Www.somuncubaba.net 2007 003 0077 Canakkale Icinde

  • December 2019
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Www.somuncubaba.net 2007 003 0077 Canakkale Icinde as PDF for free.

More details

  • Words: 1,299
  • Pages: 4
Edebiyat

Mustafa ÖZÇELİK

“Çanakkale İçinde...”

H

er milletin tarihinde, toplum hafızasında ve hayatında derin izler bırakmış sayısız olay vardır. Savaşlar da bu tür olaylardan birisi, belki de en önemlisidir. Açlığın, kıtlığın, depremin yaraları kolay sarılabilmekte ama savaşın onuru kadar acısı da çok derinlere işleyerek uzun süre devam etmekte, nesiller boyu etkili olmakladır. Çünkü savaşlar bütün bir milletin topyekun içinde bulunduğu, bulunmak zorunda kaldığı olaylardır. Hele savaş bir de destanın, efsanenin konusu olmuşsa, onunla ilgili türküler, ağıtlar yakılmışsa, etkisi itibariyle toplum hafızasının çok derinlerine indiği kolaylıkla tahmin edilebilir. Çünkü edebiyat, bir bakıma hayatın belgesi, olayların yazılı veya sözlü tutanağıdır. Destan, efsane, türkü gibi ürünlerin meydana getiricisi ise bütün bir millettir.

“Dönmemiş Asım’ın nesli seferden Konuşturup çataklarla rüzgârların dilini Ferman getirir Çanakkale’deki neferden” Yahya Akengin

64

Türkülere, efsanelere, destanlara konu olan savaşlardan birisi de Çanakkale Savaşıdır. “Çanakkale içinde...» mısralarıyla başlayan türküler, milleti çok derinden etkilemiş destansı bir savaşın millet diliyle söylenmiş canlı tutanağıdır. Bu türkülerin arkasında bir milletin hiçbir kalemin kolay kolay yazamayacağı trajedisi, bin bir emekle yetişmiş ve kendilerine bir umut olarak bakılan bir “münevver neslin” ve yiğit Anadolu çocuklarının kurbanlık koyunlar gibi başkalarının çıkarları uğruna savaşa sürülmesinin kahır ve hüznü, savaşa böyle bir niyetle girilse bile düşmanların “namahrem eli”nin topraklarımıza değmesi üzerine bu lekeyi silmek için bu defa “iman ve İslâm” adına gençliklerini feda, kanlarını sebil edişlerinin destanı vardır. Bu türkülerde yoklukların acısı, mazlumluğun gözyaşı, umudun yeşil, umutsuzluğun yüreği burkan kara rengi vardır. İç içedir hepsi. Cephe gerisinde ise nişanlılarının yoSomuncu Baba

lunu bekleyen, bir yandan da

Savaşlar önce, düşmanın sal-

Savaşın sonuçları dehşet ve-

onlara yanık türküler söyleyen

dırısıyla denizde başlar. Saldırı-

rici rakamlar ortaya çıkarır. Biz-

genç kızlar, yüreklerinde lif lif

lar birbirini izler 10 Mart 1915

den yaklaşık olarak 250 bine

hasret kumaşı dokuyan çilekeş

günü yapılın genel saldırının

yakın şehit verilir. Düşmanın

anneler, evlerinin direği yıkılmış

başarısızlıkla sonuçlanması üze-

kaybı da bundan az değildir.

rine saldırılar karaya yöneltilir

Sonuçta karada ve denizde şe-

dul kadınlar, boynu bükük yetim çocuklar; bütün bir milletin zaferi için Allah’a açılmış titrek eller vardır. Bütün bunlardan sonra “Tevhid”i kurtarmak adına tek bir amaç uğrunda Çanakkale içinde, karada ve denizde kanla, canla yazılan bir destan vardır.

ve Gelibolu’ya asker çıkartılır. Savaşların asıl kanlı sayfaları,

hitlerin kanlarıyla yeni bir iman destanı daha yazılır.

asıl iman destanının yazıldığı

Düşmanların güçlü orduları,

bölümü genellikle karada cere-

maddî gücü zayıf fakat erişil-

yan eder. Sonuç denizdekinin

mez bir imanın sahibi olan bir

aynısıdır. Düşman yenilmiş ola-

ordu karşısında yenilgiye uğrar-

rak geri çekilir.

lar. Böylece iman savaşlarının

Çanakkale Geçilmez 20. yüzyıl savaş tarihinde önemli bir yer işgal eden Çanakkale Savaşı Kasım 1914’den Ocak 1916’ya kadar sürdü. 1. Dünya Savaşı’nın önemli bir bölümü olarak da anılması gereken bu savaş, hem karada hem de denizde meydana gelmiş bir savunma savaşı olarak da sonuçları itibariyle önem taşır. Düşmanın saldırı amacı bellidir. Saldırmayı planladığı toprak parçası bir imanın yüzyıllardır yemiş verdiği bir coğrafyadır Üstelik yıllardır yıkılmasına uğraşılan bir devletin topraklarıdır. İngiliz-Fransız ittifakı içinde “bütün akvam-ı beşer”i Çanakkale önüne getiren ideal bu imanı boğmaktır. Geçmişte olduğu, gelecekte de olacağı gibi İstanbul’a ve Boğazlar’a hâkim olmak. Osmanlı’yı saf dışı bırakmak. Rusya’ya yardım etmek, o günkü şartların gerektirdiği tarihî idealin gerçekleşmesi için yapılması gereken mecburi bir harekettir o kadar. Mart / 2007

Fotoğraf: Fatih Erkoçoğlu

Çanakkale’de Şehitlik

65

kahramanlık anıtlarına bir yenisi daha eklenmiş olur. Çanakkale savaşı öncesinde Trablusgarp ve Balkan savaşlarındaki durum müttefiklere cesaret vermiş ve özellikle İngilizler için Çanakkale aşılması kolay bir hedef olarak görünmüştü. Bu yüzden “Hedef İstanbul” sözü onlar için bir parola olmuştu. Fakat sonuç onların düşündüğü gibi olmamış ve parolaya milletin cevabı «Çanakkale geçilmez» şeklinde tezahür etmişti. Gerçi Çanakkale başarısı 1. Dünya savaşının sonucunu değiştirmeyecekti ama müttefiklerin başları önünde geri çekilmeleri bazı olumlu sonuçlar doğuracaktı. Bulgarlar, başarısızlıkları üzerine müttefiklerden soğuyacaklar, itilaf devletleri yanında yer alacaklardı. Yine bu başarıyla ittifak kuvvetleriyle Rusya arasındaki “Türk barajı” yıkılmamış oluyordu. Fakat bu gibi başarılar pek bir şey ifade etmeyecekti. Geriye başarı hanesine kaydedilecek tek önemli olay “akılları durduracak bir kahramanlık destanı”, “imanın inkâra karşı galibiyeti” kalacaktı. Akan kan, dökülen gözyaşı belki zamanla unutulacak fakat 2.Abdülhamid Han’ın imparatorluğu kurtaracak bir umut olarak açtığı okullarda yetişen “münevver nesil” kaybolacaktı. Savaşın yaraları zamanla belki sarıldı ama bu neslin yok oluşunun açtığı yaralar kolay kolay kapanmadı. Çanakkale ve Mehmet Âkif Osmanlı devletinin son dö-

66

neminin olaylarını anlatırken, olayları Mehmet Âkif’i hesaba katmadan anlamak, yorumlamak büyük bir yanlışlık olacaktır. Nasıl daha sonraki yıllarda İstiklâl Savaşının manevî liderliğini Âkif yapmışsa, millete iman, umut ve heyecan aşılayarak bir iman cephesi kurmuş, bu cephenin zaferlerinin destanını yazmışsa Çanakkale’nin destanını da yine Âkif yazmıştır. Bu yüzden Çanakkale deyince akla hemen Âkif geliyor. Bu savaşı onsuz anlatmak ve yorumlamak imkansız görünüyor. O Âkif ki Çanakkale’de şehit olan “münevver nesil” gibi Sultan Abdülhamid’in kurduğu maarifin «rahle-i tedrisi”nde yetişmişti. Gerçi Âkif o sıralarda yine milletinin meseleleri için Berlin’de bulunuyordu. Fakat gönlü ülkesindeydi. Milletinin, nerede olursa olsun çarpan yüreği, düşünen kafası, söyleyen diliydi. O böylece destanını savaşı görmeden yazdı. Bu destanla iman kahramanlığının ebedî şiir anıtını dikmiş oldu. Akif’in destanı sadece Çanakkale şiirinden ibaret değil elbet. Safahat başlı başına bir destandır. Emperyalist batının ağır baskıları altında bunalmaya başladığımız yıllardan itibaren, Osmanlının yıkılışını ve yeni devletin kuruluşunu, bu yılların bütün olaylarını anlatan manzum bir destan. Çağının en emin tanığı tarafından en küçük bir ayrıntının bile ihmal edilmediği bir destan.. Çünkü Safahat’ta Âkif yoktur sadece. Bütün bir

milletin haline tercüman olan bir Âkif’tir Safahat’ta olan. Acılar, umutlar, hainlikler, kahramanlıklar, yanılgılar; şaşkınlar, dürüstler; meşrutiyet yılları, 1. Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve sonrası, her mısraı tarihe, vicdana açılan bir destan. Sonrası buruk bir acıyı, kaybolan bir umudu anlatsa da Safahat yine çağının destanı olmaya devam eder. Çünkü sevinç kadar yeis de bir gerçeğin ifadesidir. Hem de acı bir gerçeğin. Safahat, bütünüyle bir samimiyet ve gerçek anıtı olarak hâlâ anlaşılması gereken bir kitap olarak bize o acılı iki yüz yılımızı anlatadursun, “Çanakkale şehitleri” şiiri ve bu şiirin yer aldığı «Asım» bölümü Âkif’in düşünce dünyasının anlaşılması konusunda önemli ip uçlarını içinde barındırmaktadır. Şiirde tasvir edilen düşmanın en büyük gücü tekniğidir. Mehmetçiğin ise sadece imanı vardır. Böylece şiir realiteden hareket ederek imanla küfrün ezeli kavgasının gerçeğini vermektedir bize. Bu kavgayı veren ise “Asımın neslidir.” Âkif’in “Nesilmiş gerçek” dediği vatanını çiğnetmeyen, düşmanın “namahrem elini mabedine” değdirmeyen, kanıyla «tevhid»i kurtaran nesil… Çanakkale ve Biz Geçmişte, insanlık tarihi boyunca nasıl savaşlar olmuşsa gelecekte de nice savaşlar olacak, nice Âkifler nice destanlar yazacaktır. Gelecek bir yana, güSomuncu Baba

nümüzde de Müslümanlar iklim iklim, bölge bölge savaşıyorlar. Kan veriyorlar, can veriyorlar. Destanlar yazıyorlar. Zalimlerin zulmünü mazlumların âh’ı karşılıyor. Akan kan ve gözyaşı seli nice inkâr ve zulüm ateşlerini söndürüyor. Zalimlerin topu tüfeği, iman dolu göğüsler karşısında yine çaresiz kalıyor sonunda. Öyleyse geçmişe dönüp bakmak niye? Önce onları, o şehitleri rahmet ve minnetle anmak için. Savaşlarında hiç bir emperyalist amaç taşımayan, zulme uğrayıp zulmü defetmek için cihat edenleri, zilleti değil cihadı, yaşamayı değil şehitliği tercih edenleri anmak, anlamak için. Çanakkale’de ve diğer cep-

Fotoğraf: Fatih Erkoçoğlu

Mart / 2007

helerde savaşan nesil «iman ve

diğer yandan da nesil olarak,

İslâm» için savaşıp şehit düştü.

millet olarak ne gibi şartlarda

Fakat bu anışımız tek başına

bulunduğumuz, neyi yaptığı-

onlarla övünme böylece tarihe

mız, neyi yapmadığımız, ölüm

sığınıp bugün taşımak zorunda

ve hayat karşısında, zillet ve

olduğumuz sorumluluklarımız-

onur karşısındaki tercihimiz, ge-

dan kaçmayla ilgili olmamalıdır.

lecek nesillere, geçmişte olduğu

Tarihin her döneminde karşılaş-

gibi okunacak destanlar bırakıp

tığımız zorluklar, savaşlar, sınav-

bırakamayacağımız gibi sorula-

lar, zaferler ve yenilgiler vardır.

ra olumlu cevaplar aramaya ve

Her nesil, dünya ve ahirette

bulmaya vesile olmalıdır.

yaptığının karşılığını görecek, kimileri minnetle; sorumluluklarını yerine getirmeyenler, gafletle; belki de ihanet ve lanetle anılacaklardır.

Bir 18 Mart’ta daha “İman şehitlerimiz”i

bütün

zaman-

lardaki, mekânlardaki şehitlerimizle birlikte ve o şehitlerin destanını yazan Âkif’i rahmet

Her nesil, kendinden sorum-

ve minnetle anıyor, aynı iman,

lu olacaktır. Her 18 Mart bize,

duygu ve heyecanı bizlere bah-

bir taraftan 250 bin gencin ni-

şetmesini yüce Allah’tan niyaz

çin

ediyoruz.

öldüklerini

hatırlatırken,

Çanakkale Savaşlarında Kullanılan Fransız Tank Savarı

67

Related Documents