Halil İbrahim KARATAŞ
ilahlar, mabutlar
أ
çürütmek
آهلة
2012 s
دحض
2011 s
hazırlanmak, özlem çekmek
أب
2012 s
reddetmek, kabul etmemek, karşı çıkmak, tenezzül etmek
2012 i
إباء
açmak, umuma açmak, kamuya duyurmak, bırakmak, garanti etmek
2012 i
أباح
avare takımı
أباطرة
2011 s
şâşaa, ihtişam, debdebe, görkem, kibir, gurur, tafra, kendini beğenmişlik, gösteriş
2013 i
başlangıç
ابتداء
2012 s
uzaklaşmak; " "عنile: kendini çekmek, uzak durmak, terk etmek, hariç tutmak, hesaba katmak yenilik, yenilenme, buluş, îcat, orijinallik, öoda, kreasyon, buluş
2011 s
ابتعد
2012 s 2013 i
ابتكارة/ ابتكار ابتكر
2011 s 2012 i
أحباث
2012 i
إبداء
gösterme, belirtme, verme yaratılış, oluşum, îcat, buluş, değişiklik, yaratıcılık
2013 i
2012 i
başlattı, îcat etti araştırmalar
أُهَّبة
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
إبداع
2012 s 2013 i
إبداعية
özgün, yaratıcı, orijinal, sanatlı yol gösterdi, görüş belirtti
أبدى
2012 i
iyileştirmek, tedâvi etmek, aklamak, berât ettirmek
2012 s
)إبراء (من
ortaya çıkarmak, en önemli olmak, öne çıkarmak,
2012 s
إبراز
2012 s
إبراز الوجه 2013 i
إبرام
2012 s 2013 i
أبرز
tesis, kurma, teyit, son, onaylamak en önemli, en bâriz, oyalamak, onamak, imzalamak, tasdik etmek, bitirmek, sonuçlandırmak bükmek, eğmek, kurmak, tesis etmek, anlaşmayı bitirmek, kesinleştirmek, anlaşmayı vs. onaylamak
أبرم
2011 s
nisan
2012 s
أبرم
2012 s
ابريل أبصر النور
2012 i
geciktirmek, yavaş hareket etmek, gitmek, davranmak boyutlar yok etmek, uzaklaştırmak, çıkarmak, hariç tutmak, işten çıkarmak, sürgüne göndermek, gerçekleştirilemez kılmak
2013 i
أبطأ
2012 s 2013 i
أبعاد
2013 i
أبعد إبالغ
bildirme
2011 s 2012 i
çocuklar, zürriyet
2011 s
أبناء
2011 s
أبناء اللغات
1
Halil İbrahim KARATAŞ
أبنية
2011 s
babacan; babayla alakalı
أبوية
2012 i
küçümseyen, kibirli, tahrik edici, hor gören
2013 i
izin verdi
2011 s
izin vermek, ruhsat vermek, imkan tanımak, fırsat vermek, kolaylaştırmak, rahatlatmak, hafifletmek, temin etmek, vermek, sağlamak, hazır bulundurmak, taktir etmek,nasip etmek
2012 s
إتاحة
2012 i
izlemek, takip etmek, ittibâ etmek, peşinden gitmek, izinde olmak, peşini bırakmamak, kabul etmek, benimsemek, riâyet etmek, yerine getirmek izlemek, takip etmek, ittibâ etmek, peşinden gitmek, izinde olmak, peşini bırakmamak, kabul etmek, benimsemek, riâyet etmek, yerine getirmek
2013 i
اتباع اتبع
2012 s
اجتار ب
ticaret yapmak, iş yapmak; " "بile: bir şeyin ticaretini yapmak
2011 s
yön, istikâmet, eğilim, meyil, gidişat, akım, …e yönelme, yönelim, trend, yön
2011 s 2012 i 2012 s
cinsel eğilim
2011 s
اجتاه اجتاه جنسي
eğilimler, tutumlar, temâyüller,
2012 i
yöneldi
2012 i
uluslar arası, devletler birliği
أيب ّ أتاح
اجتاهة 2013 i
اجته احتاد دويل
2011 s
birlikler
2012 s
احتادات
spor birlikleri
2012 s
احتادات رياضية
edinme, alma, takınma,benimseme, kabul etme, seçme, kullanma, faydalanma, yararlanma almak, kabul etmek, zapdetmek, meşgul etmek, kabul etmek, müsamaha göstermek, hatırında kalmak, kullanmak, taklit etmek, benzemek; " "منile: yapmak, elde etmek, imal etmek
2012 i
اختاذ
2011 s 2012 i
اختذ
genişleme, genişlik, büyüklük, enginlik, sınır, hudut, nitelendi
2012 s 2013 i
اتساع
2013 i
اتسم
2011 s 2012 i
nitelenmek, vasıflanmak, maruf olmak, bilinmek, tanınmak, damgalanmak, mimlenmek, işaretlemek nitelenmek, vasıflanmak, maruf olmak, bilinmek, tanınmak, damgalanmak, mimlenmek, işaretlemek
اتصاف
2012 i 2012 i 2012 s
اتصف ب
2012 s
اتصل
" "بile: bağladı, ekledi, uladı, kattı, birleştirdi, bitiştirdi, bağlantı kurdu, devam etti, yan yana oldu, bitişik oldu, ait oldu, ilişkide oldu, telefon etti; " "الىile: …e kadar uzanmak, …e varmak
2011 s
belirmek, açığa çıkmak, açıklığa kavuşmak, anlaşılmak, aydınlanmak, âşikâr olmak, zâhir olmak, ortaya çıkmak
2011 s 2012 i
2013 i
اتضح
anlaşma, sözleşme, ittifak; kazara vaki olan, tevafukî
2011 s
2013 i
اتفاقية
2013 i
اتفق
anlaşmak, uyuşmak, hemfikir olmak, uyum içinde olmak anlaşmak, uyuşmak, ittifak etmek uyum içinde olmak
اتفق مع
2012 i
tamamlamak, hakkından gelmek, iyi bilmek, mükemmellik, iyi yapma, kapsamlı olma, geniş olma
2011 s
tamamlamak, hakkından gelmek, iyi bilmek
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
suçlamalar, ithamlar
2012 s
2012 s
2
إتقان أتقن اهتامات
Halil İbrahim KARATAŞ
suçlamak, itham etmek, zan altında bırakmak,
اهتم ب
2011 s
gelmek, varmak, getirmek, ortaya çıkarmak, vermek, başarmak, yerine getirmek
أتى
2012 i
eserler, etkiler, izler,
2012 s 2013 i
kışkırtmak, tahrik etmek, uyarmak, ikaz etmek, teşvik etmek, harekete geçirmek, sinirlendirmek, kızdırmak, canlandırmak; uyarmak, canlandırmak, heyecanlandırmak, provoke etmek, teşvik etmek, gayrete getirmek, motive etmek, hareket ettirmek
2011 s 2012 i 2012 s
ilgi uyandırmak
2011 s
yan etkiler
2011 s
آثار أثار اهتماما أثار ً
آثار جانبية
büyük bir ihtilafa sebeb oldu
اكبريا ً ًأثار خالفا
2012 s
heyecan, telaş, coşku, ayağa kaldırma, uyandırma, canlandırma, tahrik, kışkırtma, harekete geçirme, motivasyon, dürtü, çağrıştırma, çağrışım yapma, akle getirme, hatırlatma, meydana getirme, neden olma, yol açma
2012 i
إثارة
ispat etmek, göstermek, kanıtlamak, ortaya koymak, gerçekleştirmek, kayda geçirmek, kaydetmek, yazmak, not etmek, doğrulamak, tasdiklemek, onaylamak, tasdik etmek, eklemek, katmak
2012 i
أثبت
iletmek, nakletmek; " "عنile: haber vermek
2013 i
…in ardından, …den sonra, …i müteâkiben
إثر
2012 i
etkilemek, etki etmek, etkili olmak, tesir etmek, söz geçirmek, iz bırakmak
أثر على
2011 s 2012 i 2012 s
أثرياء
2011 s 2011 s
2013 i
أثقل
2012 i 2012 s 2013 i
أثناء
2012 s
إجابة
2012 s
أجاد
2012 s
إجارة
barındırmak, sığındırmak, korumak, himaye etmek, yardım etmek yapmaya zorlamak, …yapmaya mecbur bırakmak, sıkıştırmak, baskı yapmak saldırmak, hücum etmek, akın etmek, istilâ etmek, ele geçirmek, egemen olmak, hâkim olmak, savurmak, şiddetler eserek alt üst etmek, sürüklemek, süpürüp götürmek
أثرية
2012 s
fazla yüklenmek, sıkıntıya sokmak, ağır gelmek esnasında, ortasında, içinde, iken, bayunca, …iken, …dığı halde, …dığında; kıvrımlar, bükümler, pileler kabul etmek, olumlu cevap vermek, karşılamak, yerine getirmek, müdâfâ etmek çok iyi yapmak, mükemmel olmak, ustası olmak, mütehassıs olmak, mükemmel yapmak, çok iyi olmak, temayüz etme
أجرب
2012 i 2012 i 2012 s
اجتاح
2012 s
اجتاز
geçmek, aşmak çekmek, rekâbet etmek, ayartmak, meftun etmek, kazanmak
اجتذب
2012 i
dönem toplantısı
اجتماعة دورية
2011 s
sosyal
أثر
2012 s
اجتماعي
2012 i 2012 s 2013 i
إجراء
akmak, koşmak, acele etmek, vâkî olmak, yer almak, ortaya çıkmak, olmak, işler halde olmak, devam etmek, dolaşmak, mer'î olmak, yol tutmak, müsaade etmek,
2012 s
أجرى
icrâ edildi
2012 s
أجري
icrâ, yerine getirme, tatbik, yürülüğe koyma, aşama,
3
Halil İbrahim KARATAŞ
evet, kesinlikle
2013 i
toplam
2012 i
görüş birliğine varmak, ittifak etmek, genel bir karar almak,
2012 i
2013 i
أج ْل َ إمجايل أمجع
kanatlar, bölümler, yerler
2012 s
أجنحة
organlararaçlar, kurumlar, ekipmanlar,
2012 s
أجهزة 2013 i
2012 s
أجواء
2012 i 2012 s
أجيال
ortam nesiller
أجهزة
" "بile: sarmak, çevirmek, ihata etmek, içermek, kapsamlı şekilde bilmek, anlamak
2013 i
أحاط
ihâte etmek, ihtivâ etmek, anlamak, önem vermek
2012 s
إحاطة
…e ihtiyâcı olmak, …e gereksinim duymak
2012 s
احتاج إىل
karşı koyma, protesto etme, tartışma, münakaşa, bahane, mazeret, özür
2012 s
احتجاج
protestolar
2012 s
احتجاجات
2012 i
احتجاجية
yanmak
2012 i
احرتاق
sakınmak, dikkatli olmak, tedbirli olmak
2012 i
احرتز
saygı göstermek,
احرتم
2012 s
toplanmak, birikmek, gruplar oluşturmak
احتشد ب
2011 s
kucaklamak, içinde saklamak, yetiştirmek, büyütmek, düşünmeki tertip etmek
احتضن
2012 i
koruma, himaye etme, sürdürme, devam ettirme, muhafaza etme
2013 i
احتفاظ
kutlama, tören
2011 s
2013 i
احتفال
tören düzenlemek, kutlama yapmak, kutlamak
2011 s
2013 i
احتفل
cana yakın davranmak,
2011 s
احتفى
sürtüşme, münâkaşa, çekişme,
2011 s
احتكاك
işgal etmek, yer almak, birinci olmak
2012 i
2013 i
احتالل
2012 i
taşımak, yüklenmek, tahammül etmek, sabretmek, katlanmak, müsâmaha göstermek, hoşgörülü davranmak, ihtimal vermek,
2011 s
içermek; " "علىile: kapsamak, sâhip olmak
2011 s
ihtiyaç, gereksinim
2011 s
احتمل 2012 s 2013 i
أحجام
2012 s
إحجام
2012 i 2013 i
أحداث
2012 s 2013 i
أحدث
2012 s
إحدى
2012 i
ilk kez yapmak, oluşturmak, başlatmak, ihdas etmek, kurmak, tesis etmek, icap ettirmek, sebep olmak bir
4
2011 s
احتوى احتياجة
büyüklük, çap, hacim,
olaylar
احتل
Halil İbrahim KARATAŞ
korumak, muhafaza etmek, elde etmek, ele geçirmek, zafer kazanmak, başarı elde etmek
2012 i
أحرز
partiler, gruplar
2012 i
أحزاب
kuşak
أحزمة
2011 s
his, duygu, algılama, duyarlık, hassasiyet, fikirler, duygular,
2012 s
إحساس
duymaki dikkat etmek, hissetmek, sezmek, duymak, farkına varmak
2012 s
إحساس
sayım, sayma, hesaplama, istatistik
2011 s 2012 i
istatistik
2011 s
2013 i
إحصائية
ortaya çıkarmak, sonuçlandırmak, yapmak
أحصل على
2012 s
kazı, fosil
إحصاءة (ج) إحصاءات
أحفوري
2012 i
tam olma, eksiksiz uygulama, ustaca yapmak
إحكام
2012 s
rüya, düş, hülyâ
2012 i
أحالم
en tatlı, süsletmek
2012 i
أحلى
canlandırmak, hayat vermek
أحيا
2011 s
mahalleler
2012 s
أحياء
zaman, fırsat, doğru zaman
2012 s
أحيان
bazen, arasıra
2011 s
haberler
2013 i
أخبار
2012 i
seçimini yapmak, kararını vermek, seçmek, karar kılmak; " "علىile: tercih etmek
2013 i
görünmemek 2011 s
keşfetmek, îcat etmek
اختار اختبأ
2012 i
keşif, îcat
أحيانًا
2013 i
اخرتاع اخرتع
2012 i
delmek, delip geçmek, aşmak
2011 s
اخرتق
yığmak, biriktirmek, stoklamak, kapatmak, saklamak, himâye etmek,
2011 s
اختزان
uzmanlık
اختصاص
2012 s
gizlenmek, görünmemek, gözden kaybolmak, ortadan kaybolmak,
2012 i
2013 i
اختفى اختالف
farklılık, ayrılık
2012 s
değişik olmak, ayrılmak, değişmek, değişken olmak, anlaşamamak, ihtilâfa düşmek, başına gelmek
2012 s 2013 i
اختلف
seçim, seçme
2012 s 2013 i
اختيار
almak, dikkate almak, karar almak, ele almak
أخذ
2011 s 2012 i
başka
2012 s
آخر
diğer
2012 s
أخرى
tahta, kereste
أخشاب
2012 i
uzman, mütehassıs
2013 i
hükmü altına alma, boyun eğdirme, tâbii kılma
2012 i
5
أخصائي إخضاع
Halil İbrahim KARATAŞ
yeşil
أخضر
2012 i
hatalar riskler, hatalar
2011 s
daha zayıf, daha hafif
2012 s
أخطاء
2012 s
أخطار أخف
2012 i
tahliye, boşaltma
2012 s
إخالء
ahlâkî olan şeyler
2012 s
أخالقيات
ahlâkî olan şeyler
2012 s
أخالقية
" "لile: tahsis etmek, vakfetmeksadık olmak, bağlı olmak, vakfedilmiş olmak, adanmış olmak
2013 i
kardeşler
إخوة
2012 s
son, en son, en arkadaki
أخلص
2013 i
أخري
2012 s
أخرية
îfâ etme, yerine getirme
2012 s
أداء
edeb, kibarlık, edebiyat
2012 s
آداب
son, en son
2011 s
alet, cihaz, araç, mekanizma, ajans, techizat, malzemeler, parçalar,
أداة (ج) أدوات
2011 s
idare, çalıştırma, işletme, kullanma, sürme, idare etme
2013 i
إدارة منهجية
2011 s
idari
2013 i
sırtını dönmek, yüz çevirmek, kaçmak, firar etmek, kaçamak yapmak, atlatmak
ّأدى
2012 s
إدراج
2011 s
sezmek
إدراك
2012 i
dakik, daha titiz, daha doğru, daha isâbetli
أدق
2011 s
deri, cilt
أدمة
2012 s
إدنربة
2012 i
daha yakın, daha alçak, daha önemsiz, daha uygun
2011 s
aletler, cihazlar, edatlar, mekanizmalar
2013 i
أدهى
2011 s
أدوات 2013 i
" "بile: bir şeyi götürmek, " "الىile: sebep olmak, vesile olmak, yol açmak, varmak, ulaşmak, bakmak, dikkat etmek, icra etmek, yerine getirmek
أدي أدى إىل
2011 s
kültürlü,veğitim, öğrenim görmüş, terbiyeli, kibar, nazik, edebiyatçı, yazar çünkü, …dığı için, …dığında, …dığından dolayı, zîra, …yapınca, …yaparken, o zaman, o vakit, …dığında, bir de ne görsün, âniden, öyle 2011 s ki
أدوية أدى
2012 s 2013 i
6
أدىن
2011 s
ilaçlar
…e neden olmak, …e yol açmak
إدارية أدبر
2011 s
… e neden olmak, …e yol açmak yükleme
إدارة
2013 i
أديب (ج) أدباء
2013 i
إذ
Halil İbrahim KARATAŞ
her ne zaman, …dığında, … yapacağı vakit, … yapınca, yaparken, yaparsa
2012 s
إذا ما
mart
2012 s
آذار
rahatsızlık vermek
2012 i
أذى
görüşler, bakış açıları
2012 i 2012 s 2013 i
آراء
2012 s
إرادة
istek, arzu, irade karlar, kazançlar
2011 s
أرباح
Çarşamba günü
2011 s
أربعاء
şüphe uyandırmak, şüpheli olmak, şüphe etmek, tereddüt etmek bağlantı, temas, bitişme, bağ, bağlayıcılık, anlaşma, akit, ilişki, alâka, birlik, ittifak, kendini adamak, hasretmek, engellemek, sınırlamak, bağlı olmak, bağlanmak, birleşmek, kuvvetleri birleştirmkek
2012 i
ارتاب
2012 i
ارتباط 2012 s 2013 i
ارتبط
2013 i
ًارجتاال
2013 i
ارجتل
irticâlen, doğaçlama irticâlen olmak,
2012 i
geri çekilmek, geri gelmek, geriye gitmek, dönmek, uzaklaşmak, terk etmek, bırakmak, vazgeçmek, bırakmak
2011 s
ارتد
giymek, örtünmek,
2011 s
ارتدى
yükselme, artış, zam, artma, çoğalma
2011 s
ارتفاعة
yükselmek, kalkmak, büyümek, ziyâdeleşmek, artmak, yükselmek, kaçıp gitmek yükselmek, yukarı çıkmak, yükselmek, binmek, gelmek, terfî etmek, ilerlemek, gelişme kaydetmek
ارتفع
2012 s 2011 s
ارتقى
2011 s
ارتكاب
yere dikilmek, çakılmak, sâbit kalmak, kalıcı olmak, bağlanmak, temel 2011 s kabul etmek, dayanmak, yoğunlaşmak, konsantre olmak, çekilmek (yer çekimiyle)
ارتكز على
günah, suç
kendini atmak, atılmak, fırlamak, yatmak, uzanmak
ارمتى
2011 s
giyinmek, örtünmek
ارتياد
2012 s
dört bir taraf, (dünyanın dört bir yanı)
2011 s
أرجاء
daha ağır, daha çok tercih edilen, üstün, tercihe şâyan, daha muhtemel, olması muhtemel, ihtimâli daha yüksek olan, büyük bir olasılıkla
2011 s
أرجح
geri döndürmek, geri dönmeye zorlamak, bağlamak, ilişkisini kurmak salıncak, tahtravelli, beşik
أرجع
2012 s
أرجوحة
2012 i
sedir; pirinç
2013 i
gönderme, yayın yapma
إرسال
2012 s
rehberlik, klavuzluk, irşad, öğretme, yöneltme,yönlendirme, bilgi verme, öğüt verme, nasihat etme
أرز
2013 i
إرشاد
toprak, yer, arazi
2012 s
أرض
zemin
2012 s
أرضية
yükseltmek, daha yüksek, daha zarif,
2012 i
أرفع
uykusuzluk
2012 i
أرق
7
Halil İbrahim KARATAŞ
yorma, yorgunluk, bitkinlik, güçsüzlük, emek, çalışma, çaba
إرهاق
2012 s
…karşısında, …karşı, …da
إزاء
2011 s
yerinden çıkarmak, çekip almak, kaldırmak, …den örtüyü kaldırmak, açıklığa kavuşturmak yok etmek, gidermek, izale etmek, ortadan kaldırmak, temizlemek
أزاح
2012 i
إزالة
2011 s
آزتك
2012 s
artmak
2011 s 2012 i
kalabalık, sıkışıklık, izdiham parlamak, gelişmek, kalkınmak
2012 s
çifte (çifte standart)
2013 i
ازداد
2013 i
ازدحام
2013 i
ازدهر ازدواجية
2012 i
yükseliş, artış
2011 s
ازدياد إىل
mavi, koyu renkli
2011 s
أزرق
mavi
أزرق
2012 i
tâciz
إزعاج
2011 s
kriz, buhran, bunalım
2012 i 2012 s 2013 i
giysi, kostüm, sahne elbisesi, moda
أزياء
2011 s
soru, talep, arzu, istek, araştırma
أسئلة
2012 s
kötü yapmak, bozmak; " "الىile: kötü davranmak, kötülük yapmak, zarar vermek, acı çektirmek haftalar
2013 i
hocalar
أساتذة
2012 s
efsaneler, masallar
2013 i
أساطري
2013 i
أساطني أساليب
2012 i
açıklayıcı sebepler
أسباب توضيحية
2012 s
أسبق
2012 i
hafta
أسبوع
2012 s
hafta
أسبوع (ج) أسابيع
2012 i
tüketme, yok etme, tüketim
استئصال
2011 s
memnuniyetsizlik, hoşnut olmama,
استاء
2012 i
yeniden başlamak, kaldığı yerden devam etmek
2013 i
değiştirmek, değiş tokuş yapmak, yerini değiştirmek
استرت
2012 i
kar etmek, faydalanmak, yararlanmak, işletmek, çoğaltmak, yatırım yapmak| yatırım, sömürü
استثمار
2011 s 2012 i 2012 s
استثمارية
2011 s
istisna
2013 i
8
استأنف استبدل
2012 s
örtünmek, gizli kalmak
أساء أسابيع
2011 s
önce gelen, daha önceki, daha eski
أزمة (ج) أزمات
استثناء
Halil İbrahim KARATAŞ
istisnâî
استثنائي
2012 i
yenilemek, yenisini almak, icad etmek, ilk kez yapmak, ortaya koymak, başlatmak; genç görmek
2013 i
استحدث
2012 s 2013 i
استحسن
hak etmek, hakkı olmak, sahip çıkmak, sahiplenmek, müstehak olmak, muhtaç olmak,
2013 i
استحق
hak etme, layıklık, liyakat, hak; hak iddiasında bulunma
2013 i
استحقاق
galip gelmek, yenmek, istila etmek, ele geçirmek, egemen olmak
2013 i
استحوذ
beğenilmek, güzel görünmek
galip gelmek, yenmek, istila etmek, ele geçirmek, egemen olmak
2011 s
2012 s
استحوذ على
istihdam, kullanma
2011 s
2012 s
استخدام استخدامة
2012 i
işe almak, iş vermek, çalıştırmak, işletmek, kullanmak, istifade etmek çağırtmak, davet etmek; " "الىile: önermek, cazip hale gelmek, gerekli görmek, ihtiyaç saymak hakir görmek, kabul etmek, küçümsemek, îtibar etmemek, alay etmek, istihzâ etmek, gülüp geçmek
2013 i
استخدم
2013 i
استدعى استذل
2012 i
strateji
إسرتاتيجية
2012 s
geri alma, kazanma, geri çekme
اسرتجاع
2011 s
gevşemek, sarkmak, bollaşmak, yumuşamak, rahatlamak, rehâvet çökmek, azaltmak, indirmek, kuvvetini kaybetmek
اسرتخاء
2012 s
dikkatini çekmek, cezbetmek, gözlemlemek
2013 i
teslim olmak
استسلم
2011 s
nasihat etmek, danışmak, istişare etmek
2013 i
ev sahipliği yapmak, ağırlamak, misafir etmek, konuk etmek
اسرتعى
استضاف
2012 i 2012 s
güç yetirebilmek
استشار
2013 i
استطاع
güç yetirebilmek, yapabilmek, becerebilmek, hakkından gelebilmek, kapasite
2012 i 2012 s
güç yetirmek
2012 i
استطاعة
anket
2012 i
استطالع
geri almak, elde etmek, teslim almak, geri dönmek, geri vermek, anımsamak, hatırlamak
استطاع
استعادة
2011 s
ödünç almak
استعار
2012 s
yardım istemek
2013 i
hazırlanmak
استعانة استعد
2012 i
yanmak, tutuşmak, patlak vermek, çıkmak
2012 s
استعر
şefkat beklemek, istirhâm etmek, şefkatli olmak, teveccühünü kazanmaya çalışmak, dostluk kurmaya çalışmak, cezbetmeye uğraşmak
2012 s
استعطف
kullanma, çalıştırma, işletme
2013 i
kullanmak
2012 s
tuhaf bulmak, garipsemek, saçma, anlamsız bulmak, yadırgamak, batılılaşmak
2011 s
9
استعمال استعمل استغراب
Halil İbrahim KARATAŞ
sürmek, zaman almak, dalmsk, derinlere gitmek, tamamen meşgul olmak, sürmek tuhaf bulmak, garipsemek, saçma, anlamsız bulmak, yadırgamak, batılılaşmak dalmak; " "فيile: derinlere gitmek, tamamen meşgul olmak, tüm vaktini almak, devam etmek, sürmek faydalanma, istifade etme, işletim, intifâ, faydalanma hakkı, kötüye kullanma, suistimal elde etmek, ele geçirmek, haberini almak, bilgi edinmek, öğrenmek, istifâde etmek, kullanmak, mantıkî sonuç çıkarmak zor gelmek, ürkütücü gelmek, gözünü yıldırmak, telâfi edilemez olmak
استغراق
2012 i 2013 i
استغرق
2011 s 2013 i
istikrar kazanmak, kararlı olmak, düzenli olmak, devam etmek, mevcut hal üzere kalmaya devam etmek, süreklilik arz etmek
2012 s
استفحل
2012 s
استقر استقر
2012 i
yerleşme, sürekli kalma, kurulma, süreklilik, istikrar
استغالل استفاد
2012 i
yerleştirmek; " بveya "فيile: ikamet etmek, oturmak, seyrine son vermek, konaklamak, yaşamak, ömür sürmek; " "فيile: sağlam olmak, iyice gömülmek, istikrara kavuşmak, kararlı olmak; " "علىile: ulaşmak, karar bulmak, kurulmak, tesis edilmek
استغرب
2012 s 2013 i
استقرار
2013 i
استقصى
soruşturma su almak, elde etmek, edinmek
2012 i
استقى من
açığa çıkarma, açıklama, açıklama, keşfetme, gözcülük yapma
2012 i 2012 s
استكشاف
ödünç almak
2011 s
duymak, kulak vermek, dinleme
2013 i
استلف استماع إىل
2012 i
استمتاع
faydalanmak, tadına varmak
2012 s
…den sağlamak, …den elde etmek, …den almak, yardım istemek, imdat istemek, medet dilemek,
2012 s 2013 i
استمد
2012 s 2013 i
استمر
devam etmek
2011 s
2012 i 2012 s
استمرار
duymak, kulak vermek, dinleme
2012 s
استمع
duymak, kulak vermek, dinleme
2012 s
استمع إىل
2012 i 2012 s
استنتج
2012 s
استنفاد
süreklilik, devamlılık, devam etme, kalıcılık
sonucunu elde etmek, sonucuna varmak, çıkarım yapmak bitim bilmemek, tanımamak, farkında olmamak, kabul etmemek, reddetmek, sevmemek, iğrenmek basite almak, kolay görmek, küçümsemek, önemsememk; " "بile: yanlış anlamak, yanlış değerlendirmek
2011 s
2013 i
استنكر
2012 s 2013 i
استهان
2013 i
استهالك
2012 i 2012 s 2013 i
استهلك
tüketme, tüketim, aşınma, yıpranma, borcu kapatma tüketmek ithal etmek
2011 s
yurt edinmek, yaşamaya başlamak, yerleşmek
2011 s
استورد
2012 s
استوطن
kökünü kurutmak, geride eser bırakmamak
2013 i
استوعب
" "علىile: ele geçirmek, elde etmek, sahiplenmek, işgal etmek, yenmek, esir almak
2013 i
استوىل
yurt edinmek, yaşamaya başlamak, yerleşmek
2012 s
10
استيطان
Halil İbrahim KARATAŞ
anlamak, kavramak
استيعاب
2012 s
sarkıtmak, bırakmak
2013 i
aşırı gitmek, haddi aşmak, israf etmek
إسراف
2012 s
aile, topluluk, heyet,
أسرة
2011 s
çabuk davranmak, acele etmek, hızlandırmak
أسدل
أسرع
2012 i 2013 i
إسرق
2012 i
أسري
temeller; tesis etmek, kurmak, temelini atmak
2012 i 2012 s
أسس
silindir, plak
2012 i
efsâne
أسطوانية أسطورة
2011 s
fiyatlar, kurlar (döviz kuru),
2012 i
üzülmek/ alçalmak
2012 i
parlamak, güzelliği görünmek
أسعار 2013 i 2012 s
açmak, örtüsünü kaldırmak, elde etmek, mahsul elde etmek, sonuçlanmak
2011 s
düşürmek, devirmek, alaşağı etmek
أسفر عن
2012 s
إسقاط
2012 i
öncekiler, selefler, atalar, peşin ödemeler
2011 s
silahlar metot, teknik, yöntem, üslup, tarz, hal
2011 s
أسف ّ / أسف أسفر
2012 s
أسالف
2012 s
أسلحة
2012 s 2013 i
أسلوب (ج) أساليب
2012 i 2012 s
أسلوبية
isim, unvan
2012 s
اسم
isimlendirmek, çağırmak, unvan vermek
2012 s
أمسى
tafsîlata girmek,
2012 s
إسهاب
metodik
bozmak; daha düz, daha engebesiz, daha kolay, daha münasip
2013 i
katkıda bulunmak
2011 s
çarşılar, piyaslar, borsalar
2011 s
أسهم
2012 s
أسواق
Asyalı
2013 i
övmek, takdir etmek
أسهل
أسيوي أشاد
2011 s
işaret etmek, göstermek
2012 i 2012 s 2013 i
أشار
işaret, ışık, telgraf
2012 i 2012 s 2013 i
إشارة (ج) إشارات
benzemek
2012 i
hasretini çekmek, özlemini çekmek, özlemek katılmak
2013 i
أشبه
2013 i
اشتاق اشرتك
2012 s
tutuşmak, sinirlenmek
اشتعل
2012 i
meşguliyet, meşgul olma, aşırı çalışma, ilgilenme, uğraşma, alaka
11
2013 i
اشتغال
Halil İbrahim KARATAŞ
meşgul olmak, vakit geçirmek, çalışmak, üzülmek,
اشتغل
2012 s
اشتمل على
içine almka, kapsamak,
2012 i
meşhur olmak, şöhret bulmak, bilinmek, tanınmak, yaygınlaşmak, yaygınlık kazanmak
2012 i 2012 s
özlem, hasret, iştiyak
اشتهر اشتياق
2011 s
şiirler; saçlar
2013 i
bilgi verme, îkaz
2011 s
ışınlar, rontgen
2011 s 2012 i
meşgul etmek, doldurmak, işgal etmek, kaplamak
2011 s
أشعار إشعار
2012 s
أشعة إشغال
benzerlik, andırma, dış görünüş, algılama şekli, çeşitler
2012 s
أشكال
anlaşmazlıklar
2012 s
إشكاليات
tanıtım, reklam, ilan etmek
إشهار
2011 s
ilan etmek, yaymak, satmak
2012 s 2013 i
أشهر و األشهر
2012 i
yaralanmak, vurmak, isabet ettirmek, ulaşmak, elde etmek, kazanmak,
2011 s
yaralanmak, gol atmak, hedefe varmak, yakalanmak, tutulmak
2011 s 2012 i
sağlamlık, metânet, güçlülük, soyluluk, asâleten, sağ görüşlülük
أصاب 2013 i
oldu, haline geldi, …e başladı
أصبح
2012 s
parmak, uzunluk birimi
2013 i
yankılar
إصدار
2012 i
إصدارات
2012 s
أصدر
2012 i
arkadaş, dost, çevre
أصدقاء
2012 s
… konusunda ısrar etmek
أصر على
2011 s
boyanmak
اصطبغ
2012 i
" معveya "بile: çarpışmak, vuruşmak; " "بile: çarpmak, vurmak, itiraz etmek, karşı çıkmak, karşılaşmak, yüz yüze gelmek
2013 i
bulanık suda balık avlamak
2013 i
أصفر
2012 s 2013 i
أصوات
2013 i
أصيب
2012 s 2013 i
أصيل
sarı
… ya yakalanmak, öldürülmek, yaralanmak asil, saf, orijinal, aslına uygun, doğru, gerçek, sağlam, sağlam karakterli, metin, köklü, yerli eklemek, ilave etmek, katmak, katıp karıştırmak, bağlantısını kurmak, vasıflamak,
أضاف
2011 s
…nın yanısıra, … e ilaveten, …e ek olarak
2012 i 2012 s
12
اصطدم اصطياد
2012 s
ses, şöhret, rey
إصبع أصداء
2012 s
vermek, ihraç etmek, yayınlamak, göndermek, çıkarmak
إصابة أصالة
2012 i
vermek, ihraç etmek, yayınlamak, göndermek, çıkarmak
أشهر
إضافة
Halil İbrahim KARATAŞ
izâfiyet, görecelilik
إضافية
2012 s
zararlar
أضرار
2011 s
sıkıntılar, endişeler, bozulmalar, kargaşalar
اضطرابات
2012 i
sıkıntı, endişe, bozulma, kargaşa
2011 s 2012 i
zorlamak, mecbur kılmak, icbar etmek
2013 i
اضطر ّ اضطلع
2012 i
üstlenmek, üstüne almak, devralmak, yönetimi üstlenmek
2012 s
ezme baskı yapma
2012 s
ışıklar
اضطرابة
اضطهاد أضواء
2011 s 2013 i
إطاحة
2012 s 2013 i
إطار
kapaklar, tabaklar, tepsiler, siniler, tabakalar, katmanlar
2013 i
أطباق
yiyecekler, yemekler, öğünler
2013 i
أطعمة
devirmek, ihraç etmek
2012 i
çerçeve, tekerlek, lastik, halka
2011 s
çocuklar
أطفال
2012 s
inceleme, etüt etme, kontrol etme, dikkatle okuma, mütaalaa, bilgi, malumat, farkında olma verme, kurşun sıkma, salıverme, fırlatma, serbest bırakma, körüklemek, ateşlemek, atmak, ateş etmek, savaş çıkarmak görünmek; " "علىile: görmek, malumatı olmak, haberdar olmak, farkında olmak, teftiş etmek, denemek, kontrol etmek, vakıf olmak, iyice anlamış olmak, iç yüzünü bilmek, kavramak, bulup çıkarmak, keşfetmek bozmak, geri almak, hür bırakmak, göndermek, yollamak; " "علىile: boşaltmak, ateşlemek, ateş açmak, engellememek, çıkarmak, koparmak sükunet, huzur, gönül rahatlığı, iç huzuru, gönlü kanma, mutmain olma, güven, itimat
2013 i
إطالق
2012 i
2011 s
sakinleştirmek, teskin etmek, güven vermekemin olmak,
2013 i
اطلع
2012 s 2013 i
أطلق
2013 i
اطمئنان اطمأن إىل
2012 i
dönemler, çağlar
أطوار
2011 s
tırnaklar, pençeler
2013 i
pençeler
إظهار
2012 s
göstermek, açığa çıkarmak, ilan etmek, beyan etmek, gösteri yapmak; " "علىile: zafer kazandırmak, bahşetmek, bilgilendirmek, aydınlatmak, açıklama yapmak, vâkıf kılmak, derin bilgi sahibi olmak, göstermek, bütün açıklığı ile beyan etmek
2013 i
tekrar göz atma, yeniden gözden geçirme borç vermek, ödünç vermek
أظهر إعادة النظر
2012 s 2013 i
borç vermek, ödünç vermek
أظافر أظفار
2011 s
göstermek, açığa çıkarmak, göstermek, sergilemek
اطالع َ
أعار إعارة
2011 s
engellenmek, geciktirilmek, oyalanmak
2013 i
إعاقة
sorumluluklar
2013 i
أعباء
îtibar, prestij
2011 s 2013 i 2012 s
13
اعتبار
Halil İbrahim KARATAŞ
ders almak, ibret almak, hesaba katmak, dikkate almak, göz önüne almak, farkına varmak, algılamak, kabul etmek, saymak, îtibar etmek, saygı duymak, önem vermek
2011 s 2012 i 2012 s
اعترب
kaydetmek, almak, îtiraz etmek, karşı çıkmak, hakkına tecâvüz etmek
2012 s
اعتد على
saldırı, saldırma, baskın yapma,
اعتداء
2012 i
dik durma, dikilme, orantılı olma, normallik, itidal, ılımlılık
2013 i
îtiraf etme, tanıma
إعتدال اعرتاف
2012 i
îtiraf etme, tanıma
2013 i
اعرتف
başına gelmek, gelip bulmak, çatmak, musallat olmak, sarkmak
2013 i
اعرتى
güçlü olduğunu hissetmek, övünmek, gurur duymak
2011 s
اعتز ب
uzak durmak, geri çekilmek
2011 s
اعتزل 2012 s
اعتزم
2012 i 2012 s 2013 i
اعتقد
niyet etmek, karar vermek inanmak, îtikat sâhibi olmak kendini vermek, hasretmek, tüm vaktini doldurmak
اعتكاف
2012 s 2012 i
اعتلى
2011 s 2012 i
اعتماد
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
اعتمد
yükselmek, yukarı çıkmak, yükselmek, tahta çıkmak güven, kredi, senet destek olmak, dayanmak, itimat etmek, güvenmek, temel almak, asıl kabul etmek, kullanmak, uygulamak endişelenmek, tasalanmak, tedirgin olmak, bakmak, gözetmek, özen göstermek, îtinalı davranmak
اعتىن
2011 s
olağan, alışılagelmiş hayranlık, gurur duyma, kendini beğenme
2011 s 2012 i
hayran olmak, gurur duymak, böbürlenmek
2012 i 2012 s
yabancı, acem
2012 i
hazırlamak
2013 i
اعتيادية
2013 i
إعجاب أعجب ب أعجمي
2012 s 2013 i
sayılar, rakamlar
أعداد
2012 i
hazırlamak
أعدت
2012 s
yan etkiler
أعراض جانبية
2011 s
Araplaştırmak; " "عنile: net olarak ifade etmek, açıklamak, açmak, irab yapmak
2013 i
üyeler vermek, sunmak, arzetmek, lutfetmek, ihsan etmek
2013 i
أعطى أعقاب
2011 s
katılaştırmak
2013 i
önemle durmak
2012 s
işaretler, alametler, izler, nişanlar, bayraklar, önemli şahıslar
أعرب أعضاء
2012 i
sonlarında, nesil, soy
أعد
أعقد أعال أعالم
2011 s
bildirme, haber verme, bilgilendirme, yayın
2012 i
إعالم
îlan, reklam, açıklama
2012 i
إعالن
14
Halil İbrahim KARATAŞ
yukarıdaki
2011 s
إعالنية
2011 s
أعاله
duyurmak, açıklamak, îlan etmek önceden haber vermek, îlan vermek, açıklamak, göstermek, îlan etmek önem atfetmek, üzerinde önemle durmak, ilerletmek, îtibarını artırmak
2012 s
أعاله بأن
2012 s
أعلن أعلن عن
2011 s
derinlikler
2012 s
أعلى
2012 i 2012 s
أعماق
2012 s
أعمال
2012 i 2012 s
أعوام
fiiller, işlemler, işler, çalışmalar, harekât, seneler düzenlenmek
2013 i
türküler, şarkılar, melodiler
أغاين
2012 s
zorla alma, gasp etme, mecbur etme
اغتصاب
2012 i
suikast gıdalar
2012 i
maksatlar
2011 s
bağma, batırma, sel basması, aşırılık, haddi aşma, mübâlağa etme
2011 s
أعيد
2013 i
اغتيال
2013 i
أغذية
2013 i
أغراض إغراق
dallar
2012 s
أغصان
kızdırmak, sinirlendirmek
2012 s
أغضب
hatalar, yanlışlar,
2012 s
أغالط
çoğunluk
2011 s
أغلب
çoğunluk
2011 s
أغلبية
değerini belirtmek, övmek, methetmek
أغلى
2012 s 2013 i
أغنية
2012 s 2013 i
أفاد
şarkı, türkü ifade etmek, belirtmek, dile getirmek, söylemek, faydalanmak, yararlanmak ifade etmek, belirtmek, dile getirmek, söylemek, faydalanmak, yararlanmak
2012 i
إفادة
açmak, açılış yapmak, başlamak, fethetmek, ele geçirmek
2012 i
افتتح
gurur duymak, iftihar etmek
2012 i
افتخر
gurur duymak, iftihar etmek
2012 i
افتخر ب
sanal, gerçekte yeri olmayan, zihinde tasarlanan, mevhum, farazî, tahmînî aramak, bulmaya çalışmak, kontrol etmek, incelemek, gözden geçirmek, teftiş etmek, yokluğunu hissetmek
2011 s
افرتاضية
2011 s
افتقاد افتقر إىل
fakirleşmek, yoksullaşmak, …e ihtiyacı olmak, …e gereksinim duymak 2011 s 2012 i " "فيile:fetva vermek, açıklamak, izahta bulunmak, " "بile: hüküm vermek yavrular, (ağaçların) filizleri,
2013 i 2012 s
15
أفىت أفراخ
Halil İbrahim KARATAŞ
salgılama
إفراز
2012 s 2013 i
أفضل
iftar etme, kahvaltı yapma
2013 i
إفطار
ufuk, görüş alanı, menzili, taşra
2013 i
أفق (ج) آفاق
en iyi, daha iyi, daha üstün
2012 i
fikirler, görüşler, reyler
2012 s
أفكار
yaratıcı fikirler, münbit fikirler, yenilikçi fikirler,
2012 s
أفكار إبداعية
iflas
2012 s
إفالس
anlatmak, anlamak
2012 s
إفهام
2012 i
2013 i
أقارب
ilgi, eğilim, ilerleme, ulaşma, ilgilenme; " "علىile: ihtimam gösterme
2011 s 2012 i
2013 i
إقبال
alıntı, öğrenme, alma
2011 s
yakınlar, akrabalar
اقتباس
" "بile:taklit etmek, kendine rehber edinmek, lider seçmek yaklaşma
2011 s
2013 i
اقتدى
2013 i
اقرتاب
…e yaklaşmak
2012 s
اقرتاب من
yaklaşmak
2012 s
اقرتب
önerme, teklif etme, alternatif önerme
2012 s
اقرتح
suç işlemek
اقرتف
2011 s
iktisat, ekonomi
اقتصاد
2012 s
sınırlamak; " "علىile: … ile sınırlı kalmak, yetinmek
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
اقتصر
2013 i
أقدم
cesur davranmak; " "علىile: cesaretle girişmek, girmek, atılmak, cüret etmek, riske girmek, atılmak okutmak
2012 i
إقراء
yuvarlak ekmek, tabaka, disk, plak, tablet, kadran
2012 i
أقراص
rakipler, akran, emsaller, benzerler
أقران
2011 s
daha yakın, olma ihtimâli daha yüksek
أقرب
2012 s
yemin etmek
2013 i
أقسم ب
uzak, daha uzak, son sınır, en …
2012 i
أقصى
terk edilmiş olma, metruk olma, meskun olmama
2012 i
إقفار
hareket etmek uçuşa geçmek, yelken açmak, demir almak, vira etmek
2011 s
إقالع
endişelendirmek,
2011 s
أقلق
bölge
2011 s 2012 i
إقليم (ج) أقاليم
bölgesel
2013 i
إقليمية
sözler, laflar, ifadeler, beyânat, öğretiler, düşünceler, reyler
2012 s
أقوال
harekete geçirilmek, atanmak, canlılık getirmek, kutlama vs. gerçekleştirilmek
2012 s
أقيم على
papaz başlıkları
2012 i
16
أكاليل
Halil İbrahim KARATAŞ
morali bozulmak, keyfi kaçmak, kederlenmek, kararmak, somurtmak
اكتئاب
2012 i
kaydetme, yazma, üyelik, bağış, iâne, kopyalamak, kopyasını almak,
اكتتاب
2012 s
alaka, ihtimam
2013 i
اكرتاث
sahip olmak, sahibi olmak, dönüşmek
2013 i
اكتسب
2012 s
اكتشاف
keşifler
2012 s
اكتشافات
keşfetme, ortaya çıkarma, gizliliğini giderme
2012 s
اكتشف
keşfetme, ortaya çıkarma, gizliliğini giderme
2011 s
iktifâ etmek, yetinmek
2012 i
اكتفاء
iktifâ etmek, yetinmek
2012 i
اكتفى
ekim
2012 s
أكتوبر
çokça yapmak, sık sık yapmak, artırmak, çoğaltmak
2012 s
أكثر
…den daha çok, daha sık
2012 s
أكثر من
2011 s 2012 i 2012 s
أ ّكد
2012 s
أكمام
onaylamak, vurgulamak, altını çizmek, teyit etmek, desteklemek çiçek zarfları, çanaklar yığınlar, kümeler, tepeler
أكوام
2011 s
emin, şüphesi olmayan, sağlam, sabit, zorunlu, kaçınılmaz,
2012 i 2012 s
أكيد
emin, şüphesi olmayan, sağlam, sabit, zorunlu, kaçınılmaz,
2012 s
أكيدة
dışında, sadece, fakat, meğer ki, ancak, den başka, hariç, ama, mamafih, değilse, aksi taktirde
إال
2012 i
yapmaması için, yapmasın diye, yapsaydı ya, yapsa
أال
2012 s
ancak, ne var ki, şu kadar ki, fakat, yapmadıkça, yine de, yapmasından başka, buna rağmen
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
eskimo
اإلسكيمو
2012 s
reformizm, ıslahatçılık
2013 i
binler acılar, elemler, kederler, tasalar, hüzünler,
2011 s
إال أن اإلصالحية
2012 s
آالف
2012 s
آالم
kızıldeniz
2013 i
البحر األمحر البدون
2012 i
peru; büro, ofis
2012 s
البريو
bağlayıcılık, zorunluluk, yükümlülük, sözleşme
2012 s
التزام
dönme, dolanma, sarılma, çevrilme, kuşatma
2013 i
yönelmek, yüzünü çevirmek, dönmek toplama, devşirme, yerden alma, radyonun veya televizyonun yayını çekmesi ()علىbir araya gelmek, görüşmek, ()بkarşılaşmak
2012 s
التفت إىل
2012 i 2012 s
التقاط التقى
2011 s
parasal çalışmalar
2013 i 2012 s
17
التفاف
الدراسات النقدية الراب
Halil İbrahim KARATAŞ
الساق
2012 s
büyük çoğunluk ortadoğu
2011 s 2012 i
2013 i
السواد األعظم
2013 i
الشرق األوسط
oyunlar, şakalar, eğlenceler
2012 s
ألعاب
toplumsal roller
2012 s
ألعاب مجاعية
miras kalmış roller
2012 s
ألعاب متوارثة
ırak
2013 i
العراق
bin; aşina olmak, samimi olmak, alışkın olmak, sevmek, hoşlanmak
2013 i
ألف
mecaz sanatı, yenilikçi sanat
الفن البديع
2012 i
ألفية
2011 s
…e atmak
2012 i
atmak, fırlatmak, ( )علىgötürmek, sunmak, arz etmek, ( إلى,)على iletmek, haber vermek, söylemek, çalmak, icrâ etmek
2012 i
إلقاء 2013 i
ألقى
2012 s
الكاد
elektronik
2012 s
إلكرتوين
insanlık dışı, gayri insânî
2012 i
الالإنسانية
tanıma, bilme, âşinâlık; özet, hülâsa, anahtar
2012 i
إملام
ilham, esin
2013 i
renkler
ألوان
2012 i 2012 s
hızlı öğünler, fast food
إهلام
2013 i
الوجبات السريعة
e, e kadar, e dek, ile, beraberi birlikte, içinde
2012 s
إىل
yapıncaya kadar, yapana kadar, yapıncaya değin, öyle ki
2012 s
إىل أن
sağ taraf, yan, sağ el; yemin
emirlikler
2013 i
اليمني
2013 i
اليوجا إمارات
2012 s
emare, işaret, iz, alamet
2013 i
ortaya çıkarmak
أمارة إماطة
2012 s
imam, önder, lider, alim, üstat
2013 i
إمام (ج) أئمة
önceki, ilk
2013 i
أمامية أمبكن
2012 i
ٌأ ََمةٌ \ أُهمة
câriye, ümmet, millet
2012 s
geçmek, daha üstün olmak, tercihe şâyan olmak
2012 s
امتاز
2012 i 2012 s
امتاز ب
üstün olmak, seçilmek, belirlenebilmek, ayırdedilmek, karakteristik özelliği olmak örnek almak, boyun eğmek, itaat etmek
امتثال
2011 s
uzamak, uzanmak, yayılmak, genişlemek/ …e kadar uzanmak, … boyunca uzanmak
2012 i
18
امتد إىل
Halil İbrahim KARATAŞ
yayılma
2011 s
امتداد
incelik, narinlik, zarâfet,
2011 s
امتشاق
***
امتشق
aniden çekip almak, kılıcı kınından çıkarmak dolmak, doldurmak
امتأل
2012 s
dolma, dolu olma, doluluk, şişkinlik, şişmanlık
2013 i
امتالء
uzak durmak, imtinâ etmek, kaçınmak, reddetmek
2012 s
امتناع
iş, mesele, konu, vakıa
2012 s
أمر
iş, mesele, konu, vakıa
2012 s
أمر (ج) أمور
emir, prens, komutan, reis
أمراء
2012 i
hastalıklar, rahatsızlıklar
2013 i
iki amerikalı
أمراض أمريكيتني
2012 i
dün, geçen gün
2012 s
أمس
serum
2012 s
أمصال
imkanlar, fırsatlar
2012 s
امكانات
mümkün olabilen, imkan, potansiyel
2013 i
إمكانية (ج) إمكانيات
umut, beklenti,
2012 i
أمل (ج) آمال
… hakkında umutlu olmak
2012 i
أمل أن
gitmek, önde gitmek, başı çekmek, imam olmak
2011 s
elektronik güvenlik, dijital güvenlik
2011 s
أ َّم أمن ألكرتوين
güvenilir
2012 s
آمنة
güvenlikle alakalı
2012 s
أمين
daha mahâretli, daha mâhir; mihrini vermek
أمهر
2012 i
dalgalar, salınımlar
2013 i
أمواج
cahillik, öğrenim görmemiş, habersiz olma, duymamış olma; temel, asli
2013 i
أمية
… mamak
2012 s
أن ال
küçük görmemiz, hafife almamız
2012 s
أن نستخف
kadınlar, dişiler
2012 i
إناث
ışıklandırma, aydınlatma
2012 i
إنارة
bencillik
2012 s
أنانية
haberler
2012 s
أنباء
fışkırtma, taşma, kaynaklama
2011 s
انبثاق
salınım
2011 s
انبعاث
salınım
انبعاثة
2012 i
gerekli olmak, uygun, münâsip olmak
2012 s
19
انبغى
Halil İbrahim KARATAŞ
yapmalı
انبغى على
2012 i
ikaz etmek
2013 i
gözleri kamaşmak, göremez olmak, parlaklıktan dolayı görememek, nefessiz kalmak gözleri kamaşmak, göremez olmak, parlaklıktan dolayı görememek, nefessiz kalmak
انبهر
2012 s 2013 i
sana … gerekir
أنبه انبهرت أنت على
2012 i
başına (musibet vs.) gelmek
2011 s
انتاب
üretim
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
إنتاج
- kişi başına düşen üretim-
2011 s
إنتاج الفرد
gıda üretimi
2011 s
إنتاج غذائي
verimlilik
إنتاجية
2012 s
dikkat etmek, tetikte olmak, uyanık olmak
2012 i 2012 s 2013 i
idrak etmek, farkında olmak, uyanık olmak, tetikte olmak, şuurunda olmak
2012 i
üretmek, üretim yapmak, îmal etmek
انتبه إىل انتج
2011 s 2012 i 2012 s 2012 i
intihar
2013 i
sökmek, söküp çıkarmak, zorla almak, kapmak, almak, borç almak, çıkarılmak, ihraç edilmek akraba olmak, uzanmak, dayanmak, ismini almak, ait olmak, cemaate gruba bağlı olmak, bağlanmak, üye olmak
yayılmak
انتج ّ انتحار انتزع
2012 s
yayılma
انتباه
2012 i
انتسب
2012 i
انتشار
2011 s
2012 s 2013 i
انتشر
zafer
2012 i
انتصار
zaferler
2012 s
إنتصارات
dikilme, kurulma, dik durmak, ayakta durmak, bir göreve getirilmek
2012 s
انتصب
bekleme
انتظار
2011 s
düzen, intizam, sistemlilik, bir sistem dahilinde olan
2013 i
canlanma, yenilenme, hayata dönme
انتعاش
2012 i
ayaklanam, isyan, ihtilal
انتفاضة
2012 s
çıkarılmak, atılmak, sürülmek, çürütülmek, aksi ispatlanmak, yok olmak
انتفى
2012 i
itiraz, eleştiri, tekrar gözden geçirme, kritik yapma
2013 i
nakil olma, yer değiştirme, transfer olma
nakledilmek, seyahat etmek, bir yere gitmek, yönelmek, dönmek, sapmak, ilgilenmeye başlamak, devrolmak, el değiştirmek soyu uzanmak, akrabalık ilişkisi olmak, ilişkisi, bağlantısı bulunmak, bağımlı olmak, bir teşkilata üye olmak soyu uzanmak, akrabalık ilişkisi olmak, ilişkisi, bağlantısı bulunmak, bağımlı olmak, bir teşkilata üye olmak
20
2013 i
انتقد انتقل إىل
2011 s 2012 i 2011 s
انتقاد انتقال
2012 i
eleştirmek, tenkit etmek, ödemeyi peşin almak, peşin ticaret yapmak
انتظام
انتمى انتمى اىل
Halil İbrahim KARATAŞ
bitirme, sona erdirme, tamamlama, neticeye bağlama, bitme
انتهاء
2011 s
ciddi şekilde yorma, bitirme, tüketme, çiğneme, bozma, ihlal etme, saymama, saygısızlık gösterme,
انتهاك
2012 i
yol tutumak, bir rotayı izlemek, güzergâhı tâkip etmek
انتهج
2012 s
fırsat bilmek, fırsatları yakalamak
انتهز
2012 i
bitmek, sona ermek, kapanmak, sonuca bağlanamk, (ب, )عنbitirmek, sona erdirmek, sonuna getirmek
انتهى
2012 s
gerçekleştirme, başarma, bir vazîfeyi îfâ etme
إجناز
2012 i
icraatlar icrrat
2011 s
2012 s
اجنازات
2012 s
إجنازة
kazandırmak, başarılı olmasını sağlamak
2013 i
işi yapmak, görevi yerine getirmek, icra etmek, bir sözü tutmak
أجنز
2012 i
her yer, dört bir yan alçalmak, inmek, batmak, eksilmek, azalmak, akmak, süzülmek, meyilli olmak, varmak, ulaşmak daralmak; " بveya "فيile: sınırlı olmak, kendini sınırlamak, yoğunlaşmak, birleşmek, ifade edilmek
أجنح
2011 s
2012 s 2013 i
أحناء
2011 s
2012 s
احندر 2013 i
احنصر
çözülme, dağılma, çürüme, gevşeme, zayıflamadüşme
2012 i
احنالل
düşme, düşüş, azalma
2012 i
اخنفاض
batma, çökme, dibe gitme, azalma, küçültme
2013 i
اخنفاض
batma, çökme, dibe gitme, azalma, küçültme
2013 i
اخنفض
kapsamına girmek, dahilinde olmak, tasnif edilmek; gruplanmak, sınıflanmak fırlamak, çıkıp gitmek, apar topar girişmek, yola koyulmak, düşünmeden hareket etmek; " "فيile: doldurmak, girmek; " "الىile: fırlamk, hızla gitmek; " "منile: dökülmek, fışkırmak çıkmak, başlamak, patlak vermek
اندرج
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
اندالع
2011 s
birleşme, entegrasyon, uyum, bütünleşme sokulmak, dahil edilmek, ilave edilmek, eklenmek, karışıp birleşmek, kaybolmak, erimek, eriyip kaybolmak şaşkınlık, hayret, korkutma
2011 s
şaşırmak, hayrete düşmek, şaşırtıcı bulmak, donup kalmak, kafası karışmak
2011 s
genç kız, hanım
2012 s
اندماج
2012 i 2012 s
اندمج اندهاش
2012 s
اندهش
2012 s
إنديز
2012 i 2012 s
آنذاك آنسة
2011 s
sürüklenmek, çekilmek, geri çekilmek, uygulanmak, tatbik edilmek yaratılmak, meydana getirilmek, üretilmek, imal edilmek, bina edilmek, kurulmak, tesis edilmek, telif edilmek, yetiştirilmek, büyütülmek
انسحب
2012 s
أنشئ
2013 i
faaliyetler bölündü meşguliyet, meşgul olma, aşırı çalışma, ilgilenme, uğraşma, alaka
21
2011 s
اندفع
2012 s 2013 i
أنشطة
2013 i
انشطر انشغال
Halil İbrahim KARATAŞ
barış yanlıları
أنصار السالم
2012 i
hakkı gözetme, adalet, adillik, insaflı davranış
2013 i
إنصاف
yüzünü çevirmek, terk etmek, bırakmak, vaz geçmek, elini çekmek,
2012 i
انصرف عن
uygulanmak, tatbik edilebilir olma, uygun düşme, uyum içinde olma
2012 i
انطباق
patlama, fırlama harekete geçme,
2011 s
başlamak, çıkmak, harekete geçmek
2011 s 2012 i
kapanmak
2011 s
انطالق
2012 s
انطلق انطواء على
bakışlar,
2012 s 2013 i
أنظار
sistemler, kurallar, tüzükler, yasalar, rejimler,
2012 s 2013 i
أنظمة
toplanmak, icra edilmek, yapılmak, düzenlenmek
2012 i 2012 s
انعقد
2012 s
آن ًفا
biraz evvel harcama, sarfetme
2011 s
gurur, ret etme, tenezzül etmeme
2013 i
ٌأنَ َفة
2012 i
açılım, açılma
2011 s
tek olmak, uzak durmak, kendiniğ tecrit etmek, ayrı durmak
2013 i
انفرد ب
2012 s
yönetilmek, yönlendirilmek; " "لile: boyun eğmek, tâbi olmak, uymak
2013 i
enkaz
انفتاح انفرد
2012 i
tek olmak
إنفاق
أنقاض
2012 s
kurtarmak, mağduriyetini gidermek, çözüm üretmek
انقاد
2013 i
أنقذ
yok olma, giderek kaybolma, neslin tükenmesi
2012 s
انقراض
yok olma, giderek kaybolma, neslin tükenmesi
2012 s
انقرض
aniden dalmak, dalışa geçmek, çarpmak, saldırmak, aniden saldırmak, yıkılmak, devrilmek tersine çevirme, devrim, inkılap, değişim, alt üst edilmiş, katlanmış, gün dönümü
انقضاض
2012 i
açılmak, kalkmak, belirgin olmak, görünür olmak
2013 i
انقالب
2013 i
انقالبات انكشف
2012 i
içine kapanıklık, düşüncelere dalma, kasılma
انكماش
2011 s
إمنا
sadece, fakat, lakin, bununla beraber, aksine
2012 i 2012 s 2013 i
kalkınmayla alakalı
2012 i
إمنائي
haller, tavırlar, edâlar, şekiller, türler, cinsler
2012 i 2012 s
أمناط
bitkin düşürmek
2013 i
أهنك
devrilme, yıkılma, çökme, göçme
2013 i
اهنيار
çeşitler
2012 s 2013 i
أنواع
hazır olma, hazırlık, techîzat, donanım,
2012 s
yol almak, ilerlemek, götürülmek, bulmak, keşfetmek, bulup çıkarmak, birden aklına gelivermek, hasıl olmak, kavuşmak
2012 s
22
ٌأ ُْهبَة اهتدى
Halil İbrahim KARATAŞ
tasalanmak, üzülmek; " "بile: … önem vermek, özen göstermek
2011 s 2012 i
2013 i
اهتم
ihtimam, özen, itina, tasa, kaygı, gayret, şevk, heves; " "بile: …e özen göstermek
2011 s 2012 i
2013 i
اهتمام
2012 i
2013 i
أهداف
hedefler, amaçlar aile, hısım, akraba
2012 s
أهل
millî, yerli
2012 s
أهلي
ehliyyet, liyâkat
2012 s
أهلية
önem, ehemmiyet
2012 s
أمهية
faydalı olmak
2012 s
أهنأ على
ilk kısımlar, … başları
أوائل
2011 s
bağlar, zorunluluklar, yaptırımlar
أواصر
2012 i
çer çöpler; kalabalıklar, güruhlar
أ َْوباش
2012 s
ağrılar, sancılar, rahatsızlıklar
أوجاع
2011 s
şeref vermek / evreler
2013 i
أ َْو ُجه/ ََوجه َ أ
ölmek, alıp götürmek, sıhhatini bozmak
2012 s
أودى
aktarmak, zikretmek,
2012 s
أوردت
çevreler, sınıflar
2011 s 2012 i
أوساط
2012 i
أوسع
zenginleşmek; daha geniş herkese hakkını vermek, birleştirmek, bir araya getirmek
2011 s
أوصل
sorumluluğuna bırakmak, gözetimine bırakmak, tavsiye etmek, salık vermek, vazifelendirmek, talep etmek, emretmek, dilemek
2011 s
أوصى ب
durumlar
أوضاع
2012 s
أوعية
kaplar; damarlar
2011 s 2012 i
haberdar etmek, konuşmak, bilgilendirmek, vakfetmek, devretmek, ayırmak, bir tarafa koymak, tutklamak, durdurmak, önlemek,
2011 s
أوقف على
öncelik
2011 s
أولوية
öncelik
أويل
2012 s
أولني
2011 s
أي
2012 s 2012 i
أيام الدوام
her problem
2012 i
أية مشكلة
olumlu, yapıcı
2012 i
إجيايب 2013 i
2011 s
bulma
2012 i 2012 s
birleştirme, bir araya getirme, bağlantı iletişim, nakliyat, taşıma, teslim etme, teslîmat; alındı, makbuz
23
2011 s
إجيابيًا إجيابية إجياد إيصال
Halil İbrahim KARATAŞ
dahi, … de, yine, bir de
أيضا ً
2012 s
إيفو
2011 s
ritim, uyum
2013 i
إيقاعة
ritmik, uyumlu
2012 i
إيقاعية
durdurma, genelleme, görevden alma
2012 i
إيقاف
kesin bir şekilde bilmek, emin olmak, kani olmak
2013 i
أيقن
neresi olursa olsun
2013 i
أينما
ب
dert, ızdırap, sıkıntı
2011 s
2012 s
بؤس
geceyi geçirmek, gecelemek, bütün geceyi geçirmek
2011 s 2012 i 2012 s
بات
ortaya çıkam, bilinmek, açmak
2013 i
باح
araştırmacı, müfettiş, imtihan eden
2012 s 2013 i
باحث بأربع
2012 s
باردة
soğuk
2012 i
açık, bâriz
2012 i 2012 s
بارز
kabiliyetli, yetenekli, usta, mâhir, çok parlak, muhteşem
2012 i
بارع
sürekli olarak, dâimâ
باستمرار
2012 s
dokunmak, temas etmek, kendini vermek, başlamış bulunmak, başlamak
2013 i
باستور
2013 i
باشر
otobüs
2012 i
باص
satmak
2011 s 2012 i
باع
…e nazaran, itibari ile, … açısından, … düşüncesiyle
2013 i
باعتبار
teşvik, sevk, tahrik, yönlendirme, sebep, illet
2012 i
باعث (ج) بواعث
önem, ihtimam; balina
2012 i
بال باإلضافة
… ile iglili olarak, …e ilâveten, …in yanında, …e gelince
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
sonra, daha sonra; bu yüzden, bu sebeple
2011 s
بالتايل
…e rağmen
2011 s
بالرغم
kapsamlı, önemli, hatırı sayılır, derin, şiddetli, ergin
2013 i
بالغ
kapsamlı, önemli, hatırı sayılır, derin, şiddetli, ergin
2012 s
بالغة
katranla, ziftle
2012 s
بالقري
aynı, benzer şekilde
2012 i
…e göre, … ile orantılı olarak
2012 i
ağır, yorucu, fazla, aşırı, anormal, pahalı
باملثل 2013 i
باهظة
2011 s
???
2012 s
24
بالنسبة بتجه
Halil İbrahim KARATAŞ
kesmek, koparmak; bir metni parça parça tercüme etmek
برت
2011 s
kesilme, koparılma, alınma
برت
2012 i
sivilceler
2013 i
parçayla
بثور حبتة
2012 s 2013 i
حبث
ilmi bir araştırma
2013 i
حبث علمي
aramak, araştırma yapmak, incelemek, soruşturmak, müzakere etmek, tartışmak
2013 i
حبث عن
arama, araştırma, tetkik etme, inceleme
2011 s 2012 i
akdeniz
حبر متوسط
2012 i
gelmeyle, hazır olmayla, katılmayla
حبضور
2012 s
… hükmüyle
حبكم
2011 s
aramalar, araştırmalar, tetkikler, incelemeler
2012 s
حبوث
madem ki, …i göz önünde bulundurarak, öyle ki, …gibi, mesela, örneğin, yapacak şekilde,
2012 s
ث ُ ححبَْي
şans
2012 s
خبت
başlamak, birden meydana çıkmak, başlangıç
بدء
2012 i
başlangıç olarak, başlayarak
بدءًا بدائل
2012 s
alternatifler
2012 i
şişmanlamak
2012 s
بدانة
çöl hayatı, bedevîlik
2012 s
بداوة
başlangıç olarak, başlayarak
2011 s
2013 i
… yerine, …ya bedel
بداية بدال ً
2012 s
sıra …da
2011 s
بدور
sıra onda, onun sırası
2011 s
بدوره
periyodik olarak
2011 s
بدوري
…sız, …den başka, …nın dışında, … yapmadan
2011 s
بدون
bedevi görünmek, belirmek, doğru görünmek, makul görünmek
2011 s 2012 i
…siz, …hariç, …olmadan, …olmaksızın
bol vermek, harcamak, ifade etmek, ihsan etmek, enerji harcamak, çaba göstermek toprak, kara, dışarı, dışarısı; hürmet, saygı, doğruluk, dürüstlük, dindarlık, zühd, kibarlık, hürmetkâr
programlar, planlar, listeler
2011 s
eğitim programları
2011 s
25
2013 i
بدى بديال ً
2011 s
yedek
بدوية بديل
2012 i
alternatif olarak
2013 i
2012 i
بديلة
2012 i
بذل
2012 i
بر 2012 s
براقة
2012 s
برامج برامج تدريبية
Halil İbrahim KARATAŞ
brahmanlar
2013 i
برامهة
2013 i
بردي
…nın himayesiyle, …nın sponsorluğuyla, …nın desteğiyle
2012 s
برعاية
volkan
2012 s
بركان
volkanik
2012 s
بركاين
parlemento
2013 i
برجمة
2011 s
soğukluk
برملان برودة
2012 i
bronz
2012 s
برونزي
posta
2012 s
بريد
elektronik posta
بريد إلكرتوين
2011 s
yarıp çıkarmak, dışarı çıkmak, yükselmek, ışımak, doğmak
2012 s
بزغ
basitlik
2012 s
بساطة
… sebebiyle
2012 s
بسبب
yaymak, açmak, sermek, düzlemek, genişletmek, büyütmek, uzatmak, açmak, sunmak, arz etmek; ( لveya )علىaçıklamak, izah etmek
2012 s
بسط
tebessüm, gülücük
2013 i
basit, kolay, önemsiz
بسيط
2011 s
deri, ten, cilt; görünüş, sima
2012 s
görüş, görme, vukufiyet, basiret, feraset, sezgi
2012 s
açıkça
ٌبَ َشَرة بصر (ج) أبصار بصراحة
2011 s
optik
بصري
2012 i
sıfatıyla
بصفته
2011 s
soğan, çiçek soğanı
2013 i
mallar, emtialar
2011 s
mal, emtia
بضعة
yavaşlık, ağır davranma; yavaşca, sakin davranma
2013 i
kahramanlıklar, şampiyonluklar sakin, ağırkanlı, tembel, haylaz; terîcî, aşamalı
2011 s
… deyişle
2011 s
بصل بضائع
2012 s 2012 i
2011 s
بسمة
بطء
2012 s
بطارية
2012 s
بطوالت بطيء 2013 i
بعبارة
yollamak, göndermek, sevketmek, yönlendirmek
2012 s 2013 i
بعث
misyon, heyet, görev, iş, vazife, ideal, amaç; yurtdışı burslu öğrenci
2012 s 2013 i
بعثة
henüz, hâlâ, daha
بعد ُ
2011 s
yaptıktan sonra
2012 s 2013 i
26
بعد ما
Halil İbrahim KARATAŞ
kısım, bölüm, bir, bir kısım, birkaç, bazı
بعض
2012 s
uzak, ırak, zor ulaşılan, şümullü, geniş kapsamlı, imkansız, muhal, alışılmamış, garip, acayip …e bakmaksızın, …i dikkate almadan, …i bir tarafa bırakarak, …i hesaba katmadan sayesinde
2012 i
بعيد
2012 i
ض النهظَر ِّ َبحغ
2011 s
kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek
2012 s
بفضل
2012 s
بقاء 2013 i
بقوليات
2013 i
بقى
2013 i
بقي
2013 i
بكاء
ülke, ülkeler
2012 s 2013 i
بالد
tropikal ülkeler
2012 s
بالد استوائية
ülke
2012 s
بلد
kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek " "علىile: bir hal üzere kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek ağlamak, yas tutmak, mateme girmek
ülkeler
2013 i
imtihan, müsibet, dert, hüzün, keder, felâket, âfet
بلدان
2012 i
بلية
2012 i
مبا
madem ki, …dığından, …dığı için, …yapacağı için, çünkü, gerçek şu ki, mademki … o halde ...
مبا أن
2012 s
مبا يرى
2011 s
مبا مي ّكن
2012 i
… olarak, …gibi, …yerine
2011 s 2012 i
… mânâsıyla
2011 s 2012 i
bina
2011 s
liman, ticâret merkezi
2011 s
mor
2012 i
2013 i
مبثابة مبعىن
2012 s 2013 i
بناء بَنْ َدر
بَنَ ْف َس حجي 2012 s
بنية ح ت ْ َبُني بورصات
çevreler
2012 s
بيئات
ev, konut, mesken, konum, çevre, muhit, tabii alan
2012 s 2013 i
yapı
2012 i
kurulmak, inşâ edilmek borsalar
2013 i
2011 s
çevresel, çevreyle alakalı, evle ilgili
بيئية
2012 i
veriler, açıklamalar,
بيئة بيانات
2011 s
بيتشو
2012 s
beethoven
2013 i
بيتهوفن
beyaz, parlak, temiz, masum, pırıl pırıl, yazılı olmayan boş kağıt
2012 s
بيضاء
beyaz
2012 s 2013 i
بيضاء
27
Halil İbrahim KARATAŞ
satış
2012 s
بيع
2012 i 2012 s
بني
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
بينما
2011 s
…nın arasında, …içinde, ortasında, arasına, içine, ortasına … yaparken, …dığı halde, …dığı sırada
بينية
2012 s
açığa çıkarmak, görünür yapmak, duyurmak ilan etmek, ifade etmek, dile getirmek, göstermek, işaret etmek, açıklamak, izah etmek, şerh etmek
etkiliyor, etki ediyor, etkili oluyor, söz geçiriyor, iz bırakıyor
2013 i
ت
تؤثر
2012 i
götürür, sebep olur, yol açar, vesile olur, yapar
تؤدي
2012 s
… e yol açar, …e neden olur
تؤدي إىل
2012 i
ölüyü anmak; anmak, hayırla yad etmek
2013 i
…den kaynaklanmak, … için hazırlanmak, amaçlamak, hedeflemek, kasdetmek, gerçekleşmek, elde edilebilir olmak iyi gitmek
تأَثهر
2012 s
etki
تأثري
2012 i
"" ile: bir hal üzere kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek, tehir edilmek, devam etmek, sürdürmek
تأبني تأتى من
2012 i
" "بile: etkilenmek, etkisi altında kalmak, müteessir olmak, duygulanmak, heyecanlanmak, duygulanmak, heyecanlanmak, etkilenmek, hassas olmak
ّبني
2012 s 2013 i
تأثري
tac
2012 i
2013 i
تاج
gecikmek, ertelenmek, geri kalmak, yasal zorunluluğu yerine getirememek, hizmet dışı bırakılmak
2012 i
2013 i
تأخر ّ
onlara acı çektirmek
تأذت َّبم
2012 s
bir kez, bazen, ara sıra
2013 i
kurulmak, inşâ edilmek
تأسس ّ
2012 s
تأسريات
2012 i
sağlam kökü bulunmak, güçlü köke sahip olmak, kökleri derinlerde olmak, sağlam yapısı bulunmak; " "منile: kökü …a dayanmak; …dan kaynaklanmak kıymetsiz, önemsiz şey
2013 i
تأ ّكد
2012 i 2012 s
onay, onaylama, vurgulama, altını çizme, teyit etme, destekleme
2012 s 2013 i
تأكيد
2013 i
تآلف
uyum, insicam, harmoni, aşinalık, dostluk oluşmak, birleştirilmek
تألّف
2012 s
izleyen, gelen, bir sonraki kurma, arasını birleştirme, edebi çalışma yapma, kitap - makale yazma, çalışma koruma, himaye, güven, itimat, yeniden temin etme, güveni yineleme, sigorta, garanti, güvenlik
تأصل تافهة
2011 s
kesinleşmek, teyit edilmek, emin olmak
تارة
2013 i
تايل
2013 i
تأليف
2013 i
تأمني
uygun olmak, müsait olmak, ehil olmak, eğlenmek
2011 s
تأهل
tertibet, techiz, donanım
2011 s
تأهيل
28
Halil İbrahim KARATAŞ
aklına gelmek, birdenbire hatırlamak,
تبادر
2012 s
çölde yaşamak
تبدى
2012 i
değiştirme
2013 i
تبديل
izlemek, peşi sıra gelmek, yapmak, birbirini takip etmek
2013 i
تبع
…e göre, …in neticesinde; …e uyarak
2013 i
تبعا ً
iyonlaşmak, kristalize olmak
تبلور
2012 i 2012 s
تبليط
2012 i 2012 s
تبين
döşeme, düzeltme kurar, inşâ eder
تبيان
2012 i
açıklığa kavuşmak, anlaşılır olmak, aramak
2011 s 2012 i
beyazlaştırmak, beyaza boyamak, ağartmak, temizlemek, kalaylamak, teneke ile kaplamak taç giymek
2013 i
تبني
2013 i
تبييض تتويج
2011 s
ihsan edilir, verilir, takdir edilir, bağışlar, hibe eder
تتيح
2012 s
suçlu bulmak
تثبيت على
2011 s
kültür, eğitim
2013 i
kışkırtmak, tahrik etmek, uyarmak, teşvik etmek, harekete geçirmek,
تثقف أثار- تثري
2011 s
harekete geçmek,kımıldamak, heyecanlanmak, kalkmak, bir problemin çıkması, bir zorluğun çıkması, ayaklanma çıkmasıdevrim yapmak
2012 i
ثار- تثري
mücadele etme
2012 i
جتاذبة
denemeler, deneyler, tecrübeler; deneme, tecrübe etme
جتارب
2012 s
cesur olmak, cesaret edebilmek, korkmamak, cüretkâr olmak
جتاسر
2012 i
…in karşısında, …ile yüz yüze
2013 i
جتاه
2013 i
جتاهل
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
جتاوز
2013 i
جتاوزة
2011 s 2012 i
görmezden gelme, bilmezden gelme, aldırmama, önemsememe, bilmiyormuş gibi yapma aşmak, geçmek, atlamak, ihlal etme ihlal içi boş, oyuk
2012 s
جتاويف
yenilenme
2011 s
جتدد
tecrübe, deneme, test, prova yapma, kalkışma, yeltenme, deney, deneyim
2011 s
جتربة 2012 s
cisimleştirmek
görünmek, ortaya çıkmak, apaçık belli olmaz, ifade edilmek çekinmek, kaçınmak, uzak durmak, engel olmak gezmek, avare avare dolaşmak, devriye gezmek, seyahat etmek
29
جتريدية
2011 s
جتسيد
2011 s
جتسيدة 2012 i
جتلى
2011 s 2012 i 2012 s
جتنب
2012 i 2012 s
جتول
Halil İbrahim KARATAŞ
çevrilir, sarılır, ihtiva edilir
2012 i
حتاط
(halı vs. için) dokunur, düğümlenir
2012 i
حتاك
konuşmak, konuşmayı sürdürmek, münâkaşayı sürdürmek
2012 s
حتاور
…in altında, …in aşağısında, …aşamasında,
2012 s
حتت
vazifesi olmak, görevi olmak, mes'uliyetinde olmak
حتتّم على
2012 i
konuşmak, muhabbet etmek
2011 s
sınırlamak, belirlemek, tayin edilmek, tarif edilmek, tavsif edilmek
2012 s 2013 i
حتدث حتدد
2012 i
حتديث
modernizasyon
2011 s
sınırlama,sınır oluşturma, kısıtlama, belirleme, tayin etme, ayarlama,
2011 s 2012 i
aranmak, elde edilmek, sınanmak, imtihan edilmek,
2011 s
2013 i
حتديد ُحترى
değişme, değişiklik, bozulma, saptırma, çarpıtma
2012 s
حتريف
hareket ettirmek, harekete geçirmek, çalıştırmak, yürüyüşe geçirmek, yerinden oynatmak, başlamak, hareket ettirmek, teşvik etmek, sevk etmek, kaldırmak, kıpırdatmak
2012 s
حتريك
daha hoş olmak, güzelleşmek, iyileşmek, daha iyi duruma gelmek
2013 i
حتسن
güzelleştirme, iyileştirme, daha iyi yapma
2013 i
حتسني
hesaplanmak, hesabı yapılmak
ُحتصى ب
2012 s
sevinmek, kıymeti olmak, iyi bilinmek, ele geçirmek, elde etmek
حتظى
2011 s
geçerliliği ispat edilmek, onaylanmak, gerçeğe dönüşmek, gerçekleşmek, kesinlik kazandırmak, emin olmak, kontrol etmek gerçekleştirme, gerçeğe dönüştürme, tahkîkat, tasdik etme, teyit etme, araştırma, tahkik etme
2012 i 2012 s 2013 i
حتقق
2012 s 2013 i
حتقيق
2012 s 2013 i
حتلى
2011 s
süslenmek, donanmak, tahlil, analiz, çözümleme
2012 i 2012 s
حتليل
2012 s
حتليل نفسي
2012 i 2012 s
حتمل ّ
psikanaliz yüklenmek, üstlenmek, tahammül etmek, sabır göstermek, katlanmak, ayrılmak, yola çıkmak dönüşmek, tahavvül etmek, …laşmak, ayrılmak, uzaklaşmak; değişmek
2011 s 2012 i
değişim, dönüşüm
2013 i
حتول حتوالت
2012 s
dönüştürmek, çevirmek, değiştirmek
2012 i
2013 i
حتويل
çevirir, dönüştürür,sarar, ihata eder, anlar, ihtivâ eder
2012 i
2013 i
حتيط
takati kesilmek, halsiz düşmek
2012 i
ختاذل
çalışır, hizmet eder
2012 i
ختدم
öğrenimi bitirmek, mezun olmak
خترج
2012 s
sabotaj, baltalama, tahribat yapma
ختريب
2012 i
depolama, stoklama; bilgisayarda kaydetme
2011 s
küçültmek, azaltmak, alçaltmak
30
2013 i
ختزين
2013 i
ختسيس
Halil İbrahim KARATAŞ
uzmanlaşma, ihtisas yapma
ختصص ّ
2011 s
mahsus kılma, tahsis etme, ayrıntıya girme, tafsilata inme, ayırma, rezervasyon yapma
2013 i
ختطئة
2012 i
geçmek, aşmak, haddi aşmak, katetmek, yürüyerek geçmek, taşmak; " "الىile: …e varmak, ulaşmak, geçmek, üstün olmak, geçmek, dikkatini vermek, önemsememek
2013 i
planlama, sınır çizme, üzerine çizgi çekme, dizayn etme 2011 s 2012 i
kurtulma, hür olma, kaçma
2011 s
geri kalmışlık, az gelişmişlik, geride kalmak, peşine düşmek, görünmemek
ختفيض
2012 i
terk etmek, bırakmak, devretmek, geride bırakmak, feragat etmek
ختطي ختطيط
2012 s
tenzilat, küçültme, indirme, azaltma, sınırlama, tahdit uygulama
ختصيص
2013 i
ختلص
2013 i
ختلف ختلّى عن
2012 s
önlemler, tedbirler, icraatlar,
2012 i
تدابري
yansımalar
2012 i
تداعية
sırayla, münavebeli olarak değişme, dönüşümlü; deveran etme, belli bir mecrada dönme; tedâvül " "فيile: müdahale etmek, karışmak, araya girmek, zorla girmek, dahil olmak, birbirine kenetlenmek eğitim eğitimle alakalı olan
2013 i
تداول
2013 i
تدخل
2012 i 2012 s 2013 i
تدريب
2011 s
تدرييب
2011 s
تدريبية
eğitim - öğretim
2012 i
تدريس
hasretmek, adamak
2012 i
تدشني
destekleme, güçlendirme, takviye yapma
2012 s
تدعيم
dökülmek, akın etmek, akmak, fışkırmak, püskürmek, coşmak
2011 s
2012 s
تدفق
incelik, doğruluk, duyarlılık,
2011 s
2012 s
تدقيق
yavaş yavaş yaklaşmak, aşağı batmak, dibe gitmek, küçük düşürmek
2011 s
2013 i
kötüye gidiş, dejenere olma, bozulma
تدهور
2012 s 2012 i
تدوين
2011 s 2012 i
تذ ّكر
kaydetmek, yazıya geçirmek, kanun yapmak hatırlamak, akla gelmek altın kaplamak, yaldızlamak, süslemek
تذهيب
2012 s
ط ٌ تراب
2011 s
miras
2011 s
gerilemek, ger adım atmak, geri dönmek
2011 s
2012 s 2013 i
2012 i
pedagojik yetişmek, büyümek, yetiştirilmek
2012 i
31
تراث تراجع
birikme, yığılma, yığınlaşma, kümelenme, doluşma değişiklik göstermek, gidip gelmek
تدىن
2013 i
تراكم
2013 i
تراوح
2012 s 2013 i
تربوية ترىب على
Halil İbrahim KARATAŞ
eğitim, yetiştirme, büyütme, yetiştirme
تربية
2012 s
neticesi, sonucu olmak, kaynaklanmak, doğmak, sebeplenmek; bir arada bulunmak, düzene bağlamak, hazırlamak
2011 s
ترتب على
biyografisini yazmak
2011 s
ترجم ل
tercüme, çeviri, şerh, yorum, biyografi
ترمجة
2012 s
tercüme, çeviri, şerh, yorum, biyografi
ترمجة (ج) تراجم
2012 i
yankılanmak, ses çıkarmak, gelip gitmek, sık sık uğramak, dönmek, tereddüt etmek, emin olamamak, şüphe duymak
2011 s 2012 i 2012 s
sağlamlaştırma, sabitleme
2011 s
تردد 2013 i
ترسيخ
ıslatma; sakinleştirme, yumuşatma
2012 s
ترطيب
yetişmek, büyümekserpilmek
2012 s
ترعرع
parıldar, ışık saçar, titrer, dalgalanır, aniden görünür
2012 s
ترف
rahatlama
2012 s
ترفيه
montaj, yapı, oluşum; koymak, yerleştirmek, yapmak, monte etmek,
2011 s
2013 i
تركيب
oluşumlar, bileşimler, yapılar
2012 s
تركيبات
oluşum, bileşim, yapı
2012 s
تركيبة
yoğunluk, yoğunlaşma, odaklanma, birikme, teksif, konsantrasyon, koyulaşma
2012 s
تركيز
yayma, çıkarma, satış, dağıtım, satış artışı, promosyon
ترويج
2011 s
esmek, canlandırmak, hayat vermek
ترويح
2012 i
artış, tedrîcî olarak artmak, yarışmak
تزايد
2011 s
süslenmek, donanmak,
تزخرف
2012 s
tartar, dengeye getirir, dengeler
تزن
2012 i
erzak bulundurmak; öğrenmek, donanmak
2012 i
تزود
evlendirme
2012 i
تزويج
süslenmek
تزيّن
2012 s
süsleme, güzelleştirme, traş etme; " "لile: lehine konuşma, övme, gözler önüne koyma, inandırma, önerme süslemek, güzelleştirmek, hazırlanmak, övmek, lehinde konuşmak, inandırmak, önermek
2013 i
تزيني
2012 s
yardımlaşmak
تساعد
2012 i
çökmek, yavaş yavaş kademeli olarak düşmek, inmek, dökülmek, yavaş yavaş gelmek
2013 i
benzer olur, eş değer olur,eşitlenir, aynı seviyeye gelir
على- تسبب
2012 s 2013 i
ısıtmak
تساقط تساوي
2012 i
kaynaklanmak, ortaya çıkmak, doğmak, neticesi olmak, sebep aramak, sebebi olmak, açıklamada bulunmak, ticaret yapmak
تزيني
تستهويين تسخني
2011 s
akmak, sızıntı yapmak, kaçmak; " "الىile: işlemek, geçmek, nüfuz etmek, sızmak" "فيile: girmek, sızmak, kayıp gitmek
2013 i
تسرب
petrol sızıntısı
2013 i
تسرب نفطي
32
Halil İbrahim KARATAŞ
peşpeşe gitmek, süreklilik arz etmek, damlamak, zincirleme olmak
2012 i
تسلسل
devralmak, teslim almak, üzerine almak, üstlenmek
2012 i
تسلّم
eğlence, zevk-u sefâ
تسلية
2012 s
izin verir
تسمح
2012 i
kolay gelmek, basit olmak, yükselmek, yücelmek
2013 i
alır, kaydeder, kullanır, taşır, nakleder, gönderir, ileri sürer
تسىن تسوق
2011 s
tsunami
2012 s
تسونامي
birbirine benzemek, benzemek; net olmamak
2012 s
تشابه
paylaşmak, ortaklık yapmak
تشارك
2011 s
iltifatta bulunmak
تشبيب
2012 s
kanun koyma, yasama
2011 s
تشريعات
çalıştırma, iş verme, işe alma, işletme
2011 s
تشغيل
teşekkül etmek, oluşmak, düzenlenmek, şekle girmek, görünmek düzenli teşekkül
2012 i 2012 s 2013 i
تشكيل متناسق
2011 s 2011 s
şeklini bozmak, sakatlamak
inşâ etme
تشكل تشكيلية/ تشكيلي
2012 s 2012 i
تشويه
2012 i
تشويه األعضاء
2011 s
تشييد
2012 s
cenaze töreni
2013 i
تشييع
arkadaşlık yapmak
2012 s
تصاحب
planlar, tasarımlar, taslaklar, projeler
2012 s
تصاميم
düzeltme, tashih etme; sağlığına kavuşturma
2013 i
kalem sürçmesi, yanlış harekeleme, tahrif etme
تصحيف
2012 s
doğrulamak, tasdik etme, muvâfakat göstermek, kabule etmek
تصديق على
2011 s
bağımsız davranmak, serbest hareket etmek, tasarruf hakkına sahip olmak; idare, davranış, hareket düzzenlemeler, tasarruflar alma, akaçlama, süzme, satış, dağıtım, piyasaya sürme
2013 i
تصرف
2012 s 2013 i
تصرفات
2013 i
تصريف تصريفية
2011 s
yukarı çıkmak, tırmanmak, yükseltmek, yukarı çıkarmak
تصحيح
تصعيد
2012 i
dizayn, plan, tasarım
2011 s
2012 s 2013 i
تصميم
sanayileşme
2011 s
2013 i
تصنيع
yerli sanâyii
2011 s
sınıflandırma, gruplandırma, derleme
تصنيع حملي 2013 i
sınıflandırmalar
2011 s
33
تصنيف تصنيفات
Halil İbrahim KARATAŞ
tasavvur, hayal etme, göz önüne getirme
تصور
2012 i
doğrultma, yöneltme, düzeltme, tashih etme, tasvip etme, onaylama
2013 i
تصويب
2012 i 2012 s
تصوير
yakalamak, avlamak; avlanmak,
2012 s
تصيد
küçüklük, zayıflık, azalma
2012 s
تضاءل
resmetme, çizme, fotoğraf çekme
dövüşmek; düşüncede çelişmek, ayrı düşmek, farklı olmak
تضارب
2012 i
artmak, çoğalmak, iki katına çıkmak
2011 s 2012 i
yardım etmek
2013 i
تضافر
2012 i
dayanışma
تضامن
2011 s
gürültü çıkarır, gürültülü olur,
تضج ّ تضخم ّ
2012 s
enflasyon
2011 s
şikâyet etmek; zarar görmek, hasar görmek
تضرر من
2012 i
bir araya getirir, birleştirir, ekler, ilave eder, toplar, kucaklar, bağrına 2011 s basar, kapsamak, içermek, ihtivâ etmek
ض ُّم ُ َت
2012 s 2012 i 2012 s 2013 i
uygulama, tatbik etme, adapte etme, uygulama, pratik
تطبيق
2013 i
تطرق تطريز
2012 i
gerektirmek, îcap ettirmek
تضمن ّ
2012 s 2013 i
" "الىile: ulaşmayı istemek, varmak, ulaşmak, değinmek nakış işlemek, nakışla süslemek, abartmak, süslemek
تضاعف
2012 s 2013 i
تطلب
sabırsızlanmak, sabırsızlıkla beklemek, beklemek, kollamak,
2012 i
تطلع
çabalama, gayret etme, hedef
2012 i
تطلعة تطلق
mutlu olmak; parlamak
2011 s
gelişmek, inkişâf etmek, değişmek, hızlanmak
2011 s
2012 s 2013 i
تطور
geliştirmek, ilerletmek
2011 s
2012 s 2013 i
تطوير
kolaylaştırma, hazırlama
2011 s
تطويع
gösteri yapmak, yardımlaşmak, dayanışmak, ( … )بgibi görünmek, …numarası yapmak, ( … )بaçıklamak, dışa vurmak
2011 s
تظاهر
perişanlık, sefâlet
2011 s
تَعاسة
birbirine karşılıklı sevgi beslemek
2011 s
تعاطف
almak, üstlenmek, meşgul olmak, ilgilenmek, yürütmek iş yapmak, ticaret yapmak, ilgilenmek, meşgul olmak, uğraşmak
2011 s
teâmül, işlem, muamele
2013 i
تعاطي
2013 i
تعامل
2012 s
ilişki, alış - veriş
2011 s
2013 i
تعامل ٌ تعاملة
yardımlaşma, işbirliği
2013 i
تعاون
birlikte yaşamak, iki toplumun bir arada yaşaması
2013 i
تعايش
deyim, deyiş, tabir, beyan, ifade
2012 i 2012 s
34
تعبري
Halil İbrahim KARATAŞ
ibret alınır, hesaba katılır, dikkate alınır, farkına varılır, kabul edilir, saygı duyulur, önem verilir
2012 s 2013 i
تعترب
sayılır, kabul edilir
2012 i 2012 s
geçmek, aşmak, üstünden geçmek, dallanmak, uzanmak, aşmak, hakkından gelmek, yaymak, uzatmak, hekkı çiğnemek, tanımamak, saldırıda bulunmak, düşmanlık etmek, zulmetmek, baskın düzenlemek
تُعد
2012 i 2012 s
تعدى
imkansız olmak, yapılamamak
2012 i 2012 s
تعذر
2012 s 2013 i
تعذيب
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
تعرض
işkence etme, eziyet etme, cezâlandırma maruz kalmak, karşı karşıya kalmak, uğramak, …e maruz kalmak karşı koymak, itiraz etmek, maruz kalmak, karşılaşmak, risk almak
تعرض ل
2012 i
tanışmak, kendini tanıtmak, anlamaya başlamak, incelemek, 2011 s keşfetmek bildirme, duyurma, haber verme; tâlimat, yönerge, tanıtım, belirleme, 2011 s tanımlama, tarif etme bildirme, duyurma, haber verme; tâlimat, yönerge, tanıtım, belirleme, tanımlama, tarif etme
2012 s 2013 i
تعرف تعريف
idari talimatlar dâvetiye; sağlamlaştırma, güçlendirme, destekleme
2013 i
تعريف (ج) تعريفات
2013 i
تعريفات إرادية تعزيز
2012 s
zorlama, dikta, buyurganlık; sert davranma
2012 i
تعسف
verir, sunar, arz eder
2012 i
تُعطي
karmaşık, kompleks, kararsızlık, içinden çıkılmaz karmaşık sorunlar sevmek, ilgilenmek, ilgi duymak, tutulmak, tutkun olmak; asılmak, asılı olmak, tutunmak öğrenme, tahsil etme, eğitim, öğrenim
تعقيدات
2011 s 2012 i
2013 i
تعلق تعلّم
2011 s 2012 i
asma, asılı hale getirme, askıya alma, muallakta bırakma; hat sanatında bir usul; yorum, açıklayıcı not, şerh, vize
2013 i
تعليق
eğitme, öğretme, eğitim, öğretim, talim, çıraklık
2013 i
تعليم (ج) تعاليم
tâlimatlar, yönergeler, direktifler, duyurular
2012 s
تعليمات
eğitimle alakalı
2012 s
تعليمية
yani, …mânâsına geliyor
تعين
2011 s
âdet edinmek, alışmak, huy edinmek
tayin olmak, atanmak, tahsis edinmek, zorunlu olmak
2012 i 2012 s 2013 i
تعود
2012 s
تعيد تعني
2011 s
beslenmek, yemek, yaşamak, hayatını sürdürmek
2012 s
örtünmek, kaplanmak
تغطي
2012 i
تغطية
giderme, karşılama, örtme, kaplama, yayın süresi, haber yorumu
2011 s
alt etmek, üstesinden gelmek, yenmek
2011 s
değişmek, başkalaşmak, dönüşmek
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
iklim değişikliği
2012 s
2012 i
değişim
2011 s
35
تغذى
تغلب على تغري تغري املناخ ُ تغرية
Halil İbrahim KARATAŞ
değişiklik, değiştirme
2013 i
övünme, iftihar etme
تفاخر
2012 i
dataylar, ayrıntılar
تفاصيل
2012 s
etkileşim, kaynaşma, tepkime, reaksiyon
تفاعل مع
2011 s
anlayış, anlaşma, uzlaşma, uyum, ahenk,düzen, dostluk, arkadaşlık, dostça ilişki araştırmak, soruşturma, muayene etmek
تفاهم
2012 s
تفحص
2011 s
açıklama, yorum, şerh, tefsir
تفسري
2012 s
yayılmak
2012 i
tercih etme, üstün bulma; itibar, hürmet filozof gibi davranmak, filozofluk taslamak
2013 i
تفشي
2013 i
تفضيل تفلسف
2012 i
yavaş yavaş anlama, idrak etme; kavramak, anlamaya çalışmak
2013 i
geçmek, aşmak, üstün olmak, öne geçmek, baskın olmak
2012 i
2013 i
تقابل
2011 s
تقابلية تقارير
2012 s
" "منile: istemek, dava açmak, teslim almak; " "علىile: talep etmek
2013 i
önde gitmek, önde olmak, önde yer almak, önce yer almak, başında olmak, üstün olmak
2012 i 2012 s 2013 i
تقدم
2012 s
تقدير
değerlendirme, taktir, değer biçme, kestirme takdim, sunma, arz etme, iletme
2011 s
kararlaştırmak, tayin edilmek, karara bağlanmak
2011 s
kurma, tesis etme, sabitleştirme, düzenleme, belirleme, tayim etme, karar verme bölünmek, parçalara ayrılmak, bölüştürülmek, parçalara ayrılmak, dağıtmak, saçmak, rahatsız etmek, taciz etmek
2013 i
تقدمي تقرر
2012 i 2012 s 2013 i
تقرير
2013 i
تقسم تقشفية
2011 s
tamamlanır, sonuçlanır, edâ eder, icrâ eder, uygular, cevap verir, hüküm verir çevrilmek, döndürülmek, devrilip yıkılmak, değişmek; " "فيile: değişken olmak, sabit olmamak, devamlı taşınarank yaşamak, tasarrufunda bulundurmak, emrinde bulundurmak
تقاضى تُقام
2011 s
değişim, değişiklik, düzen, dalgalanma, sâbit olma
تفيض
2011 s
raporlar, takrirler
darlık, münzevî hayat yaşamak
تفهم تفوق
2011 s 2012 i
dolup taşmak, su basmak; doldurmak, dökmek, uzatmak, kendini tamamen kaptırmak, ayrıntılı konuşmak, net bir şekilde telaffuz etmek karşı karşıya olmak, yüz yüze olmak, karşılaşmak, bir araya gelmek, görüşmeyapmak, buluşmak, mukâyese edilmek
تغيري
تقضي
2012 i 2013 i
تقلب تقلبة
2011 s
takmak, kuşanmka, üzerine almak, üstlenmek, deruhte etmek
2013 i
تقلد
2013 i
تقلص من
azalmak, küçülmek, kısılmak, büzülmek, daralmak, hacmi azalmak, niteliği azalmak, gücü azalmak
2012 i
çevrilmek, döndürülmek, devrilip yıkılmak, değişmek
2012 i
تقلّب على
azalmak, küçülmek, kısılmak, büzülmek, daralmak, hacmi azalmak, niteliği azalmak, gücü azalmak
2012 i
تقلّص
36
Halil İbrahim KARATAŞ
kalpazanlık, sahtecilik, sahtekarlık, taklit, imitasyon, benimseme; gelenek, an'ane, âdet
2011 s
an'anevî, geleneksel
2013 i
تقليدي
2012 i 2012 s
azaltma, indirme, küçültme
2013 i
تقن
2011 s 2012 i 2012 s
تقنية
güçlendirme, kuvvetlendirme
تقنية رقمية تقوية
2012 s
kaldırma, dikme, kıymet taktir etme, paha biçme, doğrultma, yüzölçüsü, envanter yapma, takvim, kronoloji
neredeyse … oluyordu
2013 i
تقومي
2013 i
تقوميي تكاد
2012 s
تكاليف
2011 s 2013 i
zincire, prangaya vurur
تكامل تكبل
2012 i
birikme, yığılma, yığınlaşma, kümelenme, doluşma
تقليل
2012 s
2012 i
maliyetler, masraflar; zorluklar, sıkıntılar, meşakkatler, mükellefiyetler bitmek, tamamlanmak, yapılmak, sonuna gelmek, başarı ile tamamlanmak, kemale ermek
تقليد (ج) تقاليد
تكدس
2011 s
tekrarlanmak, tekerrür etmek, arınmak, tasfiye olmak, safileşmek
تكرر
2012 s
ihtiram göstermek, saygı göstermek; " "علىile: övmek, onurlandırmak, şereflendirmek
2013 i
giydirme, örtme, kaplama, donatma
2012 i
saklanmak, gizlenmek, gizli saklı olmak, pusu kurmak, tuzak kurmak, pusuda beklemek
2012 i
تكرمي تكسية
2013 i
تكمن
teknoloji
2012 s 2013 i
تكنولوجيا
ortaya çıkma, meydana gelme, yaratılma, oluşma, oluşum
2012 s 2013 i
تكون
yığılmak, birikmek, çökmek, yığının içine düşmek
تكوم ُّ
2011 s
oluşmak, şekillenmek, vücut bulmak, meydana gelmek
2012 i
oluşturma, meydana getirme, şekillendirme
2011 s
onarılmak, düzeltilmek, tamir edilmek, uyum göstermek karşılıklı savaşmak, birbirine yapışmak, birbirine sıkıca tutunmak, birleşmek
2013 i
تكون ّ
2012 s
تكوين
2012 s
تالئم تالحم
2011 s
yok olmak, gözden kaybolmak, ortadan kalkmaki silinmek
2012 i
تالشى
birbirine dokunmak, değmek
2012 i
تالمس
çağrıya karşılık vermek, davete icâbet etmek, itaat etmek, boyun eğmek; …e uygun olarak, uyarınca
2012 s
تلبية
otomatik olan, kendiliğinden olan, kendiliğinden olan
2012 s
تلقائية
gasbetmek, zorla almak
2011 s
almak, öğrenmek, ders almak, karşılamak, kabul etmek
2011 s
almak, öğrenmek, ders almak, karşılamak, kabul etmek, telakki etmek izlemek, peşi sıra gelmek, yapmak, birbirini takip etmek
تلقف 2012 i
2013 i 2012 s
37
تلقى
2012 s
تلقي تُلُّو
Halil İbrahim KARATAŞ
tamamlanmak, bitmek, tam olmak " "لile: yerine getirilmek, başarılmak, sonuna gelmek, bitirmek, olmak, vaki olmak, bulunmak; " "علىile: ısrar etmek, devam etmek ısrar etmek, derin olmak, devam etmek; tamamlanmak, bitmek, tam olmak, yerine getirilmek, başarılmak, sonuna gelmek
2013 i
تليد
2013 i
مت مت على
2012 i
birbirine benzemek, uymak, şifa bulmak, iyileşmek, iyileşmeye yüz tutmak, toparlamaya başlamak heykeller
2012 s
متاثل
2012 i 2012 s
متاثيل
hissi kontrol altına almak, kendine hâkim olmak, geri durmak, kaçınmak
2011 s
sendelemek, titremek, sallanmak
2011 s
yararlanmak, faydalanmak, …e sâhip olmak, tadına varmak
2011 s 2012 i
heykel
2012 i
kendisini göstermek, … olarak görmek, ortaya çıkmak; kendini benzetmek, izinde olmak, hazmetmek, taklit etmek, olmaya çalışmak
2013 i
متايل متتع متثال 2012 i 2012 s 2013 i
متثل
2013 i
متثيل
örnekleme, örnek getirme, benzetme, resimle ifade etme, temsil etme, diplomatik temsilcilik, canlandırma, oyun sergileme, gösteri, tiyatro sanatı
متحور
2012 i
doğrultmak, düzeltmek, sınamak, denemeye tabii tutmak, yakından incelemek
2011 s
çıkarmak, meydana getirmek
2011 s
… ile sonuçlanmak, … olarak sonuçlanmak, … olarak netîcelenmek, …e yol açmak yoğunlaşmak, konsantre olmak, odaklaşma, konumunu sağlamlaştırma
متحيص متخض ّ
2012 s
متخض عن
2011 s
متركز
2011 s 2012 i 2012 s
tutunmak, yapışmak, bırakmamak, bağlı olmak, yükselmek
2011 s
…uygun olarak, … gereği, …mûcibince, …göre
2011 s
متسك
2012 s
şehirleştirme, binalar dikme, imar etme
متشِّيًا متصري
2012 s
itibarı olmak, itibar kazanmak, arazi kazanmak, yayılmak, sağlamlaşmak, hâkim olmak, sahip olmak
2011 s
gücü yetmek, …ebilmek, yapabilmek
2011 s
temennî etmek, arzu etmek, dilemek
متالك
2012 s 2013 i
متكن متكن من متىن
2012 i
düzleme, engebeleri giderme, kolaylaştırma, hazırlama, mukaddime, önsöz, giriş, başlangıç, ön hazırlık
2013 i
متهيد
başlangıç niteliğinde, giriş niteliğinde
2013 i
متهيدية
gizleme, saklama, kamufle etme, kaplama, yapmacık davranma, tahrif edilme göze çarpmak, tercih edilmek
متويه
2012 i 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
kendini göstermek, temeyyüz etmek, temâyüz etmek, sivrilmek, üstün duruma gelmek, özellik arz etmek, farklılık göstermek, ayrışmak, tek olmak ayırım, ayırt etme, fark gözetme, ayrımcılık, üstün görmek, daha çok önem vermek biriyle akraba olmak, birbirine uygun olmak, uyumlu olmak, uyum göstermek
38
متيز ب
2011 s 2012 i 2012 s
متييز
2012 i
birbiriyle çekişmek; niza, çekişme 2011 s
متيز
2013 i
تنازع
2013 i
تناسب
Halil İbrahim KARATAŞ
uyumlu olmak, uyum göstermek
2012 i
تناسب مع
üreme, çoğalma
2012 i
تناسلية
birbirinden nefret etmek, uyuşmamak, zıtlaşmak, birbirine ters düşmek, birbirine muhalif olmak
2012 i
rekabet, yarış
2013 i
تنافر
2012 s 2013 i
تنافس
2013 i
تناقص
yavaş yavaş azalmak tutarsızlık, çelişki, karşıtlık; birbirini nakzetmek, çelişmek
تناقض
2012 i
تناقضة
çelişki
2011 s
almak, edinmek, ele geçirmek, elde etmek, yemek yemek, bir konuyu ele almak, dikkate almak, tartışmak, görüşmek
2011 s 2012 i
haber vermek, bildirmek, önceden haber vermek
2013 i
تناول تنبؤ
2012 s 2013 i
تنبؤات
haber vermek, bildirmek, önceden haber vermek
2012 i
تنبأ
anlamak, idrak etmek, farkına varmak, dikkat etmek, tetikte olmak
2012 i
تنبه إىل
düzenleme, düzene koyma, planlama, tanzim etme, koordinasyon kurma, iş birliği kurma
2011 s
2013 i
dizgi, metni dizgiye geçmek
تنضيد
2012 s
temizleme
تنظيف
2011 s
düzenleme, düzene koyma, planlama, tanzim etme, yeniden düzenleme, organize etme, manevra; örgüt uygulama, yerine getirme, tatbik, infaz, icrâ, ifâ, pratik, uygulama, teknik aktarılmak, nakledilmek, nakli çıkmak, nakli çıkmak, atanmak, ilan edilmek, duyurulmak, taşınmak, göç etmek
2011 s
delme, kuyu açma, kazma, kazı yapma, inceleme
2011 s
تنسيق
2012 s 2013 i
تنظيم
2012 s
تنفيذ
2012 s
تنقل تنقيب
gözden geçirme, düzeltme, kontrol, düzenleme, tashih etme
2013 i
تنقيح
gelişme, büyüme, artma, ilerleme, artma
2012 i 2012 s
تنمية
çeşitlilik
2012 i 2012 s 2013 i
تنوع
sakimleştirme, yatıştırma, yavaş sürme, hareket ettirme
2012 i
هتدئة
harap olmak, viran olmak, harabeye dönmek, çökmek, göçmek; "على veya "بile: dalga geçmek, alay etmek, " "علىtasalanmak, canı sıkılmak, kafaya takmak
2013 i
هتميش
2011 s 2012 s
هتومي
2012 i 2012 s
هتيأ
uyuklamak, uyuya kalmak, kestirmek, şekerleme yapmak hazırlanmak, hazırlıkları tamamlamak, mevzi almak, hazır olmak, mümkün olmak, şık olmak; " "لile: için hazırlanmak, hazırlıkları tamamlamak, mevzi almak, hazır olmak, mümkün olmak, şık olmak baharatlar
2013 i
karşılaşmak, yüz yüze kalmak
2012 s
görünmemek, göze çarpmamak
birlikte varmak, toplanmak, gruplar halinde gelmek
39
2011 s
توابل تواجه توارى
2012 i
devamlılık, süreklilik, haberleşme, iletişim, temas, bağlantı, bağıntı
هتكم
2012 s
تواصل
2012 s
توافد
Halil İbrahim KARATAŞ
hemfikir olmak, anlaşmak, uyuşmak, uyum içinde olmak
2012 i
توافق
2012 i
توالف
tansiyon, gerginlik, gerilme, heyecan, stres, sıkıntı, bunaltı
2012 s 2013 i
sağlamlaştırma, tevsik, onaylama
توثيق
2012 i
çevirme, yöneltmeyönlendirme, klavuzluk, güdüm, sevk, gönderme, idare
توتّر توجيه
2012 s
talimatlar, direktifler, nakiller, atamalar
2011 s
توجيهات
ilham almak
2011 s
توحي
tek tip yapmak, birleştirmek; tevhid
karışmak, bulaşmak, başı derde girmek, belaya bulaşmak, çamura batmak; müdahil olma
2011 s
2013 i
توحيد
2013 i
توخاه
2013 i
تورط
ithal, ithâlât, tedârik etme
2012 s
توريد
dağıtma, dağıtım, paylaştırma, taksim etme, bölüştürme, teslimat
2012 s
توزيع
2012 s
توسط
orta olma, orta kalite, aracılık; aracılık etmek, araya girmek, ara buluculuk yapmak genişlemek, geniş olmak, yayılmak, açılmak, büyümek, özen göstermek, üzerinde durmak, ayrıntılara inmek, açmak yardımını istemek, vasıta etmek, araya koymak, rica dilek, yalvarma, niyaz dilekçe yakından gözlemek, dikkatle incelemek, bakmak, seyretmek, işaretli olmak, simgelenebilmek, umutlu olmak ulaşmak, erişmek, varmak, elde etmek
توسع
2011 s 2012 i
توسل إىل
2012 i
توسم
2011 s 2012 i 2012 s
توصل
aşikar olmak, net olmak, ifade edilmek, açıklığa kavuşmak, apaçık olmak netleştirmek, açıklamak, açıklığa kavuşturmak, göstermek, ortaya koymak, ifade etmek, göstermek
2013 i
توضح
2012 i 2012 s 2013 i
توضيح توضيحية
2012 s
güçlendirme, sağlamlaştırma, pekiştirme
2013 i
çalıştırma, görevlendirme, iş verme, atama
توطيد توظيف
2011 s
çoğalmak, çok olmak, birikmek, bollaşmak, olmak, bulunmak, var olmak, mevcut olmak, artma, yayılma
2012 i
2013 i
توفر
tasarruf yapma, artma, çoğaltma, artırma, tutumlu olma
2012 i 2012 s 2013 i
توفري
2012 s
توفيق
uygun hale getirme, ayarlama, tekrar anlaşmaya varma, uzlaşma, uzlaştırma, barıştırma, birlikte götürme, yürütme, adaptasyon
2011 s
belenti, umut, ümit, tahmin etme, sezme; beklemek, ummak, hazırlıklı olmak, hazır bulunmak, endişelenmek, korkmak durma, ara verme, tereddüt, bağlılık, bağımlı olma
2012 s 2013 i
توقع
2013 i
توقف
2013 i
توقّع
2012 i
düşürme, yerine getirme, icra etme, uygulama, girişmek, başlamak, ceza vermek, cezalandırma, kaydetme
توقيع
2011 s
ayağa kaldırma, dikme, tutuklama, tevkif etme
2012 i
kaynaklanmak, meydana gelmek, çıkmak, esinlenmek, örnek alınmak, üretilmek
2012 i 2012 s
40
توقيف تولّد
Halil İbrahim KARATAŞ
bir görevi vs üstlenmek, vazife üstlenmek, bakımını üstlenmek, hakim duruma geçmek üzerine almak, işbaşına geçmek, sorumluluk yüklenmek, deruhte etmek, bakmak, ilgilenmek, idare etmek, çekip çevirmek;" "عنile: kaçınmak, uzaklaşmak, bırakmak, yüz çevirmek
2011 s 2012 i
2013 i
توليفية
2012 i
var olduğu zannına kapılmak, vehmetmek, zannetmek, görmek, algılamak
2013 i
taç giydirmek
2013 i
kolaylaşmak, kolaylaştırılmak, başarılı olmak, başarmak, iyiye gitmek; " "لile: mümkün olmak, mümkün kılınmak
2013 i
kolaylaştırma
توهم ّتوج تيسر ّ
تيسري
2011 s
akım, akıntı, cereyanmeyil, eğilim
sağlam, sabit, kavi, hareket etmeyen, dayanıklı, ispat edilmiş
توىل
تيّار
2012 s
ث
2013 i
ikinci
ثانية
2012 s
sağlam şekilde durmak; " "لile: sebat göstermek, metin olmak, yılmamak, vaki olmak, sabit olmak; " "بile: kalmak; " "علىile: değiştirmemek, ısrar etmek
zengin olmak, varlıklı olmak
ثابت
2013 i
ثبت
2012 s 2013 i
ثدييات ثراء
2012 s
ثروة
servet, zenginlik
2011 s 2012 i
zengin olmak, varlıklı olmak
2011 s
kültür, eğitim, medeniyet, uygarlık
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
dünya kültürü, global kültür, popüler kültür (olabilir)
2011 s
ثرية
2012 s
ثقافة (ج) ثقافات ثقافة عاملية
kültürel
2012 s 2013 i
ثقافية
2011 s 2012 i
ثقة
ağırlık olarak
2012 i
ثقال ً
otuzlar
2012 i
ثالثينية
güven, itimat, güvenen, itimat eden, emin olan
orada, orası; sonra
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
مث
2012 i 2012 s
مثّن
…iv taktirle karşılamak, önemini ve kıymetini taktir etmek; değer biçmek, paha biçmek, kıymek taktir etmek, fiyat koymak kıymetli, değerli
2013 i
ikili
2011 s 2012 i 2012 s
ثنائية/ ثنائي
2012 s
ثنية (ج) ثنايا
ön orta kesici diş, dar yol, boğaz, geçit, patika, geçit yolu elbise, kıyafet, kumaş, üst baş
ج
ayaklanma, devrim
ثوب (ج) ثياب
2011 s
2011 s 2012 i 2012 s
poker ödülü
2012 i
41
مثني
ثورة جائزة البوكر
Halil İbrahim KARATAŞ
cârî, geçerli olan, geçerliliği devam eden, yürürlükte olan, mer'î olan
جاري
2012 s
koloni, sömürge, müstemleke, diaspora
جالية
2012 i
birlik, cemiyet, kuruluş, toplum, federasyon, cemaat, dini topluluk, hem fikir olma, anlaşma, ortaklık, üniversite
2013 i
yan taraf, bölüm, kenar, cenah, kısım, parça, bölüm, kısmî görünüm
جانب
2012 i 2012 s
kaburga kemiği, iç, gönül, ruh
2013 i
gayretli, çaba gösteren, zahmet çeken
جاهز
2011 s
geçmek, geçip gitmek, aşmak, geride bırakmak, geçmek
2013 i
kırık çıkıkçılık; zorba, tiran çok büyük olan
جاحنة (ج) جوانح جاهدة
2012 i
hazır, hazır halde, âmâde, donatılmış
جامعة
جاوز جبارة
2012 i
dağ, sıradağlar
2012 s
جبال
cübbe, üstlük
2012 s
جبة
dağ
2012 s
جبل
2012 i 2012 s
جبني
2012 s
جثر
alın, ön cephe, yüz
vücut, beden
2013 i
جثمان
in, yuva, kovuk,
2012 s
جحر (ج) جحور
tartışma, cidal, müzâkere
2012 s
جدال
duvar
جدر
2012 i
uymak, oturmak, yakışmak, uygun olmak, münâsip olmak, denk olmak, layık, münâsip olmak
جدر ب
2012 s
duvarlar, perdeler, engeller, maniler
2013 i
جدران
çay, dere, kanal, sütun, liste, indeks, dizin, tablo, grafik, şema
2011 s
جدول
çay, dere, kanal, sütun, liste, indeks, dizin, tablo, grafik, şema
2011 s
جدول (ج) جداول
hediye, armağan, avantaj, kâr
2011 s
جدوى
yeni, modern, ilk
2013 i
… ya layık olan, hakeden, değen, liyâkat sahibi, denk gelen, uyan, münâsip olan
جديد جدير ب
2012 s
جذب
çekmek, cezbetmek, çekip çıkarmak, büyülemek
2011 s
kökünden çekip çıkarmak
2011 s
جذر
radikal, köktenci
2011 s
جذرية
kök, kaynak, asıl, başlangıç
2011 s
2013 i
kök, asıl, gövde …yüzünden, … sebebiyle, zira
2012 s
جذور
2012 s
جذوع 2013 i
çekirge
جراد
2012 i
kök, kaynak, orjin; mikrop, bakteri
2013 i
yutmak, yutup mideye indirmek, içivermek
2012 i
42
جراء ُجرثُوم (ج) جراثيم جرع
Halil İbrahim KARATAŞ
akmak, acele etmek, ortaya çıkmak, başına gelmek, yönelmek, konuşma geçmek, usul izlemek, yol takip etmek, izin vermek, müsaade etmek, gerektirmek akmak, koşmak, acele etmek, esmek; vâkî olmak, yer almak, ortaya çıkmak, olmak, işler halde olmak, işlemek, cârî olmak, geçerli olmak, yürürlükte olmak, deverân etmek, dolaşmak, yönelmek, yola çıkmak, usul izlemek, yol tutmak usul izlemek, yoltutmak
جرى
2011 s
2011 s
2012 s
جرى
2012 s 2013 i
جرى
2013 i
جريء
2012 i
suç, günah, kabahat
جرمية (ج) جرائم
2011 s 2012 i
karşılık olarak, cezâ olarak, tazminat olarak
جزءًا جزئية
2012 s
kısmî, bölümle ilgili, değersiz, önemsiz, kısmen
2011 s
adalar
2012 s
جزائر
adalı, ada sâkini; Cezâyirli
2012 s
جزائرية
bolluk; netlik, açıklık
2012 s
جزالة
havuç / kesimlik deve / adalar
2012 s
ada
2013 i
vücut, beden
2013 i
bedenî, bedenle alakalı
جسر
2012 s
fiziksel, bedenî
جسد جسدي
2012 i
baştan başa geçmek, cesâret etmek, korkmamak; köprü, baraj, set, bent, kiriş, hatıl
ُجُزر/ ُجُزر/ َجَزر جزيرة
جسماين
2012 i
köprüler, barajlar, setler, bentler
2012 s
جسور
yapmak, yerine koymak, yerleştirmek, sebep olmak, yapmak, hasıl etmek, prensip koymak, atamak, memur kılmak, koymak, paha biçmek
2012 s
جعل
kurumak, kuruluk, kurutmak
2012 s
جفاف
2012 s
جلد إلكرتوين
açık ve net olarak
2013 i
toplantıya katılan, aynı masada oturulan kişi, mesai arkadaşı, yoldaş, dost
2012 i
جليًا جليس
katı, inorganik cisim, mineral, cansız, ruhsuz, ölü
2012 s
مجاد
sosoyal, ictimâî, toplumsal
2012 s
مجاعية
güzellik; erkek develer
2012 i
2013 i
مجال
estetik, güzellikle ilgili
2012 i 2012 s 2013 i
مجالية/ مجايل
cumhuriyetlerle alakalı
2012 s
مجاهريية
çok bol, bol miktarda, sayısız, çok sayıda, kalabalık
2012 i
مجة
tüm, bütün
2012 i
مجعاء
dernek, cemiyet, kurum, kuruluş, teşkilet, tüzel kişilik, toplantı, kongre, kooperatif
مجعية
2011 s
kitle, yığın, topluluk, kalabalık, halk, ahali
2012 s
43
مجهور
Halil İbrahim KARATAŞ
cumhuriyet
مجهورية
2012 s
donmak, sertleşmek, katılaşmak; katılık, sertlik
2013 i
مجود
2012 s 2013 i
مجيع
2011 s 2012 i
…nın tamamı, hepsi, herkes, bütün güney
2011 s 2012 i
جنوب
güney
2011 s 2012 i 2012 s
جنوبية
askerler, erat
2013 i
جنوي
2012 s
cenin birim, sistem, cihaz, aygıt, techîzat, takım
2012 i
cehâlet, bilgisizlik, ahmaklık, aptallık
2012 i
جنود
2013 i
جنني
2013 i
جهاز جهالة
taraf, yön, yüz, bölge, alan, semt, makam, idare,
2011 s 2012 i
2013 i
جهة
cehd, çaba, gayret, güç, kuvvet, amak, zorluk, sıkıntı, meşakkat
2011 s 2012 i
2013 i
جهد (ج) جهود
yan taraf, bölüm, kenar, cenah, kısım, parça, bölüm, kısmî görünüm yan taraflar, bölümler, kenarlar, cenahlar, kısımlar, parçalar, kısmî görünümler
جوء
2012 i 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
جوانب
2013 i
جودة
açlık, gıdasızlık; kuvvetli istek, arzu, özlem, iştiyak
2012 s 2013 i
جوع
iç, dâhilî, yeraltı, kuzey
2012 s
جويف
2012 s
جوفية
iyilik, mükemmellik
zihnini meşgul etmek, aklından geçmek
جول يف
2012 i
dolaşma, gezinti, devriye atma, tur, turne, uçuş, seyir
2012 s 2013 i
gezgin, seyyah, seyahat eden, seyyar, gezici
2012 s
iyi bir şekilde
جوال ّ جيدا ً
2011 s
ordu, birlikler, silahlı kuvvetler nesil, kabile, millet; yüzyıl, asır, devir, çığır, çağ
2012 i
جولة
2013 i
جيش
2013 i
جيل
gen
2011 s
جني
genler
2011 s
جينات
ح 2013 i
حائز
2013 i
حاد
keskin, yüksek perdeli, sinirli, öfkeli, şiddetli, hiddetli, açık, net, bariz, vahim, ağır
2013 i
حاد ّ
kabiliyetli, usta, mahir, zeki, anlayışlı, ekşi
2013 i
حاذق
2012 s 2013 i
حارب
2013 i
حاز
sahip, kazanan, muzaffer dönmek, sapmak, yönünü değiştirmek
2011 s
dövüşmek, kavga etmek, savaşmak sahip olmak, hâiz olmak, kazanmak, elde etmek, kontrolünü ele geçirmek, tekelini ele geçirmek
2012 i
44
Halil İbrahim KARATAŞ
bilgisayar
2011 s
حاسب آيل
kesin, kat'î, son, nihâî
2011 s
حاسم
güncel, aktüel, cârî, geçerli, şimdiki, bugünkü, mevcut, hâlihazırdak / konferans vermek
2012 i
korumak, devam ettirmek, kontrol etmek, teftiş etmek, gözetmek, bakmak, dikkat etmek, itaat etmek, saymak; koruyan, muhafaza eden
2012 i
ح حاضر َ / حاضر 2013 i
حافظ حايل
şimdiki, şu anki, ânî
2011 s
şimdi
2011 s 2012 i
2013 i
denemek, başına geçmek, kalkışmak, çabalamak, uğraşmak
2011 s 2012 i
2013 i
حاليًا حاول
iyice düşünmek, alkışlamak, alkış tutmak
2012 i
حبذ
eğlendirmek, mutlu etmek / mürekkep; râhip, haham, müslüman olmayan dînî otorite
2012 i
حح ْرب/ َح َرب
dokuma, kumaş, bünye, yapı
2013 i
ip, sicim, iplik, ışın, hüzme
حبل
2012 s
tahıllar, hububatlar, tohumlar, çekirdekler, haplar
2013 i
son, nihâî, kesin, değişmez 2011 s
hacılar; tartışma, çekişme, münâkaşa
حبوب حتمي
2012 i
…e kadar, …e de, … yapıncaya kadar, tâ ki… , …yapması için, … yapsın diye, … yapmadan; hatta, bile, daha; nihâyet, sonunda, böylece
حبكة
2012 s
حىت
2012 s
حجاج; ححجاج حجارة رملية
2011 s
taş …
2012 s
حجري
büyüklük, hacim, çap
2012 s
حجم حجية
2011 s
yüz, uç, kenar, kıyı, hudut, son, en son nokta, ölçü, derece, sınır, hudut; had cezası
2011 s
aynı şekilde
2011 s
modernite, yenilik, gençlik
2011 s 2012 i
2013 i
حد سواء حداثة
dışa doğru bükülmek, kubbe gibi olmak; " علىveya "بile: yumuşak olmak, şefkatli olmak, gözetmek, korumak, bakmak; şefkatli
2013 i
olmak, ortaya çıkmak, belirmek; son zamanlarda ortaya çıkmak, yeni olmak, modern olmak bilemek, keskinleştirmek, ocakta kızdırıp işlemek, dövmek, sınırlamak, sınırlarını belirlemek, koymak, kısıtlamak, program yapmak
حدث
2012 i 2012 s
حدد
2012 s
ححدهة
olmak, ortaya çıkmak, belirmek 2011 s 2012 i
konuşma, modern, yeni
2012 i 2012 s
demir; keskin bıçak
2012 i
45
2013 i
حدوث
2013 i
حديث حديثة حديد
2011 s
kabiliyet, maharet, ustalık, el yatkınlığı, zekâ, anlayış
حدب
2012 i 2012 s
fazlalık, yükseklik, şiddet, keskinlik, doz, derece
hadis; yeni, modern, son zamanlarda ortaya çıkan, kötü emâre; kısa konuşma, müzâkere, diyalog, röportaj
حد (ج) حدود
حذاقة
Halil İbrahim KARATAŞ
savaşlar, harpler, dövüşler
2011 s 2012 i
serbest bırakmak, özgürlüğüne kavuşturmak, âzâd etmek, vakfetmek, 2011 s temizlemek, arındırmak, tanımlamaktashih etmek, ilgi göstermek, özen göstermek, önem vermek, istemek, arzulamak, imrenmek, gıpte etmek iş, meslek
2013 i
حرارية
2013 i
حرب (ج) حروب حرر حرص
2012 s
ححرفة (ج) ححَرف حرفية
2011 s 2012 i
zanâtkarlık
2012 s
hareketler
2012 s
hareket; karışıklık, ayaklanma; alıştırma, operasyon
2012 s 2013 i
حركة
aktivizm, hareketlilik
2012 s
حركية
mahrum etme, yoksun bırakma, menetme, afaroz etme; mahrumiyet, ihtiyaç, sıkıntı
حركات
2013 i
harfler
2012 s
حرو
2012 s
حروف حروف معدنبة
2011 s
lezzetli yiyecek, çeşnili yiyecek
2013 i 2011 s
faturalar, hesaplar
2011 s
…e göre; hesap etmek, hesaplamak, saymak, hesabına geçirmek; düşünmek, addetmek, tasavvur etmek, zannetmek, kabul etmek; asil olmak, şerefli olmak, îtbarlı olmak, değerli olmak
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
2012 s
حسابات
ölçü, derece, miktar, diğer, hürmet, saygı, asil, soy; …e göre
2013 i
problem
2013 i 2011 s
2012 s 2013 i
kıskanmak, haset etmek, çekememek his, duygusal, sezen
2013 i
toplamak, bir araya getirmek, sevk etmek, harekete geçirmek, yığmak, biriktirmek 2011 s
biçmek, hasat etmek, kaldırmak çerçevelemek, kuşatmak, sarmak, ablukaya almak, parantez içine almak, durdurmak, muhasara etmek, geciktirmek, oyalamak, mani olmak, sınırlı olmak, mahdur bulunmak ortaya çıkmak, meydana gelmek, neticelenmek, sonuçlanmak, yer almak, olmak, elde etmek, sahip olmak ulaşılmaz olmak, korunmak, iffetli olmak olma, ortaya çıkma, vuku bulma, husule gelme; " "علىile: elde etmek, ele geçirmek, kazanmak tek tek saymak, okumak, hesabını yapmak, hesaplamak, zimmetine geçirmek geriye kalan, toplanan, miktar, hasılat, gelir, irat, varidat, mahsul, netice, sonuç
46
حسب ما/ حسبما حسية حشد
2012 s
حشو
2012 s
حصد حصر
2012 s 2013 i
حصل
2012 s
حصن
2011 s 2012 i
2013 i 2012 s
2011 s 2012 i
ب ُ َح َس ححسبة
2012 s
2012 i 2011 s
حسب
حسد على
2012 s
içini doldurmak, araya sıkıştırmak
حريفة حساب
hesap, sayım, döküm, işlem, tahmin, dikkat, fatura, hesap raporu
…dığına göre
حرمان
حصول حصى حصيلة
Halil İbrahim KARATAŞ
medeniyet, uygarlık, kültür, yerleşik hayat
2012 i 2012 s
bulunma, var olma, huzur, …huzuru
2012 i
bulunma, var olma, ziyaret etme, katılma, bulunma
2011 s
kırmak, parçalamak,
حضارة حضرة حضور
2012 s
حطم
2012 i
şans; pay, hisse, kısmet, takdir
حظ
2012 s
yasak, ambargo; parmaklık, çit
2012 i
حظر
önemli, iyi konum, kıymet, îtibar, hürmet, saygınlık
2012 i
حظوة
2012 i 2012 s 2013 i
حظى
kıymetli olmak, sevilmek, iyi olarak bilinmek; " "بile: kazanmak, ele geçirmek, elde etmek kıymeti olmak, sevilmek, iyi olarak bilinmek; " "بile: kazanmak, ele geçirmek, elde etmek,
2011 s 2012 i
koruma, muhafaza etme, devam ettirme, sadakat, bağlılık
2013 i
حفاظ
2012 i
tören, kutlama, parti; toplantı, buluşma, kongre, gösteri, festival
حظي حفل
2012 s 2013 i
حفلة
hürmetle karşılamak
2012 s
*حفي
çantaya koymak, çantaya atmak
2012 s
حقب
uzun zaman dilimi, çağ, devre, dönem
2013 i
حقبة
hislerini gizlemek, kin beslemek
2012 i
حقد
gerçekleştirmek, uygulamak, başarmak, uygulamaya koymak, yerine getirmek, netice vermek, bulmak, ispat etmek, belirlemek, onaylamak, tasdik etmek
2012 i 2012 s
حقق
alan, saha, tarla, bölge
2012 i
حقل
görüş belirtmek, hükmetmek, ifade etmek, kararını vermek, mahkum etmek, cezaya çarptırmak, lehine hüküm vermek, yönetmek, kontrol etmek, yönetici yetkisi olmak
2011 s
çözmek, açmak, içinden çıkmak, halletmek, izah etmek
2011 s
alan, pist, yarış alanı, siyasi çekişmelerin geçtiği yer, parkur
2011 s
ب, ل,حكم على 2013 i
حل حلبة
yemin, ant; anlaşma, ittifak, pakt, federasyon
2013 i
حلف
durma, kalma, başa gelme, çatma, girme, hulul etme
2012 s
حلول
tatlı olmak, kabul edilebilir olmak, makbul olmak
2012 s
حلي
2012 i 2012 s
محاية
himaye etme, koruma kırmızıya boyamak
2013 i
eşekler
2011 s
kırmızı
2012 s 2013 i
taşımak, yüklenmek, kaldırmak, elinde tutmak, nakletmek, getirmek, götürmek, taşımak,
محل
2012 i
محوة 2013 i
ısınmak, sıcak olmak, sıcaktan kızarmak, parlamak, alevlenmek
2012 s 2012 i
47
ُمحَر محراء
2012 i
ekşilik, ekşi olma
şefkatli
محر
محوض محى حنان
Halil İbrahim KARATAŞ
damak, damakla ilgili
2013 i
hasret çeken, arzulayan
حنكية حنني
2012 i 2013 i
حوارة حواسيب
2012 s
…nın civârında, …nın çevresinde, kadar, kabaca, yaklaşık, takrîben, aşağı yukarı
2012 s 2013 i
حوايل
hamile kadınlar
2012 s
حوامل
yaklaşık, kabaca, etrafında, civârında, takrîben, hakkında, ilgili olarak
2011 s
tahvil etmek, dönüştürmek, çevirmek, başka bir yere yerleştirmek, transfer etmek, göndermek, iletmek, yollamak, uzatmak, sevketmek, arkasını imzalamak toplamak, bir araya getirmek, birleştirmek, içine almak, ihtiva etmek, içermek, sahip olmak, sıkıca kavramak sanat hayatı; profesyönel hayat
2012 s 2013 i
حول ّ
2012 i 2013 i
2012 i 2012 s
حية
2011 s 2012 i 2012 s
حيث
yılan …dığı yerde, …yapacağı yerde, her nerde, her nereye, … yaparsa, madem ki, …dığından, çünkü, zira, …yapacağı için, …yapacağından, öyle ki, …dığı taktirde, … dığı için, … yapması halinde mademki, … dığından, çünkü, zira, … yapacağı için, … yapacağından, öyle ki, … dığı için, sebebiyle sahiplik, elde tutmak, elde etme, kazanılan şey, işgal, zorla alma, kiracılık / alan, yer, saha, meydan …dığında, yapacağı zaman, …yapınca, …yaparken, …yapar yapmaz, …dığı anda
حوى حياة فنية ححيال
2011 s
…nın karşısında, … önünde, … konusunda
حول
2012 s 2013 i
َحيِّز/ حيز
2011 s 2011 s
حني
2012 s
gelmek, girmek, yaklaşmak, tesadüfen olmak, vukû bulmak
2012 s
bir, süre, bir kez, bir gün
2013 i
hayvanlar hayat dolu, hayati
ني ٌ َح ًحينا حيوانات
2012 s 2013 i
dinçlik, kuvvet, enerji, dinamizm
حيث إن
حيوي حيوية
2012 i 2012 s
حيّز
dış, dışında, dışı, yabancı, hâricî, yabancı ülkeler
2012 s
خارج
özel, özel mal, mülk, özel mülkiyet, husûsiyet, vasıf, nitelik, mâhiyet
2012 s
خاصة
özel, vasıf, özellik
2012 s
خاض
alan, yer, saha, meydan
خ
boyun eğen, itaatkar, uysal, tabi olan, uyan, mes'ul, taahhüt aaltına girmiş
خاضعة
2011 s
boş, serbest, engelsiz, muaf, …sız
2013 i
boş olarak, sahipsiz olarak
2012 i
boş olarak, sahipsiz olarak
2012 s 2013 i
deneyim, tecrübe, bilgi
2011 s
48
2013 i
خايل خاليًا خالية خربة
Halil İbrahim KARATAŞ
ekmek
2013 i
خبز
kötü, şerli, garezkar, kindar, muzır, hain, ciddi (hastalık)
2013 i
خبيث
2012 s 2013 i
خبري (ج) خرباء
uzman, mütehassıs, tecrübeli, deneyimli, usta, bilen, bilgili, tanıyan, aşina
2011 s
son, bitiş, kapanış, sona erme
2011 s
sünnet
ختام ختان
2012 i
hizmetler, çalışmalar, görevler, vazîfeler, işler
خدمات
2012 s
خدمة
hizmet, çalışma, görev, vazîfe, iş
2011 s
eğitim hizmeti
2011 s
خدمة معرفية
hizmetle alakalı olan
2011 s
خدمية
aşırılık; zor zamanda bırakıp gitmek, arkada kalmak, memnun edememek
2013 i
حخذالن
2012 i
batıl itikat, boş inanç,
2013 i
çekilmek, kendini çekmek, ayrılmak, ihtilafa düşmek, dönmek, istismasını teşkil etmek, ayrıcalıklı olmak, dahil olmamak
خرافة خرج عن
2012 s
çıkış, doğma, kaynaklanma, hareket, ayrılma, göç
2013 i
خروج
porselen, çini
2013 i
خزفية
hasar, kayıp, zarar, ziyan
2011 s
tahta, kereste
2011 s
tahta, odun parçası, kazık, kalın tahta
2011 s
خسارة 2013 i
خشب خشبة
tevazu, alçak gönüllülük
2013 i
خشوع
sertlik, kabalık
2012 s
خشونة
çekinmek, korkmak, endişelenmek
2012 s
خشية
bahşetmek, ihsan etmek, lutfetmek, pay olarak ayırmak, tahsis etmek
2012 i
خص ب
özellikler, hususiyetler
2012 i 2012 s
خصائص
2012 s
خصر
soğumak, soğuktan rahatsız olmak özellikle, bilhassa
2013 i
tartışma, münakaşa, kavga, düşmanlık
خصومة
2012 s
verimli, bereketli, üretken
خصيب
2012 i
verimli, bereketli, üretken
2013 i
özellikle, hâssaten
خصيبة خصيصا ً
2012 s
özellik, hâssa, husûsiyet, mahsus olma
خصوصا ً
خصيصة
2011 s
yeşil
2013 i
خضراء
sarsmak, itmek
2011 s
boyun eğmek, kabullenmek, itaat etmek, uymak, kararı irâdesine bırakmak
خض ّ
2011 s 2012 i
خضع
boyun eğme, itaat etme, söz dinleme, yumuşak başlılık, söz dinleyen
2011 s
hat, çizgi, yol; çizmek, taslak çizmek
2013 i 2012 s
49
خضوع خط
Halil İbrahim KARATAŞ
çizgi, çubuk, yol, hat, haberleşme hattı, cephe, iz, el yazması
خط (ج) خطوط
2012 s
çizgi, çubuk, yol, hat, haberleşme hattı, cephe, iz, el yazması
2011 s
خط (ج) خطوط
el sanatı
2011 s
خط اليد
yanlış, hata, kusur
2012 s
خطاء
hattat
2012 s
خطاط
2012 s
خطة
arsa, arazi parçası, parsel, mıntıka, bölge, havali, semt
2011 s
arsa, arazi parçası, parsel, mıntıka, bölge, havali, semt, plan, proje, tasarım, dizayn, niyet, izlenecek yol, siyaset, politika, strateji, temel prensip
2011 s
خطة (ج) خطط
arsa, arazi, parça, parsel, mıntıka, bölge, havali, semt, plan, proje, harita, tasarım, dizayn, plan, niyet, temel prensip, strateji, politika / çizgiler çizmek, işaretlemek, plan yapmak, haritasını çıkarmak önem, ehemmiyet, ciddiyet, tehlike, tehdit, risk, bahis, iddia; riskli, ciddi, önemli; " "بile: sallanmak, savunmak, salınmak, titremek, sarsılmak
2011 s 2012 i
çalımlı yürüyüş; fikir, düşünce
2011 s
demir çengel
2013 i
خطط/ خطة (ج) خطط
2013 i
خطر خطرة ُخطّاف (ج) خطاطيف
2012 i
kapmak, kapıp kaçmak, zorla elde etmek, çalıp kaçırmak, fidye için kaçırmak
خطف
2012 s
خطل
saçmalamak, saçma
2012 i
değer, kıymet, önem, ehemmiyet, ciddiyet, büyüklük, tehlike
2012 i 2012 s 2013 i
خطورة
2013 i
خطري
2013 i
خطرية
mühim, önemli, ciddi, ehemmiyetli
gizlilik, saklılık
2012 s
خفاء
yarasalar
2012 s
خفافيش
alçaltmak, azaltmak, düşürmek, indirmek; müreffeh olmak, batmak, düşmek, dibe çökmek, sesi alçalmak
2012 s 2013 i
خفض
yarasa
2012 s
ُخفهاش
sır, gizli iş
2012 i
çekicilik, câzibe
2012 i
fark, ayrılık, ayrılma, uzaklaşma, sapma, zıtlık, terslik, karşıtlık, anlaşmazlık, muhalefet, fikir ayrılığı
2012 i
muhalif olarak, ayrılarak, farklı düşünerek
خفية
2013 i
خالف خالفًا
2012 s
esnasında, sırasında, süresince, arasında, esnasında
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
خالل
2013 i
خلد
2012 s 2013 i
خلص
" "بile: mukim olmak oturmak; sonsuzluk, ebediyet; köstebek; kalp, ruh, can, nefis halis olmak, ait olmak, olmak, varmak, ulaşmak, gelmek, bağımsız karmak, harmanlamak, karıştırmak
خلط
2012 i
arka, geri, art, izleyenler, takipçiler; geride, arkada, …in arkasında
خلف
2012 s
geri, art, arka
2013 i
yaratılış, huy, mizaç, bünye, dış görünüş / çaput, bez parçası
2012 s
50
خالبة
خلفية َخلَ َقة/ حخلْ َقة
Halil İbrahim KARATAŞ
aralık, periyot, fasıla, çatlak, yarık, ayrık, rahne, dengesiz durum, dengesizlik, eksiklik, noksan, eksik, hasar, zarar, ziyan
2011 s
…sız hali; boşluk, bulunmama
2011 s
خلو
boş olmak, bulunmamak, yoksun olmak; boşaltmak, terketmek, bırakmak
2011 s
خلى
2013 i
hücre, arı kovanı
خلل
خلية (ج) خاليا
2012 s
körfez, kanal
2013 i
خليج
elliler
2013 i
مخسينيات
boğaz iltihabı, boğarak öldürme; dövüş, kavga / boğucu, nefessiz bırakan
2012 s
ُخنّاق/ خناق
hendek
2012 s
خندق خوايل
2011 s
koy, küçük körfez; zayıflık, yorgunluk, bitkinlik, mecalsizlik
َخور ; َخ َور خوض
2012 i
korkusuzca dalmak, cesaretle girmek, kendini kaptırma, iyice verme,
2011 s 2012 i
korku
2013 i
" "لile:vermek, lutfetmek, bahşetmek, ihsan etmek
2012 s
vermek, ihsan etmek, lutfetmek, bahşetmek
2012 s
seçenekler, alternatifler, seçkinler, en iyiler
2012 s
en iyi, seçkin, gözde
خول ّ خول ّ
خيارات خيارة
2012 i
hayal, hayalet, imaj, sılüet
خوف
خيال
2012 s 2011 s 2012 i
خيبة
iyi işler, salih ameller, zenginlikler, doğal kaynaklar
2012 i
خريات
kendini beğenmişlik, kibirlilik, büyüklenme
2012 i
خيالء
başarısızlık, kaybetme, boşa çıkma
çadır kurmak, yerleşmek, kamp yapmak; " ب, علىveya "فيile: kalmak, istirahat etmek, yatmak; " فيveya "بile: hakim olmak, hüküm sürmek
çember, daire, halka, kapsam, menzil, alan, saha, ofis, büro
خيم
2012 s
د
دائرة
2012 i
çember, daire, halka, kapsam, menzil, alan, saha, ofis, büro
ansiklopedi
2012 s
دائرة (ج) دوائر
2012 s
دائرة االهتمام دائرة املعارف
2012 i
دائما ً
daima
2012 s
müdahale etme, karışma
2012 s 2013 i
iç, dahilî
2012 s
çevresinde dönmek, tur atmak, dönmeye başlamak, dolaşmak, deveran etmek, yayılmak, çalışmaya başlamak, gezinmek, karşı olmak, ilgilenmek, tahammül etmek, tartışılmak, konuşulmak
داخلية دار
2011 s
davetçi, propaganda yapan, ev sahibi; sebep, illet, muharrik
2013 i
51
داخل
داعي
Halil İbrahim KARATAŞ
sıcak
دافئة
2012 i
direnmek, mukavemet göstermek; " "عنile: vazgeçirmek, korumak, müdafaa etmek,
2013 i
koyu, mat, donuk, siyahımsı, siyaha yakın
داكنة
2012 s
karanlık, zifîrî karanlık
2012 i
ayı gibi, ayı cinsinden
2012 i
karanlık
دامس 2013 i
ديب ُدجى
2012 s
çalışmalar, dersler; ders, çalışma
دافع
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
دراسة (ج) دراسات
2013 i
دراما
drama dramatik
2012 i
درامية
algılama, idrak, kavrayış
2012 i
دراية
adım adım ilerlemek, yükselmek
2012 s
درج
ilk derece
2012 s
درجة أوىل
bisiklet
2012 s
silmek, silinmek, imha etmek, bozmak, ezmek; " "علىile: öğrenmek, tahsil etmek
2013 i
sürmek, devam etmek
دراجة ّ درس درك
2012 s
" "بile: bilmek, haberdar olmak, farkında olmak, anlamak, kavramak, idrak etmek
2013 i
درى
kanun, yasa, nizam, düzenlemeler, talimatname, iç tüzük, anayasa
2013 i
دستور
sunmak, arz etmek, adamak
د ّشن
2011 s
dua, çağrı, talep, iddiâ,
2012 i
دعاء (ج) أدعية
direk, dayanak, payanda, destek, takviye, iskele
2012 i
دعامة
desteklemek, destek vermek, takviye yapmak, ; destek
2013 i
دعم
2012 s
دعنا
2012 s
دغل (ج) أدغال
ısı, sıcaklık
2012 i 2012 s
دفء
koruma, müdafa, savunma, defans
2012 i
sık, ağaçlık, ormanlık, yanlışlık, hata, kusur, noksan
دفاع
koruma " "عنile: müdafaa etme, savunma
2013 i
müdâfâ
دفاع
2012 i
دفاع عن
2012 i
دفاقة
itmek, uzaklaştırmak, kovmak, atmak, reddetmek, kabul etmemek, ilerletmek, sürmek, itmek, teşvik etmek, zorlamak, yönlendirmek
2012 s
دفع
defnetmek, gömmek, saklamak, gizlemek
2012 s
دفن
çalma, vurma; incelik, hassasiyet, küçüklüç, kıymetsizlik
2013 i
ezmek, dövmek, toz haline getirmek, çok dikkatli olmak, hassas olmak, titiz olmak, ince eleyip sık dokumak, araştırmayı özenle sürdürmek
2011 s
52
دقة دقق
Halil İbrahim KARATAŞ
çalma, nabız, tıklama, çekiç sesi / incelik, hassasiyet, küçüklük, ehemmiyetsizlik ince, hassas, titiz
2011 s
parça, parçacık, narinlik, karışık, kompleks, detay, tafsîlat; ince, kırılabilir, küçük, önemsiz, titiz, tam doğru, meşakkatli, kritik, ciddi, merhametsiz işaret, emare, gösterme, rehberlik, liderlik, başkanlık, delâlet etme, simgeleme, belirti, mânâ
2012 s
حدقهة/ َدقهة
2012 s
دقيق
2012 s
دقيقة
2012 s 2013 i
داللة (ج) دالالت
bir çeşit yunus balığı
2011 s
دلفني
bir çeşit yunus balığı
2011 s
دلفني (ج) دالفني
sallamak, sarkıtmak, alçaltmak, düşürmek; bakışları çevirmek, süzmek, taramak, ifade etmek, açıkça söylemek
دىل
2012 s
belirti, delil, kanıt, işaret, alamet, emare
2013 i
yok olmak, mahvolmak
دمار
2012 i
gözyaşı
2013 i
zaman, uzun zaman, çağ, hayat, ömür, ebediyet
دليل (ج) أدلة دموع دهر
2012 i
yağlı
2013 i
دهنية
yağlar
2013 i
دهون
girdap
دوارة
2011 s
devam etmek, sürmek, sebat etmek, ısrar etmek
çevresinde dönmek, tur atmak, dönmeye başlamak, dolaşmak, deveran etmek, yayılmak, çalışmaya başlamak, gezinmek, karşı olmak, ilgilenmek, tahammül etmek, tartışılmak, konuşulmak
2012 i
دوام
2012 i
دوحة
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
دور
2013 i
دور (ج) أدوار
tur, dönüş, rol, periyodik, dönüşüm, değişim, kademe, adım, aşama, durum, çağ, devir
دور النشر
2012 i
dönüş, dönme, deveran etme, devir, tur, devriye, turne, girme, sapma, periyot periyodik, belirli aralıklarla olan, tekrarlanan, süreli, muvakkat
2013 i
دورة دورية
2011 s
dönüşmek, periyodik olarak değişmek, muvakkat olmak; devletler
2012 s
دول
devlet
2012 s
دولة
ulusal; uluslar arası
2012 s
دويل
uluslar arası
2012 s
دولية
önemsememek
دون االهتمام
2012 i
karşılıksız
دون مقابل
2011 s
dizney
2013 i
demokrat
2012 s
divan, hükümet ofisi, idari bölüm, hükümet ofisi, büro, kabine, devlet konseyi, yönetim heyeti, hükûmet, mahkeme hazineye ait hesap defterleri, divan, hüküme ofisi, idârî bölüm, ofis, büro, kabine, heyet, mehkeme, hükûmet, kanepe, sedir, divan
53
ديزين دميوقرات ديوان (ج) دواوين
2011 s 2012 s
ديوان (ج) دواوين
Halil İbrahim KARATAŞ
yaygın, genel, deverân eden, dolaşan, bilinen, mâlum, meşhur
ذ
ذائع
2011 s
ذات
öz, cevher, asıl, kendi, zatı, kişilik, ekâbir
2012 s 2013 i
dağıtmak, yaymak, saçmak, serpmek; " "عنile: çıkarmak, korumak
2012 s
ذاد
bu
2012 s
ذاك
hatıra
2013 i
ذاكرة
stoklar, hazineler,erzaklar, mühimmatlar
2013 i
ذخائر
doruk, zirve, tepe, uç, en yüksek nokta
ذروة
2012 i
korkutmak, ürkütmek; ürkmek, korkmak
ذعر
2011 s 2012 s
ذكاء
2012 i 2012 s
ذكر
zeka hatırlamak, akla gelmek, akılda tutmak, anmak, bahsetmek, konuşmak, adını zikretmek, sözünü etmek, ifade etmek hatıra, hatırat
2013 i
erkeklik
ذكرى ذكورية
2012 i
onların olması sebebiyle
2012 s
ذلك ألهنم
koruma, himâye, koruma akdi, mes'ûliyet, iktisâdî yaptıeım
2012 s
ذمة
altın, altın para; gitmek
ذهب
2011 s 2012 s
unutmak, atlamak, ihmal etmek, korkmak, hayrete düşmek, korkutmak, ürkütmrk, çekinmek, dikkat etmemiş olmak, atlamak, gözden kaçırmak
2012 s
ذهل
zihin, akıl, idrak, düşünme, anlama, kavrama gücü
2012 s
ذهن (ج) أذهان
zihnî, aklî
2012 s
ذهين
çözünme, erime, sıvı hale gelme
ذَ َوبان
2011 s
…sahipleri
ذوي
2012 s
onun sahipleri
ذويه
2012 i
yayılmak, saçılmak, dağılmak, herkes tarafından bilinmek, duyulmak
ذيوع
2011 s
ر liderlik, başkanlık, idare, devlet başkanlığı
2013 i
رئاسة
başkan olmak, reis olmak, lider olmak
2012 i
رؤوس
görmek, gözlemlemek, çıkarmak, anlamak, farkına varmak, sezmek, idrak etmek, karar vermek, hükme varmak
2012 i
رؤية 2012 s
geleceği görmek
رؤية املستقبل
2012 i
başkan, mes'ul, şef, reis, lider, patron, yönetici
2012 s
temel, ana, baş, esas
2012 i 2012 s 2013 i
koku, parfüm
2011 s
54
رئية رئيس رئيسية/ رئيسي رائحة
Halil İbrahim KARATAŞ
ziyaretçi, gözcü, keşfe çıkan, başkan, lider, ilke, prensip
2011 s
رائد
harika, muhteşem, muazzam, çekici, câzip, hoş, huşû veren, net, açık
2011 s
رائع
etkileyici şey
2012 i
رائعة
gösterişle iş yapmak, riyâkar davranmak, çalım satmak, görsünler diye iş yapmak
2012 i
رائى
tepe, tümsek
رابية
2012 s
ümit içinde olan, uman
راج
2012 i
rahat, eğlence, serbestlik, tatil, boş vakit, konfor
2012 s
راحة
ayrılan, terk eden, seyahate çıkan, merhum
2012 s
راحل
başkan olmak, reis olmak, lider olmak
رأس على
2011 s
sağlam, kökleri derinde olan, sıkı, sabit, bilgili, iyi bilen, yakından tanıyan
2013 i
راسخة
kapitalizm
2011 s
رأمسالية
batı kapitalizmi
2011 s
رأمسالية غربية
çoban, koruyucu, koruyan, himâye eden, hâmî, efendi
2011 s
راعي
eşlik etmek, refâkat etmek, birlikte olmak, berâberinde gitmek
رافق
2012 s
gözlemlemek, seyretmek, gözünü dikmek, fark etmek, farkına varmak, kontrol etmek, gözetmek
2012 i
راقب
uyuyan, uyumakta olan, yatan, uzanan, işsiz; durgun
2012 i
راقد
yükselen, çıkan, yüksek seviyeli, üstün, kaliteli, seçkin, eğitimli, ileri; büyücü, sihirbaz
güncel, aktüel, bugüne âit, şimdiki, mevcut, şe'nî, cârî, yürürlükte olan 2011 s iknâ etmek, yaklaşmak, yaklaşıp hitap etmek, caydırmak, soğutmak, ayartmak, görmek, gözlemlemek, çıkarmak, anlamak, farkına varmak, sezmek, idrak etmek, karar vermek, hükme varmak
2011 s
راهن
2012 s
2011 s 2012 i
görüş, düşünce, fikir, anlayış, telakkî, kavrayış, teklif, öneri, rey bağlamak, sâbit hale getirmek, demir atmak, bağlamak, temas ettirmek, bağlantısını kurmak, belirlemek, muayyen kılmak, kıymet taktir etmek, paha biçmek, ilâve etmek, eklemek, birleştirmek, sarmak
راقي
2011 s
2013 i
راود
2012 s
رأى
2012 s
رأي
2012 s 2013 i
ربط
2013 i
َربْع (ج) أرباع
ev, ikâmetgah
2012 s 2013 i
رمبا
astım
2013 i
ربو
artmak, büyümek, gelişmek, yetişkin olmak, " علىveya "عنile: aşmak, geçmek, daha çok olmak; yetiştirmek, büyütmek, eğitmek
2013 i
رىب
bazen, belki, … yapması mümkün, …yapabilir, ara sıra, muhtemelen
2011 s
رىب على
aşmak, geçmek, …dan daha çok olmak
2011 s 2012 i
demode, modası geçmiş şeyler, eskiler, eski elbiseler
2011 s
حرثهة
umut, beklenti, umma, rica, talep; taraf, yön, bölge, genişlik, büyüklük, çevre, civar
2011 s
رجاء
geri dönmek, gelmek, tekrar olmak, tekrarlamak, yeniden başlamak, bakmak, müracaat etmek, bağlanmak, kaynaklanmak
2012 s
رجع
bagajlar, konaklama yerleri
2012 s
رحال
55
Halil İbrahim KARATAŞ
gezgin, seyyah
2013 i
geniş, ferah olmak, hoş karşılamak, merhaba demek
رحب
2011 s
sürmek, sınır dışı etmek, göçmesine izin vermek, seyahat izni vermek, taşımak, nakletmek, göndermek, sevketmek, aktarmak yolculuk, tur, seyahat
mermer
رحالة
2012 s
ر هحل إىل
2012 i 2012 s
رحلة (ج) رحالت
2012 s
رخال رخام
2012 i
dönüş, iade, geri vermek, masrafı ödeme, karşılık; ret, cevap, yansıma, " "الىile: bağlama
2013 i
رد
alıkoymak, mâni olmak, engellemek, caydırmak; caydırıcılık
2012 i
ردع
destek,yardımcı
2012 i
رديئة
ince yağan yağmur
رذاذ
2011 s
çökmek, yerin dibine geçmek, göçmek
رزح
2012 s
mal gönderme sevkiyat raporu, tezkere, mektup, not, mesaj, haber, 2011 s tez, bilimsel inceleme, radyo yayını, çağrı, davet, çağrı, mesaj, mektup çizmek, taslağını çizmek, tasvir etmek, vasıflamak, boya ile çizmek, yazıya geçmek, kaydetmek, resmini çizmek, plan çizmek
رسالة (ج) رسائل
2011 s 2012 i 2012 s
رسم
2012 s
رسم أوضاع
2012 s
رمسية
resmî serpmek, sıçratmak, püskürtmek, sulamak
رش
2011 s 2012 s
رصاص
2011 s 2012 i 2012 s
رصد
kurşun, mermi pusuya yatmak, gözlemek, gözlem yapmak, kontrol etmek, çağırmak hoşnut olmak, memnun olmak, katılmak, rıza göstermek, kabul etmek, razı olmak, ikrar etmek
رضي ب
2012 i 2013 i
korumak, devam ettirmek, kontrol etmek, teftiş etmek, gözetmek, bakmak, dikkat etmek, itaat etmek, saymak
2011 s 2012 i
رعاية
2012 i
رعى
gütmek, çobanlık etmek, korumak, himaye etmek, gözetmek, istemek, dilemek, arzu etmek, hasretini çekmek, tercih etmek, daha çok sevmek
رضيع
2012 s 2013 i
رغب
…e rağmen, …e karşın / …yapmasına karşın
2012 i 2012 s 2013 i
رغم أن/ رغم
terk etmek, bırakmak, çıkarmak, atmak, kabul etmemek, reddetmek
2012 i
2011 s
önüne koymak, teslim etmek
رفض رفع إىل
2012 s
caka satmak, caka satarak yürümek
رفل
2011 s
raflar
2013 i
yüksek, yüksek seviyeli, âlî, yüce, narin, ince, hassas
2012 i
boyun, köle / gözlem, müşâhede, seyir, kontrol, gözetim, dikkat, 2011 s uyanıklık, tetikte olma incelik, kuvvetsizlik, zayıflık, hassaslık, yumuşaklık, savimlilik, tatlılık, 2012 i cana yakınlık dijital
2011 s 2012 i 2012 s
56
رفوف رفيع حرقْ بَة/ َرقَبة رقة رقمية/ رقمي
Halil İbrahim KARATAŞ
" فيveya "الىile: çıkmak, yükselmek, tırmanmak, terfi etmek, yükselmek, ilerlemek, eski bir tarihe dönmek; " "بile: yükseltmek
2013 i
رقى
2012 s
رقيق
2012 i 2012 s 2013 i
رقيقة
alçaklık, düşüklük, zayıflık, güçsüzlük, yetersizlik, kifâyetsizlik, dikkat çekmeme, silik olma
2012 s
ركاكة
koşmak, acele etmek, koşarak uzaklaşmak
2012 s
ركض
köle; ince, zayıf, güçsüz, hassas, yumuşak, kibar, akıllı, ihtiyatlı ince levha, tabaka
yaslanmak, dayanmak, sükun bulmak, itimat etmek, güvenmek, bağımlı olmak; destek, dayanak, payanda, köşe, kuytu, temel, asıl, asıl prensip
2012 i
ركن
işaret etmek, göstermek, simgelemek,
2012 i
رمز
işaret etmek, göz kırpmak, göstermek, simgelemek, remzetmek; işaret, sembol, amblem
رمز إىل
2012 s 2013 i
hedeflemek, niyetinde olmak, bilginin haberin gelmesi
رمى إىل
2012 i
rahiplik, manastır hayatı
2013 i
roman yazarı, oyun yazarı
رهبنة
2011 s 2012 i
روائية
2012 i
رواة
2011 s 2012 i
رواية (ج) روايات
râvîler hikaye, fıkra, masal, roman, rapor, izahat, oyun, dram, film
رملية
bahçe, çayır, okul
روضة
2012 s
romantizm
2012 i
رومانسية
ziyaretçiler, gözcüler, kâşifler, başkanlar, liderler; ilkeler, prensipler
2012 i
ّرواد
egzersiz, alıştırma, spor, yürüyüş, jimnastik, idman; matematik
رياضة
2012 s
taşre, kırsal, köy
2012 i
ريف
köylülük
2012 i
ريفية
ز uzantı, fazlalık
زائدة
2012 s
dolu, ağzına kadar suyla dolu, fazla, aşırı, coşkun, taşkın
زاخرة
2012 i
daha çok olmak, daha fazla olmak, daha büyük olmak, geçmek, aşmak, artırmak, büyütmek, çoğaltmak, eklemek, ilave etmek
2013 i
زاد عن
ayrılmak, terk etmek, vazgeçmek, bırakmak, görünmemek, gözden kaybolmak, sona ermek, bitmek, dinmek, giderek yok olmak, batmak
2013 i
زال
zahit, züht hayatı yaşayan, kendini alıkoyan
2013 i
زاهد
2011 s 2012 i
çöp, süprüntü ,çer çöp
زبالة
2011 s
زحف
sürünmek, ilerlemek, yürüyüşe geçmek
2012 i
süs, süsleme, bezeme, dekorasyon, mizanpaj, tertip, değersiz, işe yaramaz
2012 i 2012 s
kabarmak, yükselmek, dolmak, dolup taşmak, övünmek,
2012 i
süsleme, dekorasyon
زخر 2012 s
57
زخارف زخرفة
Halil İbrahim KARATAŞ
dekoratif
زخرفية
2012 i
ziraat, çift sürme, ekme, işleme
2011 s
2012 s 2013 i
زراعة
2013 i
زرع
ekmek, serpmek, saçmak, yetiştirmek, büyütmek, işlemek, ziraat yapmak 2012 i
زرقاء
2011 s 2012 i
زعم
mavi; koyu renkli iddia etmek, ileri sürmek, göstermek, zannetmek, inanmak, görmek, kabul etmek, sahiplenmek, kendine mâl etmek önder, şef, başkan, idareci, elebaşı, albay
زعيم (ج) زعماء
2012 s
cıvıldamak, beslemek, zıplatmak
زقزق
2011 s
deprem, zelzele, sarsıntı
2012 s
زلزال
deprem, zelzele, sarsıntı
2012 s
زلزلة (ج) زالزل
kayma, yanlış, hata
2012 i
زلل
2012 s
زمالك
dizgin, yular, defter, ajanda, sicil, toprak, yer
2012 s 2013 i
parlaklık, ihtişam, debdebe
زهاء
2011 s
vazgeçmek, geri çekilmek, zevklerden vazgeçmek, zühd hayatı yaşamak
2013 i
parlaklık, güzellik
حزمام
زهور
2012 i
sürüngenler
زواحف
2012 s
evlilik, evlilik hayatı
2013 i
artış, artma, büyüme, çoğalma, aiyade, yükselme, şiddetlenme
زهد
زوجية زيادة
2012 s
س 2013 i
سائدة/ سائد
sıvı, akışkan
2012 s 2013 i
سائلة/ سائل
alan, saha, meydan
2012 s
hüküm süren, hâkim olan, baskın olan
2011 s
gülen, alay eden
ساحة ساخرة
2012 i
başkan olmak, reis olmak, lider olmak, idâre etmek, hükmetmek, hüküm sürmek, baskın olmak, ağırlığını hissettirmek,
ساد
2011 s
lider olmak, başkan olmak, yönetmek, idare etmek, hüküm sürmek; 2011 s " "علىile: baskın olmak, ağırlığını hissettirmek harekete başlamak, kıpırdamak, yürümek, vasıtayla gitmek, ayrılmak, gidip gelmek
ساد 2012 s 2013 i
سار
2013 i
ساسة
başkanlar saat
ساعة
2012 s
yardım etmek, yardımcı olmak
2011 s
2013 i
geçmiş, esk, önceki, ata
سالفة
2012 s
desteklemek, yardımcı olmak
ساند
2012 i
geri kalmamak, beraber yürümek, peşine düşmek, yoluna gitmek, hoşuna gidecek şekilde davranmak, ittifak etmek, yakınlaşmak, uyum sağlamak
58
ساعد
2013 i
ساير
Halil İbrahim KARATAŞ
yarış, rekâbet, çekişme
سباق
2011 s
vasıta, sebep
سبب
2012 s
temel sebep
2013 i
eylül
سبب رئيسي سبتمرب
2012 i
yetmişler
2013 i
سبعينيات
geçmek, önüne geçmek, önce gelmek " "الىile: varmak, arkada bırakmak, erken davranıp önüne geçmek; " "علىile: geçmek, üstün gelmek
2013 i
سبق
başak; yollar, çareler, sebiller
َسبَل (ج) ُسبُل سبيل
2012 i
yol, çare, sebil
2012 s
lisan olarak, lisan bakımından
2011 s
سبيل اللغات
örnek olarak
2011 s
سبيل املثال
örtü, perde, pencere perdesi
2013 i
kaydetmek, girmek, deftere not etmek, tescil etmek, resmî kaydını yapmak; liste, kayıt
2011 s 2012 i
bulut
2011 s
سجل سحاب
yerde sürüklemek, çekmek, peşi sıra sürümek, geri çekmek, almak, çekmek, tatbik etmek, uygulamak
سحب
2012 s
uzakta olan, uzak, ırak, derin
2013 i
سخرية
2011 s
değersiz, saçma
سحيقة/ سحيق سخالني
2012 s
alay, eğlenme, alay konusu
ستار
سخيفة
2012 i
blok, barikat, sur, siper, toprak duvar, bent, baraj
سد (ج) سدود
2012 s 2013 i
سر
sır, gizli düşünce, bir şeyin özü, ortası, esrarlı gizemli
2012 s 2013 i
سر (ج) أسرار
kadını boşama, bağışlamak, serbest bırakmak
2012 s
sevinmek; sevindirmek, mutlu etmek
2012 i
delmek, sürdürmek, devam etmek, tek tek söylemek, olayları anlatmak, zikretmek, aktarmak
2011 s
kanser; yengeç
سراح 2013 i
سرد سرطانة
2012 i
ne kadar da çabuk!
2011 s
سرعان
sevinmek; sevindirmek, mutlu etmek
2011 s
سرور
rahatlatmak, kurtulmak
2011 s
سرى
süryânîlik
سريانية
2012 s 2012 s 2013 i
سريعة
yaymak, açmak, sermek, düzlemek, yere düşürmek, vurmak, çalmak
2012 s 2013 i
سطح
yükselmek, yayılmak, kalkmak, parlamak, ışıldamak, açek net olmak
2013 i
سطع
hızlı, çabuk
2011 s
saldırı, nüfuz, etki, guru, kibir, güç, kuvvet
2012 s
سطوة
satırlar, diziler
2012 s 2013 i
سطور
59
Halil İbrahim KARATAŞ
mutluluk, saadet, neşe, başarı, muvaffakıyet
2012 i
سعادة
genişlik, menzil, sınır, hacim, kapasite, kudret, ferahlık, bolluk, servet
2012 i
َس َعة
fiyat, kıymet, paha, bedel / çılgınlık, coşkunluk, taşkınlık, cinnet
ُس ْعر/ حسعر
2011 s 2013 i
koşmak, hızla hareket etmek, çalışmak, çabalamak, gayret etmek, çaba sarfetmek; " "إلىile: ilerlemek
سعى
2011 s 2012 i 2012 s
memnun, mutlu
2013 i
yola çıkma, yolculuk, sefer, tur, seyahat / eski metin
سعيدة
حسفر/ سفر
2012 s
kaldırmak, yüzünü açmak
سعرة
سفر عن
2012 i
süflîlik
2012 s
سفلية
dökmek, akıtmak, ağlamak
2012 s
سفوح
kargo gemisi
2013 i
düşmek, aşağı düşmek, devrilmek, yıkılmak, bulmak, varmak, ulaşmak, bozulmak, geçersizleşmek, hükmü kalmamak, kaçmak, gelmemek
سقط
2012 s
düşme, devrilme, düşüş, çökme, göçme
2013 i
hastalık, cılızlık
سكان
2012 i
dökmek, saçmak
سكب
2012 s
sikke, demir para, yol
سقوط سقيمة
2012 s
dümen; bıçakçı
سفينة الشحن
سكة
2011 s
dümen; bıçakçı
2012 s
س ّكان
sakin, huzurlu olmak, sakinleşmek, sükun bulmak, dinmek, bitmek, yatışmak, dinmek, yatışmak
2012 s
سكن 2013 i
سكينة
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
سلبية/ سليب
ruh huzuru, iç huzur, dinginliği, sükunet, sakinlik, huzur olumsuz silsile, zincir
سلسلة
2012 s
sultan, hükümdar sultanlık, saltanat, hükümdarlık
2011 s
izlemek, gitmek, yol tutmak bağımsız olmak, hür olmak, kaçmak
2013 i
سلطان
2013 i
سلطنة
2013 i
سلك سلم من
2012 i
davranış,tutum, tavır, hareket
2012 s 2013 i
zehir, gedik
سم
2011 s
duymak, dinlemek, kulak vermek
2012 i
nişan, alâmet, karakteristik, tipik özellik, vasıf, husûsiyet, özellik, damga cömert olmak, ihsan etmek
2013 i 2012 s
2012 s
saygınlık, îtibar, unvan
2011 s
60
مساع مسة مسح
2011 s
izin vermek, yetki vermek
سلوك
مسح ب مسعة
Halil İbrahim KARATAŞ
balık; tavan, dam, çatı
َمسَك (ج) مسَْك
2012 i 2012 s
şişmanlık
2013 i
isimlendirildi
مسي
2012 s
çıkmak, daha yüksek olmak
2011 s
kekinleştirmek, bilemek, şekil vermek, biçimlendirmek, çıkarmak, koymak; kanun koyma, çıkarma
2011 s
مسى على
âdet, gelenek 2011 s
düz olmak, kolay olmak; kolaylık kötülük, kötü olmak, zarar, kötü
2012 s
سن
2012 s
سنة
2012 s
سنني
2012 s
سهولة سوء
2011 s
maalesef, ne yazık ki
سوء احلظ
2012 i
eşit, eşitlik, aynı olma, …den başka, hariç,
سواء
2012 s
sıvılar
سوائل
2011 s
sahiller, kıyılar
2013 i
siyah, kara; çoğunluk, ekseriyet
مسنة
سواد
2012 i
siyah, koyu renk
2013 i
sovyet
سواحل سوداء سوفياة
2012 s
hisse senedi piyasası
2011 s
سوق األسهم
karaborsa
2011 s
سوق سوداء
eşitlik, aynı olma
سوى
2012 s
isveçli
2013 i
kötü
سويدية سيء
2011 s
kötü
2012 i
سيئة
turist, seyyah
2012 i 2012 s 2013 i
سياح
yolculuk, tur, seyahat
2012 i
2013 i
سياحة
turistik
2012 s 2013 i
سياحية/ سياحي
yöneticilik, liderlik, hüküm sürme, egemenlik, hâkimiyet
2012 s 2013 i
سيادة
araba
2012 s
سيارة
2012 s 2013 i
سياق
2013 i
سيدة
akış, cereyan, seyir, siyak, bağlam
2011 s
hanım, hanımefendi yürüyüş, gezi, tur, seyahat, toplu yürüyüş, hareket, kalkış, ilerleme, yol, hal, tavır hâkim olmak, kontrol altına almak, elde etmek, ele geçirmek
2012 i 2012 s
سري
2012 s
سيطر
2011 s
hâkim olma; otorite, güç, hâkimiyet, mutlak nüfuz, kontrol, hegemonya
2012 i
kılıç
2012 i
sel, akıntı
2011 s
61
2013 i
سيطرة سيف سيل
Halil İbrahim KARATAŞ
???
???
2012 s
ش yaygın, bilinen, meşhur, genel, umûmî, ortak, mşterek
2012 i
سيناريوهات
2013 i
شائع
2013 i
شابكت
benzemek, andırmak
2011 s 2012 i
شابه
yaşlanmak
2011 s
شاخ
kaçak, kaçkın, firârî, korkmuş
2011 s
شارد
görüş alanına girmek, hâkim olmak, seyretmek, gözetmek
2011 s
شارف
paylaşmak, katılmak, ortaklığa girmek, … katılmak, görüşünü paylaşmak
2012 i 2012 s 2013 i
uzak, uzakta, ırak, geniş, uzun, müthiş
2011 s 2012 i
ekran, perde,
2011 s
kıyı, sahil
شاسعة/ شاسع شاشة (ج) شاشات
2012 s
شاطئ
2012 i
kurnaz, zeki, becerikli, mahir, hilekar, düzenbaz
2013 i
yayılmak, duyulmak, ağızlarda dolaşmak, hakim olmak, içini sarmak, doldurmak
شاطر شاع
2011 s
bölge, ülke; boşluklar, boş mevkiler
شاغرة
2012 s
tutmak, uğraştığı şeyden alıkoymak; insanı meşgul eden şey, meşguliyet, meşgale, endişe veren, zihni meşgul eden şey iş, husus, mesele, konu ahval, durum, hal, şerâit, yapı, karakter, nitelik, özellik, saygınlık, mevki, mertebe
شارك
2011 s
görmek, şâhit olmak; şâhit
2012 i 2012 s
büyük mezartaşı, işâret, nüsha
2012 i
2013 i
شاغل
2013 i
شأن (ج) شؤون شاهد شاهدة (ج) شواهد
gençler, delikanlılar
2013 i
شباب
" "فيile: doyurmak, açlığını gidermek; " "منile: doymak, dolu olmak, bıkmak usanmak
2013 i
شبع
ağ, organizasyon
2011 s
çevirim, ağla alakalı
شبكة (ج) شبكات
2012 s
شبكية
2012 i
benzemek, benzer yapmak, benzerlik, imaj / şüphelenmek, şüpheci olmak, emin olmamak
2011 s
gençlik, genç olma hali, gençler
2012 s 2013 i
شبيبة
2012 i
kış; yağmur mevsimi
2013 i
yağmurun yağması / ayrılanlar, dağılanlar, çeşit çeşit olanlar
ُشبِّه على/ شبه
2011 s 2012 i
2013 i
2012 i
شتاء َش ّىت/ شىت شجاجيد
cesaret
2012 i
شجاعة
aile şeceresi
2012 i
شجرة عائلية
doldurmak, yüklemek, göndermek, sevketmek, yüklemek, kovmak " علىveya "بile: cimri, eli sıkı, kıt, nadir, seyrek bulunan; tamahkar, hırslı, aç gözlü yükselmek, doğmak, görünmek, dikmek, dikilmek, görmeye gitmek, gitmek, geçmek, gözlerini dikmek; şahıs, kişi
62
شحن
2011 s 2013 i 2012 s
شحيحة شخص
Halil İbrahim KARATAŞ
sağlam olmak, güçlendirmek, takviye etmek, sağlamlaştırmak, sıkı yapmak, bağlamak, semer vurmak, vurgulamak, çekmek, saldırmak, sıkıştırmak, baskı yapmak, ısrar etmek
2011 s
شد
2012 s
güçlü, kuvvetli, katı, tavizsiz, ağır, ciddî
2012 s 2013 i
satmak, satın almak, davet etmek
2011 s
ince dilimler, kolonlar su yolları, içme yerleri; kanunlar, şer'î olan şeyler
شراء
2012 s 2012 i
شديدة/ شديد
2013 i
شرائح
2011 s 2012 i
شرائع
2012 i
شرارة
kıvılcım ortaklıklar
2012 s
شراكات
ortaklık
2011 s
شراكة
şer'î, kânûnî, hukukî, meşrû
2011 s
شرعي شرق أوسط
ortadoğu
2011 s 2012 i
2013 i
الشرق األوسط/ شرق أوسط
ortaklar
2012 s
شركاء
ortaklık, şirket, irlik, yatırım
2012 s
شركة
şerhler, açıklamalar, izahlar, yorumlar
2013 i
شروح
şeritler, şartlar, kayıtlar, sözleşme şartları, maddeler
2013 i
شروط
ince dilim, kolon
شرحية
2011 s
bant, şerit, kordon, hat, çizgi, tel, sırım, koldaki rütbe işareti,
شريط (ج) أشرطة
2012 s
şart, koşul
شريطة
2012 i
yarmak, uzunlamasına kesmek; " "علىile: üstünü çizmek, kazımak, silmek, kaldırmak
2013 i
sertlik, zorluk, geçim sıkıntısı
شطب شظف
2012 i 2012 s
شعار
millî, yerli
2011 s 2012 i 2012 s
شعيب
popülarite
2011 s
2012 s
شعبية
2012 s
شعبية األهلية
düstur, ilke, vecîze, slogan, alâmet, işâret, iz, şiar, arma
bilmek, farkında olmak, idrâkinde olmak, hissetmek, algılamak, idrak etmek
2012 s 2013 i
şâirler
2012 s
شعراء
kıl
2012 s
شعرة
bilgi, mâlûmat, şuur, bilinç, idrak, hissetme, his, duygu, sezi, hâlet-i rûhiye
2012 s 2013 i
شعور
dînî tören, ibâdet yerleri
2012 s
شعرية (ج) شعائر
huzursuzluk,çıkarmak, isyan etmek,
2012 s
شغب
sevgi, tutku, aşk, sevda, aşırı bağlılık, sevdalı
شغف
2012 i
meşgul etmek, alıkoymak,
2012 s 2013 i
çok seven, tutkun
2011 s
63
شعر
شغل شغوف
Halil İbrahim KARATAŞ
şeffaflık
2013 i
شفافة
2013 i
شفافية
2013 i
شفة
sıkıntı, zorluk, meşakkat, acı
2012 s
شقاء
yarı, yarım, parça, kısım, zorluk, meşakkat, eziyet, zahmet, uzaklık; daire
2012 s
شقة (ج) شقاق
öz kız kardeş
شقيقة
2012 i
şikayet etmek, şikayetçi olmak, ağrı çekmek, acı çekmek, şikayetçi olmak teşkil etmek, şekle sokmak, düzenlemek, kurmak, değiştirmek, değişik bir hale sokmak
شكا
2012 s
ش ّكل
2011 s
dış görünüş
شكل خارجي
2012 i
شكل رئيسي
2011 s
şekilcilik
شكلية
2012 s
شلل
felç
2011 s
kısmî felç
2011 s
شلل جزئي
koklamak, çıkmak, yayılmak, dışarı sızmak, hava almaya çıkmak
2011 s
شم
kuzey
2011 s
مشال
solda bulunan
2013 i
مشالية
2012 i
güneşlik, şemsiye
مشسية
2012 s
kapsamak, içine almak, dahil etmek, içini doldurmak, kaplamak, sarmak, genelleşmek,
2012 i 2012 s 2013 i
şâhitlik, sertifika, diploma, yeminli beyan, kimlik kartı, senet
شهادة (ج) شهادات
2012 s
şâhit olmak, bulunmak, katılmak, görmek, şahitlik; hüküm vermek
شهد
2012 i
şöhret, ün, nam
2011 s
meşhur, bilinen, adı çıkmış, kötü nâmı olan
2011 s
مشل
شهرة 2013 i
شهرية/ شهري
caddeler
2013 i
شوارع
kıyılar, sahiller
2013 i
شواطئ
yaşlı, hoca, şeyh
شيخ
2012 s
yayılma, duyulma, ağızlarda gezme, şâyiası çıkma
2011 s
komünist
2011 s
kutlamak, övmek
2011 s
özleyen, özlemini duyan; parlak, debdebeli, göz alıcı
2013 i
شيوعي شيّد َشيِّ َقة
2012 s
ص arkadaş, dost, taraftar, izleyici, sahip, emanetçi
2013 i
ihraç malları, ihrâcât
2013 i
64
صاحب صادرات
2012 s
çıkan, doğan, kaynaklanan, yayınlanan, ihraç malı, ürün, hasılat, mahsul, rekolte
شيوع
صادرة
Halil İbrahim KARATAŞ
parlak, göz alıcı, göze batan, yüksek sesli olan, gürültülü
صارخة
2011 s
keskin, katı, seri, tavizsiz
صارمة
2012 i
yükselen, yukarı çıkan
صاعد
2012 s
yükselen, yukarı çıkan
2013 i
sessiz, suskun, konuşmayan
صامت
2012 i
îmal eden, üreten, zenaatkar, işçi, hizmetkâr
صانع
2012 s
basın, gazetecilik
صاعدة
2011 s
صباحية
2011 s
صبحي
2011 s
صحافة
gazetecilik
صحفية
2012 s 2013 i
صحية
sayfa, yaprak, gazete, yüzey
2013 i
صحيفة
kaya
2013 i
صخر
kayalık
2012 s
صخرية/ صخري
öncelik, başkanlık, üstünlük, sadâret
2012 s
صدارة
arkadaşlık, dostluk
صداقة
2012 i
çarpışma, vuruşma, çökme, göçme
2013 i
darbeler, vurmalar
صدامات
2012 s
uzaklaştırmak, kaçırmak, yüz geri etmek, cesaretini kırmak, caydırmak, vazgeçirmek, savuşturmak, bertaraf etmek, alıkoymak, mâni olmak yakınlık, niyet, gaye, hedef, amaç, ilgi, ilişki; …in civârında
2012 i
2013 i
ص ّد صدد
2011 s
dışarı çıkmak, doğmak, kaynaklanmak, sadır olmak, yayınlanmak, yola çıkmak, gitmek, meydana gelmek; göğsünden rahatsız olmak
صدام
2012 i
yarık, çatlak, rahne
2013 i
صدع (ج) صدوع
2012 s
gerçeği söylemek; " "عنile: doğruyu söylemek, gerçek olmak, aslı çıkmak, hak olmak, hakikat olmak; " "علىile: tam uymak, doğrulamak
2013 i
aşırı derecede susamak; yankı
صدق صدى
2012 s
saf, arı, katışıksız olmak
صدر
2013 i
صراحة
çekişme
2012 i
صراعة
beyan etmek, açık konuşmak, bildirmek, duyurmak, izin vermek
2012 i
صرح ب
açıklamak, açıklık getirmek, îzah etmek
2012 s
" "علىile: uzaklaştırmak, dikkatini ayırmak; " "علىile: harcamak, sarfetmek, ödeme yapmak, harcamak
2013 i
samimi, içten, açık
2013 i
صرح ّ صرف صريح صعب
zor gelmek, ağır gelmek, sıkıcı gelmek, hoş olmamak; zor, zorluk
65
2012 s 2013 i
صعب
Halil İbrahim KARATAŞ
2013 i
صعيد
küçük olmak, ufak olmak küçülmek, azalmak, genç olmak; küçüklük, önemsizlik
2013 i
صغر
küçük, ufak, önemsiz, genç
2013 i
صغري (ج) صغار
düz alan, düzlük, plato, açık arazi, saha meydan
2011 s 2012 i
2012 s
صفات متوارثة
2012 s
صفات مقدسة
özellik, husûsiyet
2012 s
صفات/ صفة
dış taraf, bölge, yüz, yüzey, sayfa, devre, dönem, safha
2012 s
صفحة (ج) صفحات
tevârüs eden vasıflar
sarı, solgun, uçuk
2013 i
صفراء
düdük, ıslık, siren
2011 s
ص ّفارة
ıslık çalan, ince ses tuşu
2011 s
صفري
bölge arazi, kara
2011 s
صقع (ج) أصقاع ُ
dayanıklılık, sertlik, katılık, eğilmezlik, inatçılık, hoşgörüsüzlük
صالبة
2012 i
uygunluk, münasiplik, yerinde olma, kifayet, ehliyet, selâhiyet, kullanılabilirlik, geçerlilik bağlantı, ilişki, alaka, münâsebet, hediye, armağan
hristiyan
2013 i
صالحية
2012 s 2013 i
صلة
2013 i
صليت صلييب
2012 s
kapak, tıpa
2012 i
صمة
susmak, konuşmamak
2012 i
صمت
kapak, tıpa sağırlaştırmak, sağır yapmak, iyice karar vermek, ısrar etmek, ısrarcı olmak, tasarlamak, planlamak durmak, meydan okumak, karşı olmak, direnmek, mukavemet göstermek
2012 s
صمة
2012 s
صمم 2013 i
صناع
usta, becerikli, hünerli
2012 i
sanayi, endüstri
2012 i 2012 s
gıda endüstrisi
صناعة صناعة الغذاء
2011 s
sun'î, yapay, sentetik, endüstriyel
2012 i 2012 s
yapmak, düzenlemek, düzene koymak, üretmek, îmal etmek, çalıştırmak, işletmek
2012 i
صناعية/ صناعي صنع
yön, cihet, istikamet, taraf, doğru, yerinde, isabetli
2013 i
صوتية
2012 s
صور
2012 i 2012 s
صورة
2011 s
şekil, form, suret, biçim,açıklama, resim, heykel
sığa, kalıp, formül
2011 s
صيغ رقمية
2011 s
صيغة
yaz mevsimi
2013 i
çin
2012 i
66
صوب
2012 s
sesbilim, fonetik şekiller, formlar, suretler, biçimler,açıklamalar, resimler, heykeller
صمود
صيف صني
Halil İbrahim KARATAŞ
ض küçük, ufak, az, zayıf, cılız
2012 s 2013 i
çevre, civar, varoş, dış mahalle
2011 s
yatırım yapan
2011 s
küçüklük, zayıflık, cılızlık, ufalama
ضاحية (ج) ضواحي
2012 s
ضاربة يف ضآلة
2012 i 2012 s
benzeyen, uygun
2013 i
kızdırmak, canını sıkmak, sıkıştırmak, rahat vermemek, tedirgin etmek, problem çıkarmak
ضبط
2012 i 2012 s
ضجر
2012 i 2012 s
ضحك
kızgın olmak, rahatsız olmak, canı sıkılmak, memnun olmamak gülmek, alay etmek, dalga geçmek görünmek, güneş çarpmak
ضاهي ضايق
2012 s
yakalamak, kavramak, tutuklamak, korunmak, muhafaza etmek, hakim olmak, kontrol etmek, durdurmak, düzene koymak
ضئيلة
ضحى
2011 s 2012 i
ضحية
büyük, iri, kocaman, muazzam, muteber, saygın
2011 s 2012 i 2012 s
ضخمة
vurmak, dövmek, …ile vurmak, ayırmak, vurmak, kabul ettirmek, gezinmek, dolaşmak, göç etmek
2011 s
kuşluk vakti, kurban, kurbanlık
2012 s 2013 i
zarar vermek
ضرر
2012 s
çeşitler, cinsler, gruplar
ضروب
2012 i
zayıflık, kırılganlık, dayanıksızlık, zayıflama, güçsüzlük, zaaf
2013 i
zayıf
2013 i
ضغط
2012 s 2013 i
ضغوط
basınç, vurgu, baskı, zor, voltaj, gerilim
sahil, kıyı, kumsal
2011 s
güney sahili
2011 s
katmak, eklemek, bir araya getirmek,ilâve etmek
2011 s
ضفة (ج) ضفاف
2012 s
ضفة جنوبية 2012 s 2013 i
garanti vermek; emniyet, sorumluluk, sigorta
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
ضمن
2012 i 2012 s
ضوء
2012 s
ضواري
ışık, parıltı, ışıltı; parlamak, ışıldamak, ışımak
kayıp olmak, yitik olmak, görünmez olmak, kaybolmak, yok olmak, telef olmak
2012 i
sıkıntı, zor şartlar, can sıkıntısı
2012 i
haksızlık, adaletsizlik, zarar, ziyan, hasar
2012 i
ط Emiş grubu
2011 s
67
ضم ضمان
2012 s
garanti vermek, kefil olmak, temin etmek, garanti etmek, sigortalamak, emin olmak; iç, dâhil, …nin içinde, …in arasında
ضعف ضعيف
2012 s
baskılar, zulümler, basınçlar
ضرب
ضياع 2013 i
ضيقة ضيم
طائفة األميش
Halil İbrahim KARATAŞ
uzun, çok, bol, fayda, kuvvet
2011 s
طائل
matbacı, mizaç, mühür, işaret, damga, baskı, pul, hap
2011 s 2012 i 2012 s
طابع طابع انساين
2012 i
طابع علمي
2011 s
büyük tuğla; karşılaştırmak, uydurmak, uygun hale getirmek, uymak, uyuşmak, anlaşmak, hem fikir olmak, katılmak, mutabık olmak dolaşmak, koşmak, çevrelemek, kuşatmak, gezmek, gezdirmek, dolaştırmak, âşinâ olmak yapabilmek, yapacak güçte olmak, tahammül göstermek, katlanmak, dayanabilmek
طاف ب
2012 i
طاق
2011 s
pencere; güç, kudret, güç yetirme, kuvvet, kapasite, potansiyel, enerji mürettebat
طابق
2012 s
2012 i 2012 s 2013 i
طاقم
2011 s
" "بile: yeniden talep etmek, istemek, geri istemek
2013 i
… yaptıkça, …dığı sürece, uzun süredir, çoktan beri, nicedir, sık sık, ne kadar sık, ne kadar çok
طالب طاملا
2012 i
masa, sehpa
2013 i
matbacılık
طاقة
طاولة
2011 s
طب بشري
2011 s
طباعة
baskı, kitap, damga, mühür, nişan, yapı, özellik, karakter, kişilik, huy, mizaç
2013 i
طبع
matbuat, basımlar
2013 i
طبعات
baskı, basım
tabaka, kat, katman, sınıf, kategori, nesil, kuşak
2012 s
طبعة
2012 s
طبعة سليمة
2012 i 2012 s 2013 i
طبقة
2013 i
طبيب
tabip, doktor, hekim tıbbî
2011 s
tabiat, mizaç, kişilik, karakter tabiat, mizaç, kişilik, karakter
2012 s
طبية
2012 s
طبيعة طبيعة (ج) طبائع
2012 i
tabiî, natürel, normal, alışılmış, fizîkî,
2012 s
طبيعي
yosunlar
2012 s
طحالب
başına gelmek, gelip çatmak, bulmak, " "لile: aklına gelmek
2011 s
tip, tarz
2011 s 2012 i
" بveya "علىile: atmak, savurmak, savurup atmak, fırlatmak, reddetmek, kabul etmemek, tanımamak, kovmak, giydirmek, geçirmek, sunmak, arzetmek, öğretmek, " "لile: bırakmak, devretmek, " "منile: çıkartmak, azaltmak
uç, sınır, hudut, yan, taraf, bölge, kesim
68
2013 i
طرأ طراز
2012 s
طرح
2012 s
طرح علمي 2013 i
طرف
2013 i
طرق
Halil İbrahim KARATAŞ
çalmak, dövmek, çekiçlemek, " "بile: içini kaplamak, gelip bulmak, çatmak, başına gelmek, ulaşabilmek, gece gelmek / yollar idâre yolları
طُُرق/ طَْرق
2012 s
طرق اإلدارة
2011 s
ilgi çeken, garip, acaip, yeni
2013 i
yol, metot, usul, prosedür, sistem, inanç, din, tarîkat
طريقة
2012 s
طريقة عالجية
2011 s
çocukluk, bebeklik, başlangıç, ilk zamanlar, ilk anlar
2012 s 2013 i
davetsiz misafir; asalak, başkalarının sırtından geçinen
طفولة طفيلي
2011 s
hava durumu, iklim; ayin, dini gelenek
2013 i
ayinler, dînî âdetler, gelenekler
طريف
طقس طقوس
2011 s
en ön saflar; haberciler, müjdeciler, emareler, alametler, belirtiler, ilkler
2013 i
طالئع
rahatlık, serbestlik, serbestiyet; akıcı konuşma, düzgün konuşma
2013 i
طالقة
mutlu olmak; zahmet, meşakkat, serbest, hür; izinli; koşma, kaçma, yarış
2013 i
طلق
kadını boşamak
طلق على
2011 s
serbest, hür, azatlı köle …esnâsında, …süresince; uzun, büyük
2011 s
defa, kere, hal, durum, sınır, limit, kademe, devre, evre
2013 i
طليق
2013 i
طوال طور
2012 s
güç, kuvvet; uzunluk, boy uzunluğu,
2011 s
2013 i
طول
günboyu, bütün gün
2012 s
طُول النهار
uzunluk olarak, uzunluk bakımından
2012 s
طويل
geliştirmek, ilerletmek
طور ّ طريان
2011 s
uçma, uçuş, havacılık
2012 i 2012 s
طريان فعلية
2012 s
hayal, gökkuşağı, sprktrum; uykusunda görünmek, rüyasına girmek
2013 i
طيلة
2012 i 2012 s 2013 i
ظاهرة
…süresince
olay, olgu, fenomen, emâre
ظ
طيف
2012 i
haricî, yüzeysel, sathî, dışla alâkalı
2012 i
ظاهري
şık olmak, zarif olmak; süslemek, güzelleştirmek, sarmak, paketlemek, ambalajlamak; şıklık, alımlılık, zarâfet, mârifetlilik
2012 i
ظرف
zarflar, kapaklar, ambalajlar
2013 i
zarif, şıklık, incelik, nükteli
ظريف (ج) ظرفاء
2012 i
olmak, hal değiştirmek, dönüşmek, " "علىile: yapmaya devam etmek, sürdürmek
69
ظروف
2012 s 2013 i
ظل
2013 i
ظالل
Halil İbrahim KARATAŞ
karanlık / zâlim, tiran, despot, diktatör
2012 i 2012 s
ظالم ّ / ظَالم
2012 s
ظلمة
karanlık
2013 i
ظمؤ
2012 s 2013 i
ظهر
2013 i
ظهور
susuzluk belirgin olmak, görünmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, belirmek, çıkmak, basılmak, " "منile: kaynaklanmak, neticesii olmak, çıkmak, tırmanmak, " "علىile: yenmek, gâlip gelmek, öğrenmek, bilgisini edinmek, haberdar olmak, farkına varmak görünüş, görünme, ortaya çıkma, belirme, zuhur etme; gösteri, geçit töreni, şov; arka taraflar, sırtlar
2011 s
ع
kâr, kazanç
عائدة
2012 i
engel, mani; gösteriş düşkünü
2013 i
dil ailesi
عائلة لغوية
2011 s
karşıdan karşıya geçen
عابر
2012 s
omuz; bir şeyi üstlenmek, mes'ûliyetini almak
عاتق
2011 s 2013 i
عاتية
2012 s 2013 i
عاد
2013 i
عادات
kuvvetli, şiddetli; küstah " لveya "الىile: ait olmak, dönmek, ait olmak " "الىile: dönmek, götürülmek, isnat edilebilmek, payına düşmek, yinelemek " "علىile: ilgisi olmak, bulunmak, " "بile: geri getirmek, sonuç olarak getirmek; Hastayı ziyaret etmek, tedâvi altına almak adetler, gelenekler, görenekler yok, var olmayan, gayri mevcut; artık, çöp
عادم (ج) عوادم
2012 i
alışılagelmiş, normal, sıradan, bayağı, alelâde, olağan, basit, sıradan
2012 i
direnç göstermek, mukâvemet etmek, karşı çıkamk, îtiraz etmek, protesto etmek, karşısında olmak, sakınmak kaçınmak, ""ب ile:karşılaştırmak
عادي
2012 s
gezinmek, dolaşmak; kınamak; ayıp, kusur, noksan
عائق
2011 s
sert, şiddetli, kuvvetli, büyük, muazzam
2013 i
عادية
2013 i
عار
2013 i
عارض عارمة
2012 s
yaşamak
2013 i
başkent
عاش عاصمة
2012 s
başkent
2012 i
عاصمة (ج) عواصم
aşka meyil, şefkat, sevecenlik, yakınlık, sevecenlik, his, duygu
2012 i
عاطفة (ج) عواطف
hissi, duygusal, şefkat
2013 i
عاطفي عاطل
yoksun, mahrum, işsiz, çalışmayan, tembel, haylaz, Âtıl
2011 s
muayene etmek, tedavi etmek, gözden geçirmek, ilgilenmek, başlamak, girişmek, sorumluluğunu almak
2011 s 2012 i
2013 i
عاجل
dünya, kâinat, evren
2012 s
عامل
dijital dünya
2012 s
عامل رقمي
2012 i 2012 s
عاملية/ عاملي
dünyalık, uluslar arası
70
Halil İbrahim KARATAŞ
yüksek, âlî, yüce, uzun boylu
2011 s
içinde bulunulan yıl, bu yıl
2011 s
عالية
2012 s
عام جاري
genellik, umûmîlik, umûmiyet, müşterek olmak, avam, halk
عامة
2012 s
meskun, mamur, bayındır, dolu
2013 i
عامرة
faal, aktif, verimli, faktör, amil, etken
2013 i
عامل (ج) عوامل
genel, umûmî, yaygın, bilinen, yaygın / yıl
2012 s
yerel konuşma şivesi; sıradan, yaygın
2013 i
عام ٌّ ٌ / عام عامية
yardım etmek, yardımcı olmak
2011 s 2012 i
عان
" "منile: …den endişelenmek, sıkıntı çekmek, katlanmak
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
عاىن
hastalık, zayıflık, zaaf, özür, kusur, noksanlık
2011 s
عاهة
bizzat görmek, yoklamak, muayene etmek, gözden geçirmek
عاين عن
2012 s
seller, su baskınları, dalgalar
ُعباب
2012 i
açıklama, yorum, şerh, ifade, ibare, yan cümle; " "عنile: …den ibârettir, … kadardır, …'i içine alan
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
عبارة
2013 i
عباقرة
dehalar, zeki kimseler hazırlamak, düzenlemek, dizmek, sıraya koymak, sevk etmek, harekete geçirmek; " "بile: doldurmak, yüklemek; " "فيile: boşaltmak, dökmek
2011 s
ifade etmek, dile getirmek, tartmak
2011 s
köle, esir, hizmetker; ibâdet etmek, tapmak, kulluk etmek, ilah edinmek boydan boya geçmek, katetmek, atlayıp geçmek, karşıdan karşıya geçmekakmak, ölmek / gözyaşı dökmek / …den, … üzerinden, …in ardından, … ötesinden, …yoluyla
عبّأ 2013 i
عبد
2012 s 2011 s
2012 s 2013 i
göz yaşı dökmek; ifade etmek, dile getirmek, açıkça ifade etmek, tartışmak
عرب عن
2012 s
عبقري
2011 s
dahilik, çok zekilik
2013 i
karanlık, karartı/ gecenin ilk üçte biri
2012 s
inatla karşı koyma, serkeşlik, boyun eğmeme, küstahlık, büyüklenme
َعْب َر/ َعح َرب/ َعبَ َر عرب الورق
2011 s
rengârenk halı; dâhî, çok zekî, mükemmel, enfes, çok iyi
عرب ّ
َعتَ َمة/ َعتمة عتو
2012 i
tökezlemek, ayağı sürçmek, sendelemek " "بile: itip devirmek, "ب veya "علىile: vurmak, çarpmak, farkına varmak, anlamak, öğrenmek
عبقرية
2012 s
عثر
farkına varmak, öğrenmek
2012 i 2012 s
عثور
tekerlek; acele etmek, koşuşturma, telaş
2012 i
عجلة
harika, mükemmel, müthiş, şaşırtıcı, garip, ilginç, acayip, tuhaf
2012 i
عجيب
saymak, tek tek okumak, hesaplamak, saymak, kabul etmek, kabul görmek, sayılmak; " "بile: ulaşmak, bâliğ olmak, adedini bulmak
2011 s
düşmanlık, saldırganlık / koşucu, yarışçı, atlet
2011 s
sayı, miktar / sayaç, saat
عد
2012 s
71
َع ّداء/ َعداء ع ّداد/ حعداد
Halil İbrahim KARATAŞ
kabul görmek, … edilmek, sayılmak; " "بile: ulaşmak, baliğ olmak, adedini bulmak
2013 i
sayı, aded, rakam, hane, basamak, çokluk, kemiyet, tiraj
عدد
2012 s
sayı, pek çok, çeşitli / malzeme, donanım, alet, cihaz, techizat, hazırlık, dayanak
2012 s 2013 i
عدة/ عُدهة/ حعدهة
2012 i 2012 s 2013 i
عدم
2012 s 2013 i
عديدة/ عديد
2011 s
mahrum olmak, yoksun olmak, olmamak, eksik olmak, yetmemek, kaybetmek, elden kaçırmak, eksik olmak, bulunmamak, kalmamak, kaybolup gitmek, görünmez olmak, görünmemek; yokluk, olmama, hiçlik, eksiklik, yetmeme, yoksunluk …in arasında sayılan, pek çok sayıda … , fazla miktarda … , …e eşit
2011 s
özür dilemek, affını dilemek
2011 s
عذر
açık hava, soyutlanma
عراء
2012 s
asalet, soyluluk, eski, köklü
2012 i
ayıp olmak, utanç verici olmak, lekelemek, rezil etmek
2013 i 2012 s
Araplaştırmak, Arapçaya tercüme etmek; " "عنile: açık bir şekilde ifade etmek, peşinat vermek geniş olmak, " "لile: görünmek, başına gelmek, aklına gelmek, dönmek, dikkatini vermek, " "علىile: göstermek, sunmak, arzetmek, önermek, teklif götürmek, tabi tutmak, teftiş etmek hedef, niyet, tasarlanan, amaç, " … "لnına macı, maruz, açık, korumasız, uygun, münâsip, yerinde
عُ ّد
2013 i 2011 s
عر ّ عرب ّ عرض
2012 s 2012 i
عراقة
2013 i
عرضة
tanımak, çıkarabilmek, bilmek, şuurunda olmak, bulup çıkarmak, keşfetmek, " "بile: tanımak, bilmek, kanaat getirmek, kabul etmek, " "لile: bildirmek, " "منile: ayırdetmek, temyiz etmek
2012 s
عرف
terlemek; ter
2012 s
عرق
dilekçe, arzuhal; geniş
2012 s
عريضة
köklü, kadim, antik
2013 i
muteber olmak, nadir olmak, az bulunmak, pek rastlanmamak ""على ile: değerli olmak kuvvetlendirmek, güçlendirmek, desteklemek, takviye etmek, pekiştirmek, sağlamlaştırmak, şereflendirmek, onurlanfırmak
2012 s
عز
2012 s
عزز 2013 i
عزف
2012 s 2013 i
عزلة
çalmak, müzik çalmak inzivaya çekilme, uzlet, ayrılma ilişkiyi kesme, soyutlama, tecrit etme, yalnızlık aziz, şerefli, sayın, saygıdeğer, soylu
2013 i
akşam yemeği
2011 s
onlar, onlu katlar, onlarca
2012 s 2013 i
on binler
أعزاء ّ )عزيز (ج عشاء عشرات
2012 s 2013 i
yirmi
عريقة
عشرات آالف عشرين
2012 s
rasgele, tesadüfî
2011 s
عشوائية
akşam
2011 s
عشية
aşiret, klan, kabile
2013 i
serçeler, küçük kuşlar
عصافري
2011 s
sinirlilik, asabiyet, tutuculuk, taassup, fanatiklik, hizipçilik, partizanlık, cematçilik, kabilecilik, milliyetçilik, kavmiyetçilik
2013 i
72
عشرية (ج) عشائر عصبية
Halil İbrahim KARATAŞ
sıkmak, ezmek, suyunu çıkarmak, sıkışmak, sıkıştırmak; asır
2012 s
عصر
asrî
2012 s
عصرية
şiddetle esmek, " "بile: sürükleyip götürmek, iyice sarsmak
عصف ب
2012 i
asırlar, devreler, çağlar
2011 s 2012 i
2013 i 2013 i 2012 s
susamak, susuz kalmak, " "الىile: özlem duymak, hasretini çekmek
فعصورا عصورا ً ً عضالت عطش
2012 s
eğmek, bükmek, " "الىile: meyletmek, eğilmek, " "علىile: şefkatle davranmak, sevgi göstermek, " "عنile: yüz çevirmek, " "علىile: sevdirmek mahrum olmak; " "منile: ihtiyaç duymak, çalışmamak, faliyet göstermemek, işsiz olmak
عصور
عطف
2012 i
işsizlik; tatil, izin
2013 i
عطل
2013 i
عطلة
vermek
2012 i
عطى
büyütmek, daha büyük yapmak, yüceltmek, tanzim etmek, büyütmek, genişletmek
2012 i
عظّم
kendiliğinden, doğaçlama, spontane
عفوية
2012 s
silinmek, " "عنile: silmek, kazımak, affetmek, bağışlamak, muaf tutmak, sorumluluğunu kaldırmak, vazgeçmek, çekilmek, " "لile: muaf tutmak, sorumluluğunu kaldırmak
عفى
2012 i
gayrı menkul
2011 s
عقارية
izlemek, peşisıra gelmek, ardından gelmek, sonra gelmek, devam etmek, devamlı olmak; topuk, son, son kısım
2011 s
عقب
engeller, mâniler, zorluklar, güçlükler
2012 s
عقبات
bağlamak, düğümlemek, birbirine geçirmek, kenetlemek, kaşlarını çatmak, " "بile: dikmek, kemer yapmak
2012 s
عقد
bağlanmak, düğümlenmek
2012 i
on yıllık zaman dilimi
2012 i
ُع حقد
عقد (ج) عقود
düğüm, deniz mili, inç, eklem, budak, problem, müşkül, bilmece, 2011 s kompleks, karmaşa bağlamak, hapsetmek, gözaltına almak, tutuklamak, düşürmek, 2012 i 2012 s 2013 i diyetini ödemek, akıl bâliğ olmak, aklı ermek, kendinde olmak, şuurlu olmak; diyet, zeka, akıl, kavrayış, idrak zihniyet, düşünüş; makul, akli
2013 i
akitler, anlaşmalar, vesikalar, kontratlar
2012 i
" "علىile: yapışmak, tutunmak, ayrılmamak, kendini vermek, hasretmek, vakfetmek, meşgul olmak, vaktini doldurmak, " "فيile: sürekli kalmak, inzivaya çekilmek
عقل (ج) عقول عقلية عقود
2011 s
ters çevirmek, yansıtmak, aksettirmek
قدة (ج) ُع َقد َ ُع
2013 i
عكس عكف
2011 s
tedavi, ilaç
2013 i
عالج عالج هرموين
hormon ilacı
2011 s
ilaç
2011 s
tutulma, sevme, bağlanma, bağlantı, ilişki
2011 s
عالقة (ج) عالقات
sağlam, ilişki, kuvvetli bağ
2011 s
عالقة وثيقة
73
2012 s
عالجة
Halil İbrahim KARATAŞ
bilmek, tanımak
علم
2012 s
işaret, alamet, iz, nişan, emare, bayrak, direk, şahsiyet, özel isim
علم (ج) أعالم
2012 i
psikoloji
2013 i
علم النفس
ilmi, akademik
2012 s
علمية
üzerinde, içinde, ...e doğru, ...e rağmen, …e ilaveten, …e uygun olarak, ...e karşılık, sebebiyle, vasıtasıyla, tarafından, esnasında, zarfında, halinde, durumunda, zararına, aleyhine
2012 s
على
…erağmen yine de, …e karşın ancak, …
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
aksine, tersine
2011 s
ancak, ne var ki, halbuki, fakat, yapması şartıyla, … dığı taktirde, gerçi, her ne kadar, … yapsa da, yapacağına, bununla birlikte, diğer taraftan
على الرغم على العكس
2012 i 2012 s 2013 i
على أن على رأس
2012 i 2012 s
örnek olarak
2011 s
على سبيل املثال
...şeklindeki gibi, …e benzer, … e uygun olarak, …i andıran, akabinde, tarzında, şeklinde, gibi
2011 s
على حغرار
2011 s
على قلة
…dığına göre, …dığı kadarıyla, …dığı gibi, nasıl ki
على ما
2012 i 2012 s
…nın kenarında, …nın dışında, …nın akabinde, …nın ekinde, …e ek olarak, dolayısıyla, vesilesiyle, ile ilgili olarak
على هامش
2011 s
yapması gerekir,
عليه
2012 s
bina, yapı, apartman, gayrı menkul; filo, donanma
2011 s 2012 i
maden işçileri
2011 s
sarık
عمال املناجم 2012 i 2012 s
عمامة
2012 s
عمر
ömür, hayat, yaş kültürel, medenî
عمارة
عمراين
2011 s
derin olmak, derinleşmek; derinlik, dip
2012 i
yapmak, işlemek, çalışmak, îmal etmek, üretmek, icrâ etmek, yerine getirmek, davranmak, hareket etmek, çalıştırmak, işletmek, kurmak, tertip etmek, planlamak, hedeflemek, çabalamak dev, çok büyük
2013 i
عمرية
2013 i
عمق
2012 s
عمل
2011 s 2012 i 2012 s
عمالق (ج) عمالقة/ عمالقة
pratik, uygulamalı, tatbikî
عملي
2012 i 2013 i
عمليات جراحية
2012 s 2013 i
عملية (ج) عمليات
cerrahi müdahaleler iş, görev, faaliyet, görev, aktivite, iş, imalat, üretim
2011 s
umûmî olmak, yaygın olmak, içermek, kapsamak, içine almak, yayılmak
2012 s
direk, sütun, kazık
2012 i
genellik, umûmîlik, umûmiyet, müşterek olmak, avam, halk
2012 s
destek, ayak, payanda, başkan, dekan
2011 s
74
عم ّ َعمود (ج) أعمدة عموم عميد
Halil İbrahim KARATAŞ
derin
عميق
2012 i 2012 s
… yolu ile
عن طريق
2011 s
zorluk, cezâ, cefâ, sıkıntı zihnini meşgul etmek, aklına takılmak, tedirgin etmek, endişelendirmek, ilgilendirmek esnasında, … yaparken, …dığında, …de, …nın nezdinde, …nın yanında, …nın yakınında, …e göre …dığında, …yapınca, yaparken, yapar yapmaz, …dığı sırada, yapacağı 2011 s zaman
2012 s 2013 i
عناء
2012 s
عناية
2012 s
عند
2012 s 2013 i
عندما
sertlik, kabalık, terslik, kırma, zorbalık, zor kullanma
2012 i 2012 s 2013 i
عنف
tarif etmek, isim, unvan, başlık, başlık, sayisim
2012 i 2012 s
zihnini meşgul etmek, aklına takılmak, tedirgin etmek, endişelendirmek, ilgilendirmek, tedirgin olmak; " "فيile: çok uğraşmak, zahmet çekmek, didinmek; ""بkesdetmek, hedeflemek
2012 i
sert, kaba, tavizsiz, hoşgörüsüz
عىن عنيفة
2012 s
sadakat, bağlılık, sorumlu tutma; söz, vaat, taahhüt, mes'ûliyet; anlaşma, mîsak, söz, yemin; çağ, çığır, devir, dönem, hüküm, yönetim başkentler
2012 i
2013 i
عودة
2012 s
karşılık olarak verme, ceza olarak verme, telafi etmesi, doldurması
عوض
2011 s
bağıran, başkalarının sırtından geçinen
2013 i
deri çantalar, valizler, kusurlar, noksanlar
2012 i
göz, nazar, pınar, kaynak, menba, gözcü, keşfe çıkan, kâşif casus, ağ; ekâbir, ileri gelenler, zatı
عني (ج) أعني ْ
2013 i
عيوب
2013 i
غادر
bir yeri terketmek, bir yere doğru yola çıkmak, ayrılmak
2012 i
boğulmuş, batmış
2012 i
غارق غالب
2011 s
çoğunlukla
2012 s 2013 i
gizli, saklı, kapalı, muğlak, esrarlı, gizemli; problem, muamma
2012 s
غامقة/ غامق
2012 s
غامن
2011 s 2012 i 2012 s
غاية
başarılı, muvaffak
zayıf, cılız besin, gıda, yiyecek
2013 i
غث
2012 s 2013 i
غذاء غذاء الزم
2011 s
besleyici
2013 i
75
غالبًا غامض (ج) غوامض
2012 i 2012 s
koyu; koyu renk
en son sınır, limit, amaç, hedef, gaye, maksat, erek, niyet, varılacak yer, hedef
عويل حعيَب
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
غ
yenmeye çalışmak, mücadele etmek, çekişmek;baskın, …in çoğu, çoğunluğu, ekseriyeti; gâlip, muzaffer
عهد (ج) عهود عواصم
2011 s
dönüş
kusurlar, noksanlar, hatalar, zaaflar, ayıplar
عنوان (ج) عناوين
غذائي
Halil İbrahim KARATAŞ
tutkal, yapışkan
2011 s
kılıcın keskin tarafı; gibi, …e benzer / aldatıcı, yanıltıcı
2011 s
aşırı sevgi, tutkunluk, tiryakilik, para cezası
2011 s
غراء َغهرار/ حغَرار َغرام
batmak, gözden kaybolmak; yabancı olmak; batı
2013 i
""بiğneyi batırmak; " "فيsaplamak, sokmak, saplamak
غرب غرز
2012 i
hedefe ulaşmak; hedef, niyet, amaç, gâye, günlük ihtiyaç, peşin hüküm
2012 s
kepçeyle ya da kaşıkla almak / odalar
2012 s
غرض 2013 i
yabancı, tanıdık olmayan; garip, acaip, tuhaf, muğlak; acayiplik, garip, 2011 s tuhaf
2013 i
ُغَرف/ غرف غرو غريب; غريبة (ج) غرائب
içgüdü; huy, mizaç, temayül, meyil
2012 s
غريزة
huy, mizaç, temâyül, eğilim, meyil, içgüdü
2012 s
غريزة
ölümsüzlük iç güdüsü
2012 s
غريزة البقاء
saldırı, baskın, zapdetme, fetih
غزو
2012 i
bol, çok, her yerde olan, zengin
2013 i
akşam karanlığı, gece karanlığı dürüst davranmamak, aldatmak, kandırmak, dolandırmak, katkı maddesi katmak, saflığı bozmak boğazında kalmak; " "بile: yutamamak; her yerin kaynaması, dolup taşmak
غزيرة
2012 s
غسق
2012 s
غش غص
2011 s
örtü, kapak
2012 i
غطاء
gaflet, önemsememe, ahmaklık
2012 i
غفلة
aşırılar, fanatikler, tutucular
2013 i
kutu, zarf, kapak
2012 i 2012 s
atmosfer
2012 i
galaksi
غالة غالف غالف اجلوي
2012 s
غالكسي
yenmek, galip gelmek, üstünlük sağlamak, altetmek, hakim olmak, ele geçirmek, kapmak, zorla almak, üstün olmak, baskın olmak
2012 i
غلب على
tufan, sel, afet
2012 i
َغ ْمر (ج) غمار
şarkı; zenginlik, servet, muhtaç olmama
غناء
2011 s
zenginlik, servet
غىن
2012 i
bununla beraber, ne var ki, ama, ancak, fakat, …yapmasından başka, …den başka
2011 s
غري أن
2011 s
غري مرتابط غري مسبوقة
2012 i
gönül, yürek
ف 76
2012 s
فؤاد
Halil İbrahim KARATAŞ
grup, sınıf, takım, topluluk, derece
فئة
2012 i 2013 i
geri dönmek, batıdan doğuya dönmek
فائت
2012 s
fayda, avantaj, kazanç, kar, faiz
فئران
2013 i
فائدة (ج) فوائد
üstün, mükemmel, çok iyi, sınıf, göze çarpan, dikkat çeken, mümtaz, anormal
2012 i
فائقة/ فائق
başlangıç, giriş, siftah, önsöz
2012 i
فاحتة
siyah
2012 i
فاحم
boş, münhal, faydasız
2012 i
فارغ
ayrılmak, uzaklaşmak, bırakmak
2013 i
فارق
başarılı omak; " "بile: kazanmak, elde etmek, kazançlı çıkmak; "على veya "بile: yenmek, kurtulmak
2013 i
فاز
kalan, artan, artık, fazlalık
فاضلة
2012 i
etkililik, sonuç getirme, faaliyet, aktivite geçmek, üstün olmak, daha ağır gelmek, aşmak, geçmek
2011 s
2012 s
فاعلية
2012 s
فاق
meyve
2013 i
فاكهة
fırlamak, fırlayıp gitmek, apar topar girişmek, yola koyulmak, aceleci düşünmek; " "فيile: doldurmak, girmek; " "الىile: fırlamak, hızla gitmek, atılmak, girişmek; " "منile: dökülmek, boşalmak
2013 i
فاندفع
fanila, iç çamaşırı
2012 s
فانلة
açmak, başlatmak, ilk yapmak, öncü olmak; " "علىile: göstermek, keşfetmesini sağlamak, ilham etmek
2012 s
فتح
sakinlik, durgunluk, yatışmış olma, fasıla, ara
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
deneme, imtihan, cazibe, tutkunluk, meftun olma, hile, kargaşa, ayrılık, ihtilaf, fitne
فتنة
2012 s
âni, ansızın
فرتة فجائية
2012 i
ansızın, hiç beklemediği bir anda, aniden, ansızın, gafil avlanmak
2013 i
hepsi bu kadar
2012 i 2012 s
kararmak, şaşıp kalmak, bakakalmak; kömür
2012 i
mânâ, konu, mevzû
2012 i 2012 s
فجأة فحسب فحم فحوى
zalimler, zorbalar, firavunlar
2013 i
فراعنة
boş olma, boşluk, açıklık, ayrılık, boş mekan, boş vakit
2013 i
فراغ
sevinmek, neşe, mutluluk, düğün, festival, kutlama
فرح
2011 s
ayırmak, ayırarak çıkarmak, tasnif etmek, sınavdan geçirmek, seçerek ayırmak; " "منile: ayırdetmek
2013 i
fırsatlar / tatil yapmak
2012 s
fırsat, imkan, kısmet
2012 s
karara varmak, emretmek, buyurmak; " "لile: ayırmak, tahsis etmek; " "علىile: yükmlü kılmak; çentik, vazife, görev, emir, hisse, pay
77
2012 i
فرز فرص/ ص ٌ فَُر فرصة
2013 i
فرض
Halil İbrahim KARATAŞ
önünde olmak; " "منile: kazara söylemek, elinden kaçmak, hata sadır olması, birinin hata yapması; " "فيile: ihmalkar davranmak; aşırılık, haddi aşma, ifrat; aşırı, yüksek yüksek şeker
فرط
2012 s 2011 s
فرط السكر
2011 s
فرعونية
boş olmak, münhal olmak, açık olmak, bitmek, tükemek; " "منile: bitirmek, tamamlamak; " لveya "الىile: kendini hasretmek, adamak, vermek
2013 i
bölümler, kısımlar, üniteler, gruplar, zümreler, takımlar, timler
2013 i
tek, yalnız, yegane, benzersiz, türünün tek örneği; kıymetli mücevher, 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i tek taş mücevher vahşi hayvan, av grup, birlik, parti, hizip, takım
2011 s
bozulmak, çürümek, kötüleşmek, kötü yola sapmak; çürüme, bozulma, kötülük, zayıflama, yanlışlık ekleminden çıkarmak, yırtmak, iptal etmek, bozmak, geçerliliğini kaldırmak, fesh etmek; rengi solmak, renksizleşmek
فحَرق فريدة/ فريد
2012 s
فريسة (ج) فرائس
2012 s
فريق
2012 s
فساد فسخ
2011 s
açıklamak, şerh etmek, yorumda bulunmak, tefsir etmek
فسر
2012 s
cesaretini kaybetmek, gözü korkmak, yılmak, ümitleri kırılmak, ümitsizliğe düşmek; "" ile: başarısız olmak, boşa çıkmak, sonuç getirmemek; başarısızlık, güvensizlik
فرغ
فشل
2011 s
akıcılık, fesahat
2013 i
فصاحة
daha fasih, daha açık
2013 i
فصحى
hasih, arı sınıf, manga, tim, müfreze, tür uzay gemisi:
فصيحة
2012 i
فصيلة
2012 s
سفينة فضائية
فضائي
2011 s
tercih etmek, daha çok beğenmek, öncelik vermek, üstün tutmak
فضل ّ
2012 i
bol, geniş, şişman;abartılı, üst perdeden konuşma
فضفاضة
2012 s
artmak, fazla olmak, geride kalmak; "" ile: geçmek, üstün olmak, çok iyi olmak; " "عنile: bir tarafa bırakmak
2011 s 2012 i
2013 i
فضل
…i bir tarafa bırak; hatta
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
فضال ً
doğuştan, tabii
فطرية
2012 s
iftar etmek, kahvaltı yapmak
2013 i
فطور
2012 s
فظيعة
2012 s
فعالية (ج) فعاليات
faal, etkili, etkin, aktif
2012 i 2012 s
kaybetmek, bir fırsatı vs. elinden kaçırmak, mahrum olmak, yokluğunu hissetmek
فعالة ّ
2012 i
mahrum kalma, yoksun olma, kayıp olma, yokluk
2012 i
çok kötü, iğrenç, tiksindirici, had safada çirkin, korkunç, menfur etkinlik, faliyet, aktivite
2011 s
ayırmak, çözmek, açmak, yerinden çıkarmak, dağıtmak, birliğini bozmak, bağını açmak biber
فقد 2013 i 2012 s
فقريات
2012 s
فك 2013 i
78
فقدان
فلفل
Halil İbrahim KARATAŞ
kılıcı, bıçağı vb. körletmek
فلل
2011 s
meselâ
فمثال ً
2012 s 2013 i
değişik bir hale sokmak, farklılık getirmek, karıştırmak; cins, tür, çeşit, cins
2012 s
فمويًا فن
hat sanatı
2011 s
فن اخلط
oteller
2011 s
فنادق
sanatçı
2011 s
فنّان
kadın sanatçı
2013 i
sanatlar, teknik alanlar, sahalar
2011 s 2012 i 2012 s
فنون
2012 s
فنون تشكيلية
2012 s
فنون متصلة
son bulmak, sona ermek, yol almak, sönmek, bitmek, tükenmek, fena bulmak; " "فيile: tamamen yok olmak
2012 i
uzman, teknisyen
2012 i 2012 s
geçme, kaçma; ara, mesafe, fark
فنّانة
2013 i
فىن فنية
2011 s
فوبيا
2011 s
فوت
ânî, hemen olan
2013 i
başarı, muvaffakıyet, zafer, kurtuluş, elde etme, ele geçirme
2012 i 2012 s
karışıklık, düzensizlik, kaos, anarşi
2012 i
yukarı, üst, …in üstünde, …in üzerinde, …den çok
2012 i 2012 s
فوري فوز فوضى فوق
bakla, fasulye
2011 s
فول
volt
2011 s
فولت يف أن
2012 s
…yaparken, …dığı esnada, …dığı taktirde, …yapması durumunda, …yaparsa, …dığı kadarıyla, …e göre, …dığı halde, hakkında, ilgili olarak, …e dair daha sonra, bundan sonra, bilahare, aşağıda, aşağıda gelen
2013 i
فيضانة
2012 i 2012 s 2013 i
فيما
2012 s
فيما مضى
2012 i 2012 s
فيما يتعلق
eskiden
reis, lider, yönetici, müdür, başkan, şef, komutan, şoför, pilot
فيما بعد
2011 s 2012 i
ق
2012 s 2013 i
zatıyla kâimdir, başkasına muhtaç olmaksızın kendi kendine olan
قائم بذاته
2012 s
ayak, bacak, destek, payanda, direk, sütun
قائد (ج) قادة
2013 i
قائمة (ج) قوائم
siyah, koyu
2012 i
قامتة
rehberlik etmek, önderlik etmek, araba sürmek, uçak kullanmak
2012 i
قاد
79
Halil İbrahim KARATAŞ
gücü olan, güç yetiren, muktedir
قادرة
2012 i
gelen, varan, yeni gelen, izleyen, gelecek, sonraki
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
okuyan, okuyucu
2011 s
2013 i
قادمة/ قادم قارئ
yakın olmak, yaklaşmak, yakın olmak, bulmak, denk olmak, ramak kalmak, yakınlaştırmak; kayık, hafif sandal
2012 s
kıta, anakara
2012 s 2013 i
قارة
birleşmek, kuvvetlerini birleştirmek, aynı zamanda olmak, karşılaştırmak, benzerlik olmak
2012 s
قارن
katlanmak, sıkıntı çekmek, acı çekmek
قارب
قاسى
2012 i
sert, katı, zalim, acımasız, merhametsiz, zor, çetin
قاسية
2011 s
" "عنile: güç yetiremeyen, yapamayan; " "علىile: sınırlı, ayrılmış, tahsis edilmiş, geçişsiz
قاصرة
2012 s
kadılar, hakimler
2013 i
kesin, kat'î, öldürücü; kadı, hakim
قاضي
2012 s
hep beraber,hep birden
2013 i
salon, avlu, giriş, koridor, oda
قاض (ج) قضاة قاطبة قاعة
2011 s
dayanmak, temel almak, kabul etmek, konu alarak almak, işlemek, mes'ul olmak, korumak, kollamak
2012 s 2013 i
قام على
Kâhireli
2012 i
قاهرية
karşı olmak, karşı çıkmak, direnmek, mukavemet etmekitiraz etmek, eşit olmak
2012 i
قاوم
kabileler
قبائل
2011 s
kontrat, sözleşme, kefalet, kefillik, garanti, sorumluluk; ebelik, kadın doğum uzmanlığı; …in karşısında, … ile karşı karşıya, … ile yüz yüze
2013 i
قبالة
şapka
2012 i
" "بile: kabul etmek, hüsnü kabul ile karşılamak, hoş karşılamak, razı olmak, muvafakat göstermek, uygun bulmak, kefil olmak, garanti vermek " "فيile: izin vermek, müsaade etmek; " "منile: itaat etmek, boyun eğmek
قُبه َعة
2012 i
قبل
kutsallık, mukaddes olma, azizlik
2012 s
قداسة
şahıs dokunulmazlığı
2012 s
قداسة الشخص
öne geçirmek, öne almak, önceden göndermek, yollamak; " "لile: giriş yapmak, başlangıç yapmak, önüne koymak, yerleştirmek, ileri almak, ayırmak, tahsis etmek, teslim etmek; " "علىile: önüne geçirmek, öne almak, tercih etmek; " "الىile: teslim etmek
2012 s
ق ّدم
taktir etmek, güçlü olmak, kâdir olmak
2013 i
قدر
2012 i 2012 s
قدر على
güç, beceri, yetenek; küçük şişe
2012 s
قدرة (ج) قدرات
güç yetirmek, kudret, güç, iktidar, yetenek
2012 s
قدرة على
güçlü olmak, yapmaya kâdir olmak, gücü yetmek, yapabilmek
mukaddes olmak
2013 i
kutsal, mukaddes, aziz
2012 s
varmak, gelmek, ulaşmak
2012 i
80
قدس قدسية قح َدم
Halil İbrahim KARATAŞ
varmak, gelmek, ulaşmak
قدم على
2012 i
öne geçirmek, öne almak, önceden göndermek, yollamak; " "لile: giriş yapmak, başlangıç yapmak, önüne koymak, yerleştirmek, ileri almak, 2011 s ayırmak, tahsis etmek, teslim etmek eski, kadim, antik
قدم ل
2011 s
akrabalık, hısımlık / yaklaşık …
2012 s 2013 i
قَُرابة/ قَ َرابَة قرار
2012 i
yerleşme, kalma, sabitlik, sağlamlık, süreklilik, devamlılık, sübût, ikamet, konaklama çimciklemek, tırmalamak, ısırmak; yuvarlak ekmek, tabaka, disk, plak, kasnak, hap, tablet " بveya "الىile: ilişkisini kurmak, bağlamak, ilave etmek, birbirine geçirmek; boynuz, boru, zirve, tepe; asır yüzyıl; rakip, akran, denk, emsal, dost kısımlara bölmek, ayırmak, taksitle ödemek / adalet, eşitlik, hak gözetme, âdil, hakkâniyetli
قدامى, قدمية (ج) قدماء, قدمي
2012 i
قرص
2012 i 2013 i
قرن قح ْسط/ ط َ قَ َس
2012 i
bölme, ayırma, dağıtma
2012 s
قحسمة
kasideler
2012 s
قصائد
tenekeden yapılmış
2012 s
قصديرية
hikayeler, kıssalar
قصص
2012 i
قصور
köşkler, saraylar, kasırlar
2011 s
bitirme, sonuçlandırma, karşılama, yerine getirme, borcu ödeme, kaza, zaman geçirme, hüküm, muhâkeme, adalet sistemi; " "علىile: hüküm verme, yerine getirme, öldürme, yok etme
2011 s 2012 i
hukûkî
2013 i
قضائية
2012 s
çiğnemek, kemirmek
2013 i
karar vermek, kararına varmak, mahkum etmek, zorlamak, istemek, ihtiyaç duymak
2011 s
dava, dava açma, dava konusu, vaka, olay, hadise, problem, mesele
2011 s 2012 i 2012 s
Filistin meselesi
2011 s
damlalar, yağmur damlaları; trenler
2011 s 2012 i
kesilmiş parça, kısım, bölüm, dilim, segment, bölge
2011 s 2012 i 2012 s
قضى ب قضية (ج) قضايا قضية فلسطينية قطار (ج) قطارات قطعة (ج) قطاع قطعية
2011 s 2012 i
قُطن/ قَطَ َن
oturmak, kalmak; " "لile: pusuya yatmak; " "عنile: vazgeçmek, bırakmak, geri dönmek, feragat etmek
2013 i
sıçrama, atlama
قضم
2012 i
kesinlik, kat'iyyet yaşamak, ikame etmek, oturmak / pamuk
قضاء
قعد
2011 s
قفزة
2011 s
قلب األمور
sefere çıkma
2012 s
قلع (ج) قالع
kale, hisar
2012 s
قلعة
endişeli olmak, tedirgin olmak; tedirginlik, endişe, kaygı, endişeli, huzursuz
2011 s 2012 i
sallantıda olma, tedirginlik, telaş, kargaşa, rahatsızlık, sarsıntı, şok
2012 i
azaltmak, küçültmek
2011 s
81
2013 i
قلق قلقلة (ج) قالقل قلل من
Halil İbrahim KARATAŞ
seyrek olarak, nadiren, çok az, zar zor
2012 i
قَلهما
başlık, takke, külah
2012 i
قلنسوة
süprüntü, çer çöp
قمامة قحمة
2011 s
tepe, zirve, doruk noktası, zirve toplantısı, zirve konferansı
2012 i 2012 s
kanal
2011 s
قناة (ج) قنوات
2012 s
göz yaşı kanalı
2013 i
silah, maske
قناة دمعية قناع
2012 i
çanak, çiçek zarfı
2012 s
قنب
kemerli taş köprü, kemer, viyadük, set
2012 s
قنطرة (ج) قناطر
güç, kuvvet; güçlü olmak, kuvvetli olmak
2012 i 2012 s 2013 i
milliyetçilik, ulusallık; milli, ulusal
قوة (ج) قُوى قومية
2012 s
güçlü, kuvvetli, dinç, kudretli, kâdir, şiddetli, çok güçlü, katı, sert
2012 i
قوية
değerli, kıymetli, doğru, yönetici, müdür / değerli şeyler, kıymetli şeyler, fiyatlar
2012 i
قحيَم/ قَيِّم
önderlik, liderlik, komuta etme; sürme kullanma
قيادة
2011 s
قيارة
2012 s
içine almak, kapsamak, dayanmak, yapmak, yerine getirmek, icra etmek, desteklemek, taraftar olmak, değer olmak, değmek
قيام ب
2011 s 2013 i
zincir, pranga, bağ, bağış, kaydolma, kayıt, kaydetme, belirleme, tayin etme, doküman, vesika, şart, ölçü, mesafe
قيد
2012 i
قري
2012 s
قيم شخصية
2011 s
değer, kıymet, miktar, fiyat
var olan, olan, varlık, yaratık, bir yerde bulunan; şey, nesne
2011 s
قيمة (ج) قيم
2012 s
ك
morali bozulmak, keyfi kaçmak, üzgün olmak çabalayan, çalışan
2013 i
كائنة
2013 i
كآبة كادحة
2011 s
kazanan
2013 i
fincan, bardak, çiçek zarfı, çanak, kupa
كاري كأس
2011 s
yeterli, kâfî, uygun, münasip, yerinde, güç yetiren, kadir, yapabilir, hakkından gelir; bütünlük, tam olma, …nın hepsi, tamamı
قيحي
كافة/ كاف
2012 i 2012 s
yeterli, kâfî, uygun, münasip, yerinde, güç yetiren, kadir, yapabilir, hakkından gelir
2013 i
كافية
tam, eksiksiz, kâmil, hakiki, gerçek, tamam, bütün, sona ermiş, bitmiş
2012 s
كاملة
olmak, var olmak, mevcut olmak, meydana gelmek, ortaya çıkmak; …dır; mazi fiillerden önce "…miş" manası verir
2012 s
كان
2012 s
كأن
…yapmış gibi, …yapacak gibi, gibi, güya, sanki
2011 s
82
Halil İbrahim KARATAŞ
…nın görevi olmak, …nın vazifesi olmak
2012 i
كان على
uyuyordum, uykudaydım; uykumda … oldu
2012 i
كان منامي
orta yaşlı
2013 i
yaşlı, ihtiyar
كبار السن
2012 i
كبار املسؤول
2011 s
büyük olmak, büyümek, gelişmek, artmak, önem kazanmak, kıymete binmek, değeri artmak; " "عنile: çok büyük olmak, küçümsemek, meşakkatli olmak; " "علىile: sıkıntıya başlamak, katlanılmaz hal almak; azamet, büyüklük, hacim, boy, büyüklük, güç, kuvvet, şöhret,ihtişam
2013 i
azamet, yücelik, ululuk, ihtişam, kibir, gurur
كربيات
2011 s
büyük, geniş, şümullü, kapsamlı, nüfuzlu
كبري (ج) كبار
2012 s
كتاب رقمي
2011 s
yazma, hattatlık, yazıt, kitabe, afiş, duvar ilanı, sekreterlik, kâtiplik; (çoğulu) makaleler, yazılar
كرب كربياء
2012 i
dijital kitap
كاهل
2012 i 2012 s 2013 i
كتابة (ج) كتابات
2013 i
كتّاب
yazıcılar, kâtipler, sekreterler, noterler, yazarlar sıklık, gürlük, yoğunluk, koyuluk, peklik, sertlik, sıkılık
2012 s
كثافة
yoğun olmak, sıkı olmak, yoğunlaşmak, sıkılaşmak, gürleşmek
2012 s
كثف
sık sık, pek çok zaman
2012 s
كثريا ما ً
çok, bol, sık sık olan, çok miktarda, ekseriyet
2012 s
كثرية
sık, gür, yoğun, sıkı, sıkılaştırılmış, koyu
2012 s
كثيفة
çok sıkı çalışmak, yormak, bitkin düşmek; zor, ağır iş
2013 i
كد
asalet, yücelik, yüce gönüllülük, cömertlik, eli açıklık, şeref, onur, prestij, saygınlık, hürmet, itibar, keramet
2012 i
كرامة
atak, saldırı, geri dönüş; kere, defa; küre, top
2012 i
كرة
defa, kere
كرة (ج) كرات
2011 s
sandalye, taht, yer, kürsü, kaide, temel, yatak
asil, mümtaz, seçkin, yüce gönüllü, iyilik yapan, kibar, nazik, onurlu, saygın kırık, çatlak; küsur
2012 s
2012 s
2011 s
denk
2011 s
83
كرسي
2013 i
كركمني كرمي
كشف عن كف
2012 i
eşitlik, uygunluk, münâsiplik, güç yetirebilme
2013 i
كشف
2012 i
kenarını çevirmek, bastırmak, geri durmak, kaçınmak, bırakmak, kesmek, vazgeçmek, bırakmamak, kontrol altına almak, vazgeçirmek
كردة
كسر (ج) كسور
2011 s
perdeyi kaldırmak, kapağı açmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak, aydınlatmak, göstermek, incelemek, yoklamak; " "علىile: muayene etmek perdeyi kaldırmak, kapağı açmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak, aydınlatmak, göstermek, incelemek, yoklamak
2013 i
2012 s
كفاءة كفوء
Halil İbrahim KARATAŞ
bütün, herkes, …in tamamı, …in hepsi, her; yorgun olmak, bitkin düşmek, yorulmak
2012 s
konuşma, söz, kelam, diyalog, darbı mesel
2012 s 2013 i
كالم
konuşmayla alakalı, sözle ilgili, kelâmî
2013 i
كالمية
rahatsızlık, meşakkat, külfet, zahmet, dert, bela
2013 i
كلفة
her …dığında, …yaptıkça, her ne zaman … , ne zaman …
كل
كلما
2012 i
kelime, söz, vecize, darbı mesel, anons
كلمة
2012 s
…dığı gibi, aynı şekilde, nitekim, …e benzer şekilde, yine, dığı kadar
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
كما
2012 i 2012 s 2013 i
كما أن
2012 s
كمال
…dığı gibi, ayrıca, diğer taraftan, …yapacağı gibi, aynı zamanda, nasıl ki … , hem … hem de … tam olma, eksiksizlik, kemal, bitirme, tamamlama, olgunluk, zamanı gelme sanatsal olgunluk
2012 i
كمال فين
saklanmak, gizlenmek, sinmek, gizli saklı olmak; " "لile: pusu kurmak, tuzak kurmak
2012 i
كمن
nicelik, çokluk, kemiyet
2011 s 2012 i
hazine; biriktirmek, yığmak, toplamak
2013 i
كمية (ج) كميات كنز
2012 i
künye, lakap
2012 s
كنية
elektrikle alakalı
2012 s
كهربائي
mağara, boşluk
2012 s
كهف (ج) كهوف
yıldızlar
كواكب
2012 i
koreli
2012 s
كوري
yıldız
2012 s
كوكب
kola
2012 s
كوال
tablet bilgisayarlar
كومبيوترات لوحية
2011 s
olma, var olma, mevcudiyet, olay, hadise; mevcudat, kâinat olma, mevcudiyet, varlık, öz, cevher, tabiat
2012 i 2012 s
zeki, kurnaz, zarif, şık, cazibeli, yakışıklı
2013 i
…dığı gibi, nasıl …yaparsa, nasıl… , nasıl
ل
2011 s
كيس (ج) أكياس كيف
2012 s 2013 i
كيفية
2012 s 2013 i
ال بد
tarz, usul, hal, durum, vaziyet, nitelik, keyfiyet
… yapması gerekir, …yapmalı, mutlaka, kesinlikle
كون كحيان
2012 s
ال بدة
2011 s
özellikle, bilhassa
2012 s
ال سيما
şüphesiz, kesinlikle, kuşku yok ki, kuşkusuz
2012 s
ال شك
hiç, hiçbir şey
ال شيء
2011 s
boş kalmaz, hâlî olmaz
2013 i
84
ال خيلو
Halil İbrahim KARATAŞ
tahammül edilemez, güç yetirilmez
2011 s
ال يطاق
önemsiz, mühim değil
2011 s
ال يعبأ ب 2012 i
tâmirci; anlaşmak, uymak, gitmek, uymak, münasip olmak, uyumlu olmak, uzlaştırmak, birleştirmek … yapmasında bir sakınca yok, … yapmasında bir zarar yok, küçümsenmeyecek kadar gözüne çarpmak, fark etmek, dikkatleri çekmek, hesaba katmak, göz önüne almak, gözden geçirmek
2013 i 2012 s
الئم
2012 s
البأس ب
2012 i
yakıcı, buruk, keskin, sert, acımasız huy, gereklilik, zorunluluk
2013 i
الحظ
2013 i
الذع الزمة
2012 s
özellikle, hâssaten, hele hele
2013 i
bitişik olmak, ilişkisi bulunmak; yapışık
العب
2011 s
layık olmak, uygun olmak, münâsip olmak, yaraşmak, uymak, uymak
2011 s
ilahiyat bilgini, ilâhî
2011 s
السيما الصق
2012 s
oynamak, şakalaşmak;oyuncu, aktör
ال يعين
2013 i
الفت
2013 i
الق الهويت
anlayışlı, zeki
2012 s
لبيب
peçe, örtü
2012 s
لثام
sığınmak, başvurmak
جلأ إىل
2012 i
komite, komisyon, heyet, kurul
جلنة
2012 s
sığınmak, başvurmak
2011 s
sıkıştırmak, rahat vermemek, zorlamak, mecbur etmek
2011 s
2013 i
حلّ على
belli bir seviye için
حلد ما
2012 s
geçiş anı, geçiş süresi
حلظة انتقالية
2011 s
yakalamk, ele geçirmek, yetişmek, ulaşmak, yapışmak, tutunmak,izlemek, peşinden gelmek, birleşmek, girmek, katılmak, başlamak, gitmek, başına gelmek, uğramak, düşmek …nın yanında, …nın nezdinde, …nın önünde, var, …dığında, …yaparken, …de, …dığı esnada, …e göre, için
جلوء
حلق ب
2012 i 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
لدى
ne yazık ki; maalesef
2012 s
لسوء حظنا
yapışmak; yapışkan
2012 s
لصق
yapışmak
2013 i
kirletmek, …ya bulamak
لطخ
2012 s
leke, kir
لطخة
2012 i
oynamak, " بveya "معile: çalmak; " "علىile: oyalanmak, vakit geçirmek; " "علىile: kandırmak; oyun, şaka, eğlence, rol
2013 i
لطي
2012 i 2012 s 2013 i
لعب
toplumsal fonksiyon
2012 s
oyun, hile; oyuncak
2011 s 2012 i
85
لصق
لعب مجاعي لعبة
Halil İbrahim KARATAŞ
umulur ki, belki, ola ki, ihtimal ki, …yapabilir
2011 s 2012 i
لعل
boş söz, saçmalık, hükümsüzlük, yanlış ifade
2012 i
لغو
luğavî, dil ile alakalı
لغوي
2012 s
kelime, söz
2013 i
uydurmak, türetmek, tertip etmek, kurmak, tasarlamak, birleştirmek, bir araya getirmek karşılaşma, buluşma, toplanma, bir araya gelme, yeniden birleşme, görüşme, röportaj
ل ّفق
2012 i
لقاء
2011 s
buluşma, toplantı, karşılaşma; görüşme karşılaşmak, bulışmak, yüz yüze gelmek, bulmak, katlanmak, çekmek, uğramak, hissesine düşmek, elde etmek, ele geçirmek
2012 i
…mak amacıyla, …mak için
2013 i
لقاءة
2013 i
لقي
2013 i
…yapması için, …yapmak üzere
لفظة
2012 i
…yapmıyordu, …yapmazdı, değildi, yoktu
2012 s
لكي لح َك ْي مل يكن ملا
2012 i
el ile dokunmak, değmek, aramak, bulmaya çalışmak; " "الىile: farkına varmak; dokunma, değme, el ile yoklama
2012 s
ملس
güzel bir dokunuş
2012 s
ملسة مجالية
2012 i 2012 s
لحما/ لَ هما
2012 s
لندن
…dığında, …dığı zaman, …yapınca, …yaparken, daha, hâlâ, henüz, madem ki, çünkü, zîrâ / …dığından, …dığından dolayı, …dığı için Londra
2013 i
هلّاية هلو
eğlence, oyun, boşa vakit geçirme
2011 s
levha, kitabe, tablet, yazıt, plaka, pano, resim, tablo, paravan
2011 s
لوحة
ilan panosu
2011 s
لوحة إعالنية
2012 s
لوحية
2012 s
sabırsızlanmak, hastalanmak, hasta etmek, esmerleştirmek
2013 i
لوفرنا
2012 s
...yapmasaydı …yapardı, …yapmasa …yapmazdı
لوال
2011 s
azar, azarlama
لوع ٌ
لوم
2012 i
renk, tür, cins,
لون (ج) ألوان
2012 s
lif, elyaf, fiber
2013 i
yumuşaklık, yumuşak huyluluk, nazik davranış, esneklik, pürüzsüzlük, şefkat; yumuşak, gevşek, kibar, nazik, yumuşak huylu
2012 i 2012 s
komplo, entrika; görüşme, mütaalaa
2012 i
م
ليف (ج) ألياف لني
مؤامرة
konferans, konuşma, kongre, toplantı
2012 s
مؤمتر
efekt; etki, tesir, etkili, acıklı, dokunaklı
2012 s
مؤثرة
86
Halil İbrahim KARATAŞ
arka kısım, art, kuyruk, son, kalan, bakiye
مؤخر
2012 s
tarihçi, vakanüvist
2012 i
ibre, iğne
مؤرخ
2012 s
مؤسس
2012 i 2012 s
مؤسسة (ج) مئسسات
kurucu müessese, kuruluş, tesis, firma, şirket, kurum, örgüt, teşkilat
2013 i
مؤشر
2011 s
göstergeler
2012 s
مؤشرات
alışılmış, yadırganmayan şey / müellif, yazar / " "منile: den oluşan, mürekkep; yazılmış, telif edilmiş, kitap, yayın
2012 s
ُم َؤلهف/ ُم َؤلِّف/ َم ْؤلَف
acı verici, kederlendiren, üzücü
مؤمل
2012 i
yetenek, kabiliyet, maharet, hüner
2012 s
مؤهل
yetenekler, kabiliyetler, maharetler, hünerler
2012 s
مؤهالت
pekiştirmeli olumsuzluk edatı
ما إن
2011 s
…dığı sürece, zira… , …dığı için
ما دام
2012 i
sulu
2012 s
مائية
matşu bitşu
2012 s
ماتشو بيتشو
benzemek, andırmak, tekabül etmek, uymak; " "بile: benzemek
ماثل
2011 s
ziyafet, yemek daveti madde, malzeme, öğe, unsur, konu, mevzu, ders, etüt, paragraf, fıkra, unsur, alamet uygulamak, yapmak, yerine getirmek, pratik yapmak, tatbikî çalışmak, yerine getirmek, uygulamak, icra etmek,uğraşmak, ilgilenmek, iştigal etmek
2012 s
مأدبة
2012 s
مادة (ج) مواد
2011 s 2012 i
dar geçit, boğaz, kriz, bunalım, ikilem, kritik durum trajedi, dram
2013 i
مارس
2013 i
مأزق (ج) مآزق مأساة
2011 s
yardımsever, paylaşan, destekçi, tedavi eden
مآسي
2012 s
keskin, şiddetli, sert, etkili, geçen, geçip giden, mâzi
2013 i
ماضي
geçmiş
2012 s
ماضية
tuzlu
2012 s
ماحلة
tanıdık, bildik, âşinâ, genel, mutat, alışılmış, itiyat, alışkanlık
2013 i
mânî, durduran, engelleyen, meneden, yasaklayan, engel
مألوف مانع
2012 i 2013 i
مانوية مباءر
2012 i
teşebbüs, girişim
2011 s
مبادرة
karşılaşma, maç
2011 s
مباراة مبارية
2012 s
doğrudan, direkt, canlı yayın; çalıştıran, yönetici, müdür
2012 i
uygulama, direkt, dolaysız
2012 i
87
مباشر 2013 i
مباشرة
Halil İbrahim KARATAŞ
mübalağalı, aşırıya kaçan
2012 s
مبالغ
yapılar, binalar, şekiller, formlar
2012 s
مباين
başlangıç, başlayan
مبتدئ
2011 s 2013 i
saygılı, muhterem
مبجل ّ
2012 i
konu, mevzu, tema, araştırma alanı, tartışma konusu, tahkik, tetkik yaratan, yaratıcı, kabiliyetli, müstesna, eşsiz, tek
2012 i
tedavi eden, temiza çıkaran
2012 i
braat, özür
2013 i
مبحث (ج) مباحث
2013 i
مبدع مربئ مربر
2012 s
hissedar, ortak
مبضع
2011 s
gönderme, iletme, yayma, ortaya çıkarma
مبعث
2012 i
erkenci, erken
2013 i
bina edilmiş, yapılmış, kurulu
مبثوث
مبكر مبنية
2012 i
مبيعة
satılmış, satılan; satış
2011 s
izleme, takip etme, kovuşturma, sürme, devam etme
2011 s 2012 i
2013 i
متابعة
müteessir olan, etkilenen, etki altında kalan
2013 i
متأثرة
yanan, alevlenmiş, tutuşmuş, sıcak
2013 i
متأججة
…e vermek
متاحة
2012 i
متأخرة
2012 s
köklü, kronik
متأصلة
2012 i
emin, kani
2011 s
متأكد
farklı, ayrı olan, karşıt olan, muhalif; … ile … arasında düzensiz bir şekilde değişen
2011 s
متباين
peşisıra gelen, takip eden, komutasında olan, tabi kılan
2013 i
birbirini izleyen, silsile halinde, müteakip
متبعة متتابعة
2012 s
damgalı, işaretli
2013 i
متّسم
" "بile: eğlendirmek, hoş vakit geçirmek, donatmak, techiz etmek
2013 i
متّع
yenilenmiş olan
متجدد
2012 i
azat edilmiş
متحرر
2011 s
hareketli, hareket halinde
mütehassıs, uzman, seçkin
2013 i
متحركة
2013 i
متخاصم
2012 s 2013 i
متخصص
birbirini çağrıştıran, çağrışım yapan; zayıf, harap, viran
2011 s
متداع ٍ
düşünmeden hareket eden, coşkun davranışları olan
2011 s
متدفق
kademeli olarak yaklaşan, aşağı batan, dibe giden, kendini alçaltan, küçük düşüren
88
2012 i
متدنية
Halil İbrahim KARATAŞ
değişken, kararsız olan, mütereddit
2011 s
متذبذبة
2011 s
مرتابطة
eş anlamlı
2013 i
düzenlenmiş, organize olmuş, bir arada bulunan, kaynaklanan, sebeplenen
مرتتب
2011 s 2013 i
birbiriyle rakabet eden, terîcî olan, kademeli olarak artan, daha şiddetli olan
مرتفني متزايد
2011 s 2013 i
eşit, eş, benzer, aynı, denk, dengeli
مرتادف
متزوداً ب ّ متساوية
2011 s
sebep olan, neden, sebep; perakende satış yapan
2012 i
متسبب
üstün gelen, baskın, üstün, avantajlı, yöneten kontrol eden; tasallut eden
2012 i
متسلط
kötümser
2012 i
متشائم
benzeyen, benzeşen; kapalı olan, müphem olan
متشاَّبة
2011 s
ayrılık içinde, çekişen, zıtlaşan
متضاربة
2012 s
aşırı, aşırı giden, radikal
متطرفة
2012 i
gelişmiş
2013 i
متطور
peş peşe gelen, ard arda olan
2013 i
متعاقبة
yorgun, bıkmış usanmış, sıkıcı, bunaltıcı, rahatsızlık veren, meşakkatli, problemlei, yorucu
2012 i
متعبة
eğlenme, hoş vakit geçirme, memnuniyet duyma, eğlence
2012 i
متعة
pek çok, çok sayıda, muhtelif, envâi çeşit
2012 i 2012 s 2013 i
… tutulmuş, …i seven, … ile alakalı, … ile ilişkili, …ya dayanan
2012 i
متعلقة/ متعلق ب
farklı, aykırı, çelişkili dağılmış, saçılmış, ayrı, münferit
متعددة/ متعدد
2013 i
متعوجة
2013 i
متفاوتة متفرق
2011 s
yayılan, salgın
2013 i
üstün, mükemmel, çok iyi, birinci sınıf, göze çarpan, dikkat çeken, mümtaz, muzaffer, galip
متفشي متفوق
2012 s
parıldayan, ışıldayan, ışık saçan
2011 s
متأللئة
karşılaşan, kabul eden, alan, öğrenen
2011 s
متلقي
faydalanan, tadına varan
2013 i
متمتع
yırtılmış, parçalara ayrılmış, paramparça olmuş
2012 s
متمزقة
yürüyüşe çıkan, gezinen,
2012 s
متمشي
usta, mahir, işinin ehli, sağlam, köklü, sıkı, kökleri derinde olan, dayanıklı ayırdedilen, dikkat çeken, sivri, göze çarpan
2013 i
متمكن
2012 i 2012 s 2013 i
متميزة/ متميز
sağlam olmak, sert olmak; sağlam, sert, arka, sırt
2012 s
düzenli, tertipli, muntazam, simetrik
2011 s 2012 i
89
منت متناسقة/ متناسق
Halil İbrahim KARATAŞ
çelişkili, tenakuz içinde
متناقضة
2012 s
uzanıp alan, ele alan
2012 i
etkili, tesirli
2012 i
2013 i
متنفذ
nakledilebilir, aktarılabilir, portatif, taşınabilir, geçici, seyyar, göçebe
2013 i
çeşitli, türlü türlü, değişik
2011 s
orta, orta vasıfta, orta kalitede, merkezî, merkezde bulunan, aracı
2011 s
متنوعة/ متنوع
2012 s
متوارثة متواصلة 2013 i
متوسط متوسطية
2011 s
bol, mebzul, tutumlu, ekonomik, tasarruf, faiz
متنقلة
2012 i 2012 s
miras olarak kalan sürekli, devamlı, kesintisiz, aralıksız
متنا حول
2011 s
متوفرة/ متوفر
2012 s
beklenen, umulan, olması muhtemel, olası, mümkün
2012 i
متوقع
tekrarlandığı yer, göründüğü yer, moda
2012 i
مثابة
ısrar, devamlılık, çalışkanlık, gayret
2011 s 2012 i
مثابرة
saik, motivasyon, nokta
2011 s
مثار
mecâzî, tipik, örnek, model, ideal
2012 s 2013 i
مثايل
belirten, kesinleştiren, geçerli olan, uygun olan, teyit eden, şahit eden
2012 s
مثبت مثقفة/ مثقف
kültürlü, öğrenim görmüş, eğitilmiş
2011 s 2012 i
benzeme, andırmak, taklit etmek, karşılaştırmak, göstermek, anlamına gelmek, ifade etmek; benzer, eş, aynı cinsten olan, benzer, denk, küfuvv; …nın aynısı, …in aynı
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
مثل سن
2011 s
tam bir benzerlik
مثل كافة
2012 s 2013 i
en iyi
benzer, denk
2012 i
2013 i
مثيالت
2012 s
anlaşan, başbaşa giden, intibak eden / su akımı, akıntı, sel, petrol hattı, mecra, kanal, cereyan, seyir, akış
2013 i
جمرى (ج) َجماري/ ُجماري جمازفة
cüretkarlık, delice cesaret, çılgınlık, risk, tehlike, macera
2011 s
boş yer, alan, oda, saha, ihtisas, kapsam, sınır, had, geniş yer, açıklık
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
spor sahası, spor alanı
جمالة (ج) جماالت, جمال
2012 s
جمال رياضي
2012 s
جماال ً جمالسة
2012 i
bedava, karşılıksız
2012 s
toplum; toplantı, kongre yeri, buluşma yeri, insan topluluğu
2012 s 2013 i
90
مثرية/ مثري مثيل
2011 s
sosyal ilişki
مثلث مثلى
2012 s
heyecan veren, kışkırtıcı, sinir bozucu, teşvik edici, harekete geçiren, canlandıran
مثل
جمانًا جمتمع
Halil İbrahim KARATAŞ
toplumlar
جمتمعة (ج) جمتمعات
2011 s 2012 i
övgü, sena, medih, şeref, onur, asalet
2013 i
جمد
kısır, verimsiz, kıraç, ürün vermeyen, meyve vermeyen, semeresiz
2013 i
جمدبة
müceddit, yenilik, reformist, yenilikçi; yenilenmiş, elden geçirilmiş, restore edilmiş, gençleşmiş, yeni, yakın zamanlarda olan
2012 s
جمدد
çorak, çıplak, uzak, soyutlanmış, safi, katkısız, biricik, yegane, tek, soyut, bencil, mücerred
2012 i 2012 s
جمرد
bedeni, cisim, üç boyutlu, maddi, kabartma
2012 i
جمسمة
dergi, mecmua, fikir mecmuası, edebiyat mecmuası
2012 i
جملة
2011 s
toplu, toplanmış, derlenmiş, bütünlük, tam olma
2013 i
koleksiyon, derleme, liste, grup, takım, ekip, dizi, ittifak, blok, toplam, yekun, sistem, dergi
2011 s
mikroskobik
2012 s
جمموعة
2012 s
جمهرية
donatılmış, mücehhez
2013 i
2011 s
koruma, himaye, emniyetini sağlama, muhafaza etme, savunma; ""على ile: devamlılık, muhafazakarlık, itaat etme, uyma;koruma; garnizon, vilayet, il deneyen, çabalayan, uğraşan
2013 i
حماول
2011 s
deneme, çaba, efor, gayret, çare arama
2012 s 2013 i
حماولة حمبة
2012 i
bir şeyi meslek olarak icra eden, profesyonel
حماطة/ ُحماط حمافظة ل
2012 i
aşk, sevgi, muhabbet, yakınlık, dostluk
جمهز جمى
2011 s
çevrili
جمموع
حمرتف
2011 s
ihtiva edilen, içerik,
2012 s
حمتوى
revir; hücre, zindan
2012 s
حمجر (ج) حماجر
keskin, ayarlanmış, tayin edilmiş, muayyen, belirli
2011 s
sınırlı, çevrelenmiş, az, mahdud, belirli, muayyen rahatsızlık veren; mani olan, engelleyen, zorlaştıran, yasaklayan, icbar eden; mani olunan
2013 i
حمددة/ حمدد
2013 i
حمدودة حمرج
2012 s
arıtmak, saflaştırmak
2011 s
حمص
mola yeri, mola, yer, durak, istasyon, tren istasyonu
2011 s
حمطة حمظورة
yasak, yasaklanmış, ambargo, yasak
2012 i
kutulanmış eşyalar, arşiv; sarılmış, çevrelenmiş, sınır çekilmiş
2012 i 2012 s
tartışmacı olmak, tartışmak, münakaşa etmek, diretmek
2012 i
حمك
yer, mahal, mevki, konum, merkez, ikamet yeri, iş, iş yeri, dükkan; sebep, illet
2013 i
çözülmüş, dağılmış, ayrılmış, bitkin, çözelti
2011 s
mahalli, yerel, yerli
2011 s
taşınmış, götürülmüş, tahammül edilebilir, kargo, yük, tonaj, istiap haddi
91
حمفوفة (ج) حمفوظات حمل حملول
2012 s
حملية
2012 s
حممول
Halil İbrahim KARATAŞ
deneyimli, tecrübeli
حمنك
2012 s
حميا
yüz, çehre, sima, görüş; yaşanılan yer
2011 s
saran, çevreleyen, kuşatan, kapsamlı bilgisi olan; tanıdık, bildik; çevre, alan, saha, mesafe, menzil, muhit, okyanus, kapsam
2011 s 2012 i 2012 s
حميطة/ حميط
2012 s
مخ
beyin, ilik, öz, cevher, en özlü ve tercih edilen kısım ambarlar, ardiyeler, depolar, emanet yerleri, mahzenler ; en yakın yol tehlikeler; riske giren, cesaret eden, cesur, maceracı
خمازن
2012 i 2011 s
2013 i
خماطر
korku
2012 s
خمافة
pençeler; kandıran, büyüleyen, meftun eden
2012 s
خمالب
ilişki, dostluk, arkadaşlık
خمالطة
2011 s 2012 s
خماوف
2012 i 2012 s
خمتصة/ خمتص
korkular, endişeler, tasalar, tehlikeler ilgili, ilişkili, alakalı, yetkili, sorumlu, ehil, özel kısaltılmış, özetlenmiş, kısa, özet, az ve öz, muhtasar, veciz, özlü, hülasa farklı, değişik, ayrı; " علىveya "فيile: farklı düşünen, katılmayan, muhalif yastık, minder
2013 i
خمتصرة
2012 i 2012 s 2013 i
خمتلف خمدة
2011 s
ağrı kesici, uyuşturucu; uyuşmuş, hissetmeyen, sarhoş
خمدر
2012 s
ilerlemek, hareket etmek, yarıp gitmek
خمر
2012 i
ayrılmış, seçilmiş, tahsis edilmiş, tahsisat, ödenek, harçlık, tayin
2013 i
خمضر
2012 i 2013 i
çizgili, şerit şerit, yol yol, saban izi olan işaretli, alametli, programlı, kontrollü, plan, program, tasarım, dizayn, kroki, harita
خمصصة خمضرم خمطط
2011 s 2012 i
خمطوطة
metin
2012 s 2013 i
ilmi metin
2012 s
خمطوطة علمية
resimli metin
2012 s
خمطوطة مصورة
gizli saklı
2013 i
geride kalan, arta kalan
خملفة
2012 i
tuza yatırılmış, salamura yiyecekler
2013 i 2012 s
okullar, medreseler
92
2011 s
خملالت خممومة خميض
2011 s
şüpheli şeyler, karışık şeyler, belirgin olmayan şeyler; hayal gücü, muhayyile açmak, genişletmek, uzatmak, atmak, mühlet vermek, zaman tanımak, taşmak, yükselmek, yardım etmek, desteklemek yörünge, devre, döngü, eksen, merkez, konu, mevzu, menzil, sınır, dönence
خمفية/ خمفي
2012 i
خميالت
2012 i
مد 2012 s
مدار
2012 s
مدارس
Halil İbrahim KARATAŞ
oyalanma, eğlenme, şen, neşeli, neşe, şakalaşma, latife yapmak, dokunmak, kandırmak, avutmak
2012 s
مداعبة
mezarlar
2012 s
مدافن
azim, sebat, kararlılık, devam, süreklilik
2013 i
yönetici, nizam koyan, düzenleyen, başkan, lider, elebaşı
مدبرة
2012 i
müddet, süre, zaman aralığı, periyot
2012 s 2013 i
giriş, başlangıç; antre, hol
2012 s
izlenen yol, takip edilen rota, üslup, yol, başlangıç, başlama noktası, kaynak, pist, asfalt yol; dereceli, kademeli, şamalı, terici, merdiven, konferans salonu; eklenmiş, ilave edilmiş
مداومة مدة مدخل مدرجة
2012 i
silinmiş, bozulmuş, ezilmiş
2011 s
مدروس
ödeme
2011 s
مدفوعة
hassas, tam, doğru, titiz, sıkı, tavizsiz
2011 s
مدقق
ispat eden; şımarık çocuk
2013 i
مدلل
şehirler
2013 i
مدن
kaydeden, tedvin eden, derleyen; kaydedilen, sicile alınan
مدون ّ
2012 s
mühlet vermek, süre vermek; alan, saha, mesafe, menzil, sınır; …esnasında, …eüresince, …zarfında
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
مدى
şehir
2012 s
مدينة
sözü edilen, zikredilen, anılan, mezkur, kutlanan
2012 s
مذكورة
itaatkarlık, boyun eğme, rezillik, küçük düşürme
2013 i
مذلة
gidiş, ayrılış, kaçış; takip edilen yol, tavır, üslup, usul, politika, görüş, ideoloji, öğreti, doktrin, hareket, meyil
2013 i
مذهب (ج) مذاهب
yayan, saçan, yayımlayan, yayın yapan, radyo, spiker
2011 s
" بveya "علىile: geçmek, uğramak, yürümek, gitmek, geçmek, kat etmek, geçmek, başa geçmek
2011 s
مذيع 2013 i
مر
uygulanan, yürürlükte olan, mer'î
2013 i
مرئية
kadın
2013 i
مرأة
tekrar tekrar
2013 i
yazışmalar, notlar, mesajlar, mektuplar
2013 i
tören, merasim, protokol, teşrifat, gelenekler, adetler, prensipler, düzenlemeler
2013 i
refakat, eşlik etme, maiyyetinde yürüme, eskort, arkadaşlık gözlem, denetim, murakabe, nezaret, göz altında tutma, teftiş, kontrol, sansür
2011 s
istek, dilek, özlem, yüksek gaye
مراسم
2012 s
مرافقة
2012 s
مراقبة
2012 s
مرام
genç, delikanlı büluğ, ergenlik, ergenlik çağı
مر ًارا مراسالت
2011 s 2012 i
2013 i
مراهق
2013 i
مراهقة
çayır; dört kat, dört açılı, kare,
2012 s
مربع
mürebbi, eğitimci, terbiyeci, pedagog
2012 s
مريب
kere, defa, kez
2012 s
مرة
93
Halil İbrahim KARATAŞ
ilişkili, bağlantılı, hasredilmiş, bir şeye bağlı, bağımlı
2013 i
مرتبطة/ مرتبط
2013 i
ًمرجتال
2013 i
مرتفعة/ مرتفع
2013 i
مرجوة
2012 s 2013 i
مرحلة
2012 i
irticalen olan, o an akla gelip söylenen, doğaçlama söylenen yükselen, yksek; yükseklik, irtifa, yüksek yer, teras
2012 i
umulan, beklenen, rica edilen, talep edilen günlük yolculuk, rota, durak, mola yeri, aşama, merhale, safha
2011 s
geçirmek, aradan taşımak, pas atmak
2012 i
مرر
çapa, demir
2012 i
مرساة
çizilmiş, çizgilerle ifade edilmiş, resimle ifade edilmiş, yazılı, yazıya geçirilmiş, planlanmış, tasarlanmış, emrolunan, buyurulmuş, resmi emir, irade, kararname, ferman
مرسومة
2012 s
süslenmiş, bezenmiş; süsleyen
2013 i
döşeli, döşenmiş; zincirlenmiş
مرصوف
2012 s 2013 i
مرضاة
2012 s 2013 i
مرضى
memnuniyet, hoşnutluk, memnuniyet veren şey hastalar
مرصع
marazi, hastalıkla alakalı, patolojik
2013 i
soğuk meşrubat
2013 i
َمَرضية مرطبة
korkutucu, korkunç, ürkütücü
2012 i
مرعب
araç, vasıta; kurulu, yerleştirilmiş, oturtulmuş, kurulu, bina edilmiş, meydana gelen, bileşik
2012 i
مركبة
sağlam yer, istasyon, merkez, karakol, nokta, karargah
2012 i
مركز
ana merkez, ana karargah
2012 i
مركز رئيسي
akü
مركم
2012 s
izlenen, dikkate alınan, önemli, mühim, gururlu, mağrur
2011 s
2013 i
مرموقة/ مرموق
esnek, elastiki, uysal, itaatkar, kıvrak
2012 s
مرن
sıkıcı, bunaltıcı
2012 s
مرهقة
geçme, geçiş, geçiş, trafik, aşma
2012 s
مرور
esneklik, elastikilik, uysallık, itaatkarlık, kıvraklık
2012 s
مرونة
rahatlatan, rahatlık, yatıştıran, sakinleştiren, sıcak, samimi, hoş, rahat, konforlu
2012 s
مرحية
hasta
2013 i
karışım, mizaç, yapı, ruh hali, sağlık durumu, sıhhat
مزاج
2011 s
iddialar, zanlar, varsayımlar
مزاعم
2012 i
karışmak, karıştırmakuymak, uyum sağlamak
مزج
2011 s 2012 i 2012 s
مزدوجة
2012 i
filiz, yeni yetişen ürün
2013 i
uzun süren, devam eden, eski, köklü, müzmin, kronik
94
مزروعة مزمن
2012 i
arz edilen, sunulan, döşeli, donatılmış, techiz edilmiş, bağlantılı, ilintili
مريض
2012 s
مزود
Halil İbrahim KARATAŞ
" "منile: …dan oluşmuş, …karışımı
2013 i
artırım, aşma, geçme, yüksek derece, üst sınır, maksimum
dokunmak, değmek, saygısızlık etmek, ihlal etmek, bozmak, çiğnemek, başına gelmek
2012 s
مزيد
2012 s
مزينة
2012 s
مس
sorgulama
2013 i
yüzey, alan, saha, arazi, yüz ölççümü, kadastro
مساحة
2012 s
مسار مساعدة
2011 s 2012 i
مسافة
2011 s 2012 i
مسامهة
mesafe katılım, iştirak, paylaşım
müstefid, faydalanan kimse
مساءلة
2012 i 2012 s
gidilip gelinen yer, yol yardım, destek
مزيج
2012 s
مسبار
2012 s
مسبار فضائي مستثمر
2011 s 2012 i
çalışan, işçi
مستخدم
2012 s
devam ettirilen, sürdürülen
مستدامة
2012 i
müsteşar, danışman, müşavir
2013 i
مستشار
ödünç alınan, mecazi olarak kullanılan, suni, yapmacık; müstear
2012 s
مستعارة
zor, güç, anlaşılmaz, içinden çıkılmaz, amansız, devasız, çaresiz
2012 s
ٍ مستعص
kullanılmış, elden düşme, müsta'mel, kullanılan, uygulanan
2013 i
keşfeden, bulmaya çalışan, araştıran, bulup çıkaran
مستعملة
2012 s
مستفد
2012 s
مستكشف
ihtiyaçlar, kaçınılmaz sonuçlar
2013 i
مستلزمات
türetilmiş, alınmış
2013 i
مستمد
kolay, basit
مستهل
2011 s
tüketici; tüketilen, bitirilen, tüketim
2013 i
mûdî; bırakılan, depoya bırakılmış, emekli, yedeğe alınmış, yedek, emanetçi, depo, ardiye, ambar, hangar, depo, tank seviye, düzey, standart
مستودع
2012 i 2011 s
2013 i
seviyeler 2012 i
مسجل
2011 s 2012 i
مسح
tescil eden, kayıt yapan, noter; kayıtlı
meshetme, ovalama, yağlama, yağ sürme; gösteriş, sahte tavır, hava mera, otlak; tiyatro, perde
2013 i 2012 s
95
مسحة
2012 s 2011 s
tiyatrolar, oyunlar
مستوى مستويات
2012 s
meshetmek, elini sürmek, silip gidermek, temizlemek, düzlemek; ""ب ile: ovalamak, yağlamak; " "منile: yoksun bırakmak, elinden almak, el koymak
مستهلكة
مسرح مسرحيات
Halil İbrahim KARATAŞ
tiyatro, oyun
مسرحية
2012 i 2013 i
yatay, düz, yayvan yüzey
2012 i 2012 s
doğum yeri
2012 i
bir şeyin düştüğü yer, çağlayan, şelale
مسرحية مسطحة مسقت رأس
2011 s
مسقط
2011 s
مسقط السنوي
" "بile: kavramak, tutmak, yapışmak, tutunmak, bırakmamak
2012 s 2013 i
مسك
2013 i
مسكتة
sıkıca tutma, kavrama ikamet edilen yer, ikamet etme, oturma, ev, mesken, yurt
مسكن (ج) مساكن
2012 s
silahlı, zırhlı, betonarme
2013 i
مسلح
yol, tutulan yol, politika, metot, yöntem, prosedür
2013 i
مسلك (ج) مسالك
salim, zarar görmemiş, hasar görmemiş, ayıbı olmayan, kusuru olmayan
2013 i
مسلّمة
isimler, manalar, isimlendirilen şeyler
مسميات
2012 s
yaşlı, ihtiyar, yaşı ilerlemiş, reşit
2012 i
مسن
yolculuk, seyahat, tur, ayrılış, hareket, kalkış, mesafe, uzaklık
2012 i
مسرية
tartışma, münakaşa, çekişme, ihtilaf
2013 i
مشاحنة
kavgalar, dövüşler
2013 i
مشادات
bahsi geçen, söz konusu, mevzu bahis
paylaşan, katılan, katılımcı birlikte yapma, ortaklık yapma
2012 i
مشار إىل
2012 i
مشارقة
2012 i
مشارك
2011 s
مشاركة
2012 s 2012 i
مشاعر
kargaşalar, düzensizlikler, gürültü patırtı, hır gür; kavgacı, şamatacı, huzursuzluk çıkaran, kışkırtıcı
2012 i
مشاغب
artık
2012 i
مشاق
gözleyen, nezaret eden, müşahit, gözlemleyen; toplantı yerleri, türbeler, kortejler, perdeler, fasıllar
2012 i
görme, tanıklık etme, gözlem, müşahede, görüş, görüntü
2013 i 2012 s
مشاهد مشاهدات
müşavir, istişare eden, danışan
2011 s
مشاور
türemiş
2011 s
مشتقاة 2012 s
مشتقات
cesaretlendirici, cesaret veren, destekleyen, destek olan, arka çıkan, taraftar
2012 s
مشجع
yüklü, dolu, şarj edilmiş
2012 s
مشحونة
iltica eden, kaçan, sığınan; avare, maceracı
مشرد
2011 s
kanuni, resmi, meşru, hukuki, izinli, ruhsatlı; plan, proje, tasarı, taslak
96
2012 s
مشروع
Halil İbrahim KARATAŞ
plan, proje, tasarı, inşaat, yasal, meşru, yasalara uygun, kanuni
مشروع (ج) مشاريع
2012 i
hisse, algılayan organ, duyu, his
مشعر (ج) مشاعر
2011 s 2013 i
مشغول
2012 s 2013 i
مشكلة (ج) مشاكل
2012 s
مشهور (ج) مشاهري
meşgul, alıkonmuş, tutulmuş, sahibi olan, boş olmayan, problem, sorun, mesele, müşkül, zorluk
2011 s
meşhur, ünlü, adı çıkmış, yaygın, yaygınlaşmış, kabul görmüş, makul yaşlılık, kocamışlık, ak saç
مشيب
2012 i
emmek, içine çekmek
2013 i
başına gelmiş, uğramış, tutulmuş, yakalanmış, yaralı, hasta, kazazede, yaralı kişi, bela, afet
güvenilirlik, emniyet
2011 s
مصاب
2011 s
مصاف
2011 s
مصداقية
ihracatçı
مص ّدر
2012 s
başlangıç noktası, kaynak, orjin, mastar
2012 i 2012 s 2013 i
ayrılan, hasredilen, masraf, harcama, gider Mısırlı
مصري
2012 s 2011 s
2013 i
مصطلح مصطلح سحري
2011 s
terim, ıstılah
مصدرة (ج) مصادر/ مصدر مصروفة
2011 s
genel kabul gören, geleneksel; terim, ıstılah
مص
2011 s
2013 i
مصطلحة (ج) مصطلحات
suni, yapay, sentetik, sahte tavır, yapmacık davranış
2012 s
مصطنعة/ مصطنع
süzmek, elemek
2012 s
مصل
iş, zorunluluk, zaruret, faydalı olan; avantaj, kar, maslahat, kazanç, idare, kurum
2012 s
مصلحة
kararlı
مصمم
2011 s
fabrika, atölye
مصنع (ج) مصانع
2012 i 2012 s
yazılı eserler, edebi çalışmalar
2013 i
ürün, mamül
مصنفات مصنوعة
2012 i
oylamaya katılan, seçmen
2012 s
مصوت
tasarlayan, fotoğrafçı, ressam, kameraman; resimli; fotoğraf stüdyosu
2012 s
مصور
gelişmeyle alakalı, gelişmeci, neticeyle ilgili
2013 i
مصريية
zıt, ters, anti, aksi
2013 i
مضاد
ilave edilen, eklenen, muzaf, tamlanan
مضافة
2012 s
üzülme, tasalanma, tedirginlik, sıkıştırma, rahatsızlık verme, sıkıntı, zor durum, kızgınlık tayin, tespit edilmiş, belirlenmiş, çarpılan
2013 i
مضروبة
2012 i
çiğnemek; çiğnenecek şeyler, et parçaları
2013 i
garantili, garantide, sigortalı, içerik, muhteva, kapsam
97
مضايقة مضغ
2012 i 2012 s
مضمون
2012 s
مضمونية
Halil İbrahim KARATAŞ
2013 i
مضنية
ayrılmak, uzaklaşmak; " "بile: alıp götürmek; " "فيile: ilerlemek; "في veya "بile: sürdürmek, devam etmek
2012 s 2013 i
مضى
konuksever, misafirperver
2012 s
مضيافة
elastikî, esnek, kauçuk
2012 s
مطاطي
gezme, turlama, dolaşma, tur atma, tur
مطاف
2011 s
dikkatle okunan, mütalaa, inceleme, ilan, duyuru, tebliğat
مطالعة
2012 i
mutfak, yemek yenen yer, büfe
2012 s 2013 i
baskı, baskıyla ilgili
2012 s
مطبخ مطبعية
matbuat, yazılı materyal
2013 i
مطبوعات
lokanta, restoran, yemek salonu
2013 i
مطعم (ج) مطاعم
doğuş, doğma zamanı, yükselme noktası, başlangıç yeri, tan vakti, başlangıç, giriş, mukaddime, ilk beyitler, peşrev
2012 s 2013 i
مطلع
aranan, borç, bilinmeyen, istek, arzu
2012 s
istek, arzu, umut, beklenti, istenilen şey; hırlar, umutlar, hayaller
مطمع (ج) مطامع
2012 i
destekleme, destek verme, yardıma koşma; gösteri
karanlık
مطلوب
2012 s
مظاهرة
2012 s
مظاهرة وطنية مظلم
2011 s
dış görünüş, görüntü, davranış, tavır, suret, şekil, biçim, fenomen, olgu, belirti, emare, beyanat dış görünüş, görüntü, davranış, tavır, suret, şekil, biçim, fenomen, olgu, belirti, emare, beyanat
مظهر 2012 s 2013 i
…e rağmen, …yapmakla birlikte
مع أن
2012 i 2012 s
bununla birlikte, buna rağmen, yine de, ancak
مظهر (ج) مظاهر مع ذلك
2011 s
muasır, çağdaş
2013 i
çağdaş olmak, muasır olmak
معاصرة
2012 s
engelli, özürlü
معاصر
2013 i
معاق معاجل
muayene eden, tedavi eden, ilgilenen, sorumluluğunu alan
2011 s
tedavi, bakım, ilgilenme, işleme
2011 s
sıkıntı çekmek
2011 s
معاناة
çaba, gayret
2011 s
معاهدة
2013 i
2013 i
معبد
2012 s 2013 i
معبد (ج) معابد
ibadet yeri, cami ibadet yerleri, camiler
itibarlı mutezile, ayrılıp giden
2012 s
معبنة
2012 s
معترب 2013 i
inanılan, ima edilen; inanan
2013 i
98
معتزلة معتقدة/ معتقد
2012 i
kendisine güvenilen, itimat edilen, mutemet, destek alınan, onaylanmış, onanmış, tasdikli
معاجلة
معتمدة
Halil İbrahim KARATAŞ
techizat, takımlar, aletler
2012 s
معدات
tahsis edilmiş, ayrılmış, hazır, istekli
2012 s
مع ّد
ortalama, oran, miktar
2011 s
2012 s 2013 i
معدلة (ج) معدالت/ معدل
2013 i
معدنية
madeni bir şeyin gösterildiği yer, sahne, görüşe açma, arzetme, gösteri, şov, fuar bilgi, kabiliyet, maharet, marifet, vukuf, derin bilgi, bilge, bilgili kişi, belirli isim, eğitim öğrenim, marif
2011 s 2012 i
معرض
2012 i
معرفة (ج) معارف
2011 s
معرفة بشرية
2011 s
معرفية
dövüş, çatışma yeri, dövüş, kavga, çatışma
2012 s 2013 i
bilinen, meşhur, genel kabul gören, iyi, faydalı, doğruluk, tarafsızlık, hakkaniyet, dostluk, yakınlık, fayda, iyilik, alamet
2012 s
معروفة 2013 i
uzlet mahalli, inziva yeritecrit, soyutlanma 2011 s
çoğunluk, ekseriyet, büyük kısım, azami, maksimum, en fazla
2012 s 2013 i
معطية
2012 s 2013 i
معظم معقدة
kompleks, karmaşık; düğümlü, çetrefilli; eklem yeri, düğüm yeri
2011 s
mesken, ikametgah, iz, alamet, alameti farika, nişan, ayırdedici özellik, hususiyet, emareler, alametler
2011 s 2012 i 2012 s
dijital bilgiler
2011 s
معلم (ج) معامل معلومات رقمية
mimari
معماري
2012 s
sömürgeci
معزز معزل
2012 i
veri
معركة (ج) معارك
معمر ّ
2012 i 2012 s
معمورة
manevi, manayla alakalı
2012 s
معنوية
ömür, hayat, hayat tarzı, geçim
2012 s
معيشة
oturulan yer, mesken
2011 s
muayyen, belirli, kararlaştırılmış, atanmış, tayin edilmiş; eşkenar dörtgen; yardımcı, muavin muayyen, belirli, kararlaştırılmış, atanmış, tayin edilmiş
معني
2012 i 2011 s
2013 i
terk etmek, bir yere doğru yola çıkmak
2013 i
املغرب األقصى- مغرب أقصى
2012 i
kışkırtıcı, ayartan, akıl çelici, teşvik edici, yönelten, şevk veren
2012 s
mana, ibret, düstur, vezine, ehemmiyet
مغفور ل
2012 i
kapalı, kilitli, sürülü, anlaşılması zor
مغلق على
2011 s
gizli, saklı, görünmeyen
2012 s
şaşırtıcı gelişme, beklenmedik olay, sürpriz
2012 i
ğiçerik, muhteva, konu
2011 s
99
مغري مغزى
2011 s
merhum, rahmetli
مغادرة مغذية
2011 s
Fas
معينة/ معني ّ
مغيب مفاجيء مفاد
Halil İbrahim KARATAŞ
ayrılma, bırakma, çekip gitme; farklılık, fark görüşme, toplantı, konferans, ortaklık
2011 s
övünç vesilesi, iftihar sebebi, kahramanlık, yiğitlik
2013 i
مفارقة
2013 i
مفاوضة
2013 i
مفخرة (ج) مفاخر
tek, yalnız olma, yalnızlık, basit; kelime, terim, ıstılah, deyim, detay, tafsilat
2011 s
مفرد (ج) مفردات
aşırı, müfrit
2011 s
مفرط
varsayılan, farzedilen, görev, mes'uliyet, sorumluluk
2011 s
bozulmanın sebebi, kaynağı, utanç verici fiil; hileler, düzenbazlıklar
2013 i
مفسدة
2012 i
aşırı dolu
2013 i 2012 s
makul, bilinen, mânâ, kavram, mefhum
2012 s 2013 i
mezarlıklar
2012 s
مفهوم (ج) مفاهيم مقابر مقابل
2011 s
yakın olmak, yaklaşmak, yakın olmak, bulmak, denk olmak, ramak kalmak, yakınlaştırmak karşılaştırma; birleştirme
مفعمة مفعول
mef'ul; etki, tesir, geçerlilik
karşıda olan, karşı, karşılık
مفروض
مقاربة
2012 s 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
مقارنة
2013 i
مقال
söz, konuşma, öğreti, doktrin, makale, tez, bilimsel inceleme, yazı kaldırılmış, dikilmiş, karara bağlanmış, bir şeyin bulunduğu yer, ikametgah, mesken, bir yerde kalma süresi
ُمقام
2012 i
sözleşme yapan, mukavele yapan, müteahhit; gramafonlar
مقاول
2012 s
mukavemet, direnç, karşı çıkma, direnme, mücadele mezar
2012 i
gelecek, sonraki, izleyen
2013 i
مقاومة
2013 i
مقربة مقبلة
2012 s
ilk zamanlar, dönemler, erken olan
2011 s
مقتبل
suç işleyen, fail
2011 s
مقرتفة
sınırlı; kısa, özet, hülasa
مقتصرة
2012 s
miktar, çokluk, kemiyet, derece, mertebe
2013 i
yerleşilen mekan, oturulan yer, mesken, ikametgah, depo, merkez, istasyon, yer, mahal
مقدار مقر
2012 i 2012 s
rapor eden, gazeteci, muhabir; kurulu, tesis edilmiş, kararlaştırılmış, belirlenmiş, tayin edilmiş, muayyen, müfredat, program
2011 s
مقرر
saray, küçük kapalı oda, bölme, hücre
2011 s
مقصورة
oturak, sandalye, koltuk, yer, divan, sandalye, sıra, bank
مقعد (ج) مقاعد
2012 i
kalemlik, kalem kutusu; kesilmiş, çizgili
2012 s
مقلمة
kahvehane
2012 s
مقهى
güçlendirici, kuvvet veren, takviye ede; takviye edilmiş, kuvvetlendirilmiş
2013 i
مقوية
bağlı, sınırlı, kayıtlı, tescilli
2013 i
مقيد
ahlakın en güzeli
2013 i
مكارم األخالق
100
Halil İbrahim KARATAŞ
mücadele etme, savaşma, çekişme, müdafaa etme yer, mekan, mahal, mevki, konum, önem, ehemmiyet, durum, ahval, şartlar
2013 i
مكاسب
2013 i
مكافحة مكانة/ مكان
2011 s 2012 i 2012 s
مكتبات جامعية kütüphane, kitabevi; sıra
2011 s
dijital kütüphane
2011 s
2013 i
مكتبة (ج) مكتبات مكتبة رقمية
sahibi olan
2013 i
مكتسبة
kâşif
2013 i
مكتشف
yoğunlaşmış
مكثفة
2012 s
şerefli, saygın, saygıdeğer
2012 i
kötü, sevimsiz, hoş olmayan, mekruh, çirkin; zahmet, sıkıntı, güçlük, aksilik, talihsizlik, terslik
2012 i
kazanç, kar
2012 i
2013 i
مكسب (ج) مكاسب مكسوة
2012 s
sağlam yapmak; " "منile: bir konuma getirmek, mümkün kılmak, yaptırmak, imkanı vermek, tanımak, sağlamak, tedarik etmek; "في veya "لile: gücünü kazandırmak güçlü olmak, güçlenmek, nüfuzu olmak, nüfuz edinmek
مكرم ّ مكروه
2013 i
م ّكن
2012 i 2012 s
مكن
2012 s
مكوكية
2012 s
مكونات
uygunluk, uyum, ahenk, uyum, uyuşma, uzlaşma, bağdaşma, katılma, muvafakat
2012 s 2013 i
bol elbise
2012 s
مالبس فضفاضة
hoşluk, hoşa gitme, güzellik, şıklık, zarafet, kibarlık, incelik; tuzluluk / denizcilik
2012 s
حمالحة/ َمالحة مالحظة
görme, gözlem, not, açıklama, yorum; dikkat, kontrol, gözden geçirme 2011 s 2012 i zorunlu, yükümlü, bir imtiyazı ya da tekeli elinde bulunduran, bir arazi veya bölgeden vergi alan, mültezim, imtiyaz sahibi; ihtiyaç
ملتزم
2012 s
tutuşmuş, alev almış, iltihaplı, ateşli, heyecanlı
2013 i
tuzlu olmak; tuz; barut, latife, şaka lezzet, zevk, haz, eğlence
2013 i
dosya
2013 i
ملقب
2012 s
sahip olmak, elde etmek, eline geçmek, sahibi olmak, kontrolü altında 2011 s tutmak, hakim olmak, nüfuzu olmak, otorite sahibi olmak
ملك
bilgi sahibi, bilgili, uzman, mütehassıs
2013 i
işaret levhası; tuzluluk
2012 s
101
ملف ملفوفة/ ملفوف
2012 i
lakaplı, soyadlı, anılan, bilinen, adlandırılan
ملذة ملعقة
2011 s
" فيveya علىveya "بsarılı, dolanmış, sarılı, paketlenmiş, bağlı, bağlanmış, sarılmış, dolgun
ملتهبة ملح
2011 s 2012 i
kaşık
مالئمة
ملم ملوحة
Halil İbrahim KARATAŞ
ملونة
renkli
2012 i
dolu, … ile dolmuş, kabarık, şişman, yağlı, bol; hali vakti yerinde
2012 i 2012 s 2013 i
…dığı şeyden dolayı, …den dolayı
2012 i 2012 s
benzerlik, benzeme, andırma, benzeşme
2012 i
bir mesleği veya işi yürütme, uygulama, icra etme, yerine getirme; tatbikat, pratik, deneyim, müzakere, görüşme
2012 i 2012 s
مما مماثلة ممارسة ممأسس َ
2012 i
ayırdedilen, seçkin, güzide, çok iyi, mükemmel, imtiyazlı, ayrıcalıklı, özel kaçınan, uzak duran, yanaşmayan, reddeden, kabul etmeyen, engellenen, yasaklanan; " "علىile: erişilmez, ulaşılmaz, ele geçmez, zaptedilmez, imkansız yırtılmış, parçalara ayrılmış, paramparça olmuş; yırtan
ممتاز
2012 i 2012 s 2013 i
bıktıran, usandıran, bezdiren
ممل
2012 s
ممنوحة
2012 i 2011 s
yüzünden, için, sebebiyle, dolayısıyla, …den dolayı
2012 s
مميزة/ مميز
2012 s
من أجل
...yapabilir, ... yapması mümkündür
2013 i
من أين
2012 i
yönünden, bakımından, nokta-i nazarından, …dığı yerden, …dığı yere; hakkında, ilgili olarak, hususunda, öyle ki, …e göre, sebebiyle, …e gelince
من املمكن من أن
2012 s
nereden
ممتنعة ممزق
2011 s
ayır edici özellik, nitelik, üstünlük, avantaj, alameti farika ayırd eden, mümeyyiz, karakteristik, özel, belirleyici nitelikte, ayırt edilebilecek vasıfta
مليئة/ مليء
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
من حيث
…den, …nın arasından, …nın içinden, …nın ortasından, …nın kanalıyla 2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
من خالل من خالل سرية
2012 i
…den başka, …nın dışında, …yapmadan, …siz
من دون
2012 s
…yapmaksızın, …yapmadan
2011 s 2012 i
tarafından / eskiden; … den önce
2011 s
…e göre, …e nazaran, … açısından, …açıdan
2011 s
من غرب من قَ ْب ُل; قَ ْب حل/ من قحبَ حل من ناحية
buradan
2012 i
من هنا
mola yeri, uğrak, ikametgah, mesken; iklim, hava şartları
2012 i
مناخ
pişmanlıklar; içki arkadaşı
2012 i
منادم
çekişme, niza, tartışma, dava, mesele, problem
2012 i
uygunluk, münasiplik, münasip olma, uyum gösterme, akrabalık, hısımlık; ilgi, münasebet
2012 i
2013 i
منازعة مناسبة
çekişme, rekabet, tartışma, münakaşa, teftiş, kontrol
2013 i
مناظرة
erişilmezlik, ele geçmeme, iyi korunma, dayanma, mukavemet gücü, bağışıklık, dokunulmazlık
2013 i
مناعة
rakip
2012 s
منافس
rekabet, yarışma, mücadele, çekişme, karşılaşma
2012 s
منافسة
102
Halil İbrahim KARATAŞ
münakaşa, ağız dalaşı, tartışma, anlaşmazlık, itiraz, karşı çıkma
مناقشة
2011 s
elde etme, erişme
منال
2012 s
karşı tarafın gücünü kuvvetini yoklama, muharebe
2013 i
uzak yer, ırak, …den uzak durmak, …e hiç yaklaşmamak
منأى
2012 i
dikkatli, titiz, ihtiyatlı
منتبه
2012 s 2013 i
منتثر
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
منتجة (ج) منتجات/ منتج
dağılan, yayılan, yaygın, saçılmış doğuran, verimli, sonuç getiren; üretici, imalatçı, yapımcı, prodüktör; ürün, mamül gıda ürünleri
منتجات األغذية
2012 i
eğlence merkezi, sağlık merkezi
2011 s 2012 i
seçilmiş, seçimi kazanan, takım, derleme
2011 s
kulüp, toplantı merkezi, toplantı yeri
2013 i
منتجعة منتخب منتدى
2012 i
yayılan, saçılmış, yaygın, hüküm süren, kabul görmüş
مناوشة
منتشرة/ منتشر
2011 s 2012 i 2012 s
yarı, orta
2013 i
منتصف
katılan, üye
2011 s
منتم
katılan, üye / menşe, kaynak, akrabalık, üyelik
2011 s
منتمى/ منتمي
kaynak, maden, ocak, çıkış, çıkış yolu
2011 s
منجم (ج) مناجم
ihsan etmek, hediye vermek
2012 i
kasvet, keder, hüzün, can sıkıntısı, meyil, dökülme yeri
indirimli, düşük, alçak
2013 i
منح
2012 s
منحاز
2012 s
منحدرة (ج) منحدرات/ منحدر
2012 s
منحوتات
2012 s
منخفضة مندهش
şaşırmış, kafası karışmış
2011 s
…den beri, …dır, …kadar önce, …yapalı beri, iken
2011 s 2012 i 2012 s
منذ
2012 s
منذ أن
2012 s
منزاح
…den beri, …dır, …kadar önce, …yapalı beri
منزل (ج) منازل
mola yeri, konak yeri, daire, ev, evre
2012 s 2013 i
ahenkli, düzenli
2012 s
منسجم
muntazam, düzenli, tertipli, uyumlu, ahenkli
2012 s
منسقة/ منسق
bağlantılı, ilişkili, nisbet edilen, ilgilendiren, seviye, yükseklik
2012 s
منسوب
unutulan, unutulmuş
2013 i
منسي
inşa eden, kuran, yapan
2013 i
منشئ
ürün, iş, mamul, mahsul, kuruluş, tesis, üs, enstitü
2013 i
منشأة (ج) منشآت
makam, mevki
2013 i
منصب
geçip giden, geçmiş olan
2011 s
103
منصرم
Halil İbrahim KARATAŞ
منصة ّ
kürsü, platform, ressam sehpası, şövalye
2012 s
bölge
2012 s 2013 i
içe dönük, içine kapanık, dünyaya küs
2011 s
görünüş, görünüm, manzara, perspektif, bakılan şey, sahne, dekor düzenli, tertipli, muntazam, sistemli; düzenleyen, organizatör kuruluş, organizasyon, örgüt
منطوي
2012 s 2012 i
2011 s
منطقة
2013 i
منظر
2013 i
منظم
2013 i
منظمة منظور
bakılan, görülen, beklenilen, tahmin edilen, kontrol edilendenetlenen
2012 i
didaktik/öğretici şiir, sıra, dizi
2012 i 2012 s
منظومة
" عنveya "منdurdurmak, geçmeye bırakmamak, engel olmak, alıkoymak, yoksun bırakmak, yasaklamak, menetmek, durdurmak, kesmek, uzak tutmak, muhafaza etmek
2012 i 2012 s
منع
2012 s
منعزل
inzivaya çekilmiş, uzlete çekilmiş, münzevi, yalnız fayda, yarar, avantaj, menfaat, kâr, kazanç, kamu hizmeti, intifa hakkı, 2011 s bir malın veya faydalı bir şeyin ürünü kesilmiş, kopmuş, ayrılmış, kesilmiş, yırtılmış, yarılmış, kesintiye uğramış, durmuş, kesik; " الىveya "لile: kendini hasretmiş, bütün zamanını harcayan
منفعة (ج) منافع
işlemeli, nakışlı, üzerinde nakış bulunan kötü talihli, sıkıntılı, çileli, felaketzede
2011 s
2013 i
منقطع
2013 i
منقوشة/ منقوش منكوبة/ منكوب
2012 s
süslü, işlemeli, ince işçiliği olan
2012 i 2012 s 2013 i
açık, izlenebilecek yol, metot, yöntem, program, rota
2012 i
metodik, metodoloji
2013 i
منوم ّ
2012 i
uğramak, çatmak, karşılaşmak, başına gelmek, nasip olmak, karşısına çıkmak
ح ين به َ ُم
2012 s
erişilmez, kapalı, güçlü, iyi korunan, zaptedilmez, dokunulmaz
2013 i
çekinmek, korkmak, saygı duymak, hürmet göstermek; ağırlık maharet, ustalık, el yatkınlığı
2011 s
önemli konular, meseleler; özel görevler vazifeler, misyon
مهابة
2012 s
مهارة (ج) مهارات
مهددة
2012 s
şölen, şenlik, festival
2011 s 2012 i
görsel şölen
her ne kadar … yapsa a …, ne kadar … yaparsa, (her) ne kadar … yaparsa yapsın
2012 i
hizmet etmek, işinde çalışmak, kibrini kırmak, burnunu sürtmek, eskitmek, yıpratmak; meslekler, meşguliyetler
104
2013 i
مهرجانة/ مهرجان
2013 i
مهرجان بصري
2013 i
مهرجان مرئي
2013 i
مهما مهما كان
2012 i
önemli, mühim konu, mesele
مهام مهجر
2012 i
tehdit eden, tehdit edici; tehdit edilen
منيعة
2012 s
2012 s 2013 i
göç edilen yer, sığınılan yer, göç, koloni, sömürge; müstehcen şeyler
منهج منهجية
2011 s
uyku verici, uyuşturucu, uyku ilacı
منمنمة (ج) منمنمات
2012 i 2012 s
مهمة
2012 s
مهن
Halil İbrahim KARATAŞ
مهن حيوي
2011 s
iş, meslek
2013 i
مهنية
2012 s
heybetli, ürkütücü, huşu veren
مهنة
2013 i
مهيب
2012 s
مواتيت
bağ, bağlantı, süreklilik, devamlılık, ard arda gelme
2012 s
مواصلة
vatandaş / yurt, vatan, memleket, bölge, alan, nokta, yer, zaman
2012 s 2013 i
موطن (ج) مواطن/ ُمواطن
2013 i
مواطن عادي
sıradan vatandaş anlaşma, uyuşma, uyum, benzerlik, uygunluk, münasiplik, rıza, muvafakat, onay saldıran, savaşan
2012 i 2012 s
موافقة
2012 s
مواقع على
2011 s
destek veren, arka çıkan, dost, destekçi, taraftar, yandaş, partizan, bağlı bağlılık, sadakat
2013 i
موالية
2011 s
mozart
2013 i
güvenilir, emin, sakıncası olmayan
موثوقية
2011 s
dalga
موج (ج) موجات
2012 s
birleşik, birleşmiş
موتسارت موثوق ب
2012 i 2012 s
güvenilirlik
موايل
موحدة ّ
2011 s
موحد
muvahhid; birleşmiş, birleşik
2012 i
moda
2012 i 2012 s
مودة
2012 s
مورد (ج) موارد
varılacak yer, hedef, pınar, kaynak, menşe, gelir, sağlama, tedarik etme, ithal etme, gider
2011 s
miras kalan, nesilden nesile gelen, kalıtsal, ırsî
موروثة
2012 i
dağıtım yapan, dağıtıcı; dağıtılmış
2013 i
موزعة
kapsamlı çalışma, inceleme, ansiklopedi, lügat
2012 i
موسوعة
bir şeyin bırakıldığı yer, mahal, bölüm, yer, durum, vaziyet, hal
2012 i
موضع 2013 i
موضعي
2012 i 2012 s 2013 i
موضوعة (ج) موضوعات/ موضوع
mevzî, yerel, lokal, kısmi konu, mevzu, mesele, problem, sorun, tema, yazı, makale, postula vatan
2012 s
aslî vatan, ana vatan
موطن أصلي
2012 i
söz, vaat, taahhüt, bağlantı, randevu, buluşma sözü, randevu yeri, randevu zamanı, zaman
2011 s
düştüğü yer, mahal yer, mevzi, sahne, durum, vaziyet, tesir
2011 s 2012 i 2012 s
durak, istasyon, park yeri, mola yeri, mahal, sahne, vaziyet, durum, konum, tavır, pozisyon
2011 s
alay, geçit töreni, kafile, maiyyet, kortej
موعد
2012 s 2012 s 2013 i
ihsan edilmiş, karşılıksız verilmiş, armağan, becerikli
2011 s
105
موطن
موقع (ج) مواقع موقف (ج) مواقف موكب موهوب
Halil İbrahim KARATAŞ
sular
مياه
2012 i
ölü, cansız
ميت (ج) موتى
2012 s
ميدانية
2011 s
üstün tutma, kayırma, tercih etme
ميز
2011 s 2012 i
bütçeler
2013 i
ميزانيات
bütçe
2013 i
ميزانية
2012 i 2012 s 2013 i
ميزة
2012 s
ميسر
2012 s
ميل (ج) ميول
ayırdedici özellik, nitalik, alameti farika, ayrıcalık, imtiyaz kolayca ulaşılan, elde edilen, başarılı, işi yolunda, işi rast giden, zengin meyil, eğim, eğiklik, temayül, sapma; sevgi, muhabbet
2011 s
2013 i
cinsi meyiller, cinsel eğilimler
ميوسلي ميول جنسية
2011 s
" عنveya "علىayrı tutmak, üstün görmek, daha çok önem vermek; " من, عنveya "بينile: ayırdetmek, temyiz etmek, ayırmak, seçmek, ayrı tutmak, imtiyaz tanımak
2013 i
ميّز
2013 i
نائية
çıkan, doğan
2013 i
نابعة
temayüz eden, önemli, sıradan olmayan
2013 i
نابغة
temayüz eden, önemli, sıradan olmayan
2013 i
نابغة (ج) نوابغ
uzak, ırak, sapa, kuytu
ن
" "عنile: kaynaklanan, ortaya çıkan; sonucu, neticesi, netice, sonuç, imalatçı, üretici, yapımcı
ناجتة
2012 i
başarılı, muvaffak
2013 i
ناجحة
beliren, doğan, çıkan; " منveya "عنile: …dan kaynaklanan, …ın neticesi olan
2013 i
نامجة
kurtulan
2013 i
ناجي
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
ناحية
yan, taraf, yön, cihet, bakış açısı, bölge, kesim, alan, saha, ilgi alanı, nahiye sallanmak, sendelemek
ناد
2012 s
nadir, az bulunan, tuhaf, garip, pek bilinmeyen, çok kıymetli, mükemmel, nüktedan
2013 i 2012 s
نادل
2011 s 2012 i 2012 s
نادي (ج) نوادي
2012 s
ناس رقميون
garson, yemek hizmeti veren uşak kulüp, cemiyet, kulüp binası
gökdelen
ناطحة
2011 s
konuşan, söyleyen, konuşabilen, güzel konuşabilen
ناطقة/ ناطق
2012 i
bakan, gözleyen, gözcü, teftiş eden, idareci, müdür, nazır, bakan, korucu; karşılaştırma yapmak rekabet etmek, yarışmak, savaş vermek
2013 i
2013 i
106
ناظر نافس
2012 s
hesap vermeye çağırmak, eleştirmek; eleştiren, yeren
نادرة
ناقد
Halil İbrahim KARATAŞ
sunmak, arzetmek; elde etmek, ele geçirmek, nâil olmak, kazanmak, hak etmek; " "لile: temin etmek; " "منile: ulaşmak, etkilemek, zarar vermek
2012 s 2013 i
نال نانوية
2012 s
ناهز
yaklaşmak, yakınlaşmak, ermek; teşvik eden, yönlendiren, uzak tutan 2011 s 2013 i
نباتة/ نبات
dikkatini çekmek, göstermek, işaret etmek, bildirmek, haber vermek, hatırlatmak, bilgi vermek, uyarmak, ikaz etmek; uyandırmak
2013 i
نبّه
bitmek, çıkmak, filizlenmek
2013 i
نبت
bitki, nebat
2011 s
nabız atışları, kalp atışları
2012 s
نبضات
çıkmak, doğmak
2012 s
نبع من
bilinmek, meşhur olmak, dikkatini vermek, dikkate almak, uyanmak
2011 s 2012 i
2013 i
نبه
dikkatini çekmek, göstermek, işaret etmek, bildirmek, haber vermek, hatırlatmak, bilgi vermek, uyarmak, ikaz etmek; uyandırmak
2012 i
نبه على
nübüvvet, peygamberlik
2012 i
نبوة
asil, soylu, yüce, şerefli, yüce gönüllü, alicenap, mükemmel, çok iyi, muhteşem
2013 i
نبيل و نبل (ج) نبالء
yavrulama, ürün verme
2013 i
نتاج
2012 s 2013 i
نتج
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
نتيجة (ج) نتائج
2013 i
نثر
yavru vermek; " منveya "عنile: doğmak, üremek, kaynaklanmak, neticesi olmak netice, sonuç, çıkarım, mahsul, ürün, semere, elde edilen kazanç, istidlal; …in sonucunda saçmak, yaymak, serpiştirmek, nesir olarak yazmak; düzyazı soylu olmak, asil olmak
جناب
2012 s
başarılı olma, muvaffak olma, imtihanı geçme
2011 s
başarılı olmak, iyi gitmek, ilerlemek, imtihanda başarılı olmak
جناح
2012 s
جنح
2012 i
جندة
2012 i
جنز
2011 s 2012 i 2012 s
جنم
yardım, destek, zorluk, sıkıntı, buhran, kriz, cesaret yerine getirmek, yapmak, uygulamak, icra etmek, gerçekleştirmek; uygulanmak, icra edilmek belirmek, doğmak, çıkmak, kaynaklanmak; " عنveya "منile: doğmak, kaynaklanmak, neticesi olmak
2012 s 2013 i
taksit; gök cismi, yıldız, burç
2013 i
yıldız, yıldız işareti
جنمة
2012 s
zayıflık, incelik, zayıflama
2013 i
işlemek, istenilen şekli vermek, terim oluşturmak; tahtayı veya madeni şlemek; heykeltraşlık
2013 i
حنس
2012 s 2013 i
حنو
sıkıntıya sokmak, başını derde sokmak
omurilik; beyin
hurma, hurma ağacı
2011 s
خناع
2011 s
خناع شوكي 2012 s
107
حنافة حنت
2012 s
yönelmek, kendine örnek almak, taklit etmek, benzerlik göstermek; yön, taraf, yan, kısım, bölüm, usul, metot, tarz, …gibi, …e benzer şekilde
جنم
خنيل
Halil İbrahim KARATAŞ
seslenme, bağırma, nida, çağrı, ilan, duyuru
2011 s
نداءة
az olmak, nadir olmak, pek bilinmemek, tanınmamak
2011 s
ندر
arkadaş, dost, yaren
2012 i
çekişme, niza, kapışma, mücadele, can çekişme, son nefes
2012 i
ندمي 2013 i
نزاعة/ نزاع
sökmek, kuvvetle söküp yerinden çıkarmak; " "منile: çıkarmak, atmak, uzaklaştırmak; " عنveya "منile: yoksun bırakmak, elinden almakazletmek, görevden almak; " "بile: ispat olarak sunmak; ""الى ile: gitmek, göçmek, istemek
2013 i
نزع
özleme, özlemini çekme
2013 i
نزوع
2012 s
نساء
2012 s
نسب
2012 s 2013 i
نسب
2011 s 2012 i
2013 i
نسبة
2012 i
2013 i
نسج
kadınlar " "لile: ilişkisini kurmak, nisbet etmek, atfetmek, isnat etmek, yüklemek " "الىile: ilişkisini kurmak, nisbet etmek; " لveya "الىile: atfetmek, isnat temek, yıkmak nisbet etme, atfetme, hamletme, akrabalık, hısımlık, bağ, yakınlık, ilişki, münasiplik; …e nisbetle, … ile karşılaştırıldığında, …e göre, …ile ilgili olarak, münasebetiyle dokumak dizmek, düzenlemek, düzene koymak, organize etmek, dizi oluşturmak; düzen, tertip, dizi, sıra, tarz, usul, sistem, yöntem
نسق
2012 s
unutma, unutkanlık
2012 i
نسيان
ortaya çıkmak, doğmak, kaynaklanmak, neşet etmek, neticesi olmak, yetişmek, gelişmek, serpilmek, büyümek
2012 i
نشأ
biçme işi, testere telaşı
2011 s
canlılık, hareketlilik, heves, merak, şevk, aktiflik, güç, kudret
2011 s
نشارة 2012 s 2013 i
نشاط
takılmak, kalmak, kendini kurtaramamak, tabi olmak, karışmak, katılmak, çıkmak, patlak vermek
2013 i
نشب
yaymak, açmak, sermek, ilan etmek, basmak, yayınlamak, neşretmek
2013 i
نشر
ilan, yayıncılık, bülten, duyuru, reklam, genelge, risale, broşür, süreli yayın, dergi, emir, buyruk
2012 s
نشرة
yetişme, büyüme, gelişme
2012 s 2013 i
نشوء
2013 i
نشوة
2013 i
نص
sarhoş olmak; güzel hoş koku, rayiha;coşkunluk, taşkınlık, çılgınlık belirlemek, tayin etmek; metin, yazı tarzı, üslup, ifade tarzı, ibare, kullanılan dil, şart, düzenleme, tanzim, tertip, delil
2011 s
ingilizce metin
2011 s
نص إجنليزي
nasihat etmek, nasihatte bulunmak, samimi içten olmak, hüsnü niyet beslemek, müsbet düşünceleri olmak olgunlaşmak, ermek, yenecek kıvama ermek, olmak, şişmek, patlayacak konuma gelmek, pişmek olgunluk, ermiş olma, yetişmiş olma, pişmişlik kuşak, kemer, halka, halka şeklinde saran, kuşatan şey, sınır, had, limit, alan, saha, kapsam, genişlik, kordon, kuşatma
2011 s
2013 i
نصح
2013 i
نضج
2013 i
نضوج نطاق
2012 s
نطاق شامل
2011 s
net bir şekilde konuşmak; " "بile: söylemek, telaffuz etmek
2012 i
nizam, düzenlilik, tertip, intizam, uygunluk, uyum, düzenli yapı, kuruluş, organizasyon, sıra, dizi, metot, yöntem, sistem, adalet komünist nizam
2011 s
108
2013 i
نطق
2013 i
نظام (ج) نُظُم نظام شيوعي
Halil İbrahim KARATAŞ
beslenme düzeni
2013 i
milli nizam
نظام وطين
2011 s
bakmak, bakışlarını çevirmek, yöneltmek; " "فيile: düşünmek, düşünmek, tasarlamak, aklından geçirmek, dikkatini çevirmek; ""بين ile: hakemlik etmek bakış, manzara, görünüş, görüntü, anlayış, idrak, inceleme, tetkik, tahkik, düşünme, tasarlama, nazariye, teori, ele alma, teftiş, kontrol, dikkat, özen
نظر
2012 s
2013 i
göz önüne alarak, …e bakarak, …sebebiyle, … yüzünden
2011 s
2012 s 2013 i
bakış, görünüm, görünüş; " "الىile: gözden geçirme; tehir, ertelenme
2011 s
2013 i
kuram, nazariye, teori, tefekkür, derin düşünce
2012 s 2013 i
analitik teori
2012 s
dizmek, düzenlemek, düzene koymak, tanzim etmek, sınıflamak, tasnif etmek, ayarlamak, hazırlamak, doğrultmak, düzeltmek, organize etmek, düzene koymak, yazmak, derlemek; sıra, tertip, düzen, dizi, sistem, nizam, organizasyon, kuruluş, örgüt, beyit
2011 s
üst kısımlar, üst mevkiler
2013 i
نُظُم إدارية
2013 i
نظري (ج) نظراء نظريات
2013 i
müreffeh bir hayat sürmek; " "بile: hoşlanmak, memnun olmak, sevmek, emin olmak, güveni olmak
2013 i 2012 i
bolluk, refah, rahatlık, mutluluk, saadet
2011 s
2013 i
نعيم
2013 i
نغمة نفاق
2012 s
نفاية
2011 s
tükenmek, bitmek, kalmamak
نفد
2012 i
" "منile: delip geçmek, delmek, " "بile: içinden geçmek; " "الىile: bir şeyin içinden geçerek gitmek; " منveya "فيile: yararak geçmek; ""الى ile: ulaşmak, varmak; açılmak, geçit vermek; uygulanmakta olmak, geçerli olmak; usta olmak, mahir olmak ürküp kaçmak; kaçmak, firar etmek; " عنveya "منile: sakınmak, kaçmak; " "منhoşlanmamak; " "منile: sevmemek; " "ل الىile: acele davranmak; şişmek, çıkıntı oluşturmak kıymetli olmak, paha biçilmez olmaz; cimri davranmak, cimrilik etmek, kıskanmak; ruh, can, canlı, beşer, istek, iştiha, aynı ruhî, ruhsal, psikolojik; psikolog ruhi durum, ruh haleti, zihniyet, düşünce
109
عم َ َن نعوت
نفاذ
harcama, gider, geçim masrafı; münafıklık, ikiyüzlülük kalıntı, döküntü, artık
نعش
نعومة
2011 s
delip geçme, delme, yapma, ifa etme, gerçekleştirme, infaz, mer'î olma, yürürlükte olma
نظريات/ نظرية
نظم
kötü durumda olanı kaldırmak, canlandırmak, hayata döndürmek, canlılık getirmek, kaldırmak, fakirlikten kurtarmak
2011 s
نظرا ً نظرة نظرية التحليل
2012 s
ton, perde, ses, terennüm, mırıltı, nağme, melodi, ezgi, şarkı
نظر (ج) أنظار
2012 s 2013 i
benzer, karşılaştırılabilir, denk, karşısında olan, …de olduğu gibi, … ile aynı şekilde, nüsha, kopya, …in yerine, …e mukabil, …e karşılık
yumuşaklık, incelik
نظام غذائي
نفذ
2012 s
نفر
2012 i
نفس
2012 s 2013 i
نفسي
2012 i 2012 s 2013 i
نفسية
Halil İbrahim KARATAŞ
2012 s 2013 i
نفط
satılmak, gitmek, iş yapmak, açık olmak; bitmek, tükenmek, kalmamak
2013 i
نفق
delip geçme, delme, etki, nüfuz, prestij, saygınlık, içe işleme
2012 s 2013 i
نفوذ
kaynamak, kızmak, sinirlemek; petrol, neft
2011 s
atmak, çıkarmak, ihraç etmek, sürmek, sürgüne yollamak, çürütmek, asılsız olduğunu göstermez, inkar etmek, kabul etmemek, reddetmek, 2011 s olumsuz bakmak, nefyetmek kovma, çıkışma, ihraç, sürgün, çürütme, aksini ispat etme, yasaklama, 2012 i olumsuzluk, nefiy; olumsuz, negatif, menfi peçe, örtü; zımba, delgeç
نفى نفي نقاب
2012 s 2013 i
نقابة
2012 i 2012 s 2013 i
نقاد
2012 i
نقاوة
kooperatif, esnaf birliği, lonca, dernek, sendika, oda, baro eleştiren, yeren, eleştirmen saflık, katışıksızlık, altın vb. lerinin ayarı; seçip alma, seçkin, mümtaz, elit peşin ödeme yapmak, yoklamak, incelemek, " "علىile: …den dolayı eleştirmek, tenkit etmek peşin para
2013 i
نقد
2013 i
نقدية
rengarenk yapmak, tezyin etmek, süslemek, kalemle oymak; " "علىile: 2012 i nakşetmek, izlemek azalmak, küçülmek, azaltmak, eksiltmek, kısıtlamak, noksan olmak; 2013 i " "عنile: yetmemek nokta, benek, zerre, az miktar, motor makine parçası, konu, mevzu, 2011 s 2012 s detay, tafsilat, konum, yer, şube, bölüm, yer, üs
نقص نقطة (ج) نقاط
2012 s
ن ّقح
2012 i 2012 s
نقل
gözden geçirmek, düzeltmeler yapmak aktarmak; göndermek, götürmek, yerini almak; nakletmek, yerini almak, yollamak, getirmek, nakletmek, alıntı yapmak, tercüme yapmak, devretmek, ulaştırmak, kayda geçmek
نقش
göç; dedikodu, kalıp, model
2011 s
نقلة
zıt, tezat, karşıt, zıtlık
2011 s
نقيض
zerre, nebze, az miktar, latife, nükteli söz, anekdot, kelime oyunu
2012 i
نكتة
bilmemek, haberdar olmamak, inkar etmek, kabul etmemek
2012 i
نكر
kabul edilmez, çok kötü, iğrenç, menfur
نكراء
2012 s
nüksetme, yozlaşma, dejenere olma, çöküş, gerileme hal, tavır, eda, şekil, biçim, tür, cins
2011 s
büyütmek, geliştirmek, artırmak, yetiştirmek, ilerletmek yetişmek, büyümek, serpilmek, artmak, yükselmek
2011 s
yetişmek, büyümek, serpilmek, artmak, yükselmek nihai, son, uç, sınır, sonucu bağlayan
2013 i
نكسة
2013 i
منط
2012 s
منّى
2012 s 2013 i
منو
2012 s
منى هنائي
2011 s
gasbetmek, zorla almak, soymak; soygun, soygunculuk, yağmacılık, yağma, ganimet
هنب
2012 i
nehirle alakalı
هنرية
2012 s
kriz, buhran, grup, topluluk
2012 i
2013 i
نوبة (ج) نوبات
sarsılma, sendeleme; nota
2012 s
نوت
çeşit, cins, tarz, usul, şekil, yapı, karakter
2012 s
نوع (ج) أنواع
110
Halil İbrahim KARATAŞ
karakteristik, tipik, temel özellik, has özellik
2011 s
kaldırmak; " "بile: övmek, yüceltmek, vurgulamak, anmak; " بveya "عنile: atıfta bulunmak; " ب, عنveya "الىile: kastetmek boyunduruk
ه
korkulu, ürkütücü, korkunç, feci; dev gibi, devasa, anormal, garip, şaşırtıcı
نوعية
2012 s
ّنوه نري
2012 i 2011 s
هائلة
2011 s
fikir, düşünce, kavram, kuşku, endişe, kaygı
هاجس (ج) هواجس
2012 i
sakin, huzurlu, sükunet halinde, asude
هادئة
2011 s
hale, ağıl, ayla, ışık halkası, halka
2012 s 2013 i
marj
2012 s
marjinal
هامش هامشي
2011 s
inmek, düşmek, alçalmak, batmak, aşağı meyletmek, çökmek, göçmek, inmek, iniş yapmak, yatışmak, sakinleşmek, inmek batma, düşme, inme, azalma, küçültme, indirim, zayıflama, değer kaybetme
هالة (ج) هاالت
هبط
2011 s 2012 i
هبوط
2011 s
saldırı, akın, hücum; kışın bastırması
2013 i
هجمة (ج) هجمات
tehdit etmek, gözdağı vermekgözünü korkutmaya çalışmak
2013 i
هدد
2012 s 2013 i
هدف
yakın olmak, yaklaşmak, hedeflemek, nişan almak, hedeflemek, amaç edinmek yıkmak, enkaz haline getirmek; deniz tutmak
2012 i
هدم
sessiz olmak, sessizleşmek, sakinleşmek, yatışmak
2012 i
هدنة
sakin bir şekilde; sakin olma, sessiz olma, yatışma, sakin olma
2012 i 2012 s 2013 i
هدوء
kaçmak, uzak durmak, kaçmak
هرب
2011 s
iyice ihtiyarlamak, iyice yaşlanmak; piramit
هرم
2012 i
piramitler
2013 i
kargaşa, karışıklık, hareket, sarsıntı, titreşim, silkme, şok, titreme; canlılık, neşelilik
هزة
2011 s
yenilgi, hezimet, mağlubiyet
هزمية
2012 s
sürçme, hata, yanlış, kusur, günah
هرم (ج) أهرامات
هفوة
2012 i
hilal; parantez işareti
2012 s
هالل
2012 s
هالمية
vesaire, vb. ve bunlar gibi
2012 i
tedirgin etmek, kaygılandırma, endişelendirmek, tasalandırmak, üzmek, ilgilendirmek, üzmek, mühim olmak, üzülmek, niyeti olmak, tasarlamak, aklından geçirmek
جرا ً هلم
2012 i
هم
tedirgin etmek, kaygılandırma, endişelendirmek, tasalandırmak, üzmek, ilgilendirmek, üzmek, mühim olmak; " "بile: üzülmek, niyeti olmak, tasarlamak, aklından geçirmek, yapacak olmak, kalkmak
2013 i
orada, orası, orada vardır, oradadır
2012 s
kısa süre, an, bir an
2011 s
111
هم ّ هنالك هنيهة
Halil İbrahim KARATAŞ
هوائيات
2012 s 2013 i
önemsizlik, değersizlik
هوان
2012 i
dipsiz çukur, çok derin çukur, oyuk, delik; körfez
2013 i
kafası karışmak, zihni bulanmak; çılgınlık, hayalcilik, hayalperestlik, hayal, fantezi, coşkunluk, taşkınlık, tutkunluk şekil, biçim, görünüm, hava, eda, tavır, durum, grup, sınıf, birlik, kuruluş, teşkilat, organizasyon, heyet, kurul, kadro, çatı, iskelet, topluluk
teftiş etme, kontrol etme, nezaret, hükümranlık, egemenlik, hegemonya
2013 i
2011 s
karşısında olmak, karşı karşıya olmak, yüz yüze olmak, bakmak, görüşmek, görüşme yapmak, karşı çıkmak, direnmek, ayak diremek, aklından geçirmek, düşünmek, ifade etmek; " "بile: karşı karşıya getirmek, yüzleştirmek
هيبة
2012 s
هيكلة/ هيكل
2012 s
هيلي هيمنة
2012 i 2012 s
واجه
2012 s
واحدة
biri, yalnız; birinci aldatarak alt etmek, oyuna getirmek
وارب
2012 i
ithal malları, ithalat malları; gelir, kar
واردات
2012 s
gelen, ulaşan, zikredilen, anılan
2013 i
sürdürmek, ısrarla devam etmek, bağlantılı olmak, yakın arkadaş olmak, katmak
هيئة
2012 s
2012 i
و
هوة هوس
2011 s
huşu, haşyet, saygıyla karışık korku, saygı, heybet, prestij, saygınlık mabet, tapınak, büyük yapı, bina, iskelet, büyük şey;kaporta
هوامش
2011 s
واصل
2012 s
alçak, hafif
واردة
2013 i
واطئة
sadık, sadakatli, tam, eksiksiz, yeter miktarda, bol, mebzul, uygun, yerinde
2011 s
وافية
düşen, meydana gelen, vuku bulan, hakiki, gerçek, maddi, vakıa, olay, olgu, gerçekleri gösteren delil, yer alan; saldırmak, savaşmak
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
واقع
kültürel gerçeklik
واقع ثقايف
2012 i
gerçeklik
واقعية
2012 s
yönetici, hükümdar, vali
2013 i
hal, tavır, süreç, vetire, prosedür, işleyiş, tarz, stil, ton
وترية (ج) وتائر
2011 s
putperestlik
وايل (ج) والة وثنية
2012 s 2012 s 2013 i
وثيقة (ج) وثائق
2013 i
وجئ
hızlı öğünler, fast food
2013 i
وجبات سريعة
öğün, menü; takma diş
2013 i
وجبة (ج) وجبات
vesika, doküman, belge, evrak, kayıt, senet, diplomatik belge
2011 s
acı duymak, acı vermek; ağrı, sancı, rahatsızlık
وجع
2011 s
yüz, ön taraf, cephe, yüz, dış cephe, yüzey, katran, önemli şahıs, şahsiyet, görntü
2012 s
112
وجه
Halil İbrahim KARATAŞ
2012 i
yönelmek, yüzünü … tarafına dönmek
2013 i
وجه إىل
2012 i
uön, rota, amaç, gaye, hedef, ilgi, bağlam, bakış açısı, yaklaşım
2013 i
bakış açısı
وجيزة
2011 s
tek olma, birlik, yalnızlık, bağlantısızlık; birlik; mürettebat, grup, topluluk çamura batmak, batağa saplanmak, çıkmaza girmek, tıkanmak; bataklık, çamur, çamurlu
وحدة
2012 i 2013 i
vahiy, ilham, esin yalnız, tek, ayrı, tek başına, yegane, biricik, benzersiz
2011 s
sağlığa uygun olmama, kötü çevre şartları
وحي
2012 s 2013 i
وحيد وخامة ودي ّ
2011 s
emaneten bırakmak, koymak, bırakmak, kesmek, durdurmak, terk etmek, bırakmak; yumuşak huylu olmak, halim selim olmak
وحل
2012 s
2012 s
dostluk …i , sevgi …i,
وجهة وجهة نظر
2012 i
sözün kısası, vecize, kısaca, hasılı kelam
وجه (ج) وجوه
ودع
2012 i
…in arkasında, ardında, gerisinde, …den sonra, …den öte, …e ilaveten, …in yanında, arka, arkada
2013 i
وراء
kalıtsal, ırsi
2013 i
وراثي
2013 i
وراثية
gelmek, ulaşmak, görünmek, ortaya çıkmak, belirmek; " "فيile: geçmek; " "الىile: ulaşmak, varmak; " "علىile: eline ulaşmak, teslim alınmak, gelmek
ورد
2012 s
dükkan
ورشة
2012 i
yaprak, kağıt
2013 i
ورق (ج) أوراق
kağıt … ; kağıtla alakalı
2012 i
ورقية
bakanlık, kabine, hükûmet
2012 i
وزارة
tartmak, dengelemek, dengeye getirmek; ağırlık, ölçü, vezin, kalıp, tonaj, taşıma kapasitesi, sıklet
2012 s 2013 i
vezir, bakan, nazır
2012 s
yayın organları, yayın vasıtaları
ortalık, vasatlık, orta olma, aracılık, arabuluculuk, bonservis, referans
orta, merkez, çevre, muhit, vasıta, vasat, merkezi, ortada; ortaya koymak, yerleştirmek, aracı tayin etmek, seçmek
aracı, vasıta
وزير (ج) وزراء
2011 s
وسائل اإلعالم
2011 s
وسائل طبيعية
2011 s
وساطة وساق
2011 s
2012 s
2011 s
2012 s 2013 i
وسط (ج) أواسط
2012 s 2013 i
وسطى
oratadaki, merkezdeki, merkez, orta geniş olmak, zengin olmak, içine almak, kapsamak, kuşatmak, yeteri kadar büyük olmak; yapabilme gücü, kudret, kapasite, güç, kuvvet
وزن
وسع
2012 i 2012 s
وسيطة (ج) وسائط وسيلة وسيلة
113
Halil İbrahim KARATAŞ
vasıta, araç, vesile, derece, aşama, kademe, aracı
2012 i 2012 s 2013 i
varma, ulaşma, erme, erişme, elde etme, geçme, ulaşma; alındı, makbuz koymak, bırakmak, indirmek, aşağı bırakmak, yerleştirmek, dikmek, yerleştirmek, yüklemek; derleme, telif, karar, sonuç, taslak, kroki, poz, durum, vaziyet iktisadi durum
2011 s
وسيلة (ج) وسائل وصول
2012 s
2011 s 2012 i 2012 s 2013 i
وضع وضع اقتصادي
2011 s
وضع حد ل
2012 i 2013 i
وضوح
barış, baskı, zor, şiddet
2012 s 2013 i
وطأة- وطءة
yerli, milli, milliyetçi, vatanperver
2012 s
وطين
2012 s
وظيفة (ج) وظائف
2012 s
وظيفية/ وظيفي
netlik, açıklık, görünme, aşikar olma, apaçıklık, görüntü
günlük tayin, ücret, iş, görev, vazife, ev ödevi, hizmet, fpnksiyon, işlev
2011 s
fonksiyonel kap, damar
وعاء
2011 s
enkaz, yıkıntı
وعرة
2012 s
dikkatlilik, şuur, bilinç, uyanıklık, his, duygu, tetikte olma, hazırlıklı olma, gafil olmama
وعي
2012 i
وفاة
vefat, ölüm
2012 s
uygunluk, uyumluluk, rıza, mevafakat, onay, ittifak, birlik
2012 s 2013 i
وفاق
gelmek, huzuruna çıkmak, ziyaret etmek, görmeye gelmek;varma, gelme
2013 i
وفد
heyet, temsilci grup, delege
2013 i
وفد (ج) وفود
pek çok olmak, çoğalmak; artırmak, çoğaltmak; " "لile: kanıt getirmek, tasarruf etmek, tutumlu davranmak; " "علىile: kurtarmak
وفر
2011 s
yeter miktarda, yeter, yeterlilik, kifayet, uyum, uyma, anlaşma, hemfikirlik
2013 i
uygun olarak
وف ًقا
2012 s
bol
وفق وفري
2011 s 2013 i
وقائع
koruyucu
2013 i
وقائية/ وقائي
koruyucu tabaka
2013 i
وقاية
düşmek, vuku bulmak, meydana gelmek, vaki olmak; " "لile: başına gelmek, olmak; " "فيile: tuzağa düşmek, uğramak; " "الىile: varmak; " "علىile: rastlamak, karşılaşmak, payına düşmek, konmak; " منveya "عنsapmak, yer almak, bulunmak durmak, ara vermek
2012 s
وقف إىل
2012 i
öğrenmek, durdurmak, sona erdirmek
وقع
2012 s
وقف على
yakıt
2012 i
وقود
fosil yakıt
2012 i
وقود حفرية
düşme, devrilme, vuku olma, meydana gelme, olma
2012 s
muhafaza, himaye
2012 i
114
وقوع وقي
Halil İbrahim KARATAŞ
وقيعة (ج) وقائع
olay, vakıa, hadise, çatışma, savaş, gelişme, tutanak
2012 i
temsilcilik, vekalet, yönetim, idare, ajans, han, kervansaray
2012 i 2012 s
وكالة (ج) وكاالت وكالة دولية
2012 i
dostluk, arkadaşlık, iyi niyet, hüsnü niyet, bağlılık, sadakat, velilik, vekillik; süreklilik, devamlılık
والء
2012 s
hükümranlık, egemenlik, hakimiyet, hükümet, vilayet, eyalet
2013 i
والية (ج) واليات
doğurmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak; doğmak, dünyaya gelmek; çocuk, evlat, genç
2013 i
ولد
2013 i
وليد
2013 i
وليمة
2013 i
وليمة بصرية
bebek, yeni doğmuş çocuk, evlat, yeni, genç
2012 i
davet yemeği
zannetmek, tahmin yürütmek, yanlış yorumlamak, kuruntusu olmak
وهم
2012 i
vehim, kuruntu, zan, tahayyül, önyargı, hata, illüzyon, şüphe, izlenim, kanaat
2013 i
وهم (ج) أوهام
2012 s
ومهية
etkiler, tesir eder
2012 s
يؤثر
sebep olur, yol açar, vesile olur, ulaşır, bakar, icra eder, yerine getirir
2012 s
يؤدي
kuruntu, vehim, zan, hayal gücü
ي ne biçim …
2013 i
Japon
يابان
2012 s
kuru, kurutulmuş, sert
يابس
2012 i
umutsuzluğa düşme, umutsuzluk
يأس
2011 s 2013 i
ilke kez yapmak, türetmek, yaratmak
يا له
يانصيب يبدع
2012 i
görünüyor, belirir
2012 s
يبدو
galiba …, görünüşe bakılırsa …, …olacağa benzer
2012 s
يبدو أن
ihsan etmek, hediye vermek, verilmek, bağışlanmak, taktir etmek, nasib etmek, vermek, hibe etmek
2012 s
يتيح ل
2012 s
جياب
çevrilir, sarılır, içerilir, ihata edilir
2012 s
حياط
tahammül edilebilir, katlanılabilir, muhtemeldir, olasıdır, mümkündür
2012 s
حيتمل
vakti gelmek, vuku bulmak; yıkmak, mahvetmek
حيني
2012 i
yat
خيت (ج) خيوت
2011 s
seçilir, karar verilir, seçilir
2013 i
" "بile: bilmek, haberdar olmak, farkında olmak, şuurunda olmak, bilincinde olmak, anlamak, kavramak, idrak etmek; bildirmek, haber vermek
115
ُخيتار
2012 s
خيتجئ
2012 s
يدري
Halil İbrahim KARATAŞ
يرس
2011 s
çıkmak, yükselmek, tırmanmak, terfi etmek, yükselmek, ilerlemek; " "بile: yükseltmek, ilerletmek, cesaretlendirmek kolaylık, rahatlık, zenginlik, bolluk; sol, sol taraf, yan
يرقى
2012 s 2011 s
2013 i
يسار
geçerli olmak, geçerliliği olmak, uygulanır olmak, kapsamına girmek
2012 s
يسري على
eğlenmek, neşelenmek, hoş vakit geçirmek, unutup teselli bulmak
2012 s
يسلي
çalıştırmak, harekete geçirmek, kullanmak, çalıştırmak, işletmek, yürütmek, devam ettirmek
2012 s
يسري
karmak, karıştırmak, lekelemek, bozmak
2012 s
يشوب
uzaklaştırmak, kaçırmak, yüz geri etmek, cesaretini kırmak, caydırmak, vazgeçirmek, savuşturmak, bertaraf etmek, alıkoymak, mâni olmak serbest bırakmak, hürriyetleri vermek; boşamak;göndermek, boşaltmak, koparmak, engellememek
2012 i
يصد
2012 i
يطلق
boşamak; boşaltmak, ateşlemek, uygulanmak
2012 s
يطلق على
belirgin olmak, ortaya çıkmak, zuhur etmek, balirmek, çıkmak, basılmak; kaynaklanmak, neticesi olmak, öğrenmek, bilgisini edinmek, haberdar olmak;göstermek, açığa çıkarmak, ilan etmek, beyan etmek, zafer kazandırmak, bahşetmek, bilgilendirmek
2012 s
يظهر
zorlamak, mecbur bırakmak, zorlaştırmak, düşmanca davranmak, baskı yapmak
2013 i
izlenmek
2012 i
içerir, kapsar, yaygın olur, yayılır
2012 s
yani, …anlamına geliyor ki
يُعقب يعم
2011 s 2012 i
يعين
2012 i
يعود ب
geri dönmek, götürülmek, isnat edilebilmek, ilgisi olmak, bulunmak, payına düşmek, ait olmak, geri getirmek fakir olmak, yoksul olmak, fakirleşmek
يعسر على
يعيل
2011 s
uyanıklık hali, uyanıklık, tetikte olma
يقظة
2012 i
az olmak, azalmak, önemsiz olmak, nadir olmak, küçülmek
2012 s
يقل
götürmek, liderlik etmek, rehberlik etmek, kullanmak
2012 s
يقود
…yapmak üzere, neredeyse …
يكاد
2011 s
döndürmek, çevirmek, yöneltmek, uzaklaştırmak, ayırmak, bakışlarını çevirmek, cezbetmek atmak, fırlatmak, götürmek, sunmak, arzetmek, iletmek, haber vermek, söylemek, çalmak benzemek, andırmak, taklit etmek, karşılaştırmak, anlamına gelmek, ifade etmek, göstermek; örnek almak, durmak, bulunmak; benzetmek, örnek göstermek sağ taraf, yan, sağ el; yemin, ant
2012 s
يلفت يلقي
2012 i 2011 s
ميثل
2011 s
ميني
ulaşmak, ulaşmak, etkilemek, zarar vermek
2012 s
ينال من
başına gelmek, bir musibete maruz kalmak
2012 s
ينتاب
sökmek, söküp çıkarmak, zorla almak, kapmak, almak, borç almak, çıkarılmak, ihraç edilmek
2012 s
ينتزع
vasıflamak, nitelemek
2012 s
ينعت
peşin ödeme yapmak, yoklamak, incelemek, " "علىile: …den dolayı eleştirmek, tenkit etmek
116
2011 s
ينقد
Halil İbrahim KARATAŞ
tedirgin etmek, kaygılandırmak, endişelendirmek, tasalandırmak, üzmek, ilgilendirmek, zihnini meşgul etmek, üzmek; mühim olmak, tasarlamak, niyeti olmak
2012 s
ينقظ ب
2012 s
يهم يوحنا
2011 s
gözetimine bırakmak, tavsiye etmek, salık vermek, görevlendirmek, talep etmek, emretmek, vasiyet etmek
يوصي ب
2012 i
pek çok olmak, çoğalmak; artırmak, çoğaltmak; " "لile: kanıt getirmek, tasarruf etmek, tutumlu davranmak; " "علىile: kurtarmak
2012 s
يوفر
temmuz
2012 s
يوليو
gün, çağ, devir
2012 s
يوم
bir gün
يوما ما ً
2012 i
zamanla
2013 i
bir gün
2012 s 2013 i
ağustos
2012 s
117
يومذاك يوميًا يونيو