Sayi 5 Bolum 1

  • December 2019
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Sayi 5 Bolum 1 as PDF for free.

More details

  • Words: 4,621
  • Pages: 11
BAŞKÖŞE Çok değerli üyelerimiz ve Marmaris yaşayanları, Odamızın yayını olan Mozaik Dergimizi uzun bir aradan sonra sizlere yeniden ulaştırmanın mutluluğunu yaşamaktayım. Yaklaşık 1 yıllık bu süre içerisinde üzüntü ile ifade etmek isterim ki Marmaris ekonomik hayati çok olumsuz günler geçirmiştir. Bu süreç içerisinde Ticaret Odamız Marmaris ekonomisine katkı koymak adına önemli çabalar göstermektedir. Bunlar ile ilgili yapılan çalışmaları dergimizin sayfalarında göreceksiniz. Bunlardan biriside Marmaris ekonomisine katkı koyacağına inandığımız TAŞHAN – PARK projesidir.Bu proje ile ilgili projelendirme çalışmamız bugünlerde sona erdirilerek uygulama çalışmalarına başlandığını sizlere duyurmak istiyorum. TAŞHAN – PARK projesi Marmaris turizm ekonomisine yeni açılımlar getireceğine gönülden inanmaktayım. Bu alanda tarih, kültür ve rekreasyon alanları düzenlenerek hem kent yaşayanlarına ve hem de turizmin gelişmesine yardımcı olacaktır. Sürdürülebilir turizm ekonomisine sahip olabilmemiz için benzeri projeleri hızla planlayıp, hayata geçirmemiz gerekmektedir. Aksi halde Marmaris bu günlerini de arar hale gelecektir. 2008 yılı turizm sezonuna girdiğimiz bu günlerde şehrimiz maalesef yine hazırlıksız yakalanmıştır. Bütün turizm bölgelerinden önce başladığımız kış turizmini altyapı çalışmalarının getirdiği olumsuzluklardan dolayı yıllar öncesi Antalya, Bodrum gibi bölgelere kaptırdığımızı unutmamamız gerekir. Bu anlamda şehirde yapılacak olan bu tür çalışmaların zamanlama açısından iyi planlanması gerekmektedir. Barlar Sokağı, Uzunyalı, Eski Çarşı gibi kentimize gelen misafirlerimizin yoğun kullandığı alanlara şuanda yapılmakta olan çalışmalar korkarım ki önemli olumsuzluklar yaşamamıza sebep olacaktır. Son yıllarda sürekli kısalan turizm sezonunun daha da kısalması ve müşteri memnuniyetsizliği sonuçlarını yaratacağı aşikârdır. Altyapı çalışmalarının ve yapılacak düzenlemelerin Kasım – Şubat periyodunda yapılması gerekmektedir. İlk konuklarımızın geldiği bu günlerde şehrin su andaki konumu olumsuz izlenimler vermektedir. Kış ayları boyunca katıldığımız İstanbul EMITT Fuarı, Boat Show ve Kiev – Odesa turizm görüşmeleri bölgemize kısa ve uzun vadede yeni açılımlar getirecektir. Özellikle Ukrayna'nın Odesa kenti ile önemli ekonomik işbirliğine girebileceğimiz görülmektedir. Yine Çin'in önemli ekonomik bölgelerinden olan Shandong Eyaleti ile turizm ve ekonomik faaliyetlerin arttırılması için yapılan çalışmalar sürdürülmektedir. Globallesen dünyada önümüze çıkan fırsatlar iyi gözlemlenirse bölgemize yeni açılımlar getirecektir. Marmaris'in Tanrı'nın lütfu olan zenginliklerine artik bizlerin de yeni ürünler geliştirerek katkı koymamızın zamanı çoktan gelmiştir. Bunun için kurumlar arası iletişimin sağlanarak ortak planlamalar yapmamız ve bunları halkımızla paylaşmamız yeterli olacaktır. Bu zor günler de ihtiyacımız olan en önemli olgu birlik, beraberlik içinde ortak akil üretmektir. Marmaris'i hak ettiği yere getirmek için Marmaris Ticaret Odası sorumluluk almaya hazırdır. Değerli üyelerimiz, Önümüzdeki günler yerelde, genelde ve tüm dünyada önemli gelişmelere sahne olacaktır. Mortgage ile başlayan ekonomik kriz, global turizm ekonomisindeki gelişmeler içte ve dıştaki rakiplerimizin oluşturacakları yeni projeler geleceğimizi şekillendirecektir. Bu duygu ve düşünceler ile 2008 turizm sezonunun her şeye rağmen ülkemize ve yöremize hayırlı olmasını diliyorum.

Saygılarımla Mustafa Karacan Yön. Krl. Bşk. -5-

KONUK

Rıfat Hisarcıklıoğlu Bu Milleti Küçük Görmek,Toplumsal Hasletlerimizi Gözardı Etmek,Özgüvenimizi Yitirmek Asıl Felakettir.

Time dergisi, 5 Aralık tarihinde “Çin İtalya'ya karşı” başlığıyla bir hikâyeyi dünya kamuoyuna aktardı. Hikâyemizin kahramanı Manzano, İtalya'nın kuzeydoğusunda 7 bin kişinin yaşadığı küçük bir kasaba. Fakat bu kasabanın çok büyük bir özelliği var: “Manzano yüzlerce yıldır sadece İtalya'nın değil, neredeyse tüm dünyanın sandalye üretim merkezi olmuş.” 2002'ye kadar yılda 40 milyon sandalye üretimiyle dünya sandalye üretiminin üçte birini gerçekleştirmiş. Fakat son dört yıldır, özellikle Çin kaynaklı rekabet bu oranı 10 milyona düşürmüş. Sonuçta Manzano'da şimdiden 200 şirket kapanmış. Geride kalan 900'ü ise sırada bekliyor. Manzano'nun yerini alan ise, Çinin kuzeyindeki Anji kasabası olmuş. Bu süreçte Anji'de mobilya üretimi yapan firma sayısı tam iki katına çıkmış. Küresel rekabeti daha iyi tasvir edecek başka bir örnek bulmak zor olabilir. Ancak bu hikâye ne ilk ne de son olacaktır. Her gün dünya üzerindeki binlerce kasaba, binlerce sektörde, gelişmekte olan ekonomilerden gelen tehditle mücadele etmeye çalışıyor. Sınırların kalktığı, kültürel farkların önemini yitirdiği bu yeni dünya düzeninde, üretim ve ticaret merkezli güç dengeleri kuruluyor. Son 150 yıldır ilk defa gelişmekte olan ekonomilerin dünya üretimindeki payı, Japonya dahil gelişmiş ülkelerin payını geçiyor. Çin ve Hindistan'ın bayraktarlığını yaptığı yenidünya ülkeleri, sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri değil, artık eski dünya diyebileceğimiz gelişmiş Batı'yı da tedirgin ediyor. Ve sonuçta yüzlerce yıllık kalite ve

deneyimiyle Manzano sandalyeleri, Pazar payının yüzde 75'ini 4 yılda Çin malı sandalyelere bırakıyor. Bu manzara karşısında karamsarlığa kapılmamak, tedirgin olmamak mümkün değil diyebilirsiniz. Bugün Manzano'nun başına gelen yarın Denizli'de, Konya'da, Kayseri'de de yaşanabilir diye düşünebilirsiniz. Ancak şimdi anlatacağım diğer bir hikâye, madalyonun öbür yüzünü gözler önüne serecektir. Bu kez kaynağımız bir Türk dergisinin haberine göre Kayseri'de 350 parçalık halı ihracatıyla işe başlayan iki kadın girişimcimizin yıldızı, sandalyeyle parladı. İtalya'nın Manzano bölgesine yılda 2 milyon euroluk ihracat yapan Sefes AŞ, İtalya'da Çinlilere meydan okuyor. Bu haberin ayrıntılarına girmeyeceğim, ancak ortada büyük bir başarı öyküsü

-6-

olduğu muhakkak.Kayseri'de fason üretimle işe başlayan kadın girişimcimiz Şafak Çivici, henüz kurulalı 3 yıl olmasına rağmen, Akdeniz ihracatçı Birlikleri verilerine göre, bölgenin bir numaralı ihracatçısı olmuş. Sn.Çivici bu başarısının sırrını şu sözlerle açıklıyor: "Bizim için tek bir işe odaklanmak her zaman çok karlı oldu. Avrupa pazarını, küresel rekabeti ve karlılığı doğru okuyunca gerisi kendiliğinden geliyor..." Daha fazla söze ne hacet! Küreselleşme deyip felaket tellallığı yapmak bu ülkeye yapılacak en büyük haksızlık olacaktır. Kaçınılmaz bu süreç karşısında seyirci kalmak korkaklıktır. İnsanımızın yeteneklerine güvenmemek, yapay korkular üretip kafaları kuma gömmek ise ihanettir.

Bu zihniyet, 1980 reformlarına da Ortak Pazar üyeliğine de kuşkuyla bakmıştı. Bir adam çıkıp duvarları yıkacağım, sizi dünyaya açacağım dediğinde, biz dünyayla rekabet edemeyiz sanmışlardı. Ama gelinen noktada duvarları yıkan adamın haklı olduğu ortaya çıktı. İçe kapanalım kendi yağımızla kavrulalım diyenler ise unutulmaya mahkûm kaldılar. Esasen bu milleti küçük görmek toplumsal hasletlerimizi göz ardı etmek özgüvenimizi yitirmek asıl felakettir. Mısırda yaşayan bir arkadaşım anlatmıştı: Bugün esnaf mısır sokaklarında hala kaliteli bir malı İstanbuli diye pazarlıyorlarmış. Türk malı Türk markası yüzlerce yıl dünyada saygı uyandırmış. Hal böyleyken efendim biz geri kalmış bir toplumuz, ne Avrupa'nın kalitesiyle ne de Asya'nın tehdidiyle rekabet

edemeyiz demek affedilemez. Sınırlar kaldırıldığında 2 milyar 850 milyonluk ihracat yapan Türkiye, bu gün 75 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Dün ihracatımızın yüzde 90'ı doğal ürünlerken bu gün yüzde 85'i sanayi ürünü. Ve bu ihracatın yüzde 65'ini gelişmiş Batı ülkelerine yapıyoruz. Bu gün Avrupa'da kullanılan her iki televizyondan biri Türkiye'de üretiliyor. Kaldı ki Avrupa, uluslar arası rekabetin en yoğun yaşandığı pazarların başında gelir. Gerek kalite gerekse fiyat olarak, tatmin edemediğiniz taktirde bu pazara ihracat yapmanız mümkün değildir. Ama Türkiye bunu başarıyor: Girişimci orta sınıfımız yani sizler bunu başarıyorsunuz. Türkiye'yi ayağa kaldıracak olan da sizlersiniz, yani girişimci orta sınıfımız. Doğu bloku bilimsizlikten, eğitimsizlikten ve kaynaksızlıktan değil, girişimci orta sınıf

-7-

yokluğundan batmıştır. İkinci dünya savaşı'nda yerle bir edilen Almanya ve Japonya, yirmi yıl içinde, iktisadi birer dev haline geldilerse, bunun sebebi, daha 20. Yüzyılın başında, son derece gelişmiş, "girişimci orta sınıf"a sahip olmalarıydı. Türkiye ise, ikinci dünya savaşı'nın yıkımına uğramadığı halde, geride kaldı. Çünkü hala bir tarım toplumuyduk. Osmanlı'nın son dönemlerinde oluşmaya başlayan girişimci orta sınıf Cumhuriyetle birlikte ortaya koyulan, "milli iktisat" politikalarıyla gelişti. Nitekim esas atılım 80'lerden itibaren başladı; "Piyasa ekonomisi" ve "dışa açık büyüme" politikaları, bazen iyi, bazen kötü uygulandı. Ve bugün, dünyanın en gelişmiş piyasalarıyla rekabet edecek kalitede, sanayi ürünleri üretiyoruz. Müteahhitlerimiz 60 ülkede iş yapıyor. Turizmde, dünyanın önde gelen cazibe merkezlerinden biri haline geliyoruz. Şimdi bir de, bunun gerisindeki, müteşebbis gücü, dinamizmi, şehirleşmeyi, dışa açılmayı, teknik altyapıyı bir düşünün. Bu tarihimizin en köklü yapısal değişimidir. Türkiye, bu girişimci ruhuyla, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelecektir. Kendi markalarıyla ve firmalarıyla küresel alanda etkinlik kazanacak, varlığını ve gücünü kanıtlayacaktır. Ve bunu da hep birlikte, elbirliğiyle başaracağız. Yeter ki “başarının, başaracağım diyene ait olduğunu” hep akılda tutalım.

KONUK

Türkiye,Bu Girişimci Ruhuyla,Dünyanın En Büyük On Ekonomisinden Biri Haline Gelecektir.

RÖPORTAJ

Kaymakam Cemalettin Özdemir

Ömür boyu Marmaris'le ilişkimi kesmem! Ropörtaj:Ender TÜRKKAN

Kaymakam Cemalettin Özdemir

Cemalettin Özdemir; resmi ama esprili, otoriter ve cesur aynı zamanda yufka yürekli, şanslı bir eş, üç çocuk babası, hem kaymakam hem eğitimci.. 2003 Mayıs'ında Marmaris'te göreve başladı. Deprem yaşanınca hastane yatağından kalkıp eşofmanlarıyla geldiği Atatürk Meydanı'nda teskin edici açıklamalar yaptı. O gün dışında, kravatsız bir kez dahi halkın karşısına çıkmadı. 2005'te, gitmemesi için binlerce imza toplamasına rağmen Samsun'a Vali Yardımcısı olarak atandı, hukuk mücadelesini kazandı, Marmaris'e geri döndü.

Mozaik: Röportajımız farklı olsun istemiştik. Bu sebeple sizi deniz kenarında, kordonda takım elbise dışındaki kıyafetlerinizle hatta eşofmanlarınızla fotoğraflamayı planladık. Programınızın yoğunluğu sebebiyle mekanı sabitledik kabul de bu “Kravatsız fotoğraf olmaz”ın sebebi nedir?

İstesem hemen yanı başımızdaki markete gidip sigara alabilirdim. Ama böyle olmadı. “Zamanı geldi” diye düşündüm ve sigarayı bırakmaya karar verdim. Bir daha da içmedim. Sadece ilk üç ay, rüyalarımda sigara içtim.

Moazik: Yüzlerce belki de binlerce değişik sigara bırakmanın yolları anlatılır yazılır ama kesin bir Özdemir: Siz benim 2005'teki formülü yoktur. Peki sizce bu işin depremin ardından kamuoyuna formülü nedir? yaptığım açıklamalar sırasında Özdemir: İnatçıyımdır, karar çekilmiş fotoğraflar ve görüntüler verdiğim zaman beynime dışında kravatsız olduğumu hükmederim. Başka güçlerin beni gördünüz mü? Görmediniz, yıpratmasına izin vermem. Karar göremezsiniz. Yani bu isteği sizden verdim inat ettim, sigaranın beni geldiği için reddetmedim. Benim yıpratmasına izin vermiyorum. mesai saatim yoktur. Her an göreve Sanırım benim sigarayı bırakma hazır bulunmalıyım. Kaymakamın formülüm bu. kıyafeti de bellidir. Bu sebeple sadece gece yatarken kravatımı Almanca Serveti çıkarırım. Mozaik: İkisi kız üç çocuklu bir Zamanı Geldi Sigarayı Bıraktım ailenin reisisiniz. Aileniz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? Mozaik: Bu arada gözümüze Özdemir: İki kız bir erkek çocuk çarptı. Daha önce sizi sigara babasıyım. Kızlarımın ve içerken görmeye alışmıştık. çocuklarımızın en büyüğü Yasemin, Biraraya gelmemizin üzerinden 17 yaşında Almanya'da eğitimini Derginiz Mozaik, renkli bir kişiliğe yaklaşık yarım saat geçmesine sürdürüyor. Orada sahip Marmaris Kaymakamı rağmen hiç sigara içmediniz. Yoksa kayınpederlerimin yanında kalıyor. Cemalettin Özdemir'le söyleşti. sigarayı bıraktınız mı? Ortancamız ve küçük kızımız Yoğun programına rağmen Özdemir: Evet 23 ay önce, 2006 Çiğdem, Marmaris'te ilköğretim dergimize iki saatine ayıran yılında bıraktım. Tarihini de son sınıfta okuyor. Ve en Kaymakam Özdemir, tüm unutmam mümkün değil. Tıp küçüğümüz Hakan, o da ısrarlarımıza rağmen bizim de Bayramı olarak kutlanan 14 Mart Marmaris'te ilk öğretim öğrencisi. kravatsız bir fotoğrafını çekmemize gününden bu yana bir tek sigara Ve evimizi çekip çeviren eşim izin vermedi, “Sadece gece içmedim. Hem de öyle bir dönemdi Perihan Özdemir. Ev hanımı olduğu yatarken kravatımı çıkarırım” dedi. ki, daha çok sigara içmemi için çocukların yükü eşime kalıyor. Biz de fotoğraf çekemini sonraya gerektirecek sıkıntılar yaşıyordum. Eşim, yüksek öğrenimini bırakmaya karar verip Cemalettin Daha önce evimin her yerinde, Almanya'da turizm tahsili yaparak Özdemir ile Öğretmen Evi'nde oturma odasında, salonda, banyoda, tamamladı. Almancası anadili gibi. söyleşmeye başladık. İlk olarak da tuvalette, antrede kül tablaları Bu durum evimize ayrı bir servet “kravat” meselesini sorduk: vardı. Ceketim her cebinde sigara kazandırdı. Üç çocuğumuz da paketleri taşırdım. Ama o akşam ne Almanca biliyor. Kravatsız Göremezsiniz olduysa evde sigara bulamadım.

-8-

Gözlerimle Döverim! Mozaik: Çocuklarınız kişiliklerinin oturmaya başladığı yaştalar ve siz çok zor bir görevdesiniz. Yoğun iş temponuz, aile hayatınızı nasıl etkiliyor? Baba Özdemir, iş dışındaki yaşamını ailesiyle nasıl paylaşıyor? Özdemir: Genellikle eve geç gidiyorum, o saatlerde çocuklarım uyumuş oluyor. Sabah kalktığımda ise okula gitmiş oluyorlar. Yani çocuklarımla çok sık görüşemiyorum. Sadece bir Pazar günümüz var. Pazar günleri evde kahvaltı keyfi yaparız. Herkes bir şeyler hazırlar. Yazları malum, işim daha da yoğunlaşıyor. Geçen yaz sadece iki kez denize girdim. Ama çocuklar, denize de havuza da gider. Tüm bunlara rağmen benim evde gizli bir otoritem var. Ben 1977 Trabzon Öğretmen Okulu mezunuyum. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne başlamadan önce Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü'ne devam ettim ve 1981 yılında Türkçe branşıyla mezun oldum. Pedogojik formasyon da yaptım. Yani aynı zamanda bir eğitimciyim. Eğitimci özelliğimi de kullanarak her zaman evdeki otoritemi koruyorum. Bunda değerli eşimin de katkısı büyük. Onunda katkısıyla çocuklar benim göstereceğim tepkiyi biliyor ona göre davranıyorlar. Kızdığım, kızacağım zamanı anlıyorlar.

Küçük kızım Çiğdem'e “Seni nasıl döverim biliyorsun” dediğimde O, “Biliyorum baba gözlerinle döversin” der. Çocuklarım, bakışlarımdan tepkimi anlarlar. Ona göre davranırlar. Mozaik: Çeşitli suçlamalarla Ankara'ya şikayet edildiğiniz bir dönemin ardından 2005'te Samsun Vali Yardımcılığına atandınız. Bu atamayı engellemek ve sizin Marmaris Kaymakamlığı görevini sürdürmenizi isteyen binlerce kişi imza kampanyası düzenledi. Toplanan imzalar, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık dahil bir çok ilgili merciye gönderildi. Buna rağmen Samsun'da göreve başladınız. Hukuk mücadelenizi kazanıp Marmaris'e dönene kadar siz ve aileniz nasıl bir dönem geçirdiniz? Özdemir: Eşime “Sen gelmiyorsun, çocuklarla burada kalacaksınız” dedim. Eşim beni otobüse bindirip evimize çocuklarımızın yanına döndü. Suç işlemişçesine Marmaris'ten gitmek bana sıkıntı verirken, yerime atanan yeni Kaymakam (Abdurrahman Koçoğlu) da göreve başladığının ilk haftasında Bayramın hemen öncesi ailemin lojmanı boşaltmasını istedi. Yasal uygulamalar gereği lojmanda bir süre daha kalabilecek eşimle, çocuklarım lojmandan

taşındı. Oysa ben göreve geri döndüğümde lojman, iki ay boyunca boşaltılmadı. Bu arada unutamadığım, ömrüm boyunca da unutamayacağım bir gelişme yaşandı. Lojmana yeniden taşınmamızın fiziki şartları da tamamlanınca kızım Çiğdem bir an önce lojmana gitmek istedi. Orada bir şey sakladığını durup durmadığını çok merak ettiğini söyledi. Gittik lojmana. Çiğdem bir odanın duvarındaki tesisat kutularından birinin kapağını açtı, içinden bir kağıt çıkardı. Kağıtta, “Geri geleceğiz” notu vardı. Çok ama çok duygulanmıştım. Marmaris'ten Kopmam! Mozaik: Anlatırken dahi duygulandınız. Bu anlattıklarınızdan Cemallettin Özdemir ve Ailesinin Marmaris'ten ayrılmak gibi bir niyetinin olmadığını çıkarabilir miyiz? Özdemir: Ben bir devlet görevlisiyim. Bana nerede görev verilirse seve seve yaparım. Ancak bu benim ve ailemin Marmaris sevgisine de engel olamaz. Ömrüm boyunca dünya üzerindeki cennet Marmaris'le ilişkimi kesmem, kesmeyeceğim.

-9-

RÖPORTAJ

Çiğdem'in Notu Çok Duygulandırdı...

RÖPORTAJ

İşini Bilen Turizm Yapsın! Marmaris, her yıl, ortalama 1,5 milyon turistten yaklaşık 2,5 milyar dolar gelir elde ediyor. Oysa 500 bin turistten 5 Milyar dolar gelir elde edilmeli. Ama 5 YTL'ye yani bir paket sigara parasına yatak pazarlamakla, 10 YTL'ye her şey dahil satmakla bu iş olmaz. Böylesine ucuz fiyatlarla çalışan işyerlerinin kullandığı her tür malzeme, şüphe altına girer. Turist de bu şüpheye katılır. Marmaris'in ve ülkemizin imajına, gelirine zarar verdirtmemek için, sağlıkçısı, emniyetçisi, sigortacısı, yerel yönetimleri, Mozaik: Marmaris, gerçekten vatandaşı topyekün fikir birliği “cennet” ama bu cennete yaşayanlar içinde olmalı birlikte hayatlarından şikayetçi. İşlerinin iyi davranmalı.Turizmi, derleyip olmadığından, turizmin kötüye toparlama açısından belediyelerin gitmesinden yakınanların sayısı çok yetkisi var. Güvenlik dışında ne çoğalıyor. Nedir sizce Marmaris'in, noksansa ne kötüyse düzeltebilirler. Marmaris turizminin sorunu, bu sorunun çözümü? Özgeçmişi: 1959 yılında Ordu ' da doğdu. Özdemir: Eğitim şart. Turizmi İlkokulu ve Ortaokulu Ordu' da layıkıyla yapmayalar bu sistemden bitirdi. çıkarılmalı. Bilenler, turizm yapmalı. Daha sonra sınav kazanarak, Trabzon Hizmetini ucuza pazarlamamalı. Öğretmen Okulu ' na yatılı olarak

- 10 -

başladı ve 1977' de Öğretmen Lisesi mezunu oldu. Aynı yıl, Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü ' ne sınavla girdi ve 1981 yılında Türkçe branşıyla mezun oldu. Henüz okulu bitirmemişken, tekrar üniversite sınavlarına katıldı ve 1981 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ' ni kazandı. 1985 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü ' nden mezun oldu. Aynı yılın sonunda Kaymakamlık sınavlarına girdi ve 1986 yılı Mayıs ayında Kars ili Kaymakam Adayı olarak göreve başladı. Üç yıl süren Kaymakam Adaylığı stajı içinde bir yıl İngiltere ' de kaldı ve daha sonra yaklaşık altı ay süreyle Afyon - Emirdağ Kaymakam Vekilliği görevinde bulundu. 1989 yılı Haziran ayında Kaymakam Adaylığı stajını tamamladı ve Burdur - Yeşilova Kaymakamı olarak asaleten göreve başladı. Burada bir buçuk yıl çalıştıktan sonra sırasıyla, ÇankırıOvacık (şu an Karabük'e bağlı) , Erzurum-Hınıs, TrabzonMaçka, SakaryaAkyazı Kaymakamlıkları görevinde bulundu. 2003 yılı Mayıs ayında Muğla Marmaris Kaymakamı olarak göreve başladı. 29 Eylül 2005 Kararnamesi ile Samsun Vali Yardımcılığına, 19 Temmuz 2006 tarihinde de tekrar Yargı Kararı ile, Marmaris Kaymakamlığı görevine başladı. Evli, üç çocuk babası olup, eşi ev hanımıdır.

RÖPORTAJ :Duygu KILIÇ FOTOĞRAF:Selma Sonat Arşivi

Yılmaz Güney, Filiz Akın, Erol Taş kadrosu ile çevrilen, Prangasız Mahkûmlar filmi ile Yeşilçam'a adım atan Selma Sonat, daha sonra onlarca yerli filmde oynar. Film yönetmeni olma isteğinden reji asistanlığı da yapan sanatçı, televizyonun sevilen dizisi Çılgın Bediş'teki anne rolü ile çocukların kalbinde unutulmaz bir yer edinir. En keyif aldığı televizyon programının “Karşı Şov” olduğunu açıklayarak, senaryosunu Necef Uğurlu'nun yazdığı bu programın, bu güne kadar yapılan en kaliteli “politik komedi” eleştiri programı olduğunu vurgulayan Selma Sonat, yıllar önce Marmaris'e gönül vermiş ve yerleşmiş. Zaman, zaman aldığı teklifleri değerlendirerek, İstanbul'a, televizyon dizi çekimleri için giden sanatçının son yıllarda rol aldığı diziler arasında, “Camdan Pabuçlar”. “Kader” ve “Böyle mi Olacaktı” dizileri bulunuyor. Böylesine başarılı bir tiyatro ve sanat geçmişi olan Sonat'a Tiyatrosuz, Konser SELMA SONAT, Salonsuz Marmaris'te SANAT HAYATININ 46.YILINDA 22 yıldır yaşamanın nasıl olduğunu MARMARİSLİLERE sorduk. BİR SANAT ŞÖLENİ SUNDU Keşke sormaz olaydık. Bir dokunduk, Selma Sonat 1962 yılında İstanbul Belediyesi bin ah işittik. Şehir Tiyatroları çocuk bölümünde sahneye Bakın, Selma Sonat, sanat ayak basar. çoraklığındaki bir Marmaris'te, nasıl Sırası ile Eskişehir Belediye Tiyatrosunda sanat çiçekleri yetiştirmeye çalışmış 22 misafir sanatçı, Ankara Devlet Tiyatrosu, yıl boyunca. Oraloğlu Tiyatrosu, Gazanfer Özcan Sonat son derece üzgün bir ifade ile Tiyatrosu, Devekuşu Tiyatrosu, Ali -Marmaris tartışmasız Dünyamızın en Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda alkışlanan bir güzel en verimli yerlerinden biri. sanatçı olarak, birçok yerli filmde ve Doğanın bu kadar cömert davranması Televizyon dizisinde de rol alır. insanlarımızı başka güzellikler

- 11 -

RÖPORTAJ

Marmaris’e gönül veren, emek veren bir sanatçı Selma Sonat

aramama tembelliğine itmiş burada. Sanat, resim ve fotoğrafsa, her bir gün, her bir an, yeni bir sanat eseri ile doğa karşınızda. O kadar değişken manzaralarla, her an karşı karşıyasınız ki; dur şu anı bir resim yaparak ölümsüzleştirmeyeyim diye düşünmemiş buradaki insanlar. Sadece o anı seyrederek, yaşamın keyfini çıkarmaya bakmışlar. Heykelse sanat, burada her bir ağaç anıt bir heykel, her bir kayalık yontulmamış bir eser. Baktıklarında içindeki heykeli gördüklerinden, dokunmamışlar anlaşılan sanata. Uzak durmuşlar, emek verip bir eser ortaya çıkarıp paylaşmaktan. Bu anlayışa ne yazık ki toplumumuzda her kesimde ve işte rastlıyoruz. Doğanın bize sunduğu her türlü değeri sadece tahrip ederek topluyoruz. İnsanın çocuklarını bile düşünmeden gerçekleştirdiği bu bencilce davranış sonucunda, bu gün için, narenciye çiçeklerinin mis gibi koktuğu, mandalinalıkların her yeri sardığı, şirin tatil kasabasından, bir beton şehre, her konuda maden çıkarma çalışmalarını yapıldığı, bir sanayi sahasına dönüştü Marmaris. Balıksız, süngersiz ağaçsız, portakalsız, mandalinasız ve kültür sanattan yoksun bir şehir. Marmaris'in güler yüzlü candan, konuksever insanları gitti, yerine gözlerinin içinde dolar işareti fır dönen, asık yüzlü yöneticilerin kol gezdiği, mutsuz insanların yaşama savaşı verdikleri bir Marmaris'e geldiğimizi üzülerek gözlemledim.

RÖPORTAJ

Selma Sonat’ın sanat hayatından kareler...

İşte bu olumsuz gelişmelerin olmasını engelleyecek, insanları bencilliklerinin ötesinde ufuklar açacak, tek ışık sanat olduğu için, buradaki yaşamım sırasında tüm olanaklarımı kullanarak her fırsatta sanat çiçekleri yetiştirmeye çalıştım. 1992 Yılında çektiğimiz “Her şey Marmaris İçin” adlı Marmaris tanıtım filmi ile belgeledik bu güzelliklerin bir bölümünü ve değerli dostumuz Bora Ayanoğlu'nun bestelediği Güzin ile Baha'nın seslendirdiği Marmaris şarkısında bütünleştirdik. Bu, artık tarihi olmuş belgeler kaybolmadan, bir “Marmaris bir Kent Müzesi” oluşturularak korunmalı. Burada iş, Yerel Yönetimlere, Sivil Toplum Kuruluşlarına Meslek ve Odalarına düşüyor

kanaatindeyim. 1994 yılından beri,14 yıldır Türkiye'nin ilk özel turizm radyosu olan Park F.M 100.5 radyomuzda, sanat programları yaparak, kültüre sanata olan duyarlılığı bölgemizde uyandırmaya ekibimle birlikte çalışmamız sonucu, bu gün sanat dünyasında başarı basamaklarını hızla tırmanan gençler yetişti Marmaris'ten Roksen Lülü önümüzdeki günlerde vizyona girecek olan, çekimlerinin büyük bir bölümü Marmaris'te gerçekleşmiş bulunan “Vesaire Vesaire” filminin hem, senaristi hem de başrol oyuncusu olarak ilk kez Park F.M de yaptığı programlarla, adım attı sanat hayatına. Park F.M de açtığımız diksiyon, fonetik kursları, bu gün iş hayatında ve turizm sektöründe övündüğümüz, başarılı birçok gencimizin yaşamında karşılaştığı engelleri kolayca aşmasına neden olmuştur. İçmeler Parkını kültür ve sanat etkinlikleri ile işlettiğimiz 1992 ve 2000 yılları arasında Sunduğumuz Çocuk tiyatrosu oyunları, sokak tiyatrosu gösterileri kabare şov ve konserler sırasında, sanata duyarlı bir çok genç konservatuar sınavlarını, desteğimizle hazırlanarak kazanmış, bu gün için eğitimlerini tamamlamışlardır. Dileğimiz, onları yarınlarda Marmaris'e yapılacak bir kültür merkezinin, tiyatro sahnelerinde ve konser salonlarında alkışlamaktır. Ege (Levent Ak) yine İçmeler Parkında en güzel bestelerini yapan ve bu gün için ülkemizde alkışlanan, yurt dışından (Hindistan, Bollywood) müzikal teklifleri alan bir sanatçımız olarak övündüğümüz bir gençtir. Çocuklarımız Selçun, Orsel, Damla ve Yağmur'un oluşturduğu Park Kabare Şov ekibinin başarı ile oynadığı skeçler, hafızalara kazınmıştır. Bu gün SihirBay adı ile tanınan Murat Börekçi sihir showlarını İçmeler Park ta geliştirmiştir. 1995 yılında İçmeler'de

- 12 -

gerçekleştirdiğimiz Sanat Sokağı ve Sanat Sokağı Şenlikleri hala İstanbul'dan etkinliklere gelen sanatçı dostlarımız arsında konuşulmakta neden tekrar yapılıp geleneksel hale getirmediğimiz soruları tarafımıza yöneltilmektedir. Bu sorunun

muhatabının seçim zamanı her şeye destek veren sanatsever belediye başkanları, seçimlerden sonra ise derin bir uykuya yatan sanatsavar belediye başkanları olduğunu,

Kalimerhaba Derneği’nde Marmaris Basını

halkımız doğru bir seçim yapmadıkça kültür ve sanat çiçeklerini bölgemizde açtırmanın Sadece bizim kişisel gayretlerimiz ile mümkün olamayacağını anlatıyorum kendilerine. Bu gün için geleneksel el sanatlarımızın uygulamalı olarak sergilendiği, sezon boyunca güzel sanatlar sergilerinin yer aldığı, sokak tiyatrolarının, sinemalarının yer aldığı, sokak konserlerinin gerçekleştiği, ressamların, karikatüristlerin eserlerini yaptığı, yazarların kitaplarını imzaladığı sokağın yerinde yeller esiyor, sadece sarmaşıkların sardığı paslanmış bir “sanat sokağı” tabelası kalmış. Bu anlayışın körelttiği ve paslandırdığı aslıda tabela değil, insanlarımızın yaratıcılığı olduğu düşüncesindeyim. İçmeler'de Sinemacı Turgut Çağlar ve turizmci Münir Gözen desteği ile oluşturduğumuz Marmaris'in tek açık hava sineması olan “Hayal Perdesi” de son gelen yönetimin kurbanı oldu. Şimdi İçmeler'de ne bir Sanat Sokağı ne bir açık hava sineması ne bir İçmeler Park Sanat Evi ne bir Aqua Park ne de bir açık hava sineması var. Marmaris Ticaret Odası'nın Taşhan Kültür Merkezi projesinde bu kayıpların tekrar yaşatılacağını duymak benim için heyecan verici oldu, kendilerine başarılar diliyorum, yardıma ihtiyaçları olduğunda, böyle bir projeye ekibimle destek vermekten kıvanç

duyarız. Sanat etkinliklerimizi son 3 yıldır “Marmaris Kadın ve Sanat Etkinlikleri” ile 22 günlük bir sanat maratonu olarak, yılmadan, hiç bir engel tanımadan sürdürüyoruz. Bu yıl 3. Marmaris Kadın ve Sanat Etkinliklerinin ana sloganı “Sanat Engel Tanımaz” idi. Tüm olanaksızlıklara rağmen, bir avuç özverili sanatçı ve bir elin parmakları kadar sayıda sanata duyarlı sponsor desteği ile gerçek anlamda bir “Sanat Şöleni” gerçekleştirdik. Marmaris'te devlet destekli festivallerin bile tekrarlanamadığı bir ortamda Kadın ve Sanat Etkinliklerini 3. kez gerçekleştirerek gelenekselleştirmenin azımsanmayacak bir başarı olduğu ve bu başarıda Marmaris'te artık sınır tanımayan bir, sanata susamışlığın önemli bir payı olduğunu özellikle belirtmek isterim. 22 yıldır tüm etkinliklerimizde kullandığımız Kalimerhaba sloganımızın adını alarak geçen yıl kurulan “Kalimerhaba Uluslar arası Dostluk İşbirliği ve Tanıtma Derneği”mizin amacı uluslar arası kültür ve sanat etkinlikleri düzenleyerek tüm Dünyaya ulaşacak, barış, dostluk, sevgi ve hoşgörü mesajlarını Marmaris'ten vererek ülkemizin tanıtımına doğru ve etkili katkı koyacak projeleri üretmektir. Bu bağlamda gelecek yıl ayni tarihler arasında gerçekleşecek Kadın ve Sanat Etkinliklerimizi “Marmaris Kadın ve Sanat Festivali”ne dönüştürmek üzere Turizm ve Kültür Bakanlığı'na başvuruda bulunduk. Marmaris'te kültür ve sanat çiçeklerinin açmasına katkıda bulunan bütün kurumlara ve kişilere teşekkür eder, çalışmalarında kısa zamanda başarıya ulaşmaları için, birlik ve beraberlik içersinde olmalarını dilerim. Dedi. Bu röportajımızla belki bir ilki de biz gerçekleştirdik 22 yıllık tek bir soru ve karşılığında verilen, 22 yıllık, tek bir yanıt. Değerli sanatçı Selma Sonat'a ve sanatçı arkadaşlarına Marmaris'te sanat ve kültür çiçekleri açtırma yolunda verdikleri mücadelelerinde başarılar diliyoruz.

- 13 -

RÖPORTAJ

Selma Sonat Marmaris Basınıyla...

İçmeler Sanat Sokağı Şenlikleri Tanıtım Konvoyu 1995

İçmeler Park Açılışında Şef Gürel Aykal Solist Suna Kan Bilkent Üniversitesi Konseri 1992

İçmeler Park’ta Çocuk Tiyatrosu

Kalimerhaba Derneği Açılışında Selma Sonat, Tunç Okan, Rutkay Aziz

MTO Başkanı Mustafa Karacan ve Sanatçılar Kadın ve Sanat 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü Etkinliği

RÖPORTAJ

Gençlerin hasret olduğu bir olguyu başlattık RÖPORTAJ:Kaan KAYA

Mozaik- Tiyatro ile ne zaman tanıştınız? Tiyatro ile tanışmam eşim sayesinde oldu. Fakat öncesinde de iyi bir izleyiciydim. Eşimin provalarını ve oyunlarını izlerdim.. Ama oyuncu olarak bulunmayı düşünmemiştim doğrusu.Gerçi eşim 1994 yılında Kıbrıs'ta okurken devlet tiyatrosu yönetmenlerinin verdiği eğitimlere benim de katılmamı sağlamıştı ancak ciddi olarak bu işi yaparım diye planlamamıştım.2002' de Maskot'u kurduğumuzda da destek olurum sadece diye düşünmüştüm. Fakat sahne öyle çekici geldi ki dayanamadım. Ara sıra küçük roller istemeye başladım. Hatta Marmaris'teki yerel televizyonumuzda komedi şov programı çekmiştik. Güldüreşesiceler diye..güzel tepkilerde almıştık. Orada küçük roller alarak ısındım iyice oyunculuğa. Utanma,sıkılma duygularımı geride bırakıp daha rahat ve kendime daha güvenli olmaya başladığımı hissettiğim anda da bu işten vazgeçmemem gerektiğini anladım. Mozaik- Peki tiyatro atölyesi nasıl oluştu? Maskot'u kurduğumuz anda üzerimize bir misyon almış olduk..Kendiliğinden gelişti tabi bu. Çünkü Marmaris'te gençlerin Mozaik-Kısaca Mine Ersan'ı tanıyabilir hasret olduğu bir olguyu başlatmıştık bir miyiz? 1971, Marmaris doğumluyum. Baba tarafım, bakıma. Biz kendimiz tiyatro yapalım derken, gençlerden gelen talep doğrultusunda oyuncu lakaplarıyla söylersek eğer, Çebişler, anne kadromuz çoğalmaya başladı. Bizde yaş tarafım ise Arap Tahirler olarak bilinir. gruplarına bölerek hepsi ile ayrı oyunlar Atatürk İlkokulunda okudum.Marmaris çıkarmaya başladık. Kadrolar kalabalık olunca Lisesinden mezun oldum. 1994 yılında da oyun bulmak zorlaştı. Çocuk oyunlarını evlendim ve bir kızım var. Marmaris Life dergisi ile Oyee Magazin'in sahibi ve Maskot araştırdığınız zaman, yirmi, yirmi beşi bulan oyuncu gruplarına göre oyun bulmak hatta (Marmaris Komedi Tiyatrosunun) onlara eşit ağırlıklı roller dağıtmak çok zor. kurucularından ve şirketin sahiplerindenim.

- 14 -

Yani anlayacağınız iş başa düştü. Yazmaya başladım bu seferde. Çocukların becerilerini göz önüne alarak yada yapabileceklerine inandığım roller yazdım her birine. Bu da bir anlamda belki de Türkiye'de ilktir. Tabi bunu yapabilmemdeki en büyük etken çocukluğumdan beri kitap okumamla alakalı.. O yüzden şimdi atölyemize gelen çocuklara da bunu aşılamaya çalışırım. Yazarken çocuk masallarından yola çıktım, masallara değişik tiplemeler de ekleyerek daha eğlenceli hale getirdim. Çocuklar bizim zamanımızda ki gibi değiller artık yani klasik şeyleri istemiyorlar.. ince esprileri, şakaları kolayca idrak edip, taklit edebiliyorlar. Daha da çok eğleniyorlar. Her çocuğu düşünerek yazdığım ve kafamda canlandırdığım için yönetmenliği yapmak da bana düştü. Üç sezon oynadı gruplar ve hepsinde de benim yazdığım oyunları oynadılar. Veliler benim yazdığım oyunları çocuklarından izlemekten büyük keyif aldı. Hepsi tebrik edip, her sezon çocuklarını tekrar tiyatroya göndererek memnuniyetlerini anlatmış oldular. Oyunumu izleyen öğretmenler oyun bulmaktan çektikleri sıkıntıları anlatıp, çocukları basma kalıp rollere sokmaktan bıktıklarından bahsettiler. Tabi küçük bedenlerin kocaman insanlar gibi rol yapması ve kendinden büyük konuşmalar yapması izleyenleri de eğlendiriyor. Bizim oyunlarımıza velilerden başka izleyiciler de gelir çünkü bilirler ki tiyatro izleyecekler.. Mozaik- Maskot olarak ne gibi etkinlikler düzenliyorsunuz? İlk sene yeniyıl balosu düzenleyip Muğla'daki kimsesiz çocuklarımıza kadar Marmaris'e getirdik, köyden çocuklarımızı taşıdık. Daha sonra 23 Nisan şenliklerinde organizasyon sahibiydik. Bunları ücretsiz ve belediye adına yaptık hep. Tiyatro yarışmaları düzenledik, Kıbrıs'tan misafir tiyatrocuları ağırladık.Ferhan Şensoy tiyatrosunu ve yazar Enver Aysever'i Marmarislilerle buluşturduk. Tabi destek olunsaydı eğer yapacaklarımız bunlarla sınırlı kalmayacaktı.

Mozaik- Bir dönem faaliyet gösteremediniz. Ne gibi tepkiler aldınız bu dönemde? Tepkiler sertti çünkü bu dönemin bizden kaynaklandığını düşündü küçük oyuncularımız. Oysa biz de tiyatromuza devam etmeyi isterdik tabi ki. Ancak bazı olaylar küçüklerimizin saf düşünceleri gibi temiz değil maalesef. Amfitiyatrodan ayrılışımızı anlattık onlara ama bir türlü kabul edemediler. Protesto ettik yetkilileri, mecbur olmadıkları halde gelip yanımızda oldular bu küçük savaşçılar ama seslerini büyük amcalara duyuramadılar. İki kış tiyatro yapamadık ama Ticaret odası başkanımız Mustafa Karacan'ın sayesinde şimdilik Point Centre' ın çocuk kulübündeki küçük sahnede tiyatromuzu yapmaya başladık. Şimdilik diyorum çünkü umuyoruz ki yakında Taşhan'daki kültür merkezi tamamlandığında orada da sahnemiz olacağını ümit ediyoruz. Mozaik- Marmaris'te sanatsal faaliyetlere ilgiyi nasıl buluyorsunuz? Gereken ilgi yok maalesef. Ancak çocuklarımız bu durumu değiştirecek gibi görünüyor. İstekleri ve yetenekleri o kadar fazla ki bu durum doğal olarak değişecek.

Hele de ilgili birimlere sanata önem veren, kültürümüze sahip çıkan yetkililer gelirse o zaman ilgi ve değer artacaktır mutlaka. Mozaik- Dergileriniz, tiyatronuz ile Marmaris'te bazı “ilk” lere imza attınız. Ne gibi zorluklar ile karşılaştınız? Aslında halkımız tarafından hep olumlu tepkiler aldık. Dergilerimizin yeni sayısını bayilerde önceden ayırtanlar, çıktığı anda haber verilmesi için telefonlarını bırakanlar oldu.. Tiyatroda kayıtlarımız başladığında çocuklar, ilk kayıt yaptıran olabilmek için yarıştı. Yani takdir gördük ama takdir etmeyi bilenlerden. Takdir etmeyi bilmeyenler ise ancak taklit etmeye çabaladılar ancak hiçbiri de bizim kalitemize ulaşamadılar. Benim Marmarisli olmam büyük avantajdı dergi çıkartırken, bunu hesap edemediler. Dışardan gelip de Marmarisli ruhunu anlamak neyi sevip neyi takdir edebileceğini algılamak zordur. Fotoğraflarımız büyük titizlikle ve yüzlerce kare çekilir, arasından elenerek dergilere konulur. Ekip olarak imza attığımız işlerde hep titiz davrandık. Bu da bize kalite ve takdir olarak döndü tabi birde çekememezlik olarak.

- 15 -

RÖPORTAJ

hep birlikte çalışarak güzel günlere kavuşacağız...

Mozaik- Dergileriniz, tiyatro, yazarlık, anne ve eş olarak hepsine nasıl yetişebiliyorsunuz? Ailemin Marmaris'te olması büyük avantaj. Sıkıştığım zaman onlar bana hep destek olur. Kızımla ilgilenir hatta gerektiğinde bizimle bile ilgilenirler. Eşimin de işleri yoğun olduğundan hayatımız doğal olarak iş oluyor. Kızımız da bu durumun içine doğduğu için artık alıştı. Tabi bütün bunlar onunla ve dersleriyle ilgilenmeme asla engel değil. Gayet başarılı bir öğrenci de yetiştiriyoruz bu arada. Mozaik-Marmaris için bu sezon ne gibi yenilikleriniz olacak? Bu yıl ekiplerimizle oyunlarımızı sergileyeceğiz. Kendi oyunlarımız için hazırlık yapacağız ve yaz sezonunda yine tiyatrocularımızı burada ağırlayacağız umarım.Tabi destek ve istekler doğrultusunda hareket edeceğiz. Ayrıca dergilerimiz de bizi özleyen okurlarımızla buluşacak. Ancak Marmarisli bir genç olarak en büyük savaşım Marmaris'in bu kötü günlerden çıkıp refaha ve huzura kavuşacağı günler için uğraşmak olacak. Sessiz kalarak değil, hakkımızı arayarak, memleketimize sahip çıkarak, hep birlikte çalışarak güzel günlere kavuşacağız.

Related Documents

Sayi 5 Bolum 1
December 2019 6
Sayi 5 Bolum 2 Kultur
December 2019 9
Click! Sayi 1
April 2020 6
3 Sayi Stemler (mat-1)
November 2019 13
4s Sayi Basamak Degerleri
November 2019 8