Aile
Prof. Dr. Mustafa NUTKU
Bir Hasta Ziyareti ve Düşündürdüğü
D
okuz saatlik bir otobüs yolculuğuyla geldiğim bu küçük Anadolu kasabasında, ailemizin en
yaşlısına hasta ziyareti yapmak fırsatını da bulmuştum. Hastanın doktor olan iki torunundan biri de evdeydi. Hastanın odasına girmeden, Kur’an’dan şifa ayetlerinin olduğu bir sayfayı da yanımda getirip okumak istediğimi söyledim. Doktor torunu: “Biz, kardeşimle elimizden gelen her şeyi yaptık; fakat artık şifa ihtimali yok. Has-
“Allah’ın hakkını yerine getirmeden, sadece onun kulunun ve mahlukunun hakkını yerine getirmekle kendini “kurtuluşa ermiş” görmek, hatadır. İmandan sonra,
talıkları birbiri üzerine ilave oluyor, artık günden güne ölüme doğru gidiyor.” dedi. Ben buna cevap vermeğe başlarken, ziyaret için hasta odasına davet edildim. 84 yaşında, “bir deri-bir kemik” denecek kadar zayıflamış olan hasta yatağındaki yaşlı kadın, beni tanıdı ve çok memnun oldu. Ben, eceliyle randevusuna yaklaştığı açıkça belli olan bu hasta akrabama, ayet ve hadislerden teselli verici birkaç söz söyledikten sonra, kendisinin her türlü hizmetini bizzat yapan 60 yaşlarındaki kızından razı olup olmadığını, ona dua edip etmediğini sordum. Bu soruma cevap olarak: “Ona mezarda bile dua edeceğim!.” dedi.
Allah’ın en mühim
Kızında, hasta annesinin bu çok ağır hizmetinden
hakkı ise: Günde beş
dolayı en küçük bir şikayet ve bezginlik olmak bir yana,
vakit namazdır.”
aksine bu hizmetinden dolayı büyük bir şevk ve gayret hali görülüyordu. Hasta annesinin kendisinden razı ve duacı olmasını, “dünyalara bedel” görüyor gibiydi. Benden, iki defa Peygamberimizi bir nur olarak gördüğü rüyalarının tabirini istedi. Ben, rüya tabirinin de bir
80
Somuncu Baba
ilim olmakla beraber, bu rüyalarında kendisine müjde işaretleri olduğunun tereddütsüz söylenebileceğini; ancak bu müjdeye nail olmak için de en başta – devamlı kılamadığından bahsettiğigünde beş vakit namazı ihmal etmemek olmak üzere, asgarî şartları yerine getirmesi gerektiğini söyledim. Hasta ve hasta sahipleriyle vedalaşıp ayrıldım. Bu Bahsedilenlerin Düşündürdüğü: 1- “Ona mezarda bile dua edeceğim!.” sözü, mezarda da dua edilebileceği manâsında değil; “- Mümkün olsa, ona mezarda bile dua edecek kadar, ondan razıyım.” manâsında anlaşılmalıdır.
müyor diye, şifa ayetleri ve diğer ayetlerin hasta başında okunması ihmal edilmez. Hastalık, o ayetlerin okunmasının vaktidir. 4- Ana-baba hakkı, en büyük haklardan ve ana-babaya isyan en büyük günahlardandır (ancak Allah ve Rasulü’nün hakkının daha önde geldiği ve Allah ve Rasulü’ne isyanda, ana-babaya itaat olmayacağı da bilinmelidir.). Kur’an’da İsrâ Suresi 23-25 ayetler, ihtiyar anne-babasına şefkat etmesini, evlada emretmektedir. Bunu yapan evladın kazancı çok büyük; yapmayanın da kaybı çok büyük olur. Yaşlı ve hasta ana-babasının bakım ve hizmetini, ya bizzat veya bakıcı tutarak
2 - Bir hadiste, müminlerin birbirlerine karşı 6 hak ve vazifesi sayılmıştır. Bunlardan biri de; “hastalıkları halinde ziyaret ve tesellide bulunmak”tır. Ayrıca hasta ile akrabalık da varsa, akrabalığın yakınlığı derecesinde bu vazifeyi yapmak mükellefiyeti, daha da artar.
yapmak, evladın vazifesidir. Bu vazife, akrabalık-
3- Hastanın yanında Kur’an okunması çok iyidir. Bu, onun mutlaka şifa bulması gaye edinilerek yapılmaz ve şifa bulma ümidi tıbben görül-
ne getirmekle kendini “kurtuluşa ermiş” görmek,
Eylül / 2007
ta yakınlık derecesine göre, diğer akrabaları için de vardır. 5- Allah’ın hakkını yerine getirmeden, sadece onun kulunun ve mahlukunun hakkını yerihatadır. İmandan sonra, Allah’ın en mühim hakkı ise: Günde beş vakit namazdır.
81