Otuzüçüncü Hutbe
“(O sayýlý günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doðru yolun ve hak ile batýlý birbirinden ayýrmanýn apaçýk delilleri olarak Kur’ân’ýn kendisinde indirildiði Ramazan ayýdýr. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaþýrsa onu oruçla geçirsin...” (Bakara, 185.)
Muhterem Cemâat-i Müslimîn! Allâhu Teâlâ'ya þükürler olsun Ramazan-ý Þerîfi idrâk etmiþ bulunuyoruz. Maddî ve ma'nevî huzûr ve râhat içinde böyle nice nice Ramazanlara eriþmemizi Allâh (c.c)'tan dileriz. Ýkinci hicret yýlý þâbân ayýnýn ortalarýnda, yani Bedir Gazâsý'ndan bir ay ve birkaç gün evvel farz kýlýnmýþ olan Ramazan orucu, bilindiði gibi, Ýslâm'ýn beþ þartýndan birisidir.
Þeyh Hamid-i Veli Minberinden
Oruç; yalnýz Müslümanlara deðil, Hazret-i Âdem'den i'tibâren bütün peygamberlerin ümmetlerine de farz kýlýnmýþ ilâhî bir teessüstür. Ramazan orucu kitapla, yani Kur'ân-ý Kerîm'le sâbit olmuþ bir farzdýr.
Hutbeler Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s)
Bakara sûresinin 183. âyetinde Cenâb-ý Hakk þöyle buyurmuþtur: "Ey îmân edenler! Sizden öncekilerine farz kýlýndýðý gibi, size de oruç farz kýlýndý." (Bkz:Bakara, 183, 185, 187) Bakara sûresinin 185. âyetinde þöyle buyuruluyor: “Ramazan ayý öyle bir aydýr ki, insanlar için ayn-ý hidâyet olan, insanlarý doðru yola ulaþtýran, hak ile bâtýlý ayýran Kur'ân-ý Kerîm bu ayda inzâl edildi. Öyle ise, sizden her kim bu ayý yolcu olmayarak görür, bu ayda bulunursa onu oruçla geçirsin.” Oruç insaný her hareketinde riyâsýzlýða ve ihlâsa alýþtýrýr. Oruca riyâ karýþmaz. Nitekim bir hadîs-i þerîfte: "Oruçta riyâ yoktur." buyrulmuþ, Cenâb-ý Hakk’ýn da þöyle buyurduðu Resûl-i Ekrem'den rivâyet olunmuþtur: "Âdemoðlunun her amelinde kendisi için bir
6
Somuncu Baba
Ekim / 2006
haz ve menfaat düþüncesi var, fakat oruç böyle deðil. Oruçlu kimse, benim rýzâm için yemesini, içmesini, cinsi ârzûsunu býrakmýþtýr. Onun ecrini de ben vereceðim." Müslüman Kardeþlerim! Orucun tutuluþ þekillerine göre muhtelif fazîlet dereceleri vardýr. Ýlk derece sâdece yemekten, içmekten ve orucu bozan þeylerden uzak kalmaktýr ki, bu herkesin tuttuðu ve tutabileceði oruçtur. Ýkincisi, birincide sayýlan þartlarla birlikte ayrýca eli, dili, gözü, vesâir bütün uzuvlarý da günahlardan, kötülüklerden alýkoymaktýr ki, bu takvâ mertebesine ulaþmýþ olanlarýn orucudur. Üçüncü ve en büyük derecedeki oruç ise ikincide saydýklarýmýzla beraber, ayrýca kalbi ve dimâðý da Allah (c.c)'tan, Allah'ýn rýzâsýndan baþka hiçbir þeyle meþgûl etmemektir ki, bu oruç Allah dostlarýnýn Allah'a kendilerini teslîm etmiþ olanlarýn orucudur. Oruç bütün îcâblarýný gözeterek insaný, kâmil eder. Oruç böyle bol feyizli ve neþ'eli bir ibâdettir. Ebû Mes'ûd el-Giffârî diyor ki: Bir gün Resûl-i Ekrem efendimizden iþittim. Ramazaný tebrik ettikten sonra; "Ümmetim, Ramazan-ý þerîfin feyzini ve yüksek þerefini bilmiþ olsalardý, bütün senenin Ramazan olmasýný temennî ederlerdi." buyurdu. Allahu Teâlâ hazretleri bu mübârek Ramazan-ý þerîf hürmetine, Ramazanýn ulvî kudretini takdîr edenlerden kýla. Âmîn.
7