Aile
Prof. Dr. Mustafa NUTKU
Aile Konusunda Doğru Çözümü Bilmeliyiz! “Aile geçimsizliklerine sunî reçetelerle çözüm aranmamalıdır. En doğru çözüm: Aile içi eğitimin gerektiği gibi verilebilmesi, eksikse bunun eksikliğinin tamamlanabilmesidir.”
36
Somuncu Baba
A
srımızın en mühim meselelerinden biri de, aile içinde uyumla, huzurla geçim ve sağlam aile yapısını kurup devam ettirebilmektir. Bu konuda çok neşriyat da yapılmaktadır.
Evlenecek kişilerin en başta dinî bakımdan olmak üzere, denkliğinin olmasına dikkat etmek dinimizin de tavsiyesidir. Bunun yanında, bekar ve evli hanımlar şu hususu da mutlaka göz önüne almalıdır: Kadınların hem âhiret saadetlerini, hem dünya saadetlerini ve hem de yaradılıştan Allah (c.c.) tarafından kendilerine verilmiş yüksek karakter özelliklerini bozulmaktan kurtarabilmelerinin yegâne çaresi; ‘daire-i İslâmiyedeki terbiye-i dîniye’dir. Buna dikkat edilmelidir. Çocukluktan itibaren, evliliği “Pamuk Prenses” masallarındaki bir hadise gibi gören, “aşk” kelimesinin gerçek manasının ne olabileceğini düşünmeden ve bu manayı araştırıp öğrenmeden, bu kelimenin cazibesine, ökseye yakalanıp avlanmış bir saka kuşu gibi masumane ve romantik hislerle kapılan genç kızlarımız evlendikten sonra, Yaradan’ın kendileri için çizdiği hayat programına uymazlarsa, bu defa da “evlilik huzursuzlukTemmuz / 2007
ları ve geçimsizlikleri” ile bunalıyorlar. Buna çare ararken bazen, onların bu bunalımlarını ranta dönüştüren fakat gerçek çözümü de iyi gösteremeyen piyasadaki bazı kitaplara saldırıyorlar; fakat aradıklarını o cins kitaplarda da ekseriya bulamıyorlar. Halbuki, içinden çıkılamaz derecede zor gibi görünen bu meselede çözüm o kadar zor değildir. Aklıselimle ve İslâmî
imanla bu çözüm bulunabilir: Bizi Yaratan, nasıl yaşamamız gerektiğini de bildirmiştir. O’nun bize bildirdiği hayat programına uyulacak olursa, âhirette ebedî ve en büyük saadetlere ulaşılmakla kalmayıp, dünyada da mesut olunabilir ve yaradılışta O’nun tarafından verilmiş yüksek karakter özellikleri mu-
hafaza edilerek, bozulmaktan kurtarılabilir. Yani; “daire-i İslâmiye içindeki terbiye-i diniye”yi öğrenip bütün benliğiyle kabullenerek, ömür boyu bununla yaşamakla… “Bir erkeğin eğitilmesi, bir kişinin eğitilmesidir. Bir kızın eğitilmesi ise, onun ileride olabilecek çocuklarının da eğitilmesidir.” cümlesinin ardından söz “kızların eğitimi” konusuna getirildiğinde, ekseriya onların “okul eğitimi” üzerinde durulduğu görülmektedir. Halbuki, okul eğitiminin lüzumu ve faydası inkar edilmese de, “aile içi eğitim” okuldaki eğitimden daha öncelikli ve mühimdir. Buna “aile terbiyesi” de denilebilir. Aile içinde bu terbiye, kızlarımıza küçük yaşlarından itibaren verilmelidir. Aile içinde çocukluk çağlarında bu terbiye kendilerine herhangi bir sebeple gerektiği şekilde verilememiş olanlar da, bu terbiyeyi ergenlik çağında kendileri araştırarak, öğrenerek ve öğrendiklerini hazmederek yaşamayı, en büyük vazifeleri bilmelidirler. Aile geçimsizliklerine sunî reçetelerle çözüm aranmamalıdır. En doğru çözüm: Aile içi eğitimin gerektiği gibi verilebilmesi, eksikse bunun eksikliğinin tamamlanabilmesidir.
37