntıları olmamalıdır.

Açık Havzalı A) Aras B) Sakarya C) Çoruh D) Sakarya E) Aras

- Gel-git etkisi zayıf olmalıdır. Çünkü gel-git olaylarının etkili olduğu yerlerde delta yerine haliçler oluşmaktadır. (Cevap D)

6. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye'de erozyon ve heyelanların fazla olmasında etkili değildir? (99 DMS OÖ) A) B) C) D) E)

tn cc \n a

Tarlaların eğim yönünde sürülmesi Bitki örtüsünün seyrek olması Dağların batı-doğu yönünde uzanması Yağış rejiminin düzensiz olması Engebeliliğin fazla olması

" ü tS) İD Q_

Kapalı Havzalı Susurluk Aras Sakarya Susurluk Çoruh

Akarsuların kollarıyla birlikte sularını topladığı alana akarsu havzası denir. Akarsu havzaları açık havza, kapalı havza ve akışsız havza olmak üzere üçe ayrılır. Açık havza: Sularını deniz ya da okyanuslara ulaştırabilen akarsu havzalarıdır. Ör / Fırat, Sakarya, Kızılırmak, Kapalı Havza: Sularını denize ya da okyanusa ulaştıramayan akarsu havzalarıdır. Bu tür akarsular ya göllere dökülür ya da sularını çöl bölgelerinde ya da bataklıklarda kaybeder. ÖR / Tuz gölü, Konya, Ereğli Ovası ve Van gölü havzaları Aras ve Kura nehrinin havzaları kapalı havza örnekleridir. Akışsız havza: Çeşitli sebeplere bağlı olarak akarsuların oluşmadığı alanlardır. ÖR / Çöller ve kıta buzullarının bulunduğu alanlar akışı olmayan havzalardır. (Cevap B)

Erozyonda ve heyelanlarda aşağıdaki etkenlerin rolü ^" vardır. Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi, bitki örtüsünün seyrekliği erozyonu artırır.

Aşağıdaki grafikte Doğu Karadeniz Bölümü'ndeki bir merkeze ait aylık ortalama yağış miktarı ve bu merkezin yakınındaki bir akarsuyun aylık ortalama akım miktarı gösterilmiştir. —•— Akım I

Eğim; Aşırı eğimli alanlarda kar ve yağmur sularının akış hızları arttığından erozyon kuvvetlenir.

I Yağış 1 2 34 5 6 7 89 10 11 12

- Arazinin yanlış kullanımı: a. Tarım alanlarının eğim yönünde sürülmesi b. Tarıma uygun olmayan toprakların işlenmesi c. Toprakların aşırı işlenmesi erozyonu artırır. Yağış rejimi, şekli ve şiddeti, uzun kuraklıklardan sonra başlayan şiddetli sağlanak yağışlar ya da karların birden erimesi gibi doğal olaylar erozyonu artırır. Toprak yapısı: İnce taneli ve killi topraklar da erozyonu artırır. Rüzgarlar: Bitki örtüsünden yoksun bölgelerde esen şiddetli rüzgârlar erozyona neden olmaktadır. (Cevap C)

Grafikte görüldüğü gibi, akım miktarının yağış miktarına paralellik göstermemesi bu bölümün aşağıdaki özelliklerinden hangisiyle açıklanabilir? (99 DMS ÖL) A) B) C) D) E)

Yüksek dağların bulunması Nem oranının yüksek olması Bitki örtüsünün gür olması Toprak yapısının çeşitli olması Baraj sayısının az olması

80-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİTürkiye'de horst ve grabenler en çok Ege Bölgesi'nde görülür. Horstlar: Kaz dağı, Manda dağı, Yunt dağı, Bozdağlar, Aydın Dağları ve Menteşe dağlarıdır. Grabenler: Bakırçay, Gediz, Büyük Mend9res, Küçük Menderes ve Amik Ovasıdır.

Doğu Karadeniz Bölümünde yüksek dağlar geniş yer tutar. Kış mevsiminde bu dağlara yağış kar şeklinde düşer. Akarsuların akımı karların erimeye başladığı ilkbahar mevsiminde yağışın az olmasına rağmen artar. (Cevap A)

(Cevap E)

9. Güney Marmara Bölümü'ndeki başlıca göller, oluşum bakımından hangi özelliktedir? (99 DMS ÖL)

H.Aşağıdaki bölgelerden hangisinde ormanların kapladığı alan en fazladır? (99 DMS ÖL)

A) Karstik C) Tektonik E) Heyelan set

A) İç Anadolu C) Güneydoğu Anadolu E) Akdeniz

B) Volkanik set D) Alüvyal set

B) Doğu Anadolu D) Karad^niz

Ülk9mizde ormanların en fazla alan kapladığı bölge Karadeniz Bölgesidir.

Tektonik Göller: Yer kabuğunun hareketleri 9snasında meydana gelen kırık hatlarındaki çanaklarda oluşan göllerdir. Ülkemizde çok sayıda tektonik göl bulunmaktadır. Bunlar; - Güney Marmara Gölleri (Ulubat, Kuş gölü, İznik) - Eber, Akşehir, Beyşehir, Eğridir, Burdur, Hazar, Tuz Gölü

(Cevap D)

(Cevap C) o eö

10. Yerkabuğunun hareketli dönemterinde kırılma sonucu oluşan şekle "fay"; faylar boyunca yükselen kısımlara "horst", alçalan kısımlara da "graben" denir. Buna göre, Türkiye'nin tektonik yapısı göz önüne alındığında, horst ve graben için doğru birer örnek aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir? (99 DMS ÖL)

A )B ) C ) D ) E )

Horst Canik Dağları

Graben Bafra Ovası

Erciyes Dağı Bolkar dağı Nemrut Dağı Yunt Dağı

Kayseri Ovası Çukurova Muş Ovası Gediz Ovası

12. Aylık ortalama sıcaklıklarında fazla fark olmamasına karşın, Samsun'un Rize'den daha az yağış alması, Samsun'un hangi özelliğine bağlanabilir? (99 DMS ÖL) A) B) C) D) E)

Kuzey rüzgarlarına açık olmasına Buharlaşmanın fazla olmasına Daha batıda yer almasına Gerisindeki dağların yükseltisinin az olmasına Doğusunda ve batısında deltaların bulunmasına

Büyük kara parçalarının hareketi sırasında tortul tabakaların katılaşmış sert kısımları kırılırlar. Kırılma sonucunda alçalan ve yükselen kısımlar belirir. Kırılma yerine fay denir. İki yanındaki faylar boyunca yükselmiş olan yer kabuğu parçalarına "horst" adı verilir.

Rize Doğu Karad^niz Bölümü'nde yer alırken, Samsun Orta Karadeniz Bölümü'nde yer alır. Dağların yükseltisi ve doğrultusu nedeniyle en fazla yağış Doğu Karadeniz'de (Bölgenin en dağlık bölümü) sonra Batı Karadeniz'de en az Orta Karadeniz'de (Yükselti ve engebenin daha az olduğu bölüm) görülür.

Faylar boyunca çökerek oluşan yerlere graben denir.

(Cevap D)

81

-COGRAFYA13. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye'de mevsimler arasında sıcaklık ve yağış bakımından belirgin farklar olmasının bir sonucudur? (99 DMS ÖL) A) Akarsu debilerinin yıl içinde farklılık göst^rmesi B) Kentsel yerleşim merk9zİ9rinin hızla büyümesi C) Nüfus yoğunluğunun bölgeler arasında farklılık göstermesi D) Yüz9y şekillerinin çok çeşitli olması E) Ekonomik etkinliklerin bölgeden bölgeye farklılık göstermesi Akarsuların akım rejimi iklime bağlıdır. Yağışın b9İirii aylara toplanması, bazı döneml^rin kurak olması akım değişikliklerine n9den olur. Ayrıca kışın düşük sıcaklıklar sonucunda kar yağışlarının görülmesi ve yüksek yaz sıcaklıklarının olduğu yerlerdeki buharlaşma şiddeti s^viye alçalmasına yol açar. A seç^neği dışındaküerse temeld9 yüz^y şekillerinden kaynaklanır. (C^vap A) 14. Aşağıdaki şekilde, Türkiye'nin Kuzey-Gün^y doğrultusundaki profili ş^matik olarak verilmiştir. Kuzey Metre 3500-, 3000-2500-2000-1500-1000-500 0

Bu numara

ı

Güney

15. Aşağıdaki ş^matik kesit, yer kabuğunun kırılması sonucunda tabakaların yer değiştirmesini göstermektedir. Horst

Horst Graben

1 î

î

Türkiye'nin aşağıdaki bölümlerinin hangisinde böyle bir oluşum yaygın olarak görülür? (99 DMS L) A)Eg9 C) B) Ergene Dicle D) Batı Karad^niz E) Orta Fırat Horst: Y^rkabuğunun faylanma sonucunda yükseİ9n kısmına denir. Graben: Yerkabuğunun faylanma sonucunda alçakta kalan kısmına denir. Horst ve Grab^n yapı şekli Ege Bölümü'nde yaygındır. Kaz Dağı, Kozak Dağı, Boz Dağlar, Aydın Dağları, Yunt Dağı horst iken Gediz, Bakırçay, Büyük Mend9res grabendir. (Cevap A)

şekilde 1, 2, 3 ile belirtilen yerlerdeki doğal bitki örtüsü

Orman Bozkır Alpin çayır aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? (99 DMS ÖL) Bozkır 3 Orman Alpin çayır Bozkır Alpin çayır Orman A) B) C) D) E) Bozkır Orman Orman Alpin çayır Alpin çayır Bozkır

Soruda verilen profilde; - 1 numaralı nokta Karad^niz'e bakan dağ yamaçlarındaki ormanları - 2 numaralı nokta yağışın az V9 yaz kuraklığının fazla olduğu İç Anadolu bozkırlarını, - 3 numaralı nokta 3000 m'nin üzerindeki dağlarda yetişen alpin çavırlarını gösterir. (C9vap E)

16. Türkiye'nin en fazla sayıda sönmüş volkan bulunan iki bölgesi, aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir? (99 DMS L) A) B) C) D) E)

Ege - Akdeniz Güneydoğu Anadolu - Marmara Karadeniz - Doğu Anadolu Akdeniz - İç Anadolu İç Anadolu - Doğu Anadolu

Türkiye'de en fazla sönmüş volkanın bulunduğu bölgeier Doğu Anadolu Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi'dir. Bunlar şunlardır: Doğu Anadolu Bölgesi'nde Nemrut, Süphan, T^ndürek, Büyük V9 Küçük Ağrı İç Anadolu Bölgesi'nde; Erciyes, Melendiz, Karacadağ, Hasan Dağı V9 Elmadağ (C9vap E)

82-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

17. Türkiye'nin yer aldığı bölgenin aşağıdaki özelliklerinden hangisi, Türkiye'de yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesinin nedenlerinden biri değildir? (99 OMS L) IV. jeolojik devirde görülen iklim değişmelerinin etkisinde kalması B) Arazi yapısını oluşturan kayaçların çeşitlilik göstermesi C) Bitki örtüsünün çeşitlilik göstermesi D) III. jeolojik devirde volkanizmanın etkili olması E) Alp orojenezinden etkilenmiş olması A)

20. Doğu Anadolu Bölgesi'nde doğan ve buradan beslenen akarsuların taşıdığı su miktarı kış mevsiminde en azdır. Böyle bir durumu ortaya çıkaran başlıca etken aşağıdakilerden hangisidir? (99 DMS L) A) B) C) D) E)

Yeraltı suyu seviyesinin yüzeye yakınlığı Yağış rejimi Yağış çeşidi Akarsu havzaların genişliği Akarsuya karışan kol sayısı

A, B, D ve E seçeneklerinde verilenler yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesindeki iç ve dış etkilerdir. Bitki örtüsünün çeşitli olmasının en önemli nedeni iklim tiplerinin çeşitli olmasıdır.

Doğu Anadolu Bölgesi'nde kış mevsiminde yağış kar şeklinde düşmektedir. Kar kış mevsimi boyunca erimediği için akarsuların taşıdığı su miktarında kışın alçalmalar görülürken, ilkbahar mevsiminden itibaren yükselmeler görülür.

(Cevap C)

(Cevap C)

18. Aşağıdaki göllerden hangisi alüvyal set gölüdür? (99 DMS L) A) İznik Gölü B) Nemrut Gölü C) Beyşehir Gölü D) Tortum Gölü E) Köyceğiz Gölü Alüvyon Set Gölü: Akarsuların taşıdıkları alüvyonların birikmesiyle oluşan göllerdir. Türkiye'de; Eymir, Mogan, Köyceğiz, Bafra gölleri bu türdendir. Seçeneklerde verilen diğer göller ise; İznik Gölü => Tektonik Göl Nemrut Gölü => Volkanik Göl Beyşehir Gölü => Hem karstik hem de tektonik bir göldür. Tortum Gölü => Heyelan Set Gölü (Cevap E)

19. Aşağıdakilerin hangisinde verilen ovaların ikisi de karstik çanaklar içinde yer alır? (99 DMS L) A) Amik, Erzincan C) Gediz, Çarşamba E) Harran, Muş

B) İnegöl, Bolu D) Kestel, Elmalı

Karstik çanaklar içinde yer alan ovalar Elmalı, Kestel, Suğla, Acıpayam ovalarıdır. Bu ovalar ülkemizdeki polye ömekleridir. (Cevap D)

83

-COĞRAFYA-

Aşağıda Zonguldak, Samsun ve Rize'nin aylık ortaklama sıcaklık ve yağış grafikleri verilmiştir.

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ 1. Yamaçların dik olduğu dağlık alanlarda akarsuların aşınma gücü arttığı için bu alanlardaki akarsu vadileri derindir. Buna göre, aşağıdaki bölümlerin hangisinde akarsu vadilerinin daha derin olması beklenir? (99 DMSL) A) Güney Marmara C) Doğu B) Konya D)Ege Karadeniz E) Ergene

1 2 3 4 5 6 7 8 9

10 11

aylar SAMSUN

1 2 3 4 5 6 7 8 9

Dağlık ve eğimli yerlerde akarsuların akış hızı fazla olduğu için derin aşınma meydana gelir ve derin vadiler oluşur. Verilen seçeneklerde en dağlık ve engebeli yer Doğu Karadeniz Bölümüdür.

10 11

aylar RİZE 1

(Cevap C) 2 3 4 5 6

7 8 9

10 11

aylar

tn

o cc

LU

o co

Yalnız bu grafiklere dayanarak, Karadeniz Bölgesi'nin kıyı kesimi ile ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine varılamaz? (99 DMS L) Yıl içinde en sıcak ay ortalaması 25°C'yi geçmez. B) Aylık yağış miktarı yıl boyunca birbirine yakındır. C) Yıllık yağış miktarı en az Orta Karadeniz Bölümü'ndedir. D) Yıllık sıcaklık ortalamaları 10°C'nin üstündedir. E) Yaz kuraklığı görülmez. A)

O LLJ

2. Türkiye'de bozkırların yaygın olarak görülmesinde aşağıdaküerden hangisi etkilidir? (99 DMS L) A) B) C) D) E)

Ortalama yükseltinin fazla olması Karstik alanların geniş yer kaplaması Platoların geniş yer kaplaması Geniş alanda karasal iklimin görülmesi Akarsu rejimlerinin farklılık göstermesi

Grafik incelendiğinde Rize'nin Samsun ve Zonguldak'a göre daha fazla yağış aldığı görülür. B seçeneğinde verilen aylık yağış miktarları yıl boyunca birbirine yakındır bilgisine varılamaz. (Cevap B)

Bozkır: İlkbahar yağışlarıyla yeşeren yaz kuraklığı ile sararıp kuruyan kurakçıl ve seyrek ot topluluklarıdır. Ülkemizde karasal iklim deniz etkisine uzak iç bölgelerde hakim olan iklimdir. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bozkırlar yaygın olarak görülür. (Cevap D)

4. Aşağıdaki bölgelerin hangisinde, ısıtmada yıl boyu güneş enerjisinden yaralanma olanağı en fazladır? (99 DMS L) B) Karadeniz A) Marmara D) İç Anadolu C) Akdeniz E) Doğu Anadolu

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

84-

Güneş enerjisinden yararlanma için gereken koşullar güneşli gün ve güneşlenme süresinin fazlalığı olduğuna göre, buna 9n uygun bölge Akdeniz Bölgesidir. Çünkü burada basınç, enlem V9 nemlilik koşullarıyla bu süreler daha uzundur.

7. Aşağıdakilerin hangisinde verilen kentlerin, aylık ortalama sıcaklık bakımından birbirine en vakın olması beklenir? (2000 DMS) İzmir-Afyon Antalya-Karaman Malatya-Elazığ Sivas-Samsun Kırklareli-İzmir

A) B) C) D) E)

(C9vap C)

Malatya V9 Elazığ aynı bölgede y9 almaktadır. H9r ikisi d9 karasal iklim alanındadır. (C9vap C) 5. Türkiye'deki heyelanların %46 inin ilkbaharda olmasında aşağıdakilerden hangisinin etkili olduğu söylenebilir? (2000 DMS)

8. Âkdeniz'in aşağıdaki özelliklerinden hangisi bu denizin sularının Marmara Denizine göre daha tuzlu olmasının bir nedenidir? (2000 DMS)

Eğim Deprem Jeolojik Yapı Orman varlığı Kar erimelari ve yağış

A) B) C)

A) B) C) D) E)

Hay^lan va toprak kayması daha çok kar erimeleri >; etkisiyle, toprağın suya doygun hale geldiği ilkbahar 'ğj aylarında görülmektedir. g

Yüzölçümünün daha büyük olması Darinliğinin daha fazla olması Atlas Okyanusuna bağlanması Buharlaşmanın daha fazla olması Dökülen akarsu sayısının daha fazla olması

Türkiye'nin çevresind9 bulunan denizlerin suları arasında önamli tuzluluk farkları bulunmaktadır. Tuzluluk oranları Akdeniz'de % 36-40, Ege'd9 % 3236, Marmara'da % 23, Karad^niz'de ise binde % 1718'dir. Tuzluluk enİ9iri9 göre değişir. Tuzluluğu arttıran faktörler: Buharlaşma, sıcaklık, akıntılar, tuz depolarının erim^si, rüzgarlardır. Tuzluluğu azaltan faktörler: Yağış ve bulutluluk, akıntılar, nehir suları, aysbergierdir.

(C9vap E)

(C9vap D) 6.

Aşağıdak ilerde n ha ngisi Türkiye'de yer şekillerinin çeşitli olmasının sonuçlarından biri degildir? (2000 DMS) A) B) C) D E)

Doğal bitki örtüsünün çaşitli olması Gün^ş ışınlarını yıl boyunca eğik alması Nüfus yoğuniuğunun farklılık göst9rmasi Farklı yerieşim tiplerinin görüimesi Erozyon şiddetinin farklı olması

Bir yerin yer şekillerine ve yükseltiye gör9 konumu; iklimini, bitki örtüsünü, tarımsal faaliyatlerini, beşeri ve 9konomik özelliklarini atkiler. Günaş ışınlarını yıl boyunca eğik alması mat^matik konumunun bir sonucudur. (Cevap B)

"Rüzgar erozyonu, bitki örtüsünden yoksun veya bitki örtüsü çok seyr9k olan kurak V9 yarı kurak yerlerde daha çok görülür." Buna göre, rüzgar erozyonunun aşağıdaki illerin hangisinde en __az olması beklenir? (2000 DMS) A) Konya

B) Rize C) Şanlıurfa E) Nevşehir

Rüzgar erozyonu ülkemizin başta Konya Bölümü olmak üzere İç, Doğu V9 Gün^ydoğu Anadolu gibi iç bölgelerinde etkilidir. Rize'd9 ise Karadeniz iklimi görüimektedir. Her m^vsim yağışlı olduğu için rüzgar arozyonunun verilen iller içerisinde 9n az olması beklenir. (Cevap B)

-COĞRAFYA10. Yurdumuzda 12 binden fazla bitki çeşidine rastlanmaktadır. Bu bitki çeşitliliğini sağlayan neden aşağıdakilerden hangisi olamaz? (2001 KMS) A) Kıtalar arası doğal geçiş alanı olması Toprak B) türlerinin çeşitli olması Yer şekillerinin çok çeşitii C) olması İklimin bölgeler arasında farklılık göstermesi D) Akarsu rejimlerinin farklılık göstermesi E) Bitki örtüsünün dağılışı çeşitli şartlara bağlıdır. Bunlar; - İklim - Toprak yaptsı - Yerşekilleri - Jeolojik zaman | DC - Organizma (insan ve diğer canlılar) LU Q Akarsu rejimlerinin farklılık göstermesi iklimin W m çeşitlilik göstermesidir. Bitki örtüsünü etkilemez. (Cevap E) 11. Akarsularımız en__ az hangi amaca hizmet etmektedir? (2001 KMS) A) B) C) D) E)

Enerji elde etme Su sporları yapma Tarım alanlarını sulama Kültür balıkçılığı yapma Kullanma suyu elde etme

Türkiye'deki akarsularda gelişmemiştir.

85 13. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye'de erozyonun doğrudan bir etkisi değildir? (2003 KPSS) A) Bitki türünün azalması Meraların yok B) olması Koy ve körfezlerin dolması C) Tarımsal alanların veriminin düşmesi D) Kırdan kente güçün artması E) Köyd9n kente göçün en önemli nedeni ekonomiktir. Erozyon dolaylı etkiye sahiptir. (Cevap E) 14. Akarsu vadilerinin heyelanlar sonucu tıkanmasıyla oluşan göllere heyelan set gölü denir. Coğrafi özellikleri göz önüne alındığında. aşağıdaki bölümlerin hangisinde heyelan set göllerinin daha fazla olması beklenir? (2003/2 KPSS) A) B) C) D) E)

Konya Bölümü Doğru Karadeniz Bölümü Dicle Bölümü Çatalca - Kocaeli Bölümü Ergen9 Bölümü

Heyelan set göller, Doğu Karadeniz Bölümünde daha fazladır. Ülkemizdeki heyeian set göller Tortum, Sera, Abant, Yedigöller'dir. (Cevap B) su

sporları

fazla

(Cevap B) 12. Türkiye'de akarsuların geneliikle en fazla suyu ilkbaharda taşımalarının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? (2002 KPSS) A) B) C) D) E)

Barajlardaki fazla suların boşaltılması Taban suyu seviyelerinin yükselmesi Buharlaşmanın azalması Akarsuların taşıdığı madde miktarının artması Kar erimeleri ile yağışların birleşmesi

Kar erimeleri ile yağışların birleşmesi nedeniyle Türkiye'deki akarsular genellikle en fazla suyu ilkbaharda taşır. (Cevap E)

15. Bulundukları yerlerin iklimi göz önüne alındığında, aşağıdaki platoların hangisinde bozkırların görülmesi beklenmez? (2003/2 KPSS) A) Cihanbeyli B) Şanlıurfa C) Ardahan D) Obruk E) Haymana Ardahan platosunda bozkır görülmez. Buraların yükseltisinin fazla olması ve yaz yağışları gür otlakların oluşmasını sağlamıştır. (Cevap C)

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

86-

16. Aşağıdakilerden hangisi Kuzey Anadolu Dağları'nın kıyıya paralel uzanmasının sonuçlarından biri degildir? (2003/2 KPSS) A) Bazı kıyı kentlerine ulaşımın zor olması B) Dağların denize bakan yamaçlarında orman örtüsünün zengin olması C Korunaklı doğal limanların az olması ) Kıyı kesimiyle iç kesim arasında farklı iklim D) tiplerinin görülmesi Yer altı kaynaklarının çeşitli olması

18. Aşağıdakilerin hangisi Ege Bölgesi'ndeki delta ovalarının ortak özelliği değildir? (2004 KPSS) A) B) C) D) E)

Kıyıda büyük göllerin oluşması Tarımsal etkinlerin yoğunlaştığı alanların olması Endüstri bitkilerinin daha fazla yetişmesi Önemli turizm merkezlerinin bulunması Yerleşimin yoğun olması

Ege Bölgesi'nde delta ovaların kıyılarında büyük göller yoktur. (Cevap A)

Kuzey Anadolu Dağları'nın kıyıya paralel uzanmasının sonucunda; - İç kesimlerle ulaşım zorlaşmıştır. - Kıyıların fazla girintili çıkıntılı olmamasına yol açmıştır. Bu yüzden kıyılarda doğal limanlar azdır. - Kıyı ile iç kesimler arasında tabii ve beşeri bakımından farklılık vardır. (Cevap E)

z. o ço 'o LU

co

17. Türkiye'deki akarsulardan en cok, I. sulama, II. elektrik enerjisi elde etme, III. ulaşım, IV. su sporları yapma amaçlarından hangileri için yararlanılmaktadır? (2003/2 KPSS) A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV Türkiye'de akarsulardan, - Sulama suyu elde etmek - İçme ve kullanma suyu sağlamak - Hidroelektrik enerjisi elde etmek için yararlanılır. Akarsu rejimleri düzensiz olduğu için ulaşım zordur. Su sporları ise gelişmemiştir. (Cevap A)

19. Türkiye'nin kıyı kesimlerinin ortak özelliği nedir? (2005 KPSS) A) Engebenin fazla olması Tarım alanlarının B) sınırlı olması Deniz ikliminin içerilere kadar C) girebilmesi Yaz ve kış sıcaklık farkının az D) olması Dağların kıyıya paralel uzanması E)

A, B, E şıkları Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri için geçerlidir. C şıkkı ise Güney Marmara ve Kıyı Ege Bölümü için geçerlidir. Bütün kıyalarımızın ortak özelliği ise yaz ve kış sıcaklık farkının az olmasıdır. (Cevap D)

-COĞRAFYA-

20. Akarsuların kirlenmesinde aşağıdakilerin hangisi enaz etkilidir? (2005 KPSS) A)

Hidroelektrik santrali

B) C) D) E)

Endüstri atıkları Kanalizasyon atıkları Tarım atıkları Çöp alanları

En temiz V9 alternatif enerji kaynaklarından olan su gücü doğal olarak çevreyi en az kirleten enerji kaynağıdır. (Cevap A)

o tc LLİ

o (/) tf) CL

o UJ

21. Ocak ayı ortalama sıcaMık dağılımı

Yukarıdaki haritada Türkiye'nin Ocak ayı izoterm haritası verilmiştir. Bu haritaya göre aşağıdakilerden hangisini sövlevemeviz? (2005 KPSS) A Kıyıdan içeriye doğru gittikçe sıcaklık değerleri düşmektedir. ) Batıdan doğuya doğru gittikçe sıcaklık değerleri düşmekt9dir. B) Bütün kıyılarımız 6°C sıcaklığa sahiptir. En düşük sıcaklık Kuz^ydoğu Anadolu'dadır. En yüks9k sıcakhklar güneyde görülmektedir. Bütün kıyılarımız sadece 6°C değil, Akdeniz kıyaları daha yüksek sıcaklıklara sahiptir. (Cevap C)

87

88-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

TEMELYURTTAŞLIKBILGISI

|

Hukukun Temel Kavramları 2

HAKKIN TANIMI VE TURLERI Hak, "hukuk tarafından tanınan ve korunmasını isteme hususunda ferdin yetkili sayıldığı menfaattir". Kamu Hakları - Özel Haklar Ayrımı Kamu hakları, kişiler ile devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarından, yani kamu hukukundan doğan haklardır. Diğer bir deyişle kamu hakları vatandaşların devlete karşı sahip bulundukları haklardır. Bu haklara örnek olarak seçme hakkı, seçilme hakkı, memur olma hakkı, vatandaşlık hakkı gibi haklar ile özgürlükleri gösterebiliriz. Özel haklar ise, kişiler ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarından, yani özel hukuktan doğan haklardır. fîilOİNotuf | Özel haklardan herkes yararlandığı halde, kamu| |haklarından herkes değil, ancak vatandaştar | lyararlanabilirler.

Anayasamız sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükleri 41-65'inci maddeleri arasında düzenlemektedir. Siyasal Haklar Siyasal haklar herhangi bir biçimde devletin yönetimine ve siyasal kuruluşlarına katılmaya yönelik haklardır. Anayasamız siyasal hakları 66-74'üncü maddeleri arasında düzenlemektedir. Özel Hakkın Türleri Mahiyetlerine Göre Özel hakları mahiyetlerine göre biri mutlak haklar, diğerleri ise nisbi haklar olmak üzere başlıca iki kısma ayırırız. Mutlak Haklar Mutlak Haklar, sahibine maddi ve maddi olmayan bütün mallar ile kişiler üzerinde en geniş yetkileri veren ve sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Herkes mutlak haklara uymakla yükümlüdür.

| Özel haklardan yararlanma bakımından vatandaşlar arasında eşitlik ilkesi geçerli olduğu, yani yaş, cinsiyet, tahsil vb. gibi farklara yer verilmeksizin bütün vatandaşlar özel haklardan yararlanabildikleri halde, kamu haklarından yararlanma bakımından böyle bir eşitlik söz konusu değildir. Kamu Haklarının Türleri Kişisel Haklar Kişisel hak ve özgürlükler, kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve özgürlüklerdir. Anayasamız kişisel hakları 17-40'ıncı maddeleri arasında düzenlemektedir. Sosyal ve Ekonomik Haklar Sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükler, kişinin sosya! ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili bulunan hak ve özgürlüklerdir.

Mutlak haklar ya mallar ya da kişiler üzerinde söz konusu olurlar. Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar Hukuki anlamda mal, para ile ölçülebilen ve başkalanna devredilebilen şeylerdir. Mallar, biri maddi mallar, diğeri ise maddi olmayan mallar olmak üzere iki çeşittir. Kanunlara Göre: Özel haklar konularına, yani korudukları menfaatin maddi veya manevi oluşuna göre malvarlığı hakları ve kişilik hakları şeklinde bir ayırıma tabi tutulurlar. Malvarlığı Hakları: Malvarlığı hakları, kişilerin maddi menfaatlerini koruyan haklardır. Kişi Hakları: Kişilik hakları, kişilerin manevi menfaatlerini koruyan haklardır.

89

-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ-

Kullanılmalarına Göre Özel haklar, kullanılmalarına göre devredilebilen haklar ve devredilemeyen haklar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Devredilebilen Haklar: Özel haklardan bazıları sağlar arası bir hukuki işlemle, örneğin satım, bağışlama veya alacağın temliki yoluyla başkalarına devredilebildikleri gibi, hak sahibinin ölümünden sonra miras yoluyla da mirasçılara geçebilirler. Bu mahiyette olan özel haklara devredilebilen haklar adını veririz. Devredilemeyen Haklar: Özel haklardan bazıları, örneğin kişilik hakları ile bir kısım malvarlığı hakları başkalarına devredilemedikleri gibi, miras yoluyla da mirasçılara geçmezler. Devredilemeyen ve mirasçılara geçmeyen bu haklara kişiye bağlı haklar adı verilmektedir. Bu haklar, "başkalarına devrolunamayan, miras yoluyla geçmeyen, hak sahibinin kişiliğini yakından ilgilendiren hakların ileri sürülmesine yarayan bizatihi mali bir mahiyet taşımayan ve esas itibariyle kanuni temsil yoluyla kullanılmaları mümkün bulunmayan haklardır. Amaçlarına Göre Özel haklar amaçlarına göre bir tasnife tabi tutularak yenilik doğuran haklar ve alelade haklar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Yenilik Doğuran Haklar: Bir kısım haklar sahibine : tek taraflı bir irade açıklamasıyla yeni bir hukuki durum yaratmak veya mevcut bir hukuki durumu değiştirmek ya da mevcut bir hukuki durumu tamamen ortadan kaldırmak yetkisini verirler ki, bu haklara yenilik doğuran haklar veya inşai haklar denilmektedir. Alelade Haklar: Kullanılmalarıyla yeni bir hukuki durum meydana getirmeyen haklardır. KİŞİ VE KİŞİLİK KAVRAMLARI Hukukta kişi terimi, haklara ve borçlara sahip olabilen, yani hakları ve borçları bulunabilen varlıkları ifade eder. Kişi terimi ile hak ehliyeti terimi aynı anlama gelmektedir. Hak ehliyetine sahip olan, yani haklardan yararlanabilen bütün varlıklar, kişidir. İnsanların yanında, hukukun aradığı koşullara sahip bulunan insan toplulukları ile mal toplulukları da kişi olarak kabul edilmektedirler. Dar anlamda kişilik haklara ve borçlara ehil olmayı, yani hak ehliyetini ifade eder ki, bu da kişi terimi ile aynı anlama gelir. Geniş anlamda kişilik ise,

sadece hak ehliyetini değil, bundan başka fiil ehliyeti ile kişisel durumları ve kişilik haklarını da içine almaktadır. Kişisel durumlar bir kişiyi diğer kişilerden ayıran ve hukuk düzeninin kendilerine birtakım sonuçlar bağladığı niteliklerdir. (Örneğin kişinin cinsiyeti, küçük, ergin veya kısıtlı olması, evli, bekar, dul veya boşanmış olması hep birer kişisel durumdur.) Kişilik hakları ise, kişilerin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde sahip bulundukları mutlak haklardır. KİŞİ TÜRLERİ Gerçek Kişiler: İnsanlardır. Günümüzün modern hukuk düzenleri cinsiyet, ırk, din, dil, vs. gibi farklar gözetmeksizin bütün insanları birer kişi olarak kabul etmektedirler. Gerçek kişiler, sadece insanlardan ibarettir. Tüzel Kişiler: Tüzel kişiler, ya belli bir amacın gerçekleştirilmesi maksadıyla bir araya gelmiş olan kişilerin meydana getirdikleri kişi toplulukları ya da belli bir amaca tahsis olunmuş bulunan mal toplulukları biçiminde ortaya çıkarlar. GERÇEK KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar. Medeni Kanunumuz "Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder" demek suretiyle hak ehliyetini çocuğun doğumundan önceki bir andan başlatmaktadır. Ana rahmine düşmüş olan, yani kendisine gebe kaiınmış bulunan ve doğumu beklenilen çocuğa hukukta cenin denir. GERÇEK KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ Gerçek kişilik ölüm ile sona erer. Gerçek kişiliğe son veren bir başka hal ise, gaipliktir. Ölüm: Gerçek kişiliği sona erdiren hukuki olaydır. Ölüm Karinesi: "Bir kimse, ölümüne kesin gözie bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır". Bu kimsenin kütüğüne "o yerin en büyük müikiye amirinin emriyle" ölüm kaydı düşürülür. Buna ölüm karinesi denir. Birlikte Ölüm Karinesi: Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsi aynı anda ölmüş sayılır. Buna birlikte ölüm karinesi denir. Bu karine, özellikle

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

90-

birbirlerine mirasçı olabilecek kimseler bakımından önem arz eder.

önemi yoktur. Herkes bu ehliyetten eşit şekilde yararlanır.) Genellik ve eşitlik ilkeleri sadece medeni haklar için söz konusudur.

Gaiplik Gerçek kişiliği sona erdiren durumlardan bir diğeri de gaipliktir.

FİİL EHLİYETİ

"Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir."

Fiil ehliyeti, bir kişinin bizzat kendi fiil ve işlemleriyle kendi lehine haklar, aleyhine borçlar yaratabilme iktidarıdır. Fiil ehliyetine herkes değil, ancak kanunun aradığı bazı koşullara sahip bulunan kişiler sahiptirler; çünkü hak ehliyetinin pasif olmasına karşılık, fiil ehliyeti aktif bir ehliyettir. "Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir". Fiil ehliyetinin ikisi olumlu, birisi de olumsuz olmak üzere üç koşulu vardır. Olumlu koşullar, ayırt etme gücüne sahip olmak ile ergin olmak, olumsuz koşul ise, kısıtlı olmamaktır.

fîilgi Notu /

|Bir kimsenin gaipliğine iki halde karar verilebilir: | | Bunlardan biri, ölüm tehlikesi içinde kaybolma;| | diğeri ise uzun zamandan beri haber alınamamadır. | HAK EHLİYETİ

Olumlu Koşullar

Hak ehliyeti hak ve borç sahibi olabilme, yani hakların ve borçların süjesi olabilme iktidarıdır.

Ayırt Etme Gücüne Sahip Olmak

Hak ehliyeti, pasiftir; yani bir kimsenin hak ehliyetine sahip olabilmesi için, bir işlem yapmasına, bir irade açıklamasında bulunmasına lüzum yoktur. Gerçek kişiler bakımından sadece doğmuş olmak hak ehliyetini kazanmak için gerekli ve yeterlidir. Hatta sağ doğmak koşuluyla cenin dahi hak ehliyetine sahiptir.

"Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir". Nitekim maddede "bunlara benzer sebeplerden biriyle" denilmiş olması da bunu göstermektedir.

Mahiyeti

Ergin Olmak

Yukarıdaki maddeden hak ehliyeti ile ilgili olan iki ilke çıkmaktadır. Bunlar genellik ve eşitlik ilkeleridir.

Fiil ehliyetinin olumlu koşullarından bir diğeri de ergin olmaktır. Fiil ehliyetine sahip olabilmek için bir kimsenin kanunun belirttiği belli bir yaş sınırını aşmasına ergin olmak, bu yaşa da erginlik yaşı denir. Bu yaş sınırını aşmış olan kimselere ergin, henüz aşmamış olanlara ise küçük denir.

Genellik İlkesi "Her insanın hak ehliyeti vardır." 0 halde, hak ehliyetine sahip olmak bakımından insan olmak yeterlidir. Diğer bir deyişle, hak ehliyetini kazanabilmenin tek koşulu, gerçek kişiler için sağ olarak doğmuş olmak, tüzel kişiler için ise, kanunun öngördüğü şekilde kurulmuş olmak, yani kişilik kazanmış bulunmaktır. Eşitlik İlkesi "Bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler". Eşitlik ilkesi gereği olarak, hak ehliyetine sahip olabilmek bakımından kişiler arasında herhangi bir ayrım yapılamaz. (Örneğin yerli-yabancı, okumuşcahil, kadın-erkek, zengin-fakir, ergin-küçük gibi farkların hak ehliyetine sahip olma bakımından hiç

Bilgi Notu '

| Ülkemizde erginlik yaşı 18'dir: yani ergin olmak için | |18 yaşı nı doldurmuş olmak gerekir. Bazı | | durumlarda bir kimse henüz 18 yaşını doldurmamış | | olmasına rağmen ergin sayılabilir ki, buna da erken | | erginlik denir. | Erken erginlik, iki halde söz konusu olur. Bunlardan biri, evlenme ile ergin olma, diğeri ise ergin kılınmadır. "Evlenme kişiyi erkin kılar". Medeni Kanunumuz bir kimsenin evlenebilmesi için de bir yaş sınırı belirlemiştir ki, buna evlenme erginliği deriz.

91

-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ-

Tam Ehliyetliler

Evlenme erginliği MK:m.124'e göre, erkek veya kadın için on yedi yaşın doldurulmasıdır. Ancak hakim, olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebepie on altı yaşını bitirmiş erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir ki, buna da olağanüstü evlenme erginliği deriz.

Tam ehliyetliler kategorisine giren gerçek kişiler, fiil ehliyetinin bütün koşullarına sahip bulunan kimselerdir. Diğer bir deyişle ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan, aynı zamanda kısıtlı bulunmayan bütün gerçek kişiler, fiil ehliyetine tam anlamıyla sahiptirler.

Normal erginliğe varmamış, yani 18 yaşını henüz doldurmamış olan, fakat evlenme erginliğine varmış bulunan bir kimse, örneğin 17 yaşındaki bir kadın veya erkek, ana ve babasının rızasıyla evlendiği takdirde MK.m.11/11 uyarınca ergin olur.

Tam ehliyetliler, fiil ehliyetine giren bütün ehliyetlere sahiptirler.

Sınırlı Ehliyetliler Sınırlı ehliyetliler, aslında tam ehliyetli oldukları halde bazı sebeplerden dolayı ehliyetleri belli konularda sınırlandırılmış bulunan kişilerdir. Gerçekten bu kategoriye giren kişiler ergin ve ayırt etme gücüne sahip oldukları gibi, kısıtlı da değillerdir. Fakat kanun koyucu bu kişilerin ehliyetlerini onları korumak amacıyla sayıca az fakat çok önemli bazı hukuki işlemler bakımından sınırlamıştır; bu kişilerde ehliyetlilik asıl, ehliyetsizlik ise istisnadır.

Olumsuz Koşul: Kısıtlı Olmamak Kısıtlı olmak, kanunun belirttiği sebeplerden birinin varlığı halinde ergin bir kimsenin fiil ehliyetinin mahkeme kararıyla sınırlandırılması veya tamamen kaidırılması demektir. Kısıtlama sebeplerinin neler oiduğu MK.m.405-408'de sayılmıştır. Bunlar, "akıl hastalığı veya akıl zayıflığı", "savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim", "bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olma" ve "yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden bir erginin kısıtlanmasını istemesi" hallerinden ibarettir.

Sınırlı ehliyetliler kategorisine giren kişiler MK. m. 199 gereğince "tasarruf yetkisi sınırlandmlmış evli kişiler" ile "kendilerine yasal danışman atanmış olan kişiler"dir.

Hukuki işlem ehliyeti, bir kişinin hukuki bir sonuç elde etmek üzere irade açıklamasında bulunmaktır.

Sınırlı Ehliyetsizler

Sınırlı ehliyetsizler, fiil ehliyetinin koşullarının tamamına sahip olmayan kişilerdir. Bu itibarla da Bir kişinin hukuka aykırı fiilleriyle başkalarına vermiş 'E kural olarak bunların fiil ehliyetleri yoktur. Fakat, olduğu zararları bizzat ödemekle yükümlü ^ kanun koyucu bu kişilerin tam anlamıyla ehliyetsiz tutulabilme ehliyetidir. saymayı uygun görmeyerek onları bazı bakımlardan kısmen ehliyetli addetmiştir. Dava Ehliyeti

Haksız Fiillerden Sorumlu Olma Ehliyeti

Fiil ehliyetinin içeriğine giren bir diğer ehliyet de dava ehliyetidir. Dava ehliyeti, bir kişinin mahkemelerde davacı veya davalı sıfatıyla yemin, ikrar, sulh, feragat, kabul vs. gibi yargılama hukukuna ait işlemleri bizzat yapabilme iktidarıdır.

FİİL EHLİYETİNE GÖRE GERÇEK KİŞİLERJN HUKUKİ DURUMU Fiil Ehliyetine Göre Gerçek Kişiler Tam Ehliyetliler Sınırlı Ehliyetliler Sınırlı Ehliyetsizler Tam Ehliyetsizler

S

Hilgi Notv f

) Sınırlı ehliyetsizler kategorisine giren kişiler, ayırt| |etme gücüne sahip küçükler ile ayırt etme gücüne | | sahip kısıtlılardır. Bu kişiler, fiil ehliyetinin en önemli | | koşulu olan ayırt etme gücüne sahiptirler. | Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.

Hukuki İşlem Ehliyeti Bakımından Bizzat Yapamayacakları İşlemler Sınırlı ehliyetsizler satım, kira, eser ve hizmet sözleşmeleri gibi kendilerini borç altına sokan işlemleri bizzat yapamazlar. Kural olarak bu gibi

92-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

hukuki işlemler sınırlı ehliyetsizler adına onların yasal temsilcileri tarafından yapılır. Yasal temsilciler, veli ve vasilerdir. Önceden belirtilen rızaya izin, sonradan açıklanan rızaya ise, onama denir. Sınırli ehliyetsiz, kendisini borç altına sokan hukuki işlemleri yasal temsilcinin izni olmadan yaparsa, bu işlemler tek taraflı bağlamazlık yaptırımına tabi olurlar; yani tam ehliyetli olan karşı taraf bu işlemlerle bağlı olduğu halde, sınırlı ehliyetsiz bağlı değildir. Kendi Başlarına Yapabilecekleri İşiemler

işlemlerde bulunmaları mümkün değildir. Yaptıkları hukuki işlemler hiçbir hüküım ifade etmez. Tam ehliyetsizlerin haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti de yoktur. Ayırt etme gücüne sahip olmayan bir kişi, örneğin bir akıl hastası, haksız fiilleriyle başkalarına vermiş olduğu zararlardan sorumlu olmaz. Kural bu olmakla beraber, bunun istisnaları da vardır. Ayırt etme gücünde sürekli değil de geçici olarak yoksun bulunan kimse, eğer kendi rızasıyla bu hale düşmüşse sorumludur.

Sınırlı ehliyetsizler, kendilerini borç altına sokmayan ve sadece menfaat sağlayan işlemleri, örneğin karşılıksız kazanmaları yasal temsilcilerinin rızasına gerek olmadan, bizzat yapabilirler.

Tam ehliyetsizlerin dava ehliyeti de yoktur.

Sınırlı ehliyetsiz, örneğin bağışlama yoluyla ve bağışlanan sıfatıyla karşılıksız bir kazanmada bulunabilir.

Kişilik hakları, bir kişinin maddi (bedensel), manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerindeki mutlak haklarıdır. Kişilik hakları, mutlak haklardandır, yani herkese karşı ileri sürülebilirler. Diğer taraftan kişilik hakları kişiye bağlı haklardandır; bu nedenledir ki, başkalarına devredilmedikleri gibi mirasçılara da geçmezler. Kişilik hakları, insanın doğumu ile kazanılıp ölümü ile ortadan kalkarlar. Gerçek kişiler kadar tüzel kişiler de, mahiyetleriyle bağdaştığı ölçüde, kişilik haklarına sahiptirler.

Hiç Yapamayacakları İşlemler Sınırlı ehliyetsizler bazı işlemleri hiç yapamazlar; yani bunları ne bizzat, ne de yasal temsilcilerinin rızasıyla yapmaları mümkündür. Hatta yasal temsilciler dahi bu işlemleri sınırlı ehliyetsiz adına yapamazlar. Bunlara yasak işlemler denir. Yasak işlemler, yapıldıkları takdirde hiçbir hüküm ifade etmezler, yani batıldırlar. Bunları MK.m.449 şöyle belirtiyor; "vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır". Haksız Fiiller Sorumlu Olma Ehliyeti Bakımından Sınırlı ehliyetsizlerin haksız fiillerden sorumlu olma ehliyetleri vardır (MK.m.16/11), çünkü bunlar ayırt etme gücüne sahiptirler. 0 halde sınırlı ehliyetsizler haksız fiilleriyle başkalarına verdikleri zararlardan dolayı bizzat kendi malvarlıklarıyla sorumlu olurlar. Dava Ehliyeti Bakımından Sınırlı ehliyetsizler, kendi başlarına yapabilecekieri hukuki işlemler ve haksız fiilleriyle ilgili olmak üzere dava ehliyetine de sahiptirler. Tam Ehliyetsizler Tam ehliyetsizler kategorisine giren kişilerin fiil ehliyetleri hiç yoktur; çünkü bunlar, fiii ehliyetinin en önemli koşulu olan ayırt etme gücünden yoksun kişilerdir. Tam ehliyetsizlerin hukuki işlem ehliyeti yoktur. Hatta yasal temsilcilerinin rızası ile dahi hukuki

KİŞİLİĞİN KORUNMASI VE TÜZEL KİŞİLİK KİŞİLİK HAKKI KAVRAMI

KİŞİLİK HAKLARININ KONUSU Kişilik hakları, bir kişinin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğü üzerindeki mutlak haklardır. 0 halde, kişilik haklarının konusunu üç noktada toplayabiliriz. Maddi Bütünlük Üzerindeki Haklar Her kişinin maddi bütünlüğü üzerinde kişilik hakkı vardır. Öyleyse herkes vücudunun, sağlığının ve hayatının her türlü haksız saldırılardan masun kalmasını talep edebilir. Manevi Bütünlük Üzerindeki Haklar Bu kategoriye giren haklarda; bir kişinin manevi varlıkları, örneğin şeref ve haysiyeti, ismi, resmi, özgürlükleri, sırları ve inançları söz konusudur. 0 halde herkes, başkaları tarafından şeref ve haysiyetinin zedelenmemesini, sırlarının açıklanmamasını, örneğin mektuplarının okunmamasını, telefon görüşmelerinin dinlenmemesini isteme yetkisine sahiptir. İktisadi Bütünlük Üzerindeki Haklar İktisadi bütünlükten maksat, bir kimsenin iktisadi hayata serbestçe katılabilmesidir. Aynı şekilde, bir

-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ-

kimsenin mali itibarının ve ödeme gücünün tanınması da buraya girer. KIŞILIGIN IÇE KARŞI KORUNMASI "Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez." "Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlaka aykırı olarak sınırlayamaz." 0 halde herhangi bir kimse, yapacağı bir hukuki işlemle, hiçbir zaman taşınır veya taşınmaz mallara malik olmayacağını, hiçbir zaman evlenmeyeceğini, hiç kimsenin mirasçısı olmayacağını vaat edemez; çünkü bütün bu vaadlerle hak ehliyetini kısıtlamış olur. Aynı şekilde herhangi bir kimse, yapacağı bir hukuki işlemle, hiçbir surette başkalarıyla sözleşme yapmayacağını, bir derneğe üye olarak girmeyeceğini, malvarlığı üzerinde tasarruflarda bulunmayacağını, bir kimseye karşı hiçbir zaman dava açmayacağını taahhüt edemez; çünkü bu suretie de fiil ehliyetini sınırlandırmış olur. KİŞİLİĞİN DIŞA KARŞI KORUNMASI Kişiliğin dışa karşı korunması, kişilik haklarını dıştan, yani başkalarından gelebilecek olan haksız saldırılara karşı korumak demektir. "Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişiük haklarına yapılan her saldırı hukuka aykrrıdır." Tespit Davası Bir saldırı sonucunda kişilik hakları zedelenmiş olan kimselere, sona ermesine rağmen etkisini devam ettirdiği takdirde, bu saldırının hukuka aykırılığını tespit ettirmek üzere açılacak davadır. Saldırıya Son Verilmesi Dâvası Bir kimsenin kişilik haklarına karşı hukuka aykırı bir saldırıda bulunulması ve saldırının devam etmekte olması halinde açılabilecek olan dâva, saldırıya son verilmesi dâvası (men dâvası)dır. Önleme Dâvası Önleme dâvası, halen mevcut olmamakia beraber birtakım belirtilerden pek yakın bir zamanda gerçekleşmesi beklenen bir hukuka aykırı saldırı tehlikesine karşı açılan dâvadır. Bu dâva ile, gerçekleşmesi muhtemel olan bir hukuka aykırı saldırının doğmasına engel olunur.

93

Tazminat Dâvası Maddi Tazminat Dâvası: Kişilik haklarına karşı hukuka aykırı bir saldırıda bulunan kimsenin bu saldırıdan doiayı gerçekten uğramış olduğu maddi zararı karşılayan dâvadır. Bu zarar, saldırıya uğrayan kişinin malvarlığının aktifliğinde bir azalma veya pasifinde bir çoğalma şeklinde ortaya çıkabilir. Manevi Tazminat Dâvası: Kişilik haklarına hukuka aykırı saldırıda bulunulan kişinin bu yüzden duymuş olduğu üzüntü ve utancı gidermek için açtığı davadır. TÜZEL KİŞİLİK Hukuk düzenleri, insanlardan oluşan gerçek kişilerin yanında, belli bir amacı gerçekleştirmeye yönelmiş olan kişi ve mal topluluklarına da haklara ve borçlara sahip olabilme olanağı tanımışlardır ki, bunlara tüzel kişiler diyoruz. TÜZEL KİŞİLERİN TÜRLERİ Tüzel kişiler, çeşitli kıstaslara göre ayırıma tabi tutulabilirler. TÜZEL KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI Başlangıç Anını Tespit Eden Sistemler: Tüzel kişilerin hangi anda kişilik kazandıklarını tespit eden sistemler, serbest kuruluş sistemi, izin sistemi ve tescil sistemi olmak üzere üçe ayrılır. Serbest Kuruluş Sistemi: Serbest kuruluş sistemine göre, tüzel kişiliğin başlangıç anı, hukuk düzeninin tespit ettiği koşullara uyulmak kaydıyla kurucuların bu yoldaki iradelerini açıkladıkları andır. 0 halde, kişilik kazanmak için, başkaca resmi bir işleme ve devletten izin almaya lüzum yoktur. İzin Sistemi: Ruhsat sistemi de denilen izin sistemine göre, bir tüzel kişinin doğabilmesi için devletten bu yolda izin almak gerekir. 0 halde kişiliğin başlangıç anı da, izninin verildiği andır. Tescil Sistemi: Tescil sistemine göre, tüzel kişinin doğabilmesi ancak onun resmi bir sicile tescil edilmesiyle mümkün olabilir. 0 halde tüzel kişiliğin başlangıç anı resmi sicile tescil anıdır. Türk hukukunda bu sistemlerden birinin benimsenmesi yoluna gidilmeyerek her üç sisteme de yer verilmiştir. TÜZEL KİŞİÜĞİN EHLİYETLERİ Hak Ehliyeti Gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de hak ehliyeti vardır. Ancak; cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış icabı

94-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

sadece insanlara özgü medeni haklar pek tabii tüzel kişiler hakkında söz konusu olmaz. Tüzel kişiler bunun dışındaki bütün medeni hakları kazanabilirler ve borçlara sahip olabilirler. Fiil Ehliyeti Gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de fiil ehliyetleri vardır. Ancak, fiil ehliyetinin koşulları, ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak ve kısıtlı olmamak, tüzel kişiler hakkında söz konusu olmaz. Tüzel kişilerin fiil ehliyeti kanuna ve tüzüklerine göre gerekli organlara sahip oldukları andan itibaren başlar. Tüzel kişilerin iki türlü organı vardır: Kanuni organlar, iradi organlar.

Kanuni Organlar Kanundan dolayı bir tüzel kişinin mutlaka sahip olması gereken organlardır. Örneğin demeklerde kanuni organlar, genel kurul yönetim kurulu ve denetleme kuruludur.

İradî Organlar Bir tüzel kişinin, kanundan ötürü mutlaka sahip olması gerekmeyen ve fakaî gayesine erişebilmek için lüzumlu görerek bünyesinde yer verebileceği organlardır. Örneğin bir demekte haysiyet divanı, danışma kurulu gibi iradi organlar bulunabilir, fakat her dernekte bu organların mutlaka bulunması da zorunlu değildir. Tüzel kişilerin hukuki işlem ehliyeti, haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti ve dava ehliyeti vardır. Ancak yapacağı hukuki işlemlerin kendi gayesinin sınırları içerisinde kalması da şarttır. Tüzel kişilerin fiil ehliyetinin böylece gayeleri ile sınırlandırılmış olmasına tahsis (özgüleme) prensibi denir. TÜZEL KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ Tüzel kişiler, insanlar gibi hayatları sınırlı olan varlıklar değildir; varlıkları uzun zaman devam edebilir. Medeni Kanunumuz, bütün tüzel kişileri kapsayan sona erme sebeplerini belirtmemiş, sadece demeklere ve vakıflara özgü sona erme durumlarını düzenlemiştir. İnfisah İnfisah ya da dağılma, bir derneğin tüzel kişiliğinin belli durumlarda herhangi bir işleme veya karara lüzum olmaksızın kendiliğinden sona ermesidir. Bir derneğin kendiliğinden dağılma halinin tespiti, dernek merkezinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirinin kararıyla olur. Derneklerin böylece kendiüğinden dağılmalarını gerektiren durumlar şunlardır:

Gayenin Gerçekleşmiş Olması Tüzel kişiler belli bir gayeyi gerçekleştirmek üzere kurulmuş olan varlıklardır. 0 halde, meydana gelmelerinin sebebi ortadan kalkar, yani gayelerini gerekleştirirler, erişmek istedikleri amaca ulaşırlarsa, yaşamalarına artık lüzum kalmaz. Örneğin köye okul yaptırmak gayesiyle kurulmuş olan bir dernek neticede okulu yaptırırsa, artık bu demeğin fonksiyonu da sona ermiş olacağından kendiliğinden dağılması, yani kişiliğinin son bulması gerekecektir.

Kuruluş Gaye ve Koşullarının Kaybedilmesi Demekler, kuruluş gaye ve koşullarını kaybettiği takdirde, kendiliğinden dağılmış sayılırlar.

Sürenin Geçmiş Olması Bir dernek kurulurken belli bir süreyle devam edeceği önceden tespit edilmişse, bu sürenin geçmiş olması hali de o tüzel kişinin kendiliğinden dağılması sonucunu doğurur.

Yönetim Kurulunu Kuramayacak Hale Gelme Bir demek, tüzüğüne göre, yönetim kurulunu kuramayacak hale gelirse, bu ha! de onun kendiliğinden dağılmasını gerektirir. Demeğin merkez yönetim kurulları beş kişiden az olamaz. 0 halde bir demekte kayıtlı üye adedi beşten aşağı düşerse, yönetim kurulunu kurmak hukuken mümkün olamayacağından o dernek kendiliğinden dağılmış sayılır.

Aciz Hale Düşme Bir dernek aciz haline düşer, yani borçları mevcudundan çok fazla olur ve bunları bir türlü ödeyem ezse, bu durum da tüzel kişiliğin kendiliğinden sona ermesi sonucunu doğurur.

Üst Üste İki Olağan Genel Kurul Toplantısının Yapılmaması Bir demeğin olağan genel kurul toplantısı Dernekler Kanununun 23'ncü maddesinde belirtilen yeter sayının (nisabın) bulunmaması sebebiyle üst üste iki defa yapılamazsa, bu dernek kendiliğinden dağılmış sayılır. İlk Genel Kurul Toplantısının Yapılmamış Olması Dernekler, tüzüklerinin gazetede yayınlandığı günü izleyen altı ay içinde ilk genel kurul toplantılarını yapmak ve organlarını oluşturmak zorundadırlar.

-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİFesih

halinde" İçişleri Bakanlığının önerisi Bakanlar Kurulunun kararı ile feshedilirler.

Fesih ya da dağıtılma, bir demeğin, tüzel kişiliğin herhangi bir kararla ortadan kaldırılması demektir. Bu da üç şekilde olabilir.

Tüzel kişilik sona erince ilk defa onun mallarının tasfiyesi işlemine girişilir; yani alacakları tahsil edilerek, borçları ödenir. Feshine, kendiliğinden dağılmış sayılmasına veya kapatılmasına karar verilen derneklerin para, mal ve haklarının tasfiye ve intikal işlemlerinin tamamlanmasını müteakip, bunların Demekler Kütüğündeki kayıtları, faaliyetleri bir i! sınırı içinde bulunanlar için mahallin en büyük mülki amirinin, birden ziyade ilde faaliyette bulunanlar için İçişleri Bakanlığının onayı ile silinir.

Bir dernek kendisini feshetmeye her zaman karar verebilir. Fesih kararı vermeye yetkili olan, derneğin genel kuruludur. Eğer bir demeğin feshi yoluna gidilecekse, genel kurula katılma hakkına sahip üyelerin en az üçte ikisinin toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk toplantıda bu çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantı gelenlerle açılır. Ancak bu toplantıda derneğin feshine karar verebilmek için, hazır bulunan üyelerin üçte ikisinin bu yolda oy vermesi gerekir. Yargısal Bir Kararla

Bir demek, Medeni Kanun ve Demekler Kanunu'nun öngördüğü durumlarda yargısal bir kararla, yani bir mahkeme hükmüyle de feshedilebilir. Bu durumlar şunlardır: Amacın Hukuka veya Ahlaka Aykırı Hale Gelmesi

Dernekler Kanunu'nun Emredici Hükümlerine Uyulmamış Olması

Dernekler Kanunun emredici hükümlerine uyulmamış olması halinde de dernekler mahkeme kararıyla feshedilir. Suç Kaynağı Haline Gelme Demeğin suç sayılan eylemlerinin kaynağı haline geldiğinin kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenmesi halinde, dernek bir ilde faaliyet gösteriyorsa ilgili valiliğin veya Cumhuriyet Şavcılığının; birden çok ilde faaliyet gösteriyorsa İçişleri Bakanlığı'nın veya dernek merkezinin bulunduğu il valiliğinin veya Cumhuriyet Savcılığı'nın istemi üzerine mahkemece temelli olarak kapatılır. İdari Bir Kararla

Milletlerarasında beraberlik yapmasından fayda umulan Türkiye'de kurulmasına veya şubesinin açılmasına izin verilen demekler "kanunlarımıza veya ulusal çıkarlarımıza uymayan veya kuruluş amaçlarıyla bağdaşmayan faaliyetlerde bulunmaları

uzerıne

Sona Ermenin Sonuçları

Kendi Yetkili Organının Kararıyla

Başlangıçta gayesi hukuka veya ahlaka aykırı olmayan bir derneğin amacı sonradan hukuka veya ahlaka aykırı hale gelirse, bu dernek ilgililerden birinin veya savcının istemi üzerine mahkeme kararıyla feshedilir.

95

ç O cc LU Q

cn tn D-

'S Ui >

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

96-

4. Normal erginlik hangi yaşın doldurulmasıyla kazanıiır?

ÇIKMIŞ SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ

A) 15 B) 16

C) 17

D) 18

E) 19

1. Bir kimse, izni olmadığı halde resminin şeref haysiyetini zedeleyici şekilde fotoğrafçı dükkanının vitrininde reklam olarak sergilenmesi halinde aşağıdaki davalardan hangisini açamaz? A) B) C) D) E)

5. Aşağıdakilerden hangisi fiil ehliyetinin içeriğine girmemektedir?

Maddi tazminat Manevi tazminat Saldırıya son verilmesi Tespit Önleme

A) B) C) D) E)

Hukuki işlem yapabilme Dava açabilme Davalarda taraf olabilme Derneğe üye olma Sözleşme yapabilme

2E O

2. Aşağıdaki tüzel kişilerden hangisi kişi topluluğu £J 6. Bir küçüğün yargısal erginliğine hangi mahkeme niteliğindeki tüzel kişilerden biri değildir? § karar verir? A) B) C) D) E)

Devlet Dernek Vakıf Belediye Şirket

3. Hukuk düzenince aşağıdakilerden hangisi gerçek kişi olarak kabul edilir? A) B) C) D) E)

Dernekler Vakıflar İnsanlar Ortaklıklar Devletler

S ^

A) B) C) D) E)

Asliye hukuk mahkemesi Sulh hukuk mahkemesi Ticaret mahkemesi Ağır ceza mahkemesi İdare mahkemesi

7. Maddi mallar (eşyalar) üzerindeki mutlak hakka ne denir? A) Kamu hakkı Nisbi B) hak Ayni hak Telif C) hakkı Sosyal hak D) E)

-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ8.

2. Kişiler; gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır. Tüzel kişiler ise, mal toplulukları ve. kişi topiulukları olarak ikiye ayrılır. Devlet, darnek, betediye, şirket kişi topluiuklarıdır. Vakıf ise bir malın belli bir amaca örgütlenmesi sonucu oluşan mal topluluğudur.

Aşağıdaki haklardan hangisi başkalarına devredilebilir veya hak sahibinin ölümünden sonra miras yoluyla mirasçılara geçer? A) İntifa hakkı Mülkiyet B) hakkı Nafaka hakkı C) Oturıma hakkı Kişiye D) bağlı hak E)

(Cevap C) 3. Gerçek kişiler sadaca insanlardır. Diğer seçeneklerde verilenler ise tüzel kişidirler. (Cavap C) 4. Normal ergenlik 18 yaşın doldurulmasıyla kazanılır. Ancak, kanunumuz "kazai- rüşt" yoluyla da rüştün kazanılabileceğini balirtmiştir. Ayrıca, avlenme kişiyi reşit kılar.

9. Yetkili bir makam tarafından konulan ve yürürlükte bulunan hukuk kurallarının tümüne ne ad verilir?

A B ) C D ) E )

(Cevap D) 5. Fiil ehliyeti kişinin kendi fiil ve eylemleriyle borç altına girebilmesi ve hak kazanabilmasidir. Davada taraf olabilme, fiil ehliyetiyle değil, hak ehliyetiyle ilgilidir. Buna göre hak ehliyetine sahip olanlar davada taraf olabilirlar.

Tabii hukuk Şerh Pozitif Hukuk İdeal Hukuk Mevzuat

10. Gerçek kişilik ne zaman başlar? A) B) C) D) E)

to"ö

18 yaş doldurulduğunda Nüfus kaydı yapıldığında Çocuk tam ve sağ doğduğunda Nüfus cüzdanı verildiğinde Çocuk ana rahmine düştüğünde

co O.

Q UJ

11. Aşağıdakilerden hangisi koşullarından biri değildir? A) B) C) D) E)

97

fiil

ehliyetinin

Kayyum atanmış olmamak Ayırt etme gücüne sahip olmak Ergin olmak Kısıtlı olmamak Kural olarak 18 yaşın doldurulmuş olmak

ÇÖZÜMLER 1. Önleme davası, saldırı başlamadan saldırıya ilişkin durumlara dayanılarak saldırının yapılmasını önlamek için açılır. Dolayısıyla saldırı davam ederken, önieme davası açılamaz.

(Cevap C) 6. Kazai rüşte (yargısal erginlik) karar verecak mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. (Cevap A) 7. Mutlak hak; herkese karşı ileri sürülebilen ve herkes tarafından ihlal edilebilin haklardır. Bu hakların eşyalar üzerinda söz konusu olması ise ayni hak olarak ifade edilir. Örnek; milliyet, rehin. (Cevap C) 8. Kural olarak para ile ifade edilebilen haklar gerçek kişinin ölmesiyle mirasçılarına geçer. Oturma ve intifa hakkı para ile ifade edilebilmekle medeni kanundaki özel düzanlema itibariyle mirasçılara geçemez. Nafaka ise kişinin kendisine verilen bir paradır. Mülkiyet; Ölümle birlikte mirasçılara geçer. (Cevap B) 9. Tabii hukuk: İdeal hukuk, olması gereken hukuk anlamına gelir. Pozitif hukuk ise yürürlükteki bütün hukuk kuralları anlamına gelir. Örf - adette bazen içine girer. Yetkili makam tarafından konulan hukuk kurallarına ise mevzuat danir. (Cevap E) 10. Gerçek kişilik; tam ve sağ doğumla başlar. Ancak, Medeni Kanunumuz ceninin menfaatini korumak için bazı hükümlere yer vermiştir. (Cevap C)

(Cevap E) 11. Kişiye kayyum atanması onun değişiklik yapmaz.

iil ehliyetinde bir (Cavap A)

98-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

GÜNCEL | Türkîye'nin Sosyo-Ekonomik Yapısına Genel Bakış 2 (EĞİTİM) TÜRKİYE'DE EĞİTİM Dergimizin bu sayısında ülkemizin eğitim konusundaki mevcut durumu, başlıca sorunları ve önemli gelişmeler özet bir şekilde ele alınacaktır. »ÇIKMIŞSORU(2001 KMS) 2001 yılında "5 Yılda 1 Milyon Çocuğa Eğitim" kampanyasını başlatan sivil toplum örgütü aşağıdakilerden hangisidir? A) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği B) 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı C) Anne ve Çocuk Eğitim vakfı D) Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı E) Türk Eğitim Vakfı 2001 yılı Ocak ayında 7-16 yaş grubu çocukların eğitimine destek amacıyla Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) "5 Yılda 1 Milyon Çocuğa Eğitim" kampanyasını başlatmıştır.

___________________________ (Cevap D) CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE'DE EĞİTİM Türk eğitim tarihindeki ilk Milli Eğitim (Maarif) Bakanlığı 17 Mart 1857 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti adıyla kurulmuştur. İlk Maarif Bakanı Abdurrahman Sami Paşa'dır. Türk eğitim tarihindeki ilk özel (işitme, görme, konuşma engelliler için) eğitim okulları 1878-1908 yıllarında (II. Abdülhamit döneminde) açılmıştır. Cumhuriyet döneminde "Milli Eğitim Bakanlığı" 2 Mayıs 1920 tarihinde 3 nolu yasa ile kurulmuştur. 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat kanunu çıkarılmıştır. Bu yasa ile üniversiteler dışındaki bütün eğitim öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığfna bağlanarak eğitim kurumlarının yönetim, uygulama ve denetiminde birlik sağlanmıştır. 1924 yılında medreseler, 1925 yılında tekke ve zaviyeler kaldırılmıştır. 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 'Türk Harfleri Hakkında Kanun" ile Latin Alfabesine geçilmiş ve "ilk okuma seferberliği" ilan edilmiştir.

1938'de Köy Enstitüleri kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki eğitim hizmetlerinin içeriğini "Öğretimi Birleştirme", "Eğitimi Örgütleme", "Eğitimin Niteliğinde Değişme" ve "Eğitimi Yaygınlaştırma" olarak dört başlık altında toplamak mümkündür. "Öğretimin Birleştirilmesi" anlamına gelen Tevhid-i Tedrisat Yasası'nın iki önemli özelliği bulunmaktadır. Birincisi, eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi, ikincisi ise eğitim alanında lâikliğin eyleme dönüştürülmesidir. GSMH ve KONSOLIDE BUTÇE IÇINOEKIMEB BUTÇESİNIN PAYLARI MEB BUTÇESININ MEB BÜTÇESİNİN KONSOLİDE BÜTÇEYE ORANI YILLAR GSMH'ya ORANI (%) (%) 1990 2,14 13,21 1991 2,36 14,10 1992 2,75 14,56 1993 2,88 14,35 1994 2,42 11,36 1995 1,78 10,41 1996 1,77 9,71 1997 1,78 9,01 1998 2,41 10,90 1999 2,80 11,58 2000 2,78 10,43 2001 2,39 8,17 2002 2,86 7,90 2003 2,87 6,91

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana geçen kısa süre içinde eğitim sisteminin her tür ve kademesinde okul, öğrenci ve öğretmen sayısında büyük artışlar olmuş, eğitim olanaklarının yurt geneline dağılımında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Cumhuriyetten günümüze eğitimin değişik tür ve kademesinde; 1923 yılında 5.134 okul varken okul sayısının 11 kat artarak 2003 yılında 60 bine, 1923 yılında 364 bin öğrenci öğrenim görmekte iken öğrenci sayısının 50 kat artarak 2003 yılında 18.6 milyona çıkmıştır. 1923 yılında 12.573 öğretmen görev yapmakta iken öğretmen sayısının 53 kat artarak 2003 yılında 678 bine ulaşması sağlanmıştır.

-GÜNCEL: TÜRKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARITürk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri (1739 Sayılı "Milli Eğitim Temel Kanunu"na göre) I - Genellik ve eşitlik: Eğitim kurumları dil, ırk.cinsiyet V9 din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. II - Ferdin ve toplumun ihtiyaçları: Milü eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir. III - Yöneltme: Fertler, eğitimleri süresince,ilgi,istidat V9 kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek y9tiştirilirler. Milli eğitim sistemi, her bakımdan, bu yöneltmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenlenir. Bu amaçla, orta öğretim kurumlarına, eğitim programlarının hedeîlerine uygun düşecek şekilde hazırlık sınıfları konulabilir. Yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif ölçme ve değ^rlendirme metotlarından yararlanılır. IV - Eğitim hakkı: İlköğretim görm^k her Türk vatandaşının hakkıdır. İlköğretim kurumlarından sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgj, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde yararlanırlar. V - Fırsat ve imkan eşitliği: Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır. Maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs,kredi V9 başka yollarla gerekli yardımlar yapılır. Özel eğitime V9 korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler alınır. VI - Süreklllik: Fertlerin gen9İ V9 mesleki eğitimlerinin hayat boyunca devam etmesi esastır. Gençlerin eğitimi yanında, hayata V9 iş alanlarına oîumlu bir şekilde uymalarına yardımcı olmak üzere, yetişkinlerin sürekli eğitimini sağlamak için gerekli tedbirleri almak da bir eğitim görevidir. VII - Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği: Eğitim sistemimizin her derec9 ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılap ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Milli ahlak ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir. Milli birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin, eğitimin her kademesind9, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verilir; çağdaş eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine

99

çalışılır ve bu maksatla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile işbirliği yapılarak Mili Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır. VIII - Demokrasi eğitimi: Güçlü ve istikrarlı, hür ve demokratik bir toplum düzeninin gerç^kleşmesi ve devamı için yurttaşların sahip olmaları gereken demokrasi bilincinin, yurt yönetimine ait bilgi, anlayış ve davranışlarla sorumluluk duygusunun ve manevi değerlere saygının.her türlü eğitim çalışmalarında öğrencilere kazandırılıp geliştirilmesine çalışılır; ancak, eğitim kurumlarında Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine aykırı siyasi ve ideolojik telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasi olay ve tartışmalara karışılmasına hiçbir şekilde meydan v^rilmez. IX - Laiklik: Türk milli eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. X - Bilimsellik: Her der^ce ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç V9 gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir. Eğitimde verimliliğin artırılması ve sürekli olarak gelişme ve yenileşmenin sağlanması bilimsel araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır. Bilgi ve teknoloji üretmek V9 kültürümüzü geliştirmekle görevli eğitim kurumları ger9ğince donatılıp güçlendirilir; bu yöndeki çalışmalar maddi ve manevi bakımından teşvik edilir ve desteklenir. XI - Planlılık: Milli eğitimin gelişmesi iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınma hedeflerine uygun olarak eğitim insangücü istihdam ilişkiteri dikkate alınmak suretiyle, sanayileşme ve tarımda modemleşmede gerekli teknolojik gelişmeyi sağlayacak mesleki ve teknik eğitime ağırlık verecek biçimde planlanır ve gerçekleştirilir. Meslekierin kademeleri ve her kademenin unvan, yetki ve sorumlulukları kanunla tespit edilir ve her derece ve türdeki örgün ve yaygın m^sleki eğitim kurumlarının kuruluş ve programları bu kad^melere uygun olarak düzenlenir. Eğitim kurumlarının yer, personel, bina, tesis ve ekleri, donatım, araç, geraç ve kapasiteleri ile ilgili standartlar önceden tespit edilır ve kurumların bu standartlara göre optimal büyüklükte kurulması V9 verimli olarak işletilmesi sağlanır. XII - Karma eğitim: Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır.Ancak eğitimin türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir. XIII - Okul ile ailenin işbirliğl: Eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak için oku! ile aile arasında işbirliği sağlanır.

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

100-

Bu maksatla okullarda okul aile birlikİ9ri kurulur. Okul aile birliklerinin kuruluş V9 işleyişleri Milli Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. XIV - Her yerde eğitim: Milli eğitimin amaçları yalnız r9smi ve özel eğitim kurumlarında değil, aynı zamanda evd9, çevr9d9, işyerlerinde, her yerd9 V9 her fırsatta

gerçekleştirilmeye çalışılır. Resmi, özel V9 gönüllü her kuruluşun eğitimle ilgili faaliyetleri, Milli Eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından Milli Eğitim Bakanlığının denetimine tabidir.

nilgiNotu/ Bir ülkenîn eğitim seviyesi ile kalkınma seviyesi arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Türkiye'de d9 eğitimin durumu kalkınmanın önünd9ki 9n büyük 9ngel olarak durmaktadır. 1927'de Türkiye'de nüfusun ancak yüzde 11'i okur-yazar durumda idi. Bu oran kadınlarda sad9C9 yüzde 4'tü. Türkiye nüfusu ilköğretimden henüz m9zun olabilmiş değîldir. Türkiye'de yaklaşık 9 milyon kadın henüz okuryazar bile değildir. Ann9İerin; çocukların yetişmesi üzerindeki kalıcı, yönlendirici V9 hatta belirleyici etkisi dikkate alındığında kızların çeşitli nedenlerle eğitim hakkından yoksun bırakılmalarının toplumsa! sonuçları

daha kolay anlaşılabilir. Eğitimin bütün kadem9İerind9 fiziki alt yapı V9 insangücü eksiği kapatılamamıştır. Bu da, eğitimin kalitesinî olumsuz etkilemektedir. Eğitimde kişi başına Japonya'da 950, Almanya'da 817, İtalya'da 523, Yunanistan'da 240 dolar harcanırken; bu miktar Türkiye'de yaklaşık 90 dolardır. Ayrıca, iktisatçıların da kabul ettiği gibi eğitim çok pahalı bir girişimdir. Fakat ondan daha da pahalı olan tek bir şey vardır ki; o da "cehalef'tir. (Zakir SAMİ, Milli Eğitim Dergisi, Sayı 159, Yaz 2003) Bu olumlu gelişmelerin yanında eğitim alanında gelişmiş ülkelere kıyasla h9d9flenen düzeyin gerisindeyiz. 18.08.1997 tarih V9 4306 sayılı yasa ile 1997-1998 öğretim yılından itibaren ilköğretimin, 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime dönüştürülmesin^ rağmen üköğretimde okullaşma oranının h9nüz % 100'e çıkarılmadığı V9 nüfusun bir kısmının okul dışında kaldığı görülmektedir. DİE'nin 1997-1998 verilerine göre 1996-1997 öğretim yılında ilkokul düzeyinde okullaşma oranı % 90.74; ortaokullarda % 64.47; lise ve dengi okullarda ise % 50.89'dur. Söz konusu düzeylerdeki kızların okullaşma oranlarına bakıldığında erkeklerd^n daha düşük olduğu görülmektedir. 1997-1998 öğretim yılında 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçümesiyle 7-14 yaş grubunda okullaşma oranının % 82.21, ortaöğretimde (lise ve dengi) ise, % 50.03 olduğu görülmektedir, Bu durumda yasalarda 18 yaşına kadar çocuk kabul edilen bireylerin özellikle 15-18 yaş grubunda, sadece % 50'si eğitimden yararlanmakta, % 50'si okul dışında kalmaktadır.

Haydi Kızlar Okula: "Haydi Kızlar Okula", 6-14 yaş arasında olup, okula gitmey^n 640 bin kızın bulunduğu ve komşuları içinde Irak'tan sonra 9n düşük okullaşma oranına sahip Türkiye'de,

UNICEF'in girişimiyle 5 Haziran 2003 tarihinde başlatılan bir kampanyadır. Kampanyanın amacı; 2005 yılına kadar ilköğretimde kızerkek öğrenci eşitliğini sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, kız çocukların okullulaşma oranlarının görec9 düşük olduğu 53 ilde kampanya yürütülecektir. 2003 yılında yapılan ve eğitimde toplumsal cinsiyet konusunu ele alan araştırmaya göre, ilköğretime kayıt açısından kız V9 erk9k çocuklar arasında % 7'lik bir açık bulunmaktadır. Bu kampanya h^nüz amacına tam olarak ulaşamamış, sadec9 50 bin kız çocuğu okullaştırılabilmiştir. Türkiye'de eğitim alanındaki cinsiyet eşitsizlikleri, ülkenin özellikle gün^ydoğu ve doğu bölgelerinde hala önemli boyutlardadır. Kimi illerde 7 ile 13 yaş arasındaki kız çocukların yaklaşık % 50'si okula gitmezken, ülkenin kırsal kesimlerinde yaşayan 11 ile 15 yaş arasındaki kız çocukların % 6O'ı okuia kayıtlı bile değildir. Bu istatistiklertn gerisinde hem ekonomik h9m d9 sosyal etmentervardır. Kısmi bir çözüm olarak taşımalı eğitim başlatılmıştır. Çocuklar servis araçlarıyla taşıma merkezi olarak seçilen okullara taşınmaktadır. Doğu ve güneydoğu illerinde kız çocukların eğitiminin önündeki başlıca engel okul V9 derslik yetersizliğidîr. Eğitime % 100 Destek Projesi: Türkiye'nin eğitimde niceliksel sorunlarının çözümünün sağlanması için, 24 Nisan 2003 tarihinde çıkan 4842 sayılı kanunla hayırseverlerin eğitime yaptıkları harcamaların % 100'ünü gider gösterebilmelerini sağlayan kampanya. Bu kampanya sonucunda şimdiye kadar (2005) Türkiye Genelind^; 960 Okul Binası, 153 Derslikdışı Ek Bina, 13.014 Derslik yapılmış, 4189 okulun onarımı ve 4189 okulun da donatımı yapılmıştır. Bu kampanya kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlanan arsa 2 yüzölçümü ise 625262,57 m dir. TÜRKİYE'NİN EĞİTİM ALANINDAKİ BAŞLICA SORUNLARI I.Öğretmen eksikliği 2. Altyapı eksikliği (okul, derslik, laboratuvar) 3. Düşük okullaşma oranı 4. Kız çocuklarının okula gönderilmem^si 5. Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği 6. Eğitim sisteminin çok sık değiştirjlmesi KIZ ÇOCUKLARININ OKULA GÖNDERİLMEME NEDENLERİ 1- Ekonomik sıkıntılar, çocukların çalıştırılması

101

-GÜNCEL: TÜRKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARI-

2- Ailelerin eğitimsizliği, töre, gelenek, örf, inanç ve din faktörleri 3- Okul eksikliği, öğretmen eksiği, kırsaldaki fiziki altyapı

eksikliği 4- Çevrenin etkisi, erk9n yaşta evlendirilme 5- Dil sorunu 6-Göç Aîlgi Notu /

Türkiye'de Eğitim Alanındaki Son Gelişmeler - Bilgi ve iletişim teknolojisi alanında yatırımlar yapılmakta, okullardaki bilgisayar sayısı artırılmaktadır. - Avrupa Birliğine uyum çalışmaları sürdürülmektedir. - İnsan Hakları, Demokrasi ve Vatandaşlık Eğitiminin Geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapılmaktadır. - Meslekî ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapılmaktadır. - Okul öncesi eğitim yaygınlaştırılmaktadır. - Öğretmenlik mesleğinde kaliteyi yükseltmek amacıyla, öğretmenlik mesleğini; aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak öğretmenlik mesleği kariyer basamakları sistemi getirilmiştir.

"o UJ

o Crt

w

Q UJ

EĞİTİM KADEMELERİNE GORE OKUL, OĞRENCİ ve OĞRETMEN SAYILARINDA ARTIŞ (1923-1924/2002-2003) EĞİTİM KADEMESİ

19231924 OKULÖNCESİ EĞİTİMİ

ÖĞRENCİ SAYISI

OKUL/SINIF/KURUM SAYISI 20022003

19231924

ARTIŞ (Kat)

80

11.314

140

İLKÖĞRETİM

5.010

35.168

6

İLKOKUL

4.894

ORTAOKUL ORTAÖĞRETİM ÖRGÜN EĞİTİM TOPLAMI

YÜKSEKÖĞRETİM GENEL TOPLAM

5.880

ARTIŞ (Kat)

43

142

5.133

52.616

9

53

136

18.921

138

28

11.292

390.275

34

3.799

10.238 1.054 3.034.959

798

838

148.563

176

361.514 13.686.616

37

12.266

557.759

44

7.181

3.038.982

1

76

75

5.134

59.873

11

2002-2003 ARTIŞ (Kat)

320.038

9.894 6.134

1923-1924

351.835 10.331.619 341.941

116

YAYGIN EĞİTİM

20022003

ÖĞRETMEN SAYISI

2.914

46.247

1.894.079

649

307

74.134

240

364.428 18.619.677

50

12.573

678.140

53

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-

102-

Türkiye'deki eğitim yapısıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

ÇOZUMLU KAVRAMA

A) B) C) D)

1. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde ele alınan en önemli eğitim sorunu aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

E)

Kız çocuklarının eğitimi Öğretmen yetersizliği Öğretimin birleştirilmesi (Tevhid-i Tedrisat) Okul ve derslik yetersizliği Harf inkılabı

Öğretmen sayısındaki yetersizliği çözmek Öğretmenlik mesleğini cazip hale getirmek Öğretmenlik mesleğini kolaylaştırmak Öğretmenlik mesleğinde kaliteyi yükseltmek Eğitimde teknolojiden daha çok faydalanmak

3. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizin alanındaki sorunlarından biri değildir? A) B) C) D) E)

eğitim

Okullaşma oranının yetersizliği Eğitim sektörünün devlet tekelinde olması Kız çocukları eğitim imkanlarından yararlanamaması Derslik sayısı yetersizdir Beyin Göçü

4. Aşağıdakilerden hangisi kız çocuklarının ok ullaş m a ora nının düş ük olm as ının sebeplerinden biri degildir? A) B) C) D) E)

Ekonomik sebepler Kültür yapısındaki yanlış inançlar Okul eksikliği Yasal engeller Erken yaşta evlendirilme

Lise düzeyinde okullaşma oranı yüzde 50 dolaylarındadır. Doğu illerinde okullaşma oranı daha düşüktür. Kız çocuklarının okullaşma oranı daha düşüktür. Bütçeden eğitime ayrılan pay sürekli bir artış göstermektedir. Öğretmen eksiği giderilememiştir

Âşağıdakilerden hangisi, kız çocuklarının okullaşmasım sağlamak için Mili Eğitim Bakanlığı ve UNICEF tarafından başlatılan bir kampanyadır? A) B) C) D) E)

2. 2005 yılında uygulamaya konan "öğretmenlik mesleği kariyer basamakları sistemi"nin amacı aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

olarak

Kızlarımız Okusun Bir Milyon Çocuğa Eğitim Haydi Kızlar Okula Eğitime % 100 Destek Ulusal Eğitim Kampanyası

o ço "Q LU

Hayırsever vatandaşların eğitime destek için yaptıkları bağışların tamamını gider göstererek vergiden düşmelerini sağlayan kampanya aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

Ulusal Eğitime Destek Kampanyası Eğitime %100DestekKampanyası Okulsuz Köy Kalmasın Kampanyası Türkiye Okullanıyor Kampanyası Her Köye Bir Okul Kampanyası

8. Aşağıdakilerden hangisi Türk Milli Eğitiminin temel ilkelerinden degildir? A) B) C)

Eğitim kurumları dil, ırk.cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır. Laiklik ve biiimsellik

D) Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. E) Eğitimde hükümet politikaları esastır

-GÜNCEL: TÜRKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARI-

ÇÖZÜMLER

103

6. Söz konusu kampanya 17 Haziran 2003 tarihinde başlatılan "Haydi Kızla Okula" kampanyasıdır. Bu kampanya ile kız çocukların okullaşma oranının düşük olduğu 53 ilde (öncelikle d9 en düşük olduğu 10 ilde) kız çocuklarının okullaştırılması amaçlanmıştır.

Cumhuriyetle birlikte ele alınan en önemli konu öğretimin birleştirilmesidir. Daha önce okullar üç ayrı kanalda yapılanmıştı. Bu yapılanma içinde, ilk ve en yaygını, Kur'an öğretimine, Arapça'ya, ezberciliğe dayalı mahalle mektepleri ve medreseler, ikincisi yenilikçi Tanzimat okulları, idadîler V9 sultanîler, üçüncü olarak da yabancı dilde öğretim yapan kolejler ve azınlık okulları yer almaktaydı. Bu yasa ile üniversiteler dışındaki bütün eğitim öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanarak eğitim kurumlarının yönetim, uygulama ve denetiminde birlik sağlanmıştır. Harf İnkılabı ise 1928'de yapılmıştır.

(Cevap C)

(Cevap C)

2. "Öğretmenlik mesleği kariyer basamakları sistemi"nin temel amacı öğretmenlik mesleğinde kaliteyi yükseltmektir. Buna göre öğretmenlik mesleğine; aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere 4 kariyer basamağı getirilmiştir.

24 Nisan 2003 tarihinde çıkan 4842 sayılı kanunla hayırseverlerin eğitime yaptıkları harcamaların % 100'ünü gider gösterebilmeleri sağlanmıştır. "Eğitime % 100 Destek" olarak adlandmlan kampanyanın amacı Türkiye'nin eğitimde niceliksel sorunlarının çözümünü sağlamaktır.

(Cevap D)

(Cevap B)

5 ÜJ >

3. Eğitim sektörü devletin tekelinde değildir, özel sektör yatırımcıları da eğitim alanında faaliyet gösterebilmektedir. (Cevap B)

8. Türk Milli Eğitiminin temel ilkeleri 1739 sayılı "Milli Eğitim Temel Kanunu"nda belirtilmiştir. Hükümet politikaları bu ilkelerden değildir. Hükümetler, Milli Eğitim Tem9İ Kanunu'ndaki ilkelere göre eğitim alanındaki çalışmalarını sürdürürler. (Cevap E)

4. A, B, C ve E seçenekleri kız çocuklarının okula gönderilmem9 nedenlerindendir. Bu konuda yasal bir engel yoktur, yasalarda kız ve erkeklere eşit şekilde eğitim fırsatı tanınmıştır. Öte yandan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim kız ve erkek bütün çocuklar için zorunludur. (Cevap D) 5. D s^çeneği dışındaki seçeneklerdeki bilgiler doğrudur, ancak bütçeden eğiîime ayrılan pay artış değil, bilakis azalma eğilimindedir. 1990 yılında % 13 olan pay 2000 yılında % 10, 2003 yılında % 7 olmuştur. (C^vap D)

KİTAPÇINIZDAN VE DERSANENİZDEN ISRARLA İSTEYİNİZ... Yediiklim KPSS Dergisi yazar kadrosu tarafından hazırlanmış EGITIM Türkiye'nin İLK ve TEK BİLİMLERİ profesyonel YAPRAK TEST KPSS SERİSİ yapraktestserisi!

GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR YAPRAK TEST SERİSİ

Yediiklim Eğitim Bilimleri Dergisi yazar kadrosu tarafından hazırlanmış Türkiye'nin İLK ve TEK profesyonel KPSS yaprak test serisi! Asil Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Fevzi Çakmak 1. Sokak No:22/A Kızılay/Ankara Tel.0312. 230 28 80-81 Faks.0312. 230 28 82

e-posta: [email protected] internet:asilyayin.com.tr

www.yediiklim.net I ^^m www.asilyayin.com.tr I ^9 www.yediiklim.com.tr I

Related Documents