Su Temini Silivri Kadri Kizmaz

  • Uploaded by: Kadri
  • 0
  • 0
  • June 2020
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Su Temini Silivri Kadri Kizmaz as PDF for free.

More details

  • Words: 3,701
  • Pages: 16
1. MESKÛN BÖLGENİN TANITILMASI (İSTANBUL - SİLİVRİ) 1.1.

Tarih

Silivri adı ile ilgili antik ve güncel kaynaklarda birbirlerinden farklı bilgiler bulunmaktadır.Şehrin adı antik kaynaklar ve yazıtlarda bazen İyon lehçesiyle “Selübria, Selümbria, Selübrie” bazen de Dor lehçesiyle “Sahumbria” şeklinde yazılmaktadır. Güncel kaynaklarda daha çok “Selymbria” veya “Selybria” şekline de rastlanmaktadır. Bu ad Srabon’un şehrin mitolojik kurucusunun adı olarak bildirdiği “Selüs” (Silus, Silur, Silis) ismi ile Trak dilinde şehir anlamına gelen “bria” sözcüğünün birleşiminden ortaya çıkan “Selüs’ün Şehri ” nden gelmektedir. Bununla beraber M.Ö. 7. yüzyılda Yunanlı Komutan Silir tarafından “Silivria” adı ile kurulduğu iddia edilmektedir. Silivri’nin paraları üzerinde ise “Salü (m) brianoa” şeklinde görülmektedir. Bizans İmparatoru Arkadius (377-408) Eudoxia ile evlenmesinden sonra eşini onurlandırmak amacıyla Silivri kalesini yaptırmış ve kentin ismini “Eudoxiapolis” olarak değiştirmiştir. Ancak Eudoxia halk tarafından pek fazla sevilmediği için ölümünden sonra kullanılmamış ve unutulmuştur Silivri (Selymbria) şehri, bugünkü Silivri koyunun doğusunda bulunan 56 metre yüksekliğindeki dik ve sarp bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Zamanla bu tepenin etrafı surlarla çevrilip şehir geliştikten sonra surların dışına çıkmış ve yayılmıştır. Silivri, Marmara Denizi (Propontis) kıyısında, bugünkü Selimpaşa (Bizans zamanındaki ismi Epivatos, Osmanlılar zamanındaki ismi Bigados)ve Marmara Ereğlisi (Perintos) arasındadır.Antik devirde Trakya, doğuda Karadeniz, güneyde Marmara Denizi ve Ege Denizi, batıda Nestos nehri, kuzeyde Tuna nehri ile çevrili bulunuyordu.Silivri (Selymbria)kenti de işte bu sınırlar içinde bulunmaktadır. Höyüklerde yapılan araştırmalar ile Yunan ve Latin kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre Silivri (Selymbria) tarihinin prehistorik devirlere kadar indiği tespit edilmektedir.1956 yılında önce Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsünden D.H. French, sonra da 1962’de Şevket Aziz Kansu tarafından Silivri’nin 10 km batısında Kınalı mevkiinde, bir höyükte yapılan yüzey araştırmasında Geç Kalkolik Çağ’a ait bazı keramik parçaları elde edilmiştir. Bulunan keramik parçalarının Troia I. dönemine ait olduğu da kabul edilmektedir. Eğer bu görüş doğruysa Trakya’nın M.Ö. 3 bin yılında Troia ile akraba bir kültüre sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Kınalı’da üzeri baskı tekniğinde ip bezekli kaplara benzeyen bir kaba da rastlanılmıştır. Bu buluntular, ilk Tunç Çağı’nda Trakya’nın Kuzeybatı Anadolu kültürüyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Gerek Trakya’daki buluntuların ve gerekse Kınalı prehistorik keramiklerinin benzerlerine Anadolu’da ve Troia I’ de rastlanması bir kültür alışverişi olduğunu kanıtlamakta ve M.Ö. 3 bin yıla kadar inen yerleşim yerlerinin varlığını ispatlamaktadır. Silivri (Selymbria) ve çevresinin 3.000 yılından M.Ö. 1.000 yılının ortalarına kadar geçen uzun süredeki tarihi hakkında hiçbir bilgi yoktur.Ancak M.Ö. 1200 yıllarından itibaren bu bölgeye Trakların yerleştiği kabul edilebilir. Selymbria ismindeki “bria” ekinin Trakia dilinde kent, şehir anlamına gelen bir ek olmasından yola çıkarak, Orta Yunanistan şehirlerinden Megara’nın kolonizasyonundan önce Selymbria’nın kurulduğu alanda bir erken Trak iskanı olduğu söylenebilir. M.Ö. 750 ile 550 yılları arasında Yunanistan’da koloni hareketleri başladı ve özellikle gemicilikte ileri olan şehir devletleri Ege Denizi, Marmara Denizi, Boğazlar ve Karadeniz kıyılarında koloni şehirleri meydana getirdiler.Selymbria kenti de Yunanistan’ın İstmos bölgesinde bulunan Dor’lu Megara kenti tarafından kolonize edilmiştir. Megaralılar, İzmit yöresinde Astakos’u kuran Khalkedon’a (Kadıköy) karşılık Selymbria (Silivri) kentini meydana getirdiler. 1

Silivri’nin (Selymbria), M.Ö. 700 ve 680 arasında kurulduğu tahmin edilmektedir. Çünkü Bizantion, “Byzas” adında bir “Trakia”lı başkanın idaresi altında M.Ö. 660 yılında Megaralı kolonistler tarafından kurulduğu zaman, karşıda Kalhedon (M.Ö.680) ve Marmara Denizi (Propontis) kıyısındaki Selymbria’nın aynı kolonistler tarafından daha önceki tarihlerde kurulduğu bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu Anadolu’da sağlam temeller üzerine kurulduktan sonra Osmanlılar 14. yüzyılın başlarından itibaren Trakya ile ilgilenmeye başlamışlardı. Osmanlıların Silivri’ye ilk girişleri 1327 yılında İmparator II.Andronikos ve torunu genç Andronikos arsında cereyan eden saltanat mücadelesi sırasında gerçekleşmiştir. Ancak Orhan Bey’ in II. Andronikos’ a yardım etmek amacıyla gönderdiği kuvvetler Silivri’de mağlup olmuşlar ve İmparatorun yardımıyla geri dönmüşlerdi. Osmanlıların Silivri’ ye ikinci girişleri dostluk çerçevesi içinde gerçekleşmiştir. Bizans İmparatoru III. Andronikos’ un 1341 yılında ölümü üzerine küçük yaştaki oğlu İoannes (Yohannes) Kantakuzen’ in vasiyeti üzerine imparator ilan edilmişti. Bir süre sonra Kantakuzen’ e karşı isyan başladı. Kantakuzen tahtı kaybetmemek için Orhan Bey’ den yardım istedi ve desteğini sağlamak amacıyla kızı Teodora’ yı Sultan Orhan’ a verdi. Orhan Bey otuz kadar gemi, bir hayli süvari ve adamlarıyla Teodora’ yı Silivri’ den alarak Bursa’ya getirtmiştir. Kantakuzen’ in, yardımlara karşılık 1353’te Gelibolu’ daki Çimpe Kalesi’ni Osmanlılara vermesi üzerine Türkler çok kısa zamanda bütün Trakya’ ya yayıldılar. 1356 yılına kadar yapılan fetihlerle Silivri’ ye 30 km kadar sokulmuşlardır. Kaynaklarda Silivri’ nin Osmanlılar tarafından ilk defa ne zaman fethedildiği konusunda farklı bilgiler bulunmaktadır. Evliya Çelebi Silivri’ nin daha I. Murat (1361 – 1389) tarafından fethedildiğini, ancak I. Murat’ın öldürülmesinden sonra tekrar Bizanslıların eline geçtiğini yazmaktadır. Ayrıca Evliya Çelebi Silivri’ nin ikinci kez Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) zamanında fethedildiğini, ancak onun Timur’ a esir düşmesinden sonra kentin bir kez daha Bizanslıların eline geçtiğini belirtmektedir. Süleyman Çelebi, kardeşleriyle girdiği saltanat mücadelesinde Bizans’ın desteğini almak için Silivri’yi Bizans’a geri vermiştir. Bu arada Timur’un Anadolu istilasından kaçan Türkmenler kitleler halinde Rumeli’ye geçerek bütün Trakya’ya ve Balkanlar’a yerleşmişlerdir. Silivri’ nin Türkler tarafından kesin olarak fethi Fatih Sultan Mehmet (1451 – 1481) zamanında gerçekleşmiştir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’ u kuşatmadan önce Karaca Paşa’ yı (Dayı) on bin kişilik bir kuvvetle yol üzerindeki Bizans şehir ve kasabalarını ele geçirmesi için görevlendirdi. Karaca Paşa tarafından Karadeniz kıyısındaki Misivri (Mesembria), Ahyolu (Anchiolus), Vize ( Byzus) kaleleri direnmeden teslim alındı. Bu arada Selimpaşa ( Bigados) fethedildi. Silivri (Selymbria) ve Marmara Ereğlisi (Perinthos) kalelerinin direnmeleri üzerine zaman kaybını önlemek için bu kalelerin fethi daha sonraya bırakılmıştır. İstanbul’ un fethinden on beş gün sonra Karaca Paşa daha önce fethedilemeyen Silivri ve Marmara Ereğlisi’ni almak için geri dönerek kaleleri kuşattı. Silivri kalesi muhafızları İstanbul’ un fethinin gerçekleştiğini öğrenince yapacak bir şeylerinin kalmadığını anladıklarından kalenin anahtarını Karaca Paşa’ ya vererek şehri teslim ettiler. Silivri’nin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra üç yüz yıllık süre zarfında çok önemli hadiseye rastlanmaz. Silivri Osmanlıların idaresine geçince, kale içindeki Apokaukos Kilisesi camiye çevrilip 30-40 hane kadar Türk kale içine yerleştirildi. Kalede Rumlar, Yahudiler ve

2

Ermeniler oturuyorlardı. Türkler de gelince eski halkın adet ve ananelerinde, ibadetlerine müdahale edilmemiştir. Türklerin bu husustaki müsamahası gayrimüslim halkın rahat yaşamalarına neden oldu. Yalnız Türkler kırsal yaşamı tercih ettiklerinden yavaş yavaş kaleyi terk edip kale dışında yerleşmeye başladılar.Türklerin Silivri’ye gelip yerleştikleri dönemde şehrin etrafı bakımlı bağ ve bahçelerle kaplı idi. Gayrimüslim halk yine şarapçılık ve ipekçilikle geçimlerini temin ediyorlardı. Silivri Bizans İmparatorlarının ve soylularının bir sayfiye yeriydi. Türklerin eline geçtikten sonra da uzun bir müddet aynı şekilde devam etti. Kanuni Sultan Süleyman Yapağca çiftliğini satın aldı.Oraya bir cami ve saray yaptırdı. Yaz aylarını saray halkı burada geçirirdi. Celaliye çiftliğini de Piri Mehmet Paşa satın aldı, emekli olduktan sonra günlerinin bir kısmını Celaliye’de bir kısmını da Silivri’de geçirmiştir. Sultan Avcı Mehmet de yine Yapağca Köyü’nde bir av köşkü yaptırmıştır.Sık sık Trakya’da ava çıkardı. Dinlenmek için de bu köşke gelip kaldığı bilinmektedir. Sadece Osmanlı padişahları ve devlet adamları değil, özellikle Kırım hanları ve aileleri de Silivri’yi yazlık dinlenme yeri olarak kullanıyorlardı.Özellikle de Kadıköy’deki konaklarda oturduklarını kaynaklar ifade etmektedir. 1509 yılında İstanbul’da meydana gelen ve “Küçük Kıyamet” adı verilen büyük zelzelede Silivri ve çevresini harabeye çevirdi. Silivri’de kale duvarları tamamen yıkıldı. Ancak Sultan II.Beyazıt Silivri surlarını tekrar tamir ettirdi. Bundan sonra Kırım Harbine kadar Silivri’de pek mühim bir şeye rastlanmaz.Kırım Harbi (1853-1896) sonunda harpte yer ve yurtlarını terk eden bir kısım Tatar Türklerinin bu yörelere geldiklerini görüyoruz. Bunlardan çok önce gelen bir kısım Tatar da Silivri’de yerleştiler. Nihayet “93 Harbi” denilen Osmanlı-Rus Savaşında (1877-1878) Rus ordusu Silivri’yi de işgal etmiş ve Yeşilköy’e ilerlemişlerdi. Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında Anadolu’dan gelip Balkanlara yerleşen Türkler istilaya dayanamayıp toplu halde Trakya’ya göç etmeye başlamışlardı. Bu arada göçmenler Silivri’ye gelerek yeni yeni köyleri kurmaya veya eskiden kurulmuş köylere yerleşmeye başladılar.Bu savaş sırasında Vidin muhacirlerinin de bir kısmı Silivri’ye yerleştirilmiştir. 8 Ekim 1912’de Balkan Savaşları başladı. Balkanlarda Bulgarlar, Yunanlılar, Sırplar ve Karadağlılar aralarında bir anlaşma yaptılar. Osmanlıların Trablusgarp Harbi ile uğraşmasından ve bu ülkedeki iç siyasal çekişmelerden yararlanarak 8 Ekim 1912’de Karadağlılar Osmanlılara savaş ilan ettiler. Diğer Balkan devletleri de savaşa girdiler. Hazırlıksız yakalanan Osmanlı orduları ikmal düzeninin işlememesi, komutanlar arasındaki anlaşmazlıklar ve kötü yönetim nedeniyle büyük bir yenilgiye uğradı. I. Balkan Savaşı’nda Türk ordusu Bulgarları 17-22 Kasım 1912’de Çatalca hattında ancak durdurabildi. Bu arada Silivri de Bulgarlar tarafından işgal edildi. Bulgarların bu işgali tarihte eşi az görülen katliamlar, zulümler, işkencelere ve yakıp yıkmalara sahne olmuştur. Bu Bulgar zulmünden Silivri çok etkilendi. Danişmend Mescidi, Alibey Camii, Kır Camii, Fatih Camii, Bodur Mescidi, Kasımpaşa Mescidi ve Abdülgani Mescidi’ni yaktılar. Bu yağmadan Piripaşa Camii ufak tefek hasarla kurutuldu. Bulgarlar Piripaşa Camii’ndeki kıymetli eşyalar, minber ve kapısını sökerek götürmek istedilerse de başarılı olamadılar.30 Mayıs 1913’te barış imzalandı. 29/30 Haziran 1913 gecesi Bulgaristan,Yunanistan ve Sırbistan’a aniden saldırınca II. Balkan Harbi başladı. Eski iki müttefikin birbirine düşmesi Osmanlıların işine yaradı. Edirne’ye kadar olan Trakya bölgesini Bulgarların elinden geri aldı. Bulgarların Silivri’yi işgali 9 ay sürdü, Temmuz 1913’te işgal sona erdi.

3

Kurtuluş Savaşı’nda Silivri Yunanlılar tarafından işgal edildi.Yunanlılar Silivri’ye 20 Temmuz 1920’de girdi, 22 Ekim 1922’de çekilerek yerlerini İtalyanlara bıraktılar. Yunan işgali iki sene üç ay sürdü. Neticede 1 Kasım 1922’de İtalyanlar da çekilerek Silivri’yi Türklere teslim ettiler. Böylece İtalyanların işgali de sekiz gün sürmüş oldu.

1.2. Coğrafi Özellikleri İstanbul il merkezinin 67 kilometre batısında, E-5 (yeni adıyla D-100) karayolu üzerinde bulunan bir sahil kentidir. Çatalca Yarımadası'nın güney kısmında, 41 derece, 3 dakika kuzey paraleli ve 28 derece, 20 dakika doğu meridyenlerinin kesiştiği noktadadır. Batısında Tekirdağ iline bağlı Çorlu ve Marmara Ereğlisi ilçeleri, doğusunda İstanbul iline bağlı Büyükçekmece ilçesi, kuzeyinde İstanbul iline bağlı Çatalca ilçesi, kuzeybatıda Tekirdağ iline bağlı Çerkezköy ilçesi, güneyinde ise Marmara Denizi yer alır. Marmara Denizi'ne kıyılarının uzunluğu yaklaşık 45 km. olan ilçenin yüzölçümü yaklaşık 760 km²'dir (tarım arazileriyle birlikte 860 km²). 18 köyü ve 8 beldesi bulunan ilçenin merkezi ise 7 mahalleye ayrılmıştır. Belde belediyeleri şunlardır: Selimpaşa, Değirmenköy, Gümüşyaka, Çanta, Celaliye-Kamiloba, Ortaköy, Kavaklı ve Büyük Çavuşlu. Köylerin adları ise; Akören, Alipaşa (5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile Silivri'nin mahallesi konumuna düşürüldü), Bekirli, Beyciler, Çayırdere, Çeltik, Danamandıra, Fener, Gazitepe (5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile Silivri'nin mahallesi konumuna düşürüldü), Kadıköy, Küçük Kılıçlı (5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile Silivri'nin mahallesi konumuna düşürüldü), Büyük Kılıçlı, Kurfallı, Sayalar, Seymen, Küçük Sinekli, Büyük Sinekli ve Yolçatı'dır. İlçe toprakları genelde az eğimli alanlardır. Silivri yöresinin içinde bulunduğu bölgedeki topografya, hafif dalgalı düzlükler biçiminde, yüksekliği 60 metreyi geçmeyen tepeler şeklindedir. Söz konusu topografya; güneyde deniz kıyısından başlamakta ve kuzeye doğru yavaş yavaş yükselmektedir. Doğuda, Muratçeşme bölgesindeki Keltepe ile Araptepe, başlıca engebeleri oluşturmaktadırlar. İlçe dahilinde yüksek dağlar bulunmamaktadır. İlçe sınırlarında çok önemli akarsu yatakları olmayıp Çanta Deresi, Gelevri Deresi, Kova Deresi, Tuzla Deresi ve Karılar Deresi gibi küçük dere ve çaylar bulunmaktadır.

1.3. Demografik (Nüfus) Özelliği Silivri'nin İstanbul toplam nüfusu içindeki payı %1 düzeyindedir. İstanbul'daki 32 ilçe içinde daimi ikamet eden nüfus büyüklüğü olarak Şile, Çatalca, Eminönü ve Adalar ilçelerinin önünde 28. sırada yer almaktadır. Ancak yaz aylarında İstanbul'un nüfus yoğunluğu yüksek ilçelerinden birisi konumuna gelmektedir. 2000 yılı verilerine göre ilçe merkezi nüfusu, 44.530, ilçe genelinde ise 108.155'tir (44.530 kişi ilçe merkezinde, 41.699 kişi belde merkezlerinde ve 21.886 kişi köylerde olmak üzere). Kilometrekareye düşen kişi sayısı 1990 yılında 90 iken, 2000 yılında 126'ya yükselmiştir. Silivri'nin nüfusu 1997'deki verilere göre 38.932 iken 2000'de 44.530'a yükselmiştir. 2007 itibarı ile ise tahminen 72 bine yakındır. En kalabalık beldesi Selimpaşa'dır. 2000 nüfus sayımında Selimpaşa'da 9.151 kişi kayıtlara işlenmiştir. En küçük köyü ise 270 kişi ile Küçüksinekli'dir. Onu 402 kişiyle Büyüksinekli takip etmektedir. En kalabalık köyü ise Silivri'ye en yakın köy olan 2.700 nüfuslu fener Mahallesi'dir. Köy nüfusu giderek azalmakta ve kırsal alanlardan kentsel alanlara göç yoğunlaşmaktadır.

4

Yıllar 1955 Silivri 4811 Nüfusu

1960

1965

1970

1975

1980

1985

1990

1997

2000

2007

4949

6114

7528

8525

13,763 15,767 26,089 98,873 106,174 125,364

Tablo 1.3.1 Meskûn bölgenin (İstanbul – Silivri) yıllara göre nüfus dağılımı

1.4. Ekonomik Yapısı İstanbul, Türkiye’nin ekonomik açıdan en gelişmiş şehridir ve Türkiye ekonomisinin yönlendiricisi konumundadır. İstanbul hem uluslararası ilişkileri hem de Türkiye’nin diğer bölgeleri ile ekonomik ve ticari ilişkileri açısından ekonomik gelişmenin belirleyicisidir. Bu gelişmişlik seviyesi yaratılan katma değer büyüklüklerinde de görülebilmektedir. 1990’lı yılların başından itibaren yaşanan ekonomik krizler İstanbul ekonomisinde önemli dalgalanmalar yaratmıştır. Bununla birlikte bu aşırı dalgalanma dönemlerinde dahi İstanbul’un Türkiye ekonomisi içindeki belirleyici ve yönlendirici konumu değişmemiştir. İstanbul il sınırları içerisinde kanatlı hayvan yetiştiriciliği işletme sayısı Tarım İl Müdürlüğü 2006 yılı kayıtlarına göre, yarısı Silivri ilçesinde olmak üzere 32 adettir. Kanatlı hayvan yetiştiriciliği yapılan ilçeler işletme adeti sırasına göre, Silivri, Şile, Ümraniye, Beykoz ve Kartal olarak belirlenmiştir

1.5. Kültürel ve Sosyal Özellikleri Silivri'de 1960'lı yıllardan beri yapıla gelmekte olan Yoğurt Festivali ile Silivri'nin yaz aylarına bir canlılık getirilmeye çalışılmakta ve Silivri'nin tanıtımı öngörülmektedir. Bazı yıllar, ilgisizlik gerekçesiyle düzenlenmeyen Silivri Yoğurt Festivali, son birkaç yıldır uluslararası katılımlarla organize edilmeye çalışılmaktadır. Doğal olarak popüler kültür düzeyini aşamayan festivalde, Silivri'de yaşayan sanatçılara yeterli yer ayrılmaması eleştirilere yol açmaktadır. 2000'li yılların başlamasıyla birlikte Silivri'de edebiyat / sanat alanında bazı gelişmeler olmuştur. Yerel gazetelerdeki şiir sayfalarından sonra Çıkın adında (tüm ülkede dağıtımı yapılan) bir şiir seçkisi çıkarılmış, radyo ve televizyon kanallarındaki şiir ve türkü programlarından sonra yoğun katılımlı şiir-türkü geceleri düzenlenmiştir. 2007'de ise Süveyda isimli bir edebiyat dergisi yayınına başlamıştır. Belediye bünyesinde yaklaşık 15 yıl faaliyet gösteren ve gençlerin kültürel-sanatsal faaliyetlerde bulunmasını sağlayan Kültürevi kapanmıştır. Fakat resim, ebru gibi sanatsal alanlarda faaliyet gösteren iki sanat evi mevcuttur. Ayrıca kimi kişisel enstrüman kurslarıyla, gençlere müzik ve enstrüman bilgileri, yetenekleri kazandırılmaya çalışılmaktadır

5

1.5.1. Kültürel varlıklar Sahil kentin cephesinin bulunduğu yere uyan geniş bir girinti oluşturur. İlçe ilk defa denizden yüksekliği 56 m. olan bir falezin üzerinde, bu girintiye yakın, hakim bir yerde kurulmuştur. Bu girinti evvelce bugün olduğundan daha ileride, liman kurulmasına elverişli olup, sonradan deniz tarafından doldurulmuştur. Bu dolma olayı, girintinin doğu kısmında daha etkin olup buna neden de güneybatıdan esen şiddetli lodoslardır. Sahil çok sığ olup fazla miktarda moloz birikmesine neden olmaktadır. Son zamanlarda yapılan yeni mendirek ve dalgakıranlar esaslı bir şekilde moloz birikimlerine engel olmaktadırlar. Sahilden kentin genel görünüşüne bakılacak olursa, ilk göze çarpan manzara, yerleşimin sahil çizgisine paralel ve iç tarafı sahile bakan konkav bir şekilde kurulmuş olmasıdır. Kasabadan itibaren sahile doğru ve düz, geniş bir alan önceden deniz olup yine deniz tarafından doldurulmuştur. Şehrin bu kısmı denize doğru gelişmektedir. Silivri esasen ağaçsız bir bitki örtüsüne sahip olup, hakim görünüş steptir. Az değişen ve tek dize halinde görülen bir örtü, bölgeyi kaplar. Kuzeyde dağ köylerine doğru çıkıldığında, yükseklik ve rutubetin daha elverişli şartlarda olması nedeniyle ormanlık bölgeler bulunmaktadır. Bugün görülen şekil, genel olarak gövdeli ağaç ve yer yer çalılıklardan ibarettir. Bu topluluğu meydana getiren ağaçlar arasında daha çok yaprağı dökülen çeşitler fazlalıktadır. En fazla görülen ağaçlar arasında gürgen, akağaç, meşe ve kayını sayabiliriz. Yapraklarını dökmeyen çeşitler arasında ardıç ve özellikle bodur meşe sayılabilir. Hakim topluluk içinde bulunan bodur meşenin daha çok yer alması, bölgenin Akdeniz iklimini daha iyi açıklar. Bu topluluk yanında kekik otu, yabani nane ve sazlar görülür. Dağ köyleri bölgesinin karakteristik bitkisi funda ağacıdır (erica arborea). Orman bölgelerinde yer yer, adacıklar halinde çalı süpürgesi görülür. 1990'ların başlarındaki verilere göre Silivri'deki ormanlık alan 27.453 hektardır. Silivri bölgesindeki ormanlık alanlarda meşe ve gürgen çeşitleri, ardıç, ıhlamur, kızılcık, fındık, söğüt, orman kavağı, muşmula, yabani elma ve ahlat doğal olarak; karaçam, sahilçamı, fıstıkçamı, akasya, ceviz ve selvi ise dikim şekliyle yetişmektedir. Silivri bölgesindeki ormanlık alanlarda domuz, tavşan, kurt, çakal, tilki, gelincik, sansar, kokarca, porsuk, köstebek, fare, sincap, yılan, bıldırcın, çulluk, ördek, kaz, güvercin, doğan, şahin, atmaca ve az sayıda da karaca görülmektedir.

1.6. Projenin Meskûn Bölgeye Katkısı Bölge su kaynakları bakımından fakirdir. Bölge halkının çoğu geçimini sanayi veya diğer hizmet alanlarında sağlamaktadır, tarım faaliyetleri arazi üzerinde konutların kurulması ve geniş meraların istila edilmesi tarımsal faaliyetleri düşürmüştür. Bu durum tarım ürünlerini etkilemesine rağmen projenin hayata geçmesiyle bu tarım ürünleri daha da zenginleşecek ve il bazında ekonomik kalkınma söz konusu olacaktır. Bu nedenle kıt olan su kaynaklarının verimli kullanımı sağlanacaktır. Bu etkilerin yanında artan nüfus da göz önünde bulundurulduğunda “Su Temini ” projesinin bölgeye yukarıda sağdığımız sonuçlardan dolayı olumlu getirilerinin olacağını düşünülmektedir.

6

Şekil 1.1 Silivri Haritası- Türkiyede ki coğrafi konumu

7

Şekil 1.2 Silivri Haritası

8

2.

SU İHTİYACININ TAYİNİ

2.1. Aritmetik Artış Metodu Yıllar 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 2007 2009 Silivri 4811 4949 6114 7528 8525 13,763 15,767 26,089 98,873 106,174 125,364 154,584 Nüfusu Tablo 2.1. Meskûn bölgenin (İstanbul – Silivri) yıllara göre nüfus dağılımı Ka=

N 2 - N1 t 2 - t1

Ka : Aritmetik artış katsayısı N2 : Son nüfus sayımı N1 : İlk nüfus sayımı t2 : N2 nüfusunun sayıldığı yıl t1 : N1 nüfusunun sayıldığı yıl

K a11 =

N 2 − N1 4949 − 4811 = = 27 ,6 t 2 − t1 1960 −1955

K a 21 =

6114 − 4949 = 233 1965 −1960

K a 31 =

7528 − 6114 = 282 ,8 1970 −1965

K a 41 =

8525 − 7528 = 199 ,4 1975 − 1970

K a 51 =

13763 − 8525 = 1047 ,6 1980 − 1975

K a 61 =

15767 −13763 = 400 ,8 1985 −1980

K a 71 =

26089 − 15767 = 2064 ,4 1990 − 1985

K a 81 =

98873 − 26089 = 10397 ,7 1997 − 1990

K a 91 =

106174 − 98873 = 2433 ,6 2000 − 1997

9

K a101 =

125364 −106174 = 2741 .4 2007 − 2000

K a111 =

154584 −125364 = 14610 2009 − 2007

K ort1 =

∑ Ka 11

= 3130 .75

N g = N 1 + K a (t g − t1 ) Ng: Gelecek nüfus

N1: Son yıldaki nüfus

tg: Gelecek yıl

t1: Son yıl

Ka: Nüfus artış hızı

Ng 2014 = 154584 + 3130.,5 . (2015 – 2009) = 173368.5 Kişi Ng 2020 = 173368.5 + 3130,75. (2020 – 2015) = 189022,25 Kişi Ng 2025 = 189022,25 + 3130,75. (2025 – 2020) = 204676 Kişi Ng 2030 = 204676+ 3130,75. (2030 – 2025) = 220329.75 Kişi Ng 2035 = 220329.75 + 3130,75. (2035 – 2030) = 235983.5 Kişi Ng 2040 = 235983.5+ 3130,75. (2040 – 2035) = 251637.25 Kişi Ng 2045 = 251637.25+ 3130,75. (2045 – 2035) = 267291 Kişi

10

2.2. Geometrik Artış Metodu Yıllar 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 2007 2009 Silivri 4811 4949 6114 7528 8525 13763 15767 26089 98873 106174 125364 154584 Nüfusu Tablo 2.2. Meskûn bölgenin (İstanbul – Silivri) yıllara göre nüfus dağılımı

Kg=

log N 2 - log N 1 t 2 - t1

Kg : Geometrik artış katsayısı N2 : Son nüfus sayımı N1 : İlk nüfus sayımı t2 : N2 nüfusunun sayıldığı yıl t1 : N1 nüfusunun sayıldığı yıl Kg1 =

log ( 4949 ) - log ( 4811 ) ≅ 0.00245 (1960 −1955 )

Kg2 =

log ( 6114 ) - log ( 4949 ) ≅ 0.0183 (1965 −1960 )

Kg3 =

log ( 7528 ) - log ( 6114 ) ≅ 0.01807 (1970 −1965 )

Kg4 =

log ( 8525 ) - log ( 7528 ) ≅ 0.0108 (1975 −1970 )

Kg5 =

log (13763 ) - log ( 8525 ) ≅ 0.0118 (1980 −1975 )

Kg6 =

log (15767 ) - log (13763 ) ≅ 0.01187 (1985 −1980 )

11

Kg7 =

log ( 26089 ) - log (15767 ) ≅ 0.04374 (1990 −1985 )

Kg8 =

log ( 98873 ) - log ( 26029 ) ≅ 0.0828 (1997 −1990 )

Kg9 =

log (106174 ) - log ( 98873 ) ≅ 0.0103 ( 2000 −1997 )

Kg10 =

log (125364 ) - log (106174 ) ≅ 0.0103 ( 2007 − 2000 )

Kg11 =

log (154364 ) - log (125364 ( 2009 − 2007 )

Kg ort 1 =

) ≅ 0.0451

∑ Kg = 0.0241 11

1og .N g =1og . N 1 + K g (t g −t1 )

Ng: Gelecek nüfus

N1: Son yıldaki nüfus

tg: Gelecek yıl

t1: Son nüfus sayımının yapıldığı yıl

Kg: Nüfus artış hızı

log( Ng2015) = log. (154584 ) + 0.0451 (2015 -2009 ) → Ng2015 =259815 Kişi log( Ng2020) = log. (259815) + 0.0451 ( 2020- 2015) → Ng2020 =436680 Kişi log( Ng2025) = log. (436680 ) + 0.0451 ( 2025- 2020) → Ng2025 =733944 Kişi log( Ng2030) = log. (733944) + 0.0451 ( 2030-2025 ) → Ng2030 =1233567 Kişi log( Ng2035) = log. (1233567) + 0.0451 ( 2035-2030 ) → Ng2035 =2073302 Kişi 12

log( Ng2040) = log. (2073302) + 0.0451 ( 2040-2035 ) → Ng2040 =3484677 Kişi log( Ng2045) = log. (3484677) + 0.0451 ( 2045-2035 ) → Ng2045 =5856828 Kişi 2.3. İller Bankası Metodu

Yıllar 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1997 2000 2007 2009 Silivri 4811 4949 6114 7528 8525 13763 15767 26089 98873 106174 125364 154584 Nüfusu Tablo 2.3. Meskûn bölgenin (İstanbul – Silivri) yıllara göre nüfus dağılımı P : İller bankası artış katsayısı N2 : Son nüfus sayımı N1 : İlk nüfus sayımı g : İki nüfus sayımı arasındaki yıl farkı  P = g 

 N2 −1 .100 N1 

 4949  P1 =  5 − 1.100 ≅ 0.567 4811    6114  P 2 =  5 − 1.100 ≅ 4.318 4949    7528  P3 =  5 − 1.100 ≅ 4.248 6114    8525  P 4 =  5 − 1.100 ≅ 2.51 7528    13763  P5 =  5 − 1.100 ≅ 10.05  8525  13

 15767  P6 =  5 − 1.100 ≅ 2.756 13763    26089  P 7 =  5 − 1.100 ≅ 10.596 15767    98873  P8 =  7 − 1.100 ≅ 20.965  26089   106174  P9 =  3 − 1.100 ≅ 2.403  98873   125364  P10 =  7 − 1.100 ≅ 2.401  106174   154584  P11 =  2 − 1.100 ≅ 11.044 125364   P ort = ∑ = 6.53 P

11

Yapılan hesaplamalar sonucu Port > 3 olduğu için formülde P=3 alınmıştır. ( tg −ts )

p  Ng= Ns.  1 +  

100 

( 2015

3  Ng2015= 154584 .  1 +  

100 

−2009

)

= 179205

14

( 5)

Ng2020= 179205 . 1 +

3   = 207747 100 

Ng2025= 207747 . 1 +

3   = 240835 100 





( 5)

( 5)

3  Ng2030= 240835. 1 +  = 279193  100 

( 5)

3  Ng2035= 279193. 1 +  = 323661  100 

( 5)

3  Ng2040= 323661. 1 +  = 375211 

100 

( 5)

3  Ng2045= 375211. 1 +  = 434972  100 

15

Tablo 2.1 Artış metotlarına göre grafik dağılımı 16

Related Documents

Shahid Kadri - Interview
November 2019 10
Su
April 2020 23
Su
October 2019 34
Su
June 2020 18

More Documents from ""