A y l ı k
İ l i m
-
K ü l t ü r
v e
E d e b i y a t
D e r g i s i
Somuncu Baba 85
Kasım
2007
Başyazı...
Fiyatı: 6 YTL
Ticaret Ahlakı Bereketi Çoğaltır Geçmiş devirlerden beri insanların ihtiyaçları çeşitli sanat ve mesleklerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. İlk insan ve ilk Peygamber Adem (a.s.)’in dokumacılık, İdris (a.s)’in terzilik, İbrahim (a.s.)’in kumaş ticareti, Nuh ve Zekeriyya Peygamberlerin marangozluk, Hz. İsa (a.s)’nın ise kunduracılık mesleğinin öncüleri olduğu nakledilmiştir. Yine Musa (a.s.)’nın Şuayb Peygambere 8-10 yıl çobanlık yaptığı, birçok Peygamber ve Allah dostu velilerin de bu mesleği yaptıkları bilinmektedir.
www.somuncubaba.net
Osmanlı’nın Temelindeki Ahilik Ruhu
Dergisi Hediyesi...
İslâm ve Tüketici Haklarına Saygı
Summary
Demir endüstrisinin ilk kurucusu Davud (a.s.)’tur. Demiri kalıba döküp, şekil verme sanatı ona yüce Allah tarafından vahyedilmiştir. Sevgili Peygamberimiz de gençliğinden itibaren ticaretle uğraşmış, güvenilir bir tüccar olarak Kureyş halkı tarafından itimat edilen bir insan olarak herkesin güvenini kazanmıştır.
Since old ages, people’s need conduced new occupations and arts to appear.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Rızkın onda dokuzu ticarettedir. Ticaret de şecaat, cesaret ve basirettir” buyurarak ticareti teşvik etmiş ve “Aldatan bizden değildir” buyurarak ticaretin saffet, samimiyet doğruluk ve ticari ahlaka uyum göstermekle olacağını, inanan insanın bu değerlere sahip çıkıp ticaretinde doğruluk ve güven telkin etmesi gerektiğini bize emretmektedir.
Generally, prophets also become the leaders of some occupations. For instance, first human and the first Prophet Adam was a weaver, İdris the Prophet was a tailor, Abraham the Prophet was a textile merchant, Nuh and Zekeriyya the Prophets were carpenters, İsa the Prophet was a shoemaker.
Elbette ticaretimizin faydalı ve ahlaklı olabilmesi için neyin doğru neyin yanlış olduğunun bilinmesi lazımdır. Nitekim Hz. Ömer, devlet başkanlığı döneminde valilerine yayınladığı bir genelgede şöyle demiştir: “Yapacağı ticaretin İslâmî esaslarını bilmeyen kimse, bizim çarşı ve pazarımızda alış-veriş yapmasın.”
Also, Musa the Prophet was a shepherd working for Şuayb the Prophet and it is known that many prophets and saints worked as a shepherd, as well.
Müslümanlık ahlak demek, Müslüman da en faziletli ve olgun insan demektir. İslâm ahlakının gayesi, dünya hayatını cennete çevirmektir. İnsanlar bu saadet yurdundan ahiret hayatına geçerler. Ahiret hayatı da insanlar için büyük cennettir. İşte bunun sağlanabilmesi için ticaret ahlakına uymamız gerekir. “Helal lokma şuuruna” sahip olup, kul haklarına gereken önemi vermemiz icabeder.
Commercial Morality Increases the Fertility
Davud the Prophet was the founder of the ironware industry. Founding the iron and shaping it was divinely inspired to him by Allah. Our Noble Prophet Muhammad also dealed with business in his adulthood and widely considered as a trustworthy businessman by his tribe the Kureyş. Muhammad the Prophet (saas) says in one of his hadiths: “the livelihood has ten section and nine sections of it lies in the business.” He also says: “The one who deceives people is not from us.” Moreover, He always advised being trustworthy, sincere, faithful to the others in business. Since the fairness is the first rule of legitimate earning, every Muslim, no matter he is an employer or an employee, who turns an honest penny should be fair and trustworthy in business.
4
Elbette ticaretin de ahlakı, kuralları, ölçüleri vardır. İşte bunlar hayatımıza hâkim olursa topluma huzur, kazanca bereket gelir, dağılımında adalet gerçekleşir. Biz Müslüman olduğumuza göre ticaretimizi genel ahlaka uygun olarak yapmak sorumluluğundayız. Dinimizin ortaya koyduğu en temel prensiplerden biri de, hayatın her safhasında olduğu gibi, ticaret hayatında da ahlaklı ve dürüst olmaktır. El emeği ve alın teriyle geçinen her Müslüman; ister tüccar, ister işveren, isterse işçi olsun, çalışma hayatında dürüst olmalıSomuncu Baba
İçindekiler dır. Zira dürüstlük helal kazancın da ilk şartıdır. Hud suresinde yer alan “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud, 11/112) ayeti, Hz. Peygamberin şahsında bütün Müslümanları kapsamaktadır. Yine Kur’ân-ı Kerim’de, bir şeyi ölçerek aldıklarında tam tartan, verdiklerinde ise ölçü ve tartıyı kendi çıkarlarına kullanan kimseler hakkında: “Vay onların haline” (Mutaffifin, 83/1-3.) diye buyurulması, ve Hz. Peygamber’in de; geçmiş milletlerin helakine sebep olan günahlardan birinin eksik ölçüp tartmaları olduğunu beyan etmiş bulunması, konunun önemini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Dolayısıyla tüccar, müşteriye mal satarken; işçi, tezgâhının başında çalışırken; işveren, işçisinin hakkını ve emeğinin karşılığını hesap ederken, doğruluk ve dürüstlükten asla ayrılmamalıdır. Her şeyden önce tüccar, dürüstlüğü ve sözüne güvenilirliği ile müşterisine güven telkin etmelidir. Hangi konumda bulunursa bulunsun, Müslüman; alacağı parayı helal ettirmeye çalışırken, üzerine bilhassa “kul hakkı”nın geçmemesi için titiz davranmak mecburiyetini duymalıdır. Sevgili Peygamberimiz, ticaret ahlakı ile ilgili prensipleri ortaya koyarken, ticarette haksız rekabeti, satışı kızıştırmak için alıcıymış gibi davranmayı, hileli artırımda bulunmayı yasaklamış; gerçeği gizleyip yalan söyleyerek yapılan alışverişin bereketini Allah’ın yok edeceğini bildirmiştir. Ayrıca müşterinin bilgisizliğinden faydalanıp, onu aldatmanın ticaret ahlakına uygun olmadığını “Bizi aldatan bizden değildir.” ikazıyla ifade etmiştir. Ticaretini doğru ve dürüst olarak yapan kişinin her zaman yüzü ak, kazancı da helaldir. O hem dünyada, hem de ahirette kazananların safında yer alacaktır. Nitekim Peygamberimiz, doğru sözlü ve güvenilir tüccarın ahirette, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacağını müjdelemiştir. XVIII. asrın sonlarında Türkler arasında çeyrek asır yaşayan d.’Ohsson’un tespitleriyle yazımız bağlayalım. d.’Ohsson şöyle diyor: “Osmanlılar, Kur’ân‘da ifade edilen doğruluk, ahlak ve namus prensiplerine çok bağlıdırlar. Aralarındaki bütün sosyal münasebet ve düzen, iyi niyet ve şefkate dayanır. Başka ülkelerde olduğu gibi, aralarında yazılı anlaşma yapmaya lüzum görmezler. İyi niyet ve söz, her şeyi halleder. Osmanlılar, verdikleri sözün esiridirler. Bu tutumları, yalnız dindaşlarına karşı değildir. Hangi dinden olursa olsun, yabancılara karşı da böyle hareket ederler. Sözlerini tutma hususunda, onlara göre müslim ve gayri müslim olmanın hiç bir farkı yoktur. Gayri meşru olan her kazancı, ahlaksızlık ve dine aykırı görürler. Gayri meşru edinilmiş servetin, bu dünyada da, öteki dünyada da insanı bedbaht edeceğine samimi şekilde inanırlar.”
Divân-ı Hulûsi-î Dârendevî Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)..........................6 Vakti Azîz Eylemek Prof. Dr. Ali AKPINAR ...............................................8 Sefer Eyler… Rıfat ARAZ ..............................................................13 İslâm ve Tüketici Haklarına Saygı Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ .................................14 Kolay mı? Mehmet SERTPOLAT ..............................................17 “Allah, Sanatkâr Kulunu Sever” Doç. Dr. Kadir ÖZKÖSE .........................................18 Mehmet Akif’te “Çalışma” Fikri Mustafa ÖZÇELİK ...................................................23 Sabâ Rüzgârıyla Selâm Prof. Dr. Mehmet AKKUŞ .......................................26 Şam-ı Şerif’den Halep’e Resul KESENCELİ ....................................................28 İşadamı İhsan Kalkavan: “Hatayı Kendimde Ararım” Konuşan: İbrahim YARIŞ ........................................32 Ahi Evran-ı Veli Yıldız ERASLAN ......................................................35 Ceset Satıcısı Tercüme: Doç. Dr. Enbiya YILDIRIM ......................38 El Emeği ve Sûfîler Fatih ÇINAR ...........................................................43 İlim ve İrfan Üzere Çalışmak Musa TEKTAŞ .........................................................46 Abdullah b. Mugaffel Doç. Dr. Bünyamin ERUL .......................................51 Osmanlı’nın Temelindeki Tasavvuf/Ahilik Ruhu İsmail ÇOLAK .........................................................52 Asr-ı Saadet Coğrafyasında Birlikte Yaşama Kültürü Doç. Dr. Bayram Ali ÇETİNKAYA ............................56 Hamurkâr Mevlüt ÖZDEN ......................................................61 Montagu: “Kur’an, Bizim İnandığımız Gibi Derme Çatma Sözler Değil” Muhsin İlyas SUBAŞI ...............................................62 İbretlik Bir Hayat Hikâyesi: “Hayatım İbret Aynası” Vedat Ali TOK ........................................................68 Çocuk ve Başarı Doç. Dr. Sefa SAYGILI ............................................72 İmam Buharî (k.s.) İbrahim ŞAHİN .......................................................74 Eylül’ün Dönüşü Raziye SAĞLAM......................................................76 Ailede Çocuk Nevzat TÜRKTEN ...................................................79 Kansere Karşı Çaresiz Değiliz Ş. Adil AYDIN .........................................................82 Gönülden İkramlar Mesude SARI ..........................................................84
[email protected] Ekim / 2007
5