19. Yüzyılda İstanbul’da Konut Tipolojileri 19. yüzyılda karşımıza 4 tip konut çıkar; “değişime uğramış” ahşap konutlar, sıra evler, apartman konutlar ve sayfiye evleri/köşkler. Galata ve Pera’da 19.yy ın ikinci yarısına gelinceye dek çok sayda ahşap yapı bulunmaktaydı. Pera bölgesinin gelişiminde rol oynayan ilk elçili binalarının ahşap olduğu bilinmektedir. Ancak ardı ardına çıkan yangınlarda büyük tahribata uğrayan ve ortadan kalkan bu yapıların yerine kagir yapı yapımı, bu dönemde çıkan Ebniye Nizamnameleri, 6.Daire’nin önlemleri ve günlük gazetelerin uyarı niteliğindeki başyazılarıyla yaygınlaşmıştır. Gelişen teknolojiyle birlikte, Avrupa’da uygulanan yeni yapım teknikleri ve yeni malzeme kullanımı ilk kez bu bölgede başlamıştır. Aynı dönemde Avrupa’nın ünlü merkezlerinde görülen kütle, cephe biçimlenişi ve dekorasyonuyla, plan düzeni Galata ve Pera’nın giderek apartmanlşamaya dönüşen çok katlı kagir yapılarında da aynen gerçekleştirilmiştir. Özellikle 1870 büyük Pera yangınıyla boşalan arsaların ele alınışı, Pera’nın yeniden düzenlenmesi ve kagirleştirilmesinin önemli adımlarından biri olmuştur. 19.yy ın ikinci yarısından itibaren bölgede yapılan konutlar, geleneksel Osmanlı evinin iki katlı, avlulu ahşap konutları ve onların içe dönük düzenlerinden çok farklıdır. Bunlar, doğrudan sokağa açılan kapıları, üst katlarla aynı pencere düzenini içeren zemin katları, avlu ya da bahçe yerine arkada yer alan küçük taşlıklarıyla genelde dar parselasyon üzerinde gelişen kent evleridir. Cepheleri Historisist bir anlayışı yansıtmaktadır. Üst katların çıkmaları, altlarındaki demir ya da taş konsollar, çıkma üstlerindeki balkonlarla 19.yy İstanbul konutunun Pera ve Galata’da başlayan gelişen örnekleri olarak, yeni konut biçimi ve özelliklerini segilerler. İki-üç katlı ve içinde tek ailenin oturduğu bu konutlardan, 19.yy sonlarına doğru yeni yapılar yapıldıkça, birden fazla aileyi barındıran çok katlı apartmanlaşmaya doğru gidildiği görülmektedir. Bu değişimi getiren sebeplerden birisi de özellikle 1865’de Galata Surları’nın yıkılmasından sonra bölgenin değerinin ve bununla birlikte nüfusunun artmasıdır. Apartman kelimesi Fransızcadan gelmektedir. “appartement” kelimesinin Türkçe’de karşılığı daire dediğimiz bağımsız bölümdür. Yapılan çok katlı konutların ...(yaptıranın adı)... Appartements olarak adlandırılması ve sondaki –s ekinin okunmamasıyla apartman kelimesi türkçeye çoğul anlamında yerleşmiştir. Konut tipolojileri arasında bu tip apartman konut olarak da adlandırılır. Ana cadde ve ona açılan sokaklarda, yoğun ticaret ve buna bağlı servet birikimiyle zenginleşen yörenin Levanten ve gayrimüslim
aileleri anıtsal konutlar yaptırmışlardır ve ailelerin adlarıyla anılan bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Osmanlı evinde mahremiyet esaslı olarak sokaktan konutun esas yaşama alanı olan sofaya geçiş doğrudan değildir. Sokak kapısı avluya açılır, avludan sofaya geçilir. 19.yy ınikinci yarısından 20.yy ın başlarına kadar temel konut tipi olan apartman konut tipinde avlunun yerini merdiven evi alır, sofanın yerini ise bağımsız konut bölümlerinin(dairelerin) orta sofa holü veya koridor alır. Konut örnekleri arasında yeri olan bir diğer grup, sıraevlerdir. Sıraevler yeni imar planları için Tanzimat döneminde Mustafa Reşit Paşa tarafından İngiliz sıraevleri ve Paris Apartmanları örnek gösterilerek önerilmiştir. Plan şemalarını, öne ve arkaya bakan iki oda ve arada merdiven holüyle birlikte mutfak ve banyo gibi mekanlar bulunur. Genellikle 2-4 katlı yapılardır. Esas yaşam alanı 1. kattır ve ikinci katta yatakodaları bulunur. 1.katta öncephede dar bir cumba bulunur ve bunun üstünde de balkonu olur. Küçük tüccar, esnaf, sanatkar ve bürokratların konutu olarak inşa edilen, çeşitli kiliselerin vakıf mülkü olarak da kullanılan bu ev tipi dönemin üslup özelikleri açısından batılı biçimlere en çok bağlı kalan konutlarındandır. Tek yapı için geliştirilen özelliklerin, sözkonusu yapının tekrarıyla bir dizi boyunca sürmesi, üzerinde bulunduğu sokağa cephe düzeni, cumba ve balkonlarının ritmiyle, görsel açıdan büyük bir etkinlik ve süreklilik katmaktadır. Bu dizi 3-4 yapıdan oluşabiliceği gibi Akaretler örneğindeki gibi yapı adasının bütün sınırlarını da kaplayabilir. Dönemin bir diğer konut tipi de sayfiye evleridir. Bunlar şehrin merkezinde ulaşım hatları elverdiğince uzakta yerleşmişlerdir. Anadolu ve Rumeli sahilleri boyunca yalılar, demiryoluna paralel olarak yerleşen bağdat caddesi köşkleri ve 20.yy başlarında da Adalar da bunların örneklerini görebiliriz.
DOĞAN APARTMANI Eski adıyla Yazıcı Sokak, bugünkü adıyla Serdar-ı Ekrem Caddesi'nde 56 nuaradaki Doğan Apartmanı’ nın yerinde 1869-1870 tarihli bir Galata Kulesi panoramasında, bahçe içinde iki katlı ahşap bir konak bulunur. Mehmet Paşa Konağı adını taşıyan bu konak 1864'ten itibaren Prusya Elçiliği olarak, elçilik 1874-77 yılları arasında Ayaspaşa'daki yeni yapısına taşınınca da, bir süre Alman çocuk yuvası olarak kullanılır. Daha sonra yıkılarak, 1892'de dört bloktan oluşan yapının inşaatına başlanır ve 1895’te tamamlanır. Mimarının Raimondo D’Aronco olduğu söylenmektedir. Binayı dönemin varlıklı banker ailelerinden Belçikalı Helbig ler yaptırmıştır. Bina 18931919 yılları arasında “Helbig Apartmanları” ya da “Nahid Bey Apartmanaları” adıyla anılmıştır. 1919 da sigara kağıdı fabrikası sahibi Osmanlı uyruklu Musevi Mair de Botton tarafından bir açık artırmada satın alınınca “Botton Han” adını almıştır. 1929’da dış borçlanma nedeniyle binanın ipoteklenmesi sonucunda malsahibi Berlin’deki Victoria Sigorta olmuş binanın adı “Victoria Han” olmuştur. 1935’de bütün daireler elden geçirilerek mutfaklar küçültülmüş ve her daireye banyo eklenmiş ve ıslak hacimler fayans kaplanmıştır. 1942’de Kazım Taşkent’in sahibi olduğu Doğan Sigorta’ya satılmıştır ve bina bugünki adını almıştır. 1950-70 süresince de daireler tek tek satılarak kişisel mülk olmuştur. 3250m2’lik bir arsada yapı 1405m2’ lik U biçimindeki bir taban alanına otururak doğu batı doğrultusunda Boğaz’a açılan 331m2’lik bir iç avlu bırakır. 6 katlı kagir binanın ana giriş avlu aksında Serdar-ı Ekrem Sokağına bakan batı cephesinin ortasında yer alır. Ortasında bir de süs bahçesi buluna avlu doğuda iki kanat arasında yer alan ve üzerinde yuvarlak kemerli bir niş olan istinat duvarı üzerinde bulunmaktadır. Bu dönemin inşaat teknolojisinin getirdiği bir avanajdır. Binanın güney kanadı kuzey kanadından daha kısadır ve kademeli olarak parselin doğu ucuna doğru daralmaktadır. Avludan yapıyı oluşturan ve her birinin bağımsız merdiveni ve asansörü olan 4 bloğa ayrı ayrı girişler
vardır. 4 blokta çeşitli plan tiplerinde ve büyükleklerde toplam 49 daire bulunur. Bu özelliğiyle bir tüt toplu konut özelliği taşır. Bu düzeniyle yapı 19.yy sonu Avrupa kentlerinde görülebilecek konutlarla büyük benzerlik göstermektedir. Ayrıca hizmetçi odaları ve depo olarak yapılmış olan çatı odaları ve teras 2005 yılında tamamlanan son restorasyondan sonra spor salonu ve kitaplık olarak kullanılmaktadır.
Yüzyıl sonunun tüm teknolojik olanakları kullanılarak özenli bir biçimde inşa edilen binanın Serdar-ı Ekrem sokağındaki ana giriş cephesi, geniş yüzeyini kaplayan yalın profilli pilastırları, kat aralarını belirleyen kornişleri, özenli dökme emir işçiliğ sergileyen Fransız balkonu, söveleri ve kilit taşları vurgulanmış kapı pencere düzeniyle sokağın bu kesiminde belli bir ritm ve süreklilik sağlamaktadır. Kuzey cephesinde merdiven kovasının pencerelerinde cephedeki diğer pencerelerden farklı olarak sövelerin üzerinde kesik bir alınlık bulunmaktadır.Alınlık, pencerelerin iki yanındaki akant yaprakları ile bezeli furuşlar, kesik uçlarındaki rozetler ve bu uçların arasında yer alan vazo ve altındaki girland ile tümüyle barok üslup özelliği göstermektedir. Ayrıca pencere ve alınlık arasında kalan kısımda, ortada bir palmet motifinin yer aldığı bir taş bezeme bandı da vardır. Kat silmeleri kuzey cephesi dışında tüm cephelerde kesintisiz olarak devam eder. Bu silmeler ve çıkıntılı çatı silmesinin altındaki küçük konsollar da pencere söveleri gibi taştır. Binanın iki kanadında simetrik bitki motifli bezemelerin bulunduğu an agiriş kapısı dışında diğer blok kapıları da demirdir. Avluya bakan
balkonların
dökme
demir
parmaklıkları,
batı cephesindeki Fransız balkonları ve pencerelerdeki ahşap kepenklerle İtalyan mimarlığını anımsatır. Kaynaklar:
•
İstanbul Ansiklopedisi
•
19. Yüzyılın İkinci Yarısında Galata ve Pera, Nur Akın