Muhammed'in Hayatı Muhammed'in dogumu Yer Arabistan'in Mekke sehri, Tarih 570. Amine isimli dul bir kadin, Muhammed ismini verdigi bir cocugu dunyaya getirmistir. Hatta bazi rivayetlere gore Muhammed'in annesinin o'na ilk verdigi isim Kotan (dogrulugu tartisilir) ve bu isim 50 yil sonra Medine'ye goc ettiginde halk tarafindan "hamd edilen kimse" anlaminda Muhammed olarak degistirilmistir. Kuran-i Kerim'de defalarca "hamd, yalniz Allah'a mahsustur" dendigi halde, Muhammed, hamd edilen kisi anlamindaki kendi isminden hic bir zaman rahatsiz olmamistir. Muhammed babasini dogumundan kisa bir zaman once kaybetti. Annesi Amine ise genc yasta yoksullugun ve Arap kulturunde dul bir kadin olarak yasamanin verdigi zorluklar ile depresyonlar gecirdi. Bazi bilimsel arastirmalara gore hamilelik zamaninda depresyon gecirmis kadinlarin cocuklarinda sinirsel, icine kapaniklik, saldirganlik, kisilik ve davranis bozukluklari olduklarini saptamaktadir. Bu tur rahatsizliklari Muhammed'in ilerki yasaminda rahatlikla gorebilmekteyiz. Muhammed daha 6 aylikken annesi Amine o'nu amcasi Ebu-Leheb'e verdi. Ebu-Leheb zamaninin en varlikli kisilerinden biridir. Zaten Amine'nin Muhammed'i evlatlik olarak vermesi de finansal nedenlere dayalidir. Dul, fakir ve genc yasta kocasini yitirmis bir kadin olarak depresyon gecirmistir. Muhammed'e bakacak durumu olmadigi gibi kendisine yeni bir koca bulmak icin Muhammed'i evlatlik olarak vermek zorundadir. Gunumuzde bile cocuklu bir bayanin koca bulmakta nasil zorlandigini gorebiliyor isek, 1400 sene oncesinin col bedevi kulturunde bunun ne kadar zor oldugunu anlamak icin alim olmaya gerek yoktur. Muhammed cocukluk yasami boyunca hep siginti olarak yasamistir. Buyudukce buyudugu evin aslinda kendi annesinin ve babasinin evi olmadigini anlamis ve kendisini hep siginti olarak gormustur. Kendisini senede 1 veya 2 kere ziyarete gelen oz annesinin onu neden istemedigine bir anlam verememistir. Anne ve baba sevgisinden yoksun bir cocuktu Muhammed. Amcasi Ebu Leheb ve karisi da ona hic bir zaman gercek anne-baba sevkati gostermemistir. Fakat her ne kadarda Muhammed'e sevgi ve sefkat gostermese de, o'nu buyuten, midesine ekmek koyan kisilerdir. Muhammed ilerki yillarda buyuyunce Ebu leheb ve karisina kendisini buyuttukleri icin su sozlerle tesekkur etmistir;
Tebbet 1. Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu. 2. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. 3. O, bir alevli ateşe girecektir, 4, 5. Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir). Muhammed psikolojik rahatsizliklari olan bir cocuktu. O yuzden dogru durust hic bir arkadasi yoktu. Sut annesi Halime MUhammed'de ki psikolojik rahatsizliklari cok acik ve net gorebiliyordu. Ibni Ishak, Muhammed'in psikolojik rahatsizliklarini su sekilde anlatiyor; Halime ve Muhammed'in amcasi anlatiyor; "Bunun üzerine ben ve babası evden çıkıp Muhammed?in yanına vardık. Çocuğu yüzü sararmış bir durumda ve ayakta bulduk. Ben ve babası onu kucaklayıp Ey çocuğum! Sana ne oldu? Deyince o bize Üzerlerine beyazlar elbiseler giyinmiş iki adam beni yere yatırdılar. Karnımı yardılar ve karnımdan bir şey çıkardılar. Sonra onu yine yerine koydular. dedi. Bunun üzerine çocuğu alıp birlikte döndük.
Babam ve oglum filmini hepiniz izlemisinizdir. Muhammed'in cocukluguna birebir ornek bir film. Filmde dogum aninda annesini yitirmis ve babasi hapiste oldugu icin anne ve baba sevgisinden yoksun buyumus bir cocuk anlatiliyor..Cocugun tek arkadasi tipki Muhammed gibi onun bakicisi kadindir. Filmdeki cocuk tipki Muhammed gibi kendi yasiti hic bir arkadasi olmadigindan kendine, hayali dunyada yeni yeni arkadaslar buluyor. Cucelere, kovboylara, inlere ve cinlere konusuyor. 1400 sene once etrafinda cinler melekler goren kucuk Muhammed'in, 1400 sene sonra babam ve oglum filminde kendini Alice harikalar diyarinda zanneden cocuktan hic bir farki yoktur. Muhammed'in kendi oz annesine olan kini buyudukce de kendini gostermistir. 114 sure ve 6000'i askin ayetten olusan kitabinda hic bir zaman kendi annesi Amine'den bahsetmemistir. Isa'nin annesi meryem icin boy boy ayetler yazan Muhammed, kendi oz annesi icin kitabinda tek bir soz bile etmemistir.
Bugun bilimsel arastirmalarda kanitlanmis diger bir gercek ise sudur ki; kucukluklerinde anne sevkati gormeyen cocuklar buyuduklerinde tum kadinlara karsi kin beslemektedirler. Tum seri kadin katilleri, anne sevgisi hic gormemis, annelerinden nefret etmis psikolojik rahatsizliklari olan kisilerdir. Muhammed'in neden kadinlardan bu derece nefret ettigi, onlari ikinci sinif kisilikler olarak gordugu hep annesinden kaynaklanan psikolojik rahatsizliklara dayalidir. Ayrica anne sevgisinden yoksun buyuyen cocuklar buyuduklerinde de kendilerinden cok olgun, yasca buyuk kadinlarda cinsel cekicilik bulmaktadirlar. Muhammed'in 25 yasinda , 40 yasinda ki hatice ile evlenmesinin nedeni belkide yillardir aradigi anne sevkatini hatice'de gormus olmasi muhtemel bir tahmindir. Tabii Hatice'nin serveti de bonus.
Muhammed ve Hatice "Kucuk Muhammed" konusundan sonra artik genclik cagina gelmis Muhammed'den soz edelim biraz.. Muhammed 25 yasina geldiginde, amcasi Ebu Talip ona Hatice isminde cok unlu ve zengin bir tuccarin yaninda is buldu. Hatice dul bir kadindi ve eski kocasindan 3 cocgu bulunuyordu. Muhammed'in zekasi ve icine kapanikligina asik olan Hatice Muhammed'e evlenme teklif etti. Muhammed cocuklugundanda gelen hem duygusal ve hem finansal bir boslugun icinde idi. Firsat bu firsat deyip haticenin teklifini tereddutsuz kabul etti. Muhammed hatice'de hem yillardir aradigi anne sevgisini buluyor ve hemde para ve servete kavusuyordu..Bundan sonraki hayatinda artik calismasina hic gerek yoktu.. Ve calismadi da..Muhammed artik cocukluk yillarinda ki siginti, istenmeyen cocuk degil, sevilen , saygi duyulan "zengin" bir kisilikti. Hatice evin reisi olarak ticaret ile kostururken Muhammed ekmek elden su golden zamanini hep bos islerde ve magarada geciriyordu.. Para kazanma gibi bir derdi yoktu. Okuma ve yazmayi bu zaman icinde ogrendi diyebiliriz (bu bir tahmin)..evdeki 10 cocugunu (3 haticeden, 7 de kendisinden) hatice ile birakip, magarasina cekiliyor ve tipki cocuklugundaki gibi hayali arkadaslari ile oynuyordu.. Ayse, Muhammed'in magarada cokca gecirdigi zamanlari su hadiste bize bildiriyor;
Ravi:Aişe Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Hadistende anlasildigi gibi Muhammed'in artik hic bir derdi hic bir kaygisi yoktu. Zaman Muhammed icin su gibi akiyordu. hersey cok guzeldi artik. 40 yasina geldiginde bir gun magara'da Muhammed daha once hic yasamadigi bir olay ile karsi karsiya kaldi; Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah (sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme (bir korku) vardı. Hatice`nin yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (ra)`ye başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz. Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi. Muhammed'in magarada elinde bir kitap oldugu asikar. Cunku hayali dunyasinda gordugu yaratigin ona durduk yerde oku demesi icin onunde yada elinde bir kitap olmasi lazim. Zaten baska turlu bir insan kitap yada okunulacak hic birsey olmadan ne diye yillarca magarada oturur durur..Muhammed'e gelen bu ilk vahiy(!)(nobet) sonrasinda, artik Muhammed kendisinin bir peygmber oldugunu zannetmesi icin yeterli bir nedendi.. Her ne kadar da ona gorunen hayali yaratik "sen peygambersin" demese de, muhammed artik kendi gozunde bir peygamberdi..
Muhammed'in psikolojik rahatsızlığı Muhammed'in vahiy anlarinda yasadiklarini yakinlarinin agizlarindan dinleyelim. Hadislere bir goz attiktan sonra olaylara bilimsel aciklamalar getirecegim; Ravi:Ümmü`l-mü`minîn Âişe Hadis:Şöyle demiştir: Hâris b. Hişâm radiya`llâhu anh Resûlu`llâh salla`llâhu aleyi ve sellem`den: "Yâ Resûllâ`llâh, sana vahiy nasıl gelir?" diye sordu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ahyânen bana çıngırak sesi gibi gelir ki bana en ağır geleni de budur. Benden o hâl zâil olur olmaz (Meleğin) bana söylediğini iyice bellemiş olurum. Ahdânen Melek bana bir insan olarak temessül eder. Benimle konuşur. Ben de söylediğini iyice bellerim. -Âişe radiya`llâhu anhâ der ki: Resûl`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i soğuğu pek şiddetli bir günde kendisine vahiy nâzil olurken görmüşlüğüm vardır. (İşte öyle soğuk bir günde bile) kendisinden o hâl geçtiği vakitde şakaklarından şapır şapır ter akardı. Ravi:Ubadetu`bnu`s-Samit Hadis:Resulullah (sav)`a bir vahiy geldiği zaman, vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir gün Cenab-ı Hakk yine vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı. Keder hali açılınca: "(Zina haddiyle ilgili hükmü) benden alın. Allah onlar hakkında yol kıldı (yani çok açık şekilde had beyan etti): Bekar bekarla zina yapmışsa cezası yüz sopa ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa yüz sopa ve recm`dir." Ravi:İbnu Abbas Hadis:"Ey Muhammed! Cebrail sana Kur`an okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle)" (Kıyamet 16) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Hz. Peygamber (sav) vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur`an okurken acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kıyamet 16). İbnu Abbas devamla der ki: "Ayette geçen "onun toplanması" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (sav)`in kalbinde toplanması, yerleşmesi, sonra da Hz. Peygamber (sav) tarafından okunmasıdır." "Biz vahyi okuduğumuz zaman, sen onun kıraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (a.s.) vahiyle gelince,
sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş ise, öylece okurdu." Ravi:Aişe Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah (sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme vardı. Hatice`nin yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (ra)`ye başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz. Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi. Sonra Hz. Hatice, Aleyhissalatu vesselam`ı alıp Varaka İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu Abdi`l-Uzza İbni Kusay`a götürdü. Bu zat, Hz. Hatice`nin amcasının oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir kimseydi. İbranice (okuma) yazma bilirdi. İncil`den, Allah`ın dilediği kadarını İbranice olarak yazmıştı. Gözleri ama olmuş yaşlı bir ihtiyardı. Hz. Hatice kendisine: "Ey amcaoğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle, ne söylüyor!" dedi. Varaka Aleyhissalatu vesselam`a: "Ey kardeşim oğlu! Neler de görüyorsun?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam gördüklerini anlattı. Varaka da O`na: "Bu gördüğün melektir. O, Hz. Musa`ya da inmiştir. Keşke ben genç olsaydım (da sana yardım etseydim); keşke, kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta olsaydım!" dedi. Resulullah (sav): "Onlar beni buradan sürüp çıkaracaklar mı?" diye sordu. Varaka: "Senin getirdiğin gibi bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet
edilmemiş olsun! O gününü görürsem, sana müessir yardımda bulunurum!" dedi. Ancak çok geçmeden Varaka vefat etti ve vahiy de fetrete girdi (kesildi). Ravi:Yahya İbnu Ebi Kesir Hadis:Ebu Seleme İbnu Abdirrahman`a Kur`an`dan ilk inenin ne olduğunu sordum. "Ya eyyühe`l-Müddessir (ey örtüsüne bürünmüş)! (suresi)dir!" dedi. Ben; "İyi ama, başkaları ilk inenin İkra` bismi Rabbikellezi halak (süresidir). diyorlar" dedim. Bunun üzerine Ebu Seleme: "Ben bu hususta Hz. Cabir (ra)`e sormuştum. O bana; "Sana, Resulullah Aleyhissalatu vesselam`ın söylediğinden başka bir şey söylemeyeceğim, Aleyhissalatu vesselam: "Bir ay kadar Hira magarasına mücavir oldum (itikafa girdim). Mücaveretimi (itikafımı) tamamlayınca, dağdan indim. Derken bana bir seslenen oldu. Sağıma baktım, hiçbir şey görmedim. Soluma baktım, yine bir şey görmedim. Arkama baktım bir şey görmedim. Derken başımı kaldırdım, bir şey gördüm, ama (bakmaya) dayanamadım. Hemen Hatice`nin yanına geldim: "Beni örtün!" dedim. Derken şu ayetler nazil oldu. (Mealen): "Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (insanları ahiretle) korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın.." (Müddessir suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi." Ravi:Ömer Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Bir gün, O`na vahiy indirildi. Bir müddet öyle kaldı. Sonra o hal açıldı. O da Mü`minun suresinden ilk on ayeti okudu: "Mü`minler kurtuluşa ermiş, umduklarına kavuşmuşlardır. Onlar namazlarını Allah`tan korkarak, hürmet ve tevazu içinde ve tadil-i erkan ile kılarlar. Onlar dünya ve ahiretlerine faydası dokunmayan her türlü şeyden yüz çevirirler. Onlar nail oldukları her türlü nimetin zekatını aksatmadan verirler. Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımlarına ve cariyelerine karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar. Kim helal sınırını aşarak bunların ötesine geçmek isterse, işte öyleleri haddini aşmış olanlardır. O mü`minler ki, Allah`a ve kullara karşı olan emanet ve mesuliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde dururlar. Onlar namazlarını devamlı olarak, vaktinde ve şartlarına riayet ederek kılarlar, işte onlar varislerin ta kendileridir. Onlar Firdevs cennetine varis olurlar. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır" (Mü`minun, 1-11). Arkadan dedi ki: "Kim bu on ayeti yerine getirirse cennete girer." Sonra kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırıp: "Allahım (hayrımızı) artır, bizi (iyilik yönüyle) noksanlaştırma. Bize ikram et, zillete düşürme. Bize ihsanda bulun, mahrum etme. Bizi tercih et,
(düşmanlarımızı) bize tercih etme. Allahım, bizi razı kıl, bizden de razı ol!" buyurdular. Ravi:Ibnu Mes`ud Hadis:Allahu Zülcelal hazretleri vahiy suretiyle konuştuğu zaman sema ehli bir ses işitir ki bu, demir bir zincirin düz bir kaya üzerinde hareket etmesiyle çıkan çıngırak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve haşyetten bayılırlar. Cibril (a.s.) kendilerine gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden açılır. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakkı söyledi" der. Sema ehli hep bir ağızdan: "el-Hak, el-Hak" diye söyleşirler. Ravi:Zeyd b. Sâbit Hadis:"Resûlu'llâh ... Efendimize gelen vahyi yazardim. Vahiy nâzil oldugu vakitte (onu) bir sikinti kaplar, inci taneleri gibi siddetli bir ter dökerdi de ondan sonra açilirlardi. Kendileri bana imlâ buyurur, ben de yazardim..." Ravi:Ebû Hüreyre Hadis:"Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi"; "Vahiy nüzûl ederken kendilerini (tasa ve kaygi kaplar yüzü kül gibi olur), gözlerini kaparlar ve horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes alirlardi" Ravi:Aişe Hadis:Hz. Peygamber (sav)`e (yahudiler tarafından) sihir yapıldı, öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah`a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki: "Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?" "Hangi hususta Ey Allah`ın Resulü?" dedim. "İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: "Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. öbürü: "Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu: "Kim büyüledi?" Diğeri: "Lebid İbnu`l`A`sam adındaki Beni Züreykli bir yahudi" diye cevap verdi. Öbürü: "Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı: "Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine" cevabını verdi. Diğeri: "Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı: "Zervan kuyusunda!" cevabını verdi." Bunun üzerine Resulullah (sav) Ashabından bir grupla birlikte (ra) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: "Ey Aişe! Allah`a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu
ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki Şeytanların başları gibiydi!" dedi. Ben: "Ey Allah`ın Resulü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum. "Hayır!" dedi ve ilave etti: "Bana gelince, Allah bana afiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!" Resulullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü." Tum anlatilan rivayetler tip dilinde "Temporal Lob Epilepsi" diye adlandirilan hastaligin belirtileridir. Temporal Epilepsi hastaliginin belirtileri; Halüsinasyon: bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, alınan bir hissin mevcudiyetine inanma halidir. Varsanı olarak da bilinir. Muhammed'in melekler, cinler gibi mantik disi varliklari gormesi, bugun tip dilinde ancak bu sekil izah edilebilir. Kas gerilmesi(kaslarin istek disi hareket etmesi):kasların istem dışı oluşan seğirmelerini, spazmlarını ya da hareketlerini içeren bir grup duruma verilen ortak bir isim. Korku: Muhammed'in korkudan ortulere sarinip dolandigini anlatan durum. Anormal agiz hareketleri:Muhammed'in dudaklarinin neden istek disi hareket ettigini anlatan durum. Terleme: Hadislerde acikca belirtiliyor ki, Muhammed vahiy anlarinda "en soguk gunlerde dahi" yuzunden ve vucudundan sakir sakir terler akiyor. Yuz kizarmasi: Temporal Lob epilepsi hastalarinda gorulen bu belirti, Muhammed'in vahiy aninda da acikca goruluyor. Hizli kalp atislari Amnezi veya hafıza kaybı: ornek olarak verdigim son hadiste acikca goruluyor ki, Ayse'nin de anlatimiyla "öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu." Muhammed'in hafiza kaybi yasadiginin acik belirtisi. Aslinda Temporal Lob epilepsi hastaliginin tedavisi bugun mumkundur. Fakat o zaman bu hastalik hakkinda insanlar bilinc sahibi olmadiklari icin bu tur eylemleri cinler, periler, melekler ile aciklayabilmistir. Temporal Lob Epilepsi gibi kolayca tedavi edilebilen hastaliktan daha tehlikeli ve tedavisi daha da zor olan bir hastalik vardir ki, o nun adi da
Islamdir. Islam hastaliginin en buyuk tehlikesi ise, bu hastaliktan etkilenmis kisilerin hastaliklari hakkinda en ufak bir bilgiye sahip olmamalaridir. Hastaligi olduguna inanmayan kisiler ise dogal olarak tedaviyi reddederler.
Muhammed ve peygamberlik kariyerinin baslangici Muhammed, psikolojik rahatsizliginin Temporal Lobe Epilepsi (Muhammed'in hastaligi hakkinda okumak icin Tikla!) neden oldugu halusunasyon sonucu gormus oldugu hayali yaratik Cebrail ile karsilastiktan sonra hanimi Hatice'nin onayini da alarak artik peygamber olduguna iyice inanmis ve boylece ilahi(!) mesajlarini halka sunmaya baslamistir. Peki neydi bu mesaj? Mesaj su ki, Muhammed artik bir peygamberdir ve sonuc olarak herkes ona saygi gostermeli, itaat etmeli, ornek kisi olarak gormeli, sevmeli, karsi gelmemeli ve korkmalidir. 23 yil suren peygamberlik kariyeri suresi icerisinde mesaj hic degismemistir. Islam'in temelini olusturan mesaj kisilerin Allah'a manevi, peygamber'e ise hem manevi ve hemde maddi sekilde itaat etmeleridir. Bunun disinda baska bir mesaj yoktur. Muhammed'e itaat etmeyen kisi hem bu dunyada ve hemde oldukten sonra oteki dunyada cehennem azabi ile cezalandirilacaktir. Muhammed peygamberligini ilan ettikten sonra yillarca Mekke'li putperest halk ve taptiklari putlarla alay etmistir. Akabinde ise Mekkeli putperest halk, Mecnun (deli, oynak..Bakiniz Hicr:6 ) diye kaale almadiklari Muhammed ve o'na inanan kisilerle irtibatlarini kesmis ve sonuc olarak muslumanlar dislandiklari topraklardan "Muhammed'in talimati" dogrultusunda Abisinya'ya goc etmislerdir. Olaylarin iyiye gitmedigini farkeden Muhammed, hem Abisinya'ya goc etmek zorunda kalan muslumanlari geri getirebilmek ve hem de sayica kat kat fazla olan putperest mekkelilerin muslumanlara uyguladiklari boykota son vermek ve gonullerini almak icin yeni bir plan duzenlemistir. Buyuk Islam alimi Ibni Sad'in "Tabakat" isimli eserinde kalame aldigi hadiseye gore Muhammed, Mekkeli putperest halkin kutsal putlari Lat, Uzza ve Menat'i su sozlerle ovmustur; "Lat'ı, Uzza'yı ve... üçüncü olan Menat'ı gördünüz mü? İşte bunlar, yüce tanricalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur." (Kuran 53: 19-20) Bu sozler karsisinda sinirleri iyice yatisan Mekkeli halk artik muslumanlara karsi boykotu kaldirir ve muslumanlar Abisinya'dan mekke'ye geri donerler. Kisa bir zaman sonra Allah ve insanlar arasinda olan kendi elcilik
pozisyonunu riske attigini ve Allah'a ortak kostugunu anlayan Muhammed derhal ayetleri iptal eder ve o ayetlerin Allah'tan degil duzenbaz seytanin bir baska oyunu oldugunu vurgular. Seytan ayetlerinin yerini ise su ayetler alir; Necm 19. Gördünüz mü Uzza'yı, Lât'ı. 20. Ve ötekini, üçüncüsü olan Menât'ı. 21. Erkek size, dişi Allah'a mı? 22. İşte bu, insafsız bir bölüştürme. Ustteki ayetlerden cikan anlam sudur; "Kendiniz erkek evlatlariniz ile gurur duyar iken Allah'a kiz evlat ha??" Arap toplumunda disi ikinci sinif canlilar olarak benimsendikleri icin Allah bu yakistirmayi kendisine hakaret saymis ve sert bir dille bu yakistirmanin adil olmadigini tembih etmistir. Muhammed'e inanan bir cok kisi bu fiyaskodan sonra islam'i terketmistir. Muhammed insanlarin guvenini yeniden kazanmak icin kendisine yeni bir strateji hazirlamistir. Yeni strateji ise soyledir; Hac 52. Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir şey tasarladığında/okuduğunda, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 53. Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler. Muhammed'in ayetlerini kendi cikari dogrultusunda uydurdugunu anlayan bircok kisi Islam'i terketmistir. Ustte ki ayetlerden anlasilan sudur ki, "Ben Muhammed, sayet bir gaf yapar ve siz bunu yakalar iseniz, yakalayan kisilerin kalplerinde bir hastalik oldugu icin suclu ben degil, kalpleri hastalikli olan kisilerdir". Peygamberliginin ilk 13 senesi boyunca sadece 70-80 kisiyi kendisine inandirabilmistir. Muslumanlar gunumuzde bile "Muhammed-ul emin", yani "guvenilir kisi" (not= Muhammed'e emin yakistirmasi aslinda guvenilir kisi oldugundan degildir. Daha sonraki yazilarimda bu konuya aciklik getirecegim) diye yere goge sigdiramadiklari efendilerinin nasil olurda 13 sene gibi uzun bir zaman icerisinde bu kadar az, cogu kendisine en yakin kisiler ve bir kac esir kole disinda kimsenin ona inanmamasina, hatta
mekkelilerin o'na "deli, oynak, kafayi yemis" yakistirmalari yapmalarina mantikli bir cevap verememislerdir. O gunun devrinde Mekkeliler kisilerin dini inanclarina toleransli insanlardi. Cok tanrili dinlere inanan toplumlar dogal olarak kisilerin dini inanclarina karismazlar. Muhammed'in kendi putlarina karsi alayci sozlerine her ne kadar gucenselerde, dinlerinin toleransli yapisi sonucu Muhammed'e hic bir zaman zarar vermemislerdir. Mekke'de gecen 13 sene sonrasi bir yere varamayacagini anlayan Muhammed artik kendisine yeni bir strateji gelistirir ve yanina inanan muslumanlari da alarak Yatrib'e(Medine'ye) goc etmeye karar verir. Kurulu duzenlerini birakmak istemeyen muslumanlar bu karara hic te sicak bakmamistir. Bu karara en cok sevinen kisiler daha onceden musluman olmus kolelerdir. Kole sahibi bir cok kafir, Mekkeli zengin kisiler, kacmaya calisan musluman kolelerini yakalamis ve dovmustur. Her ne kadar gunumuz Islami filmlerde ve kitaplarda bu olaylari sanki islam'a yapilan bir zorlama olarak empoze etmeye calissalar da, isin asli ortada direk Islam dinine yapilan bir zorlama yoktur. Mekkeliler dogal olarak "sahip olduklari" koleleri bedavaya birakmak istememis ve koruma altinda tutmuslardir. Muhammed ve Muhammed'in kisisel egosu olan Allah hic bir zaman kolelige karsi degildi. O yuzden dir ki Islam hic bir zaman kolelige son vermemistir. Aksine Muhammed Medine'ye goc ettikten sonra, yillardir hasret kaldigi destegide arkasina alinca binlerce insani, kadin, genc, coluk, cocuk demeden kolelige zorlamistir. Muslumanlar tarih boyunca bu sekil bir cok temelsiz iddialarda bulunmuslardir. Politeist, yani cok tanrici insanlar kimin hangi tanriya taptigi konusu ile zerre kadar ilgilenmezlerdi. Kabe o zamanin devrinde tam 360 farkli puta ev sahipligi yapmistir. Tipki Orta Asya'da yasayan her Oguz Boyunu temsil eden damgalarin oldugu gibi , her Arap kabilesini sembolize eden birer put kabede bulunmakta idi. Mekkeliler hic bir zaman aralarinda dini inanclari yuzunden savasmamistir. Tarih Islam'dan once boyle bir hadiseyi kaydetmemistir. Asil Arabistan yarimadasinda din adina yapilan savaslar Islam ve Muhammed'in gelisi ile baslamistir.
Hicret Egoist kocasi Muhammed'in yani sira bir suru cocuga da bakmakla mesgul olan Hatice artik ticaret'e fazla zaman ayiramiyor, serveti yavas yavas yok oluyordu. Evin diregi Hatice oldukten kisa zaman sonra Muhammed'in destekciligini, koruyuculugunu yapan amcasida vefat etmisti. Bu iki kisinin olumu ve mekkelilerin Muhammed'i kaale almayisi sonrasi artik Muhammed baska bir sehre goc etmek, insanlari kendisine inandirmak icin yeni bir sehirde, yeniden sansini denemek istiyordu. Ilk etapta
kendisine inananlarin medine'ye goc etmesini emretti. Bir onceki yazimda da bahsettigim gibi kurulu duzenlerini ve ailelerini birakmak istemeyen muslumanlar tereddute dusmuslerdi. Bu durum karsisinda Muhammed careyi muslumanlari tehdit etmek ve korkutmakta buluyordu. Bakiniz Nisa suresi 97 nolu ayette Muhammed Medine'ye, daha dogrusu o zamanki ismi ile yahudi sehri yatrib'e gitmek istemeyen muslumanlara nasil sesleniyor; "İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir." Muhammed bir gece dusmanlarinin onu oldurmek istedigini iddia ediyor ve Ebu bekir'in o'na medine'ye giden yolda eslik etmesini istiyordu. Bu olay assagidaki ayette su sekilde dile getiriliyor; Enfal 30. Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Yukaridaki ayetten anladigimiz kadari ile Allah Muhammed'e tuzak kuruldugunun habercisi oluyor ve O'nu uyariyor. Muhammed ise arkasinda koskoca Allah'i oldugu halde careyi Ebu bekir'e siginmakta buluyor. Sirf yukaridaki ayet bile Muhammed'in ne kadar paranoyak bir kisilik oldugunu anlamamiz icin yeterli bir kanit. Muhammed 13 sene boyunca mekkelilerin putlarini assagilayip hakaret etmis ve mekkeliler kendisinin kilina bile zarar vermemistir. Muhammed'in "kendi paranoyak iddialari disinda" mekkelilerin ona tuzak kurup oldurecegini bildiren hic bir tarihi kaynak yoktur. Muhammed'in medine'ye kactigi gece Hicri takvimin basladigi gundur. Muhammed Medine'de Mekkeli sofistike, bilgili ve zengin araplarin aksine daha cok geri kafa, egitimsiz ve isci kismi araplarla karsilasti. Medine'nin zengin, aristokrat kismi yahudilerden olusmaktaydi. Para, Mal, mulke muhtac fakir araplar Muhammed'in sarap akan nehir, tomurcuk memeli huriler ve taze taze hurmalar turu masallarina ister istemez inanmak durumundaydilar. Mekke'de adi "deli" olarak bilinen Muhammed'in lakabi medineli halktan sir gibi saklaniyordu tabi. Muhammed peygamber oldugunu ilan eden tek Arap degildi. Aksine Arap yarimadasinda Tanri elciligi gayet yaygin bir meslekti. Civar sehirlerde de peygamberligini ilan etmis ve insanlara Tanri mesajlari ogutleyen kisiler vardi. Aralarinda en meshur olani ise "Museyleme" idi. Museyleme peygamberligini Muhammed'den bir kac sene once ilan etmisti ve "Muhammed'ul Emin'in(!)" aksine kendi sehrinde, kendi tanidigi insanlarin
arasinda cokta basarili idi. Baska bir sehire goc etme gibi bir derdi yoktu. Arap yarimadasinda bulunan diger peygamberlerin hicbirisi Muhammed gibi kisilerin uzerinde dinlerini degistirmeleri icin kaba kuvvet kullanma ya da saltanat kurma gibi gayeleri yoktu. Onlar sadece kendi hallerinde, kendi sehir sinirlari icerisinde insanlara bariscil, arkadas yanlisi ogutler veriyorlardi. Muhammed arabistan'in ilk savasci peygamberi idi. Museyleme dahil hic bir peygamber Arabistan'da rant kavgasi icinde degillerdi. Medinelilerin Muhammed'i peygamber olarak kabul etmelerindeki etken Muhammed'in ogretici ogutleri degil, daha cok verdigi damak sulandirici vaadler, kendisinin de Arap olusu ve Yahudiler karsisinda hissettikleri eziklikten dolayidir. Yahudiler kendi inanclarina gore "Secilmis, ustun insanlardir". Tipki bugunde oldugu gibi petrol sayesinde sans eseri zengin olmus araplarin o zamanlar bile gipta ile baktiklari kisilerdi. Medine'nin tumu yahudilere aitti. Kisaca medine, yani yatrib bir yahudi sehri idi. Ebu El Farah Ali tarafindan yazilmis "Kitab el-Afgani" isimli eser, yahudilerin Medine de ki ikametlerini Musa zamanina kadar dayatir. Medine'de ki yahudi halk esnaf, kuyumculuk, ticaret, ciftcilik ile geciniyor ve soylu ailelerden geliyorlar idi. Sehirdeki Arap nufusu ise yahudilerin sahip olduklari is yerlerinde calisiyordu. Araplarin Medine'ye goc etmelerinin sebebi ise 450 yillarinda yemen'de yasanan bir tufandan dolayi idi. Muhammed ile musluman olmayi kabul ettiklerinde ise yahudi isverenlerini katlederek mallarina konmuslardir. Medine'ye iyice yerlesen Muhammed ve ona inanan fakir halk artik yavas yavas Yahudilerin mallarini gasp ediyor, kervanlari basiyordu. Muhammed ve onca muridinin medinede helal yollardan ekmek bulduklarini kaynaklari ile aciklayacak, belgeleyecek ve kanitlayacak kisiler var ise buyursun bize Muhammed'in o kadar kisiyi eskiyalik yapmadan nasil doyurdugunu "belgeleriyle" kanitlasin. Yahudiler ise aliskin olmadiklari bu eskiyaliga karsi fazla bir direnc ya da kaba kuvvet kullanmiyor, sadece muslumanlara kendilerini kurtarici "yeni bir mesih'in gelecegini" bildiririyorlardi. Buyuk islam alimi Ibn Isak, Islam'in en degerli eserlerinden biri olarak gosterilen "Siret Resul" adli kitabinda yahudilerden irfan(bilim) ve kitap ehli kisiler olarak bahsetmis ve muslumanlarin yahudilere yaptigi eskiyaliklara ve gasp olaylarina anlatabildigi en guzel dille kitabinda yer vermistir. Muhammed her zaman kendisini ve ona inananlari magdur ve eziyet ceken insanlar olarak gostermistir. Gunumuzde bile Islami terorist orgutleri tipki peygamberleri gibi ayni oyunu oynamakta ve onca masum insani oldurdukleri halde devamli kendilerini magdur insanlarmis gibi gostermeye
calismakla beraber, tum dunyayi islam'a karsi cephe almakla suclamaktadir. Muhammed Mekke'den medineye goc etmesine, mekkelilerin o na ve ona inananlara eziyet ettigini sebep olarak gostermeye calismistir..Halbuki Muhammed her ne kadar kendisini magdur gostermeye calissa da ayetler isin gercegini tum ciplakligi ile gozler onune seriyor; Nahl 41. Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilselerdi... Muhammed, Mekkede ki evlerini terk etmelerini ve yaninda medine'ye gelmelerini emrettigi muslumanlara ustteki ayeti yazmak zorunda kalmistir. Nedeni ise mekkede kurulu duzenlerini birakip Medine'de issiz gucsuz, evsiz barksiz kalan muslumanlarin beyinlerini yine cennet vaadleri ile yikamaktir. Inananlarin gozunde artik Muhammed'in kredisi tukeniyordu. bazilari artik medine'den firar etmeye baslamisti.. Bir baska tehdit iceren ayeti ise su sekilde yazdirmistir; Nisa 89. Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı. Sadece yukarida ki ayet bile aslinda eziyet cektirenin mekkeliler degil tam aksine Muhammed oldugunu anlamak icin yeterlidir. Ailesini, colugunu, cocugunu, dogdugu topraklari ve kurulu duzenini birakmak istemeyen bir insan sizce olumu ne kadar hak ediyor?Muhammed'in empoze etmeye calistigi gibi oratada buyuk bir cile zulum var ise cehennem azabli tehditlere ne gerek olabilir? Muslumanlarin o eziyet ve cileden kacmak icin Mekkeyi seve seve terketmeleri gerekmiyor mu? Insanlari surekli hicret etmek icin zorlayan, tehdit eden hatta etmeyenlerin oldurulmelerini emreden bir insan sizce bunu neden yapiyor olabilir? Bir tek neden var.. O da "kontrol".. Muhammed narsist bir kisilige sahip oldugu icin insanlarin uzerinde her yonuyle kontrol sahibi olmak istemistir. Cok degil, 1977 yilinda Amerika'nin eyaleti olan indiana'dan, Guney Amerika ulkesi Guyana'ya tipki Muhammed ve muridlerinin yaptiklari gibi
bir hicret yapilmisti.. Hicreti gerceklestiren kisi Jim Jones ve 900 kisilik muridi idi. Jim Jones Kimdir? James Warren "Jim" Jones (13 Mayıs 1931 - 18 Kasım 1978) ABD'li "People's Temple (İnsan Tapınağı) kilisesinin kurucusu vaiz. 1978 yılında Guyana'da kendi ve müridlerine özel kasabası Jonestown'da 911 müridini aynı anda intihar etmeye ikna etmiş ve kendisi de müridleriyle birlikte ölmüştür. (kaynak vikipedi) Jim Jones, 900 kisilik muridlerine kendisini mesih olarak inandirmis ve onlari Televizyon, radyo gibi aydinlatici ve bilgilendirici cihazlardan ve Jim jones'in emellerine mani olabilecek murid yakinlari ve ailelerinden uzak tutabilmek icin Guyana denen ulkeden balta girmemis ormanin ortasinda bir arsa satin aliyor ve kendisine muridleri ile yeni bir hayat baslatiyordu. Guyana ormanlarindan satin aldigi arsaya "Jonestown" yani"Jones'un kasabasi" ismini vermistir. Tipki Muhammed'in medine'nin yatrib olan onceki ismini sehri ele gecirdikten sonra "medinetul nebi" yani "peygamberin sehri" olarak degistirmesi gibi.. *Jim jones Amerikadan guyana'ya goc ediyor...Muhammed mekke'den medineye goc ediyor. *Jim jones muridlerinden elde ettigi paralar ile yeni aldigi kasabasina kendi ismini veriyor, Muhammed Yatrib'in ismini "peygamberin sehri" olarak degistiriyor.. *Jim Jones muridlerinin tum dis dunya ile baglantilarini kesmelerini ve yalnizca kendi aralarinda kaynasmalaraini emrediyor, Muhammed "her musluman muslumanin kardesidir, kafir kisi babaniz bile olsa dostluk etmeyin" diyor. *Jim Jones muridlerinin karilari ve kizlari ile seks yapiyor, Muhammed gelini ile seks yapiyor ve tum akrabalarinin kizlarini kendisine helal kiliyor.. Jones muridleri tarafindan adeta tapilan bir kisi idi. Muridleri ona buyuk bir ictenlikle "Father" yani "Baba" diye hitab ediyorlardi. Zaman gectikce artik Jones kendini "Mesih" ilan etmisti. Muridleri uzerindeki etkisi arttikca muridlerin o'na daha cok itaat etmelerini ve daha cok bagli kalmalarini istiyordu. Muridleri o'na itaat etmek icin adeta birbirleri ile yarisiyordu. Jones muridlerine dunyanin buyuk bir nukleer facia sonucu yerle bir olacagini soyluyor ve bu faciadan kurtulacak olanlarin sadece o'na inananlarin olacagini savunuyordu. Bu durum, Islam dini ve Muhammed'i benzer bir sekilde tanimliyor. Muhammed peygamberligini ilk ilan ettigi zamanlarda sadece bir "uyarici"
oldugunu soyluyor, insanlarin Allah'a ve kiyamet gunune inanmalarini ogutluyordu. Jones'un Nukleer facia gunu ve mesihlik rolu, Muhammed'in uyarici rolu ve kiyamet gunune adeta birebir ornektir. Muhammed'de tipki Jones gibi muridleri uzerinde etkisi buyudukce onlardan daha cok itaat isteginde bulunuyor, evlerini terkedip hicret etmelerini istiyor ve kendisine inanmayanlari cehennem azabi ile tehdit ediyordu. Muhammed'in bir cok nutku direk olarak Allah'a sirk kosmayi elestiren turdedir. Fakat Muhammed'i en cok sinirlendiren ve ayetlerinden de anlasildigi gibi kin kusturan iki faktor vardir. Birincisi kendisini assagilayan ve kucuk goren kisilere olan kini. Ikincisi ise o'nun tarafindan karsi tarafa kacan, yani islami terkeden kisilere olan kini idi. Jim Jones sahibi oldugu tarikat orgutunun ve muridlerinin yaptigi milyonlarca dolar degerindeki bagislarla Guyana'da balta girmemis ormanlarda "Jonestown" adini verdigi koca bir arsa satin aliyor ve muridlerini Amerika'da ki ailelerinden ayirarak tam 911 muridi ile oraya yerlesiyordu. Muridlerinin dis dunya ile baglantilarini keserek bu sekilde uzerlerinde total kontrol sahibi oluyor ve kolayca beyinlerini yikayabiliyordu. Muhammed'in neden muslumanlarin Mekke'den Medine'ye onunla birlikte hicret etmelerini istemeside tamamen ayni sebeptendir. Muslumanlar uzerinde devamli kontrol sahibi olmak ve surekli elinin altinda tutarak beyinlerini yikayabilmek. Muhammed tipki Jim jones'in muridlerini ailelerinden ayirdigi gibi, muslumanlari ailelerinden ayirmak istemistir. Kendisine daha bagli olan muslumanlari, ailelerini ve evlerini birakmak istemeyen muslumanlara karsi kullanmistir; "Enfal 72. İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir." Ustte ki ayette diyor ki; Muslumanlar hicret etmek istemeyen diger muslumanlarin koruyuculugunu yapmasinlar. Muhammed boylece hicret etmek istemeyen muslumanlari hicret etmek icin zorluyor ve "Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir." diyerek, Allah'in onlari izledigini soyluyor ve emellerine kavusmak icin boyle korkutuyordu. 1978 yilinda Jones'in People's Temples tarikatina mensup muridlerinin Amerika'da ki aileleri Guyana'da ki yakinlari hakkinda endiselenmis ve endiselerini Amerikan Kongre uyesi Leo Ryan'a beyan etmislerdi. Leo Ryan kultu incelemeye alarak yaninda bir gazeteci ile Guyana'ya ucuyor
ve tarikat uyeleri ile irtibat kuruyordu. Beyni yikanik tarikat uyeleri Jones'tan cok memnun olduklarini ve Amerika'ya geriye donmeyi akillarinan bile gecirmediklerini iletiyorlardi. Fakat Jones'in muridlerinden iki aile ortada donen duzembazligin farkina varmis olduklari icin gizlice Leo Ryan ile kontak kuruyor ve geri donmek istediklerini ona bildiriyordu. Leo Ryan ve bu iki aile aralarinda plan yaparak Jonestown'dan kacis gununu belirlemislerdi. Firar planlarinin farkina varan kult lideri Jim Jones, muridleri ile birlikte toplam 5 kisi olan iki aileyi ve Leo Ryan'i oldurmustu. Amerikan kongre uyesi ve 4 Amerikan vatandasini katleden Jim Jones artik isin sonuna geldiginin farkina varmis ve muridleri ile ormanda bir ayin duzenleyerek ictikleri zehirli icecek sonucu toplam 911 muridi ile hayatini noktalamistir. "Son Ayin" olarak bilinen bu olayin video kayitlari mevcuttur. Video'da gorunen o dur ki muridler Jones'in "Serefle ölün!" sozleri sonrasi zehirli icecekleri seve seve iciyor ve cocuklarina iciriyorlardi. Assagida tercume ettigim konusmalar direk videodan alintidir; Jim Jones: Ben sizlere iyi bir hayat vermek icin elimden gelenin en iyisini yaptim. Buna ragmen, bir avuc insan, yalanlariyla bizim hayatlarimizi yasanamaz bir duruma getirdiler. Eger baris icinde yasayamiyorsak, o halde baris icinde olelim. (Burada muridler arasinda alkis kopuyor).. Bizler ihanete ugradik. Bizim yapacagimiz eyleme topluca intihar denilemez. Bu eylem devrimci bir harekettir. Birinci kadin: Ben hayatta kalmamiz icin bir umudumuzun oldugunu dusunuyorum.. Jones: Gunu geldiginde tum insanlar hayata gozlerini yumacaktir. Cemaat: Evet!!! Evet!! Evet!! (diye haykiriyor) Jones: Su anki durumumuz bu dunyada bize cehennemden bile beter bir hayat yasatacaktir. Benim icin olum korkunc bir sey degildir. Esas lanetli olan bundan sonra yasamaktir. Bu durumda yasamanin bir anlami yok! Birinci kadin: Ama ben olumden korkuyorum! Jones: Hic zannetmiyorum korktugunu.. Birinci kadin: Bence bir kac kisinin ihaneti yuzunden 1000 kadar insanin kendini oldurmesi anlamsiz. Ben buradaki cocuklara ve bebeklere bakiyorum ve yasamayi hak ettiklerini dusunuyorum. Jones: Ama sence onlar daha cogunu haketmiyor mu? Onlar barisi
hakediyor. Insanlara verecegimiz en iyi ifade sekli, bu kahrolasi dunyadan cekip gitmemiz olacak! (Cemaat alkisliyor) Birinci Adam: Tamamdir hanim kardesim! hersey bitti artik..Iyi bir gun gecirdik. (Alkis) Ikinci adam: Emri verdiginiz takdirde hayatimizi noktalamaya haziriz! Jones: Lutfen Tanri askina hadi baslayalim. (cemaat "Baba! baba! diye tempo tutuyor) Ucuncu adam: Babamiz bizi buralara kadar getirdi. benim secenegim baba ile olmek! Jones: Serefle olmeliyiz...Hadi! cabuk! cabuk! Olmek bu hayatta yasamaktan kat kat daha iyi. Bu teyp medya'da yayinlandiginda dunyada sok etkisi yaratmisdir. Kulte mutlak baglilik, suursuzca sadakat tipki Jones'in muridlerinin yaptigi gibi Islam'in temel taslarindan sadece bir kacidir. Inananlar Allah'a ve Muhammed'e bagliliklarini ve sadakatlerini kanitlayabilmeleri icin kendi hur iradelerinden vazgecmeli, aileleri ve en yakinlari dahil hicbirseyi onemsememeliler. Muhammed Kuran'da "doğru söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!(Bakara 94)" demistir. Bir baska ayette Muhammed yine yahudilerin Allah'a bagliliklarini kanitlamalari icin yine olmelerini istemistir; "Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!" Cuma:6 Ortada bariz ve cok net bir sekilde gorunen gercek sudur ki, Muhammed ve Jim Jones gibi sapik dusunceli narsist kisilere gore insanlarin Allah'a olan bagliliklarini kanitlayabilmeleri icin olmeleri gerekmektedir.
Jones'in tarikatina mensup muritler surekli cezalandirilma korkusuyla yasarlardi. Jones muritlerinin en ufak bir yanlisinda onlari cezalandirir ve disiplini saglamak icin hunharca dovdururdu. Bu sekilde o cok arzuladigi itaati saglamaktaydi. Ayrica muritleri arasinda en ufak bir gevsekligin ve isteksizligin ortaya cikmasina neden olacak tum faktorlerin onlemini aliyordu. Muslumanlarda tipki Jones'in muritleri gibi tum hayatlarini surekli korku icinde yasarlar. Kendileri gibi dusunmeyen insanlari kendilerini en cok korkutan cehennem, seytan gibi absurd ve batil seylerle korkutmaya calisirlar. Bu korkunun nereden geldigini anlamak icin Kuran'dan sadece bir kac ayet okumak yeterlidir. Muslumanlar kultleri ile ilgili hic bir seyi kafalarinda sorgulayamazlar. Muhammed'in peygamberligini veya Kuran'in ilahiligini sorgulamaya kalkismak, muslumanlarin beyinlerinin korku ile kilitlendigi ve kuyruk sokumlarina kan dolasiminin durdugu andir. Muslumanlarin tek korkusu sadece psikolojik degildir. Fiziksel cezalarda Islam'in temel taslarini olusturan tamamlayici bir terbiye seklidir. Musluman cocuklar daha kucuk yaslarda medreselerde dayak yemeye alistirilir ve islamin kontrol mekanizmasini beyinlerine iyice kazimak icin ayak bileklerine zincirler takilir. Bunun bir cok ornegini az gelismis, fakat Islami gelismis musluman ulkelerden cok daha iyi uygulayan Pakistan ve Afganistan gibi ulkelerde cokca gormekteyiz. Fiziksel cezalar sadece cocuklarla kalmiyor, yetiskinlerde seriatin on gordugu sekilde kirbaclaniyor ve hatta taslanarak oldurulebiliyorlar. Muhammed ve Jim Jones gibi narsist kisilerin, kendilerine zit goruslu ve karsit fikirli insanlara tahammulu yoktur. Her ikiside muridlerinin onlari elestirmelerini ve sorgulamalarini yasaklamistir. Muhammed kendisine karsi savasan kisileri yalniz ona inandiklari takdirde affetmistir..Ornegin kuzeni Ebu Sufyan..Ebu Sufyan Muhammed'in Mekke'yi ele gecirecegini onceden sezdigi icin musluman olmus ve hatta Mekke ele gecirildikten sonra oraya Muhammed tarafindan vali olarak adanmistir. Fakat Muhammed kendisine inanmayanlari ve kendisini ciddiye almayanlari asla affetmemis ve kellelerini vurdurmustur. Yuzlerce hatta binlerce insan sirf Muhammed'e inanmadiklari ya da Islam'i terkettikleri icin kellelerini kaybetmislerdir. Iste bu yuzden Muhammed karsit fikirli insanlara hic bir zaman tolerans gostermedi ve o'na inanan muslumanlar hala bugun ayni gelenegi surdurmektedir. Islam ve Muhammed karsiti konusan insanlar teker teker susturulmaktadir. Iste bu yuzdendir ki, Islam'i terkeden bizlerin sesi duyuldukca muslumanlar gercegi gorecek, mensubu olduklari kultu ve bin yillik yalani sorgulama gucunu ve cesaretini kendilerinde hissedeceklerdir.
Jones'in tam 6 yil boyunca yuksek rutbeli muridlerinden biri olan ve sonradan duzembazligin farkina varip People's Temples'i terkeden Jeanne Mills adli eski tarikat uyesi soyle konusmustur; "Kilisede kusursuz bir sekilde uygulanan onemli bir kanun vardi. Hic kimse Jones'i elestirmeyecek ve sorgulamayacak." Bu dusunce tarzi bugun muslumanlarda da ayni sekilde devam etmektedir. Hic kimse Muhammed'i sorgulayamaz ve elestiremez. Bugun Islam dininin sart kostugu seriat kanunun uygulandigi bir ulkede yasayan insanlar, Muhammed veya Islam'i elestirildikleri takdirde oldurulurler. Sayet Islami bir ulkede yasamiyorsaniz musluman olmadiginiz halde bile suikasta kurban edilebilirsiniz. Hollandali film yapimcisi Theo Van Gogh islamda kadinlarin yerini anlatan bir film yapmis ve muslumanlar tarafindan katledilmistir. Ettore Caprioli, "Seytan Ayetleri" kitabini Italyanca'ya cevirdigi icin feci sekilde yaralanmistir. Hitoshi Igarishi, ayni kitabi Japonca'ya cevirdigi icin Tokyo'da muslumanlar tarafindan oldurulmustur. William Nyagaard, ayni kitabi Norvecce'ye cevirdigi icin bicak darbeleri almis ve sans eseri hayatta kalmayi basarabilmistir. Amac, insanlarin gozunde o kadar cok teror estirmektir ki, hic kimse Islam'a karsi elestirilerde bulunmaya cesaret edemesin. Deborah Blakey, People's Temples'in bir baska eski uyesi tarikatten ayrildikdan sonra tarikat hakkinda soyle bir konusmayi dile getirmistir; "Jones hakkinda en ufak bir anlasmazligi bile hainlik kabul ederdik. Her ne kadar icinde oldugum durumun yanlis oldugunu biliyordumsa da, fikir ayriligina dusen insanlarin Jones'i cok sinirlendirdiklerini bildigim icin her zaman sustum." Jim Jones bayan muridleri ile surekli cinsel iliskiye girmekten zerre kadar cekinmemistir. Muhammed'de ayni sekilde akrabalari ve kucuk yasta kizlarla hicte ahlaki bulmadigimiz cinsel munasebetlerde bulunmustur. Muhammed'in en kucuk yasta ki hanimi Aise, Ahzab suresinin 51. ayeti indikten sonra ortada donen duzembazligi sezmis ve rahatsizligini su sekilde dile getirmistir; "Bakıyorum da, senin Efendi Tanrın , yalnızca senin şeyinin keyfini yerine getirmek için koşuyor." Muhammed kendi gelini Zeynep ile evlenmis, Mariye adli cariyesi ile diger karisi Hafsa'nin yataginda yakalanmis, daha oyuncak caginda olan 9 yasinda ki Ayse ile evlenmistir. Ustelik kendisine gelen vahiylerin en iyilerini Ayse'nin yatagindayken aldigini iddia etmistir. Hayatinin son yillarinda bir gun emekleyen tatli bir kucuk bebegi gormus ve ailesine bebek buyuyunce onunla evlenmek istedigini soylemistir. Ne sansli ki, kucuk kiz daha buyuyemeden Muhammed geberip gitmistir. Kafirlere karsi
duzenledigi baskinlarda genc kizlari cariye olarak almis ve ailelerini oldurmus ve oldurtmustur. Burada aklimizda bir soru belirebilir. "Madem Muhammed bu kadar kotu birisi, neden insanlar onun peygamberligine inanmakta devam ediyorlardi?" O donemde yasamis tum Araplarin bunca kotuluge neden ses cikatmadiklari bir baska sorudur. Oysa bunun nedeni de zaten korktuklari icindi. Muhammed kendisi hakkinda ileri geri konusanlari teker teker susturmustur. Jones'in muridleri kendi aileleri ve en yakinlari aralarinda bile Jones hakkinda ileri geri konusamamislardir. Kisinin annesine ya da babasina bile guvenirliligi yoktu. Herkes Jones'in muhbirligi gorevini yapiyordu. Tarikat karsiti her soylem ve dedikodu Jones'e bildirilirdi. Muritler Jones'e olan bagliliklarini bu sekilde ispatliyordu. Tipki Jones gibi Muhammed'in de inananlari arasinda ona haber ve bilgi veren adamlari vardi. Tum muslumanlar potansiyel ispiyoncu durumunda idi. Muhammed muritlerini birbirlerine karsi kullanmak ve uzerlerinde daha cok kontrol sahibi olmak icin su ayeti indirmistir; "Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir." Tevbe 23
Muhammed-ul emin zirvaligi Muslumanlar Muhammed'in zamaninda sozune cok guvenilir bir kisi oldugunu ve durust oldugundan dolayi Mekkelilerin o'na "Muhammed-ul emin" yani guvenilir kisi dendigini soylerler. Oncelikle belirtmek isterim ki "Emin" sifati sadece Muhammed'e degil, baskasi namina mal goturup mal satan emanetcilere verilen bir sifattir. Muhammed hatice icin calistigi zamanlarda tipki baska tuccarlara calisan diger "emanetciler" gibi "Emin" diye taninirdi.. Turkce'mize arapcadan gecen emanet kelimeside zaten emin kelimesinden turemistir. Kisiye emin sifati verilmesi icin sadece emanetci olmakda gerekmiyordu.. Emin el-mektebe = Kutuphane bakicisi yada emanetcisi Emin el-şorta= Guvenlik yada zaptiye Meclis el- umna= Mutemet meclisi "umna"kelimesi emin kelimesinin cogul
seklidir. Mekkelilerin Muhammed'e cok guvendikleri icin emin ismini verdikleri iddiasi tamamen uydurmaca ve duzmecedir.. Mekkelilerin Muhammed hakkinda aslinda ne dusundukleri Kuran'da yazmaktadir.. "Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kur'an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!"
Muhammed ve Obsesif-Kompulsif Bozukluk Temporal Lobe Epilepsi (TLE) teshisi konmus kisilerde diger psikiyatrik hastaliklarida gormek mumkundur. Muhammed'in ayrica Obsesif-Kompulsif Bozukluklari olmasi cok buyuk ihtimaldir. Bu durum, uyguladigi ve muridlerine uygulattigi obsesif rituellerden acikca gorulmektedir. Ruh hastaliklari merkezinin konu ile ilgili bir makalesinden ufak bir alintiyi sizlerle paylasmak istiyorum. Assagida ki paragrafi lutfen okuyunuz;
"OKB ve nörolojik bozukluklar arasında bir ilişki olduğu uzun zamandır dikkat çekmiştir. Epileptik nöbetlerde; kafa travması, beyin enfarktı, beyin tümörleri, herpes simpleks ensefaliti, gelişimsel bozukluklar, diabetes insipitus, multipl skleroz ve akut intermitant porfiride, OKB semptomlarının ortaya çıktığı bildirilmiştir. Bu konuda yapılan ilk çalışmaların birinde, 104 obsesif hastanın % 19,4'ünde ensefalit, menenjit, epilepsi gibi nörolojik bulgular saptanmıştır." Kaynak (http://www.epilepsiveben.com/ obsesif_kompulsif_bozukluk) Yukarida alintiladigim ruh hastaliklari merkezinin yaptigi anlatima gore, Muhammed'in Obsesif bozukluklarinin oldugunu soyleyebiliriz. Muhammed abdest'in nasil alinacagi ve namazin nasil kilinacagi gibi bir cok rituel saplantilari olan bir kisiydi. Kisilerin ellerini, burnunu, kulaklarini nasil yikamalari gerektigini anlatmistir. Tum bu batil ritueller normal bir kisi icin anlamsiz gelebilir. Fakat Obsesif bozukluklari olan bir kisi icin bu ritueller "olmazsa olmaz" misali cok anlam tasimaktadir. Bazı Obsesif-Kompulsif Bozukluk Belirtileri (Uzm.Dr.Sibel Mercan) • Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi
• Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler • Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma Kaynak (http://www.donusumkonagi.net/makale.asp? id=4576&baslik=obsesif_kompulsif_bozuklugu_belirtileri_nelerdir_&i=obse sif_kompulsif)
• Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi Muhammed her zaman oldurulme korkusu ile yasardi. Paranoyak dusuncelerini Kuran'a bile yazmistir.
• Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler Muhammed'in hayati boyunca cinsellikle ilgili saplantilari surmustur.
• Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma Bu belirti hakkinda yorum yapmama hic gerek yok sanirim.
Obsesif bozukluklari olan hastalarin diger bir saplantisi ise sayilardir. Saplanti kisiden kisiye cift ya da tek sayilar olarak degisir. Hastalar surekli kafalarinda yada parmaklariyla herseyi sayarlar. Muhammed'in saplantisi tek sayilardi. Ozellikle "3".
Abdest 3 kere agza su verme 3 kere burna su verme 3 kere yuzu yikama 3 kere sag kolu yikama 3 kere sol kolu yikama 3 kere sag ve sol ayak yikama
3 kere yikamanin anlami vedir? Kisinin elini islayipta boynunu ve basini silmesi onu ne kadar temizleyebilir? Neden hep sag taraf once yikanir? Tum bunlar, temizlikle yakindan uzaktan hic bir ilgisi olmayan anlamsiz rituellerdir. Muhammed'in rituelleri "teyemmum" ile daha da belirgin bir gorunus kazanir. Kisi su bulamazsa teyemmum yolu ile temizlenmelidir. Sadece yukarida ki ornekler bile Muhammed'in psikolojik saplantilarini gormek icin yeterlidir. Ayni sey namaz icinde soylenebilir. Ornegin secde, kiyam, rukuh vs. Müslim’in “Sahih”inde yer verdiği bir hadis vardır. Hadis şöyledir: Hz. Aişe, Hz. Peygamber (sas)’in bu gece (Şaban’ın ortasında ) Baki Mezarlığı’nı ziyaret ettiğini söyler: “-Ey Aişe, sen gördüğünde bana Cebrail geldi ve seslendi. Ben onu senden gizledim. Ona cevap verdim. O, sen elbiseni çıkardığın için yanına girmiyordu. Uyuduğunu sandım, seni uyandırmayı doğru bulmadım, heyecana kapılmandan korktum. Cibril bana dedi ki; “Rabbin senin Baki Mezarlığı’na gitmeni ve onlar (orada yatanlar) için bağışlanma istemeni emrediyor.” Ben; “Onlar için nasıl dua edeyim?” deyince, buyurdu ki; “Şöyle (dua et): Mü’min ve müslimler diyarının insanları! Size selam olsun. Allah bizden önce gidenlere ve bizden sonrakilere merhamet etsin. İnşallah yakında biz de sizlere kavuşacağız.” (Müslim, Cenaiz, 103) Belli Allah iyice oynatmis ki, peygambere gecenin ortasinda mezarliga gitmesini ve oluler icin bagis dilemesini emrediyor. Allah gariban Muhammed'i gecenin o saatinde rahatsiz etmeden oluleri direk bagislayamiyor mu? Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir; "Halk ikindi namazı sırasında acele etti ve bir kısmı alelacele abdest aldı. Biz onlara ulaştık. Ökçelerine (topuklarina) su değmemiş, parlıyordu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Ökçelerin ateşte vay hâline! Abdesti tam alın!'' buyurdular.''
Ustte ki hadisten acikca anlasiliyor ki Muhammed abdesti temizlik icin degil, ritueli icin aliyordu. Muhammed topuklarin su ile yikanmadigi takdirde cehennem atesinde yanacagini dusunuyordu. Bugun tum dunyadaki muslumanlar iste bu gibi hadislere bakarak abdest alirlar ve peygamberlerinin psikolojik saplanti rituellerini sanki ilahi bir temizlenme sekliymis gibi uygularlar.. Muhammed ayrica muridlerine sicmaya giderken yanlarina 3 cakil tasi almalarini emretmistir. Oyle ya, psikolojik rahatsizliginiz varsa 3 çakil tasi kıçı iyi temizler.
Böl ve ele geçir taktiği Muhammed, Medine'de issizlik ve yoksulluk yuzunden firar eden muslumanlarin karinlarini doyurabilmesi icin Mekkeli kervanlara baskinlar duzenlemeye ve ganimetlerine el koymaya baslamisti. Surekli Medinelileri Mekkelilere karsi kiskirtiyor ve Mekkelilerin onlari evlerinden zorla cikarttiklarini iddia ederek, ganimetlerin bu yuzden onlara helal oldugunu soyluyordu. Hac Suresi 39. Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü yeter. 40. Onlar, haksız yere, sırf, "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Muslumanlar efendilerinin yaptigi sinsilik ve hilekarliklardan ovune ovune bahsederler. Duzembazlik ve hilekarligi peygamberlik gibi ilahi bir mevkiye layik goren ve bundan pekte hosnut bir bicimde bahseden sitelere internette rastlamak mumkun . Muslumanlarda Muhammed'i yaptiklarindan dolayi sorgulayabilme cesareti yoktur. O yuzden Muhammed'in her yaptigi isi dogru olarak gorurler. O yapmis ise dogrudur. Bakiniz Ibni Ishak "Siret Resul" adli eserinde Hendek savasinda olan bir hadiseyi nasil anlatmistir; Nuaym b. Mes'ud (ra), gizlice müslüman olmuştu. Allah Resûlü, ona bir müddet daha müslümanlığını gizlemesini söylemiş.. ve onu bu muhasara esnasında, çok mühim işlerde kullanmıştı. Nuaym, hem Kureyş'in hem de Yahudiler'in itimat ve hürmet ettikleri bir insandı. Efendimiz, ona harbin bir taktik olduğunu söylemiş ve idare-i
kelâm etmesine de izin vermişti. Nuaym, bu ruhsat üzerine Yahudiler'e giderek: Kureyş sizi terkedecek ve Muhammed (sav)le baş başa bırakacak. Düşünün o zaman haliniz nice olur. Eğer bu durumda kalmak istemiyorsanız, onların ileri gelenlerinden bir kaçını rehin olarak yanınızda alıkoyun dedi. Onlar Nuaym'a olan itimatlarından dolayı bu sözlere kesin olarak inandılar. Nuaym daha sonra Kureyşe gitti. Onlara da: Yahudiler Muhammed (sav)le gizlice anlaştılar. Sizin ileri gelenlerinizden birkaçını rehin edip ona teslim edecekler. O da onlara ilişmeyecek. Sakın sizden böyle bir talepte bulunurlarsa onların dediğini yapmayın dedi. Kureyşliler de, Nuaym'a itimat ettiklerinden, onun bu tekliflerinden zerre kadar şüphelen-mediler. Kureyş ileri gelenleriyle Yahudi liderleri, birgün bir araya geldiler. Her iki taraf ta birbirinden şüpheleniyordu. Evvela Yahudiler sözü açtı ve: Siz başınız sıkışınca çekip gidecek ve bizi bu adamla baş başa bırakacaksınız. Teminat için bize birkaç rehin vermezseniz biz savaşı bırakacağız dediler. Kureyş, zaten böyle bir teklif bekliyordu. Nuaym'ın sözünü hatırladılar ve tabii bu teklifi reddettiler. Onların reddi, Yahudilere de Nuaym'ı tasdik ettirdi. Böylece ittifak bozulmuş oldu ve Yahudiler harp sahnesinden çekilmeye başladılar. Nuaym Müslüman olalı birkaç gün olmuştu. Allah Re-sûlü'nün insanları tanımadaki isabetine bakın ki, hemen Nuaym?ın becerebileceği bir işi ona teklif etmiş, o da arızasız bu işi yerine getirivermişti. (Ibni Ishak, Siret Resul.) Yani Ibni Ishak'in yukarida bize anlattigi hikaye diyor ki; Muhammed iki kabileyi iftira ile birbirine dusurmustur. Ornek kisi, durustluk abidesi Muhammed bir kere daha muslumanlara ne kadar guvenirilir bir kisi ve sozunun eri, durust oldugunu kanitlamistir. Muslumanlara ise bu saatten sonra Muhammed ile bolca ovunmek duser. Muhammed kendisine inananlari diger ayetlerde "Allah'in agziyla" su sekilde savasa davet etmistir; Enfal suresi 65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir. Muhammed onceki yazilarimda da belirttigim gibi muslumanlari sanki magdur olan ve eziyet cekenler gibi gostermeye calismis ve beyinlerini yikamistir. Asil kervanlara saldiran, eskiyalik ve gasp yapanlarin kendilerigi
oldugu halde durumun adaletli gorunebilmesi icin sucu her zaman icin kafirlere atmistir. Tipki bugunki geri kalmis Arap ulkelerin geri kalmisliklarinin nedenini Israil ve Amerika olarak gosterdigi gibi. Onlar bugun sadace tipki peygamberlerinin 1400 sene once yaptigini yapmakta ve "magdur olan" kisileri oynamaktadirlar. Ortada ki celiski barizdir. Muhammed once Mekkelileri evlerinden zorla cikartiyor, onlari cehennem azabi ile korkutmakla kalmayip ustune ustluk birde oldurulmelerini emrediyordu. Diger bir tarafta ise "Sizi zorla evlerinden cikartanlara karsi", yani Mekkelileri sucsuz olduklari halde suclayarak savasi korukluyordu. Bu strateji Muhammed'i olaganustu derecede basarili yapmisti. Muhammed "bol ve ele gecir" taktiginin ustasi idi. Kabileleri kabilelere, aileleri ailelere ve hatta evlatlari babalarina (Tevbe 23.) bile dusman ederek, onlari bolerek uzerlerinde kontrol sahibi olmayi basariyordu. Kisa bir zaman icerisinde bu taktik ile tum Arap yarimadasini domine etmeyi basarmisti. Tum bu olanlari "Araplarin salakliklarina" baglamak dogru olmaz. Bugun bile bati ulkelerinde Islam virusu ile enfekte olmus yabanci bir kisi, tipki 1400 sene once anasina babasina sirt donmus col bedevisi arap gibi ailesine dusmanlik edebilmektedir. John Walker Lindh (Walker hakkinda okumak icin tikla!) genc yasta bu virus ile enfekte olduktan sonra Afganistan'a gitmis ve el kaide'ye katilarak kendi ulkesine karsi savas yapmistir. BBC muhabiri Yvonne Ridley adinda bir baska bayan ise 2001 senesinde Taliban tarafindan ele gecirildikten sonra bebek katili teroristlerden "ozgurluk mucahitleri" olarak soz etmis ve bombalama olaylarini destekleyici beyanatlar vermistir..Ayrica Ridley, Urdun'de 60 kisinin acimasizca olumune neden olan bir olayda, olayin mimarisi Ebu Musab al zervaki'den "kahraman" diye soz etmistir..
Cennet vaadleri ve bu yoldan insanlari siddete tesvik Kuran'in bir cok suresinde muslumanlari "kanunsuz kazanca tesvik eden" (ornegin ganimet, kole, cariye, ahirette ise huri, sarap akan irmaklar vs) ayetleri gormek mumkun. Ornek olarak su ayeti verebiliriz; Fetih Suresi 20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Bu kanunsuz ve adaletsiz kazanci muslumanlarin icinde elbette ki iclerine
sindiremeyenler olmustu. Muhammed adamlarinin yaptiklari kanunsuzlugu hakli bir dava gibi gostermek ve vicdan azabi cekenlerin sesini kesmek icin kisisel egosu Allah'i soyle konusturmustur.; Enfal suresi 69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendi. Ustte ki ayetten acikca goruluyor ki, "Caldiginiz mallar, irzlarina gectiginiz kadinlar, esir olarak aldiginiz coluk cocuk size temiz ve helal. Sakin ola ki Allah'a karsi gelmeyin" Buyuk Turk Hukumdari Timurlenk 1336-1405 yillari arasi yasamis, tipki tarihte diger bir cok Turk hukumdarlari gibi Islam'in afyonunu yutmus Turk atalardan yalnizca bir tanesidir. Timurlenk Muhammed'in bu yaptigi kanunsuzlugu malesef hicte yadirgamamis olacak ki, bizzat kendi tarihcileri tarafindan yazilmis "Malfuzat-i Timuri" adli eserinde Hindistan'a yaptigi seferi kendi agzi ile su sekilde aciklamistir; "Bunca zahmet ve zorluluga karsin benim Hindistan'a gelmemde 2 neden vardir. Birincisi Islam dusmani kafirlerle savasmak ve bu dini savas sonucunda oteki dunya icin bir kazanc elde edebilmek. Ikincisi ise cismi bir nedendi. Kafirlerin mallarini yagmalayarak Islam ordusuna maddi guc katmak. Kafirlerin mallarini yagmalamak Allah'a inanan biz muslumanlar icin ana sutu gibi helaldir." (Malfuzat-i Timuri, Timurlenk) Farzedelim ki, muslumanlar Mekke'den zorla cikarildilar. Bu sekilde dusundugumuz takdirde bile muslumanlarin kafir kerevanlarina saldirip mallarini gasp etmeleri, erkekleri oldurup kadinlari cariye, cocuklari ise birer kole olarak almalari, sizce ilahi bir yaraticinin emri olabilme ihtimali var mi? Kovuldugumuz bir sehrin, hic tanimadigimiz bir vatandasinin malina el koyup onu oldurmek ve karisina goz dikmek, degil ilahi, normal siradan bir ahlak anlayisina sigiyor mu? Iste muslumanlar ayni ahlak ve mantik cercevesinde bugun bile masum insanlari coluk cocuk, yasli genc demeden bu sekilde bombalamakta ve yaptiklarinin dogru oldugunu dusunmektedir. Peygamber efendileri bunu aynen bu sekilde uygulamis ise bunu sorgulamak yada ahlak anlayisina uyar bir sekile sokmak, ustte enfal suresinin 69. ayetinde de belirttigim gibi (Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının.) hic bir muslumanin haddine degildir. Muslumanlar icin herhangi bir ulkenin onde gelenleri bir konusma esnasinda Islamiyet hakkinda kucuk dusurucu yada assagilayici bir gaf yapar ise, o ulkenin her masum vatandasini
oldurmek, elinde silah, yuzunde maskeli Islam teroristleri ve basinda takke ya da turban, elinde ise Kuran ile ilimli gorunmeye calisan potansiyel teroristler icin artik farz olmustur. Masum insanlar teroristler tarafindan vahsice oldurulurken, gunluk hayatta icice yasadigimiz ilimli muslumanlarin bile bazen bu tur gaddarliklara sevindiklerini hepimiz gormekteyiz. Cunku olen kisi bir musluman degil, Allah'tan baska bir tanri'ya tapan kafir, pislik bir kisi.. Bugun dunyada muslumanlar tarafindan gerceklestirilen her olay, uygulanan politika ve yapilan her eylem tipki 1400 sene onceki efendilerinin yaptiklarinin kopyasidir. Hac suresinin 39. ayetinde Muhammed yine her zaman ki gibi kendisini magdur taraf gibi gostermis ve su sozleri Kuran'a yazdirmistir; "Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi." Bu ayet Osama Bin Laden'in 9/11 olaylarindan sonra TV'ye cikip yaptigi insanlik disi eyleme agzindan salyalar akarak sebep gosterdigi ayettir. Bu ornegide goze alarak Islami Teror'un, Islam ile alakasi olmadigini soyleyebilir miyiz? Mekke'den Muhammed ile hicret etmis muslumanlarin sayisi Medine'de parmakla sayilacak kadar azdi. Islami kaynaklar nufuslarini 80 ila 100 arasi olarak bildirmektedir. Muhammed'in baskin ve yagmalamalarda daha etkili olabilmesi icin "Ensari" adini verdigi, yani Ensar kentinden Medine'ye goc etmis ve daha henuz cicegi burnunda musluman olmus, "yardimci" kisilere ihtiyaci vardi. Allah'a inanmak ve kerevan eskiyaligi yapmak farkli seylerdir. Muhammed'den once Araplar dini savas nedir bilmezlerdi. Bugun bile muslumanlar arasinda sikca gordugumuz kisiler Allah'a inandiklari halde gasp ve eskiyaligi ne kosullarda olursa olsun dogru bir hareket bicimi olarak gormez, kisileri dini inanclari yuzunden birer pislik ve oldurulmeye layik kisiler olarak kabul etmek istemezler. Bu turde insanlarin aklini celebilmek icin Sallalahu Aleyhu ve Sellem efendi Allah'in agzina su sozleri koymustur; Bakara suresi 216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Cok gecmeden goruldu ki peygamber efendinin emekleri bosa gitmemisti. Haksiz kazancin hakli olarak gosterilmesi ile galeyana gelen Araplar, birde
ustune ustluk olumden sonraki hayatta hurilerin, kosklerin, hic bosalmayan sarap kadehlerinin de verdigi garanti ile peygamberlerinin her turlu vahsi emellerine alet oluyor ve onca masum tuccar, kadin ve cocuklarin riziklarina el koyuyordu. Savas ganimetleri ile gucune guc katip zafer sarhosu olan Muhammed bu sefer citayi daha da yukseltmekte gecikmiyor, muslumanlarin Allah yolunda savasmalarini sadece bilek gucleri ile degil, ayrica maddi ve finansal gucleri ile de yapmalarini emrediyordu. Bakara suresi 195. (Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. Iste tum bu carpitilimis ahlak anlayisi yuzunden insanlar bugun bile kendi benliklerini, kendi insani yasam kurallarini hice sayarak beyinleri yikanik bir sekilde hic tanimadiklari, hic bilmedikleri insanlari, sirf dini inanclari birbirleri ile uyusmuyor diye nefret edebilmekte ve hic acimadan oldurebilmektedir. Muhammed kendi menfaati ve kendi egoist, narsist emelleri icin tum bu vahsiligi "Allah'i memnun eden davranis bicimi" olarak gosteriyor ve insanlarin beynini bu sekilde yikiyordu. Muhammed, muslumanlar tarafindan cihad icin yeterli finansal destegi goremedigi zamanlarda kuplere biniyor ve Allah'i surekli konusturuyordu; Hadid suresi 10. Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Nasil olurda aramizda halen ahmak insanlar Allah'in dinini yayabilmesi icin paraya ihtiyaci oldugunu ve muslumanlarin para harcamasini savunabilir? Koca Allah muslumanlarin eline mi baka kalmis? Sirf bu ustte ki ayet bile Kuran'in Allah degilde, para, san, sohret ve ranta susamis Muhammed tarafindan yazildigini gostermek icin yeterlidir. Muhammed birde tum bunlarin ustune ustluk, Allah yolunda harcanan paralarin aslinda muslumanlara cennette mukafat olarak geri donecek bir borc oldugunu soylemekteydi. Allah'in dini icin insanlardan borc para istemesini hangi akil mantik sahibi insan aciklayabilir? Hadid suresi 11. Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat
ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır. Muhammed ustteki ayeti ile artik cihad icin servetlerini harcayan insanlara Allah'in borclu kisi oldugunu soyluyordu. Muhammed'e inanan masum araplar artik cihad yolunda paralarini ve servetlerinide harciyordu. Allah yolunda servetlerini harcayip boburlenen muslumanlar vardi ki, Muhammed narsistligi ve "tek itaat edilen kisi" olma istegininde verdigi kiskanclik ile bu kisilere tahammul edemiyor, boburlenen kisilerin seslerini kesmek icin su ayeti yazdiriyordu; Bakara suresi 262. Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab'leri katında mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Kafirlerin boyunlarina vurdurup emellerine birer birer ulasmaya baslayan Muhammed, artik muslumanlara Allah yolunda yaptiklarindan dolayi adeta tesekkur ediyor ve Allah'in bunu hic bir zaman unutmayacagini dile getiriyordu; Muhammed suresi 4. inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi onlardan öc alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. Ustteki ayetten anlasilan sudur ki; Allah istese kafirleri siz muslumanlarin yardimi olmadanda oldurebilir. Fakat bunu muslumanlari sinamak icin yapiyor. Tipki herhangi bir mafya cetesi yada teror orgutune yeni uye olmus caylak kisinin, lidere kendisini kanitlamak icin yaptigi kanundisi eylem gibi. Islam dininde inanc, kisilerin kana ne derece susamis olduguna gore olculur. Muhammed insanlarin beyinlerini yikamaya soyle devam ediyor; Enfal suresi 60. Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.
Muhammed cihad yolunda cimri davrananlara ve cihada yardim edenlere ayrica su vaadlerde bulunuyor; Saf suresi 10. Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? 11. Allah'a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. Rahman suresi 53. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? 54. Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. 55. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Nebe suresi 31, 32, 33. Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. Hadid suresi 7. Allah'a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır. Ustteki ornek verdigim ayetler bir cok Islami kurulusun neden teroru desteklediginin acik gostergesi niteligindedir. Akli basinda bir insan Din ve Teror gibi birbirine iki zit unsurun neden Islam ile birlestigini kolaylikla anlayabilir. Fakat hayatinin her saniyesini cehennem azabinin korkusu ve Allah'in her saniye onu dikkatlice izledigini zanneden bir musluman icin bu pekte gozle gorulur kolay bir durum degildir. Bugun dunyada bir cok Islami kurulus ve dernek, islam terorizmine masa altindan milyonlarca bagis yapmaktadir. Bize gore bu durum terore hizmet, onlara gore Allah'a. Muhammed kendisine inananlar arasinda "isteksizlik" veya "yorgunluk" hissettiginde, yine her zaman ki gibi Allah'i konusturmus ve onlari bu sekilde savas icin motive etmeye calismistir; Muhammed suresi 20. İnananlar, "Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık
olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır. Insanlar Kuran'in Allah tarafindan gonderildigine inandikca, hosgoru, Islam terorizmine yenik dusmeye yuz tutmus bir davranis bicimi olarak kalmaya muhtactir. Islam'in oldugu yerde ibadet ozgurlugu hic bir zaman var olmayacaktir.
Baskınlar ve Yağmalamalar Muslumanlar Muhammed'in "sozde" din adina yaptigi savaslardan gururla soz ederler. Oysa ki Muhammed cogu zaman yeri belirlenmis, anlasilmis, her iki tarafinda vurusmaya karar verdigi savas turunden her zaman kacinmistir. Muhammed'in stili sinsice pusuya yatmak, dusmani gafil avlamak ve dusmani hic beklemedikleri bir anda yakalayip tum erkekleri kilictan gecirip kallesce soykirim yapmaktir. Muhammed Medine'ye goc ettikten sonra, hayatinin son on senesinde o'na inananlarinda cogalmasi ile artik saga sola saldirmak ve civarda teror estirmek icin kendinde yeterli gucu hissetmistir. Buyuk Islam alimi Ibni Sad, "Kitab-al Tabakat" adli eserinde Muhammed'in bu son on yili icerisinde "74 baskin" yaptigini kitabinda belirtmistir. Muhammed kendisi bizzat baskinlarin 27 tanesini komuta etmisdir. Arapca yazilmis tum Islami eserlerde bu baskinlara "Gazve" denir. Muhammed'in adamlarini gorevlendirdigi ve kendisinin katilmadigi baskinlara ise "Sariyyah" denmektedir. Bu Arapca olan her iki kelimeler (Gazve, Sariyyah) Turkce "baskin, gafil avlama, ani atak ya da pusu" anlamindadir. Muhammed gazvelerde hicbir zaman kendisi kilic sallamamistir. Her zaman icin "surekli ovdugu" suvarileri arkasinda gazveyi arkadan izlemis ve talimatlar vermistir. Bugune kadar okudugum hic bir Islami kaynakta Muhammed'in gazvede bizzat kilic salladigina dair bir yaziya rast gelmedim. Lakin yaniliyor isem, lutfen kaynak belirtip, yanlisimi duzeltiniz. Bu konu hakkinda muslumanlar her zaman icin "Dendan-i saaddet" hadisesini ornek gosterirler. Uhud Savasinda peygamberin disinin kirilmasi olayina muslumanlar "dendan-i saadet" adini vermislerdir. Muhammed'in Uhud'da disinin kirilmasini, peygamberin cephede aslanlar gibi dovustugune ornek gosterirler ki, isin asli hicte oyle degildir. Muhammed'in disi, "Utbe bin Ebu Vakkas" isimli bir dusmanin eline bir tas alip, uzaktan Muhammed'e atmasi sonucu peygambere isabet etmis ve migferini yamultup disini kirmistir. Utbe'nin Muhammed'e savas aninda tas atmasinin nedeni de zaten Muhammed'in surekli suvarileri tarafindan korunmasi ve kimsenin yanina yaklasamamasindandir. Basta Cebrail olmak uzere, muslumanlari koruyan tum meleklerin neden Sallalahu Aleyhu ve sellem'in disinin kirilmasina engel olmadigi ya da bir baska deyimle "olamadigi" da diger bir ilginc meseledir. Muhammed her zaman icin saldirdigi ve yagmaladigi kasaba ve sehirleri gafil avlamistir. Hazirliksiz insanlarin uzerlerine cullanarak onlari katletmis, ciftlik hayvanlarina, mallarina ve depolarda ki silahlarina el koymustur. Muhammed'in capulculari masum halkin kadinlarina ve cocuklarina el koymus, aralarinda para karsiligi takas etmis ya da kendilerine kole olarak
tutmuslardir. Abdullah Ibnu Avn, Islami kaynaklarda bu gazvelerden birini su sekil anlatmistir; "Nafi'ye yazarak savastan once musrikleri Islam'a davet etme hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi, hayvanlari su kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin ve cocuklarini da esir etti. O gun Cuveyriye validemizi esir almisti. Bunu bana Abdullah Ibnu Omer rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak katilmisti." Buhari, Itk 13, Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633). Musluman tarihciler bu baskinda 600 esir, sayisiz ganimet, 2000 deve ve 5000 kucukbas hayvanin ele gecirildigini rivayet ederler. Muslumanlar bugun bile tum dunyanin ofke ve igrenclikle karsiladigi terorizm olaylarinda hemen savunma moduna gecip Islami teroristlerin islamla bir alakasi olmadigini ve islamda masum kadin ve cocuklarin oldurulmesinin yasak oldugunu soylerler. Oysa ilimli ve kolpa muslumanlarin bilmedikleri diger bir bildiri vardir ki, Muhammed gece baskinlarinda kadin ve cocuklarin oldurulmesine karsi gelmemistir. Sonuc olarak Islami her zaman savunma durumunda olan ve bu forumda bile cokca gordugumuz ilimli muslumanlar Islami gercek musluman olan mucahit (cihad eden) teroristlerden daha iyi bilmemektedirler. Bakiniz Sa'b Bin Cessame bu konu hakkinda peygambere bizzat sordugu soruyu nasil anlatmaktadir; Rasulullaha, müşriklerin, gece baskınlarında öldürülen çocuk ve kadınları hakkında soruldu. Rasulullah , Onlar müşriklerdendir diye cevap verdi. Başka bir rivayette ise şöyle geçmektedir: Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem), atlı bir grubun geceleyin düşmana saldırması esnasında, müşriklerin çocuklarından isabet alanların durumu ile alakalı soruldu. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: Onlar babalarındandır. İbn-i Kudame ise bu konu hakkinda bizi su sekil aydinlatmaktadir; Kafirlere geceleyin baskın yapmak ve haber vermeden öldürmek caizdir. Ahmed, geceleyin baskın yapmakta bir sakınca olmadığını söyler. Zaten Rumlara geceleyin baskın yapılmadı mı? Düşmana geceleyin
saldırmanın mekruh olduğunu söyleyen kimse bilmiyoruz. Süfyan, Zuhri, Abdullah bin Abbas ve Sab bin Cessame sened zinciri ile Rasulullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle aktarılır: Müşriklerin evlerine gece baskın düzenliyoruz, onların kadın ve çocuklarını esir alıyoruz, bunda bir sakınca var mıdır?? diye soruldu. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): Onlar da onlardandır diye cevap verdi." Gunumuzun cogu musluman ilahiyatcilari bu cirkin hadiseleri ortbas edebilmek ve hakli gosterebilmek icin turlu turlu bahaneler uretmektedirler. Bir cogu bu kallesce planlanmis baskinlarin nedeninin aslinda kafirlerin muslumanlara karsi birbirleri ile gizli gizli anlastiklarindan dolayi oldugunu savunurlar. Ancak kafirlerin birbileri ile gizli anlasmalar yapmalari, kendilerini musluman yagmaci ve haydutlardan korumalari disinda ne gibi bir kazanc saglayacagi da bir baska soru. Kadinlari ve cocuklari zalim kisiler tarafindan esir alinan insanlarin neden kendi aralarinda sirf koruma amacli tedbirler alma hakkinin olmadigini dusunsekte cozemeyiz. Oysa ortada gizli anlasmalar degil, Muhammed'in ganimet, sehvet ve servet arzusundan baska hic bir sey yoktur. Asıl guclendikten sonra anlasma bozan da Muhammed'in ta kendisidir. Ganimetler sadece muslumanlara servet ve zenginlik getirmemisti. Esir aldiklari kadinlarla cinsel iliskiye de giriyorlardi. Cuveyriye, kocasi musluman haydutlar tarafindan katledilmis, Muhammed'in eskiyalarina esir dusmus cok genc ve guzel bir kadindi. Muhammed'in en favori hanimi, Kucuk Ayse, Cuveyriye'yi soyle anlatmistir; Hz. Cüveyriye, Benî Müstalık Kabilesi reisi Hâris bin Ebî Dırar'ın kızı idi. Müreysi Gazâsında alınan esirlerden biri de kendisiydi. Kocası Müsafi bin Safvan Peygamberimizin amansız düşmanlarından biri idi. Harpte öldürülünce Hz. Cüveyriye dul kalmıştı. Esirler, mücahidler arasında bölüştürüldüğü zaman, Hz. Cüveyriye, Sabit bin Kays ile amcası oğlunun hissesine düşmüştü. Hz. Cüveyriye, Sabit bin Kays'la anlaşmış, kesişme yapmıştı.* Tayin edilen fidyeyi ödediği takdirde hürriyetine kavuşacaktı. Fakat, fidye ödeyecek imkânı yoktu. Bu sebeple Peygamber Efendimize müracaat etti ve kurtuluş fidyesinin ödenmesi hususunda yardım talebinde bulundu. Resûl-i Ekrem Efendimiz, ona, "Sana, bundan daha hayırlı olan yok mudur?" diye sordu. Beklenmedik bir soruya muhatap olan Hz. Cüveyriye birden şaşırdı. Hürriyetine kavuşmaktan, tekrar anne babasına, yurduna varmaktan daha hayırlı ne olabilirdi? Bir anlık bir tereddütten sonra, "Yâ Resûlallah!" dedi. "Hakkımda yapacağınız bundan daha hayırlı şey nedir?"
Peygamber Efendimiz, "Senin kurtuluş fidyeni ödeyerek seni zevceliğe kabul etmemdir" buyurdu. Hz. Cüveyriye Bütün bütün şaşırdı. Esaretten kurtulduğu gibi, böylesine büyük bir şerefe de nâil olacaktı. Bir an kendi âlemine daldı. Peygamber Efendimizin yurtlarına varmadan bir kaç gün önceki rüyasını hatırladı: Ay Medine'den sanki yürüyüp gömleğine girmişti. Bir anlık bir şaşkınlıktan sonra, yüzünde sevinç alâmetleri belirdi. Peygamberimizin teklifine cevabı şu oldu: "Yâ Resûlallah! Eğer, beni bu şerefe nâil ederseniz, şüphesiz benim için bundan daha hayırlı bir devlet ve saâdet olamaz!" Ustte ki paylastigim hadis, muslumanlar tarafindan suslenip, orjinal hikayenin carpitilmis seklidir. Cuveyriye'nin kocasi Muhammed'in ganimet avcilari tarafindan katledilmistir. Vicdan sahibi hic bir insan, kocasi bizzat Muhammed tarafindan oldurtulmus ve akabinde haydutlara esir dusmus soylu bir bayanin haydut lideri Muhammed'e sevinerek "Yâ Resûlallah! Eğer, beni bu şerefe nâil ederseniz, şüphesiz benim için bundan daha hayırlı bir devlet ve saâdet olamaz!" gibi absurd bir soylemde bulunacagina inanmaz. Evi basina yiklimis, tum ailesini yitirmis zavalli genc Cuveyriye Muhammed'in evlenme teklifini seve seve degil, gidecegi bir yeri kalmadigi ve musluman ganimet haydutlarindan korktugu icin kabul etmistir. Ustte ki carpitilan hikayeden su anlam cikiyor ki, zavalli Cuveyriye Muhammed'in teklifini kabul etmeseydi, haydutlarin orta mali olmaya mahkum olacakti. Caresiz kalmis ve kaderine boyun egmistir. Bunun baska bir izahiyati yoktur. Muslumanlar Muhammed'in hanimlarinin cogunun caresiz dul hanimlar oldugunu soylemektedirler. Akil sahibi bilir bir kisi, hayirseverligin tanimini bilmiyor ise, Muhammed'in bu dul, caresiz, ozellikle genc ve guzel hanimlari kendilerine acidigi icin sorumlulugu altina aldigini dusunebilir. fakat ortada bariz bir sekilde gozden kacirdiklari nokta sudur ki, bu hanimlarin dul kalmasinin nedeni de zaten Muhammed ve haydutlarinin kocalarini oldurdugu icindir. Cuveyriye Muhammed ile evlendiginde 20, Muhammed ise 58 yasinda idi. Islam tarihcileri Muhammed'in Hatice (ilk karisi) oldukten sonra sadece guzel ve genc ve "cocuksuz" hanimlarla evlendigini kabul etmektedirler. Evlendikleri hanimlardan otuzlu yazlarinda olan sadece "Sevde binti Zem" dir. Muhammed'in Sevde ile evlenmesindeki amac ta zaten cocuklarina bir "bakici" olarak istemesidir. Sevde, Muhammed'in diger hanimlari gibi yirmili yaslarinda degil, otuz yaslarinda bir kadin oldugu icin Muhammed Sevde'den cinsel bir zevk almamis ve sirasini Ayse'ye vermistir. Buyuk Islam alimi Cerir el-Tabari, eserlerinin birinde Muhammed, Hint Bint Ebu Talip (Ebu Talip kizi Hint) isimli oz kuzenini kendisine istiyor, fakat Hint'in cocugu oldugunu ogrenince vazgectigini bildiriyordu. Tabari, diger bir eserinde ise
Muhammed, Zia bint Amir'i (Amir kizi Zia) kendisine istemistir. Zia peygamberin teklifini kabul etmis, fakat Muhammed Zia'nin cocugu oldugunu ogrenince evlenmekten vazgecmistir. Sahihligi kabullenmis diger bir hadiste ise Cerir ibn Abdullah isimli bir kisi ve Muhammed arasinda soyle bir konusma gecmistir; Câbir şöyle demiştir: Babam Abdullah, arkasında yedi yâhud dokuz kız bırakıp vefat etti. Bir müddet geçince ben bir kadınla evlendim. Peygamber : "Evlendin mi yâ Câbir?" diye sordu. Ben: Evet evlendim! diye cevâb verdim. O: "Bakire kız ile mi, yoksa dul ile mi evlendin?" dedi. Ben: Dul bir kadınla evlendim, dedim. Peygamber: "Kendisiyle oynaşacağın, seninle oynaşacak- -yâhud: Kendi•siyle gülüşeceğin, seninle gülüşecek- bir kızla evlenseydin ya!" bu yurdu.
Cüveyriyye nasıl Muhammed'in hanımı oldu Islam'dan once Arap tarihine yuzeysel olarak baktigimizda, Muhammed'in tesvik ettigi ve baslattigi savaslarin siddetinde hic bir savas olmadigini gorebiliyoruz. Arabistan yarimadasinda Islam oncesi savaslar genellikle kabileler arasindaki anlasmazliktan kaynaklaniyordu. Islam, Arabistan yarimadasina yayilmasi ile yalnizca buyuk savaslar degil, insanlarin diger masum insanlari inanc farkliligi yuzunden acimasizca oldurdugu soykirimlari ve teroru de beraberinde getirmisti. Muhammed'in peygamberlik kariyerinin ilk basladigi zamanlarda, kendi memleketi ve dogup buyudugu sehir Mekke'de insanlar huzur ve baris icerisinde bir hayat suruyordu. Tam 13 sene gibi uzun bir zaman icerisinde sadece 70-80 civarinda kisiyi kendine inandirabiliyor ve bu kisilerin hepsi savasabilecek gucte degillerdi. Kuran'in ilk ayetlerindeki sevgi ve baris sozcuklerinin nedeni de zaten bundan kaynaklaniyordu. Muslumanlarin savasacak kuvvetleri yoktu. Muhammed'in Medine'ye gocmesi ve cahil Medine halkinin Muhammed'e inanmasi sonucu Muhammed gucleniyor, cogu issiz, gucsuz capulculari da yanina alip fakir Medine halkinin gecinebilmesi icin seyyar tuccarlarin kervanlarini yagmalamaya basliyordu.
Hicret'in 5. yildonumu muslumanlar icin cok onemli bir yildi. Muhammed'in emri ile muslumanlar Medine'de cok zengin ve cogu mal mulk sahibi kuyumcu olan bir yahudi kabilesi Banu Kaynuka'ya saldiriyor, uzum baglarina, mucevherlerine, evlerine el koyuyor ve Banu Kaynuka'yi yuzyillardir yasadiklari topraklardan kovuyor. Banu Kaynuka'yi Medine'den kovup mallarinada el koyduktan sonra Muhammed bu sefer gozunu diger bir yahudi kabilesi olan Bani Nadir'e ceviriyor. Muhammed yine ayni sekilde Bani Nadir kabile liderlerini oldurup, mallarina el koyduktan sonra geride kalan diger kabile bireylerini topraklarindan kovmustu. Hic bir baskinda Yahudi kabileler herhangi bir direnis gostermemislerdi. Her iki kabilede gafil avlanmis ve kendilerinden sayica ustun olan Muhammed'in haydutlarina teslim olmus, kaderlerine boyun egmislerdi. Gucsuz, caresiz, direncsiz kendi hallerinde yasayan kabilelerden hayatlarini bagislama sureti ile kazanilan para, mal, mulk, mucevher, toprak ve bitmek tukenmek bilmeyen bir servet azmi ile Allah'in sozde elcisi kendine yeni bir kurban bulmakta gecikmiyor ve gozunu Medine disinda olan Bani el-Mustalik'e ceviriyor. Islam dininin en guvenilir kaynaklarindan olan Buhari, Bani el-Mustalik'e yapilan baskini soyle dile getiriyor; Ravi:Abdullah İbnu Avn Hadis:Nafi` rahimehullah`a kıtalden önce (yapılan İslam`a) davet hakkında sormak üzere yazmıştım. Bana şöyle yazdı: "Bu İslam`ın evvelinde idi. Resulullah (sav) Beni Müstalik`e (önceden haber vermeden ani) baskın yaptı. Onlar (bu sırada) gafil haldeydi, hayvanları su kenarında sulanııyorlardı. Mukatillerini öldürdü, çocuklarını ve kadınlarını esir aldı. O gün Cüveyriye`yi de ele geçirmişti." HadisNo:4264 Muhammed kendi dinini Musevi dinine cok yakin derecede sekillendirdiginde o'na inanan ilk insanlarin Yahudiler olacagini sanmisti. Malesef, Yahudiler Muhammed'e ve vaadlerine yuz ceviriyor ve boylelikle Muhammed hayalkirikligina ugruyordu. Muhammed bu yuzden dolayi yahudilere asiri derecede kin guduyor ve ici onlara karsi intikam hisleriyle alev alev yaniyordu. Muhammed yahudilere o kadar sinirlenmisti ki, kiblenin yonunu Kudus'ten Kabe'ye (o zaman kabe sadece bir puthane idi. Allah daha evinin beytullah yani kabe oldugunu aciklamamisti) ceviriyordu. Muhammed Yahudilere o kadar kin besliyordu ki, bu kini cogu ayet ve hadislerde gormek mumkun.
Maide 60. De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır." Ravi:İbnu Abbas Hadis:Hz. Peygamber (sav)`ı Kabe`nin yanında otururken gördüm. Bir ara başını semaya kaldırarak güldü ve şunu söyledi: "Allah Yahudilere lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin! Allah onlara (ölmüş hayvanların) iç yağını yasaklamıştı tutup bunu sattılar ve parasını yediler. Halbuki Allah bir millete bir şeyin yenmesini haram etti mi, onun parasını da haram etti demektir." HadisNo:217 Ravi:Adiyy İbnu Hatim Hadis:Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: (Fatiha`da geçen) el-mağdub aleyhim (Allah`ın gazabına uğrayanlar) Yahudilerdir, ed-dallin (sapıtanlar) da Hıristiyanlar`dır" HadisNo:440 Medine'de yasayan Arap halki genelde okuma yazmasi olmayan, cahil ve gecimini yahudilerin sahip oldugu uzum baglarinda calisarak yahudilere hizmet ederek sagliyorlardi. Medine'de ki Araplar genelde Yemen'den goc etmis fakir kisilerdi. Medine'de yasayan Yahudiler ise 2000 yildir Medine'yi yurt etmis, Tuccarligin kitabini yazmis, hepsi mal mulk sahibi zengin kisilerdi. Fakat Muhammed'in kaba kuvvet stiline kolay lokma idiler. Cunku Muhammed'in arkasinda ki haydutlar cahil, mal ve mulke ac, Muhammed'in bir kelimesi ile evlerini yahudilerin basina yikabilecek cinstendi. Hele ki haydutlarin bu yagmalama sonunda zengin yahudi kizlarini cariye ve seks kolesi olarak alabilmesi istahlarini daha da arttiriyordu. Ahzab suresinin 21. ayetinde soyle diyor; 21.Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
Muhammed'in Allah'i boylelikle Muhammed'in insanlar icin ornek bir kisi oldugunu soyluyor ve muminlerin her islerini o'nun yaptigi gibi yapmasini savunuyor. Insanlarin malina mulkune kaba kuvvet ile el koyan, servet azmi icin zengin kabile liderlerini olduren, kadinlari ve cocuklari esir alan, insanlari binlerce yildir yasadiklari topraklardan kovan bir teroristi Allah nasil olur da ornek kisi olarak gosterebilir, bu da ayri bir konu. Neyse biz kaldigimiz yerden, Bani el-Mustalik konusuna devam edelim... Muhammed Bani el-Mustalik arasinda olan bitenleri ogrenmek icin Barida bin Hasib adinda bir kisiyi casuslukla gorevlendiriyor. Saldirinin uygun oldugu bir zamanda haydutlarini Bani el Mustalik'in uzerine saliyor. Saldirida 2000 deve ve 5000 kucukbas hayvan ile 600 kadar kisi esir olarak ele geciriliyor. Saldirida ele gecirlen esirlerin arasinda sonradan Muhammed'in hanimi olan (asil adi Barra) Cuveyriye'de bulunuyordu. Muhammed'in yagmalama kanunlarina gore esirler savas galipleri arasinda paylasiliyordu. Cuveyriye'yi ele geciren sahis Tabit bin Kays'di. Cuveyriye zengin bir kabile liderinin kizi oldugu icin musluman haydut takimina esir olarak dusmek onu psikolojik olarak cok etkilemisti. Gururuna yediremiyordu. O yuzden kendisinin berat edilmesi icin yuklu para teklif ediyordu. Tabit, 9 akce altin karsiliginda Cuveyriye'yi serbest birakmakta anlasmisti. Cuveyriye zaten muslumanlar tarafindan oldurulen babasi ve ele gecirilen parasi olmadigi icin bu parayi bulamazdi. O yuzden orgut basi Muhammed'e yaklasip su sozleri soyledi; "Ey Allah'in peygamberi Muhammed! Ben bu yorenin reisi El Haris bin Zarar'in kiziyim. Bize saldirmaniz sonucu Tabit bin Kays'e esir dustum ve benim siradan bir kisinin kizi olmadigim icin ondan beraatimi istedim. Lutfen bana merhamet et ve bu rezillikten kurtar." ve Muhammed'in onunde aglayan zavalli kadina cevabi; "Senin fidyeni ben odeyeyim, gel benimle evlen" O durumda caresiz kalmis Cuveyriye ister istemez teklifi kabul ediyor ve boylelikle Sallalahu Aleyhi ve sellem(!) kizin parasini Tabit'e oduyor ve Cuveyriye'yi tapulu mali olarak satin aliyor.
Ortada cok acik ve net olan bir sey var ki Muhammed Cuveyriye'ye acidigindan degil, yatagina atmak icin Tabit'den satin almistir. Acima hissi olan bir kisi ASLA VE ASLA insanlari esir olarak yasatmak istemez, esareti kokten bitirirdi. esir tuccarligi Muhammed zamaninda aksine tavan yapmis, baskinlar sonucu ele gecirilen cariyeler ve kucuk yastaki cocuklarla muslumanlara zenginlik katmisti. Ayrica bir erkegin bir kadini hic tanimadan, kisiligini hic ogrenmeden evlenmek istemesi olayin en buyuk kanitidir. Muslumanlar bu konuda hep savunma durumundadirlar. Muhammed'in hanimlari hep kocasi olmus dul kadinlardir derler. Fakat unuttuklari ve goz ardi ettikleri bir gercek vardir ki, o kadinlarin dul kalmasinin nedeni zaten Muhammed'in kocalarini oldurdugu ya da oldurttugu icindir. Cuveyriye'nin Muhammed'in evlenme teklifini kabul etmemesi icin aptal olmasi gerekir. Siradan bir hadutun eline dusmustur ve Muhammed'e muhtac kalmistir. Muhammed'de firstattan istifade ederek 20 yasinda olan, guzel, genc ve kendisinden 35-40 yas kucuk olan bir bayani yataga atmistir. Isin enteresan tarafi ise Cuveyriye'nin asil ismi Barra, yani Turkce anlami "Dindar, dinine bagli kisi" oldugu icin yaptiklarindan dolayi kendinde bir kotuluk ve hata hissetmis ve ismini Cuveyriye olarak degistirmis. Muhammed'in diger hanimi olan Zeyneb'in de gercek ismi Barra'dir. Muslumanlar Cuveyriye icin Muhammed'le evlendikten sonra islam'a en bagli kisilerden biri oldugunu savunurlar. Muhammed evden cikarken Cuveyriye'yi ibadet ederken gorur, eve gelincede ayni sekilde Cuveyriye'yi ibadet ederken gorurmus. Muhammed Buhari'nin anlattigina gore Cuveyriye'ye bir gun soyle buyurmus; Ravi:Cüveyriyye Hadis:Anlattığına göre, "Resulullah (sav) efendimiz bir gün sabah namazını kılınca, daha kendisi namazgahında iken, erkenden yanından çıkmış, gitmiş, kuşluktan sonra Cüveyriyye (aynı yerinde zikrederek) otururken geri gelmiş ve: "Bırakıp gittiğim halde duruyorsun (hiç yerinden kımıldamadın galiba?)" diye sormuştur. "Evet" cevabı üzerine şunu söylemiştir: "Ben senden ayrıldıktan sonra dört kelime(lik bir dua)yı üç kere okudum. Eğer bunlardan hasıl olan sevab tartılacak olsa, senin burada sabahtan beri okuduğun duaların sevabının ağırlığına denk olur. O dua şudur: "Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkihi ve rıda nefsihi ve zinete arşihi ve midade kelimatihi. (Allah`ı mahlukatı sayısınca, nefsinin rızasınca, arşının ağırlığınca, kelimelerinin adedince tesbih
(noksanlıklardan tenzih) ederim." ustteki hadisi okuduktan sonra kendimize sormamiz lazim; Muslumanlar bu formul dururken neden gunde 5 vakit namaz kilarak zamanlarini harcarlar? Cogu insanin dusundugunun aksine, Muhammed'in asil emeli insanlara din ogretmek degil, guc, kudret, servet ve para azmi idi. Senelerce itilip kakilmis bir coban olmanin verdigi ezikligin disa vurusu, kisiler tarafindan korkulan, saygi goren bir kisi olmakti. Din Muhammed tarafindan insanlarin ona kolayca itaat etmesi icin kullanilan bir aractan baska hic birsey degildi. Cogu zaman karsi tarafin islam'i kabul etmemesi muhammed'e gore daha karli idi. Insanlarin herseyine el konuluyor, kadinlar cariye, cocuk cocuk esir olarak aliniyor ve gucune guc katiyordu. Bu yuzden Bani el-mustalik hic bir zaman uyarilmamis ve Buhari'nin de bize anlattigi gibi gafil avlanmisti. Muslumanlar bu yontemleri Muhammed oldukten sonra da sunnet olarak devam ettirmistir. Muslumanlar bir sehri ele gecirdiklerinde onlara karsi koyabilecek erkekleri oldurur, mallarini yagmalar, kadinlari ve cocuklari esir olarak alirlar ve ardindan kisileri gaddarca musluman yapma yollarina basvururlardi. Tipki Kuteybe'nin Orta Asya'da ki atalarimiz Turkler'e uyguladigi yontemlerde oldugu gibi. Bu yontemler Kuteybe gibi yuzlerce musluman gaddar ordu komutanlarina basbuglari Muhammed'den kalma sunnetlerdir. "Ya musluman olur serefe erersiniz, ya da agir cizye oder, aclik rezillik icinde bir hayat surersiniz!"
Muhammed'in tecavuz ve iskence olaylari Tecavuz Muhammed baskin ve yagmalamalar sirasinda ele gecirilen masum kadinlarin tecavuz edilmelerine karsi gelmemistir. Muhammed'in haydutlari ellerinde tuttuklari esir kadinlarla cinsel iliskiye girmek istiyorlardi. Kadinlarin cogu ya evli ya da kocalari musluman yagmalayicilar tarafindan katledilmis kisilerdi. Muslumanlar kadinlarin hamile kalmamalari icin azil (bosalmadan once penisi cekmek) yapiyorlardi. Buhari'nin bize aktardigi bilgilere gore Muhammed bu konu hakkinda haydutlarina soyle bir oneride bulunmustur; "Rasulullah ile beni Mustalık gazvesine katıldık. Araplardan esirler aldık.
Kadınları arzuladık, gençlik bizi sardı. Azil yapmak istedik. Durumu Rasulullah (s.a.v.)'a sorduk. Şöyle buyurdu: Azil yapmamanızı gerektiren bir şey yoktur. (Yani azil yapabilirsiniz) Şüphesiz ki yüce Allah kıyamete kadar yaratacaklarını yazmıştır." Yukarida ki sahih hadisten de anlasildigi gibi Muhammed esir alinmis kadinlarin tecavuze ugramalarina karsi gelmiyor, sadece meni penise bosalmasa bile Allah o tohumun ruhunu yaratacagini savunuyor. Iskence Muhammed'in savas stili konusuna daha onceki yazilarda deginmistik. Muhammed karsisindakileri her zaman icin gafil avlamak istemistir. Saldiri yapacagi kisilere hic bir zaman onceden haber vermemistir. Buyuk Islam alimi Ibni Ishak Heyber'in ele gecirilisini ve Muhammed'in karisi Safiye'nin eski kocasi Kinane'ye yapilan iskenceyi su sozlerle anlatmaktadir; Muhammed, Safiyye'nin babasi Huyey b. Ahtab'i, ve kocasi Kinâne b. Ebi'l Hukayk'i, ve kocasinin kardesi Rebi'b. Ebi'l-Hukayk'i esir olarak ele geçirir ve her birini, Benû'n Nadir kavmi'ne âid hazinenin yerini söylemeye zorlar, ve fakat onlardan olumlu bir cevap alamaz. Bu sirada Muhammed'in katina gelen Yahudilerden biri: "Ben Kinâne'nin her sabah iste su harabe etrafinda dolastigini görüyordum" diye bilgi verir. Muhammed Kinâne'ye sorar, fakat o bilmedigini söylemekte israr eder. Muhammed harabenin etrafinin kazilmasini emreder. Kazi sonucunda hazinenin bir kismi bulunur. Muhammed Kinâne'den hazinenin kalan kismini sorar fakat Kinâne bilmedigi söyler. Bunun üzerine Muhammed, Kinâne'yi iskence yolu ile söyletmege çalisir. Zübeyr b. Avvam adindaki adamina emir verir ve hazinenin nerede bulundugunu söyletmek üzere Kinâne'ye iskence yapilmasini ister. Zübeyr elinde tuttugu bilek kemigi ile Kinâne'nin gögsüne vurur ve ölecek dereceye gelinceye kadar onu döver. Bir rivâyete göre ateste kizdirilmis demiri onun gögsüne tutar. Fakat her seye ragmen Kinâne, hazinenin nerede oldugunu bilmedigini söylemeye devam eder. Muhammed onun artik daha fazla iskenceye dayanamayip ölecegini anlayinca yaninda duran Muhammed bin Mesleme'ye teslim eder ve basini kesmesini emreder. Bu isi Muhammed b. Mesleme'ye vermesinin sebebi, ona kardesinin intikamini alma firsatini saglamak içindir. Çünkü Muhammed b. Mesleme ënin kardesi olan Mahmud b. Mesleme daha önce Yahudiler tarafindan öldürülmüstür ve iste simdi kardesi, onun intikamini alacaktir. (Bkz. Taberi, age, 1966, Cilt II. sh. 610).
Muhammed Safiye'nin kocasi Kinane'yi oldurttugu gun Safiye'yi yataga atmakta gecikmemistir; Nihâyet yol üzerinde iken Ümmü Süleym, Safiyye`yi aleyhi`s-salâtü ve`sselâm için cihazlayıp gece olunca gerdeğe koydu. Artık Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem güveyi olmuştu. Sabah olunca: "Kimde bir şey varsa getirsin." buyurdu. Kimi yağ, (kimi başka şey) getirdi. (Râvî der ki: Enes) Sevîkı yâni kavudu da saydı zannederim. Enes der ki: (Hazır olan) cemâat, hays yap(ıp ye)diler ki, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in velîmesi bu olmuş oldu.
Muhammed'in iktidarsizligi Muslumanlar arasinda Muhammed'in ustun cinsel guce sahip olduguna dair yaygin bir inanc vardir. Muhammed'in sehveti hakkinda bir cok sahih hadisler mevcuttur. Ornek olarak su hadise bir goz atalim; Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı ayrı yıkandı. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?" "(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha paktır!" buyurdular." Ebu Dâvud, Tahâret 86, (219). Ustteki hadisten anladigimiz kadari ile Muhammed bir gecede tum hanimlarini sirayla ziyaret ederek hepsi ile yatabilecek guce sahiptir. Oysa ki durum tamamiyle Muhammed'in duzmecesidir. Muhammed "50'li yaslarindan sonra" artik iktidarsiz bir erkektir. Gunumuzde sehveti ve cinsel gucu hakkinda boburlenen kisilerin "cogunun" aslinda cinsel yonden iktidarsiz ve kompleksli kisilikler oldugunu bilmekteyiz. Muhammed'in sehveti hakkinda gecen tum rivayetler 50'li yaslarindan sonra ortaya cikmistir. Muhammed Hatice ile olan evliligi doneminde 40 yasini askin bir hanimdan 7 tane cocugu olmustur. Oysa ne hikmettir ki 40 kusur yasinda bir bayandan yarim duzine cocuk yapan Muhammed, 50'li yaslarindan sonra onca gencecik kizlarla evlenmesine ragmen hic bir cocugu olmamistir. Muslumanlar ustte ki paragrafimdan sonra hataya dustugumu, Muhammed'in iktidarsiz olmadigini iddia edebilir ve kanit olarak Mariye'den
olan "sozde" oglu Ibrahim'i ornek gosterebilirler. Islami kaynaklara gore Muhammed'in Mariye'den bir oglu olmustur. Isin enteresan tarafi ise, Islam alimi Ibni Sad, "Tabakat" adli eserinde Mariye'yi Medine'de surekli ziyaret eden hristiyan bir adamin olduguna dair bilgilere eserinde yer vermistir. Ayni bilgilere Taberi'de de rastlamak mumkun. Rivayet'e gore Mariye ve Mebur hakkinda cikan dedikodulara son vermek icin Muhammed Ali'yi gorevlendirir ve Mebur'u oldurmesini emreder. Mebur Ali'yi karsisinda gordugunde korkudan entarisini kaldirir ve avret yerini Ali'ye gosterir. Mebur'un cinsel organi olmadigini goren Ali, Mebur'u oldurmekten vazgecer ve Mebur'un hadim oldugunu Muhammed'e bildirir. Oncelikle aklimiza gelen soru sudur ki, Muhammed neden sucsuz bir kisinin oldurulmesini istemistir? Mebur gercekten penissiz ya da hadim bir kisi ise o halde Muhammed bunu neden bilemedi ve Ali'yi o'nu oldurmekle gorevlendirdi? Mebur Ali'nin o'nu oldurecegini nereden biliyordu da entarisini kaldirip avret yerini gosterme ihtiyacini kendinde hissetti? Muslumanlarin bu durumu ortbas etme cabalarinin bir diger sekli ise Mebur'un aslinda Mariye'nin kardesi oldugudur. Mebur Mariye'nin kardesi olsa idi bir kere medine'de dedikodu cikmasina hic bir gerek kalmazdi. Diger bir ortbas cabasi ise Mebur'un cok yasli bir erkek olmasidir. Oysa ki yine islami kaynaklardan okudugumuz bilgilere gore Mebur, Sirin ve Mariye Muhammed'e Misir hukumdari Mukavkis tarafindan gonderilen 3 kolelerdir. Misir hukumdari Muhammed'e neden yasli bir kole gondermistir? Hatta yolculuk sirasinda Sirin ve Mariye'nin guvenligine de bizzat Mebur ustlenmistir. Mebur cok yasli bir erkek ise Mariye ve Sirin'in guvenligini nasil saglayacakti? Ayse hakkinda cikan dedikodularda da Safvan'a hadim iftirasi atilmamis miydi? Muhammed'in hanimlari ile anilan tum erkekler neden hep hadim damgasi yiyiyordu? Tum bu ortbas cabalari neden? Hikayeler neden birbirini tutmuyor? Muhammed'in gizlemeye calistigi gercek nedir? Yoksa Ibrahim Muhammed'in degilde, asil Mebur'un mu ogluydu? Devam ediyorum.... Diger bir rivayete gore Ibrahim dogdugunda Cebrail melegi Muhammed'e gelerek "Esselamu aleykum ya aba ibrahim" (selamun aleykum ya ibrahim'in babasi) demistir. Apacik belli ki Muhammed yine her zaman ki
gibi Cebrail'den tasdik alarak medine'de cikan dedikodu ve soylentileri susturmak istemistir. Muhammed narsist kisiliginin yani sira kendisini bir seye inandirmakta ve sartlandirmakta usta idi. Psikolojik rahatsizliklari sebebiyle kendisinin peygamber olduguna inanan Muhammed, Ibrahim'in de kendi oglu olduguna da inanmis ve Ibrahim 16 aylik bir bebek iken oldugunde aglamistir. Fakat icindeki suphe hic bir zaman dinmemistir. Muhammed, Ibrahim dogdugunda 60 yaslarinda yasli ve ihtiyar bir adamdi. Mariye cok genc ve guzel bir kadin olmasina ragmen Muhammed hic bir zaman onunla evlenmedi. Cunku hakkinda cikan dedikodular ve icindeki suphe muhammed'i her zaman rahatsiz etmistir. Mariye ile neden evlenmediginin sebebi gun gibi asikardir. Yine Ibni Sad'in "Tabakat" adli eserine baktigimizda, Ibrahim bebek iken Muhammed onu kollarina almis ve Ayse'ye soyle demistir; "Bak, bana ne kadar benziyor degil mi?". Ayse Muhammed'in sorusuna su cevabi verir; "Ben pek bir benzerlik gormuyorum". Muhammed ise " Tombul yanaklarini gormuyor musun?" diye cevap verir. Ayse bu sefer " Yeni dogan her cocuk sut ictigi icin tombul yanaklidir" cevabini verir. Diger bir yalan ise Muhammed'in 30-40 erkegin sehvet gucune sahip oldugudur. Muhammed'in yapmak istedigi hayatinin son 10 senesinde yasadigi cinsel acizligi gizlemektir. Yazimin basinda da belirttigim gibi Muhammed 25-35 yaslari arasinda tam 7 cocugu olmustur ve bu cocuklarin tumu 40 yasini askin Hatice'dendir. Muhammed'in haremindeki karilari ve cariyelerinin hicbiri Muhammed'e cocuk verememistir. Sorunun nedeni ise Muhammed'in iktidarsizligidir. Daha onceki yazilarimda Muhammed'in psikolojik rahatsizliklarini ve epilepsi olabilme ihtimalini saglam kaynaklarida ele alarak yazmistim. Ayrica nette ufak bir arastirma sonucu buldugum "Epilepsi ve cinsellik" adinda bir yazidan ufak bir alintiyi sizlerle paylasmak istedim; "Sıklıkla bu tedavi ömür boyu sürdürülür. Birçok hastalıkta olduğu gibi, hastalığın kendisi de, kullanılan ilaçlar da cinsel yaşamı etkileyebilir. Hastanın varsa cinsel eşi ile birlikte, tedaviyi düzenleyen nöroloji uzmanıyla bu konuda konuşmasında büyük yarar vardır." Kaynak (http://epilepsiveizmir.tr.gg/Epilepsi-ve-Cinsellik.htm? PHPSESSID=edb81d7fcd76e786211a51dad3dd0518) Muhammed son 10 senelik yasami ve iktidarsizligi suresince hanimlarini (ozellikle ayse'yi) eliyle oksayarak tatmin etmeye calismistir.
Diger bir rivayete gore Cabir ibn Abdullah isimli bir kisi ve Muhammed arasinda soyle bir konusma gecmistir; Câbir şöyle demiştir: Babam Abdullah, arkasında yedi yâhud dokuz kız bırakıp vefat etti. Bir müddet geçince ben bir kadınla evlendim. Peygamber : "Evlendin rni yâ Câbir?" diye sordu. Ben: Evet evlendim! diye cevâb verdim. O: "Bakire kız ile mi, yoksa dul ile mi evlendin?" dedi. Ben: Dul bir kadınla evlendim, dedim. Peygamber: "Kendisiyle oynaşacağın, seninle oynaşacak- -yâhud: Kendi•siyle gülüşeceğin, seninle gülüşecek- bir kızla evlenseydin ya!" bu yurdu. Muhammed'in cogu hadislerde karilari ile cinsel iliskiye girmeyip sadece oksadigi ve kadinlarin mahrem yerlerini elledigi vurgulaniyor. Hatta bazi hadislerde ise Muhammed cogu zaman cinsel iliskiyi "kafasinda canlandiriyor" ve bu yolla kendini tatmin etmeye calisiyordu; "Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resülullah (âleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu." Buhârî, Tıbb 47, 49, 50, Cizye 14, Edeb 56; Müslim, Selâm 43, (2189). Ustteki hadiste anlatilmak istenen sudur ki, Muhammed Ayse ile oynastigi vakitler hayal gucunu kullanarak Ayse ile cinsel munasebette oldugunu gozlerinde canlandiriyordu. Muhammed iktidarsizligini yahudilerin o'na buyu yaptigi gerekcesi ile gizlemeye calisiyordu. Bir diger hadiste ise Ayse su sozleri kullaniyor; "Sizden hanginiz, nefsine, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın nefsine hakim olduğu kadar hakim olur?" Buhari, Hayz 5; Müslimm Genc yasin verdigi tecrubesizlikle, Ayse bu durumu "peygamber'in nefsine hakimiyeti" olarak kabulleniyor, ya da Muhammed o'na oyle diyordu. Halbuki Muhammed'in hicte nefsine hakim olabilen birisi olmadigini hem Mariye ile Hafsa'nin yataginda yakalanisindan ve hemde Safiye'yi kocasini oldurerek dul bir kadin olarak aldigi gunun aksami yataga atmasindan biliyoruz. Ayrica yine Ibni Sad'in "Kitab El-Tabakat El-kabir" adli eserinde,
Ayse'nin su sozlerine rastlamaktayiz; "Ben peygamberin avret yerini hic bir zaman gormedim.." Muhammed'in hanimlarina neden avret yerini gostermediginin yorumunu sizlere birakiyorum.. Buraya kadar yazdiklarimin hepsi sadece birer spekulasyon. Muhammed'in gercekten iktidarsiz oldugunu ustteki yazdigim orneklerden cikarmak kisinin kendi hur iradesine kalmis bir durumdur. Fakat Ibni Sad, Islam aleminin gelmis gecmis en buyuk alimi ve bizzat kendisininde ogretmeni olan Omer Ibn Vakid el-aslami'nin su sozlerine kitabinda yer veriyor ,ki bu sozler Muhammed'in iktidarsiz oldugunun kesin delili diyebiliriz. Allah'in Resulu cinsi münasebetlerde onceden gucsuz oldugunu soylerdi. "Sonra Allah bana tas icinde pismis bir et gonderdi. Yedikten sonra her zaman kendimde gerekli gucu hissettim" Tabakat, Cilt 8 Ustteki sozler Muhammed'in itirafi degil de ne olabilir? Cebrail'in Muhammed'e sihirli yemekler sunup o'nu 30-40 erkegin sehvetine eristirdigini belirten hadislere sikca rastalamaktayiz. Allah neden Muhammed'in sehvetini guclendirmek icin Muhammed'e pismis et veriyor? "ol" diyerek bu isi beceremiyor mu? Yoksa Muhammed insanlara sehveti ile boburlenebilmesi icin bu tur abzurd bir hikayeyi insanlara anlatarak kendi egosunu mu tatmin ediyordu? Bugun bile Arap kulturunde kisinin cinsel gucu erkekliginin sembolu degil mi?
Peygamberin olumune neden olan hastalik ihtimali Muhammed genc yaslarinda yakisikli biri olarak anilirdi. Fakat ilerki yillarinda etrafindaki kisiler Muhammed'in gorunumunde gariplik hissetmeye baslamislardi. Muslumanlar peygamberlerinden bahsederken gercek ve mantik disi benzetmelerde bulunurlar. Ornegin guldugunde dislerinin gunes gibi parlamasi veya yururken ona golge etmek icin devamli uzerinde bir bulutun onu takip etmesi gibi hayal urunu bir suru soylemleri bir cok kere duymusuzdur. Tum bunlar mantik disi ve bilime aykiri oldugu icin bu orneklerden soz etmeyecegim. Assagida Muhammed'in fiziksel ozelliklerini ve gorunusunu liste halinde saglam kaynaklara dayanarak yaziyorum; El ve ayaklari iri, dolgun ve kalindi Hz. Ali şunu söylemiştir: "Rasulullah'in (s.a.v.) elleri iriydi." Osman Ibn Abdilmelik şöyle dedi: Hz. Ali'nin arkadaşlarından olan dayım, bana, Hz. Ali'nin şöyle dediğini anlattı: "Rasulullah'ın (s.a.v.) el ve ayakları dolgundu (kalındı)."
Avucu genis ve yumusakti El-Hasen, dayısı Hind'in şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah'ın (s.a.v.) avuçlarının içi genişti." Enes şöyle demiştir:"Ben, Rasulullah'ın (s.a.v.) avucunun yumuşaklığını atlasta ve ipekte görmedim." Mariye şunu söyledi: "Peygamber'e (s.a.v.) beyat ettiğimde, o güne kadar onun elinden daha yumuşak bir ele dokunmamış tim."
Kafasi buyuktu El-Hasen Ibn Ali, dayısı Hind Ibn Ebi Hale'nin şu sözünü ri•vayet etti: "Rasulullah'ın (s.a.v.) başı büyüktü." Nafi Ibn Cübeyr şöyle dedi: Ali Ibn Ebu Talib, bize, Peygamber'i (s.a.v.) tarif ederken şöyle dedi: "Onun başı büyüktü."
Iri kemik ve iri eklemliydi Hind şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (s.a.v.) bilekleri uzun, mafsalları (eklemleri) kalındı."
Derisinde et parcaciklari (peygamberlik muhru) "Ben Resulullah Efendimizin kürek kemikleri arasında bulunan nübüvvet mührünü gördüm. O, güvercin yumurtası büyüklüğünde kırmızımtırak bir yumru idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 36) ."
Genis gogus ve omuzlar El-Bera İbn Azib şunu söyledi: "Rasulullah'ın (s.a.v.) omuzları genişti." El-Hasen, dayısı Hind'in şöyle dediğini anlattı:"Rasulullah'ın (s.a.v.) göğsü enli, göğsü ve karnı bir seviyedeydi, çıkık değildi."
Vucud kaslari genis (enli) Et-Teveme'nin mevlası (azatlı kölesi) salih şöyle dedi: Ebu Hureyre, Rasuhıllah'ı (s.a.v.) tarif ederken şöyle dedi: "Rasulullah'm (s.a.v.) pazıları enliydi." Parmaklar kalin ve uzun Hz. Ali şunu anlattı: "Rasulullah'ın (s.a.v.) avuç ve ayaklan dolgundu, parmaklari uzundu." [43]
Kavisli burun Hind Ibn Ebi Hale şöyle dedi: "Rasulullah'm (s.a.v.) burun kemiğinin ortasında bir kavis vardı. Burnunda, ona güzellik veren bir parlaklık vardı. Dikkat etmeyen kimse onun burun kemiğinin uzun olduğunu zannederdi." Genis agiz Cabir Ibn Semura şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) geniş ağızlıydı."
Gozler iri "Mübarek gözleri büyük idi." (Imam-ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)
Disler seyrek ve aralikli Cumey' şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) geniş ağızlı ve seyrek dişliydi." İbn Abbas şöyle dedi: Rasuhıllah'm (s.a.v.) Ön dişleri seyrekti.
Uzun Boyun Ummu Ma'bed Rasulullah'ı tarif ederken şöyle demiştir: "Onun boynunda uzunluk vardı."
Yuzunde ve ciltte parilti (yaglanma) El-Hasen, dayısı Hind'in şöyle dediğini rivayet etti: "Her türlü büyüklük Rasulullah'ta (s.a.v.) toplanmıştı. Onun yüzü, ayın ondördü gibi parlardı."
Kalin saclar Hz. Aişe şöyle demiştir: "Peygamber (s.a.v.) tarakla saçlarını taradığında sanki kumlan kazırcasma tarardı."
Sık Sakal El-Hasen Ibn Ali, dayısı Hind'in şu sözünü söyledi: "Rasulullah'ın (s.a.v.) sakalı sıktı." Ali Ibn Ebi Talib şunu söyledi: "Rasulullah'm (s.a.v.) sakalı sıktı." Ummu Ma'bed: "Rasulullah'm (s.a.v.) sakalı sıktı" demiştir,
Gür Ses Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi. ( Imam-ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)
Vucudunda sertlik yada kireclenme belirtileri Yana ve geriye bakacağı zaman bütün bedeni ile dönüp bakardı ( Imam-ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)
Yururken one dogru egilme Peygamberimiz önüne bakarak, süratle yürürdü. ( Imam-ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)
Yürüdüğü zaman adeta yukarıdan aşşağı iniyormuş gibi kuvvetli adımlarla yürürdü.. (Tirmizi, Es-semailul Muhammediye) Cildinin rengi beyaz ve kirmizimsi Hz. Ali şunu söyledi: "Rasulullah'ın (s.a.v.) rengi, kırmızılığı bulunan beyazdı."
Korkunc gorunum Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı. ( Imamı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)
Parfum duskunlugu "Gercekten ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i misk surunurken gordum. Yoksa o koku degil miydi?" Nesai, Hacc,231, (5, 277); Ibnu Mace, Menasik 70, (3041). Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihrami icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum." Buhari, Hacc 18, 143,
Bas agrisi Hz. Peygamber’in baş ağrısı ve şiddetli ateşi vardı. (http:// www.diyanet.gov.tr) "Yâ Âişe! Senin değil, asıl benim vay başım. Senin başının ağrısı geçer gider. Baş ağrısı, benimkidir." http://www.menzil.net
Kaynaklar http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=405 http://egitimhane.blogcu.com/12643581 http://islah.de/siret/sir00004.pdf Tum bunlar tipta Akromegali diye adlandirilan hastaligin belirtileridir. Akromegali Hastalığı Hakkında Bilgiler Akromegali Nedir, Hipofiz bezinin aşırı büyüme hormonu salgılaması sonucu gelişen bir hastalıktır. Akromegali hastalığında iskelet, yumuşak doku ve iç organlar aşın ölçüde büyür. Büyüme özellikle el, ayak ve yüz çıkıntılarında belirgindir ve hastaya tipik bir görünüm verir. Akromegali Hastalığı Belirtileri Hastalığın ilk görüşte tanınmasını sağ•layan özgün belirtisi vücudun uç noktalarının büyümesidir. El ve ayaklar iridir; abartılı bir şekilde genişleyen el parmakları sosis gibidir. Parmak uçlan dikdörtgen bir biçim alır. Burun iri ve şiş, üzeri tüylü ve gözeneklidir. Elmacık kemikleri, alın yayı, çene ve çene köşelerinin aşın genişlemesi hastaya akromegaliye has bir yüz görünümü verir. Yüzün boyuna doğru uzamasıyla normal oranlar kaybolur. Yüzün alt yansı belirgin bir şekilde uzar. Kafa ense yönünde büyüme gösterir. Çene öne çıkar (prognatizm). Çenenin genişlemesiyle diş yuvalan birbirinden uzaklaşır. Bütün bu değişiklikler çok yavaş ve başlangıçta hiç belirti vermeden gelişir. Hasta genellikle olayı rastlantı sonucu fark eder: Yüzüğünün parmağına girmediğini, ayakkabılarının giderek sıktığını, eldiven ve şapka ölçülerinin arttığını görür. Akromegalinin bu belirtilerine genellikle baş, şakak ve elmacık kemikleriyle kol ve bacaklarda duyulan ağrılar öncülük eder. Yorgunluk ve bezginlik duygusu ön plandadır. Halsizlikle birlikte ruhsal bozuklukların, şaşkın, cansız, anlamsız bakışların eşlik et•tiği bir ruh hali (apati) ve elemli davranışlar görülür.
Yumuşak dokular da büyümeden etkilenir. Özellikle altdudaklar, dil ve dış eşey organları kalınlaşır. İskelet büyümesi sonucunda köprücük kemiği, kaburgalar, kürekkemikleri, el ve ayak kemikleri çıkıntılı, köşeli bir biçim alır ve kalınlaşır. Eklem yerlerinde aşın esneklik gelişir. İstenirse el parmaklan ön kola paralel olacak kadar geriye bükülebilir. Bunun nedeni eklem kılıfının genişleyerek rahatlamasıdır. Gırtlak kıkırdakları ve ses tellerinin genişlemesi sonucunda ses gürleşir ve kalınlaşır. Kas sistemindeki büyümeyle birlikte önceleri güç artışı da görülür. Ama sonradan bunun kas dokusundaki yağlanmaya bağlı yalancı bir büyüme olduğu anlaşılır. İyice büyüyen dil çiğneme ve konuşma bozukluklarına neden olur. Deri katmanlarının da büyümesi (hipertrofı) ile deri kalınlaşmış, derialtı dokularının kütlesi artmıştır. Genişleyen ter bezleri deriye nemli ve yağlı bir görünüm verir. Saç telleri kalınlaşır, saçlar nemlidir. Bazen yüzde de görülen yaygın kıllanma başlar. Bu, kadınlarda, vücut ölçülerinin de kalınlaşmasıyla erkeksi bir görünüme neden olur. Diger belirtiler • Terleme ve vücut kokusu (Muhammed'in parfum duskunlugunu anlatan belirti) • Ellerde ve ayaklarda büyüme (Muhammed'in iri elleri ve ayaklari) • Ciltte kalınlaşma ve Yağlanma, sivilcelenme (Muhammed'in cildinde ki parlakligin nedeni) • Seste kalınlaşma ( Mubarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi.) • Dil, dudaklar, burunda büyüme (Muhammed'in burnunda kanca seklinde buyuyen kemik) • Horlama (Muhammedin horladigina dair bir kac hadis mevcut..dogrulugu tartisilir) • Baş ağrısı (Muhammed'in son gunlerinde iyice artan bas agrisinin nedeni) • Erkeklerde iktidarsızlık (Muhammed'in ilerleyen yaslarinda iktidarsiz olma ihtimali hakkinda okumak icin..Tiklayiniz
• Yumuşak doku (Muhammed'in ellerinin, avuc icinin ve ayak altinin yumusakligi) • Deri dokusunda küçük fazlalıkların oluşması (Muhammed'in peygamberlik muhru dedigi sirtindaki kucuk et parcasi) • Kalınlaşmış kaburgalar sayesinde fıçı göğüs oluşumu (Muhammed'in genis gogsunun nedeni)
Kaynaklar: http://zehirlenme.blogspot.com/2008/03/akr...e-tedavisi.html http://www.basmakci.com/Forum.asp?forum=ok...9&yanilik=0 http://www.generalforum.org/dahiliye-t21975p2.html? http://www.webturkiyeportal.com/webforum/9...akromegali.html
A'dan Z'ye Muhammed, DAYAKCI Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün." (Tirmizi'nin rivayetinde "Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dövün" şeklindedir.) Ebu Davud, Salat 26, (494); Tirmizi, Salat 299, (407)
ALDATICI Hafsa : “Tanrı elçisi! Sen beni kötü duruma düşürdün, aşağıladın. Öyle bir şey yaptın ki, benzerini hiçbir karına yapmadın! Benim günümde, benim sıramda ve benim yatağımda bir cariyeyi yatırıp yapıyorsun!” Muhammed: “Vallahi Billahi Marya ile bir daha yatmayacağım!” “Hafsa! Marya’ yı kendime haram etsem de ona bir daha yaklaşmasam; bundan hoşnut olur musun? “Evet!” Muhammed hemen ant içmiştir: “Hafsa! Aramızda kalsın, bunu sakın kimseye söyleme, olmaz mı?” “Tamam!” (Bkz. Taberi, Camiu’l-Beyan,28/102)
HILEKAR Resulullah (sav) gazveye çıkmaya karar verdiği zaman, şaşırtarak başka bir zan uyandırır ve: "Harb bir hiledir" derdi. Kaynak: Ebu Davud, Cihad 101, (2637); Buhari, Cihad 157; Müslim, Cihad 18, (1740)
ALAYCI (Hicv) Resulullah (sav), Kureyza günü, (şairi) Hassan İbnu Sabit'e: "Müşrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!" dedi. Buhari, Edeb 91, Bed'u'l-Halk 6, Megazi 30; Müslim, Fezailu's-Sahabe 153, (2486)
SARALI (Epileptik) "Resûlu'llâh(...)'i, sogugu pek siddetli bir günde kendisine vahiy nâzil olurken görmüslügüm vardir. (Iste öyle soguk bir günde bile) kendisinden o hâl geçtigi vakitde sakaklarindan sapir sapir ter akardi" (Bkz. Sahih-i... Cilt I. sh. 2. Hadis no. 2) "Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi"; "Vahiy nüzûl ederken kendilerini (tasa ve kaygi kaplar yüzü kül gibi olur), gözlerini kaparlar ve horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes alirlardi" (Bkz. Sahih-i... , I, sh. 5)
KADIN DOVEN "Resulullah benimle olduğu gecelerden birinde aba ve ayakkabılarını çıkardı ve örtüsünü yatağa serip uyudu. Bir süre sonra benim uyuduğumu zannederek sessizce elbise- sini giydi, ayakkabılarını aldı., kapıyı açıp dışarıya çıktı ve kapıyı yavaşça kapadı. Ben hemen elbisemi giyip başımı örttüm ve onun ardı sıra gittim. Resulullah (s.a.a.) Baki mezarlığına gitti ve biraz orada durdu. Ellerini üç kez göğe kaldırdı ve sonra hızla başka bir yöne doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Sonra eve doğru geldiğini görünce ondan önce gelip hemen yatağa uzandım. Resulullah (s.a.a.)
içeriye girdiğinde buyurdu ki: "Aişe! Sana ne oldu? Niçin böyle solukluyorsun? Neden kuşkulanıyorsun?" Ben: "Bir şey yok." dedim. Resulullah: "Sen söylemezsen Rabbim bana haber verir." buyurdu. Ben: "Ey Resulullah! Anam babam sana feda olsun." dedim ve sonra olup bitenleri ona anlattım. "Önümdeki karartı sendin öyleyse, değil mi?" buyurdu. "Evet bendim." dedim. Sonra eliyle göğsüme öyle vurdu ki, göğsüm ağrıdı. Sonra buyurdu ki: "Allah ve Resulünün sana haksızlık yapacağını mı zannettin?" Sahih-i Müslim, c. 2, s. 669, h. 103; Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 6, s. 221.
PEDOFIL (Subyanci) Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] Resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim. Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63
MAFYA BABASI Ortalık durulunca Nebi’nin huzuruna getirdi, affedilmesini istedi, Biat’ının kabulü için yalvardı. Bu rica üç kez tekrarlandıktan sonra ancak Rasulullah(sav) İbn Ebi’s-Sarh’ın biatını kabul etti.Onlar gittikten sonra Ashabına dönerek: “Biat etmeden evvel içinizden bu adamı katledecek doğru biri çıkmadı mı? Diye sordu. Onlar da: “Biz işaretinizi bekliyorduk” cevabını verdiler. Bunun üzerine Rasulullah(sav): “Bir Peygamber ima ile adam öldürtmez, açık konuşur.” ( İbn-i Sa’d, E.Davut, Nesei, Hakim, İbn-i Hişam, İbn-i Hacer)
TECAVUZCU
Resulullah (sav)'la birlikte Beni'l-Müstalik Gazvesi'ne çıktık. Arap esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve: "Aramızda Resulullah (sav) varken, ona sormadan azil (Bosalmadan penisi cekmek) yapmak olur mu?" dedik ve sorduk. "Hayır!" buyurdular. "Bunu yapmamanız gerekir. Kıyametc kadar geleceği takdir edilen her canlı mutlaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)." [ Buhari, Nikah 96, Büyu 109, Itk 13, Megazi 32, Kader 4, Tevhid 18; Müslim, Nikah 125, (1438); Muvatt ]
ISKENCECI Muhammed, Safiyye'nin babasi Huyey b. Ahtab'i, ve kocasi Kinâne b. Ebi'l Hukayk'i, ve kocasinin kardesi Rebi'b. Ebi'l-Hukayk'i esir olarak ele geçirir ve her birini, Benû'n Nadir kavmi'ne âid hazinenin yerini söylemeye zorlar, ve fakat onlardan olumlu bir cevap alamaz. Bu sirada Muhammed'in katina gelen Yahudilerden biri: "Ben Kinâne'nin her sabah iste su harabe etrafinda dolastigini görüyordum" diye bilgi verir. Muhammed Kinâne'ye sorar, fakat o bilmedigini söylemekte israr eder. Muhammed harabenin etrafinin kazilmasini emreder. Kazi sonucunda hazinenin bir kismi bulunur. Muhammed Kinâne'den hazinenin kalan kismini sorar fakat Kinâne bilmedigi söyler. Bunun üzerine Muhammed, Kinâne'yi iskence yolu ile söyletmege çalisir. Zübeyr b. Avvam adindaki adamina emir verir ve hazinenin nerede bulundugunu söyletmek üzere Kinâne'ye iskence yapilmasini ister. Zübeyr elinde tuttugu bilek kemigi ile Kinâne'nin gögsüne vurur ve ölecek dereceye gelinceye kadar onu döver. Bir rivâyete göre ateste kizdirilmis demiri onun gögsüne tutar. Fakat her seye ragmen Kinâne, hazinenin nerede oldugunu bilmedigini söylemeye devam eder. Muhammed onun artik daha fazla iskenceye dayanamayip ölecegini anlayinca yaninda duran Muhammed bin Mesleme'ye teslim eder ve basini kesmesini emreder. Bu isi Muhammed b. Mesleme'ye vermesinin sebebi, ona kardesinin intikamini alma firsatini saglamak içindir. Çünkü Muhammed b. Mesleme ënin kardesi olan Mahmud b. Mesleme daha önce Yahudiler tarafindan öldürülmüstür ve iste simdi kardesi, onun intikamini alacaktir. (Bkz. Taberi, age, 1966, Cilt II. sh. 610).
IRZ DUSMANI
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hayber'e geldi. Allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kendisine Safiyye Bintu Huyey İbnu Ahtab'ın güzelliğinden bahsedildi. Safiyye'nin kocası savaş sırasında öldürülmüştü. Kadın daha yeni evlenmişti. Aleyhissalâtu vesselâm, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. Oradan Safiyye ile birlikte çıktılar. Revhâ nem mevkiye geldiler. Aleyhissalâtu vesselâm orada gerdek yaptı. Sonra küçük bir yaygı içerisinde hays (denen hurma, yağ ve keş'ten mamul bir yemek) hazırladı. Sonra bana: "Etrafındakileri çağır!" buyurdu. Bu, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Safiyye için verdiği düğün yemeği idi. Sonra oradan Medine'ye hareket ettik. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü seriyordu. Sonra devesinin yanında çömelip dizini dayadı. Safiyye radıyallahû anhâ, dizine basarak deveye bindi." Buhari, salat 12, Esan 6, Salatu'l-Havf 6, Cihad 102, 130, Menâkıb 27, Megazi 38; Müslim, Nikah 464, (1367); Ebu Davud, Harâc ve'l-İmaret 21, (2996, 2997, 2298); Nesai, Nikah 79, (6, 131-134).
PUTPEREST "Lat'ı, Uzza'yı ve... üçüncü olan Menat'ı gördünüz mü? İşte bunlar, yüce tanricalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur." (Kuran 53: 19-20 Bknz; Seytan Ayetleri)
CIZYECI (Haraçci) Bana ulaştı ki, "Resulullah (sav) Bahreyn Mecusilerinden cizye almıştır, keza Hz. Ömer (ra) İran Mecusilerinden, Hz. Osman (ra) da Berberilerden cizye almıştır." Muvatta, Zekat 41, (1, 278) Harb İbnu Ubeydillah, baba tarafından dedesi Umeyr es-Sakafi (ra)'den nakleder: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Haraç Yahudi ve Hıristiyanlardan alınan vergidir. Müslümanlara haraç yoktur." Bir rivayette "uşur yoktur" buyurmuştur. Ebu Davud, Harac 33, (3046-3049)
IFTIRACI
Nuaym b. Mes'ud (ra), gizlice müslüman olmuştu. Allah Resûlü, ona bir müddet daha müslümanlığını gizlemesini söylemiş.. ve onu bu muhasara esnasında, çok mühim işlerde kullanmıştı. Nuaym, hem Kureyş'in hem de Yahudiler'in itimat ve hürmet ettikleri bir insandı. Efendimiz, ona harbin bir taktik olduğunu söylemiş ve idare-i kelâm etmesine de izin vermişti. Nuaym, bu ruhsat üzerine Yahudiler'e giderek: Kureyş sizi terkedecek ve Muhammed (sav)le baş başa bırakacak. Düşünün o zaman haliniz nice olur. Eğer bu durumda kalmak istemiyorsanız, onların ileri gelenlerinden bir kaçını rehin olarak yanınızda alıkoyun dedi. Onlar Nuaym'a olan itimatlarından dolayı bu sözlere kesin olarak inandılar. Nuaym daha sonra Kureyşe gitti. Onlara da: Yahudiler Muhammed (sav)le gizlice anlaştılar. Sizin ileri gelenlerinizden birkaçını rehin edip ona teslim edecekler. O da onlara ilişmeyecek. Sakın sizden böyle bir talepte bulunurlarsa onların dediğini yapmayın dedi. Kureyşliler de, Nuaym'a itimat ettiklerinden, onun bu tekliflerinden zerre kadar şüphelen-mediler. Kureyş ileri gelenleriyle Yahudi liderleri, birgün bir araya geldiler. Her iki taraf ta birbirinden şüpheleniyordu. Evvela Yahudiler sözü açtı ve: Siz başınız sıkışınca çekip gidecek ve bizi bu adamla baş başa bırakacaksınız. Teminat için bize birkaç rehin vermezseniz biz savaşı bırakacağız dediler. Kureyş, zaten böyle bir teklif bekliyordu. Nuaym'ın sözünü hatırladılar ve tabii bu teklifi reddettiler. Onların reddi, Yahudilere de Nuaym'ı tasdik ettirdi. Böylece ittifak bozulmuş oldu ve Yahudiler harp sahnesinden çekilmeye başladılar. Nuaym Müslüman olalı birkaç gün olmuştu. Allah Re-sûlü'nün insanları tanımadaki isabetine bakın ki, hemen Nuaym?ın becerebileceği bir işi ona teklif etmiş, o da arızasız bu işi yerine getirivermişti. (Ibni Ishak, Siret Resul.)
KATLIAMCI (Soykirimci) Bu esirlerden erkek olanlar “Üsame Bin Zeyd” evinde; kadınlar ve çocuklar ise “Remle Binti Haris” evinde toplatılırlar. Muhammed erkeklerin idam kararını verdikten sonra Medine’ nin bugünkü pazaryeri olan semtte hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha sonra erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp başları kesilir ve o çukurlara atılır. Muhammed bu kesim işleminde Hz. Ali ve Zübeyr bin Avam’ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Muhammed tarafında cennetle müjdelenmiştir. Ali ve Zübeyr kesim işine devam ederlerken Muhammed de bir yerde oturmuş onları seyrediyordu. Ayşe (Hz.) nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş. Erkekler idam edilirken, Yahudi kadınlar ve çocuklar da buna feryat edip
saçlarını başlarını yolmuşlar. (Vakıdi, Meğazi, 2/512-517)
NAMUSSUZ Muhammed, bu Yahudilerin karıları ve kızlarından 16 tanesini özel olarak ayırıyor ve bunlardan Reyhane’yi kendine seçip geriye kalan 15 tanesini de diğer önemli dostlarına dağıtıyor. Bir Yahudi:“Artık her şeyimize el koydunuz, hiç olmazsa gözlerimizin önünde namusumuza el uzatmayın” diyor. Fakat, Muhammed bunu dinlemiyor (Kaynak: Vakıdi, Meğazi, 2/250)
KADIN TUCCARLIGI “Beni Kureyza Savaşı’nda kadınlar bölüşülürken bana üç tane düştü; hepsini de sattım” (Kaynak: Diyarbekiri, Tarihi Hamis,1/499 ve Vakıdi age 2/523-25)
SEKS DUSKUNU Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı ayrı yıkandı. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?" "(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha paktır!" buyurdular." Ebu Dâvud, Tahâret 86, (219).
TUZAKCI "Nafi'ye yazarak savastan once musrikleri Islam'a davet etme hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi, hayvanlari su kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin ve cocuklarini da esir etti. O gun Cuveyriye validemizi esir almisti. Bunu bana Abdullah Ibnu Omer rivayet etti. Abdullah bu orduya asker
olarak katilmisti." Buhari, Itk 13, Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633). GADDAR “Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem), müşriklerin, gece baskınlarında öldürülen çocuk ve kadınları hakkında soruldu. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), “Onlar müşriklerdendir” diye cevap verdi. Başka bir rivayette ise şöyle geçmektedir: “Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem), atlı bir grubun geceleyin düşmana saldırması esnasında, müşriklerin çocuklarından isabet alanların durumu ile alakalı soruldu. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: “Onlar babalarındandır.” Sahihu Müslim Şerhi, Nevevi, 12/48-50 SUIKASTCI Kim, Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaşan kafirleri suikast ile öldürmenin ihanet olduğunu veya İslam’ın bunu yasakladığını söylerse, Kitap ve Sünnet’i yalanlamış ve sapıtmış olur. Nevevi (rahimehullah) şöyle der: “Kadı Iyad der ki: Hiçbir kimse onu öldürmenin hainlik olduğunu söyleyemez. Ali bin Ebi Talip’in (radıyallahu anh) bulunduğu bir yerde adamın biri bunun hainlik olduğunu söylemiş, bunun üzerine Ali (radıyallahu anh) bu kişinin hemen boynunun vurulmasını emretmiş ve öldürülmüştür.” Sahihu Müslim Şerhi, Nevevi, 12/160 CAPULCU Resulullah (sav) bir ganimet ele geçirilince, Hz. Bilal (ra)`e emrederdi, o da halka yüksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele geçirmişse getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (sav) de önce beşte birini (humus) alır, geri kalanı taksim ederdi. Bir gün, (Bilal`in) çağırmasından sonra bir adam kıldan mamul bir yular getirdi ve: "Ey Allah`ın Resulü, ganimet olarak biz de bunu ele geçirmiştik!" dedi. "Sen," dedi, "üç kere bağırdığı vakit Bilal`i işitmedin mi? O zaman niye getirmedin?" Adam, Resulullah (sav)`a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul görmeyen) özürler beyan etti. Ancak neticede şu cevabı aldı: "Hayır! Bunu senden kabul etmiyorum. Kıyamet günü sen bununla birlikte geleceksin." Kutubu sitte, Cihad, Ravi: Amr Ibn'il As
NEZAKETSIZ Bir kadın, perde gerisinden Resulullah (sav)'a eliyle bir mektup uzattı. Resulullah (sav) elini derhal geri çekip: "Ne bileyim, bu el kadın eli midir, erkek eli midir?" buyurdu. Kadıncağız: "Kadın elidir!" deyince Hz. Peygamber (sav): "Sen kadın olsaydın, tırnaklarının rengini değiştirirdin" buyurdu. Bununla kına yakmayı kastetmişti. Ebu Davud, Tereccül 4, (4166); Nesai, Zinet 18, (8, 142)
FEMININ HIJYEN UZMANI Ensardan bir Kadın, Resulullah, (sav)`a hayızdan nasıl yıkanacağını sordu. Bunun üzerine, Aleyhissalatu vesselam da nasıl yıkanacaksa öyle emretti ve dedi ki: "Miske bulanmış bir (bez, pamuk vs.) parçası al. Onunla temizlen!" "Onunla nasıl temizleneceğim?" diye Kadın tekrar sordu. Resulullah: "Onunla temizlen!" buyurdu. Kadın tekrar etti: "Nasıl?" Resulullah: "Sübhanallah! Temizlen!" dedi. (Baktım ki anlamıyor;) Kadını kendime çektim ve: "O parçayı, kan bulaşığına tatbik et!" dedim... Sahih Muslim, Hayiz, Hadis 3790
ZAMPARA Aklında bir şeyler olan bir Kadın vardı. Bir gün Resulullah (sav)`a: "Ey Allah`ın Resulü! Benim sana bir ihtiyacım var!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ey ümmü fülan, yollardan hangisini dilersen bak da ihtiyacını göreyim" dedi. Kadınla birlikte bir sokağa gitti, Kadın da ihtiyacını arzetti. Kutubu sitte, Ravi: Enes, Hadis 3434 Ben Hz. Enes (ra)`in yanında idim. Onun yanında bir kızı vardı. Enes dedi ki: "Resulullah (sav)`a bir kadın gelerek nefsini ona arzetti ve: "Ey Allah`ın Resulü! Senin bana ihtiyacın var mı?" dedi. Bunun üzerine Enes`in kızı: "Bu kadının hayası ne kadar az! Ne ayıp, ne ayıp!" dedi. Enes: "Hayır, o senden daha hayırlı! Resulullah`a rağbet ve arzu duydu ve nefsini ona arzetti" buyurdu." Sahih muslim, Nikah, Ravi; Sabit, 5621
NARSISIST
“Allahü teâlâ, İbrâhim oğullarından İsmâil’i seçti. İsmâil oğullarından Kinâne oğullarını seçti. Kinâne oğullarından Kureyş’i seçti. Kureyş’ten Hâşim oğullarını seçti. Hâşim oğullarından Abdülmuttalib oğullarını eçti. Abdülmuttalib oğullarından da beni seçti.” “Ben, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdü Menaf, Kuseyy, Kilâb, Mürre, Ka’b, Lüveyy, Gâlib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Mudrike, İlyâs, Mudar, Nizâr, Me’ad, Adnân oğlu Muhammed’im. Ibn Sa'd, Tabakat, Cilt 1, Sayfa 27
BATIL (ilkel) Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur." Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbnu Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178). IKTIDARSIZ (Ilerleyen yaslarinda) Allah'in Resulu cinsi münasebetlerde onceden gucsuz oldugunu soylerdi. "Sonra Allah bana tas icinde pismis bir et gonderdi. Yedikten sonra her zaman kendimde gerekli gucu hissettim" Ibn Sa'd, Tabakat, Cilt 8
Muhammed ve Narsisizm Islami arsivlerde Muhammed'in kisiligi hakkinda sayisiz kisa yazilar bulunmaktadir. Bir cogu sahte ve gercekleri yansitmadiklari gibi, kutsal bilinen kitap Kuran ile celismekte ve Islam dunyasi tarafindan orjinal kabul edilmemektedir. Fakat bu kisa yazilar arasinda bazilari vardir ki, bunlara "sahih" (gercek, esas) denir. Bu "sahih" hadislere bakarak Muhammed'in kisiligi ve hayati hakkinda makul ve tutarli bir sekilde bilgi sahibi olabiliyoruz. Islam dunyasi Muhammed hakkinda objektif calismalara hic bir zaman tolerans tanimadigi icin bu konu uzerinde ki calismalar maalesef limitli ve kisitlidir. Boylece, bir insanin kisilik bozuklugu tum muritleri ve taraftarlarina bir vasiyet misali miras olarak kalmistir. Oncelikle konuya daha da derinden girmeden once narsisizm'in tanimina bir goz atalim. Narsisist kimdir? “Herkesten farklı”, “olağanüstü”, “eşi bulunmaz”, “üstün”, “önemli” ve “çok özel” bir kişi olduklarını düşünen; insanlara tepeden bakan; övünmeyi ve övülmeyi çok seven; kendisinin ayrıcalıklı bir kişi olduğuna inanan; karşısındakinin ne düşündüğüne ve ne hissettiğine aldırış etmeyen; eleştirilmeye katlanamayan insanlardır. Narsizmin çok özel bir türü de; Roma sezarları, Mısır firavunları, diktatörler gibi çok güçlü kişilerde bulunan türüdür. Bu insanlar adeta nefes alıp yürüyen yeryüzü tanrıları gibidirler kendi gözlerinde. Yaşam ya da ölüm gibi önemli doğa olaylarına bile bir tek cümleyle karar verebilmekteydiler. En büyük korkuları güçlerini kaybetmeleri, ölüm, etraflarındaki herkesin kendilerine düşman olmasıydı. Güçlerinin ve şehvetlerinin bir sınırı yokmuş gibi davranmaya çalışırlar, sayısız insan öldürüp, sayısız şatolar kurarlardı. Varlıklarının kendilerinin de çözemediği sorununu insan değilmiş gibi çözmeye çalışsalar da aslında durumları düpedüz deliliktir. Dış dünya 'ben' olmadığı için, narsist kişi dış dünyayı anlayamaz/ algılayamaz ve bu durum kişide korku yaratır. Diktatör gitgide daha yıkıcı, daha yalnız ve korkak olur. Ustte ki paragraf tarafsiz bir sekilde konuyu okuyanlar icin Muhammed'i ne kadar guzel tanimliyor degil mi? Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine
ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi erirler, çökerler. Başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile haketmiş sayarak en onde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarini anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bagdaşmayan, başkalarinin zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve hedeflerine ulaşamadiklarinda öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker hatta ağır psikotik tablolara girerler .
Narsisistik kişilik bozukluğu tanı ölçütleri Narsisistik kişilik bozukluğunun temel özelliği genç erişkinlik döneminde başlayan ve süreklilik gösteren, davranışlarda gözlenen ya da hayal edilen büyüklenmecilik, beğenilme gereksinimi ve eşduyum yapamamadır. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-IV tanı ölçütlerine göre narsisistik kişilik bozukluğu denebilmesi için aşağıda verilen kişilik özelliklerin en az beşinin bulunması gerekmektedir (Amerikan Psikiyatri Birliği 1994): 1. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır (örn. başarılarını ve yeteneklerini abartır, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi bekler) 2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorar 3. “Özel” ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak başka özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin (ya da kurumların) kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanır 4. Çok beğenilmek ister 5. Hak kazandığı duygusu vardır: kendisinin özellikle kayırılacak olduğu bir tedavi biçiminin uygulanacağı beklentileri ya da bu beklentilerine göre uyum gösterme 6. Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır: kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanır
7. Empati yapamaz: başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanıyıp tanımlama konusunda isteksizdir 8. Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır 9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler Kaynaklar http://www.psikoloji.web.tr/narsistikkisilik.htm http://tr.wikipedia.org/wiki/Narsisizm
Tum bu kisisel ozellikleri Muhammed'de gormek pekala mumkundur. Muhammed Allah'in elcisi olmakla beraber, Ornek bir kisi oldugunu (Ahzab: 21), ustu kapali bir sekilde diger peygamberlerden daha ustun dereceli oldugunu (Bakara: 253), Alemlere rahmet veren kisi oldugunu (Enbiya: 107) ve Makam-i mahmud oldugunu (Isra: 79) iddia etmistir. Makam'i mahmud, Muhammed'in Allah'a ahiret gunu kimin cennete, kimin cehenneme girecegine dair yapacagi danismanlik gorevine verilen makam ismidir. Assagidaki ayet Muhammed'in kendisini ne kadar sevdigini ve buyuttugunu gozler onune seriyor; Ahzab 56. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin. Muhammed kendisini o kadar yuce goruyor ki, bakiniz kisisel egosu olan Allah'i nasil konusturuyor;
Kalem 4. Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. Ahzab 46. Allah'ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve "aydınlatıcı bir kandil" olarak gönderdik.
Ayrica Ibn Sa'd, Tabakat adli eserinde Muhammed'in su sozlerine yer veriyor; • "Cenab-ı Hak İbrahim'in (peygamber) evlatlarından İsmail'i, İsmail'in
evlatlarından Benî Kinane'yi, Benî Kinane'nin evlatlarından Kureyş'i, Kureyş'ten Benî Hâşim'i, Beni Hâşim'den de beni seçti" Muhammed hakkinda kendisinin ve Allah'in(!) beyan ettigi diger bazi absurd iddialar ; • “Ben yaratılış bakımından peygamberlerin ilki olduğum halde, onların hepsinden sonra gönderildim.” (Hâkim) • "Ey Resulüm, İbrahim'i dost, seni de sevgili edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım."(Mevahib-i ledünniyye) • "Miracda Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, Senden başka her şeyi senin için yarattım buyurunca, Resulullah da, Ben de senden başka her şeyi senin için terk ettim dedi." (Mirat-i kâinat) • “Allah-u Teâlâ her şeyden evvel benim nurumu kendi nurundan yarattı." (El-Mevâhib’ül-Ledüniyye) kaynak http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=406 Narsisist kisiler etrafindakilere kendinden emin ve guvenli kisiler olarak gorunurler. Oysa ki bu kisiler kendi benlikleri ve kisilikleri hakkinda asla emin olmadiklari gibi surekli disaridan gelen iltifatlara, hayranliklara ve ovgulere muhtactirlar. Muhammed muritlerinden o'na tapmalarini istememis ve sadece bir "uyarici" oldugunu ilan etmistir. Fakat bunun yerine muritlerinden "Allah'a ve Resuluna" itaat etmelerini istemistir. Bakiniz bir ayette Muhammed'in kisisel egosu Allah, ne sekilde konusmaktadir; Enfal 1. (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: "Ganimetler Allah'a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü'minler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin." Allah'in Araplardan calinmis herhangi bir ganimete ihtiyaci olmadigi icin, calinan ganimetler direk olarak otomatikmen Muhammed'in cebine iniyordu. Ayni sekilde dusunursek, Allah'i kimse goremedigi ve duyamadigi icin, itaat edilen tek kisi Muhammed oluyordu. Kisilerin surekli Allah'tan korkmalari gerektigini soyluyor ve korkan kisiler uzerinden surekli cikar ve
menfaat sagliyordu. Allah, Muhammed'in insanlara domine edebilmesi icin gerekli olan tek varlik idi. Allah olmasaydi, Muhammed insanlari ne korkutabilir, ne kisilerden olmelerini ve oldurmelerini isteyebilir, ne muritlerinden kisilerin mallarina haksiz bir sekilde el koymalarini isteyebilir, ne de masum kadin ve cocuklari esir ve cariye olarak aldirtabilirdi. Muhammed'in Araplara hukmedebilmesi icin Allah'a mutlak ihtiyaci vardi. Tum evreni "ol" diye yaratabilen bir Allah, ne komiktir ki kendi yarattigi ganimetlere tekrar sahip olabilmek icin Muhammed ve Muhammed'in donsuz eskiyalarinin eline baka kalmistir.
Islam bir din mi?, Din mi, kült mü? Islam dunyada en buyuk 2. din olarak bilinmektedir. Dunya'da ki 1 milyari askin musluman, Islam'in bir din oldugu gercegini pekistiriyor. Fakat madalyonun obur yuzu neyi gosteriyor? Islam gercekten bir din mi, yoksa bunca insani aldatan bir kult mu? Yaziyi okuyan musluman kardeslerimiz kendilerine su an yine ayni soruyu soruyordur. "Bu kadar insan yanlis olabilir mi?" Cevap olarak ta yine her zaman ki klasik cumle, "Bu kadar insan inaniyor ise dogrudur." Cok degil, bir kac yuzyil oncesine kadar, insanlarin bazisi degil tamami dunyanin duz olduguna inanmakta idi. Demek ki hakikatlere, fikir ya da oybirligi ile ulasamayiz. O zamanki insanlarin tamami dunyanin duz olduguna inandigi halde hakikat yine degismedi. Dunya hep yuvarlak olarak kaldi. O yuzdendir ki, degil 1 milyari askin musluman, dunya nufusunun tamami bile yanlis olabilir. Sitede ki uye ve siteyi ziyaret eden musluman arkadaslarin bu yanlis dusuncelerine aciklik getirdikden sonra simdi de konumuzun temel noktasina deginmek istiyorum... Islam bir din mi, yoksa kult mu? Oncelikle kult teriminin aciklamasini maddeler halinde, derin bir sekilde yapalim;
1) Kultler inanca bagli gruplari olusturur. Inandiklari kultler her ne kadar zaman zaman fen, bilim ve mantik ile zit dussede inanclarini surdururler. 2) Kultlere inanan kisiler akil almaz metodlara basvurarak diger insanlari
kendilerine inandirmaya calisirlar. Hatta bazen kendi aileleri ve toplum icerisinde ayrima neden olurlar. 3) Kendi cikarlarini dusunerek baskalarinin zihinlerini kontrol altinda tutmaya calisirlar. 4) Liderleri vardir. liderlere saygi ve hurmet gosterilir. 5) Baskalarini kendi kultlerine inandirmak icin tum kult uyeleri birer misyoner durumundadir. 6) Liderler, doktrinler ve kultsel organizasyonlar sorgulanamaz. Kultleri sorgulayici, yalanlayici bilgilerden kacinilir. 7) Kult uyeleri, kultu sorgulayan tum elestirileri "seytani yalanlar" olarak dusunen bir topluluk olarak yetistirilmelidir. 8) Kult uyeleri bir birleri arasinda casusluk yapar ve liderlere bildirir. 9) Kult uyeleri kultlerinin yanlis taninmamasi icin devamli savunucu halindedir. 10) Inandiklari kult, "kayitsiz sartsiz dogrudur!" 11) Kult uyeleri kesinlikle kultu terketmis kisiler ile arkadaslik yapamaz. kisiler akrabalari olduklari halde bile. 12) Uyelerin kultlerini terk etmemeleri icin turlu turlu korku tekniklerine basvurulmustur. Terk edenler seytana tapanlardan olur ve cogu zaman feci sekilde cezalandirilmalidir. 13) Kisilerin hissi duygulari kontrol halindedir. Kultun aksine en ufak bir dusunceye kapilmamalari icin onlari 24 saat kontrol eden yuce bir varlik vardir. Bu sekilde kisilerin dusunceleri kontrol altina alinir. 14) Kisilere cogu zaman egitim, kariyer sahibi olmak yada sosyal yasamlari yerine kulte hizmet etmeleri emredilir. 15) Uyeler sadece kendi aralarinda kaynasabilirler. Baskalari ile dostluk kurulmaz. 16) Vahiylere ve kiyamet gunune inanirlar (inandirilirlar).
Tum bu saydigim ozellikleri diger her dinde oldugu gibi, Islam'da da gormek pek mumkun; 1) Kultler inanca bagli gruplari olusturur. Inandiklari kultler her ne kadar zaman zaman fen, bilim ve mantik ile zit dussede inanclarini surdururler. Islam, Muhammed'e kendilerini adamis insanlarin dini oldugu iddia edilir. Mantik disi bir cok doktrinleri vardir. Ornegin; gozlerin gormedigi cinler, melekler.. Monoteistik dinler insanlari bu tur batil inanc tekniklerin araciligi ile korkutarak kontrol altina almaya calisir ve alir. Kucuk yaslarda bize anlatilan oculer, periler buyudukce yerlerini cinlere, meleklere seytanlara birakir. bu yuzden insanlari kontrol eden teknikler hic bitmez.
2) Kultlere inanan kisiler akil almaz metodlara basvurarak diger insanlari kendilerine inandirmaya calisirlar. Hatta bazen kendi aileleri ve toplum icerisinde ayrima neden olurlar. Muhammed kisileri evlerini terk etmeleri icin zorlamistir. Aile icinde ayrimlara, yaprak dokumlerine neden olmustur. "İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir." Enfal 72 Muhammed hicret etmeyenleri su sekilde korkutmus ve lanet etmistir; "İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir." Nisa 97 Evlerini ve cocuklarini birakmak istemeyen kisilerin ne gunahi olabilir ki? Muhammed daha da ileriye gitmis ve kendisi ile hicret etmek istemeyenleri oldurtmek istemistir; "Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı." Nisa 89 3) Kendi cikarlarini dusunerek baskalarinin zihinlerini kontrol altinda tutmaya calisirlar.
Muhammed insanlari kontrol altinda tutabilmek icin surekli cehennem azabindan ve cennet vaadlerinden bahsetmistir. Kisilerin beyinlerini devamli calkantida tutmak devamli namaz kilmalrini ve oruc tutmalarini emretmistir. 4) Liderleri vardir. liderlere saygi ve hurmet gosterilir. Muhammed her zaman kendine itaat edilmesini emretmistir.. Yemegin nasil yenilecegini, nasil konusulacagini, nasil gulunecegini, nasil cise gidilecegini, nasil yatakta kadina yaklasilacagini ve hatta sicarken kicin nasil silinecegini bile kendisinine bakarak ornek gostermistir. bugun bile islam kultunun mensuplari herseyi onun yaptigi gibi yapmak icin yaris icerisindedirler..Gorunuste her ne kadar Allah'in dini olsa da, islam dininin her yonuyle Muhammed'in dini oldugunu gormek, pek akil gerektiren bir durum degildir. 5) Inanan tum kult uyeleri birer misyoner durumundadir. Islam'a inananlarin tumu Cihad, islami propaganda ya da servetlerini islama harcama yollariyla islami promote etmek icin emredilmislerdir. bakiniz; Kuran 4:95, 9:20, 49:15, 61:11 6) Liderler, doktrinler ve kultsel organizasyonlar sorgulanamaz. Kultleri sorgulayici, yalanlayici bilgilerden kacinilir. Islami elestirenlerin aci sonlarini hep birlikte gormekteyiz. Muhammed kendi zamaninda da kendisini sorgulayani oldurur veya oldurturdu. Aradan 1400 sene gecti, ama degisen birsey olmadi. Islami elestiren bir cok kisi halen su an olumle burun buruna..
7) Kult uyeleri, kultu sorgulayan tum elestirileri "seytani yalanlar" olarak dusunen bir topluluk olarak yetistirilmelidir. Islam'a inanan bir cok musluman dinini elestiren yazilari okumaya bile tereddut etmez. Cunku onlara gore bu site, yani ateist forum bile seytanin bir oyunudur. Sitede yazilari okuyan ve siteye tesaduf eseri girmis bir cok musluman ziyaretci her ne kadar konulari okumak istesede, "gunaha girerim, yanlis dusuncelere kapilirim" korkusundan siteyi derhal terkeder. Dikkatinizi cekerim "ziyaretciler" diyorum.. Siteye uye olan ve islami koru korune, mantik disi konularla savunan uyeler icin durum farkli..Onlara Allah'in kendisi inip "ben yokum!" dese bile, onlar Muhammed'e o kadar cok guvenmislerdir ki, "Bu da seytan'in bir oyunudur, seytan allah kiliginda
bize numara yapti" deyip inanclarina devam ederler. Sozun kisasi onlar kultlerinden donmez! Beyinlerinin mantik isleyen tarafi disfonksiyon durumundadir. 8) Kult uyeleri bir birleri arasinda casusluk yapar ve liderlere bildirir. Muslumanlar efendimiz dedikleri liderlerininde emirleri dogrultusunda etrafindaki tum kisilerin sosyal yasamlarina burun sokarlar. Bir kadini kocasini aldatirken gorur veya duyarlar ise bunu derhal liderlerine bildirir, ve duruma bir sekil ceza verilmesini isterler. kendilerini ilgilendirmeyen tum ailevi olaylara musallat olup onlara ogut verir ve durumu nasil cozeceklerini dine dayali maddelerle anlatirlar. Fakat hic bir zaman "ben kim oluyorum ki, milletin sosyal yasantisina burun sokuyorum" gibi dusuncelere kapilmazlar. Onlara gore en dogrusu sallalahu aleyhu ve sellem'in kostugu yontemdir. Her musluman bi nevi ahlak polisidir. 9) Kult uyeleri kultlerinin yanlis taninmamasi icin devamli savunucu halindedir. Her musluman kultlerini temize cikarmak icin devamli savunucu durumundadirlar. Ornegin islam ulkelerinde kadinlar her zaman hayvan muamelesi gormektedir. bunu hem erkekler ve hemde kadinlar bilir. Fakat hic bir zaman bununla Islam'i degil, hep erkegi suclarlar. Gercegi bile bile yalan soyleyiple kalmaz, birde ustune ustluk gururla islamda kadin ve erkek esitliginden bahsederler.. Muslumanlari efendilerinin 9 yasinda ki kucuk bir kizla yatmasi rahatsiz etmez. Esas onlari rahatsiz eden bu dogrunun gun isigina cikmasi.. Her musluman Cihad'in islam adina savas, islami yaymak icin savas oldugunu bilir. Fakat hic birisi bunu kabullenmez ve aslinda bunun islami savunma oldugunu iddia ederler. Muhammed zamaninda olmus onca savaslarin neden %90'inin hep dusman topraklarinda gectigini anlayamazlar. Madem savaslar islami savunma adina, o zaman neden karsi tarafin topraklarina saldiran ilk taraf muslumanlar olmus? Hemde karsi tarafin gafil oldugu, erkeklerin gece yarisinda cocuklari ile uyuduklari zaman, yada gunduzleyin kisilerin dinlendigi zamanlar saldirilmistir. Kuran Muhammed'in karsi tarafi nasil gafil zamanlarda ansizin avladigini acikca gosteriyor: "Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut gündüz istirahat halinde iken gelmişti." Araf 4
10) Inandiklari kult, "kayitsiz sartsiz dogrudur!" Muslumanlar inandiklarinin kayitsiz sartsiz dogru olduguna inanirlar. Hic bir sey onlari inanclarindan geri donduremez. Cogu seye mantik, fizik ve bilim kurallari icerisinde inanamayacaklari halde, sirf "efendimiz oyle dedi" diye inanirlar. 11) Kult uyeleri kesinlikle kultu terketmis kisiler ile arkadaslik yapamaz. kisiler akrabalari olduklari halde bile. "Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir." Tevbe 23 Eger sizler Tanri olsaydiniz, kisilerin sirf gormedigi, duymadigi, bilmedigi tanriya inanmadiklari icin onlari babalarina dusman edermiydiniz? Boyle bir Tanri ne kadar adil olabilir? 12) Uyelerin kultlerini terk etmemeleri icin turlu turlu korku tekniklerine basvurulmustur. Terk edenler seytana tapanlardan olur ve cogu zaman feci sekilde cezalandirilmalidir. Muslumanlarin islami terketmelerini engelleyen iki unsur vardir. Birincisi sonsuz cehennem azabi (ki bu batil inanci yenmek, hayatta kisinin en zor basarabilecegi seylerin basinda gelir) ikincisi ise aile fertlerinden ve toplumdan korkmak.. oldurulmekten korkmak. 13) Kisilerin hissi duygulari kontrol halindedir. Kultun aksine en ufak bir dusunceye kapilmamalari icin onlari 24 saat kontrol eden yuce bir varlik vardir. Bu sekilde kisilerin dusunceleri kontrol altina alinir. Allah onların bütün işlediklerini görür. (Bakara 96) Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür. (Bakara 110) O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Bakara 137) O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Araf 200) Şüphesiz Allah, elbette hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Enfal 42)
O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Enbiya 4) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Hac 74) Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açığa vurduklarını da. (Bakara 77) Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara 216) Şunu da bilin ki Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. (Bakara 235) İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. (Al-i imran 29) Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. (Al-i imran 29) şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları çok iyi bilir. (Al-i imran 63) Her ne harcarsanız Allah onu bilir. (Al-i imran 92) Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir. ( Al-i imran 115) Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir. (Al-i imran 119) Allah onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir. (Maide 61) Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir. (Maide 99) Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir. (enam 119) Ve bunun gibi yuzlerce daha ornek saymakla bitmez...Tum bunlar insanlarin kafasinda onlari devamli gozetleyen bir bekcinin oldugunu, Muhammed'i elestirme degil, elestirme "ihtimalini" bile yok etmek icin planlanmis ve yazilmis cumlelerdir.. Surekli korku icerisinde, kendi acinacak hallerini gormezler, goremezler... 14) Kisilere cogu zaman egitim, kariyer sahibi olmak yada sosyal yasamlari yerine kulte hizmet etmeleri emredilir. Islam dininde genc insanlar kulte hizmet icin egitimlerini yarida birakir. Bazilari ise cihad hizmetinde bulunmak icin gonullu terorist olurlar. 15) Uyeler sadece kendi aralarinda kaynasabilirler. Baskalari ile dostluk kurulmaz.
"Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. " Tevbe 28 "Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz." Al-i imran 28
16) Vahiylere ve kiyamet gunune inanirlar (inandirilirlar). Kiyamet'e inanmak islamin sartlarindan biridir. Kiyamet'e inanmayan kisi korkutulamaz. Bu yuzden kiyamet'e inanmak sartdir. Sonuc olarak diyebiliriz ki Islam bir kulttur. hem de bugune kadar gelmis gecmis kultlerin en buyugu. Sevgili Muslumanlar, Insanlik bugun tehdit altinda. Akla sirra uymayan gaddarligin gunden gune cogalmasi bir yana, tum bu olanlarin arkasinda kem bir guc bizi parcalamak, insanligi yok etmek istemektedir. Bu kotu olusumun faillerinde cocuklara karsi bile aci hissi bulunmamaktadir. Her gun yeni bombalama olaylari, masum insanlarin olduruldugu olaylari hepimiz buyuk bir sokla izlemekteyiz. Eski bir Cinli alim Sun Zi demis ki, "Dusmanini tanir ve ogrenirsen, maglup edilemezsin". Bizler dusmanimizi taniyor muyuz? Tanimiyor isek, zaten bu davayi kaybetmis, kaderimize boyun egmisiz demektir. Terorizm bir ideoloji degildir, aractir. Fakat teroristler ideolojileri icin can alirlar. O ideolojinin adi islam'dir. Dunyada ki tum muslumanlar, terroistlerin "Huzur ve Baris dinini" yanlis bir sekilde tanittiklarini ve Islam'in terorizme goz yummadigini savunmaktadir. Dogru olan kim? Islami sabah aksam kendi dilleri Arapca ile okuyan, Kur'an ile yatip Kur'an ile kalkan teroristler mi, yoksa hayatinda hic Kur'an okumamis, cumadan cumaya ya da Ramazandan Ramazana islami yasayan, aksam yemegi sonrasinda ailesi ile birlikte seyrettigi aksam haberlerinde televizyona bakip " Gercek islam bu degildir" diyen, Ku'ran'i okusada anlamayan ve yari dogru yari yanlis cevirilerle Islam'i anlamaya calisan muslumanlar mi? Ku'ran'i arastirmis ve Islam'i taniyan, hadisleri okumus ve Islam tarihini
incelemis bizler, Ku'ran'i elinde keles, belinde bomba sarili teroristlerin kur'an'i daha iyi anladigini biliyoruz. Onlar (teroristler), peygamberlerinin yaptiklarinin aynisini eksiksiz, hatta teknolojinin de sagladigi imkanlar ile daha da fazlasini yapmaktadir. Cinayet, tecavuz, suikast, kafa kesme, katliam gibi tum hadiseler Islam tarihinde bizzat Muhammed tarafindan yapilmis ve yaptirilmis olaylardir. Tum bu kotu olaylarin nedeni Islam, kaniti ise Kur'an'dir. Onca teror olaylari, cinayetler, bombalamalar, savaslar, lincler Islam yuzundendir. Bunu goremeyen insanlarin inatciliklarinin, dik basliliklarinin, inkarlarinin, hircinliklarinin sebebi nedir? Cehennem ve Allah korkusu mu? Inkar etmeye korktuklari hurafenin asil cehennemi gozlerinin onune getirdigini gormekten aciz midir bu insanlar? Gercek zebanilerin mitolojik varliklar degilde, coluk, cocuk, kadin demeden insanlari olduren Islam teroristlerinin oldugunu goremezler mi bu insanlar? Uykudan uyanmak icin daha kac kisinin olmesi, daha kac kadinin taslanmasi, daha kac masum cocugun can vermesi gerekiyor? Muslumanlarin artik Islami temize cikarma cabalarini, mazaretlerini ve bahanelerini bir kenara birakmalarini ve 1400 yillik suren bu yalana artik "dur" demelerini diliyorum. Saygilar.
Yazar: Sexy Huri Bu dosya assagida listelenen forumlardan alintidir. http://forum.ateizm2.org http://ateistplatform.ipbfree.com