TURİST REHBERİNDEN YUNAN ADALARI VE PİRE-ATİNA TURU’NA KATILACAKLARA BİLGİLENDİRME VE TAVSİYELER Yakın dönemde en popüler olan yurtdışı turlarından biri genelde 3 gün-3 gece veya 4 gün-4 gece olan gemi ile Yunan Adaları ve Atina-Pire turu…Gün sayısına göre, bazıları program dışı olsa da, bu turlarda uğranılan yerler, genellikle, Patmos, Rodos, Girit, San Torini, Mikanos adaları ve Pire-Atina. Belirtilen yerlerde kalış zamanları, gemiye göre farklılık arzedebiliyor. Çıkış yeri olarak, karşımıza ağırlıklı olarak Kuşadası, belli durumlarda Çeşme veya Antalya gibi limanlar çıkabiliyor. Acentalar, arada bir “vizesiz” tur şeklinde kampanyalar yapabiliyor; bu hem Yunan vizesine başvurunun beraberinde getirdiği uğraşıları hem de 120,- Euro kadar vize ödeme durumunu ortadan kaldırıyor. Gençlik dönemimden itibaren bir çok kez ziyaret etmiş olduğum Yunanistan’ı bu kez de deniz yolu ile ziyaret etmek olanağını, 22 kişilik bir Türk grubuna rehberlik ederek 9-12 Eylül tarihlerinde buldum. Yunanistan’ın ne kadar güzel bir ülke ve Yunan Adaları ve Atina Turu’nun ne kadar zevkli bir tur olduğunu tekrar hatırlamak olanağı buldum. Gezi için bazı bilgilendirme ve ipuçlarını paylaşmak istiyorum. Ege’nin Kudüs’ü olarak bilinen PATMOS, dini önemini 18 aylık sürgününü burada geçiren İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Yahya ve burada O’nun adına inşa edilen Aziz Yahya Manastırından ( 11.yüzyıl) kazanmıştır. Manastırın halk üzerindeki kontrolü, adalıların gemi inşası ve ticaret ile zenginleşmesi ile azalmıştır. Ada, 12 adalardan biri olup, 1948’de Yunanistan’a katılmıştır. Adanın toplam nüfusu 3.500 civarı olup, yüzölçümü 34 km. kare kadardır ve büyüklük olarak Bozcaada gibidir. Feribotlar ve kruvaziyerler, adanın merkezi niteliğindeki Skala köyünün limanına demirlemektedirler. Çoğu zaman, transfer tekneleri ile gemiden karaya ulaşılmaktadır. Bu turda, herhalde en kısa zaman gerektiren yer Patmos. Çok geniş olmayan bir çarşısı var. Neo-klasik binalardan biri olan Arion Cafe veya benzerlerinde dinlenebilir, şekerleme, el yapımı kuyum, el yapımı ikonalar ve bal gibi şeyler satın alabilirsiniz. Skala’nın hemen kuzeyindeki Meloi plajına gidebilirsiniz. Taksi teknelerle Skala’ya dönebilirsiniz. Skala’nın arkasındaki tepedeki Kastelli’de Helenistik dönemden surlar Agios Konstantinos şapeli bulunmaktadır.Skala’dan parke taşlı bir yolla Aziz Yahya Manastırı’na taksi ile gidilebilir. Yol üzerinde ayrıca, Aziz Yahya’nın bulunduğu Kutsal Mağara vardır. Gemi tarafından Ada Çevre Turu ( 32 Euro civarı), Plaj Turu ( 30 Euro civarı) ve Aziz Yahya Manastırı ve Mağarası ( 45-50 Euro civarı) gibi turlar düzenlenmektedir. Turlar için kısıtlı bir bütçe ayırdı iseniz, ilk iki turu önermiyorum, hiristiyanlık tarihine özel bir ilginiz varsa son bahsi geçen turu öneririm. 12 Adalar ( Dodekanese)’ın başkenti konumunda olan RODOS, bu adalar grubunun en büyüğüdür de. M.Ö. 5. yy.dan MÖ 3.yüzyıla kadar çok önemli bir medeniyet merkezi idi. Orta çağ duvarı ile çevrili Eski Rodos, şehrin en önemli bölümüdür. Roma ve Bizans yönetiminden sonra, Aziz Yahya Şövalyeleri’nin yönetimine geçmiştir. 1522’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. 100.000 ‘in biraz üzeri nüfusu olup, bunun yarı kadarı Rodos merkezde yaşamaktadır. 80 km. kadar uzunluk, 38 km. kadar genişliği vardır. 1.400 km. kare yüzölçümüne sahiptir. Güneş tanrısı Helios, belediyenin sembolüdür. Gemi tarafından Rodos ve 45 km. kadar mesafedeki Lindos’u kapsayan RodosLindos turu ( takriben 50 Euro), Eski Rodos ve Philimeros ( takriben 45 Euro), Lindos Plaj Turu ( öğle yemeği dahil, takriben 70-75 Euro) gibi turlar düzenlenmektedir. Hiçbir tura katılmadan, daha rahat bir tempo takip ederek, Rodos’u ( eski ve yeni şehir olarak)
kendi başınıza da gezebilirsiniz. Limandan çıkıp, sağa doğru 10 dk. yürüyerek, ilk kapıdan Eski Rodos’a girebilirsiniz. Rodos’ta ziyaret için en ilginç bölüm, eski şehirdir. Şövalyeler Caddesi ( Street of The Knights) şövalyelere ait hanları, havra ve Yahudi mahallesi, camiler ve Şövalyeler Sarayı Eski Rodos’ta görülebilir. Bahsi geçen kapıdan girince bir meydancığa gelirsiniz ve burası Yahudi Mahallesi’ne tekabül etmektedir. Bu meydancığın girişinden karşı-2.sol sokağa girdiğinizde sokağın sonuna doğru müze olarak faaliyet gösteren havrayı bulacaksınız. Burada, diplomat olarak görev yaptığı sırada çok sayıda Museviyi Nazi kamplarından kurtaran Selahattin Ülkümen’i saygıyla anabilirsiniz. Havrada bulunan yaşlı cemaat temsilcisine göre, cemaat 20 kadar kişiden oluşuyor ve çoğu zaman, ibadet sırasında 10 erkek olması kuralından dolayı, toplu ibadetlerini gerçekleştiremiyorlar. Havranın bulunduğu sokaktan geri gelip biraz ilerlediğinizde Nazi kamplarına gönderilmiş bulunan Rodoslu Museviler anısına dikilmiş bulunan anıtı görebilirsiniz. Yahudi mahallesinin bitişiğinde, Türk mahallesi var. İbadete açık İbrahim Paşa Camisi ve şehrin yukarı kısmında bulunan Süleyman Camisi’ni görebilirsiniz. Eski Rodos’un Yeni Rodos’a yakın tarafında ise Rodos Şövalyeleri’ne ait bölüm yer almaktadır. Mandraki Limanı, eski ve yeni şehir arasında bulunur ve halkın volta yeridir. Dünyanın 7 harikasından biri Kolossus’un bu limanda bulunduğu düşünülüyor. Kolossus, güneş tanrısı Helios’un 32-40 m. yüksekliğe sahip bir heykeli olup, Rodoslular’ın Makedonya kuşatmasını bitirmesi anısına MÖ 305’de inşa edilmiştir. MÖ 227’deki bir depremle yıkılmıştır. Yeni Rodos ta kesinlikle ziyarete değer ve kısa bir yürüyüşle bu bölüme ulaşabilirsiniz. Bu bölüm modern kafe, restoran, dükkanlar, plajlar ve idari binalarla dikkat çekiyor. Rodos şehrini tanımanın en pratik yollarından biri, Yeni Rodos’ta Milli Tiyatro ( National Theatre) önünden kalkan tren şeklindeki araç ile tura katılmak. 45 dakikalık bu tur için bilet Milli Tiyatro’nun içindeki bilet ofisinden satın alınıyor ve bilet bedeli 5 Euro ve kesinlikle bu bedele değer. Hareket saatleri 10.30, 11.30, 12.30 gibi her saatin ortasında. Bazı zaman çok talep olduğundan, hareket saatinden yarım saat kadar önce bilet temin etmek önerilebilir. Bu turda, ilkönce Eski Rodos’un bir kenarından gidiliyor ve Yeni Rodos’un bazı bölümlerinden geçiyorsunuz. Tren, şehrin stadyumunun ve akropolünün bulunduğu yüksek tepeye geliyor, trenden inmeden fotoğraf çekimi için kısa bir zaman veriliyor ve şehrin etrafında bir çember çizip, başlangıç noktasına geliyorsunuz. Aracın şöförü, aynı zamanda rehberlik görevini de icra ediyor. Rodos 2000-3000 kişilik bir Türk cemaatine de sahip. Çarşı vb. yerlerde az sayıda da olsa Türk’e rastlayabiliyorsunuz. Eski Rodos’ta Sokrates Caddesinden biraz yukarı doğru çıkarken nargileli Türk kahvesine de, o sırada açıksa uğrayabilirsiniz. Bu arada, İbrahim Paşa Camisinden biraz yukarı çıktığınızda, Amerikalı bir bayan tarafından işletilen balık restorantında çalışan, Malatyalı bir beyle evli Yasemin ile karşılabilirsiniz. Aynı şekilde, yukarıda bahsi geçen tren biletini satan da, yılın altı ayını İsveç’te geçiren bir Rodos Türkü. Takribi 8.300 km. karelik yüzölçümü olan GİRİT, en büyük Yunan adası olup, 630.000 civarı nüfusa sahiptir. Gemiler, Girit’in ana şehri ve iş merkezi olan Heraklion ( Kandiye)’a geliyor. Gemi tarafından Girit Tanıtım Turu ( Takribi 50 Euro) ve Knossos Sarayı ve Heraklion Turu ( 55 Euro) gibi turlar düzenleniyor. Tarihe meraklı iseniz, taxi ile de gidebileceğiniz Knossos Sarayı’nı görmek için bahsi geçen ikinci tura muhakkak katılmalısınız. Günümüzden takriben 4000 yıl kadar önce inşa edilen ilk saray , bir depremle yıkılmış ve gördüğümüz kalıntılar 2. saraydandır. Kanalizasyon sistemi, parke taşlı yolları ile dikkat çeker.
Geminin yanaştığı Heraklion limanından yürüyerek 20-25 dakika kadar sürede şehrin en canlı kısmı, yürüyüş caddesi niteliğindeki 25. Ağustos Caddesi. Deniz kıyısındaki Venedik kalesinin karşısında başlayan bu caddeyi bulmak zor değil. Heraklion, Rodos kadar canlı değil ve silik. Caddede 10-15 dakika yürüyerek halkın toplanma yeri olan Arslanlı Çeşmenin arka tarafına düşen bölgede dükkanların yoğunlaştığını görüyoruz. Coğrafi olarak M.Ö. 1450’deki volkanik patlama ile bugünkü şeklini almış olan SAN TORİNİ adası, 73.000 km yüzölçümüne ( iki kere Bozcaada eder) ve 15.000’ e yakın nüfusa sahiptir. Fira adanın merkezi olup, 1956 depreminden sonra yeniden inşa edilmiştir. San Torini’de Thira ve Oia köylerini ziyareti içeren tur ( takribi 50 Euro) ve adadaki volkan kalıntılarını gözlemleyebileceğiniz San Torini Volkan Turu ( takribi 50 Euro) gibi turlar, gemi tarafından düzenlenmektedir. Turlar için ayırdığınız bütçe az ise, yapılacak en güzel şey, adanın merkezi olan ve bir tepe üzerine kurulu Fira kasabasını ziyaret etmek. Transfer tekneleri ile Fira kasabasının alt tarafında yer alan, az sayıda kafe ve dükkan barındıran küçük limana geliniyor. Fira’ya araç ile ulaşamıyorsunuz. Birinci alternatif 588 basamaklı merdivenleri yürümek, ikinci alternatif eşek veya katırla yukarı çıkmak ( tek yön ücreti 5 Euro), üçüncü alternatif teleferiği kullanmak. İlk iki alternatifi bir kenara bırakalım. Tek kabul edilebilir alternatif, teleferiğe binmek. 6 teleferik vagonundan oluşan grupta 6şar kişiden toplam 36 kişi taşınıyor ve böyle 2 grup vagon var. Teleferik yolculuğu, 3-4 dakika sürüyor. Tek yön ücreti 4 Euro. Biletler, çıkış ve inişte ayrı olarak, bilet gişesinden alınıyor. Ancak bir uyarı: Limandan gemiye teknenin son hareket saatini dikkatle not edin. Fira’dan limana dönüş teleferiğinde çok uzun bir kuyrukla karşılaşabilirsiniz. Bazı zaman bu kuyrukta 1 saat kadar zaman harcanabiliyor. Bu nedenle, en geç limandan gemiye tekne hareketinden 1 ya da 1.5 saat önce teleferiğe binmenizi ( veya kuyruğa girmenizi) tavsiye ediyorum. Kuyruğun çok uzun olup ta, transfer teknesine ulaşmanız riske girerse, bir alternatif, eşeklerin takip ettiği yoldan aşağıya doğru yürümeye başlamak. Bu yolda, ters yönden gelen eşeklerin aşağıya doğru yürüyen ziyaretçilerin üzerine gelmesi gibi tehlikeli durumlardan bahsedilse de bu yoldan inmediğim için bunun abartılı olup olmadığı hakkında bir yorum yapamıyorum. Dinamik gece hayatı ile dikkat çeken MİKANOS, 5.000 civarı nüfusa ve 105.000 km. kare kadar bir yüzölçümüne ( 3 Bozcaada eder) sahiptir.Turizmin gelişimi biraz Bodrum’a benzer. Bodrum’dan kat kat küçük olduğunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. İlk başlarda entellektüellerin ziyaret noktası olan Mikanos, daha sonraları bugünkü dinamizmini kazanmıştır. Asıl hareket geceleri oluyor. Adaya ulaşmak için, hava durumuna bağlı olarak üç alternatif var. İhtimali yüksek alternatif, gemiden tekne ile, Mikanos köyünün 3 km. kadar uzağında olan, hiçbir kafe ve dükkanın olmadığı limana gelmek. Bu kadar mesafe, çoğunluk için tatlı bir yürüyüşü ima etmediğinden, en doğru yol, gemide gidiş-dönüş otobüsüne kaydolmak ve toplam 7 Euro’ya mal oluyor. Bu otobüsler, sizi Mikanos köyüne getiriyor. 10 dakikalık bir yürüyüşle köyün merkezinde oluyorsunuz. Köy merkezinde çarşı ve az sayıda kafe-restoran olan küçük kordonu bulacaksınız. Mikanos ta Patmos gibi 1 saat kadar kısa sürede gezip, hakkında fikir sahibi olabileceğiniz bir yer. Adanın sembolü pelikan ve canlı birkaç pelikanı da görebilir, biraz yürüyüş mesafesinde olan yel değirmenlerini fotoğraflayabilirsiniz. PİRE-ATİNA, bence bu gezinin en önemli noktası. Bizi ilk karşılayan Pire, 200.000 kadar bir nüfusa sahip ve biraz İzmir’i andırıyor ancak yapılaşma İzmir’den çok daha güzel. Atina’nın limanı işlevine sahip, Pire ve Atina birleşmiş. Pire’de bazı gemiler 4 saat kadar az süre kalabiliyor. Bu durumlarda, zaman darlığından dolayı ,
Atina turu düzenlenemeyebiliyor. Çok çevik bir seyyah değilseniz, metro-otobüs vb. vasıtalarla Atina’ya ulaşmayı önermem, çünkü limana geri gelişte büyük stres yaşarsınız. Yunanistan taksicileri, Avrupa normları dışında hareket edebiliyorlar. Kısa mesafeli turlara yanaşmadıkları gibi, taksimetre Onlara çekici gelmeyebiliyor. Bu nedenle çoğu zaman pazarlıkla taksiye biniyorsunuz. Pire liman-gümrük binasından çıkışta çok sayıda taksi bekliyor. 20-25 dakikalık Atina merkeze, taksi fiyatının ne olduğunu söylemem zor, çünkü fiyatlarda istikrar yok. Tek yönde rayiç bedeli 20 Euro, gidiş-geliş ve Atina’da tur atmak 40-50 Euro civarı olsa gerek. 5-6 saatden fazla bir süreniz varsa hem bir tura katılmak hem de kendi başınıza Atina’ya gitmek olası. Akropol ziyaretini içeren Atina Turu ( 55 Euro civarı) en uygun alternatif olsa gerek. Kendi başınıza Atina’yı gezmek isterseniz, taksi uygun bir çözüm olabilir. Metro için, arkanıza denizi alarak sol taraftan 25-30 dakika yürüyüş veya taksi ile metro istasyonuna ulaşabilirsiniz. Metro çok ucuz: 80 cent. 1.Hatta binerek, Pire 1. durak olarak, Faliro, Moschato, Kalithea, Tavros, Petralona, Thissio istasyonlarından sonra Plaka için Monastiraki, Milli Arkeoloji Müzesi ve Merkez Pazar ( balık ve et) için Omonoia’da inebilirniz. Metro vagonlarındaki metro planına bakarak Parlamento, Etekli Yunan Askerlerini görebileceğiniz Syntagma ‘daki istasyona hangi hatla ulaşabileceğinizi görebilirsiniz. Gidişte metroya da binseniz, dönüşte stres yaşamamak için, doğrudan taksiyi önermeliyim. Pire Limana size verilen son gemiye biniş saatinden en geç 1 saat önce varacakmış gibi programınızı yapın. Ne de olsa büyük şehirdesiniz. Pire Limanına geldiğinizde, liman-gümrük-pasaport kontrol binası karşınıza çıkacak. Elinde bavullarla bekleyen yolcuların oluşturduğu kuyruk sizi korkutmasın. Sağ taraftransit yolcular bölümünden girin. Gemilerin temsilcileri sizi içeride karşılayacak ve gemiye götüren otobüslere sizi sevkedecektir. Alternatif olarak 5-10 dakikada yürüyerek gemiye ulaşabilirsiniz de… Bu bloğumda, reklama girer diye herhangi bir gemi veya acenta adı vermedim. Gönül rahatlığı ile, Yunan Adaları ve Pire-Atina turunu tavsiye ediyorum. her şeyden önce, oldukça makul fiyatlarla, hem dinlendirici bir gemi yolculuğu yapıyorsunuz, hem de dünyanın en güzel ülkelerinden biri olan ( bu benim iddiam) hem de yabancılık hissetmeyeceğinize emin olduğum Yunanistan’ı adaları ve kültürü tanımış olacaksınız. Bu turda karmaşa yok, huzur var. Benimle gelen grup üyelerinin gözlerinden, gördükleri ve yaşadıkları ile, tatmin oldukları sinyalini aldım. Tatil yerlerindeki fiyat seviyesine alışkınsanız fiyat düzeyi hususunda korkunuz olmasın. Şöyle diyelim: Bir Bodrum bir Kuşadasında bir kafeteryaya oturduğunuzda ne harcıyorsanız onun takriben 1.5 , bilemedin 2 katı fiyatları düşünün. Kısa bir tur olduğu için de, kafelere restorantlara oturup bir şeyler yemek-içmekten çekinmeyin. Ne demişler “Hamama giren terler”… Örnek olarak Yunan kahvesi ( yani Türk kahvesi), 1.5 -2.20 Euro arasında değişiyor, peynirli tost 3 Euro civarı, çay ( poşetli) 2.20 Euro civarı. Mikanos’ta 1 porsiyon kalamarın 8 Euro olduğunu öğrendik. Büfelerde su 0.50 Euro civarı ikenkafeteryada 1 Euro civarı. Alışveriş için çok büyük bütçe ayırmanız gerekmiyor.Porselen tabakların vb. Türkiye’den geldiği düşünülüyor. Biz kuyum ve deri ülkesiyiz, bu nedenle bu tip malları almak gereksiz. Buzdolaplarına yapıştırılan Yunanistan’a özgü resimleri içeren magnetler, hatıralıklar vb. az bir kalem mal ilginizi çekebilir. Pire-Atina taksi ücretlerinden bahsetmiştim. Örnek olarak, Rodos şehir içinde ve Girit’te Heraklion limanı ile şehir merkezi arası mesafe için 5 Euro’ya taksi bulabilirsiniz. Yurtdışında genel bir sorun, cep telefonu kullanım maliyetleri… Sizi Türkiye’den aradıklarında da belli bir miktar ödüyorsunuz. Bu nedenle, sizi arayanlara nazikçe durumu izah edin ve konuşmayı kısa tutmaya çalışın. Aynı şekilde, Yunanistan cep
telefonu firmalarının kapsamına girdiğinizde, normalde ödediğinizden daha çok para ödemeniz gerekiyor. Bir tavsiye, büfelerde satılan telefon kartlarından almak ( 4 Euro civarı) ve aileniz ve arkadaşlarınızı bu kartla aramak. Vodafone gibi firmalardan kontürlü abonelik te mümkün, ancak bu sık sık Yunanistan’a gidenler için uygun. Gemide internet katiyetle tavsiye olunmaz. Benim son bulunduğum gemide dakikası 1.5 Euro idi.En doğru yol, indiğiniz yerlerde saati 2-3 Euro’ya internet kafeleri kullanmak. Gemi turlarında, pasaportunuzu yanında bulundurma stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü, ilk gemiye binişte, pasaportunuz teslim alınıyor ve size “boarding ( biniş) kartı” adı verilen kart veriliyor. Gemide iniş-binişlerde bu kart kullanılıyor. Genelde ilk gemiye binişte fotoğrafınız çekiliyor, ve bu kartla iniş-binişlerde resminizin ekranda çıktığını görebiliyorsunuz. Gemide fiyatlar, karadakinden biraz fazla oluyor; ancak “hamama giren terler” mantığı ile, yemeğinize tad katacak bir bardak şarap veya kola ısmarlamaktan çekinmemenizi öneririm. Gemilerde, genellikle öğleden sonra 4-5 arası çay ve kek saati, gece 11.30-12.00 civarı gece yemeği var. Yani , gemi turlarında açlık söz konusu değil. Gündüz programlarınızı Latin Gecesi, Yunan Gecesi gibi programlara katılarak uzatabilirsiniz. Buzuki dinlemek olanağı veren Yunan Gecesi’ni kesin öneririm. Gemilerdeki personel çeşitli milliyetlerden. Kilit pozisyonları, daha yüksek ücret alan Yunanlılar oluştursa da iş yükünü ağırlıklı olarak üstlenen Filipinliler başta olmak üzere çeşitli milliyetler. Son bulunduğum gemide Türk müşterilerle ilgilenmek için görevlendirilen Volkan adlı İstanbul’lu bir arkadaş ve Gümülcine türkü iki kat görevlisi arkadaş vardı. Türkiye Türkü ve Yunanistan Türkü personel olup olmadığını araştırmak ve bunlarla temasa geçmek akıllıca olur, özellikle dil sorunu çekenler için. Bazı bilgileri bunlardan doğrudan alabilirsiniz.