Kitap Bekir OĞUZBAŞARAN
Şair Rıfat Araz ve
“Sonsuzluğa Adanan Ömür” N
“Şiir bir mecaz dili olsa da, şairin yolunu ne çok açık, ne de çok kapalı seçmemesi gerektiğine inanıyorum. Şiir ve edebiyat dünyamızın en büyük eksikliklerinden biri de –mâlûm- teori ve eleştiri eksikliğidir.”
40
e kadar anlamlı ve bol çağrışımlı bir şiir kitabı ismi değil mi? Sizi bilmem, ama benim çok hoşuma gitti bu isim. Sonsuzluğa Adanan Ömür, şu anda Millî Eğitim Bakanlığında Edebiyat Başmüfettişliği yapmakta olan bir şairimizin yeni yayınladığı ve lutfedip bana da gönderdiği şiir kitabının adı. Kitap, önce adıyla, sonra da kapak kompozisyonu ile insanı çarpıyor. Bilmiyorum, belki de bana öyle geldi. Şairimizin adı, Rıfat Araz. Bu isim ve imza bana pek yabancı gelmiyor. Dergilerde zaman zaman şiirlerini okuduğum ve dikkatimi çeken bir âşina isim. Onun şiir ve yazılarına Türk Edebiyatı’nda, Bizim Külliye’de, Hazan’da, Çınar’da, Somuncu Baba’da, Bizim Kümbet’te ve daha birçok yerde rastladığımı hatırlıyorum. Kitap, adını içindeki güzel bir şiirden almış. Sonsuzluğa Adanan Ömür, Kültür Ajans Yayınları arasında çıkmış. Şairi ile vicâhen tanışmıyoruz, fakat gıyâben tanışıyoruz. Birkaç defa telefonla görüşmüştük. Dergilerde yayınlanan bazı şiirlerini çok beğendiğim için ya o dergiyi alıyor, ya da şiirin fotokopisini yaptırıyordum… Şairin adının “ı” ile yazılıyor olması ve soyadı, bende ilk izlenim olarak Âzerî bir Türk şairi ile karşı karşıya olduğum hissini uyandırmış ise de daha sonra kendilerinin Türkiye’de yaşayan bir şair olduğunu öğrendim. Kitabın takdim yazısı, ünlü edebiyat bilimcisi ve eleştirmen Prof. Dr. Sadık Tural’a ait. Söz Başı’nı, Rıfat Araz’ın biyografisi izliyor. Buradan onun Van-Erciş doğumlu olduğunu, Erzurum Türkoloji Bölümü mezunu bulunduğunu, Halk Edebiyatı alanında yüksek lisans ve doktora yaptığını, eğitimci, şairyazar, bilim adamı ve bürokrat kimlikleri taşıdığını, Somuncu Baba
1949’dan beri elli yedi yıldır Sonsuzluğa Adanan (Bir) Ömür sürdürme emeline sahip bulunduğunu öğreniyoruz…
ifadesiyle “Türk dörtlükleri”dir. Şair, az da olsa bazı şiirlerinde ikilik, üçlük nazım birimlerini de kullanmıştır.
Rıfat Araz’ın yayınlanmış eserleri şunlardır: 1) Harput’ta Eski Türk İnançları ve Halk Hekimliği (İlmî İnceleme), Atatürk Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara 1995 (Bu eser, Doktora Tezine dayalı olmalı.) 2) Umut İkliminde (Şiirler), TÜRDAV, İstanbul 2001. 3) İstanbul Kasırları (İnceleme), İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı, Kültür Yayınları, İstanbul 1999. 4) Sonsuzluğa Adanan Ömür (Şiirler), Kültür Ajans Yayınları, No: 14, Ankara 2004.
Rıfat Araz’ın ilk şiir kitabını görmedim. Ama bu şiir kitabından hareketle, diyebilirim ki, şairin başlıca teması, İlâhî Aşktır. Açıkçası bu şiirler büyük ölçüde ilâhî aşkın terennümleridir. Tabiî, bu durum da Yûnus Emre’den 700 küsur yıl sonra, yirminci asrın ikinci yarısı ve
Kitabın üçüncü ve en geniş bölümünü doğal olarak şiirler, oluşturuyor. Bu bölümde toplam 66 şiir yer almaktadır. Bunlardan üçünün adı: Yâ Rab’dır. Adından da anlaşılacağı gibi bu şiirler, birer münâcaattır. Kitapta ayrıca Münâcaat adını taşıyan bir şiir de bulunuyor. Yâ Rab adlı şiirler kitabın muhtelif yerlerine serpiştirilmiş, “O’ndan geldik, yine O’na döneceğiz”, esprisine uygun bir tarzda. Eserde, Seni Bildim Ey Resûl adlı bir de naat var. Şair, kitabının arka kapağına, “Olsa da” isimli bir şiirini koymuş. Bu şiir eserin içinde bulunmamaktadır. Böylece Rıfat Araz’ın bu ikinci şiir kitabında toplam 67 şiir yer almıştır. Kitaptaki şiirlerden bazıları birkaç bölümden oluşmaktadır. Bu şiirlerin hepsinde de şair, hece veznini kullanmış. Bu şiirlerde en çok kullanılan nazım birimi merhum Nihat Sami Banarlı’nın Ocak / 2007
yirmi birinci asır başlarında insana şaşırtıcı gelmektedir. Ben bu durumu olumsuz bulduğum için söylemiyorum, fakat gerçek olan bu. Hattâ, bendeniz bu şiirleri çok sevdim, bu şiirleri yazanı ya da söyleyeni de. Çünkü onunla aramda büyük bir ruh benzerliği, yakınlığı buldum. Bu şiirler için, yedi yüz yıl sonra, “Yûnus Bahçesinde Açan Gül” bile diyebilirim. Sonsuzluğa Adanan Ömür’de, siyasetten, ideolojiden, günlük dedikodulardan uzak, dingin, inanmış bir rûhun insanın gönlüne inşirah veren
seslenişleri yer almakta. Bu şiirler insanı mâsivâdan mâverâya doğru huzur dolu, güven dolu, mutluluk dolu, uzun bir yolculuğa çıkarmaktadır. Bu şiirler Çağdaş Türk Edebiyatının Tasavvuf Şiirleridir. Sonsuzluğa Adanan Ömür kitabının biyografi bölümünde ve sonlarda yer alan Şiirler Hakkında Söylenenler bölümünden anladığıma göre, bugüne kadar şairin şiirleri hakkında öyle pek de kayda değer şeyler söylenmiş görünmemektedir. Gerçi diyeceksiniz ki, bundan önceki, şairin ilk şiir kitabı idi, onun hakkında uzun uzadıya ne söylenebilir veya yazılabilirdi ki… Siz de haklısınız, hiç kimse ileride ne yapacağı, sanat alanında nerelere geleceği bilinmeyen bir şair için riske giremez. Ama ben ikinci şiir kitabı ile şiirdeki çizgisini iyice belirginleştirmiş olduğu anlaşılan Rıfat Araz’ın bu şiir kitabı hakkında da çarşaf çarşaf yazılar yazılacağını, değerlendirmeler yapılacağını sanmıyorum. Niye derseniz, görünen köy kılavuz istemez de onun için. Şimdiye kadar yapılanlar ya da yapılmayanlar, geleceğin de göstergesi değil midir? İnşallah yanılmış olurum. Rıfat Araz için Elazığ /Harput ekolünden yetişmiş bir şair diyebiliriz. Ne alâkası var, derseniz söyleyeyim: Bir kere biyografisinden öğrendiğimize göre, Elazığ İmam-Hatip Lisesi, Elazığ Öğretmen Lisesi ve Eğitim Enstitüsü’nde yıllarca edebiyat öğretmenliği yapmış. Harput Evliyaları konulu çalışması ile Bilim Uzmanı, Harput’ta Eski
41
Türk İnançları ve Halk Hekimliği konusundaki araştırması ile de Halk Edebiyatı Doktoru olmuş. Elazığ’ın yüz akı edebiyat dergisi Bizim Külliye’de şiirlerini ve makalelerini yayınlıyor. Geçen yıllarda Elazığ’ın en büyük kültür-sanat organizasyonu olan Hazar Şiir Akşamları’nın 11.’si ile Âzerbaycan’a da gitmiş. Anlaşılan, Elazığ’ın şairin hayatında, sanatında ve kültüründe önemli bir yeri var. Rıfat Araz, şiirlerinde Kul Rıfat mahlâsını kullanıyor. Pek az şiiri mahlassız. Bilim adamı ve şair Rıfat Araz, kitabını annesinin ruhuna ithaf etmiş. Kitabın sonunda bulunan Şiirler Hakkında Söylenenler bölümünde Prof. Dr. Sadık Tural, Bahaeddin Karakoç, Ömer Kazazoğlu, Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaya, Prof. Dr. Abdülhakim Yüce, Nazım Payam, Mahir Adıbeş ve Merdan Tufan’ın şair ve şiirleri üstüne yazdıklarına yer verilmiş. Şair, kitabını bastırmadan önce, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Abdülhakim Yüce’nin şiirlerini gözden geçirmesini, dinî ve tasavufî yönden eleştirmesini istemiş. En sona da onun eleştirilerine cevâben bir açıklamada bulunmak gereğini duymuş. Eserin biyografi bölümünden onun Şiir İncelemeleri ve Bir Yürek Yıkanır (Şiirler) adlarını taşıyan ve basılacak durumda olan iki eserinin daha bulunduğunu öğreniyoruz. Hakkında yazılanların, bulunduğu antoloji ve ansiklopedilerin bibliyografik künyeleri Biyografi Bölümünde yer almış. Şairin tertemiz bir Türkçesi var. Şiirler hem hikemî, hem de lirik. Bilgece söyleyişler çoğunlukta. Edebiyatımızın çoktandır böyle bir sese ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Hangi ses, denirse cevabım şu olur: Hem halkımızın, hem orta kültür sınıfının, hem de aydınlarımızın içine sindirebileceği, günlük dağdağadan uzak, politika ve ideoloji ile bulandırılmamış, Bizim Yûnus gibi herkesin sahiplenebileceği, herkesin kendisinden sayabileceği, kendinden bir şeyler bulacağı, Türk, Müslüman ve insan olan, kul olan herkesin gönül tellerini titreştirecek, ruhuna huzur, mutluluk, sabır ve şükür aşılayacak, yaratılanı Yaratandan ötürü hoş görmeyi telkin eden, yerli, millî ve evrensel sese, Anadolu’dan çıkarak bütün insanlığı kuşatacak dost bir sese ihtiyacı vardır.
İhsân İle Yâ Rab verdin, seçtim, aldım; Dıştan kaçtım, içe daldım!.. Her zerremde seni buldum; Aşk okudum fermân ile!.. Özde koptu, öz akınım; Bu meydanda yandı kınım!.. Uzakta mı en yakınım?.. Derde düştüm, zaman ile!.. Senden geldim, dönüş sana; Hayran kaldım böyle cana!.. Bir emanet verdin bana; Sarıp durdum imân ile!.. Gönül gönül köprü saldım; Gönül yaptım, gönül aldım!.. Azı verdim, çokta kaldım; Dolup taştım umman ile!.. Güle durdu her kârımız; Tefekkürdür efkârımız!.. Aşkı söyler esrârımız; İhsân ile irfân ile!.. Can neylesin onca hâle? Günden güne düştüm dile!.. Yetmiş iki millet bile; Döner gider devrân ile!.. Rıfat ARAZ
Kendisini bu sese adamış Rıfat Araz’ı yürekten kutluyorum.
42
Somuncu Baba