Two Poems Translated From English Into Turkish

  • Uploaded by: Mrs Nilufer Mizanoglu Reddy
  • 0
  • 0
  • May 2020
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Two Poems Translated From English Into Turkish as PDF for free.

More details

  • Words: 439
  • Pages: 3
POEMS TRANSLATED FROM ENGLISH INTO TURKISH

Adrienne Rich, “Power” From The Dream of a Common Language, 1974, p. 3

GÜÇ

Tarihimizin toprak birikintilerinde yaşarken Bu gün bir çapa toprağın ufalanmış böğründen bir şişe çıkardı ortaya kehribar renginde kusursuz yüzyıllık nöbete kara sevdaya her derde deva bu dünyada bu iklimin kışlarında yaşamaya bir ilaç

Bugün Marie Curie konusunda okuyordum: ışıma hastalığı çektiğini kuşkusuz biliyordu gövdesi yillarca arılaştırdığı öğe ile bombardmana tutulmuştu Ama hernedense yokumsamış hep kaynağını gözlerine inen perdelerin parmak uçlarinin çatlamış irinli derisinin test tüpü ve kalem tutamamasina dek

Öldü o ünlü kadin hep yokumsuyarak yaralarini yokumsuyarak gücünün ve yaralarinin aynı kaynaktan geldiğini.

Elizabeth Bishop (1911 - 1979), Invitation to Marianne Moore (From The Complete Poems, 1933-1969, Farrar, Straus and Giroux 1969, p. 94) BAYAN MARIANNE MOORE'A ÇAĞRI Bu güzel sabah, Brooklyn'den, Brooklyn köprüsünün üstünden, ne olur uçta gel. Ak ateşten kimyasal bir bulutun içinde ne olur uçta gel, hafif bulutlu gökten aşağı inerek liman sularının pırıl pırıl parlayan en görkemli yerine binlerce küçük mavi davulun gümbür gümbür seslenmesine ne olur uçta gel. Düdükler çalıyor, filamalar ve dumanlar uçuşmakta. Gemiler limandaki kuşlar gibi yükselip alçalan bir sürü bayrakla candan işaret vermekteler. Gir: çifte ırmaklar, incelikle taşırlar sayısız küçük saydam şekerleri gümüş zincirlerle çekilen sırça tabaklarda. Uçuş güvenli; hava önceden düzenlenmışti. Dalgalar uyaklı koşuşmakta bu güzel sabah. Ne olur uçta gel. Gök-yakut renkte bir ışığı sürüklüyerek, iki kara pabucunun sivri burunları ile gel, bir kara pelerin dolusu kelebek kanadı ve şakalı sözlerle, ve tanrı bilir üstünde kaç melek gezinen şapkanın kara geniş kenarı ile ne olur uçta gel. Müziksel ama işitilmez bir çörkü taşıyarak, biraz kusur bulan bir bakış, ve mavi kurdelelerle, ne olur uçta gel. Olaylar ve gökdelenler akıntıda parlamakta; Manhattan erdemlikle yıkanmış bu güzel sabah, ne olur uçta gel. Göğe doğal yilitlikle çıkarak, kazaların üstünde, kötü filimlerin, taksilerin ve başıboş gezen haksızlıkların üstünde, bir yandan güzel kulaklarında kornalar çalarken, öte yandan hafif değişik misk geyiğine yaraşır bir müzik, ne olur uçta gel. Asık yüzlü müzeler kime

saygılı erkek kameriye kuşları gibi davranacaklar, uslu aslanlar kimi Halk Kitaplığının merdivenlerinde yatar beklerler, ve ayağa kalkıp içeri girerek okuma odalarına,kadar izlemeye heveslidirler, ne olur uçta gel. İstersen oturur ağlarız; çarşıya çıkabiliriz, Ya da değeri biçilmez bir sürü sözlükle, Hep yanlış olma oyununu oynarız, ya da korkmadan acınırız, ama ne olur ne olur uçta gel. Her yönünde körleşen ve ölen olumsuz tümcelerin soyu sopu ile, çulluk kuşu sürüleri gibi uçarken, birdenbire dönen ve aydınlatan dilbilgisi ile ne olur uçta gel. Ak bulutlu gökten bir ışık gibi gel, gündüz görünen bir kuyruklu yıldız gibi uzun ama çapraşık olmayan sözcükler alayı ile gel, Brooklyn'den, Brooklyn Köprüsünün üstünden, bu güzelim sabah, ne olur uçta gel.

Related Documents


More Documents from ""