Yds-arapca

  • Uploaded by: Hikmet Gümüşlü
  • 0
  • 0
  • June 2020
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Yds-arapca as PDF for free.

More details

  • Words: 35,904
  • Pages: 117
Halil İbrahim KARATAŞ

ilahlar, mabutlar

‫أ‬

çürütmek

‫آهلة‬

2012 s

‫دحض‬

2011 s

hazırlanmak, özlem çekmek

‫أب‬

2012 s

reddetmek, kabul etmemek, karşı çıkmak, tenezzül etmek

2012 i

‫إباء‬

açmak, umuma açmak, kamuya duyurmak, bırakmak, garanti etmek

2012 i

‫أباح‬

avare takımı

‫أباطرة‬

2011 s

şâşaa, ihtişam, debdebe, görkem, kibir, gurur, tafra, kendini beğenmişlik, gösteriş

2013 i

başlangıç

‫ابتداء‬

2012 s

uzaklaşmak; "‫ "عن‬ile: kendini çekmek, uzak durmak, terk etmek, hariç tutmak, hesaba katmak yenilik, yenilenme, buluş, îcat, orijinallik, öoda, kreasyon, buluş

2011 s

‫ابتعد‬

2012 s 2013 i

‫ ابتكارة‬/ ‫ابتكار‬ ‫ابتكر‬

2011 s 2012 i

‫أحباث‬

2012 i

‫إبداء‬

gösterme, belirtme, verme yaratılış, oluşum, îcat, buluş, değişiklik, yaratıcılık

2013 i

2012 i

başlattı, îcat etti araştırmalar

‫أُهَّبة‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫إبداع‬

2012 s 2013 i

‫إبداعية‬

özgün, yaratıcı, orijinal, sanatlı yol gösterdi, görüş belirtti

‫أبدى‬

2012 i

iyileştirmek, tedâvi etmek, aklamak, berât ettirmek

2012 s

)‫إبراء (من‬

ortaya çıkarmak, en önemli olmak, öne çıkarmak,

2012 s

‫إبراز‬

2012 s

‫إبراز الوجه‬ 2013 i

‫إبرام‬

2012 s 2013 i

‫أبرز‬

tesis, kurma, teyit, son, onaylamak en önemli, en bâriz, oyalamak, onamak, imzalamak, tasdik etmek, bitirmek, sonuçlandırmak bükmek, eğmek, kurmak, tesis etmek, anlaşmayı bitirmek, kesinleştirmek, anlaşmayı vs. onaylamak

‫أبرم‬

2011 s

nisan

2012 s

‫أبرم‬

2012 s

‫ابريل‬ ‫أبصر النور‬

2012 i

geciktirmek, yavaş hareket etmek, gitmek, davranmak boyutlar yok etmek, uzaklaştırmak, çıkarmak, hariç tutmak, işten çıkarmak, sürgüne göndermek, gerçekleştirilemez kılmak

2013 i

‫أبطأ‬

2012 s 2013 i

‫أبعاد‬

2013 i

‫أبعد‬ ‫إبالغ‬

bildirme

2011 s 2012 i

çocuklar, zürriyet

2011 s

‫أبناء‬

2011 s

‫أبناء اللغات‬

1

Halil İbrahim KARATAŞ

‫أبنية‬

2011 s

babacan; babayla alakalı

‫أبوية‬

2012 i

küçümseyen, kibirli, tahrik edici, hor gören

2013 i

izin verdi

2011 s

izin vermek, ruhsat vermek, imkan tanımak, fırsat vermek, kolaylaştırmak, rahatlatmak, hafifletmek, temin etmek, vermek, sağlamak, hazır bulundurmak, taktir etmek,nasip etmek

2012 s

‫إتاحة‬

2012 i

izlemek, takip etmek, ittibâ etmek, peşinden gitmek, izinde olmak, peşini bırakmamak, kabul etmek, benimsemek, riâyet etmek, yerine getirmek izlemek, takip etmek, ittibâ etmek, peşinden gitmek, izinde olmak, peşini bırakmamak, kabul etmek, benimsemek, riâyet etmek, yerine getirmek

2013 i

‫اتباع‬ ‫اتبع‬

2012 s

‫اجتار ب‬

ticaret yapmak, iş yapmak; "‫ "ب‬ile: bir şeyin ticaretini yapmak

2011 s

yön, istikâmet, eğilim, meyil, gidişat, akım, …e yönelme, yönelim, trend, yön

2011 s 2012 i 2012 s

cinsel eğilim

2011 s

‫اجتاه‬ ‫اجتاه جنسي‬

eğilimler, tutumlar, temâyüller,

2012 i

yöneldi

2012 i

uluslar arası, devletler birliği

‫أيب‬ ّ ‫أتاح‬

‫اجتاهة‬ 2013 i

‫اجته‬ ‫احتاد دويل‬

2011 s

birlikler

2012 s

‫احتادات‬

spor birlikleri

2012 s

‫احتادات رياضية‬

edinme, alma, takınma,benimseme, kabul etme, seçme, kullanma, faydalanma, yararlanma almak, kabul etmek, zapdetmek, meşgul etmek, kabul etmek, müsamaha göstermek, hatırında kalmak, kullanmak, taklit etmek, benzemek; "‫ "من‬ile: yapmak, elde etmek, imal etmek

2012 i

‫اختاذ‬

2011 s 2012 i

‫اختذ‬

genişleme, genişlik, büyüklük, enginlik, sınır, hudut, nitelendi

2012 s 2013 i

‫اتساع‬

2013 i

‫اتسم‬

2011 s 2012 i

nitelenmek, vasıflanmak, maruf olmak, bilinmek, tanınmak, damgalanmak, mimlenmek, işaretlemek nitelenmek, vasıflanmak, maruf olmak, bilinmek, tanınmak, damgalanmak, mimlenmek, işaretlemek

‫اتصاف‬

2012 i 2012 i 2012 s

‫اتصف ب‬

2012 s

‫اتصل‬

"‫ "ب‬ile: bağladı, ekledi, uladı, kattı, birleştirdi, bitiştirdi, bağlantı kurdu, devam etti, yan yana oldu, bitişik oldu, ait oldu, ilişkide oldu, telefon etti; "‫ "الى‬ile: …e kadar uzanmak, …e varmak

2011 s

belirmek, açığa çıkmak, açıklığa kavuşmak, anlaşılmak, aydınlanmak, âşikâr olmak, zâhir olmak, ortaya çıkmak

2011 s 2012 i

2013 i

‫اتضح‬

anlaşma, sözleşme, ittifak; kazara vaki olan, tevafukî

2011 s

2013 i

‫اتفاقية‬

2013 i

‫اتفق‬

anlaşmak, uyuşmak, hemfikir olmak, uyum içinde olmak anlaşmak, uyuşmak, ittifak etmek uyum içinde olmak

‫اتفق مع‬

2012 i

tamamlamak, hakkından gelmek, iyi bilmek, mükemmellik, iyi yapma, kapsamlı olma, geniş olma

2011 s

tamamlamak, hakkından gelmek, iyi bilmek

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

suçlamalar, ithamlar

2012 s

2012 s

2

‫إتقان‬ ‫أتقن‬ ‫اهتامات‬

Halil İbrahim KARATAŞ

suçlamak, itham etmek, zan altında bırakmak,

‫اهتم ب‬

2011 s

gelmek, varmak, getirmek, ortaya çıkarmak, vermek, başarmak, yerine getirmek

‫أتى‬

2012 i

eserler, etkiler, izler,

2012 s 2013 i

kışkırtmak, tahrik etmek, uyarmak, ikaz etmek, teşvik etmek, harekete geçirmek, sinirlendirmek, kızdırmak, canlandırmak; uyarmak, canlandırmak, heyecanlandırmak, provoke etmek, teşvik etmek, gayrete getirmek, motive etmek, hareket ettirmek

2011 s 2012 i 2012 s

ilgi uyandırmak

2011 s

yan etkiler

2011 s

‫آثار‬ ‫أثار‬ ‫اهتماما‬ ‫أثار‬ ً

‫آثار جانبية‬

büyük bir ihtilafa sebeb oldu

‫اكبريا‬ ً ً‫أثار خالفا‬

2012 s

heyecan, telaş, coşku, ayağa kaldırma, uyandırma, canlandırma, tahrik, kışkırtma, harekete geçirme, motivasyon, dürtü, çağrıştırma, çağrışım yapma, akle getirme, hatırlatma, meydana getirme, neden olma, yol açma

2012 i

‫إثارة‬

ispat etmek, göstermek, kanıtlamak, ortaya koymak, gerçekleştirmek, kayda geçirmek, kaydetmek, yazmak, not etmek, doğrulamak, tasdiklemek, onaylamak, tasdik etmek, eklemek, katmak

2012 i

‫أثبت‬

iletmek, nakletmek; "‫ "عن‬ile: haber vermek

2013 i

…in ardından, …den sonra, …i müteâkiben

‫إثر‬

2012 i

etkilemek, etki etmek, etkili olmak, tesir etmek, söz geçirmek, iz bırakmak

‫أثر على‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫أثرياء‬

2011 s 2011 s

2013 i

‫أثقل‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫أثناء‬

2012 s

‫إجابة‬

2012 s

‫أجاد‬

2012 s

‫إجارة‬

barındırmak, sığındırmak, korumak, himaye etmek, yardım etmek yapmaya zorlamak, …yapmaya mecbur bırakmak, sıkıştırmak, baskı yapmak saldırmak, hücum etmek, akın etmek, istilâ etmek, ele geçirmek, egemen olmak, hâkim olmak, savurmak, şiddetler eserek alt üst etmek, sürüklemek, süpürüp götürmek

‫أثرية‬

2012 s

fazla yüklenmek, sıkıntıya sokmak, ağır gelmek esnasında, ortasında, içinde, iken, bayunca, …iken, …dığı halde, …dığında; kıvrımlar, bükümler, pileler kabul etmek, olumlu cevap vermek, karşılamak, yerine getirmek, müdâfâ etmek çok iyi yapmak, mükemmel olmak, ustası olmak, mütehassıs olmak, mükemmel yapmak, çok iyi olmak, temayüz etme

‫أجرب‬

2012 i 2012 i 2012 s

‫اجتاح‬

2012 s

‫اجتاز‬

geçmek, aşmak çekmek, rekâbet etmek, ayartmak, meftun etmek, kazanmak

‫اجتذب‬

2012 i

dönem toplantısı

‫اجتماعة دورية‬

2011 s

sosyal

‫أثر‬

2012 s

‫اجتماعي‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫إجراء‬

akmak, koşmak, acele etmek, vâkî olmak, yer almak, ortaya çıkmak, olmak, işler halde olmak, devam etmek, dolaşmak, mer'î olmak, yol tutmak, müsaade etmek,

2012 s

‫أجرى‬

icrâ edildi

2012 s

‫أجري‬

icrâ, yerine getirme, tatbik, yürülüğe koyma, aşama,

3

Halil İbrahim KARATAŞ

evet, kesinlikle

2013 i

toplam

2012 i

görüş birliğine varmak, ittifak etmek, genel bir karar almak,

2012 i

2013 i

‫أج ْل‬ َ ‫إمجايل‬ ‫أمجع‬

kanatlar, bölümler, yerler

2012 s

‫أجنحة‬

organlararaçlar, kurumlar, ekipmanlar,

2012 s

‫أجهزة‬ 2013 i

2012 s

‫أجواء‬

2012 i 2012 s

‫أجيال‬

ortam nesiller

‫أجهزة‬

"‫ "ب‬ile: sarmak, çevirmek, ihata etmek, içermek, kapsamlı şekilde bilmek, anlamak

2013 i

‫أحاط‬

ihâte etmek, ihtivâ etmek, anlamak, önem vermek

2012 s

‫إحاطة‬

…e ihtiyâcı olmak, …e gereksinim duymak

2012 s

‫احتاج إىل‬

karşı koyma, protesto etme, tartışma, münakaşa, bahane, mazeret, özür

2012 s

‫احتجاج‬

protestolar

2012 s

‫احتجاجات‬

2012 i

‫احتجاجية‬

yanmak

2012 i

‫احرتاق‬

sakınmak, dikkatli olmak, tedbirli olmak

2012 i

‫احرتز‬

saygı göstermek,

‫احرتم‬

2012 s

toplanmak, birikmek, gruplar oluşturmak

‫احتشد ب‬

2011 s

kucaklamak, içinde saklamak, yetiştirmek, büyütmek, düşünmeki tertip etmek

‫احتضن‬

2012 i

koruma, himaye etme, sürdürme, devam ettirme, muhafaza etme

2013 i

‫احتفاظ‬

kutlama, tören

2011 s

2013 i

‫احتفال‬

tören düzenlemek, kutlama yapmak, kutlamak

2011 s

2013 i

‫احتفل‬

cana yakın davranmak,

2011 s

‫احتفى‬

sürtüşme, münâkaşa, çekişme,

2011 s

‫احتكاك‬

işgal etmek, yer almak, birinci olmak

2012 i

2013 i

‫احتالل‬

2012 i

taşımak, yüklenmek, tahammül etmek, sabretmek, katlanmak, müsâmaha göstermek, hoşgörülü davranmak, ihtimal vermek,

2011 s

içermek; "‫ "على‬ile: kapsamak, sâhip olmak

2011 s

ihtiyaç, gereksinim

2011 s

‫احتمل‬ 2012 s 2013 i

‫أحجام‬

2012 s

‫إحجام‬

2012 i 2013 i

‫أحداث‬

2012 s 2013 i

‫أحدث‬

2012 s

‫إحدى‬

2012 i

ilk kez yapmak, oluşturmak, başlatmak, ihdas etmek, kurmak, tesis etmek, icap ettirmek, sebep olmak bir

4

2011 s

‫احتوى‬ ‫احتياجة‬

büyüklük, çap, hacim,

olaylar

‫احتل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

korumak, muhafaza etmek, elde etmek, ele geçirmek, zafer kazanmak, başarı elde etmek

2012 i

‫أحرز‬

partiler, gruplar

2012 i

‫أحزاب‬

kuşak

‫أحزمة‬

2011 s

his, duygu, algılama, duyarlık, hassasiyet, fikirler, duygular,

2012 s

‫إحساس‬

duymaki dikkat etmek, hissetmek, sezmek, duymak, farkına varmak

2012 s

‫إحساس‬

sayım, sayma, hesaplama, istatistik

2011 s 2012 i

istatistik

2011 s

2013 i

‫إحصائية‬

ortaya çıkarmak, sonuçlandırmak, yapmak

‫أحصل على‬

2012 s

kazı, fosil

‫إحصاءة (ج) إحصاءات‬

‫أحفوري‬

2012 i

tam olma, eksiksiz uygulama, ustaca yapmak

‫إحكام‬

2012 s

rüya, düş, hülyâ

2012 i

‫أحالم‬

en tatlı, süsletmek

2012 i

‫أحلى‬

canlandırmak, hayat vermek

‫أحيا‬

2011 s

mahalleler

2012 s

‫أحياء‬

zaman, fırsat, doğru zaman

2012 s

‫أحيان‬

bazen, arasıra

2011 s

haberler

2013 i

‫أخبار‬

2012 i

seçimini yapmak, kararını vermek, seçmek, karar kılmak; "‫ "على‬ile: tercih etmek

2013 i

görünmemek 2011 s

keşfetmek, îcat etmek

‫اختار‬ ‫اختبأ‬

2012 i

keşif, îcat

‫أحيانًا‬

2013 i

‫اخرتاع‬ ‫اخرتع‬

2012 i

delmek, delip geçmek, aşmak

2011 s

‫اخرتق‬

yığmak, biriktirmek, stoklamak, kapatmak, saklamak, himâye etmek,

2011 s

‫اختزان‬

uzmanlık

‫اختصاص‬

2012 s

gizlenmek, görünmemek, gözden kaybolmak, ortadan kaybolmak,

2012 i

2013 i

‫اختفى‬ ‫اختالف‬

farklılık, ayrılık

2012 s

değişik olmak, ayrılmak, değişmek, değişken olmak, anlaşamamak, ihtilâfa düşmek, başına gelmek

2012 s 2013 i

‫اختلف‬

seçim, seçme

2012 s 2013 i

‫اختيار‬

almak, dikkate almak, karar almak, ele almak

‫أخذ‬

2011 s 2012 i

başka

2012 s

‫آخر‬

diğer

2012 s

‫أخرى‬

tahta, kereste

‫أخشاب‬

2012 i

uzman, mütehassıs

2013 i

hükmü altına alma, boyun eğdirme, tâbii kılma

2012 i

5

‫أخصائي‬ ‫إخضاع‬

Halil İbrahim KARATAŞ

yeşil

‫أخضر‬

2012 i

hatalar riskler, hatalar

2011 s

daha zayıf, daha hafif

2012 s

‫أخطاء‬

2012 s

‫أخطار‬ ‫أخف‬

2012 i

tahliye, boşaltma

2012 s

‫إخالء‬

ahlâkî olan şeyler

2012 s

‫أخالقيات‬

ahlâkî olan şeyler

2012 s

‫أخالقية‬

"‫ "ل‬ile: tahsis etmek, vakfetmeksadık olmak, bağlı olmak, vakfedilmiş olmak, adanmış olmak

2013 i

kardeşler

‫إخوة‬

2012 s

son, en son, en arkadaki

‫أخلص‬

2013 i

‫أخري‬

2012 s

‫أخرية‬

îfâ etme, yerine getirme

2012 s

‫أداء‬

edeb, kibarlık, edebiyat

2012 s

‫آداب‬

son, en son

2011 s

alet, cihaz, araç, mekanizma, ajans, techizat, malzemeler, parçalar,

‫أداة (ج) أدوات‬

2011 s

idare, çalıştırma, işletme, kullanma, sürme, idare etme

2013 i

‫إدارة منهجية‬

2011 s

idari

2013 i

sırtını dönmek, yüz çevirmek, kaçmak, firar etmek, kaçamak yapmak, atlatmak

‫ّأدى‬

2012 s

‫إدراج‬

2011 s

sezmek

‫إدراك‬

2012 i

dakik, daha titiz, daha doğru, daha isâbetli

‫أدق‬

2011 s

deri, cilt

‫أدمة‬

2012 s

‫إدنربة‬

2012 i

daha yakın, daha alçak, daha önemsiz, daha uygun

2011 s

aletler, cihazlar, edatlar, mekanizmalar

2013 i

‫أدهى‬

2011 s

‫أدوات‬ 2013 i

"‫ "ب‬ile: bir şeyi götürmek, "‫ "الى‬ile: sebep olmak, vesile olmak, yol açmak, varmak, ulaşmak, bakmak, dikkat etmek, icra etmek, yerine getirmek

‫أدي‬ ‫أدى إىل‬

2011 s

kültürlü,veğitim, öğrenim görmüş, terbiyeli, kibar, nazik, edebiyatçı, yazar çünkü, …dığı için, …dığında, …dığından dolayı, zîra, …yapınca, …yaparken, o zaman, o vakit, …dığında, bir de ne görsün, âniden, öyle 2011 s ki

‫أدوية‬ ‫أدى‬

2012 s 2013 i

6

‫أدىن‬

2011 s

ilaçlar

…e neden olmak, …e yol açmak

‫إدارية‬ ‫أدبر‬

2011 s

… e neden olmak, …e yol açmak yükleme

‫إدارة‬

2013 i

‫أديب (ج) أدباء‬

2013 i

‫إذ‬

Halil İbrahim KARATAŞ

her ne zaman, …dığında, … yapacağı vakit, … yapınca, yaparken, yaparsa

2012 s

‫إذا ما‬

mart

2012 s

‫آذار‬

rahatsızlık vermek

2012 i

‫أذى‬

görüşler, bakış açıları

2012 i 2012 s 2013 i

‫آراء‬

2012 s

‫إرادة‬

istek, arzu, irade karlar, kazançlar

2011 s

‫أرباح‬

Çarşamba günü

2011 s

‫أربعاء‬

şüphe uyandırmak, şüpheli olmak, şüphe etmek, tereddüt etmek bağlantı, temas, bitişme, bağ, bağlayıcılık, anlaşma, akit, ilişki, alâka, birlik, ittifak, kendini adamak, hasretmek, engellemek, sınırlamak, bağlı olmak, bağlanmak, birleşmek, kuvvetleri birleştirmkek

2012 i

‫ارتاب‬

2012 i

‫ارتباط‬ 2012 s 2013 i

‫ارتبط‬

2013 i

ً‫ارجتاال‬

2013 i

‫ارجتل‬

irticâlen, doğaçlama irticâlen olmak,

2012 i

geri çekilmek, geri gelmek, geriye gitmek, dönmek, uzaklaşmak, terk etmek, bırakmak, vazgeçmek, bırakmak

2011 s

‫ارتد‬

giymek, örtünmek,

2011 s

‫ارتدى‬

yükselme, artış, zam, artma, çoğalma

2011 s

‫ارتفاعة‬

yükselmek, kalkmak, büyümek, ziyâdeleşmek, artmak, yükselmek, kaçıp gitmek yükselmek, yukarı çıkmak, yükselmek, binmek, gelmek, terfî etmek, ilerlemek, gelişme kaydetmek

‫ارتفع‬

2012 s 2011 s

‫ارتقى‬

2011 s

‫ارتكاب‬

yere dikilmek, çakılmak, sâbit kalmak, kalıcı olmak, bağlanmak, temel 2011 s kabul etmek, dayanmak, yoğunlaşmak, konsantre olmak, çekilmek (yer çekimiyle)

‫ارتكز على‬

günah, suç

kendini atmak, atılmak, fırlamak, yatmak, uzanmak

‫ارمتى‬

2011 s

giyinmek, örtünmek

‫ارتياد‬

2012 s

dört bir taraf, (dünyanın dört bir yanı)

2011 s

‫أرجاء‬

daha ağır, daha çok tercih edilen, üstün, tercihe şâyan, daha muhtemel, olması muhtemel, ihtimâli daha yüksek olan, büyük bir olasılıkla

2011 s

‫أرجح‬

geri döndürmek, geri dönmeye zorlamak, bağlamak, ilişkisini kurmak salıncak, tahtravelli, beşik

‫أرجع‬

2012 s

‫أرجوحة‬

2012 i

sedir; pirinç

2013 i

gönderme, yayın yapma

‫إرسال‬

2012 s

rehberlik, klavuzluk, irşad, öğretme, yöneltme,yönlendirme, bilgi verme, öğüt verme, nasihat etme

‫أرز‬

2013 i

‫إرشاد‬

toprak, yer, arazi

2012 s

‫أرض‬

zemin

2012 s

‫أرضية‬

yükseltmek, daha yüksek, daha zarif,

2012 i

‫أرفع‬

uykusuzluk

2012 i

‫أرق‬

7

Halil İbrahim KARATAŞ

yorma, yorgunluk, bitkinlik, güçsüzlük, emek, çalışma, çaba

‫إرهاق‬

2012 s

…karşısında, …karşı, …da

‫إزاء‬

2011 s

yerinden çıkarmak, çekip almak, kaldırmak, …den örtüyü kaldırmak, açıklığa kavuşturmak yok etmek, gidermek, izale etmek, ortadan kaldırmak, temizlemek

‫أزاح‬

2012 i

‫إزالة‬

2011 s

‫آزتك‬

2012 s

artmak

2011 s 2012 i

kalabalık, sıkışıklık, izdiham parlamak, gelişmek, kalkınmak

2012 s

çifte (çifte standart)

2013 i

‫ازداد‬

2013 i

‫ازدحام‬

2013 i

‫ازدهر‬ ‫ازدواجية‬

2012 i

yükseliş, artış

2011 s

‫ازدياد إىل‬

mavi, koyu renkli

2011 s

‫أزرق‬

mavi

‫أزرق‬

2012 i

tâciz

‫إزعاج‬

2011 s

kriz, buhran, bunalım

2012 i 2012 s 2013 i

giysi, kostüm, sahne elbisesi, moda

‫أزياء‬

2011 s

soru, talep, arzu, istek, araştırma

‫أسئلة‬

2012 s

kötü yapmak, bozmak; "‫ "الى‬ile: kötü davranmak, kötülük yapmak, zarar vermek, acı çektirmek haftalar

2013 i

hocalar

‫أساتذة‬

2012 s

efsaneler, masallar

2013 i

‫أساطري‬

2013 i

‫أساطني‬ ‫أساليب‬

2012 i

açıklayıcı sebepler

‫أسباب توضيحية‬

2012 s

‫أسبق‬

2012 i

hafta

‫أسبوع‬

2012 s

hafta

‫أسبوع (ج) أسابيع‬

2012 i

tüketme, yok etme, tüketim

‫استئصال‬

2011 s

memnuniyetsizlik, hoşnut olmama,

‫استاء‬

2012 i

yeniden başlamak, kaldığı yerden devam etmek

2013 i

değiştirmek, değiş tokuş yapmak, yerini değiştirmek

‫استرت‬

2012 i

kar etmek, faydalanmak, yararlanmak, işletmek, çoğaltmak, yatırım yapmak| yatırım, sömürü

‫استثمار‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫استثمارية‬

2011 s

istisna

2013 i

8

‫استأنف‬ ‫استبدل‬

2012 s

örtünmek, gizli kalmak

‫أساء‬ ‫أسابيع‬

2011 s

önce gelen, daha önceki, daha eski

‫أزمة (ج) أزمات‬

‫استثناء‬

Halil İbrahim KARATAŞ

istisnâî

‫استثنائي‬

2012 i

yenilemek, yenisini almak, icad etmek, ilk kez yapmak, ortaya koymak, başlatmak; genç görmek

2013 i

‫استحدث‬

2012 s 2013 i

‫استحسن‬

hak etmek, hakkı olmak, sahip çıkmak, sahiplenmek, müstehak olmak, muhtaç olmak,

2013 i

‫استحق‬

hak etme, layıklık, liyakat, hak; hak iddiasında bulunma

2013 i

‫استحقاق‬

galip gelmek, yenmek, istila etmek, ele geçirmek, egemen olmak

2013 i

‫استحوذ‬

beğenilmek, güzel görünmek

galip gelmek, yenmek, istila etmek, ele geçirmek, egemen olmak

2011 s

2012 s

‫استحوذ على‬

istihdam, kullanma

2011 s

2012 s

‫استخدام‬ ‫استخدامة‬

2012 i

işe almak, iş vermek, çalıştırmak, işletmek, kullanmak, istifade etmek çağırtmak, davet etmek; "‫ "الى‬ile: önermek, cazip hale gelmek, gerekli görmek, ihtiyaç saymak hakir görmek, kabul etmek, küçümsemek, îtibar etmemek, alay etmek, istihzâ etmek, gülüp geçmek

2013 i

‫استخدم‬

2013 i

‫استدعى‬ ‫استذل‬

2012 i

strateji

‫إسرتاتيجية‬

2012 s

geri alma, kazanma, geri çekme

‫اسرتجاع‬

2011 s

gevşemek, sarkmak, bollaşmak, yumuşamak, rahatlamak, rehâvet çökmek, azaltmak, indirmek, kuvvetini kaybetmek

‫اسرتخاء‬

2012 s

dikkatini çekmek, cezbetmek, gözlemlemek

2013 i

teslim olmak

‫استسلم‬

2011 s

nasihat etmek, danışmak, istişare etmek

2013 i

ev sahipliği yapmak, ağırlamak, misafir etmek, konuk etmek

‫اسرتعى‬

‫استضاف‬

2012 i 2012 s

güç yetirebilmek

‫استشار‬

2013 i

‫استطاع‬

güç yetirebilmek, yapabilmek, becerebilmek, hakkından gelebilmek, kapasite

2012 i 2012 s

güç yetirmek

2012 i

‫استطاعة‬

anket

2012 i

‫استطالع‬

geri almak, elde etmek, teslim almak, geri dönmek, geri vermek, anımsamak, hatırlamak

‫استطاع‬

‫استعادة‬

2011 s

ödünç almak

‫استعار‬

2012 s

yardım istemek

2013 i

hazırlanmak

‫استعانة‬ ‫استعد‬

2012 i

yanmak, tutuşmak, patlak vermek, çıkmak

2012 s

‫استعر‬

şefkat beklemek, istirhâm etmek, şefkatli olmak, teveccühünü kazanmaya çalışmak, dostluk kurmaya çalışmak, cezbetmeye uğraşmak

2012 s

‫استعطف‬

kullanma, çalıştırma, işletme

2013 i

kullanmak

2012 s

tuhaf bulmak, garipsemek, saçma, anlamsız bulmak, yadırgamak, batılılaşmak

2011 s

9

‫استعمال‬ ‫استعمل‬ ‫استغراب‬

Halil İbrahim KARATAŞ

sürmek, zaman almak, dalmsk, derinlere gitmek, tamamen meşgul olmak, sürmek tuhaf bulmak, garipsemek, saçma, anlamsız bulmak, yadırgamak, batılılaşmak dalmak; "‫ "في‬ile: derinlere gitmek, tamamen meşgul olmak, tüm vaktini almak, devam etmek, sürmek faydalanma, istifade etme, işletim, intifâ, faydalanma hakkı, kötüye kullanma, suistimal elde etmek, ele geçirmek, haberini almak, bilgi edinmek, öğrenmek, istifâde etmek, kullanmak, mantıkî sonuç çıkarmak zor gelmek, ürkütücü gelmek, gözünü yıldırmak, telâfi edilemez olmak

‫استغراق‬

2012 i 2013 i

‫استغرق‬

2011 s 2013 i

istikrar kazanmak, kararlı olmak, düzenli olmak, devam etmek, mevcut hal üzere kalmaya devam etmek, süreklilik arz etmek

2012 s

‫استفحل‬

2012 s

‫استقر‬ ‫استقر‬

2012 i

yerleşme, sürekli kalma, kurulma, süreklilik, istikrar

‫استغالل‬ ‫استفاد‬

2012 i

yerleştirmek; "‫ ب‬veya ‫ "في‬ile: ikamet etmek, oturmak, seyrine son vermek, konaklamak, yaşamak, ömür sürmek; "‫ "في‬ile: sağlam olmak, iyice gömülmek, istikrara kavuşmak, kararlı olmak; "‫ "على‬ile: ulaşmak, karar bulmak, kurulmak, tesis edilmek

‫استغرب‬

2012 s 2013 i

‫استقرار‬

2013 i

‫استقصى‬

soruşturma su almak, elde etmek, edinmek

2012 i

‫استقى من‬

açığa çıkarma, açıklama, açıklama, keşfetme, gözcülük yapma

2012 i 2012 s

‫استكشاف‬

ödünç almak

2011 s

duymak, kulak vermek, dinleme

2013 i

‫استلف‬ ‫استماع إىل‬

2012 i

‫استمتاع‬

faydalanmak, tadına varmak

2012 s

…den sağlamak, …den elde etmek, …den almak, yardım istemek, imdat istemek, medet dilemek,

2012 s 2013 i

‫استمد‬

2012 s 2013 i

‫استمر‬

devam etmek

2011 s

2012 i 2012 s

‫استمرار‬

duymak, kulak vermek, dinleme

2012 s

‫استمع‬

duymak, kulak vermek, dinleme

2012 s

‫استمع إىل‬

2012 i 2012 s

‫استنتج‬

2012 s

‫استنفاد‬

süreklilik, devamlılık, devam etme, kalıcılık

sonucunu elde etmek, sonucuna varmak, çıkarım yapmak bitim bilmemek, tanımamak, farkında olmamak, kabul etmemek, reddetmek, sevmemek, iğrenmek basite almak, kolay görmek, küçümsemek, önemsememk; "‫ "ب‬ile: yanlış anlamak, yanlış değerlendirmek

2011 s

2013 i

‫استنكر‬

2012 s 2013 i

‫استهان‬

2013 i

‫استهالك‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫استهلك‬

tüketme, tüketim, aşınma, yıpranma, borcu kapatma tüketmek ithal etmek

2011 s

yurt edinmek, yaşamaya başlamak, yerleşmek

2011 s

‫استورد‬

2012 s

‫استوطن‬

kökünü kurutmak, geride eser bırakmamak

2013 i

‫استوعب‬

"‫ "على‬ile: ele geçirmek, elde etmek, sahiplenmek, işgal etmek, yenmek, esir almak

2013 i

‫استوىل‬

yurt edinmek, yaşamaya başlamak, yerleşmek

2012 s

10

‫استيطان‬

Halil İbrahim KARATAŞ

anlamak, kavramak

‫استيعاب‬

2012 s

sarkıtmak, bırakmak

2013 i

aşırı gitmek, haddi aşmak, israf etmek

‫إسراف‬

2012 s

aile, topluluk, heyet,

‫أسرة‬

2011 s

çabuk davranmak, acele etmek, hızlandırmak

‫أسدل‬

‫أسرع‬

2012 i 2013 i

‫إسرق‬

2012 i

‫أسري‬

temeller; tesis etmek, kurmak, temelini atmak

2012 i 2012 s

‫أسس‬

silindir, plak

2012 i

efsâne

‫أسطوانية‬ ‫أسطورة‬

2011 s

fiyatlar, kurlar (döviz kuru),

2012 i

üzülmek/ alçalmak

2012 i

parlamak, güzelliği görünmek

‫أسعار‬ 2013 i 2012 s

açmak, örtüsünü kaldırmak, elde etmek, mahsul elde etmek, sonuçlanmak

2011 s

düşürmek, devirmek, alaşağı etmek

‫أسفر عن‬

2012 s

‫إسقاط‬

2012 i

öncekiler, selefler, atalar, peşin ödemeler

2011 s

silahlar metot, teknik, yöntem, üslup, tarz, hal

2011 s

‫أسف‬ ّ / ‫أسف‬ ‫أسفر‬

2012 s

‫أسالف‬

2012 s

‫أسلحة‬

2012 s 2013 i

‫أسلوب (ج) أساليب‬

2012 i 2012 s

‫أسلوبية‬

isim, unvan

2012 s

‫اسم‬

isimlendirmek, çağırmak, unvan vermek

2012 s

‫أمسى‬

tafsîlata girmek,

2012 s

‫إسهاب‬

metodik

bozmak; daha düz, daha engebesiz, daha kolay, daha münasip

2013 i

katkıda bulunmak

2011 s

çarşılar, piyaslar, borsalar

2011 s

‫أسهم‬

2012 s

‫أسواق‬

Asyalı

2013 i

övmek, takdir etmek

‫أسهل‬

‫أسيوي‬ ‫أشاد‬

2011 s

işaret etmek, göstermek

2012 i 2012 s 2013 i

‫أشار‬

işaret, ışık, telgraf

2012 i 2012 s 2013 i

‫إشارة (ج) إشارات‬

benzemek

2012 i

hasretini çekmek, özlemini çekmek, özlemek katılmak

2013 i

‫أشبه‬

2013 i

‫اشتاق‬ ‫اشرتك‬

2012 s

tutuşmak, sinirlenmek

‫اشتعل‬

2012 i

meşguliyet, meşgul olma, aşırı çalışma, ilgilenme, uğraşma, alaka

11

2013 i

‫اشتغال‬

Halil İbrahim KARATAŞ

meşgul olmak, vakit geçirmek, çalışmak, üzülmek,

‫اشتغل‬

2012 s

‫اشتمل على‬

içine almka, kapsamak,

2012 i

meşhur olmak, şöhret bulmak, bilinmek, tanınmak, yaygınlaşmak, yaygınlık kazanmak

2012 i 2012 s

özlem, hasret, iştiyak

‫اشتهر‬ ‫اشتياق‬

2011 s

şiirler; saçlar

2013 i

bilgi verme, îkaz

2011 s

ışınlar, rontgen

2011 s 2012 i

meşgul etmek, doldurmak, işgal etmek, kaplamak

2011 s

‫أشعار‬ ‫إشعار‬

2012 s

‫أشعة‬ ‫إشغال‬

benzerlik, andırma, dış görünüş, algılama şekli, çeşitler

2012 s

‫أشكال‬

anlaşmazlıklar

2012 s

‫إشكاليات‬

tanıtım, reklam, ilan etmek

‫إشهار‬

2011 s

ilan etmek, yaymak, satmak

2012 s 2013 i

‫أشهر و األشهر‬

2012 i

yaralanmak, vurmak, isabet ettirmek, ulaşmak, elde etmek, kazanmak,

2011 s

yaralanmak, gol atmak, hedefe varmak, yakalanmak, tutulmak

2011 s 2012 i

sağlamlık, metânet, güçlülük, soyluluk, asâleten, sağ görüşlülük

‫أصاب‬ 2013 i

oldu, haline geldi, …e başladı

‫أصبح‬

2012 s

parmak, uzunluk birimi

2013 i

yankılar

‫إصدار‬

2012 i

‫إصدارات‬

2012 s

‫أصدر‬

2012 i

arkadaş, dost, çevre

‫أصدقاء‬

2012 s

… konusunda ısrar etmek

‫أصر على‬

2011 s

boyanmak

‫اصطبغ‬

2012 i

"‫ مع‬veya ‫ "ب‬ile: çarpışmak, vuruşmak; "‫ "ب‬ile: çarpmak, vurmak, itiraz etmek, karşı çıkmak, karşılaşmak, yüz yüze gelmek

2013 i

bulanık suda balık avlamak

2013 i

‫أصفر‬

2012 s 2013 i

‫أصوات‬

2013 i

‫أصيب‬

2012 s 2013 i

‫أصيل‬

sarı

… ya yakalanmak, öldürülmek, yaralanmak asil, saf, orijinal, aslına uygun, doğru, gerçek, sağlam, sağlam karakterli, metin, köklü, yerli eklemek, ilave etmek, katmak, katıp karıştırmak, bağlantısını kurmak, vasıflamak,

‫أضاف‬

2011 s

…nın yanısıra, … e ilaveten, …e ek olarak

2012 i 2012 s

12

‫اصطدم‬ ‫اصطياد‬

2012 s

ses, şöhret, rey

‫إصبع‬ ‫أصداء‬

2012 s

vermek, ihraç etmek, yayınlamak, göndermek, çıkarmak

‫إصابة‬ ‫أصالة‬

2012 i

vermek, ihraç etmek, yayınlamak, göndermek, çıkarmak

‫أشهر‬

‫إضافة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

izâfiyet, görecelilik

‫إضافية‬

2012 s

zararlar

‫أضرار‬

2011 s

sıkıntılar, endişeler, bozulmalar, kargaşalar

‫اضطرابات‬

2012 i

sıkıntı, endişe, bozulma, kargaşa

2011 s 2012 i

zorlamak, mecbur kılmak, icbar etmek

2013 i

‫اضطر‬ ّ ‫اضطلع‬

2012 i

üstlenmek, üstüne almak, devralmak, yönetimi üstlenmek

2012 s

ezme baskı yapma

2012 s

ışıklar

‫اضطرابة‬

‫اضطهاد‬ ‫أضواء‬

2011 s 2013 i

‫إطاحة‬

2012 s 2013 i

‫إطار‬

kapaklar, tabaklar, tepsiler, siniler, tabakalar, katmanlar

2013 i

‫أطباق‬

yiyecekler, yemekler, öğünler

2013 i

‫أطعمة‬

devirmek, ihraç etmek

2012 i

çerçeve, tekerlek, lastik, halka

2011 s

çocuklar

‫أطفال‬

2012 s

inceleme, etüt etme, kontrol etme, dikkatle okuma, mütaalaa, bilgi, malumat, farkında olma verme, kurşun sıkma, salıverme, fırlatma, serbest bırakma, körüklemek, ateşlemek, atmak, ateş etmek, savaş çıkarmak görünmek; "‫ "على‬ile: görmek, malumatı olmak, haberdar olmak, farkında olmak, teftiş etmek, denemek, kontrol etmek, vakıf olmak, iyice anlamış olmak, iç yüzünü bilmek, kavramak, bulup çıkarmak, keşfetmek bozmak, geri almak, hür bırakmak, göndermek, yollamak; "‫ "على‬ile: boşaltmak, ateşlemek, ateş açmak, engellememek, çıkarmak, koparmak sükunet, huzur, gönül rahatlığı, iç huzuru, gönlü kanma, mutmain olma, güven, itimat

2013 i

‫إطالق‬

2012 i

2011 s

sakinleştirmek, teskin etmek, güven vermekemin olmak,

2013 i

‫اطلع‬

2012 s 2013 i

‫أطلق‬

2013 i

‫اطمئنان‬ ‫اطمأن إىل‬

2012 i

dönemler, çağlar

‫أطوار‬

2011 s

tırnaklar, pençeler

2013 i

pençeler

‫إظهار‬

2012 s

göstermek, açığa çıkarmak, ilan etmek, beyan etmek, gösteri yapmak; "‫ "على‬ile: zafer kazandırmak, bahşetmek, bilgilendirmek, aydınlatmak, açıklama yapmak, vâkıf kılmak, derin bilgi sahibi olmak, göstermek, bütün açıklığı ile beyan etmek

2013 i

tekrar göz atma, yeniden gözden geçirme borç vermek, ödünç vermek

‫أظهر‬ ‫إعادة النظر‬

2012 s 2013 i

borç vermek, ödünç vermek

‫أظافر‬ ‫أظفار‬

2011 s

göstermek, açığa çıkarmak, göstermek, sergilemek

‫اطالع‬ َ

‫أعار‬ ‫إعارة‬

2011 s

engellenmek, geciktirilmek, oyalanmak

2013 i

‫إعاقة‬

sorumluluklar

2013 i

‫أعباء‬

îtibar, prestij

2011 s 2013 i 2012 s

13

‫اعتبار‬

Halil İbrahim KARATAŞ

ders almak, ibret almak, hesaba katmak, dikkate almak, göz önüne almak, farkına varmak, algılamak, kabul etmek, saymak, îtibar etmek, saygı duymak, önem vermek

2011 s 2012 i 2012 s

‫اعترب‬

kaydetmek, almak, îtiraz etmek, karşı çıkmak, hakkına tecâvüz etmek

2012 s

‫اعتد على‬

saldırı, saldırma, baskın yapma,

‫اعتداء‬

2012 i

dik durma, dikilme, orantılı olma, normallik, itidal, ılımlılık

2013 i

îtiraf etme, tanıma

‫إعتدال‬ ‫اعرتاف‬

2012 i

îtiraf etme, tanıma

2013 i

‫اعرتف‬

başına gelmek, gelip bulmak, çatmak, musallat olmak, sarkmak

2013 i

‫اعرتى‬

güçlü olduğunu hissetmek, övünmek, gurur duymak

2011 s

‫اعتز ب‬

uzak durmak, geri çekilmek

2011 s

‫اعتزل‬ 2012 s

‫اعتزم‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫اعتقد‬

niyet etmek, karar vermek inanmak, îtikat sâhibi olmak kendini vermek, hasretmek, tüm vaktini doldurmak

‫اعتكاف‬

2012 s 2012 i

‫اعتلى‬

2011 s 2012 i

‫اعتماد‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫اعتمد‬

yükselmek, yukarı çıkmak, yükselmek, tahta çıkmak güven, kredi, senet destek olmak, dayanmak, itimat etmek, güvenmek, temel almak, asıl kabul etmek, kullanmak, uygulamak endişelenmek, tasalanmak, tedirgin olmak, bakmak, gözetmek, özen göstermek, îtinalı davranmak

‫اعتىن‬

2011 s

olağan, alışılagelmiş hayranlık, gurur duyma, kendini beğenme

2011 s 2012 i

hayran olmak, gurur duymak, böbürlenmek

2012 i 2012 s

yabancı, acem

2012 i

hazırlamak

2013 i

‫اعتيادية‬

2013 i

‫إعجاب‬ ‫أعجب ب‬ ‫أعجمي‬

2012 s 2013 i

sayılar, rakamlar

‫أعداد‬

2012 i

hazırlamak

‫أعدت‬

2012 s

yan etkiler

‫أعراض جانبية‬

2011 s

Araplaştırmak; "‫ "عن‬ile: net olarak ifade etmek, açıklamak, açmak, irab yapmak

2013 i

üyeler vermek, sunmak, arzetmek, lutfetmek, ihsan etmek

2013 i

‫أعطى‬ ‫أعقاب‬

2011 s

katılaştırmak

2013 i

önemle durmak

2012 s

işaretler, alametler, izler, nişanlar, bayraklar, önemli şahıslar

‫أعرب‬ ‫أعضاء‬

2012 i

sonlarında, nesil, soy

‫أعد‬

‫أعقد‬ ‫أعال‬ ‫أعالم‬

2011 s

bildirme, haber verme, bilgilendirme, yayın

2012 i

‫إعالم‬

îlan, reklam, açıklama

2012 i

‫إعالن‬

14

Halil İbrahim KARATAŞ

yukarıdaki

2011 s

‫إعالنية‬

2011 s

‫أعاله‬

duyurmak, açıklamak, îlan etmek önceden haber vermek, îlan vermek, açıklamak, göstermek, îlan etmek önem atfetmek, üzerinde önemle durmak, ilerletmek, îtibarını artırmak

2012 s

‫أعاله بأن‬

2012 s

‫أعلن‬ ‫أعلن عن‬

2011 s

derinlikler

2012 s

‫أعلى‬

2012 i 2012 s

‫أعماق‬

2012 s

‫أعمال‬

2012 i 2012 s

‫أعوام‬

fiiller, işlemler, işler, çalışmalar, harekât, seneler düzenlenmek

2013 i

türküler, şarkılar, melodiler

‫أغاين‬

2012 s

zorla alma, gasp etme, mecbur etme

‫اغتصاب‬

2012 i

suikast gıdalar

2012 i

maksatlar

2011 s

bağma, batırma, sel basması, aşırılık, haddi aşma, mübâlağa etme

2011 s

‫أعيد‬

2013 i

‫اغتيال‬

2013 i

‫أغذية‬

2013 i

‫أغراض‬ ‫إغراق‬

dallar

2012 s

‫أغصان‬

kızdırmak, sinirlendirmek

2012 s

‫أغضب‬

hatalar, yanlışlar,

2012 s

‫أغالط‬

çoğunluk

2011 s

‫أغلب‬

çoğunluk

2011 s

‫أغلبية‬

değerini belirtmek, övmek, methetmek

‫أغلى‬

2012 s 2013 i

‫أغنية‬

2012 s 2013 i

‫أفاد‬

şarkı, türkü ifade etmek, belirtmek, dile getirmek, söylemek, faydalanmak, yararlanmak ifade etmek, belirtmek, dile getirmek, söylemek, faydalanmak, yararlanmak

2012 i

‫إفادة‬

açmak, açılış yapmak, başlamak, fethetmek, ele geçirmek

2012 i

‫افتتح‬

gurur duymak, iftihar etmek

2012 i

‫افتخر‬

gurur duymak, iftihar etmek

2012 i

‫افتخر ب‬

sanal, gerçekte yeri olmayan, zihinde tasarlanan, mevhum, farazî, tahmînî aramak, bulmaya çalışmak, kontrol etmek, incelemek, gözden geçirmek, teftiş etmek, yokluğunu hissetmek

2011 s

‫افرتاضية‬

2011 s

‫افتقاد‬ ‫افتقر إىل‬

fakirleşmek, yoksullaşmak, …e ihtiyacı olmak, …e gereksinim duymak 2011 s 2012 i "‫ "في‬ile:fetva vermek, açıklamak, izahta bulunmak, "‫ "ب‬ile: hüküm vermek yavrular, (ağaçların) filizleri,

2013 i 2012 s

15

‫أفىت‬ ‫أفراخ‬

Halil İbrahim KARATAŞ

salgılama

‫إفراز‬

2012 s 2013 i

‫أفضل‬

iftar etme, kahvaltı yapma

2013 i

‫إفطار‬

ufuk, görüş alanı, menzili, taşra

2013 i

‫أفق (ج) آفاق‬

en iyi, daha iyi, daha üstün

2012 i

fikirler, görüşler, reyler

2012 s

‫أفكار‬

yaratıcı fikirler, münbit fikirler, yenilikçi fikirler,

2012 s

‫أفكار إبداعية‬

iflas

2012 s

‫إفالس‬

anlatmak, anlamak

2012 s

‫إفهام‬

2012 i

2013 i

‫أقارب‬

ilgi, eğilim, ilerleme, ulaşma, ilgilenme; "‫ "على‬ile: ihtimam gösterme

2011 s 2012 i

2013 i

‫إقبال‬

alıntı, öğrenme, alma

2011 s

yakınlar, akrabalar

‫اقتباس‬

"‫ "ب‬ile:taklit etmek, kendine rehber edinmek, lider seçmek yaklaşma

2011 s

2013 i

‫اقتدى‬

2013 i

‫اقرتاب‬

…e yaklaşmak

2012 s

‫اقرتاب من‬

yaklaşmak

2012 s

‫اقرتب‬

önerme, teklif etme, alternatif önerme

2012 s

‫اقرتح‬

suç işlemek

‫اقرتف‬

2011 s

iktisat, ekonomi

‫اقتصاد‬

2012 s

sınırlamak; "‫ "على‬ile: … ile sınırlı kalmak, yetinmek

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫اقتصر‬

2013 i

‫أقدم‬

cesur davranmak; "‫ "على‬ile: cesaretle girişmek, girmek, atılmak, cüret etmek, riske girmek, atılmak okutmak

2012 i

‫إقراء‬

yuvarlak ekmek, tabaka, disk, plak, tablet, kadran

2012 i

‫أقراص‬

rakipler, akran, emsaller, benzerler

‫أقران‬

2011 s

daha yakın, olma ihtimâli daha yüksek

‫أقرب‬

2012 s

yemin etmek

2013 i

‫أقسم ب‬

uzak, daha uzak, son sınır, en …

2012 i

‫أقصى‬

terk edilmiş olma, metruk olma, meskun olmama

2012 i

‫إقفار‬

hareket etmek uçuşa geçmek, yelken açmak, demir almak, vira etmek

2011 s

‫إقالع‬

endişelendirmek,

2011 s

‫أقلق‬

bölge

2011 s 2012 i

‫إقليم (ج) أقاليم‬

bölgesel

2013 i

‫إقليمية‬

sözler, laflar, ifadeler, beyânat, öğretiler, düşünceler, reyler

2012 s

‫أقوال‬

harekete geçirilmek, atanmak, canlılık getirmek, kutlama vs. gerçekleştirilmek

2012 s

‫أقيم على‬

papaz başlıkları

2012 i

16

‫أكاليل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

morali bozulmak, keyfi kaçmak, kederlenmek, kararmak, somurtmak

‫اكتئاب‬

2012 i

kaydetme, yazma, üyelik, bağış, iâne, kopyalamak, kopyasını almak,

‫اكتتاب‬

2012 s

alaka, ihtimam

2013 i

‫اكرتاث‬

sahip olmak, sahibi olmak, dönüşmek

2013 i

‫اكتسب‬

2012 s

‫اكتشاف‬

keşifler

2012 s

‫اكتشافات‬

keşfetme, ortaya çıkarma, gizliliğini giderme

2012 s

‫اكتشف‬

keşfetme, ortaya çıkarma, gizliliğini giderme

2011 s

iktifâ etmek, yetinmek

2012 i

‫اكتفاء‬

iktifâ etmek, yetinmek

2012 i

‫اكتفى‬

ekim

2012 s

‫أكتوبر‬

çokça yapmak, sık sık yapmak, artırmak, çoğaltmak

2012 s

‫أكثر‬

…den daha çok, daha sık

2012 s

‫أكثر من‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫أ ّكد‬

2012 s

‫أكمام‬

onaylamak, vurgulamak, altını çizmek, teyit etmek, desteklemek çiçek zarfları, çanaklar yığınlar, kümeler, tepeler

‫أكوام‬

2011 s

emin, şüphesi olmayan, sağlam, sabit, zorunlu, kaçınılmaz,

2012 i 2012 s

‫أكيد‬

emin, şüphesi olmayan, sağlam, sabit, zorunlu, kaçınılmaz,

2012 s

‫أكيدة‬

dışında, sadece, fakat, meğer ki, ancak, den başka, hariç, ama, mamafih, değilse, aksi taktirde

‫إال‬

2012 i

yapmaması için, yapmasın diye, yapsaydı ya, yapsa

‫أال‬

2012 s

ancak, ne var ki, şu kadar ki, fakat, yapmadıkça, yine de, yapmasından başka, buna rağmen

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

eskimo

‫اإلسكيمو‬

2012 s

reformizm, ıslahatçılık

2013 i

binler acılar, elemler, kederler, tasalar, hüzünler,

2011 s

‫إال أن‬ ‫اإلصالحية‬

2012 s

‫آالف‬

2012 s

‫آالم‬

kızıldeniz

2013 i

‫البحر األمحر‬ ‫البدون‬

2012 i

peru; büro, ofis

2012 s

‫البريو‬

bağlayıcılık, zorunluluk, yükümlülük, sözleşme

2012 s

‫التزام‬

dönme, dolanma, sarılma, çevrilme, kuşatma

2013 i

yönelmek, yüzünü çevirmek, dönmek toplama, devşirme, yerden alma, radyonun veya televizyonun yayını çekmesi (‫)على‬bir araya gelmek, görüşmek, (‫)ب‬karşılaşmak

2012 s

‫التفت إىل‬

2012 i 2012 s

‫التقاط‬ ‫التقى‬

2011 s

parasal çalışmalar

2013 i 2012 s

17

‫التفاف‬

‫الدراسات النقدية‬ ‫الراب‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫الساق‬

2012 s

büyük çoğunluk ortadoğu

2011 s 2012 i

2013 i

‫السواد األعظم‬

2013 i

‫الشرق األوسط‬

oyunlar, şakalar, eğlenceler

2012 s

‫ألعاب‬

toplumsal roller

2012 s

‫ألعاب مجاعية‬

miras kalmış roller

2012 s

‫ألعاب متوارثة‬

ırak

2013 i

‫العراق‬

bin; aşina olmak, samimi olmak, alışkın olmak, sevmek, hoşlanmak

2013 i

‫ألف‬

mecaz sanatı, yenilikçi sanat

‫الفن البديع‬

2012 i

‫ألفية‬

2011 s

…e atmak

2012 i

atmak, fırlatmak, (‫ )على‬götürmek, sunmak, arz etmek, (‫ إلى‬,‫)على‬ iletmek, haber vermek, söylemek, çalmak, icrâ etmek

2012 i

‫إلقاء‬ 2013 i

‫ألقى‬

2012 s

‫الكاد‬

elektronik

2012 s

‫إلكرتوين‬

insanlık dışı, gayri insânî

2012 i

‫الالإنسانية‬

tanıma, bilme, âşinâlık; özet, hülâsa, anahtar

2012 i

‫إملام‬

ilham, esin

2013 i

renkler

‫ألوان‬

2012 i 2012 s

hızlı öğünler, fast food

‫إهلام‬

2013 i

‫الوجبات السريعة‬

e, e kadar, e dek, ile, beraberi birlikte, içinde

2012 s

‫إىل‬

yapıncaya kadar, yapana kadar, yapıncaya değin, öyle ki

2012 s

‫إىل أن‬

sağ taraf, yan, sağ el; yemin

emirlikler

2013 i

‫اليمني‬

2013 i

‫اليوجا‬ ‫إمارات‬

2012 s

emare, işaret, iz, alamet

2013 i

ortaya çıkarmak

‫أمارة‬ ‫إماطة‬

2012 s

imam, önder, lider, alim, üstat

2013 i

‫إمام (ج) أئمة‬

önceki, ilk

2013 i

‫أمامية‬ ‫أمبكن‬

2012 i

ٌ‫أ ََمةٌ \ أُهمة‬

câriye, ümmet, millet

2012 s

geçmek, daha üstün olmak, tercihe şâyan olmak

2012 s

‫امتاز‬

2012 i 2012 s

‫امتاز ب‬

üstün olmak, seçilmek, belirlenebilmek, ayırdedilmek, karakteristik özelliği olmak örnek almak, boyun eğmek, itaat etmek

‫امتثال‬

2011 s

uzamak, uzanmak, yayılmak, genişlemek/ …e kadar uzanmak, … boyunca uzanmak

2012 i

18

‫امتد إىل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

yayılma

2011 s

‫امتداد‬

incelik, narinlik, zarâfet,

2011 s

‫امتشاق‬

***

‫امتشق‬

aniden çekip almak, kılıcı kınından çıkarmak dolmak, doldurmak

‫امتأل‬

2012 s

dolma, dolu olma, doluluk, şişkinlik, şişmanlık

2013 i

‫امتالء‬

uzak durmak, imtinâ etmek, kaçınmak, reddetmek

2012 s

‫امتناع‬

iş, mesele, konu, vakıa

2012 s

‫أمر‬

iş, mesele, konu, vakıa

2012 s

‫أمر (ج) أمور‬

emir, prens, komutan, reis

‫أمراء‬

2012 i

hastalıklar, rahatsızlıklar

2013 i

iki amerikalı

‫أمراض‬ ‫أمريكيتني‬

2012 i

dün, geçen gün

2012 s

‫أمس‬

serum

2012 s

‫أمصال‬

imkanlar, fırsatlar

2012 s

‫امكانات‬

mümkün olabilen, imkan, potansiyel

2013 i

‫إمكانية (ج) إمكانيات‬

umut, beklenti,

2012 i

‫أمل (ج) آمال‬

… hakkında umutlu olmak

2012 i

‫أمل أن‬

gitmek, önde gitmek, başı çekmek, imam olmak

2011 s

elektronik güvenlik, dijital güvenlik

2011 s

‫أ َّم‬ ‫أمن ألكرتوين‬

güvenilir

2012 s

‫آمنة‬

güvenlikle alakalı

2012 s

‫أمين‬

daha mahâretli, daha mâhir; mihrini vermek

‫أمهر‬

2012 i

dalgalar, salınımlar

2013 i

‫أمواج‬

cahillik, öğrenim görmemiş, habersiz olma, duymamış olma; temel, asli

2013 i

‫أمية‬

… mamak

2012 s

‫أن ال‬

küçük görmemiz, hafife almamız

2012 s

‫أن نستخف‬

kadınlar, dişiler

2012 i

‫إناث‬

ışıklandırma, aydınlatma

2012 i

‫إنارة‬

bencillik

2012 s

‫أنانية‬

haberler

2012 s

‫أنباء‬

fışkırtma, taşma, kaynaklama

2011 s

‫انبثاق‬

salınım

2011 s

‫انبعاث‬

salınım

‫انبعاثة‬

2012 i

gerekli olmak, uygun, münâsip olmak

2012 s

19

‫انبغى‬

Halil İbrahim KARATAŞ

yapmalı

‫انبغى على‬

2012 i

ikaz etmek

2013 i

gözleri kamaşmak, göremez olmak, parlaklıktan dolayı görememek, nefessiz kalmak gözleri kamaşmak, göremez olmak, parlaklıktan dolayı görememek, nefessiz kalmak

‫انبهر‬

2012 s 2013 i

sana … gerekir

‫أنبه‬ ‫انبهرت‬ ‫أنت على‬

2012 i

başına (musibet vs.) gelmek

2011 s

‫انتاب‬

üretim

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫إنتاج‬

- kişi başına düşen üretim-

2011 s

‫إنتاج الفرد‬

gıda üretimi

2011 s

‫إنتاج غذائي‬

verimlilik

‫إنتاجية‬

2012 s

dikkat etmek, tetikte olmak, uyanık olmak

2012 i 2012 s 2013 i

idrak etmek, farkında olmak, uyanık olmak, tetikte olmak, şuurunda olmak

2012 i

üretmek, üretim yapmak, îmal etmek

‫انتبه إىل‬ ‫انتج‬

2011 s 2012 i 2012 s 2012 i

intihar

2013 i

sökmek, söküp çıkarmak, zorla almak, kapmak, almak, borç almak, çıkarılmak, ihraç edilmek akraba olmak, uzanmak, dayanmak, ismini almak, ait olmak, cemaate gruba bağlı olmak, bağlanmak, üye olmak

yayılmak

‫انتج‬ ّ ‫انتحار‬ ‫انتزع‬

2012 s

yayılma

‫انتباه‬

2012 i

‫انتسب‬

2012 i

‫انتشار‬

2011 s

2012 s 2013 i

‫انتشر‬

zafer

2012 i

‫انتصار‬

zaferler

2012 s

‫إنتصارات‬

dikilme, kurulma, dik durmak, ayakta durmak, bir göreve getirilmek

2012 s

‫انتصب‬

bekleme

‫انتظار‬

2011 s

düzen, intizam, sistemlilik, bir sistem dahilinde olan

2013 i

canlanma, yenilenme, hayata dönme

‫انتعاش‬

2012 i

ayaklanam, isyan, ihtilal

‫انتفاضة‬

2012 s

çıkarılmak, atılmak, sürülmek, çürütülmek, aksi ispatlanmak, yok olmak

‫انتفى‬

2012 i

itiraz, eleştiri, tekrar gözden geçirme, kritik yapma

2013 i

nakil olma, yer değiştirme, transfer olma

nakledilmek, seyahat etmek, bir yere gitmek, yönelmek, dönmek, sapmak, ilgilenmeye başlamak, devrolmak, el değiştirmek soyu uzanmak, akrabalık ilişkisi olmak, ilişkisi, bağlantısı bulunmak, bağımlı olmak, bir teşkilata üye olmak soyu uzanmak, akrabalık ilişkisi olmak, ilişkisi, bağlantısı bulunmak, bağımlı olmak, bir teşkilata üye olmak

20

2013 i

‫انتقد‬ ‫انتقل إىل‬

2011 s 2012 i 2011 s

‫انتقاد‬ ‫انتقال‬

2012 i

eleştirmek, tenkit etmek, ödemeyi peşin almak, peşin ticaret yapmak

‫انتظام‬

‫انتمى‬ ‫انتمى اىل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

bitirme, sona erdirme, tamamlama, neticeye bağlama, bitme

‫انتهاء‬

2011 s

ciddi şekilde yorma, bitirme, tüketme, çiğneme, bozma, ihlal etme, saymama, saygısızlık gösterme,

‫انتهاك‬

2012 i

yol tutumak, bir rotayı izlemek, güzergâhı tâkip etmek

‫انتهج‬

2012 s

fırsat bilmek, fırsatları yakalamak

‫انتهز‬

2012 i

bitmek, sona ermek, kapanmak, sonuca bağlanamk, (‫ب‬, ‫ )عن‬bitirmek, sona erdirmek, sonuna getirmek

‫انتهى‬

2012 s

gerçekleştirme, başarma, bir vazîfeyi îfâ etme

‫إجناز‬

2012 i

icraatlar icrrat

2011 s

2012 s

‫اجنازات‬

2012 s

‫إجنازة‬

kazandırmak, başarılı olmasını sağlamak

2013 i

işi yapmak, görevi yerine getirmek, icra etmek, bir sözü tutmak

‫أجنز‬

2012 i

her yer, dört bir yan alçalmak, inmek, batmak, eksilmek, azalmak, akmak, süzülmek, meyilli olmak, varmak, ulaşmak daralmak; "‫ ب‬veya ‫ "في‬ile: sınırlı olmak, kendini sınırlamak, yoğunlaşmak, birleşmek, ifade edilmek

‫أجنح‬

2011 s

2012 s 2013 i

‫أحناء‬

2011 s

2012 s

‫احندر‬ 2013 i

‫احنصر‬

çözülme, dağılma, çürüme, gevşeme, zayıflamadüşme

2012 i

‫احنالل‬

düşme, düşüş, azalma

2012 i

‫اخنفاض‬

batma, çökme, dibe gitme, azalma, küçültme

2013 i

‫اخنفاض‬

batma, çökme, dibe gitme, azalma, küçültme

2013 i

‫اخنفض‬

kapsamına girmek, dahilinde olmak, tasnif edilmek; gruplanmak, sınıflanmak fırlamak, çıkıp gitmek, apar topar girişmek, yola koyulmak, düşünmeden hareket etmek; "‫ "في‬ile: doldurmak, girmek; "‫ "الى‬ile: fırlamk, hızla gitmek; "‫ "من‬ile: dökülmek, fışkırmak çıkmak, başlamak, patlak vermek

‫اندرج‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫اندالع‬

2011 s

birleşme, entegrasyon, uyum, bütünleşme sokulmak, dahil edilmek, ilave edilmek, eklenmek, karışıp birleşmek, kaybolmak, erimek, eriyip kaybolmak şaşkınlık, hayret, korkutma

2011 s

şaşırmak, hayrete düşmek, şaşırtıcı bulmak, donup kalmak, kafası karışmak

2011 s

genç kız, hanım

2012 s

‫اندماج‬

2012 i 2012 s

‫اندمج‬ ‫اندهاش‬

2012 s

‫اندهش‬

2012 s

‫إنديز‬

2012 i 2012 s

‫آنذاك‬ ‫آنسة‬

2011 s

sürüklenmek, çekilmek, geri çekilmek, uygulanmak, tatbik edilmek yaratılmak, meydana getirilmek, üretilmek, imal edilmek, bina edilmek, kurulmak, tesis edilmek, telif edilmek, yetiştirilmek, büyütülmek

‫انسحب‬

2012 s

‫أنشئ‬

2013 i

faaliyetler bölündü meşguliyet, meşgul olma, aşırı çalışma, ilgilenme, uğraşma, alaka

21

2011 s

‫اندفع‬

2012 s 2013 i

‫أنشطة‬

2013 i

‫انشطر‬ ‫انشغال‬

Halil İbrahim KARATAŞ

barış yanlıları

‫أنصار السالم‬

2012 i

hakkı gözetme, adalet, adillik, insaflı davranış

2013 i

‫إنصاف‬

yüzünü çevirmek, terk etmek, bırakmak, vaz geçmek, elini çekmek,

2012 i

‫انصرف عن‬

uygulanmak, tatbik edilebilir olma, uygun düşme, uyum içinde olma

2012 i

‫انطباق‬

patlama, fırlama harekete geçme,

2011 s

başlamak, çıkmak, harekete geçmek

2011 s 2012 i

kapanmak

2011 s

‫انطالق‬

2012 s

‫انطلق‬ ‫انطواء على‬

bakışlar,

2012 s 2013 i

‫أنظار‬

sistemler, kurallar, tüzükler, yasalar, rejimler,

2012 s 2013 i

‫أنظمة‬

toplanmak, icra edilmek, yapılmak, düzenlenmek

2012 i 2012 s

‫انعقد‬

2012 s

‫آن ًفا‬

biraz evvel harcama, sarfetme

2011 s

gurur, ret etme, tenezzül etmeme

2013 i

ٌ‫أنَ َفة‬

2012 i

açılım, açılma

2011 s

tek olmak, uzak durmak, kendiniğ tecrit etmek, ayrı durmak

2013 i

‫انفرد ب‬

2012 s

yönetilmek, yönlendirilmek; "‫ "ل‬ile: boyun eğmek, tâbi olmak, uymak

2013 i

enkaz

‫انفتاح‬ ‫انفرد‬

2012 i

tek olmak

‫إنفاق‬

‫أنقاض‬

2012 s

kurtarmak, mağduriyetini gidermek, çözüm üretmek

‫انقاد‬

2013 i

‫أنقذ‬

yok olma, giderek kaybolma, neslin tükenmesi

2012 s

‫انقراض‬

yok olma, giderek kaybolma, neslin tükenmesi

2012 s

‫انقرض‬

aniden dalmak, dalışa geçmek, çarpmak, saldırmak, aniden saldırmak, yıkılmak, devrilmek tersine çevirme, devrim, inkılap, değişim, alt üst edilmiş, katlanmış, gün dönümü

‫انقضاض‬

2012 i

açılmak, kalkmak, belirgin olmak, görünür olmak

2013 i

‫انقالب‬

2013 i

‫انقالبات‬ ‫انكشف‬

2012 i

içine kapanıklık, düşüncelere dalma, kasılma

‫انكماش‬

2011 s

‫إمنا‬

sadece, fakat, lakin, bununla beraber, aksine

2012 i 2012 s 2013 i

kalkınmayla alakalı

2012 i

‫إمنائي‬

haller, tavırlar, edâlar, şekiller, türler, cinsler

2012 i 2012 s

‫أمناط‬

bitkin düşürmek

2013 i

‫أهنك‬

devrilme, yıkılma, çökme, göçme

2013 i

‫اهنيار‬

çeşitler

2012 s 2013 i

‫أنواع‬

hazır olma, hazırlık, techîzat, donanım,

2012 s

yol almak, ilerlemek, götürülmek, bulmak, keşfetmek, bulup çıkarmak, birden aklına gelivermek, hasıl olmak, kavuşmak

2012 s

22

ٌ‫أ ُْهبَة‬ ‫اهتدى‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tasalanmak, üzülmek; "‫ "ب‬ile: … önem vermek, özen göstermek

2011 s 2012 i

2013 i

‫اهتم‬

ihtimam, özen, itina, tasa, kaygı, gayret, şevk, heves; "‫ "ب‬ile: …e özen göstermek

2011 s 2012 i

2013 i

‫اهتمام‬

2012 i

2013 i

‫أهداف‬

hedefler, amaçlar aile, hısım, akraba

2012 s

‫أهل‬

millî, yerli

2012 s

‫أهلي‬

ehliyyet, liyâkat

2012 s

‫أهلية‬

önem, ehemmiyet

2012 s

‫أمهية‬

faydalı olmak

2012 s

‫أهنأ على‬

ilk kısımlar, … başları

‫أوائل‬

2011 s

bağlar, zorunluluklar, yaptırımlar

‫أواصر‬

2012 i

çer çöpler; kalabalıklar, güruhlar

‫أ َْوباش‬

2012 s

ağrılar, sancılar, rahatsızlıklar

‫أوجاع‬

2011 s

şeref vermek / evreler

2013 i

‫ أ َْو ُجه‬/ َ‫َوجه‬ َ ‫أ‬

ölmek, alıp götürmek, sıhhatini bozmak

2012 s

‫أودى‬

aktarmak, zikretmek,

2012 s

‫أوردت‬

çevreler, sınıflar

2011 s 2012 i

‫أوساط‬

2012 i

‫أوسع‬

zenginleşmek; daha geniş herkese hakkını vermek, birleştirmek, bir araya getirmek

2011 s

‫أوصل‬

sorumluluğuna bırakmak, gözetimine bırakmak, tavsiye etmek, salık vermek, vazifelendirmek, talep etmek, emretmek, dilemek

2011 s

‫أوصى ب‬

durumlar

‫أوضاع‬

2012 s

‫أوعية‬

kaplar; damarlar

2011 s 2012 i

haberdar etmek, konuşmak, bilgilendirmek, vakfetmek, devretmek, ayırmak, bir tarafa koymak, tutklamak, durdurmak, önlemek,

2011 s

‫أوقف على‬

öncelik

2011 s

‫أولوية‬

öncelik

‫أويل‬

2012 s

‫أولني‬

2011 s

‫أي‬

2012 s 2012 i

‫أيام الدوام‬

her problem

2012 i

‫أية مشكلة‬

olumlu, yapıcı

2012 i

‫إجيايب‬ 2013 i

2011 s

bulma

2012 i 2012 s

birleştirme, bir araya getirme, bağlantı iletişim, nakliyat, taşıma, teslim etme, teslîmat; alındı, makbuz

23

2011 s

‫إجيابيًا‬ ‫إجيابية‬ ‫إجياد‬ ‫إيصال‬

Halil İbrahim KARATAŞ

dahi, … de, yine, bir de

‫أيضا‬ ً

2012 s

‫إيفو‬

2011 s

ritim, uyum

2013 i

‫إيقاعة‬

ritmik, uyumlu

2012 i

‫إيقاعية‬

durdurma, genelleme, görevden alma

2012 i

‫إيقاف‬

kesin bir şekilde bilmek, emin olmak, kani olmak

2013 i

‫أيقن‬

neresi olursa olsun

2013 i

‫أينما‬

‫ب‬

dert, ızdırap, sıkıntı

2011 s

2012 s

‫بؤس‬

geceyi geçirmek, gecelemek, bütün geceyi geçirmek

2011 s 2012 i 2012 s

‫بات‬

ortaya çıkam, bilinmek, açmak

2013 i

‫باح‬

araştırmacı, müfettiş, imtihan eden

2012 s 2013 i

‫باحث‬ ‫بأربع‬

2012 s

‫باردة‬

soğuk

2012 i

açık, bâriz

2012 i 2012 s

‫بارز‬

kabiliyetli, yetenekli, usta, mâhir, çok parlak, muhteşem

2012 i

‫بارع‬

sürekli olarak, dâimâ

‫باستمرار‬

2012 s

dokunmak, temas etmek, kendini vermek, başlamış bulunmak, başlamak

2013 i

‫باستور‬

2013 i

‫باشر‬

otobüs

2012 i

‫باص‬

satmak

2011 s 2012 i

‫باع‬

…e nazaran, itibari ile, … açısından, … düşüncesiyle

2013 i

‫باعتبار‬

teşvik, sevk, tahrik, yönlendirme, sebep, illet

2012 i

‫باعث (ج) بواعث‬

önem, ihtimam; balina

2012 i

‫بال‬ ‫باإلضافة‬

… ile iglili olarak, …e ilâveten, …in yanında, …e gelince

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

sonra, daha sonra; bu yüzden, bu sebeple

2011 s

‫بالتايل‬

…e rağmen

2011 s

‫بالرغم‬

kapsamlı, önemli, hatırı sayılır, derin, şiddetli, ergin

2013 i

‫بالغ‬

kapsamlı, önemli, hatırı sayılır, derin, şiddetli, ergin

2012 s

‫بالغة‬

katranla, ziftle

2012 s

‫بالقري‬

aynı, benzer şekilde

2012 i

…e göre, … ile orantılı olarak

2012 i

ağır, yorucu, fazla, aşırı, anormal, pahalı

‫باملثل‬ 2013 i

‫باهظة‬

2011 s

???

2012 s

24

‫بالنسبة‬ ‫بتجه‬

Halil İbrahim KARATAŞ

kesmek, koparmak; bir metni parça parça tercüme etmek

‫برت‬

2011 s

kesilme, koparılma, alınma

‫برت‬

2012 i

sivilceler

2013 i

parçayla

‫بثور‬ ‫حبتة‬

2012 s 2013 i

‫حبث‬

ilmi bir araştırma

2013 i

‫حبث علمي‬

aramak, araştırma yapmak, incelemek, soruşturmak, müzakere etmek, tartışmak

2013 i

‫حبث عن‬

arama, araştırma, tetkik etme, inceleme

2011 s 2012 i

akdeniz

‫حبر متوسط‬

2012 i

gelmeyle, hazır olmayla, katılmayla

‫حبضور‬

2012 s

… hükmüyle

‫حبكم‬

2011 s

aramalar, araştırmalar, tetkikler, incelemeler

2012 s

‫حبوث‬

madem ki, …i göz önünde bulundurarak, öyle ki, …gibi, mesela, örneğin, yapacak şekilde,

2012 s

‫ث‬ ُ ‫ححبَْي‬

şans

2012 s

‫خبت‬

başlamak, birden meydana çıkmak, başlangıç

‫بدء‬

2012 i

başlangıç olarak, başlayarak

‫بدءًا‬ ‫بدائل‬

2012 s

alternatifler

2012 i

şişmanlamak

2012 s

‫بدانة‬

çöl hayatı, bedevîlik

2012 s

‫بداوة‬

başlangıç olarak, başlayarak

2011 s

2013 i

… yerine, …ya bedel

‫بداية‬ ‫بدال‬ ً

2012 s

sıra …da

2011 s

‫بدور‬

sıra onda, onun sırası

2011 s

‫بدوره‬

periyodik olarak

2011 s

‫بدوري‬

…sız, …den başka, …nın dışında, … yapmadan

2011 s

‫بدون‬

bedevi görünmek, belirmek, doğru görünmek, makul görünmek

2011 s 2012 i

…siz, …hariç, …olmadan, …olmaksızın

bol vermek, harcamak, ifade etmek, ihsan etmek, enerji harcamak, çaba göstermek toprak, kara, dışarı, dışarısı; hürmet, saygı, doğruluk, dürüstlük, dindarlık, zühd, kibarlık, hürmetkâr

programlar, planlar, listeler

2011 s

eğitim programları

2011 s

25

2013 i

‫بدى‬ ‫بديال‬ ً

2011 s

yedek

‫بدوية‬ ‫بديل‬

2012 i

alternatif olarak

2013 i

2012 i

‫بديلة‬

2012 i

‫بذل‬

2012 i

‫بر‬ 2012 s

‫براقة‬

2012 s

‫برامج‬ ‫برامج تدريبية‬

Halil İbrahim KARATAŞ

brahmanlar

2013 i

‫برامهة‬

2013 i

‫بردي‬

…nın himayesiyle, …nın sponsorluğuyla, …nın desteğiyle

2012 s

‫برعاية‬

volkan

2012 s

‫بركان‬

volkanik

2012 s

‫بركاين‬

parlemento

2013 i

‫برجمة‬

2011 s

soğukluk

‫برملان‬ ‫برودة‬

2012 i

bronz

2012 s

‫برونزي‬

posta

2012 s

‫بريد‬

elektronik posta

‫بريد إلكرتوين‬

2011 s

yarıp çıkarmak, dışarı çıkmak, yükselmek, ışımak, doğmak

2012 s

‫بزغ‬

basitlik

2012 s

‫بساطة‬

… sebebiyle

2012 s

‫بسبب‬

yaymak, açmak, sermek, düzlemek, genişletmek, büyütmek, uzatmak, açmak, sunmak, arz etmek; (‫ ل‬veya ‫ )على‬açıklamak, izah etmek

2012 s

‫بسط‬

tebessüm, gülücük

2013 i

basit, kolay, önemsiz

‫بسيط‬

2011 s

deri, ten, cilt; görünüş, sima

2012 s

görüş, görme, vukufiyet, basiret, feraset, sezgi

2012 s

açıkça

ٌ‫بَ َشَرة‬ ‫بصر (ج) أبصار‬ ‫بصراحة‬

2011 s

optik

‫بصري‬

2012 i

sıfatıyla

‫بصفته‬

2011 s

soğan, çiçek soğanı

2013 i

mallar, emtialar

2011 s

mal, emtia

‫بضعة‬

yavaşlık, ağır davranma; yavaşca, sakin davranma

2013 i

kahramanlıklar, şampiyonluklar sakin, ağırkanlı, tembel, haylaz; terîcî, aşamalı

2011 s

… deyişle

2011 s

‫بصل‬ ‫بضائع‬

2012 s 2012 i

2011 s

‫بسمة‬

‫بطء‬

2012 s

‫بطارية‬

2012 s

‫بطوالت‬ ‫بطيء‬ 2013 i

‫بعبارة‬

yollamak, göndermek, sevketmek, yönlendirmek

2012 s 2013 i

‫بعث‬

misyon, heyet, görev, iş, vazife, ideal, amaç; yurtdışı burslu öğrenci

2012 s 2013 i

‫بعثة‬

henüz, hâlâ, daha

‫بعد‬ ُ

2011 s

yaptıktan sonra

2012 s 2013 i

26

‫بعد ما‬

Halil İbrahim KARATAŞ

kısım, bölüm, bir, bir kısım, birkaç, bazı

‫بعض‬

2012 s

uzak, ırak, zor ulaşılan, şümullü, geniş kapsamlı, imkansız, muhal, alışılmamış, garip, acayip …e bakmaksızın, …i dikkate almadan, …i bir tarafa bırakarak, …i hesaba katmadan sayesinde

2012 i

‫بعيد‬

2012 i

‫ض النهظَر‬ ِّ َ‫بحغ‬

2011 s

kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek

2012 s

‫بفضل‬

2012 s

‫بقاء‬ 2013 i

‫بقوليات‬

2013 i

‫بقى‬

2013 i

‫بقي‬

2013 i

‫بكاء‬

ülke, ülkeler

2012 s 2013 i

‫بالد‬

tropikal ülkeler

2012 s

‫بالد استوائية‬

ülke

2012 s

‫بلد‬

kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek "‫ "على‬ile: bir hal üzere kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek ağlamak, yas tutmak, mateme girmek

ülkeler

2013 i

imtihan, müsibet, dert, hüzün, keder, felâket, âfet

‫بلدان‬

2012 i

‫بلية‬

2012 i

‫مبا‬

madem ki, …dığından, …dığı için, …yapacağı için, çünkü, gerçek şu ki, mademki … o halde ...

‫مبا أن‬

2012 s

‫مبا يرى‬

2011 s

‫مبا مي ّكن‬

2012 i

… olarak, …gibi, …yerine

2011 s 2012 i

… mânâsıyla

2011 s 2012 i

bina

2011 s

liman, ticâret merkezi

2011 s

mor

2012 i

2013 i

‫مبثابة‬ ‫مبعىن‬

2012 s 2013 i

‫بناء‬ ‫بَنْ َدر‬

‫بَنَ ْف َس حجي‬ 2012 s

‫بنية‬ ‫ح‬ ‫ت‬ ْ َ‫بُني‬ ‫بورصات‬

çevreler

2012 s

‫بيئات‬

ev, konut, mesken, konum, çevre, muhit, tabii alan

2012 s 2013 i

yapı

2012 i

kurulmak, inşâ edilmek borsalar

2013 i

2011 s

çevresel, çevreyle alakalı, evle ilgili

‫بيئية‬

2012 i

veriler, açıklamalar,

‫بيئة‬ ‫بيانات‬

2011 s

‫بيتشو‬

2012 s

beethoven

2013 i

‫بيتهوفن‬

beyaz, parlak, temiz, masum, pırıl pırıl, yazılı olmayan boş kağıt

2012 s

‫بيضاء‬

beyaz

2012 s 2013 i

‫بيضاء‬

27

Halil İbrahim KARATAŞ

satış

2012 s

‫بيع‬

2012 i 2012 s

‫بني‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫بينما‬

2011 s

…nın arasında, …içinde, ortasında, arasına, içine, ortasına … yaparken, …dığı halde, …dığı sırada

‫بينية‬

2012 s

açığa çıkarmak, görünür yapmak, duyurmak ilan etmek, ifade etmek, dile getirmek, göstermek, işaret etmek, açıklamak, izah etmek, şerh etmek

etkiliyor, etki ediyor, etkili oluyor, söz geçiriyor, iz bırakıyor

2013 i

‫ت‬

‫تؤثر‬

2012 i

götürür, sebep olur, yol açar, vesile olur, yapar

‫تؤدي‬

2012 s

… e yol açar, …e neden olur

‫تؤدي إىل‬

2012 i

ölüyü anmak; anmak, hayırla yad etmek

2013 i

…den kaynaklanmak, … için hazırlanmak, amaçlamak, hedeflemek, kasdetmek, gerçekleşmek, elde edilebilir olmak iyi gitmek

‫تأَثهر‬

2012 s

etki

‫تأثري‬

2012 i

"" ile: bir hal üzere kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek

‫تأبني‬ ‫تأتى من‬

2012 i

"‫ "ب‬ile: etkilenmek, etkisi altında kalmak, müteessir olmak, duygulanmak, heyecanlanmak, duygulanmak, heyecanlanmak, etkilenmek, hassas olmak

‫ّبني‬

2012 s 2013 i

‫تأثري‬

tac

2012 i

2013 i

‫تاج‬

gecikmek, ertelenmek, geri kalmak, yasal zorunluluğu yerine getirememek, hizmet dışı bırakılmak

2012 i

2013 i

‫تأخر‬ ّ

onlara acı çektirmek

‫تأذت َّبم‬

2012 s

bir kez, bazen, ara sıra

2013 i

kurulmak, inşâ edilmek

‫تأسس‬ ّ

2012 s

‫تأسريات‬

2012 i

sağlam kökü bulunmak, güçlü köke sahip olmak, kökleri derinlerde olmak, sağlam yapısı bulunmak; "‫ "من‬ile: kökü …a dayanmak; …dan kaynaklanmak kıymetsiz, önemsiz şey

2013 i

‫تأ ّكد‬

2012 i 2012 s

onay, onaylama, vurgulama, altını çizme, teyit etme, destekleme

2012 s 2013 i

‫تأكيد‬

2013 i

‫تآلف‬

uyum, insicam, harmoni, aşinalık, dostluk oluşmak, birleştirilmek

‫تألّف‬

2012 s

izleyen, gelen, bir sonraki kurma, arasını birleştirme, edebi çalışma yapma, kitap - makale yazma, çalışma koruma, himaye, güven, itimat, yeniden temin etme, güveni yineleme, sigorta, garanti, güvenlik

‫تأصل‬ ‫تافهة‬

2011 s

kesinleşmek, teyit edilmek, emin olmak

‫تارة‬

2013 i

‫تايل‬

2013 i

‫تأليف‬

2013 i

‫تأمني‬

uygun olmak, müsait olmak, ehil olmak, eğlenmek

2011 s

‫تأهل‬

tertibet, techiz, donanım

2011 s

‫تأهيل‬

28

Halil İbrahim KARATAŞ

aklına gelmek, birdenbire hatırlamak,

‫تبادر‬

2012 s

çölde yaşamak

‫تبدى‬

2012 i

değiştirme

2013 i

‫تبديل‬

izlemek, peşi sıra gelmek, yapmak, birbirini takip etmek

2013 i

‫تبع‬

…e göre, …in neticesinde; …e uyarak

2013 i

‫تبعا‬ ً

iyonlaşmak, kristalize olmak

‫تبلور‬

2012 i 2012 s

‫تبليط‬

2012 i 2012 s

‫تبين‬

döşeme, düzeltme kurar, inşâ eder

‫تبيان‬

2012 i

açıklığa kavuşmak, anlaşılır olmak, aramak

2011 s 2012 i

beyazlaştırmak, beyaza boyamak, ağartmak, temizlemek, kalaylamak, teneke ile kaplamak taç giymek

2013 i

‫تبني‬

2013 i

‫تبييض‬ ‫تتويج‬

2011 s

ihsan edilir, verilir, takdir edilir, bağışlar, hibe eder

‫تتيح‬

2012 s

suçlu bulmak

‫تثبيت على‬

2011 s

kültür, eğitim

2013 i

kışkırtmak, tahrik etmek, uyarmak, teşvik etmek, harekete geçirmek,

‫تثقف‬ ‫ أثار‬- ‫تثري‬

2011 s

harekete geçmek,kımıldamak, heyecanlanmak, kalkmak, bir problemin çıkması, bir zorluğun çıkması, ayaklanma çıkmasıdevrim yapmak

2012 i

‫ ثار‬- ‫تثري‬

mücadele etme

2012 i

‫جتاذبة‬

denemeler, deneyler, tecrübeler; deneme, tecrübe etme

‫جتارب‬

2012 s

cesur olmak, cesaret edebilmek, korkmamak, cüretkâr olmak

‫جتاسر‬

2012 i

…in karşısında, …ile yüz yüze

2013 i

‫جتاه‬

2013 i

‫جتاهل‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫جتاوز‬

2013 i

‫جتاوزة‬

2011 s 2012 i

görmezden gelme, bilmezden gelme, aldırmama, önemsememe, bilmiyormuş gibi yapma aşmak, geçmek, atlamak, ihlal etme ihlal içi boş, oyuk

2012 s

‫جتاويف‬

yenilenme

2011 s

‫جتدد‬

tecrübe, deneme, test, prova yapma, kalkışma, yeltenme, deney, deneyim

2011 s

‫جتربة‬ 2012 s

cisimleştirmek

görünmek, ortaya çıkmak, apaçık belli olmaz, ifade edilmek çekinmek, kaçınmak, uzak durmak, engel olmak gezmek, avare avare dolaşmak, devriye gezmek, seyahat etmek

29

‫جتريدية‬

2011 s

‫جتسيد‬

2011 s

‫جتسيدة‬ 2012 i

‫جتلى‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫جتنب‬

2012 i 2012 s

‫جتول‬

Halil İbrahim KARATAŞ

çevrilir, sarılır, ihtiva edilir

2012 i

‫حتاط‬

(halı vs. için) dokunur, düğümlenir

2012 i

‫حتاك‬

konuşmak, konuşmayı sürdürmek, münâkaşayı sürdürmek

2012 s

‫حتاور‬

…in altında, …in aşağısında, …aşamasında,

2012 s

‫حتت‬

vazifesi olmak, görevi olmak, mes'uliyetinde olmak

‫حتتّم على‬

2012 i

konuşmak, muhabbet etmek

2011 s

sınırlamak, belirlemek, tayin edilmek, tarif edilmek, tavsif edilmek

2012 s 2013 i

‫حتدث‬ ‫حتدد‬

2012 i

‫حتديث‬

modernizasyon

2011 s

sınırlama,sınır oluşturma, kısıtlama, belirleme, tayin etme, ayarlama,

2011 s 2012 i

aranmak, elde edilmek, sınanmak, imtihan edilmek,

2011 s

2013 i

‫حتديد‬ ‫ُحترى‬

değişme, değişiklik, bozulma, saptırma, çarpıtma

2012 s

‫حتريف‬

hareket ettirmek, harekete geçirmek, çalıştırmak, yürüyüşe geçirmek, yerinden oynatmak, başlamak, hareket ettirmek, teşvik etmek, sevk etmek, kaldırmak, kıpırdatmak

2012 s

‫حتريك‬

daha hoş olmak, güzelleşmek, iyileşmek, daha iyi duruma gelmek

2013 i

‫حتسن‬

güzelleştirme, iyileştirme, daha iyi yapma

2013 i

‫حتسني‬

hesaplanmak, hesabı yapılmak

‫ُحتصى ب‬

2012 s

sevinmek, kıymeti olmak, iyi bilinmek, ele geçirmek, elde etmek

‫حتظى‬

2011 s

geçerliliği ispat edilmek, onaylanmak, gerçeğe dönüşmek, gerçekleşmek, kesinlik kazandırmak, emin olmak, kontrol etmek gerçekleştirme, gerçeğe dönüştürme, tahkîkat, tasdik etme, teyit etme, araştırma, tahkik etme

2012 i 2012 s 2013 i

‫حتقق‬

2012 s 2013 i

‫حتقيق‬

2012 s 2013 i

‫حتلى‬

2011 s

süslenmek, donanmak, tahlil, analiz, çözümleme

2012 i 2012 s

‫حتليل‬

2012 s

‫حتليل نفسي‬

2012 i 2012 s

‫حتمل‬ ّ

psikanaliz yüklenmek, üstlenmek, tahammül etmek, sabır göstermek, katlanmak, ayrılmak, yola çıkmak dönüşmek, tahavvül etmek, …laşmak, ayrılmak, uzaklaşmak; değişmek

2011 s 2012 i

değişim, dönüşüm

2013 i

‫حتول‬ ‫حتوالت‬

2012 s

dönüştürmek, çevirmek, değiştirmek

2012 i

2013 i

‫حتويل‬

çevirir, dönüştürür,sarar, ihata eder, anlar, ihtivâ eder

2012 i

2013 i

‫حتيط‬

takati kesilmek, halsiz düşmek

2012 i

‫ختاذل‬

çalışır, hizmet eder

2012 i

‫ختدم‬

öğrenimi bitirmek, mezun olmak

‫خترج‬

2012 s

sabotaj, baltalama, tahribat yapma

‫ختريب‬

2012 i

depolama, stoklama; bilgisayarda kaydetme

2011 s

küçültmek, azaltmak, alçaltmak

30

2013 i

‫ختزين‬

2013 i

‫ختسيس‬

Halil İbrahim KARATAŞ

uzmanlaşma, ihtisas yapma

‫ختصص‬ ّ

2011 s

mahsus kılma, tahsis etme, ayrıntıya girme, tafsilata inme, ayırma, rezervasyon yapma

2013 i

‫ختطئة‬

2012 i

geçmek, aşmak, haddi aşmak, katetmek, yürüyerek geçmek, taşmak; "‫ "الى‬ile: …e varmak, ulaşmak, geçmek, üstün olmak, geçmek, dikkatini vermek, önemsememek

2013 i

planlama, sınır çizme, üzerine çizgi çekme, dizayn etme 2011 s 2012 i

kurtulma, hür olma, kaçma

2011 s

geri kalmışlık, az gelişmişlik, geride kalmak, peşine düşmek, görünmemek

‫ختفيض‬

2012 i

terk etmek, bırakmak, devretmek, geride bırakmak, feragat etmek

‫ختطي‬ ‫ختطيط‬

2012 s

tenzilat, küçültme, indirme, azaltma, sınırlama, tahdit uygulama

‫ختصيص‬

2013 i

‫ختلص‬

2013 i

‫ختلف‬ ‫ختلّى عن‬

2012 s

önlemler, tedbirler, icraatlar,

2012 i

‫تدابري‬

yansımalar

2012 i

‫تداعية‬

sırayla, münavebeli olarak değişme, dönüşümlü; deveran etme, belli bir mecrada dönme; tedâvül "‫ "في‬ile: müdahale etmek, karışmak, araya girmek, zorla girmek, dahil olmak, birbirine kenetlenmek eğitim eğitimle alakalı olan

2013 i

‫تداول‬

2013 i

‫تدخل‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫تدريب‬

2011 s

‫تدرييب‬

2011 s

‫تدريبية‬

eğitim - öğretim

2012 i

‫تدريس‬

hasretmek, adamak

2012 i

‫تدشني‬

destekleme, güçlendirme, takviye yapma

2012 s

‫تدعيم‬

dökülmek, akın etmek, akmak, fışkırmak, püskürmek, coşmak

2011 s

2012 s

‫تدفق‬

incelik, doğruluk, duyarlılık,

2011 s

2012 s

‫تدقيق‬

yavaş yavaş yaklaşmak, aşağı batmak, dibe gitmek, küçük düşürmek

2011 s

2013 i

kötüye gidiş, dejenere olma, bozulma

‫تدهور‬

2012 s 2012 i

‫تدوين‬

2011 s 2012 i

‫تذ ّكر‬

kaydetmek, yazıya geçirmek, kanun yapmak hatırlamak, akla gelmek altın kaplamak, yaldızlamak, süslemek

‫تذهيب‬

2012 s

‫ط‬ ٌ ‫تراب‬

2011 s

miras

2011 s

gerilemek, ger adım atmak, geri dönmek

2011 s

2012 s 2013 i

2012 i

pedagojik yetişmek, büyümek, yetiştirilmek

2012 i

31

‫تراث‬ ‫تراجع‬

birikme, yığılma, yığınlaşma, kümelenme, doluşma değişiklik göstermek, gidip gelmek

‫تدىن‬

2013 i

‫تراكم‬

2013 i

‫تراوح‬

2012 s 2013 i

‫تربوية‬ ‫ترىب على‬

Halil İbrahim KARATAŞ

eğitim, yetiştirme, büyütme, yetiştirme

‫تربية‬

2012 s

neticesi, sonucu olmak, kaynaklanmak, doğmak, sebeplenmek; bir arada bulunmak, düzene bağlamak, hazırlamak

2011 s

‫ترتب على‬

biyografisini yazmak

2011 s

‫ترجم ل‬

tercüme, çeviri, şerh, yorum, biyografi

‫ترمجة‬

2012 s

tercüme, çeviri, şerh, yorum, biyografi

‫ترمجة (ج) تراجم‬

2012 i

yankılanmak, ses çıkarmak, gelip gitmek, sık sık uğramak, dönmek, tereddüt etmek, emin olamamak, şüphe duymak

2011 s 2012 i 2012 s

sağlamlaştırma, sabitleme

2011 s

‫تردد‬ 2013 i

‫ترسيخ‬

ıslatma; sakinleştirme, yumuşatma

2012 s

‫ترطيب‬

yetişmek, büyümekserpilmek

2012 s

‫ترعرع‬

parıldar, ışık saçar, titrer, dalgalanır, aniden görünür

2012 s

‫ترف‬

rahatlama

2012 s

‫ترفيه‬

montaj, yapı, oluşum; koymak, yerleştirmek, yapmak, monte etmek,

2011 s

2013 i

‫تركيب‬

oluşumlar, bileşimler, yapılar

2012 s

‫تركيبات‬

oluşum, bileşim, yapı

2012 s

‫تركيبة‬

yoğunluk, yoğunlaşma, odaklanma, birikme, teksif, konsantrasyon, koyulaşma

2012 s

‫تركيز‬

yayma, çıkarma, satış, dağıtım, satış artışı, promosyon

‫ترويج‬

2011 s

esmek, canlandırmak, hayat vermek

‫ترويح‬

2012 i

artış, tedrîcî olarak artmak, yarışmak

‫تزايد‬

2011 s

süslenmek, donanmak,

‫تزخرف‬

2012 s

tartar, dengeye getirir, dengeler

‫تزن‬

2012 i

erzak bulundurmak; öğrenmek, donanmak

2012 i

‫تزود‬

evlendirme

2012 i

‫تزويج‬

süslenmek

‫تزيّن‬

2012 s

süsleme, güzelleştirme, traş etme; "‫ "ل‬ile: lehine konuşma, övme, gözler önüne koyma, inandırma, önerme süslemek, güzelleştirmek, hazırlanmak, övmek, lehinde konuşmak, inandırmak, önermek

2013 i

‫تزيني‬

2012 s

yardımlaşmak

‫تساعد‬

2012 i

çökmek, yavaş yavaş kademeli olarak düşmek, inmek, dökülmek, yavaş yavaş gelmek

2013 i

benzer olur, eş değer olur,eşitlenir, aynı seviyeye gelir

‫ على‬- ‫تسبب‬

2012 s 2013 i

ısıtmak

‫تساقط‬ ‫تساوي‬

2012 i

kaynaklanmak, ortaya çıkmak, doğmak, neticesi olmak, sebep aramak, sebebi olmak, açıklamada bulunmak, ticaret yapmak

‫تزيني‬

‫تستهويين‬ ‫تسخني‬

2011 s

akmak, sızıntı yapmak, kaçmak; "‫ "الى‬ile: işlemek, geçmek, nüfuz etmek, sızmak" ‫ "في‬ile: girmek, sızmak, kayıp gitmek

2013 i

‫تسرب‬

petrol sızıntısı

2013 i

‫تسرب نفطي‬

32

Halil İbrahim KARATAŞ

peşpeşe gitmek, süreklilik arz etmek, damlamak, zincirleme olmak

2012 i

‫تسلسل‬

devralmak, teslim almak, üzerine almak, üstlenmek

2012 i

‫تسلّم‬

eğlence, zevk-u sefâ

‫تسلية‬

2012 s

izin verir

‫تسمح‬

2012 i

kolay gelmek, basit olmak, yükselmek, yücelmek

2013 i

alır, kaydeder, kullanır, taşır, nakleder, gönderir, ileri sürer

‫تسىن‬ ‫تسوق‬

2011 s

tsunami

2012 s

‫تسونامي‬

birbirine benzemek, benzemek; net olmamak

2012 s

‫تشابه‬

paylaşmak, ortaklık yapmak

‫تشارك‬

2011 s

iltifatta bulunmak

‫تشبيب‬

2012 s

kanun koyma, yasama

2011 s

‫تشريعات‬

çalıştırma, iş verme, işe alma, işletme

2011 s

‫تشغيل‬

teşekkül etmek, oluşmak, düzenlenmek, şekle girmek, görünmek düzenli teşekkül

2012 i 2012 s 2013 i

‫تشكيل متناسق‬

2011 s 2011 s

şeklini bozmak, sakatlamak

inşâ etme

‫تشكل‬ ‫ تشكيلية‬/ ‫تشكيلي‬

2012 s 2012 i

‫تشويه‬

2012 i

‫تشويه األعضاء‬

2011 s

‫تشييد‬

2012 s

cenaze töreni

2013 i

‫تشييع‬

arkadaşlık yapmak

2012 s

‫تصاحب‬

planlar, tasarımlar, taslaklar, projeler

2012 s

‫تصاميم‬

düzeltme, tashih etme; sağlığına kavuşturma

2013 i

kalem sürçmesi, yanlış harekeleme, tahrif etme

‫تصحيف‬

2012 s

doğrulamak, tasdik etme, muvâfakat göstermek, kabule etmek

‫تصديق على‬

2011 s

bağımsız davranmak, serbest hareket etmek, tasarruf hakkına sahip olmak; idare, davranış, hareket düzzenlemeler, tasarruflar alma, akaçlama, süzme, satış, dağıtım, piyasaya sürme

2013 i

‫تصرف‬

2012 s 2013 i

‫تصرفات‬

2013 i

‫تصريف‬ ‫تصريفية‬

2011 s

yukarı çıkmak, tırmanmak, yükseltmek, yukarı çıkarmak

‫تصحيح‬

‫تصعيد‬

2012 i

dizayn, plan, tasarım

2011 s

2012 s 2013 i

‫تصميم‬

sanayileşme

2011 s

2013 i

‫تصنيع‬

yerli sanâyii

2011 s

sınıflandırma, gruplandırma, derleme

‫تصنيع حملي‬ 2013 i

sınıflandırmalar

2011 s

33

‫تصنيف‬ ‫تصنيفات‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tasavvur, hayal etme, göz önüne getirme

‫تصور‬

2012 i

doğrultma, yöneltme, düzeltme, tashih etme, tasvip etme, onaylama

2013 i

‫تصويب‬

2012 i 2012 s

‫تصوير‬

yakalamak, avlamak; avlanmak,

2012 s

‫تصيد‬

küçüklük, zayıflık, azalma

2012 s

‫تضاءل‬

resmetme, çizme, fotoğraf çekme

dövüşmek; düşüncede çelişmek, ayrı düşmek, farklı olmak

‫تضارب‬

2012 i

artmak, çoğalmak, iki katına çıkmak

2011 s 2012 i

yardım etmek

2013 i

‫تضافر‬

2012 i

dayanışma

‫تضامن‬

2011 s

gürültü çıkarır, gürültülü olur,

‫تضج‬ ّ ‫تضخم‬ ّ

2012 s

enflasyon

2011 s

şikâyet etmek; zarar görmek, hasar görmek

‫تضرر من‬

2012 i

bir araya getirir, birleştirir, ekler, ilave eder, toplar, kucaklar, bağrına 2011 s basar, kapsamak, içermek, ihtivâ etmek

‫ض ُّم‬ ُ َ‫ت‬

2012 s 2012 i 2012 s 2013 i

uygulama, tatbik etme, adapte etme, uygulama, pratik

‫تطبيق‬

2013 i

‫تطرق‬ ‫تطريز‬

2012 i

gerektirmek, îcap ettirmek

‫تضمن‬ ّ

2012 s 2013 i

"‫ "الى‬ile: ulaşmayı istemek, varmak, ulaşmak, değinmek nakış işlemek, nakışla süslemek, abartmak, süslemek

‫تضاعف‬

2012 s 2013 i

‫تطلب‬

sabırsızlanmak, sabırsızlıkla beklemek, beklemek, kollamak,

2012 i

‫تطلع‬

çabalama, gayret etme, hedef

2012 i

‫تطلعة‬ ‫تطلق‬

mutlu olmak; parlamak

2011 s

gelişmek, inkişâf etmek, değişmek, hızlanmak

2011 s

2012 s 2013 i

‫تطور‬

geliştirmek, ilerletmek

2011 s

2012 s 2013 i

‫تطوير‬

kolaylaştırma, hazırlama

2011 s

‫تطويع‬

gösteri yapmak, yardımlaşmak, dayanışmak, (‫ … )ب‬gibi görünmek, …numarası yapmak, (‫ … )ب‬açıklamak, dışa vurmak

2011 s

‫تظاهر‬

perişanlık, sefâlet

2011 s

‫تَعاسة‬

birbirine karşılıklı sevgi beslemek

2011 s

‫تعاطف‬

almak, üstlenmek, meşgul olmak, ilgilenmek, yürütmek iş yapmak, ticaret yapmak, ilgilenmek, meşgul olmak, uğraşmak

2011 s

teâmül, işlem, muamele

2013 i

‫تعاطي‬

2013 i

‫تعامل‬

2012 s

ilişki, alış - veriş

2011 s

2013 i

‫تعامل‬ ٌ ‫تعاملة‬

yardımlaşma, işbirliği

2013 i

‫تعاون‬

birlikte yaşamak, iki toplumun bir arada yaşaması

2013 i

‫تعايش‬

deyim, deyiş, tabir, beyan, ifade

2012 i 2012 s

34

‫تعبري‬

Halil İbrahim KARATAŞ

ibret alınır, hesaba katılır, dikkate alınır, farkına varılır, kabul edilir, saygı duyulur, önem verilir

2012 s 2013 i

‫تعترب‬

sayılır, kabul edilir

2012 i 2012 s

geçmek, aşmak, üstünden geçmek, dallanmak, uzanmak, aşmak, hakkından gelmek, yaymak, uzatmak, hekkı çiğnemek, tanımamak, saldırıda bulunmak, düşmanlık etmek, zulmetmek, baskın düzenlemek

‫تُعد‬

2012 i 2012 s

‫تعدى‬

imkansız olmak, yapılamamak

2012 i 2012 s

‫تعذر‬

2012 s 2013 i

‫تعذيب‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫تعرض‬

işkence etme, eziyet etme, cezâlandırma maruz kalmak, karşı karşıya kalmak, uğramak, …e maruz kalmak karşı koymak, itiraz etmek, maruz kalmak, karşılaşmak, risk almak

‫تعرض ل‬

2012 i

tanışmak, kendini tanıtmak, anlamaya başlamak, incelemek, 2011 s keşfetmek bildirme, duyurma, haber verme; tâlimat, yönerge, tanıtım, belirleme, 2011 s tanımlama, tarif etme bildirme, duyurma, haber verme; tâlimat, yönerge, tanıtım, belirleme, tanımlama, tarif etme

2012 s 2013 i

‫تعرف‬ ‫تعريف‬

idari talimatlar dâvetiye; sağlamlaştırma, güçlendirme, destekleme

2013 i

‫تعريف (ج) تعريفات‬

2013 i

‫تعريفات إرادية‬ ‫تعزيز‬

2012 s

zorlama, dikta, buyurganlık; sert davranma

2012 i

‫تعسف‬

verir, sunar, arz eder

2012 i

‫تُعطي‬

karmaşık, kompleks, kararsızlık, içinden çıkılmaz karmaşık sorunlar sevmek, ilgilenmek, ilgi duymak, tutulmak, tutkun olmak; asılmak, asılı olmak, tutunmak öğrenme, tahsil etme, eğitim, öğrenim

‫تعقيدات‬

2011 s 2012 i

2013 i

‫تعلق‬ ‫تعلّم‬

2011 s 2012 i

asma, asılı hale getirme, askıya alma, muallakta bırakma; hat sanatında bir usul; yorum, açıklayıcı not, şerh, vize

2013 i

‫تعليق‬

eğitme, öğretme, eğitim, öğretim, talim, çıraklık

2013 i

‫تعليم (ج) تعاليم‬

tâlimatlar, yönergeler, direktifler, duyurular

2012 s

‫تعليمات‬

eğitimle alakalı

2012 s

‫تعليمية‬

yani, …mânâsına geliyor

‫تعين‬

2011 s

âdet edinmek, alışmak, huy edinmek

tayin olmak, atanmak, tahsis edinmek, zorunlu olmak

2012 i 2012 s 2013 i

‫تعود‬

2012 s

‫تعيد‬ ‫تعني‬

2011 s

beslenmek, yemek, yaşamak, hayatını sürdürmek

2012 s

örtünmek, kaplanmak

‫تغطي‬

2012 i

‫تغطية‬

giderme, karşılama, örtme, kaplama, yayın süresi, haber yorumu

2011 s

alt etmek, üstesinden gelmek, yenmek

2011 s

değişmek, başkalaşmak, dönüşmek

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

iklim değişikliği

2012 s

2012 i

değişim

2011 s

35

‫تغذى‬

‫تغلب على‬ ‫تغري‬ ‫تغري املناخ‬ ُ ‫تغرية‬

Halil İbrahim KARATAŞ

değişiklik, değiştirme

2013 i

övünme, iftihar etme

‫تفاخر‬

2012 i

dataylar, ayrıntılar

‫تفاصيل‬

2012 s

etkileşim, kaynaşma, tepkime, reaksiyon

‫تفاعل مع‬

2011 s

anlayış, anlaşma, uzlaşma, uyum, ahenk,düzen, dostluk, arkadaşlık, dostça ilişki araştırmak, soruşturma, muayene etmek

‫تفاهم‬

2012 s

‫تفحص‬

2011 s

açıklama, yorum, şerh, tefsir

‫تفسري‬

2012 s

yayılmak

2012 i

tercih etme, üstün bulma; itibar, hürmet filozof gibi davranmak, filozofluk taslamak

2013 i

‫تفشي‬

2013 i

‫تفضيل‬ ‫تفلسف‬

2012 i

yavaş yavaş anlama, idrak etme; kavramak, anlamaya çalışmak

2013 i

geçmek, aşmak, üstün olmak, öne geçmek, baskın olmak

2012 i

2013 i

‫تقابل‬

2011 s

‫تقابلية‬ ‫تقارير‬

2012 s

"‫ "من‬ile: istemek, dava açmak, teslim almak; "‫ "على‬ile: talep etmek

2013 i

önde gitmek, önde olmak, önde yer almak, önce yer almak, başında olmak, üstün olmak

2012 i 2012 s 2013 i

‫تقدم‬

2012 s

‫تقدير‬

değerlendirme, taktir, değer biçme, kestirme takdim, sunma, arz etme, iletme

2011 s

kararlaştırmak, tayin edilmek, karara bağlanmak

2011 s

kurma, tesis etme, sabitleştirme, düzenleme, belirleme, tayim etme, karar verme bölünmek, parçalara ayrılmak, bölüştürülmek, parçalara ayrılmak, dağıtmak, saçmak, rahatsız etmek, taciz etmek

2013 i

‫تقدمي‬ ‫تقرر‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫تقرير‬

2013 i

‫تقسم‬ ‫تقشفية‬

2011 s

tamamlanır, sonuçlanır, edâ eder, icrâ eder, uygular, cevap verir, hüküm verir çevrilmek, döndürülmek, devrilip yıkılmak, değişmek; "‫ "في‬ile: değişken olmak, sabit olmamak, devamlı taşınarank yaşamak, tasarrufunda bulundurmak, emrinde bulundurmak

‫تقاضى‬ ‫تُقام‬

2011 s

değişim, değişiklik, düzen, dalgalanma, sâbit olma

‫تفيض‬

2011 s

raporlar, takrirler

darlık, münzevî hayat yaşamak

‫تفهم‬ ‫تفوق‬

2011 s 2012 i

dolup taşmak, su basmak; doldurmak, dökmek, uzatmak, kendini tamamen kaptırmak, ayrıntılı konuşmak, net bir şekilde telaffuz etmek karşı karşıya olmak, yüz yüze olmak, karşılaşmak, bir araya gelmek, görüşmeyapmak, buluşmak, mukâyese edilmek

‫تغيري‬

‫تقضي‬

2012 i 2013 i

‫تقلب‬ ‫تقلبة‬

2011 s

takmak, kuşanmka, üzerine almak, üstlenmek, deruhte etmek

2013 i

‫تقلد‬

2013 i

‫تقلص من‬

azalmak, küçülmek, kısılmak, büzülmek, daralmak, hacmi azalmak, niteliği azalmak, gücü azalmak

2012 i

çevrilmek, döndürülmek, devrilip yıkılmak, değişmek

2012 i

‫تقلّب على‬

azalmak, küçülmek, kısılmak, büzülmek, daralmak, hacmi azalmak, niteliği azalmak, gücü azalmak

2012 i

‫تقلّص‬

36

Halil İbrahim KARATAŞ

kalpazanlık, sahtecilik, sahtekarlık, taklit, imitasyon, benimseme; gelenek, an'ane, âdet

2011 s

an'anevî, geleneksel

2013 i

‫تقليدي‬

2012 i 2012 s

azaltma, indirme, küçültme

2013 i

‫تقن‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫تقنية‬

güçlendirme, kuvvetlendirme

‫تقنية رقمية‬ ‫تقوية‬

2012 s

kaldırma, dikme, kıymet taktir etme, paha biçme, doğrultma, yüzölçüsü, envanter yapma, takvim, kronoloji

neredeyse … oluyordu

2013 i

‫تقومي‬

2013 i

‫تقوميي‬ ‫تكاد‬

2012 s

‫تكاليف‬

2011 s 2013 i

zincire, prangaya vurur

‫تكامل‬ ‫تكبل‬

2012 i

birikme, yığılma, yığınlaşma, kümelenme, doluşma

‫تقليل‬

2012 s

2012 i

maliyetler, masraflar; zorluklar, sıkıntılar, meşakkatler, mükellefiyetler bitmek, tamamlanmak, yapılmak, sonuna gelmek, başarı ile tamamlanmak, kemale ermek

‫تقليد (ج) تقاليد‬

‫تكدس‬

2011 s

tekrarlanmak, tekerrür etmek, arınmak, tasfiye olmak, safileşmek

‫تكرر‬

2012 s

ihtiram göstermek, saygı göstermek; "‫ "على‬ile: övmek, onurlandırmak, şereflendirmek

2013 i

giydirme, örtme, kaplama, donatma

2012 i

saklanmak, gizlenmek, gizli saklı olmak, pusu kurmak, tuzak kurmak, pusuda beklemek

2012 i

‫تكرمي‬ ‫تكسية‬

2013 i

‫تكمن‬

teknoloji

2012 s 2013 i

‫تكنولوجيا‬

ortaya çıkma, meydana gelme, yaratılma, oluşma, oluşum

2012 s 2013 i

‫تكون‬

yığılmak, birikmek, çökmek, yığının içine düşmek

‫تكوم‬ ُّ

2011 s

oluşmak, şekillenmek, vücut bulmak, meydana gelmek

2012 i

oluşturma, meydana getirme, şekillendirme

2011 s

onarılmak, düzeltilmek, tamir edilmek, uyum göstermek karşılıklı savaşmak, birbirine yapışmak, birbirine sıkıca tutunmak, birleşmek

2013 i

‫تكون‬ ّ

2012 s

‫تكوين‬

2012 s

‫تالئم‬ ‫تالحم‬

2011 s

yok olmak, gözden kaybolmak, ortadan kalkmaki silinmek

2012 i

‫تالشى‬

birbirine dokunmak, değmek

2012 i

‫تالمس‬

çağrıya karşılık vermek, davete icâbet etmek, itaat etmek, boyun eğmek; …e uygun olarak, uyarınca

2012 s

‫تلبية‬

otomatik olan, kendiliğinden olan, kendiliğinden olan

2012 s

‫تلقائية‬

gasbetmek, zorla almak

2011 s

almak, öğrenmek, ders almak, karşılamak, kabul etmek

2011 s

almak, öğrenmek, ders almak, karşılamak, kabul etmek, telakki etmek izlemek, peşi sıra gelmek, yapmak, birbirini takip etmek

‫تلقف‬ 2012 i

2013 i 2012 s

37

‫تلقى‬

2012 s

‫تلقي‬ ‫تُلُّو‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tamamlanmak, bitmek, tam olmak "‫ "ل‬ile: yerine getirilmek, başarılmak, sonuna gelmek, bitirmek, olmak, vaki olmak, bulunmak; "‫ "على‬ile: ısrar etmek, devam etmek ısrar etmek, derin olmak, devam etmek; tamamlanmak, bitmek, tam olmak, yerine getirilmek, başarılmak, sonuna gelmek

2013 i

‫تليد‬

2013 i

‫مت‬ ‫مت على‬

2012 i

birbirine benzemek, uymak, şifa bulmak, iyileşmek, iyileşmeye yüz tutmak, toparlamaya başlamak heykeller

2012 s

‫متاثل‬

2012 i 2012 s

‫متاثيل‬

hissi kontrol altına almak, kendine hâkim olmak, geri durmak, kaçınmak

2011 s

sendelemek, titremek, sallanmak

2011 s

yararlanmak, faydalanmak, …e sâhip olmak, tadına varmak

2011 s 2012 i

heykel

2012 i

kendisini göstermek, … olarak görmek, ortaya çıkmak; kendini benzetmek, izinde olmak, hazmetmek, taklit etmek, olmaya çalışmak

2013 i

‫متايل‬ ‫متتع‬ ‫متثال‬ 2012 i 2012 s 2013 i

‫متثل‬

2013 i

‫متثيل‬

örnekleme, örnek getirme, benzetme, resimle ifade etme, temsil etme, diplomatik temsilcilik, canlandırma, oyun sergileme, gösteri, tiyatro sanatı

‫متحور‬

2012 i

doğrultmak, düzeltmek, sınamak, denemeye tabii tutmak, yakından incelemek

2011 s

çıkarmak, meydana getirmek

2011 s

… ile sonuçlanmak, … olarak sonuçlanmak, … olarak netîcelenmek, …e yol açmak yoğunlaşmak, konsantre olmak, odaklaşma, konumunu sağlamlaştırma

‫متحيص‬ ‫متخض‬ ّ

2012 s

‫متخض عن‬

2011 s

‫متركز‬

2011 s 2012 i 2012 s

tutunmak, yapışmak, bırakmamak, bağlı olmak, yükselmek

2011 s

…uygun olarak, … gereği, …mûcibince, …göre

2011 s

‫متسك‬

2012 s

şehirleştirme, binalar dikme, imar etme

‫متشِّيًا‬ ‫متصري‬

2012 s

itibarı olmak, itibar kazanmak, arazi kazanmak, yayılmak, sağlamlaşmak, hâkim olmak, sahip olmak

2011 s

gücü yetmek, …ebilmek, yapabilmek

2011 s

temennî etmek, arzu etmek, dilemek

‫متالك‬

2012 s 2013 i

‫متكن‬ ‫متكن من‬ ‫متىن‬

2012 i

düzleme, engebeleri giderme, kolaylaştırma, hazırlama, mukaddime, önsöz, giriş, başlangıç, ön hazırlık

2013 i

‫متهيد‬

başlangıç niteliğinde, giriş niteliğinde

2013 i

‫متهيدية‬

gizleme, saklama, kamufle etme, kaplama, yapmacık davranma, tahrif edilme göze çarpmak, tercih edilmek

‫متويه‬

2012 i 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

kendini göstermek, temeyyüz etmek, temâyüz etmek, sivrilmek, üstün duruma gelmek, özellik arz etmek, farklılık göstermek, ayrışmak, tek olmak ayırım, ayırt etme, fark gözetme, ayrımcılık, üstün görmek, daha çok önem vermek biriyle akraba olmak, birbirine uygun olmak, uyumlu olmak, uyum göstermek

38

‫متيز ب‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫متييز‬

2012 i

birbiriyle çekişmek; niza, çekişme 2011 s

‫متيز‬

2013 i

‫تنازع‬

2013 i

‫تناسب‬

Halil İbrahim KARATAŞ

uyumlu olmak, uyum göstermek

2012 i

‫تناسب مع‬

üreme, çoğalma

2012 i

‫تناسلية‬

birbirinden nefret etmek, uyuşmamak, zıtlaşmak, birbirine ters düşmek, birbirine muhalif olmak

2012 i

rekabet, yarış

2013 i

‫تنافر‬

2012 s 2013 i

‫تنافس‬

2013 i

‫تناقص‬

yavaş yavaş azalmak tutarsızlık, çelişki, karşıtlık; birbirini nakzetmek, çelişmek

‫تناقض‬

2012 i

‫تناقضة‬

çelişki

2011 s

almak, edinmek, ele geçirmek, elde etmek, yemek yemek, bir konuyu ele almak, dikkate almak, tartışmak, görüşmek

2011 s 2012 i

haber vermek, bildirmek, önceden haber vermek

2013 i

‫تناول‬ ‫تنبؤ‬

2012 s 2013 i

‫تنبؤات‬

haber vermek, bildirmek, önceden haber vermek

2012 i

‫تنبأ‬

anlamak, idrak etmek, farkına varmak, dikkat etmek, tetikte olmak

2012 i

‫تنبه إىل‬

düzenleme, düzene koyma, planlama, tanzim etme, koordinasyon kurma, iş birliği kurma

2011 s

2013 i

dizgi, metni dizgiye geçmek

‫تنضيد‬

2012 s

temizleme

‫تنظيف‬

2011 s

düzenleme, düzene koyma, planlama, tanzim etme, yeniden düzenleme, organize etme, manevra; örgüt uygulama, yerine getirme, tatbik, infaz, icrâ, ifâ, pratik, uygulama, teknik aktarılmak, nakledilmek, nakli çıkmak, nakli çıkmak, atanmak, ilan edilmek, duyurulmak, taşınmak, göç etmek

2011 s

delme, kuyu açma, kazma, kazı yapma, inceleme

2011 s

‫تنسيق‬

2012 s 2013 i

‫تنظيم‬

2012 s

‫تنفيذ‬

2012 s

‫تنقل‬ ‫تنقيب‬

gözden geçirme, düzeltme, kontrol, düzenleme, tashih etme

2013 i

‫تنقيح‬

gelişme, büyüme, artma, ilerleme, artma

2012 i 2012 s

‫تنمية‬

çeşitlilik

2012 i 2012 s 2013 i

‫تنوع‬

sakimleştirme, yatıştırma, yavaş sürme, hareket ettirme

2012 i

‫هتدئة‬

harap olmak, viran olmak, harabeye dönmek, çökmek, göçmek; "‫على‬ veya ‫ "ب‬ile: dalga geçmek, alay etmek, "‫ "على‬tasalanmak, canı sıkılmak, kafaya takmak

2013 i

‫هتميش‬

2011 s 2012 s

‫هتومي‬

2012 i 2012 s

‫هتيأ‬

uyuklamak, uyuya kalmak, kestirmek, şekerleme yapmak hazırlanmak, hazırlıkları tamamlamak, mevzi almak, hazır olmak, mümkün olmak, şık olmak; "‫ "ل‬ile: için hazırlanmak, hazırlıkları tamamlamak, mevzi almak, hazır olmak, mümkün olmak, şık olmak baharatlar

2013 i

karşılaşmak, yüz yüze kalmak

2012 s

görünmemek, göze çarpmamak

birlikte varmak, toplanmak, gruplar halinde gelmek

39

2011 s

‫توابل‬ ‫تواجه‬ ‫توارى‬

2012 i

devamlılık, süreklilik, haberleşme, iletişim, temas, bağlantı, bağıntı

‫هتكم‬

2012 s

‫تواصل‬

2012 s

‫توافد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

hemfikir olmak, anlaşmak, uyuşmak, uyum içinde olmak

2012 i

‫توافق‬

2012 i

‫توالف‬

tansiyon, gerginlik, gerilme, heyecan, stres, sıkıntı, bunaltı

2012 s 2013 i

sağlamlaştırma, tevsik, onaylama

‫توثيق‬

2012 i

çevirme, yöneltmeyönlendirme, klavuzluk, güdüm, sevk, gönderme, idare

‫توتّر‬ ‫توجيه‬

2012 s

talimatlar, direktifler, nakiller, atamalar

2011 s

‫توجيهات‬

ilham almak

2011 s

‫توحي‬

tek tip yapmak, birleştirmek; tevhid

karışmak, bulaşmak, başı derde girmek, belaya bulaşmak, çamura batmak; müdahil olma

2011 s

2013 i

‫توحيد‬

2013 i

‫توخاه‬

2013 i

‫تورط‬

ithal, ithâlât, tedârik etme

2012 s

‫توريد‬

dağıtma, dağıtım, paylaştırma, taksim etme, bölüştürme, teslimat

2012 s

‫توزيع‬

2012 s

‫توسط‬

orta olma, orta kalite, aracılık; aracılık etmek, araya girmek, ara buluculuk yapmak genişlemek, geniş olmak, yayılmak, açılmak, büyümek, özen göstermek, üzerinde durmak, ayrıntılara inmek, açmak yardımını istemek, vasıta etmek, araya koymak, rica dilek, yalvarma, niyaz dilekçe yakından gözlemek, dikkatle incelemek, bakmak, seyretmek, işaretli olmak, simgelenebilmek, umutlu olmak ulaşmak, erişmek, varmak, elde etmek

‫توسع‬

2011 s 2012 i

‫توسل إىل‬

2012 i

‫توسم‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫توصل‬

aşikar olmak, net olmak, ifade edilmek, açıklığa kavuşmak, apaçık olmak netleştirmek, açıklamak, açıklığa kavuşturmak, göstermek, ortaya koymak, ifade etmek, göstermek

2013 i

‫توضح‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫توضيح‬ ‫توضيحية‬

2012 s

güçlendirme, sağlamlaştırma, pekiştirme

2013 i

çalıştırma, görevlendirme, iş verme, atama

‫توطيد‬ ‫توظيف‬

2011 s

çoğalmak, çok olmak, birikmek, bollaşmak, olmak, bulunmak, var olmak, mevcut olmak, artma, yayılma

2012 i

2013 i

‫توفر‬

tasarruf yapma, artma, çoğaltma, artırma, tutumlu olma

2012 i 2012 s 2013 i

‫توفري‬

2012 s

‫توفيق‬

uygun hale getirme, ayarlama, tekrar anlaşmaya varma, uzlaşma, uzlaştırma, barıştırma, birlikte götürme, yürütme, adaptasyon

2011 s

belenti, umut, ümit, tahmin etme, sezme; beklemek, ummak, hazırlıklı olmak, hazır bulunmak, endişelenmek, korkmak durma, ara verme, tereddüt, bağlılık, bağımlı olma

2012 s 2013 i

‫توقع‬

2013 i

‫توقف‬

2013 i

‫توقّع‬

2012 i

düşürme, yerine getirme, icra etme, uygulama, girişmek, başlamak, ceza vermek, cezalandırma, kaydetme

‫توقيع‬

2011 s

ayağa kaldırma, dikme, tutuklama, tevkif etme

2012 i

kaynaklanmak, meydana gelmek, çıkmak, esinlenmek, örnek alınmak, üretilmek

2012 i 2012 s

40

‫توقيف‬ ‫تولّد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

bir görevi vs üstlenmek, vazife üstlenmek, bakımını üstlenmek, hakim duruma geçmek üzerine almak, işbaşına geçmek, sorumluluk yüklenmek, deruhte etmek, bakmak, ilgilenmek, idare etmek, çekip çevirmek;"‫ "عن‬ile: kaçınmak, uzaklaşmak, bırakmak, yüz çevirmek

2011 s 2012 i

2013 i

‫توليفية‬

2012 i

var olduğu zannına kapılmak, vehmetmek, zannetmek, görmek, algılamak

2013 i

taç giydirmek

2013 i

kolaylaşmak, kolaylaştırılmak, başarılı olmak, başarmak, iyiye gitmek; "‫ "ل‬ile: mümkün olmak, mümkün kılınmak

2013 i

kolaylaştırma

‫توهم‬ ‫ّتوج‬ ‫تيسر‬ ّ

‫تيسري‬

2011 s

akım, akıntı, cereyanmeyil, eğilim

sağlam, sabit, kavi, hareket etmeyen, dayanıklı, ispat edilmiş

‫توىل‬

‫تيّار‬

2012 s

‫ث‬

2013 i

ikinci

‫ثانية‬

2012 s

sağlam şekilde durmak; "‫ "ل‬ile: sebat göstermek, metin olmak, yılmamak, vaki olmak, sabit olmak; "‫ "ب‬ile: kalmak; "‫ "على‬ile: değiştirmemek, ısrar etmek

zengin olmak, varlıklı olmak

‫ثابت‬

2013 i

‫ثبت‬

2012 s 2013 i

‫ثدييات‬ ‫ثراء‬

2012 s

‫ثروة‬

servet, zenginlik

2011 s 2012 i

zengin olmak, varlıklı olmak

2011 s

kültür, eğitim, medeniyet, uygarlık

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

dünya kültürü, global kültür, popüler kültür (olabilir)

2011 s

‫ثرية‬

2012 s

‫ثقافة (ج) ثقافات‬ ‫ثقافة عاملية‬

kültürel

2012 s 2013 i

‫ثقافية‬

2011 s 2012 i

‫ثقة‬

ağırlık olarak

2012 i

‫ثقال‬ ً

otuzlar

2012 i

‫ثالثينية‬

güven, itimat, güvenen, itimat eden, emin olan

orada, orası; sonra

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫مث‬

2012 i 2012 s

‫مثّن‬

…iv taktirle karşılamak, önemini ve kıymetini taktir etmek; değer biçmek, paha biçmek, kıymek taktir etmek, fiyat koymak kıymetli, değerli

2013 i

ikili

2011 s 2012 i 2012 s

‫ ثنائية‬/ ‫ثنائي‬

2012 s

‫ثنية (ج) ثنايا‬

ön orta kesici diş, dar yol, boğaz, geçit, patika, geçit yolu elbise, kıyafet, kumaş, üst baş

‫ج‬

ayaklanma, devrim

‫ثوب (ج) ثياب‬

2011 s

2011 s 2012 i 2012 s

poker ödülü

2012 i

41

‫مثني‬

‫ثورة‬ ‫جائزة البوكر‬

Halil İbrahim KARATAŞ

cârî, geçerli olan, geçerliliği devam eden, yürürlükte olan, mer'î olan

‫جاري‬

2012 s

koloni, sömürge, müstemleke, diaspora

‫جالية‬

2012 i

birlik, cemiyet, kuruluş, toplum, federasyon, cemaat, dini topluluk, hem fikir olma, anlaşma, ortaklık, üniversite

2013 i

yan taraf, bölüm, kenar, cenah, kısım, parça, bölüm, kısmî görünüm

‫جانب‬

2012 i 2012 s

kaburga kemiği, iç, gönül, ruh

2013 i

gayretli, çaba gösteren, zahmet çeken

‫جاهز‬

2011 s

geçmek, geçip gitmek, aşmak, geride bırakmak, geçmek

2013 i

kırık çıkıkçılık; zorba, tiran çok büyük olan

‫جاحنة (ج) جوانح‬ ‫جاهدة‬

2012 i

hazır, hazır halde, âmâde, donatılmış

‫جامعة‬

‫جاوز‬ ‫جبارة‬

2012 i

dağ, sıradağlar

2012 s

‫جبال‬

cübbe, üstlük

2012 s

‫جبة‬

dağ

2012 s

‫جبل‬

2012 i 2012 s

‫جبني‬

2012 s

‫جثر‬

alın, ön cephe, yüz

vücut, beden

2013 i

‫جثمان‬

in, yuva, kovuk,

2012 s

‫جحر (ج) جحور‬

tartışma, cidal, müzâkere

2012 s

‫جدال‬

duvar

‫جدر‬

2012 i

uymak, oturmak, yakışmak, uygun olmak, münâsip olmak, denk olmak, layık, münâsip olmak

‫جدر ب‬

2012 s

duvarlar, perdeler, engeller, maniler

2013 i

‫جدران‬

çay, dere, kanal, sütun, liste, indeks, dizin, tablo, grafik, şema

2011 s

‫جدول‬

çay, dere, kanal, sütun, liste, indeks, dizin, tablo, grafik, şema

2011 s

‫جدول (ج) جداول‬

hediye, armağan, avantaj, kâr

2011 s

‫جدوى‬

yeni, modern, ilk

2013 i

… ya layık olan, hakeden, değen, liyâkat sahibi, denk gelen, uyan, münâsip olan

‫جديد‬ ‫جدير ب‬

2012 s

‫جذب‬

çekmek, cezbetmek, çekip çıkarmak, büyülemek

2011 s

kökünden çekip çıkarmak

2011 s

‫جذر‬

radikal, köktenci

2011 s

‫جذرية‬

kök, kaynak, asıl, başlangıç

2011 s

2013 i

kök, asıl, gövde …yüzünden, … sebebiyle, zira

2012 s

‫جذور‬

2012 s

‫جذوع‬ 2013 i

çekirge

‫جراد‬

2012 i

kök, kaynak, orjin; mikrop, bakteri

2013 i

yutmak, yutup mideye indirmek, içivermek

2012 i

42

‫جراء‬ ‫ُجرثُوم (ج) جراثيم‬ ‫جرع‬

Halil İbrahim KARATAŞ

akmak, acele etmek, ortaya çıkmak, başına gelmek, yönelmek, konuşma geçmek, usul izlemek, yol takip etmek, izin vermek, müsaade etmek, gerektirmek akmak, koşmak, acele etmek, esmek; vâkî olmak, yer almak, ortaya çıkmak, olmak, işler halde olmak, işlemek, cârî olmak, geçerli olmak, yürürlükte olmak, deverân etmek, dolaşmak, yönelmek, yola çıkmak, usul izlemek, yol tutmak usul izlemek, yoltutmak

‫جرى‬

2011 s

2011 s

2012 s

‫جرى‬

2012 s 2013 i

‫جرى‬

2013 i

‫جريء‬

2012 i

suç, günah, kabahat

‫جرمية (ج) جرائم‬

2011 s 2012 i

karşılık olarak, cezâ olarak, tazminat olarak

‫جزءًا‬ ‫جزئية‬

2012 s

kısmî, bölümle ilgili, değersiz, önemsiz, kısmen

2011 s

adalar

2012 s

‫جزائر‬

adalı, ada sâkini; Cezâyirli

2012 s

‫جزائرية‬

bolluk; netlik, açıklık

2012 s

‫جزالة‬

havuç / kesimlik deve / adalar

2012 s

ada

2013 i

vücut, beden

2013 i

bedenî, bedenle alakalı

‫جسر‬

2012 s

fiziksel, bedenî

‫جسد‬ ‫جسدي‬

2012 i

baştan başa geçmek, cesâret etmek, korkmamak; köprü, baraj, set, bent, kiriş, hatıl

‫ ُجُزر‬/ ‫ ُجُزر‬/ ‫َجَزر‬ ‫جزيرة‬

‫جسماين‬

2012 i

köprüler, barajlar, setler, bentler

2012 s

‫جسور‬

yapmak, yerine koymak, yerleştirmek, sebep olmak, yapmak, hasıl etmek, prensip koymak, atamak, memur kılmak, koymak, paha biçmek

2012 s

‫جعل‬

kurumak, kuruluk, kurutmak

2012 s

‫جفاف‬

2012 s

‫جلد إلكرتوين‬

açık ve net olarak

2013 i

toplantıya katılan, aynı masada oturulan kişi, mesai arkadaşı, yoldaş, dost

2012 i

‫جليًا‬ ‫جليس‬

katı, inorganik cisim, mineral, cansız, ruhsuz, ölü

2012 s

‫مجاد‬

sosoyal, ictimâî, toplumsal

2012 s

‫مجاعية‬

güzellik; erkek develer

2012 i

2013 i

‫مجال‬

estetik, güzellikle ilgili

2012 i 2012 s 2013 i

‫ مجالية‬/ ‫مجايل‬

cumhuriyetlerle alakalı

2012 s

‫مجاهريية‬

çok bol, bol miktarda, sayısız, çok sayıda, kalabalık

2012 i

‫مجة‬

tüm, bütün

2012 i

‫مجعاء‬

dernek, cemiyet, kurum, kuruluş, teşkilet, tüzel kişilik, toplantı, kongre, kooperatif

‫مجعية‬

2011 s

kitle, yığın, topluluk, kalabalık, halk, ahali

2012 s

43

‫مجهور‬

Halil İbrahim KARATAŞ

cumhuriyet

‫مجهورية‬

2012 s

donmak, sertleşmek, katılaşmak; katılık, sertlik

2013 i

‫مجود‬

2012 s 2013 i

‫مجيع‬

2011 s 2012 i

…nın tamamı, hepsi, herkes, bütün güney

2011 s 2012 i

‫جنوب‬

güney

2011 s 2012 i 2012 s

‫جنوبية‬

askerler, erat

2013 i

‫جنوي‬

2012 s

cenin birim, sistem, cihaz, aygıt, techîzat, takım

2012 i

cehâlet, bilgisizlik, ahmaklık, aptallık

2012 i

‫جنود‬

2013 i

‫جنني‬

2013 i

‫جهاز‬ ‫جهالة‬

taraf, yön, yüz, bölge, alan, semt, makam, idare,

2011 s 2012 i

2013 i

‫جهة‬

cehd, çaba, gayret, güç, kuvvet, amak, zorluk, sıkıntı, meşakkat

2011 s 2012 i

2013 i

‫جهد (ج) جهود‬

yan taraf, bölüm, kenar, cenah, kısım, parça, bölüm, kısmî görünüm yan taraflar, bölümler, kenarlar, cenahlar, kısımlar, parçalar, kısmî görünümler

‫جوء‬

2012 i 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫جوانب‬

2013 i

‫جودة‬

açlık, gıdasızlık; kuvvetli istek, arzu, özlem, iştiyak

2012 s 2013 i

‫جوع‬

iç, dâhilî, yeraltı, kuzey

2012 s

‫جويف‬

2012 s

‫جوفية‬

iyilik, mükemmellik

zihnini meşgul etmek, aklından geçmek

‫جول يف‬

2012 i

dolaşma, gezinti, devriye atma, tur, turne, uçuş, seyir

2012 s 2013 i

gezgin, seyyah, seyahat eden, seyyar, gezici

2012 s

iyi bir şekilde

‫جوال‬ ّ ‫جيدا‬ ً

2011 s

ordu, birlikler, silahlı kuvvetler nesil, kabile, millet; yüzyıl, asır, devir, çığır, çağ

2012 i

‫جولة‬

2013 i

‫جيش‬

2013 i

‫جيل‬

gen

2011 s

‫جني‬

genler

2011 s

‫جينات‬

‫ح‬ 2013 i

‫حائز‬

2013 i

‫حاد‬

keskin, yüksek perdeli, sinirli, öfkeli, şiddetli, hiddetli, açık, net, bariz, vahim, ağır

2013 i

‫حاد‬ ّ

kabiliyetli, usta, mahir, zeki, anlayışlı, ekşi

2013 i

‫حاذق‬

2012 s 2013 i

‫حارب‬

2013 i

‫حاز‬

sahip, kazanan, muzaffer dönmek, sapmak, yönünü değiştirmek

2011 s

dövüşmek, kavga etmek, savaşmak sahip olmak, hâiz olmak, kazanmak, elde etmek, kontrolünü ele geçirmek, tekelini ele geçirmek

2012 i

44

Halil İbrahim KARATAŞ

bilgisayar

2011 s

‫حاسب آيل‬

kesin, kat'î, son, nihâî

2011 s

‫حاسم‬

güncel, aktüel, cârî, geçerli, şimdiki, bugünkü, mevcut, hâlihazırdak / konferans vermek

2012 i

korumak, devam ettirmek, kontrol etmek, teftiş etmek, gözetmek, bakmak, dikkat etmek, itaat etmek, saymak; koruyan, muhafaza eden

2012 i

‫ح‬ ‫حاضر‬ َ / ‫حاضر‬ 2013 i

‫حافظ‬ ‫حايل‬

şimdiki, şu anki, ânî

2011 s

şimdi

2011 s 2012 i

2013 i

denemek, başına geçmek, kalkışmak, çabalamak, uğraşmak

2011 s 2012 i

2013 i

‫حاليًا‬ ‫حاول‬

iyice düşünmek, alkışlamak, alkış tutmak

2012 i

‫حبذ‬

eğlendirmek, mutlu etmek / mürekkep; râhip, haham, müslüman olmayan dînî otorite

2012 i

‫ حح ْرب‬/ ‫َح َرب‬

dokuma, kumaş, bünye, yapı

2013 i

ip, sicim, iplik, ışın, hüzme

‫حبل‬

2012 s

tahıllar, hububatlar, tohumlar, çekirdekler, haplar

2013 i

son, nihâî, kesin, değişmez 2011 s

hacılar; tartışma, çekişme, münâkaşa

‫حبوب‬ ‫حتمي‬

2012 i

…e kadar, …e de, … yapıncaya kadar, tâ ki… , …yapması için, … yapsın diye, … yapmadan; hatta, bile, daha; nihâyet, sonunda, böylece

‫حبكة‬

2012 s

‫حىت‬

2012 s

‫حجاج; ححجاج‬ ‫حجارة رملية‬

2011 s

taş …

2012 s

‫حجري‬

büyüklük, hacim, çap

2012 s

‫حجم‬ ‫حجية‬

2011 s

yüz, uç, kenar, kıyı, hudut, son, en son nokta, ölçü, derece, sınır, hudut; had cezası

2011 s

aynı şekilde

2011 s

modernite, yenilik, gençlik

2011 s 2012 i

2013 i

‫حد سواء‬ ‫حداثة‬

dışa doğru bükülmek, kubbe gibi olmak; "‫ على‬veya ‫ "ب‬ile: yumuşak olmak, şefkatli olmak, gözetmek, korumak, bakmak; şefkatli

2013 i

olmak, ortaya çıkmak, belirmek; son zamanlarda ortaya çıkmak, yeni olmak, modern olmak bilemek, keskinleştirmek, ocakta kızdırıp işlemek, dövmek, sınırlamak, sınırlarını belirlemek, koymak, kısıtlamak, program yapmak

‫حدث‬

2012 i 2012 s

‫حدد‬

2012 s

‫ححدهة‬

olmak, ortaya çıkmak, belirmek 2011 s 2012 i

konuşma, modern, yeni

2012 i 2012 s

demir; keskin bıçak

2012 i

45

2013 i

‫حدوث‬

2013 i

‫حديث‬ ‫حديثة‬ ‫حديد‬

2011 s

kabiliyet, maharet, ustalık, el yatkınlığı, zekâ, anlayış

‫حدب‬

2012 i 2012 s

fazlalık, yükseklik, şiddet, keskinlik, doz, derece

hadis; yeni, modern, son zamanlarda ortaya çıkan, kötü emâre; kısa konuşma, müzâkere, diyalog, röportaj

‫حد (ج) حدود‬

‫حذاقة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

savaşlar, harpler, dövüşler

2011 s 2012 i

serbest bırakmak, özgürlüğüne kavuşturmak, âzâd etmek, vakfetmek, 2011 s temizlemek, arındırmak, tanımlamaktashih etmek, ilgi göstermek, özen göstermek, önem vermek, istemek, arzulamak, imrenmek, gıpte etmek iş, meslek

2013 i

‫حرارية‬

2013 i

‫حرب (ج) حروب‬ ‫حرر‬ ‫حرص‬

2012 s

‫ححرفة (ج) ححَرف‬ ‫حرفية‬

2011 s 2012 i

zanâtkarlık

2012 s

hareketler

2012 s

hareket; karışıklık, ayaklanma; alıştırma, operasyon

2012 s 2013 i

‫حركة‬

aktivizm, hareketlilik

2012 s

‫حركية‬

mahrum etme, yoksun bırakma, menetme, afaroz etme; mahrumiyet, ihtiyaç, sıkıntı

‫حركات‬

2013 i

harfler

2012 s

‫حرو‬

2012 s

‫حروف‬ ‫حروف معدنبة‬

2011 s

lezzetli yiyecek, çeşnili yiyecek

2013 i 2011 s

faturalar, hesaplar

2011 s

…e göre; hesap etmek, hesaplamak, saymak, hesabına geçirmek; düşünmek, addetmek, tasavvur etmek, zannetmek, kabul etmek; asil olmak, şerefli olmak, îtbarlı olmak, değerli olmak

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

2012 s

‫حسابات‬

ölçü, derece, miktar, diğer, hürmet, saygı, asil, soy; …e göre

2013 i

problem

2013 i 2011 s

2012 s 2013 i

kıskanmak, haset etmek, çekememek his, duygusal, sezen

2013 i

toplamak, bir araya getirmek, sevk etmek, harekete geçirmek, yığmak, biriktirmek 2011 s

biçmek, hasat etmek, kaldırmak çerçevelemek, kuşatmak, sarmak, ablukaya almak, parantez içine almak, durdurmak, muhasara etmek, geciktirmek, oyalamak, mani olmak, sınırlı olmak, mahdur bulunmak ortaya çıkmak, meydana gelmek, neticelenmek, sonuçlanmak, yer almak, olmak, elde etmek, sahip olmak ulaşılmaz olmak, korunmak, iffetli olmak olma, ortaya çıkma, vuku bulma, husule gelme; "‫ "على‬ile: elde etmek, ele geçirmek, kazanmak tek tek saymak, okumak, hesabını yapmak, hesaplamak, zimmetine geçirmek geriye kalan, toplanan, miktar, hasılat, gelir, irat, varidat, mahsul, netice, sonuç

46

‫ حسب ما‬/ ‫حسبما‬ ‫حسية‬ ‫حشد‬

2012 s

‫حشو‬

2012 s

‫حصد‬ ‫حصر‬

2012 s 2013 i

‫حصل‬

2012 s

‫حصن‬

2011 s 2012 i

2013 i 2012 s

2011 s 2012 i

‫ب‬ ُ ‫َح َس‬ ‫ححسبة‬

2012 s

2012 i 2011 s

‫حسب‬

‫حسد على‬

2012 s

içini doldurmak, araya sıkıştırmak

‫حريفة‬ ‫حساب‬

hesap, sayım, döküm, işlem, tahmin, dikkat, fatura, hesap raporu

…dığına göre

‫حرمان‬

‫حصول‬ ‫حصى‬ ‫حصيلة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

medeniyet, uygarlık, kültür, yerleşik hayat

2012 i 2012 s

bulunma, var olma, huzur, …huzuru

2012 i

bulunma, var olma, ziyaret etme, katılma, bulunma

2011 s

kırmak, parçalamak,

‫حضارة‬ ‫حضرة‬ ‫حضور‬

2012 s

‫حطم‬

2012 i

şans; pay, hisse, kısmet, takdir

‫حظ‬

2012 s

yasak, ambargo; parmaklık, çit

2012 i

‫حظر‬

önemli, iyi konum, kıymet, îtibar, hürmet, saygınlık

2012 i

‫حظوة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫حظى‬

kıymetli olmak, sevilmek, iyi olarak bilinmek; "‫ "ب‬ile: kazanmak, ele geçirmek, elde etmek kıymeti olmak, sevilmek, iyi olarak bilinmek; "‫ "ب‬ile: kazanmak, ele geçirmek, elde etmek,

2011 s 2012 i

koruma, muhafaza etme, devam ettirme, sadakat, bağlılık

2013 i

‫حفاظ‬

2012 i

tören, kutlama, parti; toplantı, buluşma, kongre, gösteri, festival

‫حظي‬ ‫حفل‬

2012 s 2013 i

‫حفلة‬

hürmetle karşılamak

2012 s

*‫حفي‬

çantaya koymak, çantaya atmak

2012 s

‫حقب‬

uzun zaman dilimi, çağ, devre, dönem

2013 i

‫حقبة‬

hislerini gizlemek, kin beslemek

2012 i

‫حقد‬

gerçekleştirmek, uygulamak, başarmak, uygulamaya koymak, yerine getirmek, netice vermek, bulmak, ispat etmek, belirlemek, onaylamak, tasdik etmek

2012 i 2012 s

‫حقق‬

alan, saha, tarla, bölge

2012 i

‫حقل‬

görüş belirtmek, hükmetmek, ifade etmek, kararını vermek, mahkum etmek, cezaya çarptırmak, lehine hüküm vermek, yönetmek, kontrol etmek, yönetici yetkisi olmak

2011 s

çözmek, açmak, içinden çıkmak, halletmek, izah etmek

2011 s

alan, pist, yarış alanı, siyasi çekişmelerin geçtiği yer, parkur

2011 s

‫ ب‬, ‫ ل‬,‫حكم على‬ 2013 i

‫حل‬ ‫حلبة‬

yemin, ant; anlaşma, ittifak, pakt, federasyon

2013 i

‫حلف‬

durma, kalma, başa gelme, çatma, girme, hulul etme

2012 s

‫حلول‬

tatlı olmak, kabul edilebilir olmak, makbul olmak

2012 s

‫حلي‬

2012 i 2012 s

‫محاية‬

himaye etme, koruma kırmızıya boyamak

2013 i

eşekler

2011 s

kırmızı

2012 s 2013 i

taşımak, yüklenmek, kaldırmak, elinde tutmak, nakletmek, getirmek, götürmek, taşımak,

‫محل‬

2012 i

‫محوة‬ 2013 i

ısınmak, sıcak olmak, sıcaktan kızarmak, parlamak, alevlenmek

2012 s 2012 i

47

‫ُمحَر‬ ‫محراء‬

2012 i

ekşilik, ekşi olma

şefkatli

‫محر‬

‫محوض‬ ‫محى‬ ‫حنان‬

Halil İbrahim KARATAŞ

damak, damakla ilgili

2013 i

hasret çeken, arzulayan

‫حنكية‬ ‫حنني‬

2012 i 2013 i

‫حوارة‬ ‫حواسيب‬

2012 s

…nın civârında, …nın çevresinde, kadar, kabaca, yaklaşık, takrîben, aşağı yukarı

2012 s 2013 i

‫حوايل‬

hamile kadınlar

2012 s

‫حوامل‬

yaklaşık, kabaca, etrafında, civârında, takrîben, hakkında, ilgili olarak

2011 s

tahvil etmek, dönüştürmek, çevirmek, başka bir yere yerleştirmek, transfer etmek, göndermek, iletmek, yollamak, uzatmak, sevketmek, arkasını imzalamak toplamak, bir araya getirmek, birleştirmek, içine almak, ihtiva etmek, içermek, sahip olmak, sıkıca kavramak sanat hayatı; profesyönel hayat

2012 s 2013 i

‫حول‬ ّ

2012 i 2013 i

2012 i 2012 s

‫حية‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫حيث‬

yılan …dığı yerde, …yapacağı yerde, her nerde, her nereye, … yaparsa, madem ki, …dığından, çünkü, zira, …yapacağı için, …yapacağından, öyle ki, …dığı taktirde, … dığı için, … yapması halinde mademki, … dığından, çünkü, zira, … yapacağı için, … yapacağından, öyle ki, … dığı için, sebebiyle sahiplik, elde tutmak, elde etme, kazanılan şey, işgal, zorla alma, kiracılık / alan, yer, saha, meydan …dığında, yapacağı zaman, …yapınca, …yaparken, …yapar yapmaz, …dığı anda

‫حوى‬ ‫حياة فنية‬ ‫ححيال‬

2011 s

…nın karşısında, … önünde, … konusunda

‫حول‬

2012 s 2013 i

‫ َحيِّز‬/ ‫حيز‬

2011 s 2011 s

‫حني‬

2012 s

gelmek, girmek, yaklaşmak, tesadüfen olmak, vukû bulmak

2012 s

bir, süre, bir kez, bir gün

2013 i

hayvanlar hayat dolu, hayati

‫ني‬ ٌ ‫َح‬ ً‫حينا‬ ‫حيوانات‬

2012 s 2013 i

dinçlik, kuvvet, enerji, dinamizm

‫حيث إن‬

‫حيوي‬ ‫حيوية‬

2012 i 2012 s

‫حيّز‬

dış, dışında, dışı, yabancı, hâricî, yabancı ülkeler

2012 s

‫خارج‬

özel, özel mal, mülk, özel mülkiyet, husûsiyet, vasıf, nitelik, mâhiyet

2012 s

‫خاصة‬

özel, vasıf, özellik

2012 s

‫خاض‬

alan, yer, saha, meydan

‫خ‬

boyun eğen, itaatkar, uysal, tabi olan, uyan, mes'ul, taahhüt aaltına girmiş

‫خاضعة‬

2011 s

boş, serbest, engelsiz, muaf, …sız

2013 i

boş olarak, sahipsiz olarak

2012 i

boş olarak, sahipsiz olarak

2012 s 2013 i

deneyim, tecrübe, bilgi

2011 s

48

2013 i

‫خايل‬ ‫خاليًا‬ ‫خالية‬ ‫خربة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

ekmek

2013 i

‫خبز‬

kötü, şerli, garezkar, kindar, muzır, hain, ciddi (hastalık)

2013 i

‫خبيث‬

2012 s 2013 i

‫خبري (ج) خرباء‬

uzman, mütehassıs, tecrübeli, deneyimli, usta, bilen, bilgili, tanıyan, aşina

2011 s

son, bitiş, kapanış, sona erme

2011 s

sünnet

‫ختام‬ ‫ختان‬

2012 i

hizmetler, çalışmalar, görevler, vazîfeler, işler

‫خدمات‬

2012 s

‫خدمة‬

hizmet, çalışma, görev, vazîfe, iş

2011 s

eğitim hizmeti

2011 s

‫خدمة معرفية‬

hizmetle alakalı olan

2011 s

‫خدمية‬

aşırılık; zor zamanda bırakıp gitmek, arkada kalmak, memnun edememek

2013 i

‫حخذالن‬

2012 i

batıl itikat, boş inanç,

2013 i

çekilmek, kendini çekmek, ayrılmak, ihtilafa düşmek, dönmek, istismasını teşkil etmek, ayrıcalıklı olmak, dahil olmamak

‫خرافة‬ ‫خرج عن‬

2012 s

çıkış, doğma, kaynaklanma, hareket, ayrılma, göç

2013 i

‫خروج‬

porselen, çini

2013 i

‫خزفية‬

hasar, kayıp, zarar, ziyan

2011 s

tahta, kereste

2011 s

tahta, odun parçası, kazık, kalın tahta

2011 s

‫خسارة‬ 2013 i

‫خشب‬ ‫خشبة‬

tevazu, alçak gönüllülük

2013 i

‫خشوع‬

sertlik, kabalık

2012 s

‫خشونة‬

çekinmek, korkmak, endişelenmek

2012 s

‫خشية‬

bahşetmek, ihsan etmek, lutfetmek, pay olarak ayırmak, tahsis etmek

2012 i

‫خص ب‬

özellikler, hususiyetler

2012 i 2012 s

‫خصائص‬

2012 s

‫خصر‬

soğumak, soğuktan rahatsız olmak özellikle, bilhassa

2013 i

tartışma, münakaşa, kavga, düşmanlık

‫خصومة‬

2012 s

verimli, bereketli, üretken

‫خصيب‬

2012 i

verimli, bereketli, üretken

2013 i

özellikle, hâssaten

‫خصيبة‬ ‫خصيصا‬ ً

2012 s

özellik, hâssa, husûsiyet, mahsus olma

‫خصوصا‬ ً

‫خصيصة‬

2011 s

yeşil

2013 i

‫خضراء‬

sarsmak, itmek

2011 s

boyun eğmek, kabullenmek, itaat etmek, uymak, kararı irâdesine bırakmak

‫خض‬ ّ

2011 s 2012 i

‫خضع‬

boyun eğme, itaat etme, söz dinleme, yumuşak başlılık, söz dinleyen

2011 s

hat, çizgi, yol; çizmek, taslak çizmek

2013 i 2012 s

49

‫خضوع‬ ‫خط‬

Halil İbrahim KARATAŞ

çizgi, çubuk, yol, hat, haberleşme hattı, cephe, iz, el yazması

‫خط (ج) خطوط‬

2012 s

çizgi, çubuk, yol, hat, haberleşme hattı, cephe, iz, el yazması

2011 s

‫خط (ج) خطوط‬

el sanatı

2011 s

‫خط اليد‬

yanlış, hata, kusur

2012 s

‫خطاء‬

hattat

2012 s

‫خطاط‬

2012 s

‫خطة‬

arsa, arazi parçası, parsel, mıntıka, bölge, havali, semt

2011 s

arsa, arazi parçası, parsel, mıntıka, bölge, havali, semt, plan, proje, tasarım, dizayn, niyet, izlenecek yol, siyaset, politika, strateji, temel prensip

2011 s

‫خطة (ج) خطط‬

arsa, arazi, parça, parsel, mıntıka, bölge, havali, semt, plan, proje, harita, tasarım, dizayn, plan, niyet, temel prensip, strateji, politika / çizgiler çizmek, işaretlemek, plan yapmak, haritasını çıkarmak önem, ehemmiyet, ciddiyet, tehlike, tehdit, risk, bahis, iddia; riskli, ciddi, önemli; "‫ "ب‬ile: sallanmak, savunmak, salınmak, titremek, sarsılmak

2011 s 2012 i

çalımlı yürüyüş; fikir, düşünce

2011 s

demir çengel

2013 i

‫ خطط‬/ ‫خطة (ج) خطط‬

2013 i

‫خطر‬ ‫خطرة‬ ‫ُخطّاف (ج) خطاطيف‬

2012 i

kapmak, kapıp kaçmak, zorla elde etmek, çalıp kaçırmak, fidye için kaçırmak

‫خطف‬

2012 s

‫خطل‬

saçmalamak, saçma

2012 i

değer, kıymet, önem, ehemmiyet, ciddiyet, büyüklük, tehlike

2012 i 2012 s 2013 i

‫خطورة‬

2013 i

‫خطري‬

2013 i

‫خطرية‬

mühim, önemli, ciddi, ehemmiyetli

gizlilik, saklılık

2012 s

‫خفاء‬

yarasalar

2012 s

‫خفافيش‬

alçaltmak, azaltmak, düşürmek, indirmek; müreffeh olmak, batmak, düşmek, dibe çökmek, sesi alçalmak

2012 s 2013 i

‫خفض‬

yarasa

2012 s

‫ُخفهاش‬

sır, gizli iş

2012 i

çekicilik, câzibe

2012 i

fark, ayrılık, ayrılma, uzaklaşma, sapma, zıtlık, terslik, karşıtlık, anlaşmazlık, muhalefet, fikir ayrılığı

2012 i

muhalif olarak, ayrılarak, farklı düşünerek

‫خفية‬

2013 i

‫خالف‬ ‫خالفًا‬

2012 s

esnasında, sırasında, süresince, arasında, esnasında

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫خالل‬

2013 i

‫خلد‬

2012 s 2013 i

‫خلص‬

"‫ "ب‬ile: mukim olmak oturmak; sonsuzluk, ebediyet; köstebek; kalp, ruh, can, nefis halis olmak, ait olmak, olmak, varmak, ulaşmak, gelmek, bağımsız karmak, harmanlamak, karıştırmak

‫خلط‬

2012 i

arka, geri, art, izleyenler, takipçiler; geride, arkada, …in arkasında

‫خلف‬

2012 s

geri, art, arka

2013 i

yaratılış, huy, mizaç, bünye, dış görünüş / çaput, bez parçası

2012 s

50

‫خالبة‬

‫خلفية‬ ‫ َخلَ َقة‬/ ‫حخلْ َقة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

aralık, periyot, fasıla, çatlak, yarık, ayrık, rahne, dengesiz durum, dengesizlik, eksiklik, noksan, eksik, hasar, zarar, ziyan

2011 s

…sız hali; boşluk, bulunmama

2011 s

‫خلو‬

boş olmak, bulunmamak, yoksun olmak; boşaltmak, terketmek, bırakmak

2011 s

‫خلى‬

2013 i

hücre, arı kovanı

‫خلل‬

‫خلية (ج) خاليا‬

2012 s

körfez, kanal

2013 i

‫خليج‬

elliler

2013 i

‫مخسينيات‬

boğaz iltihabı, boğarak öldürme; dövüş, kavga / boğucu, nefessiz bırakan

2012 s

‫ ُخنّاق‬/ ‫خناق‬

hendek

2012 s

‫خندق‬ ‫خوايل‬

2011 s

koy, küçük körfez; zayıflık, yorgunluk, bitkinlik, mecalsizlik

‫َخور ; َخ َور‬ ‫خوض‬

2012 i

korkusuzca dalmak, cesaretle girmek, kendini kaptırma, iyice verme,

2011 s 2012 i

korku

2013 i

"‫ "ل‬ile:vermek, lutfetmek, bahşetmek, ihsan etmek

2012 s

vermek, ihsan etmek, lutfetmek, bahşetmek

2012 s

seçenekler, alternatifler, seçkinler, en iyiler

2012 s

en iyi, seçkin, gözde

‫خول‬ ّ ‫خول‬ ّ

‫خيارات‬ ‫خيارة‬

2012 i

hayal, hayalet, imaj, sılüet

‫خوف‬

‫خيال‬

2012 s 2011 s 2012 i

‫خيبة‬

iyi işler, salih ameller, zenginlikler, doğal kaynaklar

2012 i

‫خريات‬

kendini beğenmişlik, kibirlilik, büyüklenme

2012 i

‫خيالء‬

başarısızlık, kaybetme, boşa çıkma

çadır kurmak, yerleşmek, kamp yapmak; "‫ ب‬, ‫ على‬veya ‫ "في‬ile: kalmak, istirahat etmek, yatmak; "‫ في‬veya ‫ "ب‬ile: hakim olmak, hüküm sürmek

çember, daire, halka, kapsam, menzil, alan, saha, ofis, büro

‫خيم‬

2012 s

‫د‬

‫دائرة‬

2012 i

çember, daire, halka, kapsam, menzil, alan, saha, ofis, büro

ansiklopedi

2012 s

‫دائرة (ج) دوائر‬

2012 s

‫دائرة االهتمام‬ ‫دائرة املعارف‬

2012 i

‫دائما‬ ً

daima

2012 s

müdahale etme, karışma

2012 s 2013 i

iç, dahilî

2012 s

çevresinde dönmek, tur atmak, dönmeye başlamak, dolaşmak, deveran etmek, yayılmak, çalışmaya başlamak, gezinmek, karşı olmak, ilgilenmek, tahammül etmek, tartışılmak, konuşulmak

‫داخلية‬ ‫دار‬

2011 s

davetçi, propaganda yapan, ev sahibi; sebep, illet, muharrik

2013 i

51

‫داخل‬

‫داعي‬

Halil İbrahim KARATAŞ

sıcak

‫دافئة‬

2012 i

direnmek, mukavemet göstermek; "‫ "عن‬ile: vazgeçirmek, korumak, müdafaa etmek,

2013 i

koyu, mat, donuk, siyahımsı, siyaha yakın

‫داكنة‬

2012 s

karanlık, zifîrî karanlık

2012 i

ayı gibi, ayı cinsinden

2012 i

karanlık

‫دامس‬ 2013 i

‫ديب‬ ‫ُدجى‬

2012 s

çalışmalar, dersler; ders, çalışma

‫دافع‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫دراسة (ج) دراسات‬

2013 i

‫دراما‬

drama dramatik

2012 i

‫درامية‬

algılama, idrak, kavrayış

2012 i

‫دراية‬

adım adım ilerlemek, yükselmek

2012 s

‫درج‬

ilk derece

2012 s

‫درجة أوىل‬

bisiklet

2012 s

silmek, silinmek, imha etmek, bozmak, ezmek; "‫ "على‬ile: öğrenmek, tahsil etmek

2013 i

sürmek, devam etmek

‫دراجة‬ ّ ‫درس‬ ‫درك‬

2012 s

"‫ "ب‬ile: bilmek, haberdar olmak, farkında olmak, anlamak, kavramak, idrak etmek

2013 i

‫درى‬

kanun, yasa, nizam, düzenlemeler, talimatname, iç tüzük, anayasa

2013 i

‫دستور‬

sunmak, arz etmek, adamak

‫د ّشن‬

2011 s

dua, çağrı, talep, iddiâ,

2012 i

‫دعاء (ج) أدعية‬

direk, dayanak, payanda, destek, takviye, iskele

2012 i

‫دعامة‬

desteklemek, destek vermek, takviye yapmak, ; destek

2013 i

‫دعم‬

2012 s

‫دعنا‬

2012 s

‫دغل (ج) أدغال‬

ısı, sıcaklık

2012 i 2012 s

‫دفء‬

koruma, müdafa, savunma, defans

2012 i

sık, ağaçlık, ormanlık, yanlışlık, hata, kusur, noksan

‫دفاع‬

koruma "‫ "عن‬ile: müdafaa etme, savunma

2013 i

müdâfâ

‫دفاع‬

2012 i

‫دفاع عن‬

2012 i

‫دفاقة‬

itmek, uzaklaştırmak, kovmak, atmak, reddetmek, kabul etmemek, ilerletmek, sürmek, itmek, teşvik etmek, zorlamak, yönlendirmek

2012 s

‫دفع‬

defnetmek, gömmek, saklamak, gizlemek

2012 s

‫دفن‬

çalma, vurma; incelik, hassasiyet, küçüklüç, kıymetsizlik

2013 i

ezmek, dövmek, toz haline getirmek, çok dikkatli olmak, hassas olmak, titiz olmak, ince eleyip sık dokumak, araştırmayı özenle sürdürmek

2011 s

52

‫دقة‬ ‫دقق‬

Halil İbrahim KARATAŞ

çalma, nabız, tıklama, çekiç sesi / incelik, hassasiyet, küçüklük, ehemmiyetsizlik ince, hassas, titiz

2011 s

parça, parçacık, narinlik, karışık, kompleks, detay, tafsîlat; ince, kırılabilir, küçük, önemsiz, titiz, tam doğru, meşakkatli, kritik, ciddi, merhametsiz işaret, emare, gösterme, rehberlik, liderlik, başkanlık, delâlet etme, simgeleme, belirti, mânâ

2012 s

‫ حدقهة‬/ ‫َدقهة‬

2012 s

‫دقيق‬

2012 s

‫دقيقة‬

2012 s 2013 i

‫داللة (ج) دالالت‬

bir çeşit yunus balığı

2011 s

‫دلفني‬

bir çeşit yunus balığı

2011 s

‫دلفني (ج) دالفني‬

sallamak, sarkıtmak, alçaltmak, düşürmek; bakışları çevirmek, süzmek, taramak, ifade etmek, açıkça söylemek

‫دىل‬

2012 s

belirti, delil, kanıt, işaret, alamet, emare

2013 i

yok olmak, mahvolmak

‫دمار‬

2012 i

gözyaşı

2013 i

zaman, uzun zaman, çağ, hayat, ömür, ebediyet

‫دليل (ج) أدلة‬ ‫دموع‬ ‫دهر‬

2012 i

yağlı

2013 i

‫دهنية‬

yağlar

2013 i

‫دهون‬

girdap

‫دوارة‬

2011 s

devam etmek, sürmek, sebat etmek, ısrar etmek

çevresinde dönmek, tur atmak, dönmeye başlamak, dolaşmak, deveran etmek, yayılmak, çalışmaya başlamak, gezinmek, karşı olmak, ilgilenmek, tahammül etmek, tartışılmak, konuşulmak

2012 i

‫دوام‬

2012 i

‫دوحة‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫دور‬

2013 i

‫دور (ج) أدوار‬

tur, dönüş, rol, periyodik, dönüşüm, değişim, kademe, adım, aşama, durum, çağ, devir

‫دور النشر‬

2012 i

dönüş, dönme, deveran etme, devir, tur, devriye, turne, girme, sapma, periyot periyodik, belirli aralıklarla olan, tekrarlanan, süreli, muvakkat

2013 i

‫دورة‬ ‫دورية‬

2011 s

dönüşmek, periyodik olarak değişmek, muvakkat olmak; devletler

2012 s

‫دول‬

devlet

2012 s

‫دولة‬

ulusal; uluslar arası

2012 s

‫دويل‬

uluslar arası

2012 s

‫دولية‬

önemsememek

‫دون االهتمام‬

2012 i

karşılıksız

‫دون مقابل‬

2011 s

dizney

2013 i

demokrat

2012 s

divan, hükümet ofisi, idari bölüm, hükümet ofisi, büro, kabine, devlet konseyi, yönetim heyeti, hükûmet, mahkeme hazineye ait hesap defterleri, divan, hüküme ofisi, idârî bölüm, ofis, büro, kabine, heyet, mehkeme, hükûmet, kanepe, sedir, divan

53

‫ديزين‬ ‫دميوقرات‬ ‫ديوان (ج) دواوين‬

2011 s 2012 s

‫ديوان (ج) دواوين‬

Halil İbrahim KARATAŞ

yaygın, genel, deverân eden, dolaşan, bilinen, mâlum, meşhur

‫ذ‬

‫ذائع‬

2011 s

‫ذات‬

öz, cevher, asıl, kendi, zatı, kişilik, ekâbir

2012 s 2013 i

dağıtmak, yaymak, saçmak, serpmek; "‫ "عن‬ile: çıkarmak, korumak

2012 s

‫ذاد‬

bu

2012 s

‫ذاك‬

hatıra

2013 i

‫ذاكرة‬

stoklar, hazineler,erzaklar, mühimmatlar

2013 i

‫ذخائر‬

doruk, zirve, tepe, uç, en yüksek nokta

‫ذروة‬

2012 i

korkutmak, ürkütmek; ürkmek, korkmak

‫ذعر‬

2011 s 2012 s

‫ذكاء‬

2012 i 2012 s

‫ذكر‬

zeka hatırlamak, akla gelmek, akılda tutmak, anmak, bahsetmek, konuşmak, adını zikretmek, sözünü etmek, ifade etmek hatıra, hatırat

2013 i

erkeklik

‫ذكرى‬ ‫ذكورية‬

2012 i

onların olması sebebiyle

2012 s

‫ذلك ألهنم‬

koruma, himâye, koruma akdi, mes'ûliyet, iktisâdî yaptıeım

2012 s

‫ذمة‬

altın, altın para; gitmek

‫ذهب‬

2011 s 2012 s

unutmak, atlamak, ihmal etmek, korkmak, hayrete düşmek, korkutmak, ürkütmrk, çekinmek, dikkat etmemiş olmak, atlamak, gözden kaçırmak

2012 s

‫ذهل‬

zihin, akıl, idrak, düşünme, anlama, kavrama gücü

2012 s

‫ذهن (ج) أذهان‬

zihnî, aklî

2012 s

‫ذهين‬

çözünme, erime, sıvı hale gelme

‫ذَ َوبان‬

2011 s

…sahipleri

‫ذوي‬

2012 s

onun sahipleri

‫ذويه‬

2012 i

yayılmak, saçılmak, dağılmak, herkes tarafından bilinmek, duyulmak

‫ذيوع‬

2011 s

‫ر‬ liderlik, başkanlık, idare, devlet başkanlığı

2013 i

‫رئاسة‬

başkan olmak, reis olmak, lider olmak

2012 i

‫رؤوس‬

görmek, gözlemlemek, çıkarmak, anlamak, farkına varmak, sezmek, idrak etmek, karar vermek, hükme varmak

2012 i

‫رؤية‬ 2012 s

geleceği görmek

‫رؤية املستقبل‬

2012 i

başkan, mes'ul, şef, reis, lider, patron, yönetici

2012 s

temel, ana, baş, esas

2012 i 2012 s 2013 i

koku, parfüm

2011 s

54

‫رئية‬ ‫رئيس‬ ‫ رئيسية‬/ ‫رئيسي‬ ‫رائحة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

ziyaretçi, gözcü, keşfe çıkan, başkan, lider, ilke, prensip

2011 s

‫رائد‬

harika, muhteşem, muazzam, çekici, câzip, hoş, huşû veren, net, açık

2011 s

‫رائع‬

etkileyici şey

2012 i

‫رائعة‬

gösterişle iş yapmak, riyâkar davranmak, çalım satmak, görsünler diye iş yapmak

2012 i

‫رائى‬

tepe, tümsek

‫رابية‬

2012 s

ümit içinde olan, uman

‫راج‬

2012 i

rahat, eğlence, serbestlik, tatil, boş vakit, konfor

2012 s

‫راحة‬

ayrılan, terk eden, seyahate çıkan, merhum

2012 s

‫راحل‬

başkan olmak, reis olmak, lider olmak

‫رأس على‬

2011 s

sağlam, kökleri derinde olan, sıkı, sabit, bilgili, iyi bilen, yakından tanıyan

2013 i

‫راسخة‬

kapitalizm

2011 s

‫رأمسالية‬

batı kapitalizmi

2011 s

‫رأمسالية غربية‬

çoban, koruyucu, koruyan, himâye eden, hâmî, efendi

2011 s

‫راعي‬

eşlik etmek, refâkat etmek, birlikte olmak, berâberinde gitmek

‫رافق‬

2012 s

gözlemlemek, seyretmek, gözünü dikmek, fark etmek, farkına varmak, kontrol etmek, gözetmek

2012 i

‫راقب‬

uyuyan, uyumakta olan, yatan, uzanan, işsiz; durgun

2012 i

‫راقد‬

yükselen, çıkan, yüksek seviyeli, üstün, kaliteli, seçkin, eğitimli, ileri; büyücü, sihirbaz

güncel, aktüel, bugüne âit, şimdiki, mevcut, şe'nî, cârî, yürürlükte olan 2011 s iknâ etmek, yaklaşmak, yaklaşıp hitap etmek, caydırmak, soğutmak, ayartmak, görmek, gözlemlemek, çıkarmak, anlamak, farkına varmak, sezmek, idrak etmek, karar vermek, hükme varmak

2011 s

‫راهن‬

2012 s

2011 s 2012 i

görüş, düşünce, fikir, anlayış, telakkî, kavrayış, teklif, öneri, rey bağlamak, sâbit hale getirmek, demir atmak, bağlamak, temas ettirmek, bağlantısını kurmak, belirlemek, muayyen kılmak, kıymet taktir etmek, paha biçmek, ilâve etmek, eklemek, birleştirmek, sarmak

‫راقي‬

2011 s

2013 i

‫راود‬

2012 s

‫رأى‬

2012 s

‫رأي‬

2012 s 2013 i

‫ربط‬

2013 i

‫َربْع (ج) أرباع‬

ev, ikâmetgah

2012 s 2013 i

‫رمبا‬

astım

2013 i

‫ربو‬

artmak, büyümek, gelişmek, yetişkin olmak, "‫ على‬veya ‫ "عن‬ile: aşmak, geçmek, daha çok olmak; yetiştirmek, büyütmek, eğitmek

2013 i

‫رىب‬

bazen, belki, … yapması mümkün, …yapabilir, ara sıra, muhtemelen

2011 s

‫رىب على‬

aşmak, geçmek, …dan daha çok olmak

2011 s 2012 i

demode, modası geçmiş şeyler, eskiler, eski elbiseler

2011 s

‫حرثهة‬

umut, beklenti, umma, rica, talep; taraf, yön, bölge, genişlik, büyüklük, çevre, civar

2011 s

‫رجاء‬

geri dönmek, gelmek, tekrar olmak, tekrarlamak, yeniden başlamak, bakmak, müracaat etmek, bağlanmak, kaynaklanmak

2012 s

‫رجع‬

bagajlar, konaklama yerleri

2012 s

‫رحال‬

55

Halil İbrahim KARATAŞ

gezgin, seyyah

2013 i

geniş, ferah olmak, hoş karşılamak, merhaba demek

‫رحب‬

2011 s

sürmek, sınır dışı etmek, göçmesine izin vermek, seyahat izni vermek, taşımak, nakletmek, göndermek, sevketmek, aktarmak yolculuk, tur, seyahat

mermer

‫رحالة‬

2012 s

‫ر هحل إىل‬

2012 i 2012 s

‫رحلة (ج) رحالت‬

2012 s

‫رخال‬ ‫رخام‬

2012 i

dönüş, iade, geri vermek, masrafı ödeme, karşılık; ret, cevap, yansıma, "‫ "الى‬ile: bağlama

2013 i

‫رد‬

alıkoymak, mâni olmak, engellemek, caydırmak; caydırıcılık

2012 i

‫ردع‬

destek,yardımcı

2012 i

‫رديئة‬

ince yağan yağmur

‫رذاذ‬

2011 s

çökmek, yerin dibine geçmek, göçmek

‫رزح‬

2012 s

mal gönderme sevkiyat raporu, tezkere, mektup, not, mesaj, haber, 2011 s tez, bilimsel inceleme, radyo yayını, çağrı, davet, çağrı, mesaj, mektup çizmek, taslağını çizmek, tasvir etmek, vasıflamak, boya ile çizmek, yazıya geçmek, kaydetmek, resmini çizmek, plan çizmek

‫رسالة (ج) رسائل‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫رسم‬

2012 s

‫رسم أوضاع‬

2012 s

‫رمسية‬

resmî serpmek, sıçratmak, püskürtmek, sulamak

‫رش‬

2011 s 2012 s

‫رصاص‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫رصد‬

kurşun, mermi pusuya yatmak, gözlemek, gözlem yapmak, kontrol etmek, çağırmak hoşnut olmak, memnun olmak, katılmak, rıza göstermek, kabul etmek, razı olmak, ikrar etmek

‫رضي ب‬

2012 i 2013 i

korumak, devam ettirmek, kontrol etmek, teftiş etmek, gözetmek, bakmak, dikkat etmek, itaat etmek, saymak

2011 s 2012 i

‫رعاية‬

2012 i

‫رعى‬

gütmek, çobanlık etmek, korumak, himaye etmek, gözetmek, istemek, dilemek, arzu etmek, hasretini çekmek, tercih etmek, daha çok sevmek

‫رضيع‬

2012 s 2013 i

‫رغب‬

…e rağmen, …e karşın / …yapmasına karşın

2012 i 2012 s 2013 i

‫ رغم أن‬/ ‫رغم‬

terk etmek, bırakmak, çıkarmak, atmak, kabul etmemek, reddetmek

2012 i

2011 s

önüne koymak, teslim etmek

‫رفض‬ ‫رفع إىل‬

2012 s

caka satmak, caka satarak yürümek

‫رفل‬

2011 s

raflar

2013 i

yüksek, yüksek seviyeli, âlî, yüce, narin, ince, hassas

2012 i

boyun, köle / gözlem, müşâhede, seyir, kontrol, gözetim, dikkat, 2011 s uyanıklık, tetikte olma incelik, kuvvetsizlik, zayıflık, hassaslık, yumuşaklık, savimlilik, tatlılık, 2012 i cana yakınlık dijital

2011 s 2012 i 2012 s

56

‫رفوف‬ ‫رفيع‬ ‫ حرقْ بَة‬/ ‫َرقَبة‬ ‫رقة‬ ‫ رقمية‬/ ‫رقمي‬

Halil İbrahim KARATAŞ

"‫ في‬veya ‫ "الى‬ile: çıkmak, yükselmek, tırmanmak, terfi etmek, yükselmek, ilerlemek, eski bir tarihe dönmek; "‫ "ب‬ile: yükseltmek

2013 i

‫رقى‬

2012 s

‫رقيق‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫رقيقة‬

alçaklık, düşüklük, zayıflık, güçsüzlük, yetersizlik, kifâyetsizlik, dikkat çekmeme, silik olma

2012 s

‫ركاكة‬

koşmak, acele etmek, koşarak uzaklaşmak

2012 s

‫ركض‬

köle; ince, zayıf, güçsüz, hassas, yumuşak, kibar, akıllı, ihtiyatlı ince levha, tabaka

yaslanmak, dayanmak, sükun bulmak, itimat etmek, güvenmek, bağımlı olmak; destek, dayanak, payanda, köşe, kuytu, temel, asıl, asıl prensip

2012 i

‫ركن‬

işaret etmek, göstermek, simgelemek,

2012 i

‫رمز‬

işaret etmek, göz kırpmak, göstermek, simgelemek, remzetmek; işaret, sembol, amblem

‫رمز إىل‬

2012 s 2013 i

hedeflemek, niyetinde olmak, bilginin haberin gelmesi

‫رمى إىل‬

2012 i

rahiplik, manastır hayatı

2013 i

roman yazarı, oyun yazarı

‫رهبنة‬

2011 s 2012 i

‫روائية‬

2012 i

‫رواة‬

2011 s 2012 i

‫رواية (ج) روايات‬

râvîler hikaye, fıkra, masal, roman, rapor, izahat, oyun, dram, film

‫رملية‬

bahçe, çayır, okul

‫روضة‬

2012 s

romantizm

2012 i

‫رومانسية‬

ziyaretçiler, gözcüler, kâşifler, başkanlar, liderler; ilkeler, prensipler

2012 i

‫ّرواد‬

egzersiz, alıştırma, spor, yürüyüş, jimnastik, idman; matematik

‫رياضة‬

2012 s

taşre, kırsal, köy

2012 i

‫ريف‬

köylülük

2012 i

‫ريفية‬

‫ز‬ uzantı, fazlalık

‫زائدة‬

2012 s

dolu, ağzına kadar suyla dolu, fazla, aşırı, coşkun, taşkın

‫زاخرة‬

2012 i

daha çok olmak, daha fazla olmak, daha büyük olmak, geçmek, aşmak, artırmak, büyütmek, çoğaltmak, eklemek, ilave etmek

2013 i

‫زاد عن‬

ayrılmak, terk etmek, vazgeçmek, bırakmak, görünmemek, gözden kaybolmak, sona ermek, bitmek, dinmek, giderek yok olmak, batmak

2013 i

‫زال‬

zahit, züht hayatı yaşayan, kendini alıkoyan

2013 i

‫زاهد‬

2011 s 2012 i

çöp, süprüntü ,çer çöp

‫زبالة‬

2011 s

‫زحف‬

sürünmek, ilerlemek, yürüyüşe geçmek

2012 i

süs, süsleme, bezeme, dekorasyon, mizanpaj, tertip, değersiz, işe yaramaz

2012 i 2012 s

kabarmak, yükselmek, dolmak, dolup taşmak, övünmek,

2012 i

süsleme, dekorasyon

‫زخر‬ 2012 s

57

‫زخارف‬ ‫زخرفة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

dekoratif

‫زخرفية‬

2012 i

ziraat, çift sürme, ekme, işleme

2011 s

2012 s 2013 i

‫زراعة‬

2013 i

‫زرع‬

ekmek, serpmek, saçmak, yetiştirmek, büyütmek, işlemek, ziraat yapmak 2012 i

‫زرقاء‬

2011 s 2012 i

‫زعم‬

mavi; koyu renkli iddia etmek, ileri sürmek, göstermek, zannetmek, inanmak, görmek, kabul etmek, sahiplenmek, kendine mâl etmek önder, şef, başkan, idareci, elebaşı, albay

‫زعيم (ج) زعماء‬

2012 s

cıvıldamak, beslemek, zıplatmak

‫زقزق‬

2011 s

deprem, zelzele, sarsıntı

2012 s

‫زلزال‬

deprem, zelzele, sarsıntı

2012 s

‫زلزلة (ج) زالزل‬

kayma, yanlış, hata

2012 i

‫زلل‬

2012 s

‫زمالك‬

dizgin, yular, defter, ajanda, sicil, toprak, yer

2012 s 2013 i

parlaklık, ihtişam, debdebe

‫زهاء‬

2011 s

vazgeçmek, geri çekilmek, zevklerden vazgeçmek, zühd hayatı yaşamak

2013 i

parlaklık, güzellik

‫حزمام‬

‫زهور‬

2012 i

sürüngenler

‫زواحف‬

2012 s

evlilik, evlilik hayatı

2013 i

artış, artma, büyüme, çoğalma, aiyade, yükselme, şiddetlenme

‫زهد‬

‫زوجية‬ ‫زيادة‬

2012 s

‫س‬ 2013 i

‫ سائدة‬/ ‫سائد‬

sıvı, akışkan

2012 s 2013 i

‫ سائلة‬/ ‫سائل‬

alan, saha, meydan

2012 s

hüküm süren, hâkim olan, baskın olan

2011 s

gülen, alay eden

‫ساحة‬ ‫ساخرة‬

2012 i

başkan olmak, reis olmak, lider olmak, idâre etmek, hükmetmek, hüküm sürmek, baskın olmak, ağırlığını hissettirmek,

‫ساد‬

2011 s

lider olmak, başkan olmak, yönetmek, idare etmek, hüküm sürmek; 2011 s "‫ "على‬ile: baskın olmak, ağırlığını hissettirmek harekete başlamak, kıpırdamak, yürümek, vasıtayla gitmek, ayrılmak, gidip gelmek

‫ساد‬ 2012 s 2013 i

‫سار‬

2013 i

‫ساسة‬

başkanlar saat

‫ساعة‬

2012 s

yardım etmek, yardımcı olmak

2011 s

2013 i

geçmiş, esk, önceki, ata

‫سالفة‬

2012 s

desteklemek, yardımcı olmak

‫ساند‬

2012 i

geri kalmamak, beraber yürümek, peşine düşmek, yoluna gitmek, hoşuna gidecek şekilde davranmak, ittifak etmek, yakınlaşmak, uyum sağlamak

58

‫ساعد‬

2013 i

‫ساير‬

Halil İbrahim KARATAŞ

yarış, rekâbet, çekişme

‫سباق‬

2011 s

vasıta, sebep

‫سبب‬

2012 s

temel sebep

2013 i

eylül

‫سبب رئيسي‬ ‫سبتمرب‬

2012 i

yetmişler

2013 i

‫سبعينيات‬

geçmek, önüne geçmek, önce gelmek "‫ "الى‬ile: varmak, arkada bırakmak, erken davranıp önüne geçmek; "‫ "على‬ile: geçmek, üstün gelmek

2013 i

‫سبق‬

başak; yollar, çareler, sebiller

‫َسبَل (ج) ُسبُل‬ ‫سبيل‬

2012 i

yol, çare, sebil

2012 s

lisan olarak, lisan bakımından

2011 s

‫سبيل اللغات‬

örnek olarak

2011 s

‫سبيل املثال‬

örtü, perde, pencere perdesi

2013 i

kaydetmek, girmek, deftere not etmek, tescil etmek, resmî kaydını yapmak; liste, kayıt

2011 s 2012 i

bulut

2011 s

‫سجل‬ ‫سحاب‬

yerde sürüklemek, çekmek, peşi sıra sürümek, geri çekmek, almak, çekmek, tatbik etmek, uygulamak

‫سحب‬

2012 s

uzakta olan, uzak, ırak, derin

2013 i

‫سخرية‬

2011 s

değersiz, saçma

‫ سحيقة‬/ ‫سحيق‬ ‫سخالني‬

2012 s

alay, eğlenme, alay konusu

‫ستار‬

‫سخيفة‬

2012 i

blok, barikat, sur, siper, toprak duvar, bent, baraj

‫سد (ج) سدود‬

2012 s 2013 i

‫سر‬

sır, gizli düşünce, bir şeyin özü, ortası, esrarlı gizemli

2012 s 2013 i

‫سر (ج) أسرار‬

kadını boşama, bağışlamak, serbest bırakmak

2012 s

sevinmek; sevindirmek, mutlu etmek

2012 i

delmek, sürdürmek, devam etmek, tek tek söylemek, olayları anlatmak, zikretmek, aktarmak

2011 s

kanser; yengeç

‫سراح‬ 2013 i

‫سرد‬ ‫سرطانة‬

2012 i

ne kadar da çabuk!

2011 s

‫سرعان‬

sevinmek; sevindirmek, mutlu etmek

2011 s

‫سرور‬

rahatlatmak, kurtulmak

2011 s

‫سرى‬

süryânîlik

‫سريانية‬

2012 s 2012 s 2013 i

‫سريعة‬

yaymak, açmak, sermek, düzlemek, yere düşürmek, vurmak, çalmak

2012 s 2013 i

‫سطح‬

yükselmek, yayılmak, kalkmak, parlamak, ışıldamak, açek net olmak

2013 i

‫سطع‬

hızlı, çabuk

2011 s

saldırı, nüfuz, etki, guru, kibir, güç, kuvvet

2012 s

‫سطوة‬

satırlar, diziler

2012 s 2013 i

‫سطور‬

59

Halil İbrahim KARATAŞ

mutluluk, saadet, neşe, başarı, muvaffakıyet

2012 i

‫سعادة‬

genişlik, menzil, sınır, hacim, kapasite, kudret, ferahlık, bolluk, servet

2012 i

‫َس َعة‬

fiyat, kıymet, paha, bedel / çılgınlık, coşkunluk, taşkınlık, cinnet

‫ ُس ْعر‬/ ‫حسعر‬

2011 s 2013 i

koşmak, hızla hareket etmek, çalışmak, çabalamak, gayret etmek, çaba sarfetmek; "‫ "إلى‬ile: ilerlemek

‫سعى‬

2011 s 2012 i 2012 s

memnun, mutlu

2013 i

yola çıkma, yolculuk, sefer, tur, seyahat / eski metin

‫سعيدة‬

‫ حسفر‬/ ‫سفر‬

2012 s

kaldırmak, yüzünü açmak

‫سعرة‬

‫سفر عن‬

2012 i

süflîlik

2012 s

‫سفلية‬

dökmek, akıtmak, ağlamak

2012 s

‫سفوح‬

kargo gemisi

2013 i

düşmek, aşağı düşmek, devrilmek, yıkılmak, bulmak, varmak, ulaşmak, bozulmak, geçersizleşmek, hükmü kalmamak, kaçmak, gelmemek

‫سقط‬

2012 s

düşme, devrilme, düşüş, çökme, göçme

2013 i

hastalık, cılızlık

‫سكان‬

2012 i

dökmek, saçmak

‫سكب‬

2012 s

sikke, demir para, yol

‫سقوط‬ ‫سقيمة‬

2012 s

dümen; bıçakçı

‫سفينة الشحن‬

‫سكة‬

2011 s

dümen; bıçakçı

2012 s

‫س ّكان‬

sakin, huzurlu olmak, sakinleşmek, sükun bulmak, dinmek, bitmek, yatışmak, dinmek, yatışmak

2012 s

‫سكن‬ 2013 i

‫سكينة‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫ سلبية‬/ ‫سليب‬

ruh huzuru, iç huzur, dinginliği, sükunet, sakinlik, huzur olumsuz silsile, zincir

‫سلسلة‬

2012 s

sultan, hükümdar sultanlık, saltanat, hükümdarlık

2011 s

izlemek, gitmek, yol tutmak bağımsız olmak, hür olmak, kaçmak

2013 i

‫سلطان‬

2013 i

‫سلطنة‬

2013 i

‫سلك‬ ‫سلم من‬

2012 i

davranış,tutum, tavır, hareket

2012 s 2013 i

zehir, gedik

‫سم‬

2011 s

duymak, dinlemek, kulak vermek

2012 i

nişan, alâmet, karakteristik, tipik özellik, vasıf, husûsiyet, özellik, damga cömert olmak, ihsan etmek

2013 i 2012 s

2012 s

saygınlık, îtibar, unvan

2011 s

60

‫مساع‬ ‫مسة‬ ‫مسح‬

2011 s

izin vermek, yetki vermek

‫سلوك‬

‫مسح ب‬ ‫مسعة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

balık; tavan, dam, çatı

‫َمسَك (ج) مسَْك‬

2012 i 2012 s

şişmanlık

2013 i

isimlendirildi

‫مسي‬

2012 s

çıkmak, daha yüksek olmak

2011 s

kekinleştirmek, bilemek, şekil vermek, biçimlendirmek, çıkarmak, koymak; kanun koyma, çıkarma

2011 s

‫مسى على‬

âdet, gelenek 2011 s

düz olmak, kolay olmak; kolaylık kötülük, kötü olmak, zarar, kötü

2012 s

‫سن‬

2012 s

‫سنة‬

2012 s

‫سنني‬

2012 s

‫سهولة‬ ‫سوء‬

2011 s

maalesef, ne yazık ki

‫سوء احلظ‬

2012 i

eşit, eşitlik, aynı olma, …den başka, hariç,

‫سواء‬

2012 s

sıvılar

‫سوائل‬

2011 s

sahiller, kıyılar

2013 i

siyah, kara; çoğunluk, ekseriyet

‫مسنة‬

‫سواد‬

2012 i

siyah, koyu renk

2013 i

sovyet

‫سواحل‬ ‫سوداء‬ ‫سوفياة‬

2012 s

hisse senedi piyasası

2011 s

‫سوق األسهم‬

karaborsa

2011 s

‫سوق سوداء‬

eşitlik, aynı olma

‫سوى‬

2012 s

isveçli

2013 i

kötü

‫سويدية‬ ‫سيء‬

2011 s

kötü

2012 i

‫سيئة‬

turist, seyyah

2012 i 2012 s 2013 i

‫سياح‬

yolculuk, tur, seyahat

2012 i

2013 i

‫سياحة‬

turistik

2012 s 2013 i

‫ سياحية‬/ ‫سياحي‬

yöneticilik, liderlik, hüküm sürme, egemenlik, hâkimiyet

2012 s 2013 i

‫سيادة‬

araba

2012 s

‫سيارة‬

2012 s 2013 i

‫سياق‬

2013 i

‫سيدة‬

akış, cereyan, seyir, siyak, bağlam

2011 s

hanım, hanımefendi yürüyüş, gezi, tur, seyahat, toplu yürüyüş, hareket, kalkış, ilerleme, yol, hal, tavır hâkim olmak, kontrol altına almak, elde etmek, ele geçirmek

2012 i 2012 s

‫سري‬

2012 s

‫سيطر‬

2011 s

hâkim olma; otorite, güç, hâkimiyet, mutlak nüfuz, kontrol, hegemonya

2012 i

kılıç

2012 i

sel, akıntı

2011 s

61

2013 i

‫سيطرة‬ ‫سيف‬ ‫سيل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

???

???

2012 s

‫ش‬ yaygın, bilinen, meşhur, genel, umûmî, ortak, mşterek

2012 i

‫سيناريوهات‬

2013 i

‫شائع‬

2013 i

‫شابكت‬

benzemek, andırmak

2011 s 2012 i

‫شابه‬

yaşlanmak

2011 s

‫شاخ‬

kaçak, kaçkın, firârî, korkmuş

2011 s

‫شارد‬

görüş alanına girmek, hâkim olmak, seyretmek, gözetmek

2011 s

‫شارف‬

paylaşmak, katılmak, ortaklığa girmek, … katılmak, görüşünü paylaşmak

2012 i 2012 s 2013 i

uzak, uzakta, ırak, geniş, uzun, müthiş

2011 s 2012 i

ekran, perde,

2011 s

kıyı, sahil

‫ شاسعة‬/ ‫شاسع‬ ‫شاشة (ج) شاشات‬

2012 s

‫شاطئ‬

2012 i

kurnaz, zeki, becerikli, mahir, hilekar, düzenbaz

2013 i

yayılmak, duyulmak, ağızlarda dolaşmak, hakim olmak, içini sarmak, doldurmak

‫شاطر‬ ‫شاع‬

2011 s

bölge, ülke; boşluklar, boş mevkiler

‫شاغرة‬

2012 s

tutmak, uğraştığı şeyden alıkoymak; insanı meşgul eden şey, meşguliyet, meşgale, endişe veren, zihni meşgul eden şey iş, husus, mesele, konu ahval, durum, hal, şerâit, yapı, karakter, nitelik, özellik, saygınlık, mevki, mertebe

‫شارك‬

2011 s

görmek, şâhit olmak; şâhit

2012 i 2012 s

büyük mezartaşı, işâret, nüsha

2012 i

2013 i

‫شاغل‬

2013 i

‫شأن (ج) شؤون‬ ‫شاهد‬ ‫شاهدة (ج) شواهد‬

gençler, delikanlılar

2013 i

‫شباب‬

"‫ "في‬ile: doyurmak, açlığını gidermek; "‫ "من‬ile: doymak, dolu olmak, bıkmak usanmak

2013 i

‫شبع‬

ağ, organizasyon

2011 s

çevirim, ağla alakalı

‫شبكة (ج) شبكات‬

2012 s

‫شبكية‬

2012 i

benzemek, benzer yapmak, benzerlik, imaj / şüphelenmek, şüpheci olmak, emin olmamak

2011 s

gençlik, genç olma hali, gençler

2012 s 2013 i

‫شبيبة‬

2012 i

kış; yağmur mevsimi

2013 i

yağmurun yağması / ayrılanlar, dağılanlar, çeşit çeşit olanlar

‫ ُشبِّه على‬/ ‫شبه‬

2011 s 2012 i

2013 i

2012 i

‫شتاء‬ ‫ َش ّىت‬/ ‫شىت‬ ‫شجاجيد‬

cesaret

2012 i

‫شجاعة‬

aile şeceresi

2012 i

‫شجرة عائلية‬

doldurmak, yüklemek, göndermek, sevketmek, yüklemek, kovmak "‫ على‬veya ‫ "ب‬ile: cimri, eli sıkı, kıt, nadir, seyrek bulunan; tamahkar, hırslı, aç gözlü yükselmek, doğmak, görünmek, dikmek, dikilmek, görmeye gitmek, gitmek, geçmek, gözlerini dikmek; şahıs, kişi

62

‫شحن‬

2011 s 2013 i 2012 s

‫شحيحة‬ ‫شخص‬

Halil İbrahim KARATAŞ

sağlam olmak, güçlendirmek, takviye etmek, sağlamlaştırmak, sıkı yapmak, bağlamak, semer vurmak, vurgulamak, çekmek, saldırmak, sıkıştırmak, baskı yapmak, ısrar etmek

2011 s

‫شد‬

2012 s

güçlü, kuvvetli, katı, tavizsiz, ağır, ciddî

2012 s 2013 i

satmak, satın almak, davet etmek

2011 s

ince dilimler, kolonlar su yolları, içme yerleri; kanunlar, şer'î olan şeyler

‫شراء‬

2012 s 2012 i

‫ شديدة‬/ ‫شديد‬

2013 i

‫شرائح‬

2011 s 2012 i

‫شرائع‬

2012 i

‫شرارة‬

kıvılcım ortaklıklar

2012 s

‫شراكات‬

ortaklık

2011 s

‫شراكة‬

şer'î, kânûnî, hukukî, meşrû

2011 s

‫شرعي‬ ‫شرق أوسط‬

ortadoğu

2011 s 2012 i

2013 i

‫ الشرق األوسط‬/ ‫شرق أوسط‬

ortaklar

2012 s

‫شركاء‬

ortaklık, şirket, irlik, yatırım

2012 s

‫شركة‬

şerhler, açıklamalar, izahlar, yorumlar

2013 i

‫شروح‬

şeritler, şartlar, kayıtlar, sözleşme şartları, maddeler

2013 i

‫شروط‬

ince dilim, kolon

‫شرحية‬

2011 s

bant, şerit, kordon, hat, çizgi, tel, sırım, koldaki rütbe işareti,

‫شريط (ج) أشرطة‬

2012 s

şart, koşul

‫شريطة‬

2012 i

yarmak, uzunlamasına kesmek; "‫ "على‬ile: üstünü çizmek, kazımak, silmek, kaldırmak

2013 i

sertlik, zorluk, geçim sıkıntısı

‫شطب‬ ‫شظف‬

2012 i 2012 s

‫شعار‬

millî, yerli

2011 s 2012 i 2012 s

‫شعيب‬

popülarite

2011 s

2012 s

‫شعبية‬

2012 s

‫شعبية األهلية‬

düstur, ilke, vecîze, slogan, alâmet, işâret, iz, şiar, arma

bilmek, farkında olmak, idrâkinde olmak, hissetmek, algılamak, idrak etmek

2012 s 2013 i

şâirler

2012 s

‫شعراء‬

kıl

2012 s

‫شعرة‬

bilgi, mâlûmat, şuur, bilinç, idrak, hissetme, his, duygu, sezi, hâlet-i rûhiye

2012 s 2013 i

‫شعور‬

dînî tören, ibâdet yerleri

2012 s

‫شعرية (ج) شعائر‬

huzursuzluk,çıkarmak, isyan etmek,

2012 s

‫شغب‬

sevgi, tutku, aşk, sevda, aşırı bağlılık, sevdalı

‫شغف‬

2012 i

meşgul etmek, alıkoymak,

2012 s 2013 i

çok seven, tutkun

2011 s

63

‫شعر‬

‫شغل‬ ‫شغوف‬

Halil İbrahim KARATAŞ

şeffaflık

2013 i

‫شفافة‬

2013 i

‫شفافية‬

2013 i

‫شفة‬

sıkıntı, zorluk, meşakkat, acı

2012 s

‫شقاء‬

yarı, yarım, parça, kısım, zorluk, meşakkat, eziyet, zahmet, uzaklık; daire

2012 s

‫شقة (ج) شقاق‬

öz kız kardeş

‫شقيقة‬

2012 i

şikayet etmek, şikayetçi olmak, ağrı çekmek, acı çekmek, şikayetçi olmak teşkil etmek, şekle sokmak, düzenlemek, kurmak, değiştirmek, değişik bir hale sokmak

‫شكا‬

2012 s

‫ش ّكل‬

2011 s

dış görünüş

‫شكل خارجي‬

2012 i

‫شكل رئيسي‬

2011 s

şekilcilik

‫شكلية‬

2012 s

‫شلل‬

felç

2011 s

kısmî felç

2011 s

‫شلل جزئي‬

koklamak, çıkmak, yayılmak, dışarı sızmak, hava almaya çıkmak

2011 s

‫شم‬

kuzey

2011 s

‫مشال‬

solda bulunan

2013 i

‫مشالية‬

2012 i

güneşlik, şemsiye

‫مشسية‬

2012 s

kapsamak, içine almak, dahil etmek, içini doldurmak, kaplamak, sarmak, genelleşmek,

2012 i 2012 s 2013 i

şâhitlik, sertifika, diploma, yeminli beyan, kimlik kartı, senet

‫شهادة (ج) شهادات‬

2012 s

şâhit olmak, bulunmak, katılmak, görmek, şahitlik; hüküm vermek

‫شهد‬

2012 i

şöhret, ün, nam

2011 s

meşhur, bilinen, adı çıkmış, kötü nâmı olan

2011 s

‫مشل‬

‫شهرة‬ 2013 i

‫ شهرية‬/ ‫شهري‬

caddeler

2013 i

‫شوارع‬

kıyılar, sahiller

2013 i

‫شواطئ‬

yaşlı, hoca, şeyh

‫شيخ‬

2012 s

yayılma, duyulma, ağızlarda gezme, şâyiası çıkma

2011 s

komünist

2011 s

kutlamak, övmek

2011 s

özleyen, özlemini duyan; parlak, debdebeli, göz alıcı

2013 i

‫شيوعي‬ ‫شيّد‬ ‫َشيِّ َقة‬

2012 s

‫ص‬ arkadaş, dost, taraftar, izleyici, sahip, emanetçi

2013 i

ihraç malları, ihrâcât

2013 i

64

‫صاحب‬ ‫صادرات‬

2012 s

çıkan, doğan, kaynaklanan, yayınlanan, ihraç malı, ürün, hasılat, mahsul, rekolte

‫شيوع‬

‫صادرة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

parlak, göz alıcı, göze batan, yüksek sesli olan, gürültülü

‫صارخة‬

2011 s

keskin, katı, seri, tavizsiz

‫صارمة‬

2012 i

yükselen, yukarı çıkan

‫صاعد‬

2012 s

yükselen, yukarı çıkan

2013 i

sessiz, suskun, konuşmayan

‫صامت‬

2012 i

îmal eden, üreten, zenaatkar, işçi, hizmetkâr

‫صانع‬

2012 s

basın, gazetecilik

‫صاعدة‬

2011 s

‫صباحية‬

2011 s

‫صبحي‬

2011 s

‫صحافة‬

gazetecilik

‫صحفية‬

2012 s 2013 i

‫صحية‬

sayfa, yaprak, gazete, yüzey

2013 i

‫صحيفة‬

kaya

2013 i

‫صخر‬

kayalık

2012 s

‫ صخرية‬/ ‫صخري‬

öncelik, başkanlık, üstünlük, sadâret

2012 s

‫صدارة‬

arkadaşlık, dostluk

‫صداقة‬

2012 i

çarpışma, vuruşma, çökme, göçme

2013 i

darbeler, vurmalar

‫صدامات‬

2012 s

uzaklaştırmak, kaçırmak, yüz geri etmek, cesaretini kırmak, caydırmak, vazgeçirmek, savuşturmak, bertaraf etmek, alıkoymak, mâni olmak yakınlık, niyet, gaye, hedef, amaç, ilgi, ilişki; …in civârında

2012 i

2013 i

‫ص ّد‬ ‫صدد‬

2011 s

dışarı çıkmak, doğmak, kaynaklanmak, sadır olmak, yayınlanmak, yola çıkmak, gitmek, meydana gelmek; göğsünden rahatsız olmak

‫صدام‬

2012 i

yarık, çatlak, rahne

2013 i

‫صدع (ج) صدوع‬

2012 s

gerçeği söylemek; "‫ "عن‬ile: doğruyu söylemek, gerçek olmak, aslı çıkmak, hak olmak, hakikat olmak; "‫ "على‬ile: tam uymak, doğrulamak

2013 i

aşırı derecede susamak; yankı

‫صدق‬ ‫صدى‬

2012 s

saf, arı, katışıksız olmak

‫صدر‬

2013 i

‫صراحة‬

çekişme

2012 i

‫صراعة‬

beyan etmek, açık konuşmak, bildirmek, duyurmak, izin vermek

2012 i

‫صرح ب‬

açıklamak, açıklık getirmek, îzah etmek

2012 s

"‫ "على‬ile: uzaklaştırmak, dikkatini ayırmak; "‫ "على‬ile: harcamak, sarfetmek, ödeme yapmak, harcamak

2013 i

samimi, içten, açık

2013 i

‫صرح‬ ّ ‫صرف‬ ‫صريح‬ ‫صعب‬

zor gelmek, ağır gelmek, sıkıcı gelmek, hoş olmamak; zor, zorluk

65

2012 s 2013 i

‫صعب‬

Halil İbrahim KARATAŞ

2013 i

‫صعيد‬

küçük olmak, ufak olmak küçülmek, azalmak, genç olmak; küçüklük, önemsizlik

2013 i

‫صغر‬

küçük, ufak, önemsiz, genç

2013 i

‫صغري (ج) صغار‬

düz alan, düzlük, plato, açık arazi, saha meydan

2011 s 2012 i

2012 s

‫صفات متوارثة‬

2012 s

‫صفات مقدسة‬

özellik, husûsiyet

2012 s

‫ صفات‬/ ‫صفة‬

dış taraf, bölge, yüz, yüzey, sayfa, devre, dönem, safha

2012 s

‫صفحة (ج) صفحات‬

tevârüs eden vasıflar

sarı, solgun, uçuk

2013 i

‫صفراء‬

düdük, ıslık, siren

2011 s

‫ص ّفارة‬

ıslık çalan, ince ses tuşu

2011 s

‫صفري‬

bölge arazi, kara

2011 s

‫صقع (ج) أصقاع‬ ُ

dayanıklılık, sertlik, katılık, eğilmezlik, inatçılık, hoşgörüsüzlük

‫صالبة‬

2012 i

uygunluk, münasiplik, yerinde olma, kifayet, ehliyet, selâhiyet, kullanılabilirlik, geçerlilik bağlantı, ilişki, alaka, münâsebet, hediye, armağan

hristiyan

2013 i

‫صالحية‬

2012 s 2013 i

‫صلة‬

2013 i

‫صليت‬ ‫صلييب‬

2012 s

kapak, tıpa

2012 i

‫صمة‬

susmak, konuşmamak

2012 i

‫صمت‬

kapak, tıpa sağırlaştırmak, sağır yapmak, iyice karar vermek, ısrar etmek, ısrarcı olmak, tasarlamak, planlamak durmak, meydan okumak, karşı olmak, direnmek, mukavemet göstermek

2012 s

‫صمة‬

2012 s

‫صمم‬ 2013 i

‫صناع‬

usta, becerikli, hünerli

2012 i

sanayi, endüstri

2012 i 2012 s

gıda endüstrisi

‫صناعة‬ ‫صناعة الغذاء‬

2011 s

sun'î, yapay, sentetik, endüstriyel

2012 i 2012 s

yapmak, düzenlemek, düzene koymak, üretmek, îmal etmek, çalıştırmak, işletmek

2012 i

‫ صناعية‬/ ‫صناعي‬ ‫صنع‬

yön, cihet, istikamet, taraf, doğru, yerinde, isabetli

2013 i

‫صوتية‬

2012 s

‫صور‬

2012 i 2012 s

‫صورة‬

2011 s

şekil, form, suret, biçim,açıklama, resim, heykel

sığa, kalıp, formül

2011 s

‫صيغ رقمية‬

2011 s

‫صيغة‬

yaz mevsimi

2013 i

çin

2012 i

66

‫صوب‬

2012 s

sesbilim, fonetik şekiller, formlar, suretler, biçimler,açıklamalar, resimler, heykeller

‫صمود‬

‫صيف‬ ‫صني‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫ض‬ küçük, ufak, az, zayıf, cılız

2012 s 2013 i

çevre, civar, varoş, dış mahalle

2011 s

yatırım yapan

2011 s

küçüklük, zayıflık, cılızlık, ufalama

‫ضاحية (ج) ضواحي‬

2012 s

‫ضاربة يف‬ ‫ضآلة‬

2012 i 2012 s

benzeyen, uygun

2013 i

kızdırmak, canını sıkmak, sıkıştırmak, rahat vermemek, tedirgin etmek, problem çıkarmak

‫ضبط‬

2012 i 2012 s

‫ضجر‬

2012 i 2012 s

‫ضحك‬

kızgın olmak, rahatsız olmak, canı sıkılmak, memnun olmamak gülmek, alay etmek, dalga geçmek görünmek, güneş çarpmak

‫ضاهي‬ ‫ضايق‬

2012 s

yakalamak, kavramak, tutuklamak, korunmak, muhafaza etmek, hakim olmak, kontrol etmek, durdurmak, düzene koymak

‫ضئيلة‬

‫ضحى‬

2011 s 2012 i

‫ضحية‬

büyük, iri, kocaman, muazzam, muteber, saygın

2011 s 2012 i 2012 s

‫ضخمة‬

vurmak, dövmek, …ile vurmak, ayırmak, vurmak, kabul ettirmek, gezinmek, dolaşmak, göç etmek

2011 s

kuşluk vakti, kurban, kurbanlık

2012 s 2013 i

zarar vermek

‫ضرر‬

2012 s

çeşitler, cinsler, gruplar

‫ضروب‬

2012 i

zayıflık, kırılganlık, dayanıksızlık, zayıflama, güçsüzlük, zaaf

2013 i

zayıf

2013 i

‫ضغط‬

2012 s 2013 i

‫ضغوط‬

basınç, vurgu, baskı, zor, voltaj, gerilim

sahil, kıyı, kumsal

2011 s

güney sahili

2011 s

katmak, eklemek, bir araya getirmek,ilâve etmek

2011 s

‫ضفة (ج) ضفاف‬

2012 s

‫ضفة جنوبية‬ 2012 s 2013 i

garanti vermek; emniyet, sorumluluk, sigorta

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫ضمن‬

2012 i 2012 s

‫ضوء‬

2012 s

‫ضواري‬

ışık, parıltı, ışıltı; parlamak, ışıldamak, ışımak

kayıp olmak, yitik olmak, görünmez olmak, kaybolmak, yok olmak, telef olmak

2012 i

sıkıntı, zor şartlar, can sıkıntısı

2012 i

haksızlık, adaletsizlik, zarar, ziyan, hasar

2012 i

‫ط‬ Emiş grubu

2011 s

67

‫ضم‬ ‫ضمان‬

2012 s

garanti vermek, kefil olmak, temin etmek, garanti etmek, sigortalamak, emin olmak; iç, dâhil, …nin içinde, …in arasında

‫ضعف‬ ‫ضعيف‬

2012 s

baskılar, zulümler, basınçlar

‫ضرب‬

‫ضياع‬ 2013 i

‫ضيقة‬ ‫ضيم‬

‫طائفة األميش‬

Halil İbrahim KARATAŞ

uzun, çok, bol, fayda, kuvvet

2011 s

‫طائل‬

matbacı, mizaç, mühür, işaret, damga, baskı, pul, hap

2011 s 2012 i 2012 s

‫طابع‬ ‫طابع انساين‬

2012 i

‫طابع علمي‬

2011 s

büyük tuğla; karşılaştırmak, uydurmak, uygun hale getirmek, uymak, uyuşmak, anlaşmak, hem fikir olmak, katılmak, mutabık olmak dolaşmak, koşmak, çevrelemek, kuşatmak, gezmek, gezdirmek, dolaştırmak, âşinâ olmak yapabilmek, yapacak güçte olmak, tahammül göstermek, katlanmak, dayanabilmek

‫طاف ب‬

2012 i

‫طاق‬

2011 s

pencere; güç, kudret, güç yetirme, kuvvet, kapasite, potansiyel, enerji mürettebat

‫طابق‬

2012 s

2012 i 2012 s 2013 i

‫طاقم‬

2011 s

"‫ "ب‬ile: yeniden talep etmek, istemek, geri istemek

2013 i

… yaptıkça, …dığı sürece, uzun süredir, çoktan beri, nicedir, sık sık, ne kadar sık, ne kadar çok

‫طالب‬ ‫طاملا‬

2012 i

masa, sehpa

2013 i

matbacılık

‫طاقة‬

‫طاولة‬

2011 s

‫طب بشري‬

2011 s

‫طباعة‬

baskı, kitap, damga, mühür, nişan, yapı, özellik, karakter, kişilik, huy, mizaç

2013 i

‫طبع‬

matbuat, basımlar

2013 i

‫طبعات‬

baskı, basım

tabaka, kat, katman, sınıf, kategori, nesil, kuşak

2012 s

‫طبعة‬

2012 s

‫طبعة سليمة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫طبقة‬

2013 i

‫طبيب‬

tabip, doktor, hekim tıbbî

2011 s

tabiat, mizaç, kişilik, karakter tabiat, mizaç, kişilik, karakter

2012 s

‫طبية‬

2012 s

‫طبيعة‬ ‫طبيعة (ج) طبائع‬

2012 i

tabiî, natürel, normal, alışılmış, fizîkî,

2012 s

‫طبيعي‬

yosunlar

2012 s

‫طحالب‬

başına gelmek, gelip çatmak, bulmak, "‫ "ل‬ile: aklına gelmek

2011 s

tip, tarz

2011 s 2012 i

"‫ ب‬veya ‫ "على‬ile: atmak, savurmak, savurup atmak, fırlatmak, reddetmek, kabul etmemek, tanımamak, kovmak, giydirmek, geçirmek, sunmak, arzetmek, öğretmek, "‫ "ل‬ile: bırakmak, devretmek, "‫ "من‬ile: çıkartmak, azaltmak

uç, sınır, hudut, yan, taraf, bölge, kesim

68

2013 i

‫طرأ‬ ‫طراز‬

2012 s

‫طرح‬

2012 s

‫طرح علمي‬ 2013 i

‫طرف‬

2013 i

‫طرق‬

Halil İbrahim KARATAŞ

çalmak, dövmek, çekiçlemek, "‫ "ب‬ile: içini kaplamak, gelip bulmak, çatmak, başına gelmek, ulaşabilmek, gece gelmek / yollar idâre yolları

‫ طُُرق‬/ ‫طَْرق‬

2012 s

‫طرق اإلدارة‬

2011 s

ilgi çeken, garip, acaip, yeni

2013 i

yol, metot, usul, prosedür, sistem, inanç, din, tarîkat

‫طريقة‬

2012 s

‫طريقة عالجية‬

2011 s

çocukluk, bebeklik, başlangıç, ilk zamanlar, ilk anlar

2012 s 2013 i

davetsiz misafir; asalak, başkalarının sırtından geçinen

‫طفولة‬ ‫طفيلي‬

2011 s

hava durumu, iklim; ayin, dini gelenek

2013 i

ayinler, dînî âdetler, gelenekler

‫طريف‬

‫طقس‬ ‫طقوس‬

2011 s

en ön saflar; haberciler, müjdeciler, emareler, alametler, belirtiler, ilkler

2013 i

‫طالئع‬

rahatlık, serbestlik, serbestiyet; akıcı konuşma, düzgün konuşma

2013 i

‫طالقة‬

mutlu olmak; zahmet, meşakkat, serbest, hür; izinli; koşma, kaçma, yarış

2013 i

‫طلق‬

kadını boşamak

‫طلق على‬

2011 s

serbest, hür, azatlı köle …esnâsında, …süresince; uzun, büyük

2011 s

defa, kere, hal, durum, sınır, limit, kademe, devre, evre

2013 i

‫طليق‬

2013 i

‫طوال‬ ‫طور‬

2012 s

güç, kuvvet; uzunluk, boy uzunluğu,

2011 s

2013 i

‫طول‬

günboyu, bütün gün

2012 s

‫طُول النهار‬

uzunluk olarak, uzunluk bakımından

2012 s

‫طويل‬

geliştirmek, ilerletmek

‫طور‬ ّ ‫طريان‬

2011 s

uçma, uçuş, havacılık

2012 i 2012 s

‫طريان فعلية‬

2012 s

hayal, gökkuşağı, sprktrum; uykusunda görünmek, rüyasına girmek

2013 i

‫طيلة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫ظاهرة‬

…süresince

olay, olgu, fenomen, emâre

‫ظ‬

‫طيف‬

2012 i

haricî, yüzeysel, sathî, dışla alâkalı

2012 i

‫ظاهري‬

şık olmak, zarif olmak; süslemek, güzelleştirmek, sarmak, paketlemek, ambalajlamak; şıklık, alımlılık, zarâfet, mârifetlilik

2012 i

‫ظرف‬

zarflar, kapaklar, ambalajlar

2013 i

zarif, şıklık, incelik, nükteli

‫ظريف (ج) ظرفاء‬

2012 i

olmak, hal değiştirmek, dönüşmek, "‫ "على‬ile: yapmaya devam etmek, sürdürmek

69

‫ظروف‬

2012 s 2013 i

‫ظل‬

2013 i

‫ظالل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

karanlık / zâlim, tiran, despot, diktatör

2012 i 2012 s

‫ظالم‬ ّ / ‫ظَالم‬

2012 s

‫ظلمة‬

karanlık

2013 i

‫ظمؤ‬

2012 s 2013 i

‫ظهر‬

2013 i

‫ظهور‬

susuzluk belirgin olmak, görünmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, belirmek, çıkmak, basılmak, "‫ "من‬ile: kaynaklanmak, neticesii olmak, çıkmak, tırmanmak, "‫ "على‬ile: yenmek, gâlip gelmek, öğrenmek, bilgisini edinmek, haberdar olmak, farkına varmak görünüş, görünme, ortaya çıkma, belirme, zuhur etme; gösteri, geçit töreni, şov; arka taraflar, sırtlar

2011 s

‫ع‬

kâr, kazanç

‫عائدة‬

2012 i

engel, mani; gösteriş düşkünü

2013 i

dil ailesi

‫عائلة لغوية‬

2011 s

karşıdan karşıya geçen

‫عابر‬

2012 s

omuz; bir şeyi üstlenmek, mes'ûliyetini almak

‫عاتق‬

2011 s 2013 i

‫عاتية‬

2012 s 2013 i

‫عاد‬

2013 i

‫عادات‬

kuvvetli, şiddetli; küstah "‫ ل‬veya ‫ "الى‬ile: ait olmak, dönmek, ait olmak "‫ "الى‬ile: dönmek, götürülmek, isnat edilebilmek, payına düşmek, yinelemek "‫ "على‬ile: ilgisi olmak, bulunmak, "‫ "ب‬ile: geri getirmek, sonuç olarak getirmek; Hastayı ziyaret etmek, tedâvi altına almak adetler, gelenekler, görenekler yok, var olmayan, gayri mevcut; artık, çöp

‫عادم (ج) عوادم‬

2012 i

alışılagelmiş, normal, sıradan, bayağı, alelâde, olağan, basit, sıradan

2012 i

direnç göstermek, mukâvemet etmek, karşı çıkamk, îtiraz etmek, protesto etmek, karşısında olmak, sakınmak kaçınmak, "‫"ب‬ ile:karşılaştırmak

‫عادي‬

2012 s

gezinmek, dolaşmak; kınamak; ayıp, kusur, noksan

‫عائق‬

2011 s

sert, şiddetli, kuvvetli, büyük, muazzam

2013 i

‫عادية‬

2013 i

‫عار‬

2013 i

‫عارض‬ ‫عارمة‬

2012 s

yaşamak

2013 i

başkent

‫عاش‬ ‫عاصمة‬

2012 s

başkent

2012 i

‫عاصمة (ج) عواصم‬

aşka meyil, şefkat, sevecenlik, yakınlık, sevecenlik, his, duygu

2012 i

‫عاطفة (ج) عواطف‬

hissi, duygusal, şefkat

2013 i

‫عاطفي‬ ‫عاطل‬

yoksun, mahrum, işsiz, çalışmayan, tembel, haylaz, Âtıl

2011 s

muayene etmek, tedavi etmek, gözden geçirmek, ilgilenmek, başlamak, girişmek, sorumluluğunu almak

2011 s 2012 i

2013 i

‫عاجل‬

dünya, kâinat, evren

2012 s

‫عامل‬

dijital dünya

2012 s

‫عامل رقمي‬

2012 i 2012 s

‫ عاملية‬/ ‫عاملي‬

dünyalık, uluslar arası

70

Halil İbrahim KARATAŞ

yüksek, âlî, yüce, uzun boylu

2011 s

içinde bulunulan yıl, bu yıl

2011 s

‫عالية‬

2012 s

‫عام جاري‬

genellik, umûmîlik, umûmiyet, müşterek olmak, avam, halk

‫عامة‬

2012 s

meskun, mamur, bayındır, dolu

2013 i

‫عامرة‬

faal, aktif, verimli, faktör, amil, etken

2013 i

‫عامل (ج) عوامل‬

genel, umûmî, yaygın, bilinen, yaygın / yıl

2012 s

yerel konuşma şivesi; sıradan, yaygın

2013 i

‫عام‬ ٌّ ٌ / ‫عام‬ ‫عامية‬

yardım etmek, yardımcı olmak

2011 s 2012 i

‫عان‬

"‫ "من‬ile: …den endişelenmek, sıkıntı çekmek, katlanmak

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫عاىن‬

hastalık, zayıflık, zaaf, özür, kusur, noksanlık

2011 s

‫عاهة‬

bizzat görmek, yoklamak, muayene etmek, gözden geçirmek

‫عاين عن‬

2012 s

seller, su baskınları, dalgalar

‫ُعباب‬

2012 i

açıklama, yorum, şerh, ifade, ibare, yan cümle; "‫ "عن‬ile: …den ibârettir, … kadardır, …'i içine alan

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫عبارة‬

2013 i

‫عباقرة‬

dehalar, zeki kimseler hazırlamak, düzenlemek, dizmek, sıraya koymak, sevk etmek, harekete geçirmek; "‫ "ب‬ile: doldurmak, yüklemek; "‫ "في‬ile: boşaltmak, dökmek

2011 s

ifade etmek, dile getirmek, tartmak

2011 s

köle, esir, hizmetker; ibâdet etmek, tapmak, kulluk etmek, ilah edinmek boydan boya geçmek, katetmek, atlayıp geçmek, karşıdan karşıya geçmekakmak, ölmek / gözyaşı dökmek / …den, … üzerinden, …in ardından, … ötesinden, …yoluyla

‫عبّأ‬ 2013 i

‫عبد‬

2012 s 2011 s

2012 s 2013 i

göz yaşı dökmek; ifade etmek, dile getirmek, açıkça ifade etmek, tartışmak

‫عرب عن‬

2012 s

‫عبقري‬

2011 s

dahilik, çok zekilik

2013 i

karanlık, karartı/ gecenin ilk üçte biri

2012 s

inatla karşı koyma, serkeşlik, boyun eğmeme, küstahlık, büyüklenme

‫ َعْب َر‬/ ‫ َعح َرب‬/ ‫َعبَ َر‬ ‫عرب الورق‬

2011 s

rengârenk halı; dâhî, çok zekî, mükemmel, enfes, çok iyi

‫عرب‬ ّ

‫ َعتَ َمة‬/ ‫َعتمة‬ ‫عتو‬

2012 i

tökezlemek, ayağı sürçmek, sendelemek "‫ "ب‬ile: itip devirmek, "‫ب‬ veya ‫ "على‬ile: vurmak, çarpmak, farkına varmak, anlamak, öğrenmek

‫عبقرية‬

2012 s

‫عثر‬

farkına varmak, öğrenmek

2012 i 2012 s

‫عثور‬

tekerlek; acele etmek, koşuşturma, telaş

2012 i

‫عجلة‬

harika, mükemmel, müthiş, şaşırtıcı, garip, ilginç, acayip, tuhaf

2012 i

‫عجيب‬

saymak, tek tek okumak, hesaplamak, saymak, kabul etmek, kabul görmek, sayılmak; "‫ "ب‬ile: ulaşmak, bâliğ olmak, adedini bulmak

2011 s

düşmanlık, saldırganlık / koşucu, yarışçı, atlet

2011 s

sayı, miktar / sayaç, saat

‫عد‬

2012 s

71

‫ َع ّداء‬/ ‫َعداء‬ ‫ ع ّداد‬/ ‫حعداد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

kabul görmek, … edilmek, sayılmak; "‫ "ب‬ile: ulaşmak, baliğ olmak, adedini bulmak

2013 i

sayı, aded, rakam, hane, basamak, çokluk, kemiyet, tiraj

‫عدد‬

2012 s

sayı, pek çok, çeşitli / malzeme, donanım, alet, cihaz, techizat, hazırlık, dayanak

2012 s 2013 i

‫ عدة‬/ ‫ عُدهة‬/ ‫حعدهة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫عدم‬

2012 s 2013 i

‫ عديدة‬/ ‫عديد‬

2011 s

mahrum olmak, yoksun olmak, olmamak, eksik olmak, yetmemek, kaybetmek, elden kaçırmak, eksik olmak, bulunmamak, kalmamak, kaybolup gitmek, görünmez olmak, görünmemek; yokluk, olmama, hiçlik, eksiklik, yetmeme, yoksunluk …in arasında sayılan, pek çok sayıda … , fazla miktarda … , …e eşit

2011 s

özür dilemek, affını dilemek

2011 s

‫عذر‬

açık hava, soyutlanma

‫عراء‬

2012 s

asalet, soyluluk, eski, köklü

2012 i

ayıp olmak, utanç verici olmak, lekelemek, rezil etmek

2013 i 2012 s

Araplaştırmak, Arapçaya tercüme etmek; "‫ "عن‬ile: açık bir şekilde ifade etmek, peşinat vermek geniş olmak, "‫ "ل‬ile: görünmek, başına gelmek, aklına gelmek, dönmek, dikkatini vermek, "‫ "على‬ile: göstermek, sunmak, arzetmek, önermek, teklif götürmek, tabi tutmak, teftiş etmek hedef, niyet, tasarlanan, amaç, "‫ … "ل‬nına macı, maruz, açık, korumasız, uygun, münâsip, yerinde

‫عُ ّد‬

2013 i 2011 s

‫عر‬ ّ ‫عرب‬ ّ ‫عرض‬

2012 s 2012 i

‫عراقة‬

2013 i

‫عرضة‬

tanımak, çıkarabilmek, bilmek, şuurunda olmak, bulup çıkarmak, keşfetmek, "‫ "ب‬ile: tanımak, bilmek, kanaat getirmek, kabul etmek, "‫ "ل‬ile: bildirmek, "‫ "من‬ile: ayırdetmek, temyiz etmek

2012 s

‫عرف‬

terlemek; ter

2012 s

‫عرق‬

dilekçe, arzuhal; geniş

2012 s

‫عريضة‬

köklü, kadim, antik

2013 i

muteber olmak, nadir olmak, az bulunmak, pek rastlanmamak "‫"على‬ ile: değerli olmak kuvvetlendirmek, güçlendirmek, desteklemek, takviye etmek, pekiştirmek, sağlamlaştırmak, şereflendirmek, onurlanfırmak

2012 s

‫عز‬

2012 s

‫عزز‬ 2013 i

‫عزف‬

2012 s 2013 i

‫عزلة‬

çalmak, müzik çalmak inzivaya çekilme, uzlet, ayrılma ilişkiyi kesme, soyutlama, tecrit etme, yalnızlık aziz, şerefli, sayın, saygıdeğer, soylu

2013 i

akşam yemeği

2011 s

onlar, onlu katlar, onlarca

2012 s 2013 i

on binler

‫أعزاء‬ ّ )‫عزيز (ج‬ ‫عشاء‬ ‫عشرات‬

2012 s 2013 i

yirmi

‫عريقة‬

‫عشرات آالف‬ ‫عشرين‬

2012 s

rasgele, tesadüfî

2011 s

‫عشوائية‬

akşam

2011 s

‫عشية‬

aşiret, klan, kabile

2013 i

serçeler, küçük kuşlar

‫عصافري‬

2011 s

sinirlilik, asabiyet, tutuculuk, taassup, fanatiklik, hizipçilik, partizanlık, cematçilik, kabilecilik, milliyetçilik, kavmiyetçilik

2013 i

72

‫عشرية (ج) عشائر‬ ‫عصبية‬

Halil İbrahim KARATAŞ

sıkmak, ezmek, suyunu çıkarmak, sıkışmak, sıkıştırmak; asır

2012 s

‫عصر‬

asrî

2012 s

‫عصرية‬

şiddetle esmek, "‫ "ب‬ile: sürükleyip götürmek, iyice sarsmak

‫عصف ب‬

2012 i

asırlar, devreler, çağlar

2011 s 2012 i

2013 i 2013 i 2012 s

susamak, susuz kalmak, "‫ "الى‬ile: özlem duymak, hasretini çekmek

‫فعصورا‬ ‫عصورا‬ ً ً ‫عضالت‬ ‫عطش‬

2012 s

eğmek, bükmek, "‫ "الى‬ile: meyletmek, eğilmek, "‫ "على‬ile: şefkatle davranmak, sevgi göstermek, "‫ "عن‬ile: yüz çevirmek, "‫ "على‬ile: sevdirmek mahrum olmak; "‫ "من‬ile: ihtiyaç duymak, çalışmamak, faliyet göstermemek, işsiz olmak

‫عصور‬

‫عطف‬

2012 i

işsizlik; tatil, izin

2013 i

‫عطل‬

2013 i

‫عطلة‬

vermek

2012 i

‫عطى‬

büyütmek, daha büyük yapmak, yüceltmek, tanzim etmek, büyütmek, genişletmek

2012 i

‫عظّم‬

kendiliğinden, doğaçlama, spontane

‫عفوية‬

2012 s

silinmek, "‫ "عن‬ile: silmek, kazımak, affetmek, bağışlamak, muaf tutmak, sorumluluğunu kaldırmak, vazgeçmek, çekilmek, "‫ "ل‬ile: muaf tutmak, sorumluluğunu kaldırmak

‫عفى‬

2012 i

gayrı menkul

2011 s

‫عقارية‬

izlemek, peşisıra gelmek, ardından gelmek, sonra gelmek, devam etmek, devamlı olmak; topuk, son, son kısım

2011 s

‫عقب‬

engeller, mâniler, zorluklar, güçlükler

2012 s

‫عقبات‬

bağlamak, düğümlemek, birbirine geçirmek, kenetlemek, kaşlarını çatmak, "‫ "ب‬ile: dikmek, kemer yapmak

2012 s

‫عقد‬

bağlanmak, düğümlenmek

2012 i

on yıllık zaman dilimi

2012 i

‫ُع حقد‬

‫عقد (ج) عقود‬

düğüm, deniz mili, inç, eklem, budak, problem, müşkül, bilmece, 2011 s kompleks, karmaşa bağlamak, hapsetmek, gözaltına almak, tutuklamak, düşürmek, 2012 i 2012 s 2013 i diyetini ödemek, akıl bâliğ olmak, aklı ermek, kendinde olmak, şuurlu olmak; diyet, zeka, akıl, kavrayış, idrak zihniyet, düşünüş; makul, akli

2013 i

akitler, anlaşmalar, vesikalar, kontratlar

2012 i

"‫ "على‬ile: yapışmak, tutunmak, ayrılmamak, kendini vermek, hasretmek, vakfetmek, meşgul olmak, vaktini doldurmak, "‫ "في‬ile: sürekli kalmak, inzivaya çekilmek

‫عقل (ج) عقول‬ ‫عقلية‬ ‫عقود‬

2011 s

ters çevirmek, yansıtmak, aksettirmek

‫قدة (ج) ُع َقد‬ َ ‫ُع‬

2013 i

‫عكس‬ ‫عكف‬

2011 s

tedavi, ilaç

2013 i

‫عالج‬ ‫عالج هرموين‬

hormon ilacı

2011 s

ilaç

2011 s

tutulma, sevme, bağlanma, bağlantı, ilişki

2011 s

‫عالقة (ج) عالقات‬

sağlam, ilişki, kuvvetli bağ

2011 s

‫عالقة وثيقة‬

73

2012 s

‫عالجة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

bilmek, tanımak

‫علم‬

2012 s

işaret, alamet, iz, nişan, emare, bayrak, direk, şahsiyet, özel isim

‫علم (ج) أعالم‬

2012 i

psikoloji

2013 i

‫علم النفس‬

ilmi, akademik

2012 s

‫علمية‬

üzerinde, içinde, ...e doğru, ...e rağmen, …e ilaveten, …e uygun olarak, ...e karşılık, sebebiyle, vasıtasıyla, tarafından, esnasında, zarfında, halinde, durumunda, zararına, aleyhine

2012 s

‫على‬

…erağmen yine de, …e karşın ancak, …

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

aksine, tersine

2011 s

ancak, ne var ki, halbuki, fakat, yapması şartıyla, … dığı taktirde, gerçi, her ne kadar, … yapsa da, yapacağına, bununla birlikte, diğer taraftan

‫على الرغم‬ ‫على العكس‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫على أن‬ ‫على رأس‬

2012 i 2012 s

örnek olarak

2011 s

‫على سبيل املثال‬

...şeklindeki gibi, …e benzer, … e uygun olarak, …i andıran, akabinde, tarzında, şeklinde, gibi

2011 s

‫على حغرار‬

2011 s

‫على قلة‬

…dığına göre, …dığı kadarıyla, …dığı gibi, nasıl ki

‫على ما‬

2012 i 2012 s

…nın kenarında, …nın dışında, …nın akabinde, …nın ekinde, …e ek olarak, dolayısıyla, vesilesiyle, ile ilgili olarak

‫على هامش‬

2011 s

yapması gerekir,

‫عليه‬

2012 s

bina, yapı, apartman, gayrı menkul; filo, donanma

2011 s 2012 i

maden işçileri

2011 s

sarık

‫عمال املناجم‬ 2012 i 2012 s

‫عمامة‬

2012 s

‫عمر‬

ömür, hayat, yaş kültürel, medenî

‫عمارة‬

‫عمراين‬

2011 s

derin olmak, derinleşmek; derinlik, dip

2012 i

yapmak, işlemek, çalışmak, îmal etmek, üretmek, icrâ etmek, yerine getirmek, davranmak, hareket etmek, çalıştırmak, işletmek, kurmak, tertip etmek, planlamak, hedeflemek, çabalamak dev, çok büyük

2013 i

‫عمرية‬

2013 i

‫عمق‬

2012 s

‫عمل‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫ عمالق (ج) عمالقة‬/ ‫عمالقة‬

pratik, uygulamalı, tatbikî

‫عملي‬

2012 i 2013 i

‫عمليات جراحية‬

2012 s 2013 i

‫عملية (ج) عمليات‬

cerrahi müdahaleler iş, görev, faaliyet, görev, aktivite, iş, imalat, üretim

2011 s

umûmî olmak, yaygın olmak, içermek, kapsamak, içine almak, yayılmak

2012 s

direk, sütun, kazık

2012 i

genellik, umûmîlik, umûmiyet, müşterek olmak, avam, halk

2012 s

destek, ayak, payanda, başkan, dekan

2011 s

74

‫عم‬ ّ ‫َعمود (ج) أعمدة‬ ‫عموم‬ ‫عميد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

derin

‫عميق‬

2012 i 2012 s

… yolu ile

‫عن طريق‬

2011 s

zorluk, cezâ, cefâ, sıkıntı zihnini meşgul etmek, aklına takılmak, tedirgin etmek, endişelendirmek, ilgilendirmek esnasında, … yaparken, …dığında, …de, …nın nezdinde, …nın yanında, …nın yakınında, …e göre …dığında, …yapınca, yaparken, yapar yapmaz, …dığı sırada, yapacağı 2011 s zaman

2012 s 2013 i

‫عناء‬

2012 s

‫عناية‬

2012 s

‫عند‬

2012 s 2013 i

‫عندما‬

sertlik, kabalık, terslik, kırma, zorbalık, zor kullanma

2012 i 2012 s 2013 i

‫عنف‬

tarif etmek, isim, unvan, başlık, başlık, sayisim

2012 i 2012 s

zihnini meşgul etmek, aklına takılmak, tedirgin etmek, endişelendirmek, ilgilendirmek, tedirgin olmak; "‫ "في‬ile: çok uğraşmak, zahmet çekmek, didinmek; "‫"ب‬kesdetmek, hedeflemek

2012 i

sert, kaba, tavizsiz, hoşgörüsüz

‫عىن‬ ‫عنيفة‬

2012 s

sadakat, bağlılık, sorumlu tutma; söz, vaat, taahhüt, mes'ûliyet; anlaşma, mîsak, söz, yemin; çağ, çığır, devir, dönem, hüküm, yönetim başkentler

2012 i

2013 i

‫عودة‬

2012 s

karşılık olarak verme, ceza olarak verme, telafi etmesi, doldurması

‫عوض‬

2011 s

bağıran, başkalarının sırtından geçinen

2013 i

deri çantalar, valizler, kusurlar, noksanlar

2012 i

göz, nazar, pınar, kaynak, menba, gözcü, keşfe çıkan, kâşif casus, ağ; ekâbir, ileri gelenler, zatı

‫عني (ج) أعني‬ ْ

2013 i

‫عيوب‬

2013 i

‫غادر‬

bir yeri terketmek, bir yere doğru yola çıkmak, ayrılmak

2012 i

boğulmuş, batmış

2012 i

‫غارق‬ ‫غالب‬

2011 s

çoğunlukla

2012 s 2013 i

gizli, saklı, kapalı, muğlak, esrarlı, gizemli; problem, muamma

2012 s

‫ غامقة‬/ ‫غامق‬

2012 s

‫غامن‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫غاية‬

başarılı, muvaffak

zayıf, cılız besin, gıda, yiyecek

2013 i

‫غث‬

2012 s 2013 i

‫غذاء‬ ‫غذاء الزم‬

2011 s

besleyici

2013 i

75

‫غالبًا‬ ‫غامض (ج) غوامض‬

2012 i 2012 s

koyu; koyu renk

en son sınır, limit, amaç, hedef, gaye, maksat, erek, niyet, varılacak yer, hedef

‫عويل‬ ‫حعيَب‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫غ‬

yenmeye çalışmak, mücadele etmek, çekişmek;baskın, …in çoğu, çoğunluğu, ekseriyeti; gâlip, muzaffer

‫عهد (ج) عهود‬ ‫عواصم‬

2011 s

dönüş

kusurlar, noksanlar, hatalar, zaaflar, ayıplar

‫عنوان (ج) عناوين‬

‫غذائي‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tutkal, yapışkan

2011 s

kılıcın keskin tarafı; gibi, …e benzer / aldatıcı, yanıltıcı

2011 s

aşırı sevgi, tutkunluk, tiryakilik, para cezası

2011 s

‫غراء‬ ‫ َغهرار‬/ ‫حغَرار‬ ‫َغرام‬

batmak, gözden kaybolmak; yabancı olmak; batı

2013 i

"‫"ب‬iğneyi batırmak; "‫ "في‬saplamak, sokmak, saplamak

‫غرب‬ ‫غرز‬

2012 i

hedefe ulaşmak; hedef, niyet, amaç, gâye, günlük ihtiyaç, peşin hüküm

2012 s

kepçeyle ya da kaşıkla almak / odalar

2012 s

‫غرض‬ 2013 i

yabancı, tanıdık olmayan; garip, acaip, tuhaf, muğlak; acayiplik, garip, 2011 s tuhaf

2013 i

‫ ُغَرف‬/ ‫غرف‬ ‫غرو‬ ‫غريب; غريبة (ج) غرائب‬

içgüdü; huy, mizaç, temayül, meyil

2012 s

‫غريزة‬

huy, mizaç, temâyül, eğilim, meyil, içgüdü

2012 s

‫غريزة‬

ölümsüzlük iç güdüsü

2012 s

‫غريزة البقاء‬

saldırı, baskın, zapdetme, fetih

‫غزو‬

2012 i

bol, çok, her yerde olan, zengin

2013 i

akşam karanlığı, gece karanlığı dürüst davranmamak, aldatmak, kandırmak, dolandırmak, katkı maddesi katmak, saflığı bozmak boğazında kalmak; "‫ "ب‬ile: yutamamak; her yerin kaynaması, dolup taşmak

‫غزيرة‬

2012 s

‫غسق‬

2012 s

‫غش‬ ‫غص‬

2011 s

örtü, kapak

2012 i

‫غطاء‬

gaflet, önemsememe, ahmaklık

2012 i

‫غفلة‬

aşırılar, fanatikler, tutucular

2013 i

kutu, zarf, kapak

2012 i 2012 s

atmosfer

2012 i

galaksi

‫غالة‬ ‫غالف‬ ‫غالف اجلوي‬

2012 s

‫غالكسي‬

yenmek, galip gelmek, üstünlük sağlamak, altetmek, hakim olmak, ele geçirmek, kapmak, zorla almak, üstün olmak, baskın olmak

2012 i

‫غلب على‬

tufan, sel, afet

2012 i

‫َغ ْمر (ج) غمار‬

şarkı; zenginlik, servet, muhtaç olmama

‫غناء‬

2011 s

zenginlik, servet

‫غىن‬

2012 i

bununla beraber, ne var ki, ama, ancak, fakat, …yapmasından başka, …den başka

2011 s

‫غري أن‬

2011 s

‫غري مرتابط‬ ‫غري مسبوقة‬

2012 i

gönül, yürek

‫ف‬ 76

2012 s

‫فؤاد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

grup, sınıf, takım, topluluk, derece

‫فئة‬

2012 i 2013 i

geri dönmek, batıdan doğuya dönmek

‫فائت‬

2012 s

fayda, avantaj, kazanç, kar, faiz

‫فئران‬

2013 i

‫فائدة (ج) فوائد‬

üstün, mükemmel, çok iyi, sınıf, göze çarpan, dikkat çeken, mümtaz, anormal

2012 i

‫ فائقة‬/ ‫فائق‬

başlangıç, giriş, siftah, önsöz

2012 i

‫فاحتة‬

siyah

2012 i

‫فاحم‬

boş, münhal, faydasız

2012 i

‫فارغ‬

ayrılmak, uzaklaşmak, bırakmak

2013 i

‫فارق‬

başarılı omak; "‫ "ب‬ile: kazanmak, elde etmek, kazançlı çıkmak; "‫على‬ veya ‫ "ب‬ile: yenmek, kurtulmak

2013 i

‫فاز‬

kalan, artan, artık, fazlalık

‫فاضلة‬

2012 i

etkililik, sonuç getirme, faaliyet, aktivite geçmek, üstün olmak, daha ağır gelmek, aşmak, geçmek

2011 s

2012 s

‫فاعلية‬

2012 s

‫فاق‬

meyve

2013 i

‫فاكهة‬

fırlamak, fırlayıp gitmek, apar topar girişmek, yola koyulmak, aceleci düşünmek; "‫ "في‬ile: doldurmak, girmek; "‫ "الى‬ile: fırlamak, hızla gitmek, atılmak, girişmek; "‫ "من‬ile: dökülmek, boşalmak

2013 i

‫فاندفع‬

fanila, iç çamaşırı

2012 s

‫فانلة‬

açmak, başlatmak, ilk yapmak, öncü olmak; "‫ "على‬ile: göstermek, keşfetmesini sağlamak, ilham etmek

2012 s

‫فتح‬

sakinlik, durgunluk, yatışmış olma, fasıla, ara

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

deneme, imtihan, cazibe, tutkunluk, meftun olma, hile, kargaşa, ayrılık, ihtilaf, fitne

‫فتنة‬

2012 s

âni, ansızın

‫فرتة‬ ‫فجائية‬

2012 i

ansızın, hiç beklemediği bir anda, aniden, ansızın, gafil avlanmak

2013 i

hepsi bu kadar

2012 i 2012 s

kararmak, şaşıp kalmak, bakakalmak; kömür

2012 i

mânâ, konu, mevzû

2012 i 2012 s

‫فجأة‬ ‫فحسب‬ ‫فحم‬ ‫فحوى‬

zalimler, zorbalar, firavunlar

2013 i

‫فراعنة‬

boş olma, boşluk, açıklık, ayrılık, boş mekan, boş vakit

2013 i

‫فراغ‬

sevinmek, neşe, mutluluk, düğün, festival, kutlama

‫فرح‬

2011 s

ayırmak, ayırarak çıkarmak, tasnif etmek, sınavdan geçirmek, seçerek ayırmak; "‫ "من‬ile: ayırdetmek

2013 i

fırsatlar / tatil yapmak

2012 s

fırsat, imkan, kısmet

2012 s

karara varmak, emretmek, buyurmak; "‫ "ل‬ile: ayırmak, tahsis etmek; "‫ "على‬ile: yükmlü kılmak; çentik, vazife, görev, emir, hisse, pay

77

2012 i

‫فرز‬ ‫ فرص‬/ ‫ص‬ ٌ ‫فَُر‬ ‫فرصة‬

2013 i

‫فرض‬

Halil İbrahim KARATAŞ

önünde olmak; "‫ "من‬ile: kazara söylemek, elinden kaçmak, hata sadır olması, birinin hata yapması; "‫ "في‬ile: ihmalkar davranmak; aşırılık, haddi aşma, ifrat; aşırı, yüksek yüksek şeker

‫فرط‬

2012 s 2011 s

‫فرط السكر‬

2011 s

‫فرعونية‬

boş olmak, münhal olmak, açık olmak, bitmek, tükemek; "‫ "من‬ile: bitirmek, tamamlamak; "‫ ل‬veya ‫ "الى‬ile: kendini hasretmek, adamak, vermek

2013 i

bölümler, kısımlar, üniteler, gruplar, zümreler, takımlar, timler

2013 i

tek, yalnız, yegane, benzersiz, türünün tek örneği; kıymetli mücevher, 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i tek taş mücevher vahşi hayvan, av grup, birlik, parti, hizip, takım

2011 s

bozulmak, çürümek, kötüleşmek, kötü yola sapmak; çürüme, bozulma, kötülük, zayıflama, yanlışlık ekleminden çıkarmak, yırtmak, iptal etmek, bozmak, geçerliliğini kaldırmak, fesh etmek; rengi solmak, renksizleşmek

‫فحَرق‬ ‫ فريدة‬/ ‫فريد‬

2012 s

‫فريسة (ج) فرائس‬

2012 s

‫فريق‬

2012 s

‫فساد‬ ‫فسخ‬

2011 s

açıklamak, şerh etmek, yorumda bulunmak, tefsir etmek

‫فسر‬

2012 s

cesaretini kaybetmek, gözü korkmak, yılmak, ümitleri kırılmak, ümitsizliğe düşmek; "" ile: başarısız olmak, boşa çıkmak, sonuç getirmemek; başarısızlık, güvensizlik

‫فرغ‬

‫فشل‬

2011 s

akıcılık, fesahat

2013 i

‫فصاحة‬

daha fasih, daha açık

2013 i

‫فصحى‬

hasih, arı sınıf, manga, tim, müfreze, tür uzay gemisi:

‫فصيحة‬

2012 i

‫فصيلة‬

2012 s

‫سفينة فضائية‬

‫فضائي‬

2011 s

tercih etmek, daha çok beğenmek, öncelik vermek, üstün tutmak

‫فضل‬ ّ

2012 i

bol, geniş, şişman;abartılı, üst perdeden konuşma

‫فضفاضة‬

2012 s

artmak, fazla olmak, geride kalmak; "" ile: geçmek, üstün olmak, çok iyi olmak; "‫ "عن‬ile: bir tarafa bırakmak

2011 s 2012 i

2013 i

‫فضل‬

…i bir tarafa bırak; hatta

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫فضال‬ ً

doğuştan, tabii

‫فطرية‬

2012 s

iftar etmek, kahvaltı yapmak

2013 i

‫فطور‬

2012 s

‫فظيعة‬

2012 s

‫فعالية (ج) فعاليات‬

faal, etkili, etkin, aktif

2012 i 2012 s

kaybetmek, bir fırsatı vs. elinden kaçırmak, mahrum olmak, yokluğunu hissetmek

‫فعالة‬ ّ

2012 i

mahrum kalma, yoksun olma, kayıp olma, yokluk

2012 i

çok kötü, iğrenç, tiksindirici, had safada çirkin, korkunç, menfur etkinlik, faliyet, aktivite

2011 s

ayırmak, çözmek, açmak, yerinden çıkarmak, dağıtmak, birliğini bozmak, bağını açmak biber

‫فقد‬ 2013 i 2012 s

‫فقريات‬

2012 s

‫فك‬ 2013 i

78

‫فقدان‬

‫فلفل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

kılıcı, bıçağı vb. körletmek

‫فلل‬

2011 s

meselâ

‫فمثال‬ ً

2012 s 2013 i

değişik bir hale sokmak, farklılık getirmek, karıştırmak; cins, tür, çeşit, cins

2012 s

‫فمويًا‬ ‫فن‬

hat sanatı

2011 s

‫فن اخلط‬

oteller

2011 s

‫فنادق‬

sanatçı

2011 s

‫فنّان‬

kadın sanatçı

2013 i

sanatlar, teknik alanlar, sahalar

2011 s 2012 i 2012 s

‫فنون‬

2012 s

‫فنون تشكيلية‬

2012 s

‫فنون متصلة‬

son bulmak, sona ermek, yol almak, sönmek, bitmek, tükenmek, fena bulmak; "‫ "في‬ile: tamamen yok olmak

2012 i

uzman, teknisyen

2012 i 2012 s

geçme, kaçma; ara, mesafe, fark

‫فنّانة‬

2013 i

‫فىن‬ ‫فنية‬

2011 s

‫فوبيا‬

2011 s

‫فوت‬

ânî, hemen olan

2013 i

başarı, muvaffakıyet, zafer, kurtuluş, elde etme, ele geçirme

2012 i 2012 s

karışıklık, düzensizlik, kaos, anarşi

2012 i

yukarı, üst, …in üstünde, …in üzerinde, …den çok

2012 i 2012 s

‫فوري‬ ‫فوز‬ ‫فوضى‬ ‫فوق‬

bakla, fasulye

2011 s

‫فول‬

volt

2011 s

‫فولت‬ ‫يف أن‬

2012 s

…yaparken, …dığı esnada, …dığı taktirde, …yapması durumunda, …yaparsa, …dığı kadarıyla, …e göre, …dığı halde, hakkında, ilgili olarak, …e dair daha sonra, bundan sonra, bilahare, aşağıda, aşağıda gelen

2013 i

‫فيضانة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫فيما‬

2012 s

‫فيما مضى‬

2012 i 2012 s

‫فيما يتعلق‬

eskiden

reis, lider, yönetici, müdür, başkan, şef, komutan, şoför, pilot

‫فيما بعد‬

2011 s 2012 i

‫ق‬

2012 s 2013 i

zatıyla kâimdir, başkasına muhtaç olmaksızın kendi kendine olan

‫قائم بذاته‬

2012 s

ayak, bacak, destek, payanda, direk, sütun

‫قائد (ج) قادة‬

2013 i

‫قائمة (ج) قوائم‬

siyah, koyu

2012 i

‫قامتة‬

rehberlik etmek, önderlik etmek, araba sürmek, uçak kullanmak

2012 i

‫قاد‬

79

Halil İbrahim KARATAŞ

gücü olan, güç yetiren, muktedir

‫قادرة‬

2012 i

gelen, varan, yeni gelen, izleyen, gelecek, sonraki

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

okuyan, okuyucu

2011 s

2013 i

‫ قادمة‬/ ‫قادم‬ ‫قارئ‬

yakın olmak, yaklaşmak, yakın olmak, bulmak, denk olmak, ramak kalmak, yakınlaştırmak; kayık, hafif sandal

2012 s

kıta, anakara

2012 s 2013 i

‫قارة‬

birleşmek, kuvvetlerini birleştirmek, aynı zamanda olmak, karşılaştırmak, benzerlik olmak

2012 s

‫قارن‬

katlanmak, sıkıntı çekmek, acı çekmek

‫قارب‬

‫قاسى‬

2012 i

sert, katı, zalim, acımasız, merhametsiz, zor, çetin

‫قاسية‬

2011 s

"‫ "عن‬ile: güç yetiremeyen, yapamayan; "‫ "على‬ile: sınırlı, ayrılmış, tahsis edilmiş, geçişsiz

‫قاصرة‬

2012 s

kadılar, hakimler

2013 i

kesin, kat'î, öldürücü; kadı, hakim

‫قاضي‬

2012 s

hep beraber,hep birden

2013 i

salon, avlu, giriş, koridor, oda

‫قاض (ج) قضاة‬ ‫قاطبة‬ ‫قاعة‬

2011 s

dayanmak, temel almak, kabul etmek, konu alarak almak, işlemek, mes'ul olmak, korumak, kollamak

2012 s 2013 i

‫قام على‬

Kâhireli

2012 i

‫قاهرية‬

karşı olmak, karşı çıkmak, direnmek, mukavemet etmekitiraz etmek, eşit olmak

2012 i

‫قاوم‬

kabileler

‫قبائل‬

2011 s

kontrat, sözleşme, kefalet, kefillik, garanti, sorumluluk; ebelik, kadın doğum uzmanlığı; …in karşısında, … ile karşı karşıya, … ile yüz yüze

2013 i

‫قبالة‬

şapka

2012 i

"‫ "ب‬ile: kabul etmek, hüsnü kabul ile karşılamak, hoş karşılamak, razı olmak, muvafakat göstermek, uygun bulmak, kefil olmak, garanti vermek "‫ "في‬ile: izin vermek, müsaade etmek; "‫ "من‬ile: itaat etmek, boyun eğmek

‫قُبه َعة‬

2012 i

‫قبل‬

kutsallık, mukaddes olma, azizlik

2012 s

‫قداسة‬

şahıs dokunulmazlığı

2012 s

‫قداسة الشخص‬

öne geçirmek, öne almak, önceden göndermek, yollamak; "‫ "ل‬ile: giriş yapmak, başlangıç yapmak, önüne koymak, yerleştirmek, ileri almak, ayırmak, tahsis etmek, teslim etmek; "‫ "على‬ile: önüne geçirmek, öne almak, tercih etmek; "‫ "الى‬ile: teslim etmek

2012 s

‫ق ّدم‬

taktir etmek, güçlü olmak, kâdir olmak

2013 i

‫قدر‬

2012 i 2012 s

‫قدر على‬

güç, beceri, yetenek; küçük şişe

2012 s

‫قدرة (ج) قدرات‬

güç yetirmek, kudret, güç, iktidar, yetenek

2012 s

‫قدرة على‬

güçlü olmak, yapmaya kâdir olmak, gücü yetmek, yapabilmek

mukaddes olmak

2013 i

kutsal, mukaddes, aziz

2012 s

varmak, gelmek, ulaşmak

2012 i

80

‫قدس‬ ‫قدسية‬ ‫قح َدم‬

Halil İbrahim KARATAŞ

varmak, gelmek, ulaşmak

‫قدم على‬

2012 i

öne geçirmek, öne almak, önceden göndermek, yollamak; "‫ "ل‬ile: giriş yapmak, başlangıç yapmak, önüne koymak, yerleştirmek, ileri almak, 2011 s ayırmak, tahsis etmek, teslim etmek eski, kadim, antik

‫قدم ل‬

2011 s

akrabalık, hısımlık / yaklaşık …

2012 s 2013 i

‫ قَُرابة‬/ ‫قَ َرابَة‬ ‫قرار‬

2012 i

yerleşme, kalma, sabitlik, sağlamlık, süreklilik, devamlılık, sübût, ikamet, konaklama çimciklemek, tırmalamak, ısırmak; yuvarlak ekmek, tabaka, disk, plak, kasnak, hap, tablet "‫ ب‬veya ‫ "الى‬ile: ilişkisini kurmak, bağlamak, ilave etmek, birbirine geçirmek; boynuz, boru, zirve, tepe; asır yüzyıl; rakip, akran, denk, emsal, dost kısımlara bölmek, ayırmak, taksitle ödemek / adalet, eşitlik, hak gözetme, âdil, hakkâniyetli

‫ قدامى‬, ‫قدمية (ج) قدماء‬, ‫قدمي‬

2012 i

‫قرص‬

2012 i 2013 i

‫قرن‬ ‫ قح ْسط‬/ ‫ط‬ َ ‫قَ َس‬

2012 i

bölme, ayırma, dağıtma

2012 s

‫قحسمة‬

kasideler

2012 s

‫قصائد‬

tenekeden yapılmış

2012 s

‫قصديرية‬

hikayeler, kıssalar

‫قصص‬

2012 i

‫قصور‬

köşkler, saraylar, kasırlar

2011 s

bitirme, sonuçlandırma, karşılama, yerine getirme, borcu ödeme, kaza, zaman geçirme, hüküm, muhâkeme, adalet sistemi; "‫ "على‬ile: hüküm verme, yerine getirme, öldürme, yok etme

2011 s 2012 i

hukûkî

2013 i

‫قضائية‬

2012 s

çiğnemek, kemirmek

2013 i

karar vermek, kararına varmak, mahkum etmek, zorlamak, istemek, ihtiyaç duymak

2011 s

dava, dava açma, dava konusu, vaka, olay, hadise, problem, mesele

2011 s 2012 i 2012 s

Filistin meselesi

2011 s

damlalar, yağmur damlaları; trenler

2011 s 2012 i

kesilmiş parça, kısım, bölüm, dilim, segment, bölge

2011 s 2012 i 2012 s

‫قضى ب‬ ‫قضية (ج) قضايا‬ ‫قضية فلسطينية‬ ‫قطار (ج) قطارات‬ ‫قطعة (ج) قطاع‬ ‫قطعية‬

2011 s 2012 i

‫ قُطن‬/ ‫قَطَ َن‬

oturmak, kalmak; "‫ "ل‬ile: pusuya yatmak; "‫ "عن‬ile: vazgeçmek, bırakmak, geri dönmek, feragat etmek

2013 i

sıçrama, atlama

‫قضم‬

2012 i

kesinlik, kat'iyyet yaşamak, ikame etmek, oturmak / pamuk

‫قضاء‬

‫قعد‬

2011 s

‫قفزة‬

2011 s

‫قلب األمور‬

sefere çıkma

2012 s

‫قلع (ج) قالع‬

kale, hisar

2012 s

‫قلعة‬

endişeli olmak, tedirgin olmak; tedirginlik, endişe, kaygı, endişeli, huzursuz

2011 s 2012 i

sallantıda olma, tedirginlik, telaş, kargaşa, rahatsızlık, sarsıntı, şok

2012 i

azaltmak, küçültmek

2011 s

81

2013 i

‫قلق‬ ‫قلقلة (ج) قالقل‬ ‫قلل من‬

Halil İbrahim KARATAŞ

seyrek olarak, nadiren, çok az, zar zor

2012 i

‫قَلهما‬

başlık, takke, külah

2012 i

‫قلنسوة‬

süprüntü, çer çöp

‫قمامة‬ ‫قحمة‬

2011 s

tepe, zirve, doruk noktası, zirve toplantısı, zirve konferansı

2012 i 2012 s

kanal

2011 s

‫قناة (ج) قنوات‬

2012 s

göz yaşı kanalı

2013 i

silah, maske

‫قناة دمعية‬ ‫قناع‬

2012 i

çanak, çiçek zarfı

2012 s

‫قنب‬

kemerli taş köprü, kemer, viyadük, set

2012 s

‫قنطرة (ج) قناطر‬

güç, kuvvet; güçlü olmak, kuvvetli olmak

2012 i 2012 s 2013 i

milliyetçilik, ulusallık; milli, ulusal

‫قوة (ج) قُوى‬ ‫قومية‬

2012 s

güçlü, kuvvetli, dinç, kudretli, kâdir, şiddetli, çok güçlü, katı, sert

2012 i

‫قوية‬

değerli, kıymetli, doğru, yönetici, müdür / değerli şeyler, kıymetli şeyler, fiyatlar

2012 i

‫ قحيَم‬/ ‫قَيِّم‬

önderlik, liderlik, komuta etme; sürme kullanma

‫قيادة‬

2011 s

‫قيارة‬

2012 s

içine almak, kapsamak, dayanmak, yapmak, yerine getirmek, icra etmek, desteklemek, taraftar olmak, değer olmak, değmek

‫قيام ب‬

2011 s 2013 i

zincir, pranga, bağ, bağış, kaydolma, kayıt, kaydetme, belirleme, tayin etme, doküman, vesika, şart, ölçü, mesafe

‫قيد‬

2012 i

‫قري‬

2012 s

‫قيم شخصية‬

2011 s

değer, kıymet, miktar, fiyat

var olan, olan, varlık, yaratık, bir yerde bulunan; şey, nesne

2011 s

‫قيمة (ج) قيم‬

2012 s

‫ك‬

morali bozulmak, keyfi kaçmak, üzgün olmak çabalayan, çalışan

2013 i

‫كائنة‬

2013 i

‫كآبة‬ ‫كادحة‬

2011 s

kazanan

2013 i

fincan, bardak, çiçek zarfı, çanak, kupa

‫كاري‬ ‫كأس‬

2011 s

yeterli, kâfî, uygun, münasip, yerinde, güç yetiren, kadir, yapabilir, hakkından gelir; bütünlük, tam olma, …nın hepsi, tamamı

‫قيحي‬

‫ كافة‬/ ‫كاف‬

2012 i 2012 s

yeterli, kâfî, uygun, münasip, yerinde, güç yetiren, kadir, yapabilir, hakkından gelir

2013 i

‫كافية‬

tam, eksiksiz, kâmil, hakiki, gerçek, tamam, bütün, sona ermiş, bitmiş

2012 s

‫كاملة‬

olmak, var olmak, mevcut olmak, meydana gelmek, ortaya çıkmak; …dır; mazi fiillerden önce "…miş" manası verir

2012 s

‫كان‬

2012 s

‫كأن‬

…yapmış gibi, …yapacak gibi, gibi, güya, sanki

2011 s

82

Halil İbrahim KARATAŞ

…nın görevi olmak, …nın vazifesi olmak

2012 i

‫كان على‬

uyuyordum, uykudaydım; uykumda … oldu

2012 i

‫كان منامي‬

orta yaşlı

2013 i

yaşlı, ihtiyar

‫كبار السن‬

2012 i

‫كبار املسؤول‬

2011 s

büyük olmak, büyümek, gelişmek, artmak, önem kazanmak, kıymete binmek, değeri artmak; "‫ "عن‬ile: çok büyük olmak, küçümsemek, meşakkatli olmak; "‫ "على‬ile: sıkıntıya başlamak, katlanılmaz hal almak; azamet, büyüklük, hacim, boy, büyüklük, güç, kuvvet, şöhret,ihtişam

2013 i

azamet, yücelik, ululuk, ihtişam, kibir, gurur

‫كربيات‬

2011 s

büyük, geniş, şümullü, kapsamlı, nüfuzlu

‫كبري (ج) كبار‬

2012 s

‫كتاب رقمي‬

2011 s

yazma, hattatlık, yazıt, kitabe, afiş, duvar ilanı, sekreterlik, kâtiplik; (çoğulu) makaleler, yazılar

‫كرب‬ ‫كربياء‬

2012 i

dijital kitap

‫كاهل‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫كتابة (ج) كتابات‬

2013 i

‫كتّاب‬

yazıcılar, kâtipler, sekreterler, noterler, yazarlar sıklık, gürlük, yoğunluk, koyuluk, peklik, sertlik, sıkılık

2012 s

‫كثافة‬

yoğun olmak, sıkı olmak, yoğunlaşmak, sıkılaşmak, gürleşmek

2012 s

‫كثف‬

sık sık, pek çok zaman

2012 s

‫كثريا ما‬ ً

çok, bol, sık sık olan, çok miktarda, ekseriyet

2012 s

‫كثرية‬

sık, gür, yoğun, sıkı, sıkılaştırılmış, koyu

2012 s

‫كثيفة‬

çok sıkı çalışmak, yormak, bitkin düşmek; zor, ağır iş

2013 i

‫كد‬

asalet, yücelik, yüce gönüllülük, cömertlik, eli açıklık, şeref, onur, prestij, saygınlık, hürmet, itibar, keramet

2012 i

‫كرامة‬

atak, saldırı, geri dönüş; kere, defa; küre, top

2012 i

‫كرة‬

defa, kere

‫كرة (ج) كرات‬

2011 s

sandalye, taht, yer, kürsü, kaide, temel, yatak

asil, mümtaz, seçkin, yüce gönüllü, iyilik yapan, kibar, nazik, onurlu, saygın kırık, çatlak; küsur

2012 s

2012 s

2011 s

denk

2011 s

83

‫كرسي‬

2013 i

‫كركمني‬ ‫كرمي‬

‫كشف عن‬ ‫كف‬

2012 i

eşitlik, uygunluk, münâsiplik, güç yetirebilme

2013 i

‫كشف‬

2012 i

kenarını çevirmek, bastırmak, geri durmak, kaçınmak, bırakmak, kesmek, vazgeçmek, bırakmamak, kontrol altına almak, vazgeçirmek

‫كردة‬

‫كسر (ج) كسور‬

2011 s

perdeyi kaldırmak, kapağı açmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak, aydınlatmak, göstermek, incelemek, yoklamak; "‫ "على‬ile: muayene etmek perdeyi kaldırmak, kapağı açmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak, aydınlatmak, göstermek, incelemek, yoklamak

2013 i

2012 s

‫كفاءة‬ ‫كفوء‬

Halil İbrahim KARATAŞ

bütün, herkes, …in tamamı, …in hepsi, her; yorgun olmak, bitkin düşmek, yorulmak

2012 s

konuşma, söz, kelam, diyalog, darbı mesel

2012 s 2013 i

‫كالم‬

konuşmayla alakalı, sözle ilgili, kelâmî

2013 i

‫كالمية‬

rahatsızlık, meşakkat, külfet, zahmet, dert, bela

2013 i

‫كلفة‬

her …dığında, …yaptıkça, her ne zaman … , ne zaman …

‫كل‬

‫كلما‬

2012 i

kelime, söz, vecize, darbı mesel, anons

‫كلمة‬

2012 s

…dığı gibi, aynı şekilde, nitekim, …e benzer şekilde, yine, dığı kadar

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫كما‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫كما أن‬

2012 s

‫كمال‬

…dığı gibi, ayrıca, diğer taraftan, …yapacağı gibi, aynı zamanda, nasıl ki … , hem … hem de … tam olma, eksiksizlik, kemal, bitirme, tamamlama, olgunluk, zamanı gelme sanatsal olgunluk

2012 i

‫كمال فين‬

saklanmak, gizlenmek, sinmek, gizli saklı olmak; "‫ "ل‬ile: pusu kurmak, tuzak kurmak

2012 i

‫كمن‬

nicelik, çokluk, kemiyet

2011 s 2012 i

hazine; biriktirmek, yığmak, toplamak

2013 i

‫كمية (ج) كميات‬ ‫كنز‬

2012 i

künye, lakap

2012 s

‫كنية‬

elektrikle alakalı

2012 s

‫كهربائي‬

mağara, boşluk

2012 s

‫كهف (ج) كهوف‬

yıldızlar

‫كواكب‬

2012 i

koreli

2012 s

‫كوري‬

yıldız

2012 s

‫كوكب‬

kola

2012 s

‫كوال‬

tablet bilgisayarlar

‫كومبيوترات لوحية‬

2011 s

olma, var olma, mevcudiyet, olay, hadise; mevcudat, kâinat olma, mevcudiyet, varlık, öz, cevher, tabiat

2012 i 2012 s

zeki, kurnaz, zarif, şık, cazibeli, yakışıklı

2013 i

…dığı gibi, nasıl …yaparsa, nasıl… , nasıl

‫ل‬

2011 s

‫كيس (ج) أكياس‬ ‫كيف‬

2012 s 2013 i

‫كيفية‬

2012 s 2013 i

‫ال بد‬

tarz, usul, hal, durum, vaziyet, nitelik, keyfiyet

… yapması gerekir, …yapmalı, mutlaka, kesinlikle

‫كون‬ ‫كحيان‬

2012 s

‫ال بدة‬

2011 s

özellikle, bilhassa

2012 s

‫ال سيما‬

şüphesiz, kesinlikle, kuşku yok ki, kuşkusuz

2012 s

‫ال شك‬

hiç, hiçbir şey

‫ال شيء‬

2011 s

boş kalmaz, hâlî olmaz

2013 i

84

‫ال خيلو‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tahammül edilemez, güç yetirilmez

2011 s

‫ال يطاق‬

önemsiz, mühim değil

2011 s

‫ال يعبأ ب‬ 2012 i

tâmirci; anlaşmak, uymak, gitmek, uymak, münasip olmak, uyumlu olmak, uzlaştırmak, birleştirmek … yapmasında bir sakınca yok, … yapmasında bir zarar yok, küçümsenmeyecek kadar gözüne çarpmak, fark etmek, dikkatleri çekmek, hesaba katmak, göz önüne almak, gözden geçirmek

2013 i 2012 s

‫الئم‬

2012 s

‫البأس ب‬

2012 i

yakıcı, buruk, keskin, sert, acımasız huy, gereklilik, zorunluluk

2013 i

‫الحظ‬

2013 i

‫الذع‬ ‫الزمة‬

2012 s

özellikle, hâssaten, hele hele

2013 i

bitişik olmak, ilişkisi bulunmak; yapışık

‫العب‬

2011 s

layık olmak, uygun olmak, münâsip olmak, yaraşmak, uymak, uymak

2011 s

ilahiyat bilgini, ilâhî

2011 s

‫السيما‬ ‫الصق‬

2012 s

oynamak, şakalaşmak;oyuncu, aktör

‫ال يعين‬

2013 i

‫الفت‬

2013 i

‫الق‬ ‫الهويت‬

anlayışlı, zeki

2012 s

‫لبيب‬

peçe, örtü

2012 s

‫لثام‬

sığınmak, başvurmak

‫جلأ إىل‬

2012 i

komite, komisyon, heyet, kurul

‫جلنة‬

2012 s

sığınmak, başvurmak

2011 s

sıkıştırmak, rahat vermemek, zorlamak, mecbur etmek

2011 s

2013 i

‫حلّ على‬

belli bir seviye için

‫حلد ما‬

2012 s

geçiş anı, geçiş süresi

‫حلظة انتقالية‬

2011 s

yakalamk, ele geçirmek, yetişmek, ulaşmak, yapışmak, tutunmak,izlemek, peşinden gelmek, birleşmek, girmek, katılmak, başlamak, gitmek, başına gelmek, uğramak, düşmek …nın yanında, …nın nezdinde, …nın önünde, var, …dığında, …yaparken, …de, …dığı esnada, …e göre, için

‫جلوء‬

‫حلق ب‬

2012 i 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫لدى‬

ne yazık ki; maalesef

2012 s

‫لسوء حظنا‬

yapışmak; yapışkan

2012 s

‫لصق‬

yapışmak

2013 i

kirletmek, …ya bulamak

‫لطخ‬

2012 s

leke, kir

‫لطخة‬

2012 i

oynamak, "‫ ب‬veya ‫ "مع‬ile: çalmak; "‫ "على‬ile: oyalanmak, vakit geçirmek; "‫ "على‬ile: kandırmak; oyun, şaka, eğlence, rol

2013 i

‫لطي‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫لعب‬

toplumsal fonksiyon

2012 s

oyun, hile; oyuncak

2011 s 2012 i

85

‫لصق‬

‫لعب مجاعي‬ ‫لعبة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

umulur ki, belki, ola ki, ihtimal ki, …yapabilir

2011 s 2012 i

‫لعل‬

boş söz, saçmalık, hükümsüzlük, yanlış ifade

2012 i

‫لغو‬

luğavî, dil ile alakalı

‫لغوي‬

2012 s

kelime, söz

2013 i

uydurmak, türetmek, tertip etmek, kurmak, tasarlamak, birleştirmek, bir araya getirmek karşılaşma, buluşma, toplanma, bir araya gelme, yeniden birleşme, görüşme, röportaj

‫ل ّفق‬

2012 i

‫لقاء‬

2011 s

buluşma, toplantı, karşılaşma; görüşme karşılaşmak, bulışmak, yüz yüze gelmek, bulmak, katlanmak, çekmek, uğramak, hissesine düşmek, elde etmek, ele geçirmek

2012 i

…mak amacıyla, …mak için

2013 i

‫لقاءة‬

2013 i

‫لقي‬

2013 i

…yapması için, …yapmak üzere

‫لفظة‬

2012 i

…yapmıyordu, …yapmazdı, değildi, yoktu

2012 s

‫لكي‬ ‫لح َك ْي‬ ‫مل يكن‬ ‫ملا‬

2012 i

el ile dokunmak, değmek, aramak, bulmaya çalışmak; "‫ "الى‬ile: farkına varmak; dokunma, değme, el ile yoklama

2012 s

‫ملس‬

güzel bir dokunuş

2012 s

‫ملسة مجالية‬

2012 i 2012 s

‫ لحما‬/ ‫لَ هما‬

2012 s

‫لندن‬

…dığında, …dığı zaman, …yapınca, …yaparken, daha, hâlâ, henüz, madem ki, çünkü, zîrâ / …dığından, …dığından dolayı, …dığı için Londra

2013 i

‫هلّاية‬ ‫هلو‬

eğlence, oyun, boşa vakit geçirme

2011 s

levha, kitabe, tablet, yazıt, plaka, pano, resim, tablo, paravan

2011 s

‫لوحة‬

ilan panosu

2011 s

‫لوحة إعالنية‬

2012 s

‫لوحية‬

2012 s

sabırsızlanmak, hastalanmak, hasta etmek, esmerleştirmek

2013 i

‫لوفرنا‬

2012 s

...yapmasaydı …yapardı, …yapmasa …yapmazdı

‫لوال‬

2011 s

azar, azarlama

‫لوع‬ ٌ

‫لوم‬

2012 i

renk, tür, cins,

‫لون (ج) ألوان‬

2012 s

lif, elyaf, fiber

2013 i

yumuşaklık, yumuşak huyluluk, nazik davranış, esneklik, pürüzsüzlük, şefkat; yumuşak, gevşek, kibar, nazik, yumuşak huylu

2012 i 2012 s

komplo, entrika; görüşme, mütaalaa

2012 i

‫م‬

‫ليف (ج) ألياف‬ ‫لني‬

‫مؤامرة‬

konferans, konuşma, kongre, toplantı

2012 s

‫مؤمتر‬

efekt; etki, tesir, etkili, acıklı, dokunaklı

2012 s

‫مؤثرة‬

86

Halil İbrahim KARATAŞ

arka kısım, art, kuyruk, son, kalan, bakiye

‫مؤخر‬

2012 s

tarihçi, vakanüvist

2012 i

ibre, iğne

‫مؤرخ‬

2012 s

‫مؤسس‬

2012 i 2012 s

‫مؤسسة (ج) مئسسات‬

kurucu müessese, kuruluş, tesis, firma, şirket, kurum, örgüt, teşkilat

2013 i

‫مؤشر‬

2011 s

göstergeler

2012 s

‫مؤشرات‬

alışılmış, yadırganmayan şey / müellif, yazar / "‫ "من‬ile: den oluşan, mürekkep; yazılmış, telif edilmiş, kitap, yayın

2012 s

‫ ُم َؤلهف‬/ ‫ ُم َؤلِّف‬/ ‫َم ْؤلَف‬

acı verici, kederlendiren, üzücü

‫مؤمل‬

2012 i

yetenek, kabiliyet, maharet, hüner

2012 s

‫مؤهل‬

yetenekler, kabiliyetler, maharetler, hünerler

2012 s

‫مؤهالت‬

pekiştirmeli olumsuzluk edatı

‫ما إن‬

2011 s

…dığı sürece, zira… , …dığı için

‫ما دام‬

2012 i

sulu

2012 s

‫مائية‬

matşu bitşu

2012 s

‫ماتشو بيتشو‬

benzemek, andırmak, tekabül etmek, uymak; "‫ "ب‬ile: benzemek

‫ماثل‬

2011 s

ziyafet, yemek daveti madde, malzeme, öğe, unsur, konu, mevzu, ders, etüt, paragraf, fıkra, unsur, alamet uygulamak, yapmak, yerine getirmek, pratik yapmak, tatbikî çalışmak, yerine getirmek, uygulamak, icra etmek,uğraşmak, ilgilenmek, iştigal etmek

2012 s

‫مأدبة‬

2012 s

‫مادة (ج) مواد‬

2011 s 2012 i

dar geçit, boğaz, kriz, bunalım, ikilem, kritik durum trajedi, dram

2013 i

‫مارس‬

2013 i

‫مأزق (ج) مآزق‬ ‫مأساة‬

2011 s

yardımsever, paylaşan, destekçi, tedavi eden

‫مآسي‬

2012 s

keskin, şiddetli, sert, etkili, geçen, geçip giden, mâzi

2013 i

‫ماضي‬

geçmiş

2012 s

‫ماضية‬

tuzlu

2012 s

‫ماحلة‬

tanıdık, bildik, âşinâ, genel, mutat, alışılmış, itiyat, alışkanlık

2013 i

mânî, durduran, engelleyen, meneden, yasaklayan, engel

‫مألوف‬ ‫مانع‬

2012 i 2013 i

‫مانوية‬ ‫مباءر‬

2012 i

teşebbüs, girişim

2011 s

‫مبادرة‬

karşılaşma, maç

2011 s

‫مباراة‬ ‫مبارية‬

2012 s

doğrudan, direkt, canlı yayın; çalıştıran, yönetici, müdür

2012 i

uygulama, direkt, dolaysız

2012 i

87

‫مباشر‬ 2013 i

‫مباشرة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

mübalağalı, aşırıya kaçan

2012 s

‫مبالغ‬

yapılar, binalar, şekiller, formlar

2012 s

‫مباين‬

başlangıç, başlayan

‫مبتدئ‬

2011 s 2013 i

saygılı, muhterem

‫مبجل‬ ّ

2012 i

konu, mevzu, tema, araştırma alanı, tartışma konusu, tahkik, tetkik yaratan, yaratıcı, kabiliyetli, müstesna, eşsiz, tek

2012 i

tedavi eden, temiza çıkaran

2012 i

braat, özür

2013 i

‫مبحث (ج) مباحث‬

2013 i

‫مبدع‬ ‫مربئ‬ ‫مربر‬

2012 s

hissedar, ortak

‫مبضع‬

2011 s

gönderme, iletme, yayma, ortaya çıkarma

‫مبعث‬

2012 i

erkenci, erken

2013 i

bina edilmiş, yapılmış, kurulu

‫مبثوث‬

‫مبكر‬ ‫مبنية‬

2012 i

‫مبيعة‬

satılmış, satılan; satış

2011 s

izleme, takip etme, kovuşturma, sürme, devam etme

2011 s 2012 i

2013 i

‫متابعة‬

müteessir olan, etkilenen, etki altında kalan

2013 i

‫متأثرة‬

yanan, alevlenmiş, tutuşmuş, sıcak

2013 i

‫متأججة‬

…e vermek

‫متاحة‬

2012 i

‫متأخرة‬

2012 s

köklü, kronik

‫متأصلة‬

2012 i

emin, kani

2011 s

‫متأكد‬

farklı, ayrı olan, karşıt olan, muhalif; … ile … arasında düzensiz bir şekilde değişen

2011 s

‫متباين‬

peşisıra gelen, takip eden, komutasında olan, tabi kılan

2013 i

birbirini izleyen, silsile halinde, müteakip

‫متبعة‬ ‫متتابعة‬

2012 s

damgalı, işaretli

2013 i

‫متّسم‬

"‫ "ب‬ile: eğlendirmek, hoş vakit geçirmek, donatmak, techiz etmek

2013 i

‫متّع‬

yenilenmiş olan

‫متجدد‬

2012 i

azat edilmiş

‫متحرر‬

2011 s

hareketli, hareket halinde

mütehassıs, uzman, seçkin

2013 i

‫متحركة‬

2013 i

‫متخاصم‬

2012 s 2013 i

‫متخصص‬

birbirini çağrıştıran, çağrışım yapan; zayıf, harap, viran

2011 s

‫متداع‬ ٍ

düşünmeden hareket eden, coşkun davranışları olan

2011 s

‫متدفق‬

kademeli olarak yaklaşan, aşağı batan, dibe giden, kendini alçaltan, küçük düşüren

88

2012 i

‫متدنية‬

Halil İbrahim KARATAŞ

değişken, kararsız olan, mütereddit

2011 s

‫متذبذبة‬

2011 s

‫مرتابطة‬

eş anlamlı

2013 i

düzenlenmiş, organize olmuş, bir arada bulunan, kaynaklanan, sebeplenen

‫مرتتب‬

2011 s 2013 i

birbiriyle rakabet eden, terîcî olan, kademeli olarak artan, daha şiddetli olan

‫مرتفني‬ ‫متزايد‬

2011 s 2013 i

eşit, eş, benzer, aynı, denk, dengeli

‫مرتادف‬

‫متزوداً ب‬ ّ ‫متساوية‬

2011 s

sebep olan, neden, sebep; perakende satış yapan

2012 i

‫متسبب‬

üstün gelen, baskın, üstün, avantajlı, yöneten kontrol eden; tasallut eden

2012 i

‫متسلط‬

kötümser

2012 i

‫متشائم‬

benzeyen, benzeşen; kapalı olan, müphem olan

‫متشاَّبة‬

2011 s

ayrılık içinde, çekişen, zıtlaşan

‫متضاربة‬

2012 s

aşırı, aşırı giden, radikal

‫متطرفة‬

2012 i

gelişmiş

2013 i

‫متطور‬

peş peşe gelen, ard arda olan

2013 i

‫متعاقبة‬

yorgun, bıkmış usanmış, sıkıcı, bunaltıcı, rahatsızlık veren, meşakkatli, problemlei, yorucu

2012 i

‫متعبة‬

eğlenme, hoş vakit geçirme, memnuniyet duyma, eğlence

2012 i

‫متعة‬

pek çok, çok sayıda, muhtelif, envâi çeşit

2012 i 2012 s 2013 i

… tutulmuş, …i seven, … ile alakalı, … ile ilişkili, …ya dayanan

2012 i

‫ متعلقة‬/ ‫متعلق ب‬

farklı, aykırı, çelişkili dağılmış, saçılmış, ayrı, münferit

‫ متعددة‬/ ‫متعدد‬

2013 i

‫متعوجة‬

2013 i

‫متفاوتة‬ ‫متفرق‬

2011 s

yayılan, salgın

2013 i

üstün, mükemmel, çok iyi, birinci sınıf, göze çarpan, dikkat çeken, mümtaz, muzaffer, galip

‫متفشي‬ ‫متفوق‬

2012 s

parıldayan, ışıldayan, ışık saçan

2011 s

‫متأللئة‬

karşılaşan, kabul eden, alan, öğrenen

2011 s

‫متلقي‬

faydalanan, tadına varan

2013 i

‫متمتع‬

yırtılmış, parçalara ayrılmış, paramparça olmuş

2012 s

‫متمزقة‬

yürüyüşe çıkan, gezinen,

2012 s

‫متمشي‬

usta, mahir, işinin ehli, sağlam, köklü, sıkı, kökleri derinde olan, dayanıklı ayırdedilen, dikkat çeken, sivri, göze çarpan

2013 i

‫متمكن‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫ متميزة‬/ ‫متميز‬

sağlam olmak, sert olmak; sağlam, sert, arka, sırt

2012 s

düzenli, tertipli, muntazam, simetrik

2011 s 2012 i

89

‫منت‬ ‫ متناسقة‬/ ‫متناسق‬

Halil İbrahim KARATAŞ

çelişkili, tenakuz içinde

‫متناقضة‬

2012 s

uzanıp alan, ele alan

2012 i

etkili, tesirli

2012 i

2013 i

‫متنفذ‬

nakledilebilir, aktarılabilir, portatif, taşınabilir, geçici, seyyar, göçebe

2013 i

çeşitli, türlü türlü, değişik

2011 s

orta, orta vasıfta, orta kalitede, merkezî, merkezde bulunan, aracı

2011 s

‫ متنوعة‬/ ‫متنوع‬

2012 s

‫متوارثة‬ ‫متواصلة‬ 2013 i

‫متوسط‬ ‫متوسطية‬

2011 s

bol, mebzul, tutumlu, ekonomik, tasarruf, faiz

‫متنقلة‬

2012 i 2012 s

miras olarak kalan sürekli, devamlı, kesintisiz, aralıksız

‫متنا حول‬

2011 s

‫ متوفرة‬/ ‫متوفر‬

2012 s

beklenen, umulan, olması muhtemel, olası, mümkün

2012 i

‫متوقع‬

tekrarlandığı yer, göründüğü yer, moda

2012 i

‫مثابة‬

ısrar, devamlılık, çalışkanlık, gayret

2011 s 2012 i

‫مثابرة‬

saik, motivasyon, nokta

2011 s

‫مثار‬

mecâzî, tipik, örnek, model, ideal

2012 s 2013 i

‫مثايل‬

belirten, kesinleştiren, geçerli olan, uygun olan, teyit eden, şahit eden

2012 s

‫مثبت‬ ‫ مثقفة‬/ ‫مثقف‬

kültürlü, öğrenim görmüş, eğitilmiş

2011 s 2012 i

benzeme, andırmak, taklit etmek, karşılaştırmak, göstermek, anlamına gelmek, ifade etmek; benzer, eş, aynı cinsten olan, benzer, denk, küfuvv; …nın aynısı, …in aynı

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫مثل سن‬

2011 s

tam bir benzerlik

‫مثل كافة‬

2012 s 2013 i

en iyi

benzer, denk

2012 i

2013 i

‫مثيالت‬

2012 s

anlaşan, başbaşa giden, intibak eden / su akımı, akıntı, sel, petrol hattı, mecra, kanal, cereyan, seyir, akış

2013 i

‫ جمرى (ج) َجماري‬/ ‫ُجماري‬ ‫جمازفة‬

cüretkarlık, delice cesaret, çılgınlık, risk, tehlike, macera

2011 s

boş yer, alan, oda, saha, ihtisas, kapsam, sınır, had, geniş yer, açıklık

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

spor sahası, spor alanı

‫ جمالة (ج) جماالت‬, ‫جمال‬

2012 s

‫جمال رياضي‬

2012 s

‫جماال‬ ً ‫جمالسة‬

2012 i

bedava, karşılıksız

2012 s

toplum; toplantı, kongre yeri, buluşma yeri, insan topluluğu

2012 s 2013 i

90

‫ مثرية‬/ ‫مثري‬ ‫مثيل‬

2011 s

sosyal ilişki

‫مثلث‬ ‫مثلى‬

2012 s

heyecan veren, kışkırtıcı, sinir bozucu, teşvik edici, harekete geçiren, canlandıran

‫مثل‬

‫جمانًا‬ ‫جمتمع‬

Halil İbrahim KARATAŞ

toplumlar

‫جمتمعة (ج) جمتمعات‬

2011 s 2012 i

övgü, sena, medih, şeref, onur, asalet

2013 i

‫جمد‬

kısır, verimsiz, kıraç, ürün vermeyen, meyve vermeyen, semeresiz

2013 i

‫جمدبة‬

müceddit, yenilik, reformist, yenilikçi; yenilenmiş, elden geçirilmiş, restore edilmiş, gençleşmiş, yeni, yakın zamanlarda olan

2012 s

‫جمدد‬

çorak, çıplak, uzak, soyutlanmış, safi, katkısız, biricik, yegane, tek, soyut, bencil, mücerred

2012 i 2012 s

‫جمرد‬

bedeni, cisim, üç boyutlu, maddi, kabartma

2012 i

‫جمسمة‬

dergi, mecmua, fikir mecmuası, edebiyat mecmuası

2012 i

‫جملة‬

2011 s

toplu, toplanmış, derlenmiş, bütünlük, tam olma

2013 i

koleksiyon, derleme, liste, grup, takım, ekip, dizi, ittifak, blok, toplam, yekun, sistem, dergi

2011 s

mikroskobik

2012 s

‫جمموعة‬

2012 s

‫جمهرية‬

donatılmış, mücehhez

2013 i

2011 s

koruma, himaye, emniyetini sağlama, muhafaza etme, savunma; "‫"على‬ ile: devamlılık, muhafazakarlık, itaat etme, uyma;koruma; garnizon, vilayet, il deneyen, çabalayan, uğraşan

2013 i

‫حماول‬

2011 s

deneme, çaba, efor, gayret, çare arama

2012 s 2013 i

‫حماولة‬ ‫حمبة‬

2012 i

bir şeyi meslek olarak icra eden, profesyonel

‫ حماطة‬/ ‫ُحماط‬ ‫حمافظة ل‬

2012 i

aşk, sevgi, muhabbet, yakınlık, dostluk

‫جمهز‬ ‫جمى‬

2011 s

çevrili

‫جمموع‬

‫حمرتف‬

2011 s

ihtiva edilen, içerik,

2012 s

‫حمتوى‬

revir; hücre, zindan

2012 s

‫حمجر (ج) حماجر‬

keskin, ayarlanmış, tayin edilmiş, muayyen, belirli

2011 s

sınırlı, çevrelenmiş, az, mahdud, belirli, muayyen rahatsızlık veren; mani olan, engelleyen, zorlaştıran, yasaklayan, icbar eden; mani olunan

2013 i

‫ حمددة‬/ ‫حمدد‬

2013 i

‫حمدودة‬ ‫حمرج‬

2012 s

arıtmak, saflaştırmak

2011 s

‫حمص‬

mola yeri, mola, yer, durak, istasyon, tren istasyonu

2011 s

‫حمطة‬ ‫حمظورة‬

yasak, yasaklanmış, ambargo, yasak

2012 i

kutulanmış eşyalar, arşiv; sarılmış, çevrelenmiş, sınır çekilmiş

2012 i 2012 s

tartışmacı olmak, tartışmak, münakaşa etmek, diretmek

2012 i

‫حمك‬

yer, mahal, mevki, konum, merkez, ikamet yeri, iş, iş yeri, dükkan; sebep, illet

2013 i

çözülmüş, dağılmış, ayrılmış, bitkin, çözelti

2011 s

mahalli, yerel, yerli

2011 s

taşınmış, götürülmüş, tahammül edilebilir, kargo, yük, tonaj, istiap haddi

91

‫حمفوفة (ج) حمفوظات‬ ‫حمل‬ ‫حملول‬

2012 s

‫حملية‬

2012 s

‫حممول‬

Halil İbrahim KARATAŞ

deneyimli, tecrübeli

‫حمنك‬

2012 s

‫حميا‬

yüz, çehre, sima, görüş; yaşanılan yer

2011 s

saran, çevreleyen, kuşatan, kapsamlı bilgisi olan; tanıdık, bildik; çevre, alan, saha, mesafe, menzil, muhit, okyanus, kapsam

2011 s 2012 i 2012 s

‫ حميطة‬/ ‫حميط‬

2012 s

‫مخ‬

beyin, ilik, öz, cevher, en özlü ve tercih edilen kısım ambarlar, ardiyeler, depolar, emanet yerleri, mahzenler ; en yakın yol tehlikeler; riske giren, cesaret eden, cesur, maceracı

‫خمازن‬

2012 i 2011 s

2013 i

‫خماطر‬

korku

2012 s

‫خمافة‬

pençeler; kandıran, büyüleyen, meftun eden

2012 s

‫خمالب‬

ilişki, dostluk, arkadaşlık

‫خمالطة‬

2011 s 2012 s

‫خماوف‬

2012 i 2012 s

‫ خمتصة‬/ ‫خمتص‬

korkular, endişeler, tasalar, tehlikeler ilgili, ilişkili, alakalı, yetkili, sorumlu, ehil, özel kısaltılmış, özetlenmiş, kısa, özet, az ve öz, muhtasar, veciz, özlü, hülasa farklı, değişik, ayrı; "‫ على‬veya ‫ "في‬ile: farklı düşünen, katılmayan, muhalif yastık, minder

2013 i

‫خمتصرة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫خمتلف‬ ‫خمدة‬

2011 s

ağrı kesici, uyuşturucu; uyuşmuş, hissetmeyen, sarhoş

‫خمدر‬

2012 s

ilerlemek, hareket etmek, yarıp gitmek

‫خمر‬

2012 i

ayrılmış, seçilmiş, tahsis edilmiş, tahsisat, ödenek, harçlık, tayin

2013 i

‫خمضر‬

2012 i 2013 i

çizgili, şerit şerit, yol yol, saban izi olan işaretli, alametli, programlı, kontrollü, plan, program, tasarım, dizayn, kroki, harita

‫خمصصة‬ ‫خمضرم‬ ‫خمطط‬

2011 s 2012 i

‫خمطوطة‬

metin

2012 s 2013 i

ilmi metin

2012 s

‫خمطوطة علمية‬

resimli metin

2012 s

‫خمطوطة مصورة‬

gizli saklı

2013 i

geride kalan, arta kalan

‫خملفة‬

2012 i

tuza yatırılmış, salamura yiyecekler

2013 i 2012 s

okullar, medreseler

92

2011 s

‫خملالت‬ ‫خممومة‬ ‫خميض‬

2011 s

şüpheli şeyler, karışık şeyler, belirgin olmayan şeyler; hayal gücü, muhayyile açmak, genişletmek, uzatmak, atmak, mühlet vermek, zaman tanımak, taşmak, yükselmek, yardım etmek, desteklemek yörünge, devre, döngü, eksen, merkez, konu, mevzu, menzil, sınır, dönence

‫ خمفية‬/ ‫خمفي‬

2012 i

‫خميالت‬

2012 i

‫مد‬ 2012 s

‫مدار‬

2012 s

‫مدارس‬

Halil İbrahim KARATAŞ

oyalanma, eğlenme, şen, neşeli, neşe, şakalaşma, latife yapmak, dokunmak, kandırmak, avutmak

2012 s

‫مداعبة‬

mezarlar

2012 s

‫مدافن‬

azim, sebat, kararlılık, devam, süreklilik

2013 i

yönetici, nizam koyan, düzenleyen, başkan, lider, elebaşı

‫مدبرة‬

2012 i

müddet, süre, zaman aralığı, periyot

2012 s 2013 i

giriş, başlangıç; antre, hol

2012 s

izlenen yol, takip edilen rota, üslup, yol, başlangıç, başlama noktası, kaynak, pist, asfalt yol; dereceli, kademeli, şamalı, terici, merdiven, konferans salonu; eklenmiş, ilave edilmiş

‫مداومة‬ ‫مدة‬ ‫مدخل‬ ‫مدرجة‬

2012 i

silinmiş, bozulmuş, ezilmiş

2011 s

‫مدروس‬

ödeme

2011 s

‫مدفوعة‬

hassas, tam, doğru, titiz, sıkı, tavizsiz

2011 s

‫مدقق‬

ispat eden; şımarık çocuk

2013 i

‫مدلل‬

şehirler

2013 i

‫مدن‬

kaydeden, tedvin eden, derleyen; kaydedilen, sicile alınan

‫مدون‬ ّ

2012 s

mühlet vermek, süre vermek; alan, saha, mesafe, menzil, sınır; …esnasında, …eüresince, …zarfında

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫مدى‬

şehir

2012 s

‫مدينة‬

sözü edilen, zikredilen, anılan, mezkur, kutlanan

2012 s

‫مذكورة‬

itaatkarlık, boyun eğme, rezillik, küçük düşürme

2013 i

‫مذلة‬

gidiş, ayrılış, kaçış; takip edilen yol, tavır, üslup, usul, politika, görüş, ideoloji, öğreti, doktrin, hareket, meyil

2013 i

‫مذهب (ج) مذاهب‬

yayan, saçan, yayımlayan, yayın yapan, radyo, spiker

2011 s

"‫ ب‬veya ‫ "على‬ile: geçmek, uğramak, yürümek, gitmek, geçmek, kat etmek, geçmek, başa geçmek

2011 s

‫مذيع‬ 2013 i

‫مر‬

uygulanan, yürürlükte olan, mer'î

2013 i

‫مرئية‬

kadın

2013 i

‫مرأة‬

tekrar tekrar

2013 i

yazışmalar, notlar, mesajlar, mektuplar

2013 i

tören, merasim, protokol, teşrifat, gelenekler, adetler, prensipler, düzenlemeler

2013 i

refakat, eşlik etme, maiyyetinde yürüme, eskort, arkadaşlık gözlem, denetim, murakabe, nezaret, göz altında tutma, teftiş, kontrol, sansür

2011 s

istek, dilek, özlem, yüksek gaye

‫مراسم‬

2012 s

‫مرافقة‬

2012 s

‫مراقبة‬

2012 s

‫مرام‬

genç, delikanlı büluğ, ergenlik, ergenlik çağı

‫مر ًارا‬ ‫مراسالت‬

2011 s 2012 i

2013 i

‫مراهق‬

2013 i

‫مراهقة‬

çayır; dört kat, dört açılı, kare,

2012 s

‫مربع‬

mürebbi, eğitimci, terbiyeci, pedagog

2012 s

‫مريب‬

kere, defa, kez

2012 s

‫مرة‬

93

Halil İbrahim KARATAŞ

ilişkili, bağlantılı, hasredilmiş, bir şeye bağlı, bağımlı

2013 i

‫ مرتبطة‬/ ‫مرتبط‬

2013 i

ً‫مرجتال‬

2013 i

‫ مرتفعة‬/ ‫مرتفع‬

2013 i

‫مرجوة‬

2012 s 2013 i

‫مرحلة‬

2012 i

irticalen olan, o an akla gelip söylenen, doğaçlama söylenen yükselen, yksek; yükseklik, irtifa, yüksek yer, teras

2012 i

umulan, beklenen, rica edilen, talep edilen günlük yolculuk, rota, durak, mola yeri, aşama, merhale, safha

2011 s

geçirmek, aradan taşımak, pas atmak

2012 i

‫مرر‬

çapa, demir

2012 i

‫مرساة‬

çizilmiş, çizgilerle ifade edilmiş, resimle ifade edilmiş, yazılı, yazıya geçirilmiş, planlanmış, tasarlanmış, emrolunan, buyurulmuş, resmi emir, irade, kararname, ferman

‫مرسومة‬

2012 s

süslenmiş, bezenmiş; süsleyen

2013 i

döşeli, döşenmiş; zincirlenmiş

‫مرصوف‬

2012 s 2013 i

‫مرضاة‬

2012 s 2013 i

‫مرضى‬

memnuniyet, hoşnutluk, memnuniyet veren şey hastalar

‫مرصع‬

marazi, hastalıkla alakalı, patolojik

2013 i

soğuk meşrubat

2013 i

‫َمَرضية‬ ‫مرطبة‬

korkutucu, korkunç, ürkütücü

2012 i

‫مرعب‬

araç, vasıta; kurulu, yerleştirilmiş, oturtulmuş, kurulu, bina edilmiş, meydana gelen, bileşik

2012 i

‫مركبة‬

sağlam yer, istasyon, merkez, karakol, nokta, karargah

2012 i

‫مركز‬

ana merkez, ana karargah

2012 i

‫مركز رئيسي‬

akü

‫مركم‬

2012 s

izlenen, dikkate alınan, önemli, mühim, gururlu, mağrur

2011 s

2013 i

‫ مرموقة‬/ ‫مرموق‬

esnek, elastiki, uysal, itaatkar, kıvrak

2012 s

‫مرن‬

sıkıcı, bunaltıcı

2012 s

‫مرهقة‬

geçme, geçiş, geçiş, trafik, aşma

2012 s

‫مرور‬

esneklik, elastikilik, uysallık, itaatkarlık, kıvraklık

2012 s

‫مرونة‬

rahatlatan, rahatlık, yatıştıran, sakinleştiren, sıcak, samimi, hoş, rahat, konforlu

2012 s

‫مرحية‬

hasta

2013 i

karışım, mizaç, yapı, ruh hali, sağlık durumu, sıhhat

‫مزاج‬

2011 s

iddialar, zanlar, varsayımlar

‫مزاعم‬

2012 i

karışmak, karıştırmakuymak, uyum sağlamak

‫مزج‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫مزدوجة‬

2012 i

filiz, yeni yetişen ürün

2013 i

uzun süren, devam eden, eski, köklü, müzmin, kronik

94

‫مزروعة‬ ‫مزمن‬

2012 i

arz edilen, sunulan, döşeli, donatılmış, techiz edilmiş, bağlantılı, ilintili

‫مريض‬

2012 s

‫مزود‬

Halil İbrahim KARATAŞ

"‫ "من‬ile: …dan oluşmuş, …karışımı

2013 i

artırım, aşma, geçme, yüksek derece, üst sınır, maksimum

dokunmak, değmek, saygısızlık etmek, ihlal etmek, bozmak, çiğnemek, başına gelmek

2012 s

‫مزيد‬

2012 s

‫مزينة‬

2012 s

‫مس‬

sorgulama

2013 i

yüzey, alan, saha, arazi, yüz ölççümü, kadastro

‫مساحة‬

2012 s

‫مسار‬ ‫مساعدة‬

2011 s 2012 i

‫مسافة‬

2011 s 2012 i

‫مسامهة‬

mesafe katılım, iştirak, paylaşım

müstefid, faydalanan kimse

‫مساءلة‬

2012 i 2012 s

gidilip gelinen yer, yol yardım, destek

‫مزيج‬

2012 s

‫مسبار‬

2012 s

‫مسبار فضائي‬ ‫مستثمر‬

2011 s 2012 i

çalışan, işçi

‫مستخدم‬

2012 s

devam ettirilen, sürdürülen

‫مستدامة‬

2012 i

müsteşar, danışman, müşavir

2013 i

‫مستشار‬

ödünç alınan, mecazi olarak kullanılan, suni, yapmacık; müstear

2012 s

‫مستعارة‬

zor, güç, anlaşılmaz, içinden çıkılmaz, amansız, devasız, çaresiz

2012 s

ٍ ‫مستعص‬

kullanılmış, elden düşme, müsta'mel, kullanılan, uygulanan

2013 i

keşfeden, bulmaya çalışan, araştıran, bulup çıkaran

‫مستعملة‬

2012 s

‫مستفد‬

2012 s

‫مستكشف‬

ihtiyaçlar, kaçınılmaz sonuçlar

2013 i

‫مستلزمات‬

türetilmiş, alınmış

2013 i

‫مستمد‬

kolay, basit

‫مستهل‬

2011 s

tüketici; tüketilen, bitirilen, tüketim

2013 i

mûdî; bırakılan, depoya bırakılmış, emekli, yedeğe alınmış, yedek, emanetçi, depo, ardiye, ambar, hangar, depo, tank seviye, düzey, standart

‫مستودع‬

2012 i 2011 s

2013 i

seviyeler 2012 i

‫مسجل‬

2011 s 2012 i

‫مسح‬

tescil eden, kayıt yapan, noter; kayıtlı

meshetme, ovalama, yağlama, yağ sürme; gösteriş, sahte tavır, hava mera, otlak; tiyatro, perde

2013 i 2012 s

95

‫مسحة‬

2012 s 2011 s

tiyatrolar, oyunlar

‫مستوى‬ ‫مستويات‬

2012 s

meshetmek, elini sürmek, silip gidermek, temizlemek, düzlemek; "‫"ب‬ ile: ovalamak, yağlamak; "‫ "من‬ile: yoksun bırakmak, elinden almak, el koymak

‫مستهلكة‬

‫مسرح‬ ‫مسرحيات‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tiyatro, oyun

‫مسرحية‬

2012 i 2013 i

yatay, düz, yayvan yüzey

2012 i 2012 s

doğum yeri

2012 i

bir şeyin düştüğü yer, çağlayan, şelale

‫مسرحية‬ ‫مسطحة‬ ‫مسقت رأس‬

2011 s

‫مسقط‬

2011 s

‫مسقط السنوي‬

"‫ "ب‬ile: kavramak, tutmak, yapışmak, tutunmak, bırakmamak

2012 s 2013 i

‫مسك‬

2013 i

‫مسكتة‬

sıkıca tutma, kavrama ikamet edilen yer, ikamet etme, oturma, ev, mesken, yurt

‫مسكن (ج) مساكن‬

2012 s

silahlı, zırhlı, betonarme

2013 i

‫مسلح‬

yol, tutulan yol, politika, metot, yöntem, prosedür

2013 i

‫مسلك (ج) مسالك‬

salim, zarar görmemiş, hasar görmemiş, ayıbı olmayan, kusuru olmayan

2013 i

‫مسلّمة‬

isimler, manalar, isimlendirilen şeyler

‫مسميات‬

2012 s

yaşlı, ihtiyar, yaşı ilerlemiş, reşit

2012 i

‫مسن‬

yolculuk, seyahat, tur, ayrılış, hareket, kalkış, mesafe, uzaklık

2012 i

‫مسرية‬

tartışma, münakaşa, çekişme, ihtilaf

2013 i

‫مشاحنة‬

kavgalar, dövüşler

2013 i

‫مشادات‬

bahsi geçen, söz konusu, mevzu bahis

paylaşan, katılan, katılımcı birlikte yapma, ortaklık yapma

2012 i

‫مشار إىل‬

2012 i

‫مشارقة‬

2012 i

‫مشارك‬

2011 s

‫مشاركة‬

2012 s 2012 i

‫مشاعر‬

kargaşalar, düzensizlikler, gürültü patırtı, hır gür; kavgacı, şamatacı, huzursuzluk çıkaran, kışkırtıcı

2012 i

‫مشاغب‬

artık

2012 i

‫مشاق‬

gözleyen, nezaret eden, müşahit, gözlemleyen; toplantı yerleri, türbeler, kortejler, perdeler, fasıllar

2012 i

görme, tanıklık etme, gözlem, müşahede, görüş, görüntü

2013 i 2012 s

‫مشاهد‬ ‫مشاهدات‬

müşavir, istişare eden, danışan

2011 s

‫مشاور‬

türemiş

2011 s

‫مشتقاة‬ 2012 s

‫مشتقات‬

cesaretlendirici, cesaret veren, destekleyen, destek olan, arka çıkan, taraftar

2012 s

‫مشجع‬

yüklü, dolu, şarj edilmiş

2012 s

‫مشحونة‬

iltica eden, kaçan, sığınan; avare, maceracı

‫مشرد‬

2011 s

kanuni, resmi, meşru, hukuki, izinli, ruhsatlı; plan, proje, tasarı, taslak

96

2012 s

‫مشروع‬

Halil İbrahim KARATAŞ

plan, proje, tasarı, inşaat, yasal, meşru, yasalara uygun, kanuni

‫مشروع (ج) مشاريع‬

2012 i

hisse, algılayan organ, duyu, his

‫مشعر (ج) مشاعر‬

2011 s 2013 i

‫مشغول‬

2012 s 2013 i

‫مشكلة (ج) مشاكل‬

2012 s

‫مشهور (ج) مشاهري‬

meşgul, alıkonmuş, tutulmuş, sahibi olan, boş olmayan, problem, sorun, mesele, müşkül, zorluk

2011 s

meşhur, ünlü, adı çıkmış, yaygın, yaygınlaşmış, kabul görmüş, makul yaşlılık, kocamışlık, ak saç

‫مشيب‬

2012 i

emmek, içine çekmek

2013 i

başına gelmiş, uğramış, tutulmuş, yakalanmış, yaralı, hasta, kazazede, yaralı kişi, bela, afet

güvenilirlik, emniyet

2011 s

‫مصاب‬

2011 s

‫مصاف‬

2011 s

‫مصداقية‬

ihracatçı

‫مص ّدر‬

2012 s

başlangıç noktası, kaynak, orjin, mastar

2012 i 2012 s 2013 i

ayrılan, hasredilen, masraf, harcama, gider Mısırlı

‫مصري‬

2012 s 2011 s

2013 i

‫مصطلح‬ ‫مصطلح سحري‬

2011 s

terim, ıstılah

‫ مصدرة (ج) مصادر‬/ ‫مصدر‬ ‫مصروفة‬

2011 s

genel kabul gören, geleneksel; terim, ıstılah

‫مص‬

2011 s

2013 i

‫مصطلحة (ج) مصطلحات‬

suni, yapay, sentetik, sahte tavır, yapmacık davranış

2012 s

‫ مصطنعة‬/ ‫مصطنع‬

süzmek, elemek

2012 s

‫مصل‬

iş, zorunluluk, zaruret, faydalı olan; avantaj, kar, maslahat, kazanç, idare, kurum

2012 s

‫مصلحة‬

kararlı

‫مصمم‬

2011 s

fabrika, atölye

‫مصنع (ج) مصانع‬

2012 i 2012 s

yazılı eserler, edebi çalışmalar

2013 i

ürün, mamül

‫مصنفات‬ ‫مصنوعة‬

2012 i

oylamaya katılan, seçmen

2012 s

‫مصوت‬

tasarlayan, fotoğrafçı, ressam, kameraman; resimli; fotoğraf stüdyosu

2012 s

‫مصور‬

gelişmeyle alakalı, gelişmeci, neticeyle ilgili

2013 i

‫مصريية‬

zıt, ters, anti, aksi

2013 i

‫مضاد‬

ilave edilen, eklenen, muzaf, tamlanan

‫مضافة‬

2012 s

üzülme, tasalanma, tedirginlik, sıkıştırma, rahatsızlık verme, sıkıntı, zor durum, kızgınlık tayin, tespit edilmiş, belirlenmiş, çarpılan

2013 i

‫مضروبة‬

2012 i

çiğnemek; çiğnenecek şeyler, et parçaları

2013 i

garantili, garantide, sigortalı, içerik, muhteva, kapsam

97

‫مضايقة‬ ‫مضغ‬

2012 i 2012 s

‫مضمون‬

2012 s

‫مضمونية‬

Halil İbrahim KARATAŞ

2013 i

‫مضنية‬

ayrılmak, uzaklaşmak; "‫ "ب‬ile: alıp götürmek; "‫ "في‬ile: ilerlemek; "‫في‬ veya ‫"ب‬ile: sürdürmek, devam etmek

2012 s 2013 i

‫مضى‬

konuksever, misafirperver

2012 s

‫مضيافة‬

elastikî, esnek, kauçuk

2012 s

‫مطاطي‬

gezme, turlama, dolaşma, tur atma, tur

‫مطاف‬

2011 s

dikkatle okunan, mütalaa, inceleme, ilan, duyuru, tebliğat

‫مطالعة‬

2012 i

mutfak, yemek yenen yer, büfe

2012 s 2013 i

baskı, baskıyla ilgili

2012 s

‫مطبخ‬ ‫مطبعية‬

matbuat, yazılı materyal

2013 i

‫مطبوعات‬

lokanta, restoran, yemek salonu

2013 i

‫مطعم (ج) مطاعم‬

doğuş, doğma zamanı, yükselme noktası, başlangıç yeri, tan vakti, başlangıç, giriş, mukaddime, ilk beyitler, peşrev

2012 s 2013 i

‫مطلع‬

aranan, borç, bilinmeyen, istek, arzu

2012 s

istek, arzu, umut, beklenti, istenilen şey; hırlar, umutlar, hayaller

‫مطمع (ج) مطامع‬

2012 i

destekleme, destek verme, yardıma koşma; gösteri

karanlık

‫مطلوب‬

2012 s

‫مظاهرة‬

2012 s

‫مظاهرة وطنية‬ ‫مظلم‬

2011 s

dış görünüş, görüntü, davranış, tavır, suret, şekil, biçim, fenomen, olgu, belirti, emare, beyanat dış görünüş, görüntü, davranış, tavır, suret, şekil, biçim, fenomen, olgu, belirti, emare, beyanat

‫مظهر‬ 2012 s 2013 i

…e rağmen, …yapmakla birlikte

‫مع أن‬

2012 i 2012 s

bununla birlikte, buna rağmen, yine de, ancak

‫مظهر (ج) مظاهر‬ ‫مع ذلك‬

2011 s

muasır, çağdaş

2013 i

çağdaş olmak, muasır olmak

‫معاصرة‬

2012 s

engelli, özürlü

‫معاصر‬

2013 i

‫معاق‬ ‫معاجل‬

muayene eden, tedavi eden, ilgilenen, sorumluluğunu alan

2011 s

tedavi, bakım, ilgilenme, işleme

2011 s

sıkıntı çekmek

2011 s

‫معاناة‬

çaba, gayret

2011 s

‫معاهدة‬

2013 i

2013 i

‫معبد‬

2012 s 2013 i

‫معبد (ج) معابد‬

ibadet yeri, cami ibadet yerleri, camiler

itibarlı mutezile, ayrılıp giden

2012 s

‫معبنة‬

2012 s

‫معترب‬ 2013 i

inanılan, ima edilen; inanan

2013 i

98

‫معتزلة‬ ‫ معتقدة‬/ ‫معتقد‬

2012 i

kendisine güvenilen, itimat edilen, mutemet, destek alınan, onaylanmış, onanmış, tasdikli

‫معاجلة‬

‫معتمدة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

techizat, takımlar, aletler

2012 s

‫معدات‬

tahsis edilmiş, ayrılmış, hazır, istekli

2012 s

‫مع ّد‬

ortalama, oran, miktar

2011 s

2012 s 2013 i

‫ معدلة (ج) معدالت‬/ ‫معدل‬

2013 i

‫معدنية‬

madeni bir şeyin gösterildiği yer, sahne, görüşe açma, arzetme, gösteri, şov, fuar bilgi, kabiliyet, maharet, marifet, vukuf, derin bilgi, bilge, bilgili kişi, belirli isim, eğitim öğrenim, marif

2011 s 2012 i

‫معرض‬

2012 i

‫معرفة (ج) معارف‬

2011 s

‫معرفة بشرية‬

2011 s

‫معرفية‬

dövüş, çatışma yeri, dövüş, kavga, çatışma

2012 s 2013 i

bilinen, meşhur, genel kabul gören, iyi, faydalı, doğruluk, tarafsızlık, hakkaniyet, dostluk, yakınlık, fayda, iyilik, alamet

2012 s

‫معروفة‬ 2013 i

uzlet mahalli, inziva yeritecrit, soyutlanma 2011 s

çoğunluk, ekseriyet, büyük kısım, azami, maksimum, en fazla

2012 s 2013 i

‫معطية‬

2012 s 2013 i

‫معظم‬ ‫معقدة‬

kompleks, karmaşık; düğümlü, çetrefilli; eklem yeri, düğüm yeri

2011 s

mesken, ikametgah, iz, alamet, alameti farika, nişan, ayırdedici özellik, hususiyet, emareler, alametler

2011 s 2012 i 2012 s

dijital bilgiler

2011 s

‫معلم (ج) معامل‬ ‫معلومات رقمية‬

mimari

‫معماري‬

2012 s

sömürgeci

‫معزز‬ ‫معزل‬

2012 i

veri

‫معركة (ج) معارك‬

‫معمر‬ ّ

2012 i 2012 s

‫معمورة‬

manevi, manayla alakalı

2012 s

‫معنوية‬

ömür, hayat, hayat tarzı, geçim

2012 s

‫معيشة‬

oturulan yer, mesken

2011 s

muayyen, belirli, kararlaştırılmış, atanmış, tayin edilmiş; eşkenar dörtgen; yardımcı, muavin muayyen, belirli, kararlaştırılmış, atanmış, tayin edilmiş

‫معني‬

2012 i 2011 s

2013 i

terk etmek, bir yere doğru yola çıkmak

2013 i

‫ املغرب األقصى‬- ‫مغرب أقصى‬

2012 i

kışkırtıcı, ayartan, akıl çelici, teşvik edici, yönelten, şevk veren

2012 s

mana, ibret, düstur, vezine, ehemmiyet

‫مغفور ل‬

2012 i

kapalı, kilitli, sürülü, anlaşılması zor

‫مغلق على‬

2011 s

gizli, saklı, görünmeyen

2012 s

şaşırtıcı gelişme, beklenmedik olay, sürpriz

2012 i

ğiçerik, muhteva, konu

2011 s

99

‫مغري‬ ‫مغزى‬

2011 s

merhum, rahmetli

‫مغادرة‬ ‫مغذية‬

2011 s

Fas

‫ معينة‬/ ‫معني‬ ّ

‫مغيب‬ ‫مفاجيء‬ ‫مفاد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

ayrılma, bırakma, çekip gitme; farklılık, fark görüşme, toplantı, konferans, ortaklık

2011 s

övünç vesilesi, iftihar sebebi, kahramanlık, yiğitlik

2013 i

‫مفارقة‬

2013 i

‫مفاوضة‬

2013 i

‫مفخرة (ج) مفاخر‬

tek, yalnız olma, yalnızlık, basit; kelime, terim, ıstılah, deyim, detay, tafsilat

2011 s

‫مفرد (ج) مفردات‬

aşırı, müfrit

2011 s

‫مفرط‬

varsayılan, farzedilen, görev, mes'uliyet, sorumluluk

2011 s

bozulmanın sebebi, kaynağı, utanç verici fiil; hileler, düzenbazlıklar

2013 i

‫مفسدة‬

2012 i

aşırı dolu

2013 i 2012 s

makul, bilinen, mânâ, kavram, mefhum

2012 s 2013 i

mezarlıklar

2012 s

‫مفهوم (ج) مفاهيم‬ ‫مقابر‬ ‫مقابل‬

2011 s

yakın olmak, yaklaşmak, yakın olmak, bulmak, denk olmak, ramak kalmak, yakınlaştırmak karşılaştırma; birleştirme

‫مفعمة‬ ‫مفعول‬

mef'ul; etki, tesir, geçerlilik

karşıda olan, karşı, karşılık

‫مفروض‬

‫مقاربة‬

2012 s 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫مقارنة‬

2013 i

‫مقال‬

söz, konuşma, öğreti, doktrin, makale, tez, bilimsel inceleme, yazı kaldırılmış, dikilmiş, karara bağlanmış, bir şeyin bulunduğu yer, ikametgah, mesken, bir yerde kalma süresi

‫ُمقام‬

2012 i

sözleşme yapan, mukavele yapan, müteahhit; gramafonlar

‫مقاول‬

2012 s

mukavemet, direnç, karşı çıkma, direnme, mücadele mezar

2012 i

gelecek, sonraki, izleyen

2013 i

‫مقاومة‬

2013 i

‫مقربة‬ ‫مقبلة‬

2012 s

ilk zamanlar, dönemler, erken olan

2011 s

‫مقتبل‬

suç işleyen, fail

2011 s

‫مقرتفة‬

sınırlı; kısa, özet, hülasa

‫مقتصرة‬

2012 s

miktar, çokluk, kemiyet, derece, mertebe

2013 i

yerleşilen mekan, oturulan yer, mesken, ikametgah, depo, merkez, istasyon, yer, mahal

‫مقدار‬ ‫مقر‬

2012 i 2012 s

rapor eden, gazeteci, muhabir; kurulu, tesis edilmiş, kararlaştırılmış, belirlenmiş, tayin edilmiş, muayyen, müfredat, program

2011 s

‫مقرر‬

saray, küçük kapalı oda, bölme, hücre

2011 s

‫مقصورة‬

oturak, sandalye, koltuk, yer, divan, sandalye, sıra, bank

‫مقعد (ج) مقاعد‬

2012 i

kalemlik, kalem kutusu; kesilmiş, çizgili

2012 s

‫مقلمة‬

kahvehane

2012 s

‫مقهى‬

güçlendirici, kuvvet veren, takviye ede; takviye edilmiş, kuvvetlendirilmiş

2013 i

‫مقوية‬

bağlı, sınırlı, kayıtlı, tescilli

2013 i

‫مقيد‬

ahlakın en güzeli

2013 i

‫مكارم األخالق‬

100

Halil İbrahim KARATAŞ

mücadele etme, savaşma, çekişme, müdafaa etme yer, mekan, mahal, mevki, konum, önem, ehemmiyet, durum, ahval, şartlar

2013 i

‫مكاسب‬

2013 i

‫مكافحة‬ ‫ مكانة‬/ ‫مكان‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫مكتبات جامعية‬ kütüphane, kitabevi; sıra

2011 s

dijital kütüphane

2011 s

2013 i

‫مكتبة (ج) مكتبات‬ ‫مكتبة رقمية‬

sahibi olan

2013 i

‫مكتسبة‬

kâşif

2013 i

‫مكتشف‬

yoğunlaşmış

‫مكثفة‬

2012 s

şerefli, saygın, saygıdeğer

2012 i

kötü, sevimsiz, hoş olmayan, mekruh, çirkin; zahmet, sıkıntı, güçlük, aksilik, talihsizlik, terslik

2012 i

kazanç, kar

2012 i

2013 i

‫مكسب (ج) مكاسب‬ ‫مكسوة‬

2012 s

sağlam yapmak; "‫ "من‬ile: bir konuma getirmek, mümkün kılmak, yaptırmak, imkanı vermek, tanımak, sağlamak, tedarik etmek; "‫في‬ veya ‫ "ل‬ile: gücünü kazandırmak güçlü olmak, güçlenmek, nüfuzu olmak, nüfuz edinmek

‫مكرم‬ ّ ‫مكروه‬

2013 i

‫م ّكن‬

2012 i 2012 s

‫مكن‬

2012 s

‫مكوكية‬

2012 s

‫مكونات‬

uygunluk, uyum, ahenk, uyum, uyuşma, uzlaşma, bağdaşma, katılma, muvafakat

2012 s 2013 i

bol elbise

2012 s

‫مالبس فضفاضة‬

hoşluk, hoşa gitme, güzellik, şıklık, zarafet, kibarlık, incelik; tuzluluk / denizcilik

2012 s

‫ حمالحة‬/ ‫َمالحة‬ ‫مالحظة‬

görme, gözlem, not, açıklama, yorum; dikkat, kontrol, gözden geçirme 2011 s 2012 i zorunlu, yükümlü, bir imtiyazı ya da tekeli elinde bulunduran, bir arazi veya bölgeden vergi alan, mültezim, imtiyaz sahibi; ihtiyaç

‫ملتزم‬

2012 s

tutuşmuş, alev almış, iltihaplı, ateşli, heyecanlı

2013 i

tuzlu olmak; tuz; barut, latife, şaka lezzet, zevk, haz, eğlence

2013 i

dosya

2013 i

‫ملقب‬

2012 s

sahip olmak, elde etmek, eline geçmek, sahibi olmak, kontrolü altında 2011 s tutmak, hakim olmak, nüfuzu olmak, otorite sahibi olmak

‫ملك‬

bilgi sahibi, bilgili, uzman, mütehassıs

2013 i

işaret levhası; tuzluluk

2012 s

101

‫ملف‬ ‫ ملفوفة‬/ ‫ملفوف‬

2012 i

lakaplı, soyadlı, anılan, bilinen, adlandırılan

‫ملذة‬ ‫ملعقة‬

2011 s

"‫ في‬veya ‫ على‬veya ‫ "ب‬sarılı, dolanmış, sarılı, paketlenmiş, bağlı, bağlanmış, sarılmış, dolgun

‫ملتهبة‬ ‫ملح‬

2011 s 2012 i

kaşık

‫مالئمة‬

‫ملم‬ ‫ملوحة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫ملونة‬

renkli

2012 i

dolu, … ile dolmuş, kabarık, şişman, yağlı, bol; hali vakti yerinde

2012 i 2012 s 2013 i

…dığı şeyden dolayı, …den dolayı

2012 i 2012 s

benzerlik, benzeme, andırma, benzeşme

2012 i

bir mesleği veya işi yürütme, uygulama, icra etme, yerine getirme; tatbikat, pratik, deneyim, müzakere, görüşme

2012 i 2012 s

‫مما‬ ‫مماثلة‬ ‫ممارسة‬ ‫ممأسس‬ َ

2012 i

ayırdedilen, seçkin, güzide, çok iyi, mükemmel, imtiyazlı, ayrıcalıklı, özel kaçınan, uzak duran, yanaşmayan, reddeden, kabul etmeyen, engellenen, yasaklanan; "‫ "على‬ile: erişilmez, ulaşılmaz, ele geçmez, zaptedilmez, imkansız yırtılmış, parçalara ayrılmış, paramparça olmuş; yırtan

‫ممتاز‬

2012 i 2012 s 2013 i

bıktıran, usandıran, bezdiren

‫ممل‬

2012 s

‫ممنوحة‬

2012 i 2011 s

yüzünden, için, sebebiyle, dolayısıyla, …den dolayı

2012 s

‫ مميزة‬/ ‫مميز‬

2012 s

‫من أجل‬

...yapabilir, ... yapması mümkündür

2013 i

‫من أين‬

2012 i

yönünden, bakımından, nokta-i nazarından, …dığı yerden, …dığı yere; hakkında, ilgili olarak, hususunda, öyle ki, …e göre, sebebiyle, …e gelince

‫من املمكن‬ ‫من أن‬

2012 s

nereden

‫ممتنعة‬ ‫ممزق‬

2011 s

ayır edici özellik, nitelik, üstünlük, avantaj, alameti farika ayırd eden, mümeyyiz, karakteristik, özel, belirleyici nitelikte, ayırt edilebilecek vasıfta

‫ مليئة‬/ ‫مليء‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫من حيث‬

…den, …nın arasından, …nın içinden, …nın ortasından, …nın kanalıyla 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫من خالل‬ ‫من خالل سرية‬

2012 i

…den başka, …nın dışında, …yapmadan, …siz

‫من دون‬

2012 s

…yapmaksızın, …yapmadan

2011 s 2012 i

tarafından / eskiden; … den önce

2011 s

…e göre, …e nazaran, … açısından, …açıdan

2011 s

‫من غرب‬ ‫ من قَ ْب ُل; قَ ْب حل‬/ ‫من قحبَ حل‬ ‫من ناحية‬

buradan

2012 i

‫من هنا‬

mola yeri, uğrak, ikametgah, mesken; iklim, hava şartları

2012 i

‫مناخ‬

pişmanlıklar; içki arkadaşı

2012 i

‫منادم‬

çekişme, niza, tartışma, dava, mesele, problem

2012 i

uygunluk, münasiplik, münasip olma, uyum gösterme, akrabalık, hısımlık; ilgi, münasebet

2012 i

2013 i

‫منازعة‬ ‫مناسبة‬

çekişme, rekabet, tartışma, münakaşa, teftiş, kontrol

2013 i

‫مناظرة‬

erişilmezlik, ele geçmeme, iyi korunma, dayanma, mukavemet gücü, bağışıklık, dokunulmazlık

2013 i

‫مناعة‬

rakip

2012 s

‫منافس‬

rekabet, yarışma, mücadele, çekişme, karşılaşma

2012 s

‫منافسة‬

102

Halil İbrahim KARATAŞ

münakaşa, ağız dalaşı, tartışma, anlaşmazlık, itiraz, karşı çıkma

‫مناقشة‬

2011 s

elde etme, erişme

‫منال‬

2012 s

karşı tarafın gücünü kuvvetini yoklama, muharebe

2013 i

uzak yer, ırak, …den uzak durmak, …e hiç yaklaşmamak

‫منأى‬

2012 i

dikkatli, titiz, ihtiyatlı

‫منتبه‬

2012 s 2013 i

‫منتثر‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫ منتجة (ج) منتجات‬/ ‫منتج‬

dağılan, yayılan, yaygın, saçılmış doğuran, verimli, sonuç getiren; üretici, imalatçı, yapımcı, prodüktör; ürün, mamül gıda ürünleri

‫منتجات األغذية‬

2012 i

eğlence merkezi, sağlık merkezi

2011 s 2012 i

seçilmiş, seçimi kazanan, takım, derleme

2011 s

kulüp, toplantı merkezi, toplantı yeri

2013 i

‫منتجعة‬ ‫منتخب‬ ‫منتدى‬

2012 i

yayılan, saçılmış, yaygın, hüküm süren, kabul görmüş

‫مناوشة‬

‫ منتشرة‬/ ‫منتشر‬

2011 s 2012 i 2012 s

yarı, orta

2013 i

‫منتصف‬

katılan, üye

2011 s

‫منتم‬

katılan, üye / menşe, kaynak, akrabalık, üyelik

2011 s

‫ منتمى‬/ ‫منتمي‬

kaynak, maden, ocak, çıkış, çıkış yolu

2011 s

‫منجم (ج) مناجم‬

ihsan etmek, hediye vermek

2012 i

kasvet, keder, hüzün, can sıkıntısı, meyil, dökülme yeri

indirimli, düşük, alçak

2013 i

‫منح‬

2012 s

‫منحاز‬

2012 s

‫ منحدرة (ج) منحدرات‬/ ‫منحدر‬

2012 s

‫منحوتات‬

2012 s

‫منخفضة‬ ‫مندهش‬

şaşırmış, kafası karışmış

2011 s

…den beri, …dır, …kadar önce, …yapalı beri, iken

2011 s 2012 i 2012 s

‫منذ‬

2012 s

‫منذ أن‬

2012 s

‫منزاح‬

…den beri, …dır, …kadar önce, …yapalı beri

‫منزل (ج) منازل‬

mola yeri, konak yeri, daire, ev, evre

2012 s 2013 i

ahenkli, düzenli

2012 s

‫منسجم‬

muntazam, düzenli, tertipli, uyumlu, ahenkli

2012 s

‫ منسقة‬/ ‫منسق‬

bağlantılı, ilişkili, nisbet edilen, ilgilendiren, seviye, yükseklik

2012 s

‫منسوب‬

unutulan, unutulmuş

2013 i

‫منسي‬

inşa eden, kuran, yapan

2013 i

‫منشئ‬

ürün, iş, mamul, mahsul, kuruluş, tesis, üs, enstitü

2013 i

‫منشأة (ج) منشآت‬

makam, mevki

2013 i

‫منصب‬

geçip giden, geçmiş olan

2011 s

103

‫منصرم‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫منصة‬ ّ

kürsü, platform, ressam sehpası, şövalye

2012 s

bölge

2012 s 2013 i

içe dönük, içine kapanık, dünyaya küs

2011 s

görünüş, görünüm, manzara, perspektif, bakılan şey, sahne, dekor düzenli, tertipli, muntazam, sistemli; düzenleyen, organizatör kuruluş, organizasyon, örgüt

‫منطوي‬

2012 s 2012 i

2011 s

‫منطقة‬

2013 i

‫منظر‬

2013 i

‫منظم‬

2013 i

‫منظمة‬ ‫منظور‬

bakılan, görülen, beklenilen, tahmin edilen, kontrol edilendenetlenen

2012 i

didaktik/öğretici şiir, sıra, dizi

2012 i 2012 s

‫منظومة‬

"‫ عن‬veya ‫"من‬durdurmak, geçmeye bırakmamak, engel olmak, alıkoymak, yoksun bırakmak, yasaklamak, menetmek, durdurmak, kesmek, uzak tutmak, muhafaza etmek

2012 i 2012 s

‫منع‬

2012 s

‫منعزل‬

inzivaya çekilmiş, uzlete çekilmiş, münzevi, yalnız fayda, yarar, avantaj, menfaat, kâr, kazanç, kamu hizmeti, intifa hakkı, 2011 s bir malın veya faydalı bir şeyin ürünü kesilmiş, kopmuş, ayrılmış, kesilmiş, yırtılmış, yarılmış, kesintiye uğramış, durmuş, kesik; "‫ الى‬veya ‫ "ل‬ile: kendini hasretmiş, bütün zamanını harcayan

‫منفعة (ج) منافع‬

işlemeli, nakışlı, üzerinde nakış bulunan kötü talihli, sıkıntılı, çileli, felaketzede

2011 s

2013 i

‫منقطع‬

2013 i

‫ منقوشة‬/ ‫منقوش‬ ‫ منكوبة‬/ ‫منكوب‬

2012 s

süslü, işlemeli, ince işçiliği olan

2012 i 2012 s 2013 i

açık, izlenebilecek yol, metot, yöntem, program, rota

2012 i

metodik, metodoloji

2013 i

‫منوم‬ ّ

2012 i

uğramak, çatmak, karşılaşmak, başına gelmek, nasip olmak, karşısına çıkmak

‫ح‬ ‫ين به‬ َ ‫ُم‬

2012 s

erişilmez, kapalı, güçlü, iyi korunan, zaptedilmez, dokunulmaz

2013 i

çekinmek, korkmak, saygı duymak, hürmet göstermek; ağırlık maharet, ustalık, el yatkınlığı

2011 s

önemli konular, meseleler; özel görevler vazifeler, misyon

‫مهابة‬

2012 s

‫مهارة (ج) مهارات‬

‫مهددة‬

2012 s

şölen, şenlik, festival

2011 s 2012 i

görsel şölen

her ne kadar … yapsa a …, ne kadar … yaparsa, (her) ne kadar … yaparsa yapsın

2012 i

hizmet etmek, işinde çalışmak, kibrini kırmak, burnunu sürtmek, eskitmek, yıpratmak; meslekler, meşguliyetler

104

2013 i

‫ مهرجانة‬/ ‫مهرجان‬

2013 i

‫مهرجان بصري‬

2013 i

‫مهرجان مرئي‬

2013 i

‫مهما‬ ‫مهما كان‬

2012 i

önemli, mühim konu, mesele

‫مهام‬ ‫مهجر‬

2012 i

tehdit eden, tehdit edici; tehdit edilen

‫منيعة‬

2012 s

2012 s 2013 i

göç edilen yer, sığınılan yer, göç, koloni, sömürge; müstehcen şeyler

‫منهج‬ ‫منهجية‬

2011 s

uyku verici, uyuşturucu, uyku ilacı

‫منمنمة (ج) منمنمات‬

2012 i 2012 s

‫مهمة‬

2012 s

‫مهن‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫مهن حيوي‬

2011 s

iş, meslek

2013 i

‫مهنية‬

2012 s

heybetli, ürkütücü, huşu veren

‫مهنة‬

2013 i

‫مهيب‬

2012 s

‫مواتيت‬

bağ, bağlantı, süreklilik, devamlılık, ard arda gelme

2012 s

‫مواصلة‬

vatandaş / yurt, vatan, memleket, bölge, alan, nokta, yer, zaman

2012 s 2013 i

‫ موطن (ج) مواطن‬/ ‫ُمواطن‬

2013 i

‫مواطن عادي‬

sıradan vatandaş anlaşma, uyuşma, uyum, benzerlik, uygunluk, münasiplik, rıza, muvafakat, onay saldıran, savaşan

2012 i 2012 s

‫موافقة‬

2012 s

‫مواقع على‬

2011 s

destek veren, arka çıkan, dost, destekçi, taraftar, yandaş, partizan, bağlı bağlılık, sadakat

2013 i

‫موالية‬

2011 s

mozart

2013 i

güvenilir, emin, sakıncası olmayan

‫موثوقية‬

2011 s

dalga

‫موج (ج) موجات‬

2012 s

birleşik, birleşmiş

‫موتسارت‬ ‫موثوق ب‬

2012 i 2012 s

güvenilirlik

‫موايل‬

‫موحدة‬ ّ

2011 s

‫موحد‬

muvahhid; birleşmiş, birleşik

2012 i

moda

2012 i 2012 s

‫مودة‬

2012 s

‫مورد (ج) موارد‬

varılacak yer, hedef, pınar, kaynak, menşe, gelir, sağlama, tedarik etme, ithal etme, gider

2011 s

miras kalan, nesilden nesile gelen, kalıtsal, ırsî

‫موروثة‬

2012 i

dağıtım yapan, dağıtıcı; dağıtılmış

2013 i

‫موزعة‬

kapsamlı çalışma, inceleme, ansiklopedi, lügat

2012 i

‫موسوعة‬

bir şeyin bırakıldığı yer, mahal, bölüm, yer, durum, vaziyet, hal

2012 i

‫موضع‬ 2013 i

‫موضعي‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫ موضوعة (ج) موضوعات‬/ ‫موضوع‬

mevzî, yerel, lokal, kısmi konu, mevzu, mesele, problem, sorun, tema, yazı, makale, postula vatan

2012 s

aslî vatan, ana vatan

‫موطن أصلي‬

2012 i

söz, vaat, taahhüt, bağlantı, randevu, buluşma sözü, randevu yeri, randevu zamanı, zaman

2011 s

düştüğü yer, mahal yer, mevzi, sahne, durum, vaziyet, tesir

2011 s 2012 i 2012 s

durak, istasyon, park yeri, mola yeri, mahal, sahne, vaziyet, durum, konum, tavır, pozisyon

2011 s

alay, geçit töreni, kafile, maiyyet, kortej

‫موعد‬

2012 s 2012 s 2013 i

ihsan edilmiş, karşılıksız verilmiş, armağan, becerikli

2011 s

105

‫موطن‬

‫موقع (ج) مواقع‬ ‫موقف (ج) مواقف‬ ‫موكب‬ ‫موهوب‬

Halil İbrahim KARATAŞ

sular

‫مياه‬

2012 i

ölü, cansız

‫ميت (ج) موتى‬

2012 s

‫ميدانية‬

2011 s

üstün tutma, kayırma, tercih etme

‫ميز‬

2011 s 2012 i

bütçeler

2013 i

‫ميزانيات‬

bütçe

2013 i

‫ميزانية‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫ميزة‬

2012 s

‫ميسر‬

2012 s

‫ميل (ج) ميول‬

ayırdedici özellik, nitalik, alameti farika, ayrıcalık, imtiyaz kolayca ulaşılan, elde edilen, başarılı, işi yolunda, işi rast giden, zengin meyil, eğim, eğiklik, temayül, sapma; sevgi, muhabbet

2011 s

2013 i

cinsi meyiller, cinsel eğilimler

‫ميوسلي‬ ‫ميول جنسية‬

2011 s

"‫ عن‬veya ‫"على‬ayrı tutmak, üstün görmek, daha çok önem vermek; "‫ من‬, ‫ عن‬veya ‫ "بين‬ile: ayırdetmek, temyiz etmek, ayırmak, seçmek, ayrı tutmak, imtiyaz tanımak

2013 i

‫ميّز‬

2013 i

‫نائية‬

çıkan, doğan

2013 i

‫نابعة‬

temayüz eden, önemli, sıradan olmayan

2013 i

‫نابغة‬

temayüz eden, önemli, sıradan olmayan

2013 i

‫نابغة (ج) نوابغ‬

uzak, ırak, sapa, kuytu

‫ن‬

"‫ "عن‬ile: kaynaklanan, ortaya çıkan; sonucu, neticesi, netice, sonuç, imalatçı, üretici, yapımcı

‫ناجتة‬

2012 i

başarılı, muvaffak

2013 i

‫ناجحة‬

beliren, doğan, çıkan; "‫ من‬veya ‫ "عن‬ile: …dan kaynaklanan, …ın neticesi olan

2013 i

‫نامجة‬

kurtulan

2013 i

‫ناجي‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫ناحية‬

yan, taraf, yön, cihet, bakış açısı, bölge, kesim, alan, saha, ilgi alanı, nahiye sallanmak, sendelemek

‫ناد‬

2012 s

nadir, az bulunan, tuhaf, garip, pek bilinmeyen, çok kıymetli, mükemmel, nüktedan

2013 i 2012 s

‫نادل‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫نادي (ج) نوادي‬

2012 s

‫ناس رقميون‬

garson, yemek hizmeti veren uşak kulüp, cemiyet, kulüp binası

gökdelen

‫ناطحة‬

2011 s

konuşan, söyleyen, konuşabilen, güzel konuşabilen

‫ ناطقة‬/ ‫ناطق‬

2012 i

bakan, gözleyen, gözcü, teftiş eden, idareci, müdür, nazır, bakan, korucu; karşılaştırma yapmak rekabet etmek, yarışmak, savaş vermek

2013 i

2013 i

106

‫ناظر‬ ‫نافس‬

2012 s

hesap vermeye çağırmak, eleştirmek; eleştiren, yeren

‫نادرة‬

‫ناقد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

sunmak, arzetmek; elde etmek, ele geçirmek, nâil olmak, kazanmak, hak etmek; "‫ "ل‬ile: temin etmek; "‫ "من‬ile: ulaşmak, etkilemek, zarar vermek

2012 s 2013 i

‫نال‬ ‫نانوية‬

2012 s

‫ناهز‬

yaklaşmak, yakınlaşmak, ermek; teşvik eden, yönlendiren, uzak tutan 2011 s 2013 i

‫ نباتة‬/ ‫نبات‬

dikkatini çekmek, göstermek, işaret etmek, bildirmek, haber vermek, hatırlatmak, bilgi vermek, uyarmak, ikaz etmek; uyandırmak

2013 i

‫نبّه‬

bitmek, çıkmak, filizlenmek

2013 i

‫نبت‬

bitki, nebat

2011 s

nabız atışları, kalp atışları

2012 s

‫نبضات‬

çıkmak, doğmak

2012 s

‫نبع من‬

bilinmek, meşhur olmak, dikkatini vermek, dikkate almak, uyanmak

2011 s 2012 i

2013 i

‫نبه‬

dikkatini çekmek, göstermek, işaret etmek, bildirmek, haber vermek, hatırlatmak, bilgi vermek, uyarmak, ikaz etmek; uyandırmak

2012 i

‫نبه على‬

nübüvvet, peygamberlik

2012 i

‫نبوة‬

asil, soylu, yüce, şerefli, yüce gönüllü, alicenap, mükemmel, çok iyi, muhteşem

2013 i

‫نبيل و نبل (ج) نبالء‬

yavrulama, ürün verme

2013 i

‫نتاج‬

2012 s 2013 i

‫نتج‬

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫نتيجة (ج) نتائج‬

2013 i

‫نثر‬

yavru vermek; "‫ من‬veya ‫ "عن‬ile: doğmak, üremek, kaynaklanmak, neticesi olmak netice, sonuç, çıkarım, mahsul, ürün, semere, elde edilen kazanç, istidlal; …in sonucunda saçmak, yaymak, serpiştirmek, nesir olarak yazmak; düzyazı soylu olmak, asil olmak

‫جناب‬

2012 s

başarılı olma, muvaffak olma, imtihanı geçme

2011 s

başarılı olmak, iyi gitmek, ilerlemek, imtihanda başarılı olmak

‫جناح‬

2012 s

‫جنح‬

2012 i

‫جندة‬

2012 i

‫جنز‬

2011 s 2012 i 2012 s

‫جنم‬

yardım, destek, zorluk, sıkıntı, buhran, kriz, cesaret yerine getirmek, yapmak, uygulamak, icra etmek, gerçekleştirmek; uygulanmak, icra edilmek belirmek, doğmak, çıkmak, kaynaklanmak; "‫ عن‬veya ‫ "من‬ile: doğmak, kaynaklanmak, neticesi olmak

2012 s 2013 i

taksit; gök cismi, yıldız, burç

2013 i

yıldız, yıldız işareti

‫جنمة‬

2012 s

zayıflık, incelik, zayıflama

2013 i

işlemek, istenilen şekli vermek, terim oluşturmak; tahtayı veya madeni şlemek; heykeltraşlık

2013 i

‫حنس‬

2012 s 2013 i

‫حنو‬

sıkıntıya sokmak, başını derde sokmak

omurilik; beyin

hurma, hurma ağacı

2011 s

‫خناع‬

2011 s

‫خناع شوكي‬ 2012 s

107

‫حنافة‬ ‫حنت‬

2012 s

yönelmek, kendine örnek almak, taklit etmek, benzerlik göstermek; yön, taraf, yan, kısım, bölüm, usul, metot, tarz, …gibi, …e benzer şekilde

‫جنم‬

‫خنيل‬

Halil İbrahim KARATAŞ

seslenme, bağırma, nida, çağrı, ilan, duyuru

2011 s

‫نداءة‬

az olmak, nadir olmak, pek bilinmemek, tanınmamak

2011 s

‫ندر‬

arkadaş, dost, yaren

2012 i

çekişme, niza, kapışma, mücadele, can çekişme, son nefes

2012 i

‫ندمي‬ 2013 i

‫ نزاعة‬/ ‫نزاع‬

sökmek, kuvvetle söküp yerinden çıkarmak; "‫ "من‬ile: çıkarmak, atmak, uzaklaştırmak; " ‫ عن‬veya ‫ "من‬ile: yoksun bırakmak, elinden almakazletmek, görevden almak; "‫ "ب‬ile: ispat olarak sunmak; "‫"الى‬ ile: gitmek, göçmek, istemek

2013 i

‫نزع‬

özleme, özlemini çekme

2013 i

‫نزوع‬

2012 s

‫نساء‬

2012 s

‫نسب‬

2012 s 2013 i

‫نسب‬

2011 s 2012 i

2013 i

‫نسبة‬

2012 i

2013 i

‫نسج‬

kadınlar "‫ "ل‬ile: ilişkisini kurmak, nisbet etmek, atfetmek, isnat etmek, yüklemek "‫ "الى‬ile: ilişkisini kurmak, nisbet etmek; "‫ ل‬veya ‫ "الى‬ile: atfetmek, isnat temek, yıkmak nisbet etme, atfetme, hamletme, akrabalık, hısımlık, bağ, yakınlık, ilişki, münasiplik; …e nisbetle, … ile karşılaştırıldığında, …e göre, …ile ilgili olarak, münasebetiyle dokumak dizmek, düzenlemek, düzene koymak, organize etmek, dizi oluşturmak; düzen, tertip, dizi, sıra, tarz, usul, sistem, yöntem

‫نسق‬

2012 s

unutma, unutkanlık

2012 i

‫نسيان‬

ortaya çıkmak, doğmak, kaynaklanmak, neşet etmek, neticesi olmak, yetişmek, gelişmek, serpilmek, büyümek

2012 i

‫نشأ‬

biçme işi, testere telaşı

2011 s

canlılık, hareketlilik, heves, merak, şevk, aktiflik, güç, kudret

2011 s

‫نشارة‬ 2012 s 2013 i

‫نشاط‬

takılmak, kalmak, kendini kurtaramamak, tabi olmak, karışmak, katılmak, çıkmak, patlak vermek

2013 i

‫نشب‬

yaymak, açmak, sermek, ilan etmek, basmak, yayınlamak, neşretmek

2013 i

‫نشر‬

ilan, yayıncılık, bülten, duyuru, reklam, genelge, risale, broşür, süreli yayın, dergi, emir, buyruk

2012 s

‫نشرة‬

yetişme, büyüme, gelişme

2012 s 2013 i

‫نشوء‬

2013 i

‫نشوة‬

2013 i

‫نص‬

sarhoş olmak; güzel hoş koku, rayiha;coşkunluk, taşkınlık, çılgınlık belirlemek, tayin etmek; metin, yazı tarzı, üslup, ifade tarzı, ibare, kullanılan dil, şart, düzenleme, tanzim, tertip, delil

2011 s

ingilizce metin

2011 s

‫نص إجنليزي‬

nasihat etmek, nasihatte bulunmak, samimi içten olmak, hüsnü niyet beslemek, müsbet düşünceleri olmak olgunlaşmak, ermek, yenecek kıvama ermek, olmak, şişmek, patlayacak konuma gelmek, pişmek olgunluk, ermiş olma, yetişmiş olma, pişmişlik kuşak, kemer, halka, halka şeklinde saran, kuşatan şey, sınır, had, limit, alan, saha, kapsam, genişlik, kordon, kuşatma

2011 s

2013 i

‫نصح‬

2013 i

‫نضج‬

2013 i

‫نضوج‬ ‫نطاق‬

2012 s

‫نطاق شامل‬

2011 s

net bir şekilde konuşmak; "‫ "ب‬ile: söylemek, telaffuz etmek

2012 i

nizam, düzenlilik, tertip, intizam, uygunluk, uyum, düzenli yapı, kuruluş, organizasyon, sıra, dizi, metot, yöntem, sistem, adalet komünist nizam

2011 s

108

2013 i

‫نطق‬

2013 i

‫نظام (ج) نُظُم‬ ‫نظام شيوعي‬

Halil İbrahim KARATAŞ

beslenme düzeni

2013 i

milli nizam

‫نظام وطين‬

2011 s

bakmak, bakışlarını çevirmek, yöneltmek; "‫ "في‬ile: düşünmek, düşünmek, tasarlamak, aklından geçirmek, dikkatini çevirmek; "‫"بين‬ ile: hakemlik etmek bakış, manzara, görünüş, görüntü, anlayış, idrak, inceleme, tetkik, tahkik, düşünme, tasarlama, nazariye, teori, ele alma, teftiş, kontrol, dikkat, özen

‫نظر‬

2012 s

2013 i

göz önüne alarak, …e bakarak, …sebebiyle, … yüzünden

2011 s

2012 s 2013 i

bakış, görünüm, görünüş; "‫ "الى‬ile: gözden geçirme; tehir, ertelenme

2011 s

2013 i

kuram, nazariye, teori, tefekkür, derin düşünce

2012 s 2013 i

analitik teori

2012 s

dizmek, düzenlemek, düzene koymak, tanzim etmek, sınıflamak, tasnif etmek, ayarlamak, hazırlamak, doğrultmak, düzeltmek, organize etmek, düzene koymak, yazmak, derlemek; sıra, tertip, düzen, dizi, sistem, nizam, organizasyon, kuruluş, örgüt, beyit

2011 s

üst kısımlar, üst mevkiler

2013 i

‫نُظُم إدارية‬

2013 i

‫نظري (ج) نظراء‬ ‫نظريات‬

2013 i

müreffeh bir hayat sürmek; "‫ "ب‬ile: hoşlanmak, memnun olmak, sevmek, emin olmak, güveni olmak

2013 i 2012 i

bolluk, refah, rahatlık, mutluluk, saadet

2011 s

2013 i

‫نعيم‬

2013 i

‫نغمة‬ ‫نفاق‬

2012 s

‫نفاية‬

2011 s

tükenmek, bitmek, kalmamak

‫نفد‬

2012 i

"‫ "من‬ile: delip geçmek, delmek, "‫ "ب‬ile: içinden geçmek; "‫ "الى‬ile: bir şeyin içinden geçerek gitmek; "‫ من‬veya ‫ "في‬ile: yararak geçmek; "‫"الى‬ ile: ulaşmak, varmak; açılmak, geçit vermek; uygulanmakta olmak, geçerli olmak; usta olmak, mahir olmak ürküp kaçmak; kaçmak, firar etmek; "‫ عن‬veya ‫ "من‬ile: sakınmak, kaçmak; "‫ "من‬hoşlanmamak; "‫ "من‬ile: sevmemek; "‫ "ل الى‬ile: acele davranmak; şişmek, çıkıntı oluşturmak kıymetli olmak, paha biçilmez olmaz; cimri davranmak, cimrilik etmek, kıskanmak; ruh, can, canlı, beşer, istek, iştiha, aynı ruhî, ruhsal, psikolojik; psikolog ruhi durum, ruh haleti, zihniyet, düşünce

109

‫عم‬ َ َ‫ن‬ ‫نعوت‬

‫نفاذ‬

harcama, gider, geçim masrafı; münafıklık, ikiyüzlülük kalıntı, döküntü, artık

‫نعش‬

‫نعومة‬

2011 s

delip geçme, delme, yapma, ifa etme, gerçekleştirme, infaz, mer'î olma, yürürlükte olma

‫ نظريات‬/ ‫نظرية‬

‫نظم‬

kötü durumda olanı kaldırmak, canlandırmak, hayata döndürmek, canlılık getirmek, kaldırmak, fakirlikten kurtarmak

2011 s

‫نظرا‬ ً ‫نظرة‬ ‫نظرية التحليل‬

2012 s

ton, perde, ses, terennüm, mırıltı, nağme, melodi, ezgi, şarkı

‫نظر (ج) أنظار‬

2012 s 2013 i

benzer, karşılaştırılabilir, denk, karşısında olan, …de olduğu gibi, … ile aynı şekilde, nüsha, kopya, …in yerine, …e mukabil, …e karşılık

yumuşaklık, incelik

‫نظام غذائي‬

‫نفذ‬

2012 s

‫نفر‬

2012 i

‫نفس‬

2012 s 2013 i

‫نفسي‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫نفسية‬

Halil İbrahim KARATAŞ

2012 s 2013 i

‫نفط‬

satılmak, gitmek, iş yapmak, açık olmak; bitmek, tükenmek, kalmamak

2013 i

‫نفق‬

delip geçme, delme, etki, nüfuz, prestij, saygınlık, içe işleme

2012 s 2013 i

‫نفوذ‬

kaynamak, kızmak, sinirlemek; petrol, neft

2011 s

atmak, çıkarmak, ihraç etmek, sürmek, sürgüne yollamak, çürütmek, asılsız olduğunu göstermez, inkar etmek, kabul etmemek, reddetmek, 2011 s olumsuz bakmak, nefyetmek kovma, çıkışma, ihraç, sürgün, çürütme, aksini ispat etme, yasaklama, 2012 i olumsuzluk, nefiy; olumsuz, negatif, menfi peçe, örtü; zımba, delgeç

‫نفى‬ ‫نفي‬ ‫نقاب‬

2012 s 2013 i

‫نقابة‬

2012 i 2012 s 2013 i

‫نقاد‬

2012 i

‫نقاوة‬

kooperatif, esnaf birliği, lonca, dernek, sendika, oda, baro eleştiren, yeren, eleştirmen saflık, katışıksızlık, altın vb. lerinin ayarı; seçip alma, seçkin, mümtaz, elit peşin ödeme yapmak, yoklamak, incelemek, "‫ "على‬ile: …den dolayı eleştirmek, tenkit etmek peşin para

2013 i

‫نقد‬

2013 i

‫نقدية‬

rengarenk yapmak, tezyin etmek, süslemek, kalemle oymak; "‫ "على‬ile: 2012 i nakşetmek, izlemek azalmak, küçülmek, azaltmak, eksiltmek, kısıtlamak, noksan olmak; 2013 i "‫ "عن‬ile: yetmemek nokta, benek, zerre, az miktar, motor makine parçası, konu, mevzu, 2011 s 2012 s detay, tafsilat, konum, yer, şube, bölüm, yer, üs

‫نقص‬ ‫نقطة (ج) نقاط‬

2012 s

‫ن ّقح‬

2012 i 2012 s

‫نقل‬

gözden geçirmek, düzeltmeler yapmak aktarmak; göndermek, götürmek, yerini almak; nakletmek, yerini almak, yollamak, getirmek, nakletmek, alıntı yapmak, tercüme yapmak, devretmek, ulaştırmak, kayda geçmek

‫نقش‬

göç; dedikodu, kalıp, model

2011 s

‫نقلة‬

zıt, tezat, karşıt, zıtlık

2011 s

‫نقيض‬

zerre, nebze, az miktar, latife, nükteli söz, anekdot, kelime oyunu

2012 i

‫نكتة‬

bilmemek, haberdar olmamak, inkar etmek, kabul etmemek

2012 i

‫نكر‬

kabul edilmez, çok kötü, iğrenç, menfur

‫نكراء‬

2012 s

nüksetme, yozlaşma, dejenere olma, çöküş, gerileme hal, tavır, eda, şekil, biçim, tür, cins

2011 s

büyütmek, geliştirmek, artırmak, yetiştirmek, ilerletmek yetişmek, büyümek, serpilmek, artmak, yükselmek

2011 s

yetişmek, büyümek, serpilmek, artmak, yükselmek nihai, son, uç, sınır, sonucu bağlayan

2013 i

‫نكسة‬

2013 i

‫منط‬

2012 s

‫منّى‬

2012 s 2013 i

‫منو‬

2012 s

‫منى‬ ‫هنائي‬

2011 s

gasbetmek, zorla almak, soymak; soygun, soygunculuk, yağmacılık, yağma, ganimet

‫هنب‬

2012 i

nehirle alakalı

‫هنرية‬

2012 s

kriz, buhran, grup, topluluk

2012 i

2013 i

‫نوبة (ج) نوبات‬

sarsılma, sendeleme; nota

2012 s

‫نوت‬

çeşit, cins, tarz, usul, şekil, yapı, karakter

2012 s

‫نوع (ج) أنواع‬

110

Halil İbrahim KARATAŞ

karakteristik, tipik, temel özellik, has özellik

2011 s

kaldırmak; "‫ "ب‬ile: övmek, yüceltmek, vurgulamak, anmak; "‫ ب‬veya ‫ "عن‬ile: atıfta bulunmak; "‫ ب‬, ‫ عن‬veya ‫ "الى‬ile: kastetmek boyunduruk

‫ه‬

korkulu, ürkütücü, korkunç, feci; dev gibi, devasa, anormal, garip, şaşırtıcı

‫نوعية‬

2012 s

‫ّنوه‬ ‫نري‬

2012 i 2011 s

‫هائلة‬

2011 s

fikir, düşünce, kavram, kuşku, endişe, kaygı

‫هاجس (ج) هواجس‬

2012 i

sakin, huzurlu, sükunet halinde, asude

‫هادئة‬

2011 s

hale, ağıl, ayla, ışık halkası, halka

2012 s 2013 i

marj

2012 s

marjinal

‫هامش‬ ‫هامشي‬

2011 s

inmek, düşmek, alçalmak, batmak, aşağı meyletmek, çökmek, göçmek, inmek, iniş yapmak, yatışmak, sakinleşmek, inmek batma, düşme, inme, azalma, küçültme, indirim, zayıflama, değer kaybetme

‫هالة (ج) هاالت‬

‫هبط‬

2011 s 2012 i

‫هبوط‬

2011 s

saldırı, akın, hücum; kışın bastırması

2013 i

‫هجمة (ج) هجمات‬

tehdit etmek, gözdağı vermekgözünü korkutmaya çalışmak

2013 i

‫هدد‬

2012 s 2013 i

‫هدف‬

yakın olmak, yaklaşmak, hedeflemek, nişan almak, hedeflemek, amaç edinmek yıkmak, enkaz haline getirmek; deniz tutmak

2012 i

‫هدم‬

sessiz olmak, sessizleşmek, sakinleşmek, yatışmak

2012 i

‫هدنة‬

sakin bir şekilde; sakin olma, sessiz olma, yatışma, sakin olma

2012 i 2012 s 2013 i

‫هدوء‬

kaçmak, uzak durmak, kaçmak

‫هرب‬

2011 s

iyice ihtiyarlamak, iyice yaşlanmak; piramit

‫هرم‬

2012 i

piramitler

2013 i

kargaşa, karışıklık, hareket, sarsıntı, titreşim, silkme, şok, titreme; canlılık, neşelilik

‫هزة‬

2011 s

yenilgi, hezimet, mağlubiyet

‫هزمية‬

2012 s

sürçme, hata, yanlış, kusur, günah

‫هرم (ج) أهرامات‬

‫هفوة‬

2012 i

hilal; parantez işareti

2012 s

‫هالل‬

2012 s

‫هالمية‬

vesaire, vb. ve bunlar gibi

2012 i

tedirgin etmek, kaygılandırma, endişelendirmek, tasalandırmak, üzmek, ilgilendirmek, üzmek, mühim olmak, üzülmek, niyeti olmak, tasarlamak, aklından geçirmek

‫جرا‬ ً ‫هلم‬

2012 i

‫هم‬

tedirgin etmek, kaygılandırma, endişelendirmek, tasalandırmak, üzmek, ilgilendirmek, üzmek, mühim olmak; "‫ "ب‬ile: üzülmek, niyeti olmak, tasarlamak, aklından geçirmek, yapacak olmak, kalkmak

2013 i

orada, orası, orada vardır, oradadır

2012 s

kısa süre, an, bir an

2011 s

111

‫هم‬ ّ ‫هنالك‬ ‫هنيهة‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫هوائيات‬

2012 s 2013 i

önemsizlik, değersizlik

‫هوان‬

2012 i

dipsiz çukur, çok derin çukur, oyuk, delik; körfez

2013 i

kafası karışmak, zihni bulanmak; çılgınlık, hayalcilik, hayalperestlik, hayal, fantezi, coşkunluk, taşkınlık, tutkunluk şekil, biçim, görünüm, hava, eda, tavır, durum, grup, sınıf, birlik, kuruluş, teşkilat, organizasyon, heyet, kurul, kadro, çatı, iskelet, topluluk

teftiş etme, kontrol etme, nezaret, hükümranlık, egemenlik, hegemonya

2013 i

2011 s

karşısında olmak, karşı karşıya olmak, yüz yüze olmak, bakmak, görüşmek, görüşme yapmak, karşı çıkmak, direnmek, ayak diremek, aklından geçirmek, düşünmek, ifade etmek; "‫ "ب‬ile: karşı karşıya getirmek, yüzleştirmek

‫هيبة‬

2012 s

‫ هيكلة‬/ ‫هيكل‬

2012 s

‫هيلي‬ ‫هيمنة‬

2012 i 2012 s

‫واجه‬

2012 s

‫واحدة‬

biri, yalnız; birinci aldatarak alt etmek, oyuna getirmek

‫وارب‬

2012 i

ithal malları, ithalat malları; gelir, kar

‫واردات‬

2012 s

gelen, ulaşan, zikredilen, anılan

2013 i

sürdürmek, ısrarla devam etmek, bağlantılı olmak, yakın arkadaş olmak, katmak

‫هيئة‬

2012 s

2012 i

‫و‬

‫هوة‬ ‫هوس‬

2011 s

huşu, haşyet, saygıyla karışık korku, saygı, heybet, prestij, saygınlık mabet, tapınak, büyük yapı, bina, iskelet, büyük şey;kaporta

‫هوامش‬

2011 s

‫واصل‬

2012 s

alçak, hafif

‫واردة‬

2013 i

‫واطئة‬

sadık, sadakatli, tam, eksiksiz, yeter miktarda, bol, mebzul, uygun, yerinde

2011 s

‫وافية‬

düşen, meydana gelen, vuku bulan, hakiki, gerçek, maddi, vakıa, olay, olgu, gerçekleri gösteren delil, yer alan; saldırmak, savaşmak

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫واقع‬

kültürel gerçeklik

‫واقع ثقايف‬

2012 i

gerçeklik

‫واقعية‬

2012 s

yönetici, hükümdar, vali

2013 i

hal, tavır, süreç, vetire, prosedür, işleyiş, tarz, stil, ton

‫وترية (ج) وتائر‬

2011 s

putperestlik

‫وايل (ج) والة‬ ‫وثنية‬

2012 s 2012 s 2013 i

‫وثيقة (ج) وثائق‬

2013 i

‫وجئ‬

hızlı öğünler, fast food

2013 i

‫وجبات سريعة‬

öğün, menü; takma diş

2013 i

‫وجبة (ج) وجبات‬

vesika, doküman, belge, evrak, kayıt, senet, diplomatik belge

2011 s

acı duymak, acı vermek; ağrı, sancı, rahatsızlık

‫وجع‬

2011 s

yüz, ön taraf, cephe, yüz, dış cephe, yüzey, katran, önemli şahıs, şahsiyet, görntü

2012 s

112

‫وجه‬

Halil İbrahim KARATAŞ

2012 i

yönelmek, yüzünü … tarafına dönmek

2013 i

‫وجه إىل‬

2012 i

uön, rota, amaç, gaye, hedef, ilgi, bağlam, bakış açısı, yaklaşım

2013 i

bakış açısı

‫وجيزة‬

2011 s

tek olma, birlik, yalnızlık, bağlantısızlık; birlik; mürettebat, grup, topluluk çamura batmak, batağa saplanmak, çıkmaza girmek, tıkanmak; bataklık, çamur, çamurlu

‫وحدة‬

2012 i 2013 i

vahiy, ilham, esin yalnız, tek, ayrı, tek başına, yegane, biricik, benzersiz

2011 s

sağlığa uygun olmama, kötü çevre şartları

‫وحي‬

2012 s 2013 i

‫وحيد‬ ‫وخامة‬ ‫ودي‬ ّ

2011 s

emaneten bırakmak, koymak, bırakmak, kesmek, durdurmak, terk etmek, bırakmak; yumuşak huylu olmak, halim selim olmak

‫وحل‬

2012 s

2012 s

dostluk …i , sevgi …i,

‫وجهة‬ ‫وجهة نظر‬

2012 i

sözün kısası, vecize, kısaca, hasılı kelam

‫وجه (ج) وجوه‬

‫ودع‬

2012 i

…in arkasında, ardında, gerisinde, …den sonra, …den öte, …e ilaveten, …in yanında, arka, arkada

2013 i

‫وراء‬

kalıtsal, ırsi

2013 i

‫وراثي‬

2013 i

‫وراثية‬

gelmek, ulaşmak, görünmek, ortaya çıkmak, belirmek; "‫ "في‬ile: geçmek; "‫ "الى‬ile: ulaşmak, varmak; "‫ "على‬ile: eline ulaşmak, teslim alınmak, gelmek

‫ورد‬

2012 s

dükkan

‫ورشة‬

2012 i

yaprak, kağıt

2013 i

‫ورق (ج) أوراق‬

kağıt … ; kağıtla alakalı

2012 i

‫ورقية‬

bakanlık, kabine, hükûmet

2012 i

‫وزارة‬

tartmak, dengelemek, dengeye getirmek; ağırlık, ölçü, vezin, kalıp, tonaj, taşıma kapasitesi, sıklet

2012 s 2013 i

vezir, bakan, nazır

2012 s

yayın organları, yayın vasıtaları

ortalık, vasatlık, orta olma, aracılık, arabuluculuk, bonservis, referans

orta, merkez, çevre, muhit, vasıta, vasat, merkezi, ortada; ortaya koymak, yerleştirmek, aracı tayin etmek, seçmek

aracı, vasıta

‫وزير (ج) وزراء‬

2011 s

‫وسائل اإلعالم‬

2011 s

‫وسائل طبيعية‬

2011 s

‫وساطة‬ ‫وساق‬

2011 s

2012 s

2011 s

2012 s 2013 i

‫وسط (ج) أواسط‬

2012 s 2013 i

‫وسطى‬

oratadaki, merkezdeki, merkez, orta geniş olmak, zengin olmak, içine almak, kapsamak, kuşatmak, yeteri kadar büyük olmak; yapabilme gücü, kudret, kapasite, güç, kuvvet

‫وزن‬

‫وسع‬

2012 i 2012 s

‫وسيطة (ج) وسائط‬ ‫وسيلة‬ ‫وسيلة‬

113

Halil İbrahim KARATAŞ

vasıta, araç, vesile, derece, aşama, kademe, aracı

2012 i 2012 s 2013 i

varma, ulaşma, erme, erişme, elde etme, geçme, ulaşma; alındı, makbuz koymak, bırakmak, indirmek, aşağı bırakmak, yerleştirmek, dikmek, yerleştirmek, yüklemek; derleme, telif, karar, sonuç, taslak, kroki, poz, durum, vaziyet iktisadi durum

2011 s

‫وسيلة (ج) وسائل‬ ‫وصول‬

2012 s

2011 s 2012 i 2012 s 2013 i

‫وضع‬ ‫وضع اقتصادي‬

2011 s

‫وضع حد ل‬

2012 i 2013 i

‫وضوح‬

barış, baskı, zor, şiddet

2012 s 2013 i

‫ وطأة‬- ‫وطءة‬

yerli, milli, milliyetçi, vatanperver

2012 s

‫وطين‬

2012 s

‫وظيفة (ج) وظائف‬

2012 s

‫ وظيفية‬/ ‫وظيفي‬

netlik, açıklık, görünme, aşikar olma, apaçıklık, görüntü

günlük tayin, ücret, iş, görev, vazife, ev ödevi, hizmet, fpnksiyon, işlev

2011 s

fonksiyonel kap, damar

‫وعاء‬

2011 s

enkaz, yıkıntı

‫وعرة‬

2012 s

dikkatlilik, şuur, bilinç, uyanıklık, his, duygu, tetikte olma, hazırlıklı olma, gafil olmama

‫وعي‬

2012 i

‫وفاة‬

vefat, ölüm

2012 s

uygunluk, uyumluluk, rıza, mevafakat, onay, ittifak, birlik

2012 s 2013 i

‫وفاق‬

gelmek, huzuruna çıkmak, ziyaret etmek, görmeye gelmek;varma, gelme

2013 i

‫وفد‬

heyet, temsilci grup, delege

2013 i

‫وفد (ج) وفود‬

pek çok olmak, çoğalmak; artırmak, çoğaltmak; "‫ "ل‬ile: kanıt getirmek, tasarruf etmek, tutumlu davranmak; "‫ "على‬ile: kurtarmak

‫وفر‬

2011 s

yeter miktarda, yeter, yeterlilik, kifayet, uyum, uyma, anlaşma, hemfikirlik

2013 i

uygun olarak

‫وف ًقا‬

2012 s

bol

‫وفق‬ ‫وفري‬

2011 s 2013 i

‫وقائع‬

koruyucu

2013 i

‫ وقائية‬/ ‫وقائي‬

koruyucu tabaka

2013 i

‫وقاية‬

düşmek, vuku bulmak, meydana gelmek, vaki olmak; "‫ "ل‬ile: başına gelmek, olmak; "‫ "في‬ile: tuzağa düşmek, uğramak; "‫ "الى‬ile: varmak; "‫ "على‬ile: rastlamak, karşılaşmak, payına düşmek, konmak; "‫ من‬veya ‫ "عن‬sapmak, yer almak, bulunmak durmak, ara vermek

2012 s

‫وقف إىل‬

2012 i

öğrenmek, durdurmak, sona erdirmek

‫وقع‬

2012 s

‫وقف على‬

yakıt

2012 i

‫وقود‬

fosil yakıt

2012 i

‫وقود حفرية‬

düşme, devrilme, vuku olma, meydana gelme, olma

2012 s

muhafaza, himaye

2012 i

114

‫وقوع‬ ‫وقي‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫وقيعة (ج) وقائع‬

olay, vakıa, hadise, çatışma, savaş, gelişme, tutanak

2012 i

temsilcilik, vekalet, yönetim, idare, ajans, han, kervansaray

2012 i 2012 s

‫وكالة (ج) وكاالت‬ ‫وكالة دولية‬

2012 i

dostluk, arkadaşlık, iyi niyet, hüsnü niyet, bağlılık, sadakat, velilik, vekillik; süreklilik, devamlılık

‫والء‬

2012 s

hükümranlık, egemenlik, hakimiyet, hükümet, vilayet, eyalet

2013 i

‫والية (ج) واليات‬

doğurmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak; doğmak, dünyaya gelmek; çocuk, evlat, genç

2013 i

‫ولد‬

2013 i

‫وليد‬

2013 i

‫وليمة‬

2013 i

‫وليمة بصرية‬

bebek, yeni doğmuş çocuk, evlat, yeni, genç

2012 i

davet yemeği

zannetmek, tahmin yürütmek, yanlış yorumlamak, kuruntusu olmak

‫وهم‬

2012 i

vehim, kuruntu, zan, tahayyül, önyargı, hata, illüzyon, şüphe, izlenim, kanaat

2013 i

‫وهم (ج) أوهام‬

2012 s

‫ومهية‬

etkiler, tesir eder

2012 s

‫يؤثر‬

sebep olur, yol açar, vesile olur, ulaşır, bakar, icra eder, yerine getirir

2012 s

‫يؤدي‬

kuruntu, vehim, zan, hayal gücü

‫ي‬ ne biçim …

2013 i

Japon

‫يابان‬

2012 s

kuru, kurutulmuş, sert

‫يابس‬

2012 i

umutsuzluğa düşme, umutsuzluk

‫يأس‬

2011 s 2013 i

ilke kez yapmak, türetmek, yaratmak

‫يا له‬

‫يانصيب‬ ‫يبدع‬

2012 i

görünüyor, belirir

2012 s

‫يبدو‬

galiba …, görünüşe bakılırsa …, …olacağa benzer

2012 s

‫يبدو أن‬

ihsan etmek, hediye vermek, verilmek, bağışlanmak, taktir etmek, nasib etmek, vermek, hibe etmek

2012 s

‫يتيح ل‬

2012 s

‫جياب‬

çevrilir, sarılır, içerilir, ihata edilir

2012 s

‫حياط‬

tahammül edilebilir, katlanılabilir, muhtemeldir, olasıdır, mümkündür

2012 s

‫حيتمل‬

vakti gelmek, vuku bulmak; yıkmak, mahvetmek

‫حيني‬

2012 i

yat

‫خيت (ج) خيوت‬

2011 s

seçilir, karar verilir, seçilir

2013 i

"‫ "ب‬ile: bilmek, haberdar olmak, farkında olmak, şuurunda olmak, bilincinde olmak, anlamak, kavramak, idrak etmek; bildirmek, haber vermek

115

‫ُخيتار‬

2012 s

‫خيتجئ‬

2012 s

‫يدري‬

Halil İbrahim KARATAŞ

‫يرس‬

2011 s

çıkmak, yükselmek, tırmanmak, terfi etmek, yükselmek, ilerlemek; "‫ "ب‬ile: yükseltmek, ilerletmek, cesaretlendirmek kolaylık, rahatlık, zenginlik, bolluk; sol, sol taraf, yan

‫يرقى‬

2012 s 2011 s

2013 i

‫يسار‬

geçerli olmak, geçerliliği olmak, uygulanır olmak, kapsamına girmek

2012 s

‫يسري على‬

eğlenmek, neşelenmek, hoş vakit geçirmek, unutup teselli bulmak

2012 s

‫يسلي‬

çalıştırmak, harekete geçirmek, kullanmak, çalıştırmak, işletmek, yürütmek, devam ettirmek

2012 s

‫يسري‬

karmak, karıştırmak, lekelemek, bozmak

2012 s

‫يشوب‬

uzaklaştırmak, kaçırmak, yüz geri etmek, cesaretini kırmak, caydırmak, vazgeçirmek, savuşturmak, bertaraf etmek, alıkoymak, mâni olmak serbest bırakmak, hürriyetleri vermek; boşamak;göndermek, boşaltmak, koparmak, engellememek

2012 i

‫يصد‬

2012 i

‫يطلق‬

boşamak; boşaltmak, ateşlemek, uygulanmak

2012 s

‫يطلق على‬

belirgin olmak, ortaya çıkmak, zuhur etmek, balirmek, çıkmak, basılmak; kaynaklanmak, neticesi olmak, öğrenmek, bilgisini edinmek, haberdar olmak;göstermek, açığa çıkarmak, ilan etmek, beyan etmek, zafer kazandırmak, bahşetmek, bilgilendirmek

2012 s

‫يظهر‬

zorlamak, mecbur bırakmak, zorlaştırmak, düşmanca davranmak, baskı yapmak

2013 i

izlenmek

2012 i

içerir, kapsar, yaygın olur, yayılır

2012 s

yani, …anlamına geliyor ki

‫يُعقب‬ ‫يعم‬

2011 s 2012 i

‫يعين‬

2012 i

‫يعود ب‬

geri dönmek, götürülmek, isnat edilebilmek, ilgisi olmak, bulunmak, payına düşmek, ait olmak, geri getirmek fakir olmak, yoksul olmak, fakirleşmek

‫يعسر على‬

‫يعيل‬

2011 s

uyanıklık hali, uyanıklık, tetikte olma

‫يقظة‬

2012 i

az olmak, azalmak, önemsiz olmak, nadir olmak, küçülmek

2012 s

‫يقل‬

götürmek, liderlik etmek, rehberlik etmek, kullanmak

2012 s

‫يقود‬

…yapmak üzere, neredeyse …

‫يكاد‬

2011 s

döndürmek, çevirmek, yöneltmek, uzaklaştırmak, ayırmak, bakışlarını çevirmek, cezbetmek atmak, fırlatmak, götürmek, sunmak, arzetmek, iletmek, haber vermek, söylemek, çalmak benzemek, andırmak, taklit etmek, karşılaştırmak, anlamına gelmek, ifade etmek, göstermek; örnek almak, durmak, bulunmak; benzetmek, örnek göstermek sağ taraf, yan, sağ el; yemin, ant

2012 s

‫يلفت‬ ‫يلقي‬

2012 i 2011 s

‫ميثل‬

2011 s

‫ميني‬

ulaşmak, ulaşmak, etkilemek, zarar vermek

2012 s

‫ينال من‬

başına gelmek, bir musibete maruz kalmak

2012 s

‫ينتاب‬

sökmek, söküp çıkarmak, zorla almak, kapmak, almak, borç almak, çıkarılmak, ihraç edilmek

2012 s

‫ينتزع‬

vasıflamak, nitelemek

2012 s

‫ينعت‬

peşin ödeme yapmak, yoklamak, incelemek, "‫ "على‬ile: …den dolayı eleştirmek, tenkit etmek

116

2011 s

‫ينقد‬

Halil İbrahim KARATAŞ

tedirgin etmek, kaygılandırmak, endişelendirmek, tasalandırmak, üzmek, ilgilendirmek, zihnini meşgul etmek, üzmek; mühim olmak, tasarlamak, niyeti olmak

2012 s

‫ينقظ ب‬

2012 s

‫يهم‬ ‫يوحنا‬

2011 s

gözetimine bırakmak, tavsiye etmek, salık vermek, görevlendirmek, talep etmek, emretmek, vasiyet etmek

‫يوصي ب‬

2012 i

pek çok olmak, çoğalmak; artırmak, çoğaltmak; "‫ "ل‬ile: kanıt getirmek, tasarruf etmek, tutumlu davranmak; "‫ "على‬ile: kurtarmak

2012 s

‫يوفر‬

temmuz

2012 s

‫يوليو‬

gün, çağ, devir

2012 s

‫يوم‬

bir gün

‫يوما ما‬ ً

2012 i

zamanla

2013 i

bir gün

2012 s 2013 i

ağustos

2012 s

117

‫يومذاك‬ ‫يوميًا‬ ‫يونيو‬

More Documents from "Hikmet Gümüşlü"