ONSOZ MARX’IN ba§yapitimn bu iisiincii kitabim, teorik kismin sonucu-nu yayina hazirlamak ayricaligma, ensonu kavu§mu§ bulunuyorum. 1885’te ikinci cildi yayinladigim zaman, hiS ku§kusuz Sok onemli birkaS kesim di§inda, iisiincii cildin herhalde yalnizca teknik gtigliikler goste-recegini du§unmu§tiim. Gergekten de boyle oldu. Ne var ki, o zaman, butun yapiUn en onemli kisimlanni olu§turan bu kesimlerin bana bu denli biiyuk giigltikler gikartabilecegi konusunda bir fikrim olmadigi gibi, yapitin tamamlanmasini bu denli geciktiren diger engelleri de kestirememi§tim. Ikincisi ve hepsinden onemlisi, yillardir yazi yazma zamanimi en az sinira indiren ve §imdi bile, yapay i§ik altinda yazi yazmama ancak istisnai durumlarda izin veren, gozlerimdeki zayifhkti. Ustelik, Marx’in ve benim daha onceki yapitlanmizin yeni baskilan ve gevirileri, ve dolayi-siyla sogu kez yeni bir inceleme [sayfa m yapilmaksizin hazirlanmalan
olanaksiz gozden gecirmeler, onsozler ve ekler, vb. gibi geriye biraki-lamayacak ba§ka ivedi i§ler de vardi. Butun bunlardan ba§ka, metni konusunda turn sorumlulugunu ta§idigim ve bu nedenle zamanimin biiyiik bir kismim alan bu yapitin birinci cildinin Ingilizce baskisi vardi. Son on yilda uluslararasi sosyalist yazinin muazzam arti§im ve ozellikle Marx’in ve benim daha onceki yapiUanmin cok sayidaki cevirilerini biraz izlemi§ olanlar, bunlann cevirmenlerine yardimci olabilecegim ve bu yuzden de yapiUanm gozden gecirmeyi vicdanen geri ceviremeyecegim dillerin sayisinin cok sinirh olmasini, bir talih eseri saymakta hakli ol-dugumu kabul edeceklerdir. Ne var ki, yazindaki bu arti§, buna tekabul eden uluslararasi i§ci simfi hareketinin kendisinde bir biiyumenin yalmz-ca bir belirtisiydi. Ve bu, bana yeni yukumluliikler yukliiyordu. Halk icer-sindeki faaliyeUerimizin ilk gununden beri, ge§itli iilkelerdeki ulusal sosyalist ve i§ci harekeUerinde aracihk etme i§inin esas yukiinii omuzla-yanlar, Marx ile ben olmu§tuk. Bu i§, hareketin biitiiniindeki geni§leme oraninda artmi§ti. Oliimune dek burada da asil yiikii omuzlayan Marx idi. Ama onun oliimundensonra, gitgide artan hacimdeki i§i tek ba§ima benim yapmam gerekti. O zamandan beri, ce§itli ulusal i§ci partileri icin, aralannda dogrudan ili§ki kurmak kural haline geldi ve bu cok sukur ki gitgide artmaktadir. Gene de benden yardim istekleri, teorik cahsmalanm yoniinden, benim dileyebilecegimden daha sik olmaktadir. §u da var ki, benim gibi bu harekette elli yildan fazla bir zaman faal olan bir kimse, bununla ili§kisi olan i§lere, gecikmeye tahammulu olmayan, yerine geti-rilmesi zorunlu bir gorev goziiyle bakar. Bizim olaylarla dolu zamanimiz-da, tipki 16. yiizyilda oldugu gibi, toplumsal konularda salt teorisyenler, ancak gericiligin safinda bulunurlar ve bu nedenle bunlar, sozciigiin tarn anlamiyla teorisyen bile degil, yalmzca gericiligin savunuculandir. Londra’da ya§amam nedeniyle parti ili§kilerim, ki§in yalmzca yazi§malar ile sinirh oldugu halde, yazin geni§ olciide ki§isel oluyor. Bu olgu ve sayilan devamh artan iilkelerdeki hareketleri, ve bundan daha da biiyiik bir hizla cogalan basin organlanni izleme zorunlulugu, beni, tamamlanmasi
kesintiye tahammulu olmayan i§ler icin, ki§ aylanni, ozellikle yihn ilk iic ayini ayirma zorunda birakti. Bir insan yetmi§ini gecince, beynindeki Meynert cagn§imi lifleri cansikici bir sakinganhkla cali§maya ba§hyor. Zor teorik sorunlarda, araya zaman girdiginde, bunun iistesin-den eskisi kadar kolay ve cabuk gelemiyor. I§te bu yuzden bir ki§ iize-rinde cah§ilan i§, eger o ki§ tamamlanmami§ ise, onu izleyen ki§, geni§ olciide yeniden ba§lanmak zorunda kahmyor. En giic olan be§inci kisim icin durum i§te boyle oldu. Okurun a§agidaki aciklamalardan da gorecegi gibi, iiciincii cildi baskiya hazirlama i§i, ikincisinin hazirlanmasindan biisbiitiin farkli oldu. Uciincii cilt icin, elde, son derece eksik bir ilk taslak dismda hie bir sey yoktu. Ce§itli kisimlann ba§langiclan kural olarak oldukca dikkaUe i§lenmi§ ve hatta iislup olarak iizerinde durulmu§tu. Ama daha ilerilere
gidildikge, elyazmasi daha da taslak halinde ve eksikti; o anda ortaya cikan ve tarti§ma icersindeki asil yerleri ilerde verilecek karara birakilan yan-sorunlara dahp gitmeler daha da artiyordu; dii§iincelerin in statu nascendi* kaydedildigi tiimceler daha da uzuyor ve karma§ik hale geliyordu. Bazi yerlerde elyazisi ile konunun sunulu§u, a§in calismamn [sayfa 12] neden oldugu, ve daha ba§langicta, yazann i§ini gitgide giiclestiren ve ensonu onu zaman zaman busbutun cahsmayi birakmaya zorlayan hasta-hgm belirtilerini ve yava§ yava§ ilerleyi§ini acikca belli ediyordu. Buna §a§mamak da gerekir. 1863 ile 1867 arasinda Marx, yalniz Kapital'm son iki cildinin ilk taslaklanni tamamlamakla kalmami§, birinci cildi baskiya hazirladigi gibi, Uluslararasi Emekciler Birliginin kurulusu ve geli§mesi ile ilgili muazzam i§i de yerine getirmistir. Bunlann sonucu olarak, Marx’i, ikinci ve iiciincii cilUere son §eklini vermekten ahkoyan hastahgin ugur-suz belirtileri, daha 1864 ve 1865’te goriilmeye ba§lami§tir. Okunmasu cogu kez benim icin bile zor olan elyazmasini ba§tan sona. okunabilir bir sekilde yazdirmakla i§e ba§ladim. Bu bile epeyce zaman aldi. Ancak bundan sonradir ki, asil redaksiyona ba§layabildim. Bunu en temel noktalarla simrladim. Yeter derecede acik oldugu yerlerde ilk taslagin niteligini korumak icin elimden geleni yaptim. Marx’in adeti oldugu iizere, konuya baska bir acidan bakildigi ya da hi? degilse ayni dii§iincenin farkh sozciiklerle ifade edildigi yerlerde, yapilan yinele-meleri bile ayiklamadim. Yaptigim degi§ikliklerin ya da eklemelerin re-daksiyon sinirlanni a§tigi yerlerde, ya da Marx’in olgulara dayanan malzemelerini, kendi bagimsiz vargilanma uygulamak zorunda kaldi-gim durumlarda, Marx’in anlayi§ina olabildigince bagh kalinsa bile, pasajin tamamini ko§eli ayraca aldim ve sonuna adimin ba§harflerini koydum. Dipnotlanmin bazilan ko§eli ayra? igersine ahnmamisUr; ama adimin ba§harflerini koydugum yerlerde biitiin notun sorumlulugu bana aittir. Bir ilk miisveddede daima olabilecegi gibi, elyazmasinda, daha sonra aQindinlacagini gosteren pek ?ok imlemler var, ama bu vaatler her zaman yerine getirilmemis, Bunlari, ben,
yazann ileride konuyu geli§tirmeyle ilgili niyetlerini agiga vurduklan igin, aynen biraktim. §imdi de aynnUlara gelelim. Birinci kisim acisindan, temel elyazmasi, ancak esash simrlama-lar ile kullanilabilir durumdaydi. Arti-deger orani ile kar orani arasindaki baginU konusundaki matematik hesabin tamami (bizim iiciincii Bolii-mumiizu olu§turuyor) en ba§ta yer aliyor. Oysa bizde Birinci Boliimde ele ahnan konu daha sonra ve firsat du§tukce inceleniyordu. Herbiri sekiz dosya sayfasi tutan iki duzeltme giri§imi burada yararh oldu. Ama bunlar bile, istenilen devamlihga hasten sona sahip degillerdi. §imdiki Birinci Boliim icin bunlar anamalzemeyi sagladilar. Ikinci Boliim, ana elyazmasindan alindi. Uciincii Boliim icin, bu dizi tamamlanmamis. ma-
tematik hesaplar ile, yetmi§lerden kalma ve, arti-deger orani ile kar ora-ni bagintisim denklemler halinde ifade eden turn ve nerdeyse tamamlanmi§ bir defter vardi. Birinci Cildin biiyiik bir kismini Ingilizceye de cevirmi§ bulunan dostum Samuel Moore, eski bir Cambridge mate-matikcisi sifatiyla bu i§ icin cok daha iyi yeti§mi§ bir kimse olarak, bu defteri benim adima redaksiyondan gecirme i§ini iistlendi. Arasira ely-azmasindan yararlanarak onun yaptigi ozetten, Uciincii Bolumii derlemi§ oldum. [sayfa is] Dordiincii Boliim icin elde bulunan tek §ey bashgiydi. Ne var ki, bu bolumun konusu, devrin kar orani iizerindeki etkisi, biiyiik onem ta§idigi icin, bunu ben kendim yazdim ve bu nedenle de bolumun tamami koseli ayrac icersine ahnmi§tir. Bu cahsmalar sirasinda, USiincu Boiiimde kar orani icin verilen formiilde, genel gerceklik ka-zanmasi icin bir degi§iklik yapilmasi geregi ortaya cikti. Be§inci Boliim-den ba§layarak, bazi yer degisUrmeler ve eklemeler zorunlu olmakla birlikte, kismen geriye kalani icin ana elyazmasi tek kaynaktir. Bunu izleyen iic kisma gelince, iislup ile ilgili redaksiyonlar di§inda asil elyazmalanni hemen hemen ba§tan sona izlemem miimkiin oldu. Cogu devrin etkisi ile ilgili birkac pasajin, benim eklemi§ bulundugum Dordiincii Boliim ile uyumlu duruma getirilmesi gerekti ve bunlar da gene koseli ayrac icersine alinarak sonuna adimin ba§harfleri konuldu. En biiyiik giicliik, cildin biitiiniinde en karma§ik konunun ele ahndigi Besmci Kisimda ortaya cikti. Ve i§te tarn bu noktada, Marx, yukarda sozii edilen ciddi hastahk nobetlerinden birine yakalandi. Bura-da, gene, ne son seklini almi§ taslak, ne de hatta anacizgileri sonradan doldurulabilecek bir §ema vardi; yalnizca bir ba§langic cali§masi -cogu kez diizensiz bir not yigini, yorumlar ve alinUlar. Once, bir olciide Birinci Kisimda yapUgim gibi, bo§luklan doldurmak, yalnizca deginilmi§ olan pasajlan geni§letmek ve boylece en azindan yazann tasarladigi her §eyi asagiyukan icerebilecek §ekilde bu kismi tamamlamaya calisUm. Bunu en az iic kez denedim ve her seferinde basansizliga ugradim ve boylece yitirilen zaman, bu cildin gecikmesinin bashca nedenlerinden birisidir. En sonunda yanh§ yolda oldugumu anladim. Bu alandaki cilUerle yazini
ba§tan sona hatmetsem bile, sonunda ortaya koyacagim sey, gene de Marx’a ait olmayan bir kitap olurdu. Yapabilecegim tek §ey, mevcut malzemeye elden geldigince bir diizen vermek ve ancak en vazgecil-mez ekleri yaparak Gordiyon dugiimiinu kesip atmakti. Ve i§te bu yolu secerek, bu kisim icin belliba§h cah§malan 1893 ilkyazinda tamamla-mayi ba§ardim. Ce§itli boliimlere gelince, Yirmibirinci-Yirmidordiincu Boliimler esas olarak tamamdi. Yirmibesmci ve Yirmialtinci Boliimler ba§vurulan ahnUlann elenmesini ve baska yerlerde bulunan malzemenin metne kaUlmasini gerektiriyordu. Yirmiyedinci ve Yirmidokuzuncu Boliimler hemen biitiiniiyle elyazmasindan ahnabildigi halde, Yirmisekizinci Boliim yer yer yeniden diizenlenmek zorunda kahndi. Ne var ki, asil giicliik
Otuzuncu Bolumde ba§gosterdi. Buradan sonra artik yalmz ba§vurulan alintilann gerektigi gibi duzenlenmesi degil, her noktada araya giren tiimcecikler ve konu-di§i §eylerle, vb. kesintiye ugrayan ve bir ba§ka yerde gene cogu kez rasgele devam eden diisunce zincirine gerekli diizeni vermekti. Boylece, yer degistirmeler ve ba§ka yerierde kullanil-anlann cikartilmalan ile Otuzuncu Boliim biraraya getirildi. Otuzbirinci Boliim gene biiyuk bir siireklilige sahipti. Ama elyazmasinda, bunu, “Kan§ikhk” [sayfa i4] ba§hkli ve cogu, para, sermaye, di§anya altin sizmasi, a§in spekulasyon, vb. iizerine yirmiiic i§adami ve iktisatcimn demecle-rinden derlenen ve yer yer kisa alayci yorumlann eklendigi, 1848 ve 1857 bunahmlan konusundaki parlamento raporlanndan yapilan ahn-tilardan ba§ka bir §ey icermeyen uzun bir kesim izliyordu. O sirada gecerli olan, para ile sermaye arasindaki bagmti ile ilgili hemen hemen biitiin g6rii§ler, ya yamtlar ya da sorular seklinde burada sergileniyor ve anla§ilan Marx, para piyasasinda goriilen ve para ile sermayenin ne ol-dugu konusunda ortaya cikan kan§ikhgi, elestiri ve alayla ele almak istiyordu. Bircok giri§imlerden sonra bu bolumun bir §ekle sokulamaya-cagina akhm yatti. Buna ait malzeme ve ozellikle Marx’in yorumlanni ta§iyanlar, uygun buldugum yerierde kullamlmi§Ur. Ardindan, oldukca diizenli olarak, Otuzikinci Boliime koydugum §eyler geliyor. Ne var ki, bunu hemen, bu kisimla ilgili akla gelebilecek her §ey iizerine, yazann yorumlanyla kan§mi§ §ekilde parlamento raporlanndan yapilan yeni bir ahntilar yigini izliyordu. Sona dogru bu ahnUlar ile yorumlar gitgide madeni paralann hareketi ve kambiyo kurlan iize-rinde toplaniyordu ve her tiirden dii§iinceler ile son buluyordu. Buna kar§ihk “Kapitatist-Oncesi” adh boliim (Otuzaltinci Boliim) oldukca tamamlanmis. durumdaydi. “Kan§iklik” ba§hkli yerden ba§layarak, daha once kullanilanlar di§inda kalan biitiin bu malzemeden, Otuziiciincii Bolumden Otuzbe§inci Boliime kadar olan bolumleri meydana getirdim. Siirekliligi saglamak amaciyla. epeyce katmalar olmaksizin bunu yapmak kuskusuz olanak-sizdi. Sirf bicimsel nitelikte olmadikca bu katmalann bana ait olduklan acikca
belirtilmi§tir. Bu sekilde, ensonu, konuyla ilgili yazara ait biitiin sozleri metne katmayi ba§arabildim. Zaten soylenmi§ olan seyleri yine-leyen ya da elyazmasinin daha fazla ele almadigi noktalara deginilen kiiciik bir ahnUlar kismi di§inda hie bir §ey disarda birakilmami§Ur. Toprak ranU iizerine olan kisim, biitiin bu kismin planim Marx’in Kirkiiciincii Bolumde (elyazmasinda rant iizerine olan kismin son par-casi) ozetlemek geregini duymu§ olmasindan da anla§ilacagi gibi, gerektigi sekilde duzenlenmi§ olmamakla birlikte, cok daha tarn i§lenmi§ durumdaydi. Bu oldukca elveristi bir durumdu, ciinkii, elyazmasi Otuzy-edinci Boliimle bashyor, ardindan Kirkbe§inci Bolumden Kirkyedinci Boliime kadar olan bolumler ve daha sonra da Otuzsekizinci Bolumden Kirkdordiincii Boliime kadar olan bolumler geliyordu. En cok ugrastiran
§ey, farkhhk (differential) ranti Il'ye ait tablolar ile, bu sinif rantin iiciincii halinin, ait bulundugu Kirkuciincii Boliimde hi? tahlil edilmemi§ olmasin-m ortaya cikanlmasi oldu. Yetmi§lerde Marx, toprak ranU konusundaki bu kisim icin, biis-biitiin yeni, ozel bir incelemeye giri§mi§ti. Rus dostlan tarafindan kendi-sine imrenilecek bir butunluk icersinde saglanan, Rusya’da 1861 “reformundan” sonra kacimlmaz duruma gelen istatistik raporlar ile toprak mulkiyeti hakkindaki oteki yayinlan yillarca Rusca asillanndan incelemi§ [sayfa 15] ve bu belgelerden ahntilar yapmi§ ve bunlann bu kis-mini yeniden yazarken kullanmayi du§unmu§tu. Rusya’daki hem toprak miilkiyeUnin ve hem de tanmsal ureticilerin somuriilme bicimlerindeki cesMilik yiiziinden, bu iilke, toprak ranUm ele alan kisimda, ingiltere’nin, sinai iicreUi emekle ilgili olarak birinci ciltte oynadigi aym rolii oynaya-cakti. Ne yazik ki, bu plani uygulama firsaUm bulamadi. Ensonu, Yedinci Kisim tarn olarak vardi, ama basilabilir duruma gelebilmesi icin once kesilmesi gerekli sonu gelmez tiimceler iceren bir ilk musvedde halindeydi. Son bolumun yalnizca ba§langic kismi vardi. Gelismi§ kapitalist toplumun iic biiyiik gelir bicimine, toprak ranU, kar ve iicretlere tekabiil eden iic biiyiik sinifi -toprak sahipleri, kapitalisUer ve iicreUi emekciler- ile, bunlann varhgi ile kacinilmaz §ekilde birarada bulunan sinif sava§imi, kapitalist donemin fiili bir sonucu olarak ele ah-nip incelenecekti. Marx, bu gibi sonuc ozeUerini, baskidan hemen once-ki sonal redaksiyona kadar tamamlamaz, o siradaki tarihsel gelismeler, sasmaz bir diizenlilikle teorik onermelerine en giincel kaniUan saglami§ olurdu. Sozlerini omeklemek icin yapilan aktarmalar ve kanitlar ikinci ciltte de oldugu gibi, birinciden epeyce daha azdir. Birinci ciltten ahntilar, 2. ve 3. baskidaki sayfalara atifta bulunmaktadir. Elyazmasinda daha onceki iktisatcilann teorik anlatimlanna gondermede bulunuldugu za-man, kural olarak, yalmz isim verilmektedir; aktarmalar son redaksiyon sirasinda eklenecekti. Ku§kusuz ben bunu oldugu gibi birakmak duru-munda idim. Yalmz dort parlamento raporu vardir, ama bunlar bol bol kullamlmisUr. Bunlar sunlardir:
1)Reports from Committees (of the Lower House), Volume VIII, Commercial Distress, Volume II, Part 1, 1847-48, Minutes of Evidence. -Commercial Distress 1847-48 olarak aktanlmisUr. 2)Secret Committee of the House of Lords on Commercial Distress 1847, 1848’de basilan Rapor. Tamk ifadeleri 1857’de basilmisUr (ciin-kii, 1848’de cok uzla§tinci g6rulmii§tur). C. D. 1848-57 olarak aktanlmisUr. 3)Report: Bank Acts. 1857. -Aym, 1858.- Reports or the Committee of the Lower House on the Effect of the Bank Acts of 1844 and 1845 olarak aktanlmisUr. Dordiincii cilde -arti-deger teorileri tarihine- harhangi bir olanak bulun bulmaz ba§layacagim. [sayfa ie]
Kapital’in ikinci cildinin onsoziinde, “Rodbertus’ta, Marx’in gizli kaynagmi ve ondan daha iistiin bir onciiyii" kesfettikleri hayaline kapil-dikian icin o siralarda biiyiik bir yaygara koparan baylarla hesapla§mak durumunda kalmi§tim. Onlara, “bir Rodbertus iktisadinin neyi basarabilecegini” gostermeleri icin bir firsat vermistim. “E§it ortalama bir kar oraninin, yalnizca deger yasasim bozmaksizin degil, bizatihi bu yasaya dayanarak nasil meydana gelebilecegi ve gelmek zorunda ol-dugunu” gostermelerini istemistim. Oznel ya da nesnel, ama herhalde bilimsel olmayan nedenlerle, kahraman Rodbertus’u birinci dereceden bir iktisat yildizi olarak goklere cikartan bu ayni baylann bir teki bile buna bir yamt getiremedi. Bununla birlikte, ba§kalan bu sqrun ile ilgilen-meyi zahmete deger buldular. Ikinci cildin ele§tirisinde (Conrads Jahrbucher, XI, 1885, s. 452-65) Profesor Lexis, dogrudan bir coziim bulma cabasi gostermemekle birlikte, bu sorunu ele almisUr. §6yle diyor: “Eger ce§itli tiirden metalar tek tek ele ahnir ve bunlann degerleri kendi degi§im-degerlerine e§it ve degi§im-degerleri de fiyatlanna e§it ya da bunlarla orantih olarak dusunulurse”, (rikardocumarksist deger yasasi ile, e§it ortalama kar orani arasindaki) “celi§kinin coziimlenmesi olanaksizdir.” Ona gore bu coziim, ancak eger “biz tek tek metalann degerini emege gore olcmekten vazgecer ve yalnizca metalann iiretimini bir butun olarak ele ahr ve bunlann toplam kapitalist ve i§ci siniflan arasindaki dagihmini dii§unursek” miimkiin olur. “... i§Si sinifi toplam iiruniin ancak belli bir kismini ahr, ... kapitalist sinifin payina dii§en oteki kisim, marksist an-lamda artiiirunii ve dolayisiyla, ... arti-degeri temsil eder. Sonra kapitalist sinifin iiyeleri bu toplam artidegeri, cah§Urdiklan i§ci sayisina gore degil, toprak da sermaye-deger sayilmak iizere, herbirinin yaUrdigi ser-maye oraninda aralannda b61ii§urler.” Metalarda nesnelesen emek bi-rimleri tarafindan belirlenen marksist ideal degerler, fiyaUara tekabiil etmeyip, ancak bunlara “gercek fiyatlara giden bir degi§ikligin ciki§ nok-talan olarak bakilabilir. Gercek fiyatlar, e§it sermaye miktarlan e§it karla-n talep ederler olgusuna baghdirlar.” Bu nedenle bazi kapitalisUer, kendi
metalan icin ideal degerlerden daha yiiksek, digerleri daha dii§iik fiyatlar saglayacaktir. “Ama, arU-deger kaybi ve kazanci, kapitalist simf icer-sinde birbirini dengeledigi icin, toplam arti-deger miktan, sanki butun fiyatlar ideal degerlerle oranUh imi§ gibi aynidirlar.” Goriiliiyor ki, sorun, burada, herhangi bir §ekilde c6ziimlenmi§ olmamakla birlikte, oldukca gev§ek ve yuzeysel de olsa, butiinuyle ahn-diginda, dogru olarak formule edilmi§tir. Ve bu, ashnda, yukardaki yazar gibi “viilger iktisatci" olmaktan belli bir gurur duyan bir kimseden bekleyebilecegimizden fazla bir §eydir. Bu, daha sonra tartisacagimiz oteki
vulger iktisatcilann yaptiklan i§lerle kiyaslandiginda, gercekten §a§irticidir. Lexis’in vulger iktisadi gene de kendisine ozgii bir tiir icersindedir. O, sermaye kazanclarimn ashnda Marx’in belirttigi §ekilde elde edilebile-cegini, [sayfa i7] ama bu goru§u kabul etmeye, insani hi? bir §eyin zorlayamayacagini soyluyor. Tersine, vulger iktisadin hi? degilse daha akla-uygun bir aciklama yaptigini soyluyor, §6yle ki: “Hammadde iireticisi, fabri-kator, toptanci ve perakendeci gibi kapitalist saticilar, yapUklan ahsveriste, satinalma fiyatindan daha yuksek bir fiyata satmak ve boylece, meta icin kendilerinin odedigi fiyata belli bir yiizde eklemek suretiyle, hepsi de bir kazanc saglarlar. Yalniz i§ci kendi metai icin buna benzer bir ek deger elde edemez; kapitalist kar§isinda elveri§siz bir kosul icersinde bulunmasi nedeniyle, kendi emegini ona maloldugu fiyata, yani gecim araclan kar§ihginda satmak zorunlulugundadir. §u halde, fiyatlara ya-pilan bu eklemeler, tarn etkisini, satin ahci i§ci yoniinden korur ve to-plam iiriiniin degerinin bir kisininin kapitalist simfa aktanlmasina neden olur.” Sermaye karlan konusunda “vulger iktisadin” one surdugu bu agikiamanin, uygulamada marksist arti-deger teorisi ile ayni §eye vara-cagini; i§silerin Lexis’e gore de, tipki Marx’a gore oldugu gibi ayni “elverissiz ko§ul” igersinde bulundugunu; i§?i olmayan herkesin metala-nni fiyatlanmn iizerinde satabildikleri halde i§Qilerin bunu yapamamalan nedeniyle bu soygunun ayni derecede kurbanlan oldugunu; bu teoriye dayanarak Ingiltere’de, Jevons ve Menger’in kullammdegeri ve marjinal fayda teorisinin temeli iizerinde kuruldugu gibi, hi? degilse ayni derecede aklayatkin bir vulger sosyalizmin kurulabilecegini gormek icin, insa-nin dii§iinme giiciinii fazla zorlamasina gerek yoktur. Bana kahrsa, eger Bay George Bernard Shaw bu kar teorisinden haberdar olmu§ olsaydi, Jevons ile Karl Menger’i soyle bir yana iter ve gelecegin Fabian kilisesini bu kaya iizerinde yeni ba§tan kurmak icin dortelle i§e sanhrdi. §u da var ki, gercekte bu teori, marksist teorinin yalnizca degi§ik bir ifadesidir. Fiyatlara yapilan biitiin bu eklemeleri odeyen nedir? i§cilerin “toplam uriiniidur”. Ve bu, “emek” metainin, ya da Marx’in dedigi gibi emek-giiciiniin, fiyatinin altinda satilmasi zorunlulugu olgusundan ileri
gelmektedir. giinkii, eger uretim maliyetlerinin iizerinde bir fiyatla satil-malari biitiin metalann orlak bir ozelligi ise ve, daima uretim maliyetinin altinda satildigi icin, erriek bunun tek istisnasi ise, emek, bu vulger ikti-sat diinyasina egemen olan fiyatin altinda satihyor demektir. §u halde, bunun sonucu kapitaliste ya da kapitalist simfa giden ek kar, son tahlil-de, ancak, i§cinin, kendi emekgiiciiniin fiyati icin bir esdegeri yeniden iirettikten sonra, kar§ihgi kendisine odenmeyen bir ek iiriin, yani bir arti-iiriin, kar§ihgi odenmeyen bir iiriin ya da arti-deger iiretmek zorunda bulunmasi olgusundan ileri gelir ve gelebilir. Lexis, deyimlerini secer-ken son derece dikkatli bir insan. Yukardaki anlayi§in kendisine ait oldugunu hie bir yerde acikca soylemiyor. Ama eger oyleyse, kendisinin
de dedigi gibi, herbirinin Marx’in gozunde. “olsa olsa umutsuz bir buda-la” oldugu, siradan viilger iktisatcilardan birisi ile degil, viilger iktisatci kihgma burunmiis. bir marksist ile kar§i kar§iya oldugumuz, giin gibi aciktir. Bu kihk degistirmenin bilingli ya da bilincsiz yapilmasi, bizi bu noktada ilgilendirmeyen [sayfa is] psikolojik bir sorundur. Bunu ara§tirmaya kalki§acak bir kimsenin, Lexis gibi hi? ku§kusuz akilh bir adamin nasil olup da bir zamanlar gift maden sistemi gibi bir sacmahgi savundugunu arastirmasi da yerinde olur. Soruna gercekten bir yamt bulmaya ilk kalki§an, Die Durchschnitts-prontrate auf Grundlage des Marx’schen Werthgesetzes, Stuttgart, Dietz, 1889, bashkh kitapcigi ile Dr. Conrad Schmidt oldu. Schmidt, piyasa fiyaUannin olusumunun aynntilarim hem deger yasasi ve hem de ortala-ma kar orani yasasi ile bagdasUrmaya cah§iyor. Sanayi kapitalisti kendi uriinunde, once, yatirdigi sermayenin bir esdegerini, sonra, kar§ihginda hie bir sey odemedigi bir arti-iiriin ahyor. Ama, bir arti-iiriin elde etmek icin iiretime sermaye yatirmak zorundadir. Yani, bu arti-uriinu ele gecirebilmek icin, belirli bir miktar maddelesmi§ emek kullanmak zorundadir. Kapitalist icin demek ki, yatirdigi sermaye, bu arti-uriinu elde etmek icin toplumsal bakimdan gerekli maddele§mi§ emek niceligini temsil eder. Bu, her sanayi kapitalisti icin gecerlidir. §imdi, metalar, deger yasasina gore, uretilmeleri icin toplumsal bakimdan gerekli-emekle oran-tih olarak kar§ihkli degi§ildigi ve, kapitalisti ilgilendirdigi kadanyla, arti-uriinun yapimi icin gerekli-emek, sermayesinde birikmi§ gecmi§te harcanmi§ emek oldugu icin, buradan, arti-uriinlerin birbirleriyle, bun-larda mien maddele§mi§ emekle orantih olarak degil, bunlann uretimle-ri icin gerekli sermayelerin miktarlanyla orantih olarak degi§ilecekleri sonucu cikar. §u halde, her birim sermayeye dii§ey pay, uretilmi§ bulu-nan biitiin arti-degerler toplamimn, bunlann iiretiminde harcanan sermayelerin toplamina boliinmesine e§ittir. Buna gore, e§it miktarda sermayeler. e§it uzunluktaki zaman arahklannda e§it karlar saglar ve bu, arti-iiriinun boylece hesaplanan maliyet fiyatinin, yani ortalama kann, kar§ihgi odenen, hem de odenmeyen iiriiniin maliyet fiyatina
eklenme-siyle ve hem kar§ihgi odenen, hem de odenmeye iiriiniin, bu artan fiyat ile, satilmasiyla gerceklestirilir. Ortalama kar orani, Sohmidt’in de dedigi gibi, deger yasasi tarafindan belirlenen ortalama meta fiyatianni dikkale almadan bicimlenir. Bu yapi son derece ustacadir. Tamamen hegelci bir omege gore bicimlenmistir, ama hegelci yapilann cogunlugu gibi dogru degildir. Arti-iiriin ya da kar§ihgi odenen iiriin hie farketmez. Eger, deger yasasi, ortalama fiyatlar icin de dogmdan dogruya gecerli ise, bunlann her ikisi-nin de, uretimleri icin gereken ve uretimlerinde harcanan toplumsal bakimdan gerekli-emekle orantih, fiyatlara satilmalan zorunludur. Deger yasasi, daha ba§langicta, kapitalist dii§iince biciminden kaynaklanan bir fikre, sermayeyi olu§turan gecmi§e ait birikmi§ emegin yalnizca belli bir
hazir degerler toplami olmayip, iiretimde ve kann olu§umunda bir et-men oldugu icin, ayni zamanda deger iireten bir §ey ve dolayisiyla ken-dine ait degerden daha biiyiik bir degerin kaynagi oldugu fikrine kar§i cikmistir; bu yasa, yalmz canh emegin bu nitelige sahip bulundugunu saptar. KapitalisUerin, sermayeleri ile orantih e§it karlar bekledikleri ve [sayfa ID] sermaye yatinmlanna, karlannin bir Mir maliyet fiyati goziiyle bak-tiklan cok iyi bilinir. Ne var ki, eger Schmidt, bu anlayi§i, ortalama kar oranina dayanan fiyatlar ile degec yasasim bagdastirmada bir arac ola-rak kullanmaya kalki§irsa, bu yasayi onun ortak belirleyici etmenlerin-den biri olarak, yasamn tumuyle celistigi bir dii§iince halinde niteleyerek, deger yasasimn kendisini yadsimi§ olur. Ya birikmi§ emek, ayni canh emek gibi deger yaratir. Bu durum-da deger yasasi, gecerli degildir. Ya da bu emek, deger yaratmaz. Bu durumda da Schmidt’in aciklamasi deger yasasi ile bagdasmaz. Schmidt, coziime oldukca ya-kin oldugu bir sirada yolunu sa§irmistir, ciinkii, herbir metain ortalama fiyatimn deger yasasina uydugunu gostermek icin bir matematiksel for-miilden baska bir §eye gereksinmesi olmadigina inamyordu. Ne var ki, hedefe cok yaklasmisken, bu konuda yanh§ bir yola sapmakla birlikte, kitapciginin geri kalan kismi, KapitaFm ilk iki cildinden daha fazla so-nuclan nasil bir anlayi§la cikartUgini gostermektedir. Marx’in, iiciincu cildin iiciincii kisminda, kar oraninin o zamana kadar dogru aciklamasi yapilmami§ olan dusme egilimi konusunda geli§tirdigi dogru aciklamayi bagimsiz olarak bulma, ve gene, ticari kann sinai arU-degerden geldigini aydinhga kavu§turma ve faiz ile toprak ranti konusunda, Marx’in iiciincu cildin dordiincii ve be§inci kisimlannda geli§tirdigi fikirlere onu daha once gotiiren bircok gozlemlerde bulunma onuru ona aittir. Daha sonraki bir makalesinde (Neue Zeit, 1892-93, n°3 ve 4) bu sorunu cozme cabasinda, Schmidt, farkli bir yol tutar. Sermayenin, or-talamanin altinda kar saglayan iiretim kollarmdan, ortalamamn iizerin-de kar saglayan iiretim kollannda, ortalamamn iizerinde kar saglayan urretim
kollanna aktanlmasina neden olan rekabetin ortalama kar ora-nini yarattigini one siirer. Rekabetin karlann e§itlenmesinde biiyuk bir rol oynadigi, yeni bir bulu§ degildir. Ama §imdi Schmidt, karlardaki bu dengelenme hareketinin, fazla miktarda iiretilmi§ metalann satis, fiyatla-nnin, toplumun, bunlar icin, deger yasasina gore odeyebilecegi bir deger buyiiklugune indirgenmesi ile ayni sey oldugunu tamtlamaya cali§iyor. Marx’in, kitabin kendisinde yaptigi tahliller, bu yolun da gene hedefe gotiiremeyeceginin acik kanitlandir. Schmidt’ten sonra P. Fireman bu sorunu ele aldi. (Conrads Jahr-biicher, dritte Folge, III, s. 793.) Marksist tahlillerin oteki yanlan iizerin-deki dusuncelerine burada girmeyecegim. Bunlar, Marx’in yalnizca ara§tirdigi yerlerde, tanim yapmak istedigi ve, genellikle Marx’in yapitla-nnda, insanin degi§meyen, hazirlop, her zaman icin gecerli tammlar
bulabilecegi gibi yanh§ varsayimlara dayanmaktadirlar. §eyler ile bunla-nn birbirleriyle ili§kileri sabit degil degisken olarak kabul edilip kavrandi-ginda, bunlann zihinsel imgeleri, fikirlerin de ayni §ekilde degi§im ve d6nii§iime bagh bulunacagi; ve bunlann kati tanimlar igersinde hapsedilmi§ olmayip, tarihsel ya da mantiksal olu§um suregleri igersin-de geli§tikleri apagiktir. Bu, hi? ku§kusuz, Marx’in birinci kitabinin ba§langicinda, sermayeye [sayfa 20] ula§mak iizere tarihsel onciil olarak basit meta uretiminden nigin yola giktigini -mantiksal ve tarihsel bakim-dan ikinci dereceden bir bigimde, kapitalist bigimde degisMge ugrami§ bir metadan degil de basit bir metadan hareket ettigini- aydinhga kavu§turmaktadir. Ne var ki, Fireman bunu kesinlikle gorememektedir. Bunlan ve daha baska degi§ik itirazlara yolagabilecek oteki yan konulan en iyisi bir yana birakahm ve hemen sorunun oziine girelim. Teori, Fireman’a, belli bir arti-deger oraninda, arti-deger oraninin, kullanilan emek-giicii ile orantih oldugunu ogretirken, o, deneyimden, belli bir ortalama kar oraninda, kann, kullanilan toplam sermaye ile orantih oldugunu ogreniyor. O, bunu, kann yalmzca goreneksel bir goriingii (onun dilinde bu, belirli bir toplumsal olu§uma aittir ve onunla varolup yokolan bir sey demektir) oldugunu soyleyerek agikliyor. Varhgi diipediiz ser-mayenin varhgina baghdir. Sermaye kendisi igin bir kar saglayacak ka-dar giislii olmak kaydiyla, rekabetin zoruyla, kendisine, biitiin sermayeler igin e§it bir kar oram da saglar. E§it bir kar orani olmaksizin kapitalist uretim diipediiz olanaksizdir. Bu iiretim bigimi veri olduguna gore, bi-reysel kapitalist igin kar miktan, belli bir kar oramna, yalmzca sermayesi-nin buyukliigune baghdir. Ote yandan, kar, arti-degerden, kar§ihgi odenmeyen emekten ibarettir. Peki oyleyse, biiyukliigii emegin somiirii derecesine bagh bulunan arti-degerin, biiyukliigii kullanilan sermaye mik-tanna bagh bulunan kara donii§mesi nasil oluyor? “Degi§en ve degi§meyen sermaye ... arasindaki oranin en biiyuk oldugu biitiin iiretim kollannda metalann degerlerinin iizerinde satilmalanyla; ama, bu aynca, degismeyen ve degisen sermaye arasindaki s : d oraninin en kiiciik oldugu uretim kollannda, metalann degerlerinin altinda ve ancak s : d oraninin ortalama belli bir
rakami temsil ettigi uretim kollannda gercek degerleri iizerinden satildiklan anlamini da ta§ir. Bireysel fiyatlar ile bunlann kendi degerleri arasindaki bu tutarsizhk, deger ilkesini ciirii-tiir mii? Asia. giinkii bazi metalann fiyatlari degerlerinin iizerine yukse-lirken, otekilerin fiyatlan ayni miktarda dii§tukleri icin fiyatlarin toplami, degerlerin toplamina e§it kahr ... sonunda bu uyumsuzluk ortadan kal-kar.” Bu uyumsuzluk bir “diizensizliktir”; “ne var ki, pozitif bilimlerde onceden bilinebilir bir diizensizlige bir yasanin ciirutiilmesi goziiyle ba-kilmasi olagan degildir”. Yukardaki sozler, Dokuzuncu Boliimdeki ilgili pasajlarla kar§ila§tinhrsa Fireman’in gercekten, dikkati ceken bir noktaya parmak bastigi goriilecektir. Ne var ki, onun bu giiclii makalesinin hie de layik
olmadigi §ekilde soguk kar§ilam§i, Fireman’in tarn ve kapsamh bir cozii-me ula§abilmesi icin bu bulu§tan sonra bile daha ne kadar cok konulan birbirine baglayan ara halkaya gereksinme bulundugunu gostermekte-dir. Qok ki§i bu soruna ilgi duydugu halde hala parmaklanni yakmaktan korkuyorlardi. Ve bu, yalniz Fireman’in bulu§unu yanm birakmasiyla degil, marksist tahlil konusundaki anlayi§inin inkar kabul etmez yanhshgi ve bu yanh§ anlayi§a dayanarak bu konuda yaptigi genel ele§tiri ile de aciklanmaktadir. [sayfa 2i] Giic bir konuda kendisini giiliing duruma dii§iirme firsatim Zurich’li Herr Profesor Julius Wolf hi? kacirmamaktadir. Bize, butun sorunun nispi arti-degerde coziimlendigini soyliiyor (Conrads Jahrbu-cher, 1891, dritte Folge, II, S. 352 ve devami). Nispi arti-deger iiretimi, degismeyen sermayenin degisen sermaye kar§isinda artmasina daya-nir. “Degismeyen sermayedeki bir fazlalik, i§cilerin uretici giiclerinde bir fazlahgi ongoriir. Uretici giicteki bu fazlalik (i§cilerin yasam gereksinme-lerini ucuzlatmak yoluyla) arti-degerde bir fazlalik meydana getirdigi icin, artan artideger ile, toplam sermayede degismeyen sermayenin payindaki arti§ arasinda dogrudan bir baginti kurulur. Degismeyen sermayedeki bir fazlalik, emegin uretici giiciinde bir fazlahgi belirtir. Degisen sermayenin aym kalmasi ve degismeyen sermayede bir arti§ ile arti-degerde de Marx’a gore bir artis. olmasi gerekir. Oniimeze konulan sorun buydu.” Gercekte Marx, birinci ciltte yuzlerce yerde bunun tarn tersini soylemektedir; Marx’a gore, degisen sermaye azaldigi zaman, nispi arti-degerin degi§meyen sermayedeki arti§ ile orantih olarak artacagi id-diasi, butun parlamento hitabet sanatini utandiracak kadar sa§irticidir; gercekte Herr Julius Wolf, nispi ya da mutlak arti-deger kavramlarim, ne nispi ve ne de mutlak olarak hie mi hie anlamadigini her satinnda ortaya koymaktadir; ne var ki, kendisi icin soyledigi, “ilk baki§ta, insan kendisini gercekten bir curcuna agi icersine dii§mii§ gibi hissediyor” sozleri, biitiin makalesi icersinde tek dogru sozdiir. Ama butun bunlann ne degeri var? Herr Julius Wolf, parlak bulu§undan oylesine gurur duymakta-dir ki, bunun icin Marx’in ardindan ovgiiler diizmekten ve kendi ucsuz
bucaksiz budalahgini, “onun [Marx’in] kapitalist ekonomiyi elestirme sisteminde gosterdigi dikkatin ve uzak g6ru§lulugun yeni bir kaniti" olarak goklere cikarmaktan kendisini ahkoyamamaktadir. Ama ardindan daha da enfesi geliyor. Herr Wolf diyorlar ki: “Ri-cardo da aym sekilde, e§it bir sermaye yatinminin, tipki ayni emek har-camasinin, aym arti-deger (niceligi bakimindan) yaratmasi gibi, e§it bir arti-deger (kar) sagladigim iddia etmi§ti. Ve §imdi sorun, bunlann birbir-leriyle nasil bagdastigi idi. Ama Marx, sorunun bu sekilde konulmasim kabul etmiyordu. O, her turlii kuskunun otesinde (uguncu ciltte) tanitlamisttr ki, ikinci oneri, deger yasasinin zorunlu bir sonucu olmadigi gibi, kendi deger yasasiyla bile celismektedir ve bu nedenle ... derhal reddedilmesi gerekir.” Ve bunun iizerine Wolf, hangimiz, Marx mi yok-
sa ben mi bir hata yaptim diye yoklamaya ba§lar. Karanhkta bir yol bulmaya sahsamn kendisi oldugu, dogal olarak hi? aklma gelmez. Bu segkin parga iizerinde bir tek bo§ sozciik soylemi§ olsaydim, okurlanma saygisizhk etmi§ olur, durumun komikligini gorememis. olur-dum. Yalmz §u kadanni eklemek isterim ki, Conrad Schmidt’in yukarda sozii edilen yapitimn, “dogrudan dogruya Engels tarafindan ilham edil-digi” konusunda profesorler arasinda yapildigi one siiriilen dedikoduyu ortaya dokmek igin bu firsattan yararlanmada gosterdigi kiistahhk, bir [sayfa 22] zamanlar, “Marx’in usiincii ciltte hi? ku§kuya yer vermeyecek §ekilde taniUami§ oldugunu” soylemeye cesaret ettigi kiistahhga uygun dii§mektedir. Herr Julius Wolf! Sizin yasadigimz ve gekisUginiz diinyada, ba§kalannin online agikga bir sorun atan kimsenin, bunun gozumunu gizlice yakin dosUanna sizdirmasi olagan sayilabilir. Sizin bu tiirden seyler yapabileceginize ben inanmaya hazinm. Ama benim yasadigim diinyada bir kimsenin bu gibi zavalhca hilelere ba§vurma gereksinmesi duy-mayacagini bu onsoz taniUami§ olacaktir. Marx’in oliimunun hemen ardindan Bay Achille Loria, Nuova Antologia’da (April 1883) onun iizerine alelacele bir makale yayimladi. Yazimn ba§indaki yanh§ bilgilerle dolu ya§am oykiisiinii, toplumsal, siya-sal ve yazinsal yapitlannin bir elestirisi izliyordu. Marx’in materyalist tarih anlayismi tahrif ediyor ve biiyuk bir amacin pesmde oldugunu agiga vuran bir giivenle garpiUyordu. Ve bu amaca en sonunda ula§ihyordu. Ayni Bay Loria, 1886’da, La teoria economica della constituzione politico adh bir kitap yayimladi ve burada, hayretten agzi agik kalan Qagda§lanna, 1883’te kasten ve tamamen yanh§ yorumladigi Marx’in tarih anlayismin kendi bulu§u oldugunu ilan etti. Marksist teori, dogal olarak. burada epeyce darkafah bir diizeye indiriliyor ve kitap, dordiincii sinif ogrencisi igin bile gozyumulamayacak budalaca tarihsel omekler ve kaniUarla dolu bulunuyordu. Ama ne zaran var? Siyasal kosullann ve olaylann her yerde daima buna tekabiil eden iktisadi ko§ullarla agiklan-digi konusundaki bulu§, burada one
suriildiigii gibi 1845’te Marx tarafindan degil, 1886’da Bay Loria tarafindan yapilmisU. En azindan, o, bunu, hemserilerine ve kitabi Fransa’da giktiktan sonra bazi Fransizlara da yutturmayi becermi§ ve Italyan sosyalistleri, anli-§anh Loria’yi a§inlmi§ tavusku§u tiiylerinden yolma firsaUni bulana kadar, §imdi de Italya’da, yeni bir gag agan tarih teorisinin yazan olarak poz yapabilirdi. §u var ki, bu, Bay Loria ‘nin tutumunun ancak kiigiik bir omeg-idir. O, bize, Marx’in biitiin teorilerinin, bir bilincli bilgiggilige (un consa-pute sofisma) dayandigi; ve yaniltiahk [paralogism] (sapendolit tali) olduklanni bildigi halde bile yanilticihk yapmaktan vazgegmedigi vb., konusunda giivence veriyor. Ve okurlar iizerinde, Marx’a, kiigiik ayak oyunlanm bizim Paduah profesor gibi ayni zavalh yalanlarla tezgahlayan Loria’vari ne idiigii belirsiz bir tiiredi goziiyle bakmalan igin bir dizi ben-zer asagihk imalarla gerekli etkiyi yapUktan sonra, onlara onemli bir sirn
acikhyor ve bizi donduriip dolasUnp tekrar kar oranina getiriyor. Bay Loria diyor ki: Marx’a gore, bir kapitalist sanayi kurulu§unda iiretilen arti-deger (bunu, Bay Loria, burada, karia bir tutuyor) miktan, burada kullanilan degisen sermayeye baghdir, ciinkii degismeyen ser-maye kar saglamaz. Ama bu, gercege aykindir. Ciinkii uygulamada kar, degisen sermayeye degil, toplam sermayeye baghdir. Ve Marx’in kendi-si bunu goriiyor (Buch I, Kap. XI Karl Marx, Kapital, Birinci Cilt, Onuciincii Boliim, Sol Yayinlan, Ankara 1975. -Ed.) ve yuzeyde olgulann teorisiyle geli§ir [sayfa 23] gorundiiklerini kabul ediyor. Ama o, bu celi§kinin iistesinden nasil geliyor? Okurlanna, daha sonraki heniiz yayinlanmami§ bir cildi sahk veriyor. Loria, kendi okurlanna, Marx’in yazmayi hi? bir zaman diisunmedigine inandigi bu cilt hakkinda zaten bilgi vermisti, §imdi ise zafer cighklan atiyor: “Heniiz yayinlanmadigi halde, Marx’in kendisine kar§i olanlara kar§i daima one surdugu bu ikinci cildin, bilim-sel kaniUar getirmeyi beceremedigi zaman basyurdugu kurnazca bir bahane (uningegnoso spediente ideato dal Marx a sostituzione degli argomenti scientifici) oldugunu iddia etmekte asla haksiz degildim.” Ve biitiin bunlardan sonra her kirn Marx’in, I'illustre [iinlii. -c.] Loria ile ayni bilimsel sahtekarlar simfina girdigine inanmazsa, iflah olmaz birisidir. Hie degilse §u kadanm 6grenini§ bulunuyoruz: Bay Loria’ya gore, marksist arti-deger teorisi, genel bir e§it kar oranimn varhgi ile kesenkes bagda§amaz. Bundan sonra ikinci cilt ve onunla birlikte benim tarn bu nokta iizerindeki aciktan aciga itirazim yayinlandi. Eger Bay Loria bizler gibi utangac bir Alman olsaydi, biraz olsun utanc duyabilirdi. Ama o, sicak bir iklimden gelen kendini begenmi§ bir giineylidir ve kendinin de taniklik edebilecegi gibi orada serinkanhlik dogal bir gereksinmedir. Kar orani ile ilgili sorun aciktan aciga ortaya konulmu§tur. Bay Loria, bunun cozumlenemez oldugunu acikca ilan etmi§tir. Ve i§te §imdi tarn bu ne-denle, onu herkesin gozii oniinde coziimleyerek kendisini a§mi§ ola-caktir. Bu mucize, Conrads Jahrbiicher, neue Folge, Buch XX, s. 272 ve devaminda, Conrad
Schmidt’in sozti edilen kitapcigi ile ilgili bir makale-de basanlmisUr. Loria, ticari kann nasil yapildigini Schmidt’ten ogren-dikten sonra, birdenbire her §ey cozumlenmis. oldu. “Degerin, emekzamani ile bellrienmesi, sermayelerinin daha biiyuk bir kismini iicreUere yaUran kapitalisUere avantaj saglayacagi icin, iiretken olma-yan” (yani ticari) “sermeye, bu ayricahkh kapitalistlerden daha yuksek bir faiz” (yani kar) “cekebilir ve boylece, bireysel sanayi kapitalistleri arasinda bir e§itlik saglayabilir. ... Omegin, eger A, B, C, sanayi kapitalist-lerinin herbiri, uretimde 100 i§giinii ve sirasiyla 0, 100, 200 degi§meyen sermaye kullansa ve eger 100 i§giinii icin iicretler 50 i§giinii tutsa, bun-lann herbirisi 50 i§giinliik arti-deger elde eder ve kar orani, birinci kapitalist icin %100, ikinci icin %33,3 ve iiciincii icin %20 olur. Ama eger dordiincii bir D kapitalisti, A’dan 40 i§gunu degerinde, B’den 20 i§gunu
degerinde, bir faiz” (kar) “talep eden 300’luk bir verimsiz serniaye biriktimii§ olsa, A ve B kapitalisUerinin kar orani, tipki C gibi %20’ye diiser, oysa 300’lii sermayesi ile D, 60’hk bir kar ya da diger kapitalisUer gibi %20’lik kar orani saglami§ olur.” I§te boylesine §a§irtici bir ustahkla I'illustre Loria, on yil once cozumlenemez diye ilan ettigi sorunu bir cirpida coziimleyiveriyor. Ama [sayfa 24] ne yazik ki, bu “iiretken olmayan sermayenin” sanayicilerden ortalama kar orani uzerindeki fazla karlanm sizdirma ve tipki toprak sahibinin kiracinin arti-karmi toprak ranti diye cebe indirmesi gibi bunu kendi cebinde ahkoyma gucunu nereden aldiginin simm bize acikla-miyor. Ashnda ona kahrsa, bunun, sanayicilerden toprak rantina benzer bir harac toplayarak bu yoldan ortalama bir kar oramm olu§turan tiiccar-lar olmasi gerekiyor. Hemen herkesin bildigi gibi ticari sermaye gercek-ten de genel kar oramm olu§turmakta cok onemli bir etmendir. Ne var ki, ancak ekonomi politigi icten ice kucumseyen bir kalem§or, bu sermayenin, genel kar orani daha sekil almadan once bile, bu genel ora-nindaki biitiin arti-deger fazlaligim emme ve iistelik herhangi bir ta§inmaz miilkiyete gereksinme olmaksizin bunu kendisi icin toprak rantina ce-virme sihirli giiciine sahip bulundugunu iddia edebilir. Bundan daha az §a§irtici olmayan bir iddia da, ticari sermayenin, arti-degerleri, ortalama kar oramm tipi tipina kar§ilayan belirli sanayicileri ke§fetmesi ve marks-ist deger yasasinin bu talihsiz kurbanlannin cilesini, bunlara ait iiriinleri, bir komisyon bile talep etmeksizin onlar adina bedavadan satmak sure-tiyle hafifletmeyi kendisi icin bir ayncahk saymasidir. Marx’in boylesine sefil hilelere ba§vurmaya gereksinmesi oldugunu hayal etmesi icin bir insanin ne denli sarlatan olmasi gerekir! Ne var ki, onu kuzeyli rakipleriyle, sozgeli§i, o da daha diinkii cocuk olmayan Herr Julius Wolf ile kar§ila§tirdiktan sonradir ki, iinlii Loria biitiin gorkemiyle parlar. Herr Wolf, Sozialismus und kapitalisti-sche Gesellschaftsordnung iizerine olan kahn kitabinda bile, italya’nin yamnda cenileyen kopek enigi gibi kahr. Marx’i da, baskalanndan ne daha fazla, ne de daha az, ancak Bay
Loria’nin kendisi kadar bilgic, yamltici, palavraci ve sarlatan diye kabul eden -Marx’in yazmaya giicii yetmeyecegini ve hie bir zaman da yazamayacagim cok iyi bildigi halde, ba§i dara dii§tiigu zamanlarda, teorisini bir sonraki ciltte tamamlaya-cagini acikca vaadettigini soyleyen, maestronun ender sirda§i yamnda, ne kadar da beceriksiz kaldigini soyleyerek, onu kiiciimseyecek ve bir patavatsizhk edecektim. Simrsiz bir kiistahhkla birlikte giic durumlardan bir yilanbahgi gibi siynlma hiineri, yedigi tekmelere kahramanca gogiis germesi, baskalarimn ba§anlanni elcabuklugu ile a§irmasi, arsiz bir samatayla reklamcihk, dost cighklan ile iiniinii yayma cabasibiitiin bun-larda ona kirn rakip olabilir ki? Italya klasizmin iilkesidir. Modern zamanlann §afaginin soktiigii biiyuk cagdan beri, Dante’den Garibaldi’ye kadar e§i bulunmaz klasik
yetkinlikte gorkemli ki§iler yetistirmistir. Ama yozla§ma ve yabanci ege-menlik donemi de, ona, aralannda ozellikle iki belirgin tipin, Sganarelle ve Dolcamara’mn da bulundugu klasik insan musveddelerini miras birakmistir. Bunlarin her ikisinin klasik bir bile§imi bizim illustre Loria’da [sayfa 25] ki§ile§mi§tir. Konuyu baglarken okurlanmi Atlantigin kar§i kiyisina gotiirmem gerekiyor. New York’lu Dr. (tip) George C. Stiebeling de, soruna bir S6-ziim ve hem de ?ok basit bir Qoziim bulmu§tur. Gergekten de oylesine basit bir Qoziim ki, kendisini ne orada, ne de burada kimse ciddiye almamistir. Bu, onu 6fkelendirmi§ ve biiyiik suyun her iki yakasinda yayinlanan sonu gelmez kitapgik ve gazete makalelerinde bunun hak-sizhgindan aci aci yakinmistir. Kendisine, Neue Zeit’ta, biitiin sozumiinun matematik bir yanilgiya dayandigi anlatilmisti. Ama bu onu pek etkile-medi. Marx da pek ?ok matematik yanh§lar yapmi§ti, ama gene de pek Sok §eyde hakli Sikmi§ti. Gyleyse §imdi Dr. Stiebeling’in S6ziimune bir gozatahm. “E§it sermayeler ve e§it zaman uzunluklanyla galisan ama degismeyen ve degisen sermayeler arasindaki oranin farkli oldugu iki fabrika ahyorum. Toplam sermaye (s + d) = y ve degismeyen ve degisen sermayelerin oranindaki fark = x olsun. I. fabrika igin y = s + d, II. fabrika iSin y = (s - x) + (d + x). Bu durumda, I. fabrika iSin arti-deger orani = s/d, ve II. fabrika igin = k/d+x’dir. Toplam sermaye y, ya da s + d, belli bir zamanda kendisi kadar buyudugu toplam arti-degere (a) ben, kar (k) diyorum; demek ki: k = a’dir. §u halde I. fabrika iSin kar orani = k/y, ya da s/a+d ve II. fabrika iSin gene k/y, ya da a/(s+x)+(d+x), yani gene = a/s+d. Sorun ... boylece oyle bir durum ahr ki, deger yasasi geregince, e§it sermaye ve e§it zaman ve ama e§it olmayan canh emek miktarlan ile, artideger oramnda bir degisme, ortalama kar oramnda bir e§itienmeye neden oiur.” (G. C. Stiebeling, Das Werthgesetz und die Profitrate, New York, John Heinrich.) Yukardaki hesap ne denli ho§ ve aydinlatici olursa olsun, Dr. Stiebeling’e gene de bir soru sormak geregini duyuyoruz: I. fabrikanin iirettigi arti-deger miktannin, II. fabrikanin iirettigi arti-
deger miktanna e§it oldugunu nereden biliyor? s, d, y ve x’in, yani hesaptaki oteki biitiin etmenlerin, her iki fabrika igin e§it oldugunu agikga soyliiyor, ama a’mn hi? soziinii etmiyor. Yukarda sozii edilen arti-deger miktannin her ikisini de cebirsel olarak a ile gostermesinden, bunlarin mutlaka e§it olacaklan sonucu Qikmaz. Oysa asil kanitlanmasi gereken sey budur, Qiinkii Bay Stiebeling fazla kafa yormadan, kan da (k) arti-degerle ayni §ey sayiyor. §imdi ortada ancak iki §ik var. Ya her iki a da e§ittir, iki fabrikada da e§it miktarlarda arti-deger iiretilmektedir ve bu yiizden, iki sermaye de e§it oldugu igin e§it miktarlarda kar saglamaktadir. Bu durumda Bay Stiebeling, ashnda kanitlamak durumunda oldugu §eyi daha ba§langigta gergek diye almi§ oluyor. Ya da, bir fabrika digerinden daha fazla arti-
deger uretiyor ; bu durumda da butun hesabi altiist oluyor. Bay Stiebeling, daglar kadar hesabi bu matematik yanilgi iizerine kurmak ve bunlan halka sergilemek icin ne canini, ne parasini esirgemi§tir. Sirf goniil huzuru icin kendisini temin ederim ki, bunlann hemen [sayfa 26] hepsi ayni derecede yanhsUr ve boyle olmadigi pek az durumda da, onun tamtlamaya calisUgmdan biisbiitiin farkli bir §eyi ta-nitlamaktadir. Ornegin, 1870 ve 1880 Amerikan sayim rakamlanni kar§ila§tirarak, kar oraninin fiilen du§tugunii tanitlar, ama bunu yanli§ yorumlar, ve bu deneyime dayanilarak Marx’in siirekli kararh kar orani teorisinin duzeltilmesi gerektigi sonucunu cikartir. Bu iiciincii cildin iiciincii kismindan, bu marksist “kararh kar orani" teorisinin tamamen Bay Stiebeling’in hayalinin bir uriinii oldugu ve kar oranindaki dii§me egiliminin, Dr. Stiebeling’in belirttiginin tamamen tersi kosullardan ileri geldigi anla§ilmi§ olacaktir. Dr. Stiebeling’in iyi niyeUi olduguna hi? ku§ku yok, ama bilimsel sorunlarla ugra§mak isteyen bir kimsenin, her §eyden once, yararlanmak istedigi yapiUan, yazanmn yazdigi gibi okumayi, daha da onemlisi bunlarda bulunmayan seyleri bunlara katmaksizin okumayi ogrenmesi gerekir. Biitiin ara§tirmanin sonucu bu sorun ile ilgili olarak da bir kez daha gosteriyor ki, bu konuda bir seyler basarmi§
olan gene yalniz marksist okuldur. Eger Fireman ve Conrad Schmidt bu ucundi cildi okurlarsa, herbiri kendi adina kendi yapitlanndan pekala memnun olabilirler. [sayfa 27] Londra, 4 Ekiml894 FRiEDRICH ENGELS
OgUNCU KITAP BIR BUTUN OLARAK KAPiTALiST URETiM SlJRECi I
BiRINCi KISIM ARTI-DEGERIN KARA VE ARTI-DEGER ORANININ KAR ORANINA DONUSMESi BiRiNCi BOLUM MALiYETFIYATI VE KARBiRINCi Kitapta, biz, bizatihi kapitalist uretim surecini olu§turan gorungiileri, di§ ko§ullann yaratabilecekleri her tiirden ikincil etkileri hi? dikkate almaksizin, dolaysiz iiretici sure? olarak incelemi§tik. Ne var ki, bu dolaysiz uretim siireci, sermayenin ya§am siiresini sona erdirmi§ olmaz. Bu siirec, gercek diinyada, ikinci Kitabin konusu olan dolasim siireci ile tamamlamr. ikinci Kitapta, yani dolasim surecinin, toplumsal yeniden-iiretim surecinin aracisi olarak ele alindigi Uciincii Kisimda, kapitalist uretim surecinin, butiinuyle ele alindiginda, uretim ve dola§im siireclerinin bir sentezini temsil ettigi ortaya cikmi§ti. Bu iiciincii kitabin ele aldigi konular dii§unulurse, bu sentez iizerine bazi genel dusuncelerle yetinilmesi olanaksizdir. Tersine, bir biitiin olarak sermaye hareketlerin-den dogan somut bicimlerin saptanmasi ve tanimlanmasi gerekir. Ser-mayeler fiili hareketleri sirasinda birbirlerinin kar§isina oyle somut sekillerde cikar ki, sermayenin dolaysiz uretim siirecindeki bicimi, tipki dola§im siirecindeki bicimi gibi, yalnizca ozel durumlar olarak ortaya cikar. Bu kitapta gelistirildigi gibi, sermayenin ce§itli bicimleri, boylece, farkli sermayelerin birbirleri iizerindeki etkileri icersinde, rekabet icersinde, ve bizzat uretim ogelerinin olagan bilincleri icersinde, adim adim,
[sayfasu toplum yuzeyinde biiriinecekleri bicime yakla§irlar.
Kapitalist yolda iiretilen her metain degeri, §u formiil ile temsil edilir: S = s + d + a. Eger uriinun bu degerinden, biz, arti-degerleri cikartirsak, ortada yalnizca iiretim ogelerine harcanmi§ sermaye degeri, s + d’ye kar§ihk, bir esdeger ya da mal olarak onun yerini alan bir deger kalir. Omegin, belli bir nesnenin iiretimi, eger 20 sterlini iiretim aletleri-nin a§inmasim ve yipranmasini, 380 sterlini iiretim maddelerini ve 100 sterlini emek-giiciinii kar§ilayan 500 sterlinlik bir sermaye yatinmini ge-rektiriyorsa ve arti-deger orani %100 ise, iiriiniin degeri = 400 + 100H + 100 = 600 sterlin olur. a 100 sterlinlik arti-deger diisuldiikten sonra, geriye yalnizca, har-canan 500 sterlinlik sermayeyi yerine koyan 500 sterlinlik meta-deger kalir. Metain degerinin tiiketilen iiretim araclan ile emekgiiciiniin fiyati-ni yerine koyan bu kismi, ancak, metain kapitalistin kendisine maliyetini yerine koymus. olur. Bu nedenle de onun [yani kapitalist -c.] icin, metain maliyet fiyatim temsil eder. Metain kapitaliste maliyeti ile gercek iiretim maliyeti, birbirinden tamamen farkh iki buyukliiktiir. Meta-dege-rin, arti-degerden meydana gelen kismi, bu kisim, emekciye, kar§ihgi 6denmemi§ emege maloldugu icin, kapitaliste herhangi bir §eye malolmami§tir. Ne var ki, kapitalist iiretim esasina gore, i§ci, iiretim siirecine girdikten sonra, o, kapitaliste ait bulunan ve i§lev yapan iiret-ken sermayenin tamamlayici bir ogesini olu§turur. Bu nedenle metain asil iireticisi kapitalisttir. i§te bu yiizden, metain maliyet fiyati, kapitaliste, zorunlu olarak, metain gercek maliyeti olarak goriinur. Biz, eger maliyet fiyatina, m dersek, S = s + d + a formula, S = m + a seklini, yani, meta-deger = maliyet fiyati + arti-deger seklini ahr. Bir metain yalmz Uretimi sirasinda harcanan sermayenin degerini yerine koyan ce§itli deger
kisimlannin, maliyet fiyati ba§hgi altinda to-planmasi, bir yandan, kapitalist uretimin ozgiil niteligini ifade eder. Metain kapitalist maliyeti sermaye harcanmasi ile, oysa metain gercek maliyeti emek harcanmasi ile olciiliir. Boylece, bir metain kapitalist maliyet fiyati, nicelik olarak degerinden ya da onun gercek maliyet fiyatin-dan farklidir. Bu fiyat metain degerinden kuciiktur, ciinkii, S = m + a e§itliginde, m = S - a oldugu aciktir. Ote yandan, bir metain maliyet fiyati, hie bir zaman yalmz kapitalist muhasebede bulunan bir kategori-den ibaret degildir. Degerin bu kisminin tek ba§ina aynlmasi, pratikte, metain fiili iiretiminde, siirekli olarak kendini gosterir, ciinkii dola§im siireci yoluyla durmadan kendi meta biciminden iiretken sermaye bici-mine tekrar cevrilmek zorunda olup, boylece metain maliyet fiyati, dai-ma, yapiminda tiiketilen iiretim ogelerini tekrar satin almak
durumundadir. [sayfa 32] Maliyet fiyati kategorisinin, ote yandan, meta-degerin olu§masiyla ya da, sermayenin kendisini geni§letmesi siireciyle hie bir ili§kisi yoktur. 600 sterlinlik bir metain degerinin, altidabesmin, yani 500 sterlinin, onun iiretiminde tiiketilen 500 sterlinlik sermayenin bir esdegerinden fazla bir §eyi temsil etmedigini ve bu nedenle ancak bu sermayenin maddi 6g-elerini tekrar satin almaya yetebilecegini biliyorsam, heniiz daha, ne metain degerinin onun maliyet fiyatim temsil eden altida-be§lik kismimn ve ne de metadaki arti-degeri olu§turan son altida-birlik kismimn ne §ekilde uretildigi hakkinda bir sey biliyorum demektir. Bununla birlikte, arastirmalanmiz, kapitalist iktisatta, maliyet fiyatinin, deger iiretiminin kendisinin sahte bir kategorisi goruntiisiine burundugunii ortaya koya-caktir. Tekrar omegimize donelim. Bir i§ci tarafindan ortalama toplum-sal bir i§giiniinde iiretilen degerin 6 §ilin = 6P ile temsil edildigini varsa-yahm. Bu durumda yatinlan 500 sterlinlik sermaye = 400 + 100H,on saaUik 1.666% i§guniinde iiretilen bir degeri temsil eder ve bunun 1.3337 3 i§gunii 400s'ye e§it iiretim araclannin degerinde ve 333'/3 i§gunu 100d’ye e§it emek-gucunun degerinde kristallesmistir. %100’liik bir arti-deger orani varsayildiginda, yeni elde edilecek olan metain iiretiminin gerekti-recegi emek harcamasi = 100 + 100 = 666% on saatlik i§giiniidur. Biz biliyoruz ki (bkz: Buch 1, Kap. VIl" s. 101-193) 600 sterlinlik yeni yaratilan iiriiniin degeri, 1) iiretim araglan iSin harcanan 400 sterlinlik degismeyen sermayenin yeniden ortaya Sikan degeri, ve 2) 200 sterlinlik yeni iiretilen bir degerden olu§mu§tur. Metain maliyet fiyati = 500 sterlin, yeniden ortaya Sikan 400 ile, yeni iiretilen 200 sterlinlik (=100J degerin yansini, yani kokenleri tkmamen farkli iki meta-deger ogesini kapsar. 6662/3 on saatlik i§giinii boyunca harcanmi§ bulunan emegin bir amaca yonelmis. niteligi sonucu, tiiketilen 400 sterlin tutarmdaki iiretim araglanmn degeri, bu iiretim araglanndan Mine aktanlmi§tir. Daha once-den varolan bu deger, boylece, iiriiniin degerini olu§turan bir kisim ola-
rak yeniden ortaya QikmisUr, ama bu metain iiretim siirecinde yaratilmami§tir. Metain degerinin bir kismi olarak varolmasimn tek ne-deni, yatinlan sermayenin bir ogesi §eklinde daha once varolmasidir. Harcanmi§ bulunan degi§meyen sermaye, bu nedenle, metain degerinin, bu sermayenin bizzat o degere ekledigi kismi tarafindan yerine konmu§tur. Maliyet fiyatinin bu ogesi, demek ki, cifte bir anlam ta§imaktadir. Bir yandan, o, meta-degerin, tiiketilen sermayeyi yerine koyan kismi oldugu icin, metain maliyet fiyatina girmektedir. Ote yandan da, salt, harcanan sermayenin degeri oldugu, ya da iiretim araclan su kadara malolduklan icin meta-degerin bir ogesini olu§turur. Maliyet fiyatinin oteki ogesi icin durum tarn tersidir. Metain [sayfa 33] iiretiminde harcanan 666% i§giinii, 200 sterlinlik yeni bir deger yarat-
maktadir. Bu yeni degerin bir kismi, salt, 100 sterlinlik yatmlan degisen sermayeyi ya da kullanilan emek-giiciiniin fiyatim yerine koymaktadir. Ne var ki, bu yatmlan sermaye-deger, herhangi bir §ekilde, yeni degerin yaratilmasina girmemektedir. Sermaye yatinmini ilgilendirdigi kadanyla emekgucu, bir deger olarak sayilmaktadir. Ama, iiretim siirecinde o, deger yaratiasi olarak hareket etmektedir. YaUnlan sermaye icersinde emek- giiciiniin degerinin tuttugu yeri, fiilen i§lev yapan uretken ser-mayede, canh, deger-yaratici emek-giiciiniin kendisi almaktadir. Meta-degerin, biraraya geldikleri zaman maliyet fiyatim olu§turan bu ce§itli ogeleri arasindaki fark, sermayenin, ya harcanmi§ olan degismeyen ya da harcanmi§ olan degisen kismimn degerinin buyiikliig-iinde bir degisMk oldugu zaman goze carpar. Diyelim, ayni iiretim aracla-nnin ya da sermayenin degismeyen kismimn fiyati 400 sterlinden 600 steriine yiikselmis. ya da tersine 200 sterline du§mii§ olsun. Birinci du-rumda, 500 sterlinden, 600s + 100d = 700 sterline yukselen yalnizca metain maliyet fiyati degil/600 sterlinden, 600 + lOOd + 100 = 800 sterline yukselen metain degeridir de. ikinci durumda, 500 sterlinden 200s + 100d = 300 sterline dii§en yalnizca maliyet fiyati degil, 600 sterlinden, 200 + 100H + 100 = 400 sterline diisen metain degeridir de. Harcanmis. bulunan degi§meyen sermaye kendi degerini Mine aktardi-gi icin, oteki kosullar ayni kalmak iizere, iiriiniin degeri, bu sermaye-degerin mutlak buyiikliigu ile yiikselir ya da dii§er. Ote yandan, oteki ko§ullann degismeden kaldigini varsayahm, ayni miktar emek-giiciiniin fiyati 100 sterlinden 150 sterline yiikselmis. ya da, tersine, 100 sterlinden 50 sterline dusmii§ olsun. Birinci durumda, maliyet fiyati 500 sterlinden, 400s + 150d = 550 sterline yukselmi§, ikinci durumda 500 sterlinden, 400 + 50H = 450 sterline dusmii§ olur. Ama her iki durumda da, meta-deger, degismeden 600 sterlin olarak kalir; bir seferinde 400 + 150H + 50 , ve oteki seferinde 400 + 50H + 150 ’dir. Yatinlmis olan degisen sermaye kendi degerini iiriine eklemez. Onun degerinin yerini, iiriinde daha cok, emek tarafindan yaratilmi§ bulunan yeni bir deger almistir. Bu nedenle, degi§en sermayenin mutlak buyiiklugundeki bir degi§iklik, salt emek-giiciiniin fiyatindaki bir degi§ikligi ifade ettigi siirece, meta-degerin mutlak
buyiiklugunu en ufak §ekilde degi§tirmez, ciinkii bu, canh emek-giicii tarafindan yaratilan yeni degerin mutlak buyukliigiin-de hie bir seyi degi§tirmi§ olmaz. Boyle bir degi§iklik, daha cok, yeni degerin, birisi arti-degeri olu§turan, oteki degi§en sermayeyi yerine koy-an ve bu yiizden metain maliyet fiyatina gecen iki kismimn nispi oranlan iizerinde etkili olur. Maliyet fiyatinin iki ogesinin, ornegimizde 400s + 100d’nin tek ortak yanlan, her ikisinin de meta-degerin yatinlan sermayeyi yerine koyan kisimlan olmasidir. Ne var ki, bu gercek durum, kapitalist iiretim acisindan zorunlu olarak ters bir bicimde goriiniir.
Kapitalist iiretim tarzi, kolelige dayanan uretim tarzindan, oteki [sayfa 34] seylerin yanisira, onda emek-giiciiniin degerinin ve dolayisiyla fiyatimn degerinin, emegin kendisinin degeri ya da fiyati, ya da ucretler olarak goriilmesi olgusuyla aynhr (Buch I, Kap. XVII). Yatinlan sermaye-nin degisen kismi bu nedenle, ucretlere harcanan sermaye, uretimde harcanan biitiin emegin degeri ve dolayisiyla fiyatini odeyen sermaye-deger olarak goriiniir. Ornegin, ortalama on saaUik toplumsal i§guniinun 6 §ilin tutanndaki bir para miktannda nesnelestigini varsayahm. Buna gore 100 sterlinlik bir degisen sermaye yatmmi, 333V3 on saatlik i§giiniinde uretilen bir degerin para ifadesini temsil eder. Ne var ki, satin ahnan emek-giiciinii, yatinlan sermayede temsil eden bu deger, fiilen i§lev yapan iiretken sermayenin bir kismim olu§turmaz. Uretim siirecin-de onun yerini, canh emek-giicii almi§tir. Eger, omegimizde oldugu gibi, emek-giiciiniin somurii derecesi %100 ise 6662/3 on saatlik i§gunii boyun-ca harcanir ve boylece de, iiriine 100 sterlinlik yeni bir deger katar. Ama, yatinlan sermayede, 100 sterlinlik degisen sermaye, ucretlere yatmlmis. sermaye ya da 6662/3 on saatlik gun boyunca i§ goren emegin fiyati olarak goriiniir. 100 sterlinlik miktar, 6662/3 ile boliiniirse, deger olarak, be§ saatlik emegin iiriiniine e§it, on saatlik bir i§guniiniin fiyati olan 3 §ilin elde edilir. §imdi eger biz, bir yanda yatinlan sermayeyi diger yandaki meta-deger ile kar§ila§tinrsak sunu buluruz: I.Yatinlan sermaye 500 sterlin = uretim araclanna harcanan 400 sterlinlik sermaye (uretim araclanmn fiyati) + emege harcanan 100 ster linlik sermaye (6662/3 i§giiniinun fiyati ya da ayni sure icin odenen ucret). II.Metalann degeri 600 sterlin = maliyet fiyatini temsil eden 500 sterlin (harcanan uretim araclanmn fiyati 400 sterlin + harcanan 6662/3 i§giinunun fiyati 100 sterlin) + 100 sterlin arti-deger.
Bu formulde, sermayenin emek-giiciine yatinlan kismi, pamuk ya da komiir gibi uretim araclanna yatinlan kismindan, yalniz, maddi bakimdan farkh bir uretim ogesinin kar§ihginin odenmesine yaramasi bakimindan aynhr, yoksa hie bir sekilde, meta-deger yaratma siirecinde ve dolayisiyla da sermayenin kendisini geni§letme siirecinde i§levsel bakimdan farkli bir amaca hizmet ettiginden otiirii aynlmaz. Uretim araclanmn fiyati, tipki yatinlan sermayede goriindugu gibi, metalann maliyet fiyatinda tekrar goriiniir, ve boyle olmasimn nedeni, bu uretim araclanmn bir amaca uygun olarak tiiketilmeleridir. Bu metalann uretiminde tiiketilen 6662/3 i§gunu icin odenen fiyat ya da ucretler de, gene, tipki yatinlan sermayede goriindugu gibi metalann maliyet fiyatinda tekrar ortaya cikar ve bunun da nedeni gene bu miktar emegin bir amaca yonelik olarak harcanmi§ olmasidir. Biz, yalniz, tamamlanmi§ ve varolan degerleri -yatinlan sermayenin degerinin, iiriiniin degerinin olusmasina katilan kisimlanm- goriiriiz, ama yeni degerler yaratan ogeyi gormeyiz.
Degismeyen ve degisen sermaye arasindaki ayrim yokolmu§tur. 500 sterlinlik turn maliyet fiyati, §imdi iki anlam ta§ir; birincisi, 600 sterlinlik [sayfass] meta-degerin, metain iiretiminde harcanan 500 sterlinlik sermay-eyi yerine koyan kismidir; ikincisi, meta-degerin bu kismi, salt, kulla-nilan iiretim ogelerinin, yani uretim araclan ile emegin maliyet fiyati, yani yatinlan sermaye olarak daha once varoldugu icin mevcuttur. Ser-maye-deger, bir metain maliyet fiyati olarak, ancak bir sermaye-deger seklinde harcandigi icin ve harcandigi olciide tekrar ortaya cikar. Yatinlan sermayenin ce§itli deger kisimlanmn, maddi bakimdan farkli uretim ogelerine, yani emek araclanna, ham ve yardimci madde-lere ve emege harcanmi§ olmasi olgusu, yalnizca, metain maliyet fiyati-nin, maddi bakimdan farkli uretim ogelerinin yeniden satin ahnmasi zorunlulugunu gerektirir. Ama, maliyet fiyatinin olu§umunu ilgilendirdigi kadanyla, burada yalnizca bir ayrim, yani sabit ve doner sermayeler arasindaki ayrim farkedilebilir. Omegimizde biz, emek araclannin a§inip yipranmasi icin 20 sterlin koymu§tuk (400 = emek araclannin amortis-mani icin 20 sterlin + uretim maddeleri icin 380 sterlin). Bu emek araclannin degeri, iiretken siirecten once, diyelim 1.100 sterlin olsun. Metalar uretildikten sonra bu deger iki bicimde varolur, metain degerinin bir kismi olarak 20 sterlin ve eskisi gibi kapitalistin miilkiyetinde kalan emek araclannin geriye kalan degeri olarak 1.200 - 20 ya da 1.180 sterlin; bir baska deyi§le, bunlar, kapitalistin meta-sermayesinin degil, iiretken ser-mayesinin ogeleri olarak bulunurlar. Uretim maddeleri ile iicretler, emek araclanndan farkli olarak, metain iiretiminde tamamen tuketilmi§ler ve boylece biitiin degerleri, iiretilen metain degerine gecmi§tir. Yatinlan sermayenin bu ce§itli kisimlanmn, devir ile ili§kili olarak nasil sabit ve doner sermaye bicimlerine buriinduklerini g6rmii§tuk. Buna gore, yatinlan sermaye = 1.680 sterlin: sabit sermaye = 1.200 sterlin + doner sermaye = 480 sterlin (= 380 sterlin uretim mad-delerindeki, arti, 100 sterlin iicretlerdeki). Ama metain maliyet fiyati, yalniz = 500 sterlin (sabit sermayenin asmma ve yipranmasi icin 20 sterlin ve doner sermaye icin 480 sterlin).
Metain maliyet fiyati ile yatinlan sermaye arasindaki bu fark, yalnizca, metain maliyet fiyatinin, yalnizca iiretiminde fiilen tiiketilen sermaye tarafindan olu§turuldugunu tanitlar. Metain iiretiminde, 1.200 sterlin degerinde uretim araci kullamlmistir, ama bu yatinlan sermaye-degerden yalniz 20 sterlini iire-timde kaybolmu§tur. Demek ki, kullanilan sabit sermaye, ancak kismen metain maliyet fiyatina girmektedir, ciinkii onun iiretiminde ancak kismen tuketilmektedir. Kullanilan doner sermaye ise metain maliyet fiyatina biitiiniiyle girmektedir, ciinkii uretimde biitiiniiyle tuketilmektedir. Ama bu, ancak, sabit ve doner sermayelerin tiiketilen kisimlanmn * Orantih olarak, herkese dii§en pay oraninda. -f.
degismez bir bicimde, degerlerinin buyiiklugu ile prou rata* metain maliyet fiyatina [sayfase] gectigini ve metain degerinin bu kisimlannin salt iiretimlerinde harcanan sermayeden dogduklanni taniUamaz mi? Eger bu boyle olmasaydi, yatirilmi§ bulunan 1.200 sterlinlik sabit sermayenin, uretken siirec sirasinda kaybettigi 20 sterlin di§inda, kaybetmemi§ ol-dugu diger 1.180 sterlini de bu siirece nicin katmadigi aciklanamazdi. Maliyet fiyatinin hesaplanmasi bakimindan sabit ve doner ser-mayeler arasindaki bu fark, bu nedenle, ancak, maliyet fiyatinin goriiniiste, harcanan sermaye-degerden ya da bizzat kapitalist tarafin-dan emek de dahil harcanan uretim ogeleri icin odenen fiyattan dogmu§ olmasim dogrular. Ote yandan, degerin olusumunu ilgilendirmesi bakimindan, sermayenin emek-giiciine yatinlan degisen kismi, burada, doner sermaye bashgi altinda, acikca, degismeyen sermaye ile (sermayenin iiretim maddesinden ibaret bulunan kismi ile) 6zde§lestirilmekte ve bu, sermayenin kendisini geni§letme siirecindeki sim tamarnlamaktadir.1 Buraya kadar biz, metalann degerinin yalnizca bir ogesini, yani maliyet fiyatini ele aldik. §imdi de, metalann degerinin diger kismina, yani maliyet fiyati iizerindeki fazlahga ya da artidegere gozatmamiz ge-rekiyor. Demek ki, her §eyden once arti-deger, bir metain degerinin maliyet fiyatinin iizerinde ve otesinde kalan fazla kismidir. Ama maliyet fiyati, kendisinin de siirekli olarak maddi ogelerine tekrar cevrildigi tii-ketilen sermayenin degerine e§it oldugu icin, bu deger fazlasi, metain iiretiminde harcanan ve kendi dola§imi yoluyla geri donen sermayenin degerindeki bir arti§ demektir. Daha once de gordugumuz gibi, arti-deger a ancak, degisen sermaye d’nin degerindeki bir degismeden dogdugu ve bu nedenle, koke-ni yoniinden degi§en sermayedeki bir arti§tan ba§ka bir sey olmadigi halde, iiretim siireci sona erdikten sonra, gene de s + d’nin, harcanmi§ toplam sermayenin degerinde bir arti§ olu§turur. a’nin, emek-giiciine yatmlmis. bulunan belirli bir sermaye-deger d’nin, degisken bir biiyukliige, yani degismeyen bir biiyukliigiin degi§en bir
biiyukliige cevrilmesiyle iiretildigini ifade eden s + (d + a) formiilii, (s + d) + a olarak da temsil edilebilir. Uretim gercekle§meden once elimizde 500 sterlinlik bir sermaye vardi. Uretim tamamlandiktan sonra, elimizde 500 sterlinlik bu sermaye ile, 100 sterlinlik bir deger arti§i vardir.2 > Kitap Tde (Kap. VII. 216-206 Dipnoi.) [Tiirkge baskida: Dokuzuncu Boliim Uguncii Kesim; s. 249 vd. -Ed. ], bunun, iktisatginin kafasinda nasil bir kan§iklik yaratabilecegini gostermek igin N. W. Senior’un ornegini vermi§tik. 2 “Daha once soylenenlerden biliyoruz ki, arti-deger yalnizca d’nin sermayenin emek-giiciine donii§en boliimiiniin degerindeki degi§menin sonucudur; dolayisiyla d + a = d + d (ya da d, arti, d’nin bir kesri). Ama degisenin yalnizca d olmasi olgusu, ve bu degismenin kosullannin sermayenin degisen kismindaki bir arti§in sonucu olmasi durumuyla degisme ko§ullannin gozle goriilemez hale gelmesi yaninda yatinlan sermayenin toplaminda bir arti§ da vardir. Ba§langigta 500 & §imdi 590 & olmaktadir.” (Buch I. Kap. VII, 1, s. 203/195.) [Tiirkge baskida: Onbirinci Boliim, Birinci Kesim. s. 238-239. -Ed.]
Bununla birlikte, arti-deger, yalmz, yatinlan sermayenin, sermaye-nin kendisini geni§letmesi surecine giren kisminda. degil, bu siirece [sayfa 37] girmeyen kisminda da bir arti§ olu§turur. Ba§ka bir deyi§le, arti-deger yalmz, metain maliyet fiyati ile yerine konulan tuketilen sermaye-de degil, iiretime yatmlan biitiin sermayede bir artis. demektir. Uretim siirecinden once elimizde 1.680 sterlin degerinde bir sermaye vardi; yani uretim araclanna yatinlan ve yalmz 20 sterlini, asmip yipranma ne-deniyle metain degerine giren 1.200 sterlinlik bir sabit sermaye ile, uretim maddelerine ve ucretlere yatinlan 480 sterlinlik bir doner sermaye bulunuyordu. Uretim siirecinden sonra, elimizde iiretken sermayenin degerini olu§turan bir oge olarak 1.180 sterlin ile, 600 sterlinlik bir metasermaye bulunmaktadir. Bu iki deger miktanm topladigimizda, §imdi kapitalistin elinde 1. 780 sterlinlik bir deger bulunmaktadir. Yatirmi§ oldugu 1.680 sterlinlik toplam sermaye bundan cikartildiginda, geriye 100 sterlinlik bir deger arti§i kalir. 100 sterlinlik arti-deger, boylece, yatinlmi§ 1.680 sterlin bakimindan bir arti§ olu§turdugu gibi, onun bir kismi olan ve uretim sirasinda harcanan 500 sterlin bakimindan da bir arti§ demektir. §imdi kapitaliste, bu deger artismin, sermaye ile giri§ilmi§ bulu-nan iiretken siirecten dogdugu ve bu nedenle sermayenin kendisinden tiiredigi, acik olarak goriiniir, ciinkii, bu arti§, uretim siirecinden once ortada olmadigi halde, siirecten sonra ortaya cikmistir. Uretimde tiiketi-len sermayeye gelince, arti-deger, gene, uretim araclan ile emegi iceren biitiin farkli deger ogelerinin hepsinden dogmu§ gibi goriiniir. giinkii maliyet fiyatinin olusumuna biitiin bu ogeler e§it katkida bulunurlar. Yatinlmi§ sermaye olarak edindikleri kendi degerlerini hepsi de uriinun degerine katarlar ve, degi§meyen ve degisen deger biiyukliikleri olarak farkhlasmami§lardir. Biz eger bir an icin, biitiin yatinlan sermayenin, ya sirf iicretierden ya da sirf uretim araclanmn degerinden ibaret oldugunu varsayarsak, bu, apacik hale gelir. Birinci durumda, demek ki, 400 + 100H + 100 metadeger yerine 500H + 100 meta-deger elde etmi§ olur-duk. Ucretiere yatinlmi§ olan 500 sterlinlik sermaye, 600 sterlinlik meta-degerin iiretiminde harcanan biitiin emegin degerini temsil eder ve sirf
bu nedenle, turn iiriiniin maliyet fiyatini olu§turur. Ama harcanan sermayenin degerinin, iiriiniin degerinin bir kismi olarak yeniden-uretilme-sine yolacan bu maliyet fiyatinin olu§umu, bu metadegerin olu§umunda bizce bilinen tek siirectir. Biz, onun 100 sterlinlik arti-deger kismimn nasil olu§tugunu bilmiyoruz. Meta-degerin 500 + 100 ’ya esjt oldugu ikinci durum icin de aym §ey dogrudur. Her iki durumda da, biz, arti-degerin, belli bir degerden geldigini biliyoruz, ciinkii bu deger, ister emek, ister uretim araclan biciminde olsun, iiretken sermaye biciminde yatinlmi§ti. Ote yandan, bu yatinlan sermaye-deger, geni§lemi§ oldugu ve bu nedenle metain maliyet fiyatini olu§turdugu icin, arti-degeri mey-dana getiremez. giinkii, salt metain maliyet fiyatini olu§turmasi nedeni-
yle, sermaye-deger, herhangi bir arti-deger olu§turmaz, yalmzca bir esdeger, harcanan sermayeyi yerine koyan bir deger olu§turur. Bu ne-denle, [sayfa 38] sermaye-degerin arti-deger olu§turmasi olciisiinde, bu, onun, harcanmi§ sermaye olarak ozgiil niteliginden degil, daha cok, yatinlmi§ ve dolayisiyla yararlanilmi§ sermaye olmasi niteliginden otiirii boyledir. Bu nedenle, arti-deger, yatinlan sermayenin, metain maliyet fiyatina giren kismindan dogdugu kadar, buna girmeyen kismindan da dogar. Kisacasi, arti-deger, kullanilan sermayenin hem sabit ve hem de doner kisimlanndan aym derecede meydana gelir. Emek araclanm ol-dugu kadar, iiretim maddelerini ve emegi de [iceren -g.) toplam sermaye, uriinlerin yaraticisi olarak maddi bakimdan hizmet eder. Toplam sermaye, ancak bir kismi, kendini geni§letme surecine katilmi§ olsa bile, fiili emeksurecine maddi bakimdan katihr. Belki de, maliyet fiyati-nin olu§umuna kismen katildigi halde, arti-degerin olu§umuna butiiniiy-le katilmasimn nedeni i§te budur. Her ne olursa olsun sonuc su oluyor ki, arti-deger, yatinlan sermayenin biitiin kisimlanndan, aym zamanda doguyor. Bu tiimdengelim, belki de, Malthus’un sozleriyle acikca ve kisaca ifade edilerek epeyce kisaltilabilir: “Kapitalist ... yatirdigi sermayenin biitiin kisimlanndan e§it bir kar bekler.”3 Arti-deger, yatinlan toplam sermayenin, varsayilan bir yavrusu olma niteligi icersinde, kann bu doniismiis. bigimini ahr. Demek oluyor ki, belli bir deger, kar iiretmek amaciyla yatinldigi zaman sermaye oluyor,4 ya da belli bir deger, sermaye olarak kullanildigi igin kar meydana geli-yor. Kara, k dersek, S = s + d + a = k + a formiilii S = m + k halini ahr, ya da, bir metain degeri = maliyet fiyah + kar olur. Kar, burada temsil edildigi haliyle, demek ki, arti-deger ile aym sey oluyor, ancak, kapitalist iiretim tarzimn herhalde vazgecilmez bir iiriinii oldugundan gizemli bir bicime biiriiniiyor. Uretim siireci sirasin-da meydana gelen deger degi§ikliginin kaynagimn, sermayenin degi§en kismindan; toplam sermayeye aktanlmasi gerekiyor, ciinkii, varsayilan maliyet fiyati olu§umunda, degi§meyen ve degisen sermayeler arasinda gozle goriilur bir aynm bulunmamaktadir. Bir
kutupta, emek-gucumin fiyaU, iicreUerin ba§kala§mi§ bicimine biirundiigii icin, kar§it kutupta arti-deger, kann baskalasmi§ biciminde goriinmektedir. Bir metain maliyet fiyatimn, degerinden kiiciik oldugunu gormii§ bulunuyoruz. S = m + a oldugu icin, m = S - a’dir. S = m + a formiilii S = m, ya da, meta-deger = meta maliyet fiyati olabilmesi icin, a = 0 olmasi gerekir; ozel piyasa kosullan, metalann satis. fiyaUanni, maliyet fiyaUanmn diizeyine ve hatta altina dii§urebilmekle birlikte, yukardaki durum, kapitalist uretim esasinda hicbir zaman ortaya cikmaz. Demek oluyor ki, bu metain deger iizerinden satilmasi halinde, 3
Malthus, Principles of Political Economy, 2. ed. London 1836, s. 268. “Bir kar amaciyla geni§leyen §ey sermayedir.” Malthus, Definitions in Political Economy, London 1827. s. 86. 4
bu metain degerinin maliyet fiyatini a§an fazlahga e§it ve bu nedenle, bu metain degerine katilmi§ bulunan turn arti-degere e§it bir kar gercekle§tirilmi§ [sayfa 39] olur. Ne var ki, kapitalist, bir metai degerinin altinda sattigi zaman bile, onu bir kar ile satmi§ olabilir. Metain sati§ fiyati, maliyet fiyatimn iizerinde oldugu siirece, bu fiyat, degerinin altinda olabilecegi halde, bu metaya katilmi§ bulunan arti-degerin bir kismi daima gercekle§ir ve boylece bir kar saglar. Bizim omegimizde, metain degeri 600 sterlin ve maliyet fiyati 500 sterlindir. Bu meta, eger, 510, 520, 530, 560 ya da 590 sterline satilmi§ ise, degerinin 90, 80, 70, 40 ya da 10 sterlin altinda satilmi§ demektir. Gene de, onun satismdan, sirasiyla 10, 20, 30, 60 ya da 90 sterlin bir kar gercekle§tirilmi§tir. Bir metain degeri ile maliyet fiyati arasinda, sayisiz satis, fiyatlan olabilecegi aciktir. Metain degerindeki artideger ogesi ne kadar biiyuk ise, bu ara fiyatlann yer alabilecekleri dizi de o kadar buyiiktur. Bu, bazi durumlarda metalann fiyatlanmn altinda satilmasi, bazi sanayi kollannda anormal derecede du§uk meta-fiyatlan,5 vb., gibi giin-liik rekabet olaylanni fazlasiyla aciklami§ olur. Kapitalist rekabetin, eko-nomi politigin §imdiye degin kavrayamadigi temel yasasi, genel kar oram ile, bu oranin belirledigi sozde iiretim fiyatianni diizenleyen yasa, daha ilerde gorecegimiz gibi, metalann degerleri ile maliyet fiyatian arasinda-ki bu farka ve bunun sonucu, bir metain degerinin altinda bir karla satilmasi olasihgina dayanir. Bir metain asgari sati§ fiyati sinin, onun maliyet fiyatidir. Bu maliyet fiyatimn altinda satildigi takdirde, harcanmi§ olan iiretken sermaye ogeleri, bu sati§ fiyati ile butunuyle yerine konulamaz. Bu siirec devam edecek olursa, yafinlan sermayenin degeri yokolur. I§te salt bu acidan kapitalist, maliyet fiyafina, metain ig degeri goziiyle bakmak egiliminde-dir; ciinkii bu, sermayesinin korunup devam etmesi icin gerekli fiyattir. Ama bir de §u var ki, bir metain maliyet fiyati, bu metain uretimi icin bizzat kapitalist tarafindan odenen safinalma fiyatidir ve bu nedenle, safinalma fiyati, uretimin kendisi tarafindan belirlenmi§tir. Bu nedenle, metain sati§i ile gerceklesen deger fazlahgi ya da artidege kapitaliste, metain maliyet fiyaU uzerindeki deger fazlahgi gibi degil, degerini a§an safi§
fiyafindaki bir fazlalik olarak goriiniir ve dolayisiyla, bir metain ta§idigi arfi-deger, onun sati§i ile gercekle§miyor da, bizzat sati§tan doguyor gibidir. Biz bu yanilgiyi Birinci Kitapta daha yakindan incelemisfik (Kap, IV, 2) (“Sermayenin Genel Formiiliindeki geli§kiler”), ama burada bir an icin, digerleri arasinda Torrens tarafindan, ekonomi politikte Ricardo’yu asan bir ilerleme olarak one suriilen bicim iizerinde duracagiz. “Uretimin maliyetinden ya da ba§ka bir deyi§le, metalann yeti§tirilmesi ya da fabrikasyonunda harcanan sermayeden ibaret bulunan dogal fiyati, kan icermi§ olamaz. ... Bir ciftcinin 100 quarter tahil [sayfa 5
Cf: Buch 1, Kap. XVIII, 1. 571/561 ff. [Tiirkge baskida: Yirminci Bolum, s. 581 vd. -ed]
40] ektigini ve buna kar§ihk 120 quarter tahil almi§ oldugunu varsayahm. Bu durumda, harcanan tahihn iizerindeki iiriin fazlasi 20 quarter, Qiftgi-nin kanni olu§turur; ama bu fazlahga ya da kara, harcanan bir kismidir demek sacma olurdu. ... Bir imalatci patron, belli bir miktar hammadde, i§ arac ve gerecleri, emek icin ya§am gereksenmeleri harcar ve kar§ihginda bir miktar mamul mal elde eder. Bu mamul mal, yatmlma-lan ile elde edilmi§ oldugu maddelerden, araclardan ve ya§am gerek-sinmelerinden daha yuksek bir degi§im-degerine sahip bulunmahdir.” Torrens, buradan, satis. fiyatimn, maliyet fiyati iizerindeki fazlahgi ya da kann, Miketicilerin, “ya dolaysiz ya da dolayh degi§im yoluyla, sermaye-nin biitiin ogelerine, bunlann uretim-maliyetlerinden daha biiyiik bir miktar odemeleri” olgusundan ileri geldigi sonucunu cikartiyor.6 Ger-cekten de, belli bir biiyiikliigiin iizerindeki fazlahk, bu biiyiikliigiin bir kismini olu§turamaz ve bu yiizden de, kar, bir metain, kapitalistin harca-malan iizerindeki deger fazlahgi, bu harcamalann bir kismini olu§turamaz. §u halde, kapitalistin yatirdigi deger di§inda bir ba§ka oge, bir metain degerinin olu§umuna katilmiyorsa, hicten herhangi bir §ey cikamaya-cagina gore, iiretimden nasil olup da kendisine giren degerden daha fazla bir deger ciktigi aciklanamaz bir §eydir. Ama, Torrens, bu hicten varetme sorunundan, ancak, bunu meta iiretimi alanindan, meta dola§imi alanina kaydirmak suretiyle kurtulmu§ oluyor. Kar, iiretimden gelemez, diyor Torrens, yoksa, uretimin maliyetinde zaten icerilmi§ olurdu ve bu maliyetin iizerinde bir fazlahk olamazdi. Kar, metalann degi§iminden once zaten varolmasa, bu degi§imden gelemez, diye yamtliyor Ramsay. Degistirilen iiriinlerin degerlerinin toplamimn, zaten degerlerinin topla-mi oldugu bu degi§imde degi§iklige ugramayacagi aciktir. Bu toplam, degi§imden once de, sonra da aynidir. Burada §unu belirtmek gerekir ki, Malthus, metalann kendi degerlerinin iizerinde satilmalan konusun-da farkli bir aciklamasi bulundugu ya da, bu Mir tartismalann hepsinin de, ashnda, bir zamanlann iinlii, filojistonun negatif agirhgi gibi, ayni noktaya gelip dayanmalan nedeniyle, bu konuda hie bir aciklamasi ol-madigi halde, acikca Torrens’in yetkesine ba§vurur.7
Kapitalist uretimin egemen oldugu bir toplumsal diizende, kapi-talist olmayan iiretici bile, kapitalist kavramlann pencesine dii§er. Ge-nellikle gercegi derinden kavramasiyla dikkati ceken Balzac, son romam Les Paysans’da, kiiciik koyliiniin, sirf kendisine kar§i iyi niyet beslesin diye, para aldigi tefecinin ufak-tefek i§lerini bedavadan nasil yaptigim ve kendi emegi kendisine bir para harcamasina malolmadigi icin, tefeciye zaten kar§ihksiz bir sey vermedigi hayaliyle nasil avundugunu pek giizel anlatir. Tefeciye gelince, o, boylece bir ta§la iki ku§ birden vurmaktadir. Ucretler icin herhangi bir para harcamamis. olur ve kendi emegini har6 7
R. Torrens, An Essay on the Production of Wealth, London 1821, s. 51-53 ve 349. Malthus, Definitions in Political Economy, London 1853, s. 70, 71.
cayacagi bir tarladan yoksun kalmak suretiyle gitgide peri§an olan koyliiyii, tefecilik aginin derinliklerine dogru ceker. [sayfa 4i] Bir metain maliyet fiyatimn, onun gercek degerini olu§turdugu, arti-degerin, iiriiniin degerinin iizerinde satilmasindan dogdugu ve boy-lece metalann, eger sati§ fiyaUan, maliyet fiyatlanna e§it ise, yani tiiketi-len iiretim araclan ile iicreUerin toplaminin fiyatina e§it ise, degerierine e§it fiyatlarla satilabilecegi gibi dii§iincesizce anlayi§lar, diinyaya Proud-hon tarafindan o her zamanki sozde-bilimsel hilekarhgi ile, sanki sosya-lizmin yeni ke§fedilmi§ sirlan gibi mu§tulanmi§tir. Gercekten de, metalann degerinin, maliyet fiyatlanna indirgenmesi, onun Halk Bankasinin teme-lini olu§turur. Dana once de gosterildigi gibi, bir uriinun degerini olu§turan ce§itli ogeler, bizzat uriiniin orantih kisimlan ile temsil edilebilir. Omegin (Buch I, Kap. VII, 2, s. 211-203) eger 20 libre ipligin degeri 30 §ilin ise -yani, 24 §ilini iiretim araci, 3 §ilini emek-giicii ve 3 §ilini arti-deger ise-bu arfideger, iiriiniin onda-biri = 2 libre iplik olarak temsil edilebilir. §imdi eger bu 20 libre iplik, maliyet fiyati olan 27 §iline safihrsa, ahci 2 libre ipligi bedava almi§ olur ya da mal, degerinin >/ ’u kadar alfinda saUlmi§ olur. i§Si gene eskisi gibi arti-emek harcami§Ur, ama bu sefer kapitalist iplik iireticisi yerine, ipligi satin alan icin harcami§Ur. Biitiin metalann, kendi maliyet fiyatlanna satilmalan halinde, sonucun, gercek-ten, sanki hepsinin de maliyet fiyatlarimn iizerinde, ama degerierine e§it fiyatiarla saUhyormu§ gibi olacagim varsaymak butilnuyle yanh§ olurdu. Cunku, emek-giiciiniin degeri, i§giiniinun uzunlugu ve emegin somiir-iilme derecesi her yerde ayni olsa bile, ce§itli tiirdeki metalann degerle-rinde icerilmi§ bulunan arfi-deger miktarlan, bu metalann uretimleri icin yafinlan sermayelerin farkli organik bile§imlerine bagh olarak, gene de farkh olurdu.8 [sayfa 4i]
8
"Farkh sermayeler tarafindan iiretilen deger ve arti-deger kitlesi -emek-guciinun degeri belli ve somiirii derecesi e§it olmak iizere- bu sermayelerin degi§en kisimlannin miktari olarak, yani canh emege donu§en kisimlan olarak dogrudan degisjr.” (Buch 1, Kap: IX, s. 321/303.) [Tiirkge baskida: Onbirinci Boliim, s. 330-331. -Ed.}
iKiNCi BOLUM KAR ORANI SERMAYENIN genel formula P-M-P"dar. Ba§ka bir deyi§le, dola§imdan, daha biiyuk bir miktar deger cekmek icin, bir miktar deger dola§ima sokulmu§tur. Bu daha biiyiik miktan iireten siirec, kapitalist uretimdir. Bunu gerceklestiren siirec, sermayenin dola§imidir. Kapitalist, bir metai, ne sirf meta iiretmis. olmak icin, ne de, onu, kullanim-degeri ya da kendi ki§isel tuketimi icin iiretmez. Bir iiriinde kapitalisti gercekten ilgilendiren §ey, bizzat somut iiriin degil, iiriindeki, iiretimi icin tiiketilen sermayenin degerini a§an deger fazlasidir. Kapitalist, top-lam sermayeyi, arti-deger iiretiminde, bu sermayenin kisimlannin oyna-digi farkli rolleri hi? dikkate almaksizin yaUnr. Kapitalist, sermayeyi olu§-turan butun bu kisimlan, yalnizca yaUrdigi sermayeyi yeniden iiretmek igin degil, ashnda daha gok, bu sermayeyi a§an bir deger iiretmek igin, aym §ekilde yaUnr. YaUrmi§ oldugu degi§en sermayenin degerini, daha biiyuk bir degere gevirebilmesi igin tek yol, bu degisen sermayeyi, canh emek kar§ihginda degistirmek ve bu, canh emegi somurmektir. Ne var ki, o, bu emegi, bu emegin i§lev yapmasi icin gerekli ko§ullara, yani emek araclanna ve emegin iizerinde i§leyecegi konulara, makinelere, hammaddelere aym anda bir yatmm yapmaksizin, yani sahibi oldugu degerin belli bir miktanni uretim ko§ullanna cevirmeksizin somiiremez; [sayfa 42] cunkii, o bir kapitalisttir ve emegi somiirge siirecine, ancak, erne-
gin ko§ullanna sahip bulunan bir kimse sifatiyla, yalnizca emek-giiciine sahip bulunan emekcinin kar§isina ciktigi icin ba§layabilir. Daha once birinci ciltte gosterildigi gibi, sirf iiretim araclanna i§ci olmayanlann sahip bulunmalan olgusu nedeniyledir ki, emekciler iicreUi i§ciler halini ve i§ci olmayanlar kapitalist halini alirlar. Degisen sermayesinden bir kar saglamak icin, degismeyen ser-mayeye, ya da degismeyen sermayenin degerini buyiitmek icin degisen sermaye yatirdigi; makineleri ile hammaddelerinin degerini yukseltmek icin iicretlere, ya da emegi somurebilmek icin makineler ile hammad-delere para yatirdigi §eklinde diisunceler, kapitalisti hie ilgilendirmez. Sermayenin yalnizca degisen kismi arti-deger yaratmakla birlikte, bunu o, ancak oteki kisimlann, iiretim kosullanmn da ayni §ekilde yatinlmasiyla yapar. Kapitalist, emegi ancak degismeyen sermaye yatirmakla somii-rebildigini, degismeyen sermayesini, ancak degisen sermaye yatinmi ile artirabildigini gorerek, kafasinda butun bunlari birbirine kan§tirir ve, fiili kazanc orani, bunun degisen sermayeye olan orani ile degil toplam ser-mayeye olan orani ile, arti-deger orani ile degil, kar orani ile belirlendigi icin bu kan§iklik daha da fazla olur. Ve bu kar orani, daha sonra da gore-cegimiz gibi, ayni kalabildigi halde gene de farkli arti-deger oranlanni ifade edebilir. Uriinun maliyeti, degerinin kapitalist tarafindan 6denmi§ ya da kar§ihginda kapitalist tarafindan iiretime e§degeri sokulmu§ butun oge-lerini icerir. Sermayenin aynen korunmasi ya da ilk buyiiklugunde yeni-den iiretilmesi icin bu maliyetierin yerine konulmasi gerekir. Bir metain icerdigi deger, iiretiminde harcanan emek-zamanina e§ittir ve bu emek miktan, kar§ihgi odenen ve odenmeyen kisimlardan olu§ur. Ama kapitalist icin bu metain maliyeti, yalnizca, bu metada mad-delesen emegin, kapitalist tarafindan kar§ihgi odenen kismindan ibaret-tir. Metada icerilen arti-emek, bu emek, emekciye tipki kar§ihgi odenen kisim gibi bir emege maloldugu halde ve gene tipki kar§ihgi odenen emek gibi deger yarattigi ve metaya deger yaratan bir oge olarak girdigi halde, kapitaliste hie bir §eye malolmaz. Kapitalistin kan, kar§ihginda hie bir sey odemedigi,
satabilecegi bir §eye sahip bulunmasi olgusundan ileri gelir. Arti-deger ya da kar, tamamen, bir metain, maliyet fiyati iize-rindeki deger fazlahgindan, yani o metada somutlasan toplam emegin, kar§ihgi odenen miktan asan kismindan ibarettir. Arti-deger, kokeni ne olursa olsun, demek ki, yatinlan toplam sermaye uzerindeki bir fazla-hktir. Bu fazlahgin toplam sermayeye orani bu nedenle i orani ile ifade edilir, ve S burada toplam sermayedir. Biz boylece arti-deger orani */d’ den farkli olarak, kar orani, 7 = a/ +. ifadesini elde ederiz. Degi§en sermaye ile olciilen arti-deger oranina, arti-deger orani [sayfa 44] denir. Toplam sermaye ile olciilen arti-deger oranina kar orani denir. Bunlar, ayni seyin iki farkli olciisiidur ve farkli iki oleum oleegi nedeniyle, bu varhgin farkli oranlanni ya da bagintilanni ifade ederler.
Arti-degerin kara d6nii§mesi, arti-deger oraninin kar oranina do-nii§mesinden cikartilmahdir, yoksa bunun tersi yapilmamahdir. Ve as-hnda, tarihsel ciki§ noktasi kar orani idi. Arti-deger ile arti-deger orani, nispeten arasfirmayi gerektiren, gozle goriilmeyen ve bilinmeyen ozler-dir, oysa kar orani ve bu nedenle de arti-degerin kar bicimindeki gorii-niisu, bu gorungiiniin yuzeyinde kendilerini aciga vururlar. Bireysel kapitalisti ilgilendirdigi kadanyla, o, yalnizca, arti-degerin, ya da metalanni sattigi deger fazlaligmin, bu metalann iiretimi icin yati-nlan toplam sermaye ile olan bagmtisiyla ilgilenir; bu fazlahgin, sermaye-nin ce§itli kisimlan ne ozgiil bagmtisi ve ic ili§kisi onu hi? ilgilendirmedigi gibi, bu ozgiil bagmti ve ic ili§ki iizerine bir §al cekmek, iistelik, onun cikannadir. Bir metain onun maliyet fiyati iizerindeki deger fazlahgi, dogru-dan iiretim siirecinde sekillendigi halde, bu, ancak dola§im siirecinde gercekle§ir, ve gercekte, rekabet ko§ullan alUnda, fiili piyasada, bu fazlahgin gersekle§ip gersekle§meyecegi ve ne olgiide gerQekle§ecegi piya-sa ko§ullanna bagh oldugu igin, dola§im siirecinden doguyormu§ izleni-mini daha da kolay verir. Burada, bir metain degerinin iizerinde ya da altinda saUlmasi halinde, yalnizca ba§ka tiir bir arUdeger b61ii§umu ola-cagi, bu farkli b61ii§umun, ce§iUi kimselerin arU-deger paylannda yaratacagi bu degi§ik oranlann, arti-degerin biiyiikliik ya da niteliginde herhangi bir degi§iklik yapmayacagi konusunda fazla bir §ey soylemek gereksiz-dir. Dola§im siirecinde yalniz bizim ikinci ciltte tartisUgimiz ba§kala§imlar yer almakla kalmaz; bunlar, fiili rekabetle, metalann degerlerinin iizerinde ya da altinda satilmalan ve satin ahnmalan ile birlikte olurlar ve boy-lece bireysel kapitalistin gercekle§tirdigi arU-deger, emegin dogrudan somiirusiine oldugu kadar, ticari zekasimn keskinligine de baghdir. Dola§im siirecinde dola§im zamani, cali§ma-zamaninin yamsira etkisini gostermeye ba§lar ve boylece, belli bir zaman arahginda gercek-lesfirilebilecek arU-deger miktanni sinirlar. Aynca, dola§im siirecinden gelen diger bazi ogeler, fiili iiretim siirecine kesin olarak girerler. Fiili iiretim
siireci ile dola§im siireci, siirekli olarak birbiri icine gecer ve bir-birine kan§ir, boylece kendi tipik ayirdedici ozelliklerini devamh bozarlar. ArU-deger ve genellikle deger iiretimi, daha once de gosterildigi gibi, dola§im siirecinde yeni tammlar kazanirlar. Sermaye kendi baskala§im devrelerinden gecer. Ensonu, deyim yerindeyse, kendi ic organik yasa-minin di§ina cikarak, di§ yasamla bir ili§kiye, birbirlerinin kar§isina sermaye ve emek olarak degil, bir durumda sermaye ve sermaye digerinde gene yalnizca ahci ve satici halinde bireyler olarak cikan bir ili§ki icersi-ne girer. Dola§im zamani ile cah§ma-zamaninin yollan kesi§ir ve boylece her ikisi de arti-degeri belirliyorlarmi§ gibi goriiniir. Sermaye ile iicretii emegin birbirlerinin kar§isina cikfiklan ilk bicim, gorunii§te bundan [sayfa 45] bagimsiz ili§kilerin i§e kan§masi ile kihk degi§tirir. ArU-degerin kendi-si, elkonulan emek-zamamnin bir iiriinii olarak degil, metalann satis.
fiyatlarimn bunlann maliyet fiyaUarini a§an bir fazlahk gibi goriiniir; ve boylece maliyet fiyati kolayca bunlann gercek degerleri (valeur intrinse-que) olarak temsil edilirken, kar, metalann satis. fiyatinin kendi ickin degerlerini a§an bir fazla kisim olarak goriiniir. Kapitalistin ba§kalanmn emek-zamam iizerindeki acgozluliigu, vb., arti-deger tahlillerimizde ortaya ciktigi gibi, arti-degerin niteligi, elbette etkisini biitiin iiretim siireci boyunca kapitalistin bilinci iizerinde surdii-riir. Ama: 1) Fiili iiretim siireci, tipki dola§im siirecinin iiretim siireci ile kansmasi gibi yalnizca dola§im siireci ile siirekli kan§an gecici bir asa-madir, oyle ki, iiretim siirecinde, bu siirecte elde edilen kazancin kaynagi konusunda belli-belirsiz bir aciklikla dogmakta olan dii§iince, yani arti-degerin niteligi konusundaki sezi§, olsa olsa, gerceklesen fazlahgin iiretim siirecinden bagimsiz bir hareket icersinde meydana geldigi, dola§im icersinde dogdugu, sermayenin emek ile olan iliskisi di§inda, sermaye-ye ait bulundugu konusundaki fikir kadar gecerliligi olan bir etken olarak goriiniir. Ramsay, Malthus, Senior, Torrens vb. gibi modem iktisatcilar bile, dola§im siirecindeki bu goriinguleri, sermayenin salt mad-di varhgi icersinde, emekle olan ve kendisini sermaye haline getiren toplumsal ili§kiden bagimsiz, emegin yanisira ve emekten bagimsiz, bashbasma bir arti-deger kaynagi oldugunun dogrudan kanitlan olarak kabul etmi§ler-dir. 2) Ucretleri oldugu kadar, hammaddelerin fiyatini, makinelerin a§in- ma ve yipranmasim vb. kapsayan giderler bashgi altin-da, kar§ihgi odenmeyen emegin sizdinlmasi, yalnizca, tipki giderler ha-nesinde bir nesneye yapilan odemedeki bir tasarruf, hammaddelerin daha ucuza satin ahndigi ya da makinelerin a§inma ve yipranmasinda bir azalma oldugu zaman yapilan bir tasarruf gibi, belli bir miktardaki emek icin daha az bir odemede bulunuldugu §eklinde goriiniir. Boylece, arti-emek sizdinlmasi, ozgiil ozelligini yitirir. Arti-deger ile olan ozgiil ili§kisi gozden saklanmi§ olur. Bu, Birinci Kitapta (Abschn. VI) gosteril-digi gibi, emek-giiciiniin degerini, iicretier biciminde gostermek sureti-yle biiyuk olciide destek-lenmi§ ve kolayla§tinlmi§ olur. Sermaye ili§kileri, sermayenin biitiin parcalannin, aym olciide, fazla degerin (karin) kaynagi
olarak goriinmesi olgusu ile belirsizlestirilir. Arti-degerin, kar oram yoluyla, kar bicimine donii§mesi, ne var ki, iiretim siirecinde daha once yer almi§ bulunan ozne ve nesne yer degi§-tirmesinin biraz daha gelismesidir. Biz, bu iiretim siirecinde, emegin 6z-nel iiretken kuwetlerinin, sermayenin iiretken kuwetieri olarak goriindiiklerini gormii§ bulunuyoruz.* Bir yandan, canh emege egemen olan deger ya da gecmi§ emek, kapitalistte ki§ile§mi§tir. Ote yandan, emekci, salt bir maddi emek-giicii, bir meta olarak goriilmektedir. Bu tersyuz [sayfa 46] olmu§ ili§ki, basit iiretim iliskilerinde bile zorunlu olarak, buna tekabiil eden bazi ters kavramlar, fiili dola§im siirecindeki baskala§imlar * Kapital, Birinci Cilt, s. 360-361. -Ed.
ve degismeler ile daha da geli§en tersyuz olmu§ bir bilinclenme yaratir. Rikardocu okulun bir incelemesinin gosterdigi gibi, kar orani ya-salanm, arti-deger orani yasalan ile 6zde§le§tirmek ya da bunun tersini yapmak ba§tan sona yanhstir. Kapitalist, dogal olarak, bunlar arasindaki farki gormez. % formiiliinde arti-deger, bir kismi bu uretimde tiimiiyle tiiketilen ve her kismi da yalmzca kullanilmi§ olan iiretime yatinlmi§ toplam sermayenin degeri ile olgulur. Ashnda 7S formiilii, yatinlan top-lam sermayenin kendisini geni§letme derecesini ifade eder, ya da, arti-degerin ic kavramsal bagmtilari ve niteligine uygun olarak ahndiginda, degisen sermayedeki degisme miktannin, yatinlan toplam sermayenin buyiikliigune oranini belirtir. Toplam sermayenin deger buyiikliigunun, arti-degerin buyiikliigu ile bizzat bir ic ili§kisi, hi? degilse dogrudan dogruya yoktur. Maddi oge-lerini ilgilendirdigi kadanyla, toplam sermaye eksi degisen sermaye, yani degismeyen sermaye, emegin maddele§tirilmesi icin gerekli maddi 6gelerinden -emek araclan ile emek maddelerinden- olu§ur. Belirli bir emek niceliginin, metalarda maddelesmesi ve boylece de deger iiret-mesi icin, belli miktarda emek araci ile emek maddesi gereklidir. Emek miktan ile, bu emegin uygulanacagi iiretim araglan arasinda, uygulanan emegin ozel niteligine bagh olarak, belirli bir teknik baginU kurulur. De-mek ki, gene bu olgiide, arUdeger ya da arti-emek ile, iiretim araglan kitlesi arasinda belirli bir baginti vardir. Omegin, eger, iicretlerin iiretimi igin gerekli-emek giinde alti saat tutuyorsa, alti saatlik arti-emek gergekle§tirmesi ya da %100 arti-deger iiretmesi igin i§Qinin 12 saat sah§masi gerekir. Oniki saatte, alti saatte tiikettiginin iki kati iiretim araci tiikete-cektir. Ne var ki, bu, onun, alti saatte iirettigi artidegerin, o altiya da oniki saatte tiiketilen iiretim aracinin degeri ile dogrudan bir iliskisi oldugu anlamina gelmez. Bu degerin burada hi? bir onemi yoktur; burada soz-konusu olan, yalmzca teknik bakimdan gerekli olan miktardir. Hammad-de ile emek araclannin ucuz ya da pahah olmasinin, bunlar gerekli kullamm-degerine sahip olduklan ve uygulanacak emek ile daha onceden belirlenen teknik oranda mevcut bulunduklan siirece, bir onemi yoktur. Ben eger bir saatlik
egirmede x libre pamuk tiiketildigini ve bunun a §iline maloldugunu bilirsem, dogal olarak, ben, 12 saatlik egirmede, 12a §iline e§it 12x libre pamuk tiiketildigini de bilirim ve bura-dan, artidegerin hem 12 ve hem de alti saatin degerine olan oranini he-saplayabilirim. Ama burada, [sayfa 52] canh emegin iiretim araclannin degeri ile bagintisi, ancak, a §ilinin, x libre pamuk icin bir isim olarak hizmet etmesi olciisiinde bir anlam ta§ir; ciinkii, belli bir miktar pamugun belli bir fiyati vardir ve bu yuzden, tersine, belli bir fiyat, pamugun fiyati degi§-medigi siirece belli bir miktar pamuk icin bir gosterge hizmetini de go-rebilir. Ben, eger alti saatlik arti-emege elkoymam icin i§cinin 12 saat ca-h§masi [sayfa 47] gerektigini ve bu yuzden de kullamma hazir olmak iizere 12 saatlik pamuk ikmali bulundurmam gerektigini bilirsem ve gene ben,
eger 12 saat icin gerekli bu miktarlardaki pamugun fiyatim bilirsem, pamugun fiyati (gerekli miktann gostergesi olarak) lie arti-deger arasin-da dolayh bir bagmti elde edebilirim; Ama, tersine, hammadde fiyatin-dan hi? bir zaman, alti saatte degil de diyelim bir saatteki egirmede tii-ketilebilen hammaddenin miktanni cikartamam. Oyleyse, degismeyen sermayenin degeri ve dolayisiyla toplam sermayenin degeri (= s + d) ile arti-deger arasinda zorunlu bir ic bagmti yoktur. Eger arti-deger orani biliniyorsa ve buyiiklugu de belli ise, kar orani gercekte ne ise onu ifade eder, yani arti-degerin ba§ka bir olciilme §eklini, arti-degerin, sermayenin emek karsriiginda degi§ilmesi yoluyla dogdugu kismimn degeri yerine, toplam sermayenin degerine gore olciil-mesini ifade eder. Ama gercekte (yani goriingiiler aleminde) bunun tersi olur. Arti-deger bellidir, ama metain maliyet fiyati iizerindeki satis. fiyatimn bir fazlahgi olarak bellidir; ve bu fazlahgin nereden geldigi gene bir sir olarak kalmaktadir - iiretim siirecinde emegin somuriilmesinden mi gelmektedir, yoksa, dola§im siirecinde alicinin kandinlmasindan mi, yoksa her ikisinden de mi gelmektedir. Belli olan bir baska §ey de, bu fazlahgin, toplam sermayenin degerine orani ya da kar oranidir. Yatinlan toplam sermaye bakimindan, sati§ fiyatimn maliyet fiyatim a§an bu fazlahgin hesaplanmasi cok onemli ve dogakhr, ciinkii, fiilen toplam sermayenin geni§leme orani, yani kendisini geni§letme derecesi boyle bulunur. Biz, eger bu kar oramndan hareket edersek, bu yuzden, bu fazlahk ile, sermayenin iicretiere yatinlan kismi arasindaki belirli bagintilara ula§a-mayiz, Malthus’un, artideger ile bu degerin sermayenin degi§en kismi ile belirli bagintisimn simni bu sekilde cozmeye cabaladigi sirada ne eglenceli taklalar attigim daha ilerdeki bir bolumde* gorecegiz. Kar ora-ninin fiilen gosterdigi §ey, daha cok, bu acidan, sabit ve doner sermaye-ler arasindaki farklihk di§inda herhangi bir ic farklihk gostermeyen toplam sermayenin e§it kisimlan ile bu fazlahk arasindaki degismeyen baginti-dir. Ve o, bu farki da, yalmzca, bu fazlahk iki §ekilde hesaplandigi icin gosterir; yani, birincisi, basit bir biiyukliik olarak - maliyet fiyati iizerindeki bir fazlahk olarak. Bunda, ba§langic biciminde, doner sermayenin tamami maliyet fiyatina girdigi halde, sabit sermayenin
yalmz a§inan ve yipranan kismi girer. ikinci olarak, bu fazlahgin, yatinlan sermayenin toplam degeri ile bagintisi sozkonusudur. Bu durumda, tipki doner sermaye gibi, toplam sabit sermayenin degeri de hesaba girer. Demek olu-yor ki, doner sermaye her ikisinde de aym sekilde girdigi halde, sabit sermaye, ilkinde farkli, ikincisinde tipki doner sermaye gibi hesaba gir-mektedir. Bu duruma gore, sabit ve doner sermaye arasindaki fark, kendisini zorla kabul ettiren tek fark oluyor. [sayfa 48] Hegel gibi soylemek gerekirse, demek ki, bu fazlahk kendisini * K. Marx, Theorien iiber den Mehrwert; K. Marx-F. Engels, Werke, Band 26. Teil 3, s. 25-28. -Ed.
kar oraninda gene kendisi icersinde tekrar yansitmakta, ya da ba§ka bir deyi§le, bu fazlahk, kar orani ile daha yakindan nitelendirilmekte ve ser-mayenin bir yil boyunca ya da belli bir dola§im doneminde kendi degeri iizerinde urettigi bir fazlahk olarak goriinmektedir. Boylece, kar orani ile arti-deger orani sayica birbirinde farkli oldugu halde, arti-deger ile kar fiilen ayni §ey ve sayica e§it oldugu gibi, kar, gene de, arti-degerin cevrilmi§ bir bicimi, kokeninin ve varhk simnin gizlendigi ve yokoldugu bir bicim oluyor. Ashnda kar, arti-degerin kendi-sinin gozler online serdigi bir bicimdir ve arti-degerin ortaya cikartilmasi icin, once tahlil yoluyla bu giysilerden soyulmasi gerekiyor. Arti-degerde, sermaye ile emek arasindaki ili§ki cinlciplak ortadadir; sermaye ile kar ili§kisinde, yani sermaye ile, bir yandan dola§im siirecinde gerceklesen metalann maliyet fiyati iizerindeki bir fazlahk, ote yandan toplam sermaye ile olan ili§kisiyle daha yakindan belirlenen bir fazlahk olarak gorii-nen arU-deger ili§kisinde, sermaye, kendisiyle bir iliski, ilk deger toplami olarak dogmu§ oldugu yeni degerden farkli bir ili§ki icersinde goriiniir. Sermayenin, bu yeni degeri, uretim ve dola§im siireclerindeki hareketi ile dogurdugu besbellidir. Ama bunun olu§ §ekli, bir gizem perdesi ile ortuludur ve sanki sermayenin kendi oziinde bulunan gizli niteliklerden dogmu§ gibi goriinmektedir. Sermayenin kendisini geni§letme siirecini ne kadar fazla izler-sek, sermaye ili§kileri o kadar gizemli bir hal ahr ve ic yapisinin sim o kadar az ortaya cikar. Bu kisimda, kar orani sayi olarak arti-deger oranindan farklidir; oysa kar ile arU-deger, ayni sayisal biiyukliige sahip, yalniz bicim baki-mindan farkli §eyler olarak ele ahnmisUr. Bunu izleyen kisimda, yaban-cila§manin nasil daha ileri gittigini, kann, sayisal bakimdan da nasil artidegerden farkli bir buyiiklugu temsil ettigini gorecegiz. [sayfa 49]
UCUNCU BOLUM KAR ORANININ ARTI-DEGER ORANIILE BAGINTISI BURADA, bundan onceki boliimiin sonunda ve genellikle bu bi-rinci kismin tamaminda, biz, belli bir sermayeye diisen kar miktannin, bu sermaye tarafindan belli bir dola§im donemi boyunca iiretilen top-lam arti-deger miktanna e§it oldugunu varsayiyoruz. Boylece §imdilik, bir yandan, bu arti-degerin, sermaye iizerinden faiz, toprak ranti, vergi-ler, vb. gibi ce§itli altbicimlere boliinebilecegi, ote yandan, bunun, ikinci kisminda incelenecek olan genel kar orani yoluyla elde edilen karla kural olarak 6zde§ olmamasi olgusunu bir yana birakmi§ oluyoruz. Kar miktannin, arti-deger miktanna e§it oldugu varsayildigi siire-ce, kann ve kar oranimn buyiiklugu, verilmi§ olan ya da her bireysel durumda saptanmasi miimkiin basit sayisal oranlarla belirlenir. Tahliller bu nedenle once tamamen matematiksel alanda yapilmisUr. Birinci ve ikinci ciltlerdeki simgeleri aynen kullanacagiz. Toplam sermaye S, degismeyen sermaye s ile degisen sermaye d’den olu§makta ve bir arti-deger a, iiretmektedir. Bu arti-degerin yaUnlan degi§en sermayeye oranina ya da a/d’ye arti-deger orani denir ve a’ ile gosterilir. Demek ki, a/d = a’, ve dolayisiyla a = a’.d’dir. Eger bu arU-deger ile degisen sermaye yerine toplam sermaye arasinda bir bagmti kurulursa, buna kar, k denir ve arti-degerin, a, toplam sermayeye, S, oranina ya da a/S’ye kar orani, k’ adi verilir. Cyleyse k’=a/S=a/a+s. [sayfaso]
§imdi, a yerine esdegeri olan a’d’yi koyarsak, k’ = a’d : S= a’.d : a+s olur §u oranti ile de ifade edilebilir: k’ : a’=d : S Burada kar orani ile arti-deger oram arasindaki bagmti, degisen sermaye ile toplam sermaye arasindaki baginti gibidir. Bu orantidan cikan sonuca gore, kar orani, k’, daima arti-deger oranindan, a"den, kiiguktur, ciinkii, degisen sermaye, d, daima S’den, d + s’den ya da degisen sermaye, arti, degismeyen sermayeden kuguk-tiir; burada yalniz, pratik bakimdan olanaksiz bir durum, d=S, yani kapi-talist tarafindan hi? bir degismeyen sermaye, hi? bir uretim araci yatinlmayip yalniz ucretlere yatinm yapildigi durum di§talanmi§tir. Bununla birlikte, s, d ve a’nin buyiiklugu iizerinde belirleyici bir etkisi olan birkac ba§ka etken, tahlilimizde dikkate ahndigi icin bunlann kisaca incelenmesi gerekiyor. Birincisi, paranin degeri. Biz, bunu, incelememiz boyunca degismiyor kabul edecegiz. Ikincisi, devir. Bu etmeni biz §imdilik tamamiyla inceleme di§i birakiyoruz, ciinkii bunun kar orani iizerindeki etkisi, ilerdeki bir boliim-de ozel olarak ele ahnacaktir. [Biz, burada, tek bir noktaya onceden deginecegiz: k’ = a’.d/S formiilii, degisen sermayenin yalniz tek bir devir donemi icin kesinlikle dogrudur. Ama biz, bunu, basit arti-deger orani a’ yerine, yilhk arti-deger orani a’.n koyarak, yilhk devir icin diizeltebiliriz. Burada n, degisen sermayenin bir yil iSersindeki devir sayisidir. (cf. Ikin-ci Kitap, B61iim XVI, ].)-F. E.) USiincusu, arU-deger orani iizerindeki etkisi, Birinci Kitapta (Ab-schn. IV) enine boyuna tarti§ilan, emegin uretkenligine, gerekli dikkat gosterilmelidir. Emegin iiretkenligi de, kar orani iizerinde, hi? degilse bireysel sermayede, eger bu sermaye, ortalama toplumsal iiretkenligin iizerinde i§liyor ve ortalama toplumsal degerlerinin altinda degerde me-talar iiretiyor, boylece de fazladan bir kar gergeklesUriyorsa, Birinci Kitapta (Kap. X, s. 323/314.) gosterildigi gibi,
dogrudan bir etki yapabilir. Bununla birlikte, bu durum iizerinde §imdilik durulmayacaktir, ciinkii, yapiUn bu kisminda da gene metalann normal toplumsal kosullar altinda iiretildikleri ve degerleri iizerinden saUldiklan onciiliinden hareket edecegiz. §u halde, her durumda biz, emegin uretkenliginin sabit kaldi-gini kabul ediyoruz. Ashnda, bir sanayi koluna yatinlmi§ bulunan bir sermayenin deger bile§imi, yani degi§en ve degismeyen sermayeler arasindaki belirli bir oran, daima emegin belirli bir iiretkenlik derecesini ifade eder. Bu nedenle, bu oran, degismeyen sermayenin maddi oge-lerinin degerinde salt bir degi§iklik ya da iicreUerde bir degi§me yapilmasindan baska bir yolla degi§tirilir degi§tirilmez, emegin iiretkenliginde de [sayfasu buna tekabiil eden bir degi§me olmasi gerekir ve biz, bu yiizden, d, s ve a etmenlerdeki degi§ikliklerin, emegin iiretkenliginde
de bir degisme oldugu anlamina geldigini sik sik gorecegiz. Ayni §ey, geriye kalan uc etmen icin de gecerlidir - i§gununun uzunlugu, emegin yogunlugu ve ucretler. Bunlann, arti-deger miktan ve orani uzerindeki etkisi Birinci Kitapta uzun uzadiya tarti§ilmi§tir. BasiUik saglamak amaciyla bu tig etmenin sabit kaldigim varsaydigimiz zaman bile, d ve a’da meydana gelen degi§ikliklerin, gene de bunlann, kendi belirleyici ogelerinin buyiikluklerinde degismeler oldugu anlamina gele-bilecegi anla§ilabilir. Bu bakimdan, iicretin, artideger miktan ile arti-deger orani uzerinde, i§guniiniin uzunlugunun ve emegin yogunlugunun ters orantih bir etki yaptigim kisaca animsamamiz gerekir; ucretlerde bir arti§ arti-degeri azaltir, oysa, i§gununde bir uzama ve emegin yogun-lugunda bir arti§ arti-degeri cogaltir. Diyelim, 100’liik bir sermaye, toplam haftahk 20 iicret kar§ihginda giinde 10 saat cahsan 20 emekci kullanarak 20 arti-deger uretiyor. De-mekki: 80 + 20. + 20 ; a’ = %100, k’ = %20. §imdi, ucretler artmaksizin i§giinunu 15 saate cikartahm. 20 i§Si tarafindan iiretilen toplam deger boylece 40’tan 60’a yiikselecektir (10 : 15 = 40 : 60). Emekcilere odenen iicret, d, ayni kaldigi icin, arti-deger 20’den 40’a yukselir ve: 80 + 20H + 40 ; a’ = %200, k’ = %40 olur. Eger tersine, iicreUer, Vden 12’ye dii§erken on saaUik i§giinu ayni kahrsa; toplam deger-iiriin onceki gibi 40 olur, ama farkli olarak dagihr; d, 12’ye dii§er ve a icin geriye 28 kahr. Bu duruma gore: 80 + 12H + 28 ; a’ = %233'/„ k’ = 28/92 = %3010/„ olur. §u halde, goriiyoruz ki, uzaUlmi§ bir i§giinu (ya da, emegin yogun-lugunda buna tekabiil eden bir arti§) ve ucretlerde bir dii§ii§, arU-dege-rin miktanni ve boylece de oramni artirmaktadir. Tersine, ucretlerde bir yukselme, diger §eyler e§it olmak iizere, arti-deger oranini diisuriir. Dolayisiyla, eger, d, iicretlerdeki bir arti§ yoluyla yukselirse, bu, daha biiyuk degil, daha pahah bir emek miktanni ifade eder ve bu durumda a’ ve k’ yukselmez, dii§er.
Bu, i§gunu, emegin yogunlugu ve iicretlerdeki degi§ikligin, d ve a ile bunlann oranlannda ve dolayisiyla da, a’nin toplam sermayeye, s + d, orani olan k"nde ayni anda bir degisme olmaksizin yer alamayacagim gosterir. Ve aynca §urasi da acikUr ki, a’nin d’ye oranindaki degi§meler, gene, yukarda sozii edilen uc emek kosulunun hie degilse birinde, buna tekabiil eden bir degisme oldugu anlamina gelir. Tarn da bu, degisen sermayenin, toplam sermayenin hareketi ve onun kendisini geni§letmesi ile olan ozel organik bagmti ile, bir de bu [sayfa 52] sermayenin degismeyen sermaye ile olan farkini ortaya koyar. Degerin yaratilmasim ilgilendirdigi kadanyla, degi§meyen sermaye, yal-niz ta§idigi deger bakimindan onemlidir. Ve, 1.500 sterlinlik bir degi§-meyen sermayenin, diyelim tonu 1 sterlinden 1.500 ton demiri ya da
tonu 3 sterlinden 500 ton demiri temsil etmesinin, degerin yaratilmasi bakimindan bir onemi yoktur. Degismeyen sermayenin degerinin, icer-sinde nesnelestigi fiili malzeme miktannin, degerin olu§umu ve degisme-yen sermayenin degerinin bu degerin temsil ettigi maddi kullammdeg-eri-nin kiUesine olan oranindaki arti§ ya da azah§ ne olursa olsun, bu degerle ters orantih degisen kar oram ile hi? bir ilgisi yoktur. Degisen sermaye icin bu farklidir. Bu noktada sozkonusu olan, bu sermayenin sahip bulundugu deger degil, kendinde maddelesen emek degil, bu degerin harekete getirdigi ve kendisinde ifadesini bul-mayan toplam emegin -toplam emegin bu degerde ifadesini bulan emekle olan farki, dolayisiyla, kar§ihgi 6denmi§ emek, yani toplam emegin arti-deger iireten kismi, bu degerin icerdigi emek ne kadar az ise, o kadar buyiiktur- sirf bir gostergesi olmasidir. Diyelim, on saatlik i§giinii, on §ilin = on mark olsun. Eger, iicreUeri yerine koymak icin gerekli-emek, yani degisen sermaye = 5 saat = 5 §ilin ise, arti-emek = 5 saat ve arti-deger = 5 §ilin olur. Gerekli emek = 4 saat = 4 §ilin ise, arti-emek = 6 saat ve arti-deger = 6 §ilin olur. Demek oluyor ki, degisen sermayenin degeri, hareket gecirdigi emek miktannin gostergesi olmaktan cikar cikmaz ve aynca bu goster-genin olgiisu degismce, arti-deger oram kar§it yonde ve ters orantih olarak degisecektir. §imdi de, yukarda sozii edilen kar oram denklemini, k’ = a’. %, Se§itli olasi durumlara uygulayahm. Tek tek a’. % etmenlerinin degerini ardarda degisUrecek ve bu degi§ikliklerin kar oram uzerindeki etkisini belirleyecegiz. Bu sekilde, ya bir ve aym sermaye igin ardarda degi§tirilmi§ i§leme ko§ullan olarak ya da yanyana bulunan ve kar§ila§Urma amaciyla farkli sanayi kollanndan ya da farki iilkelerden ahnan ayn ayn sermaye-ler olarak bakabilecegimiz, bir dizi farkli durumlar elde etmi§ olacagiz. Bu nedenle, bir ve aym sermaye igin, ardarda gelen ko§ullar olarak bazi omeklerimiz zorlama ya da pratik bakimdan olanaksiz gibi goriilurse de, bunlara bagimsiz sermayelerin kar§ila§Unlmasi goziiyle bakildigi anda bu itiraz ortadan kalkmi§
olur. Oyleyse §imdi, a’. % iiruniinii, iki etmenine, a’ ve d/ ’ye ayirahm. Once a”nii sabit olarak alacagiz ve %'nin olasi degi§ikliklerinin etkisini ara§Uracagiz. Bundan sonra d/s kesrini sabit olarak ele ahp, a"niin olasi degi§ikliklerden gectigini gorecegiz. En sonu, biitiin etmenleri, degisken biiyukliikler olarak ele alacagiz ve boylece, kar oram ile ilgili yasalann cikarUlabilecegi biitiin durumlan gozden gecirmi§ olacagiz. l. a’ sabit,%degi§ken Bir dizi alt durumlan da kapsayan bu durum, genel bir formiil altinda [sayfass] toplanabilir. Degi§im ogeleri d, d,, ortak arU-deger oranlan a’ ve kar oranlan k’ ve k’, olan S ve S, sermayelerini alalim. Bu durum-da:
k’ = a’ (d : S) ; k’ = a’ (d. : S) olur. §imdi, S ile S, ve d ile d, arasinda bir oranti kurahm. Omegin, S/S kesrinin degeri = E ve d/d kesrinin degeri = e olsun. Buna gore S, = ES ve d, = ed olur. Yukardaki denklemde, k,, S, ve d, icin bu degerleri koyarsak asagidaki esMigi elde ederiz: k\ = a’ [ed : ES]. Gene, yukardaki iki denklemi oranti haline getirerek ikinci bir formiil daha elde ederiz: Bir kesrin degeri, payi ya da paydasi ayni sayi ile carpildigmda ya da bolundugunde degismeyecegi icin, d:S ve d,:S, kesirlerini yiizde ola-rak ifade edebiliriz, yani, S ve S/in her ikisini de 100’e e§itleyebiliriz. Boylece d : S = d : 100 ve d, : S, = dl : 100 diyebiliriz ve bu orantilarda paydalan atarak §u esMigi elde ederiz: k’ : k’, = d : d’,, ya da: Ayni arti-deger oram i§leyen iki sermaye alindiginda, bunlarm kar oranlannin birbirine oram, kendi toplam sermayelerine gore yuzde ola-rak ifade edilen degisen kisimlanmn birbirine oranimn aynidir. Bu iki formiil, d/S’nin olasi butun degismelerini kapsar. Bu ge§itli durumlan tek tek ele almadan once bir noktaya daha deginelim. S, s ile d’nin, degi§meyen ve degi§en sermayelerin toplami oldugu ve arti-deger oranlan, kar oranlan gibi genellikle yuzde olarak ifade edildigi icin, s + d’nin toplamini da 100’e e§it diye kabul etmek, yani s ve d’yi yiizde olarak gostermek uygun olur. Kar miktanm degilse bile, kar oramni beliriemek icin, 12.000’i degi§meyen ve 3.000’i degi§en 15.000’lik bir sermayenin 3.000’lik bir arU-deger iirettigini soylemek ile bu sermayeyi a§agidaki yuzdelere indirgememiz arasinda bir fark yok-tur: 15.000 S = 12.000 + 3.000d ( + 3.000 ) 100 S = 80 + 20,( + 20). Her iki durumda da, arU-deger oram a’ a = %100 ve kar oram = %20’dir. Iki sermayeyi, diyelim yukardaki ile bir baskasini kar§ila§Urdigimiz-da gene ayni sey dogrudur : 12.000 S = 10.800 + 1.200d (+ 1.200 ) 100 S = 90S+ 10. (+ 10) her ikisinde de a’ = %100, k’ =
%10’dur ve yukardaki sermaye ile kar§ila§tirmada yuzde olarak ifade daha aciktir. Ote yandan, bir ve ayni sermayede yer alan bir degi§iklik sozko-nusu ise, bunun yuzde olarak gosterilmesi pek az kullamhr, ciinkii bu bicim, hemen hemen her zaman bu degi§iklikleri belirsiz hale getirir. Yiizde olarak ifade edilen bir sermaye: [sayfa 54] 80 + 20. + 20 asagidaki yuzde seklini ahrsa: 90 + 10 + 10, s
a
a
yiizde olarak, degismi§ bulunan bu bile§imin, 90d + 10s’, d’deki mutlak bir arti§tan mi, s’deki mutlak bir azalmadan mi, yoksa her ikisin-den mi meydana geldigini bilemeyiz. Bunu saptayabilmek igin, sayi olarak muUak biiyukliiklere gereksinme vardir. Bununla birlikte, asagidaki tek tek degisme durumlarmi tahlil ederken her sey, bu degi§ikliklerin nasil meydana geldigine baghdir; 80 + 20.’nin 90 + 10. haline geli§i, degisen sermayede bir degi§iklik olmaksizin, degismeyen sermayede bir arti§, omegin, 12.000 + 3.000;nin 27.000 + 3.000H halini ah§i (ve buna tekabiil eden 90s + lOd yuzdesine yukselmesi) ile mi; yoksa, degi§-meyen sermaye aynen kaldigi halde, degisen sermayede bir azalma ile, yani 12.000 + 1.3331/ halini almasi (gene buna tekabiil eden 90 + 10H yiizdesi) ile mi; ya da son olarak her iki sermayenin 13.500 + L500* haline gelmesi (bir kez daha yiizde olarak: 90 + 10 yuzdesine tekabiil eden) ile mi bu sekli almaktadir? Ama, bizimVmdfardarda tahlil ede-cegimiz durumlar i§te tarn da bunlardir ve bunu yaparken, kolayhk sag-layan yiizde §eklini bir yana birakacagiz ya da hi? degilse bunlan yalniz ikincil bir alma§ik olarak kullanacagiz. \) a’ ve S sabit, d degiqken Buyukluk olarak d degistigi halde S’nin aynen kalabilmesi, an-cak, S’nin diger ogesi olan s’nin, yani degismeyen sermaye, d ile ayni miktarda ama zit yonde degismesi halinde miimkiindiir. Eger S ilkinde = 80 + 20H = 100 ise ve d, 10’a dusmu§ ise, bu durumda s ancak 90’a yukselince S = 100 olabilir; 90 + 10 = 100. Genel hir ifadeyle, d’nin d ± h haline gelebilmesi, yani d’nni h kadar artmasi ya da eksilmesi halinde, ele aldigimiz durumun ko§ullannin kar§ilanabilmesi igin, s’nin s ± h haline gelmesi, yani ayni miktarda ama ters yonde degismesi gerekir. Ayni sekilde, degi§en sermaye d, degi§tigi halde, arti-deger, orani a’, ayni kahyorsa, arU-
deger miktan a’nin, degi§mesi gerekir, giinkii a = a’d’dir ve a’d’nin garpanlanndan birisine, yani d’ye baska bir deger verilmi§tir. umun varsayimlan, ba§langiQtaki k’ = a’ (d : S) ira, d’deki degi§me nedeniyle, diger bir, k’, = a’ e§itligini verir ve burada d, d, haline gelmi§tir ve bunun sonucu degi§en kar orani k’, bulunacakUr. Bu, a§agidaki oranU ile belirlenir: ya da: arti-deger orani ve toplam sermaye ayni kahrken, ba§langiQtaki kar oranimn, degi§en sermayedeki bir degi§me ile meydana gelen yeni kar oranina orani, ba§langiQtaki degi§en sermayenin, degi§-mi§ bulunan degi§en sermayeye oranina e§ittir. Eger ba§langig sermayesi yukardaki gibi ise: [sayfa 55] Karl Marks
55 Kapital III
1.15.000 S = 12.000 + 3.000H (+ 3.000 ), ve §imdi: II. 15.000 S = 13.000 + 2.000H (+ 2.000 ) ise, her iki halde de S = 15.000 ve a’ = %100’diir ve Pin kar orani %20’nin, Il'nin kar orani %l 3'/3’ e orani, Fin degisen sermayesi 3.000’in, H'nin degisen sermayesi 2.000’e oranina e§ittir, yani, %20 : %13'/, = 3.000 : 2.000. §imdi, degisen sermaye yukselebilir ya da dii§ebillir. Once bunun yukseldigi bir omek alahm. Bir sermayenin ba§langictaki bile§imi ve kullanim §ekli §6yle olsun: I. 100 + 20, + 10 ; S = 120, a’ = %50, k’ = %8'/,. §imdi, degisen sermaye 30’a yiikselsin. Bu duruinda, bizim var-sayimimiza gore, toplam sermayenin degismeden 120 kalmasi icin degismeyen sermayenin 100’den 90’a dii§mesi gerekir. Arti-deger orani degismeden %50 kaldigina gore, iiretilen arti-deger 10’dan 15’e yiiksel-ecektir. Buna gore §u sonuc elde ederiz: II. 90 + 30H + 15 ; S = 120, a’= %50, k’ = %12'/2. Once, iicretlerin degi§meden kaldigi varsayimindan hareket ede-lim. Bu durumda, arti-deger oraninin oteki etmenleri, yani i§gunu ile emegin yogunlugunun da degismeden kalmasi gerekir. Bu takdirde d’nin (20’den 30’a) yukseli§i, yalniz, kullamlanin bir yansi kadar daha i§ci cahstinldigini belirtebilir. Boyle olunca, iiretilen toplam deger de yansi kadar, 30’dan 45’e yiikselecek ve tipki eskisi gibi 2/3’si iicretlere, 1/3’i arti-degere boliinecektir. Ama ayni zamanda, i§ci sayisindaki arti§ ile, degismeyen sermaye, iiretim araclannin degeri 100’den 90’a dii§rnu§ olacaktir. Bu duruma gore, emegin iiretkenliginde bir azalma ile birlikte ve onunla eszamanh olarak degismeyen sermayede bir daralma oldugu-nu goriiyoruz. Boyle bir durum ekonomik bakimdan mumkun miidiir? Emegin iiretkenliginde bir azalma ve dolayisiyla cali§tinlan i§ci sayisinda bir arti§in rahatlikla dii§urulebilecegi tanm ile istihrac sanayii kollannda bu siirec, -kapitalist iiretim esasina gore ve onun
56
cercevesi icersinde- degismeyen sermayede bir azalma yerine bir arti§ ile birara-da goriilur. s’deki yukarda sozii edilen diisme, sirf fiyatlardaki bir dii§me nedeniyle olsa bile bireysel bir sermaye, I’den H'ye geci§i ancak cok istisnai durumlarda basarabilir. Ama, farkli iilkelerde, ya da tanm ya da istihrac sanayiinin farkli kollannda, yatinlmi§ bulunan iki bagimsiz sermaye sozkonusu ise, bir durumda degerinden daha fazla i§ci cali§tinlmasi (ve dolayisiyla daha fazla degisen sermaye kullanilmasi) ve daha az degerli ya da kit iiretim araci kullanilmasi tamamen olagan bir seydir. Ama biz, iicretlerin ayni kaldigi varsayimim bir yana birakahm ve degisen sermayenin 20’den, 30’a yiikselismi, iicretlerde yan yanya bir yiikselme ile aciklayahm. O zaman, tamamen baska bir durum ile kar§i kar§iya geliriz. Ayni sayida emekci -diyelim yirmi- ayni ya da pek az ek-silmi§ iiretim araci ile cahsmaya devam eder. Eger i§gunu degi§meden kahrsa -diyelim 10 saat- iiretilen toplam deger de ayni kahr. Eskiden de, §imdi de = 30’dur. Ne var ki, bu 30’un hepsi §imdi, yatinlan 30’luk Karl Marks Kapital III
[sayfase] degisen sermayeyi yerine koymak icin gereklidir; boyle olunca da, arti-deger yokolur. Ama biz, arti-deger oraninin sabit kaldigini, yani I’deki gibi %50 oldugunu varsaymistik. Bu, ancak, i§gununiin yan yanya uzatilmasiyla, yani 15 saate cikanlmasiyla miimkiindiir. Boylece, 20 emekci 15 saatte 45’lik bir toplam deger iiretir ve biitiin ko§ullar yerine getirilmi§ olur: II. 90 + 30, + 15 ; S = 120, a’ = %50, k’ = %12'A Bu durumda 20 i§Si, f. durumdan daha fazla, emek aracina, ale-te, makineye vb. gereksinme gostermez. Ancak, ham ve yardimci mad-delerin yan yanya artmlmasi gerekecektir. Bu maddelerin fiyaUannda bir diisme olmasi halinde, I’den H'ye gecism, bizim varsayimimiza gore, bireysel bir sermaye icin bile daha ekonomik olmasi miimkiindiir. Ve kapitalistin, artmi§ bulunan kariar yoluyla, degismeyen sermayesindeki deger eksilmesiyle ortaya cikan kaybi bir olciide telafi edilir. §imdi de, degisen sermayenin yiikselmek yerine du§tugunii var-sayahm. Bu durumda bizim yapacagimiz tek sey, ornegimizi tersine ce-virmek, H'yi ba§langic sermayesi diye ahp, Il'den I’e gecmektir. II. 90s + 30d + 15a§imdi I. 100 + 20H + lo" ’ya doniisiir ve acikUr ki, bu yer degistirme, kar oranlannin herbirini ve bunlann kar§ihkh bagintilanni diizenleyen ko§ullann herhangi birini hie bir §ekilde degisUrmez. Artan degi§meyen sermaye ile 1/3 daha az i§ci sah§tinldigi igin d nin 30’dan 20’ye diismesi halinde, oniimiizde modern sanayinin normal bir ornegi var demektir, yani emegin iiretkenligindeki arU§ ile, daha biiyuk bir iiretim araci kitlesi daha az i§?i tarafindan kullamlmaktadir. Bu hareketin, kar oraninda eszamanh bir dii§meyle zorunlu bir bagmtisi bulunmasi, bu kitabin iisiincii kisminda geli§tirilecektir. Ote yandan, eger d, dii§iik iicreUe ayni sayida i§Si Sah§Unldigi igin 30’dan 20’ye diisse, i§gunu degi§memek iizere, iiretilen toplam deger, onceki gibi = 30d + 15a = 45 olur. d, 20’ye dii§tiigu
iSin, arU-deger 25’e, arti-deger oram %50’den %125’e yukselmi§ olur ki, bu bizim varsayimimiza ters diiser. Ele ahnan durumun ko§ullanna uymak igin, arU-degerin, %50 oram ile 10’a dii§mesi ve bu nedenle iiretilen toplam dege-rin 45’ten 30’a inmesi gerekirdi; bu ise, ancak i§giinunun iictebir azalmasi ile miimkiindiir. Demek ki, daha onceki gibi durum sudur: 100 + 20H + 10 ; a’ = %50, k’ = %8'/r Ucretlerde bir du§u§ olmasi halinde, emek-zamaninda boyle bir azalma yapilmasimn, pratikte hie goriilmeyecegini soylemeye bile ge-rek yoktur, Ama bunun onemi yoktur. Kar oram, birkac degi§ken biiyuk-lugun bir i§levidir ve eger biz bu degiskenlerin kar oranim nasil etkiledigini bilmek istersek, boylesine tek ba§ina bir etkinin, bir ve ayni sermaye icin ekonomik bakimdan gecerli olup olmamasina bakmaksizin, tek tek bu etkilerin herbirini sirayla tahlil etmemiz gerekir. [sayfa 57]
Karl Marks
57 Kapital III
2) a’ sabit, d degisken, S, d’deki degisme yoluyla degisiyor. Bu durum, bundan onceki durumdan yalmz derece bakimindan aynhr. d’deki artma ya da eksilme kadar eksilecegi ya da artacagi yerde s sabit kalmaktadir. Bugiiniin ko§ullan altinda, biiyiik sanayiler ile tanm-da degisen sermaye toplam sermayenin yalnizca nispeten kiiciik bir kismidir. Bu yiizden, ondaki artma ya da eksilme, degisen sermayedeki degisMklerden ileri geldigi siirece, ayni §ekilde nispeten kiiciiktiir. Biz gene bir sermaye ile ba§layahm: I. 100 + 20, + 10 ; S = 120, a’ = %50, k’ = %8'/,, ve bu, diyelim§u§ekli a alsin: II. 100 +30.+15 ; S=130, a’=%50, k’=%ll7/,r Degisen serrnayenin azaldigi bunun tersi olan dunim gene, Il'den I’e tersine geci§ ile gosterilecektir. Ekonomik ko§ullar, ashnda bundan onceki durumda oldugu gibi-dir ve bu nedenle burada tekrar irdelenmesine gerek yoktur. I’den H'ye geci§, emegin iiretkenliginde yan yana bir azalma oldugu anlamina ge-lir; II icin 100 ’nin kullamlmasi, I’e gore emekte yan yana bir arti§ gerekti-rir. Bu durum tanmda goriilebilir.9 Ama, bundan onceki durumda, degismeyen sermayenin degisen sermayeye cevrilmesi ya da bunun tersi olmasi ile toplam sermaye sabit kaldigi halde, bu durumda degisen sermaye arttigi zaman ek bir sermaye baglanmasi, azaldigi zaman daha once kullanilan sermayede bir serbest kalma sozkonusudur. 3) a’ ve d sabit, s ve bu nedenle S degisken. Bu durumda denklem: k’=a’(d : S) seklinden k’,=a’ (d : S), seklini ahr ve her iki yandan ayni carpanlann cikarUlmasiyla §unu elde ederiz:
58
k’,: k’ = S : Sr ayni arti-deger oram ve e§it degi§en sermayeler ile kar oranlan toplam sermayelere ters oranUhdir. Elimizde, ornegin iic sermaye, ya da ayni sermayenin iic farkli durumu bulunsun: I. 80s+20d+20a; S=100, a’=%100, k’=%20; II.100 + 20, + 20 ; S = 120, a’ = %100, k’ = %\&L, S III.60 + 201 20 ; S = 80, a’ = %100, k’ =%25. Buradan §u orantilan elde ederiz: %20 : %162/3 = 120 : 100 ve %20 : %25 = 8 : 100. a’ sabit iken d : S’nin degismeleri icin daha once verilen genel formulsoyle idinsayfass] 9
Elyazmasinda bu noktada §u not bulunmakta: “Bu durumun, toprak ranti ile ne gibi bir ili§kisi oldugu ilerde incelenecek.” -F.E. Karl Marks Kapital III
k’, = a’ (ed : ES); §imdi §u hali ahyor: k’, = a’ (d : ES), d degismedigine gore, e = d,: d = 1 oluyor. a’ d =a, arti-deger miktan oldugu ve hem a’ ve hem de d sabit kaldigi icin, bundan, d’nin de S’deki bir degismeden etkilenmedigi sonu-cu cikar. Arti-deger miktan, degi§iklikten sonra da, daha oncekinin ayni-dir. Eger s sifira dii§se idi, k’ = a’ olurdu, yani kar arti-deger oramna e§it olurdu. s’deki degi§iklik, ya sirf degismeyen sermayenin maddi ogeleri-nin degerindeki bir degi§iklikten, ya da toplam sermayenin teknik bile-§imindeki, yani belli bir sanayi dahnda, emegin uretkenligindeki bir degismeden ileri gelmi§ olabilir. Bu son durumda, modern sanayi ve geni§-olcekli tanmdaki geli§meye bagh olarak, toplumsal emegin uretkenligindeki arti§, Ill'ten I’e ve I’den Il'ye sirasi icinde (yukardaki ornekte) bir geci§ ortaya koyacaktir. Kendisine 20 odenen ve 40’hk bir deger iireten bir emek miktan, once, 60 degerlik bir emek araci kullamr; eger iiretkenlik artar ve deger ayni kahrsa, tiiketilen emek araci once 80’e sonra 100’e yukselir. Bu siramn tersine doniisu, iiretkenlikte bir azalma oldugu anlamina gelebilir. Ayni emek miktan daha kiiciik bir iiretim araci kiUe-sini harekete gecirir ve, tanmda, madencilikte, vb. goriilebilecegi gibi yapilan i§in boyuUan daralir. Degi§meyen sermayede yapilan bir tasarruf, bir yandan kar ora-nini arUnrken ote yandan da bir miktar sermayeyi serbest birakmasi nedeniyle kapitalist icin onemlidir. Bunun, ve ayni §ekilde, degismeyen sermayenin ogelerinde, ozellikle hammadde fiyatlanndaki bir degi§ikligin yapacagi etkiyi ilerde daha yakindan inceleyecegiz.* Degi§meyen sermayedeki bir degi§ikligin, bu degi§me, ister s’nin maddi ogelerindeki bir arti§ ya da azalmadan veya sirf bunlann degerle-rindeki bir degismeden ileri gelmi§ olsun, kar oranini ayni sekilde etki-leyecegi gene apaciktir.
4) d sabit, d, s ve S’nin hepsi degisken. Bu durumda, degisen kar oram icin, ba§langicta verilen genel formiil gene gecerliligini korumaktadir: k’^a’CediES) Buradan arti-deger oram ayni kalmak iizere §u sonuclar cikar: a) Eger E, e’den biiyiikse, yani eger degismeyen sermaye, toplam sermayenin, degisen sermayeden daha yuksek bir oranda biiyuye-cegi §eklinde artmi§ ise, kar oram dii§er. Eger 80 + 20. + 20 gibi bir sermaye, 170 + 30H + 30 seklini ahrsa, gene a’ = VolOO kahr, ama d : S, hem d e hem de S buyudiigii halde, 20 : 100’den 30 : 200’e diiser ve kar oram da buna uygun olarak %20’den %15’e iner. * Kapital, Birinci Cilt, Be§inci Boliirn. -Ed. Karl Marks
59 Kapital III
b ) Ancak eger e = E ise, yani d : S kesri, g6riinii§teki degi§iklige [sayfa 59] kar§in ayni degeri koruyorsa, yani payi ve paydasi ayni sayi ile carpihyor ya da boliiniiyorsa, kar orani degismeden kahr. 80 + 20. + 20 ve 160 + 40d + 40 , sermayelerinin, ayni %20’lik kar oranma sahip olduklanaciktir, ciinktfa’ = %100 olarak kalmakta ve d : s = 20 : 100 = 40 : 200, her iki ornekte ayn degeri temsil etmektedir. c) e, E’den biiyiikse, yani degisen sermaye, toplam sermayeden daha yiiksek bir oranla biiyiiyorsa kar orani yiikselir. Eger, 80 + 20d + 20 sermayesi 120 + 40H + 40 halini ahrsa, kar orani %20’den %25’e yiikselir, ciinkii, degismeyen a’ (d : S) = 20 : 100, bu durumda 40 : 160’a yiikselmis. ya da V5 iken >/4 olmu§tur. Eger d ve S’deki degi§iklikler ayni yonde olursa, biz, bu biiyiikliik degisMklerine, bir olciide, sanki bunlann her ikisi de ayni orantida olmu§ ve boylece d : S, o noktaya kadar degismeden kalmi§ goziiyle bakabili-riz. Bu noktadan sonra, bunlardan yalniz bir tanesi degisebilir ve biz, boylece, bu karma§ik hali, bundan onceki basit hallerden birisine indirgemi§ oluruz. Ornegin eger, 80 + 20. + 20 ,100 + 30. +30 halini alacak olsa, d’nin s’ye ve ayni zamanda S’ye oram/bu degi§mede, 100 + 25H + 25 ’ya kadar ayni kahr. Bu nedenle de, i§te bu noktaya kadar^ kar orani da gene degi§meden kahr. Oyleyse biz, 100 +25H + 25 ’yi, ciki§ nokta-miz olarak alabiliriz; d’nin 30d olmasi icin 5 kadar arttigini, bu yiizden S’nin 125’ten 130’a yukseldigini ve boylece de, ikinci halin, yani d’nin basit degismesi ve dolayisiyla S’de bir degisme olmasi halinin kar§imiza cikUgini goriiriiz. Ba§langicta %20 olan kar orani, bu 5d’nin ilavesiyle, arti-deger orani ayni kalmak iizere, %23'/13’e yiikselir. Daha basit bir durumda ayni indirgeme, d ve S biiyiikliiklerini kar§it yonde degi§tirdiklerinde yer alabilir. Ornegin, gene 80s + 20d + 20 ’dan hareket edelim ve bu 110 + 10. + 10 haline gelmis/olsun. Bu durumda, degi§menin 40 + 10„ + 10 ’ya kadar devani etmesi halinde, kar orani ayni %20 kalacaktir. Bu ara §ekle, 70 Have edilince, bu oran %8>/3’e dii§ecektir. Boylece biz, gene
60
durumu/tek bir degiskenin, yani s’nin degi§mesi haline indirgemi§ oluruz. d, s, ve S’nin ayni zamanda degismeleri, bu nedenle, yeni bir durum ortaya cikarmaz ve son tahlilde, yalniz tek bir etmenin degi§ken oldugu bir hale donulmus. olur. Geriye kalan en son durum da ashnda boylece kapsanmi§ olmaktadir; yani d ile S’nin sayisal olarak ayni kaldigi halde, bunlann maddi ogelerinin bir deger degi§tirmesi ve boylece, d’nin, harekete geci-rilen degismi§ bir emek miktanni, s’nin, harekete gecirilen degi§mi§ bir iiretim araci miktanni temsil etmesi hali. 80s + 20d +20a halinde, diyelim 20d, ba§langicta, giinde 10 saat cahsan 20 emekcinin iicretlerini temsil etsin. Gene diyelim, bunlann herbirinin ucreti l’den lWe yiikselsin. Bu durumda, 20d, 20 emekci Karl Marks Kapital III
yerine ancak 16 emekcinin ucretini odeyecektir. Ne var ki, 20 emekci eger 200 cahsma-saatinde 40’hk bir deger iiretiyor ise, giinde 10 saat ca-h§an [sayfaeo] 16 emekci 160 cahsma-saatinde ancak 32’lik bir deger iire-tir. Ucretler icin 20d diisuldiikten sonra 32’nin ancak 12’si arti-deger icin kahr. Boylece, arti-deger orani, %100’den %60’a dii§mii§ olur. Ama biz, arti-deger oranini sabit kabul ettigimiz icin, i§gununun, dortte bir uzatil-masi, 10’dan 12'/2 saate cikartilmasi gerekecektir. Eger giinde 10 saat cahsan 20 emekci = 200 cahsma-saatinde 40’hk bir deger iiretiyorsa, giinde 12'/2 saat cahsan 16 emekci = 200 saatte ayni degeri iiretecek ve 80 + 20;iik sermaye gene eskisi gibi ayni 20’lik arti-deger saglayacaktir. Tersine, eger ucretler, 20d’nin; 30 emekcinin iicretlerini temsil edecegi olciide diisecek olsa, a ancak, i§giiniinun 10’dan 62/3 saate inmesi halinde sabit kalabilir. giinkii, 20x10 = 30x62/3 = 200 i§giiniidur. Bu birbirinden farkli orneklerde s’nin, para olarak ifade edilen degerler cinsinden ne olciide sabit kalabilecegini ve gene de, degisen ko§ullara gore degisen farkli miktarlarda uretim aracini temsil edebile-cegini esas olarak irdelemi§ bulunuyoruz. Bu durum, kendi saf sekli ile ancak bir istisna olarak miimkiin olabilir. s’nin ogelerinin degerinde, bu ogelerin kiUesini cogaltan ya da azaltan, ama s’nin deger toplamim degi§meden birakan bir degi§iklige gelince, bu, d’nin buyiiklugunde bir degi§iklige yol acmadigi siirece, ne kar oranini ve ne de arti-deger oranini etkiler. Boylece biz, bizim denklemimizdeki d, s ve S’nin degismelerindeki butun olasi durumlan g6rmii§ bulunuyoruz. Arti-deger orani ayni kaldigi halde, kar oranimn dii§ebilecegini, ayni kalabilecegini ya da yukselebile-cegini, oysa, d’nin s’ye ya da S’ye olan oramnda en ufak bir degi§ikligin, kar oraninda da bir degisMk olmasina yetebilecegini g6rmii§ bulunuyoruz. Biz, aynca, d’nin degi§ikliklerinde her zaman, a§ildigi takdirde a”niin sabit kalmasi ekonomik bakimdan olanaksiz bulunan belli bir sinir bu-lundugunu da g6rmii§ bulunuyoruz. s’nin her tek
yanh degismesinde de, d’nin artik sabit kalamayacagi belli bir sinira ula§mak zorunda oldugundan, d : S’nin her olasi degismesi icin, a”niin de ayni sekilde de-gi§ken hale gelmek zorunda kalacagi sinirlar oldugunu goriiyoruz. §imdi tarti§masini yapacagimiz a”niin degi§melerinde, denklemimizin farkli degi§kenlerinin bu kar§ihkli etkisi, daha da acik olarak goriilecektir. II. a’ degiqken d : S sabit kalsin ya da kalmasin, farkli arU-deger oranlanna gore kar oranlan icin, k’ = a’ (d : S) denklemini, k’, = a’, (d, : S,) §ekline so-karak genel bir formiil elde ederiz; k’,, a’,, d, ve S, burda, k’, a’, d ve S’ nin degi§mi§ degerlerini temsil ederler. Buradan: k’ : k’, = a’, (d : S) : a’, (d,: S,) e§iUigini ve dolayisiyla: k’ = (a’ : a’)( d : d) (S : S) (k’) Karl Marks
61 Kapital III
e§iUigini elde ederiz. [sayfaen 1) a’ degiqken d : S sabit. Bu durumda §u denklemleri elde ederiz: k’ = a’ (d : S) ; k, = a’, (d : S), bunlarin her ikisinde de d : S e§ittir. Bu nedenle: k’ : k, = a’ : a’, Ayni bile§imde iki sermayenin kar oranlan arasindaki oran, bunlarin arti-degerlerinin birbirine oranina e§ittir. d : S kesrinde sozkonusu olan, d ile, S’nin mutlak buyukliikleri olmayip bunlann birbirlerine orani olduguna gore, bu, muUak buyukliikleri ne olursa olsun e§it bile§imdeki biitiin sermayeler icin gecerlidir. 80s+ 20d + 20a; S = 100, a' =%100, k =%20 160 +40H+20l S= 100, a'=% 50, k'=%10 s d a' %100 : %50 = %20 : %10. Eger her iki halde de, d ve S’nin mutlak biiyukliikleri ayni ise, bunlarin kar oranlannin birbirlerine olan orani da, arti-deger miktarla-nnin birbirlerine olan oranlanna e§ittir: k : k. = a'd : a'.d = a : a.. Omegin: 80 +20H+20; a' =%100, k =%20 s d a 80+20H+10; a'=% 50, k'=%10 %20 : %10 = 100 x 20 : 50 x 20 = 20 : 10 . §urasi §imdi acikUr ki, muUak ya da yuzde olarak bile§imleri e§it sermayelerde, arti-deger orani, ancak, ya iicretler, ya i§gunu uzunlugu ya da emegin yogunlugu farkli ise farkli olabilir. Asagidaki uc durumda: I. 80 +20H +10 ; a'=% 50, k=%10
62
s II. s III.
d a 80 +20H+20 ; a' =%100, k =%20 d a 80 +20.+40 ; a' =%200, k =%40 I’de iiretilen toplam deger 30 (20d + 10d)’dir; Il'de 40’Ur; Ill'te 60’ tir. Bu UQ farkh §ekilde olabilir. Birincisi, eger iicreUer farkli ve 20d, her tek tek durumda farkli sayida i§Siyi ifade ediyorsa. Diyelim, sermaye I, 1 >/3 sterlin iicreUe giinde 10 saat galisan 15 emekSi Sah§Unyor ye bunlar, 20 sterlini iicretleri yeri-ne koyan, 10 sterlini de arti-deger olan 30 sterlinlik bir deger iiretiyorlar. Eger iicreUer 1 sterline diiserse, 10 saat icin 20 emekci cah§Unlabilir; bunlar, 20 sterlini ucretleri yerine koyan ve 20 sterlini de arti-deger olan 40 sterlinlik bir deger iireteceklerdir. Eger iicreUer daha da diisup 2/3 sterline inerse, otuz emekci 10 saat cahsUnlabilir. Bunlar, 20 sterlini iicretler icin dusulecek olan, ve 40 sterlini de arti-degeri temsil edecek olan 60 sterlinlik bir deger iireteceklerdir. Bu durum -sermaye bile§iminin yiizde olarak sabit, i§giiniinun ve emegin yogunlugunun sabit ve arti-deger oramnin iicreUerdeki degi-§iklik nedeniyle degi§tigi bu durum- Ricardo’nun varsayimimn dogru Karl Marks Kapital III
oldugu biricik durumdur: “Kar, iicreUerin, du§uklugu ya da yiiksekligi ile [sayfa 62] tarn bir oranti igersinde yiiksek ya da du§uk olacaktir.” {Principles, Ch. I, Sect. Ill, p. 18 of the Works of D. Ricardo, ed. by MacCull-och, 1852.) Ya da ikincisi, emegin yogunlugu degi§iyorsa. Bu durumda, diye-lim, ayni iiretim araclari ile giinde 10 saat cahsan 20 emekci, belli bir metadan I’de 30, H'de 40, IH'te 60 parca iiretsin ve herbir parca, kendisi-ne katilmi§ bulunan iiretim araclanmn degerinden ba§ka, 1 sterlinlik yeni bir degeri temsil etsin. Her 20 parca = 20 sterlin iicretleri yerine koyduguna gore, geriye, I’de artideger icin 10 parca = 10 sterlin, H'de 20 parca = 20 sterlin, ve IH'te 40 parca = 40 sterlin kalir. Ya da uguncusu, i§giinii, uzunluk bakimindan farkliysa. 20 emekci, ayni yogunluk ile I’de 9 saat, H'de 12 saat, IH'te 18 saat cah§iyorsa, bunlann toplam iiriinleri, 9 : 12 : 18 orani gibi 30 : 40 : 60 orani seklinde degi§ir. Ve her durumda iicretler = 20 sterlin oldugu icin, geriye arti-deger olarak gene sirayla 10, 20 ve 40 kalir. Demek oluyor ki, d : S sabit iken, iicretierde bir yukselme ya da dii§me arti-deger orani iizerinde ters yonde, emegin yogunlugunda bir yukselme ya da diisme, i§giiniinde bir uzama ya da kisalma, arti-deger orani ve dolayisiyla kar orani iizerinde ayni yonde bir etki yapar. 2) a’ ve d degisken, S sabit. Bu durumda, asagidaki oranti gecerlidir: k : k, = a'(d : S) : a', (d,: S) = a'd : a', d, = a : a,. Kar oranlan, arti-deger miktarlan gibi birbirleriyle baginti icersine sokulmu§tur. Degi§en sermaye sabit kalirken, arti-deger oramndaki degi§iklikler, iiretilen degerin biiyukliik ve dagihminda bir degi§me demekti. d ve a”nde e§zamanh bir degi§iklik de daima farkh bir dagihm anlamina gelir, ama, iiretilen degerin buyiiklugunde her zaman bir degisme oldugu anlamina gelmez.
Burada iic durum olabilir: a)d ve a”ndeki degi§iklik kar§it yonlerde ama ayni miktarda olmaktadir; omegin; 80 +20H +10 ; a'=% 50, k'=%10 s d a 80 +20H+20 ; a' =%100, k =%20 Her iki durumda da iiretilen deger, dolayisiyla da harcanan emek miktan e§ittir; 20. + 10 = 10. + 20 = 30. Tek fark, birinci durumda iicretler icin 20 odendigi ve arti-deger olarak geriye 10 kaldigi halde, ikinci durumda ucretierin yalmz 10 ve bu nedenle de arti-degerin 20 olmasi-dir. Bu, i§ci sayisi ile, emegin yogunlugunun ve i§giinii uzunlugunun degi§meden kaldigi halde d ile a”niin ayni zamanda degistigi biricik durumdur. b) a’ ve d’deki degi§me, kar§it yonlerde de olur, ama ayni miktarKarl Marks
63 Kapital III
da olmayabilir. Bu durumda, d ya da a"ndeki degismelerden birisi dige-rinden fazla olabilir. [sayfaes] I. 80 +20H+20 ; a'=% 100, k'=%20 s d a II. 72 +28H+20 ; a' =%713/7, k' =%20 s d a III. 84+16.+20; a' =%125, k' =%20 Sermaye'l, iiretilmfs. 40’hk bir deger icin 20d, sermaye II, 48’lik bir deger icin 28d ve sermaye III, 36’hk bir deger icin 16d odemektedir. Hem uretilen deger ve hem de ucretler degismistir. Ne var ki, uretilen deger-deki bir degisme, harcanan emek miktannda bir degi§iklik, boylece, ya emekci sayisinda, cahsma-saatlerinde, emegin yogunlugunda, ya da bun-lardan birden fazlasinda olan bir degisMk anlamina gelir. c) a’ ve d’deki degi§iklik ayni yonde olmaktadir. Bu durumda, birisi digerinin etkisini yeginlestirmektedir. 90 +10H+10; a'=% 100, k'=%10 s d a 80 +20d+30 ; a' =%150, k =%30 s a 92 +8.+6 ; a' =%75, k =%6. BuVada da gene, uretilen uS deger farklidir, yani 20, 50 ve 14’tur. Ve, sirasiyla emek miktarlannin buyukliigiindeki bu fark gene kendisini, emekgi sayisindaki, sah§ma-saaUerindeki, emegin yogunlugundaki ya da bu etmenlerin birkagi ya da hepsindeki bir farka indirger. 3) a’, d ve S degi§ken. Bu durum yeni bir ozellik gostermemektedir ve H'de verilen ve
a”niin degisken oldugu genel formul ile sozumlenmistir. Arti-deger oraninin buyukliigiindeki bir degisMgin kar orani iize-rindeki etkisi, boylece, §u durumlan ortaya cikartiyor: 1) d : S sabit kahrken, k’, a’ ile ayni oranda arUyor ya da azaliyor. 80 +20H+20 ; a' =%100, k =%20 s d a 80 +20H +10 ; a'=% 50, k'=%10 %f00 : %50 = %20 : %10. 2) d : S, a’ ile ayni yonde hareket ediyorsa, yani a’ artar ya da eksilirken o da artiyor ya da eksiliyorsa, k’, a”nden daha hizh yukselir ya da duser. 80+20H+10; a' =%100, k' =%10 s d a 70 +30.+20 ; a'=% 662/„, k=%20 %50 : 9666% < %10 : %20. 3) d : S, a’ ile ters orantih, ama daha yava§ bir hizla degi§tigi halde k’, a”nden daha yava§ bir hizla yukselir ya da duser. 80+20H+10; a' =%50, k =%10 s d a 70 +30H+15 ; a'=% 150, k'=% 15 %50 : %100 > %10 : %15
64
Karl Marks Kapital III
4) d : S, a’ ile ters orantih, ve daha biiyiik bir hizla degi§tigi halde, a’ dii§erken k’ yukselir ya da a ‘ yiikselirken k’ dii§er. [sayfa 64] 80 +20H+20 ; a' =%100, k =%20 s d a 90 +10H+15 ; a'=% 150, k'=%15 a’, %100’den %150’ye yukselmi§, k\ %20’den %15’e dii§mii§tur. 5)Ensonu, d : S, a’ ile ters orantih, ama tamamen ayni oranda degi§irken, k’ sabit kahr, oysa a ‘ yukselir ya da dii§er. Biraz daha aciklamayi gerektiren durum i§te yalniz bu son du-rumdur. Daha once, d : S’nin degismelerinde, bir ve ayni arti-deger ora-ninin pek cok farkh kar oranlan ile ifade edilebilecegini gozlemlemistik. §imdi de, bir ve ayni kar oranimn, birbirinden pek cok farkh arti-deger oranlanna dayanabilecegini goriiyoruz. Ama, a sabit kaldigi siirece kar oraninda bir fark meydana gelmesi icin, d’nin S’ye olan oraninda her-hangi bir degi§iklik yeterli oldugu halde, kar oranimn ayni kalmasi icin, a’mn buyuklugundeki bir degismenin d : S’de buna uygun diisen bir ters orantih degismeye yolacmasi gereklidir. Bir ve ayni sermaye ya da bir ve ayni iilkedeki iki sermaye icin bu durum ancak olagandi§i durumlarda mumkundiir. Omegin, elimizde §6yle bir sermaye olsa: 80s+ 20d + 20a; S = 100, a' =%100, k =%20 veiicretlerin, 20d yerine 16d kar§ihginda ayni sayida emekcinin cahstinlabilecegi olciide du§tugunii kabul edelim. Diger seyler e§it olmak iizere ve 4, serbest kaldigina gore durum soyle olacaktir: 80 + 16, + 24 ; S =96, a' =%50, k' =%25 k”niin eskisi gibi §imdi de %20 olabilmesi icin, toplam sermaye 120’ye ve degi§meyen sermaye de bu nedenle 104’e cikmi§ olmahdir: 104+ 16.+ 24; S = 120, a' =%150, k =%20
Bu ancak, iicretlerdeki diismeyle birlikte, emegin iiretkenliginde, sermayenin bile§iminde boyle bir degi§meyi gerekli kilan bir degi§me oldugu takdirde mumkun olabilir. Ya da, degi§meyen sermayenin para olarak degeri 80’den 104’e yukselmi§ olmahdir. Kisacasi, ancak, bazi ko-§ullann, olagandi§i durumlarda goriilebilecek §ekilde raslansal olarak caki§masini gerektirir. Gercekten de, a”nde meydana gelen ve d’de, do-layisiyla da d : S’de ayni anda bir degi§ikligi gerektirmeyen bir degisme, ancak cok belirli ko§ullar altinda, yani yalmzca sabit sermaye ile emegin kullamldigi, iizerinde cah§ilan maddelerin doga tarafindan saglandigi sa-nayi kollannda dii§unulebilir. Ne var ki, iki farkli iilkeye ait kar oranlan kar§ilastinhyorsa, durum boyle degildir. giinkii, o takdirde, ayni kar orani, gercekte, geni§ olciide farkli arti-deger oranlanna dayamr. Demek ki, biitiin bu be§ durumdan su sonuc cikar ki, yukselen bir kar orani, diisen ya da yukselen bir arti-deger oranina, diisen bir kar orani yukselen ya da diisen bir arti-deger oranina, sabit bir kar orani, yukselen ya da diisen bir arti-deger oranina tekabiil edebilir. Ve, yukselen, diisen ya da sabit bir kar oranimn da, yine, sabit bir arti-deger oraKarl Marks
65 Kapital III
niyla uyumlu olabilecegini I’de g6rmii§ bulunuyoruz. [sayfaes] Kar orani, demek oluyor ki, iki ana etmene bagh bulunmaktadir: arti-deger orani ile sermayenin deger bile§imine. Bu iki etmenin etkileri, yiizde olarak bu bile§im verilmek suretiyle asagidaki §ekilde kisaca ozet-lenebilir, Qiinkii, sermayenin iki kismindan hangisinin degi§iklige neden oldugunun bir onemi yoktur. Iki farkli sermayenin ya da birbirini izleyen iki farkh kosulda bir ve ayni sermayenin kar oranlan, e§ittir: 1)eger, bu sermayelerin yiizde olarak bile§imleri ayni ve arti-deger oranlan e§it ise; 2)eger, bunlann yuzde bile§imleri ayni olmayip, arti-deger oranlan da e§it degilken, arti-deger oranlannin, sermayelerin degisen kisim-lannin yuzdeleri ile garpimlan (a’ x d) ayni kalmasi kaydiyla, yani toplam sermayenin yiizde olarak hesaplanan arti-deger kitleleri (a = a’d) e§it ise; bir baska deyi§le, eger, a’ ve d garpanlan her iki durumda da birbir-leriyle ters orantih ise. E§it degildir; 1)eger, yuzde bile§imi e§itve arti-deger oranlan e§it degilse, bu durumda bunlar arti-deger oranlan gibi orantilasmisUr; 2)eger, arti-deger oranlan ayni ve yuzde bile§imleri esjt degilse; bu durumda kar oranlan arasindaki oran, sermayenin degisen kisimlan arasindaki orana e§ittir; 3)eger, arU-deger oranlan e§it degil ve yuzde bile§imleri ayni degilse; bu durumda, kar oranlannin birbirine orani a’d garpimina, yani toplam sermayenin yuzde olarak hesaplanan artideger miktarlanmn birbirine oramna e§ittir.10 [sayfa 66]
10
Elyazmasinda ayrica, arti-deger orani ile kar orani arasindaki fark (a’ - k’) konusunda, Qok ilging ozellikleri olan ve hareketleri, nerede bu oranlann birbirine yakla§tigini ya da uzakla§-tigini gosteren 50k aynntili hesaplar da bulunmaktadir. Bu hareketler egriler ile gosterilebilir. Bu malzemeyi buraya aktarmiyorum, gunkii, bunlar, bu yapitin ilk amaglan igin az bir onem ta§imaktadir ve, bu noktayi daha ileri gotiirmek isteyen okurlar igin burada dikkatlerini gekmek yeterlidir. -F.E.
66
Karl Marks Kapital III
DORDUNCO BOLUM
DEVRIN KAR ORANI UZERINDEKI ETKISI
[Devrin, arti-deger ve dolayisiyla kann iiretimi iizerindeki etkisi, Ikinci Ciltte tarti§ilmi§ti. Kisaca ozetienirse, devir icin gerekli zaman ara-hgi nedeniyle, sermayenin hepsi, aym zamanda iiretimde kullanilamaz; sermayenin bir kismi, daima, ya para-sermaye, hammadde ikmali, ma-mul
ama heniiz satilmami§ meta-sermaye ya da alacak bakiyesi §eklinde atil durur; aktif iiretimdeki, yani iiretim ve arti-degerin elde edilmesin-deki sermaye daima bu miktar kadar eksiktir ve uretilen ve elkonulan arU-deger daima aym olgiide azalmi§Ur. Devir donemi ne kadar kisa olursa, sermayenin butunune oranla atil kalan bu kismi o kadar kiigiik ve bu nedenle, diger ko§ullar aym kalmak iizere, elkonulan arti-deger o kadar biiyuktiir. Uretilen arti-deger miktarimn, devir doneminde, ya da bunun iki kesimi olan iiretim zamam ile dola§im zamanindaki kisaltinalar ile nasil artinlabilecegi Ikinci Ciltte ayrintilanyla g6sterilmi§ bulunuyor. Ama, kar orani yalmz, uretilen arti-deger miktarimn, bu iiretimde kullamlan [sayfae?] Karl Marks
67 Kapital III
toplam sermayeye bagmtisini ifade ettigi icin, bu tiirden herhangi bir kisalmamn kar oramni artiracagi aciktir. Daha once ikinci Cildin ikinci kisminda, arti-deger ile ilgili olarak soylenenler, ayni §ekilde, kar ve kar orani icin de gecerlidir ve burada bunlann yinelenmesine gerek yoktur. Biz yalniz belliba§h birkac nokta uzerinde durmak istiyoruz. Uretim zamamni kisaltmamn ba§hca yolu, genellikle sinai ilerle-me denilen, emegin daha yiiksek verimliligidir. Eger bu ayni zamanda, toplam sermaye yatinminda, pahali makinelerin, vb., kurulmasindan ile-ri gelen onemli bir arti§i, ve dolayisiyla, toplam sermaye iizerinden he-saplanan kar oramnda bir azalmayi birlikte getirmiyorsa, bu oranin yuk-selmesi gerekir. Ve bu, metaliirji ile kimya sanayiindeki son gelismelerde pek cok durumda kesinlikle dogrudur. Demir ve celik iiretiminde, Bessemer, Siemens, Gilchrist-Thomas, vb. gibi son zamanlarda bulunan uretim yontemleri, eskiden pek zahmetli olan i§leri, nispeten dii§iik ma-liyetlerle asgariye indirmi§ bulunmaktadir. Komiir katranindan cikartilan, kirmizi boya maddesi alizarinin yapilmasi ve bunun, zaten mevcut bulunan komiir katrani boya yapimi tesislerinde elde edilmesi, eskiden yillar alan bir ism birkac haftada sonuclandinlmasim saglamistir. Boya kokii-niin olgunla§masi bir yil ahyor ve bu kokler i§lenmeden once genellikle birkac yil daha biiyusiinler diye birakihyordu. Dola§im zamanini kisaltmamn bashca yolu, geli§mi§ ula§im ve haberlesme araclandir. Son elli yil, bu alanda, ancak 18. yuzyihn ikinci yansindaki sanayi devrimi ile kiyaslanabilecek bir devrim yaratmi§tir. Karada, kaplama soselerin yerini demiryollan almi§, denizde, agir yollu ve diizensiz yelkenli tekneleri, siiratli ve giivenilir buharh gemiler ile geri plana itilmi§, yer yuvarlaginin her yarn telgraf telleri ile 6rulmii§tur. Siivey§ Kanah, Dogu Asya ile Avustralya’yi butuniiyle buharh gemilerin gidi§-geli§ine acmistir. Dogu Asya’ya yapilan bir meta sevkiyatinin dola§im zamani 1847’de en az oniki ay iken (bkz: Buch 11, s. 235*) §imdi bir o ka-dar haftaya indirilmi§tir. 1825-57 bunalimlannin iki biiyuk merkezi Ame-rika ile Hindistan, ulastirmadaki bu devrim ile, Avrupa’nin sanayi iilkelerine yuzde 70 ile 90 daha yakin hale gelmi§ ve boylece o patlayici nitelik-lerini biiyuk olciide
68
yitirmi§lerdir. Toplam diinya ticaretinin devir done-mi, ayni olciide azalmi§ ve bu i§te kullanilan sermayenin etkinligi iki-iic kat artmi§tir. Bunun, kar orani uzerinde etkili oldugunu soylemeye bile gerek yoktur. Toplam sermayenin devrinin kar orani iizerindeki etkisini secip cikarmak icin, kar§ila§tirma yapilacak sermayelerin oteki biitiin ko§ul-lanmn e§it oldugunu varsaymamiz gerekir. Arti-deger orani ile i§gunu di-§inda, bir de, sermayenin yuzde bile§imini e§it kabul etmemiz gerekli-dir. §imdi, arti-deger orani %100 olan ve yilda iki devir yapan, 80 + 20. = 100S bile§iminde bir A sermayesi alahm. Bu durumda yilhk iiriin: [sayfa * Kapital, ikinci Cilt, s. 280-281. -Ed. Karl Marks Kapital III
68] 160 + 40.+ 40 olur. Bununla birlikte, kar oranini belirlemek iSin biz 40 ’yi, devre-dilen 200’liik sermayedeger iizerinden degil, lOO'liik yatmlan sermaye iizerinden hesaphyoruz ve boylece k’ = %40 buluyoruz. §imdi biz bu sermayeyi, ayni %100 arti-deger oramna sahip, ama yilda yalniz tek bir devir yapan bir B = 160 + 40H = 200S sermayesi ile kiyaslayahm. Bu sermayenin yilhk iirunii, demek W, A sermayesinin aym-dir: 160 +40H + 40 . Ama bu sefer, 40 ancak, %20, yani A’nin yansi kadar bir kar orani saglayan 200 tutanndaki yatinlmis. bir sermaye iizerinden hesaplanmak durumundadir. Bu durumda, yuzde olarak bile§imleri e§it, arti-deger oranlan ile i§giinleri e§it olan iki sermayenin kar oranlannin, bu sermayelerin devir donemleri ile ters orantih oldugunu goruriiz. Kar§ila§tinlan bu iki durum-da, eger, yuzde bile§imi, arti-deger oranlan, i§giinii ya da iicreUer e§it degil ise, bu, dogal olarak kar oranlannda daha baska farkhliklar yarata-caktir; ama bunlann devir ile bir ili§kisi yoktur ve bu nedenle de bizi bu noktada ilgilendirmemektedir. Bunlar USiincu Boliimde tarti§ilmi§ bu-lunmaktadir. Kisaltilmi§ bir devir doneminin arti-deger iiretimi ve bunun sonucu olarak da kann iizerindeki etkisi, Ikinci Cildin Onaltinci Bolii-miinde “Degisen Sermayenin Devri”nde de gosterildigi gibi, sermayenin degisen kismina bu suretle kazandinlan, daha yiiksek etkinlikten ibaret-tir. Bu boliimde, yilda on defa devreden 500’liik bir degisen sermayenin, ayni arU-deger orani ile ayni iicreUere sahip ve yilda yalniz bir defa devreden 5.000’lik bir degisen sermaye ile ayni miktarda arti-deger iiret-tigi gosterilmi§ti. Yilhk asmma ve yipranma orani %10 = 1.000 olan 10.000 sabit sermaye ile 500 doner degismeyen ve 500 degisen sermayeden olusan, sermaye I’i ele alahm. Degi§en sermaye, %100 arU-deger orani ile bir yilda on devir yapsin. i§i basitle§tirmek iSin, a§agidaki biitiin orneklerde,
genellikle pratikte oldugu gibi, doner degismeyen sermayenin, degisen sermaye ile ayni siirede devrettigini kabul edelim. Bu durumda, boyle bir devir doneminin iirunii: 100 (a§inma ve yipranma) + 500 + 500H + 500 = 1.600 olacak ve bu §ekildeki on devir ile biitiin yihn iirunii: 1.000 (asmma ve yipranma) + 5.000 + 5.000H + 5.000 = 16.000, S = 11.000, a = 5.000, k’ = 5.000 : 1 l'.OOO = %45V,, " olacakUr. §imdi, sermaye H'yi alahm: 9.000 sabit sermaye, yilhk a§inma ve yipranma, 1.000, 1.000 doner degismeyen sermaye, 1.000 degisen sermaye, arti-deger orani %100, degisen sermayenin yilhk devri 5. Bu durumda, degisen sermayenin beher devrinin iirunii: 200 (asinma ve yipranma) + 1.000 + 1.000H + 1.000 = 3.200 [sayfa 69] Karl Marks
69 Kapital III
olacak ve be§ devirden sonra toplam yilhk iiriin: 1.000 (a§inma ve yipranma) + 5.000 + 5.000H + 5.000 = 16.000, S S = 11.000, a= 5.000, k’ = 5.000 : 11.000 = %455/„ olacakUr. Daha sonra, sabit sermayesi olmayan, sermaye Ill'ii alalim ve bu, 6.000 doner degismeyen ve 5.000 degisen sermayeden olu§sun. %100 arti-deger orani ile yilda bir defa devretmi§ olsun. Bu durumda toplam yilhk iiriin: 6.000 + 5.000, + 5.000 = 16.000, S = 11.000, a'= 5.000, k’ = 5.000 :11.000 = %455/„ olur. Her iic durumda da demek ki, ayni yilhk arti-deger miktan = 5.000 olacak ve toplam sermaye de gene her iic halde e§it, yani = 11.000 oldugu icin, %455/u’lik bir ayni kar orani elde edilecektir. Ama eger, sermaye l’de degisen kisim yilda 10 yerine yalmz 5 devir yapmi§ olsa sonuc farkli olacak ve bir devrin iiriinii: 200 (a§inma ve yipranma) + 500 + 500H + 500 = 1.700 olacakUr. Ve yilhk iiriin de: 1.000 (asmma ve yipranma) + 2.500 + 2.500, + 2.500 = 8.500, S S = 11.000, a = 2.500; k’ = 2.500 : 11.000 = %22%, olacakUr. Devir donemi iki kaU oldugu icin, kar orani yanya dii§mii§tiir. Bir yilda ele gecirilen arti-deger miktan bu nedenle, degisen ser-mayenin bir devrinde elde edilen arti-deger miktannin, bir yildaki devir sayisiyla carpimina e§ittir. Bir yilda elde edilen artidegere ya da kara A, bir devir doneminde elde edilen arti-degere a, degisen sermayenin bir yildaki devir sayisina n dersek daha once Ikinci Cildin OnalUnci Boliim, l'de, gosterildigi gibi, A = an, ve yilhk arti-deger orani A’ -a’n olur. Soylemeye gerek yoktur ki, k = a’ (d : S) = a’ [d : (s + d)] formulu ancak paydaki d paydadaki d
70
ile ayni oldugu siirece dogrudur. Paydadaki d, toplam sermayenin, iicreUerin odenmesi icin, ortalama degisen sermaye olarak kullanilan kismimn tamamim temsil etmekte-dir. Paydaki d ise, her seyden once, yalmz kendisi tarafindan iireUlen ve elkonulan, belli bir arU-deger niceligi = a olgusu ile belirlenmisUr ve bu miktar ile bagintisi a/d arti-deger orani, a"diir. Ancak bu sekildedir ki, k = a : (s + d) formulu, oteki, k = a’ [d : (s + d)] formiiliine d6nii§mii§tiir. §imdi paydaki d paydadaki d’ye yani S sermayesinin turn degisen kis-mina e§it olmasi gerekUgi olgusu ile daha dogru bir §ekilde belirlenmi§ olacakUr. Baska bir deyi§le, k = a : S eskligi, k = a’ [d : (s + d)] e§itligine ancak, a’nin, degisen sermayenin tek bir devrinde iiretUgi arti-degeri temsil etmesi halinde dogru bir sekilde donii§ebilir. Eger a, bu arti-degerin [sayfa 70] yalmzca bir kismi ise, a = a’d gene dogru olur ama, bu d, S = s + d’deki d’den daha kiiciiktiir, ciinkii, iicreUer icin harKarl Marks Kapital III
canan turn degisen sermayeden daha kiiguktiir. Ama eger, a, d’nin tek bir devrindeki arti-degerden fazlasini temsil ediyorsa, bu d’nin bir kismi ve belki de tamami iki defa i§ goriiyor, yani birinci ve ikinci devir ile daha sonraki devirlerde i§ goriiyor demektir. Arti-degeri iireten ve ode-nen biitiin iicreUeri temsil eden d, bu nedenle, s + d’ deki d’ den biiyuktiir ve hesap yanh§ sonuc verir. Yilhk kar oram formiiliinii kesinlikle dogru hale geUrmek icin, basit arti-deger oram yerine, yilhk arti-deger oranini, yani a’ yerine A’ ya da a’n’yi koymamiz gerekir. Baska bir deyi§le, artideger oranini, a’, ya da ayni §ey demek olan, S’nin icerdigi degisen sermayeyi, d, bu degisen sermayenin bir yildaki devir sayisi n ile carpmamiz gerekir. Boylece biz, yilhk kar oram formulunii, k’ = a’n (d : S). elde ederiz. I§ine yaUrmi§ oldugu degisen sermaye miktanni, cogu zaman kapitalistin kendisi de bilmez. Ikinci Cildin Sekizinci Boliimiinde gor-dugumuz ve ilerde de gorecegimiz gibi, sermayesi icersinde, kapitalist iizerinde baskisini duyuran biricik temel aynm, sabit ve doner sermaye arasindaki aynmdir. Kapitalist, doner sermayenin, elinde para bicimin-de bulunan kismini, bu para bankaya yatinlmadigi siirece, bulundugu kasadan iicreUeri odemek icin alir; gene ayni kasadan, ham ve yardimci maddeler icin para alir ve bunlann her ikisini de ayni kasa hesabinin alacak hanesine kaydeder. Ve kapitalist, iicreUer icin ayn bir hesap tutmu§ olsaydi bile, yil sonunda bu ancak, bu kalem icin odedigi toplam parayi, yani dn’yi gosterecek ve ama degisen sermayenin kendisini, d, goster-meyecekti. Bunu saptamak icin, burada bir ornegini verdigimiz tiirden ozel bir hesap tutmasi gerekecekUr. Bu amacla, Birinci Ciltte (s. 209/201) sozii edilen 10.000 iglik pa-muk ipligi egirme fabrikasini alahm ve orada 1871 Nisamnin bir haftasi icin alinan verilerin biitiin 1 yil icin gecerli oldugunu varsayahm. Maki-nelerde nesnele§mi§ bulunan sabit sermaye 10.000 sterlin idi. Doner sermaye verilmemisti. Biz bunun 2.000 sterlin oldugunu kabul edelim. Bu oldukca yuksek bir tahmin ama, bizim burada daima yaptigimiz, hie bir kredi i§leminin yuriirliikte olmadigi,
dolayisiyla, ba§kalanna ait sermayenin devamh ya da gecici olarak kullanilmadigi varsayimi nedeniyle hakli sayilabilir. Haftahk iiriiniin degeri, makinelerin a§imp yipranmasi icin 20 sterlin, doner degismeyen sermaye yatinmi 358 sterlin (6 sterlin kira, 342 sterlin pamuk, 10 sterlin komiir, gaz ve yag icin), 52 sterlin iicreUer icin odenen degisen sermaye ve 80 sterlin arti-deger. Demek ki, 20 (asmma ve yipranma) + 358 + 52H + 80 = 510. BJ durumda, haftahk doner sermaye yaUnmi, 358 + 52H = 410 idi. Yiizde olarak bu, 87,3 + 12,7,, ediyordu. 2.500 sterlinlik turn doner [sayfa 71] sermaye icin bu, 2.'l82 sterlin degi§meyen ve 318 sterlin degi§en sermaye demekU. Ucretler icin bir yilhk toplam harcama, 52 defa 52 sterlin, yani 2.704 sterlin olduguna gore, 318 sterlinlik degisen sermaye bir yilda, neredeyse tarn 8'/2 devir yapiyordu. Arti-deger oram 80/52 = Karl Marks
71 Kapital III
%153u/13 idi. Kar oramni, bu ogelere dayanarak, yukardaki degerleri, a’ = 153"/13, n = 8'/2, d = 318, S = 12.500, k’ = a’n (d : S) formiiliinde yerine koyarak hesaplayabiliriz: k’ = 153"/13 x 8'/2 x (318 :12.500) = %33,27. Biz bunu, basit k’ = a : S formula ile kontrol edebiliriz. Toplam yilhk arti-deger ya da kar, 52 defa 80 sterlin, yani 4.160 sterlin etmekte ve bunu toplam sermaye 12.500 sterline bolersek, %33,28 ya da buna cok yakin bir sonuc elde ederiz. Bu ancak o anin olaganiistii elveri§li ko§ullan (iplik fiyaUannin cok yuksek olmasina kar§in pamuk fiyaUannin cok dii§iik olmasi gibi) ile aciklanabilecek, anormal yukseklikte bir kar oramdir ve butun yil boyunca elde edilmesi, dogal olarak olanaksizdir. k’ = a’n (d : S) formiiliinde, a’n, daha once de ikinci Ciltte belirtil-digi gibi, yilhk arti-deger orani denilen §eyi temsil etmektedir. Yukardaki durumda bu, %153"/„ carpi 8'/2, ya da tarn rakamlanyla %1.3079/ ’tiir. Boylece, eger Biedermann* adinda birisi, Ikinci Ciltte omek diye kullanilan %1.000’lik yilhk arti-deger oraninin anormalligi kar§isinda §a§kina donmiis. ise, §imdi Manchester’deki, ya§amdan ahnan bu %1.300'u a§an yilhk arti-deger orani, kendisini belki biraz yati§tirabilir. Benzerini uzun zamandir gercekten de gormedigimiz biiyiik gonenc donemlerinde boyle bir oran hie de ender raslanan bir §ey degildir. Bu konuda biz burada, biiyiik-olcekli modem bir sanayideki fiili sermaye bilesjminden bir omek veriyoruz. 1 2.500 sterlinlik toplam sermaye, 12.182 sterlini degismeyen ve 318 sterlini degisen sermaye ol-mak iizere b61iinmu§ bulunmaktadir. Yiizde olarak ifade edilirse bu, 97'/2 + 2'/2. = lOOS’dir. Toplam sermayenin yalniz kirkta-biri oldugu halde, yilda sekizden fazla devretmek iizere, iicreUerin odenmesine hiz-met etmektedir. Pek az kapitalist, kendi i§leri konusunda bu tiir hesaplar yapmayi aklindan gecirdigi icin, toplam toplumsal sermayenin degi§meyen kismi ile degi§en kismi arasindaki oran konusunda istatistiklerden bir §ey 6g-renmek neredeyse olanaksiz. Yalniz Amerikan istatistikleri, modem
72
ko§ullar alUnda mumkun olan §eyi, yani her iskolunda odenen iicreUerin toplami ile gerceklestirilen karlan vermektedir. Kapitalistin kontrolu olanaksiz beyanlanna dayanmasi nedeniyle, giivenilir olmamakla birlik-te, bunlar, gene de cok degerli olup, bu konuda elde bulunan biricik kayitlardir. Bizim, Avrupa’da, biiyuk kapitalisUerimizden bu gibi acikla-malan ummak icin titizligimiz pek fazla. -F.E.) [sayfa 72]
* Biedermann - Darkafah. Ayni zamanda, Deutsche Allgemeine zeitung’un yazii§leri mudurunun adi iizerine yapilan bir sozciik oyunu. -f. Karl Marks Kapital III
BE§iNCi BOLUM DEGI§MEYEN SERMAYENIN KULLANIMINDA EKONOMI
I. GENEL Degisen sermaye aym kahr, ve boylece aym sayida i§giyi, fazla cahsUnlan zamamn kar§ihgi odensin ya da odenmesin, aym nominal iic-reUe cahsUnrsa, mutlak arti-degerin arti§i ya da artiemek siiresinin ve dolayisiyla i§gununiin uzamasi, degismeyen sermayenin nispi degerini, toplam sermayeye ve degisen sermayeye kiyasla azaltir, gene, arti-de-ger miktannda bir biiyume ve artideger oraninda olasi bir yukselme bir yana, boylece, kar orani artar. Degi§meyen sermayenin,
fabrika binalan, makineler, vb., gibi sabit kisminin hacmi, bunlar ister 16, ister 12 saatlik i§siirecinde hizmet g6rmii§ olsunlar, aym kahr. i§giinundeki bir uzama, bunda, degismeyen sermayenin bu en pahah kisminda herhangi bir yeni harcamayi gerektirmez. Aynca, sabit sermayenin degeri, boylece, daha kiiciik sayida devir donemlerinde yeniden iiretilmi§ olacagi icin, belli bir kar elde etmek iizere yaUnlmasi gerekli siire kisaltilmi§ olur. i§giinundeki bir uzama, bu yiizden, fazla cali§mamn kar§ihgi odense, ya da hatta, belli bir noktaya kadar, normal i§-saatine gore daha iyi odeme yapilsa bile kan arUnr. Modern sanayide durmadan artan sabit sermaye-yi yukseltme gereksinmesi, bu nedenle, kar delisi kapitalistleri i§giiniinu Karl Marks
73 Kapital III
[sayfa 73] uzatmaya te§vik eden ba§hca nedenlerden birisi olmu§tur.» i§giinii aym kaldigi takdirde ayni sonuclar elde edilemez. Bu durumda, daha biiyiik miktarda emek somurebilmek icin, ya i§ci sayisini ve bununla birlikte belli bir olciide sabit sermaye miktanni, binalan, makineleri, vb., artirmasi gereklidir (ciinkii biz burada, iicret indirmelerini ya da iicretle-rin normal diizeyinin altina dusuriilmesini bir yana birakiyoruz) ya da emegin yogunlugu ve dolayisiyla verimliliginin arttigi ve genellikle daha fazla nispi arti-deger uretildigi hallerde, belli bir siirede daha fazla hammadde, vb., i§lendigi icin, hammadde kullanan sanayi kollannda, degismeyen sermayenin doner kismimn buyuklugu artar; ve ikinci ola-rak da, ayni sayida i§ci tarafindan harekete gecirilen makine miktan ve dolayisiyla da degismeyen sermayenin bu kismi da biiyiir. §u halde, arti-degerde bir arti§, degismeyen sermayede bir arti§ ile, ve emegin daha fazla somuriilmesi, bu emegin somuriilmesine aracihk eden ure-tim araclan icin daha cok para harcanmasi ile, yani daha biiyiik sermaye yatinmi ile bir arada yiiriir. Demek ki, kar oram boylece bir yandan diiserken, ote yandan artmaktadir. i§giinu ister uzun ister kisa olsun, cari giderlerin biiyiik bir kismi, neredeyse ya da tamamen sabit kahr. Giinde 18 cahsma saati boyunca 500 i§cinin gozetim ve denetim giderleri, 12 cahsma saati boyunca 750 i§cininkinden daha azdir. “Bir fabrikanin 10 saatlik cahsma giderleri, 12 saatlik i§letme giderlerine neredeyse e§ittir.” (Reports of Insp. of Fact., October 1848, s. 37.) Devlet ve belediye vergileri, yangin sigortasi, ce§itli devamh memur iicretleri, makinelerin a§imp yipranmasi, ve bir fabrikanin ce§itli diger giderleri, cah§ma siiresi uzun ya da kisa olsun aynen kahr. Uretimin azalmasi olciisiinde, kara oranla bu giderler yukselir. (Reports of Insp. of Fact., October 1862, s. 19.) Makineler ile, sabit sermayenin oteki ogelerinin degerlerinin yeni-den uretildigi siire, pratikte bunlann yalmz omiirleri ile degil, bunlann i§ gordiikleri ve a§imp yiprandiklan tiim i§-siireci boyunca belirlenir. i§cilerin giinde 12 saat yerine 18 saat cahsma zorunda kalmalan halinde, bu, bir haftada iic gun bir farklihk yapar ve boylece bir hafta, bir-bucuk haftaya uzatilmi§, iki yil, iic yil haline getirilmi§ olur. Bu fazla zamanin kar§ihginin odenmemesi halinde, i§ciler, kapitaliste normal arti-
74
emek zamaninin di§inda, her iic haftada bir hafta, her iic yilda bir yil bedavadan vermek-tedirler. Bu sekilde, makinelerin degerinin yeniden iiretimi %50 hizlan-dinlmi§ olmakta ve, normal olarak gerekli zamanin iicte-ikisinde tamam-lanmaktadir. Gereksiz kan§ikliklardan kacinmak icin biz bu tahlillerimizde, hammaddelerin fiyat dalgalanmalannda oldugu gibi (Altinci Boliim), arti-deger kitlesi ve oraninin belli oldugu varsayimindan hareket ediyoruz. 11
Butiin bu fabrikalarda 50k biiyiik bir miktarda bina ve makine §eklinde sabit sermaye olduguna gore, makineleri ister halde tutmak igin ne kadar 50k metaya gereksinme varsa, o kadar 50k geliri olacaktir. (Reports of Insp. of Fact, 31s'. October, 1858, s. 8.) Karl Marks Kapital III
[sayfa 74] Daha once, elbirligi, isbolumii ve makineler konulannin serimin-de gosterildigi gibi, biiyiikolcekli iiretimde goriilen, uretim ko§ullannda ekonomi, esas olarak, bu ko§ullann, toplam ya da toplumsal bakimdan bile§ik emegin ko§ullan ve dolayisiyla emegin toplumsal kosullar olarak etkili olmalan olgusundan ileri gelir. Uretim araclan, birbirinden kopuk olarak cahsan, ya da olsa olsa, kiiciik olcekte dogrudan elbirligi yapan bir i§ci kiUesi tarafindan parca parca tiiketilecek yerde, uretim surecin-de toplam i§ci tarafindan ortaklasa tiiketilir. Bir ya da iki merkezi mo-toru olan biiyuk bir fabrikada, bu motorlann maliyetleri, bunlann beygir giicleri ve dolayisiyla faaliyet alanlan ile ayni oranda artmazlar. Iletme donamminin maliyeti, harekete gecirdigi toplam i§ makineleri sayisi ile ayni oranda buyumez. Bir makinenin govdesi, kendi organlan vb. gibi kullandigi araclann artan sayisi ile ayni oranda daha pahah hale gelmez. Ustelik uretim araclannin birarada toplanmalan, yalniz fiilen cahsmakta olan i§yerleri icin degil, depolama, vb. icin de gerekli ce§itli binalar ko-nusunda bir tasarruf saglar. Ayni sey, yakit, aydinlatma, vb. harcamalar icin de gecerlidir. Diger uretim ko§ullan da, ister cok ister az ki§i tarafindan kullamlsinlar ayni kalir. Uretim araclannin yogunlasmasindan ve bunlann kitle halinde kullamlmasindan ileri gelen bu toplam ekonomi (tasarruf), ne var ki, mutlaka i§cilerin biraraya toplanmasini, elbirligi yapmalanni, yani emegin toplumsal bir bile§ik haline gelmesini gerektirir. §u halde, bu, tipki artidegerin, tek ba§ina ahndiginda bireysel bir i§cinin arti-emeginden dogmasi gibi, emegin toplumsal niteliginden dogmaktadir. Burada ola-gan ve gerekli olan surekli iyile§meler bile, sirf biiyuk olcekte biraraya gelmi§ toplam emegin uretimiyle saglanan ve olagan hale getirilen toplumsal deneyimlerden ve gozlemlerden dogar. Ayni §ey, uretim kosullannda, ikinci biiyuk ekonomi kaynagi icin de dogrudur. Burada, uretim artigi denilen dokiintiilerin, ayni ya da baska bir sanayi kolunda, yeni uretim ogeleri haline
getirilmesine; bu artik denilen §eylerin uretim ve dolayisiyla, iiretken ya da bireysel tiike-tim devresine tekrar sokulmasi siirecine deginiyoruz. Ilerde daha yakin-dan inceleyecegimiz bu tasarruf bicimi de, gene ayni sekilde, biiyuk-olcekli toplumsal emegin bir sonucudur. Bu artiklan tekrar ticaret ko-nusu ve dolayisiyla yeni uretim ogeleri haline getiren §ey, bol miktarda ortaya cikmalandir. Ancak, bile§ik ve dolayisiyla geni§-61cekli uretimin bir artigi olmalan nedeniyle uretim siireci icin onemli hale gelmi§ler ve degi§im-degeri ta§iyicisi olma niteligini korumu§lardir. Bu artik, yeni bir uretim ogesi olarak i§ gormesinden ba§ka, hammadde maliyetini, tekrar satilabilir olmasi olciisiinde azaltir, ciinkii bu maliyet daima normal fireyi, yani uretim siirecindeki olagan kayip miktanm icerir. Degi§meyen sermayenin bu kisminda maliyet dii§mesi, degi§en sermayenin biiyuk-liigii [sayfa 75] ile arti-deger oraninin veri oldugu kabul edilirse, kar oramni Karl Marks
75 Kapital III
pro tanto* artinr. Eger arti-deger belli ise, kar oram ancak, meta uretimi icin gerekli degismeyen sermayenin degeri azaltilmak suretiyle artinlabilir. Degisme-yen sermaye, meta iiretimine girdigi olciide, onemli olan, onun degi§im-degeri degil yalmz kullamm-degeridir. Bir iplik egirme fabrikasinda kete-nin emebilecegi emek miktan, emegin uretkenligi, yani teknik geli§me diizeyi veri olmak iizere, ketenin degerine degil, miktarina baghdir. Ayni §ekilde, bir makinenin, diyelim uc i§ciye sagladigi yardim, onun degerine degil, makine olarak kullamm-degerine baghdir. Bir teknik geli§me diizeyinde, kotii bir makine pahah, bir ba§ka diizeyde iyi bir makine ucuz olabilir. Kapitalistin diyelim pamuk ve egirme makinesindeki ucuzlama yoluyla elde ettigi artan kar, emegin daha yiiksek uretkenligi sonucu-dur; bu yukseklik hi? ku§kusuz, egirme i§inde degil, pamuk yetisUrilme-sinde ve makinelerin yapimindadir. Belli miktarda bir emegi maddelestir-mek ve boylece belli bir miktar arti-emek sizdirmak icin, emek kosulla-nna daha az bir yatmm gerekecektir. Belli bir miktarda arti-emege el-koymak igin gerekli giderler dii§ecektir. Uretim siirecinde, iiretim araSlannin, toplam ya da toplumsal ba-kimdan bile§ik emek tarafindan ortakla§a kullanilmasinin sagladigi tasar-ruflara daha once deginmi§ bulunuyoruz. Degismeyen sermayede, ula§Urma ve haberlesme araclanndaki geli§menin egemen bir etmen oldugu, dola§im zamanindaki kisalmadan ileri gelen oteki tasarruflar daha sonra tarti§ilacaktir. Bu noktada, makinelerdeki surekli iyile§melerin sagladigi tasarruflan ele alacagiz, §6yle ki: 1) kullanilan malzemeden, omegin, tahta yerine demir kullanilmasi; 2) makine yapimindaki genel gelisme nedeniyle makinelerin ucuzlamasi; boylece degismeyen sermayenin sabit kismimn degeri, emegin biiyuk olcekte geli§mesi ile bir-likte artmakla birlikte, bu arti§ ayni oranda olmaz;12 3) mevcut makinelerin daha ucuz ve daha etken cahsmasim saglayan ozel iyile§tirmeler; 6r-negin, daha sonra aynntilan ile ele ahnacak olan, buhar kazanlan, vb. kisimlardaki iyilesUrmeler; 4) daha iyi makineler kullamlarak arUk (fire) miktanmn azaltilmasi.
76
Makinelerin ve genellikle sabit sermayenin, herhangi bir belli iiretim donemindeki a§inip yipranmasini azaltan her sey, her bireysel me-tain, kendi fiyatinda,bu a§inmamn kendisine dii§en kismini yeniden iiretmesi olgusu gozoniinde bulundurulursa, yalmz bu bireysel metai ucuzlatmakla kalmaz, ayni zamanda, yafinlan sermayenin bu doneme dii§en kismini da azaltir. Onanm i§i, vb., gerekli hale gelmesi olciisiinde, makinenin ilk maliyetine eklenir. Makinenin daha fazla dayanikh olmasi nedeniyle, [sayfa 76] onanm giderlerindeki azalma, bu makinenin fiyatim 12
Fabrika yapimindaki geli§meler iizerine Ure’e bakiniz. * O olQiide, o kadar. -f. Karl Marks Kapital III
pro tanto diisuriir. Butun bu tasarruflann da gene, genellikle ancak bile§ik emek ile miimkiin oldugu ve cogu kez bunun, iiretim daha biiyiik olceklerde yiiriitiilene ve boylece de, dogrudan dogruya iiretim siirecinde, emegin daha biiyiik olciide biraraya gelmesi gerekene kadar gercekleseme-yecegi soylenebilir. Ama ote yanda, herhangi bir iiretim kolundaki, omegin doga bilim-leri ve bunlann pratik uygulamalan gibi, entelektiiel iiretim alanindaki geli§melere kismen bagh bulunan, demir, komiir, makine iiretimindeki, mimarhktaki vb. emegin iiretici giiciindeki geli§me, ba§ka sanayi kollannda, ornegin, tekstil sanayiinde ya da tanmda, iiretim araclarimn deg-eri ve dolayisiyla maliyetinde bir dii§menin 6nko§ulu olarak ortaya cikar. Belli bir sanayi kolunun iiriinii olan bir meta, bir baskasina iiretim araci olarak girdigine gore bu acik bir seydir. Bunun fiyatinin yiiksek ya da diisuk olu§u, iiriin olarak giktigi iiretim kolundaki emegin iiretkenligine bagh olup, yalniz, iiretim araci olarak uretimine girdigi metalan ucuzla-tan bir etmen olmakla kalmaz, burada ogesi halini aldigi degismeyen sermayenin degerini de azaltarak, kar oranini yukseltir. Degi§meyen sermayede, sanayiin giderek ilerlemesinden ileri ge-len bu Mir tasarrufun belirli ozelligi, bir sanayi kolunda kar oranindaki yiikseli§in, bir ba§kasinda emegin iiretkenlik giiciindeki geli§meye bag-h olmasidir. Bu durumda gene kapitalistin cikanna olan §ey, kendi somiir-diigii i§cilerin iiriinii olmasa bile, toplumsal emegin ortaya koydugu kazanctir. Uretken giicteki boyle bir geli§me gene, son tahlilde, iiretime katilan emegin toplumsal niteliginde, toplumdaki i§boliimiinde; ve ba§ta doga bilimleri olmak iizere entelektiiel emekteki geli§melerde izlenebi-lir. Kapitalistin burada yararlandigi §ey, butun toplumsal isbolurmi sis-teminin sagladigi avantajlardir. Kapitalist tarafindan kullamlan degismeyen sermayenin degerini nispi olarak diisuren ve dolayisiyla kar oranini yiik-selten, emegin uretken giiciiniin dismdaki alanlarda, ona iiretim aracla-n saglayan alandaki geli§medir.
Kar oraninda bir baska yukselme degi§meyen sermaye yaratan emekte bir tasarruf ile degil, bu sermayenin kendisinin kullamlmasinda tasarrufla saglamr. Bir yandan, i§cilerin yogunlasmalan, ve bunlann biiyuk olcekte elbirligi yapmalan, degi§meyen sermayede tasarruf saglar. Ayni binalar, lsitma ve aydinlatma donammlan, vb., kiiciik-olcekli iiretime gore biiyuk-olcekli iiretimde nispeten az gidere malolur. Ayni §ey, giic ve i§ makineleri icin de dogrudur. Bunlann mutlak degerleri artmakla birlikte bu deger, iiretimin geni§lemesi, degi§en sermayenin biiyukliigii ya da harekete getirilen emek-giicii miktanna gore dii§mektedir. Belli bir sermayenin kendi iiretim alaninda gerceklestirdigi ekonomi, her §ey-den once emekte bir ekonomi, yani kendi i§cilerinin kar§ihgi odenen emeklerinde yapilan bir indirimdir. Ote yandan, daha once sozii edilen ekonomi bundan su olgu ile aynhr ki, o, ba§kalannin kar§ihgi [sayfa m Karl Marks
77 Kapital III
odenmeyen emegine elden geldigince geni§ olciide elkoyma i§ini en ekonomik §ekilde, yani belli olcekteki iiretimin izin verecegi en az gi-derle ba§anr. Bu ekonomi, daha once sozii edilen ve degismeyen ser-mayenin iiretiminde kullanilan toplumsal emegin iiretkenliginin somii-riilmesine degil de, degismeyen sermayenin kendisinde yapilan tasar-rufa dayandigi olciide, ya dogrudan dogruya belli bir iiretim kolu icer-sinde elbirliginden ve emegin toplumsal biciminden ya da makine, vb. iiretiminin, bunlann degerlerinin, kullamm-degerleri ile ayni oranda art-madigi bir olcekte yapilmi§ olmasindan dogar. Burada iki noktayi hatirda tutmak gerekir: Eger s’nin degeri = sifir ise k’ = a’, ve kar orani en ust diizeyde olur. §u da var ki, emegin kendisinin dogrudan somuriilmesi icin en onemli §ey sabit sermaye seklinde olsun, ham ya da yardimci maddeler §eklinde olsun, kullanilan somurii araclannin degeri degildir. Bunlari, emegi sogurma araclan ola-rak, emegin ve dolayisiyla da arti-emegin kendilerinde ya da kendileri-yle maddele§tigi nesneler olarak hizmet ettikleri siirece, makinelerin, binalann, hammaddelerin, vb., degi§im-degerlerinin hie bir onemi yok-tur. Asil onemli olan sey bir yandan bunlann belli miktarda canh emekle bile§mesi igin teknik bakimdan gerekli miktarda bulunmalan, ote yandan, amaca uygun bulunmalan, yani yalnizca iyi makine degil, ham ve yardimci maddelerin de iyi olmasidir. Kar orani kismen, hammaddenin iyi nitelikte olmasina baghdir. Iyi malzeme ile daha az artik verilir. Boyle olunca da, ayni miktarda emegi sogurabilmek icin daha az hammad-deye gereksinme olur. Aynca, i§ makinelerinin iistesinden gelmek zorun-da kalacaklan direnc de azalir. Bu, kismen, arti-deger ile arti-deger oranim bile etkiler. i§ciler, kotii hammadde kullanildiginda, ayni miktan i§lemek icin daha cok zaman harcarlar. UcreUerin ayni kaldigi varsayihrsa bu da arti-emegin azalmasina yolacar. Bu aynca, Birinci Ciltte gosterildigi gibi, kullanilan emegin miktanndan cok, iiretkenligine bagh bulunan, sermayenin yeniden uretimi ve birikimi iizerinde koklii bir etki yapar. Kapitalistin, iiretim araclannda ekonomi yapilmasi konusundaki delicesine direni§inde, bu
78
nedenle, anla§ilmayacak bir yan yoktur. Hie bir seyin kaybolmamasi ya da bosa gitmemesi ve iiretim araclannin, an-cak iiretimin kendisinin gerektirdigi bicimde tiiketilmesi, kismen i§cilerin beceri ve kavrayi§lanna, kismen de, kapitalistin bile§ik emek konusun-da saglayacagi disipline baghdir. Bu disiplin, parca ba§ina i§te neredey-se tamamen gereksiz hale gelecegi gibi, i§cilerin kendi hesaplanna ca-hstiklan, toplumsal bir sistem altinda da gereksiz hale gelecektir. Bu delicesine direni§, degi§meyen sermayenin degerinin degi§en sermayenin degerine oranla dusuriilmesinin, boylece kar oramnin yukseltilmesinin bellibash araclanndan birisi olan, iiretim ogelerine hile katilmasinda bu-nun tersine bir bicimde de kendisini gosterir. Boylece, bu iiretim ogeler-inin, [sayfa 78] kendi degerlerinin iizerinde satilmasi bu iiriinde yeniden ortaya ciktigina gore, onemli bir aldatma ogesi niteligi kazamr. Bu uyguKarl Marks Kapital III
lama ozellikle: Once iyi ornekler, ardindan da du§iik kaliteli mallar gon-derirsek halk bunu pekala yutar , ilkesini benimsemi§ olan Alman sanayi-inde onemli bir rol oynar. Ne var ki, bu konular rekabet alamna girdigi icin bizi burada ilgilendirmemektedir. §urasini da belirtmek gerekir ki, degismeyen sermayenin degeri-ni diisurmek, yani onun pahahhgini azaltmak yoluyla kar oraninda sag-lanan bu yiikselme, bunun yer aldigi sanayi kolunun, liiks nesneler, i§cilerin tiiketimi icin gecim gereksinmeleri ya da genel anlamda uretim araclan iiretmesine hie bir §ekilde bagh degildir. Bu son durum ancak, esas olarak emek giiciiniin degerine, yani emekcinin normal gereksin-melerinin degerine bagh bulunan arti-deger orani sozkonusu oldugunda maddi bir onem ta§iyabilir. Ama bizim ele aldigimiz durumda, arti-deger ile arti-deger oraninin belli oldugu varsayilmi§ti. Arti-degerin toplam sermayeye orani -ki, bu, kar oranini belirler- bu kosullar altinda, yalniz-ca degismeyen sermayenin degerine bagh olup, bu sermayeyi olu§turan ogelerin kullamm-degerlerine hie bir §ekilde bagh degildir. Uretim araclannda nispi bir ucuzlama, hie ku§kusuz, bunlann mut-lak toplam degerlerinde bir arti§ olasihgini di§talamaz, siinkii bunlann mutlak kullanim hacmi, emegin iiretkenlik, geli§me ve onunla birlikte uretim diizeyindeki biiyume ile biiyuk olgude artar. Degismeyen sermayenin kullanimindaki ekonomi, hangi agidan bakihrsa bakilsin kismen uretim araglannin bile§ik emegin ortak uretim araglan olarak i§lev yap-masi ve tuketilmesi, boylece meydana gelen tasarrufun, dogrudan dogru-ya iiretken emegin toplumsal niteliginin bir uriinu olarak ortaya gikmasi olgusunun tek sonucudur; ama kismen de, sermayeye uretim araglanni saglayan alanlardaki emegin iiretkenliginde geli§menin sonucudur; boylece biz eger yalnizca, kapitalist X’in kapitalist Y’ye oranla cah§tirdigi i§cilere degil de, toplam sermayeye oranla toplam emege bakacak olur-sak bu ekonomi kendisini bir kez daha, toplumsal emegin iiretken kuwetlerindeki bir gelismenin iiriinii olarak ortaya koyar, buradaki tek fark, kapitalist X’in, yalniz kendi kurulusundaki emegin iiretkenliginde degil, oteki kurulu§lardaki emegin iiretkenliginde avantajlardan da yarar-
lanmasidir. Ne var ki, kapitalist kendi degismeyen sermayesindeki eko-nomiyi, kendi emekcilerinden bagimsiz, onlara tamamen yabanci bir durum olarak goriir. Bununla birlikte o gene de, i§cinin, ayni miktar parayla §u ya da bu kadar emek satin alan isverenle daima bir ili§kisi bulundugunu cok iyi bilir (ciinkii, kapitalist ile i§ci arasindaki ahsveris. onun zihninde boyle goriiniir). Uretim araclannin kullanilmasinda sag-lanan bu ekonomi, en az bir yatinmla belli bir sonuc elde etme konu-sundaki bu yontem, emegin oziinde yatan diger herhangi bir giicten daha fazla, sermayenin oziinde bulunan bir giic, kapitalist uretim bicimine ozgii ve bicimin niteligini olu§turan bir yontem olarak goriiniir. Bu anlayi§, olgularla uyum halinde goriindiigii icin, ve sermaye [sayfa 79] ili§kisi, emekciyi, kendi emegini maddele§tirdigi araclarla kar§i Karl Marks
79 Kapital III
kar§iya koyan ic bagmtiyi, tarn bir ilgisizlik, yalnizhk ve yabancila§mamn ardina fiilen gizledigi icin ve bu gizlenme olciisiinde daha az §a§irticidir. Bitinci olarak, degismeyen sermayeyi olu§turan iiretim araclan, yalnizca, kapitaliste ait olan parayi temsil ederler (Linguet’ya gore,* tipki Romah borclunun viicudunun, alacakhnin parasini temsil etmesi gibi) ve yalniz onunla aralannda bir bag vardir; oysa bu iiretim araclan ile ancak dogrudan iiretim siirecinde temasa gelen emekci, bunlarla, yalniz iiretimin kullanim-degerleri olarak, emek araclan ve iiretim madde-leri olarak bir ili§ki icersindedir. Bunlann degerlerindeki artma ya da eksilme, bu nedenle kapitalist ile olan iliskisinde, onu ancak, bakir ya da demir iizerinde cahsmasi kadar ilgilendirir. Bundan ottirii kapitalist, daha sonra belirtecegimiz gibi, iiretim araclannin degerinin artmasi ve boyle-ce kar oraninin dii§mesi halinde bu noktaya farkli bir acidan bakmak egilimindedir. Ikinci otara^kapitalist iiretim siirecinde bu iiretim araclan, ayni zamanda, emegi somiirme araclan olduguna gore, emekci bunlann ni-spi pahahhgi ya da ucuzlugu ile, bir atin, gem ve dizginlerinin pahah ya da ucuzlugu ile ilgilendigi kadar ilgilenir. Son olarak, daha once** gordugumuz gibi emekci gercekte, eme-ginin toplumsal niteligine, ortak bir amac icin baskalanmn emegi ile bile§tirilmesine, kendisine yabanci bir giice bakar gibi bakar; bu bile§-meyi gercekle§tiren kosul, ona ait olmayan yabanci bir seydir ve bunda tasarruf saglamasina zorlanmami§ olsa da israf edilse, onun hie umu-runda degildir. Emekcilerin kendilerine ait fabrikalarda, omegin Roch-dale’de oldugu gibi, durum tamamen farkhdir. Bu durumda, surasim belirtmeye gerek yoktur ki, bir sanayi ko-lunda emegin iiretkenligi, bir ba§kasinda iiretim araclannin ucuzlamasi ve iyile§tirilmesinin ve boylece kar oraninin yukseltilmesinin bir araci olarak kullanildigi siirece, toplumsal emegin bu genel ic bagintisi emekcilere kendilerine yabanci bir konu, ashnda yalnizca kapitalisti ilgilendiren bir sorun gibi gelir. giinkii bu iiretim araclanni satin alan da, kendisine maleden de kapitalisttir. Ba§ka bir sanayi kolundaki
80
i§cilerin iiruniinii kendi sanayi kolundaki i§cilerin iiriinii ile satin almasi ve bu nedenle diger bir kapitalistin emekcilerinin uruniine ancak kendi i§cilerinin iirii-niine bedavadan elkoymak suretiyle sahip olmasi olgusu, bereket ver-sin ki, dola§im siireci, vb. ile gozlerden gizlenen bir geli§medir. Ustelik, biiyuk oleekte iiretim ilk defa kapitalist bicimde geli§tigi icin bir yandan kar hirsi, ote yandan, metalann elden geldigince ucuza iiretilmesini zorunlu kilan rekabet, degi§meyen sermayenin kullanilmasin-daki bu ekonomiyi kapitalist iiretim bicimine ozgii bir §ey ve bu nedenle [sayfaso] sermayenin bir i§levi gibi gosterir. * [Linguet,] Teorie des loix civilles, ou principes fondamentaux de la societe, t. 2, Londres 1767, livre V, Chapitre XX. -Ed. ** Kapital, Birinci Cilt, s. 352-353. -Ed. Karl Marks Kapital III
Kapitalist uretim tarzi bir yandan, toplumsal emegin uretkenlik giiciiniin geli§mesini te§vik ederken, ote yandan da, degismeyen ser-mayenin kullanilmasinda tasarrufu kamcilar. Ne var ki, burada sozkonusu olan, yalmzca, emekci, canh emegin ta§iyicisi ile, bu emegin maddi ko§ullannin ekonomik, yani rasyonel ve tutumlu kullamlmasi arasinda ortaya cikan yabancila§ma ve umursa-mazhk degildir. Kapitalist uretim tarzi, geli§kili ve zit niteligi geregi, emek-cinin ya§am ve saghgim bol keseden harcamayi, onun ya§am ko§ullanni diisurmeyi, degismeyen sermayenin kullamminda bir tasarruf ve boyle-ce kar oranini yukseltmede bir arac sayacak kadar i§i ileriye gotiiriir. Emekci, ya§amimn biiyiik bir kismim uretim siireci icersinde gecir-digi icin, uretim surecinin ko§ullan, geni§ olciide, onun aktif ya§am siire-cinin ko§ullan ya da yasam ko§ullandir, ve bu yasam ko§ullannda ekonomi, kar oranini yukseltmenin bir yontemidir; daha once de gordii-gumiiz gibi, a§in cahstirma, emekciyi bir dolap beygirine cevirme, ser-mayeyi cogaltmamn ya da artideger iiretimini hizlandirmamn bir aracidir. Bu ekonomi, daracik ve saghga zararh yerlere i§cileri iistiiste yigmaya, ya da kapitalistin diliyle, yerden tasarrufa; giivenlik aygitlan kullanmaksi-zin, tehlikeli makineleri avuc ici kadar yerlere doldurmaya; saghga zararh, ya da madencilikte oldugu gibi tehlikeli, vb., uretim siireclerinde giivenlik kurallanni ihmal etmeye kadar vanr. Uretim siirecini, i§Si icin insani, zevkli ya da hie degilse dayamlabilir hale getirmek icin gerekli ko§ullann ve onlemlerin hie birinin yerine getirilmediginin burada soziinii bile et-miyoruz. Kapitalist acisindan bu tamamen yararsiz ve anlamsiz bir israf-tir. Kapitalist uretim bigimi genellikle, biitiin pintiligine kar§in, kendi insan malzemesi konusunda ?ok hovardadir; tipki, tersine, iiriinlerini ticari kanallardan dagitma yontemi ve rekabet yuziinden, malzeme ve ara? bakimindan ?ok miisrif olmasi ve bireysel kapitalist igin kazandigini toplum adina yitirmesi gibi. Sermayenin, dogrudan canh emek kullanimini, yalmzca zorunlu emege indirgemek, ve bir metain uretimi icin gerekli emegi, emegin toplumsal iiretkenligini somiirmek yoluyla daima
azaltmak ve boylece dogrudan uygulanan canh emekten azami tasarruf saglamak egilimi gibi, bir de, asgariye indirilmi§ bu emegi, en ekonomik kosullar altinda kullanma, yani kullanilan degi§meyen sermayenin degerini en az diize-ye indirme egilimi vardir. Eger metalann degerini, bunlann icerdigi tiim emek-zamani degil de, gerekli emek-zamani belirliyor ise, bu belirleme-yi gerceklestiren, ve ayni zamanda belli bir metain uretimi icin toplumsal bakimdan gerekli emekzamanini da siirekli azaltan, sermayedir. Metain fiyati, boylece, asgarisine indirilmistir, ciinkii, onun uretimi icin gerekli emegin her kismi, asgarisine indirgenmistir. [sayfasu Degi§meyen sermayenin kullanimi ile ilgili ekonomide bir aynm yapmamiz gerekir. Eger, kullanilan sermayenin miktan ve dolayisiyla toplam degeri artiyorsa, bu her seyden once, daha fazla sermayenin tek Karl Marks
81 Kapital III
bir elde toplanmasi demektir. Ne var ki, i§te bu, daha biiyiik miktarda degismeyen sermayenin tek bir elden -kural olarak, mutlak olarak daha biiyiik ama nispi olarak daha kiiciik miktarda emek ile birlikte- kullanil-masidir ki, degismeyen sermayede ekonomi yapilmasini saglar. Birey-sel bir kapitalist ahndiginda, gerekli sermaye yatinm hacmi, ozellikle bu-nun sabit kismi artar. Ama, i§lenilen malzeme kitlesine ve somuriilen emege oranla bu sermayenin degeri azahr. §imdi bu, birkac omekle kisaca gosterilecektir. i§in sonundan, -emekcinin ya§ama ko§ullanni da te§kil etmesi bakimindan iiretim ko-§ullanndaki ekonomiden- ba§layacagiz.
ULLARINDA, i§giNIN SIRTINDAN YAPILAN TASARRUFLAR Komiir Madenleri: En Zomnlu Harcamalann Ihmali “Komiir ocagi sahipleri ve i§leticileri arasindaki rekabet altinda... en gozle goriilur fizik gocliikleri yenmek icin, gerekli olanin di§inda hi? bir harcama yapilmaz; ve genellikle yapilacak i§ icin gerekli olandan cok daha fazla bulunan komiir i§gileri arasindaki rekabet nedeniyle, cevrelerindeki tanm i§cilerinden biraz yuksek bir iicret kar§ihginda, bunlar biiyiik tehlikelere ve cok zararh etkilere seve seve katlanirlar ve bu i§ onlara aynca cocuklanm karh bir sekilde kullanma olanagini da verir. Bu gifte rekabet ... ocaklann biiyiik bir kismimn en yetersiz drenaj ve havalandir-ma ile i§letilmelerini saglamaya tamamen yetmektedir; gogu kez kuyu-lar kotii asilmi§, kotii donaUlmi§ ve miihendisler yetersizdir; galeriler ve yollar kotii asilmi§ ve yapilmisUr; bunlar, cankaybina, viicut ve saghgin bozulmasina yolagar; bunlara ait istatistikler, korkun? bir manzarayi ortaya koyarlar.” (First Report on Children’s Employment in Mines and Collieries, etc., April 21, 1829, s. 102) 1860’larda, Ingiltere’de komiir ocaklannda haftada ortalama 15 ki§i hayatlanm kaybetmistir. Komiir madenlerindeki kazalar (6 §ubat 1862) konusundaki rapora gore, 1852-61 yillanm kapsayan on yil igersin-de toplam 8.466 insan 61mu§tur. §u da var ki, rapor bu sayinin ?ok dii§iik oldugunu
82
kabul etmektedir, Qiinkii, miifetti§ligin ilk kuruldugu ve bolgelerinin ?ok geni§ oldugu ilk birka? yilda kaza ve olumlerin pek gogu bildirilmemisti. Kaza sayisinin, gene de ?ok yuksek olmakla birlikte, tefti§ sisteminin kurulmasindan sonra belirli sekilde azalmasi ve bu-nun, mufetti§lerin sinirh yetkileri ve yetersiz sayida olmalanna kar§in saglanmi§ olmasi, kapitalist somuriinun dogal egilimini ortaya koymakta-dir. Bu can kayiplan cogu kez maden sahiplerinin doymak bilmez acgozliiluklerinden [sayfa 82] ileri gelmistir. Qogunlukla bunlar tek bir kuyu acUnrlardi, oyle ki, yeterli havalandirma eksikligi bir yana, bu deligin ka-panmasi halinde baska bir ciki§ yeri yoktu.
Karl Marks Kapital III
Kapitalist uretim, dola§im siireci ile rekabetin a§inliklan di§inda ele ahndigmda, metalara katilmi§ bulunan maddele§mi§ emek baki-mindan cok ekonomiktir. Buna kar§ihk, ba§ka herhangi bir uretim tar-zindan daha fazla, insan ya§amim ya da canh emegi, ve yalnizca insan kanim ve etini degil, sinirini ve beynini de israf eder. Gercekten de insan soyunun gelismesi giivenlik altina ahnmi§ ve surduriilebilmis. ise, bu yalnizca toplumun bilincli olarak yeniden orgiitlenmesinden hemen once gelen tarih doneminde, bireysel gelismenin i§te bu en korkunc §ekilde harcanmasi sayesinde olmu§tur. Burada tarti§ilan her tiirlii tasarruf, erne-gin toplumsal niteliginden ileri geldigi icin, gercekten de insan yasamimn ve sagligimn bo§una harcanmasina neden olan i§te tarn da bu, emegin toplumsal niteligidir. Fabrika mufetti§i R. Baker tarafindan ortaya atilan §u soru bu bakimdan cok dikkat cekicidir. “Uzerinde ciddi olarak dusuniilmesi gereken biitiin sorun, qok kalabahk topluluklar halinde qali§manin neden oldugu qocuk yasammin bu kurban edilisinin en iyi sekilde hangi yolda onlenebilecegidir.” (Reports oflnsp. of Fact., October 1863, s.157. ) Fabrikalar. i§cilerin giivenligi, rahati ve saghgi ile ilgili koruyucu onlemlere gercek fabrikalarda bile onem verilmeyi§i, bu ba§hk altinda toplanmi§Ur. Sanayi i§cilerinden yararlanan ve olenleri iceren kayip liste-lerinin kaynagi biiyuk olciide bu ihmaldi. (bkz. yilhk fabrika raporlan). Yer darhgi, havalandirma yetersizligi, vb. de buna eklenir Daha 1855 Ekiminde Leonard Homer, pek cok fabrikatoriin, ya-tay maden kuyulanna konacak giivenlik aygitlan ile ilgili yasal gereklere kar§i gosterdikleri direnmeden yakinmaktadir; oysa tehlike, bircogu oliim-le sonuclanan kazalar ile siirekli olarak kendini gostermekteydi ve bu giivenlik aygitlan cok pahahya malolmadigi gibi, uretimi de engelleye-cek gibi degildi. {Reports oflnsp of Fact., October 1855, s. 6) Fabrikator-ler, bu ve diger yasal zorunluluklara kar§i direnmelerinde, kendileri de cogu kez fabrikator ya da fabrikatorlerin dostu olan, ve kararlarmi ona gore veren iicretsiz sulh yargiclan tarafindan da destekleniyorlardi. Bu baylann ne tiirden kararlar verdikleri, ba§yargic Campbell’in, bir karara kar§i kendisine yapilan temyiz istegi ile
ilgili olarak soyledigi §u sozler-den anla§ilabilir: “Bu, Parlamento Yasasinin bir yorumu degil, bu yasa-nin yiirurliikten kaldinlmasidir.” (toe cit, s.ll) Homer, ayni raporda bir cok fabrikada, i§cilerin, makinelerin cali§tinlacagi zaman konusunda uy-anlmadigini belirtmektedir. Makineler uzerinde, bunlar cahsmadigi za-manlar bile daima yapilacak bir §eyin oldugu icin, parmaklar ve eller her zaman onunla ugra§ir haldeydi ve yalnizca bir uyan isareti verilmemesi yiiziinden durmadan kazalar oluyordu (toe cit, s. 44). Fabrikatorler o sirada, fabrika yasasina kar§i koymak icin Manchester’de, National [sayfa 83] Association for the Amendment of the Factory Laws (Fabrika Yasala-nnin Degistirilmesi Icin Ulusal Demek) adi altinda bir sendika kurmu§lar, 1855 Martinda, fabrika mufetti§leri tarafindan kendilerine kar§i acilan Karl Marks
83 Kapital III
mahkeme giderlerini kar§ilamak ve birlik adina davalara bakmak iizere, beygir giicii ba§ina iki §ilin hesabiyla 50.000 sterlinden fazla para toplami§lardi. Amac, kar ugruna oldugu zaman adam oldurmenin, ci-nayet olmadigini* tamtlamakti. Iskocya’da gorevli, Sir John Kincaid adi-nda bir fabrika miifetti§i, Glasgow’da bir firmanin kendi fabrikasinda biitiin makineler icin koruyucu bir siper yapmak iizere parca demirler-den yararlandigini ve biitiin giderin 9 sterlin 1 §ilin tuttugunu anlatmakta-dir. Oysa, birlige katilmak, 110 beygir giiciindeki makineleri icin 11 sterlinlik bir bagisa malolacakti ki, bu biitiin koruyucu aygitlann maliyet-inden daha fazlaydi. Ne var ki, bu Ulusal Dernek, 1854 yihnda, sirf, bu gibi koruma onlemlerini ongoren bir yasaya kar§i koymak icin kurulmu§tu. Fabrikatorler 1844-1854 donemi boyunca bu yasaya zerre kadar aldin§ etmemi§lerdir. Fabrika mufetti§leri, Palmerston’un emri ile, fabrikatorlere, yasanin ciddi olarak uygulanacagini bildirince onlar da hemen bir cok seckin iiyesi sulh yargici olan ve bu kimlikleri ile giiya bu yasayi yii- riitmekten sorumlu bulunan kendi demeklerini kurdular. 1855 Nisaninda yeni ici§leri Bakani Sir George Grey, hiikiimetin nere-deyse sozde gii- venlik onlemleriyle yetinebilecegi bir uzla§ma onerince dernek bunu bile ofkeyle reddetti. Ce§itli davalarda, iinlii miihendis William Fairbaim, sermayenin ihlal edilen ozgurlugunii savunarak, biitiin san ve §6hretiyle tasarruf ilkesini destekledi. Fabrika ba§miifetti§i Leonard Horner’e, fab-rikatorler tarafindan akla gelebilecek her tiirlii baski ve iftira yapildi. Ama fabrikatorler Court of Queen’s Bench’den 1844 Yasasinin yerden yedi ayak yiikseklikteki yatay kuyular icin koruyucu aygitlan 6n-gormedigini soyleyen bir ilam alana dek rahat durmadilar, ve sonunda 1856’da, dinleri imanlan, para kesesi §6valyeleri adina kirli i§ler cevir-meye her an hazir olan o kutsal ki§ilerden birisi, yobaz Wilson Patten’in yardimlanyla, kendileri icin tamamen tatmin edici bir yasayi parlamen-todan gecirmeyi ba§ardilar. Bu yasa, i§cileri, biitiin ozel koruma, onlemlerinden yoksun birakiyor ve sanayi kazalannda tazminat icin bunlann olagan mahkemelerde dava acmalarim ongoriiyordu (Ingiltere’de mahkeme masraflannin agirhgi nedeniyle bu diipediiz bir
84
alaydi); aynca, bilirki§i miitalaasini ongoren, cok ustaca kaleme ahnmi§ bir madde ile, fabrikatorler icin bir davayi kaybetme, neredeyse olanaksiz hale getirili-yordu. Bunun sonucu, kazalar hizla arm. Miifettis. Baker 1851 Mayisi ile Ekimi arasinda alU ayda, bir onceki alU aya gore kazalann %21 artUgini bildirmektedir. Ona gore, bu kazalann %36,7’si onlenebilirdi. Kaza sayi-sinin 1856 ile 1859’da 1845 ile 1846’ya gore daha az oldugu dogrudur. [sayfa 84] DeneUemeye tabi sanayi kollannda i§ci sayisi %20 artUgi halde, kazalarda %29 bir azalma olmu§tur. Ama, bunun nedeni neydi? Bu sorun * 1657’de Ingiltere’de yayinlanmi? olan Killing no Murder adh kitapgiga kinaye. Yazan tas-viyeci Edward Sexby idi. -Ed. Karl Marks Kapital III
§imdi (1865) halledildigine gore, bu i§ genellikle, iizerlerine giivenlik aygiUannin zaten takilmi§ bulundugu ve kendilerine ek bir gidere malol-madigi icin fabrikatorlerin itiraz etmedikleri yeni makinelerin kullanil-masiyla basanlmisU. Aynca, birkac i§ci, kaybettikleri kollan icin yiiksek tazminaUar almayi ve yiiksek mahkemelerde de bu yargilan onaylat-mayi ba§armi§lardi. (Reports of Insp. of Fact., April 30, 1861, s 31, ditto April 1862, s. 17.) i§Silerin (ve bunlar arasinda bircok cocugun) hayatlanni, kollarini ve bacaklanm, makinelerin kullamlmasi ve cahsUnlmasinda yuzyuze gel-dikleri tehlikelere kar§i koruyan aygiUarda gozetilen tasarruf konusunda soyleyeceklerimiz bu kadar. Ana gizgileriyle, kapah yerlerde qali§ma. Yerde ve binalarda ya-pilan tasarrufun ne olciide i§gileri daracik yerlerde iistiiste sikisUrdigi cok iyi bilinir. Bu yetmiyormu§ gibi, bir de havalandirma araclanndan da tasarruf edilir. Uzun cahsma saatleri ile birlesUginde, bu iki etmen, solu-num organlanndaki hastahklarda ve dolayisiyla oliim oraninda biiyuk artisa yolacar. Asagidaki omekler, Public Health 6th, Rep., 1863’ten [Halk Saghgi] ahnmisUr. Bu rapor, Birinci Ciltten cok iyi tamdigimiz Dr. John Simon tarafindan hazirlanmisUr. Nasil ki emegin bile§ik hale gelmesi ve elbirligi, makinelerin geni§ olgiide kullamlmalanna, iiretim araglannin yogunla§masina ve ekono-mik olarak kullamlmalanna yolagiyorsa, ayni §ekilde, kitleler halinde, kapah yerlerde ve saghk gereksinmelerinden gok, iiretimin i§ine gelen kosullar alUnda bu birarada gahsmadir ki; i§te bu kiUe halinde bir ve ayni i§yerinde yogunlasmadir ki, bir yandan kapitalist igin daha biiyuk bir kar kaynaginin, ote yandan da daha kisa sah§ma saaUeri ve ozel onlemlerle kar§ilanmadigi takdirde i§Qilerin ya§am ve saghklannin hovardaca har-canmasinin nedenini olu§turur. Dr. Simon, §u kurah one siiriiyor ve bunu bol istatistiklerle deste-kliyor: “Bir bolge halki, kapah yerlerde birarada QalisUnldiklan oranda, diger §eyler e§it olmak iizere, bu bolgede, akciger hastahklarindan oliim orani artacakUr”. (s. 23). Bunun nedeni kotii havalandirmadir. “Ve belki de
biitiin Ingiltere’de §u kuralin tek istisnasi yoktur: kapah yerde yapilan biiyuk sanayie sahip her bolgede, i§giler arasinda artan oliim orani, biitiin bolgenin oliim istatistiklerinde, akciger acisindan belirli bir farklihk gos-terir.” (s. 23.) Saghk Kurulu tarafindan, 1860 ve 1861’de, kapah yerlerde faaliyet gosteren sanayi kollan icin toplanilan oliim sayilan, 15 ile 55 ya§lan arasindaki ayni sayida erkek icin, verem ve oteki akciger hastahklarindan oliim oranimn Ingiltere’nin tanm bolgelerinde 100, Coventry’de 163, Blackburn ve Skipton’da 167, Congleton ve Bradford’da 168, Leicester’de 171, Leek’de 182, Macclesfield’de 184, Bolton’da 190, [sayfass] Notting-ham’da 192; Rochdale’de 193, Derby’de 198, Salford ve Ashton-under-Lyne’de 203, Leeds’de 218, Preston’da 220 ve Manchester’de 263 olKarl Marks
85 Kapital III
dugunu gostermistir. (s. 24.) Asagidaki tablo, daha da carpici bir manza-
Bolgeler
Ba§hca Sanayi
15-25 Arasindaki Ya§larda Her 100.000 Kigi icin Gogus Hastahklanndan Olenlerin Sayisi
Berkhampstead Leighton Newport Towcester Yeovil Leek Congleton Macclesfield Saghkh ta§ra
Hasir orguculuk Hasir orguculuk Dantelacihk (kadinlar) Dantelacihk (kadinlar) Eldivencilik (cogunlugu ipek sanayii (cogunlugu ipek sanayii (cogunlugu ipek sanayii (cogunlugu Tanm
Erkek 219 309 301 239 280 437 566 593 331
Kadin 578 554 617 577 409 856 790 890 333
ra gostermektedir. Bu tablo, her 100.000 niifus icin hesaplanan, 15 ile 25 ya§lar arasindaki her iki cins icin, akciger hastahklanna ait oliim oramni ayn ayn gostermektedir. Secilen bolgelerde, kapah yerlerde yiiriitulen sanayiler-de yalniz kadinlar cahsUnlmakta; erkekler ise, bulabildikleri biitiin iskollannda cali§maktadirlar. Fabrikalarda daha cok erkegin cah§Ugi ipek bolgelerinde, bunla-ra ait oliim oranlan da yuksektir. Her iki cins icin, verem, vb.’den oliim orani, raporun da dedigi gibi, “ipekli sanayiimizin gogunun iginde faali-yet gosterdigi feci saghk ko§ullanni" gozler online sermektedir. Ve i§te bu ayni ipekli sanayiidir ki, fabrikatorler, i§letmelerindeki olaganiistu uygun saghk ko§ullanni one siirerek, bir istisna olarak, 13 yasmdan kiigiik gocuklar igin uzun cahsma saaUeri talep ettiler ve bunu kismen de elde ettiler. (Buch I, Kap. VIII, 6, s. 296/286.*) “§imdiye kadar incelemi§ oldugumuz sanayi kollanndan hi? bin-si belki de, Dr. Smith’in terzilik konusunda gizmi§ oldugundan daha beter bir manzara gostermez - ‘i§yerleri saghk ko§ullan bakimindan epey degi§iklik gosterir ama bunlann hemen hepsi, asm kalabahk, iyi havalandinlmamis. ve saghga zararh derecede sicaktir. Bu gibi odalar zorunlu olarak sicaktir;
ama, sisli giinlerde giindiizleri ve ki§ geceleri gaz yakildigi zaman, ISI, 27 ve hatta 33 dereceye kadar cikarak, miithi§ terle-meye ve camlarda buharlann yogunlasmasina yolacar; boylece su dam-laciklan duvar boyunca sizar ya da tavandan damlamaya ba§lar; i§ciler bu durumda, soguk alma pahasina da olsa pencerelerin bazilanni ac* Kapital, Birinci Cilt, s. 316-317. -Ed.
86
Karl Marks Kapital III
mak zorunda kahrlar.’ Ve Dr. Simon, Londra’nin West End bolgesinde, en [sayfase] onemli 16 i§yerinde gorduklerini §6yle anlatiyor - ‘Bu, hava-landirmasi cok kotii odalarda i§ci ba§ina en fazla 270, en az 105 ayak kiip yer dii§mekte ve butiinu alindigmda adam ba§ina ancak 156 ayak kup diismektedir. Etrafi bir dehlizle cevrili ve yalniz tepeden i§ik alan bir odada, 92 ile 100 ki§iye kadar erkek cahsUrilmakta, bircok gaz lambasi yanmakta ve helalar hemen biti§ikte bulunmaktadir; burada adam basma ancak 150 ayak kiip yer diismektedir. Bahcede bir kopek kuliibesi deni-lebilecek, tavandan i§ik alan ve tepedeki bir delikten havalanan bir ba§ka odada be§-alti ki§i cahsmakta ve adam basma 112 ayak kiip yer dusmektedir.’ ... Dr. Smith’in anlattigi bu igrenc i§yerlerinde terziler genellikle giinde 12-13 saat cahsmakta ve bazen bu i§, giinde 1516 saate kadar Cah§tinlan Ki§i Sayisi 958.265 22.301 Erkek 13.803ve
Sanayi Kolu ve Yoresi Tanm,ingiltere ve Terzilik, Londra
Ya§lara G6re 100.000 Ki§ide 25- 35-45 45-55 743 805 1.145 958 1.262 2.093
Murettipler ve
894
1.747 2.367
cikmaktadir.” (s. 25, 26, 28, 30.) dikkate almak gerekir ki, bu raporun ya-zan ve Saghk Subesi §efi John Simon’un da belirttigi gibi, Londra’da 25 ile 35 ya§lan arasindaki terziler, murettipler ve baskicilar icin oliim orani gercek rakamlardan du§uk gosterilmistir, ciinkii, her iki i§kolunda Lond-rah i§verenler, ta§radan gelen cok sayida delikanhyi (muhtemelen 30 yasma kadar gencleri) cirak ve “ogrenci”, yani ek egitim goren kimse gibi cahsUrmaktadirlar. Londra’da, sanayideki oliim oranlanni gosteren rakamlan, bu durum §i§irmi§ olmaktadir. Ama bunlar, gecici olarak kal-diklan icin, Londra’daki oliim sayisina ayni oranda dahil olmamaktadir. Bu
siire icersinde hastalamrlarsa, bunlar ta§radaki evlerine donmekte ve oliimleri halinde bu, orada kayda gecmektedir. Bu durum, kiiciik ya§lar icin daha da fazla sozkonusu olmakta ve Londra’daki bu ya§ gruplanna ait oliim oranlanni, sanayiin saghk iizerindeki kotii etkilerinin bir gostergesi olmasi yoniinden tamamen degersiz hale getirmektedir (s. 30). MiArettiplerin durumu da terzilerinki gibidir. Havalandirma eksik-ligi, zehirli hava, vb. dismda, bir de sozii edilmesi gereken gece i§i var-dir. Bunlann olagan cah§ma zamanlan 12-13 saat, bazen 15-16 saattir. “Gaz lambalan yakihr yakilmaz biiyiik bir sicaklik ve pis hava [sayfa 87] ba§-lar. ... Asagidaki odadan gelen ve dokiimhaneden cikan dumanlar ve makineler ile lagimlardan gelen pis kokular, yukardaki odalann berbat-hgini biisbiitiin arUnr. Alttaki odalann sicak havasi tavani lsitarak iist odalann lsisini yiikseltir ve tavanlar aleak oldugu ve cok gaz yandigi zaKarl Marks
87 Kapital III
man bu ciddi bir felaket olur; bunun daha da beteri, kazanlann alt katta-ki odada olup da biitiin evi dayanilmaz bir sicaklik ile doldurmasidir. Genel olarak denilebilir ki, havalandirma her yerde kusurlu, ak§amlan ve biitiin gece boyunca yanan gazin artiklanni ve sicakhgi di§an atmak icin tamamen yetersizdir; bircok biirolarda ve ozellikle evden bozma olanlannda durum felaket halindedir ve bazi biirolarda (ozellikle hafta-hk gazetelerin biirolannda) cahsma -12 ile 16 ya§lar arasindaki cocukla-nn da ayni §ekilde katildiklan bu cahsma- neredeyse hi? ara verilmeden iki giin ve bir gece devam eder; ‘acele’ i§ yapan diger basimevlerinde ise i§ciler pazar giinleri de dinlenemezler ve i§giinii her hafta alti yerine yedi giine cikmis. olur” (s. 26, 28). Kadin §apkacilan ile terzileri, a§in cahsUrma ile ilgili olarak dikka-timizi Birinci Cilde (Kap. VIII, 3. s. 249-241)* cekmis. bulunuyor. Bunlann i§yerleri, Dr. Ord’un raporunda anlatilmaktadir. Buralar giindiizleri biraz iyi durumda olsalar bile, gaz yandigi saaUer boyunca, a§in sicak, pis kokulu ve saghga zararh hale gelirler. Dr. Ord, daha iyi tiirden 34 isyerinde, i§ci ba§ina dii§en ortalama ayak kiipii §6yle saptamisUr: “... Bunlann dordiinde 500’den fazla, diger dordiinde 400 ile 500, ... bir baska yedisinde 200 ile 250, diger dordiinde 150 ile 200 ve bir baska dokuzunda ancak 100 ile 150. gah§ilan yerler cok iyi havalandinl-madigi takdirde, bunlann en biiyiikleri bile siirekli cahsma icin yetersizdir; olaganiistii bir havalandirma di§inda buralarda hava, gaz yandigi siirece dayanilamayacak kadar berbatla§ir.” Ve Dr. Ord’un ziyaret ettigi, araci hesabina cahsan kiiciik i§yerlerinden birisi konusundaki sozleri: “1.280 ayak kiip buyiikliigunde bir oda; icersinde 14 ki§i bulunmakta; adam basma 91,5 ayak kiip. Buradaki kadinlar bitkin goruniisU ve perisan; kazanclannin haftada 1 ila 15 §ilin ve bir de cay oldugu soylen-di. ... i§-saaUeri sabah 8 ak§am 8. Bu 14 ki§inin iistiiste oturduklan kiiciik oda kotii havalandinlmi§. Acilabilir iki pencere ile bir ocak vardi ama tikanmisU, herhangi ozel bir havalandirma aygiU yoktur” (s. 27). Ayni raporda, kadin sapkacilan ile terzilerinin a§in cah§malan ko-nusunda §6yle deniliyor: “...
88
bu taninmi§ moda evlerinde cah§an gene kadinlann a§in cah§malan, yihn asagi yukan dort ayinda, bircok vesi-lelerle gecici bir siire kamunun saskinligma ve ofkesine yolacan bu kor-kunc derecelere ula§ir; buna kar§ihk, bu aylar boyunca kapah yerlerde cali§an bu i§ciler kural olarak giinde tarn 14 saat, i§ler siki oldugu zaman ise giinde 17 ve hatta 18 saat olmak iizere gunlerce cah§irlar. Yihn diger zamanlannda evlerde cah§an bu i§cilerin i§i, belki de 10 ile 14 saat surer; [sayfass] di§arda cah§an i§cilerin ise devamh 12-13 saattir. Masa ortiisii i§leyenler, yaka yapanlar, gomlekciler ve diger ce§iUi igne i§cilerinin (diki§ makinesinde cah§anlar da dahil), ortak i§yerinde gecirdikleri siire daha kisa, genellikle 10-12 saatten fazla degildir; ama diyor Dr. Ord, bu du* Kapital, Birinci Cilt, s. 277-2787. -Ed. Karl Marks Kapital III
zenli i§-saatleri bazi evlerde belirli zamanlarda epeyce uzar ve fazla ca-hsma icin fazla iicret odenir; diger bazi evlerde ise, i§-saatlerinden sonra yapmak iizere eve i§ gotOrOhir; §urasini da eklemek gerekir ki, her iki uygulama da cogu kez zorunludur” (s, 28). John Simon, bu sayfaya yaz-digi dipnotta diyor ki: “Birinci simf i§yerlerinde cahsan gen? kadinlarla konu§ma firsatim bulan . ... Epidemiological Society Sekreteri [Salgin Hastahklar Dernegi Yazmam] ... Mr. Radcliffe’in muayene ettigi ve kendi-lerinin ‘cok iyi’ oldugunu soyleyen yirmi kizdan ancak bir tanesinin sag-hk durumunun iyi oldugu soylenebilir; geri kalanlar ce§itli derecelerde, zafiyet sinir bozuklugu ve bunlardan ileri gelen ce§itli fonksiyonel dOzen-sizlik belirtileri gostermi§lerdir. Bu halleri o, once, cahsma saatlerinin uzunluguna -610 mevsimde bile gOnde en az 12 saat olarak tahmin et-mektedir- ve sonrada ... cahsma yerlerinin kalabahgina, havasizhgina, gaz kokusuna, yetersiz ve kotO besine, oturduklan evlerin kotO olmasina baglamaktadir.” Ingiliz Saghk Kurulu ba§kaninin vardigi sonuca gore: “i§cilerin teorik olarak ba§ta gelen saghk haklan Ozerinde direnmeleri pratikte olanaksizdir; bu hak geregi, i§veren, kendilerini hangi i§ icin toplami§ ise, masrafi kendisine ait olmak Ozere, bOtOn saghga zararh durumlan ortadan kaldirmak zorundadir; ... oysa i§ciler, pratikte bu saghk hukuku-nu kendileri adina uygulayamadiklan gibi (yasalar ongordOgO halde) Nuisances Removal Acts [Saghk Yasasini] yOriitmekle gorevli resmi me-murlardan da etkili herhangi bir yardim bekleyemezler.” (s. 29.) “I§ve-renlerin talimat hOkOmlerine uymalan gereken kesin cizginin belirlenmesi hie ku§kusuz bazi ufak teknik gOclOkler gosterebilir. Ama ... ilke olarak, saghgi koruma hakki geneldir. Ve §imdi hayatlan, sirf cahstiklan i§lerin yolactigi sinirsiz fiziki istiraplar ile gereksiz §ekilde perisan olan ve kisa-lan, onbinlerce erkek ve kadin i§cinin cikarlan adina §u umudumu ifade etmek isterim ki, saghga uygun cahsma ko§ullan, hie degilse, genel olarak gerekli yasa hOkOmlerine baglanmah, bOtOn kapah i§yerlerinde et-kin bir havalandirma saglanmah, niteligi geregi saghga zararh i§lerde, saghgi tehlikeye sokan belirli etkiler elden geldigince azaltilmalidir” (s. 31 ).
NERJiNiN URETiLMESiNDE, iLETiLMESJNDE VE BiNALARDA TASARRUF L. Homer, Ekim 1852 tarihli raporunda, buharh tokmagi bulan OnlO mOhendis James Nasmyth of Patricroft’un bir mektubunu aktanyor. Bu mektupta diger seyler arasinda §u satirlar da bulunuyor: “... Halk, (buhar makinelerinde) size sozOnO ettigim donanim degi§iklikleri ve iyile§tirmeler yoluyla elde edilen hareket ettirici gOgte [sayfa 89] saglanan bOyOk arti§tan pek az haberlidir. Bu bolgenin (Lancashire) makine gOcO, neredeyse kirk yildir geleneklerin cekingen ve
Karl Marks
89 Kapital III
onyargih baskisi altindadir, ama §imdi, §ukur, bundan kurtulmu§ bulu-nuyoruz. Son onbe§ yildir, ama ozellikle son dort yildir (1848’den beri) buhar sikisUrma makinelerinin cahsma donaniminda bazi cok onemli degi§iklikler olmu§tu. ... Sonus ■■■ ayni tiir makinelerle yapilan i§ mikta-nnda biiyiik bir arti§ ve yakit giderlerinde gene cok onemli bir azalma olmu§tur. Buhar giiciiniin, yukarda sozii edilen bolgelerdeki fabrikalara girmesinden sonra uzun bir sure, buhar sikisUrma makinelerini cahsUr-mak icin pistonun bir dakikahk harekeU asagi yukan 220 ayak kabul ediliyordu; yani 5 ayak piston hareketli bir makinenin krank miline dakikada yapUracagi donii§, ‘talimat’ geregi 22 donii§le simrlandinlmi§ti. Bu hizin otesinde makineyi cahsUrmak elveri§li ya da arzu edilir gorulmiiyor-du; ve biitiin mil di§lileri ... pistonun dakikadaki bu 220 ayak hizina gore yapildigi icin, bu agir ve budalaca sinirh hiz, uzun yillar bu makinelerin cahsmasina egemen oldu. Ne var ki, bir sure sonra, ya bu ‘kuralin’ ihmalin-den ya da bazi goziipek yenilik yanda§lannin akilhca davrani§iyla daha yuksek bir hiz denendi ve sonuc cok iyi oldugu icin digerleri bunu izledi; o zamanki deyimiyle ‘makinelerin dizginleri koyverildi’, yani mil disMeri genel olarak eski hizinda kaldigi halde, bu mil disMerinin ilk hareket-kasnaklan, makineyi dakikada 300 ayak ve daha hizh cahsUracak §ekilde degisUrildi. ... Bu ‘makinelerin dizginlerini koyvermek’ ... makinelerde neredeyse genel bir ‘hizlanmaya’ yolacU, ciinkii, ayni makinelerden daha fazla enerji elde edilmekle kahnmami§, makinelerdeki yuksek hiz, vo-lan kasnagindaki kuweti arUrdigi igin, hareket daha diizenli hale gelmi§ oluyordu. ... Biz ... bir buharh makineden, sirf pistonu daha biiyuk bir hizla hareket ettirerek daha fazla bir giiS elde ederiz (kondansatordeki buhar basinci ile bo§luk ayni kalmak iizere). Boylece, omegin, pistonu dakikada 200 ayak hizla sahsUgi zaman 40 beygir giicii saglayan bir makineyi eger biz uygun degi§iklikler ile pistonu dakikada 400 ayak hizla Sahsacak duruma getirirsek (buhar basinci ile bo§lugu, daha once de dedigimiz gibi ayni kalmak iizere) tarn iki kati giic elde etmi§ oluruz ... ve her iki halde de, buhar basinci ile bo§luk ayni kaldigi icin, bu makinenin parcalan iizerindeki gerilim, 400 ayak hizda da 200 ayak hizdan daha biiyuk olmayacak ve hizla birlikte ‘bozulma’ tehlikesi de artmi§ olmayacaktir.
90
Biitiin fark boyle bir durumda buhar tiiketimi, piston hiziy-la oranUh, ya da buna yakla§ik bir oranda olacak, ve, ‘yataklar’ ile siirtii-nen kisimlann a§inmasi ve yipranmasi biraz artmakla birlikte, bu arti§ da pek onemli olmayacaktir. Ama, pistonun hizini artirmak suretiyle, ayni makineden daha biiyuk bir giic elde etmek icin ... ayni kazamn altinda, saatte daha fazla komiir yakilmasi ya da daha fazla buhar verme kapasi-tesi olan kazan kullamlmasi, yani daha biiyuk buhar-dogurucu giiclere gereksinme olacakUr. Bu boyle yapildi ve eski ‘hizlandinlmis/ makinele-re, daha cok buhar-doguran kazanlar ya da su-buharla§Uran giicler ta-kildi [sayfaM] ve yukarda sozii edilen degi§iklikler ile cogu durumda, ayni makinelerden neredeyse yuzde 100 fazla i§ ahndi. On yil kadar once, Karl Marks Kapital III
Cornwall madencilik i§lerinde kullamlan makinelerle cok ekonomik gug iiretimi saglandigi dikkati cekti; iplik sanayiinde rekabet, fabrikatorleri, ‘tasarrufa’ ba§hca kar kaynagi gibi bakmaya zorladi; Cornish makineleri-nin, saatte beher beygir giicii icin komiir tiiketiminde gosterdigi dikkati cekici fark ile, Woolf un cifte silindirli makinelerinin olaganiistii ekonomik cahsmalan, bu bolgede, yakit tasarrufu konusunda giderek dikkati cekmeye ba§ladi; ve Cornish ve cifte silindirli makineler, saatte 3,5-4 pound komiir ile bir beygir giicii sagladigi halde genellikle pamuk ipligi makineleri, saatte bir beygir giicii icin 8- 12 pound komiir tiiketiyordu; bu dikkati cekici fark, bu bolgedeki fabrika sahipleri ile makine yapim-cilanm, yuksek komiir fiyatlannin, fabrikatorleri, kendi i§letmelerinin bu gibi masrafh kisimlanna daha dikkatle egilmeye zorlayan Comwall’da ve Fransa’da oldugu gibi, olaganiistii ekonomik sonuclar veren ayni usul-leri benimsemeye sevketti. Yakit tasarrufu konusunda gosterilen bu dik-katin sonucu, bircok yonlerden cok onemliydi. Once, karlann yuksek oldugu o giizel gecmi§ giinlerde yiizeylerinin yansi tamamen ciplak du-rumda, soguk havayla temas halindeki bircok eski kazan, kahn kece, tugla ve plaster ile kaplanmaya ba§landi, ve yiginla yakit tiiketimine malolacak olan lsimn acik diizeylerden kacmasini onlemek icin ba§ka usul ve yollara da ba§vuruldu. Buhar borulan da ayni sekilde ‘korunma-ya’ ba§landi ve makine silindirinin di§ kismi keceyle kaplandi ya da tah-ta koruyucu icersine ahndi. Ardindan, ‘yiiksek buhar’ kullanildi, yani inc kareye 4, 6 ya da 8 libre basincla buhar veren emniyet subaplan yerine, basinci 14 ya da 20 libreye yiikseltince, yakitta cok onemli bir tasarruf saglandigi goriildii; diger bir deyi§le, fabrikada i§ler, cok daha az bir komiir tuketimi ile yuriituldu, ... ve elinde olanagi ve cesareti olanlar, inc kareye 30, 40, 50, 60 ve 70 libre basincta buhar veren uygun kazanlar kullanarak, yuksek basinc ve ‘genlesme sistemini’ en son boyutlanna kadar gotiirdiiler; bu basinclar, eski okuldan bir miihendisin aklim ba§in-dan alabilirdi. Ne var ki bu artan buhar basincinin ekonomik sonuclan, cok gecmeden en yanilmaz bicimlerde, sterlin, §ilin ve peni olarak orta-ya ciktikca, siki§tirma makinelerinin cah§tinlmasi icin yuksek basinch buhar kazanlannin
kullanilmasi, neredeyse genel bir hal aldi. Ve, i§i so-nuna kadar gotiirmek isteyenler ... cok gecmeden biitiiniiyle Woolf ma-kinesi kullanmaya ba§ladilar ve son zamanlarda kurulan fabrikalanmizin cogu Woolf makineleri ile cahsmaktadirlar; bunlarda her makinede iki silindir bulunmakta ve bunlardan bin, kazandan gelen yuksek basinch buhar ile, normal atmosfer basinci iizerinde bir giic saglamakta ve bu yuksek basinc, eskiden oldugu gibi pistonun her hareketinden sonra atmosfere verilmek yerine, a§agi yukan birinci silindirin dort kati biiyuk-liigiinde bir aleak basinc silindirine gecerek, geregi kadar geni§ledikten sonra kondansatore verilir; bu makinelerden elde edilen ekonomik so-nuclara [sayfaDi] gore, saatte bir beygir giicii icin 3'/2-4 libre komiir tiiketil-mektedir, oysa eski sistem makinelerde ortalama komiir tuketimi saatte Karl Marks
91 Kapital III
bir beygir gucii igin 12-14 libre idi. Ustaca yapilmi§ bir tertibatla, cift silin-dirli Woolf sistemi ya da bile§ik aleak ve yiiksek basing makinesi, daha once mevcut bulunan makinelere geni§ olciide uygulandi ve bunlann cahsmasi hem giic bakimindan artinlmi§ ve hem de yakit tasarrufu saglanmi§ oldu. Ayni sonuc ... bu 8-10 yil icersinde, bir yiiksek basinc makinesinin bir sikistirma makinesi ile, daha once kaybolan buhann sikistirma makinesine gecmesini ve onun i§ gormesini saglayacak §ekilde birbirine baglanmasiyla elde edilir olmu§tur. Bu sistem bircok durumda, cok kullamshdir. “Bu iyile§tirmelerin bazilannin ya da hepsinin uygulandigi ayni makinelerin kapasitesinin ya da yaptigi i§in artmlmasinda kesin bir sonuc almak cok kolay olamazdi; ama ben eminim ki, ... ayni agirhktaki buhar makinesinden biz §imdi, ortalama olarak en az yiizde 50 daha fazla hizmet ve i§ elde etmekteyiz ve bircok hallerde, dakikada 220 ayak hizla sinirlandinlan giinlerde 50 beygir giicii saglayan ayni buharh maki-neler, §imdi 100 beygir giicii saglamaktadir. Siki§tirmah buhar makinelerinin cahstinlmasinda, yiiksek basinch buhar kullanilmasindan ahnan cok ekonomik sonuclarla birlikte, fabrikalann biiyumesi sonucu, ayni makinelerden cok daha yiiksek giic elde etme gereksinmesi, son uc yil boyunca, fabrika makineleri icin buhar iiretmede daha once kullanilan kazanlardan cok daha ekonomik sonuclar veren borulu kazanlann kul-lanilmasina yol acmistir.” (Reports oflnsp., of Fact., Octoberl852, s. 23-27.) Giic uretilmesi icin gecerli olan §eyler, enerjinin iletimi ve i§ makineleri icin de dogrudur. “Makinelerdeki gelismelerin, bu birkac yil icersinde hizh adimlar-la ilerlemesi, fabrikatorlere, ilave hareket ettirici giic olmaksizin uretimi artrma olanagim verdi. i§giinundeki kisalma, emegin daha ekonomik kullanilmasim zorunlu kilmi§tir ve iyi diizenlenmi§ fabrikalann pek cogun-da, akilh bir kafa, giderler azalirken iiretimin ne sekilde artinlabileceginin daima hesabi icersindedir. Oniimde, kendi bolgemde cok akilh bir bayin hazirlamak liitfunda bulundugu, cah§Unlan i§ci sayisim, ya§lanm, caksmak-ta olan makineleri ve 1840’tan bugiine kadar odenen iicreUeri gosteren bir rapor var. 1840 Ekiminde, firmasi, 200'ii 13 yasm alUnda olmak iizere 600 i§ci cah§Urmaktadir. Gecen ekim ayinda,
92
ancak 60'i 13 ya§in altinda 350 i§ci cah§Unyordu; her iki donemde birkaci haric ayni sayida makine cah§iyordu ve iicret olarak ayni miktar odenmisti.” {Redgrave’s Report in Reports oflnsp. of Fact., Oct.1852, s. 58-59.) Makinelerdeki bu iyilestirmeler, yeni, uygun bir bicimde diizen-lenmi§ fabrikalarda kullanilana kadar, tarn etkilerini gostermemektedir. “Makinelerde yapilan iyilestirmeler bakimindan once §unu soyle-mek isterim ki, gelismi§ makinelerin kullanilmasina uygun fabrikalann in§asinda biiyuk bir ilerleme vardir. ... Alt kattaki odada, biitiin ipligini gift kat haline getiriyorum ve bu tek bir taban uzerine 29.000 katlama igi Karl Marks Kapital III
[sayfa 92] yerlestirecegim. Oda ile sundurmada en az yiizde 10 emek tasar-rufu saghyorum; bunu iplik katlama i§inde bir iyile§mede degil, maki-neleri tek bir yonetim altinda toplayarak yapiyorum; ve bu sayida igi tek bir mil ile sahstirabilecegim ve ayni sayida ig ile galisan oteki i§yerlerine gore bu sekilde yiizde 60 ve bazi durumlarda yiizde 80 bir tasarruf sagla-yacagim. Yag, mil donanimi ve gresten biiyiik bir tasarruf saglanmi§ ola-caktir. ... Fabrikadaki daha iistiin bir tertip ve gelismi§ makineler ile, en diisuk tahminle, emekte yiizde 10, giigte daha biiyuk bir tasarruf sag-landigi gibi, komiir, yag, donyagi, mil ve kayi§ donaniminda onemli bir tasarruf saglanmistir.” (Bir pamuk iplikgisinin ifadesi, Reports oflnsp. of Fact., Oct. 1863, s. 109, 110.) IV. URETiM ARTIKLARINDAN YARARLANMA Kapitalist uretim tarzi, uretim ve tiiketim artiklanndan yararlan-manin boyutlanm geni§letir. Bunlardan birincisi ile, sanayi ve tanm artik-lanni, ikincisi ile, kismen, insan viicudunda dogal madde degi§iminin meydana getirdigi artiklan, kismen de, nesnelerin tuketimlerinden son-ra geriye kalan biSimlerini kastediyoruz. Ornegin kimya sanayiinde, iiretim arUklan daha kuguk olgekte bir iiretimde kaybolan yan iiriinlerdir; makine yapiminda biriken ve demir uretimine hammadde olarak tekrar donen demir tala§lan, vb. gibi. Tiiketim artiklan, insan vucudunun di§anya atUgi dogal maddeler, pagavra §eklinde giyim e§yasi kahntilan, vb. gibi seylerdir. Tiiketim artiklan tanm igin biiyuk onem ta§irlar. Bunlardan yararlamlmasi konusunda, kapitalist ekonomide biiyuk bir israf vardir. Ornegin Londra’da, dort-buSuk milyon insanin artiklanndan, Thames nehrini kirletmekten ve bu i§ igin de bir yigin para harcamaktan daha iyi bir yararlanma sekli bulunamami§Ur. Yiikselen hammadde fiyatlan, hi? ku§kusuz, artik iiriinlerden yarar-lanmada bir diirtii olmu§tur. Bu artiklann tekrar kullamlmasi igin genel kosullar §unlardir: an-cak biiyuk-olQekli iiretimde
goriilebilen biiyuk miktarda artik; mevcut durumlan igersinde daha once hie bir ise yaramayan maddeleri, yeni uretim icin uygun bir hale sokan gelismi§ makineler; ba§ta kimya olmak iizere, bu gibi artiklann yararh ozelliklerini agiga gikaran bilimsel geli§me. Lombardiya, Giiney Qn ve Japonya’da oldugu gibi, kusuk-olgekli tanm-da, bu tiir biiyuk tasarruflar saglandigi dogrudur. Ama, genellikle bu sistemde tanmdaki iiretkenlik diger uretim alanlanndan gekilen insan emekgiiciiniin israfli §ekilde kullanilmasiyla elde edilir. Artik denilen seyler, hemen her sanayide onemli bir rol oynar. Arahk 1863 tarihli Fabrika Raporunda, Ingiliz ve Irlandah SiftSilerin Sogu-nun keten yeti§tirmek istememelerinin ya da pek nadiren yetistirme-lerinin belliba§h nedenlerinden birisi olarak bunun sozii edilmektedir: “Su ile galisan kiigiik dovme fabrikalannda ... biiyuk fire verilir ... paKarl Marks
93 Kapital III
mukta [sayfa 93] verilen fire nispeten kiigtik, ama ketende cok fazladir. Yeterli bir suyla lslatma yontemi ve iyi bir dovme makinesi, bu sakincayi biiyiik olciide ortadan kaldiracaktir. ... Keten Manda’da en utanc verici bir bicimde dovulur ve boylece biiyuk bir kismi kaybolur; bu miktar yuzde 28-30’a vanr.” {Reports of Insp. of Fact., Dec. 1863, s. 139, 142.) Oysa, biitiin bunlardan, daha iyi makine kullanilarak kacinilabilir. Yol kenanna o kadar cok kitik dokulmiis. ki, fabrika miifetti§i §6yle diyor: “Irlanda’daki dogme fabrikalan ile ilgili olarak bana bildirildigine gore, buradaki arti-klar cogu zaman dovuciilerin evlerinde yakacak olarak kullamlmakta-dir, oysa bunlar cok degerlidir” (Yukandaki Raporun 140. sayfasi). Pamuk artigmdan, hammadde fiyatianndaki dalgalanmalari ele aldigimiz zaman daha ileride sozedecegiz. Yiinlii sanayii, keten fabrikatorlerinden daha kurnaz idi. “Artiklan ve yiinlii pacavralan tekrar i§lenebilecek §ekilde hazirlama i§ine eski-den kotii gozle bakihrdi ama, Yorkshire’in yunlii ticaretinde onemli bir dal halini alan, siipriintii ticareti ile ilgili onyargi tamamen ortadan kalkti ve hie ku§kusuz pamuklu artik ticareti de, belirli bir gereksinmeyi sagla-digi icin aym sekilde kabul edilecektir. Otuz yil once, yiinlii pacavralar, yani sirf yun kuma§ parcalan, eski kuma§lar, vb. tonu ortalama 4 sterlin 4 §ilindi: son birkac yil icersinde bu fiyat, tonu 44 sterlin oldu ve bunlara olan istek o kadar artti ki, pamuk ve yun kan§imi kuma§lardan, yiine zarar vermeden pamugu ayirma usulleri bulundu, §imdi binlerce ki§i bu i§te cah§makta, tiiketiciler ise cok diisuk bir fiyata oldukca iyi kalitede kumas. bulabilmektedirler.” {Reports of Insp. of Fact., Oct. 1863. s. 107.) 1862 yih sonunda, bu yoldan elde edilen kuma§ tiftigi, Ingiliz sanayiinde biitiin yun tiiketiminin iicte-birine ula§maktadir. {Reports of Insp. of Fact., October 1862, s. 81.) “Tiiketicinin” elde ettigi “biiyuk avantaj” bu arti-klardan yapilan kuma§lann, eskiye gore iicte-bir oramnda daha once eskimesi ve alfida-biri kadar bir zamanda ise havini yitirmesidir. Ingiliz ipekli sanayii de ayni ini§li yolu izledi. Hakiki ham ipek tii-ketimi, 1839 ile1862 arasinda her nasilsa azaldigi halde, ipek artigi tiike-timi iki kafina cikti. Geli§mi§ makineler, bu ba§ka ise
94
yaramayan mad-deden, pek cok amaclar icin yararh bir ipek yapiyordu. Artiklardan yararlanmada en carpici ornegi kimya sanayii veriyor. Yalniz yeni kullammlar buldugu kendi artiklanndan degil, pek cok ba§ka sanayiin artiklanndan da yararlaniyor. Ornegin, onceleri neredeyse hie bir i§e yaramayan bir tiir katrani, anilin boyalanna, alizarine ve son zamanlarda da ilaclara cevirmektedir. Yeniden kullanimlari yoluyla, iiretim artiklanndan saglanan bu tasarrufu, arfiga engel olunmak suretiyle saglanan ekonomiden, yani iiretim artiklanni en az diizeye indirmekten ve uretimde gerekli biitiin ham ve yardimci maddelerden en list diizeyde yararlamlmasindan ayir-detmek gerekir. [sayfa 94] ArUgin azalmasi kismen kullanilan makinenin niteligine baghdir. Karl Marks Kapital III
Yag, sabun, vb. gibi §eylerden tasarruf, mekanik kisimlann yapimina ve parlatilmasina baghdir. Bu, yardimci maddelerle ilgili bir tasarruftur. Bu-nunla birlikte, uretim siireci sirasinda, hammaddenin biiyiik ya da ktigtik bir kismimn artik haline gelmesi, kismen ve onemli olciide, kullanilan makineler ile aletlerin niteligine baghdir. Ensonu bu, hammaddenin ken-disinin niteligine baghdir. Bu da gene kismen, hammadde iireten tanm ile dogal maddeleri saglayan sanayideki geli§meye (daha kesin deyimi-yle uygarhktaki geli§meye ve kismen de hammaddenin, imalata gir-meden once gectigi siireclerdeki iyilesmelere baghdir. “Parmentier, Fransa’da tahil ogiitme sanatimn, pek de uzak ol-mayan donemden, ornegin Louis XIV zamamndan beri onemli olciide gelistigini ve yeni degirmenlerin eskilerine gore, ayni miktar tahildan yansi kadar daha fazla ekmek yapabildiklerini gostermistir. Bir Parislinin yilhk tiiketimi gercekten de, once 4, sonra 3 ve ensonu 2 sellers iken, §imdilerde ancak 11/3 sellers ya da asagi yukan ki§i ba§ina 342 libredir. ... Uzun bir sure oturdugum Perche’de, granit ve volkanik kayalardan yapilma degirmenta§lan kullanan eski degirmenlerin cogu, son otuz yil-dir hizla gelisen mekanik biliminin kurallanna gore yeniden yapilmistir. Bunlara, La Ferte’den getirilen iyi cins degirmen ta§lan takilmi§, tahil iki kez 6giitulmu§, un cuvallanna dairesel bir hareket verilmi§ ve ayni miktar tahildan elde edilen un altida-bir artmistir. Romahlar ile bizim tahil tuketimimiz arasindaki biiyiik farklihk boylece kolayca aciklanabilir. Bu, sirf yetersiz ogiitme ve ekmek yapma yontemlerinden ileri gelmi§tir. Pliny’nin yapmi§ oldugu dikkate deger bir gozlemi (XVIII, Ch. 20, 2) boylece acik-layabilecegimi samyorum: ... ‘Roma’da un, kalitesine gore, her modius’u, 40, 48 ya da 96 as’a satihrdi. Bugiinkii tahil fiyatlanna oranla cok yuksek olan bu fiyaUarm nedeni, heniiz cocukluk caginda bulunan, o donemdeki degirmenlerin yetersiz durumu ve bunun sonu-cu olarak da ogiitme i§indeki biiyuk giderlerdi.’” (Dureau de la Malle, Economie Politique des Romains, Paris 1840, 1, s. 280-81.)
V. BULU§LAR YOLUYLA SAGLANAN TASARRUF Sabit sermayenin kullanilmasinda saglanan bu tasarruflar, yineli-yoruz, emek ko§ullannin geni§ bir olcekte kullanilmasindan ileri gelir; kisacasi bunlar, dogrudan dogruya toplumsal ya da toplumsalla§tinlmi§ emegin ya da uretim siireci icersinde dogrudan elbirliginin ko§ullan olarak hizmet etmeleri olgusunun sonuclandir. Bir yandan bu, mekanik ve kimyasal bulu§lardan, metalann fiyatini artirmaksizin yararlanmak icin vazgecilmez bir gereksinmedir ve daima, conditio sine qua non’dur.* Ote yandan, ancak geni§ olcekte bir uretim, ortaklasa iiretken tiiketim-den ileri gelen tasarruflara olanak verir. Ensonu, nereden ve nasil [sayfa 95] * Vazgegilmez ko§ul. -f. Karl Marks
95 Kapital III
tasarruf saglanacagmi, bulu§lan uygulamada en yahn yontemleri ve teo-rinin uygulama alamna konulmasinda - iiretim siirecinde uygulamaya gecilmesinde ortaya cikan surtiismelerin nasil yenilebilecegini, vb., an-cak kolektif cah§an emekcinin deneyimleri bulur ve ortaya cikanr. Yeri gelmi§ken evrensel emek ile ortakla§a emek arasinda bir aynmin yapilmasi yerinde olur. Her iki tiir emek de, iiretim siirecinde kendi rollerini oynar, birbiri icersine gecer, ama her ikisi gene de farkli-dirlar. Evrensel emek, her tiir bilimsel emek, kesffler ve bulu§lardir. Bu emek kismen, canh emegin elbirligine, kismen de daha once yasami§ kimselerin emeklerinden yararlanmaya dayanir. Ote yandan, ortakla§a emek ise, bireylerin dogrudan dogruya elbirligi yapmalandir. Bu soyle-nenler, sik sik yinelenen §u gozlemler ile de dogrulanir: 1)Yeni bir makinenin ilk modelinin maliyeti ile, daha sonra yapil-anlarin maliyeti arasindaki biiyiik fark (bu konuda Ure* ve Babbage’a** bakimz). 2)Yeni bir bulu§ iizerine dayanan bir kurulu§ta isjetme giderleri-nin, daha sonra ex suis ossibus*** kurulan i§letmelerin giderlerine gore cok daha biiyuk olmasi. Bu oylesine dogrudur ki, bir i§te onciiliik eden-ler cogu zaman iflas ettikleri halde, daha sonra binalan, makineleri, vb., daha ucuza satin alanlar ancak bundan para kazamrlar. I§te bu yiizden-dir ki, insan zekasi ile ilgili evrensel emegin biitiin yeni gelismelerinden ve bunlann bile§ik emek yoluyla toplumsal uygulanmasindan aslan pa-yini alanlar, genellikle, en degersiz ve sefil tiirden parakapitalistleridir. [sayfa 96]
* A. Ure, The Philosophy of Manufactures, Second edition, London 1855. -Ed. ** Ch. Babbage, On the Economy of Machinery and Manufactures, London 1832, S. 280-81. -Ed. *** Onun kemiklerinden. -f.
96
Karl Marks Kapital III
ALTINCI BOLUM FIYAT DALGALANMALARININ ETKISI
I. HAMMADDE FJYATLARINDA DALGALANMALAR VE BUNLARIN KAR ORANI UZERJNDEKi DOGRUDAN ETKJLERJ Daha oncekilerde oldugu gibi, bu durumda da, arti-deger oranin-da hi? bir degisMk olmadigi varsayilmaktadir. Durumu, kendi yahn bigi-mi igersinde soziimlemek igin, bu gereklidir. Bununla birlikte, arti-deger orani degismeden kalan belirli bir sermaye igin, hammadde fiyatlannda burada ele ahp inceleyecegimiz dalgalanmalann yolagtigi daralma ya da geni§leme sonucu, artan ya da azalan sayida i§?i sah§tirmak miim-kiin olabilir. Bu durumda, arti-deger orani ayni kaldigi halde, arti-deger miktan degi§ebilir. Ne var ki, bunun da, ikincil bir konu oldugu igin burada bir yana
birakilmasi yerinde olur. Eger, makinelerdeki iyile§meler ve hammadde fiyaUanndaki degi§iklikler ayni zamanda, ya belli bir sermaye tarafindan galisUnlan i§?i sayisini ya da ucretlerin diizeyini etkiliyorsa, bu ancak §unlann birarada bulunmasiyla olabilir: 1) degismeyen sermayedeki degi§ikliklerin, kar orani iizerinde yolagacagi etki, ve 2) iicretler-deki degi§melerin kar orani iizerindeki etkisi. Boyle olunca sonu? ken-diliginden elde edilir. Ama burada, daha onceki durumda oldugu gibi surasim da be-lirtmek gerekir ki, genellikle, ya degismeyen sermayedeki tasarruflar ya da hammadde fiyaUanndaki dalgalanmalar nedeniyle degismeler oldugu takdirde, bunlar, ucretleri, dolayisiyla, arU-deger oranim ve mikta-
Karl Marks
97 Kapital III
rim [sayfa 97] oldugu gibi biraksalar bile, kar oranini daima etkilerler. Bun-lar, a’ (d : S)’deki S’nin buyuklugunii ve boylece de biitiin kesrin deger-ini degistirirler. Bu nedenle, bu durumda da -artideger konusundaki tahlillerimizde vardigimiz sonucun tersine- bu degi§ikliklerin hangi ure-tim alaninda oldugunun, bunlann etkiledigi iiretim dallannin, emekcile-rin gecim gereksinmelerini mi, yoksa bu tiir gereksinmelerin iiretimi icin degismeyen sermayeyi mi iirettiginin hi? bir onemi yoktur. Burada cikartilan sonuclar, liiks nesneler iiretiminde ortaya cikan degi§iklikler icin de aynen gecerlidir; liiks nesneler sozii ile biz burada, emek-gucii-niin yeniden iiretimine hizmet etmeyen biitiin iiretimleri kastediyoruz. Hammaddeler burada, indigo, komiir, gaz, vb. gibi yardimci mad-deleri de icermektedir. Aynca, makineler bu bashk altinda ele ahndigin-da, bunlann hammaddeleri de, demir, kereste, deri, vb. gibi nesnelerden olu§ur. Bu makinelerin fiyati i§te bu nedenle, bunlann yapiminda kulla-nilan hammadde fiyatlanndaki dalgalanmalarla degi§ir. Bunlann fiyati, yapildiklan hammaddelerin, ya da cahsmasi sirasinda tiiketilen yardimci maddelerin fiyatianndaki dalgalanmalar nedeniyle yukseldigi olciide, kar orani pro tanto diiser. Ya da bunun tersi olur. Asagidaki tahlillerde biz, i§ araci olarak hizmet eden makinelerin hammaddesini olu§turan, ya da bu makinelerin cahsmasinda yardimci madde olarak kullanilan hammaddelerin fiyatianndaki dalgalanmalar ile degil, yalnizca, bunlann metalann iiretim siirecine girmeleri olciisiin-de, fiyatianndaki degismelerle ilgilenecegiz. Yalmz, burada bir noktaya dikkat etmek gerekir: makinelerin yapiminda ve cahsmalannda belliba§h ogeler olan, demir, komiir, kereste, vb. gibi hammaddelerde bulunan dogal zenginlik, burada kendisini sermayeye ozgii dogal bir dogurganhk gibi gosterir, ve ucretierin yuksek ya da dii§iik diizeyde olmasindan bagimsiz, kar oranini belirleyen bir etmendir. Kar orani, a : S, ya da a : (s + d) olduguna gore, s’nin ve dolayisiy-la S’nin biiyukliigiinde bir degismeye yolacan her §eyin a ve d ve bunlann kar§ihkh bagintisi ayni kalsa bile, kar oramnda da
98
bir degi§iklik meydana getirecegi aciktir. O halde, hammaddeler, degismeyen ser-mayenin bellibash kisimlanndan birisini olu§tururlar. Gercek hammadde kullanmayan sanayilerde bile, bunlar, yardimci maddeler ya da makineleri olu§turan kisimlar, vb. olarak hesaba katihrlar ve bunlardaki fiyat dalgalanmalan boylece kar oranini etkilenmi§ olur. Hammadde fiyatinda, h kadar bir diisme olsa, a : S, ya da a : (s + d), a : (S -h) ya da a : [(s -h) + d] halini ahr. Boylece, kar orani yukselir. Tersine,eger hammadde fiyatian yiikselirse a : S, ya da a : (s + d), a : (S + h), ya da a : [(s + h)+d] halini ahr ve kar orani dii§er. Diger ko§ullar e§it olmak iizere, kar orani, demek ki, hammadde fiyatiyla ters orantih olarak diiser ya da yukselir. Bu, diger seylerin yam sira, hammadde fiyatianndaki dalgalan-malann, iiriiniin sati§ alanlannda bir degi§meyle birlikte olmamasi halinde bile, yani arz ve talep bagintisinin tamamen di§inda, diisuk hammadde Karl Marks Kapital III
fiyatlarimn sanayi [sayfa 98] iilkeleri icin ne denli onemli oldugunu goster-mektedir. Aynca buradan, di§ ticaretin, ya§am gereksinmelerini ucuzlat-ma yoluyla ucretler iizerindeki etkisi bir yana, kar oranim etkiledigi sonucu cikmaktadir. Onemli olan nokta, di§ ticaretin, sanayide ve tanmda tiike-tilen ham ve yardimci maddeleri etkiledigidir. Kar oranimn niteligi ve arti-deger orani ile arasindaki ozgiil farkin yanh§ anla§ilmasi, bir yandan (Torrens* gibi) iktisatcilan, hammadde fiyaUannin, kar orani iizerindeki, pratik deneyimlerde farkina vardiklan belirli etkisini yanh§ aciklamaya, ote yandan, genel ilkelere siki sikiya sanlan Ricardo** gibi iktisatcilan, diyelim, diinya ticaretinin kar orani iizerindeki etkisini fark etmemeye kadar g6turmu§tiir. Hammaddelerden ahnan giimriik resimlerinin kaldinlmasi ya da azaltilmasimn sanayi icin ta§idigi biiyiik onemi, bu durum aciklamakta-dir. Koruyucu giimriik sisteminin rasyonel gelismesi, hammaddelerden ahnan ithalat resimlerinin en alt diizeye indirilmesini, bashca ilkelerinin birisi haline getirmistir. Bunun ve tahil iizerindeki resmin kaldinlmasi pamuk iizerindeki giimriik resminin kaldinlmasiyla da yakindan ilgile-nen Ingiliz serbest ticaret yanda§lannin ana amaci idi. Pamuklu sanayiinde unun kullanilmasi, sozciigiin dar anlamiyla bir hammadde olmayip bir yardimci madde ve ayni zamanda da belliba§h bir besin olan bir nesnenin fiyatindaki bir diismenin onemini gosterme-de iyi bir omek olabilir. Daha 1837 yihnda R. H. Greg13, o sirada Biiyiik Britanya’da pamuklu fabrikalannda cahsan 100.000 mekanik dokuma tezgahi ile 250.000 el tezgahimn, dokumayi diizgiin hale getirmek icin yilda 41 milyon libre un tiikettigini hesaplamisti. Agartma ve diger i§lemler icin, bu miktann ucte-birini daha Have etmi§ ve son on yil icin, bu sekilde tiiketilen unun toplam yilhk degerini 342.000 sterlin olarak hesaplami§Ur. Kita Avrupasindaki un fiyaUan ile yapilan bir kar§ila§Urma, tahildan ahnan giimriik yoluyla fabrikatorlere yuklenen daha yuksek un fiyaUmn her yil yalniz 170.000 sterlin tuttugunu gostermistir. Greg, 1837 yih icin bu miktann en az 200.000 sterlin oldugunu tahmin etmi§ ve yilhk
un fiyati farkinin 1.000 sterlin tuttugu bir firmayi ornek diye gostermistir. Sonuc olarak, “Biiyuk fabrikatorler, akliba§inda ve hesabini bilen isadamlan, Tahil Yasalan kaldinldigi takdirde, onsaatlik i§giiniinun tamamen yeterli oldugunu s6ylemi§lerdir.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1848, s. 98.) Tahil yasalan kaldinldi. Pamuk ile oteki hammaddelerden ahnan resim-ler de. Ne var ki, hemen bunlann ardindan, fabrikatorlerin On Saat Qa-h§ma Yasasina kar§i cikmalan daha da §iddetlendi. Ve, on saatlik i§gunu gene de yasalasmca, bu sefer de bunun ilk sonucu, ucretlerin azaltil-masi yolunda genel giri§im oldu. [sayfa 99] 13
R. H. Greg, The Factory Question and the Ten Hours’ Bill, London 1837, s.l 15. * R. Torrens, An Essay on the Production of Wealth, London 1821, s. 28 et seq.-Ed ** D. Ricardo, On the Principles of Political Economy, and Taxation, Third edition, London 1821, s.131-38. -Ed. Karl Marks
99 Kapital III
Ham ve yardimci maddelerin degerieri, yapimlannda tiiketilmis. bulunduklan iiriiniin degerine bir defada ve butiinuyle gectigi halde, sabit sermayenin ogeleri, degerlerini, iiriine, eskime ve a§inmalanyla orantih olarak yava§ yava§ aktanrlar. Demek oluyor ki, kar orani, iiriiniin yapiminda ne kadar tiiketilmis. olursa olsun yatmlan toplam sermaye degeri tarafindan belirlendigi halde, iiriiniin fiyati, hammaddelerin fiyat-lan tarafindan, sabit sermayenin degerinden cok daha fazla etkilenir. Ama aciktir ki, -biz burada hala, metalann kendi degerieri iizerinden satildiklanni varsaydigimiz, bu yiizden de, rekabetin yolactigi fiyat dalga-lanmalan bizi heniiz ilgilendirmedigi icin, bu noktaya yalmzca degin-mekle yetinecegiz- piyasamn geni§lemesi ya da daralmasi, tek metain fiyatina baghdir ve bu fiyatin yiikselme ya da diismesiyle ters orantihdir. Bu nedenle, iiriiniin fiyati, hammaddenin fiyatiyla orantih olarak yiiksel-mez ya da diismez. Dolayisiyla, kar orani, iiriinlerin degerieri iizerinde satilmalan halinde oldugundan, bir durumda daha fazla diiser, bir ba§ka durumda daha fazla yukselir. Aynca, kullamlan makinelerin miktan ve degeri, emegin iiretken-ligindeki geli§meyle birlikte biiyiir, ama bu biiyume ayni oranda olmaz, yani bu, makinelerin verimi artirdiklan oranda olmaz. Bu nedenle, hammadde tiiketen sanayi dallannda, yani emegin konusunun, daha onceki bir emegin iiriinii oldugu sanayilerde, emegin iiretkenligindeki biiyume, tarn ifadesini, daha biiyiik bir miktardaki hammaddenin belli miktarda emegi emmesindeki oranda, ve §u halde, diyelim her saatte iiriine gevrilen ya da metalar haline getirilen hammadde miktanndaki arti§ta bulur. Demek ki, hammaddelerin degeri, emegin iiretkenligindeki gelisme oramnda, meta-iiriiniin degerinin gitgide biiyuyen bir kismini te§kil eder; bunun nedeni, yalniz hammaddenin degerinin biitiiniiyle metaiiriiniin degerine ge^mis. olmasi degil, toplam iiriiniin her parga-sinda, makinelerin eskimesini temsil eden kisim ile, yeni eklenen emek tarafindan olu§turulan kismin her ikisinin de siirekli azalmasidir. Bu diisme egilimi nedeniyle, hammaddeyi temsil eden oteki deger kismin-da, hammaddenin degerinde, iiretiminde kullamlan emegin biiyumek-te olan iiretkenliginden ileri gelen
orantih bir dii§me ile kar§ilanmadiksa orantih bir artma olur. Aynca, ham ve yardimci maddeler, tipki iicretler gibi, doner sermayenin bir kismini te§kil ettigi ve bu nedenle de, iiriiniin sati§i ile, siirekli olarak biitiiniiyle yerlerine konmasi gerektigi halde, makinelerde ancak asmip yipranmamn yerine konulmasi ve bunun da, her seyden once yedek fon seklinde olmasi gerekir. Ustelik, toplam yilhk sati§in bu fona yilhk pay §eklinde katkida bulundugu siirece, tek tek her satism kendi payina dii§eni bu fona katmasina hie bir gereklilik yoktur. Metalann sati§i ile gerceklesen fiyatin, bu metalann biitiin ogelerini yerine koy-maya yetmemesi halinde, hammadde fiyatlanndaki bir yukseli§in, turn yeniden-iiretim siirecini nasil kisitiayabilecegini ya da durdurabilecegini
00
Karl Marks Kapital III
bu bir kez daha ortaya koymaktadir. Ya da bu durum, uretim surecinin kendi teknik ko§ullannin gerektirdigi bir olcekte devamini olanaksiz ki-lar ve boylece, ya ancak makinelerin bir kismi cahsmaya devam eder, ya da makinelerin hepsi, olagan surenin bir kisminda cah§ir. [sayfa 100] En sonu, artik nedeniyle kaUamlan giderler hammadde fiyatla-nndaki dalgalanmalarla dogru orantih olarak degisMer; bu fiyaUar yuk-selince artarlar, dii§iince azahrlar. Ama, burada da gene bir sinir vardir. 1850 Nisan ayina ait Fabrika Raporu §6yle diyordu: “Hammadde fiyatla-nndaki bir yiikselmeden ileri gelen onemli bir kayip kaynagi vardir ki, bunun ne oldugunu ancak iplik yapimcisinin kendisi bilir; bu, artik nedeniyle ugramlan kayiptir. Bana bildirildigine gore, pamuklu fiyatlan art-tiginda, ipligin, egiriciye maliyeti, ozellikle dii§iik kaliteli iplikte, fiilen odenen fiyatin otesinde bir oranda artar, ciinkii, kaba iplik egrilmesinde verilen fire tarn yiizdeonbesUr; bu oranda bir fire, pamuk fiyati librede 3'/2 peni iken >/2 peni bir zarara yolactigi halde, pamuk fiyati librede 7 peniye cikar cikmaz, libre ba§ina zaran 1 peniye yukselir.” (Reports of Insp. of Fact., April 1850, s. 17.) Ama, Amerikan Ic Sava§i sonucu pamuk fiyati, neredeyse 100 yildir g6riilmemi§ bir diizeye yukseldigi zaman, rapor, farkli §eyler soyliiyordu: “§imdi, pamuk firesi icin verilen fiyat ve bunun fabrikaya pamuk artigi olarak tekrar giri§i, Surat pamugu ile Amerikan pamugu arasindaki a§agi yukari yiizde 12'/2 olan fire farkim bir olciide kar§ilamaktadir. “Surat pamugunda fire yiizde 25 oldugu icin, iplikciye pamugun maliyeti, daha yapimina gecmeden dortte-bir artmi§ durumdadir. Amerikan pamugunun libresi 5 ya da 6 peni oldugu zaman, artik nedeniyle zarar pek onemli degildi, ciinkii bu, librede % peniyi gecmiyordu, ama libresi 2 §iline malolan pamugun her libresinde fire nedeniyle ugramlan zarann 6 peniye ciktigi bugiinlerde, bunun biiyuk onemi vardir.”14 (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1863, s.106.) II. SERMAYENiN DEGER OLARAK YUKSELMESi, DU§MESi, SERBEST KALMASI VE
BAGLANMASI Bu boliimde incelenen goriingiiler, tarn bir gelisme gosterebil-meleri icin, kredi sistemini ve kapitalist uretimin temeli ve hayati ogesi olan diinya piyasasinda rekabeti gerektirir. Bununla birlikte, kapitalist uretimin bu daha belirli bicimleri, ancak, sermayenin genel niteligi anla§ildiktan sonra geni§ olarak ortaya konulabilir. Aynca bu, bu yapitin kap-sami icersine girmeyip, daha sonraki devamina aittir. Yukardaki ba§hk 14
Raporun son tiimcesinde bir yanilma var. Fire nedeniyle ugramlan zarann 6 peni degil, 3 peni olmasi gerekir. Bu zarar, Surat pamugu igin %25, Amerikan pamugu igin ancak %12 ile %15 kadardir, ve bu sonuncu, ayni yiizdenin 5-6 peni fiyat igin dogru hesaplandigi anlamina gelir. Bununla birlikte, ig sava§in son yillannda Avrupa’ya getirilen Amerikan pamugu sozkonusu oldugu zaman bile, fire oraninin gogu kez, oncekine gore epeyce yukseldigi dogrudur. -F. E. Karl Marks
101 Kapital III
altinda sayilan goriingiiler gene de, bu a§amada genel bir bicimde ince-lenebilir. Bunlar, once birbirleriyle, sonra da kar orani ve miktanyla bir ic bagmti icindedirler. Bunlann burada, sirf, yalmz kar oraninin degil, kar miktannin da -bu ashnda, arti-deger miktan ile aym §eydir- arti-deger miktannin ya da oraninin hareketlerinden bagimsiz olarak artabilecegi ya da azalabilecegi izlenimini vermeleri nedeniyle de kisaca incelenme-leri yerinde olur. [sayfaion Bir yandan sermayenin serbest kalmasim ve baglanmasim, ote yandan, degerinin yukselmesini ve dii§mesini, farkli goriingiiler olarak mi ele alacagiz? Sorun, sermayenin serbest kalmasi ve baglanmasi ile ne demek istedigimiz sorunudur. Deger yukselmesi ve dii§mesi, kendiliginden anla-§ihr §eylerdir. Bunlann anlami, belli bir sermayenin, belli genel ekono-mik kosullar sonucu, deger olarak yukselmesi ya da diismesidir, ciinkii biz burada, bireysel bir sermayenin ozel yazgisini tartismiyoruz. Gyleyse bunun anlami, uretime yatmlan bir sermayenin degerinin, bu sermaye tarafindan cahsUnlan arti-emek nedeniyle kendisini geni§letmesi olayin-dan bagimiz olarak yukselmesi ya da diismesidir. Sermayenin baglanmasi ile biz, uretimin ayni olcekte devam ede-bilmesi icin, iiriiniin toplam degerinin bazi kisimlarmin degismeyen ve degisen sermayenin ogelerine tekrar cevrilmeleri gerektigini kastediyor-uz. Sermayenin serbest kalmasi ile eger iiretim daha onceki olcekte devam edecek ise, iiriiniin toplam degerinin, belli bir zamana kadar, degi§-meyen ya da degisen sermayeye tekrar cevrilmesi gerekli kismimn, ba§ka yerde kullanilabilir ve fazlahk haline gelmesini kastediyoruz. Sermayenin bu sekilde serbest kalmasi ya da baglanmasi, gelirin serbest kalmasi ya da baglanmasindan farklidir. Eger, tek basma bir S sermayesinin yilhk arti-degeri x ise, kapitalisUer tarafindan tiiketilen metalann fiyaUanndaki bir dii§me eskisi kadar aym zevk ve tatmini vb. saglamaya, x- y yeterli olabilir. Gelirin bir kismi = y serbest hale gelir, boylece de, ya tuketimi artirmaya ya da (birikim amaci icin) tekrar sermayeye cevrilmeye hiz-met edebilir. Tersine, eger eskisi gibi yasamak icin x + y gerekli ise, ya bu yasam standardinin dii§urulmesi ya da daha once
biriktirilen gelirin bir kismimn = y, gelir olarak harcanmasi gerekir. Deger yukselmesi ve diismesi, ya degi§meyen ya degisen serma-yeyi ya da her ikisini etkileyebilir; degi§meyen sermayeyi etkilemesi ha-linde ise, bunun ya sabit ya doner ya da her iki kismim etkileyebilir. Degismeyen sermaye alUnda, bizim, yan-mamul iiriinler de dahil ham ve yardimci maddeleri ele almamiz gerekir, ve burada butun bun-Ian, hammaddeler, makineler ve oteki sabit sermaye terimi alUnda top-luyoruz. Bundan onceki incelememizde ozellikle, kar oranina etkisi baki-mindan hammadde fiyat ya da degerindeki degi§ikliklere isaret ettik ve diger ko§ullar e§it olmak iizere, kar oraninin, hammaddelerin degeri ile
02
Karl Marks Kapital III
ters orantih oldugu §eklindeki genel yasayi saptadik. Bu, icersinde yatin-min yalnizca hemen yer almakta oldugu bir i§ alanina yatinlan sermaye icin, yani paranin iiretken sermayeye heniiz cevrildigi yatinmlar icin mut-lak olarak dogrudur. Ama yeni yatinlmakta olan bu sermayeden ayn olarak, zaten i§lev halindeki sermayenin biiyiik bir kismi, dola§im alamnda, diger bir kismi ise iiretim alanindadir. Bir kismi piyasada, paraya cevrilmeyi bekleyen [sayfa 102] metalar §eklinde; diger bir kismi, sekli ne olursa olsun, iiretim ogelerine tekrar cevrilmeyi bekleyen, elde mevcut para olarak bulunur; ensonu, bir iiciincii kisim, iiretim alanindadir ve kismen, piyasadan satin ahnan ham ve yardimci maddeler, yan-mamul iiriinler gibi, iiretim araclarimn ilk bicimleriyle, makineler ve diger sabit sermaye biciminde ve kismen de, heniiz yapim siireci icersinde olan iiriinler biciminde bulunurlar. Deger yukselmesi, ya da dusmenin etkisi, burada, biiyiik olciide, bu ogeler arasindaki orana baghdir. i§i basitle§tirmek icin, biitiin sabit sermayeyi bir yana birakahm ve yalnizca, degismeyen sermayenin, ham ve yardimci maddeler ile yan-mamul iiriinlerden, piyasadaki i§lenmi§ metalardan ve heniiz iiretim siirecinde bulunan metalardan olu§an kismim ele alahm. Hammaddenin, diyelim pamugun fiyati yiikselecek olsa, heniiz pamuk ucuz iken imal edilen pamuklu mallann -hem iplik gibi yan-mamul mallann ve hem de pamuklu kuma§lar gibi son seklini almi§ mallann- fiyatlan da yukselir. Heniiz i§lenmemi§, depoda bulunan pamuk ile, yapim siirecinde bulunan pamugun degeri de yiikselmis. olur. Bu sonuncunun degeri, gecmisteki daha fazla emek-zamanini temsil etmesi ve boylece, katilmi§ bulundugu Mine kendi ilk degerinden daha fazla, yani kapitalistin karsriigim odedigi degerden daha fazla deger kat-masi nedeniyle artar. §u halde, hammadde fiyatlarimn artmasi halinde eger piyasada onemli miktarda mamul mal varsa, bunlann imalat asamalan ne olursa olsun, bu metalann degeri yukselir ve boylece, mevcut sermayenin deger-ini de yukseltmi§ olur. Aym sey, iireticinin elinde bulunan hammadde, vb.
ikmali icin de dogrudur. Bu deger arti§i, bireysel kapitalistin ya da hatta turn kapitalist iiretim alamnin, hammadde fiyatlanndaki yiikselme nedeniyle kar oranindaki dii§me sonucu ugradiklan kaybi telafi edebilir ya da hatta bu kaybi asabilir. Rekabetin etkilerine aynntilan ile girmeksi-zin, butiinliigii saglamak amaciyla su noktalan belirtebiliriz: 1) eger hammadde ikmali onemli miktarda ise, hammaddenin ciki§ yerindeki fiyat arti§ini telafi edebilir; 2) eger yan-mamul ve mamul mallar piyasada cok miktarda varsa, bunlann fiyatlarimn bu yuzden hammaddeleri-nin fiyatiyla orantih olarak artmasi engellenir. Hammadde fiyatlan du§tugunde bunun tersi olur. Diger kosullar ayni kalmak iizere, bu, kar oramni artinr. Piyasadaki metalar, iiretim su-recindeki nesneler ve mevcut hammadde ikmali degerlerinden kaybeKarl Marks
103 Kapital III
derler ve boylece kar oranindaki yukselmeyi telafi ederler. Diyelim bir i§ yilimn sonunda, yani tanmda hasattan sonra, pi-yasaya biiyiik miktarlarda hammaddenin suruldiigu zaman, iiretim ala-ninda ve piyasada mevcut ikmal ne kadar kuguk ise, hammadde fiyaUannin degismesinin etkisi o kadar belirgin olur. Biitiin bu incelemelerimizde biz, fiyaUardaki yukselme ya da diismelerin, gercek deger dalgalanmalanni ifade ettigi varsayimindan hareket [sayfa 103] ediyoruz. Ama biz burada, bu gibi fiyat degi§ikliklerinin kar orani iizerindeki etkisi ile ilgilendigimiz icin, bunlann temelinde neyin bulundugunun pek onemi yoktur. Bu soylenenler, fiyatlar, degerdeki dalgalanmalar nedeniyle degil de, kredi sisteminin, rekabetin, vb. etkisi ile yukselse ya da dusse bile gene de gecerlidir. Kar orani, uriinun degeri iizerindeki fazlahgin, yatinlan toplam sermayenin degerine oranina e§it olduguna gore, yatinlan sermayenin deger kaybi ile kar oramnda goriilen yukselme, sermayenin degerinde bir kayip ile birlikte olabilir. Ayni §ekilde, kar oramnda, yaUnlan sermayenin deger yukselmesi nedeniyle goriilen yukselme, bir kazanc ile birlikte olabilir. Degismeyen sermayenin, makineler ve genellikle sabit sermaye gibi diger kismina gelince, bunda bashca, binalar, ta§inamaz mallar, vb. bakimindan meydana gelen deger artmalan, toprak ranti teorisi olmak-sizin irdelenemez ve bu nedenle de bu boliime girmezler. Ama, deger kaybi sorunu icin genel onemi olan noktalar §unlardir: Mevcut makinelerin, binalann, vb., kullamm-degerlerini ve dola-yisiyla degerlerini dii§iiren siirekli iyile§meler. Bu siirecin, yeni kullanil-maya ba§layan makinelerin ba§langic donemleri boyunca, belli bir olgun-luk a§amasina ulasmadan once, heniiz kendi degerini yeniden uretme-ye vakit bulamadan, siirekli olarak modasi gecmesi halinde kotii bir etkisi olur. Bu, eskime ve a§inmaya ait rakamlan cok yuksek gostermeksi-zin, makinelerin degerinin daha kisa bir zamanda yeniden iiretilebilmesi icin, boyle zamanlarda olagan hale gelen, normal emek-zamamnin re-zilce uzaUlmasi ve giindiiz ve gece vardiyalan halinde cali§ilmasimn ne-denlerinden birisidir. Ote
yandan, makinelerin etkin olduklan kisa sure (tahmin edilen iyilesmeler kar§isinda onun kisa hayati) bu sekilde telafi edilmedigi takdirde, bu moral deger kaybi yoluyla degerinden o kadar fazlasim iiriine aktarmi§ olur ki, el emegi ile bile rekabet edemez.15 Makineler, binalann donaUmi ve genellikle sabit sermaye, belli bir olgunluga ulasUktan sonra ve boylece hie degilse temel yapilan bakimindan uzunca bir sure kaldiklan zaman, bu sabit sermayenin yeniden-uretim yontemlerindeki iyile§meler nedeniyle benzer bir deger kaybi or15
Ornegin, digerleri yaninda Babbage’a bakiniz [On the Economy of Machinery and Manufactures, London 1832, s. 280-81. -Ed.}. Her zaman ba§vurulan gareye -iicretlerin dij§urulmesi- bu durumda da ba§vurulur ve boylece bu siirekli deger kaybi, Bay Carey’in “uyumlu beynindeki” hayallerin tarn tersine bir etki yaratmis. olur.
04
Karl Marks Kapital III
taya cikar. Makinelerin, vb. degeri bu durumda, makineler hizla bollasUgi ve yeni ve daha uretken makineler tarafindan bir dereceye kadar deger kaybina ugradiklan icin dii§mez, bunlar artik daha ucuza yeniden iireti-lebildikleri icin deger kaybetmi§ olurlar. Bu, biiyiik giri§imlerin, cogu kez, bir ba§kasinin eline gecene kadar, yani bunlann ilk sahipleri iflas ettikten sonra bunlan ucuza satin alanlann, bu nedenle, daha ba§langicta [sayfa 104] daha az bir sermaye ile i§e ba§lamalan ile ba§anya ula§malanmn nedenlerinden biridir. Ozellikle tanmda goze carpan bir durum, iiriiniin fiyatim yiiksel-ten ya da dusuren nedenlerin, tahil, davar, vb. gibi, geni§ olciide bu uriinden olu§an sermayesinin degerini de yukseltmesi ya da diisurmesidir (Ricardo*). Bir de degisen sermayeyi gozden gecirmek gerekiyor. Emek-gucii-niin degerinin bunun yeniden-iiretimi icin gerekli gecim araclannin dege-rinde bir yukselme oldugu icin yukselmesi, ya da bunlann degerinde bir dii§me oldugu icin dusmesi nedeniyle -ve degisen sermayenin degerinin yukselmesi ya da dusmesi, ashnda bu iki durumun ifadesinden ba§ka bir sey degildiri§gunu aym kalmak kaydiyla, arti-degerde bir dii§me boyle bir deger yukselmesine ve artidegerde bir artma boyle bir deger diismesine tekabiil eder. Ama diger kosullar da -sermayenin serbest kalmasi ve baglanmasi- bu gibi durumlar ile ilgili olabilir, ve biz bunlan §imdiye kadar incelemedigimiz icin, §imdi kisaca bunlara deginecegiz. UcreUerin, emek-giiciiniin degerinde bir dii§me sonucu diismesi halinde (bu, emegin gercek fiyatinda bir yukselme ile birlikte bile olabilir), §imdiye degin iicretlere yaUnlmi§ bulunan sermayenin bir kismi serbest kahr. Degi§en sermaye serbest kalmisUr. Yeni sermaye yatmmlan sozkonusu ise, bu yalnizca onun daha yiiksek bir arU-deger orani ile i§lemesi etkisine sahiptir. Aym miktar emegi harekete gecirmek icin, oncekine gore daha az para gerekecek ve bu sekilde, emegin kar§ihgi odenmeyen kismi, odenen kismi aleyhine buyuyecektir. Ama, zaten yatinlmis.
bulunan sermaye sozkonusu ise, yalmz arti-deger orani yuksel-mekle kalmayacak, daha once iicretlere yatinlmis. bulunan sermayenin bir kismi da serbest kalacaktir. Bu kisim §imdiye kadar bagh idi ve iiriiniin hasilatindan dii§iilmesi gereken diizenli bir kismi olu§turuyordu; i§in eski hacminde yuriitulebilmesi icin bu kismin iicretlere yatinlmasi, degi§en sermaye olarak i§ gormesi gerekiyordu. §imdi, bu kisim serbest kalmisUr ve, ister aym ism geni§letilmesi icin olsun, ister baska bir iire-tim alamnda i§ gormek icin olsun, yeni bir yatinm gibi kullamlabilir. Ornegin, diyelim, ba§langicta 500 i§Sinin cahsUnlmasi icin hafta-da 500 sterlin gerektigi halde, §imdi aym amac icin yalmz 400 sterlin * D. Ricardo, On the Principles of Political Economy, and Taxation, Third edition, London 1821, Chapter II. -Ed. Karl Marks
105 Kapital III
gereksin. Her iki durumda da uretilen deger miktan eger = 1.000 sterlin ise, birinci durumda haftahk arU-deger miktan = 500 sterlin ve arti-de-ger orani 500/500 = %100’diir. Ama, iicreUerdeki degismeden sonra, arti-deger miktan 1.000 sterlin - 400 sterlin = 600 sterlindir ve arti-deger orani 600/400 = %150’dir. Ve arti-deger oranindaki bu yiikselme, bu iiretim alaninda 400 sterlin degisen sermaye ve buna tekabiil eden bir degismeyen sermaye ile yeni bir ise ba§lami§ bulunan bir kimse icin [sayfa 105] sozkonusu olan tek etkidir. Ama bu, zaten faal halde bulunan bir i§te oldugu zaman, degisen sermayedeki deger diismesi, yalniz arti-de-ger miktanni 500 sterlinden 600 sterline, artideger oranini yiizde 100’den yiizde 150’ye cikartmakla kalmaz, emegin aynca somuriilmesi icin 100 sterlinlik bir degisen sermayeyi de serbest birakir. §u halde, 500 sterlin-lik ayni degisen sermaye ile, aym miktar emek somuruldiigu gibi, bir de, 100 sterlinin serbest kalmasi, daha fazla emekcinin somuriilmesine de olanak saglamisUr. §imdi bunun tersi bir durum. Diyelim, cahsUnlan i§ci sayisi 500, uriinun ba§langictaki boliinme orani = 400. + 600 = 1.000, dolayisiyla arti-deger orani = %150 olsun. Bu durumda, i§siler haftada % sterlin ya da 16 §ilin ahrlar. Degisen sermayede bir deger yukselmesi nedeniyle, 500 i§ci haftada 500 sterlin alacak olsa, bunlann herbiri haftada 1 sterlin alacak ve 400 sterlin ancak 400 i§ci cahsUrabilecekUr. Eger onceki kadar i§ci cahsUnrsa, demek ki, 500H + 500 = 1.000 olur. ArU-deger orani %150’den 100’e, yani iicte-bir diiser. Yeni bir sermaye sozkonusu ise, biricik etki i§te bu diisuk arti-deger oranidir. Diger kosullar e§it olmak iizere, kar orani da, aym oranda olmasa bile buna uygun olarak duser. Ornegin, s = 2.000 olsa, bir durumda 2.000s + 400d + 600a = 3.000 olur. ArU-deger orani = %150, kar orani = 600/24^0 = %25’Ur. Ikinci durumda 2.000 + 500. + 500 = 3.000’dir. Arti-deger orani = %100, kar orani = 5M/2500S = %20’dir. Ne var ki, zaten yatinlmis. bulunan sermaye halinde, ikili bir etki goriinecektir. 400 sterlinlik bir degisen sermaye ile ancak 400 i§ci cahsUnlabilir ve arU-deger orani %100 olur. Bu nedenle bunlar ancak 400 sterlinlik bir toplam artideger iireUrler. Aynca, 2.000 sterlinlik bir degismeyen sermaye i§lemesi icin 500 i§ci gerekUrdigi
icin, 400 i§ci ancak 1.600 sterlinlik bir degismeyen sermayeyi harekete gecirebilir. UreUmin ayni olciide devam etmesi ve makinelerin be§te-birinin aUl kalmamalan icin, daha onceki gibi 500 i§ci cah§Unlmak iizere, degismeyen sermayeye 100 sterlin eklenmesi gerekir. Ve bu, ancak, §imdiye degin ba§ka bir i§te kullamlabilir durumda olan, sermayenin baglanmasi ile olabilir ve boylece, birikimin ureUmin geni§leUlmesi icin aynlan kis-mi, yalnizca bir acigin kapanmasina hizmet etmi§ olur ya da gelir olarak aynlan bir kisim eski sermayeye eklenir. 100 sterlin artmi§ bulunan her degi§en sermaye, 100 sterlin daha az bir arU-deger iireUr. Ayni sayida i§-ciyi cah§tirmak icin daha fazla sermaye gerekmi§Ur ve ayni zamanda da, her i§cinin iiretUgi arU-deger azalmi§Ur.
06
Karl Marks Kapital III
Degisen sermayenin serbest kalmasindan meydana gelen yarar-lar ile, baglanmasindan ortaya cikan zararlann her ikisi de ancak, zaten i§lemekte bulunan ve belli ko§ullar altinda kendisini yeniden uretmekte olan sermaye icin sozkonusudur. Yeni yatmlan sermaye icin, bir yandan yararlar, ote yandan zararlar, arti-deger oraninda bir yukselme ya da dii-§ii§ ile ve kar oraninda, orantih olmasa bile buna tekabul eden bir degi§-me ile simrhdir. [sayfaioe] Degisen sermayenin biraz once incelenen serbest kalmasi ve bag-lanmasi, degisen sermayenin ogelerinin degerlerinin, yani emek-gucii-niin yeniden uretilmesinin maliyetinin degerinin, dii§mesi ya da yiiksel-mesinin bir sonucudur. Ne var ki, degisen sermaye, iicreUer ayni kahrken, emegin iiret-kenligindeki geli§me sonucu, ayni miktar degismeyen sermayeyi hare-kete getirmek icin daha az i§ciye gerek oldugu taktirde gene serbest kalabilirdi. Ayni §ekilde, iiretkenlikteki bir dii§ii§ nedeniyle, ayni miktar-da degi§meyen sermaye icin daha fazla i§ciye gereksinme oldugu tak-dirde, bunun tersine, ek degisen sermaye baglanmasi olabilirdi. Ote yandan, eskiden degi§en sermaye olarak kullanilan sermayenin bir kis-minin, degismeyen sermaye biciminde kullamlmasi ve boylece ayni sermayenin kisimlan arasinda farkli bir dagihm olmasi halinde, bunun hem arti-deger orani ve hem de kar orani iizerinde bir etkisi olur, ama bu, burada irdelenmekte olan, sermayenin serbest kalmasi ve baglanmasi konusuna girmez. Degismeyen sermayenin, bizzat kendi kisimlannin deger yuksel-mesi ya da dusmesi ile de baglanabilecegini ya da serbest kalabile-cegini g6rmu§ bulunuyoruz. Bundan ba§ka, o, yalnizca emegin iiretken giiciindeki arti§ nedeniyle ayni miktarda emegin daha fazla uriin yarat-masi ve dolayisiyla daha biiyuk bir degi§meyen sermayeyi harekete gecirmesiyle de (degi§en sermayenin bir kisminin degi§meyen sermay-eye cevrilmemesi ko§uluyla) baglanabilir. Ayni sey, iiretkenlik azaldigi takdirde bazi kosullar alUnda ortaya cikabilir; sozgelimi tanm da bu du-rumda, ayni
miktan elde etmek icin, ayni miktar emek, tohum, giibre, sulama, vb. gibi daha fazla uretim aracina gereksinme gosterebilir. Eger gelisme ve iyile§meler, doga giiclerinden yararlanma, vb., daha kiiciik degerde bir degismeyen sermayeye, daha once daha biiyuk degerde bir degismeyen sermaye tarafindan goriilen ayni hizmetleri teknik ba-kimdan yerine getirme olanagim saglarsa, herhangi bir deger dusmesi olmaksizin, degi§meyen sermaye serbest kalabilir. Ikinci Ciltte gordiigiimiiz gibi, metalar paraya cevrildikten ya da satildiktan sonra, bu paranin belli bir kisminin, o ozel uretim alanimn teknik niteliginin gerektirdigi oranlar icersinde, degi§meyen sermayenin maddi ogelerine tekrar cevrilmesi gerekir. Bu bakimdan, biitiin uretim Karl Marks
107 Kapital III
kollan icin en onemli oge -iicreUer, yani degisen sermaye dismda-hammadde ile yardimci maddelerdir ve bu, omegin madencilik ve ge-nel olarak istihrac sanayii gibi, sozciigiin dar anlaminda hammadde ile ili§kisi olmayan iiretim kollannda ozel bir onem ta§ir. Fiyatin, makinelerin eskime ve a§inmasini yerine koyan kismi, bu makineler cahsabilir durumda oldugu siirece, esas olarak nominal bir bicimde hesaba girer-ler. Bunlann kar§ihginin bugiin ya da yann veya sermayenin devrinin §u ya da [sayfa io7] bu a§amasinda odenmesinin ya da para olarak yerine konulmasinin biiyiik bir onemi yoktur. Hammadde icin ise durum biis-biitiin farklidir. Hammadde fiyatlarimn yukselmesi halinde, iicretler dii-§iildiikten sonra metalann fiyatindan, bunun yerine konulmasi olanaksiz hale gelebilir. §iddeUi fiyat dalgalanmalan, bu nedenle, yeniden-uretim siirecinde, kesintilere, biiyuk karga§ahklara ve hatta yikimlara yolacabi-lir. Ozellikle, gercek anlamda tanmsal iiriinler, yani organik dogadan ahnan hammaddeler -kredi sistemi §imdilik bir yana birakildigmdaah-nan iiriindeki degi§iklik, vb., nedeniyle, bu gibi fiyat dalgalanmalarmdan etkilenir. Egemen olunamayan doga ko§ullan, iyi ya da iyi gecmeyen mevsimler, vb. nedeniyle ayni miktar emek, birbirinden cok farkli miktar-larda kullanim-degerleri ile temsil edilebilir ve bu kullanimdegerlerinin belli bir miktan bu yuzden cok farkli fiyatlara sahip olabilir. Eger x deg-eri, bir b metainin 100 libresi ile temsil ediliyorsa, b’nin bir libresinin fiyati = x : 100 olur; yok eger, b’nin 1.000 libresi ile temsil ediliyorsa, b’nin bir libresinin fiyati = x : 1.000, vb. olur. Demek ki, bu, hammadde fiyatlann- daki bu dalgalanmalann ogelerinden birisidir. Bu noktada, sirf konuyu eksik birakmamak icin sozii edilen bir ikinci oge de -rekabet ile kredi sistemi, hala bizim incelememizin alani di§inda kaldigina gore-sudur: biiyumeleri ve iiretimleri bazi organik yasalara bagh bulunan ve belirli dogal siirelerle sinirh olan bitkisel ve hayvansal maddeler, dogal kosullar degi§memek kaydiyla, yeniden-iiretimleri, sanayi bakimindan geli§mi§ bir iilkede hizla tamamlanabilen makineler, oteki sabit sermaye, komiir, maden cevheri, vb. gibi seyler ayni derecede birdenbire Sogaltila-mazlar; bu e§yamn dogasi geregidir. I§te bu yuzden, degi§meyen serma- yenin, sabit
sermayeyi, makineleri, vb. kapsayan kismimn iireti-mi ve ar- ti§i, organik hammaddeleri igeren kismim onemli olgiide geri-de birakacak, ve boylece, bunlara olan talep, bunlann arzindan daha biiyuk bir hizla biiyiiyecegi igin fiyatianni yiikseltecektir; bu tamamen miimkiin ve hatta gelismi§ kapitalist iiretim sistemi altinda kaginilmaz bir §eydir. Yiikselen fiyatlar gergekte §unlara yol agacakfir: 1) bu artan fiyatlar daha yiiksek navlun iicretierini kar§ilayacagi igin bu hammaddeler daha uzak yerlerden getirilecektir; 2) dogal nedenlerle, iiriinlerin miktannda bir sonraki yila kadar bir artma olmasa da, bunlann iireti-minde bir arti§ ola- caktir; 3) daha once kullanilmayan ve fakat ayni i§i gorebilecek ce§itii maddelerin kullammi ve artiklardan daha biiyuk olcii-de yararlanma. Fiyatlardaki bu yukselme, iiretim ve ikmal iizerinde
08
Karl Marks Kapital III
hissedilir bir etki yapmaya ba§ladigi zaman, bu cogu zaman bir doniim noktasina ula§ildigim ve hammadde fiyati ile, bu hammaddeden ya-pilan biitiin metalann fiyaUannda siirekli yukselme nedeniyle talepte bir dii§me olacagini ve bunun da hammadde fiyatini etkileyecegini belirtir. Bunun sermayenin deger kaybetmesi yoluyla ce§itli §ekillerde yolactigi kan§ikliklardan ba§ka, birazdan kisaca deginecegimiz ba§ka durumlar da vardir. Ama, buraya kadar anlatilanlardan §urasi aciktir ki; kapitalist iire-tim [sayfa 108] ne kadar fazla geli§mi§, dolayisiyla, degismeyen sermayenin, mahsulleri, vb., iceren kismini birdenbire ve devamh artirma araclan ne kadar fazla ve (ozellikle bolluk zamanlannda) birikim ne denli hizh olur-sa, makineler ile oteki sabit sermayenin nispi asm uretimi o kadar cok biiyiik, bitkisel ve hayvansal hammaddelerin nispi dii§iik uretimi o kadar sik ve bunlann fiyatiannda daha once anlatilan arti§lar ve bunun tepkileri o kadar belirgin olur. Ve, yeniden-uretim siirecinde ana ogeler-den birindeki §iddetii fiyat dalgalanmalannin yolactigi kan§ikliklar o denli sik goriilur. Bununla birlikte, bu yukselen fiyatiann bir yandan talepte bir du§-meye ve ote yandan, bir yerde iiretimin geni§lemesine, bir ba§ka yerde, uzak ve daha once pek az ba§vurulan ya da hie ba§vurulmayan uretim bolgelerinden ithalat yapilmasina yolacmasi ile, her iki durumda da -ozellikle eski yuksek fiyatlardan- hammadde ikmali, talebi asarsa, bu yiiksek fiyatlarda bir cokme olur ve bu sonuc farkli bir acidan incelene-bilir. Hammadde fiyatlarindaki ani coku§ bunlann yeniden-iiretimlerini frenler ve en uygun uretim kosullanndan yararlanan ve bu hammadde-leri ilk iireten iilkelerin bu konudaki tekeli boylece tekrar kurulur; belki bu, bazi simrlamalarla olur, ama, gene de olur. Gerci, bu hammaddelerin yeniden-uretimi, aldigi diirtii nedeniyle, ozellikle bu uretim iizerinde az cok bir tekele sahip iilkelerde, geni§lemi§ bir oleekte devam eder. Ama, makinelerin, vb., geni§lemesinden sonra iiretimin iizerinde devam ettirildigi ve bazi dalgalanmalardan sonra yeni normal temel hiz-metini gorecek olan esas, yeni ciki§ noktasi, daha onceki devir dongiisiindeki gelisme ile cok geni§lemi§ durumdadir. Bu arada, pek az artmi§
bulunan yeniden-uretim, gene, bazi ikinci derecedeki arz kaynak-lannda onemli engellerle kar§ila§ir. Ornegin, son otuz yilda (1865’e kadar) Hin-distan’da pamuk iiretiminin, Amerikan iiretiminde ne zaman bir diisme olsa arttigi ve bundan sonra da, azcok bir siireklilikle tekrar dii§tiigu, ihracat tablolanna dayanilarak kolayca gozler online serilebilir. Hammaddelerin pahahla§tigi donemlerde sanayi kapitalistleri elele ver-erek uretimi diizenlemek icin birlikler kurarlar. 1848’de pamuk fiyatla-nnin yuksel- mesi iizerine, ornegin Manchester’de ve gene Manda’da keten iiretiminde boyle yapmi§lardir. Ne var ki, bu yakin diirtii sona erip de (asil iiretici iilkelerde, uretimi, bu birliklerin yapmaya cah§tiklan gibi te§vik etmek yerine, bunlann uriinlerini o sirada arz edebilecekleri o Karl Marks
109 Kapital III
andaki fiyata hie aldin§ etmeksizin) “en ucuz piyasadan satinalma” §eklindeki genel rekabet ilkesi yeniden hiikiim surmeye ba§lar ba§lamaz, arzin diizenlenmesi tekrar “fiyatlara” birakihr. Hammadde iiretiminin, yaygin bir §ekilde, kapsamh ve uzak gorii§le denetimi dii§iincesi, yerini bir kez daha, talep ile arzin birbirlerini kar§ihkh olarak diizenleyecekleri inancina birakir. Ve §urasim da kabul etmek gerekir ki, boyle bir dene-tim, bii- tiiniiyle, kapitalist uretim yasalanna aykindir ve ebediyen din-darca bir dilek olarak kalir, ya da biiyiik tehlike ve kan§iklik zamanlannda goriilen [sayfaio9] istisnai i§birligi ile sinirhdir.16 Kapitalistlerin bu konudaki yanh§ inanclan o denli derindir ki, fabrika mufetti§leri bile raporlannda §a§kinhk- tan sa§kinhga dii§mektedirler. iyi ve kotii yillann birbirini izlemesi de hi? ku§kusuz daha ucuz hammadde saglamaktadir. Bu, talebin yiikselmesi iizerindeki dolaysiz etkisi di§inda, kar orani iizerinde daha once sozedilen etkiye ek bir diirtii de meydana getirir. Yukanda sozii edilen hammadde uretim siirecinin, yava§ yava§ makine, vb. uretimi tarafindan a§ilmasi ile, bu siirec daha biiyuk olcekte yinelenir. Hammad-delerde, yalmz arzu edilen miktar bakimindan degil, Hindistan’dan Ame-rikan kalitesinde pamuk talep etmek gibi, kalite bakimindan da gercek bir iyile§me, Avru- pa’nin, uzun siireli, diizenli artan ve devamh talebini gerektirir (Hintli iireticinin, kendi iilkesinde hangi ekonomik ko§ullar altinda emek verdigi bir yana birakihyor). Ne var ki, hammaddelerin uretim alani, boylece, sicramalarla, once birdenbire geni§lemi§ ve sonra hizla daralmi§tir. Biitiin bunlar ve genellikle kapitalist uretimin ruhu, yenideniiretimin belliba§h ogelerinden birisi olan bu hammaddenin, bir sure icin tamamen ortadan kalkmasi ile de iyice belirgin hale gelmi§ olan, 1861-65 pamuk kitligi olgusunda cok iyi incelenebilir. Hie kuskusuz fiyat, arzin bol oldugu zamanda yukselebilir, ne var ki, bu bolluk ko§ullannin cok cetrefilli olmasi gerekir. Ya da, fiili bir hammadde kitligi da olabilir. Pamuk bunahmi sirasinda, ashnda bu durum egemendi. Uretim tarihinde, zamammiza dogru yaklastikca, ozellikle temel sanayi kollannda, organik dogadan elde edilen hammaddelerin dege-rinde, siirekli olarak birbirini izleyen nispi bir yukselme
ve daha sonra da bunun sonucu olan bir diisme meydana geldigini gitgide daha diizenli 16
Yukardaki satirlar yazildigindan (1865) beri, diinya piyasasindaki rekabet, baste Amerika ve Almanya olmak iizere biitiin uygar iilkelerde sanayiin hizla geli§mesi ile onemli olgiide yo-gunla§ti. Bugiin, iiretken giiglerdeki hizh ve muazzam geni§leme olgusu, kapitalist meta degisme bigimine egemen oldugu sanilan yasalann denetiminden gikti ve kapitalistlerin zihinlerinde bile gitgide daha fazla yer etmeye basjadi. Bu, ozellikle iki belirti ile kendisini gostermektedir. Birincisi, eski himayecilik diisuncesinden §imdi, ihraca uygun mallann en iyi sekilde korunmalan ilkesi ile aynlan, yeni ve genel bir koruyucu giimriik du§kiinlugii ile. Ve ikincisi, biitiin uretim alanlannda uretimi ve dolayisiyla da fiyatlan ve kan diizenlemek iizere fabrikatorlerin kurduklan trostler ile. Soylemeye gerek yoktur ki, bu denemeler ancak, ekonomik ortamin nispeten elverisH olmasi halinde uygulanabilir. ilk firtinanin bunlan altiist etmesi ve, uretimin mutlaka bir diizenlemeye gereksinmesi olmakla birlikte bu is. igin kapitalist sinifin hig de uygun olmadigini tanitlamasi kaginilmazdir. Bu arada trostlerin kiigiik bahklann biiyiik bahklar tarafindan daha biiyiik bir hizla mideye indirilmesini saglamaktan ba§ka bir gorevleri olmayacaktir. -F. E.
10
Karl Marks Kapital III
bir biQimde goriiyoruz. Buraya kadar inceledigimiz §eyler, fabrika mii-fetti§lerinin raporlarindan alinan a§agidaki orneklerle aQiklanmis. olacak-tir. Tarimla ilgili diger gozlemlerden gikartilabilecek tarihsel ders, ka-pitalist sistemin rasyonel bir tanma kar§i i§ledigi, ya da rasyonel bir tan-min (kapitalist sistem, tanmda teknik geli§meleri hizlandirdigi halde) kapitalist sistemle bagdasmadigi, ve, ya kendi emegi ile ya§ayan kugiik SiftQinin eline, ya da biraraya gelip birle§mi§ iireticilerin denetimine ge-reksinmesi oldugu yolundadir. [sayfa no] Ingiliz Fabrika Raporlarindan alinan ve yukarda sozii edilen orne-kler a§agidadir. “i§lerin durumu daha iyidir; ama, iyi ve kotii zamanlan kapsayan devreler, makineler arttikga kisahyor ve hammadde talebi artUkga, bun-lardan birinden bir digerine geSi§ sikla§iyor. ... Bugiin, 1857 paniginden sonra giiven yeniden kurulmakla kalmadi, bu bozgun neredeyse unutulup gitti. Bu iyile§menin siiriip siirmemesi, geni§ olgiide hammadde fiyatlanna baghdir. Benim gordiigum belirtilere gore, bazi hallerde, ima-latin, yava§ yava§ karh olmaktan gikmaya ba§ladigi ve bu kann biis-biitiin ortadan kalkacagi en list noktaya ula§ilmi§ bulunulmaktadir. Eger omegin, yunlii kuma§ sanayiinde bol kazangh 1849-1850 yillanni ahrsak, Ingiliz tarakli yiiniiniin libresinin fiyaUnin 1 §ilin 1 peni, Avustralya yiinii-niin 1 §ilin 2 peni ile 1 §ilin 5 peni arasinda oldugunu ve 1845-1850 yillari arasindaki on yilhk ortalamada, Ingiliz yiiniiniin ortalama fiyatimn hiS bir zaman 1 §ilin 2 peniyi, Avustralya yiiniiniin 1 §ilin 5 peniyi gegmedigini goriiriiz. Ne var ki, felakeUi 1857 yihnin ba§inda, Avustralya yuniiniin fiyaU 1 §ilin 11 peni idi, Arahk ayinda 1 §ilin 6 peniye diisunce, panik te-pe noktasina vardi, ama 1858 yih boyunca tekrar 1 §ilin 9 peniye yiiksel-di ve §imdi de o fiyatta durmaktadir; buna kar§ihk Ingiliz yuniiniin fiyati 1 §ilin 8 peni ile ba§ladi, 1857 Nisan ve Eyliiliinde 1 §ilin 9 peniye yuksel-di, 1858 Ocaginda 1 §ilin 2 peniye dii§tii ve o zamandan beri 1 §ilin 5 peniye yukseldi, bu fiyat soziinii ettigim on yilhk
ortalamadan librede 3 peni yiiksektir. ... Bence bu, §u tig seyden birisini gosterir: ya, buna benzer fiyaUann 1957’de neden oldugu iflaslann unutuldugunu; ya, mevcut iglerin ancak tiiketilebilecegi kadar yun yeti§tirildigini; ya da imal edilen nesnelerin fiyatlanmn siirekli olarak daha yuksek olacagim. ... Ve gegni§-teki deneyimlerimde gordiigiim gibi igler ile dokuma tezgahlan, inanil-mayacak kadar kisa bir zamanda, hem sayica artmakta ve hem de hiz-lari yukselmektedir; Fransa’ya yaptigimiz yun ihraci, neredeyse iki katina Qikmi§ bulunmaktadir ve artan niifus ile, tanmcilann, “hizla paraya qe-virme” dedikleri §ey nedeniyle, hem igerde ve hem de disarda koyunla-nn ya§lan gitgide kuQulmektedir; ve ben, bundan habersiz kimselerin beceri ve sermayelerini, ba§ansi, tamamiyla, organik yasalara gore artaKarl Marks
111 Kapital III
bilen iiriinlere bagh bulunan i§lere yatirdiklarim gordiikce cogu kez endi§eleniyorum. ... Butun hammaddelerin arz ve talebindeki ayni durum ... gecmi§ donemler boyunca pamuk ticaretinde goriilen bir cok dalgalanmalann oldugu kadar, 1857 sonbahannda Ingiliz yiin piyasasin-da berbat sonuclarla biten durumun da nedeni gibi goriinmektedir.”17 (R. Baker in Reports of lnsp. of Fact., Oct. 1858, s. 56-6f.) Yorkshire, West-Riding yunlii kuma§ sanayiinin en tath giinleri 1849-50 yillanydi. Bu sanayide 1838 yihnda 29.246 ki§i cah§iyordu; bu [sayfaiin sayi 1843’te 37.000 ki§i; 1845’te 48.097 ki§i; ve 1850’de 74.891 ki-§iydi. Ayni bolgedeki mekanik dokuma tezgahi sayisi 1838’de 2.768, 1841’de 11.458, 1843’te 16.870, 1845’te 19.121 ve 1850’de 29.539 idi. {Reports oflnsp. Fact., 1850, s. 60.) Taranmi§ yiin sanayiinin gosterdigi bu gelisme, daha 1850 Ekiminde bazi kotii belirtiler gostermeye ba§lami§ti. Miifettis. yardimcisi Baker 1851 Nisan tarihli raporunda, Leeds ve Bradford ile ilgili olarak sunlan soyliiyor: “i§lerin durumu bugiin de, bir siireden beri oldugu gibi tatmin edici olmaktan cok uzaktir. Biikme yiin ipligi egiricileri, 1850’nin karlanni hizla kaybetmekte ve bircok hall-erde fabrikatorlerin durumu da pek iyi degildir. §u sirada, oyle saniyor-um ki, bugiine kadar herhangi bir zamanda oldugundan daha fazla yunlii dokuma makinesi bo§ duruyor ve keten ipligi yapimcilan da, i§cilerine yol vermekte ve tezgahlanni durdurmaktadirlar. Gercekte, tekstil imalatinda ticari devirler §imdi son derece belirsizdir ve biz cok gecmeden ... iglerin iiretme giicii ile hammadde miktan ve niifus arti§i arasinda hie bir kar§ila§tirma yapilmadiginin dogru oldugunu gorecegiz” (s. 52). Ayni sey pamuklu sanayii icin de dogrudur. Ekim 1858 tarihli sozii edilen raporda sunlan okuyoruz: “Fabrikalardaki cahsma-saatleri tespit edileli beri, biitiin dokuma imalatindaki tiiketim, iiretim ve iicret miktarlan, iiclii bir kurala indirgenmi§ bulunmaktadir. Halen Blackburn belediye baskam olan Mr. Baynes’in gecenlerde yaptigi bir konu§madan, a§agidaki saUrlan aktanyorum; o, bu yontemle, kendi bolgesindeki pamuklu istatistiklerini, en biiyuk yakla§ikliga indirgemi§
bulunmaktadir: '"Her gercek ve mekanik beygir giicii, hazirlama donanimi ile birlikte 450 otomatik igi ya da 200 kesiksiz {throstle) igi, ya da, sarma, cozgii ve ha§illama ile 40 inclik kuma§ dokuyan 15 tezgahi cahsUracaktir. Iplikcilikte her beygir giicii 2>/2 i§ciye, dokumacihkta 10 ki§iye i§ saglaya-cak, ve bunlann beherinin haftahk ortalama iicreti net 10 §ilin 6 peni olacaktir. ... Egirilen ve biikiilen iplik icin ortalama 30-32 numara, atki icin 34-36 numaradir; haftada ig ba§ina 13 ons iplik iiretiliyorsa, her hafta 824.700 libre iplik egirilecek ve bu, 28.300 sterlin tutannda 970.000 libre ya da 2.300 balya pamuga gereksinme gosterecektir. ... Bu bolgede (Blackburn cevresinde be§ mil yancapinda bir daire icersinde) tiiketilen 17
Soylemeye gerek yoktur ki, biz Mr. Baker gibi, 1857 yiin bunahmini, hammadde ve iiriin fiyatlan arasindaki oransizlik ile aghlamiyoruz. Bu oransizligin kendisi de yalnizca bir belirti idi ve bunalim genel bir bunahmdi. -F. E.
12
Karl Marks Kapital III
toplam pamuk, haftada 1.530.000 libre ya da 3.650 balya olup, degeri 44.625 sterlindir. ... Bu, Birle§ik Kralhktaki turn pamuk ipliginin onsekiz-de-biri ve turn buharh tezgahta dokumamn altida-biridir.’* “Boylece goriiyoruz ki, Mr. Baynes’in hesaplanna gore, Birle§ik Kralhktaki pamuk ipligi iglerinin toplam sayisi 28.800.000 olup, bunlann her zaman fultaym gah§tigi kabul edilirse, yilhk pamuk tiiketiminin 1.432.080.000 libre olmasi gerekir. Ne var ki, pamuk ithali, ihracat diisuldiikten sonra 1856 ve 1857’de ancak 1.022.576.832 libre olduguna gore, arada 409.503.168 librelik bir acik bulunmasi gerekir. Bu konuyu [M»fa 112] benimle goriismek nezaketini gosteren Mr. Baynes, Blackburn bolgesin-deki kullanim miktanna dayandinlan yilhk pamuk tiiketiminin, yalniz yapilan i§in sayisi bakimindan degil, makinelerdeki miikemmellik baki-mindan da gosterdigi fark nedeniyle cok yiiksek tutturulmu§ olabilecegi kanisindadir. Birle§ik Kralhktaki, yilhk toplam pamuk tiiketiminin 1.000.000.000 libre oldugunu tahmin etmektedir. Eger o hakh ise, ortada 22.576.832 librelik bir arz fazlasi var demektir ve Mr. Baynes’in kendi bolgesinde cahsmaya hazir oldugunu soyledigi, ayni nedenle oteki bol-gelerde de bulunmasi olasi Have ig ve tezgahlar dikkate ahnmaksizin, arz ile talebin neredeyse birbirlerini kar§iladiklan izlenimini vermekte-dir” (s. 59, 60). III. GENEL GORUNUM. 1861-65 PAMUK BUNALIMI BUNA ONGELEN YILLARIN OYKUSU. 1845-60 1845.Pamuk
sanayiinin altin cagi. Pamuk fiyatlan cok diisuk. L. Homer bu konuda soyle diyor: “Son sekiz yildir, ba§ta pamuk ipligi ol-mak iizere, gecen yaz ve sonbahardaki kadar i§lerin canh oldugu bir zamani ammsamiyorum. Alti ay boyunca her hafta fabrikalara yeni ser-maye yatinmlan yapildigi haberlerini ahyorum; ya yeni fabrikalar ya-pilmakta, bo§ fabrikalara yeni kiracilar bulunmakta, eski fabrikalar geni§letilmekte, daha biiyuk giicte
yeni makineler ahnmakta ya da ma-kineler yapilmaktadir.” (Reports of lnsp. of Fact., Oct.1845, s.13.) 1846.Yakinmalar ba§hyor. “Epey bir zamandir, pamuklu fabrika-lan sahiplerinden, i§lerinin kotii gittigi konusunda cok yaygin yakinmalar i§ittim ... son alU hafta icersinde birkac fabrika, kisa siireli cah§maya, giinde oniki saat yerine genellikle sekiz saat cah§maya ba§ladi; bu hal gitgide artacak gibi goriinuyor. ... Hammadde fiyaUnda biiyuk bir yuksel-me oldu ... yapilan mallarda bir arU§ olmadigi halde ... fiyatlar, pamuk fiyatlan yukselmeye ba§lamadan oncekinden daha da diisuk. Son dort yildir pamuklu fabrikalannin sayisindaki biiyuk arti§ nedeniyle, bir yan-dan, hammadde talebinde biiyuk bir yukselme, ote yandan, piyasadaki mamul mal arzinda biiyuk bir arti§ olmasi gerekir; bu iki neden birara* Almanca (s. 117) ve Fransizca (s. 140) metinlerde: “1/16”. -f. Karl Marks
113 Kapital III
da, hammadde arzi ile mamul e§ya tuketiminin degismemesi varsayil-digmda, kar aleyhine bir durum yaratmi§ olmahdir; ama bu dii§me ora-m, son zamanlarda pamuk arzinin yetersizligi ve, hem ic ve hem de di§ piyasalarda mamul mal talebindeki azalma ile hi? kuskusuz daha da buyumu§tiir.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1846, s.10.) Hammadde talebindeki yukselme haliyle, mamul mal ile dolu bir piyasayla elele gitti. §urasini da belirtmek gerekir ki, o sirada sanayi-deki geli§me ile, bunu izleyen durgunluk yalniz pamuk bolgelerine ozgii degildi. Bradford taraklanmi§ yiin bolgesinde, 1836’da yalniz 318 fabrika vardi, 1846’da ise 490. Bu sayilar hie bir §ekilde, iiretimdeki gercek biiyumeyi ifade etmemektedir, ciinkii, eldeki fabrikalar da onemli olcii-de geni§letildi. Bu, ozellikle, keten ipligi egirme fabrikalan icin dogrudur. [sayfa 113] “Son on yilda bunlann hepsi de az cok, i§lerdeki bugiinkii dur-gunlugun biiyiik bir kismimn nedeni olan, piyasalardaki asm mal yapil-masina katkida bulunmu§lardir. Depresyon ... hi? ku§kusuz, fabrika ile makinelerdeki bu hizh artism sonucudur.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1846, s. 30.) 1847. Ekimde, bir para bunahmi. Iskonto %8. Bundan once de-miryolu sahtekarhgi ile Dogu Hint bonolan spekiilasyonu patlak vermi§ti. Ama: “Mr. Baker, bu iskollanndaki biiyiik geni§leme nedeniyle, son birkac yildir, pamuk, yiin ve ketene olan artan talep bakimindan cok ilginc aynntilara girmektedir. Uriiniin ortalama arzin cok altina du§tiigu bir donemde, bu hammaddelere olan artan talebi, para piyasasindaki karga§aligi hie hesaba katmadan bile, bu iskollanndaki §imdiki durumu aciklamaya hemen hemen yeterli buluyor. Bu diisunce hemen kendi gozlemlerim ve bu i§le yakindan ilgili ki§iler ile yaptigim konu§malar ile butiinuyle dogrulanmaktadir. Bu i§kollan, lskontonun yiizde 5 ve daha az oldugu zamanlarda bile cok kotii durumdaydilar. Ham ipek arzi ise tersine cok bol, fiyatlar lhmh ve dolayisiyla da i§, para bunahminin hie kuskusuz, yalniz imalat i§iyle fiilen ugra§an kimseleri degil, bundan daha biiyuk olciide, ipek ipligi egiricilerinin biiyiik mii§terisi olan, siis e§yasi imalatcilanni da etkisi alUna
aldigi son iki-iic haftaya ... gelene kadar cok canh idi. Yayinlanmi§ resmi belgeler pamuklu i§inin son iic yilda nere-deyse yiizde 27 arttigim gostermektedir. Bunun sonucu pamugun libre-si, yuvarlak hesap 4 peniden 6 peniye cikmi§, oysa iplik, artan arz nedeniyle eski fiyatinin ancak biraz iizerine yukselmi§tir. Yiinlii sanayii ilerle-meye 1836 yihnda ba§lami§ ve o zamandan beri Yorkshire’da yiinlii mal yapimi yiizde 40 artmi§, Scotland ise daha biiyuk bir arti§ gostermistir. Yiin ipligi sanayiinde18 arU§ daha da biiyiik olmu§tur. Hesaplar, ayni do-nemdeki artism, yiizde 74'iin iizerinde oldugu sonucunu vermektedir. 18
ingiltere’de, kisa yiinden taraklanmi§ iplik egiren ve bunu dokuyan (ba§hca merkezi Leeds’dir) yiinlii sanayii ile, uzun yiinden, worslediplik yapan ve bunu dokuyan (bashca merkezi Yorkshire’da Bradford’dur) yiinlii sanayii arasinda kesin bir aynm yapihr. -F. E.
14
Karl Marks Kapital III
Ham yiin tiiketimi bu nedenle cok fazlaydi. Keten, 1839’dan beri Ingiltere’de asagi yukan, yiizde 25, Iskocya’da yiizde 22 ve irianda’da neredeyse yiizde 90 artmi§tir;19 bunun sonucu, kotii iiriin ile ili§kili ola-rak, hammadde fiyatimn ton ba§ina 10 sterlin yiikselmesi, iplik fiyatinin ise pakette 6 peni dii§mesi olmu§tur.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 184 7, s. 30-31.) 1849. 1848’in son aylannda i§ler yeniden canlandi. “Keten fiyatla-nnin, gelecekteki ko§ullar ne olursa olsun akla-yatkin bir kan neredeyse garanti edecek derecede dii§iik olmasi, fabrikatorleri, i§lerini diizenli olarak devam ettirmeye te§vik etmistir. Yiinlii fabrikatorleri, yihn ilk aylannda bir sure cok fazla i§ yapmi§lardir. Pamuklu mallann konsinye olarak gonderilmesi, cogu kez gercek talebin yerine gecmektedir; [sayfa ii41 g6riinii§teki bolluk donemlerinin, yani tarn istihdamin daima me§ru ta-lep donemleri olmamasi beni endiselendirmektedir. Bazi aylarda, yiin ipligi (worsted) sanayii cok iyi durumda, gercek bir geli§me icersinde idi. ... Sozii edilen donemin ba§langicinda yiin fiyati pek diisuktii; iplikci-ler dii§iik fiyatlarla ve haliyle onemli miktarlarda yun almi§lardi. Ilkyaz sati§lan ile yun fiyati yiikselince, iplikciler avantajh durumda idiler ve mamul mallara talep artip zorunlu hale gelince bu avantajlanni siirdiir-diiler.” (Reports of Insp. of Fact., April 1849, s. 42.) “Bundan iic-dort yil once kralhgin sanayi bolgelerinde ortaya ci-kan i§ durumlanndaki degi§ikliklere bir gozatacak olursak, saninm, bu yerlerde biiyuk bir huzursuzluk nedeninin varhgini kabul etmemiz gere-kir ... ama, cogalan makinelerin muazzam iiretken giicii, ayni nedene bir ba§ka oge daha katmi§ olamaz mi?” (Reports of Insp. of Fact., April 1849, s. 42, 43.) Kasim 1848 ile 1849 Mayis ve yazi ve ta ekim ayina kadar i§ler ge-li§ti. “Bradford ile Halifax’in biiyuk sanayi merkezleri oldugu yun iplik dokuma sanayii en canhlanndan birisiydi; bu sanayi kolu, §imdi ulasUgina benzer bir geni§lemeye hie bir zaman ula§amami§Ur. ... Spekiilasyon ile, ham pamuk ikmalindeki olasi belirsizlik, her zamankinden daha fazla heyecana ve bu sanayi kolundaki durumda sik sik degi§ikliklere yolacU. Halen ... kiiciik iplikcilerde
endi§eye yolacan ve bunlardan bazilanna ait i§yerlerine kisa siireli cah§maya zorlayarak zarar etmelerine neden olan, kaba tiirden yunlii mallar stokunda bir yigilma vardir.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1849, s. 64-65.). 7550. Nisan. I§ler canh gitmekte. Istisna: “Pamuk sanayiinde ... ozellikle dii§iik numara pamuk ipligi egirme ile ugrasan i§kollan ile agir ketenli mallar sanayiinde hammadde ikmalinde goriilen kithga baglana-bilecek olan biiyuk bir depresyon. Yakinlarda, yun ipligi sanayii icin yapilan cok sayida makinenin, benzer bir tepkiye yol acmasindan korkuluyor. Mr. Baker, yalniz 1849 yihnda, yun ipligi tezgahlannin iirii>' Irianda’da, makine ile keten ipligi yapimindaki bu hizh buyiime, Almanya’da (Silezya, Lusatya ve Vestefalya’da) elle yapilan keten ipligi ihracatina bir oliim darbesi olmu§tur. -F. E. Karl Marks
115 Kapital III
niinde yiizde 40, iglerde yiizde 25 ya da 30’luk bir arti§ oldugunu, ve bunlann hala ayni oranda artmakta oldugunu hesaplamistir.” (Reports oflnsp. of Fact, April 1850, s.54) 7550. Ekim. “Ham pamuk fiyatlarinda yukselme ... ve ba§ta, ham-maddenin, iiretim maliyetinin biiyiik bir kismini te§kil ettigi mallan imal eden sanayi kollarinda onemli depresyona yolacmaya devam ediyor. Ham ipek fiyatlanndaki biiyuk arti§ da, ayni §ekilde, bu sanayiin bir cok kollannda depresyona yolacmistir.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1850, s. 14.) Ve ayni raporun 31 ve 33. sayfalanndan ogrendigimize gore, Ir-landa’da Keten Yetistirilmesinin Te§viki ve Gelistirilmesi Konusunda Kral-hk Dernegi Komitesi, yiiksek keten fiyatlan ile birlikte, oteki tanm iirun-lerinin fiyaUanndaki diisukliigun, gelecek yilki keten iiretiminde onemli bir artisa yolacacagini tahmin etmektedir. [sayfa us] 1853. Nisan. Biiyuk refah; L. Homer raporunda §6yle diyor: “Son onyedi yildir, gorevim geregi yakindan tanidigim Lancashire sanayi bol-gesinde boyle bir genel refah donemi oldugunu animsamiyorum; biitiin kollarda canhhk olaganiistii.” (Reports of lnsp. of Fact., April 1853, s. 19.) 1853.Ekim. Pamuklu sanayiinde depresyon. “Asm iiretim.” (Reports of Insp. of Fact., Oct.1853, s.15.) 1854.Nisan. “Yiinlii sanayii, canh olmamakla birlikte, kuma§ do-kuyan biitiin fabrikalara tarn i§ saglami§ olup, ayni §ey pamuklu fabrika-lan icin de gecerlidir. Yiin ipligi sanayii, gecen alti ay boyunca belirsiz ve kararsiz bir durumda idi. ... Kinm sava§i yuziinden Rusya’dan hammad-de ikmalinin azalmasi nedeniyle, keten ve kenevir sanayiinde ciddi bir gerileme beklenmekte.” (Reports of lnsp. of Fact., April 1854, s. 37.) 1859. “Iskoc keten dokuma bolgelerinde isjer hala bozuk gidiyor -hammadde hem kit, hem de fiyatlar yuksek; bashca ikmalimizin geld-igi Baltik bolgesinde gecen yilki iiriiniin dii§iik kalitede olusu, bu bolge-deki i§ler iizerinde zararh bir etki gosterecek; bununla birlikte, bircok kaba dokumalarda yava§ yava§ ketenin yerini alan hintkeneviri, ne fiyat olarak olaganiistii ne de miktar
olarak kit ... Dundee’deki makinelerin a§agi yukan yansi §imdi hintkeneviri egirmekte kullanihyor.” (Reports of Insp. of Fact., April 1859, s. 19.)- “Hammadde fiyatlanndaki yiikseklik yuziinden, keten iplikciligi hala karh olmaktan uzaktir, ve oteki fabrika-lar tarn zaman cahstigi halde, keten makinelerinin durmasi konusunda burada birkac omek vardir. Hintkeneviri egirilmesi ... §imdi cok lhmh bir noktaya dii§en hammadde fiyatlanndaki son dusu§ nedeniyle epeyce tatmin edici durumdadir.” (Reports of lnsp. of Fact., Oct. 1859, s. 20.) 1861-64. AMERiKAN ig SAVA§I. PAMUK KITLIGI. HAMMADDE KITLIGI VE PAHALILIGI YUZUNDEN URETiM SURECiNDE KESiNTiNJN EN BUYUK ORNEGJ
16
Karl Marks Kapital III
1860. Nisan. “i§lerin durumu ile ilgili olarak, hammadde fiyatla-nndaki yukseklige kar§in, ipekli di§inda biitiin dokuma sanayiinde, son alti ay boyunca epeyce bir canhhk oldugunu size bildirdigim icin mut-luyum. ... Bazi pamuklu bolgelerinde i§ci arama ilanlan vardi ve bunlar ya Norfolk’dan ya da oteki kirsal bolgelerden go? ettiler. ... Biitiin iskol-lannda, biiyiik bir hammadde kithgi oldugu goriiliiyor. Bizi sinirh olmaya zorlayan da ... i§te yalniz bu yokluktur. Pamuklu sanayiinde, yeni fabrika-lann yukselmesi, yeni geni§leme sistemleri, i§ci talebi, bana kahrsa hi? bir zaman bu kadar biiyiik olmamisUr. Her yerde hammadde bulmak icin yeni hareketler var.” (Reports of lnsp. of Fact., April 1860, s. 57.) 1860.Ekim. “Pamuk, yun ve keten bolgelerinde i§lerin durumu iyi idi; irlanda’da ise, bir yildan fazla bir siiredir ‘cok iyi’ oldugu bildirilmisti; hammadde fiyaUan yiiksek olmasa bunun daha da iyi olacagi belirtili-yordu. Keten egiricileri, kendi gereksinmelerini kar§ilamaya yetebilecek keten arzi icin, Hindistan’in demiryollan ile baglanmasini ve tarimimn [sayfa 116] geli§mesini her zamankinden daha biiyiik bir merakla bekler goriiniiyorlar.” {Reports of lnsp. of Fact., Oct. 1860, s. 37.) 1861.Nisan. “i§lerin durumu su anda kotiidiir. ... Birkac pamuklu fabrikasi kisa siireli ve epeyce ipekli fabrikasi ancak kismen cah§iyor. Hammadde fiyatlan yiiksek. Dokuma sanayiinin hemen biitiin kollann-da bu fiyat, tiiketici kiUesi icin imalat yapilabilecek diizeyin iizerinde.” {Reports oflnsp. of Fact., Aprill861, s. 33.) 1860’ta, pamuklu sanayiinde asm-uretim oldugu anla§ihyor. Bunun etkisi, kendisini, gelecek birkac yil boyunca hissettirmisUr. “1860'in asm-iiretimini diinya piyasalannin emmesi iki-iic yil siiriiyor.” (Reports of lnsp. of Fact., December 1863, s. 127.) “1860 yih ba§lannda Dogudaki pamuklu mal piyasalanndaki durgunluk, genellikle 30.000 mekanik tez-gahin tamamimn Doguda tiiketilen kuma§ uretiminde cah§tigi Black-bum pamuklu sanayii iizerinde buna paralel bir etki yaratU. Bunun sonucu, pamuklu blokajimn etkilerinin hissedilmesinden
aylarca once yalnizca sinirh bir emek talebi vardi. ... Qok §iikiir ki, bu, bircok iplikci ile imalatciyi mahvolmaktan kurtardi. Stoklann degeri, depoda tutulduklan siirece yukseldi ve bunun sonucu mallann degerinde, boyle bir buna-hmda pekala goriilebilecek tehlikeli deger dii§meleri goriilmedi.” (Reports of lnsp. of Fact., Oct. 1862, s. 29, 31.) 1861. Ekim. “i§ler bir siiredir cok kotii durumda Biiyuk bir olasihkla ki§ aylannda cogu i§letmeler, ancak cok kisa siireli cahsabilecekler-dir. Ne var ki, bu beklenmeliydi. ... Amerika’dan yapilan her zamanki pamuk ikmalimiz ile ihracatimizi kesintiye ugratan nedenler bir yana, son iic yilda goriilen biiyuk uretim arti§i ile, Hint ve gin piyasalanndaki kararsiz durum sonucu, bunu izleyen ki§ boyunca kisa siireli cahsmaya devam edilmesi gerekirdi.” (Reports of lnsp. of Fact., Oct.1861, s.19.) Pamuk Arhgi Dogu Hint Pamugu (Swat) kqi Ucretleri Uzerindeki Karl Marks
117 Kapital III
Etki. Makinelerde lyileqmeler. Pamuga Nqasta ve Madeni Maddelerin Katilmasi. Nqasta Haqihnm kqiler Uzerindeki Etkisi. ince iplik imalatqilan. Fabrikatorlerin Hilekarhgi. “Bir fabrikator bana §6yle yaziyor ‘Ig ba§ina tiiketim tahminine gelince bir olguyu yeterince hesaba kattigimzdan ku§kuluyum; pamuk fiyati yiikseldiginde her siradan iplik egiren (diyelim 40 numaraya ka-dar) (ashnda 12 ile 32 numaralar) iplikgi, numarayi elden geldigince yiikseltir, yani 12 numara egirirken 16 numara, 16 numara egirirken 22 numara egirir, ve bu boyle devam eder; ve bu ince ipligi kullanan fabrikator, bir o kadar ha§il katmak suretiyle dokudugu kuma§a her zamanki agirhgi verir. Halen kuma§ sanayii bu careye ayiplanacak olciide ba§vurmaktadir. Inanihr bir kimseden ogrendigime gore, 8 libre gelen, bildigimiz ihrac mail gomleklik kuma§ta 5>/4 libre pamuk, 2% libre ha§il bulunmaktadir. ... Ba§ka cins kuma§larda, bazan yuzde-elliye kadar ha§il eklenmektedir; boylece bir fabrikator, bir pound kuma§i sirf yapildigi iplik [sayfa ii7] icin odedigi paradan daha ucuza satmakla pekala ovunebi-lir.’” {Reports oflnsp. of Fact., Aprill864, s. 27.). “Bana bildirildigine gore, dokumacilar sik sik hastalanmalanni, Surat pamugunun an§lanm duzeltmede kullamlan ve eskisi gibi ayni maddeden, yani undan yapilmayan ha§ila baglarlar. Ne var ki, un yerine kullamlan bu maddenin, dokunan kuma§in agirhgim biiyuk miktarda artirmak gibi cok onemli bir yarar sagladigi, 15 librelik bir hammadde-nin kuma§ haline getirildigi zaman 20 libre cektigi soylenmektedir.” {Reports of lnsp. of Fact., Oct. 1863. Un yerine kullamlan bu madde, Qin balcigi denilen 6gutulmu§ talk ya da, Fransiz tebe§iri denilen alci ta§i idi) “Dokumacilann (i§ciler anlaminda) kazanclan, un yerine ha§il kul-lanmakla, cok azalmi§tir. Ipligi agirla§tiran bu ha§il onu sert ve kinlabilir hale getirir. An§in her ipligi tezgahta, an§i yerli yerinde tutacak kadar saglam ipliklerden yapilan ve tezgahin ‘ba§i' denilen bir kisimdan gecer ve an§lann sert olmasi bu ba§hktaki ipliklerin sik sik kopmalanna yo-lacar; ve, her kopu§lannda bu iplikleri baglamamn dokumacimn
be§ dakikasim aldigi soylenmektedir; ve dokumaci bu kopuk parcalan, eski-sine gore on defa daha fazla baglamak zorunda kaldigi icin, tezgahin iiretken giicii, i§-saati olarak dii§mu§ olur.” {Ibid., s. 42-43.) “Ashton, Stalybridge, Mossley, Oldham, vb.’de cahsma zamamn-dan yapilan kisaltma tarn iicte-bir idi ve bu saatler her hafta azalmakta-dir. ... Zamandaki bu kisalma ile birlikte, bircok dallarda iicreUer de dii§mektedir.” {Reports of lnsp. of Fact., Oct. 1861, s. 12-13.) 1861 ba§la-nnda, Lancashire’in bazi kisimlannda, mekanik dokumacilar arasinda bir grev olmu§tu. Birkac fabrika sahibi, iicretlerde yiizde 5 ile 7,5 arasinda bir indirim yapilacagim ilan etmi§lerdi. i§ciler, i§-saaUeri kisaldigi hal-de iicret olceginin ayni kalmasinda israr ediyorlardi. Bu istek kabul edilmedi ve grev ilan edildi. Bir ay sonra i§ciler boyun egmek zorunda
18
Karl Marks Kapital III
kaldilar. Ama §imdi iki amaca birden ula§ilmi§ti. “i§cilerin en sonunda razi olduklan iicret indirimlerine ilaveten, bircok fabrika §imdi kisa siire-li cahsmaktadir.” (Reports of lnsp. of Fact., Aprill861, s. 23.) 1862. Nisan. “Son rapor tarihinden beri i§cilerin istirabi biiyiik olciide artti; ama, sanayi tarihinin hi? bir doneminde, bu kadar ani ve §iddetli bir istiraba, bu denli sessiz bir boyun egi§ ve sabirh bir vakarla katlanildigi goriilmemistir.” {Reports of lnsp. of Fact., Aprill862, s. 10.) “Bu tarihte tamamen i§siz bulunan i§cilerin nispi sayisi, 1848’de fabri-katorler arasinda, pamuk sanayiinin durumu hakkinda §imdi her hafta yayinlanmakta olana benzer istatistikler toplanmasina karar verdirecek derecede heyecan yaratir bir panigin egemen oldugu zamandan cok daha biiyiik degildir. ... 1848 Mayisinda Manchester’de i§siz pamuk i§gisi orani, genellikle cahsan i§ci sayisina gore %15 idi, kisa siireli cahsanlar %12, tarn zaman cahsanlar %70 idi. Bu yihn 28 Mayisinda genellikle cahsan i§ci sayisina gore yiizde 15’i i§siz idi, yiizde 35’i kisa siireli cah-§iyordu, yiizde 49’u tarn zaman cah§iyordu. ... Diger bazi yerlerde, orne-gin Stockport’da, kisa siireli issiz ortalamasi daha yuksek, oysa tarn za-manh cahsanlar daha azdir”, ciinkii burada Manchester’e gore daha kaba iplik [sayfa ns] egirilmektedir (s.16). 1862. Ekim. “Son Parlamento istatistiklerine gore, 1861’de Birle§ik Kralhkta 2.887 pamuklu fabrikasi vardi ve bunlann 2.109’u benim bol-gemde (Lancashire ve Cheshire) idi. Bolgemdeki bu 2.109 fabrikadan cok biiyiik bir kismimn, ancak birkac ki§i cahsUran kiiciik kurulu§lar oldugunu biliyordum ama, bu oranin ne kadar biiyiik oldugunu ogren-ince §a§irdim. Bunlardan 392’sinde ya da yuzde 19’unda buhar makine-si ya da su carki 10 beygir giiciiniin alUnda, 345’inde ya da yuzde 16’sinda 10 beygir giiciiniin iizerinde ve 20 beygir giiciiniin altinda, ve 1.372’sin-de 20 beygir giicii ve daha fazladir. ... Bu kiiciik fabrikatorlerin cok biiyiik bir kismi -toplam sayinin iicte-birden fazlasi- daha, yakin zamana kadar kendileri de i§ci idiler; bunlann elinde sermaye yoktu. ... Bu du-rumda asil yuk, geriye kalan iicte-ikinin sirtina yukleniyordu.”
{Reports oflnsp. of Fact., Oct. 1862, s. 18, 19.) Gene ayni rapora gore, Lancashire ve Cheshire’deki pamuklu i§cilerinin 40'i, 146’si ya da %13'ii tarn zamanh, 134'ii, 767’si ya da %38’i kisa zamanh cah§iyordu; ve179’u, 721’i ya da %50,7’si i§sizdi. Esas olarak ince iplik egiren ve pamuk kiUigindan nispeten az etkilenen Manchester ve Bolton’dan gelen sayilar bundan dii§ulurse, durum daha da kotii goriiniir; yani tarn cahsanlar %8,5 kisa zamanh cah§anlar %38 ve i§sizler %53,5. (s. 19 ve 20.) “Iyi ya da kotii pamuk i§lenmesi, i§Si icin maddi bir fark yaratir. Fabrika sahiplerinin, bulabildikleri biitiin uygun fiyath pamuklan kullan-mak suretiyle fabrikalanni i§ler halde tutmaya cabaladiklan yihn ilk ayla-nnda, her zaman iyi pamuk kullanilan fabrikalara epeyce kotii pamuk getirildi ve i§ciler icin iicret farklan o kadar biiyuk idi ki, eski fiyaUar ile Karl Marks
119 Kapital III
ortalama gunluk bir iicret elde edemedikleri icin bircok grevler paUak verdi. ... Bazi hallerde, tarn zamanh olarak cahstiklan halde, iicretlerinde kotii pamuk i§lemekle ortaya cikan fark yan yariya idi.” (s. 27). 1863. Nisan. “Bu yil boyunca, iilkedeki pamuk i§cilerinin yansin-dan fazlasi icin tarn zamanh cahsma olanagi bulunamayacak.” {Reports oflnsp. of Fact.,April 1863, s.14.) “Fabrikatorlerin §imdi kullanmak zorunda kaldiklan Surat pamugu-na kar§i one suriilen cok ciddi bir itiraz, yapim sirasinda makinelerin hizimn biiyiik olciide azaltilmasi zorunlulugudur. Ayni makinelerden daha fazla i§ elde edebilmek icin, son yillarda, makinelerin hizini artirmak icin biiyuk caba gosterilmisti; bu nedenle, hizin azalUlmasi, i§cileri oldugu kadar fabrikatorleri de etkileyen bir sorun halini almistir; ciinkii, cogun-lukla i§ciler, yaptiklan i§e gore iicret almaktadirlar; omegin, iplikciler egirdikleri ipligin libresi ba§ina, dokumacilar, dokuduklan parca sayisina gore iicret ahrlar; ve haftalik iicret odenen diger simf i§ciler icin bile, iire-tilen daha az miktarda mal gozoniinde bulundurularak bir iicret indirimi sozkonusu olabilir. Pamuk i§cilerinin bu yil icersindeki kazanclan konu-sunda yaptigim soru§turmalar ve bana verilen bilgilere gore, [sayfa 119] eski kazanclanndan ortalama yuzde 20 bir azalma oldugunu ve bazi hallerde de bu azalmanin 1861’de ayni iicret oranlanna gore, yiizde 50’yi buldu-gunu gordiim” (s. 13). “... Kazanilan miktar ... i§lenen malzemenin nite-ligine baghdir. i§cilerin kazanclannin miktarlan bakimindan, durumlan §imdi (Ekim 1863) gecen yil bu zamana gore cok daha iyidir. Makineler gelismi§ durumda, malzeme daha iyi taninmakta ve i§ciler, ba§langicta miicadele etmek zorunda kaldiklan giicliiklerin iistesinden daha kolay gelmektedirler. Gecen ilkyazda Preston’daki bir diki§ okulunda (issizler icin bir yardim kurumu) bulundugum sirada, iki gene kadinin, fabrika sahibinin kendilerine haftada 4 §ilin kazanabileceklerini teklif etmesi iizerine bir gun once bir dokuma fabrikasina cahsmak iizere gonderil-diklerini ve geri donerek haftada 1 §ilin bile kazanamadiklanndan yaki-narak tekrar okula ahnmalanni istediklerini animsiyorum. Bana bildiril-digine gore, otomatik tezgahta cahsan ... ve iki
otomatik tezgaha bakan i§ciler, iki haftalik tarn cahsma sonunda 8 §ilin 11 peni kazanmakta ve bundan ev kirasi dii§ulmekte, ama fabrikator, kiramn yansini hediye olarak geri vermektedir. (Ne alicenaphk!) Bu i§cilerin eline, 6 §ilin 11 peni gecmektedir. 1862 yihnin son aylannda bircok yerlerde, otomatik tez-gah i§cileri haftada 5 ile 9 §ilin arasinda, dokumacilar 2 §ilin ile 6 §ilin arasinda kazaniyorlardi. ... Bugiin, bircok bolgelerdeki kazanclarda hala biiyuk azalmalar olmakla birlikte, i§lerin durumu cok daha saghklidir. Surat pamugunun liflerinin daha kisa ve pis olmasinin di§inda, kazancla-nn azalmasina yolacan ba§ka nedenler de vardir; omegin, §imdi ‘artikla-n' Surat ile kanstirmak yayginla§mi§ ve dolayisiyla, hem iplikcilerin ve hem de dokuyuculann kar§ila§tiklan giicliikler artmi§tir. Iplikler, lifleri kisa oldugu icin tezgahtan cekilirken ve iplik biikiiliirken daha kolay
20
Karl Marks Kapital III
kinlmakta ve tezgah diizenli ve siirekli cahsUrilamamaktadir. ... Bu du-rumda, dokuma sirasinda iplikler biiyiik bir dikkati gerektirdikleri icin, cogu dokumacilar ancak bir tezgaha bakabilmekte ve pek az dokumaci ikiden fazla tezgahi idare edebilmektedir. i§cilerin iicretlerinde, yiizde 5, 7>/2 ve 10’luk dogrudan bir indirim yapilmi§ bulunmaktadir. ... Qogu du-rumda, i§cinin, malzemesini en iyi §ekilde kullanmasi ve olagan tarifeye gore alabilecegi en iyi iicreti kazanmasi gerekmektedir. ... Dokumacila-nn kar§ila§tiklan bir ba§ka giicliik de, kendilerinden, diisuk kaliteli mal-zemeden cok iyi kuma§lar yapmalannin beklenmesi, i§lerindeki kusurlar icin para cezasina carptinlmalandir. “ (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1863, s. 41-43.) i§lerin tarn zamanh oldugu yerlerde bile iicretler cok diisuktii. Pamuklu i§cileri, yoneticilerin koruyuculuguna siginmak icin (bu, ashn-da fabrika sahiplerinin yardimina siginmak demekti, bkz: Birinci Cilt, s. 598/589) lagimcihk, yol yapimi, ta§ kirma, kaldinmcihk gibi her tiirlii belediye i§lerinde seve seve cah§iyorlardi. Biitiin burjuvazi, i§cileri goz [sayfa 120] hapsine almi§ti. En berbat iicretler bile teklif edilip de i§ci bunu kabul etmeyince, Yardim Komitesi, adini hemen yardim listesinden sili-yordu. Bir bakima bu, fabrika sahipleri icin altin cagdi, ciinkii i§ciler ya achktan olecek ya da burjuvazi icin en karh gelen bir fiyat kar§ihginda cah§acakU. Yardim Komiteleri, bekci kopekligi odevini yapiyorlardi. Aym zamanda fabrikatorler, hem i§cilerin et ve kanina yatirdiklan sermayeyi hazir durumda tutabilmek, hem de i§cilerden sizdinlan ev kiralanni gii-vence altina almak amaciyla, elden geldigince di§ gocii engellemek icin hiikiimeUe gizli anlasma halindeydiler. “Yardim Komiteleri bu nokta iizerinde biiyuk bir titizlik gosteri-yordu. i§ teklifi yapildiginda, teklif yapilan i§cinin adi derhal listeden siliniyor, boylece de i§ci teklifi kabul etmeye zorlanmi§ oluyordu. i§i kabul etmedikleri zamanlar ... bunun nedeni, kazanclanmn yalmzca soz-den ibaret ve i§in son derece agir olmasiydi.” (Reports of Insp. of Fact., Oct. 1863, s. 97. )
i§ciler, Public Works Act (Kanun i§leri Yasasi) ile kendilerine veri-len her i§i yapmaya hazirdilar. “Sanayideki cah§ma ya§amini diizenley-en ilkeler, her kentte epeyce degi§iklik gosteriyordu ama, acik havada yapilan i§in mutiaka deneme niteliginde olmadigi yerlerde bile odenen iicret ya tarn yardim tutan kadar oluyor ya da buna pek yakin bulu-nuyordu ve boylece ashnda bir i§ denemesi halini ahyordu” (s. 69). “1863 Public Works Act’i, bu uygunsuzluga bir care bulmak ve i§cilere giinluk iicretini bagimsiz bir i§ci olarak kazanma olanagim saglamak icin cikartilmisU. Bu yasanin amaci iic yonlii idi: once, mahalli idarelerin (Merkez Yardim Komitesi Ba§kamnin nzasi ile) Hazine Ikraz Komiserle-rinden bore para almalanni saglamak; ikincisi, pamuk bolgelerindeki kentierin geli§melerini kolayla§Urmak; iiciincusu, i§siz i§cilere, i§ ve yeterli iicret saglamak.” Bu yasa ile 1863 yih ekim ayi sonuna kadar verilen Karl Marks
121 Kapital III
bore para 883.700 sterline ula§mi§ti (s. 70). Yapilan belliba§h i§ler kanali-zasyon, yol yapimi, sokaklann kaldinmlanmasi, su depolan, vb. idi. Blackbum’daki komitenin ba§kam Mr. Henderson, bu konu ile ilgili olarak fabrika mufettis. Redgrave’e §6yle yaziyordu: “Icinde bulun-dugumuz istirapli ve sikintih donemde hi? bir §ey, beni, bu bolgenin acikta bulunan i§cilerinin, Blackburn il yonetiminin, Public Works Act geregince kendilerine teklif ettikleri i§leri kabul etmekte gosterdikleri sevinc kadar etkilememi§ ya da bana bu hazzi vermemisUr. Bir fabrika-da vasifli bir i§ci olarak cahsmakta olan bir pamuk iplikcisi ile, 14-18 ayak derinlikte bir lagimci olarak cahsan bir i§ci arasindaki derin ziUik zor tasawur edilebilir.” (Ailesinin buyiiklugiine gore bu i§ci haftada 4-12 §ilin kazaniyordu ve bu muazzam para bazan sekiz nufuslu bir ailenin gecimini saglayacakti. Kent halki bu durumdan cifte yarar saglami§ oluyordu. Once, kir pas icersindeki bakimsiz kenUerini onarmak icin goriil-memi§ du§uk bir faizle para saglami§ oluyorlardi. Sonra, i§cilere norma-lin cok altinda iicret odiiyorlardi.) “Ancak tropiklerde goriilebilecek bir sicaklik [sayfa 121] altinda, adale giiciiniin cok otesinde bir kivrakhk ve incelik isteyen bir i§te cahsmaya ve §imdi eline gecebilecek olanin iki ya da bazan uc kati fazla bir iicrete ah§mi§ bir kimse icin boyle bir i§i derhal kabul etmek biiyuk bir fedakarhktir ve her tiirlii ovgiiye layikUr. Black-bum'da insanlar, neredeyse her tiirlii acik hava i§inde denenmi§tir; agir ve balcikli bir topragi epeyce bir derinlikten yukanya cikarmada, lagim-cihkta, ta§ ocaginda, yol yapiminda ve 14, 16 ve bazan 20 ayak derin-ligindeki sokak lagimlannin kazilmasinda cali§mi§lardir. Bu §ekilde cali§ir-ken cogu kez 10-12 inc derinliginde bir camur ve su icersinde dururlar ve daima belki de e§ine ingiltere’nin ba§ka bir bolgesinde raslanmayan, insanin iliklerine isjeyen soguk bir rutubeUe yiizyuzedirler” (s. 91-92). “i§cilerin tutumlan ve acik havada yapilan i§leri kabul etme ve en iyi §ekilde yapma konusundaki yatkinhklan, hie bir suclamaya yer vermeye-cek§ekildedir” (s. 69). 1864. Nisan. “Zaman zaman ce§iUi bolgelerde, i§ci kiUigi konusun-da §ikayetler yapilmakta ama bu eksiklik, omegin dokumacihk gibi belli kollarda ozellikle duyulmaktadir. ... Bu yakinmalarm
kaynagi, bu belli kollarda goriilen gercek i§ci kiUigi oldugu kadar, kullamlan ipligin dii§iik kalitesi nedeniyle i§cilerin elde edebildikleri iicreUerin azhgindadir. Bazi fabrika sahipleri ile bunlarm i§cileri arasinda iicreUer konusunda, gecen ay sayisiz anla§mazhklar olmu§tur. Grevlere, iiziintiiyle soylemek iste-rim, sik sik ba§vurulmakta... Public Works Art’in etkisi, fabrika sahiple-rince bir rekabet seklinde duyulmaktadir. Bacup’daki yerel komite faali-yetini durdurmu§tur, ciinkii, biitiin fabrikalar cah§madiklan halde gene de i§ci kithgi duyulmakta idi.” {Reports oflnsp. of Fact., Aprill864, s. 9, 10.) Gercekten de bu, fabrikatorler icin bulunmaz bir donemdi. Public Works Act nedeniyle i§ci talebi oylesine artmi§U ki, bircok fabrika i§cileri Bacup ta§ ocaklannda giinliigii 4- 5 §iline cah§iyorlardi. Ve boylece, kamu
22
Karl Marks Kapital III
i§leri yava§ yava§ kaldinldi - bu, 1848 Ateliers nationaux’lannm yeni bir baskisi idi, ama bu sefer, burjuvazinin cikarlan icin kurulmu§tu. C o r p o r e V i I i* Deneyleri “Birkac fabrikada (tarn zamanh cah§an) i§cilerin fiili kazanclanm vermi§ bulunuyorum, ama bu, bu i§cilerin her hafta ayni miktar kazandi-klan anlamina gelmez. i§ciler, fabrikatorlerin, ayni fabrikada, ce§itli pa-muk tiirleri, oranlan ve artiklan iizerinde yaptiklan devamh denemeler ve ‘kan§im’ denilen bu nesnenin sik sik degismesi yuziinden, biiyiik dalgalanmalar ile kar§i kar§iyadirlar; i§cilerin kazanclan bu kari§imlann niteligine bagh olarak yukselir ve dii§er; bazan eski kazanclanmn yiizde 15’i kadardir, ve ardindan, bir ya da iki hafta icersinde yiizde 50-60 dusmu§tiir.” Bu raporun yazan miifetti§ Redgrave daha sonra, gercek uygulamadan ahnan iicreUeri siralamaktadir; bu konuda asagidaki 6r-nekler yeterli olabilir: [sayfa 122] A, Dokumaci, 6 ki§ilik aile, haftada 4 giin cah§iyor, 6 §ilin 8,5 peni; B, Biikiicii, haftada 4,5 giin cah§iyor, 6 §ilin; C, Dokumaci, 4 ki§ilik ailesi var, haftada 5 giin cah§iyor, 5 §ilin 1 peni; D, iplik hazirlayici, 6 ki§ilik ailesi var, haftada 4 giin cah§iyor, 7 §ilin 10 peni; E, Dokumaci, 7 ki§ilik ailesi var, haftada 3 giin cah§iyor, 5 §ilin, vb., Redgrave devam ediyor: “Yukardaki rakamlar iizerinde dusunmek gerek, ciinkii bunlar, i§in pek cok aile icin bir talihsizlik olabilecegini gosteriyorlar; i§ yalnizca geliri azaltmakla kalmaz, ailede herkesin issiz olduklan zaman aldiklan yardi-ma e§it miktarda bir kazanc saglamadigi hallerde ek bir yardim yapilmadigi takdirde; en zorunlu gereksinmelerinin pek kiiciik bir kismina bile yetmeyecek bir diizeye de diiser.” (Reports oflnsp. of Fact., Oct.1863, s. 50-53.) “Gecen 5 Hazirandan bu yana hie bir hafta, biitiin i§ciler icin, iki giin yedi saat ve birkac dakikadan fazla cah§ma olmami§tir. “ (Ibid, 121.) Bunahmin ba§langicindan 25 Mart 1863’e kadar, Merkez Yardim Komitesi ile Mesken
Komitesi ‘Mansion House’ tarafindan yakla§ik iic milyon sterlin harcanmisUr. (Ibid, 13.) “En ince ipliklerin dokundugu bir bolgede ... iplikciler Giiney De-nizi Adasi pamugundan Misir pamuguna gecilmesi sonucu, dolayh olarak yiizde 15 bir iicret indirimine ugrami§lardir. ... Bircok yerlerinde arUklann geni§ olciide Surat pamugu ile kan§Unldigi geni§ bir bolgede ... iplikcilerden yiizde 5 bir indirim yapildigi gibi, Surat ve artik i§ledikleri icin aynca yiizde 20 ile 30 bir kayba ugrami§lardir. Dokumacilann tez-gah sayilan dortten ikiye inmi§tir. 1860’ta tezgah ba§ina ortalama 5 §ilin 7 peni kazanirken, 1863’te ancak 3 §ilin 4 peni kazanmi§lardir. Amerikan * Degersiz bir cisim iizerinde yapilan deneyler anlaminda. -f. Karl Marks
123 Kapital III
pamugu i§lediklerinde (dokumacilara verilen) para cezasi 3 peni ile 6 peni arasinda degi§irken, §imdi 1 §ilin ile 3 §ilin 6 peniye yiikselmisUr.” Misir pamugunun Dogu Hint pamugu ile kan§tinlarak i§lendigi bir bolge-de, 1860’ta bir iplikci haftada ortalama 18 ile 25 §ilin kazamrken, §imdi 10 ile 18 §ilin kazanmaktadir; bunun nedeni pamuk kalitesindeki diisukliigun yanisira, ipligi fazladan biikebilmek icin, ki eskiden tarifeye gore buna bir iicret odenirdi, tezgahin hizinin dusuriilmesidir” (s. 43, 44). “Hint pamugu fabrikatorler tarafindan karh olarak i§lenmi§ olabilir, ama goriilecegi iizere (bkz: s. 53’teki iicret listesi) i§ciler, 1861’e kiyasla bunun zaranni g6rmii§lerdir, ve eger Surat pamugu yerle§ecek olursa, i§ciler 1861 iicreUerini talep edecekler ve bu da ya ham pamuk ya da imal ettigi uriinlerin fiyatinda bir dengeleme elde edilmedigi taktirde fabrikatorlerin karlanni ciddi bir §ekilde etkilemi§ olacaktir” (s. 105). Ev kirasi. “Kira, cogu kez i§cilerin iicreUerinden, oturduklan kulii-belerin sahibi bulunan fabrikatorler tarafindan, kisa siireli cahsUklan za-man bile dii§uliir. Ne var ki, bu sinif miilklerin degerinde bir du§me ol-mu§tur ve bu evler, eski ev kiralanna gore yuzde 25 ile 50 indirimle bulunabilir; omegin eskiden haftahgi 3 §ilin 6 peni olan bir kuliibe, §imdi [sayfa 123] haftahgi 2 §ilin 4 peniye ve hatta daha ucuza bulunabilir.” (s. 57.) Gog. Isverenler, haliyle, i§cilerin goc etmelerine kar§iydilar, ciin-kii, bir yandan, “pamuklu sanayiinin bugiinkii kotii durumundan kurtu-lacagi umuduyla, fabrikalanni en avantajh §ekilde cahsUrabilecekleri araclan elaltinda bulundurmak istiyorlardi.”. Ote yandan da, “bircok fabrikatorler, fabrikalannda cah§mi§ bulunan i§cilerin oturduklan evin de sahibi olduklan icin, 6denmemi§ kiralann bir kismini elde etme umud-undaydilar” (s. 96). Mr. Bemall Osborne, 22 Ekim 1864 giinii secim bolgesinde yapti-gi konu§mada, Lancashire i§cilerinin, eski filozoflar (stoacilar) gibi dav-randiklanm soylemi§ti. Koyunlar gibi degil mi? [sayfa mi
24
Karl Marks Kapital III
YEDiNCi BOLUM TAMAMLAYICI DU§UNCELER
BU kisimda varsayildigi gibi, diyelim herhangi bir uretim alanindaki kar miktan, bu alana yatinlmi§ bulunan toplam sermaye tarafindan iire-tilen arti-deger miktarina e§it olsun. Boyle bile olsa, burjuva, bu kan, arti-deger ile, yani kar§ihgi 6denmemi§ arti-emek ile bir ve ayni §ey olarak gormeyecektir, ve o, hi? ku§kusuz §u nedenlerle boyle du§unecektir: 1)Dola§im siirecinde o, uretim siirecini unutmaktadir. Burjuva, arti-degerin, bunlann artidegerlerinin gersekle§mesini de igeren me-talann degerini gerSekle§tirdigi zaman meydana geldigini samr. [Elyaz-masinda burada bir bo§luk birakilmi§ olmasi, Marx’in bu nokta
iizerinde daha aynntih olarak durmak niyetinde oldugunu gostermektedir. -F. E.) 2)Somiiru derecesinin ayni oldugu varsayildiginda, kredi sistemin-den ileri gelen biitiin degi§iklikler bir yana birakildiginda, kapitalistlerin birbirlerini aUatma ve kaziklama gabalan bir yana birakildiginda, ve en-sonu, uygun bir pazar segme olanagi bir yana birakildiginda, kar oram-nin, -hammadde fiyaUanmn du§uk ya da yuksek olmasina, ahcinin dene-yimine, makinelerin nispi verimliligine, etkinligine ve ucuzluguna, iiret-ken surecin ge§iUi a§amalannda toplu olarak ne derece etkili bir diizen saglanmi§ bulunmasina, hammadde israfinin onlenmesine, yonetim ve denetimde saglanan sadelik ve etkinlige vb. bagh olarak- biiyuk bir fark gosterebilecegini gormu§ bulunuyoruz. Kisacasi, belli bir [sayfai25] degi§en Karl Marks
125 Kapital III
sermaye icin, arti-deger veri olsa bile, bu ayni arti-degerin, daha biiyiik ya da kiiciik bir kar orani ile ifade edilmesi ve dolayisiyla daha biiyiik ya da kiiciik miktarda bir kar saglamasi gene de, kapitalistin ya da onun yoneticileri ile saticilanmn ki§isel i§birliklerine biiyuk olciide baghdir. Diyelim, iicretlere yatinlmi§ bulunan 1.000 sterlinin iirunu, 1.000 sterlin-lik ayni arti-deger, A giri§iminde 9.000 sterlinlik, B giri§iminde 11.000 sterlinlik degismeyen sermaye ile elde edilmi§ olsun. A icin, k’ = 1.000 : 10.000, ya da %10’dur. B icin, k’ = 1.000 : 12.000, ya da %8V3’tur. Toplam sermaye, A giri§iminde B’ye gore nispeten daha biiyuk bir kar iiretir, ciinkii, her iki halde de yatinlan degisen sermaye = 1.000 sterlin ve her birinin iirettigi arti-deger gene = 1.000 sterlin oldugu, ve boylece her iki halde de, ayni sayida i§cinin somuriilme derecesi ayni oldugu halde, kar orani birisinde digerinden daha yuksektir. Emegin somiiriilme derecesi ayni oldugu halde, ayni artideger kiUesinin bu farkli goriiniisu, ya da kar oranlanndaki ve dolayisiyla kann kendisindeki farkhhk, ba§ka nedenlerden de ileri gelmi§ olabilir. Aynca bu, tamamiyla, her iki kuru-lu§un yonetiminde gosterilen farkli i§bilirlikten de ileri gelebilir. Ve bu durum, kapitalisti yamltir ve elde ettigi kann emegin somuriisunden degil de, hie degilse kismen bundan bagimsiz kosullardan ve ozellikle kendi ki§isel faaliyetlerinden ileri geldigine, onu inandinr. Bu birinci kisimdaki incelemelerimiz, bireysel bir sermayenin buyiikliigundeki bir degi§ikligin (toprak rantindan farkli olarak, ornegin, toprak buyiikliigu ayni kaldigi halde, rantin gene de yukseldigi) kar ile sermaye arasindaki oran ve dolayisiyla kar orani iizerinde hi? bir etkisi olamayacagi, Qiinkii, kar kitlesi biiyudiigii zaman bu kann hesaplandigi sermaye kitlesinin de biiyiiyecegi, bunun tersinin de olabilecegi §eklindeki goriisun (Rodbertus*) yanli§hgini ortaya koymaktadir. Bu ancak iki durumda dogrudur. Ilki, -oteki biitiin ko§ullann ve ozellikle arti-deger oraninin ayni kaldigi varsayildiginda- para-meta olan metain degerinde bir degisme oldugu zaman. (Diger kosullar ayni ol-mak iizere, sirf bir itibari deger degi§mesinde, sirf deger sembollerinde bir
yukselme ya da algalma halinde gene ayni sey olur.) Toplam sermaye = 100 sterlin, kar = 20 sterlin, kar orani = %20 olsun. §imdi altin yan yanya diisecek ya da iki katina gikacak olsa, eskiden yalniz 100 sterlin degerinde olan ayni sermaye, diismesi halinde 200 sterlin degerinde olacak ve kar 40 sterline ulasacak, yani eskiden 20 sterlin ile ifade edilir-ken, 40 sterlin ile ifade edilecektir; yukselmesi halinde ise, 100 sterlinlik sermaye, ancak 50 sterlin degerinde olacak ve kar, degeri ancak 10 sterlin olan bir iiriin ile temsil edilecektir. Ama, her iki halde de 200 : 40 = 50 : 10 = 100 : 20 = %20’dir. Ne var ki, biitiin bu orneklerde, sermaye-degerin buyiiklugunde gercek bir degisme olmami§, yalniz, ayni deger * Rodbertus, Sociale Briefe an von Kirchmann, Driuer Brief Widerlegung der Ricardo’schen Lehre von der Grundrente und Begriindung einemeuen Rententheorie, Berlin 1851, s. 125. -Ed.
26
Karl Marks Kapital III
[sayfai26] ile ayni arti-degerin para-ifadesinde bir degi§iklik olmu§tur. Bu-nun icin de a : S ya da kar orani etkilenmemistir. Ikinci durumda, degerin buyiikliigunde gercek bir degisme ol-makla birlikte d’nin s’ye oramnda bir degisme olmami§, bir ba§ka deyi§le, degismeyen bir arti-deger orani ile, emekgiiciine yatinlan sermayenin (degisen sermaye, harekete gecirdigi emek-giicii miktannin bir goster-gesi olarak ahniyor) iiretim araclannin yatinlan sermayeye orani ayni kalmaktadir. Bu ko§ullar altinda elimizdeki sermaye ister S, ister nS, ya da S : n olsun, yani 1.000, 2.000 ya da 500 olsun, kar orani %20 iken, birincide kar = 200, ikincide = 400 ve iiciinciide = lOO’diir. Ama, 200 : 1.000 = 400 : 2.000 = 100 : 500 = %20’dir. Bunun anlami, sermayenin bile§imi ayni kaldigi ve buyiikliikteki degi§iklik bunu etkilemedigi icin, kar oraninin ayni kalmasidir. Demek oluyor ki, kar miktanndaki bir arti§ ya da dii§ii§, yalmzca, yatinlan sermayenin buyiikliigunde bir arti§ ya da azalmayi gostermektedir. Bu nedenle, birinci durumda, kullanilan sermayenin buyiiklugun-de yalniz goriiniiste bir degisMk oldugu halde, ikincisinde, biiyukliikte gercek bir degisme olmakta, ama sermayenin organik bile§iminde, yani degisen ve degismeyen kisimlannin nispi oranlannda herhangi bir degisMk olmamaktadir. Ne var ki bu iki halin dismda, kullanilan sermayenin buyuklugundeki bir degisme kendisini olu§turan kisimlardan biri-sinin degerinde ve dolayisiyla bu kisimlann nispi biiyukliiklerinde (arti-degerin kendisi, degi§en sermaye ile birlikte degismedigi siirece) daha once meydana gelen bir degismenin bir sonucudur, ya da bu buyiikluk degismesi (geni§-61cekli i§ siireclerinde, yeni makinelerin kullanilmasin-da, vb. oldugu gibi), sermayenin iki organik kismimn nispi buyiikliikle-rindeki bir degi§menin nedenidir. Butun bu hallerde, diger ko§ullar ayni kalmak iizere, kullanilan sermayenin buyiiklugundeki bir degi§ikligin, ayni zamanda, kar oramnda bir degisMk ile birlikte olmasi gerekir. Kar oranindaki bir yukselme daima, arU-deger ile bu arti-degerin iiretim maliyeti, yani
yatinlan toplam sermaye arasindaki oranin nispi ya da mutiak olarak artmasindan, ya da kar orani ile arti-deger orani arasindaki farkin kiiciilmesinden ileri gelir. Kar oranindaki dalgalanmalar, sermayenin organik ogelerindeki degi§melerden ya da sermayenin mutiak buyiiklugunden bagimsiz olarak yatinlmis. bulunan sabit ya da doner sermayenin degerinde, bu sermayenin yeniden-uretimi icin gerekli emek-zamanindaki bir uzama ya da kisalmanin yolactigi bir yukselme ya da diisme sonucu olabilir, bu uzama ya da kisalma mevcut sermayeden bagimsiz olarak yer ahr. Her bir metain degeri -boylece de, sermayeyi olu§turan metalann degeri-bu metain icerdigi gerekli emek-zamani ile degil, onun yeniden iiretim icin gerekli toplumsal emek-zamani ile belirlenir. Bu yeniden-uretim, ba§langictaki iiretim ko§ullanndan farkli olarak, uygun olmayan ya da uygun kosullar altinda olabilir. Degismi§ ko§ullar altinda ayni maddi serKarl Marks
127 Kapital III
mayenin [sayfa 127] yeniden-iiretimi, iki kati ya da tersine yan yanya zaman ahyorsa ve eger paranin degeri ayni kalmi§ ise, eskiden 100 steriin dege-rindeki sermaye, 200 steriin ya da 50 steriin degerinde olur. Eger bu deger yukselmesi ya da kaybi, sermayenin butun kisimlanni bir bigim olarak etkiliyorsa, kar da ayni §ekilde, iki katina Qikmis. ya da yan yanya dusmiis. bir para miktari ile ifade edilir. Ama eger, sermayenin organik bile§iminde bir degi§iklik sozkonusu ise sermayenin degisen ve degi§-meyen kisimlan arasindaki oram biiyumii§ ya da kuQulmus. ise, diger ko§ullar ayni kalmak iizere, kar oram, degisen sermayedeki nispi arU§la yiikselir, nispi du§u§le dii§er. Eger yalniz yatinlan sermayenin para-deg-eri (paranin degerindeki bir degi§me sonucu) yiikselir ya da diiserse, arU-degerin para-ifadesi de ayni oranda yiikselir ya da diiser. Kar oram ayni kahr. [sayfa 128]
28
Karl Marks Kapital III
IKINCi KISIM KARIN ORTALAMA KARA DONU§MESi SEKiZiNCi BOLUM FARKLI URETIM KOLLARINDA FARKLI SERMAYE BILESJMLERi VE KAR ORANLARINDA BUNDAN ILERI GELEN FARKLILIKLAR
BUNDAN onceki kisimda, diger §eyler yaninda, arti-deger orani ayni kaldigi halde kar oraninin degisebilecegini -yiikselebilecegini ya da diisebilecegini- gostermistik. Bu bolumde, emegin somuriilme yogun-lugunun ve dolayisiyla arti-deger orani ile i§gunu uzunlugunun, belli bir ulkenin toplumsal emeginin boliindiigii biitiin uretim alanlannda ayni oldugunu varsayiyoruz. Adam Smith* ge§iUi uretim alanlannda emegin somiiriilmesindeki sayisiz farkhhklann, her tiirden mevcut telafilerle, ya da yerle§mi§ onyargilara dayanilarak telafi kabul edilen yollarla birbirler-ini dengelediklerini, bu nedenle de bunlann sirf gegici ve yokolup giden aynmlar
olduklanni ve genel ili§kiler konusundaki bir incelemede onem-leri bulunmadigim aynntilan ile gostermi§ bulunmaktadir. Diger farklih-klar, ornegin iicret olgegindeki farklihklar, geni§ olgiide, Birinci Cildin ba§langicinda (s. 19)** sozii edilen basit ve karma§ik emek arasindaki farka dayanir, ve bunlar, farkh uretim alanlannda Qah§an emekgilere son derece e§it olmayan paylar saglamalanna kar§in, bu uretim alanla-nndaki somiiriinun yogunlugu ile ili§kileri yoktur. Ornegin, bir kuyumcu i§Qisi eger bir gundelikgi i§giden daha iyi iicret ahyorsa, onun [sayfa 129] * A. Smith, An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Vol. 1, Chap. X -Ed. ** Kapital, Birinci Cilt, s. 66-67. -Ed. Karl Marks
129 Kapital III
arti-emegi de, otekinin arti-emeginden ayni oranda daha fazla arti-deger iiretmektedir. Ve, ucretler ile i§giinlerinin ve dolayisiyla, farkli iiretim alanlan ve hatta ayni iiretim alanindaki ge§iUi sermaye yatinmlan arasin-da arti-deger oranlannin e§itienmesi, her tiirlii yerel engellerle frenlen-mekle birlikte, kapitalist iiretimin ilerlemesi ve biitiin ekonomik ko§ullann bu iiretim tarzinin egemenligi altina girmesiyle gene de gitgide daha fazla olciide gerceklesmektedir. Bu gibi siirtii§melerin incelenmesi, iicret-ler iizerinde ozel bir cahsma icin onemli olmakla birlikte, kapitalist iiretimin genel bir incelenmesinde, gelip gecici oldugu ve konuyla yakindan ilgili olmadigi icin bir yana birakilabilir. Bu tiir genel bir incelemede, co-gu kez, fiili kosullann kendi kavramlan ile cakisma halinde oldugu ya da ayni sey demek olan, fiili kosullann, ancak kendi genel durumlarimn tipik halleri olmalan olciisiinde temsil edildikleri varsayihr. Farkli iilkelerde arti-deger oranlannin farkli olusu ve dolayisiyla emegin somuriilme derecesindeki ulusal farklihklar, bizim bu incele-memizin konusu di§inda kahr. Bizim bu kisminda gostermek istedigimiz §ey, yalnizca, belli bir iilkede, genel bir kar oraninin nasil bicimlendigi-dir. Ancak, aciktir ki, ce§itii ulusal kar oranlannin bir kar§ila§tinlmasi yalnizca, daha once incelenmi§ olanlar ile burada incelenecek olanlann bir kar§ila§tinlmasini gerektirir. Once, ulusal arti-deger oranlanndaki farkla-nn incelenmesi ve sonra da bu belli oranlara dayamlarak, ulusal kar oranlanndaki farklihklar iizerinde bir kar§ila§tirma yapilmasi yerinde olur. Bu farklihklar, ulusal artideger oranlanndaki farklihklardan ileri gelme-dikleri siirece, bunlann, bu bolumdeki incelemede oldugu gibi, evren-sel olarak ayni, yani degismez olduklanmn varsayilmi§ olmasi gerekir. Bundan onceki boliimde gosterdigimiz gibi, arti-deger oraninin degismedigi varsayildiginda, belli bir sermayenin sagladigi kar orani, de-gi§meyen sermayenin bir ya da oteki kismimn degerini yukselten ya da diisuren durumlann sonucu olarak yukselebilir ya da dii§ebilir ve boyle-ce, sermayenin degi§en ve degismeyen kisimlan arasindaki orani etki-ler. Aynca biz, bireysel bir sermayenin devir zamaninin uzama ya da kisalmasinin, kar oranini da ayni sekilde etkileyebilecegini
de gordiik. Kar kitlesi, arti-deger kitlesi ile ve arti-degerin kendisi ile 6zde§ oldugu-na gore, kar kitlesinin -kar oranindan farkli olarak- sozii edilen deger dalgalanmalanndan etkilenmedigini de g6rmu§tiik. Bu dalgalanmalar ancak, belli bir arti-degerin ve dolayisiyla belli buyiiklukte bir kann ken-dilerini ifade ettikleri orani degi§tirirler; baska bir deyi§le bunlar, yalniz, kann nispi biiyiiklugiinu, yani yatinlan sermayenin buyiiklugune kiyasla biiyukliigiinii degi§tirirler. Sermaye, bu gibi deger dalgalanmalan sonucu baglandigina ya da serbest kaldigina gore, yalniz kar oraninin degil, kann kendisinin de bu dolayh yoldan etkilenmesi soz konusudur. Ne var ki bu, yalniz zaten yatirilmi§ bulunan sermaye icin gecerli olup, yeni yatinmlara uygulanmiyordu. Aynca, kardaki arti§ ya da diisme, daima,ayni [sayfa 130] sermayenin bu gibi dalgalanmalar sonucu, daha fazla ya da az
30
Karl Marks Kapital III
emegi harekete getirebilmesine baghdir; ba§ka bir deyi§le, bu, arti-deg-er orani ayni kalirken, ayni sermayenin daha biiyiik ya da daha kiiciik miktarda arti-deger saglamasina baghdir. Genel kural ile celismek ya da bunun bir istisnasi olmak §6yle dursun, bu g6riinii§teki istisna, ashnda, genel kurahn uygulanmasinda yalmzca ozel bir durumdu. Bundan onceki kisimda goriildii ki, emegin somurii derecesi ayni kalmak iizere, degismeyen sermayeyi olu§turan kisimlann degeri ile sermayenin devir zamanindaki degi§iklikler, kar oraninda degi§iklikler meydana getirmektedir. Bundan su acik sonuc cikar ki, farkli iiretim alanlannda yanyana bulunan kar oranlan, diger ko§ullar ayni kalmak iizere, bu farkli alanlarda kullamlan sermayelerin devir zamanlan farkli oldugu ya da ce§itli iiretim kollanndaki bu sermayelerin organik kisim-lannin deger-ili§kisi degi§ik oldugu zaman farkli olurlar. Daha once, bir ve ayni sermayede ardarda degi§iklikler olarak baktigimiz §eye §imdi, farkli iiretim alanlannda yanyana bulunan sermaye yatinmlan arasinda ayni anda bulunan farklar goziiyle bakilacaktir. Bu durumda, sunlan incelememiz gerekiyor: 1) sermayelerin organik bile§imlerindeki fark, ve 2) bunlann devir donemlerindeki fark. Butun bu inceleme boyunca temel olarak ahnan varsayim, dogal-dir ki, belli bir iiretim kolundaki bir sermayenin bile§imi ya da devri denildigi zaman, daima, bireysel sermayelerin raslansal farklan degil, bu iiretim alamna yatinlan sermayenin ortalama normal oranlan ve genellikle, bu belli iiretim alaninda kullamlan toplam sermayenin ortalamasi kastedilmektedir. Aynca, arti-deger orani ile i§giinii degismez kabul edildigine ve bu varsayim da ucretlerin ayni kaldigi anlamina geldigine gore, belli bir miktar degisen sermaye, harekete getirilen belli bir miktar emek-gucu-nu ve dolayisiyla belli bir miktar maddele§mi§ emegi temsil eder. Bu nedenle, eger 100 sterlin, 100 i§cinin bir haftahk iicretini, 100 fiili emek-guciinii temsil ediyorsa, n defa 100 sterlin n defa 100 i§cinin emek-gii-ciinii, ve 100 sterlin : n, 100 : n i§cinin iicretini temsil
eder. Demek ki, degisen sermaye burada (iicretin veri oldugu durumlarda daima oldugu gibi), belli bir toplam sermaye tarafindan harekete gecirilen emek mik-tannin bir gostergesi olarak hizmet eder. Kullamlan degisen sermayelerin biiyiikliiklerindeki farklarla, bu nedenle, kullamlan emek-giicii mik-tanndaki farkin bir gostergesi hizmetini goriir. Eger, 100 sterlin haftada 100 i§ciyi belirtir ve 60 i§-saatlik haftada 6.000 i§-saatini temsil ederse, 200 sterlin 12.000, 50 sterlin yalmz 3.000 i§-saatini temsil eder. Sermayenin bile§imi sozii ile biz, Birinci Ciltte de belirtildigi gibi, aktif ve pasif kisimlan, yani degisen ve degismeyen sermayeler arasin-daki orani anlatmak istiyoruz. Bu bashk altinda, i§te bu iki oran sozko-nusu olmaktadir. Bazi kosullar altinda benzer etkiler yaratabildikleri halde, [sayfa 131] bunlar e§it onemde degildirler. Birinci oran, teknik bir temele dayamr ve iiretici giiclerin belli bir Karl Marks
131 Kapital III
geli§me a§amasinda buna veri olarak bakilmasi gerekir. Belli miktarda urunii, diyelim, bir giinde iiretmek ve boylece -soylemeye gerek yoktur ki- belli miktarda iiretim aracini, makineyi, hammaddeyi, vb. iiretken olarak tiiketmek, yani harekete gecirmek icin, belli sayida i§ci ile temsil edilen belli bir miktarda emek-giiciine gereksinme vardir. Belli sayida i§ci, belli miktarda iiretim aracina tekabiil eder ve dolayisiyla belli miktarda canh emek, iiretim araclannda maddele§en belli bir emek miktanni kar§ilar. Bu oran, biitiin ayri sanayi kollannda raslansal olarak aym ya da yakla§ik olabilirse de, farkh iiretim alanlannda ve hatta cogu kez bir ve ayni sanayiin ce§itli kollannda biiyiik olciide farklidir. Bu oran, sermayenin teknik bile§imini olu§turur ve onun organik bile§iminin gercek temelidir. Ne var ki, bu ilk oranin, degisen sermayenin, sirf, emek-giiciiniin bir gostergesi ve degismeyen sermayenin ise, sirf, bu emek giicii tara-findan harekete gecirilen iiretim araclan kitlesinin bir gostergesi olmasi kosuluyla, farkh sanayi kollannda da ayni olmasi olanagi vardir. Ornegin, bakir ve demir i§ciliginde bazi i§ler, emek-giicii ile iiretim araci kitlesi arasindaki oranin ayni olmasini gerektirebilirler. Ama bakir demirden daha pahah oldugu icin, degisen ve degismeyen sermayeler arasindaki deger-iliskisi her iki halde de farkh ve dolayisiyla, iki toplam sermayenin deger-bile§imi de farklidir. Teknik bile§im ile deger-bile§imi arasindaki fark, her sanayi kolunda, sermayenin teknik bile§imi degismedigi halde, iki kisminin deger-bagintisinin degisebilirligi ve deger-bagmtisi ayni kala-bildigi halde teknik bile§iminin degisebilirligi icinde kendini gosterebilir. Bu son durum, kuskusuz, ancak, kullanilan iiretim araclan ile emek-giicii arasindaki orandaki degi§ikligin, bunlann degerlerindeki zit bir de-gisMk ile telafi edilmesi halinde olanaklidir. Sermayenin deger-bile§imi, teknik bile§imi tarafindan belirlendigi ve onu yansittigi olciide, sermayenin organik bile§imi adini ahr.20 Bu nedenle, degisen sermaye sozkonusu oldugunda, biz, bunun, belli bir emek-giicii miktarimn, belli sayida i§cinin ya da harekete geciri-len belli miktarda canh emegin gostergesi oldugunu kabul
ediyoruz. Bundan onceki kisimda gordugumuz gibi, degi§en sermayenin deger buyiiklugundeki bir degi§me, en sonunda, yalmzca, ayni emek kitlesinin daha yuksek ya da du§uk bir fiyatindan ba§ka bir §eyi belirtmez. Ama, arti-deger orani ile i§giiniinun sabit ve belli bir i§ donemi icin iicretlerin veri diye kabul edildigi burada, bu, sozkonusu degildir. Ote yandan, degi§meyen sermayenin buyiiklugundeki fark, ayni sekilde, belli miktarda [sayfa 132] bir emek-gucii tarafindan harekete gecirilen iiretim araclan kitlesinde bir degi§ikligin gostergesi olabilir. Ama bu, bir alanda harekete gecirilen iiretim araclan ile bir digerinde harekete gecirilen iiretim 20
Yukardaki konu, Birinci Cildin iiguncu baskisinda XXIII. Boliimiin ba§inda, s. 628, [Kapi-tal, Birinci Cilt, Yirmibe§inci Bolum, s. 650-651. -Ed.] kisaca geli§tirilmi§ bulunuyor. ilk iki baski bu pasaji igermedikleri igin burada yinelenmesi daha da gerekli oluyor. -F.E.
32
Karl Marks Kapital III
araclan kitlesi arasindaki deger farkindan da ileri gelebilir. Bu yiizden, her iki g6rii§ acisinin da burada incelenmesi gereklidir. Ensonu, asagidaki temel olgulan da dikkate almak zorundayiz: 100 i§cinin haftahk iicreti 100 £ olsun. Haftalik i§-saati 60 £ olsun. Aynca arti-deger orani %100 olsun. Bu durumda i§giler, bu 60 saatin 30 saatin-de kendileri icin, 30 saatinde de kapitalistler icin bedavadan cah§irlar. Gercekte, 100 £ iicret, ancak, 100 i§cinin 30 i§-saatini ya da toplam 3.000 i§-saatini temsil eder, oysa emekcilerin cahsmis. olduklan oteki 3.000 saat, 100 £ arti-degerde ya da kapitalistin cebe indirdigi karda madde-le§mi§tir. Bu nedenle 100 £ iicret, 100 i§cinin haftalik emeginin maddele§tigi degeri ifade etmemekle birlikte, gene de bu (i§giiniiniin uzun-lugu ile arti-deger orani veri olduguna gore), bu sermayenin, 100 i§ciyi 6.000 i§-saati icin harekete gecirdigini belirtir. 100 £ sermaye once bunu gosterir, ciinkii harekete gecirilen i§ci sayisini haftada 1 £ = 1 i§ci, §u halde 100 £ = 100 i§ci ile belirtmektedir; ve ikinci olarak, arti-deger orani, %100 olarak belli olduguna gore, i§cilerden herbiri, kendi iicreti-nin icerdigi i§in iki katini yapmakta ve boylece 1 £; yani yanm haftalik emeginin ifadesi olan iicreti, tarn bir haftalik emegi harekete getirir; tipki 100 sterlinin ancak 50 haftayi icerdigi halde 100 haftalik emegi harekete gecirmesi gibi. Boylece, ucretlere yatinlmi§ bulunan degi§en sermaye ile ilgili olarak cok onemli bir aynm yapmak gerekir. UcreUerin toplami, yani belli bir miktar maddelesmi§ emek olarak degerini, harekete gecirdigi canh emek-kitlesinin sirf bir gostergesi olarak degerinden ayirmak gerekir. Bu ikincisi daima maddele§tirdigi emekten daha biiyuk-tiir ve bu nedenle de, degisen sermayenin degerinden daha biiyuk bir deger tarafindan temsil edilir. Bu daha biiyuk deger, bir yandan, degisen sermaye tarafindan harekete gecirilen i§ci sayisi ile, ote yandan da, bu i§cilerin harcadiklan arti-emek miktan ile belirlenir. Degi§en sermayeye bu acidan bakilmasindan §u sonuclar cikar: Bir A uretim alanina yaUnlan bir sermayede, toplam sermaye 700'iin yal-nizca 100'ii degi§en sermayeye, geriye kalan
600'ii degi§meyen sermayeye, B uretim alaninda, 600'ii degi§en sermayeye ve yalnizca 100'ii degi§-meyen sermayeye yatinlmi§ olsa, 700 miktanndaki A sermayesi yalnizca 100’luk emekgiiciinii ya da daha onceki varsayimimizdaki deyimle 100 haftalik emegi ya da 6.000 saatlik canh emegi harekete gecirdigi halde, aym miktardaki B sermayesi 600 haftalik emegi ya da 36.000 saatlik canh emegi harekete gecirir. Adaki sermaye, bu durumda, 50 haftalik emege, ya da 3.000 saatlik arti-emege elkoydugu halde, B’de aym miktar-da sermaye 300 haftalik emegi ya da 18.000 saatlik arti-emegi elde et-mi§ olur. Degisen sermaye yalmz kendisinde somutla§an emegin gostergesi degildir. Arti-deger orani bilindiginde, o aym zamanda, [sayfa 133] kendisinde somutia§anin iizerinde harekete gecen emek miktannin da, yani arti-emegin de gostergesidir. Emegin somurulme yogunlugu ayni kabul edildiginde, birinci halde kar = 100 : 700 = 1 : 7 = %142/7 ve ikinci Karl Marks
133 Kapital III
halde 600 : 700 = 6 : 7 = %85% ya da alti kathk bir kar orani olurdu. Bu durumda, kann kendisi gercekten alti kati daha biiyiik, A’da 100 olmasi-na kar§i B’de 600 olurdu, ciinkii ayni sermaye, alti defa fazla canh emegi harekete gecirmistir ve bu, ayni somurii diizeyinde, alti kati arti-deger, dolayisiyla, alti kati kat demektir. Ama eger A’ya yatinlan sermaye 700 olmayip 7.000 £, B’ye yati-nlan ise yalmz 100 £ olsa ve her ikisinin de organik bile§imi ayni kalsa idi, A’daki sermaye 7.000 sterlinin 1.000 sterlinini degisen sermaye ola-rak kullanirdi ve bu, 1.000 i§cinin haftada = 60.000 saatlik canh emegi demekti, bunun da 30.000’i arti-emek olurdu. Gene de, A’daki sermaye-nin her 700 sterlini, B’deki sermayenin ancak altida-biri kadar canh emegi harekete gecirecek, ve, dolayisiyla ancak altida-biri kadar arti-emek elde edecek ve ancak altida-biri kadar kar iiretecekti. Kar oramni ele alacak olursak, B’de 600 : 700 ya da%85% olmasina kar§ihk, A’da 1.000 : 7.000 = 100 : 700 = %142/7 olurdu. E§it miktarda sermayeler ahndigi halde, kar oranlan farkh olmaktadir, ciinkii arti-deger oranlan ayni oldugu halde, harekete gecirilen canh emek kitlelerinin farkli olmasi nedeniyle, arti-deger ve dolayisiyla kar kitleleri farkli olmaktadir. Her iki iiretim alaninda teknik ko§ullar ayni olsa, ama kullanilan degismeyen sermayenin ogelerinin degeri, birinde digerinden daha biiyuk ya da kiiciik olsa, fiilen ayni sonucu elde ederiz. Her ikisinin de, degisen sermaye olarak 100 £ yatirdigini ve dolayisiyla, ayni miktar ma-kine ile hammaddeyi harekete gecirmek icin haftada 100 i§ci cahstirdigini kabul edelim. Ama makineler ile hammadde, B’de A’dan daha pahah olsun. Ornegin, 100 £ degisen sermaye, A’da 200 sterlinlik, B’de 400 sterlinlik degismeyen sermayeyi harekete gecirsin. Ayni %100 arU-deger orani ile, iiretilen artideger her ikisinde de 100 sterlindir. §u halde, her ikisinde de kar 100 sterline e§ittir. Ama, A’da kar orani = 100 : (200 + 100,) = 1 : 3 = %33'A, B’de ise 100 : (400 + 100,) = 1 : 5 = %20’dir. Gercekten de biz, eger her iki durumda da toplam sermayenin belli bir bolunebilir kismini secersek, B’nin her 100 sterlininde ancak 20 sterlinin ya da be§te-birin degisen sermayeyi, oysa A’da, her 100 sterlinde
331/ 3'un ya da iicte-birin degi§en sermayeyi olu§turdugunu goruriiz. B, her 100 £ icin daha az kar uretmektedir, ciinkii, A’dan daha az canh emegi harekete gecirmektedir. Kar oranlanndaki farklihk, bu durumda, arU-deger kiUeleri nedeniyle, bir defa daha, kendisini, yatinlan sermayenin her 100 birimi tarafindan iiretilen kar kitlelerindeki farklihk haline getir-mektedir. Bu Ikinci ornek ile birinci arasindaki fark yalnizca §udur: bu Ikinci durumda A ile B arasindaki e§itlik, teknik temel ayni kalmak kaydiyla, yalnizca ya A’da ya da B’de degismeyen sermayenin degerinde bir degisme yapilmasini gerektirir. Ama birinci durumda, her iki iiretim [sayfa 134] alanindaki teknik bile§im farklidir ve bir e§itlik saglanmasi icin ko-kiinden degi§tirilmesi gereklidir.
34
Karl Marks Kapital III
ge§itli sermayelerin farkli organik bile§imleri, demek oluyor ki, kendi muUak biiyiikliiklerinden bagimsizdir. Onemli olan, daima, her 100 birimin ne kadannin degisen ve ne kadannin degismeyen sermaye oldugudur. Yiizde olarak hesaplanan farkli buyiiklukte sermayeler, ya da, bu durumda, ayni §ey demek olan, ayni emek-zamani ve ayni somurii de-recesi ile i§ goren ayni biiyiikliikteki sermayeler, artideger nedeniyle cok farkli miktarlarda kar iiretebilirler, ciinkii farkli iiretim alanlanndaki sermayenin organik bile§imindeki fark, kendi degisen kisminda, ve do-layisiyla, harekete gecirdigi canh emek miktannda ve bu nedenle de, ele gecirdigi arti-emek niceliklerinde bir fark bulundugu anlamini ta§ir. Ve bu arti-emek, arti-degerin ve dolayisiyla da kann oziidiir. Farkli iiretim alanlannda, toplam sermayenin e§it kisimlan, e§it olmayan arti-deger kaynaklanni olu§tururlar ve arti-degerin tek kaynagi canh emektir. Emegin somurii derecesi ayni kalmak iizere, 100 birimlik bir sermayenin harekete gecirdigi emek kitlesi ve bunun sonucu olarak elkonulan arti-emegin miktan, bu sermayenin degisen kisminin buyiiklugune bag-hdir. Yiizde olarak bile§imi, 90 + 10. olan bir sermaye, eger, ayni somiirii derecesi ile, 10 + 90, olan bir sermaye ile ayni miktarda arti-deger ya da kar iiretiyorsa, arti-degerin ve dolayisiyla genellikle degerin, emek-ten biisbiitiin farkli bir kaynagi olmasi gerekecegi ve bu durumda, eko-nomi politigin her tiirlii rasyonel temelden yoksun kalacagi giin gibi aciktir. Eger biz her zaman, 1 sterlinin haftada 60 saat cahsan bir i§cinin haftahk iicreti, arti-deger oraninin %100 oldugunu kabul edersek, bir i§cinin bir haftahk toplam deger-uriinunun 2 £ olacagi apaciktir. Bu durumda on i§ci ancak 20 £ iiretecektir. Ve, bu 20 sterlinin 10 sterlini iicreUeri yerine koyacagina gore, on i§ci, 10 sterlinden fazla arti-deger iiretemeyecektir. Ote yandan, toplam uriinii 180 £ ve iicreUeri 90 £ tutan 90 i§ci, 90 £ tutannda arti-deger iiretecektir. Kar orani birinci halde boy-lece %10 ve digerinde %90 olacaktir. Eger bu boyle olmasaydi, deger ile arti-deger, maddelesmi§ emekten ba§ka bir sey olurdu. Farkli iiretim alanlannda yiizde olarak -ya da e§it buyiiklukte sermayeler
olarak- ele ahnan sermayeler, degisen ve degismeyen sermayelere farkli bicimde boliindiikleri, e§it olmayan niceliklerde canh emegi harekete gecirdikle-ri, farkli arti-degerler ve dolayisiyla farkli karlar iirettikleri icin, arti-deg-erin yiizde olarak toplam sermayeye oranindan baska bir §ey olmayan kar orani da farkli olmak zorundadir. §imdi, farkli iiretim alanlannda, yiizde olarak hesaplanan sermayeler, yani e§it buyiiklukte sermayeler, eger, farkli organik bile§imleri sonucu, e§it olmayan karlar iiretiyorlarsa, buradan, farkli iiretim alanlanndaki e§it olmayan karlann kendi buyiiklukleri ile orantih olamayacaklan ya da farkli iiretim alanlanndaki karlann, bu alanlara yatinlan sermayelerin biiyukliikleri ile orantih olma-diklan sonucu cikar, giinkii, eger kar, yatinlan sermayenin buyiiklugu ile pro rata biiyuse idi bu, karlann yiizde olarak ayni olmasi ve boylece Karl Marks
135 Kapital III
farkli uretim alanlanndaki e§it biiyiikliikte sermayelerin, degi§ik organik bile§imlerine kar§in, e§it kar oranlanna sahip [sayfa 135] olmalan anlamina gelirdi. Ancak, sermayenin organik bile§iminin belli oldugu aym uretim alamnda ya da sermayenin organik bile§iminin ayni oldugu farkli uretim alanlannda kar miktarlan, yatinlan sermayelerin miktarlan ile dogru oran-tihdir. E§it olmayan sermayelere ait karlann, bunlann biiyukliikleri ile orantih olduklanni soylemek, ancak, e§it biiyukliikte sermayelerin e§it karlar sagladigi ya da biiyukliikleri ve organik bile§imleri ne olursa olsun butun serma-yeler icin kar oranimn ayni oldugu anlamini ta§ir. Bu savlar, metalann, kendi degerleri iizerinden satildiklan var-sayimina dayamldiginda gecerlidir. Bir metain degeri, e§ittir, icerdigi de-gismeyen sermayenin degeri, arti, kendisinde yeniden-iiretilen degisen sermayenin degeri, arti, bu degisen sermayedeki arti§ -iiretilen arti-deger-. Arti-deger orani ayni iken, bu arti-degerin miktannin, degisen sermayenin miktanna bagh olacagi besbellidir. 100 birimlik bireysel bir sermayenin uriiniiniin degeri, bir durumda, 90 + 10. + 10 = 110, di-gerinde, 10 + 90H + 90 = 190’dir. Metalar degerleri iizerinden satihyor-sa, birinci iiriin 110’a satilmistir ve bunun 10’u arti-degeri ya da kar§ihgi odenmeyen emegi temsil eder; ikinci iiriin 190’a satilmi§tir ve bunun 90'i arti-degeri ya da kar§ihgi odenmeyen emegi temsil eder. QesMi iilkelerdeki kar oranlanmn kar§ila§tinlmasinda bu ozellikle onemlidir. Diyelim, Avrupa’da bir iilkede arti-deger orani %100’diir, yani i§ci, i§giiniinun yansinda kendisi icin, oteki yansinda i§veren icin cah§maktadir. Gene diyelim ki, Asya’da bir iilkede arti-deger orani %25’tir ve i§ci, i§giiniinun be§te-dordiinde kendisi icin, be§te-birinde isveren icin cah§maktadir. Avrupa iilkesinde ulusal sermayenin bile§imi 84 + 16d ve; daha az makine, vb. kullanilan ve belli bir siirede, belli miktarda emek-giiciiniin, nispeten daha az miktarda hammaddeyi iiretken ola-rak tiikettigi Asya’daki iilkede ise 16s + 84d olsun. Bu durumda §u hesap elde edilir. Avrupa’daki iilkede iiriiniin degeri = 84 + 16„ + 16 = 116; kar orani = 16 : 100 = %16. Asya’daki iilkede iiriiniin degeri = 16 + 84H + 21 = 121; kar orani =%21.
§u halde, Asya iilkesinde arti-deger orani, Avrupa ulkesindekinin dortte-biri oldugu halde, kar orani Avrupa’dakine gore %25’ten daha biiyuktiir. Carey, Bastiat gibileri ve tutti quanti, tarn bunun tersi bir sonu-ca ula§irlardi. Yeri gelmi§ken belirtelim, ulusal kar oranlan, cogu kez, farkli ulusal arti-deger oranlanna dayanir. Ama biz, bu boliimde, ayni arti-deger oramndan dogan, e§it olmayan kar oranlanni kar§ila§tinyoruz. Sermayelerin organik bile§imlerindeki farklar ve bu nedenle farkli emek kitleleri ve dolayisiyla -diger ko§ullar ayni kalmak iizere- ce§itli uretim alanlannda ayni biiyukliikte sermayelerin harekete gecirdikleri
36
Karl Marks Kapital III
farkli arti-emek kitleleri di§inda, kar oranlan igin ba§ka bir e§itsizlik kay-nagi daha vardir. Bu, farkli iiretim alanlannda sermayenin farkli [sayfa ise] devir donemlerine sahip olmasidir. Biz, Dordiincii Boliimde, diger ko§ullar e§it olmak iizere, ayni organik bile§imdeki sermayelerin kar oranlannin, bunlann devir donemleri ile ters orantih olduklanni gormiis. bulunuyoruz. Gene biz, farkli devir surelerinde devreden ayni degisen sermayelerin, farkli miktarlarda yilhk arti-deger iirettigini de g6rmu§ bulunuyoruz. Demek ki, devir donemlerindeki farklihk, farkli iiretim alanlanndaki e§it biiyiikliikteki sermayelerin, e§it donemlerde, e§it karlar iiretmemesinin ve dolayisiyla, bu farkli alanlardaki kar oranlannin farkli olmasinin ba§ka bir nedeni oluyor. Ne var ki, sermayenin bile§imindeki sabit ve doner sermaye ora-nini ilgilendirdigi kadanyla, bu, kendi icinde kar oranini en ufak sekilde etkilemez. Bu, kar oranini, ancak, bile§imdeki bu farkin, degisen ve de-gismeyen kisimlar arasindaki farkli oranla ayni olmasi ve boylece kar oranindaki farkin, sabit ve doner sermayeler arasindaki farkli orandan degil, bu farktan ileri gelmesi halinde etkiler; bir diger durumda ise, eger sermayenin sabit ve doner kisimlan arasindaki farkli oran, belli bir kann gerceklesecegi devir doneminde bir farka yolacar ise gene kar oranini etkilemi§ olur. Sermayelerin, sabit ve doner sermayelere farkli oranlarda bolunmeleri halinde bu, dogal olarak, daima devir donemini etkiler ve bunda farklihklara neden olur. Ama bu, ayni sermayelerin belli karlan gerceklestirdikleri devir doneminin farkli oldugu anlamina gel-mez. Ornegin, A, uriiniinun daha biiyiik bir kismini, hammaddeye, vb. cevirmek zorunda kaldigi halde, B, ayni makineleri, vb. daha uzun sure kullanabilir ye daha az hammaddeye gereksinme duyabilir, ama hem A ve hem de B, uretimde bulunduklan siirece sermayelerinin bir kismini bir §eye baglami§ olurlar; birisi hammaddeye, yani doner sermayeye, digeri makinelere, vb., ya da sabit sermayeye baglami§ durumdadir. A, siirekli olarak sermayesinin bir kismini, meta-bigiminden para-bigimine ve bundan da tekrar hammadde bigimine gevirir, oysa B, sermayesinin bir kismini daha uzun bir sure boyle bir gevirmeye ba§vurmaksizin emek araci olarak kullanmaya devam
eder. Her ikisinin de ayni miktarda emek Sahstirmasi halinde, bunlar, yil boyunca, degerleri e§it olmayan iiriin kitleleri satacaklar, ama her iki iiriin kitlesi de e§it miktarlarda arti-deger igerecek ve yatinlan tiim sermaye iizerinden hesaplanan kar oranlan, bu sermayelerin, sabit ve doner kisimlannin bile§imleri ile devir donemleri farkli oldugu halde ayni olacaktir. Devir donemleri farkli oldugu halde her iki sermaye de e§it siirelerde esjt karlan gerSekle§tirecektir.21 21
Dordiincii Boliimden gikan sonuca gore, yukardaki anlatimdan dogru bir bigimde, ancak, A ve B sermayeleri kendi degerlerine gore farkli bile§imde olduklan zaman gegerlidir, ama de-gi§en boliimlerinin yiizdeleri, devir donemlerine orantilidir, yani devir sayilanna ters orantihdir. A sermayesinin soyle bir bile§imi oldugunu varsayahm: 20, sabit + 70, doner, ve boylece 90s + 10, = 100. %100 bir arti-deger oraniyla, 10, bir devirde 10 iiretir, bu, bir devir icin %10 bir kar
Karl Marks
137 Kapital III
Devir [sayfa 137] donemindeki farklihgin kendisinin, belli bir siirede belli bir sermaye tarafindan ele gegirilen ve gerQeklestirilen arti-emek kitlesini etkilemesi di§inda bir onemi yoktur. Bu nedenle, sabit ve doner sermay-eye farkli bir bigimde boliinme, zorunlu olarak, kendisi de farkli bir kar oranina yolagacak olan farkli bir devir donemi anlamina gelmiyorsa, kar oranlannda bu gibi bir fark oldugunda, bunun, sabit ve doner sermaye-nin farkh bir oranda olmasindan degil, bu farkli oramn daha gok, kar oranini etkileyen devir donemlerindeki bir e§itsizligi belirtmesi olgusun-dan ileri gelecegi apagiktir. Buradan §u sonu? gikmaktadir ki, degismeyen sermayenin sabit ve doner kisimlan bakimindan Qe§itli uretim kollannda farkli bir bile§imde olmasi, kendi ba§ina kar orani uzerinde etkili degildir, Qiinkii, bu konu-da belirleyici olan, degisen sermayenin degismeyen sermayeye oram-dir; degismeyen sermayenin degeri ve dolayisiyla da bunun degisen sermayeye gore biiyukliigunun, kendisini olu§turan kisimlann sabit yada doner nitelikte olmasi ile hi? bir ili§kisi yoktur. Bununla birlikte, -gogu kez yanh§ sonuglara gotiiriir- sabit sermayenin onemli olgiide biiyuk oldugu durumlarda, bu, yalnizca, iiretimin geni§ olgekte oldugunu, dolayisiyla, degismeyen sermayenin, degisen sermayeyi epeyce astigmi ya da, bu sermayenin gahsUrdigi canh emek-giiciiniin, kullandigi uretim araci kitlesine gore kiigiik oldugunu ifade ettigi goriilebilir. Boylece biz, farkli sanayi kollannda, sermayelerinin organik bile§imlerindeki farklara ve belirli sinirlar igersinde bunlann farkli devir donemlerine bagh olarak farkli kar oranlan bulundugunu; devir siireleri-nin aym oldugu kabul edildiginde, karlann, sermayelerin buyiiklukleri ile oranUh olduklanni ve dolayisiyla, e§it biiyukliikteki sermayelerin, e§it siirelerde e§it karlar saglayacagi yasasimn (genel bir egilim olarak), arti-deger orani ayni olsa bile, ancak, organik bile§imleri ayni olan sermaye-lere uygulanacagini gostermi§ bulunuyoruz. Bu soylenenler, biitiin ince-lemelerimizde esas ahnan varsayima, yani metalann degerleri iizerin-den satildiklan varsayimina dayanildiginda geSerlidir. Ote yandan, hiS kusku yoktur ki, oze ili§kin olmayan, raslantiya bagh ve birbirlerini telafi eden aynhklar
di§inda, ge§iUi sanayi kollannda ortalama kar oranindaki farklihklar gergekte varolmadigi gibi, biitiin kapitalist uretim sistemi orta-dan kalkmadikga da varolamaz. §u halde, oyle goriiniiyor ki, burada deger teorisi, fiili siire? ile, gergek uretim gorungusii ile bagda§mamak-tadir ve bu nedenle de bu goriingiiyu anlamaya gahsmaktan vazgeg-mek, yerinde olacaktir. Bu cildin Birinci Kismindan §u sonu? gikmaktadir ki, farkli uretim alanlanndaki iiriinlerin maliyet-fiyatlan, uretimleri igin yatinlmi§ bulunan orani saglar. Sermaye B = 60, sabit + 20, doner, dolayisiyla 80s + 20d = 100 olsun. 20d, yukardaki artideger orani iizerinden, bir devirde, 20a iiretir, bu da bir devirde = %20 bir kar orani saglar ki, A’nin iki katidir. Ama A, yilda iki kez, B ise yalnizca bir kez devir yaparsa, o zaman 2 x 10 da yilda 20, getirir, ve her ikisi igin de yilhk kar orani aynidir, yani %20’dir. -FE.
38
Karl Marks Kapital III
sermayelerin buyuklukleri e§it ise, bu sermayelerin organik bile§imleri farkli olsa bile e§ittir. Degisen ve degismeyen sermayeler arasindaki ay-nm, maliyet-fiyatinda kapitalistin goziinden kagmaktadir. Uretimi iSin, 100 £ yatirmak zorunda oldugu bir meta, bu miktan ister [sayfa 138] 90 + 10H ya da 10 + 90H §eklinde yatirmi§ olsun, ona bu kadar paraya ma-lolur. Her ikfhalde de bu meta ona 100 sterline mal olmu§tur; ne bir kuru§ fazla, ne de bir kuru§ eksik, uretilen degerler ve arU-degerler ne kadar fark ederse etsin, farkli iiretim alanlarmdaki e§it sermayeler igin maliyetfiyatlan aynidir. Maliyet fiyaUanndaki bu e§itlik, ortalama bir karin olu§masina aracihk eden sermaye yaUnmlan arasindaki rekabet igin temel te§kil eder. [sayfa 139]
Karl Marks
139 Kapital III
DOKUZUNCU BOLUM GENEL BIR KAR ORANININ OLU§MASI (ORTALAMA KAR ORANI) VE META DEGERLERININ URETIM FIYATLARINA DONU§MESi
SERMAYENIN organik bile§imi, herhangi belli bir zamanda §u iki ko§ula baghdir: birincisi, kullanilan emek-giicii ile kullamlan uretim ara-ci arasindaki teknik bagmtiya; ikincisi, bu uretim araclanmn fiyatina. Bu bile§imin, gordiigumuz gibi, yiizde oranlara dayanilarak incelenmesi gerekir. Biz, 4/5’i degismeyen ve '/5’i degisen sermayeden olu§an bir ser-mayenin organik bile§imini 80 + 20. formulu ile ifade ediyoruz. Bu kar§ila§tirmada, aynca, arti-deger oraninin degismedigi de varsayilmisUr. Bu geli§iguzel segilen bir oran, diyelim %100 olsun. 80 + 20H bile§i-mindeki
sermaye, bu durumda 20 kadar bir arti-deger iiretir ve bu da, toplam sermaye iizerinden %20 bir kar orani verir. Bu sermayenin iirii-niinun gergek degerinin biiyukliigii, degi§meyen sermayenin sabit kis-mimn biiyukliigiine ve sabit sermayeden a§inma ve eskime yoluyla iiriine gegen kisma baghdir. Nevar ki, bu durumun, kar orani ve su halde bu inceleme iizerinde hi? bir etkisi bulunmadigi igin sirf kolayhk olsun diye, degismeyen sermayenin, her yerde, bu sermayelerin yilhk iiriiniine ayni §ekilde ve butumiyle aktanldigim varsayacagiz. Bundan baska, farkli iire-tim alanlannda sermayelerin bir yilda, kendi degi§en kisimlannin biiyukliigii ile oranUh olarak ayni miktarlarda arU-deger gerQekle§tirdigini de varsayacagiz. Bu nedenle §imdilik, devir siirelerindeki degi§iklikler tarafindan bu bakimdan dogurabilecekleri farki bir yana birakacagiz. Bu
40
Karl Marks Kapital III
[sayfa 140] nokta daha sonra ele ahnacaktir. §imdi be§ ayri uretim alani alahm ve bunlann herbirinde sermay-enin organik bile§imi §6yle olsun: Sermayeler ArtiArtiUriinu Kar Deger n120 Oram I. 80 +20 %100 Deger 20 %20 II. 70 + 30 %100 30 130 %30 III. 60 + 40 %100 40 140 %40 IV. 85 + 15 %100 15 115 %15 V. 95 + 5 %100 5 105 %5 Burada, ayni somurii derecesinin oldugu farkli uretim alanlann-da, bu sermayelerin farkli organik bile§imlerine tekabiil eden epeyce farkli kar oranlan oldugunu goriiyoruz. Bu be§ uretim alanina yatinlan sermayelerin toplami = 500; bunlann urettikleri arti-deger toplami -110; bunlann urettikleri metalann to-plam degeri = 610. Bu 500 degerindeki sermayeyi tek bir sermaye ve I’den Ve kadar sermayeleri, bunu olu§turan kisimlar olarak (ornegin, bir pamuklu fabrikasinda, taraklama, egirmeye hazirlama, egirme ve doku-ma bolumlerinde, degismeyen sermayenin degisen sermayeye oram farkli olan, ama ortalama oramnin ancak fabrikanin butunii icin hesa-planmasi gerekli) kabul edersek, 500 buyiikliigunde bu sermayenin ortalama bile§imi = 390 + 110 , ya da yuzde olarak = 78 + 22. olur. 100 degerinde sermayelerin her birisine toplam sermayenin beste-biri goziiyle bakihrsa, bunlardan bir tanesinin bile§imi bu ortalama 78 + 22. bile§ime e§it olur; her 100 icin ortalama 22 arti-deger olacaktir; demek ki, ortalama kar oram = %22, ve en sonu bu 500 tarafindan iiretilen toplam uriiniin her be§te-birinin fiyati = 122 olacaktir. Oyleyse, yatinlan toplam sermayenin her be§te-birinin uriiniinun 122’den satilmasi gerekecektir.
Ama, tamamen yanh§ sonuclardan kacinmak icin, biitiin mali-yet-fiyatlanmn = 100 kabul edilmemesi gerekir. Bile§imi 80 + 20., arti-deger oram = %100 olan 100 buyiikliigun-deki sermaye I tarafindan iiretilen metalann toplam degeri, degismeyen sermayenin tamamimn yilhk Mine girmesi ko§uluyla = 80 + 20H + 20 = 120 olur. §imdi bu durum, bazi kosullar altinda bazi uretim alanlann-da goriilebilir. Ama, s : d = 4 : 1 oramnin oldugu yerlerde bu durum pek olamaz. Bu nedenle bizim, farkli sermayelerin her 100'u tarafindan iiretilen degerleri kar§ila§tinrken, bunlann, s’nin, sabit ve doner kisimlan ba-kimindan farkli bile§imde olmalanna bagh olarak farklihk gostereceklerini ve bu farkli sermayelerin herbirinin sabit kisimlannin, duruma gore yava§ ya da hizh deger kaybina ugrayacaklanni boylece de iiriine, e§it siireler-de, kendi degerlerinin e§it olmayan miktarlanm aktaracaklanni akildan cikarmamamiz gerekir. Ama bu, kar oram icin onemli degildir. 80s’nin Karl Marks
141 Kapital III
yilhk iiriine 80, 50 ya da 5 kadar bir deger aktarmasinin ve [sayfa id) dolayisiyla yilhk iiriiniin = 80s + 20d + 20a = 120; ya da 50s + 20d + 20a =90, veya 5s + 20d + 20a = 45 olmasinin bir onemi yoktur; biitiin bu durumlarda, iiriiniin degerinin, maliyet-fiyatindan fazlahgi = 20 olur ve kar oramnin hesaplanmasinda hepsinde bu 20, 100 biiyiikliigiindeki sermayeye oranlamr. §u halde, sermaye Fin kar orani, her durumda %20’dir. Bunu daha da acik hale getirmek icin, degismeyen sermayenin farkli kisimlannin, ayni be§ sermayenin iiriiniiniin degerine asagidaki §ekilde girdigini kabul ediyoruz: §imdi eger biz tekrar I’den Ve kadar sermayeleri tek bir toplam Sermayele r 1. 80 +20 II. 70 +30 III. 60 IV. 85 V. 95 +5 s d
Artidege 1 1 1 1 1 00%
Artidege 20 30 40 15 5
Kar Oran 20% 30% 40% 15% 5%
Harc a-nan 50 51 51 40 10
Metalann 90 111 131 70 20
Maliy et 70 81 91 55 15
390 +110, -110 1 ---Topla 78 +22 -22 22% ---Ortala sermaye olarak diisuniirsek, bu durumda da, yine, bu be§ sermayenin toplaminin bile§iminin= 500 = 390s + HOd oldugunu, boylece, ayni ortalama bile§imi = 78s + 22d elde ettigimizi ve ayni
sekilde ortalama arti-degerin = 22 kaldigini goriiriiz. Bu arti-degeri, I’den Ve kadar sermayeler arasinda e§it sekilde bolecek olursak asagidaki meta-fiyatlanm elde ederiz: Sermayele r I. 80 +20 II. 70 +30 III. 60 IV. 85 +15 V. 95 +5
ArtiDege r 20 30 40 15 5
Metal ann Deger 90 111 131 70 20
Metal ann Maliy 70 81 91 55 15
Metal ann Fiyati 92 103 113 77 37
Kar Oran i 22% 22% 22% 22% 22%
Fiyatin Deger den +2 -8 -18 +7 + 17
Birlikte ahndiginda metalar degerlerinin, 2 + 7 + 17 = 26 iizerin-de ve 8 + 18 = 26 altinda satilmi§lar ve boylece, fiyatin degerden sapmasi, arti-degerin e§it olarak boliinmesi ya da yatmlan sermayenin her 100 [sayfa 142] birimi icin 22’lik ortalama kann, I’den Ve kadar metalann herbirinin maliyet-fiyatlanna eklenmesi yoluyla dengelenmi§ olur. Metalann bir kismi kendi degerleri iizerinde safildigi halde, diger kismi ayni oranda olmak iizere degerlerinin alfinda satilmi§ olur. Ve, metalann an-
42
Karl Marks Kapital III
cak boyle fiyatlarla satilmasidir ki, I’den Ve kadar olan sermayeler icin kar oramnin, bu sermayelerin farkh organik bile§imde olmalanna kar§in yine de e§it olarak %22 olmasini saglar. Farkli iiretim alanlannda, ce§itli kar oranlannin ortalamalannin bulunarak bu farkh iiretim alanlanndaki maliyet-fiyatlanna eklenmesiyle elde edilen fiyaUar, iiretim-fiyatlanni meydana getirirler. Bunlar, 6nko§ul olarak, genel bir kar oramnin var-ligmi gerektirdigi gibi, bu da gene, her bireysel iiretim alanindaki kar oranlannin, kendi ba§ina ahndiginda, daha once, bir o kadar ortalama kar oranina indirgenmi§ olmasini ongoriir. Bu ozel kar orani = a : S’nin her iiretim alaninda, bu kitabin Birinci Kisminda oldugu gibi, metalann degerlerinden cikartilmi§ olmalan gerekir. Boyle bir cikarma olmaksi-zin, genel kar orani (ve dolayisiyla metalann iiretim-fiyati) bo§ ve anlam-siz bir kavram olarak kahr. §u halde, bir metain iiretim-fiyati, maliyet-fiyati ile buna genel kar oranina uygun olarak yiizde seklinde, eklenen kann toplamina ya da ba§ka bir deyi§le, maliyet-fiyati ile ortalama kann topla-mina e§ittir. Farkli iiretim kollanna yatinlmi§ bulunan sermayelerin farkli organik bile§imleri nedeniyle ve dolayisiyla -belli biiyukliikteki bir toplam sermaye, icersinde, degisen sermayenin sahip bulundugu farkli yuzdeye bagh olarak- e§it biiyiikliikte sermayelerin cok farkli miktarlarda emegi harekete gecirmesi nedeniyle, bu sermayeler, cok farkli niceliklerde arti-emege elkoymu§ olurlar ya da cok farkh niceliklerde arti-deger iire-tirler. Buna uygun olarak, ce§itii iiretim kollannda egemen olan kar or-anlan koken olarak cok farkhdir. Bu farkli kar oranlan, rekabet aracihgi ile, biitiin bu farkli kar oranlannin ortalamasi olan tek bir genel kar oranina e§itlenirler. Organik bile§imi ne olursa olsun belli bir biiyukliikteki bir sermayeye bu genel kar orani uyannca isabet eden kara, ortalama kar denir. Bir metain, kendi maliyet-fiyati ile, uretimi sirasinda yatinlmi§ bulunan (yalnizca tiiketilmis. olan degil) toplam sermaye iizerinden, devir kosullan geregince, yilhk ortalama kardan kendisine dii§en payin toplamina e§it olan fiyatina, bu metain iiretim-fiyati denir. Ornegin, 100'ii sabit sermaye olan 500’liik bir sermaye alahm ve bunun
%10’u 400’liik doner sermayenin bir devri sirasinda yipranmi§ ve a§inmi§ olsun. Bu devir donemindeki ortalama kar % 10 olsun. Bu durumda, bu devir sirasinda yaratilan iiriiniin maliyetfiyati, asmma icin 10, arti 400 (s + d) doner sermaye = 410, ve iiretim-fiyati, 410 maliyet-fiyati, arti (500 iizerinden %10 kar) 50 = 460 olur. Demek oluyor ki, ce§ith iiretim alanlanndaki kapitalistler, rnetala-nm satmakla, bunlann uretimlerinde tiiketilen sermayenin degerini geri almakla birlikte, bunlar, kendi alanlannda, bu metalann uretimleri ile [sayfa 143] yaratilmi§ olan arti-degeri ve dolayisiyla kan elde etmi§ olmazlar. Onlann elde etmi§ olduklan §ey, yalnizca, tek-diize olarak dagitildigin-da, biitiin iiretim alanlannda toplumsal sermaye tarafindan belli bir sii-rede iiretilen toplam toplumsal arti-deger ya da kardan toplam toplumsal
Karl Marks
143 Kapital III
sermayenin her kesrine diisen pay miktanndaki arti-deger ve dolayisiyla kardir. Yatinlmi§ bulunan bir sermayenin her 100 birimi, bile§imi ne olursa olsun, bir yilda ya da herhangi bir siirede, her 100 biriminin payi-na, aym donemde, toplumsal sermayenin n kismina dii§en kadar kar getirir. Kar sozkonusu oldugu siirece, ce§itli kapitalistlerin durumu, kann, aralannda her 100 birime gore bolundugu hisse senetli bir §irketteki hisse sahipleri gibidir; boylece, bireysel kapitalistler bakimindan karlar, burada, herbirisinin toplam giri§ime yatirdigi sermaye miktanna gore, yani biitiin olarak toplumsal iiretimdeki yatinmina, hisse sayisina gore degi§ir. Demek ki, metalann fiyatinda, bu metalann iiretimi sirasinda tuketilen sermaye ogelerini yerine koyan kisim, ve dolayisiyla, bu tiiketi-len sermaye-degerin tekrar satin ahnmasi icin harcanmasi gereken ki-sim, yani bu metalann maliyet-fiyati, tamamiyla, kendi uretim alanlanndaki sermaye yatinmina baghdir. Ama metalann fiyatindaki ote-ki oge, bu maliyet-fiyatina eklenen kar, belli bir uretim alamnda, belli bir sermaye tarafindan, belli bir siirede iiretilen kar miktanna bagh degildir. Bu, toplumsal iiretime yatinlan toplam toplumsal sermayenin kesirli bir kisim olarak, belli bir siirede her bireysel sermayeye ortalama olarak dii§en kar kitlesine baghdir.22 Bir kapitalist, metalanm, uretim-fiyatina sattigi zaman, bu neden-le, bunlann uretiminde tuketilen sermayenin degerine orantih bir para elde eder ve toplam toplumsal sermayede kesirli bir kisim olarak yatirdigi sermayeye orantih bir kar saglar. Kapitalistin maliyet-fiyatlari belirli-dir. Ama, bunlara eklenen kar, yatinlan sermayenin her 100 birimi icin basit bir ortalama olarak, kapitalistin ozel uretim alanindan bagimsizdir. Yukandaki omekte, I’den Ve kadar olan be§ ayn yatinmin da tek bir ki§iye ait oldugunu varsayahm. Metalann uretiminde, I’den Ve kadar her kisimda yatinlan her 100 birim sermaye igin tuketilen degi§en ve degi§meyen sermaye miktan bilinebilir ve I’den Ve kadar, metalann degerinin bu kisim, soylemeye gerek yoktur ki, bunlann fiyatlarinin bir kismini olu§turur, gunku, en azindan bu fiyat, sermayenin yatinlan ve tuketilen kisimlannin yerlerine konulmasi igin gereklidir. Bu
maliyet-fiyatlan, demek ki, I’den Ve, her sinif meta igin farkh olabilir ve bu nedenle de, sahibi tarafindan farkli olarak saptanabilir. I’den Ve kadar, iiretilen farkli miktarlarda arti-deger ya da kar bakimindan, bunlara, kapitalist, pekala, yatirdigi toplam sermaye iizerinden kar goziiyle bakabilir ve boylece her 100 birime kann belli kesirli bir kisim diiserdi. §u halde, I’den Ve ce§itli kisimlarda iiretilen metalann maliyet-fiyatlari farkli [sayfa 144] olurdu; ama bunlann satis, fiyatlarinin, her 100 birim sermayeye eklenen kardan elde edilen kismi, biitiin bu metalar icin aym olurdu. I’den Ve metalann toplam fiyatlan, bu yuzden, bunlann toplam degerlerine, yani I’den Ve maliyet-fiyatlannin toplami, arti, I’den Ve iiretilen arti22
44
Cherbuliez Richesse ou Pouvrete, Paris 1841, s.71-72. -Ed. Karl Marks Kapital III
deger ya da karlann toplamina e§it olurdu. §u halde bu, I’den Ve me-talarda somutla§mi§ olan ge^mis. ve yeni harcanmi§ emegin toplam miktanmn para-ifadesi olabilirdi. Ve ayni §ekilde, toplumda iiretilen biitiin metalann iiretim-fiyaUanmn toplami -biitiin iiretim kollarimn hepsi- bunlann degerlerinin toplamina e§ittir. Bu ifade, kapitalist iiretim sisteminde, iiretken sermayenin oge-lerinin kural olarak piyasadan satin ahndigi, bu nedenle de, bunlann fiyatiannin, zaten gerseklestirilmis. bulunan kann igerdigi ve dolayisiyla kendisinde bulunan kar ile biriikte, o sanayi kolundaki iiretim-fiyatim da igerdigi, boylece, bir sanayi kolundaki kann, bir digerinin maliyet-fiyati-na girdigi olgusu ile geli§iyor gibi goriiniir. Ama eger biz, tiim iilkenin metalannin maliyet-fiyatlannin toplamim bir yana, arti-deger ya da kar toplamlanni ote yana koymu§ olsaydik, bu hesabin dogru olmasi gerekecegi besbellidir. Omegin, bir A metaini alahm. Bunun maliyet-fiyati, B’nin, C’nin, D’nin, vb. karlanni igerebilir; tipki B’nin, C’nin, D’nin, vb. maliyet-fiyatlannin, A’mn karlanni igerebilecegi gibi. §imdi, biz hesabi-mizi yaparken, A’mn kan, kendi maliyet-fiyatinda iserilmi§ olmayacagi gibi, B’nin, C’nin, D’nin, vb. karlan da bunlann maliyet-fiyatiannda igeril-mez. Higkimse kendi kanni, kendi maliyet-fiyatina katmaz. Bu nedenle, eger n kadar iiretim alani olsa, ve bunlann herbiri k tutannda kar saglami§ olsa, bunlann toplam maliyet-fiyati = m - nk olurdu, Bu hesap biitiiniiyle ele alindigmda goriiriiz ki, bir iiretim alanindaki karlar, bir digerinin maliyet-fiyatina gegtigi igin, bunlar bu nedenle son-iiriiniin toplam fiyatinin ogeleri olarak hesaba katilmi§lardir ve kar tarafinda bir ikinci kez goriin-meleri olanaksizdir. Eger bunlardan birisi hesabin bu yaninda gene de goriinmekte ise, bunun tek nedeni, sozkonusu metain kendisinin bir son-iiriin olmasi ve uretim-fiyatimn, bir ba§ka metain maliyet-fiyatina gegmemesidir. Eger bir metain maliyet-fiyati, iiretim araglanmn iireticilerinin karlanni temsil eden bir k miktanni igeriyor ve eger bu maliyet-fiyatina bir kar = k, ekleniyor ise, toplam kar K = k+ k, olur. Kan temsil eden kisimlar dikkate ahnmaksizin bir metain toplam maliyet-fiyati, demek ki, onun
kendi maliyet-fiyati, eksi K olur. Bu maliyet-fiyatina m dersek, m + k = m + k + k1 olacagi agiktir. Birinci Kitapta (Kap. VII, 2, s. 211/ 203) arti-degeri incelerken, bir sermayenin iiriiniiniin, sanki bunun bir kisminin yalmz sermayeyi yerine koyuyor, oteki kismimn ise yalniz arti-degeri temsil ediyormus. gibi ele ahnabilecegini g6rmii§tiik. Bu yakla§imi, toplumun toplam iiriiniine uygularken, bazi diizeltmeler yapmamiz [sayfa 145] gerekiyor. Topluma butunu ile bakarken, diyelim ketenin fiyatinda yer alan kar iki kez goriinemez - hem keten bezinin fiyatinin bir kismi olarak ve hem de ketenin kan olarak ortaya konamaz. Arti-deger ile kar arasinda, diyelim A’mn arti-degeri, B’nin degi§-meyen sermayesine gegtigi siirece bir fark olamaz. Bununla biriikte, metalann degeri igin, igerdikleri emegin kar§iligimn 6denmi§ ya da Karl Marks
145 Kapital III
6denmemi§ olmasinin hi? bir onemi yoktur. Bu, yalnizca, A’mn arti-degerinin kar§ihgmi B’nin odedigini gosterir. A’mn arti-degerinin, toplam hesaba iki kez girmesi olanaksizdir. Ama arada §u fark vardir: Belli bir uriinun, diyelim B sermayesi-nin uriiniinun fiyatinin, B’de gergeklesen arti-degerin B’nin iiriinlerinin fiyatina eklenen kardan biiyiik ya da kugiik olabilmeleri nedeniyle, bu uriinun degerinden farkh olmasi di§inda, aym durum, B sermayesinin degismeyen kismini te§kil eden ve dolayh olarak da, i§Qilerin ya§am gereksinmeleri olmasi nedeniyle degisen kismini da olu§turan metalar igin de gegerlidir. Sermayenin degisen kismini ilgilendirdigi kadanyla, bunun kendisi, maliyet-fiyati, arti, arti-deger, §u halde burada, maliyet-fiyati, art, kara e§ittir ve bu kar, yine, temsil ettigi arti-degerden daha biiyuk ya da daha kugiik olabilir. Degisen sermayeye gelince, ortalama giinluk iicret, gergekte daima, i§Qilerin ya§am gereksinmelerini iiret-mek igin gahsmak zorunda olduklan saatte iiretilen degere e§ittir. Ne var ki, bu saaUerin sayisi da, ya§am gereksinmelerinin uretim-fiyatlannin bunlann degerlerinden gosterdigi sapma nedeniyle kesinligini yitirir. Gene de bu, daima, bir metain ?ok az art-deger ta§imasina kar§in, bir digeri-nin Qok fazla ta§imasina gelir dayanir ve boylece, iiretim-fiyaUarinin ta§i-digi degerlerdeki sapmalar birbirlerini yokederler. Kapitalist uretimde genel yasa, ancak ?ok karma§ik ve yakla§ik bigimde egemen bir egilim ve siirekli dalgalanmalann hi? bir zaman kesinlikle belirlenemeyen orta-lamasi olarak i§ler. Genel kar orani, belli bir sure, diyelim bir yil igin yaUnlmi§ olan her 100 birim sermayeye ait gesMi kar oranlannin ortalamasi ahnmak suretiyle belirlendigine gore, bundan, farkli sermayelerin farkh devir do-nemlerinin yarattigi farkin da ortadan kalkUgi sonucu gikar. Ne var ki, bu farklar, ortalamasi genel kar oranini veren, gesMi iiretim alanlanndaki farkli kar oranlan iizerinde kesin bir rol oynar. Ortalama kar oranimn olu§masi ile ilgili daha onceki ornegimiz-de, her iiretim alanindaki sermayeyi = 100 diye kabul etmi§ ve bunu, yiizde olarak kar oranlanndaki fark ile, e§it miktarlarda sermayeler ta-rafindan iiretilen metalann degerlerindeki farki gostermek igin yapmi§tik. Ama
soylemeye gerek yoktur ki, her iiretim alaninda iiretilen gergek arti-deger miktan, yatinlan sermayelerin buyuklugune baghdir, Qiinkii her iiretim alanindaki sermaye bile§imi bellidir. Gene de, belli bir iiretim alanindaki gergek kar orani iizerinde, yatinlan sermayenin 100, ya da n defa 100 yada xn defa 100 olmasinin bir etkisi yoktur. Toplam kar ister 10 : 100, ister 1.000 : 10.000 olsun, kar orani gene %10’dur. [sayfa ne] Bununla birlikte, ge§itli iiretim alanlannda kar oranlan, degisen sermayenin toplam sermayeye olan oranina bagh olarak, bu alanlarda iiretilen pek ?ok farkh miktarlardaki arti-deger ya da kar ile farkli olacagi igin, toplumsal sermayenin 100 birimine ait ortalama kann ve su halde ortalama ya da genel kar oranimn, ge§itli alanlara yatinlmi§ bulunan
46
Karl Marks Kapital III
sermayelerin buyuklukleri uyannca cok farkli olacaklan aciktir. A, B, C, D diye dort sermaye alahm. Hepsi icin arti-deger orani = %100 olsun. Toplam sermayenin her 100 birimi icin degisen sermaye, A’da 25, B’de 40, C’de 15 ve D’de 10 olsun. Bu durumda, toplam sermayenin her 100 birimi A’da 25, B’de 40, C’de 15 ve D’de 10 arti-deger ya da kar saglar. Bunlann toplami 90 eder bu dort sermaye ayni buyiiklukte olsalar, or-talama kar orani 90/4 ya da %22'/2 olurdu. Ama toplam sermayeler §u §ekilde olsa: A = 200, B = 300, C = 1.000, D = 4.000. Bu durumda iiretilen karlar, sirasiyla = 50, 120, 150 ve 400 olurdu. Bu, dort sermayenin toplami 5.500 icin 720 bir kar ve %13'/n ortalama bir kar orani ederdi. Uretilen toplam degerin kiUeleri, A, B, C, D’ye yatinlmis. bulunan, toplam sermayelerin buyukluklerine bagh olarak degi§iklik gosterir. Ortalama bir kar oramnin olu§umu, bu nedenle, ce§itii iiretim alanlannda-ki farkli kar oranlannin basit bir ortalamasim elde etme sorunu olmaktan cok, bu ortalamamn olu§umunda bu farkli kar oranlannin sahip oldugu nispi agirhk sorunudur. Ne var ki, bu, her alana yatinlan sermayenin nis-pi buyiiklugune ya da her alana yatinlan sermayenin toplam toplumsal sermayenin ne kadanni te§kil ettigine baghdir. Toplam sermayenin daha biiyuk ya da daha kiiciik bir kisminin, daha yuksek ya da daha dusuk bir kar orani uretmesine bagh olarak, dogal olarak cok biiyuk bir fark olacaktir. Ve bu da gene, toplam sermayeye oranla degisen sermayenin nispeten kiiciik ya da biiyuk oldugu, iiretim alanlanna ne kadar sermaye yatinldigina baghdir. Bu, tipki, farkli faiz oranlan ile, diyelim yiizde 4, 5, 6, 7 vb. ile ce§itii miktarlarda sermayeleri bore veren bir tefecinin elde ettigi ortalama faize benzer. Elde edecegi ortalama oran tamamen, bu farkh faiz oranlannin herbirine gore ikaz ettigi sermaye miktanna bagh olacaktir. Genel kar orani, demek ki, iki etmen tarafindan belirlenir: 1)Farkli iiretim alanlanndaki sermayelerin organik bile§imi ve boylece, bireysel alanlardaki farkli kar oranlan ile.
2)Toplam toplumsal sermayenin, bu farkli alanlardaki dagihmi ve boylece, her ozel alana, bu alanda egemen olan belli kar orani iize-rinden yatinlmi§ bulunan sermayenin nispi buyiiklugu, yani her bireysel iiretim alaninin, toplam toplumsal sermayeden aldigi nispi pay ile. Birinci ve Ikinci Ciltlerde biz yalniz metalann degerlerini incele-dik. §imdi bir yandan, maliyet-fiyati, bu degerin bir kismi olarak aynlmi§ bulunuyor, ote yandan da, metalann iiretimfiyati, kendi donusmus. bici-mi icersinde geli§mi§ bulunuyor. [sayfa im Ortalama toplumsal sermayenin bile§imi, diyelim 80 + 20. ve yilhk arti-deger orani a’ = %100 olsun. Bu durumda, 100 degerinde bir sermaye icin ortalama yilhk kar = 20 ve genel yilhk kar orani %20 olur. lOO'liik bir sermayenin yilda iirettigi metalann maliyet-fiyati ne olursa olsun, bunlann uretim-fiyati m + 20 olacaktir. Sermaye bile§iminin =
Karl Marks
147 Kapital III
(80 - x) + (20 + x). oldugu uretim alanlannda, fiilen iiretilen arti-deger ya da bu alanda iiretilen yilhk kar 20 + x, yani 20’den biiyiik olacak ve iiretilen metalann degeri = m + 20 + x, yani m + 20’den biiyiik olacak ve iiretilen metalann degeri = m + 20 + x, yani m + 20’den biiyiik, ya da bunlann iiretim-fiyatindan biiyiik olacaktir. Sermaye bile§iminin = (80 + x) + (20 - x) .oldugu alanlarda, yilda iiretilen arti-deger ya da kar = 20 - x/ya da 20’den kiiciik olacak ve dolayisiyla metalann degeri m + 20 - x, m + 20 olan iiretim-fiyatindan daha az olacaktir. Devir donemle-rindeki olasi farklihklar di§inda, metalann iiretim-fiyatlan, yalmz, bile§imin raslansal olarak 80 + 20H oldugu alanlarda kendi degerlerine e§it olur. Her belirli uretim alaninda, emegin toplumsal iiretkenligindeki ozgiil geli§me, belli miktarda bir emek tarafindan, §u halde, belli sayida emekci tarafindan belli bir i§giiniinde harekete gecirilen uretim araclan kitlesinin ne kadar biiyiik ve dolayisiyla, belli miktarda uretim araci icin gerekliemek miktannin ne kadar kiiciik olduguna bagh olarak degi§ir, daha yuksek ya da daha diisuk olur. Bu nedenle ortalama toplumsal sermayeden, yuzde olarak daha biiyiik degismeyen ve daha kiiciik degi-§en sermaye iceren sermayelere, yuksek bile§imli sermayeler ve, tersi-ne, bile§imindeki degismeyen sermaye ortalama toplumsal sermayeye gore nispeten daha kiiciik, degisen sermaye ise nispeten daha biiyiik olan sermayelere, diisiik bile§imli sermayeler denilmektedir. En sonu, bile§imi ortalama toplumsal sermayenin bile§imine e§it olan sermayelere, ortalama bile§imli sermayeler diyoruz. Ortalama toplumsal sermayenin bile§imi yuzde olarak 80 + 20. olsa, bile§imi 90 + 10. olan bir sermaye, toplumsal ortalamadan yufee*, bile§imi 70 + 30,, olan bir sermaye ise toplumsal ortalamadan dusuktur. Genel bir deyi§le, e ve f degi§-meyen biiyukliikler ve e + f = 100 olmak iizere, eger ortalama toplumsal sermayenin bile§imi = e + f. ise, (e + x) + (f - x). formula, yUksek bile§imli, (e - x) + (f + x\ formula, dii§iik bile§imli bireysel bir sermay-eyi ya da sermayeler toplulugunu temsil eder. Ortalama bir kar orani saptandiktan ve yilda bir devir yaptiklan kabul edildikten sonra, bu sermayelerin i§levlerini ne §ekilde yerine getirdikleri, a§agidaki siralamada, gosterilmektedir; burada 1,
ortalama kar orani %20 olan ortalama bir bile§imi temsil etmektedir. I. 80 + 20H + 20 . Kar orani = %20. Uruniin fiyati^ 120. Deger = 120. II. 90 + 10. + 10 . Kar orani = %20. Uruniin fiyati^ 120. Deger= 110. [sayfans, III. 70 + 30. + 30 . Kar orani = %20. Uruniin fiyati= 120. Deger = 130. Sermaye n tarafindan iiretilen metalann degeri, demek ki, bunlann iiretim-fiyatindan kiiciik, IH'iin metalanmn iiretim-fiyati, kendi deger-lerinden kiiciik; ve yalmz sermaye I’de, bile§imin, toplumsal ortalama ile raslansal olarak ayni oldugu uretim kollannda, deger ile iiretim-fiyati
48
Karl Marks Kapital III
e§it olur. Ne var ki, bu ko§ullann herhangi ozel bir duruma uygulan-masinda, s ile d arasindaki oranda gorfflen sapmanin, teknik bile§imdeki bir farktan gok, degismeyen sermaye ogelerinin degerindeki bir degismeden ileri gelip gelmedigine dikkat etmek gerekir. Bu soylenenler, her halde, metalann maliyet-fiyaUannin belirlen-mesi ile ilgili ilk varsayimi degi§iklige ugratmaktadir. Biz, ba§langiQta, bir metain maliyet-fiyatinin, uretiminde tiiketilen metalann degetine e§it ol-dugunu varsaymistik. Ne var ki, aha igin, belli bir metain uretim-fiyati, onun maliyet-fiyatidir ve bu nedenle diger metalann fiyaUanna, maliyet-fiyati olarak geSebilir. Uretim-fiyati, bir metain degerinden farkli olabile-cegi igin, bu uretim-fiyatim igeren bir ba§ka metain maliyet-fiyati, onun toplam degerinin, metain uretiminde tiiketilen uretim araQlannin degerinden gelen kisminin iizerinde ya da altinda olabilir. Maliyet-fiyatinin bu degi§iklige ugrami§ anlamini unutmamak ve belli bir uretim alamnda iiretilmi§ olan bir metain maliyetfiyatinin, uretiminde tiiketilen uretim araglannin degeri ile e§it goriilmesi halinde daima bir yamlma olasi-hginin bulundugunu akilda tutmak gerekir. Bizim bu incelememiz, bu noktanin daha yakindan ara§tinlmasini gerektirmemektedir. Gene de, bir metain maliyet-fiyatinin, daima, o metain degerinden kiigiik oldugu dogrudur. giinkii, bir metain maliyet-fiyati, uretiminde tiiketilen uretim araglannin degerinden ne kadar farkli olursa olsun, geQmi§teki bu hata-nin kapitalist igin bir onemi yoktur. Belli bir metain maliyet-fiyati, veri olan ve kapitalistimizin iiretiminden bagimsiz bulunan kesin bir ko§uldur, oysa kapitalistin uretiminin sonucu olan §ey, arti-degeri ve dolayisiyla, metain maliyet-fiyatinin iizerinde bir deger fazlahgini igeren bir metadir. Diger biitiin amaglar igin, bir metain maliyet-fiyati, degerinden kiigiiktur onermesi, §imdi, bir metain maliyetfiyati uretim-fiyatindan kuguktur oner-mesi §eklinde degi§mi§tir. Uretim-fiyatinin, degere e§it oldugu toplam toplumsal sermaye bakimindan, bu onerme, daha onceki onerme ile, yani maliyetfiyatinin degerden kiigiik oldugu onermesi ile ozdestir. Ve bu onerme, bireysel uretim alanlan igin degi§iklige ugramakla birlikte, toplam toplumsal sermaye sozkonusu oldugunda, bu sermayenin
iiret-tigi metalann maliyet-fiyatinin bunlann degerlerinden kiigiik oldugu ya da toplumsal metalann toplam kitlesi sozkonusu oldugunda bunlann maliyet-fiyatinin, bunlann degeri ile 6zde§ olan uretim-fiyatlanndan kuguk oldugu temel gergegi daima gegerlidir. Bir metain maliyet-fiyati, yalmz bu metain igerdigi kar§ihgi 6denmi§ emek miktanni belirtir, oysa bu metain degeri, bu metain igerdigi, kar§ihgi 6denmi§ ve [sayfa 149] odenme-mi§ biitiin emegi belirtir. Uretimfiyatinda ise, kar§ihgi 6denmi§ emek ile, belli bir uretim alani igin kendi denetimi di§indaki ko§ullar tarafin-dan belirlenen kar§ihgi odenmeyen bir emek miktannin toplami sozko-nusudur. Bir metain uretim-fiyatim ifade eden, m + k formula, yani maliyet-fiyati, arti, kar; §imdi daha kesinlikle, k = mk’ (k’, genel kar oranini Karl Marks
149 Kapital III
gosterir) ile ifade edilir. §u halde, iiretim-fiyati = m + mk"diir. Eger, m = 300 ve k’ = %15 ise iiretim-fiyati m + mk’ = 300 + 300 (15 : 100), yani 345’tir. Belli bir uretim alamnda metalann uretim-fiyati, biiyukliik olarak degisebilir: 1)Bu uretim alamnda metalann degeri aym kaldigi (bunlann iire-timinde eskisi gibi aym miktarda billurla§mi§ ve canh emek harcandigi) halde, genel kar oram olarak degi§irse. 2)Genel kar oram aym kaldigi halde, bu uretim alamnda, teknik degi§iklikler ya da bu alandaki degismeyen sermayenin ogelerini olu§-turan metalann degerinde bir degisme olmasi sonucu bir deger degi§-mesi varsa. 3)Ensonu, yukarda sozii edilen iki durum bir arada meydana gelirse. Bireysel uretim alanlanndaki fiili kar oranlannda, gorecegimiz gibi, siirekli biiyuk degi§iklikler olmasina kar§in, genel kar oramnda gercek bir degisme, olaganiistii ekonomik olaylann istisnai bir bicimde yaratti-klan bir §ey olmadikca, cok uzun bir doneme yayilan ve genel kar oramnda bir degisMk meydana getirmek iizere birbirlerini kararh ve dengeli hale getirmeleri epeyce zaman alan bir dizi dalgalanmalann gecikmi§ etkileridir. Biitiin kisa donemlerde (piyasa-fiyatlanndaki dalgalanmalann tamamen di§inda) iiretim-fiyatlanndaki bir degisMk, bu yuzden, dai-ma prima facie, metalann degerlerindeki fiili degi§ikliklere, yani bunlann uretimleri igin gerekli toplam emekzamam miktanndaki degi§ikliklere baglanabilir. Aym degerlerin sirf para-ifadelerindeki degi§ikler, haliyle burada hiS dikkate ahnmami§tir.23 Ote yandan, toplam toplumsal sermaye aSisindan, bu sermayenin iirettigi metalann degerinin (ya da para olarak ifade edildiginde bunlann fiyatinin) = degismeyen sermayenin degeri + degisen sermayenin degeri + arti-deger oldugu agiktir. Emegin somiirii derecesinin degi§-medigi kabul edilirse, arti-deger kitlesi aym kaldigi siirece, ya degismeyen ya degisen sermayenin ya da her ikisinin degerinde bir degi§iklik olma-dikga, dolayisiyla S ve boylece,genel kar oramm temsil eden a/S degi§-medikge, kar oram degi§emez. Demek ki, bu durumlann herbirinde, genel kar oramnda bir
degisme, degi§meyen ya da degisen sermayenin ya da her ikisinin ogelerini olu§turan metalann degerinde bir degisme oldugu anlamim ta§ir. [sayfa isoi Ya da, emegin somiirii derecesi degistigi zaman, metalann degeri aym kaldigi halde genel kar oram degisebilir. Ya da, emegin somiirii derecesi aym kaldiginda, genel kar oram, emek-surecindeki teknik degi§ikliklerin sonucu olarak, degismeyen ser23
Corbet, An lnquiry into the Causes and Modes of the Wealth of Individuals, London 1841 -Ed. s.
174.
50
Karl Marks Kapital III
mayeye oranla kullanilan emek miktannda bir degisme oldugu zaman degisebilir. Ne var ki, bu gibi teknik degi§iklikler daima kendilerini, §imdi uretimleri eskisine gore daha fazla ya da az emegi gerektiren metalann degerlerindeki bir degismede gosterirler ya da boyle bir degi§iklik ile birlikte ortaya cikarlar. Arti-deger ile kann, kiUeleri acisindan 6zde§ olduklanni Birinci Kisimda gormii§ bulunuyoruz. Ama, kar orani, daha ilk ba§ta sirf farkli bir hesaplama bicimi gibi goriinen artideger oramndan daha ba§langicta ayndir. Ne var ki, bu, ayni zamanda gene daha ba§langicta artidegerin gercek kokeninin bir esrar perdesi arkasinda saklanmasina yardim eder, ciinkii, arti-deger orani ayni kaldigi halde, kar orani yukselebilir ya da dii§ebilir ve bunun tersi alabilir, ciinkii kapitalist, pratikte yalmzca kar orani ile ilgilidir. §u da var ki, buyiikluk farki, arti-degerin kendisi ile kar arasinda degil, yalniz kar orani ile arti-deger orani arasindadir. Kar ora-ninda, arti-deger toplam sermayeye gore hesaplandigi ve toplam ser-maye onun standart olgiisu olarak ahndigi icin, arti-deger toplam ser-mayeden cikiyormu§, bu sermayenin biitiin kisimlanndan ayni §ekilde doguyormu§ gibi goriiniir ve boylece, degi§meyen ve degi§en sermaye arasindaki organik fark, bu kar kavrami igersinde kaybolur. Kar kihgina biiriinen arti-deger, fiilen kendi kokenini yadsir, kendi niteligini yitirir ve tamnmaz hale gelir. Bununla birlikte, §imdiye degin kar ile arti-deger arasindaki aynm yalmzca nitel bir degi§iklige ya da bicim degi§ikligine uygulandi, oysa artidegerle kar arasindaki bu ilk degisme a§amasinda gercek bir biiyiikliik farki olmayip, bu fark, yalniz, kar orani ile arti-deger orani arasinda vardir. Genel kar orani ve boylece de, ce§itli iiretim alanlanna yatinlmi§ bulunan sermayenin veri olan buyuklugune tekabiil eden bir ortalama kar saptanir saptanmaz, durum degi§ir. O zaman, belli bir iiretim alaninda fiilen iiretilen arti-degerin ve dolayisiyla kann, bir metain satis, fiyatimn icerdigi kar ile ayni olmasi an-cak bir raslanti olur. Demek ki, kural olarak, yalniz arti-deger orani ve kar orani degil, arti-deger ve kar da farkli biiyiikliiklerdir. Belli bir so-murii
derecesinde, belli bir iiretim alaninda iiretilen arti-deger kitlesi, bu durumda, toplumsal sermayenin toplam ortalama kan ve dolayisiyla genellikle kapitalist sinif icin, belli bir iiretim dahnda i§ goren bireysel kapitalist icin oldugundan daha onemlidir. Bu, bireysel kapitalist icin,24 kendi dahnda iiretilen arti-deger miktan, ortalama kan diizenledigi siire-ce ve [sayfa 151] olciide onemlidir. Ama bu, onun arkasinda olup biten, goremedigi, anlayamadigi ve ashnda onu ilgilendirmeyen bir siirectir. ge§itli iiretim alanlannda -yalmzca kar orani ile arti-deger orani arasinda degil- kar ile arti-deger arasindaki fiili buyiikluk farki, §imdi kann gercek *> Ucret indirimleri, tekel fiyatlan, vb. yoluyla, fazladan gegici bir kar elde etme olasihgini biz haliyle §imdilik bir yana birakiyoruz. F. E. Karl Marks
151 Kapital III
niteligi ile kokenini, yalniz, bu konuda kendisinin kandirmada ozel bir cikan olan kapitalistin degil, emekcinin gozunden de biitiiniiyle gizler. Degerlerin iiretim-fiyatlanna d6nii§mesi degerin kendisinin belirienmesi icin gerekli temeli gizlemeye hizmet eder. Ensonu, yalnizca, arti-degerin kara doniismesi, metain degerinde kan olu§turan kismi, maliyet-fiyatim olu§turan kisimdan ayirdettigi icin, deger kavramimn, bu onemli anda kapitalistin gozunden kacmasi dogaldir, ciinkii o, metaya giren toplam emegi degil, toplam emegin, yalniz canh ya da cansiz iiretim araclan biciminde kar§ihgini odedigi kismim gormekte ve boylece, elde ettigi kar, ona, metain oziindeki degerin dismda bir §eymi§ gibi goriinmektedir. Kendi ozel iiretim alani acisindan, maliyet-fiyatina eklenen kann, fiilen, kendi iiretim alani icersindeki deger olusumunun sinirlan tarafindan degil de, tamamen di§ etkilerle belirienmesi, §imdi bu diisunceyi tama-men dogrular, giiclendirir ve degi§mez hale getirir. Bu i? iliskinin ilk kez burada agiga vurulmasi; bu zamana kadar ekonomi politigin, bunu izleyen Dordiincii Kitapta gorecegimiz gibi degerin belirienmesi i§ini temel olarak ahkoyabilmek igin, ya kendisini, arti-deger ile kar ve bunlann oranlan arasindaki aynmlardan zorla soyutla-masi, ya da bu goriingiide goze garpan farkhhklara sanlabilmek igin, bu deger belirlenmesini ve onunla birlikte de, bilimsel yakla§imdan geriye kalan ne varsa hepsini bir yana birakmasi olgusu teorisyenlerin dii§tiik-leri bu kan§ikhk, rekabet sava§inda gozii kararmi§, bunun ardindaki goriingulere inebilme yeteneginden biitiiniiyle yoksun pratik kapitalistin, di§ g6runii§un ardinda bu siireci nasil oziinii ve iq yapisini kavra-makta ne derece aciz kalacagim en iyi §ekilde ortaya koyar. Kar oramnin yukselmesi ve dii§mesi ile ilgili olarak Birinci Kisim-da ortaya konulan biitiin yasalar, gergekte, su ikili anlami ta§ir: 1) Bir yandan bunlar, genel kar orani yasalandir. Kar oranini yuk-selmesine ya da diismesine yolagan bir yigin farkli nedenler kar§isinda, biitiin bu soylenenlerden sonra, genel kar oramnin her giin degi§mek zorunda oldugu samlabilir. Ne var ki, bir iiretim alamndaki bir hareket bir baska
alandaki hareketle telafi edilir, bunlann etkileri birbirleriyle ke-si§ir ve birbirlerini felce ugratirlar. Bu dalgalanmalann ensonunda nere-de toplanacaklanm daha sonra inceleyecegiz. Ama bunlar yava§ hareket ederler. Bireysel iiretim alanlanndaki dalgalanmalann birden ortaya giki§-lan, Qok sayida ve farkli siirede olmalan, bunlann ortaya giki§ siralanna gore birbirlerini telafi etmelerine yolagar, fiyatlarda bir dii§meyi bir yuk-selme ve bir yukselmeyi bir dii§me izler ve boylece bunlar mevzii, yani bireysel alanlar icersinde sinirh kahrlar. En sonu, ce§itli mevzii dalgalan-malar birbirlerini notralize ederler. Her bireysel iiretim alaninda [sayfa 152] degi§iklikler, yani genel kar oranindan sapmalar olur; bunlar, bir yandan, belli bir siirede birbirlerini telafi ederler ve boylece genel kar orani iizerinde herhangi bir etkileri olmaz, ote yandan da, eszamanh diger mevzii dalgalanmalar ile dengelendikleri icin, genel kar orani iizerinde
52
Karl Marks Kapital III
etkide bulunamazlar. Genel kar orani, yalniz, her alandaki ortalama kar orani ile belirlenmeyip, toplam toplumsal sermayenin farkli bireysel al-anlar arasinda dagihmi ile de belirlendigi ve bu dagihm siirekli degistigi icin, bu da genel kar oramnda degi§ikligin ba§ka bir devamh nedeni olur. Ne var ki bu, bu hareketin kesintisiz olu§u* ve cok yonluliigu nede-niyle, kendi kendisini en fazla felce ugratan bir degisme nedenidir. 2) Her iiretim alaninda, bir dalgalanmanin, genel kar oranim etki-lemek ve dolayisiyla mevzii olmaktan oteye bir onem ta§imak iizere zaman kazanmak icin, yukselme ya da diismeyi izleyen yeteri kadar kararh hale gelmeden once, bu alamn kar oraninin icersinde uzun ya da kisa bir sure dalgalanabilecegi bir arahk vardir. Bu kitabin Birinci Kis-minda geli§tirilen kar orani yasalan, ayni §ekilde, bu yer ve zaman sinir-lan icersinde gecerliliklerini korumaktadirlar. Arti-degerin kara ilk donusumu ile ilgili teorik anlayi§, yani bir sermayenin her parcasimn ayni §ekilde kar getirecegi,25 pratik bir olguyu ifade eder: Bir sanayi sermayesinin bile§imi ne olursa olsun, ister dortte-biriyle billurlasmi§ emegi, dortte-iiciiyle canh emegi ya da ister dortteiiciiyle billurlasmi§ emegi, dortte-biriyle canh emegi harekete gecirsin, ister bir durumda otekisine gore uc kati arti-emek emsin ya da arti-deger iiretsin, emegin somiirii derecesi ayni olmak ve bireysel farklih-klar -bu bireysel farklihklar, her iki halde de, biz, turn iiretim alaninin ortalama bile§imini ele aldigimiz icin ortadan kalkar- bir yana birakilmak iizere her iki durumda da ayni kan saglar. Dar goru§lii bireysel bir kapi-talist (ya da, her bireysel iiretim alanindaki biitiin kapitalistler), kannin, sirf kendi cahstirdigi emekten ya da kendi iiretim alamndan gelmedigi-ne, hakh olarak inanir. Kendi kar oranim ilgilendirdigi kadanyla, bu, ol-dukca dogrudur. Ama bu kann ne olciide, emegin, toplam toplumsal sermaye, yani biitiin kapitalist meslekta§lan tarafindan topluca yapilan somiiriisu ile gerceklestigi, bu ic baginti, bireysel kapitalist icin tarn bir sirdir; burjuva teorisyenleri, ekonomi politikciler §imdiye degin bu sim aydinlatmadiklan icin kapitalistin bu bilgisizligi daha da katmerlenmistir. Emek tasarrufu -yalniz,
belli bir uriinu iiretmek icin gerekli emekten de-gil, cah§tinlan i§ci sayisinda da yapilacak tasarrufu- ve daha fazla billur-la§mi§ emek (degismeyen sermaye) kullanmak, ekonomik acidan yapilacak en saglam i§lem gibi goriiniir ve bunun genel kar orani ile ortalama kar iizerinde en ufak bir etkisi olmayacagi sanihr. iyi ama, iiretim icin gerekli-emek miktannda yapilacak bir azaltmanin, kar iizerinde [sayfa 153] hie bir etkisi olmayacagi kabul edildigine gore, nasil olup da canh emek kann tek kaynagi olacaktir? Ustelik, belli ko§ullar altinda canh emek, en azindan bireysel kapitalist icin kan artirmamn en yahn kaynagi 25
Malthus Principles of Political Economy, 2. ed, London 1836, s. 268 -Ed * Ozgiin metinde “kesintiye ugradi” Unterbrochenheit. Marx'in elyazmalanndan diizeltil-mi§tir. -Ed. Karl Marks
153 Kapital III
olarak goriinmektedir. Belli bir uretim alaninda, maliyet-fiyatinin, degismeyen sermaye-nin degerini temsil eden kisminda bir yukselme ya da diisme oldugun-da, bu kisim, dola§imdan gelir ve daha ba§langicta buyumiis. ya da kuculmiis. olarak, metain uretim siirecine gecer. Ote yandan, ayni sayi-da i§cinin, ayni siirede daha fazla uretimde bulunmasi ve boylece, i§ci sayisi ayni kaldigi halde, belli miktardaki metain iiretimi icin gerekli-emek miktannin degismesi halinde, maliyet-fiyatinin, degisen sermaye-nin degerini temsil eden kismi ayni kalabilir, yani toplam iiriiniin mali-yet-fiyatina ayni miktarda katkida bulunur. Ama, toplamlan, toplam iirii-nii meydana getiren bireysel metalann herbirisi, daha fazla ya da daha az emegi (kar§ihgi 6denmi§ ve dolayisiyla da odenmemis. emegi) pay-la§irlar ve dolayisiyla, bu emek icin yapilan daha biiyiik ya da daha kii-ciik harcamayi, yani iicretierin daha biiyuk ya da daha kiiciik kismim payla§irlar. Kapitalistin odedigi toplam iicret ayni kahr, ama her meta basma hesaplandiginda iicret farkli olur. Demek oluyor ki, metain maliyetfiyatinin bu parcasinda bir degisme sozkonusudur. Bireysel bir metain maliyet-fiyati (ya da, ola ki, belli buyiikliikte bir sermaye tarafindan iiretilen metalar toplamimn maliyet-fiyati) ister kendi degerinde, ister kendisini olu§turan ogelerin degerindeki degi§iklikler nedeniyle yuksel-se ya da dusmu§ olsa, ortalama kar, diyelim %10 ise, gene %10 kahr. Gene de, bireysel bir metain bu %10’u, kabul ettigimiz bu gibi deger degi§iklikleri ile bireysel bir metain maliyet-fiyatinda meydana gelen bu-yukliik degi§mesine bagh olarak, cok farkli nicelikleri temsil edebilir.26 Degi§en sermayeyi ilgilendirmesi bakimindan -en onemlisi bu-dur, arti-degerin kaynagi oldugu ve bununla, kapitalistin servet biriktir-mesi arasindaki ili§kiyi gizleyen her sey, turn sistemin bir esrar perdesine biiriinmesine hizmet ettigi icin- durum daha da kabala§ir ya da kapitali-ste soyle goriiniir: 100 sterlinlik bir degisen sermaye, diyelim 100 i§cinin haftahk iicretini temsil eder. Eger bu 100 i§ci, belli bir emek-zamaninda, 200 parca meta iiretse ve bu 200S’ye e§it olsa, bu bir parca metain, 1 S, maliyet-fiyati -maliyet-fiyatinin degismeyen sermaye tarafindan eklenen kismindan ayn
olarak- 100 £ = 200S oldugu icin, 100 £ : 200 = 10 §ilin olur. §imdi emegin iiretkenliginde bir degi§iklik oldugunu kabul edelim. Diyelim iki katina ciksin; boylece ayni sayida i§ci, §imdi eskiden 200 S iiretmek icin gecen siirede, iki defa 200S iiretecektir. Bu durumda (maliyet-fiyatinin yalniz iicretlerden olu§an kismi dikkate ahndiginda) 1 S = 100 £: 400 = 5 §ilindir, ciinkii §imdi 100 £ = 400S’dir. [sayfa ,54] Uretkenlik yanya dusmu§ olsa, ayni emek ancak = 200, : 2 iiretirdi, ciinkii, 100 £ = 200, : 2, 1 S = 200 £ : 200 = 1 sterlindir. Metalann iiretimi icin gerekli emek-zamanindaki degi§iklikler, su halde, bunlann degerlerindeki 26
Corbet An Inquiry into the Causes and Modes of the Wealth of Individuals, London 1841, s. 20.
-Ed
54
Karl Marks Kapital III
degi§iklikler, demek ki, maliyet-fiyati ve dolayisiyla uretim-fiyati baki-mindan, ayni iicret kar§ihginda, ayni emek-zamamnda iiretilen metala-nn miktannin buyiiklugune ya da kugilklugune bagh olarak, daha fazla ya da az metalann kar§ihgi olarak ayni iicretin farkli bir bicimde dagih-mindan ibaretmi§ gibi goriiniir. Burada kapitalistin ve dolayisiyla ekono-mi politikcinin gordiigii sey, kar§ihgi odenen emegin metain her pargasina dii§en kisminin, emegin iiretkenligi ile degi§tigi ve gene, her parganin degerinin de buna gore farkli oldugudur. Bunlann goremedikleri sey ise, ayni seyin, herbir metain igerdigi kar§ihgi 6denmemi§ emek igin de gegerli oldugudur; ortalama kar, fiilen, ancak, bireysel kapitalistin iire-tim alaninda emilmi§ bulunan kar§ihgi 6denmemi§ emek tarafindan raslansal olarak belirlendigi igin, bunu fark etmek daha da gtigle§ir. Metalann degerlerinin, igerdikleri emekle belirlendikleri olgusu bize ken-disini ancak i§te boyle, incelikten yoksun ve saf bicim icerisinde sezdirir. [sayfa 155]
Karl Marks
155 Kapital III
ONUNCU BOLUM GENEL KAR ORANININ REKABET YOLUYLA E§ITLENMESi PiYASA-FIYATLARI VE PIYASA-DEGERLERi ARTI-KAR
BAZI iiretim kollannda kullamlan sermaye bizim, ‘ortalama’ ya da ‘vasat’ diye tammlayabilecegimiz bir bile§ime sahiptir; yani bunlann bile§imi, toplam toplumsal sermayenin ortalami ile ayni, ya da neredey-se aynidir. Bu iiretim alanlannda iiretim-fiyati, iiretilen metain degerinin para olarak ifadesinin tamamen ya da neredeyse aynidir. Matematik bir sini-ra ula§mamn eger ba§ka bir yolu olmasaydi, bu bir sinir olabilirdi. Reka-bet, toplumsal sermayeyi ge§iUi iiretim alanlari arasinda oylesine taksim eder ki, her alandaki iiretim-fiyatian, ortalama bile§ime sahip bu alan-lardaki iiretim-fiyatlannin modeline gore §ekil ahr, yani bunlar = m + mk\ (maliyet-fiyati, arti, ortalama kar orani ile maliyet-fiyatinin Sarpimi-na e§it) olurlar. Ne var ki, bu ortalama kar orani, kar ile arti-degerin de ayni oldugu,
ortalama bile§imli alanlarda, yiizde olarak gosterilen kar-dan ba§ka bir sey degildir. §u halde, biitiin iiretim alanlannda kar orani aynidir, gunku, ortalama sermaye bile§imine sahip iiretim alanlanndaki ortalamaya gore esfflenmistir. Dolayisiyla, biitiin iiretim alanlanndaki kar-lar toplamimn, arti-degerler toplamina e§it olmasi gerekir ve toplam toplumsal uriinun iiretim-fiyatlannin toplami, bu iiriiniin toplam degerine e§ittir. Ama §urasi da agiktir ki, farkh bile§imli iiretim alanlari arasindaki dengenin, bunlan, ortalama bile§ime sahip alanlar ile e§itleme egilimin-de olmasi ve tamamen ya da yakla§ik olarak toplumsal ortalamaya ge-tirmesi gerekir. Ortalama bile§ime azgok yakla§ik bile§imli alanlar arasinda da, gene e§itlemeye dogru, ideal ortalamayi, yani gergekte mevcut
56
Karl Marks Kapital III
[sayfa 156] olmayan bir ortalamayi aramaya dogru bir egilim, yani bu ideali bir olciit olarak almaya dogru bir egilim vardir. Bu §ekilde, uretim-fiyat-lanni, degerin yalnizca degismi§ bicimleri yapma ya da kan, sirf arti-degerin kisimlan haline getirmek icin zorunlu olarak bir egilim egemen ol-maktadir. Bununla birlikte, bunlar, her ozel iiretim alaninda iiretilen arti-degerle orantih olarak degil, daha cok, her alanda kullamlan sermayenin kitlesi ile orantih olarak dagitilmistir ve boylece bile§imi ne olursa olsun kitleleri e§it olan sermayeler, toplam toplumsal sermaye tarafindan iiretilen toplam arti-degerden e§it biiyukliikte paylar alirlar. Ortalama ya da ortalamaya yakin bile§imli sermayelerde iiretim-fiyati, demek ki, degerle ayni ya da neredeyse ayni ve kar da, bu serma-yelerce iiretilen arti-degerle aynidir. Bile§imleri ne olursa olsun, diger biitiin sermayeler, rekabetin baskisi altinda bu ortalamaya dogru gelme egilimindedir. Ama ortalama bile§imli sermayeler, ortalama toplumsal sermaye gibi ayni ya da yakla§ik olarak ayni yapiya sahip olduklan icin, iirettikleri arti-deger ne olursa olsun, biitiin sermayeler, kendi metala-nnin fiyatlannda kendi arti-degerlerini gerceklestirmekten cok, ortalama kan, yani iiretim-fiyatlanni gerceklestirme egilimini ta§irlar. Ote yandan, ortalama bir kann ve dolayisiyla genel bir kar oram-nin meydana geldigi her yerde -bu ne sekilde meydana gelirse gelsin-bu ortalama kann, toplami, arti-degerin toplamina e§it oldugu ortalama toplumsal sermaye iizerinden saglanan kardan ba§ka bir sey olamaya-cagi da soylenebilir. Aynca, bu ortalama kann maliyet-fiyatlanna eklen-mesiyle elde edilen karlar, iiretim-fiyatlarina d6nii§mu§ degerlerden ba§ka bir §ey olamazlar. Bazi belli iiretim alanlanndaki sermayelerin, herhangi bir nedenle, e§itlenme siirecine tabi olmamalan hi? bir§eyi de-gi§tirmi§ olmaz. Bu durumda ortalama kar, toplumsal sermayenin, esfflen-me siirecine giren kismi iizerinden hesaplanir. Ortalama kann, farkli iiretim alanlannda, ce§itli niceliklerdeki sermayelerin, kendi buyiiklukleri oraninda sagladiklan arti-degerin toplam kitlesinden ba§ka bir §ey olamayacagi da aciktir. Kapitalistlerin payina dii§en metalann ve paranin toplam kitlesi icinde temsil
edilen kar§ihgi 6denmi§ canh ya da cansiz emek gibi gerceklesen, kar§ihgi 6denmemi§ toplam emek ve bu toplam kitledir. Gercekten giic sorun §udur: genel kar oraninin bir ciki§ noktasi olmayip bir sonuc oldugu ortada iken, karlann bir genel kar orani icer-sinde e§itlenmesi nasil olmaktadir. Once, metalann, degerlerinin, diyelim para cinsinden belirlen-mesinin, ancak bunlann degi§iminin bir sonucu olabilecegi apaciktir. Bu nedenle, eger biz boyle bir deger belirlenmesini kabul edecek olursak, buna, bir meta-degerin bir ba§ka meta-deger kar§ihginda fiilen degi§ilmesinin bir sonucu goziiyle bakmamiz gerekir. Ama metalann kendi gercek degerleri iizerinden bu degi§imleri nasil gercekle§iyor? [sayfa 157] Once, farkli iiretim alanlanndaki biitiin metalann, kendi gercek Karl Marks
157 Kapital III
degerleri uzerlerinden satildiklanni varsayahm. Bunun sonucu ne olur? Yukardaki varsayima gore, ce§itli iiretim alanlannda cok farkli kar oran-lan egemen olacaktir. Bu, metalann kendi degerleri uzerinden mi satil-digi (yani, icerdikleri degerlerle orantih ve kendi degerlerine tekabiil eden fiyaUarla degisjlmeleri) ya da bunlann sati§lannin, kendi iiretimleri icin yatirilmi§ bulunan e§it sermaye kitleleri icin e§it karlar saglayacak fiyaUar uzerinden mi satildigi, prima facie, tamamen farkli iki sorundur. E§it olmayan miktarlarda canh emek kullanan sermayelerin, e§it olmayan miktarlarda artiemek iirettikleri olgusu, en azindan, somurii derecesi ile arti-deger oranimn belli olciide aym oldugu ya da bunlarda-ki mevcut farklann gercek ya da sanal (konvansiyonel) telafi ilkeleri ile e§itlendikleri varsayimim ongoriir. Bu da, emekciler arasinda rekabeti ve bunlann bir iiretim alanindan digerine siirekli go? etmesi yoluyla e§itligin saglanmasini varsayar. Boyle bir genel arti-deger oram -diger biitiin ekonomik yasalar gibi buna da bir egilim olarak bakilmaktadir-teorik basitle§tirme amaciyla varsayilmi§ bulunmaktadir. Ama gercekte bu, Ingiltere’de tanm i§cilerine ait iskan yasalan gibi, azcok yerel farkhh-klara yolacan pratik siirtiismeler ile §u ya da bu olciide engellenmi§ olsa bile, kapitalist iiretim tarzimn gergek bir onciiliidiir. Ama teorik olarak, kapitalist uretime ozgii yasalann, kendi saf bigimleri igersinde i§ledikleri varsayilmi§tir. Gergekte ise, ancak yakla§ik bir durum vardir; ne var ki, kapitalist iiretim tarzi ne kadar fazla gelismi§ ve daha onceki ekonomik kosullann artiklan ile ne derece az bozulmu§ ve kan§mi§ ise bu yakla§iklik o kadar biiyuk olur. Biitiin giigluk, metalann, yalnizca basit metalar olarak degil, to-plam arti-deger kitlesinden kendi buyiiklukleri ile orantih ya da e§it biiyukliikte olduklan takdirde e§it miktarda pay talep eden sermayelerin iiriinleri olarak degi§ilmeleri olgusundan ileri gelir. Ve bu talebin, belli bir zaman arahginda, belli bir sermaye tarafindan iiretilen metalara ait toplam fiyat tarafindan kar§ilanmasi gerekir. Ne var ki, bu toplam fiyat, yalnizca bu sermaye tarafindan iiretilen bireysel metalann fiyatlannin toplamidir.
Konuya su acidan yakla§irsak punctum saliens* en iyi bicimde ortaya cikacaktir: Diyelim, emekcilerin kendileri kendi iiretim araclanna sahiptir ve kendilerine ait metalan birbirleriyle degi§mektedirler. Bu du-rumda bu metalar, sermayenin iiriinleri olmayacaktir. Bu ce§itli emek araclan ile hammaddelerin degeri, farkli iiretim alanlannda harcanan emeklerin teknik niteliklerine bagh olarak degi§ecektir. Aynca, bunlann kullandiklan iiretim araclannin degerlerinin farkli olmasi dismda, belli bir metain bir saatte, bir digerinin bir giinde, vb., yapihyor olmasina bagh olarak, belli bir miktar emek icin buralarda farkli miktarlarda iiretim araci gerekecektir. Bir de, farkli emek yogunluklanndan vb.,. ileri gelen * Sorunun ozii. -f.
58
Karl Marks Kapital III
[sayfa 158] telafiler hesaba katilarak, emekcilerin, e§it ortalama bir siire cahstiklanm varsayahm. Boyle bir durumda, iki emekcinin her ikisi de, once, kendi masraflarini tiiketileni uretim araclannin maliyet-fiyaUanni kendi giinliik cahsmalanmn iiriinii olan metalarda yerine koyacaklardir. Bu masraflar, kendi emeklerinin teknik niteligine bagh olarak degisecektir. Sonra, her iki emekci de e§it miktarlarda yeni deger yani iiretim araclanna katmi§ olduklan i§gunu yaratmi§ olacaklardir. Bu deger, kendi iicretieri ile arti-degeri icerecek ve bu arti-deger, kendi gerekli gereksinmeleri kar§ilandiktan sonra geriye kalan arti-emegi, temsil eden arti-degeri, her haliikarda kendisine ait olan iiriinii kapsayacaktir. Kapi-talistce soylemek gerekirse, her ikisi de ayni iicretieri ve ayni kan, ya da, diyelim, on saatiik bir i§guniiniin iiriinii ile ifade edilen ayni degeri ala-caklardir. Ama her §eyden once, bunlann metalannin degerleri farkh olacaktir. Ornegin, meta I’de, tiiketilen iiretim araclanna tekabiil eden deger kismi, meta Il'den daha biiyuk olabilir. Ve, butun olasi farklihklan hesaba katmak iizere, biz hemen, meta Fin meta Il'den daha fazla canh emek emdigini ve dolayisiyla, uretilmesi icin daha fazla emek-zamanini gerektirdigini kabul edebiliriz. Bu nedenle, meta I ve Il'nin degerleri cok farklidir. Bunun gibi, belli bir siirede I ve H'deki emekcilerin harcadiklan emegin uruniinii temsil eden metalann degerlerinin toplami da farklidir. Biz eger kar oranini, arti-degerin, yatinlan iiretim araclannin toplam degerine orani diye kabul edersek, I ve H'ye ait kar oranlan da onemli olciide degisecektir. Uretim sirasinda I ve II tarafindan bir giinde tiiketilen ve iicretlerin yerini tutan temel gecim araclan, burada, yatinlmi§ bulunan uretim araclannin, genellikle degisen sermaye denilen kismini olu§tururlar. Ama e§it cahsma donemlerine ait arti-degerler, I ve II icin ayni olacak, ya da daha dogrusu, I ve Il'nin herbirisi, bir giinliik ism uruniinun degerini elde ettikleri icin her ikisi de, yatinlmi§ bulunan “degi§meyen” ogelerin degeri dusuldiikten sonra, e§it biiyukliikte deg-erler elde ederler ve bu e§it degerlerin bir kismina, uretim sirasinda tiiketilen temel gecim araclannin kar§ihgi, diger kismina ise bu kar§ihgi a§an arti-deger goziiyle bakilabilir. Eger emekci I’in harcamalan daha
biiyuk ise bunlar bu “degismeyen” kismi yerine koyan metainin degeri-nin daha biiyuk bir bolumu ile kar§ilanirlar ve bu yuzden o, iiruniiniin toplam degerinin daha biiyuk bir kismini, bu degi§meyen kismin maddi ogelerine tekrar cevirmek zorunda kahr, oysa emekci II bunun icin daha az almakla birlikte, ayni oranda daha az bir miktan tekrar cevirmek durumunda bulunur. Bu kosullar altinda demek ki, kar oranlanndaki farkin hie bir onemi kalmiyor; tipki bugiin iicretii emekci icin, kendisin-den sizdinlan arti-deger miktannin hangi kar orani ile ifade edildiginin bir onemi bulunmamasi; ve tipki, uluslararasi ticarette, ce§itii ulusal kar oranlanndaki farkin, meta degi§iminde bir onemi olmamasi gibi. Demek oluyor ki, metalann degerleri ya da yakla§ik olarak degerleri iizerinden degi§imleri, belli bir kapitalist gelisme diizeyini gerektiKarl Marks
159 Kapital III
ren, [sayfa 159] uretim-fiyatlari iizerinden degi§imlerine gore cok daha du§uk bir geli§me diizeyini gerektirir. ge§iUi metalann fiyaUan birbirine gore ba§langicta ne §ekilde saptanmi§ ya da diizenlenmis. olursa olsun, bunlann hareketleri, daima deger yasasinca yonetilir. Bu metalann uretimleri icin gerekli emek-zamani kisahrsa fiyaUar dii§er; uzarsa, diger ko§ullar ayni kalmak iizere, yukselir. FiyaUar ile fiyat harekeUerinin, deger yasasinin egemenligi altinda olmasi bir yana, metalann degerlerine, yalniz teorik degil, tarihsel ba-kimdan da, uretim-fiyatlanna ongeldigi goziiyle bakilmasi tamamen ye-rinde olur. Bu, iiretim araclanmn emekciye ait oldugu ko§ullar icin gecerlidir ve hem eski caglarda ve hem de modern diinyada kendi emegi ile ya§ayan toprak sahibi ciftciye ve zanaatciya uygulamr. Bu, bizim daha once ifade ettigimiz gorii§le,* iiriinlerin metalar haline geli§inin, ayni toplulugun iiyeleri arasinda degil, farkh topluluklar arasin-daki degi§imden ileri geldigi goriisu27 ile de uygunluk halindedir. Bu vargi, yalniz bu ilkel ko§ul icin degil, ayni zamanda kolelige ve serflige dayanan daha sonraki ko§ullar ve her iiretim kolu ile ilgili iiretim aracla-nnin bir alandan digerine ancak guclukle aktanlabildigi ve bu nedenle ce§itli iiretim alanlannin, di§ iilkeler ya da komiinist topluluklarda oldugu gibi, birbirleriyle belli sinirlar icersinde ili§kide bulundugu siirece, lonca biciminde 6rgiitlenmi§ elzanaatlan icin de gecerlidir. Metalann degi§im fiyatlannin, bunlann degerlerine yakla§ik ola-rak tekabiil etmesi icin, yalniz §unlar yeterlidir: 1) ce§itli metalann degi§imi, salt raslansal ya da ancak arasira olmaktan cikmahdir; 2) metalann dogrudan degi§imleri sozkonusu oldugu siirece, bu metalann, kar§ihkli gereksinmeleri kar§ilamak iizere, asagi yukan yeter miktarlar-da uretilmeleri gerekir; bu, ticarette kar§ihkh deneyimlerden ogrenilen bir §ey olup, siiriip giden ah§veri§in dogal bir iiruniidiir; ve 3) sati§i ilgilendirdigi kadanyla, taraflardan hie birisine, metalanni kendi degerleri-nin iizerinde satmalanm saglayacak ya da bu degerlerin altindan satmaya zorlayacak dogal ya da yapay bir tekel kurulmami§ olmahdir. Raslansal bir tekel sozii ile biz, bir aha ya da saticinin, raslansal bir arz ve talep du-rumu
ile elde ettigi bir tekeli kastediyoruz. ge§itli iiretim alanlanna ait metalann, kendi degerleri iizerinden satildiklan varsayimi, ku§kusuz, yalmzca, bunlann degerlerinin birer agirhk merkezi oldugu, fiyatlannin bu merkez cevresinde dalgalandigi ve bu degerlerin siirekli yukselme ve diismelerinin birbirlerini e§itleme egili-minde oldugu anlamina gelir. Aynca bir de -daha sonra ele ahnacak-farkli iireticiler tarafindan iiretilen belli metalann bireysel degerlerinden 27
1865’te, bu, tamamen Marx’in goru§uydu. Bugiin Maurer’den Morgan’a kadar uzanan ilkel topluluklann niteligi konusunda yogun ara§tirmalardan sonra, herhangi bir yerde pek de yadsinamayacak, benimsenmi§ bir olgudur. -F. E. * Kapital, Birinci Cilt, s. 109-110. -Ed.
60
Karl Marks Kapital III
[sayfa 160] ayirdedilmesi gereken bir piyasa-degeri vardir. Bu metalann ba-zilanmn bireysel degeri, kendi piyasa-degerinin altinda kaldigi halde (yani bunlarin uretimleri icin, piyasa-degeri ile ifade edilenden daha az emek-zamani gerekmi§tir) digerlerinin degeri, piyasa-degerini asacaktir. Piyasa-degeri, bir yandan, tek bir alanda uretilen metalann ortalama degeri, ote yandan, kendi iiretim alanlannin ortalama ko§ullan altinda uretilen ve bu alamn iirunlerinin biiyuk bir kismini olu§turan metalann bireysel degerleri olarak goriilmek durumundadirlar. En kotii ya da en iyi kosullar altinda uretilen metalar, ancak olaganiistii durumlarda piyasa-degerini diizenlerler ve bu piyasa-degeri, §imdi, piyasa-fiyatlari icin bir dalgalan-ma merkezi olu§turur. Ne var ki, bu piyasa-fiyatlan, ayni tiir metalar icin aym olur. Eger, ortalama degerde, yani iki uc arasinda orta yerde yer alan metalann arzi ile normal talep kar§ilaniyor ise, bireysel degerleri, piyasa-degerinin altinda kalan metalar, fazladan bir arti-deger ya da arti-kar gerceklestirdikleri halde, bireysel degerleri piyasa-degerini asan metalar, icerdikleri arti-degerin bir kismini gerceklestiremezler. En elverissiz ko§ullar altinda uretilen metalann satismin, bunlann, talebin kar§ilanmasi icin gerekli olduklanm tanitladigim soylemek hi? bir §ey ifade etmez. Varsayilan durumda, fiyat, ortalama piyasa-degerinden yuksek olsaydi, talep daha kiiguk* olurdu. Bir meta, belli bir fiyatta, piya-sada belli bir yer tutar. Bir fiyat degi§ikligi halinde, fiyatin yukselmesiyle birlikte, metain arzinda bir azalma, fiyatin diismesiyle birlikte, malm ar-zinda bir artma oldugu takdirde bu yer aym kahr. Fiyatin, en elveri§siz kosullar altinda uretilen metalann degeri tarafindan diizenlenmesi halinde, eger talep, daralmayacak kadar kuwetli ise, bu metalann degeri, piyasa-degerini belirler. Bu, talep normalin iizerinde olmadikga ya da arz olagan diizeyin altina dii§medikse olanaksizdir. Ensonu, eger uretilen metalann kitlesi, ortalama piyasa-degerleri iizerinden siiriilebilecek olandan biiyuk ise, en uygun kosullar altinda uretilen metalar, piyasa-degerini diizenler. Omegin bunlar, tarn kendi degerleri ya da bu degere yakla§ik bir deger iizerinden satilabilirler ve bu durumda en uygun olmayan kosullar altinda uretilen metalar kendi maliyet-fiyatlanni bile
gerseklestireme-digi halde, normal ko§ullar altinda iiretilenler, igerdikleri arti-degerin ancak bir kismini gerceklestirirler. Burada, piyasa-degeri iizerine soylenmi§ olanlar, piyasa-degerinin yerini ahr almaz iiretim-fiyati icin de gecerlidir. Uretim-fiyati her alanda diizenlendigi gibi, ozel ko§ullar tarafindan da diizenlenir. Ve bu uretim-fiyati da gene, etrafinda giinliik piyasa-fiyatla-nnin dalgalandigi bir merkezdir ve belli donemler icersinde birbirini e§itle-me egilimini gosterir. (Uretim-fiyatinin, en kotii kosullar altinda cahsanlar tarafindan belirlenmesi konusunda Ricardo’ya bakimz.)** [sayfa leu Fiyatlar nasil yonetiliyor olursa olsun, biz su sonuclara ula§inz: 1) * Asil metinde “daha biiyiik” [grosser] yazih. Marx’in elyazmasina gore duzeltilmi§tir. -Ed. ** D. Ricardo, On the Principles of Political Economy, and Taxation, Third edition, London 1821, s. 6061. -Ed. Karl Marks
161 Kapital III
Fiyat hareketleri, iiretim-fiyatlannda dii§me ya da yukselmelere yolagan gerekli emek-zamamndaki azalma ya da arti§ ile deger yasasinin ege-menligi altindadir. i§te bu anlamda olmak iizere (kendi iiretim-fiyatla-nnin, metalann degerinden sapmalar gosterdigini hi? ku§kusuz anlami§ bulunan) Ricardo, “Okurun dikkatini Sekmek istedigim arasfirma, metalann muUak degerlerindeki degil, nispi degerlerindeki degi§ikliklerin etkileriyle ilgilidir.”* der. 2) Uretim-fiyatlanm belirleyen ortalama kann, daima, toplam to plumsal sermayenin bir pargasi olmasi nedeniyle, bireysel sermayenin payina diisen arti-deger miktanna yakla§ik olarak e§it olmasi gerekir. Genel kar oraninin ve dolayisiyla ortalama kann, para-deger olarak ifa-desinin, gergek ortalama arti-degerin para-degerinden daha biiyiik ol-dugunu kabul edelim. Kapitalistleri ilgilendirdigi kadanyla, bunlann kar-§ihkli olarak %10 ya da %15 oramnda kar saglamalan onemli degildir. Para olarak fazla fiyat kar§ihkh oldugu igin, bu yuzdelerin hi? bin otekin-den daha fazla gergek meta-degere tekabiil etmez. Emekgiye gelince (varsayimimiza gore, o, normal iicretini almaktadir ve bu yuzden, ortalama kardaki bir yukselme, iicretindeki fiili bir indirimden ileri gelmemekte, yani bu yukselme, kapitalistin normal arti-degerinden tamamen farkli bir seyi ifade etmektedir) meta fiyatlannda, ortalama kardaki bir arfi§in yolagtigi bir yiikselmenin, degi§en sermayenin para-ifadesindeki bir yukselmeye tekabiil etmesi gerekir. Kar orani ile ortalama karda, fiili arti-degerin toplam yatinlan sermayeye orani ile saptanan sinin asan boyle bir genel nominal arti§, gergekte, iicretierde ve aynca degismeyen sermayeyi olu§turan metalann fiyatiannda bir arti§ olmaksizin olanaksiz-dir. Dusme halinde ise bunun tersi dogrudur. Metalann toplam degeri, toplam arti-degeri ve bu da ortalama kar ve dolayisiyla genel kar oraninin diizeyini -genel bir yasa ya da dalgalanmalan yoneten bir yasa olarak- belirledigine gore, buradan, deger yasasinin uretimfiyatlanm dii-zenledigi sonucu gikiyor. Rekabetin ilkonce tek bir alanda basardigi §ey, metalann ge§iUi bireysel degerlerinden, tek bir piyasa-degeri ve piyasa-fiyati olu§turmakUr. Farkh alanlardaki kar oranlarim birbirlerine e§itleyerek
iiretim-fiyaUni ilk meydana getiren, farkh alanlardaki sermayelerin rekabetidir. Bu ikinci siireg, kapitalist iiretimin birinciye gore daha yuksek diizeyde geli§mesini gerektirir. Ayni uretim alaninda, ayni tiirde, a§agi yukan aym kalitede metalann, degerleri iizerinden safilabilmeleri igin §u iki ko§ul gereklidir: Birincisi, farkli bireysel degerlerin tek bir toplumsal degere, yuka-rida adi verilen piyasadegerine e§itienmesi gerekir; bu da, ayni tiirden metalann iireticileri arasinda rekabeti ve mallarim saU§a arzedecekleri [sayfa 162] ortak bir piyasanin varhgini gerektirir. Herbirisi farkh bireysel * D. Ricardo, Principles of Political Economy, ed by Macculloch, 1852, s. 15, -Ed.
62
Karl Marks Kapital III
ko§ullar altinda iiretilmis. olsalar bile 6zde§ metalann herbirinin piyasa-fiyaUannin, piyasadegerine, uygun dii§mesi, bu degerin uzerine cikarak ya da altina diiserek herhangi bir sapma gostermemesi icin, farkli sati-cilann birbirleri iizerindeki baskilannin, piyasaya, toplumsal gereksin-meleri kar§ilamaya yetecek miktarda, yani toplumun, piyasa-degerini odeyebilecegi miktarda bir meta kitlesini getirmelerini saglamaya yetecek kadar kuwetli olmasi gerekir. Bu uriinlerin kiUesi bu talebi a§acak olursa, metalann piyasa-degerlerinin altinda satilmalan durumu ortaya cikar; tersine, uriinlerin kitlesi bu talebi kar§ilamaya yetecek biiyiikliikte degil ise, ya da ayni §ey demek olan saticilar arasindaki rekabetin baski-si, bu miktar iiriinii piyasaya getirmeye yetecek kadar kuwetli degil ise, metalann, piyasa-degerlerinin iizerinde satilmalan gerekir. Piyasa-deger-inin degismesi halinde, bu toplam metalar kitlesinin satilabilecekleri ko§ullarda bir degi§ikligi de zorunlu kilar. Piyasa-degeri dii§erse, bu, ortalama toplumsal talepte (bu daima efektif talep anlaminda kulla-nilmaktadir) bir arti§ yaratir ve belli siniriar icersinde, daha biiyuk bir meta kitlesi emilebilir. Piyasa-degeri yukselirse, bu, toplumsal talepte bir azalma demektir ve daha kiiciik bir metalar kitlesi emilmi§ olacaktir. §u halde, arz ve talebin, piyasa-fiyatim ya da daha cok, piyasa-fiyatinin piyasa-degerinden gosterdigi sapmalan diizenlemesi gibi, piyasa-degeri de, arz ile talep arasindaki orantiyi ya da arz ve talepteki dalgalanmala-nn cevresinde piyasafiyaUannin oynamalar yapmasina yolactigi merke-zi diizenler. Daha yakindan bakildiginda, tek bir metain degerine uygulanabi-lecek ko§ullann, burada, belli tiirden bir meta toplulugunun degerini yoneten ko§ullar olarak yeniden ortaya ciktigim goriiriiz. Kapitalist iire-tim, daha ba§langictan beri bir kitle iiretimidir. Diger daha az gelismi§ iiretim tarzlannda bile, sayilan cok olsa dahi, kiiciik capta iireticiler ta-rafindan ortak iiriin olarak nispeten kiiciik miktariar halinde iiretilen §eyler -hie degilse ana metalar sozkonusu oldugundabiiyuk kitleler halinde nispeten az sayida tacirin elinde toplanir. Bu tacirier bunlan birarada biriktirirler ve biitiin iiretim kolunun ya da bunun azcok onemli bir kismimn ortak iiriinii olarak
satarlar. Burada §urasini da belirtmek yerinde olur: “toplumsal talep”, yani talep ilkesini diizenleyen etmen, ashnda, farkli siniflann kar§ihkh ili§kilerine, bunlann kendi ekonomik konumlanna ve bu nedenle ozel-likle, once, toplam arti-degerin iicretlere oranina, sonra da, arti-degerin boliindiigii (kar, faiz, toprak ranti, vergiler, vb. gibi) cesffli parcalar arasindaki bagintiya tabidir. Ve bu da, arz ile talep arasindaki bagintinin hangi temele dayandigi saptanmadan, arz ve talep ili§kisi ile hie bir seyin aci-klanamayacagini bir kez daha ortaya koymaktadir. Meta ile paranin her ikisi, degi§im-degeri ile kullamm-degerinin bir birligini temsil ettikleri halde, satinalma ve sati§ta bu fonksiyonlann, iki kar§it ucta kutuplandiklanni, metain (satici) kullanim-degerini ve paKarl Marks
163 Kapital III
ranin [sayfa irai (ahci) degi§im-degerini temsil ettigini daha once (Buch I, Kap. 1, 3) gormiis. bulunuyoruz. Sati§in 6nko§ullanndan birisi, bir metain kullamm-degerine sahip bulunmasi ve bu nedenle toplumsal bir gerek-sinmeyi kar§ilamasi idi. Oteki 6nko§ul ise, metain icerdigi emek miktannin, toplumsal bakimdan gerekli-emegi temsil etmesi, yani bireysel degerinin (ve, §imdiki varsayimimiza gore ayni §ey demek olan, metain sati§-fiyatinin) toplumsal degeri ile ayni olmasidir.28 §imdi bunu, piyasada bulunan ve biitiin alanin uruniinii temsil eden metalar kitlesine uygulayalim. Tek bir iiretim kolu tarafindan bu turn metalar kitlesine tek bir meta ve bircok 6zde§ metalann fiyaUanmn toplamina tek bir fiyat goziiy-le bakilmasi, konuyu en kolay bicimde ortaya koyacaktir. Boyle olunca, tek bir meta icin soylenen her sey, biitiin bir iiretim koluna ait piyasada bulunan metalar icin de harfi harfine gecerlidir. Bir metain bireysel degerinin, onun toplumsal degerine tekabiil etmesi ko§ulu, bu kitlenin iireti-mi icin gerekli toplumsal emegi icermesi ve bu kitlenin degerinin, onun piyasa-degerine e§it olmasi ile §imdi gerceklesmi§ ya da daha fazla saptanmistir. §imdi diyelim ki, bu metalar kitlesi, asagi yukan benzer normal toplumsal kosullar altinda iiretilmi§ olsun ve boylece bu deger, ayni za-manda, bu kitleyi olu§turan bireysel metalann bireysel degeri olsun. §imdi, bu metalann nispeten kiiciik bir kismi bu kosullann altinda, diger bir kismi iizerinde iiretiliyor ve bu yiizden bir kismin bireysel degeri, metalar kitlesinin ortalama degerinden daha biiyiik, diger kismin daha kiiciik ise, ama bu iki uctaki sapmalar birbirlerini telafi edecek bir oran-tida olduklan icin, bu iki uctaki metalann ortalama degeri, merkezdeki metalann degerine e§it bulunuyorsa, bu durumda piyasa-degeri, ortalama ko§ullar altinda iiretilen metalann degeri ile belirlenir.29 Toplam metalar kitlesinin degeri, ister ortalama kosullar, ister bu ortalamamn altinda ya da iizerinde kalan kosullar icersinde uretilmi§ bulunsun, hepsi birara-da biitiin bireysel metalann degerlerinin fiili toplamina e§ittir. Bu durumda, metalar kitlesinin piyasa-degeri ya da toplumsal
degeri -icerdikleri gerekli emek-zamani- biiyiik ortalama kitlenin degeri ile belirlenir. Bunun tersine diyelim ki, piyasaya getirilen sozkonusu metalann toplam kitlesi ayni kaldigi halde, daha az uygun kosullar altinda iiretilen metalann degeri, daha uygun kosullar altinda iiretilen metalann deger-ini dengeleyemesin ve boylece metalar kitlesinin daha elveri§siz kosullar altinda iiretilen kismi, ortalama kitleye ve diger uca gore nispeten daha biiyiik bir miktar olu§tursun. Bu durumda, daha elveri§siz kosullar altinda iiretilen kitle, piyasa-degerini ya da toplumsal degeri diizenler. Son olarak diyelim ki, ortalama kosullar altinda iiretilenden daha 28 29
64
Karl Marx, Zur Kritik der Politischen (Ekonomie, Berlin 1859. Ibid. Karl Marks Kapital III
iyi [sayfa 164] ko§ullar altinda uretilen metalann kitlesi, daha kotii ko§ullar altinda iiretilmis. bulunan kiUeyi epeyce a§sin ve hatta, ortalama ko§ullar altinda iiretilenlere gore de biiyiik olsun. Bu durumda, en uygun ko§ullar alUnda uretilen kisim, piyasa-degerini belirler. Biz, burada, en uygun ko§ullar altinda uretilen kismin daima piyasa-fiyatini diizenledigi, a§in dolu piyasayi dikkate almiyoruz. Burada, biz piyasa-degerinden farkh bulundugu siirece, piyasa-fiyatini degil, piyasa-degerinin kendisinin ge§iUi belirleni§ durumlanni ele ahyoruz.30 Ashnda, kesin anlamda (ku§kusuz bu, gercekte ancak yakla§ik olarak ve binlerce degi§ik §ekillerde goriilur) tiim metalar kitiesinin, ortalama degerler ile diizenlenen piyasa-degeri, durum I’de, bunlann bireysel degerlerinin toplamina e§ittir; oysa, her iki ucta uretilen metalar sozkonusu oldugunda, bu deger, bunlara zorla kabul ettirilen ortalama bir deger olarak ortaya konmu§tur. En kotii ucta uretimde bulunanlar, bu durumda metalanni bireysel degerin altinda satmak zorunda kaldik-lari halde, en iyi ucta uretimde bulunanlar, bu degerin iizerinde satarlar. Durum H'de, iki ucta uretilen meta-degerlerin bireysel parcalan birbirlerini dengelemezler. Daha cok, en kotii kosullar altinda iiretilen-ler, sonucu belirlerler. Her bireysel metain ya da toplam kitienin herbir kisminin ortalama fiyati ya da piyasa-degeri, kesin anlamiyla, farkli kosullar altinda uretilen metalann degerlerinin birbirlerine eklenmesiyle elde edilen kitienin toplam degeri ve bu toplam degerden her bireysel metain payina diisen deger parcasina gore belirlenir. Boylece elde edilen piyasa-degeri, yalniz uygun uca ait olan metalann bireysel degerinin degil, ortalama ucta uretilen metalann bireysel degerlerinin de iizerinde olur. Ne var ki, bu piyasadegeri, uygun olmayan ucta uretilen metalann bireysel degerlerinin gene de altindadir. Piyasadegerinin, bireysel dege-re ne denli yaklasabilecegi ya da en sonunda bu degerle cakisabilecegi, tamamiyla, uygun olmayan ucta uretilen metalann, sozkonusu meta alaninda kaplayacagi hacme baghdir. Eger talep arzdan ancak birazcik
30
Storch ile Ricardo arasindaki toprak-ranti ile ilgili olarak, piyasa-degerinin (ya da daha 50k onlardan ilkinin piyasa-fiyati ve ikincisinin iiretim-fiyati dedigi seyin) uygun olmayan kosullar altinda uretilen metalar tarafindan mi (Ricardo) [On the Principles of Political Economy, and Taxation, Third edition, London 1821, s. 60-61. -Ed.} yoksa, uygun kosullar altinda uretilen metalar tarafindan mi (Storch) [Cours d’economie politique, ou exposition des principes, qui determinent la prosperiti des nation, tome II, St-petersbourg 1815, s. 78-79. -Ed.} yonetildigi konu-sundaki tartisma (bu yalniz konu ile ilgili bir tartismadir; ashnda, iki taraf da birbirini hig dikkate almazlar) son tahlilde, her ikisinin de hakh ve her ikisinin de haksiz olduguna ve her ikisinin de ortalama durumu gozoniinde tutamamasina gelir dayanir. Fiyatin en uygun kosullar altinda uretilen metalar tarafindan diizenlendigi durumlar konusunda Corbert ile [An Inquiry into the Causes and Modes of the Wealth of Individuals, London 1841, s. 42-44. -Ed.} kar§ila§tinniz. “O” (Ricardo), “bir sapka ve bir gift kundura gibi iki farkh nesnenin, iki belli turiin, esk miktarlarda emek tarafindan iiretildikleri zaman birbiriyle degi§tirilecegini one siirmiiyor. Burada ‘meta’ soziinden biz ‘bir meta turunii' anlamahyiz, belli tek bir sapkayi ya da bir gift ayakkabiyi, vb. degil. ingiltere’de biitun sapkalan iireten emegin tamami, bu bakimdan, butiin sapkalar arasinda bolunuyormu§ gibi diisunulmelidir. Bu bana, daha ba§langigta ve bu ogretinin genel ifadelerinde belirtilmemi§ gibi geliyor.” (Observations on Certain Verbal Disputes in Political Economy, etc., London 1821, s. 53-54.) Karl Marks
165 Kapital III
biiyiik ise, uygun olmayan ugta uretilen metalann bireysel degeri piya-sa-fiyatini diizenler. [sayfa 165] En sonu, uygun ugta uretilen metalar kitlesi, diger ugta iiretilen-den ve de durum IH'te oldugu gibi, ortalama ko§ullarda uretilen metalar kitlesinden de daha biiyiik bir yer i§gal ederse, piyasadegeri ortalama degerin altina dii§er, iki ugta ve ortadaki degerlerin toplaminin birbirine eklenmesiyle hesaplanan ortalama deger, burada, ortadaki degerin al-tinda kalir ve uygun ugta iiretilen metalann deger toplaminin tuttugu yere bagh olarak, bu degere yakla§ir ya da uzakla§ir. Talebin arzdan za-yif olmasi halinde, uygun yerde bulunan kisim, biiyukliigii ne olursa ol-sun, fiyauni kendi bireysel degerine indirmek suretiyle, zorla kendisine bir yer agar. Arzin talebi biiyiik olgiide astigi durumlar di§inda, piyasa-degeri, en uygun kosullar altinda iiretilen metalann bu bireysel degeri ile hi? bir zaman ayni olamaz. Piyasa-degerlerinin, burada soyut olarak asiklami§ oldugumuz bu belirleni§ bigimi, gergek piyasada, talebin, bu sekilde saptanan deg-erler iizerinden meta kitlesini emmeye yetecek biiyukliikte olmasi kosuluyla, ahcilar arasindaki rekabet yoluyla kurulur ve geli§ir. Ve bu bizi baska bir noktaya getirir. Ikincisi, bir metain kullamm-degeri oldugunu soylemek, yalmzca, bunun herhangi bir toplumsal gereksinmeyi kar§iladigini soylemektir. Biz yalmz bireysel metalar ile ilgilendigimiz siirece, belli bir meta igin gereksinme oldugunu -bunun miktan, bu gereksinmenin kar§ilanmasi igin gerekli olan miktar konusunda daha fazla arastirma yapmaksizin metain fiyati ile zaten belirlenmi§tirvarsayabilirdik. Ne var ki bu miktar, biitiin bir iiretim koluna ait iiriin bir yana ve buna olan toplumsal gereksinme ote yana konur konmaz biiyiik bir onem kazanir. O zaman bunun biiyukliigiinii, yani bu toplumsal gereksinmenin miktarmi gozoniinde bulundurmak zorunlu hale gelir. Piyasa-degerinin yukardaki bigimde belirleni§inde iiretilen metalar kitlesinin veri oldugu, yani
ayni kaldigi, ancak bu metalan olu§turan ve farkli kosullar altinda iiretilen ogelerin oranlannda bir degisme oldugu, §u halde, ayni metalar kitlesinin piyasa-degerinin farkli bigimde dii-zenlendigi varsayilmi§ti. Uretilen metalann bir kismimn, geSici olarak piyasadan gekilebilecegi olasihgini bir yana birakarak, bu kitlenin, biiyuk-liik olarak normal talebe tekabiil ettigini kabul edelim. §imdi, bu kitleye olan talep de ayni kaldigi takdirde, bu meta, piyasa-degerini yukarda sozii edilen tig durumdan hangisi diizenlerse diizenlesin, kendi piyasa-degeri iizerinden satilacaktir. Bu metalar kitlesi, yalmz bir gereksinmeyi kar§ilamakla kalmiyor. Bunu tarn toplumsal olQuleri igersinde kar§ilami§ oluyor. Bunlann miktan, bunlara olan talepten daha az ya da ?ok olsay-di, piyasa-fiyati ile piyasa-degeri arasinda sapmalar goriilecekti. Ve ilk sapma, arzin ?ok az olmasi halinde piyasadegerinin daima uygun olmayan kosullar altinda iiretilen, arzin ?ok fazla olmasi halinde ise dai-
66
Karl Marks Kapital III
ma, en uygun ko§ullar altinda uretilen metalar tarafindan diizenlenme-sidir; bu nedenle sirf farkli ko§ullar altinda uretilen metalar kitlesinin gosterdigi [sayfa i66] orana bagh olarak farkli bir sonuca ula§ilmasi olgusu-na kar§in, piyasa-degerini belirleyen §ey, uclardan birisi oluyor. Talep ile mevcut iiriin miktan arasindaki fark onemli olciide ise, piyasa-fiyati da buna uygun olarak, piyasa-degerinin onemli olciide altinda ya da iistiin-de olacaktir. §imdi, uretilen metalann miktan, ile piyasa-degeri iizerin-den satilan miktar arasindaki fark, iki nedene bagh olabilir. Ya, cok kuguk ya da biiyuk hale gelerek bu miktann kendisi degi§ir, oyle ki, yeniden-iiretim, o siradaki piyasadegerini diizenleyen olcekten farkli bir olcekte yer alacaktir; Bu durumda, talep ayni kaldigi halde arz degismistir ve bu yiizden nispi bir asm uretim ya da eksik uretim vardir. Ya da, yenideniiretim ve boylece arz ayni kaldigi halde, ge§iUi nedenlerden ileri gelebi-lecegi gibi, talep daralmi§ ya da artmi§tir. Arzin mutiak buyiikliigu ayni kaldigi halde, nispi biiyukliigii, talebe gore, biiyukliigii, ya da taleple 61-ciilen biiyukliigii degismistir. Etki, birinci durumdakinin aynidir, ama ters yondedir. Son olarak, her iki yanda da degi§iklik olmu§tur, ama bu ister ters yonlerde ister ayni yonde olsun, ayni olciide olmadiklan icin her iki yanda da degi§iklik olmu§tur, ama bu, iki yan arasindaki orani degistirir ve nihai sonucun daima, yukarda sozii edilen iki durumdan birisine varmasi gerekir. Arz ve talebin genel bir taniminin yapilmasindaki gercek giicliik, bunlarm bir totoloji goriintusiine buriiniir gibi goriinmeleridir. Once arzi, piyasadaki mevcut iiriinii ya da piyasaya getirilebilecek uriinu alahm. Yararsiz aynntilara girmekten kacinmak icin biz, yalnizca, her belli uretim kolunda yilda yeniden uretilen kitleyi gozoniinde bulunduracak, ce§itii metalann §u ya da bu derecede sahip bulunduklan, piyasadan cekilebil-me ve diyelim gelecek yil tiiketilmek iizere saklanma ozelligini dikkate almayacagiz. Bu, yilhk yeniden-uretim, bu metalar kitlesinin, ayn ayn ogeler halinde ya da siirekli olciilmesine bagh olarak -agirhk ve sayica-belli bir miktar ile ifade edilir. Bunlar yalniz, insan gereksinmelerini kar§ilayan kullanim-degerleri olmayip, piyasada
belirli miktarlarda bulu-nan kullamm-degerleridir. Ikinci olarak, bu metalar kitlesinin, birim olarak i§ goren metain ya da bu metain olciisiiniin, piyasa-degerinin katla-nyla ifade edilebilen ozgiil bir piyasa-degeri vardir. Bu nedenle, piyasadaki metalann miktar olarak hacmi ile bunlann piyasadegeri arasinda zorun-lu bir ili§ki yoktur, ciinkii, omegin, bircok metalann ozellikle yuksek bir degeri, digerlerinin ozellikle dii§iik bir degeri oldugu icin, belli bir deger-ler toplami, bir metain cok biiyiik, bir ba§ka metain cok kiiciik bir miktan ile temsil edilebilir. Piyasada bulunan nesnelerin miktan ile bu nesnelerin piyasa-degerleri arasinda ancak §u ili§ki vardir: Belirli bir emek iiretkenligi esas olmak iizere, belli bir uretim alaninda belli bir miktarda nesnenin uretimi, bu oran farkli uretim alanlannda degi§ik olmakla bir-likte, ve bununla, bu nesnelerin yararhhgi ya da bunlann kullanim-degerKarl Marks
167 Kapital III
lerinin ozel niteligi arasinda herhangi bir ic bagmti bulunmamakla birlik-te, belli bir miktarda toplumsal emek-zamanini gerektirir. [sayfaie?] Diger biitiin ko§ullar ayni kalmak iizere, bir metain bir a miktan b kadar emek-zamanina mal oluyorsa, ayni metain bir na miktan, nb emek-zamamna malolacaktir. Aynca, toplum eger, bir gereksinmeyi kar§ilamak ve bu amac icin bir nesnenin uretilmesini istiyorsa, bunun kar§ihgim odemek zorundadir. Gercekte, meta iiretimi, isbolumunii gerektirdigine gore, toplum, bu nesnenin kar§ihgini, mevcut emek-zamanimn bir kismini bunun uretimine ayirmakla odemektedir. Demek ki, toplum, kendi kul-lanimindaki emek-zamanimn belli bir miktan ile bunu satin almaktadir. Toplumun, isbolumii aracihgi ile kendi emegini bu ozel nesnenin ureti-minde kullanan kisminin, toplumun gereksinmelerini kar§ilayan nes-nelere katilmi§ bulunan toplumsal emekten bir esdeger almasi gerekir. Ne var ki, toplumsal bir nesneye harcanan toplumsal emegin toplam miktan ile, yani toplumun toplam emek-giiciiniin, bu nesnenin uretimine tahsis edilen kismi arasinda, ya da, bir yanda, bu nesnenin uretiminin toplumsal uretim icersinde tuttugu yer ile, ote yandan, toplumun sozko-nusu nesne ile kar§ilamak istedigi gereksinmenin buyiiklugu arasinda zorunlu olmaktan cok raslansal bir ili§ki vardir. Her bireysel meta ya da bir metain belli bir miktan, gercekte ancak, iiretimi icin gerekli toplumsal emekten daha fazlasini icermez, ve bu acidan, bu metain tamaminin piyasa-degeri yalmz gerekli-emegi temsil eder, ama eger bu meta, mevcut toplumsal gereksinmeyi a§an miktarda uretilmi§ ise, toplumsal emekzamaninin bir o kadan bosa harcanmi§tir ve bu meta kitlesi, piyasada, fiilen kendisine katilmi§ bulunan toplumsal emekten cok daha kiiciik miktanni temsil eder hale gelir. (Uretimin yalmz, toplumun fiili ve once-den belirleyen denetimi altinda bulundugu hallerde, toplum, belirli nesnelerin iiretiminde harcanacak toplumsal emek-zamanimn hacmi ile, bu nesneler tarafindan kar§ilanacak toplumsal gereksinmenin hacmi arasinda bir baginti kurar.) Bu yuzden bu metalar, piyasa-degerlerinin altinda satilmak zorunda kalir ve hatta bunlann bir kismi busbutiin satil-amazlar bile. (Belli bir tiir metain iiretiminde kullanilan toplumsal emek miktannin bu metaya olan toplumsal
talebi kar§ilamaya yetmeyecek kadar olmasi halinde ise, bunun tersi olur.) Ama belli bir nesnenin iiretiminde harcanan toplumsal emek miktan, bu nesneye olan toplumsal talebe uygun diisuyor ve boylece iiretilen miktar, yeniden-uretimin normal olcegine tekabiil ediyor ve talep ayni kahyorsa, bu nesne, kendi piyasa-degeri iizerinden satihr. Metalann kendi degerleri iizerinden degi-§imleri ya da sati§lan, rasyonel dii§en bir durum, yani bunlar arasindaki dengenin dogal yasasidir. Sapmalan aciklayan, bu yasa olup, bunun tersi, yani yasayi aciklayan sapmalar degildir. §imdi oteki yana, talebe bir bakalim. Metalar, iiretken ya da bireysel tiiketime girmek iizere, uretim araclan ya da temel gecim araci olarak satin ahnirlar. Bazi metalann her
68
Karl Marks Kapital III
iki amaca da hizmet etmesi, durumu degistirmez. Demek ki, bu me-talar icin, bir iireticiler tarafindan (burada kapitalisUer, ciinkii biz, iiretim [sayfa 168] araclannin, sermayeye d6nu§turulmu§ bulunduklarini varsaymi§-tik) ve bir de tiiketiciler tarafindan talep vardir. Ilk baki§ta bunlann her ikisinin de, talep tarafinda, ote yanda, ce§itli iiretim kollanndaki toplum-sal uretimin belli miktanna tekabiil eden, belli bir miktarda toplumsal gereksinmeyi ongordiikleri goriiliir. Pamuklu sanayiinin, yilhk yeniden-iiretimini belli bir olcekte siirdiirebilmesi icin, hem normal bir pamuk ikmaline ve hem de, diger ko§ullar ayni kalmak iizere, sermaye biriki-minin yilhk yeniden-uretimine neden oldugu geni§lemeyi kar§ilamak iizere ek bir miktar pamuga gereksinmesi vardir. Bu, temel gecim araclan icin de aynen boyledir. I§Si simfimn, ya§amim ali§ilagelmi§ ortalama bicim-de siirdiirebilmesi icin, farkli tiirdeki metalar arasinda, azcok farkli bir dagihm gosterse bile, hi? degilse ayni miktar ya§am gereksinmelerini hazir bulmasi gerekir, aynca yilhk niifus arti§ina yetebilecek ek bir mik-tann da bulunmasi gerekir. Ayni sey, azcok bir degi§iklikle, diger simflar icin de gecerlidir. Buna gore, talep tarafinda, kar§ilanmalan icin belli bir miktar me-tain piyasada bulunmasini gerektiren, belli biiyukliikte bir toplumsal ge-reksinmeleri, oldugu goruniiyor. Ama nicel olarak, belirli toplumsal ge-reksinmeler cok esnek ve degiskendir. Bunlann sabitligi ancak gorunii§-tedir. Temel gegim araglannin daha ucuz ya da para-ucretlerin daha yiiksek olmasi halinde, '"talepleri” kendi fiziksel gereksinmelerinin en dar sinirlanmn bile altinda kalan fakir fukara bir yana birakildiginda, emekgiler bu temel gegim araglanndan daha fazlasini satin alabilirler ye bunlara olan “toplumsal gereksinme” artmi§ olur. Ote yandan, ornegin pamugun daha ucuz olmasi halinde, kapitalistierin pamuga olan talepleri artacak ve pamuklu sanayiine vb. daha fazla sermaye yatinlacaktir. §urasini hie unutmamamiz gerekir ki, iiretken tiiketim talebi, bizim varsayimimiza gore, kapitalistin bir talebidir, onun asil amaci arti-deger iiret-mektir. Ne var ki, bu kapitalistin piyasada, diyelim pamuk ahcisi olarak goriindugu siirece, bu pamuga olan
gereksinmeyi temsil etmesine en-gel degildir; tipki, pamuk saticisi igin saticinin bu pamugu gomleklik kuma§a ya da baruta gevirmesinin ya da bunu hem kendi ve hem de biitiin diinyanin kulaklan igin tika? yapmaya niyetlenmesinin hi? bir onemi olmamasi gibi. Ama bunun, kapitalistin ne tiir bir aha oldugu iizerinde oldukga onemli bir etkisi vardir. Pamuga olan talebi, onun kar saglamak konusundaki gergek gereksinmesini gizlemesi olgusu tarafindan temelden bir degi§iklige ugrar. Piyasada metalara duyulan gerek-sinmenin, talebin sinirlan, gergek toplumsal gereksinmeden nicel bir farklihk gosterdigi gibi, farkli metalar icin de, dogal olarak epey farkli olur; burada demek istedigim, metalann talep edilen miktan ile, baska para-fiyatlannda ya da ahcilann icersinde bulunabilecekleri ba§ka para ya da ya§am ko§ullan icersinde talep edebilecekleri miktar arasindaki Karl Marks
169 Kapital III
farktir. Arz ile talep arasindaki tutarsizhgi ve bunun sonucu olarak piya-sa-fiyaUarinin piyasadegerlerinden gosterdikleri sapmalan anlamaktan daha kolay bir §ey yoktur. Asil giicliik, arz ve talep eskligi ile neyin [sayfa 169] kastedildigin saptamaktir. Arz ile talep arasindaki kar§ihkli oranlann, belli bir uretim koluna ait metalar kitlesinin, piyasa-degerlerinin ne altin-da ne de iizerinde, tarn kendi piyasa-degerleri iizerinden satilabilecek §ekilde oldugu zaman, arz ve talep e§ittir, denir. Bu bizim ilk saptadigi-miz seydir. Ikincisi ise §udur: Metalann, kendi piyasa-degerleri iizerinden sa-tilmalan halinde, arz ile talebin e§it olduklandir. Arz talebe e§it oldugu zaman bunlann harekeUeri durur ve i§te bu nedenle, metalar piyasadegerleri iizerinden satihrlar. Iki kuwet zit yonl-erde e§it olarak etki gosterirlerse birbirlerini dengelerler, hi? bir di§ etki-de bulunmazlar ve bu kosullar altinda yer alan herhangi bir goriingiinun, bu iki kuwetin etkileri di§inda ba§ka nedenler ile aciklanmalan gerekir. Arz ile talebin birbirlerini dengelemeleri halinde, bunlar, herhangi bir seyi aciklamaktan cikar ve piyasa-degerleri iizerinde herhangi bir etkileri olmaz, ve bu yuzden de, piyasa-degerinin, bir baska miktarla degil de, nicin tami tamina bu kadar para ile ifade edilmesinin nedenleri ko-nusunda bizi gene bir karanhk icersinde birakmi§ olurlar. Kapitalist iire-timin gercek ic yasalannin, arz ile talebin kar§ihkli etkileri ile (bu iki toplumsal itici giiciin, burada yapilmasi yersiz olabilecek daha derin tahlilleri di§inda) aciklanamayacaklan besbellidir, ciinkii, bu yasalar kendi saf halleriyle, arz ile talep, etki yapmayi birakana, yani e§it olana kadar goriilemezler. Gerceklikte arz ile talep hi? bir zaman e§it olamaz, ya da e§it olurlarsa bu sirf raslansaldir ve §u halde bilimsel olarak = O'dir ve buna hi? olmami§ goziiyle bakihr. Ne var ki, ekonomi politik, arz ile talebin birbirleriyle cakisUgmi varsayar. Nicin boyle yapar? Bunu, goriin-giileri kendi temel bagmtilan, kendi kavramlanna uygun dii§en bigimleri igersinde inceleyebilmek, yani arz ve talep hareketlerinin yolagtigi gorunii§ler dismda bunlan ele
almak igin yapar. Baska bir neden de, bunlann hareketlerindeki gergek egilimleri bulmak ve bir olgiide bunlan kaydetmektir. Tutarsizhklar uzla§maz geli§ki niteliginde oldugu, ve birbirlerini siirekli izledikleri igin, birbirlerini, zit harekeUeriyle ve kar§ihkh Seli§meleriyle dengelerler. Demek oluyor ki, arz ile talep, hi? bir durum-da birbirine asla e§it olmadigi igin, aralanndaki farklar birbirlerini oyle izlerler ki -ve bir yondeki sapmanin sonucu, zit yonde bir sapmayi gere-ktirdigi icinarz ve talep, belli bir donemde, duruma biitiiniiyle bakildi-ginda, daima e§it olurlar, ama, ancak gecmi§teki harekeUerin bir orta-lamasi ve yalniz kendi celi§kilerinin siirekli bir hareketi olarak. Bu sekilde, piyasa-degerlerinden sapan piyasa-fiyaUan, bunlann ortalama sayilan aci-sindan bakildiginda, sapmalardaki arti ve eksiler birbirlerini yokettikleri icin, piyasa-degerlerini e§iUemek iizere kendi kendilerini ayarlarlar. Ve
70
Karl Marks Kapital III
bu ortalamamn sermaye igin sirf teorik bakimdan onemi olmayip, yatin-mi azgok sabit bir donemdeki dalgalanmalara ve dengelenmelere gore hesaplanan sermaye igin de pratik bir onemi vardir. [sayfa 170] Arz ve talep bagmtisi, bu nedenle bir yandan yalniz, piyasa-fiyat-lanmn piyasadegerlerinden gosterdigi sapmalan agiklar, ote yandan da, bu sapmalann, yani talep ve arz bagmtisinin etkisinin yokedilmesi egili-mini agiklar. (FiyaUan oldugu halde degerleri bulunmayan metalar gibi istisnalar burada inceleme konusu yapilmami§tir.) Arz ve talep, aralanndaki farkin yolaStigi etkiyi, Sok Se§itli yollardan yokedebilir. Ornegin, eger talep ve dolayisiyla piyasa-fiyati dii§erse, sermaye gekilir ve boyle-ce arzda bir daralmaya neden olur. Piyasadegerinin kendisi, gerekli emek-zamanini kisaltan bulu§larm sonucu olarak daralabilir ve piyasafiyati ile dengelenir. Tersine, eger talep artar ve dolayisiyla piyasa-fiyati piyasa degerinin iizerine yukselirse, bu, gereginden fazla sermayenin bu iiretim koluna akmasina yolagabilir ve iiretim oylesine geni§ler ki, piyasa-fiyati piyasa-degerinin altina bile dii§ebilir. Ya da, talebi daraltan bir fiyat artisma yolagabilir. Bazi iiretim kollannda uzun ya da kisa bir do-nem igin piyasa-degerinin kendisinde bir yiikselme meydana getirebilir; bu donem boyunca, talep edilen iiriinlerin bir kismi kotii ko§ullar altin-da iiretilmek zorunda kahnmistir. Arz ve talep, piyasa-fiyatim belirler, piyasa-fiyati ile piyasa-degeri de, daha ileri bir tahlilde arz ve talebi belirler. Bu, talep sozkonusu ol-dugunda besbellidir, Qiinkii bu, fiyaUara zit bir yonde hareket eder, fiyat-lar dii§tiigunde biiyur, yukseldiginde azahr. Ama bu, arz igin de dogrudur, Qiinkii, arz edilen metalara katilmi§ bulunan iiretim araglannin fiyaUan, bu iiretim araglanna olan talebi ve dolayisiyla, arzlan, bu iiretim araglan-na olan talebi de kapsayan metalann arzini da belirler. Pamuk fiyatlan, pamuklu e§yamn arzinda belirleyicilerdir. Bu kan§ikhga -fiyatlann talep ve arzla ve ayni zamanda arz ve ta-lebin fiyatlarla belirlenmesi- bir de, tipki arzin talebi belirlemesi gibi tale-bin arzi, uretimin piyasayi ve piyasanin
uretimi belirlemesini de katmak gerekir.31 [sayfa i7i] 31
A§agidaki kurnazhk diipeduz budalahktir: “Bir mahn uretimi igin gerekli iicretler, sermaye ve toprak miktan, eskisine gore farkh hale geldiginde, Adam Smith’in, bu malin dogal fiyati de-digi §ey de degi§ir ve daha once bu malin dogal fiyati olan bu fiyat, bu degisMik nedeniyle onun piyasa-fiyati olur; giinkii, ne arz ne de talep edilen miktar degismemekle birlikte” -piyasa-degeri ya da Adam Smith’e gore iiretim-fiyati, deger degi§ikligi sonucu degi§tigi igin, burada her ikisi de degi§ir- “bu arz §imdi, uretim-maliyeti olan seyi odeyebilecek ve odemeye istekli kimselerin talebini tarn karsfiamaya yeterli olmayip, bundan ya daha fazla ya da daha azdir; boylece arz ile, yeni iiretim-maliyetine gore fiili talep arasindaki oran eskisine gore degismisfir. Bu durumda, eger oniinde bir engel yoksa arz oraninda bir degigiklik meydana gelecek ve en sonunda, metai yeni dogal fiyatina getirecektir. Bazi kimselere, metain, arzdaki bir degisme ile kendi dogal fiyatina gelmesi nedeniyle, piyasa-fiyati, arz ile talep arasindaki orana ne kadar baghysa, dogal fiyatin da,bu orana o kadar bagh bulundugunu; ve dolayisiyla, dogal fiyatin, ayni piyasa-fiyati kadar, talep ile arz arasindaki orana bagh bulundugunu soylemek yerindeymi§ gibi gelebilir.” (“O biiyiik arz ve talep ilkesi, A. Smith’in, dogal fiyatlar dedigi seyde oldugu gibi piya-sa-fiyatlannin belirlenmesinde de gene imdada yetisjyor.” Malthus.) [Principles of Political EcoKarl Marks
171 Kapital III
Arz ve talep arasindaki oranin, arz ya da talepte, di§ ko§ullar ta-rafindan bir degi§iklik meydana getirilmeksizin, metalann piyasa-dege-rinde bir degisme sonucu degi§ebilecegini, siradan bir iktisatci bile (dip-nota bkz.) kabul etmektedir. Piyasa-degeri ne olursa olsun, bunun belir-lenmesi icin, arz ve talebin e§it olmak zorunda oldugunu o bile kabul etmek durumundadir. Ba§ka bir deyi§le, arz ile talep arasindaki oran piyasa-degerini aciklamaz, tersine, daha cok, bu piyasa-degeri, arz ve talep dalgalanmalanni aciklar. Dipnota, ahnan pasajdan sonra Observations yazan soyle devam ediyor: “Bu oranin” (arz ile talep arasindaki) “ne var ki, eger biz hala, ‘arz’ ile ‘dogal fiyat’ sozleri ile, Adam Smith’ten biraz once sozederken kastettigimiz §eyi anlatmak istiyorsak, daima bir e§itlik oram olmasi gerekir; ciinkii ancak arz, fiili talebe, yani dogal fiyati odemenin ne iizerinde ve ne de altinda kalan bir talebe e§it oldugu zaman, dogal fiyat gercekten 6denmi§ olur; dolayisiyla, ayni meta icin farkli zamanlarda, iki, cok farkh dogal fiyat olabilir ve gene de, arzin talebe oram, her iki halde de ayni, yani bir e§itlik oram olabilir.” Bu duru-ma gore, farkh zamanlarda iki farkh dogal fiyati olan ayni metain, eger meta her iki halde de kendi dogal fiyati uzerinden satilacak ise, arz ile talebin daima birbirini dengeleyebilecegi ve dengelemek zorunda oldugu kabul edilmis. oluyor. Her iki durumda da, arzin talebe olan oranin-da bir fark bulunmayip, dogal fiyatin kendi buyuklugunde bir fark ol-duguna gore, bundan,bu fiyatin arz ve talepten bagimsiz belirlendigi ve dolayisiyla bunlar tarafindan belirlenmesinin pek az sozkonusu olabile-cegi sonucu cikar. Bir metain piyasa-degeri uzerinden, yani icerdigi gerekli toplum-sal emekle orantih bir deger uzerinden satilabilmesi icin, bu metain top-lam kitlesini uretmekte kullanilan toplumsal emek miktannin, buna olan toplumsal gereksinme miktanna, yani fiili toplumsal gereksinmeye teka-biil etmesi gerekir. Rekabet, piyasa-fiyatlannda, arz ve talepteki dalga-lanmalara tekabiil eden dalgalanmalar, her tiir meta icin harcanan toplam emek miktanni surekli olarak bu olcege indirme egilimindedir. Arz ve talep bagintisi, once, kullanim-degeri ile degi§im-degeri, meta ile para, aha ile satici bagintisi, ve sonra, her ikisi de bir iiciincu taraf, tiiccar tarafindan temsil ediliyor bile olsa,
iiretici ile tiiketici baginUsim icerir. Alia ile satici arasindaki baginfiyi incelerken, bunlar arasindaki ili§kiyi goster-mek icin, bunlan tek tek kar§i kar§iya getirmek yeterlidir. Bir metain gecirecegi tarn baskala§imi icin ve, dolayisiyla butiinuyle ahndiginda, safi§ ve satinalma siireci icin iic birey yeterlidir. A, kendine ait metai, bu nomy, London 1820, s 75. -Ed.} (Observations on Certain Verbal Disputes, etc.,London 1821, s. 60-61.) Bu iyi kalpli insan, talepteki bir degi§iklige ve ele ahnan durumda, arz ile talep arasindaki bir degismeye neden olan seyin, sirf uretim-maliyetinde ve dolayisiyla degerdeki bir degismeden ileri geldigi olgusunu kavrayamiyor. Bu, bizim iyi kalpli du§unuriimuzun tanitlamak istedigi §e-yin tarn tersini tanitlar. Uretim-maliyetindeki degi§iklik, hig bir sekilde, talep ile arz arasindaki orana bagh olmayip, daha gok bu orani belirler.
72
Karl Marks Kapital III
metai sattigi B’nin parasina cevirir ve C’den satin almada bulunmak icin bu parayi kullandigi zaman parasini tekrar metalara cevirir; siirecin tama-mi bu uc ki§i arasinda yer alir. Ayrica, para incelenirken, metalann kendi degerleri iizerinden satildiklan varsayilmi§ti; ciinkii, sirf, metalann para-ya doniismesi ve paradan tekrar metalara cevrilmesi sirasinda gecirdik-leri bir §ekil degisMgi sorunu oldugu icin, fiyatlann degerler- den saptigim dii§iinmek icin hi? bir neden yoktu. Bir metain satilmi§ [sayfa 172] olmasi ve bunun geliri ile yeni bir meta satin ahnmasi halinde, kar§imizda tarn bir baskala§im var demektir ve bu sure? icin bu metain fiyatinin degeri-nin iizerinde ya da altinda bulunmasinin hi? bir onemi yoktur. Metain degeri, bir temel olarak onemini korumaktadir ciinkii, para kavrami ba§ka bir temel iizerinde gelistirilemeyecegi gibi, genel anlamiyla, fiyat, para biciminde bir degerden baska bir §ey degildir. Dola§im araci olarak paranin incelenmesinde, her ne olursa olsun, bir metain yalniz tek bir baskala§imi olmadigi varsayilmisU. Burada incelenmi§ olan daha 50k, bu baskala§imlann toplumsal ic bagmtilandir. Ancak bu yoldan biz, paranin dola§imina, ve bir dola§im araci olarak i§levinin geli§mesine ulasabi-liriz. Ne var ki, bu ili§kinin, paranin dola§im aracina cevrilmesindeki ve bunun sonucu olarak bicim degistirmesindeki onemi ne olursa olsun, bunun bireysel alici ve saticilar arasindaki ah§veri§te hi? bir onemi yoktur. Bununla birlikte, arz ve talep sozkonusu oldugunda, arz, belli bir tiir metain saticilannin ya da iireticilerinin toplamina, talep ise, ayni tiir metain (hem iiretken ve hem de bireysel) ahcilarinin ya da tiiketicileri-nin toplamina e§ittir. Bu toplamlar birbirleri iizerinde, birimler biraraya gelmi§ kuwetler olarak etkide bulunurlar. Birey burada ancak, toplumsal giiciin bir parcasi, kiUenin bir atomu sayihr ve i§te bu bicim icersin-dedir ki, rekabet, iiretim ve tiiketimin toplumsal niteligini ortaya cikartir. Rekabetin o an icin zayif olan yam, ayni zamanda, bireyin, kar§i-sindaki rakipler kitlesinden bagimsiz ve cogu kez de dogrudan dogruya bu kiUeye kar§i cikUgi yandir ve bireylerin
birbirlerine bagimhhgi i§te gene bu bicim icersinde kendisini gosterir, kuweUi taraf daima, hasmi-na kar§i azcok birle§mi§ bir biitiin olarak hareket eder. Bu ozel tiir me-taya kar§i talep arzdan daha biiyuk ise, bu alici digerini -belli sinirlar icersinde- fazla fiyat vererek alteder ve boylece, bu metain fiyatim, hep-si icin, piyasa-degerinin iizerine yukseltir ve bir yandan da saticilar, yuk-sek piyasa-fiyati iizerinden mal satmak iizere birle§ir. Yok eger bunun tersine, arz talebi asarsa, satici mallanni daha ucuza elden cikarmaya ba§lar ve bunu digerleri de izler ve bir yandan da ahcilar, piyasa-fiyatim, elden geldigince piyasa-degerinin altina dii§urmek iizere birlesMer. Or-tak cikar, birey icin ancak, bu ortak hareket kendisine daha fazla kazanc sagladigi siirece onemlidir. Ve, §u ya da bu taraf daha zayif hale geldigi an, hareket birligi sona erer ve herkes kendisi icin elden geldigince fazla cikar saglamaya cah§ir. Gene, daha ucuza uretimde bulunup daha cok Karl Marks
173 Kapital III
mal satabilen ve boylece, piyasa-fiyati ya da piyasa-degeri altinda sati§ yaparak piyasada kendisine daha fazla yer saglayabilen kimse bu duru-mu devam ettirir ve digerlerini, toplumsal bakimdan gerekli emegi yeni ve daha diisuk bir diizeye indirgeyen daha ucuz uretim tarzlan uygula-maya zorlayan bir hareketi ba§latmi§ olur. Bir taraf daha avantajh durum saglayinca, bundan, o yanda bulunan herkes yararlamr. Bunlar, sanki kendi [sayfa 173] ortak tekellerini kurmu§ gibidirler. Taraflardan birisi zayif duruma diisunce, herkes (ornegin, daha ucuz iiretim-maliyetleri ile cah§anlar) daha giiclii hale gelmek ya da en azindan, elden geldigince ucuza kurtulmak icin kendi basmin caresine bakmaya kalki§abilir; bu gibi hallerde attigi her adim yalniz kendisini degil biitiin kader arkada§-lanni da etkileyecegi halde, herkes, ben kendimi kurtarayim da geriye kalanin earn cehenneme, der.32 Talep ve arz, degerin, piyasa-degerine cevrilmesi anlamini ta§ir ve bunlann kapitalist bir temelde yuriimeleri olciisiinde, metalann ser-mayenin iiriinleri olmalan olciisiinde, bunlar, kapitalist uretim siirecine, yani sirf mal ahm ve satimindan biisbiitiin farkh ili§kilere dayanirlar. Burada sozkonusu olan, metalann degerlerinin fiyatlara bicimsel bir donusumii, yani sirf bir bicim degi§ikligi degildir. Sozkonusu olan, piya-sa-fiyatlannin, piyasa-degerlerinden ve daha sonra da uretim-fiyatlarin-dan nicel olarak gosterdigi belirli sapmalardir. Basit satinalma ve sati§ta, meta ureticilerinin, bu sifatlarla kar§i kar§iya gelmeleri yeterlidir. Arz ve talep, daha ileri bir tahlilde, toplumun toplam gelirini aralannda payla§an ve bunu gelir olarak harcayan ve dolayisiyla gelirin yarattigi talebi olu§-turan, farkh simflarin ve siniflann farkh kesimlerinin varhgini ongoriir. Oysa ote yandan bu, iireticilerin iiretici olarak aralannda yarattiklan arz ve talebin anla§ilabilmesi icin de, kapitalist uretim siirecinin biitiin yapi-sinin derinden kavranilmasini gerektirir. Kapitalist iiretimde, sorun, yalnizca metalar biciminde dola§ima siiriilen bir degerler kitlesi kar§ihginda, baska bir bicimde -para ya da baska bir meta biciminde- e§it bir deger kitlesi elde etmek olmayip, daha cok, uretim amaciyla yatinlmi§ bulunan sermaye kar§ihginda, ayni biiyukliikte
herhangi diger bir sermaye kadar, ya da hangi uretim dahn-da kullanihrsa kullanilsin, kendi buyuklugu ile pro rata bir arti-deger ya da kar gerceklestirilmesi sorunudur. Bu nedenle, sozkonusu olan, hie degilse en azindan, metalan, ortalama bir kar saglayacak fiyatlar, yani iiretim-fiyatlan iizerinden satmaktir. I§te bu bicimde sermaye, toplumsal bir gag olarak kendi bilincine vanr ve her kapitalist, toplam toplumsal sermayedeki payi ile orantih olarak bu giice katihr. 32
“Bir sinifin bir bireyi, eger, bijtununun kazang ve varligindan belli bir hisseye ya da bo-liime hig bir zaman sahip olamazsa, bu kimse, kazancini artirmak igin kolayca birle§ebilir”; (arz ve talep arasindaki oran buna elverir elvermez boyle yapar da) “iste bu tekeldir. Ama, eger bir kimse, biitiin miktan azaltacak bir istemle kendi payina dii§ecek mutlak miktari herhangi bir yolla artirabilecegine akh keserse, gogu kez bunu yapar; iste bu rekabettir.” [An Inquiry into Those Principles Respecting the Nature of Demand, etc., London 1821, s.105.)
74
Karl Marks Kapital III
Once, kapitalist iiretimin kendisi, iirettigi ozel bir kullanim-dege-rine ve herhangi bir metain ayirdedici ozelliklerine kar§i ilgisizdir. Her iiretim alamnda o yalnizca, arti-deger iiretmekle ve emegin iiriiniine katilmi§ bulunan, belli bir miktardaki kar§ihgi 6denmemi§ emege elkoy-makla ilgilidir. Ve gene ayni §ekilde, sermayenin boyundurugu altina girmi§ [sayfa 174] bulunan iicretliemegin niteligi geregi, o, yaptigi i§in ken-disine ozgii niteligine kar§i ilgisiz olup, sermayenin gereksinmeleri uya-nnca bicim almaya, bir iiretim alanindan otekine aktanlmaya boyun egmek zorundadir. Sonra, bir iiretim alani ashnda, tipki bir ba§kasi kadar iyi ya da ko-tiidiir. Bunlann her bin ayni kan saglar ve her biri iirettigi meta eger bir toplumsal gereksinmeyi kar§ilamiyorsa, tamamen yararsiz olur. §imdi, metalar kendi degerleri iizerinden satildiklannda, g6rmu§ oldugumuz gibi, ce§itli iiretim alanlannda, bunlara yatinlmi§ bulunan sermaye kitlelerinin farkh organik bile§imlerine bagh olarak cok farkli kar oranlan ortaya cikar. Ne var ki, sermaye, kar orani dii§iik alandan cekilir ve daha yiiksek kar orani saglayan oteki alanlara akar. Bu siirekli ciki§ ve giri§ler, ya da kisacasi, kar oraninin bir yerde diismesi, bir ba§ka yerde yukselmesine bagh olarak sermayenin ce§itli alanlar arasinda dagi-hmi, arz ile talep arasinda oyle bir oran yaratir ki, ce§itli iiretim alanla-nndaki ortalama kar ayni olur ve dolayisiyla da degerler, iiretim-fiyatlanna cevrilir. Sermayenin bu denge durumuna ula§madaki ba§an derecesi, o iilkede, kapitalist geli§menin derecesine, yani iilkedeki ko§ullann kapitalist iiretim tarzina ne olciide uygun hale getirildigine baghdir. Kapitalist iiretimin ilerlemesiyle birlikte, bu iiretim tarzi kendi kosullanm da gelistirir ve iiretim siirecinin dayandigi biitiin toplumsal 6nko§ullan, kendisine ozgii nitelige ve kendi ozel yasalanna bagimh kilar. Devamh sapmalann siirekli bir bicimde dengelenmeleri, 1) sermaye ne kadar hareketli ise, yani bir iiretim alanindan bir digerine ne kadar kolay kaydinlabilirse; 2) emek-giicii, bir alandan
digerine, bir iiretim bolgesinden otekine ne denli kolay aktanlabilirse, o kadar cabuk olur. Birinci ko§ul, toplumda tarn bir ticaret ozgiirlugiinu ve dogal olan-lann dismda kalan, yani kapitalist iiretim tarzinin kendisinden dogan biitiin tekellerin kaldinlmasini gerektirir. Bu, aynca, inorganik kullanila-bilir toplumsal sermaye kitlesini, bireysel kapitaliste kar§i bir arada to-playan kredi sisteminin gelismesini gerektirir. Son olarak bu, cesffli iiretim alanlanmn, kapitalistierin denetim altina girmesini gerektirir. Bu son kosul, bizim varsayimimizda zaten bulunmaktaydi, ciinkii biz, biitiin kapitalist bicimde somuriilen iiretim alanlannda, degerlerin, iiretim-fiyatlanna ce-vrilmekte olduklanni kabul etmi§tik. Ne var ki, bu e§itlenme, kapitalist esasa gore isjetilmeyen cok sayida ve biiyiik iiretim alanlanmn (kiiciik ciftciler tarafindan topragin i§letilmesi gibi), kapitalist giri§imler arasina sizdigi ve onlarla baglandigi durumlarda, biiyuk engellerle kar§ila§ir. Biiyuk bir niifus yogunlugu bir ba§ka 6nko§uldur. - Ikinci ko§ul, i§cilerin Karl Marks
175 Kapital III
bir uretim alanindan digerine, bir uretim merkezinden bir ba§ka uretim merkezine aktanlmalanni engelleyen butun yasalarin yuriirlukten kaldi-nlmasini; emekcinin, yapacagi ise kar§i ilgisiz hale gelmesini; butun iiretim alanlannda emegin, elden geldigince basit emege indirgenmesini, emekciler arasinda, meslekleri ile ilgili butun onyargilann yok edilmesi-ni; ve ensonu, ama ozellikle, emekcinin, kapitalist-iiretim tarzimn [sayfa 175] egemenligi altina sokulmasini gerektirir. Bu konuyla ilgili aynmlar, rekabet konusunda yapilacak ozel bir incelemeye girer. Yukardaki incelemeden §u sonuc cikar ki, her ozel uretim alanin-da bireysel kapitalist ve butun olarak kapitalistler, toplam sermaye ta-rafindan, toplam i§ci sinifimn belli bir somurii derecesi ile somuriilmele-rine, yalmz genel bir sinif sevgisi ile degil ayni zamanda, dogrudan eko-nomik nedenlerle dogrudan dogruya katihrlar. Ciinkii biitiin diger ko§ullar -bunlar arasinda, toplam yatinlan sermaye degerin- veri kabul edildigin-de, ortalama kar orani, toplam emek miktannin, toplam sermaye ta-rafindan somuriilmesinin yogunluguna baghdir. Ortalama kar, her 100 birim sermaye icin iiretilen, ortalama arti-degerle aynidir ve arti-degeri ilgilendirdigi kadanyla, yukarda soylenen-ler kuskusuz onun igin de gegerlidir. Ortalama kar bakimindan, yatinlan sermayenin degeri, kar oranini belirleyen ek bir etmen olur. Genjekten de, kapitalist ya da sermaye tarafindan herhangi bir bireysel uretim ala-ninda, dogrudan dogruya orada gahsmakta olan emekgilerin somiirul-mesi konusunda gosterilen dolaysiz ilgi, ya asm Qalistirma, ya iicretleri ortalamamn altina indirme, ya da kullanilan emegin olaganiistii iiret-kenligi yoluyla fazladan bir kazang, ortalamayi a§an bir kar ile sinirhdir. Bunun di§inda, kendi uretim kolunda, hi? degisen sermaye kullanmay-an ve dolayisiyla hiS i§Si Sah§tirmayan (bu ashnda abartilmi§ bir varsayimdir) bir kapitalist, gene de, diyelim, yalmz degisen sermaye kullanan (bir ba§ka abartma daha) ve boylece tiim sermayesini iicretlere yatiran bir kapitalist kadar, i§?i sinifimn sermaye tarafindan somuriilmesiyle ilgi-lidir ve kanni gene onun kadar kar§ihgi odenmeyen arti-emekten saglamaktadir. Ne var ki, emegin somurii derecesi, i§giinii belli ise, emegin ortalama yogunluguna,
somuriinun yogunluk derecesi belli ise, i§giiniinun uzunluguna baghdir. Emegin somurii derecesi, arti-deger oranini ve dolayisiyla belli bir toplam degisen sermaye icin arti-deger kitle-sini ve boylece kann buyukliigiinii belirler. Bireysel bir kapitalistin, kendi faaliyet alaninin biitiiniinden ayn olarak, kendisi tarafindan somuriilen i§cilerin somiiriisune kar§i duydugu ozel ilgi ve cikan, belli bir uretim alanindaki sermayeden, bu alandaki toplam sermayeden ayn olarak, dogrudan dogruya kendisi tarafindan cahstinlan i§cilerin somiirusii ko-nusundaki ozel ilgi ve cikannin aynidir. Ote yandan, her ozel sermaye alani ve her bireysel kapitalist, toplam sermaye tarafindan cahstinlan toplumsal emegin iiretkenligi konusunda ayni ilgiyi duyar. Cunku, iki sey bu iiretkenlige baghdir: Birinci-
76
Karl Marks Kapital III
si, ortalama karin ifade edildigi kullamm-degerleri kiUesi; bu ortalama kar, yani sermaye birikimi igin ve tuketime harcanmak iizere gelir igin bir fon bigiminde i§ gorecegi iSin, bu, iki kaUi bir onem ta§ir. Ikincisi, ka-pitalist sinifin tamami igin, arti-deger ya da kar miktan veri ise, yatmlan toplam sermayenin (degismeyen ve degi§en) degeri, kar oranini, ya da belli bir miktar sermaye uzerinden kan belirler. Herhangi bir uretim alaninda ya [sayfa 176] da bu alanin bireysel bir giri§imindeki emegin ozel iiretkenligi yalmz, bununla dogrudan dogruya ugrasan kapitalisUeri ilgi-lendirir, siinkii bu, o ozel alanin, toplam sermaye kar§isinda ya da o bireysel kapitalistin, kendi alam kar§isinda fazladan bir kar elde etmesi-ne olanak saglar. i§te bu, kapitalistlerin kendi aralanndaki rekabet sozkonusu ol-dugunda birbirlerinin goziiniin ya§ina bakmadiklan halde, biitiiniiyle i§?i sinifi kar§isinda birbirine tutkun bir mason demegi kurmalanmn nedeni-ni, matematik bir kesinlikle kaniUami§ olur. Uretim-fiyati, ortalama kan iSerir. Biz buna iiretim-fiyati diyoruz. Bu, gergekte, Adam Smith’in natural price (dogal-fiyat), Ricardo’nun price of production (iiretim-fiyaU) ya da cost of production (uretim-mali-yeti) ve fizyokratlann prix necessaire (gerekli-fiyat) dedikleri seydir, Siinku bu, uzun siirede, her bireysel alanda metalann arz ve yeniden-iiretim-lerinin 6nko§uludur.33 Ama bunlardan hi? biri, iiretim-fiyaU ile deger arasindaki farki asiklamami§Ur. Ama biz, metalann degerinin, emek-zamani ile, yani bunlann igerdikleri emek miktan ile belirlenmesine kar§i gikan ayni iktisatgilann nigin boyle yaptiklanm ve piyasa-fiyaUannin etrafinda dalgalandiklan merkezler olarak nigin daima iiretim-fiyaUa-nnin soziinii ettiklerini §imdi daha iyi anhyoruz. Uretim-fiyaUnin, metalann degerinin tamamen dismda ve bu degerin prima facie anlamsiz bir bigimi olmasi, rekabette ve bu yuzden kaba kapitalistin ve dolayisiyla da kaba iktisatQinin kafasinda ortaya gikan bir bigim olmasi nedeniyle bunlann boyle davranmak i§lerine gelmektedir.
INCELEMELERIMiZ, piyasa-degerinin (ve bununla ilgili olarak soy-lenen her sey, uygun degi§ikliklerle, uretim-fiyati igin de gegerlidir) belli bir uretim alaninda en uygun kosullar altinda uretimde bulunanlar igin, bir arti-kan nasil kapsadigini ortaya Qikarmi§ bulunuyor. Bunahmlar ve genellikle a§in-iiretim halleri di§inda, bu, piyasa-degerlerinden ya da uretimin piyasafiyatlarindan ne kadar sapmi§ olurlarsa olsunlar, biitiin piyasa-fiyatlan igin de dogrudur. Qiinkii, piyasa-fiyati, metalar, birbirin-den Qok farkli bireysel kosullar altinda uretilmi§ bulunsalar ve dolayisiyla epeyce farkli maliyet-fiyatlanna sahip olsalar da, ayni tiir metalar igin ayni fiyatin odenecegini ifade eder. (Biz burada, yapay olsun, dogal ol-sun, terimin ah§ilagelen anlaminda tekellerin sonucu olan arti-karlardan 33
Malthus, (Principles of Political Economy, London 1836, s. 77-78. -Ed.
Karl Marks
177 Kapital III
sozetmiyoruz.) Bazi iiretim alanlan, eger, kendi metalannin degerlerinin iiretim-fiyaUarina Qevrilmesi ve boylece karlannin ortalama kara inmesini 6n-leyebilecek durumda iseler, bu arti-kann da ortaya gikmasi sozkonusudur. Arti-kann bu iki biQiminin gosterdigi ba§ka degi§iklikler iizerinde, toprak ranti ile ilgili kisimda daha fazla durulacaktir. [sayfa 177]
78
Karl Marks Kapital III
ONBiRiNCi BOLUM GENEL UCRET DALGALANMALARININ URETiMFIYATI UZERINDEKI ETKILERI
TOPLUMSAL sermayenin ortalama bile§imi 80 + 20. ve kar %20 olsun. Arti-deger orani bu durumda %100 olur. Ucretierde genel bir arti§1 diger her §ey aym kalmak iizere, arti-deger oraninda bir azalma demek-tir. Ortalama sermaye icin, kar ve arti-deger 6zde§tir. Ucretler %25 yiik-selsin. Bu durumda, daha once 20 ile harekete gecirilen ayni miktar emek, §imdi 25’e malolacaktir. Boyle olunca, 80 + 20H + 20k yerine, 80 + 25d + 15k devir degeri elde ederiz. Degisen sermaye tarafindan harekete gecirilen emek, gene onceki gibi 40’hk bir deger iiretir. Eger d, 20’den 25’e yukselirse, a ya da k fazlaligi ancak 15 olur. 105 tutanndaki bir sermaye
iizerinden 15’lik kar, §imdi %142/7’dir ve bu, yeni ortalama kar oranidir. Ortalama sermaye tarafindan uretilen metalarm iiretim-fiyaUan, bunlann degerleri ile caki§Ugi icin, bu metalarm iiretim-fiyaU aym kalacaktir. Bir iicret arU§i, bu nedenle, karda bir dii§meye yolaca-cakUr, ama metalarm degerinde ve fiyaUnda bir degisMk olmayacakUr. Daha once, ortalama kar %20 oldugu siirece, bir devir donemin-de uretilen metalarm uretimfiyati, bunlann maliyet-fiyati, arti, bu mali-yet- fiyati iizerinden %20 bir kara e§it idi ve bu nedenle = m + mk’ = m + (20m : 100) idi. Bu formiilde m, metalara giren iiretim araclannin [sayfa 178] degerine ve sabit sermaye tarafindan iiriine aktanlan asmip yipran-ma miktanna bagh olarak degi§en, degi§ken bir biiyukliiktiir. UretimKarl Marks
179 Kapital III
fiyati, oyleyse §imdi, m + (142/7m : 100) olacaktir. §imdi bile§imi, ba§langicta 80s + 20d olan ortalama toplumsal sermayenin (bu da §imdi 76%, + 23'V,,, olmu§tur) bile§iminden daha du§uk, diyelim 50 + 50H olan bir sermaye alahm. Bu durumda, iicret artismdan once yilhk iiriiniin iiretim-fiyati, kolayhk olsun diye, sabit sermayenin tamaminin a§inma ve yipranma ile iiriine gectigi ve devir do-neminin birinci omektekinin ayni oldugu varsayildigmda, 50 + 50, + 20k = 120 olur. Ayni miktar emegin harekete gecirilmesi icin ucreUerde %25 bir arti§, degisen sermayenin 50’den 62'/2'ye yukselmesi demektir. Yilhk iiriiniin, eski iiretimfiyati 120 iizerinden satilmasi halinde bu bize 50s + 6'/2d + 7'/2k ya da %62/3’luk bir kar oramni verir. Ama yeni ortalama kar orani %142/7’dir ve biz, biitiin oteki ko§ullann ayni kaldiklanni kabul ettigimiz icin, 50 + 62'/2 bile§imindeki sermayenin de bu kan sagla-masi gerekir. §imdi, 112>/2’lik bir sermaye %14% bir kar orani ile 16V H'luk bir kar saglamaktadir. Demek oluyor ki, bu sermaye ile iiretilen metalann iiretim-fiyati, §imdi, 50 + 62'/2.+ 16'/,4k = 1288/,4 olur. Bu nedenle, %25 bir iicret arti§i yiiziinden, ayni metalann ayni miktarimn uretim-fiyati, burada 120’den 1288/14’e ya da %7’den fazla yiikselmis. oluyor. Tersine, bile§imi, ortalama sermayenin bile§iminden daha yuk-sek, diyelim, 92 + 8H olan bir uretim alani alahm. Ba§langic ortalama kan, bu durumda hala 20 olacak ve eger biz gene sabit sermayenin tamaminin yilhk iiriine gectigini ve devir doneminin I ve H'dekinin ayni oldugunu varsayarsak, metain iiretim-fiyaU burada da 120 olur. UcreUerde %25 bir arti§ nedeniyle, ayni miktar emek kar§ihgi degi§en sermaye, 8’den 10’a, metalann maliyet-fiyati 100’den 102’ye yiikseldigi halde, ortalama kar orani %20’den %142//ye dii§er. Ama, 100 : 142/7 = 102 : 144/7’dir. §imdi 102’nin payina dii§en kar, boylece %144/ 7’dir. Bu nedenle, toplam iiriiniin sati§-fiyati, m + mk’ = 102 + 144/7 = 116% olur. Demek ki, iiretim-fiyati 120’den 116%'ye ya da 3% diismiisfflr. Sonuc olarak, iicretler %25 yukseldiginde: H
1)Ortalama toplumsal bile§imde bir sermayenin iirettigi metalann iiretim-fiyaU degi§mez; 2)Daha diisuk bile§imdeki bir sermayenin iirettigi metalann iiretim-fiyati yukselir, ama bu kardaki dii§ii§ oramnda degildir; 3)Daha yuksek bile§imdeki bir sermayenin iirettigi metalann iiretim-fiyati diiser, ama bu kardaki dusu§ oramnda degildir. Ortalama sermayelerle iiretilen metalann iiretim-fiyaU ayni kaldi-gi, iiriiniin degerine e§it oldugu icin, biitiin sermayelere ait uriinlerin uretim-fiyatlanmn toplami da ayni kahr ve toplam sermaye tarafindan iiretilen degerlerin toplamina e§ittir. Bir yandaki yukselme ve ote yanda-ki diisme, toplam sermaye icin ortalama toplumsal sermaye diizeyinde bir dengeleme saglar. [sayfa 179] Uretim-fiyaU, ornek Il'de yukselir ve ornek Ill'te dii§erse, arti-de-
80
Karl Marks Kapital III
ger oramnda bir diisme, ya da genel bir iicret arti§i ile meydana gelen bu zit etki, iicreUerdeki bir yukselmenin fiyaUar ile telafi edilemeye-cegini gosterir, ciinkii, IH'te iiretim-fiyatindaki dii§me, kapitalist icin karda-ki dii§meyi telafi edemedigi gibi, H'deki fiyat yukselmesi de kardaki dii§meye engel olamaz. Daha cok, her iki durumda da, ister fiyat yiiksel-sin ister dii§sun, kar, fiyatin ayni kaldigi haldekinin, ortalama sermaye kannin ayni olur. Bu, hem durum H'de, hem durum IH'te, 5% kadar dii§en, ya da %25’in biraz iizerinde bulunan ayni ortalama kardir. Buradan §u sonuc cikar ki, eger fiyat H'de yiikselmemis. ve IH'te dii§memi§se, II, yeni diisuk ortalama kann altinda, III, bu kann iizerinde satmak duru-mundadir. Besbellidir ki, her 100 birim sermaye icin, 50, 25 ya da 10 birimin iicretiere yatinlmasina bagh olarak sermayesinin V10’ini iicretiere yatirmis. bulunan bir kapitalist iizerindeki bir iicret artismin etkisi, sermayesinin Wini ya da %1/2'ini yatirmis. olandan tamamen farklidir. Ser-mayenin bile§iminin, ortalama toplumsal bile§imin altinda ya da iizerinde olmasina bagh olarak, uretim-fiyatinda bir yanda arti§, ote yanda dii§me olmasi, ancak, kann, yeni dii§iik ortalama kar diizeyine uydurulmasi siireciyle gercekle§ir. O halde, iicretlerde genel bir diisme ve kar oramnda, dolayisiyla ortalama karda buna kar§ihk genel bir yukselme, ortalama toplumsal bile§ime zit yonlerde sapmalar gosteren sermayelerin iirettikleri metala-nn iiretim-fiyatiari iizerinde nasil bir etki yapar? Bu sorunun yamtini bul-mak icin (Ricardo bunu c6zumleyememi§tir) yukardaki aciklamayi tersine cevirmek yetecektir. I.Ortalama sermaye = 80 + 20. = 100; arti-deger orani %100; iiretim-fiyati = metalann degeri = 80 + 20H + 20t = 120; kar orani = %20. Ucretierin dortte-bir dii§tugunu varsayahm. §imdi, ayni degi§meyen sermaye, 20d yerine 15d ile harekete gecirilecektir. Oyleyse metalann degeri = 80 + 15H + 25k = 120’dir. d tarafindan yapilan i§in miktari
degismemi§,S ama onun yeni yarattigi deger, kapitalist ile emekci arasinda farkli bir §ekilde b61ii§ulmu§tur. Arti-deger, 20’den 25’e, arU-deger orani 20/20’den 25/15’e ya da %100’den %1662/3’e yiikselmi§tir. 95 iizerinden kar §imdi = 25 ve boylece 100 birim icin kar orani = 26%9 olmu§tur. Sermayenin yuzde olarak yeni bile§imi§imdi 844/19s + 1515/19d = 100’diir. II.Du§uk bile§imli sermaye. Yukarda oldugu gibi, ba§langictaki bile§im 50 + 50H'dir. Ucretlerde dortte-bir oramnda bir dii§me olmasi nedeniyle,Sd, 37>/2'ye ve bunun sonucu, yatmlan toplam sermaye 50s + 37'/2d = 87'/2'ye dii§mu§tur. §imdi eger biz, buna %266/19’luk yeni kar oramm uygularsak, 100 : 26%9 = 87'/2 : 23V38 elde ederiz. Daha once 120’ye malolan ayni metalar kitlesi §imdi, 87'/2 +23'/38 = 11010/19’a mal olur ve bu yakla§ik %10 bir fiyat dii§mesi demektir. III.Yiiksek bile§imli sermaye. Ba§langicta, 92 + 8. = 100. Ucreti-erde dortte-bir kadar bir indirim 8d’yi 6d’ye ve toplam sermayeyi 98’e indirmektedir. Sonuc olarak, 100 : 26%9 = 98 : 2515/19 olur. Metain daha Karl Marks
181 Kapital III
[sayfa 180] once 100 + 20 = 120 olan uretim-fiyati, iicret indiriminden sonra §imdi, 98 + 25'719 = 12315/19 olur ve bu yakla§ik 4’Iuk bir arti§tir. Bu nedenle, besbelli ki, gerekli degi§ikliklerle birlikte ters yonde ayni geli§meyi Izlemekten ba§ka bir §ey yapamayiz; iicretlerde genel bir diisme, arti-deger ile arti-deger oraninda ve diger ko§ullar ayni kalmak kaydiyla, farkli oranda ifade edilse bile, kar oraninda genel bir yiiksel-meye yolacmaktadir; du§uk bile§imli sermayeler tarafindan iiretilen me-talann uretim-fiyatlannda bir dii§me ve daha yiiksek bile§imli sermayeler tarafindan iiretilen metalann iiretim-fiyatlannda bir yukselme sozkonusu-dur. Bu sonuc, iicreUerde genel bir yukselme oldugu zaman goriilenin tarn tersidir.34 Her iki halde de -iicretlerin yukselmesi ve diismesinde-i§guniiniin ve temel gecim araclannin fiyaUannin ayni kaldigi varsayilmisU. Bu durumlarda, iicretlerde bir dii§me, ancak, eger bu iicreUer emegin normal fiyatimn daha iizerine cikmi§ ise ya da bu fiyatin daha altina inmi§ ise mumkundiir. Ucretlerdeki bir yukselme ya da diismenin, genel olarak emekcilerin tiikettigi metalann degerinde ve dolayisiyla iire-tim-fiyatinda bir degi§iklikten ileri gelmesi halinde, sorunun nasil bir degi§iklik gosterecegi, toprak ranti ile ilgili boliimde daha uzunboylu incelenecektir. Bu noktada, gene de, son olarak su diisunceleri belirt-mek yerinde olacaktir: Ucretlerdeki yukselme ya da diismenin, yasam gereksinmeleri-nin degerindeki bir degismeden ileri gelmesi halinde, yukarda ula§ilan sonuclarda, ancak, fiyaUanndaki degi§menin, degisen sermaye miktanm arUran ya da azaltan metalann, ayni zamanda, degismeyen sermayenin ogeleri olarak bu sermayeye girmeleri ve bu nedenle, sadece ucretleri etkilemekle kalmadiklan olciide bir degi§iklik olabilir. Yok eger bunlar yalniz iicreUeri etkiliyorsa, yukardaki tahliller, soylenmesi gerekli her §eyi kapsar. Biitiin bu boliimde, genel bir kar orani ile ortalama kann olu§masi ve dolayisiyla, degerlerin uretim fiyaUanna d6nii§meleri, veri olarak ka-bul edilmi§ti. Sorun, yalnizca, ucretlerdeki genel bir yukselme ya da diismenin, metalann kabul edilmi§ bulunan uretim-fiyatlarim nasil etki-ledikleri idi.
Bu, bu kisimda coziimlenen diger onemli noktalar ile kar§ila§tinhrsa, ancak ikinci derecede bir sorundur. §u da var ki, bu, daha ileride gorecegimiz gibi* Ricardo tarafindan ele alinan tek sorundu ve iistelik o, bunu, tek yanh ve yetersiz bir bicimde ele almi§ti. [sayfa isn 34
Cok gariptir ki, Ricardo [On the Principles of Political Economy, and Taxation, Third edition, London 1821, s. 36-41. -Ed.] (degerlerin, iiretim-fiyatlan diizeyine indirilmesini anlaya-mayan Ricardo, haliyle bizden farkli bir yolda ilerlemektedir) bu olasihgi bir defa bile dii§iinmemi§ yalniz birinci durumu, iicretlerde bir yukselme ve bunun, metalann iiretim-fiyatlan iizerindeki etkilenmesini incelemisUr. Ve, servum pecus imitatorum** [Hurace, Epistles, Book I, EpistleW. -Ed.] bu son derece agik ve aslinda totolojik, pratik uygulamayi yapmayi denememi§-lerdir bile. * K. Marx, Theorien uber den Mehrwert, K. Marx-F. Engels, Werhe, Band 26, Teil 2, s.181-94. -Ed. ** Taklitgi koleler. -f.
82
Karl Marks Kapital III
ONiKiNCi BOLUM TAMAMLAYICI AQIKLAMALAR
URETiM-FiYATINDA BJR DEGi§iKUGi GEREKTiREN NEDENLER Bir metamn iiretim-fiyati ancak iki nedenle degisebilir: Bitincisi. Genel kar oramnda bir degi§iklik. Bu ancak, ortalama arti-deger oramnda her degi§iklikten, ya da eger ortalama arti-deger orani ayni kahyorsa, elkonulan arti-degerler toplamimn, yatinlan toplam toplumsal sermaye miktanna olan oramnda bir degismeden ileri gelebi-lir. ArU-deger oramndaki degi§iklik, eger, iicreUerin normal diizeyin altina dii§mesinden ya da bu diizeyin iizerine cikmasindan ileri geliyor-sa -bu tiir harekeUere ancak geli§iguzel dalgalanmalar goziiyle bakilmak gerekir- yalmz, ya emek-giicii degerinde bir yukselmeden ya da
dii§-meden meydana gelebilir; oysa, temel gecim araclanm iireten emegin iiretkenliginde, yani emekci tarafindan tiiketilen metalann degerinde bir degi§me olmaksizin, bunun her ikisinin de olmasi da ayni derecede olanaksizdir. Ya da, elkonulan arti-deger toplamimn, yaUnlan toplam toplumsal sermayeye oramnda bir degisme ile olabilir. Bu durumda degi§meye arti-deger orani yol acmadigina gore, bunun, toplam sermaye, ya da daha cok, toplam sermayenin degismeyen kismi tarafindan yaraUlmi§ olmasi gerekir. Bu kismin kiUesi, teknik olarak ele ahndiginda, degi§en sermaye ile satin ahnan emekgiicii miktanyla orantih olarak artar ya da
Karl Marks
183 Kapital III
azahr ve [sayfa i82] degerinin kitlesi, boylece, kendi kiUesinin artmasi ya da azalmasi ile artar ya da azahr. O da, bu nedenle degisen sermayenin deger kitlesine orantih olarak artar ya da azahr. Ayni miktar emek eger daha fazla degismeyen sermayeyi harekete getiriyorsa, daha iiretken hale gelmi§ demektir. Tersi olursa, iiretkenligi azalmi§tir. Demek ki, erne-gin uretkenliginde bir degisme olmu§tur ve bazi metalann degerinde bir degisme meydana gelmi§ olmasi gerekir. §u halde, asagidaki yasa her iki durum icin de gecerlidir: Bir metain uretim-fiyati, genel kar oranindaki bir degisme sonucu degi§irse, bu metain kendi degeri degismeden kalmi§ olabilir. Ne var ki. oteki metalann degerinde bir degisme meydana gelmi§ olmasi gerekir. Ikincisi. Genel kar orani degismeden kalmisfir. Bu durumda, bir metain uretim degeri, ancak, o metain kendi degeri degismi§ ise degi§ir. Bu, ya son bicimi icersinde bu metai iireten emegin ya da bu metain uretimine giren metalar iireten emegin iiretkenligindeki bir degisme nedeniyle, sozkonusu metain yeniden-iiretimi icin daha cok ya da daha az emek gerekmi§ olmasindan ileri gelebilir. Pamuk ipliginin iiretim-fiyati, ya pamuk hammaddesinin eskisine gore daha ucuza iiretilmesi ya da ipligi egiren emegin, geli§mi§ makineler nedeniyle daha iiretken hale gelmesi ile diisebilir. Uretim-fiyati, gormiis. oldugumuz gibi = m + k, yani maliyet-fiyati art kara e§ittir. Ne var ki, bu = m + mk’ ifadesinde maliyet-fiyaU m, degisken bir biiyukliiktiir ve farkli uretim alanlannda degi§tigi gibi, bun-lann hepsinde metain iiretiminde tiiketilen degismeyen ve degi§en sermayenin degerine e§ittir ve k’, yuzde olarak ortalama kar oranidir. Eger, m = 200, k’ = %20 olursa, iiretimfiyaU m + mk’ = 200 + 200 (20 : 100) = 200 + 40 = 240’tir. Metalann degerinde bir degi§iklik olsa bile, bu uretim-fiyatimn ayni kalabilecegi agikfir. Metalann uretim-fiyatlanndaki biitiin degi§meler, son tahlilde, deger degi§ikliklerine indirgenir. Ama, metalann degerlerindeki biitiin degi§iklikler, mutlaka, kendilerini, iiretim-fiyaUnda bir degi§me ile ifade etmezler. Uretim-fiyati, yalniz tek bir metain degeri ile degil, biitiin metalann toplam degeri ile belirlenir. Bu nedenle, A metainda bir degisMk, B metainda zit bir degi§iklik ile
dengelenebilir ve boylece genel bagmti ayni kalir. II. ORTALAMA BJLE§iMLi METALARIN URETiM-FiYATI Uretim-fiyatian ile degerler arasindaki sapmanin, asagidaki ne-denlerden nasil ortaya ciktigim g6rmii§ bulunuyoruz: 1)Bir metain maliyet-fiyatina, icerdigi art-deger yerine, ortalama kann eklenmesi; 2)Uretim-fiyati degerinden boylece sapan bir meta, baska metalann maliyet-fiyatina, onun ogelerinden birisi olarak girer ve bu neden-
84
Karl Marks Kapital III
le, bir metain maliyet-fiyati ile, uretimi sirasinda tiiketilmi§ bulunan ure-tim [sayfa 183] araclannin degeri arasinda, ortalama kar ile art-deger arasin-daki farktan dogabilecek kendisine ait sapmadan tamamen ayri bir sapma bulunabilir. i§te bu yiizden, ortalama bile§imli sermayelerin iirettikleri me-talann maliyet-fiyatlan bile, iiretim-fiyatinin bu kismini olu§turan ogele-rin degerlerinden farkh olabilir. Ortalama bile§im, diyelim, 80s + 20d ol-sun. §imdi, bu bile§imdeki fiili sermayelerde, 80 , s’nin, yani degismeyen sermayenin degerinden biiyuk ya da kiiciik olabilir, ciinkii, bu s, iiretim-fiyatlan, degerlerinden farkli olan metalardan meydana gelmi§ olabilir. Ayni §ekilde, ucretlere ait tiiketim, uretimfiyatiari kendi degerlerinden sapan metalan iceriyor ise, 20d kendi degerinden sapabilir; bu durum-da, i§ci bunlan geri satin alabilmek (bunlan yerine koyabilmek) icin, daha uzun ya da daha kisa bir siire cahsmak durumunda kahr ve boyle-ce, bu gibi yasam gereksinmelerinin iiretimfiyati, bunlann degerleri ile cakisUgi zaman istenilenden daha fazla ya da az, gerekli-emek harcamak zorunda kahr. Ne var ki, bu olasihk, ortalama bile§imli metalar icin ortaya konmu§ olan teoremlerin dogrulugunda en ufak bir eksiklik yapmaz. Bu metala-ra diisen kar miktan, bunlann icerdikleri art-deger miktanna e§ittir. 6r-negin, bile§imi 80 + 20H olan bir sermayede, arti-degerin belirlenmesinde en onemli §ey, bu sayilann fiili degerlerin ifadesi olup olmadiklan degil, bunlann birbirine olan oranlandir, yani toplam sermayeye gore, d = >/5 ve s = 4A olmasidir. Durum boyle oldugunda, d tarafindan iiretilen arU-deger, varsayildigi gibi, ortalama kara e§ittir. Ote yandan, bu arti-deger, ortalama kara e§it oldugu igin, iiretim-fiyaU = maliyet-fiyati art, kar = m + k = m + a’dir; yani pratikte, metain degerine e§ittir. Bunun anlami, iicretierde bir yukselme ya da dii§menin, uretim-fiyatim, m + k, ancak, metalann degerlerini degisfirdigi olgiide degi§tirebilecegi, yalnizca, buna tekabiil eden zit yonlii bir harekete, kar oraninda bir dusme ya da yuk-selmeye yol agacagidir. Eger, burada, iicretierdeki bir yukselme ya da dusme, metalann
degerinde bir degi§iklik meydana getirecek olsa, ortalama bile§imli bu alanlardaki kar orani, oteki alanlardaki diizeyin iize-rine gikar ya da altina dii§er. Ortalama bile§imli alan, diger alanlar ile ayni kar diizeyini, ancak, fiyat degi§meden kaldigi siirece devam ettirir. Bunun pratikteki sonucu, bu nedenle, iiriinlerinin gercek degerleri iize-rinden saUlmalan halinde neyse oyledir. giinkii, metalann, fiili degerleri iizerinden saUlmalan halinde, diger kosullar e§it olmak kaydiyla, iicretierde bir yukselme ya da diismenin, karda buna tekabiil eden bir dusme ya da yiikselmeye neden olacaklan, ama, metalann degerinde bir degi§iklige yol acmayacaklan, iicretierde bir yukselme ya da diismenin, butun ko§ullar altinda, hie bir zaman, metalann degerini etkilemeyip, yalmz arti-degerin buyukliigiinii etkileyecegi apacik ortadadir. [sayfa is41
Karl Marks
185 Kapital III
KAPiTALiSTiN TELAFi KONUSUNDAKi DAYANDIGI NEDENLER Rekabetin, farkli iiretim alanlanndaki kar oranlanm, ortalama bir kar oramna e§itledigi ve boylece, bu farkli alanlara ait iiriinlerin deger-lerini, uretim-fiyatlanna d6nu§turdiigu belirtilmi§ bulunuyor. Bu, sermay-enin bir iiretim alamndan siirekli olarak, o an icin, kann, ortalamanin iizerinde bulundugu ba§ka bir iiretim alanina aktanlmasi ite olur. Bu-nunla birlikte, belli bir sanayi dahnda belli siirelerde, birbirini izleyen, iyi ve kotii yillann yol actigi kar dalgalanmalannin da dikkate ahnmalari yerinde olur. Sermayenin, farkli iiretim alanlari arasindaki bu arahksiz giri§ ve giki§i, kar oraninda, yukselme ve diisme egilimleri yaratir ve bu, birbirini azcok e§itleyerek, her yerde kar oraninin ayni ortak ve genel diizeye indirgenmesi egilimini ta§ir. Sermayelerin bu hareketine, her §eyden once, karlan bir yerde genel ortalamanin iizerine cikartan, diger bir yerde ise altina indiren, piyasa-fiyatlarinin diizeyi neden olur. Bu noktada bizi heniiz ilgilendir-meyen tiiccar sermayesini bir yana birakiyoruz: biz bunu, bazi cok ara-nan mallarda ani spekiilasyon nobetleri halinde ortaya cikarak, kitleler halinde sermayeyi bir i§kolunda olaganiistii bir hizla cekip, bir ba§ka i§koluna ayni hizla siirmesinden taniyoruz. Boyle olmakla birlikte, her fiili iiretim alamnda -sanayi, tanm, madencilik, vb.- sermayenin bir alan-dan digerine aktanlmasi, ozellikle mevcut sabit sermaye yuziinden, ol-dukca biiyuk giicliikler gosterir. Aynca, deneyimler gostermi§tir ki, diyelim pamuklu sanayii gibi bir sanayi kolunun, bir donemde olaganiistii yuksek kar saglamasi, bir ba§ka zamanda ise, cok az karh olmasi ve hatta zarar etmesi halinde, belli yillan kapsayan bir donemde ortalama kar, diger sanayi kollanndaki kann hemen hemen ayni olur. Ve sermaye, cok gecmeden bu deneyimi hesaba katmayi ogrenir. Bununla birlikte, rekabetin gostermedigi §ey, iiretim hareketine egemen olan degerin belirlenmesi; ve, iiretim-fiyatlannin temelinde ya-tan ve son kertede bunlan belirleyen degerlerdir. Buna kar§ihk rekabet sunlan gosterir: 1) farkli iiretim alanlanndaki sermayenin organik
bile§iminden ve bu nedenle de, belli bir somurii alanindaki belli bir sermaye tarafindan elkonan canh emek kitlesinden, bagimsiz olan ortalama karlan; 2) iiretim-fiyatlannda, iicretlerin diizeyindeki degismelerin yolactiklan yukselme ve dii§meleri; ilk baki§ta, metalann deger baginti-siyla tarn bir celi§me halindeki bir gorungiiyii; 3) metalann ortalama piyasa-fiyatini, belli bir siirede, piyasadegetine degil de, bu piyasa-deg-erinden oldukca biiyuk bir sapma gosteren, cok farkli bir uretimin piyasa-fiyatina indirgeyen, piyasa-fiyatlanndaki dalgalanmalan. Biitiin bu gorungiiler, degerin, emek-zamani ile belirlenmesiyle oldugu kadar, kar§ihgi odenmeyen arti-emekten ibaret bulunan artidegerin niteligi ile de celi§iyormu§g/£>/ goriinur. Boylece, rekabette her§ey tersine gevrilmi§
86
Karl Marks Kapital III
gorunur. Ekonomik [sayfa iss] ili§kilerin, yuzeyden nihai gibi goriinen bigim-leri, kendi gercek varhklan ve dolayisiyla, bu ili§kilerin ta§iyicilari ve ara-cilannin bunlan anlamaya cahstiklan kavramlan icersinde, bunlann asil ama gizlenmi§ 6z bicjmlerinden ve bunlara tekabul eden kavramlann-dan, son derece farkli ve gercekte bunlann tarn tersidir. Ustelik. Kapitalist iiretim, belli bir geli§im diizeyine ula§ir ulasmaz, bireysel alanlardaki farkli kar oranlannin, genel bir kar oranina e§itlenmesi, bundan boyle, sirf, piyasa-fiyaUannin sermayeyi cektigi ya da ittigi, cekme ve itme hareketleriyle gerceklesmez. Ortalama fiyatlar ile, bunlara tekabul eden piyasa-fiyatlan, bir siire icm kararh hale geldik-ten sonra bireysel kapitalistler, bu e§iUenmenin, belirli farklan dengele-diginin bilincine vanrlar ve bu durumu, kendi kar§ihkli hesaplannda dikkate ahrlar. Bu farklar, kapitalistlerin zihninde mevcuttur ve onlar bunu, telafi nedenleri olarak hesaba katarlar. Ortalama kar, temel kavramdir ve e§it biiyukliikteki sermayele-rin, e§it zaman arahklannda e§it kar saglamalan gerektigi anlamina gelir. Bu da gene bir iiretim alanindaki sermayenin, toplam toplumsal serma-ye tarafindan emekcUerden sizdinlan toplam arti-degerden, kendi biiyuk-liigii ile pro rata pay almasi gerektigi; ya da, her bireysel sermayeye, yalnizca, toplam toplumsal sermayenin bir kismi ve her kapitaliste, gercekte, toplam toplumsal giri§imde, toplam kardan, kendi sermayesinin buyiikliigu ile pro rata pay alan bir hisse sahibi gibi bakilmasi anlayisma dayamr. I§te bu anlayi§, ornegin, metalannin iiretimi daha uzun zaman aldigi ya da daha uzak pazarlarda satildiklan igin, sermayesinin devri, ba§ka sermayelere gore daha yava§ olan kapitalistin hesabinda, bu §ekilde kaybettigi kan hesaba dahil etmek ve fiyati yukselterek bunu telafi etmek igin bir dayanak hizmetini goriir. Ya da, ornegin, §ilepsilik gibi, daha biiyuk tehlikelerle kar§i kar§iya bulunan yatinmlar daha yuk-sek fiyatlarla telafi edilir. Kapitalist iiretim ve onunla birlikte, sigortacihk i§i geli§ir geli§mez, tehlikeler fiilen biitiin iiretim alanlan igin e§it
hale gelmistir. (bkz: Corbet*); ne var ki, daha tehlikeli i§kollan, daha yuksek sigorta primi oder ve bunlan, metalannin fiyatlannda geri ahrlar. Pratik-te, biitiin bunlann anlami sudur ki, bir iiretim kolunu -belli sinirlar iger-sinde biitiin iiretim kollan ayni derecede gerekli sayihr- daha az, bir ba§kasini daha fazla karh kilan her durum, bu telafiyi hesaplamada kul-lamlan nedenler ya da etmenleri hakli kilmak igin, rekabetin yenilenmi§ hareketine her zaman gerek duyulmaksizin, telafi igin gegerli bir zemin olarak kesin bir bigimde hesaba katihr. Kapitalistin burada unuttugu -ya da daha dogrusu, rekabet yoluyla dikkati gekilmedigi igin goremedigi-§ey, farkli iiretim kollanna ait metalann fiyatlanni hesaplarken kapitalist* Th. Corbet, An Inquiry into the Causes and Modes of the Wealth of Individuals, London 1841. s. 100-02. -Ed. Karl Marks
187 Kapital III
ler tarafindan kar§ihkli olarak one siiriilen butun bu telafi nedenlerinin, [sayfa 186] bunlarin hepsinin de, ortak ganimetleri, toplam arti-degerden, kendi sermayelerinin buyiiklugu ile pro rata, e§it talepte bulunmalan olgusundan ba§ka bir §ey olmadigidir. Bu, daha gok, onlara, ceplerine indirdikleri kar, ele gegirdikleri arti-degerden farkli oldugu igin, bu telafi nedenlerinin, toplam arti-degere katilmalanni e§itlemeyip, metalannin maliyet-fiyatina, §u ya da bu nedenle yapilan eklemelerden elde olunuyormu§ gibi goriinen kann kendisini yaratiyormu§ gibi gelir. Diger bakimlardan kapitalistin, arti-degerin, kaynagi konusundaki varsayimlan ile ilgili olarak Yedinci Bolumun 116. sayfasinda soylenen-ler, ortalama kar igin de gegerlidir. Ele ahnan durum, yalniz, metalann piyasa-fiyati ile emegin somurii derecesi veri kabul edildiginde, maliyet-fiyaUndaki bir tasarruf, yalnizca bireysel i§bilirlilik, agikgozliik, vb. gibi §eylere bagh bulundugu igin farkli goriinur. [sayfa isz]
88
Karl Marks Kapital III
OgUNCU KISIM KAR ORANININ DU§ME EGILIMi YASASI ONUgUNCU BOLUM YASANIN NiTELIGi
UCRET ile i§giinu veri kabul edildiginde, diyelim 100’liik bir de-gisen sermaye, belli sayidaki galisan i§giyi temsil eder. Bu sermaye, bu sayinin bir gostergesidir. 100 £, diyelim 100 i§sinin bir haftahk iicreU olsun. Bu i§silerin, e§it miktarlarda gerekli ve arti-emek harcadiklan, giinde, kendileri igin, yani ucretlerinin yeniden-iiretimi igin gahsUklan kadar, kapitalist igin, yani arU-deger iiretmek igin gahsUklan kabul edilir-se, bunlann toplam iiriinlerinin degeri = 200 £ ve urettikleri arti-deger miktan 100 £ olacakUr. ArU-deger oram, a/d = %100 olurdu. Ama gordugumuz gibi, bu arU-deger oram, kendisini, kar oram a : S oldugu igin, degismeyen sermaye s
ve dolayisiyla toplam sermaye S’nin farkli buyiik-liiklerine bagh olarak, ?ok farkli kar oranlan ile ifade eder. ArU-deger oram %100 olduguna gore: s = 50 ve d = 100 ise k' = 100 : 150= s= ve d = 100 ise k' = 100 : 200= %50 s= ve d = 100 ise k'= 100 : 300 = s= ve d = 100 ise k' = 100 : 400= %25 s= ve d = 100 ise k' = 100 : 500= %20 Bu, ayni arti-deger oraninin, kendisini, degismeyen sermayenin maddi olarak biiyiimesinin — ayni oranda olmasa bile— ayni zamanda Karl Marks
189 Kapital III
[sayfa 188] kendi degerinde ve dolayisiyla da toplam sermayenin degerinde bir biiyiimeyi gerektirmesi nedeniyle, emegin somurii derecesi ayni ol-dugu halde, diisen bir kar oram ile nasil ifade edecegini gosteriyor. Eger bir de, sermayenin bile§imindeki bu yava§ degismenin, yal-niz bireysel uretim alanlan ile sinirh kalmayip, asagi yukan biitiin ya da hi? degilse, onemli uretim alanlannda da meydana geldigi ve bu yuz-den, bir toplumun toplam sermayesinin ortalama organik bile§iminde degismelere neden oldugu varsayihrsa, arti-deger oram ya da emegin sermaye tarafindan somuriilme yogunlugu ayni kaldigi siirece, degisme-yen sermayenin degisen sermayeye gore tedrici biiyumesi, zorunlu ola-rak, genel kar oraninda tedrici bir dusmeye yolacar. G6rmii§ oldugumuz gibi, kapitalist iiretimin geli§mesiyle birlikte, degisen sermayede, degi§-meyen sermayeye, ve dolayisiyla, harekete gecirilen toplam sermayeye oranla nispi bir azalma olmasi, kapitalist iiretimin bir yasasidir. Bu ifade, kapitalist sistemde gelismi§ bulunan kendisine ozgii uretim yontemleri nedeniyle, belli degerde bir degisen sermaye tarafindan harekete gecirilen ayni sayida i§cinin, yani ayni miktarda emekgiiciinun, ayni siirede, gittikce artan miktarlarda emek aracim, makineyi, her tiirden sabit sermayeyi, hammaddeyi, —ve dolayisiyla, degeri durmadan artan degi§-meyen sermayeyi— i§lettigi, i§ledigi ve iiretken bicimde tiikettigini soy-lemenin bir ba§ka bicimidir. Degi§en sermayede, degi§meyen ve dolayisiyla toplam sermayeye gore bu siirekli azalma, toplumsal sermayenin, kendi ortalamasinda, gitgide daha yuksek bir organik bile§ime ula§masi demektir. Bu, ayni sekilde, ayni sayida i§cinin, daha fazla makine ve ge-nellikle daha cok sabit sermaye kullamlmasi sayesinde, ayni siirede, yani daha az emekle, gitgide artan miktarda ham ve yardimci maddele-ri iiriine cevirmesi olgusuyla kendisini gosteren, emegin toplumsal iiret-kenligindeki siirekli geli§menin bir ba§ka ifadesidir. Degismeyen ser-mayedeki bu siirekli deger arti§ina —bu, degi§meyen sermayenin mad-di olarak yalmzca yakla§ik bir bicimde kapsadigi kullanim-degerlerinin gercek kitlesinin biiyumesini gostermekle birlikte— iiriinlerde siirekli bir ucuzlama tekabiil eder. Her tek tek iiriin, kendi basma
ahndiginda, iicretlere yatinlan sermayenin, uretim araclanna yatinlan sermayeye kiyas-la daha biiyuk bir yer tuttugu, daha dii§iik uretim diizeyine gore, daha az miktarda emek icerir. Bu boliimiin ba§inda verilen ve varsayima dayanan diziler, bu nedenle, kapitalist iiretimin gercek egilimini ifade eder. Bu uretim tarzi, degismeyen sermayeye kiyasla, degisen sermayede gitgide nispi bir azalma, ve dolayisiyla toplam sermayenin organik bile§iminde siirekli bir yukselme yaratir. Bunun dogrudan sonucu, ayni ya da hatta artan bir emek somiirii derecesinde, arti-deger oraninin siirekli diisme giisteren bir kar orani ile temsil edilmesidir. (Bu diismenin kendisini nicin mutlak bir bicimde degil de; artan bir diisme egilimi §ek-linde gosterdigini daha ileride gorecegiz.) Bu nedenle, genel kar oranindaki bu siirekli diisme [sayfa i89] egilimi, tarn da emegin toplumsal
90
Karl Marks Kapital III
iiretkenligindeki surekli geli§menin, kapitalist iiretim tarzina ozgii bir ifadesidir. Bu, kar oramnin, ba§ka nedenlerle gecici olarak bir diisme gosteremeyecegi anlamina gelmez. Boylece, kapitalist iiretim tarzinin niteliginden hareket edilerek, bu iiretim tarzinin gelismesiyle birlikte, genel ortalama arti-deger oramnin kendisini, dii§en bir genel kar orani ile ifade etmek durumunda kalmasi, mantiki bir zorunluluk olarak orta-ya cikmi§ oluyor. Qalistinlan canh emek kitlesi, harekete gecirdigi maddele§mi§ emek kitlesine, yani iiretken bicimde tiiketilen iiretim araclan kitlesine kiyasla surekli bir azalma gosterdigi icin, canh emegin, kar§ihgi odenmeyen ve artidegerde nesnele§en kisminin da, yatinlan toplam sermaye ile temsil edilen deger miktanna kiyasla surekli bir azalma gostermesi gerekir. Arti-deger kitlesinin yatinlan toplam sermay-enin degerine orani, arti-deger oranim verdigine gore, bu oramn da surekli diismesi gerekir. Biitiin bu soylenenlerden, bu yasamn boylesine basit oldugu orta-dayken, §imdiye degin biitiin ekonomi politik, bunu ortaya cikarmada, daha ilerde* gorecegimiz gibi pek az ba§an g6stermi§tir. Iktisatcilar bu goriingiinun farkina varmi§tir ve onu yorumlamak icin epey kafa yormu§lardir. Kapitalist iiretim icin bu yasa biiyuk onem ta§idigi halde, coziimii Adam Smith’ten beri biitiin ekonomi politigin hedefi olan, ve Adam Smith’ten beri ce§itli okullar arasindaki farkin, bu coziime yaklasmadaki farktan ibaret bulunan bir sir oldugu soylenebilir. Ote yan-dan, bugiine kadar ekonomi politigin, degismeyen ve degi§en sermaye-ler arasindaki aynm etrafinda doniip durdugu haide, bunu dogru bicimde nasil tammlayacagini hie bir zaman bilemedigini; artidegeri kardan bir tiirlii ayiramadigi gibi, kan, sanayi kan, ticari kar , faiz, toprak ranti gibi farkli ve bagimsiz kisimlanndan ayirdeden kendi saf §ekli icersinde hie bir zaman incelemedigini; sermayenin organik bile§imindeki farklan hie bir zaman dogru diiriist coziimlemedigi, ve bu nedenle genel kar oramnin olusumunu cozumlemeyi de aklindan bile gecirmedigini gozonii-ne aldigimizda —biitiin bunlan gozoniinde tuttugumuzda— bu bilmeceyi Qdzmedeki ba§ansizhgina §a§rnamak gerekir.
Kann, farkli bagimsiz kategorilere aynlmasina gegmeden once, bu yasaya ozellikle deginiyoruz. Bu incelemenin, kann, farkli kategoril-erdeki kimselerin payina dii§en farkli kisimlara boliinmesinden bagimsiz olarak yapilmasi oigusu, daha ba§langicta, bu yasamn butiinuyle bu boliinmeden ve bundan dogan kar kategorilerinin kar§ihkli ili§kilerinden bagimsiz oldugunu gostermektedir. Burada soziinii ettigimiz kar, yalniz, dogmu§ bulundugu degi§en sermayeden cok, toplam sermaye ile bagin-tisi icersinde sunulan, arti-degerin kendisine verilen bir baska addan ba§ka bir sey degildir. Kar oranindaki dii§me, demek ki, arti-degerin yatmlmis. toplam sermayeye oramnda bir diismeyi ifade etmektedir ve * K. Marx, Theorien tiber den Mehrwert, K. Marx-F. Engels, Werke, Band 26, Teil 2, 5. 435-66, 54143. -Ed. Karl Marks
191 Kapital III
bu nedenle, bu arti-degerin ce§itii kategoriler arasindaki her tiirlii boliin-mesinden bagimsizdir. [sayfaiDO] Kapitalist geli§menin, sermayenin organik bile§iminin, s : d, 50 : 100 oldugu belli bir a§amasinda, %100’liik bir arti-deger oraninin %662/ 3’liik bir kar oram ile ifade edildigini; s : d, 400 : 100 oldugu daha yiiksek bir a§amasinda ise, aym arti-deger oraninin ancak %20’lik bir kar oram ile ifade edildigini daha once gormu§tuk. Bir iilkede, birbirini izleyen farkli geli§me a§amalan icin soylenenler, ce§itli iilkelerde, birarada bu-lunan farkli geli§me a§amalan icin de dogrudur. Sermayenin yukarda sozii edilen ilk bile§iminin ortalamayi olu§turdugu geli§memi§ bir iilkede, kar oram = %662/3 oldugu halde, sermayenin ikinci bile§iminin ortalamayi olu§turdugu daha yuksek bir geli§me diizeyinde bulunan bir iilkede bu oran = %20 olabilir. Daha az gelismi§ iilkede, emek daha az iiretken olsaydi ve daha biiyuk bir emek miktan, ayni metain daha kiiciik bir miktan ile, daha biiyuk bir degi§im-degeri, daha az kullanim-degeri ile temsil edilseydi, iki ulusal kar oram arasindaki fark ortadan kalkabilir ya da hatta tersine donebilirdi. Bu durumda emekci zamanimn daha biiyuk bir kismini kendi temel gecim araclanm ya da bunlarm degerlerini yeniden-uretmek icin, ve daha kiiciik bir kisinini arti-deger iiretmek icin harcardi; dolayisiyla, daha az arti-emek harcar ve arti-deger oram daha diisuk olurdu. Az gelismis. iilkede, emekcinin, i§gununiin 2/3'unde kendisi icin ve Yaunde kapitalist icin cahstigim varsayahm; yukardaki ornek uyannca aym emek-giiciiniin kar§ihgi 133'/3 ile odenecek ve ancak 662/3 degerinde bir fazla-hk saglayacaktir. 50 degerinde bir degismeyen sermaye, 133'/3 degerinde bir degisen sermayeye tekabiil edecektir. ArU-deger oram 662/3 133'/3 = %50; ve kar oram 662/3 : 183'/3 ya da yakla§ik %36'/2 olacakUr. Buraya kadarki incelemelerimizde heniiz, kan olu§turan farkli ki-simlan incelemedigimiz, yani bunlar §imdilik bizim icin varolmadiklan icin, sirf yanh§ anlamalardan kacinmak icin su dii§unceleri onceden one siirmek istiyoruz: Farkli geli§me a§amalanndaki iilkeleri kar§ila§-tinrken,
ulusal kar oram diizeyini, diyelim ulusal faiz oram diizeyi ile olcmek, yani geli§mi§ kapitalist uretime sahip iilkeler ile, gercekte emekci, kapitalist tarafinda somuriiluyor olmakla birlikte, emegin heniiz res-men sermayenin boyundurugu alUna girmedigi iilkeleri (omegin, Hindi-stan da, tefeci, yalmz butun arU-degeri faiz yoluyla soymakla kalmayip, kapitalistce bir deyimle, iicretinin bir kismim bile sizdirdigi halde, HinUi ciftci, ciftligini bagimsiz bir iiretici olarak yonetir, ve iiretimi, bu niteligi ile heniiz sermayenin egemenligi alUna girmemi§tir) kar§ila§Unrken boyle yapmak biiyuk bir hata olur. Bu faiz, gelismi§ kapitalist uretime sahip iilkelerdeki gibi, sirf, iiretilen arti-degerin ya da kann bir kismini ifade etmek yerine, butun kan ve hatta bu kardan daha da fazlasim kapsar. Ote yandan, faiz oram, bu durumda, ashnda, kar ile bir ili§kisi bulunma-yan ve daha cok, tefeciligin toprak rantim ne derecede ele gecirdiklerini
92
Karl Marks Kapital III
belirten ili§kiler ile (tefecilerin, toprak ranti alan biiyiik toprak sahipleri-ne verdikleri borclar) belirlenir. Kapitalist uretimin farkli a§amalarina, ve dolayisiyla, farkli organik [sayfaiDi] bile§imlerde sermayelere sahip ulkelere gelince, normal i§gunu digerlerinden daha kisa olan bir iilke, daha yiiksek bir arti-deger oranina sahip olabilir (kar oramni belirleyen etmenlerden bir tanesi). Bitinci olarak, Ingiltere’de on saatlik i§gunii, yogunlugundaki yiikseklik nedeniyle eger Avusturya’daki 14 saaUik bir i§giiniine e§it ise, her iki halde de i§guniinun e§it olarak boliinmesi ile, 5 saatlik ingiliz arti-emegi, diinya piyasasinda 7 saaUik bir Avusturya arti-emegini temsil edebilir. Ikinci olarak, Ingiliz i§guniinun, Avusturya i§guniinden daha biiyiik bir kismi, arti-emegi temsil edebilir. Ayni ya da hatta yiiksek bir arti-deger oramni ifade eden diisen kar orani yasasi, baska bir deyi§le, bir miktar ortalama toplumsal serma-yenin, diyelim, 100’luk bir sermayenin, gittikce biiyuyen bir kismimn emek araclanm ve gittikce azalan bir kismimn canh emegi kapsadigini ortaya koyar. Demek oluyor ki, iiretim araclanm kullanan toplam canh emek kitlesi, bu iiretim araclannin degerine oranla azaldigi icin, kar§ihgi odenmeyen emegin ve bu emegin ifade edildigi emek kismimn da, ya-tinlan toplam sermayenin degerine kiyasla dii§mesi gerekir. Ya da yati-nlan toplam sermayenin gittikce daha kiiciik bir kesri, canh emege cevrilir ve bu nedenle toplam sermaye, kullamlan emegin kar§ihgi odenmeyen kismi, ayni zamanda, kar§ihgi odenen kisma oranla biiyume gosterebi-lecegi halde, kendi buyiiklugune oranla, gitgide daha az arti-emek emer. Degi§en sermayedeki nispi azalma ve degismeyen sermayedeki nispi arti§, ne miktarda olursa olsun, bu her iki kisim da mutlak biiyukliik olarak artabilir ve bu, daha once soyledigimiz gibi, yalnizca, emegin iiret-kenligindeki arti§in bir ba§ka ifadesidir. 100 degerinde bir sermaye 80 + 20.'den olu§sun ve 20. = 20 emekci olsun. Arti-deger orani %100 olsun, yani emekciler, giiniin yan-sinda kendileri icin, oteki yansinda kapitalist icin cah§sinlar. §imdi, daha az geli§mi§ bir iilkede 100’liik sermaye = 20 + 80H ve 80H = 80 emekci
olsun. Ama giiniin 2/3'ii bu emekcilere ait olacak ve bunlar giiniin yalnizca 1/3’inde kapitalist icin cah§acaklardir. Diger butun §eyler e§it olmak iizere, emekciler, birinci ornekte 40’hk bir deger, ikinci omekte 120’lik bir deger iiretirler. Birinci sermaye 80 + 20. + 20 = 120 iiretir. Kar orani = %20’dir. Ikinci sermaye 20 + 80H + 40 = 140 iiretir, kar orani = %40’tir. Ikinci omekte, demek ki,S kar orani, birincidekinin iki katidir; oysa, birincide arti-deger orani = %100 olup, bu oran ikincide ancak %50 oldugu icin onun iki katidir. Bu duruma gore, ayni biiyukliikte bir sermaye, birinci ornekte yalniz 20 emekcinin arti-emegine, ikinci ornekte 80 emekcinin artiemegine elkoymaktadir. Kar oramnin gitgide diismesi ya da canh emek tarafindan hare-kete gecirilen maddelesmi§ emek kitlesine kiyasla ele gecirilen artiKarl Marks
193 Kapital III
emek miktanndaki nispi azalma, toplumsal sermaye tarafindan hareke-te gecirilen somuriilen emegin muUak kiUesinin ve dolayisiyla. ele gecir-digi arti-emegin mutlak kiUesinin biiyuyebilecegi olasihgini ortadan kaldir-madigi [sayfai92] gibi, bireysel kapitalistlerin deneUmindeki sermayelerin, gitgide biiyiiyen bir emek kitlesine ve dolayisiyla, cahsUrdigi emekci sa-yisinda bir arti§ olmasa bile gitgide biiyuyen bir arti-emek miktanna elkoymalan olasihgini da ortadan kaldirmaz Qali§an niifus, diyelim iki milyon olsun. Aynca, ortalama i§guniiniin uzunlugu ile yogunlugunun, iicretlerin diizeyinin, dolayisiyla, gerekli ve arti-emek arasindaki oranin veri oldugunu kabul edelim. Bu durumda, bu iki milyonun toplam emegi, arti-degerde ifadesini bulan arti-emekle-ri, daima aym deger buyiiklugunii iireUr. Ne var ki, bu emegin harekete gecirdigi degismeyen (sabit ve doner) sermaye kiUesinin biiyumesiyle birlikte, iireUlen bu deger miktan, bu sermayenin, aym oranda olmasa bile, kiUesiyle birlikte biiyuyen degerine oranla dii§er. Bu oran, ve dolayisiyla kar oram, kullanilan canh emek kitlesi eskisinin aym oldugu ve sermayenin ondan sizdirdigi arti-emek miktan eskisi gibi kaldigi halde dii§er. Bu oran, canh emek kiUesi azaldigi icin degil, canh emek tarafindan harekete gecirilen maddele§mi§ emek kiUesi artUgi icin degi§ir. Bu, mutlak degil nispi bir artisUr ve gercekte, harekete gecirilen emegin ve arti-emegin muUak biiyukliigii ile bir ili§kisi yoktur. Kar oramndaki dii§me, toplam sermayenin degi§en kismindaki muUak azalmadan degil, bun-daki nispi azalmadan, bunun degismeyen sermayeye gore azalmasin-dan ileri gelir. Belli bir emek ve arti-emek kitlesi icin gecerli olan sey, artan sa-yida emekci icin de gecerlidir ve boylece, yukardaki varsayima gore, ge-nellikle, artmakta olan kumanda edilen emek kiUesi ve ozellikle, bunun kar§ihgi odenmeyen kismi, arU-emek icin de gecerlidir. Qahsan niifusun iki milyondan iic milyona cikmasi, iicreUere yaUnlan degi§en sermayenin de, eski iki milyondan iic milyona yukselmesi, oysa, degismeyen sermayenin dort milyondan, onbe§ milyona cikmasi halinde, yukandaki varsayim geregi, i§gunu ve arU-deger oram degismedigine gore, arU-emek ve arti-deger kitlesi, yanyanya, yani %50 artar, iki milyondan iic milyona yukselir. Bununla birlikte, arU-emek ve
su halde, arU-deger kit-lesindeki bu %50’lik muUak arU§a kar§in, degisen sermayenin degi§me-yen sermayeye oram, 2 : 4’ten 3 : 15’e dii§er ve arU-degerin toplam sermayeye oram (milyon olarak) §6yle olabilir: I.4s + 2d + 2a; S = 6, k = %33'/3 II.15 + 3„ + 3 ; S = 18, k = %WL ArU-deger kitlesi, yanyanya yiikseldigi halde, kar oram, yanyanya du§mu§tur. Bununla birlikte, kar , yalmzca, toplam toplumsal sermayeye gore hesaplanan arti-deger ve kar kiUesidir, bu kiUenin mutlak biiyuk-liigii, toplumsal bakimdan, bu arU-degerin mutlak buyiiklugune e§ittir. Kann muUak buyukliigii, onun toplam miktan, bu nedenle, yaUnlan top-
94
Karl Marks Kapital III
lam sermayeye kiyasla cok biiyiik nispi azalma oldugu halde ya da ge-nel kar oraninda cok biiyuk bir azalma olmasina kar§in, %50 artmi§tir. Sermaye tarafindan cahstinlan emekci sayisi, §u halde, sermayenin ha-rekete [sayfa 193] gecirdigi emegin muUak kiUesi ve bu nedenle, emmi§ oldugu arti-emegin mutlak kitlesi, iirettigi arti-degerin kiUesi ve dolayi-siyla iirettigi kann mutlak kiUesi sonucta artabilir ve kar oramndaki gitgi-de artan diismeye kar§in gitgide artabilir. Ve bu, yalniz boyle olabilir degil, kapitalist iiretim esasina gore, gecici dalgalanmalar di§inda, boyle olmak zorundadir. Kapitalist iiretim siireci, ashnda, ayni zamanda bir birikim siireci-dir. Kapitalist uretimin geli§mesiyle birlikte, yalnizca yeniden-iiretilmesi ya da aynen surduriilmesi gereken degerler kitlesinin, cahstinlan emek-giicii degismeden kalsa bile, emegin iiretkenligindeki arti§la birlikte biiyii-dugiinii gostermis. bulunuyoruz. Ne var ki, emegin toplumsal iiretkenligindeki arti§la birlikte, iiretim araclanmn bir kisrmni olu§turdugu, iiretilen kullamm-degerlerinin kitlesi daha da biiyiir. Ve ancak kendisine elko-nulmak suretiyle bu ek servetin tekrar sermayeye cevrilmesini saglaya-cak olan ek emek, bu iiretim araclanmn (temel gecim araclan da dahil) degerine degil kitlesine baghdir, Qiinkii, iiretim siirecinde i§?i, bu iiretim araglannin degeriyle degil, kullanimdegeriyle ilgilidir. §u da var ki, biri-kimin kendisi, ve bununla birlikte giden sermaye yogunlasmasi, artan iiretkenligin maddi araglandir. Dolayisiyla, iiretim araglanndaki bu biiyu-me, galisan niifusta bir biiyumeyi, arti-sermayeye tekabiil eden ya da hatta onun genel gereksinmelerini a§an Qah§an bir niifusun yaratilmasini kapsar ve boylece, a§in bir i§?i niifusunun olu§masina yolagar. Arti-ser-mayenin kumanda etmi§ oldugu Qah§an niifus iizerindeki gegici fazla-hgin iki yonlii bir etkisi olabilir. Bir yandan, iicretleri yiikselterek, emekgilerin goluk gocugunu kinp gegiren elveri§siz ko§ullan yumusatir ve aralannda evliligi kolayla§tirarak niifusu yava§ yava§ artinr. Ote yandan ise, nispi arti-deger saglayan yontemler (makinelerin kullanilmaya ba§lanmasi ve iyile§tirilmeleri) uygulayarak, Sok daha hizh, yapay,
nispi bir a§in-niifus yaratir ve bu da kapitalist iiretimde, sefalet, niifus iirettigi igin, gergekten hizh bir niifus gogalmasimn iiretme alam olabilir. Bu nedenle, kapitalist iiretim siirecinin yalnizca bir yiizii olan kapitalist birikim siirecinin niteligi geregi, artan ve sermayeye cevrilecek olan iiretim araci kitlesi, kar§isinda, artmi§ ve hatta gereginden fazla cogalmi§, somiir-iilebilir bir i§Si niifusu bulur. Uretim ve birikim siireci gelistikce, bu yiiz-den, mevcut ve elkonulan arti-emek kitlesi ve dolayisiyla, toplumsal sermaye tarafindan ele gecirilen mutlak kar kitlesi biiyiimek zorundadir. Ne var ki, bu biiyuyen hacimle birlikte, ayni uretim ve birikim yasasi, degismeyen sermayenin degerini de, sermayenin canh emege yatinlmi§ bulunan degisen kismina gore, gitgide artan biiyuk bir hizla artinr. §u halde, ayni yasalar, toplumsal sermaye icin, biiyuyen mutlak bir kar kitlesi ve diisen bir kar oram yaratmi§ olur. Karl Marks
195 Kapital III
Kapitalist uretimin ilerlemesi, ve bununla birlikte, toplumsal erne-gin iiretkenliginde geli§me, ve iiretim kollannin, dolayisiyla da uriinlerin Qogalmasiyla birlikte, ayni buyiiklukte bir degerin, gittikge artan bir kul-lanim-degerleri ve zevk araglan kiUesini temsil etmesi olgusunu biz bura-da [sayfa 194] tamamen bir yana birakiyoruz. Kapitalist iiretim ve birikimin gelismesi, emek-siireslerini, gitgide geni§leyen olgeklere ula§tinr ve boylece bunlara gitgide biiyuyen boyut-lar kazandirarak, her bireysel kurulu§ igin daha geni§ yatinmlar yapil-masim gerekli kilar. Sermayelerin yogunla§masindaki arti§ (ve bununla birlikte, daha kugiik olgekte olmakla birlikte, kapitalistlerin sayisindaki arti§) bu nedenle, bu gelismenin sonuglanndan birisi oldugu kadar, onun maddi gerek. lerinden birisidir de. Bununla elele ve kar§ihkh bir etkilen-meyle, az ya da gok, dogrudan iireticilerin, gitgide artan olgiide mulksiizle§tirilmesi ba§lar ve yiiriir. Bu duruma gore, bireysel kapitalistler igin, gitgide biiyuyen emekgi ordulanna komuta etmek dogaldir (degisen sermayenin, degismeyene gore ne denli azalmi§ olmasinin bir onemi yoktur) ve bunlann elegegirdikleri arti-deger ve dolayisiyla kar kitlesinin, kar oranindaki dii§meyle birlikte ve bu diismeye kar§in biiyumesi de gene dogaldir. Emekgi kitlelerini bireysel kapitalistlerin komutasi altinda toplayan nedenler, yatinlan sabit sermaye ile ham ve yardimci madde-leri, sah§tinlan canh emek kitlesine kiyasla gitgide biiyiiyen oranlarda Qogaltan nedenlerin tamamen aynidir. Bu noktada, surasim da §6yle bir belirtmek yeterli olacaktir: emek-qi niifus veri iken, arti-deger kitlesinin, dolayisiyla mutlak kar kitlesinin, arti-deger oramnin, ister i§giiniinun uzamasi ya da yogunlasmasi, ister emegin iiretkenligindeki artma nedeniyle iicretlerin degerindeki bir diisme yoluyla biiyumesi halinde artmasi gerekir, ve bunun, degi§en sermayenin degismeyen sermayeye gore nispi bir azalma gostermesine kar§in boyle olmasi gerekir. Toplumsal emegin iiretkenligindeki ayni gelisme, toplam sermayeye gore degisen sermayedeki nispi azalmayla ve birikimdeki hizlanmay-la —oysa bu birikim de kendi basma, iiretkenligin daha
da geli§mesi ve degisen sermayede daha fazla nispi bir azalma olmasi igin bir giki§ nok-tasi olur— kendisini agiga vuran ayni yasalar, bu ayni gelisme, gegici dalgalanmalar dismda, kullanilan toplam emek-giiciiniin gitgide artmasin-da ve arti-deger ve dolayisiyla kann mutlak kitlesinin gittikge artmasinda kendisini gosterir. §imdi, kar oraninda bir azalma ve bununla ayni zamanda ve bunu doguran ayni nedenlerden dolayi, kann mutlak kitlesinde bir artma olacagini ifade eden, bu iki yonlii yasamn bigimi ne olmahdir? Bu, belli kosullar altinda, ele gegirilen arti-emek ve dolayisiyla arti-deger kitlesinin artmasi ve toplam sermayeyi ya da toplam sermayenin bir par-gasi olarak bireysel sermayeyi ilgilendirdigi kadanyla, kar ile arti-degerin 6zde§ biiyiikliikler olmasi olgusuna dayanan bir yasa bigiminde midir?
96
Karl Marks Kapital III
Sermayenin, kar oranini hesapladigimiz bir kesri olan, ornegin, 100’luk bir kismini alahm, Bu 100, toplam sermayenin, diyelim, 80s + 20d olan ortalama bile§imini temsil etsin. Bu kitabin ikinci kisminda gordugiimuz gibi, gesMi iiretim kollannda ortalama kar orani, her birey-sel [sayfai95] sermayenin kendi ozel bile§imi ile degil, ortalama toplumsal bile§imle belirlenmektedir. Degisen sermaye, degismeyene ve §u halde 100’luk toplam sermayeye oranla azaldikga, kar orani, ya da arti-degerin nispi buyiiklugu, yani yatinlan 100’luk toplam sermayeye olan orani, somuriinun yogunlugu ayni kalsa ve hatta artsa bile dii§er. Ama, dii§en yalnizca bu nispi buyiikluk degildir. 100’luk toplam sermaye tarafindan emilen arti-degerin ya da kann biiyukliigii de muUak olarak diiser, %100 bir arti-deger orani ile, bile§imi 60s+ 40d olan bir sermaye, 40 tutannda bir arti-deger, su halde kar kitlesi iiretir; bile§imi 70s + 30d olan bir sermaye 30’luk bir kar kitlesi iiretir; ve 80 + 20. bile§iminde bir sermay-ede kar 20’ye dii§er. Bu diisme, arti-deger ve dolayisiyla kar kitlesiyle ilgilidir ve, 100’liik toplam sermayenin daha az canh emek sahstirmasi ve emegin somurii yogunlugu ayni kalarak daha az arti-emegi harekete gegirmesi ve bu yiizden daha az arti-deger iiretmesi olgusundan ileri gelir. Toplumsal sermayenin, yani ortalama bile§imli bir sermayenin her-hangi bir kismini arti-degeri olgnek igin birim olarak aldigimizda —ve bu, biitiin kar hesaplannda boyle yapihr— arti-degerdeki nispi bir dii§me, genellikle, ondaki muUak dii§meyle ozdestir. Yukanda verilen omekler-de, kar orani, %40’tan %30’a ve %20’ye diismektedir. giinkii, gergekte ayni sermaye tarafindan iiretilen arti-deger ve dolayisiyla kar kitlesi, mut-lak olarak 40’tan 30’a ve 20’ye dii§mektedir. Arti-degerin olguldiigu sermayenin deger biiyukliigii 100 olarak verildigi igin, arti-degerin bu belli buyiikluge olan oranindaki bir diisme, ancak, arti-degerin ve kann mut-lak buyiikliigiindeki bir azalmamn bir ba§ka ifadesi olabilir. Bu ashnda bir totolojidir. Ama, goriildugu gibi bu azalma, kapitalist iiretim siirecinin geli§mesinin niteliginden dogan bir olgu olarak, daima kendisini goste-rir. Bununla birlikte ote yandan, belli bir sermaye iizerinden, arti-de-gerde, §u halde karda ve
dolayisiyla yiizde olarak hesap edilen kar ora-ninda, mutlak bir azalrna meydana getiren ayni nedenler, toplumsal sermaye tarafindan (yani, turn olarak ahndiginda biitiin kapitalistler tarafindan) ele gegirilen arti-degerin ve dolayisiyla kann mutlak kitiesinde bir arti§ yaratirlar. Peki bu nasil olur, bunun olabilmesinin tek yolu, ya da, bu goriinusteki seli§kide gegerli ko§ullar nelerdir? Toplumsal sermayenin her 100’e e§it pargasi ve dolayisiyla ortalama toplumsal bile§imli sermayenin her 100 birimi, belli bir biiyiikliik ise, ve bu nedenle, burada olgu birimi olarak kullanilan sermaye, degi§-meyen bir buyiikluk oldugu igin, kar oraninda bir diisme, kann mutlak buyiiklugunde bir diisme ile Qaki§iyorsa, toplumsal sermayenin biiyukliigii, bireysel kapitalistierin ellerindeki sermayeler gibi, degiskendir ve Karl Marks
197 Kapital III
bizim varsayimimiza gore, bunun, kendi degisen kismindaki azalma ile ters orantih olarak degismesi gerekir. Yiizde bile§iminin 60 + 40. oldugu bundan onceki ornegimizde, buna tekabiil eden arti-deger ya da kar 40 ve dolayisiyla kar orani %40 idi. Bu bile§im a§amasinda toplam sermayenin bir milyon oldugunu [sayfa 196] kabul edelim. Bu durumda toplam arti-deger ve dolayisiyla toplam kar 400.000’e ula§ir. §imdi, eger daha sonraki bile§im = 80s + 20d olur ve buna kar§ihk, emegin somurii derecesi ayni kahrsa, arti-deger ya da kar her 100 icin = 20 olur. Ama, kar oraninda bir azalmaya ya da her 100 sermaye ile daha az arti-deger uretilmesine karsm, arti-degerin ya da kann muUak kiUesi, daha once gosterildigi gibi, buyiidugu icin —diye-lim 400.000’den 440.000’e cikmi§ olsun— bu ancak, bu yeni bile§im sirasinda olu§an toplam sermayenin 2.200.000’e yukselmesi nedeniyle olabilir. Kar orani %50 du§tugii halde, harekete gecirilen toplam sermayenin kitlesi %220’ye cikmisUr. Toplam sermaye yalmzca iki katina cikmi§ olsaydi %20’lik bir kar orani ile ancak eski 1.000.000’luk sermayenin %40 kar orani ile uretebilecegi kadar bir arti-deger ve kar kitlesi uretebi-lirdi. Bu sermaye eger iki katindan daha az buyumiis. olsaydi, daha onceki bile§imde 400.000’lik arti-degeri 440.000’e cikartmak icin yalniz 1.000.000’ dan 1.100.000’e cikmasi gereken 1.000.000’luk eski sermayenin iiret-tiginden daha az arti-deger ya da kar uretirdi. Burada gene, daha once tammlanan yasayla, degisen sermaye-deki nispi bir azalmanin, boylece, emegin toplumsal uretkenligindeki bir geli§menin; ayni miktar emek-guciinii harekete gecirmek ve ayni miktarda arti-emek sizdirmak icin, gitgide biiyiiyen bir toplam sermaye kitlesini gerektirdigi iizerine olan yasayla yuzyuze geliyoruz. Bundan §u sonuc cikar ki, emekci niifusta nispi fazlahk olasihgi, toplumsal emegin iiretkenliginde azalma degil artma oldugu icin, kapitalist iiretimin gos-terdigi gelisme oraninda artar. Demek ki, bu, emek ile temel gecim araclan ya da bu temel gecim araclannin iiretimi icin gerekli araclar ara-sindaki muUak oransizhktan degil, emegin kapitalistce somiirulmesin-den dogan bir oranUsizhktan, sermayedeki siirekli biiyume ile, artan nii-
fusa olan gereksinmesindeki nispi daralma arasindaki oranUsizhktan ileri gelir. Kar orani %50 dii§erse, o da yansi kadar azahr. Kar kitlesinin ayni kalabilmesi icin sermayenin iki kaUna cikmasi gerekir. Dusen bir kar oraninda, kar kitlesinin ayni kalabilmesi icin, toplam sermayede biiyu-meyi gosteren carpamn, kar oranindaki dii§meyi gosteren bolene e§it olmasi gerekir. Kar oraninin 40’tan 20’ye inmesi halinde, ayni sonucun elde edilmesi icin, toplam sermayenin, tersine, 20 : 40 oraninda artmasi gerekir. Kar oraninin 40’tan 8’e dusmesi halinde, sermayenin 8: 40 oraninda ya da be§ kati artmasi gerekir. 1.000.000’luk bir sermaye %40 kar orani ile 400.000’lik ve 5.000.000’luk bir sermaye %8 kar orani ile gene 400.000’lik bir kar iiretir. Eger ayni sonucu elde etmek istiyorsak bunun
98
Karl Marks Kapital III
boyle olmasi gerekir. Ama eger sonucun daha biiyiik olmasi isteniyorsa, sermayenin, kar oramndaki dii§meden daha biiyiik bir oranla artmasi gerekir. Ba§ka bir deyi§le, toplam sermayenin degisen kisminin mutlak olarak aym kalmayip, toplam sermaye icersindeki yiizdesi du§tugu [sayfa 197] halde, mutlak olarak artmasi icin, degisen sermayenin dii§me yiiz-desinden daha biiyiik bir oranla biiyumesi gerekir. Toplam sermayenin yeni bile§imi icersinde, emek-giicii satin alabilmek icin, degisen kisminin eskisinden daha biiyiik bir oranda olmasi gerekecegi icin onemli miktarda artmasi zorunludur. 100’liik bir sermayenin degisen kisminin 40’tan 20’ye diismesi halinde, 40’tan daha biiyuk bir degisen sermaye cahsUrabilmesi icin, toplam sermayenin, 200’den daha biiyuk bir mikta-ra yukselmesi gerekir. Somiiriilen cahsan niifus kiUesi ayni kalsa ve yalniz i§giiniiniin uzunlugu ile yogunlugu artsa bile, yatinlan sermaye kitlesinin gene de artmasi gerekirdi, ciinkii, sermayenin bile§imi degistikten sonra, eski somiirii ko§ullan altinda ayni emek kitlesini cahsUrabilmek icin biiyumesi zorunlu olacakti. §u halde, kapitalist iiretimdeki geli§meyle birlikte, emegin top-lumsal iiretkenligindeki ayni geli§me, kendisini, bir yandan, kar oranin-da gitgide artan bir dii§me egiliminde, ote yandan, ele gecirilen arti-deger ya da kann mutlak kitlesinde meydana gelen devamh bir biiyumede ifade etmekte ve boylece biitiiniiyle ahndiginda, degi§en sermayede ve karda nispi bir azalma, bunlann her ikisinde muUak bir biiyiime ile birlikte yiiriir. Bu iki yonlii etki, daha once de gordiigiimiiz gibi, kendisini ancak, toplam sermayenin, kar oramndaki diismeden daha biiyuk bir hizla biiyumesinde gosterebilir. Daha yiiksek bile§imli ya da degismeyen kismin nispeten daha fazla arttigi bir sermayede, muUak olarak artan bir degisen sermaye kullanabilmek icin, toplam sermayenin yalniz, bu yiiksek bile§imine oranla biiyumesi yetmez, daha da biiyuk bir hizla artmasi gerekir. Buradan su sonuc cikar ki, kapitalist iiretim tarzi geli§tikce, artan miktardaki bir yana, ayni miktarda emek-giiciinii cahsUrmak icin gitgide biiyiiyen miktarda sermaye gereklidir.
Demek ki, kapitalist bir temel iizerinde, emegin iiretkenligindeki arti§ zorunlu ve siirekli olarak, emekci halkta goriinii§te bir a§in-niifus yaratir. Degi§en sermaye, eski-den toplam sermayenin Wsi iken, §imdi yalnizca '/6’si olsa, ayni miktar emek-giiciiniin cah§Unlmasi icin toplam sermayenin iic katina cikmasi gerekir. Ve eger, iki kati emek-giicii cah§tinlacak ise, toplam sermayenin alti kat artmasi gerekir. Kar oramndaki diisme egilimi yasasim §imdiye degin aciklaya-mayan ekonomi politik, ister bireysel kapitalist, ister toplumsal sermaye icin olsun, kendisini teselli edercesine, kar kitlesine, yani kann mutlak biiyukliigiindeki artisa dikkati cekerdi, ama bu da gene, sirf lafebeligine ve spekiilasyona dayamrdi. Kar kiUesinin, iki etmen tarafindan, ilki kar oram ve ikincisi bu Karl Marks
199 Kapital III
oranla yatmlan sermaye kitlesi tarafindan belirlendigini soylemek, diipe-diiz totolojidir. I§te bu yiizden, aym zamanda kar orani dii§tugu halde, kar kitlesinde bir biiyiime olasihgi bulundugunu soylemek, bu totoloji-nin dogal bir sonucundan ba§ka bir §ey degildir. Bu bizi bir adim bile [sayfa 198] ileri gotiirmez, cunkii, sermayenin, kar kitlesinde bir buyiime olmadan ve hatta bu kar kitlesinde dusme olurken bile, biiyuyebilmesi olasihgi gene vardir. 100, %25 ile 25, 400, %5 ile ancak 20 saglar.35 Ne var ki, kar oranini dusuren aym nedenler, eger, birikimi, yani ek serma- ye olusumunu birlikte getiriyorsa ve eger, her ek sermaye, ek emek cal-i§tinyor ve ek arti-deger iiretiyorsa; eger. ote yandan, sirf kar oranindaki bir dusme, degismeyen sermayede ve onunla birlikte eski toplam sermayede bir buyiime oldugu anlamim ta§iyorsa, bu siirecin esrarh bir yarn kalmaz. Kar oraninda bir dusme ile birlikte, kar kitlesinde bir artma olabilecegi olasihgini, elcabuklugu ile yoketmek icm, bazi kimselerin, hesaplannda ne gibi kasith hilelere ba§vurduklanm daha ilerde gore-cegiz.* Genel kar oraninda bir dusme egilimi meydana getiren ayni ne-denlerin, sermaye birikiminde bir hizlanmayi ve dolayisiyla, sermayenin elkoydugu arti-emegin (arti-deger ve kann) muUak buyiikliigunde ya da toplam kitlesinde bir arti§i nasil zorunlu kildigini gostermis. bulunuyoruz. Rekabette ve dolayisiyla rekabete katilan unsurlann bilinglerinde nasil ki her sey tepetaklak goriiniiyorsa, bu yasa da, bu goriinusteki iki geli§ki arasindaki iq ve zorunlu ili§ki de gene oyle goriiniir. Yukanda belirtilen oranlar icersinde, daha biiyiik bir sermaye yatinminda bulunan bir kapitalistin, goriinu§te yuksek karlar saglayan kiigiik bir kapitalistten daha biiyuk bir kar kitlesi elde edecegi apagiktir. Rekabetin §6yle bir incelen-mesi bile, aynca, bazi kosullar altinda, biiyiik kapitalistlerin piyasada 35
“Sermayenin (stock) kar oranlan, sermayenin toprakta birikimi ve iicretlerin arti§i sonucu ne denli azalirsa azalsin gene de toplam kar miktannin artacagini da beklememiz gerekir. Boy-lece 100.000 sterlinin yinelenen birikimi ile kar oraninin %20’den 19’a, 15’e, 17’ye, siirekli azalan bir oranda
du§tugunij varsayarak, sermayenin bu birbirini izleyen sahipleri tarafindan elde edi-len toplam kar miktannin daima arttigini, sermaye 200.000 sterlin oldugu zaman 100.000 sterlin oldugu zamankinden daha fazla olacagini, 300.000 sterlin oldugu zaman daha da gok fazla olacagini, ve sermayenin her arti§iyla azalan bir oranda olmasina kar§in artacagini beklememiz gerekir. Bu giderek arti§, ne var, ancak belli bir zaman igin dogrudur; boylece, yani 200.000 sterlinin, %19 iizerinden 100,000 sterlinin %20 iizerindekinden daha fazladir; gene %18’den 300.000 sterlinin, %19’dan 200.000 sterlininkinden daha fazladir; ama sermaye biiyiik miktara ulasUktan ve karlar dii§tiikten sonra, daha fazla birikim toplam karlan azaltir. Boylece birikim 1.000.000 sterlin oldugu ve kann %7 oldugu varsayildiginda, toplam kar miktari 70.000 sterlin olacaktir; ama §imdi eger bir milyona 100.000 sterlin daha eklenecek olursa, ve kar da %6’ya diisecek olursa, sermaye miktan 1.000.000’dan 1.100.000 sterline giktigi halde, sermaye sahiplerinin alacagi miktar 66.000 sterlin ya da 4.000 sterlinlik daha az bir miktardir.” - Ricardo, Political Economy, Chap. VI. [Works, ed, by MacCulloch, 1852, s. 68-69.) -Buradaki olgu, sermayenin 1.000.000’dan 1.100.000’e Qiktigi, yani %10 bir arti§ yapildigi halde, kar orani 7’den 6’ya dii§tiigii, boylece kar oraninda %142/'lik bir dii§ii§ oldugu varsayimidir. Hinc illae lacriame!** [Publius, Trence, Andria, Act I, Scepel id.] * K. Marx, Theorien iiber den Mehrwert, K. Marx-F. Engels, Werke, Band 26, Teil, 2, s. 435-66, 54143. -Ed. ** Bu gozyasjan nereden! -Q.
00
Karl Marks Kapital III
kendilerine yer agmak ve bunahm siralannda oldugu gibi daha kugiik kapitalistleri ortadan silmek istediklerinde, bundan yararlandiklan, yani kuguk kapitalisUeri iyice siki§tirmak igin, kar oranlanni kasten diisur-diiklerini gosterir. ilerde aynntilariyla inceleyecegimiz tiiccar sermayesi de, kardaki azalmayi, i§ hayatindaki geni§lemenin ve dolayisiyla ser-mayedeki geni§lemenin bir sonucuymu§ gibi gosteren goriingiiler orta-ya [sayfa 199] koyar. Bu yanh§ anlayi§in bilimsel ifadesi ilerde verilecektir. Serbest rekabet altinda ya da tekel §eklinde gahsmalanna gore aynlan, bireysel i§kollanndaki kar oranlanmn kar§ila§tinlmasindan, buna benzer yiizeysel gozlemler ortaya gikar. Rekabeti yuriitenlerin kafalanndaki bu son derece sig anlayi§, kar oraninda bir indirimin “daha akilhca ve in-sanca”* oldugunu soyleyen Roscher’de goriiliir. Kar oranindaki bu diisme, burada, sermayedeki bir artism ve bununla birlikte, kapitalistin daha kugiik bir kar orani ile daha biiyuk bir kan cebe indirebilecegi hesabimn bir sonucu gibi goriiniir. Biitiiniiyle bu anlayi§ (daha ileride soziinii edecegimiz Adam Smith disjnda),** genel kar oranimn ne oldugu konusundaki tamamen yanh§ bir anlayi§a ve, fiyatlann, gergekte, metalann asil degerlerine azgok keyfi bir kar payi eklenerek belirlendigi §eklindeki kaba dii§iinceye dayamr. Bu dusunceler ne denli kaba olsa-lar da, kapitalist iiretimin oziinde yatan yasalann rekabet igersinde al-diklan ters bigimden zorunlu olarak gikarlar.
Uretkenlikteki geli§me nedeniyle kar oraninda bir diisusun, kar kitlesinde bir arti§la birlikte olacagi yasasi, kendisini aynca, bir sermaye tarafindan uretilen metalann fiyaUnda bir dusmenin, bunlarda bulunan ve saU§lan ile gergeklesen kar kiUelerinde nispi bir arti§la birlikte goriile-cegi olgusuyla da ifade eder. Uretkenlikteki gelisme ve sermayenin buna tekabiil eden daha yiiksek bile§iminin, gitgide artan uretim araci kiUesini, gitgide azalan bir emek miktan ile harekete gegirmesi nedeniyle,
toplam uriinun her ayn pargasi, yani her bireysel meta ya da toplam uriin kiUesindeki her ozel meta toplulugu, daha az canh emek emer ve hem kullanilan sabit sermayedeki a§inip eskime ve hem de tuketilen ham ve yardimci madde bigiminde daha az maddelesmi§ emek igerir. §u halde, her tek meta, uretim araglannda maddelesen emek ile uretim sirasinda yeni eklenen emegin toplamindan daha az emek igerir. Bu, bireysel metain fiyatinda bir dii§meye neden olur. Ne var ki, bireysel metalann igerdikleri kar kit-leleri, mutlak ya da nispi arti-deger oranimn biiyumesi halinde gene de artabilir. Meta daha az yeni eklenen emek igerir, ama bunun kar§ihgi * Roscher, Die Grundlage der Nationalokonomie, 3 Auflage, 1858, § 108, s. 192. -Ed. ** K. Marx, Theorien uber den Mehrwert, K. Marx-F. Engels, Werke, Band 26, Teil 2, s. 214-28. -Ed. Karl Marks
201 Kapital III
odenmeyen kismi, kar§ihgi odenen kismina oranla biiyiir, Bu gene de, ancak belli sinirlar icersinde sozkonusudur. Bireysel metalara yeni ka-tilan canli emegin muUak miktan, iiretim gelisUkce goriilen biiyiik azal-ma ile birlikte, bu metalann icerdikleri kar§ihgi 6denmemi§ emegin mut-lak miktan da, kar§ihgi odenen kisma oranla ne kadar buyumiis. olursa olsun, ayni §ekilde azalacaktir. Emegin iiretkenligindeki geli§meyle birlikte, her [sayfa 2oo] bireysel metaya dii§en kar kitlesi, artideger oramndaki biiyumeye kar§in onemli olciide kuciiliir. Ve bu azalma, tipki kar oramndaki diismede oldugu gibi, ancak degismeyen sermayenin ogelerin-deki ucuzlama ve bu kitabin birinci kisminda belirtildigi gibi, kar oramm, veri olan ve hatta diisen bir arti-deger oraninda yiikselten diger ko§ullar tarafindan geciktirilir. Biraraya geldiklerinde, sermayenin toplam uriinunu olu§turan bireysel metalann fiyatimn dii§mesi, yalmzca, belli bir miktar emegin, daha biiyiik bir metalar kitlesinde gerceklesmesi ve boylece her bireysel me-tain, eskisine gore daha az emek icermesi anlamini ta§ir. Degismeyen sermayenin, hammadde vb. gibi bir kisminin fiyati yiikselse bile, durum gene boyle olur. Birkac durum di§inda (ornegin, emegin iiretkenliginin, hem degismeyen ve hem de degisen sermayenin biitiin ogelerini ayni §ekilde ucuzlatmasi gibi) daha yuksek arti-deger oranina kar§in, kar orani diiser, 1) ciinkii, yeni eklenen emegin daha kiiciik toplam mik-tanndaki kar§ihgi 6denmemi§ daha biiyuk bir parca bile, daha onceki daha biiyiik miktann, kar§ihgi 6denmemi§ daha kiiciik bir parcasindan daha kiiciiktiir , ve 2) ciinkii, sermayenin daha yuksek bile§imi, kendisi-ni, bireysel bir metada, bu metain degerinin, yeni eklenen emekte mad-dele§en kisminin, bu degerin, ham ve yardimci maddeler ile sabit sermayenin asmma ve yipranmasini temsil eden kisma oranla azalmasi olgusu ile ifade eder. Bireysel metalann fiyatinda ce§itli parcalann oramndaki bu degisme, yani fiyatta, yeni eklenen canli emegin maddelestigi kismindaki azalma ile daha once maddelesmi§ emegi temsil eden kis-mindaki artma, degisen sermayede degi§meyen sermayeye oranla mey-dana gelen azalmayi, bireysel metalann fiyati aracihgi ile ifade eden bicimdir. Bu azalma nasil ki, belli bir
miktar, diyelim 100’luk bir sermaye icin muUak ise, yeniden-iiretilen sermayenin bir kesri olarak, her bireysel meta icin de mutlaktir. Bununla birlikte, eger kar orani, bireysel metain fiyatim olu§turan ogelere dayanilarak hesaplanirsa, ashnda oldugun-dan farkli olabilir. Ve bu, a§agidaki nedenle boyle olur: [Kar orani, toplam sermaye iizerinden hesaplanir, ama, belli bir sure icin, fiilen bir yil icin hesaplanir. Kar orani, bir yilda iiretilen ve ger-ceklestirilen arti-deger ya da kann, yuzde olarak hesaplanan toplam sermayeye oramdir. Bu nedenle, bu kar orani, bir yila gore degil de, yaU-nlan sermayenin devir donemine gore hesaplanan kar oranina zorunlu olarak e§it degildir. Bu ikisi, ancak sermayenin tarn bir yilda devretmesi halinde caki§irlar.
02
Karl Marks Kapital III
Ote yandan bir yil boyunca saglanan kar, bu ayni yil boyunca uretilen ve satilan metalardan elde edilen karlann toplamidir. §imdi, metalann maliyet-fiyaUan iizerinden kan hesaplayacak olursak, kar ora-nini elde ederiz =k : m, burada k, yil boyunca gerceklestirilen kan, m ise ayni donemde uretilen ve satilan metalann maliyet-fiyatiannin topla-mini ifade eder. Aciktir ki, bu kar oram k : m, fiili kar orani k : S ile, kar kitlesi [sayfa 2oi] bolii toplam sermaye ile ancak, m = S, yani sermayenin tarn bir yil icersinde devretmesi halinde e§it olur. Bir sanayi sermayesinin uc farkli durumunu ele alahm. I.8.000 sterlinlik bir sermaye yilda bir metadan 5.000 parca iiretmekte ve parcasini 30 §ilinden satarak yilda 7.500 sterlinlik bir ciro yapmaktadir. Parca basma 10 §ilin ya da yilda 2.500 £ kar saglamaktadir. Demek ki, her parca, 20 §ilin yatinlan sermaye ve 10 §ilin kar icermekte ve buna gore parca ba§ina kar orani 10 : 20 = %50 olmaktadir. 7.500 sterlinlik toplam ciro 5.000 sterlinlik yatinlan sermaye ile 2.500 sterlinlik kardan olusmaktadir. Her devir icin kar orani k : m gene %50 olmakta dir. Ama, toplam sermaye iizerinden hesaplamrsa, kar orani k : S = 2.500 : 8.000 = %31>/4 olur. II. Sermaye 10.000 sterline cikmaktadir. Emegin iiretkenligindeki arti§ nedeniyle yilda bir metadan 10.000 parca uretmektedir ve parca basma maliyet-fiyati 20 §ilindir. Bu metain 4 §ilin karla, yani 24 §iline satildigini kabul edelim. Bu durumda, yilhk iiruniin fiyati = 12.000 £ olup, bunun 10.000 sterlini yatinlan sermaye, 2.000 sterlini kardir. Parca basma kar orani k : m = 4 : 20, ve yilhk devir icin 2.000 : 10.000 ya da her iki halde de %20’dir. Ve toplam sermaye, maliyet-fiyatlarinin toplamina e§it, yani 10.000 £ oldugu icin, gercek kar orani, k : S, bu durumda da
gene %20’dir. III.Emegin iiretkenligindeki siirekli artma nedeniyle, sermaye 15.000 sterline yiikselmis. ve parca ba§ina maliyet-fiyati 13 §ilinden bir metadan yilda 30.000 parca iiretmi§, ve parcasini 2 §ilin karla ya da 15 §iline satmi§ olsun. Bu durumda, yilhk devir = 30.000 x 15 §ilin = 22.500 £ olup, bunun 19.500 sterlini yatinlan sermaye ve 3.000 sterlini kardir. Oyleyse kar orani k : m = 2 : 13 = 3.000 : 19.500 = %155/13 olur. Ama k : s = 3.000 : 15.000 = %20’dir. Demek oluyor ki, yalmz II. durumda, devreden sermaye-degerin toplam sermayeye e§it oldugu durumda, parca basma kar ya da toplam devir miktanna gore hesaplanan kar orani, toplam sermaye iizerinden hesaplanan kar orani ile aynidir. Devir miktannin toplam sermayeden kiiciik oldugu 1. durumda, metain maliyet-fiyati iizerinden hesaplanan kar orani daha yuksek; toplam sermayenin, devredilen miktardan daha kiiciik oldugu III. durumda kar orani, toplam sermaye iizerinden hesaplanan gercek orandan daha diisuktiir. Bu genel bir kuraldir. Ticari uygulamada devir genellikle yanh§ hesaplamr. Gerceklesen meta-fiyatlan toplami, yatinlan toplam sermaye tutanna e§it olur olmaz, Karl Marks
203 Kapital III
sermayenin bir devir yaptigi kabul edilir. Oysa, sermaye, tarn bir devri, ancak, gerceklesen metalann maliyet-fiyatlannin toplami, toplam sermaye tutanna e§it oldugu zaman tamamlayabilir. -F. E.) Kapitalist iiretimde, bireysel metalara ya da belli bir doneme ait meta-uriine, tek ve kendi ba§lanna, sirf metalar olarak degil de, yatmlan sermayenin iiriinleri olarak ve bunlan iireten toplam sermaye ile ili§kileri icersinde bakmanin ve ele almanin ne kadar onemli oldugunu, bu bir [sayfa 202] kez daha gostermektedir. Kar oraninin, iiretilen ve gerceklesen arti-deger kitlesinin yalniz sermayenin tuketilen ve metalarda tekrar ortaya cikan kismi ile olan ili§kisiyle degil, bu kisim, ve bir de, tiiketilmemis. ama kullamlan ve iiretimde i§ gormeye devam eden kismi ile olan iliskisiyle olciilmesi gere-kir. Bununla birlikte, kar kitlesi, metalann kendilerinde bulunan ve sati§-lanyla gerceklesecek olan kar ya da artideger kitlesinden ba§ka bir se-ye e§it olamaz. Sanayiin iiretkenligi yukselirse, bireysel metalann fiyati dii§er. Bun-larda, daha az emek, daha az odenen ve odenmeyen emek bulunur. Ayni emek, diyelim eskisinin tig kati iiretimde bulunsun. Bu durumda bireysel iiriine diisen emek 2/3 oraninda daha azdir. Ve kar , bireysel bir metain icerdigi emek miktannin ancak bir kismini olu§turdugu icin, bireysel bir metadaki kar kitlesinin azalmasi gerekir; arti-deger orani yuk-selse bile, belli simrlar icersinde bu boyle olur. Hie bir halde, toplam iiriin iizerinden kar kitlesi, sermaye ayni sayida i§ciyi ayni somurii dere-cesi ile cahstirdigi siirece, ba§langictaki kar kitlesinin altina dii§mez. (Daha yuksek bir somiirii derecesi ile daha az sayida i§Si Sah§tirmasi halinde bu gene boyle olabilir.) giinkii, bireysel iiriin iizerinden kar kitlesi, iiriin sayisindaki arti§la orantih olarak azahr. Kar kitlesi ayni kahr ama, toplam meta miktanna farkli bigimde dagilmi§tir. Bu, yeni eklenen emek tarafindan yaratilan deger kitlesinin, emekgiler ile kapitalistier arasindaki b61ii§umunu degi§tirmez. Ayni miktar emek kullamldigi siirece, kar§ihgi odenmeyen arti-emek artmadikca ya da somiirii derecesi ayni kalmak iizere, i§ci sayisi artmadikca, kar kitlesi biiyuyemez. Ya da, bu sonucu dogurmak icin bu nedenlerin her ikisi biraraya gelebilir.
Biitiin bu durumlarda -varsayimimiza gore, degi§meyen sermayede degisene oranla bir arti§ ve toplam sermayenin buyiiklugunde bir cogalma 6n-goriilmektedir- bireysel meta daha kiiciik bir kar kitlesi icermekte ve bireysel meta iizerinden hesaplanmi§ olsa bile kar orani diismektedir. Belli bir miktardaki yeni eklenen emek, daha biiyuk bir meta kitiesinde maddele§mektedir. Bireysel metain degeri diismektedir. Soyut olarak dusunuldiigunde, emegin iiretkenligindeki biiyumenin bir sonucu olarak bireysel metain fiyati du§tiigu ve bununla birlikte, bu daha ucuz metain sayisi arttigi halde, ornegin, emegin iiretkenligindeki arti§, eger metain biitiin ogeleri iizerinde ayni §ekilde ve ayni anda etki yapar ve boy-lece toplam fiyati; emegin iiretkenligindeki arti§ ile ayni oranda diiser
04
Karl Marks Kapital III
ama ote yandan, metain fiyatinin farkli ogelerinin kar§ihkli bagmtilan aym kahrsa, kar orani ayni kalabilir. Arti-deger oraninda bir yiikselme, eger, degismeyen ve ozellikle sabit sermayenin ogelerinin degerinde onemli bir dii§me ile biriikte meydana gelirse, kar oraninda artma bile olabilir. Ama, gormu§ oldugumuz gibi, kar orani gercekte, uzun donem-de dii§er. Bireysel bir metain fiyatindaki bir diisme, tek ba§ina, hi? bir zaman kar orani konusunda bir fikir veremez. Her §ey, metain uretimine yatinlan toplam sermayenin buyiikliigune baghdir. Omegin, eger kuma§in bir [sayfa 203] yardasinin fiyati 3 §ilinden 12/3 §iline dii§er ve eger biz bu fiyat diismesinden once bunun, P/3 §ilin degismeyen sermaye, iplik, vb., 2/3 §ilin iicretleri, 2/3 §ilin kan icerdigini, oysa dii§meden sonra, 1 §ilin degi§-meyen sermaye, % §ilin iicreUeri, V3 §ilin kan icerdigini bilirsek, kar ora-ninin aym kahp kalmadigini soylememiz olanaksizdir. Bu, yatinlan toplam sermayenin artip artmamasina, ne miktar artmi§ olduguna ve belli bir siirede kac yarda fazla kuma§ iirettigine baghdir. Kapitalist iiretim tarzinin niteliginden dogan, emegin iiretkenligin-deki artism, bireysel metain ya da belli bir metalar kitlesinin fiyatinda bir diismeye, metalann sayisinda bir artmaya, bireysel metaya diisen kar kitlesi ile toplam metalar iizerinden kar oraninda bir azalmaya ve ama, toplam meta miktarma dusen kar kitlesinde bir buyumeye yolacacagi goriingiisu yuzeyde yalnizca, bireysel meta iizerinden kar kitlesinde bir azalma, fiyatinda bir diisme, toplam toplumsal sermaye ya da bireysel bir kapitalist tarafindan iiretilen metalann artmi§ toplam sayilanna gore kar kiUesinde bir artma seklinde goriiniir. Ve boylece, bireysel metalann fiyatina kapitalistin kendi serbest istegi ile daha az kar ekledigi, ve ugra-digi zaran, daha cok sayida meta iireterek telafi ettigi goriintiisii ortaya cikar. Bu anlayi§, feragat yoluyla kar (profit upon alienation) fikrine da-yanir ve bu da tiiccar sermayesi kavramindan cikanlmi§Ur. Daha once I. Kitapta (4 ve 7. Kisimlar) gordiigiimiiz gibi, emegin iiretkenligindeki arti§la biriikte metalar kiUesindeki biiyume ve boylece bireysel metalann ucuzlamasi (bu metalar, emek-
giiciiniin fiyaUna be-lirieyici ogeler olarak girmedikleri siirece), bireysel metalarda kar§ihgi odenen ve odenmeyen emek arasindaki orani, fiyatlar dii§tiigu halde etkilememektedir. Rekabette her sey carpik, yani ters goriindugu icin, bireysel kapitalist: 1) fiyatlarim indirmek suretiyle, bireysel metalar iizerinden sagla-digi kan azalttigini ama, daha cok miktarda meta satarak gene de daha biiyuk bir kar elde ettigini; 2) bireysel metalann fiyatim saptadiktan sonra, carpimla, toplam iiriiniin fiyatim beliriedigini hayal edebilir, oysa, yapilan ilk i§lem ashnda bir bolme i§lemidir (bkz: Book 1, Kap. X, s. 281) ve carpma, bu bolmeye dayandigi icin ancak ona bagh olarak dogrudur. Kaba iktisatcimn ise yapUgi tek §ey, rekabetin kolesi olan kapitalisUerin o acayip anlayi§lanni, gorunii§te daha teorik ve genel bir dille ifade etmek ve bu dusuncelerin dogrulugunu temellendirmeye ugra§makUr. Karl Marks
205 Kapital III
Meta fiyatlarindaki diisme ve bu metalann buyuyen kiUesi iizerin-den kar kiUesindeki yiikselme, gergekte, kar kitlesinde arti§la e§zamanh olarak kar oranimn diisecegi iizerine olan yasanin bir diger ifadesinden baska birsey degildir. Kar oraninda bir diismenin ne olgiide yukselen fiyaUar ile ayni [sayfa 204] olabileceginin incelenmesi; ancak bundan onceki 1. Kitapta (bkz: s. 280-81) nispi arti-deger ile ilgili inceleme kadar, buraya ait bir konu-dur. Geli§mi§ ama heniiz genellikle benimsenmemi§ iiretim yontemleri ile Qalisan bir kapitalist, piyasa-fiyatinin alUnda ama kendi bireysel iire-tim-fiyaUnin iizerinde sati§ yapar; sagladigi kar orani, rekabet bunu e§ bir diizeye indirene kadar yukselir. Bu e§iUeme donemi boyunca, ikinci ko§ul, yaUnlan sermayenin geni§lemesi kendisini gosterir. Bu geni§leme-nin derecesine bagh olarak kapitalist, eski i§silerinin bir kismini, belki de gergekte hepsini ya da daha fazlasini, yeni ko§ullar altinda sah§Urma olanagini bulacak ve dolayisiyla ayni ya da daha biiyuk bir kar kiUesi iiretebilecektir. [sayfa 205]
06
Karl Marks Kapital III
ONDORDUNCO BOLUM
ZIT YONDE ETKILER
TOPLUMSAL emegin uretken giiclerinde, daha onceki donemle-re gore yalnizca son 30 yildaki biiyiik geli§meleri gozoniinde bulundur-ursak; ve ozellikle, asil makineler dismda, butiinuyle toplumsal iiretim siirecine giren muazzam sabit sermaye kitlesini dusunursek, §imdiye degin iktisatcilan rahatsiz eden giicliik, yani dii§en kar oramni aciklama gucliigii, yerini, bunun tersine, yani bir dususun nigin daha biiyiik ve daha hizh olmadigini agiklama giigliigiine birakir.
Genel yasanin etkisi-ne ters dii§en ve onu yokeden, ona yalnizca kendine ozgii bir egilim niteligi veren ve bu yiizden, genel kar oranindaki diismeden, bir dii§me egilimi olarak sozetmemize neden olan bazi zit yonde etkilerin i§e kan§-malari gerekir. Zit yonde etki yapan giiclerin en genel olanlan §unlardir: I. SOMURU YOGUNLUGUNDAKi ARTI§ Emek somiirii derecesi ve elkonulan arti-emek ve arti-deger mik-tan, ozellikle, i§giiniinun uzaUlmasi ve emegin yogunlasUnlmasi ile yuk-seltilir. Bu iki nokta, Birinci Ciltte, mutlak ve nispi arti-deger iiretimi ile Karl Marks
207 Kapital III
[sayfa 206] ilgili olarak enine-boyuna ele ahnmi§ti. Bir i§giyi daha cok sayida makineyi i§letme zorunda birakmak gibi, degisen sermayeye gore degi§-meyen sermayede bir arti§ ve dolayisiyla kar oramnda bir dii§me anla-mina gelen emegi yogunlasUrmamn bircok yollan vardir. Bu gibi durumlarda -ve nispi arti-deger uretimine yarayan siireclerin cogunda- arti-deger oramni yukselten aym nedenler, belli miktarlardaki yatmlan to-plam sermaye acisindan, arti-deger kiUesinde bir diismeye de yolacabi-lir. Ama emek yogunlugunu artirmanin, makinelerin hizlanmn yukseltil-mesi gibi, ayni siirede daha fazla hammadde tiiketen, ama sabit ser-mayeyi ilgilendirdigi kadariyla makineleri bir o kadar hizla a§inip yipran-diran ve boyle oldugu halde bunlann degeriyle, kendilerini harekete geciren emegin fiyati arasindaki orani hi? bir §ekilde etkilemeyen ba§ka yonleri de vardir. Ne var ki, ozellikle i§giinunun uzatilmasi, kullanilan emek-giicii ile, harekete gecirdigi degismeyen sermaye arasindaki orani esas olarak degistirmeksizin, ve daha cok bu sermayeyi nispi olarak azaltma egilimi ile elkonulan arti-emek kitlesini artiran, modern sanayi-in bu bulusudur. Aynca daha once gosterildigi gibi -ve bu, kar oraninda-ki dii§me egiliminin gercek sirndir- nispi arti-deger iiretme hiineri, bu-tiiniiyle bakildiginda, bir yandan, belli bir miktar emek kitlesini elden geldigince cok arU-degere cevirmek, ote yandan, yaUnlan sermayeye oranla elden geldigince az emek kullanmaktadir; boylece, somiirii yogunlugunu yukseltmeye yarayan aym nedenler, aym sermaye ile eskisi kadar emek somuriilmesini olanaksiz kilmaktadir. Bunlar, arti-deger oramnda bir yukselme meydana getirirken, aym zamanda, arU-deger kiUesinde ve dolayisiyla, belli bir sermaye tarafindan iiretilen kar oramnda bir dusme egilimi yaratan kar§it giicte egilimlerdir. Burada, kadin ve cocuk emeginin de yaygin bicimde kullamlmasina, ve biitiin ailenin, iicretleri-nin toplam miktan artsa bile -ki bu, daima boyle degildir- sermaye icin eskisinden daha fazla arti-emek harcamalan demektir. YaUnlan sermaye-nin buyiiklugu degi§meksizin, tanmda oldugu gibi sirf yontemlerdeki iyile§Urmeler ile nispi arU-deger iireUmini te§vik eden her sey aym etkiyi yaraUr. Bu gibi durumlarda, gerci, degi§meyen sermaye, kullanilan emek-giicii miktanmn gostergesi olarak
baktigimiz olciide, degi§en sermaye ile oranUh olarak artmaz, ama, iiriiniin kiUesi, kullanilan emek-giicii ile oranUh olarak biiyur. Emegin iiretkenligi (bu emegin iiriinii, ister emekci-nin tiiketimine girsin, ister degismeyen sermayenin ogeleri icersinde yer alsin) ula§tirmamn koydugu engellerden, zamanla engel halini alan key-fi ya da diger simrlamalardan; ve degisen sermayenin degi§meyen sermayeye oramni dogrudan etkilemeksizin her tiirlii bag ve zincirden kur-tulmu§olsa, aymsey olur. Kar oranindaki dii§meyi onleyen ama son tahlilde bu dii§meyi daima hizlandiran etmenler arasinda, gecici olmakla birlikte her zaman yinelenen bulu§lan, vb., bunlar ba§ka yerde kullamlmadan once uygula-yan bireysel kapitalisUerin yaranna olmak iizere, bazan bu bazan su [sayfa
08
Karl Marks Kapital III
207] iiretim kolunda ortaya cikan arti-degerde genel diizeyin iizerindeki yiikselmeler de bulunuyor mu sorusu sorulabilir. Bu soruya olumlu yanit vermek gerekir. Belli buyiiklukte bir sermayenin iirettigi arti-degerin kitlesi, iki etmenin uriiniidur: artideger oram, carpi, bu oranla cahstinlan i§ci sayi-si. Bu kitle, bu nedenle, arti-deger oram veri iken, cahstinlan i§ci sayisina ve i§ci sayisi veri iken arti-deger oranina baghdir. Demek ki, genellikle bu, degisen sermayenin muUak buyiiklugu ile arti-deger oraninin bile§ik oranina baghdir. §imdi bizi ortalama olarak, nispi arti-deger oranim yuk-selten ayni etmenlerin, kullamlan emek-giicii kitlesini diisurdugunii gormii§ bulunuyoruz. Bununla birlikte surasi da aciktir ki, bu durum, bu zit hareketlerin ulastiklan belirli oranlara bagh olarak, daha biiyuk ya da kuguk olciide meydana gelecek ve kar oranindaki dii§me egilimi, ozel-likle, i§giinuniin uzatilmasindan kaynaklanan muUak arti-deger oranindaki bir yukselme ile zayiflayacaktir. Kar oranim incelerken, bu orandaki bir dii§menin, genellikle, kullamlan toplam sermayenin kitlesindeki biiyume nedeniyle, kar kitlesin-deki bir arti§la birlikte meydana geldigini g6rmii§ bulunuyoruz. Toplumun toplam degisen sermayesi acisindan, bu sermayenin iirettigi arti-deger, iirettigi kara e§ittir. Arti-degerin hem mutlak kitlesi ve hem de oram bu-yumu§tiir; bunlardan birisi, toplum tarafindan kullamlan emek-giicii kitlesi buyiidiigu icin, digeri de, bu emekgiiciiniin somiirii yogunlugu yuk-seldigi icin artmi§tir. Ama, belli buyiiklukte, diyelim 100 buyiiklugunde bir sermaye sozkonusu oldugunda, ortalama kitle kuciildiigii halde, arti-deger oram artabilir; ciinkii bu oran, degi§en sermayenin deger iiretme oramyla belirlendigi halde, sozii edilen kitle, degi§en sermayenin toplam sermayeye olan oram ile belirlenir. Arti-deger oramnda yukselme, arti-deger kitlesini ve dolayisiyla da kar oranim belirleyen bir etmendir, ciinkii, bu ozellikle, daha once gordugumuz gibi, degi§meyen sermayenin degisen sermayeye oranla ya hie artmadigi ya da onunla orantih olmayacak bicimde arttigi ko§ullar altinda meydana gelir. Bu etmen, genel yasayi ortadan kaldirmaz. Ama, yasamn daha cok, bir
egilim olarak, yani mutlak i§leyi§e ters yonde etki eden giiclerle denetim altina ahnan, geciktirilen ve zayiflatilan bir yasa olarak i§lemesine neden olur. Ne var ki, arti-deger oranim yukselten ayni nedenler (emek-zamanimn uzatilmasi, geni§-61cekli sanayiin bir sonucu olsa bile) belli bir sermaye tarafindan cah§tinlan emek-giiciinii azaltma yoniinde etkili oldugu icin, bunlann, aynca, kar oramnda bir diisme ve bu diismeyi yava§latma yoniinde etkili olduklan goriiliir. Bir i§ci eger, normal olarak en az iki i§cinin yapacagi kadar i§ yapma zorunda birakihr ve bu i§, bu bir i§cinin, iic ki§inin yerini doldurabilecegi ko§ullar altinda yapihrsa, bu bir i§ci, daha once iki i§cinin harcadigi kadar arti-emek harcamis. olacak ve arti-deger oram da buna gore yukselecektir. Ama bu [sayfa 208] i§ci, iic i§cinin harcadigi kadar arti-emek harcamayacak ve artiKarl Marks
209 Kapital III
deger kitlesi buna uygun olarak diisecektir. Ne var ki, arti-deger kitiesin-deki bu azalma, arti-deger oranindaki artma ile kar§ilanacak ya da sinir-landinlacaktir. Eger butun niifus, daha yiiksek bir artideger oramnda cahstinlacak olsa, niifus aym kaldigi halde arti-deger kitlesi, artmi§ ola-caktir. Niifus artacak olsa bu kitle daha da artacaktir. Ve bu, cahstinlan i§ci sayisinda, toplam sermayenin buyuklugiine oranla goriilen nispi azal-maya bagh oldugu halde, bu dusme, arti-deger oranindaki yukselme ile hafifletilir ya da simrlandinhr. Bu konuyu bitirmeden once, belli biiyukliikte bir sermaye, ile, arti-deger M/es/ azaldigi halde, arti-deger oraninin yukselebilecegini, ya da bunun tersinin olabilecegini bir kez daha vurgulamak gerekir. ArU-deger kitlesi, arti-deger orani ile i§ci sayisinin carpimina e§ittir; ne var ki, bu oran hie bir zaman toplam sermaye iizerinden degil, yalniz degisen sermaye iizerinden, ashnda ise ancak her i§gunii icin hesaplamr. Ote yandan, belli biiyukliikte bir sermaye-deger ile, kar orani, arti-deger kitlesi de yukselmeksizin ya da dii§meksizin, ne yukselir ve ne de diisebilir. II. UCRETLERiN, EMEK-GUCUNUN DEGERiNJN ALTINA DU§MESi Bunun burada yalniz deneysel olarak sozii edilmi§tir, Qiinkii, bura-da sayilabilecek pek ?ok sey gibi. bunun da, sermayenin genel tahlili ile higbir ilgisi olmayip, bu yapitta yer almayan rekabetin tahliline aittir. Gene de bu, kar oraninin dusme egilimini durduran en onemli etmenler-den birisidir. III. DEGi§MEYEN SERMAYE OGELERJNJN UCUZLAMASI Bu kitabin Birinci Kisminda, arU-deger orani ayni kahrken ya da arti-deger oranindan bagimsiz olarak kar oramni yukselten etmenler konusunda soylenen her §ey buraya aittir. §u halde, toplam sermaye ile ilgili olarak, degi§meyen sermayenin degeri de, onun maddi biiyukliigii ile aym oranda artmi§ olmaz. Omegin, modern bir fabrikada tek bir Avrupali iplik egiricisi tarafindan i§lenen
pamuk miktari, daha once cik-nk ile i§ledigi miktara gore biiyuk olciide artmi§tir. Boyle oldugu halde, i§lenen pamugun degeri, kitlesi ile aym oranda buyiimemistir. Aym §ey, makineler ile diger sabit sermaye icin de gecerlidir. Kisacasi, degi§meyen sermaye kitlesini degi§ene oranla artiran aym geli§me, bunun ogelerinin degerini, emegin iiretkenligindeki arti§in bir sonucu olarak azaltmakta-dir ve bu nedenle, degismeyen sermayenin degerini, bu deger siirekli olarak artmakla birlikte, maddi hacmi, yani aym miktar emek-giicii tarafindan harekete gecirilen iiretim araclannin maddi hacmi ile aym oranda artmaktan ahkoymaktadir. Tek tek durumlarda bazan, degismeyen sermayeyi olu§turan ogelerin kitlesi, degeri aym kaldigi ya da dii§tiigu [sayfa 209] halde artabilir de.
10
Karl Marks Kapital III
Yukarda soylenenler, mevcut sermayede (yani, bu sermayenin maddi ogelerinde), sanayiin geli§mesiyle meydana gelen deger kaybi ile birbirine baghdir. Bu kar saglayan sermayenin kiUesini azaltmak sure-tiyle bazi kosullar altinda kar kitlesi icin zararh olmakla birlikte, kar oranindaki dii§meyi denetim altinda tutan ve surekli olarak i§leyen diger bir etmendir. Kar oraninda dii§me egilimi meydana getiren ayni etkile-rin, ayni zamanda, bu egilimin etkilerini hafiflettigini, bu, bir kez daha gostermektedir. iv. Nispi A§IRI-NUFUS Bu a§in-niifusun olu§masi, kar oraninda bir dusme ile ifade edil-digi gibi, emegin uretkenligindeki geli§meden aynlamaz, ve bu gelisme ile hizlandinhr. Bir iilkede kapitalist uretim tarzi ne denli gelismi§ ise, nispi a§in-niifus da o denli gozle goriiliir hale gelir. Bu da gene, bir yan-dan, bircok uretim kollannda, emegin sermayenin boyundurugu altina ahnmasinin eksik bir bicimde siiriip gitmesinin ve ilk baki§ta, genel ge-lisme diizeyine uygun goriilen siireden daha uzun devam etmesinin bir nedenidir. Bu durum, kullanima hazir ya da issiz iicretli-emekcilerin ucuzlugu ve bollugunun, ve bazi uretim kollannin, nitelikleri geregi, el i§ini makine iiretimine d6nu§tiirmede gosterdikleri direncin bir sonucu-dur. Ote yandan, ozellikle, liiks e§ya iiretimi igin yeni uretim kollan agihr, ve gogu kez oteki uretim kollannda degismeyen sermayedeki arti§ nedeniyle serbest kalan bu nispi a§in-niifusu kendilerine temel olarak i§te bu yeni agilan kollar ahrlar. Bu yeni uretim kollannda ba§langigta canh emek egemendir ve yava§ yava§ oteki uretim kollannin gegtikleri ayni evrimlerden gegerler. Her iki halde de, degismeyen sermaye, top-lam sermayenin oldukga biiyuk bir kismim te§kil eder ve iicretler ortala-manin altindadir, dolayisiyla, hem arti-deger oram ve hem de arti-deger kitlesi bu uretim kollannda olaganiistii yuksektir. Genel kar oram, birey-sel uretim kollanndaki kar oranlannin esklenmesiyle olu§tuguna gore, kar oraninda dusme egilimini yaratan ayni etmen, tekrar, bu egilime zit yonde giigler olu§turur ve
onun etkilerini azgok kirar. V. DI§ TiCARET Di§ ticaret, kismen degi§meyen sermaye ogelerini ve kismen de, kar§ihginda degisen sermayenin degi§ildigi ya§am gereksinmelerini ucuz-lattigi igin, arti-deger oranim yukseltmek ve degi§meyen sermayenin degerini dusurmek suretiyle, kar oranim yukseltme egilimi gosterir. Di§ ticaret, genellikle, uretimin olceginin geni§lemesine yolacarak, bu yonde etkili olur. Boylece, bir yandan birikim siirecini hizlandinrken, ote yandan degismeyen sermayeye oranla degisen sermayede daralmaya neden olur ve dolayisiyla, kar oramnin diismesini cabuklastinr. Bunun
Karl Marks
211 Kapital III
gibi, di§ [sayfa 210] ticarette geli§me, cocukluk cagmda kapitalist iiretim tarzinin temeli olmakla birlikte, bu iiretim tarzindaki daha ileri a§amalarda, kapitalist uretimin ic zorunlulugu ve durmadan biiyiiyen piyasa gereksinmesi nedeniyle, onun kendi iiriinii halini ahr, Burada bir kez daha, bu etkinin iki yonlii niteligini goriiyoruz. (Ricardo, di§ ticaretin bu yoniinii biitiiniiyle gozden kacirmi§tir.*) Ba§ka bir soru da -ashnda, ozel niteligi nedeniyle bizim bu incele-memizin sinirlan di§indadir§udur: Genel kar oram, di§ ve ozellikle so-miirgelerle yapilan ticarete yatinlan sermayelerin getirdigi daha yuksek kar oraniile yukselir mi? Di§ ticarete yatinlan sermayeler , daha yuksek bir kar oram sagla-yabilirler, ciinkii, once, diger iilkelerde, daha geri iiretim kolayhklan ile iiretilen metalar ile rekabet sozkonusu olup, daha ileri durumdaki iilke, mallanni, rakip iilkelerden daha ucuz olsa bile, degerlerinin iizerinde satar. Daha ileri iilkenin emegi burada, daha yuksek ozgiil agirhkta bir emek olarak gerceklestirildigi siirece, kar oram yukselir, ciinkii, bu erne-gin kar§ihgi, daha yuksek nitelikte bir emek olarak odenmedigi halde, sati§i boyle bir emek olarak yapilmistir. Meta ihrac edilen iilke ile meta ithal edilen iilke sozkonusu oldugunda da aym sonuc elde edilebilir; yani meta ithal edilen iilke, ayni olarak aldigindan daha fazla mad-dele§mi§ emek verebilecek durumdadir ve boylece metalan gene de kendi iiretebileceginden daha ucuza elde edebilir. Tipki yeni bir bulusu yaygin hale gelmeden once kullanan bir fabrikatoriin, mallanni rakiple-rinden daha ucuza sattigi halde, gene de bireysel degerinin iizerinde satmasi, yani arti-emek olarak yararlandigi emegi, ozgiil olarak iiretken-ligi daha yuksek bir emek olarak gerceklestirmesi halinde oldugu gibi. Boylece o, bir arti-kar saglami§ olur. Ote yandan somiirgelere, vb. yatinlan sermayelere gelince, buralarda kar oram, sirf diisuk bir gelisme diizeyinde olmalan ve aynca koleler ve kuliler, vb. kullamldigi icin erne-gin somiiriilmesi nedeniyle daha yuksek olabilir. Belli iiretim kollanna yatinlmi§ bulunan sermayelerin gercekle§tirdigi ve kendi iilkesine gon-derdigi bu daha yuksek kar oranlan, kendilerine tekeller engel
olmadi-kca, nicin genel kar oramnin e§itienmesi siirecine katilmasin ve dolayisiyla bu oram pro tanto yukseltmesin ki.36 Bu yatinm alanlanndaki sermaye, serbest rekabet yasalanna bagimh olduguna gore, bunun icin daha da az neden vardir. Ricardo’nun hayal ettigi, ashnda sudur: disarda gercekle§tirilen daha yuksek fiyatlarla, orda bunun kar§ihginda meta satin ahnir ve kendi iilkesine gonderilir. Bu metalar boylece, ic piyasada sati36
Bu konuda Adam Smith, “Karlardaki e§itligin, karlardaki genel bir yiikselmeyle meydana gelecegini one suriiyorlar; ve benim kanima gore, uygun ko§ullar altindaki ticaret ile saglanan karlar hizla genel diizeye inecektir.” diyen Ricardo’nun tersine, hakhydi. (Works. ed. By MacCulloch, s. 73.) * D. Ricardo, On the Principles of Political Economy, and Taxation, Third edition. London 1821, Ch. VII. -Ed.
12
Karl Marks Kapital III
hr, ama bu olgu, olsa olsa, bu daha uygun uretim alanlannin, digerleri iizerinde gecici bir [sayfa 2ii] ek avantaj saglamalan demektir. Bu yamlsa-ma kendi para-biciminden cikar cikmaz onemini yitirir. Aradaki bu fark, bu ba§kahk, emek ile sermaye arasindaki her degismede oldugu gibi, belli bir simf tarafindan cebe indirilmekle birlikte, daha iyi durumdaki iilke, daha az emege kar§ihk daha fazla emek elde etmi§ olur. Kar orani daha yuksek olduguna gore, bu nedenle de, somurge iilkelerde genel olarak bu oran daha yuksek oldugu icin, dogal ko§ullann uygun olmasi kaydiyla, dii§iik meta-fiyaUan ile elele gider. Bir e§iUenme olur, ama bu, Ricardo’nun sandigi gibi, eski diizeye dogru bir e§iUenme degildir. Bu ayni di§ ticaret, yurt icinde kapitalist uretim tarzim gelistirir; ve bu da, bir yandan, degisen sermayede degismeyen sermayeye gore bir azalmaya, ote yandan, di§ pazarlar yoniinden asm-iiretime yolacar ve dolayisiyla uzun siirede, gene zit bir etki yaratir. Biz, boylece, genel kar oramnda dii§me egilimi yaratan ayni etki-lerin, ayni zamanda, bu dususu engelleyen, yava§latan ve kismen de felce ugratan kar§i etkileri de meydana getirdiklerini, genel cizgileriyle g6rmu§ bulunuyoruz. Bunlar, yasayi ortadan kaldirmazlar, ama etkisini azaltirlar. Boyle olmasaydi, genel kar oranindaki dii§menin degil, daha cok, bundaki nispi yava§lamamn anla§ilmasi gug olurdu. Demek ki, yasa, yalnizca bir egilim olarak i§lemektedir. Ve ancak, bazi kosullar alUnda ve uzun siiren donemlerden sonra etkileri goze garpar hale gelmektedir. Konumuza devam etmeden once, yanh§ anlamalardan kacin-mak icin, tekrar tekrar ele ahnan §u iki noktayi animsamamiz yerinde olur: Bitincisi: Kapitalist uretim tarzinin geli§mesi sirasinda metalann ucuzlamasini saglayan ayni siirec, metalann iiretimine yatinlan toplum-sal sermayenin organik bile§iminde degi§iklige neden olur ve dolayisiyla kar oranim dusuriir. Bu nedenle bizim, bireysel bir metain nispi ma-liyetinde meydana gelen ve makinelerin asmip yipranmalanm da kapsa-yan dusmeyi, degi§meyen
sermayenin degerinde degisen sermayeye oranla meydana gelen yukselme ile, her ne kadar, degismeyen sermayenin nispi maliyetindeki her dusme, tersine olarak, bu sermayenin mad-di ogelerinin hacmi ayni kaldigi ya da arttigi varsayildiginda, kar oranim yukseltici, yani kullamlan degi§en sermayenin kiiciilen oranlanna kar§ihk degi§meyen sermayenin degerini pro tanto dusuriicu bir etki yaparsa da, ayni sey saymaktan kacinmamiz gerekir. Ikincisi: Birarada ahndiginda sermayenin uriiniinii olu§turan ve bireysel metalarda yer alan yeni eklenen canh emegin, icerdikleri mad-delere ve Miketmis. olduklan emek araclanna oranla azalmalan olgusu; ve bu nedenle, bu metalann uretimi, toplumsal iiretkenlikteki gelismeyle birlikte daha az emek gerektirdigi icin, bunlarda gitgide azalan miktar-larda ek canh emek maddelesmesi olgusu - bu olgu metalann icerdikKarl Marks
213 Kapital III
leri canh emegin, kar§ihgi 6denmi§ ve 6denmemi§ kisimlannin birbirle-rine oramm degistirmez. Tarn tersine. Metalann icerdikleri ek canh emegin toplam miktan azaldigi halde, kar§ihgi odenen kisma oranla odenmeyen [sayfa 2i2] kisim, odenen kisimdaki mutlak ya da nispi azalma nedeniyle biiyiir; ciinkii, bir metadaki ek canh emegin toplam miktanni azaltan ayni iiretim tarzi, mutlak ve nispi arti-degerde bir yukselmeyi de biriikte getirir. Kar oraninda dii§me egilimi, arti-deger oraninda bir yiik-selme egilimi ve dolayisiyla emegin somurii oraninda bir biiyume egilimi ile icicedir. I§te bu yiizden, kar oranindaki dii§meyi, istisna olarak goriilebilirse de, iicreUerin oranindaki bir yiikselme ile aciklamak kadar sacma bir sey yoktur. Kar oranina bicim veren kosullar iyice anla§ilmadan, farkli donemlerde ve iilkelerdeki iicret oranlannin gercek bir tahlilini istatistik yoluyla yapmak olanaksizdir. Kar oram, emek daha az uretken hale gel- digi icin degil, daha cok uretken hale geldigi icin dii§er. Arti-deger oranindaki yukselme de, kar oranindaki dusme de, emegin biiyuy-en iiretkenliginin kapitalizm altinda ifadesini bulan ozgiil bicimlerden ba§ka bir§ey degildir. VI. HiSSE SENETLi SERMAYENJN ARTI§I Yukardaki be§ nokta, burada derinlemesine incelenmesi olanak-siz bulunan bir konu ile tamamlanabilir. Hizlanmi§ birikim ile elele gi-den, kapitalist uretimdeki geli§meyle biriikte, sermayenin bir kismi, yalmz faiz getiren sermaye olarak hesaplanir ve kullanihr. Bu, sanayi kapitalisti, yaUnmcinin kanni cebine indirirken, sermaye ikraz eden her kapitalis-tin, faiz ile yetindigi anlamina gelmez. Bunun, genel kar oraninin diizeyi ile bir ilgisi yoktur, ciinkii bu kar = faiz + her tiirlii kar + toprak rantidir, ve [sayfa 252] bu ozel kategorilere aynlmasinin bir onemi yoktur. Bunun anlami, bu sermayeler, biiyiik uretken yaUnmlara yatinlmi§ olmakla biriikte, biitiin masraflar dii§iildukten sonra, ancak, biiyiik ya da kiiciik miktarlarda faiz, sozde temettiiler saglarlar. Ornegin, demiryollanndaki gibi. Bunlar, bu nedenle, genel kar oraninin e§itlenmesine girmezler, ciinkii ortalamadan daha diisuk bir kar oram saglarlar. Bunlar kar oranina girmi§ olsalar, genel kar
oram cok daha diisuk olurdu. Teorik olarak bunlar hesaba katilabilirler, ama sonuc, goriinuste varolan ve kapitalist-ler icin biiyiik onem ta§iyan orandan daha dii§iik bir kar oram olurdu; ciinkii ozellikle bu giri§imlerde degi§meyen sermaye, degi§en serma-yeye oranla en yuksek diizeydedir. [sayfa 213]
14
Karl Marks Kapital III
ONBE§iNCi BOLUM YASANIN I? CELi§KiLERiNiN SERIMI
I. GENEL Bu cildin birinci kisminda, kar oraninin arti-deger oranini daima gercekte oldugundan daha diisuk ifade ettigini g6rmii§ bulunuyoruz. Biraz once ise, yukselen bir arti-deger oraninin bile kendisini, dii§en bir kar oram ile ifade etme egiliminde oldugunu gormiis. bulunuyoruz. Kar orani, arti-deger oranina, ancak S = 0, yani toplam sermayenin, iicretle-rin odenmesi icin kullamlmasi halinde e§it olabilir. Dii§en bir kar oram, diisen bir arti-deger oranini, ancak, degismeyen sermayenin degerinin, bu sermayeyi harekete geciren emek-gucu miktanna oraninin degi§-meden kalmasi ya da emek-gucu miktannin, degismeyen sermayenin degerine oranla
artmasi halinde ifade eder. Ricardo, kar oranini cozumledigini one siirerken ashnda yalmz arti-deger oranini coziimlemektedir ve bunu da ancak i§giiniinun, uzun-luk ve yogunluk bakimindan degi§meyen bir buyiikluk oldugu varsayi-mina dayanarak yapmaktadir. Kar oraninda bir dusme ve hizlandinlmi§ bir birikim, ayni siirecin yalnizca, her ikisinin de iiretkenligindeki geli§meyi yansitmasi olciisiin-de farkli ifadeleridir. Birikime gelince, emegin biiyiik olcekte yogun-la§masim ve boylece daha yuksek bile§imli bir sermayeyi ifade etligi olciide, kar oramndaki dii§meyi hizlandinr. Ote yandan, kar oranindaki bir [sayfa 2i4] dii§me de gene, kiiciik kapitalisUerin, heniiz ellerinde alinaKarl Marks
215 Kapital III
bilecek bir §eyleri bulunan bir avuc dogrudan iireticinin mulksuzlestiril-meleri yoluyla, sermaye yogunlasmasim ve sermayenin merkezile§mesini hizlandinr. Bu durum, birikim orani, kar orani ile birlikte du§tugu halde, birikimi kiUe olarak hizlandinr. Ote yandan, toplam sermayenin kendini genisjetme orani ya da kar orani, kapitalist iiretimin (tipki sermayenin kendini geni§letmesinin onun tek amaci olmasi gibi) durtusu oldugu icin, ondaki dii§me, yeni bagimsiz sermayelerin olusumunu yava§latir ve boylece, kapitalist iire-tim siirecinin geli§mesi icin bir tehditmi§ gibi goriiniir. Bu dusme, asm-uretimi, spekiilasyonu, bunahmlan ve artiniifusla birlikte arti-sermayeyi besleyip biiyutiir. Bu nedenle, Ricardo gibi kapitalist uretim tarzina mut-lak goziiyle bakan iktisatcilar, bu noktada onun kendisi icin bir engel yarattigim diisuniirler ye bu yuzden de, bu engeli iiretime degil dogaya (toprak rantinda oldugu gibi) baglarlar. Ama onlann dii§en kar orani konusunda duyduklan asil dehset, kapitalist iiretimin, kendisine ait iire-tici giiclerin geli§mesinde, servetin servet olarak iiretimi ile hi? bir ili§kisi bulunmayan bir engelle kar§ila§tigi duygusudur; ve bu kendine ozgii engel, kapitalist uretim tarzinin sinirhhgini ve ancak tarihsel ve gecici bir nitelige sahip bulundugunu dogrular; servet iiretimi icin, bunun mutlak bir bigim olmadigina, iistelik belli bir asamada, kendi geli§mesiyle Satisma haline girdigine tamklik eder. Ricardo ile okulunun, yalniz, faizi de icersine alan sanayi kanni inceledigi dogrudur. Ama toprak rantimn orani da, aym sekilde, mutlak kitlesi arttigi halde bir dii§me egilimine sahiptir ve sanayi kanndan nispi olarak daha fazla biiyuyebilir. (Toprak ranti yasasini Ricardo’dan once geli§tiren Ed. West’e* bakimz.) Toplam toplumsal sermaye S’yi inceler-ken, faiz ve toprak ranti ciktiktan sonra sanayi kanna kl, faize f ve toprak rantina r dersek, 7s=Vs=kl+f+r/s=kl/s+f/s+r/s olur. Toplam arti-deger miktan a’nin kapitalist geli§me boyunca siirekli olarak buyiidiigii halde, 7s'nin, S’nin a’dan daha da hizh biiyumesi nedeniyle devamh kuciildiig-iinii gormii§ bulunuyoruz. §u halde, 7S+VS ile kl/s, f/s ve r/s oranlanndan herbiri kendi ba§ina siirekli olarak kuculdugune gore, kl, f ve r’nin her-birinin kendi ba§ina ve diizenli olarak arti§ gostermesi ya da kl ’in f ye ya da r’nin kl’e ya da
kl’in fye oranla artmasi, asla bir celi§ki degildir. Toplam arti-deger ya da kar a = k yukselir , aym zamanda kar orani i s=k/s diiserken, a = k’yi olu§turan, kl, f ve r kisimlannin oranlan, a’nin toplam miktanna konulan sinirlar icersinde, a ya da %'nin biiyiiklugiinu etkilemeksizin istedigi gibi degi§ebilir. kl, f ve r’nin kar§ihkli degi§mesi, sirf a’nin ce§itli siniflar arasinda farkli §ekilde boliinmesidir. Dolayisiyla, "i/s=f/s ya da r/s, yani bireysel sanayi sermayesinin orani, faiz orani ve toprak rantimn toplam sermayeye orani, %, genel kar orani diiserken, birbirine oranla [sayfa 2i5] yiikselebilir. Burada tek kosul, bunlann iiciiniin * [E. West,] Essay on the Application of Capital to Land, London 1815. -Ed.
16
Karl Marks Kapital III
toplaminin = % olmasidir. Arti-deger orani = %100 olan belli bir serma-yenin bile§imi, diyelim 50s + 50d iken 75s + 25d oldugu icin, kar orani %50’den %25’e dii§erse, 1.000’lik bir sermaye, birinci halde 500’liik bir kar, ikinci halde 4.000’lik bir sermaye 1.000’lik bir kar saglar. Goriiyoruz ki, k’ yanyanya diiserken, a ya da k iki katina cikiyor. Ve eger %50 daha onceki gibi, 20 kara, 10 faize ve 20 ranta boliiniiyor ise kl/s = %20, f/s = % 10 ve Vs = %20 olur. Eger, kar orani %50’den %25’e indikten sonra da bu oranlar ayni kalsalardi, kl/s = %10, f/s = %10 ve % = %10 olurdu. Bununla birlikte, kl/s= %8’e ve f/s = %4’e dii§ecek olsa, r/s = %13’e yukselir. r’nin nispi buyukliigii, k,, ve f ye gore buyiidugu halde k gene de ayni kala-cakti. Her iki varsayim altinda da k,, f ve r’nin toplami, dort kati buyiikliig-iinde sermaye tarafindan iiretildigi icin artacakti. Aynca, Ricardo’nun ba§langictaki sanayi karinin (arti-faiz), turn arti-degeri icerdigi §eklindeki varsayimi, tarih ve mantik bakimindan yanhstir. Burada, daha cok, kapi-talist iiretimdeki ilerlemedir ki, 1) kann tamamini, daha sonra dagitmak iizere dogrudan dogruya sanayi ve ticaret kapitalistlerine vermektedir, ve 2) ranti, kann iizerindeki fazlahga indirgemektedir. Bu kapitalist te-mel iizerinde, kann (yani, toplam sermayenin iirunii olarak goriinen arti-degerin) bir pargasi olan, ama uriinun kapitalist tarafindan cebe indirilen ozgiil kismi olmayan rant, tekrar biiyuyor. Gerekli iiretim araglan, yani yeterli sermaye birikimi mevcut ise, arti-deger yaraUlmasi, artideger orani, yani somiiriinun yogunlugu veri iken, yalmz, emekgi niifus ile sinirhdir; eger emekgi niifus veri ise, somii-riiniin yogunlugundan ba§ka bir sinir sozkonusu degildir. Ve kapitalist iiretim siireci esas olarak arti-iiriinde ya da, iiretilen metalann kendisin-de kar§ihgi odenmeyen emegin maddele§tigi kisminda temsil edilen, arti-deger uretiminden ibarettir. §urasini hi? unutmamak gerekir ki, bu arti-degerin uretimi -ve bunun bir kisminin tekrar sermayeye gevrilmesi ya da birikim, bu arti-deger uretiminin aynlmaz bir pargasini olu§turur-kapitalist uretimin ilk ve en yakin amaci ve itici giiciidiir. Bu nedenle, kapitalist uretimi, olmadigi bir sey gibi, yani ilk ve en yakin amaci kapita-listier igin zevk ve tatmin ya da bu zevk ve tatmin
araglannin yapimi gibi gostermek higbir i§e yaramaz. Bu, onun butun kendi oziinde agiga vurdugu, ozgiil niteligini gormezlikten gelmek olur. Bu arti-degerin elde edilmesi, dogrudan iiretim surecini olu§turur, ve bunun, daha once de soyledigimiz gibi, yukarda sozii edilenlerden ba§ka sinin yoktur. Elden geldigince cok arti-emek sizdinhp metalarda maddele§ir maddele§mez, arti-deger uretilmi§ olur. Ne var ki, bu arti-deger uretimi, kapitalist iiretim siirecinin ancak birinci perdesini —dogrudan iiretim surecini- tamamlar. Sermaye, su kadar miktarda kar§ihgi odenmeyen emek emmistir. Siirecte, kendisini kar oranindaki dii§mede ifade eden gelisme ile birlikte, boylece uretilmi§ bulunan arti-deger kit-lesi muazzam boyutlara ula§ir. §imdi siirecin ikinci perdesi gelir. Tarn [sayfa 216] metalar kitlesi, yani degi§meyen ve degisen sermayeyi yerine Karl Marks
217 Kapital III
koyan kismi ile arti-degeri temsil eden parcayi da iceren toplam iiriiniin satilmasi gerekir. Eger bu yapilmaz ise, ya da kismen veya uretim-fiyat-lannin altinda kalan fiyatlarla yapihrsa, i§ci ashnda s6muriilmu§tur, ama bu somurii, kapitalist icin somurii olarak gerceklesmemistir ve bu durum, i§ciden sizdinlan arti-degerin, hi? gerceklestirilmemesi ya da kismen gerceklestirilmesi, ve hatta, sermayenin kismen ya da butumiyle kaybedilmesi ile sonuclanabilir. Dogrudan dogruya somiirii kosullan ile, bu somiiriinun gerceklestirilmesi kosullan 6zde§ degildir. Bunlar yalmz yer ve zaman olarak degil, mantiken de birbirinden farkhdir. Birincisi yalmz, toplumun iiretici giicii ile, ikincisi ise, ge§itli iiretim kollannin aralanndaki orantih bagmti ve toplumun tuketim giicii ile sinirhdir. Ama bu son sozii edilen giic, ne mutlak iiretim giicii ile ve ne de mutlak tuketim giicii ile belirlenmeyip, toplumun biiyuk bir kesiminin tuketimini, azcok dar sinirlar icersinde degisen bir asgariye indirgeyen uzlasmaz kar§itlik halindeki bolusum ko§ullan temeline dayanan tuketim giicii ile belirlenir. Bu, bir de, birikim egilimi ile; sermayeyi geni§letme ye geni§-lemi§ olcekte arti-deger iiretme diirtiisii ile sinirlandinlmi§tir. Bu, iiretim yontemlerindeki devamh devrimlerin, buna bagh olarak mevcut sermayenin ugradigi siirekli deger kaybinin, genel rekabet sava§iminin ve yo-kolup gitme tehdidi altinda sirf kendi nefsini koruma araci olarak, iiretimi iyilestirme ve olcegini geni§letme gereksinmesinin zorunlu kildigi kapitalist iiretim yasasidir. Piyasanin bu nedenle siirekli geni§lemesi ve boy-lece piyasa ili§kilerinin ve bunlan diizenleyen ko§ullann, gitgide iireticiden bagimsiz bir doga yasasi bicimine girmesi ve her gecen giin daha de-netlenemez hale gelmesi zorunludur. Bu ic celi§ki, kendisini, iiretimin di§a doniik alanlara dogru yayilmasi ile coziimlemeye cah§ir. Ne var ki, iiretkenlik gelistikce, kendisini, tuketim ko§ullanmn dayandigi dar temel-ler ile o denli cati§ir bulur. Biiyuyen bir arti-nufus ile birlikte ve ayni zamanda bir sermaye fazlasi bulunmasi, bu kendinden celiskili temel iizerinde hie de celi§ki sayilmaz. giinkii, bu ikisinin biraraya gelmesi, gercekte, iiretilen arti-deger kitlesini artinrken, ayni zamanda da, bu arti-degerin iiretildigi ko§ullar ile gercekle§tirildigi ko§ullar arasindaki celi§kiyi yeginle§tirir.
Belli bir arti-deger orani verilmi§ ise, kar orani, daima, yatinlan sermayenin biiyukliigiine bagh olacaktir. Ne var ki, bu durumda birikim, bu kitlenin tekrar sermayeye cevrilen kismi ile belirlenir. Bu kisma ge-lince, bu, kar, eksi, kapitalistler tarafindan tiiketilen gelire e§it oldugu icin, yalmz bu kitlenin degerine degil, ayni zamanda, kapitalistin bunun-la satin alabilecegi metalann ucuzluguna baghdir; bu metalar, kismen kapitalistin tiiketimine gecen, onun kendi geliridir, kismen de onun degismeyen sermayesine giren metalardir. (Ucretier burada veri olarak kabul edilmi§tir.) i§Sinin harekete gecirdigi ve emegiyle degerini korudugu ve ya-rattigi iiriinde yeniden-iirettigi sermaye kitiesi, i§cinin iiriine kattigi de-
18
Karl Marks Kapital III
gerden [sayfa 2i7] tamamen farklidir. Sermaye kitlesi = 1.000 ve eklenen emek = 100 ise, yenideniiretilen sermaye = 1.100’diir. Eger bu kiUe = 100 ve eklenen emek = 20 ise, yeniden-iiretilen sermaye = 120’dir. Birinci durumda kar oram = %10, ikincisinde = %20’dir. Ve gene 100'den, 20’ye gore daha fazla birikim yapilabilir. Ve boylece, sermaye nehri (iiret-kenligin arti§i nedeniyle, sermayedeki deger kaybi bir yana) ya da sermaye birikimi, kar oram ile orantih olarak degil, zaten sahip bulundugu hiz ile orantih olarak akar. Bu da, yiiksek bir arti-deger oranina bagh bulunduguna gore, yuksek bir kar oram, emek fazla iiretken olmadigi hal-de, ancak i§giinii cok uzun oldugu zaman miimkiindiir. Miimkiindiir, cunkii, emegin kendisi iiretken olmamakla birlikte i§Qilerin gereksin-meleri de cok az, dolayisiyla ortalama iicretler cok diisuktiir. Du§uk uc-retier, i§cUerde enerji eksikligine tekabiil edecektir. Bu durumda sermaye, kar oram yuksek oldugu halde yava§ birikir. Niifus durgundur ve iiriiniin maloldugu cahsma zamam, i§giye odenen iicret dii§iik olmakla birlikte uzundur. Kar oram, i§?i daha az somuriildugu icm degil, genellikle, yati-nlan sermayeye oranla daha az emek kullamldigi icm dii§mektedir. Kar oramndaki dii§me, gosterildigi gibi, kar kitiesinde bir artma ile birlikte goruldugii icm, yilhk emek uriiniiniin daha biiyuk kismi, sermaye kategorisi altinda (tiiketilmi§ bulunan sermayeyi yerine koymak icin) ve nispeten daha kiigiik bir kismi kar kategorisi altinda, kapitalist tarafindan ele geSirilmektedir. I§te, Papaz Chalmers’in,* yilhk iiriiniin ne kadar azi kapitalistlerce sermaye olarak harcamrsa, cebe indirdikleri kar o kadar biiyuk olur, seklindeki akilalmaz dii§iincesi buradan gelmekte-dir. Bu durumda, arti-uriinun biiyuk bir kitlesinin sermaye olarak kulla-mlmasi yerine tiiketilmesi konusunda, devlet kilisesi onlann yardimina ko§ar. Rahip, neden ile sonucu birbirine kanstirmaktadir. Ustelik, kar kitlesi, kar oramndaki kugulmeye karsm, yatinlan sermaye ile birlikte biiyur. Ne var ki, bu aym zamanda sermayede bir yogunla§mayi gerekti-rir, Qiinkii boyle bir durumda uretim ko§ullan, daha biiyuk olgekte sermaye
kullanilmasini zorunlu kilar. Gene bu, sermayede bir yogunlasmayi, yani kiigiik kapitalistlerin biiyukler tarafindan yutulmasim, sermayeden yoksun birakilmalanni da gerektirir. Bu da gene, uretim kosullanm ugra§ilannda kendi emekleri rol oynamaya devam ettiginden otiirii bu kuguk kapitalistierin dahil olmakta devam ettigi iireticilerden -ikinci giice gikararak- koparmaktan ba§ka bir §ey degildir. Bir kapitalistin emegi, sermayenin buyuklugu ile, yani kapitalist olma derecesiyle tamamen ters orantihdir. Uretim ko§ullan bir yanda, iireticiler ote yanda olmak iizere i§te bu ayirma i§lemidir ki, sermaye kavramina bigim verir. Bu, ilkel birikimle ba§lar (Buch, I, Kap. XXIV), sermaye birikimi ve * Th. Chalmers, On Political Economy in Connexion with the Moral State and Moral Prospects of Society, Second edition, Glasgow 1832, s. 88. -Ed. Karl Marks
219 Kapital III
merkezile§mesinde devamh bir sure? olarak goriiniir ve ensonu, mev-cut sermayelerin [sayfa 218] birkac elde toplanmasi ve bircok kimsenin sermayelerinden yoksun birakilmasi (mulksiizlestirme §imdi bu hali almi§tir) §eklinde kendisini ifade eder. Bu siirec, eger merkezcil olamn yanisira, siirekli olarak merkezden uzakla§tinci bir etkiye sahip ters yon-Iu egilimler bulunmasaydi, 50k gecmeden kapitalist iiretimi yikimla yu-zyiize getirirdi. II. URETiMiN GENi§LEMESi JLE ARTI-DEGER URETJMi ARASINDAKi CATI§MA Emegin toplumsal iiretkenligindeki geli§me, kendisini iki §ekilde ortaya koyar: birincisi, iiretilmis. bulunan iiretici giiclerin buyiiklugu ile, yeni uretimin yurutuldiigu iiretim kosullannin degeri ve kiUesi ile, birikmi§ bulunan iiretken sermayenin muUak biiyukliigii ile; ikincisi, toplam ser-mayenin iicreUere yatinlan kisminin nispi kugiikliigu ile, yani belli bii-yukliikte bir sermayenin yeniden-iiretimi ve kendisini geni§letmesi, kitle iiretimi icin gerekli canh-emegin nispi kucukliigii ile. Bu, ayni zamanda, sermayenin yogunlasmasi demektir. Kullanilan emek-giicii bakimindan, iiretkenlikteki gelisme kendisini gene iki sekilde ortaya koyar: Birincisi, arti-emegin artmasi ile, yani emek-giiciiniin yeniden-iiretimi icin gereken, gerekli emek-zamaninda-ki azalma ile. Ikincisi, belli biiyukliikte bir sermayenin harekete gecir-mek iizere, genellikle kullanilan emek-giicii miktannda (i§ci sayisinda) azalma ile. Bu iki hareket yalniz elele gitmekle kalmaz, kar§ihkh olarak bir-birlerini etkiler ve, ayni yasamn kendisini ifade ettigi goriingiilerdir. Ne var ki, bunlar, kar oranim zit yollarda etkilerler. Toplam kar kitlesi toplam arti-deger kitlesine e§ittir, kar orani = % = art'deSer/ , , , , Bununla birlikte arti-deger, toplam olarak, once kendi oramyla^sonra, bu oranda ayni anda kullanilan emegin kitlesiyle ya da ayni §ey demek olan, degisen sermayenin biiyukliigii ile belirlenir. Bu etmenlerden biri-si, arti-deger orani biiyur, digeri, i§ci sayisi (mutlak ya da nispi olarak) dii§er. Uretici giiclerdeki gelisme, kullanilan emegin kar§ihgi odenen kismini azalttigi kadar , arti-degeri de, oranim biiyuttiigii
icin, artinr; ama, belli bir sermaye tarafindan cahstinlan toplam emek kitlesini azaltmasi olciisiinde, arti-deger kitlesini elde etmek icin, arti-deger oranimn car-pildigi carpam kiiciiltiir. Her ikisi de giinde 12 saat cah§an iki i§ci, hava ile ya§asalar, yani kendileri icin hie cahsma zorunda bulunmasalar bile, giinde yalniz 2 saat cahsan 24 i§cinin iirettikleri kadar arti-deger iirete-mezler. Bu bakimdan, demek ki, i§ci sayisindaki azalmanin, somiirii derecesini yogunla§tirma yoluyla kapatilmasi bazi a§ilamaz sinirlandir-malar ile kar§i kar§iya bulunuyor. i§te bu yiizden, kar oramndaki du§meye pekala kar§i koyabilir, ama bunu busbutiin onleyemez.
20
Karl Marks Kapital III
Kapitalist iiretim tarzinin geli§mesiyle, bu nedenle, kar kiUesi, kul-lamlan sermayenin biiyuyen kiUesiyle birlikte arttigi halde, kar oram [sayfa 2i9] diiser. Kar oram veri iken, sermayenin kitlesindeki muUak biiyiime, mevcut buyiikliigune baghdir. Ama ote yandan, eger bu biiyukliik veri ise, sermayedeki biiyume orani, yani ondaki arti§ oram, kar oramna baghdir. Uretkenlikteki arti§ (bu aynca, yineliyoruz, daima mevcut sermayedeki deger kaybi ile elele gider) mevcut sermayenin degerini dogrudan dogruya, ancak kar oranim yukseltmek suretiyle, yilhk iiriiniin degerinin tekrar sermayeye cevrilen kismini artirarak biiyutebilir. Emegin iiretken-ligiyle ilgili olarak, bu, ancak (bu iiretkenligin, mevcut sermayenin deg-eri ile dogrudan hie bir iliskisi bulunmadigi icin) nispi arti-degeri yiikselterek ya da degismeyen sermayenin degerini azaltarak, ya emek-guciiniin yeniden-iiretimine giren metalan ya da degismeyen sermayenin ogelerini ucuzlatarak meydana gelebilir. Bunlann her ikisi de mevcut sermayede deger kaybini gerektirir ve her ikisi de, degisen sermayede degismeyene oranla bir azalmayla elele gider. Her ikisi de, kar oramnda bir diismeye neden olur ve her ikisi de bunu yava§latir. Ustelik, yukselen bir kar oram, emege olan talebi artiracagma gore, bu, cah§an niifusu ve boylece, sermayeyi somuriisu ile gercek sermaye haline getiren malze-meyi artinci yonde etki yapar. Bununla birlikte, emegin iiretkenligindeki geli§me, aym degi§im-degerini temsil eden ve maddi ozii, yani sermayenin maddi ogelerini, degismeyen sermayeyi dogrudan dogruya, degisen sermayeyi en azin-dan dolayh olarak olu§turan maddi nesneleri olu§turan kullamm-deger-lerinin kitlesini ve tiirlerini artirmak suretiyle, mevcut sermayenin degerinin yiikselmesine dolayh bicimde katkida bulunur. Aym sermaye ve aym emekle, degi§im-degeri su ya da bu olan ve sermayeye cevrile-bilecek daha fazla iiriin yaraUlmi§ olur. Bu iiriinler, ek emegin, dolayisiy-la da ek arti-emegin emilmesine hizmet edebilirler ve bu yiizden ek sermaye yaratirlar. Bir sermayenin kumanda edebilecegi emek miktan, onun degerine bagh olmayip, degerleri ne olursa olsun, hepsi biraraya geldiginde kendisini olu§turan, ham ve yardimci maddelerin kitlesine, makineler ile sabit
sermayenin ogelerine ve ya§am gereksinmelerine baghdir. Kullamlan emek kiUesi ve dolayisiyla arti-emegin kiUesi biiyii-diikce yeniden iiretilen sermayenin degeri ile buna yeni eklenen arUdegerde de bir biiyume olur. Ne var ki, birikim siirecinin kapsamina giren bu iki ogenin, Ricar-do’nun yaptigi gibi, yalmzca yanyana, siikunet icersinde duran §eyler gibi, goriilmemesi gerekir. Bunlar, kendilerini celi§kili egilimler ile goriin-giilerde ortaya koyan celi§kileri icerirler. Bu zit giicler aym zamanda bir-birlerini zit yonde etkilerler. Toplam toplumsal iiriiniin sermaye olarak i§ goren kismindaki arU§tan kaynaklanan cah§an niifustaki fiili bir artism itkileri yamsira, yalmzca nispi bir asm-niifus yaratan ogeler de vardir. Karl Marks
221 Kapital III
Kar oranindaki dii§menin yanisira, sermayelerin kitlesi biiyiir ve mevcut sermayede, bu diisusu durduran ve sermaye-degerlerin biriki-mini [sayfa 22o] hizlandiran bir deger kaybi da yanyana gider. Uretkenlikteki geli§menin yanisira, sermayenin bile§imi daha yiik-sek bir diizeye cikar, yani degisen sermayenin degismeyen sermayeye olan oramnda nispi bir arti§ olur. Bu farkli etkiler, egemen bir bicimde, bir seferinde yer olarak yanyana i§lerler ve bir baska seferde zaman olarak birbirlerini izlerler. Zaman zaman bu zit etmenlerin catismasi, bunahmlarda aciga cikar. Bunahmlar, daima, mevcut celiskilerin ancak gecici ve zora dayanan cozumleridir. Bunlar, bir siire icin bozulmu§ dengeyi tekrar kuran §iddeUi patlamalardir. geli§ki, genel bir deyi§le, kapitalist uretim tarzinin, deger ve bu degerin icerdigi arti-deger hesaba katilmaksizin, kapitalist iiretimin yer aldigi toplumsal kosullar dikkate alinmaksizin, iiretici guclerde muUak bir geli§meye dogru bir egilim ta§imasindan ileri gelir; ote yandan ise, bu uretim tarzinin amaci, mevcut sermayenin degerini korumak ve ken-disini geni§letmesini en iist sinira ula§tirmaktir (yani, bu degerin gitgide artan bir hizla biiyumesini saglamaktir). Bu uretim tarzinin kendine ozgii niteligi, sermayenin mevcut degerini, bu degeri en yuksek noktaya ulastir-mada bir arac olarak kullanmasidir. Bu amaca ulasmak icin kullandigi yontemler, kar oramnda dusmeyi, mevcut sermayenin deger kaybini ve emegin iiretkenlik guciinii, zaten yaratilmi§ bulunan iiretici giicler aley-hine geli§tirmektir. Mevcut sermayenin devresel deger kaybi -kar oranindaki dusmeyi durdurmak ve yeni sermaye olu§turma yoluyla sermaye-deger birikimi-ni hizlandirmak icin, kapitalist uretim tarzina ozgii araclardan birisi- sermayenin dola§imi ve yeniden-iiretim siireclerinin yer aldiklan belirli ko§ullan bozar ve bu yuzden, uretim siirecinde ani duraklamalara ve bunalimlara yolacar. Degi§en sermayede degismeyen sermayeye oranla meydana ge-len ve iiretici giiclerdeki geli§meyle elele giden azalma, bir yandan siire-kli bir yapay a§in-niifus yaratirken, cahsan niifusun biiyiimesini te§vik eder. Dusen bir kar orani, kullanim-degerlerinin birikimini daha da hizlandirmak
iizere, deger olarak sermaye birikimini yava§latirken, bu da gene deger olarak birikime yeni bir iti verir. Kapitalist uretim, siirekli olarak, kendi niteliginden gelen bu en-gellerin iistesinden gelmeye cah§ir, ama bunu ancak, bu engelleri tekrar kendi yoluna ve hem de daha heybetli olcekte koyarak becerir. Kapitalist iiretimin gergek engeli sermeyenin kendisidir. I§te bu sermaye ve onun kendisini geni§letmesidir ki, iiretimin hem ciki§ ve hem de sonuc noktasi, hem itici giicii, hem amaci olarak goriiniir; uretim yalmz sermaye icin uretimdir, ama bunun tersi dogru degildir; iire-tim araclan, sirf, iireticiler toplumunun ya§ama siirecinde, devamh bir
22
Karl Marks Kapital III
geli§menin araclan degillerdir, Sermayenin degerinin, biiyiik iiretici kit-lelerin miilksuzlestirilmelerine ve yoksulla§tinlmalanna dayanan kendi-sini koruma [sayfa 22i] ve geni§letme siirecinin icersinde devam ettigi sinirlar yalniz ba§ina hareket edebilirler; - bu sinirlar, sermaye tarafindan kendi amaclan icin kullamlan ve iiretimin sinirsiz buyiimesine, iiretimin kendi-sinin bir amac haline gelmesine, emegin toplumsal uretkenliginin hi? bir ko§ula bagh olmadan gelismesine dogru yolalan iiretim yontemleri ile siirekli bir catisma haline girerler. Araclar -toplumun iiretici giicleri-nin hie bir ko§ula bagh olmadan gelismesi- sinirh bir amacla, mevcut sermayenin kendisini geni§letmesi amaci ile devamh catisma icersine girerler. Kapitalist iiretim tarzi, bu nedenle, maddi iiretim giiclerinin geli§-mesi ve uygun bir diinya piyasasi yaratilmasimn tarihsel bir araci olup, aym zamanda da, bu tarihsel gorevi ile, buna uygun diisen kendi toplumsal iiretim ili§kileri arasinda siirekli bir catismadir. III. SERMAYE FAZLASI VE NUFUS FAZLASI Kar oraninda bir dii§me ile birlikte, emegin iiretken bir bicimde kullanilmasi icin bireysel bir kapitaliste gerekli olan asgari sermayede bir yukselme olur; burada gerekli olan, hem genellikle emegin somuriil-mesi ve hem de, tiiketilen emek-zamamnin, metalann iiretimi icin gerekli emek-zamanina yetecek kadar olmasi ve boylece, metalann iiretimi icin gerekli ortalama toplumsal emek-zamanini asmamasidir. Bununla birlikte yogunlasma artar, Qiinkii, belli sinirlann otesinde, kiigiik bir kar orani ile biiyuk bir sermaye, kar orani yuksek kiigiik bir sermayeden daha hizh birikir. Belli yukseklikte bir noktadan sonra, bu artan yogun-la§manin kendisi de, kar oraninda yeni bir diismeye yolagar. Kiigiik, da-ginik sermaye kitleleri, boylece zorla, spekiilasyon, kredi sahtekarhklan, sermaye dolandincihgi ve bunahmlarla dolu macerah bir yola itilmi§ olurlar. Sermaye fazlahgi denilen sey daima, ashnda, kar oranindaki diismenin kar kitlesi ile telafi edilmedigi sermaye fazlahgi -bu, yeni filiz-lenen sermaye siirgiinleri icin daima
dogrudur- ya da kendi basma i§ gormeyen sermayeleri, biiyuk i§letmelerin yoneticilerinin emrine kredi biciminde veren sermaye fazlahgi icin gecerlidir. Bu sermaye fazlahgi, nispi bir asm-niifus yaratan aym nedenlerden ileri gelir ve bu yiizden, zit kutuplarda bulunduklan halde -kullanilmayan sermaye bir kutupta, issiz cali§an niifus oteki kutupta- nispi a§in-niifusu tamamlayan bir olgudur. Bireysel metalann degil, sermayenin asm-uretimi, bu nedenle -sermayenin asm-uretimi daima, metalann asm-uretimini kapsamakla birlikte- yalnizca sermayenin a§in birikimidir. Bu a§in birikimin ne ol-dugunu degerlendirmek icin (bunun daha yakindan incelenmesi ileride yapilacaktir) bunun yalnizca mutlak oldugunu kabul etmek yeterli ola-caktir. Sermayenin asmuretimi ne zaman mutlak olur? §u ya da bu veya birkac onemli iiretim alanim etkilemekle kalmayip, tarn kapsamiyla mutKarl Marks
223 Kapital III
lak olan ve dolayisiyla butun iiretim alanlanni icersine alan a§in-uretim nedir? [sayfa 222] Kapitalist iiretimin amaclan icin ek sermaye = 0 olur olmaz, mut-lak bir a§in sermaye iiretimi var demektir. Ne var ki, kapitalist iiretimin amaci, sermayenin kendisini geni§letmesi, yani artiemegin ele gegiril-mesi, arti-deger, kar iiretimidir. Bu nedenle sermaye, emekci niifusa oranla, ne bu niifus tarafindan saglanan mutlak emek-zamani ve ne de nispi arti emek-zamani daha fazla artinlamayacak kadar (bu son durum, emege olan talebin, iicretlerde bir yukselme egilimi dogacak kadar giiclii oldugu bir zamanda herhalde sozkonusu olamaz) biiyur biiyiimez; dolayisiyla, artan sermayenin, ancak kendisinde meydana ge-len biiyumeden onceki kadar ya da hatta daha az artideger iirettigi noktada, mutlak bir a§in sermaye iiretimi olacaktir; yani artmi§ bulunan sermaye S + AS, S sermayesinin AS kadar geni§lemeden once iirettigin-den daha fazla kar iiretemez ya da hatta bundan daha az kar iiretebilir. Her iki halde de, genel kar oramnda §iddetli ve ani bir diisme olabilir, ama bu kez bu diisme, sermayenin bile§iminde, iiretici giiclerdeki geli§-menin neden oldugu bir degisjklikten degil, daha cok, (iicretler arttigi icin) degisen sermayenin para-degerinde bir yukselme ve buna kar§ihk da arti-emegin gerekli-emege oraninda bir dii§me olmasi nedeniyle meydana gelen bir degisMgin sonucu olabilir. Gercekte bu, sermayenin bir kisminin tamamen ya da kismen atil kalmasi (ciinkii, bu sermayenin kendi degerini geni§letmeden once, bir kisim faal sermayeyi bir yana itmesi zorunludur) ve oteki kisminin, hie kullamlmayan ya da kismen kullanilan sermayenin baskisi yuziin-den daha dii§iik kar oraninda degerler iiretmesi biciminde goriilebilir. Ek sermayenin bir kisminin, eski sermayenin yerini ahp almamasimn ve bu sermayenin ek sermaye icinde bir yer almasinin bu bakimdan bir onemi yoktur. Biz, daima, eski sermaye toplamini bir yanda, ek sermaye toplamini ise ote yanda gorecegiz. Kar oranindaki dii§me, bu durum-da, kar kitlesinde mutlak bir azalma ile birlikte meydana gelecektir, ciinkii, varsaydigimiz kosullar altinda, kullanilan emek-giicii kitlesi
artin-hp arti-deger orani yukseltilemedigi icin arti-deger kitlesi de artinlamaz. Ve azalan kar kitlesinin, artmi§ bulunan bir toplam sermaye iizerinden hesaplanmasi gerekecektir. Ama kullanilan sermayenin, eski kar orani iizerinden kendini geni§letmeye devam ettigi ve su halde kar kitlesinin ayni kaldigi kabul edilse bile, bu kitlenin gene de, artan toplam sermaye iizerinden hesaplanmasi gerekecektir, ki bu da gene kar oraninda bir diisme demektir. 1.000’lik bir toplam sermaye, 100’luk bir kar saglar ve 1.500’e cikartildiktan sonra da hala 100 kar saglarsa, bu ikinci durumda 1.000 ancak 662/3 saglayabilir. Eski sermayenin kendisini geni§letmesi, mutlak anlamda azaltilmi§ demektir. 1.000’lik sermaye, yeni kosullar altinda, eskiden 6662/3’luk bir sermayenin getirdigi kardan daha fazla bir kar saglayamaz.
24
Karl Marks Kapital III
Boyle olmakla birlikte, aciktir ki, eski sermayenin bu fiili deger kaybi bir sava§im olmaksizin meydana gelemez ve AS ek sermayesi de, bir [sayfa 223] sava§im olmaksizin sermaye i§levlerini yuklenemez. Kar ora-ni, rekabetin etkisi altinda, a§in sermaye uretimi nedeniyle dii§mektedir. Daha cok bunun tersi olabilir; dii§en kar orani nedeniyle rekabet sava§imi ba§lar ve sermayenin a§in-iiretimi de ayni ko§ullardan dogar. AS’nin i§levlerine devam eden eski kapitalistlerin ellerindeki parcasi, kendi ilk sermayelerinin deger kaybina ugramasini engellemek ve iiretim ala-nindaki yerini daraltmamak icin, azcok atil durumda birakihr. Ya da on-lar, bunu, ek sermayeyi atil tutina gereksinmesini yeni gelenlere ve ge-nellikle rakiplerinin omuzlanna yuklemek icin, gecici bir kayip pahasina da olsa kullanirlar. DS’nin, yeni ellerde bulunan parcasi, kendisi icin, eski sermayenin aleyhine bir yer edinmeye cahsabilir ve bunu da, eski sermayenin bir kismini atil kalmaya zorlayarak kismen becerebilir. Eski sermayeyi, eski yerini birakmaya ve kullanilmayan ek sermayeye biitiiniiyle ya da kismen katilmaya zorlayabilir. Eski sermayenin bir kismi, her tiirlii ko§ul altinda kullanilmadan kalmak zorundadir; sermaye olarak faaliyet gosterdigi ve bu yoniiyle deger urettigi siirece, kendine ozgii sermaye niteligine son verir. Sermayenin hangi kisminin ozellikle etkilenecegini rekabet sava§imi belirleye-cektir. i§ler yolunda gittigi siirece, rekabet, genel kar oramnin e§itienmesi halinde gordugumuz gibi, kapitalist sinif arasinda bir karde§lik havasi estirir ve boylece herbiri, ortak yagmadan kendi yatinmi oramnda pay alir. Ama sorun, kann degil zarann payla§ilmasi halini ahr almaz, herkes kendi payina dii§en zaran en aza indirme ve bunu bir baskasimn sirtina yiikleme cabasina dii§er. Kapitalist sinif icin, kayba ugramak kacinil-mazdir. Her kapitalistin, bu zarann ne kadanm yuklenmek zorunda kala-cagi, yani bunu ne olciide payla§mak durumunda kalacagi, gosterecegi giice ve kumazhga baghdir ve o zaman rekabet, diisman karde§ler arasinda bir savasa d6nii§iir. Her bireysel kapitalistin cikarlan ile biitiiniiyle kapitalist simfin cikarlan arasindaki
uzla§mazhk, tipki daha once, arala-nndaki cikar 6zde§liginin pratikte rekabet yoluyla ortaya cikmasi gibi, suyuziine cikar. Peki, bu catisma nasil coziimlenir ve kapitalist uretimin “saghkli" i§lemesine uygun ko§ullar nasil kurulur? Bu coziimiin bicimi, coziimii tarti§ilan zitligin daha ortaya ciki§inda belirmi§ durumdadir. goziim, ek sermaye AS’nin turn degeri tutannda ya da en azindan bir kismi tutann-da bir sermayenin cekilmesini ve hatta kismen yok olmasini gerektirir. Bu cati§ma aciklanirken gosterildigi gibi, ugranilan kayip hie bir zaman bireysel kapitalistler arasinda e§it olarak dagilmayip, bu dagihm daha cok rekabet sava§imi ile belirlenir ve sahip olunan ozel avantajlar ya da daha once elde olunan konumlara bagh olarak cok farkli oranlarda b61iinmu§ olur, boylece, bir sermaye kullanilmaz durumda birakihr, digKarl Marks
225 Kapital III
eri yok olur ve bir ucunciisii nispeten az bir kayipla kurtulur ya da gecici deger kaybina ugrar, vb. [sayfa 224] Ama asil denge, her ne olursa olsun, §u ya da bu miktarda ser-mayenin cekilmesi ya da hatta yokolmasi ile ancak kurulabilir. Bu hal, kismen, sermayenin maddi varhgina kadar uzanabilir, yani bir kisim iiretim araci, sabit ve doner sermaye, cahsamaz, sermaye olarak i§ go-remez duruma dii§er; i§lemekte olan kurulu§lardan bazilan i§lerini dur-dururlar. Bu bakimdan, zaman, biitiin iiretim araclanna (toprak haric) saldinr ve bunlan bozarsa da, i§lerin durmasi, gercekte iiretim araclan icin cok daha biiyuk zararlara yolacar. Bununla birlikte, bu durumda asil onemli olan, bu iiretim araclanmn iiretim araci olarak i§levlerini yerine getirememeleri, bu i§levin kisa ya da uzun bir donem icin kesintiye ug-rami§ olmasidir. Ama asil zarar en §iddetli nitelikte olani, sermaye ile ilgili olarak meydana gelir, ve bu sermaye, deger niteligini ta§idigi olciide, bu kayip sermayelerin degerleti bakimindan meydana gelmi§ demektir. Sermayenin degerinin yalnizca gelecekteki arti-degerden, pay talebi biciminde-ki kismi, yani ashnda, ge§iUi §ekillerdeki iiretimden bono biciminde kar talebi, hesaplandiklan gelirlerdeki dii§me nedeniyle hemen deger kaybina ugrar. Altin ve giimiisun bir kismi atil kahr, yani sermaye olarak i§lev yapmazlar. Piyasadaki metalann bir kismi, dola§im ve yeniden-iiretim siireclerini, ancak, fiyatlannda biiyuk dii§me olmasi yoluyla, do-layisiyla, temsil ettikleri sermayede deger kaybiyla tamamlayabilirler. Sabit sermaye ogeleri, gene ayni §ekilde, §u ya da bu olciide deger kaybina ugrarlar. §unu da eklemek gerekir ki, belirli ve onceden saptanan fiyat ili§kileri, yeniden-iiretim surecini yonettigi icin, bu siirec, fiyatlarda-ki genel dii§meyle kesintiye ugrar ve kan§iklik icersine dii§er. Bu kan§iklik ve durgunluk, paranin, gelismesi sermayedeki geli§meye bagh bulunan ve onceden belirlenen fiyat ili§kilerine dayanan odeme araci i§levini felce ugratir. Belirli tarihlerde vadeleri dolan odemeler zinciri, yuzlerce yerinden kopar. Kan§iklik, sermaye ile birlikte geli§en kredi sisteminde-ki cokmeyle daha da biiyur ve, §iddetli, agir bunahmlara, ani ve zoraki
deger kayiplanna, yeniden-iiretim siirecinde fiili durgunluklara ve kesin-tilere ve boylece de yeniden-uretimde gercek bir dii§meye yolacarlar. Ne var ki, daha baska giicler de bu arada i§lemeye ba§layabilirler. Uretimdeki durgunluk, i§Si sinifimn bir kismini i§siz birakir ve boylece cahsan kismini, iicretlerin ortalamamn altina dii§mesine boyun egecek bir duruma sokar. Bunun sermaye iizerindeki etkisi, tipki, ortalama iicret-lerde nispi ya da mutlak arti-degerde bir artma oldugu zaman yaptigi et-ki gibidir. Gonenc, i§ciler arasinda daha fazla evliliklere yolacar ve co-cuk oliimlerini azaltir. Bu, niifusta gercek bir arti§ anlamina gelirse de, fiilen cahsan i§ci niifusunda bir arti§ demek degildir. Ama emekcinin sermaye ile olan ili§kisini, fiilen cah§an i§cilerin sayisimn artmasi halinde oldugu gibi etkiler. Ote yandan, fiyatlardaki diisme ve rekabet sava§imi,
26
Karl Marks Kapital III
her kapitalisti, toplam uriiniinun bireysel degerini, yeni makineler, yeni ve ileri cahsma yontemleri, yeni tertipler kullanarak genel degerinin alti-na diisurmeye, yani belli bir miktar emegin iiretkenligini artirmaya, [sayfa 225] degisen sermayenin degismeyen sermayeye oranini diisurmeye ve boylece bazi i§cilere yol vermeye, kisacasi, yapay bir a§in-niifus yarat-maya itebilir. Ensonu, degismeyen sermaye ogelerinin deger kaybi, biz-zat kar oranimn yiikselmesine yolacabilir. Kullanilan degismeyen sermayenin kitlesi, degisene oranla yiikselmis. olabilir, ama degeri dii§ebilir. Boylece iiretimde meydana gelen durgunluk -kapitalist simrlar icersin-de- gene iiretimde daha sonraki bir geni§lemeyi hazirlami§ olabilir. Ve boylece, devre yeni ba§tan ba§lami§ olur. Sermayenin, i§levsel durgunla§ma sonucu deger kaybina ugrayan kismi, eski degerini tekrar kazanabilir. Bundan sonra, ayni kisir dongii, geni§lemi§ uretim ko§ullan altinda, geni§lemi§ bir piyasa ve artmi§ iiretici giiclerle bir kez daha cizilmi§ olur. Ne var ki, varsaydigimiz en asm kosullar altinda bile, sermayenin bu mutiak a§in-iiretimi, mutlak bir asm-uretim degildir, uretim aracla-nnin mutiak bir a§in-uretimi degildir. Bu ancak, uretim araclannin sermaye olarak i§ gormesi ve dolayisiyla, bir deger geni§lemesini icermesi, artan kitieye oranla ek bir deger uretmesi olciisiinde, uretim araclannin a§in-iiretimi olur. Gene de bu, bir asm-uretim olabilir, ciinkii, sermaye, emegi, kapitalist uretim siirecinin “saghkli" ve “normal” gelismesinin gerektirdigi derecede, hie degilse, kar kitlesini kullanilmakta olan sermayenin biiyuyen kitiesiyle birlikte artiran bir derecede, bu nedenle de, kar oranimn, sermayenin biiyumesi olciisiinde ya da hatta bu biiyume-den daha hizh dii§mesini onleyecek bir derecede somiirebilecek du-rumda olmayabilir. A§in sermaye iiretimi, hie bir zaman, sermaye olarak, yani emegin belli bir derecede somuriilmesine hizmet edebilecek uretim araclannin -emek araclan ile yasam gereksinmelerinina§iri-iiretiminden fazla bir §ey degildir; ne var ki, somurii yogunlugunun belli bir noktanin altina
diismesi, kapitalist uretim siirecinde rahatsizhklara, kesintilere yolacar, bunahmlar ve sermaye tahripleri goriiliir. Bu a§in sermaye uretiminin, azcok onemli miktarda nispi asm-niifusla birlikte goriilmesi bir celi§ki degildir. Emegin iiretkenligini artiran, iiretilen metalar kitlesini biiyiiten, piyasalan geni§leten, hem kitlesi ve hem de degeri bakimindan sermaye birikmesini hizlandiran ve kar oranini dii§iiren bu ayni kosullar, ken-dilerinin ancak istihdam edilebilecekleri somurii derecesinin diisuk ol-malan yiiziinden ya da en azindan belli bir somurii derecesinde saglayacaklan kar oranimn diisuk olmasi nedeniyle, arti-sermaye tarafin-dan istihdam edilmeyen, nispi bir a§in-nufus, asm bir emekciler niifusu ya-ratmi§lardir ve yaratmaya da devam etmektedirler. Sermaye eger di§anya gonderiliyorsa, bu, mutiaka icerde kulla-nilmadigi icin degil, di§ bir iilkede daha yuksek bir kar oram ile kullamKarl Marks
227 Kapital III
labildigi icindir. Ama boyle bir sermaye, cahsmakta olan i§ci niifusu icin ve genellikle sermayeyi gonderen iilke icin, muUak fazla sermayedir. Boyle bir sermaye, nispi asm-nufus ile yanyana bulunur ve bu durum, her ikisinin [sayfa 226] de yanyana nasil bulunduklanni ve kar§ihkli olarak birbirlerini nasil etkilediklerini gosteren bir omektir. Ote yandan, kar oraninda, birikimle bagh olarak goriilen bir dusme, zorunlu olarak bir rekabet sava§imina yolacar. Kar oraninda bir dusmenin, kar kitlesinde bir yukselme ile telafi edilmesi, ancak, toplam toplumsal sermaye icin, biiyuk ve iyice yerle§mi§ kapitalisUer icin gecer-lidir. Bagimsiz cahsan yeni ek bir sermaye, boyle bir telafi kosulundan yararlanamaz. Bu kosullan heniiz elde etme durumundadir ve bu yuz-den kar oraninda bir dusme, kapitalisUer arasinda bir rekabet sava§imina yolacar, yoksa bunun tersi olmaz. Hi? ku§kusuz, rekabet sava§imiyla birlikte, iicretlerde gecici bir yukselme ve dolayisiyla kar oraninda geci-ci, ama daha fazla bir dusme olacaktir. A§in bir meta uretiminde piyasa-lann fazla malla dolmasinda da ayni §ey goriilur. Sermayenin amaci, belli gereksinmeleri kar§ilamak olmayip, kar iiretme oldugu ve bu amaci, uretimin olcegini iiretimin kiUesine uyduracak yerde, bunun tersini saglayan yontemlerle gerceklestirdigi icin, kapitalizm altinda sinirh boyut-larda tuketim ile, durmadan bu kendisine ozgii engeli a§maya cahsan iiretim arasinda siirekli bir gedik olmasi zorunludur. Ustelik, sermaye, metalar olu§tugu icin, a§in sermaye iiretimi, asm meta uretimi demek-tir. Asm meta uretimini yadsiyip da asm sermaye iiretimini kabul eden iktisatcilann garip hali i§te buradan gelir. Genel bir asm- iiretim bulun-madigini, ancak daha cok, ce§itli iiretim kollannda bir orantisizhk ol-dugunu soylemek, toplam uretimin birbirlerine olan bagimhhgi, iiretim ogeleri iizerinde kendisini, bunlann ortak akillan tarafindan kavranarak ve boylece denetim altinda tutularak, iiretken siireci kendi ortak dene-timleri alUna sokan bir yasa olarak degil de kor bir yasa olarak kabul ettirdigi icin kapitalist iiretimde tek tek iiretim kollannin orantililigimn, siirekli bir siirec olarak orantisizhktan ileri geldigini soylemekle ayni §eydir. Bu, aynca, kapitalist uretimin geli§medigi iilkelerin kapitalist iiretimde bulunan iilkelere uyacak oranlarda
tiiketimde ve iiretimde bulunmalan gerektigini istemeye vanr. A§in-uretimin ancak nispi oldugu soylenecek olursa, bu tamamen dogrudur, ama tiim kapitalist iiretim tarzi, sinirlan mutlak olmayan nispi bir iiretim tarzidir. Ve bunlar, ancak, bu tarz icin, yani onun dayandigi temel iizerinde mutlaktir. Boyle olmasaydi, halk kitlelerinin eksikligini cektigi ayni metalar icin, nasil olur da talep yetersizligi olurdu? Ve icerde emekcilere ortalama miktarda yasam gereksin-melerini odeyebilmek icin, bu talebin di§ardan, yabanci piyasalardan aranmasi nasil mumkun olurdu? Bunun mumkun olabilmesinin tek ne-deni, bu ozgiil kapitalist ili§kiler icersinde, arti-iiriinun, ona sahip olanin, bunu kendisi icin tekrar sermayeye cevirmeden once, tiiketime suna-mayacagi bir bicime biiriinmesidir. Ve ensonu, kapitalistlerin, kendileri-
28
Karl Marks Kapital III
ne ait metalan yalniz kendi aralannda degistirmek ve tuketmek duru-munda olduklari soylenecek olursa, kapitalist uretim tarzinin turn nite-ligi gozden kacinlmi§ olur; ve aynca, sozkonusu sermayenin tiiketilmesi degil, degerinin geni§letilmesi olgusu oldugu da unutulmu§ olur. [sayfa 227] Kisacasi, apacik a§in-iiretim olayina kar§i one siiriilen biitiin itirazlar (oysa bu olgu, bu itirazlara aldin§ bile etmemektedir), kapitalist iireti-min engellerinin, genel olarak uretimin engelleri olmadigi ve bu neden-le, bu, ozgiil, kapitalist uretim tarzinin engelleri bulunmadigi tarti§masina gelir dayanir. Oysa, kapitalist uretim tarzinin celiskisi, sermayenin icer-sinde hareket ettigi ve tek ba§ina hareket edebildigi, ozgiil uretim kosul-lan ile siirekli catisma icersine giren, iiretici giicleri mutlak bir bicimde geli§tirmeye dogru bir egilim ta§imasindan dogar. Mevcut niifusa oranla, cok fazla ya§am gereksinmesi iiretilme-mistir. Tarn tersine. Biiyuk kitlelerin gereksinmelerinin dogru diiriist ve insanca kar§ilanmasi icin pek az uretim yapilmistir. Niifusun, cahsabilir durumda olan kisminin istihdami icin, cok fazla uretim araci uretilmemistir. Tarn tersine. Once, iiretken niifusun cok biiyuk bir kismi, gercekten cali§abilir durumda degildir ve icersinde bulunduklan ko§ullann zoruyla, baskalarimn emeginin somiiriisune ya da, ancak sefil bir uretim tarzi altinda kendisine emek denilebilecek bir ise bagimh hale getirilmi§tir. Sonra, tiim cah§abilir durumda olan niifusun, en iiretken kosullar altinda calistinlmasim saglayacak ve boylece bunlann cah§ma siirelerini, i§-saatleri boyunca kullanilan degi§meyen sermayenin kitlesi ve yeterliligi yoluyla kisaltabilecek miktarda uretim araci uretilmemektedir, Ote yandan, emekcilerin belli bir kar orani iizerinden somuriil-melerini saglayan araclar olarak kullanilmak iizere, zaman zaman ge-reginden fazla emek araci ve yasam gereksinmesi iiretilir. Icerdikleri degeri ve arti-degeri, kapitalist iiretime ozgii bolusum ve tiiketim ko§ullan altinda gerceklestirebilmek ve yeni sermayeye cevirebilmek, yani bu siireci durmadan yinelenen patlamalara meydan vermeksizin siirdiire-bilmek icin gereginden fazla meta iiretilir. Fazla
zenginlik uretilmez. Ama, zaman zaman, kendi kapitalist ve kendi kendisiyle celisen bicim-leri icersinde cok fazla servet iiretilir. Kapitalist uretim tarzinin simrlari, suyuziine cikmi§tir: 1)Emegin iiretkenligindeki geli§me, kar oramndaki dii§meden, belli noktalarda bu gelisme ile uzla§maz bir celi§ki icersine giren ve bunahmlar ile siirekli yenilmesi gereken bir yasa yaratir; 2)Uretimin geni§lemesi ya da daralmasi, kar§ihgi odenmeyen emege elkonulmasi ve bu kar§ihgi odenmeyen emegin genel olarak maddelesen emege orani ile, ya da, kapitalistlerin diliyle; kar ve bu ka-nn kullanilan sermayeye orani ile, dolayisiyla, uretimde toplumsal gereksinmeler, yani toplumsal olarak gelismi§ insanoglunun gereksinmeleri arasindaki bagintidan cok, belirli bir kar orani ile belirlenmektedir. I§te Karl Marks
229 Kapital III
bu nedenle, kapitalist uretim tarzi, uretimin belirli geni§leme a§amasinda engellerle kar§ila§ir ve ba§ka bir onciilden hareket edildiginde, tersine, tamamen yetersiz goriilebilir. Bu uretim tarzi, gereksinmelerin kar§ilandigi noktada [sayfa 228] degil, kar uretiminin ve bu kann gerceklestirilmesinin saptadigi bir noktada duragan hale gelmektedir. Kar orani du§tiigunde, bir yandan, bireysel kapitalistlerin, geli§mi§ yontemler vb. ile, kendi metalannin degerini, toplumsal ortalamanin altina dusurebilmelerini ve boylece, o giinkii piyasafiyaUarinda fazladan bir kar gerceklestirebilmelerini saglamak icin, sermaye gayrete gelir. Ote yandan, hepsi de, genel ortalamadan bagimsiz ve bu ortalamayi a§an fazladan bir kar koparma amacina dayah yeni uretim yontemleri, yeni sermaye yatinmlan, yeni seriivenler ile, gozii d6nmii§cesine giri-§imler yoluyla, bir kapkaccihk ve bu kapkaccihgi yaygin hale getiren ve isteklendiren bir ortam belirir. Kar orani, yani sermayedeki nispi arti§, her seyden cok, kendileri-ne bagimsiz bir yer bulmaya cahsan biitiin yeni sermaye siirgiinleri icin onemlidir. Ve sermaye olusumu, dii§en kar oramnin, kar kitlesi ile telafi edildigi birkac biiyuk yerle§mi§ sermayenin eline diismesi halinde, iire-timin ya§am alevi butiinuyle sonebilir. Yokolup gider. Kar orani, kapitalist uretimin itici giiciidiir. Nesneler , ancak, bir kar ile uretilebildikleri siirece iiretilir. Ingiliz iktisatgilannin, kar oranindaki diisme ile ilgilenme-lerinin nedeni i§te budur. Boyle bir olasihgin bile Ricardo’yu kaygilandir-masi olgusu, onun, kapitalist uretimin kosullanm ne denli derinden kavradigim gosterir. Ona kar§i yapilan itiraz, “insanlan" hi? onemseme-digi, insan ve sermaye-deger olarak neye malolursa olsun, biitiin dikkatini sirf iiretici giiglerdeki gelismeye gevirdigi itirazlan, asil onunla ilgili onemli §eylerdir. Toplumsal emegin iiretici giiclerindeki geli§me, sermayenin tarihsel i§levi ve varolu§ nedenidir. i§te bu §ekildedir ki, o, farkinda olmadan, daha yiiksek bir uretim tarzinin maddi gereksinme-lerini yaratir. Ricardo’yu kaygilandiran §ey, kar oramnin, kapitalist iireti-min isteklendirici ilkesinin, birikimin temel onciilii ve itici giiciiniin, uretimin kendisindeki geli§meyle tehlikeye diismesi
olgusudur Ve bura-da nicel oranti her sey demektir. Ashnda, bunun ardinda, onun ancak bulamk bir §ekilde farkina vardigi daha derin bir §ey vardir. Burada, o, sirf ekonomik bir bicimde yuzeye cikiyor -yani burjuva baki§ acisindan, kapitalist anlayi§in sinirlan icersinde, kapitalist uretimin kendi acisindan- bu uretim tarzinin kendi engelleri bulundugu, nispi oldugu, mutlak olmayip, ancak, uretimin maddi gereksinmelerinin geli§mesinde, belirli bir sinirh doneme tekabiil eden tarihsel bir uretim tarzi oldugu ortaya cikiyor. IV. TAMAMLAYICI DU§UNCELER Emegin iiretkenligindeki gelisme, ce§itli uretim kollannda cok
30
Karl Marks Kapital III
orantisiz bir bicimde oldugu ve bu geli§me yalniz derece bakimindan orantisiz olmayip, cogu kez zit yonlerde de oldugu icin, buradan ortala-ma kar (= arti-deger) kitlesinin, iiretkenligin en ileri iiretim kollannda gosterdigi [sayfa 229] geli§meden sonra, dogal olarak umulan diizeyin onemli olciide altinda bulunmak zorunda kalacagi sonucu cikar. Uretkenligin farkli iiretim kollannda cok farkli oranlarda ve hatta cogu kez zit yonlerde geli§mesi olgusu, sadece rekabet karga§asindan ve burjuva iiretim tarzinin ozelliginden ileri gelmez. Emegin iiretkenligi, aynca, iiretkenlik biiyurken -bunun toplumsal ko§ullara bagh olmasi olciisiinde- cogu kez daha az iiretken hale gelen dogal ko§ullar ile de bagimh durumda-dir. Boylece, bu farkli alanlardaki zit hareketler, bir yerde ilerlerken bir ba§ka yerde geriler. Ornegin, muazzam hammadde kitlelerinin kendisi-ne bagh bulundugu mevsimlerin etkilerini, ormanlann, komiir ve demir madenlerinin, vb. tiikenmelerini diisuniiniiz. Degismeyen sermayenin, hammaddeler, vb. gibi, doner kismi, emegin iiretkenligine oranla kendi kitlesini siirekli bicimde artirdigi hal-de, binalar, makineler, aydinlatma ve lsitma araclan, vb. gibi sabit ser-maye konusunda durum boyle degildir. Bir makine, maddi kitlesinin biiyumesi olsiisiinde mutlak olarak daha pahahla§irsa da, nispi olarak ucuzlar. Eger be§ i§gi, bir metain eskisinin on katim iiretecek olsa, bu durum, sabit sermaye yatinmini on kat artirmaz; degi§meyen sermayenin bu kisminin degeri, iiretkenlikteki geli§meyle birlikte biiyudiigii hal-de, hi? bir zaman bu biiyume ayni oranda olmaz. Degismeyen sermayenin degi§en sermayeye oranindaki farka, kar oranindaki diismede ifade edildigi bigimde ve gene ayni orandaki farka, emegin iiretkenligindeki geli§meyle birlikte, bireysel meta ve bu metain fiyatiyla ili§kisi bakimindan ifade edildigi bigimiyle sik sik isaret etmi§ bulunuyoruz. [Bir metain degeri, kendisinde maddelesmis. bulunan geSmi§ ve canh emegin toplam emekzaman ile belirlenir. Emegin iiretkenliginin yiikselmesi, canh emegin payi azaldigi halde gecmi§ emegin payimn artmasi ve bunun, bu metada maddelesen toplam emek miktannin azalmasi
seklinde, yani canh emekteki azalmanin, gecmi§ emekteki artmadan daha fazla olmasi seklinde gerceklesmesinden ba§ka bir sey degildir. Bir metain degerinde bulunan gecmi§ emek -sermayenin degi§meyen kismi- bu metain ham ve yardimci madde olarak butiinuy-le tiikettigi degismeyen sermayenin, kismen a§inan ve yipranan sabit ve kismen de doner parcalanndan olu§ur. Degerin, ham ve yardimci mad-delerden gelen kisminin, emegin iiretkenligindeki arti§la birlikte azalmasi gerekir, ciinkii, bu maddeler bakimindan iiretkenlik, kendisini, tamamen, bunlann degerinde yarattigi azalmayla ifade eder. Ote yan-dan, degismeyen sermayenin sabit kisminin, biiyuk olciide cogalmasi ve bununla birlikte, degerinin a§inma ve yipranma yoluyla metalara ak-tanlan kisminin biiyumesi, emek iiretkenligindeki yukselmenin en ka-rakteristik yanidir. Yeni bir iiretim yonteminin, iiretkenlikte gercek bir Karl Marks
231 Kapital III
arti§i temsil etmesi icin, bu yontemle, metain her birimine, sabit serma-yeden a§inma ve yipranma §eklinde aktanlan ek deger kisminin, canh emekten saglanan tasarrufla metain degerinden eksilen bir kisimdan kiiciik olmasi gerekir; [sayfa 230] kisacasi, bu yontemin, metain degerini dii§iirmesi gerekir. Bazi durumlarda oldugu gibi, metain degerine, sabit sermayenin a§inma ve yipranmasi kar§ihgi giren ek degerin iizerinde, daha fazla ya da pahah ham ve yardimci madde kullanilmasi nedeniyle bir ek deger girse bile, yontemin gene de bu sonucu saglamasi gerektigi aciktir. Degere yapilan biitiin eklerin, metain degerinde, canh emekteki azalmadan gelen dusmeyi telafi edecek miktardan daha biiyuk olmasi gerekir. Bir metaya giren toplam emek miktanndaki bu azalma, bu ne-denle, uretim hangi toplumsal ko§ullar altinda yapihrsa yapilsin, emegin iiretkenligindeki artism temel bir olcutu olarak goriinmektedir. Emegin iiretkenligi gercekten de, iireticilerin uretimlerini onceden yapilmi§ bir plana gore diizenledikleri bir toplumda ya da hatta basit meta uretimin-de bile her zaman bu olciit ile olculmelidir. Ama, kapitalist uretimde acaba durum nasildir? Diyelim, belli bir kapitalist sanayi kolu, bir metain normal bir biri-mini asagidaki kosullar altinda iiretmektedir: Sabit sermayenin asmip yipranmasi, parca ba§ina V2 §ilin tutmaktadir; bu iiriine, parca ba§ina 1TA §ilin ham ve yardimci madde girmekte, ucretler 2 §ilin ve %100 arti-deger orani iizerinden arU-deger 2 §ilin tutmaktadir. Toplam deger = 22 §ilin etmektedir. Kolayhk olsun diye, bu uretim kolundaki sermayenin ortalama toplumsal sermaye bile§iminde oldugunu, boylece metain iire-tim-fiyatinin degeri ile, ve kapitalistin karinin, yaratilan arti-degerle 6zde§ oldugunu kabul ediyoruz. Bu duruma gore, metain maliyet-fiyati = V2 + 171/2 + 2 = 20 §ilin, ortalama kar orani 2/20 = %10, metain parca basma iiretim-fiyati, degeri gibi = 22 §ilin olur. Metain her parcasi icin gerekli canh emegi yanyanya azaltan, ama degerinin, sabit sermayenin a§inip yipranmasini temsil eden kismini iic katina cikartan bir makine bulundugunu varsayahm. Bu durumda hesap §6yle olur: Asmip yipranma = VA §ilin, ham ve yardimci maddeler, 6n-ceki gibi 17'/2
§ilin, ucretler 1 §ilin, arti-deger 1 §ilin, toplam 21 §ilin. Meta §imdi deger olarak 1 §ilin dii§mu§tur; yani makine, ku§kusuz, emegin iiretkenligini artirmistir. Ama kapitalist, durumu §6yle goriir: §imdi mali-yet-fiyati, a§inma icin 1V2 §ilin, ham ve yardimci maddeler icin 1TA §ilin, ucretler icin 1 §ilin, toplam, onceki gibi 20 §ilin. Kar oranini yeni makine hemen degistirdigine gore, maliyet-fiyati iizerinden %10, yani 2 §ilin elde edecektir. Uretim-fiyati, demek ki, degi§meden = 22 §ilin olarak kala-cak, ama degerinin 1 §ilin iizerinde bulunacaktir. Kapitalist ko§ullar al-tinda uretim yapan bir toplum icin bu metada herhangi bir ucuzlama olmamistir. Yeni makine, bu toplum icin bir iyilestirme degildir. Bu yuz-den de kapitalist, bu makineyi kullanmaya niyetli degildir. Ve bu maki-
32
Karl Marks Kapital III
neyi kullanmamakla, elindeki heniiz eskimemi§ makineler hemen degersizlesecegi, bir hurda yigmi halini alacagi, §u halde mutlak bir kay-ba ugrayacagi icin, onun hesabina hayalcilik olan bu yamlgiya dii§memek icin goziinii dort acacaktir. [sayfa 23i] Emegin artan uretkenligi yasasi, demek ki, sermaye icin muUak gecerli degildir. Sermayeyi ilgilendirdigi kadanyla iiretkenlik, genellikle canh emekte saglanan bir tasarrufla artmaz, bu ancak, Birinci Ciltte (Kap. XIII, 2. s 409/398) kisaca belirtmi§ oldugumuz gibi, canh emegin kar§digi odenen kisminda, gecmiste harcanan emege kiyasla saglanan tasarrufla yukselir. Kapitalist iiretim tarzi, burada, bir baska celi§kiyle kar§ila§ir. Onun tarihsel gorevi, insan emeginin iiretkenligini, hie bir sinir tamma-dan geometrik dizi icersinde gelistirmektir. Burada oldugu gibi iiretken-likteki geli§mesini engelledigi her zaman, tarihsel gorevine ihanet eder. Boylece o, gittikce ya§landigini ve miyadini doldurdugunu bir kez daha g6stermi§oluyor.F Rekabet altinda, bagimsiz bir sanayi kurulu§unun ba§anyla Sahsabilmesi igin, iiretkenlikteki arU§la birlikte, gerekli asgari sermaye arU§i, a§agidaki durumlan gosterir: Yeni ve daha pahah donanimlar yay-gin olarak kullanilmaya ba§lanir ba§lanmaz, kiigiik sermayeler bu sanayi kolunda artik bannamaz hale gelir. Kiigiik sermayeler, gesMi sanayi alanlannda ancak mekanik bulu§lann ba§langic doneminde bagimsiz olarak i§ gormeye devam ederler. Demiryollan gibi degismeyen ser-mayenin olaganiistii yiiksek oranda oldugu cok biiyiik giri§imler, ote yandan, ortalama kar oramni saglayamazlar, bunun bir kismim, ancak bir faiz saglarlar. Aksi halde, genel kar orani daha da diisebilir. Ama bu durum, hisse senetleri bicimindeki biiyuk sermaye yogunlasmalan icin dogrudan bir kullanim alam saglami§ olur. Sermayedeki biiyume, dolayisiyla sermaye birikimi, sermayenin organik bile§iminin oramnda yukanda sozii edilen degi§iklikler ile birlikte meydana gelmedikce, kar oraninda bir dii§meyi gerektirmez. Oyle durumlar olabilir ki, iiretim tarzindaki gunluk siirekli degi§ikliklere karsm, toplam sermayenin kimi zaman bu ve kimi zaman §u biiyukliikteki ya da kiiciikliikteki
kismi, sermayeyi olu§turan bu ogelerin belli ortalama oranlanna dayanarak, belirli donemler icin birikmeye devam eder ve boylece, biiyumesiyle birlikte organik bir degisme olmadigi gibi, kar oraninda da bir diismeye yolacmami§ olur. Yanisira, yeni yontemler uygulamaya ba§ladigi halde, sessiz sedasiz devam eden eski iiretim yontemlerine dayanan bu siirekli sermaye geni§lemesi ve dolayisiyla uretimdeki biiyume, kar oramnin, toplumun toplam sermayesindeki biiyiime oraninda dii§mesinin bir baska nedenidir. 37
Yukardaki boliimlerin ko§eli parantez igersine alinmasinin nedeni, ozgiin elyazmasindaki notlann bir yinelenmesi olmakla birlikte, bazi noktalarda asil metinde bulunan malzemenin sinirlanni a§malaridir. -F. E.
Karl Marks
233 Kapital III
Ucretlere yatmlan degisen sermayedeki nispi azalmaya kar§in, i§cilerin muUak sayisindaki arti§ butun iiretim kollannda meydana gel-medigi gibi, bu, diizenli bir bicimde de olmaz. Tarimda, canh emek oge-sindeki azalma mutlak olabilir. [sayfa 232] Ne var ki, iicreUi emekci sayisindaki nispi azalmaya kar§in, mutlak olarak arti§, zaten kapitalist iiretim tarzinin bir gereksinmesidir. Emek-guciinii giinde 12-15 saat cahstirmak artik zorunlu olmaktan cikar cikmaz, bu iiretim tarzi icin emek-giicii artik bollasmis. demektir. Uretici giicler-de mutiak i§ci sayisimn azalmasina yolacabilecek, yani butun ulusun kendi toplam uretimini daha kisa zamanda yapabilmesini saglayacak bir gelisme, niifusun biiyiik bir kismini i§siz biraktigi icin, bir devrime neden olabilir. Bu, kapitalist uretimin ozgiil sininnin bir ba§ka belirtisidir ve bu, iiretim tarzinin, uretici giiclerin geli§mesi ve servet yaratilmasi icin hie bir zaman mutlak bir bicim olmadigim, daha cok, belli bir nokta-da bu gelismeyle catisma haline geldigini de gosterir. Qali§an niifusun bazan su, bazan bu kisminin, eski istihdam bicimi altinda fazlahk haline gelmesinden dogan devresel bunahmlarda bu gatisma kismen goriiniir duruma gelir. Kapitalist uretimin sinin, i§Qilerin fazla zamamdir. Toplu-mun kazandigi mutlak fazla zaman onu ilgilendirmez. Uretkenlikteki gelisme, onu, sadece, i§?i sinifiran arti emek-zamanini artirdigi olgiide ilgilendirir, yoksa, genellikle maddi iiretim igin gerekli emek-zamanini azalttigi igin degil. Boylece bir geli§ki igersinde hareket eder. Biiyuyen sermaye birikiminin, biiyuyen bir sermaye yogunlasmasi demek oldugunu g6rmu§ bulunuyoruz. Sermayenin giicii i§te boylece biiyur, toplumsal uretimin kapitalistte ki§ile§en ko§ullannin, gercek iire-ticilerden yabancilasmasi boyle artar. Sermaye gitgide, hareket ettiricisi kapitalist olan toplumsal bir giic olarak on plana gecer. Bu toplumsal giiciin, artik, tek bir bireyin emeginin yaratabilecegi seyle herhangi bir olasi bagintisi kalmaz. Toplumla kar§itlik icersinde bir nesne, kapitalistin giic kaynagi olan bir sey biciminde, yabancila§mi§, bagimsiz toplumsal bir giic halini ahr. Bir yanda sermayenin kendisine donu§tugii bu genel toplumsal giic, ve ote yanda bireysel
kapitalistlerin bu toplumsal iiretim kosullan iizerindeki ozel ki§isel giicleri arasindaki celi§kiler gittikce daha uzlasmaz bir durum ahr, ama, ayni zamanda, iiretim ko§ullannin, genel, ortak toplumsal ko§ullara donii§mesini de birlikte getirdigi icin, sorunun coziimiinu de icersinde ta§ir. Bu donusum, kapitalist iiretim altinda iire-tici giiclerin gelismesinden, ve bu gelismenin meydana geli§ bicimin-den dogar.
Hie bir kapitalist, kar oranini dusurdiigu siirece, yeni bir iiretim yontemini, ne denli fazla iiretken olursa olsun, arti-deger oranini ne kadar cok artinrsa artirsin, hie bir zaman gonullu olarak uygulamaya
34
Karl Marks Kapital III
koymaz. Ne var ki, bu tiirden her yeni uretim yontemi, metalan ucuzla-tir. §u halde, kapitalist, ashnda bunlan, iiretim-fiyaUannin ya da belki de degerlerinin iizerinde satar. O, metalann maliyet-fiyatlari ile, daha yiik-sek maliyet-fiyati ile uretilen ayni metalann piyasa-fiyaUan arasindaki farki cebe indirir. O, bunu, bu son metalann uretimi icin toplumsal ba-kimdan gerekli ortalama emek-zamamnin, yeni yontemler ile yapilan uretim icin [sayfa 233] gerekli olan emekzamanindan daha fazla oldugu icin yapabilir. Onun uretim yontemi, toplumsal ortalamamn iizerindedir. Ama, rekabet bunu yaygin hale getirir ve genel yasaya tabi kilar. Bunu -belki once bu uretim alaninda ve sonunda otekileri ile de ayni diizeye gelmek iizere- kar oraninda bir dii§me izler; ve boyle oldugu icin de, kapitalistin iradesinden tamamen bagimsizdir. Bu noktada surasim da eklemek gerekir ki, bu ayni yasa, uriinleri ne dogrudan dogruya ne de dolayh olarak emekcilerin tiiketimine gir-meyen ya da bunlara ait gereksinmelerin uretildikleri ko§ullara gecmey-en uretim alanlan icin de gecerlidir; ve dolayisiyla da, bu yasa, nispi arti-degeri artirmak ya da emek-giiciinii ucuzlatmak icin metalarda bir ucuzlamanin olmadigi uretim alanlanna da uygulamr. (Biitiin bu uretim kollannda, degismeyen sermayede bir ucuzlama, emegin somurii dere-cesi ayni kalmak iizere, kar oranini daima yiikseltebilir.) Yeni uretim yontemleri yaygin hale gelip de, bu metalann gercekten daha ucuza uretilebilecekleri somut bir bicimde kamtlaninca; eski uretim yontemle-riyle cah§an kapitalistler, iiriinlerini, iiretimfiyatlarinin altinda satmak zorunda kahrlar, ciinkii uriinlerinin degeri dusmu§tiir. Ve bunlann iiretil-meleri icin gerekli emek-zamam, toplumsal ortalamadan daha biiyuk-tiir. Tek sozciikle -ve bu, rekabetin bir etkisi gibi goriiniir- bu kapitalistler de, degisen sermayenin degi§meyen sermayeye oranini azaltmi§ bulu-nan yeni uretim yontemlerini uygulamak zorunda kahrlar. Uretilen metain fiyatini ucuzlatan makinelerin kullanilmasina yol-acan biitiin durumlar, son tahlilde, tek bir parca meta tarafindan emilen emek miktannda bir azalmaya; ve ikinci olarak da, makinelerde, degeri tek bir parca metaya gecen asmma ve yipranma payinda bir azalmaya gelir
dayanir. Makinelerde a§inma ne kadar yava§ olursa, bu kismin da-gildigi metalar o kadar fazla ve yeniden-uretim donemi gelinceye dek yerine koydugu canh emek miktan o kadar biiyuk olur. Her iki durumda da, sabit degismeyen sermayenin miktan ve degeri, degisene oranla ar-tar. “Deger biitiin seyler e§it olmak iizere, bir ulusun, karlanndan ta-sarruf etme giicii, kar orani ile birlikte degi§ir; karlar yuksekse biiyuk, karlar dii§iikse kiiciik olur; ama kar orani diiserken diger biitiin seyler ayni kalmaz. ... Diisuk bir kar orani, cogu kez, Ingiltere’de oldugu gibi niifusun sayisina oranla, hizh bir birikim oraniyla birlikte goriilur. ... Yiik-sek bir kar orani ise, niifusun sayisina oranla, daha yava§ bir birikim oraniyla birlikte meydana gelir. Ornekler: Polonya, Rusya, Hindistan, vb.” Karl Marks
235 Kapital III
(Richard Jones, An Introductory Lecture on Political Economy, London 1833, s. 50 vd..j Jones, diisen kar oranina kar§in, biriktirme nedenlerinin ve kolayhklanmn arttigma hakli olarak parmak basmaktadir; once, biiyiiy-en nispi a§in-nufus nedeniyle, ikincisi, emegin uretkenligindeki biiyume ile birlikte, aym degi§im-degeri ile temsil edilen kullanim-degerlerinin kitlesinde, §u halde, sermayenin maddi ogelerinde bir artma oldugu icin; ucunciisii, uretim kollan daha ce§itli hale geldigi icin; [sayfa 234] dor-duncusu, kredi sisteminin, hisse senetli §irketlerin vb. geli§mesi ve bu-nun sonucu, sanayi kapitalisti haline gelmeden parayi sermayeye cevirme olanaginin bulunmasi nedeniyle; besmcisi, servete olan gereksinme ve hirs arttigi icin; ve altincisi, sabit sermaye yaUnmlannin kitlesi buyudugu icin, vb..
Kapitalist uretimin iic temel olgusu: 1)Uretim araclannin az sayida elde toplanmasi ve boylece bun-lann, dogrudan kullanan i§cilerin miilkiyetinden cikip, toplumsal uretim giicleri halini almasi. Bunlar hatta ba§langicta kapitalistlerin ozel miilki-yetinde olsalar bile. Kapitalistler, burjuva toplumun giivenilir ki§ileridir, ama bu giivenin biitiin nimetierini cebe indirirler. 2)Emegin kendisinin toplumsal emek halinde orgiitienmesi: el-birligi, isbolumu ve emegin, dogal bilimlerle birlestirilmesi yoluyla. Bu, her iki anlamda da, kapitalist uretim tarzi, ozel mulkiyeti ve ozel emegi, celi§kili bicimlerde olsa bile ortadan kaldinr. 3) Diinya pazannin yaratilmasi. Kapitalist uretim altinda, niifusa oranla gelisen muazzam iiret-kenlik ve sermaye-degerlerin (bunun yalnizca maddi varhginin degil) aym oranda olmasa bile, niifustaki arti§tan cok daha biiyiik bir hizla bu-yiimesi, geni§leyen servete oranla siirekli daralan ve biitiin bu muazzam iiretkenligin
kendisi icin cahstigi temelle celi§ir. Bunlar, aym za-manda, bu biiyiiyen sermayenin kendi degerini artirdigi kosullar ile de celi§irler. Ve bunun sonucu bunahmlar. [sayfa 235]
36
Karl Marks Kapital III
DORDUNCU KISIM META-SERMAYENIN VE PARA-SERMAYENIN TICARET SERMAYESINE VE PARA TICARETIYLE UGRA§AN SERMAYEYE DONU§MESi (TUCCAR SERMAYESI) ONALT1NCI BOLUM TICARET SERMAYESI
TUCCAR ya da ticaret sermayesi, iki bicime ya da iki alt boliime aynlir; ticari sermaye ve para ticareti ile ugrasan sermaye; biz, bunlan, §imdi, sermayeyi kendi temel yapisi icersindeki coziimlemelerimiz icin gerekli olduklan olciide daha yakindan inceleyecegiz. Modem ekonomi politik, en iyi temsilcilerinin ki§iliginde bile, ticaret sermayesi ile sanayi sermayesini, aralannda hie aynm gozetmeksizin bir araya koydugu ve gercekte, ticaret sermayesinin kendine ozgii ozelliklerini tumuyle gor-mezlikten geldigi icin, boyle bir inceleme daha da zorunlu hale geliyor.
Meta-sermayenin hareketleri Ikinci Kitapta* incelenmi§ bulunuyor. Toplumun toplam sermayesi ele ahndiginda, bunun bir kismi -daima farkli ogelerden olu§tugu ve hatta buyiikluk olarak degi§tigi halde- her zaman piyasada paraya cevrilecek metalar biciminde bulunur. Diger bir kisim ise piyasada, metalara cevrilecek para biciminde varolur. Daima bu geci§, bu bicimsel baskala§im siireci icersindedir. Dola§im siireci icersindeki sermayenin bu i§levi, ozel bir sermayenin ozel bir i§levi [sayfa 236] olarak aynldigi ve i§b61iimii sayesinde ozel bir kapitalistler toplulugu* Kapital, ikinci Cilt, s.153-169. -Ed. Karl Marks
237 Kapital III
nun yerle§mi§ bir i§levi halini aldigi olciide, meta-sermaye, ticari ser-maye bicimine girer. Ulastirma sanayiinde, metalann dagitima hazir bir bicimde de-polanma ve dagitiminin, ne olciide dola§im siirecinde devam eden ure-tim siirecleri olarak goriilebileceklerini daha once (ikinci Cilt, Altinci Boliim, “Dola§im MaliyeUeri”, 2 ve 3) aciklamis. bulunuyoruz. Meta-ser-mayenin dola§imiyla ilgili bu olay, bazan, tiiccar ya da ticaret sermayesi-nin tamamen farkli i§levleriyle kanstinhr. Bazan bunlar uygulamada ger-cekten de, bu farkli ozgiil i§levlerle bagh haldedirler, oysa, toplumsal i§-bolumunun geli§mesiyle tiiccar sermayesinin i§levi, an bir bicim icersin-de, yani gercek i§levlerden aynlmi§ ve bunlardan bagimsiz bir bicim icersinde geli§mi§tir. Amacimiz, sermayenin bu ozel §eklinin ozgiil far-kini belirlemek oldugu icin, bu i§levler zaten bizi ilgilendirmemektedir. Sirf dola§im siirecinde i§ goren sermaye olarak, ozel ticaret sermayesi, kismen bu i§levleri kendi ozgiil i§levleri ile birle§tirir ve kendi an bicimi icersinde goriinmez. Biz onun kendi an bicimini, biitiin bu gecici i§lev-lerden siyirdiktan sonra elde ederiz. Sermayenin, meta-sermaye olarak varhginin ve piyasada dola§im alaninda meta-sermaye olarak gecirdigi ba§kala§imlann -satinalma ve sati§tan, meta-sermayenin para-sermayeye ve parasermayenin meta-sermayeye cevrilmesinden olu§an ba§kala§imlann- sanayi sermayesinin yenidenuretim siirecinde, dolayisiyla butiinuyle iiretim siirecinde bir evre olu§turdugunu g6rmii§ bulunuyoruz. Bununla birlikte, bu sermayenin, dola§im sermayesi seklinde i§lev yaparken, iiretken sermaye seklinde i§lev yaptigindan farkli bir durumda oldugunu da gormii§ bulunuyoruz. Bunlar ayni sermayenin iki farkli ve ayn varhk bicimleridir. Her ne kadar her bireysel sermaye, metasermaye olarak kendi varhgiyla ve meta-sermaye olarak gecirdigi baskala§imlarla yalmzca durmadan kay-bolan ve durmadan yenilenen dugum noktalanni, yani kendi iiretim surecinin devamhhginda birer geci§ a§amasini temsil ediyorsa da, ve her ne kadar piyasadaki meta-sermaye ogeleri, meta-piyasasindan durmadan cekilerek ve iiretim surecinin yeni uriinleri olarak gene ayni dev-resellikle bu piyasaya geri donerek devamh bu nedenle degi§iyorsa da, toplumsal sermayenin
bir kismi, bu ba§kala§im siirecinden gecerek piyasada siirekli olarak dola§im sermayesi biciminde bulunur. Ticaret sermayesi, devamh piyasada bulunan, her an kendi baska-la§im siirecinden gecen, daima, dola§im alaninda kalan, bu dola§im sermayesinin bir kisminin degi§mi§ §eklinden ba§ka bir sey degildir. Bir kisminin diyoruz, ciinkii, meta ahm-satiminin bir kismi, daima, dogru-dan dogruya sanayi kapitalistleri arasinda olur. Bu kismi, biz, butiinuyle bu tahlilin konusu dismda birakiyoruz, ciinkii bunun, ne kavramin belir-lenmesinde, ve ne de tiiccar sermayesinin ozgiil niteliginin anla§ilmasin-da bir yarari olmadigi gibi, bu konu, Ikinci Kitapta amacimiza uygun [sayfa 237] olarak enine boyuna ele ahnmi§ bulunmaktadir. Meta ticareti yapan
38
Karl Marks Kapital III
kimse, genellikle kapitalist olarak piyasada her §eyden once, kapitalist olarak yatirdigi belli bir miktar paranin temsilcisi §eklinde goriiniir; yani o, bu belli miktardaki parayi, x’i (ba§langictaki degeri), x + Ax (ba§-langictaki miktar, art, kar) haline getirmek ister. Ama o -genel anlamda bir kapitalist olmayip, ozel anlamda meta ticaretiyle ugrasan bir kimse oldugu icin-, sermayesinin once piyasaya para-sermaye biciminde gir-mesi gerektigini de bilir; ciinkii kendisi meta uretmemektedir. O, sade-ce bunlann ticaretini yapmakta, hareketlerini saglamaktadir ve bunlarla i§ gormesi icin once bunlan satin almasi ve bu yiizden de, para-serma-yeye sahip olmasi gerekmektedir. Bir meta tiiccannin 3.000 sterlini oldugunu ve bunu ticaret ser-mayesi olarak yatirdigim varsayahm. Bu 3.000 £ ile diyelim bir keten bezi yapimcisindan, yardasi 2 §ilinden 30.000 yarda keten bezi satin alsin. Ve bu 30.000 yarda bezi satsin. Yilhk ortalama kar orani = %10 ise ve o, butun ilgili giderler ciktiktan sonra yilhk %10 kar saghyorsa, yil sonunda 3.000 sterlinini 3.300 sterline cevirmi§ olur. Bu kan nasil sagladigi soru-nunu daha sonra tartsacagiz. §imdilik amacimiz, sirf ona ait sermaye-nin hareket bicimini incelemektir. 3.000 sterlini ile o, keten bezi satin almaya ve satmaya devam etmektedir; surekli olarak o, bu satmak icin satinalma i§lemini, P-M-F, sermayenin tamamen dola§im siireci icin-de aldigi basit bicimi, kendi hareketi ve i§levi di§inda kalan uretim siireci ile kesintiye ugratilmaksizin devamh yinelemektedir. §imdi, bu ticaret sermayesi ile, sanayi sermayesinin salt bir varhk bicimi olarak metasermaye arasinda ne gibi bir baginti vardir? Keten bezi yapimcisini ilgilendirdigi kadanyla, bezinin degerini tiiccann pa-rasiyla gerceklestirmi§ ve boylece, meta-sermayesinin ba§kala§iminda ilk evreyi -onun paraya cevrilmesini- tamamlami§tir. Diger kosullar e§it olmak iizere, §imdi tekrar parasini iplige, komiire, iicretlere, vb., ve geli-rinin tiiketimi icin gecim araclanna cevirebilir. §u halde, gelirini harca-masi bir yana, §imdi gene yeniden-iiretim siirecine devam edebilir.
Ne var ki, keten bezinin sati§i, paraya d6nii§umu, iiretici olarak onun icin gercekle§mi§tir, ama, keten bezinin kendisi icin heniiz ger-cekle§memi§tir. O hala piyasada, ilk baskala§imdan gecmek, satilmak icin meta-sermaye olarak beklemektedir. Bu keten bezine, sahip de-gi§tirme di§inda, hie bir §ey olmami§tir. Onun amaci bakimindan, siirecte-ki yeri yoniinden, o hala metasermaye, satilabilir bir metadir; aradaki tek fark, §imdi yapimcisinin elinde olmak yerine tiiccann elinde olmasi-dir. Onu satma i§levi, ba§kala§iminin ilk evresini gercekle§tirme i§levi, yapimcidan tiiccara gecmi§, tiiccann ozel ugra§i halini almistir; oysa daha once bu, uretim i§levini tamamladiktan sonra iireticinin kendisinin yerine getirmek zorunda oldugu bir i§levdi. Keten bezi yapimcisinin pazara 3.000 £ degerinde bir baska 30.000 yarda keten bezi getirmesi icin, gerekli olan zaman araligi icersinde, [sayfa 238] tiiccann 30.000 yardahk keten bezini satamadigim varsayahm. TiicKarl Marks
239 Kapital III
car bunu gene satin alamaz, ciinkii elinde hala para-sermayeye tekrar ceviremedigi 30.000 yarda bez oylece beklemektedir. Bir tikanma, yani yeniden-iiretim surecinde bir kesinti kendisini gosterir. Bez ureticisinin elinde, ku§kusuz, ek bir para-sermaye bulunabilir ve iiretim surecine devam etmek iizere, 30.000 yarda bezin satismi beklemeden bunu iiret-ken sermayeye cevirebilir. Ama bu, durumu degistirmez. 30.000 yarda beze baglanan sermaye bakimindan, bunun yeniden-iiretim siireci kesin-tiye ugramistir ve bu durum devam etmektedir. Burada kolayca goriile-bilecegi gibi, ashnda tiiccann yaptigi §ey, iireticinin meta-sermayesini paraya cevirmek icin her zaman yapilmasi gerekli i§lemden ba§ka bir sey degildir. Bunlar, meta-sermayenin dola§im ve yeniden-iiretim siirecle-rindeki i§levlerini gerceklestiren i§lemlerdir. Eger, sati§ ve ayni zamanda da ahm, bagimsiz bir tiiccar yerine ozel olarak iireticinin bir adaminin iizerine yiiklenmis. olsaydi, bu ili§ki bir an icin bile gozden gizlenmi§ ol-mazdi. Ticaret sermayesi, bu nedenle, iireticinin heniiz paraya cevrilme surecinden gecmesi gereken -piyasada meta-sermaye i§levini yerine getirmesi gereken- meta-sermayesinden baska bir §ey degildir; aradaki tek fark, §imdi, iireticinin gecici bir i§levini temsil etmek yerine, ozel tiirde bir kapitalistin, tiiccann, ozel bir i§i olmu§tur ve ozel bir sermaye yatinmi i§i olarak aynlmistir. Bu aynca, ticaret sermayesinin ozgiil dola§im biciminde de gozle goriiliir hale gelir. Tiiccar bir meta satin almakta ve sonra da satmakta-dir: P-M-P’. Basit meta dola§iminda ya da hatta, sanayi sermayesinin dola§im surecinde goruldiigu gibi metalann dola§iminda, M'-P-M hare-ketinde bile, dola§im, her parca paranin iki kez el degistirmesi ile ger-cekle§tirilir. Keten bezi yapimcisi, metaim, bezi satar, onu paraya cevirir; ahcinin parasi onun eline gecer. Bu ayni para ile o, iplik, komur, emek, vb. satin ahr, parayi, bezin degerini, bezin iiretim ogelerini olu§turan me-talara tekrar cevirmek icin harcar. Satin aldigi meta, ayni meta degildir, sattigi meta ile ayni tiirden degildir. Uriin satmi§, iiretim araci satin almi§-tir. Ama tiiccar sermayesinin hareketi bakimindan durum boyle degildir. Elindeki 3.000 £ ile bez taciri 30.000 yarda keten bezi satin almaktadir: para-sermayesini (3.000 £ ile kar)
dola§imdan geri cekmek iizere ayni 30.000 yarda bezi satmaktadir. Burada iki kez yer degistiren §ey, ayni para parcalan degil, daha cok ayni metadir; meta, saticinin elinden ahci-nin eline ve §imdi satici haline gelen ahcinin elinden de bir baska ah-cinin eline gecer. Meta iki kez satilmistir ve bir dizi tiiccarlar aracihgi ile de tekrar tekrar satilabilir. Ve i§te bu, yinelenen sati§, ayni metain bu iki yonlii yer degistirmesiyledir ki, onun satin ahnmasi icin ilk aha tarafin-dan yatinlan para geri alinmi§, paranin kendisine domisu gercekle§mi§tir. Bir durumda, M'-P-M, ayni paranin iki kez yer degistirmesini, metain bir bicimde sati§im ve diger bir bicimde satin [sayfa 239] ahnmasim gercekle§tirir. Oteki durumda, P-M-P’, ayni metain iki kez yer degistirmesini, yatinlan
40
Karl Marks Kapital III
paranin dola§imdan cekilmesini saglar. Aciktir ki, meta, iireticinin elin-den tiiccann eline gecmekle nihai olarak satmi§ olmaz, tiiccar yalnizca satis. i§lemini devam ettirir, ya da metasermayenin i§levini gerceklestirir. Ama ayni zamanda §urasi da bellidir ki, uretici kapitalist icin sermayesi-nin gecici meta-sermaye bicimindeki i§levinden ba§ka bir §ey olmayan M-P, tiiccar icin, yatirdigi para-sermayenin degerinde belirli bir arti§, P-M-P"diir. Metalann ba§kala§iminda bir evre, burada tiiccar bakimindan P-M-P’ biciminde, yani farkh tiirde bir sermaye evrimi olarak goriinur. Tiiccar, en sonu, metaini, yani keten bezini tiiketiciye, bu tiiketi-ci, ister iiretken tiiketici (omegin, agartici), ister bu bezi kendi ozel kulla-nimi icin alan bir birey olsun, satar. Boylece o, yatirdigi sermayeyi (bir karla birlikte) geri ahr ve bu i§lemi yeni ba§tan yineleyebilir. Para, sirf keten bezinin satin ahnmasinda odeme araci olarak hizmet etmi§ olsay-di ve boylece tiiccar ancak alti hafta sonra odeme durumunda bulunsaydi ve bu sure tamamlanmadan once satis, yapmayi basarsaydi; kendisine ait para-sermayeyi hie yatirmadan, keten yapimcisina bir odemede bulunabilirdi. Eger bezi satmami§ olsaydi, 3.000 sterlini, malm teslim edil-mesi iizerine degil, siirenin sonunda kendi kasasindan yatirmak zorunda kahrdi. Ve eger, piyasa-fiyaUanndaki bir dusme, onu, mall alim-fiyatinin altinda satmak zorunda biraksaydi, aradaki farki, kendi sermayesinden kapatmak zorunda kahrdi. Bu durumda, ticaret sermayesinin, uretici, kendi mahni kendisi sattigi zaman; kendi sermayesinin dola§im alaninda kaldigi sirada yeniden-iiretim siirecinin ozgiil bir evresinde sirf ozel bir bicim oldugu acik-ca belliyken, §imdi ona bagimsiz i§ goren bir sermaye niteligini kazandiran §ey nedir? Birincisi: Meta-sermayenin nihai olarak paraya cevrilmesi, ba§kala-§imimn ilk a§amasindan gecmesi, yani meta-sermaye niteligiyle piyasa-da kendisine ozgii i§levi yerine getirmesi, iireticinin degil, bir ba§ka ara-cinin elinde iken olur, ve meta-sermayenin bu i§levi, tiiccann kendi
fa-aliyeti, saUnalma ve satma i§lemi sirasinda tiiccar tarafindan gercek-le§tirilir ve boylece bu i§lemler, sanayi sermayesinin oteki i§levlerinden farkh, ayn bir i§ -§u halde bagimsiz bir giri§img6runii§une buruniirler. Bu, toplumsal i§b61iimunun farkli bir bicimidir ve bu nedenle, normal olarak, sermayenin yeniden-iiretim siirecinin ozel bir evresinde -burada dola§imda- yerine getirilen i§levin bir kismi, iireticiden ayn, ozgiil bir dola§im aracisimn sirf ona ait bir i§levi olarak goriiniir. Ne var ki, bu tek basma, bu ozel ise, yeniden-iiretim siirecinde cah§makta olan sanayi sermayesinden ayn ve ondan bagimsiz, ozgiil bir sermayenin niteligini hie bir zaman kazandiramaz; gercekten de, ticaretin, gezginci saticilar ya da sanayi kapitalistlerinin dogrudan dogruya kendisine bagh bulunan ba§ka kimseler tarafindan yapilmasi halinde, durum boyle goriinmez. I§te bu nedenle, ikinci bir ogenin de i§in icine kan§masi gerekir. [sayfa 24o1 Ikincisi: Bu, bagimsiz bir dola§im aracisi sifatiyla tiiccann (kendiKarl Marks
241 Kapital III
sine ait ya da bore aldigi) para-sermayeyi yatirmasi olgusundan ortaya cikar. Yeniden-iiretim siirecindeki sanayi sermayesi icin sadece M-P, yani meta-sermayenin para-sermayeye cevrilmesi ya da sirf sati§ olan i§lem tiiccar icin P-M-P’ bicimini, ya da ayni metain satin ahnmasi ve sati§i ve boylece, satin almada kendisinden aynlan para-sermayenin, sati§la kendisine geri donmesi bicimini ahr. Tiiccar, iireticilerden meta satin almak icin sermaye yatirdigin-dan, M-P, meta-sermayenin para-sermayeye cevrilmesi, daima tiiccar icin P-M-P bicimini ahr; iiretici icin, ya da yeniden-iiretim siirecindeki sanayi sermayesi icin ayni i§lem, P-M, paramn tekrar metalara (iiretim araclanna) cevrilmesi, baskala§imin ikinci evresi olabildigi halde, tiiccar icin, daima, meta-sermayenin birinci baskala§imidir. Keten bezi iireticisi icin, birinci baskala§im M-P, meta-sermayenin para-sermayeye cevrilmesi idi. Tiiccar icin ayni hareket, P-M, para-sermayesinin meta-ser-mayeye cevrilmesi olarak goriiniir. §imdi, eger bu bezi bir agarticiya satarsa, bu, agartici icin, P-M, yani para-sermayenin iiretken sermayeye cevrilmesi, meta-sermayesinin ikinci ba§kala§imi demektir, oysa tiiccar icin, MP, satin aldigi keten bezinin sati§i anlamina gelir. Ama gercekte, keten bezi yapimcisi tarafindan iiretilen meta-sermaye, i§te ancak bu noktada nihai olarak satilmi§ olur. Baska bir deyi§le, tiiccann bu P-M-P hareketi, iki yapimci arasindaki M-P icin bir araci i§levinden ba§ka bir §ey degildir. Ya da, bez fabrikatoriinun, sattigi bezin degerinin bir kismi ile bir iplik saticisindan iplik satin aldigim varsayahm. Bu onun icin P-M hareketidir. Ama iplik satan tiiccar icin, M-P, ipligin tekrar sati§idir. Ipli-gi, meta-sermaye olmasi bakimindan ilgilendirdigi kadanyla, bu onun nihai sati§idir ve boylece dola§im alanindan tiiketim alanina gecmekte-dir; yani M-P hareketidir, birinci baskala§imimn sona ermesidir. Tiiccar, ister sanayici kapitalistten satin almada bulunsun, ister ona satis, yapsin, P-M-P hareketi, tiiccar sermayesinin devresi, daima sirf M-P hareketini ya da yalnizca birinci baskala§imimn tamamlandigim, meta-sermaye bakimindan, yeniden-iiretim siirecindeki sanayi sermayesinin gecici bir bicimini ifade eder. Tiiccar sermayesinin P-M hareketi, iirettigi meta-
sermaye icin degil, yalnizca sanayi kapitalisti icin M-P’dir. Bu, meta-sermayenin, sanayi kapitalistinden, dola§im aracisina aktanlmasindan ba§ka bir §ey degildir. Tiiccar sermayesi M-P hareketini tamamladiktan sonradir ki, i§lev yapmakta olan meta-sermaye, en son M-P hareketini yerine getirir. P-M-P, ayni meta-sermayenin sadece iki M-P hareketin-den, onun sirf son ve nihai satismi gerceklestiren birbirini izleyen iki satismdan ba§ka bir §ey degildir. §u halde, meta-sermaye, ticaret sermayesinde, bagimsiz tipte bir sermaye bicimine girmektedir, ciinkii, tiiccar, ancak, sirf meta-sermayenin baskala§imina, meta-sermaye olarak i§lev yapmasina, yani paraya cevrilmesine aracihk etmekle gercekle§en ve sermaye olarak i§lev ya-pan [sayfa 24i] para-sermaye yatinr ve para-sermaye, bunu, siirekli meta
42
Karl Marks Kapital III
alimi ve sati§i ile ba§anr. Bu onun kendisine ozgii i§idir. Sanayi sermay-esinin dola§im-siirecini gerceklestirme faaliyeti, tiiccarin i§ gordiigii para-sermayenin kendisine ozgii i§levidir. Bu i§lev aracihgi ile tiiccar, parasim para-sermayeye cevirir, kendisine ait P’yi P-M-P haline getirir ve ayni sure? ile, meta-sermayeyi ticaret sermayesine d6nu§turiir. Ticaret sermayesinin, meta-sermaye biciminde bulundugu siire-ce ve olciide -toplam toplumsal sermayenin yeniden-uretimi acisin-dan- sanayi sermayesinin, piyasada ba§kala§im siireci icersinde meta-sermaye olarak varolan ve i§lev yapan bir parcasindan ba§ka bir §ey olmadigi apaciktir. Bu nedenle, tiiccar-sermayesi, yalniz, sirf alim ve sa-tim icin kullamlan, bu yuzden de, meta-sermaye ve para-sermaye di§inda herhangi bir bicime asla biiriinmeyen, iiretken sermaye sekline hi? gir-meyen ve daima sermayenin dola§im alaninda kalan, tiiccar tarafindan yatinlmis. para-sermayedir - sermayenin turn yeniden-uretim siireci ile ilgili olarak ele ahnacak olan, i§te yalniz bu para-sermayedir. Uretici, keten bezi yapimcisi, 30.000 yarda bezi, 3.000 £ kar§ihginda tiiccara satar satmaz, elde ettigi bu parayi, gerekli uretim araclanni satin almak icin kullanir ve boylece de sermayesi iiretim siirecine geri donmiis. olur. Uretim siireci kesintisiz devam eder. Onu ilgilendirdigi kadanyla, kendisine ait metain paraya cevrilmesi tamamlanmistir. Ama keten be-zinin kendisine gelince, gordugumuz gibi, onun baskala§imi heniiz ol-mami§Ur. Heniiz nihai olarak tekrar paraya cevrilmemi§, kullamm-deg-eri olarak heniiz iiretken ya da bireysel tiiketime gecmemi§tir. Ba§langicta piyasada keten bezi yapimcisi tarafindan temsil edilen ayni meta-sermayeyi, §imdi keten bezi tiiccan temsil etmektedir. Keten bezi yapimcisi icin donusum siireci, ancak tiiccarin elinde devam etmek iizere ke-sintiye ugrami§Ur. Keten bezi iireticisi, bezinin bir meta olmaktan gercekten cikma-sim, son ahcisinin eline, iiretken ya da bireysel tiiketimi icin gecmesini beklemek zorunda olsa, kendi uretim siireci kesintiye ugrami§ olurdu. Ya da bunu kesintiye ugratmamak icin, iiretimini kismak, bezinin daha
kiiciik bir kismini, iplige, komiire, emege, vb., kisacasi, iiretken sermayenin ogelerine cevirmek, ve bunun daha biiyuk bir kismini, yedek akce olarak elde tutmak zorunda kahr, boylece sermayesinin bir kismi piyasada metalar biciminde bulunur, oteki kismi uretim siirecine devam ederdi; bir kismi piyasada metalar biciminde bulunurken, diger kismi para biciminde donmii§ olurdu. Sermayesindeki bu bolunme, tiiccann i§e kansmasiyla ortadan kalkmaz. Ama, o olmadan, dola§imdaki sermayenin nakdi yedek kismi, daima, iiretken sermaye biciminde kullamlan kisma oranla daha biiyuk olurdu ve uretimin olceginin de buna gore simrlandinlmasi gerekirdi. Oysa §imdi, yapimci, sermayesinin daha biiyuk bir kismini siirekli olarak kullanabiliyor ve daha kiiciik bir kismi yedek akce olarak bulunuyor. [sayfa 242] Ne var ki, ote yandan, toplumsal sermayenin diger bir kismi, tiicKarl Marks
243 Kapital III
car sermayesi biciminde, siirekli olarak dola§im alani icersinde tutu-luyor. Bu, daima, sirf satinalma ve sati§ amaci icin kullamhyor. Bu yiiz-den de, sermayeyi ellerinde tutan ki§ilerin yer degistirmesinden ba§ka bir §ey yokmu§ gibi goriiniiyor. Tiiccar, tekrar satmak amaciyla, 3.000 £ degerinde keten bezi almak yerine, bu 3.000 sterlini uretken bicimde kullanmi§ olsaydi, toplu-mun uretken sermayesi artmi§ olurdu. Gercekten de, §imdi keten bezi yapimcisi, sermayesinin daha biiyiik bir kismini yedek akce olarak tut-mak zorunda kahrdi ve artik sanayi kapitalisti haline gelen tiiccar icin de aym sey sozkonusu olurdu. Buna kar§ihk, tiiccar, tiiccar olarak kaldigi takdirde, yapimci, satis. i§inden kazandigi zamani, uretim siirecinin de-netimine ayirabilir, tiiccar da biitiin zamanini satis. i§ine vermek zorunda kahrdi. Tiiccar sermayesi kendi gerekli orantilanm asmiyorsa, buradan §u sonuclar cikar: 1)isbolumii sonucu olarak sirf ahm ve satim i§ine aynlan serma-ye (bu, yalniz meta satin alinmasi icin gerekli parayi degil, tiiccara ait kurulu§lann yiiriitiilmesi icin gerekli emege ve depolar, ta§ima, vb. gibi degismeyen sermayesine yatinlmasi zorunlu olan parayi da icerir) sanayi kapitalistinin i§inin turn ticari yanini da kendisi yiiriitmek zorunda kalsaydi, gerekli olacak miktardan daha kiiciiktiir. 2)Tiiccar biitiin zamanini sirf bu ise ayirdigi icin iiretici metala-nm daha biiyuk bir hizla paraya cevirebilir, ve iistelik, meta-sermayenin kendisi de, ureticinin kendi elinde olacagindan daha biiyuk bir hizla kendi baskala§imindan gecer. 3)Toplam tiiccar sermayesine, sanayi sermayesine orani acisin-dan bakildigi zaman, tiiccar sermayesinin bir devri, yalniz, bir uretim alanindaki bircok sermayenin devirlerini degil, cesffli uretim alanlanndaki cok sayidaki sermayelerin devirlerini de temsil edebilir. Ornegin, keten bezi tiiccan 3.000 sterlini ile bir bez yapimcisimn iiruniinii satin aldiktan sonra bunu, ayni yapimci piyasaya ayni miktarda baska mal getirmeden satsa ve bir baska ya da birkac baska iiriinii satin ahp tekrar satsa ve boylece keten yapimcilan ayni uretim alamnda farkli
44
sermayelerin devirlerini gerceklestirseler, birinci durum sozkonusu olur. Ornegin, tiiccar, keten bezini sattiktan sonra ipek satin alsa ve boylece, farkli uretim alanindaki sermaye devrini gerceklestirse ikinci durum sozkonusudur. Genel olarak, sanayi sermayesinin devrinin, yalniz dola§im zamani ile degil, uretim zamani ile de sinirh oldugu soylenebilir. Tek bir Mir meta ile i§ yapan tiiccar sermayesinin devri, sirf tek bir sanayi sermayesinin devri ile degil, ayni uretim alanindaki biitiin sanayi sermayelerinin devri ile sinirhdir. Tiiccar, bir ureticinin keten bezini satin ahp sattiktan sonra, bu birinci iiretici piyasaya ayni maldan getirmeden once, bir baskasimn [sayfa 243] mahni ahp satabilir. §u halde ayni tiiccar sermayesi, belli bir uretim alamna yatinlan sermayelerin farkli devirlerini ardarda gercekle§Karl Marks Kapital III
tirebilir, ama bu sermayenin devri, tek bir sanayi sermayesinin devirleri-yle 6zde§ degildir ve bu nedenle de, bu tek sanayi kapitalistinin in petto* elde bulundurmak zorunda oldugu tek bir yedek akcenin yerini almaz. Tiiccar sermayesinin, tek bir uretim alaninda devri, dogal olarak, alandaki toplam uretim tarafindan sinirlandinlmi§tir. Ama, bu devir, ure-timin olcegiyle ya da ayni alandaki herhangi bir sermayenin, ya da bu serma-yenin devir donemi kendi uretim zamaniyla belirlendigi siirece, simrh degildir. Diyelim A, iiretimi uc ay alan bir meta saglamaktadir. Tiiccar bu metayi, diyelim bir ayda ahp sattiktan sonra, ayni iiriinii bir baska yapimcidan satin alabilir ve satabilir. Ya da, diyelim, bir ciftcinin tahihm sattiktan sonra, ayni para ile bir baska ciftcinin tahihni ahp satabilir vb.. Sermayesinin devri, belli bir donemde, diyelim bir yilda, ardarda satin alabildigi ve satabildigi tahihn kitlesiyle simrh oldugu halde ciftcinin sermayesinin devri, devir zamaniyla kayitli olmayip, bir yil siiren uretim za-mamyla sinirhdir. Ne var ki, ayni tiiccar sermayesinin devri, pekala, farkh uretim kollanndaki sermayelerin devirlerini gerceklestirebilir. Ayni tiiccar sermayesi, farkh meta-sermayeleri sirayla paraya ce-virmek iizere farkli devirlerde i§gordugu, bunlan ardarda satin almada ve satmada hizmet ettigi siirece, para-sermaye olarak, meta-sermaye kar§isinda, genel olarak paramn, metalar kar§isinda, belli bir donemde-ki bir dizi devirleriyle yerine getirdigi ayni i§levi yerine getirir. Tiiccar sermayesinin devri, e§it biiyukliikte bir sanayi sermayesinin devri ya da tek bir kez yeniden-uretimi ile 6zde§ degildir; daha cok bu, ayni ya da farkli uretim alanlannda olsun, boyle birkac sermayenin devirlerinin toplamina e§ittir. Tiiccar sermayesi ne kadar hizh devreder-se toplam para-sermayenin, tiiccar sermayesi olarak i§ goren kismi o kadar kiiciik olur; ve tersine ne kadar yava§ devrederse, bu kisim o kadar biiyiik olur. Uretim ne kadar az gelismis. ise, tiiccar sermayesinin toplami, piyasaya siiriilen metalann toplamina oranla o kadar biiyiik olur; ama mutiak olarak ya da daha fazla gelismi§ kosullara oranla daha kiiciiktiir ve bunun tersi de
dogrudur. Bu nedenle, bu gibi az gelismis. kosullarda, fiili para-sermayenin daha biiyiik bir kismi, zenginlikleri ba§kalannin kar§isinda para-serveti olu§turan tiiccarlann ellerinde bu-lunur. Tiiccar tarafindan yatinlan para-sermayenin dola§im hizi, 1) iire-tim siirecinin yenilenme ve farkli uretim sureclerinin birbirlerine bag-lanan hizlari ile 2) tiiketimin hizina baghdir. Yukanda inceledigimiz devrin tamamlanmasi icin tiiccar sermayesinin, once metalan tarn deger tutarlan kar§ihginda satin almasi ve sonra da satmasi gerekmez. Bunun yerine, tiiccar, her iki hareketi de ayni anda yapar. Sermayesi boylece iki kisma bolunmu§ olur. Parcalar* Hazir, emre hazir. -f. Karl Marks
245 Kapital III
dan birisi meta-sermaye, digeri para-sermayeden olu§ur. Bir yerde, satin almada [sayfa 244] bulunur ve parasini metalara cevirir. Bir ba§ka yerde, sati§ yapar ve meta-sermayesinin bir ba§ka kismini paraya cevirir. Bir yanda, sermayesi kendisine para-sermaye biciminde geri doner, ote yanda ise meta-sermaye almi§ olur. Bir bicimde bulunan kisim ne kadar biiyiik olursa, oteki bicimde bulunan kisim o kadar kiiciik olur. Bunlar birbiri ardina gelir, birbirlerini dengelerler. Paramn dola§im araci olarak kullammi, odeme araci olarak kullanimi ve dolayisiyla kredi sisteminin geli§mesi ile bir arada bulunursa, tiiccar sermayesinin para-sermaye kismi, bu tiiccar sermayesinin gerceklesUrdigi ticari i§lemlerin hacmine oranla daha da kuciiliir. Uc ay vade ile 3.000 sterlin degerinde sarap satin alir ve biitiin §arabi bu vade bitmeden pe§in parayla satarsam, bu i§lemler icin tek bir kuru§ yatirmam gerekmez. Bu durumda surasi da aciktir ki, burada tiiccar sermayesi olarak i§ goren para-sermaye, kendi para-sermaye biciminde, yani para-biciminde geriye aki§ siireci halinde sanayi sermayesinden ba§ka bir sey degildir. (3.000 £ degerindeki §arabi iic ay vade ile satan ureticinin, elindeki alacak senedini bankada iskon-to ettirmesi olgusu, durumu hie degistirmez ve bunun tiiccar sermayesi ile bir iliskisi yoktur.) Piyasa-fiyatlan bu sirada, diyelim >/10 kadar dii§se, tiiccar kar etmek bir yana, 3.000 £ yerine, ancak 2. 700 £ elde etmi§ olurdu. 300 sterlini cebinden odemek durumunda kahrdi. Bu 300 £ sirf fiyat farkini telafi eden bir yedek odevi gormiis. bulunurdu. Ama aym §ey yapimci icinde gecerlidir. Dii§iik fiyatlar ile satis. yapmi§ olsa, o da gene 300 £ kaybeder ve yedek sermaye olmaksizin uretimi aym olciide yine-leyemezdi. Keten bezi tiiccan, yapimcidan 3.000 £ degerinde bez satin alir. Yapimci, bu 3.000 sterlinin, diyelim 2.000 sterlinini iplik icin oder. Bu ipligi, o, bir iplik tiiccanndan saUn alir. Yapimcinin, iplik tiiccanna ode-digi para, bez tiiccannin parasi degildir, ciinkii, bez tiiccan, bu para tutannda meta almi§ bulunmaktadir. Bu, yapimcinin kendi sermayesinin para-bicimidir. §imdi iplik tiiccannin elinde bu 2.000 £ geri donmii§ para-sermaye olarak goruniir. Ama bu para, para-biciminden siynlmi§ keten bezini ve para-bicimine biirunmu§ ipligi temsil eden 2.000 sterlin-den ne olciide
farkli ve ayndir? Eger iplik tiiccan,kredi ile satin almada bulunsa ve bore vadesi sona ermeden once pesm satis, yapsa, bu 2.000 £ sanayi sermayesinin kendisinin, devresi sirasinda buriindugu parabiciminden ayn ve farkli tiiccar sermayesinin tek bir kurusunu bile icer-mez. §u halde, ticaret sermayesi, meta ya da para-sermaye olarak tiic-cann elinde bulunan sanayi sermayesinin sirf bir bicimi olmadigi siirece para-sermayenin dogrudan dogruya tiiccara ait olan ve metalann ahm ve sati§lannda dola§imda bulunan kismindan ba§ka bir §ey degildir. Bu kisim, iiretim icin yatinlan sermayenin, sanayicinin elinde daima yedek akce ve odeme araci olarak bulunmasi gereken ve her an onun para-sermayesi olarak dola§imda kalmasi zorunlu olan kismini, kucultulmu§
46
Karl Marks Kapital III
bir olcekte temsil eder. Bu kisim, kucultulmiis. bir olcekte, §imdi tiiccar kapitalistlerin ellerindedir ve bu haliyle dola§im siirecinde i§levlerini ye-rine getirir. [sayfa 245] Bu kisim, gelir olarak harcanan parca bir yana, top-lam sermayenin, yeniden-uretim surecinin devamhhgini saglamak icin, satinalma araci olarak piyasada surekli dola§mak zorunda bulunan kis-midir. Yeniden-uretim siireci ne kadar hizh ve odeme araci olarak para-nin i§levi, yani kredi sistemi ne olciide geli§mi§ ise,38 bu kisim, toplam sermayeye oranla o kadar kiiciik olur. Tiiccar sermayesi, dola§im alaninda i§lev yapan sermayeden ba§ka bir §ey degildir. Dola§im siireci, toplam yeniden-uretim surecinin bir evresidir. Ne var ki, dola§im siirecinde hie bir deger, dolayisiyla hie bir arti-deger iiretilmez. Ancak, ayni deger kitlesinin bicim degi§iklikleri sozkonusudur. Gercekte, burada, metalarm ba§kala§imlan di§inda bir sey olmaz ve bunun da, deger yaratilmasi ya da degi§ikligi ile bir ili§kisi yoktur. Uretilen metalarm sati§i ile bir arti-deger gerceklesmis. ise, bu, sirf bu arti-degerin zaten metalarda bulunmasi nedeniyle olmu§tur. Ikin-ci harekette, para-sermayenin metalara (iiretim ogelerine) kar§ihk te-krar degistirilmesinde, bu nedenle, ahci da herhangi bir arti-deger gerceklestirmis. olmaz. Yaptigi tek §ey, parasini, iiretim araclan ve emek -giicii kar§ihgmda degismek yoluyla, arti-deger iiretimini ba§latmaktir. Ne var ki, bu baskala§imlann, dola§im zamanini gerektirmeleri olciisiin-de -bu zaman boyunca, sermaye, arti-deger iiretmek §6yle dursun, hie bir deger iiretmez- deger yaratilmasim sinirlandinr ve arti-deger, kendi-sini, dola§im doneminin uzunlugu ile ters orantih, kar orani ile ifade eder. Tiiccar sermayesi i§te bunun icin ne deger ne de arti-deger yaratir hie degilse dogrudan dogruya yaratmaz. Dola§im zamaninin kisalmasi-na katkida bulundugu olciide, sanayi kapitalistleri tarafindan uretilen 38
Tiiccar sermayesini, iiretken sermaye olarak sininandirabilmek igin Ramsay, bunu, ulasUrma sanayii ile karisUrmakta ve ticarete “metalarm bir yerden bir ba§ka yere tasmmasi” [An Essay on
the Distribution of Wealth, s. 19) demektedir. Ayni kan§ikhk Verri’de (Meditazioni sulla Economia Politico, § 4 [Scrittori classic! italiani di economia politico. Parte moderna, t. XV, s. 32. -Ed.}) ve Say’de de (Traite d'economie politique, 1, 14, 15) goriiliir. Elements of Political Economy (Andover and New York, 1835) adh yapitinda S. P. Newman soyle diyor: “Toplumun bugiinkii ekonomik diizeyinde, iiretici ile tuketici arasinda bulunan ve iireticiye sermaye verip kar§ihginda urun alan ve sonra da bu iiriinleri tuketiciye aktararak karsjliginda sermayeyi geri alan tuccann bu hareketi hem toplumun ekonomik siireglerini kolaylasUran ve hem de elinden gegen urunlere deger katan ticari bir istemdir” (s. 174). Uretici ve tuketici, boylece, tuccann aracihk etmesiyle, zaman ve paradan tasarruf saglar. Bu hizmet, bir sermaye, ve emek yatmmini gerektirir ve “ayni iiriinler tiiketicilerin elinde, iireticilerin elinde olduklan zamankinden daha degerli olduklan igin urunlere deger kattigina gore” odullendirilmelidir. Ve boylece ticaret ona, tipki M. Say’e oldugu gibi, “tarn anlamryla bir iiretim hareketi” (s. 175) olarak goriinmektedir. Newman’in bu goru§u temelinden yanh§tir. Bir metain hullamm-degeri, tuketicinin elinde iireticinin elinde oldugundan daha buyiiktur, giinkii, ilk kez tuketici tarafindan gergeklesUrilmisUr. gunkii, bir metain kullanim-degeri, bu meta tiiketim alanina girene kadar, kendi amacina hizmet etmez, istevini yerine getirmeye basjamaz. Meta, iireticinin elinde bulundugu siirece, ancak potansiyel bigimde vardir. Ama, bir kimse bir meta igin iki kez, ilkinde onun degisjm-degeri ve sonra da kullanim-degeri igin odemede bulunmaz. Metain degi§im-degerinin kar§ihgi odenmekle, onun kullanim-degeri elde edilmis. olur. Ve, metain degi§im-degeri, iireticiden ya da aracidan tuketiciye aktanlmakla zerre kadar artmaz. Karl Marks
247 Kapital III
arti-degerin artmasina dolayh olarak yardim edebilir. Piyasanin geni§le-mesine, [sayfa 246] sermayeler arasinda i§b61umuniin gergeklesmesine, do-layisiyla sermayenin daha geni§ olgekte i§ gormesine yardimci olmasi olQiisiinde, i§levi, sanayi sermayesinin iiretkenligini ve birikimini te§vik etmektir. Dola§im zamamni kisalttigi olgiide, arti-degerin yaUnlan ser-mayeye oranini, §u halde kar oranim yiikseltir. Ve, sermayenin daha kuguk bir kismini, para-sermaye bigiminde dola§im alaninda bagh tut-tugu olgude, sermayenin, dogrudan iiretime kaUlan kismini artirmi§ olur. [sayfa 247]
48
Karl Marks Kapital III
ONYEDiNCi BOLUM TICARi KAR
SERMAYENIN dola§im alanindaki saf i§levlerinin -sanayi kapitali-stinin, once metalann degerini gerceklesUrmek ve sonra da bu degeri iiretim ogelerine tekrar cevirmek icin yerine getirmek zorunda oldugu i§lemler, meta-sermayenin ba§kala§imim M'-P-M hareketini, §u halde, satma ve satinalma harekeUerini gerceklestiren i§lemlerin- ne deger, ne de arti-deger iirettiklerini ikinci Kitapta* g6rmii§ bulunuyoruz. Daha cok, bu amac icin, nesnel olarak metalar ve oznel olarak kapitalist baki-mindan gerekli-zamanin, deger ve arti-deger uretimini sinirladigi goriilmu§tu. Genel olarak meta-sermayenin ba§kala§imi icin dogru olan sey, ku§kusuz, bunun bir
kisminin, ticari sermaye §eklini almasi ya da meta-sermayenin ba§kala§imini gerceklesUren i§lemlerin, ozel bir kapitalisUer toplulugunun ozel i§i ya da para-sermayenin bir kisminin ozel i§levi olarak goriinmesi olgusu ile en ufak bir sekilde degi§tirilemez. Sanayi kapi-talistlerinin bizzat kendileri tarafindan yapilan satinalma ve saU§ -meta-sermayenin baskala§imi, M'-P-M, olan §ey- eger, deger ya da arti-deger yaratan i§lemler degilse, bu i§lemlerin sanayi kapitalisUerinden ba§kalan tarafindan yapilmasi halinde de ne deger, ne de [sayfa 248] arti* Kapital, ikinci Cilt, S. 99-101. -Ed. Karl Marks
249 Kapital III
deger yaratilamayacagi dogaldir. Ustelik, eger toplam toplumsal ser-mayenin, yeniden-iiretim surecinin, dola§im siireci tarafindan kesintiye ugratilmamasi ve siirekli olarak devam etmesi icin, her an para-serma-ye biciminde elde bulundurulmasi gereken kisminin, - eger bu para-sermaye ne deger, ne de arti-deger iiretmiyorsa, bunun, sanayi kapita-listleri di§inda kalan bir kapitalistler kesimi tarafindan ayni i§levi yerine getirmek iizere siirekli olarak dola§ima siiriilmesiyle, deger ve arti-deger yaratma niteliklerini kazanamayacagi aciktir. Tiiccar sermayesinin ne olciide dolayh olarak iiretken olabilecegini yukarda belirtmi§tik, bu noktayi daha geni§ bicimde ilerde tartisacagiz. Ticari sermaye, demek ki, -depolama, ta§ima, ulastirma, toptan ve perakende dagitim gibi kendisiyle bagintih olabilecek biitiin hetero-jen i§levlerden siynlmi§ ve asil i§levi satmak icin satinalma i§iyle sinir-landinlmi§ durumda- ne deger ne de arti-deger yaratir, ama bunlann gerceklestirilmelerinde ve boylece ayni zamanda metalann fiili degi§i-minde, yani elden ele gecmesinde, toplumsal metabolizmada araci olarak hareket eder. Ne var ki, sanayi sermayesinin dola§im evresi, yeniden-iiretim surecinin uretim kadar bir evresini olu§turdugu icin, dola§im siirecinde bagimsiz i§ goren sermayenin de, tipki, ce§itli uretim alanla-nnda i§goren sermayeler gibi, yilhk ortalama bir kar saglamasi gerekir. Tiiccar sermayesinin, sanayi sermayesinden daha yiiksek bir yuzde ortalama kar saglamasi halinde, sanayi sermayesinin bir kismi kendisini tiiccar sermayesine cevirir. Daha diisuk ortalama kar saglamasi halinde ise bunun tersi olur. Tiiccar sermayesinin bir kismi, sanayi sermayesine cevrilir. Hie bir Mir sermaye, amacim ya da i§levini, tiiccar sermayesinden daha biiyuk bir kolayhkla degistiremez. Tiiccar sermayesinin kendisi arti-deger uretmedigine gore, ortalama kar biciminde cebe indirdigi arti-degerin, toplam iiretken sermaye tarafindan iiretilen arti-degerin bir kismi olacagi aciktir. Ama, §imdi de su soru ortaya cikiyor: Tiiccar sermayesi, iiretken sermaye tarafindan iiretilen arti-deger ya da kardan kendi payini nasil kendisine ceker? Ticari kann, metalann fiyatianna, kendi degerlerini a§an sirf bir ekten ya da bunun iizerinde
nominal bir arti§tan ibaret oldugu tarn bir yamlsamadir. Tiiccann bu kan, ancak, sattigi metalann fiyatindan cekebilecegi ortada oldugu gibi, metalanni satmakla elde ettigi kann da, satinalma ve satis, fiyatlan arasindaki farka, yani ikinci fiyatin birinci fiyattan fazlahgina e§it olacagi da daha acik bir gercektir. Metalar satin alindiktan sonra ve satilmadan once, ek giderlerin (dola§im giderlerinin) metalara girmeleri olasihgi bulundugu gibi, bu olmayabilir de. Boyle bir §ey olmussa, sati§-fiyatinin ali§-fiyati iizerindeki fazlahginin hepsinin kar olmayacagi aciktir. Incelememizi basitlestirmek icin, §imdilik boyle bir giderin olmadigim kabul ediyoruz. [sayfa 249] Sanayici kapitalisti icin, metalannin sati§ ve satinalma fiyatlan
50
Karl Marks Kapital III
arasindaki fark, bunlann uretim-fiyatian ile maliyet-fiyaUan arasindaki farka ya da toplam toplumsal sermaye acisindan, metalann degeri ile bunlarin kapitalistler icin maliyet-fiyatlari arasindaki farka e§ittir, ki bu da gene, bunlarda maddelesen toplam emek miktan ile kar§ihgi odenen emek miktan arasindaki fark demektir. Sanayici kapitalist tarafindan satin ahnmis. olan metalar, satilabilir metalar olarak tekrar piyasaya suriil-meden once fiyatlanmn yalniz kar olarak gerceklesecek kisminin yara-tildigi iiretim siirecinden gecerler. Ama tiiccar icin durum farklidir. Metalar tuccann elinde, ancak dola§im siirecinde bulundugu siirece vardir. O, yalnizca bunlarin sati§lanm, iiretken kapitalist tarafindan ba§latilan fiyaUannin gerceklestirilmesi i§lemini siirdiiriir ve bu yuzden de onlarin tekrar arti-deger emebilecekleri bir ara-siirecten gecmelerine neden ol-maz. Sanayici kapitalist yalnizca daha once yaratilmi§ bulunan arti-deg-eri ya da kan dola§im siirecinde gerceklestirdigi halde, tiiccar, kanni yalniz dola§im sirasinda ve dola§im aracihgi ile gerceklestirmek duru-munda degildir, ama once bunu yaratmak zorundadir. Bunun boyle olmasi icin tek yol da, oyle goriiniiyor ki, tiiccann sanayi kapitalistinden, iiretim-fiyaUan iizerinden ya da toplam meta-sermaye acisindan aldigi metalan, uretim-fiyatlanm a§an bir fiyatla satmasi, fiyatlanna nominal bir ilavede bulunmasi, su halde, bunlan, toplam meta-sermaye acisindan degerlerinin iizerinde satmasi, bunlann nominal degerlerinin gercek de-gerlerini asan kismini cebe indirmesi; kisacasi, bunlan degerlerinden daha pahahya satmasidir. Bu fazladan fiyat ekleme yontemi kolay anla§ihr bir §eydir. Sozge-limi, bir yarda keten bezinin maliyet-fiyati 2 §ilin olsun. Eger bunu tekrar satarak %10 bir kar elde etmek istiyorsam, fiyata V10 oraninda bir ekleme yapmam, dolayisiyla bezin yardasini 2 §ilin 22/5 peniye satmam gere-kir. Metain gercek iiretim-fiyati ile sati§-fiyati arasindaki fark, demek ki = 275 penidir ve bu, 2 §ilin iizerinden %10 bir kan temsil eder. Bu, benim bir yarda bezi, ahciya gercekte 1 V10 yarda bezin fiyaUna satmam demektir. Ya da ayni kapiya cikan, ahciya 2 §ilin kar§ihginda yalniz bir yardanin 10/u’i kadar bez satmam ve geriye kalan >/„ yarda bezi kendi-me saklamam demektir.
Gercekte ben, 2% peni kar§ihginda, yardasi 2 §ilin 22/5 peni fiyatla, Vu yarda bezi geri satin alabilirim. Bu, demek ki, metalann fiyatlannda nominal bir yiikseltme yaparak, arti-deger ve artiiiriinden pay almamn yalnizca dolambach bir yoludur. Bu, ilk anda goriildu §ekliyle, metalann fiyatini yukselterek, ticari kann gercekle§tirilmesidir. Ve gercekten de, kann, metalann fiyatlannda nominal bir yiikselmeden ya da degerleri iizerinde bir fiyatla sati§-lanndan meydana geldigi diisuncesi, ticari sermayenin gozlemlenme-sinden kaynaklanir. Ama daha yakindan yapilan bir inceleme, bunun sirf aldatici bir yamlsama oldugunu hemen ortaya. koyar. Kapitalist uretimin egemen [sayfa 250] oldugu varsayihyorsa, ticaret kan bu sekilde gercekle§tirilemez. Karl Marks
251 Kapital III
(Burada sozkonusu olan, tek tek olaylar degil, daima, ortalamalardir.) Tiiccann, metalanni, iiretimfiyaUarinin %10 iizerinde satmakla, diyelim ancak %10 bir kar gerceklestirebildigini nicin varsayiyoruz? giinkii biz, bu metalann iireticisinin, sanayi kapitalistinin (ki§ile§mi§ sanayi sermayesi olarak o, di§ diinyamn oniinde uretici olarak goriiniir), bu mallan iiretim-fiyaUan uzerinden tiiccara sattigim kabul ediyoruz. Eger metalann, tiiccann odedigi satinalma fiyaUan, bunlann uretimfiyatlarina ya da son tahlilde degerierine e§itse ve boylece, iiretim-fiyati ya da son tahlil-de, deger, tiiccann maliyet-fiyatim temsil ediyorsa, gercekten de, tiiccann sati§-fiyatimn satinalma fiyatim a§an fazlahgin -ve bu fark onun kannin tek kaynagidir- metalann ticari-fiyatimn, onlarin uretim-fiyatim a§an bir fazlahk olmasi gerekir ki, son tahlilde tiiccann biitiin metalanni, metala-nnin degerlerinin iizerinde sattigi sonucu cikar. Ama, sanayi kapitalistinin, metalanni tiiccara uretim-fiyatlanyla sattigi nicin varsayilmisti? Ya da, daha dogrusu, bu varsayimda kesin kabul edilen neydi? Bu, tiiccar sermayesinin, genel kar oranimn olu§umuna girmemesi idi (Biz, burada, hala, yalniz onun ticari sermaye olmasi niteligi ile ilgile-niyoruz). Biz, genel kar oranim tarti§irken zorunlu olarak bu onciilden hareket etmi§tik, ciinkii, once, ticaret sermayesi diye bir §ey bizim icin o sirada yoktu, ve sonra ortalama kann, dolayisiyla genel kar oranimn, once, farkli uretim alanlanndaki sanayi sermayeleri tarafindan fiilen iire-tilen karlari ya da arti-degerleri ayni diizeye getirici olarak gelistirilmesi zorunlulugu vardi. Ama tiiccar sermayesinde, biz, uretime katilmadigi halde, kara ortak olan bir sermaye ile kar§i kar§iyayiz. §u halde §imdi bizim daha onceki aciklamalanmizi tamamlamamiz gerekiyor. Yil boyunca yatinlmi§ olan toplam sanayi sermayesi = 720 + 180d = 900 (diyelim milyon sterlin) ve a’ = %100 olsun. O halde iiriin 720 + 180. + 180 olur. Bu uriine ya da iiretilen metasermayeye S diyelim, bunun degeri ya da iiretim-fiyati (ciinkii bunlann her ikisi de toplam metalar bakimindan 6zde§tirler) = 1.080 ve 900’luk toplam top-lumsal sermaye icin kar oram = %20 olur. Bu %20, bizim daha onceki coziimlemelerimize gore, ortalama kar oranidir, ciinkii, arti-deger, bura-
da, herhangi ozel bir bile§imde §u ya da bu sermaye uzerinden degil, ortalama bile§imde toplam sanayi sermayesi uzerinden hesaplanmistir. Demek ki, S = 1.080 ve kar oram = %20’dir. Ne var ki, §imdi, bu 900 sterlinlik sanayi sermayesinden baska, 100 sterlinlik bir tiiccar sermayesi bulundugunu ve tipki sanayi sermayesi gibi, kardan, kendi biiyukliig-iiyle pro rata* pay aldigi varsayahm. Bizim varsayimimiza gore bu, 1.000’lik toplam sermayenin V ’idir. Bu nedenle, 180’lik toplam arti-degerden V10 oraninda pay ahr ve boylece %18 bir kar saglar. Oyleyse, toplam sermayenin diger 9/10’u arasinda bolu§iilecek kar yalniz = 162 ya da 900’luk [sayfa 25i] sermaye uzerinden ayni sekilde = %18’dir. §u halde * Orantih olarak, herkese dii§en pay oraninda. -f.
52
Karl Marks Kapital III
900’liik sanayi sermayesinin sahipleri tarafindan S’nin tiiccarlara satila-cagi fiyat = 720 + 180. + 162 + 1.062 olur. Tiiccar, §imdi, lOO'liik ser-mayesine ortalama %18 kar eldeyecek olursa, bu metalan, 1.062 + 18 = 1.080’den, yani iiretim-fiyati iizerinden ya da toplam meta-sermaye acisindan, elde edecegi kan ancak dola§im siireci sirasinda ve bu siirec aracihgi ile ve yalmz, sati§-fiyatinin satinalma fiyatini a§an fazlahgmdan sagladigi halde, degerlerine e§it fiyaUa satar. Gene de tiiccar, bu metala-n, sirf onlan sanayi kapitalistinden, degerlerinin altinda ya da iiretimfiyaUannin altinda satin almi§ oldugu icin, degerlerinin iizerinde ya da iiretim-fiyatlannin iizerinde satmaz. §u halde, tiiccar sermayesi, genel kar oranim olusumuna toplam sermayedeki yeriyle pro rata bir belirleyici olarak girer. Demek ki, veri-len ornekte, eger toplam sermayenin V10’i tiiccar sermayesi olmayip da genel kar orani bu nedenle V10 kadar dii§mii§ olsaydi, %18 dedigimiz ortalama kar orani, %20 olurdu. Bu, bizi uretim-fiyatimn daha yakin ve kapsamh bir tammina gotiiriir. Uretim-fiyati dedigimiz zaman, biz, daha once de oldugu gibi, metain fiyati = onun maliyeti (icerdigi degismeyen + degisen sermayenin degeri) + ortalama kan anlanz. Ama bu ortalama kar, §imdi farkli bir bicimde belirlenmektedir. §imdi o, toplam iiret-ken sermaye tarafindan iiretilen toplam kar ile belirlenmektedir; ama yalmz toplam iiretken sermaye iizerinden hesaplandigi gibi olmayip, yukarda varsayildigi gibi eger bu = 900 ve kar = 180 ise, ortalama kar orani = 180/900 = %20 olurdu. Oysa bu, toplam iiretken + tiiccar sermayesi iizerinden hesaplandiginda, 900 iiretken ve 100 tiiccar sermayesi ile ortalama kar orani = 180/1000 = %18 olur. Bu durumda, iire-tim-fiyati, m (maliyet giderieri) + 20 yerine m + 18 olur. Toplam kar-dan, tiiccar sermayesinin payina diisen, boylece ortalama kar oramnda yer almi§ olmaktadir. Toplam meta-sermayenin fiili degeri ya da uretim-fiyati, bu nedenle = m + k + t (t burada ticaret kanni gosteriyor) olmaktadir. Uretim fiyaU ya da sanayici kapitalistin metalanni sanayici kapitalist olarak sattigi fiyat, boylece, metain fiili uretim-fiyatindan daha kiiciiktiir; ya da biitiin metalar bir
arada ahndiginda, sanayici kapitalistier sinifimn metalanni sattiklan fiyatiar, bu metalann degerierinden daha dii§iiktiir. Boylece, yukardaki durumda, 900 (maliyetier) + 900 iizerinden %18 ya da 900 + 162 = 1.062 olur. Buradan su sonuc cikar ki, kar§ihginda 100 odedigi bir metai 118’e satmakla, tiiccar, gercekten bu fiyata %18 ekle-misfir, ama kar§ihginda 100 odedigi bu meta, ashnda 118 degerinde oldugu icin, onu degerinin iizerinde bir fiyatla satmamaktadir. Uretim-fiyaU terimini biz bundan boyle, bu daha kesin anlaminda kullanmi§ olacagiz. Demek oluyor ki, sanayi kapitalistinin kan, metain iiretim-fi-yatimn, maliyet-fiyati iizerindeki fazlahga; bu sanayi kanndan farkli olarak ticari kann, sati§-fiyatimn, tiiccar icin metain satinalma fiyati olan uretim-fiyati iizerindeki fazlahga e§it oldugu; ama, metain fiili fiyatinin = iiretim fiyaU + ticari [sayfa 252] kar olacagi acikfir. Tipki sanayi sermayesiKarl Marks
253 Kapital III
nin yalmz, metalann degerinde zaten arti-deger olarak varolan karlan gerceklestirmesi gibi, tiiccar sermayesi de, ancak turn arti-deger ya da kann, sanayi kapitalisti tarafindan metalar icin gosterilen fiyatta heniiz tamamen gerceklesmemis. olmasi nedeniyle bir kar gerceklestirir.39 Tiic-cann sati§fiyati boylece, bu fiyat, toplam degeri astigi icin degil, satinal-ma fiyati bu degerin altinda oldugu icin, satinalma fiyatini a§ar. Tiiccar sermayesi, demek ki, arti-deger iiretiminde yer almadigi halde, arti-degerin ortalama kar diizeyine getirilmesine katilmi§ oluyor. §u halde, genel kar orani, tiiccar sermayesi nedeniyle artidegerden bir indirimi, dolayisiyla, sanayi sermayesinin kanndan bir indirimi icermek-tedir. Butun bunlardan asagidaki sonuclar cikar: 1)Sanayi sermayesine oranla tiiccar sermayesi ne kadar biiyiik olursa, sanayi kar orani o kadar kiiciik olur, ve bunun tersi de dogrudur. 2)Birinci kisimda gosterildigi gibi, kar orani, daima fiili arti-deger oranindan diisuk olmakta, yani somiiriiniin yogunlugunu daima kiiciik gostermektedir; yukardaki omekte, 720 + 180. + 180 , arti-deger ora-nin %100 ve kar orani ancak %20 olmaktadir. Tiiccar sermayesine diisen pay da hesaba katihrsa, ortalama kar orani %20’den %18’edu§erek daha da kiiciik goriindiigii icin, aradaki fark daha da biiyiik hale gelir. Dogru-dan somuriicu kapitalistin ortalama kar orani, bu yiizden, ashnda ol-dugundan daha kiiciik bir kar oramm ifade eder. Oteki butun kosullann ayni kaldigi varsayildiginda, tiiccar sermayesinin nispi hacmi (melez bir tipi temsil eden kiiciik tiiccar disjnda) kendi devir hiziyla, §u halde genellikle yeniden-iiretim siirecinin giiciiyle ters orantihdir. Bilimsel tahlil boyunca, genel bir kar oranimn olu§umu, sanayi sermayeleri ile bunlarm rekabetinden ileri gelir goriiniir ve ancak sonralan, tiiccar sermayesinin, araya girmesiyle diizelir, tamamlamr ve degi§iklige ugrar. Ne var ki, tarihsel geli§mesi boyunca, bu siirec gercek-ten tersine donmektedir. Metalann degerlerini, az cok kendi degerlerine uygun olarak ilk belirleyen tiiccar sermayesi olup, genel kar oranimn ilk §ekillendigi alan yeniden-iiretim siirecini
saglayan ve tesvik eden dola§im alanidir. Sanayi kanni ba§langicta belirleyen ticari kardir. Ancak kapita-list iiretim tarzimn kendisini kabul ettirmesinden ve iireticinin kendisi tiiccar haline geldikten sonradir ki, ticari kar, toplam arti-degerin, top-lumsal yeniden-iiretim siirecine katilan toplam sermayenin bir parcasi olarak tiiccar sermayesinin payina dii§en kismina indirgenir. Karlann, tiiccar sermayesinin araya girmesiyle tamamlanan esMenmesi olayinda, tiiccann parasermaye yatinmi ile, metalann dege-rine ek bir oge girmedigi, fiyatiara kendi kanni saglamak iizere tiiccar tarafindan [sayfa 253] yapilan ilavenin, yalmzca, metalann degerinin, iiretim39
JohnBellers [Essays about the Poor, Manufactures, Trade, Plantations, and Immorality, London 1699, s. 10. -Ed.]
54
Karl Marks Kapital III
fiyatinda uretken sermayenin hesaba katilmayan, yani hesap di§i biraki-lan kismina e§it oldugu daha once gorulmiisW. Bu para-sermayenin durumu, sanayi kapitalistinin sabit sermayesinin durumuna benzer, ciin-kii, bu sermaye tiiketilmedigi icin, degeri de, metain degerinin bir ogesi-ni olu§turmaz. Meta-sermayenin satinalma fiyatinda, tiiccar, onun iire-tim-fiyatim = P, para olarak yerine koyar. Tiiccann kendi sati§ fiyati, daha once gosterildigi gibi P + AP olup, burada AP, metalann fiyatina yapilan ve genel kar oram ile belirlenen ilaveyi temsil eder. Tiiccann, metalanni satmasi iizerine, bunlan satin almak icin, yatirdigi ilk para-sermaye, kendisine bu AP ile birlikte geri doner. Bir kez daha goriiyoruz ki, tiiccann para-sermayesi, sanayici kapitalistin, parasermayeye cevril-mi§ meta-sermayesinden ba§ka bir sey degildir ve bu para-sermaye, metasermayenin deger buyukliigunii, meta-sermaye, tiiccar yerine, dogrudan nihai tiiketiciye satilmi§ olsaydi ne kadar etkilerse ancak o kadar etkiler. Bu para-sermaye fiilen, yalnizca tiiketicinin yapacagi ode-meyi bekler durumdadir. Ne var ki, bu, yalnizca §imdiye kadar var-sayilan ko§ula bagh olarak dogrudur, yani tiiccann hie bir genel gideri olmadigi ya da iireticiden metalan satin almak icin yatirmak zorunda oldugu para-sermaye di§inda, meta baskala§imi siirecine, satinalma ve satis, siirecine, doner ya da sabit herhangi diger bir sermaye yatinmi yapmasina gerek bulunmadigi varsayildiginda dogrudur. Ama bu, dola§im maliyeUerinin incelenmesinde gormu§ oldugumuz gibi, gercekte boyle degildir (Ikinci Kitap, Altinci Boliim). Bu dola§im maliyeUeri, kismen, tiiccann, dola§imla ilgili diger kimselerden geriye talep etmek zorunda oldugu ve kismen de, dogrudan dogruya kendi ozgiil i§inden dogan giderlerdir. Bu dola§im maliyeUeri ne tiirden olurlarsa olsunlar -ister tiiccara ait kurulusun sirf ticari niteliginden ileri gelsinler ve dolayisiyla, tiiccann ozgiil dola§im giderlerine girsinler, ister, gonderme, ulasUrma, depola-ma, vb. gibi dola§im siirecine eklenen daha sonraki iiretim siireclerine ait giderleri temsil eden kalemler olsunlar- bunlar, daima, tiiccann, metalann satin ahnmasi icin yatirdigi para-sermaye di§inda, bu gibi dola§im araclannin saUn ahnmasi ve
odenmesi icin ek bir sermaye bulundur-masim gerektirirler. Bu maliyet ogesi, doner sermayeden olu§tugu olcii-de, metalann saU§-fiyatina ek bir oge olarak, biitiiniiyle, ve sabit sermayeden olu§tugu olciide, ancak asmmasi ve yipranmasi olciisiinde gecer. Ama bu oge, Upki saf ticari dola§im maliyetleri gibi metalara herhangi gercek bir deger eklemese bile, yalniz nominal bir deger olu§turur. Ne var ki, ister sabit, ister doner olsun, bu ek sermayenin tamami, genel kar oranimn olusumuna katihr. Saf ticari dola§im maliyetleri (yani gonderme, ula§tirma, depola-ma, vb. giderleri di§inda kalanlar) kendilerini, metalann degerlerini ger-ceklestirmek, bu degeri, metalardan paraya ya da paradan metalara do-nu§turmek, bunlann degi§imlerini saglamak icin gerekli giderler haline Karl Marks
255 Kapital III
[sayfa 254] getirirler. Biz, burada, dola§im surecinde devam edebilecek ve ticari i§in kendisinden tamamiyla aynlabilecegi her tiirlii olasi iiretim siirecini biitiiniiyle inceleme di§i birakiyoruz; gercekten de, ornegin, asil ulastirma sanayii ile gonderme i§i, ticaretten tamamen ayn sanayi kolla-n olabilir ve boyledir de; ve ahnip satilabilir metalar, doklarda ve ba§ka genel binalarda depolanarak depolama gideri iiciincii ki§iler tarafindan, kendisine du§tugu olciide tuccardan talep edilebilir. Butun bunlar, tiic-car sermayesinin, ba§ka i§levlerle kan§mami§ kendi saf bicimi icersin-de gorundiigii, gercek toptan ticarette yer ahrlar. Ta§ima §irketi sahibi, demiryollan yoneticisi, armator, “tiiccar” degildir. Bizim burada dikkate aldigimiz giderler, satin alma ve sati§ giderleridir. Daha once de i§aret ettigimiz gibi, bunlar, muhasebe, defter tutma, pazarlama, yazi§ma, vb. gibi kisimlara aynhrlar. Bu amaclar icin gerekli degismeyen sermaye, biiro, kagit, posta vb. gibi giderlerden olu§ur. Diger giderler, ticaret i§iyle ugrasan iicreUi i§cilerin cahstirilmasi icin yatinlan degisen sermayeye aynhr. (yollama iicreti, ulastirma giderleri, giimriik resimleri, vb. kismen, metalann ahminda tiiccar tarafindan yatinlmi§ gibi diisuniilebilir ve boy-lece, onu ilgilendirdigi kadanyla, saUnalma fiyatina girerler.) Butun bu giderler, metalann kullanim-degerinin uretimi sirasinda degil, degerlerinin gercekle§tirilmesi sirasinda yapihrlar. Bunlar saf dola§im giderleridir. Bunlar, dogrudan iiretim siirecine girmezler, ama dola§im siirecinin bir kismi olduklan icin, toplam yeniden-iiretim siireci-nin de bir kismidirlar. Bu giderlerden bizi bu noktada ilgilendiren tek kisim, degisen sermaye olarak yatinlmi§ olanidir. (Asagidaki sorunlann da incelenmesi gerekir: Birincisi, metalann degerine yalniz gerekliemegin girdigi §eklindeki yasa, dola§im surecinde nasil i§ler? Ikincisi, tiiccar sermay-esinde birikim nasil olur? Uciinciisii, toplumun gercek toplam yeniden-iiretim surecinde tiiccar sermayesi nasil i§lev yapar?) Bu giderler, iiriiniin, bir metain ekonomik bicimine sahip olmasin-dan dogarlar.
Sanayi kapitalistlerinin, metalanni dogrudan dogruya birbirlerine satmakla kaybettikleri emekzamani -yani nesnel bir deyi§le, metalann dola§im zamani- bu metalara deger katmadigina gore, bu emek-zama-ninin, sanayi kapitalisti yerine tiiccann payina dii§mii§ olmasiyla onun niteliginde hie bir degi§iklik yapmayacagi aciktir. Metalann (iiriinlerin) paraya ve paranin metalara (iiretim araclanna) cevrilmesi, sanayi sermayesinin zorunlu bir i§levidir ve bu yuzden de, ashnda, kendi bilincine ve iradesine sahip bulunan ki§ilesmis. sermayeden ba§ka bir sey olmay-an kapitalistin yerine getirmesi gerekli bir i§tir. Ne var ki, bu i§levler, ne deger, ne de arti-deger iiretirler. Uretken kapitalist elini cektikten sonra, bu i§levleri yerine getirerek ve sermayenin i§levlerini dola§im alaninda devam ettirerek tiiccar, yalnizca, sanayici kapitalistin yerini almi§ olur. Bu i§lemlerin gerektirdigi emek-zamani, sermayenin yeniden-iiretim [sayfa
56
Karl Marks Kapital III
255] surecinin bazi gerekli i§lemlerine harcanmaktadir, ama ek bir deger yaratmamaktadir. Tiiccar bu i§lemleri yerine getirmemi§ olsaydi (su hal-de, bunun gerektirdigi emek-zamanim harcamasaydi), sermayesini, sa-nayici kapitalistin dola§im araci olarak kullanmami§ olurdu; bu durumda, sanayici kapitalistin kesintiye ugrayan i§levini surduremez, ve dolayisiyla da, sanayici kapitalistler tarafindan iiretilen kar kitiesine, kapitalist olarak, yatirdigi sermaye ile, pro rata katilamazdi. Arti-deger kitiesinden pay alabilmek ve yatirdigi paranin degerini sermaye olarak geni§letebilmek icin, ticari kapitalistin, iicretli i§ci cahstirmasi gerekmez. Eger yaptigi i§ ile sermayesi kiiciik ise, cahsan tek i§ci o olabilir. Alacagi kar§ihk, kann, metalar icin odedigi fiyat ile bunlann gercek uretim-fiyat-lan arasinda kalan farktan kendisine diisen kismidir. Ote yandan §u da var ki, tiiccann, kiiciik bir sermaye yatinmi ile gerceklestirdigi kar, iyi bir iicret alan, usta bir i§cinin alacagi iicretten daha fazla olmayabilir ve hatta bundan daha da az olabilir. Gercekten de, o, iicret biciminde ya da her sati§tan saglanan kardan (yiizde, prim gibi) bir pay biciminde, aym ya da daha yiiksek bir gelir elde eden ahci, satici, gezginci esnaf gibi, iiretken kapitalistin bircok dogrudan ticari aracilan ile yanyana i§goriir. Birinci durumda tiiccar bagimsiz bir kapitalist olarak ticari kan cebe indirir; digerinde ise, satici, sanayi kapitalisti-nin iicretli i§cisi, kann bir kismini, ya iicret biciminde ya da dogrudan dogruya aracisi oldugu sanayi kapitalistinin karmdan orantih bir pay olarak ahr, oysa patronu, hem sanayi ve hem de ticaret kanni cebe indirir. Ama biitiin bu durumlarda, dola§ima aracihk eden kimseye, sagladigi gelir, siradan bir iicret, yerine getirilen bir i§in kar§ihgi olarak goriinse, ve hatta boyle goriinmese bile, bu kar, iyi iicret alan bir i§cinin iicretinden daha biiyiik olmayabilir, geliri sirf ticari kardan elde edilmistir. Bu, onun emeginin, deger iiretmeyen bir emek olmasindan ileri gelir. Dola§im hareketinin uzamasi, sanayi kapitalisti icin su anlama gelir: 1) Uretken siirecin yoneticisi olarak, i§levini bizzat yerine getir-mekten ahkoydugu icin, ki§isel bir zaman kaybi; 2) iiruniiniin, para ya da meta-bicimde, dola§im siirecinde, boylece de, deger yaratmayan ve
dogrudan uretim-surecinin kesintiye ugradigi bir siirecte daha uzun bir zaman kalmasi. Uretim surecinin kesintiye ugramamasi icin, ya iireti-min kisitlanmasi ya da uretim surecinin aym olcekte devam etmesi icin, daha fazla para-sermaye yatinlmasi gerekir. Bu, her seferinde, ya §imdiye degin yatinlan sermaye iizerinden daha az bir kar saglamasi, ya da daha onceki kann elde edilmesi icin, ek para-sermaye yatinlmasi gerektigi anlamina gelir. Biitiin bunlar, sanayici kapitalistin yerini tiiccar aldigi zaman degismez, aynen kahr. Dola§im siirecine, sanayici kapitalist daha fazla zaman verecegine, §imdi tiiccar daha fazla zaman vermi§ olur; dola§ima ek sermaye yatiran, sanayici kapitalist yerine tiiccardir; ya da ayni sey demek olan, dola§im siirecine sanayi sermayesinin daha biiyuk bir kismi yoneltilmek yerine, bu siirece butiinuyle tiiccar sermayesi Karl Marks
257 Kapital III
baglanmi§ olur; ve, daha kiiciik bir kar saglamak yerine, sanayici kapita-list, kannin [sayfa 256] bir kismini biitiiniiyle tiiccara aktarmak durumunda kahr. Tiiccar sermayesi, gerekli sinirlar icersinde kaldigi siirece, aradaki tek fark, sermayedeki bu i§lev bolumii, tamamen dola§im siirecinde kullamlan zamani kisaltir, bu amac icin daha az ek sermaye yatmlir ve toplam kardan, ticaret sermayesi §eklinde ugranilan kayip, ba§ka tiirlii olacagindan daha kiiciik olur. Eger yukardaki ornegimizde, 720 + 180H + 180, 100’liik bir tiiccar sermayesinin yardimiyla sanayi kapitalist icin 162’lik ya da %18’lik bir kar iiretir, §u halde 18’lik bir azalmaya yolacar-sa, bu bagimsiz tiiccar sermayesi icin, gerekli ek sermaye belki de 200 olurdu ve sanayici kapitalistin 900 yerine 1.100 toplam yatinmda bulun-masi gerekir, 180’lik bir arti-deger iizerinden saglanacak kar orani ancak %164/„ olurdu. Ayni zamanda kendi tiiccan olarak i§ goren bir sanayi kapitalisti, yalniz dola§im siirecindeki iiriinleri tekrar paraya cevrilmeden once yeni metalar satin almak icin ek sermaye yatirmakla kalmayip, bir de, meta-sermayesinin degerini gerceklestirmek ya da baska bir deyi§le, dola§im siireci icin baska sermaye (biiro giderleri ye ticari i§lerde cahsan perso-nelin iicretleri icin) yatiracak olsa, bu ilaveler ek sermaye olu§tururlar, ama arti-deger yaratmazlar. Bunlann, metalann degerinden yerine ko-nulmasi gerekir, ciinkii, bu metalann degerinin bir kismimn tekrar bu dola§im giderlerine cevrilmesi zorunludur. Ama boylece hie bir arti-deger uretilmis. olmaz. Toplumun toplam sermayesini ilgilendirdigi kadany-la, bu ashnda, onun bir kismimn, sermayenin kendisini geni§letme siire-cinin bir parcasim olu§turmayan ikincil i§lemler icin bir tarafa konulmasi ve toplumsal sermayenin bu kismimn, bu amac icin siirekli yeniden iire-tilmesi gerektigi anlamina gelir. Bu, bireysel kapitalist ve turn sanayici kapitalistler sinifi icin kar oranini diisuriir, ve ayni degi§en sermaye kitle-sini harekete gecirmek icin boyle bir sermaye gerektigi zamanlarda her yeni ek sermaye yatinmindan ileri gelen bir sonuctur. Dola§im i§ine bagh bu ek giderler sanayici kapitalistten ticari ka-pitaliste aktanldigi olciide, kar
oramnda benzer bir diisme olur, ama bu diisme daha az derecede ve farkh bicimdedir. Durum, §imdi, eger bu giderler olmasaydi, tiiccann, gerekli olandan daha fazla sermaye yatirmi§ bulunacagi, ve bu ek sermaye iizerinden karin, ticari kar miktanni artira-cagi ve boylece, ortalama kar oramnin e§itlenmesi i§leminde, daha cok, tiiccar sermayesinin sanayi sermayesine katilarak ortalama kann dii§mesi biciminde bir geli§me gosterir. Yukardaki ornegimizde, 100’liik tiiccar sermayesine, sozkonusu giderlerin kar§ilanmasi icin, 50'lik bir ek sermaye yatinlacak olursa, 180 tutanndaki toplam arti-deger, 900’luk bir iiretken sermaye, arti, 150’lik bir tiiccar sermayesi, toplam = 1.050’lik sermayeye gore b61ii§ulmu§ olacaktir. Ortalama kar, bu yiizden %17'/7’ye dii§ecektir. Sanayi kapitalisti, metalanni tiiccara, 900 + 1577 = 1054% iizerinden ve tiiccar da 1.130 (1.080 + 50 geri almak zorunda
58
Karl Marks Kapital III
oldugu giderler kar§ihgi) iizerinden satacaktir. Aynca, §urasini [sayfa 257] da kabul etmek gerekir ki, tiiccar sermayesi ve sanayi sermayesi arasinda-ki boliinme, ticari giderlerde bir merkezle§meyi ve dolayisiyla bunlarda bir azalmayi birlikte getirecektir. §imdi §u soru ortaya cikiyor: Ticari kapitalist tarafindan, burada tiiccar tarafindan cahstinlan, ticari iicretli i§cilerin durumlan nedir? Bir bakima, bu gibi ticaret i§lerinde cah§anlar, digerleri gibi iicretli i§cilerdir. Her §eyden once, bunlann emek-giicii, gelir olarak harcanan parayla degil, tiiccann degisen sermayesi ile satin ahnmistir ve dolayisiyla bu giic, ozel hizmetier icin degil, kendisine yatinlan sermayenin deger-inin geni§letilmesi amaciyla satin ahnmi§tir. Sonra, onun da emek-gii-ciiniin degeri ve §u halde iicreti, diger i§cilerinki gibi belirlenmi§tir, yani emeginin uriinu ile degil, onun ozgiil emek-giiciiniin iiretim ve yeniden-iiretiminin maliyeti ile belirlenmi§tir. Bununla birlikte, sanayi sermayesi ile tiiccar sermayesi, dolayisiyla sanayici kapitalist ile tiiccar arasinda bulunan ayni aynmi, onunla dogrudan dogruya sanayi kapitalisti tarafindan cahstinlan iicretli i§ci arasinda da yapmak zorundayiz. Tiiccar, sirf bir dola§im araci olarak ne deger, ne de arti-deger iiretmedigine gore (giderler aracihgi ile tiiccann metalara kattigi ek deger, burada kendi degismeyen sermayesinin deg-eri-ni nasil korudugu sorusu ortaya cikmakla birlikte, daha once mevcut degerlere bir ilave niteliginde oldugu icin) tiiccar tarafindan bu ayni i§levlerde cahstinlan ticaret i§cilerinin de, onun icin dogrudan dogruya arti-deger iiretmeyecekleri sonucu cikar. Uretken emekcilerde oldugu gibi burada da iicretlerin emek-giiciiniin degeri ile belirlendigini, §u halde, tiiccann, ucretleri dii§iirerek kendisini zenginlestirmedigini bunun icin de maliyet hesabina, ancak kismen odemede bulundugu emek icin bir avans gostermedigini, baska bir deyi§le, memurlanni, vb. kandirarak kendisini zenginlestirmedigini varsayiyoruz. Ticaret iicretli i§cileri ile ilgili giicliik, hie bir zaman bunlann, dogrudan dogruya herhangi bir arti-deger (kar bunun ancak degismi§ bir §eklidir) yaratmaksizin, kendilerini cah§tiran icin nasil
olup da dogrudan kar urettiklerini aciklamaktan ileri gelmiyor. Bu sorun, ashnda, ticari kar-lann genel tahlilinde c6ziimlenmi§ bulunuyor. Tipki sanayi sermayesinin, kan, metalarda somutlasan ve gercekle§en, kar§ihginda bir esdeger odenmeyen emegin sati§iyla saglamasi gibi, tiiccar sermayesi de, kan, metalann icerdigi (iiretimleri icin yatinlmi§ sermaye, toplam sanayi sermayesinin bir kismi olarak i§lev yaptigi olciide, metalann icerdigi) kar§ihgi odenmeyen emegin tamami icin uretken sermayeye tarn bir odemede bulunmayarak ve metalann hala icermekte oldugu bu kar§ihgi oden-memi§ kisim icin, satis, yapihrken bir kar§ihk isteyerek saglar. Tiiccar sermayesi ile arti-deger arasindaki baginti, sanayi sermayesi ile arti-deger arasindaki bagintidan farklidir. Sanayi sermayesi, baskalanmn kar§ihgi odenmeyen emegine dogrudan dogruya elkoyarak arti-deger iiretir. TiicKarl Marks
259 Kapital III
car sermayesi, arti-degerin bir kismina, bu kismi, sanayi [sayfa 258] serma-yesinden kendisine aktararak, sahip cikar. Ticaret sermayesi, yeniden-uretim siirecinde, ancak degerleri gerceklestirme i§levi aracihgi ile, sermaye olarak i§ goriir ve boylece, toplam sermaye tarafindan iiretilen arti-degerden pay ahr. Bireysel tiic-cann elde edecegi kar kiUesi, bu siirecte kullanabilecegi sermayenin kiUesine bagh olup, cahstirdigi kimselerin kar§ihgi odenmeyen emegi ne kadar fazla olursa o kadar fazla sermayeyi satinalma ve satma i§inde kullanabilir. Tiiccann parasim sermaye haline getiren i§lev, biiyiik olciide, bu i§te cahstinlanlar tarafindan yerine getirilir. Qali§urdigi kimselerin kar§ihgi odenmeyen emegi arti-deger yaratmamakla birlikte, onun bu arti-degere elkoymasini saglar ve bu da, sonucta, sermayesi bakimin-dan ayni §ey demektir. Bu nedenle de o, tiiccar icin bir kar kaynagidir. Aksi halde ticaret hie bir zaman biiyuk oleekte ya da kapitalist bicimde yiiriitiilemezdi. Tipki, i§cinin kar§ihgi odenmeyen emeginin, iiretken sermaye, icin dogrudan dogruya arti-deger yaratmasi gibi, ticari iicretiilerin kar§ihgi odenmeyen emegi de, tiiccar sermayesi icin bu artidegerden bir pay saglar. Giicliik §uradan gelir: Tiiccann emek-zamam ve emegi, kendisi icin, zaten uretilmi§ bulunan arti-degerden bir pay sagladigi halde, bu emek-zamam ve emek, deger yaratmadigina gore, tiiccann, ticari emek-giicii satin almak icin yatirdigi degi§en sermaye bakimindan durum nedir? Bu degisen sermaye, yatinlan tiiccar sermayesinin maliyet gider-leri icersinde yer alacak midir? Eger almayacaksa, bu, kar oraninin e§itlenmesi yasasi ile celi§iyor gibi goriiniir; yatinlan sermayeyi ancak 100’liik bir sermaye olarak hesaba katacaksa, hangi kapitalist 150’lik bir sermaye yatinmina yana§ir? Eger yer alacaksa, bu, tiiccar sermayesinin niteligi ile celi§ir goriiniir, ciinkii, bu Mir sermaye, sanayi sermayesi gibi, baskalarimn emegini harekete gecirmekle sermaye olarak hareket etmez, o daha cok, kendi i§ini yapmakla, yani satinalma ve sati§ i§levlerini yerine getirmekle, ve bu onun, sanayi sermayesi tarafindan iiretilen arti-degerin bir kismini almasinin tek yolu ve nedeni
oldugu icin, sermaye olarak hareket etmi§ olur. I§te bu nedenle, §u noktalan da coziimlememiz gerekir: tiiccann degisen sermayesi; dola§im alanindaki gerekli-emek yasasi; tiiccann emeginin, kendi degismeyen sermayesinin degerini nasil devam ettir-digi; tiiccar sermayesinin, biitiin olarak yeniden-uretim siirecinde oyna-digi rol; ve ensonu, bir yanda meta-sermaye ve para-sermaye, ote yanda ticaret sermayesi ve para ticareti yapan sermaye bicimindeki ikilik.) Eger her tiiccann, ancak kendi ismi kendi emegiyle cevirebilecek kadar sermayesi olsaydi, tiiccar sermayesi sonsuz bir boliinmeye ugrar-di. Bu kiiciilme, kapitalist iiretim tarzimn ileriye gidi§i sirasinda, iiretken sermayenin uretimi artirmasi ve daha biiyuk bir kitieyi harekete gecir-
60
Karl Marks Kapital III
mesi oraninda artardi. Boylece, bu ikisi arasindaki oransizhk buyurdu. Sermaye, iiretim alaninda merkezilestigi oranda, dola§im alaninda [sayfa 259] merkezile§mesini yitirirdi. Sanayi kapitalistinin saf ticari i§i ve dolayi-siyla saf ticari giderleri boylece sonsuz buyurdu, ciinkii, bu durumda, diyelim 100 yerine 1.000 tiiccarla i§ yapmak zorunda kahrdi. Boylece, bagimsiz i§ goren tiiccar sermayesinin sagladigi yararlar, biiyuk olciide kaybolurdu. Ve yalniz sirf ticari giderler artmakla kalmaz, depolama, gonderme, vb. gibi oteki dola§im giderleri de artardi. Butun bunlar sanayi sermayesini ilgilendiren §eylerdir. §imdi de tiiccar sermayesini diisunelim. Once, sirf ticaretle ilgili i§lemleri gorelim. Biiyuk sayilarla ugrasmak, kiiciiklerle ugrasmaktan daha fazla zaman almaz. 100 ster-linlik 10 satin almada bulunmak, 1.000 sterlinlik tek bir satin almadan on kati fazla zaman ahr. 10 kiiciik tiiccarla yazismak, tek bir biiyuk tiiccarla yazismaktan on kati fazla yazismaya, kagida, posta giderine neden olur. Bir kismin defter tuttugu, bir baskasimn para i§leriyle ugrastigi, bir uciinciiniin yazi§malarla ilgilendigi, birinin satin aldigi, otekinin sattigi, bir ucunciisiinun seyahat ettigi, vb. bir ticari firmadaki acikca belirlenmi§ isbolumii, emek-zamamndan biiyiik tasarruf saglar ve bu yuzden de toptan ticaretle ugrasan firmalarda cah§an i§ci sayisi, hie bir zaman, kurulusun nispi buyuklugu ile orantih degildir. Bunun nedeni, ticaretle, sanayide oldugundan daha fazla, ayni i§lev, ister biiyuk ister kiiciik olcek-te yapilsin, ayni emek-zamamni gerektirir. Tarihsel olarak, ticaret i§le-rindeki yogunla§mamn, sanayi i§yerlerinden daha once goriinmesinin nedeni i§te budur. Degi§meyen sermaye yatinmlanna gelince. Yiiz kiiciik biiro, tek bir biirodan, 100 kiiciik i§yeri, tek bir biiyuk i§yerinden cok daha fazlaya mal olur. Ticari kurulu§lann hesaplarma hie degilse yatirim giderleri olarak dahil olan ula§tirma giderleri, kuculmelerle artmi§ olur. Sanayici kapitalist, i§inin ticari kismina daha fazla emek ve dola§im gideri yatirmak zorunda kahrdi. Ayni tiiccar sermayesi, bircok kiiciik kapitalist arasinda boliindiigiinde, bu kiiciilmeler nedeniyle, i§levlerinin yerine getirilmesi icin daha fazla emekciye gereksinme olacakti, aynca,
ayni meta-sermayenin devri icin daha fazla tiiccar sermayesine gereksinme olacakti. Diyelim B, metalann ahm ve satiminda dogrudan kullanilan tiiccar sermayesinin tamami ve b de, ticari i§lerde cahsanlann iicretlerine odenen degisen sermaye olsun. Eger her tiiccar yardimcisiz i§lerini yurii-tebilse ve bu yuzden b icin hie bir yatinmda bulunmasa, B + b, toplam tiiccar sermayesi B’den daha kiiciik olur. Ne var ki, guclugun heniiz iistesinden gelmi§ degiliz. Metalann sati§-fiyatimn, 1) B + b iizerinden ortalama kan ode-meye yeterli olmasi gerekir. Bunu, yalniz, genellikle B + b’nin b olmak-sizin gerekli olabilecekten daha kiiciik bir tiiccar sermayesini temsil eden ba§langictaki B’den bir indirim olmasi olgusu bile aciklayabilir. Ama bu sati§ fiyatinin, 2) yalniz, b iizerinden ek kan kapsamaya degil, Karl Marks
261 Kapital III
odenen iicretieri, tiiccann degisen sermayesini = b yerine koymaya yeterli olmasi gereklidir. i§te bu son hesap gugluge yolacar. Bu b, fiyatin yeni bir ogesini [sayfa 260] mi temsil eder, yoksa, B + b aracihgi ile elde edilen kann, yalniz, ticari i§lerde cahsan iicreUi i§ciyi ilgilendirmesi baki-mindan iicret olarak goriinen tiiccar bakimindan ise sadece degisen sermayeyi yerine koyan bir parcasi midir? Ikinci halde, tiiccann, yatirdigi sermaye, B + b iizerinden kan genel kar orani nedeniyle B’ye dii§en bir kar ile, iicreUer biciminde odedigi, ama kendisi bir kar saglamayan b’nin toplamina e§it olur. Asil sorun, gercekte, b’nin sinirianni (matematik anlamiyla simr-larini) bulmaktir. Once, sorunu dogru bir bicimde ortaya koyahm. Dogru-dan dogruya metalann satin ahnmasi ve satisma yatinlan sermayeye B, bu i§levde tiiketilen degismeyen sermayeye (fiili ticaret giderieri) K ve tiiccann yatirdigi degisen sermayeye b diyelim. B’nin geri ahnmasi hie bir giicliik cikartmaz Ciinkii, tiiccar icin, bu sadece gerceklesen sati§ fiyatidir, yapimci icin uretim fiyatidir. Bu, tiiccann odedigi fiyattir ve tekrar satmakla B’yi, o, satis. fiyatinin bir kismi olarak geri ahr; aynca bu B’ye ek olarak, daha once aciklandigi gibi, B iizerinden bir kar saglar. Omegin, metain maliyeti 100 £ ve kar %10 olsun. Bu durumda, meta 110 sterline satihr. Meta daha once 100’e mal olmu§tu ve 100’liik tiiccar sermayesi buna sadece 10’luk bir ilavede bulunmu§tur. §imdi K’ye bakacak olursak, bu, olsa olsa en cok, sabit sermaye-nin, ureticinin saUnalma ve saU§ i§inde tiiketebilecegi parcasi kadar olur, ama ashnda, bundan kiiciiktiir; ne var ki, bu, ureticinin dogrudan dogruya uretiminde gereksinme duyacagi degi§meyen sermayeye bir ek teskil edebilir. Gene de bu kismin siirekli olarak metain fiyati ile kar§ilanmasi gerekir ya da ayni §ey demek olan, metain buna tekabiil eden kisminin, siirekli olarak bu sekilde harcanmasi, ya da toplumun toplam sermayesi acisindan, devamh olarak bu bicimde yeniden uretilmesi gerekir. Yatinlan degismeyen sermayenin bu kisminin, tipki dogrudan dogruya iire-time yatinlan tiim degi§meyen sermaye kitlesi
gibi, kar orani iizerinde sinirlayici bir etkisi vardir. Sanayi kapitalisti, i§inin ticaret yanim tiiccara biraktigi siirece, sermayenin bu kismini yatirmak durumundan kurtulur. Bunu onun yerine tiiccar yatinr. Bir bakima tiiccar bunu ancak nominal olarak yapar, ciinkii tiiccar, tiikettigi degismeyen sermayeyi (ashnda ticari giderler) ne iiretir, ne de yeniden iiretir. Bunun iiretimi, ya§am gereksinmeleri ureticilerine, degi§meyen sermaye saglayanlannkine ben-zer bir rol oynayan bazi sanayi kapitalistierinin ayn bir i§i ya da en azin-dan i§lerinin bir boliimii gibi goriiniir. Tiiccar, bu yuzden, once, kendisi icin bu degismeyen sermayenin kar§ihgini ahr, ve sonra da bunun iizerinden bir kar saglar. Bu nedenle bu ikisi aracihgiyla, sanayici kapitalistin kan azalmis. olur. Ama, isbolumune bagh olarak saglanan tasarruf ve yogunla§ma nedeniyle, kanndaki azalma, bu sermayeyi kendisinin yatir-
62
Karl Marks Kapital III
masi haline gore daha az olur. Boylece yatmlan sermaye daha az ol-dugu icin kar oramndaki azalma da daha ktigtik olur. [sayfa 26i] Buraya kadar satis. fiyati, demek ki, B + K + B + K iizerinden kann toplamina e§ittir. Sati§ fiyatinin bu kismi bundan ba§ka bir giigluk gostermez. Ama §imdi, tiiccar tarafindan yatmlan degisen sermaye b, bunun icine girer. Bunun sonucu olarak da sati§ fiyati, B + K + b + B + K iizerinden kar + b iizerinden kardir. B, sadece satinalma fiyatini yerine koyar, ve ona B iizerinden kardan ba§ka bir §ey eklemez. K, yalniz K iizerinden kan eklemekle kalmaz, kendisini de ekler; ne var ki, K + K iizerinden kar, yani dola§im giderlerinin degismeyen sermaye biciminde yatmlan kismi + buna uy-gun kar orani, sanayi kapitalistinin elinde tiiccann elinde oldugundan daha biiyiik olurdu. Ortalama kardaki dii§me, yatmlan sanayi sermay-esinden B + K diisuldiikten sonra hesaplanan tarn ortalama kar bigi-minde ve B + K iizerinden ortalama kardan indirimin tiiccara odenmesi §eklinde goriiniir, ve bu indirim, §imdi, ozgiil bir sermayenin, tiiccar sermayesinin kan gibi ortaya cikar. Ama, b + b iizerinden kar ya da, kar oramnin = %10 kabul edil-digi omegimizde, b + V10b sozkonusu olunca durum degi§ir. Ve asil giicliik de iste buradadir. Tiiccann b ile satin aldigi §ey, varsayimimiza gore, ticari emek-ten, yani sermayenin dola§imdaki i§levlerini yerine getirmesi, M-P ve P-M hareketi icin gerekli-emekten baska bir §ey degildir. Ne var ki, ticari emek, bir sermayenin, tiiccar sermayesi olarak i§ gormesi, metalann paraya ve paranin metalara cevrilmesine yardimci olmak icin genellikle gerekli olan emektir. Bu, degerleri gercekle§tiren, ama kendi deger ya-ratmayan bir emektir. Ve ancak bir sermaye, bu i§levleri yerine getirdigi -§u halde, bir kapitalist bu i§lemleri ya da bu i§i, sermayesi ile yerine getirdigi- siirece, tiiccar sermayesi olarak hizmet eder ve genel kar oramnin diizenlenmesine katihr, yani toplam kardan kendi payini ahr. Ne var ki, (b + b iizerinden kar) once, emek kar§ihginda odemeyi (ciinkii, ister sanayi kapitalisti, kendi emegi icin tiiccara, ister tiiccann
iicretlerini verdigi kimselerin emegi icin odemede bulunsun, bu hie bir seyi degistir-mez) ve sonra da, tiiccann §ahsen yerine getirmi§ olabilecegi bu emek icin yaptigi odeme iizerinden kan icerir goriiniir. Tiiccar sermayesi once, kendisine ait b’yi geri ahr ve sonra bunun iizerinden bir kar elde eder. Demek ki, bu, su olgudan ileri geliyor; once o, tiiccar sermayesi olarak yerine getirdigi i§ icin bir odemede bulunmasini istiyor ye sonra da, sermaye olarak i§ gordiigii, yani i§leyen bir sermaye olarak kendisine bir kar odenmesini gerektiren bir i§i yerine getirmesi nedeniyle bir kar talep ediyor. I§te bu nedenle coziimlenmesi gereken sorun da budur. Diyelim, B = 100, b = 10 ve kar orani = %10 olsun. Buraya ait ol-mayan ve zaten hesap edilmi§ bulunan, satinalma fiyatinin bu ogesini Karl Marks
263 Kapital III
konu-di§i birakmak icin K = 0 ahyoruz. §u halde, satis. fiyati = B + k + b + k (= B + Bk’ + b + bk’; burada k’, kar oranini temsil eder) [sayfa 262] = 100 + 10+ 10+ 1 = 121 olur. Ama eger b, tiiccar tarafindan iicretlere yatinlmami§ olsaydi -ciinkii b, yalniz ticari emegi, §u halde, sanayi sermayesi tarafindan pi-yasaya siiriilen meta-sermayenin degerini gercekle§tirmek icin gerekli-emegi oder- durum §6yle olurdu: tiiccar B = 100’e almak ya da satmak icin zaman ayirmak durumunda kahrdi ve biz bu zamanin, tiic-cann kullanabilecegi tek zaman oldugunu kabul ediyoruz. b ya da 10 tarafindan temsil edilen ticari emek, iicretler yerine kar ile odenecek olsa, bu %10’dan b = 10 yapacagi icin, baska bir tiiccann 100’luk ser-mayesinin varhgini ongoriirdii. Bu ikinci B = 100, ek olarak metalann fiyatina girmezdi, ama %10 girerdi. Boylece, 100’luk iki i§lem = 200 olur ve metalar 200 + 20 = 220 iizerinden satin ahmrdi. Tiiccar sermayesi kesenkes dola§im siirecinde i§ goren sanayi sermayesinin bir kisminin bireyselle§mi§ bir biciminden ba§ka bir §ey olmadigi icin bununla ilgili butun sorunlar, tiiccar sermayesine ozgii goriingiilerin heniiz bagimsiz olarak goriinmedikleri, tersine hala sanayi sermayesinin bir kolu olarak onunla dogrudan dogruya ili§kisi icersinde olduklan bir bicimde ortaya konularak coziimlenmelidir. Bir i§likten far-kli bir biiro olarak ticaret sermayesi, siirekli §ekilde dola§im siirecinde i§ goriir. I§te burada -bizzat sanayi kapitalistierinin biirosunda- §imdi incele-mekte oldugumuz b’yi once coziimlememiz gerekir. Bu biiro, daha i§in basmda, daima sanayi i§ligine gore son dere-ce kiiciiktiir. Bundan sonra ise, aciktir ki, iiretimin boyutian geni§ledikce, meta-sermaye §eklindeki iiriiniin sati§i, buradan elde edilecek paranin uretim araclanna cevrilmesi, butun siirecle ilgili hesabin tutulmasi gibi i§ler, sanayi sermayesinin dola§imi icin gerekli ticari i§lemleri siirekli §ekilde cogaltir. Fiyatlann hesaplanmasi, defterlerin tutulmasi, kasa hesa-bi, yazi§malar, hep bu bashk altinda toplanir. Uretimin olcegi ne denli geli§irse, sanayi sermayesinin ticari i§lemleri, ve dolayisiyla deger ve arti-degerin gercekle§mesi ile ilgili emek ve diger dola§im giderleri, ayni oranda olmasa bile, o kadar biiyuk
olur. Bu durum, gercek biiro perso-nelini te§kil eden, ticari iicretli i§cilerin cali§tinlmalanni gerekli kilar. Bu harcamalar, iicret biciminde yapildiklan halde, iiretken emegin satin ahnmasinda kullanilan degi§en-sermayeden farklidir. Sanayi kapitalisti-nin harcamalanni, yatinlacak sermayenin kitlesini, dogrudan dogruya arti-degeri artirmaksizin biiyutiir. giinkii bu, sirf daha once yaratilan dege-rin gercekle§mesinde kullanilan emek icin yapilan bir harcamadir. Bu tiirden diger harcamalar gibi, yatinlan sermayeyi artirdigi, ama arti-deg-eri artirmadigi icin kar oranini kiiciiltiir. Yatinlan sermaye, (S + AS)’ye yiikseldigi halde arti-deger a ayni kahyorsa, kar orani a : S daha kiiciik bir kar oranina a : (S + AS) yerini birakir. Sanayi kapitalisti bu nedenle, tipki degi§meyen sermayesine ait giderler gibi, bu dola§im giderlerini de
64
Karl Marks Kapital III
en alt duzeyde tutmaya cah§ir. §u halde, sanayi sermayesi, ticari ucretli i§- cilerine kar§i, iiretken ucretli i§cilerine gosterdigi aym davrani§i [sayfa 263] gostermez. Diger ko§ullar ayni kalmak iizere, ne kadar fazla iiretken i§ci cahstinrsa, verim o kadar biiyiik, arti-deger ya da kar da o kadar fazla olur. Tersine, uretimin olcegi ne kadar biiyiir, gerceklestirilecek deger ve arti-deger miktan ne kadar artarsa, iiretilen meta-sermaye o kadar fazla olur, nispi olmasa bile mutlak biiro giderleri o kadar artar ve bir tiir isbolumiinun dogmasina yolacar. Kann, bu harcamalar icin ne olciide bir 6nko§ul oldugu, diger §eyler yamnda, ticari ucretlerin art-masiyla birlikte bunlann bir kismimn, cogu kez kardan verilen pay ile odenmesi olgusundan da goruliir. Kismen degerlerin hesaplanmasi, kis-men bunlann gerceklestirilmesi ve kismen de gerceklestirilen paramn tekrar iiretim araclanna cevrilmesiyle ili§kili sirf ara i§lemlerden ibaret bulunan emegin, bu nedenle, buyiikliigu, gerceklestirilecek olan iiretilmis. degerlerin miktarma bagli bir emek olmasi, iiretken emek gibi, bu degerlerin buyiikluk ve kitlelerin bir nedeni olmaktan cok, bir sonucu gibi hareket etmesi, e§yanin dogasi geregidir. Ayni §ey, oteki dola§im mali-yetleri icin de gecerlidir. Qok olcii, tarti, ambalaj, ta§ima i§i yapmak icin, elde cok seyin bulunmasi gerekir. Ambalaj, ulastirma, vb. miktan, bu i§lerin konusu olan metalann kitlesine baghdir; bunun tersi dogru degil-dir. Ticari i§ci dogrudan dogruya arti-deger uretmez. Ama emeginin fiyati emek-giiciinun degeriyle §u halde bunun uretiminin giderleriyle belirlenir, oysa, bu emek-giiciiniin uygulanmasi, kullanilmasi, enerji har-camasi, asmip yipranmasi, oteki biitiin ucretli emekcilerde oldugu gibi, hie bir sekilde degeriyle sinirh degildir. Bu nedenle de, iicreti, gercekle§-mesinde kapitaliste yardim ettigi kar kitlesi ile zorunlu bir oranti icersin-de degildir. Kapitaliste neye maloldugu ile, onun icin neler sagladigi, iki ayn §eydir. Dogrudan dogruya arti-deger yaratmaz, ama kar§ihgi oden-meyen emek harcamasi olciisiinde, arti-degeri gercekle§tirme giderini azaltmasi icin ona yardim ederek, kapitalistin gelirini artinr. Sozciigiin gercek anlaminda ticari i§ci, emegi vasifli emek olarak siniflandiran ve ortalama emegin iizerinde sayilan, daha yuksek iicret alan iicretii
i§ciler simfina girer. Gene de bu iicret, kapitalist iiretim tarzinin gelismesiyle, ortalama emege gore bile bir diisme egilimi gosterir. Bu kismen biiro-daki i§b61iimunden ileri gelir ve emegin kapasitesinde tek yanh bir gelisme oldugu icin, bunun gideri butuniiyle kapitaliste yuklenmez, ciin-kii, i§cinin becerisi, ismi yapa yapa kendi ba§ina gelismistir, ve i§b61iimu bunu tekyanh yaptigi olciide de, bu geli§me o kadar hizh olmu§tur. Son-ra, gerekli egitim, ticari bilgi, yabanci dil vb., bilim ve halk egitimindeki gelismeyle birlikte gitgide daha hizh, kolay, yaygin ve ucuz bir bicimde yeniden iiretildikce, kapitalist iiretim tarzi da ogretim yontemlerini, vb., pratik amaclara dogru yoneltmeye ba§lar. Halk egitiminin yayginla§masi, kapitalistleri, bu gibi i§cileri, eskiden bu i§lere giremeyen ve daha diisuk Karl Marks
265 Kapital III
bir ya§am duzeyinde bulunan simflardan saglama olanagina kavu§turur. Ustelik bu, arzi artirdigi icin rekabeti de artinr. Pek az istisna ile bu kimselerin emek-giicii, bu yiizden, kapitalist uretimdeki geli§meyle deger [sayfa 264] kaybina ugrar. Emegin kapasitesi arttigi halde bu i§cilerin iicret-leri diiser. Kapitalist, gerceklestirilecek deger ve kari arttikca, bu i§cilerin sayilanni cogaltir. Bu emekteki arti§ hi? bir zaman arti-degerdeki artism nedeni degil, daima onun bir sonucudur.39a Demek ki, ortada bir ikilem var. Bir yandan, meta-sermaye ve para-sermaye olarak (dolayisiyla, bir de tiiccar sermayesi olarak) adlan-dinlan i§levler, sanayi sermayesinin buriindiigu genel belirli bicimlerdir. Ote yandan ise, ozgiil sermayeler, ve dolayisiyla ozgiil kapitalist gruplar, sirf bu i§lerle ugrasmaktadirlar; ve boylece bu i§levler, sermayenin ken-disini geni§lettigi ozgiil alanlar haline gelmektedir. Ticari sermayede, ticari i§levler ve dola§im giderleri, ancak ba-gim-sizlasmi§ bicimde bulunurlar. Sanayi sermayesinin dola§ima aynlan yam, yalniz siirekli olarak, meta-sermaye ve parasermaye seklinde bu-lunmakla kalmaz, ayni zamanda i§yerinin yaninda biiroda da bulunur. Ama, ticari sermayeden bagimsiz hale gelir. Bu sermaye icin biiro, onun tek i§yeridir. Sermayenin dola§im maliyetleri biciminde kullanilan kismi, sanayiciye gore, biiyuk tiiccar icin daha biiyuk goriiniir, ciinkii, sanayici-nin, her sanayi i§yeri ile bagh kendi biirolannin yam sira, sermayenin, turn sanayi kapitalistleri simfi tarafindan bu i§ icin kullamlacak kismi, birkac tiiccann elinde toplanmi§tir ve bunlar, dola§im i§levlerini yerine getirirken, bunlann gerektirdigi artan giderleri de kar§ilarlar. Sanayi sermayesine, dola§im maliyetleri, iiretken olmayan gider-ler olarak goruniirler, ve boyledirler de. Tuccara ise bunlar, genel kar oram belli iken, biiyukliikleri ile orantih bir kar kaynagi gibi goruniirler. Bu dola§im maliyetleri icin yapilacak yatinmlar, bu yuzden, tiiccar sermayesi icin iiretken bir yatinmdir. Ve bu nedenle, tiiccar sermayesinin satin aldigi emek de kendisi icin ayni
sekilde dogrudan dogruya iiretken emektir. [sayfa 265]
39a
Ticaret proletaryasinin kaderi konusunda, 1865’te yazilmi§ bulunan bu tahminin, zaman igersinde nasil dogrulandigi, biitiin ticari i§lemlerde egitim gormu§, iig-dort dil bilen yiizlerce Alman biiro i§gisinin, haftada 25 §ilin ucretle -ki bu iicret, iyi bir tornacinin iicretinin 50k altindadir- London City’de bo§u bo§una i§ aramalanyla gorulmektedir. Elyazmasindaki iki bo§ sayfa, bu noktanin, daha uzun boylu ele alinacagini gostermektedir. Okur, daha fazlasi igin, bu ba§lik altina giren ge§itli konulann incelendigi ikinci Kitaba (Boliim VI, s. 148-169, “Dola§im Maliyeti” [Kapital, ikinci Cilt, Altinci Boliim, s. 148-154 -Ed] ba§vurabilir. -F.E.
66
Karl Marks Kapital III
ONSEKiZiNCi BOLUM TUCCAR SERMAYESiNIN DEVRI FIYATLAR
SANAYI sermayesinin devri, kendi iiretim donemi ile dola§im za-maninin bir birligidir, ve bu nedenle turn iiretim siirecini kapsar. Tiiccar sermayesinin devri, ote yandan, ashnda metasermayenin bagimsiz-la§mi§ bir hareketinden ba§ka bir §ey olmadigi icin, ozgiil bir sermaye-nin geri doniis. hareketi olarak, metain baskala§iminda ancak birinci evreyi, M-P, temsil eder; P-M, M-P, ticari acidan, tiiccar sermayesinin devridir. Tiiccar satin ahr, parasim metalara cevirir, sonra
satar, metalan tekrar paraya cevirir, ve bu boyle surer gider. Dola§im siireci icersinde, sanayi sermayesinin baskala§imi, daima, kendisini M,-P-M2 biciminde gosterir; iiretilen meta M/in sati§i ile gerceklesen para, yeni iiretim aracla-nnin, M2’nin satin ahnmasi icin kullanihr. Bu dogrudan dogruya M,’in M2 ile degi§tirilmesi demektir ve ayni para boylece, iki kez el degi§tirmek-tedir. Paramn bu hareketi, iki ayn tiirden metain, M, ile M2’nin degi§imine aracihk eder. Tiiccara gelince, tersine, ayni meta, P-M-P’ hareketi ile iki kez el degi§tirmektedir. Bu sadece paramn kendisine donmesini sagla-maktadir. Ornegin, 100 sterlinlik bir tiiccar sermayesi olsa ve bu 100 ile tiiccar meta satin alsa ve 110 sterline satsa, 100 sterlinlik sermayesi tek bir devri tamamlami§ olur ve bu devirlerin bir yildaki sayisi, bu P-M-P’ [sayfa Karl Marks
267 Kapital III
266] hareketinin kac kez yinelendigine bagh olur. Biz burada, satinalma fiyati ile satis. fiyati arasindaki farktan dogabilecek giderleri bir yana bira-kiyoruz, ciinkii bunlar §imdi incelemekte oldugumuz bicimi hi? bir §ekilde etkilemezler. Belli bir tiiccar sermayesinin devir sayisi bu durumda, demek ki, sirf bir dola§im araci olarak paranin yinelenen devirlerine benzer. Tipki aym talerin, on devir yaparak, meta §eklinde kendi degerinin on katim satin almasi gibi, tuccara ait ayni para-sermaye de, on devir yaptiginda, degerinin on katim metalar biciminde satin ahr ya da degerinin on kati tutannda bir toplam meta-sermayeyi gerceklestirir; ornegin 100’liik bir tiiccar sermayesinin on kati = 1.000’dir. Ama arada §u fark vardir: Dola§im araci olarak paranin devrinde, ayni para parcalan farkh ellerden gecer-ler, dolayisiyla ayni i§levi tekrar tekrar yerine getirirler, boylece kendi dola§im hizlanyla, dola§imdaki para parcalan kitlesini olu§tururlar. Ama, tiiccar sozkonusu oldugunda, hangi para parcalannin biraraya gelmesi-yle olu§ursa olu§sun, degeri tutanndaki meta-sermayeyi tekrar satin alan ve satan, bu nedenle, P + AP, yani deger, art, art-deger olarak ayni el-lere, ayni ba§langic noktasina donen, ayni para-sermaye, ayni para-deg-erdir. Bu, onun devrini, bir sermaye devri olarak belirler. Burada, dola-§imdan, daima dola§ima siirdiigiinden daha fazla para ceker. Her ne olursa olsun, hizlandinlmis. bir tiiccar sermayesi devrinin (geli§mi§ bir kredi sisteminde, paranin odeme araci olarak i§levi egemen durumda-dir) ayni miktarda paranin daha hizh dola§im yaptigi anlamina geldigi apaciktir. Bununla birlikte, tiiccar sermayesinin yinelenen devri, hie bir za-man yinelenen bir saUnalma ve sati§ i§leminden daha fazla bir sey ifade etmedigi halde, sanayi sermayesinin yinelenen devri (tiiketim siirecini de iceren) tiim yeniden-iiretim siirecinin devreselligini ve yenilenmesini de ifade eder. Tiiccar sermayesi icin bu yalnizca di§ bir kosul olarak go-riiniir. Tiiccar sermayesinin hizla devrini siirdiirebilmesi icin sanayi sermayesinin siirekli olarak piyasaya meta siirmesi ve cekmesi gerekir. Yeniden-iiretim siireci agir gidiyorsa, tiiccar sermayesinin devri de yava§lar. Tiiccar sermayesinin, iiretken sermayenin devrini sagladigi dogrudur, ama o bunu ancak, onun dola§im
zamanini kisalttigi siirece ba§anr. Sanayi sermayesinin devir donemi icin de bir sinir te§kil eden, iiretim zamani iizerinde dogrudan bir etkisi yoktur. Bu, tiiccar sermayesinin devri ile ilgili birinci engeldir. Ikinci olarak, yeniden iiretken tiiketimin koydugu engel di§inda, tiiccar sermayesinin devri, kacinilmaz olarak, bir de toplam bireysel tiiketimin hizi ve hacmi ile simrhdir, ciinkii, tiike-timfonunun bir kismi olan biitiin meta-sermaye ona baghdir. Bununla birlikte (bir tiiccann bir digerine daima ayni metai sattigi ve bu tiir dola§imin spekiilasyon zamanlannda cok karh goriinebilecegi, ticaret alemindeki devirler bir yana) tiiccar sermayesi, her seyden once, iiretken sermaye icin M-P evresini kisaltir. Sonra, modem kredi sistemi
68
Karl Marks Kapital III
[sayfa 267] altinda, toplam toplumsal para-sermayenin biiyiik bir kismini eli altinda bulundurur, ve boylece daha once satin ahnan mall daha elin-den cikartmadan once bile, tekrar satin almada bulunabilir. Ve bu du-rumda, tiiccanmizin dogrudan dogruya nihai tiiketiciye ya da tiiketiciyle arasindaki bir diizine ba§ka araci tuccara satis. yapmasimn hie bir onemi yoktur. Daima belli simrlann otesine itilme olanagi bulunan, yeniden-iiretim siirecindeki biiyiik esneklik nedeniyle, uretim siirecinin kendi-sinde, herhangi bir engelle kar§ila§maz, kar§ila§sa bile bu engel cok esnektir. Metalann niteliklerinden ileri gelen M-P ve P-M’nin aynlmalan di§inda, hayali bir talep yaratihr. Bagimsiz bir duruma sahip oldugu hal-de, tiiccar sermayesinin hareketi, hie bir zaman, sanayi sermayesinin, dola§im alam icersindeki hareketinden ba§ka bir §ey degildir. Ne var ki, bu bagimsiz durumu sayesinde, belli bir olciide, yeniden-uretim siirecinin bagh oldugu sinirlardan bagimsiz hareket eder ve boylece onun bu sinirlanni daha oteye iter. Bu ic bagimlihk ve di§ bagimsizhk, tiiccar ser-mayesini, ic bagintimn bir bunahmla zorla yeniden kuruldugu bir nokta-ya iter. Bunahmlann, once dogrudan tuketimle ilgili perakende ticarette degil de, toptan ticarette ve toplumun para-sermayesini onun emrine veren bankacihkta ortaya cikmasi ve patlak vermesi gorungiisiinun ne-deni i§te budur. Yapimci, ashnda, ihracatciya ve ihracatci da kendi di§ mii§terisine mal satabilir; ithalatci hammaddeyi yapimciya ve yapimci da uriinlerini toptanci tuccara, vb. satabilir. Ama gozle goriilmeyen belli bir noktada mallar satilmadan kahr, ya da gene biitiin ureticiler ve aracilarda yava§ yava§ asm bir mal yigilmasi olur. Tuketim bu anda en yuksek noktada-dir ve bunun nedeni ya bir sanayi kapitalistinin digerlerini ardarda hare-kete gecirmesi, ya da cahstinlan i§cilerin tarn cali§ma halinde olmasi ve her zamankinden fazla harcama yapabilecek durumda bulunmalandir. Kapitalistlerin harcamalan da, biiyuyen gelirleriyle birlikte artar. Aynca daha once de gordiigumuz gibi (Ikinci Kitap, Boliim III) degi§meyen sermaye ile degismeyen sermaye arasinda
(hizlanmi§ bir birikim dikka-te ahnmasa bile) siirekli bir dola§im yer ahr. Ba§langicta bu, bireysel tii-ketime hie girmedigi icin, bu tiiketimin dismdadir. Ama bu tuketim gene de bu dola§imi kesinlikle sinirlar, ciinkii, degi§meyen sermaye hie bir zaman kendisi icin uretilmez, sirf uriinleri bireysel tiiketime giren uretim alanlannda ona daha fazla gereksinme oldugu icin iiretilir. Bununla birlikte, bu dola§im, gelecekteki talebe bel baglayarak, bir siire sessiz-se-dasiz devam edebilir, ve bu nedenle, bu gibi uretim kollarinda, tiiccarlar ile sanayicilerin i§leri canh bir bicimde devam eder. Uzak di§ piyasalara sati§ yapan (ya da mallan ic piyasada da yigilan) tiiccarlann alacaklan yava§lar ve azahr, bankalar odeme icin baski yapar ya da satin ahnan mallar icin verilen bore senetlerinin vadeleri bu mallar satilmadan [sayfa 268] once dolunca, bunahmlar ba§lar. Ardindan zorunlu sati§lar, odemeKarl Marks
269 Kapital III
lerin kar§ilanmasi icin gerekli sati§lar ba§lar. Daha sonra da, bu hayali gonenci birdenbire sona erdiren cokiintii gelir. Tiiccar sermayesinin devrinin yuzeyselligi ve mantiksizhgi bir ve ayni tiiccar sermayesinin devrinin birkac iiretken sermayenin devirlerini ayni anda ya da ardarda saglayabilmesi nedeniyle daha da biiyiir. Tiiccar sermayesinin devri, sadece birkac sanayi sermayesinin devirlerini saglamakla kalmaz, aynca, meta-sermayenin baskala§imindaki zit evreleri de hizlandirabilir. Ornegin, tiiccar, yapimcidan keten bezi satin almakta ve bunu agarticiya satmaktadir. Bu durumda demek ki, ayni tiiccar sermayesinin devri -gercekte, ayni M-P, keten bezinin gerceklesti-rilmesi- iki farkh sanayi sermayesi icin, iki zit evreyi temsil eder. Tiiccar bu mah iiretken tiiketim icin sattigi siirece onun M-P hareketi daima bir sanayi kapitalisti icin P-M, ve P-M hareketi, bir baska sanayi kapitalisti icin daima MP’dir. Biz eger, bu boliimde yapmi§ oldugumuz gibi K’yi, dola§im gider-lerini dikkate almazsak, bir ba§ka deyi§le, sermayenin tiiccann metalan satin almak icin gerekli parayla birlikte yatirdigi kismini bir yana birakir-sak bu ek sermaye iizerinden saglanan ek kan AK’yi de hesaba katmami§ oluruz. Biz eger, tiiccar sermayesinin kannin ve devrinin fiyatian nasil etkiledigini ogrenmek istiyorsak, bu tamamen mantiga uygundur ve ma-tematiksel olarak dogrudur. Bir libre sekerin iiretim-fiyati 1 sterlin ise, tiiccar 100 £ ile 100 lib-re seker alabilirdi. Bu miktar sekeri eger o bir yil boyunca satin ahyor ve satiyorsa ve eger ortalama yilhk kar orani %15 ise, 100 sterline 15 sterlin ve 1 libre sekerin iiretim-fiyati olan 1 sterline 3 §ilin katmi§ olurdu; Yani, 1 libre sekeri 1 sterlin 3 §iline satardi. Ama, eger libre sekerin iiretim-fiyati 1 §iline diisecek olsa, tiiccar 100 £ ile 2.000 libre seker satin alabilir ve sekerin libresini 1 §ilin l4/5 peniye satardi. §eker i§ine yatinlmi§ olan sermayenin yilhk kan her 100 £ icin gene 15 £ olurdu. Ne var ki tiiccar birinci halde 100, ikinci halde 2.000 libre seker satmak durumundadir. Uretim-fiyatinin yiiksek ya da aleak
diizeyde olu§unun, kar orani ile herhangi bir ili§kisi yoktur. Ama bu, bir libre sekerin satis, fiyatimn, kendi-sini tiiccar kanna ceviren kismini, yani belli bir miktar meta ya da iiriin iizerinden tiiccann fiyata yaptigi ilaveyi biiyiik olciide ve kesinlikle etki-leyebilir. Bir metain iiretim-fiyati kiiciik ise, tiiccann, satinalma fiyati icin, yani bu metain belli bir miktan icin yatiracagi miktar da kiiciik olur. §u halde, belli bir kar orani ile, bu miktardaki ucuz meta iizerinden saglayacagi kann miktan da az olur. Ya da ayni sey demek olan, belli bir miktar sermaye ile, diyelim 100 ile, bu ucuz metalardan daha biiyuk bir miktar satin alabilir ve her 100 icin elde ettigi 15’lik toplam kar, bu me-talar kitlesine ait bulunan her tek parca ya da kisma, kiiciik kesirler ha-linde bolunmu§ olur. Eger bunun tersi olursa, bunlann tersi dogrudur. Bu tamamen, tiiccann uriinlerini ahp sattigi, sanayi [sayfa 269] sermayesinin iiretkenliginin biiyukliigiine ya da kiiciikliigiine baghdir. Hollanda Dogu
70
Karl Marks Kapital III
Hint Kumpanyasinin zamamnda oldugu gibi, tiiccann tekelci olmasi ve aym zamanda uretimi tekeline almasi hali di§inda, bunun, tiiccann az bir karla cok meta ya da metalann her parcasi iizerinden daha biiyiik karla az meta satmasina bagh oldugu yolundaki yaygin dii§iinceden daha giiliinc bir §ey olamaz. Tiiccann sati§ fiyatinin iki sinin §unlardir: bir yandan, iizerinde hie bir denetimi olmayan metalann uretim-fiyati; ote yandan, gene iizerinde hie bir denetimi bulunmayan ortalama kar orani. Ona dii§en tek §ey, pahah ya da ucuz metalann ahm-satimi ile ugrasmayi secmektir ve bu konuda bile, elindeki sermaye ile diger ko§ullann etkisi vardir. I§te bu yiizden, tiiccann izleyecegi yol, kendi iyi niyetine degil, tamamen kapitalist iiretim tarzimn geli§me derecesine baghdir. Uretim iizerinde tekele sahip eski Hollanda Dogu Hint Kumpanyasi gibi tama-miyla ticari bir §irket, olsa olsa kapitalist uretimin ba§langic donemine uyan bir yontemin, biitiiniiyle degismi§ ko§ullar altinda devam edebile-cegini hayal edebilirdi.40 Diger seylerin yanisira asagidaki hususlar, halk arasinda yaygin onyargimn siiriip gitmesine yardim ederler ve kar, vb. konusundaki biitiin yanh§ anlayi§lar gibi, salt ticaret ve tiiccar onyargisinin dikkate alinmasin-dan ileri gelirler: Birincisi: rekabet gorungiisii, ama bunun yalmz, ticari kann, birey-sel tiiccarlar, toplam tiiccar sermayesinin hissedarlan arasinda dagihmi ile ili§kisi olani; ornegin, rakiplerini piyasadan atmak icin, birisinin daha ucuza satmasi. ikincist Profesor Roscher capinda bir iktisatci, Leipzig’de hala, sati§-fiyatlarinda degi§ikligi meydana getiren §eyin, “sagduyu ve insan-cil”* nedenlere dayandigini, koklii degi§iklik geciren uretim tarzimn bir sonucu olmadigini hayal edebiliyor. Uciinciisu: iiretim-fiyatlari, emegin iiretkenligindeki yukselme sonucu dii§er ve sati§fiyatlan da ayni nedenle diiserse, talep ve onunla birlikte piyasa-fiyatlan, cogu kez arzdan daha hizh artar, ve boylece sati§-fiyatlan ortalama kardan daha fazlasim saglar. Dorduncusu: bir tiiccar, daha biiyiik bir sermayenin, daha hizh devretmesini saglamak icin,
sati§-fiyatini indirebilir (bu indirim hie bir zaman, fiyata ekledigi normal kardan fazla olmaz). Biitiin bunlar, yalniz-ca, tiiccarlann kendi aralanndaki rekabeti ilgilendiren seylerdir. [sayfa 270] Bir metain fiyati, ve onunla birlikte bu fiyatta bulunan arti-deger 40
“Kar, genel ilke olarak, fiyat ne olursa olsun daima aynidir; yiikselen ya da algalan bir deniz iizerindeki yiizen bir cisim gibi daima yerini korur. Bu nedenle fiyatlar yiikselirken tiiccar fiyatlan yiikseltir; fiyat dii§erken tiiccar da fiyati dij§urur.” (Corbet, An Inquiry into the Causes, etc., of the Wealth of Individuals, London 1841, s. 20.) Burada, genellikle metinde oldugu gibi, sozkonusu olan normal ticarettir, spekiilasyon degil. Spekiilasyonun tahlili ve ticari sermayenin boliinmesiyle ilgili diger §eyler, bizim inceleme alanimizin di§ina du§uyor. “Ticaret kan, sermayeye eklenen ve fiyatlan bagimsiz olan bir degerdir. ikincisi ise” (spekiilasyon) “sermayenin degerinde ya da fiyatin kendisindeki degi§iklige dayanir” (I.e., s. 128). * Roscher, Die Grundlagen der Nationalohonomie, 3. Auflage, 1858, s. 192. -Ed. Karl Marks
271 Kapital III
payi, belli bir miktar emek tarafindan iiretilen metalann nispi buyiikliig-iine bagh olarak daha biiyiik ya da daha kiiciik oldugu halde, yiiksek ya da dii§iik meta-fiyaUannin, ne belli bir sermaye tarafindan iiretilen arti-deger kitiesini ve ne de arti-deger oranim belirlemedigini Birinci Kitapta gostermis. bulunuyoruz. Bir metain her ozgiillesmis. miktannin fiyati, bun-lar degerlere tekabiil ettikleri olciide, bu metada maddele§en toplam emek miktan ile belirlenir. Eger cok metada az emek maddele§mi§se, metain birim fiyati dii§iik, ve icerdigi arti-deger kiiciik olur. Bir metada maddele§en bu emegin, kar§ihgi odenen ve odenmeyen emege nasil bolundugunun, bu nedenle, fiyatinin hangi kisminin arti-degeri temsil ettiginin, ne bu toplam emek miktanyla ve dolayisiyla ne de o metain fiyatiyla herhangi bir ili§kisi vardir. Ne var ki, arti-deger orani metain birim fiyatinda bulunan arti-degerin mutlak buyiiklugune bagh degildir. Bu oran, arti-degerin nispi biiyukliigiine ve onun ayni metada yer alan iicret-lere oranina baghdir. I§te bu yiizden, metain her birimindeki artidegerin mutlak buyiikliigu kiiciik oldugu halde, arti-deger orani biiyiik olabilir. Metain her parcasindaki arti-degerin bu mutlak biiyukliigii, birinci dere-cede, emegin iiretkenligine ve ancak ikinci derecede, bu emegin kar§ihgi 6denmi§ ve 6denmemi§ bicimde bolunmesine baghdir. §imdi, ticari sati§-fiyati sozkonusu oldugunda, iiretim-fiyati, belirli olan bir di§varsayimdir. Daha onceleri, yiiksek ticari meta-fiyatlan, 1) yiiksek uretim-fiyat-lanndan, emegin iiretken olmayi§indan; 2) tiiccar sermayesinin, serma-yelerin daha biiyuk bir genel hareketlilik icersinde olmalan halinde payina dii§ebilecek miktardan cok daha biiyuk arti-deger kitiesini emmesi sonu-cu, genel bir kar oramnin bulunmayi§indan ileri geliyordu. Her iki ba-kimdan da bu durumun sona ermesi demek ki kapitalist uretim tarzimn geli§mesi sonucudur. Tiiccar sermayesinin devirleri, farkli ticaret dallannda sure baki-mindan degi§ir ve dolayisiyla yilhk devir sayilan daha fazla ya da az olur. Ayni ticaret kolunda sermayenin devri, ekonomik cevrimin farkli evrele-rinde daha hizh ya da daha yavastir. Gene de, deneyimle belirlenen ortalama bir devir sayisi vardir. Tiiccar sermayesinin devrinin, sanayi sermayesinin devrinden farkli oldugunu
g6rmii§ bulunuyoruz. Bu, e§yamn dogasi geregidir. Sanayi sermayesinin devrinde tek bir evre, bagimsiz hale gelmi§ bir tiiccar sermayesinin, ya da bunun bir kisminin tarn bir devri gibi goruniir. Aynca bu, kar ve fiyat saptanmasi bakimindan farkli bir baginti icersinde bulunur. Sanayi sermayesi sozkonusu oldugunda, bunun devri, bir yan-dan, yeniden-uretimin devreselligini ifade eder ve bu yiizden belli bir donemde piyasaya siiriilen metalann kitlesi ona baghdir. Ote yandan, bu [sayfa 27i] sermayenin dola§im zamani, bir engel, uzayabilen bir engel yaratir ve uretim siirecinin hacmini etkiledigi icin, deger ye arti-deger yaratilmasi iizerinde, azcok kisitlayici bir rol oynar. Devir, bu nedenle,
72
Karl Marks Kapital III
yilhk uretilen arti-deger kiUesi, ve dolayisiyla genel kar oraninin olu§-masinda belirleyici bir oge olarak etki yapar ama bu olumlu bir oge ol-maktan cok, simrlayici etkisi olan bir ogedir. Tiiccar sermayesi icin ise tersine, ortalama kar oram, belli bir buyukliiktiir. Bu sermaye, kar ya da artidegerin yaratilmasina dogrudan dogruya katilmaz, ve genel kar oraninin §ekillenmesine de ancak, sanayi sermayesince uretilen kar kitiele-rinden, toplam sermaye icersindeki payi ile orantih bir hisse aldigi siirece katihr. Sanayi sermayesinin, ikinci Cildin, ikinci Kisminda anlatilan kosul-lar altinda yaptigi devir sayisi ne kadar fazla olursa yarattigi kar kitiesi de o kadar biiyiik olur. Gerci, genel bir kar oraninin olusmasi yoluyla, toplam kar, farkh sermayeler arasinda, bunlann bu toplam kann iiretimine katilma oranlanna gore degil, toplam sermaye icersinde tuttuklan yere gore, yani kendi buyiiklukleri ile orantih olarak dagihr. Ama bu, sorunun oziinii degistirmez. Toplam sanayi sermayesinin devir sayisi ne kadar biiyuk olursa, kar kitiesi, yilhk uretilen arti-deger kitiesi ve dolayisiyla, diger ko§ullar ayni kalmak iizere, kar oram o kadar biiyuk olur. Tiiccar sermayesinde durum farklidir. Tiiccar sermayesi icin kar oram belli bir buyukliiktiir ve bu, bir yandan, sanayi sermayesi tarafindan uretilen kar kitlesiyle, ote yandan, toplam tiiccar sermayesinin nispi buyuklugu, bu-nun uretim ve dola§imi siireclerinde yatinlmi§ bulunan toplam sermay-eye olan nicel oram ile belirlenmistir. Bu sermayenin devir sayisi gercekten de, toplam sermayeye olan oramni ya da dola§im icin gerekli tiiccar sermayesinin nispi buyiiklugunii, belirleyici bir bicimde etkiler, ciinkii, gerekli tiiccar sermayesinin mutiak buyuklugu ile bunun devir hizinin ters orantih olduklan apaciktir. Ne var ki, diger kosullar ayni kalmak iizere, tiiccar sermayesinin nispi buyuklugu ya da toplam sermaye icersinde tuttugu yer, bu sermayenin mutiak buyuklugu ile belirlenir. Toplam sermaye 10.000 ve tiiccar sermayesi bunun 1/10’i ise bu = 1.000; toplam sermaye 1.000 ise bunun 1/10’i = 100 olur. Tiiccar sermayesinin nispi buyuklugu ayni kaldigi halde, mutiak buyuklugu, toplam sermayenin buyuklugune bagh olarak degi§ir. Ama biz burada,
onun nispi buyiiklugunu, diyelim toplam sermayenin 1/10’i oldugunu veri olarak kabul ediyoruz. Ne var ki bu nispi buyiikluk de gene devir ile belirlenir. Devri hizh iken, mutiak buyuklugu, ornegin, birinci durumda = 1.000 £, ikinci durumda = 100 £ ve su halde nispi buyuklugu 1/10 olacaktir. Daha yava§ bir devir ile, mutiak buyuklugu, birinci durumda diyelim = 2.000, ikinci durumda = 200 olacaktir. Boylece nispi buyuklugu, toplam sermayenin 1/10’i iken 1/5’ine yiikselecektir. Tiiccar sermayesinin devri-ni, ornegin ulastirma araclanndaki gelisme gibi, kisaltan durumlar, tiiccar sermayesinin mutiak biiyiiklugiinu de pro tanto azaltir ve boylece de, genel kar oramni artinr. Eger durum tersi olursa, bunun tersi dogru-dur. Gelismis. bir [sayfa 272] kapitalist uretim tarzi, daha onceki kosullara gore, tiiccar sermayesi iizerinde iki yonlii bir etki yapar. Bir yandan, Karl Marks
273 Kapital III
fiilen i§lev yapan daha kiiciik bir tiiccar sermayesi kiUesiyle, ayni miktar meta devredilir; tiiccar sermayesinin daha hizh devri ve buna bagh ola-rak, daha hizh bir yeniden-uretim siireci nedeniyle, tiiccar sermayesinin sanayi sermayesine orani kiiciiliir. Ote yandan, kapitalist iiretim tarzinin gelismesiyle birlikte, biitiin iiretim meta iiretimi halini ahr ve boylece biitiin iiriinler, dola§ima aracihk edenlerin elinden gecer. §urasim da eklemek gerekir ki, kiiciik olcekte iiretimde bulunulan daha onceki iiretim tarzi kosullannda, iireticilerin cok biiyiik bir kismi, mallanm dogru-dan dogruya tiiketicilere sattiklan ya da ki§isel sipari§ler iizerine cahstiklan gibi, iiriinlerin bir kismini dogrudan dogruya iireticinin kendisi ayni ola-rak tiiketir, bir kisim hizmetler ayni olarak yerine getirilirdi. Bu yiizden, daha onceki iiretim tarzlannda ticari sermaye, devrini sagladigi meta-sermayeye oranla daha biiyuk oldugu halde: 1)mutlak olarak daha kiiciiktii, ciinkii, toplam iiriiniin, kiyas kabul etmeyecek kadar kiiciik bir kismi meta olarak iiretilir ve tiiccann eline diiserek meta-sermaye olarak dola§ima gecerdi. Daha kiiciiktii, ciinkii, meta-sermaye daha kiiciiktii. Ama ayni zamanda yalnizca devri-nin cok yava§ olmasi nedeniyle degil, ve yalnizca devrettirdigi metalann kitlesi yoniinden degil, orantih olarak da daha biiyuktii. Bir de, bu me-talar kitlesinin fiyati ve dolayisiyla bunlar icin yatinlacak tiiccar sermayesi emegin iiretkenligindeki dii§iikliik yiiziinden kapitalist iiretim kosullannda daha biiyuk olmasi nedeniyle daha biiyuktii, boylece, ayni de-ger, daha kiiciik bir metalar kitlesinde maddelesmisti. 2)Kapitalist iiretim temeli iizerinde, yalnizca daha biiyuk bir metalar kitlesi iiretilmekle kalmaz (bu metalar kitlesinin degerindeki dii§me de hesaba katilmak iizere), ama ayni iiriinler kitlesi, omegin tahil, daha biiyuk bir meta kitlesi teskil eder, yani tahil, gitgide daha fazla bir ticaret nesnesi haline gelir. Bunun sonucu olarak, yalniz tiiccar sermayesinin kitlesinde degil, deniz ulastirmasi, demiryollan, telgraf, vb. gibi, dola§imda kullamlan biitiin sermaye kitlesinde de bir arti§ olur.
3)Ne var ki bu, “sermayeler arasi rekabetin” tarti§ilmasina giren bir konudur: bo§ duran ya da ancak yan yana i§lev yapan tiiccar sermayesi, kapitalist iiretim tarzindaki gelismeyle, perakende ticarete gir-me kolayhgi ile, spekiilasyonla, serbest kalan sermaye bolluguyla biiyur. Ama, tiiccar sermayesinin toplam sermayeye oranla nispi bii-yiikliigii veri kabul edildiginde, ce§itli ticaret kollanndaki devir farklan, ne tiiccar sermayesinin payina dii§en toplam kann biiyiikliigiinii ve ne de genel kar oramni etkiler. Tiiccann kanni belirleyen §ey, devrettirdigi metasermayenin kitlesi degil, bu devri saglamak icin yatirdigi para-ser-mayenin boyutlandir. Yilhk genel kar orani %15, yatinlan sermaye 100 £ ise ve bu sermaye yilda bir devir yapiyorsa, tiiccar metalanm 115 sterli-ne satacaktir. Eger sermayesi yilda be§ devir yapacak olursa, 100 sterli-ne [sayfa 273] satin aldigi meta-sermayeyi, yilda be§ kez 103 sterline, su halde 500’liik bir meta-sermayeyi 515’e satacaktir. Bu, yatirdigi 100’liik
74
Karl Marks Kapital III
sermayesi iizerinden, 15’lik ayni yilhk kan verir. Boyle olmasaydi, tiiccar sermayesi, devir sayisina oranla, sanayi sermayesinden cok daha yiik-sek bir kar saglami§ olurdu ki, bu da genel kar oram yasasi ile geli§irdi. Demek oluyor ki, ce§itli ticaret kollanndaki tiiccar sermayesinin devir sayisi, metalann ticari fiyaUan iizerinde dogrudan bir etkiye sahip-tir. Ticari fiyata eklenen miktar, belli bir sermayenin ticari kanmn, bir metain uretim-fiyatina dii§en kismi, ce§itli ticaret kollanndaki tiiccar sermayelerinin devir sayisi ile ya da devir hizi ile ters orantihdir. Bir tiiccar sermayesi, yilda be§ devir yaparsa, bu sermaye, ayni degerdeki meta-sermayeye, yilda yalniz bir devir yapan diger bir tiiccar sermayesinin, ayni degerdeki meta-sermayeye kattiginin yalniz 1/5’i kadar bir ek ya-par. Farkli ticaret kollanndaki sermayelerin ortalama devir siirelerine bagh olarak sati§fiyatlannda goriilen degi§iklikler, sonunda §u anlami ta§ir: Belli buyiikliikteki tiiccar sermayesi icin, genel yilhk kar oram ta-rafindan, §u halde, bu sermayenin ticari i§lemlerinin ozgiil niteliginden bagimsiz olarak belirlenen ayni kar kitlesi, e§it degerdeki metalar kit-leleri arasinda -devir hizi ile orantih olarak- farkli dagihr, ve boylece, 6r-negin, bir tiiccar sermayesi yilda be§ devir yaparsa, metalann fiyatina %15/5 = %3, yilda bir devir yaparsa %15 ek yapar. Farkli ticaret kollanndaki ticari kann ayni yuzdesi, bu nedenle, metalann sati§-fiyatlarini, tamamen bunlann devir siirelerine bagh olarak, bu metalann degerlerinin tamamen farkli yuzdeleri ile yukseltir. Ote yandan, sanayi sermayesinde devir donemi, belirli bir sermaye tarafindan belli bir siirede iiretilen degerlerin ve arti-degerlerin kitle-sini, somiirulen emegin kitlesini etkiledigi icin etkilemekle birlikte, iiretilen bireysel metalann deger buyukliigiinu hie bir sekilde etkilemez. Bu, hie ku§kusuz, gozlerden sakli bir §eydir, ve uretim-fiyatlarina bakihr ba-kilmaz da baska tiirlii goriiniir. Ama bunun tek nedeni, daha once ince-lenen yasalar geregince, ce§itli metalann uretimfiyatlarimn, bunlann degerlerinden sapmasi olgusudur. Ama biz, butilnuyle iiretim siirecine,
toplam sanayi sermayesi tarafindan iiretilen metalar kitlesine bakacak olursak, genel yasanin gecerli oldugunu hemen goriiriiz. §u halde, devir doneminin, sanayi sermayesi tarafindan iiretilen degerlerinin olusumu iizerindeki etkisinin daha yakindan incelenmesi, bizi tekrar genel yasaya, ekonomi politigin temeline, metalann degerlerinin, icerdikleri emek-zamani ile belirlendigi olgusuna gotiirdiigii halde, tiiccar sermayesinin devrinin ticari-fiyatlar iizerindeki etkisi, birle§tirici halkalann cok kapsamh bir tahlili yapilmaksizin, fiyatlann tamamen key-fi belirlendigine i§aret eder goriinen bir goriingiiyii aciga cikartir; yani bu fiyatlar, yalnizca yilda belli bir miktar kan cebe indirmeye azmetmi§ bir sermaye tarafindan saptanmaktadir. Sirf devirlerin bu etkisi yuziinden, belli simrlar icersinde, dola§im siirecinin kendisi, meta-fiyatlanni, iiretim [sayfa 274] siirecinden bagimsiz olarak belirliyormu§ gibi goriiniir. Biitiin Karl Marks
275 Kapital III
olarak yeniden-uretim siireci konusundaki her tiirlii yiizeysel ve yanh§ anlayi§lar, tiiccar sermayesinin incelenmesinden ve bu sermayenin ken-disine ozgii harekeUerinin, dola§ima aracihk edenlerin kafalannda uyan-dirdigi dii§iincelerden cikmi§lardir. Okurun biiyiik bir deh§etle farkettigi gibi, eger kapitalist uretim siirecinin gercek ic bagintilannin tahlili, cok cetrefil ve ucsuz bucaksiz bir i§ ise; ve eger, gozle goriiniir, tamamen di§sal bir hareketi, gercek icsel bir harekete indirgemek bilimin gorevleri arasinda ise, kapitalist uretimi ve dola§imi yuriiten ki§ilerin kafalannda, uretim yasalan konusun-da beliren kavramlann, bu gercek yasalardan bamba§ka §eyler, ve sadece gozle goriinen hareketlerin bilingli ifadeleri olacagi besbellidir. Tiiccar, borsa spekulatorii ve banker iizerine olan kavramlar, zorunlu olarak tamamen carpitilmistir. Yapimcilar iizerine olan kavramlar, sermayeleri-nin tabi oldugu dola§im hareketleri, ve genel kar oraninin e§itlenmesi yiiziinden bozulmu§tur.41 Ayni §ekilde rekabet de, bunlann kafalannda, ba§tan sona carpitilmi§ bir role burunmu§tiir. Deger ile arti-degerin simr-lan belirli ise sermayeler arasindaki rekabetlerin, degerleri uretim-fiyat-lanna ve daha sonra da, tiiccar fiyatlanna, arti-degeri ortalama kara nasil d6nu§turdugunii kavramak kolaydir. Ama bu sinirlar olmaksizin, reka-betin nicin genel kar oranini bu degil de §u diizeye, ornegin, %1.500 ye-rine %15’e indirgedigi, kavranilmasi olanaksiz bir §ey olur. Rekabet olsa olsa, ancak genel kar oranini bir diizeye indirgeyebilir, ama icinde bu diizeyin kendisini belirleyebilecek bir oge ta§imaz. Tiiccar sermayesi acisindan i§te bunun icin, fiyatlan belirleyen §ey devrin kendisi gibi goriiniir. Buna kar§ihk, sanayi sermayesinin devir hizi, bir sermayenin daha cok ya da az emek somurmesini sagladigi siirece, kar kitlesi ve dolayisiyla, genel kar orani iizerinde belirleyici ve sinirlayici bir etki yaptigi halde, bu kar orani, tiiccar sermayesi icin dissal bir olgu halini ahr ve arti-deger uretimi ile icsel ili§kisi goriinmez hale gelir. Diger biitiin ko§ullar e§it olmak iizere ve ozellikle ayni organik bile§ime sahip, ayni sanayi sermayesi yilda iki yerine dort devir yapsa, iki kati arti-deger ve dolayisiyla kar iiretir. Ve bu sermaye, bu daha hizh devri olanakli kilan, geli§mi§ uretim yontemi
iizerinde tekele sahip olur olmaz ve oldugu siirece, bu durum goriiniir hale gelir. Tersine, farkli ticaret kollannda, devir donemlerindeki farklar, belli bir meta-sermaye-nin devri iizerinde saglanan kann, bu meta-sermayeyi devrettiren para-sermayenin devir sayisi ile ters orantih olgusunda kendilerini gosterirler. Small profits and quick returns*, shopkeeper’a**, sirf ilke olarak izledigi 41
Bu 50k safga ama ayni zamanda 50k dogru saptamadir: “Bir ve ayni metain, farkli sati-cilardan, oldukga farkli fiyatlarla elde edilebilmesi olgusu hig ku§kusuz gogu kez bir hesap yanh§hgindan ileri gelmektedir.” (Feller and Odermann, Das Ganze der haufmannischen Arith-metik, 7th ed., 1859, s. 451]. Bu, fiyatlann saptanmasinin nasil tamamen teorik, yani soyut hale geldigini gostermektedir. * Kiigiik karlar ve hizh devirler. -f. ** Diikkanci. -f.
76
Karl Marks Kapital III
bir ilke gibi goriinur. [sayfa 275] Gerisine gelince, biri digerini izleyen, kar§ihkli olarak birbirini telafi eden, daha hizh ve daha yava§ devirler bir yana, tiiccar sermayesinin devri konusundaki bu yasamn, her ticaret alaninda, ancak belirli bir alana yatmlan tiiccar sermayesinin tamamimn yaptigi devirlerin ortala-masi icin gecerli oldugu aciktir. B ile ayni alanda i§ yapan A’ya ait sermaye, ortalama devir sayi-sindan daha fazla ya da daha az devir yapabilir. Bu durumda digerleri, daha az ya da daha cok devir yaparlar. Bu, bu alana yatinlmi§ bulunan toplam tiiccar sermayesi kitlesinin devrini degisUrmez. Oysa bunun, bi-reysel tiiccar ya da diikkanci icin biiyuk bir onemi vardir. Tipki, sanayi kapitalisUerinin daha iyi ortalama kosullar altinda iiretim yaptiklannda fazladan kar saglamalan gibi, o da bu durumda fazladan bir kar elde eder. Rekabet onu zorlarsa, kanni ortalamamn alUna dii§urmeksizin, mallanni rakiplerinden daha ucuza satabilir. Sermayesini daha hizh de-vrettirmesini saglayan kosullann kendileri, eger elveri§li bir diikkan yeri gibi satihk §eyler ise, bunun icin fazladan bir rant odeyebilir, yani arti-kanmn bir kismini toprak ranUna cevirebilir. [sayfa 276]
Karl Marks
277 Kapital III
ONDOKUZUNCU BOLUM PARA TiCARETIYLE UGRASAN SERMAYE
SANAYI sermayesinin ve (sanayi sermayesinin dola§im hareketi-nin bir kismini kendi ozel hareketi gibi iizerine aldigi icin) §imdi ona Have edebilecegimiz ticaret sermayesinin dola§im surecinde paramn yaptigi sirf teknik hareketler, tarn bu hareketleri ve yalmz bu hareketleri, kendisine ozgii i§lemler olarak yerine getiren ozel bir sermayenin i§levi halinde bagimsizla§irlarsa, bu sermaye, para ticaretiyle ugrasan sermaye seklini almi§ olur. Sanayi sermayesinin, ve daha dogrusu ticaret sermayesinin bir kismi, her zaman yalmz genellikle para-sermaye olarak para-biciminde bulunmaz, ama sirf bu teknik i§levleri yerine getiren para-sermaye olarak da para-biciminde
bulunur: Toplam sermayenin belirli bir kismi, kendisini geri kalan kisimdan bagimsizlastinr ve kapitalist i§levi, yalmzca, tiim sanayici ve tiiccar kapitalistler sinifi icin bu i§lemleri yerine getirmekten ibaret bulunan, para-sermaye biciminde onlardan aynhr. Ticaret sermayesinde oldugu gibi, sanayi sermayesinin dola§im siirecin-de para-sermaye biciminde i§ goren bir kismi, geri kalan kisimdan aynhr, ve yeniden-uretim surecindeki bu i§lemleri, diger biitiin sermayeler icin yerine getirir. Bu para-sermayenin hareketleri bu nedenle, gene, yeniden-uretim siirecine katilan sanayi sermayesinin bagimsizlasmi§ bir kisminin hareketlerinden ba§ka bir sey degildir. [sayfa 277]
78
Karl Marks Kapital III
Sermaye ancak yeni yatmldigi zaman ve siirece -bu, birikim icin de gecerlidir- para biciminde sermaye, hareketin ba§langic noktasi ve biti§ noktasi olarak goriiniir. Ama dola§im surecinde i§ gormekte bulu-nan biitiin sermayeler icin, bu birinci ve sonuncu noktalar, yalmzca geci§ noktalan olarak goriiniir. Basit meta dola§iminda goriilmiis. oldugu gibi, sanayi sermayesi, iiretim alanindan ciktigi andan bu alana tekrar girdigi ana kadar, M’-P-M ba§kala§imindan gectigi icin, P, ashnda, ba§kala§imin bir evresinin, bu evreyi tamamlayacak kar§it evrenin ba§langic noktasini te§kil etmek iizere olan biti§ noktasini temsil eder. Ve, sanayi serma-yesinin M-P hareketi, daima, tiiccar sermayesi icin P-M-P oldugu halde, tiiccar sermayesi icin de fiili siirec, bu kez i§lev yapmaya ba§layinca siirekli M-P-M olur. Ama o, M-P ve P-M hareketlerini aym zamanda ya-par. Bunun anlami, bir baska sermaye P-M evresinde iken, bir sermaye M-P evresinde bulunuyor ve ama, aym sermaye, iiretim siirecinin siirek-liligi nedeniyle, bir ve aym zamanda siirekli satin aliyor ve siirekli satiyor. Bir ve aym zamanda daima her iki a§amada bulunuyor demektir. Bir kismi, daha sonra tekrar metalara cevrilmek iizere paraya cevrilirken, bir digeri tekrar paraya cevrilmek iizere aym anda metalara cevrilmek-tedir. Paranin burada, dola§im araci olarak mi yoksa odeme araci olarak mi i§ gordiigii, tamamen meta degi§iminin bicimine baghdir. Her iki halde de kapitalist, siirekli olarak bircok insana para odemek ve siirekli olarak bircok kimseden para almak durumundadir. Para odeme ve para alma seklindeki bu tamamen teknik i§lem, para odeme araci olarak i§ gordiigii siirece, odeme bilancolan yapmayi ve bilanco hesaplan tut-mayi gerekli kilan bashbasma bir emektir. Bu emek, bir dola§im gideri-dir, yani deger yaratan bir emek degildir. Bu i§, ozel bir araclar ya da kapitalistler toplulugu tarafindan, geriye kalan kapitalist simf adina yuriitiil-mek suretiyle kisaltihr. Sermayenin belirli bir kisminin, bir yigma olarak, potansiyel para-sermaye olarak - yedek bir odeme araci, yedek bir satinalma araci, cahstirmayi bekleyen para seklinde bo§ duran bir sermaye gibi, her an elde bulunmasi gerekir. Diger bir kisim, siirekli olarak bu bicimde geriye akar. Para
toplama, odeme, defter tutma dismda, bu, yigma halindeki paranin korunmasini da gerektirir ki, bu da bashbasma bir i§lemdir. Ger-cekten de, bu, siirekli olarak yigma paranin, dola§im ve odeme araclan-na cevrilmesi, ve sati§lar ile siiresi dolan alacak odemelerinden saglanan para aracihgi ile tekrar yigilmasi demektir. Sermayenin, kendi i§levleriyle ili§igini kesen ve para olarak bulunan sermayenin bu kisminin i§te bu devamh hareketi, bu tamamen teknik i§lev, dola§im maliyetleri olarak simflandirilan, kendi ba§ina bir emege ve harcamaya yolacar. i§b61iimii, sermayenin isjevlerine bagh bulunan bu teknik i§lem-lerin, tiim kapitalist simf icin, elden geldigince kendi ozel i§levleri olarak, ozel [sayfa 278] bir aracilar ya da kapitalistler toplulugu tarafindan yapilKarl Marks
279 Kapital III
masini - ya da bu i§lerin bunlann ellerinde toplanmasini gerektirir. Tiic-car sermayesinde oldugu gibi burada da isbolumii iki anlamda sozko-nusudur. Uzmanhk isteyen bir i§ haline gelir ve turn sinifin para mekaniz-masi icin, ozel bir i§ olarak yapildigindan, belirli ellerde toplanir ve biiyiik olcekte yuriitulur. Hem ge§itli bagimsiz kollara aynlma ve hem de i§in bu kollar arasinda (biiyuk biirolar, sayisiz sayman ve veznedarlar, alabil-digine geni§ bir i§b61umii) parcalanmasi yoluyla daha da ileri bir isbolumii yer ahr, Para odeme ve tahsil etme, hesaplann kapatilmasi, cari hesa-plann tutulmasi, paranin korunmasi, vb. gibi butun bu i§ler, bu teknik i§lemleri zorunlu kilan faaliyeUerden ayrilarak, bu i§levler icin yatinlmi§ sermayeyi, para ticaretiyle ugrasan sermaye haline getirir. Ozgiil i§ler halinde bagimsizlasmalarimn, para ticaretine yolactigi cesMi i§lemler, paranin kendisinin ce§itli amaclanndan, ve sermayesi-nin para-biciminde yuriitmek zorunda bulundugu i§levlerinden dogar-lar. Paranin, ba§langicta, farkli topluluklar arasindaki iiriin degi§iminden dogup geli§tigine daha once deginmistim.42 Para ticareti, para-meta ticareti, bu nedenle, once uluslararasi ti-caretten geli§mi§tir. Farkli ulusal sikkelerin varolmalanndan beri, yaban-ci iilkelerden satin almada bulunan tiiccarlar, kendi ulusal sikkelerini yerel sikkeler ile degistirmek ve bunun tersini yapmak ya da farkli sikke-leri, heniiz sikke haline getirilmemi§ saf giimii§ ya da altinla -diinya pa-rasi ile- degistirmek zorundaydilar. Modern para ticaretinin dogal temel-lerinden birisi olarak goriilebilecek kambiyo i§i boylece dogmu§tur.43 Bundan, giimiisun (ya da altimn), ulusal paradan farkli olan diinya pai2
Zur Kritik der politischen Ekonomie, s. 27 (Ekonomi Politigin Ele§tirisine Katki, Sol Yayinlan, Ankara 1974, s. 76). Ayrica bkz. Kapital, 1. C. 2. Bolum. -Ed. 43 “Sikke basma ayncahgina sahip bulunan birgok prensler ile kentlerin bastiklan sikkelerin, ayar ve baskilanyla ilgili olarak sikkeler arasindaki biiyuk farkhhklar, tiiccarlann, farkli sikkelerin tasfiyesi igin,
gerektiginde yerel parayi kullanabilmelerini saglamak igin bu i§le ilgili kurumlann yaratilmasini zorunlu kilmi§ti. Yabanci piyasalara giden tiiccarlar, nakit odemelerde bulunabil-mek igin yanlannda sikke haline getirilmemi§ saf giimii§ ya da altin bulunduruyorlardi. Ayni §e-kilde, yerel piyasalardan aldiklan parayi da, yurtlanna donerken sikke haline getirilmemi§ gumiis. ya da altinla degi§tiriyorlardi. Para degisUrme i§i, sikke haline getirilmemi§ degerli madenlerin yerel sikkeler ile degistirilmesi i§i ya da bunun tersi, boylece yaygin ve karh bir i§ haline geldi.” (Hiillmann, Stddtwesen des Mittelalters, Bonn 1826-29, 1, s. 437-38.) “Kambiyo baskilan, bu adlanni, polige gikartmalan olgusundan degil ... sikkeleri degi§tirmeleri olgusundan alirlar. Amsterdam Kambiyo Bankasinin 1609’da kurulmasindan gok once, Hollanda’nin ticaret kentlerinde, sarraflar, kambiyo yerleri ve hatta kambiyo bankalan vardi. ... Bu sarraflann i§leri, iilkeye yabanci tiiccarlar tarafindan getirilen sayisiz tiirdeki sikkeleri, resmi sikkelerle degisUrmekti. Yava§ yava§ bunlann faaliyet gevreleri geni§ledi. ... Bunlar zamanin bankerleri ve kasadarlan haline geldiler. Ama, Amsterdam hiikiimeti, kasadarlik ve kambiyo isterinin birle§tirilmesini tehlikeli gordii ve bu tehlikeyi onlemek igin, hem kasadarlik ve hem de kambiyo isjemlerini yerine getirebilecek, yetkili ve biiyiik bir kurum kurmaya karar verdi. Bu kurum 1609’da kurulan iinlii Amsterdam Kambiyo Bankasi idi. Ayni sekilde, Venedik, Cenova, Stockholm, Hamburg kambiyo bankalan kokenlerini, siirekli para degi§tirme zorunluluguna borgludurlar. Bunlar arasinda Hamburg Kambiyosu bugiin hala i§ yapan tek kurumdur, giinkii, kendisine ait darphanesi olmayan bu ticaret kentinde boyle bir kuruma hala gereksinme duyulmaktadir, vb.” (S. Vissering, Handboeh van Prahdsche Staathuishoudhunde, Amsterdam 1860-61, 1, s. 247-48.)
80
Karl Marks Kapital III
rasi -§imdi banka parasi ya da ticaret parasi denilmektedir- olarak i§ gordugu kambiyo bankalan dogmu§tur. Bir ulkedeki bir sarraf, [sayfa 279] seyyahlara, bir ba§ka ulkedeki sarraf icin odenmek iizere verdigi police anlaminda olmak iizere, kambiyo i§lemi, eski Roma ve Yunan’da, ger-cek para degi§iminden dogup gelismisti. Metalar olarak (liiks e§yalar yapimi icin hammadde olarak) altin ve gumiis. ticareti, kiilce ticaretinin ya da evrensel para olarak paranin i§levleri icin bir arac odevini yerine getiren ticaretin dogal temelidir. Bu i§levler, daha once de aciklandigi gibi (Buch I, Kap. Ill, 3, c) iki yonliidiir: uluslararasi odemelerde denge saglamak icin, ve faiz pe§indeki ser-maye gocleriyle ilgili olarak, ce§itli ulusal dola§im alanlan arasindaki ileri-geri para hareketi; bununla e§zamanh olarak, degerli madenlerin, iiretim kaynaklanndan diinya piyasasi yoluyla aki§i ve bunlann ce§itli ulusal dola§im alanlan arasinda dagihmi. Ingiltere’de, 17. yiizyihn biiyiik bir kisminda kuyumcular hala bankerlik yapiyorlardi. Uluslararasi ode-melerin dengelenme i§lerinin daha sonralan kambiyo ticaretinde nasil gelistigini, vb. ve degerli senetler ile ilgili i§lemler konusundaki her seyi tamamen bir yana birakacagiz; kisacasi, kredi sisteminin bizi burada heniiz ilgilendirmeyen biitiin ozel sekillerini dikkate almayacagiz. Ulusal para, evrensel para olarak i§ goriirken yerel niteliginden siynhr, bir ulusal para bir baskasi ile ifade edilir ve boylece bunlann hep-si de nihayet icerdikleri altin ya da gumiise indirgenir ve bunlar da, diinya parasi olarak dola§imda bulunan iki meta olduklan icin, ayni anda, siirekli degi§iklik gosteren kendi kar§ihkli deger oranlanna indirgenirler. Para ticareti yapan adamin kendi ozel ugra§i haline getirdigi §ey i§te bu ara i§lemlerdir. Sarraflik ile kiilce ticareti, demek ki para ticaretinin ba§langictaki bicimleri olup, paranin, ulusal para ve diinya parasi olarak iki yanh i§levinden dogarlar. Kapitalist iiretim siireci, ve genellikle ticaret, kapitalizm oncesi iiretim bicimlerine dayandigi zaman bile su sonuclara ula§ir:
Birincisi, paranin yigma olarak biriktirilmesi, yani burada, sermaye-nin yedek bir odeme ve satinalma fonu olarak para-biciminde daima elde bulundurulmasi gereken kismi. Bu, para yigmanin, kapitalist iiretim tarzi altinda tekrar goriinen ve genellikle tiiccar sermayesinin geli§mesiyle, en azindan bu sermayenin amaclan icin ortaya cikan ilk bicimi-dir. Her iki nokta da, ulusal oldugu kadar uluslararasi dola§im icin de gecerlidir. Para yigma, siirekli bir aki§ icersindedir, durmadan dola§ima akar ve durmadan ordan geri doner. Bu para yigmanin ikinci bicimi, atil halde duran ve, yeni biriken ve heniiz yatinlmami§ bulunan para-ser-maye de dahil, gecici olarak kullanilmayan para §eklindeki sermayedir. Bu para yigmanin olusmasiyla ortaya cikan i§levler, her §eyden once, paranin saklanmasidir, defter tutulmasidir, vb.. Ikincisi, ne var ki biitiin bunlar, satin almalar icin para harcanma-sini, sati§lardan para toplanmasini, odemeler yapilmasini ve yapilacak Karl Marks
281 Kapital III
[sayfa 280] odemelerin kabuliinii, bilancolan, vb. gerektirir. Para ticaretiyle ugrasan kimseler biitiin bu hizmeUeri, ba§langicta, tiiccarlar ile sanayici kapitalisUerin basit kasadarlan olarak yerine getirirler.44 Para ticareti, ilk evrelerinde bile, bu normal i§levlerine bir de bore verme, bore alma, kredi katihr katilmaz, iyice geli§ir. Faiz getiren serma-yenin ele ahndigi bundan sonraki kisimda, bu konuda daha fazla durula-caktir. Kiilce ticaretinin kendisi de, altin ya da giimiisun bir iilkeden di-gerine aktanlmasi, sirf meta ticaretinin bir sonucudur. Uluslararasi odemelerin durumunu ve cesMi piyasalardaki faiz oranlanm ifade eden kam-biyo kurlan ile belirlenir. Kiilce ticaretiyle ugrasan ki§i, bu haliyle, bu sonuclann salt bir aracisi olarak i§goriir. Para ile para hareketlerinin ve bicimlerinin, basit meta dola§i-mindan nasil geli§tigini tarti§irken (Buch I, Kap. Ill), satinalma ve odeme araci olarak dola§imda bulunan para kitlesinin hareketlerinin, metalann baskala§imina, ve §imdi tiim yeniden-iiretim siirecinde bir evreden ba§ka bir sey olmadigini bildigimiz bu ba§kala§imin hacmi ile hizina bagh bu-lundugunu g6rmu§tiik. Para malzemesinin -altin ile giimiisun- bunlann iiretim kaynaklanndan saglanmasina gelince, bu dogrudan dogruya meta degi§imi, meta olarak altin ile gumusun diger metalar ile degi§imi yoluy-la olur. §u halde bunun kendisi de, demir ya da oteki madenlerin sag-lanmasi gibi, meta degi§iminde ancak bir evredir. Ne var ki, degerli madenlerin diinya piyasasindaki hareketierini ilgilendirdigi kadanyla (biz burada, bore yoluyla sermaye aktanlmasini ifade eden -bu, meta-ser-maye §eklini de alabilen bir tiir aktarmadir- hareketleri bir yana biraki44
“Kasiyerlik kurumu belki de, Hollanda ticaret gelirlerinde oldugu kadar hig bir yerde ba§langigtaki bagimsiz niteligini korumami§tir” (Amsterdam’da kasadarhk i§inin kokeni ko-nusunda bkz: E. Lusac; Holland’s Ryhdom, Part III). “Onun i§levleri kismen, eski Amsterdam Kambiyo
Bankasinin istevleriyle gaki§maktadir. Kasiyer, hizmetlerinden yararlanan tiiccarlardan belli bir miktar para ahr ve bunun kar§ihginda onlar igin defterinde bir “kredi” agar. Tiiccarlar daha sonra ona borg senetlerini gonderirler, kasiyer onlar adina bunlan tahsil ederek hesaplanna alacak olarak gegirir. Ayni zamanda, bunlann gektikleri senetler (hassiers briefes) igin odeme-lerde bulunur ve bu miktarlan hesaplannda borglandinr. Bu tahsilat ve odemeler igin kiigiik bir iicret ahr ve bu, ona yaptigi i§ kar§ihginda ancak, taraflar arasindaki devir isjemlerinin hacmiyle orantih bir gelir saglar. Eger odemeler, ayni kasiyer ile i§ yapan iki tiiccar arasinda yapihyorsa, bu gibi odemeler, kendi defterlerine yapilan karsrtikh kayitlar ile gok basit sekilde tasfiye edilir. giinku, kasiyerler bunlann kar§ihkli alacaklanni giinii guniine tasfiye eder. Kasiyerlerin asil i§i boylece, odemelerdeki bu aracihk i§i oluyor. Bu nedenle, kasiyerlik, sanayi girisjmlerini, spekii-lasyonu, sinirsiz krediler agmayi, konusu di§inda birakiyor; giinkii, kasiyerin, kendisinde hesabi bulunan bir kimseye alacaginin iizerinde odemede bulunmamasi, bu iste bir kural olmasi gerektir.” (Vissering, loc. tit, s. 134) Venedik’teki banka birlikleri iizerine: “Kiilge ta§inmasinin, ba§ka yerlerden daha az uygun oldugu Venedik’te gereksinmeler ile yerel durum, bu kentin biiyiik tiiccarlanni, gerekli giiven, denetim ve yonetim altinda banka birlikleri kurmaya yoneltti. Bu gibi birliklerin iiyeleri, belli bir miktar para yatinyorlar, alacaklilanna bu hesap iizerinde odeme senetleri diizenliyorlar ve bu odenen miktar, bu amag igin tutulan defterde borglunun hesabindan diisulerek, ayni defterde alacakhnin hesabina kaydediliyordu. Bu, ciro bankalan denilen kurumlann en eski onciileridir. Bu birlikler gergekten eskidirler. Ama. 12. yiizyila bag-lanacak olurlarsa, 1171’de kurulan Devlet istikraz Kurumu ile karigtinhrlar.” (Hiillmann, loc. cit, s. 453-54.)
82
Karl Marks Kapital III
yoruz) bu da tipki paranin, ulusal satinalma ve odeme araci olarak hare-ketinin, ic piyasadaki meta degi§imi ile belirlenmesi gibi, uluslararasi [sayfa 28i] meta degi§imi ile belirlenir. Degerli madenlerin, bir ulusal dola§im alanindan digerine giri§-giki§lan, sirf ulusal paradaki deger kaybi ya da cifte standart uygulanmasi ile meydana geldigi siirece, para dola§imina yabanci seylerdir ve sadece devlet kararnameleri ile keyfi yaratilan sap-malann duzeltilmesini temsil ederler. Son olarak, ister ic ister di§ ticaret-te satinalma ve odeme araci icin yedek fon te§kil eden, ve gene sirf gecici olarak bo§ kalan bir sermaye bicimini temsil eden para yigmaya gelince, bunlar her iki halde de, dola§im siirecinin zorunlu tortulandir. Turn para dola§imi, eger hacim, bicim ve hareket olarak, meta dola§iminin sirf bir sonucu ise, ve bu da kapitalist acidan yalmzca ser-mayenin dola§im siireci ise (gelirin harcanmasi perakende ticaret yo-luyla yapildigi siirece, sermayenin gelir ile, ve gelirin gelir ile degismesini de kapsamak iizere), para ticaretinin, yalmzca meta dola§iminin sirf bir sonucu ve gorungusii olan para dola§imini saglamadigi apaciktir. Bu para dola§iminin kendisi, meta dola§imindaki bu evre, para ticaretinde zaten kendiliginden varsayihr. Para ticaretinin sagladigi §ey, yalmzca para dola§imimn teknik i§lemlerini toplu, kisa ve basit hale getirmektir. Para ticareti, para yigmayi olu§turmaz. Bu yigma, isteyerek yapildigi siirece (yani, kullamlmayan sermayenin ya da yeniden-iiretim siirecindeki bir bozuklugun ifadesi olmadigi siirece) onun olusumunun ekonomik as-gariye indirgenebilecegi teknik olanaklan saglar, ciinkii, butuniiyle kapitalist simf icin kullamldiginda, yedek satinalma ve odeme araci fonlan, her kapitalistin bu i§i kendisi yapmasi halinde olmasi gerekenden daha fazla olmak zorunda degildir. Para ticaretiyle ugra§anlar, degerli maden-ler satin almazlar. Onlar, yalmzca, meta ticareti bunlan satin ahr almaz, dagihmlanni saglarlar. Para, odeme araci olarak i§ gordiigii siirece, para ticareti yapanlar, odemeler dengesinin saglamlastinlmasini kolayla§tinrlar ve bu yapay dengeleme mekanizmasi yoluyla, bu amac icin gerekli para miktanm azaltmi§ olurlar. Ama bunlar ne kar§ihkh odemeler arasindaki ili§kileri ve
de bu odemelerin hacmini belirlerler. Omegin, bankalar ile Wiring biirolannda birbirleriyle kar§ihkli olarak degi§tirilen policeler ile cekler, tamamen bagimsiz ticari i§lemleri temsil ederler ve belirli i§lemlerin sonucudurlar; sozkonusu olan, bu sonuclann teknik bakim-dan daha iyi bir bicimde dengelenmesidir. Para, satinalma araci olarak dola§imda bulundugu siirece, satinalma ile sati§lann hacim ve sayisimn, para ticareti ile herhangi bir ili§kisi yoktur. Para ticareti ancak, satinalma ve sati§la ilgili teknik i§lemleri kisaltabilir ve boylece, metalann devri icin gerekli nakit para miktanm azaltir. Para ticareti, burada inceledigimiz yahn bicimiyle, yani kredi sis-teminden ayn olarak, oyleyse, meta dola§imimn belli bir evresinin, yani para dola§imimn teknigi ile, ve paranin kendi dola§imindan ileri gelen farkh i§levlerle ilgilidir. Karl Marks
283 Kapital III
Bu, para ticaretini, metalann ba§kala§imim ve degi§imini saglay-an ya da hatta metasermayenin bu siirecine sanayi sermayesinden ayn bir [sayfa 282] sermayenin siireci goriinusunii veren, meta ticaretinden esash §ekilde ayihr. Bu nedenle, tiiccar sermayesinin kendi dola§im bicimi, P-M-P oldugu, burada metain iki kez yer degistirdigi ve boylece paranin geriye aki§ini sagladigi, oysa bundan farkli olan M-P-M biciminde paranin iki kez el degistirerek meta degi§imini sagladigi halde, para ticareti yapan sermaye icin boyle ozel bicim yoktur. Para-sermaye, ayn bir kapitalisUer simfi tarafindan para dola§imimn bu teknik yanini saglamak icin yatinldigi siirece -bu, diger bir durumda, bu amaclar icin tiiccarlar ile kapitalistlerin bizzat yatirmak zorunda kala-caklan ek sermayeyi daha kiiciik olcekte temsil eden bir sermayedirsermayenin genel bicimi, P-P’ burada da goriilur. P yatirmak suretiyle bu kapitalist P + AP saglar. Ama, P-P’ saglamasi, burada, ba§kala§imin maddi degil teknik siirecini ilgilendirir. Para ticaretiyle ugra§an kimselerin kullandiklan para-sermaye kit-lesinin, tiiccarlar ile sanayi kapitalistlerinin, dola§im siirecindeki para-sermayeleri oldugu, bu kimsenin yapUgi i§lemlerin ashnda tiiccarlar ile sanayi kapitalisUerinin i§levi oldugu, onun yalnizca aracihk ettigi acikUr. Para ticaretiyle ugra§anlann karlannin, bunlar zaten gercekle§mi§ olan degerlerle (bunlar, alacakli haklan biciminde gercekle§tigi zaman bile) i§g6rdiikleri icin, arti-degerden bir indirimden ba§ka bir §ey olma-digi ayni derecede aciktir. Tipki meta ticaretinde oldugu gibi burada da ikili bir i§lev vardir. giinkii, para dola§imi ile ili§kili teknik i§lemlerin bir kismim meta tacirle-ri ile meta ureticilerinin kendilerinin yapmasi zorunlulugu vardir. [sayfa 283]
84
Karl Marks Kapital III
YiRMINCi BOLUM TUCCAR SERMAYESI KONUSUNDA TARIHSEL MALZEME
TUCCAR sermayesi ile para ticareti yapan sermayelerin, para ola-rak ozel birikim bicimi bundan sonraki boliimde incelenecektir. Buraya kadar soylenenlerden, tiiccar sermayesine, ister meta is-ter para ticareti yapan sermaye §eklinde olsun, sanayi sermayesinin, diyelim, madencilik, tanm, hayvancihk, imalat, ula§tirma, vb. gibi, to-plumsal isbolumii ile ortaya cikan ve bu nedenle farkli yatinm alanlan
te§kil eden yan kollan gibi ozel bir tiirii goziiyle bakmaktan daha sacma bir §ey olamayacagi apaciktir. Her sanayi sermayesinin, kendi yeniden-iiretim siirecinin dola§im evresinde, metasermaye ve para-sermaye i§lev-lerini, yani tiiccar sermayesinin iki biciminin sirf kendilerine ozgii i§levleri gibi goriinen aym i§levleri yerine getirdiginin gozlenmesi bile, boylesine kaba bir diisuncenin yanli§hgini ortaya koymaya yeter. Ote yandan iiret-ken sermaye olarak sanayi sermayesi ile, dola§im alanindaki aym sermaye arasindaki farklar, ticari ve para ticaretiyle ugra§an sermayelerde, sermayenin bir sure icin buriindiigu belirli bicimlerin ve i§levlerin, sermayenin ayn bir kisminin, bagimsiz bicimleri ve i§levleri olarak goriin-mesi ve ozellikle bu sermayeye baglanmasi olgusuyla, bagimsiz bir nitelik kazanirlar. Sanayi sermayesinin degismi§ bicimi ile, farkli sanayi kollan-na yatinlan iiretken [sayfa 284] sermayeler arasindaki bu ce§itli uretim kolKarl Marks
285 Kapital III
lannin niteliginden ileri gelen maddi farklar, birbirlerinden cok farkh §eylerdir. Iktisatcilann, gercekte yalmzca konunun maddi yam ile ilgilen-dikleri icin, bicim ayriliklanni incelerken daima gosterdikleri iistiinkorii tutumlannin yamsira, viilger iktisatcilarda bir de, bu kan§ikhgin iki nede-ni daha vardir. Birincisi, tiiccar kannin kendine ozgii niteligini acikla-maktaki yetersizligi, ve ikincisi, meta-sermaye ile para-sermaye ve daha sonra da ticaret sermayesi ile para ticaretiyle ugrasan sermaye bicimler-ini bu bicimler her §eyden once temel olarak meta ve dolayisiyla para dola§imim ongoren kapitalist uretimin kendine ozgii biciminden ileri geldikleri halde, iiretim siirecinin kendisinden zorunlu olarak dogan §ekiller gibi ortaya koymak yolundaki mazur gosterme cabalandir. Tiiccar sermayesi ile para ticaretiyle ugrasan sermayenin tahil iiretiminden farki, tahil iiretimi ile hayvancihk ve imalat arasindaki farktan daha fazla degilse, iiretimle kapitalist uretimin tamamen 6zde§ §eyler oldugu ve diger §eyler arasinda, toplumsal iiriinlerin toplumun iiyeleri arasindaki dagihminin ister iiretken ister bireysel tiiketim icin olsun, tipki et tiiketiminin hayvancihk, elbise tuketiminin elbise sanayii tarafin-dan saglanmasi gibi devamh olarak tiiccarlar ve bankerler tarafindan yonetilmesi gerekecegi giin gibi ortadadir.45 Smith, Ricardo, vb. gibi biiyiik iktisatcilar, sermayenin temel seklini, sanayi sermayesi olarak sermayeyi inceledikleri ve sirf her sermayenin yeniden-uretim siirecinde bir evre olmasi nedeniyle dola§im sermayesini (meta-sermaye ile para-sermaye) gozoniinde bulundur-duklan icin, ozel bir tiir olarak ticaret sermayesi kar§isinda saskinhga diismii§lerdir. Deger, kar, vb. olusumuyla ilgili olup, dogrudan dogruya sanayi sermayesi konusundaki, incelemelerinden cikardiklan kurallar, tiiccar sermayesini dogrudan kapsamina almamaktadir. Bu yuzden, tiiccar sermayesini butuniiyle bir yana birakmakta ve yalniz sanayi serma-yesinin bir Mini olarak soziinii etmektedirler. Bunu ozel olarak inceledikleri zaman da, Ricardo’nun di§ ticareti ele ahrken yaptigi gibi; bu sermayenin deger (ve dolayisiyla arti-deger) yaratmadigim ortaya koy-
45
Bilge ki§i Bay Roscher [Die Grundlagen, der Nationalokonomie, 3. Auflage, 1858, § 60, s. 103. -Ed.} o derin du§iincesiyle, bazi kimseler ticareti, iireticiler ile tiiketiciler arasinda araahh etmeh diye nitelendirdiklerine g6re,uretimin kendisinin de pekala tiiketimin araahgi olarak (kimler arasinda acaba?) nitelendirilebilecegi sonucuna varmishr ki, bu da hig kuskusuz, tiiccar sermayesinin de, tarim ve sanayi sermayesi kadar, iiretken sermayenin bir kismi oldugu anla-mina gelir. Baska bir deyisje, ben, insanin tiiketimine ancak iiretim araglan yoluyla aracihk edebilecegini (ve o bunu Leipzig’de ogrenim gormeden de yapmak zorundadir), ya da Doganin iiriinlerini ele gegirmek igin emegin gerekli oldugunu (buna araahh da denebilir) soyleyebile-cegime gore, bundan haliyle §u sonug gikar ki, uretimin ozgiil toplumsal bigiminden dogan toplumsal araahgm -aracihk oldugu ian- ayni mutlak zorunlu nitelige ve oneme sahip bulundugu sonucu gikar. Araahh sozii her §eyi goziimlemektedir. §u da var ki, tiiccarlar, iireticiler ile tiiketiciler (iireticilerden farkli olarak tiiketiciler; yani kendileri iiretim yapmayan tiiketiciler sjmdilik bir yana birakilmi§tir) arasinda aracihk etmezler, bu iireticilerin kendi aralanndaki de-gisjme aracihk ederler. Bunlar yalnizca, binlerce kez kendileri olmaksizin da yapilagelen degi§im i§leminde aracihk eden kimselerdir.
86
Karl Marks Kapital III
maya cah§irlar. Ne var ki, di§ ticaret icin dogru olan §ey ic, ticaret icin de dOgmdur. [sayfa 285]
Tiiccar sermayesini buraya kadar, sirf kapitalist uretim tarzi aci-sindan ve onun sinirlan icersinde gozden gecirmi§ bulunuyoruz. Ne var ki, yalnizca ticaret degil tiiccar sermayesi de kapitalist uretim tarzindan daha eskidir ve gercekte tarih icersinde, sermayenin en eski serbest varhk bicimidir. Para ticaretinin ve bunun icin yatinlan sermayenin geli§melerinin yalnizca toptan ticaretin ve daha sonra da ticari sermayenin varhgini gerektirdigini daha once gordugumuz icin biz burada yalnizca ikincisi, ticaret sermayesi iizerinde duracagiz. Tiiccar sermayesi, dola§im alani icersinde bagh bulunduguna ve i§levi de sirf metalann degi§imini saglamak olduguna gore, varhgi -dogru-dan dogruya trampadan dogan geli§memi§ §ekiller dismda-, metalann ve paranin basit dola§imi icin gerekli olan ko§ullardan baska bir ko§ulun bulunmasim gerektirmez. Ya da daha dogrusu para dola§imi onun varhk ko§uludur. Meta olarak dola§ima girmi§ bulunan iiriinler hangi uretim esasina gore uretilmi§ olurlarsa olsunlar, ister ilkel topluluk, ister koleci uretim, kiiciik koylii ve kiiciik-burjuva ya da kapitalist uretim temeline dayansinlar, bu iiriinlerin meta olma niteliklerini degi§tirmezler ve bu iiriinler meta olarak degi§im siirecinden ve bu siirece bagh bicim degi§ikliklerinden gecmek zorundadirlar. Aralannda tiiccar sermayesi-nin araci olarak hareket ettigi uclar, tipki para icin ve paranin hareketleri icin oldugu gibi onun icin de veridir. Gerekli olan tek §ey bu uclann meta olarak elde bulunmasidir; iiretimin biitiiniiyle bir meta uretimi olmasinin ya da sirf kendi tuketimleri icin iiretimde bulunan bagimsiz iireticilerin kendi gereksinmelerini kar§iladiktan sonra iiriin fazlasini pi-yasaya surmelerinin burada bir onemi yoktur. Tiiccar sermayesi, yalnizca kendi varhginin
onkosulu olan bu uclann, bu metalann hareketlerini saglamaktadir. Uriinlerin ne olciide ticaret alanina girerek tiiccar elinden gece-cegi, uretim tarzina bagh olup, iiriinlerin dogrudan dogruya gecim araclan olarak degil de sirf bir meta olarak uretildikleri, kapitalist iiretimin tarn gelismesi halinde en list diizeye eri§ir. Ote yandan, her tiirlii uretim tarzinda ticaret, iireticilerin (burada, iiriinlerin sahipleri demektir), yarar-lanacaklan olanaklan ya da servetlerini artirmak iizere degi§im alanina girecek arti-iiriinlerin iiretimini kolaylastinr. Demek oluyor ki, ticaret, uretime, gitgide daha fazla degi§im-degeri iiretmeye yonelten bir nitelik kazandinr. Metalann baskala§imi, bunlann hareketleri, 1) maddi bakimdan, farkli metalann birbirleriyle degi§imlerinden, ve 2) bicimsel bakimdan, Karl Marks
287 Kapital III
metalann sati§ yoluyla paraya ve paranin sadnalma yoluyla metalara cevrilmesinden ibarettir. Ve tiiccar sermayesinin i§levi, i§te bu meta sadn ahnmasi ve sati§indan olu§ur. §u halde, o, yalnizca metalann [sayfa 286] degi§imini saglamaktadir; gene de bu degi§imin daha ba§langicta, sirf dogrudan iiredciler arasinda bir meta degi§imi olarak anla§ilmamasi gerekir. Kolelik, feodalizm ve vasalhk aldnda (ilkel topluluklan ilgilendir-digi kadanyla), iiriinlerin sahibi ve dolayisiyla sadcisi olan, kole sahibi, feodal toprakbeyi ve tiara? alan devlettir. Tiiccar bircok insan icin satin ahr ve satar. Sadn almalar ve sad§lar onun elinde toplamr ve dolayisiyla ardk, ahcinin (tiiccar olarak) dogrudan dogruya gereksinmeleri ile simrli degildir. Ne var ki, tiiccann meta degi§imini sagladigi uredm alanlannin toplumsal orgiiUenme bicimi ne olursa olsun, tiiccann served daima para-biciminde bulunur ve parasi da daima sermaye olarak i§ goriir. Bunun hareketi daima P-M-P’ bicimindedir. Para, degi§im-degerinin ba-gimsiz bicimi, ciki§ noktasidir ve degi§im-degerinin artmasi kendi ba§ina amacdr. Meta degi§iminin kendisi ve bunu saglayan i§lemler -iiredm-den aynlan ve uretici olmayanlar tarafindan yiiriitiilen bu i§lemler- sirf, served servet olarak artirmanin degil, served en evrensel toplumsal bicim-de, degi§im-degeri olarak ardrmanin bir aracidirlar. Burada, itici giic ve belirleyici amac, P’nin P +AP haline cevrilmesidir. PP’ hareketini saglayan P-M ve M-P’ i§lemleri, yalnizca, P’yi P +AP haline getirmede, gecici evreler olarak goriiniirler. Bu P-M-P’ tiiccar sermayesinin bu kendine ozgii hareketi, onu, M-P-M harekednden, son amaci kullanim-degerleri-nin degi§imi olan, iiredciler arasi dolaysiz meta ticarednden ayinr. Uredm ne kadar az geli§mi§se, para olarak o kadar fazla servet tiiccarlann elinde toplamr, ya da tiiccar servednin ozgiil bicimi icersinde goriiniir. Kapitalist iiredm tarzinda -yani sermaye, uredm iizerinde ege-menligini kurarak ona tamamen degi§mi§, ozgiil bir bicim verir vermez-tiiccar sermayesi, sirf, ozgiil i§levi olan bir sermaye olarak goziikiir. Daha onceki biitiin iiretim, tarzlannda ve hele iiretimin iiredcilerin en yakin
gereksinmelerinin kar§ilanmasi icin yapildigi durumlarda, tiiccar sermayesi, sermayenin i§levini mukemmelen yerine gedrir goriiniir. I§te bu yuzden, tiiccar sermayesinin, sermaye daha iiredm iize-rindeki egemenligini kurmadan cok once, sermayenin tarihsel bicimi olarak goriinmesinin nedenini anlamak hie de zor bir sey degildir. Bu sermayenin varhgi ve belli bir diizeye kadar gelismesi, 1) para-servedn yogunla§masinin 6nko§ulu olarak ve 2) kapitalist iiretim tarzi, dcaret icin iiretimi, tek tek musterilere degil geni§ oleekte sad§i ve dolayisiyla da, kendi ki§isel gereksinmelerini kar§ilamak icin degil bircok ahcinin sadn almalanni kendi tek bir ahminda toplayan bir tiiccann varhgini ongordiigii icin, kapitalist iiretimin geli§mesinin bizzat tarihsel 6nko§uludur. Ote yandan, tiiccar sermayesindeki biitiin gelismeler, iire-
88
Karl Marks Kapital III
time gitgide daha fazla degi§im-degeri uretimi niteligini verme ve iirun-leri gitgide daha fazla metalar haline getirme egilimindedir. Ne var ki, tiiccar sermayesinin geli§mesi, [sayfa 287] biraz ileride gorecegimiz gibi tek ba§ina, ne bir iiretim tarzindan digerine geci§i saglayabilir ne de bunun aciklanmasi icin yeterlidir. Kapitalist uretimde tiiccar sermayesi, eski bagimsiz durumund-an, sermaye yatinminda ozel bir evreye indirgenmi§tir ve karlann e§itlenmesi de onun kar oranini genel ortalamaya indirgemektedir. O, yalniz, iiretken sermayenin bir aracisi olarak i§lev yapmaktadir. Tiiccar sermayesinin geli§mesiyle sekillenen ozel toplumsal ko§ullar artik bura-da egemenligini yitirmi§ durumdadir. Tersine, tiiccar sermayesinin hala egemen oldugu yerlerde, geri ko§ullann bulundugunu goriiyoruz. Bu, hatta bir ve ayni iilke icin bile gecerlidir, omegin, ozellikle tiiccar kenti niteligini ta§iyan kenUer, sanayi kentlerine gore, gecmi§ donemin ko§ullan ile daha carpici bir benze§me gosterirler.46 Sermayenin, tiiccar sermayesi olarak bagimsiz ve egemen bir bicimde gelismesi, iiretimin sermayeye tabi olmamasi, ve dolayisiyla sermayenin kendisinden de bagimsiz, yabanci bir toplumsal iiretim tarzi temeli iizerinde gelismesi demektir. Tiiccar sermayesinin gelismesi, demek ki, toplumun genel ekonomik gelismesiyle ters orantihdir. Sermayenin egemen bicimi olarak bagimsiz ticari servet, dola§im siirecinin kendi uclanndan aynlmasim temsil eder ve bu uclar, kendileri degi§imde bulunan ureticilerdir. Bu uclar dola§im siirecinden bagimsiz kahrlar; tipki dola§im siirecinin onlardan bagimsiz kalmalan gibi. Uriin, ticaret yoluyla meta haline gelir. Burada uriinleri meta haline getiren ticarettir, yoksa iiretilen metalar, hareketleriyle ticareti dogurmazlar. §u halde sermaye burada once, dola§im siirecindeki sermaye olarak orta-ya cikiyor. Para i§te bu dola§im siirecinde sermaye halini aliyor. Uriinler once bu dola§im siirecinde, degi§im-degerleri, metalar ve para olarak geli§iyor. Sermaye, dola§im siirecinin uclanni -aralannda dola§imin ara-cihk ettigi ce§itli iiretim alanlarmi- denetimi altina
almayi ogrenmeden once, dola§im siirecinde olu§abilir ve olu§mak zorundadir. Para ve meta dola§imi, ic yapilan hala geni§ olciide kullamm-degerleri iiretimine uyarlanmi§, cok farkli 6rgutlenmi§ iiretim alanlan arasinda aracihk ede-bilir. Icersinde iiretim alanlannin bir iiciincii §ey aracihgi ile birbirlerine baglandiklan dola§im siirecinin bu bagimsizlasmasi iki anlam ta§ir. Bir 46
Bay W. Kiesselbach (Der Gang des Welthandels im Mittelalter, 1860 adh yapitinda) hala, tiiccar sermayesinin, sermayenin genel bigimi oldugu bir diinya hayali igersindedir. Sermayenin modern anlami iizerinde en ufak bir fikri olmadigi gibi, bu fikri de, Mommsen’in Roma tarihinde, “sermaye ve sermayenin egemenligi” konusunda soylediklerinden daha oteye gegmemekte. Modern ingiliz tarihinde, gergek anlamda ticaret gevreleri ile tiiccar kentleri de gene, politik bakimdan gerici ve sanayi sermayesine kar§i, toprak sahipleri ve mali gevreler ile birlik halindedir. Ornegin, Liverpool’un politik rolii ile Manchester ve Birmingham’in rollerini karsrfastaniz. Sanayi sermayesinin tarn egemenligi, tahil yasasinin, vb. yururlukten kaldinlmasindan sonradir ki, an-cak ingiliz tiiccar sermayesi ve finans gevrelerince kabul edildi. Karl Marks
289 Kapital III
yandan, bu dola§im, iiretim iizerinde heniiz bir egemenlik kurmamistir, ama onunla belli bir 6nko§ul bagmtisi icersindedir. Ote yandan, iiretim siireci, heniiz dola§imi iiretimin sirf bir evresi olarak icersine almami§tir. Ne var ki, bunlann her ikisi de kapitalist iiretimde gerceklesmistir. [sayfa 288] Uretim siireci butiinuyle dola§ima dayanir ve dola§im, icersinde, meta olarak yaratilan iiriiniin gerceklestirildigi ve gene metalar olarak yaratilan uretim ogelerinin yerlerine yenilerinin kondugu iiretimin sirf bir geci§ evresidir. Dogrudan dogruya dola§imdan dogup geli§en bu serma-ye bicimi -tiiccar sermayesi- burada yalmzca, sermayenin, kendi yeni-den-iiretim siirecinde ortaya cikan bicimlerinden biri olarak goriiniir. Tiiccar sermayesinin bagimsiz gelismesinin, kapitalist iiretimin geli§me derecesiyle ters orantih oldugu yasasi, Venedikliler, Cenovahlar, Hollandahlar, vb.’de oldugu gibi komisyonculuk ticareti {carrying trade) tarihinde ozellikle acik olarak goriiliir; buralarda bashca kazanc, boyle-ce, yerli uriinlerin ihraci ile degil, ticari ve diger ekonomik bakimlardan geli§memi§ toplumlann iiriinlerinin degi§imini saglayarak ve her iki iire-tici iilkeyi somiirerek elde edilir.47 Burada tiiccar sermayesi, uclardan -aralannda aracihk ettigi uretim alanlanndan- aynlmi§, kendi saf bicimindedir. Bu, onun geli§mesini saglayan ba§hca kaynaktir. Ne var ki, komisyonculuga dayanan bu ticaret tekeli ve onunla birlikte bu ticaretin kendisi, iki yonlii olarak somurdugu ve geli§memi§ durumlan kendi varhginin dayanagi olan halklarm ekonomik kalkinmalanyla orantih olarak coziiliip dagihr. Komisyonculuk ticaretinde, bu, yalmzca ozel bir ticaret kolunun cokmesi olarak goriinmekle kalmaz, ayni zamanda, tamamen ticaretle ugra§an uluslann egemenliklerinin ve genellikle bu komisyonculuga dayanan ticari servetlerinin zayiflamasi §eklinde de goriiniir. Ama bu, yalmzca, kapitalist iiretimin gelismesiyle, tiiccar sermayesinin sanayi sermayesinin egemenligi altina girdigini ifade eden ozel bir bicimdir. Tiiccar sermayesinin iiretime egemen oldugu yerlerdeki tutumu, yalmz genellikle somiirge ekonomisi (somiirgecilik sistemi de-nilen §ey) ile degil, Hollanda Dogu Hint Kumpanyasimn uyguladigi yon-temlerle tamamen ozel bir bicimde de carpici olarak ortaya
konmu§tur. Tiiccar sermayesinin hareketi P-M-P’ olduguna gore, tiiccar kan once, yalmzca dola§im siirecinde gecen hareketlerde, yani satinalma ve sati§ §eklindeki iki harekette saglamr; ve sonra, son harekette, sati§ta gercekle§tirilir. Demek ki bu, protif upon alienation’dur.* Prima facie** 1471
“Ticaret kentlerinin yerle§ik halki, daha zengin iilkelerin geli§tirilmi§ mallanni ve pahah liiks e§yalanni ithal ederek, bu gibi §eyleri, kendi iilkelerinin ham urunlerinden biiyiik miktarlar vererek satin almaya pek hevesli bulunan biiyiik toprak sahiplerinin gosteris. meraklanni beslemis. oldular. O siralarda, Avrupa ticaretinin biiyiik bir kismi boylece, kendi ham iiriinlerini, daha uygar uluslann mamul iiriinleri kar§ihginda degi§tirmekten olu§uyordu. ... Bu zevk ah§kanhgi, oldukga onemli bir talebe yolagacak bigimde yayginla§tiginda, tiiccarlar, ta§ima giderlerinden tasarruf saglamak igin, dogal ki, ayni tiirden bazi maniifaktiirleri kendi iilkelerinde kurma gabasina distiller." (Adam Smith [Wealth of Nations],Book III, Ch. Ill, London 1776, s. 489-490.) * Devir ve feraga dayanan kar. -f. «ilk baki§ta. -f.
90
Karl Marks Kapital III
saf ve bagimsiz bir ticari kar, uriinler kendi degerleri iizerinden satildi-klan siirece olanaksiz goriiniir. Pahah satmak icin ucuza satin almak, ticaretin kurahdir. §u halde, esdegerlerin degi§ilmesi degildir. Deger [sayfa 289] kavrami, burada, ce§itli metalann hepsi degerler ve dolayisiyla para olduklan olciide yer ahr. Nitelik bakimindan hepsi de toplumsal emegin ifadeleridir. Ama bunlar, e§it buyiikliikte degerler degildir. Uriinlerin ni-cel degi§im oranlan onceleri tamamen geli§igiizeldir. Bunlar, degistirile-bilir nesneler, yani bir ve ayni iiciincii bir §eyin ifadeleri olduklan olciide meta bicimine buriinurler. Siirekli degi§im ve degi§im icin daha diizenli yeniden-iiretim, gitgide bu geli§igiizel durumu azaltir. Ne var ki, bu, once, iiretici ile tiiketici icin degil, bunlann aracilan para-fiyaUan kar§ila§tiran ve aradaki farki cebe indiren tuccarlar icin sozkonusudur. Tiiccar kendi harekeUeriyle, esdegerleri saptar. Tiiccar sermayesi, ba§langicta denetlemedigi uclar arasinda, ve yaratmadigi 6nko§ullar arasindaki basit harekettir. Tipki, paranin, sirf meta-dola§iminin yalin biciminden, M-P-M, yal-niz bir deger olciisii ve dola§im araci olarak degil, ayni zamanda metain ve dolayisiyla servetin ya da para-yigmanin muUak bicimi olarak da cik-masi ve boylece para §eklinde kalmasi ve birikiminin kendi ba§ina bir amac haline gelmesi gibi, para da, yigilmi§ para da, varhgini sirf elden cikarma, devir ve ferag yoluyla koruyan ve artiran bir sey olarak, tiiccar sermayesinin yalin dola§im biciminden, P-M-P’ hareketinden cikar. Eskicaglann tiiccar uluslan, Epikiir’iin, evrenin ara alemlerinde ya§ayan tannlan ya da daha dogrusu, Polonya toplumunun gozenekleri-ne yerle§en Yahudiler gibi varhklanni siirdiiriiyorlardi. ilk bagimsiz, gelismi§ ticaret kenUeri ile tiiccar uluslann ticareti, aralannda aracihk ettikleri iiretici uluslann barbarhgina dayanan katkisiz bir komisyoncu-luk ticareti idi. Toplumun, kapitalist-oncesi asamalannda, ticaret, sanayie ege-mendi. Modem toplum icin bunun tersi dogrudur. Ticaret, aralannda yuriituldugu topluluklar iizerinde hie ku§kusuz azcok
kar§it bir etki ya-pacaktir. Liiks nesneler ile gecim araclanm, iiriinlerin dogrudan kullam-mindan cok sati§ina bagimh hale getirerek, iiretimi gitgide degi§im-de-gerinin boyundumgu altina sokacaktir. Boylece o, eski ili§kileri coziip dagitir. Para dola§imini artinr. Artik yalnizca iiretim fazlasini ele gecir-mekle kalmaz, iiretimi gitgide daha fazla pencesine ahr ve biitiin iiretim kollanni kendisine bagimh hale getirir. Ne var ki bu coziicii, dagitici etki, gene de biiyuk olciide iiretici toplulugun niteligine baghdir. Tiiccar sermayesi, geli§memi§ toplumlar arasinda iiriinlerin degi§imini te§vik ettigi siirece, ticari kar yalniz bir dolandincihk ve aldat-ma olarak goriinmekle kalmaz, ayni zamanda biiyiik olciide bundan dogar. Bu sermayenin, ce§itli iilkelere ait iiriinlerin fiyatlan arasindaki farki somiirmesi olgusu bir yana (ve bu bakimdan o, metalann degerler-ini e§itleme ve saptama yoniinde bir egilim ta§ir), tiiccar sermayesinin, Karl Marks
291 Kapital III
kismen esas olarak kullanim-degeri iiretmeye devam eden ve iiriinleri-nin dola§ima giren kismimn sati§iyla ilgili ekonomik orgutlenmelerinin ve dolayisiyla da iiriinlerin degerleri iizerinden satismin ikincil derecede [sayfa 290] onem ta§idigi topluluklar arasinda bir araci olarak, ve kismen de bu eski uretim tarzlan icersinde tiiccann ili§ki icine girdigi, arti-iiriinun belliba§h sahiplerinin, yani kole sahiplerinin, feodal beylerin ve devletin (omegin Dogulu despotun), Adam Smith’in daha once aktanlan feodal zamanlarla ilgili pasajlannda dogru olarak sezinledigi gibi, tiiccann tu-zaga diisurmeye cahstigi tiiketim zenginligini ve liiksii temsil etmeleri nedeniyle, o uretim tarzlan, tiiccar sermayesinin arti-iiriinun biiyiik bir kismina elkoymasina yolacar. Egemen bir duruma ulastigmda tiiccar sermayesi her yerde bir yagma diizeninden yanadir,48 ve bu nedenle, eski ve yeni zamanlarda tiiccar uluslar arasinda gosterdigi geli§me, dai-ma, yagmayla, korsanhkla, kole hirsizhgi ile ve somurgelerin ele geciril-mesi ile dogrudan dogruya elele gitmistir; Kartaca’da, Roma’da ve daha sonralan, Venedikliler, Portekizliler, Hollandahlar, vb arasinda oldugu gibi. Ticaretin ve tiiccar sermayesinin gelismesi, her yerde, degi§im-degerleri iiretimine dogru bir egilim yaratmi§, hacmini artirmi§, cesklen-dirmi§, kozmopolitle§tirmi§, ve parayi, diinya-parasi haline getirmistir. Ticaret, bu nedenle hazir buldugu ve farkli bicimleri, geni§ olciide, kullanimdegeri gozoniinde bulundurularak yuriitiilen uretim orgiitleri iize-rinde azcok coziicii bir etkide bulunmu§tur. Bunun, eski uretim tarzinda meydana getirecegi coziilmenin geni§ligi, kendi saglamhgina ve ic yapi-sina baghdir. Ve, bu coziilme siirecinin nereye varacagi, ba§ka bir deyi§le, eski uretim tarzinin yerini hangi yeni uretim tarzinin alacagi ticarete bagh olmayip, eski uretim tarzinin kendisinin niteligine baghdir. Antik 48
“§imdi tiiccarlar arasinda, soylular ya da eskiyalar konusunda 50k yakinmalar var, Qiinkii bunlar, biiyiik tehlikeler altinda ticaret yapmak zorundalar ve kaginlmak, dovulmek, §antaj ya-pilmak ve soyulmak tehlikesi ile yiizyiizedirler. Eger bunlar, bu istiraplara adalet hatinna kat-lanmi§ oisalardi,
tiiccarlar kutsal kisHer olurlardi. ... Ne var ki, boylesine biiyiik haksizhklar ve hiristiyanhga yaki§mayan hirsizhklar ve soygunlar, biitiin diinyada ve hatta kendi aralannda tiiccarlar tarafindan yapildigina gore, Tannnin haksiz kazanilan boyle biiyiik bir serveti tekrar kaybettirmesi ya da galdirmasi ve kendilerinin de kellelerinden olmalan ya da tutsak edilmele-rinde §a§ilacak ne var? ... Ve prensler, boylesine haksiz ahsverisjeri gereken sjddetle cezalandir-mah ve uyruklannin tiiccarlar tarafindan boylesine fed bir bigimde kandinlmamalan igin dikkatli olmahdirlar. Onlar bunu yapmadiklan igin Tann, §6valyeler ile eskryalan kullaniyor ve tiiccarlan, yaptiklan haksizhklar yiiziinden bunlar aracihgi ile cezalandinyor ve gene onlan kendi seytanlan gibi kullaniyor; tipki Misir ile biitiin diinyanin ba§ina §eytanlan bela etmesi ya da diismanlar aracihgi ile onlan yoketmesi gibi. Boylece o, tiiccarlar diinyayi her gun soyarlarken, sovalyelerin yilda bir-iki kez soymalanna kar§in, §6valyelerin tiiccarlardan daha az eskiya olduklanni kabul etmeyerek; bunlan birbirine kirdinyor.” “i§aya’nin dedigi gibi hareket ediniz: Prensleriniz eski-yalann yolda§lan oldular. giinkii onlar, bir ya da yanm gulden galan hirsizi astinrlar ama biitiin diinyayi soyan ve biiyiik bir rahathkla hirsizhk yapanlar ile dost olular, boylece 6zdeyi§ dogru gikti: Biiyiik hirsizlar kiigiik hirsizlan asarlar; Romah senator Cato’nun dedigi gibi: Ufak hirsizlar zindanda, posugalan iginde, ama resmi hirsizlar, altin ve ipeklilere biiriinmii§ler. Ama Tannnin sonsozii ne olacak? Ezekiel’e dedigi gibi yapacak: Prenslerle tiiccarlan, bir hirsizla bir diger hir-sizi, kur§un ve demir gibi kayna§tiracak ve kent yanip kiil oldugunda ne prensler kalacak ne de tiiccarlar.” (Martin Luther, Von Kauffshandlung und Wucher, 1524, s. 296-97.)
92
Karl Marks Kapital III
dunyada ticaretin etkisi ve tiiccar sermayesinin geli§mesi, daima bir ko-le ekonomisi ile sonuclanmistir; ciki§ noktasina bagh olarak, ancak, dog-rudan gecim araclarimn iiretimiyle ugrasan ataerkil bir kole sisteminin, arti-deger iiretimiyle ugrasan bir kole sistemine doniismesiyle [sayfa 29i] sonuclanmistir. Ne varki, modern dunyada bu, kapitalist uretim tarziyla sonuclamr. Butun bunlardan §u sonuca vanhr ki, bu sonuclann kendile-ri, tiiccar sermayesinin geli§mesinden daha baska ko§ullardan ileri ge-lirler. Kent sanayii, kent sanayii olarak, tanmsal sanayiden aynhr aynl-maz, iirettigi iiriinlerin de daha ism basmda meta olmalan ve bu yuzden de, sati§lan icin ticaretin aracihgini gerektirmeleri e§yanin dogasi gereg-idir. Ticaretin, kentlerin geli§mesine dayanmasi ve buna kar§ihk da kentlerin ticarete bagimh bulunmasi da dogal bir §eydir. Ne var ki, sanayideki geli§menin ne olciide geli§meyle elele gidecegi, biisbiitiin baska kosullara bagh bulunur. Eski Roma, daha sonraki cumhuriyetci giinlerin-de, zanaat alaninda herhangi bir gelisme gostermeksizin, tiiccar sermayesini, eski dunyada hie gorulmemis. bir diizeye yukseltmisti, oysa Korent ile, Avrupa ve Kiiciik Asya’daki oteki Yunan kentlerinde ticaretteki geli§me, yiiksek derecede gelismi§ bir zanaatla birlikte olmu§tur. Buna kar§ihk, kentlerdeki biiyume ve bununla ilgili ko§ullardaki geli§menin tarn tersine, ticaret ruhu ve tiiccar sermayesindeki gelisme, cogu kez, yerle§ik olmayan gocebe halklar arasinda da goriilen bir §eydir. Hie kuskusuz -ve, ba§tan a§agi yanh§ sonuclara yolacan da i§te bu olgudur- 16. ve 17. yuzyillarda cografi bulu§lar ile ticarette goriilen ve tiiccar sermayesinin gelismesini hizlandiran biiyuk devrimler, feodal iire-tim tarzindan kapitalist uretim tarzina geci§i kolayla§tiran belli bash ogel-erden birisini olu§turur. Diinya pazanndaki ani geni§leme dola§imdaki metalann cogalmasi, Asya’nin iiriinleriyle Amerika’mn hazinelerine sahip cikmak icin Avrupa uluslannin gosterdikleri hirs ve rekabet, somurgeci-lik sistemi - butun bunlar, uretim iizerindeki feodal zincirlerin parcalan-masina maddi katkida bulunmu§lardir. Bununla birlikte, ilk donemde -maniifaktiir
doneminde- modern uretim tarzi, ancak, kendisi icin ge-rekli kosullann, ortacaglarda olu§tugu yerlerde geli§mi§ti. Ornegin, Hol-landa ile Portekiz’i kar§ila§tinmz.49 Ve, eger 16. ve kismen de 17. yuzyilda, ticaretteki ani geni§leme ve, yeni diinya pazarlannin dogu§u, eski iire-tim tarzinin yikilmasina ve kapitalist iiretimin dogusuna biiyuk bir katkida bulunmus. ise, bu, tersine, zaten varolan kapitalist uretim tarzi temeli 49
Diger ko§ullan bir yana, Hollanda’nin geli§mesinde balikgihgin, manijfakturun ve tanmin nasil onde gelen bir temel oldugu, Massie gibi 18. yuzyil yazarlannca zaten agiklanmi§ bulunuyor. Asya’da, antikgagda ve ortagaglarda, ticaretin hacmini ve onemini kugiimseyen eski goriisjere kar§ilik §imdi, bunun onemini abartmak adet halini aldi. Bu anlayisa kar§i en iyi gare, ingiltere’nin 18. yiizyilin ba§indaki ithalat ve ihracatini incelemek ve bunu modern ithalat ve ihracat ile kar§ila§tirmaktir. Ve gene de bunlar, daha onceki herhangi bir tiiccar ulusunkinden, karsrtastalamayacak derecede biiyuk idiler. (Bkz: Anderson, An Historical and Chronological Deduction of the Origin of Commerce. [vol. II, London 1764, s. 261 vd., -Ed.]) Karl Marks
293 Kapital III
uzerinde olu§mu§tu. Bizzat diinya pazari, bu uretim tarzi icin temel te§kil eder. Ote yandan, bu uretim tarzinin, gitgide biiyuyen bir olcekte iire-timde bulunma yolunda kendi ozunde bulunan zorunluluk, siirekli ola-rak diinya pazanni geni§letme egilimini yaratir ve bu durumda, sanayide devrimlere yolacan §ey, ticaret olmaz, ticareti siirekli [sayfa 292] bicimde kokiinden degistiren sanayi olur. Ticari ustiinliigun kendisi, §imdi biiyuk sanayi icin ko§ullann §u ya da bu derecede bir agirhkta olmasiyla bagh durumdadir. Omegin, Ingiltere ile Hollanda’yi kar§ila§tmniz. Hollanda’nin egemen bir tiiccar ulus olarak gosterdigi gerilemenin tarihi, tiiccar ser-mayesinin, sanayi sermayesinin boyundurugu altina girmesinin tarihidir. Kapitalist-oncesi ulusal uretim tarzlannin ic saglamhgi ile orgiitlenmesi-nin ticaretin coziicii ve bozucu etkilerine kar§i koydugu engeller, Ingiltere’nin Hindistan ve gin ile ili§kilerinde carpici bir bicimde goriiliir. Uretim tarzinin geni§ temeli, bu iilkelerde kiiciik olcekli tanm ve ev sanayiinin birligi ile olu§turulmu§tur ve Hindistan’da, buna, ortak toprak mulkiyeti uzerinde kurulan koy topluluklanm eklemek gerekir ki, Qin’de de bu, ilkel bicimi ile vardi. Ingilizler, Hindistan’da iilkenin egemenleri ve sahipleri olarak bu kiiciik ekonomik topluluklan bozup parcalamak icin, dogrudan dogruya kendi politik ve ekonomik giiglerini kullanma konusunda hiS zaman yitirmemi§lerdir.5° Ingiliz ticareti, bu topluluklar uzerinde devrimci bir etki yapmi§ ve dii§iik fiyatli mallanyla, bu sinai ve tanmsal uretim birliginin cok eski zamanlardan beri tamamlayici bir ogesi olan iplik ve dokuma sanayilerini yikmasi olciisiinde, bu birlikleri parcalayip dagitmistir. Ve boyle bile olsa, bu cozulme cok yava§ ilerler. Hele, dogrudan politik giicle desteklenmedigi Qin’de, bu cozulme daha da agir gitmektedir. Tanm ile maniifaktiiriin birliginin zamandan sagla-digi biiyuk tasarruf ve ekonomi, onlara egemen olan dola§im siirecinin faux frais’smi* de iceren fiyatlanyla, biiyiik sanayiin iiriinlerine kar§i in-atci bir direnc gostermektedir. Ote yandan, Ingilizlerin tersine, Rus ticareti, Asya tipi uretimin ekonomik temelini, dokunmadan oldugu gibi birakmaktadir.51 Feodal uretim tarzindan geci§ iki farkli bicimde olur. Uretici, dog-al tanmsal ekonomi ve
ortacaglann kent sanayilerinin loncaya bagh elzan-aatlannin tersine, tiiccar ve kapitalist halini ahr. Bu, gercekten devrim yapan bir yoldur. Ya da tiiccar, uretim uzerinde dogrudan bir egemenlik kurar. Tarihsel yonden bir basamak ta§i olarak ne denli fazla hizmet '<» Herhangi bir ulusun tarihi eger, bir ekonomik deneyimler tarihi ise, ingiltere’nin Hindis-tan’daki tarihi, ardarda diziler, yararsiz ve gergekten sagma (uygulamada rezilce) bir ekonomik deneyimler tarihidir. BengaPde, geni§ ingiliz malikanelerinin bir karikaturiinii yarattilar; giiney-dogu Hindistan’da, kiigiik pargalara b61unmij§ miilkiyetin bir karikatiiriinii; kuzey-batida, ortak toprak miilkiyetine dayanan Hint ekonomik toplulugunu, kendi karikatiiriine donu§turmek igin ellerinden geleni geri koymadilar. 51 Rusya, tamamen kendi ig ve kom§usu Asyatik pazara dayanan kendi kapitalist iiretimini gelisUrmek igin, ate§li bir gaba igersine gireli beri, bu da degismeye ba§lami§ bulunuyor. -F. E. * Uretken olmadigi halde zorunlu olan ikinci maliyetler. -f.
94
Karl Marks Kapital III
ederse de -dokumacilan, bagimsiz olduklan halde, kendilerinin yiinler-ini onlara satmak ve onlann kuma§lanni satin almak suretiyle denetimi altina alan 17. yiizyil ingiliz kuma§cilannda oldugu gibi- kendiliginden, eski uretim tarzimn alasagi edilmesine yardimci olmaz, ancak kendi 6nko§ulu olarak onu koruma ve siirdiirme egilimini ta§ir. Omegin, Fran-siz [sayfa 293] ipek sanayiinde ve Ingiliz corap ve dantela sanayilerinde, yapimci, 19. yiizyihn ortasina kadar cogu kez ancak ad bakimindan ya-pimciydi. Gercekte ise, dokumacilan eski 6rgutlenmemi§ diizende cahstiran, ve ancak, bunlann gercekten kendisi icin cahstiklan bir tiicca-rin denetim giiciine sahip diipediiz bir tiiccardi.52 Bu sistem, her yerde, gercek kapitalist iiretim tarzi icin bir engel olmu§ ve onun gelismesiyle yokolup gitmi§tir. Uretim tarzinda koklii bir degi§iklik yapmaksizin, yal-nizca dogrudan iireticilerin durumunu daha da kotiilestirir, ve bunlan, sermayenin yakin denetimi altindakinden daha beter kosullar altinda cahsan diipediiz iicretii i§ciler ve proleterler haline getirir, ve arti-eme-klerine, eski uretim tarzi esasina gore elkoyar. Ayni kosullar, biraz degismi§ bicimde, bir olciide Londra’da eli§i mobilya yapiminda da var-dir. Bu usul, ozellikle Tower Hamlets’de biiyuk olciide uygulanmakta-dir. Uretimin tamami, birbirinden bagimsiz cok sayida ayn i§ koluna bolunmiisfflr. i§yerlerinden birisi yalmz sandalye, digeri yalniz masa, bir iiciinciisu yalniz dolap, vb. yapmaktadir. Ama bu i§yerleri, a§agi yukan elzanaatiannda oldugu gibi bir tek patron ve birkac kalfa ile yonetilirler. Ne var ki, uretim dogrudan dogruya ozel ki§ilere cah§maya elvermeye-cek kadar biiyuktiir. Alicilar, mobilya magazalan sahipleridir. Cumartesi giinleri patron bu magazalara gider, yapilan i§leri satar, ve ali§veri§, rehin kar§ihginda bore veren tefeci diikkanlannda oldugu gibi, cekise ceki§e bir sonuca baglanir. Patronlar, ba§ka bir nedenle olmasa bile, gelecek hafta icin hammadde satinalabilmek ve iicretleri odeyebilmek icin, bu haftahk sati§lara bagimhdirlar. Bu ko§ullar altinda, ashnda bunlar, tiiccar ile kendi i§cileri arasinda yalnizca aracidirlar. Tiiccar ise, arti-degerden aslan payim cebe indiren gercek kapitalisttir.53 A§agi yukan ayni seyler, daha once elzanaatlan ya da kirsal sanayilerin yan dallan olarak yurutii-
len i§ kollanndan manufaktiire geci§ icin de gecerlidir. Geni§ olcekli sanayie geci§ -elzanaati seklinde yiiriitiilen i§i uygun makinelerin kulla-nilmalan halinde- bu kiiciik ve sahibi tarafindan cahstinlan i§yerlerinin teknik geli§mesine baghdir. Makine, el yerine buharla cali§maktadir. Bu, omegin, son zamanlarda, Ingiliz corap sanayiinde boyle olmu§tur. §u halde, iiclii bir geci§ §ekli sozkonusudur. Birincisi, tiiccar, dogru52
Ayni §ey, Ren bolgesindeki §erit ve sirma yapimcilan ile ipekli dokumacilan igin de dogrudur. Kirsal bolgelerde ya§an bu el-dokumacilan ile kentli "yapimcilann" karsrfikh-ilisMleri igin Krefeld yakinlannda bir demiryolu bile yapilmi§ti. Ama bu daha sonralan, mekanik dokuma sanayii tarafindan el-dokumacilanyla birlikte bir yana atildi. -F. E. 53 Bu sistem, 1865’ten beri, daha da biiyiik olgiide geli§mi§tir. Aynntilar igin bkz: First Report of the Selected Committee of the House of Lord on the Sweating System, London 1888. F. E. Karl Marks
295 Kapital III
dan dogruya sanayi kapitalisti haline gelmektedir. Ticaret uzerine kurul-mu§ zanaatlarda ve ozellikle, Italya’mn 15. yiizyilda Istanbul’dan getir-digi gibi, di§ iilkelerden hammaddesiyle biriikte i§cilerinin de getirildigi liiks e§yalar iireten zanaatlarda bu boyle olur. Ikincisi, tiiccar, kiiciik patronlan kendi aracisi haline getirir ya da dogrudan dogruya bagimsiz iireticiden satin almada bulunarak, sozde onun bagimsizhgina [sayfa 294] dokunmami§, uretim bicimini degistirmemis. olur. Uguncusu, sanayici, tiiccar haline gelir ve dogrudan dogruya toptan piyasa icin iiretim yapar. Ortacaglarda tiiccar, yalnizca, Poppe’un dogru olarak soyledigi gibi,* loncalar ve koyliiler tarafindan iiretilen mallari “aktaran” bir kim-seydi. Tiiccar, sanayici haline gelmekte ya da daha dogrusu, zanaatkar-lan, ozellikle de kiiciik kirsal bolge iireticilerini kendi adina cahstir-maktadir. Tersine, iiretici, tiiccar haline gelir. Ornegin, dokumaci ustasi, i§ledigi yiinii tiiccardan parca parca alarak kalfalanyla biriikte onun hes-abina cahsmak yerine, yunii ya da ipligi kendisi satin ahr ve dokudugu kuma§i tiiccara satar. Uretim ogeleri, iiretim siirecine, dokumacimn kendi satin aldigi metalar olarak girer. Ve, tek bir tiiccar icin ya da belirli mu§-teriler icin iiretmek yerine, ticaret alemi icin uretimde bulunur. §imdi, iireticinin kendisi tiiccardir. Tiiccar sermayesi, dola§im surecini yuriit-mekten ba§ka bir sey yapmaz. Ba§langicta ticaret, elzanaatlannin, kirsal ev sanayilerinin ve feodal tanmin, kapitalist i§letmelere d6nii§umu icin onkosuldu. Ticaret, kismen meta icin pazar yaratarak, kismen yeni meta esdegerleri ortaya cikarmak ve iiretime yeni ham ve yardimci maddeler saglamak suretiyle, hem ic ve di§ piyasalar icin yapilacak uretim, hem de diinya piyasasinda dogacak uretim kosullan bakimindan, daha ba§langicta ticarete dayah yeni uretim kollannin acilmasina neden olarak uriinu meta sekline sokar. Maniifaktiir ve ozellikle biiyiik olcekli sanayi yeterli giice ula§ir ula§maz, kendi metalan araciyla, onu elegeci-rerek, kendisi icin bir pazar yaratir. Bu noktada ticaret, piyasamn siirekli geni§lemesi kendisi icin hayati zorunluluk halini alan sanayi uretiminin hizmetine girer. Gitgide biiyuyen kitle iiretimi mevcut piyasaya sel gibi akar, ve boylece, bu piyasamn daha da geni§lemesi, sinirlanni parcala-masi icin siirekli cah§ir. Bu kitle iiretimini sinirlayan §ey (mevcut
talebi ifade ettigi siirece) ticaret olmayip, kullamlan sermayenin biiyiikliigu ile emegin iiretkenliginin gelisme diizeyidir. Sanayici kapitalistin oniinde daima bir diinya piyasasi vardir ve kendi maliyet-fiyatlanni yalniz ic piya-sa-fiyatlan ile degil, biitiin diinya piyasa-fiyatlan ile de kar§ila§tinr, ve bu kar§ilastirmayi siirekli olarak yapmak zorundadir. Daha onceki donem-de, bu gibi kar§ilastirmalan yapmak neredeyse biitiiniiyle tiiccarlara dii§erdi, ve boylece, tiiccar sermayesinin sanayi sermayesi iizerinde ege-menligini saglardi. * Poppe, Geschichte der Technologie seit der Wiederherstellung der Wissenschaften is an das Ende des achtzehnten Jahrhunderts, Band 1, Gottingen 1807, s. 70. -Ed.
96
Karl Marks Kapital III
Modem uretim tarzi uzerinde ilk teorik inceleme -merkantil sis-tern- zorunlu olarak, dola§im siirecinin ticaret sermayesinin hareketle-rinde bagimsizhk kazanmi§ olan yiizeysel gorungiilerinden hareket etmi§ ve bu yiizden de sorunlann ancak di§ yiizlerini kavrayabilmistir. Bunun oyle olmasinin nedeni; kismen, tiiccar sermayesinin, genellikle sermay-enin ilk varhk bicimi olmasi ve kismen de, feodal uretimin ilk koklii [sayfa 295] degi§iklik donemi boyunca -modem uretimin dogusunda- yaptigi muazzam etkidir. Gergek modern ekonomi bilimi, ancak, teorik tahlille-rin, dola§im siirecinden uretim siirecine gecmesiyle ba§lar. Faiz getiren sermaye de, ashnda, sermayenin cok eski bir bicimidir. Ama, merkanti-lizmin bunu nicin hareket noktasi yapmayip, yalnizca buna kar§i bir po-lemik acmasinin nedenini daha ilerde gorecegiz. [sayfa 296]
Karl Marks
297 Kapital III
BE§iNCi KISIM KARIN FAIZE VE GiRi§IM KARINA BOLUNMESI YiRMiBiRiNCi BOLUM FAIZ GETIREN SERMAYE
GENEL ya da ortalama kar oranini ilk inceledigimiz zaman (bu cildin Ikinci Kisminda), bu oran oniimiizde kendi tarn bicimi icersinde bulunmuyordu, kann e§itlenmesi, ancak, farkli alanlara yatirilmi§ bulu-nan sanayi sermayeleri arasinda karlann e§itlenmesi olarak goriinuyor-du. Bu inceleme, tiiccar sermayesinin bu e§iUenme i§lemine katih§i ve ticari kar ile ilgili sorunlann ele ahndigi bundan onceki kisimda tamam-landi. Genel kar orani ile ortalama kar §imdi, oncekinden daha dar sinirlar icersinde goriiniiyordu. incelememiz boyunca §urasim unut-mamak gerekir ki, bundan boyle, genel kar orani ya da ortalama kara degindigimizde, bu son aldigi §ekli, yani yalniz
ortalama kann bu son bigimini anlatmak istiyoruz. Ve bu oran, ticaret sermayesi igin de sanayi sermayesi igin de ayni oldugundan, bu ortalama kan ilgilendirdigi ka-danyla, sinai ve ticari kar arasinda bir aynm yapmak arUk gerekli degil-dir. Sermaye, ister uretim alamna sanayi, ister dola§im alanina ticaret sermayesi olarak yatinlmi§ olsun, buyiiklukleri ile pro rata ayni ortalama yilhk kansaglarlar. Para -burada, fiilen ister para ister meta seklinde varolan belli bir miktarda degerin bagimsiz ifadesi olarak ahnmaktadir- kapitalist uretim esasi iizerinde sermayeye cevrilebilir, ve boylece belli bir deger [sayfa 297]
98
Karl Marks Kapital III
olmaktan cikip kendisini geni§leten ya da artan bir deger haline d6nu§turiilebilir. Para, kar iiretir, yani kapitaliste, emekcilerden belli bir miktar kar§ihgi 6denmemi§ emek, arti-uriin ve arti-deger sizdirma ve buna sahip cikma olanagini verir. Boylece para, para olarak kendi kullanim-degeri di§inda, ek bir kullanim-degeri, yani sermaye olarak hizmet etmekten ileri gelen bir kullanimdegeri niteligi kazanir. Paranin bu kullanim-degeri, demek ki, sirf, sermayeye cevrildigi zaman urettigi kan kapsar. Para, bu potansiyel sermaye niteligi icersinde, kar uretme araci olarak, bir meta halini ahr, ama sui generis* bir meta. Ya da, ayni sey demek olan, sermaye, sermaye olarak bir meta haline gelir.54 Yilhk ortalama kar oramnin %20 oldugunu kabul edelim. Bu du-rumda, ortalama kosullar altinda, ortalama bir beceri ve bir amaca yo-nelik caba ile sermaye olarak kullamlan 100 sterlin degerinde bir makine, 20 sterlin bir kar saglar. Demek ki 100 sterlini olan bir kimse, bu 100 sterlini 120 sterlin haline getirme ya da 20 sterlinlik bir kar uretme giicii-ne sahip bulunur. 100 sterlinlik bir potansiyel sermayeye sahiptir. Eger o, bu 100 sterlini bir baskasina bir yilhgina verecek olsa, ve o da bunu gercek sermaye olarak kullansa, ona 20 sterlin bir kar uretme gucunu vermi§ olur ki, bu 20 sterlinlik arti-deger, kar§isindakine bedavadan gelmi§tir ve kar§ihginda hi? bir esdeger 6dememi§tir. Eger bu kimse, yil sonunda 100 sterlinin sahibine, urettigi kardan diyelim 5 sterlin verse, 100 sterlinin kullamm-degerinin -sermaye olarak i§levinin, 20 sterlinlik bir kar uretme i§levinin kullamm-degerinin- kar§ihgini 6demi§ olur. Kann paranin sahibine odenen bu kismina faiz denir; faiz, kann, i§lev yaptigi siirecte sermayenin kendi cebine indirecek yerde, sermaye sahibine verdigi kismina takilan bir diger addan ya da ozel bir terimden ba§ka bir §ey degildir. AgikUr ki, 100 sterline sahip olmak, bunun sahibine, faizi, onun sermayesi ile iiretilen kann belli bir kismini cebine indirme gucunu verir. Eger 100 sterlini sahibi, bir baskasina vermemi§ olsaydi, bu kimse herhangi bir kar iiretemez, ve bu 100 sterlinle ilgili olarak bir kapitalist gibi hie
bir zaman hareket edemezdi.55 Burada, Gilbart’in yaptigi gibi, dogal adaletten sozetmek (nota bakiniz) sacmadir. Uretimi yuriitenlerin arasinda gecen i§lemlerin ada-leti, bunlann, iiretim ili§kilerinin dogal sonuclanndan ileri geldikleri ol-gusuna dayanir. Bu ekonomik i§lemlerin, ilgili taraflann iradi harekeUeri olarak, kendi ortak iradelerinin ifadeleri olarak ve bir ucundi tarafa kar§i 54
Bu noktada, iktisatgilann sorunu boyle anladiklanni gosteren bazi pasajlar aktanlabilir: “Siz (ingiltere Bankasi) sermaye metal ile i§ yapan 50k buyiik tiiccarlarsiniz, degil mi?” sorusu, bu bankanin muduriine, tanik olarak, Banka Yasalan Raporu igin bilgisine ba§vuruldugu zaman sorulmu§tu. (H.of C.1857,S.104.) 55 “Bir kar saglamak amaciyla borg para alan bir kimsenin, sagladigi kann bir kismini borg verene vermek durumunda olmasi, dogal adaletin apagik bir ilkesidir.” (Gilbart, The History and Principles of Banking, London 1834, s. 163.) * Kendine ozgii. -f. Karl Marks
299 Kapital III
yasa zoruyla kabul ettirilebilir sozle§meler olarak goriindiikleri hukuki [sayfa 298] bicimler, sirf bicimler olarak bu igerigi belirleyemezler. Bunlar onu yalnizca ifade ederler. Bu icerik iiretim tarzina tekabul ettigi, ona uygun du§tugii yerde adaletlidir. Bu bicimle geli§Ugi yerde adaletsizdir. Kapitalist iiretim temeli iizerinde kolelik adaletsizdir; tipki, metalann kalitesine hile kanstirmanin adaletsiz olmasi gibi. 100 sterlin 20 sterlin kar iiretiyor, ciinkii, ister sinai ister ticari olsun sermaye olarak i§lev yapiyor. Ama bu i§levin sermaye olarak sine qua non’u* bu paranin sermaye olarak harcanmasi, yani (sanayi ser-mayesi halinde) iiretim araclannin satin ahnmasi, (tiiccar sermayesi halin-de) metalar satin ahnmasi icin harcanmi§ olmasidir. Ama harcanabilmesi icin, bu paranin varolmasi gerekir. Eger o, 100 sterlinin sahibi olan A, bu parayi ya ki§isel tiiketimi icin harcasa ya da yigilmi§ para olarak elinde tutsaydi, i§lev yapmakta olan kapitalist B, onu, sermaye olarak yatira-mazdi. B, kendi sermayesini degil, A’ya ait sermayeyi harciyor; ne var ki, A’ya ait sermayeyi B, onun nzasi olmadan harcayamaz. Bu nedenle, ashnda kapitalist olarak, 100 sterlinin sermaye biciminde bu yatinmi sinirh olmakla birlikte, bu 100 sterlini sermaye olarak harcayan, ba§lan-gicta A’dir. Bu 100 sterlin bakimindan B, ancak A kendisine bu parayi odiinc verdigi ve dolayisiyla onu sermaye olarak harcadigi icin, kapitalist olarak hareket etmektedir. Once, faiz getiren sermayenin kendine ozgii dola§imim gozden gecirelim. Daha sonra, bunun, ozel bir §ekilde meta gibi nasil satildigim, yani biisbiitiin elden cikarmak yerine, onun nasil odiinc verildigini irde-leyecegiz. Hareket noktasi, A’nin B’ye bore verdigi paradir. Bu, bir giivence kar§ihgi olabilir de, olmayabilir de. Birinci §ekil, meta ya da police, hisse senedi, vb. gibi degerli senetler kar§ihginda bor? verme sayilmazsa, epey-ce eskidir. Bu ozel §ekiller bizi bu noktada ilgilendirmemektedir. Burada biz, olagan §ekli igersindeki faiz getiren sermaye ile ilgileniyoruz. Para, B’nin elinde fiilen sermayeye gevrilir, P-M-P’ hareketini ya-par ve A’ya P’ olarak, P + AP
olarak doner; burada AP faizi temsil eder. Basite indirmek igin, biz, burada, sermayenin B’nin elinde uzun sure kaldigi, faizin diizenli arahklarla odendigi durumu ele almayacagiz. Demek ki, hareket soyledir: P_P_M-P'-P’. Burada iki kez goriinen §ey, 1) paranin sermaye olarak harcanmasi, ve 2) gerceklesmis. sermaye olarak, P’ ya da P + AP olarak geriye domisudur. Tiiccar sermayesinin hareketinde, P-M-P’, ayni meta iki kez el degistirmekte ya da eger tiiccar tiiccara satarsa, ikiden de fazla el degi§-tirmektedir. Ne var ki, ayni metain bu sekildeki her yer degi§tirmesi, bu * Zorunlu ko§ul. -f.
00
Karl Marks Kapital III
[sayfa 299] siirec o meta tiiketime girene kadar kac kez yinelenirse yinelen-sin, bir ba§kala§imi, o metain alim ve satimim gosterir. Ote yandan M-P-M hareketinde, ayni para iki kez el degistirmekte, ama bu once paraya ve sonra da paradan tekrar bir ba§ka metaya cevri-len metain tarn ba§kala§imini gostermektedir. Ne var ki, faiz getiren sermayede, P’nin ilk kez el degistirmesi, hie bir zaman ne meta ba§kala§iminda ne de sermayenin yeniden-ureti-minde bir evre degildir. Para, ancak, onunla ticaret yapan ya da onu iiretken sermayeye d6nii§tiiren faal kapitalistin elinde, ikinci kez harcandiginda bir evre olur. P’nin ilk el degisUrmesi, burada, onun A’dan B’ye aktanlmasi olgusundan ote bir §ey ifade etmez ve bu aktarma, cogu kez, belli yasal bicimler ve ko§ullar altinda yapihr. Paranin sermaye olarak, birincisi, yalmzca A’dan B’ye aktanlmasin-dan ibaret olan bu ikili harcanmasina, gene ikili d6nii§ii tekabiil eder. Para, siirecten P’ ya da P + AP olarak B’ye, kapitalist i§levini yapan ki§iye geri doner. Sonra kapitalist, parayi A’ya, gerceklesmi§ sermaye olarak getirdigi kann bir kismi ile birlikte P + AP seklinde geri verir; burada AP kann tamami degil, yalmzca bir kismidir - faizdir. Para, B’ye, ancak, nasil harcanmissa oyle, i§lev yapan sermaye olarak, ama A’nin mail olarak doner. Paranin geri doniisuniin tamamlanmasi icin B’nin bunu A’ya sonunda geri vermesi gereklidir. Ama B’nin bir de sermayeye ek olarak, A’ya, kann bir kismini, faiz adi altinda anilan ve bu sermaye ile elde ettigi bir kismini geri vermesi de gereklidir; ciinkii, A, B’ye parayi ancak sermaye olarak, yani hareketi sirasinda yalmzca kendisini korumakla kalmayip, bir de sahibi icin arti-deger yaratan bir deger olarak vermistir. Para, B’nin elinde ancak i§leyen sermaye oldugu siirece kahr. Ve -belirlenen tarihte- geri donmesiyle sermaye olarak i§levi sona erer. Ne var ki, artik sermaye olarak i§ gormedigi anda, daima onun yasal sahibi olmakta devam eden A’ya tekrar geri verilmesi zorunlulugu var-dir. Bu metaya, meta seklindeki sermayeye ozgii olan ve sati§ yerine ba§ka i§lemlerde de
goriilen bu bore verme bicimi, sermayenin burada meta olarak goriinmesi ya da sermaye olarak paranin meta haline gel-mesi basit ozelliginden gelmektedir. Burada bir aynm yapmak gerekir. Daha once de g6rmii§ oldugumuz, (ikinci Cilt, Birinci Boliim) gibi, dola§im siirecinde, sermayenin, meta-sermaye ve para-sermaye olarak hizmet ettigini bu noktada kisaca ammsatalim. Ne var ki, her iki bicimde de, sermaye, sermaye olarak, meta haline gelmez. Uretken sermaye meta-sermayeye cevrilir cevrilmez, meta olarak satilmak iizere piyasaya siiriilmek zorundadir. O, burada sirf bir meta olarak hareket eder. Tipki alicimn sirf meta ahcisi olmasi gibi, kapitalist de piyasada yalmzca meta saticisi olarak goriiniir. Uriiniin, meta olarak dola§im siirecinde saU§ yoluyla kendi degerini gercekle§tirmesi, Karl Marks
301 Kapital III
kendi doniismiis. para-bicimine girmesi gerekir. Bu nedenle, bu metain tuketici [sayfasoo] tarafindan ya§am gereksinmesi ya da kapitalist tarafin-dan iiretim araci, yani sermayenin ogeleri olarak satin alinmasimn, hi? bir onemi yoktur. Meta-sermaye, dola§im hareketinde, sermaye olarak degil, yalnizca bir meta olarak hareket eder. Siradan bir metadan ayn olarak, bu, bir meta-sermayedir, 1) ciinkii, bir arti-degerle yukliidiir. Bu yiizden de, degerinin gerceklesmesi ayni zamanda arti-degerin de gerceklesmesi olgusudur; ama, bu onun, bir meta, belli fiyati olan bir iiriin olarak basit varhginda hie bir §eyi degistirmez; 2) siinkii, bir meta olarak i§levi, sermaye olarak kendi yeniden-uretim siirecinde bir evredir ve bu nedenle, meta olarak hareketi ancak kendi siirecinin kismi bir hareketi, ayni zamanda kendisinin sermaye olarak hareketidir. Ne var ki onun bu hale geli§i, sati§ i§leminin kendisiyle degil, ancak bu satis. i§leminin, belirli miktardaki bu degerin sermaye yetisi icersindeki tiim hareketiyle olan bagmtisi yoluyla olur. Tipki, para-sermaye gibi, gercekte yalnizca para olarak, yani me-talari (iiretim ogelerini) satinalma araci olarak hareket eder. Bu paranin, ayni zamanda para-sermaye, sermayenin bir bicimi olmasi olgusu, satinalma i§leminden, burada para olarak yerine getirdigi fiili i§levden degil, bu i§levin, sermayenin toplam hareketi ile olan bagintisindan dogar, ciinkii, sermayenin para olarak yerine getirdigi bu hareket, kapitalist iiretim surecini ba§latir. Ama bunlar, fiilen i§lev yaptiklan, yani siirecte fiilen rol oynadikla-n siirece, meta-sermaye burada yalmz meta, para-sermaye ise yalniz para olarak i§ goriir. Tek basma bakildiginda, ba§kala§imin hie bir anin-da kapitalist, metalanni, ahciya, bu metalar kendisi icin sermayeyi tem-sil ettikleri halde, ne sermaye olarak satar; ne de saticiya sermaye olarak para oder. Her iki halde de, metalanni diipediiz meta olarak ve parasini diipediiz para olarak, yani metalan satinalma araci olarak elden cikarir. Ancak surecin butunu ile ilgili olarak, ciki§ noktasinin ayni zamanda geri doniis. noktasi olarak goriindugu anda, P-P’ ya da M-M’ hareketinde, sermaye, dola§im siirecinde, sermaye olarak
goriiniir (oysa, iiretim siirecinde sermaye, i§cinin kapitalistin egemenligi altina girmesi ve arti-deger iiretimi yoluyla, sermaye olarak goriiniir). Ne var ki, bu donii§ aninda, aradaki bag kaybolur. Bu anda gordugumuz §ey , P’ ya da P + AP, ilk yatinlan para ile bir artism -gercekle§en arti-degerintop-lamina e§it bir para miktandir (AP kadar artmi§ bulunan deger miktan, para, metalar ya da iiretim ogeleri biciminde bulunabilir, bunun bir one-mi yoktur). Ve i§te tarn bu doniis. noktasinda sermaye, gercekle§mi§ sermaye geni§lemi§ bir deger olarak bulunur ve -bu nokta, ister gercek, ister sanal olsun, bir durgunluk noktasi olarak sabitlestigi siirece- sermaye bu bicimi icersinde hie bir zaman dola§ima girmez, daha cok, toplam surecin sonucu olarak dola§imdan cekilmi§ goriiniir. Bu sermaye tekrar harcandiginda, hie bir zaman bir baskasina sermaye olarak
02
Karl Marks Kapital III
verilmi§ olmaz, ancak ona dupeduz bir meta olarak satilmi§ ya da bir meta [sayfasou kar§iligmda dupeduz bir para olarak verilmi§ olur. Kendi dola§im siirecinde sermaye, hi? bir zaman sermaye olarak goriinmez, ancak meta ya da para olarak goriinur ve bu noktada bu onun, baskalan icin tek varhk §eklidir. Metalar ve para burada, metalar paraya ya da para metalara cevrildigi icin, saticilar ya da alicilar ile olan fiili ili§kileri bakimindan sermaye degildir, ancak kapitalisUe olan ideal ili§kileri (6z-nel acidan) ya da yeniden-iiretim siirecinde evreler olmalan (nesnel acidan) nedeniyle sermayedirler. Sermayenin sermaye olarak varhgi, fiili hareket icersinde, dola§im siirecinde degil ancak uretim siirecinde, emek-giiciiniin somuruldiigu siirecte sozkonusudur. Ne var ki, durum, faiz getiren sermaye bakimindan farklidir, ve ona kendisine ozgii niteligi veren de i§te bu farktir. Parasini faiz getiren sermaye olarak degerlendirmek isteyen para sahibi, bunu bir iiciincii ki§iye devreder, onu dola§ima sokar ve sermaye olarak meta haline ge-tirir; sirf kendisi icin degil baskalan icinde sermaye haline getirir. Para, yalnizca onu veren kimse icin sermaye olmayip, daha ba§langicta bir iiciincii ki§iye sermaye olarak arti-deger yaratan, kar yaratan bir kulla-mm-degeri ile yuklii bir deger olarak verilmistir; bu, kendi hareketinde kendisini devam ettiren ve i§levini yerine getirdikten sonra, ilk sahibine, bu omekte paranin sahibine donen bir degerdir. §u halde para, ondan, yalnizca belirli bir siire icin aynlmakta, gecici bir siire icin sahibinin zi-lyetliginden cikip, i§ yapmakta olan kapitalistin zilyetligine gecmekte ve boylece ne odeme §eklinde elden cikartilmakta ne satilmakta, ama yalnizca odiinc verilmekte, ve once, belli bir zaman arahgindan sonra ciki§ noktasina donmek ve ikinci olarak da, gercekle§mi§ sermaye olarak -kullamm-degerini, arti-deger yaratma giiciinii gercekle§tirmi§ bir sermaye olarak- geri donmek ko§uluna bagh olarak elden cikanlmaktadir. Sermaye olarak odiinc verilen metalar, ta§idigi ozelliklere bagh olarak ya sabit ya da doner sermaye olarak odiinc verilirler. Para, bu her iki sekilde de bore verilebilir. Omegin, eger para, yilhk gelir §eklinde odeniyor ve boylece, faizle birlikte sermayenin bir kismi geri geliyorsa, sabit
sermaye olarak odiinc verilebilir. Binalar, gemiler, makineler, vb. gibi belli metalar, kullanimdegerlerinin niteligi geregi ancak sabit sermaye olarak odiinc verilebilir. Ne var ki, odiinc verilen her tiirlii sermaye, sekli ne olursa olsun ve kullamm-degeri geri donusunii nasil degi§iklige ugratirsa ugratsin daima para-sermayenin ancak ozgiil bir bicimidir. Bunun nedeni, odiinc verilen seyin daima belli bir miktar para olmasi ve faizin bu miktar iizerinden hesaplanmasidir. Bore verilen §ey, eger ne para ne de doner sermaye ise, bu da gene, sabit sermayenin geriye doniisu seklinde odenir. Bore veren, devresel olarak bir faiz ve bir de, sabit sermayenin kendisinin tiiketilen kisminin degerini, devresel a§inip yipranmamn e§degeri olarak elde eder. Ve, belirli siirenin sonun-da, bore verilen sabit sermayenin tiiketilmeyen kismi, ayni olarak geri Karl Marks
303 Kapital III
doner. Eger bor? verilen sermaye, doner sermaye ise, bu da gene, do-ner sermayeye ozgii §ekilde geri doner. [sayfa 302] Geriye donu§ tarzi, demek ki daima, yeniden-uretim halindeki sermayenin ve bu sermayenin ozgiil QesMerinin fiilen izledikleri dola§im devresi ile belirlenir. Oysa, bor? verilen sermayeye gelince, bunun geriye doniisu, geriye odeme bigimini ahr, Qiinkii, bu sermayenin bir baska-sina aktanlmasi, bor? bigiminde olur. Biz bu boliimde, yalmzca, bor? verilen sermayenin diger bigim-lerinin de giktigi, gergek parasermayeyi inceliyoruz. Bor? verilen sermaye, iki §ekilde geriye doner. Yeniden-uretim siirecinde, faal kapitaliste doner ve sonra bu donii§, bir kez daha, bor? verene, para-kapitaliste aktarma, gergek sahibine, yasal giki§ noktasina geri odenmesi §eklinde kendisini yineler. Fiili dola§im siirecinde sermaye daima, bir meta ya da para ola-rak goriiniir ve hareketi her zaman, bir dizi satinalma ve sati§lara b61unmu§tiir. Kisacasi, dola§im siireci, metalarm ba§kala§imi halini alir. Yeniden- uretim siirecini biitiiniiyle dikkate alacak olursak, durum farkh olur. Paradan hareket edecek olursak (ve metalardan hareket etsek de aym seydir, ciinkii biz metalarm degerinden yola cikmi§ oluruz, yani onlan paranin sub specie’leri* olarak dikkate alinz), belli bir miktar paranin harcandigini ve belli bir sure sonra, bir arti§la birlikte geri dondugu-nii goriiriiz. Yatmlan bir para miktan, bir arti-degerle birlikte geri don-mektedir. Bu para oldugu gibi kalir. Bu para kendisini korumu§ ve belirli bir dola§im devresini tamamlayarak cogalmi§tir. Ama §imdi, para, sermaye olarak bore verildigi icin, kendini koruyan ve geni§leten belli bir sure sonra bir arti§la birlikte geri donen ve daima ayni siireci yeni ba§tan yinelemeye hazir bir para miktan olarak bore verilmistir. Ne para ne de meta olarak harcanmisUr; su halde, para-bigiminde yaUnldigi zaman, bir meta kar§ihginda degi§tirilmedigi gibi, meta olarak yatmldigi zaman da para kar§ihginda satilmamisUr; daha gok, sermaye olarak harcanmisUr. Sermayenin kendi kendisiyle bu ili§kisi sermayenin para
doguran para olarak goriindugu kapitalist uretim siirecine bir butun ve tek bir birlik olarak bakildigi zaman, sermayenin kendisini ortaya koydugu bu ili§ki herhangi bir ara-hareket olmaksizin, burada ona kendi 6z niteligi ve sifati olarak verilmi§tir. Ve para, sermaye olarak bore verildigi zaman, i§te bu niteligi ile elden cikartihr. Para-sermayenin rolii konusunda Proudhon’un acayip bir anlayi§i vardir. (Gratuite du Credit. Discussion entre M. F. Bastiat et M. Proud-hon, Paris 1850). BorS verme, satis, olmadigi iSin Proudhon’a bir kotiiluk gibi goriiniir. Faiz kar§ihgi bor? vermek, “saUlan nesnenin sahipliginden hi? bir zaman aynlmaksizin, aym nesneyi tekrar tekrar satmak ve fiyatini tekrar tekrar elde etmek yetenegidir” (s. 9).** Nesne [sayfasos] -para, ev, * Alt tiirleri. -g.
04
Karl Marks Kapital III
vb.- sati§ta ve satinalmada oldugu gibi, sahip degistirmez. Ama Proud-hon, faiz getiren sermaye biciminde verilen paraya kar§ihk olarak bir esdeger elde edilmedigini gormiiyor. Arada degi§im siireclerinin bulun-dugu her satinalma ve sati§ hareketinde, sozkonusu nesnenin elden cikartildigi gergi dogrudur. Satilan nesnenin sahipligi daima sona erer. Ama o nesnenin degerinden vazgegilmis. degildir. Sati§ta meta elden Qikartihr, ama degeri degil; bu deger, para-bigiminde, ya da burada onun baska bir bigimi olan, bor? senedi veya odeme vaadi belgesi seklinde geri alinir. SaUnalmada, para elden Qikartihr, ama degeri degil; bu deger, metalar bigiminde, yerine konulur. Sanayi kapitalisti, ayni degeri, biitiin yeniden-iiretim siireci boyunca (arti-deger hariS), yalnizca bigimleri far-kli olmak iizere elinde tutar. Bir degi§im, yani metalann degi§imi sozkonusu oldugu siirece degerde bir degisme yoktur. Ayni kapitalist daima ayni degeri elinde tutar. Ama, arti-deger kapitalist tarafindan iiretildigi siire boyunca degi§im yoktur. Degi§im olur olmaz, arti-deger metalarda zaten maddelesmi§ bulunur. Biz, eger, tek tek degi§im i§lemlerini degil de sermayenin yap-tigi tiim devreyi, P-M-P’, gozoniinde bulundurursak belli miktarda bir degerin siirekli olarak yaUnldigim ve bu ayni miktar ile birlikte, arti-deger ya da kann dola§imdan cekildigini goriiriiz. Filli degi§im i§lemleri, hie kuskusuz, bu siirecin nasil olu§tugunu agiklayamaz. Ve, para bor? veren kapitalistin faizinin temeli ve bu faizin kaynagi, P’nin sermaye olarak gegirdigi i§te bu siiregtir. “Ashnda,” diyor Proudhon, “sapka satan, §apka yapimcisi, bunla-nn degerini elde eder, ne fazlasim ne de eksigini. Ama para bor? veren kapitalist ... yalnizca sermayesini geri almaz, sermayesinden fazlasim, degi§ime soktugundan fazlasim geri ahr; sermayesinin iistiinde ve otesinde bir faiz ahr” (s. 69). Sapkaci burada, bore veren kapitalistten ayn ve farkli olarak iiretken kapitalisti temsil eder. Proudhon, iiretken kapitalistin metalan degerlerine e§it fiyatlarla sattigi halde (iiretim fiyatlan yoluyla e§itlenme, burada, onun anlayi§i icin onemsizdir) nasil olup da degi§ime soktugu sermayenin iizerinde ve otesinde bir kar elde ettigini, besbelli ki kavrayamiyor.
100 §apkamn iiretim fiyatinin = 115 sterlin oldugunu, bu iiretim fiyatinin, sapkamn degeri ile raslansal olarak Sakistigim, yani §apka iireten sermayenin, ortalama toplumsal sermaye ile ayni bile§imde oldugunu kabul edelim. Kar = %15 ise, §apkaci, mal-lanni 115 sterlinlik degerleri iizerinden satmakla 15 £ kar elde eder. Bunlar ona yalnizca 100 sterline malolmu§tu. Eger bu sapkalan kendi sermayesi ile iiretmis. ise, bu 15 £ fazlahgin hepsini cebine indirir, yok eger, bore aldigi sermaye ile uretmi§se 5 sterlini faiz olarak vermek zorunda kalabilir. Bu durum, sapkalann degerinde hie bir degi§iklik yap** Aktanlan sozler, La Voix du Peuple gazetesinin editorlerinden ve Gratuite du Credit. Discussion entre M. F. Bastiat et M. Proudhon, (Paris 1850) adh kitapta “Birinci Mektup”un ya-zan Cheve’e aittir. -Ed. Karl Marks
305 Kapital III
maz, ancak, bu degerin icerdigi arti-degerin farkli kimseler arasindaki dagihmini etkiler. Bu nedenle, §apkalann degeri, faiz odemekle degisme-digine gore, §unlan soylemek Proudhon hesabina sacmahk olur; “Tica-rette, sermaye iizerinden faiz, metalann fiyatini olu§turmak iizere, [sayfa 304] i§cilerin iicretlerine eklenmesi nedeniyle, i§cinin kendi emeginin iir-iiniinu geriye satinalabilmesi olanaksizdir. Vivre en travaillant* faizin egemenligi altinda, icersinde celi§ki ta§iyan bir ilkedir” (s. 105).56 Proudhon’un sermayenin niteligini ne denli az anladigim, genel olarak sermayenin hareketini faiz getiren sermayeye ozgii hareket ola-rak anlattigi §u sozleri ortaya koymaktadir: “Para-sermaye, faiz birikimi yoluyla degi§imden kendi kaynagina dondiigiine gore, bundan, ayni kim-se tarafindan siirekli olarak yapilan yeniden yatinmin, ayni ki§iye siirekli kazanc getirdigi sonucu cikar.” (s. 154.) Faiz getiren sermayenin kendisine ozgii hareketinde onun hala cozemedigi §ey nedir? Kategorileri sunlardir: satinalma, fiyat, nesneler-den aynlma ve arti-degerin burada goriindiigu dolaysiz bicim; kisacasi, sermayenin sermaye olarak bir meta haline gelmesi, dolayisiyla satism bore vermeye ve fiyatin kardan ahnan bir paya doniismesi gorungiisii. Sermayenin kendi ciki§ noktasina doniisu, genellikle, kendi top-lam devresindeki, sermayenin karakteristik hareketidir. Bu hi? bir za-man yalmz faiz getiren sermayenin bir ozelligi degildir. Onu digerlerinden ayiran sey, daha gok, herhangi bir devre i§e kan§maksizin, geri donii-sundeki di§sal §ekildir. Bor? veren kapitalist, herhangi bir esdeger al-maksizin, sermayesini elden gikarmakta, sanayi kapitalistine aktarmakta-dir. Onun bu aktarmasi, sermayenin gergek dola§im siirecine hi? bir §ekilde ait olan bir i§ degildir. O yalmzca, sanayici kapitalistin ba§lattigi bu devrenin agilmasina yardim etmektedir. Paranin bu ilk konum degi§-tirmesi -ne satinalma ve ne de sati§ seklinde- bir ba§kala§imi ifade etmez. Sahiplik sona ermemistir, Qiinkii, ortada ne degi§im vardir ne de bir esdeger ahnmistir. Paranin, sanayi kapitalistinin elinden, bor? veren kapitalistin eline doniisu, yalmzca, sermayenin ilk elden cikartilma i§lemini tamamlamaktadir. Para seklinde yatinlan sermaye
dairesel sii-rec yoluyla para §eklinde tekrar sanayici kapitaliste doner. Ne var ki bu para, yatirdigi zaman kendisine ait olmadigi icin, d6nii§umde de ona ait olamaz. Yeniden-uretim siirecinden gecmekle, sermaye hie bir zaman sanayici kapitalistin miilkiyetine gecmi§ olmaz. Bu yuzden kapitalist bu 56
“Bir ev”,”para”.vb., eger Proudhon’a bakilacak olursa, “sermaye” olarak odiing verilemeyecek, ancak “maliyet fiyati ile ... metalar” olarak satilacaklardir. Luther bir bakima Proudhon’dan ustundiir. O, kar elde etmenin, borg verme ya da satin almanin §ekline bagh olmadigini biliyordu: “Onlar satin almayi da tefecilige geviriyorlar. Ama bu, gergekten de hemen iistesinden gelinemeyecek kadar biiyiik bir konu. Biz once tek bir sey iizerinde, borg vererek tefecilik yapmak iizerinde durmak zorundayiz, buna bir son verdikten sonra (kiyamet guniinden sonra) satinalma yoluyla tefeciligin iistesinden gelmekten de geri kalmayacagiz.” (Martin Luther, An die Pfarherm wider den Wucher zu predigen, Wittenberg 1540.) * Kendi emegiyle ya§amak -f.
06
Karl Marks Kapital III
sermayeyi onu odiinc verene geri vermek zorundadir. Sermayeyi bore verenden bore alana aktaran ilk harcama, fiili yeniden-iirerim siireciyle hi? bir ili§kisi olmayan, yasal bir i§lemdir. Bu i§lem yalnizca bu siirec icin bir giristir. Bore alandan bore verene akmi§ bulunan sermayeyi tekrar aktaran geri odeme, diger bir yasal i§lemdir ve birinciyi tamamlar. Biri fiili siireci [sayfasos] ba§latir, digeri ise bu siireci tamamlayan bir i§lemdir. Qiki§ noktasi ile doniis. noktasi, bore verilen sermayenin elden cikartil-masi ve geri ahnmasi, boylece, sermayenin fiili hareketinden once ve sonra yer alan ve bu hareketin kendisi ile hie bir ili§kisi bulunmayan, yasal i§lemler ile olu§an keyfi hareketler olarak goriinur. Sermaye daha ba§langicta sanayici kapitaliste ait olsa ve bu nedenle de kendisine ait bir sey olarak ona donmiis. olsaydi, bu fiili hareket bakimindan her §ey gene ayni olurdu. Ilk ba§langic i§leminde, bore veren, sermayesini bore alana verir. Tamamlayici ve sona erdirici i§lemde bore alan, bu sermayeyi bore verene geri verir. Bu ikisi arasindaki alisveri§ bakimindan -ve faiz §imdilik bir yana birakihrsa- bore veren ve bore alan arasindaki odiinc verilen sermaye hareketi ile ilgili olarak bu (sermayenin fiili yeniden-iiretim sii-recinin icersinde gectigi, daha uzun ya da daha kisa bir zaman arahgi ile aynlan bu iki isjem) demek ki, hareketin tamamini kapsar. Ve bu hareket, iade edilme kosuluyla elden cikarma, per se* bore verme ve bore alma hareketini, ko§ula bagh olarak paradan ya da metadan ayrilmamn ozgiil bicimini te§kil eder. Genellikle sermayenin karakteristik hareketi, paranin kapitaliste doniisu, yani, sermayenin kendi ciki§ noktasina doniisu, faiz getiren sermayede, kendisinin bir bicim oldugu gergek hareketten aynlmi§ ta-mamen di§sal bir goriinum ahr. A, parasim, para olarak degil sermaye olarak verir. Sermayede hi? bir d6nii§um olmamaktadir. Yalnizca el degistirmektedir. B’nin eline gecene kadar onun sermayeye gercek donii-§iimii gercekle§mez. Ama, B’ye verir vermez, para, A icin sermaye hali-ni alir. Sermayenin, uretim ve dola§im siireclerinden gercek geriye aki§i yalniz B icin sozkonusu olur. Ama, A icin geriye aki§, elden cikan§ gibi ayni sekle girer. Sermaye
B’den A ‘ya geri doner. Elden cikarma, yani parayi belli bir sure icin bore verip, faiz (arti-deger) ile birlikte geri al-mak, faiz getiren sermayenin kendine ozgii hareketinin tarn bicimidir. Bore verilen paranin sermaye olarak gercek hareketi, bore veren ile bore alan arasindaki i§lemlerin dismda yer alan bir i§lemdir. Bunlann arasindaki ara-hareket golgede kalmi§, goriinmez hale gelmi§ ve dogru-dan dogruya icerilmemistir. Ozel bir tiir meta olarak sermaye, gene kendine ozgii bir elden cikanlma bicimine sahiptir. I§te bu nedenle, geri d6nii§ii de kendisini, bir dizi belirli ekonomik siirecin sonu ve sonucu olarak degil, satici ile ahci arasindaki ozgiil bir yasal anlasmamn sonucu * Bizatihi, kendisi. -f. Karl Marks
307 Kapital III
§eklinde ifade eder. Geri doniis. siiresi, yeniden-iiretim siirecindeki geli§-meye baghdir; faiz getiren sermayede, sermaye olarak geriye donii§, sirf bore veren ile bore alan arasindaki anla§maya bagh goriiniir. Boylece, bu i§leme gore, sermayenin geri doniisu, bundan boyle, yeniden-iiretim siirecinden dogan bir sonuc olarak goriinmez; sanki bore verilen sermaye, para-bicimini hi? kaybetmemi§ gibi goriiniir. Hi? kuskusuz bu i§lemler, ashnda, gercek [sayfasoe] yeniden-iiretken geri donii§lerle belirlenirler. Ama bu, i§lemin kendisinde goriiniir durumda degildir. Uygulamada da bu her zaman mutiaka boyle degildir. Vade sona erdiginde gercek geriye doniis. olmami§sa, borclu, alacakliya kar§i yukumluliiklerini yerine getir-mek icin baska kaynaklara ba§vurmak zorunda kahr. Sermayenin bu yalin biqimi -belli bir A miktan olarak harcanan ve belli bir sure sonra, bu sure dismda herhangi baska bir ara-i§lem olmaksizin, A + V A miktan olarak geri donen para-sermayenin gercek hareketinin yalnizca an-lamsiz bir bicimidir. Sermayenin gercek hareketinde, sermayenin doniisu, dola§im siirecindeki bir evredir. Para once uretim araclanna cevrilmistir; iiretim bunlan metalara donu§turiir; metalann sati§i ile bunlar tekrar paraya cevrilir ve bu bicim icersinde, ba§langicta para seklinde sermaye yatiran kapitalistin eline donerler. Ne var ki faiz getiren sermayede, bu donu§, elden cikartma gibi, sermaye sahibi ile, bir ikinci taraf arasindaki yasal i§lemin sonucudur. Biz burada yalniz elden cikartmayi ve geri odemeyi goriiriiz. Arada olup bitenler silinip yokolmu§tur. Ne var ki, sermaye olarak yatirilmi§ bulunan para, onu yatiran kimseye, sermaye olarak harcayan ki§iye geri donme ozelligini ta§idigi icin, ve P-M-P’ dola§imi, sermayenin kacimlmaz hareket bicimi oldugu icin, paramn sahibi i§te bu nedenle onu sermaye olarak ciki§ noktasina donme, ve hareketi sirasinda degerini koruma ve artirma ozelligine sahip bir sey olarak bir ba§kasina bore verebilir. Para sahibi onu sermaye olarak elden cikartir, ciinkii bu para, sermaye olarak kullamldiktan sonra ciki§ noktasina doner, su halde, para, borcu alana geri dondugune gore o bunu belli bir sure sonra borcu verene geri vermek olanagina sahiptir.
Bu nedenle, paramn sermaye olarak bore verilmesi -belli bir sure sonra geri verilmek kosuluyla elden cikartilmasi- bu paramn gercekten sermaye olarak kullanilmasini, ciki§ noktasina gercekten geri donmesi-ni ongoriir. Paramn sermaye olarak yaptigi gercek cevrim, bu yuzden, bore alamn parayi bore verene geri vermesini zorunlu kilan yasal i§lemin 6nko§uludur. Bore alan bu parayi sermaye olarak kullanmazsa bu onun bilecegi bir seydir. Borcu veren, parayi sermaye olarak bore verir ve bu niteligi ile paramn, kendi ciki§ noktasina para-biciminde geri donene kadar, parasermaye devresini kapsamak iizere, sermayenin i§levlerini yerine getirmesi varsayihr. Belli bir miktar degerin, para ya da meta olarak i§lev yaptigi, P-M ve M-P’ dola§im hareketleri, ara siireclerden, toplam hareketin birer
08
Karl Marks Kapital III
evresinden ba§ka bir §ey degildir. O, sermaye olarak, turn P-P’ hareketi-ni yerine getirir. Para ya da §u veya bu bicimde bulunan belli bir deger-ler toplami olarak yatinlmi§tir ve belli bir degerler toplami olarak geri donmektedir. Bore para veren, bunu, meta satin almak icin harcamamak-ta, ya da bu degerler toplami, meta-biQimde ise, para kar§ihginda [sayfa 307] satmamaktadir. O bunu, sermaye, P-P’ olarak, belli bir sure sonra giki§ noktasina geri donen bir deger olarak yatirmaktadir. Alim ya da satimda bulunmak yerine, parayi bor? vermektedir. Demek ki, bu bor? verme i§lemi, degerden, para ya da meta olarak aynlma yerine, sermaye olarak ayrilmamn uygun bigimi oluyor. Ne var ki buradan, bor? vermenin, kapitalist yeniden-iiretim siireci ile hi? bir ili§kisi olmayan i§lemler bigimini de alamayacagi sonucu gikamaz.
Buraya kadar biz yalniz, bor? verilen sermayenin, sahibi ile sa-nayici kapitalist arasindaki hareketlerini gozden gegirdik. §imdi de, faizi incelememiz gerekiyor. Bor? veren, parasini sermaye olarak harcamaktadir; onun bir baskasina verdigi deger miktan sermayedir ve bu nedenle kendisine donmektedir. Ne var ki, sirf bu donu§, bor? verilen deger miktannin sermaye olarak geriye aki§i anlamina gelmeyebilir, yalmzca bor? verilen bir deger miktannin donusu olabilir. Sermaye olarak geri donmesi igin yati-nlan deger miktannin, hareket sirasinda yalniz kendisini korumasi degil, aym zamanda geni§lemesi, deger olarak artmasi, yani bir arti-degerle birlikte P + AP olarak geri donmesi gerekir; buradaki AP, faiz ya da or-talama kann bir kisim olup, faal kapitalistin elinde kalmayarak para-kapitalistin payina dii§er. Para-kapitalistin parayi sermaye olarak elden gikarmasi olgusu, bunun kendisine P + AP olarak geri verilmesi gerektigi anlamini ta§ir. Daha ilerde arada gegen zaman boyunca, geriye donmesi ancak ol-dukga uzun bir donemde yer alacak olan sermaye sozkonusu olmaksi-zin, belirli arahklarla yapilan faiz odenmesi bigimini dikkate ahp incelememiz de gerekecektir.
Para-kapitalisti, bore alana, sanayici kapitaliste ne vermektedir? Ona gerSekten devrettigi §ey nedir? I§te ancak paramn bu devir i§lemidir ki, bore para vermeyi, parayi sermaye olarak elden cikartmaya, yani sermayenin bir meta olarak elden gikartilmasina gevirir. Ve i§te ancak bu elden cikartma hareketiyledir ki, sermaye, para olarak bore veren kimse tarafindan bir meta olarak bore verilmi§ olur ya da bu kimsenin tasarrufundaki meta, bir baskasina sermaye olarak ve-ril-mi§ olur. Olagan bir sati§ta, elden cikartilan §ey nedir? Herhalde, satilan metain degeri degil, ciinkii bu onun yalmzca bicimini degi§tirmektedir. Karl Marks
309 Kapital III
Bir metada deger, bu deger fiilen saticimn eline para olarak gecmeden, once, metain fiyati olarak diisunsel bicimde mevcuttur. Aym deger ve ayni deger miktan yalnizca kendi bicimlerini degistirir. Bir durumda bun-lar, meta-bicimde, diger durumda para-biciminde vardirlar. Satici ta-rafindan gercekten elden cikartilan ve dolayisiyla, ahcinin bireysel ya da [sayfa 308] iiretken tiiketimine gecen §ey, metain kullamm-degeri, kullamm-degeri olarak metadir. §imdi, para-kapitalistin, bore siiresince elden cikarttigi ve iiret-ken kapitaliste -bore alanadevrettigi kullamm-degeri nedir? Bu, para-nin, sermaye haline gelebilme, sermaye i§levlerini yerine getirebilme ve bu siirec sirasinda kendi ilk deger buyuklugunii koruyabilmesinin yam-sira belirli bir arti-deger, ortalama kar (bu ortalamanin iizerinde ya da altinda olmasi burada sirf raslantiya bagh bir §ey olarak goriiniir) yarat-ma giicii nedeniyle sahip oldugu kullanim-degeridir. Diger metalar sozkonusu oldugunda, bu kullamm-degeri tamamiyla tukeUlir. Bunlann ozii, ve onunla birlikte degerleri ortadan kalkar. Buna kar§ihk, meta sermay-enin, kullamm-degerinin tiiketilmesiyle, degerini ve kullamm-degerini hala korumasinin yamsira bir de bunu artirmasi gibi kendine has bir ozelligi vardir. Para-kapitalistin, sanayi kapitalistine bor? verilen sermayeyi onun emrine verdigi donem boyunca elden sikarmi§ oldugu paramn sermaye olarak -ve bu ortalama kar iiretme yetisi- bu kullamm degeridir. Boylece bor? verilen paramn, emek-giiciiniin, sanayi kapitalisti kar§isindaki durumu ile bu bakimdan belli bir benzerligi vardir. §u farkla ki, sanayi kapitalisti emek-giiciiniin degerini odedigi halde, bore verilen sermayenin degerini yalnizca iade eder. Emek-giiciiniin sanayi kapitalisti icin kullamm-degeri, emek-giiciiniin, tiiketimi ile, kendi sahip bulun-dugundan ve maliyetinden daha fazla deger (kar) yaratmasidir. Bu ek deger, sanayi kapitalisti icin kullanim-degeridir. Ve tipki bunun gibi, bore verilen sermayenin kullamm-degeri de, onun deger dogurma ve deger artirma yetisi gibi goriiniir.
Para-kapitalist, ashnda, bir kullamm-degerini elden cikarmakta-dir ve boylece, verdigi sey, meta olarak verilmi§ olmaktadir. Bir meta ile benzerlik i§te bu olciide, per se tamdir. Her seyden once, bir elden dige-rine gecen bir degerdir. Basit bir meta sozkonusu oldugunda, meta olarak metada, aym deger, satin alanin ve saticinin ellerinde kahr, yalmz §e-killeri farklidir; her ikisi de, ah§veri§ i§leminden once sahip olduklan ve §imdi elden cikardiklan -birisi meta biciminde, digeri para biciminde-ayni degere sahiptirler. Aradaki fark, bore vermede para-kapitalist, bu ahsveris. i§leminde elinden deger cikartan tek kimsedir; ama, o da iler-de yapilacak olan odeme i§lemiyle bu degeri gene de korumaktadir. Bore verme i§leminde, yalmz bir taraf deger elden cikarttigi icin, diger taraf deger elde eder. - Ikinci olarak, bir yanda gercek bir kullamm-degeri elden cikartilmakta, diger yanda bu deger ahnmakta ve tiiketilmek-
10
Karl Marks Kapital III
tedir. Ne var ki, siradan metalann tersine, bu kullamm-degerinin kendisi bir degerdir, yani paranin sermaye olarak kullanilmasi yoluyla gerceklesen ilk degeri a§an bir deger fazlasidir. Kar, bu kullamm-degeridir. Bore verilen paranin kullamm-degeri, sermaye olarak hizmet ede-bilmesi sermaye olarak ortalama kosullar altinda ortalama kar [sayfa 309] iiretebilmesi olgusunda yatar.57 Oyleyse, §imdi, sanayici kapitalist ne oder, ve dolayisiyla, bore verilen sermayenin fiyati nedir? “That which man pay as interest for the use of what they barrow” [insanlann bore aldikla-n seyin kullanimi icin faiz olarak odedikleri] Massie’ye gore “a part of the profit it is capable of producing” [o seyin iiretebildigi kann bir kis-mi]dir.58 Siradan bir metai satin alan kimsenin satin aldigi §ey, bu metain kullamm-degeridir; kar§ihginda odeme yaptigi §ey onun degeridir. Bu-nun gibi, bore para alan kimsenin satin aldigi §ey de, bu paranin sermaye olarak kullamm-degeridir, ama, neyin kar§ihgi icin odeme yapmaktadir? Hi? ku§kusuz, siradan bir metada oldugu gibi, bu metain fiyati ya da degerinin kar§ihgi icin degil. Bore alan ve bore veren arasin-da ahnip verilen degerde, saUci ile ahci arasinda, bir durumda para-bigi-minde diger bir durumda meta-bigiminde oldugu gibi, bir bigim degi-§ikligi olmaz. Elden QikarUlan ve geri donen degerin aym olusu, burada kendisini biisbiitiin farkh bir sekilde ortaya koyar. Bir deger miktan, yani para, herhangi bir esdeger ahnmaksizin elden QikarUlmakta, ve belli bir sure sonra geri donmektedir. Bor? veren kendi elinden bor? alamn eli-ne gegtikten sonra bile, daima aym degerin sahibi olarak kalmaktadir. Bildigimiz basit meta degi§iminde para, daima, satin alan tarafindan gelir; oysa bor? vermede saUci tarafindan gelir. Belli bir sure igin parayi elden gikartan odur, sermaye ahcisi ise, onu, bir meta olarak alan kim-sedir. Ne var ki boyle bir sey ancak, para, sermaye olarak i§ gordiigii, ve dolayisiyla yatinldigi siirece olabilir. Bor? alan, parayi sermaye olarak, daha fazla deger iireten bir deger olarak bor? ahr. Ama, yatinldigi anda bu para, herhangi baska bir sermayenin giki§ noktasinda,
yatinldigi anda oldugu gibi hala potansiyel bir sermayedir. Ancak bu para kullamldiktan sonradir ki, degerini geni§letir ve sermaye olarak kendisini gerceklestirir. Ne var ki bu paranin, bore alan tarafindan gerceklesmis sermaye olarak, su halde, deger art, art-deger (faiz) olarak geri dondiiriilmesi zorunlu-lugu vardir. Ve bu art-deger (faiz) ancak, gerceklestirilen kann bir kismi olabilir. Ancak bir kismi, hepsi degil. giinkii, bore alana bore verilen 57
“Faiz almanin adilligi, bir kimsenin kar edip etmemesine bagli olmayip, o seyin” (borg alinan §eyin) “yerinde kullanildigi takdirde kar iiretebilme yetisine sahip olmasidir.” (An Essay on the Governing Causes of the Natural Rate of Interest, where in the sentiments of Sir W. Petty and Mr. Locke, on that head, are considered, London 1750, s. 49. Bu anonim yapitin yazan, J. Massie’dir.) 58 “Zengin kimseler paralanni kendileri kullanmak yerine ... onu, kendileri igin kar saglamak ve boylece saglanan kardan sahipleri igin bir pay ayirmak iizere baskalanna borg verirler.” [l.c., s. 23-24.) Karl Marks
311 Kapital III
sermayenin kullanim-degeri, bore alan icin kar iiretmesidir. Boyle ol-masaydi, bore verenin, kullanim-degerini elden cikartmasi diye bir §ey sozkonusu olamazdi. Ote yandan, kann hepsi de borcu alanin payina dii§memektedir. Yoksa, elden cikartilan kullanim-degeri kar§ihginda her-hangi bir §ey odemez ve yatinlan parayi bore verene, sermaye olarak, ancak P + AP olarak gerceklesmi§ sermaye oldugu icin gerceklesmi§ sermaye olarak degil, yalnizca basit para olarak geri vermi§ olurdu. [sayfa 310] Her ikisi de, bore veren de bore alan da, ayni para miktanni sermaye olarak harcarlar. Ama ancak bu ikincisinin elindedir ki, para, sermaye olarak i§ goriir. Iki ki§i icin sermaye olarak, ayni miktar para-nin, cifte varhgi ile kar , iki kakina cikmaz. Bu para ancak kann bolii-§iilmesiyle, her ikisi icin de sermaye olarak i§ goriir. Bore verenin payina diisen kisma faiz denir. Biitiin bu ali§veri§, varsayildigi gibi, iki tiir kapitalist arasinda, para-kapitalist ile sanayici ya da tiiccar kapitalist arasinda yer ahr. §urasim da hie unutmamak gerekir ki, burada, sermaye, sermaye olarak daima metadir ya da burada meta olarak irdelenen sey sermaye-dir. Bu nedenle, burada goriilen biitiin iliskiler, siradan bir meta acisin-dan ya da yeniden-iiretim siirecinde meta-sermaye olarak i§ gordiigii siirece sermaye acisindan irrasyonel olurdu. Satma ve satinalma yerine, bore verme ve bore alma, burada, metain -sermayenin- ozgiin niteligin-den dogan bir aynmdir. Ayni sekilde, burada odenen §ey, metain fiyati degil, faizidir. Para sermayenin fiyatina faiz diyecek olursak, bu, metala-nn fiyat kavramindan biisbiitiin ayn, irrasyonel bir fiyat sekli olur.59 Burada fiyat, su ya da bu §ekilde bir kullanim degeri olarak i§goren bir §ey icin odenen, belli bir miktar parayi gosteren, tamamen soyut ve anlam-siz bir bicime indirgenmi§ olur; oysa fiyat kavrami bir kullamm-degeri-nin para ile ifade edilen degerini gercekten gosterir. Sermayenin fiyaUm belirleyen bir §ey olarak faiz, daha ba§langicta tamamen irrasyonel bir
ifadedir. Sozkonusu meta ikili bir degere sahip-tir; once bir degere, sonra da bu degerden farkli bir fiyata; oysa fiyat, degerin para olarak ifadesini temsil eder. Para-sermaye, bir miktar para-dan, ya da bir miktar para olarak saptanmi§ belli bir miktar metain degerinden baska bir §ey degildir. Bir meta, sermaye olarak bore veril-diginde, o ancak, bir miktar paranin kihk degi§tirmi§ bicimidir. giinkii, sermaye olarak bore verilen §ey, §u ya da bu kadar libre pamuk degil, ama pamuk biciminde onun degeri olarak varolan, su ya da bu miktar-da paradir. Bu nedenle, sermayenin fiyati, Bay Torrens’in dusundiigu 59
“‘Deger’ terimi, dola§im aracina uygulandiginda iig ayn anlam ta§ir ... 2) ilerdeki bir ta-rihte elde edilecek olan ayni miktardaki dola§im aracina kiyasla ... fiilen elde bulunan para. Bu durumda paranin degeri, faiz orani ne olgiiliir ve faiz orani da, borg verilebilir sermaye miktan ile, buna olan talep arasindaki oranla belirlenir.” (Colonel R Torrens, On the Operation of the Bank Charter Act of 1844, etc., 2<" ed., 1847, s. 5, 6.)
12
Karl Marks Kapital III
gibi (bkz. dipnot 59) currency [dola§im araci] olmasa bile, bir miktar para olarak sermaye anlamina gelir. Peki oyleyse, bir miktar deger, ken-di fiyati, kendi para-bicimi ile ifade edilen fiyatindan ayri olarak nasil olur da bir fiyata sahip olabilir? Fiyat, ensonunda, bir metain, kendi kul-lanim-degerinden farkli olan degeridir (bu ayni zamanda, degerden ni-tel olarak degil, ama yalmzca nicel olarak farkli bulunan, yalmz degerin buyiikliigu ile ilgili olan piyasa-fiyati icin de dogrudur). Degerden nitel [sayfasin olarak farkli bir fiyat, sacma bir celi§kidir.60 Sermaye, sermaye olusunu, kendisini geni§letme yoluyla ortaya koyar. Kendisini biiyutme derecesi, kendisini sermaye olarak gerceklestirmesinin nicel derecesini ifade eder. Urettigi arti-deger ya da kar -bunun orani ya da buyukliigu-ancak yatinlan sermayenin buyiikliigu ile kar§ila§tinlarak olciilebilir. Bu nedenle faiz getiren sermayenin kendisini daha fazla ya da az geni§-letmesi de, bunun gibi, ancak, faiz miktannin toplam kardaki payimn yatinlan sermayenin degeriyle kar§ila§tinlmasiyla olciilebilir. Bundan do-layi, eger fiyat metain degerini ifade ediyorsa, faiz de, para-sermayesinin kendisini geni§letmesini ifade eder ve boylece, bu deger geni§lemesi icin, bore verene odenen fiyat gibi goruniir. Satinalma ve sati§ta, para aracihgiyla saglanan basit degi§im ili§kilerinin, Proudhon’un yaptigi gibi burada uygulanmasinin daha ba§langictan beri ne kadar sacma oldugu-nu bu da gostermektedir. Temel 6nko§ul kesinlikle §udur ki, para, sermaye olarak i§lev yapar, ve dolayisiyla i§te bu niteligi ile, yani potansiyel sermaye olarak bir iiciincii ki§iye aktanlabilir. Ne var ki, sermaye burada, piyasaya arzedildigi ve paramn kulla-nim-degeri sermaye olarak fiilen elden cikartildigi icin bir meta olarak goruniir. Ancak onun bu kullanim-degeri, kar iiretmesinden dogar. Sermaye olarak kullamlan para ya da metalann degeri, bunlann para ya da metalar olarak kendi degerlerine degil, sahipleri icin iirettikleri arti-deg-er miktan ile belirlenir. Sermayenin iiriinii kardir. Kapitalist uretim esasi-na gore, paranin para olarak harcanmasi ya da sermaye olarak yatinlmasi, yalmzca onun farkli sekilde kullanimidir. Para ya da metalann
kendileri, ashnda potansiyel sermayedir, tipki emek-giiniin potansiyel sermaye olmasi gibi. giinkii, 1) para, uretim ogelerine cevrilebilir, ve sanki sirf bunlann soyut ifadesi - deger olarak varhgidir; 2) servetin maddi ogeleri, sermaye haline gelebilme ozelligini ta§irlar, ciinkii, bunlan sermaye hali-ne getirecek olan tamamlayici kar§itian, yani iicretii-emek, kapitalist uretim temeli iizerinde zaten mevcuttur. Maddi servetin celi§kili toplumsal ozelligi -iicretii-emek olarak emekle arasindaki zitiigiuretim siirecinden bagimsiz olarak, kapitalist 6
> '"Paranin ya da dola§im aracinin degeri’ teriminin belirsizligi, terim, hig bir aynm gozetmeksizin, hem metalann degi§im-degerlerini ve hem de sermayenin kullanim-degerlerini belirlemek igin knllanildiginda siirekli bir kan§iklik kaynagi olur.” (Tooke, Inquiry into the Currency Principle, s. 77.) Tooke, asil kan§ikhgi (konunun kendisinde bulunan kan§ikhgi) degerin, deger olarak (faiz) sermayenin kullanim-degeri haline geli§ini gozden kaginyor. Karl Marks
313 Kapital III
miilkiyette, bu miilkiyetin niteliginde ifadesini bulmu§tur. i§te bu ozel olgu, surekli sonucu oldugu, ve siirekli sonucu oldugu icin de devamh 6nko§ulu haline geldigi kapitalist iiretim surecinden ayn olarak, kendisi-ni, paranin da metalann da gizli, potansiyel sermaye olmalannda, bu yiizden de sermaye olarak satilabilmelerinde ve bu bicim icersinde, ba§kalannin emegi uzerinde, bu emege elkoyma olanagini saglayan bir kumandaya sahip olmalannda, dolayisiyla da, kendisini geni§leten deg-erleri [sayfa 3i2] temsil etmelerinde ifade eder. §urasi da apacik hale gelir ki, kapitalist tarafindan bir esdeger seklinde one siiriilen emek degil, i§te bu ili§ki, ba§kalannin emegine elkoyma hakkini ve bunun yollanni saglar. Aynca, karin faize ve asil kara boliinmesi, tipki metalann piyasa-fiyatlannda oldugu gibi, arz ve taleple, yani rekabeUe diizenlendigi olcii-de, sermaye, bir meta olarak goriiniir. Ne var ki buradaki fark, tipki benzerlik kadar aciktir. Arz ile talep ayni oldugu takdirde, metalann piyasa-fiyatlan, uretim-fiyatiarina tekabiil eder, yani bunlann fiyati, reka-betten bagimsiz olarak kapitalist uretimin kendi ic yasalan ile diizenlenir goriiniir, ciinkii, arz ve talepteki dalgalanmalar, piyasa-fiyaUarinin, iire-tim-fiyatlanndan gosterdikleri sapmalardan ba§ka bir seyi aciklamaz. Bu sapmalar kar§ihkh olarak birbirlerini dengelerler ve boylece belli uzun-luktaki donemler boyunca ortalama piyasafiyatlan, uretim-fiyatlanm e§itlerler. Arz ile talep gaki§ir saki§maz, bu giigler arfik i§lemez, bin digerini telafi eder ve fiyatian belirleyen genel yasa §imdi tek tek durum-lara uygulamr hale gelir. Piyasa-fiyati, yalniz piyasa-fiyaU hareketlerinin ortalamasi olarak degil, kendi 6z bigimi igersinde bile, iiretim tarzinin kendi iq yasalan ile diizenlenen iiretim-fiyatianna tekabiil eder. Ayni §ey iicretier igin de gegerlidir. Arz ile talebin gakismasi halinde, bunlar bir-birlerinin etkisini yokederler ve iicretier, emek-giiciiniin degerine e§it olur. Ama, para-sermaye iizerinden faiz icin, durum farklidir. Rekabet, bu durumda, kuraldan sapmalan belirlemez. Rekabetin zorladigi boliin-me yasasi dismda bir yasa yoktur, ciinkii, daha ilerde de gorecegimiz gibi, “dogal” faiz oram diye bir sey yoktur. Dogal faiz orani sozii ile halk yalnizca, serbest rekabet ile saptanan orani kasteder. Faiz orani
icin “dogal” sinirlar yoktur. Eger rekabet yalniz sapmalar ile dalgalanmalan belirlemiyorsa ve bu nedenle zit giiclerin birbirlerini yoketmesi eger her tiirlii belirlenmeye bir son veriyorsa, belirlenecek §ey, keyfi ve yasaya sigmaz bir hal ahr. Izleyen boliimde bu konu uzerinde daha fazla durula-caktir. Faiz getiren sermayede her §ey yuzeysel goriiniir: sermaye yatin-minin, sirf bore verenden bore alana yapilan bir aktanmi; gerceklesen sermayenin geriye aki§i, bore alandan bore verene sermayenin sirf geri-ye devredilmesi, faizle birlikte geriye odenmesi gibi. Ayni §ey, kapitalist iiretim tarzinin oziinden gelen ve kar oramnin, yalniz tek bir devirden elde edilen kann, yatinlan sermayedegere oraniyla degil, ayni zamanda
14
Karl Marks Kapital III
bu devir doneminin uzunlugu ile, §u halde, sanayi sermayesinin, belirli bir zaman arahgmda sagladigi kar olarak belirlenmekte oldugu olgusu igin de dogrudur. Faiz getiren sermayede bu da gene, bor? verene belli bir zaman arahgi igin belirli bir faiz odendigi anlamina gelmek iizere, ayni §ekilde yuzeyde bir olgu olarak goriinur. §eylerin iq ili§kilerine niifuz etmede gosterdigi o her zamanki yetisiyle, romantik Adam Miiller §6yle diyor (Elemente der Staatskunst, Berlin 1809, Dritter Theil, s. 138): “§eylerin fiyaUannin belirlenmesinde, [sayfasis] zaman dikkate alinmaz; oysa, faizin belirlenmesinde zaman ba§ta gelen etmendir.” Meta fiyaUannin belirlenmesine, iiretim zamani ile dola§im zamaninin nasil girdigini, ve sermayenin belli bir devir donemi igin kar oramni belirleyen seyin de zaten bu oldugunu, belirli bir donem igin kann boylece belirlenmesiyle faizin de belirlenmi§ olacagini gormiiyor. Buradaki bilgeligi de gene, her yerde oldugu gibi, yuzeydeki toz bulutlanna bakarak, burnu havada bir tavirla bu toz bulutlanmn gizemli ve onemli bir sey diye ilan etmekten oteye gegmiyor. [sayfa si4]
Karl Marks
315 Kapital III
YiRMiiKiNCi BOLUM KARIN BOLUNMESI FAIZ ORANI “DOGAL” FAIZ ORANI
BU bolumun konusu, kredi ile ilgili daha sonra kar§ilasacagimiz diger butun goriinguler gibi burada ayrintilanyla incelenemez. Bor? ver-enler ile bor? alanlar arasindaki rekabet ve bunun sonucu olarak para piyasasindaki ufak tefek dalgalanmalar, bu incelememizin simrlan di§inda kahr. Faiz oranimn sinai gevrim sirasinda izledigi devrenin ortaya kona-bilmesi igin bu Qevrimin tahlil edilmesi gerekir ki, bu da gene burada yapilamaz. Ayni §ey, faiz oranimn diinya piyasasindaki ?ok ya
da az yak-la§ik e§itlenmesi igin de gegerlidir. Biz burada, faiz getiren sermayenin bagimsiz bigimi ile, kardan farkli olarak faizin bagimsizlasmasi ile ilgi-lenmekteyiz, Daha onceki varsayimimiza gore faiz, kann yalnizca sanayi kapi-talisti tarafindan parakapitaliste odenen kismi olduguna gore faizin ust sinin kann kendisi olur ve bu durumda iiretken kapitalistin cebe indire-cegi kisim = 0 olurdu. Faizin kardan biiyuk olabilecegi istisnai durumlar di§inda -boyle bir durumda faiz zaten kardan odenemez- faizin ust sinin olarak, toplam kardan, yonetim ve denetim iicretlerine {wages of superintendence) giden kisim (bu daha sonra incelenecektir) giktiktan sonra geriye kalan miktar dii§unulebilir. Faizin alt sininnin belirlenmesi ise [sayfasis] tamamen olanaksizdir. Herhangi bir alt diizeye dii§ebilir. Ne
16
Karl Marks Kapital III
var ki bu durumda daima, onu tekrar bu nispi alt duzeyinin uzerine yukseltecek zit yonlii etkiler goriilecektir. “Bir sermayenin kullanimi icin odenen miktar ile sermaye arasin-daki baginti, para olarak olciilen faiz oramni ifade eder. “ “Faiz oram, 1) kar oranina ve; 2) toplam kann bore veren ile bore alan arasindaki boliinme oranina baghdir.” (Economist, January 22, 1853.) “Eger bir kimsenin bore aldigi paranin kullanimi icin faiz olarak odedigi §ey, bu kim-senin iiretebildigi kann bir kismi ise, bu faizin, daima bu karla belirlenmesi gerekir” (Massie, l.c., s. 49.) Once, toplam kar ile, bunun, faiz olarak para-kapitaliste odenme-si gerekli kismi arasinda sabit bir baginti bulundugunu varsayahm. Bu durumda, faizin, toplam karla birlikte yukselecegi ya da diisecegi ve toplam kann, genel kar oram ve bu orandaki dalgalanmalar ile belirlen-ecegi aciktir. Ornegin, ortalama kar oram = %20 ve faiz = kann Wi ise, faiz oram = %5; eger ortalama kar oram = %16 ise, faiz oram = %4 olurdu. %20 bir kar oram ile, faiz oram; %8’e yukselebilir ve sanayi kapi-talisti gene de, kar oram = %16 ve faiz oram = %4 oldugu zamanki kadar, yani %12 kar elde ederdi. Faiz, yalmzca %6 ya da %7’ye yiiksele-cek olsa, kann gene de biiyuk bir kismini kendisine ahkoyabilirdi. Faiz, ortalama kann degismeyen bir miktanna e§it olsa, buradan, genel kar oram ne kadar yiiksek olursa, toplam kar ile faiz arasindaki mutlak farkin o kadar biiyuk olacagi ve toplam kardan iiretken kapitalistin cebe indirecegi kismin o kadar biiyuk olacagi, ve bunlann tersi oldugu zaman da, sonucun bunun tersi olacagi sonucu cikar. Faiz = ortalama kann 1/ 5’i olsun. 10’un be§te-biri 2’dir; toplam kar ile faiz arasindaki fark = 8 olur. 20’nin be§te-biri = 4’tiir; fark = 20 - 4 = 16; 25’in 1/5’i = 5; fark = 25 - 5 = 20; 30’un 1/5’i = 6; fark = 30 - 6 = 24; 35’in 1/5’i = 7; fark = 35 -7 = 28.” %4, 5, 6, 7’lik farkli faiz oranlan burada daima, toplam kann ancak 1/5’ini ya da %20’sini temsil ederler. Kar oranlan farkli iseler, farkli faiz oranlan, toplam kann ayni kesirli parcalanm ya da toplam kann aym yuzdelerini ifade ederler. Bu gibi degismeyen faiz oranlan ile, sanayi kan (toplam kar ile faiz arasindaki fark) genel kar oraniyla orantih olarak
yukselir ve bunun tersi de dogrudur. Diger butun ko§ullar e§it olmak iizere, yani faiz ile toplam kar arasindaki oramn, azcok degismeyen bir oran oldugu varsayildiginda, i§lev yapmakta olan kapitalist, kar oramnin diizeyiyle dogru oranUh olarak, daha yiiksek ya da daha diisuk bir faiz odemeye hazirdir ve istekli-dir.61 Gormiis. oldugumuz gibi, kar oram, kapitalist iiretimin geli§mesiyle ters oranUh olduguna gore, buradan, bir iilkedeki daha yiiksek ya da diisuk faiz oramnin, hie degilse faiz oramndaki fark fiilen kar oranla-nndaki farki ifade ettigi olciide, sanayiin gelisme derecesiyle gene ters oranUh [sayfasie] olacagi sonucu cikar. Daha ilerde, bunun, daima boyle 61
“Dogal faiz orani, bireylerin ticari kararlanyla diizenlenir.” (Massie, l. c, s. 51.)
Karl Marks
317 Kapital III
olmasi gerekmeyecegi goriilecektir. Bu anlamda olmak iizere, faizin karla ya da daha dogrusu genel kar oraniyla diizenlendigi soylenebilir. Ve bu duzenleme biQimi, faizin ortalamasi igin bile gegerlidir. Her ne olursa olsun, ortalama kar oramna, faizin ust sininmn nihai belirleyicisi goziiyle bakilabilir. Faizin, ortalama karla ili§kisi olgusu §imdi daha uzun uzadiya ele ahnacaktir. Kar gibi, ozgiil varhga sahip bir biitiiniin iki pargaya aynlmasi sozkonusu oldugunda, sorun her §eyden once, dogal olarak boliinecek olan varhgin buyiiklugu iizerinde dugumlenir, ve bu kann buyiiklugu, kendi ortalama orani ile belirlenir. Belli bir buyiiklukte bir sermayenin, diyelim, 100’luk bir sermayenin genel kar orani, su halde kann biiyukliigii veri olsa. Bu durumda, kardaki degismelerin, kann, bore aldigi sermaye ile cahsan iiretken kapitalistin elinde kalan pargalan ile ters orantih ola-cagi agiktir. Ve, boliisulecek kann, kar§ihgi 6denmemi§ emegin iirettigi degerin miktanni belirleyen ko§ullar, kann bu iki tiir kapitalist arasinda bolusumunu belirleyen ko§ullardan biiyiik olgiide farklidirlar ve gogu kez, biisbiitiin zit yonde etki yaratirlar.62 Modem sanayiin iizerinde hareket ettigi gevrimlere bakacak olur-sak -hareketsizlik hali, artan canhhk, goneng, a§in-iiretim, bunalim, dur-gunluk, hareketsizlik durumu, vb. gibi inceleme alanimizin dismda kalanlar- dii§iik bir faiz oranini genellikle bir gonen? ya da fazla kar donemine tekabiil ettigini, faizdeki yiikselmenin gonengten ayn dii§tugunu, ya da bunun tersinin olacagini, ve tefeciligin en uq noktasina kadar ula§an azami bir faiz diizeyinin, bunalim donemine rasladigini goriiriiz.63 1843 yazi, garpici bir gonenS doneminin ba§langiciydi; 1842 ilkyazinda hala %4 '/2 olan faiz orani, 1843 ilkyazi ile yazinda %2’ye dii§tu;64 eyliil ayinda ise %l'/2'ye kadar dii§tii (Gilbart, I, s.166); daha sonra, 1847 bunahmi sirasinda, %8’e ve bunun da iistiine yukseldi. Bununla birlikte, diisuk bir faizin durgunluk lhmh bir yukselme gosteren faizin, canlanan bir faaliyet sirasinda goriinmeleri de olanakh-dir.
Faiz orani, odemelerin kar§ilanabilmesi igin ne pahasina olursa olsun bor? para ahndigi bunalim siralannda doruk noktasina ula§ir. Faiz-de bir yukselme, degerli senetlerin fiyaUannda bir dii§me anlamina gel62
Bu noktada elyazmasinda §u belirleme var: “Bu bolumun gidi§i, kann dagilim yasalanni gozumlemeden once, nicel bir boliinumun, nitel bir bolunum haline nasil geldigini ara§tirmanin daha uygun olacagini gosteriyor. Bundan onceki boliimden buraya bir gegi§ yapmak igin, faizin, kann belirli olmayan bir kisim oldugunu varsaymak yeterli olacaktir.” 63 “ilk donemde, hemen bunahmdan sonra, spekiilasyon olmaksizin para boldur; ikinci donemde, para boldur ve spekiilasyon da boldur; uguncii donemde, spekiilasyon gerilemeye ba§lar ve para aranir olmu§tur, dordiincii donemde, para kittir ve bunalim gelip gatmishr.” (Gilbart, A Practical Treatise on Banking, 5<" ed., Vol. I, London 1849, s. 149.) 64 Tooke, bunu, “daha onceki yillarda karh yatinmlarin kitligi nedeniyle zorunlu olarak olu§an, asm-sermaye birikimi, biriktirilmi§ bulunan paralann piyasaya siiriilmesi ve umut veren ticari giri§imlere olan giivenin canlanmasi ile” agikhyor. [History of Prices from 1839 till 1847; London 1848, s. 54.)
18
Karl Marks Kapital III
diginden, bu durum, elinde para-sermaye bulunan kimselere, i§lerin [sayfasi?] gidi§i sirasinda, faiz orani tekrar dii§er diismez, hi? degilse or-talama fiyatlanna yeniden yukselecek olan bu gibi faiz getiren senetleri, gulling derecede du§uk fiyaUarla ele gegirmek igin giizel bir firsat sag-lar.65 Bununla birlikte, faiz orani, kar oranindaki dalgalanmalardan ta-mamen bagimsiz bir dii§me egilimini de ta§ir. Ve, gergekten, iki ana neden buna yolagar: I.“Sermayenin, hi? bir zaman uretken bir kullanim di§inda bor? ahnmadigim kabul etsek bile, faizin, brut kar oraninda herhangi bir degi§iklik olmadan da degisebilecegini pek olasi sayiyorum. giinkii, bir ulus zenginlik yolunda ilerledikge, kendilerini, atalanmn emegi sayesinde, yalniz faizleri ile rahatga ya§atabilecek birikmi§ bir paranin sahipleri halinde bulan bir simf insan tiirer ve bunlar gitgide artar. Gengliklerinde ve orta ya§hhklannda fiilen i§ hayatina katilmi§ bulunan bir gogu da, ya§lamnca kendi biriktirdikleri meblaglann faizleriyle sakin bir hayat siirmek iizere i§ hayatindan gekilirler. Bu her iki simf da, iilkenin artan zenginligi ile birlikte biiyiime egilimindedir, gunku, oldukga biiyuk bir sermaye ile i§e ba§layanlann az bir sermaye ile ba§layanlara gore daha Sabuk bagimsizhga ula§malan olasihgi vardir. I§te bu yiizden, eski ve zengin iilkelerde, sermayeleri olup da, bunu kendileri kullanmak zahmetine girmek istemeyenlere ait ulusal sermaye miktarmin, toplumun turn uretken sermayesine olan orani, yeni yerlesen ve daha yoksul bolgelere gore daha biiyuktiir. Ingiltere’de ... niifusa oranla rantiyeler sinifi ne denli daha kalabahktir! Rantiyeler sinifi ne denli gogahrsa, bor? ser maye verenler sinifi da o denli artar, gunku bunlar bir ve ayni sinifUr.” (Ramsay , An Essay on ihe Distribution of Wealth, s. 201-02.)
II. Kredi sistemindeki gelisme ve bununla birlikte, sanayiciler ile tuccarlann, toplumun biitiin siniflannin tasarruflan iizerinde bankerler aracihgi ile kurduklan gittikge artan denetimleri ve para-sermaye olarak i§ gorebilecek bu tasarruflann miktar olarak gitgide yogunlasmasi, faiz orani iizerinde aynca bir baski yaraUr. Bu konu iizerinde ilerde daha fazla durulacaktir. Faiz oranimn belirlenmesiyle ilgili olarak Ramsay soyle diyor: “Faiz orani kismen brut kar oranina ve kismen de, bunun sermaye kan ile giri§im karina boliinme oranina baghdir. Bu oran da, gene, bor? sermaye verenler ile bor? sermaye alanlar arasindaki rekabete baghdir; bu rekabet, hi? bir sekilde, gerQekle§mesi umulan briit kar orani tarafindan tiimiiyle diizenlenmemekle birlikte, onun etkisi altindadir.”66 Ve, reka65
“Bir bankerin eski bir miisterisinin, 200.000 sterlinlik tahvil kar§iliginda borg verilmesi istegi reddedildi; odemeleri durduracagini bildirmek igin tarn aynlacagi sirada kendisine, bunu yapmasina gerek bulunmadigi, o giinkii ko§ullar altinda bankerin tahvilleri 150.000 sterline satin alabilecegi anlatildi.” ([H. Roy.] The Theory of the Exchanges. The Bank Charter Act of 1844, etc., London 1869, s. 80.) Karl Marks
319 Kapital III
betin nigin sirf bu neden tarafindan duzenlenmemesine gelince, bir yan-dan [sayfasis] Qogu kimse, parayi, iiretken bir kullamm amaci giitmeksizin bor? almaktadir; ote yandan, bor? verilebilir turn sermaye oraninin, brut kardaki herhangi bir degi§iklikten bagimsiz olarak ulkenin zenginligiyle degi§iklik g6stermesidir.” (Ramsay, I.e., s. 206-07.) Ortalama faiz oramni belirlemek iSin, 1) ortalama faiz oraninin, biiyiik sanayi Qevrimleri iginde gosterdigi degi§iklikler sirasinda hesa-planmasi; ve 2) uzun vadeli sermaye borglanmalanm gerektiren yatinm-lari igin faiz oraninin bulunmasi gerekir. Bir iilkede egemen olan -ve siirekli dalgalanmalar gosteren piya-sa oranlannda farkli bulunanortalama faiz orani, herhangi bir yasa ile belirlenemez. Burada, iktisatgilann dogal bir kar oranindan ve dogal bir iicret oranindan sozettikleri anlamda dogal bir faiz orani diye bir sey yoktur. Massie bu konuda hakli olarak soyle der (s. 49): “Bir kimsenin bu konuda ku§ku duyabilecegi tek §ey, bu kann hangi kisminin hak olarak bor? alana, ve hangi kisminin bor? verene ait oldugudur; ve bunu, genellikle bor? alanlar ile bor? verenlerin diisuncelerinden ba§ka belir-leyecek bir yontem bulunmamaktadir; hakli ya da haksiz, bu konuda genel nzaya uygun olarak yapilan ne ise odur.” Arz ve talebin e§itlenmesi -ortalama kar orani veri kabul edildiginde- hi? bir anlam ta§imaz. Bu formiile ba§vurulan diger hallerde (ve bu o zaman pratik olarak dogru-dur), rekabetten bagimsiz olan ve daha Sok onu belirleyen temel kurah ( diizenleyici sinirlan ya da sinirlayici biiyukliikleri) bulmaya yarayan bir formiil olarak i§ goriir; ozellikle, rekabetin pratigi ve goriingiilerinin ve bu goriingiilerden dogan kavramlann tutsagi olanlann, ekonomik ili§kilerin, rekabetin gergevesi igersinde kazandiklan igsel baglar iizeri-ne, gene yalmzca yiizeysel bir fikre ulasmalanna yarayan bir formiil olarak hizmet eder. Bu, rekabetle birlikte giden degi§ikliklerden, bu degi§ikliklerin sinirlanna ula§mak igin bir yontemdir. Ortalama faiz ora-ninda durum boyle degildir. Ortalama rekabet ko§ulIanmn, bor? verenle bor? alan arasindaki dengenin, nigin bor? verene sermayesi iizerinden, %3, 4, 5, vb. gibi bir faiz orani odenmesini, ya da brut kann, diyelim %20 ya da %50 gibi
belli bir kisminin verilmesini gerektirdigini soylemek iSin hi? bir akla-uygun neden yoktur. Rekabetin, sirf rekabet olarak herhangi bir seyi belirlemesi halinde, bu belirleme raslantiya bagh, tamamen gor-giiciil bir belirlemedir ve ancak bilgiglik ya da hayalcilik, bu raslantiyi bir zorunluluk gibi gostermeye kalki§abilir.67 Banka mevzuati ve ticari [sayfa 66
Faiz orani genellikle ortalama kar orani ile belirlendigi igin, a§in dolandincilik gogu kez, du§iik bir faiz orani ile bir aradadir. Ornegin, 1844 yazindaki demiryolu sahtekarhginda oldugu gibi, ingiltere Bankasinin faiz orani, 16 ekim 1844’e kadar »/o3’e yukseltilmemi§ti. 67 Ornegin, J. G. Opdyke, Treatise on Political Economy (New York 1851) adh yapitinda, %5’lik bir faiz oraninin evrenselligini; ebedi yasalar ile agiklamak igin gok ba§ansiz bir giri§imde bulunmu§tur. Bay Karl Arnd, Dienaturgemusse Volhswirtschaft gegenuber dem Monopoliengeist und dem Kommunismus, etc., Hanau 1845, daha da bonce §u sozleri eder: “Nesnelerin iiretiminin dogal seyrinde tek bir goriingii vardir ki, tamamen yerle§ilmi§ iilkelerde bir olgiide faiz oranini
20
Karl Marks Kapital III
319] bunahmlarla ilgili 1857 ve 1858 yillanna ait parlamento raporlannda, Ingiltere Bankasi miidiirlerinin, Londrah bankerlerin, ta§rah bankerlerin ve profesyonel teorisyenlerin, “fiilen olu§an faiz orani" iizerindeki ileri-geri gevezeliklerini ve “bor? verilebilir sermayenin kullanimi igin ode-nen fiyati, bu tiir sermayenin arzina bagh olarak degisebilir”, “yiiksek bir faiz orani ve diisuk bir kar devamh varolamaz”, gibi ve bunlara benzer daha bir yigin orta-mah ve §atafaUi sagmahklan dinlemekten daha eg-lendirici bir sey olamaz.68 Gorenek ve gelenek, hukuksal gelenek, vb., ortalama faiz oramnin belirlenmesinde, bu salt bir ortalama olarak degil, daha gok, gergek bir biiyukliik olarak varoldugu siirece, rekabetin ken-disi kadar rol oynarlar. Faiz oramnin hesaplanmasini gerektiren birgok hukuksal anla§mazhkta, ortalama bir faiz oramnin yasal bir oran olarak kabul edilmesi zorunlulugu ortaya gikti. Eger bir bir adim daha atar ve ortalama bir faiz oramnin sinirlanmn nigin genel yasalardan sikartilama-digim soracak olursak, bu sorunun yamtimn, diipediiz faizin oziinde sak-h oldugunu goriiriiz. Faiz yalmzca ortalama kann bir pargasidir. Aym sermaye, iki ayn rolde goriiniir - bor? verenin elinde, bor? verilebilir sermaye olarak, ve faal kapitalistin elinde sanayi ya da ticaret sermayesi olarak. Ama bu sermaye, tek bir kez i§lev yapar ve tek bir kez kar iiretir. Uretim siirecinin kendisinde, sermayenin borS verilebilir sermaye olma niteligi herhangi bir rol oynamaz. Kar iizerinde hak iddia eden taraflann bunu nasil bolu§tukleri sorunu, tipki bir i§ ortakliginda ortak kann, yuzde paylar olarak boliisulmesinde oldugu gibi, o olayla sinirh ve tamamen gorgiiciil bir §eydir. Esas olarak kar oranim belirleyen artideger ile ucretler arasindaki boliinmede, birbirinden tamamen farkli iki oge -emek-giicii ile sermaye- belirleyici etmenlerdir; bunlar, birbirlerini sinirlayan, iki ba-gimsiz degi§kenin i§levleridir; ve bunlann nitel farki, uretilen degerin ni-cel bdlunumunun kaynagidir. Arti-degerin rant ile kara bolunmesinde de aym §eyin oldugunu daha ilerde gorecegiz. Faiz konusunda ise boyle bir §ey olmamaktadir. Burada nitel farklila§ma, biraz sonra gorecegimiz gibi, daha gok, aym arti-deger miktanmn tamamen nicel bolunmesin-den ileri gelmektedir.
Butun bu anlaUlanlardan “dogal” faiz orani diye bir seyin olmadidiizenler goriinmektedir: bu olay Avrupa ormanlannda kerestenin, yillik buyiime ile artma oranidir. Bu yeni buyiime, kendi degi§im-degerlerinden tamamen bagimsiz, yiizde 3-4 oraninda olur.” (Agaglann kendi degi§im-degerlerinden bagimsiz olarak daha her yil buyiimeleri ne kadar garip degil mi!) “Buna gore, faiz oramnin, en zengin iilkelerde bugiinkii diizeyinin altina diismesi beklenemez.” (s. 124.) (Demek istedigi, agaglann degi§im-degerleri, buyiimelerine ne kadar bagh olursa olsun, bunlann buyiimesi degisjm-degerlerinden bagimsizdir.) Buna, “ilk orman faiz orani” denilse yeridir. Bunun kasjfi bu yapitta. “bilimimize,” “kopek vergisi filozofu” olarak ovguye deger bir katkida daha bulunmu§tur. (Marx, kitabindaki ozel bir paragrafta (§ 88, s. 420-421) bu vergiyi savundugu igin, K. Arnd’a alayli bir ifadeyle, “kopek vergisi filozofu” diyor. -Ed.) » ingiltere Bankasi, agik piyasada egemen olan orani, dogal olarak her zaman gozoniinde tutarak, iskonto oranini, altinin ithal ve ihracina gore yiikseltiyor ve algaltiyor. “Boylece, banka hadlerindeki degismeleri tahmin ederek iskonto oyunlanna girismek §imdi para merkezinin”, yani Londra para-piyasasinin, “bijyukba§larinin ugra§lannin yansi haline gelmis. bulunuyor. “ ([H.Roy,] The Theory of the Exchanges, etc., s.113.) Karl Marks
321 Kapital III
gi sonucu gikar. Ne var ki, genel kar oramnin tersine, bir yandan ortala-ma faizin sinirlannin ya da siirekli dalgalanan piyasa faiz oranlanndan farkli olarak, ortalama bir faiz oramnin belirlenmesi igin, genel bir yasa yoktur, [sayfa 32o] Qiinkii bu salt briit kann, sermayenin farkli adlar ta§iyan iki sahibi arasinda bir payla§ilmasi sorunudur; ote yandan faiz orani -ister ortalama, ister her ozel durum igin gegerli piyasa orani olsun- tek-bigimli, belirli ve somut bir buyiikluk olarak, genel kar oranindan tamamen farkli bir goriiniis. igersindedir.69 Faiz orani ile kar orani arasindaki baginti, bir metain piyasa-fiyati ile kendi degeri arasindaki bagmtiya benzer. Faiz orani, kar orani ile belirlendigi siirece, bu oran, ozel bir sanayi kolunda egemen olan ozgiil bir kar orani ile, ya da hele, belli bir i§ alaninda herhangi bir kapitalistin elde edebilecegi fazladan bir kar ile degil, daima genel bir kar orani ile belirlenir.70 Bu nedenle, ortalama faiz orani, genel kar oramnin saf ya da giivenilir ifadesi olmamakla birlikte, genel kar orani, ashnda, ortalama faiz oraninda gorgiiciil ve bilinen bir gergek olarak goriiniir. Faiz oramnin kendisinin, borg alanlar tarafindan verilen farkli gii-vence derecelerine gore ve borg vadesinin uzunluguna bagh olarak degisecegi gergi dogrudur; ama, faiz orani, bu derecelerin herbiri igin belli bir anda tek bigimdedir. Bu aynm da demek ki, faiz oramnin sabit ve tekbigimdeki gorunusunii degistirmemektedir.71 69
“Metalann fiyati siirekli dalgalanir; bu metalar, farkli kullanmalar igin imal edilmisjerdir; para, biitiin amaglara hizmet eder. Metalar, ayni tiirden olanlar bile, nitelik bakimindan farkhdirlar; nakit para daima ayni degerdedir, ya da hig degilse boyle kabul edilmisUr. Bu ne-denle, paranin, bizim faiz terimi ile belirledigimiz fiyati, diger seylerden daha biiyiik kararhliga ve tekbigimlilige sahiptir.” (J. Steuart, Principles of Political Economy, Fransizca geviri, 1789, IV, s. 27.) 70 “Ne var ki bu, kann bolunmesi kurah, her borg verene ve alana ozel olarak degil, genellikle
borg verenlere ve alanlara uygulanir ... onemli buyukliikte ve kugukliikte kazanglar, borcu verenle hig bir iliskisi bulunmayan bir becerinin ya da bilgi noksanhginin muvafakatidir; borg verenler, ugranilan kayiptan zarara ugramadiklanna gore, kazangtan da yararlanmamalan gerekir. Ayni i§i yapan tek bir kimse igin soylenenler, ozel tiirden i§ler igin de gegerlidir; herhangi bir is. kolunda i§ goren tuccarlar ile isadamlan borg aldiklan para ile, ayni iilkedeki diger tuccar ve i§adamlannin sagladigi olagan kardan daha fazlasini elde ederlerse, bu fazladan kazang, bunu elde etmek yalnizca olagan bir beceri ye bilgiyi gerektirdigi halde, kendilerine aittir; yoksa, o parayi kendilerine saglayan borg verene degil ... giinkii, borg verenler paralanni, genel kar oramnin altinda bir odemede bulunmaya ancak elveren kosullarda i§ goren bir i§ kolunda kullanilmak igin borg vermezler; ve bu nedenle, paralanyla, saglanan kazang ne olursa olsun, bundan fazlasini almayi haketmemi§lerdir.” (Massie, I.e., s. 50, 51.) 71 Banka iskonto orani %5 Piyasa iskonto orani, 60 gun vadeli senetler %35/g Piyasa iskonto orani, 3 ay vadeli senetler %VA, Piyasa iskonto orani, 6ay vadeli senetler %35/16 Polige simsarlanna borg, gunliik %1-2 Polige simsarlanna borg, bir hafta vadeli %3 Ondort gun igin son oran, hisse senedi simsarlanna borg %4%-5 Mevduat faizi (bankalar) %VA Mevduat faizi (iskonto kurumlan) %3-3>/4 Bu farkin, bir ve ayni gun igin ne denli biiyiik olabilecegi, 10 Aralik tarihli Daily News’m kent haberlerinden alinan, 9 aralik 1819’da Londra para-piyasasindaki faiz hadleri ile ilgili yukardaki rakamlarda goriilmektedir. En du§ugu %1, en yiiksegi %5’dir. [F. E. ]
22
Karl Marks Kapital III
Ortalama faiz orani, her iilkede, oldukca uzun donemlerde sabit bir buyukliik olarak goriiniir, ciinkii genel kar orani -ozgiil kar oranla-nnin, bir alandaki degi§ikligin, bir ba§ka alandaki zit yonlii bir degi§iklik ile telafi edilmek iizere, surekli degi§iklik gostermesine kar§inancak daha uzun donemlerde degi§ir. Ve bunun goreli degismezligi, ortalama, ya da [sayfa 32i] ortak kar oraninin tarn da bu asagi yukan degismez nite-liginde ortaya cikanhr. Bununla birlikte, surekli dalgalanan piyasa faiz oranina gelince, bu tipki metalann piyasafiyati gibi her an sabit bir buyiikluk olarak bu-lunur, ciinkii, para piyasasinda, butun bore verilebilir sermaye, toplu bir kitle olarak faal sermayenin kar§isinda yerahr, ve boylece, bir yanda bore verilebilir sermaye arzi ile, ote yanda buna olan talep arasindaki bagmti, faizin herhangi bir andaki piyasa diizeyini belirler. Kredi sistemi ne kadar fazla geli§ir ve bununla birlikte yogunlasarak bore verilebilir sermayeye ne kadar fazla toplumsal bir nitelik kazandinr ve onu hep birlikte para piyasasina siirerse, bu o kadar cok boyle olur. Ote yandan genel kar orani, hi? bir zaman ozgul kar oranlannin e§iUenmesi egilimin-den, bunlann esfflenmesi hareketinden ba§ka bir sey degildir. Kapitalist-ler arasindaki rekabet, -ki, kendisi bu e§itlenme yoniinde harekettirburada, kann oldukca uzun bir siire ortalamalann altinda kaldigi alanlar-dan sermayeyi yava§ yava§ gekerek, kann ortalamanin iizerinde bulun-dugu alanlara yava§ yava§ kaydinlmasi §eklindedir. Ya da, ek sermayenin bu alanlar arasinda yava§ yava§ ve degi§en oranlarda dagilmasi bigimin-dedir. Bu farkli alanlar bakimindan, sermayenin arzi ve gekilmesinde surekli bir degi§me sozkonusudur; faiz oraninin belirlenmesinde oldugu gibi, eszamanh bir kiUe etkisi hi? bir zaman sozkonusu olamaz. Faiz getiren sermayenin, metadan mutlak farkli bir kategori ol-makla birlikte, sui generis bir meta haline geldigini ve boylece faizin, siradan bir metain piyasa-fiyati gibi her zaman arz ve taleple saptanan fiyati halini aldigim g6rmii§ bulunuyoruz. Piyasa faiz orani da, bu neden-le, surekli bir dalgalanma icersinde oldugu halde, belli bir anda, tipki bir metain her ayn durumdaki
piyasa-fiyaU gibi, devamh olarak belirlenmi§ ve tekbicimde bir hali gibi goriiniir. Parakapitalistler bu metai arzeder-ler ve faal kapitalistler onun icin surekli bir talep yaratarak, bu metai saUn ahrlar. E§iUenme siireci genel bir kar orani yarattiginda, boyle bir sey olmaz. Meta fiyatlan, bir alanda, uretim-fiyatimn iizerinde ya da altinda ise (her ayn giri§imde, sinai cevrimlerin ce§iUi evreleri ile birlikte goriilen dalgalanmalan burada ozellikle bir yana birakiyoruz) denge, sermayenin bireysel uretim alanlanna akmasi ya da bu alanlann di§ina cikmasina bagh olarak, iiretimin geni§lemesi ya da daralmasi, yani sa-nayi sermayeleri tarafindan piyasaya siiriilen metalann kitlesindeki biiyu-me ya da kiiciilme ile saglanir. Metalann ortalama piyasa-fiyatlanmn, bu §ekilde, iiretim-fiyatlarina e§itlenmesiyle, ozgiil kar oranlannin, genel ya da ortalama kar oranlanndan gosterdigi sapmalar diizeltilmi§ olur. Bu Karl Marks
323 Kapital III
siirecte, sanayi ya da ticaret sermayesi, bu sermaye niteligiyle, faiz geti-ren sermayede oldugu gibi, ahci kar§isinda hie bir zaman metalar go-riiniisune biiriinemez. Boyle bir goriiniise girse bile, bu ancak, metala-nn piyasa-fiyaUanmn dalgalanmalannda ve uretim-fiyatlanna e§itlenmele-rinde olur, yoksa ortalama kann dogrudan dogruya belirlenmesi §eklinde [sayfa 322] olmaz, Genel kar orani gercekte, 1) toplam sermaye tarafindan iiretilen arti-deger ile, 2) bu arti-degerin, toplam sermayenin degerine oraniyla, ve 3) rekabet ile -ama ancak, belli iiretim alanlanna yatinlmi§ bulunan sermayelerin, bu arti-degerden, kendi nispi buyiikliikleri ile oran-tih olarak e§it paylar almaya cahstigi bir hareket oldugu olciide, bu rekabet ile- belirlenir. i§te bunun icin, genel kar orani gercekte, dogrudan dogruya ve derhal arz ve talep arasindaki oranla belirlenen piyasa faiz oramndan cok daha farkli ve cok daha karma§ik nedenlerden dogmakta-dir, bu yuzden de faiz orani gibi somut ve acik bir olgu degildir. Ce§itli iiretim alanlanndaki tek tek kar oranlannin kendileri az cok belirsiz sey-lerdir; ama goriindukleri kadanyla, farkedilen sey, bunlann tekbicimde olmalan degil; farklihklandir. Genel kar orani ise, gercek kar oraninin gorgiiciil ve dogrudan dogruya goriilebilir bicimi olarak degil, ancak kann en alt simn olarak goriiniir. Faiz orani ile kar orani arasindaki bu farki vurgularken, faiz oraninin saglam bir temele oturmasina yardim eden su iki noktayi hala bir yana birakiyoruz: 1) faiz getiren sermayenin, tarihsel olarak onceden varolu§u ve geleneksel bir genel faiz oraninin varhgi; 2) diinya piyasasin-m, faiz oraninin olusmasi iizerinde, bir iilkenin ekonomik kosullanndan bagimsiz olarak, kar orani iizerindeki etkisine kiyasla, cok daha biiyuk olan dogrudan etkisi. Ortalama kar, dogrudan dogruya yerlesmi§ bir olgu gibi ortaya cikmaz, o daha cok, zit yonlii dalgalanmalann e§itlenmelerinin nihai bir sonucu olarak belirlenecek bir §eydir. Faiz orani icin durum boyle degildir. Faiz orani, kendi genel ve hie degilse yerel gercekligi icersinde giinii giiniine saptanan -sanayi ve ticaret sermayesinin kendi i§lemlerinin he-saplanmasinda bir etmen ve hatta onkosul olarak hizmet eden- bir seydir. Her 100 sterlin tutanndaki bir para miktannin, 2, 3, 4, 5
sterlin saglamak iizere, ta§idigi genel bir yeti halini almistir. Meteoroloji raporla-n hie bir zaman barometre ve termometreden ahnan sonuclan, borsa raporlannin faiz oraninin, su ya da bu sermaye icin degil, para piyasasin-daki sermaye, yani genellikle bore verilebilir sermaye icin gosterdigin-den daha biiyuk bir dogrulukla gozler online seremezler. Para piyasasinda yalniz bore verenlerle bore alanlar kar§i kar§iya gelirler. Meta aym bicime sahiptir: para. Ozel bir iiretim ya da dola§im alanina yatinlmi§ olmasina gore sermayenin aldigi biitiin ozel bicimler burada yokolmu§tur. §imdi o, bagimsiz bir degerin, farklila§mami§, Mirdes. biciminde -para biciminde- bulunur. Ozel alanlardaki rekabet onu etki-lemez. Bunlann hepsi, bore para alanlar seklinde biraraya toplanmi§lardir
24
Karl Marks Kapital III
ve sermaye, onlann kar§isina, heniiz ilerdeki yatmm tarziyla ilgisiz bir bicim icersinde cikmaktadir. Sanayi sermayesinin, ancak, ce§itli birey-sel alanlar arasindaki hareket ve rekabetle ortaya koydugu §eyi, bore verilen sermaye, burada, esas olarak sinifin ortak sermayesi olarak, ser-mayenin arz ve talebinde en kesin bicimde ortaya koyar. Ote yandan, [sayfa 323] para piyasasindaki para-sermaye, fiilen, kendi ozgiil kullanimina kayitsiz bir bicimde bulunur ve her ozel alanin iiretim gereksinmelerinin gerektirdigi §ekilde, ce§itli alanlar arasinda, kapitalist sinif arasinda ortak bir oge olarak dagitihr. Aynca, geni§-61cekli sanayiin geli§mesiyle, para-sermaye piyasada bulundugu siirece, herhangi bir kapitalist, piyasadaki sermayenin §u ya da bu kadar kismina sahip bulunan bir kimse tarafin-dan temsil edilmez, fiili iiretimden busbutun farkh bir bankerler toplu-lugunun, yani toplumsal sermayenin temsilcilerinin denetimi altindaki, yogunla§mi§, 6rgiiUenmi§ bir kitle niteligine biiriiniir. Boylece talep ba-kimindan, bore verilebilir sermaye butilnuyle bir sinif ile kar§i kar§iya bulundugu halde arz alamnda, kitle haline gelen sey, bore verilebilir sermayenin kendisidir. Genel kar oraninin, buyukliigii dalgalansa bile, bore alanlann kar§isina, hepsi icin ayni §ekilde degisUgi icin, daima belli ve sabit bir oge olarak cikan, belirli faiz oraninin yaninda puslu ve sisli goriinmesi-nin nedenlerinden bazilan i§te bunlardir. Tipki, paramn degerindeki degismelerin, onun biitiin metalar kar§isinda ayni degere sahip olmasi-na engel olmamasi; tipki metalann piyasa-fiyatlanndaki giinliik dalga-lanmalann, bunlann giinii giiniine gazetelerde bildirilmelerine engel olmamasi gibi, faiz oram da tipki onlar gibi diizenli sekilde “paramn fiyaU" olarak bildirilir. Bunun boyle olmasimn nedeni, sermayenin ken-disinin burada para-bigiminde bir meta olarak arzedilmesidir. Fiyatinin saptanmasi ise, boylece, oteki biitiin metalarda oldugu gibi, onun da piyasa-fiyatimn saptanmasidir. Faiz oram, bu nedenle, daima genel faiz oram olarak, su kadar para icin su kadar para §eklinde, belirli bir miktar olarak goriiniir. Ote yandan kar oram, ayni alan icersindeki fiyati ayni olan metalar icin bile farkh sermayelerin ayni metai,
iirettikleri farkh kosullara bagh olarak degisebilir, ciinkii, bireysel bir sermayenin kar oram, metain piyasa-fiyati ile belirlenmeyip, daha cok, piyasa-fiyaU ile maliyet-fiyati arasindaki farkla belirlenir. Ve bu farkh kar oranlan -once ayni alan icersinde ve sonra farkh alanlar arasinda- ancak siirekli dalga-lanmalar yoluyla bir dengeye ulasabilirler.
(Daha sonra i§lenmek iizere not.) Kredinin ozgiil bir bicimi: Bilin-digi gibi, para, satinalma araci yerine odeme araci olarak hizmet ettigin-de, meta elden cikartihr, ama degeri ancak daha sonra gercekle§ir. Eger odeme ancak tekrar satildiktan sonra yapilacak olursa, bu sati§, saUn Karl Marks
325 Kapital III
almanin bir sonucu olarak goriinmez; daha gok, bu sati§ yolu iledir ki, satinalma gersekle§mi§ olur. Ba§ka bir deyi§le, sati§, satinalmanin araci olur. Ikinci olarak: borS senetleri, poliSeler, vb., alacakli iSin odeme araSla-n olurlar. USiincii olarak, borS senetlerinin birbiriyle degi§tirilmesi para-nin yerini tutar. [sayfa 324]
26
Karl Marks Kapital III
YiRMiOgUNCU BOLUM FAiZ VE GIRi§iM KARI
FAIZ, bundan onceki iki boliimde g6rmii§ oldugumuz gibi, koke-ni bakimindan, faal kapitalistin, sanayicinin ya da tiiccann, kendi ser-mayesi yerine bore ahnan sermayeyi kullandigmda, para-sermaye sahibine ve onu odiinc verene odemek zorunda oldugu kann, yani arti-degerin yalmzca bir parcasi gibi goriiniir, ve kokeninde, onun bir parcasi oldugu gibi, gercekte onun bir parcasi olarak da kahr. Kapitalist eger yalniz kendi sermayesini kullamyorsa, boyle bir kar bolusumii olmaz, kann hepsi onun olur. Gergekten de, sermaye sahipleri bunu kendi yeniden-uretim siirecinde kullandiklan siirece, faiz oramnin belirlenme-sinde rekabet halinde
degillerdir. Bu bile, tek ba§ina, faiz kategorisinin -bir faiz oram belirlenmeksizin varhgi olanaksiz olan bu kategorinin- sanayi sermayesinin sermaye olarak hareketlerine yabanci bir sey oldugunu gostermektedir. “The rate of interest may be defined to be that proportional sum which the lender is content to receive, and the borrower to pay, annually, or for any longer or shorter period for use of a certain amount of moneyed capital... When the owner of a capital employs it actively in reproduction, he does not come under the head of those capitalists, the [sayfa 325] proportion of whom, to the number of borrowers, determines the rate of interest.”* (Th. Tooke, History of Prices, London 1838, II, pp. Karl Marks
327 Kapital III
355-56.) Gercekten de, kann bir kismim faize d6nu§tiiren, genellikle faiz kategorisini yaratan §ey, kapitalistlerin kendi aralannda boylece, para-kapitalistler ve sanayi kapitalistleri diye ikiye aynlmalan oldugu gibi, faiz oranini yaratan §ey de i§te bu iki tiir kapitalist arasindaki rekabetten baska birsey degildir. Sermaye yeniden-uretim siirecinde i§lev yaptigi siirece, -bu ser-mayenin sanayici kapitaliste ait oldugunu ve onu bore verene geri ver-mek zorunda olmadigini kabul etsek bile- kapitalist, ozel bir birey olarak, bu sermayenin kendisi iizerinde degil, ancak gelir olarak harcayabile-cegi kar iizerinde tasarrufta bulunur. Sermayesi, sermaye olarak i§lev yaptigi siirece, yeniden-uretim siirecine aittir, bu siirece baglanmi§ du-rumdadir. O, gercekten de bu sermayenin sahibidir, ama bu sahiplik, ona, bunu emegin somuriisu icin sermaye olarak kullandigi siirece baska bir §ekilde tasarrufta bulunabilme olanagini vermez. Ayni §ey, para-kapi-talist icin de dogrudur. Sermayesi bore verildigi ve boylece para-ser-maye olarak hizmet ettigi siirece, kendisine bir faiz, kann bir kismim getirir , ama o, ana para iizerinde tasarrufta bulunamaz. Bu durum, sermayesini, diyelim bir yil ya da daha uzun bir sure icin bore verdigi ve kararlastinlan tarihlerde ana parasi kendisine donmeksizin faiz aldigi zaman acikca belli olur. Ne var ki, ana paranin geri doniisu bile, burada bir sey degistirmez. Sermayesi geri donmiis. olsa bile, bu para kendisi icin sermaye olarak -burada para-sermaye olarak- i§lev yaptigi siirece, daima o bunu tekrar bore vermek durumundadir. Bu parayi kendi elin-de tuttugu siirece, ona ne faiz getirir ne de sermaye olarak i§ goriir; ve ona faiz getirdigi, sermaye olarak i§ gordiigii siirece de onun elinde bulunmaz. Sermayeyi her zaman icin bore verebilme olanagi i§te bura-dan gelir. Tooke’nin Bosanquet’ye yonelttigi a§agidaki gorii§ler i§te bu-nun icin ba§tan sona yanh§tir. Once Bosanquet’den su aktarmayi (Metallic, Paper and Credit Currency, London 1842, s. 73) yapiyor: “Faiz orani %1’e diisecek olsa, bore ahnan sermaye neredeyse sahip bulunu-lan sermaye ile bir goriilebilir.” Tooke buna su kenar notunu ekliyor: “Bu ya da daha diisuk bir oran ile bore ahnan sermayenin, sahip bulu-nulan sermaye ile neredeyse bir tutulmasi iddiasi, oylesine garip bir iddiadir
ki, boylesine zeki ve konu iizerinde yer yer boylesine derin bilgi sahibi bir yazardan gelmemi§ olsaydi, ciddiye almaya bile degmezdi. Varsayim geregi, geriye odemenin zorunlu bir ko§ul oldugunu gorme-mezlikten mi geldi, yoksa bunun pek onemli olmadigini mi dusuniiyor?” (Th. Tooke, An Inquiry into the Currency Principle, 2nd ed., London 1844, s. 80.) Faiz = 0 [sayfa 326] olacak olsa, bore sermaye ile cahsan sanayi * “Faiz orani, belli bir miktardaki para-sermayenin kullanimi igin, yilhk ya da daha uzun ya da kisa bir sure igin, borg verenin almaya ve borg alanin da vermeye hazir oldugu nispi bir mik-tar olarak tanimlanabilir. ... Sermaye sahibi bu sermayeyi yeniden-uretim siirecinde fiilen kullandigi zaman, bu kimse. borg alanlann sayilanna olan oranlannin faiz oranini belirledigi kapitalistler bolumiine girmez.” -f.
28
Karl Marks Kapital III
kapitalisti, kendi sermayesini kullanan kapitalist ile ayni durumda olur. Her ikisi de, ayni ortalama kan cebe indirirler ve, ister bore ahnmi§ olsun ister olmasin, sermaye, ancak kar iirettigi siirece sermaye olarak hizmet eder. Geriye odeme ko§ulu hi? bir §eyi degistirmez. Faiz orani ne kadar sifira yakla§irsa, diyelim %1’e dii§erse, bore ahnan sermaye, sahip olu-nan sermaye ile ayni duruma o kadar yaklasmi§ olur. Para-sermaye, para-sermaye olarak varoldugu siirece daima o giinkii faiz orani iizerin-den, diyelim %1 iizerinden ve daima ayni sanayi ve ticari kapitalisUer sinifina bore verilmek zorundadir. Bunlar, kapitalist olarak i§lev yaptikla-n siirece, bore ahnan sermaye ile i§ yapanla, kendi sermayesi ile i§ yapan arasindaki tek fark, bunlardan ilkinin faiz odemek zorunda ol-dugu halde ikincisinin boyle bir zorunlulugunun bulunmamasidir; bir tanesi butun karin, k’yi, otekisi ise, k - fyi, kar eksi faizi cebe indirir. Faiz sifira ne denli yakla§irsa, k f, k’ye o kadar yakla§ir ve §u halde bu iki sermaye, ayni tutulabilir hale gelir. Bir tanesi, sermayeyi geri vermek ve yeni ba§tan bore almak zorundadir; digeri ise, sermaye olarak i§lev yapacaksa, sermayesini tekrar tekrar iiretim siirecine yatirmasi gerekir, ve bu durumda da onu, bu siirecten bagimsiz, istedigi gibi kullanamaz. Bu ikisi arasinda geriye kalan tek acik fark ise, birisinin sermayesinin sahibi olmasi, digerinin ise olmamasidir. §imdi ortaya cikan soru sudur: Karin, net kar ve faiz seklindeki bu tamamen nicel bolunmesi, nasil oluyor da, nitel bir bolunme halini aliyor? Diger bir deyi§le, nasil oluyor da, bore degil de yalnizca kendi sermayesini kullanan bir kapitalist, briit kannin bir kismini, ozgiil faiz kategorisi altinda siniflandinyor ve bunu boylece ayn olarak hesaphyor? Ve aynca, bore ahnmi§ olsun ya da olmasin her sermaye, faiz getiren sermaye olarak, nasil oluyor da kendisinden net kar getiren sermaye olarak aynhyor? Anla§ildigina gore, karin her raslansal nitel bolunmesi, bu sekilde nitel bir bolunme halini almiyor. Omegin, bazi sanayi kapitalistleri birara-ya gelip bir i§ kuruyorlar ve sonra kan, aralannda yasal bir anla§ma uyannca boliisuyorlar. Digerleri ise, herbiri, ortagi olmaksizin kendi
i§ini yapiyor. Bu sonuncular karlanm iki ba§hk altinda, bir kismi bireysel kar, diger kismi varolmayan ortaklar igin §irket kan olarak hesaphyorlar. Bu durumda, nicel bolunme demek ki, nitel bir bolunme halini almiyor. Bu, mulkiyetin raslansal olarak birkac tiizel ki§iye ait bulunmasi halinde olur. Durum boyle degilse boyle bir sey sozkonusu degildir. Bu soruyu yamtlamak icin bizim, faizin olusumunda, fiili ciki§ noktasi iizerinde biraz daha durmamiz gerekiyor; yani para-kapitalist ile sanayi kapitalistinin birbirlerinin kar§isina yalnizca yasal yonden farkli ki§iler olarak degil, yeniden-iiretim siirecinde busbutiin farkli roller oyna-yan kimseler, ya da ellerinde,ayni sermayenin gercekten iki yonlii ve tamamen farkli hareketler yaptigi ki§iler olarak ciktiklan varsayimindan [sayfa 327] hareket etmemiz gerekiyor. Bunlardan birisi sermayeyi yalnizca Karl Marks
329 Kapital III
bore veriyor, digeri ise onu uretken olarak kullaniyor. Bore sermaye ile cahsan uretken kapitalist icin, brut kar, iki kis-ma boliiniir: bore verene odemek zorunda oldugu faiz ile, kardan kendi payina dii§en ve faizin iizerinde kalan fazlahk. Eger, genel kar oram veri ise, bu ikinci kisim faiz oram ile, eger faiz oram veri ise, genel kar oram ile belirlenir. Ve aynca, brut kar, toplam kann fiili degeri, her ozel du-rumda ortalama kardan ne kadar saparsa sapsin, faal kapitaliste ait olan kisim, faiz ile belirlenir, ciinkii bu (ozel yasal s6zle§meler bir yana biraki-hrsa) genel faiz oram ile saptanmi§ olup, uretim siireci ba§lamadan once, dolayisiyla, siirecin sonucu olan brut kar elde edilmeden once verilmis. varsayihr. Gormiis. oldugumuz gibi, sermayenin gercek ozgiil iiriinii arti-degerdir ya da daha dogrusu kardir. Ama bore verilen sermaye ile cahsan kapitalist icin bu, kar degil, kar, eksi, faiz, kann faiz odendikten sonra kendisine kalan kismidir. Bu nedenle kann bu kismi ona zorunlu olarak, faal oldugu siirece sermayenin bir iiriinii olarak goriiniir; ve bu, onu ilgilendirdigi kadanyla boyledir de, ciinkii, o ser-mayeyi, ancak faal bir sermaye olarak temsil eder. Sermaye i§lev yaptigi siirece o, bu sermayenin ki§ilesmis. §eklidir, ve sermaye, sanayi ya da ticarete karh bicimde yatinldigi siirece i§lev yapar; bu gibi i§levler bu sermaye ile ilgili sanayi kolunun ongordiigii bicimde ve bir giri§imci aracihgi ile yerine getirilir. Briit kardan, parayi bore verene odemek zorunda oldugu faizden ayn ve farkli olarak, kardan onun hissesine diisen kisim zorunlu olarak, sanayi ya da ticari kar bicimini, ya da bunlann her ikisini de kapsayan Almanca bir terimle, Unternehmergewinn (giri§im kari) bicimini ahr. Briit kar eger ortalama kara e§it olursa, giri§im kanmn buyiikliigu yalmzca faiz orani ile belirlenir. Briit kar eger ortalama kardan saparsa, bunun ortalama kardan farki (her ikisinden de faiz dii§uldukten sonra), ister ozel bir alandaki kar oraninin genel kar ora-nindan, ister belirli bir alanda bireysel bir kapitalistin elde ettigi kann bu alandaki ortalama kardan gosterdigi sapma seklinde olsun, gecici bir sure icin bir sapmaya yolacan biitiin ko§ullar tarafindan belirlenir. Bu-nunla birlikte, g6rmii§ oldugumuz gibi, uretim siirecinin kendi icersinde kar oram yalmzca arti-degere bagh olmayip aynca,
uretim araclannin satinalma fiyaUan, ortalamadan daha uretken olan yontemler, degi§-meyen sermayeden saglanan tasarruflar, vb., gibi bircok baska ko§ullara da baghdir. Ve uretim-fiyatlannin di§inda bir de bazi ozel durumlara, her ah§veri§ i§leminde kapitalistin gosterdigi kurnazhk ve cabanin derecesi-ne, uretim-fiyatlannin ne olciide iizerinde ya da altinda satin aldigina ya da sattigina ve boylece dola§im siirecindeki toplam arti-degerin ne kadar biiyuk ya da kiiciik kismina elkoyduguna baghdir. Her ne olursa olsun, briit kann nicel boliiniimu burada nitel bir bolunume doniisur ve nicel boliiniimun kendisi, bolunecek olan §eye, faal, kapitalistin sermay-esini i§letme tarzina, i§lev yapan bir kapitalist olarak, yani faal kapitalist olarak i§levlerinin [sayfa 328] sonucunda sermayenin kendisine sagladigi
30
Karl Marks Kapital III
brut kara bagh oldugu icin, bu daha da fazla boyle olur. i§lev yapmakta olan kapitalistin, burada, sermayenin sahibi olmadigi kabul edilmi§tir. Onun bakimindan sermayenin sahipligini, parakapitalisti, bore veren kimse temsil eder. Bu nedenle, para-kapitaliste odedigi faiz, brut kar-dan, sermayenin miilkiyetine bu niteligiyle odenmesi gerekli kisim ola-rak goriiniir. Kardan faal kapitaliste dii§en kisim bundan farkli olarak, §imdi, yeniden-iiretim siirecinde sirf bu sermaye ile yerine getirdigi i§lem ya da i§levlerden, yani ozellikle sanayi ya da ticarette, giri§imci olarak yaptigi i§levlerden dogan giri§im kan olarak goriiniir. Onun bakimindan faiz, bu yuzden ona, sahip bulunulan sermayenin, “sah§madigi", i§lev yapmadigi icin sermayenin yenideniiretiminden soyuUanmi§ sermayenin iiriinii olarak goriiniir; giri§im kan ise ona, sirf bu sermaye ile yerine getirdigi i§levlerin urunii olarak, sermayenin hareket ve faaliyetinin, ona, uretim siirecine katilmayan para-kapitalistin hareketsizligi kar§isinda ken-di hareketliligi olarak goriinen bir faaliyetin bir iiriinii olarak goriiniir. Briit kann iki kismi arasindaki bu nitel aynm, faizin, bizzat sermayenin, uretim siireciyle bir ili§kisi bulunmayan bir sermaye mulkiyetinin bir iiriinii, giri§im karimn ise, faal sermayenin, uretim siirecinde i§lev yapan sermayenin ve dolayisiyla, sermayeyi kullanamn yeniden-iiretim siirecinde oynadigi faal roliin bir iiriinii oldugu seklindeki bu aynm, hie bir zaman, bir yanda para-kapitalistin, ote yanda sanayi kapitalistinin sirf oznel bir dii§iincesi degildir. Bu, nesnel bir olguya dayanir; ciinkii faiz, para-kapitaliste, sermayenin sirf sahibi olan kimseye, §u halde, sermayenin mulkiyetini ancak uretim siirecinden once ve o siirec di§inda temsil eden bore verene gittigi halde, giri§im kan yalmz sermayenin sahibi olmayan faal kapitaliste gider. Briit kann, her ikisi de ayni sermaye ve dolayisiyla bu sermayenin iirettigi kar iizerinden farkli yasal haklara sahip iki ayn kimse arasinda sirf nicel bolusumu boylece, hem bore ahnan sermaye ile i§ gordiigii siirece sanayi kapitalisti icin ve hem de, sermayesini bizzat kendisi kullanmadigi siirece para-kapitalist icin nitel bir bolunum halini ahr. Kann bir kismi §imdi bir bicim
icersindeki sermayeden bu haliyle gelen bir iiriin olarak, faiz olarak goriiniir; diger kismi, sermayenin ozgiil bir iiriinii olarak, kar§it bir bicim icersinde, ve dolayisiyla giri§im kan olarak goriiniir. Birisi, sirf sermaye ile i§ gormenin bir iiriinii, faaliyet halindeki sermayenin ya da faal kapitalist tarafindan yerine getirilen i§levlerin bir iiriinii olarak goriiniir. Ve briit kann iki kisminin birbirleri kar§isinda, sanki temelden farkli iki kaynaktan geliyorlarmi§ gibi boylece katilasmalan ve bagimsizlasmalan, §imdi turn kapitalist sinif ve toplam sermaye icin kesin ve saglam bir sekil ahr. Ve oyle ki, faal kapitalistin kullandigi sermayenin bore alinmi§ olup olmamasimn, para-kapitaliste ait sermayenin kendisi tarafindan kullamhp kullanilmamasinin bir one-mi kalmaz. Her sermayenin kan ve dolayisiyla sermayelerin e§itlenmesi yo-luyla saptanan ortalama kar, nitelik bakimindan farkli, kar§ihkh olaKarl Marks
331 Kapital III
rak bagimsiz ve [sayfa 329] kendi ba§ina bireyselle§mi§ iki kisma b61iinmii§ ya da aynlmi§tir: faiz ve giri§im kan; ve bunlann her ikisi de ayri yasalar ile belirlenmi§lerdir. Kendi sermayesi ile cahsan kapitalist de, bore ahn-an sermaye ile i§ goren kapitalist gibi, briit kanm, sermayenin sahibi ve kendi kendisine bore veren olarak faize, ve, i§levini yerine getiren faal bir kapitalist olarak kendisine diisen giri§im kanna ayinr. Bu bolunme bakimindan demek ki, nitel bir bolunme olmasi nedeniyle, kapitalistin gercekten bir ba§kasiyla boliismek zorunda olup olmamasinin bir one-mi yoktur. Sermayeyi kullanan, kendi sermayesi ile i§ goriirken bile, iki ki§ilige boliiniir: sermayenin sahibi ve sermayenin kullanicisi; sermaye-sinin getirdigi kar kategorileri bakimindan kendi sermayesi de gene, sermaye-miilkiyete, iiretim siireci di§inda bulunan ve kendi kendisine faiz getiren sermayeye ve, iiretim siireci iqersinde bulunan ve i§levi sonu-cu giri§im kan getiren sermayeye boliiniir. Bu nedenle faiz artik, sanayici kapitalistin bir baskasina ait sermaye ile i§ goriirken zaman zaman ortaya cikan ve iiretim icin bir onem ta§imayan briit kann bir bolunmesi olarak goriinmeyecek bicimde iyice yerlesmi§ oluyor. Sanayi kapitalistinin kan, kendisine ait sermaye ile cahstigi zaman bile, faiz ve giri§im kanna boliiniir. Sirf nicel bir bolunme, boylece nitel bir bolunme halini ahr. Bu doniisme, sanayici kapitalistin, kendisine ait sermaye ile cah§ip cahsmamasi gibi raslantiya bagh bir duruma bagh olmayarak meydana gelir. Burada sozkonusu olan, yalniz, kardan, farkli kimselere aynlan farkli paylar degil, sermaye ile ili§kisi farkh olan, §u halde, sermayenin farkli yonleriyle ili§kisi bulunan iki farkli kar kategorisidir. §imdi, briit kann faize ve giri§im kanna bu bolunmesi nitel bir bolunme halini ahnca, bunun, toplam sermaye ve tiim kapitalistler sinifi icin, nicin nitel bir bolunme niteligini aldigimn nedenlerini bulup cikart-mak kolaydir. Bitinci olarak bu, sanayici kapitalistlerin cogunlugu farkli sayisal oranlarda olsa bile, hem kendi sermayeleri ve hem de bore ahnan ser-mayeler ile i§ gormeleri ve degi§ik zamanlarda, kendi sermayeleri ile bore ahnan sermaye arasindaki oranin degi§mesi gibi, basit bir gorgucul durumdan
ileri geliyor. Ikinci olarak, briit kann bir kismimn faiz bicimine doniismesi, onun diger kismini giri§im kanna cevirir. Bu kar gercekte, briit kann faizden sonra kalan fazla kismimn, faiz bagimsiz bir kategori olarak var-hk kazanir kazanmaz aldigi kar§it bicimden ba§ka bir sey degildir. Briit kann nasil olup da faiz ve giri§im kan olarak farkhlastigi sorunu ko-nusundaki butun tahliller, sonunda, nasil olup da briit kann bir kismimn genel olarak faiz seklinde katila§ip bagimsizhk kazandiginin ara§tinlmasi halini ahr. Ne var ki, tarih icersinde, faiz getiren sermaye, butiinlesmis. geleneksel bir bicim olarak ve su halde, faiz de sermayenin iirettigi arti-degerin biitiinle§mi§ bir alt-boliimii olarak, kapitalist iiretim tarzindan
32
Karl Marks Kapital III
ve [sayfa 330] beraberinde getirdigi sermaye ve kar kavramlanndan cok daha once varolmu§tur. i§te bu nedenle halkin kafasinda para-sermaye ya da faiz getiren sermaye, hala, sermaye deyince, onun par excellence* sekli olarak ya§amaktadir. Ote yandan, Massie’nin zamanina kadar ege-men olan, kar§ihginda faiz odenen §eyin para olarak para oldugu §eklindeki dusuncenin nedeni de i§te budur. Bore verilen sermayenin, ister fiilen sermaye olarak kullanilsin ister kullamlmasin -sirf tuketim icin bore ahndigi zaman bile- faiz getirmesi olgusu, bu sermaye bicimi-nin bagimsiz olarak varoldugu dii§iincesine giic kazandmr. Kapitalist uretim tarzinin ba§langic donemi boyunca, faizin kar kar§isinda ve faiz getiren sermayenin sanayi sermayesi kar§isinda sahip bulundugu bagim-sizhgin en iyi kamti, faizin, briit kann yalmzca bir kismi oldugu gerceginin, ancak 18. yuzyihn ortalannda (once Massie** ve ondan sonra Hume*** tarafindan) kesfedilmesi, ve boyle bir bulusa genel bir gereksinme duyulmus. olmasidir. Uciincu olarak, sanayici kapitalistin, kendisine ait ya da bore ahn-an sermaye ile i§ gormesi, para-kapitalistier sinifinin onun kar§isina, ozel tiirde kapitalistier, para-sermayenin ozel tiirde bir sermaye, ve faizin, bu tiir sermayeye ozgii bagimsiz bir arti-deger bicimi olarak cikmasi olgusunu hi? bir sekilde degistirmez. Nitel deyi§le, faiz, sirf sermaye sahipligiyle saglanan arti-degerdir; bu arti-degeri, sermaye sahibi, yeniden-iiretim surecinin di§inda kalmi§ olsa bile, sermaye, sermaye olarak saglamistir. Demek ki, faiz, sermayenin, kendi siireci di§inda gersekle§tirdigi arti-degerdir. Nicel deyi§le, kann faizi te§kil eden kismi, sermaye olarak sanayi ya da ticaret sermayesi ile degil, para-sermaye ile iliskili goriinmektedir, ve arti-degerin bu kisminin orani, faiz orani, bu ili§kiyi giislendirmekte-dir. giinkii, her §eyden once, faiz orani, genel kar oranina bagh oldugu halde, bagimsiz olarak belirlenir; sonra, faiz orani, metalann piyasa-fiyati gibi, kavramlmasi giic kar oraninin tersine, sabit, tekbicimli, somut ve ne kadar degi§irse degi§sin daima belli bir baginti icersinde goriiniir. Biitiin sermaye, sanayi kapitalistierinin elinde olsaydi, faiz ve faiz orani diye
bir sey olmazdi. Briit kann nicel bolunumunun aldigi bagimsiz bicim, nitel bir bolunum yaratiyor. Sanayi kapitalisti kendisini, para-kapitalist ile kar§ila§tiracak olsa, onu kar§isindakinden ayirdeden §ey, yalniz elde et-tigi giri§im kan, briit kann, ortalama faizi -bu ortalama faiz, faiz orani sayesinde belli bir gorgiiciil biiyukliik gibi goriiniir- asan fazlahgi olurdu. Yok eger kendisini, bore aldigi sermaye ile degil kendi sermayesi ile cahsan kapitalist ile kar§ila§tiracak olsa, bu kapitalist ondan yalmzca, bir * En ustiin, en yetkin. -f. ** [J. Massie,] An Essay on the Governing Causes ofthe Naturai Rate of Interest, London 1750. -Ed. *** D. Hume, “On Interest”, Essays and Treatises on Several Subjects, Vol. I, London 1764. -Ed. Karl Marks
333 Kapital III
[sayfassi] ba§kasina faiz odeyecek yerde, faizi cebe indiren bir para-kapi-talist olmasi bakimindan ayrihrdi. Briit kann faizden farkh olan kismi, ona, her iki durumda da giri§im kan olarak, ve faizin kendisi de, serma-yenin, iiretken bicimde kullanilmami§ olsa bile, sermaye olarak getirdigi artideger olarak goriiniirdii. Bu, bireysel kapitalist icin pratik anlamda dogrudur. Bireysel ka-pitalist, sermayesinden, ya faiz getiren sermaye seklinde odiinc vererek, ister sermayesi ba§langicta para-sermaye biciminde olsun ister heniiz para-sermayeye cevrilecek halde bulunsun, ya da iiretken sermaye gibi kullanip degerini geni§leterek yararlanmak iizere bir secim yapma olanagina sahiptir. Ama bunu, bazi viilger iktisatcilann yaptiklan gibi toplumun toplam sermayesine uygulamak, ve hele, kann nedeni olarak gosterecek kadar ileriye gitmek haliyle mantiksizhk olur. Para §eklindeki nispeten kiiciik bir kisim di§inda kalan ve, toplam sermayeyi olu§turan iiretim araclanm satin alacak ve bunlardan yararlanacak kimseler ol-maksizin, biitiin sermayeyi para-sermayeye cevirme fikri, hi? kuskusuz diipediiz sacmahktir. Hele, sermayenin, herhangi bir iiretken i§levi yeri-ne getirmeksizin, yani faizin ancak bir kismini te§kil ettigi arti-degeri yaratmaksizin, kapitalist iiretim temeli iizerinde faiz saglayabilecegini; kapitalist iiretim tarzinin, kapitalist iiretim olmaksizin da yoluna devam edebilecegini dii§iinmek daha da biiyiik sacmahk olur. Eger kapitalist-lerin cok biiyuk bir kismi, sermayelerini para-sermayeye cevirecek ol-saydi, para-sermayede korkunc bir deger kaybi, faiz oraninda miithi§ bir dii§me olur, pek cogu hemen, faizle yasamlanm siirdiiremeyecek hale gelir ve tekrar sanayi kapitalisti haline gelmek zorunda kahrlardi. Ama, yineliyoruz, bu ancak bireysel kapitalist icin sozkonusudur. i§te bunun icin, bireysel kapitalist, kendi sermayesi ile i§ goriirken bile, ortalama kannin, ortalama faize e§it olan kismini zorunlu olarak, sermayesinin sermaye olarak, iiretim siirecinden ayn ve bagimsiz bir iiriinii olarak goriir; ve briit kann, faiz seklinde bagimsizlasmi§ bu kismindan farkh olarak, arta kalan kismini, giri§im kan sayar. Dorduncu olarak, [elyazmasinda bir bo§luk].
Boylece g6rmii§ oluyoruz ki, kann, bore ahnan sermayenin sahi-bine, i§lev yapmakta olan kapitalist tarafindan odenmesi gerekli kismi, bore ahnmis. olsun olmasin biitiin sermayelerin sermaye olarak, faiz adi alhnda saglami§ olduklan bir kisim kar icin bagimsiz bir bicime d6nii§mii§ oluyor. Bu kismin biiyukliigii, ortalama faiz oranina baghdir. Bunun ko-keni hala kendisini, i§lev yapmakta olan kapitalistin, sermayesinin sahibi oldugu zaman, bu faiz oramnin belirlenmesinde rakip durumunda -hie degilse faal rakip durumunda- bulunmamasi olgusunda ortaya koyar. Kann, kar iizerinde farkh yasal haklari olan iki ki§i arasinda bu tamamen nicel boliiniimii, sermaye ile kann kendi 6z niteliklerinden dogarmi§ gibi goriinen nitel bir boliinme halini aliyor. giinkii, daha once de gormii§ oldugumuz gibi, kann bir kismi, her zaman ve her yerde, faiz [sayfa 332]
34
Karl Marks Kapital III
bicimine girer girmez, ortalama kar ile faiz arasindaki fark ya da kann faizin iizerinde kalan kismi, faize zit bir bicime - giri§im kan bicimine giriyor. Bu iki bicim, faiz ve giri§im kan, ancak zit bicimler olarak va-rolurlar. Oyleyse, yalmzca farkli kategoriler, ba§hklar ya da adlar altina konulan kisimlan olarak bunlann arti-degerle degil, daha cok birbirleri-yle bir bagmtilan vardir. Sirf kann bir kismi faize donu§tugu icindir ki, diger kisim giri§im kan olarak goriiniir. Biz burada kar dedigimiz zaman daima ortalama kan anlatmak istiyoruz, ciinkii, ister bireysel karlarda, ister farkli alanlardaki karlarda olsun, goriilen degisMkler, oyleyse, rekabet sava§imi ile, ortalama kann ya da arti-degerin dagihmini etkileyen diger durumlardan dogan degi§ik-likler, bu incelemede bizi ilgilendirmemektedir. Bu, genellikle butun bu inceleme icin gecerlidir. Demek ki faiz, sermaye sahipliginin, ister yeniden-iiretim siireci-nin dismda kalan bore verene, ister sermayesini iiretken bir bicimde kullanan sermaye sahibine olsun, bu sermaye sahipligi niteligi ile sagla-digi, Ramsay’in verdigi adla, net kardir. Ne var ki sermaye bu ikinci du-rumdaki sahibine de bu net kan, iiretken kapitalist oldugu icin degil, para-kapitalist, kendi sermayesini faiz getiren sermaye seklinde, faal kapitalist niteligiyle kendisine bor? veren bir kimse oldugu igin saglar. Pa-ranin ve genel olarak degerin sermayeye gevrilmesi nasil kapitalist iireti-min devamli bir sonucu ise, sermaye olarak varhgi da gene onun de-vamh 6nko§uludur. Uretim araSlanna d6nii§ebilme olanagiyla, para olarak kar§ihgi odenmeyen emege kumanda eder ve boylece, metalann uretim ve dola§im siireglerini, sahibi igin arti-deger uretimine gevirir. Bu nedenle faiz, genellikle degerin -onun genel toplumsal bigiminde maddelesen emegin-, fiili uretim siirecinde uretim araglannin bigimine giren degerin, canh emek-gucumin kar§isina bagimsiz bir gtiq olarak Qikmasi ve kar§ihgi odenmeyen emege elkoymasinin bir araci olmasi olgusunun bir ifadesidir; ve degerin boyle bir gtiq olmasimn nedeni de, emekginin kar§isinda, bir baskasimn mail olarak yeralmasidir. Ama ote yandan, iicretli emek kar§isindaki bu zit durum,
faiz bigiminde yokolur; Qiinkii, faiz getiren sermayenin, faiz getiren sermaye olarak kar§iti, iicretli emek degil, iiretken sermayedir. Bore veren kapitalist, bore veren kapitalist olarak, yenideniiretim siirecinde, fiili i§levini yerine getiren kapita-listin kar§isina, kapitalist uretim altinda, uretim araclanndan tamamen yoksun hale getirilmi§ iicretli emekci olarak cikmaz. Faiz getiren sermaye, i§lev olarak sermayeden farkli ve ayn, mulkiyet olarak sermayedir. Ne var ki sermaye, i§levini yerine getirmedigi siirece emekciyi so-miirmez ve emekle bir zitlik icersine girmez. Ote yandan, giri§im kan, iicretli emek ile zit bir iliski icersinde olmayip, yalniz faizle zitlik icersindedir. Birincisi, ortalama kar veri kabul edilirse, giri§im kan oram, iicret-lerle degil, faiz oram ile belirlenir. Faiz oram ile ters orantih olarak [sayfa 333] Karl Marks
335 Kapital III
yuksektir ya da diisuktiir.72 Ikincisi, i§lev yapan kapitalistin, giri§im kan iizerindeki hakki, do-layisiyla giri§im kannin kendisi, sermaye iizerindeki sahipliginden degil, sermayenin yalmzca durgun bir miilkiyet halinde oldugu belirli bir bigi-minden farkli olarak, sermayenin i§levinden dogar. Kapitalistin, bore ahnan sermaye ile i§ yaptigi ve bu yiizden de faiz ile giri§im kannin farkli kimselere gittigi durumlarda, bu, hemen goze carpan bir zitlik halinde kendisini ortaya koyar. Giri§im kan, sermayenin, yenideniiretim siire-cindeki i§levinden, §u halde, i§lev yapan kapitalistin, sanayi ve ticaret sermayesinin bu i§levlerini yerine getirmesini saglayan i§lem ve hareket-lerinin bir sonucu olarak dogar. Ama, i§lev yapan sermayeyi temsil et-mek, faiz getiren sermayeyi temsil etmek gibi, eli-kolu bagh oturmakla olmaz. Kapitalist uretimde, kapitalist, iiretim ve dola§im siireclerini yo-netir. Uretken emegin somuriilmesi, ister bizzat kendisi, ister onun adi-na bir baskasi onu somurmiis. olsun, bir caba harcamayi gerektirir. Bu nedenle, giri§im kan ona, faizden farkli, sermayenin sahipliginden bagim-siz olarak, daha cok, miilksiiz bir kimse - bir emekgi olarak i§levinin bir sonucu gibi goriiniir. I§te bu nedenle, onda, zorunlu olarak, elde ettigi giri§im kannin, iicretli emegi zit dii§en bir sey olmaktan cok uzak, ba§kalarmin kar§ihgi odenmeyen emegiyle bir ili§kisi olmayan, emegin denetim ve yonetimi-yle ilgili, ve siradan bir i§cininkinden daha yuksek bir iicret ya da iicret-ler oldugu konusunda bir diisunce yereder; bu ucretlerin daha yuksek olmasinin nedenleri de, 1) onun yaptigi i§in cok daha karma§ik olmasi, ve 2) bu iicretleri onun kendi kendisine odemesidir. Kapitalist olarak i§levinin, arti-deger, yani kar§ihgi odenmeyen emek yaratmak ve bunu en ekonomik kosullar altinda yapmaktan ibaret bulundugu olgusu, fai-zin kapitalist i§levini yerine getirmedigi, sirf sermaye sahibi oldugu za-man bile kapitalistin payina dii§mesi, ve buna kar§ihk, i§ gordiigii sermayenin sahibi olmasa bile, i§lev yapan kapitalistin giri§im kanni pay olarak almasi zitligi icersinde tamamen gozden kaybolur. Kann, su halde arti-degerin boliindiigii iki kisminin birbirine zit bicimleri nedeniyle, o, bu her iki kismin da, yalmzca arti-degerin kisimlan oldugunu, ve bu boliinmenin, arti-
degerin niteligi, kokeni ve varhk biciminde hie bir seyi degi§tirmedigini unutur. Yeniden-iiretim siirecinde i§lev yapan kapitalist, sermayeyi, iicretli emekcilerin kar§isinda bir ba§kasinin mail olarak temsil eder, ve i§lev yapan kapitalist tarafindan temsil edilen para-kapitalist, emegin somii-riilmesine katihr. Yatinm yapan kapitalistin, i§levini, emekcileri kendi hesabina cah§tirmak ya da ancak i§cilerin kar§isinda iiretim araclannin ki§ile§mi§ §ekli olarak, iiretim araclanm sermaye gibi kullanmakla [sayfa 72
“i§letmenin karlan, sermayenin karlanna baghdir, sermayenin karlan i§letmenin karlanna bagh degildir.” (Ramsay, Essay on the Distribution of Wealth, s. 214. Ramsay igin net kar, her zaman faiz demektir.)
36
Karl Marks Kapital III
334] yerine getirebilecegi olgusu, sermayenin yeniden-uretim siirecindeki i§levi ile, yenidenuretim siireci di§indaki yalnizca sahipligi arasindaki celi§ki icersinde unutulup gitmi§tir. Gercekte, kann, yani arti-degerin iki kisminin girdikleri, faiz ve giri§im kan bicimleri, bunlann emekle hi? bir bagintisini ifade etmez, ciinkii, bu baginti yalniz emekle kar , ya da daha dogrusu, bir toplam, bir butun olarak arti-deger, bu iki kismin birligi arasinda vardir. Bu kann bolunme orani, bu bolunmeyi ongoren farkh yasal haklar, kann zaten mevcut bulundugu varsayimina dayamr. Bu nedenle, eger kapitalist kul-landigi sermayenin sahibi ise, turn kan ya da arti-degeri cebe indirir. Ka-pitalistin bunu boyle yapmasinin ya da kann bir kismini bir iiciincii ki§iye vermek zorunda olmasinin i§ci icin hi? bir anlami bulunmadigi apacik-tir. Kann, iki tiir kapitalist arasinda bolunme nedenleri, boylece, farkinda olmadan, boliinecek kann ve sermayenin sermaye olarak, daha sonra herhangi bir bolunme olmaksizin yeniden-uretim siirecinden sagladigi arti-degerin varhk nedenleri halini ahrlar. Faiz giri§im kanna ve giri§im kan da faize kar§i olduguna ve her ikisi de emege degil birbirine kar§i zit durumda yer aldiklanna gore, buradan, giri§im kan, arti, faizin, yani kann, ve daha sonra da arti-degerin nereden geldikleri sorusu ortaya cikar. Kann bu iki kisminin, birbirine zit tarzlanndan mi! Ne var ki kar, bu bolunme daha yapilmadan once, boyle bir bolunmenin sozkonusu ol-masi heniiz olanaksizken iiretilmi§tir. Faiz getiren sermaye bu niteligi icersinde, ancak, bore verilen para gercekten sermayeye gevrildigi ve bununla, faizin bir kismini te§kil ettigi bir fazlahk iiretildigi siirece kalabilir. Ama bu durum, uretim siirecinden bagimsiz olarak faiz saglamanin sermayenin organik ozelligi olmasim ortadan kaldirmaz. Bunun gibi, emek-giicii de, deger iiretme ozelligini, ancak, emeksiirecinde kullanildigi ve maddelestirildigi siirece korur, ama bu gene de onun potansiyel bir giic olarak deger yaratan bir faaliyet ve kuwet oldugu, ve bu niteligi geregi, uretim siirecinden cikmayip, daha cok, bu siirecten once varoldugu olgusuna kar§i bir iddia olamaz. Emek-giicii, i§te bu deger yaratma yetisi nedeniyle satin ahnir. Bir kimse onu, iiretken bicimde
cah§tirmaksizin da, sirf ki§isel amaclan icin, omegin, ki§isel hizmetier, vb. icin de satin alabilir. Ayni §ey sermaye icin de gecerlidir. Sermayeyi sermaye olarak kullanmak, do-layisiyla, onun oziinde bulunan arti-deger yaratma niteligini fiilen hare-kete gecirip gecirmemek, onu bore alanin bilecegi bir seydir. Onun kar-§ihginda odeme yaptigi §ey, her iki durumda da, bir meta olarak sermayenin oziinde ta§idigi potansiyel arti-degerdir.
§imdi giri§im kanm biraz daha aynntilanyla gorelim. Kapitalist iiretimde, sermayenin kendisine ozgii toplumsal niteKarl Marks
337 Kapital III
ligi [sayfasss] -ba§kalanna ait emek-giiciine kumanda etme niteligi- sabit hale geldigine ve boylece faiz, bu ic bagmti icersinde sermayenin iiret-tigi arti-degerin bir kismi olarak gorundiigiine gore, arti-degerin oteki kismi -giri§im kan- zorunlu olarak, sermaye olarak sermayeden degil, farkli varhk bicimi sermaye iizerinden faiz teriminde ifadesini bulan, kendi ozgiil toplumsal niteliginden ayrilmi§ bulunan iiretim siirecinden geliyormu§ gibi goriiniir. Oysa, sermayeden aynlmis. iiretim siireci, dii-pediiz emek-siirecidir. Bu nedenle, sanayici kapitalist, sermaye sahibin-den farkli olarak, sermaye i§leten olarak degil, daha cok, sermaye ile ili§kisi bulunmayan bir gorevli, ya da genellikle emek-surecinin diipediiz bir yiirutucusii, bir i§ci ve gercek iicreUi bir emekci gibi goriiniir. Faiz bu niteligi ile, emek kosullarimn varhgim, emege kar§i toplumsal ko§ullan icersinde, emek kar§isinda ve emek iizerinde ki§isel bir giice doniismiis. bir durumda, kesenkes sermaye olarak ifade eder. Faiz, sermaye sahipligini, baskalarimn emek iiriinlerinin ele gecirilmesi araci olarak ifade eder. Ne var ki o, sermayenin bu ozelligini, iiretim siirecinin di§inda ona ait bulunan ve hi? bir sekilde, bu iiretim siirecinin kendisi-nin ozellikle kapitalist niteliginin bir sonucu olmayan bir §eymi§ gibi temsil eder. Faiz, bu niteligi, dogrudan emege kar§it bir durum olarak degil de, daha cok, emekle ili§kisi bulunmayan ve diipediiz bir kapita-listten digerine bir ili§ki olarak temsil eder. Dolayisiyla, bu, sermayenin emekle olan iliskisinin di§inda ve onunla herhangi bir bagintisi olmayan bir niteliktir. I§te bu yiizden, faizde, sermayenin celi§kili niteliginin bagim-siz bir bicime kavu§tugu kann bu ozgiil §eklinde bu i§ sozii edilen celi§kinin tamamen ortadan silindigi ve soyutlandigi bir tarzda yapilmistir. Faiz, kapitalist ile emekci arasinda degil, iki kapitalist arasindaki bir ili§kidir. Ote yandan, faizin bu sekli, kann diger kismina, nitel bir giri§im kan bicimini ve daha sonra da yonetim ve denetim iicretleri bicimini kazandinr. Kapitalistin kapitalist olarak yerine getirmek zorunda bulun-dugu ve emekciden farkli ve onun kar§isinda bulundugu icin kendisine dii§en ozgiil i§levler, diipediiz emege ait i§levlermi§ gibi gosterilir. Kapitalist, kapitalist olarak cahstigi icin artideger yaratmaz, kapitalist kimligi-ne bakilmaksizin, sirf o da cahstigi icin arti-deger yaratir. Boyle
olunca, arti-degerin bu kismi artik arti-deger degil, onun kar§iti, harcanan bir emegin e§degeridir. Sermayenin yabancilasmi§ niteligi, emekle olan zit-hgi, fiili somiirii siirecinin dismda bir yere, yani faiz getiren sermayeye aktanldigi icin, bu somiirii siirecinin kendisi de, icersinde faal kapitalistin, yalnizca emekciden farkli tiirde bir emek harcadigi, yahn bir emek-siireci olarak goriiniir. I§te boylece, somiiren emekle somiiriilen emegin her ikisi de, emek olarak, 6zde§ goriiniir. Somiiren emek de, tipki somiiriilen emek kadar emektir. Sermayenin toplumsal bicimi faize aktanl-mi§tir, ama tarafsiz ve ili§kisiz bir bicimde ifade edilmi§ olarak. Sermayenin ekonomik i§levi, giri§im kanna aktanlmi§tir ama, bu i§levin ozgiil
38
Karl Marks Kapital III
[sayfasse] kapitalist niteliginden soyuUanmi§ olarak. Kapitalistin bu durumda da, aklindan, bu kitabin ikinci kisminda, ortalama kann e§iUenmesi ile ilgili telafi nedenleri uzerine soylenen ayni §eyler gecer. Arti-degerin bolusumiine belirleyici olarak giren bu telafi nedenleri, kapitalistin kafasinda, kann kokeninin ve (oznel) hakli goster-me nedenlerinin temeli gibi goriilecek §ekilde carpitilmistir. Giri§im kanni, emegin yonetim ve denetim ucretleri olarak kabul eden ve giri§im kannin faize kar§itligindan dogan anlayi§, kann bir kis-minin gercekten de aynlabilmesi ve uygulamada da iicretler olarak aynlmi§ olmasi ya da daha dogrusu tersine, kapitalist uretimde iicretle-rin bir kisminin, kann biitiinleyici bir parcasi olarak goriinmesi olgusu ile daha da giig kazanmi§tir. Bu kisim, Adam Smith’in dogru olarak anladi-gi gibi, bir yandan kardan (faiz ve giri§im kannin toplami olarak kardan) ve ote yandan, faiz dusuldukten sonra, hacimleri, vb., bir yonetici icm ozel bir maa§i hakli gosteren yeterli bir isbolumune izin veren i§kollannin yonetim giderlerinde giri§im kan olarak geriye kalan kar parcasindan tamamen bagimsiz ve butunuyle aynlmi§, katiksiz bigimi igersinde ken-disini gosterir. Denetim ve yonetim emegi, dogal olarak dogrudan iiretim siire-cinin bile§ik toplumsal bir sure? bigimini aldigi yerlerde gereklidir, ve bagimsiz iireticilerin tek ba§ina olan emeklerinde degil.73 Ne var ki bu, ikili bir nitelige sahiptir. Bir yandan, bir ?ok bireyin elbirligi yaptigi her i§, zorunlu olarak, surecin diizenlenmesini ve birligini saglayacak yon verici bir iradenin ve tek tek i§lemlere degil de, tipki bir orkestra §efinde oldugu gibi i§yerinin toplam faaliyetine uygulanacak gorevlerin bulunmasini gerektirir. Bu, her bile§ik iiretim bigiminde yapilmasi gerekli iiretken bir i§tir. Ote yandan, -herhangi bir ticari boliimden tamamen, ayn olarak- bu denetim i§i, dogrudan iiretici olan i§?i ile, iiretim araQlannin sahibi arasindaki kar§ithga dayanan biitiin iiretim tarzlan igin zorunlu olarak ortaya gikar. Bu uzla§maz kar§itlik ne denli biiyiik olursa, deneti-min
oynadigi rol de o denli biiyiik olur. Dolayisiyla, kolelik sisteminde doruk noktasina ula§ir.74 Ne var ki bu, kapitalist iiretim tarzinda da vaz-gegilmez bir §eydir, gunku, buradaki iiretim siireci, ayni zamanda, kapitalistin, emek-giiciinii tiikettigi bir suregtir. Tipki despotik devletlerde, hiikiimet denetiminin ve her i§e karismamn, hem biitiin topluluklann niteliklerinden dogan ortak faaliyetlerin yerine getirilmesini ve hem de, hiikiimet ile halk kitleleri arasindaki zithktan dogan ozel i§levleri kapsa-masi gibi. 73
“Yonetim ve denetim burada” (giftlik sahibi durumunda) “tamamen gereksizdir.” (J. E. Cairnes, The Slave Power, London 1862, s. 48.) 74 “Eger yapilan i§in niteligi, i§gilerin” (yani kolelerin) “geni§ bir bolgeye yayilmalanni gerektiriyorsa, gozciilerin sayisi ve dolayisiyla bu denetimin gerektirdigi i§in niteligi, bununla orantih olarak artacaktir.” (Cairnes, l.c., s. 44.) Karl Marks
339 Kapital III
Kole sistemini kar§ilannda bulan eski gag yazarlarinin yapitlann-da, [sayfa 337] denetim i§inin her iki yam, pratikte oldugu gibi teoride de aynlmaz bicimde birbirine baghdir. Tipki, kapitalist iiretim tarzina mut-lak gozuyle bakan modern iktisatcilann yapitlannda oldugu gibi. Ote yandan, hemen bir omekle gosterecegim gibi, modern kole sisteminin savunuculan, tipki iicret sistemini hakli gostermek icin oteki iktisatcila-nn yaptiklan gibi, koleligi hakli gostermede, denetim i§inden yararlanir-lar. Cato zamanindaki villicus: “Kole ekonomisinde (familia rusted) malikanenin ba§inda, dev§iren ve harcayan, satinalan ve satan, efendi-sinden emirler alan, yoklugunda emir veren ve ceza kesen yonetici (oflfa’dan gelen villicus) bulunur. ... Yoneticinin, dogal olarak, oteki kole-lerden daha cok hareket ozgurlugu vardi; Magon kitaplan bunlann ev-lenmelerine, cocuk yeti§tirmelerine ve mal sahibi olmalanna izin veril-mesini ogiitlemekte, Cato da bunlann kadin yoneticilerle evlenmelerini salik vermektedir; iyi davram§lan kar§ihgi efendisinden ozgurlugunii sag-lama umudu olan belki de yalmz bunlardi. Geri kalanlann hepsi ortak bir aile olu§turuyorlardi. ... Her kolenin, yonetici de dahil, gecim gerek-sinmeleri belirli arahklarla ve sabit oranda efendileri tarafindan kar§ilaniyordu, ve bunlarla gecinmek zorundaydilar. ... Bu miktar, eme-ge gore degi§iyordu, ve ornegin i§i oteki kolelerden daha hafif olan yoneticinin, onlardan daha az bir pay almasi bu yiizdendi.” (Mommsen, Romische Geschichte, 2nd ed.,1856,1, s. 809-10.). Aristoteles: "O yap 8eo7ioxriC OD% ev KiaoOai XODC 8OD?IODC, aA,-A£v xco xpriOaia) OD?IODC" (“Ciinkii efendi” -kapitalist- “efendiligini kole elde ederek degil” -ona emek-giicii satinalma giiciinii veren sermaye sahipligi ile degil- “ama koleleri cali§tirmakla” -iiretim siirecinde emekci, §imdi ucretli emekci kullanarak- “tamtlar”.) “Eoxi 8e mm\ r\ erciarnM-'H oa)8ev |ieya e%oa)oa oa)8e oe| ivov.” (“Ama bu bilimin biiyuk ya da yiice hie bir yam yok.”) “a yap xov SoaAov emoxaoOai 8ei noieiv e%ewov 8ei rama emoxaoO ai emxaxxew" (“Ama kolenin yapabilme zorunda oldugu her seyi efendi emredebilmelidir.”) "Aio 0001C e^oDoia |iri TOXODC Xoaoraxeew ertioxoTioC ?ia|ipavei xaa) -
vc\\ vc\\ u\ir\v, amoi 8e nota-xeDovxai 11 (|)i?iooo(|)oow.” (“Efendilerin, denetim i§ini kendilerine dert edinmek zorunda olmadigi durumlarda, yonetici, bu onurlu gorevi iist-lenir ve efendiler de kendilerini devlet i§lerine ya da felsefe ogrenimine verirler.”) (Aristotle, De republica, Bekker edition, Kitap 1, 7. ) Aristoteles, birkac sozciikle, politik ve ekonomik alanlardaki iistiin-liigiin yonetim i§levlerini de egemen giiclerin omuzlanna yukledigini ve dolayisiyla bunlann, ekonomik alanda da, emek-giiciinii tiiketme sana-tim bilmeleri gerektigini soyliiyor. Ve ardindan, bu denetim i§inin, pek de onemli bir §ey olmadigim, bu nedenle de, efendinin, olanak bulur bulmaz, bu cansikici i§in “onurunu,” bir gozciiye biraktigini ekliyor. Yonetim ve denetim i§i -her tiirlii bile§ik toplumsal emegin nite-
40
Karl Marks Kapital III
ligiyle belirlenen ozel bir i§lev olmaktan cok, iiretim araclannin sahibi ile [sayfasss] sirf emekgiiciine sahip bulunan insan arasindaki zithkla belir-lendigi siirece, ister bu emek-giicii, kolelik diizeninde oldugu gibi, emekcinin kendisinin satin ahnmasiyla elde olunsun, ister emekcinin kendisi kendi emek-giiciinu satsin ve boylece, iiretim siireci de, ser-mayenin, i§cinin emekgiiciinu tiikettigi bir siirec olarak goriinsiin-, dogru-dan iireticilerin kolelestirilmelerinden dogan bir i§lev , hemen her zaman, bu ili§kinin gerekcesi gibi gosterilmistir. Ve somurii, ba§kalannin kar§ihgi odenmeyen emegine elkoyma, cogu kez, sermaye sahibine bu emegi icin hakli olarak verilmesi gerekli bir odiil gibi gosterilmistir, ama bunu hie kimse, Birle§ik DevleUer’de kole diizeninin savunuculugunu yapan, O’Connor adh avukatin, 19 Arahk 1859 tarihinde New-York’ta yapilan bir mitingte, “Giineye Adalet” slogani altinda yaptigmdan daha iyi becere-memistir. Biiyuk bir alki§ tufani arasinda, “§imdi baylar,” diyor, “zenciyi bu kole durumuna koyan sey, dogamn kendisidir. O kuweUidir ve cahsma giiciine sahiptir, ama, bu giicii yaratan doga, ondan, hem yonetme yetenegini ve hem de Sah§ma istegini esirgemi§tir.” (alki§lar.) “Bunlann her ikisi de ondan esirgenmistir. Ve ondan bu galisma istegini esirgeyen doga, bu istegi zorla yaratacak, hem kendisi ve hem de onu yonetecek efendisi igin yararh bir ya§am siirebilecegi bir ortamda hizmet etmesini saglayacak bir efendi ihsan etmi§tir. ... Inaniyorum ki, zenciyi dogamn uygun gordiigii durumda birakmak, kendisini yonetecek bir efendi ver-mek asla adaletsizlik degildir ... kar§ihk olarak onu cahsmaya zorlamak ve onu yonetmek, hem kendisi ve hem de toplum icin yararh duruma getirmek yolunda emek ve yetenegini harcayan efendisine hakki olan bir kar§ihk vermeye zorlamak, haklanndan herhangi birisini elinden al-mak demek degildir.”* §imdi, Upki kole gibi iicretli emekcinin de, kendisini i§e ko§acak ve yonetecek bir efendiye sahip olmasi gerekiyor. Ve bu efendi-kole ili§kisinin varhgi kabul edilince, iicretli emekciyi, hem kendi iicretini ve hem de kendisini yonetme ve denetleme i§i icin, ya da “onu yonetmek, hem kendisi ve hem de toplum icin yararh hale getirmek yolunda emek ve yetenegini harcayan
efendisine bir kar§ihk olarak”, denetim iicreUer-ini de iiretmeye zorlamak cok yerinde bir §ey olur. Denetim ve yonetim i§i, sermaye ile emek arasindaki zithktan, sermayenin emek iizerindeki egemenliginden dogduguna, ve bu nedenle, kapitalist iiretim tarzi gibi, sinif celi§kilerine dayanan biitiin iiretim tarzlannda ortak olduguna gore, kapitalist diizen altinda da, biitiin bile§ik toplumsal emegin bireylere kendi ozel gorevleri olarak verdigi iiretken i§levler ile dogrudan dogruya ve aynlmaz bir bicimde bagh bulunur. Feodal Fransa’daki adiyla bir epitropos** ya da regisseur’un*** iicreti, yapilan i§, boyle bir yoneticiye * New-York Daily Tribune, November 20, 1859, s. 7-8. ** Eski Yunan’da: “siirveyan”. -f. *** Yonetmen yardimcisi. -f. Karl Marks
341 Kapital III
bir iicret odemeye elveren boyuUara [sayfa 339] ulastigi zaman, kardan ta-mamen ayrihr ve vasifh emek icin odenen iicret bicimine girer; oysa, biitiin bunlara kar§in, bizim sanayi kapitalistlerimiz, “kendilerini devlet i§lerine vermekten ya da felsefe ogrenimi yapmaktan” pek uzaktirlar. Bay Ure75 daha uzun zaman once, “sanayi sistemimizin ruhunun” sanayici kapitalisUer degil, sanayi yoneticileri olduguna parmak basmisti. Bir giri§imin ticaretle ilgili yanlan iizerinde bundan onceki kisimda gere-kli olan §eyleri soylemi§ bulunuyoruz. Kapitalist uretim tarzi, durumu, sermaye sahipliginden tamamen aynlmi§ bulunan denetim ismin kolayca saglanabilecegi bir noktaya getirmistir. Boylece, denetim i§i, kapitalistin kendisinin yapmasi gerekli bir i§ olmaktan cikmistir. Bir orkestra §efinin biitiin orkestranin calgilan-na sahip olmasi gerekmedigi gibi, §ef olarak, diger miizisyenlerin “iicret-leri” ile de gorev bakimindan herhangi bir ilgisi bulunmaz. Kooperatif fabrikalar, kapitalistin, tipki onun tepedeki tiinegine oturup, biiyiik to-prak sahiplerini gereksiz bulmasi gibi, uretimde bir i§lev sahibi ki§i olarak gereksiz hale geldigini tamtlami§ oluyor. Kapitalistin i§i, sirf uretim surecinin kapitalist niteliginden dogmadigma, ve dolayisiyla, sermaye, sermaye olmaktan ciktiginda kendiliginden ortadan kalkmadigina gore; yalmzca ba§kalanmn emegini somiirme i§leviyle sinirh olmadigina gore; ve bu nedenle o, emeksurecinin toplumsal biciminden, ortak bir sonu-cun ahnmasi icin bircok kimsenin biraraya gelmesinden ve elbirligi et-mesinden dogduguna gore, tipki bu bicimin kapitalist kabugunu kirar kirmaz yaptigi gibi, sermayeden bagimsiz olur. Bu i§in kapitalist bir i§ olarak ya da kapitalistin bir i§levi olarak zorunlu oldugunu soylemek, ancak, vulgus’m* kapitalist uretimin bagnnda, kendi zit kapitalist nite-liklerinden ayn ve annmi§ olarak geli§en bicimlerini kavrayamamak an-lamina gelir. Sanayi kapitalisti, para-kapitaliste gore bir i§cidir ama, kapitalist anlamda bir i§cidir, yani baskalanmn emeginin s6miirucusiid-iir. Bu i§ icin hak iddia ettigi ve cebe indirdigi iicret, tarn, baskalanmn elkonulan emek miktanna e§ittir ve somiirii icin gerekli cabayi goster-digi siirece, bu emegin somiirii derecesine dogrudan baghdir; ne var ki bu, boyle bir somuriinun gerektirdigi ve
lhmh bir iicret kar§ihginda bir yoneticiye devredebildigi cabanin derecesine bagh degildir. Her bunahmdan sonra Ingiliz fabrika bolgelerinde, eskiden kendilerine ait bulunan fabrikalan, cogu kez alacaklan olan yeni sahipleri adina diisuk iic-retlerle yoneten eski fabrikatorlere sik sik raslanir.76 [sayfa 340] Hem ticaret ve hem de sanayi yoneticilerine ait yonetim iicretle75
A. Ure, Philosophy of Manufactures, Fransizca geviri, 1836, I, s. 67. Fabrikatorlerin bu Pindar’i ayni zamanda, fabrikatorlerin gogunun, harekete gegirdikleri mekanizma iizerine en ufak bir bilgileri olmadigina da tanikhk eder. 76 Benim de bildigim bir olayda, 1868 bunahmindan sonra, iflas etmis. bir fabrikator, eski i§gilerinin, iicretli i§gisi haline geldi. Fabrika, sahibi iflas ettikten sonra, bir i§gi kooperatifi tarafindan isjetildi ve eski sahibi de orada yonetici olarak galistaldi. -F. E. * Halk, gokluk, yigin. -f.
42
Karl Marks Kapital III
ri, emekcilere ait kooperatif fabrikalar ile hisse senetli kapitalist §irket-lerde, giri§im karlarindan tamamen aynlmi§ durumdadir. Yonetim iicret-lerinin giri§im karlarindan ba§ka zamanlardaki aynhgi sirf raslantiya bagh oldugu halde, burada devamhdir. Kooperatif fabrikada, denetim i§inin zit niteligi yokolur, ciinkii, yoneticinin iicreti, emekciye kar§it durumda sermayeyi temsil edenin yerine, emekciler tarafindan odenir. Hisse senetli §irketlerde -bunlar, kredi sistemi ile geli§mi§lerdir- genellikle bu yonetim i§ini, ister kendilerine ait olsun, ister bore ahnsin, sermaye sahi-pliginden bir i§lev olarak ayirma konusunda gitgide artan bir egilim var-dir. Tipki, burjuva toplumundaki geli§menin, yargichk ve yoneticilik i§levlerinin feodal zamanlarda kendi nitelikleri olan toprak miilkiyetin-den aynlmasina tamk olmasi gibi. Ne var ki, bir yandan, sirf sermayenin sahibi, para-kapitalist, i§lev yapan kapitalistin kar§isina cikmak zorunda oldugu halde, parasermayenin kendisi, kredi sisteminin gelismesiyle toplumsal bir nitelige buriinur, bankalarda toplanarak, ilk sahipleri yerine artik buralardan bore verilir, ote yandan da, ister bore ahnmi§ olsun ister olmasin, sermaye iizerinde herhangi bir hakki bulunmayan bir yo-netici, i§lev yapan kapitaliste kapitalist olarak ait bulunan biitiin gercek i§levleri yerine getirir, ve boylece, yalnizca gorev yapan yonetici kalarak, kapitalist, bir fazlalik gibi iiretim siirecinde ortadan kalkar. Ingiltere’deki kooperatif fabrikalann resmi hesaplarmdan77 -tipki oteki i§cilerin iicretleri gibi, yatinlan degisen sermayenin bir kismini olu§turan yonetici iicretleri diisuldiikten sonrakann, zaman zaman bunlar ozel fabrikatorlerden cok daha yiiksek faiz odedikleri halde, or-talama kardan daha yuksek oldugu goriilmektedir. Biitiin bu durumlar-da, elde edilen daha biiyiik karlann kaynagi, degismeyen sermayenin kullamminda gosterilen daha biiyiik tasarruf olmu§tur. Ama bizi burada asil ilgilendiren §ey, ortalama kann (= faiz + giri§im kan) kendisini burada fiilen ve goze carpacak §ekilde, yonetim iicretlerinden tamamen bagimsiz bir biiyukliik olarak gostermesi olgusudur. Burada kar , ortalama kardan daha yuksek oldugu icin, giri§im kan da, normalin iizerinde idi.
Ayni durum, hisse senetli bankalar gibi bazi hisse senetli kapitalist §irketlerde de goriilmektedir. 1863’te, Union Bank of London ile diger bankalar %15’lik yilhk temettii odedikleri halde, London and Westminster Bank, %30’luk yilhk temettii 6demi§tir. Burada, yoneticilerin iicretlerinden ba§ka, mevduata odenen faizler de brut kardan dii§iil-mii§tur. Yuksek kar burada, 6denmi§ sermayenin mevduata oranimn oldukca kiiciik olmasiyla aciklanir. Ornegin, London and Westminster Bank’in 1863’teki durumunda: 6denmi§ sermaye = 1.000.000 £; mevduat, 14.540.275 S. Union Bank of London, 1863’te: 6denmi§ sermaye, 77
Yukardaki satirlar 1865’te yazildigi igin, buraya ahnan hesaplar 1864’ten oteye gidemez. -F.E.
Karl Marks
343 Kapital III
600.000 £; mevduat, 12.384.173 £ idi. [sayfa 34i ] Giri§im kan ile denetim ya da yonetim iicreUeri, faizin, kann fazla-hgi bakimindan girdigi zit bicim nedeniyle, koken olarak birbirine kan§-tinlmistir. Bu kan§iklik, daha sonralan, kan kar§ihgi odenmeyen emekten elde edilen arti-deger olarak degil de, kapitalistin yaptigi i§ kar§ihginda aldigi iicret olarak gostermek icin harcanan mazur gosterme cabalanyla daha da artinlmistir. Buna, sosyalistler, kann fiilen, teorik olarak iddia edilen diizeye, yani sirf denetim ucretierine indirilmesi istegiyle kar§i ciktilar. Ve bu istem, teorik gozboyacihgi icin, bir yandan, sayisiz sanayi ve ticari yoneticiler sinifinin78 geli§mesi ile bu denetim iicretierinin diger herhangi bir iicret gibi gitgide daha belirli bir diizeye ve belirli bir piyasa-fiyatina ula§masi ve ote yandan, diger biitiin vasifli emek iicretleri gibi, ozel egitim goren emek-giiciiniin iiretim giderlerini azaltan geli§meyle birlikte gosterdigi diismeyle daha da uygunsuz hale geldi.79 i§ciler yo-niinden elbirliginin, burjuvalar yoniinden, hisse senetli giri§imlerin go-sterdikleri geli§meyle, giri§im kan ile yonetim iicretierinin kan§tinlmasi icin son bahane de ortadan kalkti ve kar, teoride apacik belli oldugu gibi, pratikte de, diipediiz bir arti-deger, kar§ihginda herhangi bir esde-gerin odenmedigi bir deger, gercekle§mi§ kar§ihgi 6denmemi§ emek olarak ortaya cikti. I§te o zaman, i§lev yapan kapitalistin, emegi gercekten somurdugu ve bore ahnan sermaye ile cah§ildiginda bu somiiriinun meyvesinin, faiz ile giri§im kanna, kann faizden sonra kalan fazlahgina boliindiigii goriildii. Kapitalist iiretim temeli iizerinde, hisse senetli giri§imlerde, yonetim iicretleri ile ilgili yeni bir iickagitcihk yontemi geli§ti ve fiili yonetici-nin iizerinde bir yigin yonetim ve denetim kurullan peydahlandi; bunlar icin denetim ve yonetim yalnizca ortaklan soymamn ve keselerini dol-durmanin bir bahanesi oldu. Bu konuyla ilgili cok ilginc aynntilar, The City or the Physiology of London Business; With Sketches on Change, and the Coffee Houses, London 1845, adh incelemede bulunabilir. “Ban-kerler ile tiiccarlann, sekiz-dokuz farkli §irketin yonetimi ile, elde ettikle-ri kazanc §u ornekten goriilebilir: iflas etmesi iizerine Bay Timothy Abraham Curtis’in Iflas Mahkemesine
sundugu ozel bilancoda, yonetici-likten, bu bayin ... yilda 800 ile 900 sterlin arasinda net bir gelir sagladigi goriiliiyordu. Ingiltere Bankasi ve Dogu Hint §irketi ile yakin iliskisi bulu-nan bir kimse olarak Bay Curtis’in kurulunda hizmetini saglamak, bir 78
“Ustalar da, bunlann kalfalan da i§gidirler. Bu bakimdan bunlann gikarlan, adamlanyla tamamen aynidir. Ama bunlar ayni zamanda ya kapitalist ya da kapitalistlerin aracilandir, ve bu bakimdan gikarlan, i§gilerin gikarlan ile kesinlikle zittir.” (s. 27). “Egitimin, bu iilkenin mekanik ustalan arasinda yayginlasmasi, hemen hemen biitiin ustalann ve isverenlerin emek ve becerilerinin degerlerini, bu bilgilere sahip olan kimselerin sayisini artirmakla her giin biraz daha azaltmaktadir.” (s. 30, Hodgskin, Labour Defended Against the Classes of Capital etc., London 1825). ra “Oteden beri varolan engellerde goriilen genel gev§eme, artan egitim olanaklan, vasifsiz emegin iicretlerini yiikseltmek yerine vasifli emegin iicretlerini dii§iirme egilimini gostermektedir.” (J. S. Mill, Principles of Political Economy, 2<" ed., London 1849,1, s. 479.)
44
Karl Marks Kapital III
§irket igin biiyiik bir §ans sayihyordu” (s. 81, 82). Boyle bir §irketin yone-ticileri iSin, haftahk her toplantiya ait huzur hakki en az bir Ingiliz altin lirasiydi. Iflas Mahkemesinin tutanaklan, bu denetim iicreUerinin, kural olarak, bu sozde yoneticilerin yerine getirdikleri gergek denetimle ters oranUh oldugunu gostermektedir. [sayfa 342]
Karl Marks
345 Kapital III
YiRMiDORDUNCU BOLUM SERMAYE ILi§KiLERiNiN YUZEYSEL BIR BiCIMi OLARAK FAIZ GETIREN SERMAYE
SERMAYE ili§kileri, faiz getiren sermayede, en yiizeysel ve en fe-ti§ bicime ula§ir. Biz, burada, P-P’ hareketini, bu iki ucu meydana getiren sure? olmaksizin, daha cok, para yaratan parayi, kendisini geni§leten degeri goriiyoruz. Tiiccar sermayesinde, P-M-P’, sirf dola§im alani icer-sinde kaldigi halde, ve bu nedenle de kar, sirf elden cikarma ile sag-lanan kar olarak gonindiigu halde, hi? degilse genel bir kapitalist hareket bicimi vardir; ama hi? degilse burada kar, sirf bir §eyin iininii olarak degil, toplumsal bir ili§kinin uriinu olarak goriiniir. Tiiccar sermayesinin bicimi, en azindan
bir siireci, zit evrelerin birligini, iki zit i§leme -metala-nn satin ahnmasi ve sati§i- boliinen bir hareketi temsil eder. Bu, P-P’ ha-reketinde, faiz getiren sermayenin biciminde yokolur. Omegin, 1.000 sterlini bir kapitalist %5 faiz ile bore verse, 1.000 sterlinlik deger, bir yilda sermaye olarak = S + Sf olur; burada S sermaye, f faiz oranidir. §u halde, %5 = 5/100 = V20, ve 1.000 + 1.000 x V20 = 1.050 S. Sermaye olarak 1.000 sterlinin degeri = 1.050 sterlindir, yani sermaye yahn bir biiyukliik degildir. Sermaye, bir biiyiikliikler ili§kisidir, ama paranin kendi kendi-siyle, belli bir deger olarak, kendisini geni§leten bir deger olarak, bir arti-deger iiretmi§ olan ana para olarak ili§kisidir. Ve sermaye, gormii§ oldu-gumuz gibi, sermaye olarak, ister kendilerine ait ister bore ahnan sermaye ile i§ goriiyor olsun, biitiin faal kapitalistler icin, bu, dogrudan [sayfa
46
Karl Marks Kapital III
343] dogruya kendisini geni§leten deger bicimini ahr. P-P’: Biz burada, sermayenin ilk ciki§ noktasini goriiyoruz; P-M-P’ formiiliinde para, kendi iki ucuna, P-P"ne indirgenmistir ve burada P’ = P + AP, daha fazla para yaratan paradir. Bu, sermayenin, anlamsiz bir ozet haline getirilmi§ ilk ve genel formuludiir. Bu, hazir sermaye, iiretim siireci ile dola§im siirecinin bir birligi ve dolayisiyla, belli bir donemde belli bir arti-deger saglayan sermayedir. Faiz getiren sermaye biciminde bu, arada iiretim ve dola§im siirecleri olmaksizin dogrudan dogruya go-riiniir. Sermaye, faizin, gizemli ve kendi kendisini yaratan bir artism kaynagi -kendi arti§inin kaynagi- olarak goriiniir. Bu §ey (para, meta; deger) §imdi sirf bir §ey olarak sermayedir, ve sermaye, sirf bir sey olarak goriiniir. Turn yeniden-uretim siirecinin sonucu, bu seyin kendi icersin-de ta§idigi bir ozellik gibi goriiniir. Bu, ister para olarak harcamak istesin ister sermaye olarak bore versin, paramn, yani her an degistirilebilir bicim-deki metain sahibine baghdir. Bu nedenle, faiz getiren sermayede, bu otomatik feti§, kendini geni§leten deger, para doguran para, kendi saf hali icersinde ortaya cikanhr ve bu bicim icersinde artik kokenini goste-ren hi? bir isaret ta§imaz. Toplumsal ili§ki, bir seyin paramn, kendi ken-disiyle ili§kisi icersinde tamamlanmi§ olur. Paramn sermayeye fiilen doniismesi yerine, burada biz yalmz, iceriksiz bir bicim goriiyoruz. Emek-giiciinde oldugu gibi, paramn kullanim-degeri, burada, onun deger ya-ratma yetisi, igerdiginden daha biiyuk bir deger yaratma ozelligidir. Para, para olarak, kendi kendini geni§leten potansiyel degerdir, ve bu acayip metain sati§ bigimi olan bu ozelligi nedeniyle, bor? verilmektedir. Boyle-ce, deger dogurmak ve faiz saglamak paramn bir ozelligi halini almakta-dir; tipki armut agacimn armut vermesi gibi. Ve para bor? veren, parasim boylece, faiz getiren bir §ey olarak satmaktadir. Hepsi bu kadar da degil. Fiilen i§lev yapan sermaye, g6rmu§ oldugumuz gibi, kendisini oyle bir i§ik altinda gosterir ki, sanki faizi, i§lev yapan sermaye olarak degil, biza-tihi sermaye olarak, para-sermaye olarak saglamaktadir. Bu da gene, garpitihr. Faiz, kann, yani faal kapitalistin i§giden sizdirdigi arti-degerin bir
pargasindan ba§ka bir §ey olmadigi halde, §imdi tarn tersine, faiz sanki sermayenin tipik uriinii, asil ogesi ve, giri§im kan §eklindeki kar ise, yalmzca yardimci bir oge ve yeniden-uretim siirecinin bir yan uriinii olarak goriiniir. i§te boylece, sermayenin feti§ bicimine ve feti§ sermaye kavramina ula§mi§ oluruz. P-P’ hareketinde, sermayenin anlamsiz bicimini, iiretim ili§kilerinin son derece carpitildigi ve somutla§-tigi faiz getiren sermaye bicimini, kendi yeniden-uretim siirecinden once gelen, basit sermaye bicimini goriiyoruz. Bu, paramn ya da bir metain, yenidenuretim siirecinden bagimsiz olarak kendi degerini geni§letme yetenegini - sermayenin cok kaba bir bicimde bir esrar perdesiyle ortul-mesidir. Sermayeyi, degerin, deger yaratmamn bagimsiz bir kaynagi gibi [sayfa 344] gosterme cabasinda olan vulger ekonomi politik icin, bu bicim Karl Marks
347 Kapital III
biiyiik bir ke§iftir; ve bu bigim igersinde kann kaynagi artik farkedilemez hale geldigi gibi, kapitalist uretim siirecinin sonucu -siirecin kendisin-den aynlarak- bagimsiz bir varhk kazanmaktadir. Sermaye, kendi kendisini biiyutme yetisi her seferinde o giinkii faiz oramyla ifade edilen, belirli bir fiyata sahip bir meta haline, ancak para-sermaye halini almakla doniisebilir. Faiz getiren sermaye olarak, ve ozellikle faiz getiren para-serma-yenin dolaysiz bigimi igersinde (faiz getiren sermayenin bizi burada ilgi-lendirmeyen diger biQimleri, gene bu bigimden tiirerler ve onun varhgim ongoriirler), sermaye kendi saf feti§ bigimini ahr ve P-P’ bir ozne, satilabilir bir §eydir. Once, para olarak siirekli varhgi nedeniyle, bu biSim iSer-sinde biitiin ozgiil nitelikleri yokolmu§ ve gergek ogeleri goriinmez hale gelmi§tir. giinkii para, kullamm-degerleri olarak metalann biitiin ayirde-dici ozelliklerinin ve dolayisiyla, bu metalar ile bunlann uretim kosullann-dan olu§an sanayi sermayelerinin de yine ayirdedici niteliklerinin yokolduklan bir bigimdir. I§te paramn bu biSimi, degerin -bu durumda sermayenin- bagimsiz bir degi§im-degeri olarak varoldugu bigimdir. Sermayenin yeniden-iiretim siirecinde, bu para-bigim, yalmzca gegici bir bigim - sirf bir ge?i§ noktasidir. Ama, para piyasasinda sermaye daima bu bigim igersinde bulunur. Sonra, iirettigi artideger de, burada gene para-biQiminde, onun oziinde ta§idigi bir kisim olarak goriiniir. Biiyume siireci agaS iSin neyse, para dogurma da (focoz) [faiz ve dol -q.), sermayenin, para-sermaye bigiminde oziinde ta§idigi bir sey gibi goriiniir. Faiz getiren sermayede, sermayenin hareketi kisaltilmi§, araya giren sure? atlanmistir. Boylece, kendisi 1.000’e e§it bir §ey olarak sabit bulunan 1.000’lik bir sermaye, tipki belli bir siire igin mahzende tutulan sarabin, kendi kullanim-degerini iyilestirmesi gibi, belli bir siire sonra, 1.100 haline gelir. Sermaye §imdi bir seydir, ama bir §ey olarak sermay-edir. Para §imdi gebedir.* Bor? verilir verilmez ya da yeniden-iiretim siirecine yatinhr yatinlmaz (para, faal kapitaliste, sahibi olarak faiz getir-digi 61Siide giri§im kanndan aynhr), ister uykuda ister uyanik, ister evde ister disarda, ister giindiiz ister gece olsun, iizerinde faiz biiyumeye ba§lar. Boylece, faiz getiren para-sermaye (ve
biitiin sermaye, degeri bakimindan para-sermayedir ya da para-sermayenin ifadesi olarak ka-bul edilir), para yigicinin en atesji istegini yerine getirmi§ olur. Tefecilige kar§i biitiin giiciiyle giristigi safca saldinda Luther’in biitiin dikkatini ce-ken §ey, i§te, bu bir §ey olarak -arti-deger uretiminin sermaye aracihgiy-la burada ortaya ciki§i boyledir- para-sermayenin oziinde ta§idigi faizdir. Bore ahnan bir paramn saptanan tarihte bore verene odenmemesi yu-ziinden, kendisi de bir odemede bulunmak zorunda olan [sayfa 345] ala-caklimn zarara ugramasi halinde, ya da bir ahsveri§, ornegin bir bahce satin ahnmasi iizerine saglayacagi bir kar firsatini kagirmasina neden * Goethe, Faust, Part I. Scene 5. -Ed.
48
Karl Marks Kapital III
olundugunda, bir faiz talep edilebilecegini gosterdikten sonra Luther §6yle devam ediyor: “§imdi ben sana onlan (100 gulden!) bore verdigim icin, sen benim, hem bir yandan odeme yapamadigim, hem de ote yandan satin almama engel oldugun igin ikili bir zarara ugramama neden oluyorsun ki, buna duplex interesse, damni emergentis et lucri ces-santis* denir.. .. Ahmet’in, 100 gulden bor? vermekle zarara ugradigini ve bu zararlar igin adil bir tazminat istedigini duyar duymaz hemen harekete geger ve her 100 gulden igin gifle odemede bulunulmasim, yani hem paralann odenmedigi ve hem de yapacaklan alisveri§ iizerin-den kar saglamalanna engel olundugu igin tipki iki turlu zarara ugramis gibi gifte tazminat talep ederler; boylece, ne zaman ellerinde 100 gul-denleri olsa ve bunu bor? verseler, hi? ugramadiklan bu iki zarann taz-min edilmesini isterler.. .. Bu nedenle, hi? ugramadigini ne ispat ne de hesap edebilecegin hayali bir kayip igin komsunun parasindan tazminat alan sen, bir tefecisin. Bu tiir zararlara, hukukgular, non verum, sed phantasticum interesse** derler. Bu, herkesin kendi kafasindan uydur-dugu bir zarardir. Bu yuzden, odeyemedigini ya da satin alamadigim igin kayba ugradigimi one surmem hi? bir i§e yaramaz. Yoksa bu ex contingentenecessarium*** olmayan bir seyden bir sey yaratmak, belir-siz bir §eyi mutlak bir §ey haline getirmek olurdu. Boyle bir tefecilik diinyayi birka? yilda yiyip bitirmez mi?. ..Eger istemedigi halde ba§ina kotii bir kaza gelse ve bundan kurtulmak zorunda kalsa, bunun igin tazminat talep edebilir, ama ticarette bu boyle degil, tarn tersinedir. Orada gereksinme iginde bulunan kom§ulannin sirtindan kar saglamak, servet toplayip zengin olmak, hi? bir gaba, tehlike ya da kaybi goze almaksizin ba§kalannin emegi ile tembellik ve aylaklik edip liiks igersin-de yasamak igin planlar yapihr. Ocagin kar§isina gegip oturacaksin, 100 guldeni iilkede senin igin servet toplasin diye bor? vereceksin ve bu para bor? verildigi igin hi? bir tehlikesi ya da riski olmadan gene de ce-binde sayilacak - kirn istemez boylesini a benim dostum?” (Martin Luther, An die Pharherm wider den Wucher zu predigen, etc., Wittenberg 1540.)
Kendi kendisini yeniden iireten ve kendi kendisini geni§leten, oziinde ta§idigi nitelikler sayesinde -yani, skolastiklerin gizli nitelikleri sayesinde- ebediyen varolan ve biiyuyen deger olarak, sermaye kavra-mi, Dr. Price’in, simyacilarm fantezilerine ta§ gikartan renkli hayaller kurmasina yolagmisUr; bunlar, Pitt’in biitiin ciddiyetiyle inandigi ve itfa fonuyla ilgili yasalannda, mali yonetimin temel direkleri olarak kullandi-gihayallerdir. [sayfa 346] “Bile§ik faiz getiren para once yava§ yava§ artar. Ama, arU§ orani gitgide hizlandigi icin, bir siire sonra akhn alamayacagi bir hiza ula§ir. * gfte zarar, biri ugranilan kayip ve biri kaginlan kazang firsati. -5. ** Gergek olmayan, hayali zararlar. -5. *** Raslantidan zorunluluk yaratmak. -5. Karl Marks
349 Kapital III
Kurtancimizin* dogdugu gun, yiizde 5 bile§ik faizle bore verilen bir peni, §imdiye kadar, hepsi de som altindan 150 milyon tane diinyamn icerebi-leceginden daha biiyiik bir miktara ula§mi§ olurdu. Yok eger basit faizle verilmi§ olsaydi, aym zaman iginde, ancak yedi §ilin dortbuguk peni olurdu. Hiikumetimiz, §imdiye degin para i§lerini diizeltmede bu iki yoldan, birincisinden Sok ikincisini seSmi§tir.”80 Yazarin hayali, Observations on Reversionary Payments, etc., London, 1772, adh yapitinda daha da yiiksek buluUar iizerinde dola§iyor. §6yle diyor: "Bir §ilin, Kurtancimizin dogumunda, %6 bile§ik faizle verilmi§ olsa” (herhalde Kudiis Tapinaginda) "Satiirn’iin yoriingesinin capina e§it capta bir kiirenin kapsayabileceginden daha biiyuk ... bir miktara ula§irdi.” “Bu nedenle bir devletin hie bir zaman sikintiya du§mesine gerek yok-tur; ciinkii, ?ok kugiik bir tasarrufla, faizlerin gerektirebilecegi pek kisa zamanda en biiyiik borSlan bile odeyebilirdi.” (s. XIII, XIV.) Ingiliz devlet borglan igin, ne ho§ teorik bir ba§langig! Geometrik dizinin ula§tigi dev boyutlar kar§isinda Price’in diipe-diiz gozleri kama§iyor. Ciinkii, ne yeniden-iiretim ve ne de emek ko§ul-lanni hi? dikkate almaksizin, sermayeye, devridaim makinesi, sirf kendi kendini artiran bir sayi goziiyle bakiyor; tipki Malthus’un, niifus sorunu ile ilgili olarak, geometrik dizisinde yaptigi gibi,** t = S (1 + f)n foimul-de, t = sermaye + bile§ik faiz toplami, S = yatinlan sermaye, f = faiz orani (yuziin kesirleri olarak ifade edilmi§) ve n, bu siirecin yer aldigi yil-lann sayisini ifade etmektedir, sermayenin biiyume yasasim buldugu dii§iincesiyle §a§kina donmu§tur. Pitt, Dr. Price’in, sermayeyi bir esrar perdesine buriimesini iyiden iyiye ciddiye ahyor. 1786 yihnda Avam Kamarasi, kamu yaran icin 1 milyon sterlin toplanmasina karar verdi. Pitt’in pek giivendigi Price’a gore, bu para toplandiktan sonra gerekli “birikimin” saglanmasi ve boylece, bile§ik faizin gosterecegi sihirle ulusal borclan kayiplara kan§tirmak [sayfa
Richard Price, An Appeal to the Public on the Subject of the National Debt, 2"d ed, London 1774, s. 19. Yazar §u bonce §akayi yapiyor: “Bile§ik faizle gogaltmak igin, basit faizle para borg almak.” (R. Hamilton, An Inquiry into the Rise and Progress of tle National Debt of Great Britain, 2<" ed., Edinburgh 1814, s. 133.) Buna gore, borg almak, ozel kisHerin servet toplamasi igin de en giivenli yol olabilir. Ama eger , %5 yillik faiz ile 100 & borg ahrsam, yil sonunda 5 & odemem gerekir ve bu borg 100 milyon yil bile siirecek olsa, bu arada ben her yil yalniz 100 & borg vermek ve 5 & odemek durumunda olurum. Hig bir zaman 100 & borg aldigim halde 105 & borg verecek hale gelemem. Ve, nasil olur da, %5 faizi odeyebilirim? Yeni borglarla ya da devlet sozkonusu ise yeni vergilerle. §imdi, eger sanayici kapitalist borg para ahrsa ve kari diyelim %15’e ula§irsa, %5 faiz odeyebilir, %5 ozel giderleri igin harcayabilir (her ne kadar geliri ile birlikte i§tahi da kabarsa da) ve %5 de sermayesine katabilir. Bu siireg devam edecek olursa, kar orani, daha onceki boliimlerde belirtilen nedenlerle, %15’ten, diyelim %10’a dii§er. Ne var ki Price, %5’lik bir faizin %15’lik bir kar oranini ongordugunii tamamiyla unutuyor ve bunun, sermaye birikimi ile siiriip gidecegini varsayiyor. Onun, gergek birikim siireciyle en ufak bir ili§kisi bulunmayip, daha gok yalniz paranin borg verilmesi ve bile§ik faiz ile geri ahnmasiyla ugra§iyor. Bunun nasil yapilacaginin onun igin bir onemi yok giinkii bu, faiz getiren sermayenin zaten oziinde ta§idigi bir nitelik. * isa’nin dogdugu tarih sozkonusudur. -g. ** [Malthus,] An Essay on the Principle of Population, London 1798, s. 25-26. -Ed.
50
80
Karl Marks Kapital III
347] icin, hi? ku§kusuz halka vergi yuklemekten ba§ka cikar yol olamaz-di. Avam Kamarasinin cikarttigi bu karan, hemen Pitt’in, "vadesi gelmi§ borclar ile, fonun yilda 4.000.000 sterline ula§masina kadar," 250.000 sterlinin biriktirilmesini emreden bir yasasi izledi. (Act 26, George III, Chap, 31.*). Devlet borclarinin itfasina aynlan miktann artinlmasini oner-digi 1792 tarihli konu§masinda Pitt, Ingiltere’nin ticari ustunliigunun ne-denleri arasinda, makineleri, krediyi, vb., sayip doktii, ama “en yaygin ve surekli neden, birikim” idi. Bu ilkenin Smith’in bu dehanin yapitinda ba§tan sona gelistirildigini soyliiyor ... ve bu birikimin, gelecek yil ayni §ekilde kullanilmak ve boylece surekli bir kar saglamak icin, ana ser-mayeyi artirmak amaciyla yilhk kann en az bir kismimn bir yana aynl-masiyla olu§turuldugunu sozlerine ekliyordu. Pitt, boylece, Dr. Price’in yardimiyla, Smith’in birikim teorisini, borclann biriktirilmesi yoluyla, bir ulusun zenginlesmesi teorisine ceviriyor ve bu yolla, taUi bir borclar son-suzlugu dizisine -bore odemek icin borclar dizisine- ula§iyor. Modern bankacihgin babasi Josiah Child, cok daha once, 100 sterlinin, %10 bile§ik bir faizle 70 yilda 102.400 sterline ulasacagim soylemi§ti. (Traite surlecommerce, etc., par J. Child, traduit, etc., Amsterdam et Berlin, 1754, s.l 15. Yazihs. tarihi: 1669.) Dr. Price’in dusuncelerinin modern iktisatcilar tarafindan nasil diisuncesizce uygulandigini, Economis’ten ahnan a§agidaki saUrlar gos-termektedir: “Tasarruf edilen sermayenin her parcasimn sagladigi bile§ik faiz ile sermaye oylesine dalbudak salmi§Ur ki, diinyada gelirin elde edildigi biitiin servet, uzun zamandir artik sermayenin faizi halini almisUr. ... §imdi biitiin rant, daha once topraga yaUnlan sermayeye odenen faizdir.” (Economist, July 19, 1851.) Sermaye, faiz getiren sermaye nite-ligi icersinde, iiretilebilen biitiin servete sahip cikiyor ve §imdiye degin elde ettigi her §ey, onun, yalnizca her tarafa dalbudak salan i§tahini doyurmak icin odenen bir taksit oluyor. Oziinde bulunan yasalar geregi, insanoglunun bugiine kadar harcadigi biitiin arU-emek ona aittir. Moloch.
Konuyu, romantik Miiller’in asagidaki laf salatasi ile baglayahm: “Dr. Price’in sozettigi, muazzam bile§ik faiz arti§i, ya da insanin kendi-liginden hiz artiran giiclerindeki muazzam biiyume, boylesine muazzam bir etki yaratmak icin b61iinmemi§ ya da kesintisiz, tekdiize bir uygulamayi ongoriir. Sermaye boliiniir boliinmez ve pek cok bagimsiz biiyuyen siirgiinlere aynhr aynlmaz, giiclerin birikim siireci biitiiniiyle yeniden ba§lar. Doga, her i§cinin ortalama olarak payina diisen enerji toplamim, a§agi yukari 20-25 yilhk bir zamana dagitmi§Ur(!). Bu sure dolduktan sonra emekci ismi birakir ve emeginin bile§ik faizi ile biriken sermayeyi yeni bir emekciye aktarmasi gerekir, cogu kez bunu, birkac * “Her iiQ ayin sonunda, Ulusal Borg Fonuna yatinlmak iizere, ilgili komisyonlara belli bir miktann odenmesini ongoren bir yasa.” (Anno Georgii III, Regis, cap. 31). -Ed. Karl Marks
351 Kapital III
emekci ya da cocuk arasinda dagitir. Bunlar, paylanna dii§en sermaye uzerinden fiilen herhangi bir bile§ik faiz almadan once, bunu harekete gecirmeyi ve kullanmayi [sayfa 348] ogrenmek zorundadirlar. Ayrica, uygar bir toplumun elde ettigi muazzam miktardaki sermaye en hareketli topluluklarda bile, uzun yillarda yava§ yava§ birikmistir ve ism hemen buyiitiil-mesi icin kullanilmamisUr. Bunun yerine, onemlice bir miktar biraraya getirilir getirilmez, bu, bir baska bireye, bir emekciye, bankaya ya da devlete bore adi altinda devredilmistir. Ve bunu alan, sermayeyi fiilen harekete gecirir, bundan bile§ik faiz ahr ve boylece bore verene basit faiz odemeyi kolayca iistienir. Nihayet eger yalniz iiretim ya da tutumlu-luk yasasi tek ba§ina egemen olsaydi, insanin giicii ve bu giiciin iiriin-lerinin durmadan artacagi bu muazzam birikime, tiiketim, acgozliiliik ve israf yasasi kar§i koyar.” (A. Miiller, Elemente der Staatskunst, III, s. 147 -49.) Bu kadar az satirda bu kadar cok tiiyler urpertici sacmahgi biraraya getirmek her yigidin kari degildir. Emekci ile kapitalistin, emek-gucu-niin degeri ile sermaye uzerinden faizin, vb. boylesine gulling bir §ekilde kan§tinlmasi bir yana, bile§ik faiz talebi, sermayenin bile§ik faiz getirmek iizere bore verilmesi olgusuyla sozde aciklanmi§ oluyor. Bizim Miiller’in uyguladigi yontem, ya§amin her alaninda goriilen romantizmin tipik bir omegidir. Bunlar seylerin en yuzeysel g6runii§lerinden derlenen giinluk onyargilardan olu§urlar. Ardindan da, bu yanh§ ve basmakahp igerigin, esrarh bir ifade tarziyla “yuceltilmesi” ve ululasUnlmasi i§i ka-hyor. Sermaye birikimi siireci, ancak, karin (arti-degerin) tekrar serma-yeye gevrilen, yani daha fazla arti-emek emmek igin hizmet eden kismi-na eger faiz adi verilebilirse, bu anlamda, bile§ik faiz birikimi olarak dii-§iinulebilir. Ne varki: 1)Her tiirlii di§tan gelen etkenler bir yana, mevcut sermayenin biiyuk bir kismi, yeniden-iiretim siireci boyunca siirekli olarak azcok deger kaybina ugrar, ciinkii metalann degeri, iiretimlerinde kokensel olarak harcanan emek-zamam ile degil, yeniden-iiretimlerinde harcanan emek-
zamaniyla belirlenir ve bu zaman, emegin toplumsal iiretkenligin-deki geli§me nedeniyle siirekli azahr. Daha yuksek bir toplumsal iiret-kenlik diizeyinde, mevcut biitiin sermaye, bu nedenle, uzun bir sermaye birikimi surecinin sonucu olmak yerine, daha kisa bir yenideniiretim doneminin sonucu gibi goriiniir.81 2)Bu cildin Uciincii Kisminda gosterildigi gibi, kar orani, artan sermaye birikimi ve buna tekabiil eden ve turn ifadesini sermayenin 81
Mill ile Carey’e ve Roscher’in bu konudaki yanh§ yorumuna bakiniz. [Marx §u yapitlara i§aret ediyor: J. St. Mill, Principles of Political Economy, Second edition, vol. 1, London 1849, s. 91-92; H. Ch. Carey, Principles of Social Science, vol. Ill, Philadelphia 1859, s. 71-73; W. Roscher, Die Grundlagen der Nationalokonomie, 3 Auflage, Stuttgart und Augsburg, 1858, § 45. -Ed.]
52
Karl Marks Kapital III
degismeyen kismina gore degisen kismindaki nispi ve kademeli azal-mada bulan toplumsal emegin iiretkenligindeki art§la orantih olarak dii§er. Tek bir emekci tarafindan harekete gecirilen degismeyen ser-maye on kati artinldiktan sonra aym kar oramnin meydana gelmesi icin art [sayfa 349] emek-zamamn on kati artmasi gerekir ki, cok gecmeden toplam emek-zamam ve ensonu giiniin 24 saatini sermaye biitiiniiyle ele gecirmi§ olsa bile buna yetmez. Ne var ki, kar oraninin diismedigi dii§iincesi, Price’in soziinii ettigi dizinin, ve genellikle de, “bile§ik faizli sermayenin her yeri kaplamasi" soziiniin ternelidir.82 Art-degerle art-emegin 6zde§ligi, sermaye birikimi icin nitel bir simr koyar. Bu simr, toplam i§giinii ile ayni anda somuriilebilir i§giinlerinin sayisim sinirlayan, iiretken giiclerin ve niifusun o giinkii geli§me derece-sinden olusur. Yok eger, art-deger, anlamsiz bir bicim olan faiz olarak kabul edilirse, bu sinir sirf niceldir ve her tiirlii hayal ve fanteziye aciktir. §imdi artk, bir feti§ olarak sermaye kavrami, emegin birikmi§ iiriiniine, iistelik de para seklinde sabitle§mi§ §ekline, oziinde sakh bir gug, bir otomat gibi, geometrik dizi icersinde artdeger yaratma niteligi veren bir kavram olarak, faiz getiren sermaye de en yuksek noktasina ula§mi§tir; boylece, Economis’in dusundugu gibi, emegin birikmi§ iirii-nii, diinyanin biitiin servetini, her zaman igin, ona ait bir sey ve hakh olarak ona giden bir §ey olarak bu sermayeye, bir fiyat indirimi ile ?ok-tan devretmi§tir. GeQmi§ emegin uriinu, geQmi§ emegin kendisi, burada, bugunku ya da gelecekteki canh art-emegin bir kismina kendiliginden gebedir. Oysa biz, gergekte, geQmi§ emegin uriinlerinin degerlerinin ko-runmasinin ve bu bakimdan yenideniiretimlerinin, ancak bunlann canh emekle biraraya gelmesinin sonucu oldugunu; ve sonra da, gecmi§ emegin iiriinlerinin canh emek iizerindeki egemenliginin ancak, gecmi§ emegin bagimsiz ve cok agir basar bicimde canh emege egemen bulundugu ozel toplumsal ili§kilere dayanan sermaye iliskilerinin devami siiresince devam ettigini biliyoruz. [sayfa 350]
82
“Agiktir ki, hig bir emek, hig bir iiretken gijg, hig bir beceriklilik ve huner, bile§ik faizin gok agir taleplerini kar§ilayamaz. Ne var ki, biitiin tasarruflar, kapitalistin gelirinden yapilir ve boylece bu talepler fiilen siirekli yinelenir ve emegin iiretken giicii bunlari kar§ilamayi siirekli reddeder. Bu nedenle, bir tiir denge siirekli kurulmu§ olur.” (Labour Defended Against the Claim of Capital, 5. 23. By Hodgskin.) Karl Marks
353 Kapital III
YiRMiBE§iNCi BOLUM KREDiVEFiKTIFSERMAYE
KREDI sistemi ile, bu sistemin kendi kullammi icin yarattigi aracla-nn (kredi-para, vb.) cok aynntih bir incelemesi bizim planimizin di§inda kalir. Biz burada yalnizca, genellikle kapitalist iiretim tarzimn karakterini ortaya koymak icin gerekli birkac ozel nokta iizerinde durmak istiyoruz. Burada yalniz ticari kredi ile banka kredisini ele alacagiz. Bu kredi bigi-mi ile, kamu kredisinin geli§mesi arasindaki ili§ki burada incelenmeye-cektir. Odeme araci olarak paramn i§levinin ve
buradan da, metalann iireticileri ile ticaretini yapanlar arasinda alacakli ve borclu ili§kisinin, metalann basit dola§imindan nasil gelistigini, daha once gostermis. bulu-nuyorum (Buch I, Kap. Ill, b). Ticaretin ve sirf dola§im amaciyla iiretim-de bulunan kapitalist iiretim tarzimn geli§mesiyle birlikte, kredi sisteminin bu dogal temeli geni§ler, yayginla§ir ve i§lenmi§ hale gelir. Para, burada, genellikle sirf bir odeme araci olarak hizmet eder, yani metalar para kar§ihgmda degil, belli bir tarihte odeme yapilmak iizere yazih bir odeme vaadi belgesi kar§ihginda satihr. Biitiin bu bore senetlerini, sirf kisa olsun diye, police genel bashgi altinda toplayabiliriz. Bu policeler de gene, [sayfassu odeme tarihleri gelene kadar odeme araci olarak dola§imda
54
Karl Marks Kapital III
bulunurlar, ve bunlar fiili ticaret parasini te§kil ederler. Bunlar, alacak ve borclann dengelenmesi yoluyla en sonunda biibirlerini e§itledikleri siirece ve olciide, tarn olarak gercek paraya doniismedikleri halde, mutlak ola-rak para i§ini goriirler. Ureticiler ile tiiccarlann bu kar§ihkli avanslan nasil ki kredinin gercek temelini olu§turuyorsa, bunlann dola§im araci police de, asil kredi-parasimn, banknotlann, vb. gercek temelini te§kil eder. Bunlar, ister madeni olsun ister devletin cikardigi kagit para olsun, para dola§imina dayanmami§tir, daha cok, police dola§imina dayanirlar. W. Leatham (Yorkshire’h banker), Letters on the Currency, 2nd ed., London 1840, adh kitabinda §unlan yaziyor: “1839 yihnin tamami icin toplam miktann ... 528.493.842 S, oldugunu” (yabanci policelerin, bu toplamin asagi yukan be§te-biri kadar oldugunu kabul ediyor) “ve bu yil, ayni anda, dola§imdaki senetler tutannin 132.123.460 £ oldugunu hesapladim” (s. 56.) Policeler, “miktar olarak onu olu§turan bir kismini biitiin birarada bulunan geriye kalanlardan daha biiyuk” yapar (s. 3.). “Policelerden olu§an bu muazzam iistyapi, banknoUar ile altin miktannin te§kil ettigi temele dayanir (!) ve olaylar sonucu bu temel cok daraldi-ginda, saglamhgi ve hatta varhgi tehlikeye dii§er” (s. 8). “Biitiin nakit parayi" (banknoUar demek istiyor) “ve bankalar ile ta§ra bankerlerinin, talep iizerine odenecek borclanm hesap edecek olursam, 153 milyon-luk bir miktar bulurum ve yasaya gore bunun altina cevrilebilmesi gere-kir ... ve bu talebi kar§ilayacak altin miktan" yalnizca 14 milyondur (s. 11). “Policeler ... para bollugunu onleme ve bunlann bir kismini yaratan, ve biiyuk ve tehlikeli §ekilde geni§lemelerini te§vik eden, a§in ve dii§iik faiz oranlan ile iskontoya engel olma di§inda herhangi bir denetim altina ahnmami§tir. Bunlann ne kadannin, fiili ahm-satim gibi gercek bond fide i§lemlerden dogdugunu ya da ne kadannin fiktif ve sirf yenileme police-lerinden, yani §u kadar miktar dola§im araci yaratarak bir fiktif sermaye meydana getirmek iizere ke§ide edilen policelerden ibaret olduguna karar vermek olanaksizdir. Paranin bol ve ucuz oldugu zamanlarda bunun Sok biiyuk miktarlara ula§tigim biliyorum.” (s. 43-
44.) J. W. Bosan-quet, Metallic paper and Credit Currency, London 1842: “Yihn her i§giiniinde, 3.000.000 sterline ula§an ortalama bir odeme Clearing House (Londrah bankerlerin, vadesi dolmu§ senetleri ve 6denmi§ gekleri degi§tirdikleri yer) aracihgi ile yapihyor ve bu amaS iSin gerekli giinluk para miktan, 200.000 sterlini biraz gegiyordu” (s. 86). [1889’da, Clearing House’m toplam devir tutan 7.618% milyon sterline ula§mi§ti ve asagi yukan 300 i§giinii hesabiyla, giinliik ortalama 25V4 milyon sterlin ediyor-du. -F. E.) “PoliSe,” miilkiyeti, ciro yoluyla elden ele aktardigi 61Siide, “hi? ku§kusuz paradan bagimsiz olarak, dola§im araci olarak i§lev yapar” (s. 92). “Ortalama olarak, dola§imdaki her senedin iki kez ciro edil-digi ve ... her senedin, vadesi gelmeden iki odemeyi yerine getirdigi” kabul edilebilir. “Bu varsayima gore, 1839 yihnda, yalniz senetlerin cirosuy-la, giinde 3.000.000 sterlinden fazla olmak iizere, 528.000.000’un iki kati, Karl Marks
355 Kapital III
yani [sayfa 352] 1.056.000.000 sterlin degerinde bir miilkiyet transferi yapilmi§ goriiniir. Bu nedenle, sonuc olarak mevduat ile policelerin birarada, paranin yardimi olmaksizin giinde 18.000.000 sterlinden az olmamak iizere, miilkiyeti elden ele aktarmak suretiyle paranin i§levlerini yerine getirdiklerini giivenle soyleyebiliriz” (s. 93). Tooke, genel olarak kredi iizerine §unlan soyliiyor: “En basit ifa-desiyle kredi, bir kimsenin, bir ba§ka kimseye, belli bir miktarda ser-mayeyi para olarak, ya da para olarak hesaplanan degeri iizerinde anla§maya vanlmi§ mallar §eklinde, ve her iki halde de, belli bir vadenin sonunda odenmek iizere, emanet vermesine yolacan, saglam ya da guriik bir temele dayah giivendir. Sermayenin, para olarak, yani ya bank-not ya da nakit kredi veya bir muhabire havale §eklinde bore verilmesi halinde sermayenin kullanimi icin, geriye odenecek miktara, her 100 £ icin bir §u kadar miktar Have yapihr. Para olarak degerleri iizerinde anla§-maya vanlmi§ ve bir sati§ te§kil eden mallar sozkonusu oldugunda, geriye odenmesi kararlasUnlan miktar, odeme icin saptanan donemin so-nuna kadar, sermayenin kullanimi ve riski icin bir tazminati icerir. Belli tarihlerde yazih odeme taahhiiUeri cogu kez bu kredilerle birlikte verilir, ve belli tarihten sonra devredilebilir taahhiitler ya da borc-senetleri, para ya da mal seklindeki sermayelerini, ellerindeki bore senetlerinin vadele-ri dolmadan once kullanma olanagi bulan alacaklilar icin, kredileri, se-neUer iizerinde kendi adlanna ilaveten baska adlaria kuwetlenmi§ olacagi icin, cogu kez daha uygun kosullarla bore almak ya da satin almak olanagini saglayan bir arac olurlar.” (Inquiry into the Currency Principle, s. 87.). Ch. Coquelin, Du Credit et des Banques dans l’Industrie, Revue des Deux Mondes, 1842, Tome 31: “Her iilkede kredi i§lemlerinin cogu, sinai ili§kiler cercevesi icersinde yer alir. ... Hammadde iireticisi, ima-latci fabrikatore kredi acar ve ondan belli bir tarihte odeme yapmak icin taahhiit alir. Kendi payina dii§en i§i tamamlayan fabrikator de §imdi urununii benzer ko§ullarla, onu daha fazla i§leyecek olan ba§ka bir fabrikatore kredi ile verir ve bu sekilde kredi, birinden digerine uzamp giderek tiiketiciye kadar ula§ir. Toptanci tiiccar, bir yandan fabrikator-den ya da komisyoncu
aracidan kredi aldigi halde, perakendeci tiiccara kredi ile mal verir. Hepsi de bazan para, ama cogu kez iiriin olmak iizere bir eliyle bore alir, oteki eliyle bore verir. I§te bu sekilde, sinai ili§kiler icersinde biitiin yonlere dogru uzanan ve birbiriyle kesisen arahksiz bir avans ah§-veri§i yerahr. Kredinin geli§mesi, i§te bu kar§ihkh avanslann cogalmasi ve biiyumesiyle olur ve onun gercek giic kaynagi da budur.” Kredi sistemlerinin diger yam, kapitalist iiretimde, hie kuskusuz meta ticaretiyle elele giden, para ticaretindeki geli§meyle bagh bulunur. isadamlanna ait yedek fonlann yonetiminin, para toplama, para odeme, uluslararasi odemeler ve kiilce ticareti ile ilgili teknik i§lemlerin, para ticaretiyle ugrasan kimselerin ellerinde nasil toplandigim bundan onceki
56
Karl Marks Kapital III
[sayfasss] kisimda (Yirmidokuzuncu Boliim) g6rmii§ bulunuyoruz. Kredi sisteminin oteki yam faiz getiren sermayenin ya da para-sermayenin yonetimi, para-ticareti yapan kimselerin ozel bir i§levi olarak bu para ticaretinin yanisira geli§ir. Paranin bore ahnmasi ve bore verilmesi bun-larin ugrastiklan ozel i§leri haline gelir. Bunlar, para-sermayeyi fiilen bore verenle bore alan arasinda aracihk ederler. Genel bir deyi§le, bankacihk i§inin bu yam, biiyiik miktarlarda bore verilebilir para-sermayenin ban-kerlerin ellerinde toplanarak, bireysel bore verenler yerine bu bankerle-rin, sanayi kapitalisUeri ile ticaret kapitalistlerinin kar§isina, biitiin bore para verenlerin temsilcileri olarak cikmasindan ibarettir. Bunlar, para-sermayenin genel yoneticileri haline gelirler. Ote yandan, tiim ticaret alemi adina bore para topladiklan icin, bore alanlan bore verenler kar§isin-da toplami§ olurlar. Bir banka, bir yanda, bore verenlerin toplasmasim, ote yanda da bore alanlann para-sermayesinin topla§masim temsil eder. Genel olarak kan, bore ahrken verdigi faize gore, bore verirken aldigi oramn daha yuksek olmasindan olu§ur. Bankalann, iizerinde tasarrufta bulunduklan bore verilebilir ser-maye, bunlara ge§itli yollardan gelir. Her seyden once, sanayici kapita-listlerin kasadarlan olarak, her iireticinin ve tiiccann yedek fon olarak bulundurmak zorunda oldugu ya da odemelerden gelen para-sermaye, bunlann ellerinde toplamr. Bu fonlar boylece bore verilebilir para-ser-mayeye cevrilmi§ olur. Bu yoldan, ticaret aleminin yedek fonu, ortak bir hazinede toplandigi icin, gerekli en alt diizeyine indirilmi§ bulunur ve, aksi halde, yedek sermaye olarak atil kalacak para-sermayenin bir kis-mi bore verilir ve faiz getiren sermaye olarak hizmet eder. Sonra, bankalann bore verilebilir sermayesi, para-kapitalistlerin bore verilme ismi ken-dilerine biraktiklan mevduatlardan olusur. Aynca, banka sistemindeki gelismeyle, ve ozellikle bankalar mevduat iizerinden faiz odemeye ba§lar ba§lamaz, her simfa ait tasarruf edilen paralar ile, gecici olarak atil halde bulunan paralar, bankalara yatinlmaya ba§lamr. Herbiri kendi ba§ina para-sermaye olarak i§ gorecek halde bulunmayan kiiciik miktarlar, biiyiik kitieler halinde biraraya gelir ve boylece bir para giicii
olu§tururlar. Kiiciik miktarlann bu biraraya toplanmasi, bankacihk sisteminin ozgiil bir i§levi olarak, onun, asil para-kapitalistler ile bore alanlar arasindaki, aracihk faaliyetlerinden aynlmasi gerekir. Son tahlilde, cogunlukla ancak yava§ yava§ tiiketilen gelirler de gene bankalara mevduat olarak verilir. Bore (biz burada, dar anlamda ticari krediyi kastediyoruz) police-lerin iskonto edilmesiyle -policeleri vadeleri gelmeden paraya cevir-mekle- ce§itli tiirde avanslarla verilir: dogrudan dogruya ki§isel krediye bagh avanslar, rehin kar§ihgi verilen borclar, faiz getiren senetler, devlet tahvilleri, her tiirlii hisse senetleri ve ozellikle, kon§imento, doklara tes-lim belgesi ve metalar iizerinde miilkiyet hakkim gosteren tasdikli bel-geler kar§ihginda verilen avanslar ile mevduati a§an avanslar, vb. gibi. Bankerin verdigi kredi, baska bankalara cekilmi§ policeler, cekKarl Marks
357 Kapital III
ler, ayni tiirden kredi hesaplan, ve ensonu, eger banka, banknot cikar-maya [sayfa 354] yetkili ise, bankanin kendisinin cikardigi banknoUar gibi ce§itli bicimler alabilir. Banknot, bankaca uzerine cekilmi§, her an hami-line odenir, ve banker tarafindan ozel senet yerine verilmi§ bir cekten ba§ka bir §ey degildir. Bu son kredi bicimi, bu konuya yabanci olan kim-seye, ozellikle onemli ve carpici goriiniir, ciinkii, once, kredi-parasimn bu bicimi, sirf ticari dola§imin sinirlanni a§arak genel dola§ima girer ve burada para olarak hizmet eder; sonra, cogu iilkelerde, banknot cikar-tan biiyiik bankalar, ulusal ve ozel bankalann kendine ozgii bir kan§imi olduklan icin ashnda arkalannda onlan destekleyen ulusal bir kredi var-dir ve bunlann cikardiklan banknoUar azcok gecerligi olan paralardir; ensonu, banknot, dola§imda bulunan sirf bir kredi senedi oldugu icin, burada bankerin kredi ticareti yaptigi besbellidir. Ne var ki banker, ken-disine yatinlmi§ mevduaUa, nakit olarak avans verse bile, diger biitiin kredi bicimleriyle de i§ yapmak zorundadir. Gercekte, banknot yalmzca toptan ticaretin bozuk parasini temsil eder ve bankalarda asil agirhgi ta§iyan mevduattir. Bunun en iyi kanitini Iskoc bankalan saglarlar. Ozel banka bicimleri gibi, ozel kredi kurumlannin da daha fazla incelenmesine, amacimiz bakimindan gerek yoktur. “Bankerlerin i§i ... iki kola aynlabilir. ... Bu kollardan birisi, serma-yelerini hemen kullanamayacak olanlardan sermaye toplamak ve bunu kullanacak olanlara dagitmak ya da aktarmaktir. Diger kol, mii§terilerinin gelirlerini mevduat olarak kabul etmek ve bunlann tuketim nesnelerine yapacagi harcamalar icin gerekli miktan odemek. ... Bunlardan birincisi sermaye, digeri nakit para dola§imidir...” Biri, “bir yandan sermaye yo-gunla§masi, ote yandan, sermaye dagihmi ile ilgilidir,” digeri “o bolgenin yerel amaclan icin dola§imin saglanmasinda kullanihr.” Tooke, Inquiry into the Currency Principle, s. 36, 37. Bu ahntiya, daha ilerde, Yirmiseki-zinci Bolumde tekrar donecegiz. Reports of Committees, vol. Vffl. Commercial Distress, vol. II, part 1, 1847-48, Minutes of
Evidence. (Bundan boyle Commercial Distress, 1847-48 olarak anilacaktir.) Binsekizyiizkirklarda, Londra’da policelerin iskontosunda cogu kez banknot yerine bir bankadan digerine 21 gun vadeli cekler kabul ediliyordu. (Tasrah banker J. Pease’in ifadesi, n° 4636 ve 4645.) Gene ayni rapora gore, bankerler, para kitla§tigi zaman-larda, yaptiklan odemelerde diizenli olarak bu gibi policeler vermeyi adet haline getirmi§lerdi. Mii§teri banknot istedigi zaman, bu policeyi tekrar iskonto ettirmek zorundaydi. Bu, bankalar icin, para cikarma ayn-cahgi demekti. Bay Jones, Loyd ve ortaklan, para kitla§ir ve faiz orani %5’in uzerine cikar cikmaz, “animsanamayacak kadar eski zamanlar-dan beri” bu sekilde odeme yapiyorlardi. Mii§teri bu gibi policeleri alm-aktan cok ho§nuttu, ciinkii Jones, Loyd ve ortaklanna ait policeleri iskonto ettirmek, kendi policelerini iskonto ettirmekten daha kolaydi; aynca bun-lar cogu kez yirmi-otuz el degi§tiriyordu. (Ibid., n° 901-904, 905, 992.)
58
Karl Marks Kapital III
[sayfa 355] Butun bu §ekiller, odeme taleplerinin devredilebilir hale gelmesi-ne hizmet ederler. -"Kredinin, paranin i§levlerini yerine getirmek icin zaman zaman ba§vurulmak iizere alamayacagi hi? bir bicim yok gibidir; ve ister bu bicim banknot, ister police, ister cek olsun, siirec her esas, ozel durumda aynidir ve sonuc da aynidir.” Fullarton, On the Regulation of Currencies, 2nd ed., London 1845, s. 38.- “Banknotlar kredinin ufak paralandir.” (s. 51.) Asagidaki satirlar, J. W. Gilbart’in The History and Principle of Banking, London 1834 adh yapitindan ahnmi§tir: “Bir bankamn ticari sermayesi iki kisma aynlabilir: yatinlmis. sermaye (invested capital) ve bore alinmi§ banka sermayesi (banking capital)” (s. 117). Banka ya da bore alinan sermayenin toplanmasinda uc yol vardir. Birincisi, mevduat kabul etmek; ikincisi, banknot cikartmak; iigiincusu, tahvil cikartmak. Bir kimse eger bana hi? bir kar§ihk istemeksizin 100 £ bore verirse, ben bu 100 sterlini bir baskasina yiizde-dort faizle bore verir ve bir yilda bu ah§veri§le 4 £ kazaninm. Gene bir kimse, eger benim ‘odeme vaadimi’ (“I promise to pay” sozii, ingiliz banknotlan icin yaygin olarak kullanilan bir deyimdir) ahr ve yil sonunda geri getirerek, bunun icin, tipki ona 100 Ingiliz lirasi odiinc vermi§im gibi yiizde-dort verirse, bu ahsveristen 4 £ kazanmis. olurum; ve gene, bir ta§ra kentinden bir kimse bana, 100 £ getirse ve yirmibir gun sonra Londra’da bir baskasina ayni miktan ode-mem kosuluyla verse, yirmibir gun boyunca bu paradan saglayacagim faiz, benim kanmi teskil eder. Bu bankacihk i§lemlerinin, ve mevduat, banknot ve senetler aracihgi ile banka sermayesi yaratmamn aklauygun bir agiklamasidir.” (s. 117.) “Bir bankerin kan genellikle, kendi banka sermayesi ya da bor? alinan sermaye miktan ile orantihdir. ... Bir bankamn gergek kanni bulmak igin, yatmlan sermaye iizerinden faizin, briit kardan dii§ulmesi gerekir, ve geriye kalan, bankacihk kandir.” (s. 118.) “Bankerlerin musterilerine verdikleri avanslar, baskalanna ait parayla yapdir.” (s. 146.) “Banknot cikartmayan bankerler, banka sermayesini, senetleri iskonto etmek yoluyla yaratirlar. Bunlar, mevduatlanni
cogalt-mada, iskonto i§lemlerinden yararlanirlar. Londrah bankerler, kendile-rinde mevduat hesaplan bulunan miiesseseler di§inda iskonto i§lemi yapmazlar.” (s. 119.) '"Senet iskonto ettiren ve bunun tutan iizerinden faiz odeyen bir kurum, bunun bir kismini, faiz almaksizin bankere birak-mak zorundadir. Boylece banker, fiilen avans verilen para iizerinden, cari faiz oranindan daha yuksek bir faiz elde eder ve kendi eline kalan bakiyeler tutannda bir banka kredisi yaratir.” (s. 119- 20.) Yedek fonlar-da, mevduatta, ceklerde tasarruf saglama: “Mevduat bankalan, dola§im aracinin kullanilmasinda tasarruf saglamaya hizmet eder. Bu, alacakla-nn aktanlmasi ilkesine dayamlarak yapihr. ... Boylece mevduat bankalan ... biiyuk tutardaki ticari i§lemlerin, kiiciik miktarda para ile yapilmasini saglar. Bu yoldan serbest kalan parayi banker, mii§terilerine, iskontolu Karl Marks
359 Kapital III
ya da ba§ka §ekilde avans vermede kullanir. §u halde, bu aktarma ilke-si, mevduat sistemine daha da etkinlik kazandinr...” (s. 123.) [sa^sse] “Birbirleriyle i§ yapan iki tarafin, aym bankerde ya da farkh ban-kerlerde hesabi olmasinin bir onemi yoktur; ciinkii, bankerler, ellerinde-ki cekleri, Clearing House’da birbirleriyle degisUririer. ... Mevduat sistemi boylece, aktarma yoluyla, madeni paranin kullanimini tamamen orta-dan kaldiracak derecede geni§leUlebilir. Herkesin bir bankada mevduat hesabi olsa ve biitiin odemelerini cekle yapsalar, para ortadan kalkabilir ve cekler tek dola§im araci haline gelebilir. Ne var ki bu durumda, ban-kerin ellerinde para bulundugunu varsaymak gerekir, yoksa ceklerin bir degeri kalmaz.” (s. 124.) Yerel i§lemlerin bankalann ellerinde toplanma-si su yollardan saglanir: 1) Banka subeleri. Ta§ra bankalarinin, bolgele-rindeki kugtik kenUerde §ubeleri bulunur, ve Londra bankalarinin, kentin ce§iUi semUerinde §ubeleri vardir. 2) Temsilciler. “Her tasrah banker, banknoUanni ve seneUerini odemek ... ve Londra’da oturan kimselerin ta§rada oturanlar hesabina yaUrdiklan meblaglan kabul etmek iizere, Londra’da bir temsilci kullanir” (s. 127). Her banker, baskalanmn banknoUanni ahr, ama bunlan tekrar kullanmaz. Biitiin biiyuk kenUerde, hafta-da bir-iki kez biraraya gelirler ve bunlan degisUririer. Bakiye, Londra iizerine cekilen bir havaleyle odenir (s. 134). “Bankacihgin amaci Ucare-te kolayhk saglamakUr, ve UcareU kolayla§tiran her sey, spekiilasyonu da kolayla§Unr. Ticaret ile spekiilasyon bazi hallerde oylesine sikifikidir-lar ki, hangi noktada UcareUn biUp hangi noktada spekiilasyonun ba§-ladigini anlamak olanaksizdir. Banka bulunan yerlerde, sermaye daha kolay ve daha diisuk faiz oraniyla elde edilir. Ucuz sermaye, spekiilasyonu kolaylasUnr, tipki, ucuz dana etiyle biranin, oburlugu ve ayyashgi kolayla§Urmasi gibi.” (s. 137, 138.) “Dola§im bankalarinin, (Bank of circulation) daima kendi banknoUanni cikardiklan icin, iskonto i§lerini tamamen cikardiklan banknoUardan olu§an sermaye ile yaptiklan samhr, ama bu boyle degildir. Bir banker kendi iskonto ettigi biitiin seneUer icin pekala kendi banknoUanyla odeme yapabilir ve gene de elindeki seneUerin onda-dokuzu gercek sermayeyi temsil edebilir.
giinkii, her ne kadar seneUer kar§ihgi bankerin cikardigi banknoUar veriliyorsa da, bu banknoUar senetlerin vadeleri gelene kadar dola§imda kalmayabilir-ler -senet iic ay vadeli oldugu halde banknoUar iic giinde geriye done-bilir.” (s. 172.) “Nakdi kredi hesabindan, hesabin iizerinde para cekilmesi, i§ hayatinda olagan bir §eydir; gercekte, nakdi kredi acmanin amaci da budur. ... Nakdi kredi yalmz ki§isel giivene dayamlarak verilmez, degerii seneUer kar§ihgi da verilir.” (s. 174, 175.) “Mai teminaU kar§ihgi bore ve-rilen sermaye, senetlerin iskontosu yoluyla verilen sermaye ile aym etki-yi gosterir. Bir kimsenin, mallannin teminaU kar§ihgi 100 sterlin bore al-masiyla, mahni 100 sterlinlik bir senet kar§ihgi satmasi ve bu senedi bankere iskonto ettirmesi ayni seydir. Ne var ki bu yoldan avans almasi, malini daha iyi bir piyasa icin elde tutmasini saglar, ve aksi halde acil
60
Karl Marks Kapital III
gereksinmelerini kar§ilamak icin para bulmak iizere katlanmak zorun-da kalabilecegi fedakarhklardan kacinmis. olur.” (s. 180- 81.). [sayfa 357] The Currency Theory Reviewed, etc., s. 62-63: “Bugiin A’ya yatir-digimz 1.000 sterlinin yann yeniden kullanilabilecegi ve B’de mevduat te§kil edebilecegi hi? ku§kusuz dogrudur. Ertesi giin bu parayi B elden cikartabilir ve C’de mevduat halini alabilir ... ve bu boyle sonsuza kadar devam edebilir; para olarak ayni 1.000 sterlin boylece, ardarda yapilan aktarmalar ile, mutlak olarak sonsuz mevduat toplami §eklinde kendisi-ni cogaltabilir. Bu nedenle, Birle§ik Kralhk’taki butiin mevduatin onda-dokuzu, bunlardan sorumlu olan bankerlerin defterlerindeki kayitlardan ote bir varliga sahip olmayabilir. ... Boylece, ornegin iskocya’da dola§imdaki para (iistelik de cogu, kagit para) hicbir zaman 3 milyon sterlini a§mami§tir, bankalardaki mevduatin 27 milyon sterlin oldugu tahmin edilmektedir. Bankalardaki mevduatin hepsi birden cekilme-dikce, ayni 1.000 sterlin gerisin geriye yoluna devam edecek olursa, ayni kolayhkla, gene belirsiz bir miktan tasfiye edebilir. Bir tuccara olan bor-cunuzu kendisi ile bugiin tasfiye ettiginiz ayni 1.000 sterlin, yann bir baska tuccara olan borcunu, ertesi giin tiiccann bir bankaya olan borcu-nu tasfiye edebilir ve bu boylece surer gider; demek ki ayni 1.000 sterlin, elden ele, bankadan bankaya dola§ir ve akla gelebilecek herhangi bir mevduat miktanm tasfiye edebilir.” [Gilbart’in daha 1834 yihnda, “ticareti kolaylasfiran seyin, spe-kiilasyonu da kolaylasUrdigim,” bildigini gormiis. bulunuyoruz. Ticaret ile spekiilasyon bazi hallerde oylesine sikifikidirlar ki, hangi noktada ticare-tin bittigini, hangi noktada spekiilasyonun ba§ladigim anlamak olanaksi-zdir. “SaUlmami§ metalar iizerinden avans almak ne kadar kolay olursa, bu gibi avanslar o kadar fazla ahnir, ve sirf kar§ihk gostererek avans para almak icin meta imali ya da zaten imal edilmi§ bulunan metalan uzak piyasalara sevketmek seklindeki yersiz te§vik o kadar biiyiik olur. Bir iilkenin tiim i§ aleminin boylesine bir sahtekarhk dalgasiyla ne olciide ku§aUlabilecegini ve bunun sonunun neye varacagini, 1845-4 7 yillan arasindaki Ingiliz ticaret
tarihi butiin ciplakhgi ile gozler online serebilir. Kredinin neler yapabilecegini bu bize gosterir. A§agidaki omeklere gec-meden once, birkac noktaya i§aret edelim. Ingiliz sanayiinin 1837 yihndan beri neredeyse kesintisiz olarak kar§i kar§iya kaldigi baski, 1842 yihnin sonunda azalmaya ba§ladi. Bunu izleyen iki yil boyunca, Ingiliz mamul mallanna kar§i yabanci talepler daha da artti; 1845 ve 1846 yillan, en yiiksek bir gonenc donemini belir-ler. 1843’te Afyon Sava§i, gin’i, Ingiliz ticaretine acti. Bu yeni pazar, ba§ta pamuklu sanayi olmak iizere, zaten geni§lemekte olan sanayiye yeni bir itici giic oldu. O siralarda Manchester’li bir fabrikator, bu satirlann yazari-na, “Bu kadar fazla nasil iiretimde bulunabiliriz? 300 milyon insani gi-ydirmek zorundayiz.” diyordu. Ne var ki, butiin yeni yapilmi§ fabrikalar, buharh makineler, egirme ve dokuma tezgahlan, Lancashire’den akan Karl Marks
361 Kapital III
arti-degeri emmeye yetmiyordu. Uretimi geni§letmede gosterilen ayni biiyiik cabayla, halk, demiryolu yapimina giristi. Fabrikator ile [sayfa 358] tiiccarlann, spekiilasyon hirsi, once bu alanda bir tatmin yeri buldu, ve hem de 1844 yazinda. Hisse senetleri tamamen, yani ilk odemeleri kar§ilayacak para oldugu olciide satildi. Gerisi allah kerimdi! Ama, geri-ye kalan odemelerin zamani gelince, -Soru 1059, C. D. 1848/57, de-miryollanna 1846-47 yillan arasinda yatinlan sermayenin 75 milyon sterline ulasUgmi gostermektedir- krediye ba§vurmak zorunda kahndi ve cogu hallerde, firmanin temel giri§imleri de zor duruma dii§tu. Ve bircok durumda, bu temel giri§imler de zaten agir yiik altin-daydi. Cok cekici yiiksek karlar, mevcut likit kaynaklann kar§ilayabileceginin cok otesinde giri§imlere yol acti. Ama kredi sagol-sun - hem elde edilmesi kolay hem de ucuzdu. Banka iskonto orani du§tii: 1844’te %P/4 ile %23/4, 1845 Ekimine kadar %3’ten daha dii§iik, bir sure icin (1846 §ubati) %5’e yukselmi§, ardindan 1846 Arahginda tekrar %3'/4’e dii§mii§ durumda. ingiltere Bankasinin kasalannda duyulmami§ derecede bir altin stoku bulunmaktaydi. Biitiin ic borsa degerleri, g6riilmemi§ yukseklikteydi. Oyleyse bu miikemmel firsat kaci-nlir miydi? Insamn biitiin giiciiyle yuklenmesinin tarn zamani degil mi-ydi? Uretilebilen her §eyi, ingiliz mallanna canatan di§ piyasalara gon-dermemek icin ne neden vardi? Ve bir yandan Uzak Dogu’ya iplik ve kuma§ satarak, ote yandan da Ingiltere’ye mal ta§iyarak elde ettigi cifte kazanci, fabrikatoriin kendisi nicin dogrudan cebe indirmesindi? Boylece, Hindistan ile Cin’e, avans odemeler kar§ihginda kitle halinde mal gonderme sistemi ortaya cikU ve cok gecmeden bu a§agidaki noUarda daha aynntih olarak anlaUlan ve kacinilmaz olarak pazarlann asm malla dolmasina ve cokiintiilere yolacan bir sistemin, sirf avans al-mak icin mal gonderme sisteminin gelismesiyle sonuclandi. Bunahmi, 1846 yihnda ahnan iiriiniin kotii olmasi hizlandirmi§U. ingiltere ve ozellikle irlanda, ba§ta tahil ve patates olmak iizere cok biiyuk miktarlarda besin maddesi ithal etmek zorundaydi. Ne var ki, bu maddeleri saglayan iilkelere, bunlann kar§ihgi, ancak cok sinirh olciiler-de Ingiliz sanayii
iiriinleriyle odenebilirdi. Degerli madenlerle odeme yapmak zorunluydu. En az dokuz milyon degerinde altin disanya gon-derilmi§ti. Bu miktann tarn yedibucuk milyonu ingiltere Bankasinin hazinesinden cikti ve bankanin para piyasasindaki hareket ozgiirliigu boylece onemli olciide sinirlanmi§ oldu. Yedekleri ingiltere Bankasinda tu-tulan ve uygulamada bu bankanin yedekleriyle 6zde§ olan diger banka-lar da, boylece, bore verme i§lemlerini kisitlamak durumuna dii§tiiler. Hizh ve kolay odeme aki§i, once burada, sonra bir baska yerde, ardindan da her yerde tikandi; 1847 Ocaginda hala %3-%3'/2 olan banka iskonto orani, panigin ilk patlak verdigi nisan ayinda %7’ye yukseldi. Durum, yaz aylannda biraz yati§ir gibi oldu (%6'/2, %6), ama yeni iiriin de kotii olunca, panik yeniden ve daha da beter patlak verdi. Resmi asgari ban-
62
Karl Marks Kapital III
ka iskontosu ekimde %7’ye, kasimda %10’a yiikseldi; yani biiyiik bir policeler kiUesi, ya ancak inamlmaz faiz oranlanyla iskonto ediliyor ya da isayfassD] hie iskonto edilemiyordu. Odemelerin genel olarak durmasi, birkac onde gelen ve pek ?ok orta buyiikliikte ve kugiik firmalann iflasi-na yol agti. 1844 tarihli, ustahkla hazirlanmi§ Banka Yasasinin getirdigi simrlamalar yiiziinden, Bankanin kendisi tehlikeye dii§tu. Hiikiimet ko-partilan gurultuye boyun egdi ve 25 Ekimde Banka Yasasim yiiriirliikten kaldirarak Banka uzerine konan sagna yasal baglari bir yana itmi§ oldu. §imdi Banka, elindeki banknoUan, hi? bir engel olmaksizin dola§ima siirebilecekti. Bu banknotlann giivenligi pratikte ulusun kredisiyle garan-ti edildigi ve dolayisiyla saglam oldugu igin, para darhginda hemen ve onemli olgiide bir ferahlama oldu. Haliyle, umutsuzca birbirine kenet-lenmi§ epeyce irili-ufakli firma gene de iflastan yakalanni kurtaramadi, ama bunahmin doruk noktasi a§ilmi§ oldu, ve banka iskontosu arahkta %5’e dii§tii; 1848 yih boyunca, i§ hayatinda 1849 yihnda Kita Avrupa’sinda devrimci hareketlerin hizini yava§latan ve 1850’lerde goriilmemis. bir refahi ba§latan, ama ardindan gene 1857 bunahmi ile sona eren bir can-hhk belirdi. -F.f.] I. 1848’de Lordlar Kamarasi tarafindan yayinlanan bir dokiiman, 1847 bunahmi sirasinda devlet tahvilleri ile hisse senetlerinde goriilen muazzam deger kaybini ele almaktadir. Bu belgeye gore, 23 Ekim 1847’ deki deger kaybi, ayni yihn subat ayina gore §6yledir: ingiliz devlet tahvillerinde93.824.217 £ Dok ve kanal hisse senetlerinde1.358.288 £ Demiryollan hisse senetlerinde19.579.820 £ Toplam 114.762.325 £ II.
Metalar satin ahnmi§ olundugu igin artik senet gekilmeyen,
ama daha ?ok iskonto edilebilir, paraya gevrilebilir senet gekebilmek igin meta satin ahndigi, Dogu Hint ticareti sahtekarhgi ile ilgili olarak 24 Kasim 184 7 tarihli Manchester Guardian soyle diyor: Londra’da Bay A, Dogu Hindistan’daki Bay D’ye sevkedilmek iize-re, Manchester’deki fabrikator C’den meta satinalmasi konusunda Bay B’ye talimat verir. B, C’ye, C tarafindan B uzerine Qekilmis. alti ay vadeli seneUe odemede bulunur. B, A uzerine sekilmi§ alti ayhk bir senetle kendisini giivence alUna alir. Mallar gemiye yuklenir yuklenmez A, postay-la gonderilen kon§imento kar§ihginda, D uzerine alti ayhk bir senet qe-ker. '"Gonderici ve ahci her ikisi de boylece, mallann bedelini fiilen odemeden, aylarca once fonlann sahibi olurlar; ve cogu kez, uzun za-man alan boyle bir ahsveriste, kar§ihgin gelmesi zaman alacagi bahane-siyle bu seneUer vadesi geldiginde yenilenmi§tir.’ Boyle bir ticaretteki kayiplar, onun daralmasina yolacacak yerde, ne yazik ki, dogrudan dogru-ya biiyiimesine yol acti. Bu insanlar yoksullashkca yeni avanslarla
Karl Marks
363 Kapital III
gecmi§teki macerali i§lerde kaybettikleri sermayeyi elde etmek icin, daha biiyiik satin almada bulunmak zorunda kaldilar. Boylece satin al-malar , birer arz ve talep sorunu olmaktan cikip, gug ko§ullar altinda i§ goren [sayfaseo] bir firmanin mali i§lemlerinin en onemli bir kismi halini aldilar. Ne var ki bu, manzaranin yalnizca bir yanidir. Icerde, mallann ihraci ile ilgili olarak olup biten §eyler, disarda, iiriinlerin satin alinmasin-da ye sevkinde yineleniyordu. SeneUeri iskonto edilebilecek derecede kredisi olan Hindistan’daki firmalar, Londra’dan aldiklan son mektupta bildirilen fiyaUann, Hindistan’da o giinkii fiyatlara gore bir kar saglaya-cagi umudunu verdigi icin degil, Londra’daki firma iizerine daha once cekilmis. seneUerin vadeleri yakinda dolacagi, bunlara kar§ihk bulun-masi gerektigi icin, §eker, indigo, ipek ya da pamuk satin ahyorlardi. Bir §ilep dolusu §eker alip, bedelini Londra’daki firma iizerine cekilen on ay vadeli senetle odemekten ve sevk belgelerini posta ile gondermekten daha basit ne olabilirdi; ve daha iki ay gecmeden, mallar daha acik de-nizdeyken ya da belki heniiz Hugli kanahna bile gecmeden, Lombard Street’te rehine verilir - ve boylece Londra’daki firma, bu mallar icin verilen senedin vadesinin dolmasina daha sekiz ay varken paraya kavu§-mu§ olur. Ve biitiin bunlar, kambiyo tellallannin elinde, kon§imento ve dok belgeleri kar§ihginda avans verebilecek ‘hazir’ bol para bulundugu ve Hindistan’daki firmalann, Mincing Lane’deki seckin firmalar iizerine cektikleri policeleri sinirsiz bir sekilde iskonto edebildikleri siirece, kesin-tisiz ya da herhangi bir giicliikle kar§ila§maksizin siiriip gitti.” [Bu hileli usul, Hindistan’a giden ve Hindistan’dan gelen mallar, yelkenli gemilerle Omit Burnunu dolasmak zorunda olduklan siirece, moda halinde devam etti. Ama mallar, buharh gemilerle Suvey§ Kanah yoluyla gonderildiginden beri, bu hayali sermaye imal etme yontemi, dayandigi temelden, mallann uzun bir seyahat etmekle sagladigi temel-den yoksun kaldi. Ve telgraf hatian, Ingiliz i§adamlanna, Hint piyasasi ve Hintli tiiccarlara Ingiliz piyasasi iizerine hemen ayni giin bilgi aktarmaya ba§ladigindan beri, bu yontem biisbiitiin pratik olmaktan ciku. -F. E.) III. Asagidaki safirlar, Commercial Distress, 1847 -48 iizerine daha once aktanlan rapordan
ahnmisUr: “1847 Nisanimn son haftasinda, Ingil-tere Bankasi, Liverpool Kralhk Bankasina, bu bankayla yaptigi iskonto i§lemlerini yan yanya azaltacagini bildirdi. Bu haber cok kotii bir etki yapfi, ciinkii, Liverpool’a odemeler son zamanlarda nakitten cok, senet-lerle yapihyordu; ciinkii, senetlerini odemek icin genellikle bankaya cok miktarda nakit para getiren tiiccarlar son giinlerde ancak pamuklan ve oteki iiriinleri kar§ihginda aldiklan senetleri verebiliyorlardi ve bu durum, giicliikler artfikca hizla artiyordu. ... Bankanin tiiccarlar adina odemek durumunda oldugu ... policeler, cogunlukla di§ardan bunlar iizerine cekilmis. policelerdi ve tiiccarlar bunlan §imdiye kadar, iiriinleri kar§ihgin-da aldiklan odemelerle kar§ihyorlardi. ... Tiiccarlann, eskiden genellikle getirdikleri para yerine ... §imdi getirdikleri senetler ... vadeleri ve tiirleri
64
Karl Marks Kapital III
ge§iUi senetlerdi; bunlann onemli bir kismi uc ay vadeli ve cogu pamuk kar§ihgi banker seneUeri idi. Bu policelerin banker senedi [sayfaseu olanla-n Londrah bankerler, akla gelebilen ce§itli i§lerle ugrasan tuccarlar -Brezilyah, Amerikah, Kanadah ve Bati Hint adahlardan- tarafindan ahniyordu. ... Tuccarlar birbirleri iizerine police cekmiyorlardi; ama tuc-carlardan iiriin satin alan yerli firmalar, tiiccarlara, Londra’daki bankalar ya da Londra’daki ce§itli firmalar ya da herhangi bir kimse iizerine cekilmis. policelerle odeme yapiyorlardi. Ingiltere Bankasinin bildirisi, yabanci iiriinlerin sati§lanna kar§i cekilen ve eskiden cogu kez uc ayi a§an vadelerinde bir kisalmaya yol acti.” (s. 26, 27. ) Ingiltere’de 1844’ten 1847’ye kadar siiren gonenc donemi yukarda anlatildigi gibi, birinci biiyiik demiryolu sahtekarhgi ile bagh idi. Yukarda sozii edilen raporda, sahtekarhgm, genellikle i§ hayati iizerindeki etkisi konusunda §unlar soyleni-yor: 1847 Nisaninda, “asagi yukan biitiin ticaret firmalan ... ticari sermayelerinin bir kismini demiryollan icin cekerek ... kendi i§lerini az cok yonetmeye ba§lami§lardi.” (s. 42.) “Demiryolu hisse senetleri kar§ihgmda, yuksek bir faiz orani ile, diyelim %8 ile, ozel ki§ilerden, bankerlerden ve sigorta §irketlerinden bore ahniyordu.” (s. 66.) “Ticari firmalann demiryollanna bu kadar geni§ olciide bore vermesi, bu firmalan, kendi ticari i§lerini senet kirdirmak yoluyla yiiriitmek icin bankalar iizerine fazlaca yuklenmek zorunda birakti.” (s. 67.) (Soru:) “Demiryollan odemelerinin” (1847) “nisan ve ekiminde” (para piyasasi iizerindeki) “baskimn meydana gelmesinde biiyuk etkileri oldugunu soyleyebilir misiniz?” - (yanit:) “Nisan ayindaki baskimn yaratilmasinda bunun he-men hemen hie bir etkisi olmadigini soyleyebilirim; bana kahrsa nisan ayina ve belki de yaza kadar bunlar bankerlerin giiciinii zayiflatmaktan cok, bazi bakimlardan artirmi§lardir; ciinkii yapilan harcamalar, demiryolu senetleri icin yapilan odemelerin hizinda olmuyor ve bunun sonucu, bankalann cogunun elinde, yihn ba§inda oldukca biiyiik miktarda de-miryoluna ait para bulunuyordu.” (Bu, bankerlerin, C. D. 1848-57 rapo-runda yer alan sayisiz ifadeleriyle dogrulaniyordu.) “Bu para yazin yava§ yava§ eridi ve 31 Arahkta epeyce azaldi. Ekimdeki
baskimn ... bir nedeni bankacilann ellerindeki demiryolu parasinin yava§ yava§ azalmasiydi; 22 Nisan ve 31 Arahk arasinda elimizdeki demiryolu bakiyeleri iicte-bire inmi§ti; demiryolu odemeleri, biitiin Birle§ik Kralhk olciisiinde ... bu etkiyi goster-mi§ti; bunlar bankalann mevduatlanni yava§ yava§ kurutmu§tu.” (s. 43, 44.) - Samuel Gumey (mahut, Overend, Gumey ve ortaklan firmasimn ba§kani) buna benzer §ekilde diyordu ki: “1848 yih boyunca ... demiryollarinin yapimi icin onemli miktarda sermaye talebi olmu§tu ... ama bu, paramn degerini artirmadi. ... Kiiciik miktarlar biiyuk kitleler halinde biraraya toplandi ve bu biiyuk kitleler, bizim piyasada kullamldi; boylece, biitiiniiyle bunun etkisi, kentin para piyasasina, bura-dan cekilenden daha fazla para siiriilmesi oldu” [s. 159]. Liverpool Joint-Stock Bankasi mudurii A. Hodgson, policelerin ne Karl Marks
365 Kapital III
olciide bankalann yedegini te§kil edebilecegini gostermektedir: “Butun [sayfa 362] mevduatimizin en az onda-dokuzunu ve ba§ka kimselerden elde edilen paranin tamamini, senet kasamizda, her giin vadeleri dolan se-neUer halinde tutmak adetimizdi ... oyle ki, toplu halde para cekildigi siire boyunca vadesi gelen senetler asagi yukan, her giin bizden cekilen para miktanna e§itti” (s. 53). Spekulatif senetler. - “5092. Bu senetler (satilmi§ pamuklar kar§ihgmda cekilenler) genellikle kimler tarafindan kabul ediliyordu?” -(R. Gardner, bu yapitta sik sik adi gecen pamuklu fabrikatorii:) “Mai komisyonculan tarafindan: bir kimse pamuk satin ahr, bunu komisyon-cuya teslim eder ve bu komisyoncu iizerine bir police cekerek bunu iskonto ettirir."- “5094. Ve bunlar, Liverpool’daki bankalara gotiiriiliir ve orada iskonto edilir, degil mi? Evet, ve aynca baska yerlerde. ... Saninm, ba§ta Liverpool bankalan tarafindan olmak iizere boyle kolayhklar saglanmamis. olsaydi, gecen yil, pamugun libresi 1 >/2 ya da 2 peni kadar daha yiiksek olamazdi.” - “600. Spekiilatorler tarafindan Liverpool’daki pamuk komisyonculan iizerine cekilen cok miktardaki policenin dola§ima sokuldugunu soylediniz; bu sistem, sizin, pamuk kar§ihginda oldugu gibi, ba§ka somiirge uriinleri ve yabanci iiriinler kar§ihginda ver-diginiz avanslan da kapsiyor mu?” (Liverpool’lu banker A. Hodgson:) “Her tiirlii somiirge iiriinlerini, ama en cok ve ozellikle pamugu kapsiyor.” - “601. Bir banker olarak, bu tiir senetlerden elden geldigince ka-cinir misiniz? - Hayir; biz bu tiir senetleri, sinirh tutulmak ko§uluyla cok yasal senetler olarak kabul ederiz. Bu tiir senetler sik sik yenilenirler.” Dogu Hint ve Qn Piyasalanndaki Sahtekarhk, 1847: - Charles Turner (Liverpool’daki onde gelen Dogu Hint firmalanndan birinin ba§-kam): “Mauritius ticareti ve bu tiirden diger i§lerle ilgili olarak meydana gelen butun olaylan hep biliyoruz. Komisyoncular ... yalmz, mallar gel-dikten sonra, bu mallara kar§ihk cekilmi§ senetleri odemek icin -ki bu tamamen yasaldir- ve kon§imento iizerine avans vermeyi adet haline getirmemi§ler ... ama ... mal heniiz sevkedilmeden once ve bazi durumlarda daha imal edilmeden once avans vermi§lerdi. §imdi kendi ba§im-dan gecen bir olayi anlatayim: bir seferinde Kalkiita’da alU-yedi bin sterlin tutannda senet satin almisUm; senetlerin kar§ihgi, §eker
yeti§tirilmesinde kullamlmak iizere Mauritius’a gitti; seneUer Ingiltere’ye gitti, yandan faz-lasi protesto edilmisti; ciinkii, §ekerlerin sevk zamam geldiginde, bu seneUerin odenmesi icin ah konulacagi yerde ... daha sevkedilmeden once, ashnda neredeyse daha kaynatilmadan once iiciincii ki§ilere re-hin edilmi§ oldugu anla§ildi.” (s. 78.) “§imdi fabrikatorler, nakit iizerinde israr ediyorlar ama bu da pek ise yaramiyor, ciinkii, alicinin eger Lond-ra’da kredisi varsa, Clearing House iizerine police cekiyor ve bunu iskonto ettiriyor; iskontonun §imdi ucuz oldugu Londra’ya gidiyor; [sayfases] policeyi iskonto ettiriyor ve fabrikatore nakit odeme yapiyor. ... Hindistan’a mal gonderen bir kimsenin eline bunun bedeli en az oniki ay sonra
66
Karl Marks Kapital III
gecer ... elinde on-onbe§ bin sterlin bulunan bir kimse, Hindistan ile ticaret i§ine girebilir; Londra’daki bir firma adina onemli miktarda kredi actirarak bu firmaya yiizde-bir verir; Londra’daki firma iizerine, sevkedi-len mallann bedelinin, Londra’daki firmaya geri gonderilmesi ko§uluyla police ceker ama, her iki taraf da Londra’daki kimseye nakdi avans verilmeyecegi konusunda tamamen anla§mi§ durumdadirlar; yani ba§ka bir deyi§le, mallann bedeli gelene kadar bu senetler yenilenecektir. Bu senetler, Liverpool’da, Manchester’de ... ya da Londra’da iskonto edil-mi§lerdir ... bunlann cogu Iskoc bankalannda durmaktadirlar.” (s. 79.) -“786. Gecenlerde Londra’da bir firma iflas etti ve yaptigi i§lerin incelen-mesinde, bu tiirlii bir i§lemin yapildigi ortaya cikti; Manchester’de de bir i§yeri var, bir baskasi da Kalkiita’da; bunlar, Londra’daki bir firma icin 200.000 sterlin kredi hesabi acmi§lar; yani bunun anlami Glasgow’dan ve Manchester’den Dogu Hint firmasina mal gonderen Manchester’deki bu firmamn dostiannin Londra’daki firma iizerine 200.000 £ tutannda senet cekmek giiciine sahip olmasidir; ayni zamanda, aradaki anla§maya gore, Kalkiita’daki firma da Londra’daki firma iizerine 200.000 £ tutannda senet cekebilecekti; Kalkiita’da satilan bu senetlerin geliriyle, baska senetier satin alacaklar ve Glasgow’dan cekilen ilk senetleri kar§ilamak icin bunlar Londra’daki firmaya gonderilecekti. ... Boylece, bu i§lem iizerine 600.000 £ tutannda senet yaratilmi§ oluyordu.” “971. Halen, Kalkiita’da bir firma,” (Ingiltere’ye sevkedilmek icin) “mal satin ahr ve kar§ihk olarak Londra’daki muhabir firmasi iizerine cekilmi§ kendi se-netierini verirse, ve kon§imentolan bu iilkeye gonderirse, bu kon§imen-tolar ... Lombard Street’de avanslar icin hemen emirlerine hazir olur ve boylece, daha muhabirlerin senetlerini odemelerine sekiz ay varken, bu parayi kullanabilir hale gelmi§ olurlar.” IV. Lordlar Kamarasinca 1848’de kurulmu§ gizli bir komite, 1847 bunahminin nedenlerini ara§tirmi§ti. Ne var ki, bu komiteye verilen ifa-deler 1857’ye kadar gizli tutuldu (184 7 bunahminin nedenlerini arastir-mak iizere Lordlar Kamarasi tarafindan kurulan Gizli Komite
oniinde ahnan Ifadelerin Zabitian; kisaca, C. D. 1848-57 olarak amlmi§tir). Bura-da Liverpool Union Bankasinin mudurii Mr. Lister, ifadesinde diger §eyler arasinda sunlan soylemi§tir: “2444. i§adamlan, sermayelerini, yaptiklan i§lerden demiryollan-na aktardiklan ve gene de i§lerini ayni olciide siirdiirmek istedikleri icin ... 1844 bahannda kredilerde beklenmeyen bir geni§leme oldu. Once bunlar belki de demiryolu hisselerini karla satabileceklerini ve elde edecekleri parayi yeniden i§lerine yafirabileceklerini sandilar. Belki de bunun mumkun olmadigini gordiiler ve daha once nakit olarak odeme yapfiklan i§ler icin kredi almaya ba§ladilar. I§te bu yiizden kredilerde bir geni§leme oldu.” [sayfa 364] “2500. Bankalann, ellerinde tuttuklan icin zarara ugradiklan senetier ba§hca tahil iizerine mi yoksa pamuk iizerine mi olan senetierdi? Karl Marks
367 Kapital III
- Bunlar, her tiirden iiriin icin, tahil, pamuk, §eker icin, her tiirden ya-banci iiriin icin cekilmi§ seneUerdi. O sirada belki yag di§inda fiyati dii§meyen hie bir §ey yok gibiydi.” - “2506. Senet kabul eden bir ko-misyoncu, bunu, deger bakimindan iyi bir zarar payi taninmaksizin yap-miyordu.” “2512. Uriine kar§i cekilen iki tiirlii senet vardir; birincisi, disarda iiriin ithal eden tiiccar iizerine cekilen orijinal senettir. ... Uriine kar§i gekilen bu senetlerin vadesi cogu kez iiriin gelmeden dolar. Bu yiizden tiiccar, iiriin geldiginde yeterli sermayesi yoksa, iiriinii satacagi zamana kadar komisyoncuya rehin vermek zorunda kahr: Ardindan, Liver-pool’daki tiiccar tarafindan, komisyoncuya, iiriiniin sagladigi teminata dayanilarak yeni tiir bir senet cekilir. ... Bundan sonra, komisyoncudan, iiriinii ahp almadigini ve ne olciide avans verdigini ogrenmek, bankamn i§idir. Komisyoncunun, zarar ettigi takdirde kendisini koruyabilecek var-hga sahip oldugunu saptamak gene bankerin i§idir.” “2516. Biz disardan da senet kabul ederiz. ... Bir kimse di§ardan Ingiltere iizerine cekilmis. senet satin ahr ve bunu Ingiltere’de bir firmaya gonderir; biz bu senedin, akilhca mi yoksa akilsizca mi cekildigini, kar§i-hginda mal mi yoksa hava mi oldugunu kestiremeyiz.” “2533. Siz neredeyse her tiir yabanci malm biiyiik bir kayipla satildigim soylediniz. Bu, sizce, o mal iizerinde giri§ilen ve yasaya uyma-yan spekiilasyon sonucu mudur? - Bu, cok geni§ olciide yapilan ithalat ve bunu kaldiracak denk bir tiiketim olmayi§indan ileri geliyordu. Gyle goriiniiyor ki, tiiketim epeyce dii§mii§tiir.” - “2534. Ekim ayinda iiriin neredeyse satilamaz haldeydi.” Bunalim en yiiksek noktasina ula§Uginda, herkesin nasil bir genel sauve qui peut [can tela§i. -c.] icine dii§tiigii, Overend, Gumey ve Ortak-lari firmasindan, birinci sinif uzman, saygideger iickagitci Quaker Samuel Gurney’in ayni raporunda aciklanmaktadir: “1262. ... Panik ba§ladi mi insan artik kendisine, banknotlan kar§ihginda ne elde edebilecegini ya da hazine bonolan sati§iyla, yuzde-bir, iki ya da iic zarara ugrayip ugra-mayacagi sorusunu sormaz. Bir kez icersine korku girdi mi, gozii ne kar goriir ne zarar, yalmzca kendisini giiven alUna ahr, ve diinya alemin cam
cehenneme der.” V. Iki piyasanin kar§ihkli doyum hali ile ilgili olarak, Dogu Hint ticaretiyle ugra§an Bay Alexander, Avam Kamarasinin, 1857 tarihli Bank-alar Yasasi konusundaki Komitesinde (B. C. 1857 olarak amhr) §6yle diyor: “4330. Su anda, Manchester’de 6 §ilin yatirsam, Hindistan’da 5 §ilin elde ederim; Hindistan’da 6 §ilin yatirsam, Londra’da 5 §ilin elde ederim.” Demek ki, Hindistan piyasasi Ingiltere, ve Ingiliz piyasasi Hindi-stan tarafindan asm malla doldurulmu§ bulunuyordu. Gercekten de 1857 yazinda durum buydu; hem de, aci 1847 deneyiminin iistiinden yalmzca on yil gectikten sonra! [sayfa 365]
68
Karl Marks Kapital III
YiRMiALTlNCI BOLUM PARA-SERMAYENIN BiRIKIMi BUNUN FAIZ ORANI UZERINDEKI ETKISI
“INGiLTERE’DE, en sonunda para-biSimini alma egilimini ta§iyan, diizenli bir ek servet birikimi oluyor. §imdi, para kazanmak arzusunun hemen yamsira belki de, bunu faiz ya da kar getirecek tiirde bir yatmm igin tekrar elden gikartma istegi geliyor; Qunku, paranin kendisi, para olarak ne faiz getirir, ne de kar. Bu nedenle, bu surekli arti-sermaye akimi ile birlikte, bunun kullammi igin gerekli alanin surekli ve yeterli bir bigimde geni§lemesi olmaksizin, yatmm alam arayan paranin, olaylann gidi§ine bagh olarak, az ya da ?ok miktarda devresel birikimi ile kar§i kar§iya kahnz. Uzun yillar boyunca, Ingiltere’nin servet fazlahgim en fazla emen, devlet
borglanmiz oldu. ... 1816 yihnda bu borglar en ust diizeyi-ne ula§ir ula§maz, ve artik bu emme i§ini birakir birakmaz, en az her yil yirmiyedi milyonluk bir miktar ba§ka yatmm kanallan aramak zorunda kaldi. Buna ek olarak, bir de, gesMi sermayeler geri odendi. ... Biiyiik sermaye yatinmlanm gerektiren ve zaman zaman kullamlmayan serma-ye fazlahgi igin bir aki§ yeri yaratan giri§imler ... hi? degilse iilkemizde, toplumun her zamanki kullanim alanlannda yer bulamayan servet fazla-hginin devresel birikimlerinin bir diizene sokulmasi igin muUak olarak gereklidir.” (The Currency Theory Reviewed, London 1845, s. 32-34.) Ay-ni yapitta 1845 yih igin §6yle deniyor: “Qok yakin bir siire igersinde [sayfa see] fiyatlar, depresyonun en du§uk noktasindan yukari dogru sigradilar. ... Devlet borSlan pariteye ula§Ular. ... Ingiltere Bankasimn kasalanndaki Karl Marks
369 Kapital III
kulgeler ... bu kurumun kurulu§undan beri en yiiksek diizeye ula§ti. Her tiirden hisse seneUeri, ortalama olarak daha once hie goriilmemis. fiyat-larda ve faiz yalmzca nominal orana inmi§ bulunuyor. Eger biitiin bunlar, §u anda Ingiltere’de, diger bir kullanilmayan biiyiik servet birikiminin ve ba§ka bir spekiilatif tela§ doneminin e§iginde oldugumuzun belirtileri degilse.” (Ibid, s. 36.) “Kiilce altin ithali ... di§ Ucaret kazancinin giivenilir bir isareU olm-amakla birlikte, ba§ka bir aciklama nedeni olmadigina gore gene de bu altimn bir kismi, prima facie* boyle bir kazanci temsil eder.” (J. G. Hub-bard, The Currency and the Country, London 1843, s. 40-41.) “Diyelim ... diizenli bir ticaret, uygun fiyatlar ... tarn ama a§in olmayan bir dola§im doneminde, kotii bir iiriin yih, tahil ithaline ve be§ milyon degerinde alUn ihracina yolacmis. olsun. Dola§im [Birazdan gorecegimiz gibi, bu-nunla dola§im araci degil, atil para-sermaye anlaUlmak isteniyor. -F.E.) hie ku§kusuz, ayni miktarda azalmi§ olacaktir. Buna e§it miktarda dola§im araci, bireyler elinde hala tutuluyor olabilir, ama tuccarlann bankalarda-ki mevduatlan, bankerlerin kendi para-simsarlan ile olan bakiyeleri ve kendi kasalanndaki yedekleri, hepsi azalmi§ olacakUr; ve, kullanilmayan sermaye miktanndaki bu azalmanin en yakin sonucu, faiz oramndaki bir yukselme olacakUr. Bunun yuzde-dortten yiizdealtiya yukseldigini ka-bul ediyorum. I§ler saghkli bir durumda oldugundan, giiven sarsilmaya-cak ama kredi daha yiiksek degerde olacakUr.” (Ibid., s. 42.) “Ama ... biitiin fiyaUann du§tugunii diisunelim. ... Fazla paralar, artan mevduaUar halinde bankalara donerler - kullanilmayan sermaye bollugu, faiz ora-nim asgari diizeye dusuriir ve bu durum, ya yiiksek fiyaUann geri gelme-sine, ya daha faal bir UcareUn hareketsiz duran parayi tekrar hizmete sokmasina, ya da yabanci hisse seneUerine veya yabanci mallara ya-pilan yaUnmlar yoluyla emilmesine kadar surer.” (s. 68.) Asagidaki ahnUlar da, gene, 1847-48 Ticari Bunahmi konusunda parlamento arasUrma raporundan yapilmi§Ur. - 1846-47 kotii iiriin ve kitiik donemi yuziinden, biiyuk olciide besin maddesi ithali zorunlu hale gelmisUr. “Bu durum, iilkenin ithalaUnin ... ihracaUni biiyuk olciide a§masina, bankalar iizerinde onemli bir baskiya ... senetlerin iskonto edil-mesi icin ... iskonto
simsarlanna daha fazla ba§vurulmasina yolacU. ... Simsarlar seneUeri daha ince eler sik dokur hale geldiler. Firmalann kaynaklan, cok ciddi olciide daralmaya ve zayif olanlar iflas etmeye ba§ladi. Kredilerine giivenen firmalar ... peri§an oldular. Bu, daha once duyulan kaygiyi arUrdi; bankerler ile digerleri, kendi yukiimliiluklerini kar§ilamak amaciyla, ellerinde bulunan seneUer ile diger degerli kagiUa-n paraya cevirmede, eskiden oldugu gibi ayni rahaUikla bunlara [sayfa 367] giivenemeyeceklerini anladiklanndan, firmalara sagladiklan kolayhklan daha da kisitladilar ve bir cok durumda bu gibi istekleri tamamen geri *ilk baki§ta. -f.
70
Karl Marks Kapital III
cevirdiler; cogu kez kendi yukumluliiklerini kar§ilamak icin banknoUan iizerine kilit vurdular; bunlardan aynlmaktan odleri kopuyordu. ... Kaygi ve kari§iklik giinden giine artti; ve Lord John Russel ... o mektubu bank-aya g6ndermi§ olsaydi ... genel bir Mas kacinilmaz olurdu.” (s. 74-75.) Russell’in mektubu Banka Yasasini yuriirliikten kaldirdi. - Daha once adi gecen Charles Tumer’in ifadesi: “Bazi firmalar biiyuk olanaklara sahip-ti, ama nakit paralan yoktu. Bunlann biitiin sermayeleri, Mauritius’daki ciftliklerde, indigo ya da seker fabrikalannda baglanmi§ durumdaydi. Daha onceki borclann toplami 500.000-600.000 sterline ula§tigi icin, se-neUerini odeyecek nakit paralan yoktu, ve sonunda anla§ildigina gore, senetlerini odemek icin bunlar tamamen kredilerine giivenmi§lerdi.” (s. 81.) Yukarda adi gecen S. Gumey diyordu ki [1664]: “Bugiin (1848) bir i§ darhgi ve biiyuk bir para bollugu var.” - “1763. Bunun, sermaye kit-hgindan ileri geldigini sanmiyorum; ortakliktaki tela§ ve korku yuziinden faiz orani boylesine yiikselmistir.” 1847 yihnda, ingiltere, yabanci iilkelere, ithal ettigi yiyecek mad-deleri icin en az 9 milyon sterlin tutannda altin odemistir. Bu miktann 7>/2 milyon sterlini Ingiltere Bankasindan ve 1 >/2 milyonu diger kaynaklar-dan cikmisUr. (s. 245) - Ingiltere Bankasi Guvernorii Morris: “Ulkedeki kamu fonlan ile, kanal ve demiryolu hisse senetleri, 23 Ekim 1847 tari-hinde, toplam 114.752.225 £ tutannda bir deger kaybina ugramis. bulu-nuyordu.” (s. 312.) Lord G. Bentinck’in asagidaki sorulanni gene ayni Morris §6yle yaniUiyordu: “Degerli senetler ile her tiirden iiriine yatmlan biitiin sermayelerin ayni §ekilde deger kaybettigini; ham pamuk, ham ipek ve i§lenmemi§ yuniin ayni diisuk fiyaUa Kita Avrupasina gonderil-digini ... ve §eker, kahve ve cayin zoraki saU§larla zaranna elden cikartil-diklanni bilmiyor muydunuz? - Geni§ yiyecek maddesi ithali sonucu ortaya cikan kiilce alUn kaybini kar§ilamak amaciyla iilkenin onemli fedakarhklarda bulunmasi... kacinilmazdi.” - “Atom geri almak icin boylesine fedakarhklara katlanilacagina, bankanin kasalannda yatan 8.000.000 sterline el atilmasi daha iyi olmaz miydi? - Hayir, bence ol-mazdi.” §imdi, bu kahramanhk iizerine yorumlar. Disraeli, Ingiltere Bankasi Miiduru ve eski Giivemorii
Mr. W. Cotton’a soruyor: “Bankanin, 1844’te ortaklanna odedigi kar payi orani neydi? - O yil yuzde 7 idi.” -“1847’ye ait kar payi... ne idi? - Yiizde dokuz.” - “Banka bu yil ortaklan adina gelir vergisi odiiyor mu? - Odiiyor.” - “1844’te de odedi mi? -Odemedi.”83 - “Gyleyse bu Banka Yasasi (1844 tarihli) ortaklann epeyce haynna i§lemi§? ... Sonuc olarak, yasanin yiiriirluge [sayfases] girmesinden beri ortaklara odenen kar payi yiizde 7’den yiizde 9’a yukselmi§ ve yasanin cikmasindan once ortaklann odedigi gelir vergisini §imdi banka 83
Ba§ka bir deyi§le, daha once, ilkin kar payi saptanir ve ortaklara odeme yapihrken gelir vergisi bu kardan dij§ulurdu; ama, 1844’ten sonra, banka, once, toplam kari iizerinden gelir vergisini odiiyor ve sonra kar payini “vergi almadan” ortaklara dagitiyordu. Bu nedenle, ayni nominal yiizdeler ikinci durumda, vergi tutari kadar fazla oluyordu. -F.E. Karl Marks
371 Kapital III
6demi§ oluyor? - Evet, 6y/e.”(n° 4356-61.) Ta§rah bir banker, Bay Pease, 1847 bunahmi sirasinda bankalar-da yigilan para ile ilgili olarak soyle diyor: “4605. Banka, faiz oramni daha da yukseltmek zorunda kahnca herkes biiyiik bir kaygiya kapildi; ta§rali bankerler ellerindeki altin kiilcesini artirdilar, ve yedek banknotla-nni cogalttilar; belki de ancak birkac yiiz sterlinlik altin ve banknot bul-undurmak aliskanhginda olan biz bankerlerin cogu, iskontolar ile piyasadaki senetlerimiz konusunda goriilen kararsizhk kar§isinda he-men masalanmiza, cekmecelerimize binlerce sterlinlik altin ve banknot doldurduk, boylece genel bir para yigilmasi oldu.” Bir komite iiyesi diyor ki: “4691. Buna gore, son 12 yil boyunca, neden ne olursa olsun, sonuc, genellikle iiretken siniflardan cok, Yahudilerle para tiiccarlannin cikanna olmu§tur.” Bunahm zamanlannda, para tiiccarlannin bundan nedenli yarar-landiklarmi Tooke §6yle anlatiyor: “Warwickshire ve Staffordshire’daki madeni e§ya yapimi bolgelerinde, pek cok sipari§ kabul edilmiyordu, ciinkii, yapimcinin senetlerini kirdirmak icin odemek zorunda oldugu faiz orani, biitiin kanm ahp gotiiriiyordu.” (n° 5451.) §imdi, daha once de sozii edilen bir baska parlamento raporuna goz atahm: Report of Select Committee on Bank Acts, comminicated from the Commons to the Lords, 1857 (bundan boyle B. C. 1857 diye anilacaktir). Bu raporda, Ingiltere Bankasi direktorii ve Currency Principle savunuculannin onde gelenlerinden Bay Norman’a yoneltilen soru-lar ve ahnan yaniUar yerahyor: “3635. Faiz oraninin, banknot miktanna degil, sermaye arz ve talebine bagh oldugu diisuncesinde oldugunuzu soylediniz. ‘Sermay-eye’, banknotlar ile sikkeler di§inda neleri dahil ettiginizi soyleyebilir misiniz? - Buna gore, ‘sermaye’nin yaygin olarak kullanilan tanimi, iire-timde kullanilan metalar ya da hizmetlerdir. - “3636. Faiz orani de-diginiz zaman, ‘sermaye’ sozciigiiniin biitiin metalan icerdigini mi anlatmak istiyorsunuz? - Uretimde kullanilan biitiin metalan.” - “3637. Faiz oramni diizenleyen §eylerden sozederken, ‘sermaye’ sozciigiine biitiin bunlan koyuyor
musunuz? - Evet. Diyelim bir fabrikatoriin fabri-kasi icin pamuga gereksinmesi var; bunu elde etmesinin yolu, belki de, bankerinden bir avans almaktir; boylece sagladigi banknotlarla Liverpool’a gider ve orada satin almada bulunur. Onun asil istedigi pa-muktur; o, pamuk elde etmenin bir araci olmasi di§inda, ne banknot, ne de altin ister. Ya da, i§cileri icin odeme araci isteyebilir; o zaman da gene, banknot bore ahr ve bunlarla i§cilerinin iicreUerini oder; ve i§cilerin de gene, yiyecege ve bannmaya gereksinmeleri vardir, para bunlann odeme araci olur.” - “3638. Ama faiz para icin odenir, degil mi? - Ilk durumda oyle; ama ba§ka bir durumu ele alahm. Pamugu, avans icin bankaya gitmeden [sayfa 369] kredi ile satin almi§ olsun; bu durumda, ha-zir-para fiyaU ile, vadesi geldiginde odeyecegi kredi-fiyati arasindaki fark,
72
Karl Marks Kapital III
faizin olgiisudilr. Faiz, ortada hie para olmasaydi da gene mevcut olur-du.” Bu kendini begenmi§ sacmahk, Currency Principle1 in bu giiclii dayanagma ne kadar da yara§iyor. Once, banknotlann ya da altimn, bir §ey saUnalma araci oldugu, sirf banknot ya da altin olduklan icin bore ahnmadiklan konusundaki parlak bulu§. Ve bu, faiz oranimn diizenleni§ini aciklamak icin one silruluyor - ama neyle? Metalarm arz ve talebiyle diizenlenirmi§; oysa §imdiye degin, bunun, metalann piyasa-fiyatim dii-zenledigi bilinirdi. Ne var ki, metalann ayni piyasa-fiyaUanna, cok farkh faiz oranlan tekabiil edebilir. - Ama §imdi de §u kurnazhk. Kendisine §u hakli soru yoneltiliyor: “Ama faiz, para icin odenmiyor mu?” Bu soru ku§kusuz §u anlami ta§iyor: “Meta ticareti ile hi? bir ili§kisi bulunmayan bankerin elde ettigi faizin bu mallarla ne ilgisi olabilir? Ve fabrikatorler, aldiklan parayi, cok farkh piyasalara, yani uretimde kullamlan metalar icin cok farkli talep ve arz ko§ullannin bulundugu piyasalara yatirdiklan halde, ayni faiz orani ile almiyorlar mi?” Butun bu sorulara bizim iinlii dehamn verebildigi yanit ise, fabrikatoriin pamugu kredi ile almasi halin-de, “hazir-para fiyati ile, vadesi geldiginde odeyecegi kredi-fiyati arasin-daki farkin, faizin olgiisu" oldugudur. Tarn tersine, biiyiik deha Nor-man’dan, nasil belirlendiginin aciklanmasi istenen cari faiz orani, nakit-fiyat ile vade gunune kadar olan kredi-fiyati arasindaki farkin olgiisiidur. Once pamuk nakit-para fiyati ile satihr, ve bu, piyasafiyati ile belirlenir, bunu da, arz ve talebin durumu saptar. Diyelim fiyat = 1.000 £ olsun. Bu, fabrikator ile pamuk komisyoncusu arasinda, sati§ ve saUnalma ile ilgili i§lemi tamamlar. §imdi, ikinci bir i§lem gelir. Bu, bore verenle bore alan arasindaki i§lemdir. 1.000 sterlinin degeri fabrikatore pamuk olarak avans verilir ve o bunu para olarak, diyelim iic ayda odemek zorundadir. Ve 1.000 £ icin piyasa faiz orani tarafindan belirlenmi§ bulunan iic ayhk faiz, nakitfiyafin iistiinde ve otesinde, fazladan bir odeme olu§turur. Pamugun fiyaU, arz ve talep tarafindan belirlenir. Oysa, avans verilen pamugun degerinin fiyati, yani iic ay icin avans verilen 1.000 sterlinin fiyati, faiz orani tarafindan belirlenir. Ve i§te bu olgu, pamugun boylece para-ser-mayeye
cevrilmesi olgusu, Bay Norman’a, para hie mevcut bulunmasaydi bile, faizin gene de mevcut olacagini kamtlar. Ama, para hie mevcut olmasaydi, dogal olarak, genel faiz orani diye de bir sey olmazdi. Ortada, bir de, sermayeyi “uretimde kullamlan metalar” olarak goren kaba bir anlayi§ var. Bu metalar , sermaye olarak i§ gordiikleri siirece, metalar olarak degerlerinden farkli olan, sermaye olarak deger-leri, bunlann iiretken ya da ticari kullanimlanndan dogan karda ifadesini bulur. Ve kar oranimn, her zaman icin, satin alinan metalann piyasa-fiyafi ile, bu metalann arz ve talebi ile bir iliskisi vardir, ama bu oran, tamamen farkh kosullar tarafindan belirlenir. Ve hie kusku yoktur ki, faiz [sayfa 370] orani genellikle kar orani ile sinirhdir. Ne var ki, Bay Norman’in bize, i§te bu sininn nasil belirlendigini anlatmasi gerekir. Ve bu sinir, Karl Marks
373 Kapital III
oteki sermaye bicimlerinden farkh olarak para-sermayenin arz ve talebi ile belirlenir. Bir de §u soru sorulabilirdi: para-sermayenin arz ve talebi nasil belirlenir? Maddi sermayenin arzi ile parasermayenin arzi arasinda zimni bir ili§ki bulundugu hi? ku§kusuz dogrudur, ve bunun gibi, sanayi kapitalistinin para-sermayeye olan talebi, fiili uretim ko§ullan ile belirlenir. Bizi bu nokta iizerinde aydinlatacagi yerde, Norman, bize, para-sermayeye olan talebin, para olarak paraya olan taleple ayni §ey olmadigi yolunda bir bilgelik tashyor; ve bu bilgelikle de kahyor, ciinkii, o, Over-stone ve diger Currency peygamberleri, sermayeyi, yasa koyucunun ya-pay miidahalesi ile dola§imin kendisinden cikartmak ve faiz oranini yiikseltmek cabasinda olduklan icin siirekli bir vicdan azabi icersindedirler. §imdi, iilkesinde “sermaye” bu kadar kit olduguna gore “parasi" icin neden %10 aldigini aciklamasi istenen Lord Overstone’a, nami diger Samual Jones Loyd’a kulak verelim. “3653. Faiz oranindaki dalgalanmalara §u iki nedenden bin yol-acar: Sermayenin degerindeki bir degi§iklik” (miikemmel! Sermayenin degeri, genel bir deyi§le, faiz oraninin ta kendisi demektir. Faiz oranindaki bir degi§iklik boylece, faiz oranindaki bir degi§iklikten dogmu§ oluyor. “Sermayenin degeri” ba§ka bir yerde gostermis. oldugumuz gibi, hicbir zaman teoride ba§ka tiirlii dusuniilmemistir. Ya da eger Lord Overstone, “sermayenin degeri” sozii ile, kar oranini kastediyorsa, bu derin diisuniir, faiz oraninin kar orani ile belirlendigi dii§iincesine donmiis. olur!) “ya da iilkedeki para miktanndaki bir degisme. Faiz oranindaki biitiin biiyuk dalgalanmalar, ister dalgalanmalann siiresi, ister buyiiklugu bakimindan olsun, sermayenin degerindeki degi§ikliklere kadar acikca izlenebilir. Bu olguyu, hicbir §ey, 1847 yihnda ve son iki yil boyunca (1855- 56) faiz oraninda goriilen yukselme kadar, iki carpici pratik omek kadar gozler online seremez; faiz oraninda, para miktanndaki degisme-lerden ileri gelen kiiciik dalgalanmalar, hem boyut ve hem de sure bakimindan kiiciiktiirler. Bunlar sik sik goriilur ve ne denli hizh ve sik olur-larsa, kendi amaclanni gercekle§tirmede o denli etkili olurlar.” Yani, Overstone gibi bankerleri zenginlestirme amacini
gerceklesUrirler. Dost Samuel Gurney, bunu Lordlar Komisyonunda, CD. 1848 [1857] pek safca ifade ediyor: “1324. Faiz oraninda son yilda goriilen biiyuk dalgalanmalar, bankerler ile para ticareti yapanlar icin sizce yararh olmu§ mudur olmami§ midir? - Bence bu dalgalanmalar, para ticareti yapanlar icin yararh olmu§tur. Ticaret hayatindaki biitiin dalgalanmalar, i§bilir kim-seler icin yararh olur.” - “1325. En iyi mu§terilerini yoksulluga dii§urmesi nedeniyle yiiksek faiz oranlan eninde sonunda banker icin de zararh olmaz mi? - Hayir; bu etkiyi hissedilebilir olciide gosterecegini sanmiyo-rum.” - Voilace que parler veut dire* [sayfa 37i] *i§te size dort dortliik bir soz. -Ed.
74
Karl Marks Kapital III
Mevcut para miktannin faiz oram uzerindeki etkisine en sonunda donecegiz. Ama burada hemen belirtmek gerekir ki, Overstone gene bir quid pro quo* yapmaktadir. 1847 yihnda parasermayeye olan talepte (ekim ayindan once, para darhgi ya da onun deyimiyle “para miktari" konusunda herhangi bir kaygi yoktu) tahil ve pamuk fiyatlanndaki yiik-selme, fazla-iiretim nedeniyle §ekerin yeterli alia bulamamasi, demiryolu spekiilasyonu ve bunahm, yabanci piyasalann pamuklu mallarla dolup ta§masi, police spekiilasyonu amaciyla Hindistan ile yukarda anlatildigi §ekilde yapilan zorlama ithal ve ihrac gibi ce§itii nedenlere bagh olarak bir artma olmu§tu. Biitiin bunlar; sanayide asm-iiretim ve tanmda iire-tim yetersizligi -yani tamamen farkli nedenler- para-sermaye, yani kredi ve para icin artan bir talep yaratti. Para-sermayeye olan bu artan talebin kokeni, iiretken siirecin kendi gidi§inde idi. Ama, neden ne olursa ol-sun, faiz oranini, para-sermayenin degerini yukselten §ey, para-sermayeye olan talepti. Overstone eger, para-sermayenin degeri, faiz oram yiikseldigi igin yiikselmistir demek istiyorsa, bu, totoloji olur. Yok eger, “sermayenin degeri” sozii ile, faiz oramndaki yukselmenin nedeni olarak, kar oranindaki bir yukselmeyi anlatmak istiyorsa, bunun da yanh§ oldugunu hemen gorecegiz. Parasermayeye olan talep, ve dolayisiyla “sermayenin degeri”, kar du§tugu halde bile yukselebilir; para-sermayenin nispi arzi daralir daralmaz, “degeri” yiikselir. Overstone’un kamtla-mak istedigi §ey, 1847 bunahminin ve bununla birlikte ortaya cikan yuk sek faiz oranimn, “para miktan" ile, yani esin kaynagi oldugu 1844 tarihli Banka Yasasi hukumleri ile herhangi bir ili§kisi olmadigidir; oysa ger-cekte, banka yedeklerini tiiketme korkusu -Overstone’un bir bulusu-184748 bunahmina bir para panigi ile katkida bulundugu olciide, faiz oranimn bunlarla ili§kisi vardi. Ama, burada konumuz o degil. Eldeki olanaklara gore a§in olciide i§lere giri§ilmi§ olmamn yolactigi, ve kotii bir iiriin, demiryollanna yapilan asm yatinmlar, ozellikle pamuklu mal-larda olmak iizere a§in-iiretim, Hindistan ve Qin’le yapilan ticarette giri-§ilen hileli i§ler, spekiilasyon, gereksiz seker ithalleri, vb. yuziinden yeni-den-iiretim siirecinde ortaya cikan diizensizliklerin
hizlandirdigi bir para-sermaye kitligi vardi. Bir quartefx 120 §iline tahil satin alan bir kimsenin, fiyat 60 §iline dii§tugii zaman elinden giden sey, fazladan odedigi 60 §ilin ile, tahil kar§ihgi Lombart Street avanslannda bu miktara tekabiil eden kredi idi. Bunlann, tahillanni 120 §ilinlik eski fiyatiari iizerinden paraya cevirmelerine engel olan §ey hicbir zaman banknot kitligi degil-di. A§in §eker ithal eden ve neredeyse hepsi de ellerinde kalan kimseler icin de, ayni §ey gecerliydi. Bunun gibi, dolasan sermayelerini demiryollanna baglayip da, “yasal” i§lerinde bu sermayeyi kredi ile yerine koya-caklanna giivenen baylar da ayni durumdaydilar. Biitiin bunlar Overstone icin, “Parasinin yiikselmi§ degerinin moral anlamim" belirten [sayfa 372] * Elgabuklugu. -f. Karl Marks
375 Kapital III
§eylerdir. Ne var ki para-sermayenin bu yukselen degerine ote yandan dogrudan dogruya, gercek sermayenin (meta-sermaye ve iiretken ser-maye) dii§mii§ para-degeri tekabiil ediyordu. Bir bicimdeki sermayenin degeri du§tiigu icin diger bicim sermayenin degeri yiikseliyordu. Oysa Overstone, farkli tiirden sermayelerin bu iki degerini genellikle sermayenin tek bir degerinde 6zde§le§tirmeye cah§iyor ve bunu, bunlann her ikisini de, dola§im araci kitligma, mevcut para kithgina kar§i cikartarak yapmaya cabahyordu. Ne var ki, ayni miktar para-sermaye, cok farkli dola§im araci miktarlanyla bore verilebilir. §imdi onun, 1847 ornegini alahm. Resmi banka faiz orani ocak ayinda %3-3'/2; §ubatta %4-4'/2. Martta genel olarak %4. Nisanda (panik) %4-7'/2. Mayista %5-5V4, haziranda genellikle %5. Temmuzda %5. Agu-stosta %5-5'/2. Eyliilde, %5,A 5'/2, 6 gibi kiiciik degi§ikliklerle %5. Ekimde %5, 5'/2, 7. Kasimda %7-10. Arahkta %7-5. - Bu durumda faiz, kar azaldi-gi ve metalann para-degerleri biiyuk olciide du§tiigu icin yukselmisti. i§te bu nedenle, eger Overstone burada, 1847’de faiz oraninin, sermayenin degeri yukseldigi igin arttigim soylerse, sermayenin degeri sozii ile yalnizca para-sermayenin degerini anladigini ifade etmi§ olur ve para-sermayenin degeri de faiz oranidir, baska bir §ey degildir. Ama, daha sonra bir elgabuklugu yapiyor ve sermayenin degerini, kar orani ile 6zde§le§tiriyor. 1856’da odenen yuksek faiz oranina gelince, Overstone bunun kismen, faizi kendi karlanndan degil baskalarimn sermayeleri ile odey-en kredi tuccarlarimn on plana gegmelerinin bir belirtisi oldugunun ger-Sekten farkinda degildi; 1857 bunahmindan hemen birkaS ay once, “i§ hayatinin tamamen saghkli" oldugunu one siiriiyordu. Ifadesine devam ediyordu: [B. C.1857.] “3722. “Ticaret kannin, faiz oranindaki bir yukselme ile yokolmasi dii§iincesi tamamen hatah-dir. Once, faiz oraninda bir yukselmenin uzun siire devam etmesi pek az goriiliir; sonra, eger bu uzun surer ve biiyuk olciide olursa, bu, ashn-da sermayenin degerinde bir yukselmedir, ve sermayenin degeri nicin yiikselir? Kar orani artUgi icin.” - Boylece,
burada biz hie degilse, “sermayenin degerinin” ne anlama geldigini 6grenmi§ oluyoruz. Ustelik, kar orani uzun bir siire yuksek olabilir ama, faiz orani, kann biiyuk bir kis-mini yutacagi noktaya kadar, giri§im kan diisebilir ve faiz orani yiiksele-bilir. “3724. Faiz oranindaki yukselme, iilke ticaretindeki biiyuk arU§in ve kar oranindaki biiyuk yukselmenin bir sonucudur; ve faiz oranindaki yiikselmeden, kendi nedeni olan iki seyi yokediyor diye yakinmak, bir tiir mantik sacmahgidir ki, insan buna ne diyecegini bilemiyor.” - Bunun mantikhhgi, eger o §u sozleri soylemi§ olsaydi, bu sozlerin mantiklihgi kadar olurdu: Kar oranindaki yukselme meta-fiyatlannda spekiilasyo-nun yaratUgi yukselmenin bir sonucudur ve, fiyatlardaki yukselmenin kendi nedeninden, yani spekiilasyondan yakinmak, bir mantik sacma-
76
Karl Marks Kapital III
hgidir, vb.. En sonunda kendi nedenini yokedebilen herhangi bir §ey ancak, gozunu yiiksek faiz hirsi burumiis. bir tefeci icin bir mantik [sayfa 373] sacmahgidir. Romahlann buyiiklugu, fetihlerin nedeni idi ve fetihleri, onlann buyukliiklerini yoketti. Servet luksun nedenidir ve liiksiin servet uzerinde yikici bir etkisi vardir. Aman ne espri! Giiniimiiz burjuva dunyasimn budalahgini hi? bir §ey, mifyoner -dunghill aristocrat- “man-tigmin” biitiin Ingiltere’de uyandirdigi saygidan daha iyi anlatamaz. Uste-lik, eger yuksek bir kar orani ile i§ hayatindaki geni§leme, yiiksek bir faiz oraninin nedeni olursa, yuksek bir faiz orani hi? bir §ekilde yuksek bir kann nedeni olamaz demektir. Sorulacak asil soru, boyle bir yuksek faizin (bunahm sirasinda fiilen goruldiigu gibi) devam edip etmedigi ya da iistelik, yuksek kar orani coktan ote diinyayi boyladiktan sonra, tepe noktasina ula§ip ulasmadigi sorusudur. “3718. Iskonto oramndaki biiyiik arti§a gelince, bu tamamen ser-mayenin yukselen degerinden ileri gelen bir durum olup, sermayenin bu artan degerinin nedenini, bence herkes tarn bir acikhkla gorebilir. Bu yasanin yuriirliikte oldugu 13 yil boyunca bu iilke ticaretinin 45.000.000 sterlinden 120.000.000 sterline yiikselmesi olgusuna daha once de deginmistim. Bu kisacik ifadenin icerdigi biitiin olaylar uzerinde bir an dusuniilsiin; ticaretteki boyle dev bir arti§in yurutiilmesi amaciyla ser-mayeye olan muazzam talep ile birlikte, bu biiyiik talebin kar§ilanacagi dogal kaynagm, yani bu iilkenin yilhk tasarruflannin, son uc-dort yildir, hie bir kar getirmeyen sava§ giderleri icin tiiketildigi gozoniinde bulun-durulsun. Bu durumda ben, faiz oraninin §imdikinden nigin daha yuksek olmadigina, yani bu dev i§lerin yiiriitulmesi igin gerekli sermaye iizerindeki baskinin, sizin gordugumizden nigin daha §iddeUi olmadigina sasUgimi itiraf etmek isterim.” Bizim tefecilik iizerine manUk iistadindan ne §ahane laf salatasi! Burada gene, artan sermaye degeri ile ortaya gikiyor! Ona gore, bir yan-da, yeniden-iiretim siirecinde bu muazzam geni§leme, dolayisiyla, reel sermaye birikimi yerahyor, ote yanda ise, ticaretteki bu dev arti§i
kar§ila-mak icin “muazzam bir talebin” dogdugu bir “sermaye” bulunuyor! Bu muazzam uretim arti§i, sermayenin kendisinde bir arti§ degil miydi, ve bu bir talep yarattigina gore bir arz da ve onunla birlikte artmi§ bir para-sermaye arzi da yaratmami§ miydi? Eger faiz orani cok yukselmi§ ise, o zaman, bu sirf, para-sermayeye olan talebin, bunun arzindan daha da hizh artmi§ olmasindan ileri gelmektedir, baska bir deyi§le, bu, sanayi iiretiminin geni§lemesiyle birlikte, kredi sistemine dayanan temelinin de geni§lemesi demektir. Yani, fiili sinai geni§leme, “kredi” icin artan bir talebe neden olmu§tu, ve bizim bankerin “sermaye icin muazzam talep” derken herhalde kastettigi bu son taleptir. Ihracati, 45 milyon sterlinden 120 milyon sterline yukselten sey mutlaka yalnizca sermayeye olan bu talep degildi. Ve iistelik, Kinm Savasmin yuttugu iilkenin yilhk tasarruflannin bu biiyiik talep icin arz kaynaklan oldugunu soylerken Karl Marks
377 Kapital III
Overstone ne demek istiyor? Once, kiiciik Kinm Sava§indan cok daha farkli bir sava§ olan, 17921815 birikimini Ingiltere acaba nasil gercek-le§tirdi? [sayfa 374] Sonra, dogal kaynak kuruduguna gore, sermaye acaba hangi kaynaktan akiyordu? ingiltere’nin, yabanci iilkelerden bore para istemedigini herkes bilir. Yok eger, dogal kaynagin yanisira bir de yapay kaynak varsa, bir iilke icin dogal kaynagi sava§ta, yapayi da ticarette kullanmak ne giizel olurdu. Ama eger yalniz eski parasermaye mevcut-sa, bu, onun etkinligini yiiksek bir faiz orani ile iki katina cikartamaz miydi? Bay Overstone, oyle goriiniiyor ki, iilkenin yilhk tasarruflannin (ne var ki bu durumda giiya tiiketilmis. bulunuyorlar) yalniz para-ser-mayeye cevrildigini diisuniiyor. Oysa eger, gercek bir birikim, yani iireti-min geni§lemesi ve iiretim araclannin cogalmasi yer almami§sa, bu iiretimin iizerinden, alacakli para taleplerinin birikmesi ne ise yarardi? “Sermayenin degerinde”, yiiksek bir kar oranindan ileri gelen arti§i Overstone, para-sermayeye olan daha fazla talebin yolactigi arti§la 6zde§le§tiriyor. Bu talep, kar oranindan tamamen bagimsiz nedenlere bagh olarak da artabilir. 1847’deki, reel sermayenin deger kaybi sonucu goriilen yukselmeyi, o kendisi, ornek diye veriyor. I§ine geldigi gibi, sermayenin degerini ya reel sermayeye ya da para-sermayeye baghyor. Bankaci lordumuzun samimiyetsizligi ile, didaktik bir hava ta§iyan darkafah banker goriis. acisi, §u saUrlarda daha da sintiyor (3728. Soru:) “Iskonto oraninin tiiccar icin onemli olmadigini dii§undugunuzu ifade ettiniz; sizce normal kar oraninin ne oldugunu liitfen bize soyler misi-niz?” Bay Overstone bu soruya kar§ihk vermenin “olanaksiz” oldugunu beyan ediyor. - “3729. Ortalama kar oraninin diyelim %7-10 arasinda oldugu kabul edildiginde, iskonto oraninda %2-7 ya da 8 arasindaki bir degi§ikligin, kar oranim onemli olciide etkilemesi gerekir, degil mi?” (Bu sorunun kendisi giri§im kan orani ile kar oranim bir sepete koymak-ta ve kar oraninin faiz ile giri§im kannin ortak kaynagi oldugu olgusunu gormezlikten gelmektedir. Faiz orani belki kar oranim etkilemeyebilir ama giri§im kanni degil. Overstone yanithyor:) “Her seyden once i§adamlan
karlanni ciddi sekilde engelleyen bir iskonto orani odemeye-ceklerdir; bunu yapmaktansa, i§lerini durdurmayi yeg tutacaklardir.” (Evet, eger kendilerini mahvetmeden bunu yapabilirlerse. Karlari yiiksek oldugu siirece, istedikleri icin iskonto oderler, dii§iik oldugu zaman ise zorunlu olduklan icin.) “Iskonto ne demektir? Bir kimse bir senedi nicin iskonto ettirir? ... Daha biiyuk miktarda sermayenin kumandasini ele gecirmeyi istedigi icin.” (Halte-la!* giinkii, baglanmi§ olan sermayenin para olarak geri donecegini umar da onun icin; ismin durmasina engel olmak ister de onun icin; vadesi gelmi§ borclanm odemek zorunda-dir da onun icin. Ancak i§i iyi oldugu zaman ya da i§ler kotii gitse de bir baskasimn sermayesi iizerinde spekiilasyon yaparken daha fazla serma* Dur Bakahm! Artik yeter! -f.
78
Karl Marks Kapital III
ye talep eder. Iskonto hiS bir zaman bir i§ geni§letme araci olamaz.) “Ve nigin, daha biiyiik miktarda sermayenin kumandasini ele geQirmek is-ter? giinkii bu sermayeyi [sayfa 375] kullanmak ister, peki bu sermayeyi nigin kullanmak ister? giinkii boyle yapmak kendisi igin karhdir da on-dan; eger iskonto bu kanni ortadan kaldiracak olsa, bu artik onun igin karh olmaktan gikar.” Bu kendini begenmi§ manUkgi, poligelerin ancak, i§i geni§letmek amaciyla iskonto ettirildigini, ve i§in karh oldugu igin geni§letildigini var-sayiyor. Birinci varsayim yanhsUr. Normal i§adami, sermayesinin, para-bigimde kendisine donecegini bekledigi ve boylece yenideniiretim siirecinin aki§ina devam etmesini istedigi icin senet iskonto ettirir; yok-sa i§ini geni§letmek ya da ek sermaye saglamak icin degil, verdigi kredi ile aldigi krediyi dengelemek icin bu yola basvurur. Ve eger i§ini krediye dayanarak geni§letmek isterse, senet iskonto ettirmek pek i§ine yara-maz, ciinkii, bu yalmzca elinde bulunan para-sermayeyi bir bicimden bir baska bigime gevirmekten ba§ka bir sey degildir; bu durumda uzun vadeli bir bor? almayi tercih edecektir. Kredi dolandincisi, i§lerini geni§-letmek igin, bir kirli i§ini bir baskasiyla kapatmak igin; kar etmek igin degil, bir ba§kasina ait sermayeyi ele gegirmek igin bor? seneUerini iskonto ettirecektir. Bay Overstone boylece iskontoyu (sermayeyi temsil eden senet-lerin nakit paraya cevrilmesiyle 6zde§le§tirecegi yerde) ek sermaye bore almakla 6zde§le§tirdikten sonra, azicik siki§Unhnca hemen geriye geki-lir. - (3730. Soru:) “Bir i§le ugra§an tiiccarlar, iskonto oramnda geSici bir arU§ olsa bile, belli bir sure igin i§lerini surdurmek zorunda degiller mi-dir?” (Overstone:) “HiS ku§ku yok ki, herhangi belirli bir i§lemde, bir kimse,sermaye iizerinde, yuksek bir faiz orani yerine dusuk bir faiz ora-ni ile kumanda etmeyi saglayabilirse, konu bu sinirh agidan ahndiginda, bu, onun igin elveri§li bir durum olur.” - Ama, ote yandan, Bay Oversto-ne’un birdenbire yalniz kendi sermayesinin, banker sermayesinin “sermaye” oldugunu anlamasini ve
ona polige iskonto ettiren kimseyi, sirf sermayesi metalar bigiminde varoldugu igin, ya da Bay Overstone’un bir ba§ka para-bigime gevirdigi sermayesinin para-bigiminin polige §eklinde olmasi nedeniyle, sermayesiz bir kimse olarak kabul etmesini saglayan baki§ agisi ise, 50k simrsiz bir baki§ agisi oluyor. “3732. 1844 tarihli yasayla ilgili olarak ortalama faiz oranimn, bank-adaki kiilge miktanna yakla§ik olarak oranimn ne oldugunu bize soy-leyebilir misiniz? Kiilge miktan 9.000.000 ya da 10.000.000 sterlin iken, faiz oranimn yuzde 6-7, 16.000.000 sterlin oldugu zaman ise, diyelim yiizde 3-4 olmasi acaba gerSek olabilir mi?” (Soruyu soran, onu, banka-daki kiilge miktanyla etkilendigine gore ve sermayenin degeriyle etki-lendigine gore faiz oranini agiklamaya zorlamak istiyor.) - “Boyle oldugunu sanmiyorum ... ama eger oyleyse, 1844 yasasimn getirdiginden daha siki onlemler almamiz gerektigi kanisindayim, Qiinkii, eger kiilge Karl Marks
379 Kapital III
ihtiyati ne kadar biiyiik olursa, faiz oraninin o kadar dii§iik olacagi dogru ise, bu durumda bizim, yedek kulgeyi sinirsiz bir miktara cikartmak [sayfa 376] icin ise koyulmamiz gerekir; boylece faizi sifira indirmi§ olurduk.” -Soruyu soran Cayley bu tatsiz §akaya aldirmayarak devam eder: “3733. Eger boyle ise, 5.000.000 sterlinlik kiilcenin bankaya geri geldigini kabul edersek, bunu izleyen alti ay icersinde kiilcenin tutan diyelim 16.000.000 sterline yukselir ve boylece faiz oraninin yiizde 3 ya da 4’e du§tugunii varsayarsak, faiz oranindaki bu dusmenin, iilke ticaretindeki biiyuk azal-madan ileri geldigi nasil soylenebilir? - Ben faiz oranindaki dusmenin degil, son yiikselmenin, iilkenin i§ hayatindaki biiyuk artiste yakin ili§kisi oldugunu soyledim.” - Ama Cayley’in soyledigi §uydu: Eger, faiz oranindaki bir yukselme, altin yedegindeki bir daralma ile birlikte, i§ hayatindaki bir geni§lemenin belirtisi ise, faiz oraninda bir dii§me, altin re-zervindeki geni§leme ile birlikte, i§ hayatindaki bir daralmamn belirtisi olmak gerekir. Overstone’un buna verecek yamti yok. - (3736. Soru:) “Sizin” (metinde daima “Lord Hazretleri” deniyor) “paranin, sermaye elde etme araci oldugunu soylediginizi farkettim.” (Yanhshk i§te burada, parayi bir arac olarak anlamakta; oysa para, sermayenin bir bicimidir.) “Ingiltere Bankasinin altin yedegindeki bir tiikenme, tersine, kapitalist-ler icin para bulmada biiyuk bir giicliik yaratmaz mi?” - (Overstone:) “Hayir, para elde etmek isteyenler kapitalistier degil, kapitalist olmayan-lardir ve bunlar nicin para elde etmek isterler? ... giinkii para aracihgi ile bunlar, kapitalist olmayan ki§ilerin i§lerini yuriitmek icin kapitalistin sermayesinin kumandasim ele gecirmi§ olurlar.” Burada artik fabrikatorler ile tiiccarlann kapitalist olmadiklarmi, kapitalistin sermayesinin yalnizca para-sermaye oldugunu acikca ilan etmi§ oluyor. “3737. Bu durumda, police ceken kimseler kapitalist degiller mi? Police ceken kimseler kapitalist olabilirler de olmayabilirler de.” -Burada siki§ip kaliyor. Daha sonra kendisine, tiiccarlann policelerinin, satilan ya da sevk-edilen metalan temsil edip etmedigi soruluyor. Burada, o, policelerin, metalann degerini banknotlann altimn degerini temsil ettigi gibi temsil ettiklerini inkar ediyor. (3740, 3741.) Bunlar biraz kiistahca.
“3742. Tuccann amaci para elde etmek degil mi? - Hayir; para elde etmek police cekmekte amac degildir; para elde etmek policeyi iskonto ettirmede amactir.” - Police cekmek, metalan bir kredi-parasi bicimine cevirmektir, tipki police iskonto ettirmenin, bu kredi-parasini bir baska bicime, yani banknota cevirme olmasi gibi. Bay Overstone hie degilse burada, iskonto ettirmenin amacinin para elde etmek oldugunu kabul ediyor. Bir sure once, iskontonun, sermayeyi bir bicimden bir baska bicime cevirmenin degil, ek sermaye elde etmenin bir yolu oldugunu soylemisti. “3743. Sizin 1825, 1837 ve 1839’da goruldugunii soylediginiz gibi, bir panigin baskisi altinda, ticaretle ugra§an bir toplulugun biiyuk arzusu nedir; bunlann amaci, sermaye elde etmek midir, yoksa yasal gecerli
80
Karl Marks Kapital III
odeme araci elde etmek midir? - Bunlann amaci, i§lerini desteklemek icin sermaye iizerinde kumanda elde etmektir.” Bunlann amaci, o si-ralardaki kredi kithgi nedeniyle vadesi gelmi§ seneUerini kar§ilamak icin, [sayfa 377] odeme araci elde etmektir; boylece metalarim dii§iik fiyatiarla elden cikartmak zorunda kalmayacaklardir. Bunlann ellerinde kendile-rine ait hi? sermayeleri olmasa bile, bunu odeme araciyla birlikte elde etmi§ olmuyorlardi, ciinkii, herhangi bir esdeger vermeksizin deger elde ediyorlardi. Bu §ekildeki para elde etme istegi, daima, degeri, metalar ya da alacakli hakki §eklinden, para-bicimine cevirme isteginden ibaret-tir. Bu nedenle, bunahmlar bir yana birakilsa bile, bore sermaye almak ile iskonto arasindaki biiyuk fark, iskontonun yalnizca parasal haklann bir biciminden digerine ya da gercek paraya cevrilmesi olgusunda yatar. [Burada editor olarak birkac noktayi eklemek iizere araya gir-mek isterim. Norman’a ve Loyd-Overstone’a gore banker, daima baskalanna “sermaye avans veren” kimsedir ve musterileri de, ondan “sermaye” talep eden kimselerdir. i§te bunun icin Overstone, “sermaye iizerinde kumanda elde etmek istedikleri icin” bu kimselerin banker aracihgi ile policelerini iskonto ettirdiklerini (3729) ve “sermaye iizerinde kuman-dayi diisuk bir faiz ile elde edebilmelerinin” bu kimseler icin ho§ bir §ey olacagini soyliiyor (3730). “Para, sermaye elde etme aracidir.” (3736), ve panik sirasinda, ticaretle ugrasan toplulugun biiyuk istegi “sermaye iizerinde kumanda elde etmektir” (3743). Sermayenin ne oldugu ko-nusunda Loyd-Overstone’un du§tiigu biitiin yanilgilar icersinde hi? degilse su kadan agiktir ki, o, bankerin musterilerine verdigi §eye sermaye diyor ve bunu mu§terinin daha once sahip bulunmadigi, ama elinde bulunana ek olarak kendisine avans verilen sermaye olarak tammhyor. Banker, para-bicimde bulunan toplumsal sermayenin (bore ver-me yoluyla) dagiticisi olarak hareket etmeye o kadar ahsmistir ki, elin-den para gikmasina yolagan her i§levi, bor? verme olarak goriiyor. Odedigi biitiin paralar ona, bir borS verme gibi goriiniiyor. Paranin dogru-dan
dogruya bor? verilmesi halinde bu tamamen dogrudur. Yok eger para, senet iskonto etme i§lemi igin verilmi§ ise, ashnda bu, senedin vade giiniine kadar verilmi§ bir avans olur. Boylece onda, yaptigi biitiin odemelerin avans oldugu dii§iincesi yer eder; iistelik bunlar, faiz ya da kar elde etme amaciyla yapilan her para yatinminin, ekonomik bakim-dan, ilgili para sahibinin, ozel bir ki§i niteligiyle, bir giri§imci olarak gene kendisine verdigi bir avans anlaminda degil, ama belirli bir anlamda bankerin musterisine, halen elinde bulundurdugu sermayeyi cogaltan bir miktar parayi bore vermesi anlaminda avanslardir. Bankerin biirosundan ekonomi politige sicrayan i§te bu anlayistir ki, bankerin, mii§terisinin tasarrufuna verdigi nakit paranin sermaye mi, yoksa diipediiz para, dola§im araci ya da kullanilagelen para mi oldugu konusundaki yaniltici tarti§mayi dogurmu§tur. Ashnda -pek basit olanKarl Marks
381 Kapital III
bu tarti§mayi coziimlemek icin kendimizi bir banka miisterisinin yerine koymak gerekir. Her §ey bu mii§terinin ne istedigine ve aldigina baghdir. [sayfa 378] Eger banka, ondan herhangi bir guvence istemeksizin yalnizca ki§isel kredisine dayanarak bore verirse, sorun aciktir. Bu durumda mii§-teri, zaten yatirmi§ oldugu sermayeye ek olarak belli bir miktarda degeri avans almi§ olur. O, bunu para-biciminde ahr; §u halde, aldigi §ey diipe-diiz para degil, ayni zamanda para-sermayedir de. Buna kar§ihk eger mii§teri bu avansi, tahvil, senet, vb. kar§ihginda ahrsa,o zaman bu, geriye odenme ko§uluyla kendisine odenen para anlaminda bir avanstir. Ama bu bir sermaye avansi degildir. giinkii bu degerli seneUer de sermayeyi temsil ederler ve hem de verilen avanstan daha biiyiik bir miktan. Bu nedenle de avansi alan, guvence olarak bankaya verdiginden daha az sermayedeger almi§ olur; bu onun icin, ek bir sermaye elde edilmesi demek degildir. O, bu ise, sermayeye ge-reksinmesi oldugu icin degil -ciinkii o buna, degerli senetler halinde zaten sahiptir- paraya gereksinmesi oldugu icin girmistir. I§te bu yiizden burada, sermaye degil bir para avansi sozkonusudur. Yok eger bore, policelerin iskontosu ile verilirse, o zaman avansin bigimi bile yokolur. §imdi, sirf bir ahm-satim sozkonusudur. Police, ciro yoluyla bankanin miilkiyetine, buna kar§ihk, para da mii§terinin miilki-yetine gecer. Mii§teri bakimindan bir geriye odeme sozkonusu degildir. Mii§teri eger, police ya da benzeri bir kredi araci ile nakit para satin ala-cak olsa, bu, nakit parayi, pamuk,demir ya da tahil gibi diger metalan ile satin almasindan, ne daha fazla, ne de daha az avans sayihr. Ama buna bir sermaye avansi demek daha az sozkonusudur. Iki tiiccar arasindaki her satinalma ve sati§, bir sermaye transferidir. Bir sermaye avansi an-cak, sermaye transferi kar§ihkh degil tek tarafli oldugu ve bir siireyle sinirlandinldigi zaman sozkonusudur. Iskonto yoluyla sermaye avansi, bu nedenle, ancak, policenin, satilan herhangi bir metai temsil etmeyen ve asil niteligini bilse
hie bir bankerin kabul etmeyecegi spekiilatif bir police olmasi halinde mumkundur. Normal iskonto i§lemi ile banka mii§terisi, demek ki, ne sermaye ve ne de para olarak avans almi§ olur. Musterinin aldigi §ey, saUlan metalar kar§ihginda elde ettigi paradir. Musterinin bankadan sermaye istedigi ve elde ettigi durumlar, demek ki, yalnizca para avans aldigi ya da para satin aldigi durumlardan acikca farklidir. Ve hele Bay Loyd-Overstone, bankasinin fonlanni, cok ender durumlar dismda kar§ihkh guvence olmaksizin avans vermedigi icin (o benim Manchester’deki firmanin bankeri idi), onun, sermaye darhgi ceken fabrikatorlere comert bankerler tarafindan bore verilen biiyuk miktarlardaki sermaye ile ilgili goz yasartici tasvirlerinin kuyruklu yalanlar oldugu da ayni sekilde aciktir. §u da var ki, otuzikinci boliimde Marx da ashnda ayni §eyi soyliiy-or: “Odeme araclanna olan talep, tiiccarlar ile iireticiler; saglam giiven-
82
Karl Marks Kapital III
celer verebildikleri olciide sirf bir paraya gevrilebilme talebidir; maddi bir teminatin sozkonusu olmadigi ve boylece, odeme araclan avansinin, kendilerine yalniz para-bigimini saglamakla kalmayip, ayni zamanda [say-fa 379] gereksinmeleri olan, §ekli ne olursa olsun, odeme yapmaya elveri§li bir esdeger sagladigi zaman bu talep, para-setmaye talebidir.” - Ve yine otuzuciincii boliimde: “Paranin bankerlerin elinde toplandigi geli§mi§ kredi sisteminde, parayi avans verenler, en azindan nominal olarak bu bankerlerdir. Bu avans yalniz dola§imdaki parayla ilgilidir. Bu bir dola§im avansidir, dola§imda bulunan sermaye avansi degildir.” Bu konuyu bil-mesi gereken Bay Champman da, iskonto i§lemi iizerine olan bu anlayi§i dogruluyor: B. C. 1857: “Bankerin elinde police vardir, banker bu po-liqeyi satin almistir.” ifade sorusu 5139. Ne var ki biz bu konuya yirmisekizinci boliimde tekrar donece-g\z. -F.E.] “3744. Liitfen bize ‘sermaye’ ile fiilen ne demek istediginizi anla-tir misimz?” (Overstone:) “Sermaye, ticaretin kendileriyle yurutuldiigu ce§itli metalardan olu§ur; {capital consists of various commodities, by the means of which trade iscarried on) sabit sermaye vardir ve doner sermaye vardir. Gemileriniz, doklanniz, nhtimlanniz ... sabit sermayedir; yiyecekleriniz, giyecekleriniz, vb., doner sermayedir.” “3745. Disanya kiilce aki§i altinda iilke 50k siki§mi§ durumda midir? - Sozciigiin rasyonel anlaminda degil.” (Ardindan eski rikardocu para teorisi geliyor.) ... “E§yanin dogal halinde, diinyadaki para, ce§itli iilkeler arasinda belli oranlarda dagilmisUr; bunlar oyle oranlardir ki,” (paranin) “bu sekilde dagihmi ile, bir iilke ile diinyanin diger biitiin ulkeleri arasindaki ili§ki ortakla§a bir degi§im ili§kisi halini ahr; ne var ki, bu dagihmi etkileyen, denge bozucu durumlar ortaya gikar ve bu gibi hallerde, belli bir iilkenin parasimn belli bir kismi, diger iilkelere geger.” “3746. Lord Hazretleri §imdi ‘para’ terimini kullamyorlar. Sizi daha once iyi anladimsa, bunun bir sermaye kaybi oldugunu soylemi§tiniz. -Sermaye kaybi denen acaba neydi?” - “3746. Kiilce ihraci mi? - Hayir, ben boyle demedim. Kiilceyi eger sermaye sayarsaniz, hie ku§kusuz bu bir
sermaye kaybidir; diinya parasini olu§turan degerli madenlerin belli bir kismindan aynlmaktir.” “3748. Anladigima gore Lord HazreUeri, siz, faiz oranindaki bir degi§ikligin sirf sermayenin degerindeki bir degi§ikligin i§areti oldugunu soylemistiniz, degil mi? - Evet soyledim.” - “3749. Ve iskonto orani genellikle, Ingiltere Bankasindaki kiilce stokunun durumu ile degi§iyordu, degil mi? - Evet, ama ben daha once, bir iilkede para miktanndaki (demek ki, onun burada kastettigi, fiilen mevcut altin mik-tandir) degi§iklikten dogan faiz orani dalgalanmalannin cok kiiciik oldugunu ifade etmistim.” “3750. Lord HazreUeri iskonto oraninda normale gore daha siire-kli, ama gecici bir arti§ oldugu zaman, eskisine gore bir sermaye azal-masi mi oldugunu soylemek istiyorlar? - Sozciigiin bir anlaminda daha Karl Marks
383 Kapital III
az. Sermaye ile sermayeye olan talep arasindaki oran degismistir; bu, sermaye miktanndaki bir azalmadan degil, talepteki arti§tan ileri gelebi-lir.” (Oysa biraz once, sermaye = para ya da altin idi, ve daha once de, faiz oranindaki [sayfasso] yiikselmeyi, i§lerin ya da sermayenin daralmasin-dan cok geni§lemesinden ileri gelen, yuksek kar orani ile aciklami§ti.) “3751. Siz, sermaye ile ozellikle neyi kastediyorsunuz? - Bu tama-men, her kimsenin istedigi sermayenin ne olduguna baghdir. Bu, bir iilkenin i§lerini yuriitmek icin kumandasi altinda bulunan sermayedir , ve bu i§ iki katina cikinca, bunun yuriitiilecegi sermayeye olan talepte de biiyuk bir arti§ olmasi gerekir.” (Bu kurnaz banker once i§ faaliyetini iki katina cikartiyor, sonra da bunu iki katina cikartacak sermayeye olan talebi. Gozii, Bay Loyd’dan, i§ hacmini iki katina cikartabilecegi miktar-da sermaye rica eden miisterisinden ba§kasini gormiiyor.) - “Sermaye herhangi ba§ka bir meta gibidir,” (ama Bay Loyd’a gore sermaye, me-talann toplamindan ba§ka bir sey degildir) “Fiyati, arz ve talebe bagh olarak degi§ir.” (§u halde metalar, fiyatlanm, bir kez meta ve bir ikinci kez sermaye olarak iki kez degi§tiriyor.) “3752. Iskonto oranindaki degi§iklikler genellikle, bankanin kasa-lannda bulunan altin miktarlanndaki degi§ikliklerle bagh durumdadir. Lord Hazretlerinin i§aret ettikleri sermaye acaba bu sermaye midir? -Hayir” - “3753. Acaba Lord Hazretleri, ingiltere Bankasinda biiyiik bir sermaye stoku varken, iskonto oraninin da yuksek oldugu bir durumu ornek gosterebilir mi? - Ingiltere Bankasi sermaye depo edilen bir yer degil; para depo edilen bir yerdir” - “3754. Lord Hazretleri, faiz oraninin, sermaye miktarma bagh bulundugunu soylediler; liitfen bize hangi ser-mayeyi kastettiginizi soyler misiniz ve bankada biiyuk bir kiilce stoku bulundugu bir sirada faiz oraninin da yuksek oldugu bir durumu ornek olarak gosterebilir misiniz? - Qok olasidir ki (bak hele!) bankadaki kiilce birikimi du§uk bir faiz orani ile ayni zamana rasgelebilir, ciinkii sermayeye olan talebin azaldigi bir donem” (yani, para-sermaye; burada degini-len 1844 ve 1745 donemi, bir gonenc donemi idi) “hie kuskusuz, sahip-lerine sermaye iizerinde kumanda saglayan arac ya da aletlerin
birike-bildigi bir donemdir.” - “3755. Oyleyse siz, iskonto orani ile, bankanin hazinesindeki kiilce miktan arasinda bir bagmti olmadigi inancindasin-iz? - Bir baginU olabilir ama bu, ilke olarak bir bagmti degildir” (oysa, 1844 tarihli kendi Banka Yasasi, faiz oraninin, bankanin sahip oldugu kiilce miktan ile diizenlenmesini, Ingiltere Bankasimn bir ilkesi haline getirmi§ti), “zaman bakimindan bir caki§ma olabilir (there may be a coincidence of time).” - “3758. Eger sizi dogru anladimsa, yuksek iskonto orani sonucu olarak baski altinda bulunan bu iilke tiiccarlannin zor-luklannin, sermaye elde etmek oldugunu, para elde etmek olmadigini soylemi§tiniz degil mi? - Siz, benim aralannda bu sekilde ili§ki kurmadi-gim iki §eyi biraraya getiriyorsunuz; onlar hem sermaye bulmada ve hem de para bulmada sikinti cekiyorlar. Para elde etme ve sermaye
84
Karl Marks Kapital III
elde etme gudugii, kendi geli§mesinin birbirini izleyen iki a§amasi ola-rak ahndiginda, ayni gugluktiir.” - Burada bahk gene aga dusmu§tiir. Birinci giidiik, police iskonto ettirmek ya da meta giivencesi [sayfassu kar§ihgi bor? elde etme giiglugiidur. Bu, sermayeyi ya da sermayeyi temsil eden ticari bir sembolii paraya gevirme giigliigudur. Ve bu giidiik, kendisini, diger §eyler arasinda, yuksek faiz oraninda belli eder. Ama, para elde edildigine gore ikinci giidiik de ne oluyor? Sirf bir odeme sozkonusu olduguna gore, bir kimsenin elindeki paradan kurtulmasin-da ne gibi bir giidiik olabilir? Ve eger sozkonusu olan satinalma ise, bir kimsenin, bunahm siralannda satin almada giidiik gektigi gorulmiis. §ey midir? Ve sirf konuyu aydinlatmak idn diyelim ki, eger bu, tahil, pamuk, vb. gibi ozel bir kiUik ile ilgili ise, bu giidiik ancak bu metalann fiyatlan bakimindan sozkonusu olabilir, yoksa para-sermayenin degeri, yani faiz orani bakimindan degil; ve bu giidiik de son tahlilde, bizim kahramam-mizin §imdi bunlari alacak parasi olmasi olgusu ile a§ilmi§ olur. “3760. Ama yuksek bir iskonto orani, para elde etmede artmi§ bir giidiik degil midir? - Para elde etmede artmi§ bir giidiiktiir, ama bu giidiik paraya sahip olmak istemenizden ileri gelmiyor; bu yalnizca, sermaye elde etmede, uygar bir devletin karma§ik ili§kilerine gore artmi§ giidiigiin kendisini ortaya koydugu bidmdir” (ve i§te bu bidm, banke-rin cebine kar getirir). “3763. (Overstone yanithyor:) Banker, bir yandan mevduat kabul eden ve ote yandan bu mevduati, ki§ilerin ellerine sermaye bigiminde giivenle tevdi ederek kullanan bir aracidir.” En sonunda, onun sermayeden ne anladigini goriiyoruz. O, pa-rayi, giivenle tevdi ederek, kibarcasi, faiz kar§ihgi bor? vererek sermay-eye geviriyor. Bay Overstone, iskonto oranindaki bir degi§ikligin, bankadaki al-Un rezervi miktanndaki ya da mevcut para miktanndaki degi§iklikle esash bir iliskisi bulunmadigini, olsa olsa zaman bakimindan bir gakismamn sozkonusu olabilecegini ifade ettikten sonra yineliyor: “3805. Ulkedeki para di§anya akarak azaldigi zaman degeri artar ve Ingiltere Bankasi,
paramn degerindeki bu degisMge kendisini uydur-mak zorunda kahr” (burada sozkonusu olan, sermaye olarak paramn degerindeki, baska bir deyi§le faiz oranindaki degi§ikliktir, gunku paramn para olarak degeri, metalara kiyasla ayni kahr) “ve teknik deyimiyle bu, faiz oraninin yukselmesi demektir.” “3819. Ben bu ikisini hi? bir zaman birbirine kansUrmam.” - Para ile sermayeyi demek istiyor; Qiinkii, zaten hi? bir zaman bunlar arasinda bir aynm yapmiyor ki. “3834. Ulkenin zorunlu yiyecek maddelerinin ikmali idn” (1847 yihnda tahil idn) “odenmek zorunda kahnan ve ashnda sermaye olan Sok biiyiik miktar.” “3841. Iskonto oranindaki degismelerin, hiS kuskusuz” (Ingiltere Karl Marks
385 Kapital III
Bankasinin) “rezerv durumu ile cok yakin ili§kisi vardir, ciinkii, bu re-zerv durumu, iilkedeki para miktanndaki arti§ ya da azalmamn goster-gesidir; ve iilkedeki para miktanndaki arti§ ya da azalma ile orantih [sayfa 382] olarak, paranin degeri de artar ya da azahr; banka iskonto oranimn da bu degi§iklige uymasi gerekir.” - Boylece Overstone, n° 3755’te, §id-deUe reddettigi §eyi burada kabul etmi§ oluyor. - “3842. Bunlar arasinda siki bir ili§ki vardir.” Yani, bir yanda, bankanin tedaviil kismindaki kiilce miktan ile, ote yanda, bankacihk kismindaki banknot rezervini kastedi-yor. Faiz oranindaki degismeyi, burada para miktanndaki degismeyle acikhyor. Ama bu soyledikleri yanhsUr. Ulkede, dola§imdaki para arttigi icin, yedek para azalabilir. Halk daha fazla banknot aldigi ve meta yigma azalmadigi zaman, durum boyle olur. Ama boyle bir durumda faiz orani yiikselir, ciinkii, ingiltere Bankasinin banka sermayesi, 1844 tarihli yasa ile simrlandirilmisUr. Ama bunu soylemeye onun dili varmiyor, ciinkii bu yasa yuziinden bankanin iki kismi arasinda hi? bir ili§ki kalmami§ bulu-nuyor. “3859. Yiiksek bir kar orani daima sermaye icin biiyuk bir talep yaratacak; sermaye icin yuksek bir talep onun degerini yukseltecektir.” - iste sonunda, yuksek bir kar orani ile sermayeye olan talep arasindaki ili§kiyi Overstone’un anladigi §ekliyle goriiyoruz. §imdi, ornegin 1844-45’te pamuklu sanayiinde, pamuklu e§yaya kar§i talep fazla oldugu hal-de, ham pamuk ucuz oldugu ve ucuz kaldigi igin yuksek bir kar orani goriiliiyordu. Sermayenin degeri (ve daha onceki bir ifadesinde Over-stone sermayeye, herkesin kendi i§i igin gereksinme duydugu §ey diyor-du), bu omekte demek ki ham pamugun degeri, fabrikator iSin artmamis. oluyordu. ... Bu yuksek kar orani, bazi pamuklu fabrikatorlerini, i§lerini geni§letmek amaciyla krediyle para elde etmeye itmi§ olabilir. Boylece fabrikatoriin, para-sermayeye kar§i talebi yiikselmi§tir, yoksa baska hie bir§eye kar§idegil. “3889. Tipki kagidin banknot olabilmesi ya da olmamasi gibi, kiilce de para olabilir de olmayabilir de.” “3896. Lord Hazretlerini dogru anhyorsam, 1840’ta benimsemi§ oldugunuz, Ingiltere
Bankasinin Sikarttigi banknoUardaki dalgalanmala-nn, kiilge miktanndaki dalgalanmalara uymasi gerektigi g6rii§unu birakmis. bulunuyorsunuz? - §u olgiide birakmi§ bulunuyorum ki ... eli-mizde bulunan bilgilere gore, Ingiltere Bankasinin dola§imda bulunan banknoUannin, Ingiltere Bankasinin banka rezervlerinde bulunan bank-notlara eklenmesi gerekiyor.” - i§te bu miikemmel. Bankanin, hazine dairesindeki alUn kadar ve bundan da 14 milyon fazla kagit para basabi-lecegi iizerine olan keyfi hiikiim hi? ku§kusuz. onun QikartUgi kagit parala-nn, alUn rezervlerindeki dalgalanmalar ile dalgalanacagi anlamini ta§iyor. Oysa, bugiin “elimizde bulunan bilgiler”, bankanin boylece basabilecegi (ve Issue Department^ Banking Department* devredecegi) banknot kitlesinin, Ingiltere Bankasinin iki kismi arasinda, altin rezervindeki dal-
86
Karl Marks Kapital III
galanmalar ile dalgalanan bu dola§imin, Ingiltere Bankasi di§indaki bank-not dola§imindaki dalgalanmalan belirlemedigini agikga ortaya koydugu igin, bu son -gergek dola§im- banka yonetimi igin onemsiz [sayfasss] bir sorun haline gelmi§, bankamn iki kismi arasinda cereyan eden ve ger-qek dola§imla arasindaki fark, rezervlerde yansiyan dola§im tek basma kesin bir onem kazanmisUr. Di§ alem igin bu igerdeki dola§im, yalniz rezervlerin, bankamn, banknot gikartma konusundaki yasal azamiye ne derece yaklasUgim ve mu§terilerinin, banking department’tan daha ne kadar alabileceklerini gostermesi bakimindan onemlidir. Asagidaki satirlar, Overstone’un mala fides’Mn* parlak omegidir: “4243. Sizce, sermaye miktan aydan aya, son yillarda iskonto oranindaki dalgalanmalarda goruldiigu gibi, degerini degistirecek derecede dalga-lamr mi? - Sermaye talebi ile arzi arasindaki ili§ki, hi? ku§kusuz ?ok kisa donemlerde bile dalgalanabilir. ... Diyelim Fransa yann, ?ok biiyuk bir miktar bor? alacagini bildirecek olsa, hi? ku§ku yoktur ki, bu derhal, bu iilkede paranin degerinde yani sermayenin degerinde biiyuk bir degisMge yolagar.” “4245. Fransa, herhangi bir amaSla, birdenbire 30 milyon degerinde meta istedigini bildirse, daha bilimsel ve daha yahn bir terimle, sermaye igin biiyuk bir talep dogar.” “4246. Fransa’nin, aldigi borgla saUn almak istedigi sermaye bir §eydir, sermayeyi kendisiyle satin alacagi para baska bir seydir; burada, deger bakimindan degisen para midir, degil midir? - Bu soruyla bana oyle geliyor ki, asil yeri bu komisyon odasindan gok, bir bilgenin hiicresi olmasi gereken, eski soruyu yinelemi§ oluyoruz.” Ve bunu soyleyerek gekiliyor, ama bilgenin hiicresine degil.84 [sayfa 384]
84
Sermayeyle ilgili konularda, Overstone’un dii§tiigii kavram karga§asi iizerinde Otuzikinci Boliimiin sonunda daha fazla durulacaktir. [-F. E.] * Kotu niyet. -f. Karl Marks
387 Kapital III
YiRMiYEDiNCi BOLIJM KAPiTALIST URETIMDE KREDIMN ROLU
KREDI sistemi konusunda buraya kadar yapilan genel aSiklama-lar§unlar olmu§tur: I.Kar oramnin e§iUenmesini, ya da turn kapitalist uretimin dayan-digi bu e§itlenme harekeUerini saglamak iizere kredi sisteminin zorunlu geli§mesi. II.Dola§im giderlerinin azalmasi. 1) Dola§im giderlerinden ba§ta gelen birisi, bizatihi deger olmasi nedeniyle paranin kendisidir. Bu giderde, kredi aracihgi ile tig §ekilde tasarruf saglanir. A. Ticari i§lemlerin biiyiik bir bolumiinde paranin tamamen bir yana birakilmasiyla. B. Dola§im aracimn dola§imini hizlandirmakla.85 Bu kismen [sayfa 385] a§agida, 2)’de belirtilecek olan §eylere tekabiil eder. Bir yanda bu
hizlandirma teknik bir i§lemdir; yani tiiketime ait metalann, fiili devir 85
“Yil boyunca dola§imdaki banknot tutan 1812 yilinda 106.538.000 frank; 1818’de 101.205.000 frank idi; oysa para dola§imi ya da her tiirlii hesaba ait yilhk toplam odemeler ve tahsilat, 1812’de 2.837.712.000 frank, 1818’de 9.665.030.000 frank idi. Fransa’da para dola§im faaliyeti bu nedenle 1818 yilinda 1812’ye gore iigte-bir oraninda idi. Dola§im hizinin en biiyiik diizenleyicisi kredidir. Bu durum, para-piyasasi iizerindeki sjddetli bir baskinin nigin genellikle dolu bir dola§imla e§zamanli oldugunu agiklar.” (The Currency Theory Reviewed, etc., s. 65.) -“1833 Eylulu ile 1843 Eylulii arasinda, biitiin Birle§ik Krallik’ta yakla§ik 300 banka, banknot gikartan bankalar arasina katildi; bunun sonucu, dola§imda ikibuguk milyon miktannda bir azalma oldu; 1833 Eylulu sonunda 36.035.244 sterlin, 1843 Eylulu sonunda 33.518.554 sterlin idi.” (Lc, s. 53.) - “iskogya’daki olaganustii dola§im faaliyeti 100 sterlin ile ingiltere’de 420 sterlini gerektirecek miktarda parasal i§lemi gergeklestiriyordu.” (Lc, s. 55. Bu son ornek yalniz bu isjemin teknik yani ile ilgilidir.)
88
Karl Marks Kapital III
buyuklukleri ve sayisi ayni iken; daha kiiciik miktarda para ya da para simgesi ayni i§levi yerine getirir. Bu, bankacihk teknigine bagh bulunan bir §eydir. Ote yandan, kredi, metalann ba§kala§im hizlanni artirarak, paranin dola§im hizini da artirmi§ olur. C. Altin para yerine kagit paranin konulmasi. 2) Kredi aracihgi ile, dola§imin ya da metalann ba§kala§iminin, daha sonra da sermayenin ba§kala§iminin bireysel evrelerinin hizlandi-nlmasi ve bununla birlikte genellikle yeniden-iiretim siirecinin hiz ka-zanmasi. (Ote yandan, kredi, satinalma ve satma harekeUerinin birbirin-den uzun sure aynlmalanna yardim eder ve boylece spekiilasyon icin bir temel hizmeti goriir.) Yedek fonlarda, §u iki §ekilde goriilebilecek daralma: bir yandan, dola§im aracinda bir azalma olarak, ote yandan, sermayenin, daima para-biciminde bulunmasi gereken kisminda bir ek-silme olarak.86 III. Hisse senetli §irkeUerin kurulu§u. Boylece: 1)Uretimin ve giri§imin olceginde, bireysel sermayeler icin olanak-siz bulunan muazzam bir geni§leme ayni zamanda, daha once hiikii-met giri§imleri olan kurulu§lann kamu giri§imi haline gelmesi. 2)Kendisi toplumsal iiretim bicimine dayanan ve iiretim araclan ile emek-giiciiniin toplumsal yogunlasmasim ongoren sermaye, burada, ozel sermayeden farkli olarak, dogrudan dogruya toplumsal sermaye (dogrudan biraraya gelmi§ bireylerin sermayeleri) bicimini ahr ve bunun giri§imleri, ozel giri§imlerden ayn ve farkli toplumsal giri§imler §ekline girer. Bu, ozel miilkiyet olarak sermayenin, kapitalist uretimin kendi cercevesi icersinde ortadan kalkmasidir. 3) Fiilen i§lev yapan kapitalistin yalnizca bir yonlendirici, baskalanna ait sermayenin yoneticisi, ve sermaye sahibinin sirf bir sahip, sirf bir para-kapitalist haline donusmesi. Bunlann aldiklan temettiiler, faiz ile giri§im kanni, yani toplam kan icerse bile, (ciinkii, yoneticinin
iicreti, fiyaU, herhangi baska bir emek gibi emek-piyasasinda duzenlenen, belirli tiirden vasifh bir emegin iicretidir ya da boyle olmahdir), bu toplam kar bundan boyle ancak faiz biciminde elde edilmekte, yani tipki yoneticinin ki§iliginde, bu i§levin sermaye sahipliginden aynlmi§ olmasi gibi, fiili yeniden-iiretim siirecindeki i§levden §imdi tamamen aynlmis. bulunan sermaye miilkiyeti icin sirf bir tazminat olarak ahnmaktadir. Kar , boylece (artik yalniz, hakkim bore alanin kanndan alan kismi, yani faiz degil), iiretim araclannin sermayeye d6nii§mesinden, yani bu iiretim araclannin, gercek iireticiler kar§isinda yabancila§malanndan, bir ba§kasinin miilkiyeti olarak, yoneticiden en son giindelikci i§ciye kadar [sayfasse] iiretimde fiilen yeralan biitiin bireyler arasinda bulu nan zithktan dogan, ba§kalannin arti-emegine sirf bir elkoyma olarak 86
“Bankalann kurulu§undan once ... dola§im amaglan igin gekilen sermaye miktari, her zaman, fiili meta dola§iminin gerektirdiginden fazlaydi.” [Economist, 1845, s. 238.) Karl Marks
389 Kapital III
goriinur. Hisse senetli §irkeUerde, i§lev, sermaye miilkiyetinden aynlmistir, dolayisiyla da emek, iiretim araclan sahipliginden ve arti-emekten ta-mamen aynlmistir. Kapitalist uretimin sonal geli§mesinin bu sonucu, her ne kadar artik bireysel ureticilerin ozel miilkiyeti olmaktan cok, biraraya gelmi§ ureticilerin dogrudan toplumsal miilkiyeti haline gelmi§se de, sermayenin, ureticilerin miilkiyetine yeniden doniismesine yonelik zorunlu bir geci§ evresidir. Ote yandan bu hisse senetli §irketler, yeni-den-iiretim siirecinde, hala kapitalist miilkiyet ile bagh bulunan biitiin i§levlerin, sirf biraraya gelmi§ ureticilerin i§levlerine, toplumsal i§levlere doniismesi yoniinde bir geci§ evresidir. Daha ileriye gitmeden dikkate ahnmasi gerekli, ekonomik ba-kimdan onemli bir de su olgu var: Kar, burada, faizin katiksiz bir bicimi-ne buriindugu icin, bu tiir giri§imler, sirf faiz saglasalar bile gene de olanaklidir, ve bu, genel kar oranindaki dii§meyi durduran nedenlerden biridir, ciinkii, degismeyen sermayenin degisen sermayeye oraninin pek biiyuk oldugu bu gibi giri§imler, genel kar oraninin e§itlenmesine zorunlu olarak girmezler. [Marx yukardaki satirlan yazali beri, bildigimiz gibi, ikinci ve iiciincii derece hisseli §irketleri temsil eden yeni sanayi giri§im bicimleri gelismi§ bulunuyor. Bugiin geni§-61cekli sanayiin biitiin alanlannda uretimin her giin artan bir hizla geli§mesi, bu artan iiriinlere ait piyasalann buyiimelerinde goriilen yava§lama ile dengelenir. Hizla gelisen uretimin bir ayda urettigini, piyasa bir yilda zor emebilir. Buna, bir de, her sanayi iilkesinin kendisini digerlerinden ve ozellikle Ingiltere’den ayiran ve iistelik iilke icersindeki uretimin verimini yapay olarak artiran koruyucu giimriik politikasim eklemek gerekir. Sonuc, genel, kronik bir asm-uretim, dii§iik fiyatlar, diisen ve hatta biisbiitiin yokolan karlar; kisacasi, goklere cikar-tilan rekabet ozgurlugu, artik sabnnin son noktasina ulasmistir ve kendi apacik, rezilce iflasim kendi agziyla ilan etmek zorundadir. Ve bu, her iilkede belli bir alandaki biiyiik sanayicilerin, uretimin diizenlenmesi icin kartel halinde birlesmesi yoluyla yer ahr. Bir komite, her kurulusun iiretecegi miktan saptar ve gelen sipari§lerin dagihminda son soz sahibi-dir. Bazan Ingiliz ve Alman demir sanayilerinde oldugu gibi, uluslararasi karteller bile
kurulmu§tur. Ne var ki, bu tiir iiretim ortakliklan bile yeterli olmamistir. Firmalar arasindaki cikar catismalan bu ortakhgi sik sik bosmu§, rekabeti geri getirmi§tir. Bu, uretimin olceginin olanak verdigi bazi sanayi kollannda, bu sanayi kolundaki tiim uretimin tek bir yonetim altinda, tek bir biiyuk anonim §irket halinde toplanmasina yolacar. Amerika’da bu tekrar tekrar,denenmi§tir; Avrupa’da bugiine kadar bu-nun en biiyuk omegi, biitiin Ingiliz alkali uretimin tek bir firmamn eline toplayan United Alkali Trust’tur. Otuzu a§kin firmamn eski sahipleri tiim kurulu§lannin yakla§ik degerinin kar§ihgi olarak, trostiin sabit [sayfa 387] sermayesini temsil eden, asagi yukan 5 milyon sterlin tutannda hisse senedi almi§lardir. Teknik yonetim, ayni eski ellerde kalmakta, ama i§
90
Karl Marks Kapital III
yonetimi ve denetimi, genel bir idarenin elinde toplanmaktadir. Yakla§ik 1 milyon sterlin tutannda dola§an sermaye (floating capital), satin ahn-mak iizere kamuya sunulmu§tur. Toplam sermaye bu nedenle 6 milyon sterline ulasmis. bulunuyor. I§te boylece, tiim kimya sanayiinin temelini te§kil eden bu kolda rekabetin yerini Ingiltere’de tekel almi§ ve gelecek-te tiim toplumun, ulusun, en tath bicimde soyulmasi icin yol acilmistir. -F. E.] Bu kapitalist uretim tarzinin, bizzat kapitalist uretim tarzi icersin-de ortadan kaldinlmasidir ve dolayisiyla prima facie yeni bir uretim bigi-mine geci§in yalnizca bir evresini temsil eden, kendi kendini coziimleyen celiskidir. Bu boyle bir celiski olarak, kendisini, kendi sonuclanyla da ortaya koyar. Bazi alanlarda tekel kurar ve boylece devlet mudahalesini gerekli kilar. Yeni bir finans aristokrasisi, kurucular, spekiilatorler ve dii-pediiz nominal direktorler seklinde yeni bir asalaklar ziimresi turetir; birle§ik kurulu§lar, hisse senedi cikartmak ve hisse senedi spekiilasyonlan yoluyla tarn bir sahtekarhk ve dolandincihk sistemi yaratmi§ olur. Bu, ozel miilkiyetin denetimi olmaksizin, ozel bir uretim bicimidir. IV. Kapitalist ozel sanayiin, kapitalist sistemin kendi temeli iize-rinde yokedilmesini temsil eden ve yeni uretim alanlarma yayildikca ve buralan egemenligi altina aldikca ozel sanayii ortadan kaldiran hisse senetli §irketler i§i di§inda, kredi, bireysel kapitaliste ya da kendisine kapitalist goziiyle bakilan kimseye, belli sinirlar icersinde ba§kalannin sermayesi ve mail, ve boylece de baskalarimn emegi iizerinde mutlak bir denetim olanagi saglar.87 Kendi bireysel sermayesi iizerinde degil de toplumsal sermaye iizerindeki bu denetim, ona, toplumsal emek iizerinde denetim olanagim verir. Bir kimsenin gercekten sahip oldugu ya da kamuoyunca sahip bulundugu kabul edilen sermayenin kendisi, ar-tik yalnizca kredi iistyapisinin oturdugu bir temel haline gelir. Bu, ozel-likle, toplumsal iiriiniin cok biiyuk bir kismimn kendisinden gectigi toptan ticaret icin dogrudur. Biitiin standart olciiler, kapitalist iiretimde hala azcok hakli goriilebilecek biitiin mazeretler burada yokolur. Spekiilas-yon yapan toptanci tiiccarm tehlikeye attigi miilkiyet,
kendi mulkiyeti degil, toplumsal mulkiyettir. Sermayenin kokeninin tasarruf oldugu yo-lundaki soz de, burada gene cikarci bir anlama biiriiniir; ciinkii onun 8
' Ornegin, 1857 gibi bir bunahm yihnda iflas eden firmalann TimesUki listesine bakiniz ve bu iflas edenlerin ozel miilklerini borg miktarlan ile kar§ila§tinniz. “§urasi bir gergektir ki, sermaye ve krediye sahip kimselerin satinalma giicii, spekiilatif piyasalar konusunda bilgisi bulunmayan bir kimsenin dii§iinebileceginin gok daha otesindedir.” (Tooke, Inquiry into the Currency Principle, s. 79.) “Normal ismi yiiriitmeye yetecek kadar sermayesi bulundugu bilinen ve isjnde iyi bir krediden yararlanan bir kimse eger ticaretini yaptigi nesnenin fiyatinda bir yiikselme olacagina inanirsa ve giri§tigi spekiilasyonun ba§inda ve geli§mesi sirasindaki ko§ullar kendisine yardim ederse, sermayesi ile kiyaslanamayacak kadar muazzam miktarlarda satin almada bulunabilir.” [Ibid., s, 136.) “Tiiccarlar, fabrikatorler, vb., ticari isjemlerini, yalniz kendilerine ait sermayenin kullanimryla yapabileceklerinin gok daha otesine goturiirler. Sermaye, bir ticari kurulu§unun giri§ecegi i§lemin sinin olmaktan gok, iyi bir kredinin iizerine kurulabilecegi bir temeldir.” [Economist, 1847, s. 333.) Karl Marks
391 Kapital III
istedigi §ey, [sayfa 388] kendisi icin ba§kalannin tasarrufta bulunmasidir. [Tipki, son zamanlarda biitiin Fransa’nin elbirligiyle Panama Kanah do-landincilan icin birbucuk milyon frank tasarrufta bulunmalan gibi. Ashn-da, Panama Kanah ile ilgili sahtekarhgin ba§tan sona oykiisii, daha bu i§ olmadan, tarn yirmi yil once burada kesinlikle beklenen ve bilinen bir seydi. -F.E.) Tutumlulukla ilgili oteki sozler de, gene, §imdi kendisi de bir kredi araci haline gelen liiks ile diipediiz ciiriige cikartilmi§ haldedir. Kapitalist iiretimin daha az gelismi§ a§amalannda bir anlam ta§iyan kav-ramlar burada tamamen anlamsiz hale gelmistir. Ba§an ve ba§ansizhgin her ikisi de burada, sermayenin merkezile§mesine ve boylece en goriil-memi§ olciide mulksiizlestirmeye vanr. Mulksiizlestirme burada, dogru-dan iireticilerden ba§lar, daha kiiciik ve orta boy kapitalistlerin kendilerine kadar uzamr. Bu, kapitalist uretim tarzi icin ciki§ noktasidir ve ba§anlmasi, bu uretim tarzinin hedefidir. Son kertede, biitiin bireylerin uretim aracla-nndan yoksun birakilmasim, kendisine amac edinmistir. Toplumsal iiretimin geli§mesiyle birlikte uretim araclan, ozel iiretimin araclan ve ozel iiretimin iiriinleri olmaktan cikar ve bundan sonra ancak biraraya gelmi§ iireticilerin elinde, uretim araclan, yani bunlann toplumsal iiriinleri ol-duklan icin gene bunlann toplumsal miilkiyeti olabilirler. Ne var ki bu mulksiizlestirme, kapitalist sistem icersinde celi§kili bir bicimde, toplumsal mulkiyetin bir azinhk tarafindan ele gecirilmesi biciminde goriiniir; ve kredi sistemi bu azinhga gitgide daha fazla sirf bir maceralar toplu-lugu niteligini verir. Miilkiyet burada, hisse senedi biciminde bulundugu icin, hareketi ve eldegi§tirmesi, tamamen, kiiciik baliklann kopek bah-klan tarafindan yutulduklan ve kuzulann borsa kurtlan tarafindan mi-deye indirildikleri, borsada oynanan bir kumar halini ahr. Hisse senetli §irketlerde toplumsal uretim araclannin ozel miilkiyet gibi goriindugu eski bicime kar§i bir diismanhk vardir, ama hisse senedine doniisme, hala kapitalizmin aglan icersinde kapana sikismi§ haldedir; bu nedenle, servetin toplumsal servet ve ozel servet olarak nitelikleri arasindaki zit-hgi a§acak yerde, bu §irketler bunu yalnizca yeni bir bicim icersinde ge-li§tirirler. i§cilere ait kooperatif fabrikalar, fiili kurulu§lannin her yerinde, mevcut sistemin biitiin kusur ve
eksikliklerini dogal olarak yeniden iiret-tikleri ve iiretmek zorunda kaldiklan halde, eski bicim icersinde, yeninin ilk siirgiinlerini temsil ederler. Ama sermaye ile emek arasindaki zitlik, buralarda, once, ancak biraraya gelmi§ emekcileri kendi kendilerinin kapitalistleri haline getirmek, yani bunlara, uretim araclanm kendi eme-klerinden yararlanmak icin kullanma olanagim vermek §eklinde olsa bile a§ilmi§ olur. Bunlar, maddi uretim giiclerindeki ve buna tekabiil eden toplumsal uretim bicimindeki gelisme belli bir a§amaya ula§tigi zaman, yeni bir uretim tarzinin eskisinden dogalhkla nasil dogup biiyii-dugiinii gosterirler. Kapitalist uretim tarzinin dogurdugu fabrika sistemi olmasa, kooperatif fabrikalar olmazdi. Ne de bunlar , ayni uretim tarzin-
92
Karl Marks Kapital III
dan [sayfa 389] dogan kredi sistemi olmaksizin geli§ebilirdi. Kredi sistemi yalniz, kapitalist ozel giri§imlerin kapitalist hisse senetli §irketlere yava§ yava§ d6nii§mesi icin belli ba§h temel olmakla kalmaz, bu kooperatif giri§imlerin, az-cok ulusal bir olcekte yava§ yava§ geni§lemesi icin de aracihk eder. Kapitalist hisse senetli §irketler de kooperatif fabrikalar kadar, kapitalist iiretim tarzindan ortaklasa iiretim tarzina geci§te gecici bicimler olarak kabul edilmelidir; aradaki tek aynm, zithgin, birisinde negatif digerinde ise pozitif olarak coziilmesidir. Buraya kadar kredi sisteminin gelismesini -ve kapitalist mulkiye-tin bu geli§menin oziinde yatan ortadan kalki§im- ba§hca, sanayi ser-mayesi ile ili§kisi bakimindan inceledik. Asagidaki boliimlerde kredi sistemini, faiz getiren sermaye ile faiz getiren sermaye olarak ili§kisi ve bu sermaye iizerindeki etkisi bakimindan ve boylece buriindiigu §ekil acisindan ele alacagiz; ve genellikle bir de hala belirtilmesi gereken ozellikle ekonomik birkac nokta kahyor. Amaoncesu: Kredi sisteminin, a§in-iiretimin ve ticarette asm-spekiilasyonun ana manivelalan gibi goriinmesinin biricik nedeni, dogasi geregi esnek olan yeniden-uretim siirecinin burada son sinirlanna kadar zorlanmasi-dir; ve bu zorlanmaya da, toplumsal sermayenin biiyuk bir kisminin, bunun sahibi olmayan ve dolayisiyla i§leri, bizzat kendi i§ini yuruttugu zaman kendi mail olan sermayesinin sinirlanni dikkatle olciip bictigi halde §imdi bambaska bir bicimde ele alan kimseler tarafindan kullanil-masi yolacar. Bu yalnizca §u olguyu gozler online serer ki, kapitalist iiretimin celiskili niteligine dayanan sermayenin kendi kendisini geni§letmesi, ancak belli bir noktaya kadar gergek serbest bir gelismeye izin verir ve boylece, ashnda, siirekli olarak kredi sistemi ile yikilmasi ve kopartilmasi gereken kacimlmaz engeller ve baglar yaratir.88 Dolayisiyla, kredi sistemi, iiretken giiclerin maddi gelismelerini ve bir diinya-piya-sasi kurulmasim hizlandirmaktadir. Yeni bir iiretim tarzinin bu maddi temellerini boyle bir yetkinlik derecesine yukseltmek, kapitalist iiretim sisteminin tarihsel gorevidir. Aym zamanda, kredi, bu celi§kinin
§iddetli patlamalanni -bunahmlan- hizlandinr ve boylece eski iiretim bicimini coziip dagitacak ogeleri olu§turur. Kredi sisteminin oziinde yatan iki karakteristiginden birisi, kapitalist iiretimin itici giicii olan, baskalanmn emeginin somiiriilmesi yoluyla zenginlesmeyi, en katiksiz ve en dev boyutlara ula§mi§ bir kumar ve sahtekarhk sistemi halini ahncaya kadar gelistirmek, ve toplumsal serve-ti somiiren azinhgin sayisini gitgide azaltmak, digeri de, yeni bir iiretim tarzina geci§ bicimini olu§turmaktir. Kredi sisteminin Law’dan Isaac Pereire’e kadar belli bash sozciilerine, dolandinci ve peygamber kar-masi o tatli ozelligi veren de, i§te onun bu belirsiz niteligidir. [sayfa 390] 88
Th. Chalmers [On Political Economy, etc., Glasgow 1832, -Ed.]
Karl Marks
393 Kapital III
YiRMiSEKiZiNCi BOLUM DOLA§IM ARACI VE SERMAYE TOOKE VE FULLARTON’UN GORU§LERi
DOLA§IM araci ile sermaye arasinda, Tooke,89 Wilson ve diger-lerinin cizdikleri aynm, ve dolayisiyla para olarak dola§im araci, genellik-le para-sermaye olarak dola§im araci ile, faiz getiren sermaye olarak isayfaSD,] (Ingilizcedeki para getiren sermaye “moneyed capital” anlamin89
Burada, Tooke’dan s. 390’da [bu baskida: s. 355.] Almancasindan aktardigimiz konuyla ilgili pasajin ashni veriyoruz: “Bankerlerin yaptiklan i§, talep iizerine odenebilecek banknotlann gikartilmasi bir yana birakildiginda, tiiccarla tiiccar ve tiiccarla tiiketiciler arasindaki istemlerin Dr. (Adam) Smith
tarafindan isaret edilen aynmina uygun olarak iki kola aynlabilir. Bankerlerin isterinin bir kolu sermayelerini hemen kullanma durumunda olmayan kimselerden sermaye toplamak ve bunu, bu olanaga sahip kimselere dagitmak ya da aktarmaktir. Diger kolu, miisterilerinin gelirlerinden mevduat kabul etmek ve tiiketim nesnelerine yaptiklan giderleri igin istenilen miktarlan bunlara odemektir. .. bunlardan ilki sermaye dola§imi, ikincisi para dola§imidir. “ (Tooke, Inquiry into the Currency Principle, London, s. 36.) Birincisi “sermayenin bir yandan toplanmasi ve diger yandan dagihmidir.”; ikincisi, “gevrenin yerel amaglan igin dola§imin diizenlenmesidir.” (Ibid, s. 37.) Kinnear’in a§agiya ahnan satirlannda gok daha dogru bir anlayis. belirtilmekte: “Para. .. ashnda farkli iki i§lemi yerine getirmek igin kullanihr. ... Tiiccarlar ile tiiccarlar arasinda, bir degisjm araci olarak, sermayenin aktanlmasini saglayan bir aragtir; yani para olarak belli bir miktar sermayenin, metalar seklinde estt miktarda sermaye kar§ihginda degisHmesidir. Ama iicretlerin odenmesinde ve tiiccarlar ile tiiketiciler arasindaki satinalma ve satista kullanilan para-sermaye olmayip, gelirdir; toplulugun gelirlerinin, giinliik harcamalara aynlan kismidir. Bu, siirekli giinliik kullanim igin dola§imda bulunur ve sozciigiin tarn anlamiyla dola§im araci denilebilecek kisimdir. Sermaye avanslan, tamamen, banka ile diger sermaye sahiplerinin isteklerine baghdir, giinkii borg alacaklar nasil olsa her zaman bulunur; oysa dola§im araci miktan, paranin giinliik harcamalar amaci nedeniyle iginde dola§tigi toplulugun gereksinmelerine baghdir.” (J. G. Kinnear, The Crisisand the Currency, London 1847, [s. 3-4].)
94
Karl Marks Kapital III
da) dola§im araci arasindaki ayrimlar, karmakan§ik edilmistir ve §u iki §eye vanr. Dola§imdaki para, bir yandan gelirin harcanmasim, dolayisiyla, bireysel tiiketiciler ile perakendeci tiiccarlar -tiiketicilere, uretken tiike-ticilerden ya da ureticilerden farkli olarak sati§ yapan biitiin tiiccarlar bu kategoriye girerler- arasindaki trafigi sagladigi siirece, sikke (para) olarak dola§imda bulunur. Burada para, surekli olarak sermayenin yetini aldigi halde, sikke i§levi ile dola§im yapar. Bir iilkedeki paranin belli bir kismi, bu kisim devamh degisen sikkelerden olu§tugu halde, surekli olarak bu i§leve aynlmistir. Ne var ki, para, ister satinalma araci (dola§im araci), ister odeme araci §eklinde olsun, sermayenin transferini sagladigi siirece, sermayedir. Bu nedenle, parayi sikkeden ayiran sey, ne sati-nalma arachgi ve ne de odeme arachgi i§levidir, ciinkii o, tiiccar ile tiiccar arasinda, bunlan birbirlerinden nakit parayla satin almada bulun-duklan siirece, satinalma araci olarak da i§ gorebilecegi gibi, tiiccar ile tiiketici arasinda, kredi verildigi ve gelir daha odenmeden harcandigi siirece odeme araci olarak da i§ gorebilir. Demek ki, aradaki fark, ikinci durumda bu paranin yalmz bir taraf icin, satici icin sermayeyi yerine koymakla kalmayip, diger taraf olan alia tarafindan sermaye olarak har-canmasi, elden cikartilmasidir. Dolayisiyla, fark, gercekte, gelirin para-biqimi ile sermayenin para-biqimi arasindadir, yoksa, dola§imdaki para ile sermaye arasinda degildir; ciinkii, belli bir miktardaki para, tiiccarlar arasindaki ahm-satimlarda oldugu kadar, tiiketiciler ile tiiccarlar arasindaki ah§-veri§lerde de dolasim yapar. I§te bunun icin, her iki i§levinde de ayni derecede dola§imdaki paradir. Tooke’un goriisu, bu soruna ce§itli yollardan kan§ikhklar getirmektedir: 1)i§levsel ozellikleri kan§tirarak; 2)Her iki i§levde bir arada dolasan para miktan sorununu ortaya atarak. 3)Her iki i§levi yerine getirmek icin dola§imda bulunan ve boyle-ce, yeniden-iiretim siirecinin her iki alaninda yeralan para miktarlannin nispi oranlan sorununu one siirerek. 1. nokta iizerinde: Paranin bir bicimde dola§im araci ve digerin-de sermaye oldugu
yolundaki i§levsel aynmlan birbirine kan§tirma. Para, ister gelirin gerceklestirilmesi, ister sermayenin transferi icin olsun, bir ya da diger i§levi yerine getirdigi siirece, satin almada ve sati§ta, ya da odemede, satinalma ya da odeme araci olarak, ve sozcugun daha geni§ anlamiyla, dola§im araci olarak i§lev yapar. Paranin, onu harcayan ya da alanin hesaplannda, onun icin sermaye ya da geliri temsil etmesi ko-nusunda ta§idigi anlam, hicbir §eyi degistirmez, ve bu iki kez goriinmek-tedir. Iki ayn alanda dola§imda bulunan paranin tiirleri farkli olmakla birlikte, ayni para parcasi, omegin, be§ sterlinlik bir banknot bir alandan, digerine gecer ve her iki i§levi ardarda yerine getirir; ve bu yalmz, perakendeci tiiccann, sermayesine para-bicimini ancak musterilerinden alKarl Marks
395 Kapital III
digi [sayfa 392] sikke §eklinde verebilmesi nedeniyle bile olsa kacimlmaz bir §eydir. Gercek bozuk paramn, dola§im alamnin agirhk merkezinin, perakende ticaret alani oldugu kabul edilebilir; perakendeci tiiccann para bozmak icin her zaman buna gereksinmesi vardir ve musterilerin yaptiklan odemelerde gene devamh olarak bu paralan geri ahr. Ama o, bir de, para, yani deger olgiisu olarak hizmet eden madenden yapilma sikke de ahr; Ingiltere’de, bir sterlinlik sikkeler hatta banknotlar ozellikle be§-on sterlinlik banknotlar vardir. Bu altin sikkeler ile banknotlan ve ayirabildigi bozuk parayi perakendeci tiiccar her gun ya da her hafta bankasina yatinr ve satin almalannin kar§ihgmi, bankadaki mevduati iizerine cektigi ceklerle oder. Ne var ki, aym altin sikkeler ve banknotlar da, tuketici olarak turn halk tarafindan, gelirlerinin para-bicimi §eklinde, bankalardan, dogrudan dogruya ya da dolayh (omegin, iicreUerin oden-mesi icin fabrikatorlerin cektikleri bozuk paralar) yoldan devamh cekilir ve, siirekli bicimde perakendeci tiiccarlara geri donerek, sermayeleri-nin bir kismim ve aym zamanda da gelirlerinin bir kismini tekrar gercek-le§tirmi§ olurlar. Bu son durum onemlidir ve Tooke bunu tamamen gozden kacirmisUr. Ancak paramn, para-sermaye olarak harcandigi yeni-den-iiretim siirecinin ba§langicinda (Kitap II, Kisim 1), sermaye-deger, saf sermayedeger olarak bulunur. Ciinkii, iiretilen metalar, sirf sermay-eyi degil, arti-degeri de icerirler; bunlar artik bizatihi sermaye olmakla kalmayip, sermaye olarak gerceklik kazanmi§ sermaye, kendilerine bir gelir kaynagi kaUlmi§ sermayedirler. Perakendeci tiiccann, kendisine donen paraya kar§ihk verdigi sey, metalan, bu nedenle, onun icin sermaye arh kar, sermaye arti gelirdir. Aynca perakendeci tiiccara donmekle dola§imda bulunan para, sermayesinin para-bicimini yerine konulmu§ olur. Bu nedenle gelirin dola§imi olarak dola§im ile, sermayenin dola§imi arasindaki farki, dola§imdaki para ile sermaye arasindaki farka indirgemek tamamen yanh§Ur. Bu ifade bicimi, Tooke’un omeginde onun diipediiz, kendi banknotunu cikartan bir bankerin g6ru§iinu benimsemi§ olmasindan ileri geliyor. Bu banknotlann, siirekli olarak halkin elinde bulunan ve dola§im araci
olarak i§ goren kismi (devamh degi§ik bank-noUardan olu§sa bile) bankere, kagit ve baski giderleri di§inda herhangi bir gidere malolmazlar. Bunlar, onun kendi adina duzenlenmi§, dola§imda bulunan bore senetleridir (policelerdir), ama kendisine para getirmekte ve boylece, sermayesini geni§letme araci olarak hizmet et-mektedirler. Gene de bunlar ister kendisine ait olsun, ister bore ahnmi§ olsun, kendi sermayesinden farklidirlar. I§te bunun icin banker bakimin-dan, dola§imdaki ile sermaye arasinda bu terimlerin tammlanmalanyla ve hele Tooke tarafindan yapilan tammlamalarla hie bir ili§kisi bulunma-yanozel bir aynm vardir. Bu farkli nitelik -ister gelirin para-bicimi olarak, ister sermayenin [sayfa 393] para-bicimi olarak hizmet etsin- paramn bir dola§im araci olma
96
Karl Marks Kapital III
niteliginde hie bir §eyi degistirmez; bu i§levlerden hangisini yerine geti-rirse getirsin, o, bu niteligini daima korur. Gercekte para, satinalma ve sati§lann dagimkligi ve geliri harcayanlarin cogunlugunun, i§cilerin kredi ile nispeten az §ey satin alabilmeleri nedeniyle, gelirin para-bicimi ola-rak i§ gordiigii hallerde, daha cok, fiili dola§im araci (sikke, satinalma araci) olarak hizmet eder; oysa, dola§im aracimn, sermayenin para-bici-minde bulundugu, ticaret aleminin trafigi icersinde para, kismen yogunlasma ve kismen de mevcut kredi sistemi nedeniyle, esas olarak odeme araci hizmeti goriir. Ama, odeme araci olarak para ile, satinalma araci (dola§im araci) olarak para arasindaki aynm, paramn kendisine ili§kin bir aynmdir. Bu, para ile sermaye arasindaki bir aynm degildir. Perakende ticarette daha fazla bakir ve gumu§, toptan ticarette daha fazla altin dola§im yapar, ama bu, bir yandan gumiis. ile bakir, ote yan-dan altin arasindaki aynm, dola§im ile sermaye arasindaki fark demek degildir. 2.nokta iizerinde: Her iki i§levle birarada dola§imda bulunan para miktan sorununun one suriilmesi; para, ister satinalma araci, ister odeme araci olarak -bu iki alandan hangisinde bulunursa bulunsun, ve gelir ya da sermayeyi gerceklestirme i§levinden bagimsiz olarakdola§imda bulundugu siirece, dola§imdaki kiUesinin miktan, daha once, metalann basit dola§imim irdelerken gelistirilmis. olan yasalara (Buch I, Kap. Ill, 2, b) tabidir. Dola§im hizi, dolayisiyla, ayni para parcalanmn belli bir siire icersinde satinalma ve odeme araci olarak yerine getirdikleri i§levlerin kac kez yinelendigi, e§zamanh satin almalann sati§lann ya da odemelerin kiUesi, dola§imda bulunan metalann fiyaUannin toplami ve ensonu ayni siirede tasfiye edilecek odeme bilancolan, her iki durumda da, dola§imdaki paramn, dola§im aracimn kiUesini belirler. Bu §ekilde kullamlan paramn, odeyici ya da parayi alan icin sermayeyi ya da geliri temsil etmesinin hie bir onemi yoktur ve durumu hie bir sekilde degistir-mez. Bu paramn kitlesi, yalmzca, saUnalma ve odeme araci olarak yapti-gii§lev ile belirlenir.
3.nokta
iizerinde: Her iki i§levi yerine getiren, ve dolayisiyla, yeni-den-iiretim siirecinin her iki alamnda dola§imda bulunan dola§im araci miktarlannin nispi oranlan sorunu konusunda. Her iki dola§im alam bir-birleriyle icsel bir baglanU halindedir, ciinkii, bir yandan, harcanacak olan gelirlerin kiUesi, tiiketimin hacmini ifade eder, ve ote yandan, iire-tim ve ticarette dola§imi yapan sermaye kitlelerinin biiyukliigii, yeniden-uretim siirecinin hacmini ve hizim ifade eder. Bununla birlikte bu ayni kosullar, her iki i§levde ya da her iki alanda dola§imda bulunan para miktan iizerinde, ya da Ingilizlerin bankacihk dilinde kullandiklan deyimle dola§im araci miktan iizerinde, hatta zit yonlerde i§leyen farkli etkide bulunurlar. Ve, bu Tooke’un, sermaye ile dola§im araci arasinda [sayfa 394] yaptigi kaba aynm icin yeni bir neden saglami§ olur. Currency Theory’yi savunan beylerin, iki seyi birbirine kan§tirmalan olgusu, bunlan iki farkli Karl Marks
397 Kapital III
kavram gibi gostermenin nedeni olamaz. Bolluk zamanlannda, yeniden-uretim siirecindeki yogun geni§-leme, hizlanma ve canlanma donemlerinde, i§giler tarn istihdam halin-dedirler. Genellikle iicreflerde de bir yiikselme olur, ve bu, Ucari cevrimin diger donemlerinde ortalamanin alUna diisen iicreUeri bir olciide telafi eder. Ayni zamanda, kapitalisUerin gelirleri de onemli olciide biiyiir. Tii-ketim genellikle artar. Meta-fiyaUan, hi? degilse, UcareUn ce§Mi hayaU kollannda diizenli bir yukselme gosterir. Dolayisiyla dola§imdaki para miktan, en azindan belirli simrlar icersinde artar, ciinkii dola§imin hizin-daki biiyiime, bir yandan da, dola§im araci miktanndaki biiyumeye bazi engeller koyar. Toplumsal gelirin iicreUeri olu§turan kismi, ba§langicta sanayi kapitalisUeri tarafindan degisen sermaye biciminde ve daima para-biciminde yatmldigi icin, bu, bolluk zamanlannda dola§imi icin daha fazla parayi gerektirir. Ama bizim, bunu, -once, degisen sermayenin do-la§imi icin gerekli para, sonra da emekcilerin gelirinin dola§imi icin ge-rekli para olarak- iki kez hesaba katmamiz gerekir. i§cilere iicret olarak odenen paralar, perakende Ucarette harcanir ve daha kiiciik cevrimler icersinde ce§itli ara i§lemlerden gecerek, a§agi yukan haftada bir kez, bankalara, perakendecilerin mevduaUan olarak donerier. Bolluk zamanlannda, paranin geriye aki§i, sanayi kapitalisUeri icin yumu§ak ve diizenlidir, bu nedenle de paraya olan gereksinme, daha fazla iicret odenme zorunlulugu yuziinden ve degisen sermayenin dola§imi icin daha fazla paraya gereksinme oldugu icin artmi§ olmaz. Toplam sonuc, gonenc donemlerinde, gelirin harcanmasina hiz-met eden dola§im araci kiUesinin onemli olciide artmasidir. Sermayenin transferi, §u halde, kapitalisUerin yalniz kendi arala-nnda gerekli dola§ima gelince, canh bir i§ donemi, ayni zamanda, en es-nek ve kolay kredi donemidir. Kapitalist ile kapitalist arasindaki dola§imin hizi, dogrudan dogruya kredi ile diizenlenir ve bakiyelerin odenmesi icin gerekli dola§im araci kitlesi, nakit saUn almalarda bile, buna uygun olarak azahr. Bu kitle muUak anlamda artabilir, ama yeniden-iireUm siirecinin geni§lemesine kiyasla, her tiirlii ko§ul alUnda nispi
olarak azahr. Bir yandan, daha biiyuk bir odemeler kiUesi, paranin aracihgi olmak-sizin yapihr; ote yandan, siirecin canhhgi nedeniyle, ayni para miktarimn hem saUnalma ve hem de odeme araci olarak harekeUnde bir hizlanma olur. Ayni miktar para, daha cok sayida bireysel sermayelerin geriye aki§im saglar. Biitiiniiyle bakildiginda, bu gibi donemlerde para dola§imi, I. De-partmani (gelirin harcanmasi) muUak anlamda geni§ledigi halde II. De-partmani (sermayenin transferi), hie degilse nispi olarak daralsa bile, tamamen dolu (full) goriiniir. [sayfa 395] Sermayenin geriye aki§lan, ikinci cildin birinci kisminda yeniden-uretim siirecinin irdelenmesi sirasinda gordiigiimiiz gibi, meta-serma-yenin paraya cevrilmesini, P-M-P’ ifade eder. Kredi, parabicimde geriye
98
Karl Marks Kapital III
aki§i, hem sanayi kapitalisti ve hem de tiiccar icin, fiili geriye aki§ zama-nindan bagimsiz kilar. Bunlann her ikisi de kredi ile satis. yapar; bunlann metalari, boylece, kendileri icin tekrar paraya cevrilmeden once, dolayi-siyla, kendilerine para-bicimde geriye akmadan once elden cikartilmi§ olur. Buna kar§ihk, bunlar, kredi ile satin almada bulunurlar ve bu §ekilde, metalanmn degerleri, bu deger gercekten paraya d6nu§turiilmeden once bile, yani meta-fiyaUan vadesi gelip odenmeden once, iiretken ya da meta-sermayeye cevrilmi§ olur. Bu gibi gonenc zamanlannda geriye aki§ yumu§ak ve kolay gecer. Perakendeci toptanciya, toptanci fabri-katore, fabrikator hammadde ithalcisine, vb. giivenle odemede bulunur. Bu hizh ve giivenli geriye aki§ goruntiisii, daima, gercekte sona erdikten sonra da, kredilerin hala devam etmesi nedeniyle epeyce bir sure daha devam eder, ciinkii, kredi geriye donu§leri, gercek geriye d6nii§lerin yerini almisUr. Bankalar, musterileri, paradan cok police ile odeme yap-maya ba§lar ba§lamaz tehlikenin kokusunu ahrlar. Liverpool’lu banka direktoriinun, s. 398’deki ifadesine bakimz. Daha once belirttigim bir seyi buraya almak istiyorum: “Kredinin egemen oldugu donemlerde, paramn dola§im hizi, meta-fiyaUanndan daha hizh artar, oysa, kredinin azaldigi donemlerde, meta-fiyatlan, dola§imin hizindan daha yava§ dii§er.” (Zur Kritik der politischen Oko-nomie, 1859, s. 83, 84.) Bunahm doneminde bunun tersi dogrudur. I No’lu dola§im dara-hr, fiyaUar dii§er, ucretler de ayni §ekilde dii§er; cahsan i§ci sayisi azahr, ticari i§lemlerin kiUesi kuciiliir. Tersine, paraya olan gereksinme, kredinin daralmasiyla, II No’lu dola§imda artar. Bu noktayi daha aynnUlanyla hemen inceleyecegiz. Hie kusku yoktur ki, yeniden-iiretim siirecindeki durgunluk ile elele giden kredi azalmasi ile, I No. icin, gelirin harcanmasi icin gerekli dola§im kiUesi darahr, oysa II No. icin, sermayenin transferi icin gerekli olan kitle geni§ler. Ne var ki, bu ifadenin Fullarton ve digerlerinin dii§unceleri ile ne derecede uyu§tugu, incelenmesi gereken bir seydir: “Borca dayanan bir
sermaye talebi ile, ek dola§im araci talebi tamamen ayn §eylerdir ve cogu kez aralannda bir bag yoktur.” (Fullarton, I.e., s. 82, Besmci Boliimiin ba§hgi.)90 [sayfa 396] 90
“Parasal araglara” (yani sermaye borg almak igin) “olan talebin, ek dola§im araglanna olan taleple 6zde§ oldugunu ya da hatta gogu kez bunlann birbirine bagh oldugunu tasawur etmek gergekten biiyiik bir yanilgidir. Bu taleplerden herbiri, ozellikle kendisini etkileyen kosullar igersinde ortaya gikar ve birbirlerinden gok farkhdir. Her seyin elveri§li gorundugii, iicretlerin yiiksek oldugu, fiyatlann yiikselmekte ve fabrikalann faal bulundugu siralarda, daha biiyiik ve daha fazla sayida odemeler yapmak zorunluluguna siki sikiya bagh ek istevlerin yerine getirilmesi igin genellikle ek bir dola§im araci arzi gerekli olur; buna karsrfik, herseyden once ticari dongiiniin daha ileri bir asamasinda, giigliiklerin kendilerini gostermeye ba§ladigi, piyasalann malla doldugu, geriye odemelerin geciktigi, faizin yiikseldigi siralarda, banka iizerinde sermaye avans-lari igin bir baski dogar. Bankanin sermaye avansi vermek igin kendi banknotlan dismda bir araci bulunmadigi, bu nedenle de banknot gikartmayi reddetmenin, kredi saptamayi reddetmek oldugu dogrudur. Ama, bir kez kredi saglandi mi, her §ey kendisini piyasa gereksinmelerine Karl Marks
399 Kapital III
Her §eyden once §urasi aciktir ki, yukarda sozii edilen iki durum-dan ilkinde, dola§im araci kitlesinin artmak zorunda oldugu gonenc donemleri boyunca buna olan talep artar. Ama, bunun gibi §u da aciktir ki, bir fabrikator, para-biciminde daha fazla sermaye harcamak zorunda kaldigi icin, bankadaki mevduatindan, §u ya da bu miktarda altin ya da banknot cekerse, onun sermayeye olan talebi bu yuzden artmi§ olmaz. Artan §ey, yalnizca, sermayesini harcadigi bu ozel bicime olan talebidir. Talep, yalniz, sermayesini dola§ima soktugu teknik bicimle ilgilidir. Tip-ki, kredi sistemindeki farkli geli§melerde oldugu gibi, omegin ayni degisen sermaye ya da ayni miktar iicret, bir iilkede digerine gore, daha biiyiik bir dola§im araci kiUesine gereksinme gosterir; ornegin, ingiltere’de Iskocya’dan, Almanya’da ingiltere’den daha fazla olmasi gibi. Bunun gibi tanmda, yeniden-uretim surecinde i§ gormekte olan ayni sermaye, i§levini yerine getirebilmek icin, farkli mevsimlerde farkli miktarlarda paraya gereksinme gosterir. Ama Fullarton’un sozunu ettigi ziUik dogru degildir. Depresyon donemini gonenc doneminden ayiran §ey, hicbir zaman Fullarton’un dedigi gibi, bore sermayeye olan kuwetli talep degil, bu talebin gonenc [sayfa 397] donemlerinde kolayhkla, depresyon donemlerinde giicliikle kar§ilanmasidir. Gonenc donemi boyunca kredi sistemlerindeki pek uygun bigimde ayarlar; borg oylece kahr ve dola§im araci, eger kendisine gereksinme duyu-luyorsa, kendisini gikartana geri gotiirecek yolu bulur. Buna gore, Parlamento Raporlannin soyle bir gozden gegirilmesi insani suna inandirabilir ki, ingiltere Bankasinin elindeki tahviller ile senetler, dola§imdaki kendi banknotlanyla gogu kez ayni yonde degil, zit yonde bir dalgalanma gosterir ve bu nedenle bu biiyiik kurumun ortaya koydugu ornek, tasra bankerlerinin, banknot dola§iminin normal olarak kullanildigi amaglar igin zaten yeterli olmasi halinde higbir bankanin kendi dola§imini genisjetmeyecegi, ama bu sinir a§ildiktan sonra, avanslanna yapacagi her ekin kendi sermayesinden yapilmasi ve kendi rezervindeki bazi degerli senetlerin sati§i ya da bu gibi senetlere daha fazla
yatmm yapmaktan kaginarak saglanmasi gerekecegi yolunda siki sikiya sanldiklan doktrine bir istisna teskil edemez. Bir onceki sayfada sozunu ettigim 1833 ve 1840 yillari arasindaki doneme ait Parlamento Raporlanndan derlenen tablo, bu gergegin siirekli orneklerini saglar; ve bunlardan iki tanesi o denli dikkat gekicidir ki, bunlann otesine gitmeye benim igin higbir gerek yoktur. Bankanin kaynaklanni, krediyi ayakta tutmak ve para piyasasinin giigliiklerini kar§ilamak igin sonuna kadar zorlandigi 3 Ocak 1837 tarihinde, borg ve lskonto yoluyla verdigi avanslann, 17.022.000 sterlin gibi muazzam bir tutara ula§tigini goriiyoruz; bu, savastan beri pek goriilmeyen bir miktar oldugu gibi, bu arada 17.076.000 sterlin gibi diisuk bir noktada oylece hareketsiz kalan turn toplam gikartilmis. banknot miktanna neredeyse esktir. Ote yandan, 4 Haziran 1833’te dola§imdaki banknot 18.892.000 sterlin, elde bulunan ozel senetlerin toplami ancak 972.000 sterlin kadardi ve bu son yarim yiizyilda goriilen belki de en dii§iik miktardi!” (Fullarton, l.c., s. 97, 98.) Parasal araglara olan talep ile altina (Wilson, Tooke ve digerleri buna sermaye diyorlar) olan talebin higbir sekilde ozdes. §eyler olmasi gerekmedigi, ingiltere Bankasi Guvernorii Mr. Weguelin’in §u ifadesinden de anla§ilmaktadir: "Bu olgiideki polige iskontosu” (ardarda iig giin igin, giinliik bir milyon) “halk daha biiyiik miktarda aktif dola§im talep etmedikge, rezervleri” (banknot rezervlerini) “azaltamaz. Poligelerin iskontosu iizerine gikartilan banknotlar, bankerler aracihgi ile ve mevduat yoluyla donecektir. Bu isjemler altin ihraci amaciyla yapilmadikga ve iilke igersinde halki banknotlanni kasalanna kitlemeye yoneltecek derecede bir panik hali yoksa ... rezervleri bu istemlerin buyukliigii etkilemez.” -“Banka giinde bir-buguk milyonluk lskonto yapabilir ve bu, rezervleri en ufak sekilde etkilenmek-sizin siirekli yapilabilir, banknotlar mevduat olarak geri doner, yalnizca bir hesaptan digerine yapilan aktarma dismda higbir degisMik olmaz.” [Report on Bank Acts, 1857, Evidence, n° 241, 500.) Banknotlar, burada, demek ki, sirf kredi transferinin bir araci gibi hizmet etmektedir.
00
Karl Marks Kapital III
biiyiik geli§me ve dolayisiyla bore sermayeye olan talepteki muazzam arti§ ile bu talebin kolayca kar§ilanmasi, depresyon donemindeki kredi darligimn kesin nedenidir. I§te bunun icin, her iki doneme, ta§idiklan ozelligi veren, bore sermayeye olan talebin hacmindeki farktir. Daha once de belirttigimiz gibi, her iki donemi de birbirinden ayiran bashca olgu, tiiketiciler ile tuccarlar arasinda dola§im aracina olan talep, gonenc donemlerinde, kapitalisUer arasinda dola§im aracina olan talep, depresyon doneminde agir basar. Depresyon doneminde bunlardan ilki azalir, ikincisi artar. Fullarton ile digerlerine kesin bir onem ta§iyormu§ gibi goriinen sey, boyle donemlerde, ingiltere Bankasinin sahip oldugu security’^ [tahvil ve senetler] arttigi halde, dola§imdaki banknotlann azalmakta olmasi, ya da bunun tersinin gorulmesidir. Ne var ki bu securi/y’lerin [tahvil ve senetlerin] diizeyi, nakdi istikrazlann, iskonto edilmi§ policele-rin, ahnip satilabilir teminaUar kar§ihgi verilen avanslann hacmini ifade eder. Boylece, Fullarton, yukanya ahnan pasajda (s. 435, dipnot 90). Ingiltere Bankasinin elinde bulunan security’lerin cogu kez, dola§imina ters diisen bir yonde dalgalandigi ve bunun, coktan beri ozel bankalann benimsedikleri, hicbir bankamn, kendi cevresinin gereksinmeleri ile be-lirlenen belli bir noktanin otesinde banknot cikartamayacagi; ama eger bir banka, avanslanni bu sininn otesine cikarmak isterse, bunu sermay-esinden yapmak zorunda oldugu, su halde, ya senet ve tahvilleri paraya cevirecegi ya da baska bir durumda bunlara yatiracagi mevduaU kullan-mak zorunda kalacagi g6rii§unu dogruladigini soyliiyor. §u da var ki, bu, Fullarton’un sermayeden ne anladigini da ortaya koyuyor. Sermaye burada ne anlama geliyor? Banka artik, kendisine haliyle hicbir gidere malolmayan kendi banknotlan ya da odeme vaaUe-ri ile avans vermedigine gore, bu durumda, baska neyle avans verecek-tir? Securities in reserve’un [ihtiyat olarak tutulan tahvil ve senetlerin], yani devlet tatwillerinin, hisse senetlerinin ve diger faiz getiren seneUerin satismdan elde edecegi hasilat ile. Peki ama, bu gibi
degerli seneUerin sati§i kar§ihginda ne ahr? Para-altin, ya da Ingiltere Bankasinin cikardigi gibi, yasal odeme araclan olan banknotlar. Demek ki, bankamn avans verdigi §ey, her tiirlii kosul alUnda, paradir. Bu para, ne var ki, §imdi bankamn sermayesinin bir kismim olu§turur. Eger banka bunu altin olarak veriyorsa, bunda anla§ilmayacak bir §ey yoktur. Yok eger banknot olarak verirse, banka bunlar kar§ihginda faiz getiren senet gibi gercek bir degeri elden cikarttigi icin, bu banknotlar, sermayeyi temsil ederler. Ozel bankalar sozkonusu ise, bunlann ellerindeki degerli senetlerin sati§iyla sagladiklan banknotlar, ashnda, Ingiltere Bankasinin ya da [sayfaSDS] kendilerinin cikarttiklan banknotlardan ba§kasi olamaz, ciinkii, digerleri, degerli senetlerin odenmesinde hemen hemen hie kabul edilmezler. Ama, Ingiltere Bankasinin kendisi sozkonusu ise geriye aldigi kendi banknotlan, ona sermayeye, yani faiz getiren senetlere malolur. Ustelik banka, Karl Marks
401 Kapital III
boylece dola§imdan kendi banknoUanni cekmi§ olur. Bu banknoUan yeniden dola§ima soksa, ya da bunlann yerine ayni miktarda yeni bank-notlar cikartsa, bunlar §imdi sermayeyi temsil ederler. Ve bunlar, kapita-lisUere avans vermek icin ya da daha sonra, nakdi istikrazlara olan talep azaldigmda, degerli seneUere yeniden yatinmda bulunmak icin kullaml-digmda, gene sermayeyi temsil ederler. Butun bu durumlarda sermaye terimi yalmz banker acisindan kullamlmisUr ve bankerin sirf kendi kre-disinden daha fazlasim bore verme zorunda kaldigi anlamina gelir. Bilindigi gibi, Ingiltere Bankasi, butun avanslanni kendi banknot-lanyla verir. §imdi eger, boyle oldugu halde, bankamn dola§imda bulu-nan banknotlan, kural olarak, lskonto edilen policeler ile elindeki diger degerli senetlere oranla azahr ve boylece verdigi avanslar artarsa -dola§ima sokulan banknoUara ne olur? Bunlar nasil bankaya geri doner-ler? Her seyden once, parasal araclara olan talep, aleyhte ulusal bir odemeler dengesinden doguyor ve bu yuzden di§anya bir altin akimi oldugu anlamina geliyorsa, sorun cok basittir. Policeler, banknoUarla lskonto edilir. Banknotlar, bankamn issue department'mda [kendi teda-viil servisinde] altinla degistirilirler ve bu altin ihrac edilir. Banka sanki, policeleri lskonto ederken, banknotlar araya girmeksizin dogrudan dogru-ya altin 6demi§ gibidir. Bazi durumlarda 7-10 milyon sterline ulasa-bilen boyle bir talep arti§i, dogal olarak, iilkenin ic dola§imina, tek bir be§ sterlinlik banknot bile katmaz. §imdi eger, bankamn, dola§im araci degil sermaye avans verdigi soylenecek olursa, bunun iki anlami vardir. Once, banka, kredi degil, gercek degerleri, kendi sermayesinin ya da kendisi-ne yaunlan sermayenin bir kismim avans vermektedir. Ikincisi, banka, ic dola§im icin degil, uluslararasi dola§im icin avans vermekte, diinya-parasi avansi vermektedir; ve bu amac icin, paramn, daima kendi para-yigma biciminde, madeni halde varolmasi gerekir; bu bicim icersinde o sirf bir deger-bicimi degil, degerin kendisi, degerin para-bicimidir. Bu alUn §imdi, her ne kadar hem banka ve hem de ihracatci alUn-tiiccan icin sermayeyi, yani banka ya da ticaret sermayesini temsil ederse de, ona olan talep, sermayeye degil, para-sermayenin mutlak bicimine kar§i olan taleptir. Bu
talep, tarn da, yabanci piyasalann satilamayan Ingiliz meta-sermayeleri ile dolup ta§tigi anda ortaya cikar. Bunun icin, isteni-len sermaye, sermaye olarak sermaye degil, paramn diinya piyasasimn evrensel metai bicimindeki, para olarak sermayesidir; ve bu onun, ilk ve asil degerli maden bicimidir. Bu nedenle, disanya altin aki§- Ian, Fullarton’un Tooke’un, vb. one surdukleri gibi, a mefe question of capital [sirf bir sermaye sorunu] degildir. Bu, daha cok, ozgiil bir i§levde olsa bile bir question of money’dir [para sorunudur]. Bunun, Currency Theory’nin [sayfa 399] savunuculanmn one surdukleri gibi, bir ig sorun olm-amasi olgusu, Fullarton ile digerlerinin sandiklan gibi, sirf bir question of capital [sermaye sorunu] oldugunu tamtlamaz. Bu, paramn uluslararasi
02
Karl Marks Kapital III
bir odeme araci bicimi icersindeki, bir question of money [para sorunu] dur. “Bu sermayenin” (iilke icersinde kotii bir iiriin sonucu, di§andan getirilen bir milyon quarter bugdayin satinalma fiyati) “mal olarak mi yoksa madeni para ile mi transfer edilecegi, bu ahsveri§in niteligini hic-bir §ekilde etkilemeyen bir noktadir.” (Fullarton, I.e., s. 131.) Ama bu, di§anya bir altin aki§i olup olmamasi sorununu onemli olciide etkiler. Sermaye, degerli madenler biciminde transfer edilmistir, ciinkii, ya hi? transfer edilme olanagi yoktur, ya da ancak, metalar §eklinde biiyuk bir kayip pahasina sevkedilebilir. Modern bankacihk sisteminin di§anya alUn aki§i konusunda duydugu korku, degerli madenleri tek gercek servet kabul eden parasal sistemin o giine kadar hayal edebilecegi her seyi geride birakir. Omegin, Ingiltere Bankasi Guvemorii Morris’in, 184748 bunahmi konusunda Parlamento Komitesinde verdigi asagidaki ifadeyi ahniz: (3846. Soru:) “Ben, stoklardaki ve sabit sermayedeki deger kay-bindan soz ettigim zaman, stoklara ve her tiirden iiriine yatinlmi§ bulu-nan biitiin sermayenin, ayni §ekilde deger kaybettigini; ham pamugun, ham ipegin ve i§lenmemi§ yiiniin Kita Avrupasina ayni dii§iik fiyatlarla gonderildigini, §ekerin, kahvenin ve cayin, zorlama sati§larda oldugu gibi feda edildigini bilmiyor muydunuz? - Biiyuk miktarda besin mad-desi ithalinin sonucu ortaya cikan disa altin akismm kar§ilanmasi ama-ciyla, iilkenin onemli dlqiide fedakarhkta bulunmasi kacinilmazdi.” -“3848. AlUni geri almak icin, boylesine bir fedakarhga katlamlacak yer-de, bankanin kasalannda yatan 8 milyon sterline el atmak daha iyi ol-maz miydi dersiniz? - Hayir, olmazdi.” Burada tek gercek servet sayilan §ey, altindir. Fullarton, Tooke’un kesfini aktanyor: “with only one or two exceptions, and those admitting of satisfactory explanation, every remarkable fall of exchange, followed by a drain of gold, that has occurredduring the last half-century, has been coincident throughout with a comparatively low state of the circulating medium, and vice versa.”* (Flullarton, p. 121.) Bu ke§if, bu gibi disanya altin aki§lannin, genellikle, bir canhhk ve spekiilasyon doneminden sonra “the signal of
a collapse already commenced ... an indication of overstocked markets, of a cessation of the foreign demand for our productions, of delayed returns, and, as the necessary sequel of all these, of commercial discredit, manufactories shut up, artisams starving, and a general stagnation of industry and enterprise.”** (p. 129) olarak goruldugunii tamtlamakta* “Tatminkar bir agiklamasi yapilabilecek yalniz bir-iki istisna di§inda, son yarim yiizyil boyunca goriilen, di§anya bir altin aki§inin izledigi borsadaki her onemli diisme, ba§tan sona, dola§im aracinda nispi bir diisuk diizeyle ayni zamana raslar, ve bunun terside dogrudur.”-f. ** “Zaten basjamis. bulunan bir gokiisun isareti ... asm dolu piyasalann, iiriinlerimize kar§i di§ taleplerin durmasinin, geciken odemelerin ve biitiin bunlann zorunlu sonucu olarak, ticari itibarsizhgin, fabrikalann kapanmasinin, zanaatkarlann aghktan kinlmalannin, sanayi ve ticarette genel bir durgunlugun bir belirtisi”. -f. Karl Marks
403 Kapital III
dir. Bu, ku§kusuz, Currency Theory [sayfa 4oo] savunuculannin, “a full circulation drives out bullion and the low circulation attracts it”* yolundaki iddialannin en iyi §ekilde hemen curiitiilmesi demektir. Tersine, Ingilte-re Bankasi genellikle, bir gonenc donemi boyunca kuwetli bir altin ye-degi bulundurdugu halde, bu yigma cogu zaman bir firtinayi izleyen durgunluk doneminde olu§ur. Di§anya altin aki§iyla ilgili biitiin bu bilgiclik, demek ki en sonun-da, uluslararasi dola§im ve odeme araci talebinin, iq dola§im ve odeme araci talebinden farkh oldugunu (ve bu nedenle, soylemeye gerek yok-tur ki, Fullarton’un yapitimn 112. sayfasinda belirttigi gibi, “the existence of a drain does not necessarily imply any diminution of the internal demand for circulation.”)** ve degerli madenlerin ihraci ve bunlann uluslararasi dola§ima sokulmasi, banknotlann ya da sikkelerin ic dola§ima sokulmalan ile ayni §ey olmadigini soylemeye gelir dayanir. Gerisine gelince, daha once bir baska nedenle, uluslararasi odemeler icin toplanmi§ bulunan bir yigilma hareketlerinin, dola§im araci olarak para-nin hareketleriyle bir ili§kisi bulunmadigini gostermistim.*** §u da var ki sorun, yigmanin, benim paranin niteliginden gelisUrdigim farkh i§levlerinin -iilke icinde vadesi gelen odemeleri kar§ilayacak yedek odeme araclan fonu olma i§levi, yedek dola§im araclan fonu olma i§levi; ve ensonu, diinya-parasimn yedek fonu olma i§levinin- burada tek bir yedek fona indirgenmesi ile karma§ik bir duruma gelmektedir. Bundan bir de, bazi kosullar altinda, Bankadan ic piyasaya olan altin akismin, di§anya altin aki§i ile birlesebilecegi sonucu da cikmaktadir. Sorun, bu yigmaya bir de kredi sistemi ile kredi-parasinin gelisUgi iilkelerde bank-noUann cevrilebilirligini garanti eden fon olarak hizmet etmek gibi, ek bir i§levin de keyfi olarak yiiklenmesiyle, daha karma§ik hale gelmistir. Ve biitiin bunlara ek olarak, 1) ulusal yedek fonun tek bir merkez bankasinda toplanmasi, ve 2) bunun elden gelen en kiiciik diizeye indirilme-si. I§te Fullarton da bundan yakiniyor (s. 143): “One cannot contemplate the perfect silence and facility with which variations of the exchange usually pass of in continental countries, compared with the state of feverish disquiet and alarm always produced in England whenever the treasure at the Bank seems to be at all
approaching to exhaustion, without being struck with the great advantage in. this respect which a metallic currency possesses.”**** Ne var ki biz §imdi di§anya altin aki§im bir yana biraksak bile, Ingiltere Bankasi gibi banknot cikartan bir banka, * “Dolu bir dola§imin altini ittigi ve dii§iik bir dola§imin altini gektigi”. -f. ** “Di§a olan bir aki§in varligi, igerdeki dola§im araci talebinde zorunlu olarak herhangi bir azalma oldugu anlamina gelmez,” -f. *** Kapital, Birinci Cilt, s. 165-166 -Ed. **** "Bankadaki altin stoklannin tiikenmeye yiiz tutar gibi oldugunda ingiltere’de daima goriilen ate§li huzursuzluk ve endi§e haline bakarak, Kita Avrupa iilkelerindeki kambiyo degi§ikliklerinin genellikle nasil bir siikunet ve kolayhkla gegi§tirildigini gormek, ister istemez, insani, madeni paranin bu bakimdan ta§idigi biiyiik yaran dij§unmeye zorluyor.” -f.
04
Karl Marks Kapital III
cikardigi banknotlann miktanm artirmadan nasil olur da, kendi sagladigi parasal araclann miktanm artirabilir? Bankayi ilgilendirdigi kadanyla, duvarlan di§indaki butun [sayfa 4oi] banknotlar, ister dola§imda bulunsun, ister ozel kimselerin elinde yigilmi§ olsun, dola§imda sayihr, yani elinden cikmi§ durumdadir. §u halde, eger banka, lskonto ve bore verme i§lerini geni§letecek olursa, degerii senet-ler kar§ihgi verdigi avanslar ile, bu amac icin cikarttigi butun banknotlann geriye donme zorunlulugu vardir, ciinkii boyle olmazsa, dola§im hacmini artiracaktir ki, bunun olmasi hi? istenmez. Bu geriye doniis. iki §ekilde olabilir. Birincisi: Banka, A’ya, degerii senetler kar§ihgi banknot verir; A bunlarla B’ye vadesi gelen policeleri kar§ilamak icin odemede bulunur ve B bu banknotlan tekrar bankaya yatinr. Bu, banknotlann dola§imini sona erdirir ama, bore varhgim hala siirdiiriir. (“The loan remains, and the currency, if not wanted, finds its way back to the issuer.”* Fullarton, p. 97.) Bankanin A’ya avans verdigi banknotlar, §imdi kendisine geri donmu§tur; ama banka, Anin ya da Anin iskonto ettirdigi policeyi ce-ken her kimse onun alacaklisi, ve sozii edilen banknoUann ifade ettigi deger tutannda B’ye borclu durumundadir; boylece B, banka sermay-esinin bu miktara tekabiil eden kismi iizerinde tasarruf hakkina sahiptir. ikincist A, B’ye odemede bulunur ve B kendisi ya da banknotlar-la odeme yaptigi C, bu banknotlan, bankaya vadesi gelen senetleri ode-mek icin dogrudan dogruya ya da dolayh olarak kullamr. Bu durumda bankaya, kendi banknotlan ile odeme yapilmi§ olur. Boylece i§lem tamamlanmi§ olur (geriye yalniz, Anin bankaya yapacagi odeme kalmi§tir). §imdi, bankanin A’ya verdigi avansa, ne olciide sermaye avansi ya da sirf bir odeme araci avansi olarak bakmak gerekecektir?91 [Bu, verilen borcun kendi niteligine baghdir. §u iic durumu birbi-rinden ayirdetmek gerekir. Bitinci durum. - A, bankadan bu miktardaki borcu, kar§ihginda herhangi bir giivence
vermeksizin sirf kendi ki§isel kredisine dayanarak almisUr. Bu durumda, yalmzca odeme araci elde etmi§ olmakla kalmaz, kesinlikle yeni bir sermaye de elde etmi§ olur ve bunu, vadesi gelene kadar, kendi i§inde de kullanabilir ve ek bir sermaye olarak gercekle§-tirebilir. Ikinci durum. - A, bankaya giivence olarak, degerii senetler, dev-let tahvilleri ya da hisse senetleri ve bunlara kar§ihk olarak, parasal de-gerlerinin, diyelim iicte-ikisi tutannda nakit bore almisUr. Bu durumda, 91
Asil metinde bunu izleyen kisim, bu konuyla ilgisi bakimindan anla§ilmaz haldedir ve ko§eli parantezin sonuna kadar editor tarafindan yeniden yazilmi§tir. Bu noktaya, bir ba§ka bakimdan, Yirmialtinci Boliimde deginilmi§ bulunuluyor. [Bu baskida: s. 366. -Ed.] -F. E. * “Borg hala vardir ve eger gereksinme yoksa dola§im araci, tekrar kendisini gikartana geri donme yolunu bulur.” -Q. Karl Marks
405 Kapital III
gereksinmesi olan odeme aracini almi§tir, ama ek bir sermaye alma-mi§tir, ciinkii bankaya, ondan aldigmdan daha biiyiik bir sermaye-deg-eri emanet etmi§tir. Ne var ki bu daha biiyuk sermayedeger, bir yandan onun parasal gereksinmeleri icin (odeme aracina olan gereksinmesi icin) [sayfa 402] mevcut bulunmuyordu, ciinkii belli bir faiz getiren sermaye biciminde yatinlmisU; ote yandan, A’nin bu sermaye-degeri satmak su-retiyle dogrudan dogruya odeme aracina cevirmek istememesinin ken-disine gore nedenleri vardi. Bu degerli tahvil ve seneUer, diger §eyler yaninda, yedek sermaye olarak da i§ goriiyordu ve o bunlan i§te bu nite-likleriyle harekete gecirmisti. Bu nedenle, A ile banka arasindaki ah§veri§, gecici bir kar§ihkli sermaye transferinden ibaretti ve o, istedigi odeme aracini aldigi halde, ek bir sermaye elde etmemis. oluyordu (tarn tersi-ne!). Ote yandan banka icin bu ah§veri§, para-sermayenin gecici olarak bore bicimine sokulmasi, parasermayenin bir bicimden digerine cevril-mesidir ve bu cevrilme, bankacihgin temel bir i§levidir. Uguncu durum. - A, bankaya, bir police iskonto ettirir ve degerini, lskonto miktan dusuldukten sonra ahr. Bu durumda o, bankaya, likit olmayan bir para-sermayeyi, likit bicimdeki bir deger kar§ihginda satmi§tir. Heniiz vadesi dolmami§ bir policeyi nakit para kar§ihginda satmisUr. Police §imdi bankanin mahdir, Policenin bankaya odenme-mesi halinde, son ciro eden A’nin bundan bankaya kar§i sorumlu ol-masi, sorunu degi§tirmez. O bu sorumlulugu, diger ciro edenlerle ve policeyi cekenle payla§maktadir ve bunlann hepsi de ona kar§i sorum-ludurlar. Bu durumda, oyleyse kar§imizda bir bore verme degil, yalnizca diipediiz bir ahm-satim vardir. Bu yuzden A, bankaya hie bir sey geri odemek zorunda degildir. Vadesi geldiginde, banka policeyi para olarak tahsil eder. Burada gene, A ile banka arasinda bir sermaye transferi olmu§tur ve bu tipki diger herhangi bir baska metain ahm-satimi gibi ya-pilmi§tir, ve bu nedenle de A herhangi bir ek sermaye almamisUr. Onun gereksinmesi olan §ey de, aldigi §ey de odeme araciydi ve o bunu, bankanin, ona ait parasermayeyi -policesini- bir bicimden bir baska bici-me -paraya- cevirmesiyle elde etmistir. I§te bunun icin, ancak birinci durumda, gercek bir sermaye avan-si sozkonusu olabilir; ikinci ve
iiciincii durumlarda, soruna, ancak her sermaye yatinmimn “bir sermaye avansi"ni temsil ettigi olciide, boyle bakilabilir. Bu anlamda banka, A’ya para-sermaye avansi verir; ama bu A icin, olsa olsa, genellikle sermayesinin bir kismi olmasi anlaminda pa-ra-setmayedir. Ve o bunu, ozellikle sermaye olarak istemez ve kullan-maz, daha cok, ozellikle odeme araci olarak ister ve kullanir. Boyle ol-masaydi, kendisiyle odeme araci saglanan her siradan meta sati§im, bir sermaye avansi diye kabul etmemiz gerekirdi.-F. E.) Kendileri banknot cikartan ozel bankalar sozkonusu oldugunda, arada su fark vardir ki, eger bu banknotlar, yerel dola§imda kalmiyorlar, mevduat seklinde ya da vadesi gelmi§ policeleri odemek icin kendileri-
06
Karl Marks Kapital III
ne donmiiyorlarsa bunlar, ozel bankayi, bu banknotlan alUn ya da Ingil-tere Bankasimn banknoUan ile odemek durumunda birakan kimselerin ellerinde bulunuyor demektir. Bu durumda demek ki, bankanin verdigi bore, ashnda, ingiltere Bankasimn banknoUan ile verilen bir avansi ya da ozel banka icin ayni §ey demek olan, altin ile verilen bir avansi, [sayfa 403] dolayisiyla banka sermayesinin bir kismini temsil eder. Ayni sey, bank-not cikartmak icin yasal bir iist diizeyin saptandigi, Ingiltere Bankasimn kendisi ya da bir baska banka, kendi banknotlanni dola§imdan cekmek icin tahvil ve senet satmak ve sonra da bunlan avans seklinde tekrar cikartmak zorunda kahrsa, onlar icin de gecerlidir; boyle bir durumda, bankanin banknoUan, kendi harekete gecirilmi§ banka sermayesinin bir kismini temsil eder. Dola§im tamamen madeni parayla olsa bile, 1) bir altin aki§i [Marx’in burada, hie degilse bir kismi disanya giden bir alUn akismdan sozetUgi anlasUiyor -F.f.] hazineyi bo§altabilirdi, ve 2) alUn bashca, ode-meleri yapmak icin (eski i§lemlerin kapaUlmasi icin) banka tarafindan istendiginden, maddi guvence kar§ihgi verilen avanslar onemli olciide artabilirdi, ama bunlar mevduat ya da vadesi gelen policelerin odenme-si §eklinde geri gelirlerdi; boylece bir yandan bankanin elindeki degerli tahvil ve seneUer artarken, toplam para varhgi azahrdi, ote yandan da banka, eskiden sahibi olarak elinde bulundurdugu ayni miktan, §imdi mevduat sahiplerinin borclusu olarak elinde bulundurur, ve ensonu, toplam dola§im araci miktan azahrdi. Buraya kadar, verilen avanslann banknot olarak yapildigim ve bu yiizden de, bunun, gikartilan banknot miktannda, bir anda gozden kay-bolsa da, gegici bir arti§a yolaQacagini varsaymi§ bulunuyoruz. Ama buna gerek de yoktur. Banka, kagit banknot yerine, A adina bir kredi hesabi agabilir ve bu durumda A, bankanin borglusu, onun sanal mevduat sahibi haline gelir. A, alacaklilanna, banka iizerine gekUgi geklerle odeme yapar ve bu gekleri alanlar bunlan kendi bankerlerine aktanrlar; banka bunlan Clearing House’da, adina sekilmi§ geklerle takas eder. Bu durumda, araya banknot hi? girmemi§ olur ve turn i§lem, bankanin kendi borcunu, kendi
iizerine Qekilmis. bir gekle kapatmasindan ibaretUr; bunun fiili kar§ihgi ise bankanin Adan olan alacagidir. Burada banka A’ya, adina agUgi kredi nedeniyle, kendi banka sermayesinin bir kismini bor? vermi§Ur. Parasal araglara olan bu talep, sermaye talebi oldugu siirece, bu ancak para-sermaye talebidir. Bu yalmz banker agisindan sermaye, yani alUn (disanya alUn ihraci halinde) ya da Ulusal Bankanin banknotlandir ve ozel bir banka bunlan ancak bir esdeger kar§ihginda saUn alabilir ve bu nedenle de onun icin sermayeyi temsil eder. Ya da gene faiz geUren degerli senetler, devlet tahvilleri, hisse senetleri, vb. gibi, alUn ya da banknot elde edilmesi icin satilmalan zorunlu olan seneUer sozkonusu-dur. Bununla birlikte, bu degerli seneUerden devlet tahvilleri yalmz bunKarl Marks
407 Kapital III
Ian satin alan icin ve bu nedenle kendisi icin satinalma fiyatini bunlara yatirdigi sermayeyi temsil eden kimse icin sennayedir. Bunlann kendi-leri sennaye degil, yalniz devlet borcuna kar§ihk verilen alacak senetle-ridir. Eger bunlar ipotek senetleri ise, yalnizca, gelecekteki toprak ranti iizerinde hak saklayan belgelerdir. Ve eger bunlar hisse senetleri ise, [sayfa 404] yalnizca elinde bulundurana gelecekteki arti-degerden pay alma hakkim saglayan miilkiyet belgeleridir. Biitiin bunlar gercek sermaye degillerdir. Bunlar, sermayeyi olu§turan ogeler olmadiklan gibi, bizatihi deger de degillerdir. Bunlara benzer i§lemlerle, bankaya ait para, mev-duata cevrilebilir ve boylece banka, bu paranin sahibi olmak yerine borc-lusu haline gelir ve onun iizerinde farkli bir miilkiyet hakkina sahip olur. Bu, banka icin ne kadar onemli olursa olsun, yedek sermaye kitlesinde ya da hatta belli bir iilkedeki para-sermaye kiUesinde hie bir seyi degistir-mez. Bu nedenle sermaye burada yalniz para-sermayeyi temsil eder ve fiilen para- biciminde mevcut degilse, yalnizca sermaye iizerinden bir hakki gosterir. Bu cok onemlidir, ciinkii, banka sermayesinde bir kithk ve bu sermayeye olan §iddetli talep, bu gibi durumlarda, tersine, uretim araci ve iiriinler biciminde pek bol bulunan ve piyasayi dolduran fiili sermayedeki azalma ile kanstinhr. i§te bunun icin, toplam dola§im araci kiUesi ayni kaldigi ya da azaldigi halde, bankamn elinde giivence olarak tutulan degerli senetie-rin kiUesinin nasil olup da arttigim, dolayisiyla parasal araclara olan artan talebin banka tarafindan nasil kar§ilanabildigini aciklamak kolaydir. Bu toplam kitle, bu gibi para darhgi donemlerinde iki §ekilde denetim alti-na alinir; 1) bir altin aki§i ile; 2) cikartilan banknoUarm derhal geri don-mesi halinde; ya da i§lemlerin, banknotlann aracihgi olmaksizin, yalnizca acik kredi hesap yoluyla yapildigi ve dolayisiyla odemelerin basit kredi i§lemleriyle gerceklestirildigi; bu odemelerin tasfiye edilmesi, i§lemin tek amaci oldugu hallerde, sirf odeme araci olmasi nedeniyle paraya olan talep ile. Paranin sirf odemelerin tasfiyesinde hizmet ettigi durumlarda (ve bunahm zamanlannda borclar, saUn almaktan cok odemek icin; yani i§lemleri ba§latmak icin degil, eskileri sonuclandirmak icin ahnir) bakiyelerin paranin aracihgi olmaksizin sirf
kredi i§lemleri ile tasfiye edilmedigi zamanlarda bile dola§iminin ancak bir anhk olmasi ve bu yiizden de parasal araclara kar§i §iddetli bir talebin bulundugu sirada, dola§imi geni§letmeksizin bu gibi i§lemlerin cok biiyuk boyutiarda yapi-labilmesi, paranin bir ozelligidir. Ancak, Ingiltere Bankasimn dola§imimn, kendisi bakimindan, parasal araclann geni§lemesiyle birlikte kararh kalmasi ya da hatta azalmasi olgusu tek basma, Fullarton, Tooke ve diger-lerinin (parasal araclar ile ek sermaye olarak capital on loan [bore sermaye] almayi 6zde§ saymakla du§tukleri hatah dii§iincenin sonucu) varsaydiklan gibi, paranin (banknotiann) odeme aracihgi i§levi icersin-deki dola§imimn artmadigini, geni§lemedigini prima facie tamtlamaz. Banknotiann satinalma araci olarak dola§imi, parasal araclann boyle bol
08
Karl Marks Kapital III
olmasim gerektiren depresyon donemlerinde azaldigi icin, odeme araci olarak dola§imlari artabilir ve toplam dola§im miktan, satinalma ve odeme araci olarak i§lev yapan banknoUann toplami, aym kalabilir ve hatta azalabilir. Kendilerini cikartan bankaya hemen geri donen banknoUann, odeme araci olarak yaptiklan dola§im, bu ikUsatcilann goziinde diipe-diiz [sayfa 405] dola§im sayilmamaktadir. Odeme araci olarak dola§imin hizi, satinalma araci olarak dola§imin hizinda goriilen azalmadan daha biiyiik bir oranda artacak ol-sa, satinalma araci olarak hizmet eden para, miktar olarak onemli olcii-de azalmis. olmakla birlikte, toplam dola§im artabilir. Ve bu bunahmin belirli donemlerinde, yani kredinin tamamen coktiigii, yalmz metalar ile degerli senetlerin satilamaz hale geldigi degil, policelerin lskonto ettirile-medigi, parayla ya da tiiccar diliyle nakitle yapilan odemeler di§inda hie bir §eyin gecerli olmadigi zamanlarda da fiilen ortaya cikar. Fullarton ve digerleri, banknoUann odeme araci olarak dola§imlannin, bu gibi para kithgi donemlerinin karakteristik ozelligi oldugunu bilmedikleri icin on-lar bu gorungiiyii raslanU olarak ele ahrlar. “With respect again to those examples of eager competition for the possession of bank-notes, which characterise seasons of panic and which may sometimes, as at the close of 1825, lead to a sudden, though only temporary, enlargement of the issues, even while the efflux of bullion is still going on, these, I apprehend, are not to be regarded as among the natural or necessary concomitants of a low exchange, the demand in such cases is not for circulation” (saUnalma araci olarak dola§im diye okuyunuz), “but for hoarding, a demand on the part of alarmed bankers and capitalists which arises generally in the last act of the crisis” (yani, yedek bir odeme araci icin), “after a long continuation of the drain, and is the precursor of its termination.”* (Fullarton, p. 130.) Odeme araci olarak parayi incelerken (Buch I, Kap. Ill, 3, b); odemeler zincirinin birdenbire kesinUye ugradigi zaman paranin nasil kendi dusunsel biciminden cikip, degerin maddi ve aym
zamanda da metalar kar§isinda mutlak bir bicimine girdigini aciklami§ bulunuyoruz. Bu, bazi omeklerle (dipnot 100 ve 101) gosterilmisU. Bu kesinUnin ken-disi, kredideki kararsizhgin ve bununla birlikte goriilen, piyasalann asm malla dolmasi, metalann deger kaybetmesi, uretimin kesinUye ugra-masi, vb. gibi durumlann kismen bir sonucu ve kismen de bir nedenidir. Bununla birlikte surasi acikUr ki, Fullarton, saUnalma araci olarak para ile odeme araci olarak para arasindaki aynmi, currency [dola§im araci] * “Banknot ele gegirmek igin giri§ilen ve panik donemlerini belirleyen, bazan da 1825 yihnin sonunda oldugu gibi, iilke di§ina altin akimi heniiz devam ederken bile goriilebilen o hirsh rekabet orneklerine tekrar donecek olursak, bence bunlan dii§uk kambiyo kurlannin dogal ya da zorunlu sonuglan gibi gormemek gerekir; bu gibi hallerde talep, dola§im igin degildir, para yigmak igindir, korkuya kapilan bankerler ile kapitalistlerin, genellikle bunahmin son perdesinde disanya uzun siireli bir altin aki§inin sonucu olarak ortaya gikan ve bunahmin sona erecegini mujdeleyen bir taleptir.” -f. Karl Marks
409 Kapital III
ile sermaye arasindaki asilsiz bir aynm haline sokmaktadir. Bu da gene, dola§imin, darkafah banker anlayi§indan ileri gelmektedir. §6yle bir soru da sorulabilirdi: bu gibi darhk donemlerinde sikinti-si cekilen, sermaye midir yoksa odeme araci olarak ozgiil bir i§levi olan [sayfa 406] para midir? Ve bu iinlii bir tartisma konusudur. Her §eyden once, bu darhk altin aki§i ile kendisini gosterdigi siire-ce, talep edilen seyin uluslararasi odeme araci oldugu aciktir. Ne var ki para kendi ozgiil uluslararasi odeme araci niteligi icersinde, bizatihi de-gerli bir cevher, bir deger miktan olarak, kendi madeni gercekligi ile al-tindir. Ayni zaman da, o, sermaye, meta-sermaye olarak degil para-ser-maye olarak sermaye, metalar biciminde degil para-biciminde (ve soz-ciigiin seckin anlamiyla paranin, icersinde evrensel diinya piyasa metai olarak varoldugu bicimde) sermayedir. Burada, odeme araci olarak pa-raya olan talep ile, sermayeye olan talep arasinda bir celi§ki yoktur. Qe-li§ki daha cok, para-bicim icersindeki sermaye ile meta-bicim icersindeki sermaye arasindadir; ve onun burada talep edildigi ve i§levini yerine getirebilecegi tek bicim, para-bicimidir. Bu altin (ya da giimu§) talebi di§inda bu gibi bunahm donemlerinde, herhangi bir sermaye kithgi oldugu soylenemez. Tahil fiyaUannda-ki yukselme ya da pamuk kithgi, vb. gibi olaganiistii durumlarda boyle bir §ey olabilir; ama bunlar, boyle donemlerde mutlaka ve zorunlu olarak birlikte goriilmezler; ve boyle bir sermaye kithgimn varoldugu, sirf parasal araclara kar§i biiyuk bir talep bulunmasi olgusuna bakilarak he-men soylenemez. Tarn tersine, piyasalar asm derecede dolmu§, meta-sermayeye bogulmu§tur. §u halde, bu darhgin nedeni, hie bir sekilde meto-sermaye kiUigi olamaz. Bu soruna, ilerde tekrar donecegiz. [sayfa 407]
10
Karl Marks Kapital III
OgONCU KiTAP TUM OLARAK KAPITALIST URETIM SURECI II
BE§iNCi KISIM KARIN FAIZE VE GiRi§IM KARINA BOLUNMESI FAIZ GETIREN SERMAYE (DEVAM) YiRMIDOKUZUNCU BOLUM BANKA SERMAYESINi OLU§TURAN KISIMLAR
§IMDi, banka sermayesini olu§turan kisimlan daha aynntih olarak incelemek gerekiyor. Fullarton ile digerlerinin dola§im araci olarak para ile odeme ara-ci olarak para -di§anya altin aki§im ilgilendirdigi siirece evrensel para da dahil- arasindaki ayrimi, dola§im araci {currency) ile sermaye arasinda-ki ayrim haline getirdiklerini biraz once gormiis. bulunuyoruz. Sermayenin bu konuda oynadigi acayip rol, banker ekonomi bili-minin, paranin gercekten par excellence sermaye oldugunu savunmasimn oldugu kadar, aydinlanmi§ ekonomi biliminin de
paranin sermaye ol-madiginda ayak diremesinin nedenidir. Ilerdeki tahlillerimizde, para-sermayenin, burada, faiz getiren sermaye anlaminda moneyed capital (nakdi sermaye) ile karisUnlmakta oldugunu, oysa asil anlaminda para-sermayenin, diger sermaye bicim-lerinin, yani meta-sermaye ile uretken sermayenin tersine, daima yalniz-ca gecici bir sermaye bicimi oldugunu ortaya koyacagiz. Banka sermayesi, 1) nakit para, alUn ya da banknotlar ve, 2) de-gerli seneUerden olu§ur. Degerli seneUer de iki alt-boliime aynlabilir: bir sure icin gecerli olan, zaman zaman vadesi dolan ve iskonto edilmeleri, [sayfa 4ii] bankerlenn asil i§ini olu§turan ticari seneUer ya da policeler; ve Karl Marks
413 Kapital III
devlet tahvilleri, hazine bonolan, her tiirden hisse senetleri gibi kamu tahvilleri, kisacasi, policelerden onemli olgiide farkli, faiz getiren senet-ler. Ipotekler de buraya katilabilir. Bu somut kisimlardan olu§an ser-maye de, gene, bankerin yatirdigi sermaye ile, onun banka sermayesini ya da bor? ahnmi§ sermayesini olu§turan mevduata aynlabilir. Banknot Qikartan bankalar sozkonusu oldugunda, bunlann da banka sermayesi arasina ahnmasi gerekir. Biz, §imdilik, mevduat ile banknotlan konu-di§i birakacagiz. Her ne olursa olsun surasi agiktir ki, banker sermayesini fiilen olu§turan kisimlar (para, poligeler, mevduat), gesMi ogelerin, bankerin kendi sermayesini ya da mevduati, yani baskalarimn sermayesini temsil etmesi nedeniyle etkilenmi§ olmazlar. Banker, i§ini, ister yalniz kendi sermayesi ile ister yalniz mevduat sermayesiyle yuriitsiin, bu boliin-me aynen kahr. Her belirli ve diizenli para gelirinin, bir sermaye iizerinden dogmu§ olsun olmasin, bir sermaye iizerinden saglanan faiz gibi goriinmesi ol-gusundan sorumlu olan faiz getiren sermaye bigimidir. Para gelir, once faize cevrilir ve bu faizden, insan, onun hangi sermayeden dogdugunu saptayabilir. Bunun gibi, faiz getiren sermaye soz konusu oldugunda, her deger miktan, gelir olarak harcanmadigi siirece sermaye olarak go-riiniir; yani bu deger miktan, getirebilecegi olasi ya da fiili faiz kar§isinda ve ona zit olarak, ana para gibi goriiniir. Sorun basittir. Yilhk ortalama faiz oram %5 olsun. 500 sterlinlik bir miktar, bu durumda, faiz getiren sermayeye cevrilecek olursa, yilda 25 sterlin getirir. Yilhk 25 sterlinlik her sabit gelire, oyleyse 500 sterlinlik bir sermaye iizerinden ahnan faiz goziiyle bakilabilir demektir. Ne var ki, bu, 25 sterlinin kaynagimn, ister yalnizca bir miilkiyet ya da tasarruf hak-ki olsun, ister ta§inamaz mal gibi gercek bir iiretim ogesi olsun, dogru-dan dogruya aktanlabilir olmasi ya da aktanlabilecek duruma gelebilecegi bir bicime girmesi durumlan di§inda tamamen hayali bir anlayistir ve boyle bir gorii§ olarak da kahr. Ulusal borclar ile iicretleri omek olarak alahm. Devlet her yil alacaklilanna, kendilerinden bore aldigi sermaye icin belli bir miktar faiz odemek zorundadir. Bu durumda alacakli yatirdigi sermayeyi borglusundan geri alamaz, ancak hakkini ya da
miilkiyet hakkini satabilir. Sermayenin kendisi tuketilmistir, yani devlet tarafindan harcanmi§tir. Artik mevcut degildir. Devlet alacaklisinin elinde, 1) diye-lim, 100 sterlin tutannda bir borS senedi vardir., ve 2) bu borS senedi, alacakhya, devletin yilhk gelirinden, yani yilhk vergi gelirinden, belli bir miktar, ornegin 5 sterlin ya da %5 tutannda bir hak saglar; 3) alacakli, 100 sterlinlik bu bore senedini diledigi bir kimseye satabilir. Faiz oram %5 ve devletin verdigi giivence saglamsa, alacakli A, bu bore senedini kural olarak B’ye 100 sterline satabilir; B icin 100 sterlini yilhk %5 faizle vermek ya da 100 sterlin odemek suretiyle devletten yilda 5 sterlin tutannda harac saglamak hie farketmez. Ne var ki, biitiin bu durumlarda
14
Karl Marks Kapital III
[sayfa 4i2] insanlann goziinde bir siirgiin (faiz) doguran burada devlet ode-meleri kabul edilen bu sermaye, hayaldir, hayali sermayedir. Yalniz dev-lete bore verilen bu meblag artik mevcut olmamakla kalmayip, zaten hi? bir zaman onun sermaye olarak harcanmasi dusuniilmemisti, ve o ancak sermaye olarak yatinlmakla, kendisini koruyan degere donu§tu-riilebilirdi. Ilk alacakli A icin, yilhk vergilerden kendisine diisen pay, ser-mayesi uzerinden faizi temsil eder; tipki mirasyedinin servetinden tefeciye dii§en payin ona faiz olarak goriinmesi gibi; oysa her iki durumda da bore verilen meblag sermaye olarak yatmlmamistir. Devlete ait bore senedinin satis, olanagi, A icin, kendi ana parasini geri almanin potansi-yel aracini temsil eder. B’ye gelince, onun sermayesi kendi goriis. acisin-dan, faiz getiren sermaye olarak yatmlmisUr. Arada gecen i§lemi ilgilendirdigi kadanyla, B, devletin geliri uzerinden A ‘ya ait bulunan hak-ki satin almakla, yalmzca Anin yerini almi§ durumdadir. Bu i§lem kac kez yinelenirse yinelensin, devlet borcu sermayesi, tamamen hayali olarak kahr, ve o bore senetleri satilamaz duruma gelir gelmez, bu sermaye hayali artik goriinmez olur. Bununla birlikte, bu hayali sermayenin de, birazdan gorecegimiz gibi, kendi hareket yasalan vardir. §imdi de biz, -nasil ki faiz getiren sermaye, genel olarak biitiin o sacma-sapan bicimlerin kaynagi, ve boylece de ornegin borclar, banke-re metalar olarak goriinebiliyorsa- olumsuz bir niceligin sermaye olarak goriindugu ulusal bore sermayesinin kar§iti olarak emek-gucunu ele alahm. Ucretler burada, faiz olarak anla§ilmakta ve bu yiizden emek-giicii de bu faiz getiren sermaye olarak diisuniilmekte. Ornegin, bir yilhk iicret 50 sterlin ve faiz orani da %5 ise, yilhk emek-giicii 1.000 sterlinlik bir sermayeye e§it olmaktadir. Kapitalist anlayi§ bigiminin sagmaligi burada tepe noktasina ulasmaktadir, gunku, sermayedeki geni§leme, emek-giiciinun somuriisune dayanilarak agiklanacak yerde, sorun tersine gevriliyor ve emegin iiretkenligi, faiz getiren sermayenin bu esrarh nite-ligi, emek-giiciiniin kendisine baglanarak agiklaniyor. Onyedinci yuzyi-lin ikinci yansinda, bu, gozde bir anlayi§ olabilirdi (ornegin, Petty’nin) ama bugiinlerde
bile bazi viilger iktisatgilar tarafindan ve ozellikle de bazi Alman istatistikQileri tarafindan biiyuk bir ciddiyetle kullamlmakta-dir.1 Ne yazik ki, iki tatsiz, cansikici olgu, bu yahn kat anlayi§i bozuyor. Her seyden once, emekcinin, bu faizi elde etmesi icin cah§masi gereki-yor. Sonra da, i§ci kendi emek-giiciiniin sermaye-degerini, transfer ederek nakite ceviremiyor. I§in dogrusu, i§Sinin emek-giiciiniin yilhk degeri, onun ortalama yilhk ucretine e§ittir ve ahciya kar§ihk olarak emegi aracihgi ile vermek zorunda oldugu §ey, bu aym deger, arti, bir arti> "i§gi, yilhk iicretinin para-degerinin, faizden alinan gelir olarak kabul edilmesiyle elde edilen bir sermaye-degere sahiptir. ... Ortalama giinliik iicreti %4 uzerinden ... sermayele§tirerek, erkek bir tanm i§gisi igin §u ortalama degeri elde ederiz: Avusturya’da, 1.500 taler; Prusya’da, 1.500; ingiltere’de, 3.750; Fransa’da, 2.000; orta Rusya’da, 750 taler.” (Von Reden, Vergleichende Kulturstatistik, Berlin, s. 434.) Karl Marks
415 Kapital III
deger, yani emegiyle eklenen artistir. Koleci toplumda, i§Qinin bir [sayfa 4i3] sermaye-degeri vardir, yani onun satinalma fiyati. Ve kiralanmasi halinde, kiralayanin once, bu satinalma fiyati uzerinden faiz odemesi ve aynca da, sermaye uzerinden yilhk a§imp yipranmayi yerine koymasi gerekir. Hayali sermaye olusumuna, sermayele§tirme deniyor. Her devre-sel gelir, ortalama bir faiz orani ile bore ahnan bir sermaye tarafindan gerceklestirilebilecek bir gelir gibi, faiz orani uzerinden hesaplanarak sermayele§tirilir. Ornegin, yilhk gelir 100 sterlin, faiz orani %5 ise, 100 sterlin, 2.000 sterlin uzerinden yilhk faizi temsil eder ve bu 2.000 steriine, yilhk 100 sterlin uzerinden yasal mulkiyet hakkinin sermaye-degeri goziiy-le bakihr. Bu mulkiyet hakkini satin alan kimse igin, 100 steriinlik yilhk gelir gergekten de, %5 faizle yatmlmis. sermayesi uzerinden ahnan faizi temsil eder. Boylece, sermayenin fiili geni§leme siireci ile olan biitiin baglan tamamen kaybolmu§ ve dolayisiyla, otomatik olarak kendi ken-disini geni§letme ozelligini ta§iyan bir §ey olarak sermaye kavrami kuwetlendirilmis. oluyor. Bor? senedinin -giivencenin- devlet borglannda oldugu gib tamamen hayali bir sermayeyi temsil etmemesi halinde bile, bu gibi se-netierin sermaye-degerleri gene de tamamen aldaticidir. Kredi sisteminin ortakla§a sermayeyi ne sekilde yarattigini daha once g6rmii§tiik. Senet, bu sermayeyi temsil eden mulkiyet hakki olarak i§ goriir. Demiryollari-na, madenlere, deniz ula§im §irketleri ve benzerierine ait hisse senetleri gercek sermayeyi, yani bu gibi giri§imlere yatinlan ve i§leyen sermayeyi ya da bu gibi giri§imlerde sermaye olarak kullanilmak amaciyla hisse-darlar tarafindan yatinlan para miktanm temsil eder. Dogal olarak bu, biitiin bunlarm diipediiz bir dolandincihgi temsil edebilme olasihgini da ortadan kaldirmaz. Ama bu sermaye, bir defasinda, mulkiyet hakkinin (hisse senetleri) sermaye-degeri, diger bir defasinda, bu giri§imlere yatinlan ya da yatinlacak olan fiili sermaye olarak, iki kez var olamaz. Yalmz ikinci bicimde vardir, ve bir hisse senedi yalnizca, arti-degerin, kendisi tarafindan gerceklestirilecek kismina tekabiil eden bir mulkiyet hakki-dir. A, bu hakki B’ye ve B de C’ye satabilir. Bu ahsveri§ler, sorunun nite-liginde hie bir seyi
degi§tirmez. A ya da B, mulkiyet hakkini sermaye bi-ciminde elde tutmakta, ama C, sermayesini, hisse senetli sermayeden gelmesi beklenen arti-degerden alacagi sirf bir mulkiyet hakkina ?evirmi§ bulunmaktadir. Yalmz hiikiimet bonolannin degil, hisse senetlerinin de mulkiyet haklannin degerlerinin bagimsiz hareketi, bunlann iizerierinde hak sahi-bi olabilecekleri sermaye ya da talebin yam sira, gergek sermayeyi te§kil ettikleri hayaline kuwet kazandinr. giinkii bunlar, fiyatlan bagimsiz olarak saptanan ve kendine ozgii hareketleri olan metalar halini ahrlar. Bunlann piyasa degerleri, gergek sermayenin degerinde (degerdeki geni§leme degi§se bile) herhangi bir degisme olmaksizin, kendi nomi-
16
Karl Marks Kapital III
nal degerlerinden farkli bicimde saptanir. Bir yandan bunlann piyasa [sayfa 414] degerleri, yasal hak sagladiklan gelir miktanna ve guvenine bagh olarak dalgalanma gosterir. Hissenin nominal degeri, yani ba§langicta bu hissenin temsil ettigi yatinlan meblag 100 sterlin ise ve bu kurulu§ %5 yerine %10 faiz veriyorsa, hissenin piyasa degeri, diger §eyler ayni kal-mak iizere, faiz orani %5 oldugu siirece 200 sterline yiikselir, ciinkii, %5 iizerinden sermayelestirilmis. iken, §imdi 200 steriinlik hayali bir serma-yeyi temsil etmektedir. Bunu 200 sterline satin alan kimse, bu sermaye yatinmi iizerinden %5’lik bir gelir elde eder. Giri§imin geliri azahnca, bu-nun tersi dogrudur. Bu senedin piyasa degeri kismen spekiilatiffir, ciin-ku bu yalmz fiili gelir ile degil, ayni zamanda, onceden hesaplanan, bek-lenen gelir ile de saptanmistir. Ama gercek sermayedeki geni§lemenin degismez oldugu ya da devlet borclannda oldugu gibi sermayenin mev-cut olmadigi durumlarda yilhk gelirin yasa ile saptandigi ve giivenlik altina ahndigi kabul edilirse, bu senetlerin fiyati, faiz orani ile ters orantih olarak yukselir ya da dii§er. Faiz oraninin %5’ten %10’a yukselmesi halin-de, 5 steriinlik bir gelir garanti eden senetler §imdi yalmz 50 steriinlik bir sermayeyi temsil eder. Tersine, faiz orani %2!/2’ye dii§ecek olsa, ayni seneUer 200 steriinlik bir sermayeyi temsil eder. Bunlann degerleri dai-ma, yalnizca sermayelestirilmis. gelir, yani hayali bir sermaye iizerinden o giinkii faiz oraniyla hesaplanan gelirdir. Bu nedenle, para piyasasinin daralmasi halinde, bu senetlerin fiyati iki nedenle dii§ecektir: once, faiz orani yukseldigi icin, sonra da, nakite cevirmek iizere daha biiyuk miktar-larda senet piyasaya suruldiigu icin. Fiyattaki bu diisme, ister bu senetlerin sahiplerine saglayacaklan gelir, devlet tahvillerinde oldugu gibi degismez olsun, ister, sanayi kurulu§lannda oldugu gibi temsil ettigi ger-cek sermayedeki geni§leme, olasihkla yeniden-iiretim siirecindeki bo-zukluklarla etkilenmi§ olsun, bunlara bakilmaksizin gercekle§ir. Son durumda, sozii edilene eklenmesi gerekli bir ba§ka deger kaybi da var-dir. Firtina sona erer ermez bu senet, isteki bir basansizhgi, ya da sahte-karhgi temsil etmemesi olciisiinde gene eski diizeyine yukselir. Bunahm siralanndaki deger kaybi, servetlerin biraraya toplanmasinda giiclii bir arac hizmetini
goriir.2 Bu senetlerin degerindeki dii§me ya da artmamn, temsil ettikleri gercek sermayenin degerinin hareketinden bagimsiz olmasi olciisiinde, ulusun sahip oldugu servet, degerdeki dii§me ya da yukselmeden sonra da gene eski buyiiklugundedir. “Kamu hisse senetleri ile kanal ve demiryolu hisseleri 23 Ekim 1847 tarihine kadar toplam 114.752.225 sterlin 2
[Metalar ile degerli senetlerin son derece deger kaybettigi ve tamamen satilamaz hale geldigi §ubat Devriminden hemen sonra, Liverpool’daki isvigreli bir tiiccar -babama anlattigina gorevanni-yogunu paraya geviriyor, elinde parayla Paris’e geliyor ve Rothschild’i bularak, birlikte bir girisjmde bulunmayi oneriyor. Rothschild gozlerini adama dikiyor, ona dogru ko§uyor, omuzlanndan tutuyor ve soruyor: “Avez-vous de I’argent sur vous?” - “Oui, M. le baron.” -“Alors vous etes man ftomme!”(“Yaninizda para var mi?” - “Evet, Baron.” - “Oyleyse siz benim adamimsiniz.”) - Ve ikisi birlikte karh bir i§ yaptilar. -F.E. ] Karl Marks
417 Kapital III
tutannda deger kaybetmi§ bulunuyordu.” (Morris, Ingiltere Bankasi Gu-vemorii, 1847-48 Ticari Bunahmi Konusundaki rapordaki ifadesi [sayfa 4i5] [n° 3800].) Bu deger kaybimn, iiretimde ve kanallar ve demiryollan iize-rindeki gidi§-geli§te fiili bir durmayi, ya da ba§lami§ bulunan giri§imlerin askiya alinmasim ya da sermayenin be§ para etmeyen seriivenler pe§inde carcur edilmesini yansitmasi dismda, ulus, nominal para-sermayenin bu sabun kopiigiiniin paUamasiyla zerre kadar yoksullasmi§ olmaz. Bu senedin ashnda temsil ettigi §ey, ya devlet borclannda oldugu gibi, parasi ya da sermayedegeri, sermayeyi hi? bir sekilde temsil etmeyen, ya da temsil ettigi gercek sermayenin degerinden bagimsiz ola-rak yonetilen gelecekteki iiretimler iizerinden birikmi§ alacaklar ya da yasal haklardan ba§ka bir sey degildir. Kapitalist iiretime dayanan biitiin iilkelerde bu tiirden biiyiik miktarlarda sozde faiz getiren sermaye ya da para getiren sermaye var-dir. Ve para-sermaye birikimi ile ashnda anlatilmak istenilen §ey, iiretim iizerinde biriken bu haklardan, piyasa-fiyatlanmn, bu haklann hayali ser-mayedegerlerinin birikiminden ba§ka bir §ey degildir. Banker sermayesinin bir kismi §imdi bu sozde faiz getiren senet-lere yatinlmi§ durumdadir. Bu ashnda, yedek sermayenin, fiili banka-cilik i§inde hi? bir i§levi yerine getirmeyen bir kismidir. Bu senetlerin en onemli kismi, policelerden, yani sanayi kapitalistleri ya da tiiccarlar ta-rafindan yapilan odeme vaatlerinden olu§ur. Bore para veren icin, bu policeler faiz getiren policelerdir, bir ba§ka deyi§le, bunlan satin aldigin-da o, vadesi gelene kadar gececek zamana ait faizi dusmusffir. Buna iskonto etmek deniliyor. Policenin temsil ettigi meblagdan ne miktar indirim yapilacagi, o siradaki faiz oramna baghdir. Ensonu banker sermayesinin son kismi, onun, altin ye banknot olarak para rezervinden olu§ur. Belli bir sure igin anla§mayla bagh bu-lunmayan mevduat her zaman mevduat sahibinin tasarrufundadir. Bun-lar siirekli dalgalanma durumundadir. Ama, bir mevduat sahibi mevduatindan
para gekerken bir digeri yatinr ve boylece, genel ortala-ma toplam mevduat miktan normal i§ donemlerinde pek az dalgalanma gosterir. Kapitalist iiretimin gelistigi iilkelerde, bankalann yedek fonlan dai-ma ortalama olarak yigma bigiminde mevcut para miktanni ifade eder ve bu yigmamn bir kismi da, bizatihi hi? bir degeri olmayan senetlerden, sirf altin iizerine geklerden ibarettir. Banker sermayesinin biiyiik kismi bu nedenle tamamen hayalidir ve, senetlerden (poligelerden), hiikii-met tatwillerinden (bunlar harcanmi§ sermayeyi temsil ederler) ve hisse senetlerinden (gelecekteki gelir iizerine ceklerden) olu§ur. Ve surasim da unutmamak gerekir ki, bankerin kasasindaki bu senedin temsil ettigi sermayenin, para-degerinin kendisi, senedin, garanti edilen gelir iizerinden ceklerden (ornegin, hiikiimet tahvillerinden) ya da gercek sermaye iizerine miilkiyet haklanndan (ornegin, hisse senetlerinden) ibaret bu-
18
Karl Marks Kapital III
lunmasi olciisiinde hayalidir, ve bu deger, senedin hie degilse kismen temsil ettigi gercek sermayenin degerinden farkli olarak belirlenir; ya da, senedin, sermaye uzerinden degil de gelir uzerinden bir hakki temsil etmesi [sayfa 4i6] durumunda, aym gelir uzerindeki hak, siirekli degisen hayali bir para-sermaye ile ifade edilir. Buna ek olarak, bu hayali banker sermayesinin, geni§ olgiide, kendisine ait sermayeyi degil, ona ister faiz getiren ister getirmeyen bigimde olsun mevduat yatiran kamuya ait sermayeyi temsil ettigini de gozden kagirmamak gerekir. Mevduat, daima, para, altin, banknot ya da bunlar iizerine gekler-le yapihr. Fiili dola§imin gereksinmelerine uygun olarak daralan ya da geni§leyen yedek fon dismda bu mevduat ashnda daima bir yandan, poligeleri iskonto edilen ve boylece avans alan sanayi kapitalisUeri ile tiiccarlann elindedir; ote yandan. da, degerli senet ticareti yapanlann (borsa simsarlannin), kendilerine ait tahvil ve senetleri satmis. bulunan ozel kurulu§lann ya da (hazine tahvilleri ve yeni borglar halinde) hiikii-metin elinde bulunur. Mevduatin kendisi gifte bir rol oynar. Bir yandan bunlar, biraz once belirttigimiz gibi, faiz-getiren sermaye olarak bore verilmi§lerdir ve bu yuzden de, bankanin kasalannda bulunmayip, yalm-zca defterlerinde, mevduat sahiplerinin alacaklan olarak goriiniirler. Ote yandan bunlar, sahiplerinin kar§ihkli alacaklan, mevduatlan iizerine ceklerle hesaplanabildikleri ve birbirlerine gore kapatilabildikleri siirece sirf bu gibi kayitlar §eklinde i§lev yaparlar. Bu bakimdan, bu mevduatla-nn aym bankere yatinlmi§ olup da bu bankerin, ce§itli hesaplan birbirle-riyle dengeleyebilmesinin ya da farkli bankalarda bulunup da, bu bankalann kar§ihkli olarak cekleri degistirip, yalmz bakiyeleri birbirlerine odemelerinin hie bir onemi yoktur. Faiz getiren sermaye ve kredi si-stemindeki geli§meyle, biitiin sermaye kendisini ciffle§tirmi§ ve bazan da usle§tirmi§ gibi goriiniir; aym sermaye, ya da hatta belki de aym alacak talebi, gesMi sekillerde farkli ellerde, farkli bigimlerde goriiniirler.3 Bu “para-sermaye”nin daha biiyiik bir kismi tamamen hayalidir. Yedek fon di§inda biitiin mevduat, banker uzerinden alacak talebidir ve
3
[Sermayenin, bu iki katina, iig katina ulasmasi, son yillarda, ornegin Londra Borsasinin raporlannda kendi basma bir basjigi i§gal eden mali trostler araciligi ile oldukga biiyiik bir geli§me gosterdi. Belli simftan faiz getiren senet, ornegin, yabanci devlet tahvilleri, ingiliz belediye ya da Amerikan devlet bonolan, demiryolu hisse senetleri, vb. satin almak igin bir §irket kuruldu. Sozgelimi, 2 miiyon sterlinlik bir sermaye, hisse senetlerinin sati§iyla toplandi. Mudiirler kurulu sozkonusu degerleri satin aliyor ya da bunlar iizerinde az 50k aktif spekiilasyon yapiyor, ve giderleri dii§tukten sonra, yilhk faizi ortaklara temettu olarak dagitiyordu. Ustelik bazi anonim §irketleri, normal hisse senetlerini, tercihli ve ertelemeli diye iki sinifa ayirma usulunii benimsediler. Tercihliler, toplam kann izin vermesi ko§uluyla, degi§meyen bir faiz, diyelim %5 ahyorlardi; bundan arta kalan olursa, bunu da ertelemeliler ahyordu. Bu kentte, tercihli senetlere yapilan “saglam” sermaye yatmmi, -ertelemeli senetli- fiili spekiilasyondan azgok aynhyordu. Birkag biiyiik kurulu§ bu yeni usulii benimsemek istemedikleri igin, yeni §irketlerin kurulmasi gibi bir yola basvuruldu. Bunlar, eski sjrketlerin hisse senetlerine bir ya da birkag miiyon sterlin yatin-yorlar ve satin ahnan hisselerin nominal degeri tutannda yeni senetler gikanyorlar, ama bunlann yansi tercihli, yansi ertelemeli olarak gikartihyordu. Bu gibi durumlarda ilk hisse senetleri, yenilerinin gikartilmasina dayanak hizmeti gordiikleri igin iki katina gikmis. oluyordu. -F.E.] Karl Marks
419 Kapital III
ama mevduat olarak hie bir zaman mevcut degildir. Hiring odalanndaki i§lemlerde hizmet gordiikleri olciide, bankerier icin -bankerier bunlan bore verdikten sonra- sermaye i§levini yerine getirirler. Bankerier, kar§ilikli ceklerini, varolmayan mevduat [sayfaw] iizerinden kendi kar§ihkh hesa-planni tasfiye ederek oderier. Adam Smith, para bore vermede sermayenin oynadigi rolle ilgili olarak §unlan soyluyor: “Ne. var ki, para-ticaretinde bile, para, para olarak sahiplerinin bizzat kullanmak istemedikleri sermayelerin, bir elden digerine aktanlmasini saglayan feragat senedinden ba§ka bir §ey degildir. Bu sermayeler, aktanlmada arac olarak hizmet eden paramn mik-tanndan, oran kabul etmeyecek kadar biiyiik olabilir; ayni para parcalan, bircok farkh bore vermelere oldugu kadar, bircok farkli satin almalara da ardarda hizmet ederler. Omegin A, Wye 1.000 sterlin bore verir ve W bu para ile derhal B’den 1.000 sterlin degerinde mal satin ahr. Bu parayi kendisi kullanma olanagi bulunmayan B, ayni para parcalanm X’e bore verir ve o da hemen bu paralaria C’den 1.000 sterlin degerinde mal satin ahr. C, ayni sekilde ve ayni nedenle bu paralan Vye bore verir ve o da gene bunlarla D’den mal satin ahr. Bu sekilde, sikke ya da kagit, ayni para parcalan birkac gun icersinde, herbirisi deger olarak, bu parcalann toplamina e§it, tig farkli bore verme ve tig farkli satin almada arac olarak hizmet ederler. Ellerinde para bulunan A, B ve C gibi uc kismin, borcu olan uc ki§iye, W, X ve Y’ye devrettikleri sey, bu satin almalan yapma gucudur. Bu giic, borcun hem degerini ve hem de kullanimini igerir. Bu tiq parali kimsenin bor? verdigi sermayeler, kendisiyle saUn ahnabilecek mallann degerine e§ittir, ve satin almalann yapildigi paranin tiq katidir. Bununla biriikte verilen bu borglar, farkli borglular tarafindan saUn ahn-an mallar, borcun vadesi geldiginde, bir karla biriikte, sikke ya da kagit para olarak e§it bir degeri geri getirecek sekilde kullanildigi takdirde tarn bir giivenlik alUnda olabilir. Ve, ayni para parcalan boylece, iic ki§iye verilen iic ayn borcun araclan olarak ya da ayni nedenle, degerlerinin otuz kati tutannda hizmet edebilecekleri gibi, ayni §ekilde, ardarda geri-ye odeme araclan olarak da hizmet edebilirler.” ([An Inquiry into the Nature and Causes ofthe Wealth of
Nations, Aberdeen, London 1848, s. 236. -Ed] Book 11, Chap. IV.) Ayni para parcasi, dola§im hizina bagh olarak ce§itli satin almalar icin kullanilabildigine gore, bunun gibi ce§itli borclar icin de kullanilabi-lir, ciinkii, satin almalar onu bir kimseden bir baska kimseye ta§ir ve bore, satinalma araya girmeksizin, bir kimseden bir baskasina yapilan aktarmadan baska bir §ey degildir. Her satici icin para, metalannin donii§-mu§ bicimini temsil eder. Her degerin sermaye-deger olarak ifade edil-digi bugiinlerde ce§iUi bore vermelerde ardarda ce§itli sermayeleri temsil eder. Bu, yalnizca, paranin ardarda ce§iUi meta-degerleri gercekle§tire-bilecegi §eklindeki daha onceki bir soziin bir ba§ka ifadesidir. Ayni za-manda, para, gercek sermayelerin ki§iden ki§iye aktanlmasi icin, dola§im
20
Karl Marks Kapital III
araci olarak hizmet eder. Bore verme sozkonusu oldugunda, para, ki§iden ki§iye, dola§im araci olarak gecmez. Bore verenin elinde kaldigi siirece, dola§im araci olarak degil, ona ait sermayenin varhk bicimi olarak mev-cuttur. Ve o, parayi, bir ba§kasina bore verirken, bu bicim icersinde aktanr. Eger A parayi B’ye ve o da C’ye, arada herhangi bir [sayfa 4i8] satin-alma olmaksizin bore vermi§ ise, ayni para uc sermayeyi degil, sadece bir sermayeyi -tek bir sermaye-degeri- temsil eder. Onun gercekten temsil ettigi sermayelerin sayisi, ce§itli meta-sermayelerin deger-bicimi olarak kac kez i§lev yaptigina baghdir. Adam Smith’in bore vermeler icin genel olarak soyledigi seyler, kamunun bankerlere verdigi borclann yalmzca bir ba§ka adi olan mev-duat icin de gecerlidir. Ayni para parcalan, §u ya da bu sayida mevduat icin arac olarak hizmet edebilir. “Bugiin A’ya yatirmi§ oldugunuz 1.000 sterlinlik mevduatin, yann tekrar kullanilarak B’de bir mevduat olmasi, hi? ku§kusuz dogrudur. Ertesi giinii ise B tarafindan tekrar kullanihr ve C’de bir mevduat te§kil edebilir ... ve bu boylece devam edip gider; ve para olarak ayni 1. 000 sterlin boylece, ardarda yapilan transferor ile, mutlak olarak sonsuz bir mevduat toplami halinde cogahr. Demek oluyor ki, Birle§ik Kralhk’taki biitiin mevduaUn onda-dokuzunun, bunlardan sorumlu bulunan ban-kerlerin defterlerindeki kayitlardan ote bir varhga sahip bulunmamalan pekala olasidir. ... Boylece, ornegin Iskocya’da, dola§imdaki para hie bir zaman 3 milyon sterlini gecmedigi halde, bankalardaki mevduaUn 27 milyon oldugu tahmin edilmektedir. Bankalardan toplu halde para ce-kilmedigi takdirde ayni 1.000 sterlinin yoluna devam etmesi halinde, ayni kolayhkla, sonsuz miktarda borcu tasfiye etmesi olasidir. Peraken-deciye olan borcunuzu bugiin kapattigimz ayni 1.000 sterlin ile o da yann tiiccara olan borcunu, tiiccar da ertesi giinii bankaya olan borcunu kapatabilir ve bu boyle siirer gider; boylece ayni 1.000 sterlin, elden ele, bankadan bankaya gecebilir ve akla gelebilecek miktarlarda borcu kapatabilir.” {The currency Theory Reviewed, s. 62-63.)
Bu kredi sisteminde her seyin ciftlesmesi, iicle§mesi ve yalmzca tasawurda bulunan bir hayalete donii§mesi, insamn ensonu somut bir seyi yakaladigi umuduna kapildigi “yedek fonda” aynen gecerlidir. Ingiltere Bankasi Guvernorii Mr. Morris’e bir kez daha kulak vere-lim: "Ozel bankalann rezervleri, mevduatlar halinde Ingiltere Bankasimn elindedir. Bir altin Ihraci her §eyden once Ingiltere Bankasimn rezervleri iizerinde etkisini gosterir; ama bu, Ingiltere Bankasindaki rezervlerinin bir kismimn cekilmesi anlamina da geldigi icin, diger bankalann rezervleri iizerinde de etkili olur. Bu, iilkedeki biitiin bankalann rezervleri iizerinde etkisini gosterir.” (Commercial Distress, 1847-48, n° 3639, 3642.) Demek ki, en sonunda bu yedek fonlar, Ingiltere Bankasimn yedek fonu ile kamp giderler.4 Bununla birlikte, bu yedek fon da cifte bir varhga sahiptir. Bankacihk subesindeki {banking departmant) yedek fon, bankKarl Marks
421 Kapital III
anin, dola§imdaki banknoUann iizerinde ve otesinde cikartmakla yetkili bulundugu banknot fazlahgma e§ittir. Banknot cikartlmasimn yasal ust diizeyi 14 milyon sterlin (bunun icin kiilce rezervine [sayfa 4i9] gerek yok-tur; bu, devletin Bankaya borclu bulundugu, yakla§ik meblagdir) art, Bankamn degerli madenler stoku miktandir. Bankamn degerli maden-ler stoku 14 milyon sterline ulasUgi takdirde, Banka, banknot olarak; 28 milyon sterlin cikartabilir ve eger bunun 20 milyon sterlini dola§imda bulunursa, bankacihk §ubesinin (banking department) yedek fonu 8 milyon sterlin olur. Demek ki, 8 milyon degerindeki bu banknot, Bankamn tasarrufundaki yasal banker sermayesi ve ayni zamanda, mevduat-lan icin yedek fondur. §imdi eger di§anya bir altin aki§i olur ve Bankadaki degerli maden stoku 6 milyon sterlin azahrsa -bu durum buna esdeger sayida banknotun yokedilmesini gerektirir- bankacihk §ubesinin {banking department) yedegi 8 milyon sterlinden 2 milyon sterline diiser. Banka bir yandan faiz oramni epeyce bir miktar yiikseltir, ote yandan, bankada mevduati bulunan baska bankalar ile diger mevduat sahipleri, Bankada kendi kredilerini icersine alan yedek fonda biiyiik bir azalma oldugunu goriirler. 1857 yihnda Londra’daki dort biiyiik hisseli banka, Ingiltere Bankasi, 1844 tarihli Banka Yasasini yiiriirliikten kaldiran bir “hiikiimet karan" saglamadigi takdirde, biitiin mevduaUanni cekmekle ve boylece bankacihk §ubesini (banking department) iflas ettirmekle bu bankayi tehdit ettiler.5 Boylece 1847 yihnda oldugu gibi bankacihk subesi, 4
[O zamandan beri bunun nasil bir yogunluk kazandigi, 18 Arahk 1892 tarihli Daily News’ten alinan ve 1892 Kasiminda Londra’daki onbes. biiyiik bankanin, banka rezervlerine ait a§agidaki resmi tabloda goriilmektedir: Bankanin Adi City Capital and
Borclar Nakit Yuzd £9.317.62 £746.551 8.01 11.392.74 1.307.483 11.47
Imperial 3.987.400 447.157 11.22 Lloyds 23.800.93 2.966.806 12.46 Lon. And 24.671.559 15.50 Lon. And S. 5.570.268 14.58 London Joint 12.127.99 1.288.977 10.62 London and 8.814.499 1.127.280 12.79 London and 37.111.03 3.600.374 9.70 National 11.163.82 1.426.225 12.77 National 41.907.38 4.614.780 41.01 Parrs and the 12.794.48 1.532.707 11.98 Prescott & Co 4.041.058 538.517 13.07 Union of 15.502.61 2.300.084 14.84 Williams, 10.452.38 1.317.628 12.60 Top/am £232.655. £27.845.8 11.97 Yakla§ik 28 milyonluk bu toplam rezervin en az 25 milyonu, ingiltere Bankasinda mevduat olarak yatmlmis. halde, en fazla 3 milyonu, 15 bankanin kendi kasalannda nakit olarak bulunmaktadir. Ne var ki, ingiltere Bankasinin bankacihk subesinin nakit rezervi, ayni 1892 Kasim ayi boyunca 16 milyonu bile bulmuyordu. -F.E. ] 5 1844 tarihli Banka Yasasinin yuriirliikten kalkmasryla, Banka, sahip bulundugu altin rezervini dikkate almaksizin istedigi kadar banknot gikartabiliyordu; boylece, diledigi miktarda
22
Karl Marks Kapital III
{banking department), bankanin tedaviil §ubesinin [sayfa 420] (issue department) elinde birkac milyon (omegin, 1847’de 8 milyon) bulundugu halde dola§imdaki banknotlann cevrilebilirligini garanti edemez duru-ma gelecektir. Ama bu da gene hayali idi. “Bankerlerin kendilerinin hemen gereksinmeleri bulunmayan (mevduatlann) biiyiik bir kismi, bill brokers’lerin [borsa simsarlarimn] eline geciyor ve bunlar da aldiklan ve avans kar§ihgi guvence olarak, Londra’da ve iilkenin diger yerlerinde bulunan kimselere ait zaten iskonto etmi§ olduklan ticari seneUeri bankerlere veriyorlardi. Banker iste-nildiginde bu paramn odenmesi icin bill broker’a kar§i sorumlu oluyordu; ve bu gibi i§lemler oylesine boyuUara ula§mi§ti ki, Bankanin [ingiltere Bankasimn] §imdiki Guvemorii Mr. Neave ifadesinde §6yle diyordu: ‘Bir brokenn [simsann] 5 milyonu oldugunu biliyorduk ve bir ba§kasinin 8 ile 10 milyon arasinda bir miktara sahip bulundugu inancina varmi§tik; bir tanesinin 4, bir ba§kasinin 3'/2 milyonu vardi ve bir ucunciiniinki 8 milyonun iizerindeydi. Bu soylediklerim broker’laxa [simsarlara] verilen mevduaUardir.’” (Report of Committee on Bank Acts, 1857-58, S. 5, Section 8.) “Londrah bill broker’lar [borsa simsarlan], yaptiklan muazzam ticari i§lemleri, hie bir nakit yedege sahip olmaksizin, vadesi gelen po-licelerin odenmesine ya da cok siki§malan halinde, iskonto edilmi§ po-licelerin giivencesi kar§ihginda Ingiltere Bankasindan avans elde etme giiciine giivenerek yuriitiiyorlardi.” (Ibid, s. Vffl, Section 17.) “Londra’daki iki bill broking [borsa simsarhgi yapan] firmasi 1847’de odemeleri dur-durdu; daha sonra her ikisi de yeniden ise ba§ladi. 1857’de her ikisi de tekrar odemeleri durdurdu. Bir firmamn 1847’deki bore toplami yuvar-lak hesap 2.683.000 sterlin, sermayesi ise 180.000 sterlin idi; ayni firmamn 1857’deki bore toplami 5.300.000 sterlin ve sermayesi belki de 1847’ dekinin dortte-biri kadardi. Oteki firmamn bore toplami, odemeyi dur-durdugu her donemde 3.000.000 ile 4.000.000 sterlin arasindaydi, sermayesi ise ancak 45.000 sterlin kadardi.” (Ibid., s. XXI, Section 52.) [sayfa
421]
hayali kagit para-sermaye yaratihyor ve bunlar bankalara, komisyonculara, ve bunlar aracihgiyla da ticarete borg vermek amaciyla kullanihyordu. [ - F.E. ] Karl Marks
423 Kapital III
OTUZUNCU BOLUM PARA-SERMAYE VE GERCEK SERMAYE I
KREDI sistemi ile ilgili olarak §imdi yakla§makta oldugumuz giiS sorunlar§unlardir: Birincisi : Gergek para-sermayenin birikimi. Bu, ne olgude ger-qek bir sermaye birikiminin, yani geni§lemi§ olgekte yeniden-iiretimin bir gostergesidir ve ne olgiide degildir? Sermaye bollugu denilen §ey -yalniz faiz getiren sermaye, yani para getiren sermaye ile ilgili olarak kullanilan bir ifade- yalnizca sinai asm-iiretimi ifade etmenin ozel bir sekli midir, yoksa onun yam sira apayn bir
goriingii mii olu§turur? Bu bolluk ya da para-sermaye arzindaki bu fazlahk, durgunlasmi§ para kitlelerinin (kiilSe, altin sikke ve banknoUar) varolmasi ile ayni zamana mi rasUiyor, ve boylece bu a§in para bollugu, bor? sermaye bollugunun bir ifadesi ve dissal bir bigimi mi oluyor? Ikincisi: Para kithgi, yani borS sermaye yoklugu, gerSek sermaye (meta sermaye ve iiretken sermaye) kithgini ne 61Siide ifade eder? Ve bu, ote yandan, para olarak para kithgi ve dola§im araci kiUigi ile ne 61-giide ayni zamana raslar? Para-sermayenin ve genellikle para-servetin buraya kadar goz-den gegirdigimiz kendine ozgii birikim bigimi, ensonu, emek iizerinde [sayfa 422] miilkiyet hakki birikimi seklini almi§ bulunuyor. Ulusal bor? ser-
24
Karl Marks Kapital III
mayesinin birikimi, yalmzca, vergi gelirinin belli bir kismi uzerinde kesin bir hak ayricaligma sahip bulunan devlet alacaklan simfinda bir arti§ oldugu anlamini ta§idigini ortaya koymu§tu.6 Bu olgular aracihgiyla boy-lece, borclardaki bir birikim bile bir sermaye birikimi gibi goriinebilir ve kredi sisteminde yeralan carpikligm ulastigi boyutlar gozle goriiliir duru-ma gelir. Ashnda bore ahnan ve coktan harcanmi§ bulunan sermaye icin verilen bu bore senetleri, tiiketilmis. bulunan sermayenin bu kagittan kopyalan, bunlari ellerinde bulunduranlar icin, sanki bunlar satilabilir ve dolayisiyla da ve tekrar sermayeye cevrilebilir metalarmi§ gibi sermaye olarak hizmet ederler. Toplum hizmetleri, demiryollan, madenler, vb., iizerindeki miilki-yet haklan, ashnda, gordugiimuz gibi, gercek sermaye uzerinde miilki-yet hakkidir. Ama bu miilkiyet haklan, bu sermayeyi bir kimsenin tasar-rufu altina sokmaz. Bu sermaye geri cekilemez. Bu haklar, yalmzca, bu sermaye tarafindan uretilecek arti-degerin bir kismi uzerinde yasal haklar saglar. Bu haklar da gene, gercek sermayenin kagit iizerindeki bir kopyasi halini ahrlar; sanki bir mala ait yukleme belgeleri, yiiklenilen maldan bagimsiz, ve onunla eszamanh ayn bir degere sahip bulunabilir-mi§ gibi. Bunlar, mevcut olmayan bir sermayeyi nominal olarak temsil eder hale gelirler. giinkii, gercek sermaye, bunlarla yanyana bulunur ve bu kopyalann bir kimseden bir baska kimseye aktanlmasi ile el degi§-tirmi§ olmaz. Bunlar, yalmz belli bir geliri garanti ettikleri icin degil, sati§lan yoluyla, sermaye-degerler olarak kar§ihklannin elde edilebilmesi nede-niyle de faiz getiren sermaye bicimine girerler. Bu haklann birikmesi, demiryollannda, madenlerde, buharh gemilerde, vb. bir birikmeyi ne olciide ifade ederse, fiili yeniden-iiretim siirecindeki geni§lemeyi de aym olciide ifade eder; tipki ornegin ta§inabilir mallarla ilgili bir vergi listesindeki biiyumenin, bu mallardaki biiyumeyi gostermesi gibi. Meta-lar gibi ahm-saUm i§lemlerinin konusu olan ve dolayisiyla sermaye-degerler gibi dolasabilen kagit iizerindeki bu kopyalar, bu nitelikleriyle hayalidirler, ve degerleri, temsil ettikleri gercek sermayenin degerinin hare-ketinden tamamen bagimsiz olarak diisebilir ya da yiikselebilir. Bunla-nn degerleri, yani Borsadaki fiyatlan, zorunlu
olarak, faiz oranindaki bir diismeyle -para-sermayenin kendine ozgii hareketierinden bagimsiz olarak bu diisme, sirf kar oranindaki bir diisme egiliminden ileri geldigi olciide- bir yiikselme egilimine sahiptir; bu nedenle bu hayali servet, ba§ka 6
Kamu fonu, yillik gelirin borglan odemek iizere bir yana aynlan kismini temsil eden hayali sermayeden baska bir sey degildir. E§deger miktarda bir sermaye harcanmisUr; borglar igin payda olarak hizmet eden budur, ama kamu fonunun temsil ettigi sey bu degildir; gunkii, sermaye artik mevcut degildir. Sanayiin gahsmasiyla yeni bir servetin yaratilmasi gerekir; har-canmi§ bulunan bu serveti borg verenler igin, bu servetin bir kismi yillik olarak bir yana ayrilir; bu kisim, onu iiretenlerden, vergiler yoluyla alinir ve devletin alacakhlanna verilir, ve iilkede sermaye ile faiz arasindaki adet haline gelmi§ orana gore, bu alacaklilann alacaklan yillik geliri saglayabilecek sermayeye e§deger hayali bir sermaye varsayihr. (Sismondi, Nouveaux principes [Second editions, Paris 2827], II, s. 230.) Karl Marks
425 Kapital III
[sayfa 423] bir neden olmasa bile kapitalist iiretim sirasinda, ba§langicta ozgiil nominal degerin her bir parcasi icin ifade edilen degere bagh olarak geni§ler.7 Bu degerli seneUerin fiyatlarindaki dalgalanmalar yoluyla elde edilen kazanclar ya da ugranilan kayiplar, ve bunlann demiryollan kralla-nnin, vb. elinde toplanmasi, 6z ve nitelikleri geregi gitgide daha fazla bir kumar konusu haline gelir, ve sermaye, servet elde etmenin asil yon-temi olarak, emegin yerini ahyormu§ gibi goriiniir ve ayni zamanda, acik §iddetin yerine gecer. Bu tiir sanal para-servet, yalniz ozel kimselerin para- servetlerinin degil, daha once de belirttigimiz gibi, banker sermay-esinin de cok onemli bir kismim olu§turur. Bu sorunu kisa yoldan cozumlemek icin, §unu belirtelim ki, para-sermaye birikimi ile, servetin, bir yandan ozel para-kapitalistleri ve ote yandan devlet, topluluklar ve parayi bore alan ve yeniden iiretenler arasin-da aracihk eden bankerlerin (meslekleri bore para vermek olan kimselerin) elinde birikmesi de kastedilebilir. giinkii, kredi sistemindeki ucsuz bucaksiz geni§leme, ve genellikle biitiin kredi, kendi ozel sermayeleri gibi bunlar tarafindan somuruliir. Bu adamlar daima sermayeye ve para-biciminde gelire ya da para iizerinde dogrudan dogruya bir hakka sahip-tirler. Bu sinifin servet birikimi, gercek birikimden tamamen farkli bir bicimde olabilir, ama ne olursa olsun bu, bu sinifin, gercek birikimin biiyuk bir kismim cebe indirdigini tamUar. Oniimiizdeki sorunun oleegini kiiSultelim. Devlet tahvilleri, hisse senetleri ve her tiirden diger senet ve tahviller gibi, bor? verilen sermaye igin -faiz getirmek iizere aynlan sermaye igin- yaUnm alanlandir. Bunlar, bu tiir sermayenin bor? verildigi bigimlerdir. Ama bunlann kendileri, kendilerine yatinlmi§ bulunan borS sermayesi degillerdir. Ote yandan, kredi sisteminin yeniden-uretim siirecinde dogrudan dogruya rol oyna-digi olgiide, sanayicilerin ya da tiiccarlann, bir senedi iskonto ettirmek ya da bor? almak istedikleri zaman gereksinme duyduklan §ey, ne hisse senedidir ne de devlet tahvili. Onun istedigi sey paradir. Bunun igin, baska tiirlii para bulamayinca bu tahvilleri ya rehine koyar ya da satar. Bizim burada ele almak durumunda oldugumuz da i§te bu bor? ser-mayesinin
birikimidir ve ozellikle de, bor? verilebilir para-sermayenin birikimidir. Biz, burada, binalann, makinelerin ya da diger sabit sermayenin bor? verilmesi iizerinde durmuyoruz. Sanayiciler ile tiiccarlann, metalar seklinde ve yeniden-uretim siirecinin sinirlan icersinde birbirle-rine verdikleri avanslarla da ilgilenmiyoruz; oysa bu noktayi da once 7
Birikmi§ borg verilebilir para-sermayenin bir kismi gergekte yalnizca sanayi sermayesinin bir ifadesidir. Ornegin, ingiltere, 1851 yilinda, Amerikan demiryollan ile oteki giri§imlere 80 mil-yon sterlin yatmm yapti, bu yatmmin nerdeyse tamami, Amerikalilann karsrtik olarak odeme zorunda bulunmadiklan ingiliz mallannin ihraciyla gergekle§tirildi. ingiliz ihracatgilan, bu metalar igin Amerika’ya polige gektiler ve bunlarla ingiliz hisse senedi aracilan satin aldilar ve hisse senedi satin ahnmasi igin Amerika’ya gonderdiler.
26
Karl Marks Kapital III
daha aynntih olarak incelememiz gerekir. Biz burada yalnizca, bankerle-rin [sayfa 424] araci olarak sanayicilere ve tuccarlara verdikleri para-borclar-la ilgileniyoruz.
Once, ticari krediyi, yani yeniden-iiretim siirecinde i§ goren kapi-talistlerin birbirlerine verdikleri krediyi tahlil ederek i§e ba§layahm. Bu, kredi sisteminin temelini te§kil eder. Bu, bir police ile belli bir odeme vadesi olan bir bore senedi ile, yani ertelemeli bir odeme belgesi ile temsil edilir. Herkes birbirine kredi verir , birbirinden kredi ahr. §imdilik busbutun ayn bir alan olan banker kredisini bir yana birakahm. Bu po-liceler, tuccarlann kendi aralannda birbirlerine ciro edilerek -iskonto ettirilmeksizin- odeme araci olarak dolasUgi siirece ve olciide, sirf bir alacagin A’dan B’ye transferidir ve goriiniisu hie bir bicimde degistirmez. Yalnizca, bir kimse yerine bir ba§kasi gecer. Ve bu anlamda, borclann odenmesi bile, para araya girmeksizin yapilabilir. Omegin, iplikci A, pa-muk simsan B’ye ve bu da ithalatci C’ye bir senet odemek zorundadir. §imdi eger, cogu kez oldugu gibi C ayni zamanda iplik ihrac ediyorsa, A’dan police ile iplik alabilir ve iplikci A, simsar B’ye, simsann C’den odeme §eklinde aldigi kendi senedi ile odemede bulunabilir. Olsa olsa, bir bakiyenin para olarak odenmesi gerekecektir. Demek ki biitiin i§lem, pamuk ile ipligin degistirilmesinden ibaret olur. Ihracatci yalniz iplikciyi ve pamuk simsan, pamuk iireticisini temsil eder. Bu tamamen ticari kredi devresinde, iki seyi dikkate almak gerekir. Birincisi: Bu kar§ihkh alacaklann tasfiyesi, sermayenin geriye aki§ina, yani yalnizca ertelenmis. bulunan M-P hareketine baghdir. Iplikci eger pamuklu mallar yapimcisindan police almi§ ise, yapimci, bu ode-meyi ancak, piyasadaki pamuklu mallan o arada satilmi§ ise yapabilir. Eger tahil spekulatorii aracisina bir police cekmi§ ise, araci bu parayi, tahihn o arada umulan fiyatla satilmi§ olmasi halinde odeyebilir. Bu odemeler demek ki, yeniden-uretimin, yani iiretim
ve tuketim siirecleri-nin akicihgina baghdir. Ama, krediler kar§ihkh oldugu icin birinin odenmesi otekinin odenmesine baghdir; ciinkii, police cekerken taraflardan birisi, ya kendi i§indeki sermayenin geriye akismi ya da o arada policesi-nin vadesi gelecek bir ucuncu §ahsin kendi i§indeki sermayenin geriye donusumi hesaba katmi§Ur. Sermayenin geriye akismin gecikmesi halinde, senetlerini kar§ilayabilmek icin, sermayenin beklenen geriye aki§i di§inda odemeler, ancak policeyi ceken kimsenin tasarrufundaki yedek sermaye aracihgi ile yapilabilir. Ikincisi: Bu kredi sistemi, nakit odemeler zorunlulugunu ortadan kaldirmaz. Her seyden once, giderlerin biiyuk bir kisminin, sozgelimi, iicreUerin, vergilerin, vb. daima nakit olarak odenmesi gerekir. Aynca, Karl Marks
427 Kapital III
C’den nakit odeme yerine police alan kapitalist B, bu policenin vadesi gelmeden once, D’ye vadesi dolmu§ bulunan kendi policesini odemek zorunda da olabilir ve bu durumda elinde nakit parasi olmasi gerekir. [sayfa 425] Yukarda varsayildigi gibi tarn bir yeniden-uretim devresi, yani pamuk ekicisinden pamuk iplikcisine ve geriye dogru olan devre, ancak bir istisna olabilir; bu devre, bircok noktalarda surekli kesintiye ugraya-caktir. Yeniden-uretim siirecinin irdelenmesinde gormiis. oldugumuz gibi (Ikinci Kitap, Uciincii Kisim) degismeyen sermaye iireticileri, degismeyen sermayeyi kismen kendi aralannda degistirirler. Bunun sonucu, police-ler azcok birbirlerini kar§ilami§ olurlar. Bunun gibi, yukselmekte olan iiretim cizgisi iizerinde de, pamuk simsan pamuk iplikcisine, iplikci, pamuklu mal yapimcisina, fabrikator ihracatciya, ihracatci -belki gene de pamuk- ithalatciya police ceker. Ama bu ah§veri§lerin yaptigi devre, ve dolayisiyla alacaklar dizisinin doniisu ayni zamana denk gelmez. 6r-negin, iplikcinin dokumacidan olan alacagi, komur tiiccannin makina yapimcisindan olan alacagi ile tasfiye edilemez. giinkii iplikcinin, kendi ismde, makine yapimcisindan herhangi bir kar§i-alacagi olamaz, ciinkii, iiriinii olan iplik hie bir zaman, makina yapimcisinin yeniden-uretim siirecine bir oge olarak girmez. Bu yiizden bu gibi alacaklann parayla tasfiyesi gerekir. Bu ticari kredinin sinirlan, kendi ba§lanna dusunuldiigunde sun-lardir: 1) sanayiciler ile tiiccarlann served, yani geriye d6nii§lerin gecik-mesi halinde, yedek sermaye iizerindeki komuta giicii; 2) bu d6nii§lerin kendileri. Bu geriye odemeler geciktirilebilir ya da metalann fiyatlan bu arada diisebilir veya durgun bir piyasa yuziinden metalar gecici olarak satilamaz hale gelebilir. Policelerin vadeleri ne denli uzun olursa, yedek sermayenin de o denli biiyuk olmasi gerekir, ve fiyatiarda bir dusme ya da piyasadaki a§in yigilma nedeniyle, geriye donii§lerdeki azalma ya da gecikme olasihgi o denli biiyuk olur. Ve iistelik, ba§langicta yapilan ah§-veri§ler, meta-fiyatianndaki yukselme ya da dii§me iizerine oynanan spekiilasyona ne denli fazla dayandinlmi§ ise donii§ler o denli az giiven-li olur. Ama surasi da aciktir ki, emegin iiretkenlik giiciinde ve dolayisiyla geni§-
61cekli iiretimdeki geli§meyle birlikte: 1) piyasalar geni§ler ve iiretim alamndan daha uzak hale gelir; 2) dolayisiyla kredilerin de uzatil-masi gerekir; 3) spekiilatif oge boylece, gitgide daha fazla, ticari i§lemlere egemen hale gelir. Geni§ oleekte ve uzak piyasalar icin yapilan iiretim, toplam iiriinii ticaretin ellerine teslim eder; ne var ki, bir ulusun serma-yesinin, ticaretin, tiim ulusal iiriinii kendi sermayesiyle satin alabilecek ve sonra da satacak bicimde, kendini iki katina cikartmasi olanaksizdir. Kredi, bu yuzden burada vazgecilmez bir §eydir; bu kredinin hacmi, uretimin degerinin hacmindeki biiyiime ile biiyudiigii gibi, vadesi de, piyasalann artan uzakliklan ile birlikte uzar. Burada kar§ihkli bir etki sozkonusudur. Uretim siirecindeki geli§me krediyi geni§letir ve kredi de, sinai ve ticari i§lemlerin geni§lemesine yolacar.
28
Karl Marks Kapital III
Bu krediyi, banker kredisinden aynlmi§ olarak inceledigimiz za-man [sayfa 426] bunun, sanayi sermayesinin kendi hacmindeki arti§ ile bir-likte buyiidugu aciktir. Bore sermayesi ile sanayi sermayesi burada ozdestir. Bore verilen sermaye, ya nihai bireysel tiiketim ya da iiretken sermayenin degismeyen ogelerinin yerine konulmasi icin aynlan meta-sermayedir. Burada bore sermayesi olarak goriinen §ey, daima, yeniden-uretim siirecinin belli bir evresinde mevcut bulunan, ama satinalma ve satis, aracihgi ile bir kimseden bir baskasina gectigi halde, esdegeri, satin alan tarafindan ilerdeki belirlenen bir tarihe kadar odenmeyen sermayedir. Ornegin pamuk, iplikciye, iplik, pamuklu mallar yapimcisi-na, pamuklular, tiiccara bir police kar§ihginda transfer edilir; bu mallar tuccann elinden ihracatciya ihracatcidan da Hindistan’daki bir tiiccara police kar§ihgmda aktanhr ve bu tiiccar da pamuklulan satarak yerine indigo, vb. satin ahr. Bu elden ele geci§ sirasinda, pamugun, pamuklu mallara d6nu§umii gerceklestirilir ve pamuklular da en sonunda Hindistan’a ihrac edilir ve indigo ile degistirilerek bu indigo Avrupa’ya sevkedilir ve tekrar yeniden-uretim siirecine girer. Yeniden-uretim siirecinin ce§itli evreleri burada, iplikci pamuga, pamuklu mallar fabrikatorii iplige, tiiccar pamuklu mallara, vb., herhangi bir odeme yapmaksizin kredi ile gerceWestirilmistir. Siirecin ilk a§amalannda meta, pamuk, ce§itli iiretim evrelerinden gecer ve bu geci§i kredi saglar. Ama, pamuk, iire-tim siirecinde meta olarak son seklini ahr almaz, ayni meta-sermaye, ancak, onun uzak pazarlara ta§inmasini saglayan ce§iUi tiiccarlann elle-rinden gecer ve bunlardan sonuncusu, ensonu bu metalan tiiketicilere satar ve bunlann yerine baska metalar satin ahr; bu metalar da ya tiiketi-lir ya da yeniden-uretim siirecine girer. Oyleyse burada iki a§ama arasinda bir aynm yapmak gerekiyor: birinci a§amada kredi, ayni nesnenin ureti-minde fiili ardarda evreleri ba§latiyor; ikincisinde kredi yalnizca o nesnenin bir tiiccardan digerine ta§inmasini da iceren transfer i§lemini, ba§ka bir deyi§le M-P siirecini gercekle§tiriyor. Ne var ki burada da meta gene hie degilse dola§im siirecinde, yani yenidenuretim siirecinin bir evresindedir.
Buradan §u sonuc cikiyor ki, burada bore verilen sermaye, hie bir zaman atil sermaye olmayip, sahibinin elinde bicimini degi§tirmek zorun-da olan sermayedir; sahibi icin o yalnizca meta-sermaye biciminde, yani tekrar d6nii§turulmesi zorunlu bir bicimde, ilk adimda en azindan para-ya cevrilmesi gereken sermaye biciminde bulunur. Demek oluyor ki, burada kredinin ba§latip gerceklestirdigi §ey metalann ba§kala§imidir; yalniz M-P degil, ayni zamanda P-M ve fiili iiretim siirecidir. Yeniden iiretken devre icersindeki biiyuk bir kredi miktan (banker kredisi di§inda), bore verilmeye hazir durumda bekleyen ve karh yatinm arayan biiyuk bir atil sermaye oldugu anlamina gelmez. Bu daha cok, yeniden- iiretim siirecinde, daha cok sermaye kullanildigi anlamina gelir. Kredi, demek ki, burada, 1) sanayi kapitalistlerini ilgilendirdigi kadanyla, sanayi serKarl Marks
429 Kapital III
mayesinin bir evreden digerine gecismi, birbiriyle ilgili ve birbirine yakin iiretim alanlannin baglantisim; 2) tiiccarlan ilgilendirdigi kadanyla, [sayfa 427] metalann, para kar§ihginda kesin sati§larina ya da ba§hca metalarla degistirilmelerine kadar, bir kimseden bir ba§kasina ta§inmasim ve geci§ini saglar. Azami kredi burada, sanayi sermayesinin tarn istihdami ile 6zde§-tir, yani tiiketim sinirlan dikkate ahnmaksizin, yeniden iiretken giiciiniin en iist diizeyde harcanmasi demektir. Bu tiiketimin sinirlan, yeniden-iiretim siirecinin kendi cabalanyla geni§letilir. Bir yandan bu, emekciler-le kapitalistlerin gelirlerinde tiiketimi artinr, ote yandan da, iiretken tiiketim cabalanyla ozdestir. Yeniden-iiretim siireci siirekli oldugu, ve dolayisiyla geriye aki§ giiven altina ahndigi siirece, bu kredi vardir ve geni§ler, ve geni§lemesi, yeniden-iiretim siirecinin kendisindeki geni§lemeye dayanir. Geriye donu§lerdeki gecikmeler, a§in dolu piyasalar ya da diisen fiyatlar sonu-cu, yenideniiretim siirecinde bir duraklama olur olmaz, sanayi sermay-esinde a§in bir bolluk goriilur, ama i§levlerini yerine getiremeyecek bir bicim icersindedir. Muazzam miktarlarda meta-sermaye vardir ama, sa-tilamaz durumdadir. Muazzam miktarda sabit sermaye vardir, ama yeniden-iiretim siirecindeki tikamklik nedeniyle cogu kullanilmaz durumdadir. Kredi, 1) bu sermaye bo§ kaldigi, yani yeniden-iiretim evrelerinden bir tanesinin icersinde hapsedildigi, ba§kala§imlanni tamamlayamadigi icin; 2) yeniden-iiretim siirecinin siirekliligine olan giiven sarsildigi icin; 3) bu ticari krediye olan talep azaldigi icin, darahr. Uretimini kisan ve de-posunda bir yigin satilmami§ iplik bulunan iplikci, krediyle pamuk sati-nalma gereksinmesi duymaz; elinde gereginden fazla mal bulunan tiic-car, krediyle ba§ka meta alacak durumda degildir. Dolayisiyla, yeniden-iiretim siirecindeki bu geni§lemede ya da hatta normal aki§ta bir bozukluk olunca kredi de kitla§iyor; kredi ile meta elde etmek giicle§iyor. Bununla birlikte, nakit odeme talebi ile, kredili sati§lara kar§i gosterilen titizlik, bir c6kii§ii izleyen sanayi cevrimi evresinin ozellikleridir. Bizzat kriz sirasinda, herkesin elinde iiriin bulun-dugu, bunlan satamadigi, ama
odemeleri kar§ilayabilmek icin satmak zorunda oldugundan, kredi kithginin en iist diizeye ula§tigi (ve bu ne-denle banker kredisine ait iskonto oraninin en yuksek oldugu) sirada, en biiyuk miktarlarda bulunan, atil ya da yatinm arayan sermaye kitlele-ri degil, daha cok, kendi yenideniiretim siirecinde engellenmi§ bulunan sermaye kitlesidir. O sirada yatinlmi§ bulunan sermaye, yeniden-iiretim siireci tikandigi icin, biiyuk kitleler halinde gercekten atil durumdadir. Fabrikalar kapanir, hammaddeler yigihr, son seklini almi§ iiriinler, metalar olarak piyasayi kaplar. I§te bu nedenle, bu gibi durumlarda, sucu, iiretken sermaye kitligina yuklemek son derece yanhstir. Kismen, normal ama gecici olarak kuculmu§ olcekte yeniden-iiretim siirecine, ve kismen de, felce ugrami§ tiiketime oranla, iiretken sermayedeki a§in
30
Karl Marks Kapital III
bolluk, asil bu gibi zamanlarda sozkonusudur. Biitiin toplumun yalniz sanayi kapitalistleri ile iicreUi i§cilerden [sayfa 428] olu§tugunu kabul edelim. Ayrica, toplam sermayenin biiyiik bir kisminin, ortalama oranlannda kendilerini yerine koymaktan ahkoyan ve ozellikle kredi ile geli§mi§ bulunan turn yeniden-uretim siirecinin genel ic bagmtilari nedeniyle her zaman gecici nitelikte genel bir dura-klamayi davet eden fiyat dalgalanmalanni da dikkate almayahm. Kredi sisteminin uygun bir ortam sagladigi, hileli ah§veri§lerle spekiilasyonlan da bir yana birakahm. Bu durumda bir bunahm, ancak ekonominin ce-§itli kollanndaki uretimde goriilen orantisizligm, ve kapitalisUerin tiiketi-mi ile birikimleri arasindaki orantisizligm bir sonucu olarak aciklanabilirdi. Ama, goruldiigu gibi, iiretime yatinlmi§ bulunan sermayenin yerine kon-masi, geni§ olciide, iiretken olmayan siniflarm tuketim giiciine bagli bu-lunuyor; oysa i§cilerin tuketim giicii kismen ucretler yasasi ile, kismen de, bunlann kapitalist sinif tarafindan karh bir bicimde cahstinlabildigi siirece kullamlmalan olgusu ile sinirhdir. Biitiin gercek bunahmlann son nedeni, daima kapitalist uretimin iiretici gugleri sanki yalniz toplumun mutlak tuketim giicii bu giiclerin sininni te§kil edermi§cesine geli§tirme cabasina zit olarak, kitlelerin yoksullugu ve sinirh tiiketimidir. Hie degilse gelismi§ kapitalist uluslar arasinda gercek bir iiretken sermaye kitligindan, ancak, bellibash besin maddelerinde ya da bellibash sanayi hammaddelerinde genel bir kotii iiriin zamanlannda sozedilebi-lir. Ne var ki bu ticari krediye ek olarak oniimiizde bir de gercek para kredi bulunmakta. Sanayiciler ile tiiccarlann aralannda ahp ver-dikleri avanslar, bunlara bankerler ve bore para verenlerin yaptiklan para avanslarla birbirine kan§mi§ durumdadir. Police iskontolannda avans yalnizca nominaldir. Fabrikator uriiniinii, police kar§ihgi satar ve bunu bir bill broker’a [simsara] kirdinr. Gercekte, simsann verdigi avans, ban-kerden sagladigi kredidir ve banker de bu parayi simsara, mevduat sa-hiplerinin para-sermayesinden vermi§tir. Bu mevduat sahipleri, sanayi
kapitalistleri ile tiiccarlann kendilerinden ve (tasarruf bankalan aracihgi ile) i§cilerden - aynca, toprak ranti alanlardan ve oteki iiretken olmayan siniflardan ibarettir. Boylece, bir bireysel sanayici fabrikator ve tiiccar, biiyuk bir yedek fon bulundurmak ve kendisine yapilacak fiili odemele-re bagh kalmak zorunlulugundan kurtulmus. olur. Ote yandan, kismen police dalavereleri, kismen de sirf police icadetmek icin yapilan meta ahsveri§i ile biitiin siirec oylesine karma§ik hale gelir ki, geriye odeme-lerin gercekte uzun zaman sonra ve ancak, kismen dolandinlan para-ikrazcilanmn ve kismen de dolandinlan ureticilerin sirtinda yapildigi hal-lerde bile, geriye odemelerin diizenli oldugu cok karh bir i§ goruntiisii uzun siire devam eder. Boylece i§ler daima, c6kii§iin tarn arifesinde, neredeyse fazlasiyla saghkh bir goriinu§tedir. Bunun en iyi kanitim 6r-negin, 1857 ve 1858 tarihli Banka Yasalan iizerine Raporlar vermektedirKarl Marks
431 Kapital III
ler. Bu raporlarda, 1857 Agustosunda bunahmin patlak vermesinden yalnizca bir ay once, butun banka miidiirlerinin, tiiccarlann, [sayfa 429] ki-sacasi ba§lannda Lord Overstone olmak iizere davet edilen butun uzm-anlann, gonenc, ve i§lerdeki saghkh durum nedeniyle birbirlerini kutladiklan goriilmektedir. Ve ne gariptir ki, Tooke, History of Prices adh yapitinda, bunahmlarla ilgili bir tarihci olarak bu hayali gorunuse bir kez daha aldanmaktadir. Birdenbire patlak veren cokiise kadar i§ler daima tepeden tirnaga saghkh, ve kampanya butun hiziyla devam etmektedir.
§imdi, para-sermaye birikimine bir kez daha geri doniiyoruz. Bore verilebilir sermayedeki her biiyume, gercek bir sermaye birikimini ya da yeniden-iiretim siirecindeki bir geni§lemeyi gostermez. Bu, biiyuk miktar-larda bore sermayesinin bombo§ kaldigi, bir bunahmi hemen izleyen sanayi cevrimi evresinde cok acik duruma gelir. Uretim siirecinin daral-digi (1847 bunahmindan sonra, Ingiliz sanayi bolgelerinde uretim iicte-bir azalmi§ti), meta-fiyatlannin en alt diizeye indigi, giri§im ruhunun felce ugradigi bu gibi zamanlarda faiz orani dusuktur ve burada o, tarn da sanayi sermayesindeki darah§in, ve i§ gorememenin bir sonucu olarak bore verilebilir sermayedeki arti§tan fazla bir seyi ifade etmez. Meta-fiyatlan dustiigii, ah§veri§ sayisi azaldigi ve iicretlere yatinlan sermaye eksildigi zaman, daha az miktarda dola§im aracina gereksinme buluna-cagi apaciktir; ote yandan, di§ borglar, ya altin ihraciyla ya da iflaslann sonucu olarak tasfiye edildikten sonra, diinyaparasi olarak i§lev yap-mak iizere ek bir paraya da gereksinme olmayacaktir; en sonu, police iskontosu ile iliskili i§lerin hacmi, policelerin kendi sayilanndaki ve biiyuk-liiklerindeki azalma ile orantih olarak kiiciilecektir. §u halde, dola§im araci ya da odeme araci olarak i§ gorecek olan bore verilebilir para-ser-mayeye olan talep (yeni sermaye yatinmi hala konu-di§idir) azalacak ve dolayisiyla bu sermaye nispeten bollasacaktir. Bu gibi ko§ullar altinda, ne var ki, bore verilebilir sermaye arzi da, daha ilerde gorecegimiz gibi artacaktir.
i§te bu yiizden, 1847 bunahmindan sonra, durum, “ahsveri§lerde bir daralma ve biiyuk bir asm para bollugu”, (Commercial Distress, 1847-48, Evidence, n° 1664) sozleriyle nitelendiriliyordu. Faiz orani, “ticaretin neredeyse biisbiitiin yokedilmesi ve paranin kullanilmasi ile ilgili yolla-nn neredeyse biisbiitiin ortadan kalkmasi" nedeniyle cok dii§iiktu (loc. cit., s. 45, Liverpool Kralhk Bankasi miidiirii Hodgson’un ifadesi). Bu olgulan aciklamak icin bu baylann uydurduklan sacmahklar (ustelik Hodgson bunlann en iyilerinden biriydi) §u satirlardan goriilebilir: “Bu-nahm” (1847) “iilkede, kismen diinyamn her yerinden yapilan ithalat icin altin olarak odemede bulunmak zorunlulugunun kismen de dola§an sermayenin {floating capital) sabit sermaye icersinde erimesinin yolac-
32
Karl Marks Kapital III
tigi, para-sermayedeki gercek bir azalmadan dogmu§tur.” [I.e., 39.] Dola§an sermayenin sabit sermayeye cevrilmesinin, nasil olup da bir ulkedeki para-sermayeyi azalttigmi anlamak olanaksizdir. Ciinkii, de-miryollan [sayfa 430] omeginde, yani o sirada sermayenin bellibash yatmldi-gi bu alanda, kopriiler ve raylar icin ne altin ne de kagit para kullanilmisti, ve demiryolu hisse senetlerine yatmlan para, sirf odemeler seklinde yatinlmi§ bulunmasi olciisiinde, bankalara yatinlan diger paralann yeri-ne getirdigi i§levlerin tamamen aynisim yerine getirmi§ ve hatta yukarda gosterildigi gibi, bore verilebilir para-sermaye miktanni gecici olarak artirmistir bile; ama, yapim i§leri icin fiilen harcanmasi olciisiinde, iilke icersinde, satinalma ve odeme araci olarak dola§imda bulunmu§tur. Ancak sabit sermayenin ihrac edilememesi olciisiinde ve bu olanaksiz-hk kar§isinda, ihrac edilen mallar kar§ihginda yapilan geriye odemeler-den saglanan sermaye -nakit ya da kiilce olarak yapilan geriye odemeler de dahil- hesap-di§i kahr ve ancak bu olciide para-sermaye etkilenebi-lir. Ne var ki o sirada Ingiliz ihrac mallan da di§ piyasalarda daglar gibi yigilmi§U ve satilamiyordu. Kendi normal i§ sermayelerinin bir kismim demiryollan hisse senetlerine baglayan ve bu yuzden de i§lerini yiiriit-mek icin bore sermayeye muhtac hale gelen Manchester’li tuccarlar ile fabrikatorlerin floating capitallan gergekten de sabit hale gelmi§ti ve bunlar bunun sonuglanna kaUanmak zorunda kalmi§lardi. Ama bunlar, i§lerine ait olup da oradan gektikleri sermayeyi, demiryolu yerine diye-lim ki madenlere yatirmi§ olsalardi -demir, komur, bakir gibi madenci-lik uriinlerinin kendileri floating capital oldugu halde- durum gene ayni olurdu. Kotii bir iiriin yih, hububat ithali ve alUn ihraci nedeniyle, mevcut parasermayedeki fiili azalma, hi? kuskusuz, demiryolu sahtekarhgi ile hi? bir ili§kisi bulunmayan bir olguydu. -"Ticari sermayelerinin bir kis-mini demiryollan igin gekmeleri nedeniyle ... hemen biitiin ticari firma-lar, i§lerini azcok sermaye kithgi ile kar§i kar§iya biraktilar."- “Ticari firmalann demiryollarina yaptiklan biiyuk olciideki bore vermeler [loc. cit., s. 42] bunlan ... senetlerini iskonto ettirmek ve boylece ticari i§lemlerini yuriitmek icin bankalara cok fazla
yuklenmek zorunda birak-ti" (ayni Hodgson’un sozleri, I.e., s. 67). “Demiryolu spekiilasyonlan sonu-cu Manchester’de muazzam zararlara ugranildi.” (R. Gardner, daha once, Buch I, Kap. XIII, 3. c’de ve baska birkac yerde de amlmisti; ifade n° 4884, loc. cit.) 1847 bunahminin belli bash nedenlerinden biri, piyasalarm rnal-larla dolup ta§masi ve Dogu Hindistan’da yapilan meta ticaretiyle ilgili inanilmaz sahtekarhkti. Ama, bu alanda i§ yapan cok zengin firmalari bile iflas ettiren ba§ka nedenler de vardi: “Bunlann biiyuk olanaklan vardi ama, hazir, elaltinda degildi. Sermayelerin hepsi, Mauritius’daki ciftliklerde, indigo fabrikalannda ya da §eker fabrikalannda baglanmi§ durumdaydi. 500.000-600.000 sterline kadar biiyiik borclara giren firmalann elinde senetlerini odeyecek hazir kiymetleri yoktu, ve en sonunda, Karl Marks
433 Kapital III
senetlerini odemek icin tamamen kredilerine dayanmak zorunda bu-lunduklan [sayfa 43i] gercegi ortaya gikti.” (Ch. Turner, Liverpool’da biiyiik bir Dogu-Hint tiiccari n° 730, loc. cit.) Ayrica bkz: Gardner (n° 4872, loc. cit.): “Qin ile yapilan ticaret anla§masindan hemen sonra, iilkemiz icin, gin ile yapilan ticaretimizde biiyiik bir geni§leme olacagi konusunda oylesine biiyuk bir umut belirdi ki, ozellikle gin piyasasi icin ahnan tiir-den kuma§lann yapimi icin, sirf bu ticaret gozoniinde bulundurularak biiyuk kuma§ fabrikalan kuruldu, ve eski fabrikalanmiz da biitiin bunla-ra eklenmi§ oldu.” -"4874. Peki bu ticaretin sonu ne oldu? - Neredeyse tarife sigmaz biiyuk bir felaket; 1844 ile 1845’te gin’e yapilan tiim sevki-yatin iicte-ikisinden fazlasimn hie bir zaman geriye odendigini hie san-miyorum; geriye yapilacak odemeler icin cayin belliba§h meta olmasi ve zaten kendisine gereksinme bulunmasi sonucu, biz fabrikatorler, gay-dan ahnan gumriikte yapilacak biiyiik bir indirime giivenmistik.” - Ve ardindan, ingiliz fabrikatorlerinin pek bonce ifade edilen amentiileri geliyor: “Bizim di§ piyasa ile olan ticaretimizin hie biri, onlann mal satinal-ma giicleri ile sinirh degildir ama, bizim mallanmiz kar§ihginda onlardan aldigimiz §eyleri tiiketebilme olanaklanmizla sinirhdir.” (Ingilizlerin ticaret yaptiklan nispeten yoksul iilkeler hie ku§kusuz ne miktarda olursa olsun Ingiliz mallannin kar§ihgini odiiyor ve tiiketiyordu ama ne yazik ki zengin Ingiltere, kar§ihk olarak gonderilen iiriinleri yutamiyordu.) - “4876. Ilk partide bazi mallar gonderdim ve bu mallar yakla§ik yuzde 15 zaran-na satildi; aracilanmin satin alacagi cay fiyatinin, bu iilkede o acigi kapatacak kadar biiyuk bir kar saglayacagina tarn bir giivenim vardi, oysa ... kar saglamak §6yle dursun, bazi hallerde yuzde 25 ve yuzde 50’ye kadar zarar ettim.” - “4877. Fabrikatorler genellikle kendi hesaplanna mi ihra-cat yaparlardi? - Esas olarak; bence tiiccarlar cok gecmeden bu i§lerin yararh olmadigini gordiiler ve kendileri dogrudan dogruya ilgilenecekle-rine, fabrikatorleri sevkiyat yapmaya te§vik ettiler.” - Ote yandan 1857’de, zararlar ile basansizhklar geni§ olciide tiiccarlara yuklendi, ciinkii fabrikatorler, di§ piyasalan malla doldurma gorevini “kendi hesaplanna” onlann iizerine yiktilar.
Bankacihktaki geni§leme kar§isinda (1857’yi hemen izleyen bir-kac yil icersinde, kapitalist ciftcilerin mevduatlannin dort katina ciktigini gosteren, a§agidaki ipswich omegine bakimz), daha once ozel yigma ya da yedek sikke olarak bulunan paramn, belli bir sure icin daima bore verilebilir sermayeye cevrilmesi olgusundan dogan para-sermaye arti§i, Londra’daki hisse senedi bankalanmn, mevduata faiz odemeye ba§lama-lan iizerine, mevduatta goriilen arti§lan daha fazla, iiretken sermayede bir biiyiime oldugunu gostermez. Uretimin oleegi ayni kaldigi siirece bu geni§leme, ancak bore verilebilir para-sermayede, iiretken para-serma-
34
Karl Marks Kapital III
yeye gore daha fazla bir bolluga yol acar. Dolayisiyla faiz orani dii§er. [sayfa 432] Yeniden-iiretim siireci, a§in gerilimden onceki gonenc haline te-krar ula§ir ula§maz, ticari kredi fazlasiyla geni§ler; bu, gercekten de gene, kolay geriye aki§lar ve geni§lemi§ iiretim icin “saglam” bir temel te§kil eder. Bu durumda, asgarinin iizerine yukselmekle birlikte faiz orani hala diisuktiir. Bu ashnda, dii§iik bir faiz orani ve dolayisiyla bore verilebilir sermayede nispi bir bollugun, sanayi sermayesinde gercek bir geni§leme ile ayni zamana rasladiginin soylenebilecegi biticik zamandir. Geriye odemelerin diizenli ve rahat aki§i, geni§ ticari kredi ile birlikte, talep artmi§ olmakla birlikte, bore sermayesinin arzini saglar ve faiz oranimn yiikselmesini engeller. Ote yandan, herhangi bir yedek sermayeleri ol-maksizin ya da hie sermayeleri bulunmaksizin cahsan ve tamamen para-krediye dayanarak i§ goren acikgozlerin sayilan, ilk kez kabarmi§ goriiniir. §imdi buna bir de, her tiirden sabit sermayede bir geni§leme, ve biiyiik ve geni§-61cekli yeni giri§imlerin acilmalan eklenir. Faiz artik normal diizeyine yukselir. Yeni bir bunahm ba§lar ba§lamaz da tekrar en yuksek diizeyine ula§ir. Kredi birdenbire kesilir, odemeler durur, yenideniiretim siireci felce ugrar, ve daha once sozii edilen istisnalar ile, asm bol bir atil sanayi sermayesi, neredeyse mutlak bir bore sermaye yoklugu ile yanyana goriilur. Genellikle, bore sermayesinin faiz oraninda ifadesini bulan hare-keti, sanayi sermayesinin hareketiyle zit yondedir. Diisuk ama asgarinin iizerinde bir faiz oranimn, bunahmdan sonraki “iyile§me” ve artan gii-venle bir arada goruldiigu evre, ve ozellikle faiz oranimn, en diisuk ile en yiiksegin tarn ortasinda, ortalama diizeye eristigi evre, bore sermayesin-deki bollukla, sanayi sermayesindeki biiyiik geni§lemenin ayni zamana rasladigi biricik iki donemdir. Ama, sinai cevrimin ba§langicinda, dii§iik bir faiz orani, sanayi sermayesinde bir daralmayla, ve sinai cevrimin sonunda, yuksek bir faiz orani, sanayi sermayesinde bir bollukla ayni zamanda goriiliir. “Iyilesme” ile birlikte goriilen diisuk bir faiz orani, ticari kredinin, heniiz kendi kendine yettigi
icin banka kredisine ancak pek az gereksinme gosterdigini ortaya koyar. Sinai cevrim oyle bir niteliktedir ki, bir kez ilk hareket verildi mi, ayni devrenin, devresel olarak kendi kendini yeniden iiretmesi gerekir.8 8
[Bir ba§ka yerde de degindigim gibi [Kapital, Birinci Cilt, s. 37-38, -Ed] son biiyiik genel bunahmdan beri burada bir degigiklik olmu§tur. Daha onceki on yillik dongiileriyle, devresel siireglerin had bigimi, yerini -geskli sanayi iilkelerinde ge§itli zamanlarda yer alan- isjerde nis-peten kisa ve hafif bir iyilesme ve nispeten uzun ve kararsiz depresyon arasinda degisen, daha kronik ve daha uzun siireli bigimlere birakmi§ goriinmektedir. Ama bu, belki de, yalnizca, dongiilerin siirelerinin uzamasi sorunudur. Diinya ticaretinin ilk yillannda, 1815-47 arasinda, bu dongiilerin yakla§ik be§ yil siirdiigii gosterilebilir; 1847 ile 1867 arasinda, dongii agikga on yildir; §imdi, acaba, bugiine degin e§i g6riilmemi§ yeni bir diinya bunahminin hazirlik a§amasinda mi bulunuyoruz? Pek gok §ey bu yone isaret ediyor. Son 1867 genel bunahmindan beri, bir gok de-rin degisMikler olmu§tur. Ula§tirma ve iletisjm araglanndaki dev geni§leme -okyanuslardaki sHepler, demiryollan, telgraf, Siivey§ Kanah- gergek bir diinya piyasasini bir olgu haline getirmisUr. Karl Marks
435 Kapital III
Gev§eme donemi boyunca iiretim, bir onceki cevrimde ulastigi ve §imdi kendisi icin gerekli teknik temelin kuruldugu diizeyin altina dii§er. G6-nenc doneminde -ara donemde- bu temel uzerinde geli§meye devam eder. A§in-iiretim ve spekiilasyon doneminde, iiretim surecinin kapitali-stce simrlarini a§ana kadar, iiretken giicleri sonuna dek zorlar. [sayfa 433] Bunahm donemi boyunca, odeme araci kithgi oldugu aciktir. Policelerin paraya cevrilebilmesi, metalann kendi ba§kala§imlannin yerini ahr , ve yalnizca kredi ile i§ goren firmalann orani ne kadar biiyukse, bu gibi zamanlarda bu, o kadar fazla olur. 1844-45’de goruldiigu gibi, bilisiz-lik iceren ve hatah banka yasalan bu para bunahmini daha da yogun-la§tirabilir. Ama hie bir banka yasasi bu bunahmi onleyemez. Yeniden-iiretim surecinin tiim siirekliliginin krediye dayandigi bir iiretim sisteminde, kredinin birdenbire kesildigi ve ancak nakit odeme-lerin gecerli oldugu siralarda -odeme araclanna olan biiyuk hiicum kar§isinda- bir bunahmin mutiaka ortaya cikacagi aciktir. Bu yuzden, ilk baki§ta biitiin bunahm sirf bir kredi ve para bunahmi gibi goriiniir. Ve ashnda bu, yalnizca, policelerin paraya cevrilebilme sorunudur. Ne var ki bu policelerin cogunlugu, fiili ahm-satimlan temsil eder ve bu ahm-satimlann geni§liginin toplumun gereksinmelerinin cok uzerinde olmasi, en sonunda, biitiin bu bunahmin temelidir. Ayni zamanda, bu policelerin muazzam bir miktan, §imdi gum§igma cikan ve sabun kopiigii gibi sonen diipediiz bir dolandincihgi; aynca, ba§kalannin sermayesi ile ya-pilan ba§ansiz spekiilasyonlan; ve ensonu, deger kaybeden ya da hie satilmayan meta-sermayeyi, ya da hie bir zaman tekrar gercekle§tirileme-yecek olan geriye donu§leri temsil eder. Yeniden-iiretim siirecindeki zoraki geni§lemeye dayanan bu ba§tan sona yapay sisteme, hie kuskusuz, Ingiltere Bankasi gibi bir bankanin, biitiin dolandincilara, senetleri yo-luyla degersiz sermaye vermesi ve deger kaybetmi§ biitiin metalan eski nominal degerleri iizerinden satin almasiyla care bulunamaz. Aynca bura-da her sey carpitilmi§ bir gorunii§tedir, ciinkii bu senet diinyasinda, ger-cek fiyat ile bunun gercek temeli hie bir yerde goriinmez, yalmz kiilceler, madeni sikkeler, banknotlar, policeler,
senetler vardir. Ozellikle, iilkenin Londra gibi tiim para i§lerinin toplandigi merkezlerde, bu carpikhk daha goze batar haldedir; siirec ba§tan sona anla§ilmaz hale gelmistir; iiretim merkezlerinde bu, daha az boyledir. ingiltere’nin sanayideki eski tekeline bir takim rakip sanayi iilkeleri kar§i gikmi§tir; diinyanin her yaninda, Avrupa’daki fazla sermaye yatinmi igin, ugsuz bucaksiz ve gesttli alanlar agilmi§, boylece daha geni§ bir alana dagilmasi ve yerel a§in-spekiilasyonun daha kolay onlenmesi olanagi saglanmi§tir. Butiiri bunlar araciligi ile, eski bunahmi iireten ortamlar ve bunlann geli§-mesini saglayan olanaklar, ya yokedilmi§ ya da gok azaltilmi§tir. Ayni zamanda, karteller ve trostler kar§isinda, ig piyasadaki rekabet geriledigi halde, di§ piyasalarda, ingiltere dismda biitiin biiyiik sanayi iilkelerinin gevresini gevirdikleri koruyucu giimriik tarifeleriyle sinirlandinlmi§ bulunmaktadir. Ne var ki, bu koruyucu giimriik tarifeleri, diinya piyasasina kimin egemen ola-cagini kararla§tiracak olan, son genel sanayi sava§i igin yapilan hazirhklardan baska bir §ey degildir. §u halde, eski bunahmlarin yinelenmesine kar§i isjeyen her etmen, kendi igersinde, gelecekteki gok daha giiglii bir bunahmin tohumlanni ta§imaktadir. -F.E.]
36
Karl Marks Kapital III
Bunahm sirasinda goriilen a§in sanayi sermayesi bollugu ile ilgili olarak §unlann da dikkate ahnmasi gerekir: meta-sermayenin kendisi aym zamanda para-sermaye, yani metalann fiyaUannda ifadesini bulan [sayfa 434] belli bir deger miktandir. Kullamm-degeri olarak bu, belli nicelik-te kullamm nesneleridir ve bunahm zamanlannda bunlann mevcudun-da bir fazlahk vardir. Ama bizatihi para-sermaye olarak, potansiyel para-sermaye olarak, surekli geni§lemeye ve daralmaya tabidir. Bunahm arifesinde ve bunahm sirasinda, potansiyel para-sermaye niteligi icersindeki meta-sermaye daralmistir. Sahibi ve alacaklilan icin, satin alindigi, ve iskonto ve rehin i§lemlerinin kendisine dayanilarak yapildigi zamana gore, daha az para-sermayeyi (policeler ve borclar icin teminati) temsil eder. Bir iilkede para-sermayenin, darhk zamanlannda azaldigini iddia etmenin anlami eger buysa, bu, meta-fiyaUannin du§tugunii soylemekle aym §eydir. Fiyatlardaki boyle bir cokiintii yalnizca, bunlarda bulunan daha onceki enflasyonu dengelemi§ olur. Uretken olmayan siniflar ile, sabit gelirleriyle ya§ayanlann gelirle-ri, a§in-uretim ve a§inspekiilasyon ile elele giden fiyat enflasyonu sirasinda genellikle ayni kahr. Dolayisiyla, bunlann tuketim kapasiteleri ve bununla birlikte de, toplam yeniden-uretimin normal olarak bunlann tuketimine giren kismini yerine koyma olanaklan da nispi olarak azahr. Talepleri nominal olarak aym kaldigi zaman bile, gercekte azahr. Ithalat ve ihracat ile ilgili olarak su noktayi dikkate almak gerekir ki, birbiri ardina biitiin iilkeler, bunahma suriiklenmis. olurlar ve o zaman, birkaci di§inda hepsinin de, gereginden fazla ithalat ve ihracat yaptiklan, bu yuzden de hepsinin, aleyhlerinde bir odeme dengesine sahip olduklan ortaya cikar. Bu nedenle, rahatsizhk, ashnda odemeler dengesinde degildir. Ornegin, Ingiltere, disanya bir altin aki§indan mus-tariptir. Qok fazla ithalat yapmi§Ur. Ama aym zamanda, biitiin oteki iil-kelerde de, Ingiliz mallan ile asm bir dolma olmu§tur. Demek ki, onlar da a§inithalatta bulunmu§lar ya da a§in-ithalat yapma durumuna sokul-mu§lardir. (Krediyle ihracat
yapan bir iilke ile, krediyle pek az ihracat yapan ya da hie yapmayan iilke arasinda gerci bir fark vardir, ama o si-rada bu ikincisi de kredi ile ithalat yapma durumundadir; ve ancak mallann bu iilkeye konsinye olarak gonderilmesi halinde, durum boyle degildir.) Bunahm, once Ingiltere’de, odemeler dengesi nedeniyle en fazla kredi veren ve en az kredi alan, hemen tasfiye edilmesi gerekli va-desi gelmi§ odemeler dengesinin genel ticaret dengesi lehte olsa bile aleyhte oldugu iilkede patlak verebilir. Bu durum, kismen verilmi§ bulunan kredilerin ve kismen de, di§ iilkelere biiyiik miktarlarda sermaye bore verilerek, fiili ticaretin sagladigi geriye donii§lere ek olarak, geriye biiyiik kitleler halinde meta akisma yolacilmasimn bir sonucu seklinde aciklanmaktadir. (Bununla birlikte, bunahm, zaman zaman, ticaret ve sermaye kredisinin cogunu Ingiltere’den alan Amerika’da patlak ver-mi§tir.) ingiltere’de disanya altin aki§i ile ba§layan ve onunla birlikte Karl Marks
437 Kapital III
goriilen cokiintii, Ingiltere’nin odemeler dengesini, kismen ihracatcila-nnin iflasi ile (asagida bu konuda daha fazla durulacaktir), kismen meta-sermayesinin bir kismini du§uk fiyaUarla di§ iilkelerde elden cikartmakla ve kismen de, yabanci degerli [sayfa 4351 seneUerin sati§i ve ingiliz degerli seneUerinin satin ahnmasi ile dengelemektedir. §imdi bir baska iilkeye sira gelmistir. Odemeler dengesi kisa bir siire icin bu iilke lehindeydi; ama §imdi, odemeler dengesi ile ticaret dengesi arasinda normal olarak bulunan zaman arahgi ortadan kalkmi§ ya da en azindan bunahm nede-niyle kisalmisUr: §imdi birdenbire biitiin odemelerin hemen yapilmasi bekleniyor. Ayni §ey sjmdi burada yineleniyor. ingiltere’de §imdi geriye bir altin aki§i var, diger iilkelerde ise di§anya dogru. Bir iilkede a§in ithal olarak goriinen §ey, digerinde a§in ihrac olarak goriiniiyor ve tersi. Ne var ki, asm ithal ve asm ihrac biitiin iilkelerde yapilmisUr (biz burada, kotii iiriinden falan degil, genel bir bunahmdan sozediyoruz); yani kre-dinin te§vik ettigi bir asm-iiretim ve bununla elele giden genel bir enflasy-on. 1857’de, Birle§ik Devletler’de bunahm paUak verdi. Bunu, Ingil-tere’den Amerika’ya bir altin aki§i izledi. Ne var ki Amerika’daki balon paUar patlamaz, bu sefer de, bunahm ingiltere’de patlak verdi ve altin, Amerika’dan ingiltere’ye akti. ingiltere ile Kita Avrupasi arasinda da ayni sey oldu. Odemeler dengesi, genel bunahm zamanlannda her ulus icin, hi? degilse ticari bakimdan geli§mi§ bir ulus igin aleyhtedir, ama daima her iilke igin, yayhm ate§i gibi, yani herbirine odeme yapma sirasi gelir gelmez, bu boyledir. Ve bir kez bunahm patlak verdi mi, ornegin Ingilte-re’deki gibi, bu, siireler dizisini, Sok kisa donemler halinde siki§Unr. I§te o zaman biitiin bu uluslann ayni zamanda a§in-ihracat yapUklan (yani a§in-uretimde bulunduklan) ve a§in-ithalat yaptiklan (yani, a§in-ticaret yapUklan), hepsinde fiyatlann §i§tigi, ve kredinin gereginden fazla yayil-digi ortaya gikar. Ve hepsinde ayni soku§ olur. Disanya alUn aki§i goriin-giisii hepsinde ardarda yer ahr ve bu da tarn da genel niteligi ile, 1) disanya altin akismin, bunahmin nedeni degil, yalnizca bir goriingiisii oldugunu; 2) bunahmin Se§itli iilkelere isabet sirasinin yalnizca bu iilkele-rin kiyamet giinlerinin ne
zaman oldugunu, yani bunahmin ne zaman ba§ladigini ve duragan haldeki ogelerin buralarda ne zaman ortaya cikti-gini gosterdigini tamUar. Ingiliz iktisat yazarlannin -1830’dan beri sozii edilmeye deger ik-tisat yazim ana cizgileriyle, dola§im araci {currency), kredi ve bunahmlar konulannda yazin halini almisUr- belliba§h ozelligi, bunahm zamanlannda, kambiyo kurlarmdaki donii§e kar§in, degerli madenlerin ihracina, sirf ulusal bir goriingii olarak yalnizca ingiltere acisindan bakmalan ve bunahm zamanlannda kendi bankalan faiz oranini yukseltecegi zaman, oteki biitiin Avrupa bankalanmn da faiz oranini yukseltmeleri, ve di§anya alUn aki§i konusunda bugiin kendi iilkelerinde yukselen tehlike cighkla-nnin, yann Amerika’mn, ertesi giinii de Almanya ve Fransa’nin izlemele-
38
Karl Marks Kapital III
ri olgusuna gozlerini siki sikiya kapatmalaridir. 1847 yihnda, “bu iilkenin” [cogunlukla tahil icin] “iizerine dii§en yukiimliiliikleri yerine getirmesi gerekiyordu. Ne yazik ki bunlar biiyiik olciide iflaslarla kar§ilamyordu” [zengin ingiltere, Kita Avrupasina ve Amerika’ya kar§i olan yukiimliiliiklerine, iflaslarla care bulmu§tu], “ama [sayfa 436] bunlar iflaslarla kar§ilanmadiklan olciide, altin ihraci ile kar§ila-myorlardi.” {Report of Committee on Bank Acts, 1857.) Ba§ka bir deyi§le, Ingiltere’de bir bunahmin banka yasasi ,ile yogunla§tinldigi olciide, bu yasa, kiUik donemlerinde tahil ihrac eden iilkeleri, once tahillan iizerin-den sonra da tahila odenecek para iizerinden dolandirmada bir arac oluyordu. Kendileri §u ya da bu olciide kiUik icersinde ter doken iilkeler icin, bu gibi donemlerde tahil ihracini yasaklamak, bu nedenle, Ingiltere Bankasinin, tahil ithali icin “yukiimliiliiklerini iflaslarla kar§ilama” planini suya dii§iirmek icin cok akilhca bir onlem olur. Tahil ureticileri ile spekiilatorlerinin, karlannin bir kismini iilkelerinin cikan icin kaybetmeleri, Ingiltere’nin cikarlan icin sermayelerini kaybetmelerinden herhalde cok daha iyidir. Biitiin bunlardan cikan sonuc sudur ki, bunahm siralannda ve genellikle i§lerin iyice durgunla§Ugi donemlerde meta-sermaye, potan-siyel para-sermaye olma niteligini geni§ olciide yitirmektedir. Aym sey, borsada para-sermaye olarak dola§imda bulundugu olciide, hayali sermaye, faiz getiren senet icin de dogrudur. Yiikselen faiz ile birlikte fiyati dii§er. Aynca, sahibi para saglamak icin piyasaya biiyuk miktarlarda me-ta yigmak zorunda kalacagi icin, genel bir kredi kithgimn sonucu olarak da meta-sermayenin fiyati diiser. Ensonu, hisse senetleri sozkonusu ol-dugunda, kismen, ceklerini te§kil ettigi gelirlerdeki azalmanin ve kis-men de, cogu kez temsil ettigi firmalann sahte kimliginin sonucu olarak da diiser. Bu hayali para-sermaye bunahm zamanlannda biiyuk olciide azahr ve bununla birlikte de, sahibinin piyasada onun iizerinden bore para alma olanagi da. Bununla birlikte, bu senetlerin borsa listesindeki para esdegerlerinin kiiciilmesinin, temsil ettikleri gercek sermaye ile hie bir ili§kisi yoktur, ama sahiplerinin
borclanni tasfiye etmeleri ile ger-cekten yakin ili§kisi vardir. [sayfa 437]
Karl Marks
439 Kapital III
OTUZBiRiNCi BOLUM PARA-SERMAYE VE GERCEK SERMAYE II (DEVAM)
§U soru ile heniiz i§imiz bitmi§ degil: bore verilebilir para-serma-ye bicimindeki sermaye birikimi, gercek birikimle, yani yeniden-uretim siirecinin geni§lemesiyle ne olciide caki§ir? Paranin bore verilebilir para-sermayeye doniismesi, paramn iiret-ken sermayeye doniismesinden cok daha basit bir sorundur. Ama bura-da §u iki §eyi birbirinden ayirmak gerekir: 1)paranin, bore sermayesine basit donusumii; 2)sermayenin ya da gelirin, bore sermayesine donusWrulmus. paraya doniismesi. Gergek bir sanayi sermayesi birikimi ile bagh bulunan, pozitif bir bor? sermayesinin birikimini,
ancak bu son nokta igersine alabilir. 1. PARANIN BORC SERMAYESJNE DONU§MESi Uretken birikim ile bagh biiyuk bir borS sermaye yigilmasi ya da fazlahgimn, ancak, onunla ters oranUh olmasi olcusunde meydana gele-bilecegini g6rmu§ bulunuyoruz. Sinai cevrimin iki evresinde durum boy-ledir; ilki, sanayi sermayesinin, hem uretken ve hem de meta-sermaye biciminde daraldigi sirada, yani bunahmdan sonra cevrimin ba§langicin-da; ve ikinci olarak da, iyilesmeler ba§ladigi, ama ticari kredinin daha heniiz banka kredisini biiyuk olciide kullanmadigi sirada. Birinci du-rumda, [sayfa 438] daha once uretimde ve ticarette kullamlan para-ser-
40
Karl Marks Kapital III
maye, atil bore sermayesi olarak goriiniir; ikincisinde, artan olciide, ama cok dii§iik bir faiz orani ile kullanihr goriiniir, ciinkii sanayi ve ticaret kapitalisUeri, §imdi, para-kapitalisUere kendi ko§ullanni kabul ettirmek-tedirler. Bore sermayesi bollugu, birinci durumda, sanayi sermayesinde bir durgunlugu, ikincisinde -geriye odemelerin akicihgi, kisa vadeli kre-diler ve cogu i§lemlerin kendi sermayesi ile yapilmasi nedeniyle- ticari kredinin banka kredisinden nispi bir bagimsizhgim ifade eder. Ba§kalannin kredi sermayesine giivenen spekiilatorler, heniiz sahneye cikmamistir; kendi sermayeleri ile cahsan kimseler, asagi yukan saf kredi i§lemlerinden heniiz uzaktirlar. Ilk evrede, bore sermaye fazlahgi, gercek birikimin tarn kar§itim ifade eder. ikinci evrede, yenideniiretim siirecindeki yenilenen bir geni§leme ile ayni zamana raslar; onunla bir-likte goriilur, ama onun nedeni degildir. Bore sermaye bollugu artik azalmaktadir, yani talebe gore heniiz ancak nispidir. Her iki durumda da, gercek birikim siirecinin geni§lemesini, dii§iik bir faizin -bu, birinci durumda diisuk fiyatlarla, ikincisinde yava§ yava§ yukselen fiyaUarla ayni zamanda goriilurkann, giri§im karina doniismiis. bulunan kismini artir-masi olgusu saglamistir. Faizin, gonenc doneminin doruga ulastigi sira-da ortalama diizeyine yukseldigi, gercekten buyiidiigu, ama karla oranUh olmadigi zamanlarda, bu, daha da biiyuk olciide yer ahr. Ote yandan, bore sermayesi birikiminin, gercek bir sermaye biri-kimi olmadan da yer alabilecegini, yani bankacihk sistemindeki geni§le-me ve yogunla§ma, dola§im yedeklerinde ya da ozel odeme araclan yedek fonunda saglanan ve kisa bir sure icin daima bore sermayesine cevrilen tasarruflar gibi sirf teknik yollardan da meydana gelebilecegini g6rmii§ bulunuyoruz. Bu yuzden kendisine dola§an sermaye {floating capital) de denilen bu borS sermayesi, daima ancak kisa siireler icin bore sermayesi biciminde (ve gercekte, ancak kisa bir siire, iskonto icin de kullanilabilir) kalmakla birlikte, siirekli bir yiikselme ve alcalma du-rumundadir. Birisi cokecek olsa bir baskasi ilave yapar. Dolayisiyla, bore verilebilir para-sermaye kiUesi, gercek birikimden tamamen bagimsiz olarak biiyur (biz burada, birkac yil icin verilen borclardan degil, yalmz
policeler ve mevduat iizerinden kisa vadeli olanlardan sozediyoruz). Banka Komitesi. 1857. Soru 501. “'Floating capital’ sozii ile neyi kastediyorsunuz?” [Ingiltere Bankasi Guvemorii Mr. Weguelin’in yam-ti:] “Bu, kisa siireli bore para icin kullanihyor. ... (502) Ingiltere Bankasi banknotlan ... ta§ra bankalan dola§im araclan, ve iilkedeki toplam ma-deni para.” - [Soru:] “Komiteye sunulan belgelere gore, eger siz floating capital ile aktif dola§imi" [Ingiltere Bankasi banknotlarimn dola§imim] “kastediyorsaniz, aktif dola§imda cok biiyiik dalgalanmalar oldugu anla-§ihyor mu?” [Ama bu aktif dola§imin, para-ikrazcisi ya da bizzat yeni-den-iiretimde bulunan kapitalist tarafindan avans verilmesi arasinda cok biiyuk bir fark vardir. Weguelin’in yaniti:] “Ben floating capital’a, onemli [sayfa 439] dalgalanmalar gosteren, bankerlerin yedeklerini de katiyorum.” Karl Marks
441 Kapital III
- Bunun anlami, mevduatin bankerler tarafindan heniiz tekrar bore verilmemi§ bulunan, ama bunlann yedekleri olarak kabul edilen, ve biiyiik bir kismi, yatinldiklan Ingiltere Bankasinin da yedegi olan kismin-da onemli dalgalanmalar oldugudur. En sonu, ayni bay §6yle diyor: floating capital, kiilce altin, yani cubuk ya da sikke olabilir (503). - Para piyasasimn, bu anla§ilmasi gug kredi dilinde, ekonomi politigin biitiin kategorilerinin nasil bamba§ka bir anlam ve bicime girdiklerini gormek, gercek bir harika. Floating capital, orada, ku§kusuz biisbiitiin farkli bir §ey olan, circuiting capital [doner sermaye] icin kullanilan bir terim oluyor; ve, para, sermaye; kiilce altin, sermaye; banknotlar, dola§im araci; sermaye, bir meta; borclar, metalar ve sabit sermaye, sati§i zor senet seklinde yatinlmi§ para oluyor! “Londra’daki hisse seneUi bankalar ... 1847’de 8.850.774 sterlin olan mevduaUanni 1851’de 43.100.724 sterline yukselttiler. ... Komiteni-ze verilen ifadeden §u sonu? cikiyor ki, bu muazzam meblagin biiyiik bir kismi, bu ama? icin o zamana kadar mevcut bulunmayan kaynaklar-dan saglanmistir; ve bankalarda hesap acmak ve mevduat bulundur-mak ahskanhgi, daha once sermayelerini (!) bu sekilde kullanmayan cok sayida siniflara da yayilmistir. Ozel Ta§ra Bankerleri Birliginin” [bun-lar hisse seneUi bankalardan farklidir] “Ba§kani olan ve komiteye ifade vermekle gorevlendirilen Mr. Rodwell, Ipswich cevresinde bu uygula-manin, son zamanlarda bolge ciftcileri ve esnaflan arasinda dort kat arttigmi; neredeyse biitiin ciftcilerin, yilda ancak 50 sterlin rant odeyen-lerin bile, §imdi bankalarda mevduat bulundurduklanni soylemistir. Bir araya gelen bu mevduat hie kuskusuz ticarette kullanilmak iizere bir yol buluyor ve ozellikle ticari faaliyetin merkezi olan Londra’da toplanarak, once senetlerin iskontosunda ya da Londra bankerlerinin mii§terilerine verilen diger avanslarda kullanihyor. Aynca, bankerlerin kendilerinin he-men gereksinmeleri olmayan bu biiyuk kisim ise bill brokerlann [sim-sarlann] eline geciyor; bunlar, kar§ihginda bankere, kendilerine verilen meblagin teminati olarak, Londra’da ve iilkenin ce§iUi yerlerinde bulunan kimseler icin zaten iskonto edilmis. ticari senetleri veriyorlar.” (Bank Committee,
1858, s.v.) Bill broker’a, zaten daha once kendisinin iskonto ettigi policeler kar§ihgi avans vermekle, banker ashnda bunlari reeskont etmi§ oluyor; ne var ki gercekte bu senetlerin pek cogunu bill broker zaten reeskont etmi§ bulunuyor ve, bill brokerin senetlerini reeskont etmek icin banke-rin kullandigi ayni para ile bill broker §imdi yeni senetleri reeskont edi-yor. Bunun neye yol actigini su satirlar gosteriyor: “Kar§ihksiz policeler ve acik krediler ile, biiyiik hayali krediler yaratilmi§ oldu; ta§radaki hisse senetli bankalann bu gibi policeleri iskonto ederek ve bunlari gercek niteliklerine bakmaksizin yalmz bankamn kredisine dayanarak, Londra piyasasindaki bill broker’lara reeskont ettirerek biiyiik olanaklar [sayfa 440] saglanmi§ oldu.” (loc. cit, s. xxi.) Bu reeskont ve bore verilebilir para-
42
Karl Marks Kapital III
sermayeyi artirma yolunda ba§vurulan bu teknigin kredi sahtekarhklan-na sagladigi yardim konusunda, Economist’ten yapilan §u ahnti ilgingtir: “Son birkac yildir sermaye” [yani, bore verilebilir para-sermaye] “iilke-nin bazi bolgelerinde, kullamlabileceginden daha biiyiik bir hizla birikti, oysa diger bolgelerde, sermayeyi kullanma araclan, sermayenin kendis-inden daha biiyuk bir hizla artti. Biitiin iilke boyunca tamamen tanmsal bolgelerdeki bankerler, mevduatlarim kendi bolgelerinde, karh ve gii-venli bir §ekilde kullanacak yeterli olanak bulamadiklan halde, biiyuk ticaret kentleri ile, fabrika ve madencilik bolgelerindeki bankerler, ser-mayeye kar§i, kendi olanaklan ile kar§ilayamayacaklan olciide bir talep-le kar§ila§tilar. Farkli bolgelerdeki bu farkli durumlar son yillarda sermaye dagihmi icin yeni tiir firmalann kurulmalanna ve hizla geni§lemelerine yolacti; genellikle bill broker denilen bu kimseler gercekte biiyiik olcek-te i§ yapan bankerlerdir. Bu firmalann i§i bu gibi donemlerde, bankerle-re ait sermaye fazlahgim; bunu kullanamayan bolgelerden, ve bir de halka acik §irketler {public companies] ile, biiyuk ticari kurulu§lann gecici olarak kullamlmayan paralanni, daha once kararlasUnlan bir faiz orani ile almak ve bunlan genellikle onlann mii§terilerinden ahnan seneUeri reeskont ederek, daha biiyiik sermaye talebi olan bolgelerdeki banker-lere daha yiiksek bir faiz orani ile vermektir ... boylece, Lombard Street, yedek sermayenin, bunun karh olarak kullanilamadigi iilkenin bir bolge-sinden, bu sermayeye talep bulunan bir baska bolgesine transferinin, ya da ayni ko§ullar altindaki bireyler arasinda sermaye aktanlmasinin yapil-digi biiyiik bir merkez olmu§tur. Ba§langicta bu i§lemler, neredeyse tamamen banka degerli seneUeri iizerine bore alma ve bore vermeden ibaretti. Ama, iilkedeki sermaye hizla birikip de, banka kurulu§lan ta-rafindan daha fazla tasarruf edilir hale gelince, bu ‘iskonto firmalannin’ tasarrufundaki fonlar oylesine geni§ledi ki, bunlar, once dock warrants of merchandise (doklardaki metalann depolama dokiimanlan) ve ar-dindan da, heniiz iilkeye gelmemi§, genellikle olmasa bile bazan tiicca-nn kendi simsan iizerine cektigi ceklerle saglanan mallan temsil eden yiikleme belgeleri kar§ihginda avans vermeye ba§ladilar.
Bu uygulama, Ingiltere ticaretinin biitiin niteligini hizla degi§tirdi. Lombard Street’te boylece saglanan olanaklar Mincing Lane’deki simsarlara biiyuk bir giic verdi ... ve bunlar da, biitiin bu avantaji ithalatci tiiccarlara sundular; ithalatci tiiccarlar bundan oylesine yararlandilar ki, 25 yil once bir tiicca-nn, yukleme belgesi ya da hatta dock warrants iizerinden avans almi§ olmasi, kredisinin mahvi demek oldugu halde, bu uygulama son yillarda oylesine yayginlasmisU ki, §imdi, 25 yil onceki gibi artik az goriilen bir istisna degil, genel bir kural halini aldigi soylenebilir. Bu kadarla da kal-madi, bu sistem o kadar ileri gotiiriildii ki, uzak somiirgelerin gelecekte-ki iiriinlerine kar§i cekilen ceklerle Lombard Street’te biiyuk [sayfa 44i] meblaglar toplandi. Ithalat yapan tiiccarlara saglanmi§ bulunan bu gibi olanaklar, bunlann di§ iilkelerdeki i§lemlerini geni§letmelerine ve §imdiye Karl Marks
443 Kapital III
degin i§lerini cevirdikleri dola§an (floating) sermayelerini, iizerlerinde pek az ya da hie denetimde bulunamayacaklan, ne olacagi belirsiz sabit degerlere -yabanci plantasyonlara- yatirmalanna yolacti. Ve boylece biz, kirsal bolgelerde, ta§ra bankalannda mevduat §eklinde kiiciik meblag-lar halinde toplanan ve kullanilmak iizere Lombard Street’te biraraya gelen iilke sermayesinin dogrudan dogruya krediye doniiserek, once, madencilik ve fabrika bolgelerindeki bankalara senet reeskont etmek suretiyle buralardaki i§lemlerin geni§letilmesi icin; sonra da, dock warrants ve sevk evraki uzerinden avans vererek yabanci uriinlerin ithali icin daha biiyiik olanaklar saglamakta kullamldigini ve boylece, yabanci ulkelerle somiirgelerde i§ yapmakta olan firmalann ‘yasal’ ticari sermay-esini serbest birakarak, yabanci plantasyonlara en uygunsuz yatinmlann yapilmasina firsat verildigini goriiyoruz.” (Economist, November 20, 184 7, s. 1334.) Bu, kredilerin nasil “giizelce” yenilip yutuldugunu gosteriyor. Ta§radaki mevduat sahibi, yalniz bankerine para yatirdigmi saniyor, ve ustelik, bankeri bir baskasina bore verdigi zaman, bu borcu, kendi tam-digi ozel ki§ilere verdigini hayal ediyor. O, bu bankerin, mevduatim, yaptigi i§ler iizerinde en ufak bir denetimleri bulunmayan Londrah bir bill brokerin emrine verdigi konusunda en ufak bir kusku duymuyor. Demiryollan gibi biiyuk kamu kurulu§lannin, yaUnlan mevduatla-nn, gercekten kullanilana kadar, belli bir sure daima bankerlerin tasar-rufunda kalmalan nedeniyle bore sermayesini gecici olarak nasil artirabileceklerini daha once g6rmu§ bulunuyoruz.
§u da var ki, bore sermayesinin kiUesi, dola§im araci miktanndan tamamen farklidir. Dola§im araci miktan ile biz burada, degerli madeni cubuklar da dahil, bir iilkede mevcut olan ve dola§imda bulunan biitiin banknoUar ile sikkelerin toplamini kastediyoruz. Bu miktann bir kismi, bankalann biiyukliikleri siirekli degi§iklik gosteren yedeklerini olu§turur. “1857 yih 12 Kasiminda” [1844 tarihli Banka Yasasinin yuriirliik-ten kaldinldigi tarih] “Londra
Bankasimn (Londra ve biitiin subeleri dahil) biitiin yedegi ancak 580.751 sterlindi; aym tarihteki mevduat tutan 22.500.000 sterlindi ve bunun yakla§ik alU bucuk milyonu Londrah ban-kerlere aitti. (Bank Acts, 1858, s. LVI1) Faiz oranindaki degi§meler (daha uzun donemlerde meydana gelenler ya da ce§itli iilkeler arasinda faiz oraninda goriilen degi§iklikler di§inda kalanlar; bunlardan ilki, genel kar oranindaki degi§melere, ikin-cisi, kar oranlan ile, kredinin geli§me derecesindeki farklihklara baghdir) bore sermayesinin (oteki biitiin ko§ullar, giiven durumu, vb. e§it olmak [sayfa 442] iizere), yani para, sikke ve banknot biciminde bore verilen ser-mayenin arzina baghdir; ve bu, yeniden-uretimi yuriitenlerin kendi arala-nnda ticari kredi aracihgi ile bore verdikleri sanayi sermayesi ile
44
Karl Marks Kapital III
-meta-bicimindeki- sanayi sermayesi olarak kar§iUik halindedir. Bununla birlikte, bu bore verilebilir para-sermayenin kiUesi, dola§imdaki para kitlesinden farkli ve ondan bagimsizdir. Ornegin, 20 sterlin giinde be§ kez bore verilse, 100 sterlinlik bir para-sermaye bore verilmi§ olur ve bu ayni zamanda bu 20 sterlinin ustelik en az dort kez saUnalma ya da odeme araci olarak hizmet ettigi anlamina gelir; ciinkii, eger araya, satinalma ve odeme girmemi§ olsay-di -ve boylece sermayenin (emek-giicii de dahil metalann) cevrilmis. bicimini en az dort kez temsil etmemi§ olsaydi- 100 sterlinlik bir ser-maye te§kil etmez, ama ancak herbiri 20 sterlinlik be§ alacagi olu§tururdu. Kredi sistemi geli§mi§ iilkelerde, bore verilmeye hazir biitiin para-sermayenin, bankalarda ve faizcilerde, mevduat biciminde bulundugu-nu kabul edebiliriz. Bu varsayim, hi? degilse, bir turn olarak, i§ ya§ami icin dogrudur. Aynca, i§lerin iyi gittigi zamanlarda, gercek spekiilasyon daha ba§lamadan once -kredinin kolay, giivenin tarn oldugu siralarda-dola§im i§levlerinin cogu, sikke ya da kagit paranin yardimi olmaksizin, basit bir kredi transferi ile coziimlenir. Nispeten kiiciik miktarda dola§im araci varken, biiyuk meblaglar halinde mevduatin bulunmasi olasihgi, yalmzca §una baghdir: 1 ) ayni sikkenin yerine getirdigi satin almalar ve odemeler sayisi-na; 2) geriye doniis. yolculuklannin sayisina; boylece o, bankalara mevduat olarak geriye doner, oyle ki, bir odeme ve saUnalma araci olarak yinelenen i§levi, mevduata yenilenen doniismesiyle saglanmi§ olur. Ornegin, kiiciik bir esnaf her hafta bankaya para olarak 100 sterlin yati-nr; banker, fabrikatoriin mevduatimn bir kismini bununla oder; fabri-kator bununla i§cilerine iicreUerini oder; ve i§ciler bu parayi kiiciik esnafla ahsveriste kullanirlar ve o da tekrar bankaya yaUn. Boylece, bu kiiciik esnafin bankaya yatirdigi 100 sterlin once fabrikatore mevduatim odemek icin; ikinci olarak, i§cilere odeme yapmak icin; iiciincii olarak esnafin kendisine odemede
bulunmak icin; dordiincii olarak, ayni kiiciik esnafin para-sermayesinin diger bir kismini mevduat olarak yatirmak icin hizmet etmisUr; demek ki, yirmi haftanin sonunda, bu esnaf kendi parasina kar§ihk, bankadan para cekmek zorunda kalmazsa, ayni yuz sterlin aracihgi ile bankaya 2.000 sterlin yatirmi§ olur. Bu para-sermayenin ne olciide atil oldugunu, yalmzca bankalann ek fonlanndaki yukselip alcalmalar gosterir. Bu nedenle, 1857’de Ingil-tere Bankasinin Guvernorii olan Mr. Weguelin, Ingiltere Bankasinin alU-nlannin “biricik” yedek sermaye oldugu sonucuna varmaktadir: “1258. Bence pratikte iskonto orani, iilkede bulunan kullanilmayan sermaye miktan ile belirlenir. Kullanilmayan sermaye miktanni, tamamen kiilce rezervi olan Ingiltere Bankasinin yedekleri temsil eder. Bu nedenle, [sayfa 443] ne zaman bu kiilce cekilecek olsa, iilkedeki kullanilmayan sermaye miktan azalir ve dolayisiyla geriye kalanin degeri yukselir.” - [Newmarch] Karl Marks
445 Kapital III
“1364. Ingiltere Bankasindaki kiilce rezervi gercekte, iilkenin biitiin tica-retinin kendisine dayanilarak yuriituldugu merkezi rezerv ya da birikmi§ hazinedir. ... Doviz i§lemleri de i§te daima bu rezerv ya da birikim iize-rinden yapihr.” {Report on Bank Acts, 1857 [s.108, 119].) Ihracat ve ithalat istatistikleri, gercek, yani iiretken ve meta-ser-maye birikiminin bir olcusiinii saglamaktadir. Bunlan, Ingiliz sanayinin on yilhk cevrimsel geli§me donemleri boyunca (18151870) bunahmdan onceki son gonenc azamisinin, daima, bunu izleyen gonenc asgarisi olarak tekrar gorundugunii ve bunun iizerine yeni ve cok daha yiiksek bir zirveye tirmandigmi gostermektedir. 1824 gonenc yihnda Biiyiik Britanya’dan ve Manda’dan ihrac edi-len iiriinlerin gercek ya da bildirilen degeri, 40.396.300 sterlindi. 1825 bunahmi ile birlikte, ihracat tutan bu meblagin altina dii§iiyor ve yilda 5 ile 39 milyon arasinda oynuyor. 1834’te gonencin geri d6nii§iiyle birlikte, daha onceki azaminin iizerine, 41.649.191 sterline yukseliyor ve 1836’da yeni bir azamiye, 53.368.571’e ula§iyor. 1837 ile ba§layarak tekrar 42 milyona diisuyor ve boylece yeni asgari, eski azamiden daha yiiksek oluyor ve ardindan 50 ile 53 milyon arasinda dalgalaniyor. Gonencin doniisu, ihracat tutanni 1844’te, 58.500.000 sterline yiikseltiyor ve boylece 1836'nin azamisi gene a§ilmi§ oluyor. 1845’te 60.111.082 sterline ula§i-yor; 1846’da tekrar 57 milyonun iizerinde bir rakama diisuyor, 1847’de yakla§ik 59 milyona yukseliyor, 1848’de yakla§ik 53 milyon oluyor, 1849’da 63.500.000 sterline, 1853’te neredeyse 99 milyona yukseliyor. 1854’te 97 milyon, 1855’te 94.500.000, 1856’da yakla§ik 116 milyon oluyor ve 1857’de 122 milyonla tepe noktaya ula§iyor. 1858’de, 116 milyona diisuyor, 1859’ da 130 milyona, 1860’te yakla§ik 136 milyona yukseliyor ve 1861’de an-cak 125 milyon oluyor (yeni diisuk diizey burada gene daha onceki azamiden daha yuksektir), 1863’te 146.500.000 sterline yukseliyor. Ayni §ey, kuskusuz, piyasalardaki geni§lemeyi gosteren ithalat du-rumlari ile de ortaya
konabilir; burada yalniz, iiretimin olcegi sozko-nusudur. [Hie ku§kusuz bu ancak, Ingiltere’nin fiili sanayi tekelini elinde tuttugu zaman icin gecerlidir; ama bu genellikle, diinya piyasasi hala geni§leme halinde oldugu siirece, modem geni§ oleekte sanayiye sahip biitiin iilkeler toplulugu icin gecerlidir. -F.E.) 2. SERMAYENiN YA DA GEURJN BORC SERMAYESiNE CEVRJLEN PARAYA DONU§MESi Biz, burada, ticari kredinin aki§indaki bir duraklamanin ya da bir [sayfa 444] tasarrufun -bu, ister fiili dola§im aracinda, ister yeniden uretim siirecinde i§ goren kimselerin yedek sermayesinde bir tasarruf olsun-
46
Karl Marks Kapital III
ifadesi olmamasi olciisiinde para-sermaye birikimini inceleyecegiz. Bu iki durum di§inda, para-sermaye birikimi, Avustralya ve Kali-fomiya’daki yeni altin madenlerinin sonucu olarak, 1852 ve 1853 yillarin-da goriildugu gibi, olagandi§i bir altin aki§iyla da meydana gelebilir. Bu altin, Ingiltere Bankasina yatmldi. Alum yatiranlar, bunun kar§ihgmda, dogrudan dogruya tekrar bankerlerine yatirmadiklan seneUer aldilar. Bu §ekilde dola§im araci olagandi§i arm. (Weguelin’in ifadesi, Bank Committee, 1857, n° 1329.) Banka, iskonto oranini %2’ye diisurerek bu mev-duattan yararlanmaya cah§ti. 1853 yilimn alti ayi boyunca, Bankada biriken altin kiUesi, 22-23 milyona yukseldi. Biitiin bore para veren kapitalistlerin birikimi, dogal olarak, dogrudan dogruya para-bicimde oluyor, oysa, g6rmu§ oldugumuz gibi, sanayi kapitalistlerinin fiili birikimi, kural olarak, uretken sermayenin kendi 6g-elerindeki arti§la gercekle§ir. Dolayisiyla, kredi sistemindeki gelisme ve bore para verme i§inin, biiyuk bankalann elinde biiyiik boyutlarda top-lanmasi, tek ba§ina, gercek birikimden farkli bir bicim olarak bor? veri-lebilir sermaye birikimini hizlandiracaktir. Bu nedenle, bor? sermayesin-deki bu hizh geli§me, gergek birikimin bir sonucudur, Qiinkii, yenideniiretim siirecindeki geli§menin getirdigi bir sonugtur; ve, bu para-kapita-listler igin birikim kaynagim te§kil eden kar, yalnizca, yeniden uretken kapitalistlerin a§irdiklan arti-degerden bir indirimdir (ve aym zamanda, ba§kalanna ait tasarruflardan saglanan faizin bir kismina elkonulmasi-dir). BorS sermayesi, hem sanayi ve hem de ticaret kapitalistlerinin zara-nna birikir. Sinai gevrimin aleyhteki evrelerinde, faiz oranimn gegici olarak, ozellikle gtiq durumda bulunan bazi iskollanndaki biitiin kan yutacak derecede yukselebilecegini g6rmii§tuk. Ayni zamanda, devlet tatwilleri ile diger tatwillerin fiyaUan da dii§er. Boyle zamanlarda, para-kapitalist-ler, bu deger kaybetmi§ tahvillerden biiyuk miktarlarda saUn ahrlar ve bunlar daha sonraki evrelerde hemen eski diizeylerine ula§irlar ve bunun iizerine yiikselirler. Bunlar tekrar satilarak, halka ait para-sermaye-nin bir kismi boylece cebe indirilmi§ olur. SaUlmayan kisim ise, itibari degerden
dii§iik saUn ahndigi igin, daha yuksek bir faiz saglar. Ama para-kapitalisUer, biitiin karlan, ve bunlarla tekrar sermayeye sevrilmi§ olanlan, once bore verilebilir para-sermayeye cevirirler. Bor? verilebilir sermaye birikimi -onun bir siirgiinii olmakla birlikte gergek birikimden farkli olarak-, biz yalniz para-kapitalisUeri, bankerleri, vb. tek ba§lanna dikkate aldigimiz zaman bile, bu ozel kapitalisUer sinifinin bir birikimi olarak yer ahr. Ve bu birikim, yeniden-uretim siirecindeki gercek biri-kimle birlikte ortaya cikan kredi sistemindeki her geni§lemeyle birlikte biiyur. Faiz orani dii§iikse, para-sermayedeki bu deger kaybi, bankalara degil, esas olarak mevduat sahiplerinin sirtina yiiklenir. Hisse seneUi [sayfa 445] bankalann gelismesinden once, Ingiltere’deki tiim mevduatin dortte-iicii, bankalarda faiz getirmeksizin yatiyordu. §imdi bunlara faiz Karl Marks
447 Kapital III
odenmekle birlikte, bu, cari faiz oramndan en az %1 azdir. Oteki kapitalist siniflann para birikimine gelince, biz, faiz getiren seneUere yatinlmi§ olanlar ile, bu bicimde biriken kismi dikkate almiyor-uz. Biz, yalnizca, bore verilebilir para-sermaye olarak piyasaya siiriilen kismi dikkate ahyoruz. Once oniimiizde, kann gelir olarak harcanmayip, birikim icin bir yana aynlan, ama sanayi kapitalistlerinin kendi i§lerinde o an icin gerek-sinmeleri bulunmayan kisim var. Bu kar, dogrudan dogruya meta-ser-maye §eklinde bulunmakta, onun degerinin bir kismini olu§turmakta ve onunla birlikte para olarak gerceklesmektedir; §imdi eger o, meta-ser-mayenin iiretim ogelerine tekrar cevrilmemis. ise (§imdilik, ilerde ayn olarak irdeleyecegimiz tiiccan konu-di§i birakiyoruz), bir siire icin para-biciminde kalmak zorundadir. Bu miktar, kar oraninin dii§mesi halinde bile, sermayenin kendi miktan ile birlikte artar. Gelir olarak harcanacak kisim yava§ yava§ tiiketilir, ama, o arada, mevduat olarak banker icin bore sermayesi olu§turur. Demek ki, kann gelir olarak harcanan kismindaki biiyumenin kendisi bile, yava§ ve siirekli yinelenen bore sermayesi birikimini ifade eder. Ayni §ey, birikim icin aynlan diger kisim icin de gecerlidir. Bu nedenle kredi sisteminde ve orgutlenmesindeki gelismeyle, gelirdeki bir arti§ bile, yani sanayici ve tiiccar kapitalistlerin tiiketimi, kendisini, bore sermayesinin bir birikimi olarak ifade eder. Ve bu, yava§ yava§ tiiketildikleri siirece, biitiin gelirler icin, ba§ka bir deyi§le, toprak ranti icin, daha yiiksek bicimleri icersinde iicretler icin iiretken olmayan siniflann gelirleri icin, vb. dogrudur. Bunlann hepsi de, belli bir siire icin, para gelir bicimini ahrlar ve dolayisiyla, mevduata ve boylece de bore sermayesine cevrilebilir haldedirler. Biitiin gelir -ister tiiketim icin, ister birikim icin aynlmi§ olsun- herhangi bir para-biciminde varol-dugu siirece, paraya cevrilmi§ meta-sermayenin degerinin bir kismidir ve bu yuzden de, gercek birikimin bir ifadesi ve sonucudur, ama kendisi iiretken sermaye degildir. Bir iplikci, ipligini pamuk kar§ihginda -geliri te§kil eden kismini da para kar§ihginda- degi§tirdiginde, onun sanayi sermayesinin gercek varhk bicimi, dokumacinin ya da belki de ozel bir tiiketicinin eline
gecmi§ bulunan ipliktir, ve bu iplik ashnda -ister yeni-den-iiretim icin, ister tiiketim icin olsunsermaye-degerin oldugu ka-dar, icerdigi arU-degerin de varhk bicimidir. Paraya d6nii§tiirulmii§ bulunan arti-degerin biiyukliigii, ipligin icerdigi arti-degerin biiyukliigiine bag-hdir. Ama, paraya cevrilir cevrilmez, bu para artik, bu arU-degerin, yalnizca, deger varhk bicimidir. Ve bu bicim icersinde iken, bore sermayesi olmasina ancak bir adim kalmisUr. Bu amaca ula§mak icin, eger sahibi tarafindan heniiz bore verilmi§ degilse yapilacak tek §ey onu mevduata cevirmektir. Buna kar§ihk, iiretken sermayeye tekrar cevrilebilmesi icin, daha once belli bir asgari simra ula§mi§ olmasi gerekir. [sayfa 446]
48
Karl Marks Kapital III
OTUZiKiNCi BOLUM PARA-SERMAYE VE GERCEK SERMAYE III (SON)
BU §ekilde tekrar sermayeye cevrilecek olan biiyiik para kitlesi, muazzam bir yenideniiretim surecinin sonucudur; ama, bore verilebilir para-sermaye olarak tek ba§ina ahndiginda, bu, bizatihi bir yeniden iiret-ken sermaye kitlesi degildir. Buraya kadarki serimimizdeki en onemli nokta, gelirin tuketime aynlan kismindaki geni§lemenin (geliri degisen sermayeye e§it oldugu icin i§Siyi konu-di§i birakiyoruz) kendisini ba§langiSta, bir para-sermaye birikimi olarak gostermesidir. Bu nedenle gergek sanayi sermayesi biri-kiminden biisbiitiin farkh bir sey olan para-sermaye birikimine bir et-men girmektedir;
Qiinkii, yilhk iiriiniin tuketime aynlan kismi, hi? bir §ekilde sermaye haline gelmez. Bunun bir kismi sermayeyi, yani tiike-tim araglan iireticilerinin degismeyen sermayesini yetine koyar, ama fiilen sermayeye gevrildigi olgiide, bu degismeyen sermayenin iireticilerinin gelirinin dogal biciminde bulunur. Geliri temsil eden ve sirf tiike-timin saglanmasina hizmet eden ayni para, bir sure icin, diizenli olarak bore verilebilir sermayeye cevrilir. Bu para, ucretleri temsil ettigi olgiide, ayni zamanda degisen sermayenin para-bigimidir; ve tiiketim araglan iireticilerinin degi§meyen sermayesini yerine koydugu siirece de, degi§-meyen sermayelerin gecici olarak biirundiigii ve degismeyen sermaye-lerin aynen yerine konulmasi gereken ogelerinin satin alinmasina hizmet eden [sayfa 447] para-bicimdir. Ne birinci ve ne de ikinci bicimde, biiyukliigii, Karl Marks
449 Kapital III
yeniden-uretim surecindeki geni§lemeyle birlikte artmakla birlikte, biza-tihi kendisi birikimi temsil etmez. Bununla birlikte, gecici olarak bore verilebilir para, yani para-sermaye i§levini yerine getirir. Dolayisiyla bu bakimdan, para-sermaye birikimi, bireysel tuketimin geni§lemesi olgusu nedeniyle, daima daha biiyiik bir sermaye birikimini yansitmak zorunda-dir; ciinkii bu, para aracihgi ile gerceklestigi gercek birikim acisindan, yani yeni sermaye yatinmlanna izin veren para acisindan, para-bicimi sagladigi icin, para- sermaye birikimi olarak goriiniir. Demek oluyor ki, bore verilebilir para-sermaye birikimi, kismen yalniz, sanayi sermayesinin devresi sirasinda d6nu§tugii butun paranin, iiretken kapitalistler tarafindan yatmlan paranin degil, bunlar tarafindan borg alinan paranin bicimine girmesi olgusunu ifade eder, ve boylece gercekten de, yeniden-uretim siirecinde yer almasi gereken paranin ya-tinmi, bore alinan paranin yatinmi olarak goriiniir. Gercekte, ticari kredi esasina gore, bir kimse bir baska kimseye yeniden-uretim siireci icin gerekli parayi odiinc verir. Ama bu, §imdi §u bicimi almaktadir: bir grup yeniden iiretken kapitalistten bore olarak para alan bir banker, bu parayi, bir baska grup yeniden iiretken kapitaliste bore vermekle, yiice bir velinimet roliinde goriiniir; ve ayni zamanda, bu sermaye iizerindeki denetim, tamamiyla, araci olma kimligini ta§idigi icin, bankerin eline gecmi§ olur. Hala sozii edilmesi gerekli birka? ozel para-sermaye birikim §ekli daha kahyor. Ornegin, iiretim ogelerinin, hammaddelerin, vb. fiyatlann-daki dii§me ile sermaye serbest kalir. Sanayi kapitalistinin, yeniden-uretim siirecini hemen geni§letememesi durumunda, para-sermayenin bir kismi, fazlalik olarak devre di§ina gikar ve bor? verilebilir para-sermaye-ye Sevrilir. Ikinci olarak, tiiccann i§inde bir kesinti oldugu siralarda, para-bigiminde bir sermaye, ozellikle tiiccar tarafindan serbest birakihr. Eger tiiccar, bir dizi ticari i§lemi tamamlami§ ve bu gibi kesintiler nedeniyle bir yeni diziye hemen ba§layamiyorsa, gercekle§en bu para onun icin ancak bir birikmi§ para yigmayi, arti-sermayeyi temsil eder. Ama ayni zamanda bu, dogrudan bir bore verilebilir para-sermaye birikimini temsil eder. Birinci durumdaki para-sermaye birikimi, yeniden-uretim siire-cinin daha
uygun kosullar altinda yinelenmesini, daha once bagh bulunan sermayenin bir kisminin fiilen serbest kalmasini; ba§ka bir deyi§le, yeniden-uretim siirecinin, ayni miktar para ile geni§letilmesi icin bir olanagi ifade eder. Ama oteki durumda, yalnizca ticari i§lemlerin aki§indaki bir kesintiyi ifade eder. Bununla birlikte, her iki durumda da, bore verilebilir para-sermaye haline cevrilmesi -birisinde, gercek birikim surecindeki bir ilerlemeyi, digerinde bir engellemeyi ifade ettigi halde- bir birikimi ifade eder ve para piyasasi ile faiz oramni ayni derecede etkiler. Ensonu, para-sermaye birikimini, kupiinu doldurup da yeniden-uretim siirecin-den elini etegini ceken kimselerin sayisi da etkiler. [sayfa 448] Sanayi cevri-mi sirasinda elde edilen karlar ne kadar biiyuk olursa, bunlann sayisi da
50
Karl Marks Kapital III
o kadar kabank olur. Bu durumda bore verilebilir para-sermaye birikimi, bir yandan, gercek bir birikimi (nispi buyukliigune uygun olarak) ve ote yandan da, ancak sanayi kapitalistlerinin, sirf para- kapitalisUere ne olcii-de donu§tugunu ifade eder. Kann, gelir olarak tuketilmeye aynlmayan oteki kismina gelince, bu kisim ancak, kendisinin saglanmi§ oldugu iire-tim alanindaki i§in geni§letilmesinde yatinlmak iizere hemen bir yer bu-lunamadigi takdirde, para-sermayeye cevrilir. Bunun iki nedeni olabilir. Ya bu iiretim alani sermaye ile doymu§ haldedir, ya da birikimin ser-maye olarak hizmet edebilmesi icin, once, bu ozel alanda gerekli olan yeni sermayenin yatinm biiyiikliiklerine bagh olarak belli bir hacme ula§masi gerekmektedir. §u halde, bu kisim bir sure icin bore verilebilir para-sermayeye cevrilir, ve diger alanlarda, uretimin geni§letilmesinde i§ goriir. Oteki biitiin ko§ullar e§it olmak iizere, tekrar sermayeye cevril-mek icin aynlan kar miktan, elde edilen kann kitlesine ve dolayisiyla yeniden-iiretim siirecinin kendisinin geni§ligine baghdir. Ancak eger bu yeni birikim, yaunm alani bulunmamasi, yani iiretim alanlanndaki fazla-liklar ve a§in bore sermayesi arzi nedeniyle, kullanilmasi icin giicliiklerle kar§ila§iyorsa, bu bore verilebilir para-sermaye bollugu, yalnizca kapita-list uretimin sinirhhgini gosterir. Bunun ardindan gelen kredi sahtekarhk-lan, bu arti-sermayenin kullanilmasinin yolu iizerinde hie bir gercek engelin bulunmadigim tamtlar. Bununla birlikte, sermayenin kendi geni§-leme yasalannda, yani sermaye olarak kendisini gerceklestirebilecegi sinirlarda gercekten kacinilmaz bir engel vardir. Para-sermaye olarak para-sermaye bollugu, mutlaka bir a§in-uretimi gostermedigi gibi, sermaye icin yatinm alani kitligina da i§aret etmez. Bore sermayesi birikimi, yalnizca, paranin, bore verilebilir para olarak ustuste yigilmasi olgusundan ibarettir. Bu siirec, paranin sermayeye gercek donusumunden cok farklidir; bu, yalnizca, paranin, sermayeye d6nii§turulebilecek bir bicim icersinde birikimidir. Ama bu birikim, daha once de gosterdigimiz gibi, gercek birikimden cok farkh olaylan yansitabilir. Gercek birikim devamh olarak geni§ledigi siirece, bu uza-yan para-sermaye birikimi kismen onun sonucu,
kismen onunla birlikte goriilen, ama ondan tamamen farkh bulunan durumlann, ve ensonu, kismen de, gercek birikimin yolu iizerindeki engellerin sonucu bile olabilir. Bore sermayesi birikiminde, gercek sermayeden bagimsiz olmakla birlikte onunla birlikte ortaya cikan durum ve ko§ullann yol actigi enflas-yon olmasa bile, cevrimin belirli evrelerinde siirekli olarak bir parasermaye, §i§kinligi olmasi ve bu §i§kinligin kredideki geni§lemeyle biiyumesi zorunlu bir §eydir. Ve bununla birlikte, iiretim surecini, kapitalist sinirla-nnin otesine ve ilersine gotiirme zorunlulugu §unlan da geli§tirmek zorundadir: a§in-ticaret, a§in-iiretim ve a§in-kredi. Ayni zamanda da, bunun daima, bir tepkiyi davet edecek bicimler icersinde ortaya cikmasi gerekir. [sayfa 449] Para-sermaye birikiminin, toprak rantindan, iicretlerden, vb. ileri Karl Marks
451 Kapital III
gelmesi ile ilgili olarak burada bu konunun incelenmesine gerek yoktur. Yalniz konunun bir yonunu vurgulamak gerekir: kapitalist uretimin geli§-mesiyle birlikte ortaya cikan isbolumii sonucu, (iddiharcilann) fiili tasar-ruf ve perhiz i§i, birikimin ogelerini olu§turmalan olciisiinde, bu ogelerin asgarisini alan ve bankalar Mas ettigi zaman, emekciler gibi, cogu kez tasarruflanm bile kaybedenlere birakilmi§tir. Bir yandan, sanayici kapitalist, sermayesini bizzat kendisi “tasarruf” etmemistir, yalmzca ba§kalanmn tasarruflan iizerinde, sermayesinin buyiikliigu ile orantih olarak bir ku-manda giiciine sahiptir; ote yandan, para-kapitalist, ba§kalanna ait tasarruflan kendi sermayesi haline getirir ve yeniden iiretici kapitalisUerin halktan sagladiklan ve birbirlerine verdikleri krediyi, kendisini zenginlestir-mek icin ozel bir kaynak haline getirir. Kapitalist sistemin, sermayenin, bir kimsenin kendi emeginin ve tasarruflannin meyvesi oldugu ko-nusundaki hayali de boylece yikilmi§ olur. Kar, yalniz baskalarimn el ko-nulan emegini degil, bu ba§kalanna ait emegi harekete geciren ve so-miiren sermayeyi de kapsar; sermaye de, para-kapitalistin, sanayi kapi-talistinin tasarrufuna verdigi ve buna kar§ihk da kendi adina onu somur-diigii, baskalanna ait miilkiyetten olu§ur. Kredi sermayesi konusunda birkac dii§iincenin daha eklenmesi gerekir. Ayni para parcasinin ka? kez bor? sermayesi olarak i§ gorebile-cegi, daha once de gostermis. oldugumuz gibi: 1)Satis, ya da odeme ile kac kez meta-deger gercekle§tirdigine, dolayisiyla sermaye transfer ettigine ve aynca kac kez gelir gerceklestir-digine baghdir. Sermayenin ya da gelirin gerceklesen degeri olarak, kac kez el degistirmesinin, fiili ah§veri§ i§lemlerinin geni§ligine ve biiyukliig-iine bagh oldugu besbellidir. 2)Bu, odemelerdeki tasarrufa ve kredi sistemindeki geli§me ve orgutlenmeye baghdir. 3)Ensonu, kredi i§lemlerinin yogunla§masina ve hizina baghdir; boylece bir noktada bir mevduat toplamr toplanmaz, bir baska noktada bore olarak hareket eder. Bore sermayesinin varhk biciminin yalmzca gercek paramn, alti-nin ya da gumusun -tozii,
deger olciisii olarak i§ goren metain- varhk bicimi oldugu varsayilsa bile, bu para-sermayenin biiyiik bir kismi dai-ma zorunlu olarak diipediiz hayali, yani tipki kagit para gibi deger iizerinde sahiplik hakkidir. Para, sermayenin devresinde i§lev yaptigi siirece, gercekten de bir an icin para-sermaye olu§turur; ama kendisini bore verilebilir sermaye haline d6nii§turmez; daha cok, iiretken sermayenin ogeleri ile degi§ilir, ya da gelirin gerceklestirilmesinde dola§im araci olarak odenir ve dolayisiyla da kendisini, sahibi icin bore sermayesine ce-virmez. Ama, bore sermayesine d6nii§turuldugu ve ayni para tekrar tekrar [sayfa 450] bore sermayesini temsil ettigi siirece, ancak tek bir noktada ma-deni para biciminde, diger biitiin noktalarda yalmzca sermaye iizerinde
52
Karl Marks Kapital III
hak biQiminde varoldugu agiktir. Yapilan varsayima gore, bu haklann birikimi, gergek birikimden, yani meta-sermayenin, vb. degerinin paraya Sevrilmesinden dogar; ama §u da var ki, bu hak ya da alacaklann birikimi, dogmu§ olduklan gergek birikimden farkli oldugu gibi, bu paramn borS verilmesiyle saglanan gelecekteki birikimden de (yeni iiretim siire-cinden) farkhdir. Prima facie, borS sermayesi, daima para-bigiminde9 daha sonra-da para uzerinde hak olarak varolur; gunku, ba§langigta varoldugu para, §imdi bor? alanin elinde gergek para-bigimdedir. Bor? veren igin ise, para uzerinde bir hakka, bir sahiplik hakkina donu§mu§tur. Bu nedenle, aym gergek para kiUesi, ?ok farkli para-sermaye kiUelerini temsil edebi-lir. Ister gerSeklesmi§ sermayeyi, ister gerSeklesmi§ geliri temsil etsin, dupeduz para, sirf bir bor? verme hareketi ile, gelismi§ kredi sistemin-deki genel bigimi igersinde ele ahrsak, mevduat sekline d6nu§turiilmesi ile, bor? sermayesi halini ahr. Mevduat, mevduat sahibi igin para-ser-mayedir. Ama bankerin elinde, sahibinin kasasi yerine bankerin kasasinda bosubosuna yatan, sirf bir potansiyel parasermaye olabilir.10 [sayfa 45i ] 9
B. A.1857 Banker Twells’in tanikhgi: “4516. Banker olarak siz, sermaye ile mi yoksa para ile mi is. yapiyorsunuz? - Biz para ile i§ yapiyoruz.” - “4517. Bankaniza mevduatlar ne olarak yatinhr? - Para olarak.” - “4518. Nasil odenir? - Para olarak.” - “4519. Bu durumda, bunlara, paradan baska bir ad verilebilir mi? - Hayir.” Overstone (bkz: Yirmialtinci Boliim) siirekli olarak “sermaye” ile “para”yi birbirine kanshrmaktadir. “Paranin degeri”, ayni zamanda, onun igin faiz demektir, ama para kitlesi tarafindan belirlendigi siirece; “sermayenin degeri”nin faiz olmasi gerekiyor, ama iiretken sermayeye olan talep ve bu sermaye ile elde edilen kar tarafindan belirlendigi siirece. §6yle diyor: “4140. ‘Sermaye’ sozciigiiniin kullanilmasi gok tehlikelidir.” - “4148. Bu iilkeden altin ihraci, bu iilkedeki para miktanndaki bir azalmadir, ve bu iilkedeki para miktannda azalma, kuskusuz,
genellikle para piyasasi uzerinde bir baski yaratir”, [ama buna gore, sermaye-piyasasi uzerinde yaratmryor]. - “4112. Ulkeden para giktigina gore, iilkedeki miktar azalmis. olur. Ulkede kalan miktardaki bu azalma, o paranin degerinde bir artis. meydana getirir”, [bu, ashnda onun teorisinde, para olarak paranin degerinde, dola§imdaki daralma yoluyla, metalann degerlerine oranla bir arti§ demektir; yani paranin degerindeki bir arti§, metalann degerindeki bir dii§me ile ayni seydir. Ne var ki, o bile, bu arada, dola§imdaki para kitlesinin fiyatlan belirlemedigine her tiirlii kuskunun otesinde inanmi§ bulunuyor; §imdi artik, dola§im araci olarak paradaki azalmanin, faiz-getiren sermaye olarak onun degerini ve dolayisiyla faiz oranini yiikselttigi sanihyor]. “Ve, geriye kalan paranin artan degeri, para giki§ini durdurur ve bozulan dengenin yeniden kurulmasi igin gerekli miktarda parayi geri getirene kadar ayni diizeyde tutulur. “ Overstone’un geliskilerinden ba§ka ornekler daha ilerde goriilecek. 10 Kan§ikhk bu noktada bashyor: bu iki §eyin her ikisi de “para” sanihyor; yani, bankerin odemesi gerekli hak olarak mevduat, ve bankerin elinde bulunan yatinlmis. para. Banker Twells, 1857 tarihli Banka Komitesinde §u ornegi veriyor: “i§e eger 10.000 sterlin ile basjarsam, 5.000 sterlin ile meta satin ahr ve bunu depoya koyanm. Diger 5.000 sterlini, gerektiginde gekmek ve kullanmak iizere bir bankaya yatirmm. Bu, benim igin, 5.000 sterlini mevduat ya da para seklinde oldugu halde, hala 10.000 sterlinlik sermayedir” (4528). §imdi bu, a§agidaki garip tarti§maya yol agiyor. - “4531. Siz elinizdeki 5.000 sterlini bir baskasina vermis. bulunuyorsunuz degil mi? Evet.” - “4532. §imdi onun elinde 5.000 sterlin mevduat var? - Evet.” - “4533. Ve size geriye 5.000 sterlin kaliyor? - gok dogru.” -”4534. Onun elinde para olarak 5.000 sterlin, sizin elinizde para olarak 5.000 sterlin bulunuyor? - Evet.” - “4535. Ama ensonu bu, paradan baska bir sey degil, degil mi? - Hayir.” Bu kan§ikhgin nedeni, kismen, 5.000 sterlini bankaya yatirmis. bulunan Anin, bu parayi, hala elindeymi§ gibi gekebilmesi ve elden gikarabilmesidir. Bu bakimdan bu, onun igin, potansiyel para olarak hizmet ediyor. Ne var ki, mevduatindan para gektigi her durumda
mevduatini pro tonto yoketmis. oluyor. Eger gergek para gekiyor ve kendi parasi zaten bir Karl Marks
453 Kapital III
Maddi servetin buyumesiyle birlikte, para-kapitalisUer simfi da bii-yiir; bir yandan, i§ten elini etegini cekmi§ kapitalisUerin, rantiyelerin sayi-si ve serveU artar; ote yandan, kredi sisteminde geli§me daha da hizlamr, ve bankerlerin, bore para verenlerin, parababalannin sayisim cogaltir. Mevcut para-sermayedeki geli§meyle birlikte, faiz getiren seneUerin, dev-let tahvillerinin, hisse seneUerinin miktan, daha once de gordugumuz gibi biiyiir. §u da var ki, ayni zamanda, mevcut parasermayeye olan talep de biiyur ve bu senetler iizerinde spekiilasyon yapan jobbers [komisyoncular], para piyasasinda egemen bir rol oynarlar. Bu seneUerin biitiin ahm ve saUmi, gercek sermaye yatirimlarimn bir ifadesi olmu§ olsaydi, bunlann, bore sermayesine olan talep iizerinde bir etkileri ola-mayacagini soylemek dogru olurdu; ciinkii, A, senedini sattigi zaman, B’nin bu senede yatirdigi kadar parayi cekmi§ olurdu. Senedin ashnda temsil etUgi sermaye (hie degilse parasermaye olarak) degil de, yalmz-ca senedin kendisi varoldugu zaman bile, bu, daima, bu gibi parasermaye icin pro tanto* yeni bir talep yaratir. Ama, ne olursa olsun, bu, daha once B’nin tasarrufunda olup da, §imdi A’mn tasarrufunda olan para-sermayedir. B. A. 1857, n° 4886. “Iskonto oranini belirleyen nedenleri anlaUr-ken, bunun, diger tiir seneUerden farkli olarak tiiccar seneUerinin iskon-tosunda kullamlan piyasadaki sermaye miktan ile saptandigim soylemek sizce dogru mudur?” - [Chapman:] “Hayir, faiz sorununu, cari nitelikteki biitiin cevrilebilir senetler {all convertible securities of a current character) etkiler; bunu, yalmzca, seneUerin iskontosu ile simrlandirmak yanh§ olur, ciinkii, son zamanlarda cok yaygin oldugu gibi, rehin kar§ihginda ya da hatta hazine seneUeri kar§ihginda, Ucari haddin cok iizerinde bir faiz ile biiyuk bir para talebi varken, Ucaret diinyamizin bundan etkilen-medigini soylemek sacma olur; bu durumun onun iizerinde kesin so-nuclu etkileri olmu§tur.” - “4890. Bankerlerce de kabul edilen saglam ve gecerli senetler piyasada bulunuyor ve herkes bunlar iizerinden para cekmek istiyorsa, hie ku§kusuz bunun Ucari seneUer iizerinde bir etkisi goriilecekUr; omegin parasini ayni zamanda, rehin ya da benzeri bir teminat kar§ihginda %6 faiz ile bore verme durumunda bulunan bir
kimseden, Ucari senetler kar§ihginda bana parasini %5 faiz ile bore ver-mesini beklemem yersiz olur; bu bizi ayni sekilde etkiliyor; parami %6 ba§kasina borg verilmi§ bulunuyorsa, ona odenen kendi parasi degil, ba§ka mevduat sahiplerinin parasidir. B’ye olan borcunu kendi bankeri iizerine bir gekle oder ve B de bu geki kendi ban-kasina yatinrsa ve A’mn bankerinin elinde de B’nin bankeri iizerine gekilmi§ bir gek varsa, bu iki banker yalmzca gekleri degi§irler, A’mn yatirmi§ oldugu para, para i§levini iki kez yerine getirmi§ olur; once, A’mn yatirdigi parayi alan kimsenin elinde, sonra da A’mn kendi elinde. ikinci i§levinde, yalmzca alacaklann (A’mn kendi bankerinden ve bu bankerin, B’nin bankerinden alacaklanmn) tasfiyesi, para kullamlmaksizin yapilmi§ olur. Burada mevduat iki kez para olarak i§ goriir; gergek para olarak ve para iizerinde bir hak olarak. Sirf para iizerinde haklar, ancak alacaklann tasfiyesinde paramn yerini alabilir. * O olgiide, o kadar. -f.
54
Karl Marks Kapital III
uzerinden bore verme olanagim varken, kimse benim senetlerimi %5'/2'den iskonto etmemi bekleyemez.” - “4892. Para piyasasim maddi [sayfa 452] bakimdan etkilemek iizere, 2.000 ya da 5.000 ya da 10.000 ster-lin satin alan yatinmcilardan sozetmiyoruz. Rehin kar§ihgindaki faiz orani bana soracak olursaniz, yuzbinlerce sterlin ile i§ yapan, biiyiik miktarlarda bore alan ya da piyasada satin almada bulunan ve halkin bir kar kar§ihgmda bu parayi alana kadar bu parayi ellerinde tutan ve kendi-lerine jobbers denilen kimselerden sozetmek isterim; bu adamlar da, bu nedenle para isterler.” Kredi sistemindeki geli§meyle birlikte, Londra gibi, ayni zaman-da bu senetler icin ana ticaret merkezi olan, biraraya toplanmi§ biiyuk para piyasalan dogdu. Bankerler, halka ait muazzam miktarlarda para-sermayeyi, bu cirkin i§adamlan giiruhunun emrine verdiler ve boylece de kumarbazlar suriisii cogaldi. ingiltere Bankasi Guvemorliigu ile go-revli James Morris, 1848’de Lordlar Kamarasi Gizli Komitesinde, “Borsa-da para, genel bir ifadeyle, baska yerlerden daha ucuzdur,” diyordu (CD. 1848, baski 1857, n° 219). Faiz getiren sermayeyi irdelerken, faiz oraninin, uzun bir yillar dizisinde, diger ko§ullar e§it kalmak iizere, kendisi kar eksi faizden fazla bir sey olmayan giri§im kan ile degil, ortalama kar orani ile belirlendigini g6rmii§ bulunuyoruz. Ticari faizdeki, yani bore para verenler tarafindan, ticaret diinyasin-daki iskontolar ve borclar icin hesaplanan faizdeki degismeler icin de, sanayi cevrimi sirasinda, faiz oraninin kendi asgarisini astigi ve ortalama diizeyine eri§tigi (ki, daha sonra bunu a§ar) bir evreye ula§ilacagi ve bu hareketin kardaki yiikselmenin bir sonucu oldugu da daha once belirtilmisti ve bir ba§ka yerde ayrintih bir bicimde incelenecektir. Bu arada iki §eyi burada belirtmek gerekir. Birincisi Faiz orani uzun bir sure icin ayni diizeyde kahyorsa (biz burada, Ingiltere gibi, ortalama faiz oraninin uzun bir donem icin veri oldugu, ve kendisini, uzun vadeli borclar kar§ihgi
odenen faizde -buna ozel faiz de denebilir- gosteren belli bir iilkedeki faiz oranindan sozediyoruz), bu prima facie faiz oraninin bu donem boyunca yuksek oldugu-nun bir kamtidir, ama bu, giri§im kan oraninin yuksek oldugunu zorunlu olarak tanitlamaz. Bu son aynm, genellikle kendi sermayeleri ile i§ go-ren kapitalistler icin azcok ortadan kalkmi§tir; bunlar kendi kendilerine faiz odedikleri icin yuksek bir kar orani gerceklestirirler. Uzun siireli yuksek bir faiz orani olasihgi, kar orani yuksek oldugu zaman vardir; ne var ki bu soylenenler, fiili siki§iklik evreleri icin degildir. Ama, bu yuksek kar orani, yuksek bir faiz orani dusuldukten sonra, geriye ancak diisuk bir giri§im kan orani birakabilir. Yuksek kar orani siiriip gittigi halde, giri-§im kan orani diisebilir. Bu bir kez ba§layinca giri§imin devam etmesi zorunlulugu nedeniyle olasidir. Bu a§ama boyunca i§ler biiyuk olciide sirf kredi sermayesi ile (baskalanmn sermayesi ile) yuriitiilur; ve yuksek Karl Marks
455 Kapital III
[sayfa 453] kar orani kismen spekiilatif ve gelecekte umulan nitelikte olabi-lir. Yiiksek bir faiz orani, yiiksek bir kar orani ile ama azalan bir giri§im kan ile odenebilir. Bu odeme (ve bu kismen spekiilasyon donemleri boyunca yapihr) kardan degil, bore ahnan sermayenin kendisinden ya-pihr ve bu bir sure boyle devam edebilir. ikincist Para-sermayeye olan talebin ve dolayisiyla faiz oranimn, kar orani yiiksek oldugu icin buyudiigunii soylemek, sanayi sermayesi-ne olan talebin arttigmi ve dolayisiyla faiz oranimn yiiksek oldugunu soylemekle ayni §ey degildir. Bunahm zamanlannda bore sermayesine olan talep ve dolayisiyla faiz orani en list diizeyine yiikselir; kar orani ve bununla birlikte sa-nayi-sermayesine olan talep biisbiitiin yokolup gitmi§tir. Bu gibi zamanlarda herkes, daha once baglanmi§ oldugu yukumluluklerini tas-fiye icin, yalmzca odemede bulunma amaciyla bore ahr. Buna kar§ihk, bunahmdan sonraki canlanan faaliyet doneminde, bore sermayesi, sati-nalma amaciyla ve para-sermayeyi iiretken ya da ticari sermayeye ce-virme amaciyla talep edilir. Ve o sirada bu talebi yapan ya sanayi kapitalisti ya da tiic- cardir. Sanayi kapitalisti bunu uretim araclan ile emek-gucii-ne yatinr. Emek-giicii talebi kar oramyla belirlendigi icin, buna kar§i artan talep, hie bir zaman kendi basma kar oranimn yukselmesinin bir nedeni degildir. Yiiksek iicretler her ne kadar sanayi cevriminin bazi ozel evre-leri sirasinda daha yiiksek karlann bir sonucu olabilirse de, yiiksek kann bir nedeni degildir. Emegin somurusii ozellikle uygun ko§ullar altinda yeraldigi icin emek-giiciine olan talep artabilir ama, emek-giiciine ve dolayisiyla degi-§en sermayeye olan talepteki bu yiikselme, kendi ba§ina kan artirmaz; tersine, onu pro tanto dusuriir. Ne var ki degisen sermayeye olan talep oranini gene de ayni zamanda artirabilir, boylece de faiz oranim yuksel-tebilecek para-sermayeye olan talep de artabilir. Emek-giiciiniin piyasa-fiyati, ortalamamn iizerine yukselir, ortalamanin iizerinde emekci cah§-tinhr ve faiz orani ayni zamanda, bu gibi kosullar altinda para-sermayeye olan talep arttigi icin
yukselir. Emek-giiciine olan talepteki bu yiikselme, bu metain fiyatini, diger metalara olan talepteki yukselmenin o metain fiyatini artirmasi gibi yiikseltir; ama, ozellikle bu metain nispi ucuzlugu-na geni§ olciide bagh bulunan kar, artmi§ olmaz. Ama ayni zamanda -varsayilan kosullar altinda- bu, para-sermayeye olan talebi artirdigi icin faiz oranini da yiikseltir. Para-kapitalist, eger parayi bore vermek yerine kendisini sanayi kapitalistine d6nii§tiirecek olursa, emek-giicii icin daha fazla odemede bulunmak zorunda kalmasi olgusu kanni yukseltmez, daha cok, bununla orantih olarak dii§urur. i§lerin gidi§i oyle olabilir ki, kan gene de yukseltebilir, ama bunun nedeni hie bir zaman, emege daha fazla odemede bulunmasi degildir. Bununla birlikte, bu durum para-sermayeye olan talebi artirdigi siirece, faiz oranini yukseltmek icin ye-
56
Karl Marks Kapital III
terlidir. i§lerin ba§ka bakimlardan uygun gitmedigi sirada iicreUerin [sayfa 454] bazi nedenlerle yiikselmesi halinde, bu iicret arti§lari, kar oramni diisuriir, ama faiz oramni, para-sermayeye olan talebi artirdigi olgiide yukseltir. Emek bir yana birakildigmda, Overstone’un “sermayeye olan ta-lep” dedigi §ey yalmzca metalara olan talepten ibarettir. Metalara olan talep, ya ortalamanin uzerine yukseldigi ya da metalann arzi ortalama-nin altina du§tugii igin fiyaUanni yukseltir. Sanayi kapitalisti ya da tiiccar, aym miktar meta iSin eskiden 100 steriin oderken §imdi diyelim 150 sterlin odemek durumunda kahrsa, 100 steriin yerine §imdi 150 steriin borS almak ve eger faiz orani %5 ise, eskiden 5 steriin oderken §imdi 7>/2 steriin faiz odemek zorundadir. Odeyecegi faiz tutan §imdi daha fazla sermaye bor? almak zorunda oldugu igin yiikseltmistir. Bay Overstone’un biitiin gabasi, bor? sermayesi ile sanayi serma-yesinin faizlerini 6zde§ §eyler olarak gostermektir; ote yandan da onun Bank Act’i tamamen, faizler arasindaki bu aym farki, para-sermayenin Qikanna somiirmek igin diizenlenmi§tir. Metalara olan talebin, bunlann arzimn ortalamanin altina dii§mesi halinde, eskisinden daha fazla para-sermaye gekmemesi olasihgi vardir. Bunlann toplam degeri igin ayni meblagin ya da daha kugiik bir me-blagin odenmesi gerekecektir, ama ayni meblag kar§ihginda daha kiigiik miktarda kullamm-degeri ahnmi§ olacaktir. Bu durumda, metalara olan talep, bunlann arzlanna gore artacagi ve dolayisiyla metalann fiyati yiik-selecegi halde, bor? sermayesine olan talep ayni kalacak ve bu yuzden de faiz orani yukselmeyecektir. Bor? sermayesine olan toplam talep artmadikga faiz oraninda bir degisme olamaz ve yukardaki varsayimlar geregi durum boyle degildir. Bir nesnenin arzi, tahilda, pamukta, vb., kotii bir iiriin ahndiginda oldugu gibi ortalamanin altina da diisebilir; ve bu metalarda yapilacak spekiilasyon, fiyatlarda meydana gelebilecek daha da fazla yukselmeyi hesaba kattigi ve bunu gegici olarak yukseltmenin en iyi yolu da arzin bir
kismini piyasadan gekmek oldugu igin, bor? sermayesine kar§i talep artabilir. Ama, satin ahnan metalann bedelini bunlan satmaksizin odemek igin para, ticari “polige i§lemleri” yoluyla saglanir. Bu durumda, bor? sermayesine olan talep artar ve faiz orani, bu metain piyasaya ar-zina yapay olarak engel olmak igin giri§ilen bu manevranin sonucu olarak yukselebilir. Bu yukselen faiz orani, oyleyse, meta-sermaye arzindaki yapay azalmayi yansitir. Buna kar§ihk, bir nesneye olan talep, arzindaki arti§ ve o nesnenin ortalama fiyatinin altinda satilmasi nedeniyle biiyuyebilir. Bu durumda, bor? sermayesine olan talep ayni kalabilir ya da hatta diisebilir, gunku, ayni miktar para ile daha fazla meta elde edilebi-lir. Uretim amaSlan iSin en uygun anin avantajlanndan yararlanmak ama-ciyla, ya da fiyatlarda ilerde meydana gelecek yukselme umuduyla, Karl Marks
457 Kapital III
spekulatif amaca dayah stok yigilmasi da olabilir. Bu durumda, bore sermayesine olan talep biiyuyebilir ve faiz oraninda goriilen yukselme iiretken [sayfa 455] sermaye ogelerinin a§in stok yigilmasina yapilan ser-maye yatinmim yansitir. Biz burada yalmz, meta-sermayeye olan talebin ve meta-sermaye arzinin, bore sermayesine kar§i olan talebi etkilemesi-ni incelemekteyiz. Sanayi cevrimi evrelerinde yeniden-iiretim siirecinin degisen durumlannin bore sermayesi arzini nasil etkiledigini yukarda irdelemi§ bulunuyoruz. Piyasa faiz oramnin, (bore) sermaye arzi ve talebi tarafindan belirlendigi yolundaki sacma onermeyi Overstone kendi onermesiyle, yani bore sermayesinin genel olarak sermaye ile esdeger oldugu yolundaki onermesiyle kurnazca birlestirmistir, ve boylece o, tefeciyi biricik kapitalist ve sermayesini de biricik sermaye haline getirmeye cabalamaktadir. Darhk siralannda, bore sermayesine olan talep, odeme aracina olan taleptir ve baska bir §ey degil; bu hi? bir zaman, satinalma araci olarak paraya olan bir talep degildir. Ayni zamanda, faiz orani, gercek sermaye, yani iiretken ve meta sermaye ister bol ister kit olsun, 50k fazla yukselebilir. Odeme aracina talep tiiccarlar ile iireticiler saglam bir giivence gosterebildikleri siirece sirf bir paraya cevrilmeye olan taleptir; bu giivence yoksa bu talep para-sermaye talebidir, boylece aldiklan odeme araci avansi bunlara yalmz paranin bigimini vermi§ olmaz, ayni zamanda da, odemede bulunmalan icin, bicimi ne olursa olsun ellerin-de bulunmayan bir e§degeri de saglami§ olur. §imdiki bunahm teorisi iizerindeki tarti§mada her iki tarafin da hem hakli ve hem de haksiz oldugu nokta i§te budur. Yalnizca bir odeme araci kithgi bulundugunu soyleyenlerin kafasinda, ya yalmz bona fide giivencelere sahip kimseler vardir, ya da bunlar, biitiin miiflis dolandincilan, kagitparcalan aracihgi ile odeme giicii olan ve saygideger kapitalistlere d6nii§turmenin, bank-alann gorevi olduguna ve buna giiclerinin de yettigine inanan budalalar-dir. Yalnizca bir sermaye kitligi oldugunu soyleyenler ise, ya diipediiz sozciik oyunu yapmaktadirlar, ciinkii, i§te tarn boyle zamanlarda, a§in-ithalatin ve asm-iiretimin bir sonucu olarak, gevrilemeyen [inconvertible] bir
sermaye kitlesi vardir, ya da bunlar yalnizca, §imdi gercekten, kendi i§leri icin artik ba§kalanna ait sermayeyi elde edemeyecekleri bir duruma diisen ve gene §imdi bankamn yalmz kaybettikleri sermayeyi odemeleri icin yardimda bulunmakla kalmayip, dolandinciliklarini siir-diirmelerini saglamasim da isteyen kredi §6valyelerinden sozetmekte-dirler. Paranin, degerin bagimsiz bir bicimi olarak, metalara kar§it bir durumda bulunmasi ya da degi§im-degerinin parada bagimsiz bir bici-me buriinmek zorunda olmasi, kapitalist uretimin temel bir ilkesidir; ve bu da ancak, belli bir metain, degeri diger biitiin metalann olciisii haline gelen bir madde halini alarak, genel bir meta -diger biitiin metalar-dan farkli- par excellence bir meta seklini almasiyla miimkiindiir. Bunun,
58
Karl Marks Kapital III
kendisini, ozellikle, paranin yerine, bir yandan kredi i§lemlerini, ote yan-dan kredi-parasini geni§ olciide koyan, geli§mi§ kapitalist uluslar arasin-da iki bakimdan ortaya koymasi zorunlu olur. Kredilerin kisildigi ya da busbutun kesildigi darhk zamanlannda, para birdenbire, biricik odeme [sayfa 456] araci ve diger biitiin metalarla mutlak bir kar§ithk icersinde, degerin gercek bir varhk bicimi olarak ortaya cikar. Metalann evrensel deger kaybi, bunlarin paraya, yani tamamiyla kendi hayali bicimlerine d6nu§turiilmesindeki giicliik ya da hatta olanaksizhk i§te buradan gelir. Ikinci olarak, kredi-parasimn kendisi de, ancak, nominal degeri tuta-nndaki gercek paranin mutlak olarak yerini aldigi olciide paradir. Di§anya bir altin aki§i ile cevrilebilirligi, yani gercek altinla 6zde§ligi ku§kulu hale gelir. Bu cevrilebilirligin ko§ullanmn korunmasi amaciyla ahnan, faiz oraninin yiikseltilmesi, vb. gibi zoraki onlemlere de i§te bunun icin ba§vurulur. Bu durum, hatah para teorilerine dayanan ve Overstone ve aym soydan para-tuccarlanmn cikarlan icin ulusun sirtina yuklenen ya-lan-yanh§ yasalarla, §u ya da bu uclara kadar gotiiriilebilir. Ne var ki bunun asil temelini hazirlayan, iiretim tarzimn kendisinin dayandigi te-meldir. Kredi-parasindaki bir deger kaybi (para olarak ta§idigi tamamen hayali niteligini kaybetmesinin burada soziinii bile etmiyoruz) biitiin mev-cut ili§kileri altiist eder. Bu yiizden de, paradaki bu degerin hayali ve bagimsiz varhgim korumak amaciyla, metalann degerleri feda edilir. Para-de-ger olarak, ancak para giivenli oldugu siirece o da giivenlidir. Para olarak birkac milyon icin, meta olarak bircok milyonlann bu nedenle feda edilmesi gerekir. Kapitalist uretimde bu kacimlmazdir ve onun ho§ yanlanndan birisi de budur. Daha onceki iiretim tarzlannda bu olmaz, ciinkii dayandiklan dar temel iizerinde ne kredi ne de kredi-parasi pek fazla geli§mez. Emegin toplumsal niteligi metalann para-varhk bigimi ve dolayisiyla da gercek iiretime yabanci bir §ey olarak goriindiigii siirece para bunahmlan -gercek bunahmlardan bagimsiz ya da bunlann yo-gunlasmis. §ekli olarakkacimlmazdir. Ote yandan, bir bankanin kredisi sarsilmadigi siirece, bu gibi durumlarda, krediparasini artirmak sureti-yle panigi hafifletecegi ve daraltmak suretiyle de §iddetlendirecegi acik
bir §eydir. Modern sanayiin biitiin tarihi, icerdeki iiretimin 6rgiitlenmi§ olmasi kosuluyla, madeni paraya ancak uluslar arasi ticaretin dengesi gecici olarak bozuldugu zamanlarda gercekten gereksinme duyulabile-cegini g6stermi§tir. Ic piyasamn §imdi bile madeni paraya gereksinmesi olmadigim, sozde ulusal bankalann nakit odemeleri gecici olarak dur-durmalan ve bu yola ancak olaganiistii durumlarda biricik care olarak basvurmalan da gostermektedir. Iki birey sozkonusu oldugunda, bunlann birbirleriyle ah§veri§le-rinde her ikisinin de aleyhte bir odemeler dengesine sahip olduklanni soylemek giiliinc olur. Bunlarin kar§ihkh olarak birbirlerinin alacaklisi ve borclusu olmalan halinde, eger kar§ihkli alacaklan birbirini goturmuyorsa, bakiye icin birisinin alacakli, otekisinin ise borclu olmasi gerekecegi Karl Marks
459 Kapital III
aciktir. Uluslar sozkonusu oldugunda durum hie de boyle degildir. Bir ulus icin, ticaret bilancosunun eninde sonunda kapatilmasi gerektigi halde, odemeler bilancosunun lehte ya da aleyhte olabilecegini kabul eden butun iktisatcilar da durumun boyle olmadigini kabul ederler. [sayfa 457] Odemeler bilancosu, ticaret bilancosundan, ticaret bilancosunun belli bir tarihte kapatilmasi gerekmesi bakimindan ayrihr. Bunahmlann §imdi gerceklestirdikleri §ey, odemeler bilancosu ile ticaret bilancosu arasindaki farki, kisa bir arahk halinde daraltmaktir; bunahm geciren ve bu nedenle de odemelerini zamamnda yerine getirmeyen bir ulusun kar§i kar§iya kaldigi belirli durumlar zaten hesaplann tasfiyesi zamamnda boyle bir kisalmaya yolacmistir. Once, di§anya degerli maden sevki; ardindan, gonderilen mallann du§uk fiyatlarla sati§i; elden cikanlmak ya da icerde onlar kar§ihginda para avanslan elde etmek icin meta ihraci; faiz oranini yukseltmek, kredileri kesmek, senet ve tahvillerin degerler-ini diisurmek, yabanci tahvilleri elden cikartmak, bu degeri dusurulmiis. tahvillere yatinlmak iizere yabanci sermayeyi cekmek, ve ensonu, bir yigin alacagi tasfiye eden iflas. Ayni zamanda, bunahmin patlak verdigi iilkeye cogu kez hala madeni para gonderilmektedir, ciinkii bu iilkeye cekilen cekler giivenli olmamakta ve madeni parayla odeme en giiveni-lir olmaktadir. Ustelik, Asya bakimindan, biitiin kapitalist uluslar, genel-likle ayni zamanda -dogrudan dogruya ya da dolayh- onun borclusu-durlar. Bu ce§itli ko§ullar, diger ilgili ulus iizerinde tarn etkisini gosterir gostermez, o da ayni §ekilde altin ve giimii§ ihrac etmeye ba§lar, kisa-casi, odemeler vadesinde yapilamamaktadir ve ayni olaylar yinelenmek-tedir. Ticari kredide, faiz -kredi fiyati ile nakit fiyat arasindaki fark ola-rak- metalann fiyatina ancak, policeleri normal vadenin iizerinde olduk-lan siirece girer. Tersi durumda girmez. Ve bunu herkesin bir eliyle al-digi krediyi bir baska eliyle vermesi olgusu aciklar. [Bu, benim deneyim-lerime uymuyor. -F.E.) Ama, iskonto, buraya bu bicim icersinde girdigi siirece, bu, bu ticari kredi ile degil, para piyasasi tarafindan belirlenir.
Eger faiz oranini belirleyen para-sermaye arzi ve talebi, Over-stone’un one siirdiigii gibi, fiili sermayenin arz ve talebi ile ayni sey ol-saydi, faiz, ce§itli metalara ya da ele ahnan ayni metain ce§itli evrelerine (hammadde, yan mamul iiriin, son §eklini almi§ iiriin) bagh olarak, ayni zamanda diisuk ve yuksek olurdu. 1844’te Ingiltere Bankasinin faiz ora-ni, %4 (ocaktan eyliile) ile, %2'/2 ve 3 (kasimdan yil sonuna kadar) ara-sinda oynuyordu. 1845’te %2'/2, 2%, ve ocaktan ekime kadar %3, geriye kalan aylarda %3 ile 5 arasindaydi. Temiz Orleans pamugunun ortalama fiyati 1844’te 6'/4 peni, 1845’te 47/8 peni idi. 3 Mart 1844 tarihinde Liver-pool’daki pamuk stoku 627.042 balya ve 3 Mart 1845’te 773.800 balya idi. Pamugun diisuk olan fiyatlanna gore faiz oraninin 1845’te diisuk olmasi gerekirdi, ve gercekten de bu siirenin biiyuk bir kisminda dii§uktii.
60
Karl Marks Kapital III
Ama, iplik fiyatlanna gore faiz oranimn yiiksek olmasi gerekirdi, Qiinkii, fiyatlar nispi olarak, karlar mutlak olarak yiiksekti. Libresi 4 peni olan pamuktan 1845’te, 4 peni egirme gideriyle (iyi cins secunda mule twist No 40) ya da iplikgiye odenen 8 peni toplam giderle iplik egrilebilir, ve bu iplik, 1845 eyliil ve ekiminde libresi WA ya da 11'/2 peniden [sayfa 458] satilabilirdi. (Bkz: asagida, Wylie’nin tamkhgi.) Biitiin sorun su §ekilde Qoziimlenebilir: Bor? sermayesi arzi ve talebi, genellikle sermaye arzi ve talebi ile ayni olurdu (bu son soz saSma oldugu halde; Sunkii, sanayici ya da tiiccar kapitalist igin meta, onun sermayesinin bir bigimidir, ama o hi? bir zaman sermaye olarak boyle bir meta talep etmez, o ancak belli bir metai meta olarak talep eder ve, kendi sermayesinin devresinde onun oynamak zorunda oldugu role bakmaksizin bir meta olarak, 6r-negin tahil ya da pamuk olarak bu metai satin ahr ve kar§ihgini oder), eger ortada bor? para verenler olmasaydi ve onlann yerine bor? veren kapitalisUer, makinelere, hammaddelere, vb. sahip olsaydilar ve bunlan §imdi evlerin kiraya verilmesi gibi, bu nesnelerden bazilanna kendileri de sahip bulunan sanayi kapitalisUerine bor? ya da kiraya vermi§ olsalar-di. Boyle bir durumda, bor? sermayesi arzi, sanayi kapitalistleri igin iire-tim ogelerinin ve tiiccarlar igin metalann arzi ile ayni sey olurdu. Ama agiktir ki, o zaman da, bor? veren ile bor? alan arasindaki kar bolusumu, bor? verilen ve onu kullanmakta olanin miilkiyetinde bulunan sermayenin oramna bagh olurdu. Bay Weguelin’egore (B. A., 1857), faiz orani “kullamlmayan sermaye miktan" tarafindan belirlenir (252); o, "kullamm yeri arayan biiyuk bir sermaye kitlesinin bir gostergesinden baska bir §ey degildir" (271); daha sonra bu kullamlmayan sermaye floating capital (dolasan sermaye) halini ahyor ve bu sozle o “Ingiltere Bankasi banknotlan ile iilkedeki diger tiir dola§im araglanni, omegin, ta§ra bankalan dola§im araglanni ve iilkedeki sikke miktanni" kastediyor “... floating capital’a (dolasan sermayeye) ben bankerlerin rezervlerini de kaUyorum” diyor (502, 503) ve daha sonra kiilSe altinlan da buna ekliyor (503). Boylece ayni Bay Weguelin, Ingiltere Bankasinin faiz orani iizerinde “Biz” [Ingiltere Bankasi] “kullamlmayan sermayenin daha biiyuk bir kismim
elde bulundur-dugumuz” zaman biiyuk etkisi oldugunu soyledigi (1198) halde Bay Overstone’un yukardaki tamkligina gore, Ingiltere Bankasi, “sermaye iSin bir yer degildir.” Bay Weguelin sunlan da soyluyor: “Bence iskonto orani, iilkede bulunan kullamlmayan sermayenin miktan ile belirlenir. Kullamlmayan sermaye miktanni, tamami kiilSe rezervi olan, Ingiltere Bankasinin rezervleri temsil eder. Bu nedenle, bu altin gekildiginde iilkedeki kullamlmayan sermaye miktan azahr ve dolayisiyla da, geriye kalanin degeri artmi§ olur” (1258). J. Stuart Mill soyle diyor (2102): “Banka, banking department’nin borglan kar§ilayabilmesi igin, bu kisimda rezervleri doldurabilmek igin elden geleni yapmak zorundadir; ve bu nedenle disanya bir altin akismin geli§erek devam ettigini farkeder etmez, Karl Marks
461 Kapital III
rezervlerini giiven altina almak ve iskontolan ya da senet sati§larini dar-altmaya ba§lamak zorundadir.” - Rezerv, yalniz banking department bakimindan du§unuldugunde, yalniz mevduatlar igin rezerv demektir. Overstone’lara gore banking department “otomatik” banknot [sayfa 459] QikarUlmasiyla ilgilenmeksizin, yalniz banker olarak hareket etmesi ge-rekir. Ama, gergek darhk zamanlannda Banka, banking department'^. yalniz banknotlardan ibaret bulunan yedeklerinden bagimsiz olarak, al-tin rezervini dikkaUe izler ve, iflas etmek istemiyorsa izlemek zorundadir da. giinkii, kiilge rezervi suyunu gektigi olgiide, banknot rezervi de erir ve bunu, hi? kimse, 1844 tarihli Bank Act ile bunun boyle olmasini akilh-ca diizenleyen Bay Overstone’dan daha iyi bilemez. [sayfa 460]
62
Karl Marks Kapital III
OTuzOgONcO BOLUM KREDI SiSTEMINDE DOLA§IM ARACI
“DOLA§IM hizinin biiyiik diizenleyicisi kredidir. Bu, para piyasasi uzerindeki §iddetli baskimn genellikle nigin dolu bir dola§imla QakisUgini agiklar.” (The Currency Theory Reviewed, s. 65.) Bunu iki anlama almak gerekir. Bir yandan, dola§im aracinda tasarruf saglayan biitiin yontemler, kredi iizerine dayanirlar. Ote yandan, ornegin 500 sterlinlik bir banknot alahm. A, bunu bir poligeyi ode-mek igin belli bir tarihte B’ye verir; B, ayni giin bunu bankerine mevduat olarak yatinr; banker gene ayni giin bununla, C igin bir police iskonto eder; C, bununla bankaya
odeme yapar ve banka da bunu bill broker’a [simsara] avans olarak verir, vb.. Banknotun satinalma ve odemeye hiz-met etmek iizere burada yaptigi dola§imin hizini, tekrar tekrar bir kimseye mevduat bigiminde geri donmesi ve tekrar bir ba§kasina bor? bigiminde devredilmesinin hizi etkiler. Dola§im aracindaki basit tasarruf, en gelismi§ bigimde clearing house’da -vadesi gelen poligelerin diipediiz degisUrilmelerinde- ve paranin sirf bakiyelerin tasfiyesi igin odeme araci olarak gordiigii genel i§levde goriiliir. Ne var ki, bu polige-lerin kendi varhklan da, gene, sanayiciler ile tiiccarlann kar§ihkli olarak birbirlerine verdikleri krediye baghdir. Bu kredi azahrsa, poligelerin ve ozellikle uzun vadeli olanlann sayilan da azahr, dolayisiyla da, hesaplann tasfiyesi ile ilgili bu [sayfa 46i] yontemin etkinligi azahr. Parayi ah§veri§ i§lem-lerine kansUrmadan ibaret bulunan, ve biitiiniiyle, paranin odeme araci Karl Marks
463 Kapital III
olarak i§levine -ki, bu da gene krediye dayamr- dayanan bu tasarruf, an-cak iki tiirde olabilir (bu odemelerin bir araya toplanmasiyla ilgili olarak §u ya da bu olciide geli§mi§ teknikler di§inda); policelerin ya da cekle-rin temsil ettigi kar§ihkli alacaklar, ya ayni banker tarafindan tasfiye edi-lir ve bu banker, yalmzca, birinin hesabindaki alacagi digerinin hesabina aktarir, ya da ce§itli bankerler kendi aralannda bu tasfiye i§lemini yapar-lar." Sekiz-on milyonluk policenin, ornegin Overend, Gurney and Co. firmasi gibi, bir bill broker’m elinde toplanmasi, hesaplann bu sekilde ayni yerde kar§ihkli olarak denklestirilmesini daha geni§ boyuUara ula§-tirmanin belliba§h yollanndan biriydi. Dola§im aracinin etkinligi bu se-kildeki tasarruf ile, yalmzca hesaplann kapatilmasi icin gerekli olan kiiciik bir miktann elde bulundurulmasi derecesine kadar artinldi. Ote yandan, dola§im araci olarak akan paramn hizi tamamen (bu yolla da parada tasarruf saglanmi§tir), para ile ardarda yapildiklan siirece, satinalma ve sati§lann aki§ina, odemeler zincirine baghdir. Ama dola§imin hizini kre-di etkiler ve dolayisiyla da artinr. Ornegin tek bir para parcasi, kredinin aracihgi olmaksizin, ancak be§ hareketi gerceklesUrebilir ve sirf dola§im araci olarak her bireyin elinde daha uzun sure kahr; ilk sahibi olan A, B’den, B, C’den, C, D’den, D, E’den ve E, F'den satin almada bulunur, yani elden ele geci§i sirf gercek satin almalar ve sati§lar yoluyla olmu§tur. Ama, A B’nin yaptigi odeme ile aldigi parayi bankaya yatinr ve banka da bunu C’nin policelerini iskonto etmekte kullanir, C, D’den satin ahr, D parayi bankasina yatinr ve banka da bunu E’ye bore verir ve E’de Fden satin ahrsa, sirf dola§im araci (satinalma araci) olarak hizi bile, birkac kredi i§lemiyle, B’nin parayi bankere vermesi, bankerin C’ye ait senedi iskonto etmesi, D’nin parayi bankerine vermesi, bankerin E’ye ait senedi iskonto etmesi ile, yani dort kredi i§lemi aracihgi ile artinlmi§ olur. Bu kredi i§lemleri olmaksizin, ayni para parcasi, pe§pe§e be§ satin almayi belli bir, siirede yerine getiremezdi. Filli ahm ve satimlarda aracihk et-meksizin, mevduat olarak yaUnlma ve iskonto i§lemleri yoluyla onun el degisUrmesi olgusu, burada, bir dizi fiili ahm-saUmda el degi§tirmesini hizlandirmisUr. [sayfa 462]
Bir ve ayni banknotun, birkac bankada mevduat te§kil edebile-cegini daha once g6rmii§tuk. Bunun gibi, ayni bankada, ce§itli mev-duaUari da te§kil edebilir. Banker, A’nin yatirmi§ oldugu banknoUa B’nin 11
Bir banknotun dola§imda kaldigi ortalama giin sayisi:
Yilla 5 & 10 20-100 200SI,000& n1792 Bank &Bank & 500 ? 236 209 31 & Banknot 22 1818 48 137 121 48 13 1846 79 71 34 12 8 1856 70 58 27 9 7 (ingiltere Bankasi kasadan Marshall tarafindan derlenmisUr. Report on Bank Acts, 1857, Appendix II, s. 300-301.)
64
Karl Marks Kapital III
poligesini iskonto eder. B, C’ye odeme yapar ve C, ayni banknotu ayni bankaya yatmr. Basit para dola§imini irdelerken (Buch I, Kap III, 2), fiili dola§imdaki para kitlesinin, dola§im hizi ile odemelerdeki tasarruf veri kabul edildiginde, metalann fiyaUan ve ah§veri§lerin miktan ile belirlen-digini gostermis. bulunuyoruz. Ayni yasa, banknoUann dola§imini da diizenlemektedir. Asagidaki tabloda, Ingiltere Bankasinin, halkin elinde bulundugu siirece yilhk ortalama banknot sayisi gosterilmektedir; 5-10 sterlin, 20-100 sterlin, 200 ve 1.000 sterlin arasinda daha biiyiik miktarlar ve bir de, bu gruplann herbirinin toplam dola§imdaki yiizdeleri bu tabloya ahnmisUr. Miktarlar biner seklindedir, yani son tig sifir yazilmamisUr. [Bkz: a§agidaki table]* (B. A. 1858, s. xxvi.) Dola§imdaki banknoUann toplam tutan, deYillar £5-10 Bankno t 1844 9.263 1845 9.698 1846 9.918 1847 9.591 1848 8.732 1849 8.692 1850 9.164 1851 9.362 1852 9.839 1853 10.699 1854 10.565 1855 10.628 1856 10.680 1857 10.659
% 4 4 4 5 4 4 4 4 4 4 5 5 5 5
£20100 Bankn 5.735 6.082 5.778 5.498 5.046 5.234 5.587 5.554 6.161 6.393 5.910 5.706 5.645 5.567
% 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2
£2001,000 Bankn 5.253 4.942 4.590 4.066 4.307 4.477 4.646 4.557 5.856 5.541 4.234 3.459 3.323 3.241
%
Toplam
2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 1 1 1
20.241 20.722 20.286 19.155 18.085 18.403 19.398 19.473 21.856 22.653 20.709 19.793 19.648 19.467
mek ki, ticari i§ler, ihracat ile ithalatin gosterdigi gibi, iki katindan fazla arttigi halde, 1844’ten 1857’ye kadar mutlak bir azalma gostermistir. 5 ve 10 sterlinlik daha kikuik banknotlar, tabloda da goruldugu gibi, 1844’te 9.263.000 sterlinden, 1857’de 10.659.000 sterline yiikselmisUr. Ve bu, o siradaki, altin dola§iminda goriilen ozellikle biiyiik arti§la ayni zamanda olmusmr. Buna kar§ihk, daha yuksek degerdeki banknotlarda (200-1.000 sterlin) 1852’de 5.856.000 sterlinden, 1857’de 3.241.000 sterline bir azalma, yani 2'/2 milyon sterlinden fazla bir diisme olmu§tur. Bu soyle agi-klanir: “8 Haziran 1854’te, Londra’daki ozel bankerler, hisse seneUi * Bu tablo, Marx’in degindigi kaynagin fotokopisinin ornegidir. Bazi rakamlar yanh§tir. -Ed. Karl Marks
465 Kapital III
bankalann, Clearing House kurulusuna katilmalanna izin vermi§ler, ve kisa bir sure sonra kesin Wiring igleri, ingiltere [sayfa 463] Bankasi iSersinde 6rgiiUenmi§tir. Gunluk takaslar §imdi, QesMi bankalann bu kurulu§taki hesaplanndaki transferor ile yapilmaktadir. Bu sistemin kabul edilmesi-yle bankerierin eskiden hesaplannin kapatilmasi igin kullandiklan biiyiik banknoUar artik gereksiz hale gelmistir.” (B. A. 1858, s. v.) Toplam ticarette kullanilan paranin nasil ?ok kugiik bir asgariye indirilmi§ bulundugu, Kitap I’e ahnan (Kap. Ill, not 103), tablodan Sikarti-labilir. Bu tabloyu, Londra’daki firmalann en biiyuklerinden birisi olan ve kuguk bir tuccann gerekli her tiir mail satin alabilecegi Morrison, Dillon and Co., Banka komitesine sunmu§tur. W. Newmarch’in Banka Komitesinde (1857) yaptigi tamkliga (n° 1741) gore, dola§im aracindaki tasarrufa ba§ka ko§ullar da yardimci olmaktadir: bir peni ile gonderilen posta havalesi, demiryollan, telgraf, kisacasi, geli§en ulasUrma ve haberle§me araSlan; boylece §imdi ingiltere, asagi yukan ayni banknot dola§imi ile, be§-alti kez daha fazla i§in yurutiilmesini saglayabilmektedir. Bu aynca biiyiik olgiide, dola§imdan 10 steriinin iizerindeki banknotlann gekilmesinden de ileri gelmistir. Bir steriinlik banknoUarm da dola§imda bulundugu iskoSya ile Irlanda’da banknot dola§imimn yakla§ik %31 yiikselmi§ olmasi olgusunun dogal agiklamasini, Newmarch burada gormektedir (1747). Birie§ik Kralhk’ta, bir steriinlik banknotlar da dahil, toplam banknot dola§imimn 39 milyon sterlin oldugu soylenmistir (1749). Altin dola§imi ise 70 milyon sterlin (1750). iskoSya’da, banknot dola§imi 1834’te 3.120.000 sterlin, 1844’te 3.020.000 sterlin ve 1854’te 4.050.000 sterlindi (1752). Yalniz bu sayilardan bile, banknot gikartan bankalann, bu banknotlann her an altin paraya Qevrilebildikleri siirece dola§imdaki banknot sayisini hiS bir §ekilde artiramayacagi agiktir. [Likit olmayan kagit para burada hi? dikkate ahnmamisUr; likit olmayan banknoUar ancak, §imdi Rusya’da oldugu gibi devlet kredisi ile fiilen desteklendigi yerierde ge-nel dola§im araci halini
alabilir. O zaman bunlar, Kitap I’de (Kap. Ill, 2, c) “Sikke ve Deger Sembolleri” ba§hgi altinda incelenmi§ bulunan, devlet tarafindan gikartilan likit olmayan kagit para ile ilgili yasalara tabidir\er. -F. E.) Dola§imdaki banknot miktan, devir gereksinmelerince diizenle-nir ve her fazla banknot, kendisini gikartana dogru gerisin geri doner. Ingiltere’de yalniz Ingiltere Bankasinin banknoUan, yasal odeme araci olarak genel dola§imda bulunduklan igin, biz bu noktada ta§ra bankala-nnin, onemsiz ve yalnizca yerel olan banknot dola§imlanni dikkate al-mayabiliriz. 1858 Banka Komitesi oniinde, Ingiltere Bankasi Guvernorii Mr. Neave soyle taniklik ediyor: “n° 947. (Soru:) Halka sunuldugunu [sayfa 464] soylediginiz a§agi yukan 20.000.000 steriinlik banknot miktannin ayni kalmasi igin hangi onlemleri ahyorsunuz? - Olagan zamanlarda, halkin
66
Karl Marks Kapital III
kullanmasi icin yakla§ik 20.000.000 sterline gereksinme oldugu goruliiy-or. Yil boyunca bazi ozel donemlerde bu miktar 1.000.000 ya da 1.500.000 sterlin daha artiyor. Halkin daha fazlasini istemesi halinde, bunu daima Ingiltere Bankasindan alabilecegini soylemistim.” - “948. Panik arasin-da halkin banknot miktarini azaltmamza izin vermeyecegini soylediniz; bunu aciklamamzi istiyorum. - Panik sirasinda bence halk istedigi kadar banknot elde edebilir; ve hi? ku§kusuz bankamn bir taahhiidii oldugu siirece, halk bu taahhiidii Bankadan banknot almak icin kullanabilir.” -“949. bu duruma gore, oyle goriiniiyor ki, her an yakla§ik 20.000.000 sterlin tutannda gecerli para gerekmektedir? - Halk icin, 20.000.000 sterlin tutannda banknot; bu, degi§iklik gosteriyor. 18.500.000, 19.000.000, 20.000.000, vb. sterlin kadar, ama ortalama ahnirsa 19-20 milyon sterlin diyebilirsiniz.” Commercial Distress (C. D. 1848-57) (Ticari Bunahmi konusunda Lordlar Komitesinde, Thomas Tooke’un tanikligi, n° 3094: “Bankamn, halkin elindeki kendi dola§im araci miktanni geni§letme konusunda bir yetkisi yoktur; ama bankamn, cok §iddeUi bir i§leme ba§vurmaksizin halkin elindeki banknot miktanni azaltma yetkisi vardir.” Nottingham’da 30 yil bankerlik yapan J. C. Wright, bu ta§ra ban-kasi icin dola§imda halkin gereksinme duydugu ve istediginden fazla banknot tutulabilme olanaksizhgini uzun uzun acikladiktan sonra, ingiltere Bankasi icin sunlan soyliiyor (CD. 1848-57) n° 2844: “Ingiltere Bankasi iizerinde” (banknot cikartilmasi icin) “herhangi bir denetim bu-lundugunu bilmiyorum ama, herhangi bir dola§im fazlahgi mevduata gececek ve boylece baska bir ad almi§ olacaktir.” Aym §ey, neredeyse tamamen kagit paramn dola§imda bulun-dugu Iskocya icin de dogrudur, ciinkii hem burada ve hem de Manda’da, bir sterlinlik banknoUar da kullamlmakta ve “Iskoclar altindan nefret et-mektedir.” Bir iskoc bankasimn miidiirii Kennedy diyor ki, bankalar kendi banknot dola§imlanni bile daraltamazlar ve “yapilabilmeleri icin banknot ya da altina gereksinme bulunan ic ah§veri§ler oldugu siirece, bankerlerin, ya mevduat sahiplerinin talepleri yoluyla, ya
da su veya bu §ekilde, bu ahsveri§lerin gerektirdigi miktarda dola§im aracini saglama-lan gerekir Iskoc bankalan, i§lemlerini simrlandirabilirler ama, dola§im araclanm denetleyemezler.” (Ibid., n° 3446, 3448.) Bunun gibi, Union Bank of Scotland’in mudurii Anderson da diyor ki (Ibid., n° 3578): “kendi aranizdaki” [Iskoc bankalan arasindaki] “degi§im sistemi, herhangi bir bankamn asm banknot cikartmasim engelliyor mu? - Evet; degi§im sisteminden daha giiclii bir engel daha var” [ashnda bununla hie bir ilgisi bulunmuyor, ama, her bankamn banknotlanmn biitiin Iskocya’da dola§imda bulunmasim gercekten de saglamis. oluyor], “iskocya’da yay-gin olan bu bankada hesap bulundurma uygulamasi; elinde parasi olan herkesin bir banka hesabi var ve hemen gereksinmesi [sayfa 465] olmayan parayi her gun bu hesaba yatinyor, boylece i§guminun sonunda, halkin Karl Marks
467 Kapital III
cebindeki para bir yana, bankalann di§inda pek az para bulunuyor.” Aym §ey, irlanda Bankasi Guvernorii MacDonnel ile irlanda Provincial Bank’in Mudiirii Murray’in ayni Komitedeki tanikliklannin da be-lirttigi gibi Irlanda icin de gecerlidir. Banknot dola§imi, ingiltere Bankasimn isteginden bagimsiz oldu-gu gibi, bu banknoUann altina cevrilebilecegini garanti eden bankamn kasalanndaki altin rezervinin durumundan da bagimsizdir. “18 Eyliil 1846 tarihinde, Ingiltere Bankasimn dola§imdaki banknotlan 20.900.000 ster-lin, Bankadaki kiilce altin ve gumiis. tutan 16.273.000 sterlindi; ve 5 Ni-san 1847’de dola§imdaki banknot 20.815.000 sterlin ve kiilce tutan 10.246.000 sterlindi. ... Ulkede dola§imdaki parada herhangi bir daralma olmaksizin alti milyon altinin ihrac edildigi apacikti.” (J. G. Kinnear, The Crisis and The Currency, London 1847, s. 5.) Kuskusuz, bu ancak, Ingiltere’de bu-giinkii kosullar altinda olmu§tur ve burada bile ancak, yasalarm, banknot cikartilmasi ile degerli maden rezervi arasinda farkli bir oram ongor- medigi siirece olabilmi§tir. Demek oluyor ki, yalmz i§ ve ticaretin gereksinmeleri, dola§imdaki para -banknot ve altinmiktan iizerinde etkili olmaktadir. Burada her seyden once i§lerin genel durumundan bagimsiz olarak, her yil kendi-lerini yineleyen devresel dalgalanmalan dikkate almak gerekir; boylece son 20 yilda “dola§im bir ayda yuksek, digerinde du§uk ve bir baska ayda orta diizeyde olmaktadir.” (Newmarch, B. A. 1857, n° 1650.) Bu nedenle her yil agustos ayinda hasat giderlerini odemek icin, genellikle altin olarak birkac milyon Ingiltere Bankasindan ic dola§ima gecmektedir; ciinkii, iicreUer bu ayda yapilan belliba§h odemelerdir ve banknoUar ingiltere’de bu amac icin pek gecerli olmamaktadir. Yil so-nuna kadar bu para tekrar bankaya donmektedir. iskocya’da, alUn lira yerine, neredeyse bir sterlinlik banknoUardan ba§ka bir sey bulunmamak-ta ve bu yuzden banknot dola§imi, buna benzer durumlarda, yani yilda iki kez, mayis ve kasim aylannda, 3 milyondan 4 milyona yukselmekte-dir; iki hafta sonra geriye aki§ ba§lamakta ve yakla§ik bir ay icersinde tamamlanmaktadir. (Anderson, C. D. 1848-57, n°
3595-3600.) ingiltere Bankasimn banknot dola§imi da her iic ayda bir, “te-mettii", yani devlet borclan iizerinden faiz odenmesi nedeniyle gecici dalgalanmalar gostermekte, banknoUar once dola§imdan cekilmekte ve sonra da tekrar piyasaya cikmaktadir; ama cok gecmeden de gene geriye donmektedir. Weguelin (B. A 1857, n° 38) banknot dola§imindaki bu dalgalanmamn ikibucuk milyona ula§Ugim soylemektedir. Ne var ki, mahut Overend, Gumey ve Ortaklan firmasindan Bay Chapman, para piyasasinda bu yuzden dogan dalgalanmamn cok daha yuksek oldugu-nu tahmin etmektedir. “Bu temettulerin odenmesi icin 6-7 milyon sterli-ni cektiginiz zaman, bu arada bu meblagin yerini doldurabilecek birisinin araci olarak bulunmasi gerekir.” (B. A 1857, n° 5196.) [sayfa 466] Dola§im araci miktannda, sanayi cevriminin ce§iUi evrelerine te-
68
Karl Marks Kapital III
kabiil eden dalgalanmalar cok daha onemli ve uzun siirelidir. §imdi de bu konuda adi gecen firmamn bir ba§ka ortaginin, saygideger Quaker Samuel Gurney’in soylediklerine kulak verelim (C. D. 1848-57, n° 2645): “Ekim (1847) sonunda, halkin elindeki banknot tutan 20.800.000 sterlin-di. O donemde, para piyasasinda banknot elde etmede biiyuk bir giicliik vardi. Bu, 1844 tarihli yasanin koydugu sinirlandirmalar sonucu, bunlan elde edememek kaygisindan ileri geliyordu. Halen [Mart 1848] halkin elindeki banknot miktan ... 17.700.000 sterlindir ama, §u anda herhangi bir ticari panik bulunmadigi icin bu miktar gerekli olanin cok iizerinde-dir. Londra’da, elinde kullanabileceginden daha cok miktarda banknot bulundurmayan ne banka vardir ne de sarraf.” - 2650. ingiltere Banka-sinin kasalan di§inda bulunan ... banknot miktan, aktif bir dola§imin devami icin tamamen yetersiz kalmakta, i§ diinyasimn hali ve kredi du-rumu ... ayni §ekilde dikkate ahnmami§ bulunmaktadir.” - “2651. Halen halkin elinde bulunan dola§im miktan ile ilgili olarak ta§idigimiz fazlahk duygusu, biiyuk olciide, icinde bulundugumuz biiyiik durgunluk dur-umundan gelmektedir. Yiiksek fiyatlar ve ah§veri§lerdeki canhhk kar-§isinda, 17.700.000 sterlin bize bir simrlama duygusu vermektedir.” [i§lerin durumu boyle oldugu ve verilen borclann geriye doniisu diizenli oldugu ve dolayisiyla kredi sarsilmadigi siirece, dola§imdaki geni§leme ve daralma, yalmzca, sanayiciler ile tiiccarlann gereksinme-lerine bagh bulunmaktadir. Altin hie degilse Ingiltere’de, toptan ticarette soz- konusu haline gelmedigi ve altin dola§imina, mevsimlik dalgalanmalar dismda, uzun bir sure icin oldukca degismez goziiyle bakilabildigi iSin, Ingiltere Bankasinin banknot dola§imi, bu degi§melerin yeterli dogru-lukta bir olguttinii olu§turur. Bunahmi izleyen durgunluk doneminde dola§im en alt diizeyindedir; canlanan taleple birlikte, dola§im aracina kar§i daha biiyuk bir gereksinme dogar ve artan gonengle birlikte biiyur; dola§im araci miktan, a§in-gerilim ve a§inspekiilasyon doneminde tepe noktasina ula§ir; bunahm gig gibi patlak verir ve daha dun yiginla bulunan banknotlar piyasada goriilmez olur ve onunla birlikte, senet kiran-lar, senet ve tahvil
kar§ihginda bor? verenler ve meta satin ahcilan da, Ingiltere Bankasi imdada Sagnhr, ama onun giicii de Sok geSmeden tiikenir, Qiinkii 1844 tarihli Bank Act, biitiin diinya banknot diye feryat eder ve meta sahipleri ellerindekini satamadiklan halde borglanni ode-meye gagnhr ve banknot bulabilmek igin her tiirlii fedakarhgi yapmaya hazirken, bankayi banknot dola§imini kismaya zorlamaktadir. “Panik sirasinda,” diyor daha once adi gecen Wright (toe. at, n° 2930), “iilke, bankerler ile ba§kalan dola§im aracini istif halinde biriktirdikleri icin, olagan zamana gore iki kaU dola§im aracina gereksinme duyar.” Bunahm bir kez patlak verdi mi, artik yalmzca, bir odeme araci sorunu halini ahr. Ama herkes, bu odeme aracini ele gecirmek icin bir baskasina bagh oldugu ve hie kimse, vadesi geldiginde kar§isindakinin [sayfa 467] odemeyi yapip yapamayacagindan emin olmadigi icin, piyasada Karl Marks
469 Kapital III
bulunan bu odeme araci, yani para icin bir hucumdur ba§lar. Herkes eline gecirebildigi parayi bir yana istif eder ve boylece, en cok gereksin-me duyuldugu bir giinde banknoUar ortahkta goriinmez olur. Samuel Gurney (1848-57 C. D. n° 1116), 1847 Ekiminde, boyle bir bunahm si-rasinda, kasalara kiUenen banknot miktannin 4-5 milyona ula§tigmi tah-min etmektedir. -F.f.] Bu konuda, Gurney’in daha once adi gecen ortagi Chapman’in, 1857 tarihli Banka Komitesindeki sorgusu ozellikle ilginctir. Buraya, ben, bu tanikligm, deginilen bazi noktalan daha sonra incelenecekse de, belliba§h yerlerini alacagim. Bay Chapman §6yle diyor: “4963. Herhangi bir kapitalistin (Londra’da oldugu gibi), para pi-yasasi iizerinde, dola§im aracinin cok dii§iik diizeyde oldugu bir sirada, biiyuk bir kiUik ve baski yaratacak giice sahip bulunmasinin dogru bir §ey olmadigi inancini ta§idigmi da hie tereddiit etmeden soyleyebilirim. Bir amaca ula§mak istedikleri takdirde piyasadan 1 ya da 2 milyon ster-lin tutannda banknot cekebilecek giicte birden fazla kapitalistin bulun-masi da ... mumkundiir.” - 4965.* Biiyuk bir spekiilator, 1 ya da 2 milyon sterlin tutannda devlet eshami satabilir ve boylece piyasadan para ceker. Daha cok yakinlarda boyle bir sey oldu ve “cok §iddetli bir baski yaratiyor”. 4967. Bu sirada banknotlar gercekten de iiretken degildir. “Ama bu, onun [spekiilatoriin -g.) biiyuk amacini eger gercekle§tiriyorsa hie bir §ey degildir; onun biiyuk amaci, devlet fonlannin fiyatini diisurmek, kithk yaratmaktir ve bunu yapmak tamamen onun giicii icersindedir.” -Bir ornek: Bir sabah borsada paraya kar§i biiyuk bir talep vardi; hie kimse bunun nedenini bilmiyordu; birisi Chapman’dan %7’den 50.000 sterlin bore vermesini istedi. Chapman cok §a§irdi, ciinkii onun faiz orani cok daha dusuktii; kabul etti. Biraz sonra adam gene geldi, %7!/2' den 50.000 sterlin daha aldi ve ardindan da %8’den 100.000 sterlin daha; ve %8'/2'den daha da istiyordu. Bu durumda Chapman bile tedirgin oldu. Az sonra, piyasadan birdenbire onemli miktarda para cekildigi aciga cikti. Ama Chapman soyle diyor, “%8’den epeyce bore verdim; daha oteye gitmekten korktum; ne olacagini
bilmiyordum.” §urasini hie unutmamak gerekir ki, halkin elinde neredeyse her zaman banknot olarak 19-20 milyon sterlin bulundugu varsayilmakla birlikte, bu banknotlann fiilen dola§imda bulunan kismi ile, bankalarda yedek olarak atil tutulan kismi, birbiriyle orantisi bakimindan siirekli onemli olciide degi§ir. Eger bu yedek biiyiik ve dolayisiyla fiili dola§im kiiciik ise, bu, para piyasasi acisindan dola§imin dolu, paranin bol oldugu (the circulation is full, money is plentiful) anlamina gelir, yok eger bu [sayfa 468] yedek kiiciik, dolayisiyla da fiili dola§im dolu ise, para piya* 1894 Almanca baskisinda bu sayi 4995’tir. -Ed.
70
Karl Marks Kapital III
sasi diliyle dola§im du§uk, para kit (the circulation is low, money is scarce) - diger bir deyi§le, atil bore sermayeyi temsil eden kisim kuguk-tiir. Dola§imda, sanayi cevriminin evrelerinden bagimsiz gercek bir geni§leme ya da daralma -halkin gereksinmesi olan miktar gene de aym kalmak iizere-, ancak teknik nedenlerle meydana gelir; omegin, vergilerin ya da devlet borclan ile ilgili faizlerin odendigi zamanlarda. Vergiler odendigi zaman, normalin iizerinde banknot ve altin ingiltere Bankasina akar, ve ashnda gereksinmeleri dikkate ahnmaksizin dola§im daralmi§ olur. Devlet borclan iizerinden temettii odendigi zaman bunun tersidir. Birinci durumda, dola§im araci elde etmek icin bankadan bore ahnir. Ikinci durumda, yedekleri gecici olarak biiyiidiigu icin ozel ban-kalarda faiz orani diiser. Bunun, mutlak dola§im araci miktan ile bir ili§kisi yoktur; ne var ki bu, bu dola§im aracini harekete geciren ve bu sure?, kendisi icin bore sermayesinin elden cikanlmasi anlamina gelen ve dolayisiyla da kari cebe indiren bankayi yakindan ilgilendirir. Bir durumda, dola§im araci yalnizca gecici olarak yer degi§tirmi§tir ve Ingiltere Bankasi bunu, iic ayhk vergilerden ve devlet borclan iizerinden odenen iic ayhk temettiilerin odenmesinden hemen once, kisa vadeli borclar vererek dengeler; bu fazla banknotlann cikartilmasi once, vergilerin odenmesinin yolactigi bo§luklan doldurur ve cok gecmeden bunlann bankaya yapilan odemelerle geriye doniisu ise, temettiilerin odenmesi ile halkin eline gecen fazla banknoUan geriye getirmi§ olur. Diger durumda ise, diisuk ya da dolu dola§im, daima yalnizca, ayni miktar dola§im aracimn, fiili dola§im ve mevduata, yani bore verme aracina, farkh bir sekilde b61ii§iimii sorunudur. Ote yandan, eger omegin, Ingiltere Bankasina altin akisma daya-nilarak cikartilan banknot sayisi artmi§ ise, bu banknotlar, Banka di§inda policelerin iskontosuna yardimci olur ve borclann tekrar odenmesi yo-luyla tekrar Bankaya donerler, boylece dola§imdaki muUak banknot miktan ancak gecici olarak artmi§ olur.
Dola§im eger i§lerdeki geni§leme nedeniyle dolu ise (bu, fiyatlar nispeten dii§iik oldugu durumda bile olabilir), yukselen karlar ile artan yeni yatinmlar sonucu, bore sermayesine olan talep nedeniyle, faiz orani nispeten yiiksek olabilir. i§lerdeki daralma ya da belki de kredi bollugu nedeniyle dola§im dii§iik ise, faiz orani, fiyatlar yuksek olsa bile diisuk olabilir. (Bkz: Hubbard.) Mutlak dola§im miktannin, ancak darhk zamanlannda faiz orani iizerinde belirleyici bir etkisi vardir. Dolu dola§im icin talep, 1847’de Bank Act’m yuriirliikten kaldirilmasimn dola§imda herhangi bir geni§-lemeye yolacmayip, yalnizca, istif edilmi§ banknotlan meydana cikara-rak bunlan dola§ima aktarmasinda oldugu gibi, kredi eksikligi nedeniyle, [sayfa 469] ya sirf, bir yana yigilan dola§im aracina olan talebi (para dola§i-minin azalan hizi ile ayni 6zde§ para parcalannin siirekli olarak bore sermayesine cevrilmesi dikkate ahnmazsa) yansitabilir; ya da, 1857’de Karl Marks
471 Kapital III
Bank Act’in yuriirliikten kaldinlmasindan bir sure sonra oldugu gibi, o giinkii ko§ullar altinda, daha fazla dola§im aracina fiilen gereksinme olabilir. Yoksa mutlak dola§im araci miktannin, faiz orani uzerinde her-hangi bir etkisi yoktur, Qiinkii -dola§im aracindaki tasarruf ile hizinin degismedigi kabul edildiginde- faiz oranim belirleyen sey, once, meta-fiyaUan ile yapilan ah§veri§lerin miktari (boylece, bunlardan biri genellik-le digerinin etkisini notralize eder) ve ensonu, kredi durumudur, oysa, mutlak dola§im miktari, hie bir sekilde, faiz orani uzerinde ters bir etki gostermez; ve ikinci olarak da, Qiinkii meta-fiyatlan ve faizin, birbirleri uzerinde herhangi bir dogrudan kar§ihkli ili§ki igersinde bulunmalan zorunlulugu yoktur. Bank Restriction Act’in yiiriirliikte kaldigi siirece (1797-1819) bir currency [dola§im araci] fazlahgi vardi, ve faiz orani, daima, nakit ode-melerin yeniden ba§lamasindan sonraki diizeye gore, daha yiiksekti. Daha, sonra, banknot Qikartilmasinin sinirlandinlmasi ve kurlann yuksel-mesiyle, hizla du§tu. 1822, 1823 ve 1832’de genel dola§im dii§iik ve faiz orani da oyleydi. 1824, 1825 ve 1836’da dola§im dolu idi ve faiz orani yiikseldi. 1830 yazinda dola§im dolu ve faiz orani dusuktu. Yeni altin madenlerinin bulunmasindan beri para dola§imi biitiin Avrupa’da geni§ledi ve faiz orani yiikseldi. Bu nedenle, faiz orani, dola§imdaki para miktanna baghdegildir. Dola§im araci cikartilmasi ile sermaye bore verilmesi arasindaki farki, en iyi, fiili yenidenuretim siireci ortaya koymaktadir. . Uretimi olu§turan farkli kisimlann birbirleriyle ne §ekilde degi§ildiklerini g6rmii§ bulunuyoruz.(Kitap II, Part III [Ikinci Cilt, Uciincii Kisim. -Ed.]) Ornegin, degisen sermaye, maddi bakimdan, emekcilerin gecim araclanndan, kendi iiriinlerinin bir kismindan olusmaktadir. Ama bu onlara, parca parca, para olarak odenmektedir. Kapitalist bunu yatir-mak zorundadir, ama yeni degisen sermayeyi gelecek hafta, bir onceki hafta odedigi eski parayla odeyebilmesi biiyuk olciide kredi sistemi 6r-giitiine baghdir. Ayni §ey, toplam toplumsal sermayeyi olu§turan ce§itli kisimlar arasinda ornegin tiiketim araclan ile, tiiketim araclanmn iiretim araclan arasindaki degi§im icin de
gecerlidir. Bunlann dola§imi icin pa-ranin, g6rmu§ oldugumuz gibi, degi§imi yapan taraflann birisi ya da her ikisi tarafindan yaUnlmi§ olmasi gerekmektedir. Para bunun iizerine dola-§imda kalmakta, ama degi§im tamamlandiktan sonra kendisini yatirana geri donmektedir, ciinkii, bu para, onun fiilen kullanilan sanayi sermay-esinin uzerinde ve otesinde yatinlmi§ bulunmaktadir. (Kitap II, Yirminci Boliim). Geli§mi§ bir kredi sisteminde, paranin bankerlerin [sayfa 470] elin-de toplanmasiyla bu parayi yatiran, hie degilse nominal olarak bankerler olmaktadir. Bu yatinm yalnizca dola§imdaki parayla ilgilidir. Bu bir sermaye yatinmi degil, dola§ima yapilan bir yatinmdir. Chapman: “5062. Halkin elinde biiyiik miktarlarda para oldugu
72
Karl Marks Kapital III
halde,bunlara sahip olunamadigi zamanlar olabilir.” Panik sirasinda da para vardir; ama herkes bunu, bore verilebilir sermayeye, yani bore veri-lebilir paraya cevirmemek icin goziinii dort acmaktadir; herkes bu para-ya, gercek odeme gereksinmelerini kar§ilamak amaciyla siki sikiya sarilmaktadir. “5099. Kirsal bolgelerdeki ta§ra bankerleri kullanmadiklan baki-yeleri size ve diger firmalara gonderiyorlar degil mi? - Evet.” - “5100. Ote yandan Lancashire ve Yorkshire bolgeleri sizden, i§lerinde kullan-mak iizere seneUerinin iskonto edilmesini istiyorlar? - Evet.” - “5101. Demek ki, iilkenin bir kismindaki fazla para, iilkenin oteki kismindaki talebi kar§ilamak icin kullamhyor? - Evet, tamamen oyle.” Chapman, bankalann, kendi fazla para-sermayelerini, kisa do-nemler icin eshama ve hazine bonolanna yatirma adeUerinin, son zaman-larda, bu paramn at call [emre hazir] yani istenildiginde odenilmek iizere bore verilmesinin yayginla§masindan beri epeyce azaldigim soyle-mektedir. O, sahsen bu gibi bonolann satin alinmasinin hie de pratik olmadigi kanisinda. Bu yuzden o, parasini giivenilir policelere yatmyor ve bunlann bir kisminin her giin vadesi geldigi icin, daima, giinii giiniine ne miktarda paramn eline gececegini bilmi§ oluyor. [5101-5105.] Ihracattaki biiyiime bile kendisini az cok her iilke icin, ama ozel-likle krediyi veren iilke icin, ic para piyasasi iizerinde, darhk donemine kadar pek de hissedilmeyen artan bir talep olarak ortaya koymaktadir. Ihracat arttigi zaman ingiliz fabrikatorleri, sevkedilen Ingiliz mallanna kar§ihk ihracatci tiiccarlar iizerine genellikle uzun vadeli policeler ceki-yorlar (5126). - “5127. Genellikle bu policelerin zaman zaman tekrar ce-kilecegi konusunda bir uzlasma sozkonusu degil mi? - [Chapman:] Bu, bizden saklanan bir seydir; biz bu tiir bir policeyi kabul edemeyiz. ... Bunun yapildigini soyleyebilirim, ama boyle bir konu iizerinde konusmam.” [Masum Chapman.] “5129. Ulke ihracatinda, gecen yil oldugu gibi 20 milyon sterlinlik biiyiik bir arti§ olunca, bu, dogal olarak, bu ihracati temsil eden policelerin iskontosu icin biiyiik sermaye talebine yolacma-
yacak midir? - Hie ku§kusuz.” - “5130. Bu iilke genel kural olarak, ya-pilan biitiin ihracatlar icin yabanci iilkelere kredi verdigine gore, bu, bir sure icin, buna tekabiil edecek sekilde artmi§ bir sermayenin emilmesi olmayacak midir? - Bu iilke, muazzam kredi vermektedir; ama, daha sonra kendi hammaddesi icin kredi almaktadir. Bize Amerika’dan daima 60 giin, oteki iilkelerden 90 giin vade tamnmaktadir. Ote yandan biz de kredi veriyoruz; Almanya’ya mal gonderdigimizde, iki ya da iic ay veriyoruz.” Wilson, Chapman’dan, Ingiltere iizerine policelerin, ithal edilen bu [sayfa 47i] hammaddeler ile somiirge mallannin gemiye yuklenmesiyle aym anda cekilip cekilmedigini ve bu policelerin, yukleme belgeleriyle birlikte gelip gelmedigini soruyor (5131). Chapman oyle saniyor, ama bu gibi “ticari” i§lemler konusunda bilgisi bulundugunu itiraf etmiyor, ve Karl Marks
473 Kapital III
bu alanda uzman olanlardan sorulmasini tavsiye ediyor. - Chapman Amerika’ya ihracat yaparken, “mallann transit olarak simgelendigini,” soyliiyor 5133; bu kan§ik soz herhalde, Ingiliz ihracatcisinin, metalanna kar§ihk Londra’daki biiyiik Amerikan bankalanndan birisine dort ay vadeli bir police cektigi ve bu firmanin Amerika’dan maddi bir teminat getirdigi anlamina geliyor. “5136. Genel kural olarak, daha uzak yerlerle ticaret yapan, ve sermayesini, mallar satilana kadar bekleyen tiiccarlar da yok mu? Ken-dilerine ait biiyuk servetleri olan, kendi sermayelerini yatirabilen ve mal-larina kar§ihk avans almayan firmalar bulunabilir; ama, mallanmn biiyuk kismi, iinlii bazi eski firmalann policeleri ile avanslara cevrilmi§ durumda-dir.” - “5137. Bu firmalar ... Londra’da ya da Liverpool’da, ya da bir ba§-ka yerde bulunmakta.” - “5138. Bu nedenle, fabrikatoriin kendi parasini yatirmasi ya da Londra’da ya da Liverpool’da para verecek bir tiiccar bulmasi farketmemektedir; bu gene de bu iilkede verilen bir avans midir? - Tamamen oyle. Pek az durumda fabrikatoriin bununla bir ilgisi vardir” [ama 1847’de neredeyse biitiin durumlarda vardi]. “Diyelim, Manchester’de mamul mal ticareti yapan bir kimse, mal satin ahr ve bunlan Londra’daki diiriist bir firma aracihgi ile sevkeder; Londra’daki firma, bu mallann hepsinin anlasmaya uygun bicimde sandiklandigina kanaat getirirse, Hindistan’a, Cin’e ya da bir baska yere gonderilen bu mallar kar§ihginda, Londra’daki bu firma iizerine alti ay vadeli police ceker; §imdi artik bankacihk alemi i§e kan§ir ve bu policeyi onun icin iskonto eder; boylece, mallann bedelini odeme zorunda oldugu tarihte, bu policenin iskonto edilmesi yoluyla para saglamis. olur.” - “5139. O, bu parayi elde etmisfir ama, banker de kendi parasini elinden cikartmisUr, degil mi? - Banketin elinde de polige vardir, banker bu poligeyi satin almistir; o, kendi banka sermayesini, bu sekilde, yani ticari policeleri kirmak suretiyle kullanmaktadir.” [Demek ki, Chapman bile polige iskonto etmeye bir para avansi olarak degil, ama bir meta satin ahnmasi olarak bakmaktadir. -F. E.) - “5140. Bu gene de, Londra’da para piyasasi iizerindeki talebin bir kismini te§kil etmektedir? - Hi? kuskusuz, bu, para piyasasinin ve Ingiltere Bankasimn belliba§h ugra§idir. Ingiltere Ban-kasi bu poligeleri elde etmekten
bizim kadar memnundur, Qiinkii bu-nun iyi bir yafinm oldugunu bilirler.” - “5141. Bu §ekilde, ihracat arttikca, para piyasasi iizerindeki talep de artmi§ olmuyor mu? - Ulkenin gonenci artUkca biz” [Chapman’lar] “buna katilmis. oluyoruz.” - “5142. Demek ki, sermayenin kullammi icin bu ce§itli alanlar birdenbire arfinca, hie kuskusuz, bunun dogal sonucu olarak, faiz oram da yiiksek olacaktir? -Kesinlikle oyle.” [sayfa 472] 5143’te Chapman, “yapilan biiyiik ihracatimiz kar§isinda, kiilSe igin boylesine bir gereksinmemiz oldugunu hi? anlayamiyor.” 5144’te saygideger Wilson soruyor: “Ihracatimiz icin, yapfigimiz ithalat icin, almi§ oldugumuzdan daha fazla kredi vermi§ olmuyor muy-
74
Karl Marks Kapital III
uz? - Ben de bu noktada ku§kuluyum. Bir kimse, Manchester’deki mal-lannin Hindistan’a gonderilmesini kabul ettiginde, sizin on aydan daha kisa bir siireyi kabul etmemiz olanaksizdir. Hindistan bize odeme yap-madan bir sure once, pamugu icin bizim Amerika’ya odeme yapmamiz gerekiyor (bu tamamen dogrudur); ama gene de o, i§lerinde oldukca hassastir.” - “5145. Gecen yil oldugu gibi mamul mallar ihracatimizda 20 milyon sterlinlik bir arti§ olsa, bu artan mal miktanni telafi etmemiz icin hammadde ithalatimizda eskisine gore cok biiyuk bir arti§ olmasi zorunlu olacaktir” [ve bu sekilde, a§in-ihracat, a§in-ithalat ile asm-iire-tim, asm-ticaret ile bir tutulmu§ oluyor] “degil mi? - Hie kuskusuz oyle.” - “5146. Cok onemli miktarda hesap bakiyesi odememiz gerekecek, yani hie ku§kusuz o sirada hesap bakiyesi aleyhimizde olacak, ama uzun vadede Amerika ile ... doviz hesabi lehimizdedir ve bir siiredir Amerika’dan biiyuk miktarda kiilce almaktayiz.” 5148. Wilson, tefeciba§i Chapman’a, aldigi yuksek faiz oranini, biiyuk bir gonencin ve yuksek bir kar oranimn belirtisi diye kabul edip etmedigini soruyor. Chapman besbelli bu lafebesinin bonliigiine sasarak, dogal olarak, bunu dogruluyor, ama sunlan ekleyecek kadar da diiriist davraniyor: “Ba§i siki§an kimseler de vardir ve bunlann yerine getirmek zorunda oldugu yukumluliikleri vardir; karh olsun olmasin bunlan yerine getirmeleri gerekir; ama bunun siirekliligi” [yani, yuksek faiz oranimn devami] “gonencin belirtisi olabilir.” - Her ikisi de, yuksek bir faiz oranimn, aym zamanda, 1857’de oldugu gibi, iilkenin, ba§kalannin cebin-den odedikleri icin yuksek bir faizi odeyebilen (ve boylece de, herkes icin faiz oranimn belirlenmesine yardimci olan) gezginci kredi §6valyeleri tarafindan peri§an edildiginin, oysa bu arada kendilerinin gelecek karlar iizerinden beyler gibi yasadiklanmn belirtisi olabilecegini de unutuyor-lar. Aym zamanda bu, fabrikatorler ile ba§kalan icin de cok karh bir i§ saglayabilir. Bore sisteminin sonucu olarak geriye odemeler tamamen aldatici hale gelir. Faiz oram yuksek oldugu sirada, baskalanndan daha diisuk bir oranla iskonto yaptigi icin, Ingiltere Bankasim
ilgilendirdigi kadanyla, herhangi bir aciklamayi gerektirmemekle birlikte, a§agidaki noktalan da acikhga kavu§turmu§ olur. “5156. Diyebilirim ki,” diyor Chapman, “uzun bir siiredir yuksek bir faiz oranimn bulundugu su siralarda, iskontolanmiz en list diizeyde-dir.” [Chapman bu sozleri, cokiintiiden iki ay once, 21 Temmuz 1857’de soylemisti.] - “5157. 1852’de” [faiz oram kiiciik iken] “iskontolanmiz bu kadar yuksek degildi.” giinkii i§ler, o sirada gercekten epeyce daha saghkliydi. “5159. Piyasada biiyuk bir para aki§i varken ... ve banka oram diisuk [sayfa 473] iken, bir police azalmasi olur. ... 1852’de, tiimiiyle farkli bir gidis. vardi. Ulkenin ithalat ve ihracati hie bir zaman §imdiki diizeyde ol-mami§ti.” - “5161. Bu yuksek iskonto oram ile iskontolanmiz, 1854’teki kadar coktu.” [Faiz oranimn 5 ile 5'/2 arasinda oldugu sirada.] Karl Marks
475 Kapital III
Chapman’in tanikligimn cok eglenceli bir kismi, bu insanlann, halkin parasina gercekten nasil kendi paralan goziiyle baktiklanni ve iskonto ettikleri policelerin devamh cevrilebilirlik hakkini nasil kendile-rinde gordiiklerini aciklamaktadir. Sorular ve yamtlar biiyiik bir bonliigii ortaya koymakta. Biiyiik firmalarca kabul edilen policelerin her an para-ya cevrilmesini saglamak, ve ingiltere Bankasinin, her tiirlii ko§ul altinda bunlann bill broker’lar icin reeskontunu saglamasim temin etmek, yasa-koyucunun yukumlulugii haline geliyor. Ve gene de 1857’de, 8 milyon olan borclanyla kiyaslandiginda cok kiiciik sermayeleri olan, boyle uc bill broker iflas etti. “5177. Bu sozlerinizle onlann,” [yani, Baring’ler ya da Loyd’lar tarafindan kabul edilen policelerin] “§imdi Ingiltere Bankasinin zorunlu olarak altinla degistirilebilir banknoUan gibi, zorunlu olarak iskonto edilmesi gerektigi inancinda oldugunuzu mu soylemek istiyor-sunuz?, - Bunlann iskonto edilmemesinin cok esef verici bir sey olacagi inancindayim; elinde, Smith, Payne and Co., ya da Jones, Loyd and Co. firmalarinin policeleri bulunan bir kimsenin, bunlari iskonto ettiremedigi icin odemeyi durdurmak zorunda kalmasi ?ok olaganiistii bir durum.” -“5178. Messrs. Baring’in sozlesmesi, poligenin vadesi geldiginde belli bir miktar paranin odenmesini zorunlu kilmiyor mu? - Bu tamamen dogru; ama Messrs. Baring, bu sozlesmeyi yapUginda ve, boyle bir sozlesmede bulunan diger her tiiccar bunu hi? bir zaman altin sterlin olarak odemeyi akillanna bile getirmezler; bunu, Clearing House’da odeyecekler-ini dii§unurler.” - “5180. Halka heniiz poligenin vadesi gelmeden, bunu herhangi bir kimseye iskonto ettirecek para isteme hakkini verebilecek bir sistemin bulunmasini mi dusuniiyorsunuz? - Hayir, poligeyi kabul edenden degil; ama eger siz bununla, bizim iskonto edilmi§ ticari po-liQeleri elde etmemizin olanaksizhgini anlatmak istiyorsaniz, durumu ba§tan sona degi§tirmemiz gerekir.” - “5182. Oyleyse siz onun,” [ticari policenin] “ayni, Ingiltere Bankasi banknotlannin altina cevrilebilir ol-masi gibi, paraya cevrilebilir olmasi gerektigi kanisindasimz? Bazi ko§ullar altinda tamamen oyle.” - “5184. Demek ki, sizce currency ile ilgili mevzuat oyle olmah ki, saglam nitelikte bir police her an, tipki banknot gibi kolayca degisjlebilmelidir? - Evet
oyle.” - “5185. Ingiltere Bankasinin ya da herhangi bir kimsenin yasayla bunu degistirme zorunda olmasi gerektigini mi soylemek istiyorsunuz? - Benim soylemek iste-digim, currency ile ilgili yasa hazirlamrken, saglam ve yasal olmasi kaydiyla iilkedeki policelerin paraya cevrilmeme olasihgini engelleyen hiikiimler getirilmelidir.” - Banknotlann altina cevrilmesine oranla, ticari policelerin paraya cevrilmesi i§te budur. [sayfa 474] “5190. Ulkedeki para-tiiccarlan ashnda yalnizca halki temsil eder-ler.” Tipki Bay Chapman’in daha sonralan, Davidson davasinda, mahke-me oniinde halki temsil etmesi gibi. Bkz: Great Chy Frauds* * S. Laing, New Series of the Great City Frauds of Cole, Davidson, and Cordon, London. -Ed.
76
Karl Marks Kapital III
“5196. Uc ayin sonunda” [temettiiler odendigi zaman] “muUaka ... Ingiltere Bankasina gitmemiz gerekiyor. Temettiilerin odenmesi icin dola§imdan, gelirin 6-7 milyon sterlinini cektiginizde, o arada birisinin bunu saglamasi gerekir. “ - [Bu duruma gore, sozkonusu olan, sermaye ya da bore sermayesi degil, para arzidir.] “5169. Bizim ticari cevremizi taniyan herkesin bilmesi gerekir ki, hazine tahvillerini satma olanagini bulamadigimiz, Hindistan tahvilleri-nin hi? bir i§e yaramadigi, birinci derecede ticari policeleri iskonto etti-remediginiz bir duruma diisunce, yaptiklan i§ geregi, talep iizerine dola§im araci odemek durumunda bulunanlann -ki, biitiin bankerler bu durumdadir- biiyuk bir endi§eye kapilmalan dogaldir. Bunun sonu-cu ise herkesin rezervini iki katina cikartmasi oluyor. Asagi yukan 500 dolayinda bulunan biitiin ta§ra bankerlerinin, Londra’daki muhabirleri-ne banknot olarak 5.000 sterlin gondermelerini istemeleri iizerine, biitiin iilkede bunun etkisinin ne olacagim gorursiiniiz. Boylesine sinirh miktan ortalama olarak alsak bile, -ki diipediiz abes bir §eydirdola§imdan 2.500.000 sterlin cekilmis. olacaktir. Peki bu miktan kirn saglayacak?” Ote yandan, elinde parasi bulunan ozel kapitalistler, vb., faiz ne olursa olsun parayi vermeye yana§miyorlar; bunlar da Chapman’in agzi-yla konu§uyorlar: “5195. Gerektiginde parayi geri almak kuskusunu ta§i-maktansa hie faiz almamak yegdir.” “5173. Sistemimiz §6yledir: Bir anda ulusal sikke ile odenmesi talep edilebilecek 300 milyon sterlin bore bulunsa, bu miktann tamami-nin kar§ihgi 23.000.000 kagit sterlin ya da buna yakin bir meblag tutar; bu bizi her an kivrandirabilecek bir durum degil midir? I§te bunahm sirasinda kredi sisteminden birdenbire para sistemine gegi§in sonucu. Bunahm sirasinda iilke igersindeki panikten ba§ka, bir para mik-tanndan, ancak kiilge altin, evrensel para oldugu olgiide sozedilebilir. Oysa Chapman’in hi? soziinii etmedigi de bu; o yalniz banknot olarak kagit paradan sozediyor. Ayni Chapman: “5218. Para piyasasindaki diizensizligin belliba§h nedeni” [1847 Nisan ayi
ile daha sonra ekim ayindaki] “o yilki olaganii-stii ithalat sonucu, takaslanmizi diizenlemek icin gerekli para miktan idi”. Her §eyden once, bu diinya piyasasi para rezervi o sirada en alt diizeye indirilmi§ti. Sonra bu ayni zamanda, kredi-parasi ile banknotlann cevrilebilirligi icin giivence olarak i§ goriiyordu. Bu §ekilde, tamamen farkli iki i§levi birle§tiriyordu, ama bunlann her ikisi de, paramn niteliginden ileri geliyordu, ciinkii, gercek para daima diinya piyasa parasidir [sayfa 475] ve kredi-parasi daima diinya piyasa parasi iizerine dayanir. 1847’de, 1844 tarihli Ban^Art yururlukten kaldirilmaksizin, “Clearing House’lann, i§lerini diizenlemesi olanaksizdi.” (5221.) Ama Chapman ne de olsa kacimlmaz bunahmi sezmi§ti: “5236. Para piyasasinda bazi durumlar vardir ki (ve bugiinkii durum buna cok Karl Marks
477 Kapital III
yakindir); para elde edilmesi son derece giictiir ve Bankaya ba§vurulmasi zorunludur “. “5239. Bizim, Bankadan, 1847 Ekiminin 19, 20, ve 22’sinde, cuma, cumartesi ve pazartesi gunleri aldigimiz meblaglar ile ilgili olarak, eger biz gelecek carsamba giinii senetleri alabilirsek ne muUuydu bize; para tekrar bize dogrudan dogruya akmi§, panik bitmisti.” - 23 Ekim sail giinii Bank Act yuriirliikten kaldinlmi§ ve boylece bunahm sona ermisti. Chapman, aym Londra iizerine cekilen policelerin, 100-120 mil-yon sterlin tuttuguna inamyor (5274). Bu meblag, ta§ra firmalan iizerine cekilen yerel policeleri icermiyor. “5287. 1856 Ekiminde, halkin elindeki banknot tutan, 21.155.000 sterline ulasUgi halde, para bulmada olaganiistii bir giicliik vardi; halkin elinde bu kadar para oldugu halde biz elimizi suremiyorduk.” - Bu durum, Eastern Bank’in bir sure icin (Mart 1856) icine du§tiigu siki§ikhgin yolactigi korkudan ileri geliyordu. 5290-92. Panik sona erer ermez, “karlanni faizden saglayan biitiin bankerler, hemen parayi kullanmaya ba§ladilar.” 5302. Chapman, banka rezervleri azaldigi andaki huzursuzlugu, mevduatlar ile ilgili endiseye bagh olarak aciklamiyor, ama daha cok, birdenbire biiyuk paralar odemek zorunda kalabilecek kimselerin hep-sinin de, para piyasasinda bir darhk oldugu anda, son siginak olarak bankaya basvurabileceklerini ?ok iyi bildiklerini soyliiyor; ve “eger bank-alarin rezervleri ?ok kiigiik ise, bunlar bizi gormekten pek ho§lanmazlar, tarn tersine.” Ne varki bu rezervlerin gergek buyiikluk olarak eriyip gittigini gor-mek de ?ok ho§. Bankerler giinliik i§lerinin gerektirdigi kadar kiigiik bir miktan, ya kendi ellerinde ya da ingiltere Bankasinda tutmakta, bill broker’lar, herhangi bir rezerv olmaksizin “iilkedeki aki§kan banka pa-rasini" elde bulundurmakta. Ve Ingiltere Bankasimn elinde mevduatlar kar§ihgi borglanni dengelemek igin, bankerlere ve ba§kalanna ait yede-klerle, ?ok du§uk bir diizeye, diyelim 2 milyon sterline kadar diismesine izin verdigi bazi public deposits (devlet mevduati), vb. dismda bir §ey bulunmamakta.
Kagit olarak bu 2 milyon di§inda, demek ki biitiin bu spekiilasyonun, darhk zamanlannda kiilge rezervinden baska bir yedegi bulunmamakta (ve bu da yedegi azaltmakta, Siinkii disan giden kiilgeye kar§ihk gelen banknotlann da gegersiz kihnmasi gerekmektedir), ve boylece, disanya alUn aki§i yoluyla bu yedekteki her kuculme, bunahmi arUrmakUr. “5306. Clearing House’da ticari i§lemleri tasfiye etmek icin para [sayfa 476] bulunmadigi takdirde, bence bundan sonraki tek secenek, bir araya gelerek, odemelerimizi birinci sinif policelerle, Hazine iizerine, Messrs, Smith, Payne, vb., iizerine cekilecek policelerle yapmaktir.” -“5307. Demek oluyor ki, hiikiimet size dola§im araci saglamakta ba§an gosteremedigi taktirde, bunu siz kendiniz icad edeceksiniz? - Baska ne
78
Karl Marks Kapital III
yapabiliriz? Halk gelip dola§im aracim elimizden aliyor; para bulunmuyor.” - “5308. Onlarin haftanin her giinii Manchester’de yaptiklanni, demek, siz de Londra’da yapmi§ olacaksimz? - Evet.” Cayley’in (Attwood okuluna bagh bir Birmingham’h), Overstone’un sermaye anlayi§iyla ilgili olarak sordugu bir soruya Chapman’in yaniti ozellikle kurnazcadir: “5315. Bu komitede, 1847 bunahmi gibi bir buna-hm sirasinda, herkesin aradigi §eyin para degil sermaye oldugu soylen-di, bu konuda dii§iinceniz nedir? - Bunu anlayamadim; biz yalnizca para ticareti yapiyoruz; bununla ne demek istediginizi anlayamiyorum.” - “5316. Eger siz onunla [ticari sermaye] bir kimsenin kendi i§inde kullandigi para miktanni kastediyorsaniz, buna sermaye diyorsaniz, bircok durumda, bu, kendisine halk tarafindan” -Chapman’lann aracihgi ile“verilen kredi yoluyla i§lerinde kullandigi paranin cok kiiciik bir kismini olu§turur.” “5339. Bizim madeni parayla odeme yapmamiza son verdiren sey, zenginlik istegi midir? Kesinlikle degil. ... Bunun nedeni zenginlik istegimiz degil, cok yapay bir sistem icersinde hareket etmemizdir; dola-§im aracimiz iizerinde cok biiyuk bir talebin e§igine vardigimizda (supe-rincumbant), bu dola§im aracim elde etmemizi engelleyen durumlar dogabilir; iilkenin biitiin ticari sanayii felce mi ugrayacak? Biitiin istih-dam yollarmi kapatacak miyiz?” - “5338. Odemelerimizi madeni parayla yapmaya devam mi edelim, yoksa, iilke sanayiini mi devam ettirelim sorusu sorulsa, ben, bunu birakahm demekte hie duraksamam.” “Bunahmi artirmak ve sonuclanndan yararlanmak amaciyla,” [5358] banknot istif edilmesiyle ilgili olarak, bunun cok kolay olabile-cegini soyliiyor. Bunun icin, uc biiyuk banka yeterli olabilir. “5383. Bu ticaret merkezindeki biiyuk ahsveri§lerle yakin ilgisi bulunan bir insan olarak, kapitalistierin, pencelerine dii§en kimselerin mahvolup gitmele-rinden biiyiik karlar
saglamak igin bu bunahmlardan yararlandiklanni bilmeniz gerekmez mi? - Bunun boyle olduguna hi? ku§ku yok.” - Ve biz bu konuda; ticari bir deyi§le “kurbanlann mahvolup gitmesinden muazzam karlar” elde etme cabasi icersinde, ensonu kendi ipini kendi eliyle cekmekle birlikte, bay Chapman’a pekala inanabiliriz. Ortagi Gur-ney de soyle diyor: Bu i§leri bilen icin, i§lerdeki her degi§iklik bir yarar saglar, Chapman diyor ki: “Toplumun bir kesiminin, oteki kesimden hie haberi yok; bunlardan birisi, omegin, kitaya ihracat yapan, ya da kullandigi hammaddeyi ithal eden fabrikator; bunun, kiilge i§iyle ugra§an kim-se ile ilgili hiS bir bilgisi yok.” (5046.) - Ve boylece, giinliik giinestik bir giinde Gumey ile Chapman’in kendileri de, “bu konuda bilgileri olmadi-gi" [sayfa 477] igin, o mahut iflasla yuzyuze geldiler. Daha once de gordugumuz gibi, banknot cikartilmasi her zaman bir sermaye avansi anlamini ta§imiyor. Tooke’un, Lordlar Kamarasinin C. D. 1848 Komitesindeki a§agidaki tanikhgi, yalnizca, bir sermaye avan-simn, yeni banknotiar cikartilmasi yoluyla bir banka tarafindan bile Karl Marks
479 Kapital III
gercekle§tirilmi§ olsa bile, mutlaka dola§imdaki banknot sayisinda bir arti§i belirtmedigini gostermektedir. “3099. Omegin, Ingiltere Bankasinin, avanslanm biiyiik olciide geni§lettigi halde, ek banknot cikartilmasina yolacmayacagma inaniyor musunuz? - Bunu kanitlayan pek cok olgu var; en carpici orneklerden birisi 1835’te, Bankanin, Dogu Hint mevduatlan ile Dogu-Hint Kumpan-yasindan ahnan borclan, halka verilen daha biiyiik avanslarda kullan-masiydi. O sirada halkin elinde bulunan banknot miktan ashnda daha da azalmi§ti. Ve 1846’da, demiryolu mevduatimn bankalara odenmesi sirasinda da buna benzer bir tutarsizhk g6rulmu§tii; senet ve tahviller (iskonto edilen ve mevduat olarak) yakla§ik otuz milyona cikmisU, oysa bunun halkin elindeki banknot miktannda farkedilebilir bir etkisi olmami§ti.” BanknoUar di§inda, toptan ticaretin, cok daha onemli bir ba§ka dola§im araci daha vardir: policeler. Saglam policelerin her yerde ve her ko§ul altinda kabul edilmesinin, i§lerin diizenli aki§i icin ne denli onemli oldugunu Bay Chapman bize gostermisU. “Gilt nicht mehr der Tausves Jontof, was soll gelten, Zeter, Zeter!”* Bu iki dola§im araci arasinda acaba ne gibi bir bagmti vardir? Gilbart bu konuda §6yle yaziyor: “... Banknot dola§im miktannda-ki azalma, police dola§im miktanni diizenli olarak artinr. Bu policeler iki siniftir: ticari policeler ve banker policeleri ... para kitla§inca bore para verenler, ‘bizim iizerimize police cekin, biz kabul ederiz’ derler. Ve bir ta§ra bankeri, nakit verecek yerde, mu§terisi igin polige iskonto edince, ona, Londra’daki temsilcisi iizerine yirmibir giinliik kendi gekini verir. Bu poligeler, dola§im araci olarak hizmet ederler.”(J. W. Gilbart, An Inquiry into the Causes of the Pressure, etc., s. 31.) Bunu Newmarch biraz degi§ik bir bicimde dogruluyor, B. A. 1857, n° 1426: “Police dola§im miktanndaki dalgalanmalar ile banknot dola§imindaki dalgalanmalar arasinda bir baginti yoktur ... oldukca diizenli biricik sonuc ... para piyasasi iizerinde, iskonto oranindaki bir yiik-selme ile kendisini gosteren bir baski oldugu siralarda, police dola§im hacminde biiyuk bir arti§
oldugudur, ve bunun tersi de dogrudur.” Bununla birlikte, bu gibi zamanlarda cekilen policeler hie bir za-man, Gilbart’in dedigi gibi yalniz kisa vadeli banka-cekleri degildir. Ter-sine [sayfa 478] bunlar cogunlukla ve gercek ah§veri§leri hie bir sekilde tem-sil etmeyen ya da yalnizca iizerlerine police cekilmesi amaciyla yapilan i§lemleri temsil eden hatir seneUeridir; bunlann her ikisinin de yeteri kadar ornegini vermis. bulunuyoruz. Economist (Wilson) bu policeler ile banknotlann giivenilirligini kar§ila§Unrken soyle diyor: “Talep iizerine * “Eger Tausves-Jontof da bir higse, Geriye ne kahr? A§agihk iftiraci!” Heine, Disputation. -Ed.
80
Karl Marks Kapital III
odenilebilir banknotlann fazlahgi, hi? bir zaman piyasada tutulamazlar, Qiinkii bu fazlahk, odeme igin daima bankaya donecektir, oysa, iki ay vadeli poligeler, ?ok fazla miktarlarda gekilebilir, gunku bunlann vadesi gelip de digerleri ile degistirilmelerine kadar herhangi bir denetim sozkonusu degildir. Uzak bir tarihte odenecek olan poligelerin dola§imimn giivenilir diye kabul edilip de, talep uzerine odenen kagit paranin dola§imimn giivenligine kar§i gikmak bizim igin tamamen agiklanamaz bir §eydir. “ (Economist, May 22, 1847, s. 575.) Dola§imdaki police miktari bu nedenle, tipki banknotlar gibi yal-nizca, i§ ve ticaretin gereksinmeleri ile belirlenir; olagan zamanlarda, Birle§ik Kralhk’ta 1850 ile 1860 arasinda, dola§imda, 39 milyon banknota ek olarak, yakla§ik 300 milyon police bulunuyordu ve bu poligelerin 100-120 milyonu yalmz Londra uzerine QekilmisU. Dola§imdaki police hac-minin, banknot dola§imi iizerinde bir etkisi yoktur, ancak para darhgi sirasinda, police miktari artip da nitelikleri bozulunca, dola§imdaki bank-not miktannin, police miktari iizerinde bir etkisi oldugu goriiliir. Ensonu, bunalim doneminde, police dola§imi biitiiniiyle goker; herkes nakit odeme kabul ettigi igin, odeme vaadi artik gegersiz duruma gelir; yalnizca banknot, hiS degilse Ingiltere’de, dola§im giiciinii korur, Siinkii, toplam serveti ile ulus, Ingiltere Bankasini desteklemektedir.
Ne de olsa kendisi de 1857’de para piyasasinin kodamanlanndan olan Bay Chapman’m bile Londra’da, istedigi anda turn para piyasasini altiist edebilecek ve boylece daha kiigiik para ticareti yapanlara kan kusturabilecek giigte birka? biiyiik para-kapitalistin bulundugundan aci aci yakindigini g6rmii§ bulunuyoruz. Bir-iki milyon degerinde esham satip, piyasadan buna e§it banknot (ve aym zamanda borS sermayesi) gekerek, bir darhgi onemli olgiide yogunlasUrabilecek boyle birka? para kapkaSSisimn oldugunu soyliiyordu. US biiyuk bankamn elele vermesi-yle
mevcut darhk buna benzer manevralarla bir panige gevrilebilirdi. Londra’daki en biiyiik sermaye giicii hiS ku§kusuz Ingiltere Ban-kasidir, ama, yan-hiikiimet kurulu§u olarak statiisii, yetkisini boyle zalim bir sekilde ortaya koymaktan onu ahkoyuyordu. Gene de, ozellikle 1844 tarihli Banka Yasasindan beri o da, kupiinu doldurmamn yollanni 6grenmi§ti. Ingiltere Bankasimn 14.553.000 sterlinlik bir sermayesi oldugu gibi, buna ek olarak da emrinde 3 milyon sterlinlik “bakiye”, yani dagitilmami§ [sayfa 479] kar ve, gerekli olana kadar Bankaya yatinlmasi gereken vergi, vb. olarak hiikiimet tarafindan toplanan biitiin para bulunuyordu. Biz buna bir de, normal zamanlarda yakla§ik 30 milyon sterlin tutanndaki oteki mevduaUar ile, herhangi bir rezerve dayanmaksizin gikartilan bank-noUan katarsak, Newmarch’in a§agidaki sozlerinin (B. A. 1857, n° 1889) Karl Marks
481 Kapital III
oldukca ihmh bir tahmin oldugunu goriiriiz: “Para piyasasinda (Londra) siirekli olarak kullanilan fonlarin tutannin, 120 milyon sterlin kadar bir §ey olabilecegini rahaUikla soyleyebilirim; bu 120 milyon sterlinin cok onemli bir kismi, asagi yukan yiizde 15-20 kadan, ingiltere Bankasi ta-rafindan kullamlmaktadir.” Bankamn, kasalanndaki kiilce rezervi tarafindan kar§ilanmamak iizere cikarttigi banknoUar ile, kendisi icin yalniz dola§im araci degil, bu kar§ihksiz banknoUann nominal tutannda -hayali olsa bile- bir ek ser-maye te§kil eden deger sembolleri de yaratmi§ olur. Ve bu ek sermaye, ek kar getirir. - 1857 Banka Yasasinda Wilson, Newmarch’a soruyor: “1563. Bir bankerin dola§im araci, ortalama diizeyde tutuldugu siirece, bu bankerin fiili sermayesine bir ektir, degil mi? - Tabii oyle.” - “1564. Demek ki, bu dola§imdan elde ettigi kar, fiilen sahip bulundugu serma-yeden degil, krediden saglanan bir kar oluyor? - Elbette.” Ayni §ey, banknot cikartan ozel bankalar icinde dogrudur. 1866-1868 numarali yamUannda Newmarch, bunlar tarafindan cikartilan biitiin banknoUann iicte-ikisini (son iicte-birin, bu bankalardaki kiilce rezervler tarafindan kar§ilanmasi gerekiyor), bu miktarda sikke tasarruf edildigi icin, “bir o kadar sermaye yaratilmasi olarak” kabul ediyor. Bunun sonu-cu olarak bankerin kan, oteki kapitalistlerden daha biiyuk olmayabilir. Boyle de olsa, bu kan onun, bu ulusal sikke tasarrufundan sagladigi gercegi gene ortadadir. Ulusal bir tasarrufun ozel bir kar halini almasi olgusu burjuva iktisatcilanm zerre kadar sa§irtmamakta, ciinkii genellik-le kar, ulusal emege elkonulmasidir. Omegin -SikartUgi banknoUann sirf devlet sayesinde kredisi olan- Ingiltere Bankasinin (1797-1817) devlet-ten, yani halktan, devlet borglan iizerinden faiz bigiminde odemeler alarak, devleUn aldigi giice dayanarak ayni banknoUan kagittan paraya gevirmesinden ve sonra da bunu tekrar devlete bor? vermesinden daha sagria birsey olabilir mi? Ne var ki, bankalann sermaye yaratma igin ba§ka yollan da var. Gene Newmarch’a gore, ta§ra bankalan, yukarda soylendigi gibi, ellerin-deki fazla fonlan (yani, Ingiltere Bankasi banknotlanm),
iskonto edilmi§ policeler kar§ihginda Londra’daki bill broker’lara gondermeyi adet hali-ne geUrmi§ler. Bu policeler ile banka kendi musterilerine hizmet etmek-te, ciinkii kendi yerel musterilerinden aldigi policeleri, yapUgi ticari i§lerin kendi yoresinde bilinmesine engel olmak icin tekrar kullanmama kura-lini izlemektedir. Londra’dan ahnan bu policeler yalniz, Londra’da dogrudan dogruya odemeler yapmak zorunda bulunan ve bankamn Londra iizerine kendi cekini tercih etmeyen mu§terilere hizmet etme [sayfa 480] amacini yerine geUrmekle kalmaz, aynca, bankerin cirosu bunlar icin yerel kredi sagladigi icin, yerel odemelerin tasfiye edilmelerine de hizmet etmi§ olurlar. Boylece, ornegin Lancashire’da, biitiin yerel bankalann kendi banknotlan ile, Ingiltere Bankasina ait banknoUann biiyuk bir kismi, bu gibi policeler tarafindan dola§im disma surulmu§tiir. (Ibid,
82
Karl Marks Kapital III
1568-1574.) Boylece biz, burada, bankalann, 1) kendi banknoUanni cikart-mak, 2) Londra’ya, vadesi 21 giin olan ama gekilir gekilmez kar§ihgi nakit olarak hemen kendilerine odenen Sekler Sekmek ve, 3) her §eyden once ve ashnda banka aracihgi ile yapilan ciro nedeniyle -hie degilse o bolgeyi ilgilendirdigi kadanyla- bir krediye haiz bulunan iskonto edilmi§ policelere odeme yapmak suretiyle bankalann nasil kredi ve sermaye yarattiklanm g6rmii§ bulunuyoruz. Ingiltere Bankasimn giiciinii, piyasa faiz oranini diizenlemesi orta-ya koyar. Normal faaliyet siralannda Banka, kulge rezervinden di§anya olan lhmh altin aki§ina, odeme aracina olan talep, son otuz yil boyunca onemli olgiide sermaye giicii kazanan ozel bankalar, hisse senetli bank-alar ve bill broker’lar tarafindan kar§ilandigi igin, iskonto oranini yiiksel-terek12 engel olamaz. Boyle bir durumda, Ingiltere Bankasimn baska garelere ba§vurmasi gerekir. Ama Banker Glyn’in (Glyn, Mills, Currie ve Ortaklan firmasindan), 1848-57 ticari bunahmini arasUran Commercial Distress Komisyonunda soyledigi sozler kritik donemler igin hala gerge-kligini korumaktadir: - “1709. Ulke iizerindeki biiyiik baski ko§ullan al-tinda, Ingiltere Bankasi faiz oranini diizenler.” - “1710. Olaganiistii bu-nalim donemlerinde ... ozel bankerler ile simsarlann (brokers) iskonto-lan nispeten simrli hale gelince, bu i§i yerine getirmek Ingiltere Bankasimn iizerine dusmekte ve o zaman piyasa oranini diizenleme giiciine bu banka sahip bulunmaktadir.” §u da var ki, hiikiimetin korumasi altinda bulunan ve bunun ge-tirdigi ayncahklardan yararlanan bir kamu kurulusu olan Ingiltere Bankasi, giiciinii, oteki ozel giri§imlerin yaptigi gibi, insafsizca kotiiye kul-lanamaz. Bu nedenle Hubbard, Bankacihk Komitesinde (B. A. 1857) soyle demektedir: “2844. [Soru:] Iskonto oram en yuksekken, Banka, gidilecek en ucuz yer ve en diisukken bill broker’lar en ucuz firmalardir, degil mi? - [Hubbard:] Bu daima boyle olacaktir, ciinkii Ingiltere Bankasi hie bir zaman rakipleri kadar dii§iik diizeye inmemekte ve iskonto oram en yuksekken, hie bir zaman ayni yukseklikte olmamaktadir.” [sayfa
481] Ne yazik ki, darhk zamanlannda Ingiltere Bankasimn, ozel deyimi-yle piyasayi siki§Urmasi, yani zaten ortalamamn iizerinde bulunan faiz oranini daha da yukseltmesi, i§ hayatinda gene de ciddi bir olaydir. 12
Londra Union Bank hissedarlannin 17 Ocak 1894’te yaptiklan genel toplantida Ba§kan Ritchie, ingiltere Bankasimn iskonto oranini, 1893’te, temmuzda %21/2'den 3’e ve agustosta %4’e gikarttigini ve dort hafta igersinde, buna kar§in o zamandan beri altin olarak tarn Vk mil-yon sterlin kaybettigini, banka oranini %5’e yiikselttigini ve bunun iizerine altinin kendisine geri dondugiinii, banka oraninin eylulde %4’e ve ekimde de %3’e dii§uruldugunu anlatmaktadir. Ama bu banka orani piyasada kabul edilmemisU. “Banka orani %5 iken, iskonto orani %3>/2 idi ve para igin oran %21/2; banka orani %4’e diisunce iskonto orani %23/g ve para orani %l3/4; banka orani %3 iken iskonto orani "/o^’ye ve para orani bunun da altinda bir seye diismu§tu.” [Daily News, January 18, 1894.) -F. E. Karl Marks
483 Kapital III
“Banka, piyasayi sikisUrmaya ba§lar ba§lamaz, di§ariya ihracat igin biitiin satin almalar hemen kesilmekte ... ihracatgilar, fiyatlar, depresyonun en dii§iik noktasina ula§ana kadar beklemekte ve ancak o zaman satin almada bulunmaktadirlar. Ama bu noktaya vanhnca kurlar duzenlen-mekte depresyonun en diisuk noktasina ula§ana kadar, altin ihraci durmaktadir. Ithalat iSin mal satin ahnmasi, di§anya g6nderilmi§ bulu-nan altimn bir kismimn geriye gelmesini saglayabilir ama bunlar, di§anya akisa engel olamayacak kadar geS gelmektedirler.” (J. W, Gilbart, An lnquiry into the Causes of the Pressure on the Money-Market, London 1840, s. 35.) - “Dola§im aracim, doviz kurlan ile diizenlemenin bir baska etkisi de, kiUik siralannda, ?ok yiiksek bir faiz oranina yolagnasidir.” (loc. cit., s. 40.) “Kambiyo kurlannin diizeltilmesinin yiikii, iilkedeki iiret-ken sanayiin omuzlanna yuklenmekte, oysa, bu sirada ingiltere Banka-sinin karlan, i§lerini daha az miktarda degerli madenle yuriitmesi sonucu, fiilen biiyumektedir.” (loc. cit., s. 52.) Ama, Samuel Gumey dostumuz da der ki: “Faiz oranindaki biiyuk dalgalanmalar, bankerler ile tefeciler igin yararhdir - konjonktiirdeki biitiin dalgalanmalar, i§ini bilen kimse igin yararhdir.” Piyasadaki istikrarsizhgi insafsizca somiirerek Gumey’ler i§in kaymagini topladigi halde, Ingiltere Bankasi bunu ayni rahathkla yapamiyor ama, i§lerin genel durumunu saptama konusunda sahip olduklan olaganiistii olanaklar sayesinde, yo-neticilerin ceplerine dolan ki§isel karlar bir yana, gene de oldukga taUi bir kara konuyor. Nakit odemelere ba§landiginda, 1817 tarihli Lordlar Kamarasi Komitesine sunulan bilgilere gore, 1797’den 1817 tarihine kadar geSen biitiin donem iSin Ingiltere Bankasimn sagladigi bu karlar su §ekilde idi: Bonolar ve temettu arti§lan 7.451.136 Sahipleri arasinda bolu§ulen yeni hisse senetleri Sermayenin artan degeri 14.553.000 Toplam 29.280.636
7.276.500
Bu sonug, 11.642.100 sterlin iizerinden 19 yilhk bir donemde ahn-an bir sonugtur. (D. HardcasUe, Banks and Bankers, 2nd ed., London 1843, s. 120.) Nakit odemeleri 1797’de durduran Irlanda Bankasimn toplam kazancini da ayni yontemle degerlendirecek olursak, su sonuglan elde ederiz: 1821'de verilmesi gereken Deklere edilen bonolar Aktif arti§i Sermayenin artan degeri Toplam
4.736.085 1.225.000 1.214.800 4.185.000 11.360.8
484
Karl Marks Kapital III
Bu, 3 milyon sterlinlik bir sermaye uzerinden ahnan sonugtur. (Ibid., S. 363-64)* [sayfa 482] Ve butun bunlar, merkezile§menin fazileUeri iizerine yapilan konu§malardan sonra! Odak noktasi sozde ulusal bankalar ile biiyiik para tiiccarlan ve bunlann gevresindeki tefecilerden olu§an kredi sis-temi, biiyuk bir merkezile§meyi igermekte ve bu parazitler sinifina yal-nizca, zaman zaman sanayici kapitalisUeri soyma olanagini vermekle kalmamakta, ayni zamanda da fiili iiretime en tehlikeli bigimde bur-nunu sokma giiciinii vermektedir - ve bu qete, iiretim konusunda hi? bir §ev bilmedigi gibi, onunla en ufak bir ilgisi de bulunmamaktadir. 1844 ve 1845 tarihli yasalar, sayilan, maliyeciler ve stock-jobbers [borsa komisyonculan] ile artan bu e§kiyalann biiyuyen giiciiniin bir kanitidir. Eger hala bu saygideger e§kiyalann, hem ulusal ve hem de ulus-lararasi uretimi sirf iiretimin gikarlan igin somurduklerinden ve kendiler-inin de somuruldiigunden, ku§kulanan varsa, bankerlerin yuksek ahlaki degerleri konusundaki §u vaazdan ?ok §eyler ogrenebilir: “Bankacihk kurulu§lan ... ahlaki ve dini kurumlardir. ... Bankerlerin uyanik ve azarla-yici gozleri tarafindan goriilmek korkusu, ka? gen? tiiccan, yaygaraci ve miisrif kimselerle dostluk kurmaktan ahkoymu§tur? ... Bankerinin goziin-de itibanni siirdiirmek endisesi ayni §ey midir? Bankerinin bir ka§ ?at-masinin onun iizerindeki etkisi, arkada§lannin giglik ve cesaret kinci sozlerinden daha biiyuk degil midir? Ku§kuya yolagmasi ve dolayisiyla parasal olanaklannin kisiUanmasi ya da kesilmesi sonucunu verebilecek bir hilekarhk ya da yalancihkla suglanma olasihgi onu tirtir titretmez mi? ... Ve onun igin bankerlerin dostga tavsiyesi, papazinkinden daha da degerli degil midir?” (G. M. Bell, iskoSyah bir banka miidiirii, The Philosophy of Joint-Stock Banking, London 1840), s.46, 47.) [sayfa 483]
* Almanca baskida bu sayi 163’tur. -Ed.
Karl Marks Kapital III
485
OTUZDORDUNCO BOLUM
CURRENCY PRINCIPLE VE 1844 TARIHLi iNGILIZ BANKA YASASI
[BUNDAN onceki bir yapitta,13 Ricardo’nun meta-fiyatlanyla ilgili olarak, paranin degeri iizerine olan teorisi, incelenmi§ti; bu nedenle, burada, biz, kendimizi yalniz zorunlu olan noktalarla sinirlandirabiliriz. Ricardo’ya gore, madeni paranin degeri, onda maddele§mi§ bulunan emekzamani ile belirlenir; ama, ancak, para miktan, degi§ilecek olan metalann miktan ve fiyati ile tarn bir oranti igersinde bulundugu siirece. Eger para miktan, bu oranin iizerine gikacak olursa, degeri dii§er, meta-fiyaUan yukselir; yok eger bu normal oranin altina dii§erse, degeri yuk-selir, meta-fiyaUan dii§er - diger biitiin ko§ullar e§it olarak kabul edili-yor. Birinci durumda, bu altin fazlaligimn
bulundugu iilke, degeri dii§mii§ bulunan altim ihrag edecek ve meta ithal edecektir; ikinci durumda, altin, kendi degerinin iizerinde deger bigilen iilkelere akacak, buna kar§ihk, degerinin altina dii§en metalar bu iilkelerden, normal fiyatlanna ula§acaklan diger piyasalara akacaktir. Bu ko§ullar altinda, “altimn ken-disi, sikke ya da kiilge olarak, kendi degerinden daha biiyuk ya da daha kusukbiiyukliigiin madeni degerinin bir simgesi haline gelebilir ve §urasi da agikUr ki, dola§imdaki alUna gevrilebilir banknoUann da ayni [sayfa 484] yazgiyi payla§malan zorunludur. Banknotlar alUna gevrilebilir ve dolayi13
Karl Marx, Zur Kritik der politischen Ekonomie, Berlin 1859, s. 150 vd. {Ekonomi Politigin Ele^tirisine Kathi, Sol Yayinlan, Ankara 1976, s. 217 vd.)
86
Karl Marks Kapital III
siyla da gercek degerleri nominal degerlerine tekabiil edebilir, ama ma-deni ve altina cevrilebilir banknoUardan olu§an toplam dola§im araci (the aggregate currency, consisting of metal and of convertible notes), dola§imdaki metalann degi§im-degerleri ve altinin madeni degeri ile belirlenen diizeyin iizerine yiikselerek ya da altina diiserek yukarda sayilan nedenlerle, toplam miktarlanna bagh olarak deger kazanabilir ya da kaybedebilir. Altina oranla kagidin degil, bir arada ahnan altin ve ka-gidin ya da bir iilkenin toplam dola§im aracimn bu deger kaybi, Ricardo’nun temel bulu§lanndan biridir ve Lord Overstone ile ortaklan bunu kendi hizmeUerine alarak Sir Robert Peel’in 1844 ve 1845 tarihli banka yasasinin temel ilkesi yapmi§lardir.” (loc. cit, s. 155.) Adi anilan yapitta verilen bu rikardocu teorinin yanhshgim burada tekrar ortaya koymaya gerek yoktur. Bizi, burada, yalnizca, Peel’in yukarda sozii edilen Banka Yasalanni dikte eden banka teorisyenleri oku-lunun, Ricardo’nun tezlerini i§leyi§ bicimleri ilgilendiriyor. “19. yiizyil ticari bunahmlan, ozellikle 1825 ve 1836 biiyiik buna-hmlan, Ricardo’nun para teorisinin geli§mesine degil, ama yeni bir uy-gulamasina olanak sagladi. Bunlar, artik, Hume’e gore 16. ve 17. yiiz-yillarda degerli madenlerin degerden dii§meleri, ya da Ricardo’ya gore 18. yiizyil boyunca ve 19. yuzyihn ba§inda kagit paranin degerinin dii§mesi gibi, tek ba§ina ekonomik goriingiiler degildi; bunlar, §imdi icersinde kapitalist iiretim siirecinin biitiin ogelerinin catismalanm ortaya doktiigii ve kokeni ve caresi bu siirecin en yuzeysel, en soyut alaninda, para dola§imi alaninda aranan, diinya pazanmn biiyiik firtinalanydi. Bu iktisa-di meteoroloji peygamberleri okulunun hareket noktasini olu§turan gercek teorik varsayim, gercekte, Ricardo’nun salt madeni dola§im yasalanni bulmasina neden olan dogmaya varmaktadir. Bunlara kalan i§, kredi ya da banknot dola§imim, bu yasalara bagimh kilmaktan ibaretti. “Ticari bunahmlann en genel, en goze goriiniir olayi, meta-fiyaUa-nnin oldukca uzun siireli bir genel yukseli§i izleyen, ani ve genel diisu-§iidiir. Meta-fiyaUanndaki genel diisme, paranin
biitiin metalara oranla goreli degerinin yukselmesi gibi ve, tersine, fiyatlann genel yiikseli§i paranin goreli degerinde bir dii§me gibi gosterilebilir. Her iki durumda da gorungiinun sozii edilmekte, ama aciklanmamaktadir. ... Farkli soyleyi§ bicimi, sorunu Almancadan ingilizceye cevriliyormu§ gibi bir ufak degi§iklikle yerinde birakmaktadir. Demek ki, Ricardo’nun para teorisi, tarn zamaninda geliyordu, bu teori, ayni fikrin yersiz yinelenmesine bir neden-sonuc ili§kisi goriintiisii kazandinyordu. Meta-fiyaUannin genel donemsel dii§ii§u neden ileri gelmektedir? Paranin goreli degerinin do-nemsel yiikselismden. Meta-fiyatlannin genel donemsel yukseli§i neden ileri gelmektedir? Paranin goreli degerinde donemsel bir diisusten. Ayni bicimde gene dogru sayilmasi gereken bir ifadeyle denilebilirdi ki, [sayfa 485] fiyaUann donemsel yiikseli§i ve diisusu, fiyaUann donemsel yiikseli§i ve diisusunden ileri gelir. ... Bilinen seylerin yinelenmesine bir nedenKarl Marks
487 Kapital III
sonuc ili§kisi goriiniisu kazandirmasi bir kez kabul edildikten sonra, geri kalan §ey, kolayhkla bundan cikanlabilir. Meta-fiyatlarinin yiikselmesi, paranin degerinin dii§mesinden ileri gelir, ama paranin degerinin diismesi, Ricardo’nun bize ogretUgi gibi, dola§imda bir a§in bolluktan, yani dola§an para kitlesinin paranin kendi ickin degeriyle ve metalann ickin degeriyle belirlenen diizeyi a§masindan ileri gelir. Gene ayni bicim-de, meta- fiyatlannda genel bir dii§ii§, dola§imda bulunan paranin kithgi sonucunda paranin degerinin kendi ickin degerinin iizerine cikmasiyla aciklanir. Demek ki, donemsel olarak fazla ya da eksik para dola§imda bulundugu icin, fiyatlar donemsel olarak yukselirler ya da duserler. Eger §imdi fiyaUann yukselmesinin para dola§iminda bir azalmayla, fiyaUann dii§mesinin ise bir artmayla birlikte gitmesi sozkonusuysa, bu istatisUki olarak kamtlanamasa da dola§imda bulunan meta kitlesindeki herhangi bir azalma ya da cogalma sonucu, dola§imdaki para miktannin mutlak olmasa bile, hi? degilse goreli bir §ekilde artmi§ ya da azalmi§ oldugu soylenebilir. Gordiik ki, Ricardo’ya gore fiyaUann bu genel dalgalanma-lan, salt madeni bir dola§imla zorunlu olarak birlikte meydana gelirler, ama ardarda geli§leriyle birbirlerini denkle§tirirler, boylece ornegin ye-tersiz bir dola§im, fiyatlarda bir dii§meye, metalann yabanci iilkelere ihracina neden olur, ama, bu ihracat, disardan iceriye bir altin ithaline yolacar, gene bu da fiyaUann yiikselmesini dogurur; metalann ithal ve alUnin ihrac edildigi cok fazla dola§im durumunda ise bunun tersi ol-maktadir. O halde Ricardo’nun dola§imi ile kusursuz bir uyum icinde olan fiyatlardaki bu genel dalgalanmalara kar§in, bu dola§imin §iddeUi ve had bicimi, yani bunahm bicimi, geli§mi§ kredi sistemi donemlerine ait olduguna gore, banknot basiminin tami tamina madeni dola§im ya-salanyla diizenlenmedigi apacik ortadadir. Madeni dola§im, derhal sik-ke olarak dola§ima giren ve boylece iceri ya da di§an aki§iyla meta-fi-yaUannda dii§meye ya da yiikselmeye neden olan degerli madenlerin iUialinde ve ihracinda kendine care bulur. §imdi meta-fiyatlan iizerinde ayni etkiyi elde etmek icin, bankalann, yapay olarak madeni dola§imin yasalarmi taklit etmeleri gerekecektir. Eger altin disardan iceriye akin ederse, bu dola§imda yetersizlik oldugunun,
paranin degerinin fazla yuk-sek, meta-fiyaUannin ise fazla dusuk oldugunun bir kanitidir ve, bunun sonucu olarak, yeni ithal edilen altina oranUh olarak banknoflan dola§ima koymak gerekir. Bunun tersi durumda, iilkeden cikan alUnin miktanyla oranUh olarak, banknoflan dola§imdan cekmek gerekir. Ba§ka bir deyi§le, banknoUann dola§ima siirulu§u, degerli madenlerin ithalat ve ihracatina gore ya da kambiyo kuruna gore diizenlenmelidir. Ricardo’nun, altinin ancak sikke oldugu ve, sonuc olarak, ithal edilen her alUnin dola§an pa-rayi arUrdigi, dolayisiyla fiyaUan yukseltUgi; ihrac edilen her alUnin sikke-yi azaltUgi ve, sonuc olarak, fiyatlan dii§urdugii yolundaki yanh§ varsayi-mi, bu [sayfa 486] teorik varsayim, burada, ayn ayn her durumda mevcut olan altin kadar sikkeyi dola§ima koymaktan ibaret olan pratik de-
88
Karl Marks Kapital III
neyim haline gelir. Lord Overstone (Jones Loyd’un bankeri), Albay Tor-rens, Norman, Clay, Arbuthnot ve Ingiltere’de Currency Principle okulu adi altinda tamnan daha pek ?ok yazar, bu ogretiyi yalnizca ogiitlemekle kalmadilar, Sir Robert Peel’in 1844 ve 1845 Banka Yasalan sayesinde, bu teoriyi, hala yiirurliikte olan Ingiliz ve IskoS banka mevzuatimn teme-li yaptilar. En geni§ anlamiyla butun iilke olsiisiinde yapilan deneyimle-re gore, onlann, pratik planda oldugu gibi teorik plandaki utanilacak fiyaskolan ancak kredi teorisinde agiklamasini bulabilecektir.” (toe. cit, s.165-168.*) Bu okulun elestirisini, Thomas Tooke, James Wilson {Economist, 1844-1847) ve John Fullarton yapmi§lardir. Ne var ki, biz, bazi vesilelerle, ozellikle bu cildin Yirmisekizinci Bolumiinde, bunlann da, altinin niteligi konusunda ne kadar eksik bilgi sahibi olduklanni ve, para ile sermaye iliskisi konusunda nasil belirsizlik igersinde bulunduklarim gormiis. bulu-nuyoruz. Biz, burada, yalnizca, Peel’in Banka Yasalan (B. C. 1857) ile ilgili olarak, 1857 tarihli Avam Kamarasi Komitesindeki tartismalardan bazi boliimleri almakla yetinecegiz. -F. E.) Ingiltere Bankasi eski Guvernorii J. G. Hubbard’in tamkhgi: “2400. Kiilce ihracinin ... metafiyaUan iizerinde hie bir etkisi olmamisUr. Bunun etkisi, cok onemli bir etkisi, faiz getiren tahvillerin fiyati iizerinde olmu§tur, Qiinkii faiz orani degismce, bu faizi igeren metalann degeri zorunlu olarak onemli 61Siide etkilenir.” - Hubbard, 1834-1843 ve 1845-1853** yilla-nm kapsayan iki tablo veriyor. Bu tablolar, bashca onbe§ ticari maldaki fiyat degismelerinin, alUn ihra? ve ithali ile, faiz oranindan tamamen bagimsiz oldugunu gosteriyor. Ote yandan bu tablolar, gerSekte, “bizim yaUnlmami§ sermayemizin temsilcisi olan” altin ihracaU ve ithalati ile, faiz orani arasindaki yakin ili§kiyi gosteriyor. “[2402] 1847’de Sok biiyuk miktarda Amerikan tahvil ve degerli senedi tekrar Amerika’ya ve Rus tahvil ve seneUeri tekrar Rusya’ya, ve diger Kita Avrupasi tahvil ve senet-leri, hububat ikmalimizi sagladigimiz yerlere transfer edilmi§tir.” Hubbard’in asagidaki tablolannin dayandigi ba§hca onbe§ mal §unlan igermektedir: pamuk,
pamuk ipligi, pamuklu dokumalar, yun, yiinlii kuma§, keten, keten bezi, indigo, dokme demir, kalay, bakir, do-nyagi, §eker, kahve ve ipek. [sayfa 487] Hubbard’in bu konudaki yorumu: “1834-43 yillan arasindaki 10 yilda oldugu gibi, 1844-53 yillan arasindaki 10 yilda, bankanin kiilSe altin rezervindeki dalgalanmalar da, her zaman, iskonto iizerine avans verilmi§ bor? verilebilir paranin degerindeki bir azalma ya da arti§ ile birlikte olmu§tur; bu iilkede meta-fiyaUanndaki degismeler, Ingiltere Bankasin-m kiilge rezervindeki dalgalanmalarda goruldiigii gibi, dola§im miktann-dan tarn bir bagimsizhgi ortaya koymaktadir.” (Bank Act Report, 1857, II, * Karl Marx, Ekonomi Politigin Ele$tirisine Katki, s. 234- 231. -Ed. ** 1894 Almanca baskida: 1856. -Ed. Karl Marks
489 Kapital III
II. 1834-1843 Tarih
Bankani n Kulge Rezervi £
1 Mart 9.104.00 1 Mart 6.274.00 1 Mart 7.918.00 1 Mart 4.077.00 1 Mart 10.471.0 1 Eylul 2.684.00 1 Haziran 4.571.00 1 Arahk 3.642.00 1 Arahk 4.873.00 1 Arahk 10.603.0 1 Haziran 11.566.0 II. 1844-1853
iskonton Bashca Onbes. Malin Fiyat Fiyat Degi§ un Arti§i Azah mePiyasa §i yen Orani
%2% %3% %3l/4 %5 %2% %6 %4% %5% %5l %2l/2 %2 /4
7 11 5 4 8 5 7 3 2 1
7 3 9 11 5 9 6 2 13 14
1 1 1 2 1 2 -
Tarih
Bankani iskontonu Bashca Onbes. Kulge n Piyasa Fiyat Fiyat Degi Rezervi Orani Arti§ Azali §£ i sj meye n
1 Mart 1 Arahk 1 Eylul 1 Eylul 1 Mart 1 Haziran 1 Eylul 1 Arahk
16.162.0 13.237.0 16.366.0 9.140.00 17.126.0 13.705.0 21.853.0 15.093.0
%2ll/4 %4 /2 %3 %6l %2 /2 %3 %1% %5
11 7 6 5 2 9 14
4 8 6 9 11 5 -
3 1 2 1 I
s. 290, 291.) Metalann arz ve talebi piyasa-fiyatlannin belirledigine gore, iskon-to oraninda ifadesini bulan bore verilebilir para-sermayeye olan talebi (ya da daha dogrusu bunun arza gore gosterdigi sapmalan), gercek “sermaye” talebi ile 6zde§le§tirmekle Overstone’un nasil bir yamlgiya dii§tugu burada acik hale geliyor. Meta-fiyatlarinin, currency [dola§im araci-g.) miktanndaki dalgalanmalar tarafindan diizenlendigi yolundaki sav, §imdi, iskonto oranindaki dalgalanmalann, parasermayeden farkli olarak, gercek maddi sermayeye olan talepteki dalgalanmalarla ifade edildigi §eklindeki tiimce ile gizleniyor. Ayni komitede hem Norman’in ve [sayfa 488] hem de Overstone’un fiilen bu savi one siirdiiklerini ve ozel-likle ikincinin, en sonunda koseye siki§tinlana kadar, durmadan kaga-mak yollara ba§vurmak zorunda kaldigini g6rmii§ bulunuyoruz. (Boliim XXVI.) Belli bir iilkede mevcut alUn miktanndaki degi§ikliklerin, dola§im
90
Karl Marks Kapital III
araci hacmini artirmak ya da azaltmak suretiyle, bu iilkedeki meta-fiyat-lanni yukseltmesi ya da diisurmesi gerekecegi, ashnda eski bir marta-valdir. Eger altin ihrac ediliyorsa, demek ki, bu Currency teorisine gore, meta-fiyatlarinin bu atom ithal eden iilkede yukselmesi gerekir ve boylece, altin ihrac eden iilkeden yapilan ihracatin degerinin de, altin ithal eden ulkenin piyasasi iizerinde yukselmesi gerekir; buna kar§ihk, altin ithal eden ulkenin ihracat degerinin, ic piyasada, yani atom alan iilkede bir yukselme meydana getirdigi halde, altin ihracatcisi ulkenin piyasasinda dii§mesi gerekecektir. Ama ashnda, altin miktarmdaki bir azalma, yalni-zca faiz oranim yukseltir, oysa, altin miktanndaki arti§, faiz oranim diisuriir; faiz oramndaki dalgalanmalar, maliyetfiyaUannin belirlenmesine ya da arz ve talebin belirlenmesine girmemi§ olsaydi, meta-fiyaUan da bund-an hi? etkilenmemi§ olurdu. Ayni raporda, Hindistan ile i§ yapan biiyiik bir firmanin yoneticisi N. Alexander, 1850’lerde Hindistan’a ve Cin’e biiyuk gumiis. aki§i ko-nusunda asagidaki g6rii§leri one siiriiyor. Bu, kismen, Cin’de ingiliz do-kumalanmn satismi engelleyen Cin ic Sava§inin ve kismen de, Avrupa’da ipekbocekleri arasinda goriilen ve italya ile Fransa’daki ipekbocegi yetistirilmesini biiyuk olciide azaltan hastahgin bir sonucuydu. “4337. Gumii§ aki§i Cin’e mi yoksa Hindistan’a midir? - Giimu§u Hindistan’a gonderiyorsunuz ve bunun biiyuk bir kismi ile afyon saUn ahyorsunuz; bu afyonun hepsi de, ipek satin alinmasi igin fon olu§turmak iizere Qrie gidiyor; Hindistan’daki pazarlann durumu (buradaki gumiis. birikimine kar§in), tiiccar iSin, mal ya da Ingiliz mamulleri gondermek yerine, giimu§le odemede bulunmayi daha karh hale getiriyor.” - “4338. Giimii§ elde etmek igin, Fransa’dan di§anya biiyuk bir aki§ olmami§ midir? - Evet, Sok biiyiik.” - 1344. Fransa’dan ve Italya’dan ipek ithal etmek yerine, biz, oralara, hem Bengal’den ve hem de Cin’den biiyuk miktarlarda ipek gonderiyoruz.” Baska bir deyi§le, giimii§, o kitamn para madeni, Asya’ya meta-fiyaUan, bu metalan iireten
iilkede (Ingiltere’de) yiikseldigi iSin degil, bu metalan ithal eden iilkedeki asm ithal sonucu fiyatlar du§mu§ oldugu igin, meta yerine gonderilmistir; ve bu, gumiisu ingiltere Fransa’dan aldigi halde ve kar§ihgim kismen alUnla odemek zorunda oldugu halde boyle olmu§tur. Currency teorisine gore, fiyatlann, yapilan bu gibi ithaller sonucu ingiltere’de diismesi, Hindistan’da ve gin’de yukselmesi gere-kirdi. Bir ba§ka ornek. Lordlar Kamarasi Komitesinde (C. D. 1848-57) Liverpool’lu ilk tiiccarlardan birisi soyle tamklik ediyor: - “1994. 1845 yih sonunda [pamuk iplikciliginden] daha kazanch ve boylesine biiyuk kar-lar saglayan bir ba§ka i§ yoktu. Pamuk stoku biiyiik ve iyiydi, ise [sayfa 489] yarar pamugun libresi 4 peniye saUn ahnabilirdi, ve bu pamuktan, iyi secunda mule twist No 40, 4 peniyi gecmeyen bir maliyeUe yapilabilir, yani iplikci icin libre basma biitiin gider 8 peniyi gecmezdi. Bu iplik, Karl Marks
491 Kapital III
biiyiik miktarlarda satihr ve libresi IOV2 ve 1VA peniden eyliil ve ekim aylan igin biiyiik sozle§meler yapihrdi, ve bazi durumlarda iplikgiler, pamugtin ilk maliyetine e§it kar saglarlardi.” “1996. Bu i§ kolu, 1864 ba§lanna kadar kazangh olmaya devam etti.” - “2000. 3 Mart 1844’te pamuk stoku [627.042 balya] bugiinkiiniin [3 Mart 1848’de 301.070 ba-lya olan stokun] iki kati idi ama fiyati libre ba§ina VA peni daha pahah idi.” [5 peniye kar§ihk 6'/4 peni.] Ayni zamanda, secunda mule twist No 40 iyi makine ipliginin libresi 1847 Ekim ayinda \VA-\2 peniden 9>/2 peniye, aralik sonunda 7% peniye dii§tii; iplik, egirildigi pamugun sati-nalma fiyatina satildi (Ibid, n° 2021 ve 2022). Bu, sermaye “kit” oldugu igin, paranin “pahali" olmasi gerektigini soyleyen Overstone’un bilge-ligindeki bencilligi ortaya koymaktadir. 3 Mart 1844’te banka faiz orani %3 idi; 1847 Ekim ve Kasiminda %8 ve 9’a yiikseldi, ve 3 Mart 1848’de hala %4 idi. Pamuk fiyatlan sati§lannin biisbiitiin durmasi ve bunu izle-yen yuksek faiz oraniyla birlikte ortaya gikan panik sonucu, ikmal duru-muna tekabiil eden fiyatlann 50k altina dii§tii. Dolayisiyla bir yandan 1848 yihnda ithalatta biiyiik bir dii§me, ote yandan da, Amerika’daki iiretimde bir azalma goriildu; boylece, 1849 yihnda pamuk fiyatlannda bir yukselme oldu. Overstone’a kalirsa, iilkede pek 50k para oldugu igin metalar da fazla pahahydi. “2002. Pamuklu sanayiindeki son gerileme, hammadde stoku 50k fazla azalmakla birlikte fiyaUar daha diisuk goriindiigune gore, hammadde kitligma baglanamaz.” Overstone, fiyaUan ya da metalann degerini paranin degeriyle, yani faiz oraniyla ne giizel de birbirine kansUriyor. Soru 2026’ya verdigi yanitta Wylie, Currency teorisi iizerine genel yargi-sini ozetliyor, ve buna dayanarak da 1847 Mayisinda Cardwell ile Sir Charles Wood, “1844 tarihli Banka Yasasim biitiin hukumleriyle uygula-ma zorunlulugunu teyit ediyorlar.” - “Bu iilkeler bana oyle geldi ki, nite-likleri geregi, paraya yapay olarak yuksek bir deger ve biitiin meta ve iiriinlere yapay ve mahvedici du§uk bir deger vereceklerdir.” - Bu Banka Yasasimn genellikle i§ hayaU iizerindeki etkileri ile ilgili olarak da §unlan soyliiyor: “ImalaUn yapildigi kenUerden, Birle§ik Devletler’e giden mallann saUn ahnmalan igin
tiiccarlar ile bankerler iizerine gekilen ve normal dort ay vadeli olan poligeler, biiyuk fedakarhklara kaUanilmaksi-zin iskonto ettirilmedigi igin, bu dort ayhk poligelerin iskonto edilmez hale geldigi 25 Ekim tarihli (Banka Yasasimn yiiriirliikten kaldinldigi) Hiikiimet Genelgesine kadar, sipari§lerin yerine getirilmesi biiyuk OIQU-de engelleniyordu.” (2097). - Daha sonra, Banka Yasasimn yiiriirliikten kaldirilmasimn ta§rayi da ferahlattigim goriiyoruz. - “2102. Gegen ekim ayinda [1847] burada mal satin ahp da sipari§lerinin, ne kadar miim-kiinse o kadanm hemen kesintiye ugratmayan Amerikah ahci, yok [sayfa 490] gibiydi; ve paranin pahahhgi haberi Amerika’ya ulasmca biitiin yeni sipari§ler kesildi.” - “2134. Tahil ile sekerin ozel bir durumu vardi. Tahil piyasasini, ahnacak iiriiniin durumu, §ekeri ise biiyiik stoklar ile ithalat
92
Karl Marks Kapital III
etkilemi§ti.” - “2163. Amerika’ya olan borclanmizin ... bir kismi, sevkedi-len mallann zorunlu sati§lan ile tasfiye edildi ve korkanm ki, geriye kala-ni da, buradaki iflaslar ile iptal edildi.” “2196. Dogru animsiyorsam, 1847 Ekiminde bizim borsada yiizde 70 faiz odendi.”. [Uzun siiren yan etkileriyle 1837 bunahmini 1842’de normal bu-nalim-sonrasi donem izledi ve asm-iiretimi kabul etmemekte -ciinkii boyle bir §ey, viilger ekonomiye gore sacma ve olanaksizdi- ayak direy-en sanayiciler ile tiiccarlann bencil korliigii en sonunda oyle bir kan§ikliga yolacti ki, Currency Okulu kendi dogmasini ulusal olciide uygulamaya koyma olanagini buldu. 1844 ve 1845 tarihli banka mevzuati yasalasU. 1844 tarihli Banka Yasasi, ingiltere Bankasini, iki kisma, para bas-ma kismi ile bankacihk i§lemleri kismina ayirdi. Birinci kisim, 14 milyon tutannda teminat -belliba§h kismi devlet borclan- ile, butun madeni birikimi -bunun dortte-birinden fazlasi giimii§ olamaz- kabul eder ve bu toplam tutannda banknot cikartir. Bu banknoUar, halkin elinde bulun-madigi siirece, bankacihk kisminda ahkonulur ve, giinliik kullanim icin gerekli kiiciik bir sikke miktan (bir milyon kadar) ile birlikte, her an em-re hazir yedegini te§kil eder. Banknot cikartan kisim, halka, banknot kar§ihgmda altin ve altin kar§ihginda banknot verir; halkla olan diger i§-lemleri bankacihk kismi yiiriitiir. Ingiltere ile Galler’de 1844’de kendi banknotlarim cikartma yetkisi verilen ozel bankalann bu ayncahklan de-vam etti, ancak cikartacaklan miktar saptandi; bu bankalardan birisi kendi banknotlarim cikartmaya son verdigi takdirde, Ingiltere Bankasi, boylece ortaya cikan miktann iicte-ikisi kadar kendi kar§ihksiz banknot-lanni artirabilir; bu §ekilde cikarttigi banknotlar 1892 yihnda 14 milyon-dan 16'/2 milyon (tarn olarak soylenirse 16.450.000) sterline cikmi§ oldu. Demek ki, bankanin hazinesinden cikan her altin be§ sterlin icin, be§ sterlinlik bir banknot, banknot cikartma kismina doner ve yokedilir; hazineye giden her be§ altin sterlin icin yeni bir be§ sterlinlik banknot, dola§ima girer. Bu sekilde, Overstone’un, madeni dola§im yasalanni siki
sikiya izleyen ideal kagit para dola§imi uygulamaya konulmu§tur ve boylece, Currency teorisi savunuculanna gore, bunahmlar arhk tiimiiyle sona erdirilmistir. Oysa ashnda, Bankanin birbirinden bagimsiz iki kisma aynlmasi, kritik zamanlarda, yonetimi, bankanin butun mevcut olanaklanndan ra-hatca yararlanma olasihgindan yoksun birakmi§Ur; boylece, oyle durumlar olabilir ki, bankacihk kismi iflasin e§iginde oldugu halde ihrac kismimn elinde, 14 milyonluk teminata ek olarak, hie el suriilmeyen bir-kac milyon altin bulunabilir. Ve bu, hemen hemen her bunahmda, biiyuk [sayfa 49i] kismi, bankanin degerli maden rezervi ile “kar§ilanmasi gereken biiyuk bir altin ihracinin yeraldigi donem bulundugu icin cok daha da ko-lay olabilir. Ne var ki, o zaman disanya giden, her alUn be§ sterlin icin, iil-keici dola§im be§ sterlinlik bir banknottan yoksun kalacak ve boylece, dola§im araci miktan tarn da kendisine en fazla gereksinme bulundugu Karl Marks
493 Kapital III
sirada azalacaktir. Demek ki, 1844 tarihli Banka Yasasi, butun Ucaret alemini, boylece, bunahmin paUak verdigi anda yedek bir banknot istifi yapmaya te§vik etmekte, ba§ka bir deyi§le, bunahmi hizlandirmakta ve yogunlasUrmaktadir. Kritik anlarda, parasal araca, yani odeme araclan-na kar§i talebin bu gibi yapay yollardan yogunlasUnlmasi ve aym anda da arzin sinirlandinlmasi ile Banka Yasasi, faiz oranini, bunahm sirasinda §imdiye degin goriilmeyen bir yukseklige cikartmi§ oluyor. Dolayisiyla, yasa, bunahmlari yokedecegi yerde, ya butun sanayi aleminin ya da Banka Yasasinin yokolup gidecegi bir noktaya kadar yogunlasUrmi§ oluyor. Hem 25 Ekim 1847’de ve hem de 12 Kasim 1857’de bunahm boyle bir noktaya kadar ula§ti; hiikiimet o sirada, 1844 tarihli yasayi yiiriirliikten kaldirarak, Bankamn banknot cikartma tahdidini kaldirdi ve bu da her iki halde, bunahmin iistesinden gelinmesine yetti. 1847’de, birinci sinif teminaUar kar§ihginda tekrar banknot cikartilacagi konusun-da verilen giivence, isUfteki 4-5 milyon sterlinlik banknotun yeniden gun i§igina cikmasina ve dola§ima sokulmasina yetU; 1857’de, yasal miktan asan banknot cikartilmasi, neredeyse bir milyona ula§ti, ama bu ancak cok kisa bir sure devam etti. §urasini da belirtmek gerekir ki, 1844 mevzuaU hala, madeni pa-rayla yapilan odemelerin durduruldugu ve banknoUann devalue edildigi bir donem olan 19. yuzyilin ilk yirmi yihni animsatan izleri ta§imaktadir. BanknoUann ta§idiklan giivenceyi kaybedecekleri korkusu hala acikca bellidir. Ama bu kaygi tamamen dayanaksizdir, ciinkii 1825 yihnda bile, dola§imdan cekilmi§ bulunan bir sterlinlik eski banknot stokunun orta-ya cikartilarak dola§ima sokulmasi, bunahmi sona erdirdi ve boylece, en yaygin ve derin giivensizlik zamanlannda bile, banknoUann guvencesi-nin sarsilmadigim taniUami§ oldu. Ve bunun anla§ilmasi hie de giic degi-ldir, Qiinkii ne olursa olsun butun ulus, kendi giivencesi ile bu deger sembollerini desteklemektedir. -F. E.) §imdi de, Banka Yasasinin etkisi iizerine yapilan birka? yoruma gozatalim. John Stuart Mill, 1844* tarihli Banka Yasasinin asm-spekiilasyo-nu engelledigine inaniyor. Ne muUu ki, bu bilge ki§i, 12 Haziran 1857’de konu§tu. Dort ay sonra bunahm paUak verdi. O, diipediiz, “banka mu-diirleri ile
genellikle ticaret erbabini, bunlar, Ucari bunalimin niteligin-den daha iyi anladiklan, ve a§inspekiilasyonu desteklemekle hem kendilerine ve hem de halka yapUklan biiyuk kotiiliik icin” kuUadi. (B.C. 1857, n° 2031.) [sayfa 492] Bilge ki§i Bay Mill, “Ucret odeyen fabrikatorler ile digerlerine avans olarak verilmek iizere,” bir sterlinlik banknot cikartildigi takdirde, “... bu banknoUann, bunlan tiikeUm icin harcayan kimselerin ellerine gecebile-cegini ve bu durumda, bu banknoUann kendilerinin, metalar icin bir talep te§kil edecegini ve bir sure icin fiyatlarda bir yukselmeye yolacabi* 1894 Almanca baskida: 1847. -Ed.
94
Karl Marks Kapital III
lecegini” [2066] diisuniiyor. Acaba Bay Mill, fabrikatorlerin i§Silere altin yerine kagitla odeme yaptiklan igin daha yiiksek bir iicret mi odeyece-klerini saniyor? Yoksa o, fabrikator, 100 sterlinlik banknot halinde aldigi borcu altinla degi§tirmi§ olsa, bu ucretlerin, derhal bir sterlinlik, bank-notlarla odenmesi halinden daha mi az bir talep te§kil edecegine ina-niyor? Ornegin o, bazi maden bolgelerinde, ucretlerin yerel bankamn banknoUan ile odendigini ve bu yuzden birkac i§cinin birarada tek bir be§ sterlinlik banknotu aldigini bilmiyor mu? §imdi bu onlann taleplerini artirmi§ mi oluyor? Yoksa bankerler fabrikatorlere, biiyuklere gore kiiciik banknotlarla daha kolay ve daha cok miktarda mi para veriyor? [Mill’in bir sterlinlik banknoUara kar§i olan bu garip korkusu, eko-nomi politik iizerine olan tiim yapiti, celi§kiye kar§i hie duraksama gos-termeyen bir secmeciligi aciga vurmami§ olsaydi, anla§ilmaz ve acik-lanamaz bir sey olurdu. Bir yandan, Overstone’a kar§i Tooke ile bircok noktada fikir birligi halinde; ote yandan, meta-fiyaUannin, mevcut para miktan ile belirlendigine inaniyor. I§te bunun icin, oteki biitiin ko§ullar e§it olmak iizere, her cikartilan bir sterlinlik banknot igin, bir altin sterli-nin, Bankamn kasalanna dogru yola koyulacagina hi? akli kesmiyor. Dola§im araci miktannin artabileceginden ve dolayisiyla degerinin dii-§eceginden, yani metafiyatlarimn yukseleceginden korkuyor. Yukarda sozii edilen kaygimn ardinda yatan i§te yalmzca budur. -F. E.) Tooke, C. D. 1848-57 oniinde, Bankamn iki kisma aynlmasi, ve banknotlann madeni paraya Qevrilmesini garanti altina almak igin ahnan gereksiz onlemlerle ilgili olarak §u g6rii§leri one siiriiyor: 1837 ve 1839 yillanna gore, faiz oramnda 1847’de goriilen daha biiyuk dalgalanmalann biricik nedeni, Bankamn iki kisma aynlmasidir (3010). - BanknoUann giiveni ne 1825’te ve ne de 1837 ile 1839’da etki-lenmi§ oldu (3015). 1825’te altina kar§i olan talebin tek amaci, ta§ra bankalanmn bir sterlinlik banknoUanna olan giivenin biitiiniiyle sarsil-masiyla ortaya Sikan
bo§lugun doldurulmasiydi; bu bo§luk, Ingiltere Ban-kasi da bir sterlinlik banknotlar gikartana kadar yalmz altin ile dol-durulabildi (3022). - 1825 Kasim ve Arahginda, ihracat amaglan iSin alUna kar§i en ufak bir talep bulunmuyordu (3023). “iSerde oldugu kadar disarda da goriilen bu giiven kaybi kar-§isinda, temettiiler ile mevduatlann odenmesinin durdurulmasi, bank-noUann odenmesinin durdurulmasindan ?ok daha tehlikeli sonuglar verebilirdi (3028).” “3035. Eninde sonunda banknotlann altina Sevrilebilmesini tehli-keye atabilecek bir durumun, bir ticari bunahm sirasinda daha da ciddi [sayfa 493] guQlukleri birlikte getirebilecek bir durum oldugunu soyleyemez misiniz? - Kesinlikle soylenemez.” “1847 yih boyunca ... daha fazla miktarda dola§im araci gikarul-masi, 1825 yihnda oldugu gibi, bankamn kasalannin tekrar dolmasina katkida bulunabilirdi” (3058). Karl Marks
495 Kapital III
1857 B. A. Komitesinde Newmarch §6yle tamkhk ediyor: “1357. (Bankanin) kisimlannin bu §ekilde ayrilmalannin ... birinci kotii etkisi ... ve, kiilce rezervinin ikiye boliinmesinin kacinilmaz sonucu, ingiltere Ban-kasinin, bankacihk i§lemlerinin, yani Ingiltere Bankasinin, onu iilkenin ticaret hayati ile en yakin temasa getiren i§lemlerinin tamamimn, daha onceki rezerv miktannin ancak yansiyla yurutiilmesi olmu§tur. Rezervin boylece ikiye bolunmesiyle oyle bir durum ortaya cikmistir ki, bankacihk kisminin rezervi, kiiciik olciide bile olsa bir azalma gosterdigi anda, Bankanin iskonto orani iizerinde degi§iklik yapmasi zorunlu hale gel-mistir. Dolayisiyla, bu azalan rezervler, iskonto oraninda sik sik degi§ik-liklere ve ani yukselmelere yolacmaktadir.” - “1358. 1844’ten beri degi§ikliklerin” [1857 Haziranina kadar] “sayisi altmi§i bulmu§tur, oysa 1844’ ten once, ayni siiredeki degisMkler hie ku§kusuz bir diizineye bile ula§-mamistir.” 181 l'den beri Ingiltere Bankasinin mudiirii ve bir sure icin de Gu-vemorii olan Palmer’in, C. D.. 1848-57 Lordlar Kamarasi Komitesindeki tanikligi ozellikle ilginctir: “828. 1825 Arahgmda, bankada kalan kiilce rezervi yakla§ik 1.100.000 sterlindi. Eger bu Yasa [1844 tarihli Banka Yasasi] yuriirliikte bulunsaydi banka o sirada kuskusuz in toto* iflas ederdi. Arahkta, sam-nm, bir haftada 5-6 milyon banknot cikartildi ve o sirada panik hafifletilmis. oldu.” “825. Banka eger o sirada gormu§ bulundugu i§lemleri yiiriit-meye kalkismi§ bulunsaydi, bugiinkii Yasamn ba§ansizhga ugrayacagi birinci donem [1 Temmuz 1825’ten beri] 28 §ubat 1837 idi; o donemde bankanin elinde 3.900.000-4.000.000 sterlin degerinde kiilce vardi, ve Bankanin rezervinde yalnizca 650.000 sterlin kalmis. olacakU. Diger bir donem 1839 yihnda, 9 Temmuzdan 5 Arahga kadar devam eden do-nemdi.”. - “826. Bu donemdeki rezerv miktan neydi? Yedek, 5 Eyliilde toplam 200.000 sterlin daha azdi (the reserve was minus altogether £ 200.000). 5 Kasimda, yakla§ik bir, bir-bucuk milyona yiikseldi.” - “830. 1844 tarihli Yasa, bankanin, 1837 yihnda Amerikan ticaretine yaptigi yar-dimi engellerdi.” - “831. Belli bash Amerikan firmalanndan iicii iflas etti. ... Amerika’yla ilgili hemen biitiin firmalar, giivenilemez bir duruma dii§-tiiler ve Banka o sirada
yardima gelmeseydi, bir-iki firmadan fazlasinin, i§lerini siirdiirebileceklerini sanmiyorum.” - “836. 1837 bunahmi, [sayfa 494] 1847 bunahmi ile kiyaslanamaz. 1837 yihndaki bunahm ba§hca Ame-rika ticaretine inhisar ediyordu.” - 838. (1837 Haziran basmda banka yonetimi bunahma care bulma sorununu tarti§ti. ) “Bazi baylar ... uygula-nacak en dogru ilkenin faiz oraninin yukseltilmesi oldugu diisuncesini savundular, boylece meta-fiyatlan dii§urulmu§ olacakti; kisacasi, parayi pahahlandinp metalan ucuzlatarak, di§ odemeler yapilabilecekti.” - “906. * Tamamiyla. -f.
96
Karl Marks Kapital III
Bankamn giiciiniin, yani fiili sikke miktannin eski ve dogal yontemlerle sinirlandinlmasi yerine, 1844 tarihli yasa ile yapay bir sinirlandirma geti-rilmesi, yapay giiglukler yaratma egilimini ta§ir ve dolayisiyla, meta-fiyat-lari uzerinde gereksiz bir i§lem Yasa hukumleri uyannca gerekli olabilir.” - “968. 1844 tarihli Yasa hukumlerini i§leterek, normal ko§ullar altinda kiilce rezervini fiilen dokuz-bucuk milyonun altina indiremezsiniz. O za-man bu, fiyatlar ile kredi uzerinde bir baskiya yolacar ve di§ iilkelerle yapilan ticarette kambiyo kurlannda, altin ithalini artiracak bir kan§iklik yaratarak emisyon kismimn kasalanndaki altin miktanm buyiitiir.” - “996. §imdi sizin (bankamn) tabi oldugunuz sinirlandirmalar altinda siz, kambiyo kurlan uzerinde etkin olabilmek icin giimii§ gerektigi bir sirada, elinizin altinda yeterli olciide gumiis. bulunmayacaktir.” - “999. Bankamn kasalanndaki gumiis. miktanm be§te-bir olarak sinirlandiran hiik-miin amaci nedir? Bu soruyu yamtlayamam.” Bunun amaci, parayi pahalandirmakti; Currency teorisi dismda, bankamn iki kisma aynlmasi ve Iskoc ve irlanda bankalanmn, belli bir miktann otesinde cikartacaklan banknoUann kar§ihgi olarak altin rezervi bulundurma zorunlulugunun konulmasi aym amaca dayahydi. Bu usul, maden rezervinin bir merkezde toplanmamasi sonucunu dogurdu ve boylece aleyhteki kambiyo kurlannin diizeltme giicii azaltilmi§ oldu. A§agidaki biitiin ko§ullann amaci faiz oranini yiikseltmekti: ingiltere Ban-kasi, kar§ihgmda altin rezervi bulunmasi hali di§inda, 14 milyonun iize-rinde banknot cikartamayacakti; bankacihk kismi, siradan bir banka gibi yonetilecek para bolken faiz oranini dusurmeye, para kitken faiz oranini yiikseltmeye cahsacakti; Kita Avrupasi ve Asya ile kambiyo kurlannin ba§hca diizeltme araci olan gumiis. rezervinin sinirlandinlmasi; Iskoc ve Irlanda bankalan ile ilgili olan ve ihracat icin hie bir §ekilde altina gerek-sinme gostermeyen, ama §imdi, bunlann cikarttiklan banknoUann ta-mamen hayali olan Qevrilebilirligini saglamak bahanesiyle altin bulundurulmasim zorunlu kilan hiikiimler. Gergek sudur ki, 1844 tarihli yasa, IskoS bankalannda ilk kez 1857 yihnda alUna kar§i bir hiicuma neden oldu. Yeni Banka mevzuati,
di§anya alUn aki§i ile i? piyasa amaglan igin olan alUn aki§i arasinda herhangi bir aynm da yapmiyor; ama soyle-meye gerek yoktur ki, bunlann etkileri tamamen farklidir. Dolayisiyla da, piyasa faiz oramnda siirekli biiyiik dalgalanmalar meydana geliyor. Gumu§ ile ilgili olarak Palmer, iki ayn nedenle, 992 ve 994 numarah yanitlannda, bankamn yalmzca kambiyo kurlannin Ingiltere lehine ol-dugu zaman, yani gumu§ ?ok bolla§Uginda, banknot kar§ihginda gumu§ [sayfa 495] saUn alabildigini soyliiyor; gunku: “1003. Giimii§ olarak onemli miktarda kiilge bulundurmamn tek amaci, kambiyo kurlan iilke aleyhi-ne oldugu siirece, di§ odemeleri kolayla§UrmakUr.” - “1004. Gumu§ ... diinyamn her yerinde para olan bir metadir, ve dolayisiyla da [di§ ode-meler] amaci icin ... en dolaysiz metadir. Son zamanlarda Birle§ik Dev-leUer yalmzca alUn kabul etmektedir.”. Karl Marks
497 Kapital III
Ona gore, aleyhte olan kambiyo kurlan, di§ ulkelere altin aki§ina yolagmadigi siirece, darhk zamanlannda bankanin faiz oranim eski %5’lik diizeyin uzerine gikartmasina gerek yoktu. 1844 tarihli yasa olmasaydi, banka, kendisine getirilen biitiin birinci sinif poligeleri hi? gugliik qek-meden iskonto edebilirdi. [1018-20.] Ama, 1844 tarihli yasa ve bankanin 1847 Ekiminde iginde bulundugu durum kar§isinda, “bankanin kredi firmalanndan isteyebilecegi ve bunlann da, odemelerini yapabilmek igin vermekten kaginabilecekleri hiS bir faiz orani yoktu” [1022]. Ve bu yiik-sek faiz orani da, Yasamn tarn amaciydi. “1029. ... Faiz oramnin di§ talepler [degerli madenler iSin] iizerin-deki etkisi ile iilke igersindeki bir kredi siki§ikligi doneminde Banka iizerindeki baskiyi frenlemek amaciyla faiz oranindaki yukselme arasin-da benim gizmek istedigim biiyuk aynm.” -"1023. 1844 tarihli yasadan once ... kurlar iilkenin lehinde iken ve biitiin iilkede kesin bir panik ve endise varken, banknot cikartilmasi icin konulmu§ hie bir sinir yoktu ve bu bunalim durumu ancak boyle hafifletilebilirdi.” Ingiltere Bankasinin yonetiminde 39 yil bir yer i§gal eden bir kim-se i§te bunlan soyliiyor. §imdi de, ozel bir bankeri, 1801’den beri Spoo-ner, Attwood and Co. firmasimn ortaklanndan olan Twells’e kulak verelim. 1857 tarihli B. C.’de dinlenen tamklar arasinda yalmz o, iilkenin igersinde bulundugu gergek durumu gormemize yardim ediyor ve yaklasan bunahmi goriiyor, Ne var ki o da, baska bakimlardan Birming-ham’h bir litUe-shilling adamidir; tipki, bu okulun kuruculan olan ortakla-n Attwood karde§ler gibi. (Bkz: Zur Kritik der pol. (Ek., s. 59.*) §6yle tamklik ediyor: “4488. Sizce, 1844 tarihli yasa nasil i§ledi? - Sorunuzu eger bir banker olarak yamtlamam gerekirse, Yasamn fazlasiyla iyi i§ledigini soyleyebilirim, Siinkii, bankerler ile her tiirden [para] kapita-listler igin zengin bir verim sagladi. Ama bu yasa i§lerini giivenle diizen-leyebilmesi igin iskonto oramnin kararh olmasini isteyen diiriist ve Qah§kan i§adamlan igin ?ok kotii i§lemi§ oldu. ... Bor? para vermeyi pek karh bir i§ haline getirdi,” - “4489. O, [Banka Yasasi] Londra’daki ticaret bankalanmn, hisse senedi sahiplerine %20-%22 kar vermelerini saglami§ oldu degil mi? - Gegen gun bunlardan
birisi %18, ve saninm bir baskasi %20 veriyordu; bunlann, 1844 tarihli yasayi ?ok kuwetle desteklemeleri gerekir.” - “4490. Biiyuk sermayesi olmayan kiigiik i§adamlan ile saygi-deger tiiccarlan ... gergekten de ?ok biiyuk sikinUya sokuyor [sayfa 496] -Benim bu konuda bilgi edinmemi saglayan tek yol, bunlara ait olan ve §a§irtici miktarlara ulasan 6denmemi§ poligeleri gormemdir. Bunlann, hepsi de daima kiigiik meblaglar, belki de 20 ile 100 sterlin arasinda; bunlann biiyuk bir kismi 6denmemi§ ve iilkenin her yanina 6denmemi§ olarak geri doniiyorlar; bu her zaman, kiigiik esnaf ... arasindaki biiyuk sikintimn bir belirtisidir.” - 4494. §imdi o, i§lerin karh olmadigini soyliiy* Ekonomi Politigin Ele$tirisine Katki, s. 111. -Ed.
98
Karl Marks Kapital III
or. Asagidaki sozleri, hie kimsenin bir bunahmdan en ufak bir ku§ku bile duymadigi sirada, bunahmin gizli varhgini farkettigini gostermesi baki-mindancokonemlidir. “4494. Mallann fiyati Mincing Lane’de ayni kahyor, ama hie bir §ey sattigimiz yok, ne fiyatta olursa olsun satamiyoruz; nominal fiyati koruyoruz.” - 4495. §u olayi anlatiyor: Bir Fransiz, Mincing Lane’deki bir komisyoncuya belli bir fiyatta satilmak iizere 3.000 sterlinlik mal gonde-riyor. Komisyoncu istenilen fiyati kabul edemiyor ve Fransiz da bu fi-yatin altinda satamiyor. Metalar satilmiyor, ama Fransiz’a para gerek. Bu durumda komisyoncu ona 1.000 sterlin avans veriyor ve Fransiz da, mallanni teminat gostererek komisyoncuya iic ay vadeli 1.000 sterlinlik bir police cekiyor. Uc ay sonra policenin vadesi geliyor ama mallar gene satilmiyor. Komisyoncu policeyi odemek zorunda kahyor ve 3.000 sterlinlik teminata sahip oldugu halde bunu nakite ceviremiyor ve bunun sonucu giic duruma dusuyor. Boylece bir kimse kendisiyle birlikte bir baskasim da zor duruma sokmu§ oluyor. - “4496. Biiyiik ihracatia ilgili olarak ... iilke icersinde i§lerde bir durgunluk oldugunda, bu zorunlu ola-rak ihracati kamcihyor.” - “4497. Ulke icersindeki tiiketimin azaldigini mi saniyorsunuz? - Gergekten qok fazla ... biiyiik dlqiide ... kiiciik esnaf bu konuda en iyi otoritedir.” - “4498. ithalat gene de cok biiyuk; bu, tiiketimin fazla oldugunu gostermiyor mu? - Gosteriyor, eger satabilirse-niz, ama depolann cogu bu mallarla dolu; soziinii ettigim §u olayda, elde, satilmayan 3.000 sterlin degerinde mal var.” “4514. Para degerli oldugunda, sermayenin ucuz oldugunu soyle-yebilir misiniz? - Evet.” Demek ki bu adam, yuksek bir faiz orani degerli bir sermaye ile ayni seydir diyen Overstone ile hie de ayni fikirde degil. A§agidaki satirlar i§lerin nasil yurutiildiigiinii gosteriyor: “4616. Digerleri, cok ileri gidiyor ve §a§ilacak ithalat ve ihracat i§leri ceviriyorlar; sermayelerinin kendilerine sagladigimn cok otesinde biiyuk i§ler; biitiin bunlardan hie kusku yok. Bu adamlar basanya ula§abilirler; giri§tikleri tehlikeli i§te sanslan yardim eder, biiyuk servetier elde edebilirler, i§lerini yoluna
koyarlar. §imdi i§lerin biiyuk oleiide yiiriitiildiigii sistem i§te bu. Bir sevkiyatta yiizde 20, 30, 40 kaybi goze alanlar var, bir dahaki riskli i§ bu kayiplanni geriye getirebilir. Ardarda ba§ansizhga ugrarlarsa mahvo-lup giderler; son zamanlarda bu gibi durumlara sik sik rashyoruz; ticari firmalar geriye bir kuru§ birakmadan iflas edip gidiyorlar.” [sayfa 497] “4791. Diisuk faiz orani [son on yildaki] bankerler aleyhine i§liyor, dogrudur, ama sizlere defterleri gostermeden §imdiki karlann [kendi karlannin], eskisine gore ne denli yuksek oldugunu anlatmak cok giic olur. Fazla para cikartilmasi nedeniyle faiz dii§tiigii zaman, biiyuk mevduatianmiz bulunur; faiz yuksek olursa, bundan bu sekilde yararlamnz.” - “4794. Para, lhmh bir faiz oramnda iken bize daha fazla talep yapihr; daha fazla bore veririz; bu i§ [biz bankerler icin] boyle i§ler. Faiz orani Karl Marks
499 Kapital III
yukselince biz de ortalamamn iizerinde faiz alinz; almamiz gerekenin iizerinde faiz alinz.” Ingiltere Bankasinin cikarttigi banknoUann kredisinin, biitiin uzm-anlarca her tiirlii ku§kunun otesinde kabul edildigini g6rmii§ bulunuyo-ruz. Gene de Banka Yasasi bu banknoUann cevrilebilirligi icin, altin olarak dokuz-on milyonu tamamen baghyor. Bu rezervin kutsalhgi ve dokunul-mazhgi boylece, eski zamanlardaki iddiharcilar arasinda goriilenden cok daha ileriye goturulmiis. oluyor. Mr. Brown (Liverpool), C. D.1847-57 Ko-misyonunda §6yle tamkhk ediyor: “2311: Bu para [emisyon kismindaki maden rezerv], Parlamento Yasasini ihlal etmeksizin el siirulemedigine gore, denize dokulmiis. gibidir.” Daha once de adi gecen ve yaptigi taniklik, Londra’daki modem in§aat sistemini gostermek icin de kullanilan (Kitap II, Boliim XII) in§aat miiteahhidi E. Capps, 1844 tarihli Banka Yasasi konusundaki kamsini §6yle ozetliyor [B. A. 1857]: “5508. Butunuyle bakildiginda ... §imdiki sistem [Banka Yasasinin getirdigi sistem] demek ki size gore sanki, sa-nayiin karlanni zaman zaman tefecinin cebine aktarmak icin kurnazca duzenlenmis. bir plan gibidir, oyle mi ? - Evet oyle. Yapi i§inde bunun boyle i§ledigini biliyorum.” Daha once de soylendigi gibi iskoc bankalan da, 1845 tarihli Banka Yasasi ile, ingiliz bankalanna benzeyen bir sistem altina zorla sokulmu§tu. Bunlar, her banka icin saptanan sininn otesinde banknot cikartmak icin altin rezervi bulundurma zorundaydilar. Bunun sonucu, 1848-57 C. D. Komisyonundaki §u tamgin sozlerinden anla§ilabilir. Bir Iskoc Bankasinin mudiirii Kennedy: “3375.1845 tarihli Yasa-mn yuriirliige girmesinden once Iskocya’da, alUn dola§imi diyebilecegimiz bir sey var miydi? - Hayir, hie yoktu.” - “3376. O zamandan beri, herhan-gi ek bir dola§im oldu mu? - Hayir olmadi; halk alUndan ho§lanmaz.” -3450. Iskoc bankalanmn 1845’ten beri tutmak zorunda olduklan yakla§ik 900.000 sterlin tutanndaki alUn, onun kanisinca, yalnizca zararh olabilir ve “iskocya’nin sermayesinin bu kadarhk bir kismim kar getirmeyecek bir bicimde emmektedir. “
Aynca, Union Bank of Scotland'm mudurii Anderson da diyor ki: “3588. iskoc bankalanmn altin icin ingiltere Bankasi iizerindeki tek baskisi doviz icindi oyle mi? - Oyle, ve bu baski, Edinburgh’ta altin [sa^s] tut-makla kalkmi§ olmayacaktir.” - “3590. ingiltere Bankasinda” [ya da ingiltere’deki ozel bankalarda] “ayni miktarda teminata sahip olmakla, ingiltere Bankasina bir altin aki§i yapmadan once ne kadar giiciimiiz varsa gene o kadar giiciimiiz var.” Ensonu, Economist ’ten (Wilson) bir yazi aktanyoruz: “iskoc bankalan, Londra’daki subelerinde, kullamlmayan nakit meblaglan tutuyor-lar; bu subeler de bunlan ingiltere Bankasina koyuyor. Bu durum iskoc bankalanna, bu meblaglann sinirlan icersinde bankamn madeni rezerv-leri iizerinde kullanma hakki saghyor, ve bu para, di§ odemelerin yapil-
00
Karl Marks Kapital III
masi gerektigi anda gerekli bulunan bu yerde daima bulunmaktadir.” -Bu sistem, 1845 tarihli Yasa ile bozulmu§ bulunuyor: 1845 tarihli Yasamn Iskocya iizerindeki etkisi sonucu “son zamanlarda bankamn sikkelerin-de, Iskocya’daki sirf olasihga dayah bulunan ve belki de hie yapilamaya-cak olan bir talebin kar§ilanmasi icin biiyuk bir aki§ gorulmu§tur. ... Bu doneme kadar, biiyuk bir miktar, diizenli olarak Londra ile Iskocya arasin-da gidip gelirdi. Bir Iskoc bankasinin, kendi banknotlan icin artan bir talep bekledigi bir an gelince, Londra’dan bir sandik altin getirildi; bu donem gecince de ayni sandik, cogu kez acilmadan Londra’ya geri gonderildi.” (Economist, October 23, 1847 [s. 1214-1215].) [Ve, Banka Yasasinin babasi, banker Samuel Jones Loyd, nami diger Lord Overstone biitiin bunlara ne diyor? Daha 1848’de, Ticari Bunahm konusundaki Lordlar Kamarasi Ko-mitesinde 25 Ekim 1847 tarihli Hiikiimet Mektubunun verdigi, banknot cikartilmasimn artinlmasi yetkisinin bile bunahmin §iddetini azaltmaya yettigi olgusuna kar§in, “yeterli sermaye yoklugunun neden oldugu bunahm ve yiiksek faiz oraninin, fazladan banknot cikartilmasiyla ortadan kaldinlamayacagini" (1524 ) yinelemisU: O, “Yiiksek faiz ile sanayi karlanndaki dii§menin, sanayi ve tica-ret amaclan icin kullamlabilecek maddi sermayedeki azalmanin zorun-lu bir sonucu” (1604) oldugu gorusunii savunuyordu. Ve bununla birlikte, aylardir sanayiin icersine diisWgu bunahm, depolan dolduran, ta§iran, ama fiilen satilamayan maddi meta-sermayeden ibaret bulunuyordu; i§te sirf bu yuzden, maddi iiretken sermaye, daha fazla satilmasi olanak-siz meta-sermaye iiretmemek icin, biitiiniiyle ya da kismen bo§u bosuna beklemektedir. Ve, 1857 tarihli Banka Komitesinde de soyle diyordu: “1844 tarihli yasa ilkelerine olan kesin baghhk ve uygulanmasinda gosterilen ca-bukluk ile her sey diizen ve yumu§aklik icersinde gecti, parasal sistem giivenli ve saglamdir, iilkedeki gonenc tarti§ilamaz durumdadir, 1844 tarihli
yasamn erdemine olan kamu giiveni giinden giine giiclenmekte, ve eger komite, bu yasamn dayandigi ilkelerin saglamhgi ya da sagladigi yararh sonuclann daha ba§ka pratik orneklerini gormek istiyorsa, komi-teye verilecek dogru ve yeterli yamt: cevrenize bakiniz, iilkenin bugiinkii i§ ve ticaret durumuna bir gozatimz, ... halkin memnunluguna bakiniz, [sayfa 499] toplumun biitiin siniflanna yayilan servet ve gonence bakiniz; ve bunu yaptiktan sonra komite, bu sonuclann alinmasim saglayan yasamn devamina engel olup olmamak konusunda, yerinde ve adaletli bir karar verebilecektir.” (B. C.1857; n° 4189.) Overstone’un 14 Temmuzda Komite oniinde okudugu ovgiiye, ayni yihn 12 Kasiminda, banka yonetimine yazilan mektup bicimindeki yamtta, geriye kalanlann kurtanlabilmesi icin, 1844 tarihli, mucizeler ya-ratan yasamn, hiikiimetce yiiriirliikten kaldinldigi bildiriliyordu. -F. E.) [sayfa 500] Karl Marks
501 Kapital III
OTUZBE§iNCi BOLUM DEGERLI MADEN VE KAMBIYO KURU
I. ALTIN REZERViNiN HAREKETi Darlik zamanlannda banknot birikimi bakimindan §urasim dikka-te almak gerekir ki, bu, en ilkel toplum ko§ullan altinda, kan§iklik zamanlannda degerli maden yigmamn bir tekrandir. 1844 tarihli yasanin i§leyi§i ulkedeki biitiin degerli madenleri dola§im araci haline sokmak istedigi igin de ilgingtir; bu yasa, di§anya bir altin aki§im, dola§im aracindaki daralma ile, igeriye bir altin aki§ini, dola§im aracindaki geni§leme ile bir tutmak istemektedir. Ama, sonucta denemeler, bunun tersinin dogru oldugunu tamtlami§tir. Biraz ilerde soziinii edecegimiz tek bir istisna di§inda, Ingiltere Bankasinin dola§imdaki banknot miktan, 1844’ten beri hie bir zaman, kendisine cikartma
yetkisi verilen azami diizeye ula§mami§tir. 1857 bunahmi, ote yandan, bazi ko§ullar altinda bu azami-nin de yeterli olmadigini tamtlamisUr. 1857 yih 13 Kasimindan 30 Kasi-mina kadar, bu azaminin iizerinde giinde ortalama 488.830 sterlin dola-§imda bulunuyordu (B. A. 1858, s. xi). O sirada, yasal azami 14.475.000 sterlin, arti, bankamn mahzenlerindeki maden rezerv miktan idi. Degerli maden giri§i ve giki§i ile ilgili olarak §unlan dikkate almak gerekir: Birincisi, bir yandan altin ve gumu§ iiretmeyen bir bolge igersin-de, ileri-geri maden hareketi ile, ote yandan, altin ve gumusun iiretim [sayfason kaynaklanndan, ge§itli diger iilkelere aki§i ve bu ek madenin
02
Karl Marks Kapital III
bunlar arasindaki dagihmi arasinda bir ayinm yapmak gerekir. Rusya’daki altin madenlerinden once, Kaliforniya ile Avustralya, etkilerini hissettiriyorlardi, 19. yuzyihn ba§indan beri altin ikmali, a§inan sikkelerin degistirilmesine, liiks e§yalann yapimina ve Asya’ya giimii§ ihracina ancak yetiyordu. Bununla birlikte, once, o zamandan beri Asya’ya gumiis. ihraci, Amerika ile Avrupa’nin Asya ile yaptigi ticaret nedeniyle olaganiistii arti§ gosterdi. Avrupa’dan ihrac edilen giimiisun yerini, geni§ olciide ek altin arzi aldi. Sonra, yeni ithal edilen altimn bir kismim, icerdeki para dola§imi emdi. 1857 yihna kadar, altin olarak yakla§ik 30 milyonun, Ingiltere’nin ic dola§imina eklendigi tahmin edilmi§tir.14 Aynca, Avrupa ve Amerika’nin biitiin merkez bankalanndaki ortalama maden rezervi diizeyi 1844’ten beri arti§ gosterdi. Ayni zamanda, daha biiyiik miktarlarda altin sikke ic dola§imdan ciktigi ve hareketsiz hale geldigi icin, panigi izleyen durgun-luk doneminde banka rezervlerindeki daha hizh biiyume sonucu ic para dola§iminda bir geni§leme oldu. Ensonu: liiks e§yalarm yapimi icin deg-erli maden tuketimi, yeni altin yataklannin bulunmasindan beri artan zenginlik sonucu, biiyume gosterdi. ikincisi, degerli maden, altin ya da gumiis. iiretmeyen iilkeler arasinda gider gelir, ayni iilke siirekli olarak bu madeni hem ithal et-mekte ve hem de ihrac etmektedir. Bu hareketin su ya da bu yondeki agirhgidir ki, son tahlilde, disanya bir altin aki§i mi yoksa icerde bir biiyume mi oldugunu belirler, ciinkii, diipediiz gidip gelmeler ve cogu kez paralel hareketler, geni§ olciide birbirini e§iUer. Ne var ki, bu neden-le, sonucu ilgilendirdigi kadanyla, bu siireklilik ve cogu kez de, her iki hareketin birbirine paralel olusu dikkate ahnmamisUr. Daha biiyuk bir degerli maden ithali ya da ihraci, daima, meta ithali ya da ihraci arasindaki oranin bir sonucu ve ifadesi olarak yorumlanmisUr, oysa, bu ayni zamanda meta alisveri§inden tamamen bagimsiz olarak, bizzat degerli maden ithali ile ihraci arasindaki bagintimn bir gostergesidir. Uguncusu, ithalatin ihracattan fazla olusu ya da bunun tersi, ge-nellikle, merkez bankalannin
maden rezervlerindeki arti§la ya da azal-mayla 61culmu§tur. Bu olciitiin hassashk derecesi, dogal olarak, genellikle bankacihgin merkezilesme derecesine baghdir. giinkii buna bagh ola14
Bunun para piyasasi iizerinde yaptigi etkiyi, Newmarch’in a§agidaki tanikhgi goster-mektedir: “1509. 1853 yihnin sonunda, halk arasinda oldukga biiyuk bir kaygi vardi ve o yihn ey-liiliinde, ingiltere Bankasi, iskonto oranini iig nedenle yiikseltti. ... Ekim ayi basjannda, halk arasinda onemli derecede bir kaygi ve korku vardi. Bu kaygi ve korku, Avustralya’dan yakla§ik 5 milyon sterlin tutannda degerli madenin gelmesi sonucu, kasim ayi sona ermeden gok biiyiik olQiide azaldi ve neredeyse yokoldu ... Ekim ve kasim aylannda yakla§ik 6 milyon sterlin tutannda degerli madenin gelmesiyle, 185 giiziinde gene ayni sey oldu. Ug ayda, eylul, ekim ve kasimda, yakla§ik 8 milyon sterlin tutannda degerli maden gelmesiyle, bir kaygi ve korku donemi oldugunu bildigimiz 1855 giiziinde tekrar ayni sey oldu; ve sonra, gegen yihn, 1856’nin sonunda gene tamamen ayni seyin oldugunu goruyoruz. Gergekte, herhangi bir mali baskinin dogal ve tarn goziimii igin, altin bir geminin eri§mesini bekleme ah§kanhgina kapilip kapilmadigimiz konu-sunda, hemen her komite iiyesinin gozlemlerine ba§vurabilirim.” [B. A. 1857.] Karl Marks
503 Kapital III
rak, [sayfa 502] ulusal bankalar denilen kurulu§larda genellikle birikmi§ bu-lunan degerli madenlerin hacmi, ulusal maden rezervini temsil eder. Ama bunun boyle oldugu kabul edildiginde, bu saghkli bir olcek degil-dir, ciinkii, ek olarak yapilan bir ithal, bazi ko§ullar altinda, ic dola§im ve liiks e§ya yapiminda daha fazla altin ve gumiis. kullamlmasiyla emilmi§ olabilir; ayrica, ek bir ithal yapilmaksizin, ic dola§im icin, altin sikke ce-kilmi§ olabilir ve boylece maden rezervi, ihracatta ayni zamanda bir arti§ olmaksizin azalabilir. Dorduncusu, azalma hareketi uzun bir sure devam ettiginde, altin ihraci di§anya bir altin aki§i bicimini alabilir ve bu azalma, hareketin egi-limini temsil eder ve bankamn maden rezervini, ortalama diizeyinin epeyce altina, neredeyse ortalama asgarisine dogru diisuriir. Bu asgari diizey, banknoUann odenmelerini giivence altina alan yasalarla her ayn durum icin farkli §ekilde belirlendigi icin, azcok keyfi olarak saptanmisUr. Di§anya altin akismin Ingiltere’de ulasabilecegi nicel sinirlar konusunda, Newmarch, 1857 Banka Yasasi Komitesinde soyle taniklik etmistir (Taniklik n° 1494): “Deneyimlere gore, di§ ticaretteki dalgalanmalardan dog-an disanya altin aki§inin, 3-4 milyon sterlini asmasi olasihgi pek azdir.” -1847’de, Ingiltere Bankasinin altin rezervi diizeyinde 23 Ekimde meyda-na gelen en dii§iik nokta, 26 Arahk 1846’ya gore 5.198.156 sterlin, ve 1846 yihnin (29 Agustos) en yiiksek diizeyine gore 6.453.748 sterlin bir azalma oldugunu gostermistir. Be§incisi, ulusal bankalar denilen kurumlann maden rezervleri-nin saptanmasi, ki, bu saptanma, bu maden birikiminin buyiikliigiinu bizzat diizenlemez, gunku bu biiyiikliik sirf iq ve di§ ticaretin felce ugra-masi ile biiyuyebilir, tiq yonlii bir i§levi yerine getirir: 1) uluslararasi ode-meler iSin yedek fon, bir baska deyi§le, diinya-parasi yedek fonu; 2) ardarda geni§leyen ve daralan iS maden dola§imi iSin yedek fon; 3) mevduatlann odenmesi ve kagit paramn alUna gevrilmesi iqin yedek fon (bu son i§lev, bankamn i§levleri ile ilgili olup, para olarak paramn i§levleri ile hiS bir ili§kisi yoktur). Bankalann bu yedek-fonlan, dolayisiyla, bu tiq i§levin herbirini etkileyen kosullar tarafindan da etkilenebilir. Boylece uluslararasi bir fon olarak, odemeler dengesi -bu dengeyi belirleyen et-menler
ve ticaret dengesine oram ne olursa olsun- tarafindan da etkilenebilir. Ic maden dola§imina ait yedek fon olarak da, bu dola§imdaki geni§leme ya da daralma tarafindan etkilenebilir. Uciincii i§lev -teminat fonu olma i§levi-, soylendigi gibi, maden rezervinin bagimsiz hareketini belirlemez, ama iki yonlii etkisi olur. ic dola§imda madeni paramn (giimiisun deger-olciisii oldugu iilkelerde giimu§ sikkeler de dahil) yer-ini alan banknoUann cikartilmasi halinde, yedek fonun 2)’deki i§levi gecersiz olur. Ve degerli madenin bu i§levin yerine getirilmesine hizmet eden kismi, uzun bir sure di§ iilkelerin yolunu tutar. Bu durumda, maden sikkeler ic dola§im icin cekilmemi§lerdir ve boylece, maden rezervinin, dola§imdaki sikke haline getirilmi§ madenin bir kismimn hareketsiz
04
Karl Marks Kapital III
hale [sayfasos] getirilmesiyle artmasi da bununla birlikte ortadan kalkmi§ olur. Ayrica, mevduatlann odenmesi ve banknoUarin altina cevrilmesi icin her zaman asgari bir maden rezervi bulundurulmasi gerekiyorsa, bu da kendine gore, di§anya ya da iceriye altin aki§inin sonuclanm etkiler; bu, rezervin, bankanin her zaman bulundurma zorunda oldugu kismini ya da, belli zamanlarda, yararsiz oldugu icin elden cikartmak istedigi kismi etkiler. Dola§im, tamamen madeni ise ve bankacihk sistemi topla§mi§ ise, banka da kendi maden rezervini, kendi mevduatlannin odenmesi icin teminat olarak diisurme zorundadir ve disanya bir maden aki§i, 1857’de Hamburg’da goruldiigu gibi bir panige yolacabilir. Altinasi, belki de 1837 di§inda, gercek bunahmlar, daima, ancak kambiyo kurlanndaki bir degismeden sonra, yani degerli maden ithali, ihracina gore tekrar agirhk kazamr kazanmaz paUak verirler. 1825’te gercek c6kii§, altin aki§i kesildikten sonra gelmisti. 1839’ da, bir altin aki§i vardi, ama bu bir cokiintiiye yolacmadi. 1847’de altin aki§i nisan ayinda kesildi ve cokiintii ekim ayinda geldi. 1857’de, di§ iil-kelere altin aki§i, kasim ayi ba§inda kesildi ve cokiintii ayni ayin sonla-nnda geldi. Bu, 1847 bunahminda ozellikle belliydi; altin aki§i, hafif bir buna-hm ba§langicina yolactiktan sonra nisan ayinda kesildi ve gercek ticari bunahm ancak ekim ayinda ba§ladi. Asagidaki taniklik, 1848 [Secret Committee of the House of Lords on Commercial Distress’de] Ticari Bunahmi Konusundaki Lordlar Kama-rasi Gizli Komitesinde yapilmisU. Bu taniklik 1857 yihna kadar basil-mamisti. (Biz bunu da C. D.1848-57 olarak aktarmi§tik.) Tooke’un tanikhgi: 1847 Nisan’da, sozciigiin tarn anlamiyla panige varmamakla birlikte bir darhk ba§lamisti, ama nispeten kisa siireli oldu ve onemli bir ticari iflas goriilmedi. Ekim ayinda para darhgi, nisan ayindakinden cok daha yogundu ve neredeyse hie goriilmemis. sayida ticari iflaslar oldu (2996). - Nisan ayinda kambiyo kurlari, ozellikle Ame-rika ile, olagandi§i
biiyukliikte ithalatin odenmesinde bizi onemli miktarda altin ihracina zorladi ancak biiyuk bir cabayla Banka di§anya altin aki§im durdurdu ve oranlan yukseltti (2997). - Ekim ayinda kambiyo kurlan Ingiltere’nin lehine idi (2998). - Kambiyo kurlannda degisme, nisanin iiciincii haftasinda ba§ladi (3000). - Temmuz ve agustosta dalgalandi (3001). - Agustosta altin aki§i, ic dola§im icin bir talepten ortaya cikti (3003). Ingiltere Bankasi Guvemorii J. Morris: Kambiyo kuru 1847’den beri ingiltere’nin lehinde oldugu ve dolayisiyla altin ithali yapildigi halde, bankanin kiilce rezervi azaldi. “2.200.000 sterlin, ic talep sonucu, iilke-den cikti"(137). - Bu, bir yandan, demiryolu yapiminda daha fazla i§ci cah§masiyla, ote yandan, “bunahm sirasinda ellerinde altin bulunmasim arzu eden bankerler” ile aciklandi (147). [sayfa 504] 1811’den beri, Ingiltere Bankasinin eski guvemorii ve miidiirleKarl Marks
505 Kapital III
rinden, Palmer: “684. 1847 Nisanimn ortalanndan 1844 tarihli yasanin simrlandirici maddesinin kaldmldigi giine kadar gecen donem boyunca, doviz durumu bu ulkenin lehine idi.” 1847’de kendi ba§ina bir parasal panik yaratan di§a altin aki§i, bu nedenle, her zaman oldugu gibi, yalnizca bir bunahmin habercisiydi, ve paUak vermeden once, tersine bir aki§ ba§lami§ti bile: 1839’da, tahil, vb. satin ahnmasi icin, di§anya kuweUi bir altin aki§i oldu, ama ne bunahm vardi, ne de parasal panik. Yedincisi, genel bunahmlar yerle§ir yerle§mez, altin ile giimii§ -uretici iilkelerden iceri akan yeni degerli madenler bir yana- ce§itli iilke-lerin kendi birikimleri olarak, varolduklan eski denge durumu icersinde orantih olarak dagihrlar. Oteki kosular e§it olmak iizere, her iilkedeki birikimin biiyukliigu, o ulkenin, diinya piyasasinda oynadigi rol ile belir-lenecektir. Bu birikim, normal payindan daha fazlasina sahip bulunan iilkeden, normal miktann daha azina sahip olan iilkelere dogru akar. Bu gidi§-geli§ hareketleri, yalnizca ce§itli ulusal rezervler arasindaki ba§langicta varolan dagihmi yeniden saglar. Ne var ki, bu yeniden da-gihm, kambiyo kurlanni incelerken ele alacagimiz, ce§itli ko§ullann etki-si ile meydana gelir. Normal dagihm yeniden kurulur kurulmaz -bu andan ba§layarak- bir biiyume a§amasina girilir ve ardindan tekrar disa aki§ hareketi ba§lar. [Bu son tiimce, ku§kusuz, diinya para piyasasinin mer-kezi olarak, yalnizca Ingiltere icin gecerlidir. -F. K] Sekizincisi, di§anya maden aki§i, genellikle, di§ ticaret durumun-da bir degismenin belirtisidir ve bu degisMk de, yakla§an yeni bir bunahmin on habercisidir.15 Dokuzuncusu, odemeler dengesi. Asya lehinde ve, Avrupa ile Amerika aleyhinde olabilir.16
Ba§hca iki donemde, degerli maden ithali yer ahr. Bir yandan, bu bunahmi izleyen ve sinirh bir iiretimi yansitan, dii§iik faiz oranimn birinci evresinde yer ahr; ve sonra, faiz oranimn yukseldigi
ama ortalama dii-zeyine heniiz ula§madigi ikinci evrede. Bu, geriye odemelerin cabuk geldigi, ticari kredinin bol oldugu ve dolayisiyla da, bore sermayesine olan talebin, uretimdeki geni§lemeyle ayni oranda artmadigi bir evredir. 15
Newmarch’a gore, di§ iilkelere altin aki§i §u iig nedenden ileri gelebilir 1) tamamen ticari ko§ullardan yani 1836-1844 arasi ve tekrar 1847’de oldugu gibi, eger ithalat ihracattan fazla olmu§ ise - belli ba§h biiyiik bir hububat ithali; 2) 1857’de Hindistan’da demiryolu yapiminda oldugu gibi, di§ iilkelerde ingiliz sermaye yatinmi igin arag saglamak igin, ve 3) 1853 ve 1854’te Dogu’da, sava§ amaglan igin oldugu gibi, di§ iilkelerde belirli harcamalar nedeniyle. 16 1918. Newmarch. “Hindistan ile gin’i bir araya getirirseniz, Hindistan ile Avustralya arasindaki ahsveris. hesaba katihrsa ve daha da onemlisi gin ile Birle§ik Devletler arasindaki ticaret dikkate alinirsa, bu iiggensel i§lemde denge bizim aracihgimiz ile saglanmaktadir ... ve bu durumda, ticaret dengesinin yalniz bu ulkenin degil, Fransa ile Birle§ik Devletler’in de aleyhinde oldugu dogrudur.” - (B A. 1857.)
06
Karl Marks Kapital III
Her iki [sayfa 505] evrede de, nispeten bol bore sermayesi ile, altin ve giimii§ biciminde, yani yalnizca ba§hca bore sermayesi olarak i§ gorebilecegi bir bicimde ek sermaye fazlahgi, zorunlu olarak, faiz oranini ve onunla birlikte de piyasanin genel durumunu ciddi olarak etkiler. Ote yandan, bir maden aki§i, siirekli ve biiyiik olciide bir degerli maden ihraci, geriye odemeler aki§i durur durmaz ve piyasalar malla dolar dolmaz ba§lar, ve bir gonenc goruntiisii ancak kredi aracihgi ile surdiiriilur; baska bir deyi§le, bore sermayesine kar§i biiyiik olciide artan bir talep ve dolayisiyla da faiz orani en azindan ortalama duzeyine ula§ir ula§maz bu maden aki§i ba§lar. Kendisini di§anya altin akismda ortaya koyan bu ko§ullar altinda, sermayenin, dogrudan dogruya bore verilebilir sermaye biciminde siirekli §ekilde cekilmesinin etkisi onemli olciide yogunla§ir. Bu, zorunlu olarak, faiz orani iizerinde dolaysiz bir etki yapar. Ama, faiz oramndaki yukselme, kredi i§lemlerini sinirlama yerine bunlan geni§letir ve biitiin kredi kaynaklan iizerinde biiyuk bir baskiya yolacar. i§te bu yiizden, bu donem, cokiintiiden once gelen donemdir. Newmarch’a soruldu (B. A. 1857): “1520. Ama o zaman, dola§im-daki seneUerin hacmi, iskonto orani ile birlikte artiyor mu? - Oyle goriiniiy-or.” - “1522. Tamamen olagan zamanlarda, ana hesap defteri gercek degi§im aracidir; ama bir giicliik ortaya ciktigmda, ornegin demin soziinu ettigim ko§ullar alUnda, banka iskonto oraninda bir yukselme olur ... o zaman, i§lemler, dogal olarak, police cekilmesine dokiiliir; bu police-ler, yalniz, yapilan ah§iveri§in yasal kamtlan olmasi bakimindan daha uygun olmakla kalmaz, ba§ka yerlerdeki satin almalan gercekle§tirmek icin de daha elveri§li olduklan gibi, sermaye saglayabilecek bir kredi araci olmalan yoniinden de cok elveri§lidirler.” - Ustelik, bazi tehlikeli durumlar bankayi, iskonto oranini yiikseltme durumunda birakir birak-maz -boylece, ayni zamanda, bankasinin iskonto edecegi senetlerin vadelerini kisaltma olasihgi da ortaya cikmi§ olur- bunun hizla yukse-lecegi konusunda genel bir kaygi ortahgi kaplar. Herkes, ve her seyden once de kredi sahtekarlan, boylece, gelecekteki
senetleri iskonto ettir-mek ve belli bir tarihte elden geldigince cok kredi aracini ellerinde bulundurma cabasina dii§erler. Bu nedenler, oyleyse §una vanyor: etki-sini hissettiren §ey, ithal ya da ihrac edilen degerli madenin, degerli maden olarak diipediiz miktan degil, once, degerli madenin para bici-minde sermaye olarak ta§idigi ozgiil nitelik sayesinde ve sonra da, tera-zinin bir kefesine eklendiginde sallanmakta olan gostergenin kesinlikle bir yana donmesine yeterli olan bir tiiy gibi hareket etmesi ile bu etkisini gostermi§ olur; yapilacak bir ekin §u ya da bu yaninin agir basmasina yetecegi kosullar alUnda ortaya cikUgi icin bu etkiyi gosterir. Boyle olma-saydi, diyelim 5-8 milyon sterlin tutanndaki bir altin cikismin -ve bu, bu-giine kadar goriilen en list sinirdir- hissedilebilir bir etki yaratmasim aciklamak olanaksiz olurdu. Ingiltere’de ortalama alUn olarak dola§imda Karl Marks
507 Kapital III
bulunan 70 milyon sterlin ile kiyaslandiginda bile onemsiz goriilen, ser-mayenin [sayfasoe] bu kuSiik azalmasi ya da arti§i, Ingiltere’ninki gibi bir iiretim hacmi ile kiyaslandiginda gergekten de ihmal edilebilir ufak bir biiyukluktiir.17 Ama, bir yandan biitiin para-sermayeyi uretimin emrine sokmaya (ya da ayni §ey demek olan, biitiin para geliri sermayeye Se-virmeye) yonelmis. bulunan, ote yandan, gevrimin belli evresinde ma-den rezervini en aza indirerek yerine getirmesi gerekli i§levleri yapmasina olanak vermeyen, i§te bu geli§mi§ kredi ve bankacihk sistemidir ki, biitiin organizmadaki bu a§in hassashgi yaratmaktadir. Uretimin daha az geli§-mi§ a§amalannda, birikimin, ortalama diizeyinin altina dii§mesi ya da iizerine yukselmesi nispeten onemsiz bir sorundur. Bunun gibi, sinai Sevrimin kritik doneminde ortaya gikmadigi takdirde, ?ok onemli 61QU-de bir altin aki§i bile nispeten etkisizdir. Yapmi§ oldugumuz agiklamalarda, kotii bir iiriin doneminin, vb. sonucu olarak yer alan, disanya altin aki§i durumlanni incelemedik. Bu gibi durumlarda, bu altin akismda ifadesini bulan, uretimin dengesinde-ki biiyuk ve ani sarsinti, bu aki§in etkileri bakimindan daha fazla bir agiklamayi gerektirmez. Bu sarsintinin, uretimin biitiin hiziyla ilerledigi bir doneme raslamasi olsiisiinde, yapacagi etki de o kadar biiyuk olur. Biz, bir de, banknotlann altina gevrilebilirliginin teminati ve tiim kredi sisteminin ekseni olarak, maden rezervinin i§levini inceleme-di§i biraktik. Merkez bankasi, kredi sisteminin eksenidir. Ve maden rezervi de bankanin eksenidir.18 Kitap I’de odeme araglannin irdelenmesinde (Kap. Ill) gostermis. oldugum gibi, kredi sisteminden parasal sisteme gegi§, gereklidir. Maden esasina dayah bir sistemin kritik bir anda de-vam ettirilmesi igin, gergek servetten ?ok biiyiik fedakarhklar yapilmasi gerektigini, Tooke da, Loyd-Overstone da kabul etmi§lerdir. Tartisma, yalnizca bir fazlahk ya da eksikligin denge haline getirilmesi ve dogacak sonucun az ya da Sok rasyonel bir bigimde ele ahnmasi §eklini ahyor.19 Toplam uretimle kiyaslandiginda onemsiz belli bir miktar maden, sistemin eksen noktasi olarak kabul edilmistir. Bunahmlar sirasinda eksen
17
Ornegin, Weguelin’in giiliing yanitina bakiniz [B. A. 1857], burada, Weguelin, be§ milyonluk altin aki§inin bir o kadar sermaye eksilmesi oldugunu soyliiyor ve boylece, fiyatlarda belirsiz buyiiklukte bir arti§ ya da gergek sanayi sermayesinde deger kaybi geni§leme ya da daralma oldugu zaman meydana gelmeyen belirli olaylan agiklamaya gali§iyor. Bu gorungiileri, dogrudan dogruya, gergek sermayenin (bu sermayenin maddi ogeleri agisindan du§unuldugunde) kitlesindeki bir geni§leme ya da daralmanin belirtileri olarak agiklamaya kalki§mak da gene ayni derecede gulungtiir. 18 Newmarch (B. A. 1857): “1364. ingiltere Bankasindaki kiilge rezervi aslinda, ulkenin tiim ticaretinin dayandigi merkezi rezerv ya da maden birikimidir; iilkedeki biitiin oteki bankalar, ingiltere Bankasina, yedek sikkelerini gekebilecekleri, merkezi bir birikim ya da depo olarak bakmaktadirlar; ve kambiyo kurlannin etkisi i§te daima bu birikim ya da hazine iizerinde kendisini gosterir.” 19 “Demek ki, pratikte hem Bay Tooke ve hem de Bay Loyd, altina kar§i olan fazla talebi ... zamaninda ... faiz oranini yiikseltme ve sermaye yatmmini sinirlandirma yoluyla krediyi daraltma ile karsrtayacaklardir. ... Ne var ki, Bay Loyd’un ilkeleri, gok ciddi huzursuzluklar yaratacak olan ... bazi [yasal] sinirlamalara ve mevzuata yolagar.” [Economist [11 Arahk], 1847, s. 1418.)
08
Karl Marks Kapital III
noktasi olarak sahip bulundugu bu niteligin deh§et verici aciklanmasi bir yana, i§te size birinci sinif teorik bir ikicilik. Her §eyi iyi bilen ekonomi politik, [sayfaso?] “sermayeyi”, ex profess* ele aldigi siirece, altin ve giimii§e tepeden, kiiciimseyerek bakiyor ve bunlan en ilgisiz ve yararsiz sermaye bicimleri olarak goriiyor. Ama, bankacihk sistemini ele aldigi anda, her §ey tepetaklak ediliyor ve, altin ile gumiis.par excellence** sermaye oluveriyor ve korunmalan icin, diger her tiirden sermaye ile emek feda ediliyor. Ama, altin ile gumu§, oteki servet bicimlerinden nasil ayirdedili-yor? Degerlerinin buyiikliikleri ile degil, ciinkii bu, onlarda maddele§en emek miktan ile belirlendigi icin bunlann degerinin buyiikliigu ile degil, servetin toplumsal niteliginin bagimsiz somuUa§malanni temsil etmesi, ifade etmesi olgusuyla ayirdedilirler. [Toplumun serveti, ancak, kendile-ri bu servetin ozel malikleri olan, ozel bireylerin serveti olarak vardir. Bu servet, toplumsal niteligini, ancak, bu bireylerin, kendi gereksinmelerini kar§ilamak icin kar§ihkh olarak farkli nicelikte kullamm-degerlerini degismeleri olgusunda ortaya koyar. Kapitalist uretim sisteminde, bunu, ancak para aracihgi ile yapabilirler. Yani bireyin serveti, ancak, para ara-cihgi ile toplumsal servet olarak gercekle§ir. Servetin toplumsal niteligi, i§te bu seyde, parada somutla§mi§tir. -F. E.) Servetin bu toplumsal var-hgi boylece, toplumsal servetin gercek ogelerinin yamsira ve onlann di§inda, bir seyin, maddenin ve malm otesinde bir goriinu§e biiriiniir. Uretim aki§ halindeyken bu unutulur. Kendisi de servetin toplumsal bir bicimi olan kredi, parayi bir yana iter ve onun yerine gecer. Uretimin toplumsal niteligine olan giivendir ki, iiriinlerin para-biciminin, bir §ey, ucucu, dii§sel, sirf hayali bir §ey goriinusune biiriinmesine izin verir. Ne var ki, kredi sarsihr sarsilmaz -ve, modem sanayi cevriminde bu evre zorunlu olarak daima ortaya cikar- biitiin gercek servet, fiilen ve hemen paraya, altin ve gumuse cevrilecektir; sistemin kendisinden zorunlu olarak dogup geli§en cilginca bir istek ortaya cikar. Ve, bu muazzam talebi kar§ilamasi beklenen altin ve gumusun hepsi, topu topu, bankanin mahzenlerindeki birkac milyondan ibarettir.20
Di§anya altin aki§lannin etkileri arasinda, demek ki, toplumsal uretim olarak uretimin, gercekte toplumsal denetim altinda olmamasi olgusu, servetin toplumsal biciminin onun di§inda bir sey olarak var olmasiyla carpici bir bicimde ortaya konmu§ olur. Kapitalist uretim sis-temi, ashnda, bu ozelligi, meta ticaretine ve ozel meta degi§imine da-yandiklan siirece, daha onceki uretim sistemleriyle payla§ir. Ama ancak kapitalist uretim sistemindedir ki, bu, en carpici ve acayip, sacma celi§ki 20
“Altina olan talebin, faiz oranini yiikseltme di§inda degi§tirilemeyecegi g6ru§iine tamamen katihyor musunuz?” - Chapman (Buyuk borsa simsarhgi firmasi Overend, Gurney ve Ortaklannin, kuruculanndan): “Katildigimi soyleyebilirim. ... Kiilge rezervimiz belli bir noktaya dii§iince, hemen tehlike ganlanni galmamiz, gucumuziin kesildigini ve di§anya para gonderen herkesin boylece kendisini felakete attigini soylememiz yerinde olur.” (B. A. 1857, Evidence n° 5057.) * Mesleki olarak, agikga. -f. ** En iistiin. -f. Karl Marks
509 Kapital III
ve paradoks biciminde, goze goriiniir hale gelir, ciinkii, her §eyden once, dogrudan kullamm-degeri, iireticilerin kendi tiiketimleri icin iiretim, ka-pitalist [sayfasos] iiretimde tamamen ortadan silinmi§, boylece de servet, ancak, birbiri icine gecen iiretim ve dola§im §eklinde ifade edilen top-lumsal bir siirec olarak varolmaktadir; sonra da, kredi sisteminin geli§mesiyle kapitalist iiretim, servetin ve servete ait hareketierin ayni anda maddi ve hayali engeli olan maden engelini a§mak icin durmadan bir yol aramakta, ama her seferinde ba§im bu duvara carpmaktadir. Bunahm sirasinda, biitiin policelerin, senetierin ve metalann, ayni anda, banka parasina, ve biitiin bu banka parasinin da altina cevrilebilir olmasi talep edilmektedir. II. KAMBiYO KURLARI [Kambiyo kuru, para olarak kullanilan madenlerin, uluslararasi hareketine ait barometre olarak bilinmektedir. Eger ingiltere’nin Al-manya’ya, Almanya’mn ingiltere’ye yapmasi gerekenden daha fazla ode-me yapmasi gerekiyorsa, markin, sterlinle ifade edilen fiyati Londra’da yiikselir, ve sterlinin markla ifade edilen fiyati, Hamburg ve Berlin’de dii§er. Eger ingiltere’nin Almanya’ya olan bu odeme yukiimliiliiklerin-deki fazlahk, ornegin, Almanya’mn ingiltere’den yapacagi satin almalardaki fazlahkla tekrar dengelenmezse, Almanya iizerine mark olarak cekilen policelerin sterlin fiyatinin, ingiltere’den Almanya’ya odeme yii-kiimliiliiklerini yerine getirmek iizere, police yerine maden (altin sikke ya da kiilce) gondermeye yetecek noktaya kadar yukselmesi gerekir. Olaylann izledigi tipik yol budur. Eger bu degerli maden ihraci, daha biiyiik boyutlara ula§ir ve daha uzun bir siire siirecek olursa, bundan, ingiltere’de banka rezervleri etkilenir ve ingiltere para piyasasi, ozellikle de ingiltere Bankasi koruyu-cu onlemler almak zorunda kahr. Bunun bashca yolu, daha once de gordiigiimiiz gibi, faiz oranini yukseltmektir. Disanya altin aki§i onemli bir olciiye ula§inca, kural olarak para piyasasi darahr, yani para-bicimin-de bore sermayesine olan talep, arzi epeyce asar ve bunu dogal
olarak daha yiiksek bir faiz orani izler; ingiltere Bankasinca saptanan iskonto orani bu duruma uyar ve piyasada kendisini hissettirir. Bununla birlikte, di§anya kiilce aki§i normal ticari i§lemler kan§imindan ba§ka nedenler-le de olabilir (ornegin, yabanci devletlere borclar, di§ iilkelere sermaye yatinmlan, vb. gibi), ve boyle durumlarda Londra para piyasasi, faiz ora-ninda fiili bir yukselmeyi hakh gosterecek durumda degildir; ingiltere Bankasi boyle olunca, once, ozel deyimiyle, “acik piyasada” biiyuk ikraz-larla “parayi kitla§tirmak” zorunda kahr ve boylece, faiz oramnda bir yukselmeyi hakh gosterecek ya da gerekli kilacak bir durumu yapay olarak yaratir; bu gibi manevralar yildan yila giicle§mektedir. -F. E.) Faiz oranindaki bu yukselmenin kambiyo kurlan iizerindeki etki-
10
Karl Marks Kapital III
si, 1857 banka mevzuati ile ilgili Avam Kamarasi Komitesindeki (ahn-tilarda, B. A. ya da B. C. 1857 olarak gecmektedir) §u ifadelerle gosteril-mektedir. [sayfasoD] John Stuart Mill: “2176. Ticari bir giicliik durumunda daima ... tahvil fiyaUannda onemli bir dii§me olmakta ... yabancilar, bu iilkede demiryolu hisse seneUeri satin almakta, ya da Ingiliz yabanci demiryolu hisse sahipleri bunlan di§ iilkelerde satmaktadirlar ... kiilce transferi bu olciide onlenmektedir.” - “2182. Ce§itli ulkeler arasindaki, faiz orani ile ticari baskinin dengelenmesinin genellikle bunlar aracihgi ile saglandigi, tahvil ve hisse seneUeri iizerine i§ yapan zengin bir bankerler ve simsar-lar sinifi. ..yiikselmesi olasi seneUerle tahvil leri satin almak icin, her an pusuda beklemektedirler. ... Bunlann senet ve tahvil satin alacaklan iil-keler, di§anya kiilce gondermekte olan iilkelerdir.” - “2184. Bu sermaye yatinmlan 1847 yihnda, disanya altin aki§inin azalmasina yetecek dere-cede, biiyuk bir olciide yapildi.” 1838’den beri ingiltere Bankasinin miidiirlerinden ve bankanin eski Guvernorii J. G. Hubbard: “2545. Avrupa’da ce§itli para piyasalann-da dola§imda bulunan ... Avrupa iilkelerine ait biiyuk miktarlarda tahvil vardir, ve bunlann degeri ... bir piyasa yuzde 1 ya da 2 diiser dii§mez, bunlar, degerlerini heniiz koruduklan piyasalara gonderilmek iizere der-hal satin ahnirlar.” - “2565. Di§ ulkeler, bu iilkenin tiiccarlanna epeyce borclu degiller mi? - Evet, biiyiik olciide.” - “2566. Gyleyse, bu borclann tahsili, bu iilkede cok biiyuk bir sermaye birikimine neden olabilir? -1847’de, durumumuz, Amerika’mn ve Rusya’nin bu iilkeye olan, §u ka-dar milyonluk eski borclanna bir cizgi cekmekle, kesinlikle diizeltilmis. oldu.” [aym zamanda, Ingiltere de bu ayni iilkelere hububat icin olan “su kadar milyonluk” borcunun biiyuk bir kismina ingiliz borclulann iflaslan yoluyla “bir cizgi cekmekten” geri kalmadi. Bkz: B. A 1857, Otuzuncu Boliim, s. 31. -F. E.) - “2572. 1847’de, bu iilke ile St. Petersburg arasinda kurlar cok yiiksek idi. Bankaya, 14 milyon sterlinlik sinir-landirmaya bakmaksizin [altin rezervinin iizerinde ve otesinde -F. E.) banknot cikartma yetkisini veren Hiikiimet Mektubu yayinlaninca, is-konto oraninin %8
olmasi bekleniyordu. O anda, o siradaki iskonto orani ile, St. Petersburg’dan Londra’ya altin sevketmek ve bu alUni, saUn ahnmasi kar§ihginda cekilecek iic ay vadeli police ile %8 iizerinden bore vermek cok karh bir i§ti.” - “2573. AlUn iizerine yapilan biitiin i§lemlerde, dikkate ahnmasi gerekli pek cok nokta vardir; [altina kar§ihk cekilen. -F E.) policenin vadesi boyunca yaUnmlar icin sozkonusu olan bir kambiyo kuru ve bir faiz orani vardir.” ASYA LE OLAN KAMBJYO KURU Asagidaki noktalar, bir yandan, Ingiltere’nin, Asya ile olan kambiyo kurlannin aleyhinde oldugu zaman ugradigi zararlan, Asya’dan yapKarl Marks
511 Kapital III
tiklan ithalati Ingiltere’deki aracilar yoluyla odeyen diger iilkeler zarar hesabina nasil telafi ettigini gostermesi bakimindan onemlidir. Ote [sayfa 5io] yandan, bunlar bir de, Bay Wilson’un degerli maden ihracinin kam-biyo kurlan uzerindeki etkisini, genellikle sermaye ihracinin bu kurlar uzerindeki etkisi ile bir tutmak icin burada bir kez daha budalaca bir giri§imde bulunmasim gostermesi bakimindan da onemlidir; her iki durum da altin ihraci, odeme ya da satinalma araci olarak degil, sermaye yatinmi icin yapilmaktadir. Her seyden once, soylemeye gerek yoktur ki, Hindistan demiryolu yatinmi icin su kadar milyon sterlin tutannda degerli maden gondermek ile demir ray gondermek arasinda hie bir fark yoktur; bunlar, yalnizca, ayni miktar sermayeyi bir ba§ka iilkeye transfer etmenin iki farkh bicimidir; yani bu, normal ticari dola§ima gir-meyen ve ihracatci iilkenin, bu demiryollannin saglayacaklan kazanc-tan, gelecekte ellerine gececek yilhk bir gelirden baska bir odeme bekle-medikleri bir transferdir. Bu ihracat eger degerli maden biciminde yapi-hrsa, ihracatci iilkenin para piyasasi ve onunla birlikte de faiz orani iize-rinde dogrudan bir etkisi olacaktir; zorunlu olarak, her tiirlii ko§ul altinda olmasa bile, daha once ozetlenen ko§ullar altinda bu etkiyi gosterir, ciinkii, degerli maden, degerli maden olarak dogrudan dogruya bore verilebilir para-sermaye ve biitiin para sisteminin esasidir. Gene bu degerli maden ihraci, doviz kurunu da dogrudan dogruya etkiler. Degerli maden, ancak, diyelim Hindistan iizerine cekilen ve Londra para piya-sasina arzedilen policelerin, bu fazladan odemeleri kar§ilamaya yetme-mesi nedeniyle ve bu olciide ihrac edilmi§tir. Ba§ka bir deyi§le, Hindistan iizerine cekilen policeler icin, bunlann arzim asan bir talep bulunmakta-dir ve boylece kurlar, Hindistan’a borclu oldugu icin degil, olaganiistii meblaglan Hindistan’a gondermek zorunda oldugu icin, bir sure Ingiltere’nin aleyhine donmektedir. Uzun siirede, Hindistan’a bu sekilde gonderilen degerli madenlerin, Hindistan’da Ingiliz mallanna kar§i olan talepleri artiracak bir etki yaratmasi gerekir, ciinkii dolayh olarak Hin-distan’in Avrupa mallanna kar§i tiiketim giiciinii yukseltir. Ama sermaye, eger ray, vb. bicimde gonderilmi§ ise, doviz kuru iizerinde herhangi bir etkisi olamaz, ciinkii, Hindistan’in bunu telafi edecek bir geriye odeme-
de bulunmasi sozkonusu degildir. i§te sirf bu nedenle, para piyasasi iizerinde herhangi bir etkisi olamaz. Wilson, boyle bir etkinin varhgim, bu gibi bir fazladan harcamanin, parasal araca kar§i ek bir talep yarata-cagi ve dolayisiyla da faiz oramni etkileyecegini soyleyerek kurmak iste-mektedir. Boyle bir durum olabilir; ama biitiin durumlarda bunun boyle olacagini one siirmek tamamen yanh§Ur. Raylar nereye gonderilirse gon-derilsin, ister Ingiltere, ister Hindistan topragina do§ensin, bunlar, belli bir alanda Ingiltere iiretiminin belirli bir geni§lemesinden ba§ka bir §eyi ifade etmezler. Qok geni§ sinirlar icersinde bile, iiretimdeki bir geni§-lemenin, faiz oramni yukseltmeksizin olamayacagini soylemek sacma olur. Parasal araclar, yani kredi i§lemlerini kapsayan, yapilan toplam
12
Karl Marks Kapital III
i§ler buyuyebilir; ama bu kredi i§lemleri, faiz orani ayni kaldigi halde artabilir. Binsekizyiizkirklarda Ingiltere’de demiiyolu hummasi sirasinda durum fiilen boyleydi. [sayfasm Faiz orani yukselmedi. Ve aciktir ki, gercek sermayeyi, bu durumda metalan ilgilendirdigi kadanyla, para piya-sasi iizerindeki etki, bu metalar ister yabanci ulkelere gonderilsin, ister iilke icersinde ttiketilsin, gene ayni olacaktir. Bu, ancak, ingiltere’nin di§ ulkelere yaptigi sermaye yatinmlannin, onun ticari ihracati, yani kar§i-hginda odeme yapilmasim gerektiren ihracati iizerinde kisiUayici bir etki yaptigi ve boylece bir geriye aki§a yolactigi zaman, ya da bu sermaye ya-tinmlan, zaten, a§in kredi geni§lemesine ve kredi sahtekarhgi i§lemlerinin ba§langicina i§aret eden genel belirtiler olmasi olciisiinde farkedilebilir-di. Wilson’un sorulariyla Newmarch’in bunlara verdigi yamUar §6yle: “1786. Bir baska giin siz, Dogu icin olan gumiis. talebi ile ilgili olarak, Doguya siirekli olarak gonderilen biiyuk miktarlarda kiilceye kar§in, Hin-distan ile kambiyo kurlannin bu ulkenin lehine olduguna inandiginizi soylemistiniz; kurlann, bu ulkenin lehine oldugunu kabul etmenizin her-hangi bir dayanagi var mi? - Evet var. ... 1851 yihnda Birle§ik Kralhk’tan Hindistan’a yapilan ihracaUn gercek degeri 7.420.000 sterlindi; buna, India House ceklerinin tutanni, yani kendi giderlerini kar§ilamak amaciy-la, Dogu Hint Kumpanyasinin, Hindistan’dan cektigi fonlan da eklemek gerekir. O yil, bu ceklerin toplami 3.200.000 sterlindi ve boylece, Birle§ik Kralhk’tan Hindistan’a yapilan toplam ihracat 10.620.000 sterlindi. 1855’te ... Birle§ik Kralhk’tan ihrac edilen mallann gercek degeri 10.350.000 ster-line yukseldi ve India House cekleri 3.700.000 sterlindi, boylece de bu iilkeden yapilan toplam ihracat 14.050.000 sterlindi. 1851 yihyla ilgili olarak, bence, Hindistan’dan bu iilkeye yapilan ithalatin gercek degerinin ne oldugunu soylemek icin bilgi bulunmamakta, ama 1854 ve 1855’te bir gercek deger bildirimi var; 1855’te Hindistan’dan bu iilkeye ithal edilen mallann toplami gercek degeri 12.670.000 sterlindi ve bu miktar, daha once soyledigim 14.050.000 sterlin ile kar§ila§tinhnca, iki iilke arasin-daki dogrudan ticaret bakimindan Birle§ik
Kralhk lehine 1.380.000 ster-linlik bir bakiye birakir.” [BA1857.] Bunun iizerine, Wilson, kambiyo kurlannin da, dolayh ticaret ta-rafindan etkilendigini belirtiyor. Omegin, Hindistan’dan Avustralya ve Ku-zey Amerika’ya yapilan ihracat, Londra iizerine ceklerle kar§ilaniyor ve bu nedenle de sanki bu mallar Hindistan’dan dogrudan dogruya Ingiltere’ye gitmi§ gibi kambiyo kurlanm etkiliyor. Ustelik, Hindistan ile Cin bir arada dusunuliince, bilanco, Ingiltere’nin aleyhine oluyor, ciinkii gin, devamh olarak Hindistan’a afyon icin agir bir odeme yapmak, ve Ingiltere de gin’e odemede bulunmak zorunda ve boylece, bu meblag-lar, bu dairesel yoldan Hindistan’a gitmekte (1787, 1788). 1791. Wilson, §imdi de, sermayenin, ister “demir ray ve lokomo-tif, ister sikke biciminde gitmi§ olsun”, doviz kurlan iizerindeki etkisinin Karl Marks
513 Kapital III
ayni olup olmayacagmi soruyor. Newmarch dogru olarak §6yle yamt-hyor: Son birkac yilda, demiryolu yapimi icin Hindistan’a gonderilmis. isayfas^] bulunan 12 milyon sterlin, Hindistan’in diizenli arahklarla Ingilte-re’ye odemek zorunda oldugu, yilhk bir odenegin satin ahnmasina hiz-met etmistir. “Ama, kiilce piyasasi iizerindeki ilk etkisi bakimindan, bu 12 milyon sterlinlik yatinm, ancak kiilcenin fiili bir para yatinmim ger-ceklestirmesi olciisiinde etkili olabilirdi.” 1797. [Weguelin soruyor:] “Bu demir (raylar) icin geriye bir ode-me yapilmadigina gore, kurlan etkiledigi nasil soylenebilir? - Yapilan harcamalann, metalar biciminde gonderilmis. bulunan kismimn, kurlan etkiledigini sanmiyorum. ... Iki iilke arasindaki kurlar, denilebilir ki, yal-nizca, bir iilkede arzedilen senet ya da police miktan ile, diger iilkede buna kar§ihk arzedilen miktar tarafindan saptanir; kurlar iizerine olan rasyonel teori i§te budur. §imdi, bu 12 milyon sterlinin disanya gonderil-mesine gelince, para her seyden once bu iilkede toplanmisUr ... §imdi, eger yapilan ah§veri§in niteligi geregi, bu 12 milyon sterlinin hepsinin, Kalkiita, Bombay ve Madras’ta hazineye yatinlmi§ bulunmasi gerekiyor-sa ... gumii§ fiyaUan ve kurlar iizerinde ani bir talep cok §iddetli bir sekilde kendisini gosterir; tipki Hindistan Kumpanyasinin, yann, senet-lerinin, 3 milyondan 12 milyon sterline yukseltilecegini ilan etmesi gibi. Ne var ki, bu 12 milyon sterlinin yansi... bu iilkede metalar ... demir raylar, keresteler ve diger malzemenin ... satin ahnmasinda harcanmisUr ... bu, bu iilkeye ait sermayenin, Hindistan’a gonderilecek ozel bir tiirdeki meta icin bu iilkede harcanmasidir, ve bu, burada sona erer.” - “1798. [Weguelin:] Ama, demiryollan icin gerekli demir ve kereste gibi nes-nelerin uretimi, yabanci mallann biiyuk olciide tuketimine yolacar ve bu da kurlanm etkileyebilir? - Hie ku§kusuz.” Wilson §imdi, demirin, biiyuk bir olciide, emegi temsil ettigini ve bu emek icin odenen iicretin, biiyuk bir olciide ithal edilen mallan temsil etUgini dii§unuyor (1799) ve soyle soruyor: “1801. Ama tamamen genel bir ifadeyle, kar§ihginda iiriin ya da ba§ka bir sekilde herhangi bir sey almaksizin, ithal edilen nesnelerin tiiketimi ile iiretilen mallan di§ iilkelere gonderdigimiz
takdirde, kambi-yo kurlan bu iilkenin aleyhine donmii§ olmaz mi? - Biiyuk demiryolu harcamalan sirasinda bu iilkede gecerli olan, i§te bu ilkenin kendisiydi [1845]. Uc, dort ya da be§ yil, demiryollan icin 30 milyon sterlin harcan-di, ve bunun hemen hepsi de, iicretlerin odenmesine gitti. Uc yil boyun-ca, demiryolu, lokomotif, vagon ve istasyonlann yapiminda, biitiin fabrika bolgelerinde cah§anlardan daha fazla sayida insan cah§tinldi. Bu kimse-ler ... aldiklan ucretleri, cay, §eker, alkollii ickiler ve diger yabanci mallann satin ahnmasinda harcadilar; bu metalar ithal edilmisti; ama su da bir gercektir ki, bu biiyuk harcamalann yapildigi sirada, bu iilke ile diger iilkeler arasindaki kambiyo kurlan biiyuk olciide kan§ikliga ugramadi. Disanya kiilce aki§i olmadi, tersine, iceriye bir aki§da oldu.”
14
Karl Marks Kapital III
1802. Wilson, Ingiltere lie Hindistan arasinda e§it bir ticaret den-gesi ve kambiyo kurlan ile, fazladan demir ve lokomotif gonderilmesi-nin, [sayfasis] “Hindistan’la aradaki kambiyo kurlanm etkileyecegi”, iizerinde israr ediyor. Newmarch, raylar oraya sermaye yatinmi olarak gonderil-digi ve Hindistan da bunlar igin §u ya da bu sekilde bir odemede bulun-madigi siirece, bunu bu sekilde gormuyor; §6yle ekliyor: “Bir iilkenin, ticaret yaptigi diger butun iilkeler ile siirekli olarak kendi aleyhinde, ters bir kambiyo kuru durumuna sahip olamayacagi ilkesini kabul ediyorum; bir iilkeyle aleyhte bir kur, bir baskasiyla lehte bir kur yaratir.” -Wilson, su sacmahkla itiraz ediyor: “1803. Sermaye §u ya da bu bicimde gonderilmis. olsun, sermaye transferi gene ayni olmayacak midir? - Bore bakimindan ayni olabilir.” - “1804. Demek ki, Hindistan’da demiryolu yapiminin etkisi, ister kiilce, ister malzeme gonderilsin, sanki hepsi de kulge olarak gonderilmis. gibi, sermayenin degerini burada artirmasi bakimindan sermaye piyasasi iizerinde ayni olacak midir?” Demir fiyatlan eger yiikselmemisse, bu, herhalde, raylann iger-digi “sermayenin degerinin” artmami§ oldugunun bir kamti idi. Bizi burada ilgilendiren §ey, para-sermayenin degeri, yani faiz oranidir. Wilson, para-sermayeyi, genel olarak sermaye ile 6zde§le§tirmek istiyor. Ashnda yalin gerSek §u ki, Ingiltere’de 12 milyon sterlin, Hint demiryollan iSin toplanmisU. Bu, kambiyo kurlan ile dogrudan hi? bir ilgisi bulunmayan bir sorun oldugu gibi, bu 12 milyonun gonderilmesi de para piyasasi igin bir onem ta§imaz. Eger para piyasasi iyi durumda ise, bunun iizerinde mutlaka etkili olmasi gerekmez; tipki Ingiliz demiryolu hisse senetleri-nin 1844 ve 1845’te para piyasasim etkilememesi gibi. Yok eger para piyasasi, her nasilsa dar bir bogazda ise, faiz oranini gergekten de etki-leyebilir, ama ku§kusuz bu etki yiikseltici bir yondedir; ve bu, Wilson’un teorisine gore, Ingiltere iSin kambiyo kurlanm lehte etkileyecek, yani bu, Hindistan’a olmasa bile bir baska iilkeye degerli maden ihraci egilimini frenleyecektir. Bay Wilson, bir konudan digerine aUiyor. Soru 1802’de, etkilenecegi kabul edilen sey kambiyo kurlandir. Soru 1804’de ise, “sermayenin
degeri”; oysa bunlar birbirinden tamamen farkh seylerdir. Faiz orani kurlan, kurlar faiz oranini etkileyebilir, ama kurlar dalgalanirken faiz orani kararh, faiz orani dalgalanirken kurlar kararh olabilir. Disanya gonderilen sermayenin sirf bigimi nedeniyle boylesine farkli bir etki yaratacagini, yani sermayenin biQimindeki farkin, ozellikle para-bigiminde olu§unun bu denli onemli oldugunu -ki bu aydinlanmi§ ekonomiye ?ok ters dii§mektedir- Wilson bir tiirlii kafasina sokamiyor. NewTnarch’in Wilson’a verdigi yanit tek yanhdir, gunku o, birdenbire ve neden yokken kambiyo kurundan faiz oramna nigin afladigim belirtmiyor. Newmarch’in, Soru 1804’e verdigi yanit belirsiz ve kagamaktir: “Ku§kusuz, eger 12 milyon sterlinin toplanmasi igin bir talep varsa, genel faiz orani bakimindan bu 12 milyonun, kiilge ya da malzeme olarak gonderilmek iizere istenmesinin bir onemi yoktur. Bununla birlikte bence” [soylediginin Karl Marks
515 Kapital III
tarn tersini soylemek istedigi zaman, bu “bununla birlikte” ne giizel bir gecistir] “bu pek de onemsiz degildir” (onemsizdir, ama gene [sayfasn] de onemsiz degildir, “ciinkii, bir durumda 6 milyon sterlin derhal geri donecektir, digerinde o kadar cabuk geri donmeyecektir. Bu nedenle, 6 milyon sterlinin bu iilkede harcanmasinin ya da tamamen iilke di§ina gonderilmesinin bazi farklan" [ne kesinlik!] “olabilir.” Alti milyonun derhal geri donecegini soylerken ne demek istiyor acaba? ingiltere’de harcanmi§ bulunan 6 milyon sterlin, Hindistan’a sevkedilmi§ olan raylar, lokomotifler, vb. seklinde bulunmakta, dolayisiyla geriye donmemekte-dir; bunlann degeri amortisman yoluyla cok yava§ donmektedir; oysa, degerli maden olarak bu alti milyon, belki de, ayni olarak, cok hizh donebilirdi. Oteki alti milyon ucretlere harcandigi icin, bu para tuketilmistir; ama odemeler icin kullanilan para, her zamanki gibi iilke icersinde dola§imda bulunmaktadir ya da rezerv olu§turmaktadir. Ayni §ey, ray ureticilerinin karlan ve alti milyonun, degismeyen sermayeyi yerine koyan kismi icin de dogrudur. Demek ki, geriye donii§lerle ilgili bu belirsiz sozler, yalnizca, dogrudan dogruya sunu soylemekten kagin-mak igin soylenmisUr: Para iilkede kalmi§Ur ve, bor? verilebilir para-sermaye olarak i§ gordiigii siirece, para piyasasi iSin tek farki (dola§imin daha fazla sikke emebilecegi olasihgi di§inda) B yerine A’nin hesabina gegirilmesidir. Sermayenin, ba§ka iilkelere degerli maden degil metalar §eklinde transfer edildigi bu tiir bir yaUnm, kambiyo kurunu (ama, ihraS edilen sermayenin yatinldigi iilke ile olan kuru degil) ancak, bu ihraS edilen metalann uretimi, ba§ka yabanci metalann fazladan ithalini gere-ktirdigi olgiide etkiler. Bu iiretim, demek ki, fazladan yapilan bu ithali dengeleyememektedir. Bununla birlikte, ister sermaye yaUnmi igin, is-ter normal ticari amaglar igin olsun, krediyle yapilan biitiin ihracat igin ayni §ey olmaktadir. Ustelik, bu ithal fazlahgi, Ingiliz mallari iSin, ornegin, somiirgeler ya da Birle§ik DevleUer tarafindan, bir tepki §eklinde ek bir talep fazlahgini da davet edebilir. Daha once [1786] Newmarch, Dogu Hint Kumpanyasinin senet-leri nedeniyle Ingiltere’den
Hindistan’a yapilan ihracaUn, ithalattan daha fazla oldugunu soylemi§ti. Sir Charles Wood, onu, bu nokta iizerinde sorguya cekiyor. Ingiltere’nin Hindistan’a yaptigi ihracaUn Hindistan’dan yapUgi ithalattan olan bu fazlahgini, ashnda, Hindistan’dan yapilan ve kar§ihginda ingiltere’nin bir esdeger odemedigi ithalat olu§turuyor. Dogu Hint Kumpanyasinin (§imdi Dogu Hint hiikumeti) policeleri, Hindistan’dan ahnan bir harac haline geliyor. Ornegin, 1855’te Hindistan’dan Ingiltere’ye ithalat, 12.610.000 sterline ula§iyor; ingiltere’nin Hindistan’a ihracaU ise 10.350.000 sterline; Hindistan lehine olan 2.250.000 sterlin.* “Eger biitiin * Yakla§ik 2V4 milyon; daha dogrusu 2.320.000.-£rf.
16
Karl Marks Kapital III
durum bu ise, bu 2.250.000 sterlinin [sayfasis] herhangi bir §ekilde Hindis-tan’a odenmesi gerekirdi. Ama, o sirada, India House’dan* haberler geliyor. India House, Hindistan’daki ce§itli eyaletler iizerine, 3.250.000 sterline kadar police cekilmesini kabul edecegini ilan ediyor. (Bu me-blag, Dogu Hint Kumpanyasinin Londra’daki giderleriyle, hisse senedi sahiplerine odenecek temettiiler icin toplaniyordu.] Ve boylece, yalniz yapilan ticaretten ileri gelen 2.250.000 sterlinlik acik kapatihyor, 1.000.000 sterlinlik bir fazlahk daodeniyordu.” (1917.) [B. A.1857. ] “1922. [Wood:] Demek ki, bu India House policelerinin etkisi, Hindistan’a yapilan ihracati artirmak degil, bunu pro tanto azaltmak oluyor?” [Bunun anlami: Hindistan’dan yapilan ithalati, bu iilkeye yapila-cak ayni miktar ihracat ile kar§ilama zorunlulugunda bir indirim yapil-masidir.] Newmarch bunu, ingiltere’nin bu 3.700.000 sterlin kar§ihginda Hindistan’a “iyi bir hiikumet” ihrac ettigini soyleyerek acikhyor (1925). Eski bir Hindistan Bakani olan Wood, ingiltere’nin Hindistan’a ithal ettigi “iyi hiikumetin” ne oldugunu cok iyi biliyor ve hakh olarak su alayh yamti veriyor: “1926. Oyleyse, sizin bu soylediginiz, Dogu Hint Kumpanyasi policeleriyle saglanan ihracat, iiriin degil, iyi hiikumet ihracati oluyor.” -Ingiltere, di§ iilkelerde, “iyi bir hiikiimet” kurmak icin ve sermaye yatin-mi olarak “bu §ekilde” epeyce ihracat yaptigma ve boylece, normal tica-ret diizeninin tamamen dismda bir ithalata -kismen, ihrac ettigi “iyi hiikiimet” kar§ihgi aldigi harac ve kismen de, somurgelere, ve ba§ka yerle-re yatmlan sermayenin, gelirleri biciminde, yani kar§ihginda herhangi bir e§deger odemek zorunda bulunmadigi haraclar biciminde bir ithalatasahip bulunduguna gore, kar§ihginda herhangi bir sey ihrac etmeksizin, aldigi bu haraci diipediiz tiikettigi zaman, kambiyo kurlannin bundan etkilenmeyecegi apaciktir. §u halde, Ingiltere bu haraci, Ingiltere’de degil di§ iilkelerde, iiretken ya da iiretken olmayan bicimde -sozgelimi, bununla Kinm’a silah ve cephane gonderdigi zaman- yeniden yatirdigi zaman, kambiyo kurlannin bundan etkilenmeyecegi de aciktir. Ustelik disardan yapilan ithalaUn, ingiltere’nin gelirine girmesi olciisiinde -hie ku§kusuz bunlann, kar§ihginda herhangi bir e§deger odemeyi gerektir-
meyen harac biciminde odenmesi gerekir ve, bu kar§ihgi odenmeyen haracin degi§imi ya da normal ticari yollardan- ingiltere bunlan hem tiiketebilir ve hem: de sermaye olarak yatirabilir. Bu her iki durumda da kambiyo kurlan etkilenmez, ve i§te bizim bilge Wilson bunu goremiyor. Yerli ya da yabanci bir iiriiniin, gelirin bir kismini te§kil etmesi halinde -yabanci iiriin sozkonusu ise, yerli iiriiniin yalnizca yabanci bir iiriinle degi§tirilmi§ olmasi yeterlidir-bu gelirin, iiretken ya da iiretken olmayan bicimde tiiketimi, belki iiretimin oleegini degi§tirebilir ama, kambiyo kurlan iizerinde hie bir etkisi olmaz. Asagidaki saUrlan, bunu akildan cikartmadan okumak gerekir: [sayfasie] * Eskiden Hindistan’da iig biiyiik eyalet: Madras, Bombay ve Bengal. -f. Karl Marks
517 Kapital III
1934. Wood, Kinm’a gonderilen sava§ malzemesinin, Turkiye ile olan kambiyo kurlarini nasil etkileyebilecegini Newmarch’a soruyor. Ne-wmarch yamUiyor: “Sirf sava§ malzemesi gonderilmesinin kurlari mutla-ka etkileyecegini sanmiyorum ama; degerli maden gonderilmesi muUaka kurlan etkileyecektir.” Burada o, para-bicimindeki sermayeyi, oteki bicimlerdeki sermayelerden boylece ayirmi§ oluyor. Ama §imdi Wilson soruyor: “1935. Kar§ihgmda herhangi bir ithalat yapilmamak iizere, her-hangi bir maldan biiyiik bir miktarda ihrac ederseniz” (Bay Wilson, “iyi hiikiimet” ya da daha once ihrac edilen sermaye yatmmlari di§inda, Ingiltere’ye, kar§ihginda herhangi bir ihracat yapilmaksizin cok onemli olciide ithalat -hie bir zaman normal ticari harekete girmeyen ithalat-yapildigim unutuyor. Ama bu ithalat tekrar, diyelim, Amerikan iiriinleri-yle degistiriliyor ve, bu Amerikan mallannin, kar§ihginda herhangi bir ithalat yapilmaksizin ihrac edilmi§ olmasi, bu ithalatin degerinin, di§anya bir esdeger aki§i olmaksizin tiiketilebilecegi olgusunu degistirmiyor; bun-lar, kar§ihgmda bir ihracat yapilmaksizin ahnmistir ve bu nedenle de ticaret dengesine girmeksizin tiiketilebilir], “ithalatimz ile yaratmis. ol-dugunuz di§ borclan 6dememi§ oluyorsunuz” [ama eger siz, bu ithalat-lan, omegin, disanya verilmi§ kredi ile 6demi§ durumda iseniz, yeni bir borca girmi§ olmazsimz ve bu sorunun da uluslararasi ticaret dengesi ile bir ilgisi kalmaz; sorun, yalmzca tiiketilen iiriinler ister yerli, ister yabanci olsun, iiretken ve iiretken olmayan harcamalar seklini ahr], “ve bu yuz-den yaptiginiz ihracatin kar§ihginda bir ithalat yapilmadigi icin, di§ bor-clann odenmemesi nedeniyle, bu i§lemle, kambiyo kurlarini etkilemi§ olmaniz gerekmez mi? - Genel olarak ahndiginda, iilkeler bakimindan bu dogrudur.” Wilson’un bu sozleri §unu soylemeye vanyor; kar§ihginda ithalat olmayan her ihracat ayni zamanda, kar§ihginda bir ihracat bulunmayan bir ithalattir, ciinkii, yabanci, yani ithal edilmi§ metalar, ihrac edilen mal-lann uretimine girmektedir. Buradaki varsayim, bu tiirden her ihracin, kar§ihgi odenmeyen ithalata dayandigi ya da yarattigidir ve dolayisiyla di§anda bir borcu
ongormektedir. A§agidaki iki durum dikkate ahnma-digi zaman bile bu varsayim yanh§tir: 1) Ingiltere, bazi ithalatim, yani Hindistan’dan yaptigi ithalatin bir kismini, bedavadan yapmakta, kar§ihginda bir esdeger odememektedir. Bu mallan, Amerika’dan yaptigi ithalat ile degistirebilir ve bunlan, kar§ihginda ithalat yapmaksizin ihrac edebilir; her haliikarda, degeri ilgilendirdigi kadanyla yaptigi i§, kendisine bedavaya mal olan bir seyi ihrac etmekten ibarettir. 2) ingiltere, yaptigi ithalatin kar§ihgim, sozgelimi Amerika’dan yaptigi ithalati odeye-bilir ve bu, ek bir sermaye teskil eder; eger o bunlan, iiretken olmayan bicimde; diyelim sava§ malzemesi olarak tiiketirse, bu, Amerika’ya kar§i herhangi bir bore teskil etmez ve Amerika ile olan kurlan etkilemez. Newmarch, 1934 ve 1935 numarah yanitlannda kendisiyle celi§iyor ve
18
Karl Marks Kapital III
[sayfasi?] Wood, 1938 numarah soruda dikkatini buna cekiyor: “Kar§ihginda ithalat yapilmaksizin ihrac edilen nesnelerin [sava§ malzemesinin] yapi-minda kullanilan mallann hie birisi, bu nesnelerin gonderildigi iilkeden gelmiyor ise, nasil olur da bu iilke ile olan kambiyo kurlan bundan etki-lenir; Tiirkiye ile olan ticaretin, normal denge durumunda oldugu kabul edilirse, bu sava§ malzemesinin Kinm’a gonderilmesi ile, bu iilke ile Tiirkiye arasindaki kuriar nasil etkilenmi§ olabilir? Burada, Newmarch sogukkanhligini yitiriyor ve ayni basit soruyu 1934 numarada dogru ola-rak yamtladigim unutarak §6yle diyor: “Bana oyle geliyor ki, biz, artik pratik sorulan tiikettik ve §imdi ba§ka bir alemdeki metafizik tartismalara daldik.”
[Wilson ‘un, ister degerli maden, ister meta biciminde olsun, bir iilkeden bir baska iilkeye yapilan her sermaye transferinin, kambiyo kurlanni etkiledigi konusundaki iddiasinin bir degi§ik §ekli daha var. Wilson, kuskusuz, faiz oraninin, ozellikle, kar§ihkli kambiyo kurlan soz-konusu olan iki iilkedeki faiz oranlan arasindaki oranin, kambiyo kuru-nu etkiledigini biliyor. §imdi eger o, genel olarak sermaye fazlahklannin, yani her seyden once, degerli maden de dahil her tiir metain, faiz ora-nim etkilemede bir rolii oldugunu gosterebilirse, hedefine bir adim daha yaklasmi§ olacaktir; bu sermayeden onemli bir miktann bir baska iilkeye transferi, bu durumda, her iki iilkede de faiz oranini zit yonlerde olmak iizere degistirecektir. Boylece ikincil bir yoldan, her iki iilke arasindaki kambiyo kuru da degismis. olacaktir. -F. E.) i§te boylece, o sirada yayinlamakta oldugu Economist'™ 22 Mayis 1847 tarihli sayisinin 574. sayfasinda §6yle diyor: “... Kuskusuz, kiilce dahil her tiirden biiyiik meta stoklann ortaya koydugu gibi, bu sermaye bollugu, zorunlu olarak, yalmzca meta-fiyatla-nnin diismesine yolacmayacak, sermayenin kullammi icin daha diisuk bir faiz oranini da birlikte getirecektir1). Eger elimizde bulunan meta
stoku, oniimiizdeki iki yil icin iilkeye yetecek miktarda ise, belli bir sure icin bu metalar iizerinde tasarruf etme giicii, bu stoklann yalmzca iki ay yeterli olabilecegi duruma kiyasla, daha diisuk bir faiz orani iizerinde elde edilebilir2). Biitiin para ikrazlan, hangi §ekil alUnda yapihrsa yapil-sin, yalmzca, metalar iizerindeki tasarruf giiciiniin, bir kimseden bir ba§kasina aktanlmasindan ibarettir. Bu nedenle, metalar bol oldugu za-man, paramn faizinin diisuk olmasi, metalar kit oldugu zaman ise para-mn faizinin yiiksek olmasi gerekir3). Metalar bolla§tiginda, saUci sayisi, aha sayisina oranla artar, ve hemen kullamlmak iizere gerekli olamn iizerindeki miktar oramnda, daha biiyiik bir kismimn ilerde kullamlmak iizere saklanmasi gerekir. Bu kosullar alUnda, mall elinde bulunduramn, gelecekte yapilacak bir odeme icin ya da kredi ile satis, yapmaya razi Karl Marks
519 Kapital III
olacagi [sayfa 518] oranlar, birkac hafta icersinde elindeki butun stokun eriyecegine giiveni bulunmasi haline gore daha du§uk olacaktir4).” O’inci yargi ile ilgili olarak, bunahmi izleyen donemde daima oldugu gibi, iqeriye biiyiik bir degerii maden aki§min, iiretimde bir daral-ma ile e§zamanh olarak yer alabilecegini dikkate almak gerekir. Bir son-raki evrede, degerii maden, ba§hca degerii maden iireten iilkelerden gelebilir; diger metalann ithali genellikle bu donem boyunca yapilan ihracaUa dengelenir. Bu iki evrede, faiz orani diisuktiir ve ancak yava§ yava§ yukselir, bunun nedenini irdelemi§ bulunuyoruz. Bu diisuk faiz orani, “her tiirden biiyuk meta stoklannin” etkisine ba§vurmaksizin, her zaman aciklanabilir. Ve bu etki nasil meydana gelir? Du§uk pamuk fiya-ti, omegin iplikcilerin, vb. yuksek kar saglamalanni olanakh hale getirir. Ve §imdi, nicin faiz orani diisuktiir? Ku§kusuz, bore ahnan sermaye uze-rinden elde edilebilecek kar yuksek oldugu icin degil. Ama yalnizca ve sirf, o giinkii ko§ullar altinda, bore sermayesine kar§i talep, bu karla orantih olarak biiyumedigi icin; baska bir deyi§le, bore sermayesinin, sanayi sermayesinden farkh bir harekete sahip olmasi nedeniyle. Oysa Economisfm tamtlamak istedigi §ey bunun tarn tersidir, yani bor? sermayesinin hareketiyle, sanayi sermayesinin hareketinin 6zde§ oldugu-dur. 2 )’nci yargi ile ilgili olarak, eger biz, iki yilhk stoklarla ilgili saSma varsayimi, bir anlam ifade etmeye ba§layacagi noktaya indirgersek, bu, piyasamn asm dolu oldugunu gosterir. Bu, fiyaUarda bir dusmeye neden olur. Bir balya pamuga daha az para odenmesi gerekecektir. Ve bu, hi? bir zaman, bu pamugun saUn ahnmasi igin gerekli paranin daha kolay bor? ahndigi §eklinde bir sonuca ula§ilmasini hakli gostermez. Bu, para piyasasinin durumuna baghdir. Para eger daha kolay bor? ahnabiliyorsa, bunun tek nedeni, ticari kredinin, normal banka kredisinin kullanimin-dan daha az gereksinme gosterecek bir durumda bulunmasidir. Piyasayi dolduran metalar, ya gegim araglandir ya da uretim araglan. Her ikisinin de diisuk fiyatta olmasi, sanayici kapitalistin kanni artinr. Sanayi serma-yesi ile paraya olan talep arasindaki 6zde§likten gok, bir ziUik sozkonusu degilse, bu nigin
faiz oramni dusursun? Ko§ullar oyledir ki, tiiccar ile sanayici kapitalist, birbirine daha kolay kredi verebilmektedirler; ticari kredideki bu kolayhk nedeniyle, sanayici de tiiccar da daha az banka kredisine, muhtac durumdadir; dolayisiyla faiz orani diisuk olabilir. Bu dii§iik faiz oraninin, her ikisi de, birbirine paralel bir yol izleyebilmesine karsm, degerii maden giri§iyle hie bir ilgisi yoktur, ve, ithal edilen malla-nn fiyatlannin dii§iik olmasim saglayan ayni nedenler, aym zamanda, bir ithal edilen degerii maden fazlahgi da yaratabilir. Eger ithal piyasasi ger-cekten tikabasa dolu ise, bu, ithal mallanna kar§i talebin azalmi§ oldugunu tamtlar ve bu durum, ic sinai iiretimde bir daralmaya baglanmami§ ise, diisuk fiyatlar ile aciklanamaz; ama bu gene, diisuk fiyatlarla asm-ithalat oldugu siirece, aciklanmasi olanaksiz bir durum olur. Fiyatlardaki
20
Karl Marks Kapital III
bir diismenin, faiz oramndaki bir diismeye e§it oldugunu taniUamak icin [sayfasiD] bir yigin sacmahk. Bunlann her ikisi de aym zamanda yanyana bulunabilir. Boyle oldugu zaman da, bu, sanayi sermayesinin hareketi ile bore verilebilir para-sermayenin hareketinin yonlerindeki zithgin bir yansimasi olacaktir. Yoksa, bunlann 6zde§liginin bir yansimasi degil. 3 )’iincu nokta ile ilgili olarak, bu aciklamadan sonra bile, bol bol meta bulunurken, para faizinin nicin du§uk olmasi gerektigini anlamak giictiir. Meta ucuzken, belli bir miktan satin almak icin eskiden 2.000 sterlin gerekirken §imdi yalnizca 1.000 sterlin yeterli olabilir. Ama belki de ben, 2.000 sterlin yatinnm da eskisinin iki kati meta satin alabilirim. Boylece, bore alabilecegim ayni sermaye yatinmi ile, i§imi geni§letmi§ olurum. Daha onceki gibi, 2.000 sterlin degerinde metalar satin alinm. Meta piyasasi iizerindeki talebim, meta-fiyatlanndaki dii§me ile birlikte yiikseldigi halde, para piyasasindaki talebim, bu nedenle aym kalabilir. Ama eger, metalara kar§i bu talep azalir, yani iiretim, meta-fiyaUanndaki diisme ile geni§lemezse -bu, Economists biitiin yasalanni yalanlayan bir olaydir-; kar arttigi halde, bore verilebilir parasermayeye olan talep azahrdi. Ama bu artan kar, bore sermayesine kar§i bir talep yaratir. §u da var ki, meta-fiyaUannin dii§iik diizeyi, belki de §u uc nedenden ileri gelebilir: Birincisi, talep noksanhgi. Bu durumda, faiz orani, metalar ucuz oldugu icin degil; iiretim felce ugradigi icin diisuktiir, ciinkii, bu dii§iik fiyaUar, felce ugrayan iiretimin yansimalanndan ba§ka bir sey degildir. Ikincisi, arzin talebi asmasindan ileri gelebilir. Bu, piyasa, vb. iizerinde a§in bir yigilmanin sonucu olabilir, ve bir bunahma yolacabilir ve buna-hm boyunca yuksek bir faiz orani ile aym zamanda goriilebilir; ya da bu, metalann degerindeki bir dii§menin sonucu olabilir, boylece aym talep daha diisuk fiyatlarla kar§ilanabilir. Bu son durumda, faiz orani nicin diiser? Kar artUgi icin mi? Eger bu, aym iiretken ya da meta-sermayenin elde edilmesi icin daha az parasermayenin gerekli olmasindan ileri geliyorsa, bu yalnizca, kar ile faizin birbirleriyle ters orantih olduklanm tamUar. Her ne olursa olsun, Economistm genel yargisi yanhsUr. Metalann diisuk
para-fiyatlan ile, diisuk bir faiz orani, mutlaka bir arada bulun-maz. Boyle olmasaydi, iiriinlere ait para-fiyaUannin du§uk oldugu en yoksul iilkelerde faiz orani en diisuk, tanmsal iiriinlere ait para-fiyatlann en yuksek oldugu en zengin iilkelerde faiz oranimn en yuksek olmasi gerekirdi. Genel olarak, Economist de kabul ediyor: Paramn degeri diiser-se, faiz orani iizerinde bir etkisi olmuyor, 100 sterlin, her zamanki gibi 105 sterlin getiriyor. Eger 100 sterlinin degeri daha az olursa, 5 sterlininki de oyle oluyor. Bu bagmti, ilk meblagin deger kazanmasi ya da kaybet-mesi ile degismi§ olmuyor. Deger acisindan dusunuldiigunde, belli bir miktar meta, belli bir miktar paraya e§ittir. Bu deger artarsa, daha biiyuk bir para miktanna e§it olur. Du§tugunde ise bunun tersi dogrudur. Eger deger 2.000’e e§itse, %5 = 100; eger 1.000’e e§itse, %5 = 50’dir. Ama bu, faiz oramm hie bir sekilde degistirmez. Bu sorunun tek rasyonel Karl Marks
521 Kapital III
tarafi, aym miktar metain sati§ degeri, 2.000 sterlin tuttugu [sayfa 520] za-man gerekli olan para miktannin, 1.000 sterlin tuttugu zamanki paradan daha fazla tutmu§ olmasidir. Ama bu, yalmzca, kar ile faizin burada bir-biriyle ters orantih oldugunu gosterir. giinkii, degismeyen ve degisen sermayeleri olu§turan kisimlann fiyaUan ne kadar dii§iik olursa, kar o kadar yuksek ve faiz o kadar dusuktur. Ama bunun tersi de olabilir ve Sogu kez de oyle olur. Omegin, iplik ve dokuma iSin talep olmadigm-dan, pamuk ucuz olabilir; ve, pamuklu sanayiideki biiyuk karlar, pa-muga kar§i biiyuk bir talep yarattigi i^in pamuk nispeten pahah olabilir. Ote yandan, sirf pamuk fiyati du§iik oldugu iSin, sanayicilerin karlan yuksek olabilir. Hubbard’in tablosu, faiz orani ile meta-fiyatlannin, tama-men bagimsiz hareket ettiklerini, oysa, faiz oraninin harekeUerinin, ma-den rezervi ile kambiyo kurlannin harekeUerine siki sikiya bagh oldugunu tamtlamaktadir. Economist diyor ki: “Bu nedenle, metalar ne zaman bol olursa, paranin faizinin diisuk olmasi gerekir.” Bunahm sirasinda bunun tama-men tersi olur. Metalar asm boldur, paraya Qevrilemez ve bu yiizden de faiz orani yiiksektir; gevrimin bir ba§ka evresinde metalara olan talep biiyuktiir ve dolayisiyla geriye odemeler hizhdir, ama aym zamanda, bu hizh geriye odemeler nedeniyle faiz orani diisuk oldugu igin, fiyatlar yiikselmektedir. “Ne zaman onlar (metalar) kit ise, paranin faizinin yuksek olmasi gerekir. “ Bunahmi izleyen gev§ek donemde bunun tersi dogrudur. Metalar, talebe oranla degil muUak anlamda kittir; ve faiz orani diisuktiir. 4 )’iincu yargiyla ilgili olarak, bir meta sahibinin, bunu nasil olsa satabilecegi kaydiyla, mevcut stokun hizla tiikenmesi haline gore, pi-yasanin malla dolup ta§tigi siralarda elindekileri daha ucuz fiyatla elden cikarmasi akla-yatkin bir §eydir, ama bu yiizden nicin faiz oraninin dii§mesi gerektigi, o kadar acik degildir. Piyasamn, ithal mallanyla dolup ta§Ugi bir sirada, meta sahipleri-nin, mallanm piyasaya siirmekten kacinmak icin, bore sermayesine kar§i artan bir talepte bulunmalan sonucu, faiz orani yiikselebilir. Ticari kredi-nin akicihgi, banka kredisine olan talebi nispeten diisuk tutabilecegi igin,
faiz orani diisebilir.
Economist, 1847’de, yiikselen faiz oranlannin ve para piyasasi iizerinde basin? yapan diger durumlann, kambiyo kurlan iizerindeki hiz-h etkisinden sozediyor. Ama §unu da unutmamak gerekir ki, kambiyo kurlanndaki degi§meye karsm, di§anya alUn aki§i, nisan ayi sonuna dek devam etti; mayis ba§lanna dek bunda bir donu§ olmadi. 1 Ocak 1847’de, bankamn maden rezervi 15.066.691 sterlindi; faiz orani %3'/2; Paris iizerinde iiS ayhk kambiyo kuru 25,75; Hamburg’da
22
Karl Marks Kapital III
13,10; Amsterdam’da 12,'/4 idi. 5 Martta, maden rezervi 11.595.535 sterli-ne dii§tu; iskonto orani %4’e yukseldi; kambiyo kuru Paris iizerinde [sayfa 52i] 25,67'/2'ye dii§tii. Hamburg iizerinde 13,9'/4'e, Amsterdam iizerinde 12,21/2'ye diisffl. Altin aki§i devam etti. Asagidaki tabloya bakiniz:
1847 20 3 10 17 24 4 8
ingiltere Bankasi' mn 11.231.6 10.246.4 9.867.05 9.329.84 9.243.89 9.337.74 9.588.75
Para En Yuksek OcAyhk Kurlar Piyasa Banka iskonto Banka iskonto Para cok kit Banka iskonto Piyasa siki§ik Siki§ikhk Sikis.ikhk en
Paris 25,6 25,8 25,9 26,0 26,0 26,4 26,2
Hamb 13,9% 13,10 13,10! 13,40 13,12 13,12 13,15!
Amste 12,2'/2 12,31/ 12,4!/ 12,5!/ 12,6 12,6/2 12,7%
1847’de, Ingiltere’den toplam degerli maden ihraci 8.602.597 £'e ulasti. Amerika Birle§ik Devletleri'ne £ 3.226.411 Fransa'ya £ 2.479.892 Ticaret ortakhgi olan Avrupa kentlerine £ 958.781 Hollanda'ya £ 247.743 Mart sonunda kurlarda meydana gelen degi§iklige karsm, altin aki§i, belki de Amerika’ya, tarn bir ay daha devam etti. “Biz boylece,” [diyor Economist, 2 Agustos 1847, s. 954] “faiz oramndaki yukselmenin etkilerinin ve aleyhteki kurlan diizeltme ve altin aki§im tekrar bu iilkeye cevirme i§lemlerini izleyen baskinin ne kadar hizh ve giiclii oldugunu g6rmii§ oluyoruz. Bu etki, ticaret dengesinden tamamen ayn olarak ortaya cikmistir. Daha yuksek bir faiz orani, hem yabanci ve hem de Ingiltere’ye ait tatwillerin fiyatlannin dii§mesine, ve yabancilar hesabina biiyuk satin almalann yapilmasina yolacti; bu, bu iilkeden cekilecek police miktanni artirdi, ote yandan yuksek faiz orani ile, para elde edilmekte cekilen giicliik oylesine biiyuktii ki, miktarlan arttigi halde bu policelere olan talep diisffl. ... Ayni nedenle ithalatia ilgili sipari§ler iptal edildi ve, di§ iilkelerdeki Ingiliz sermaye yatinmlan para-ya cevrildi ve kullanilmak iizere bu iilkeye getirildi. Boylece, ornegin, 10 mayis tarihli Rio de Janeiro Price Current’da sunlan okuyoruz: ‘Kurlar, [Ingiltere ile] esas olarak [Brezilya] devlet tatwillerinin, Ingiliz miisteriler hesabina yapilan biiyuk olciide sati§lannin odenmesi icin piyasa iizerinde meydana gelen baskinin sonucu olarak bir gerileme daha gosterdi.’ Bu iilkeye ait olan ve faiz orani burada cok diisuk iken di§ iilkelerdeki devlet ve diger tatwillere yatinlan sermaye, faiz orani yiikselince boylece
Karl Marks
523 Kapital III
[sayfa 522] tekrar geri getirildi. iNGiLTERE’NiNi TJCARET DENGESi Yalniz Hindistan, “iyi hiikiimet”, ingiliz sermayesinde faiz, temet-tii, vb. kar§ihgi Ingiltere’ye 5 milyon harac vermek zorundaydi ve bu miktara, resmi memurlann maa§lanndan yaptiklari tasarruflar ile Ingiliz tiiccarlannin, Ingiltere’ye yatmlmak iizere karlanndan ayirarak her yil ana-yurda gonderdikleri meblaglar dahil degildi. Her Ingiliz somiirgesi, ayni nedenler icin biiyiik odemeler yapmak zorundaydi. Avustralya, Bati Hint Adalan ve Kanada’daki bankalann cogu, ingiliz sermayesi ile kurulmu§tur ve temettiiler Ingiltere’de odenebilir. Ayni §ekilde, ingiltere, iizerinden faiz aldigi bir cok yabanci -Avrupa, Kuzey Amerika ve Giiney Amerika- hazine bonolanna sahiptir. Buna ek olarak, yabanci demiryol-lan, kanallar, madenler, vb. iizerinde hisseleri bulunmakta ve buralar-dan temettii almaktadir. Biitiin bunlar icin odemelerin hemen hepsi, Ingiliz ihracat tutannin iizerinde ve otesinde kalan iiriinlerle yapilmi§tir. Buna kar§ihk, ingiltere’den, yabanci iilkelerdeki ingiliz hisse senetleri sahipleriyle, di§ iilkelerdeki ingilizlerin tiiketimi icin gonderilen meblag, buna kiyaslaonemsizdir. Ticaret dengesini ve borsa kurlanni ilgilendirdigi kadanyla, sorun, “her donemin kendine ozgii sorunudur”. Genellikle ... ingiltere, ihracati-na uzun vadeli krediler vermekte, oysa ithalata pe§in para odemektedir. Belirli zamanlarda, uygulamadaki bu farkin kurlar iizerinde onemli etki-leri olmaktadir. ihracatimizin cok onemli olciide arttigi bir zamanda, ornegin 1850’de, siirekli ve artan bir ingiliz sermaye yatirimimn devam etmesi gerekir ... bu §ekilde, 1850’ye ait odemeler, 1849’da ihrac edilen mallar kar§ihgi yapilabilir. Ama, 1850’deki ihracaUn 1849’daki ihracaU 6 milyondan fazla a§masi halinde, bunun pratikteki sonucu, bu miktarda bir fazla paranin di§anya gonderilmesi ve ayni yil icersinde donmesi olmak gerekir. Ve bu §ekilde, kambiyo kurlan ile faiz oram iizerinde bir etki meydana getirilmi§ oluyor. Bunun tersine, ticari bir bunahm sonucu i§lerimiz bozulunca ve
ihracatimiz biiyuk olciide azalinca, gecen yillann biiyuk ihracaUna ait odemeler ithalatimizin degerini onemli miktarda a§iyor, kurlar bununla orantih olarak lehimize doniiyor, icerde hizla sermaye birikiyor, faiz oram dii§uyor.” (Economist, 11 Ocak 1851 [s. 30].) Kambiyo kurlan sunlara bagh olarak degisebilir: 1)Nedeni ne olursa olsun -tamamen ticari ya da disanya sermaye yatinmi ya da sava§ icin hiikiimet harcamalan, vb. gibi, di§ iilkele-re nakit odemeler yapildigi siirece- o andaki odemeler dengesi sonucu. 2)Belli bir iilkede -metal ya da kagit- paranin deger kaybetmesi sonucu. Bu tamamen nominaldir. Eger 1 sterlin, eskisine gore ancak onun yansi kadar bir parayi temsil ediyorsa, 25 frank yerine 12,5 frank sayilmasidogaldir. [sayfa 523]
24
Karl Marks Kapital III
3) “Para” olarak birisi giimu§ oteki altin kullanan iki iilke arasin-daki kambiyo kurlari sozkonusu oldugunda, kurlar, bu iki madenin dege-rindeki nispi dalgalanmalara baghdir, ciinkii bunlar zorunlu olarak, iki maden arasindaki pariteyi degistirirler. 1850’deki kurlar buna omek ola-bilir: Ingiltere’nin ihracati biiyiik olciide arttigi halde, bu kurlar ingiltere aleyhine idi. Gene de di§anya bir altin aki§i olmadi. Bu durum, altin kar§isinda giimiisun degerindeki gecici yukselmenin bir sonucuydu. (Bkz: Economist, 30 Kasim 1850 [s.1319-1320].) 1 sterlinin kur paritesi: Paris, 25 frank 20 sent; Hamburg, 13 mark 10,5 §ilin; Amsterdam 11 florin 97 selit. Paris kurlannin 25,20 franki gec-mesi olciisiinde, Fransa’nin Ingiliz borclulan ya da Fransiz metalarimn ahcilan icin daha lehte olmaktadir. Her iki durumda da, amacini gerceklestirmek icin, daha az sterline gereksinmesi olacaktir. Degerli madenin kolayca elde edilemedigi daha uzak iilkelerde, ingiltere’ye yapilacak odemeler icin gerekli policeler kit ve yetersiz oldugunda, bunun dogal sonucu, kendilerine kar§i biiyuk bir talep oldugu iSin genellikle Ingiltere’ye gonderilen iiriinlerin fiyaUanni, polige yerine bunlan gondermek ama-ciyla yiikseltmektedir; Hindistan’da gogu kez durum budur. Ingiltere’de para ?ok bolken, faiz orani dusuk, tahvil ve senet fiyatlan yuksek iken bile, kurlar aleyhte olabilir ya da hatta disanya bir altin aki§i bile meydana gelebilir. 1848 yih boyunca, saglam poligeler, pek az ve orta derecede olanlar, 1847 bunahmi ve Hindistan ile yapilan ticarette genel bir kredi azhgi sonucu, kolayca kabul edilmedikleri icin, Ingiltere, Hindistan’dan biiyuk miktarlarda giimu§ kabul etti. Biitiin bu giimu§ler daha Ingiltere’ye gelir gelmez, devrimin pek cok para-yigma olu§umuna yolacUgi Kita Avrupasi'nin yolunu tuttu. Ayni gumu§ kiUesi, bu sefer de kambiyo kur-lan karh hale getirdigi icin 1850’de tekrar Hindistan yolculuguna cikUlar.
Parasal sistem esas olarak bir katolik, kredi sistemi ise protestan kurumudur. The Scotch hate gold. [“Iskoclar altindan nefret eder.”] Me-talann, kagit bicimindeki parasal varhgi, ancak toplumsal bir varhkU. Kurtulusu getiren, imandir. Metalann oziinde ta§idigi ruh olarak paradegere iman, uretim tarzina ve onun getirmesi kacimlmaz diizene iman, sirf kendisini geni§leten sermayenin ki§ile§mesi olarak iiretime aracihk eden bireylere iman. Ne var ki, protestanhk kendisini katolikligin temel-lerinden ne kadar kurtarmi§ ise, kredi sistemi de ancak o kadar kendisini parasal sistemin esaslanndan kurtarmisUr. [sayfa 524]
Karl Marks
525 Kapital III
OTUZALTINCI BOLUM KAPiTALIST-ONCESi iLi§KILER
FAIZ getiren sermaye ya da arkaik bicimiyle soylersek tefeci ser-maye, ikiz karde§i tiiccar sermayesi ile birlikte, kapitalist iiretim tarzin-dan cok once gelen ve toplumun cok farkli ekonomik bicimlerinde bulunan, Nuh zamanindan kalma sermaye bicimlerine aittir. Tefeci sermayenin varhgi, ancak, uriinlerin hie degilse bir kismi-nin metalara donusmus. olmasim ve paranin, cesMi i§levleri icersinde, meta ticaretinin yanisira geli§mi§ bulunmasini
gerektirir. Tefeci sermayenin gelismesi, tiiccar sermayesinin gelismesiyle ve ozellikle para-ticareti yapan sermayenin gelismesiyle bagh haldedir. Eski Roma’da, manufakturiin, antik diinyadaki ortalama gelisme dii-zeyinin cok altinda bulundugu Cumhuriyetin son yillanndan ba§layarak, tiiccar sermayesi, para-ticareti yapan sermaye ve tefeci sermaye, antik bicim icersinde kendi en list diizeylerine kadar gelisti. Biz, para yigmanin zorunlu olarak parayla birlikte ortaya ciktigini gormii§ bulunuyoruz. Ama profesyonel iddiharcilar, ancak tefeciye d6nii§tiikten sonra onem kazanmi§lardir. [sayfa 525]
26
Karl Marks Kapital III
Tiiccar, kar saglamak, sermaye olarak kullanmak, yani yatirmak icin bore para ahr. Dolayisiyla, ilksel toplum bicimlerinde faizcinin tuc-carla ili§kisi, modern kapitalistle olan ili§kisi ile aynidir. Bu ozgiin ili§ki katolik universiteler tarafindan da uygulandi. “Alcala, Salamanca, Ingol-stadt, Breisgau’daki Freiburg, Mayence, Cologne, Treves universiteleri, birbiri ardina, ticari borclar icin faizin yasalhgini kabul ettiler. Bu onayl-amalann ilk be§ tanesi Lyons kenti konsulliigunun ar§ivlerinde saklanmi§ ve Bruyset-Ponthus’un Traite de I'usure et des interets, Lyons, adh yapiti-nin ekinde yayinlanmi§tir.” (M. Augiet, le Credit Public, etc., Paris 1842, s. 206.) Kole ekonomisinin (ataerkil tiirde degil de daha sonra Yunan ve Roma zamanlannda) servet yigma ve dolayisiyla paranin, kole, toprak vb., satin ahnmasi yoluyla baskalarimn emegine elkonulmasi araci olarak hizmet ettigi biitiin bicimlerde, para, sirf bu §ekilde yatmlabildigi icin, sermaye olarak harcanabilir, yani faiz getirebilir. Bununla birlikte, kapitalist uretime ongelen donemlerde, tefeci sermayenin varoldugu karakteristik bicimler iki tiirdiir. Ben, karakteristik bicimler deyimini ozellikle kullaniyorum. Bu ayni bicimler, kapitalist uretimde, kendilerini yinelerler, ama yalnizca ikincil bicimler olarak. O zaman bunlar artik, faiz getiren sermayenin niteligini belirleyen bicimler degillerdir. Bu iki bicim §unlardir: birincisi, list siniflann bol keseden harcayan senyorlerine, ozellikle biiyuk toprak sahiplerine,borc para ver-erek tefecilik; ikincisi, kendi emek araclanna sahip bulunan kiiciik iireticilere bore para vererek tefecilik. Bunlar, zanaatcilan kapsar, ama esas olarak koyluleri kapsar, ciinkii, ozellikle kapitalist-oncesi ko§ullar alUn-da, bu kosullann, kiiciik bagimsiz bireysel ureticilerin varhgina izin ver-digi siirece koylii sinifi bunlann ezici cogunlugunu olu§turur. Bir yandan zengin toprak sahiplerinin tefecilik yuziinden yikimi, ote yandan kiiciik ureticilerin biisbiitiin yoksulla§masi, biiyuk miktarlar-da para-sermayenin olu§umuna ve yogunla§masina yol acmistir. Ne var ki, bu siirecin, modern Avrupa’da oldugu gibi, ne olciide eski iiretim tarzina son verdigi ve bunun yerine kapitalist iiretim tarzim gecirip gecir-medigi,
tamamen tarihsel geli§me a§amasina ve bununla birlikte ortaya cikan kosullara baghdir. Faiz getiren sermayenin karakteristik bicimi olarak tefeci sermaye, bizzat cahsan koylii ile kiiciik usta zanaatcinin yuruttugu kiiciik-olcekli iiretimin egemenligine tekabiil eder. Emekci, emek araclan ve emegin iiriinii ile sermaye biciminde geli§mi§ kapitalist iiretim kosullannda oldugu gibi, kar§i kar§iya gelince, bir iiretici olarak, herhangi bir bore para alma olanagina sahip degildir. Bore para alsa hile, bunu, artik, ornegin, ki§isel gereksinmelerini kar§ilamak icin rehinci diikkanindan almakta-dir. Oysa, emekci, ister gercek, ister sozde olsun, emek araclan ile iiriiniiniin sahibi oldugu zaman, bore sermayesinin kar§isina iiretici olarak cikar, ve bore sermayesi de onun kar§isinda tefeci sermaye olarak bu-lunur. Banker, zenginlere, oysa tefeci, fakirlere bore verdigi icin, bankeKarl Marks
527 Kapital III
re [sayfa 526] saygi duyuldugu halde tefecinin kiiciimsendigini ve nefret edildigini soylerken Newman konuyu hafife almi§ oluyor. (F. W. Newman, Lectures on Political Economy, London 1851, s. 44.) Newman, iki toplumsal uretim tarzi arasindaki farkin ve bunlara tekabul eden top-lumsal diizenlerin, konunun oziinii olu§turdugunu ve bu durumun, zen-gin ile fakir arasindaki aynmla aciklanamayacagi olgusunu goremiyor. Ustelik, kiiciik iireticinin kanim emip kurutan tefecilik, zengin biiyiik malikane sahibinin kanim kurutan tefecilikle elele gider. Romah patri-syenlerin faizciligi, Romah plebleri, bu kiiciik koylulerin kokiinii kazir kazimaz, bu tiir somiirii sona erdi ve bu kiiciik koylii ekonomisinin yerini katiksiz bir kole ekonomisi aldi. Kiti kitina gecim araclarimn iizerindeki turn fazlahk (daha sonra iireticilerin iicretleri halini alan miktar), faiz bicimi icersinde, tefecilik tarafindan tuketilebilir (bu, sonra, kar ve toprak ranti bicimini ahr), dola-yisiyla, devletin hak talep ettigi pay dismda kalan butiin arti-degeri yutan bu faiz diizeyini, faizin normal olarak hie degilse ancak arti-degerin bir kismini olu§turdugu modem faiz oram diizeyi ile kar§ila§tirmak cok sac-madir. Boyle bir kar§ila§tirma, ucretli i§Qinin, kari, faizi ve toprak ranti-nim, yani tiim arti-degeri iirettigi ve kendisini Qali§Uran kapitaliste verdigi olgusunu gormezlikten gelmi§ oluyor. Carey, bu sagna kar§ila§tirmayi, sermayedeki geli§menin ve buna bagh olarak faiz oranindaki dii§menin, emekSi iSin ne denli yararh oldugunu gostermek amaciyla yapiyor. Ustelik, ele gegirdigi kurbanindan arU-emek sizdirmakla yetinmeyen tefeci, onun elindeki emek araglannin, topragin, evin, vb. bile mulkiyetini yava§ yava§ eline gegirmekte ve siirekli olarak onu miilksuzle§tirme gabasi igersinde bulunmaktadir; ve burada gene emekginin, kendi emek araglanndan bu sekilde tamamen miilksuzle§tirilmesinin, kapitalist uretim tar-zinin ula§mak istedigi bir sonu? degil, daha gok, onun giki§ noktasi igin bir onkosul oldugu unutulmaktadir. Ucretli-kole, tipki gerSek kole gibi, durumu nedeniyle -hi? degilse iiretici olma niteligi igersinde- bir alaca-khnin kolesi haline gelemez; iicretli-kolenin, tiiketici olma niteligi iger-sinde bir alacaklimn kolesi haline gelebilecegi de dogrudur. Tefeci ser-maye, bu bicim icersinde, gercekten de, uretim tarzini
degi§tirmeksizin, dogrudan iireticinin butiin arti-emegini ele gecirmektedir; boyle olunca emek araclannin, iireticilerin miilkiyet ya da tasarrufunda bulunmasi -ve buna tekabul eden kiiciik-olcekli iiretim- onun temel onkosuludur; boylece, bir baska deyi§le, sermaye, emegi dogrudan dogruya boyun-durugu altina almaz, ve dolayisiyla onun kar§isina sanayi sermayesi olarak cikmaz, - bu tefeci sermaye, iiretim tarzini yikima ugratir, iiretici giicleri geli§tirmek yerine felce ugratir, ve ayin zamanda, emegin toplumsal iiretkenliginin, kapitalist iiretim tarzinda oldugu gibi, emegin kendi aleyhine de olsa gelisemedigi sefil kosullan devam ettirir. Tefecilik. boylece, bir yandan, antik ve feodal servet ve antik ve feodal miilkiyet iizerinde zayiflatici ve yikici bir etki yapar. Ote yandan
28
Karl Marks Kapital III
da, [sayfa 527] kuciik-koylii ve kiiciik-kasabah* iiretimini, kisacasi, iiretici-nin hala kendi uretim araclarimn sahibi olarak goriindugu butun bicim-leri zayiflatir ve yikar. Geli§mi§ kapitalist uretim tarzinda, emekci, uretim araclarimn yani ekip bictigi topragm, i§ledigi hammaddelerin, vb. sahibi degildir. Oysa bu sistemde, ureticinin, uretim araclanndan aynlmasi, uretim tarzinin kendisinde fiili bir devrimi yansitir. Birbirinden ayn emekci-ler, aynn ama birbirine bagh faaliyetieri yerine getirmek amaciyla biiyuk i§yerlerinde biraraya getirilmi§lerdir; alet, makine haline gelmistir. Uretim tarzinin kendisi, artik kiiciik miilkiyetle birarada olan uretim aletleri-nin dagilmasina izin vermedigi gibi, emekcinin kendisinin de tek ba§ina cahsmasina izin vermez. Kapitalist iiretimde, tefecilik, artik, ureticiyi kendi uretim araclanndan ayiramaz, ciinkii zaten iireticiler uretim araclann-dan aynlmi§lardir. Tefecilik, uretim araclarimn dagimk oldugu yerlerde, para-serveti biraraya toplar. Uretim tarzim degistirmez, ama onun iizerine kene gibi iyice yapi§ir ve mahveder. Kanim emerek gucunu keser ve yeniden-iiretimi, gitgide daha peri§an ko§ullar altinda devam etmek zorunda birakir. Uretim araclan miilkiyetinin, ureticinin kendilerine ait olmasimn, ayni zamanda, politik statiiniin, yurtta§in ozerkliginin temelini olu§turdugu antik diinyada pek belirgin bir bicimde goriilen tefecilere kar§i nefretin kokeninde i§te bu yatmaktadir. Koleligin egemenligi olcusunde ya da arti-iiruniin feodal bey ve maiyeti tarafindan tiiketilmesi olcusunde, kole sahibi ya da feodal bey, tefecinin pencesine dii§er, ama uretim tarzi hala ayni kahr; yalnizca, emekcinin durumu daha da agirla§ir. Borca batan kole sahibi ya da feodal bey daha da zalimle§ir, ciinkii, kendisi de daha fazla ezilmektedir. Ya da en sonu, antik Roma’da sovalyelerin oldugu gibi, kendisi de top-rak sahibi ya da kole sahibi haline gelen tefeciye yerini birakir. Ne de olsa, biiyuk olciide bir politik iktidar araci oldugu icin, somuriisu de az cok ataerkil kalan bu eski somuriicunun yerini, kati, para-delisi bir son-radan gorme almistir. Ama, boylece uretim tarzi degismemistir.
Tefecilik, ancak saglam temeli ve siirekli yeniden-iiretiminin da-yandigi politik orgutlenmenin de temeli olan miilkiyet bicimlerini yoket-tigi ve c6zii§turdugu olciide biitiin kapitalist-oncesi uretim tarzinin iize-rinde devrimci bir etkiye sahiptir. Asya bicimleri altinda, tefecilik, ekono-mik cokiintii ve politik yozlasma di§inda, herhangi bir etki gostermeksi-zin uzun siire devam edebilir. Ancak kapitalist uretimin diger 6nko§ul-lannin bulundugu yer ve zamanda, tefecilik, bir yandan feodal bey ile kiiciik-olcekli ureticiyi mahvetmek, ote yandan, emek araclanni serma-ye icersinde toplamak suretiyle, yeni uretim tarzinin kurulmasinda yar-dimci araclardan biri halini ahr. [sayfa 528] * Almanca ozgiin metinde “kleinburgerliche”, Fransizca geviride “petite bourgeoise” olmakla birlikte, ingilizce geviride “small-burgher” olan bu terimi, “kuiuk-burglu” kar§iligi, “kusiik-kasabali" olarak geviriyoruz, -f. Karl Marks
529 Kapital III
Ortacagda hie bir iilkede genel bir faiz orani yoktu. Kilise daha ba§langicta, faizle bore verilmesini yasaklami§ti. Yasalar ile mahkeme-ler, bore para verilmesiyle ilgili pek az koruyucu onlem koyuyordu. Tek tek durumlarda ise ahnan faiz cok yiiksekti. Sinirh para dola§imi, cogu odemeleri nakit yapma gerekliligi ve hele police i§lemlerinin heniiz daha geli§memi§ bir diizeyde bulunmasi, halki bore para almaya zorluyordu. Hem faiz oranlannda ve hem de tefecilik anlayi§inda biiyiik farklihklar vardi. Charlemagne zamaninda %100 faiz, tefecilik sayihyordu. Constance golii iizerinde Lindan’da 1348’de bazi kasabahlar %2162/3 ahyorlardi. Ziirih’te Kent Meclisi, yasal faiz oranimn %431/3 olmasini kararlastirmisti. Italya’da normal faiz orani, 12. yuzyildan 14. yuzyila kadar %20’yi gec-medigi halde, bazan %40 odenmesi zorunlu hale geliyordu. Verona, %12>/2 faiz oranim yasal oran olarak saptadi. Imparator Frederik II, faiz oramni %10 olarak saptadi, ama yalnizca Yahudiler icin. Hiristiyanlar icin de bir §ey soylemeye tenezziil etmedi. Almanya’nin Ren eyaletlerinde, 13. yuzyildan beri %10 faiz orani kuraldi. (Hiillmann, Geschishte des Stadtewesens, II, s. 55-57.) Tefeci sermaye, sermayenin iiretim tarzinin heniiz bulunmadigi bir sermayeye ozgii bir somurii yontemi kullanmaktadir. Bu durum, kendisini, burjuva ekonomisi icersinde geri kalmi§ sanayi kollannda ya da modem iiretim tarzina gecise direnen sanayi kollannda yinelemek-tedir. Omegin eger biz, Ingiltere’deki faiz oranim Hindistan’daki ile kar§i-lastirmak istiyorsak, Ingiltere Bankasimn faiz oranim degil, omegin kiiciik makineleri kiraya verenlerin, ev sanayilerinde cahsan kiiciik iireticiye uyguladiklan faiz oranim almamiz gerekir. Tefecilik, tiiketici servete zit, kendisi sermaye doguran bir siirec olmasi bakimindan tarihsel olarak onemlidir. Tefecinin sermayesi ile tiiccann serveti, toprak miilkiyetinden bagimsiz, bir paraservetin olmasini tesvik eder. Ne kadar az iiriin meta niteligine girerse ve degi§im-degerinin iiretim iizerindeki egemenligi ne kadar az ve sinirhysa, para, o kadar fazla fiili ve asil servet -kullanimdegerlerindeki sinirh temsil edili-§ine at- genel olarak servet seklinde goriiniir. i§te para-yigmanin
teme-li budur. Diinya-parasi ve para-yigma olarak, para olmasi dismda o, ozellikle, odeme araci bicimidir ve boyle oldugu icin de, metalann mut-lak bicimi olarak goriiniir. Ve ozellikle bu odeme araci i§levi, faizi ve dolayisiyla da para-sermayeyi geli§tirir. Carcur edici ve yozla§tinci zen-ginligin istedigi §ey, para olarak para, her seyi satinalma (ve bu arada da borclarmi odeme) araci olarak paradir. Kiiciik ureticinin paraya, her §eyden once odeme yapmak icin gereksinmesi vardir. (Toprakbeyleri ile devlete ayni olarak yapilan hizmetin ve odenen vergilerin, para-ranta ve paravergilere d6nii§mesi burada biiyuk bir rol oynar.) Her iki durum-da da, para olarak para gereklidir. Ote yandan, para-yigmayi ilk kez ger-cek hale getiren ve para-yigicimn riiyalanm gercekle§tiren sey, tefeciliktir. Bu para-yigmanin sahibinden istenen §ey, sermaye degil para olarak
30
Karl Marks Kapital III
[sayfa 529] paradir; ama, faiz aracihgi ile o, bu birikmi§ parayi, sermayeye, yani arti-emegin bir parcasim ya da tamamini ele gecirme aracina cevi-rir ve ayni §ekilde, iiretim araclanmn bir kismini, bunlar nominal olarak ba§kalannin miilkiyetinde kalsa bile elde etmek ister. Tefecilik, uretimin gozeneklerinde ya§ar, tipki Epikur’un tannlannin, diinyalar arasindaki bo§lukta ya§amasi gibi. Para bulmak ne kadar giicle§irse, meta-bicim, iiriinlerin genel bicimini o kadar az olu§turur. Dolayisiyla, tefeci, paraya gereksinmesi olanin odeme ya da direnme giicii di§inda hi? bir engel tammaz. Kuciik-koylii ve kiiciik-kasabah iiretiminde para, emekcinin iiretim araclan (bu iiretim tarzinda emekci hala biiyiik olciide bu iiretim araclanmn sahibidir), beklenmedik durumlar ya da olaganiistii kar-ga§ahklar sonucu elinden giktigi ya da normal yeniden-uretim yoluyla yerine konulmadigi zamanlarda, belli ba§h satinalma araci olarak i§ goriir. Gecim araclan ile hammaddeler, bu iiretim gereksinmelerinin onemli bir kismini olu§turur. Bunlar eger cok pahah hale gelirlerse, iiriin icin yapilan odemeler ile yerine konma olasihgi ortadan kalkabilir, tipki normal bir kotii iiriin doneminin, koyliiniin tohumlugunu yerine koymasina engel olmasi gibi. Romah patrisyenlerin plebleri askere almaya zorlaya-rak mahvettikleri, ve onlann emek araclanni yeniden-iiretmelerine engel olan, ve bu nedenle de, bunlan dilenci haline sokan bu sava§ (yoksul-la§ma ve yeniden-uretim icin gerekli ko§ullardan yoksun birakma bura-da egemen bigimdir), patrisyenlerin hazinelerini, depolanm, o zamanin parasi olan yagma edilmi§ bakirla doldurdu. Bunlar, pleblere gerekli metalan, hububati, atlan, sigirlan dogrudan vermek yerine, kendileri igin i§e yaramayan bu bakirlan bor? verdiler ve bu durumdan, ?ok a§in tefeci faizler kopartmak icin yararlanarak, plebleri, kendilerine borclu koleler haline getirdiler. Charlemagne zamaninda Frank koyliileri gene boyle sava§larla peri§an oldular ve onlerinde, borclu olmak yerine serf haline gelme dismda bir secenekleri kalmadi. Roma Imparatorlugunda, bilindigi gibi, cekilen biiyiik achk cogu kez cocuklann satilmasina ve ozgiir insanlann kendilerini kole olarak zenginlere satmalanna yolacti. I§te biitiin bunlar genel doniim noktalan ile ilgili §eyler. Bireysel
durum-larda ise, kiiciik ureticilerin, iiretim araclannin devami, ya da kaybi, binlerce beklenmedik olaya bagh olup, bu olaylann ya da kayiplann herbiri, yoksullugun belirtisi ve asalak tefecinin yava§ca sokulacagi ve yerlesecegi bir yara olabilir. Yalnizca bir ineginin oliimii bile, kiiciikkoyliiniin yeniden-iiretimini eski olceginde yenilemesine engel olabilir. Ardindan tefecinin pencesine dii§er ve bir kez bu penceye dii§tii mii oradan zor kurtulur. Tefecinin gercekten onemli ve kendisine ozgii alani, ne var ki, odeme araci olarak paranin i§levidir. Belli bir tarihte vadesi dolan bir odeme, toprak ranti, harac, vb. kendisiyle birlikte, bu amac icin para bulma gereksinmesini de getirir. Bu nedenle, antik Roma’dan modem zamanlara kadar biiyiik olciide tefecilik, vergi tahsildarlanna, fermiers Karl Marks
531 Kapital III
generator, [sayfa 530] receveurs generaux’ya* dayanir. Demek ki, ticaret ve meta iiretiminin genelle§mesiyle birlikte, satinalma ve odemenin za-man olarak birbirinden ayrilmasinda da bir geli§me olur. Paranin belli bir tarihte odenmesi zorunlu olur. Bunun nasil olup da, bugunlerde bile, para-kapitalist ile tefecinin birbirine kanstigi bir duruma yolacabilecegini, modem para bunahmlan gostermektedir. Ne var ki, bu ayni tefecilik, ureticileri gitgide daha fazla borca batirarak ve tek ba§ina faiz yiikii normal yeniden-iiretimi olanaksiz hale getirdigi icin, olagan odeme arac-lanni yok ederek, odeme araci olarak paraya kar§i olan gereksinmeyi daha da artirmanin ba§hca yollanndan biri durumunu ahr. Bu noktada tefecilik, odeme araci olarak parayi birden ortaya cikanr ve paranin bu i§levini, sanki kendi alamymi§ gibi, geni§letir. Kredi sistemi, tefecilige kar§i bir tepki olarak geli§ir. Ama bu, ne yanh§ anla§ilmahdir, ne de antik yazarlar, kilise pederleri, Lutherya da ilk sosyalisUerin yaptigi gibi yorumlanmalidir. Bu, faiz getiren sermaye-nin kapitalist iiretim tarzinin ko§ullanna ve gereksinmelerine boyun eg-mesinden ne fazla ve ne de az bir §eyi ifade eder. Genellikle, faiz getiren sermaye, modern kredi sisteminde, kapitalist iiretim tarzinin kosullanna uymu§tur. Tefecilik, bu niteligiyle yalniz-ca, devam etmekle kalmayip, geli§mi§ kapitalist uretime sahip uluslarda, daha onceki butun yasalann getirdigi engellerden de kurtulmu§tur. Faiz getiren sermaye, ki§iler ya da siniflarla ili§kisi bakimindan, ya da bore almanin, kapitalist iiretim tarzina tekabiil eden anlamda yapilmadigi ve yapilamayacagi; bore almanin, bir rehincide oldugu gibi ki§isel bir gere-ksinmenin sonucu yapildigi; paranin saga-sola sacmak amaciyla miisrif zenginlerce bore ahndigi, ya da, ureticinin, kiiciik ciftci ya da zanaatci gibi kapitalist olmayan bir iiretici oldugu ve bu yuzden de, dogrudan iiretici olarak heniiz kendi iiretim araclanmn sahibi bulundugu; en sonu, kapitalist ureticinin bizzat cok kiiciik oleekte iiretim yapmasi nedeniyle, kendi basma i§ goren ureticilere benzedigi yer ve durumlarda, tefeci sermayesi bicimini hala korur. Faiz getiren sermayeyi -kapitalist iiretim tarzinin temel bir ogesi olmasi olciisiinde- tefeci
sermayeden ayiran §ey, hicbir zaman, bu ser-mayenin niteligi ya da ozelligi degildir. Bu, salt, sermayenin i§lem gor-diigii degi§ik ko§ullardir ve bu nedenle de bore para verenle kar§i kar§iya gelen bore alamn tiimiiyle d6nii§mu§ bir ozelligidir. Serveti olmayan bir kimse sanayici ya da tiiccar ki§iligi ile kredi aldigi zaman bile, bu, onun kapitalist olarak i§lev yapacagi ve bor? ahnan sermaye ile, kar§ihgi oden-meyen emege elkoyacagi dii§iincesiyle yapar. Krediyi, o, potansiyel kapitalist kisUigiyle ahr. Serveti olmayan, ama enerjisi, kararhhgi, yetenegi ve ticari zekasi olan bir kimse, bu sekilde kapitalist olabilir -ve her bi-reyin ticari degin, kapitalist iiretim tarzinda oldukca dogru olarak [sayfassn * Multezim, genel tahsildar. -f.
32
Karl Marks Kapital III
tahmin edilebilir- ve bu durum, kapitalist iiretim tarzimn mazur gosteri-cileri tarafindan biiyiik bir hayranhkla kar§ilanir. Bu durum siirekli ola-rak, bireysel kapitalisUerin zaten bulunduklan alanlara, onlara sahip olacak bir yigin yeni sanayi §6valyesi getirmekle birlikte, aym zamanda, ser-mayenin kendi ustunlugunu takviye eder, dayandigi temeli geni§letir ve, toplum katlanndan kendisi igin devamh yeni giigler dev§irmesini de saglar. Bunun gibi, ortagagda katolik kilisesinin, toplumsal durumuna, dogumuna ve servetine bakmaksizin, kilise hiyerar§isini iilkenin en iyi beyinlerinin olu§turmasi, dinsel egemenligi kurup saglamlasUrmasinin ve halki ezmesinin ba§hca yollanndan birisi olmu§tur. Yonetici sinif, yo-netilen simfin en onde gelen kafalanni ne kadar fazla biinyesi igersinde eritebilirse, egemenligi o denli saglam ve o denli tehlikeli hale gelir. Modem kredi sistemini ba§latanlar, kendilerine gikis. noktasi ola-rak, genellikle faiz getiren sermayeye kar§i bir aforozu degil, tersine, onun agikga taninmasim ahyorlardi. Biz, burada, tefecilige kar§i uyanan ve yoksul halki, ornegin Monte-de-piete (1350’de Franche-Comte de Sarlins’de, ve daha sonra, 1400 ve 1479’da Italya’da Perugia ve Savona’da) gibi kurulu§lara kar§i korumayi amaglayan tepkileri sozkonusu etmiyoruz. Bunlar, dindarca istekleri, bun-lann gerseklestirilmeleri sirasinda tarn tersine geviren tarihin cilvelerini ortaya dokmeleri bakimindan dikkate degerdir. Ihmh bir tahlile gore, Ingiliz i§Si sinifi, Monts-de-piete'mn modem izleyicileri olan rehinci diikk-anlanna %100 faiz odiiyor.21 17. yiizyihn son on yih boyunca, Ingiliz ari-stokrasisini, gayrimenkule dayanan kagit para kullanan qiitqi bankalan aracihgi ile tefecilikten kurtarmaya kalkisan Dr. Hugh Chamberleyne ya da John Briscoe gibi kimselerin kredi hayallerinden de soz etmiyomz.22 Venedik ve Cenova’da, 12. ve 14. yuzyilda kurulan kredi kurumla-n, deniz ticareti ile ona bagh bulunan toptan ticareti, modasi ge^mis. tefecilikten ve para i§indeki tekelden kurtarmak gereksinmesinden dogmu§tur. Bu kent cumhuriyetlerinde kurulan gercek bankalar, ayni anda, devletin ilerdeki vergi gelirleri kar§ihginda bore aldigi kamu kredi kurumlan halini almi§lardir,
ama §urasini da unutmamak gerekir ki, bu kurumlann [sayfa 532] kuran tiiccarlann kendileri bu devletlerin onde gelen 21
“Bir ay igersinde sik sik goriilen dalgalanmalar ve kiiguk bir meblag elde etmek igin rehine verilen bir e§yanin kurtanlmasi igin bir ba§kasinin rehine verilmesi ile, paraya kar§ilik odenen faiz bu denli artmaktadir. Ba§kentte yakla§ik 240 izinli rehinci var, iilkede ise nerdeyse 1.450. Bu i§ igin kullanilan sermayenin bir milyon sterlini gegtigi tahmin ediliyor, ve bu sermaye bir yilda iig devir yapiyor ve her seferinde ortalama yakla§ik %33V, faiz saghyor; yapilan bir hesaba gore, Ingiltere’de alt tabaka, bir sure igin aldigi borg kar§ihgi yilda yakla§ik bir milyon odemektedir ve ceza olarak elkonulan e§yalan bu miktann dismdadir.” (J. D. Tuckett, A History of the Past and Present State of the Labouring Populution, London 1846,1, s. 114.) 22 Yapitlannin basjannda bile, bashca amaglan olarak §unlan belirtiyorlar: “Toprak sahiplerinin genel yaran, topragin degerindeki buyiik arti§,” “soylulann, biiyiik toprak sahiplerinin, vb. vergi” di§i tutulmasi, “yilhk gelirlerinin artinlmasi, vb.”. Yalniz, tefeciler, soylular ile giftgilere, Fransa’dan gelen bir istila ordusunun yapabileceginden daha fazla zarar veren, o beterin beteri ulus diismanlan zarar etmeye katlanabilirler. Karl Marks
533 Kapital III
yurtta§lari idiler ve, faizcilerin pencelerinden kendilerini oldugu kadar devleti de kurtarmak23 ve ayni zamanda da, devlet iizerinde daha siki ve giivenli bir denetim kurmak istiyorlardi. Ingiltere Bankasi kuruldugu za-man, Tory’ler i§te bunun icin kar§i cikmi§lardi: “Bankalar cumhuriyetci kurulu§lardir. Venedik’te, Cenova’da, Amsterdam’da ve Hamburg’da ge-li§mi§ bankalar vardir, ama Fransa Bankasi ya da Ispanya Bankasi diye birseyi duyan var midir?” Amsterdam Bankasi (1609), modem kredi sisteminin gelisme-sinde, Hamburg Bankasindan (1619) daha fazla cag acici degildi. Bu, salt bir mevduat bankasiydi. Verdigi cekler, ashnda, yatinlmi§ bulunan sikke haline getirilmi§ ve getirilmemis. degerli madenler kar§ihginda mak-buzlardi ve ancak ahcilann siralan ile dola§imda bulunuyordu. Ama, Hollanda’da, ticari kredi ve para ticareti, ticaret ve maniifaktiir ile elele geli§ti, ve faiz getiren sermaye, bu geli§me sirasinda, sinai ve ticari kredi-nin egemenligi altina girdi. Bu, dii§iik faiz oraninda zaten goriilebilir. Ne var ki, Hollanda, 17. yiizyilda, Ingiltere’nin §imdi oldugu gibi, ekonomik gelismenin modeli kabul ediliyordu. Yoksulluk temeline dayanan eski usul tefecilik tekeli, bu iilkede, kendi agirhgi ile coktii. Biitiin 18. yuzyil boyunca, ticaret ve sanayi sermayesi, faiz getiren sermayeye boyun egecegine, bunun tersini saglamak icin Hollanda 6r-nek gosterilerek, faiz oraninin zorunlu olarak indirilmesi (ve yasalann buna gore diizenlenmesi) icin feryat ediliyordu. Bu hareketin ba§hca sozciisii, o giinkii Ingiliz ozel bankacihgin babasi Sir Josiah Child idi. Te-fecilerin tekeline kar§i, toptan hazir elbise yapimcilan Moses & Son §ir-ketinin, “ozel terziler” tekeline kar§i verdigi sava§imda yaptigi gibi verip veri§tiriyordu. Bu ayni Josiah Child, Ingiliz stock-jobbing’inm (borsa spe-kulatorlugiinun) de babasiydi. Boylece Dogu Hint Kumpanyasinin bu otokrati, bu kumpanyanin tekelini serbest ticaret adina savunuyordu. Thomas Manley’e (Interest of Money Mistaken)* kar§i soyle diyordu. “Qekingen ve titreyen tefeciler giiruhunun savunucusu sifatiyla, en agir toplanni, benim en zayif oldugunu ilan ettigim noktalar iizerine ceviriyor ... dii§iik faiz oraninin servetin nedeni oldugunu diipediiz yadsiyor ve bunun yalmzca onun sonucu olduguna yemin ediyor.” (Traitis sur le
Commerce, etc., 169, trad. Amsterdam et Berlin, 1754.) “Bir iilkeyi [sayfa 533] zenginlestiren ticaret olduguna gore ve faiz oramni indirmek de tica23
“Zengin sarraf (bankalann onciisii), omegin, Ingiltere’de Charles H'ye, yiizde-yirmi, yiizde otuz faiz odetiyordu. Bu karh i§, sarrafi, gitgide daha fazla krala borg vermeye, biitiin gelire gozkoymaya, Parlamentonun sagladigi biitiin olanaklan bu olanaklar saglanir saglanmaz, rehin almaya, ve ayni zamanda, senetlerini, firmalan ve haraglan satin ve rehin almaya tesvik etti; ve boylece biitiin gelirler, bunlann elinden gegiyordu.” (John Francis, History of the Bank of England, London 1848, I, s. 31.) “Bir banka kurulmasi, bundan once birkag kez onerilmisU. En sonu, bu bir zorunluluktu.” (l. c, 38.) “Parlamentonun kabul edecegi odeneklerin teminati iizerine, akla-yatkin bir faiz orani ile para bulabilmek igin, tefecilerin kanini kuruttugu hiikiimetin kendisi igin, bir banka kurulmasi zorunluydu.” (l. c, s. 59, 60.) * Thomas Manley, bu kitabin yazan degildi. Kitap, yazannin adi konmadan 1668’de Londra’da yayimlanmish. -Ed.
34
Karl Marks Kapital III
reti artirdigma gore, tefecilikte faizin dusuriilmesi ya da kisiUanmasi, ku§kusuz, bir ulusun servetinin en verimli ba§hca nedenidir. Bir §eyin aym anda bazi ko§ullar altinda bir neden ve diger ko§ullar altinda bir sonuc olabilecegini soylemek hie de sacma degildir. (l. c, s. 155.) Yumurta tavugun nedeni ve tavuk da yumurtanin nedenidir. Faizi diisurmek, servette bir arti§a neden olabilir ve servette her arti§, faiz oraninda daha da fazla bir indirime neden olabilir. (l. c, s. 156.) Ben cahsmayi savu-nuyorum, bana kar§i olan kimse ise tembelligi ve miskinligi.” (s. 779.) Tefecilige kar§i bu §iddeUi sava§, faiz getiren sermayenin sanayi sermayesine boyunegmesi icin gosterilen bu istek, modem bankacihk sisteminde, kapitalist iiretimin bu 6nko§ullanni kuran organik bulu§lann habercilerinden ba§ka bir §ey degildir; bankalar, bir yandan, biitiin atil para rezervlerini biraraya toplayip, bunlan para piyasasina surerek, tefeci sermayesinin tekelini elinden almakta, ote yandan da, kredi parasini yaratarak, degerli maden tekelini simrlandirmaktadir. Bizim, yukarda Josiah Child orneginde gordiigumuz gibi, tefecilige aym kar§i cikma, faiz getiren sermayenin sanayi sermayesine boyunegmesi icin bu istek, 17. yuzyihn son otuz yih ile 18. yuzyihn ba§lannda Ingiltere’de bankacihk iizerine biitiin yazilarda goriilecektir. Biz, aynca bunlarda, kredinin mucizeler yaratan etkileri, degerli maden tekeline son verilmesi ve bunun yerini kagidin almasi, vb. konulannda cok biiyuk hayallere rashyoruz. Ingiltere Bankasi ile Iskocya Bankasinin kurucusu Iskocyah William Peterson soyle diyor: Ingiltere Bankasina kar§i, “biitiin sarraflar ile rehinciler biiyuk bir yaygara kopardilar.” (Macaulay, History of England, IV, s. 499.). “Ilk on yil boyunca banka, biiyuk zorluklara kar§i sava§im verdi; biiyuk di§ kav-galar; cikardigi banknotlar ancak nominal degerlerinin cok alUnda kabul ediliyordu ... sarraflar (bunlann elindeki degerli maden ticareti, ilkel bank-acihgin temeli olarak i§ goriiyordu), bankayi, yaptiklan i§ler azaldigi, is-konto oranlan du§tugu, devlette yapUklan i§ler, rakiplerinin eline gectigi icin kiskaniyorlardi.” (J. Frances, l. c, s. 73.) Ingiltere Bankasi kurulmadan once, 1683’te bir Ulusal Kredi Bankasi kurulmasi icin bir plan
onerilmisti. Bu bankanin amaclan arasinda, “elinde onemli miktarda mal bulunan bir tiiccar, bu bankanin yardimi ile bu mallan rehine koyarak kredi saglar ve bunlan zaranna satacagi yerde, iyi bir piyasa bulana kadar, personelini cahsUnr ve ticaretini geli§tirir.” [J. Frances, l. c, s. 39-40.] Bircok giri§imlerden sonra bu Kredi Bankasi, Bishopsgate Street’de Devonshire House’da kuruldu. Banka, sanayicilerle tiiccarlara, rehin edilen mallar karsfliginda ve degerlerinin dortteiicu tutannda, police biciminde bore veriyordu. Bu policelerin dola§imini saglamak icin, her i§ kolundan, birkac ki§i bir dernek olu§-turdular ve bu policelerin sahipleri buralardan sanki nakit odemede bu-lunuyormu§casina, [sayfa 534] kolayca mal alabiliyordu. Bu banka i§i geKarl Marks
535 Kapital III
li§medi. Mekanizmasi fazla kan§ikti ve malm deger kaybetmesi halinde, goze alinan risk cok fazlaydi. Eger biz, ingiltere’de, modern kredi sisteminin kurulmasina onciiliik eden ve onu teorik olarak ozendiren bu kayiUann gercek iceri-klerine gozatarsak, bunlarda gordugumuz tek ko§ul, faiz getiren ser-maye ile genel olarak bore verilebilir iiretim araclarimn, kapitalist iiretim tarzinin boyundurugu altina sokulmasi istegidir. Ote yandan, eger biz, yalnizca kullanilan sozlere bakarsak -ifade bigimi de dahil- Saint-Simon’un izleyicilerinin, bankacihk ve kredi konusundaki hayalleriyle tarn bir anla§ma halinde bulundugumuzu gogu kez §a§irarak goriiyoruz. Tipki fizyokratlann yazilannda cultivated tin* topragi fiilen ekip bigen kimse igin degil, biiyiik giftgi kar§ihgi kullanilmasi gibi, Saint-Simon ile onu izleyenlerde, travailleur** igin degil, sanayici ve tiiccar kapitalist igin kullamlmisUr. “Un travailleur a besoin d’aides, de seconds, d’ouvriers; il les cherche intelligents, habiles, devoues; il les met a I'oeuvre, et leurs travaux son productifs.”*** ([Enfantin] Religion saint-simonien-ne. Economie politique et Politique, Paris 1831, s. 104.) Gergekte sunu unutmamak gerekir ki, Saint-Simon, yalniz son yapiti, Le Nouveau Christianisme’de dogrudan dogruya i§gi simfi adina konusmakta ve onlann ozguriiige kavu§turulmasimn, gabalannin hedefi olacagini ilan etmektedir. Daha onceki biitiin yazilan, ashnda, feodal diizene kar§i modern burjuva toplumun ya da Napoleon doneminin mare§alleri ile yasa koyuculanna kar§i, sanayici ile bankerin ovgiisiin-den baska bir §ey degildir. Owen’in ayni donemdeki yazilanyla kar§ila§tinldiginda, ne biiyiik bir fark!24 Saint Simon’un izleyicileri icin, sanayi kapitalist, yukanya alinan pasajda da goriildiigii gibi, gene travailleur par excellence.***** kalmaktadir. Bunlann yazilanin ele§tirel bir gozle okuduktan sonra, insan, bunlann kredi ve banka hayallerinin, Saint-Simon’un eski izleyicisi Emile Pereire tarafindan kurulan credit mobilier’de gerceklestigini goriince, §a§irmayacaktir. §u da var ki, bu
24
Miisvedde iizerinde tekrar gah§mi§ olsaydi, Marx, ku§kusuz bu kismi epeyce degigtirirdi. Bunun nedeni, Marx’in tarn bu satirlan yazdigi sirada, Fransa’da ikinci imparatorluk doneminde, SaintSimon’un eski izleyicilerinin oynadiklan rol olmu§tur; bu okulun, diinyayi borgtan kurtaracak olan kredi hayalleri, tarihin cilvesiyle, hig g6rulmemi§ olgekte muazzam bir dolandincihk §eklinde gergeklesUrilmisU. Daha sonralan Marx, Saint-Simon’un dehasindan ve ansiklopedik zekasindan yalniz hayranhkla sozetmistir. Daha onceki yapitlannda Saint-Simon’un burjuvazi ile proletarya arasinda tarn o sirada meydana gelmeye basjayan zitligi gormemesi ve, travailleun arasina, burjuvazinin iiretime faal olarak katilan kismini da sokmasi, Fourier’nin, sermaye ile emegi uzla§tirma gabasi iizerindeki anlayi§ina tekabiil eder ve Fransa’nin o giin-lerdeki ekonomik ve politik durumu ile agiklanir. Bu konuda, Owen’in daha uzak goriisffi olmasi, bulundugu ortamin farkh olu§undan ileri geliyor, giinkii Owen, sanayi devrimi ve sinif zitla§masinin adamakilli keskinle§tigi bir donemde ya§ami§ti - F. E. * gftgi tanmci. -f. ** Emekgi. -f. *** “Bir travailleur (i§gi), yardimcilara, destekgilere, emekglere gereksinme duyar; bunlann zeki, becerikli, bagh olmasini ister; o bunlan ise ko§ar ve bunlann emegi iiretkendir.” (Religion saintsimonienne, Economie politique et Politique, Paris 1831, s. 104.) **** En iistiin emekgi. -f.
36
Karl Marks Kapital III
bicim ancak, Fransa gibi, ne kredi sisteminin ve ne de biiyiik-olcekli sanayiin heniiz [sayfasss] modem geli§me diizeyine ulasmadigi bir iilkede egemen olabilirdi. Bu, ingiltere ve Amerika’da kesinlikle olanaksizdi. Credit mobilier’in cekirdegi, Doctrine de Saint-Simon. Exposition. Premiere annee, 1828-29, 3. ed., Paris 1831, adh yapittan ahnan kisimlarda zaten bulunmaktadir. Bankerierin, kapitalistler ile ozel tefecilerden daha ucuza bore para verebilecekleri anla§ilabilir bir seydir. Bu bankerler, bu nedenle, “sanayicilere, bore verebilecekleri kimsenin seciminde daha kolay yanilabilen gayrimenkul sahipleri ile kapitalistlerden daha ucuza, yani daha diisiik faizle arac saglayabilirler” (s. 202). Ama yazarlann kendileri dipnotta sunlan ekliyorlar: “Bankerierin, aylak zenginler ne travailleur’ler arasindaki aracihktan sagladiklan cikar, cogu kez bizim 6rgutlenmemi§ toplumumuzun verdigi ve kendisini cesMi sahtekarhklar ve gozboyayicihk seklinde ortaya koyan firsaUaria dengelenir ya da hatta ortadan kaldinhr. Bankerler cogu kez travailleurler ile aylak zenginler masinda toplumun zaranna, her ikisini de somurmek amaciyla, yolunu bulurlar.” Travailleur, burada, capitaliste industriel* anlamina gelir. Ne var ki, modern bankacihk sisteminin emrindeki araclan sirf aylak kimse-lerin araclan olarak gormek de yanh§tir. Her seyden once bu, sermaye-nin, sanayiciler ve tuccarlar tarafindan, gecici olarak para rezervi ya da yatinlacak sermaye §eklinde, bo§ duran para-biciminde tuttuklan kismi-dir. §u halde, bu, aylak sermayedir, ama aylaklann sermayesi degildir. Sonra, genellikle bu, biitiin gelir ve tasarruflann, gecici ya da siirekli olarak biriktirilecek kismidir. Her ikisi de banka sisteminin niteliginde esastir. Ama sunu da her zaman akilda tutmak gerekir ki, once para -degerli maden bicimindekikredi sisteminin, kendi niteligi geregi, hig bir zaman kendisini kopartamayacagi temel olarak kahr. Sonra, kredi sistemi, toplumsal iiretim araclannin ozel kimselerin (sermaye ve to prak miilkiyeti biciminde) tekelinde bulunmasini ongoriir ve kendisi, bir yandan, kapitalist iiretim tarzimn oziinde ta§idigi bir sekildir, ote yandan da, onun en yuksek ve nihai bicimine
ulasmasinda itici giictiir. Bankacihk sistemi, resmi orgutlenmesini ve merkezile§mesini il-gilendirdigi kadanyla, kapitalist iiretim tarzimn meydana getirdigi yapay ve en gelismi§ iiriiniidur; bu olgu, daha 1697 yihnda, Some Thoughts of the Interests of England adh yapitta ifade edilmisti. Bu, Ingiltere Bankasi gibi kurumlann, gercek hareketleri tamamen kendi alanlan di§inda kal-digi ve bunlann kar§isinda pasif bir rol oynadigi halde, ticaret ve sanayi iizerindeki muazzam kudretinin nedenidir. Bankacihk sistemi, gercekte genel bir defter tutma ve iiretim araclannin toplumsal bir olcekte dagil-ma bicimine sahiptir; ama, yalmzca bu bicime. G6rmii§ oldugumuz gibi, bireysel kapitalistin ya da bir bireysel sermayenin ortalama kan, her * Sanayici kapitalist. -f. Karl Marks
537 Kapital III
sermayenin ilk elden ele gecirdigi arti-emek miktanyla degil, toplam sermayenin ele gecirdigi toplam arti-emek miktan tarafindan belirleni-yordu [sayfasse] ve her bireysel sermaye, ancak toplumsal sermayedeki payiyla orantih olarak bir kar ahyordu. Sermayenin bu toplumsal niteligi, ancak kredi ve bankacihk sisteminin tarn olarak gelismesiyle ortaya cikmis. ve biitiiniiyle gerceklesmistir. Ote yandan, bu sistem daha da ileri gitmistir. Bu sistem, toplumun heniiz faal olarak kullanilmayan biitiin mevcut ve hatta potansiyel sermayesini, sanayici ve tiiccar kapitalistle-rin emrine verir; dolayisiyla, bu sermayeyi ne bore veren ve ne de bore alan, onun gercek sahibi ya da ureticisi degildir. Boylece, o, sermayenin ozel niteligini yokeder ve dolayisiyla, sermayenin kendisinin ortadan kal-dinlmasim, fiilen, ama ancak fiilen icerir. Bankacihk sistemi aracihgi ile, ozel bir i§ olarak sermaye b61u§turiilmesi, bu toplumsal i§lev, ozel kapi-talistler ile tefecilerin elinden ahnmisUr. Ama aym zamanda, bankacihk ve kredi, boylece, kapitalist uretimi bizzat kendi sinirlannin otesine itme-de en giiclii manivela, ve bunalimlar ile spekiilasyonlann en etkili araclanndan birisi halini almistir. Bankacihk sistemi, aynca, paranin yerine, ce§itli dola§an kredi bicimlerini koyarak, paranin, ashnda emegin ve emegin iiriinlerinin toplumsal niteliginin ozel bir ifadesinden ba§ka bir sey olmadigim goster-mektedir; ne var ki, ozel iiretimin temeli ile zithk halinde bulunan bu niteligi ile para, son tahlilde daima bir §ey, diger metalann yanisira ozel bir meta olarak goriinmek zorundadir. En sonu, kuskusuz kredi sistemi, kapitalist uretim tarzindan, bira-raya gelmi§ emege dayanan uretim tarzina geci§ sirasinda giiclii bir manivela olarak hizmet edecektir; ama dogal olarak, ancak uretim tarzi-nin kendisindeki oteki biiyuk organik devrimler ile bagmtih bir oge olarak. Buna kar§ihk, sosyalist anlamda, kredi ve bankacihk sistemiyle ilgili hayaller, kapitalist uretim tarzi ve onun sekillerinden birisi olarak kredi sistemi konusunda tarn bir bilgisizlikten ileri gelmektedir. Uretim aracla-nnin sermayeye d6nu§turiilmesi sona erer ermez (bu, toprak iizerinde ozel miilkiyetin ortadan kaldirilmasim da icerir) kredi artik bir §ey ifade etmez hale gelir. Ne var ki, bunu, Saint-
Simon’un izleyicileri bile anlami§-lardi. Ote yandan, kapitalist uretim tarzi varolmaya devam ettigi siirece, faiz getiren sermaye de, onun bicimlerinden birisi olarak varhgim siir-diiriir ve gercekte, ona ait kredi sisteminin temelini olu§turur. Yalmz, meta uretimini siirdiirmek ve parayi ortadan kakhrmak isteyen sansas-yonel yazar Proudhon,25 o acayip yaratik credit gratuit’yi*, kiiciik-burjuva sinifinin dindarca isteginin bu sozde gercekle§mi§ §eklini hayal edebile-cek giicteydi. Religion saint-simonienne, Economie politique et Politique’in 45. 25
Karl Marx, Misere de la Philosophie, Bruxelles et Paris, 1847. - Karl Marx, Zur Kritik der politischen (Ekonomie, s. 64 [Ehonomi PolitiginEle^tirisine Kathi, s. 116. -Ed.} * Kar§ihksiz kredi. -f.
38
Karl Marks Kapital III
sayfasinda §unlan okuyoruz: “Kredi, bazi kimselerin cahsma yetenegi ve [sayfass?] istegi olmaksizin sinai aleUere sahip bulundugu ve diger cahskan kimselerin ise, emek aletlerinden yoksun oldugu bir toplumda, bu aracla-nn, sahiplerinin elinden bunlan nasil kullanacagini bilenlerin eline, miim-kiin oldugu kadar kolay sekilde aktanlmasi amacina hizmet eder. Bu tanimin, krediye, mulkiyetin olusum §eklinin bir sonucu olarak baktigina dikkat ediniz.” Bu nedenle kredi, mulkiyetin bu olusumuyla birlikte orta-dan kalkar. Daha ilerde 98. sayfada, bugiinkii bankalar, “kendi alanlan di§inda yeralan i§lemlerin ba§lattiklan, ama kendilerinin ilk itici kuweti saglamadiklan hareketleri izlemeyi kendi i§leri saymaktadirlar; ba§ka bir deyi§le, bankalar, kendilerine bore verdikleri travailleurs bakimin-dan, kapitalistierin roliinii oynamaktadirlar.” Bankalann, kendilerinin yo-netimi ele almalan ve “yonettikleri kurumlar ile yaptiklan i§lerin sayisi ve yararhhgi ile” (s. 101) kendilerini gostermeleri fikri, credit mobilier’yi ce-kirdek olarak icermektedir. Aym §ekilde, Charles Pecqueur, bankalann (Saint-Simon’un izleyicileri buna Systeme general des banques diyor) “uretimi yonetmesini” istiyor. Pecqueur, ashnda, Saint-Simon’un bir iz-leyicisidir, ama cok daha radikaldir. O “kredi kurumunun ... biitiin ulu-sal iiretim hareketini denetiemesini” istiyor. - “Gereksinme icersindeki yetenekli ve erdemli kimselere, arac ve gerecler verecek, ama bu borc-lulan zorla siki bir iiretim ve tiiketim birlikteligine sokmadan, tersine, kendi degi§im ve uretimlerini diizenlemelerine yardim edecek ulusal bir kredi kurumunun kurulmasina cahsm. Bu sekilde, basaracagimz tek §ey, ozel bankalann zaten §imdi yaptiklan sey, yani anar§i, iiretim ve tiiketim arasinda oransizhk, bir kimsenin birden bire mahvolmasi ve bir baskasimn birdenbire zengin olmasi olur; boylece kuracagimiz kurum, bir kimseye belli bir miktar cikar saglamaktan, buna kar§ihk, bir ba§ka-sinin bunun ceremesini cekmesinden ba§ka bir i§ yapmi§ olmayacaktir ... ve siz, yalnizca, tipki §imdi kapitalist patronlann yaptiklan gibi, yardim ettiginiz ucretli-emekcilere birbirleriyle rekabet etmeleri icin arac saglami§ olacaksiniz.”(Ch. Pecqueur, Theorie Nouvelle d’Economie Sociale et Po-litique, Paris
1842, s. 434.) Tiiccar sermayesi ile faiz getiren sermayenin en eski sermaye bi-cimleri oldugunu gormii§ bulunuyoruz. Ama bunlardan faiz getiren sermayenin halkin kafasinda par excellence sermaye bicimini almasi do-galdir. Tiiccar sermayesinde, araya, siz ister buna kandirma, emek ya da baska bir §ey deyin, aracinin faaliyeti girmektedir. Oysa, faiz getiren sermayede, sermayenin kendi kendisini uretici niteligi, kendisini geni§leten deger, arti-deger uretimi tamamen gizemli bir ozellik gibi go-riinmektedir. I§te bunun icin, bazi iktisatcilar bile, ozellikle Fransa gibi, sanayi sermayesinin heniiz tamamen geli§medigi iilkelerde, faiz getiren sermayeye temel sermaye bicimi olarak sanlmakta ve ornegin toprak rantina, bore bicimi burada da egemen oldugu icin, sirf onun degi§ik bir bicimi goziiyle bakmaktadirlar. Boylece, kapitalist iiretim tarzimn ic diiKarl Marks
539 Kapital III
zenlenmesi tamamen yanh§ anla§ilmakta ve topragm da sermaye gibi yalniz kapitalistlere [sayfa 538] bore verildigi olgusu gozden kacinlmi§ olmaktadir. Ku§kusuz, makineler ve biirolar gibi uretim araclan da, para yerine aynen bore verilebilir. Ama o zaman bunlar, belli bir para mik-tanni temsil ederler, ve faize ek olarak, a§inma ve yipranma icin bir kisim odenmesi olgusu, bunlann kullanimdegerleri, yani sermayenin bu ogelerinin ozgiil dogal bicimlerine baghdir. Burada, kesin rol oynayan etmen, gene, bunlann dogrudan iireticilere mi -ki bu da, hi? degilse bu olayin gectigi alanda kapitalist iiretim tarzinin bulunmamasi 6nko§ulunu gerektirir- yoksa sanayici kapitalistlere mi -ki bu da tamamen, kapitalist iiretim tarzina dayanan varsayimdir- odiinc verilmi§ ol-masidir. Burada, binalann, vb. bireysel kullanim icin kiralanmasi halini aynca tartisma konusu etmek, hem konu-di§i ve hem de anlamsiz bir §ey olur. I§Si simfinin, bu yollarla da, hem de cok biiyiik olciide soyul-dugu apaciktir, ama bunu da, gene, i§cilere, gecim araclanni satan pera-kendeci tiiccarlar yapmaktadir. Ve bu, iiretim surecinin kendisinde yeralan asil somuriiye paralel giden ikincil bir somurii §eklidir. Satma ile bore verme arasindaki aynm, bu durumda tamamen onemsiz ve yalniz-ca bigimseldir, ve daha once de deginildigi gibi,* sorunun gercek nite-ligine biisbiitiin yabanci olanlar di§inda, hie kimseye onemli bir §eymi§ gibi goriinmez.
Tefecilik, ticaret gibi, belli bir iiretim tarzim somuriir. O, bu bigimi yaratmaz, ama onunla dissal ili§ki igersindedir. Tefecilik onu daima yeni ba§tan somiirebilmek icin, dogrudan dogruya devam ettirmeye cabalar; tutucudur ve bu iiretim tarzim yalnizca daha sefil hale getirir. Uretim siirecine meta olarak ne kadar az uretim ogesi girer ve oradan meta olarak cikarsa, bunlann ilk bicimleri olan para, ayn bir hareket olarak o kadar fazla goruniir. Toplumsal yeniden-uretimde dola§imin oynadigi rol nedenli onemsiz olursa, tefecilik o denli geli§ip serpilir. Para-servetin, ozel bir tiir servet olarak gelismesi, tefeci sermaye bakimindan, bu sermayenin
biitiin alacaklannin, para alacak biciminde bulundugu anlamina gelir. Bir iilkede, iiretimin ana govdesi ne kadar fazla dogal hizmetlerle, yani kullanim-degerleriyle sinirh ise, bu sermaye o kadar fazla geli§ir. Tefecilik, asagidaki ikili rolii oynadigi olciide, sanayi sermayesi-nin onkosullanm geli§tirmekte giiclii bir mekanizmadir: birincisi, genel-likle, tiiccar servetinin yam sira, bagimsiz bir para-servet olu§turmak; ikinci olarak da, emek araclanna elkoymak, yani emek araclannin eski sahiplerini mahvetmek. * Bu baskida s. 302-309. -Ed.
40
Karl Marks Kapital III
ORTACAGLARDA FAJZ “Ortacaglarda niifus, tamamen tanmsaldi. Bu feodal sistem icer-sinde [sayfa 539] ancak az bir ah§veri§ olabilirdi ve dolayisiyla kar da kiiciik olurdu. Dolayisiyla, tefecilige kar§i olan yasalar ortacaglarda hakliydi. Ayrica, tanmsal bir iilkede, bir kimse fakirlige ya da sefalete diismedikce, ancak ender olarak bore para almak ister. ... Henry VIII zamaninda faiz %10 olarak simrlandirilmisti. James I bunu yiizde 8’e indirdi. ... Charles II, yuzde 6’ya indirdi; Kralice Anne’in saltanati sirasinda, bu, yiizde 5’e indirildi. ... O devirlerde, bore verenlerin, ashnda, yasal olmakla birlikte fiili bir tekelleri vardi, ve bu nedenle de, oteki tekelciler gibi bunlann da bir diizen icersine sokulmasi gerekiyordu. Zamammizda, faiz oramni diizenleyen, kar oranidir. O devirlerde ise, kar oramni diizenleyen sey faiz orani idi. Bore para veren, tuccardan yiiksek bir faiz oram istedi mi, tiiccar da mallanna yuksek bir kar orani koymak zorundaydi. Boylece, biiyuk bir miktar para, ahcilann cebinden ahnip, bore para verenlerin cebine konuyordu.” (Gilbart, History and Principles of Banking. s. 163, 164, 165.) “Bana soylendigine gore, her Leipzig Fuannda yilda §imdi 10 gulden, yani her yuz gulden icin 300 gulden ahmyormu§;* bazilan, Neuen-burg Fuanni da ekleyince, bu, her yuz gulden icin 40 gulden ediyormu§; acaba bu boyle mi bilmiyorum. Utanc verici! Bunun §eytanca sonucu ne olacaktir? ... §imdi Leipzig’de 100 florini olan herkes yilda 40 florin ahyor ve bu, her yil bir koylii ya da kasabahyi paralayip govdeye indirmekle aym §eydir. Bir kimsenin 1.000 florini varsa ve yilda 400 florin ahyorsa, bu, her yil bir §6valye ya da zengin soyluyu govdeye indirmek demektir. Eger bir kimsenin elinde 10.000 florini varsa, yilda 4.000 florin ahyorsa, bu, her yil zengin bir kontu yiyip yutmak demektir. Eger bir kimsenin, biiyuk tiiccarlar gibi, 100.000 florini varsa ve yilda 40.000 florin ahyorsa, bu, her yil varhkh bir prensi cignemeden yutmak demektir. Yok eger bir kimsenin elinde 1.000.000 florin var da, yilda 400.000 florin ahyorsa; bu, her yil hasmetli bir
krahn govdeye indirilmesi demektir. Ve o, boylece, ne kendisini, ne mahm-mulkunu tehlikeye atmakta, i§ giic yapmamak-ta, ocagin kar§isina gecip patates kizartmaktadir; a§agihk bir e§kiya evde oturup da on yilda biitiin diinyayi i§te boylece govdeye indirebilir.” (Bu parca, Biicher vom Kaufhandel und Wueher vom Jahre 1524 adh yapit-tan ahnmistir; Luther’s Werke, Wittenberg 1589, Teil 6, s.312.) “Onbe§ yil once, oylesine tehdit edici bir sekilde yayilmi§ti ki, her hangi bir duzelmeyi pek de ummadigim bir sirada, tefecilige kar§i kale-mi elime aldim. O zamandan heri oylesine saldirgan hale geldi ki, artik, kotiiliik, giinah ya da ayip diye simflandirilmasina tenezziil etmiyor ve * Yazar burada, yilda iig kez, -Yeni yilda, Paskalya’da ve St. Michael Giiniinde- kurulan Leipzig Fuannda iig taksitte, faizle birlikte odenen 100 gulden borgtan sozediyor. -Ed. Karl Marks
541 Kapital III
sanki halk icin biiyiik bir yarar ve hiristiyanca hizmet sagliyormu§ gibi, katiksiz erdem ve onur gibi ovulmek istiyor. §imdi bizim, onura [sayfa 540] doniisen bu utanctan, erdeme doniisen bu kotiiliikten kurtulmamiza kirn yardim edecek?” (Martin Luther, An die Pfarherm wider den Wue-her zu predigen, Wittenberg 1540.) “Yahudiler, Lombardlar, tefeciler, gasp edenler, bizim ilk banker-lerimiz, bizim ilkel para tiiccarlanmizdi, bunlann karakteri biraz adice idi. ... Bunlara, Londrah sarraflar da katildi. Bir biitiin olarak ... bizim ilkel bankerler ... kotii bir takim idi; bunlar acgozlii tefeciler, ta§ kalpli vam-pirlerdi.” (D. Hardcastle, Banks and Bankers, 2nd ed., London 1843, s.19, 20.) “Venedik’in (bir banka kurmakla) gosterdigi omek, boylece he-men taklit edildi; biitiin kiyi kentleri, ve genellikle, bagimsizhklan ve ticaretleriyle iin yapmi§ biitiin kentler, ilk bankalanm kurdular. Gemileri-nin cogu kez uzun zaman alan doniis. yolculugu, kacinilmaz olarak kre-diyle i§ yapilmasina yolacti. Bunu, Amerika’nin bulunmasi ve bu kita ile yapilan ticaret daha da yogunlastirdi.” (Esas nokta da buydu.) Gemilerin kiralanmasi biiyiik borclan zorunlu hale getirdi; bu, eski Atina’da ve Yu-nan’da uygulanmi§ bulunan bir usuldii. 1308’de, Bruges tiiccar loncasin-in bir sigorta §irketi vardi. (M. Augier, l. c, s. 202, 203.) Modem kredi sisteminin gelismesinden once, 17. yuzyihn son otuz yihnda Ingiltere’de bile hala goriilen ve biiyiik toprak sahiplerine ve genellikle zevkiisefa pe§inde ko§an varhkli ki§ilere verilen borclann ne boyutlara ulastigi, diger §eyler arasinda, Sir Dudley North’un yapitlannda goriilebilir. Sir North, yalniz ilk ingiliz tiiccarlanndan birisi degil, ayni zamanda, zamanimn en onde gelen teorik iktisatcilardan birisiydi: “Bu iilkede ticaretle ugrasan kimselere i§lerini yuriitmek icin verilen miktar, faizle kullanilan paramn onda-biri bile degildir; faizle verilen paramn biiyuk bir kismi, liiks e§ya ve biiyuk toprak sahipleri oldugu halde, toprakla-nnin getirdiginden daha fazla harcayan kimselerin
giderlerinin kar§ilan-masi icin kullanihyordu; bunlar malikanelerini satmaktansa rehine koymayi tercih ediyorlardi.” (Discourses upon Trade, London 1691, s. 6-7.) 18. Yiizyilda Polonya: "Var§ova, ba§hca temeli ve amaci banker-lerin tefecilik yapmasi olan, cok canh bir police ticaretiyle ugra§iyordu. Miisrif toprakbeylerine %8 faizle bore verecekleri parayi saglamak icin, di§ iilkelerden acik police kredisi anyorlar ve buluyorlardi; bu kredi her hangi bir meta ticaretine dayanmiyordu ve policeyi ceken yabanci, bu dalavere ile yapilan geriye odemeleri aldigi siirece devam ediyordu. Ne var ki bunlar, yaptiklan bu i§in bedelini, Tapper ve diger cok saygideger Varsovah bankerlerin iflaslan sonucu cok agir bicimde odediler.” (J. G.
42
Karl Marks Kapital III
Biisch, Theoretisch-praktische Darstellung der Handlung, ete.,. 3rd. ed., Hamburg 1808, vol.IL, s. 232, 233.) [sayfa 54i]
AKLANMASI JLE KJLiSENJN SAGLADIGI CIKARLAR “Faiz ahnmasi kilisece yasaklanmisU, ama sikinti ve darhk sirasin-da, para bulmak amaciyla mal-miilk satilmasi yasaklanmamisU. Borcu alamn borcunu odemesine kadar belli bir sure icin giivence olarak, borcu verene mal ve mulkun devredilmesi de yasaklanmami§, alacakliya parasindan ayri kalmasina odiil olarak, bu maldan serbestce yararlan-ma hakki taninmi§ti. ... Bizzat kilise, kiliseye bagh topluluklar ve pia corpora* bu uygulamadan, ozellikle hach seferleri sirasinda biiyuk ci-karlar saglami§lardir. Boylece, ulusal servetin cok biiyuk bir kismi, “olii el” denilen bir kurumun tasarrufuna gecmi§ oldu; hele Yahudiler, bu gibi tefecilikle ugrasmaktan men edildikleri ve bu gibi gayrimenkul ipo-tekleri tasarruf etmenin saklanmasi olanaksiz oldugu icin, bu servet daha da biiyuktii. ... Faiz iizerine konulan bu yasaklama olmasaydi, kilise ile manastirlar hie bir zaman bu kadar biiyuk servet sahibi olamazlardi.” (/. C.,S. 55.) [sayfa 542]
* Hayir kurumlan. -f. Karl Marks
543 Kapital III
ALTINCI KISIM ARTI-KARIN TOPRAK RANTINA D6NU§MESI
OTUZYEDiNCi BOLUM GiRi§
TOPRAK miilkiyetinin gesMi tarihsel biQimlerinin tahlili bu yapitin kapsami di§inda kahr. Bununla ancak, sermaye tarafindan iiretilen arti-degerin, toprak sahibinin payina dii§en bolumii olgusunde ilgilenecegiz. §u halde tipki manufaktiirde oldugu gibi, tanmda da kapitalist uretim tarzinin egemen oldugunu varsayiyoruz; bir ba§ka deyi§le, tarim, diger kapitalistlerden, esas olarak sermayelerinin ve bu sermayenin harekete gegirdigi ucretli emegin yatmlma biQimiyle ayirdedilen kapitalistler tarafindan yurutiilmektedir. Bizi ilgilendirdigi kadanyla, nasil fabrikator, iplik ya da
makine iiretirse, qiitqi de, bugday vb. iiretir. Kapitalist uretim tarzinin, tanmi da denetimine aldigi varsayimi, bu uretim tarzinin, iireti-min ve burjuva toplumunun biitiin alanlannda hiikiim siirmesi demek-tir, yani onun onkosullan, ornegin sermayeler arasinda serbest rekabet, sermayenin bir uretim alanindan digerine aktanlmasi olanagi ve ortala-ma kann bir diizeyde olmasi vb. tiimiiyle olgunla§mi§tir. Burada ince-leyecegimiz toprak mulkiyeti bigimi, sermayenin ve kapitalist uretim tarzinin etkisi ile, ya feodal toprak sahipliginden ya da toprak ve tarlamn zilyetliginin dogrudan uretici igin iiretimin 6nko§ullanndan bin oldugu ve onun topraga sahip olmasinin, kendi uretim tarzinin gelismesi agisin-dan [sayfa 543] en elveri§li kosul olarak goziiktiigii, bir gegim araci olarak
44
Karl Marks Kapital III
kuguk-koylii tanmindan ddnu§en, ozellikle tarihsel bir bicimdir. Nasil, kapitalist iiretim tarzi, daima, emegin ko§ullannin, emekcilerin elinden ahnmasina dayaniyorsa, bu, tanmda da, tarim emekcilerinin topraktan kopartilmalanni ve tarimi kar amaciyla yuriiten kapitaliste bagh kihnmalanni ongoriir. Boylece, tahlilimizin amaci acisindan ba§ka toprak miil-kiyeti ve tarim bicimlerinin var olmu§ olmasi, ya da hala var oldugu yo-lundaki itiraz, tamamen yersizdir. Boyle bir itiraz, ancak, tarimdaki kapitalist iiretim tarzini ve buna tekabiil eden toprak miilkiyeti bicimini, tarihsel degil de, ebedi kategoriler olarak alan iktisatcilara uygulanabilir. Bizim, toprak mulkiyetinin modem bicimini inceleme nedenimiz sirf, sermayenin topraga yatinlmasindan dogan biitiin ozgiil iiretim ve degi§im ili§kilerini inceleme gereksinmesine dayanir. Bu yapilmadikca, sermaye tahlilimiz tamamlanmi§ olmayacaktir. Bu nedenle, biz, yalniz-ca sermayenin bizzat tanma, yani belli bir halki besleyen ana tarim iirii-niiniin uretimine yatinlmasi iizerinde duracagiz. Bu amac icin, bugdayi kullanabiliriz, ciinkii bugday, kapitalist yonden geli§mi§ modem ulusla-nn bashca gecim aracidir. (Ya da, tarim yerine, madenciligi kullanabiliriz, ciinkii her ikisi icin de yasalar aynidir.) Adam Smith’in en biiyiik katkilanndan bin, keten ve boya eczasi gibi tanmsal iiriinlerin uretimine ve bagimsiz sigir yetistiriciligine vb. yati-nlan sermaye icin toprak rantimn, ana gecim maddesinin uretimine yatinlan sermayeden elde edilen toprak ranti tarafindan belirlendigini gostermis. olmasidir.* Gercekten de, o zamandan beri, bu konuda baska hicbir ilerleme kaydedilmemi§tir. Biitiin sinirlamalar ya da eklemeler, toprak miilkiyeti iizerine ayn bir incelemede yapilmalidir, burada degil, bu yiizden, -bugday uretimine aynlmi§ toprak kastedilmedikce- ex pro-fesso toprak mulkiyetinden sozetmeyecegiz, buna, yalnizca, yeri gelince, omek olarak basvuracagiz. Eksik bir §ey kalmasin diye, toprak deyiminin icine, topragin bir eki olarak bir kimseye ait olduklan siirece, suyu, vb. kattigimizi da belir-telim.
Toprak miilkiyeti, bazi ki§ilerin, yeiyiiziiniin belli bolgelerini, ba§ka herkesi di§talayarak, tamamen, kendi ozel irade alanlan §eklinde tekel-leri altina almalanni ongoriir.26 Bunu aklimizda tutarsak, sorun, kapitalist * Smith, An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Aberdeen, London 1848, s. 105-106.-Ed. 26 HiQ bir§ey, Hegel’in geli§tirdigi ozel toprak mulkiyetinden daha komik olamaz. Buna gore, insan bir birey olarak, iradesini, di§sal doganin ruhu olarak gergeklige vermelidir, ve bu yiizden bu dogaya sahip olmali ve onu kendi ozel mulkii yapmahdir. Eger bu, “birey”in, bir birey olarak insanin yazgisiysa, bundan, her insanin, gergek bir birey olmak igin, bir toprak sahibi olmasi gerektigi gikacaktir. gok yeni bir iiriin olan topragin serbest ozel miilkiyeti Hegel’e gore belirli bir toplumsal ili§ki degil, bir birey olarak insanin “doga”yla bir iliskisi, insanin, her §eyi miilk edinmekte mutlak bir hakkidir. (Hegel, Philosophie des Rechts, Berlin 1840, s. 79.) En azindan su kadan agiktir: birey, ayni toprak pargasina dayanarak, ayni bigimde gergek bir birey haline gelmek isteyen bir baka bireyin iradesine kar§i, salt kendi “irade”si ile bir toprak sahibi olarak varhgini koruyamaz. Bu, kesinlikle, iyi niyetten ba§ka bir seyi de gerektirir. Ustelik, “birey”in Karl Marks
545 Kapital III
[sayfa 544] iiretim temeli iizerinde, bu tekelin gerceklestirilmesini, yani ik-tisadi degerini arastirmaktir. Bu ki§ilerin, yeryiiziiniin bazi bolgelerini kullanmada ya da kotiiye kullanmada, yasal giice sahip olmalanyla, hi? bir §ey coziimlenmiyor. Bu giiciin kullamlmasi, tiimiiyle, onlann istemlerinden bagimsiz olan, iktisadi ko§ullara dayanir. Yasal g6rii§, tek ba§ina, yalmzca, biitiin diger mal sahipleri, mallariyla ne yapabiliyorlarsa, toprak sahibinin de toprakla ayni §eyi yapabilecegi anlamina gelir. Ve bu g6rii§, bu topragin serbest ozel mulkiyeti konusundaki yasal g6rii§, eski diinya-da, ancak toplumun organik duzeninin dagilmasiyla ve modern diinya-da, ancak kapitalist iiretimin geli§mesiyle ortaya cikar. Bu, Asya’ya, Avrupahlar tarafindan ancak bazi bolgelerde sokulabilmistir. Ilkel biriki-mi inceledigimiz boliimde (Buch I, Kap. XXIV), bu iiretim tarzinin, bir yandan, dogrudan iireticilerin, topragin (vasallar, serfler, koleler vb. §eklinde) yalmzca bir eki olma durumundan cikmalanm, ote yandan da, insan yiginlannin topraktan kopartilmalanni sart ko§tugunu g6rmii§tiik. Bu olciide, toprak mulkiyetinin tekeli tarihsel bir onciildiir ve yiginlann §u ya da bu bicimde somiiriilmesine dayanan biitiin onceki iiretim tarz-lannda oldugu gibi, kapitalist iiretim tarzinin da temeli olmaya devam etmektedir. Ama, ba§langic halindeki kapitalist iiretim tarzinin kar§isinda buldugu toprak miilkiyeti bicimi ona uymaz. O, once, tanmi, sermayeye bagh kilarak, kendisi icin, gerekli olan bicimi yaratir. Boylece -hukuki bicimleri ne kadar farkli olursa olsunfeodal toprak miilkiyetini, klan miilkiyetini, mark komiinlerindeki kiiciik koylii miilkiyetini, bu iiretim tarzinin gereklerini kar§ilayan iktisadi bicimlere donii§tiiriir. Kapitalist iiretim tarzinin, belli bash sonuclanndan biri, bir yandan, tanmi, toplumun en azgelismi§ kesimince uygulanan, kendi kendine devam eden salt deneysel ve mekanik bir siirec olmaktan cikartip, ozel miilkiyet kosullan altinda bu ne kadar miimkiinse, tanmbilimin bilincli, bilimsel bir [sayfa 545] uygulamasi haline sokmasi;27 yani bir yandan, toprak miilkiiradesini gergekle§tirmek igin nereyi sinirladigini - bu iradenin gergekle§mesi igin biitiin bir iilkeyi
mi, yoksa, mal edinilmeleriyle, “iradenin, e§ya iizerinde ustunlugiinun kendini goste-rebilecegi” [s. 80] biitiin bir iilkeler grubunu mu gerektirdigini saptamak, kesinlikle olanaksizdir. Burada Hegel tarn bir gikmaza giriyor. “Mal edinme, gok ozel bir tiirdendir; bedenimle dege-bilecegimden fazlasina sahip olmam, ama ote yandan agiktir ki, di§sal §eyler tutabilecegimden daha yaygindir. Boyle bir seye boylece sahip olmakla, bir baskasi, dolayisiyla ona baglanmaktadir. Mal edinme eylemini elimle uygulanm, ama bunun kapsami genistetilebilir.” (s. 90.) Bu, “kav-ram”m, olaganiistii bir saflikla kabul edilmesidir, ve ta ba§langigta, -burjuva toplumuna ait-gok belirli bir hukuki toprak mulkiyeti goriisunii mutlak olarak kabul eden bu kavramin, bu toprak mulkiyetinin gergek yapisini “hig" anlamadigini tanitlar. Bu, ayni zamanda, toplumsal, yani iktisadi geli§me gerekleri degi§tikge, “pozitif hukukun” belirlenmelerinin de degi§ebilecegi ve degi§mesi gerektiginin kabuliinii de igerir. 27 Johnston gibi gok tutucu tanm kimyacilan, gergekten rasyonel bir tanmin, her yerde, ozel miilkiyetten kaynaklanan a§ilmaz engellerle kar§ila§tigini kabul etmektedirler. Diinyadaki ozel miilkiyet tekelinin ex professo savunuculan olan yazarlar da bunu kabul etmekteler; ornegin Charles Comte’un, ozel amaci, ozel miilkiyetin savunulmasi olan iki ciltlik yapitinda oldugu gibi. “Bir Ulus” diyor, “onu besleyen topragin her boliimii, genel gikarla en iyi uyu§an amaca ay-rilmadikga, niteligi ile bagda§an bir goneng ve giig derecesine eri§emez. Ulusun zenginliginde giiglii bir geli§me saglamak igin, tek ve ozellikle son derece bilgili bir iradenin, eger miimkiinse,
46
Karl Marks Kapital III
yetini, egemenlik ve kulluk ili§kilerinden koparmasi, ote yandan da, bir iiretim araci olarak topragi, toprak mulkiyetinden ve toprak sahibinden -ki onun icin toprak, yalnizca, tekeli sayesinde sanayici kapitalistten, kapitalist ciftciden topladigi belli bir para miktanm temsil edertumuyle ayirmasidir; [kapitalist iiretim tarzi] toprak sahipligi ile toprak arasindaki baglantiyi oylesine kokiinden cozer ki, malikaneleri Iskocya’da oldugu halde, toprak sahibi biitiin ya§amim Istanbul’da gecirebilir. Boylece, toprak mulkiyeti, biitiin eski siyasal ve toplumsal suslerini ve ili§kilerini, kisacasi, daha sonra gorecegimiz gibi, hem sanayici kapitalistlerin ken-dilerinin, hem de onlann teorik sozciilerinin toprak miilkiyetine kar§i giri§tikleri sava§imin ate§iyle yararsiz ve sacma fazlahklar diye verdikleri biitiin bu geleneksel ekleri iizerinden atarak, saf iktisadi bicimini ahr. Bir yandan, tanmin rasyonellestirilerek ilk kez toplumsal bir olciide i§lenebilir hale getirilmesi, ote yandan da topraktaki miilkiyetin ad absurdum* azaltilmasi, kapitalist iiretim tarzimn biiyiik ba§anlandir. Biitiin diger ta-rihsel ilerlemeleri gibi, bunlan da, once, dogrudan ureticileri tumuyle yoksulla§tirarak elde etmi§tir. Esas konumuza gecmeden once, yanh§, anlamaya meydan ver-memek icin, ba§langic niteliginde birkac soz daha soylemek gerekiyor. Kapitalist iiretim tarzimn onkosullan o halde §unlardir: Topragi gercekten i§leyenler, bir kapitalist tarafindan, tanmla, yalnizca sermaye-nin ozel bir somurii alani olarak, ozel bir iiretim dahndaki sermayesi icin bir yatinm olarak ugrasan bir kapitalist ciftci tarafindan istihdam edilen iicretli i§cilerdir. Kapitalist ciftci, toprak sahibine, kullandigi topragin sa-hibine, sermayesini, bu ozel iiretim dahna yatirma hakki kar§ihginda sozle§me ile saptanmis. belirli donemlerde, ornegin her yil, (tipki para-sermaye odiinc alanin belirli bir faiz odemesi gibi) bir miktar para oder. Ister tanmsal toprak, yapi arsalan, madenler, bahkcihk bolgeleri ya da [sayfa 546] “ormanlar icin olsun odenen bu para miktan toplamina, toprak ranti adi verilir. Bu, toprak sahibinin, topragini, kapitalist ciftciye kirala-mayi kabul ettigi biitiin donem icin odenir. Bu nedenle, toprak ranti,
burada, topraktaki miilkiyetin, iktisadi acidan gerceklestigi, yani deger iirettigi bicimidir. O halde, burada, birlikte ve kar§ihkli zithk halinde, mo mulkiinun her pargasinin gorevini vermeyi ve her pargasinin butiiri otekilerin gonencine katkida bulunmasini saglamayi iistlenmesi gerekir. Ama boyle bir iradenin varhgi ... topragin ozel pargalara bolunmesiyle ... ve her mal sahibine giivence verilen, mulkunij hemen hemen mutlak bir bigimde kullanma yetkisiyle bagdasmayacaktir.” [Traite de la propriete,Tome I, Paris 1834, s. 228. -Ed.] - Johnston, Comte ve otekiler, miilkiyet ile rasyonel bir teknik tanm arasindaki bir geliskiden sozettiklerinde, yalnizca bir biitiin olarak belli bir iilkenin topraginin istenmesi zorun-lulugunu dii§iiniiyorlar. Ama, ozel tanmsal iiriinlerin ekiminin piyasa-fiyatlanndaki dalgalan-malara bagh olu§u ve bu ekimdeki bu fiyat dalgalanmalanndan dogan siirekli degi§iklikler -he-men para kazanilmasi amacina yoneltilmi§ olan kapitalist iiretimin tiim ruhu-, ardarda kusaklar zincirinin gereksinme duydugu tiim siirekli ya§am gereksinmeleri dizisini saglamak zorunda olan tanmla geliski halindedir. Ancak ender olarak, yani ozel miilk olmayip, devlet denetimine tabi olduklan zaman bir biitiin olarak toplumun gikarlanna azgok uygun dii§en bir bigimde yonetilen ormanlar, bunun garpici bir ornegini verirler. * Anlamsizca, sagma olarak. -f. Karl Marks
547 Kapital III
dern toplumun cercevesini olu§turan uq sinifin hepsi - iicreUi i§giler, sanayici kapitalisUer ve toprak sahipleri ortaya Qikmis. oluyor. Sermaye, ya kimyasal nitelikte iyile§tirmeler, giibreleme vb. ile oldugu gibi gecjci bir bicjmde, ya da drenaj kanallan, sulama cahsmalan, diizleme, giftlik binalan vb. ile oldugu gibi daha surekli bir bicjmde topraga katilarak, ona baglanabilir. Ba§ka yerlerde, topraga bu bicjmde uygulanan sermayeye la terre-capital* adini verdim.28 Bu, sabit sermaye kategorisine dahildir. Topraga katilan sermayenin faizi, ve bir iiretim araci olarak bu yolla onda meydana getirilen iyilestirmeler, kapitalist cjftcinin toprak sahibine odedigi rantin bir bolumiinu olu§turabilir,29 ama ister dogal, ister i§lenmi§ durumda olsun, topragin o haliyle kullanimi icm odenen gercek toprak rantim olu§turmaz. Bizim §imdiki ara§tirma alanimiz di§inda kalan toprak mulkiyeti iizerine yontemli bir inceleme-de, toprak sahibinin gelirinin bu bolumii, uzun uzadiya tarti§ilmahdir. Burada, onun hakkinda birka? soz soylemek yetecektir. Tanmdaki ah§ilmi§ iiretim sureglerine e§lik eden, daha gegici sermaye yatinmla-nnin istisnasiz hemen hepsi, kapitalist ctftcj tarafindan yapihr. Tanm rasyo-nel bir bigimde yapihrsa, yani ornegin Birle§ik Devletler’in eski kole-sahipleri arasinda moda oldugu gibi, topragin vah§ice yagma edil-mesine indirgenmezse, genel olarak asil tanm gibi, bu yatinmlar da, topragi iyilestirirler,30 uriiniinu artinrlar, ve topragi salt malzeme olmakt-an Qikanp toprak-sermayeye d6nii§tururler; bununla birlikte, kibar toprak sahipleri bu tip uygulamalara kar§i sozle§me ile kendilerini giivence altina almi§lardir. i§lenmi§ bir tarla, aym dogal nitelikteki i§lenmemi§ bir tarladan daha degerlidir. Topraga katilan ve daha uzun bir sure iginde tiiketilen, daha surekli, sermaye yatinmlan da, esas olarak ve bazi alan-larda gogu kez tiimiiyle kapitalist qiitqi tarafindan yapihr. Ama sozle§mede yiikiimlenilen zaman sona erer ermez, -ve kapitalist uretimin gelismesi [sayfa 547] ile, toprak sahiplerinin sozle§me siiresini miimkiin oldugu kadar kisaltmaya sah§malarinin nedenlerinden biri de budur-, topraga katilmi§ olan iyilestirmeler, asil maddenin, topragin aynlmaz bir niteligi olarak toprak sahibinin mail olurlar. Toprak sahibi, yeni yaptigi sozle§mede,
28
Misere de la Philosophie, s. 165 [Karl Marx, Felsefenin Sefaleti, Sol Yayinlan, Ankara 1975, s. 171, 172. -Ed.] Burada terre-matiere ve terre-capital arasinda bir aynm yapmisUm. “Zaten iiretim araglan bigimine donustoriilmiis. bulunan topraklara salt daha gok sermaye yatirma olgusu, topraga madde olarak, yani topragin boyutlanna bir sey eklemliksizin, topragi sermaye olarak artirir. ... Sermaye olarak toprak, herhangi bir baska sermayeden daha oliimsiiz degildir. ... Sermaye olarak toprak, sabit sermayedir; ama sabit sermaye de, tipki, doner sermaye gibi, tuketilir.” 29 “01u§turabilir” diyorum, gunkij bazi ko§ullar altinda, bu faiz, toprak ranti yasasiyla duzenlenir ve bu yiizden biiyiik dogal verimlilige sahip bakir topraklar arasindaki rekabette oldugu gibi, ortadan kaybolabilir. 30 Bkz: James Anderson, [A Calm Investigation of the Circumstances that have led to the Present Scarcity of Grain in Britain, London 1801, s. 35-36, 38, -Ed.} ve Carey [The Past, The Present and The Future, Philadelphia 1848, s. 129-131. -Ed.] * Sermaye olarak toprak, toprak-sermaye. -f.
48
Karl Marks Kapital III
topraga katilan sermayenin faizini, toprak rantimn kendisine ekler. Ve bunu, §imdi topragi ister bu iyilestirmeleri yapan kapitalist ciftciye, ister bir ba§ka ciftciye kiralasin, gene yapar. Boylece ranti artmi§ olur, ve eger topragim satmak isterse (topragin fiyatimn nasil belirlendigini birazdan gorecegiz), §imdi degeri daha yuksek olacaktir. Yalmzca topragi degil, iyile§tirilmi§ topragi kar§ihginda hi? bir §ey odemedigi topraga katilan sermayeyi de satmaktadir. Bizzat toprak rantimn hareketlerinden tama-men ayn olarak, toprak sahiplerinin artan bir bicimde zenginle§mesinin, rantlannin, surekli artmasinin ve iktisadi geli§me siireci ile birlikte, malikanelerinin para-degerinin durmadan biiyiimesinin sirlanndan biri de burada yatar. Boylece, toplumsal geli§menin, kendi yardimlan olmaksi-zin yaratilmi§ bir uruniinii cebe indirirler fruges consumere nati* Ama bu, ayni zamanda, tanmin rasyonel geli§mesinin online cikan en biiyiik engellerden de biridir, ciinkii kiraci ciftci, kiralama donemi boyunca tarn kazancini almayi umut edemeyecegi butun iyilestirmelerden ve harcamalardan kacinir. Yalmzca, 18. yuzyilda, modem rant teorisinin** gercek bulucusu -aynca zamanimn becerikli bir kapitalist ciftcisi ve ileri bir tanmbilimcisi olan- James Anderson’un degil, ayni zamanda, giinii-miizde, Ingiltere’deki toprak miilkiyetinin bugiinkii yapisina kar§i cikan-lann da, bu durumu bir engel sayarak, bikip usanmadan §iddetle yerdiklerini goriiyoruz. A. A. Walton,*** History of the Landed Tenures of Great Britain and Ireland, London 1865’te, bu konuda soyle diyor (s. 96, 97): “Ulkenin her yerindeki pek cok tanmsal birligin turn cabalan, bu iyile§tirmeler, kiraci ciftcinin ya da emekcinin kosullanm diizeltmekten cok, toprakbeyinin malikanesinin ve kiraya verdigi mallann degerinin cok daha biiyuk olciide artmasi anlamina geldigi siirece, tanmsal iyilesmenin gercek ilerlemesi acisindan cok geni§ ve gercekten dikkate deger sonuclar veremeyeceklerdir. Genellikle, ciftciler, toprakbeyi ya da onun aracisi kadar, ya da hatta Tanmsal Birligin baskam kadar, topragin iyice temiz-lenmesi ve i§lenmesinde daha cok emek istihdami ile birlikte, iyi drenaj, bol giibre ve iyi yonetimin, hem iyile§tirmede,
hem uretimde fevkalade sonuclar vereceginin farkindalar. Ancak, butun bunlann yapilabilmesi icin epeyce harcama gerekmektedir, ve ciftciler sunun da farkindalar ki, topragi [sayfa 548] ne kadar iyile§tirseler ya da degerini artirsalar; uzun do-nemde esas kan, daha yuksek rant ve malikanelerinin artan degeri bici-minde, toprakbeyleri alacaklardir. ... Bu soylevcilerin [tanm §enliklerinde konu§an toprakbeyleri ve aracilannin] garip bir dikkatsizlikle onlara soy-lemeyi ihmal ettikleri §eyi -yani yapUklan butun iyilesUrmelerde, aslan * Topragin meyvelerini tiiketime yetenekli. -f. - (Horace, Epistles. Book I. 2, 27. Ed.) ** J. Anderson’un rant teorisi konusundaki bkz. K. Marx, Theorien iiber den Mehwert (K. Marx-F.Engels, Werke, Band 26, 2. Teil, s.103-106, 110-114, 134-139).-£d. *** Asil meslegi mimarlik olan Alfred A. Walton, demokratik davalann aktif bir destekleyicisi ve Birinci Enternasyonal’in 1867’den 1870’e kadar Genel Konsey iiyesiydi -Ed. Karl Marks
549 Kapital III
payinin, uzun vadede mutlaka toprakbeylerinin cebine gidecegini-, go-rebilecek kadar uyaniktirlar. ... ilk kiraci, ciftligi ne kadar iyile§tirirse, onun ardih, toprakbeyinin, ranti, her zaman, onceki iyile§tirmelerden dogan topraktaki deger arti§iyla orantih olarak artiracagini gorecektir.” Asil tadimda bu sure?, topragin yapi amaciyla kullanildigi haldeki kadar acikhkla heniiz goriilmez. Ingiltere’de yapi amaciyla kullanilan, ama freehold* olarak satilmami§ olan topragin cok biiyiik bir bolumii, toprak sahiplerince, 99 yilhgma, ya da mumkunse daha kisa bir sure icin kiralanmisUr. Bu donemin sona ermesinden sonra, yapilar, topragin ken-disiyle birlikte, toprak sahibinin eline gecer. "Onlar [kiracilar] kiralarimn bitimine kadar a§in bir toprak ranti odedikten sonra, kiralamamn bitimi-yle, evi oturulabilir bir halde biiyuk toprakbeyine devretmek zorundadirlar. Kiralama biter bitmez, araci ya da denetci gelecek, evinizi inceleyecek, ve onu iyice onarmanizi saglayacak, sonra da ona elkoyacak ve beyinin miilkiine katacaktir. ... I§in ash sudur ki, eger bu sistemin oldukca uzun bir siire tarn olarak i§lemesine izin verilirse, hem kralhktaki ev miilkiyeti-nin tamami, hem de toprak, biiyuk toprakbeylerinin elinde toplanacak-tir. Temple Bar’dan kuzeye ve giineye, Londra’nin Bati Yakasinin tiimii, yanm diizine biiyuk toprakbeyine aittir denilebilir, hepsi cok yiiksek kiralarla verilmi§tir ve kiralamalann tamamen sona ermedigi yerlerde de bunlann vadesi yakinda dolacaktir. Kralhktaki biitiin kenUer icin asagi yukan ayni sey soylenebilir. Bu goziidoymaz di§talama ve tekel sistemi, burada da kalmaz. Liman kentlerimizdeki dok yerlerinin hemen tiimii, ayni gasp siireci ile, karadaki biiyuk levyatanlann** elinde toplanmisUr.” ( l.c, s. 93.) Bu durumda, aciktir ki, 1861 niifus sayimi, Ingiltere ve Gal icin toplam niifusu 20.066.224 ve toprakbeylerinin sayisini 36.032 olarak verirken, evsahiplerinin, ev sayisina ve niifusa oram, biiyuk toprakbeyleri bir yana, kiiciikler ote yana konuldugunda tiimiiyle farkli goziikecektir. Bu yapi sahipligi omegi onemlidir. Her seyden once, gercek toprak ranti ile, toprak rantina bir ek olabilecek, topraga katilan sabit ser-maye faizi arasindaki farki acikca gostermektedir. Tanmdaki kiraci tara-findan topraga katilan sermayenin faizi gibi, yapilarm faizi de, kiralama siirdiigii siirece,
sanayici kapitalistin, yapi spekulatoriinun ya da kira-cinin eline gecer ve topragin kullanimi icin, belirlenmi§ tarihlerde yilhk olarak odenmesi gereken toprak ranti ile hie bir ilgisi yoktur. Ikinci olarak, [sayfa 549] ba§kalannca topraga katilan sermayenin sonunda toprakla birlikte toraksahibinin eline gectigini ve bunun faizinin kirayi arUrdigini da gostermektedir. Bazi yazarlar, ya toprakbeyliginin sozciisii gibi hareket ederek ve burjuva iktisatcilanmn saldinlanna kar§i §iddeUe savunmaya gecerek, ya da Carey gibi, kapitalist uretim sistemini, bir celi§kiler sistemi olmaktan cikartip, bir “uyumluluklar” sistemine donu§turmeye cah§arak, toprak * Miilk, mulkiyet. -f. ** Tevratta ve hiristiyan yaziminda gogu kez kotiilugu simgeleyen bir deniz canavan. -f.
50
Karl Marks Kapital III
rantim toprak mulkiyetinin bu ozgiil ikisadi anlatimim, faizle 6zde§mi§ gibi gostermeye sah§mi§lardir. Boylece, toprakbeyleri ile kapitalistler arasindaki kar§iUik ortadan kalkacakti. Kapitalist iiretimin ilk a§amalannda ise kar§it yontem kullamlmistir. O zamanlar, halk arasinda toprak miilki-yetine hala ozel miilkiyetin eski ve saygideger biQimi goziiyle bakihyor, sermaye faizi, tefecilik olarak yeriliyordu. Bu yiizden, nasil Turgot,* faizi hakli gosterecek nedenleri toprak rantinin varhgindan Qikarmissa, Dudley North, Locke ve digerleri de, sermaye faizini toprak rantina benzer bir bicimde sundular. Toprak rantimn topraga katilan sermayenin faizi icin herhangi bir ekleme olmaksizin saf bicimiyle varolabilecegi ve va-roldugu gercegi bir yana, yakin zamanin bu yazarlan unutuyorlar ki, toprakbeyi, bu yolla, ona hie bir seye malolmayan baska ki§ilerin ser-mayelerinin faizini almakla kalmaz, ayni zamanda, ba§kalanna ait bu sermayeyi, kar§ihgini vermeden cebe indirir. Belirli bir iiretim tarzimn kar§ihgi olan biitiin diger mulkiyet biQimleri gibi, toprak miilkiyetini de hakli gikaracak neden §udur: iiretim tarzimn kendisi gegici bir tarihsel zorunluluktur ve buna, ondan gikan iiretim ve degi§im ili§kileri de dahil-dir. Ilerde gorecegimiz gibi, toprak mulkiyetinin diger mulkiyet bigimle-rinden su bakimdan farkh oldugu bir gergektir: geli§menin belli bir asa-masinda kapitalist iiretim tarzimn baki§ agisindan bile toprak mulkiyeti gereksiz ve zararh goriinmektedir. Toprak ranti bir ba§ka §ekilde de faizle kanstinlabilir ve boylelikle onun ozgiil niteligi yanh§ yorumlanabilir. Toprak ranti, toprakbeyinin ge-zegenimizdeki belirli bir toprak pargasini kiraya vermek yoluyla topladi-gi belirli bir miktar para bigimine biiriiniir. G6rmu§tiik ki, her ozel para toplami sermayeye d6nii§turulebilir, yani sanal bir sermayenin faizi olarak diisuniilebilir. Omegin, eger, ortalama faiz orani %5 ise,yilda 200 sterlinlik bir toprak ranti, 4.000 sterlinlik bir sermayenin faizi olarak ka-bul edilebilir. Bu yolla sermayeye d6nii§turulen toprak ranti, topragin ah§-fiyatini ya da degerini olu§turur. Bu, emegin fiyati gibi, ptima facie** akla-uygun olmayan bir kategoridir, Qiinkii yeryuzii, emegin iiriinii degil-dir ve bu yiizden degeri yoktur. Ama ote yandan,
bu akla-uygun [sayfasso] olmayan bigimin arkasinda, gergek bir iiretim ili§kisi gizlenmi§tir. Eger bir kapitalist, yilda 200 sterlin rant getiren bir toprak satin ahr ve bunun igin 4.000 sterlin oderse, sanki bu sermayeyi faizli senetlere yatirmi§ veya dogrudan dogruya %5 faizle odiin? vermi§ gibi, 4.000 sterlinlik sermayesi iizerinden, yilda, ortalama %5 faiz almi§ olur. Bu, 4.000 sterlinlik bir sermayenin %5’ten genisTemesi demektir. Bu varsayima gore, topraginin ali§-fiyatini, onun getirdigi gelirle yirmi yil iginde kar§ilayabile* Anne-Robert Jacques Turgot (1827-81); l’Auhie baronu, Quesnay'ini ogrencisi ve kendisi de Fizyokrat yazar. Reflecxions sur la formation et la distribution du richesses’i 1766’da yayimladi. Quesney’nin 1774’de oliimunden sonra XVI. Louis’nin maliye bakani olarak F'izyokratgi goru§leri uygulamak istedi ama basanh olamadi. -Ed. **ilk baki§ta. -f. Karl Marks
551 Kapital III
cektir. Bu nedenle, Ingiltere’de malikanelerin ali§-fiyati, §u kadar “yillik alim” olarak hesaplanmaktadir. Bu da yalnizca toprak rantimn sermay-eye d6nu§turulmesini ifade etmenin bir ba§ka yoludur. Gercekten de bu, -topragin degil onun getirdigi toprak rantimn- olagan faiz oramna gore hesaplanmi§ ah§-fiyatidir. Ama, tersine olarak, rant, sermayeye do-nii§turulmesiyle aciklanamaz ve ondan cikartilamazken, rantin sermayeye d6nii§turulmesi, rantin varhgini ongoriir. Rantin satismdan bagimsiz olarak varhgi, arasUrmamn ba§langic noktasi olarak daha dogrudur. O halde, bundan su sonuc cikar: eger toprak rantimn sabit bir buyiikluk oldugunu varsayarsak, faiz oram yukselip dii§tiikce, topragin fiyati da tersine olarak yukselip dii§ebilir. Olagan faiz oram %5’ten %4’e dii§ecek olursa, yilda 200 sterlinlik bir toprak ranti, 4.000 sterlin yerine, 5.000 sterlinlik bir sermayenin gerceklestirilmesini temsil edecektir. Boy-lece, ayni toprak parcasimn fiyati, 4.000 sterlinden 5.000 sterline, ya da 20 yilhk ahmdan 25 yillik ahma yiikselmis. olur. Kar§it durumda, bunun tersi olacaktir. Bu, topragin fiyatinin, toprak rantimn kendisinden bagimsiz olan ve yalnizca faiz oram ile diizenlenen bir hareketidir. Ama gormiis. oldugumuz gibi, toplumsal geli§me sirasinda kar oram dii§me egilimi gosterdigine gore, ve bu yuzden bir kar oram ile diizenlendigi olciide, faiz oram da ayni egitime sahip olduguna gore ve iistelik, faiz oram, kar oranimn etkisinin di§inda, odiinc verilebilir sermayenin buyumesi sonu-cu da dii§me egilimi gosterdigine gore, bundan su sonuc cikar: topragin fiyati, toprak rantimn hareketinden ve ranUn da bir bolumumi olu§turdugu, topragin iiriinlerinin fiyatlanndan bile bagimsiz olarak, bir yukselme egi-limine sahiptir. Toprak rantimn kendisinin, topragi satin alan ki§i acisindan bur-undiigii faiz bicimiyle kan§Unlmasi -toprak rantimn niteligini hie bilme-mekten dogan bir kansUrmadir bu- insam zorunlu olarak en sacma sonuglara gotiiriir. Biitiin eski iilkelerde toprak miilkiyeti ozellikle kibar bir miilkiyet bigimi ve toprak ahmi da fevkalade giivenli bir sermaye yatinmi sayildigindan, toprak rantimn satin alindigi faiz oram diger uzun vadeli sermaye yaUnmlanmnkinden genellikle daha
dii§iiktur; oyle ki, gayrimenkul saUn alan bir kimse, ayni sermaye igin diger yatinmlarda %5 alacakken, ah§-fiyaU iizerinden yalnizca %4 faiz ahr. Bir ba§ka deyi§le, toprak ranti icin diger yatinmlann getirecegi ayni miktarda yillik gelir miktan icin odediginden daha fazla sermaye oder. Bu, Mr. Thiers’i,* La Propriete iizerine yazdigi genellikle cok zayif yapiUnda [sayfassn (Fransiz Ulusal Meclisinde, 1849’da Proudhon’a kar§i yaptigi bir konu§mamn yeni-den basimi**) toprak ranUmn dii§iik oldugu sonucuna g6tiirmu§tur, oysa * Louis-Adolphe Thiers (1797-1877), tarihgi, politikaci ve devlet adami. Louis-Philippe doneminde igi§leri bakani ve basbakan. Uguncij Cumhuriyette, 1871-73 arasi ilk baskan. 1871 Paris Komuniinun kanh kasabi. Kepazece biyografisini izleyen Marx, Fransa’da \q Savas/ta onun igin, “Thiers, §u bacaksiz canavar,” der. -Ed. ** Proudhon’un konu§masi, “Compte rendu des seances de I’Assamblee Nationale” de (Tome II, Paris 1849, s. 666-71) yayinlanmisUr. -Ed.
52
Karl Marks Kapital III
ki bu, yalnizca onun ali§-fiyatinin yiiksek oldugunu kaniUamaktadir. Sermayeye d6nu§turulmu§ toprak rantimn, topragin fiyati ya da degeri gibi goriilmesi, oyle ki, boylelikle topragin herhangi bir mal gibi ahnip satilmasi gercegi, bazi savunuculann toprak miilkiyetini hakli gos-termelerine bir neden olmu§tur, ciinkii, tipki diger mallarda oldugu gibi, aha, toprak icin bir kar§ihk odemektedir; ve toprak miilkiyetinin biiyiik bir bolumii bu yolla el degistirmistir. Bu durumda ayni neden, koleligi hakli gostermek icin de kullanilabilir, ciinkii kole sahibince satin ahnan kolenin emeginin getirdigi kazanc, yalnizca bu ahma yatmlan sermaye-nin faizini temsil etmektedir. Toprak rantimn varhgini hakli gosterecek nedeni, onun ahm ve satimindan cikarmak, genel olarak, onun varhgini, gene kendi varhgi ile hakli gostermek anlamina gelir. Toprak rantimn -yani kapitalist uretim tarzi temeline dayanan toprak miilkiyetinin bagimsiz ve ozgiil iktisadi biciminin- bilimsel bir tahlili icin, onu, anlami carpitan ve insani §a§irtan, konuyla ilgisiz her seyden annmi§ saf bicimiyle incelemek ne kadar onemli ise, toprak miilkiyetinin fiili etkilerinin anla§ilmasi icin -hatta, toprak ranti kavra-miyla ve toprak rantimn niteligiyle celisen ve gene de toprak rantimn varolus. bicimleri gibi goriinen pek cok gercegin teorik olarak kavraml-masi icin- teoride bu kan§ikliklara yolacan kaynaklan ogrenmek de o kadar onemlidir. Uygulamada, kiracimn toprak sahibine, topragi i§leme hakki kar§ihginda, kira parasi olarak odedigi her sey, toprak ranti gibi goriinur. Bu haracin bile§imi ve kaynaklan ne olursa olsun, gercek toprak ranti ile ortak yam sudur: toprak sahibi denen kismin, gezegenimizin bir boliimiinii tekel altina almasi ona boyle bir harac almak ve boyle bir deger bicmek olanagim vermektedir. Bunun gercek toprak ranti ile ortak yam sudur: bu harac, daha onceden de belirttigimiz gibi, topragin kiralan-masindan gelen sermayeye d6nu§turulmu§ gelirden baska bir §ey ol-mayan topragin fiyatini belirlemektedir.
Yukarda gordiik ki, topraga katilan sermayenin faizi, toprak rantimn boyle disardan gelme bir parcasim olu§turabilir; bu, iktisadi gelisme ilerledikce, iilkenin toplam ranti iizerinde siirekli olarak biiyiiyen fazla-dan bir ekleme haline gelecek bir parcadir. Ama bu faizden ayn olarak, kira parasi kismen ya da bazi durumlarda, yani gercek toprak rantimn hie olmadigi -bu yuzden de topragin gercekten de degersiz oldugu- bir durumda tamamen, ya ortalama kardan ya normal iicretlerden, ya da her ikisinden birden yapilan bir indirimi gizleyebilir. Ister kardan, ister [sayfa 552] iicretlerden olsun, bu boliim burada, toprak ranti olarak goriiniir, ciinkii normal olarak sanayici kapitalistin ya da iicretli i§cinin eline gece-cegi yerde, kira parasi biciminde toprakbeyine odenmektedir. Iktisadi acidan, bu boliimlerden ne biri ne de digeri, toprak rantim olu§turur; ama uygulamada, gercek toprak ranti kadar toprakbeyinin gelirini, teke-lin iktisadi gerceklesmesini olu§turur ve toprak fiyatlan iizerinde ayni Karl Marks
553 Kapital III
derecede belirleyici etkisi vardir. Biz, §imdi, toprak rantimn, kapitalist iiretim tarzindaki toprak miil-kiyetini ifade etme yolunun, kapitalist iiretim tarzinin kendisi varolma-dan, yani ne kiracimn kendisi bir sanayici kapitalist ne de yonetimi kapitalist bir yonetim tipi olmadan, resmen var oldugu ko§ullardan soze-tmiyoruz. Ornegin irtanda’da durum budur. Orada kiraci, genellikle bir kuguk ciftcidir. Rant olarak toprakbeyine odedigi miktar cogu kez yalm-zca kendi kanmn, yani (kendi emek aletlerinin sahibi olmasi sifatiyla hakkettigi) kendi 6z arti-emeginin bir kismini degil, ayin zamanda bir baska durumda ayni miktar emek kar§ihginda alabilecegi, normal iicre-tinin de bir kismini icine ahr. Bunun yam sira, topragin iyile§tirilmesi icin hi? bir sey yapmayan toprakbeyi, kiracimn cogunlukla topraga kendi emegiyle kattigi kiiciik sermayesine de elkoyar. Bu, tipki tefecinin ben-zer ko§ullarda yapacagi seye benzer; tek fark tefecinin, bu i§te, hie olma-zsa kendi sermayesini de tehlikeye atacagidir. Bu siirekli yagma, irlanda Kiracihk Haklari Yasasi iizerindeki tarti§mamn oziidiir. Bu yasamn temel amaci, kiracisina topraktan cikmasim emrettigi zaman, toprakbeyini top-rakta yaptigi iyile§tirmeler ya da topraga kattigi sermayesi kar§ihginda kiraciya tazminat vermeye zorlamaktir. Palmerston, su alayci yamtia, bu talebi hep bir kenara atmistir: “Avam Kamarasi, toprak sahiplerinin me-clisidir.”* Aynca toprakbeyinin topragin verdigi toplam iiriin ile hie bir ili§kisi olmayan -kapitalist uretime sahip iilkelerde bile- yuksek bir kirayi kabul ettirebilecegi, istisnai ko§ullardan da sozetmiyoruz. Ornegin, Ingiliz fabri-ka bolgelerinde, kiiciik toprak parcalannin ya kiiciik bahceler halinde ya da bo§ zamanlarda amator ciftcilik icin i§cilere kiralanmasi boyle bir nitelik ta§imaktadir. (Reports of Inspectors of Factories.) Bizim burada soziinii ettigimiz, geli§mi§ kapitalist iilkelerdeki ta-nmsal ranttir. Ornegin, Ingiliz kiracilan arasinda, ogretim, egitim, gele-nek, rekabet ve diger durumlarla sermayelerini tanma kiraci olarak yatirmaya yoneltilmis. ve zorlanmi§ bircok kiiciik kapitalist bulunmakta-dir. [sayfasss] Ortalama kardan daha az bir karla yetinmek ve bunun bir kismini rant olarak toprakbeylerine
devretmek zorundadirlar. Ancak bu ko§ulla sermayelerini, topraga, tanma yatirmalanna izin verilmektedir. Toprakbeyleri, her yerde, yasama iizerinde onemli, Ingiltere’de ise iiste-lik, ezici bir etkiye sahip olduklarmdan, bu durumdan, biitiin kiracilar simfini aldatarak soymak amaciyla yararlanabilmektedirler. Ornegin, her* Marx’in bu cilt iizerinde gali§tigi sirada, Parlamento’nun 1862-63 oturumunda, irlanda grubunun, irlandah kiraci giftgilerin haklari igin giri§tikleri yeni bir miicadeleye tanik olundu. Palmerston, 23 haziran 1863’de o mahut sozleri soyledi ve ‘komiinist doktrinler’ diye tanimlanan, toprak kiralama sistemindeki ufaktefek reformlara saldirdi. Marx bu konuya, Uluslararasi i§gi Birliginin yilhk toplantisinda yaptigi konu§mada yer verdi. O siralar, irlanda Kiracihk Haklari Yasasi gikah zaten on yil olmu§tu. Bu yasa ilk giktiginda Marx, New York Daily Tribune’de (11 Temmuz 1853) bunun getirdigi hukumleri analiz eden bir makale de yazmisU. Bu yazi, Marx ve Engels irlanda Konusunda (Londra, 1971) bashkli yapitta yayinlandi. -Ed.
54
Karl Marks Kapital III
kesin kabul edecegi gibi, jakobenlere-kar§i sava§ sirasinda anormal bir bicimde artan kiralann, aylak toprakbeylerinin cikanna uygun olarak devam etmesini saglamak icin, iilkeye yuklenen bir ekmek vergisi -1815 Tahil Yasalan- olaganiistii zengin harmanlar di§inda, gercekten de, tanmsal uriinlerin fiyatlannin, tahil ithalatimn kisitlanmadigi bir du-rumda diisecegi diizeyden daha yukarda tutulmasi sonucunu yaratti. Ama bu yasalar, fiyatlann, toprakbeylerinin, yabancilara ait tahihn ithala-tinda yasal simn olu§turacak bicimde, normal fiyat gorevini yapmak iizere ilan ettikleri diizeyde tutulmasi sonucunu yaratmadi. Ama, kira iliskileri, bu normal fiyatlann yarattigi hava icinde sozle§meye baglandi. Bu al-danma ortadan kalkar kalkmaz, yeni normal fiyatlan iceren yeni bir yasa yapildi, ki bu da acgozlu toprakbeyinin hayalledigi §eyin, eski yasalar kadar giicsiiz bir ifadesiydi. Bu yolla, kiracilar, 1815’ten otuzlara kadar dolandinldilar. Bundan, biitiin bu donem boyunca siiren bir tanmsal sikinti sorunu dogdu. Bundan, bu donemde, biitiin bir kiracilar kusagimn mulksuz-lestirilmesi ve yikimi ve bunlann yerlerine yeni bir kapitalisUer sinifinin gecmesi sonucu dogdu.31 Ancak, cok daha genel ve onemli olan bir gercek, gercek ciftlik-emekcisinin ucretinin normal ortalamamn altina dii§mesidir, oyle ki, bu iicretin bir kismi, kira parasinin bir bolumunii olu§turmak iizere cikarUhr ve boylece, topak ranti kisvesi altinda, emekcinin yerine, toprakbeyinin cebine akar. Ornegin, Ingiltere’de ve Iskocya’da uygun konuma sahip birkac ilce di§inda durum, hemen hemen genellikle boyledir. ingiltere’de, Tahil Yasalannin kabuliinden once atanmi§ olan parlamento denetleme komitelerinin, iicreUerin diizeyi iizerine yapUgi ara§tirmalar -bunlar 19. yiizyilda, iicret tarihine yapilan en degerli ve hemen hemen hie yarar-lanilmami§ katkilardir ve aym zamanda da Ingiliz aristokrasisi ve burju-vazisinin kendileri icin diktikleri bir te§hir diregidir- inandinci bir bicimde ve her ku§kunun otesinde kaniUadi ki, jakobenlere-kar§i sava§ sirasin-daki yuksek kira oranlan ve toprak fiyatlanndaki buna tekabiil eden arti§, kismen, iicreUerden dii§iilen miktardan ve iicreUeri asgari fiziksel gereksinmelerin bile altina
dii§urulmesinden, ba§ka bir deyi§le, normal iicretin bir kisminin toprakbeylerine devredilmesinden ba§ka bir nede-ne bagh degildir. Paranin degerinin dii§mesi ve tanmsal bolgelerde Yok-sullan Koruma Yasalannin kotiiye kullanilmasi gibi ce§itli olaylar, [sayfa 554] kiracilann gelirlerinin biiyiik olciide arttigi ve toprakbeylerinin §a§ilacak servetler topladigi bir zamanda, bu ism yapilmasini mumkun kildi. Ger-cekten de, tahihn vergilendirilmesi icin kiracilann ve toprakbeylerinin one siirdiikleri esas iddialardan biri, ciftlik-emekcilerinin iicretlerini daha a§agi dusurmenin fiziksel acidan olanaksiz olmasiydi. Bu durum, onem31
Bkz: Anti-Corn Law Price-Essays. Ancak, Tahil Yasalan, her zaman fiyatlan yapay olarak daha yuksek bir diizeyde tutmu§tur. Daha iyi yerlerdeki kiracilar igin, bu, lehte bir durumdur. Bunlar, koruyucu gumriiklerin, hakh ya da haksiz olarak istisnai ortalama fiyata giivenen biiyiik kiracilar yiginini pasif tutmasindan kazang sagladilar. Karl Marks
555 Kapital III
li olciide degismemistir ve biitiin Avrupa iilkelerinde oldugu gibi, in-giltere’de de, normal ucretlerin bir kismi, her zamanki gibi, toprak ranti tarafindan emilmektedir. Hayirsever aristokraUardan Kont Shaftesbury, sonralan Lord Ashley, ingiliz fabrika i§cilerinin durumlan kar§isinda cok olaganiistii bir bicimde duygulandi ve on saatlik i§giinii ajiasyonu si-rasinda parlamentoda onlann sozciisii olarak hareket ettigi zaman, sanayicilerin sozciileri, ona ait koylerde cahsan tanm emekcilerine ait iicret istatistiklerini yayinlayarak intikamlarim aldilar (bkz: Buch. I, Kap. XXIII, 5, e). (“Ingiliz Tanm Proletaryasi"), bunlar bu hayirseverin aldigi toprak rantimn bir kismimn, kiracilannca, onun icin, tanm emekcilerinin iicreUerinden a§inlan ganimetten olu§tugunu acikca gostermekteydi. Bu yayin, §u bakimdan da ilgingtir: onun ortaya cikardiklan, 1814 ve 1815 komitelerince yapilan en kotii aciklamalar yamnda cesareUe yer alabilir. Ko§ullar, tanm emekcilerinin iicretinde gecici bir arti§ olmasim zorlar zorlamaz, kapitalist kiraci giftgiler, ayni zamanda toprak ranti da diisu-riilmedikce, iicreUeri, sanayiin diger dallannda yiikseltildigi gibi normal diizeye yukseltmenin olanaksiz olacagi ve onlan mahvedecegi yolunda cighk atmaya ba§larlar. Burada, toprak rantimn icinde, emekcilerin iicret-lerinden dii§iilen ve toprakbeylerine devredilen bir miktann bulundugu itirafi yatmaktadir. Ornegin, Ingiltere’de, 1849’dan 1859’a kadar, tanm emekgilerinin iicreUeri, onemli olaylann biraraya gelmesiyle arti§ goster-di; bu olaylar, Irlanda’dan gelen tanm emekcileri arzini kesen Irlanda’yi terk olayi; tanmsal niifusun fabrikalarca olaganiistii bir bicimde emil-mesi; sava§ donemine ozgii bir asker talebi; Avustralya ve Birle§ik DevleUer’e (Kaliforniya) fevkalade geni§ olciide goc edilmesi, ve burada iizerinde durmamiza gerek olmayan diger durumlardir. Ayni zamanda, bu donem boyunca, 1854 ve 1856 kotii tanm yillan di§inda, ortalama tahil fiyatlan %16’dan fazla diisffl. Kiraci ciftciler kiralann dii§urulmesi icin yaygara kopardilar. Tek tek bazi durumlarda ba§anh oldular, ama, bir biitiin olarak, bu talebi gerceklestiremediler. Baska §eylerin yam sira, buharh-motorlarin ve yeni makinelerin sen olarak uretimi ile, ki bunlar bir dereceye kadar atlann yerini almi§, onlan ekonominin di§ina itmi§, ama ayni zamanda, kismen, tanmsal giindelikci
i§cileri i§lerinden ederek yapay bir niifus fazlahgi yaratmi§ ve boylece iicretlerde yeni bir dii§ii§e yolacmisUr, iiretim maliyeUerinde bir indirim yoluna gittiler. Ve bu, bu onyil boyunca, toplam niifustaki biiyumeye kar§ihk tanmsal niifustaki nispi azalmaya karsm, ve tamamen tanmci olan bazi bolgelerdeki tanmsal niifusun mutlak azalmasina kar§in [sayfa 555] oldu.32 Bu yuzden, o zaman-lar Cambridge’de ekonomi politik profesorii olan Fawcett [1884’te Posta ve Telgraf Bakani iken 61mu§tiir] 12 Ekim 1865’teki Sosyal Bilim Kong-resinde soyle diyordu: “i§ciler goc etmeye bashyorlardi ve ciftciler, daha 32
John C. Morton, The Forces Used in Agriculture, Londra Sanat Dernegindeki konu§ma, 1860; 12 iskoQ ve 35 Ingiliz kontlugundaki 100 kiracidan toplanan gergek belgelere dayan-dinlmi§tir.
56
Karl Marks Kapital III
§imdiden, goc yiiziinden emek daha pahah hale gelmeye ba§ladigi icin, eskiden odedikleri kadar yiiksek kiralar odemeyeceklerine dair yakimyor-lardi.” O halde, burada da, yiiksek toprak ranti, dogrudan dogruya, du§uk iicreUerle bir tutulmaktadir. Ve toprak fiyaUannin diizeyi bu durumla belirlendigi siirece -artan rant- topragin degerindeki bir yiikseli§ erne-gin deger yitirmesi ile, yiiksek toprak fiyati, dii§iik emek fiyati ile ozdestir. Ayni sey, Fransa icin de gecerlidir. “Rant artiyor, ciinkii bir yan-dan ekmegin, §arabin, etin, sebzelerin ve meyvenin fiyaUan artiyor, ote yandan emegin fiyati ayni kaliyor. Eger ya§h ki§iler, 100 yil kadar geriye giderek, babalannin hesaplanni incelerlerse, kirsal Fransa’da bir giinliik emegin fiyatimn bugiinkiiniin aynisi oldugunu goreceklerdir. O zaman-dan beri, etin fiyati iic katina cikmistir. ... Bu devrimin kurbani kimdir? Bir miilke sahip olan zengin adam mi, yoksa orda cahsan yoksul adam mi? ... Ranttaki arti§, genel bir felaketin kanitidir.” (Du Mecanisme de la Societe en France et en Angleterre, M Rubichon, 2. baski, Paris 1837, s. 101.) Bir yandan ortalama kardan, ote yandan da ortalama iicretierden dii§iilen miktari temsil eden ranta ait omekler: Daha once de aktarma yaptigimiz, emlak komisyoncu ve tanm makinisti Morton* diyor ki, bircok yerde, biiyiik miilklerin rantinin kiiciiklerinkinden daha dii§iik oldugu goriilmektedir; ciinkii, “ikinciler icin rekabet, birinciler icin olan rekabetten genellikle daha fazladir ve ciftcilikten baska bir i§le ugra§mayi dii§iinebilen pek az kiiciik ciftci bulundugundan, uygun bir i§ bulma kaygisi, cogu durumda, onlan man-tiken onaylayabilecekleri ranttan daha yuksek rant odemeye siiriikle-mektedir.” (John L. Morton, The Resources of Estates, London 1858, s. 116.) Ancak, ingiltere’de bu farkin yava§ yava§ ortadan kalktigi dusunulmektedir. Morton bunu biiyuk olciide tarn da kiiciik kiracilar sinifinin goc etmesine baghyor. Ayin Morton, bir omekle, bizzat kiracimn iicretinin ve daha da kesin bir bicimde, onun emekcilerinin iicretierinin, toprak ranti yiiziinden bir miktar du§tiigiinii gostermektedir. Bu, iki atii sabanin kullanilamadigi 70-80
akrdan (30-34 hektar) az kira topraklann-da ortaya cikmaktadir. “giftci, herhangi bir emekci kadar zahmetie, kendi elleriyle cah§madikca, ciftligi onun gecimini kar§ilamayacaktir. Eger i§in yapilmasini i§ciye birakir ve kendisi yalnizca onlan gozlemeye [sayfasse] devam ederse, pek uzak olmayan bir donemde, rantini odeyemedigini gormesi cok miimkiindiir.” (/. c, s. 118.) Bu nedenle, Morton, belirli bir yerdeki kiracilar cok yoksul olmadikca, kiralanan yerin 70 akrdan kiiciik olmamasi gerektigi sonucuna vanr, oyle ki, kiracilar iki ya da iic at kul-lanabilsinler. * Marx burada yanilmi§. Buradaki ahnti, onceki dipnotta (32) adi anilan John Chalmers Mortan’dan (1821-88) degil, John Lockbart Morton’dan yapilmi§. Ayni gagda ya§ayan her iki Morton da tanm bilimiyle ugra§mi§lardir. -Ed. Karl Marks
557 Kapital III
Membre de I'Institut et de la Societe Centrale d’Agriculture, M6-syo Leonce de Lavergne olaganustu bir basiret gosteriyor. Economie Rurale de I'Angleterre adh yapitinda, (ahntilar ingilizce cevirisindendir, London 1855), Fransa’da kullanilan, ama siginn yerine atin gectigi Ingiltere’de kullanilmayan, sigirdan elde edilen yilhk kazanca ili§kin asagidaki kar§ila§tirmayi yapiyor (s. 42): FRANSA Sut Et Emek 28 milyon £
iNGiLTERE 4 milyon £ Sut 16 milyon £ Et 8 milyon £ Emek
16 milyon £ 20 milyon £ 36 milyon £
Ama onun soyledigine gore, ingiltere’de daha biiyiik bir toplam elde edilmesinin nedeni, ingiltere’de siitiin, Fransa’dakinden iki kat pa-hah olmasidir. Oysa, her iki iilkedeki et fiyaUan e§it ahnmisUr (s. 35); bu nedenle, ingiliz siit iiretimi 8 milyon sterline ve toplam da 28 milyon sterline diiser, bu da Fransa’dakine e§ittir. Mr. Lavergne, hem miktar, hem de fiyat farkliliklannin ikisini birden hesaplamalanna katinca, ger-cekten de biraz fazla oluyor, oyle ki, ingiltere bazi maddeleri Fransa’dan daha pahahya iiretince bu, ingiliz tanmimn bir ustunliigu gibi goriiniiyor, oysa bu, olsa olsa kiracilar ve toprakbeyleri icin daha biiyiik bir kar anlamina gelir. Mr. Lavergne’in, yalnizca ingiliz tanmimn ba§anlanndan haberli olmakla kalmayip, aynca ingiliz kiracilannin ve toprakbeylerinin onyar-gilanm da onayladigi 48. sayfada anla§ihyor: “Genel olarak biitiin tahillar bir biiyuk sakinca ta§irlar. ... Bunlar, yetisUkleri topragin giiciinii tiiketir-ler.” Mr. Lavergne, diger bitkilerin buna yolagmadigina inanmakla kal-miyor, aynca, yem uriinlerinin ve yumrulu iiriinlerin topragi zenginle§tire-cegine de inamyordu. “Yem bitkileri, biiyumeleri icin gerekli esas unsur-lan atmosferden ahr, topraga ondan aldiklanndan daha cok §ey verirler; boylece, hem dogrudan dogruya, hem de, hayvan giibresine donii§mek suretiyle, tahillann ve genel olarak
topragin giiciinii tiiketen biitiin iiriinlerin verdigi zaran, iki yolla giderirler; bu nedenle, ilkelerden bin, bu iiriinlerle en azindan alma§ik ekilmelerdir; Norfolk alma§ik ekimi bund-an ibaretUr.” (s. 5051.) Tevekkeli degil, bu ingiliz koy peri masallanna inanan Mr. Lavergne, tahil iizerine konan giimriik vergisi kaldinldigindan beri, ingiliz cift-lik-emekcilerinin ucretlerinin eski anormalliklerini yitirdigine de inamyor. (Bu konuda daha once soylenenlere bakimz: [sayfa 557] Buch I, Kap. XXIII, 5, s. 701-729.) Ama, Mr. John Bright’in, 14 Arahk 1865’te, Birmingham’da yaptigi konu§mayi da dinleyelim. 5 milyon ailenin, tiimiiyle, parlamen-toda temsil edilmedigine degindikten sonra, spyle devam ediyor: “Birle§ik Kralhk’ta, bunlardan bir milyonu ya da bir milyondan fazlasi, talihsiz
58
Karl Marks Kapital III
yoksullar listesine dahildir. Bir milyonu da yoksullugun tarn biraz ustun-de, ama her zaman yoksulluga diisecekler diye korku icindedirler. Kosul-lan ve umutlan bundan daha lehte degildir. §imdi, toplumun bu kesiminin bilisiz ve asagi tabakasina bakahm. Du§uk ko§ullanna, yoksulluklanna, acilanna, ve herhangi bir duzelme konusundaki kesin umutsuzluklanna bakahm. Neden Birle§ik Devletler’de, -hatta Giiney devletlerinde, kole-ligin hiikiim siirdiigii donemde bile- her zenci, kendisi icin bir genel azathk yih gelecegine inaniyordu? Ama bu insanlar icin -bu iilkedeki, bu en a§agi tabakadaki simf icin- burada ilan ediyorum ki, ne daha iyi bir §ey umudu, ne de onu elde etmek icin birazcik heves vardir. Bir Dorsetshire emekcisi olan John Cross hakkinda son zamanlarda gazeteler-de cikan bir kiiciik yaziyi okudunuz mu? Haftada alti gun cah§iyordu, ve haftada sekiz §ilin kar§ihginda yirmidort yil boyunca yaninda cahstigi patronu, ona mukemmel bir bonservis vermisti. John Cross, bu iicretle, ahir gibi bir evde ya§ayan yedi cocugunu - zayif kansini ve ufak bebe-gini gecindirmek zorundaydi. John Cross, alti penilik bir tahta parmakhk aldi - hukuken, caldi samnm. Bu sue icin, sulh yargiclannca yargilandi ve 14 veya 20 gunluk hapse mahkum oldu. ... Diyebilirim ki, John Cross’ unkine benzeyen binlerce durum, biitiin iilkede, ozellikle Giineyde gorii-lebilir, ve bunlann ko§ullan oyledir ki, §imdiye kadar en gayretli arastir-maci bile nasil sag kaldiklan esranni cozememistir. §imdi iilkeye bir gozatin ve bu be§ milyon aileye ve bu tabakanin umutsuz kosullanna bakin. Ozgiir olmayan ulusun durmadan Sah§tigi ve hemen hemen hiS dinlenme bilmedigi dogru degil m? Yonetici sinifla kar§ila§tinn bunu -ama o zaman komunistlikle suglanacagim. ... Ama, galisan ve ozgiir olmayan bu biiyuk ulusu, yonetici siniflar diyebilecegimiz kesimle kar-§ila§tinn. Onun zenginligine bakin, gosteri§ine bakin, liiksiine bakin. Bik-kinhgina tanik olun -ciinkii onlar arasinda da bikkinhk vardir, ama bu, doygunlugun getirdigi bikkinhktir- sanki yeni bir zevk pe§indelermi§ gibi, oradan oraya kosusmalanna bakin.” {Morning Star,U Arahkl865.) Asagida, arti-emegin ve dolayisiyla arti-iiriinun, toprak rantiyla -en azindan kapitalist uretim
tarzi temeli iizerinde, arti-uriinun, nitel ve nicel olarak ozellikle belirlenmi§ parcasiyla- nasil genellikle kanstinldigim gorecegiz. Genel olarak arti-emegin dogal temeli, yani onun yoklugu halinde bu emegin var olamayacagi dogal onkosul §udur: Doga -to-pragin hayvansal ya da bitkisel uriinleri, bahkcihk bolgeleri vb. bicimin-de- gerekli gecim araclanni, biitiin bir i§giiniinu tiiketmeyecek bir emek [sayfasss] harcanmasi ko§ullannda saglamahdir. Bu tanmsal emegin dogal verimi, (bunun icine basit toplama, avlanma, balikcihk ve sigir yeti§tiriciligi icin harcanan emek de girer), biitiin arti-emegin temelidir, ciinkii biitiin emek, her seyden once ve ba§langicta yiyecek elde etmeye ve uretme-ye yoneliktir. (Hayvanlar, ayni zamanda, soguk iklimlerde isinmak icin deri saglarlar; aynca magara-konutlar vb..) Arti-uriinle toprak rantinin ayin bicimde birbirine kan§tinlmasinin, Karl Marks
559 Kapital III
Mr. Dove’da* daha farkli bir bicimde ifade edildigi goriilur. Ba§langicta tanmsal ve sinai emek aynlmami§lardi; ikincisi birincinin bir ekiydi. Top-ragi i§leyen kabilenin, ev komiiniinun ya da ailenin arti-emegi ve arti-uriinii, hem tanmsal, hem de sinai emegi. kapsiyordu. Her ikisi birarada yuriiyordu. Uygun aleUer olmaksizin avlanmak, bahkcihk ve tanm olanak-sizdi. Dokuma, egirme vb. once tanmsal bir yan ugra§ olarak uygula-niyordu. Daha onceleri gosterdik ki, nasil, bir tek i§cinin emegi gerekli-emege ve arti-emege aynhrsa, i§ci simfinin toplam emegi de ayni §ekilde boliinebilir; oyle ki, i§ci simfi icin toplam gecim araclanni (bu amac icin gerekli olan iiretim araclan dahil) iireten kisim, toplumun tiimii icin gerekliemek gorevini yerine getirir. i§Si simfinin geri kalamnca harcanan emege de arti-emek goziiyle bakilabilir. Ama gerekli-emek, hie de, yal-nizca tanmsal emekten olusmu§ degildir, aynca, emekcinin ortalama tiiketimine zorunlu olarak giren biitiin diger iiriinleri iireten emegi de kapsar. Ustelik, toplumsal acidan, bazilan yalnizca gerekli-emek harcar, ciinkii ba§kalan yalmzca,arti-emek harcamaktadir, ve tersi de soylene-bilir. Bu, aralanndaki bir i§b61iimiinden ba§ka bir sey degildir. Ayni §ey, genel olarak tanm ve sanayi emekcileri arasindaki i§b61iimii icin de gecerlidir. Bu yanda emegin salt sinai niteligi, ote yanda salt tanmsal niteligine tekabiil eder. Bu salt tanmsal emek hie de dogal degil, daha cok -toplumsal gelismenin- bir iiriiniidur -hem de her yerde heniiz eri§memi§ olan cok modern bir iiriinii- ve uretimin geli§mesinde cok belirli bir asamaya tekabiil eder. Nasil ki, ‘tanmsal emegin bir kismi, ya yalnizca liiks gereksinmeleri kar§ilayan, ya da sanayide hammadde go-revi yapan, ama birakin yiginlar icin yiyecek olarak hizmet etmeyi, hie bir sekilde yiyecek gorevi yapmayan iiriinler icinde maddele§irse, ote yandan sinai emegin bir kismi da, hem tanm hem de tanm-di§i emekci-ler icin gerekli tiiketim araclan gorevi yapan iiriinler icinde maddelesmi§-tir. Toplumsal bir baki§ acisindan, bu sinai emege, arU-emek goziiyle bakmak yanh§Ur. Tanmsal emegin gerekli kismi kadar, bu da, kismen, gerekli-emektir. Aynca, onceden dogal olarak tanmsal emege bagh olan sinai emegin bir kismindan bagimsiz kihnmi§ bir biciminden, §imdi on-dan
aynlmis. olan, ozellikle tanmsal emegin zorunlu bir kar§ihkli ekin-den baska bir §ey degildir. (Salt maddi acidan, omegin makine ile cali§an 500 dokumaci, cok [sayfa 559] biiyuk bir olciide arU-kuma§, yani kendi gi-yimleri icin gerekenden fazla kumas. iiretir.) En sonu, toprak rantimn, yani topragin iiretim yada tiiketim amac-lanyla kullanilmasi kar§ihginda, toprak ranti adi altinda, toprakbeyine odenen kira parasinin ce§itli goriiniimleri incelenirken, §u da akilda tu-tulmahdir: kendilerinin degeri olmayan, yani toprak gibi emek iiriinii olmayan, ya da antikalar ve bazi biiyuk ustalann sanat eserleri vb. gibi * P. Dave, The Elements of Political Science, Edinburgh 1854, s. 264, 273. -Ed.
60
Karl Marks Kapital III
emek harcanarak yeniden uretilemeyecek olan §eylerin fiyati, bircok raslansal diizenlemelerle belirlenebilir. Bir §eyi satmak icin, bu §ey tekel altina ahnmak ve yabancila§tinlmak olanagmi ta§isin yeter; ba§ka bir §eye gerek yoktur. Toprak rantinin analizini karanhk hale getiren ve onu incelerken kacimlmasi gereken uc biiyiik hata vardir. 1° Toplumsal uretim siirecinin farkli geli§me a§amalanna ait olan ce§itli rant bicimlerinin birbirine kan§tinlmasi. Rantin ozgiil bicimi ne olursa olsun, butun tipler §u ortak nitelige sahiptir: Rantin maledinilmesi, toprak miilkiyetinin gerceklestirildigi bicimdir ve toprak ranti da, buna kar§ihk, toprak miilkiyetinin varhgmi, gezegenimizin belirli parcalanna, belirli ki§ilerin sahip olmasim ongoriir. Sahip, Asya’da, Misir’da vb. oldugu gibi, toplulugu temsil eden bir ki§i olabilir, ya da bu toprak miilkiyeti kolelikte ya da serflikte oldugu gibi, yalnizca, herhangi bir ki§inin, dolaysiz ureticilerin kendilerine sahip ol-masimn raslansal bir sonucu olabilir; ya da, iiretici olmayanlann, doga-nin salt ozel miilkiyetine sahip olmasi, toprak iizerinde yalnizca bir hak olabilir; en sonu, kolonistlerde ve toprak sahibi kiiciik koyliilerde oldugu gibi, dogrudan dogruya -ayn ve toplumsal olarak geli§memi§ eme-ge- belirli toprak parcalannin iiriinlerinin, dolaysiz iireticiler tarafindan iiretilmesi ve maledilmesinin kapsamina giriyor goriinen, toprakla olan bir iliski de olabilir. Ce§itli rant bicimlerindeki bu ortak 6§e, -yani rantin toprak miilkiyetinin, iktisaden gerceklestirilmesi olusu, bazi ki§ilerin, gezegenimizin ,bazi boliimlerinde ozel hakka sahip olmalanna olanak saglayan hukuksal masal- farklihklann gozden kacmasini mumkun kilmaktadir. 2° Toprak rantinin tiimii arti-degerdir, arti-emegin iiruniidiir. Ayni rant olarak gelismemi§
biciminde, hala dogrudan dogruya arti-uriinun kendisidir. Buradan, kapitalist uretim tarzina tekabiil eden rantin -ki bu, her zaman, kann iistiinde, yani kendisi arti-degerden (arti-emek) olu§an metalann bir deger boliimiiniin iistiinde bir fazladir- arti-degerin bu ozel ve ozgiil parcasimn, yalnizca genel olarak arti-degerin ve kann var-hginin genel ko§ullannin aciklanmasiyla aciklandigi yolunda yanh§ bir diisunce cikar. Bu ko§ullar §unlardir: dolaysiz, iireticiler kendi [sayfa seo] emek-guclerini yeniden-iiretmek icin, kendi yeniden-iiretimleri icin ge-rekli olan zamanin otesinde cah§mahdirlar. Genel olarak arti-emek har-camahdirlar. Bu, oznel ko§uldur. Nesnel kosul ise, arti-emek harcaya-bilmeleri gerektigidir. Dogal ko§ullar oyle olmahdir ki, mevcut emek-za-manlannin bir bdliimii, iireticiler olarak yeniden-iiretimlerine ve kendi gecimlerine yetmelidir, gerekli gecim araclannin iiretimi biitiin emek-guclerini tiiketmemelidir. Doganin verimliligi, burada bir sinir, bir ba§Karl Marks
561 Kapital III
langic noktasi, bir temel yaratiyor. Ote yandan, emeklerinin toplumsal iiretken gucunun geli§imi, oteki sinn olu§turur. Daha yakindan inceler-sek, gecim araclanmn uretimi, dogrudan iireticilerin varhklannin ve ge-nel olarak butun uretimin en birinci ko§ulu olduguna gore, bu uretimde kullamlan emek, yani en geni§ iktisadi anlamiyla tanmsal emek, yete-rince verimli olmalidir ki, butun mevcut emek-zamanini, dogrudan ure-ticiler icin gecim araclanmn iiretiminde sogurmasin, yani tanmsal arti-emek ve dolayisiyla tanmsal arti-uriin miimkiin olsun. Daha geli§tirirsek, toplam tanmsal emek, toplumun bir parcasimn hem gerekli, hem de arti-emegi, toplumun tiimii icin, yani tanm-di§i emekciler icin de gerekli gecimi saglamaya yetmelidir. Dolayisiyla bu demektir ki, tanmsal ve sinai emek arasindaki biiyuk isbolumii miimkiin olmalidir; ve gene bu-nun gibi, gecim araclan iiretim ciftcilerle, hammadde iiretenler arasindaki isbolumii de miimkiin olmalidir. Gecim araclanmn dogrudan iireticilerin emegi, kendi acilanndan, gerekli-emek ve arti-emek olarak bolii-niirse de, bu emek, toplumsal acidan, yalmzca, gecim araclanni iiret-mek icin harcanan gerekli-emegi temsil eder. Bu arada ayni sey, tek tek atolyelerdeki i§b61iimunden farkli olarak, toplumun tiimii icindeki butun isbolumu icin de gecerlidir. Bu emek, belirli maddelerin uretimi icin, bu belirli maddelerle, toplumun belirli bir gereksinmesinin kar§ilanmasi icin gerekli olan emektir. Eger bu isbolumu orantih ise, ce§itli gruplann iirun-leri degerleri iizerinden (geli§menin sonraki bir a§amasinda uretim-fi-yatlan iizerinden satihrlar) ya da, bu degerlerin belirli bir degi§ik bicimi olan fiyatlar iizerinden, ya da genel yasalarla belirlenen iiretim-fiyatlan iizerinden satihrlar. Bu, gercekten de, deger yasasinin tek tek metalar ya da maddeler dolayisiyla degil de, isbolumu ile bagimsiz kihnmi§ belirli toplumsal iiretim alanlannin her bir toplam Mine dolayisiyla yaptigi bir etkidir, oyle ki, yalmzca her ozgiil meta icin, gerekli emek-zamamndan fazlasi kullamlmamis. oluyor, ayni zamanda, toplam toplumsal zamanin yalmzca gerekli oransal miktan, ce§itli gruplarca Miketilmis. oluyor. Qun-ku metain, kullamm-degerini temsil etmesi kosulu gecerlidir. Ama eger bireysel metalann kullanim-degeri, bunlann ozel bir gereksinmeyi kar§ila-yip kar§ilamadiklanna baghysa, toplam iiriin kitlesinin
kullanim-degeri, her ozel iiriin ce§idi icin duyulan belirli nicelikte toplumsal gereksinmeyi, yeterli bir bicimde kar§ilayip kar§ilamadigma ve dolayisiyla, erne-gin bu, nicel olarak belirlenmi§ toplumsal gereksinmelere uygun olarak, farkli alanlar arasinda orantih bicimde dagitihp dagitilmadigina [sayfaseu baghdir. (Bu noktaya, sermayenin uretimin, ce§ith alanlan arasinda dagihminda deginilecektir.) Toplumsal gereksinme, yani toplumsal olcekte kullanim-degeri, burada, uretimin cesffli ozgiil alanlannda harcanan toplam toplumsal emek-zaman miktan icin belirleyici oge olarak goriin-mektedir. Ama bu, yalmzca, onceden tek tek metalara uygulanmi§ olan yasanin aynisidir, yani bir metain kullanim-degeri, onun degi§im-degeri-nin ve dolayisiyla degerinin temelidir. Ancak bu oramn ihlali, metain
62
Karl Marks Kapital III
degerinin, dolayisiyla onun icerdigi arti-degerin gerceklestirilmesini ola-naksiz kildigi olciide, bu nokta, gerekli-emek ve arti-emek arasindaki ili§ki acisindan bir anlam ta§ir. Ornegin, toplam iiriinde gerceklesen emek-zamani, belli ko§ullar altinda gerekli olan kadar oldugu halde, iiretilen pamuklu mallar nispeten fazla olabilir. Ama burada, toplumun genel emeginin fazla bir miktan bu ozel iiretim kolunda harcandigi icin, iiriiniin bir kismi yararsizdir. Bu nedenle, sanki ancak gerekli oranda iiretilmi§ gibi satihr. Gerekli emek-zamani, burada, farkh bir anlama burunmiis. olsa da, ce§itli ozel iiretim alanlan icin kullamlabilecek bu toplumsal emek-zamani payinin nicel sinin, genel olarak deger yasasin-m daha geli§mi§ bir ifadesinden ba§ka bir §ey degildir. Bunun ancak bu kadan, toplumsal gereksinmelerin kar§ilanmasi icin gereklidir. Burada ortaya cikan sinirlama, kullamm-degeri yuziindendir. Toplum, mevcut iiretim ko§ullan altinda, toplam emekzamaninin ancak bu kadanm bu ozel iiretim tiirii icin kullanabilmektedir. Ama arti-emegin ve arti-dege-rin oznel ve nesnel kosullarimn, genel olarak, ne kar ne de rantin ozel bicimi ile hie bir ilgisi yoktur. Bu kosullar, hangi ozel bicime buruniirse biiriinsiin, arti-deger icin gecerlidirler. Bu nedenle, toprak rantini acikla-mazlar. 3° Asagidaki ayirdedici ozellik, esas olarak, toprak mulkiyetinin iktisaden gerceklestirilmesinde, toprak rantinin geli§mesinde, on plana cikar: yani, toprak rantinin miktan hie de ahcinin hareketleriyle belirlen-mez, daha cok ahcinin hie katilmadigi toplumsal emegin bagimsiz geli§-mesiyle belirlenir. Bu yuzden, kolayca, gercekte meta iiretimine -ve ozellikle, biitiiniiyle meta iiretimi olan kapitalist uretime- dayanan biitiin iiretim dallannin ve onlann biitiin iiriinlerinin ortak bir niteligi olan §eye, rantin (ve genel olarak tanmsal iiriinlerin) bir ozelligi olarak bakilmi§ olabilir. Toprak rantinin miktan (ve onunla birlikte topragin degeri) toplam toplumsal emegin bir sonucu olarak, toplumsal gelisme ile biiyiir. Bu, bir yandan topragin iiriinlerinin piyasasinin ve bu iiriinlere olan tale-bin geni§lemesine yolacar, ote yandan da, bizzat topraga olan talebi
canlandinr, bu da biitiin i§ faaliyeti dallannda, hatta tanmsal olmayanlar-da bile rekabetci bir uretimin 6nko§uludur. Daha tarn bir ifadeyle, -eger yalnizca gercek tanmsal rant gozoniinde tutulursa- rant ve dolayisiyla topragin degeri, toprak uriinleri piyasasi ile ve boylece de gecim araclan ve hammaddelere gereksinme duyan ve talep eden tanm-di§i niifusun [sayfa 562] artmasi ile birlikte geli§ir. Tanm-di§i niifusa oranla tanmsal nii-fusu siirekli olarak azaltmak, kapitalist uretimin niteliginde vardir, ciinkii sanayide (dar anlamda) degismeyen sermayenin degisen sermayeye gore arti§i, degi§en sermayede, nispi bir azalma olsa da, mutlak bir arti§-la birarada gider; ote yandan, tanmda, belirli bir toprak parcasindan ya-rarlanmak icin gerekli olan degi§en sermaye mutlak olarak azalir; boylece, bu, ancak yeni topraklann ekime acilmasi olciisiinde artabilir, ama Karl Marks
563 Kapital III
bu da, gene, 6nko§ul olarak, tanm-di§i nufusta daha da fazla bir buyii-meyi gerektirir. Gercekten de, biz, burada, tanmin ve onun iiriinlerinin ayirdedici bir ozelligini incelemiyoruz. Tarn tersine, ayni §ey, meta uretimine ve onun muUak bicimi olan kapitalist iiretime dayanan butun oteki iiretim dallan icin de gecerlidir. Bu iiriinler, ancak diger metalar onlar icin bir esdeger olduklan, yani diger iiriinler onlann kar§isina metalar ve degerler olarak ciktiklan olciide, boylece de, ureticilerin kendileri icin dogrudan gecim araci olarak iiretilmeyip de metalar olarak, ancak degi§im-degerlerine (para) doniismeleriyle, yabancila§malanyla, kullanim-degeri haline gelen iiriinler olarak iiretildikleri olciide, metadirlar, ya da gerceklestirilecek, para-ya d6nii§tiirecek bir degi§im-degerine sahip kullanim-degerleridirler. Bu metalann piyasasi, toplumsal isbolumii ile geli§ir; iiretken emeklerin aynlmasi, kar§ihkli olarak onlann iiriinlerini, metaya, birbiri icin esdegere d6nu§turiir; onlan kar§ihkli olarak piyasa gorevi yapar duruma getirir. Bu, hie de tanmsal iiriinlere ozgii degildir. Rant, para-rant olarak, ancak meta uretimi temeli iizerinde ozel-likle de kapitalist iiretimde geli§ebilir ve tanmsal iiretim meta uretimi haline geldigi olciide, yani tanm-di§i iiretim tanmsal uretimden bagim-siz olarak gelistigi olciide geli§ir; ciinkii, tanmsal iiriin, bu olciide, meta, degi§imdegeri ve deger haline gelir. Kapitalist iiretim ile meta uretimi, ve boylece deger uretimi gelistigi siirece, arti-deger ve arti-uriin uretimi de geli§ir. Ama sonuncunun geli§tigi oranda, toprak miilkiyeti, toprak tekeli aracihgiyla, bu arti-degerin gitgide artan bir bolumunu ele gecirme ve boylelikle de rantinin degerini ve bizzat topragin fiyatini yiikseltme yetenegine kavu§ur. Kapitalist, hala, bu arti-degerin ve arti-uriinun geli§-mesinde faal bir gorev yapmaktadir. Ama toprak sahibi, bu biiyumeye hicbir katkida bulunmadan, yalmzca arti-iiriin ve arti-degerdeki biiyuyen payi maledinme durumundadir. Onun durumunun ayirdedici ozelligi budur; topragin iiriinlerinin ve boylece bizzat topragin degerinin, bunla-nn piyasasi geni§ledigi olciide, bunlara olan talep ve bununla birlikte, toprak iiriinlerinin kar§isina cikan metalar alemi -baska bir deyi§le, ta-nm-di§i meta iireticileri yigim
ve tanm-di§i meta uretimi- biiyudiigii olciide artmasi gercegi degil. Ama bu, toprak sahibi hie bir sey yapmadan gerceklestiginden, deger toplamim, arti-deger toplaminin ve arti-degerin bir bolumunun toprak rantina donii§mesinin, toplumsal iiretim siireci-ne, genel olarak meta uretiminin geli§mesine bagh olmasi, ona, e§siz bir §ey gibi [sayfases] goriiniir. Bu nedenle, Dove, ornegin ranti bundan cikar-maya cah§ir. Dove der ki, rant, tanmsal iiriin toplamina degil, onun degerine baghdir;* ama bu da, tanm-di§i niifusun toplamina ve verimli-ligine baghdir. Ama biitiin diger iiriinler icin su da dogrudur ki, o iiriin, * P. Dove, The Elements of Political Science, Edinburgh 1854, s. 279. -Ed.
64
Karl Marks Kapital III
kendine esdeger olu§turan, butun diger metalann kismen toplami, kis-men de ce§idi arttikca, bir meta olarak geli§ir. Bu, daha once, degerin genel sunulu§u ile bagmtih olarak gosterilmisti.* Bir yandan, bir uriinun degi§ilebilirligi, genel olarak, ona ek olarak var olan metalann ce§itliligine baghdir. Ote yandan da, ozellikle, bu iiriiniin, meta olarak iiretilebilecegi miktar, ona baghdir. Ister sinai, ister tanmsal olsun, hie bir iiretici, tek basma ele ahn-diginda, deger ya da meta uretmez. Onun iiriinii ancak belirli toplumsal kar§ihkli-ili§kiler, kapsami icinde bir deger ve bir meta haline gelir. Birin-cisi, toplumsal emegin bir ifadesi olarak goriindugu siirece, bu nedenle de. Birey olarak ureticinin emek-zamani genel olarak toplumsal emekzamaninin bir parcasi sayildigi siirece bu boyledir ve ikincisi, emeginin bu toplumsal niteligi, parasal niteligi aracihgiyla ve fiyati ile belirlenen genel degi§ilebilirligi aracihgiyla, iiriiniine damgasini vurmu§ goriiniir. Bu yuzden. eger bir yandan rant yerine arU-deger, ya da daha da dar bir bicimde, genel olarak arti-uriin aciklaniyorsa, ote yandan da, metalar ve degerler olmak sifatiyla biitiin iiriinlere ait olan bir ozelligi, yalnizca tanmsal iiriinlere atfetmek hatasina dii§ulur. Bu, degerin genel belirlenmesinden, belirli bir metain degerinin gercekle§tirilmesine gecen-ler tarafindan, daha da kabalasUnhr. Her meta, degerini, ancak dola§im siireci icinde gerceklesUrebilir ve degerini gercekle§tirip gercekle§tirme-digi ya da hangi olciide gerceklestirdigi, mevcut piyasa ko§ullanna baghdir. O halde, tanmsal uriinlerin deger haline gelmeleri ve deger olarak gelismeleri, yani diger metalann kar§isina meta olarak cikmalan ve tanm-di§i iiriinlerin onlann kar§isina meta olarak cikmasi; ya da toplumsal emegin ozgiil ifadeleri olarak gelismeleri, toprak rantimn bir ozelligi degildir. Toprak ranUnin ozelligi, daha cok §udur: tanmsal iiriinlerin, degerler (metalar) olarak gelistikleri ko§ullarla birlikte ve onlann degerleri-nin gerceklestigi
ko§ullarla birlikte, toprak mulkiyetinin kendi yardimi olmaksizin iiretilmi§ olan bu degerlerin artan bir bolumunu maledinme giicii de biiyur; ve boylece, arti-degerin artan bir bolumu, toprak ranUna d6nii§iir. [sayfa 564]
* Kapital, Birinci Cilt, s. 106. -Ed.
Karl Marks Kapital III
565
OTUZSEKiZiNCi BOLUM FARKLILIK RANTI (DIFERANSIYEL RANT): GENEL GORU§LER
TOPRAK ranti tahliline, §u varsayimla ba§layacagiz: bu tiir bir rant odeyen iiriinler, art-degerin bir kisminin ve dolayisiyla toplam fiyatinda bir kisminin, toprak ranti haline dondiigii iiriinler, yani hem tanm, hem de madencilik iiriinleri, biitiin diger metalar gibi, uretim-fiyatlan iizerin-den satihrlar. (Bizim amacimiz icin, kendimizi tanm ve madencilik iiriin-leriyle sinirlamamiz yeterlidir.) Bir ba§ka deyi§le, sati§-fiyatlan §u ogeler-den olu§ur: maliyetleri (tiiketilen degismeyen ve degisen sermayenin degeri), art, genel kar oram tarafindan belirlenen ve tiiketilsin ya da tii-ketilmesin
yatmlan toplam sermaye iizerinden hesaplanan bir kar. O halde, biz, bu uriinlerin ortalama sati§fiyatlarimn, iiretim-fiyaUanna e§it oldugunu varsayiyoruz. §imdi §u soru ortaya cikiyor: bu ko§ullar altinda toprak rantimn geli§mesi nasil miimkiin oluyor; yani kann bir boliimu-niin toprak rantina donu§mu§ hale gelmesi, boylece meta-fiyatimn bir boliimiiniin toprakbeyine dii§mesi nasil miimkiin oluyor. Toprak rantimn bu biciminin genel niteligini sergilemek icin, be-lirli bir iilkedeki fabrikalann cogunun giiclerini, buharh makinelerden elde ettiklerini, daha kiiciik bir kisminin da, dogal caglayanlardan elde ettiklerini varsayahm. Aynca varsayahm ki, birincilerde, lOOTiik bir sermaye tiiketen bir meta miktan icin, iiretim-fiyati 115’tir. %15 kar, yalniz-ca [sayfases] tiiketilen lOOTiik sermaye iizerinden degil, bu meta-degerin
66
Karl Marks Kapital III
uretilmesinde kullanilan toplam sermaye iizerinden hesaplanmi§tir. Daha once gostermistik ki, bu uretim-fiyati, bireysel iireticinin bireysel maliyet-fiyati tarafindan degil, biitiin uretim alanindaki ortalama sermaye ko§ullan altindaki metain ortalama maliyet-fiyati tarafindan belirlenir. Bu, gercekten de, iiretimin piyasa-fiyati, dalgalanmalanndan ayn olarak, ortalama piyasa-fiyatidir. Metalann degerinin niteligi, kendini, bu dege-rin belirli bir meta miktannin ya da tek basma bir metain uretimi icin, tek basma herhangi bir uretici acisindan gerekli emek-zamamyla degil de, toplumsal bakimdan gerekli emek-zamamyla, yani mevcut ortalama toplumsal uretim kosullan tarafinda, piyasadaki toplumsal bakimdan gerekli meta tiirlerinin toplam miktannin uretimi icin gerekli emek-zamamyla belirlenmesini, genel olarak piyasa-fiyati biciminde ve iistelik, diizenleyici piyasa-fiyati, ya da iiretimin piyasa-fiyati biciminde ortaya kor. Bu durumda kesin rakamlar onem ta§imadigindan, aynca, su gii-cii ile i§leyen fabrikalardaki maliyet-fiyatimn 100 yerine 90 oldugunu varsayacagiz. Bu meta miktanna ait, iiretimin diizenleyici piyasa-fiyati, %15 karla, 115 olduguna gore, makinelerini su giiciine dayanarak i§leten fabrikatorler de metalanm 115’ten, yani piyasa-fiyatim diizenleyen ortalama fiyat iizerinden satacaklardir. O zaman, karlari 15 yerine 25 ola-cak, diizenleyici uretim-fiyati, onlara %10’luk bir arti-kar saglayacaktir, bunun nedeni, metalanm uretim-fiyatinin iizerinde satmalan degil, iire-tim-fiyatina satmalandir, ciinkii onlann metalan, istisnai uygun ko§ullar altinda, yani bu alanda hiikiim siiren ortalamadan daha uygun ko§ullar altinda uretilmektedir, ya da sermayeleri bu uygun kosullarda i§lemek-tedir. ikisey, hemen ortaya cikiyor. Bitincisi, dogal bir caglayam devinim giicii olarak kullanan iireti-cilerin arti-kan, her §eyden once, dola§im siirecindeki ah§veri§lerin piya-sa-fiyatlanndaki raslansal dalgalanmalann, raslansal sonuclan olmayan tiim arti-karda (iiretim-fiyatianni tarti§irken bu kategoriyi tahlil etmi§tik) aym simfa dahildir. Bu durumda, bu arti-kar da, digerleri gibi, bu uygun durumdaki ureticilerin
bireysel iiretim-fiyatlari ile, biitiin bu uretim-ala-mndaki, piyasayi diizenleyen genel toplumsal uretim-fiyati arasindaki farka e§ittir. Bu fark, metalann genel uretim-fiyatinin, bireysel uretimfiyatianmn iizerinde kalan fazlasina e§ittir. Bu fazlamn, iki diizenleyici sinin, bir yandan bireysel maliyet-fiyati, ve dolayisiyla, bireysel uretim-fiyati ve ote yandan da, genel uretim-fiyatidir. Su giicii ile iiretilen metalann degeri daha kucuktiir, ciinkii onlann uretimi icin daha kiiciik bir toplam emek miktari gereklidir, yani daha az emek -maddelesmi§ bir bicimde- degismeyen sermayenin icine onun bir parcasi olarak girer. Burada kullanilan emek daha iiretkendir, onun bireysel iiretken giicii, aym tiirden fabrikalann cogunlugunda istihdam edilenden daha biiyuk-tiir. Onun daha biiyiik iiretken giice sahip oldugu, aym miktarda meta Karl Marks
567 Kapital III
[sayfasee] iiretmek icin, otekilere gore daha az miktarda degismeyen ser-maye daha az miktarda maddele§mi§ emek gerektirmesi gercegi ile gosterilmistir. Ayrica da, daha az canh emek gerektirir, ciinkii su ile i§leyen carkin isitilmasina gerek yoktur. Istihdam edilen emegin bu daha biiyiik bireysel verimliligi, degeri diisuriir, ama maliyet-fiyatini ve boyle-likle, metain iiretim-fiyatim da diisuriir. Birey olarak sanayici kapitalist icin, bu, kendini metalannin daha dii§iik maliyet-fiyati biciminde ortaya kor. Daha az miktarda maddele§mi§ emek icin odeme yapmak ve istihdam edilen daha az canh emek-giicii icin, daha az iicret odemek zorun-dadir. Metalannin maliyet-fiyati dii§iik oldugundan, bireysel uretim-fiyati da diisuktiir. Maliyet-fiyati, 100 yerine 90’dir. Bu nedenle, bireysel iire-tim-fiyati, 115 yerine yalmzca 103'/2 olacaktir (100 : 115 = 90 : 103V4). Bireysel uretimfiyati ile genel uretim-fiyati arasindaki fark, onun bireysel maliyet-fiyati ile genel maliyet-fiyati arasindaki fark tarafindan simrlan-mi§tir. Bu, onun arti-kanmn sinirlanni olu§turan biiyiikliiklerden biridir. Digeri, genel iiretim-fiyatimn buyiikliigiidur ki, genel kar oram, diizen-leyici ogelerden bin olarak bunun icine girer. Eger komiir ucuzlarsa sanayici kapitalistin bireysel maliyet-fiyaU ile, genel maliyet-fiyati arasindaki fark ve bununla birlikte arti-kan azalacaktir. Eger, metalanni bireysel degerleri iizerinden ya da bireysel degerleri tarafindan belirlenen iire-tim-fiyafi iizerinden satmak zorunda birakihrsa, bu fark yok olacaktir. Bu, bir yandan, metalann genel piyasa-fiyatlan, bireysel fiyatlann reka-bet vasitasiyla e§itienmesinden dogan fiyat iizerinden satilmasi gerce-ginin, ve ote yandan da onun harekete gecirdigi emegin daha biiyiik bireysel veriminin, butun emegin verimliligi gibi; emekciye degil, i§verene yarar saglamasi, sermayenin verimliligi gibi goriinmesi gerceginin bir sonucudur. Genel iiretim-fiyaU, bu arti-kann sinirlanndan biri olduguna gore, genel kar oram diizeyi onun ogelerinden biri oldugundan, bu arti-kar, ancak genel ve bireysel uretim-fiyati arasindaki farktan ve bunun sonu-cu olarak, genel ve bireysel kar oram arasindaki farktan dogabilir. Bu farkin iistiinde bir fazlahk, iiriinlerin piyasa tarafindan diizenlenen iire-tim fiyafina degil, bu fiyatin iistiinde safilmasini
ongoriir. Ikincisi, buraya kadar, buhar yerine dogal sugiicii kullanan fabri-katoriin arU-kan, baska herhangi bir arti-kardan hie bir sekilde farkli degildir. Butun normal arti-kar, yani raslansal saU§lar ya da piyasa-fiyati dalgalanmalan yuziinden olmayan butun arti-kar, belirli bir sermayenin metalannin bireysel uretim-fiyati ile, genel olarak bu iiretim alanindaki sermaye tarafindan iiretilen metalann piyasa-fiyatlanni ya da bir baska deyi§le, bu iiretim dahna yafinlan toplam sermayenin metalannin piyasa-fiyatlanni diizenleyen genel uretim-fiyati arasindaki farkla diizenlenir. Ama §imdi bu farka bakalim. Mevcut durumda, sanayici kapitalist, arti-kanni, genel kar oram tarafindan diizenlenen iiretimfiyatindan ki§isel olarak kendisi icin dog-
68
Karl Marks Kapital III
an artiyi hangi duruma borcludur? [sayfase?] Bunu ilkonce, dogada hemen hazir olarak bulunan ve suyu buha-ra d6nii§tiiren komiir gibi, kendisi bir emek uriinu olmayan dogal bir giice -caglayamn devindirici gucune- borcludur. Komiiriin degeri var-dir, onun icin bir esdeger odenmek zorundadir ve bir maliyeti vardir. Qaglayan, iiretimine hi? emek girmeyen dogal bir uretim ogesidir. Ama hepsi bu degil. Buharla i§goren fabrikator de, ona hi? bir §eye malolmayan, ama emegi daha verimli yapan ve boylece emekciler icin gerekli olan gecim araclarimn yapimini ucuzlastirdiklanna gore, arti-degeri ve boylelikle kan artiran dogal giicler kullanir. Bu dogal giicler, boylece, elbirliginden, isbolumiinden vb. dogan, emegin toplumsal dogal gucleri gibi, sermaye tarafindan tekel altina ahnirlar. Fabrikator, komiir icin odeme yapar, ama suyun fiziksel durumunu degi§tirme, buhara donii§me niteligi icin, buhann esnekligi vb. icin yapmaz. Bu dogal giicle-rin tekel altina ahnmasi, yani onlann iirettigi emek-giiciindeki arti§,* buhar makineleriyle cah§an biitiin sermayeler icin gecerlidir. Bu durum, emek iiruniiniin, arti-degeri temsil eden kismini,iicreUere d6nii§turulen kismina bakarak artirabilir. Bunu yaptigi siirece, genel kar oranini arUnr, ama hie bir arti-deger yaratmaz, ciinkii, bu, bireysel kann ortalama kar iizerinde kalan kismindan olu§ur. Bu yuzden, bu durumda, dogal bir giiciin, bir caglayanin kullanilmasinin artikar yaratmasi gercegi yalniz-ca, buradaki artan emek veriminin dogal bir giic uygulanmasindan dog-masi durumuna bagh olamaz. Degi§iklik yaratan ba§ka durumlar gereklidir. Tersine olarak, dogal giiclerin, sanayide, yalnizca uygulanmasi, genel kar orani diizeyini etkileyebilir, ciinkii bu, gerekli gecim araclanm iiretmek icin gerekli olan emek miktanni etkiler. Ama kendi ba§ina genel kar oranindan hie bir sapma yaratmaz ve bizim burada ilgilen-digimiz i§te tarn bu noktadir. Aynca, bir bireysel sermayenin ozel bir uretim alaninda ba§ka yoldan gerceklestirdigi arti-kar -ciinkii ce§itii uretim alanlannda goriilen kar oranlanndaki sapmalar, siirekli olarak bir ortalama oranda dengelenirler-, raslansal sapmalardan ayn olarak, mali-yet-
fiyatinda, iiretim-maliyetierinde bir diisus. yuziindendir. Bu dii§ii§, ya sermayenin ortalamadan daha biiyuk miktarlarda kullanilmasi gercegin-den dogar, oyle ki, iiretimin faux frais’si** dusuriilur, emegin verimli-ligini artiran genel nedenler (elbirligi, i§b61iimu vb.), daha fazla yogun-lukla, daha yuksek olciide etken hale gelebilir, ciinkii bunlann faaliyet alani daha geni§lemi§tir; ya da, bu dii§ii§, i§ler sermaye miktanndan ayn olarak, daha iyi emek yontemleri, yeni bulu§lar, geli§tirilmi§ makineler, kimyasal imalat sirlan vb., kisacasi yeni ve geli§mi§, ortalamadan iyi uretim araclan ve uretim yontemleri kullanilmasi gerceginden dogar. * Bunu emek-guciindeki arti§ yerine emegin iiretkenligindeki arti§ diye almak belki daha dogru olur. -Ed. ** Uretken olmadigi halde zorunlu olan ikincil maliyetler; beklenmedik masraf. -f. Karl Marks
569 Kapital III
Maliyet-fiyatindaki diisus. ve bundan dogan arti-kar, burada, i§lev goren sermayenin yatinlma biciminin sonucudur. Bunlar, ya sermayenin bir ki§inin elinde [sayfases] olaganiistii biiyiik miktarlarda toplanmasi gercegin-den (ortalama olarak, e§it biiyukliikte sermaye kullanihr kullanilmaz, ortadan kalkan bir ko§ul) ya da, belirli bir biiyukliikteki sermayenin oze-llikle verimli bir bicimde kullanilmasi gerceginden (istisnai iiretim yon-temi genelle§ince, ya da daha gelismi§ bir yontem onu gecince yok olan bir ko§ul) dogar. O halde, arti-kann nedeni, burada, ister daha fazla bir biiyukliikte sermaye kullanilmasi yuziinden olsun, ister sermayenin daha etkin uy-gulanmasi yuziinden olsun, sermayeden (ki bu, onun harekete gecirdigi emegi de kapsar) dogar; ve i§in ashnda, aym iiretim alanindaki biitiin sermayenin aym bicimde yatinlmamasi icin hi? bir ozel neden yoktur. Tarn tersine, sermayeler arasindaki rekabet, bu farklihklan gitgide daha cok ortadan kaldinr. Degerin, toplumsal bakimdan gerekli emek-zama-niyla belirlenmesi, metalann ucuzlamasiyla ve metalann aym uygun kosullar altinda iiretilmesi yolundaki zorlama ile kendini ortaya kor. Ama caglayandan yararlanan bir sanayici kapitalistin arti-kannda durum ba§-kadir. Onun kullandigi emegin artan iiretkenligi, ne sermayenin ve erne-gin kendinden gelir, ne de sermayeden ve emekten farkh olan, ama sermayeye katilmi§ olan bir dogal giiciin salt uygulanmasindan gelir. Bu, ornegin buhann esnekligi gibi, bir doga guciinun, ama aym iiretim dahndaki turn sermayenin emrinde olmayan bir doga guciinun uygulan-masina bagh olan, emegin daha biiyuk dogal iiretkenliginden dogar. Bir baska deyi§le, ne zaman bu iiretim alamna sermaye genel olarak yatin-hrsa, bunun da uygulanacagi samlmamalidir. Tarn tersine, bu, yalmzca yeryuziiniin ve eklentilerinin belirli boliimlerini elinde tutanlann emrinde olan, caglayan gibi, tekel altina ahnabilir bir doga giiciidiir. Daha biiyuk bir emek iiretkenligi icin bu dogal onciiliin yaratilmasi, herhangi bir sermayenin, suyu buhara donu§turebilmesi gibi, sermayenin giicii dahilinde degildir. Bu, ancak, dogada yerel olarak bulunur ve bulunma-digi yerde, belirli bir sermaye yatinmi ile kurulamaz. Makineler ve ko-miir gibi emegin iiretebildigi iiriinlere degil,
topragin bazi boliimlerinde hiikiim siiren ozgiil dogal ko§ullara baghdir. Qaglayanlara sahip olan fabrikatorler, sahip olmayanlann bu dogal giicii kullanmalanna engel olurlar, ciinkii toprak, ozellikle sugiiciine sahip toprak, enderdir. Ama belli bir iilkedeki caglayanlar sinirh da olsa, bu, sinai amaclan icin kullanilmasi miimkiin olan sugiicii miktarimn artmasim engellemez. Devin-dirici giiciinden tamamen yararlanabilmek icin, insan, caglayam elektrik enerjisi iiretmede kullanabilir. Eger boyle bir durum varsa, sugiiciinden miimkiin oldugu kadar yararlanabilmek icin, su carki gelistirilebilir; sira-dan carkin su miktanna uygun diismedigi yerlerde, tribiinler kullamlabi-lir vb.. Bu dogal giice sahip olunmasi, ona sahip olamn elinde bir tekel olu§turur; bu, yatirilmi§ sermayenin iiretkenliginde, bizzat sermayenin
70
Karl Marks Kapital III
iiretim siireci ile yaratilamayacak bir arti§in ko§uludur;33 bu bicimde tekel altina [sayfa 569] ahnabilen bu dogal giic, her zaman topraga baghdir. Boyle bir dogal giic, sozkonusu iiretim alaninin genel ko§ullanna dahil degildir, bu iiretim alaninin genellikle yaratilabilen ko§ullanna da dahil degildir. §imdi varsayahm ki, caglayanlar, ait olduklan topraklarla birlikte, yeryiiziiniin bu bolumlerinin sahibi oldugu kabul edilen ki§ilerin, yani toprak sahiplerinin elinde olsun. Bu sahipler caglayanlara sermaye yati-nlmasim ve bunlardan sermaye tarafindan yararlamlmasim engellesin-ler. Boyle bir yararlanmaya izin verebilirler de, yasaklayabilirler de. Ama sermaye kendi basma caglayan yaratamaz. Bu nedenle, bu caglayanla-nn kullanilmasindan dogan arti-kar, sermaye yuziinden degil, sermaye tarafindan tekel altina ahnabilen, ve tekel altina ahnmi§ olan bir dogal giiciin kullamlmasi yuziindendir. Bu kosullar altinda arti-kar, toprak ran-tina donu§turiilur, yani bir caglayamn sahibinin eline gecer. Eger, fabri-kator, caglayamn sahibine yilda 10 sterlin oderse, onun kari 15 sterlindir, yani bu durumda uretim-maliyetini meydana getiren 100 sterlin iizerin-den %15’tir; ve, kendi iiretim alamnda buharla cahsan biitiin oteki kapi-talistler kadar, ya da onlardan daha iyi bir durumda olmasi olasidir. Eger, kapitalistin kendisi bir caglayamn sahibi olsaydi, bu, durumda hi? bir degi§iklik yaratmayacakti. Boyle bir durumda, eskiden oldugu gibi 10 sterlinlik arti-kan, gaglayan sahibi sifatiyla cebine atacakti, kapitalist sifatiyla degil; ve bu fazla, gergekte sermayesinden degil, tekel altina ahnabilen, sermayesinden ayn, kit bir dogal giiciin denetiminden kaynak-landigi icindir ki, toprak rantina d6nii§turulur. Birincisi, aciktir ki, bu rant, her zaman bir farklihk rantidir, ciinkii metalann genel iiretimfiyatina belirleyici bir oge olarak dahil olmaz, daha cok ona dayanir. Degi§mez bir bicimde, bir yanda tekel altina ahn-mi§ dogal giice egemen olan ozel bir sermayenin, bireysel uretim-fiyati ile, ote yanda sozkonusu iiretim alanina yatinlan toplam sermayenin genel uretim-fiyati arasindaki farktan dogar.
Ikincisi, bu toprak ranti, kullamlan sermayenin ya da onun tarafindan elkonulan emegin iiretkenligindeki mutlak arti§tan dogmaz, ciinkii bu, ancak metalann degerini dii§iirebihr; bu, belirli bir, iiretim alanina yatmlmis. ozgiil ayn sermayenin, iiretkenligi kolayla§tiran bu istisnai ve dogal ko§ullann di§inda tutulan sermaye yatinmlanyla kar§ila§tinldiginda, sahip oldugu daha fazla nispi verimlilik yuziindendir. Ornegin, komiiriin degeri olmasi ve sugiiciiniin degeri olmamasi gercegine karsm, eger buhann kullamlmasi, sugiiciiniin kullanilmasinin saglamadigi ezici bir yarar saghyorsa, ve bu yararlar, masrafi fazlasiyla kar§ihyorsa, o zaman, sugiicii kullamlmayacak ve hie bir arti-kar iiretemeyecek ve dolayisiyla 33
Fazla kar igin. bkz: Inquiry [into those Principles, Respecting the Nature of Demand and the Necesseiy of Consumption, lately advocated by Mr. Malthus, London 1821. -Ed.} (Malthus’a kar§i). Karl Marks
571 Kapital III
da hi? rant uretemeyecektir. Uguncusu, dogal giic, arti-kann kaynagi degil, yalnizca dogal tem-elidir, ciinkii bu dogal temel, emegin iiretkenliginde istisnai bir arti§i miimkiin kilmaktadir. Ayni bicimde, kullanim-degeri, genel olarak, degi§im-degerini ta§ir, ama onun nedeni degildir. Eger ayni kullanim-degeri [sayfa 570] emeksiz elde edilebilseydi, hi? bir degi§im-degerine sahip olmayacak, ama gene de, eskiden oldugu gibi, kullanim-degeri olarak ayni dogal yararhliga sahip olacakti. Ote yandan, kullamm-degerine sahip olmadikca, yani emegin dogal bir ta§iyicisi olmadikca, hi? bir sey degi§im-degerine sahip olamaz. Ce§itii degerlerin, iiretim-fiyaUan biciminde ve ce§itii bireysel uretim-fiyatiannin, piyasayi diizenleyen, genel bir uretim-fiyati biciminde ortalamaya ula§malan gercegi olmasaydi, caglayamn kullamlmasi yoluyla ortaya cikan emegin iiretkenligindeki salt arti§, bu metalann icerdigi kar payini artirmaksizin, yalnizca, bu caglayamn. Yar-dimiyla iiretilen metalann fiyatim dii§urecekti. Ote yandan, bunun gibi, sermayenin kendi mail gibi kullandigi emegin dogal ve toplumsal iiret-kenligini maledinmesi gercegi olmasaydi, emegin artan iiretkenligi kendi basma arti-degere d6nii§turulmeyecekti. Dorduncusu, kendi ba§ina caglayamn ozel miilkiyetinin, arti-de-ger (kar) boliimiinun yaraUlmasiyla, ve dolayisiyla, genel olarak cagla-yan aracihgiyla iiretilen metain fiyatinin yaratilmasiyla hie bir ilgisi yoktur. Eger toprak mulkiyeti olmasaydi, ornegin caglayamn bulundugu toprak, fabrikator tarafindan hak iddia edilmeyen toprak olarak kullamlmi§ ol-saydi, bu arti-kar gene mevcut olacakti. Bu nedenle, toprak mulkiyeti, degerin arti-kara d6nii§turulen boliimiinu yaratmaz, yalnizca, toprak sa-hibinin, caglayamn sahibinin, bu arti-kan, fabrikatoriin cebinden kendi cebine aktarmasim miimkiin kilar. Toprak mulkiyeti, bu arti-kann yara-tilmasinin nedeni degildir, onun toprak ranti bicimine d6nii§turulmesinin, ve dolayisiyla kann ya da meta-fiyatinin bu boliimiiniin topragin ya da caglayamn sahibi tarafindan maledinilmesinin nedenidir. Be§incisi, aciktir ki, caglayamn fiyati, eger toprak sahibi onu bir iiciincii tarafa, ya da hatta
fabrikatoriin kendisine satacak olursa alacagi fiyat, fabrikatoriin bireysel maliyet-fiyatina girse de, metalann uretim-fiyatina hemen girmez; ciinkii burada rant, buhar makinesi tarafindan iiretilen benzer metalann uretim-fiyatindan dogar ve bu fiyat, caglayan-dan bagimsiz olarak diizenlenmistir. Ustelik, bir biitiin olarak caglayamn bu fiyati, akla-aykin bir ifadedir, ama onun arkasinda gercek bir iktisadi ili§ki sakhdir. Genel olarak toprak gibi ve herhangi bir dogal giic gibi, caglayamn da bir degeri yoktur, ciinkii hie bir maddelesmi§ emegi tem-sil etmemektedir ve dolayisiyla, normal olarak, degerin, para terimi ile ifadesinden baska bir §ey olmayan fiyata da sahip degildir. Deger yoksa, eo ipso* para ile ifade edilebilecek bir §ey de yoktur. Bu fiyat, sermaye* Ayni gergekten. -f.
72
Karl Marks Kapital III
ye cevrilmi§ ranttan ba§ka bir §ey degildir. Toprak sahipligi, toprak sahi-binin bireysel karla ortalama kar arasindaki farki maledinmesini miim-kiin kilar. Bu yolla elde edilen, her yil yenilenen kar, sermayeye cevrilebilir ve o zaman, bizzat dogal giiciin fiyati gibi gozukebilir. Eger caglayam kullanan fabrikatoriin gerceklestirdigi arti-kar, yilda 10 sterlin tutuyorsa, [sayfa 57i] ve ortalama faiz %5 ise, o zaman, bu 10 sterlin, 200 sterlinlik bir sermayenin yilhk faizini temsil eder ve o zaman yilhk 10 sterlinin -ki cag-layan, sahibinin, bunu, fabrikatorden almasini miimkiin kilmisfir- sermayeye cevrilmesi, bizzat caglayamn sermaye-degeri gibi goriiniir. Qag-layanin kendisinin degeri olmadigi, onun fiyaUmn, kapitalistge hesaplanan, maledinilmi§ arti-degerin salt bir yansimasi oldugu, hemen §u gergek-ten ortaya gikar: 200 sterlinlik fiyat, yalnizca, 10 sterlinlik bir arti-kann, 20 yil ile sarpilmasiyla elde edilen sonucu temsil eder, oysa, diger ko§ullar e§it kahrsa, ayni gaglayan, sahibinin, bu 10 sterlini, her yil, sayisiz yillar boyunca -30 yil, 100 yil ya da x yil- maledinmesini miimkiin olacaktir ve oysa ote yandan, sugiicii ile uygulanamayan yeni bir uretim yontemi, buhar makinesi ile iiretilen metalann maliyet-fiyaUni 100 sterlinden 90 sterline diisurecek olursa, arti-kar, ve boylelikle rant ve boylece de ?ag-layanin fiyati yok olacaktir. §imdi, farklihk ranti kavramini genel olarak tammladigimiza gore asil tanm icindeki incelenmesine gececegiz. Tanm icin soyleyecekleri-miz, butuniiyle madencilik icin de gecerlidir. [sayfa 572]
Karl Marks
573 Kapital III
OTUZDOKUZUNCU BOLUM FARKLILIK RANTININ BIRINCi BiCIMi (FARKLILIK RANTI I)
RICARDO’nun asagidaki saptamalan tamamen dogrudur: “Rant, her zaman, e§it noktalarda iki sermaye ve emek kullanimi ile elde edilen iiriinler arasindaki farktir.” (Principles, [London 1852], s. 59.) (Farklihk ranti kastediliyor, Sunkii, Ricardo, farklihk rantindan ba§ka rant olmadigmi varsaymaktadir.) Bu, genel olarak arti-kan degil; toprak rantim ilgilendirdiginden, “e§it toprak pargalan iizerinde” diye eklemesi gerekirdi.
Bir ba§ka deyi§le arti-kar, eger normalse ve dola§im siirecindeki raslansal olgular yuziinden degilse, her zaman iki e§it miktarda sermaye ve emegin iiriinleri arasindaki fark olarak iiretilir, ve bu arti-kar, iki e§it miktarda sermaye ve emek, e§it sonu? vermeyen e§it toprak pargalan iizerinde kullanildigi zaman, toprak rantina d6nii§iir. Aynca, bu arti-kann, yaUnlan e§it miktarlardaki sermayenin, e§it olmayan sonuglanndan dog-masi, hi? de muUaka gerekli degildir. QesMi yatinmlar, e§it olmayan miktarlarda da sermaye kullanabilirler. Gergekten de, durum genellikle boyledir. Ama omegin, herbiri 100 sterlinlik e§it oranlar, e§it olmayan so-nuglar yaraUrlar; yani bunlann kar oranlan farklidir. Bu, herhangi bit sermaye yatinmi alaninda arti-kann varligimn, genel onkosuludur. Ikinci 6nko§ul, bu arti-kann toprak ranti bigimine (ya da kardan ayn bir [sayfa 573]
74
Karl Marks Kapital III
bicim olarak genel olarak ranta) d6nu§turulmesidir; her durumda, bu donusumiin ne zaman, nasil ve hangi ko§ullarda gerceklestigi arastinlma-hdir. Ricardo, farklihk rantiyla sinirh kalmak ko§uluyla, asagidaki goz-lemde de haklidir: “Hangi neden olursa olsun, ayni ya da yeni topraktan elde edilen uriindeki e§itsizligi azaltirsa, toprak rantini da dii§iirmeye egilim goster-ir, ve hangi neden olursa olsun, bu esksizligi artinrsa, zorunlu olarak kar-§1 bir etki yaratir ve toprak rantini yukseltmeye egilim gosterir.” (s. 74.) Ancak bu nedenler arasinda yalmzca genel nedenler (verimlilik ve yer) degil, §unlar da bulunur: 1) ayni bicimde i§leyip i§lemedigi aci-sindan, vergilerin dagihmi; ingiltere’de oldugu gibi vergilerin dagihmi merkezilestirilmedigi ve vergi, rant iizerine degil de, toprak iizerine kondugunda, daima ikinci durum sozkonusudur; 2) iilkenin farkh kisimla-nnda, tanmsal geli§medeki farklihktan dogan e§itsizlikler, ciinkii, bu iire-tim dali, geleneksel niteligi yiiziinden, manufakture gore daha zor e§it-le§ir; ve 3) sermayenin kapitalist kiracilar arasinda dagihmindaki e§itsizlik. Tarimin, kapitalist uretim tarzi tarafindan istilasi, bagimsiz olarak iiretim-de bulunan koyliilerin iicretli-i§silere d6nii§turulmesi, gergekten de, bu uretim tarzinin son fethi oldugundan, burada, bu e§itsizlikler, biitiin dig-er uretim dallannda oldugundan daha biiyuktiir. Bu ba§langig sozlerinden sonra, once, Ricardo’nunkinin tersine, benim tahlilimin kendine ozgii ozelliklerinin kisa bir ozetini sunacagim.
Once, e§it olciideki farkli toprak parcalanna uygulanan e§it miktar-larda sermayenin, e§it olmayan sonuclanni, ya da e§it olmayan olciideki toprak parcalan sozkonusu ise, e§it olanlara dayanilarak hesaplanan so-nuclan gorecegiz. Bu e§it olmayan sonuclann -sermayeden tamamen bagimsiz olan- iki genel nedeni §udur: 1)
Verimlilik. (Bu birinci hususa ili§kin olarak, topragin dogal verimliligi ile ne kastedildigini ve hangi ogelerin i§e kan§tigim tarti§mak gerekli olacaktir.) 2) Topragin yeri. Bu, koloniler durumunda belirleyici bir ogedir ve genel olarak toprak parcalannin ekile-bilecegi sirayi belirler. Aynca, aciktir ki, farklihk rantimn bu iki nedeni -verimlilik ve yer- kar§it yonlerde i§leyebilir. Belirli bir toprak parcasi, cok uygun bir yere sahip olabilir, ama verimliligi cok dii§iik olabilir, ya da tersi olabilir. Bu durum onemlidir. giinkii belirli bir iilkenin topraginin ekime acilmasinda, iyiden kotiiye dogru, ya da kotiiden iyiye dogru, ayni §ekilde pekala nasil ilerlenebilecegini aciklar. En sonu, aciktir ki, genel olarak toplumsal uretimin ilerlemesi, bir yandan yerel piyasalar yaratmak ye haberle§me ve ulastirma olanaklan saglayarak yerleri [sayfa 574] iyilestirmek yoluyla, toprak rantimn bir nedeni olarak yerden dogan Karl Marks
575 Kapital III
farklihklan gidermek etkisine sahiptir, ote yandan da tanmi, maniifak-tiirden ayirarak ve bir yandan biiyiik iiretim merkezleri kurup, ote yandan da tanmsal bolgeleri nispeten tecrit ederek toprak parcalannin ayn ayn yerleri arasindaki farklan artinr. Ancak, §imdilik, yerle ilgili bu sorunun uzerinde durmayacagiz ve dogal verimlilikle yetinecegiz. Dogal verimlilikteki farklihk, iklimsel ogel-erden vb. ba§ka, topragin ust tabakasimn kimyasal bile§imine, yani bitki-nin besini olan farkh icerigine baghdir. Ancak, iki toprak parcasi icin kimyasal bile§imin ve bu acidan dogal verimliligin ayni oldugunu varsay-sak bile, gercek etkin verimlilik, bu bitki besini unsurlannin azcok kolay-hkla emilecek ve ekinleri beslemek iizere hemen kullanilabilecek bir bicimde olup olmamasina bagh olarak degi§ir. Bu nedenle, benzer dogal verimlilige sahip toprak parcalan uzerinde ayni dogal verimliligin ne olciide saglanabilecegi, kismen tanmdaki kimyasal geli§melere, kismen de mekanik gelismelere bagh olacaktir. Verimlilik, topragin nesnel bir niteligi olmakla birlikte, her zaman, iktisadi bir iliski, tanmdaki mevcut geli§menin kimyasal ve mekanik diizeyiyle olan bir ili§ki anlamina gelir, ve, bu yiizden, bu geli§me diizeyiyle degi§ir. Ister kimyasal yollarla (sert killi toprak uzerinde bazi sivi giibrelerin kullamlmasi ve agir killi topra-klann kireclendirilmesi gibi), ister mekanik yollarla (agir topraklar icin ozel sabanlar gibi), e§it verimlilikte bir topragi, gercekte daha az verimli yapan engeller, yokedilebilir (agaclama da bu boliime dahildir). Ya da hatta, ekime acilan toprak tiplerinin sirasi buna uyarak degistirilebilir , ornegin, Ingiliz tanminin belirli bir gelisme doneminde, hafif kumlu to-prakla agir killi topragin duzeltilmesi gibi. Bu, bir kez daha gostermekte-dir ki, tarihsel olarak, ekime acilan topraklann siralanmasinda tersi oldugu gibi, daha verimli topraktan daha az verimli topraga da gecilebilir. Ayni sonuc, toprak bile§iminde, yapay olarak yaraUlan bir iyilestirme ile, ya da, yalnizca tanmsal yontemlerde bir degi§iklikle elde edilebilir. En sonu, toprakalU da i§lenmeye ve ust tabakalara dondiiriilmeye ba§lamr ba§lan-maz, toprak tiplerinin farkh toprakalU kosullanna bagh olan, hiyerar§ik diizenlenmesinde bir degi§iklikle de ayni sonuc yaratilabilir. Bu, kismen, (yem
bitkilerinin ekimi gibi) yeni tanmsal yontemler kullamlmasi-na, kismen de, ya toprakaltim ust tabakalara ceviren, ust toprakla kan§ti-ran ya da toprakaltim cevirmeden eken mekanik araclann kullanilmasi-na baghdir. ge§itli toprak parcalannin farkh verimliligi uzerindeki biitiin bu etkiler oyledir ki, iktisadi verimlilik acisindan, emegin uretkenliginin dii-zeyi, bu durumda tanmin, dogal toprak verimliligini hemen yararlanila-bilir kilma yetenegi -ce§itli gelisme donemlerinde farkli olan bu yetenek-, dogal toprak verimliligi denen seyde, onun kimyasal bile§imi ve diger dogal ozellikleri kadar bir etken olu§turur. O halde, tanmda belirli bir gelisme asamasimn mevcut oldugunu [sayfa 575] varsayiyoruz. Aynca, toprak tiplerinin hiyerar§ik diizenlenmesi-
76
Karl Marks Kapital III
nin bu geli§me a§amasina uydugunu varsayiyoruz ki, ku§kusuz, farkli toprak parcalan iizerindeki e§zamanh sermaye yatinmlarinda durum her zaman boyledir. O zaman farklihk ranti, ya yiikselen ya da alcalan bir sira olu§turur, ciinkii gercekte ekilen toprak parcalarimn tiimii icin bu sira belirlenmi§ bulunsa da, bu siranin olu§masina yolacan bir dizi hareket, araliksiz meydana gelmistir. Dort toprak turiinun mevcut oldugunu varsayahm: A, B, C, D. Ayrica, bir quarter bugdayin fiyatinin = 3 sterlin ya da 60 §ilin oldugunu varsayahm. Rant, yalnizca farklihk ranti olduguna gore, en kotii toprak icin quarter ba§ina bu 60 §ilinlik fiyat, uretim-fiyatina e§ittir, yani sermaye arh ortalama kara e§ittir. A, harcanan her 50 §ilin kar§ihginda 1 quarter = 60 §ilin getiren en kotii toprak olsun; dolayisiyla, kar, 10 §ilin ya da %20 olacaktir. B, ayni harcama kar§ihginda 2 quarter = 120 §ilin getirsin. Bu 70 §ilinlik kar, ya da 60 §ilinlik bir arti-kar demektir. C, ayni harcama icin 3 quarter = 180 §ilin getirsin; toplam kar = 130 §ilin; arti-kar = 120 §ilindir. D, 4 quarter = 240 §ilin = 180 §ilinlik arti-kar getirsin. O zaman a§agidaki sirayi elde etmi§ olacagiz [Tablo I]: TABLO I Topra k Tipi A B C
Oriin
Yatinla Quarte §ili n 1 60 50 2 120 50 3 180 50
Kar Quarte i/ 17B 2V6
Rant SJlin 10 70 130
Quar 1 2
SJli 60 120
D 4 Topla 10
240 50 600
3VB
190
3 6
180 360
Herbirinin ranti soyledir: D = 190 §ilin = 10 §ilin, ya da D ile A arasindaki fark; C = 130 §ilin = 10 §ilin, ya da C ile A arasindaki fark; B =70 §ilin = 10 §ilin, ya da B ile A arasindaki fark; ve B, C, D icin toplam rant = 6 quarter = 360 §ilin, D ve A C ve A B ve A arasindaki farklann toplamina esktir. Belirli bir ko§uldaki belirli bir iiriinii temsil eden bu sira, soyut olarak dii§unuldugunde (durumun gercekte nicin boyle olabileceginin nedenlerini zaten sunmu§ bulunuyoruz), D’den Aya, verimli topraktan, [sayfa 576] gitgide daha az verimli topraga dogru alcalabilir, ya da Adan D’ye, nispeten zayif topraktan, gitgide daha cok verimli topraga dogru yukselebilir, ya da, ensonu, dalgalanabilir, yani bir yukselerek, bir alcala-rak - omegin D,den C’ye, C’den Aya ve Adan B’ya dalgalanabilir. Alcalan bir sira durumunda siirec a§agidaki gibi olurdu: Bir quarKarl Marks
577 Kapital III
ter bugdayin fiyati, yava§ yava§, diyelim 15 §ilinden 60 §iline yukseldi. D tarafindan iiretilen 4 quarter (bu 4 quarter, su kadar milyon quarter olarak ahnabilir), artik yetismemeye ba§layinca, bugdayin fiyati, arz ek-sikliginin, C tarafindan uretilebilecegi bir noktaya yukseldi. Yani bugdayin fiyatimn quarter ba§ina 20 §iline yukselmesi gerekti. Quarter ba§ina 30 §iline yiikseldiginde, B, ekime acilabildi; ve 60 §iline ulasUgmda, A ekime acilabildi; ve yatinlan sermaye, %20’den daha asagi bir kar orani ile yetinmek zorunda kalmadi. Bu yolla, D icin bir rant olu§mu§ oldu, once quarter basma 5 §ilinden = iirettigi 4 quarter icin 20 §ilin; sonra quarter ba§ina 15 §ilinden = 60 §ilin, sonra da quarter ba§ina 45 §ilinden = 4 quarter icin 100 §ilin. Eger, D’nin kar orani, ba§langicta, ayni sekilde %20 idiyse, o za-man D’nin 4 quarter bugday iizerinden toplam kan da 10 §ilinden iba-retti, ama, bu fiyat 15 §ilin oldugunda, fiyatin 60 §ilin oldugu durumdan daha fazla tahih temsil ediyordu. Ama tahil, emek-giiciiniin yeniden-iiretimine dahil oldugundan ve her quartern bir kismi iicreUerin bir kismini, oteki kismi da degismeyen sermayeyi kar§ilamak zorunda oldugundan, bu kosullar altinda, arti-deger ve boylece, diger seyler e§it ise, kar orani da daha yuksek oluyordu. (Kar orani sorununun ozel olarak ve aynntisiyla tahlili gerekecek.) Ote yandan, eger sira ters diizende ise, yani eger siirec Adan ba§ladiysa, o zaman, bugdayin fiyati, once, yeni toprak ekime acilmak zorunda olunca quarter ba§ina 60 §ilinin iizerine cikacakUr. Ama, gerekli arz, 2 quarterly, bir arz, B tarafindan iiretilecegi icin, fiyat, tekrar 60 §iline dii§ecektir; ciinkii B, bugdayi, quarter ba§ina 30 §ilin maliyetle iiretti, ama 60 §iline satU, ciinkii arz, tarn talebi kar§ilamaya yetmekte-dir. Boylece once B icin 60 §ilin olmak iizere ve C ve D icin de ayni yolla, bir rant olu§tu; C ve D’nin, sirasiyla quarter ba§ina 20 ve 10 §ilinlik bir gercek degere sahip bugday iiretmesine kar§in, ba§tan beri, piyasa-fi-yafinin 60 §ilinde kaldigi varsayildi, ciinkii, toplam talebin doyurulmasin-da Anin iirettigi bir quarter^ arza her zamanki kadar gerek vardi. Bu durumda, talepteki, arzin iizerine cikan, once A tarafindan sonra A ve B tarafindan doyurulan arti§, sirasiyla B,
C ve D’nin ekilmesini miimkiin kilmi§ olmayacak, yalmzca, ekim alaninda genel bir geni§lemeye yo-lacacak ve daha verimli topraklar ancak sonralan ekime acilabilecekti. Birinci sirada, fiyattaki bir arti§, ranU yukseltecek ve kar oranini diisurecektir. Boyle bir azalma, kar§i etki yapan ko§ullar tarafindan, ta-mamen ya da kismen engellenebilir. Bu nokta, ilerde daha aynntih [sayfa 577] aciklanmahdir. Unutulmamahdir ki, genel kar orani, butun iiretim alanlannda, arU-deger tarafindan, ayin bicimde belirlenmez. Sinai kan belirleyen, tanmsal kar degildir, bunun tersi dogrudur. Ama bundan, ba§ka zaman sozedelim. Ikinci sirada, yatinlan sermaye iizerinden kar orani ayni kalacak-tir. Kar miktan daha az tahilla temsil olunacaktir; ama tahihn nispi fiyati,
78
Karl Marks Kapital III
diger metalannkine kiyasla artmi§ olacaktir. Ancak, kardaki arti§, boyle bir arti§in yeraldigi her yerde, kapitalist kiraci ciftcinin cebine akacagi ve biiyuyen bir kar olarak goziikecegine, rant biciminde kardan ayrihr. Ancak, tahihn fiyati, burada varsayilan ko§ullar altinda degismeden sabit kalabilir. Farklihk rantinin geli§mesi ve biiyiimesi, hem sabit, hem de artan fiyatlar icin, ve hem daha kotii topraktan daha iyi topraklara dogru de-vamh bir ilerleme icin, hem de daha iyi topraktan daha kotii topraklara dogru devamh bir gerileme icin ayni kalacaktir. §imdiye kadar varsaydik ki: 1) fiyatlar bir sirada artar, otekinde degismeden kahr; 2) daha iyi topraktan daha kotiiye, ya da daha kotii topraktan daha iyiye siirekli bir ilerleme vardir. Ama §imdi, varsayahm ki, tahila olan talep, ba§langictaki 10 raka-mindan 17 quarter’a ciksin; aynca, en kotii toprak A’nin yerini, 60 §ilinlik iiretim-fiyatiyla (50 §ilin maliyet, arti 10 §ilin, %20 kar) 1>/3 quarter iireten bir ba§ka A topragi alsin, oyle ki, quarter ba§ina iiretim-fiyati = 45 §ilin olsun; ya da, belki, eski A topragi siirekli, rasyonel ekimle iyile§tirilmi§ olabilir, ya da ayni maliyetie, omegin yoncaya vb. gecilmesiyle daha verimli olarak i§letiliyor olabilir, oyle ki, ayni sermaye yatinmiyla iiriinii, 1V3 quarter’a yukselir. Aynca, varsayahm ki, B, C, ve D tipi topraklar, eskiden oldugu gibi ayni iiriinii versinler, ama omegin verimi A ve B arasinda olan A’, ve aynca B ve C arasi verimlilikte B’ ve B” gibi yeni toprak turleri de ortaya cikanlsin. O zaman asagidaki olguyu gozlem-leyecegiz: Birincisi: Bir quarter bugdayin uretim-fiyati, ya da diizenleyici pi-yasa-fiyati 60 §ilinden 45 §iline, ya da %25 dii§iiyor. ikincisi: Ekim, daha fazla verimli topraktan daha az verimliye dogru, ve daha az verimli topraktan, daha fazla verimliye dogru, bir arada ilerliyor. A’ topragi, A topragindan daha verimli, ama, §imdiye kadar ekilmi§ olan B, C ve D topraklanndan daha az verimlidir. B’ ve B”, A’dan, A”den ve B’den daha verimli, ama C ve D’den daha az verimlidir. Sira, boylece, capraz bicimde
ilerliyor. Ekim, A’dan vb. mutlak olarak daha az verimli topraga dogru degil, §imdiye kadar en verimli toprak tipleri olan C ve D’ye gore, nispeten daha az verimli topraga dogru ilerliyor; ote yandan, ekim, mutlak olarak daha verimli topraga degil, §imdiye kadar en az verimli toprak olan A’ya gore, ya da A ve B’ye gore nispeten daha fazla verimli topraga dogru ilerler. Uguncusu: B’nin ranti diiser; onun gibi C ve D’nin ranti da diiser; [sayfa 578] ama tahil olarak toplam rant 6 quarter’dan 72/3 quarter’a yukselir; ekilen ve rant getiren toprak miktan artar, ve iiriin miktan 10 quarter’dan 17 quarter’a cikar. Kar, A icin ayni kalmasina karsm, tahil olarak ifade edilirse artar, ama kar oraninin kendisi artabilir, ciinkii nispi arti-deger artar. Bu durumda, iicret, yani degisen sermaye yatinmi, ve dola-yisiyla toplam harcama, ucuzlayan gecim araclan yuziinden azahr. Para Karl Marks
579 Kapital III
arak ifade edilen bu toplam rant, 360 §ilinden 345 §iline dii§er. Yeni sirayi yazahm. [Tablo II.] TABLO II Topra Oriin k Tipi
Yatinl Kar Rant an Serma Quar §ili Quar §ili Quar A1 i'/2 3 60 50 % 10 A l /3 75 50 % 25 v3 B1 2 90 50 % 40 % B 2V3 10 50 1% SS 1 B" 2V3 12 50 1% 70 l'/2 3 C 3 13 50 1% 85 l /3 D 4 18 50 2% 130 273 7V3 T o p la 17 * 1894 Almanca baskida: 252/7. -Ed.
Quarte r Ba§in §ili 15 30 45 60 75 120 345
45 36 303 25 /7* 22'/2 20 15
Ensonu, eger eskisi gibi, yalnizca A, B, C ve D toprak turleri ekilmi§ olsaydi, ama bunlann verimliligi oyle bir §ekilde yiikselseydi ki, A, 1 quarter yerine 2 quarter; B - 2 yerine 4 quarter; C - 3 yerine 7 quarter; D -4 yerine 10 quarter iiretse, aym nedenler, ge§iUi toprak tiplerini farkli bigimde etkilediginden, toplam iiretim 10 quarter’dan 23’e gikar. Nu-fustaki bir arti§ ve fiyaUardaki bir dii§ii§ vasitasiyla, talebin bu 23 quarter\ emecegini varsayarsak, a§agidaki sonucu elde edecegiz [Tablo III]: TABLO III
Topra Oriin k Tipi A B C D Topla
Q 2 4 7 10 23
§ilin 60 120 210 300
Yatinl an Serma 50 50 50 50
Quarte r Ba§ina 30 15 877 6
Kar Quar v3 2V3 5V3 8'/3
Rant §ili 10 70 160 250
Q 0 2 5 8 15
§ili 0 60 150 240 450
[sayfa 579] Bu ve diger tablolardaki sayisal oranlar rasgele sesilmi§lerdir, ama varsayimlar tamamen aklauygundur. Ilk ve esas varsayim, tanmda bir iyile§tirmenin farkli topraklar iizerinde farkli etki yapacagi ve bu durumda en iyi toprak tipleri olan C
80
Karl Marks Kapital III
ve D’yi, A ve B tiplerinden daha fazla etkileyecegidir. Deneyim, bunun kar§iti da ortaya cikabilse bile, genel olarak durumun boyle oldugunu gostermistir. Eger iyilestirme daha kotii topraklan iyilerinden daha fazla etkileseydi, sonunculann ranti yukselecegine dii§erdi. Ama, biz, tablomuzda, butun toprak tiplerinin verimindeki mutlak biiyumenin, daha iyi top-rak tipleri olan C ve D’nin, daha fazla olan nispi verimlerindeki bir arti§i da birlikte getirdigini varsaydik; bu, ayni sermaye yatinmindaki uriin ara-sindaki farkta bir arti§ ve dolayisiyla, farklihk rantinda bir arti§ demektir. Ikinci varsayim, toplam talebin, toplam iiriindeki arti§a ayak uy-durdugudur. Birincisi, boyle bir arti§in daha cok kerteli olarak -III. sira kuruluncaya kadar- degil de, birdenbire dogacagini dii§iinmeye gerek yok. Ikincisi, ya§am gereksinmeleri tiiketiminin, bunlar ucuzladikca ar-tacagi dogru degildir. Ingiltere’de Tahil Yasalannin kaldinlmasi bunun tersinin gecerli oldugunu tamUadi. (bkz: Newman*); kar§it gorii§, yalmz-ca, hava durumunun basit sonuclan olan, hasattaki biiyiik ve ani degi§i-kliklerin, tahil fiyatlannda bir seferinde olaganiistii bir du§u§, oteki sefe-rinde de olaganiistii bir arti§ yaratmasi gerceginden kaynaklamr. Boyle bir durumda, fiyattaki ani ve kisa omurlii azalma, tiiketimin geni§lemesi iizerinde tarn etkisini gosterecek zamani bulamazken, bu azalma, dii-zenleyici iiretim-fiyaUnin kendisinin algalmasindan dogarsa, yani uzun-vadeli bir nitelik ta§irsa, bunun tersi geSerlidir. Uguncusu, tahihn bir kismi, brandi ya da bira olarak tuketilebilir; ve bu her iki maddenin artan tiike-timi, hi? de dar sinirlar iginde hapsolmu§ degildir. Dorduncusu, sorun, kismen niifustaki artisa, kismen de Ingiltere’nin 18. yuzyihn ortasindan Qok sonralan hala yaptigi gibi, iilkenin tahil ihra? etmesi gergegine bagh-dir, oyle ki, talep, yalnizca ulusal tiiketim sinirlan iginde diizenlenmez. En sonu, bugday iiretimindeki arU§ ve fiyat azalmasi, gavdar ya da yulaf yerine bugdayin yiginlann temel tiiketim maddesi olmasi sonucunu ver-ebilir, oyle ki, ona olan talep, yalnizca bu nedenle bile olsa artabilir, tipki uretim azalip, fiyat yukselince bunun tersinin yer alabilecegi gibi. - Boy-lece, bu varsayimlarla ve
daha once secilen oranlarla, sira III. quarter ba§ina fiyatin 60 §ilinden 30 §iline, yani %50 dii§mesi; iiretimin, sira I’e kiyasla, 10’dan 23 quarter^, yani %130 yukselmesi; rantin, B topragi icin sabit kalmasi, C icin %25,** ve D icin %33'/3*** artmasi; ve toplam rantin 18 sterlinden 22% sterline:**** yani %25***** yukselmesi sonucunu verir. [sayfasso] Ya toplumun herhangi bir a§amasindaki belirli siralamalar oldukla-n, ornegin yanyana, iic farkli iilkede mevcut bulunduklan, ya da ayni iilkenin geli§mesindeki farkli donemlerde birbirlerini izledikleri * F. Newman, Lectures on Political Economy, London 1851, s. 158. -Ed. ** 1894 Almanca baskisinda: iki katina gikmasi. -Ed. *** Ibid.: iki katindan fazlasina gikmasi. - Ed. **** Ibid.: 22. -Ed. ***** Ibid.: %22\/9. -Ed. Karl Marks
581 Kapital III
diisuniilebilecek olan bu uc tablonun bir kar§ila§tirmasi (ki bununla sira I, A’dan D’ye yiikselerek ve D’den A’ya alcalarak, iki kez ele ahnacaktir) sunu gosterir: 1)Sira, tamamlandigmda, olu§um siirecinin seyri ne olursa ol-sun, her zaman a§agi inen bir cizgideymi§ gibi goriinur; ciinkii, ranti tah-lil ederken, ba§langic noktasi, daima en fazla rant getiren toprak olacaktir, ve ancak sonunda hi? rant getirmeyen topraga gelecegiz. 2)En kotii toprak, yani hie rant getirmeyen toprak iizerindeki iiretim-fiyati, her zaman piyasafiyatini diizenleyen fiyat olacaktir; Tablo I’deki piyasa-fiyati, eger sirasi yukselen bir cizgide olu§mu§sa, gittikce daha iyi toprak durmadan ekime acildigmdan, salt sabit kalsa da, bu boyledir. Boyle bir durumda, en iyi toprakta iiretilen tahihn fiyati, A tipi topragin diizenleyici olarak kalmasi, bu tip toprakta iiretilen miktara bagh oldugu siirece, diizenleyici bir fiyattir. Eger, B, C ve D, talebin gere-ktirdiginden daha fazla iiretirse, A, diizenleyici olmaktan cikar. Storch, en iyi toprak tipini diizenleyici olarak aldiginda, miiphem bir bicimde bunu gozoniinde tutmaktadir.* Bu yolla, Amerikan tahil fiyati, ingiliz tahil fiyatini diizenlemektedir. 3)Farklihk ranti, (cografi yer sorununu §imdilik bir yana birakir-sak), tanmsal geli§medeki her belirli a§ama icin belirli olan, topragin do-gal verimliligindeki farklihklardan dogar; bir ba§ka deyi§le, en iyi toprak alanimn sinirh olusundan ve e§it olmayan toprak tiplerine e§it miktarda sermaye yatinlmasi gereginden dogar, oyle ki, ayin miktarda sermaye, e§it olmayan bir iiriin sonucunu verir. 4)Farklihk rantimn ve dereceli bir farklihk rantinin varhgi daha iyi topraklardan daha kotiiye ilerleyen alcalan bir sira halinde gelisebildigi gibi, daha kotii topraklardan daha iyiye dogru kar§it yonde ilerleyen yukselen bir sira halinde de gelisebilir, ya da alma§ik hareketlerle, dama biciminde ortaya cikabilir. (Sira I, D’den A’ya; ya da A’dan D’ye ilerley-erek olu§turulabilir; sira II, her iki tip hareketi icerir.) 5)Olusma bicimine bagh olarak, farklihk ranti, toprak iiriinlerinin, duragan, yukselen ya da
diisen fiyatiyla birlikte gelisebilir. Diisen bir fiyat durumunda, toplam iiretim ve toplam rant artabilir ve en kotii toprak olan A’nin yerini daha iyisi almi§ olsa da, ya da A’nin kendisi iyilesmi§ olsa da ve daha iyi, ya da hatta en iyi olan diger toprak iizerindeki rant azalabilse, de, §imdiye kadar rantsiz olan toprakta rant gelisebilir (Tablo II); bu siirec, aynca, (para olarak) toplam rantta bir azalma ile bagintih olabilir. En sonu, ekimdeki genel bir iyilestirme yuziinden [sayfassu fiyatia-nn dii§tiigu bir zamanda, oyle ki en kotii topragin uruniinun ve bunun fiyatinin azaldigi bir zamanda, daha iyi topraklann ranti ayni kalabilir ya da diisebilirken, bu rant en iyi topraklarda artabilir. Gene de, her topra* H. Storch, Cours d'economie politique au Exposition des principes qui determinent la prosperite des nations, Tome II, St.-Petersburg 1815. s. 78-79. -Ed.
82
Karl Marks Kapital III
gin farkhhk ranti, en kotii topraga oranla, eger iiriinlerin miktanndaki farklihk verilmi§ ise, diyelim bir quarter bugdayin fiyatina baghdir. Ama fiyat verildiginde, farklihk ranti iiriinlerin miktanndaki farkin buyukliigu-ne baghdir ve eger biitiin topraklann muUak veriminin artmasiyla, daha iyi topraklann verimi, daha kotiilerinkine nispeten daha fazla biiyiirse, bu farkin biiyukliigii de orantih olarak biiyiir. Bu yolla, (bkz: Tablo I), fiyat 60 §ilin oldugunda, D iizerindeki rant onun A’ya oranla farklihk iiriinii ile belirlenir; bir ba§ka deyi§le, 3 quarter’hk fazla ile belirlenir. Bu yiizden, rant = 3 x 60 = 180 §ilindir. Ama Tablo IH'te, fiyat = 30 §ilinken, rant, A = 8 quarter’a kiyasla, D’nin arti-iiriin miktan ile belirlenir; bu ne-denle de, 8 x 30 = 240 §ilin elde ederiz. Boylece, -West, Malthus ve Ricardo’da hala goriilen- farklihk ran-tina ili§kin birinci yanh§ varsayim, yani bunun, zorunlu olarak gittikce daha kotii topraklara dogru bir hareketi, ya da topragin veriminin siirekli azalmasini ongordiigii varsayim halledilmi§ oluyor.* Gordugumuz gibi, bu, gittikce daha iyi topraklara dogru bir hareketle de olusabilir; daha iyi bir toprak, onceden en kotii topragin i§gal ettigi en dii§iik mevkiye gecm-ce olu§abilir; tanmdaki ileriye doniik bir iyile§me ile bagintih olabilir. 6nko§ul, yalmzca, farkli toprak tiirlerindeki e§itsizliktir. Verimlilikteki arti§ agisindan, toplam alanin mutiak verimindeki artism bu e§itsizligi orta-dan kakhrmadigini, artirdigini, oldugu gibi biraktigini, ya da azalttigim varsayar. 18.Yiizyihn ba§indan ortalanna kadar Ingiltere’nin tahil fiyatlan, dii§en altin ve gumiis. fiyatianna kar§in siirekli olarak diiserken, ayni zamanda (bu donemin tiimiine bir biitiin olarak bakarsak), rantta, ran-tin toplam miktannda, ekili toprak alaninda, tanmsal iiretimde ve niifu-sta bir arfi§ vardi. Bu, yiikselen bir gizgide, ama en kotii toprak olan A’nin ya iyilesfirdigi ya da tahil iiretimi alamndan silindigi bir bicjmde, Tablo II ile baginfih olarak ele ahnan Tablo I’e tekabiil eder; ancak bu demek degildir ki, A, ba§ka tanmsal ya da sinai amaglar igin kullamlm-amaktadir. 19.yuzyihn ba§lanndan (tarih daha kesin belirlenmelidir) 1815’e kadar tahil fiyatlannda,
ranttaki, toplam rant miktanndaki, ekili toprak alanindaki, tanmsal uretimdeki ve niifustaki diizenli bir arti§la birlikte giden siirekli bir arti§ vardi. Bu, algalan bir gizgide, Tablo I’e tekabiil eder. (Burada bu donemdeki dii§iik nitelikli topragin ekimi iizerine kaynaklar g6ster.) [sayfa 582] Petty’nin ve Davenant’in zamanlannda, giftgiler ve toprak sahiple-ri, iyile§tirmelerden ve yeni topragin ekime agilmasindan yakinirlardi; daha iyi topragin ranfi azahyor, ve rant getiren toprak alaninin geni§* [West] Essay on the Application of Capital to Land, London 1815. - Malthus, Principles of Political Economy. London 1836. - Malthus, An Inquiry into the Nature and Progress of Rent, and the Principles by which it is regulated. London 1815. - Ricardo, On the Principle of Political Economy and Taxation, Third edition, London 1821, Chap. II. -Ed. Karl Marks
583 Kapital III
lemesiyle rant miktan artiyordu. (Bu u? nokta, ilerde, ahntilarla asiklanmalidir; bunun gibi, belli bir iilkedeki topragin, ekili se§iUi kisimlannin verimindeki fark da asiklanmalidir.) Genel olarak farklihk rantina bakildiginda, belirtmek gerekir ki, piyasa-degeri, her zaman, toplam uriin miktanna ait toplam iiretim-fi-yatinin iizerindedir. Bir ornek olarak, Tablo I’i alahm. On, quarter'hk toplam uriin 600 §iline satilmaktadir, siinkii piyasa-fiyati quarter ba§ina 60 §ilin tutan iiretim-fiyati ile belirlenmektedir. Ama gersek iiretim-fiyati §6yledir:
A................. B.................. C.................. D.................
1 quarter = 60 gilin 2 quarter = 60 gilin 3 quarter = 60 gilin 4 quarter = 60 gilin
10 quarter = 240 gilin
1 quarter = 60 gilin 1 quarter = 30 gilin 1 quarter = 20 gilin 1 quarter = 15 gilin Ortalama 1 quarter = 24 gilin
Bu 10 quarter'm gersek iiretim-fiyati 240 §ilindir; ama bunlar 600 §iline, yani iiretim-fiyatinin %250’sine satilmaktadir. 1 quarter iSin ger-Sek ortalama fiyat 24 §ilindir, piyasa-fiyati, 60 §ilin, yani gene iiretim-fiyatimn %250’sidir. Bu, kapitalist iiretim temeli iizerinde, rekabet yoluyla kendini orta-ya koyan piyasa-degeri tarafindan bir belirlenmedir; bu sonuncusu sah-te bir toplumsal deger yaratir. Bu, topragin iiriinlerinin tabi oldugu piyasa-degeri yasasindan dogar. Boylece tanmsal iiriinler de dahil olmak iizere, iiriinlerin piyasa-degerinin belirlenmesi her ne kadar toplumsal asidan bilinssiz ve kasitsiz bir davrani§ olsa da, toplumsal bir davramsUr. Zorunlu olarak iiriiniin degi§im-degerine dayanir, topraga ve onun verimindeki farklara degil. Eger kapitalist, toplum bisiminin yikildigim ve toplumun bilinsli ve planh bir birlik olarak orgutlendigini varsayarsak, o zaman, 10 quarter, 240 §ilinin iserdigine e§it bir bagimsiz emek-zamani miktanni temsil edecektir. O zaman toplum, bu tanmsal iiriinii, onun isindeki gersek emek-zamanimn iki-busuk kafina satin almayacak ve toprak sahipleri sinifinin temeli boylece yikilacaktir. Bu, iiriiniin fiyafin-da, ithalattan dogan miktar kadar bir azalma ile aym etkiyi yaratacaktir. Bu nedenle, mevcut iiretim tarzini koruyarak, ama, farklihk rantimn da devlete odendigini varsayarak, diger seyler e§it olmak ko§uluyla, tanmsal iiriinlerinin fiyatlannin aym kalacagi dogruyken, eger kapitalist iireti-min yerine, birlik geserse, iiriinlerin degerinin aym kalacagim soylemek de o derece yanhsUr. Ayni tiirden metalar isin piyasa-fiyafinin 6zde§ligi, degerin toplumsal niteliginin, kapitalist iiretim ve genel olarak, bireyler arasinda metalann degi§imine dayanan herhangi bir iiretim temeli [sayfa 583] iizerinde kendini ortaya koyu§ bisimidir: Toplumun, tiiketici kimli-giyle, tanmsal iiriinler isin yaptigi fazla odeme, emek-zamanimn tanm-
84
Karl Marks Kapital III
sal uretimdeki gerceklestirilmesinde eksi olan sey, §imdi toplumun bir kesimi icin, toprakbeyleri icin bir artidir. Gelecek boliimde II bashgiyla verilecek tahlil icin onemli olan bir ikinci durum da §6yledir: Sorun, yalnizca, akr ba§ina, ya da hektar ba§ina rant sorunu degil, genel olarak iiretim-fiyati ile piyasa-fiyati arasindaki, ya da, akr ba§ina, bireysel ve genel uretim-fiyati arasindaki fark sorunu degil; aynca da, her tip topraktan ne kadar aknn ekili oldugu sorunudur. Burada onem ta§iyan nokta, dogrudan dogruya yalnizca rantin buyukluguyle, yani turn ekili alanin toplam rantiyla ilgilidir; ama ayni zamanda da ne fiyatlarda bir yiikselme, ne de fiyatiar du§tugiinde ceskli toprak tiplerinin nispi verimlerindeki farklarda bir arti§ yokken, rant oranindaki bir yukselme-nin incelenmesinde bir temel ta§i olarak bize yardimci olur. Yukarda §unu vermi§tik [Tablo I]: TABLO I Toprak Tipi A B C D Toplam
Akr 1 1 1 1 4
OretimFiyati 3 3 3 3
Oriin (Quart 1 2 3 4 10
TahilRant 0 1 2 3 6
ParaRant 0 3 6 9 18
§imdi, ekili doniimlerin sayisinin, her kategoride, iki katina cikti-gim varsayalim. O zaman durum su olur [Tablo la]: TABLO la
Toprak Tipi A B C D Toplam
Akr 2 2 2 2 8
Uretim -Fiyati 6(Sterlin 6 6 6
Oriin (Quarte 2r) 4 6 8 20
TahilRant 0(Quert 2 4 5 12
ParaRant 0(Sterli 6 12 18 36
[sayfa 584] Iki durum daha varsayalim. Birinci durumda, iiretimin, iki en fakir toprak tipi iizerinde asagidaki bicimde yayildigini diisunelim [Tablo lb]:
Karl Marks
585 Kapital III
TABLOIb Toprak Akr Oretim-Fiyati Tipi Akr Topla Ba§in m a (Sterli (Sterli n) n) A 4 3 12 B 4 3 12 C 2 3 6 D 2 3 6 Toplam 12 36
Oriin Tahil(Quart Rant er) (Quarte r)
ParaRant (Quart er)
4 8
0 12 12 18 42
26
0 4 4 6 14
Ve en sonu, 4 toprak kategorisi icin, iiretimde ve ekili alanda e§it olmayan bir geni§leme varsayahm [Bkz: Tablo Ic]. Her §eyden once, biitiin bu durumlarda, -I, la, lb ve Ic- akr ba§ina rant ayni kahr, ciinkii, gercekte, ayin toprak tipindeki akr ba§ina ayni sermaye yatirimimn sonucu degismeden kalmisUr. Biz, yalnizca, her-hangi bir iilkede, verilen herhangi bir anda gecerli olan §eyi, yani ce§itli toprak tiplerinin, toplam ekili alanla belirli oranlar halinde bulundugunu varsaydik. Ve, aynca, kar§ila§tmlan herhangi iki iilke icin, ya da farkli do-nemlerdeki ayni iilke icin, her zaman gecerli olan §eyi, yani toplam ekili alanin farkli toprak tipleri arasinda dagilma oranlannin degistigini varsaydik. TABLO Ic
Toprak Akr Uretim-Fiyati Tipi Akr Topla Ba§in m a (Sterli (Sterli n) n) A 1 3 3 B 2 3 6 C 5 3 15 D 4 3 12 Toplam 12 36
Oriin Tahil- ParaRant Rant (Quart er) l 4 15 16 36
0 2 10 112 24
0 6 30 36 72
Ia’yi, I ile kar§ila§tinrsak, goriiriiz ki, dort kategorinin hepsindeki topragin ekimi, ayni oranda artarsa, ekili akr miktannin iki katina cik-masi toplam iiretimi iki kaUna cikanr ve ayni §ey, tahil ve para-rant icin de gecerlidir. [sayfasss] Ancak, eger Ib’yi ve sonra da Ic’yi I ile kar§ila§Unrsak, goriiriiz ki, her iki halde de, ekim altindaki alan iic kaUna cikmisUr. Her iki halde de, 4 akrdan 12 akra cikmi§Ur, ama Ib’de, artisa en fazla katkida bulun-
86
Karl Marks Kapital III
anlar A ve B siniflan olmu§, A hie rant getirmemi§ ve B en ktigtik miktar-da farkhhk ranti getirmistir. Boylece yeni ekilmi§ 8 akrdan, A ve B’nin herbiri 3, yani birlikte 6 akr yiikiimlenirken, C ve D’nin herbiri 1, yani bir-likte 2 akr yukumlenirler. Ba§ka bir deyi§le, artism iic-ceyregini A ve B, ve ancak bir-ceyregini C ve D yukiimlenir. Bu onciille, Ib’nin I ile kar§ila§tinlmasinda, iic kat artmi§ ekim alam, iiriiniin iic kat artmasi sonu-cunu vermez, ciinkii iiriin 10’dan 30’a degil, yalnizca 26’ya cikar. Ote yandan arti§in onemli bir kismi, hi? rant getirmeyen A ile ilgili oldugun-dan ve daha iyi topraklardaki arti§in biiyiik bir kismi, B ile ilgili oldugun-dan, tahil-rant, yalnizca 6 quarter’dan 14 quarter’a ve para-rant 18 ster-linden 42 sterline cikar. Ama eger Ic’yi I ile kar§ila§tmrsak, ki burada hie rant getirmeyen toprak, alan olarak artmakta ve asgari bir rant getiren toprak ancak pek az artmaktadir, C ve D ise, artism esas kismini yukiimlenmistir, goriiriiz ki, ekili alan iic katina ciktigmda iiretim 10’dan 36 quarter’a yani ba§lan-gictaki miktannin iic katindan fazlasina yukselir. Tahil-rant 6’dan 24 quarter’a ya da, ba§langictaki miktann dort katina ve para-rant da bu-nun gibi, 18 sterlinden 72 sterline cikar. Biitiin bu durumlann hepsinde, tanmsal iiriiniin fiyatinin degismeden kalmasi, e§yanin dogasi geregidir. Biitiin durumlarda, top-lam rant, bu geni§leme, tamamen, hie rant getirmeyen toprak iizerinde olmadikca, ekimin geni§lemesiyle artar. Ama bu arti§ degi§ir. Eger bu geni§leme daha iyi toprak tiplerini i§in icine kaUyorsa, ve dolayisiyla toplam iiriin yalnizca alanin geni§lemesiyle orantih olarak degil de, bu-nun yerine, ondan daha hizh arUyorsa, tahil ve pararant da o olciide artar. Eger, geni§lemede esas sozkonusu olan, en kotii toprak ve ona yakin toprak tipleri ise (bununla en kotii topragin sabit bir tipi temsil ettigi varsayihyor), toplam rant, ekimin yayilmasiyla oranUh olarak art-maz. Boylece, hie rant getirmeyen A topraginin ayni kalitede oldugu iki iilke verilmi§se, rant, toplam ekili alandaki en kotii toprak ve diisuk toprak tipleri tarafindan temsil edilen kisimla ters orantihdir ve bu yuzden de, e§it toplam toprak alanlan iizerinde e§it sermaye yatinmlan varsay-arsak, uretimle ters orantihdir. Boylece belli bir iilkenin
toplam toprak alam icindeki, en kotii ekili toprak miktanyla, daha iyi ekili toprak mik-tan arasindaki bir ili§ki, toplam rant iizerinde, en kotii ekili topragin kalitesi ile, daha iyi ve en iyisinin kalitesi arasindaki ili§kinin, akr basma rant iizerindeki ve -ba§ka §eyler ayni kalmak kosuluyla- toplam rant iizerindeki etkisinin, tersi bir etki yapar. Bu iki noktanin kanstinlmasi, farklihk rantina kar§i ileri siiriilen her tiirden hatali itirazlara yolacmi§tir. O halde, toplam rant, ekimin yalnizca geni§lemesiyle ve bunun sonucu olarak topraga daha biiyuk sermaye ve emek yatinlmasiyla artar. Ama en onemli nokta sudur: QesMi toprak tiirleri icin, akr ba§ina [sayfasse] rantlann oraninin ve dolayisiyla da her akra yatinlan sermayeye Karl Marks
587 Kapital III
ili§kin olarak diisuniilen rant oramnin aym kalacagini varsaymamiza kar§in, genelde, asagidaki durum gozlemlenecektir: Eger Ia’yi I ile kar§i-lastinrsak, ekili akr sayisinin ve bunlara yatmlan sermayenin orantih olarak arttigi bu durumda, goriiruz ki, toplam iiretim, geni§leyen ekili alanla orantih olarak arttikca, yani her ikisi de iki katina ciktikca, rant da iki katina cikar. Nasil ki akr sayisi 4’ten 8’e ciktiysa; rant da 18 sterlinden 36 sterline cikmistir. Eger 4 akrhk toplam alam ele ahrsak, goriiriiz ki, toplam rant 18 sterlini bulmu§tur ve boylece, hi? rant getirmeyen toprak da dahil olmak iizere, ortalama rant 4>/2 sterlindir. Omegin, 4 aknn hepsine sahip olan bir toprakbeyi bu hesaplamayi yapabilir; ve bu yolla, ortalama rant, biitiin iilke icin istatistiki olarak hesaplanmi§ olur. 18 sterlinlik toplam rant, 10 sterlinlik bir sermaye yatinmi ile elde edilmi§tir. Bu iki rakamin oramna rant orani adini veriyoruz, dolayisiyla, mevcut durumda, bu, %180’dir. 4 yerine 8 aknn ekildigi Ia’da aym rant orani elde edilir, ama biitiin toprak tipleri, arti§a aym oranda katkida bulunmu§tur. 36 sterlinlik toplam rant, 8 akr ve 20 sterlinlik bir sermaye yatinmi icin, akr basma 4'/2 sterlin ortalama rant ve %180’lik bir rant orani verir. Ama, artism esas olarak iki diisuk kaliteli toprak kategorisi iizerin-de yer aldigi Ib’yi ele ahrsak, 12 akr icin 42 sterlinlik bir rant ya da akr basma, 3'/2 sterlinlik bir ortalama rant elde ederiz. Yatmlan toplam sermaye 30 sterlin, dolayisiyla da rant orani = %140’dir. Boylece akr basma ortalama rant 1 sterlin azalmi§ ve rant orani %180’den %140’a dusmu§tiir. O halde, burada, toplam rantta, 18 sterlinden 42 sterline bir arti§, ama hem akr basma hem de sermaye temeli iizerinde hesaplanan ortalama rantta bir diisus. goriiyoruz: du§u§, iiretimdeki bir arti§a paralel olarak yer ahr, ama bununla orantih degildir. Bu durum, biitiin topraklar icin hem akr basma, hem de sermaye harcamasi temeli iizerinden hesaplanan rant aym kalsa da, gene ortaya cikar. Ortaya cikar, ciinkii, artism iic ceyregi hi? rant getirmeyen A topraginda ve ancak asgari rant getiren B topragindadir. Eger lb durumunda, geni§lemenin tiimii, yalmzca A topraginda yer alsaydi, A’da 9 akr; B’de 1
akr, C’de 1 akr ve D’de 1 akr olacakti. Toplam rant eskisi gibi 18 sterlin olacakti; dolayisiyla da 12 akr icin ortalama rant, akr basma Yh sterlin olacakti; ve 30 sterlinlik bir sermaye yatinmi iizerinden 18 sterlinlik bir rant %60’hk bir rant orani verecekti. Toplam rant artmamisken, hem akr basma, hem de yatmlan sermaye iizerinden hesaplanan ortalama rant, biiyuk olciide azalmi§ olacakti. Ensonu, Ie’yi I ve lb ile kar§ilastirahm. I ile kar§ilastinkhgmda alan iic katina cikmistir. Sermaye de oyle. Toplam rant 12 akr icin 72 sterlin, ya da, akr ba§ina -Durum I’deki 4'/2 sterline karsm- 6 sterlindir. Yatmlan sermaye iizerinden rant orani (72 sterlin: 30 sterlin) %180 yerine, \^^m %240’tir. Toplam uriin, 10 quarter’dan 36’yacikmi§tir. Toplam ekili akr miktannin, yatinlan sermayenin ve ekili toprak
88
Karl Marks Kapital III
tipleri arasindaki farklann ayni oldugu, ancak dagihmin farkli oldugu lb ile kar§ilasUrildigmda, iiriin, 26 quarter yerine 36 quarter, akr ba§ina ortalama rant 3'/2 sterlin yerine 6 sterlin,ve yaUnlan ayni toplam sermay-eye ili§kin rant orani %140 yerine %240’Ur. Tablo la, lb ve Ic’deki ge§itli ko§ullanni ister farkli ulkelerde ayni zamanda yanyana bulunuyoriar goziiyle bakahm, ister ayni iilkede birbi-ri arkasindan varoluyorlar goziiyle bakahm, asagidaki sonuclara ulasmz: En kotii, rantsiz topragin iiriinii ayni kaldigindan, tahihn fiyaU degismeden kaldigi siirece; ekili ge§itli toprak tiplerinin verimliligindeki farkhhk ayni kaldigi siirece; herbirinin iiriinii, dolayisiyla, her toprak tipindeki ekili alamn e§it tarn parcalan (akriari) iizerindeki belli e§it sermaye yaUnmla-n ayni kaldigi siirece; bu yiizden, her toprak kategorisinin akr basma rantlan arasindaki oran sabit kaldigi ve ayni toprak turiinun her parcasi-na yaUnlan sermayenin rant orani sabit kaldigi siirece: Birincisi, biitiin artism, rantsiz toprakta oldugu durum dismda, rant, ekili alamn geni§le-mesiyle ve bunun sonucu olan artan sermaye yatinmi ile, durmadan cogahr. Ikincisi, hem akr basma ortalama rant (toplam rant bold toplam ekili akr sayisi), hem de, ortalama rant orani (toplam rant bolii yaUnlan toplam sermaye), cok biiyiik olciide degisebilir ve gercekten de, her ikisi de, ayni dogrultuda, ama birbirieriyle farkli orantida degisMer. Eger, geni§lemenin yalnizca rantsiz toprak A’da oldugu durumu hesaba kat-mazsak, goriiriiz ki akr ba§ina ortalama rant ve tanma yaUnlan sermaye iizerinden ortalama rant orani, ce§itli toprak gruplannin toplam ekili alan icindeki oranlanna; ya da, ayni anlama gelen, kullanilan toplam sermayenin degi§ik verimlilikteki toprak cesMeri arasindaki dagihmina baghdir. Ister cok, ister az toprak ekilsin, ve bu yiizden toplam rant ister daha biiyiik, ister daha kiiciik olsun (geni§lemenin yalnizca A’da kaldigi durum disjnda), akr basma ortalama rant, ya da yatinlan sermaye iizerinden ortalama rant orani, toplam ekili alan icindeki ce§itli toprak kategorilerinin oranlan degismedigi siirece, ayni kahr. Ekimin geni§lemesi ve sermaye yatinminin yayilmasi ile, toplam rantta, hatta cok biiyiik olciide bir arU§ meydana gelmesine kar§in, rantsiz
topragin ve ancak, pek az farkhhk ranU geUren topragin geni§lemesi, daha biiyiik rant geUren iistiin nitelikteki topragin geni§lemesinden daha fazla oldugu zaman, akr basma ortalama rant ve sermaye iizerinden ortalama rant orani aza-hr. Tersine olarak, daha iyi toprak, toplam alamn nispeten daha biiyiik bir kismim olu§turdugu ve dolayisiyla yaUnlan sermayeden nispeten daha biiyiik bir pay aldigi olciide, akr basma ortalama rant ve sermaye iizerinden ortalama rant orani, bununla oranUh olarak artar. Bundan dolayi, eger, ya ayni donemdeki farkli ulkeleri, ya da ayni iilkenin farkli donemlerini kar§ila§Unrken, istatisUki cahsmada genellikle yapildigi gibi, toplam ekili topragin akri ya da hektan basma ortalama [sayfasss] ranU ele ahrsak, goriiriiz ki, akr basma ortalama rant diizeyi ve bunun sonucu olarak toplam rant, belli bir olciiye, kadar, (hie bir zaman Karl Marks
589 Kapital III
daima ayni kalmayan, ama tersine daha hizh artan) belli bir iilkenin topragimn, nispi degil, muUak verimliligine; yani ayni alanin verdigi or-talama iiriin miktanna uyar. giinkii, toplam ekili alanda, iistiin toprakla-nn payi ne kadar biiyiikse, e§it buyiikliikteki toprak alanlan uzerindeki e§it sermaye yatinmlarinin iiriinii o kadar biiyiik; ve akr ba§ina ortalama rant o kadar yiiksek olur. Tersi durumda, bunun kar§iti olur. Boylece rant, farkli verimlilik orani ile degil, muUak verimlilikle belirleniyor goriiniir ve farklihk ranti yasasi gecersiz goriiniir. Bu nedenle, bazi olgular redde-dilir, ya da onlan, ortalama tahil fiyatlanndaki ve ekili topragin farkli ve-rimliligindeki varolmayan farklarla aciklamak icin caba harcanir, oysa bu, olgular, yalnizca, toplam rantin, toplam ekili toprak alanina ya da topraktaki toplam sermaye yatinmina oraninin -rantsiz topragin verimliligi ayni kaldigi ve dolayisiyla iiretim fiyaUan ve ce§itli toprak tiirleri arasin-daki farklar degismedigi siirece- yalnizca akr basma rant ya da sermaye iizerinden rant orani tarafindan degil, bunun kadar da, ekili akrlann toplam sayisi icindeki her toprak tipine ait doniimlerin nispi sayisi ile; ya da, ayni sey demek olan yatmlan toplam sermayenin ce§itli toprak tiple-ri arasindaki dagihmi ile belirlenmesi gerceginden dogar. i§in garibi, §imdiye kadar bu gercek tamamiyla gozden kacinlmistir. Her ne olursa olsun, goriiyoruz ki (ve bu bizim daha ileri tahlilimiz icin onemlidir), fiyatlar ayni kaldigi, ce§itli topraklarm farkli verimliligi degi§tirilmedigi ve akr ba§ina rant, ya da gercekten rant getiren her toprak tipinde akr ba-§ina sermaye yaUnmi icin, yani gercekten rant getiren biitiin sermaye icin rant orani degismeden kaldigi siirece, akr ba§ina ortalama rantin nispi diizeyi ve ortalama rant orani, (ya da toplam rantin, topraga yaUnlan toplam sermayeye orani), ekimin yalnizca yaygin bir bicimde geni§-lemesiyle, yukselebilir ya da diisebilir.
I ba§hgi altinda ele ahnan farklihk ranU bicimine ili§kin olarak a§agidaki ek hususlan da belirtmek zorunludur; bunlar, farklihk ranti II icin de kismen gecerlidir.
Birincisi, goriildii ki, fiyatlar sabit oldugu ve ekilen toprak parcala-nnin farkli verimliligi degistirilmeden kaldigi zaman, akr ba§ina ortalama rant, ya da sermaye iizerinden ortalama rant orani ekimin geni§lemesiyle artabilir. Belli bir iilkenin biitiin topraklan maledinilir edinilmez, ve topraktaki yatinm, ekim ve niifus belli bir diizeye eri§ince -kapitalist iiretim tarzi egemen hale gelince ve tanmi da kucaklayinca, biitiin bunlar veri olan kosullardir- degisen kalitede ekilmemis. topragin fiyati (yalnizca farklihk rantinin varhgini varsayarsak) ayni kalitede ve esdeger yerdeki ekili toprak parcalarimn fiyati tarafindan belirlenir. Bu toprak, [sayfa 589] hie rant getirmese de -yeni topragi ekime acmanin maliyeti cikanldiktan sonra- fiyat aynidir. Topragin fiyati, gercekten de, sermayeye cevrilmi§
90
Karl Marks Kapital III
ranttan ba§ka bir §ey degildir. Ama ekili toprak durumunda bile, fiyat yalnizca, gelecek ranUan oder, omegin mevcut faiz orani %5 iken ve yirmi yilhk rant onceden bir kerede odendigi zaman oldugu gibi. Toprak satildigi zaman rant getiren toprak olarak satihr ve rantin gelecekte olma niteligi (ki burada, bu topragin bir uriinii olarak ele ahniyor, oysa, yalnizca oyle gibi goriinmektedir), ekili topragi ekilmemi§ topraktan ayirmaz. Ekilmemi§ topragin fiyati, onun ranti gibi, -rantin, sozle§meli bicimini temsil eden §eyin fiyati- toprak gercekte kullamlmadikca tamamen ger-cek-di§idir. Ama bu bicimde a priori olarak belirlenmi§tir ve aha bu-lunur bulunmaz gerceklesUrilir. Bu yuzden, belirli bir iilkedeki gercek ortalama rant, onun yilhk, gercek ortalama ranti ve bu sonuncunun top-lam ekili alanla bagmtisi tarafindan belirleniyorken, ekilmemi§ topragin fiyati, ekili topragin fiyati ile belirlenir ve bu nedenle, ekili topraga yati-nlan sermayenin ve oradan elde edilen sonuclann bir yansimasindan ba§ka bir §ey degildir. En kotiisii di§inda, biitiin topraklar rant getirdigi-ne gore, (ve bu rant, farkhhk ranti II bashgi altinda gorebilecegimiz gibi, sermaye miktan ve buna tekabiil eden ekim yogunlugu ile artar), ekilmemi§ toprak parcalannin nominal fiyati boylece olu§ur ve bunlar boy-lece metalar haline, sahipleri icin bir zenginlik kaynagi haline gelirler. Bu, ayni zamanda, -biitiin bir bolgede, hatta ekili olmayan kisimda bile, toprak fiyatimn neden arttigim da aciklar (Opdyke). Omegin Birle§ik DevleUer’de toprak spekiilasyonu, tamamen, sermaye ve emegin ekil-memi§ topraktaki bu yansimasina dayamr. Ikincisi, ekili topraklann geni§letilmesinde, ilerleme, genel alarak ya diisuk kalitede topraklara dogru ya da ce§iUi belli toprak tipleri iize-rinde, bunlarla kar§ila§ilan bicime bagh alarak, degisen iiriinlarda yer ahr. Du§uk kalitede toprak iizerinde geni§leme, dogal olarak asla istey-erek yapilmaz, bir kapitalist uretim tarzi varsayarsak, ancak yiikselen fiyaUardan dogabilir ve herhangi bir baska uretim tarzinda ise ancak zorunluluktan dogabilir. Ama bu, mutlaka boyle degildir. Zayif toprak, gene ulkelerdeki her ekim geni§lemesinde kesin onem ta§iyan, yer ne-
deniyle nispeten daha iyi bir topraga yeg tutulabilir; iistelik, belli, bir bol-gedeki toprak olusumu, genel alarak verimli diye siniflandinlabilse bile, gene de daha iyi ve daha kotii topraklann karmakan§ik bir durumund-an olu§abilir, oyle ki, diisuk kalitedeki toprak, salt iistiin kalitedeki topragin hemen yakininda bulunmasi nedeniyle bile olsa, ekilmek zorunda olabilir. Eger diisuk kaliteli toprak iistiin toprakla cevrelenmisse, sonun-cusu, ona, heniiz ekili alamn bir parcasi haline gelmemi§ alan ya da gel-mek iizere olan daha verimli topraga kiyasla, yer ustiinliigii saglar. Boylece, Michigan eyaleti, tahil ihracatcisi haline gelen ilk Bati eyaleUerinden bin olmu§tur. Oysa, topragi, bir biitiin alarak zayiftir. Ama, New York eyaletine yakinhgi ve Goller ve Erie kanahndan gecen su [sayfa 590] yollan, ona ba§langicta, dogamn daha verimli toprak bah§ettigi ama Batiya daha uzak olan eyaletlere bakarak iistiinliik saglami§Ur. New York Karl Marks
591 Kapital III
eyaleti ile kiyaslanan eyaletin olu§turdugu omek de, ustun kaliteli top-raktan diisuk kaliteli topraga geci§i sergiler. New York eyaleti topragi, ozellikle bati kismi, bugday ekimi icin oranlama kabul etmez bir bicim-de daha verimlidir. Bu verimli toprak, acgozliice ekim yontemleriyle verimsiz toprak haline d6nu§turulmu§tiir ve §imdi Michigan topragi daha verimli goriinmektedir. “1838’de, bugday unu, Batiya gitmek iizere Buffalo’dan gemilere yiiklenirdi ve New York ile Yukan Kanada’nin, bugday bolgesi, bu arzin ana kaynaklanydilar. §imdi, yalnizca oniki yil sonra, biiyuk bir bugday ve un arzi, Erie golii boyunca Batidan getirilmekte ve Erie Kanah iizerinden Daguya yollanmak iizere, Buffalo ve biti§ik Blackrock limaninda gemilere yuklenmektedir. ... Bati eyaletierinden gelen bu biiyuk arzin -ki bu arz, Avrupa’daki kitlik sirasinda anormal bir bicimde canlanmi§ti- etkisi Bati New York’ta bugdayin degerini diisurmek, bugday ekimini daha az kazanch yapmak ve New York ciftcilerinin dikkatini, daha cok otlakci-hga ve siit veren hayvan yetistiriciligine, meyve yetistiriciligine ve Kuzey-Batinin onlarla boyle dogrudan dogruya rekabet edemeyecegini diisundiikleri kirsal ekonominin oteki dallanna cevirmek olmu§tu.” (J. W. Johnston, Notes on North America, London 1851,1, s. 220-223.) Uguncusu, kolonilerdeki ve genel olarak, daha ucuz fiyatlarla tahil ihrac edebilen gene iilkelerdeki topragin, zorunlu olarak daha biiyuk dogal verimlilikte olmasi gerektigi yanh§ bir varsayimdir. Boyle durum-larda tahil, yalnizca degerinin altinda degil, iiretim-fiyatinin da altinda, yani daha eski iilkelerdeki ortalama kar oraninin belirledigi iiretim-fiyatinin da altinda satihr. Johnston’un dedigi gibi (s. 223), bizim, “biiyuk dogal iiretkenlik ve sinirsiz zengin toprak parcalan fikri ile her yil Buffalo limanina akan biiyuk bugday arzini saglayan yeni eyaletler arasinda bir iliski kurmayi adet edinmi§ olmamiz gercegi, her §eyden once, iktisadi kosullann bir sonucudur. Omegin Michigan gibi bir alanin tiim niifusu, once, hemen yalnizca, ciftlikle ve ozellikle sinai iiriinlerle ve tropikal mallarla degi§i-lebilen tek §ey alan tanmsal yigin iiriinleri iiretimiyle ugra§irlar. Bu yiiz-den bu nufusun tiim arti-iiretimi tahil biciminde ortaya cikar. Bu, ba§indan
itibaren, modem diinya piyasasi temeli iizerinde kurulmu§ olan koloni devletleri, daha onceki, ozellikle eski zamanlardaki devletlerden ayinr. Bunlar, diinya pazan aracihgiyla, baska ko§ullar altinda kendileri iiret-mek zorunda olacaklan giysi ve aletler gibi mamul mallari alirlar. Ancak boyle bir temel iizerindedir ki, Birle§ik Devletler’in Giiney eyaletleri, pa-mugu, ana iiriinleri yapabildiler. Diinya pazanndaki i§b61iimu bunu miim-kiin kilar. Dolayisiyla, genclikleri ve nispeten kiiciik niifuslan hesaba katildiginda biiyuk bir arti-uretime sahip gdriiniiyorlarsa, bu ne [sayfa 59i] topraklannin verimliligine de emeklerinin verimli olu§u yuziinden degil, daha cok, emeklerinin ve dolayisiyla da bu emegin katildigi arti-uriinun tek yanh bicimi yuziindendir.
92
Karl Marks Kapital III
Ustelik, yeni ekilmi§ olan ve daha once uygarhgin hie dokunma-digi nispeten du§uk kalitede bir toprak, iklim ko§ullannin o zamanlar tumuyle aleyhte olmamasi kaydiyla -hie olmazsa topragin iist tabakala-nnda- kolayca emilen, biiyiik olciide bitki besini biriktirmi§tir. Oyle ki, giibre uygulanmasi olmaksizin ve hatta cok yuzeysel bir ekimle bile uzun bir sure iiriin verecektir. Batimn kirlan, ek olarak, hemen higbir temizleme masrafi gerektirmeme ustiinliigune sahiptirler, Qunku doga onlan ekilebilir yapmisUr.^' Bu tiir daha az verimli alanlarda fazla, topragin yiiksek veriminin, yani akr ba§ina iiriiniin bir sonucu olarak degil, daha yash iilkelere oranla topragin qiitqi igin maliyeti hi? ya da hige yakin bir §ey oldugundan hi? bir i§leme yapilmadan ekilebilen biiyiik akr miktarmin bir sonucu olarak iiretilir. Omegin, New York’un, Michi-gan’in, Kanada’nin vb. bazi kisimlannda oldugu gibi, yancihgin var oldugu yerlerde durum budur. Bir aile, i§lemeden, boyle, diyelim 100 akr eksin, akr basma iiriin fazla olmasa da 100 akrdan gelen iiriin, satis, icin onemli bir fazla birakir. Buna ek olarak, dogal oUaklarda, sigir hemen hie bir maliyeti olmadan, yapay otlaklar gerektirmeden otlatilabilir. Burada belirleyici olan topragin niteligi degil, niceligidir. Boyle i§lenmeden ekim olanagi, dogal olarak, azgok hizh bir bigimde, yani yeni topragin verimi-yle ters orantih ve iiriinlerinin ihraci ile dogru oranUh olarak, tiiketilir. “Ve gene de, boyle bir iilke, bugdayin bile ilk mukemmel iiriinlerini verecek ve iilkenin kaymagim alanlara, pazara gonderilmek iizere tahil-dan biiyuk bir art saglayacaktir.” {la, s. 224.) Daha olgun uygarhklara sahip, ekilmeyen topragin fiyatimn ekileninki ile belirlendigi vb, iilkelerdeki miilkiyet ili§kileri, boyle ekstansif bir ekonomiyi olanaksiz kilar.33a [Son zamanlarda Malthus’un iinlii “niifus, geSim araglan iizerinde bir yiiktiir” soziinii, gtiliing hale koyan ve onun yerine, niifus iizerinde bir yiik olan gegim araglan onlardan zorla uzaklasUnlmadiksa. tanmin ve onunla birlikte Almanya’nin yikilacagi yolundaki tanmci feryatlan dogu-ran §ey, tarn da bu kirhk ya da bozkir bolgelerin hizla biiyuyen ekimidir. Bu bozkirlann, kirlann, pampalann, Ilanolann vb. ekimi, gene de yalniz-ca ba§langig halindedir: bu yuzden bunun Avrupa tanmindaki devrim
yapici etkisi, gelecekte, §imdiye kadar oldugundan daha da fazla kendi-ni duyuracakUr. -F.f.] Bu yuzden bu topragin, Ricardo’nun dusundiigu gibi asm olgiide zengin olmasi gerekmedigi ya da e§it verimlilikte topraklann ekilmesi gerekmedigi, §u asagidaki omekten anla§ilabilir. Michigan eyaletinde, 1848’de 465.900 akra bugday ekilmi§ti ki, bu, 4.739.300 bushel ya da akr 33a
[Son zamanlarda Malthus’un iinlii “niifus, gegim araglan iizerinde bir yiiktiir” soziinii, giiliing hale koyan ve onun yerine, niifus iizerinde bir yiik olan gegim araglan onlardan zorla uzaklastailmadikga. tanmin ve onunla birlikte Almanya’nin yikilacagi yolundaki tanmci feryatlan doguran sey, tarn da bu kirhk ya da bozkir bolgelerin hizla biiyiiyen ekimidir. Bu bozkirlann, kirlann, pampalann, Ilanolann vb. ekimi, gene de yalnizca ba§langig halindedir: bu yuzden bunun Avrupa tanmindaki devrim yapici etkisi, gelecekte, sjmdiye kadar oldugundan daha da fazla kendini duyuracaktir. -F.E.] Karl Marks
593 Kapital III
ba§ina ortalama 10'/5 bushel veriyordu; tohumluk tahih cikardiktan son-ra bu, akr ba§ina 9 bushel’den az birakiyordu. Bu eyaletin 29 ilcesinden 2’si ortalama 7 bushel, 3'ii ortalama 8 bushel, 2-9, 7-10, 6-11, 3-12, 4-13 bushel ve yalnizca bir ilce ortalama 16 bushel ve bir digeri akr ba§ina 18 bushel uretini^r. (/. c, s. 225.) Pratik ekim icin, daha yiiksek toprak verimliligi, bu verimlilikten hemen yararlanmada daha biiyiik yetenekle elele gider. Sonuncusu [say-fa 592] dogal olarak zayif bir toprakta oldugundan daha biiyuk olabilir, ama bu, bir kolonistin ilk ele alacagi ve sermaye eksik oldugu zaman ele almasi gereken toprak turudiir. Ensonu, ekimin daha biiyuk alanlara -§imdiye kadar ekilmi§ olan topraktan daha dii§iik kalitede topraga ba§vurulmasi gereken az once deginilen durum di§inda- A’dan D’ye kadar ce§itli tiir topraklara yayil-masi, boylece, omegin B ve C’den daha biiyuk parcalann ekilmesi, tahil fiyaUannda hie de, ornegin pamuk egirmedeki bir onceki yilhk yayilma-nin, iplik fiyaUannda siirekli bir arti§ gerektirmesinde oldugundan daha fazla bir on arti§ gerektirmez. Piyasafiyatianndaki onemli arti§ ya da dii§ii§ler iiretimin hacmini etkilerse de, (kapitalist ili§kiler iSinde i§leyen biitiin oteki iiretim dallannda oldugu gibi) tanmda buna bakilmaksizin, gene de, uretimi ne geciktirici ne de olaganiistii bir bigimde canlandinci bir etki yapan diizeydeki ortalama fiyatlarda bile, siirekli bir nispi fazla-iiretim vardir; bu fazla-iiretim, ashnda, birikimle 6zde§tir. Oteki iiretim tarzlannda bu nispi fazla-iiretimi, dogrudan dogruya niifus arti§i, kolonil-erde ise siirekli go?, harekete gegirir. Talep siirekli olarak artar ve bunu onceden goren yeni sermaye, bu yatmm, farkli tanmsal iiriinler igin ko§ullara gore degi§se de, siirekli olarak yeni topraga yatinhr. Bunu ya-ratan, ashnda, yeni sermayelerin olusumudur. Ama bireysel kapitalist agisindan, o, iiretiminin hacmini, onu hala kendisi denetieyebildigi olcii-de mevcut sermayesinin hacmi ile oleer. Onun amaci, piyasanin miim-kiin oldugu kadar biiyuk bir boliimiinu ele gecirmektir. Eger herhangi bir fazla-iiretim olursa, sucu kendi iizerine almayacak, rakiplerinin iizeri-ne atacakfir. Bireysel kapitalist, mevcut piyasanin
daha biiyuk bir oranim kendine ayirarak ya da bizzat piyasayi geni§leterek uretimini geni§letebilir. [sayfa 593]
94
Karl Marks Kapital III
KIRKINCI BOLUM FARKLILIK RANTININ IKINCi BigMI (FARKLILIK RANTI II)
BURAYA kadar, farklihk rantim, yalnizca, farkh verimlilikteki e§it toprak alanlanna yatinlmi§ e§it sermaye miktarlannin degisen iiretken-ligi olarak ele aldik, oyle ki, farklihk ranti, en kotii, rantsiz topraga yati-nlan sermayeden gelen iiriin ile ustun kalitedeki topraktan gelen uriin arasindaki farkla belirleniyordu. Farkli toprak parcalanna yatirilmi§ yan-yana sermayeler bulunuyordu, oyle ki, her yeni sermaye yatinmi, top-ragin daha yaygin ekimini, ekili alanda bir
geni§lemeyi ifade ediyordu. Ancak, son tahlilde, farklihk ranti, niteligi geregi, yalnizca topraga yati-nlan e§it sermayelerin farkh uretkenliginin sonucuydu. Ama, eger farkli iiretkenlikteki sermayeler ardarda ayni toprak parcasina, ya da yanyana, farkli toprak parcalanna yaUnhrsa, sonuclar ayni olmak kaydiyla, bir §ey fark eder mi? Her seyden once, yadsinamaz ki, arti-kann olu§umu acisindan A’nin bir akn basma 3 sterlinlik iiretim-fiyaUnin 1 quarter getirmesi, oyle ki 3 sterlin, uretim-fiyati ve 1 quarter’m diizenleyici piyasa-fiyaU olurken, B’nin bir akr ba§ina 3 sterlinlik uretim-fiyatimn 2 quarter, boylelikle 3 sterlin arti-kar getirmesi, bunun gibi, C’nin bir akn ba§ina 3 sterlinlik uretim-fiyatimn 3 quarter ve 6 sterlin arti-kar getirmesi ve en sonu, D’nin bir akn basma 3 sterlinlik uretim-fiyatimn 4 quarter ve 9 sterlin [sayfa 594] artiKarl Marks
595 Kapital III
kar getirmesi ile aym sonucun bu 12 sterlinlik uretim-fiyatinin ya da 10 sterlinlik sermayenin, bir ve ayni akra, aym sira icinde, ayni ba§an ile uygulanmasindan elde edilmesi arasinda bir fark yoktur. Her iki durum-da da, herbiri 2'/2 sterlinlik olan deger boliimleri, ardarda -ister yanyana degi§ik verimlilikte dort akra, ister ardarda tek ve ayni akr topraga- ya-tmlan 10 sterlinlik bir sermaye sozkonusudur ve bunlann degi§ik iiriinle-rinden dolayi, bir boliim hi? arti-kar getirmezken, oteki boliimler, rantsiz yatinma gore iiriin farklanyla orantih olarak,arti-kar getirirler. Arti-kar ve sermayenin farkli deger boliimleri icin ge§itti arti-kar oranlan her iki durumda da aym bicimde olu§ur. Ve rant onun oziinii olu§turan bu arti-kann bir biciminden ba§ka bir sey degildir. Ama ne olursa olsun, ikinci yontemde, arti-kann ranta d6nu§turiilmesiyle, arti-kann kapitalist kiracidan toprak sahibine aktanlmasini iceren bu bicim degisMgi ile ilgili bazi zorluklar vardir. Ingiliz kiracilann resmi tanm ista-tistiklerinde direni§lerinin nedeni budur. Ve sermaye yatirimlarimn ger-cek sonuclanmn belirlenmesi konusunda toprakbeylerine kar§i giri§tikleri sava§imin nedeni de budur (Morton). giinkii rant, toprak kiraya verildigi zaman saptamr ve bundan sonra, ardarda sermaye yatinmlanndan dog-an arti-kar, kiralama devam ettigi siirece kiracimn cebine akar. I§te bunun igin kiracilar, uzun siireli kiralamalar igin sava§mi§lar, ote yandan da, toprak beylerinin daha biiyuk giice sahip olmalan yiiziinden istege gore saptanan kira siirelerinin, yani her yil iptal edilebilen kiralamalann sayi-sinda bir arti§olmu§tur. Bu yuzden, ta ba§tan beri agikUr ki, e§it sermayelerin, yanyana, e§it toprak alanlanna e§it olmayan sonuglarla mi yatinldigi, yoksa bunlann aym topraga ardarda mi yatinldigi, arti-kann olusum yasasi agisindan onemsiz olsa da, arti-kann toprak ranUna d6nii§turulmesi agisindan, biiyuk olgiide farkeder. ikinci yontem, bu d6nii§turmeyi, bir yandan daha dar simrlar icine, bir yandan da daha degisken simrlar icine hapse-der. Bu nedenle, entansif ekim uygulayan iilkelerde, vergi tahakkuk memurunun i§i, Morton’un Resources of Estates* adh yapitinda goster-digi gibi, cok onemli, karma§ik ve giic bir meslek haline gelir (ve iktisadi acidan, entansif ekimle, sermayenin,
biti§ik birkac toprak parcasi arasinda bolunmesi yerine, aym toprak parcasi iizerinde yogunla§masindan ba§ka bir §eyi kastetmiyoruz). Eger toprak iyile§tirmeleri daha siirekli bir nitelikteyse, topragin yapay olarak yukseltilmi§ farklihk verimliligi, kiralama sona erer ermez, dogal farklihk verimliligiyle caki§ir, ve bu yuzden rantin degerlendirilmesi, genel olarak, farkli verimlilikteki parcalan iizerinde rant saptanmasina tekabiil eder. Ote yandan, arti-kann olusumu, aktif sermayenin buyiikliigii ile belirlendigi siirece, belirli bir miktar aktif sermaye icin rant miktan, iilkenin ortalama rantina eklenir ve boylece, yeni kiracimn ekime aym entansif bicimde devam etmesi icin yeterince ser* London 1858, s. 209, cd. -Ed.
96
Karl Marks Kapital III
mayeye hukmetmesinin ortami hazirlamr. [sayfa 595] Farklihk ranti H'nin incelenmesinde, a§agidaki hususlar gene vur-gulanmahdir. Birincisi, bunun temeli ve hareket noktasi, yalnizca tarihsel aci-dan degil, ayrica herhangi bir belli zaman donemindeki hareketleri soz-konusu oldugu siirece de, farklihk ranti I’dir, yani e§it olmayan verimlilikte ve farkli yerlerdeki topraklann yanyana, ayni zamanda ekilmesidir; bir ba§ka deyi§le, toplam tanmsal sermayenin e§it olmayan boliimlerini, e§it olmayan nitelikteki toprak parcalanna, yanyana, ayni zamanda uy-gulanmasidir. Tarihsel olarak bu aciktir. Kolonilerde, kolonistlerin yatiracak pek az sermayeleri vardir; ba§hca iiretim araclan emek ve topraktir. Her aile-nin ba§i, kendisi ve akrabalan icin, kom§u kolonistler yaninda bagimsiz bir i§ alam arar. Kapitalist-oncesi iiretim tarzlannda bile, asil tanmsal durum genellikle boyle olsa gerek. Bagimsiz iiretim dallan olarak koyun cobanhgi ve sigir yetistiriciliginde, genel olarak topraktan yararlanma, azcok ortakla§adir ve bu yararlanma ta ba§tan beri oldukca yogundur. Kapitalist iiretim tarzinin hareket noktasi, iiretim araclanmn, gercekten ya da hukuken, bizzat topragi i§leyenin mail oldugu daha onceki iiretim tarzlandir, tek sozciikle, tanmla elsanati gibi me§gul olunmasidir. E§yanin dogasi geregi, bu sonuncusu, iicretliemekcilere doniisen dogrudan iire-ticiler kar§isinda, iiretim araclanmn yogunlasmasina ve bunlann sermaye-ye doniismesine ancak kademeli olarak izin verir. Kapitalist iiretim tar-zi, burada, tipik olarak ortaya giktigi olgiide, once, ozellikle koyun co-ban- ligi ve sigir yeti§tiriciliginde olu§ur. Ama bu haliyle, sermayenin nispeten kiiciik bir toprak alam iizerinde yogunla§masinda degil, atlann bakim masraflanndan ve oteki iiretim-maliyetlerinden tasarruf eden daha geni§-61cekli uretimde, ama ashnda, ayni topraga daha fazla yatinm yapmamakla kendini gosterir. Ustelik tarla tanminin dogal yasalanna uygun olarak sermaye, -burada, ayni zamanda, daha once uretilmi§ olan iiretim araclan anlaminda kullamlmaktadir- ekim, belirli bir geli§me diizeyine ulastigi ve toprak buna uygun olarak kuwetini tiikettigi zaman, topragin
ekiminde belirleyici oge haline gelir. i§lenen alan i§lenmeyen alana oranla kiiciik oldugu ve topragin giicii tiiketilmedigi siirece (ve gercek tanmin ve bit- kisel beslenmenin egemen olmasindan onceki donemde, sigir yeti§ti- riciliginin ve et tiiketiminin hiikiim surdugu sira-da durum budur), yeni gelisen iiretim tarzi, koylii iiretiminin kar§isina, esas olarak bir kapitalist icin i§lenen topragin yayginhgi ile, bir baska deyi§le, gene sermayenin daha biiyuk toprak alanlanna yaygin uygulani§i ile cikar. Bu yuzden, ba§indan beri animsanmahdir ki, farklihk ranti I, bir hareket noktasi gorevi yapan tarihsel temeldir. Ote yandan, herhangi bir belli anda, farklihk ranti Il'nin hareketi, yalnizca, kendisi de farklihk ranti Fin rengarenk te-melinden baska bir sey olmayan bir alan icinde olur. [sayfa 596] Karl Marks
597 Kapital III
ikincisi, II. bicimindeki farklihk rantinda kiracilar arasinda ser-mayenin dagihmindaki (ve kredi elde etme olanagmdaki) farklihklar da, verimlilikteki farkhliklara eklenir. Gercek imalat (maniifaktiir -c.) sanayi-inde, her i§ dah, hizla, kendi asgari i§ hacmini ve buna tekabul eden ser-mayeyi geli§tirir, bunun altinda hi? bir bireysel i§, ba§ari ile yurutiilemez. Ayni bicimde, her i§ dah, bu asgarinin ustunde, iireticiler yigimnin hiik-medecegi ve hiikmettigi, bir normal ortalama sermaye miktan gelistirir. Daha biiyiik bir sermaye hacmi, fazla-kar iiretebilir, daha kiiciik bir ha-cim, ortalama kan bile getirmez. Kapitalist iiretim tarzi, tarimda, kapita-list iiretim tarzimn klasik yurdu olan Ingiltere’de goriilebilecegi gibi, ancak yava§ca ve e§it olmayan bir bicimde geli§ir. Serbest tahil ithalati mevcut olmadigi siirece, ya da hacim kiiciik oldugu icin etkisi ancak sinirh oldugu siirece, diisuk kalitedeki topragi i§leyen ve dolayisiyla, ortalama iiretim ko§ullanndan daha kotii ko§ullar altinda olan iireticiler, piyasa-fiyatini saptarlar. Ciftcilige yatinlan ve genel olarak buna elverish olan toplam sermaye yigimnin biiyuk bir bolumii onlann elindedir. §urasi bir gercektir ki, omegin, koylii, kiiciik toprak parcasi iize-rinde daha cok emek harcar. Ama bu emek, iiretkenligin nesnel top-lumsal ve maddi kosullanndan tecrit edilmi§ emektir; bu ko§ullardan zorla kopartilan ve yoksun birakilan emektir. Bu durum, gercek kapitalist kiracilann, arti-kann bir boliimiinu maledinmelerini miimkiin kilar - eger kapitalist iiretim tarzi, tarimda da maniifaktiirde oldugu kadar e§it bir bicimde geli§seydi, en azindan bu nokta sozkonusu oldugu olciide, bu durum ortadan kalkabilirdi. Once, §imdilik bu arti-kann, toprak rantina d6nii§mesinin hangi ko§ullar altinda gerceklesebileceginin iizerinde durmadan, farklihk ranti II ile arti-kann olu§umunu ele alahm. Bu durumda ortadadir ki, farklihk ranti II, yalmzca farkli bir bicimde ifade edilmi§ olan, ama oziinde ona 6zde§ olan, farklihk ranti I’dir. QesMi toprak tiplerinin verimliligindeki degi§iklik, farklihk ranti I duru-munda, ancak topraga yatinlan sermayelerden e§it olmayan sonuclar elde edildigi olciide, yani ya e§it sermaye biiyukliiklerine, ya da orantih miktarlara gore elde edilen iiriin
miktarlan e§it olmadigi olciide etkisini gosterir. Bu e§itsizlik, ister ayni topraga ardarda yatinlan ce§itli sermaye-ler icin olsun ister farkli tipte birkac toprak parcasina yatinlan sermaye-ler icin olsun - bu, ne verimlilikteki farklihkta, ne topragin iiriiniinde hie bir degisMk yapamaz ve dolayisiyla da sermayenin daha iiretken bicimde yatinlan bolumleri icin farklihk rantinin olu§umunda hie bir degisMk yapamaz. Bu, gene, §imdi de, eskiden oldugu gibi, ayni sermaye yatin-miyla farkli verimlilik gosteren topraktir, §u farkla ki, farklihk ranti I duru-munda, ce§itli toprak tiirlerinin bunlara yatinlan toplumsal sermayenin farkli e§it parcalan icin yaptigim, burada, ayni toprak, farkli parcalar halin-de ardarda yatinlan bir sermaye icin yapar. [sayfa 597] Eger Tablo I’de [Bkz: s. 576] gosterilen, ce§itli kiracilar tarafindan
98
Karl Marks Kapital III
herbiri 2'/2 sterlinlik bagimsiz sermayeler biciminde, dort toprak tipinin, A, B, C, ve D’nin her aknna yatinlacak olan 10 sterlinlik sermayenin aynisi, bunun yerine, D’nin tek ve ayni aknna ardarda yatinlsaydi, oyle ki birinci yatinm 4 quarter, ikincisi 3, iigiincusu ve dordOncOsO 1 quarter (ya da bunun tersi bir siralama ile) getirseydi, o zaman en az iiretken olan sermayenin sagladigi quarter’in fiyati, yani = 3 sterlin, hi? farkhhk ranti getirmeyecek, ama uretim-fiyati 3 sterlin olan bugday arzina gereksinme oldugu siirece, uretim-fiyauni belirleyecekti. Ve kapitalist Oretim tarzinin hiikiim sOrdOgunO varsaydigimiza gore, oyle ki, 3 sterlinlik fiyat, genel olarak 2'/2 sterlinlik bir sermayenin getirdigi ortalama kan icerecegine gore, oteki 2'/2 sterlinlik Oc bolOmden her biri, uretimdeki farka gore arti-kar getirecektir, cOnkO bu uretim, kendi Oretim-fiyatinda degil, 2'/2 sterlinlik en az iiretken yatmmin Oretim-fiyatinda satilmaktadir; sonuncu yatinm hi? rant getirmez ve OrOnlerinin fiyati, Oretim-fiyatlari ge nel yasasi ile belirlenir. Arti-kann olusumu, Tablo I’deki gibi olacaktir. Burada bir kez daha goriilmektedir ki, farkhhk ranti II, farklihk ranti I’i onceden varsayar. 2'/2 sterlinlik bir sermayeden elde edilen, yani en kotii topraktan elde edilen asgari Oretim, burada, 1 quarter varsayil-maktadir, Aynca, 4 quarter getiren ve kiracimn 3 quarter’hk bir farklihk ranti odedigi 2'/2 sterlinden ba§ka, D tipi toprakla i§ goren kiracimn, bu ayni topraga, Upki en kotO toprak A Ozerindeki ayni sermaye gibi, yalniz-ca 1 quarter getiren 2'/2 sterlin yatirdigi da varsayilmaktadir. Bu, rant ge-tirmeyen bir sermaye yatinmi olacaktir, ?0nk0 ona yalnizca ortalama kar saglamaktadir. Ranta don0§t0r01ebilecek hi? arti-kar olmayacaktir. Ote yandan, D’deki ikinci sermaye yatinminin bu azalan OrOnO, kar ora-ni Ozerine hi? bir etki yapmayacaktir. Sanki, 2'/2 sterlin A tipi topragin ek bir aknna yeniden yatinlmi§ gibi olacaktir, bu
arti-kan ve dolayisiyla, A, B, C ve D topraklannin farklihk rantini hie bir bicimde etkilemeyecek bir durumdur. Ama, kiraci igin, D’deki bu 2'/2 sterlinlik ek yatinm, varsayimimiza uygun olarak, D’nin akn basma yapilan ba§langiQtaki 2'/2 sterlin lik yatinm kadar karh olabilecektir, bu sonuncusunun 4 quarter getirmesine kar§in, bu boyledir. Dahasi, eger herbiri 2'/2 sterlinlik iki baska yatinm, sirasiyla 3 quarter ve 2 quarter’hk ek bir OrOn getirecek olurlarsa, gene, D’deki, 4 quarter, yani 3 quarter’hk bir arti-kar getiren 2'/2 sterlinlik ilk yatinmdan gelen OrOne oranla bir azalma olmu§ olacaktir. Ama bu, yalnizca arti-kann miktanndaki bir azalma olacaktir ve ne ortalama kan ne de dOzenleyici Oretim-fiyatini etkilemeyecektir. Sonuncu durum, ancak, eger, bu azalan arti-kan getiren ek Oretim, A’daki Oretimi gereksiz kilar ve akr A’yi ekim disma atarsa, sozkonusu olacaktir. Boyle bir durumda, eger akr B, rantsiz toprak ve piyasa-fiyatinin dOzenleyicisi haline gelmi§se, akr D’deki ek sermaye yatinminin azalan Oretkenligine, Oretim-fiyatinda, ornegin 3 sterlinden Yh sterline bir d0§0§ e§lik edecektir. [sayfa 598] D’nin OrOnO §imdi = 4 + 1 + 3 + 2 = 10 quarter olacaktir, oysa Karl Marks
599 Kapital III
eskiden = 4 quarter idi. Ama B’nin duzenledigi quarter ba§ina fiyat VA sterline dii§mii§ olacakUr. D ve B arasindaki fark = 10 - 2 = 8 quarter, quarter ba§ina VA steriin uzerinden = 12 steriin olacakUr, oysa D’den gelen para-rant onceden = 9 steriin idi. Buraya bir nokta koyahm. Akr ba§ina hesaplanan rant miktan, herbiri 2'/2 sterlinlik iki ek sermayenin azalan arti-kar oranina kar§in, %33'/3 artmi§ olacakUr. Farklihk ranUnin genel olarak ve I. bicimle birle§mi§ II. bicim halinde ozel olarak, nasil son derece karma§ik birle§melere yolacacagim buradan anhyoruz, oysa omegin Ricardo, bunu, cok tekyanh olarak ve sanki basit bir sorun imi§ gibi ele almaktadir. Yukardaki durumda ol-dugu gibi, diizenleyici piyasa-fiyaUnda bir diisme ve ayni zamanda da verimli topraklardan gelen rantta yukselme olabilir, oyle ki, gerek mut-lak iiriin, gerek muUak arti-iiriin artar. (Farklihk ranU I’de, alcalan bir sira ile, akr basma muUak arU-iiriiniin sabit kalmasina ya da hatta azalmasi-na kar§in, nispi arU-iiriin ve boylece de akr ba§ina rant artabilir.) Ama ayni zamanda da, ayni topraga ardarda yapilan sermaye yaUnmlannin iiretkenligi, bunlann biiyiik bir bolumiinun daha verimli topraklara dii§mesine kar§in azahr. Belli bir goriis. acisindan -gerek ureUm, gerek-se iireUm-fiyaUari ile ilgili olarak- emegin iiretkenligi artmisUr. Ama, bir ba§ka goriis. acisindan bu azalmisUr, ciinkii arU-kar orani ve akr ba§ina arti-iiriin ayni topraktaki cesMi sermaye yaUnmlari icin azahr. Ardarda sermaye yaUnmlannin azalan iiretkenligi durumunda, yal-nizca, eger bu sermaye yaUnmlan en kotii toprak A’mn di§inda ba§kasina yapilamiyorsa, farklihk ranU H'ye, zorunlu olarak uretim-fiyatinda bir arU§ ve iiretkenlikte muUak bir azalma e§lik eder. Eger, 2'/2 sterlinlik bir sermaye yaUnmi ile 3 sterlinlik bir uretim-fiyaUnda 1 quarter veren A’mn bir akn, 2'/2 sterlinlik ek bir harcama, yani 5 sterlinlik toplam yatinm ile, yal-nizca toplam 1 >/2 quarter verirse, o zaman bu 1 >/2 quarter’m iireUm fiyaU = 6 steriin, ya da 1 quarter’inki = 4 sterlindir. Biiyuyen bir sermaye ya-tinmi ile iiretkenlikteki her azalma, burada akr ba§ina dii§en iireUmde nispi bir azalma anlamina gelecekUr , oysa, ustun nitelikte topraklar iize-rinde, bu, yalmzca fazla arti-iiriinde bir azalmayi
ifade edecekUr. Ama, e§yanin dogasi geregi, entansif ekimin gelismesiyle, yani ayni topraga ardarda sermaye yaUnmlan ile, bu, daha iyi topraklar iize-rinde daha avantajh olarak ya da daha biiyiik olciide gerceklesecektir. (Eskiden yararsiz olan bir topragin, yararh toprak haline d6nu§turuldiigu siirekli iyile§Urmeleri kastetmiyoruz.) Bu yuzden, ardarda sermaye yaUnmlannin azalan uretkenliginin ba§hca etkisi, yukarda belirtilen etki ol-mahdir. Daha iyi topragin secilmesinin nedeni, yatinlan sermayenin karh olacagi konusunda en biiyiik vaadi vermesidir; ciinkii bu toprak, yarar-lamlmaya hazir en dogal verimlilik ogelerini icermektedir. [sayfa 599] Tahil Yasalannin kaldinlmasindan sonra, Ingiltere’de ekim daha da yogun hale geldigi zaman, eski bugday topraginin biiyuk bir boliimii baska amaclara, ozellikle sigir oUaklanna aynlmi§, bugday icin en uygun
00
Karl Marks Kapital III
verimli topragin ise suyu kurutulmu§ ve ba§ka yollarla iyilestirilmisti. Boylece, bugday ekimi icin sermaye daha dar bir alanda yogunlasmisti. Bu durumda -ve en iyi topragin en biiyiik arti-uriinii ile, rantsiz toprak A’mn uretimi arasindaki biitiin olasi arti oranlan, burada, akr ba-§ina arti-iiriinde, nispiden cok mutlak bir artiste uyu§ur- yeni olu§an arti-kar (potansiyel rant) eski ortalama kann ranta d6nu§turulmu§ bir bolumunii (iiretimin eskiden ortalama kari ifade eden bir bolumunii) degil, bu bicimden ranta d6nu§turiilen ek bir arti-kan temsil eder. Ote yandan, yalnizca, tahila olan talebin, piyasa-fiyatimn A’mn iire-tim-fiyatinin ustune cikacagi olciide arttigi, oyle ki A, B, ya da herhangi bir ba§ka tiirde topragin arti-uriiniinun, ancak 3 sterlinden daha yiiksek bir fiyata arz olunabilecegi bir durumda A, B, C ve D toprak tiplerinden herhangi birine yapilan ek bir sermaye yatmmindan gelen iiriindeki azahsa, uretimfiyatindaki ve diizenleyici piyasa-fiyatindaki bir yukselme e§lik edecektir. Bu, (en azindan A’mn kalitesinde) ek A topragimn ekil-mesiyle sonuclanmaksizin ya da baska ko§ullann sonucu olan daha ucuz bir arz olmaksizin, uzun bir zaman donemi boyunca devam ettigi siirece, ba§ka her §ey e§it ise, iicretler, ekmegin fiyatindaki arti§in sonucu olarak artacak ve kar oram buna uygun olarak dusecektir. Bu durumda, artan talebin, A’dan daha dii§iik kalitedeki topragin ekime acilmasiyla mi, yoksa dort toprak tipinden herhangi birine yapilan ek sermaye yati-nmlanyla mi kar§ilandigi onemli degildir. Farklihk ranU, o zaman, azalan bir kar oram ile birlikte artacaktir. Zaten ekili olan topraklara yatmlan daha sonraki ek sermayelerin azalan iiretkenliginin, iiretim-fiyaUnda bir arti§a, kar oramnda bir diisuse ve daha yiiksek farklihk rantimn olu§masina yolacabilecegi -ciinkii, so-nuncusu, belli kosullar alUnda, Upki A’dan daha diisuk kalitedeki toprak, piyasa-fiyaUna diizenliyormu§casina her tiir toprak iizerinde artacakUr-bu tek durum, Ricardo tarafindan -farklihk ranti H'nin biitiin olu§umunu indirgedigi- tek durum, normal durum olarak nitelendirilmistir.
Eger yalnizca A tipi toprak ekilmi§ olsaydi ve ona yapilan ardarda sermaye yaUnmlanna iiriindeki orantih bir arU§ e§lik etmemi§ olsaydi, durum gene bu olacakU. O halde, burada, farklihk ranti H'nin incelenmesinde, farklihk ranti I tamamen gozden yitirilir. Ekili topraklardan gelen arzin yetersiz oldugu ve bu nedenle diisuk kalitede yeni ek toprak ekime acihncaya kadar, ya da ce§itli toprak tiir-lerine yatmlan ek sermayeden gelen toplam uretim, ancak, o zamana dek egemen olan uretim-fiyatindan daha yuksek bir uretim-fiyatinda arz edilinceye kadar, piyasa-fiyatimn, siirekli olarak iiretim-fiyaUndan [sayfa 6oo] yuksek oldugu bu durum dismda, ek sermayelerin uretkenligindeki oranUh du§u§, diizenleyici iiretim-fiyaUm ve kar oramm oldugu gibi bira-kir. Geri kalanlar icin, iic ek durum mumkundur. a) Eger A, B, C ya da D toprak tiplerinden herhangi birine yatmlan Karl Marks
601 Kapital III
ek sermaye, yalnizca A’nin iiretim-fiyatiyla belirlenen kar oramni getirir-se, o zaman, A tipi ek topragin ekilmesi durumunda olusacagmdan daha fazla hie bir arti-kar ve dolayisiyla, hicbir potansiyel rant olu§maz. b)Eger ek sermaye daha biiyiik bir iiriin getirirse, diizenleyici fiyatin ayni kalmasi ko§uluyla, ku§kusuz, yeni arti-kar (potansiyel rant) olu§ur. Durum zorunlu olarak bu degildir; ozellikle de, bu ek iiretim, A topragini ekim di§ina ve boylece de rekabet eden topraklar dizisinin disma attigi zaman, durum bu degildir. Bu durumda diizenleyici iiretim-fiyati dii§er. Eger buna iicretlerdeki bir dii§me e§lik ederse, ya da eger daha ucuz iiriin, degismeyen sermayeye onun ogelerinden bin olarak girecek olursa, kar orani yiikselecektir. Eger ek sermayenin artan iiretkenligi en iyi topraklar olan C ve D iizerinde ortaya cikmissa, artan arti-kann (ve dolayisiyla artan rantin) olu§umunun fiyaUardaki diisme ve kar oranindaki yukselme ile ne olciide birlikte gidecegi, butunuyle, artan iiretkenlik derecesine ve yeni ek sermaye miktanna bagh olacaktir. Kar orani, iicretlerde bir diisme olmaksizin, degismeyen sermaye unsurla-nnin ucuzlamasiyla da yukselebilir. c)Eger ek sermaye yatinmi azalan arti-kar ile birlikte ama ek har-camadan gelen iiriin, gene de Aya yatinlan ayni sermayeden gelen iirii-niin iizerinden bir fazla birakacak bir bicimde gercekle§irse, artan arz, A topragini ekim dismda birakmadikca, biitiin durumlar altinda yeni bir arti-kar olusumu meydana gelir. Bu, D, C, B ve A iizerinde ayni zamanda meydana gelebilir. Ama ote yandan, eger en kotii toprak A, ekim di§ina atilmi§sa, o zaman, diizenleyici uretimfiyati dii§er ve para olarak ifade edilen arti-kann ve dolayisiyla farklihk ranUnin artmasi ya da diismesi, 1 quarter azalmi§ fiyati ile arti-kan olu§turan quarterlann artan sayisi arasin-daki ili§kiye bagh olacaktir. Ama her ne olursa olsun, burada belirtmeye deger ki, ardarda sermaye yaUnmlanndan gelen arti-kann azalmasi ile, iiretim-fiyati, ilk baki§ta, yiikselecek gibi goriiliirken, bunun yerine diisebilir.
Bu azalan arti-uriinlerle ek sermaye yatinmlan, biitiiniiyle, omegin herbiri 2'/2 sterlinlik dort yeni bagimsiz sermayenin, A ve B, B ve C, C ve D arasinda verimlilige sahip ve sirasiyla l'/2, 2V3, 22/3 ve 3 quarter iiriin veren topraklara yaUnlacagi duruma tekabiil eder. Biitiin bu topraklar iizerinde, dort ek sermayenin hepsi icin arti-kar oramnin, nispeten daha iyi topraktaki ayni sermaye yatinminin arti-kar oramna oranla azalmi§ olmasina karsm, arti-kar (potansiyel rant) olu§acakUr. Ve bu dort sermayenin, D’ye mi vb. yatmldigi, yoksa D ve A arasinda mi dagitildigi onem-siz olacaktir. §imdi farklihk ranUnin iki bicimi arasinda onemli bir farka geliyorUZ. [sayfa 601] Farklihk ranti I’de, sabit uretim-fiyati ve sabit farkhhklar mevcut-ken, akr basma dii§en ortalama rant, ya da sermaye iizerinden ortalama rant orani, rant ile birlikte artabilir. Ama bu ortalama, yalnizca bir soyut-
02
Karl Marks Kapital III
lamadir. Akr ba§ina ya da sermayeye gore hesaplanan gercek rant mik-tan burada, ayni kahr. Ote yandan, ayni ko§ullar altinda, akr ba§ina hesaplanan rant (farklihk rant II) miktan, yatmlan sermayeye oranla olciilen kar orani aynikalsa da artabilir. A, B, C ve D topraklanndan herbirinde, 2>/2 sterlin yerine 5 sterlin-lik sermayenin, yani 10 sterlin yerine toplam 20 sterlinin yatinlmasiyla, uretimin iki katina ciktigim ve nispi verimliligin ayni kaldigini varsayahm. Bu, bu toprak tiirlerinden herbirinin 1 akri yerine 2 aknni ayni maliyette ekmekle ayni §eydir. Kar orani ayni kalacaktir; bunun arti-karla ya da rantla ili§kisi de ayni kalacaktir. Ama eger, A §imdi 2, B - 4, C - 6 ve D - 8 quarter getiriyorsa, uretim-fiyati gene de quarter basma 3 sterlin olarak kalacaktir, ciinkii bu arti§, ayni sermaye ile iki katina cikmi§ olan verim-lilik yuzunden degil, iki katina cikmi§ sermaye ile ayni orantih verimlilik yuzundendir. Eskiden nasil A’nin 1 quarteri 3 sterline mal oluyorduysa, §imdi de A’nin iki quarteri 6 sterline malolacaktir. Dort topragin hepsin-de kar iki katina cikacaktir, ama yalnizca yatinlan sermaye iki katina ciktigi icin. Ama, ayni oranda rant da iki katina cikmi§ olacaktir; B icin 1 yerine 2 quarter, C icin 2 yerine 4 quarter ve D icin 3 yerine 6 quarter olacaktir; ve buna uygun olarak da B, C ve D icin para-rant, §imdi, si-rasiyla 6 sterlin, 12 sterlin ve 18 sterlin olacaktir. Akr ba§ina uriin gibi, akr basma para-rant ve dolayisiyla topragin fiyati da, ki bununla para-rant sermayeye cevrilir, iki katina cikacaktir. Bu bicimde hesaplanan tahil ve para olarak rant miktan ve boylece de topragin fiyati artar, ciinkii hesa-planmasinda kullanilan olciit, yani akr, sabit buyiikliikte bir alandir. Ote yandan, yatinlan sermaye iizerinden kar orani olarak hesaplandiginda, oranfih rant miktannda hie bir degi§iklik yoktur. 18’lik rant 10’luk sermaye yatinmina gore ne ise, 36’hk toplam rant, 20’lik sermaye yafinmina gore odur. Ayni sey, her tip topragin para-rantimn ona yaUnlan sermayeye orani icin de gecerlidir; ornegin, C’de, 12 sterlinlik rant, 5 sterlinlik sermayeye gore ne ise, eskiden 6 sterlinlik rant, 2'/2 sterlinlik sermayeye gore o idi. Burada, yaUnlan sermayeler arasinda hie bir yeni farklihk dogmaz, ama yalnizca, ek sermaye, eskiden oldugu gibi ayni orantih iiriine
sahip rant getiren topraklardan birine ya da hepsine yatinldigi icin, yeni arti-karlar dogar. Ornegin eger bu iki kat yatinm, yalnizca C’de yer almi§sa, C, B ve D arasindaki sermayeye gore hesaplanan farklihk ranti ayni kalacaktir: ciinkii C’den elde edilen rant miktan iki katina ciktigi zaman, yatinlan sermaye de iki katina cikmisfir. Bu gosterir ki, uretim-fiyati, kar orani ve farklihklar degismeden kahrken (ve dolayisiyla, sermayeye gore hesaplanan arti-kar orani ya da [sayfa 602] rant orani degi§meden kahrken) akr ba§ina dii§en iiriin ve para olarak rant miktan ve, dolayisiyla, topragin fiyati yukselebilir. Ayni §ey, azalan arti-kar ve dolayisiyla rant oranlanyla, yani hala rant getiren ek sermaye harcamalarimn azalan iiretkenligiyle de meydaKarl Marks
603 Kapital III
na gelebilir. Eger 2Vi sterlinlik ikinci sermaye yatmmlari, iiretimi iki kati-na cikarmami§, B yalnizca 3>/2 quarter, C - 5 quarter ve D - 7* quarter getirmi§se, B’deki 2'/2 sterlinlik ikinci sermaye icin rant, 1 yerine yalnizca >/2 quarter, C’de - 2 yerine 1 quarter ve D’de - 3 yerine 2 quarter olacak-tir. Bu durumda ardarda iki yatmm icin rant ve sermaye arasindaki B: C: D:
Birinci 3& 6& 9&
2'/2 B: 2'/2 C: 2'/2 D:
ikinci l'/2& 3& 6&
2 2 2
oranlarsoyle olacaktir: Sermayenin nispi iiretkenliginin ve sermaye iizerinden hesaplanan arU-kann bu azalan oranina karsm, tahil ve para-rant, B’de 1 querter’dan l'/2 querter’a (3 sterlinden 4'/2 sterline), C’de - 2 querter’dan 3 querter’a (6 sterlinden 9 sterline) ve D’de - 3 querter’dan 5 querter’a (9 sterlinden 15 sterline) cikmis. olacaktir. Bu durumda ek sermayeler icin farkhhklar, A’ya yatinlan sermayeye oranla, azalmi§ olacakUr, iiretim-fiyaU ayni ka-lacakUr, ama akr basma rant ve dolayisiyla akr basma topragin fiyati art-mi§ olacakUr. §imdi farklihk ranU I’i, kendi temeli olarak ongoren farklihk ranti H'nin bile§imleri ele ahnacakUr. [sayfaeos]
* 1894 Almanca baskida: 6 quarter. -Ed.
604
Karl Marks Kapital III
KIRKBiRiNCi BOLUM FARKLILIK RANTI II - BIRINCi DURUM: URETiM-FIYATI SABIT
BURADAKI varsayim, piyasa-fiyatinin, onceden oldugu gibi, en kotii toprak A’ya yatinlan sermaye tarafindan dOzenlendigini kabul et-mektedir. I. Eger rant getiren topraklardan -B, C, D- herhangi birine yati nlan ek sermaye, yalnizca A topragi Ozerindeki ayni sermaye kadar Oretirse, yani eger yalnizca dOzenleyici Oretim-fiyatinda ortalama kar getirir, ama hie arti-kar getirmezse, o zaman rant Ozerindeki etkisi sifirdir. Her
§ey eskisi gibi kahr. Sanki A kalitesinde, yani en kotO topraktan rasgele birkac akr ekili alana eklenmi§ gibidir. II. Ek sermayeler ge§itli topraklardan herbirinin Ozerinde, bOyOklOklerine orantih olarak ek OrOn getirirler; bir baska deyi§le Oretim hacmi, her toprak tipinin ozel verimliligine gore - ek sermayenin bOyOklOgOyle orantih olarak bOyOr. Otuzdokuzuncu bolOmde asagidaki Tablo I ile i§e ba§ladik. [Bkz: s. 605, Tablo I]: Bu durumda, tabloda oldugu gibi, sermaye yatinminin bOtOn to-praklarda iki kaUna gikmasi zorunlu degildir. Ek sermaye bir ya da bir-ka? rant getiren topraga, hangi oranda olursa olsun yatinldigi sOrece, yasa aynidir. Gerekli olan tek §ey, Oretimin her toprak Ozerinde sermaye ile ayni oranda artmasidir. Burada rant, yalnizca, topraktaki artan bir [sayfa 604] sermaye yatinminin sonucu olarak ve bu arti§la orantih olarak artar. Karl Marks
605 Kapital III
TABLO I Topra Ak Serma Ka Oreti k Tipi r ye r mFiyati &
Orii Sati Kaza Rant Q Sterli n §- nc uert n ( F er Qua iyat r i ter) &
Arti Kar O ram (%)
A 1 Vh '/2 3 1 3 3 0 0 0 B 1 2'/2 '/2 3 2 3 6 1 3 120 C 1 2'/2 '/2 3 3 3 9 2 6 240 D 1 2'/2 '/2 3 4 3 12 3 9 3 Topla 4 10 12 70 30 6 18 * 1894 Almanca baskida bu sutun: %12. %24, %36. -Ed. Ve §imdi suna donusmu§tur: TABLO II
Topra Akr Sermay Ka O Oriin Sati Kaza Rant Q Ster k Tipi e r reti (Qua §- nc uert lin m rter) Fiya er -Fiy ti & ati &
Arti Kar O ram (%)
A B C D Topla
0 120 240 360
1 1 1 1 4
2'/2+2!/ 2'/2+2!/ 2!/2+2! 2!/2+2! 20
1 1 1 1
6 6 6 6
2 4 6 8 20
3 3 3 3
6 12 18 24 60
0 2 3 6 72
0 6 12 18 36
Artan sermaye harcamasinin sonucu olan ve bununla orantih olan iiriin ve ranttaki bu arti§, iiriiniin ve rantin miktan agisindan, rant getiren ayni kalitedeki toprak parQalannin ekili alanlannin artmi§ oldugu ve eskiden ayni tip topraklara yatinlan sermaye harcamasina e§it bir harcama ile ekime aSildigi zamankinin aymdir. Omegin Tablo Il'deki durumda, eger 2'/2 sterlinlik ek sermaye B, C, ve D’nin ek bir akrina yatinlmis. olsaydi, sonug ayni kalacakti. Ustelik, bu varsayim, daha iiretken bir sermaye yatinmini degil, yalnizca ayni alan iizerinde onceki basarimn aymsiyla, daha fazla bir sermaye harcamasim ifade eder. Biitiin nispi oranlar burada ayni kalmaktadir. Kuskusuz, oransal [sayfaeos] farkliliklari hesaba katmaz, salt aritmetik farkhhklari hesaba ka-tarsak, o zaman, farklihk ranti, Se§itli topraklar iizerinde degi§ebilir. 6r-negin ek sermayenin yalnizca B ve D’ye yatinlmis. oldugunu varsayahm. Bu durumda D ve A arasindaki fark = 7 quarter1 da, oysa eskiden = 3 quarter idi; B ve A arasindaki fark = 3 quarter’dir, oysa eskiden = 1 idi; C ve B arasindaki fark = - l’dir oysa
eskiden = + 1 idi vb.. Ama, e§it sermaye harcamalan icin iiretkenlik farkhligini ifade ettigi olciide, farklihk ranti I’de belirleyici olan bu aritmetik farklihk, burada tamamen onem-sizdir; ciinkii yalnizca, ce§itli toprak parcalan iizerindeki her e§it serma-
06
Karl Marks Kapital III
ye bolumu icin farklihk degismeden kahrken, farkli ek sermaye yatinm-larinin ya da ek yatinm yoklugunun bir sonucudur. III. Ek sermayeler arti-iiriin getirir ve boylece de arti-kar olu§turur, ama kendi arti§lariyla orantih olarak degil, azalan bir oranda. [Bkz: Tablo III] TABLO III Topra A Sermay Ka Oreti Oriin k Tipi kr e r m(Quarte Fiyati r) &
Sati Kaza §- nc F iyati &
Rant Q Ster uert lin er
ArtiKar O ram (%)
A B C D Topla
3 3 3 3
0 Vh 3 SV-z 10
0 90 180 330
1 1 1 1
Vh 2!/2+2! 2!/2+2! 2!/2+2! lVh
Vi 1 1 1 3
3 6 6 6 21
1 1 2+l /2 = 3+2=5 4+3'/2= 17
3 10'/2 15 22V51
0 4'/2 9 16'/ 30
Bu iiciincii varsayim durumunda da, gene ek ikinci sermaye yati-nmlannin ce§itli topraklar arasinda ayni biQimde dagitihp dagiUlmadigi; azalan arU-kar iiretiminin orantih olarak meydana gelip gelmedigi; ek sermaye yatinmlannin hepsinin, rant getiren ayni toprak tipinde olup olmadigi, ya da bunlann rant getiren degi§ik kalitedeki toprak pargalan arasinda e§it olarak mi, yoksa e§it olmayan bir bigimde mi dagitildigi onemsizdir. Biitiin bu durumlar gelistirilecek yasa igin onemsizdir. Tek varsayim, ek sermaye yatinmlannin, rant getiren
topraklardan herhangi birinin iizerinde arti-kar getirecegi, ama sermayedeki arti§ miktanna gore azalan oranda arti-kar getirecegidir. Oniimiizdeki tabloda bu azalmamn sinirlan, en iyi toprak D iizerindeki ilk sermaye harcamasinin iiriinii olan 4 quarter^ 12 sterlin ve en kotii toprak A’daki ayni sermaye harcamasinin iiriinii olan 1 quarter^ 3 sterlin arasindadir. Sermaye yatinmi I durumunda, en iyi topraktan gelen iiriin, list sinin olu§turur ve ne rant ne de arti-kar getiren en kotii toprak A’daki ayni sermaye harcamasin-dan [sayfaeoe] gelen iiriin, ardarda sermaye yatinmlannin azalan iiretken-ligi ile, arti-kar iireten toprak tiplerinden herhangi biri iizerinde ardarda sermaye yatinmlannin getirdigi iiriiniin alt sinindir. Nasil ki, varsayim II, ekili alana, daha iyi topraklardan, ayni kalitedeki toprak parcalannin eklendigi, ekili topraklardan herhangi birinin miktannin yukseldigi duru-ma tekabiil ediyorsa, varsayim III de, ce§itli verimlilik dereceleri, D’den Aya kadar, yani en iyiden en kotii topraklara kadar uzanan topraklar arasinda dagilmi§ olan ek parcalann ekildigi duruma tekabiil eder. Eger ardarda sermaye harcamalan, yalmzca D topragina yapilmissa, bunlar, D ve A arasinda, sonra D ve C arasinda, ve gene bunun gibi D ve B ara-sindaki mevcut farklihklan icerebilirler. Eger bunlann hepsi C topragina yapilmissa, o zaman yalmzca C ve A ve C ve B arasindaki farklihklan; eger yalmzca B’ye yapilmi§sa, yalmzca B ve A arasindaki farklihklan Karl Marks
607 Kapital III
icerebilirler. Ama yasa §udur: Butun bu topraklar iizerinde, rant, yatinlan ek sermaye ile orantih olarak olmasa da mutlak olarak artar. Arti-kar orani, gerek ek sermaye, gerekse topraga yatinlan top-lam sermaye gozoniinde tutulursa azalir; ama arti-kann muUak buyukliigu artar; tipki, genel olarak sermaye uzerinden azalan kar oranimn cogun-lukla muUak kar miktannda bir arti§la elele gitmesi gibi. Boylece B’ye yatinlan bir sermayenin ortalama arti-kan = sermaye uzerinden %90’dir, oysa bu, ilk sermaye harcamasi icin = %120 idi. Ama toplam arti- kar 1 quarter’dan Yh quarter’a, ya da 3 sterlinden 4'/2 sterline yukselir. Toplam rant -yatinlan sermayenin iki kata cikmi§ buyukluguyle ili§kili olarak degil de, kendi ba§ina dusuniiliirse- mutlak olarak artmisUr. Qe§itli topraklardan gelen rantlardaki farklihklar ve bunlann nispi oranlan, burada degisebilir; ama farklihklardaki bu degisme, birbirine oranla rantlardaki artism nedeni degil, bir sonucudur. IV. Daha iyi topraklardaki ek sermaye yatinmlannin, ilk yatinmlar-dan daha cok uriin getirdigi durum, daha ote bir tahlil gerektirmemek-tedir. Soylemeye gerek yok ki, bu varsayim altinda, akr basma rant artacak ve harcama hangi topraga yapilmi§ olursa olsun, ek sermayeye oranla daha cok artacaktir. Bu durumda, ek sermaye yatinmina iyile§tirmeler e§lik eder. Bu, ek bir daha az sermaye harcamasimn, ek bir daha fazla sermaye harcamasimn daha once yarattigimn aynisi, ya da ondan daha biiyuk bir etki yarattigi durumlan da icerir. Bu durum bir onceki ile tamamen 6zde§ degildir, ve aynm, biitiin sermaye yatinmlarinda onem-lidir. Ornegin eger 100, 10’luk bir kar getirirse ve eger belli bir bicimde kullanilan 200, 40’hk bir kar getirirse, o zaman, kar %10'dan %20’ye cikmistir ve bu olciide, sanki daha etkili bir bicimde kullanilan 50, 5 yerine 10’luk bir kar getiriyormu§ gibidir. Burada, kann, uretimdeki orantih bir arti§la ili§kili oldugunu varsayiyoruz. Ancak fark §udur ki, bir durum-da sermayeyi iki katina cikarmam gerekirken, otekinde, yarattigim etki, §imdiye kadar kullanilan sermaye ile iki katina cikmi§tir. 1) Eskisinin [sayfaeo?] yarisi kadar canh ve maddele§mi§
emekle, oncekinin ayni iirunii mii, yoksa, 2) ayni emekle oncekinin iki kati iiriinii mii, yoksa, 3) iki kati emekle, eski iiretimin dort katini mi iiretmi§ olmam hie de ayni sey degildir. Birinci durumda, emek -canh ya da maddelesmi§ bicimde- ser-best kalmistir ve ba§ka tiirlii kullanilabilir; sermaye ve emegi kullanma giicii artar. Sermayenin (ve emegin) serbest kalmasi, bizatihi bir zengin-lik arti§idir; bu, bu ek sermayenin birikimle elde edilmi§ligiyle tamamen ayni etkiye sahiptir, ama birikim zahmetine gerek birakmamaktadir. 100’liik bir sermayenin on metrelik bir iiriin iirettigini varsayin. 100, degi§meyen sermayeyi, canh emegi ve kan icermektedir. Boylece bir metre 10’a malolur. §imdi, eger ben, ayni 100’liik sermaye ile 20 metre iiretebilirsem, o zaman bir metre 5’e malolur. Ote yandan, eger 50’lik bir sermaye ile 10 metre iiretebilirsem, o zaman da bir metre ge-
08
Karl Marks Kapital III
ne 5’e malolur, ve onceki meta arzi yeterliyse, 50’lik bir sermaye serbest kahr. Eger 40 metre uretmek icin 200’liik bir sermaye yatirmam gereki-yorsa, o zamanda bir metre 5’e malolur. Degerin ve ayrica fiyatin belir-lenmesi, burada, sermaye harcamasiyla orantih olan uretim miktanndan ba§ka herhangi bir farklihk ayirdetmemize olanak vermez. Ama birinci durumda, ek sermaye, belki de, eger gerekli olursa, uretimi iki katina cikarmak iizere tasarruf edilmistir;* ikinci durumda sermaye serbest kalmistir;** iiciincii durumda, eski iiretken gug tarafindan saglanacagi zamanki ile ayni oranda olmasa bile, artan uretim, yalnizca yatinlan sermayenin cogalmasi ile elde edilebilir. (Bu, Birinci Kisma dahildir.) Kapitalist uretim acisindan, degismeyen sermaye kullanilmasi, her zaman,arti-degeri artirma bakimindan degil, daha cok, maliyet-fi-yatim diisurme bakimindan, degisen sermaye kullanilmasindan daha ucuzdur, - ve arti-deger yaratan ogede, emekte bile maliyet tasarrufu, diizenleyici uretim-fiyati ayni kaldigi siirece, kapitalist icin bu gorevi yeri-ne getirir ve ona kar saglar. Gercekte, bu, kapitalist uretim tarzina uygun diisen kredi geli§mesini ve ikraz sermayesinde bir bollugu ongoriir. Eger 100 sterlin yil boyunca 5 emekcinin uretimi ise, bir yandan 100 sterlin ek degismeyen sermaye; ote yandan da 100 sterlin degisen sermaye kullaninm. Eger arti-deger orani = %100 ise, o zaman, 5 emekcinin yarattigi deger = 200 sterlindir; ote yandan, 100 sterlin degismeyen sermayenin degeri = 100 sterlin ve sermaye olarak, eger faiz orani = %5 ise, belki de = 105 sterlindir. Ayni para miktarlan iiretime degismeyen sermaye degeri buyiiklukleri olarak mi, yoksa degisen sermaye degeri buyiiklukleri olarak mi suriilmelerine bagh olarak, iirettikleri iiriin acisindan cok far-kh degerler ifade ederler. Ustelik, kapitalistin goriis. acisindan metalann maliyetine ili§kin olarak su farklihk da vardir; bu para, sabit sermayeye yatinldigi olciide 100 sterlinlik degi§meyen sermayeden yalnizca [sayfaeos] a§inma ve eskime metain degerine girer, oysa iicretlere yatinlan 100 sterlin, tiimuyle, metada yeniden iiretilmelidir. Hie sermaye edinmeyen ya da ancak yuksek faiz oranlannda edinen kolonistler ve genel
olarak bagimsiz kiiciik iireticiler durumun-da, iiriiniin iicretleri temsil eden boliimii onlann geliridir, oysa kapitalist icin bu, bir sermaye yatinmi olu§turur. Bu yuzden, birinciler, bu emek harcanmasina, kendilerini her §eyden cok ilgilendiren emek-iiriiniin vaz-gecilmez 6nko§ulu goziiyle bakarlar. Ama, arti-emeklerine gelince, zorun-lu emek cikanldiktan sonra, bu, apacik bir bicimde, arti-iiriinde gercekle§ir; ve bu sonuncuyu satabildikleri anda, ya da kendileri icin kullandiklan anda, ona, kendilerine hie bir seye malolmami§ bir §ey goziiyle bakarlar, ciinkii onlara hie bir maddelesmi§ emege malolmami§tir. Onlara zenginligin yabancila§masi gibi goziiken sey, yalnizca madde* 1894 Almanca baskida: sermaye serbest kahr. -Ed. ** Ibid. : Ek sermaye tasarruf edilir. -Ed. Karl Marks
609 Kapital III
le§mi§ emek harcanmasidir. Ku§kusuz, ellerinden geldigince yiiksege satmak isterler; ama degerin alUnda ve kapitalist iireUm fiyatinin alUnda bir saU§ bile, bu kar, borclar, ipotekler vb. tarafindan onceden emilme-dikce, onlara gene kar gibi goriiniir. Ote yandan, kapitalist icin, gerek degismeyen, gerekse degisen sermaye yatinmi, bir sermaye konmasini temsil eder. Sonuncunun nispeten daha biiyiik olciide konmasi, diger §eyler ayni kalmak ko§uluyla, maliyet-fiyatini ve, gercekte, metalann degerini dusuriir. Bu yuzden, kar, yalnizca arti-emekten, dolayisiyla da yalnizca degisen sermaye kullanimindan dogarsa da, canh emek, birey olarak kapitaliste, uretim-fiyatindaki, baska her §eyden once asgariye dusuriilmesi gereken en pahah unsur gibi goriinebilir. Bu, donmu§ erne-gin nispeten daha biiyuk kullaniminin canh emege oranla, toplumsal emegin iiretkenliginde bir arti§a ve daha biiyuk bir toplumsal zenginlige i§aret ettigi gerceginin kapitalistvari tahrif edilmi§ bir biciminden ba§ka bir §ey degildir. Rekabet acisindan, her §ey boyle tahrif edilmi§ ve ba§a§agi cevrilmi§ goriiniir. UreUm-fiyatlarimn degismeden kaldigi varsayilarak, daha iyi top-raklardaki, yani B’den yukan biitiin topraklardaki ek sermaye yatmmla-n, degi§meyen, artan, ya da azalan iiretkenlikle yapilabilir. A topragi icin, eger iiretkenlik ayni kahrsa -ki bunda toprak hie rant getirmemeye de-vam eder- ve aynca eger iiretkenlik artarsa, bu, ancak varsaydigimiz ko-§ullar alUnda miimkiin olacaktir; o zaman A’ya yatinlan sermayenin bir bolumu rant getirirken, oteki getirmeyecektir. Ama eger Adaki iiretkenlik azalacak olursa, bu, olanaksiz olacakUr, ciinkii, o zaman uretim-fiyati ayni kalmayacak, yiikselecektir. Ama biitiin bu durumlarda, yani ek ser-mayelerin getirdigi arti-uriin, bu ek sermayelerle, ister orantih, ister bu orandan daha biiyuk ya da daha kiiciik olsun -bu yuzden de sermaye iizerinden arti-kar orani, bu sermaye arttigi zaman, ister sabit kalsin, ister yiikselsin, ister dii§siin, akr basma arti-iiriin ve buna uygun olan arti-kar artar ve dolayisiyla tahil ve para olarak potansiyel rant da artar. Akr ba§ina hesaplanan arti-kar ya da rantin salt miktanndaki [sayfa GOD] biiyume, yani bir sabit birime -mevcut durumda bir akr ya da bir hektar gibi belli bir toprak
miktanna- dayanilarak hesaplanmi§ artan bir miktar, artan bir oran olarak ifadesini bulur. Bundan dolayi akr ba§ina hesaplanan rantin buyiiklugu, boyle kosullar alUnda yalnizca topraga yaUnlan sermayedeki arU§in sonucu olarak artar. Elbette, bu, ureUm-fiyatlarimn ayni kaldigi varsayildiginda ve, ote yandan, ek sermayenin iiretkenligi ister degismeden kalsin, ister azalsin ya da artsin, buna bakmaksizin gercekle§ir. Bu son durumlar akr ba§ina ranUn buyiiklugunun artUgi ara-hgi degisUrir, bizzat bu arU§in varhgini degil. Bu, farkhhk ranU H'ye ozgii olan ve onu farklihk ranU I’den ayiran bir olgudur. Eger ek sermaye ya-tinmlan, zaman icinde ardarda ayni topraga yapilmak yerine, mekan icinde ardarda, uygun kalitedeki yeni ek toprak iizerine yanyana yapilmi§ olsaydi, ranUn miktan artmi§ olacakU ve onceden de gosterildigi gibi,
10
Karl Marks Kapital III
toplam ekili alandan gelen ortalama rant da artacakti, ama akr ba§ina rantin buyukliigii degil. Toplam uretimin ve arti-iiriinun miktan ve deg-eri sozkonusu oldugu olciide ayni sonuc verilmi§se, sermayenin daha kiiciik bir toprak alam iizerinde yogunlasmasi, akr ba§ina rant miktanni yiikseltir, oysa ayni ko§ullar altinda, sermayenin daha biiyiik bir alana dagilmasi, oteki ko§ullar e§it olmak kaydiyla, bu etkiyi yaratmaz. Ama kapitalist uretim tarzi ne kadar geli§irse, ayni toprak alam iizerinde sermayenin yogunlasmasi da o kadar geli§ir ve bu yiizden de, akr ba§ina hesaplanan rant o kadar cok artar. Dolayisiyla, uretim-fiyatlanmn 6zde§ oldugu, top-rak tipindeki farkhhklann 6zde§ oldugu, ve ayni miktarda sermayenin yatinldigi -ama bir iilkede, daha cok, sinirh bir toprak alam iizerinde ardarda harcamalar biciminde oldugu halde, otekinde, daha cok, daha biiyuk bir alana diizenli harcamalar biciminde yatinldigi- iki iilke veril-mi§se, toplam rant her iki iilke icin de ayni olsa bile, akr ba§ina rant ve dolayisiyla topragin fiyaU birinci iilkede daha yiiksek, ikincisinde daha diisuk olacakUr. Boylece, ranUn biiyukliigiindeki farkli-hk, burada, ce§itli topraklann dogal verimliligindeki farklihgin bir sonucu olarak aciklanamaz, kullanilan emegin miktanndaki farklihgin bir sonucu olarak da acik-lanamaz, yalnizca sermayenin yaUnldigi farkh bicimle-rin bir sonucu olarak aciklanabilir. Burada arti-iiriinden sozettigimizde, bu, her zaman, uretimin arti-kan temsil eden tarn kesri olarak anla§ilmahdir. Qogunlukla, fazla iiriin ya da arti-uriinle, uretimin toplam arti-degeri temsil eden boliimiinu ya da bazi durumlarda ortalama kan temsil eden boliimiinu kastederiz. Bu terimin rant getiren sermaye durumunda aldigi ozel anlam, daha once de goriildugu gibi, yanh§ anlamaya yolacmaktadir. [sayfaeio]
Karl Marks
611 Kapital III
KIRKiKiNCi BOLUM FARKLILIK RANTI II - IKINCi DURUM: URETiM-FIYATI DU§UYOR
URETIM-FIYATI, ek sermaye yatinmlan, degismeyen, dii§en, ya da yukselen bir uretkenlik oram ile birlikte yeraldigi zaman dii§ebilir. /. Ek Sermaye Yatmminm Uretkenligi Aym Kalir Bu yiizden, bu durumda, varsayim, iiretimin, ce§itii topraklara yatmlan sermaye ile orantih
olarak ve bunlann herbirinin kalitelerine uygun olarak arttigidir. Bu demektir ki, topraklardaki sabit farklihklar icin, arti-iiriin, artan sermaye yatinmiyla orantih olarak artar. O halde, bu durum farklihk ranUni etkileyebilecek olan A topragindaki herhangi bir ek sermaye yatinmini kapsamaz. Bu toprak igin, arU-kar orani = O'dir; boylece de, ek sermayenin iiretkenliginin ve dolayisiyla arU-kar oranimn ayni kaldigini varsaydigimizdan = 0 olarak kalir. Ama bu ko§ullar altinda diizenleyici iiretim-fiyati ancak dii§ebilir, Siinkii bu, A’nin uretimfiyati degil, bir sonraki iyi topragin, B’nin, ya da diizenleyici durumuna gelen A’dan daha iyi herhangi bir topragin iire-tim-fiyatidir; oyle ki, sermaye A’dan, ya da belki de, eger C’nin iiretimfiyati, diizenleyici uretim-fiyati haline gelirse, A ve B’den cekilir ve boylece C’den asagi durumda olan biitiin topraklar, tahil iireten topraklar [sayfaem
12
Karl Marks Kapital III
arasindaki rekabetin di§ina atilir. Bunun 6nko§ulu, varsayilan ko§ullar altinda, ek sermaye yatinmlanndan gelen ek iiriiniin talebi kar§ilamasidir, oyle ki, dii§iik kalitedeki A topragindan vb. gelen uriin, tarn bir arzin ye-niden kurulmasi icin gereksiz hale gelir. O halde, omegin Tablo H'yi ele alalim, ama oyle bir bicimde ele alahm ki, 20 quarter yerine 18 quarter talebi kar§ilasin. A topragi iiretim di§i kalacaktir. B* ve onun quarter ba§ina 30 §ilinlik uretim-fiyati diizen-leyici olacaktir. Bu durumda, farklihk ranti §u bicime biiriiniir [Tablo: IV] TABLO IV Tablo H'ye oranla, toprak ranti, boylece, 36 sterlinden 9 sterline
Toprak Tipi
Akr
B1 C1 D 1 Toplam \3
Oret imSermaye Kar 51 55 15
6 1 6 1 6 3
18
TahilOriin Quarte Kaza Rant (Quart r nc (Quer 0 er) Ba§in 4 Vh 6 24 6 Vh 9 6 8 Vh 12 18 27
Para Rant 0 3 6 9
ArtiKar Oram (%) 0 60 120
ve tahilda 12 quarter’dan 6 quarter’a dii§mii§ olacaktir; toplam iiretim yalnizca 20’den 18’e, 2 quarter dii§mii§ olacaktir. Sermaye iizerinden hesaplanan arti-kar oram, iicte-bire, yani %180’den %60’a dii§mii§ olacaktir.** Boylece, burada, uretim-fiyatindaki bir dii§ii§e, tahil ve para olarak ranttaki bir azalma e§lik etmi§tir. Tablo I’e oranla, yalnizca para-rantta bir azalma vardir; her iki durumda da, tahil-rant 6 quarter’dir; ama bir durumda bu = 18 sterlin, otekinde ise 9 sterlindir. C*** topragi icin, tahil-rant, Tablo I ile kar§ila§-tinldiginda ayni kalmi§tir. Gercekte, ayni bicimde hareket eden ek ser-mayenin sonucu olan ek iiretim yuziindendir ki, Adan gelen iiriin, piya-sa-di§i birakilmi§, ve dolayisiyla A topragi, rekabet icindeki bir iiretim ogesi olarak safdi§i edilmi§tir ve bu gercek yuziindendir ki, eskiden dii§iik kaliteli A topraginin oynadigi roliin aynisini daha iyi B topraginin oynadigi yeni bir farklihk ranti I olu§mu§tur. Dolayisiyla, bir yandan B’den gelen rant ortadan kalkmi§tir; ote yandan ise, ek sermaye yatinmi [sayfa 6i2] B’den gelen rant ortadan kalkmistir; ote yandan ise, ek sermaye ya-tinmi ile B, C ve D arasindaki farklihklarda -varsayimimiza uygun olarak- hie bir degisme olmamistir. Bu nedenle, iiretimin ranta donii§-tiirulmu§ olan boliimii azalmi§tir. Eger, yukardaki sonuc -A di§inda tutulmusken talebin kar§ilan-masi- muhtemelen, C ya da D’deki, ya da her ikisindeki sermayenin iki katindan fazlasinin yatinlmasiyla ba§anlmi§ olsaydi, o zaman sorun far* 1894 Almanca baskida: D. -Ed. ** Ibid.: yanyanya, %180’den %90’a,-£rf. ** 1894 Almanca baskida: C ve D topragi igin. -Ed.
Karl Marks Kapital III
613
kh bir biSime biiriinecekti. Ornegin, eger uSuncii sermaye yatinmi, C’ye yapilmi§sa [Bkz: Tablo IVa.] Bu durumda, Tablo IV ile kar§ila§tinldigmda, C’den gelen iiretim 6 quarter’dan 9 quarter’a, arti-uriin 7 quarter’dan 3 quarter’a ve para-rant 3 sterlinden 4>/2 sterline yiikselmi§tir. Ote yandan, bu sonuncunun 12 sterlin oldugu Tablo II* ve 6 sterlin oldugu Tablo I ile kar§ila§tinldiginda, para-rant azalmi§tir. Tahil olarak toplam rant = 7 quarter’dir ve Tablo H'ye oranla (12 quarter) dii§mii§ ve Tablo I’e oranla (6 quarter) yiik-selmi§tir; para olarak (10'/2 sterlin) her ikisine de oranla (18 sterlin ve 36 sterlin) dusmiisWr. Eger 2'/2 sterlinlik iisiincii sermaye yatinmi, B topragi iizerinde kullamlmi§ olsaydi, varsayimimiza gore, ardarda yatinmlar ayni toprak iizerinde hi? bir farklihk dogurmadigma ve B topragi hi? bir rant getir-medigine gore, bu, gergekten de iiretimin miktanni degisUrecek, ama ranti etkilemeyecekti. TABLO IVa
Toprak Tipi
Akr
3
B1 C D Toplam
Quarte
Oreti mSermaye Kar 5
Ba§ina (Quarter) Sati§-Fiyati
6 21 1 VA 6
VA 5 IT A
r Oriin
3'A
9
VA VA ■s 21 VA
ArtiP ara- Kar Oram (%) 10'A 0 Kaza Tahil- 0 nc Rant 4'/2 60 (Quert 6 120 6 0 131/ 3 12 4 31'A 7
Ote yandan eger iiSuncu sermaye yatirimimn, C yerine D iizerinde oldugunu varsayarsak, §unu elde ederiz [Bkz: s. 614, Tablo: IVb] Burada yatinlan sermaye 10 sterline kar§i yalnizca 17'/2 sterlin olmasina, yani iki kaU olmamasina karsm, toplam iiriin 22 quarter ’dir, Tablo I’dekinin iki katindan fazladir. Tablo H'de yaUnlan sermayenin [sayfa 6i3] daha biiyiik - yani 20 sterlin olmasina kar§in, toplam iiriin de Tablo H'dekinden 2 quarter daha buyuktur. TABLO IVb
Toprak Tipi B1 C1 D Toplam
Akr
Para Serm Ka Oreti Oriin Quarter Kaza Tahilaye r m- (Qua Ba§ina nc RantRant 0 Fiyat rter) Sati§(Quert 5 1 6 4 114 6 0 39 5 1 6 6 114 9 2 11 VA V 9 12 114 18 6 IVA 3' 21 22 33 8
Arti Kar 0 60 120
* 1894 Almanca baskida: I. -Ed.
614
Karl Marks Kapital III
Tablo I ile kar§ila§tinldiginda, D topragindan gelen tahil-rant 3* quarter’dan 6 quarter’a giktigi halde, para-rant, 9 sterlin olarak ayni kalmistir. Tablo II ile kar§ilastirildigmda, D’den gelen tahil-rant aynidir, yani 6 quarter’dir, ama para-rant 18 sterlinden 9 sterline du§mii§tur. Toplam rantlan kar§ila§tmrsak, Tablo IVb’deki tahil-rant = 8 quarter, Tablo I’dekinden = 6 quarter, ve Tablo IVa’dakinden = 7 quarter, daha buyiiktur; ama Tablo H'dekinden = 12 quarter, daha kiiguktiir. Tablo IVb’deki para-rant = 12 sterlin, Tablo IVa’dakinden = IOV2 sterlin, daha biiyiik ve Tablo I’dekinden = 18 sterlin, ve Tablo H'dekinden = 36 sterlin daha kiiguktur. Toplam rantin, Tablo IVb’deki kosullar altinda (B’den gelen ran-tin safdi§i edilmesiyle), Tablo I’dekine e§it olmasi iSin, 6 sterlinlik daha fazla arti-uriine, yani yeni uretim-fiyati olan 1 V2 sterlin iizerinden 4 quarter’a gereksinmemiz vardir. O zaman, Tablo I’deki gibi, gene 18 sterlinlik bir toplam rant elde ederiz. Gereken ek sermayenin buyiiklugu, onu, C’ye ya da D’ye yatirmamiza, ya da ikisi arasinda boliisWrmemize gore degisecektir. C’de, 5 sterlinlik sermaye 2 quarter'^ arti-iiriin getirir; dolayisiyla 10 sterlinlik ek sermaye 4 quarter^ ek arti-uriin getirir. D’de, burada varsayilan ko§ullar altinda, yani ek sermaye yatinmlannin iiretkenliginin ayni kalmasi ko§ulunda, 4 quarter^ ek tahil-rant iiretmek iSin, 5 sterlinlik ek sermaye yetecektir. O zaman, asagidaki sonuglan elde ede-cegiz. (Bkz: s. 615, tablo IVe, IVd.) Toplam para-rant, ek sermayelerin sabit uretim-fiyatiarinda yati-nldigi Tablo H'dekinin tarn yansi olacaktir. [sayfaen] TABLO IVe
Topra Ak Sermay Ka Oreti Oriin Sati§ Kaza Rant Quert Ster k Tipi r e r m(Qua nc er lin Fiyati rter) Fiyati & &
Arti Kar O ram (%)
B 1 C 1 D 1 Topla
0 60 120
5 15 714 27'A
1 3 11 5
6 18 9 33
4 18 12 34
V/2 VA VA
6 27 18 51
0 6 6 12
0 9 9 18
TABLO IVd Topra Ak Sermay Ka Oreti Oriin Sati§ Kaza Rant Quert Ster k Tipi r e r m(Qua nc er lin Fiyati rter) Fiyati & &
ArtiKar Oram (%)
B 1 C 1 D 1 Topla
0 60 120
5 5 ] 12 /2 22'A
1 1 21 4'
6 6 15 27
* 1894 Almanca baskida: 2. -Ed.
4 6 20 30
114 114 114
6 9 30 45
0 2 10 12
0 3 15 18
Karl Marks
615 Kapital III
En onemli §ey, yukardaki tablolari Tablo I ile kar§ila§tirmaktir. Goriiriiz ki, uretim-fiyati yanyanya, yani quarter ba§ina 60 §ilinden 30 §iline diismiisken, toplam para-rant, ayni, yani = 18 sterlin kalmi§tir, ve tahil-rant buna uygun olarak iki katina, 6 quarter’dan 12 quarter’a cikmisUr. B iizerinde rant yokolmu§tur; C iizerinde, para-rant, IVc’de yanyanya artmi§, ama IVd’de yanyanya dusmiistor; D iizerinde IVe’de ayni, = 9 sterlin kalmi§ ve IVd’de 9 sterlinden 15 sterline cikmistir. Ure-tim 10 quarter’dan IVc’de 34 quarter’& ve IVd’de 30 quarter’& cikmistir; kar ise, 2 sterlinden, IVc’de 5>/2 sterline ve IVd’de 4>/2 sterline cikmistir. Toplam sermaye yatmmi, bu durumda 10 sterlinden 27'/2 sterline, ve otekinde 10 sterlinden 22'/2 sterline cikmistir; yani her iki durum-da da iki katindan fazla artirastir. Rant orani, yani yatinlan sermaye iizerinden hesaplanan rant, lVten IVd’ye kadar biitiin tablolarda her toprak tiirii icin her yerde ayindir - ki bu, zaten, ardarda iki sermaye yatinmimn iiretkenlik oraninin her toprak tipi icin ayni kaldigi varsayi-miyla ifade edilmistir. Ama Tablo I’e oranla, bu oran, gerek biitiin toprak turlerinin [sayfa eisi ortalamasi, gerek tek tek bunlann herbiri icin, dusmiistor. Tablo I’de bu, ortalama olarak = %180 oldugu halde, IVc’de = 18 : 27'/2 x 100 = %657,„ IVd’de = 18 : 22'/2 x 100 = %80’dir. Akr ba-§ina ortalama para-rant artmistir. Onceden, Tablo I’de, dort aknn tii-miinden, akr ba§ina ortalama 4'/2 sterlin oldugu halde, IVc ve IVd’de bu, iic akr iizerinde, akr basma 6 sterlindir. Rant getiren toprak iizerinde, eskiden ortalamasi 6 sterlin oldugu halde, bu, §imdi akr ba§ina 9 sterlindir. Demek ki, akr ba§ina rantin para-degeri artirastir ve §imdi eskiden temsil ettiginin iki kati kadar tahih temsil etmektedir; ama, \2 quarter’hk tahil-rant, §imdi, sirasiyla 34 ve 30* quarter'hk toplam uretimin yansin-dan az oldugu halde, Tablo I’de, 6 quarter, 10 quarter’hk toplam uretimin %'ini temsil eder. Dolayisiyla toplam uretimin tarn kesri olarak rantin diismiis. olmasina ve aynca yatinlan sermaye iizerinden hesaplanan rantin dusmiis. olmasina karsm, rantin akr ba§ina hesaplanan para-degeri yiikselmi§tir ve bir iiriin olarak degeri daha da yiikselmistir. Eger Tablo IVd’de, D topragini ele ahrsak, goriiriiz ki, burada sermaye harcamasina tekabiil eden uretim-fiyati = 15
sterlindir, ki bunun 12'/2 sterlini yatinlan sermayedir. Para-rant = 15 sterlindir. Tablo I’de, ayni D topragi icin, uretim-fiyati = 3 sterlin, yatinlan sermaye = 2'/2 sterlin, ve para-rant = 9 sterlin idi; yani sonuncusu, uretim-fiyatinin iic kati ve sermayenin he-men hemen dort kati idi. Tablo IVd’de, D icin 15 sterlin olan para-rant, uretim-fiyatina tarn e§ittir ve sermayeden yalnizca >/2 buyuktur. Gene de, akr ba§ina para-rant 2/3 buyuktur, yani, 9 sterlin yerine 15 sterlindir. Tablo I’de 3 quarter’hk tahil-rant = 4 quarter’hk toplam iiriiniin %'udur; Tablo IVd’de, bu, 10 quarter ya da D’nin akn ba§ina diisen toplam iiriiniin (20 quarter) yansidir. Bu gostermektedir ki, akr ba§ina rant, toplam iiriiniin * 1894 Almanca baskida: 33 ve 27. -Ed.
16
Karl Marks Kapital III
daha kiiciik bir tarn kesrini olu§turmasina ve yatinlan sermayeye oranla dusmiis. olmasina kar§in, akr ba§ina rantin para-degeri ve tahil degeri artabilir. Tablo I’de toplam iiriiniin degeri = 30 sterlin; rant = 18 sterlin ya da onun yansindan fazladir. IVd’de toplam iiriiniin degeri = 45 sterlindir - ki bunun 18 sterlini ya da yandan azi ranttir. §imdi, fiyatta quarter ba§ina 1 >/2 sterlinlik dii§ii§e, yani %50’lik bir dii§ii§e kar§in, ve rekabet eden topraklann 4 akrdan 3 akra dii§mesine kar§in, akr ba§ina hesaplanan, gerek tahilrant, gerek para-rant artarken, toplam para-rantin ayni kalmasinin ve toplam tahil-rantin iki katina cik-masimn nedeni, daha fazla quarter^ arti-iiriin iiretilmesidir. Tahihn fi-yati %50 dii§er ve artiiiriin %100 artar. Ama bu sonucun elde edilmesi icin, varsaydigimiz ko§ullar altinda toplam iiretim uc katina cikmahdir ve iistiin topraklardaki sermaye yatinmi, iki katindan fazla artmahdir. Bu sonuncunun hangi oranda artmasi gerektigi, her toprak tipine yatinlan sermayenin iiretkenliginin, onun biiyiikliigiiyle orantih olarak arttigi dai-ma varsayihrsa, her, §eyden once, ek sermaye yatinmlannin daha iyi [sayfaeie] ve en iyi topraklar arasindaki dagihmina baghdir. Eger uretim-fiyatindaki dii§ii§ daha kiiciik olsaydi, ayni para-ranti uretmek icin daha az ek sermaye gerekecekti. Eger A topragini ekim disma atmak icin gerekli olan arz -ve bu yalnizca A’nin akn ba§ina dii§en iiretime degil, aynca A’nin turn ekili alan icindeki payina da baghdirboylece, eger bu amac icin gerekli olan arz, ve bu nedenle, Adan daha iyi topraklarda gerekli olan ek sermaye yatinmi miktan da daha biiyuk olsaydi, o zaman, oteki kosullar ayni kalmak kaydiyla, B topraginin para ve tahil-rant getirir olmaktan cikmasina kar§in, para ve tahil-rantlar daha dacok artacakti. Eger Adan cikarUlan sermaye = 5 sterlin olsaydi, bu durum icin kar§ila§tmlacak tablolar, Tablo II ve Tablo IVd olacakti. Toplam iiretim 20 quarter’dan 30, quarter’a yiikselecekti. Pararant yalnizca yan buyiiklukte, ya da 36 sterlin yerine 18 sterlin olacakti; tahil-rant, ayni, yani 12
quarter olacakti. Eger, D iizerinde, 27'/2 sterlinlik bir sermayeyle, 44 quarter = 66 sterlinlik -D’nin eski oranina uygun olarak 2'/2 sterlinlik sermaye basma 4 quarter- bir toplam iiriin iiretebilseydi, toplam rant, bir kez daha, Tablo H'de elde edilen diizeye ula§acakU, ve tablo, asagidaki gibi goriine-cekti: Toprak Sermay Oretim TahilParaTipi e5 (Quarte Rant Rant B 4 0 0 C 5 6 2 3 D 2VA 44 22 33 Toplam 3Vh 54 24 36 Toplam iiretim, Tablo H'deki 20 quarter’a kar§i 54 quarter olaKarl Marks
617 Kapital III
cakti ve para-rant ayni = 36 sterlin olacakti. Ama toplam sermaye 37'/2 sterlin olacakti, oysa bu, Tablo H'de = 20 idi. Toplam yatinlan sermaye hemen hemen iki katina cikacakken, iiretim, yakla§ik olarak, uc katina cikacakti; tahil-rant iki katina cikacak ve para-rant ayni kalacakti. De-mek ki, eger -iiretkenlik ayni kahrken- rant getiren daha iyi topraklarda-ki, yani A’dan daha iyi butun topraklardaki ek para-sermaye yatinminin bir sonucu olarak fiyat diiserse, o zaman, toplam sermaye, iiretim ve tahil-rantla ayni oranda artmama egilimine sahiptir; boylece, tahil-rantta-ki arti§, dii§en fiyat yuziinden ortaya cikan para-rant kaybim kar§ilayabilir. Ayni yasa, aynca, D’ye degil, C’ye, yani daha fazla rant getiren topraklar yerine daha az rant getiren topraklara daha cok sermaye yatinldikca, yatinlan sermayenin orantih bir bicimde biiyiik olmasi geregi ile de ken-dini ortaya koyar. Sorun, yalnizca §udur: para-rantin ayni kalabilmesi [sayfaei?] ya da yukselebilmesi icin, belli bir miktarda ek arti-uriin uretilm-elidir, ve arti-urun getiren topraklann verimliligi ne kadar biiyukse, bu, o kadar az sermaye gerektirecektir. Eger B ve C, ve C ve D arasindaki farklihk daha da biiyukse, daha az ek sermaye gerekli olacaktir. Kesin oran, 1) fiyattaki diisus. orani, bir baska deyi§le, §imdi rant getirmeyen B topragi ile, eskiden rant getirmeyen toprak olan A arasindaki farklihk tarafindan; 2) B’nin iistiindeki daha iyi topraklar arasindaki farklihklann orani tarafindan; 3) yeni yatinlan ek sermaye miktan tarafindan; ve 4) bunun, ce§itli kalitedeki topraklar arasinda dagihmi tarafindan belirlenir. Gercekte, goriiyoruz ki, bu yasa, yalnizca, birinci durumda zaten gosterilmis. olan seyi ifade etmektedir: Uretim-fiyati verildigi zaman, buyiiklugu ne olursa olsun, rant, ek sermaye yatirimimn bir sonucu olarak artabilir. Ciinkii, A’mn safdi§i edilmesi yuziinden §imdi B’nin en kotii toprak ve quarter basma Yh sterlinin yeni uretim-fiyati oldugu bir durumda, yeni bir farklihk ranti I’e sahip bulunuyoruz. Bu, Tablo II icin oldugu kadar, Tablo IV icin de gecerlidir. Ba§langic noktamizin A yerine B topragi olmasi ve uretim-fiyatimizin 3 sterlin yerine Vh sterlin olarak ahnmasi di§inda, bu, ayni yasadir.
Burada onemli olan sey §udur: Sermayeyi A topragindan cekmek ve arzi onsuz yaratmak icin, §u ya da bu kadar sermaye gerekli oldugu olciide, goriiriiz ki, butun toprak parcalannda olmasa da, en azindan bazilannda ve ekili toprak parcalannin ortalamasi sozkonusu oldugu siire-ce, buna, degismeyen, yukselen, ya da alcalan bir akr ba§ina rant eshk edebilir. G6rmii§tuk ki, tahil-rant ve para-rant, birbirleriyle tek tiir bir ili§ki siirdiirmezler. Tahil-rantin hala ekonomide bir onem ta§imasi, yalnizca gelenekler yuziindendir. Bunun gibi, pekala gosterilebilir ki, 6r-negin, bir fabrikator, 5 sterlinlik kan ile, onceden 10 sterlinlik bir karla satin alabileceginden cok daha fazla iplik satin alabilir. Bu her durum ve kosulda gosterir ki, sayin toprakbeyleri, ayni zamanda, imalatci kurulu§lann, §eker rafinerilerinin ve alkol damitim evlerinin vb. sahipleri ya da hissedarlan olduklan zaman, kendi hammaddelerinin ureticileri
18
Karl Marks Kapital III
olmak sifatiyla, para-rant du§tugu zaman bile, gene onemli bir kar sagla-yabilirler.34 //. Ek Sermayenin Azalan Uretkenlik Oram Demin ele ahnan durumda oldugu gibi, bu durumda da, iiretim-fiyati, ancak A’dan daha iyi topraklardaki ek sermaye yatmmlan A’dan gelen iiretimi gereksiz kildigi ve bu yiizden sermaye A’dan gekildigi, [sayfa 6i8] ya da A oteki iiriinlerin iiretimi igin kullamldigi zaman diisebildigi olgude, bu, soruna, yeni hi? bir sey getirmemektedir. Bu durum yukar-da aynntih olarak tarti§ilmi§ bulunuyor. Akr ba§ina tahil ve para olarak rantin artabilecegi, azalabilecegi ya da degi§meden kalabilecegi gosterilmisti. Kar§ila§tirmalan yaparken, kolayhk olsun diye, asagidaki tabloyu veriyoruz [Tablo IV]: TABLO IV Topra Ak Serma Ka Quarter Orun Tahil- Para- Artik Tipi r ye r Ba§ina (Qua Rant Rant Kar Oretim rter) (Quer (Sterl Oram A 1 Vh Vi 3 1 0 0 0 B 1 2V-2 V2 V/2 2 1 3 120% C 1 Vh V2 13 3 2 6 240% D 1 Vh Vi / 4 3 9 360% Topla 4 10 10 6 18 1 m 80% §imdi, B, C ve D’nin, azalan bir uretkenlik oraninda sagladiklan 16 quarter'hk bir miktann A’yi ekim di§inda tutmaya yettigini varsayahm. Boyle bir durumda Tablo III, a§agidakine donii§ur [Tablo V]:
TABLO V Topra k Tipi B C D Topla m
Ak r 1 1 1 3* **
Sermay Ka e r 2!/2+2!/ 1 2!/2+2!/ 1 2!/2+2!/ 1 15
Orun (Quarte 2+l1/2 3+2=5 4+3'/2=7 16
Sati§ l55/7 l5 /7 l /7
Kaza ncS 6 877 12% 27 3/7
TahilRant 0 l'/2 4 5%
ParaRant 0 276 7 6 /7 977
Arti-Kar Oram 0 3 %51 /7 %137'/ 7* %942l7 Ortalama
* 1894 Almanca baskida: 512/5. -Ed. ** lbid.:m\/S. -Ed. *** Ibid.: 4. -Ed. **** Burada, VI., VII., VIII., IX. ve X. Tablolardaki gibi hig rant getirmeyen toprak hesaba katilmami§nr. -Ed. 34 Yukardaki, IVa’dan IVd’ye kadar olan tablolar yeniden hesaplanmahdir. giinku bunlann Karl Marks
619 Kapital III
Burada, ek sermayenin azalan bir uretkenlik oraninda, ve ce§itli toprak tipleri icin degisen bir azalmada, duzenleyici uretim-fiyati 3 ster-linden l5/7 sterline dusmiistor. Sermaye yatinmi, yan yanya -10 sterlin-den 15 sterline- yiikselmisUr. Para-rant, hemen hemen yan yanya [sayfa 6i9] -18 sterlinden 93/7 sterline dii§mu§tur, ama tahil-rant, yalnizca >/12 oraninda -6 quarter1 dan 5>/2 quarter’a- dusmu§tiir. Toplam iiretim 10’dan 16’ya, ya da %60 oraninda yiikselmistir. Tahil-rant, toplam iiriiniin iictebi-rinden biraz azini olu§turmaktadir. Yatinlan sermayenin para-ranta orani 15 : 93/7’dir, oysa eskiden bu oran 10 : 18 idi. ///. Ek Sermayenin Artan Uretkenlik Orani Bu, bu bolumun ba§indaki, uretkenlik orani aym kahrken uretim-fiyatimn diisWgu Degiske I’den, yalnizca, A topragim di§arda birakmak icin belli bir miktar ek iiriin gerektiginde, bunun burada hizh olmasiyla aynhr. Ek sermaye yatirimlarimn artan iiretkenliginde oldugu gibi dii§en iiretkenliginde de, yaratilan etki, yatinmlann ce§itli topraklar arasindaki dagihmina uygun olarak degisebilir. Bu degisen etki, farklihklan denge-ledigi ya da vurguladigi olciide, daha iyi topraklann farklihk ranti ve bundan dolayi da toplam rant, zaten farklihk ranti I’de oldugu gibi, dusecek ya da yukselecektir. Diger bakimlardan, hersey, A ile birlikte di§arda birakilan toprak alaninin ve sermayenin buyuklugune, ve talebi kar§ilayacak ek uriinu iiretmek icin, yiikselen bir uretkenlik halinde, gerekli olan artan sermayenin nispi buyuklugune baghdir. Burada incelenmeye deger olan ve gercekten de bizi bu farklihk kannin farklihk rantina d6nii§turulme yolunun ara§tinlmasina geri gotii-ren tek nokta§udur: Uretim-fiyatinin aym kaldigi birinci durumda, A’ya yaUnlabilecek olan ek sermaye, farklihk rantina etki yapmaz, ciinkii A topragi, eskiden oldugu gibi hie bir rant getirmez, uriinunun fiyati aym kahr ve piyasayi diizenlemeye devam eder.
Uretkenlik orani aym kahrken, iiretim-fiyatinin du§tiigu ikinci durumda, Degiske I’de, A topragi zorunlu olarak disarda birakilacaktir. Degi§ke II icin (diisen uretkenlik orani durumunda dii§en iiretim-fiyaU) bu daha da gecerlidir. giinkii tersi durumda A topragina yatinlan ek hepsinde bir hesaplama hatasi vardir. Bu durum, bu tablolardan gikartilan teorik sonuglan etkilememi§se de, kismen, akr ba§ina iiretim igin oldukga biiyiik sayisal degerler getirmi§tir. Bunlara bile ilke olarak kar§i gikilamaz. Butiin kabartma ve topografik haritalarda, dij§ey igin, yatay igin olandan gok daha biiyiik bir olgek segmek adettir. Ama gene de, herhangi biri, tanmci duygulannin bu yiizden incindigini du§iiniirse, akr sayisini onu tatmin edecek herhangi bir sayisal degerle garpmakta serbesttir. Aynca, Tablo I’de, 1, 2, 3, 4 quarter yerine, akr basma 10,12, 14, 16 bushel (8 bushel = 1 quarter) segilebilir, oteki tablolardaki elde edilen sayisal degerler olasihk sinirlan iginde kalacaktir; sonucun, yani rant artismin sermaye artisma oraninin tamamen ayni oldugu goriilecektir. Bir sonraki boliimde yayinlayanin dahil ettigi tablolarda boyle yapilmi§tir. -F. E.
20
Karl Marks Kapital III
sermaye uretim-fiyatini artirmak zorunda kalacaktir. Ama, burada, ek sermayenin iiretkenliginin artmasi yuziinden uretim-fiyatimn diistiigii ikin-ci durumun Degiske IH'unde, bu ek sermaye, bazi kosullar altinda, daha iyi topraklara oldugu gibi, A topragma da yatmlabilir. 2'/2 sterlinlik bir ek sermayenin A topragma yatmldigi zaman 1 quarter yerine Yh quarter iirettigini varsayahm. [Bkz: s. 621, Tablo VI.] TABLO VI Topra A Sermay Ka Oreti Oriin k Tipi kr e & r m(Quart Fiyati er) &
Sati Kaza Rant Quer Ster §- nc ter lin F iyat i &
Arti Kar O ram (%)
A B C D
27,, 27,, 27„ 27„
0 120 240 360 240
1 1 1 1
2'/2+2!/ 2'/2+2!/ 2'/2+2!/ 2!/2+2'/ 20
1 1 1 1 4
6 6 6 6 24
1 + 12 2+23/5=4 3+3 /5=6 4+475=8 22
6 12 18 24 60
0 275 475 675 13'l5
6 12 18 36
Temel Tablo I ile kar§ila§tinlmaktan baska, bu tablo, iki kathk bir sermaye yatmminin, sermaye yatmmina orantih olan sabit bir iiretken-likle birlikte gittigi Tablo II ile de kar§ila§tinlmahdir. Varsayimimiza uygun olarak, diizenleyici iiretim-fiyaU diiser. Eger bu, sabit, = 3 sterlin
kalacak olsaydi, o zaman eskiden yalnizca 2'/2 sterlinlik bir sermaye ile hi? bir rant getirmeyen en kotii toprak A, §imdi, daha kotii toprak ekime sokulmaksizin rant getirecekti. Bu, yatinlan ilk [sayfa 620] sermaye, igin degil, sermayenin yalnizca bir boliimii icin bu topragin iiretkenligindeki bir artis. nedeniyle olacakU. Ilk 3 sterlinlik iire-tim-fiyati 1 quarter getirir; ikincisi 175 quarter getirir; ama 2'/5 quarter'^ tiim iiriin, §imdi ortalama fiyaU iizerinden saUlmaktadir. Ek sermaye ya-tinmiyla,uretkenlik oram arttigina gore, bu bir iyilestirmeyi ongoriir. Bu iyile§tirme akr ba§ina yaUnlan sermayede genel bir arti§tan (daha fazla giibre, daha fazla mekaniklesmis. emek, vb.) olusabilir, ya da oyle olabi-lir ki, nitelik olarak farkh, daha iiretken bir sermaye yaUnminin ortaya cikanlmasi, eger miimkiinse, yalnizca bu ek sermaye aracihgiyla miim-kiin olur. Her iki durumda da, akr ba§ina 5 sterlinlik sermaye yatinmi 275 quarterly, bir iiriin getirir, oysa bu sermayenin yansinin, yani 2'/2 sterlinin yatinlmasi, yalnizca 1 quarter^ iiriin getirir. A tipi topraktan onemli bir alan, akr basma yalnizca 2'/2 sterlinlik bir sermaye ile ekil-meye devam edildigi siirece, A topragindan gelen iiriin, gecici pazar ko-§ullanna bakilmaksizin, yeni ortalama fiyat yerine, ancak daha yuksek bir uretim-fiyati iizerinden satilmaya devam edilebilirdi. Ama, akr ba§ina 5 sterlinlik sermaye bicimindeki yeni ili§ki ve dolayisiyla da iyile§tirilmi§ yonetim evrensel hale gelir gelmez diizenleyici uretim-fiyati 2%, sterline dii§mek zorunda kalacaktir. Sermayenin iki boliimii arasindaki, farkhhk ortadan kalkacaktir, ve o zaman, ashnda, bir akrhk A topraginin yalnizca Karl Marks
621 Kapital III
2'/2 sterlinlik bir sermaye ile ekilmesi anormal olacak, yani yeni uretim ko§ullanna uymayacaktir. Bu durumda, aym akra yatmlan sermayenin farkli bolumlerinin getirdigi iiriinler arasinda artik bir farklihk olmaya-cak, ancak akr ba§ina yeterli ve yetersiz bir toplam sermaye yatinmi arasinda bir farklihk olacaktir. Bu her §eyden once gostermektedir ki, cok sayidaki kiraci ciftcilerin ellinde bulunan yetersiz sermaye (cok sayi-da olmahdir, ciinkii kiiciik bir sayi, yalnizca iiretim-fiyaUarinin altinda satmak zorunda kahrdi), topraklann kendilerinin, azalan bir dizide farkhlasmalanyla ayni etkiyi dogurur. Diisuk kalitedeki topraklann dii§iik [sayfa 62i] kalitede ekimi, iistiin topraklardan gelen ranti artirir; e§it olciide kotii kalitede daha iyi ekilmi§ topraklardan, tersi durumda, gelmeyecek olan rantin gelmesine bile yolacabilir. Hand olarak, gostermektedir ki, farklihk ranti, ayni toplam alana yapilan, ardarda sermaye yatinmlann-dan dogdugu olciide, gercekte, ce§itli sermaye yatirimlarimn etkilerinin artik taninamadigi ve ayirdedilemedigi ve bu yuzden de en kotii to-praktan rant gelmesi sonucunu vermek yerine: 1) omegin A’nin bir aknn toplam uriiniinun ortalama fiyatim yeni diizenleyici fiyat yaptigi, ve 2) yeni kosullar altinda topragin yeterli ekimi icin gerekli olan akr basma toplam sermaye miktannin degismesi olarak ortaya ciktigi, ve tek tek ardarda sermaye yaUnmlannin da, bunlann herbirine ait etkileri kadar, secilemez bir bicimde, birbirine karismi§ goriinecegi bir ortalamaya d6nii§ur. Ustiin kalitedeki topraklardan gelen tek tek farklihk rantlan icin de tamamen ayni sey gecerlidir. Her durumda, bunlar, -§imdi normal hale gelmi§ olan- artmi§ sermaye yatinminda sozkonusu topraktan gelen ortalama uretim ile en kotii topraktan gelen uretim arasindaki farkla belirlenirler. Hicbir toprak,bir sermaye yatinmi olmaksizin iiriin vermez. Basit farklihk rantinda, farklihk ranti I’de bile, durum budur; uretim-fiyatini diizenleyen bir akrhk A topragi, §u §u fiyatlarla §u su kadar iiriin getirir, ve iistiin kalitede B ve D topraklan §u kadar farklihk iiriinii ve dolayisiyla diizenleyici uretim-fiyatinda, §u §u kadar para-rant getirir dendigi za-man, daima mevcut uretim kosullan altinda normal sayilan belli bir miktar sermayenin yatinldigi varsayilmaktadir. Ayni
bicimde, metalann uretim-fiyatlannda iiretilebilmeleri icin, her ayn sanayi dahnda, belli bir asgari sermaye gereklidir. Eger bu asgari diizey, ayni toprak iizerindeki iyilestirmelerle ili§kili olan ardarda sermaye yatirimlarimn bir sonucu olarak degi§irse, bu degisjklik kerteli olarak gercekle§ir. Omegin A’nin, belirli bir sayida akn bu ek i§ler sermayeyi almadigi siirece, A’nin daha iyi ekilen akrlannda, degi§meyen iiretim-fiyati yuziinden, bir rant ortaya cikar ve biitiin iistiin kalitedeki topraklardan, B, C ve D’den gelen rant artar. Ama yeni ekim yontemi normal yontem olacak kadar genel hale gelir gelmez, iiretim-fiyati diiser; iistiin kalitedeki parcalardan gelen rant gene azahr, ve A topraginin §imdi ortalama hale gelmi§ olan i§ler sermayeye sahip bulun-
22
Karl Marks Kapital III
mayan bolumii, uruniinii, bireysel uretim-fiyatinin, yani ortalama kann altinda satmak zorunda kahr. Dii§en bir uretim-fiyati durumunda, bu, ayrica, artan sermaye yati-nminin sonucu olarak -gereken toplam uriin, iistiin kalitedeki topra-klarca saglanir saglanmaz, ve boylece, ornegin, i§ler sermaye, A’dan cekilir cekilmez, yani A, bu belli uriinun, ornegin bugdayin iiretiminde artik rakip olmaktan cikar cikmaz- ek sermayenin azalan uretkenligiyle bile ortaya cikar. Yeni diizenleyici daha iyi toprak B’ye, §imdi ortalama olarak yatinlmasi gereken sermaye miktan, bu durumda normal hale gelir, [sayfa 622] ve toprak parcalarimn degisen verimliliginden sozedildigi zaman, bu yeni akr basma normal sermaye miktannin kullanildigi var-sayilmaktadir. Ote yandan, aciktir ki, ornegin Ingiltere’de 1848’den once akr basma 8 sterlin ve bu yildan sonra 12 sterlin olan bu ortalama sermaye yatinmi, kira sozlesmelerinin yapilmasinda olciit olacaktir. Bundan daha fazla harcayan ciftci icin, sozle§me siiresi boyunca, arti-kan ranta d6nu§turiilmez. S6zle§menin bitiminden sonra bunun olup olmayacagi da aym ek sermaye artinmim yapabilecek durumda olan ciftciler arasin-daki rekabete bagh olacakUr. Burada, artan iiretimi, aym ya da hatta azalan bir sermaye harcanmasi ile saglamaya devam eden tiirde siirekli toprak iyilesUrmelerinden soz etmiyoruz. Bu tiir iyilestirmeler, sermayenin iiriinleri olmalanna karsm, topragin kalitesindeki dogal farkhhklarla aym etkiye sahiptir. O halde goriiyoruz ki, farklihk ranti II durumunda, ashnda farklihk ranti I durumunda goriinmeyen bir etken ortaya cikar, ciinkii bu sonun-cusu, akr basma normal sermaye yatinmindaki herhangi bir degisMkten bagimsiz olarak var olmaya devam edebilir. Bu etken, bir yandan, iiretimi, §imdi akr basma normal ortalama uretim olarak goriinen, diizenleyici A topragindaki ce§itli sermaye yatinmlannin sonuclannin bulamk-la§masidir. Ote yandan da normal asgarideki ya da akr basma sermaye yatinminin ortalama buyiiklugundeki degi§ikliktir, oyle ki, bu degi§iklik topragin bir ozelligi gibi goriiniir. En sonu, bu, arti-kan rant bicimine do-nii§turme
yolundaki farklihktir. Ustelik, I ve II. tablolarla kar§ila§tinldiginda Tabla VI gosteriyor ki, para-rant, I’e gore iki kat artmi§, ama H'ye gore degismemisken, tahil-rant, I’e gore iki kattan fazla ve H'ye gore V/s quarter artmi§tir. Eger (ote-ki ko§ullar aym kalmak kaydiyla) daha fazla ek sermaye, iistiin kalitedeki topraklara aynlmi§ olsaydi, ya da eger ote yandan A’daki ek sermayenin etkisi daha az farkedilir, ve boylece A’dan gelen quarter basma diizenleyici ortalama fiyat daha yiiksek olsaydi, bu pararant biiyuk olciide artmi§ olacakti. Eger ek sermaye aracihgiyla dogan iiretkenlik arti§i, ce§itli top-raklar icin ba§ka ba§ka sonuclar verirse, bu, onlann farklihk rantlannda bir degi§iklik yaratacaktir. Karl Marks
623 Kapital III
Her durum ve ko§ulda, gosterilmistir ki, omegin iki katina cikmi§ bir sermaye yatinmi ile akr ba§ina rant, -uretim-fiyati, yatinlan ek ser-mayenin iiretkenlik oranimn artmasi sonucu diiserken, yani bu iiretkenlik artan sermayeden daha yuksek bir oranda buyiidiigu zamanyalmzca iki katina cikmakla kalmayabilir, iki kattan fazla da artabilir. Ama eger uretim-fiyati, A topraginin iiretkenligindeki daha hizh bir arti§ sonucu cok daha asagi dii§ecek olursa, bu dusebilir de. Ornegin B ve C’deki ek sermaye yatinmlannin, iiretkenligi, A’da artirdiklan oranda artirmadiklarim, oyle ki, B ve C icin orantih farklihkla-nn azaldigini ve uretimdeki artism fiyattaki diisusu kar§ilamadigim [sayfa 623] varsayahm. Bu durumda, Tablo II ile kar§ila§tinldiginda, D’den gelen rant artacak ve B ve C’den gelen dusecektir. En sonu, eger iistiin kaliteli topraklara Ada oldugundan daha fazla ek sermaye, iiretkenlikte ayni nispi arti§la yatinlmi§sa, ya da eger iistiin kaliteli topraklardaki ek sermaye yatinmi, artan bir iiretkenlik ora-ninda yapilmissa, para-rant yukselecektir. Her iki durumda da farkhhklar artacaktir. Ek sermaye yatirimimn getirdigi iyilestirme, farklihklan tamamen ya da kismen azalttigi ve A’yi B ve C’den daha fazla etkiledigi zaman para-rant diiser. Ustiin kaliteli topraklann iiretkenligindeki artis. ne kadar kiiciikse, bu, o kadar fazla diiser. Tahil-rant yukselecek mi, dii§ecek mi, yoksa degismeden mi kalacak, bu, yaratilan e§itsizligin derecesine bag-hdir. TABLO Via Topra kATipi B C D
Akr 1 1 1 1
Sermay e2!/2+2!/ 2!/2+2!/ 2!/2+2! 2!/2+2!
K arS 1 1 1 1
Oriin (Quart 1+3=4 2+2'/2 3+5=8 4+12=
Sati§Fiyati l'/2 l'/2 l'/2 l'/2
Kaza nc 6 6% 12 24
TahilRant 0 '/2 4 12
ParaRant 0 % 6 18
Topla 4
20
322
16'/2
243A
Ya -ce§idi topraklann ek verimliligindeki orantih farkhhk degi§meden kahrken- rant getiren topraklara, rant getirmeyen A topragin-dan daha fazla sermaye yatmldigi zaman ve daha yuksek rant getiren topraklara, daha diisuk rant getirenlerden daha fazla sermaye yatinldigi zaman; ya da verimlilik -ek sermaye ayni kahrken- daha iyi ve en iyi topraklarda Ada oldugundan daha cok arttigi zaman, para-rant artar ve bunun gibi tahil-rant da artar, yani para ve tahil-rantlar daha iyi topraklardaki daha kotiilerdekinin iizerinde olan bu verimlilik arti§iyla orantih olarak artar. Ama biitiin durumlarda, artan iiretken giic, yalmzca degi§meyen sermaye yatinmiyla, artan verimliligin sonucu olmayip, ek bir sermaye-nin sonucu oldugu zaman, rantta nispi bir arti§ vardir. §u gorii§ acisi
24
Karl Marks Kapital III
mutlak olarak gegerlidir: bu sermaye, ister sabit ya da azalan fiyatlarda sabit bir uretkenlik oraniyla, ister sabit ya da dusen fiyatlarda azalan bir uretkenlik oraniyla, isterse dusen fiyatlarda artan bir uretkenlik oraniyla faaliyet gostersin, butun oteki durumlarda oldugu gibi, burada da, rant [sayfa 624] ve akr basma artan rant (farklihk ranti I durumunda oldugu gibi, butun ekili alan iizerinden - ortalama rant buyukliigii), topraktaki artan bir sermaye yatinmimn sonucudur. giinkii bizim varsayimimiz: ek ser-mayenin, sabit, dusen, ya da yukselen bir uretkenlik oraniyla sabit fiyat-lar; ve sabit, dusen ya da yukselen uretkenlik oraniyla dusen fiyatlar, suna donusur: sabit ya da dusen fiyatlarda ek sermayenin sabit bir uretkenlik orani, sabit ya da dusen fiyatlarda dusen bir uretkenlik orani, ve sabit ve dusen fiyatlarda artan bir uretkenlik orani. Butun bu durumlarda rant degismeden kalabilir ya da dusebilirse de, oteki kosullar ayni kalmak kaydiyla, eger ek sermaye yatinmi, artan uretkenlik igin bir onko-sul degilse, daha da fazla dusecektir. Bu durumda ek sermaye, mutlak olarak azalmi§ olsa bile her zaman nispeten yuksek rantin nedenidir. [sayfa 625]
Karl Marks
625 Kapital III
KIRKUgONCU BOLUM FARKLILIK RANTI II - OgUNCU DURUM: YUKSELEN URETiM-FIYATI SONUgLAR
[YUKSELEN bir iiretim-fiyati, hiS rant getirmeyen en kotii kalite-deki topragm iiretkenliginin azalmasini ongoriir. A topragina yatmlan 2'/2 sterlinlik sermaye 1 quarter’dan az, ya da 5 sterlin - 2 quarter’dan az uretmedikge, ya da A’dan bile daha kotii bir toprak ekime agilmak zorunda olmadikga, varsayilan diizenleyici iiretim-fiyati, quarter ba§ina 3 sterlinin iizerine gikamaz.
Ikinci sermaye yatinminin, sabit ya da hatta artan iiretkenligi du-rumunda, bu, ancak eger 2'/2 sterlinlik birinci sermaye yatinminin iiretkenligi azalmissa miimkiin olacaktir. Bu durum oldukga sik goriiliir. Omegin, eski ekim yontemi alUnda yuzeysel bir siirme ile, giicii tukenmi§ olan iist toprak gitgide daha az iiriin verdigi zaman ve sonra da, daha derinden suriilerek altiist edilen toprak, daha rasyonel bir ekimle eskis-inden daha iyi iiriin iirettigi zaman. Ama, dogrusunu soylemek gerekir-se, bu ozel durum burada gegerli degildir. YaUnlan 2'/2 sterlinlik ilk serma-yenin iiretkenliginin azalmasi, ko§ullann orada da benzer oldugu var-sayilsa bile, iistiin topraklar igin farkhhk ranU I’de bir azalma anlamina gelir; oysa biz, burada, yalnizca farklihk ranti H'nin iizerinde duruyoruz. Ama bu ozel durum, farklihk ranti H'nin varhgi ongoriilmeden ortaya [sayfa
26
Karl Marks Kapital III
626] cikamayacagi ve ashnda farklihk ranti I’deki bir degi§ikligin II iizerin-deki etkisini temsil ettigi icin, bunu orneklendirerek aciklayacagiz [Tablo: Vll]: TABLO VII Topr ak Tipi A B C D
A Yatinl Ka kr an r Serma 1 211/2+211 1 1 21/2+21 1 1 21/2+21 1 1 2 /2+2 1 20
O reti m 6 6 6 6
Oriin (Quart er) >/2+l>/ 1 l+2 /2 = l1/2 4+5 = 7 17h
S ati §33/7 3% 3% 33/7
Kaza Tahi P n? laraRant Ran 6 03 0 12 l /4 6 18 3>/2 12 24 5>/4 18 60 10'/2 36
Ra nt Or 0 12 24 36 24
Para-rant ve kazanc, Tablo H'dekinin aynidir. Artan diizenleyici uretim-fiyati, iiriin miktan olarak kaybedilmi§ olani telafi eder; bu fiyat ve iiriin miktan ters orantih olduguna gore bunlann matematiksel carpi-minin ayni kalacagi aciktir. Yukardaki durumda, ikinci sermaye yaUnmimn iiretkenliginin, bi-rinci sermayenin ilk iiretkenliginden daha biiyuk oldugu varsayilmi§tir. A§agidaki tabloda gosterilecegi iizere, ikinci yaUnmin, yalnizca birincinin-kine e§ bir iiretkenlige sahip oldugunu varsayarsak, hie bir sey degi§mez. [Bkz: Tablo VIII] TABLO VIII Topr ak Tipi A B
Ak Yatinl Ka r an r Serma 1 211/2+211 1 1 2 /2+2 1
O reti m 6 6
Oriin (Quart er) >/2+l> 1+2=3
Sati §F 4 4
Kaza T n? ahil 6 0 12 V/2
P araRan 0 6
R ant Ora 0 120
C D
1 1
211/2+211 1 2 /2+2 1 20
6 6
li/2+3= 4 2+4=6 4 15
18 24 60
3 12 4>/2 18 9 36
240 360 240
Burada da, ayni oranda artan uretim-fiyati, para-rantta oldugu gibi, iiriin durumunda da, iiretkenlikteki azalmayi tamamen telafi eder. Uciincii durum, saf bigimiyle, ancak birinci sermaye yatirimimn iiretkenligi sabit kahrken, ikinci sermaye yatirimimn iiretkenligi azaldigi [sayfa 627] zaman -ki birinci ve ikinci durumlarda bu her zaman varsayilmisUr- ortaya cikar. Burada farklihk ranti I etkilenmemi§tir, yani, degi§iklik yalnizca farklihk ranU Il'den dogan boliimii etkilemektedir. Iki omek verecegiz: birinci ornekte ikinci sermaye yatinmimn iiretkenliginin Wye, ikinci ornekte We indigini varsayiyoruz [Tablo IX]:
Karl Marks
627 Kapital III
TABLO IX Topr ak Tipi A B C D
Ak Yatinl Ka r an r Serma 1 211/2+2 1 1 21/2+2 1 1 21/2+2 1 1 2 /2+2 1 20
Oret imFiya 6 6 6 6
Oriin (Quart er)1 l+ /2= 2+ 3+P/2 4+2 = 15
Sati §F 4 4 4 4
Kaza T n? ahil 6 0 12 VA 18 3 24 VA 60 9
P araRan 0 6 12 18 36
R ant Ora 0 120 240 360 240
Uretkenlikteki azalmamn Tablo VHI’de birinci sermaye yatinmi igin, IX’da ikinci sermaye yatinmi igin olmasi gergegi di§inda Tablo IX, Tablo VHI’in aynisidir [Tablo X]: TABLO X Topr ak Tipi A B C D
Ak Yatinl Ka r an r Serma 1 211/2+211 1 1 21/2+21 1 1 21/2+21 1 1 2 /2+2 1 20
Oret imFiya 6 6 6 6
Oriin (Quart er) \+Vt1 2 + /2 3+y4= 4 12'/2
Sati §Fiya 4% 475 475 47,
Kaza T n? ahil 600 12 VA 18 2 24 3% 60 VA
P araRan 0 6 12 18 36
R ant Ora 120 240 360 240
Bu tabloda da, toplam kazang, para-rant ve rant orani, Tablo II, VII ve VHI’dekinin aym kahr, Qunku yatinlan sermaye ayni kahrken, uriin ve sati§-fiyati gene ters orantihdir. [sayfa 628] Ama, iiretim-fiyaUnin yukseldigi oteki olasi durumda, yani o za-mana kadar ekilme
zahmetine degmeyen kotii kalitedeki topragin eki-me agilmasi durumunda i§ler nasildir? a ile gosterecegimiz bu tiir bir topragin rekabete girdigini varsa-yahm. O zaman eskiden rant getirmeyen A topragi rant getirecek ve onceki Tablo VII, VIII, ve X, asagidaki biQimleri alacaklardir [Tablo Vila, Villa, Xa): TABLO Vila
28
Topra Ak Serm Ka O Oriin k Tipi r aye r reti (Quart m er) -Fiy ati &
Sati Kaza Rant Arti Quer Ster §- n? § ter lin Fiya ti &
a A B C D
4 4 4 4 4
1 1 1 1 1
51 21/2 21/2 21/2 2 /2
1 1 1 1 1
6 6 6 6 6 30
Karl Marks Kapital III
V/2 1/2+11/ 1+21/2 ll/2 + 2+3 = 7 19
6 7 14 21 28 76
0 1/4 23 3 /4 51/2 11'A
0 1 8 15 22 46
0 1 1+7 1 1
TABLO Villa Topra Ak Serma Ka O Oriin k Tipi r ye r reti (Quart m er) -Fiy ati &
Sati Kaza Rant Arti§ Quert Ster §- n? & er lin Fiya ti &
a 1 51 1 6 VA 47, 6 0 A 1 21/2 1 6 1/2+1= 47, 77, 1/4 B 1 21/2 1 6 1+2 = 475 14% l3/4* C 1 21/2 + 1 6 11/2+3 475 21% 31/4 D 1 2 /2 1 6 2+4 = 475 28% 43/4 30 16'A ra 10** * 1894 Almanca baskida: 21/4. -Ed. ** Ibid: 9. -Ed. TABLO Xa
0 17, 87, 1 2 48
0 17, 17,+7 17,+2X 17,+3X
Topra Ak Serm Ka Oret Oriin k Tipi r aye r im- (Quart Fiyat er) i&
a A B C D
1 1 1 1 1
5 21/2+ 21/2+ 21/2+ 21/2+
1 1 1 1 1
6 6 6 6 6 30
Sati Kaza Rant Arti§ Quer Ster §- n? ter lin F iyat i &
IV. 47, 1+1/4= 47, 2+1/2= 47, 3+y4=3 47, 4+1=5 47, 135ls
6 67, 137, 20 267, 72%
0 V. l3/» 2% 378 s
0 % 77, 142 20 / 42
0 % 7,+67, 7,+2x 7,+3x
a topraginin araya katilmasiyla yeni bir farklihk ranti I dogar; bu yeni temel uzerinde, farklihk ranU II de degi§mi§ bir biQimde geli§ir. a topragi yukardaki UQ tablonun herbirinde farkh verimlilige sahiptir; oran-tili [sayfa 629] olarak artan verimlilikler dizisi ancak A topragiyla ba§lar. Yiik-selen ranUar dizisi de aym bigimde davranir. Daha once rantsiz olan, en kotii rant getiren topragin ranU, yalmzca bOtOn daha yOksek rantlara eklenen bir sabittir. Ancak bu sabitin cikanlmasindan sonradir ki, farklih-klar dizisi daha yOksek rantlar icin acikca ortaya cikar ve bunun gibi, farkh topraklann verimlilik dizisi ile olan paralelligi de ortaya cikar. BOtOn tablolarda Adan D’ye kadar verimlilikler §u iliski icindedir: 1: 2 : 3 : 4, ve buna uygun olarak rantlar da su ili§ki icindedir: Vlla’da 1 : (1 + 7) : (1 + 2 x 7) : (1 + 3 x 7), VHIa’da 1V5 : (1V5 + 7V5) : (1V5 + 2 x TQ : (l'/5 + 3 x 7V5), ve Xa’da 2/3 : (2/3 + 62/3) : (2/3 + 2 X 62/3) : (2/3 + 3 x 62/3). Kisacasi eger Adan gelen rant = n, ve bir sonraki daha yOksek verimlilikteki topraktan gelen rant = n +m ise, dizi soyledir:
n : (n + mi) : (n + 2m) : (n + 3m), vb.. -F.£:] [Daha once gecen OcOncO durum, elyazmasinda aynnhsiyla ince-lenmediginden -yahnizca bashk vardir- yukarda oldugu gibi elinden gelen en iyi bir bicimde bo§lugu doldurmak, yayinlayana dOsen bir gorev
Karl Marks Kapital III
629
oldu. Ancak, buna ek olarak, iic ana durum ve dokuz alt durumdan olu§an yukardaki turn farklihk ranti II tahlilinden genel sonuclar cikar-mak da gene ona diismektedir. Ancak elyazmasinda sunulan omekler bu amaca pek uygun diismemektedir. Birincisi, bunlar e§it alanlar icin iiriinleri 1 : 2 : 3 : 4, ili§kisinde olan toprak parcalanm, yani ta ba§indan beri biiyuk olciide abartilmi§ olan ve bu temel uzerine yapilan varsayim-lann ve hesaplann daha sonraki geli§mesinde son derece miithi§ sayisal degerlere yolacan farkhhklan kar§ila§tinrlar. Ikincisi, tamamen yanh§ [say-fa 630] bir izlenim yaratirlar. Eger 1 : 2 : 3 : 4, vb. ili§kisinde olan verimlilik dereceleri icin 0 : 1 : 2 : 3 vb. dizisinde rantlar elde edilmisse, ki§i ikinci diziyi birinciden cikarmak ve rantlann iki kat, iic kat vb. artmasini, top-lam uriinlerin iki kat, iic kat vb. artmasiyla aciklamak egilimine kapihr. Oysa bu, biitiiniiyle yanh§ olacaktir. Verimlilik dereceleri n : (n + 1) : (n + 2) : (n + 3) : (n + 4) iliskisinde oldugu zaman bile, ranUar 0 : 1 : 2 : 3 : 4 ili§kisi icindedirler. Rantlar verimlilik dereceleri gibi degil, -sifir noktasi olarak rantsiz toprakla ba§layan verimlilik farkliliklan gibi ili§kidedirler. Metni omeklemek icin ozgiin tablolann sunulmasi gerekliydi. Ama asagidaki arasUrma sonuclan icin anla§ihr bir temel elde etmek iizere, asagida iiriinlerin bushel 1/8 quarter ya da 36,35 litre) olarak ve §ilin (=mark) olarak gosterildigi yeni bir tablo dizisi sunuyorum. Bunlann birincisi, Tablo XI, onceki Tablo I’e tekabiil eder. 10 §ilinlik kar eklendiginde = akr basma 60 §ilinlik bir toplam uretim-fiyati yapan, 50 §ilinlik bir ilk sermaye yatinmiyla A’dan E’ye kadar be§ farkli kalitedeki toprak icin iiriinleri ve rantlan gosterir. Tahil olarak iiriin daha diisuk alinmi§tir: akr ba§ina 10, 12, 14, 16, 18 bushel. Ortaya cikan iire-tim-fiyati, bushel ba§ina 6 §ilindir. Asagidaki 13 tablo, bu boliimde ve onceki iki bolumde incele-nen, sabit, diisen ve yiikselen uretim-fiyatlannda ayni toprakta akr ba§ina 50 §ilinlik ek sermayenin yaUnldigi farklihk ranti Il'nin iic farkli durumu-na tekabiil eder. Bu durumlardan herbiri, sirasiyla birinciye gore ikinci sermaye yatinmimn 1) sabit 2) dii§en ve 3) yukselen iiretkenligi duru-munda aldiklan bicimle sunulmu§lardir. Bu ornekleme amaci icin ozel-likle yararh olan birkac baska degi§ke yaraUr.
Durum I’de: Sabit uretim-fiyati - sunlan elde ederiz: Degiske 1: Ikinci sermaye yatinmimn iiretkenligi ayni kahr (Tablo XII). Degiske 2: Uretkenlik azahr. Bu, ancak, A topraginda hie bir ikinci sermaye yatinmi yapilmadigi zaman yer alabilir, yani oyle ki: a)B topragi da hie rant getirmez (Tablo XIII), ya da, b)B topragi tiimiiyle rantsiz hale gelmez (Tablo XIV). Degiske 3: Uretkenlik artar (Tablo XV). Bu durum da, gene, A topraginda ikinci bir sermaye yatinmim di§talar. Durum H'de: Du§en uretim-fiyati - sunlan elde ederiz: Degiske 1: Ikinci sermaye yatinmimn iiretkenligi ayni kahr (Tablo
30
Karl Marks Kapital III
XVI). Degiske 2: Uretkenlik azahr (Tablo XVII). Bu iki degiske, A to-pragimn rekabet di§ina cikanlmasim ve B topragmin rantsiz hale gelme-sini ve iiretim-fiyatini diizenlemesini gerektirir. Degiske 3: Uretkenlik artar (Tablo XVIII). Burada A topragi diizen-leyici kahr. Durum lll'te: Yukselen uretim-fiyati - iki olasihk vardir: A topragi [sayfaesi] rantsiz kalabilir ve fiyati diizenlemeye devam edebilir, ya da Adan daha kotii toprak rekabete girer ve fiyati diizenler, bu durumda A, rant getirir. Birinci olasihk : A topragi duzenleyici olarak kahr. Degiske 1: ikinci yatinmin iiretkenligi aym kahr (Tablo XIX). Bu, bizim varsaydigimiz ko§ullar altinda, birinci yatinmin iiretkenliginin azal-masi ko§uluyla mumkundur. Degiske 2: Ikinci yatinmin iiretkenligi azahr (Tablo XX). Bu, birinci, yatinmin aym iiretkenligi koruyabilecegi olasihgini di§talamaz. Degiske 3: Ikinci yatinmin iiretkenligi artar (Tablo XXI*). Bu, gene, birinci yatinmin iiretkenliginin dii§mesini ongoriir. Ikinci olasihk : Dii§iik kalitedeki bir toprak (a ile gosterilen) rekabete girer; A topragi rant getirir. Degiske 1: Ikinci yatinmin iiretkenligi aym kahr (Tablo XXII). Degiske 2: Uretkenlik azahr (Tablo XXIII). Degiske 3: Uretkenlik artar (Tablo XXIV). Bu iic degi§ke, sorunun genel ko§ullanna uyar ve daha fazla yor-um gerektirmez. §imdi tablolan veriyoruz [Tablo XI]: TABLO XI
Topr ak A B C D E
Oreti m60 60 60 60 60
Oriin (Bus 10 12 14 16 18
Sati §6 6 6 6 6
Kaza n? 60 72 84 96 108
R Rant ant Arti 0 0 12 12 24 2x12 36 3x12 48 4x12 120 10x1 Aym topraga yatmlan ikinci sermaye icin: Birinci Durum: Uretim-fiyati degi§meden kahr. Degiske 1: Ikinci sermaye yatinminin iiretkenligi aym kahr. [Tablo XII] [sayfa 632] Degiske 2 : ikinci sermaye yatinminin iiretkenligi azahr; A to-pragin da ikinci bir yatinm yoktur. 1) B topragi rant getirmez olur. [Tablo XIII.] *1894 Almanca baskida: XIX, -Ed. Karl Marks
631 Kapital III
TABLO XII Topr ak A B C D E
Oretim Oriin -Fiyati 10+1 (Bush 60+60 60+60 12+ 60+60 = 120 60+60 = 120 60+60 = 120
Sati§6Fiyati 6 6 6 6
Kaza n? 120 144 168 192 216
TABLO XIII
R 0ant 24 48 72 96 240
Topr Oretim Orun Sati Kaza ak -Fiyati (Bushel) §n? A 60 10 6 60 B 60+60 12+8=20 6 120 C 60+60 14+973= 6 140 D 60+60 16+ 6 160 E 60+60 18+ 6 180 * 1894 Almanca baskida: 20. -Ed.
Rant 0Arti 24 2X24 3X24 4X24 10x2
R ant 0 0 20 40 60 120
Rant Arti§i 0 0 20 2x20 3x20 6x20
mamen rantsiz hale gelmez. [Tablo XIV.] TABLO XIV Topr ak A B C D E
Oretim -Fiyati 60 60+60 60+60 60+60 60+60
Orun (Bushel) 10 12+9=21 14+ 16+ 18+
Sati §6 6 6 6 6
Kaza n? 60 126 147 168 189
R ant 0 6 27 48 69 150
Rant Arti§i 0 6 6+21 6+2x2 6+3x2 4x6+6
Degi§ke 3: ikinci sermaye yatinmimn iiretkenligi artar; burada da, A topraginda ikinci bir yatinm yoktur. [Tablo XV.] TABLO XV Topr ak A B C D E
Oretim -Fiyati 60 60+60 60+60 60+60 60+60
Orun (Bushel) 10 12+ 14+ 16+20=3 18+221/2
Sati§6Fiyati 6 6 6 6
Kaza n? 60 162 189 216 243
R 0ant 42 69 96 123 330
Rant 0Arti§i 42 42+27 42+2x2 42+3x2 4x42+6
[sayfa 633] Ikinci durum: Uretim-fiyati azahr. Degi§ke 1: Ikinci sermaye yatinmimn iiretkenligi aym kahr. A to-
32
Karl Marks Kapital III
pragi rekabet di§ina cikar ve B topragi rantsiz hale gelir. [Tablo XVI.] TABLO XVI Topr ak B C D E
Oretim -Fiyati 60+60 60+60 60+60 60+60
Orun (Bushe 12+ 14+ 16+ 18+
Sati §5 5 5 5
Kaza n? 120 140 160 180
Rant Rant (Sili Arti 0 0 20 20 40 2x20 60 3x20 120 6x20 Degi§ke 2: ikinci sermaye yatinminin iiretkenligi azahr; A topragi rekabet di§ina cikar ve B topragi rantsiz hale gelir. [Tablo XVII.] TABLO XVII Topr ak B C D E
OretimFiyati 60+60= 60+60 60+60 60+60
Orun (Bushel 12+9=2 14+ 16+ 18+
Sati§5 5Fiyati /7 555/7 55/7 5 /7
Kaza n? 120 140 160 180
R 0ant 20 40 60 120
Rant 0Arti§i 20 2x20 3x20 6x20
Degi§ke 3: Ikinci sermaye yatinminin iiretkenligi artar; A topragi rekabette kahr; B topragi rant getirir. [Tablo XVIII.] TABLO XVIII Topr ak A B C D
Oreti m60+60 60+60 60+60 60+60
Orun (Bushel 10+ 12+ 14+21= 16+24=
Sati§Fiyati 47, 47, 475 475
Kaza n? 120 144 168 192
R ant 0 24 48 72
Rant Arti§ C 24 2x24 3x24
E
60+60 18+27= 47,
96 4x24 240 10x2 Uciincii Durum: Uretim-fiyati yukselir. A) A topragi rantsiz olarak kahr ve fiyati diizenlemeye devam eder. Degi§ke 1: Ikinci sermaye yatinminin iiretkenligi aym kahr; bu, birinci sermaye yatinminin iiretkenliginin azalmasim gerektirir. [Tablo XIX] [sayfa 634] TABLO XIX Topr Oretim- Orun Sati ak Fiyati (Bush §A 60+60 5+15= 6 B 60+60 6 6 C 60+60 7+21= 6 D 60+60 8+24= 6 E 60+60 9+27= 6 olarak desis.tirilmis.tir. -Ed. Karl Marks
633 Kapital III
216
Kaza n? 120 144 168 192 216
R ant 0 24 48 72 96 240
Rant Arti§i 0 24 2x24 3x24 4x24 10x24
Degiske 2: ikinci sermaye yatinminin iiretkenlik azahr; bu, birinci yatinmin sabit iiretkenligini di§talamaz. [Tablo XX.] TABLO XX T opr A B C D E
OretimFiyati 60 + 60 60 + 60 60 + 60 60 + 60 60 + 60
Oriin (Bushe 10 + 5 12 + 6 14 + 7 16 + 8 18 + 9
Sati §8 8 8 8 8
Kaza n? 120 144 168 192 216
R Rant ant Arti 0 0 24 24 48 2 x 72 3 x 96 4 x 240 10 x Degi§ke 3: ikinci sermaye yatinminin uretkenligi yukselir; var-sayilan ko§ullar altinda, bu, birinci yatinmin azalan iiretkenligini ongoriir. [Tablo XXI.] TABLO XXI
Topr Oretimak Orun FiyatiSati§A 60+60= B (Bushe 60+60 1 Fiyati /2 6% C 5+ 12 60+60 6+ 6% D 60+60 6% E 7+ 60+60 8+20=2 6% 1 9+22 /2 6%
Kaza n? 120 144 168 192 216
R 0ant 24 48 72 96 240
Rant 0Arti 24 2x24 3x24 4x24 10x2
B) Diisuk kalitede bir toprak (a ile gosterilen) fiyat diizenleyicisi haline gelir ve boylece A topragi rant getirir. Bu, biitiin degiskeler icin, ikinci yatinmin sabit iiretkenligini mumkiin kilar. Degi§ke 1: Ikinci sermaye yatinminin uretkenligi ayni kalir. [Tablo XXII.] [sayfa 635] TABLO XXII
Topr OretimSati§ ak Orun Fiyati a (Bush 120A 60+60 7>/2 B 16 60+60 7>/2 C 10+1 60+60 7>/2 D 12+60+60 7>/2 E 14+60+60 16+ 7>/2 18+ 7>/2
Kaza n? 120 150 180 210 240 270
R ant 0 30 60 90 120 150 450
Rant Arti 0 30 2x30 3x30 4x30 5x30 15x3
34
Degi§ke 2: ikinci sermaye yatinminin uretkenligi azahr. [Tablo XXIII.] Degi§ke 3: ikinci sermaye yatinminin uretkenligi artar. [Tablo XXIV.]
Karl Marks Kapital III
TABLO XXIII Topr Oretimak Fiyati a 120 A 60+60=1 B 60+60 = C 60+60 = D 60+60 = E 60+60 = TABLO XXIV Topr aak A B C D E
OretimFiyati 120 60+60 60+60 60+60 60+60 60+60
Orun (Bushel) 15 1 10+ 7 /2 12+9=2 14+ 16+ 18+
Orun (Bushel) 16 10+ 12+ 14+ 16+20=3 18+221/2
Sati §8 8 8 8 8 8
Sati§Fiyati 7>/2 7>/2 Vk 7>/2 7>/2 7>/2
Kaza n? 120 140 168 196 224 252
Rant (Sili 0 20 48 76 104 132 380
Rant Arti§i 0 20 20+28 20+2x2 20+3x2 20+4x2 5x20+
Kaza Rant Rant n? 3 0(Sili 120 0Arti§i 168 / 483/4 15+333/ 202> 82>/2 15+2x3 236V 116> 15+3x3 2703 1503 15+4x3 303 / 183 / 15+5x3 581V 5xl5+ Bu tablolar asagidaki sonuclara yolacar: Her §eyden once, ranUar dizisi -rantsiz dtizenleyici topragi sifir noktasi olarak ahrsak- tipki verim-lilik farklihklan dizisi gibi davranir. Ranti belirleyen etkenler mutlak iiriin degil, yalnizca iiriin farklihklandir. [sayfaese] Qe§itli topraklar ister akr ba§ina 1, 2, 3, 4, 5 bushel getirsin, isterse 11, 12, 13, 14, 15 bushel getirsin, her iki durumda da rantlar, 0, 1, 2, 3, 4 bushel dizisini ya da bunlann para olarak esdegerini olu§tururlar. Ama cok daha onemli olan sey, ayni toprakta yinelenen sermaye yatinmi ile elde edilen toplam ranta ili§kin sonuctur. Tahlil edilen 13 durumdan be§inde, sermaye yatinmi iki katina ciktigmda toplam rant iki katina qikar, 10 x 12 §ilin yerine 10 x 24 §ilin = 240 §ilin olur. Bu durumlar §unlardir:
Durum I, sabit fiyat, degi§ke 1: sabit iiretim yukselmesi (Tablo XII). Durum II, diisen fiyat, degi§ke 3: artan iiretim yukselmesi (Tablo XVIII). Durum III, artan fiyat her tie degiskede de, (A topraginin duzenleyici olarak kaldigi) birinci olasihk (Tablo XIX, XX ve XXI). Dort durumda da rant iki kattan fazla artar, yani: Durum 1, degiske 3, sabit fiyat, ama artan iiretim ytikselmesi (Tablo XV). Toplam rant 330 §iline cikar. Durum III, her tic degiskede de, (A topraginin rant getirdigi) ikin-ci olasihk (Tablo XXII, rant = 15 X 30 = 450 §ilin; Tablo XXIII, rant = 5 x 20 + 10 x 28 = 380 §ilin; Tablo XXIV, rant = 5 x 15 + 15 x 33% = 581'/4 §ilin). Bir durumda rant yukselir, ama birinci sermaye, yatinminin getirKarl Marks
635 Kapital III
digi miktann iki katina degil: Durum 1; sabit fiyat, degiske 2: B’nin tamamen rantsiz hale gel-medigi ko§ullar altinda ikinci yatinmin dii§en iiretkenligi (Tablo XIV, rant = 4 x 6 + 6 x 21 = 150§ilin). Ensonu, yalmzca uc durumda, toplam rant -birlikte ele ahnan tiim topraklar icin- birinci yatmm ile oldugu gibi, ikinci bir yatmmla da aym kahr (Tablo XI); bunlar A topraginin rekabet di§ina ciktigi ve B’nin duzenleyici, ve bu nedenle de rantsiz toprak haline geldigi durumlardir. Boylece, B’nin ranti yalmzca yok olmakla kalmaz, aynca da rant dizisi-nin ardarda gelen her teriminden cikartihr: sonuc boyle belirlenir. Bu durumlar§unlardir: Durum I, degiske 2 ko§ullar oyledir ki, A topragi di§arda birakilmisUr (Tablo XIII). Toplam rant, Tablo Xl'de oldugu gibi, 6 x 20 ya da 10 x 12 = 120’dir. Durum II, degiske 1 ve 2. Burada A topragi, varsayimlara uygun bir bicimde, zorunlu olarak disarda birakilmisUr (Tablo XVI ve XVII) ve toplam rant gene 6 x 20= lOx 12= 120 §ilindir. O halde, bu demektir ki: Biitiin miimkiin durumlann biiyuk cogun-lugunda -ozellikle toplam miktannda oldugu gibi, rant getiren topragin akri ba§ina- rant, topraktaki artan bir sermaye yatinmimn sonucu olarak yiikselir. Tahlil edilen oniic durumdan yalmzca iiciinde, rantin toplami degismeden kahr. Bunlar en dii§iik kalitedeki -o zamana kadar diizen-leyici ve rantsiz olan- topragin rekabet disma atildigi ve bir sonraki [sayfa 637] kalitedeki topragin onun yerini aldigi, yani rantsiz hale geldigi durumlardir. Ama bu durumlarda bile, iistiin kaliteli topraklar uzerindeki ranUar, ilk sermaye yatinmindan dogan rantlara. kiyasla yiikselir; C icin rant 24’ten 20’ye du§tugu zaman, D ve E icin ranUar, sirasiyla, 36 ve 48’den 40 ve 60 §iline yukselirler. Toplam rantlann ilk sermaye yaUnmindaki diizeyin altina dii§mesi (Tablo XI), yalmzca A topragi gibi, B topragi da rekabet di§ina atihrsa ve C topragi duzenleyici ve rantsiz hale gelirse miimkiin olacaktir. Boylece, topraga ne kadar cok sermaye yatinlmi§sa ve belli bir iilkede, tanmin geli§mesi ve
genel olarak uygarhk ne kadar ilerlemi§se, ranUar, toplam miktar olarak oldugu gibi, akr basma da o kadar cok artar, ve toplumun, arti-karlar biciminde biiyuk toprak sahiplerine ode-digi harac o kadar biiyiik olur - bir kez ekime acilmi§ olan ce§iUi topra-klann hepsi rekabeti siirdiirebildikleri siirece bu boyledir. Biiyuk toprakbeyleri sinifimn §a§ilacak canhligim, bu yasa acikliyor. Hie bir toplumsal simf, bu kadar masrafh ya§amamaktadir, ba§ka hie bir simf onun yapUgi gibi, bu amac icin paramn nereden ahnabilecegine bakmaksizin, "toplumsal konumunun" gerisine dii§memek icin, gele-neksel liiks iizerinde hak iddia etmemektedir, ve baska hie bir simf boyle kaygisizca bore iistiine bore yigmamaktadir. Ama, bu simf -ba§ka insanlann topraga yatirdiklan, kapitalistin buradan elde ettigi karlarla
36
Karl Marks Kapital III
tamamen oransiz bir bicimde ona bir rant getiren sermaye sayesinde-gene dortayak iizerine dii§mektedir. Ancak ayni yasa, biiyiik toprakbeyinin canhhgi neden giderek tii-kendigini de aciklamaktadir. 1846’da Ingiliz tahil giimriikleri kaldinldigi zaman, Ingiliz fabri-katorleri, boylelikle toprak sahibi aristokrasiyi sadakaya muhtac hale soktuklanna inanmi§lardi. Oysa, onlar, her zamankinden daha da zen-gin hale geldiler. Bu nasil oldu? Cok basit. Her §eyden once, ciftciler, §imdi, sozle§me ile, yilda akr ba§ina 8 sterlin yerine 12 sterlin yatirmaya zorlaniyorlardi. ikincisi de, Avam Kamarasinda da giiclii bir bicimde temsil edilen toprakbeyleri, akaclama projeleri ve topraklan iizerindeki oteki siirekli iyilestirmeler icin, kendi kendilerine biiyuk bir hiikiimet yardimi sagladilar. En kotii toprak tiimiiyle tanmdan cikartilmayip, bu-nun yerine, olsa olsa ba§ka amaclarla -ve cogunlukla yalnizca gecici olarak- kullanihr hale geldiginden, ranUar, artan sermaye yatinmiyla oran-tih olarak yukseldi ve dolayisiyla toprak sahibi aristokrasi her zamankinden daha iyi duruma geldi. Ama her sey gecicidir. Okyanus-a§in vapurlar ve Kuzey ve Giiney Amerikamn ve Hindistan’in demiryollan, bazi cok ozel toprak parcala-nnin, Avrupa tahil piyasalannda rekabet etmesini miimkiin kildi. Bunlar, bir yandan Kuzey Amerika kirlan ve Arjantin pampalan - gift siirme i§i icin bizzat doga tarafindan temizlenmi§ olan duzlukler ve ilkel ekimle ve giibre olmaksizin bile gelecek yillar icin zengin hasatlar vaadeden [sayfa ess] bakir topraklardi. Ote yandan da, acimasiz ve zorba bir devletin -cogu kez i§kence ile- onlardan zorla aldigi vergiler icin para saglama amaciyla iiriinlerinin bir boliimiinu, hem de siirekli olarak artan bir bolii-miinii satmak zorunda kalan Rus ve Hint komiinist topluluklann toprak parcalan vardi. Bu iiriinler, iiretim-fiyaUna bakilmaksizin satihyordu, bunlar, tiiccann onerdigi fiyat iizerinden saUhyordu, ciinkii, vergi zamani gelince, koyliiniin, caresiz, paraya gereksinmesi oluyordu. Ve -gerek bakir
diizliiklerden, gerek vergilerin ezdigi Rus ve Hint koyliilerinden gelen- bu rekabet kar§isinda, Avrupah kiraci ciftci ve koyliiler, eski rant-larda varhklanm siirdiiremiyorlardi. Avrupa’daki topragin bir bolumu tahil ekimi acisindan kesinlikle rekabet di§ina cikU ve rantiar her yerde diisffl. Bizim ikinci durum, degiske 2 -dii§en fiyatlar ve ek sermaye yatirimimn dii§en iiretkenligi-, Avrupa icin bir kural haline geldi; ve dolayisiyla da Iskocya’dan Italya’ya, Giiney Fransa’dan Dogu Prusya’ya kadar toprakbeyleri matem tuttular. Neyse ki, duzlukler tiimiiyle ekime acilmi§ olm-aktan cok uzaktir; Avrupa’nin biitiin biiyuk toprakbeylerini ve hem de iistelik kiiciiklerini yikmaya yetecek kadar kalmi§Ur. -F. E.) RanUn tahlil edilecegi ba§hklar sunlardir: Karl Marks
637 Kapital III
A.
Farkhhk ranti, 1)Farklihk ranti kavrami. Bir ornek olarak sugiicii. Asil tanmsal ranta gecis, 2)Ce§itli toprak parcalanmn, degisen verimliliginden dogan farklihk ranti I. 3)Ayni toprak parcasinda ardarda sermaye yatirimlanndan dogan farklihk ranti II. Farklihk ranti II:
a)degismeden kalan, b)dii§en, c ) ve yukselen bir iiretim-fiyati ile incelenmelidir. Ve aynca, d) arti-karin ranta d6nii§mesi. 4) Bu rantin kar oram iizerine etkisi. B. Mutlak rant. C. Topragin fiyati. D. Toprak rantina ili§kin son sozler. Genel olarak farklihk rantimn incelenmesinden cikartilacak genel sonuclarsunlardir: Birincisi, arti-kann olu§masi ge§itli bicimlerde gerceklesebilir. Bir yandan, farklihk ranti I temeli uzerinde, yani turn tanmsal sermayenin degi§ik verimlilikteki topraklardan olu§an topraga yatinlmasi temeli [sayfa 639] uzerinde. Ya da, farklihk ranti II biciminde, ayni topraktaki ardarda sermaye yatirimlarimn degisen farklihk iiretkenligi, yani -rantsiz, ama iiretim fiyatim diizenleyen-, en kotii topraktaki ayni sermaye yatinmi ile saglanan iiretkenlikten -ornegin, quarter bugday olarak ifade edilen-daha biiyuk bir iiretkenlik temeli uzerinde. Ama, bu arti-kar nasil dogar-sa dogsun,
bunun ranta donu§turulmesi, yani giftgiden toprakbeyine gegi§i, her zaman, tek tek ardarda sermaye yatinmlannin kismi iiretim-lerinin Se§itli gerSek bireysel (yani, piyasanin diizenlendigi genel iiretimfiyaUndan bagimsiz olan) iiretim-fiyaUarinin daha onceden tek bir orta-lama iiretim-fiyaUna indirgenmi§ olmasini ongoriir. Genel diizenleyici akr ba§ina iiretim-fiyaUmn bu bireysel ortalama iiretim-fiyaUndan fazlasi, akr ba§ina ranti olu§turur ve onun bir olgiisiidur. Farklihk ranU I durumunda, farklihk sonuglan, kendi ba§lanna ayirdedilebilirler, Qiinkii bun-lar belli bir akr ba§ina sermaye yaUnmi ve normal kabul edilen bir ekim derecesinde -birbirinden ayn ve yanyana varolanfarkli toprak boliim-leri uzerinde yer ahrlar. Farklihk ranti II durumunda, bunlar once ayirde-dilebilir hale getirilmelidir; ashnda farklihk ranti I’e d6nu§turiilmelidir, ve bu ancak belirtilen yoldan yapilabilir. Ornegin s. 226’daki Tablo III’u ele alahm. B topragi, yaUnlan 2'/2 sterlinlik birinci sermaye icin akr basma 2
38
Karl Marks Kapital III
quarter, ve e§it buyuklukteki ikinci yatinm icin VA quarter; ikisi birlikte aym akrdan 3'/2 quarter getirir. Bu 3'/2 quarter’m hangi parcasimn yati-nlan sermaye Fin ve hangi parcasimn yatmlan sermaye H'nin iiriinii oldugunu ayirdetmek mumkiin degildir, ciinkii hepsi aym toprakta yeti§tirilmi§tir. Gercekte, 3>/2 quarter, 5 sterlinlik toplam sermayenin iir-unudur; ve sorunun ash §undan ibarettir: 2'/2 sterlinlik bir sermaye 2 quarter getirmi§tir ve 5 sterlinlik bir sermaye 4 quarter yerine 3'/2 quarter getirmi§tir. Eger 5 sterlin 4 quarter getirseydi, yani her iki sermaye yatin-minin iiriinii e§it olsaydi, gene bunun gibi, iiriin 5 quarter bile olsaydi, yani ikinci sermaye yatinmi 1 quarterly bir fazla getirecek olsaydi, durum gene tipki boyle olacakti. Ilk 2 quarter'm iiretim-fiyati, quarter ba§ina 1 '/2 sterlin, ikinci 1 >/2 quarter’mki ise quarter ba§ina 2 sterlindir. Dolayisiy-la 3'/2 quarter'm hepsi 6 sterline malolur. Bu, toplam iiriiniin bireysel uretim-fiyatidir ve ortalama olarak quarter ba§ina 1 sterlin 142/7 §ilin, yani yakla§ik 1% sterlin tutmaktadir. A topragi tarafindan belirlenen genel uretim-fiyati, yani 3 sterlin ile, bu, quarter basma 1 VA sterlinlik ve boylece 3'/2 quarter icin 4% sterlinlik bir toplam arti-kara yolacmaktadir. B’nin ortalama uretimfiyatinda bu, 1 >/2 kadar quarter’a tekabiil eder. Bir baska deyi§le, B’den gelen arti-kar, B’den gelen uretimin bir tarn kesri ile, yani tahil olarak ranti ifade eden ve -genel uretim-fiyatina uygun olarak- 4'/2 sterline satilan l'/2 quarter’la temsil edilir. Ama ote yandan, B’nin bir aknndan gelen iiriiniin, A’nin bir aknndan gelenden fazlasi, [sayfa 640] oto-matik olarak arti-kan ve dolayisiyla da arti-uriinu temsil etmez. Varsayi-mimiza gore, A’nin bir akri yalnizca 1 quarter getirdigi halde, B’nin bir akn, 3'/2 quarter getirir. Bu yuzden B’den gelen fazla iiriin 2'/2 quarter’dn, ama arti-uriin yalnizca l'/2 quarter’d\x; ciinkii B’ye yatinlan sermaye, A’ya yatinlamn iki katidir ve boylece iiretim-fiyati da iki kattir. Eger 5 sterlinlik bir yatinm A’da da yer almi§ olsaydi ve iiretkenlik orani aym kalsaydi, o zaman, uretim 1 quarter yerine 2 quarter olacakti ve o za-man goriilecekti ki, gercek arti-iiriin 3'/2’nin l’le kar§ila§tinlmasiyla de-gil, 3'/2’nin 2’yle kar§ila§tinlmasiyla belirlenir, yani 2'/2 quarter degil, yalnizca l'/2 quarter’Aw, Dahasi, eger 2'/2 sterlin tutannda bir
iiciincii sermaye yatinmi B’ye yapilsaydi ve bu, yalnizca 1 quarter getirseydi -bu quarter o zaman A’daki gibi 3 sterline malolacakti- 3 sterlinlik sati§-fiyati yalnizca uretim-fiyatim kapsayacak, yalnizca ortalama kar saglayacak, ama hie bir arti-kar saglamayacak ve boylece de ranta d6nii§turulebilecek hie bir §ey getirmeyecekti. Herhangi bir belli toprak tipinden gelen akr ba§ina uretimin, A topragindan gelen akr ba§ina uretimle kar§ila§tinlmasi, bunun e§it bir sermaye yatinmindan mi, yoksa daha biiyuk bir sermaye yatinmindan mi gelen uretim oldugunu gostermez, aynca ek uretimin, yalnizca uretim-fiyatim mi kapsadigim, yoksa ek sermayenin daha biiyuk iiretkenligi yuziinden mi oldugunu da gostermez. Ikincisi, arti-kann yeni olusumu sozkonusu oldugu olciide, simn, uretim-fiyatim tarn kapsayan, yani, bir quarter’i, bir akrhk A topragina Karl Marks
639 Kapital III
yatinlan aym sermaye yatinmiyla ayni pahada iireten, yani varsayimimi-za gore 3 sterline iireten sermaye yatinmi olan, ek sermaye yatinmlan icin azalan bir iiretkenlik orani varsayarsak - i§te bu soylediklerimizden su sonuc cikar: B’nin bir aknnda toplam sermaye yatinmimn artik hi? bir rant getirmeyecegi sinira, B’nin akn basma iiretimin bireysel ortalama uretim-fiyati, A’nin akn ba§ina uretim-fiyatinin diizeyine yukseldigi za-man ula§ihr. Eger B’ye, yalnizca uretim-fiyatini getiren, yani ne arti-kar ne de yeni rant getiren sermaye yatinmlan yapilmi§sa, o zaman, bu gercekten, quarter ba§ina bireysel ortalama uretim-fiyatini yiikseltir, ama arti-kan ve sonunda da, onceki sermaye yatinmlarinin olu§turdugu ranti etkilemez. giinkii ortalama uretim-fiyati, her zaman A’mnkinin altinda kahr ve quarter ba§ina fiyat fazlasi azaldigi zaman, quarterlann sayisi orantih olarak artar, oyle ki, toplam fiyat fazlasi degismeden kahr. Varsayilan durumda B’deki 5 sterlin tutanndaki ilk iki sermaye yatinmi, 3'/2 quarter, boylece de, varsayimimiza gore 1 >/2 quarterly rant = 4>/2 sterlin getirir. §imdi, eger 2'/2 sterlinlik, ama yalnizca bir -ek quarter getiren bir iiciincii sermaye yatinmi yapihrsa, o zaman 4'/2 quarter'm toplam uretimfiyati (%20 kar dahil) = 9 sterlin; boylece quarter ba§ina ortalama fiyat = 2 sterlin olur. B iizerinde, quarter ba§ina ortalama uretim-fiyati, boylece l5/7 sterlinden 2 sterline cikmistir ve quarter ba§ina arti-kar, A’nin diizenleyici fiyati ile kar§ila§tinldiginda, l2/7 sterlinden 1 sterline dusmu§tiir. Ama 1 x 4'/2 = 4'/2 sterlindir, tipki eskiden P/7 x 3'/2 [sayfa 64i] = 4'/2 sterlin oldugu gibi. §imdi varsayahm ki, herbiri 2'/2 sterlin tutannda bir dordiincii ve besmci ek sermaye yatinmi, genel uretim-fiyatinda bir quarter iiretme-nin otesine gecmeyen B’ye yapilmi§ olsun. Bu durumda akr ba§ina toplam iiretim 6'/22 quarter ve bunlann uretim-fiyati da 15 sterlin olacaktir. B icin quarter ba§ina ortalama iiretim-fiyati, gene -2* sterlinden 24/13 sterline- yukselmi§ olacak ve quarter ba§ina arti-kar, A’nin diizenleyici uretim-fiyatina oranla gene -1 sterlinden 9/13 sterline- dii§mu§ olacaktir. Ama §imdi, bu 713 sterlinin, 4'/2 quarter yerine 6'/2 quarter temeli iizerinde hesaplanmasi gerekecektir. Ve %3 X 6'/2 = 1 x 4'/2 = 4'/2 sterlindir.
Bundan birinci olarak su sonuc cikar ki, rant getiren toprakta ek sermaye yatinmlanni miimkiin kilmak icin -hatta, ek sermayenin tii-miiyle arti-kar iiretmez hale geldigi ve yalnizca ortalama kar getirmeye devam ettigi noktaya kadar- bu kosullar altinda diizenleyici iiretim-fi-yatinda hie bir arti§ gerekmez. Aynca bundan §u sonuc cikar ki, burada, quarter ba§ina arti-kar ne kadar azahrsa azalsin, akr ba§ina toplam arti-kar ayni kahr; bu azah§, her zaman, akr ba§ina iiretilen quarter sayisin-daki buna tekabiil eden bir arti§la dengelenir. Ortalama iiretim-fiyatinin genel uretim-fiyati diizeyine ulasabilmesi icin (dolayisiyla, B topragi icin 3 sterlin), iiretimi, diizenleyici uretim-fiyati iic sterlinden daha yiiksek * 1894 Almanca baskida: \. -Ed.
40
Karl Marks Kapital III
bir uretim-fiyatina sahip olan ek yatirimlann yapilmasi gerekir. Ama go-recegiz ki, yalnizca bu, B’nin quarter ba§ina ortalama uretim-fiyatini, hemen, 3 sterlinlik genel uretim-fiyati diizeyine yukseltmeye yetmez. B topragimn §unlan urettigini varsayahm: 1)Uretim-fiyati eskisi gibi 6 sterlin olan 3>/2 quarter, yani her ikisi de arti-kar getiren, ama azalan miktarda arti-kar getiren herbiri 2'/2 sterlin tutannda iki sermaye yatinmi. 2)3 sterlinden 1 quarter; bireysel iiretim-fiyatinin diizenleyici iire-tim-fiyatina e§it oldugu bir sermaye yatinmi, 3)4 sterlinden 1 quarter; bireysel iiretim-fiyatinin diizenleyici fi-yat tan %25 yiiksek oldugu bir sermaye yatinmi. Bu durumda, 105/6* sterlinlik bir sermaye yatmmina akr basma 13 sterlinlik 5>/2 quarter elde edecegiz; bu, ilk sermaye yatirimimn dort kati-dir, ama ilk sermaye yatinmimn iiretiminin uc kati bile degildir. 13 sterlinden 5>/2 quarter, diizenleyici iiretim-fiyatinin 3 sterlin oldugu varsayihrsa, quarter ba§ina 24/H sterlinlik bir ortalama uretim-fiyati, yani quarter ba§ina 7/H sterlinlik bir fazla verir. Bu fazla, ranta donu§tu-riilebilir. 13 sterlinlik uretim-fiyati cikanldiktan sonra, B’nin quarter ba§ina mevcut ortalama uretim-fiyati, yani quarter ba§ina 24/„ sterlin iizerinden hesaplandiginda l25/52 quarter’i temsil eden 3'/2 sterlinlik bir arti-kar ya da rant kalir. Para-rant 1 sterlin, ve tahil-rant '/2 quarter kadar [sayfa 642] da-ha az olacaktir, ama B’deki dordiincii ek sermaye yatinmimn yalnizca arti-kar getirmemekle kalmayip, ortalama-kardan daha azini getiriyor olmasi gercegine kar§in, arti-kar ve rant hala var olmaya devam edecek-tir. Varsayalim ki, yatinm 3)’e ek olarak, yatinm 2) de diizenleyici iire-tim-fiyafini asan bir fiyatta iiretmektedir. Bu durumda, toplam uretim: 6 sterlin icin 3'/2 quarter + 8 sterlin icin 2 quarter; 14 sterlin uretim-fiyati icin, toplam 5'/2 quarter’dn. Quarter ba§ina ortalama uretim-fiyati 2%, sterlin olacak ve 7„ sterlinlik bir fazla birakacaktir. 3 sterlinden satilan 5'/2 quarter, 16'/2 sterlinlik bir toplam verir; 14 sterlinlik uretim-
fiyatini cikardiktan sonra rant icin 2'/2 sterlin kalir. B iizerindeki mevcut ortalama iiretimfiyatinda bu bir quarter'm 5756’sina e§it olacaktir. Bir baska deyi§le eskisinden az olsa da hala rant gelmektedir. Bu gosterir ki, her durum ve kosulda, uretimi, diizenleyici uretim-fiyafindan daha fazlaya malolan daha iyi topraklardaki ek sermaye yati-nmlanyla, ranfin azalmasi gerekse de, -en azindan kabul edilebilir uy-gulama sinirlan icinde- ortadan kalkmaz.. Bir yandan bu daha az iiret-ken sermayenin toplam sermaye yatinm icindeki tarn kesriyle orantih olarak, ote yandan da iiretkenligindeki azah§la oranfih olarak azalacak-tir. Uriiniin ortalama fiyaU hala diizenleyici fiyatin alfinda olacak ve boy-lece, ranta d6nii§turulebilecek arU-kann olusmasina hala izin veriyor olacakfir. * 1894 Almanca baskida: 10. -Ed. Karl Marks
641 Kapital III
§imdi, azalan iiretkenlikteki ardarda dort sermaye yatinmimn (2'/2 sterlin, 2>/2 sterlin, 5 sterlin ve 5 sterlin) sonucu olarak, B’nin quarter ba§ina ortalama fiyatimn, genel iiretim-fiyatina uydugunu varsayahm. [Bkz: Tablo, s. 644]. giftci, bu durumda, her quarter\ bireysel uretim-fiyatindan, do-layisiyla toplam quarter sayisini, 3 sterlinlik diizenleyici fiyaUa cakisan quarter ba§ina ortalama iiretim-fiyatlanndan satar. Boylece 15 sterlinlik sermayesi iizerinden hala %20 = 3 sterlin kar etmektedir. Ama rant yok olmu§tur. Quarter ba§ina bireysel iiretim-fiyatlannin genel uretim-fiyatiy-la bu e§iUenmesinde, fazlaya ne olmu§tur? Ilk 2>/2 sterlinden gelen arti-kar 3 sterlin, ikinci 2>/2 sterlinden ge-len l'/2 sterlindir, yatinlan sermayenin V3'unden, yani 5 sterlinden gelen toplam arti-kar= >/2 sterlin = %90’dir. Yatinm 3) durumunda, 5 sterlin yalnizca arti-kar getirmemekle kalmaz, genel uretim-fiyatindan satilan YA quarter’hk iiretimi, YA sterlinlik bir acik verir. Ensonu, gene 5 sterlin tutannda olan yatinm 4) durumunda, genel uretim-fiyatindan satilan 1 quarter’hk iiretimi, 3 sterlinlik bir acik verir. Boylece, her iki sermaye yatmmi, birlikte, yatinm 1) ve 2)’den gerceklestirilen arti-kara e§it olan, 4'/2 sterlinlik bir acik verir. ArU-kar ve acik dengelenirler. Bu yuzden rant yokolur. Gercekte, bu, yalnizca, arti-kan ya da ranti olu§turan arti-deger unsurlan, §imdi, ortalama kann olu§umuna girdikleri icin mumkundiir. Qiftci, 15 sterlin iizerinden bu 3 sterlin ya da %20 ortalama kan, rant pahasina yapar. [sayfa 643] Serma ye &2> 1) 2) 2> 3) 5 4) 5
K arS >/2 Vi 1 1
Kaza 2n? V/2 V/2 1
OretimQuar Topl ter 3am V/2 2 3 4 6 6 6
Sati§ 33 3 3
Kaza 6n? 4>/2 4>/2 3
Rant (Qr. & 1) 3 >/2 V/ ->/2 -V -1 -3
15 3 6 18 18 0 0 B’nin bireysel ortalama uretim-fiyatimn, piyasa-fiyatim diizenley-en, A’nin genel uretimfiyatina e§itlenmesi, ilk sermaye yatinmlanndan gelen uriinun, diizenleyici fiyatin alfinda olan bireysel fiyati ile diizenleyici fiyat arasindaki farkin, daha sonraki sermaye yaUrimlanndan gelen iiriiniin, diizenleyici fiyafin iizerinde olan fiyat ile diizenleyici fiyat arasindaki farkla gitgide daha cok telafi edilmesini ve ensonu dengelen-mesini ongoriir. Ilk sermaye yatinmlanndan gelen iiriin kendi ba§ina safildigi siirece, arU-kar gibi goriinen sey, boylece, giderek onun ortalama uretimfiyatimn parcasi haline gelir ve dolayisiyla, sonunda tumuyle onun tarafindan emilinceye kadar, ortalama kann olusumuna girer. Eger B’ye, 15 sterlin yerine yalnizca 5 sterlin yatinlmis. olsaydi ve son tablodaki ek 2'/2 quarter, akr ba§ina 2'/2 sterlinlik bir yaUnmla Adan 2'/2 yeni aknn ekime acilmasiyla uretilmi§ olsaydi, yafinlan ek sermaye,
42
Karl Marks Kapital III
yalnizca 6V4 sterlin tutannda olacak, yani bu 6 quarter’m iiretimi icin A ve B’deki toplam yatinm 15 sterlin yerine, yalnizca 11 >/4 sterlin olacak ve bunlann toplam uretim-fiyati da, kar dahil, 13'/2 sterlin olacakti. 6 quarter hala 18 sterline satilacak, ama sermaye yatmmi 3% sterlin azalmi§ olacak ve B’den gelen rant, akr basma eskisi gibi 4'/2 sterlin olacakti. Eger ek 2'/2 quarter’m iiretimi A’dan daha diisuk kalitede bir topragm A -1 ve A - 2’nin ekime acilmasini gerektirirse, durum farkh olacaktir, oyle ki, quarter ba§ina iiretim-fiyati: A - 1 topraginda VA quarter icin = 4 sterlin ve A - 2 topragindaki son quarter icin= 6 sterlin olacaktir. Bu durumda, 6 sterlin, quarter ba§ina diizenleyici uretim-fiyati olacaktir. O zaman, B’den gelen 3'/2 quarter, 10'/2 sterlin yerine 21 sterline satilacak-ti, ki bu, 4'/2 sterlinlik bir rant yerine 15 sterlinlik bir rant, ya da, Yh quarter yerine 2'/2 quarter'^ bir tahil-rant demek olacaktir. Gene bunun gibi, A iizerinde bir quarter, §imdi 3 sterlin = >/2 quarter'^ bir rant getire-cektir. Bu konuyu daha fazla tarti§madan once, bir baska gozlem yapalim: [sayfa 644] Toplam sermayenin, l'/2 quarterly fazlayi iireten bolumu, toplam sermayenin, l'/2 quarter’hk acigi iireten bolumu ile dengelenir dengelenmez, B’den gelen bir quarter’m ortalama fiyati, A tarafindan diizenlenen quarter ba§ina 3 sterlinlik genel uretim-fiyati ile e§itlenir, yani caki§ir. Bu e§itlenmenin ne kadar cabuk gercekle§ecegi ya da bu amac icin B’ye dusuk-iiretkenlikte ne kadar sermaye yatinlmasi gerek-tigi, ilk sermaye yatinmlannin arti-uretkenliginin veri oldugu varsayihrsa, en kotii, diizenleyici toprak, A’da, aym miktarda bir yatinma oranla, daha sonraki yatinmlann nispi dii§iik iiretkenligine, ya da diizenleyici fiyata oranla, bunlann iiruniiniin bireysel iiretim-fiyatina bagh olacaktir.
§imdi, yukardakilerden §u sonuclar cikartilabilir: Birincisi: Aym topraga, arti-iiretkenlikteki ek
sermayeler yatinldigi siirece, arti-iiretkenlik azaliyor olsa bile, tahil ve para olarak akr ba§ina mutlak rant, yatinlan sermayeye oranla, nispeten azalmasina kar§in (bir ba§ka deyi§le, arti-kar ya da rant oram), artar. Burada, simr, yalnizca ortalama kar getiren, ya da iiruniiniin bireysel uretimfiyati, genel iiretim-fiyati ile cakisan ek sermaye tarafindan belirlenir. Bu kosullar altin-da, daha kotii topraklardan gelen iiretim, artan arzin bir sonucu olarak gereksiz hale gelmedikce, uretimfiyati ayni kahr. Fiyat dii§iiyorken bile, bu ek sermayeler, belli sinirlar icinde, daha az olsa da, hala arti-kar iiretebilirler. ikincist Yalnizca ortalama kar getiren, bu yuzden de arti-iiretken-ligi = 0 olan ek sermaye yatinmi, mevcut arti-kann ve dolayisiyla rantin miktanni hie bir bicimde degi§tiremez. Boylece, quarter ba§ina bireysel Karl Marks
643 Kapital III
ortalama fiyat, ustun kalitedeki topraklarda artar; quarter ba§ina fazla azahr, ama bu azalan fazlayi iceren quarter’lann sayisi artar, oyle ki ma-temafiksel carpim ayni kalir. Uguncusu: Uriinii, diizenleyici fiyafi a§an bir bireysel iiretim-fiyati-na sahip olan -bu yiizden arti-iiretkenlik yalnizca = 0 degil, sifirdan daha azdir ya da negatif bir niceliktir, yani diizenleyici toprak A’daki e§it bir sermaye yafinminin iiretkenliginden daha azdir- ek sermaye yafinm-lan, ustun topraktan gelen toplam iirefimin bireysel ortalama iiretim-fiyatini, genel uretim-fiyatina gitgide daha cok yaklasfinrlar, yani bunlann arasindaki, arfi-kan ya da ranti olu§turan farklihgi gitgide daha cok azal-tirlar. Arti-kar ya da ranti olu§turmu§ olan seyin giderek biiyiiyen bir bolumii, ortalama kann olu§umuna girer. Ama, gene de, B’nin bir akrina yatmlan toplam sermaye, bu arti-kann, diisukiiretkenlikteki sermaye miktan artfikca ve bu dusuk-uretkenlik olciisiinde azalmasina karsm, arti-kar getirmeye devam eder. Bu durumda artan sermaye ve artan uretimle, rant, yalnizca ikinci durumda oldugu gibi yatmlan sermayenin artan buyiiklugune gore nispi olarak azalmakla kalmaz, akr ba§ina mut-lak olarak da azahr. [sayfa 645] Rant ancak, daha iyi B topragindan gelen bireysel ortalama iire-tim-fiyati, diizenleyici fiyaUa caki§tigi zaman ortadan kaldinlabilir, oyle ki daha iiretken ilk sermaye yatinmlanndan gelen arti-kann tiimii, ortalama kann olusumunda tiiketilir. Akr ba§ina ranttaki diisusun asgari sinin, onun ortadan kalktigi noktadir. Ama bu nokta, ek sermaye yatinmlan, dii§uk-iiretkenlikte olur olmaz degil, dusuk-iiretkenlikte ek sermaye yatinmi etkisi ile sermaye yatinmlarimn a§in-iiretkenligini silecek kadar hacimce biiyuk oldugu zaman ortaya cikar, oyle ki, toplam sermaye yatirimimn iiretkenligi, A’ya yaUnlan sermayeninkinin aynisi olur ve bu yuzden de B’nin quarterh ba§ina bireysel ortalama fiyat, Amn quarter\ ba§ina fiyatin aynisi olur. Bu durumda da, diizenleyici uretim-fiyati olan quarter basma 3 sterlin, ranfin ortadan kalkmasina kar§in ayni kalacakfir. Ancak bu nok-tadan sonradir ki, uretim-fiyati, ya ek sermayenin
diisuk uretkenliginin derecesinde ya da e§it dusuk-iiretkenlikteki ek sermayenin hacminde bir artis. dolayisiyla artmak zorunda kalacakfir. Ornegin, eger, yukardaki tabloda (s. 644) ayni toprak iizerinde quarter ba§ina 4 sterlinden VA quarter yerine 2'/2 quarter iiretilmi§ olsaydi, 22 sterlinlik bir iiretim-fiyafi icin 7 quarterly bir toplam elde etmi§ olacaktik; bir quarter V7 sterline malolmus. olacakfi; boylece bu, genel iiretim-fiyafinin V7 sterlin iizerinde olacak ve bu yuzden de, sonuncusu artmak zorunda kalacakfi. O halde, uzun bir sure icin, en iyi topraklardan gelen quarter basma bireysel iiretim-fiyafi, genel uretim-fiyatina e§it duruma gelinceye kadar, bu sonuncunun ilkinden fazlasi -ve boylece de arti-kar ve rant-tiimiiyle ortadan kalkincaya kadar, dii§uk-uretkenlikteki, ve hatta artan dusukiiretkenlikteki ek sermaye yatinlabilir.
44
Karl Marks Kapital III
Ve o zaman bile, daha iyi topraklardan gelen rantin ortadan kalk-masi, yalmzca, bunlann uriiniinun bireysel ortalama fiyatimn genel iire-tim-fiyati ile cakistigmi, oyle ki bu sonuncuda heniiz bir artisa gerek olmadigim ifade eder. Yukardaki ornekte, daha iyi B topragi uzerinde -ancak bu, daha iyi ya da rant getiren topraklar dizisinde en diisuk olandir- 3'/2 quarter, arti-iiretkenlikteki 5 steriinlik bir sermaye tarafindan ve 2>/2 quarter, diisuk-iiretkenlikteki 10 steriinlik bir sermaye tarafindan iiretilmisti, yani 6 quarter^ bir toplam iiretilmisti; demek ki, bu toplamin 5/12’si, sermaye-nin diisukiiretkenlikteki bu sonuncu kesimlerince iiretilmisti. Ve ancak bu noktadadir ki, 6 quartern bireysel ortalama uretim-fiyati, quarter ba§ina 3 sterline yukselir ve boylece genel uretim-fiyati ile caki§ir. Ancak, toprak miilkiyeti yasasi altinda, son 2'/2 quarter, A top-raginin yeni 2'/2 akn uzerinde uretilebildikleri durum di§inda, bu bicim-de quarter ba§ina 3 sterlinden uretilemezlerdi. Ek sermayenin yalmzca genel uretim-fiyatinda iirettigi durum, sinin olu§turmu§ olacakti. Bu noktamn otesinde, ayni topraktaki ek sermaye yatmmi durmak zorunda kalacakti. [sayfa 646] Gercekten de, eger ciftci, bir kez, ilk iki sermaye yatmmi icin, 4'/2 sterlin rant oderse, onu odemeye devam etmelidir, ve 3 sterlinden faz-lasina* bir quarter iireten her sermaye yatmmi, kanndan bir azalma ile sonuclanacaktir. Dii§iik-uretkenlik durumunda bireysel iiretim-fiyatinin esMenmesi boylece engellenir. A topragina ait uretim-fiyati, quarter basma 3 sterlinin B’ye ait fiyaU diizenledigi onceki ornekte bu durumu ele alahm. Ilk iki sermaye yaUnminda 3>/2 quarter icin iiretim-fiyati, gene, ciftci icin quarter ba§ina 3 sterlindir; ciinkii o, 4'/2 steriinlik bir rant ode-mek zorundadir; demek ki, bireysel uretim-fiyati ile genel uretim-fiyati arasindaki farki cebe indiren kendisi degildir. O halde, ilk iki sermaye yatmmi icin uriin fiyatindaki fazlalik, iiciincii ve dorduncu sermaye yati-nmlanndaki iiriinle ortaya cikan
acigi dengelemekte ona hizmet etmez. Serma Kar Oreti Kaza (&) m- n? Fiyat (Qr.) i (&)
Quearte r Ba§ina Oretim Fiyati (&)
Sati§-Fiyati Quea Topl rter am Ba§i na&
Arti Z arar Kar (&) (&)
1. 2 >/2 3 2 Vk 3 6 3 2. 2 >/2 3 V/2 23 4>/2 V/2 3. 5 1 6 V/2 4 3 4>/2 V/2 4. 5 1 6 1 6 3 3 3 IS 3 18 18 4'h 4'h * 1894 Almanca baskida: 3. -i-rf. Yatinm 3)’ten gelen l'/2 quarter, ciftciye, kar dahil 6 sterline ma-lolur; ama, quarter ba§ina 3 steriinlik diizenleyici fiyatta bunlan yalmzca 4'/2 sterline satabilir. Bir baska deyi§le, yalmzca turn kanni yitirmekle * 1894 Almanca baskida: 3 sterlinden azina. -Ed. Karl Marks
645 Kapital III
kalmayacak, ama onun da otesinde yatirdigi 5 sterlinlik sermayenin 1 >/2 sterlinini, ya da %10’unu da yitirecektir. Kar ve sermaye kaybi, yatinm 3) durumunda, l>/2 sterline, ve yatinm 4) durumunda 3 sterline varacak, yani toplam 4'/2 sterlin, ya da, tarn, daha iyi sermaye yatinmlarindan gelen rant kadar olacaktir; oysa bu sonunculara ait bireysel uretim-fiyati, B’den gelen toplam urunun bireysel ortalama uretim-fiyatinin e§iUenmesinde rol oynayamazlar, ciinkii fazla, rant olarak bir iiciincii tarafa odenir. Talebi kar§ilamak iizere, ek 1 >/2 quarter\ iiciincii sermaye yatin-miyla iiretmek gerekmi§ olsaydi, diizenleyici piyasa-fiyati, quarter ba§ina 4 sterline cikmak zorunda kalacakti. Diizenleyici piyasa-fiyatindaki bu [sayfa 647] arti§in sonucunda, B’den gelen rant, birinci ve ikinci yatinmlar icin yukselecek ve A iizerinde rant olu§acakti. Demek ki, farklihk rantimn, arti-kann ranta bicimsel bir doniisu-miinden baska bir §ey olmamasina ve toprak mulkiyetinin, yalnizca, bu durumda toprak sahibinin, ciftcinin arti-kanm kendisine aktarmasim miimkiin kilmasina kar§in, gene de goriiriiz ki, ayni topraktaki ardarda sermaye yatinmi, ya da ayni sey demek olan, ayni topraga yatmlan ser-mayedeki arti§, sermayenin iiretkenlik orani azaldigi ve diizenleyici fiyat ayni kaldigi zaman, sininna cok daha hizh ula§ir; ashnda, arti-kann, toprak mulkiyetinin sonucu olan toprak rantina salt bicimsel donusumunun bir sonucu olarak, az cok yapay bir engele ula§ihr. Burada, otekilerden daha dar simrlar icinde gerekli hale gelen genel uretim-fiyatindaki arti§, bu durumda, yalnizca farklihk rantindaki arti§in bir nedeni olmakla kal-maz, aynca da rant olarak farklihk rantinin varhgi, ayni zamanda, -gerekli hale gelen artan iiriin arzim boylece saglamak iizere- genel iiretim-fiya-tindaki daha onceki ve daha hizh arti§in bir nedenidir. Aynca a§agidaki hususlar da belirtilmelidir: Eger A topragi, ek iiriinii, ikinci bir sermaye yatinmiyla, 4 sterlinin altinda arzedecek olursa, ya da, uretim-fiyati gercekten de 3 sterlinden yiiksek, ama 4 sterlinden dii§iik olan yeni ve Adan kotii
toprak rekabe-te girecek olursa, B topragindaki bir ek sermaye yatinmi ile, diizenleyici fiyat, yukardaki gibi, 4 sterline cikamaz. O halde goriiyoruz ki, farklihk ranti I ve farklihk ranti II, birincisi ikincisinin temeli iken, ayni zamanda birbirleri icin sinir gorevi yaparlar, ki bununla bazan ayni topraga ardarda bir sermaye yatinmi, bazan da ek topraga yanyana bir sermaye yatinmi yapihr. Benzer bicimde, oteki durumlarda, ornegin daha iyi toprak ele ahndiginda birbirlerini sinirlarlar. [sayfa 648]
46
Karl Marks Kapital III
KIRKDORDUNCO BOLUM
KOTO EKILI TOPRAK UZERINDE FARKLILIK RANTI
VARSAYALIM KI, tahila olan talep artiyor ve arz, yalmzca, rant getiren topraklarda, diisukiiretkenlik ko§ullan altinda ardarda sermaye, yatinmlanndan ya da A topragmda, gene azalan iiretkenlikteki ek sermaye yatmmindan ya da A’dan daha diisuk kalitede yeni topraklardaki sermaye yatmmindan dogabiliyor. B topragmi, rant getiren topraklann temsilcisi olarak ele alahm. Ek sermaye yatinmi, B iizerindeki bir quarterlik (nasil ki her akr bir milyon akn temsil
edebilirse, bir quarter da burada bir milyon quarter\ temsil edebilir) iiretim, arti§im miimkiin kilabilmek icin, piyasa-fiyatinin o zamana kadar hiikiim siiren quarter ba§ina 3 sterlinlik iiretimfiyatinin iizerine cikmasim gerektirir. Artan iiretimin, en yiiksek ranti getiren top-raklar tarafindan, C ve D, vb. topraklan tarafindan da saglanabilir, ama ancak azalan arti-iiretkenlikle; ancak, B’den gelen quartern talebi kar-§ilamak icin zorunlu oldugu varsayilmaktadir. Eger bu quarter, B’ye, daha fazla sermaye yatinlarak, A’ya yapilan ayni ek sermaye ile iiretilenden daha ucuza iiretilirse, ya da A’da sermayeye yapilan ek, ayni §eyi 3% sterline yaptigi halde, omegin 1 quarter'x iiretmek igin 4 sterlin gerekti-ren A - 1 topragina inilerek daha ucuza iiretilirse, B’deki ek,sermaye, piyasa-fiyatini diizenleyecektir. [sayfa 649] Karl Marks
647 Kapital III
A, §imdiye kadar oldugu gibi bir quarter’i 3 sterline uretir. Bunun gibi, B de, eskisi gibi, toplam uretimi icin 6 sterlinlik bir bireysel iiretim-fiyatinda 3'/2 quarter’hk toplam uretir. §imdi, eger, ek bir quarter A iize-rinde 3% sterline iiretilebildigi halde, B uzerinde, ek bir quarter uretmek icin 4 sterlinlik bir ek uretim-fiyati (kar dahil) gerekli hale gelirse, dogal olarak bu quarter, B’dense A uzerinde iiretilecektir. O halde, bu quarter'm B uzerinde 3'/2 sterlinlik ek uretim-fiyati ile uretilebilecegini varsayalim. Bu durum 3'/2 sterlin tiim iiretim icin diizenleyici fiyat haline gelecektir. B, §imdi, 4'/2 quarter’hk mevcut iiretimini 15% sterline satacaktir. Bunun 6 sterlini ilk 3'/2 quarter'm ve 3'/2 sterlini son quarter'm uretim-fiyatidir, yani 9'/2 sterlinlik bir toplam. Bu, rant icin, eski 4'/2 sterline kar§in, 6V4 sterline e§it olan bir arti-kar birakmaktadir. Bu durumda Amn bir akn da '/2 sterlinlik bir rant getirecek, ama 3'/2 sterlinlik iiretim-fiyatini duzenle-yen en kotii toprak A degil, onun yerine daha iyi toprak B olacaktir. Ku§-kusuz burada, A kalitesinde ve o zamana kadar ekilenlerle e§it uygunlukta bir mevkide, yeni topragin mevcut olmadigini, ya zaten ekili olan A parcasinda daha yuksek bir iiretim-fiyatinda ikinci bir sermaye yatinminin ya da daha da kotii A - 1 topragimn ekiminin gerektigini varsayiyoruz. Ar-darda sermaye yatinmlanyla farklihk ranti II yuriirliige girer girmez, ar-tan uretim-fiyatinin sinirlan daha iyi toprak tarafindan diizenlenebilir, ve farklihk ranti Fin temeli olan en kotii toprak da rant getirebilir. Boylece, bir tek farklihk rantiyla bile, tiim ekili toprak, rant getirecektir. O zaman, a§agidaki iki tabloyu elde edecegiz; burada uretimfiyati ile yatinlan sermaye toplami arti %20 kar; bir ba§ka deyi§le, her 2'/2 sterlinlik sermaye iizerinden >/2 sterlinlik kar ya da 3 sterlinlik bir toplam kastediyorum. Toprak Tipi A B C D
Ak r 1 1 1 1
Oret im3 6 6 6
Oriin (Qua 1 3>/2 5>/2 7>/2
Sati §3 3 3 3
Para Olarak 3 10>/2 16>/2 22>/2
Tahi l0 V/2 3>/2 5>/2
Para 0 4>/2 101/2 I6V2
Topla 4 21 IVh 52'h 10'/2 311/2 Yalnizca bir quarter getiren 3'/2 sterlinlik yeni sermaye, B’ye yati-nlmadan once durum budur. Bu yatinmdan sonra, durum §6yle goriiniir [s. 651’deki tablo]: [sayfa 650] Topra Ak Oret Oriin Sati§ Para Tahi Para k Tipi r im- (Qua Olara lFiyat 3>/2 k Rant >/2 Rant A 1 3Fiya 1rter) 3>/2 1/7 B 1 9>/2 4>/2 3>/2 153/4 1"/ n 14 6>/4 C 1 6 5>/2 3>/2 19V4 3n/,4 13V4 D 1 6 7>/2 3>/2 26Vi 5 /,4 20Vi Topla 4 2 18V2 643A 11V2 40'/2 [Bu da gene pek dogru hesaplanmamistir. Her §eyden once B
48
Karl Marks Kapital III
giftgisi igin 4'/2 quarter’in maliyeti, birincisi uretim-fiyati olarak 9>/2 sterlin ve ikincisi rant olarak 4'/2 sterlin, yani toplam 14 sterlindir; quarter ba§ina ortalama = 31/9 sterlindir. Boylece, toplam iiretiminin bu ortalama fi-yati, diizenleyici piyasa-fiyati haline gelir. Boylece, A iizerindeki rant >/2 sterlin yerine 1/9 sterlin tutannda olacak ve B iizerindeki rant §imdiye kadar oldugu gibi 4'/2 sterlin kalacaktir; 31/9 sterlinden 4'/2 quarter = 14 sterlin ve, eger uretim-fiyati olarak 9'/2 sterlini gikartirsak, 4'/2 sterlin arti-kar igin kahr. O halde goriiyoruz ki, sayisal degerlerde degi§iklik yapil-masi gerektigi halde, bu ornek, zaten rant getiren daha iyi topragin nasil farklihk ranti II aracihgiyla fiyati diizenleyebilecegini ve boylece o zama-na kadar rantsiz olan turn topraklan, rant getiren toprak haline donu§turebilecegini gostermektedir. -F. E.) Tahihn diizenleyici uretim-fiyati yukselir yukselmez, yani diizenleyici topraktan gelen bir quarter tahihn uretim-fiyati ya da ge§itli toprak tiplerinden birinde diizenleyici sermaye yatinmi yukselir yukselmez tahil-rant artmahdir. Bu, sanki tiim topraklar daha az iiretken hale gelmi§ ve 2'/2 sterlinlik her yeni sermaye yatmmiyla 1 quarter yerine, ornegin, yal-nizca 77 quarter iiretiyormu§ gibidir. Ayni sermaye yatmmiyla, tahil olarak bundan baska ne iiretirlerse, arti-kan ve dolayisiyla ranU temsil eden arti-uriine d6nii§iir. Kar oraninin ayni kaldigi varsayihrsa, giftgi, kan ile daha az tahil satin alabilir. Eger -ya iicretier asgari fiziki diizeye, yani emek-giiciiniin normal degeri alfina dii§uruldugu igin; ya emekginin ge-reksindigi ve fabrikatoriin sagladigi oteki tiiketim maddeleri nispeten daha ucuz hale geldigi igin; ya i§gunu daha uzun ya da daha yogun hale geldigi, oyle ki tanm-di§i olan ama tanmsal kan diizenleyen iiretim dalla-nnda kar orani ayni kaldigi veya yukseldigi igin; ya da, ensonu, yatmlan sermaye miktan ayni kalsa da, tanmda daha fazla degismeyen ve daha az degisen sermaye kullanildigi- iicretier artmazsa, kar orani ayni kalabilir. [sayfa 651] Boylece, daha da kotii topragi ekime agmaksizin, §imdiye kadar en kotii toprak olan A
iizerinde rantin dogabilecegi birinci yontemi incelemi§ bulunuyoruz; yani rant, onun §imdiye kadar diizenleyici olan, bireysel uretim-fiyati ile, daha iyi toprak iizerinde dusuk-iiretkenlik kosullannda kullanilan son ek sermayenin gerekli ek uriinu sagladigi, yeni, daha yuksek iiretimfiyaU arasindaki farktan dogabilir. Eger ek iiriiniin, bir quarter\ 4 sterlinden daha asagisina iirete-meyen A - 1 topragi tarafindan saglanmasi gerekseydi, A’mn akri ba§ina rant, 1 sterline yukselmi§ olacakU. Ama bu durumda, A - 1 topragi en kotii ekili toprak olarak A’mn yerini almi§ olacakU ve bu sonuncusu, rant-getiren topraklar dizisinde en diisuk konuma gegmi§ olacakU. Farkli-hk-ranfi I degi§mi§ olacakU. O halde, bu durum, ayni toprak pargasinda-ki ardarda sermaye yatinmlannin degi§en iiretkenliginden dogan farklihk ranti H'nin incelenmesine dahil degildir. Ama, bunlardan ayn olarak, A topragi iizerinde, farklihk ranti iki Karl Marks
649 Kapital III
baska yoldan dogabilir. Fiyat degismeden -herhangi bir belli fiyat, hatta oncekilere oran-la daha du§uk bir fiyat- ek sermaye yatinmi arti-iiretkenlikle sonuclandi-gi zaman, ki bu, prima facie ye belli bir noktaya kadar, her zaman, tarn da en kotii topraktaki durum olmahdir. Oysa ikincisi, A topragindaki ardarda sermaye yatinmlan azaldigi zaman. Her iki durumda da talebi kar§ilamak icin iiretim arti§i gerektigi varsayilmaktadir. Ama, farklihk ranti acisindan, burada, daha once gelisfirilen yasa nedeniyle ozel bir giicliik dogar ki, bu yasaya gore, belirleyici etken rolii oynayan §ey, her zaman, toplam iiretim (ya da toplam sermaye harca-masi), icin quarter ba§ina bireysel ortalama iiretim-fiyatidir. Oysa, A top-ragi durumunda, daha iyi topraklardaki durumlarda oldugu gibi yeni sermaye yatinmlan icin bireysel uretim-fiyatimn genel uretim-fiyati ile e§itlenmesini sinirlayan bir ba§ka uretim-fiyati yoktur. giinkii A’nin bireysel uretim-fiyati, tami tamina, piyasa-fiyatini diizenleyen genel iiretim-fiyatidir. Varsayahm ki: 1) Ardarda sermaye yatmmlannm uretkenligi arttigi zaman, A’nin bir akn, 5 sterlinlik bir yatinm verilmi§se 2 quarter yerine -6 sterlinlik bir uretim-fiyatina tekabiil eden- 3 quarter iiretecektir. 2'/2 sterlinlik birinci yatinm 1 quarter, ikincisi 2 quarter getirmisUr. Bu durumda 6 sterlinlik bir uretim-fiyati, 3 quarter getirecektir, oyle ki 1 quartern ortalama ma-liyeti 2 sterlin olacaktir; yani eger 3 quarter, quarter basma 2 sterline satihrsa, o zaman A, §imdiye kadar oldugu gibi hie rant getirmez, ama yalnizca farklihk ranti H'nin temeli degismisfir; diizenleyici uretim-fiyati, §imdi 3 sterlin yerine 2 sterlindir; 2'/2 sterlinlik bir sermaye §imdi en kotii toprak iizerinde 1 quarter yerine, ortalama Yh quarter iiretir ve §imdi bu, 2>/2 sterlinlik bir yatinm verilmi§se, biitiin daha iyi [sayfa 652] topraklar icin resmi iiretkenliktir. Bundan sonra, bunlann daha onceki arU-iirun-lerinin bir boliimii, gerekli uriinlerinin olu§umuna girer, Upki bunlann arti-karlannin bir boliimiiniin ortalama kann olu§umuna girmesi gibi.
Ote yandan, eger hesaplama, onlar icin genel uretim-fiyati sermaye yatirimimn sinin oldugundan, ortalama hesabin mutiak artiyi hie degi§tirmedigi daha iyi topraklar temel ahnarak yapihrsa, o zaman, ilk sermaye yatinmi 3 sterline malolur ve ikinci yaUnmdan gelen 2 quarter’m herbiri de yalnizca Yh sterline malolur. Bu, boylece, A iizerinde, 1 quar-ter’hk tahil-ranta ve 3 sterlinlik para-ranta yolacacak, ama 3 quarter, eski fiyat 9 sterlin iizerinden safilacaktir. Eger 2'/2 sterlinlik bir iiciincii sermaye, ikinci yatinmla ayni iiretkenlik kosullan altinda yapilsaydi, o zaman toplam, 9 sterlinlik bir uretim-fiyati icin 5 quarter olacakti. Eger A’nin bireysel ortalama uretimfiyati diizenleyici fiyat olarak kalacak olur-sa, o zaman bir quarter, 14/5 sterlinden safilacaktir. Ortalama fiyat bir kez
50
Karl Marks Kapital III
daha dusmiis. olacaktir - iiciincii sermaye yaUnminin iiretkenligindeki yeni bir arti§la degil, yalnizca, ikincisiyle ayni ek uretkenlige sahip, yeni bir sermaye yatinmin eklenmesiyle, A topragmda, daha yiiksek ama sabit iiretkenlikteki ardarda sermaye yatinmlan, rant-getiren topraklar-da oldugu gibi ranti yukseltmek yerine, orantih olarak iireUm-fiyaUm ve boylece de, diger §eyler e§it olmak kosuluyla, biitiin oteki topraklar iizerindeki farklihk ranUm diisurecekUr. Ote yandan, 1 quarter’i, 3 ster-linlik bir iiretim-fiyaUnda iireten birinci sermaye yatinmi, ashnda, diizen-leyici olarak kahrsa, o zaman, 5 quarter, 15 sterline satilacak ve A topra-gindaki daha sonraki sermaye yaUnmlarimn farklihk ranU 6 sterlin tuta-nnda olacaktir. A topragimn akri ba§ina ek sermaye, nasil uygulanirsa uygulansin, bu durumda bir iyilesUrme olacak ve sermayenin ilk bolii-miinii daha iiretken yapacakUr. Sermayenin V3'u, 1 quarter ve oteki 2/3'u, 4 quarter iiretmisUr demek giiliinc olacakUr. giinkii, 3 sterlin yalnizca 1 quarter iiretecekken, akr basma 9 sterlin, her zaman 5 quarter iirete-cektir. Burada bir ranUn dogup dogmayacagi, bir artikarin elde edilip edilmeyecegi, tiimiiyle ko§ullara bagh olacaktir. Normal olarak diizen-leyici iiretim-fiyati dusmek zorunda kalacaktir. Eger A topragimn bu iyile§tirilmi§ ama daha pahah ekimi, yalnizca bu ekim daha iyi topraklar-da da yeraldigi icin oluyorsa bir ba§ka deyi§le tanmda genel bir devrim oluyorsa, durum boyle olacakUr; oyle ki, §imdi A’nin dogal verimliligin-den sozettigimiz zaman, onun, 3 sterlin yerine 6 sterlin ya da 9 sterlinle i§lendigi varsayilmaktadir. Eger, belli bir iilkenin esas arzim saglayan, A topragimn ekili akrlannin cogunlugu bu yeni yontemi kullanacak olursa, bu durum ozellikle gecerli olacakUr. Ama, eger iyile§Urme, once A’nin yalnizca kiiciik bir alamna yayilacak olursa, o zaman, bu daha iyi ekilen boliim arU-kar getirecek, toprakbeyi, bunu, hizla, tiimiiyle ya da kismen ranta donu§tiirecek ve rant biciminde saptayacakUr. Bu yolla -eger ta-lep, artan arza ayak uydurursa- A topragimn gitgide daha fazlasi bu [sayfa ess] yeni ekim yontemini kullanmaya ba§ladikca, A kalitesindeki tiim topraklar iizerinde yava§ yava§ rant olusabilir ve arU-iiretkenlik, piyasa ko§ullanna bagh olarak tiimiiyle
ya da kismen ortadan kalkabilir. A’nin uretim-fiyaUmn, artan sermaye harcamasi kosullannda elde edilen iirii-niin ortalama fiyatina esklenmesi, bu artan sermaye yaUnminin arti-ka-nnin rant biciminde saptanmasiyla boylece engellenebilir. O halde, daha once ek sermayenin iiretkenligi azaldigi zaman daha iyi topraklarda goriildiigii gibi, ureUm-fiyatim yukselten §ey, gene, yalnizca bireysel ve genel ureUm-fiyatian arasindaki farkin bir sonucu olan farklihk ranU yerine, arU-kann ranta donu§turulmesi, yani toprak miilkiyeUnin mudahale-si olacakUr. Bu, A topragi durumunda her iki fiyaUn cakismasini onle-yecekUr, ciinkii, iiretim-fiyaUmn, A iizerindeki ortalama ureUmfiyati ta-rafindan diizenlenmesine miidahale edecekUr; boylece, gerekli olanin iizerinde bir iireUm-fiyaUm siirdiirecek ve dolayisiyla rant yaratacakUr. Disardan ozgiirce tahil ithal edilse bile, ciftcilerin di§ardan diizenlenen Karl Marks
651 Kapital III
uretim-fiyatinda, rant getirmeksizin tahil ekiminde rekabet edebilecek topraklanmn, ba§ka amaclar, omegin oUak olarak kullanmaya zorlan-malanyla da ayni sonuc saglanabilir ya da devam ettirilebilir, oyle ki yalnizca rant getiren topraklar, yani quarter ba§ina bireysel ortalama uretimfiyatian di§ardan belirlenen fiyatin altinda olan topraklar, tahil ekimi icin kullamlacaktir. Bir butun olarak, mevcut durumda uretim-fiyatimn diisecegi, ama ortalamasinin diizeyine diismeyecegi; ortalama-nin uzerinde, ama en kotii ekili toprak A’mn uretim-fiyatimn altinda olacagi, oyle ki, yeni A topraginin rekabetinin sinirlandigi varsayilmahdir. 2) Ek sermayelerin uretkenligi azaldigi zaman. Varsayahm ki, A - 1 topragi, ek quarter’i iiretmek icin 4 sterlin ge-rektirmektedir, oysa A topragi, onu, 3% sterline, yani daha ucuza, ama gene de ilk sermaye yatinmiyla uretilen quarter’dan % sterlin daha paha-hya iiretmektedir. Bu durumda, A uzerinde uretilen iki quartern toplam fiyati = 6% sterlin; boylece quarter ba§ina ortalama fiyat da = 33/„ sterlin olacaktir. Uretim-fiyati artacaktir. Ama yalnizca 3/8 sterlin; oysa eger ek sermaye 3% sterlinden uretim yapan yeni topraga yatinlmi§ olsaydi, bu fiyat, bir 3/8 sterlin daha artacak, ya da 3% sterline yukselecek ve boylece de butun oteki farklihk rantlannda orantih bir arti§ getirecekti. A’mn quartern ba§ina 3'/8 sterlinlik uretim-fiyati, boylece, artan bir sermaye yatinmi durumundaki ortalama iiretim-fiyatina e§itlenecek ve diizenleyici fiyat olacaktir; boylece, hie bir arti-kar iiretmeyeceginden hie bir rant getirmeyecektir. Ama, eger, ikinci sermaye yatinmiyla uretilen bu quarter 3% sterline satilmissa, o zaman, A topragi % sterlinlik bir rant getirecektir, ve gercekten de, hie bir ek sermaye yatirimimn yer almadigi ve dolayisiyla hala [sayfa 654] quarter basma 3 sterlinden uretim yapan A’mn butun akrla-nnda boyle olacaktir. A’mn herhangi bir ekilmemi§ alam kaldigi siirece, fiyat ancak gecici olarak % sterline cikabilir. A’mn yeni alanlanndan ge-len rekabet, elveri§li mevkiin, bir quarter\ % sterlinden asagiya
iiretme-sini mumkun kilan turn A tipi toprak tiikeninceye kadar, iiretim-fiyatini 3 sterlinde tutacaktir. O halde, toprakbeyi, bir akrhk toprak, rant getirdigi siirece, kiraci ciftcinin oteki akra rantsiz sahip olmasina izin vermeye-cek olsa da, varsayacagimiz sey budur. Uretim-fiyatimn ortalama fiyatta e§itlenip e§itlenmedigi, ya da, ikinci sermaye yatirimimn bireysel iiretim-fiyatinin 3% sterlinde diizenleyici hale gelip gelmedigi, gene, mevcut A topragindaki bir ikinci sermaye yatirimimn ne olciide genel hale geldigine baghdir. Ikinci durum, yalnizca, toprakbeyi, quarter ba§ina 3% sterlinlik fiyat iizerinden elde edi-len arti-kari rant olarak saptamak iizere, talep doyuruluncaya dek yeterli zamana sahip oldugu zaman ortaya cikar.
52
Karl Marks Kapital III
Ardarda sermaye yatinmlarinin azalan iiretkenligiyle ilgili olarak Liebig’e* bakiniz. Gordiik ki, uretim-fiyati sabit kaldigi siirece, yatmlan sermayenin, arti-iiretkenligindeki ardarda azah§, her zaman, akr ba§ina ranti artinr ve bu, diisen bir uretim-fiyati ile bile olabilir. Ama genel olarak, sunu belirtmek gerekir. Kapitalist uretim tarzi acisindan, iiriinlerin fiyatinda, bu iiriinler, daha once yapilmayan bir harcamaya ya da odemeye giri§ilmedikce saglanamayacagi zaman, daima, nispi bir arti§ yer ahr. giinkii uretimde tiiketilen sermayenin yerine konmasiyla, yalnizca bazi uretim araclannin temsil ettigi degerin yerine konmasini kastediyoruz. Uretime araci olarak giren ve hie bir seye malolmayan dogal ogeler, uretimde hangi rolii oynarlarsa oynasinlar, sermayenin parcalan olarak degil, doganin ser-mayeye kar§ihksiz bir armagam olarak, yani kapitalist uretim tarzi altin-da, biitiin oteki iiretkenlikler gibi, sermayenin iiretkenligi gibi goriinen, doganin iiretken giiciiniin, emege verdigi kar§ihksiz bir armagan olarak girerler. Bu yuzden, ba§langicta hi? bir §eye malolmayan boyle bir dogal giic, uretime katihrsa, uretilmesine yardim ettigi iiriin, talebi kar§ilamaya yettigi siirece, fiyatin belirlenmesine girmez. Ama gelisme siireci icinde, bu dogal giiciin yardimiyla saglanabilecek olan uretimden daha biiyiik bir uretim talep edilirse, yani eger bu ek uretimin, bu dogal giiciin yardi-mi olmaksizin, ya da insan emek-giiciiniin onu desteklemesiyle yaratil-masi gerekirse, o zaman, sermayeye yeni bir ek oge girer. Boylece, ayni iiretimi elde etmek icin nispeten daha biiyuk bir sermaye yatinmi gere-kli olur. Biitiin oteki kosullar ayni kalmak kaydiyla, iiretim-fiyatinda bir artl§0lur. [sayfa 655] [“1876 §ubat ortasinda ba§lanan” bir defterden parca. -F. E.) Topraga katdan sermaye uzerinden salt faiz olarak farkhlik ranti ve rant. -Bir sermaye harcamasi gerektiren i§lemler aracihgiyla, topragin fiziksel ve kismen de kimyasal kosullanm degi§tiren ve topraga sermaye katilmasi olarak kabul edilebilecek olan-
sozde siirekli iyile§tirmeler, hemen hemen tiimiiyle belli, sinirh bir yerdeki, ozel bir toprak parcasi-na, ba§ka bir yerde, bazen pek yakindaki, ba§ka bir toprak parcasinin dogal olarak sahip oldugu ozellikleri vermekten ibarettir. Bir toprak par-casi dogal olarak diizdiir, otekinin diizle§tirilmesi gerekir; biri dogal akac-lamaya sahiptir, oteki yapay akaclama gerektirir; birine doga derin bir iist toprak tabakasi bahsetmistir, oteki yapay derinle§tirme gerektirir; bir balcik toprak, dogal olarak gerekli miktar kumla kan§mi§tir, otekinin, bu oranin elde edilmesi icin i§lenmesi gerekir; bir cayir, dogal olarak sulan-mi§ ya da mil tabakalanyla kaplanmi§tir, oteki, bu duruma ulasmak icin emek gerektirir, ya da burjuva iktisatcilann diliyle, sermaye gerektirir. * Liebig, Die Chemie in ihrer Anwendung auf Agricultur und Physiologie, Braunschweig 1862. -Ed. Karl Marks
653 Kapital III
Bu, gercekten de eglenceli bir teoridir, buna gore, kar§ila§tirmah iistiinliikleri sonradan edinmi§ olan bir toprak parcasi durumunda, rant, faiz oldugu halde, bu ustunluklere dogal olarak sahip olan ba§ka bir toprak parcasi durumunda faiz degildir. (Ashnda bu, uygulamada oylesi-ne carpitilmisUr ki, rant bir durumda gercekten de faizle cakisUgmdan, oteki durumlarda da, durum kesinlikle boyle degilken, hatah bir bicim-de, gene ranta faiz denmektedir.) Oysa toprak, sermaye yatinldigi icin degil, yatinlan sermaye, bu topragi eskiden oldugundan daha iiretken yaptigi icin sermaye yatinldiktan sonra rant getirir. Belli bir iilkedeki tiim topraklann bu sermaye yatinmina gereksinmesi oldugu varsayihrsa, bunu almamis. olan her toprak parcasinin once bu a§amadan gecmesi gerekir ve daha §imdiden sermaye yatirimimn sagladigi topragin dogurdugu rant (bu durumda, getirilen faiz), tipki toprak, bu ustiinliige dogal olarak sahipmis. ve oteki topragin once bunu yapay olarak edinmesi gerekirmi§ gibi, farklihk ranti olu§turur. Faize doniisebilecek olan bu rant da, yatinlan sermaye amortize edilir edilmez salt farklihk ranti haline gelir. Tersi durumda, bir ve ayni sermaye, sermaye olarak iki kez varolmak zorunda kalacaktir. Qok eglendirici bir olgu da, Ricardo’nun, deger belirlenmesinin yalmzca emege dayandigi fikrine kar§i cikan tiim muhaliflerinin, farklihk rantina, topraktaki farkhhklardan dogan bir sey goziiyle bakmak yerine, burada degeri belirleyenin emek degil, doga oldugunu belirtmeleridir; ama bunlar, ayni zamanda da bu belirlemeyi, topragin yerine, ya da -ve daha da biiyiik bir olciide- ekimi sirasinda topraga konan sermayenin [sayfa 656] faizine baglamaktadirlar. Ayni emek, belli bir zaman donemi icinde yaratilan bir iiriinde ayni degeri iiretir; ama bu iiriiniin biiyukliigii ya da miktan ve dolayisiyla bu iiriiniin herhangi bir tarn kesri ile iliskili olan deger bolumu, belli bir emek miktan icin, yalmzca iiriiniin miktan-na baghdir, ve buna kar§ihk bu sonuncusu da verilen emek miktannin
iiretkenligine baghdir, bu miktann mutlak buyuklugune degil. Bu iiret-kenligin, doga yuziinden mi, yoksa toplum yuziinden mi oldugu onemli degildir. Yalmzca bizzat iiretkenligin emege, dolayisiyla sermayeye ma-loldugu durumda, bu, uretim-fiyatim yeni bir oge ile artinr - ki doga ken-di basma bunu yapmaz. [sayfa 657]
54
Karl Marks Kapital III
KIRKBE§iNCi BOLUM MUTLAK TOPRAK RANTI
FARKLILIK ranti tahlilinde, en kotii topragin hie bir toprak ranti getirmedigi, ya da daha genel olarak koyarsak, yalnizca, iiriinii, piyasayi duzenleyen iiretim-fiyatinin altinda bir bireysel uretim-fiyatina sahip olan topragin toprak ranti odedigi, oyle ki bu bicimde ranta d6nu§turiilen bir arti-kar dogdugu varsayimindan hareket ettik. Her §eyden once §unu belirtmek gerekir ki, farklihk ranti yasasi bu haliyle, bu varsayimin dogru-lugundan ya da yanhshgindan tiimiiyle bagimsizdir. Piyasanin diizenlendigi genel iiretim-fiyatina P diyelim. O zaman, P, en kotii toprak A’nin
uretiminin bireysel uretim-fiyati ile caki§ir; yani onun fiyati, iiretimde tiiketilen degi§meyen ve degisen sermaye arti ortalama kan (= i§letmenin kan arti faiz) kar§ilar. Bu durumda rant sifira e§ittir. Bir sonraki daha iyi toprak B’nin bireysel uretim-fiyati = P"dur, ve P > P"diir; yani P, B topraginin uriinii-niin gercek uretim-fiyatindan fazlasini kar§ilar. §imdi P-P’ = d oldugunu varsayahm; dolayisiyla d, P’nin P"nden fazlasi, B tipi topragin ciftcisinin gercekle§tirdigi arti-kardir. Bu d, toprakbeyine odenmesi gereken ranta d6nii§turulur. P", iiciincii toprak tipi C’nin gercek uretim-fiyati, ve P-P" = 2d olsun; o halde bu 2d ranta donu§turiilur; gene bunun gibi, P’", dordiincii toprak tipi D’nin bireysel uretim-fiyati, ve toprak rantina donu§turiilen P-P’" = 3d olsun, vb.. §imdi A topragi icin rant [sayfaess] = 0 Karl Marks
655 Kapital III
ve dolayisiyla iiriiniiniin fiyati = P + 0'in hatah oldugunu varsayahm. Bunun yerine, onun da rant = r getirdigini varsayahm. Bu durumda iki farkh sonuc cikar. Birincisi : A topraginin uriinunun fiyati onun uzerindeki iiretim-fiyati tarafindan diizenlenmeyecek, bu fiyatin uzerinde bir fazla icere-cek, yani = P + r olacaktir. giinkii, kapitalist iiretim tarzimn normal ola-rak i§ledigini varsayarsak, yani ciftcinin toprakbeyine odedigi r fazlasinm, ne iicretlerden, ne de sermayenin ortalama karmdan bir cikartmayi temsil etmedigini varsayarsak, ciftci, bunu, yalnizca, iiriinii iiretim-fiyati-nin uzerinde, boylece de, eger bu fazlayi rant biciminde toprakbeyine aktarmak zorunda olmasaydi, ona arti-kar getirecek bicimde satarak odeyebilir. Bu durumda, biitiin topraklardan elde edilen, piyasadaki to-plam iiretimin diizenleyici piyasa-fiyati, sermayenin, biitiin iiretim alan-lannda genel olarak getirdigi iiretim-fiyati, yani maliyetler arti ortalama kara e§it bir fiyat olmayacak, iiretim-fiyati arti rant olacaktir. P degil, P + r olacaktir. Qiinkii A topraginin iiriiniiniin fiyati, genel olarak, diizenleyici genel piyasa-fiyatinin, yani toplam iiriiniin saglanabilecegi fiyatin sininni temsil eder, ve bu olciide, bu toplam iiriiniin fiyatini diizenler. Ama ikincisk Tanmsal iiriinlerin genel fiyatimn bu durumda onemli olciide degi§mi§ olmasina kar§in, farklihk ranti yasasi, gene de hie bir bicimde etkisini yitirmez. Qiinkii A topraginin iiriiniiniin fiyati ve boyle-likle genel piyasa-fiyati = P + r ise, B, C, D vb. topraklan icin fiyat da gene bunun gibi, = P + r olacaktir. Ama, B topragi icin P-P’ = d oldugu-na gore, (p + r) - (P’ + r) de gene bunun gibi = d, ve C topragi icin, P-P". = (P + r) - (P" + r) = 2d, ve ensonu, D topragi icin P-P’" = (P + r) -(P" + r) = 3d olacaktir vb.. Boylece rantin bu yasadan bagimsiz bir oge icermesine ve tanmsal iiriiniin fiyatiyla birlikte genel bir arti§ gosterme-sine kar§in, farklihk ranti, eskisinin ayni olacaktir ve aym yasa tarafindan diizenlenecektir. O halde bundan su sonuc cikar ki, en az verimli topraklardaki rant acisindan durum ne olursa olsun, farklihk ranti yasasi yalnizca bundan bagimsiz olmakla kalmaz, farklihk rantini, niteligine uy-gun olarak kavramanin tek bicimi, A topragi iizerindeki ranti = 0 saymak-tir. Farklihk ranti acisindan, bunun gercekten = 0 mi yoksa > 0 mi ol-
dugu onemli degildir ve ashnda hesaba katilmaz. O halde, farklihk ranti yasasi asagidaki incelemenin sonuclann-dan bagimsizdir. Eger §imdi, en kotii toprak A’nin iiriiniiniin hie bir rant getir-medigi varsayiminin temelini daha derinden arastiracak olursak, yanit, zorunlu olarak soyle olacakti: Eger tanmsal iiriiniin, diyelim tahihn, piyasa-fiyati, A topragindaki bir ek sermayenin yatirimimn olagan iiretim-fiyati ile sonuclandigi, yani sermaye iizerinden olagan ortalama kann geldigi diizeye ula§irsa, bu kosul, ek sermayeyi A topragina yatirmak icin yeterlidir. Bir baska deyi§le, bu ko§ul, olagan kar getiren yeni sermayeyi yatirmak ve onu normal bicimde kullanmak icin, kapitaliste ye-
56
Karl Marks Kapital III
terlidir. [sayfa 659] Burada sunu belirtmek gerekir ki, bu durumda, piyasa-fiyati, A’nin uretim-fiyatindan yiiksek olmahdir. giinkii, ek sermaye yaratihr yaratil-maz, agiktir ki, arz ve talep arasindaki ili§ki degisMge ugrar. Eskiden arz yetersizdi. §imdi yeterlidir. O halde fiyat diismelidir. Dii§mesi igin, A’nin uretim-fiyatindan yiiksek olmu§ olmasi gerekir. Ama yeni ekime agilan A topragimn daha az verimli olmasi gergegi yiiziinden, fiyat, B topragimn uretim-fiyatimn piyasayi diizenledigi zamanki kadar diisuk bir diizeye tekrar diismez. A’nin iiretim-fiyati, piyasa-fiyatindaki, gegici degil, nispe-ten siirekli yiikseli§in sininni olu§turur. Ote yandan ekime aSilan yeni toprak, o zamana kadar diizenleyici olan A topragindan daha verimli ise ve gene de ancak artan talebi kar§ilamaya yetiyorsa, piyasa-fiyati degisme-den kahr. Ama, en zayif toprak tipinin rant getirip getirmedigi sorusunun arasUnlmasi, bu durumda da, bizim mevcut soru§turmamizla Qaki§ir, Qiinkii burada da, A topragimn hi? bir rant getirmedigi varsayimi, piyasa-fiyatimn, kapitalistin bu fiyatla, yatinlan sermaye arti ortalama kan tarn olarak kapsamasina yeterli olmasi gergegiyle agiklanacaktir; kisacasi, piyasa-fiyatinin ona metalannin iiretim-fiyatim getirdigi gergegiyle agiklanacakfir. Her durum ve kosulda, kapitalist giftgi, kapitalist olarak boyle bir karar giiciine sahip oldugu olgiide, bu ko§ullar altinda A topragini ekebi-lir. A topragindaki normal sermaye yayilmasinin onkosulu §imdi mev-cuttur. Ama kapitalist giftQinin, §imdi, sermayenin yayilmasi igin ortalama ko§ullar altinda, hi? rant odemek zorunda olmasa bile, A topragina sermaye yafirabilecegi onciiliinden, A kategorisine dahil olan bu topragin, §imdi, hemen giftQinin kullaniminda oldugu sonucu asla gikmaz. Kiraci Siftginin, hi? bir rant odemek zorunda olmasaydi, sermayesi iizerinden olagan kan gerQekle§tirebilecegi gergegi, hi? de, toprakbeyinin topragini bedavadan giftgiye vermesi ve i§ arkada§hgi ugruna credit gratuit* bah-§edecek kadar hayirsever olmasi igin bir temel olu§turmaz. Boyle bir varsayim, toprak miilkiyetinin soyutlanmasi, toprak
miilkiyetinin kaldinl-masi anlamina gelecektir, ve tarn da bu sonuncunun varhgidir ki, sermaye yatmmina ve toprakta sermayenin ozgiirce yayilmasina bir sinirlama olu§turur. giftginin, eger hi? rant odemek zorunda olmasaydi, bir baska deyi§le, gergekte, sanki toprak miilkiyeti yokmu§ gibi davrana-bilseydi, tahil fiyatian diizeyinin, A topragimn i§lenmesindeki sermayesi-nin yafirimi ile, olagan kan gerQeklesUrmesine olanak saglayacagi yolundaki basit dii§iincesinin kar§isinda, bu sinirlama hi? de ortadan kalkmaz. Ama, farklihk ranU, toprak miilkiyetinde bir tekelin varhgim, sermayeye bir sinirlama olarak toprak mulkiyetini ongoriir, Qiinkii bu olmaksizin, arU-kar, ne toprak rantina donu§turiilecek, ne de Qiftginin yerine toprakbeyinin payina diisecektir. Ve bir sinirlama olarak toprak * Bedava kredi. -f. Karl Marks
657 Kapital III
mulkiyeti, farkhhk ranti biciminde rant, ornegin A topragi iizerinde orta-dan [sayfaeeo] kalktigi zaman bile, var olmaya devam eder. Eger, toprakta sermaye yatinminin rant odenmeksizin gerceklesebilecegi, kapitalist iire-time sahip bir ulkedeki durumlan ele alirsak, gorecegiz ki, bunlann tiimii de, toprak mulkiyetinin aynca hukuken kaldinlmasina olmasa bile, de facto* kaldinlmasina dayanmaktadirlar; ama bu, ancak, tarn da niteligi geregi raslansal olan cok ozgiil ko§ullar altinda yer alabilir. Birincisi: Toprakbeyinin kendisi bir kapitalist ya da kapitalistin kendisi bir toprakbeyi oldugu zaman. Bu durumda, piyasa-fiyati, §imdi A topragi olan topraktan, uretim-fiyatim, yani sermayenin yenilenmesi arti ortalama kan elde etmesini mumkiin kilmaya yetecek kadar yiikselir yiikselmez, topragim kendisi yonetebilir. Ama nicin? giinkii, onun icin, toprak mulkiyeti, sermaye yatinmina bir engel olu§turmaz. Topragina yalnizca doganin bir ogesi olarak davranabilir ve bu yuzden yalnizca sermayesini yayma dusunceleri, kapitalist dii§iinceler ona yol gosterebi-lir. Boyle durumlar pratikte ortaya cikar, ama ancak istisnai olarak. Topragin kapitalist ekimi, nasil ki, i§lev yapmakta olan sermayenin, toprak mulkiyetinden aynlmasini ongoriirse, bir kural olarak, toprak mulkiyetinin kendi-kendine yonetimini de di§talar. Hemen anla§ilmaktadir ki, bu durum, salt raslansal bir durumdur. Eger artan tahil talebi, kendi-kendine yoneten miilk sahiplerinin elinde olandan daha biiyuk bir A tipi toprak alamnin ekimini gerektirirse, bir baska deyi§le, ekilmek iizere A tipi topragin bir boliimiinun kirayla tutulmasi gerekirse, toprak mulkiyetinin sermaye yatinmina koydugu sinirlamamn bu nazari kaldinlmasi, bir anda coker. Kapitalist uretim tarzi altinda, sermaye ile toprak, ciftciler ile top-rakbeyleri arasindaki farkhla§ma ile i§e ba§lamak, sonra da donerek, her nerede ve her ne zaman, sermaye, toprak mulkiyeti ondan ayn ve farkli degilse, topragin ekiminden rant saglamayacak olursa, toprakbey-lerinin bir kural olarak kendi topraklanni yonettiklerini varsaymak sac-ma bir celi§kidir. (A§agida aktanlan, Adam Smith’in madencilik rantina ili§kin parcalanna bakiniz.**) Toprak mulkiyetinin bu kaldinlmasi raslan-saldir. Olabilir de olmayabilir de.
ikincisi: Kiraya verilen bir miilkiin toplam alaninda, mevcut piya-sa-fiyatiannda hie rant getirmeyen bazi boliimler olabilir, oyle ki bunlar, ashnda bedavadan verilmi§tir. Ama toprakbeyi buna o gozle bakmaz, ciinkii o, kiraya verilen topragin toplam rantim goriir, onu olu§turan ayn ayn parcalann ozgiil rantim degil. Bu durumda, kiraya verilen miilkiin icindeki rantsiz parcalar acisindan, sermaye yatinmina bir simrlama olarak toprak mulkiyeti, kapitalist ciftci icin ortadan kalkar; ve bu, gercekte, toprakbeyinin kendisiyle sozlesme ile olur. Ama, kapitalist ciftci, sail bunlarla baglantih olan toprak icin rant odediginden, bu parcalar icin * Fiili olarak. -f. ** Bu baskida: s. 681.-£d.
58
Karl Marks Kapital III
rant odemez. Burada, arz agigini iiretmek igin kesinlikle yeni bir uretim [sayfaeen alani olarak daha zayif A topragma ba§vurmak yerine daha zayif A topragimn, yalmzca, daha iyi topragin aynlmaz bir pargasini olu§turdugu bir diizenleme ongoriilmektedir. Ama ara§tinlmasi gereken durum, tami tamina, A tipi topraktaki bazi toprak parQalarinin bagimsiz olarak yone-tilmesi gereken, yani kapitalist uretim tarzi altinda genellikle hiikiim siiren ko§ullar yuzunden bagimsiz olarak kiraya verilmesi gereken du-rumdur. Uguncusu: Bir SiftSi, bu yolla saglanan ek iiriin, ona yalmzca, yii-riirliikte olan piyasafiyatlannda, uretim-fiyatim getirse bile, yani ona ola-gan kan saglasa, ama hie bir ek rant odemesine olanak vermese bile, aym kiraya verilmi§ miilke, ek sermaye yatirabilir. Boylece, topraga yati-nlan sermayenin bir bolumii ile toprak ranti oder, ama oteki ile odemez. Ancak, bu varsayimin sorunun soziimiine ne kadar az yardimci oldugu §u asagidakinden anla§ilabilir: Eger piyasa-fiyati (ve topragin ve- rimlili-gi), eski sermayede oldugu gibi, iiretim-fiyatina ek olarak bir arti-kar getiren ek sermayesiyle, ek bir iiriin elde etmesini mumkiin kilarsa, kira sozle§mesi sona ermedigi siirece, bu arti-kan cebe indirebilmektedir. Ama nigin? giinkii, toprak miilkiyetinin sermayesinin topraga yaUnlmasi-na koydugu simrlama, kira sozle§mesi siiresince ortadan kaldinl- mi§Ur. Ama, daha zayif nitelikteki ek topragin ona bu arti-kan saglamasi igin, bagimsiz olarak temizlenmesi ve bagimsiz olarak kiraya verilmesi gere-ktigi yolundaki basit gergek, eski topraktaki ek sermaye yatirimimn, ar-tik, gereken arz artismi iiretmeye yetmedigini siiriitiilmez bir bigimde taniUamaktadir. Bir varsayim otekini di§tahyor. §urasi bir gergek ki, §imdi §6yle soylenebilir: En kotii toprak A iizerindeki rantin kendisi -kar§ila§Ur-ma ister toprak sahibinin kendisi tarafindan i§lenen topraga gore (ama bu, salt bir raslansal istisna olarak meydana gelir), ister hiS rant getirme-yen eski kiraya verilmi§ mulklerdeki ek sermaye yatmmlarina gore yapilsin- farkhhk ranUdir. Ama bu, 1) Se§itli toprak kategorilerinin verimli-ligindeki farkhhktan dogmayan ve dolayisiyla A topragimn hi? rant getir-medigini ve iiruniiniin iiretim-fiyatindan
satildigini ongormeyen bir farklihk ranU olacaktir; ve 2) aym kiraya verilmis. miilkteki ek sermaye yaUnmla-nnin rant getirip getirmemesi durumunun, ekime agilacak A sinifindan yeni topragin rant getirip getirmemesi sorunu ile ilgisi yoktur, tipki, 6r-negin, yeni bir bagimsiz imalat i§inin kurulmasinin, aym daldaki bir baska fabrikatoriin, sermayesinin bir boliimiiniin, hepsini kendi ismde kullan-madigi igin faiz getiren senete yatirmasi, ya da ona tarn kar getirmeyen, ama gene de faizden daha fazla getiren bazi iyilestirmeler yapmasi ile ilgisi olmamasi gibi. Bu, onun iSin ikincil onem ta§ir. Ote yandan, yeni ek kurulu§lar, ortalama kan getirmelidir ve bu ortalama kan elde etmek umuduyla 6rgutlenmi§lerdir. Elbette §urasi bir gergektir ki, eski kiraya verilmi§ mulklerdeki ek sermaye yatinmlan ve A tipi yeni topragin ek ekimi, kar§ihkli olarak birbirini simrlar. Daha az elveristi uretim ko§ullan Karl Marks
659 Kapital III
altindaki ayni kiraya verilmi§ miilke ek sermayenin [sayfa 662] yatmlabile-cegi sinir, A topragindaki rakip yeni yatinmlarla belirlenir, ote yandan, bu toprak kategorisinin getirebilecegi rant, eski kiraya verilmi§ miilklerdeki rakip ek sermaye yatinmlanyla sinirlanmi§tir. Ama biitiin bu belirsiz kacamaklar, basit bir bicimde §6yle ifade edilen sorunu cozmezler: Tahihn (bu arastirmada, bu, genel olarak toprak iirunlerini temsil etmektedir) piyasa-fiyatimn, A topragindan boliim-lerin ekime acilmasina izin verecek yeterlikte oldugunu ve bu yeni alan-lara yatinlan sermayenin uretim-fiyatim getirebildigini, yani sermaye arti ortalama kan tekrar yerine koyabildigini varsayin. Boylece, A topraginda sermayenin normal yayilmasi icin ko§ullann var oldugunu varsayin. Bu yeterli midir? Bu sermaye, bu durumda, gercekten yatinlabilir mi? Yoksa piyasa-fiyati, en kotii toprak A’nin bile rant getirdigi noktaya kadar yuk-selmeli midir? Bir baska deyi§le, toprak sahibinin tekeli, salt kapitalist goriis. acisindan tekelin yoklugunda durum boyle olmazken sermaye yatinmim engeller mi? Sorunun kendisinin konu§ biciminden §u cik-maktadir ki, eger ornegin, ek sermayeler, belli piyasa-fiyatinda ortalama kar getiren, ama hi? rant getirmeyen eski kiraya verilmi§ miilklere yati-nlmi§sa, bu durum, sermayenin, gene ortalama karlan getiren, ama hi? rant getirmeyen A topragina, §imdi gercekten yatinhp yaUnlamayacagi sorusunu hi? bir bigimde yaniUamaz. Ama onumuzdeki soru da tarn budur. Hi? rant getirmeyen ek sermaye yatinmlannin talebi kar§ilamadigi gergegi, A tipi yeni topragin ekime agilmasi zorunlulugu ile tanitlan-maktadir. Eger A topraginin ek ekimi ancak rant getirdigi olgiide, yani iiretim-fiyatindan daha fazla getirdigi olgiide gerQekle§iyorsa, tarn iki segenek miimkiindiir. Ya, piyasa-fiyati oyle olmalidir ki, eski kiraya veril-mi§ miilklerdeki ek sermaye yatinmlan ister giftgi, ister toprakbeyi tara-findan cebe indirilsin, arti-kar getirsinler. Fiyattaki bu arti§ ve son ek sermaye yatinmlanndan gelen bu arti-kar, bu durumda, A topraginin rant getirmeksizin ekilememesi gergeginin sonucudur. giinkii, eger, uretimfiyati, yalmzca ortalama kar getirecek ekimin gergeklesmesi igin yeterli olsaydi, fiyat bu kadar yiiksege gikmayacakti ve bu yeni toprak pargala-nnin rekabeti, bunlar tarn bu uretim-fiyatim getirir
getirmez hissedilmeye ba§lanacakti. Hi? rant getirmeyen eski kiraya verilmi§ miilklerdeki ek yatinmlarla rekabet edenler, bu durumda, A topragindaki gene hi? rant getirmeyen yatinmlar olacakti. - Ya da, eski kiraya verilmi§ miilklerdeki son yatinmlar hi? rant getirmezler, ama gene de piyasa-fiyati, A topraginin ekime agilmasini ve rant getirmesini mumkun kilacak olgiide yukselmi§tir. Bu durumda, hi? rant getirmeyen ek sermaye yatinmi, yalmzca, A topragi, piyasa-fiyati rant odemesine izin verinceye kadar ekilmeye-cegi icin mumkun olmu§tur. Bu ko§ul olmaksizin onun ekimi, daha diisuk bir fiyat diizeyinde zaten ba§lami§ olacakti ve rantsiz olagan kan getirmek icin yuksek piyasa-fiyati gerektiren eski kiraya verilmi§ miilklerdeki o daha sonraki sermaye yatinmlan, yer alamayacakti. §urasi ger-
60
Karl Marks Kapital III
cektir ki, bunlar, yiiksek piyasa-fiyatinda yalnizca ortalama kar [sayfaees] getirirler. O halde A topragi ekime acildigi andan itibaren diizenleyici iiretim-fiyati haline gelecek olan daha dii§iik bir uretim-fiyatinda, bunlar, bu ortalama kan getirmeyeceklerdi, yani o halde, yatinmlar bu ko§ullar altinda hi? yer almami§ olacaklardi. Bu yolla, A topragindan gelen rant, gercekten de, hi? rant getirmeyen eski kiraya verilmi§ miilklerdeki yatinmlarla kar§ilastirildigmda farkhhk rantim olu§turacaktir. Ama oyle ki, A’mn toprak alanlannda olu§an bu farkhhk ranti, bu alanlarm, rant getirmedikce ekime hi? de acik olmamalan gerceginin bir sonucundan ba§ka bir §ey degildir, yani oyle ki, ashnda, toprak tiplerindeki hi? bir farklihk tarafindan belirlenmeyen ve eski kiraya verilmi§ miilklerdeki olasi ek sermaye yatinmlanna bir engel olu§turan bu rant icin zorunlu-luk sozkonusudur. Her iki durumda da, A topragindan gelen rant, yalnizca tahil fiyatlanndaki yiikselmenin bir sonucu olmayacak, tersine, ekiminin miimkiin olmasi icin en kotii topragin rant getirmesi gerektigi gercegi, tahil fiyaUannin, bu kosulun gerceklesecegi noktaya kadar yukselmesinin nedeni olacaktir. Farklihk ranti §u ozellige sahiptir: toprak miilkiyeti, burada, yalnizca, tersi durumda, ciftcinin cebine akacak olan ve ciftcinin sozle§me siiresi boyunca belli kosullar altinda gercekten de cebe indirebilecegi arti-kann yolunu keser. Toprak miilkiyeti, burada, yalnizca, miilkiyetle hie bir ilgisi olmaksizin (ashnda, piyasa-fiyatini diizenleyen uretim-fiyati-nin rekabetle belirlenmesi sonucunda) dogan ve arti-kara doniisen meta-fiyatinin bir boliimiinun aktanlmasinin nedenidir fiyatin bu bolumunun bir ki§iden otekine, kapitalistten toprakbeyine aktanlmasinin nedenidir. Ama toprak miilkiyeti, fiyatin bu bolumunu, ya da fiyatin bu bolumunu ko§ullandiran fiyat artismi yaratan neden degildir. Ote yandan, en kotii toprak A, uretim-fiyatimn iizerinde bir §ey, rant getirinceye kadar -ekimi iiretim-fiyatini getirecek olmasina kar§in- ekilemezse, o zaman, toprak miilkiyeti, fiyattaki bu arti§in yaratici nedenidir. Toprak mulkiyetinin ken-disi ranh yaratmi§tir. Eger, sozii edilen ikinci durumda oldugu gibi, §imdi A topragi iizerinde odenen rant,
yalnizca iiretim-fiyatini odeyen, eski kiraya verilmis. miilklerdeki son ek sermaye yatinmlan ile kar§ila§tinldi-ginda, farklihk rantim olu§turuyorsa, bu gercek degi§mez. giinkii, diizenleyici piyasa-fiyati, A topragindan rant gelmesine izin verecek olciide yiiksege cikincaya kadar, A topragimn ekilemeyecegi kosulu - yalnizca bu ko§ul, burada, piyasa-fiyatinin, eski kiraya verilmi§ miilklerdeki son yatinmlann, gercekte yalnizca, uretim-fiyatiarini, ama ayni zamanda da A topragi iizerinde rant getiren bir uretim-fiyatim getirmelerini miimkiin kilacak bir noktaya yiikselmesi gerceginin temelidir. A topragimn rant getirmek zorunda olmasi gercegi, bu durumda, A topragi ile eski kiraya verilmis. miilklerdeki son yatinmlar arasindaki farkhhk rantinin nedenidir. [sayfa 664] Genel olarak, A topragimn hie rant getirmedigini soylerken -tahil Karl Marks
661 Kapital III
fiyatimn uretim-fiyati ile diizenlendigini varsayarak- sozcugun kesin an-laminda ranti kastediyoruz. Eger ciftci, emekcilerinin normal ucretlerin-den, ya da kendi normal ortalama kanndan dii§iilen bir miktan olu§turan "kiralama parasi" 6diiyorsa,rant, yani metalannin fiyatinin, iicreUerden ve kardan ayn, bagimsiz bir parcasim odemektedir. Zaten belirtmistik ki, uygulamada, bu, surekli olarak, gerceklesmektedir. Belli bir iilkede tarim emekcilerinin iicreUeri genel olarak, normal ortalama ucretler dii-zeyinin altina dusuruldiigu, oyle ki, iicreUerden diisuriilen bir miktar, iicreUerin bir bolumii, genel bir kural olarak ranta girdigi siirece, en kotii topragi eken ciftci icin, bu, istisnai bir durum olu§turmaz. En kotii topragin ekimini miimkiin kilan ayni iiretim-fiyatinda, bu dii§iik ucretler zaten onu meydana getiren bir ogeyi olu§tururlar, ve bu yuzden iiriiniin uretim-fiyatinda satilmasi, bu topragi eken ciftcinin herhangi bir rant odemesini miimkiin kilmaz. Toprakbeyi, topragim, sati§-fiyatinda iicret-lerin iizerinde gerceklestirdiginin, tiimiinii ya da biitiin bir bolumunii, toprakbeyine rant biciminde odemekten ho§nut kalabilen herhangi bir emekciye de kiraya verebilir. Ancak biitiin bu durumlarda, kiralama parasi odenmesi gercegine kar§in, hie bir gercek rant odenmemistir. Ama her nerede, kosullar, kapitalist iiretim tarzi altindaki kosullara tekabiil ediyorsa, rant ve kiralama parasi cakismahdir. Oysa burada tahlil edil-mesi gereken de tarn bu normal kosuldur. Yukarda ele ahnan durumlar bile -ki bunlarda, kapitalist iiretim tarzi alUnda, topraktaki sermaye yaUnmlan gercekten rant getirmeden yapilabilirler- sorunumuzun coziimiine katkida bulunmaz, koloni kosullanna aUfta bulunmak ise daha da yararsizdir. Bir koloninin koloni oldugunu saptayan olciit -burada yalmzca gercek tanmsal kolonilerden sozediyoruz- yalmzca, mevcut, dogal durumdaki geni§ verimli toprak alani degildir. Daha cok, bu topragin maledinilmemi§ olmasi, ozel miil-kiyete tabi tutulmami§ olmasi durumudur. Eski iilkelerle koloniler arasin-daki, toprak acisindan biiyiik fark §urada yatar: Wakefield’in35 dogru olarak belirttigi ve fizyokrat Mirabeau pere’in* ve oteki eski iktisatcilann ondan cok once kesfettigi gibi, toprak mulkiyetinin hukuken ya da ger-cekte
var olmayi§i. KolonisUer yalmzca topragi mal mi ediniyorlar, yok-sa, gercekten devlete, toprakta, gecerli hukuki bir tasarruf hakki icin nominal bir toprak fiyati biciminde bir iicret mi odiiyorlar, burada hie onemli degildir. Aynca oraya zaten yerlesmi§ olan kolonisUerin, topragin hukuki sahibi olabilmeleri de onemli degildir. Gercekten de, toprak miil-kiyeti, burada sermaye yatmmina -ve aynca, sermayesiz emek yatinmi-na- hie bir simrlama getirmez; topragin bir kismimn oraya zaten [sayfaees] yerle§mi§ olan kolonisUer tarafindan maledinilmesi, yeni gelenlerin ser-mayelerini ya da emeklerini yeni toprak iizerinde kullanmalanni engel35
Wakefield, England and America, London 1833. Aynca, Das Kapital, Buch I, Kap. xxv [Kapital, Birinci Cilt, Otuzuguncii Boliim. -Ed.] ile kar§ila§tinniz. * Baba. -f.
62
Karl Marks Kapital III
lemez. Bu yiizden -toprak mulkiyetinin sermayenin bir yatinm alani olarak topragi kisitiadigi hallerde-; toprak mulkiyetinin, topragin uriinle-rinin fiyati ve rant uzerine etkisini incelemek gerekli oldugu zaman, tanmda, ne kapitalist iiretim tarzimn, ne de ona uygun diisen toprak miilkiyeti bigiminin, var olmadigi -ashnda toprak miilkiyeti hi? yoktur-ozgiir burjuva kolonilerinden sozetmek son derece saSma olacaktir. 6r-negin Ricardo, toprak ranti konusundaki boliimiinde boyle yapmakta-dir. Onsozde, topragin maledinilmesinin topragin iiriinlerinin degeri uzerine etkisini ara§tirmak niyetinde oldugunu belirtmekte ve bundan sonra dogrudan dogruya kolonileri bir ornek olarak almakta, bununla, topragin nispeten ilkel bir durumda bulundugunu ve topraktan yararlan-manin toprak miilkiyeti tekeli ile simrlanmadigini varsaymaktadir. Topragin salt hukuki sahipligi, toprak sahibi igin hi? bir toprak ranti yaratmaz. Ama, gergekten de, ona, toprak ister gergek tanmsal amaglar igin, ister yapi vb. gibi oteki iiretim amaglan igin kullanilsin, ikti-sadi ko§ullar, topragi kendisine bir arti getirecek bigimde kullanmasina izin verinceye dek, kullamm di§inda tutmak giiciinii verir. O, alanin mut-lak buyiiklugunii gogaltamaz ya da azaltamaz, ama piyasaya konan toprak miktanni degistirebilir. Dolayisiyla, Fourier’nin de zaten gozlemlemis. oldugu gibi, tiim uygar iilkelerde topragin nispeten onemli bir boliimu-niin daima ekilmeden kalmasi tipik bir gergektir. O halde, talebin, diyelim o zamana kadar ekilenlerden daha az verimli olan yeni topraklann ekime agilmasini gerektirdigini varsayarsak - toprakbeyi, sirf topragin iiruniiniin piyasa-fiyati, giftgiye uretim-fiyatini ve boylece de topraktaki yatinmi iizerinden olagan kan getirecek olcii-de yiikseldi diye, topragini hie bir kar§ihgi olmadan kiraya verecek mi-dir? Hi? de degil. Sermaye yatinminin ona rant getirmesi gerekir. Topragi igin ona kiralama parasi odenebilinceye kadar, topragini kiraya vermez. Bu yiizden, piyasa-fiyati, uretim-fiyatinin iizerinde bir noktaya, omegin p + r’ye gikmahdir, oyle ki, toprakbeyine rant odenebilsin. Varsayimimi-za gore toprak miilkiyeti kiraya verilinceye kadar hi? bir §ey getirmedigin-den, o zamana kadar iktisaden degersiz
oldugundan piyasa-fiyatindaki, uretim-fiyatinin uzerine gikan ufak bir arti§, en zayif nitelikteki yeni topragi piyasaya getirmeye yeter. §imdi §u soru doguyor: En kotii topragin hi? bir verimlilik farkin-dan saglanamayacak toprak ranti getirmesi gergeginden, topragin iiruniiniin fiyatinin, zorunlu olarak, olagan anlamda bir tekel fiyati oldugu ya da vergiyi devlet yerine toprakbeyinin koymasi yolundaki tek aynmla rantin bir vergi gibi girdigi bir fiyat oldugu sonucu gikar mi? Soylemeye gerek yok ki, bu vergi, kendine ozgii iktisadi sinirlara sahiptir. Eski kiraya verilmis. miilklerdeki ek sermaye yatinmlanyla, di§ardan gelen toprak iiriinlerinin rekabetiyle -bunlann ithalinin kisitsiz oldugunu varsayarsak-[sayfaeee] toprakbeylerinin kendileri arasindaki rekabetie, ve ensonu, tiike-ticilerin gereksinmeleri ve odeme yetenekleriyle simrlanmi§tir. Ama buraKarl Marks
663 Kapital III
da sorun bu degildir. Sorun en kotii toprak iizerinden odenen rantin, bir metaya konan verginin onun, fiyatina girmesi, yani metain degerinden bagimsiz bir oge olarak girmesi ile aym bicimde, bu topragin iiriinlerinin fiyatina -varsayimimiza gore genel piyasa-fiyatim diizenleyen fiyat- girip girmedigidir. Bu, hi? de zorunlu olarak cikan bir sonuc degildir, ve bunun boy-le oldugu yolundaki tarti§ma, yalnizca metalann degeri ile uretim-fiyatla-n arasindaki aynmin §imdiye kadar anla§ilmami§ olmasindandir. Gordiik ki, bir biitiin olarak ele ahndiginda, metalann iiretim-fiyatiarinin, yalnizca toplam degerleri tarafindan diizenlenmelerine kar§in, ve ce§itli tiir-deki metalann uretim-fiyatlarimn hareketinin, biitiin oteki ko§ullar e§it olmak kaydiyla yalnizca degerlerinin hareketiyle belirlenmesine kar§in, bir metain uretim-fiyati, hie de degerine 6zde§ degildir. GosterilmisU ki, bir metain uretim-fiyati, degerinin iizerinde ya da altinda olabilir, ve degeri ile yalnizca istisnai olarak caki§ir. Dolayisiyla topragin iiriinlerinin iire-tim-fiyatiannin iizerinde satilmasi gercegi, hie de bunlann degerlerinin iizerinde satildigini tamtiamaz; tipki, sanayi iiriinlerinin, ortalama olarak uretim-fiyatlan iizerinden saUlmalan gerceginin, degerleri iizerinden sa-Uldiklarim tanitlamamasi gibi. Tanmsal uriinlerin, iiretim-fiyatiannin iizerinde ve degerlerinin altinda saUlmalan mumkunken, ote yandan da, bir cok sinai iiriin, salt degerleri iizerinde satildiklan icin, iiretim-fiyatim ge-tirir. Bir metain uretim-fiyatimn degeriyle baginfisi, salt, metai iireten sermayenin degi§en boliimiiniin degi§meyen boliimiine oraniyla, ya da onu iireten sermayenin organik bile§imi ile belirlenir. Eger, belli bir iire-tim alaninda, sermayenin bile§imi, ortalama toplumsal sermayeninkinden diisukse, yani sermayenin iicretier icin kullanilan degi§en parcasi, emegin maddi kosullan icin kullanilan degi§meyen parcasina oranla, ortalama toplumsal sermayede oldugundan daha biiyukse, o zaman, onun uruniinun degeri, iiretim-fiyaUnin iizerinde olmalidir. Bir baska deyi§le, boyle sermaye daha cok canh emek kullandigi icin, emegin e§it bicimde somuriildugiinu varsayarsak, toplumsal ortalama sermayenin e§it biiyukliikteki bir tarn boliimiinden daha cok arti-deger ve dolayisiyla daha
cok kar iiretir. Bu yuzden, bu uretim-fiyati, sermayenin yerine konmasi arti ortalama kara e§it olduguna ve ortalama kar bu metada iiretilen kardan daha dii§iik olduguna gore, uruniinun degeri uretim-fiyatimn iizerindedir. Ortalama toplumsal sermaye tarafindan iiretilen arti-deger, bu dii§iik, bile§imdeki bir sermaye tarafindan iiretilen arti-degerden azdir. Belli bir uretim alanina yafinlan sermaye, toplumsal ortalama sermayeden daha yuksek bir bile§imde ise, durum tersidir. Onun iirettigi metalann degeri, iiretim-fiyatiannin altindadir, en geli§mi§ sa-nayilerin uriinlerinde durum genellikle boyledir. [sayfaee?] Eger, belli bir uretim alanindaki sermaye, ortalama toplumsal sermayeden daha diisuk bir bile§imde ise, o zaman bu her seyden once,
64
Karl Marks Kapital III
yalnizca, bu ozel iiretim alanindaki toplumsal emegin iiretkenliginin, ortalamamn altinda oldugunu soylemenin bir ba§ka bicimidir; ciinkii, ula§ilan iiretkenlik diizeyi, degismeyen sermayenin degisen sermayeye nispi ustunlugunde, ya da -verilen sermaye icin- ucretler icin kullanilan boliimiin siirekli azalmasinda kendini gosterir. Ote yandan, eger belli bir iiretim alanindaki sermaye daha yiiksek bir bile§imdeyse, o zaman bu, iiretkenlikte, ortalamanin iizerinde olan bir geli§meyi yansitir. Nitelikleri geregi, incelenmeleri tartismamiz di§inda tutulan ger-cek sanat yapiUanni bir yana birakirsak, iistelik aciktir ki, farkli iiretim alanlan kendilerine ozgii teknik ozelliklerine uygun olarak, farkli oranlar-da degisen ve degismeyen sermaye gerektirirler, ve canh emek bazila-nnda daha biiyiik, otekilerde daha kiiciik rol oynamak zorundadir. Ornegin, tanmdan kesinlikle ayirdedilmesi gereken istihrac sanayiinde, degismeyen sermayenin bir ogesi olarak hammadde, biitiiniiyle mev-cut degildir ve hatta, yardimci madde bile ender olarak onemli bir rol oynar. Oysa madencilik sanayiinde, degismeyen sermayenin oteki par-casi, yani sabit sermaye, onemli bir rol oynar. Gene, burada da, ilerle-me, degisen sermayeye oranla degismeyen sermayedeki nispi arti§la olgulebilir. Eger asil tanmdaki sermayenin bile§imi, ortalama toplumsal ser-mayeninkinden dii§iikse, o zaman, bu, ptima facie, geli§mi§ iiretime sahip iilkelerde, tarimin, i§leme sanayilerindeki ile ayni olgiide ilerlemi§ oldugu gergegini ifade eder. Boyle bir gergek -belirleyici iktisadi ko§ullar da kismen dahill olmak iizere tiim oteki kosullardan ba§ka- kimyada, jeolojide ve fizyolojideki daha sonraki ve oldukga yeni gelismelere, ve ozellikle bunlann tanma uygulanmalanna oranla mekanik bigimlerdeki gelismenin ve ozellikle bunlann uygulanmalannin, daha erken ve daha hizh olmasiyla agiklanabilir. Bu arada §unu belirtelim, bizzat tarimin iler-lemesinin, degisen sermayeye oranla degismeyen sermayedeki nispi bir biiyume ile siirekli olarak ifade edildigi, kesin ve eskiden beri bilinen bir gergektir.36 Kapitalist iiretimin hiikiim surdugu belirli bir iilkede,
ornegin Ingiltere’de, tanmsal sermayenin bile§iminin ortalama toplumsal sermayeninkinden dii§iik olup olmadigi, ancak istatistiki olarak kararla§-tinlacak bir sorundur, ve bizim amaglanmiz agisindan, buna ayrintih olarak girmek gereksizdir. Her durum ve kosulda, tanmsal uriinlerin dege-rinin iiretim-fiyatindan ancak bu varsayima dayanilarak yuksek olabile-cegi, teorik olarak saptanmi§tir. Bir baska deyi§le tarimda belli buyiikluk-teki bir sermaye, ortalama toplumsal bile§ime sahip ayni biiyukliikteki bir sermayeden, daha cok arti-deger iiretir, ya da, ayni §ey demek olan, daha cok arti-emegi harekete gecirir ve emri altina ahr (ve bununla [sayfa ees] genel olarak daha cok canh emek kullamr). 36
Bkz: Dombasle {Annales agricoles de Roville, ou Meletanges d’agriculture, d'economie rurale et de leegislation agricole, Paris 1824-37. -Ed.) ve R. Jones [An Essay on ihe Disiribution of Wealth, etc., London 1831, s. 223 vd. -Ed.]. Karl Marks
665 Kapital III
O halde, bu varsayim, burada tahlil ettigimiz ve ancak bu var-sayim yiiriirliikte oldugu siirece gecerli olan rant bicimi icin yeterlidir. Bu varsayim nerede gecerli degilse, buna uygun olan rant bicimi de ar-tik gecerli olmaz. Ama, tanmsal uriinlerin degerinde, uretim-fiyatlarinin iizerinde bir fazlanin salt varhgi, kendi basma, ce§itli toprak tiplerinin verimliligin-deki ve ayni toprak iizerindeki ardarda sermaye yatinmlanndaki farklih-klardan bagimsiz olan bir toprak rantinin -kisacasi, kavram olarak farklihk rantindan kesinlikle ayirdedilecek ve dolayisiyla mutlak rant diye adlan-dirabilecegimiz bir rantin varhgini aciklamak icin yeterli degildir. Qok sayida imalat iirunii, ranta d6nu§turiilebilecek, ortalama kann iizerinde herhangi bir fazla ya da arti-kar getirmeksizin, degerlerinin, iiretim-fiyatlanndan daha yuksek olmasi gercegi ile tammlanirlar. Tersine, uretim-fiyati ve onun ifade ettigi genel kar orani kavrami ve bunlann varhgi, tek tek metalann, degerleri iizerinden satilmadigi gercegine dayanir. Ure-tim-fiyatlan, meta-degerlerinin bir e§itlenmesinden dogar. Qe§iUi iiretim alanlannda tiiketilen ayn ayn sermaye-degerleri yerine konduktan son-ra, bu, turn arti-degeri, tek tek iiretim alanlannda uretilmi§ olan ve boy-lece bunlann metalanna katilmi§ olan miktarda orantih olarak degil, ortaya konan sermayelerin buyiiklugu ile orantih olarak dagitir. Ancak bu bicimdedir ki, uretim-fiyati ve onun tipik ogesi olan ortalama kar dogar. Toplam sermaye tarafindan iiretilen arti-degerin dagitilmasinda re-kabet aracihgiyla bu e§itiemeyi saglamak ve bu esklemenin oniindeki tiim engelleri yenmek, sermayelerin siirekli egilimidir. Bu yiizden bun-lar tiim ko§ullar altinda metalann degerleri ve uretim-fiyatian arasindaki farklihktan degil de, daha cok, piyasaya hiikmeden genel uretim-fiyati ile, ondan farkli olan bireysel iiretim-fiyatlan arasindaki farklihktan dog-an artikarlan; belli bir iiretim alaninda gecerli olan, ve onun icin iki farkli alan arasinda gecerli olmayan ve boylece de ce§ith alanlann genel iire-tim-fiyatianni, yani genel kar oranini etkilemeyen, bunun yerine degerle-rin iiretim-fiyatianna donii§mesini ve genel bir kar oranini ongoren arti-karlan ho§ gormek egilimindedirler. Ama bu varsayim, daha once de tarti§ildigi gibi, toplam toplumsal
sermayenin, ce§itli iiretim. alanlan arasinda siirekli olarak degisen orantih dagihmina, sermayelerin arahk-siz giri§-ciki§ina, bunlann bir alandan otekine aktanlabilmelerine, kisacasi, bunlann toplam toplumsal sermayenin bagimsiz parcalan icin, bir siirii elveri§li yatinm alanini temsil eden, ce§itli iiretim alanlan arasindaki serbest hareketlerine dayanir. Bu durumda onciil, hie bir engelin, ya da salt raslansal ve gecici bir engelin, sermayelerin -omegin meta-degerlerinin uretim-fiyatlanndan daha yuksek oldugu, ya da iiretilen arti-degerin ortalama kari a§tigi bir iiretim alaninda- degeri iiretimfiyatina indirmek ve boylece, bu iiretim alamnin fazla arti-degerini, sermayenin yararlandigi biitiin alanlar arasinda orantih dagitmaktaki [sayfa 669] rekabe-tine miidahale etmemesidir. Ama eger tersi olursa, eger sermaye ancak
66
Karl Marks Kapital III
kismen yenebilecegi, ya da hie yenemeyecegi, ve bazi alanlardaki yatin-mini sinirlayan, bu yatinmi, ancak, arti-degerin bir ortalama kara genel e§itlenmesini kismen ya da tumuyle di§talayan ko§ullar altinda kabul eden yabanci bir giicle kar§ila§irsa, o zaman aciktir ki, boyle iiretim alanlannda, metalann degerinin uretim-fiyatlanndan fazlasi, ranta do-nu§turiilebilen ve bu niteligiyle de kara gore bagimsiz kihnmi§ bir arti-kara yolacacaktir. Boyle bir yabanci giic ve engel, topraga yatinm yapmak cabasinda sermayenin kar§isina ciktigi zaman, toprak mulkiyeti tarafin-dan temsil edilir; boyle bir giic, kapitalistle kar§i kar§iya olan toprakbeyi-dir. Burada toprak mulkiyeti, yeni ekime acilacak topragin, hie bir farklihk ranti getirmeyen ve toprak mulkiyeti olmasaydi, piyasa-fiyatindaki kiiciik bir arti§la bile ekilebilecek olan, oyle ki, diizenleyici piyasa-fiyati-nin, bu en kotii topragin ciftcisine yalmzca iiretim-fiyatini saglayacagi bir kategoriye dahil olabilmesine kar§in, o zamana kadar ekilmemi§ ya da kiraya verilmemi§ olan toprakta, bir vergi koymaksizin, ya da bir baska deyi§le bir rant talep etmeksizin hie bir yeni sermaye yatinmina izin ver-meyen engeldir. Ama toprak miilkiyetinin koydugu engel yuziinden, pi-yasa-fiyati, topragin, uretim-fiyatinin iizerinde bir arti getirebilecegi, yani bir rant getirebilecegi bir diizeye cikmahdir. Ancak, varsayimimiza gore, tanmsal sermayenin iirettigi metalann degeri, bunlann uretim-fiyatlann-dan yuksek oldugundan (az sonra tartisacak bir durum di§inda) bu rant, uretim-fiyatinin iizerindeki deger fazlasini, ya da onun bir kismini olu§-turur. Rantin, deger ile uretim-fiyati arasindaki farkin tiimiine mi, yoksa bunun daha biiyiik ya da daha kiiciik bir parcasina mi e§it oldugu, tamamen, arz ve talep arasindaki iliskiye ve yeni ekime acilan topragin alanina bagh olacaktir. Rant, tanmsal uriinlerin degerinin, bunlann iire-timfiyatlan iizerindeki fazlasina e§it olmadigi siirece, bu fazlamn bir boliimii, daima, tiim artidegerin ce§itli bireysel sermayeler arasinda orantih dagihmina ve genel e§itienmesine girecektir. Rant, uretim-fiyati iizerindeki deger fazlasina e§it olur olmaz, arti-degerin ortalama kann iizerinde olan bu bolumunun tiimii, bu e§itlenmenin di§ina cekilecektir. Ama bu mutlak rant, ister
uretim-fiyati iizerindeki deger fazlasinin tiimiine, ister yalmzca bir parcasina e§it olsun, tanmsal iiriinler, fiyatlan deg-erlerini astigi icin degil, fiyatlan degerlerine e§it oldugu icin, ya da fiyatlan degerlerinden dii§iik, ama iiretim-fiyatlarindan yuksek oldugu icin, her zaman, bir tekel fiyatina satilacaklardir. Bunlann tekeli, degerleri genel iiretim-fiyatindan yuksek olan oteki sanayi iiriinlerinden farkli olarak, uretim-fiyati ile bir diizeye getirilmemeleri gerceginden ibarettir. Uretim-fiyatinin bir boliimii gibi, degerin bir boliimii de, gercekten verilen bir sabit, yani uretimde tiiketilen sermaye = k’y\ temsil eden maliyet-fiyati oldugundan, bunlann arasindaki fark, oteki, degisen boliime, iiretim-fiyatinda, p’ye, kara e§it olan, yani toplumsal sermaye [sayfa 670] iizerinden ve toplumsal sermayenin bir tarn kesri olarak her bireysel sermaye iizeKarl Marks
667 Kapital III
rinden hesaplanan toplam arti-degere e§it olan; ama metalann degerin-de, bu ozel sermayenin yaratfigi gercek arti-degere e§it olan, ve bu ser-mayenin yaratfigi meta-degerlerinin biitiinleyici bir parcasini olu§turan arti-degere dayanir. Eger metalann degeri, iiretim-fiyaUanndan yiiksek-se, o zaman bunlann iirefim-fiyafi = k + p, ve deger = k + p + d, oyle ki P + d = burada icerilen artidegerdir. Onun icin, deger ile uretim-fiyati arasindaki fark = d, bu sermaye tarafindan yaratilan artidegerin, genel kar orani aracihgiyla ona aynlan arfi-degerden fazlasidir. Bundan §u sonuc cikar ki, tanmsal iiriinlerin fiyatlan, degerlerine eri§meksizin, iirefim-fiyatlanndan daha yiiksek olabilir. Aynca bundan §u cikar ki, bunlann fiyatlan degerlerine ula§madan once, tanmsal uriinlerin fiyatinda siirekli bir arti§, belli bir noktaya kadar, yer alabilir. Gene bundan su cikar ki, tanmsal uriinlerin degerinin, bunlann uretim-fiyatimn iizerinde-ki fazlasi, salt toprak miilkiyetindeki tekelin bir sonucu olarak, genel piyasa-fiyatiannda belirleyici bir oge haline gelebilir. Ensonu, bundan su cikar ki, bu durumda, iiriiniin fiyafindaki arU§, rantin nedeni degildir, bunun yerine rant, iiriiniin fiyafindaki arfism nedenidir. En kotii topragin bir birim alanindan gelen iiriiniin fiyafi = p + r ise, o zaman P + r’nin diizenleyici fiyat haline gelmesi varsayim oldugundan, turn farkhhk rant-Ian r’nin buna tekabiil eden katlannca artacakfir. Eger tanm-di§i toplumsal sermayenin ortalama bile§imi = 85s + 15d ve arfi-deger orani = %100 olsaydi, o zaman iirefim-fiyafi = 115 olacakfi. Eger tanmsal sermayenin bile§imi = 75 +25, olsaydi ve arfi-deger orani ayni olsaydi, o zaman tanmsal iiriiniin degeri ve diizenleyici piyasa-fiyati = 125 olacakfi. Eger tanmsal ve tanm-di§i iiriin, ayni ortalama fiyata e§itlenecekse (kisa olsun diye, her iki iiretim dahnda da toplam sermayenin e§it oldugunu varsayiyoruz), o zaman toplam arfi-deger = 40, ya da 200’liik sermaye iizerinden %20 olacakfir. Birinin oldugu kadar, otekinin iiriinii de, 120’ye satilacakfir. Boylece, iirefim-fiyatlanna esMenmede, tanm-di§i iiriiniin ortalama piyasa-fiyaflan, degerlerinin iize-rinde, tanmsal iiriiniinki ise, alfinda kalacakfir. Eger tanmsal iiriinler tarn degerlerinde satilsalardi, bunlar, esMenmede olduklanndan 5 fazla, sinai iiriinler ise 5 az olacaklardi.
Eger piyasa kosullan, tanmsal uriinlerin tarn degerlerinde, iirefim-fiyafi iizerindeki tarn arfiya satilmalanna izin vermezse, o zaman, etki iki a§in uc arasinda olur; sinai iiriinler degerlerinin biraz iizerinde, tanmsal iiriinler ise iiretim-fiyatlannin biraz iizerinde safihrlar. Toprak miilkiyeti, tanmsal iiriiniin fiyafini, iirefim-fiyafinin iizeri-ne cikarabilirse de, buna degil, daha cok, piyasanin genel durumuna, piyasa-fiyafinin iirefim-fiyafini ne olciide a§figina ve degere yaklasfigina, ve bu yuzden tanmda yaratilan, verilen ortalama karin iizerindeki arfi-degerin, ne olciide, ya ranta donii§tiiriilecegine, ya da arfi-degerin ortalama kara genel e§itlenmesine girecegine dayanir. Her durum ve kosulda, [sayfa 67i] iiretim-fiyafimn iistiindeki deger fazlasindan dogan bu mutlak
68
Karl Marks Kapital III
rant, tanmsal arti-degerin bir parcasindan, bu arti-degerin ranta d6nii§tii-riilmesinden, onun toprakbeyi tarafindan a§inlmasindan ba§ka bir §ey degildir; tipki farklihk rantimn, arti-kann ranta d6nii§mesinden, onun, genellikle diizenleyici bir uretim-fiyati altinda, toprakbeyi tarafindan a§inlmasindan dogmasi gibi. Rantin bu iki bicimi, tek normal bicimdir. Bunlardan ba§ka, rant, yalnizca, ne uretim-fiyati ne de metalann degeri tarafindan degil, ahcilann gereksinmeleri ve odeme yetenekleri tarafindan belirlenen gercek bir tekel fiyatina dayanabilir. Bunun tahlili, piyasa-fiyatlanmn gercek hareketinin ele ahndigi rekabet teorisine dahildir. Belli bir iilkede, tanma elveri§li olan biitiin topraklar, kiraya veril-mi§se -kapitalist uretim tarzinin ve normal ko§ullann genel oldugunu varsayarsak -rant odemeyen hi? bir toprak var olmayacaktir; ama hi? rant getirmeyebilen bazi sermayeler, topraga yatmlan bazi sermaye parcalan olabilir. Ciinkii toprak kirayla tutulur tutulmaz, toprak miilkiyeti, gerekli sermayenin yatinmina kar§i muUak bir engel rolii oynamayi bira-kir. Ama, bundan sonra bile, topraga katilan sermayenin toprakbeyine donmesi, kiracinin faaliyetini cok kesin sinirlar icine hapsettigi olciide, toprak miilkiyeti nispi bir engel rolii oynamaya devam eder. Yalnizca bu durumda, biitiin rant farklihk rantina d6nu§turiilecek, ancak bu, toprak verimliligindeki herhangi bir farkla degil, ozel bir toprak tipindeki son sermaye yatinmlanndan gelen arti-karlar ile, en kotii kalitede topragin kiralanmasi icin odenen rant arasindaki farkla belirlenen bir farklihk ran-ti olacaktir. Toprak miilkiyeti, ancak, toprakbeyi, topragi sermaye yatin-mina actigi icin bir harac aldigi olciide mutlak bir engel rolii oynar. Boyle bir acilma elde edildigi zaman, artik o, belli bir toprak parcasindaki herhangi bir sermaye yatinminin olciisiine hie bir mutlak sinir koyamaz. Genel olarak konut yapimi, evlerin yapilacagi topragin bir iiciincii tarafindan mulkiyetinde olmasi biciminde bir engelle kar§ila§ir. Ama bu toprak, bir kez, konut yapimi icin kiraya verilince, biiyuk mii yoksa kiiciik mii bir ev yapacagi, kiraciya baghdir. Eger tanmsal sermayenin ortalama bile§imi, ortalama toplumsal sermayeninkine e§it, ya da
ondan yuksek olsaydi, o zaman mutlak rant -gene az once tanimlanan anlamda- yani gerek farklihk rantindan, ge-rekse gercek bir tekel fiyatina dayanan ranttan e§it olciide farkli olan rant, ortadan kalkacakti. O zaman tanmsal iiriiniin degeri, uretim-fiyati-nin iizerinde olmayacak ve tanmsal sermaye daha fazla emek harekete gecirmeyecekti ve bu yuzden tanm-di§i sermayeden daha fazla bir arti-emek de gercekle§tirmeyecekti. Uygarhgin ilerlemesiyle tanmsal sermayenin bile§imi, ortalama toplumsal sermayeninkine e§it hale gelecek olursa, ayni durum ortaya cikacaktir. Ilk baki§ta, bir yandan tanmsal sermayenin bile§iminin yuksel-digini, ba§ka bir deyi§le, onun degismeyen parcasinin degi§en parcasi-na oranla arttigi varsaymak, ote yandan da, tanmsal iiriiniin fiyatinin, yeni ve [sayfa 672] daha once ekilenden daha kotii topragin rant getirmesiKarl Marks
669 Kapital III
ne, bu durumda, ancak, piyasa-fiyatinin, degerin ve uretim-fiyatimn uze-rinde olan fazlasindan kaynaklanabilecek bir rant, kisacasi, yalnizca iirii-niin tekel fiyatindan elde edilen bir rant getirmesine izin verecek olciide yukselecegini varsaymak, geli§kili gibi goriinmektedir. Burada bir ayinm yapmak gereklidir. Her §eyden once, kar ora-ninin olu§ma bicimi incelenirken belirtilmisti ki, teknik acidan konusur-sak, ayni bile§ime sahip sermayeler, yani makine ve hammaddelere oranla e§it miktarlarda emegi harekete geciren sermayeler, bu sermay-elerin degismeyen boliimlerinin farkli degerleri yuziinden gene de farkli bile§imlerde olabilirler. Hammaddeler ve makine, bir durumda otekin-den daha pahah olabilir. Ciinkii, ornegin, 100’liik bir sermaye ile, eger bu 100 icinden kar§ilanacak olan hammaddenin maliyeti, bir durumda 40, otekinde 20 ise, ayni miktarda emek harekete gecirilemeyecegine gore, harekete gecirilecek ayni miktarda emek icin (ve varsayimimiza gore bu, ayni hammadde yiginim harekete gecirmek icin gerekli olacak-tir), bir durumda otekinden daha biiyuk bir sermaye konmasi gereke-cektir. Ama daha pahali hammaddenin fiyati daha ucuzunkinin diizeyine diiser dii§mez, bu iki sermayenin, ayni teknik bile§imde oldugu hemen ortaya cikacaktir. Canh emek ile bu sermayenin kullandigi emek kosullannin yigini ve niteligi arasindaki teknik oranlarda hie bir degi§iklik olma-masina kar§in, bu durumda, degismeyen ve degi§en sermaye arasindaki deger orani ayni olacakUr. Ote yandan daha du§uk bir organik bile§imdeki bir sermaye, salt deger-bile§imi acisindan, yalnizca degi§meyen boliimlerinin degerindeki bir arti§tan dolayi, daha yuksek bir organik bile§imdeki bir sermaye ile ayni siniftanmi§ gibi goriinebilir. Canh emek-giiciine oranla daha fazla makine ve hammadde kullandigi icin bir sermayenin = 60 + 40H oldugunu, oteki sermayenin ise daha fazla canh-emek (%60), az makine (ornegin %10) ve emek-giiciine oranla daha az ve daha ucuz hammadde (ornegin %30) kullandigi icin = 40 + 60H oldugunu varsa-yahm. Boylece, bu durumda, ham ve yardima maddelerin degerinde 30’dan 80’e basit bir arti§, bile§imi e§iUeyebilecektir, oyle ki, §imdi, ikinci sermaye, makine olarak 10’a kar§ihk 80 hammadde ve 60 emek-giiciin-den, ya da 90 + 60H'den olu§acakUr,
bu da teknik bile§imde bir, degisMk yer almaksizin, yuzcle olarak gene = 60 + 40H olacakUr. Baska bir deyi§le, e§it organik bile§imdeki sermayeler, farkli deger bile§iminde olabilirler ve ayni degerbile§imi yuzdelerine sahip olan sermayeler, degi§ik organik bile§im dereceleri gosterebilir ve boylece emegin toplumsal iiret-kenliginin geli§mesinde farkli a§amalar ifade edebilirler. O halde, salt ta-nmsal sermayenin genel deger-bile§imi diizeyinde olmasi durumu, onda emegin toplumsal uretkenliginin de e§it olciide cok gelismi§ oldugunu tamUamayacaktir. Yalnizca gene onun uretim ko§ullannin bir parcasim olu§turan kendi iiruniiniin daha pahali oldugunu, ya da eskiden yakinda bulunan giibre gibi [sayfa 673] yardima maddelerin §imdi uzaktan getiril-mek zorunda oldugunu vb. tamtlayacaktir.
70
Karl Marks Kapital III
Ama, bundan ayri olarak, tanmin kendine ozgii niteligi hesaba katilmahdir. Emekten tasarruf saglayan makinelerin, kimyasal yardimcilann vb. tanmda daha cok kullanildigmi, ve bu yiizden degismeyen sermaye-nin, kullanilan emek-giicii kiiUesine oranla, yalnizca deger olarak degil, aym zamanda, kiitie olarak da, teknik acidan arttigmi varsayahm, o za-man, tanmda, (madencilikte oldugu gibi) sorun, yalnizca emegin top-lumsal uretkenligi degil, ayni zamanda da, dogal ko§ullanna bagh olan dogal iiretkenligidir. Tanmdaki toplumsal iiretkenlik arti§imn dogal giicte-ki azah§i gucbela kar§ilamasi, ya da hatta kar§ilamamasi -bu kar§ilama gene de ancak kisa bir siire icin etkili olacaktir- olasidir, oyle ki, burada-ki teknik geli§meye kar§in, iiriinde hie bir ucuzlama olmaz, yalnizca daha da biiyiik bir fiyat arti§i engellenir. Aynca nispi arti-uriin artarken, yukselen tahil fiyaUanyla, iiriinlerin mutlak kiiUesinin azalmasi da miimkiindiir; §6yle ki, esas olarak, yalnizca a§inma ve eskimenin yenilenme-sini gerektiren makine ve hayvanlardan olu§an degismeyen sermayedeki nispi bir arti§ ve iiriin icinden, tarn olarak surekli yenilenmeyi gerektiren iicretlere harcanan degismeyen sermayedeki buna tekabiil eden bir azali§ durumunda bu boyle olur. Dahasi tanmdaki ilerleme ile, teknik yardimlann daha az gelismi§ olmasi halinde piyasafiyatinda daha biiyuk bir arti§ gerektirecek olan, daha zayif topragi ekmek ve ondan bir rant elde etmek icin, piyasa-fiyatinda ortalamanin iizerinde yalnizca miitevazi bir arti§in yetmesi de miimkiindiir. Omegin daha geni§-61cekli sigir yeti§tiriciliginde, kullanilan emek-giicii kiitlesinin, siginn kendisi tarafindan temsil edilen degi§meyen ser-mayeye oranla cok kiiciik olmasi gercegi, tanmsal sermayenin, tanm-di§indaki ortalama toplumsal sermayenin harekete gecirdiginden, yiizde olarak, daha fazla emek-giicii harekete gecirdigi iddiasini ciirutiiyor diye kabul edilebilir. Ama burada belirtmek gerekir ki rant tahlilinde be-lirleyici olarak, uygar uluslann arasinda bashca gecim araclanni saglayan ana bitkisel besin maddelerini iireten tanmsal sermaye boliimiinu ele
aldik. Adam Smith -ve bu, onun degerli yanlanndan biridir- zaten gostermistir ki, sigir yeti§tiriciliginde ve genel olarak, ba§ gecim aracinin, yani tahihn iiretilmesi i§inde kullanilmayan topraga yatinlan sermayeler icin, tamamen farkli bir fiyat belirlenmesi gozlemlenecektir. Yani bu du-rumda, fiyat oyle bir bicimde belirlenir ki, -omegin yapay bir otiak olarak, sigir yetistiriciligi icin kullanilan, ama ayni kolayhkla, belli bir kalitedeki tahil tarlalanna d6nii§turulebilecek olantopragin iiriiniinun fiyat, ayni kalitede ekilebilir toprak iizerindeki rantin aynisini iiretmeye yetecek yiikseklige cikmahdir. Ba§ka, bir deyi§le, tahil tarlalannin ranti, siginn fi-yatinda belirleyici bir oge haline gelir ve bu nedenle Ramsay, bu [sayfa 674] bicimde siginn fiyatimn rant tarafindan, toprak mulkiyetinin iktisadi ifa-desi tarafindan, kisacasi toprak mulkiyeti aracihgiyla yapay olarak yukKarl Marks
671 Kapital III
seltildigini hakli olarak belirtmistir.* “Ekimin yayilmasi ile, i§lenmemi§ kirlar, kasaphk ete olan talebin kar§ilanmasi bakimindan yetersiz hale gelirler. Ekili topraklann biiyiik bir parcasimn sigir yeti§tiriciligi ve beslenmesi icin kullanilmasi gerekir, bu yiizden de siginn fiyati, yalnizca onlann bakimi icin gerekli olan eme-gi degil, ciftcilikte kullanilan boyle bir topraktan toprakbeyinin elde ede-bilecegi ranti ve ciftcinin elde edebilecegi kan da odemeye yetecek kadar olmahdir. En ekilmemi§ sahalarda iiretilen sigir, ayni pazara geti-rildigi zaman, agirhklanyla ve iyilikleriyle orantih olarak, en i§lenmi§ to-praklar iizerinde yetistirilenlerle ayni fiyata satihr. Bu alanlann sahipleri bundan yararlanir ve topraklannin rantim sigirlannin fiyati ile orantih olarak yukseltirler.” (Adam Smith, Book I, Ch, xi, Part 1.) Bu durumda, gene, tahil-ranttan farkh olarak, farklihk ranti en kotii topragin lehinde-dir. MuUak rant, ilk baki§ta, salt bir tekel fiyatim rantin sorumlusu yapar gibi goriinen bir olguyu aciklar. Adam Smith’in omegi ile devam ederek, omegin insan faaliyetinden bagimsiz olarak var olan, yani agac yetistiriciligi ve bakimimn bir iiriinii olmayan herhangi bir Norvec orma-ninin sahibini ele alahm. Eger bu ormanin sahibi, belki de Ingiltere’den gelen bir talebin sonucu olarak tomruk kestiren bir kapitalistten bir rant ahrsa, ya da bu orman sahibi kapitalist sifatiyla hareket ederek tomrugu kendisi kestirirse, o zaman yatmlan sermayeden ayn olarak tomruktan onun eline biiyiik ya da kiigiik bir miktarda rant gegecektir. Bu, dogamn saf bir uruniinden elde edilen saf bir tekel fiyati gibi goriiniir. Ama ashn-da, burada, sermaye, hemen tiimiiyle emege harcanan bir degisen par-gadan olu§ur ve boylece de ayni biiyukliikteki bir baska sermayeye gore, daha fazla artiemegi harekete gegirir. O halde, kerestenin degeri, daha yiiksek bir organik bile§imdeki sermayenin iiriiniinun degerine gore, daha fazla 6denmemi§ emek ya da arti-deger fazlasi igerir. Bu ne-denle, bu tomruktan ortalama kar elde edilebilir ve rant bigiminde onemli bir art, orman sahibinin payina dii§ebilir. Tersine olarak, tomruk kesimi-nin kolayhkla yayginlasUnlabilmesi, bir ba§ka deyi§le, iiretimin kolayhkla hizla artmlabilmesi sayesinde, tomrugun fiyatimn, degerine e§it olmasi igin, ve
boylece de, (ortalama kar olarak kapitaliste diisen bolumun iizerindeki) turn 6denmemi§ emek fazlasinin, rant biciminde orman sahibinin eline gecmesi icin, talep cok biiyuk olciide artmahdir. Yeni ekime acilan topragin daha once ekilen en kotii topraktan daha da diisuk kalitede oldugunu varsaymi§Uk. Eger iyiyse, bir farklihk ranti getirir. Ama biz, burada, tami tamina, ranUn bir farklihk ranti olarak ortaya cikmadigi durumu tahlil ediyoruz. Miimkiin olan yalnizca iki durum vardir: Yeni ekilen toprak, ya eskiden ekilen topraktan daha diisuk kalitededir, ya da onun kadar iyidir. Eger diisuk kalitede ise, [sayfa 675] so* G. Ramsay, An Essay on the Distribution on Wealth, Edinburgh 1836, s. 278-279. -Ed.
72
Karl Marks Kapital III
run zaten tahlil edilmi§ bulunuyor. Geriye yalnizca, onun kadar iyi oldu-gu durumun tahlil edilmesi kahyor. Farklihk ranti tahlilimizde geli§tirmi§ oldugumuz iizere, ekimin ilerlemesi pekala, daha kotii toprak kadar, e§it olciide iyi ya da hatta da-ha iyi topraklan da siiriime acabilir. Bitincisi. giinkii farklihk rantinda (ya da farklihk ranti olmayan durumda bile, bir yandan genel olarak toprak verimliliginin, ote yandan da topragin yerinin, onun, bir kat ve rant getirecek bicimde diizenleyici piyasa-fiyatinda ekimine izin verip vermeyecegi sorusu her zaman dogduguna gore, genel olarak herhangi bir rantta) iki ko§ul, bazan biri oteki-ni hiikiimsiiz kilarak, bazan da sirasiyla belirleyici etkiyi yaparak, kar§it yonlerde cah§irlar. Piyasa-fiyatindaki arti§ -ekimin maliyet-fiyatinin dii§memi§ olmasi, yani hi? bir teknik ilerlemenin daha fazla ekime yeni bir hiz vermemi§ olmasi ko§uluyla- bulundugu yer nedeniyle daha once rekabet disma atilmi§ daha verimli topragi ekime acabilir. Ya da, diisuk kalitedeki topragin yerinin ustunliigiinii oyle artirabilir ki, onun daha az olan verimliligi bununla dengelenir. Ya da piyasa-fiyatinda hie bir arti§ olmaksizin, yer, ulasUrma araclanndaki gelisme aracihgiyla daha iyi topraklan rekabete sokabilir. Kuzey Amerika’mn geni§ kirhk devletlerinde geni§ capta gozlemlenebilecegi gibi. Daha eski uygarhga sahip ulkeler-de, Wakefield’in dogru olarak gozlemledigi gibi, yerin belirleyici oldugu kolonilerdekiyle ayni olciide olmasa bile, siirekli olarak ayni §ey yer ahr.* O halde ozetlersek, yerin ve verimliligin celisen etkileri, ve siirekli olarak dengelenen ve durmadan, e§itlenmeye yonelik ilerici degi§ik-liklerden gecen yer etkeninin degi§kenligi, sirayla, e§it olciide iyi, daha iyi ve daha kotii toprak alanlarmi ekirn alUndaki eski toprak alanlanyla yeni rekabete sokar. Ikincisi. Doga biliminin ve tanmbilimin geli§mesiyle, topragi olu§-turan ogeleri hemen hizmete hazir duruma sokabilen araclar degistirile-rek topragin verimliligi de degistirilir. Bu yolla, bir zamanlar diisuk kalite-de gozii ile bakilan Fransa’daki ve Ingiltere’nin dogu kontluklanndaki hafif toprak tipleri, son zamanlarda birinci duruma yukselmi§lerdir. (Bkz: Passy.**) Ote yandan,
kotii kimyasal bile§iminden otiirii degil de, eki-mini onleyen bazi mekanik ve fiziksel engellerden otiirii dii§iik kalitede sayilan toprak, bu engelleri yenecek araclar bulunur bulunmaz, iyi toprak, haline d6nii§tiiriiliir. Uguncusu. Biitiin eski uygarhklarda, omegin devlet miilkiyetinde-ki topraklar, komiin topraklan vb. bicimindeki eski tarihsel ve gelenek-sel ili§kiler, biiyuk toprak parcalanni, salt keyfi olarak ekilmekten ahkoy-mu§lardir, bunlar ekime, ancak azar azar donmektedirler. Bunlann eki* [E. Wakefield,] England and America. A Comparison of the Social and Political State of both Nations, Vol. I, London 1833, s. 214-215. -Ed. ** H. Passy, Rente du sol. Dictionnaire de I'economie politique’te. Tome II, Paris 1854, s. 515. -Ed. Karl Marks
673 Kapital III
me acilma sirasi, ne iyi kalitelerine, ne de yerlerine degil, tiimuyle di§ [sayfa 676] ko§ullara baghdir. Tanm Alanlannin Meraya gevrilmesi Yasalan aracihgiyla, ardarda, ozel miilk haline gelen ve suriime acilan ingiliz komiin topraklannin tarihi izlenirken, Liebig gibi bir modern tanm kimy-acisinin, bazi alanlan, kimyasal ozellikleri yuzunden ekim icin ayinp, otekileri di§talayarak bu topraklann bu sira ile secimini gosterdigi yo-lundaki fantastik fikirden daha giiliing bir §ey olamaz. Bu durumda daha belirleyici olan §ey, hirsizi yaratan firsattir; biiyiik toprakbeylerinin male-dinmelerini hakli gostermek icin ba§vurduklari goriiniiste azcok akla-uygun hukuki hilelerdir. Dorduncusu. Nufusun ve sermaye artismin herhangi bir zaman ulastigi geli§me a§amasinin, ekimin geni§lemesine, esnek de olsa, bazi sinirlar koymasi gerceginden ba§ka, piyasa-fiyatini gecici olarak etkile-yen -bir dizi iyi ve kotii mevsim gibi- raslansal etkilerden ba§ka, tanmin daha geni§ bir alana yayilmasi, sermaye piyasasinin genel durumuna ve bir iilkedeki i§ kosullanna baghdir. Para darhgi donemlerinde, tanma ek sermaye yatinlmasi icin, ekilmemi§ topragin kiraciya -ister rant odesin, ister odemesin farketmez- bir ortalama kar getirmesi yetmeyecektir. Bir sermaye fazlahginin oldugu donemlerde piyasa-fiyaUnda bir arti§ olmak-sizin bile, eger yalnizca oteki normal ko§ullar mevcutsa, sermaye tanma akacaktir. O zamana kadar ekilmi§ olandan daha iyi toprak, ashnda, salt elveri§siz yer yuzunden, ya da o zamana kadar kullamminin kar§isina a§ilmaz engeller Qikmi§sa ya da raslansal olarak, rekabet di§inda tutulmu§ olacaktir. Bu nedenle, biz, yalnizca son ekilen topraklar kadar iyi olan topraklarla ilgilenecegiz. Ancak, gene de, ekim icin temizleme maliye-tinde, yeni toprak ile son ekilen arasinda farklihk vardir. Ve bu ise giri§ilip giri§ilmeyecegi, piyasa-fiyatlannin diizeyine ve kredi ko§ullanna baghdir. Bu durumda, bu toprak, gercekten rekabete girer girmez oteki ko§ullann e§it oldugu varsayihrsa piyasa-fiyaU bir kez daha, onceki diizeyine dii§ecektir, ve yeni toprak o zaman, buna tekabiil eden eski toprakla aym ranti getirecektir. Bunun hie rant getirmedigi varsayimi, bu varsayi-min savunuculannca, tarn da tamUamalan istenen sey varsayilarak, yani son topragin hi? rant getirmedigi varsayilarak, tanitlanmaktadir. Aym bigimde, son yapilan evlerin,
kiraya verilmi§ olsalar bile, asil ev-ranti di§inda, bina igin hi? bir rant getirmedigi de tanitlanabilir. Oysa ashnda, sik sik, uzun bir sure igin, bo§ kaldiklan zaman, herhangi bir ev-ranti bile getirmezden once, rant getirirler. Tipki, belli bir toprak parcasinda ardarda sermaye yatinmlannin, orantih bir arti ve boylece de birinci yatinmla aym ranti getirebilmeleri gibi, son ekilenle aym kalitede olan tarlalar da, aym maliyet icin aym kazanci getirebilirler. Tersi durumda, aym kalitede-ki tarlalann nasil olup da ardarda ekime acildigi tiimuyle aciklanamaz olacaktir; oyle goriinmektedir ki, geri kalanlann hepsini rekabete sok-mamak icin, ya bunlann tiimunu birlikte almak, ya da bunun yerine bunlardan bir tekini bile almamak gerekir. Toprakbeyi, her zaman bir
74
Karl Marks Kapital III
rant elde etmeye, yani hie kar§ihginda bir §eyler almaya [sayfa 677] hazirdir. Ama, sermaye, isteklerini gerceklestirmek icin belli ko§ullar gerektirir. Bu yiizden, toprak parcalan arasindaki rekabet, toprakbeyinin onlann rekabetini istemesine degil, yeni alanlarda oteki sermayelerle rekabet etmek isteyen mevcut sermayeye baghdir. Asil tanmsal rant salt bir tekel fiyati oldugu olciide, bu sonuncusu ancak cok kiiciik olabilir, tipki, iiriiniin degerinin, onun iiretim-fiyati iize-rindeki fazlasi ne olursa olsun, normal kosullar altinda, burada mutlak rantin ancak kiiciik olabilecegi gibi. O halde, mutlak rantin ozii §undan ibarettir: Ayni arti-deger orani ya da emegin somuriilme derecesi veril-mi§se, ce§itli iiretim alanlanndaki e§it olciide biiyuk sermayeler, degisen ortalama bile§imlerine uygun olarak farkli miktarlarda arti-deger iiretir-ler. Sanayide bu ce§itli arti-deger kiitleleri, bir ortalama kar halinde e§it-lenirler ve toplumsal sermayenin tarn parcalan olarak bireysel sermayeler arasinda e§it bicimde dagitihrlar. Uretim, ya tanm ya da hammaddelerin cikanlmasi icin topragi gerektirdigi zaman, toprak mulkiyeti, topraga yaUnlan sermayeler arasinda boyle bir e§iUenmeyi engeller, ve tersi du-rumda, genel kar oranina e§itlenmeye kaUlacak olan arti-degerin bir bolumunu ele gecirir. O halde, rant, metalann degerinin ya da daha ozel olarak arti-degerin bir bolumunu olu§turur ve onu emekcilerinden cekip almi§ olan kapitalisUerin kucagina dii§ecegi yerde, onu kapitalistlerden cekip alan toprakbeylerinin payina dii§er. Bununla, tanmsal sermayenin, tanmdi§i sermayenin e§it biiyukliikteki bir boliimiinden daha fazla emegi harekete gecirdigi varsayilmaktadir. Bu aynhgin ne olciide siirdii-gii, ya da hie varolup olmadigi, sanayiye oranla tarimin nispi gelismesine baghdir. Degi§meyen sermayeye oranla degisen sermayedeki orantih azah§, sinai sermayede, tanmsal sermayede oldugundan, hala daha biiyuk olmadikca, bu farkin azalmasi gerektigi, durumun niteligi geregidir. Bu muUak rant, degismeyen sermayenin bir ogesinin, hammad-denin hie bulunmadigi ve makine ve oteki sabit sermayeden olusan sermayenin cok onemli oldugu dallar di§inda, en dii§iik
sermaye bile§iminin hiikiim surdugu asil istihrac sanayiinde daha da onemli bir rol oynar. Rantin tiimiiyle bir tekel fiyatina atfedilebilir goriindiigii tarn da burada, metalann degerleri iizerinden satilmalan icin ya da ranUn, bir metain arti-degerinin onun iiretim-fiyaU iizerindeki tiim fazlasina e§it olmasi icin, olaganiistii elveri§li piyasa ko§ullan gereklidir. Bu, ornegin, bahkcihktan, ta§ ocaklanndan, dogal ormanlardan vb. gelen rant icin gecerlidir.37 [sayfa 678]
37
Ricardo bunu 50k yiizeysel bir bigimde ele almaktadir. Bkz: Principles’da, Bolijm H'nin tarn ba§inda, Norveg’teki orman rantina iligkin olarak Adam Smith’e kar§i olan pasaj. Karl Marks
675 Kapital III
KIRKALTINCI BOLUM ARSA RANTI MADENCiLIKTEKi RANT TOPRAGIN FIYATI
NEREDE bir rant varsa, orada her zaman farklihk ranti ortaya ci-kar ve tanmsal farklihk ranti gibi, ayni yasalarla yonetilir. Nerede dogal giicler tekel altina ahnabiliyor ve onlari kullanan sanayici kapitaliste bir arti-kar giivencesi veriyorsa, ister caglayanlar, zengin madenler, bahkla dolu sular, ister daha elverish bir yerde bulunan bir arsa olsun, burada, yeryiizunun bir bolumune tasarruf
nedeniyle bu dogal nesnelerin sahibi haline gelmi§ olan ki§i, bu arti-kan, rant biciminde, i§lev yapmakta olan sermayeden cekip alacaktir. Adam Smith, yapi amacina iliskin toprak acisindan, bunun rantimn temelinin, butun tanm-di§i topraklannki gibi, asil tanmsal rant tarafindan diizenlendigini ileri surmii§tur (kitap I, Boliim xi, 2 ve 3). Bu rant, her seyden once, burada, yerin, farklihk ranU iizerin-deki agir basan etkisiyle (omegin baglarda ve biiyuk kenUerdeki arsalar-da cok onemlidir); ikinci olarak, tek faaliyeti (ozellikle madenlerde) sanayici kapitalistten farkh olarak, hie bir sey katmadigi ve ugruna hie bir seyi tehlikeye atmadigi toplumsal gelismedeki ilerlemeden yararlanmak olan malsahibinin, elle tutulur ve tarn pasifligi ile; ve ensonu, ozellikle yoksullugun en utanmazca somiirusii aracihgiyla (ciinkii yoksulluk, ev-kirasi icin Potosi madenlerinin Ispanya icin olabildiginden isa^D] daha
76
Karl Marks Kapital III
kazanchdir38) pek cok durumda tekel fiyatlannin hiikiim siirmesiyle, ve sinai sermaye ile elele verip birlestigi zaman, iicret sava§imlanyla ugra§an emekcilere kar§i, onlan oturulacak bir yer olarak yeryuzunden hemen hemen kovmakta bir arac olarak kullanilabilen toprak mulkiyetinin kor-kunc giiciiyle ayirdedilir.39 Boylece, toprak miilkiyeti, genel olarak top-rakbeyine, karasal cismi, topragin bagnni, havayi ve boylece de yasamin saglanmasi ve geli§mesini somiirme ayricahgi verdiginden, toplumun bir parcasi, yeryuziinde oturma izni icin, otekinden harac ahr. Yalnizca niifus arti§i ve onunla birlikte biiyuyen bannak talebi degil, ya topraga katilan, ya da turn sinai yapilar, demiryollan, depolar, fabrika yapilan, doklar vb. gibi onun uzerinde kok salan ve ona dayanan sabit sermaye-nin geli§mesi de, zorunlu olarak bina rantini artinr. Bir eve yatinlan sermaye iizerinden faiz ve amortismani olu§turdugu olciide ev-rantinin salt toprak icin olan rantla karisUnlmasi, bu durumda, Carey gibi bir ki§inin tiim iyi niyetiyle bile, ozellikle, Ingiltere’de oldugu gibi toprakbeyi ve yapi spekiilatorii farkh ki§iler oldugu zaman miimkiin degildir. Burada iki oge ele alinmahdir: bir yandan, yeryuzunden yeniden-iiretim ya da istih-rac icin yararlamlmasi; ote yandan da, tiim uretimin ve tiim insan faali-yetinin bir ogesi olarak gerekli olan yer. Ve topraktaki miilkiyet, her iki anlamda da haracini ister. Arsalara olan talep, yer ve temel olarak topragin degerini yiikseltir, boylece de yapi malzemesi olarak hizmet eden karasal cismin ogelerine olan talep de ayni zamanda artar.40 Hizla biiyiiyen kentlerde, ozellikle insaatin bir sanayi olarak siir-diiruldugii yerlerde, ornegin Londra’da, yapi spekiilasyonunda gercek amaci, evin degil, toprak rantimn olu§turdugu, Londra’daki biiyuk bir yapi spekiilatorii olan Edward Capps’in, 1857 Banka Yasalan Secme Komitesi oniinde yaptigi, Kitap II, Boliim Xll’de* aktanlan taniklikla zaten gosterilmi§ti. Capps, orada n° 5435’te §6yle diyordu: “Kanimca diinyada yiikselmek isteyen bir insan diiriist bir i§ siirdiirerek yiikselmeyi pek az umabilir ... buna spekiilatif in§aaU eklemek zorundadir ve bu, cok kiiciik bir capta yapilmamahdir; ... ciinkii in§aatci, yapilann kendilerinden cok az kar eder;
kannin esas kismini, geli§en toprak rantlanndan elde eder. Belki bir parca toprak ahr ve onun icin yilda 300 sterlin vermeyi kabul eder; ozenle planlayarak ve iizerine bazi yapi tiirleri kondurarak, ondan yilda 400 sterlin ya da 450 sterlin kazanmayi basarabilir, ve onun kan, cogu durumda hemen hie doniip bakmadigi... yapilann kanndan cok, yilda 100 sterlin ya da 150 sterlinlik artan toprak ranti [sayfaeso] olacaktir.” Ve parantez olarak, unutulmamahdir ki, genellikle 99 yihn sonunda, 38
Laing [National Distress; its Causes and Remedies, London 1844. -Ed.] Newmann [Lectures on Political Economy, London 1857. -Ed.] 39 Crowlington grevi, Engels, Lage der arbeitenden Klasse in England, s. 307. '•' “Londra caddelerinin diizeltilmesi; iskogya kiyilanndaki bazi kirag kayalik sahiplerini, eskiden hig rant getirmeyen §eyden bir rant elde etmelerini miimkiin kildi.” Adam Smith, [An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nation, Kitap I, Boliim XI, 2. * Bkz: Kapital, ikinci Cilt, Onikinci Boliim, s. 265-266. -Ed. Karl Marks
677 Kapital III
sozle§menin bitiminden sonra butun binalanyla ve -genellikle bu arada iki-iic kat artmi§ olan toprak ranti ile- toprak, yapi spekulatoriinden ya da onun yasal varisinden ba§langictaki son toprakbeyine doner. Asil madencilik ranti, tanmsal ranUa aym yoldan belirlenir. “Bazi madenler vardir ki, bunlann uriinleri, emegi odemeye ve olagan karlan ile birlikte, onlari cahsUrmakta kullamlan sermayeyi yerine koymaya giic-bela yeU§ir. Bunlar icin giri§imcisine biraz kar geUrirler, ama toprakbeyine hi? rant getirmezler. Bunlar, ancak toprakbeyi tarafindan karh bir bi-cimde i§leUlebilirler, toprakbeyi, i§e giri§en kendisi oldugundan, bu i§te kullandigi sermayeden olagan kan elde eder. Iskocya’daki pek cok ko-miir madeni bu yolla cahsUnhr, ve ba§ka bir yolla da cahsUrilamaz. Toprakbeyi, bir miktar rant odemeksizin bunlan hi? kimsenin cahsUrmasina izin vermeyecekUr, ve hi? kimsenin de herhangi bir rant odemeye giicii yetmez.” (Adam Smith, Book I, Ch. XI, 2.) Rantin, ondan bagimsiz olarak, uriinun ya da topragin bir tekel fiyati mevcut oldugu icin, bir tekel fiyatindan mi kaynaklandigi, yoksa bir rant mevcut oldugu icin, uriinlerin bir tekel fiyaUndan mi satildigi arasin-da bir ayinm yapilmahdir. Bir tekel fiyaUndan sozettigimiz zaman, genel olarak, genel uretim fiyaUyla oldugu kadar iiriinlerin degeriyle de belir-lenen fiyattan bagimsiz olarak yalnizca ahcilann saUnalma sevkleri ve, odeme yetenekleriyle belirlenen bir fiyati kastediyoruz. Ancak nispeten kiiciik miktarlarda iiretilebilen cok olaganiistii bir kalitede sarap iireten bir bag, bir tekel fiyati getirir. Uriiniin degerinden fazlahgi, tiimiiyle, titiz sarap icicisinin serveti ve dii§kunlugu ile belirlenecek olan bu tekel fiyaUndan, bagci, onemli bir arU-kar saglayacakUr. Bir tekel fiyatindan gelen bu arti-kar, ranta d6nii§turulur ve bu bicimiyle, yeiyiiziiniin, e§siz ozelliklerle donanmi§ bu parcasina tasarruf hakki sayesinde, toprakbeyi-nin kucagina dii§er. O halde burada tekel fiyaU, ranU yaraUr. Ote yan-dan, eger tahil, yalnizca iiretim-fiyaUmn iizerinde degil, ama toprak miilki-yeUnin ekilmemi§ topraga rant odenmeksizin sermaye yaUnlmasina koy-dugu simrlar yiiziinden, degerinin de iizerinde saUhrsa, rant bir tekel fiyaU yaratacakUr. Bir takim insanlann,
toplumun arU-degerinin bir bolii-miinii harac olarak ve iistelik iireUmin geli§mesiyle siirekli olarak artan bir olciide kendilerine maletmelerini mumkun kilan tek §eyin, bunlann yeryiizunun temelliik hakki oldugu, kapitalize edilen rantin, yani tarn da bu kapitalize edilen haracin, bu nedenle baska herhangi bir Ucaret mad-desi gibi saUlabilen topragin fiyaU olarak goriinmesi gercegi ile gizlenmektedir. Bu yuzden, alia rant hakkimn, bedavadan ve kapitalisUn emegi, riski ve giri§imcilik ruhu olmaksizin elde edildigini degil,bunun yerine rant hakki icin bir esdeger odedigini dii§iinur. Daha oncede belirtildigi gibi, rant, ahciya, yalnizca, topragi ve dolayisiyla rant hakkini satin aldigi sermayenin faizi gibi goriiniir. Aym bicimde kole sahibi saUn [sayfaesu aldigi bir zenciye kendi miilkii goziiyle bakar, kolelik kurumu bu sifatia onu bu zenci iizerinde hak sahibi kildigi icin degil, onu, herhangi bir ba§-
78
Karl Marks Kapital III
ka meta gibi, ahm-satim yoluyla elde ettigi icin bu boyledir. Ama temel-liik hakkinin kendisi, sati§la yalmzca aktanhr, yaratilamaz. Temelliik hakki satilmadan once varolmahdir, ve bir dizi sati§, siirekli yineleme ile, bu hakki, bir tek sati§in yaratabildiginden daha fazla yaratamaz. Onu ilk olarak yaratan §ey, iiretim ili§kileriydi. Bunlar derilerini degisUrmeleri gereken noktaya ula§ir ula§maz, iktisadi ve tarihsel acidan hakh olan ve toplumsal ya§ami yaratan siirecten dogan temelliik hakkinin maddi temeli de, ona dayanan biitiin i§lemlerle birlikte, bir kenara atihr. Toplu-mun daha yiiksek bir iktisadi bicimi acisindan, tek tek bireylerce, yeryii-ziiniin ozel sahipligi, bir adamin otekine ozel sahipligi kadar sacma goriinecektir. Biitiin bir toplum, bir ulus bile, ya da hatta hepsi birarada var olan toplumlann tiimii birden bire yeryiiziiniin sahibi degillerdir. Bunlar onun yalmzca zilyetleri, yararlanma hakki sahipleridir, ve boni patres familias* gibi onu gelecek kusaklara, ilerlemi§ bir durumda de-vretmeleri gerekir.
Asagidaki topragin fiyatimn tahlilinde, tiim rekabet dalgalanmala-nni tiim toprak spekiilasyonunu ve aynca topragin iireticilerin temel ale-tini olu§turdugu ve bu nedenle onlarca hangi fiyatla olursa olsun satin ahnmasi gerektigi kiiciik toprak mulkiyetini hesaba katmiyoruz. I. Topragin fiyati rant yukselmeksizin yukselebilir, §6yle ki: 1)Faiz oranindaki, rantin daha pahah satilmasina neden olan salt bir dusu§ ile, ve boylece kapitalize edilmi§ rant, ya da topragin fiyati yukselir; 2)Topraga kafilan sermayenin faizi yukseldigi icin. II. Rant artfigi icin topragin fiyati yukselebilir. Topragin uruniinun fiyati yukseldigi icin, rant artabilir, bu durum-da, en kotii ekili toprak iizerindeki rant, ister biiyuk ister kiiciik olsun, isterse hie olmasin, farklihk ranU oram her zaman artar. Oran ile, ranta donu§turiilen arU-deger boliimiiniin, tanmsal iiriinii iireten yafinlan ser-
mayeye oranini kastediyoruz. Bu, arti-uriinun, toplam iiriine oramndan farklidir, ciinkii, toplam iiriin, yatinlan sermayenin tiimiinii, yani iiriiniin yamsira var olmaya devam eden sabit sermayeyi kapsamaz. Ote yan-dan, bu oran, farklihk ranti getiren topraklarda iiriiniin artan bir boliimu-niin, bir arU-iiriin fazlasina donu§tugii gercegini icerir. En kotii topragin tanmsal iiruniiniin fiyafindaki arti§, once ranU ve boylece de topragin fiyatimyaratir. Oysa rant, tanmsal iiriiniin fiyatinda bir yukselme olmadan da artabilir. Bu fiyat sabit kalabilir ya da hatta azalabilir. [sayfa 682] Eger fiyat sabit kahrsa, rant, (tekel fiyatlanndan ayn olarak) yalniz* Ailenin biiyiik babasi. -f. Karl Marks
679 Kapital III
ca, bir yandan, eski topraklara yatinlan sermaye miktarinin aynisi veril-mi§ken, daha iyi kalitede yeni topraklar ekildigi, ama bunlar artan talebi kar§ilamaya ancak yettigi, oyle ki, duzenleyici piyasa-fiyati aym kaldigi icin biiyiiyebilir. Bu durumda, eski topraklann fiyati yiikselmez, ama yeni ekilen topraklann fiyati eskilerinkinin iizerine cikar. Ya da, ote yandan, nispi uretkenligi ve piyasa-fiyatimn ayni kaldi-gini varsayarsak, topragi i§leyen sermaye kutlesi arttigi icin rant yukselir. Rantin boylece, yatinlan sermayeye oranla aym kalmasina kar§in, gene de, kutlesi, ornegin iki katina cikabilir, ciinkii, sermayenin kendisi iki katina cikmistir. Fiyatta hi? bir diisus. olmadigindan ikinci sermaye yatin-mi, tipki birincisi gibi, bir arti-kar getirir ve bu da, gene, sozlesmenin biti-minden sonra ranta d6nu§turuliir. Burada rantin kiiUesi artar ciinkii bir rant iireten sermayenin kutlesi artar. Aym toprak parcasindaki ce§itli ar-darda sermaye yatirimlannin ancak iiriinleri e§it olmadigi siirece rant iiretebilecekleri, oyle ki, boylece bir farklihk ranti dogabilecegi tezi 1.000 sterlinlik iki sermayeden herbiri e§it iiretkenlikteki iki tarlaya yatinldigi zaman her iki tarlanin da farklihk ranti iireten daha iyi bir toprak tipine ait olmalanna kar§in, bunlardan yalmzca birinin rant iiretebilecegi savi-na indirgenir. (Rant kutlesi, bir iilkenin toplam ranti, bu yuzden, tek tek toprak parcalanmn fiyati, ya rant orani, ya da hatta, tek tek toprak par-calari iizerindeki rant kutlesi de mutlaka artmaksizin, yatinlan sermaye kutlesi ile biiyur; bu durumda rant miktan, ekimin daha geni§ bir alana yayilmasi ile biiyur. Hatta bu, tek tek toprak parcalan iizerindeki rantta bir azalma ile bile birle§ebilir.) Tersi durumda, bu kez, oteki teze, yani yanyana bulunan iki farkli toprak parcasindaki sermaye yaUnmi aym parcadaki ardarda sermaye yatinmlanndan farkli yasalar izler tezine yol-acacaktir, oysa farklihk ranU, tarn da, her iki durumda da yasanin 6zde§liginden, ister aym tarlaya, ister farkli tarlalara yatinlan sermayenin artan iiretkenliginden cikmaktadir. Burada var olan ve gormezlikten gelinen tek degi§iklik, ardarda sermaye yatirimlannin farkli toprak parcalanna uygulandiginda, toprak miilkiyeti engeli ile kar§ila§masidir; aym toprak parcasina ardarda sermaye yaUnmlannda durum boyle degildir. Iki farkli sermaye biciminin pratikte
birbirini gemledigi, kar§it egilimleri aci-klayan sey budur. Burada, hie bir zaman sermayede herhangi bir farklihk ortaya cikmaz. Eger sermayenin bile§imi ve bunun gibi arti-deger orani aym ka-hrsa, kar orani degi§meden kahr, oyle ki sermaye iki katina ciktigi zaman, kar kiiUesi iki katina cikar. Aym bicimde, rant orani, var-sayilan ko- sullar alUnda aym kahr. Eger 1.000 sterlinlik bir sermaye x’lik bir rant iire-tirse, 2.000 sterlinlik bir sermaye, varsayilan kosullar altinda, 2x’lik bir rant iiretir. Varsayimimiza gore, iki kata cikan sermaye aym tarlada i§le-digine gore, degi§meden kalan toprak alanina ili§kin olarak hesaplanan rant diizeyi, kiiUe olarak artismin bir sonucu olarak da artmisUr. 2 sterlinlik bir rant getiren aym akr, §imdi [sayfa 683] 4 sterlin getirir.41
80
Karl Marks Kapital III
Arti-degerin bir bolumiinun, para-rantin -siinkii para, degerin bagimsiz ifadesidir- topraga oram, ashnda sagma ve akla aykindir; Qiin-kii, burada, birbirleriyle olsulmiis. olan aym buyiikliikler, kiyas kabul et-mezler -bir yanda, ozel bir kullanim-degeri, §u kadar feet karelik bir toprak pargasi ve ote yanda deger, ozellikle arti-deger. Ashnda bu, veri-len kosullar altinda, §u kadar feet topragin sahipliginin, bu feet karede, patates igindeki bir domuz gibi debelenen sermayenin gergeklesUrdigi belli bir miktar 6denmemi§ emegi, toprak sahibinin gekip almasim mum-kiin kildigindan baska bir §ey ifade etmez. [Elyazmasinda burada ayraS iSinde yazilmi§, ama sonradan iistii Sizilmi§, “Liebig” adi vardir. -F. E.) Ama Prima facie, ifade, insamn be§ lirahk bir paramn diinyanin gapiyla ili§kisinden sozetmek istemesiyle aymdir. Ancak, bazi iktisadi ili§kilerin ortaya giktiklan ve uygulamada kendilerini gosterdikleri akla-aykin bigim-lerin uzla§masi, bu ili§kilerin, gunluk ya§amlanndaki aktif aracilanm etki-lemez. Ve bunlar boyle ili§kiler iginde hareket etmeye ah§ik olduklanna gore, burada tuhaf hi? bir sey bulmamaktadirlar. Tarn bir geliski, onlara birazcik bile esrarh gelmez. IS bagintilanndan aynlmis. olan ve kendi ba§lanna tecrit edildikleri zaman sagma olan belirtiler arasinda, sudaki bir bahk kadar rahattirlar. Hegel’in bazi matematik formuller igin soyle-digi, burada da gegerlidir: siradan sagduyuya aklaaykin gibi gelen, akla-uygun, ve ona akla-uygun gibi gelen, bizzat akla-aykindir.* Toprak alani, kendisi ile bagintih olarak ele ahndiginda, ranUn kutlesindeki bir arti§, boylece, rant oranindaki bir arti§ gibi ifade edilir. Bir durumu agiklayacak ko§ullar otekinde bulunmadigi zaman duyulan utangaghk da buradan gelir. Ama, topragin fiyati, tanmsal iiriiniin fiyati azaldigi zaman bile, artabilir. Bu durumda, farkhhk ranU ve onunla birlikte daha iyi topraklann fiyaU, daha ileri farkhlasmalar yuziinden artmi§ olabilir. Ya da, durum bu degilse, tanmsal iiriiniin fiyati, daha biiyuk emek iiretkenligi sayesinde dii§mii§ olabilir, ama oyle bir bigimde ki, artan uretim, bunu fazlasiyla dengeler. Bir quarter’m 60 §iline maloldugunu varsayahm. §imdi, eger aym akr, aym
sermaye ile, bir yerine iki quarter iiretecek ve bir [sayfa 684] 41
Rant iizerindeki onemli gah§masini Kitap IV’te tarti§acagimiz Rodbertus’un iyi yonlerinden biri, bu noktayi getirmi§ olmasidir. Ama, bir hata i§leyerek, birinci olarak sermaye agisindan bir kar arti§inin, her zaman bir sermaye arti§i ile ifade edildigini, oyle ki kar kiitlesi artinca oranin ayni kaldigini varsaymi§tir. Oysa bu hatahdir, giinkii sermaye bilesjminde bir degi§iklik verilmi§se, emegin somiiriilmesi ayni kalsa da, kar orani artabilir, bunun nedeni, tarn da, sermayenin de-gismeyen boliimiinun orantih degerinin degi§en boliimiine oranla diismesidir. ikinci olarak, sanki klasik iktisadin, rant arti§i ya da diisu§iine ili§kin tahlilindeki genel onciilii bu imi§ gibi, para-rantin nicel olarak belirli bir toprak pargasina, ornegin bir akra oranini ele alma hatasini istemisUr. Bu da hatahdir. Klasik iktisat, ranti dogal bigimiyle ele aldigi olgiide, rant oranini, iirii-ne gore, ve ranti para-rant olarak ele aldigi olgiide, yatinlan sermayeye gore inceler, giinkii ashnda bunlar rasyonel ifadelerdir. * Hegel Encyclopddie der philosophichen Wissenschaften in Grundrise, 1. Teil, Die Logih. Werke’de, Band 6, Berlin 1840, s. 404. -Ed. Karl Marks
681 Kapital III
quarter'm fiyati 40 §iline diisecek olursa, o zaman iki quarter 80 §iline malolacaktir, oyle ki ayni akra yatinlan ayni sermayenin uriiniinun deg-eri, fiyatta, quarter ba§ina tigte-birlik bir dii§ii§e kar§in, iicte-bir artmi§ olacaktir. Uriinii, iiretim-fiyatinin ya da degerinin iizerinde satmaksizin bunun nasil miimkiin olacagi, farklihk ranti tahlilinde geli§tirilmi§tir. i§in ashnda bu, yalnizca iki yoldan olabilir. Ya kotii toprak, tanm di§inda tutulur, ama daha iyi topragin fiyati, farklihk rantindaki arti§ ile artar, yani genel iyile§me, ge§iUi toprak tiplerini farkli bicimde etkiler. Ya da, ayni iiretimfiyati (ve eger mutiak rant odeniyorsa ayni deger), emek iiret-kenligi daha biiyiik hale geldigi zaman, en kotii toprak iizerinde, daha biiyiik bir iiriin kiitlesi ile kendini ifade eder. Uriin, eskisinin ayni degeri temsil eder, ama onun tarn parcalannin sayisi artarken, fiyati dusmu§tiir. Ayni sermaye kullamldigi zaman bu olanaksizdir; ciinkii bu durumda, ayni deger, kendini, her zaman iiriiniin herhangi bir bolumii aracihgiyla ifade eder. Ancak, ek sermaye, alci ta§i ve deniz ku§u giibresi vb. icin, kisacasi etkileri birkac yila yayilan iyile§tirmeler icin harcadigi zaman, bu olanakhdir. Gerekli kosul, bir tek quarter'm fiyatimn diismesi, ama quarter’lann sayisindaki arti§la ayni olciide dii§memesidir. III. Rantin ve onunla birlikte genel olarak topragin ya da ozel toprak tiirlerinin fiyatimn yukselebilecegi bu farkli kosullar, birbirleriyle kismen rekabet edebilir, ya da birbirlerini kismen di§talayabilirler, ve ancak sirayla hareket edebilirler. Ama yukardakinden §u sonuc cikar ki, topragin fiyatindaki bir arti§in sonucu, mutlaka, rantta da bir arti§ olmasi. degildir, ya da her zaman topragin fiyatinda bir arti§i da birlikte getiren bir rant arti§i, mutiaka, tanmsal iiriindeki bir arti§a bagh degildir.42
Topragin yorulmasina yolacan gercek dogal nedenlerin kaynak-lanni aramak yerine bu arada sunu da belirtelim ki, o zamanki tanmsal kimyanin diizeyi yuziinden farklihk ranU iizerine yazan
iktisatcilann tiimii bunlardan habersizdi, sinirh bir toprak alanina her sermaye miktannin yaUnlamayacagi yolundaki yuzeysel kavram benimsendi; ornegin Edinburgh Review’nun* Richard Jones’a kar§i, tiim Ingiltere’nin, Soho Mey-danimn ekilmesiyle doyurulamayacagi iddiasi gibi. Eger bu, tanmin ozel bir dezavantaji olarak dusumiluyorsa, asil tarn bunun tersi dogrudur. Burada sermayeyi verimli sonuclarla, ardarda yatirmak miimkiindiir, ciinkii topragin kendisi bir uretim aleti olarak gorev yapmaktadir; oysa bir fabrikada toprak yalnizca bir temel, bir yer ve i§lemlerin bir dayanagim saglayan bir alan gorevi yapfigindan, durum boyle degildir, ya da [sayfaess] ancak sinirh bir olciide boyledir. Dagimk elsanatlanna oranla geni§-61ce42
Rant yiikseldigi zaman topragin fiyatindaki gergek du§ij§e iligkin olarak bkz: Passy. * 1894 Almanca baskida: “Westmister Review”. - Tome LIV, August-December 1831, s. 94-95. -Ed.
82
Karl Marks Kapital III
kli sanayiin, kiigiik bir alanda, gok fazla iiretim yogunlastirabilecegi dogru-dur. Gene de, herhangi belli uretkenlik duzeyinde, her zaman belirli bir miktarda yer gereklidir, ve yiiksek yapilann in§asinin da pratik simrla-malan vardir. Bunun otesinde, herhangi bir iiretim geni§lemesi, toprak alaninda da bir geni§leme ister. Makineye yatinlan sabit sermaye vb. kullanimla iyile§mez, tersine eskir. Yeni bulu§lar gergekten de bu aq\-dan bazi iyile§tirmelere izin verirler, ama iiretim giiciindeki herhangi bir belli geli§me ile, makineler her zaman kotiileseceklerdir. Eger iiretken-lik hizla geli§irse, eski makinenin tiimii, daha iistiin olanlarla yenilenm-elidir, bir ba§ka deyi§le eski makinenin tiimii kaybedilmistir. Oysa toprak, eger gereken, bigimde davranihrsa, her zaman iyile§ir. Ardarda sermaye yatinmlannin, onceki yatinmlar yitirilmeden kazan? getirmesine izin ve-ren topragin iistiinliigii, bu ardarda sermaye yatinmlarindan gelen iiriin-de farklihgin olanakh oldugunu gosterir. [sayfaese]
Karl Marks
683 Kapital III
KIRKYEDiNCi BOLUM KAPiTALIST TOPRAK RANTININ DOGU§U
I. GiRi§ Kapitalist iiretim tarzinin teorik ifadesi olarak, modem iktisat agi-sindan toprak rantimn tahlilindeki gergek guglugun nerede yattigi ko-nusunda agikliga kavu§mahyiz. Toprak rantim “yeniden” agiklamak igin giri§ilen her yeni gabamn kamtladigi gibi, daha modern yazarlann pek Qogu bile, heniiz bunu kavrami§ degildir. Yenilik, hemen hemen istisna-siz, goktan modasi ge^mis. g6rii§lerin yinelenmesinden ibarettir. Giigluk, tanmsal sermayenin urettigi arti-uriinii ve tanmsal sermayenin buna te-kabiil eden genel olarak arti-degerini agiklamak degildir. Bu sorun, han-gi alana
yatinhrsa yaUnlsin turn uretken sermaye tarafindan iiretilen arti-degerin tahlili ile s6ziimlenmi§tir. Gugliik, daha gok, arti-degerin, ge§iUi sermayeler arasinda ortalama kara e§itlenmesinden sonra ge§itli sermayeler, iiretimin biitiin alanlanndaki toplumsal sermaye tarafindan iiretilen toplam artidegerden nispi buyiiklukleriyle oranUh olarak payla-nm aldiktan sonra, topraga yatmlan sermaye tarafindan rant bigiminde toprakbeyine odenen arU-deger fazlasinin kaynagini, bir baska deyi§le, bu e§iUenmeden ve genel olarak dagitilacak olan turn arti-degerin gorii-nii§teki zaten tamamlanmi§ dagihmindan sonra gelen kaynagi goster-mekten ibarettir. Modern iktisatgilan, toprak mulkiyetine kar§i sinai [sayfa 687] sermayenin sozciileri olarak bu sorunu ara§tirmaya iten pratik ne-
84
Karl Marks Kapital III
denlerden -toprak rantimn tarihi iizerine bolumde daha acikca belirte-cegimiz nedenlerden*tamamen ayn olarak, sorun, teorisyenler olarak onlar icin biiyiik onem ta§iyordu. Tanma yatinlan sermaye icin rantin ortaya cikmasinin, yatinm alaninin kendisi tarafindan yaratilan bir ozel etki yiiziinden oldugunu, yeryiiziiniin kendisine ait bamba§ka nitelikler yiiziinden oldugunu kabul etmek, ashnda deger kavramindan vazgec-mekle, boylece de bu alanin bilimsel olarak anla§ilmasi yolundaki turn cabalan birakmakla ayni §eydir. Rantin, tanmsal iiruniin fiyatindan oden-digi yolundaki basit gozlem bile -ki bu, eger ciftci, uretim-fiyatini kapata-caksa, rantin ayni olarak odendigi yerlerde bile ortaya cikar- bu fiyatin, olagan uretim-fiyati iizerindeki fazlasini aciklama, bir ba§ka deyi§le, tanmsal iiriinlerin nispi pahalihgim, tanmsal iiretimin dogal iiretkenliginin, oteki iiretim dallannin iiretkenliginden fazlahgi temeli iizerinde acikla-ma cabalannin sacmahgim gostermistir. giinkii bunun tersi gegerlidir: emek ne kadar iiretkense, onun uriinunun her tarn pargasi da o kadar ucuzdur; gunku, ayni emek miktanni, yani ayni degeri igeren kullanim-degerlerinin kiiUesi de o kadar ?ok biiyuktiir. Bu yuzden, ranti tahlil etmenin turn guglugii, tanmsal karin or-talama kann iizerindeki fazlasini, arU-degeri degil, bu iiretim alanina ozgii olan arti-deger fazlasini; ba§ka bir deyi§le, “net iirunii" degil, bu net uriinun oteki sanayi dallannin net uriinunun iizerindeki fazlasini aq\klamaktan ibarettir. Ortalama kann kendisi, ?ok belirli tarihsel iiretim ili§kileri altinda, toplumsal sureglerin hareketleriyle olu§an bir iiriin, gormii§ oldugumuz gibi, ?ok karma§ik ayarlama gerektiren bir iiriindiir. Ortalama kann iizerinde bir artidan biraz olsun sozedebilmek igin, bu ortalama kann kendisi, bir olgiit ve kapitalist uretimde oldugu gibi genel olarak iiretimin bir diizenleyicisi olarak zaten belirlenmi§ olmahdir. Bu nedenle, tiim arti-emegi zorlama ve turn artidegere dogrudan elkoyma i§levini sermayenin yapmadigi toplumsal bigimlerde ve bu yuzden sermayenin toplumsal emegi heniiz tamamen denetimi altina almadigi ya da ancak arada sirada aldigi yerlerde, modem anlamda ranttan, ortalama kann iizerinde, yani her bireysel sermayenin,
toplam toplumsal sermaye tarafindan iiretilen arti-degerdeki orantih payimn iizerinde bir artidan olu§an bir ranttan sozedilemez. Ornegin Passy gibi bir ki§inin (a§agiya bakiniz) ilkel toplumda, ranttan, kann** -arti-degerin tarihsel olarak belirlenen, ama Passy’ye gore hi? bir toplum olmaksizin da he-men hemen ayni olgiide var olabilecek toplumsal bigiminin- iizerinde bir arti olarak sozetmesi, onun safligini gosterir. Giinlerinde hala geli§memi§ olan kapitalist iiretim tarzini, genel olarak, [sayfaess] ancak tahlil etmeye ba§lami§ olan daha eski iktisatcilar icin, rantin tahlili ya hie bir giicliik getirmez, ya da yalnizca tamamen * Bu nedenler, “Theories of Surplus Values’, Part II, Chapter IX’de ele ahnmi§tir. -Ed. ** Passy, Rente du sol. Dictionnaire de I’economie politique’te, Tome II, Paris 1854, s. 511. -Ed. Karl Marks
685 Kapital III
farkli bir tiirde bir giigluk getirir. Petty, Cantillon* ve genel olarak, feodal zamanlara daha yakin olan yazarlar, toprak rantimn genel olarak arti-degerin normal bicimi oldugunu varsayarlar, oysa onlar icin kar, hala, §ekilsiz bir bicimde ucretlerle birlesmistir ya da olsa olsa kapitalistin toprakbeyinden kopardigi arti-degerin bir parcasi olarak goriiniir. Boyle-ce bu yazarlar, hareket noktalan olarak, birincisi tanmsal nufusun hala ulusun biiyiik cogunlugunu olu§turdugu ve ikincisi, toprakbeyinin, hala toprak miilkiyeti tekeli sayesinde, dogrudan iireticilerin arti-degerine bi-rinci elden elkoyan ki§i olarak gorundiigii, bu yiizden de toprak miilki-yetinin hala iiretimin temel ko§ulu olarak goziiktiigu bir durumu ele ahrlar. Bu yazarlar icin, tersine olarak, kapitalist iiretim acisindan, toprak miilkiyetinin, sermayeden, onun tarafindan iiretilen (yani onun tarafin-dan dogrudan iireticilerden a§inlan) ve zaten dogrudan maledinilmi§ olan arti-degerin bir bolumunii nasil geri cekip almayi becerdigini arastir-maya cahsan soru, heniiz sorulamazdi. Fizyokratlar, ba§ka nitelikteki giicliiklerden sikinti cekiyorlardi. Bunlar, gercekte sermayenin ilk sistematik sozciileri olarak, genel olarak arti-degerin niteligini tahlil etmeye giri§tiler. Onlar icin bu tahlil, ka-bul ettikleri tek arti-deger bicimi olan rantin tahliliyle caki§ir. Bu yuzden, rant getiren sermayeyi ya da tanmsal sermayeyi, arU-deger iireten tek sermaye ve onun tarafindan harekete gegirilen tanmsal emegi de, arti-deger iireten tek emek sayarlar, ki bu, kapitalist gorii§ agisindan tama-men yerinde bir bigimde, tek iiretken emek sayilabilir. Arti-degerin yaratil-masim belirleyici saymakta tamamen hakhdirlar. Bunlar, Kitap IVte** anlaUlacak olan oteki iistiinliiklerinden ba§ka, esas olarak salt dola§im alaninda i§ goren tiiccar sermayesinden, Petty ve onun ardillannca ya-pilan bilimsel tahlil ba§langislanm kendi pratik gikarlan ugruna bir kena-ra iten, kaba gerQekgiligi ile o donemin gergek kaba iktisadini olu§turan merkantil sisteme kar§i olarak iiretken sermayeye dondiikleri igin deg-er ta§irlar. Bu arada belirtelim ki, merkantil sistemin bu elestirisinde, yalmzca onun sermaye ve arti-deger kavramlan ele ahnmistir. Daha once belirtilmi§ti ki,*** parasal sistem, hakli olarak, kapitalist uretimden once ve onun ko§ulu olarak, diinya piyasasi icin iiretimi ve iiriiniin
metalara ve boylece de paraya doniismesini ileri siirer. Bu sistemin daha [sayfa 689] * Marx, William Petty’yi (1623-87) ‘tuzukuru burjuvazinin, onlar igin dunyalann en iyisi olan kendi diinyalan ile ilgili bayagi dij§uncelerini bilgigge sistemle§tirmeye ve bunlan ebedi ger-geklermi§ gibi ilan etmeye kalki§an viilger iktisatgilara kar§ihk, burjuva toplumundaki gergek iiretim ili§kilerini ara§tiran’ ve bu bakimdan klasik ekonomi politigin kurucusu olarak kabul eder. (Kapital, c I, s. 96, dipnot 33) Burada gonderme yapilan yapiti: ‘A Treatise of Taxes and Contributions’, London, 1667, p. 23-24. Ayrica bkz. Theories of Surplus-Values, part 1, p. 176-7. Richard Cantillon, Essai sur la nature du commerce en general, Amsterdam, 1756. Cantillon (1680-1734) kitabi Hollanda’da Fransizca basilmi§ti ama kendisi ingiliz iktisatgisi ve taciriydi. -Ed. ** Theories of Surplus-Values, Part 1, Chapters II, VI, and addenda 8-10. *** Ekonomi Politigin Elestirisine Kathi, Sol Yayinlan,1970, 1. Kisim, 2. Boliim, s. 258 vd.-Ed.
86
Karl Marks Kapital III
merkantil sistem olarak geli§mesinde, artik belirleyici olan, meta degeri-nin paraya d6nii§mesi degil, arti-deger, yaratilmasidir - ama dola§im alaninin anlamsiz goriis. acisindan ve aym zamanda oyle bir bicimde ki, bu arti-deger arti-para olarak ticaret dengesi artisi olarak temsil edilir. Ama aym zamanda, o donemin ilgili tiiccar ve fabrikatorlerinin, temsil ettikleri kapitalist gelisme a§amasina uygun olan tipik ozelligi §udur: feodal tanmsal toplumlann sinai toplumlara doniismesi ve buna tekabul eden, uluslann diinya piyasasindaki sinai sava§imlan, sozde dogal yol. dan degil, bunun yerine, zorlayici onlemlerle ula§ilacak olan, sermaye-nin hizlandinlmi§ geli§mesine dayamr. Ulusal sermaye azar azar ve yava§ yava§ mi sinai sermayeye d6nii§iiyor, yoksa, bu gelisme, koruyucu giim-riikler aracihgiyla, esas olarak toprak sahipleri, orta ve kuciikkoyliiler, ve elsanatcilan iizerine konulan bir vergi aracihgiyla, bagimsiz dogrudan iireticilerin hizlandinlmi§ mulksuzlesUrilmeleri yoluyla ve §iddetle hizlandinlmi§ sermaye birikimi ve yogunlasmasi aracihgiyla, kisacasi kapitalist iiretim ko§ullannin hizlandirilmi§ bir bicimde kurulmasiyla mi hizlandinhyor, bu ikisi arasinda cok fark vardir. Ayni zamanda, dogal ulusal iiretken giicten, kapitalist ve sinai yararlanma acisindan da bu ikisi arasinda cok fark vardir. Bu yuzden merkantil sistemin ulusal nite-ligi, onun sozciilerinin dudaklannda bir sozden ibaret degildir. Bunlar, yalnizca ulusun zenginligi ve devletin kaynaklan ile ilgilenme bahanesi alUnda, ashnda, kapitalist sinifin cikarlannin ve genel olarak servet birik-tirilmesinin devletin nihai amaci oldugunu soylerler ve boylece eski ilahi devlet yerine burjuva toplumunu ilan ederler. Ama aym zamanda, ser-mayenin ve kapitalist sinifin, kapitalist uretimin cikarlannin gelismesinin, modern toplumda ulusal giiciin ve ulusal egemenligin temelini olu§turdugunun da bilincli olarak farkindadirlar. Dahasi, fizyokratlar, ashnda tiim arU-deger uretiminin ve bu ne-denle de sermayedeki tiim geli§menin dogal temelinin tanmsal emegin iiretkenligi oldugunu soylerken haklidirlar. Eger insan, bir i§giiniinde, her emekcinin kendi yeniden-iiretimi icin gerekli olandan daha fazla gecim
araci -ki bu tarn anlamiyla daha fazla tanmsal iiriin demektir-iiretecek yetenekte olmasaydi, eger tiim cahsma, emek-giiciiniin giin-liik harcanmasi, yalnizca, kendi ki§isel gereksinmeleri icin gerekli gecim araclannin iiretimine yetseydi, o zaman, ne arti-uriinden, ne de arti-degerden sozedilemezdi. Emekcinin bireysel gereksinmelerini a§an bir tanmsal emek iiretkenligi biitiin toplumlann temelidir ve hepsinden once de, toplumun siirekli olarak artan bir bolumunun temel gida maddeleri iiretimiyle ilgisini kesen ve onlan Steuart’in dedigi gibi, “ozgiir ba§lar”* haline donu§turen, onlan oteki alanlardaki somiirii icin elverish kilan, kapitalist uretimin temelidir. * J. Steuart, An Inquiry into the Principles of Political Economy, Vol. I, Dublin 1770, s. 396. -Ed. Karl Marks
687 Kapital III
Ama arti-emegin ve dolayisiyla genel olarak arti-degerin dogal [sayfa 690] ko§ullanyla ilgili en ilkel kavramlan, gergekte de turn oliim do§e-gindeki klasik iktisadin alaca karanhginda papagan gibi yineleyen ve boylece, toprak ranti ozel bir bicim olarak ara§tmldiktan ve arti-degerin ozgiil bir bolumii haline geldikten cok sonra toprak ranti iizerine yeni ve carpici bir §eyler soylediklerini dii§iinen Daire, Passy vb. gibi daha yeni yazarlara ne demeli?* Geli§menin eskimi§ belli bir a§amasinda, yeni, 6z-giin, derin ve hakli olan ne var idiyse, bunu, yavan, bayat ve yanh§ hale dondugu bir donemde yankilamak, ozellikle kaba iktisada ozgiidiir. Kaba iktisat, boylece, klasik iktisatla ilgili olan sorunlar konusunda tarn bilisiz-ligini itiraf eder. Bu sorunlan, ancak burjuva toplumunun daha diisuk bir gelisme diizeyinde sorulabilecek sorularla kansUnr. Ayni §ey, serbest ticarete ili§kin fizyokratik sozleri arahksiz olarak ve kendinden hosnut bir tavirla gevelemesi icin de gecerlidir. Bu sozler §u ya da bu devletin pra-tik ilgisini ne kadar cok kendilerine cekerlerse ceksinler, coktandir teo-rik onemlerini yitirmi§lerdir. Tanmsal uriinun hie bir parcasimn dola§im surecine girmedigi ya da cok onemsiz bir bolumiinun girdigi, ve o zaman da toprakbeyinin gelirini temsil eden iiriin pargasinin ancak nispeten kiiciik bir boliimiinun dola§ima girdigi asil dogal ekonomide, ornegin, bircok Roma lati-fundiasinda ya da Charlemagne villalannda ve asagi yukan tiim ortacag boyunca oldugu gibi (bkz: Vincard, Histoire de travail) biiyuk malika-nelerin iiriinii ve arU-iiriinii hie de salt tanmsal emegin iiriinlerinden ibaret degildir. Bu, sinai emegin uriinlerini de pekala ayni olciide igerir. Temeli olu§turan tanmin ikincil ugra§lan olarak ev elsanatlan ve maniifaktiir emegi -Avrupa antikitesinde ve ortagaglarda oldugu gibi, geleneksel 6r-giitiin heniiz yikilmami§ oldugu giiniimiiz Hint toplulugunda da- dogal ekonominin dayandigi iiretim tarzimn 6nko§uludur. Kapitalist iiretim tarzi, bu ili§kiyi tiimiiyle ortadan kaldinr; bu, ozellikle Ingiltere’de, 18. yuzyihn son ugte-birinde geni§ gapta incelenebilecek olan bir suregtir. A§agi yukan yan-feodal toplumlarda biiyumii§ olan Herrenschwand gibi dii-
§iiniirler, ornegin 18. yuzyihn sonlan gibi geq bir donemde bile, maniifak-tiiriin tanmdan bu aynlmasini, gilginca bir toplumsal seriiven, akilalmaz olgiide riskli bir varolma bigimi sayarlar. Ve, kapitalist tanmla en biiyuk benze§ime sahip antikitenin, tanmsal ekonomilerinde, yani Kartaca ve Roma’da bile, bir plantasyon ekonomisine benzerlik, gergekten kapitalist somurii tarzina tekabiil eden bir bigime benzerlikten daha biiyuktiir.42a * Daire, Introduction. Physiocrats’ta, 1. Teil, Paris 1846; Passy, Rente du sol, l. c, s, 511, -Ed. 42a Adam Smith, onun zamaninda (bu, giiniimiizde, tropikal ve subtropikal iilkelerdeki plantasyonlar igin de gegerlidir) toprakbeyi, ornegin Cato’nun kendi malikanelerinde oldugu gibi ayni zamanda bir kapitalist oldugu igin, rant ve kann, nasil heniiz birbirinden ayrilmadigini vurguluyor. [Smith, An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Aberdeen, London, s, 44. -Ed. ] Ama bu ayrilma tarn da kapitalist iiretim tarzinin onkosuludur, iistelik ko-leciligin temeli, kapitalist iiretim tarzi kavramiyla tarn bir geliski igindedir.
88
Karl Marks Kapital III
Ama aym zamanda da, kapitalist iiretim tarzini taniyan, Herr [sayfa 69i] Mommsen43 gibi her parasal ekonomide bir kapitalist iiretim tarzi kesfetmeyen bu ki§i icin biitiin esas noktalarda tiimiiyle hayalci olan bir bicimsel benze§im, hie de antikite sirasindaki kita Italya’sinda degil, olsa olsa ancak Sicilya’da bulunacaktir, ciinkii bu ada, Roma icin haraca bagh tanmsal bir yer gorevi yapiyordu, oyle ki tanmi esas olarak ihracat amaclamaktaydi. Modem anlamda ciftciler, burada vardi. Rantin niteligi iizerine hatah bir kavram, ayni-rantin, kismen kili-seye verilen a§ar olarak ve kismen de eskiden yapilmi§ sozlesmelerle surdiiriilen bir antika olarak, kapitalist iiretim kosullanyla tamamen celi§kili bir bicimde, ortacaglann dogal ekonomisinden modern zaman-lara siiriiklenmi§ olmasi gercegine dayanir. Boylece bu, rantin, tanmsal uriinun fiyatindan degil, kiitlesinden, bu nedenle de toplumsal kosul-lardan degil, yeryiiziinden dogdugu izlenimini yaratir. Daha once goster-mistik ki, arti-degerin bir arti-iiriinde kendini gostermesine kar§in. bunun tersi, iiriiniin kiitlesindeki salt bir arti§i temsil eden arti-iiriinun arti-deger olu§turdugu gecerli degildir. Bu, degerde bir eksi miktan temsil edebilir. Aksi halde, 1860'in pamuk sanayii, 1840'inkine oranla biiyiik arti-deger gosterecekti, oysa tersine, iplik fiyati dusmu§tiir. Tahil fiyati arttigi icin, bu arti-deger daha pahah hale gelen bugdayin mutlak bicim-de azalan kiitlesi olarak gorundiigii halde, ardarda kotii iiriinlerin bir sonucu olarak rant biiyiik olciide artabilir. Tersine olarak da, azalan rantin daha biiyiik kiitlede daha ucuz bugday olarak goriinmesine kar§in, fiyat du§tiigu icin ardarda bolluk yillannin sonucu olarak, rant diisebilir. Ayni-ranta gelince, §imdi belirtmek gerekir ki, her seyden once bu, mo-dasi gecmi§ bir iiretim tarzindan kalan ve bir kahnti olarak varhgim uzat-mayi ba§aran salt bir gelenektir. Kapitalist iiretim tarzi ile celiskisi, ozel sozle§melerde kendi basma ortadan kalkmasi ve ingiltere’deki kilise asannda oldugu gibi, yasamamn miidahale edebildigi yerlerde, bir cag-di§ihk olarak zorla silkilip atilmasi ile kendini gosterir.* Ikinci olarak da ayni-rantin, kapitalist iiretim temeli iizerinde surdugu yerlerde, bu,
para-rantin ortacag kihgindaki bir ifadesinden baska bir §ey degildir ve ola-maz da. Bugday, omegin quarter ba§ina 40 §ilinden satilsin. Bu bugdayin bir boliimii, bunun icerdigi iicretierin, yerine gecmelidir ve yeni harca-ma icin elde bulunmak iizere satilmahdir. Bir ba§ka boliimii, kendine diisen vergi payim odemek iizere satilmahdir. Tohum ve hatta giibrenin bir boliimii, kapitalist iiretim tarzinin ve onunla birlikte toplumsal isbolii-miiniin geli§tigi yerlerde, yenidenuretim siirecine metalar olarak girer-ler, yani yerine koyma amaci ile satin ahnmalan gerekir ve bu yuzden 43
Herr Mommsen, “Roma Tarihi”nde, kapitalist terimini hig de modern ekonominin ve modern toplumun kullandigi anlamda degil, ingiltere ya da Amerika’da olmasa bile, Avrupa kitasinda gegmi§ ko§ullan yansitan eski bir gelenek olarak yasamaya devam eden, popiiler bir kavram olarak kullaniyor. * Burada, 1836-1860 arasinda kabul edilen A§an Hafifletme Yasasi’na deginiliyor. Bu yasaya gore Kilisenin aldigi a§ar ayni hizmetten para olarak odeme yapmaya gevrilmi§ti. Karl Marks
689 Kapital III
de bu quarter’m [sayfa 692] bir ba§ka bolumu, bunun icin para saglamak iizere satilmahdir. Bunlar, iiretimin ko§ullan olarak iiriiniin yeniden- iire-timine tekrar girmek iizere, gercek metalar olarak satin ahnmayip ayni olarak iiriiniin kendisinden ahndiklan olciide -yalnizca tanmda degil, degismeyen sermaye iireten oteki bircok iiretim dallannda oldugu gibi-kayiUarda hesap-parasi olarak goriiniirler ve maliyet-fiyatimn ogeleri olarak cikartihrlar. Makinelerin eskime ve asmmasi ve genel olarak sabit sermaye, para ile kar§ilanmahdir. Ve ensonu, ya gercek para ya da hesap-parasi cinsinden maliyetler olarak ifade edilen bu miktar iizerinden hesaplanan kar gelir. Bu kar, iiruniin fiyati ile belirlenen, gayrisafi iiriiniin belirli bir bolumu ile temsil edilir, ve o zaman, kalan fazla boliim, ranti olu§turur. S6zle§me ile taahhiit edilen ayni-rant, fiyaUa belirlenen bu fazladan daha biiyiikse, o zaman bu, ranti degil, kardan yapilan bir indirimi olu§turur. Yalnizca bu olasihk yuziindendir ki, ayni-rant iiriiniin fiyatim yansitmadigi olciide, modasi gecmi§ bir bicimdir, ama gercek ranttan daha biiyiik ya da daha kiiciik olabilir ve boylece, yalnizca kardan bir indirimi degil, aynca sermayenin yenilenmesi icin gerekli olan ogelerden yapilan bir indirimi de kapsayabilir. Ashnda, yalnizca ad olarak degil, oziinde de rant oldugu olciide, bu ayni-rant, yalnizca iiriiniin fiyatimn uretim-fiyatimn iizerinde olan fazlasi ile belirlenir. Yalniz, bu, bu degiskenin sabit bir biiyukliik olmasini ongoriir. Ama, ayni-rantin, birin-cisi emekciyi gecindirmeye, ikincisi kapitalist kiraci ciftciye gereksin-diginden daha fazla yiyecek birakmaya yetecegini ve ensonu, geri kala-ninin dogal ranU olu§turacagi dii§iincesi pek rahatlatici bir dii§iincedir. 200.000 yardahk pamuklu mal iireten bir fabrikator de buna cok benzer. Bu kadar yardahk mal, yalnizca onun i§cilerini giydirmeye, kansini, biitiin coluk cocugunu ve kendisini bol bol giydirmeye yetmekle kalmaz, pamuklu mallar cinsinden biiyuk bir rant odemeye ek olarak, aynca geriye de satis, icin yeterli pamuklu kahr. Her sey cok basit! Uretim-fiyatim, 200.000 yardahk pamuklu mallardan cikann ve rant icin bir pamuklu mallar arti§i kalacaktir. Ama gercekten de, saU§-fiyaUni bilmeden iire-tim-fiyatim, diyelim 10.000 sterlini 200.000 yardahk pamuklu maldan cikar-mak, parayi pamuklu maldan cikarmak, bir degi§im-
degerini ashnda bir kullamm-degerinden cikarmak ve boylece su kadar yardahk pamuklu malm, Ingiliz lirasi iizerindeki artismi belirlemek safca bir dii§iince ola-cakUr. Bu, hie olmazsa, diiz cizgilerin ve egrilerin farkedilemez bir bicimde bir arada gitmelerinin bir sinin vardir kavramina dayanilarak, dairenin kare yapilmasindan bile kotiidiir. Ama M. Passy’nin recetesi boyledir. Ister kafamzda, ister gercekte, pamuklu mallar paraya cevrilmeden once pamuklu mallardan parayi cikann! Geri kalan ranttir, ama bu naturali-ter* (bkz: omegin Karl Amd**) kavranmalidir, safsatacihgin §eytanhkla* Dogal olarak. -f. ** K. Arnd, Die naturgemasse Wolkswirtschaft, gegeniiber dem Monopoliengeiste und dem Cummunismus, Hanau 1845, s. 461-62. -Ed.
90
Karl Marks Kapital III
nyla degil. [sayfa 693] Ayni-rantin turn restorasyonu ensonu §u budalahga indirgenmi§tir, uretimfiyatinin §u kadar bushel bugdaydan cikanlmasi ve bir hacim olciisiinden bir miktar paranin cikanlmasi. II. EMEK-RANT Eger toprak rantim, en basit bicimiyle, dogrudan iireticinin, ger-cekte ya da hukuken kendisine ait olan i§ aleUerini (saban, sigir, vb.) kullanarak, haftamn bir kisminda gercekten kendisinin sahip oldugu top-ragi ektigi ve geri kalan giinlerde, feodal beyden hi? bir kar§ihk almaksi-zin feodal beyin malikanesinde gah§tigi emek-rant bicimini ele ahrsak, burada, durum hala cok aciktir, ciinkii bu durumda rant ve arti-deger ozdestir. Burada 6denmemi§ arti-emegin kendisini ifade ettigi bicim, kar degil, ranttir. Emekcinin {self-sustaining self*) bu durumda, ne olcii-de vazgecilmez ya§am gereksinmelerinin iizerinde bir art, yani kapita-list uretim tarzi altinda iicreUer diye adlandiracagimizin iizerinde bir art elde edebilecegi, oteki ko§ullar degi§meden kaldiginda, emek-zama-nimn, kendisi igin emek-zamam ile feodal beyi igin zorunlu emek-zama-ni olarak boliindiigii orana baghdir, Bu nedenle, ya§amin vazgegilmez gereksinmelerinin iizerindeki bu art, kapitalist uretim tarzi altinda kar olarak gikan seyin tohumu, tiimiiyle, bu durumda yalnizca dogrudan 6denmemi§ art-emek olmakla kalmayip, aynca da bu sifatia ortaya gikan toprak rantinin miktanyla belirlenir. Bu, burada toprakla ?aki§an ve topraktan farkli iseler, onun salt eklentileri olan uretim araglannin “sahibi” igin 6denmemi§ arti-emektir. Burada serfin iiruniiniin, gegimi-ne ek olarak, onun emek kosullanmn yeniden-uretimine de yetmesi gerektigi kosulu, biitiin uretim tarzlan altinda ayni kalan bir ko§uldur. giinkii bu, bunlann ozel bigiminin sonucu degil, genel olarak turn siirek-li ve iiretken emegin, daima ayni zamanda da yeniden-iiretim olan, yani kendi i§leme ko§ullannin yeniden-iiretimini de igeren her siirekli iireti-min, dogal bir 6nko§uludur. Aynca aciktir ki, dogrudan dogruya emekci-nin, kendi gecim
araclannin iiretimi icin gerekli olan uretim araclannin ve emek kosullanmn “zilyedi” olarak kaldigi tiim bicimlerde, miilkiyet ili§kileri, ayni zamanda, dogrudan bir beylik ve kolelik ili§kisi olarak ortaya cikmahdir, oyle ki, dogrudan iiretici ozgiir degildir; yukiimlii-emegin bulundugu serflikten, salt bir haraca baghhk ili§kisine indirilebilecek olan bir ozgiirliik noksanhgi. Varsayimimiza gore, burada, dogrudan iireticinin, kendi uretim araclanna, emeginin gercekle§tirilmesi ve gecim araclannin iiretimi icin zorunlu olan gerekli maddi emek kosullanna sahip oldugu goriilecektir. O, tanmsal faaliyetini ve onunla baglantih olan kir-sal ev sanayilerini bagimsiz olarak yuriitiir. Kiiciik koyliilerin kendi arala-nnda, Hindistan’da yaptiklan gibi, azcok dogal bir uretim toplulugu * Kendi gegimini kendi saglayan. -f. Karl Marks
691 Kapital III
olu§turmalan durumu bu bagimsizhgi baltalamaz, ciinkii burada sozko-nusu olan, yalnizca [sayfa 694] malikanenin ismi beyinden bagimsizhktir. Boyle ko§ullar altinda, topragin ismi sahibi icin artiemek, buriinulen bi-cim ne olursa olsun, onlardan ancak ekonomi-di§i baski ile ahnabilir.44 Bu, kole ya da plantasyon ekonomisinden, kolenin yabanci iiretim ko-§ullan altinda ve bagimsiz olmadan cahsmasiyla ayrihr. O halde, ki§isel bagimhhk ko§ullan gereklidir, ne olciide olursa olsun ki§isel ozgurluk eksikligi ve topragin bir eklentisi olarak topraga bagh olmak, sozcugun gercek anlamiyla bagimhhk. Eger dogrudan iireticiler ozel bir toprak sahibi ile kar§ila§mayip, Asya’da oldugu gibi, toprakbeyleri ve, ayni za-manda hukumdarlan olarak ba§lannda duran bir devletin dogrudan emri altinda iseler, o zaman, rant ve vergiler caki§ir ya da daha dogrusu, burada, toprak rantimn bu biciminden farkli olan hi? bir vergi bulunmaz. Boyle kosullar alUnda, bu devlete bagh herkes icin gecerli olandan daha giiclii bir siyasal ya da iktisadi baskinin varhgina gerek yoktur. Devlet, bu durumda en yuksek beydir. Burada, egemenlik, ulusal capta yogunlasmis. olan topragin sahipliginden olu§ur. Ama ote yandan, topragin gerek ozel, gerek ortaklasa zilyeUigi ve tasarrufu olmasina kar§in, topragin ozel miil-kiyeti yoktur. 6denmemi§ arh-emegin dogrudan iireticilerden gekilip alinmasin-m ozel iktisadi bigimi, dogrudan iiretimin kendisinden dogan ve kendisi de belirleyici bir oge olarak onu etkileyen, yonetenler ile yonetilenlerin ili§kisini belirler. Ama, bunun iizerine de, iiretim ili§kilerinin kendilerin-den dogan iktisadi toplulugun tiim olu§umu, boylece de ayni zamanda onun ozel siyasal bigimi yerle§mi§tir. Tiim toplumsal yapinin ve onunla birlikte egemenlik ve bagimhhk iliskisinin siyasal bigiminin, kisacasi, buna uygun diisen ozel devlet bigiminin, en igteki sirnni, gizli temelini agiga vuran §ey, her zaman, iiretim kosullanna sahip olanlar ile dogrudan iireticiler arasindaki ili§kidir - bu, her zaman, dogal olarak, emek yon-temlerinin geli§mesinde belli bir asamaya ve boylece de onun toplumsal iiretkenligine uygun diisen bir ili§kidir. Bu, ayni iktisadi temelin -esas ko§ullan acisindan ayni- sayisiz farkh deneysel durumlar, dogal cevre, irksal ili§kiler, di§sal tarihsel
etkiler vb. yuziinden, yalnizca deneyimsel olarak verilen ko§ullann tahlili ile anla§ilabilen gorunii§teki sonsuz degi§-meler ve niianslar gostermesini engellemez. En basit, ve en ilkel rant bicimi olan emek-rant bakimindan su kadan aciktir: Rant, burada, artiemegin ilkel bicimidir ve onunla caki§ir. Ama arti-degerin ba§kalarmin 6denmemi§ ernegi ile -bu 6zde§ligini, burada tahlil etmek gerekmez, ciinkii dogrudan ureticinin kendisi icin ernegi, yer ve zaman bakimindan toprakbeyi icin emeginden hala ayn 44
Bir iilkenin fethinden sonra, fatihin yakin amaci, oranin halkini da kendi istedigi gibi kullanmak oluyordu. Kar§: Linguet [Theroie des loix civilles, ou Principles fondamentaux de la societe, Tomes III, Londres 1767. -Ed.}. Bkz: ayrica Moser [Osnabriikische Geschichte, 1. Teil, Berlin und Slettin, s. 178. -Ed.].
92
Karl Marks Kapital III
oldugundan ve bu sonuncusu, dogrudan dogruya bir iiciincii ki§i icin gaddarca yukumlii-emek biciminde ortaya ciktigmdan, bu arti-deger [sayfa 695] hala gozle goriiliir, elle tutulur bicimde mevcuttur. Aym bicimde rant iiretmek iizere topragin sahip oldugu “6z nitelik”, burada, elle tutulur acik bir sirra indirgenir, ciinkii rant saglama yetenegi, burada, top-raga bagh emek-giiciinii ve emek-giiciiniin sahibini, bunu, kendi zorunlu gereksinmelerini kar§ilamak icin gerekli olanin otesinde bir olciide sikistirmaya ve harekete gecirmeye zorlayan miilkiyet ili§kisini de icerir. Rant, dogrudan, emek-giiciiniin bu arti harcamasinin, toprakbeyi tarafin-dan maledinilmesidir; ciinkii dogrudan iiretici, ona, hie bir ek rant ode-mez. Arti-degerin ve rantin yalnizca 6zde§ olmakla kalmayip arti-degerin elle tutulur, arti-emek biciminde oldugu burada, genel olarak artidegerin dogal ko§ullan ya da sinirlan olan rantin dogal ko§ullan ya da simrlan apaciktir. Dogrudan iiretici 1) yeterince emek -giiciine sahip olmahdir ve 2) emeginin dogal ko§ullan, hepsinden once de ektigi toprak, yeterince iiretken olmalidir, kisacasi, emeginin dogal iiretkenligi, kendi zorunlu gereksinmelerinin kar§ilanmasi icin gerekli olanin iizerinde bir miktar arti-emegi elde bulundurmasina olanak verecek kadar biiyuk olmahdir. Ranti yaratan bu olanak degil, bu olanagi gercege d6nii§tiiren zorlama-dir. Ama olanagin kendisi de, oznel ve nesnel dogal durumlar tarafindan ko§ullandinlmi§tir. Ve burada da gizemli hie bir sey yoktur. Emek-giicii cok ufak ve emegin dogal ko§ullan kit ise, arti-emek de kiiciiktiir, ama boyle bir durumda, bir yanda ureticilerin istekleri, ote yandan da arti-emegi somurenlerin nispi sayisi ve ensonu, bu birkac somiirucii toprak sahibi icin bu pek az iiretken arti-emegin gercekle§tigi arti-iiriin de kiiciiktiir. Ensonu, ashnda emek-rant, turn oteki ko§ullar e§it kaldiginda, dogrudan iireticinin kendi durumunu iyilestirmeye, servet edinmeye, gerekli gecim araclannin iizerinde bir fazla iiretmeye ne olciide mukte-dir olacagi, ya da kapitalist anlatim bicimini §imdiden kullanirsak, kendisi icin bir kar iiretip iiretmeyecegi ve ne kadar kar, yani kendisi tarafindan uretilmis. olan iicretlerinin iizerinde ne kadar bir fazla iiretecegi, tamamen, arti-emegin nispi miktanna ya da yukumlu-emege
bagh ola-caktir. Burada rant, arti-degerin, normal, herseyi kapsayan adeta me§ru bicimidir ve bu durumda ucretlerin iizerinde herhangi bir baska fazlamn otesinde olmak anlamina gelen, kann iizerinde bir fazla olmaktan cok uzak olup, bunun yerine, bu kann miktan ve hatta varhginin kendisi, oteki kosullar e§itse, rant miktanna, yani toprakbeylerine teslim edilecek yiikumlu artiemege baghdir. Dogrudan iiretici, malsahibi degil, yalnizca bir zilyet olduguna gore ve arti-emeginin tiimii ashnda de jure* toprakbeyine ait olduguna gore, bazi tarihciler, bu ko§ullar altinda, yukiimliiemege tabi olanlann ya da * Me§ru. -f. Karl Marks
693 Kapital III
serflerin herhangi bir bagimsiz miilkiyet, ya da goreli konu§ursak, servet edinmelerinin biraz olsun miimkiin olacagi konusunda §a§kinhklanni [sayfa 696] belirtmi§lerdir. Ancak, gelenegin, bu toplumsal iiretim ili§kilerinin ve buna uygun diisen iiretim tarzimn dayandigi ilkel ve geli§memi§ kosul-larda egemen rol oynamasi gerektigi ortadadir. Ayrica aciktir ki, her zaman oldugu gibi, burada da, mevcut diizeni yasa olarak onaylamak ve onun, kullamm ve gelenek ile gelen simrlanni yasal olarak yerle§tirmek toplumun yonetici kesiminin cikannadir. Bu arada §unu belirtelim, her §ey bir yana, bu, mevcut diizenin temelinin ve esas ili§kilerinin siirekli yeniden-iiretimi, zaman icinde, ayarh ve diizenli bir bicime biiriiniir bii-riinmez, kendiliginden olur. Ve boyle bir ayar ve diizenin kendisi, toplumsal istikrara ve salt raslanti ve keyfilikten bagimsizhga kavu§acak olan her iiretim tarzimn vazgecilmez ogeleridir. Bunlar, tarn da onun toplumsal istikrannin ve bu yiizden de salt keyfilik ve salt raslantidan nispi ozgiirliigiiniin bicimidir. Geri iiretim siireci ko§ullan altinda oldugu gibi, buna tekabiil eden toplumsal kosullarda da, bu bicime, bunlann yeniden uretiminin salt yinelenmesi ile kavu§ur. Eger bu bir sure devam etmi§se, gelenek ve gorenek olarak yerle§ir ve ensonu, acik bir yasa olarak onaylamr. Ama, bu arti-emek bicimi, yukiimlii-emek, turn toplumsal iiretken giiclerin eksik geli§mesine ve emek yontemlerinin ken-dilerinin hamhgina dayandigina gore, dogal olarak, dogrudan iireticinin toplam emeginin, geli§mi§ iiretim tarzlan altinda, ozellikle kapitalist iiretim tarzi altinda oldugundan, nispeten cok daha kiiciik bir boliimiinii emecektir. Omegin, toprakbeyi icin yukiimlii-emegin ba§langicta hafta-da iki giin oldugunu kabul edelim. Bu, haftada iki giinliik yukiimlii-emek boylece saptanmi§tir, toresel ya da yazih yasa ile hukuken diizen-lenen sabit bir biiyukliiktiir. Ama dogrudan iireticinin kendisinin kullani-minda olan haftanin geri kalan giinlerinin iiretkenligi, onun deneyimi sirasinda geli§mesi gereken degi§ken bir biiyukliiktiir, tipki edindigi yeni istekler gibi ve tipki iiriiniiniin piyasasimn geni§lemesinin ve emek-giicii-niin bu boliimiinii kullamrken gosterdigi artan giivenin onu emek-giicii-nii daha biiyuk olciide kullanmaya ozendirecegi gibi; burada unutulma-malidir ki, onun emek-giiciiniin kullanimi hie de tanmla sinirh
degildir, kirsal ev sanayiini de icerir. Ku§kusuz burada elveri§li kosullara, dogu§tan gelen irksal ozelliklere vb. bagh olarak belli bir iktisadi geli§menin yeral-masi olasihgi ortaya cikar. III. AYNI-RANT Emek-rantin ayni-ranta donii§mesi, iktisadi acidan toprak ranti-nin niteliginde hie bir seyi degi§tirmez. Burada ele ahnan bicimlerde, toprak rantimn niteligi, rantin, arti-degerin ya da artiiiriiniin tek egemen ve normal bicimi olmasidir. Bu, aynca, rantin, kendi yeniden-iiretimi icin gereken emek kosullanna tasarruf eden dogrudan iireticinin, bu
94
Karl Marks Kapital III
durumda her §eyi kucaklayan emek ko§ulu olan topragin, sahibine ver-mek zorunda oldugu tek arti-emek ya da tek arti-iiriin olmasi gercegi ile ifade [sayfa 697] edilir. Ve dahasi, toprak dogrudan iireticinin kar§isina on-dan bagimsiz ve toprakbeyi tarafindan ki§ilestirilen yabanci miilkiyet olarak cikan tek emek ko§uludur. Ayni-rant, ne olciide egemen ve iistiin toprak ranti bicimi olursa olsun, aynca, her zaman daha onceki bicimin kahntilan, yani toprakbeyi ister ozel bir ki§i, ister devlet olsun, emek olarak, angarya-emek olarak odenen rantin kahntilan, azcok buna e§lik eder. Ayni-rant, dogrudan uretici icin daha yuksek bir uygarhk a§amasi, yani emeginin ve genel olarak toplumun daha yuksek bir gelisme dii-zeyini ongoriir. Ve, onceki biciminden, arti-emegin dogal bicimiyle, do-layisiyla toprakbeyinin ya da onun temsilcilerinin dogrudan gozetimi ve zorlamasi altinda harcanmasinin artik gerekli olmamasiyla aynhr; dogrudan uretici, dogrudan zorlamadan cok ko§ullann itmesiyle, kirbactan cok yasal yollarla, bu emegi kendiliginden harcamak iizere harekete gecirilir. Dogrudan iireticinin vazgecilmez gereksinmelerinin otesindeki ve gercekten kendisine ait olan uretim alamndaki, eskiden oldugu gibi kendi topraginin otesinde, yakindaki beyin malikanesi iizerinde olmak yerine, kendisi tarafindan i§lenen topragin iizerindeki uretim anlamin-da, arti-iiretim, daha §imdiden, burada kendiliginden anla§ilan bir kural haline gelmistir. Bu ili§kide, dogrudan uretici, eskiden oldugu gibi bu emek-zamanimn bir parcasimn, ba§langicta hemen hemen turn arti bolii-miiniin, kar§ihksiz olarak toprakbeyine ait olmasina kar§in, turn emek-zamanim kendi bildigince kullanir; §u farkla ki, toprakbeyi, artik, bu arti-emegi dogrudan dogal bicimiyle almaz, bunun yerine icinde gercekle§tigi uriinlerin dogal bicimiyle ahr. Aynirantin saf bicimiyle ortaya ciktigi her yerde, toprakbeyi icin cah§manin yarattigi, kiilfetli ve yukiimlii-emegin diizenlenme bicimine gore azcok rahatsiz edici fasila (bkz: Buch I, Kap. VIII, 2) (“imalatci ve Boyar”) ortadan kalkar ya da en azindan, ayni-rant ile yanyana bir miktar angarya-emek de yer aldigi zaman, yil boyunca bir-kac kisa araliga iner. Ureticinin kendisi icin emegi ile, toprakbeyi icin emegi, artik, zaman ve yer acisindan, elle tutulur bir bicimde aynlmi§
degildir. Saf bicimiyle bu ayni-rant, daha yuksek olciide gelismi§ uretim tarzlanna ve uretim ili§kilerine de kiiciik parcalar halinde siiriiklense de, varhgi icin bir dogal ekonomiyi ongoriir, yani ekonominin kosullan ya biitiiniiyle, ya da biiyuk boliimiiyle ekonominin kendisi tarafindan iireti-lir, onun gayrisafi uruniinden dogrudan dogruya yerine konur ve yeni-den-iiretilir. Dahasi, bu, kirsal ev sanayii ile tanmin birlesmesini ongoriir. Ranti olu§turan arti-iiriin, bu bile§ik tanmsal ve sinai aile emeginin iir-iiniidiir, ayni-rant, ister ortacaglarda cogu kez oldugu gibi azcok sinai iiriinii icersin, ister yalmzca, gercek toprak iiriinleri olarak odensin, far-ketmez. Bu rant biciminde, arti-emegi temsil eden ayni-rantin, kirsal ailenin turn arti-emegini, tamamen tiiketmesi hie de gerekli degildir: Emek-ranta oranla, uretici, gerekli gereksinmelerini kar§ilayan [sayfa 698] Karl Marks
695 Kapital III
emeginin uriinu icin oldugu gibi, uriinu kendisine ait olacak olan arti-emek icin de zaman kazanmak iizere daha fazla hareket alanina sahip-tir. Gene bunun gibi, bu bicim, tek tek dogrudan iireticilerin iktisadi durumlannda daha biiyiik farklihklara yolacacaktir. En azindan boyle bir farklila§ma olanagi, dogrudan uretici icin, sirasi geldiginde, oteki emekci-leri dogrudan dogruya somiirme araclanm elde etme olanagi vardir. Ancak, saf bicimi ile ayni-rant iizerinde durdugumuzdan, burada, bu bizi ilgilendirmemektedir; tipki genel olarak ce§itli rant bicimlerinin birlese-bilecegi safhgini kaybedecegi ve kansabilecegi sayisiz kombinasyon ce§itlerine giremeyecegimiz gibi. Ayni-rant bicimi, belli bir iiriin tipine ve iiretimin kendisine bagh olmakla ve tanm ile ev sanayiinin vazgecilmez birle§mesi aracihgiyla, koylii ailesinin pazardan ve iiretimin hareketin-den ve kendi alani dismda kalan toplum kesiminin tarihinden bagimsiz olarak kendi kendini gegindirdigi hemen tarn kendine-yeterliligi aracihgiyla, kisacasi genel olarak dogal ekonominin niteligi sayesinde, bu bicim, ornegin Asya’da gordiigiimuz gibi, duragan toplumsal kosullara temel saglamaya cok uygundur. Burada da daha onceki emek-rant bici-minde oldugu gibi, toprak ranti, arU-degerin ve bunun icin arU-emegin, yani dogrudan iireticinin bedavaya, dolayisiyla da, bu zorlama altinda gercekle§tirdigi -temel emek ko§ulunun, topragin sahibinin yaranna sun-dugu- turn fazla emegin normal bicimidir. Eger hatah bir bicimde once-den davranip, dogrudan iireticinin gerekli-emegi iizerinde olan emek fazlasinin kendisi icin tuttugu boliimiine kar diyebilirsek, kann, ayni-ranUn belirlenmesiyle pek az ilgisi vardir. Bu kar, tersine, rantin sirtindan biiyur ve dogal sininni ayniranUn biiyukliigiinde bulur. Bu sonuncusu, emek ko§ullannin, bizzat uretim araclannin yenideniiretimini ciddi bir bicimde tehlikeye koyan boyutlara ula§abilir, iiretimin yayilmasini azcok olanaksiz kilabilir ve dogrudan ureticileri, gecim araclannin fiziki asgari diizeyine indirebilir. Fetihci bir ticari ulus, ornegin Hindistan’daki Ingiliz-ler gibi, bu bicimle kar§ila§tigi ve bundan yararlandigi zaman durum ozellikle boyledir.
IV. PARA-RANT Para-rant ile -kapitalist uretim tarzina dayanan, ortalama kann iizerinde bir fazladan baska bir sey olmayan sinai ve ticari toprak rantin-dan ayn olarak- burada, ayni-rantin bicimindeki salt bir degi§iklikten dogan toprak rantini kastediyoruz, tipki ayni-rantin da emek-rantin bir degi§mesinden ba§ka bir §ey olmayi§i gibi. Burada, dogrudan uretici, iiriin yerine onun fiyatim toprakbeyine (bu ister devlet, ister bir ozel ki§i olabilir) aktanr. Dogal bicimlerindeki iiriinlerin bir fazlasi artik yetmez; bu dogal biciminden, para-bicimine d6nii§turulmelidir. Dogrudan iireti-ci, hala en azindan gecim araclannin biiyiik boliimiinu kendisi iiretme-ye [sayfa 699] devam ederse de, bu iiriiniin belirli bir boliimii §imdi metaya
96
Karl Marks Kapital III
d6nu§turiilmeli, metalar olarak uretilmelidir. Boylece, turn iiretim tarzi-nin niteligi azcok degi§ir. Bagimsizhgini, toplumsal baglantidan kopuk-lugunu yitirir. §imdi daha biiyiik ya da daha kiiciik para harcamalanm iceren iiretim maliyeti orani, belirleyici duruma gelir; her durum ve ko-§ulda gayri-safi iiriiniin paraya cevrilecek boliimiiniin, bir yandan tekrar yeniden- iiretim araclan gorevi, ote yandan da dogrudan gecim araclan gorevi yapmasi gereken boliimiin iizerinde olan fazlasi, belirleyici bir rol kazanir. Ama, sonuna yakla§masina kar§in, bu rant tipinin temeli de, onun hareket noktasini olu§turan ayni-rantinki ile ayni kahr. Eskiden oldugu gibi, dogrudan iiretici, ya miras yoluyla ya da ba§ka bir gelenek-sel hakla, hala topragm zilyedidir ve en hayati iiretim ko§ulunun sahibi olan beyi icin fazla angarya-emek, yani paraya donu§turiilmu§ arti-iiriin biciminde, kar§ihginda hie bir esdegerin verilmedigi 6denmemi§ emek harcamak zorundadir. Tanm aletleri ve her tiirlii ta§inir e§ya gibi, top-raktan ayn olan emek ko§ullannin sahipligi, daha onceki rant bicimle-rinde bile, once gercekten, sonra da aynca hukuken dogrudan iireticinin miilkiyeti haline doniismiistiir ve bu, para-rant bicimi icin daha da gecerli bir 6nko§uldur. Once arasira, sonra azcok ulusal capta ortaya cikan ayni-rantin para-ranta doniismesi, ticarette, kent sanayiinde, genel olarak meta uretiminde ve dolayisiyla para dola§iminda onemli bir gelisme ongoriir. Aynca, iiriinler icin bir piyasa-fiyati ve bunlann kabaca degerle-rine yakla§an fiyatlarda satilmalanni varsayar, daha onceki bicimlerde boyle bir durum hie de gerekmiyordu. Dogu Avrupa’da, bu d6nii§iimun, gozlerimizin oniinde yerah§im, hala kismen gozlemleyebiliriz. Toplumsal emegin iiretkenliginde belli bir gelisme olmaksizin, bunun ne kadar olanaksiz olabilecegi, Roma imparatorlugunda bunu uygulamak icin girisUen ce§itli basansiz cabalarla ve hie olmazsa bu rantin devlet vergisi boliimiinii para-ranta donu§turmeye cah§ildiktan sonra ayniranta donii§lerle tanitlanabilir. Ayni geci§ giicliikleri, ornegin, para-rantin, daha onceki bicimlerin kalintilanyla birle§tigi ve onlar tarafindan bozuldugu devrim-oncesi Fransa’da goriiliir. Ayni-rantin bir bicim degi§tirmesi ve onun antitezi olarak para-rant, §imdiye kadar
inceledigimiz toprak ranti tipinin, yani arti-degerin ve iiretim ko§ullannin sahibi icin harcanmasi gereken 6denmemi§ arti-emegin normal bicimi olarak toprak rantimn sonal bicimi ve ayni zamanda da son bulma bicimidir. Bu rant, saf bicimiyle, emek-rant ve ayni-rant gibi, kann iizerinde bir fazlayi temsil etmez. Anla§ildigi iizere kan icine ahr. Kar onun yanisira, hemen hemen fazla emegin ayn bir boliimii olarak ortaya ciktigi olciide, daha onceki bicimlerdeki rant gibi, ancak, para-rantin temsil ettigi arti-emegin harcanmasindan sonra ka-lan, ister ki§inin kendisinin, ister ba§kasinin fazla emeginin, somiiriilme olanaklanyla ili§kili olarak gelisebilecek olan bu rii§eym halindeki kann normal sininni olu§turmaya devam eder. Eger bu rantla birlikte, herhan-gi [sayfa 7oo] bir kar gercekten de dogacak olursa, o zaman, bu kar, rantin Karl Marks
697 Kapital III
sininni olu§turmaz, tersine, rant, kann sinindir. Ancak, zaten belirtildigi gibi, para-rant, aym zamanda, §imdiye kadar ele ahnan, arti-deger ve arti-emekle prima facie cakisan toprak rantinin, yani arti-degerin normal ve egemen bicimi olarak toprak rantinin son bulma bicimidir. Para-rant daha sonraki gelismesinde -omegin kiiciik kiraci koylii ciftci gibi biitiin ara bicimlerden ayn olarak- ya topragin koyliilerin miil-ku haline doniismesine ya da kapitalist uretim tarzina uygun diisen bicime, yani kapitalist kiraci ciftcinin odedigi ranta yolacacaktir. Para-rantin egemen olmasi ile, toprakbeyi ile topragin bir kis-minin tasarrufunu elinde tutan ve onu i§leyen uyruklar arasindaki gele-neksel ve goreneksel yasal ili§ki, zorunlu olarak, pozitif hukukun kural-lanna uygun olarak sozlesme ile saptanmi§ saf bir para ili§kisine d6nii§iir. Boylece topragi i§lemekle ugrasan zilyet, gercekte salt bir kiraci haline gelir. Bu donusum, bir yandan, oteki genel uretim iliskilerinin izin ver-mesi kosuluyla, eski koylii zilyetlerin gitgide daha cok mulksuzlestiril-mesine ve bunlann yerine kapitalist kiracilar konmasina hizmet eder. Ote yandan da, eski zilyedin, para kar§ihginda, rant yukumluliigunden kendini kurtarmasina ve i§ledigi topraga tarn olarak sahip olan bagimsiz bir koyliiye donii§mesine yolacar. Aynca, ayni-rantin para-ranta donii§mesine, kendilerini para kar§ihgi kiraya veren miilksiiz bir giindelikciler sinifinin olu§umu, kacinilmaz olarak e§lik etmekle kalmaz, hatta bu olusum ondan once meydana gelir. Bunlann dogusu sirasinda, bu yeni simfin ancak arasira ortaya ciktigi donemde, rant odemelerine tabi, daha gonenc icindeki koyliiler arasinda, ucretli tanm emekcilerini kendi he-saplarma somiirme gorenegi zorunlu olarak geli§ir, tipki feodal donernl-erde, daha hali-vakti yerinde koyliilerin kendilerinin de serf tutmasi gibi. Bu yolla, giderek, belli bir miktar servet biriktirme ve bizzat, gelecekteki kapitalistler haline donii§me olanagi elde ederler. Boylece, toprakta bizzat cahsan eski zilyetler, geli§mesi, kinn sinirlan otesindeki kapitalist iiretimin genel gelismesi ile belirlenen, kapitalist kiracilar icin bir ana okulunun dogmasim bizzat saglami§ olurlar. Bu sinif, ozellikle elveri§li ko§ullann yardimina kavu§tugu zaman cok hizh boy atar, 16. yiizyilda paranin o donemdeki artan
oranh deger kaybimn, geleneksel uzun kira sozlesmeleri altinda, onlan, toprakbeylerinin zaranna olarak zenginle§-tirdigiingiltere’de oldugu gibi. Dahasi: rant, para-rant bicimine biiriiniir buriinmez ve boylece de rant odeyen koylii ile toprakbeyi arasindaki iliski, sozle§me ile sapta-nan bir ili§ki haline gelir gelmez -ancak diinya piyasasi, ticaret ve manii-faktiir nispeten yuksek, belli bir diizeye eri§tigi zaman genel olarak mumkun olan bir geli§me- kapitalistlere toprak kiralama da kacinilmaz olarak ortaya cikar. Bu sonuncular §imdiye kadar kirsal sinirlann otesin-de durmu§lardir ve §imdi, kira ve tanma, kentlerde edinilmi§ olan ser-mayeyi ve onunla birlikte de gelistirilmi§ olan kapitalist i§ tarzini -yani bir [sayfa 701] uriinun salt bir meta olarak ve yalnizca bir arti-degeri male-
98
Karl Marks Kapital III
dinme araci olarak yaratilmasim ta§irlar. Bu bicim, yalnizca, feodal ure-tim tarzindan kapitalist iiretim tarzina geci§ doneminde diinya piyasasi-na egemen olan ulkelerde genel kural haline gelebilir. Kapitalist kiraci ciftci, toprakbeyi ile topragin gercek i§leyeni arasina girdigi zaman, eski kirsal iiretim tarzindan dogan tiim ili§kiler parcalamr. giftci, bu tanm emekcilerinin gercek kumandam ve onlann arti-emeginin gercek somiir-uciisii haline geldigi halde, toprakbeyi, yalnizca bu kapitalist kiraci ile dogrudan bir ili§ki ve ashnda yalnizca bir para ve sozlesme ili§kisi siir-diiriir. Boylece, rantin niteligi de, daha onceki bicimlerde bile kismen oldugu gibi, yalnizca gercekte ve raslansal olarak degil, normal olarak, tamnan ve egemen olan bicimine d6nii§iir. Arti-degerin ve arti-emegin normal bicimi olmaktan cikip, salt, bu arti-emegin, onun, somurucii kapitalist tarafindan kar biciminde maledinilen bolumiinun iistiindeki bir fazlasi durumuna dii§er; tipki toplam arti-emegin, kann ve kann iize-rindeki fazlanin, dogrudan dogruya onun tarafindan cekilip ahnmasi, toplam arti-iiriin biciminde toplanmasi ve paraya d6nu§tiirulmesi gibi. Yalnizca, tanm emekcisinden dogrudan somurii ile, sermayesi aracihgiyla cekip aldigi bu arti-degerin fazla boliimiinudur ki, rant olarak toprak-beyine aktarir. Bu sonuncuya ne kadar cok ya da ne kadar az aktardigi, ortalama olarak, tanm-di§i iiretim alanlanndaki sermayenin gercekle§tir-digi ortalama kar tarafindan ve bu ortalama kann diizenledigi tanm-di§i iiretim-fiyatian tarafindan konan sinirlara baghdir. §imdi rant, arti-degerin ve arti-emegin normal bir bicimi olmaktan cikip, arti-emegin serma-ye tarafindan kendisinin me§ru ve normal payi olarak istenen boliimiiniin iizerinde ve bu ozel iiretim alamna, tanmsal iiretim alanina ozgii bir fazlaya d6nii§mu§tur. §imdi rant yerine kar, arti-degerin normal bicimi olmu§tur ve rant, genel olarak arti-degerin degil, yalnizca onun kollann-dan biri olan, ozel kosullar altinda bagimsiz bir bicime biiriinen arti-kann bir bicimi olarak varhgini siirdiiriir. Uretim tarzinin kendisindeki kerteli bir d6nii§umun bu donusume nasil uygun dii§tugunii aynntilany-la aciklamaya gerek yok. Bu, zaten, kapitalist kiraci ciftci icin tanmsal iiriinleri meta
olarak uretmenin normal olmasi ve eskiden yalnizca gecim araclannin iizerindeki fazla, metalara donu§turiilurken, §imdi, bu me-talann ancak onemsiz bir boliimiiniin gecim araclan olarak onun tarafindan dogrudan dogruya kullanilmasi gerceginden cikmaktadir. §imdi tanmsal emegi bile, dogrudan egemenligi ve iiretkenligi altina sokan, artik toprak degil, sermayedir. Ortalama kar ve onunla diizenlenen uretim-fiyati, kirdaki ili§kilerin di§inda ve kent ticaret ve maniifaktiiru icinde olusur. Rant odeyen koylii-niin kan, e§itleyici bir etken olarak ona dahil degildir, ciinkii onun toprakbeyi ile olan ili§kisi kapitalist bir ili§ki degildir. Kar ettigi olciide, yani ya kendi emegiyle ya da ba§ka insanlann emegini somiirerek, gerekli gecim araclannin iizerinde bir fazla gerceklestirdigi olciide, bu, [sayfa 702] normal ili§kinin arkasinda yapihr ve oteki ko§ullar e§it olmak kaydiyla, Karl Marks
699 Kapital III
bu kann buyukliigii, ranti belirlemez, tersine, kar, onun sinin olarak rant tarafindan belirlenir. Ortacaglardaki yiiksek kar orani, tumiiyle, iicretle-re yatinlan degisen parcamn egemen oldugu du§uk sermaye bile§imi yiiziinden degildir. Topraktaki dolandincihk, toprakbeyinin rantimn ve onun vasallannin gelirinin bir bolumiinun maledinilmesi yuziindendir. Ortacaglarda, feodalizmin istisnai kentsel geli§meyle cokmedigi her yer-de, kir, kenti politik acidan somuriiyorsa - italya’da oldugu gibi, ote yandan da, kent, tekel fiyatlan, vergi sistemi, lonca orgiitii ve dogrudan ticari hilekarhgi ve tefeciligi aracihgiyla, her yerde ve istisnasiz. olarak, topragi ekonomik acidan somuriir. Tanmsal iiretimde kapitalist ciftcinin salt ortaya cikismin, cok eski zamanlardan beri su ya da bu bicimde rant olarak 6denmi§ olan tanm iiriinlerinin fiyatiran, en azindan bu ortaya ciki§ sirasinda, ister bu tanmsal iiriinlerin fiyati bir tekel fiyati diizeyine eristigi icin olsun, ister bu fiyat, tanmsal iiriinlerin degeri kadar yukseldigi ve bunlann degeri, ger-cekte, ortalama kann diizenledigi uretim-fiyatinin iizerinde oldugu igin olsun, maniifaktiirun uretim-fiyatlanndan yuksek olmasi gerektigini ta-mtlayacagi dii§uniilebilir. giinkii eger bu boyle degil idiyse, kapitalist qiitqi, mevcut tanm uriinleri fiyaUannda, once bu iiriinlerin fiyatindan ortalama kan hie de gerceklestiremez, sonra da ayni fiyattan, bu kann iizerinde, rant bigiminde bir fazla odeyemezdi. Bundan su sonu? gikanlabilir: kapitalist qiitqiye, toprakbeyi ile sozle§mesinde kilavuzluk eden genel kar orani, rant dahil edilmeden olu§mu§tur ve bu nedenle, tanmsal iiretimde diizenleyici bir rol alir almaz, bu fazlayi hazir olarak bulur ve toprakbeyine oder. I§te ornegin, Herr Rodbertus, sorunu bu gelenek-sel bigimde agiklamaktadir.* Ama: Bitincisi. Sermayenin, tanmda bagimsiz ve onde giden bir gug olarak bu ortaya Qiki§i, birden ve genel olarak degil, kerteli olarak ve belli iiretim dallannda gerSekle§ir. Once asil tanmi degil, sigir yeti§tiriciligi, ozellikle koyun iireticiligi gibi iiretim dallanm kucaklar, ki bunun esas iiriinii olan yun, sanayiin yukseli§i sirasinda, ilk asamalarda, iiretim-fi-yaUmn iizerinde siirekli bir piyasa-fiyaU fazlasi sunar, ve bu, ancak daha sonralan e§itlenir. 16. yuzyilda Ingiltere’de olan budur.
Ikincisi. Bu kapitalist iiretim, once ancak arasira ortaya ciktigina gore, bunun ilkonce, ozel verimlilikleri ya da istisnai elveri§lilikteki yerle-ri aracihgiyla, genel olarak, bir farkhhk ranti odemeye muktedir olan topragin kategorilerine uzandigi varsayimi tarti§ilamaz. Uguncusu. Hatta bu iiretim tarzi ortaya ciktigi sirada -ve bu ger-cekten de kent talebinin gitgide, daha cok agir basmasini ongoriir- [sayfa 703] 17. yuzyihn son iicte-birinde, ingiltere’de §iiphesiz oldugu gibi, tanm uriinleri fiyatlannin uretim-fiyatindan yuksek oldugunu varsayahm. Gene * J. Rodbertus, Sociale Briefe an von Kirchmann, Dritter Brief: Widerlegung der Ricardo’schen Lehre von der Grundreme und Begrundung einer, neuen Rententheorie. Aynca bkz: K. Marx, Theorien uber den Mehrwert, 2. Teil, 1957, s. 3-106, 142-154. -Ed.
00
Karl Marks Kapital III
de, bu uretim tarzi, kendini, tanmin sermayeye salt tabi gibi olmasi du-rumundan kurtarir kurtarmaz ve onun gelismesinde zorunlu olarak e§lik eden tanmsal ilerleme ve uretim maliyetierindeki dii§ii§ gercekle§ir gerceklesmez, 18. yuzyihn ilk yansinda Ingiltere’de oldugu gibi, bir kar§i-tepki ile, tanmsal uriinun fiyatinda bir diisme ile denge yeniden kurula-caktir. Demek ki, rant, ortalama kann iizerinde bir fazla olarak, bu gele-neksel yoldan aciklanamaz. Rantin ilk ortaya giktigi zamanda mevcut tarihsel ko§ullar ne olursa olsun, rant kok salar salmaz, ancak daha once tanimlanan modem kosullar altinda varolabilir. Ensonu, ayni-rantin para-ranta doniismesinde §unu belirtmek ge-rekir ki, onun yam sira, kapitalize rant, ya da topragin fiyati, ve boylece de onun satilabilirligi ve satilmasi, esas etkenler haline gelir ve bu ne-denle yalmzca rant odemeye tabi olan eski koylii, bagimsiz bir koylii malsahibine d6nii§ebilmekle kalmaz, aynca kentli ve oteki parah ki§iler de, ya koyliilere ya da kapitalistlere kiralamak iizere gayrimenkul sati-nalabilir ve boylece, bu bicimde yatinlan sermayeleri iizerinden bir faiz bicimi olarak ranttan yararlanabilirler, bu yiizden, bu durum da, daha onceki somurii tarzimn, toprak sahibi ile topragi gercekten i§leyen arasin-daki ili§kinin ve rantin kendisinin doniismesini kolayla§tinr.
YARICILIK VE KUgiJK OLCEKLJ KOYLU MULKiYETi §imdi toprak ranti iizerine aynntih incelememizin sonuna gelmi§ bulunuyoruz. Ister emek-rant, ister ayni-rant, ister (yalmzca ayni-rantin degismis. bir bicimi olarak) pararant olsun, biitiin bu toprak ranti bicimlerinde, her zaman, ranti odeyenin, 6denmemi§ arti-emegi toprakbeyinin eline dogrudan gecen, topragin fiili i§leyicisi ve zilyedi oldugu varsayilmakta-dir. Son bicimde, “saf oldugu, yani yalmzca ayni-rantin degismi§ bir bicimi oldugu olciide pararantta bile - bu yalmzca mumkun degil, ger-cekte olan §eydir. Ba§langictaki rant biciminden kapitalist ranta bir geci§ bicimi olarak, yancihk sistemini, ya
da ortakcihgi ele alabiliriz, bunda, i§letmeci (ciftci), emegi (kendisinin ya da bir ba§kasimn) ve aynca doner serma-yenin bir boliimiinu saglar, toprakbeyi de topraktan baska, doner ser-mayenin oteki boliimiinu (ornegin sigir) saglar, ve iiriin, kiraci ile toprakbeyi arasinda, iilkeden iilkeye degi§en belirli oranlarda bolusulur. Bir yandan ciftci, burada, tarn kapitalist i§letmecilik icin gerekli olan yeterli sermayeden yoksundur. Ote yandan da, burada, toprakbeyi tarafindan maledinilen pay, salt rant bicimini ta§imaz. Bu, gercekte koydugu ser-mayenin [sayfa im faizini ve bir fazla ranti icerebilir. Qiftcinin hemen he-men tiim arti-emegini de emebilir, ya da ona bu arti-emegin daha biiyuk
Karl Marks
701 Kapital III
ya da daha kiiciik bir parcasim birakabilir. Ama esas olarak burada, rant artik, genel olarak artidegerin normal bicimi olarak ortaya cikmaz. Bir yandan, ortakci, ister kendisinin, ister ba§kasinin emegini kullansin, iirii-niin bir boliimiinde, emekci sifatiyla degil emek araclanmn bir kismimn sahibi sifatiyla, kendinin kapitalist! sifatiyla hak iddia edecektir. Ote yandan da toprakbeyi, payini yalnizca toprak sahipligi temeli iizerinde degil, aynca da odiinc sermaye veren olarak da istemektedir.44* Ornegin Polonya ve Romanya’da eski komiinal toprak miilkiyeti-nin bagimsiz koylii giftgiligine gecisten sonra da varhgini surduren bir kahntisi, daha asagi toprak ranti bicimlerine geci§i gerceklestirmek icin bir bahane gorevi yapmistir. Topragin bir bolumu, birey olarak koyluye aittir ve bagimsiz olarak onun tarafindan i§lenmektedir. Oteki bolumu ortaklasa i§lenir ve kismen topluluk masraflanni kar§ilama, kismen de kotii mahsul vb. durumlannda bir yedek olma gorevi yapan bir arti-urun yaratir. Arti-iiruniin bu son iki parcasi ve sonunda da, iizerinde yetistigi toprak da dahil olmak iizere turn arti-urun, devlet memurlan ve ozel ki§iler tarafindan, giderek daha cok gaspedilir ve boylece, bu ortak top-ragi i§leme yiikumlulukleri devam ettirilen, ba§langiQtaki ozgiir koylii malsahipleri, ya angarya emege ya da ayni-ranta tabi vasallar haline do-nii§iirlerken, ortak topragi gaspedenler, yalnizca gaspedilen ortak top-raklann degil, bizzat koyliilerin topraklannin bile sahibi durumuna gelirler. Ne gercek kole ekonomisini (bu da, bir baskala§im yoluyla, esas olarak ev kullanimini amaclayan ataerkil sistemden diinya piyasasi icin plantasyon sistemine gecer), ne de turn iiretim aletlerine sahip olan ve, ya ayni, ya da para olarak odeme yapilan ozgiir ya da ozgiir olmayan bagimh ki§ilerin emegini somiiren toprakbeylerinin kendilerinin bagimsiz ciftciler olduklan malikane i§letmeciligini aynntisiyla incelememize gerek yok. Toprakbeyi ve iiretim aletlerinin sahibi ve dolayisiyla bu iiretim ogeleri arasina dahil olan emekcilerin dogrudan somiiriicusu, bu durumda tek ve ayni ki§idir. Bunun gibi rant ve kar da caki§ir, burada arti-degerin farkli bicimlerinin
aynlmasi yoktur. Burada arti-uriin bici-minde ortaya cikan, emekcilerin arti-emeginin tiimii, topraga ve koleci-ligin ozgiin biciminde bizzat dogrudan ureticilere sahip olan turn iiretim aletlerinin sahibi tarafindan, dogrudan, emekcilerden cekilip alinir. Ame-rikan plantasyonlan gibi, kapitalist goruniimiin egemen oldugu yerlerde, bu arti-degerin tiimiine kar goziiyle bakihr: ne kapitalist iiretim tarzinin kendisinin bulundugu, ne de buna uygun diisen goruniimiin kapitalist iilkelerden aktanldigi yerlerde, bu rant olarak goriinmez. Her durum ve [sayfa 705] ko§ulda, bu bicim, hie bir giicliik getirmez. Adina ne denirse densin, toprakbeyinin geliri, onun maledindigi mevcut arti-iiriin, burada 44a
Kar§: Buret [Corns d'economie politique, Bruxelles 1842. -Ed.], Tocqueville [L’ancien regime et la revolution: Paris 1856. -Ed.], Sismondi [Nouveaux principles d'economie politdque. - Seconde edition, Tome 1, Paris 1827. -Ed.] Antoine-Eugene Buret (1810-42) Sismondi’nin izle-yicilerindendi.
02
Karl Marks Kapital III
normal ve egemen bicimdir, bununla turn 6denmemi§ arti-emek, dogru-dan maledinilir ve toprak miilkiyeti boyle bir maledinmenin temelini olu§turur. Bundan ba§ka, kiiciik olcekli toprak miilkiyeti. Koylii, burada, aym zamanda, onun ba§ iiretim aleti, emeginin ve sermayesinin vaz-gecilmez istihdam alani olarak ortaya cikan topragimn ozgiir sahibidir. Bu bicimde hi? bir kiralama parasi odenmez. Bu yuzden, her ne kadar ote yandan kapitalist iiretim tarzinin gelistigi iilkelerde oteki iiretim dalla-nna oranla rant, bir artikar olarak, ama genel olarak emeginin biitiin kazanclan gibi, koyliide biriken arti-kar olarak ortaya ciksa da, arti-dege-rin ayn bir bicimi olarak ortaya cikmaz. Toprak miilkiyetinin bu bicimi, daha onceki eski bicimlerde oldugu gibi, kirsal niifusun sayica kent niifusuna biiyiik olciide agir bas-masim ongoriir, oyle ki, kapitalist iiretim tarzi, oteki tiirlii egemen olsa bile, bu, ancak nispeten az gelismistir ve bu yuzden oteki iiretim dalla-nnda da sermayenin yogunlasmasi, dar simrlar arasina hapsolunmu§tur ve bir sermaye parcalanmasi egemen durumdadir. Durumun geregi olarak, tanmsal iiriiniin daha biiyuk boliimii, dogrudan gegim araglan olarak, ureticilerin kendileri, koyliiler tarafindan tiiketilmelidir ve ancak bunun iizerindeki fazla, meta olarak kent ticaretine ula§acaktir. Tanmsal iiriinlerin ortalama piyasa-fiyati burada nasil diizenlenirse diizenlen-sin, farklihk ranti, iistiin ya da daha elveristi yerdeki topraktan gelen meta-fiyatlanndaki fazla bir boliim, kapitalist iiretim tarzi altinda oldugu gibi, ku§kusuz burada da varolmahdir. Bu farklihk ranti, bu bicimin, genel piyasa-fiyatinin heniiz gelismedigi toplumsal ko§ullar altinda ortaya ciktigi yerlerde bile mevcuttur; farklihk ranti o zaman fazla arti-uriinde ortaya cikar. Ancak o zamandir ki, emegi daha elveri§li dogal kosullar altinda gercekle§tirilen koyliiniin cebine akar. Ya bu bicimin daha iler-deki geli§mesi sirasinda bir miras bolusulurken topragin fiyati belli bir para-degerde hesaplanmi§ oldugundan, ya da biitiin bir malikanenin ya da onu olu§turan parcalann miilkiyetindeki siirekli degi§iklik sirasinda, toprak, ciftcinin kendisi tarafindan, esas olarak ipotekle para saglamak suretiyle satin
ahndigindan, topragin fiyatinin koyliiniin gercek iiretim maliyetine, bir etken olarak girdigi ve, bu yuzden, kapitalize ranttan baska bir §eyi temsil etmeyen topragin fiyatinin, onceden varsayilan bir etken oldugu ve boylece rantin, topragin verimlihginde ve yerindeki herhangi bir farkhlasmadan bagimsiz olarak mevcut oluyor goriindugu bu bicim altinda - burada hie bir mutiak rantin mevcut olmadigi, yani en kotii topragin rant getirmedigi varsayimi genel olarak yapilmahdir. giinkii mutiak rant, ya iiriin degerinde onun uretim-fiyatimn iizerinde olan gercekle§mi§ bir fazlanin varhgim, ya da iiriiniin degerini a§an bir tekel fiyatim ongoriir. Ama burada tanm, cogunlukla, dogrudan gecim icin topragin i§lenmesi [sayfa 706] olarak surdiiruldiigiine gore, ve toprak, niifusun cogunlugunun emegi ve sermayesi icin vazgecilmez bir istihdam Karl Marks
703 Kapital III
alani olarak var olduguna gore, uriinun duzenleyici piyasa-fiyati, ancak olaganiistii ko§ullarda degerine ula§acaktir. Ama iiretim-fiyatinin iizerin-deki bu deger fazlasinin, buna kar§ihk, esas olarak parca-topraklardan olu§an bir ekonomiye sahip iilkelerde, hatta tanm-di§i sermayenin du§uk bile§imi ile sinirlanacak olmasina kar§in, bu deger, canh emek ogesinin agir basmasi yuziinden, genellikle uretim-fiyatindan yuksek olacaktir. Bir toprak parcasina sahip olan koylii icin, kendisi bir kiiciik kapitalist oldugu olciide, somurii sinin, sermayenin ortalama kan ile saptanmaz; ote yandan, bir toprak sahibi oldugu olciide, rant zorunlulugu ile de saptanmaz. Bir kapitalist olarak onun icin mutlak sinir, gercek maliyetleri-nin cikanlmasindan sonra, kendisine odedigi iicreUerden ba§ka bir sey degildir. Uriiniin fiyati bu iicretleri kar§iladigi siirece, topragini ekecek ve cogu kez asgari maddi diizeyde iicreUerle ekecektir. Toprak sahibi sifatina gelince, miilkiyet engeli onun icin ortadan kalkmistir, ciinkii bu, ancak toprak sahipliginden aynlmi§ bir sermaye (emek dahil) ile kar§i kar§iya kahnca, sermaye yatinmina bir engel cikararak kendini hissetti-rebilir. Kuskusuz, topragin fiyatimn faizinin -genel olarak, baska bir ki§iye, ipotekli alacak sahibine odenmesi gerekir- bir engel oldugu dogrudur. Ama bu faiz, tarn da, arti-emegin kapitalist kosullar alUnda kan olu§-turacak olan bolumunden odenebilir. Bu nedenle, topragin fiyatinda ve ona odenen faizde onceden deger bicilen rant, bu arti-emek, meta-de-gerinin ortalama kann tiimiine e§it olan bir parcasinda gercekle§tirilmeksizin ve hele ortalama karda gercekle§tirilen arti-emegin iizerinde bir fazlada, yani bir arti-karda gercekle§tirilmeksizin, koyliiniin kapitalize edilmi§ arti-emeginin, kendi gecimi icin gerekli emegin iizerinde kalan bir bolumunden baska bir §ey olamaz. Rant, ortalama kardan dii§iilen bir miktar ya da hatta onun gerceklestirilen tek parcasi olabilir. Bu yiiz-den toprak parcasi sahibi koyliiniin topragini i§lemesi ya da i§lemek iizere toprak saUnalmasi icin, normal kapitalist uretim tarzinda oldugu gibi, tanm iiriinlerinin piyasa-fiyaUnin ona ortalama kar getirmeye ve hele bu ortalama kann iizerinde rant biciminde bir sabit fazla getirmeye yetecek yukseklige cikmasi gerekli degildir. Bu yuzden, piyasa-fiyatinin, iiriiniin, ya degerinin ya da uretim-fiyatinin diizeyine yiikselmesi gerek-
mez. Tahil fiyatlannin, kiiciik koylii toprak mulkiyetinin agir bastigi iilkelerde, kapitalist uretim tarzina sahip iilkelerdekinden daha diisuk ol-masinin nedenlerinden biri budur. En az elveri§li ko§ullarda cali§an koylii-lerin arti-emeginin bir boliimii, topluma bedavadan verilir ve iiretimfiyatinin diizenlenmesine ya da genel olarak deger yaratilmasina hie girmez. Dolayisiyla, bu daha diisuk fiyat, ureticilerin yoksullugunun bir sonucudur, hie de onlann emek iiretkenliklerinin bir sonucu degil. Egemen normal bicim olarak, toprak parcalannin bu ozgiir kendi kendini yoneten koylii miilkiyeti bicimi, bir yandan, klasik antikitenin en [sayfa 707] iyi donemlerinde toplumun iktisadi temelini olu§turur, ote yandan da buna, modem uluslar arasinda, feodal toprak mulkiyetinin coziil-
04
Karl Marks Kapital III
mesinden dogan bicimlerden biri olarak raslanir. ingiltere’de yeomanry* isvec'te koyliiluk, Fransiz ve Bati Alman koyliileri boyledir. Kolonileri buraya katmiyoruz, ciinkii oralarda bagimsiz koylii, farkh ko§ullar altin-da geli§ir. Kendi kendini yoneten koyliiniin ozgiir miilkiyetinin, kiiciik olce-kli faaliyet icin, yani emekcinin kendi emeginin iiriiniine sahip olmasi icin topraga tasarrufun bir 6nko§ul oldugu ve ister ozgiir malsahibi, ister vassal olsun, ciftcinin, daima, kendi gecim araclanm, bagimsiz olarak, ailesi ile birlikte tecrit olmu§ bir emekci olarak iiretmesi gerektigi bir iiretim tarzi icin, en normal toprak miilkiyeti bicimi oldugu aciktir. Alet-lerin sahipligi, nasil ki, elsanati iiretiminin geli§mesi icin gerekliyse, toprak sahipligi de, bu iiretim tarzinin tarn geli§imi icin gereklidir. Ki§isel bagimsizhgin gelismesinin temeli buradadir. Bu, bizzat tanmin gelismesi icin zorunlu bir geci§ a§amasidir. Onun yikih§ini getiren nedenler, sinir-lanni gosterir. Bu nedenler §unlardir: Onun normal bir ekini olu§turan kirsal ev sanayiinin geni§-61sekli sanayiin geli§mesinin bir sonucu olarak yikilmasi; bu ekime tabi tutulan topragin kerteli zayifla§masi ve yorul-masi; her yerde toprak pargalannin yonetiminin ikinci bir ekini olu§turan ve sigir yeti§tirmesine olanak saglayan tek §ey olan ortak topraklann biiyuk toprak sahipleri tarafindan gaspedilmesi; ve plantasyon sistemi-nin ya da geni§-61sekli tanmin rekabeti. Bir yandan tanmsal fiyatlarda bir diisuse yolagan, ote yandan daha biiyuk harcamalar ve daha yaygin maddi iiretim kosullan gerektiren tanmdaki iyilestirmeler de bu duru-ma katkida bulunur, 18. yuzyihn ilk yansinda ingiltere’de oldugu gibi. Kiigiik olgekli toprak miilkiyeti, niteligi geregi, emegin toplumsal iiretken giiglerinin geli§mesini, emegin toplumsal biQimlerini, sermaye-nin toplumsal yogunlasmasim, geni§-61sekli sigir yeti§tiriciligini ve bili-min ilerici uygulamasini di§talar. Tefecilik ve bir vergi sistemi, her yerde ona gug kaybettirir. Topragin fiyatina yapilan sermaye harcamasi, bu sermayeyi tanmdan geker. Uretim araSlannin simrsiz parSalanmasi ve
bizzat iireticilerin tecridi. In-san enerjisinin korkun? israfi. Uretim ko§ullannin giderek artan kotiilesmesi ve uretim araglan fiyatlarinda arti§ - toprak pargalan miilkiyetinin kaginilmaz bir yasasi. Bu uretim tarzi igin mevsimsel bolluk fela-keti.45 Kiisiik-olsekli tanmin kendine ozgii kotiiliiklerinden biri, ozgiir toprak sahipligi ile birlestigi yerlerde, Qiftginin, topragin alimina sermaye yatirmasindan dogar. (Ayni §ey, biiyuk toprak sahibinin, birinci olarak topragi satin almak, ikinci olarak da kendisi kiraci ciftci olarak onu [sayfa 708] yonetmek icin sermaye yatirdigi geci§ bicimi icin de gecerlidir.) Top45
Fransa krahnin Tooke’da tahttan yaptigi konu§maya bakiniz. [Newmarch, A History of Prices, and of the State of the Circulation, during the nineyears 1848-56. Vol. VI, London 1857,s. 29-30. -Ed.] * Orta sinifa dahil kiigiik toprak sahipleri kitlesi. -f. Karl Marks
705 Kapital III
ragm, burada, salt bir meta olarak buriindugu degisken nitelik yiiziinden sahiplikteki degi§iklikler artar,46 oyle ki, koyliiniin baki§ acisindan top-rak, ardarda her kusak ile ve malikanelerin boliinmesi ile birlikte, yeni-den bir sermaye yatinmi olarak girer, yani onun satin aldigi toprak haline gelir. Burada topragin fiyati, iiretken olmayan bireysel iiretim maliyetler-inin ya da bireysel uretici icin iiriiniin maliyet-fiyatimn hatin sayihr bir ogesini olu§turur. Topragin fiyati, kapitalize edilmi§ ve bu yiizden 6ncelenmi§ rant-tan ba§ka bir sey degildir. Eger tanmda kapitalist yontemler kullamr, boylece toprak sahibi yalnizca rant ahrsa ve ciftci, toprak icin bu yilhk ranttan baska bir §ey odemezse, o zaman aciktir ki, toprak sahibinin kendisinin, topragi satin ahrken yatirdigi sermaye, gercekten de onun icin faiz getiren bir sermaye yatinmi meydana getirir, ama tanmin ken-disine yatinlan sermaye ile kesinlikle bir ilgisi yoktur. Burada kullanilan, ne sabit ne de doner sermayenin bir parcasim olu§turur;47 yalnizca ah-ciya yilhk rant almakta bir hak saglar, ama rantin kendisinin iiretimiyle kesinlikle bir ilgisi yoktur. Topragin ahcisi yalnizca topragi satana ser-mayesini oder ve satici da buna kar§ihk topraktaki miilkiyetinden vaz-gecer. Boylece, bu sermaye artik alicimn sermayesi olarak mevcut olmaz, o, artik ona sahip degildir; bu yiizden herhangi bir yoldan topragin ken-disine yatirabilecegi sermayeye dahil degildir. Topragi pahah ya da ucuz almi§ olmasi, ya da bir hie kar§ihginda almi§ olmasi, ciftcinin kurulusuna yatirdigi sermayede hie bir seyi degistirmez ve rantta hie bir degi§iklik yapmaz, yalnizca bunun ona faiz olarak goriiniip goriinmemesi, ya da sirasiyla daha yuksek ya da daha diisuk faiz olarak goriinmesi sorununu degi§tirir. Ornegin kole ekonomisini ele alalim. Bir koleye odenen fiyat, ko-leden cekilip ahnacak olan, 6ncelenmi§ ve kapitalize edilmi§ arU-deger ya da kardan ba§ka bir §ey degildir. Ama bir kolenin saUn ahnmasi icin odenen sermaye, kann, arU-emegin ondan cekilip alinmasina aracihk eden sermayeye dahil degildir. Tersine, kole sahibinin aynldigi sermay-edir, gercek iiretim icin elinde bulunan sermayeden diisulen bir miktar-dir. Onun icin var olmaktan cikmi§tir, Upki, topragin satin
alinmasina yatinlan sermayenin tanm icin var olmaktan cikmasi gibi. Bunun en iyi [sayfa 709] kamti, kole sahibi ya da toprak sahibi icin, sirasi gelince koleler46
Bkz: Mounier [De Vagricuiture en France, Paris 1846. -Ed.) ve Rubichon [Du mecanisme de la societe en France et en Angleterre, Paris 1837. -Ed.] 47 Dr. H. Maron [Extensiv oder Intensiv?) [bu brosur hakkinda ba§ka bilgi verilmemisUr -F E.] kar§i giktigi hasimlannin yanhs. varsayimi ile ise ba§liyor. Topragin satin alinmasina yatinlan sermayenin “yatmm sermayesi” oldugunu varsayiyor ve sonra da yatirim sermayesi ve i§ler sermayenin, yani sabit ve doner sermayenin, ayn ayn tanimlan konusunda tartismaya giriyor. Maron’un, Alman ekonomi politigi gozoniinde tutulursa, iktisatgi olmayan birinde bagisjanabilecek olan genel olarak sermayeye iliskin tamamen amatorce kavramlan, hisse senetleri ya da hiikiimet tahvilleri almak iizere borsaya yatinlan ve yatiran igin, ki§isel bir sermaye yatmmini temsil eden sermaye, ne olgiide herhangi bir iiretim dahna yatinlmi§sa, bu sermayenin de, ne yatirim ne de ister sermaye olmadigini ondan gizlenmektedir.
06
Karl Marks Kapital III
ini ya da topragi satmasi di§inda, bunun yeniden ortaya cikmamasidir. Ama, o zaman ayni durum, ahci icin hiikiim siirer. Koleyi satinalmi§ ol-masi gercegi, onun koleyi hemen somurmesini mumkiin kilmaz. Ancak kole ekonomisinin kendisine bir ek sermaye yatirdigi zaman bunu yapabilir. Ayni sermaye, birinci olarak saticinin ellerinde, ikinci olarak da topragi alamn ellerinde, iki kez varolmaz. Alicimn ellerinden saticinin ellerine gecer ve i§ orada biter. Alici, artik sermayeye sahip degildir. Onun yerine bir toprak parcasina sahiptir. Bu topraktaki gercek bir sermaye yatmmi ile iiretilen rantin, yeni toprak sahibi tarafindan, topraga yatirmadigi, topragi edinmek icin verdigi sermayenin faizi olarak hesap-lanmasi durumu, toprak etkeninin ekonomik niteligini hi? degistirmez, birisinin %3’liik konsolde tahvil icin 1.000 sterlin 6demi§ olmasimn, geliri ile ulusal borcun faizinin odendigi sermaye ile hi? bir ilgisi olmamasi gibi. Ashnda, topragi satin almak icin harcanan para, devlet tahvilleri satin almak icin harcanan para gibi, yalnizca kendi ba§ina sermayedir, tipki, herhangi bir deger miktannin, kapitalist uretim tarzi temeli iizerin-de kendi basma sermaye, potansiyel sermaye olmasi gibi. Toprak icin odenen sey, devlet tahvilleri ya da baska herhangi bir satinahnmi§ meta icin odenen gibi, bir miktar paradir. Bu, kendi ba§ina sermayedir, ciinkii sermayeye donusfflriilebilir. Saticinin elde ettigi paranin gercekten sermayeye donu§turiilup donusWriilmedigi, saUcimn onu kullani§ina bagh-dir. Alia icin, bu, asla tekrar boyle bir i§lev yapamaz, kesin olarak odedigi ba§ka herhangi bir paranin yapamayi§i gibi. Hesaplannda bu, faiz geti-ren sermaye olarak goriinur; ciinkii topraktan rant ya da devlet borcla-nndan faiz olarak ahnan geliri, bu kazanc iizerindeki hakkin saUn ahnma-sinin ona maloldugu para-faizi olarak kabul eder. Bunu sermaye olarak ancak yeniden sati§la gerceklestirebilir. Ama o zaman da, bir baskasi, yeni ahci, eskisinin surdiirdiigii iliskinin aynisi bir ili§kiye girer ve bu bicimde harcanan para, herhangi bir el degi§ikligi ile harcayan icin, gercek sermayeye d6nu§turiilemez.
Kiiciik toprak miilkiyetinde, topragin kendisinin degere sahip ol-dugu ve boylece iiriiniin iiretim-fiyaUna Upki makineler ya da hammad-deler gibi sermaye olarak girdigi hayali, daha beslenir. Ama gordiik ki, rant ve bu yiizden de kapitalize rant, topragin fiyati, tanmsal uriinlerin fiyaUna belirleyici bir etken olarak ancak iki durumda girebilir. Birincisi, tanmsal sermayenin -topragi satin almak icin yatinlan sermaye ile hie bir ilgisi olmayan bir sermayenin- bile§iminin bir sonucu olarak, toprak uriinlerinin degeri, uretim-fiyatlanndan yuksek oldugu ve piyasa ko§ullan, toprakbeyinin bu farki gercekle§tirmesini miimkiin kildigi zaman. Ikin-cisi, bir tekel fiyati oldugu zaman. Ve bunlann her ikisi de toprak parca-lari yonetimi ve kiiciik toprak sahipligi alUnda en az goriilen durumlardir, ciinkii tarn da burada, uretim, biiyuk olciide iireticilerin kendi gereksinKarl Marks
707 Kapital III
melerini kar§ilar ve ortalama kar oraninin diizenlenmesinden [sayfa 710] bagimsiz olarak surduriiliir. Toprak parcalanmn ekiminin, kiraya verilmi§ topraklar iizerinde yurutuldugii yerlerde bile, kiralama parasi, ba§ka ko§ullar altinda oldugundan 50k daha fazla, kann bir bolumunii ve hatta ucretlerden dii§iilen bir miktan kapsar; bu durumda bu para yalnizca ismi bir ranttir, iicreUere ve kara kar§i bagimsiz bir kategori olarak rant degildir. O halde, topragin satin ahnmasi icin yapilan para-sermaye harca-masi, bir tanmsal sermaye yatinmi degildir. Kiiciik koylulerin kendi iire-tim alanlannda kullanabilecekleri sermayede pro tanto* bir azalmadir. Bu, onlann iiretim araclanmn buyiiklugunii pro tanto azaltir ve boylece, yeniden-iiretimin iktisadi temelini daraltir. Genel olarak bu alanda ger-cek kredi ender olarak ortaya ciktigmdan, kiiciik koyliiyu faizciye tabi kilar. Bu tiir ah§lann biiyuk malikanelerde oldugu yerlerde bile, bu, ta-nm icin bir ayakbagidir. Ashnda, malikanesini ister miras olarak almi§ olsun, ister satin almi§ olsun, toprakbeyinin bore icinde olup olmamasi-na, bir biitiin olarak kayitsiz kalan kapitalist iiretim tarzi ile geli§ir. Kiraya verilen malikanenin kendisinin yonetiminin niteligi, toprak sahibi, ister ranti kendi cebine atsin, ister ipotekli alacaklisina odemesi gereksin, de-gi§mez. Gordiik ki, belli bir toprak ranti durumunda, topragin fiyati faiz orani ile diizenlenir. Eger oran dii§iikse topragin fiyati yuksektir, ve vice versa. O halde, normal olarak yuksek bir toprak fiyati ve diisuk bir faiz orani elele gidecektir, oyle ki eger koylii, dii§iik bir faiz oraninin sonucu olarak topraga yuksek bir fiyat odediyse, ayni diisuk faiz orani, i§ler ser-mayesini de ona kolay kredi kosullan ile saglayacaktir. Ama toprak par-Salarmin koylii miilkiyeti egemen bigim oldugu zarnan i§ler farkli olur. Her seyden once, genel kredi yasalan ciftciye uygulanmaz, ciinkii bu yasalar iiretici olarak bir kapitalist ongoriir. Ikincisi, toprak parcalannin mulkiyetinin egemen oldugu -burada kolonistlerden sozetmiyoruz- ve kuciik-koyliinun, ulusun belkemigini olu§turdugu yerlerde, sermaye olu§umu, yani toplumsal yeniden-uretim nispeten zayiftir ve yukarda geli§tirilen anlamda odiinc verilebilir para-sermayenin olusumu daha da zayiftir. Bu, bir aylak zengin kapitalistler
sinifimn yogunla§masini ve var-hgini ongoriir (Massie).** Uciinciisu, toprak mulkiyetinin, cogu iireticile-rin varhgi icin zorunlu bir kosul ve sermayeleri icin vazgecilmez bir yatinm alani oldugu burada, topragin fiyati, toprak mulkiyetine olan talebin ar-zindan agir basmasi aracihgiyla faiz oranindan bagimsiz olarak ve cogu kez onunla ters orantih olarak yiikseltilir. Boyle bir durumda parseller halinde satilan toprak, biiyuk parcalar halinde satildigindan cok daha yuksek bir fiyat getirir, ciinkii burada kiiciik ahcilann sayisi biiyuk, biiyuk * O olQiide. -f. ** (Massie) An Essay on the Governing Causes of the Natural Rate of Interest, London 1750, s. 23-24. -Ed.
08
Karl Marks Kapital III
[sayfa 7ii] ahcilannki ise kiiguktiir (Bandes Noires,*** Rubichon; Newman****). Biitiin bu nedenlerle, burada, nispeten yiiksek bir faiz orani ile topragin fiyati yiikselir. Topragin ahmi icin yapilan sermaye harca-masindan koyliiniin burada elde ettigi nispeten dii§iik faiz (Mounier), ote yandan kendisinin ipotekli alacaklanna odemek zorunda oldugu yiiksek tefeci faiz oranina tekabiil eder. Irlanda sistemi de, yalmzca baska bir bicimde aymseyi ta§ir. Bu nedenle, topragin fiyati, ashnda iiretime yabanci olan bu oge, burada oyle bir noktaya yukselebilir ki, iiretimi olanaksiz kilar (Dombas-le). Topragin fiyaunin boyle bir rol oynamasi, ahm-satimin, bir meta olarak topragin dola§iminin bu olciide geli§mesi, meta, burada, turn uriinlerin ve biitiin iiretim aletlerinin genel bicimi oldugu olciide, pratik-te, kapitalist iiretim tarzinin geli§mesinin bir sonucudur. Ote yandan, bu gelisme, yalmzca, kapitalist iiretim tarzinin sinirh bir geli§meye sahip oldugu ve turn ozelliklerini ortaya sermedigi yerlerde ortaya cikar, ciin-kii, tami tamina, tanmin kapitalist iiretim tarzina artik ya da heniiz tabi olmamasi, daha cok toplumun soyu tiikenmi§ bicimlerinden kalan bir iiretim tarzina tabi olmasi gercegine dayamr. Bu yuzden iireticinin iirii-niiniin para-fiyatina bagimh oldugu kapitalist iiretim tarzinin elveri§siz-likleri, burada, kapitalist iiretim tarzinin eksik gelismesinin getirdigi elve-ri§sizliklerle caki§ir. Koylii, iiriinlerini meta olarak iiretmesini mumkun kilan ko§ullar olmaksizin, tiiccar ve sanayici haline gelir. Ureticinin maliyet-fiyatinda bir oge olarak topragin fiyati ile iire-tim-fiyatinda bir oge olmayan topragin fiyati arasindaki celi§ki (rant ta-nmsal iiriiniin fiyatina belirleyici bir etken olarak girse de, 20 ya da daha fazla yil icin konmu§ olan kapitalize rant, hie bir bicimde bir belirleyici olarak girmez), ozel toprak miilkiyeti ile rasyonel bir tanm, topraktan normal toplumsal yararlanma arasindaki genel celi§kiyi gosteren bicim-lerin birinden ba§ka bir sey degildir. Ama ote yandan topragin ozel miilkiyeti ve boylece de dogrudan iireticilerin topraktan kopartilmalan -otekilerin miilksuzlugiinu gosteren, birinin ozel miilkiyeti- kapitalist iiretim
tarzinin temelidir. Burada, kiiciik-olcekli tanmda, ozel toprak mulkiyetinin bir bici-mi ve sonucu olan topragin fiyati, uretimin kendisine bir engel olarak ortaya cikar. Geni§-61cekli tanmda ve kapitalist bir temel iizerinde i§leyen biiyuk malikanelerde miilkiyet, gene bir engel olarak hareket eder, ciinkii, kiraci ciftciye, son tahlilde, kendisine degil, toprakbeyine yarayan *** Bu Kara gete, Fransa’da 19. yuzyil ba§inda spekiilatorlerden olu§an bir topluluktu. Ozellikle, aristokrasi ile Kilise’den alinip kamula§tinlan arazi ile ilgileniyorlar ve bu topraklann tamamini ucuza kapatip, kiigiik pargalar halinde biiyuk karlarla satiyorlardi. Marx burada Maurice Rubichon’un Du mecanisme de la societe en France et en Angleterre, Paris, 1837 adh yapitina deginiyor. -Ed. **** F. W. Newman, Lectures on Political Economy, London 1851, p. 180-81. -Ed. Karl Marks
709 Kapital III
iiretken sermaye yatinminda sinirlar. Her iki bicimde de, (topraktan ya-rarlanilmasimn, ula§ilan toplumsal geli§me yerine, tek tek iireticilerin [sayfa 712] raslansal ve e§it olmayan durumlanna bagh kilinmasimn yanisi-ra) topragin canlihginin somiiriilmesi ve israfi, onsiiz ve sonsuz ortak miilkiyet olan topragin, insan irkinin ardarda ku§aklar zincirinin varhgi ve yeniden-iiretimi icin terkedilmez bir ko§ul olan topragin, bilincli rasyo-nel ekiminin yerini alir. Kiiciik miilkiyet durumunda, bu, toplumsal emek iiretkenligini gerceklestirecek araclann ve bilginin yoklugundan dogar. Biiyiik miilkiyet durumunda, bu araclardan, ciftcinin ve miilksahibinin en biiyiik hizla zenginlesmesi icin yararlanilmasindan dogar. Her iki du-rumda da bu, piyasa-fiyatina bagimhhk vasitasiyla olur. Kiiciik toprak miilkiyeti iizerine tiim ele§tiri, son tahlilde, tanma bir engel ve ayakbagi olarak ozel miilkiyetin elestirisine indirgenir. Ve bunun gibi, biiyuk toprak miilkiyeti iizerine tiim kar§iele§tiri de buna indirgenir. Her iki halde de, kuskusuz, tiim ikincil siyasal diisunceleri bir yana birakiyoruz. Tiim ozel toprak miilkiyetinin, tanmsal uretimin ve rasyonel ekimin, bizzat topragin bakimi ve iyile§tirilmesinin kar§isina cikardigi bu engel ve ayakbagi, her iki tarafta da yalnizca farkh bicimler-de geli§ir ve bu kotiiliigiin ozel bicimleri iizerine ceki§ilirken onun nihai nedeni unutulmaktadir. Kiiciik toprak miilkiyeti, niifusun biiyiik gogunlugunun kirsal ol-masim, toplumsal degil, tecrit olmu§ emegin egemenligini ongoriir, ve bu nedenle de bu kosullar altinda, zenginlik ve yenidenuretimin geli§mesi, bunun hem maddi, hem de manevi onkosullan ve dolayisiyla aynca da rasyonel ekimin onkosullan sozkonusu olamaz. Ote yandan, biiyuk toprak miilkiyeti, tanmsal niifusu siirekli olarak dii§en bir asgari-ye indirir ve onun kar§isina biiyiik kentlerde biraraya toplanan, siirekli olarak biiyuyen bir sinai niifus. Boylece ya§amin dogal yasalannin em-rettigi toplumsal ah§veri§ biitiinliigiinde onanlmaz bir gatlaga neden olan kosullan yaratir. Bunun bir sonucu olarak, topragin canhhgi bo§ yere harcanir ve bu israf, ticaretle, belli bir devletin sinrlannin ?ok otesine ta§inir (Liebig).*
Kiigiik toprak miilkiyeti, yanyanya toplumun dismda duran bir barbarlar simfi, ilkel toplum biQimlerinin biitiin hamhgini uygar iilkelerin biiyuk acilan ve yoksullugu ile birlestiren bir sinif yaratirken, biiyuk toprak miilkiyeti de, emek-giiciinii, asil enerjisinin kendine bir siginak ara-digi ve uluslann hayati giiciiniin yeniden canlandinlmasi igin kuwetini bir yedek fon olarak biriktirdigi son bolgede - topragin kendisinde balt-alar. Geni§-61sekli sanayi ve geni§-61sekli makineli tanm birlikte sah§irlar. Ba§langiQta, birincisi, esas olarak emek-giiciinii, dolayisiyla insanlann dogal giiciinii harabeye cevirdigi ve yokettigi halde, ikincisinin daha * Liebig, Die Chemie in ihrer Anwendung auf Agricultur und Physiologie, Braunschweig 1862. -Ed.
10
Karl Marks Kapital III
dolaysiz bir biQimde topragm dogal canhligini tiiketmesi gergegi ile [sayfa 7i3] birbirlerinden ayirdediliyorlarsa, geli§mesinin daha ileri doneminde, kirlardaki sinai sistemin de i§gileri zayiflatmasi ve sanayi ve ticaretin, kendi paylanna, tarima, topragi tiiketmek igin araglar saglamasinda ele-le verirler. [sayfa 7i4]
Karl Marks
711 Kapital III
YEDiNCi KISIM GELIRLER VE KAYNAKLARI
KIRKSEKiZiNCi BOLUM OgLU FORMUL
[48 Sermaye-kar (giri§im kan arti faiz), toprak-toprak ranti, emek-iicreUer, i§te, toplumsal iiretim surecinin turn gizemini kapsayan UQU formiil. Aynca, daha once de gosterildigi gibi,* faiz, sermayenin ozgiil ka-rakteristik iiriinii ve giri§im kan da, tersine, sermayeden bagimsiz iicret-ler olarak gorundugu icin, yukardaki iiclii formiil kendisini daha ozel bir bicimde §una indirgemi§ olur: Sermaye-faiz, toprak-toprak ranti, emek-ucretler; burada, kapita-list iiretim tarzina ait artidegerin, kendine ozgii, ozgiin bicimi olan kar bereket ki di§arda birakilmi§tir. Bu ekonomik iiclemeyi daha yakindan inceledigimizde §unu go-riiriiz:
Birincisi, yilhk mevcut servetin bu sozde kaynaklan cok farkli al-anlara aittir ve aralannda hie bir benze§me yoktur. Aralanndaki ili§ki, avukatlik iicreti ile, kirmizi pancar ve miizik arasindaki ili§ki gibidir. Sermaye, toprak, emek! Ne var ki, sermaye, bir nesne degil, top-lumun belli bir tarihsel olu§umuna ait bulunan belli bir toplumsal iiretim ili§kisidir ve, bir nesnede kendisini ortaya koyarak bu seye belirli bir [sayfa 48
A§agidaki iig parga, Altinci Bolumun elyazmalannin degi§ik bolumlerinde bulunmu§tur. -F. E. * Bu kitapta: Yirmiuguncu Boliirn. -Ed.
12
Karl Marks Kapital III
715] toplumsal nitelik kazandinr. Sermaye, maddi ve iiretilmis. iiretim araclan toplami degildir. Sermaye, daha cok, sermayeye d6nii§turulmu§ iiretim araclandir ve tipki altin ya da giimii§iin bizatihi para olmamasi gibi, bunlar da bizatihi sermaye degillerdir. Sermaye, toplumun belli bir kesiminin tekeline aldigi iiretim araclandir ve canh emek-giiciiniin kar§i-sina, bu emek-giiciinden soyutianmi§ ve sermayedeki bu zitlik yoluyla ki§ile§mi§ iiriinler ve i§ kosullan olarak cikar. Bu, yalmzca, i§cilerin, bagim-siz giicler haline getirilmi§ iiriinleri, kendilerini iiretenlerin hakimi ve satin ahcisi olarak iiriinler olmayip, ayni zamanda da, bu emegin, i§cilerin kar§isina, iiriinlerinin nitelikleri olarak cikan toplumsal giigleri ve gele-cekteki ...[? okunamami§tir]* bicimidir. Su halde, burada, biz, kesin ve, ilk baki§ta tarihsel olarak iiretilen toplumsal iiretim siireci icersindeki etkenlerden birinin pek gizemli, toplumsal bir bicimiyle kar§i kar§iyayiz. Ve bir de bunun yam sira, toprak, o haliyle inorganik doga, biitiin ilkel vah§iligi icersinde rudis indigestaque moles** var. Deger, emektir. Dolayisiyla, arti-deger toprak olamaz. Topragin mutlak verimliligi, ancak ve ancak su sonuca vanr: belli bir miktar emek -topragin dogal verimliligine bagh olarak- belli bir iiriin iiretir. Topragin verimliliginin farkli olusu, ayni nicelikteki emek ve sermayenin, yani ayni degerin, farkli nicelikler-deki tanmsal iiriinlerde kendisini ortaya koymasina neden olur; yani bu iiriinlerin farkli bireysel degerleri olmasina yolacar. Bu bireysel degerle-rin, piyasa degerleri halinde e§itlenmesi, “verimli topragin, dii§iik nite-likteki toprak iizerindeki yararlannin ... ekici ya da tiiketiciden, toprak sahibine aktanlmasi", olgusu anlamina gelir. (Ricardo, Principles, London 1821, s. 62.) Ve ensonu, bu birligin iiciincii ogesi, diipediiz bir hayalet: “Emek”i bir soyutlamadan ba§ka bir sey olmayan ve tek ba§ina ahndiginda varhgi bile olmayan, ya da ... [okunamiyor],*** aldigimizda, genellikle insanog-lunun doga ile ah§veri§ini saglayan iiretken faaliyeti; yalniz herhangi bir bicim ya da iyi belirlenmi§ bir nitelikten yoksun olmakla kalmayip, top-lumdan bagimsiz ve biitiin toplumlann di§inda, dogal yahn bicim icer-sinde bile, genellikle heniiz
toplumsalla§mami§ insanin, §u ya da bu se-kilde toplumsalla§mi§ insanla paylastigi bir ya§am belirtisi ve yasam olumlamasi. II Sermaye-faiz; toprak miilkiyeti, yeryiiziiniin bir kisminin ozel miil* Elyazmasi ile yapilan daha sonraki bir kar§ila§tirma, metnin §6yle devam ettigini g6stermi§tir: “die Gesellschaftlichen Krafte und Zusmmenhangende Form dieser Arbeit” (kendi emeklerinin toplumsal giigleri ve bu emegin toplumsallasmis. bigimi). -Ed. ** “O vah§i ve karmakari§ik madde kitlesi”. (Ovid, Metamorphoses, Book 1, 7. ) -Ed. *** Elyazmasinin daha sonraki okunmasi ile saplandigina gore burasi soyle oluyor: “wenn wir das Gemeinte nehmen” (onun ardinda bulunani aldigimizda). -Ed. Karl Marks
713 Kapital III
kiyeti (ya da, kapitalist iiretim tarzina tekabiil eden modem anlamda) -rant; iicretli-emek-iicretler. Gelirlerin kaynaklan arasindaki baglantimn, [sayfa 7,6] bu bicim icersinde temsil edildigi kabul ediliyor. Ucretli-emek ve toprak miilkiyeti, sermaye gibi, tarihsel olarak belirlenmi§ toplumsal bicimlerdir; biri emegin, digeri tekel altina ahnmi§ karasal yeryiiziiniin; ve ashnda her iki bicim de sermayeye tekabiil etmekte ve toplumun ayni ekonomik yapisina ait bulunmaktadir. Bu formiilde ilk goze batan §ey, sermayenin, belli bir iiretim tarzina, toplumsal iiretim siirecinin belirli bir tarihsel bicimine ait bulunan bir iiretim ogesi biciminin; belirli bir toplumsal bicimle kan§tinlan ve bu bicim tarafindan temsil edilen bir iiretim ogesinin - bir yandan toprak, ote yandan emek ile, -gercek emek siirecinin iki ogesi olan ve bu mad-di sekil icersinde biitiin iiretim bicimlerinde ortak bulunan, toplumsal bicimi ne olursa olsun her iiretim siirecinin maddi ogelerini olu§turan toprak ve emek ile- hie bir aynm gozetilmeksizin yanyana getirilmi§ ol-masidir. Ondan sonra. Formiilde: sermaye-faiz, toprak-toprak ranti, emek -iicretler, sermaye, toprak ve emek, sirasiyla (kar yerine) faizin kaynaklan olarak goriinmekte, toprak ranti ile iicretler, bunlann iiriinleri ya da meyveleri olarak; ba§takiler temel, sonrakiler sonuc, ba§takiler neden, sonrakiler etken; ve gercekte bu o §ekilde yapihyor ki, her bireysel kay-nak ile kendi iiriinii arasinda, sanki onu di§anya atan ve iireten bir oge gibi baglanti kuruluyor. Biitiin gelirler, (kar yerine) faiz, rant, iicretler, iiriinlerin degerini olu§turan iic ayn kisimdir, yani genel bir deyi§le, deg-erin kisimlan ya da para olarak ifade edilen belli para kesirleri, fiyat kesirleridir. Sermaye-faiz formiilii §imdi gercekte, sermayenin en an-lamsiz formiiliidiir, ama gene de onun formiillerinden bir tanesidir. Ama nasil olur da, toprak, deger yaratabilir, yani toplumsal bakimdan belirlenmis. bir miktar emek ve iistelik, kendi uriinlerinin degerinin, ranti olu§turan o belirli kismi nasil yaratabilir? Toprak, ornegin, bir kullanim-degeri, maddi bir iiriin, bugday yaratmada, bir iiretim ogesi olarak yera-hr. Ama, bugdaym degerinin, iiretimi ile herhangi bir ili§kisi olamaz. Bugdayin bir degeri temsil etmesi, ancak belli bir miktar maddelesmi§ emegi icermesi oleiisiinde sozkonusudur, ve bu emegin kendisini
orta-ya koydugu ozel nesne ya da bu nesnenin ozel kullanim-degerinin bura-da bir onemi yoktur. Bu, hie bir zaman §u olgularla celi§kili degildir: 1) oteki ko§ullar e§it olmak iizere, bugdayin pahah ya da ucuz olmasi, topragin iiretkenligine baghdir. Tanmsal emegin iiretkenligi, dogal kosullara bagh olup, ayni emek miktan, bu iiretkenlige bagh olarak, daha fazla ya da az iiriin-le, kullanim-degeriyle temsil olunur. Bir kile bugdayda ne miktar emegin temsil edildigi, ayni miktar emekle kac kile bugday elde olunduguna baghdir. Degerin, bu durumda ne miktar iiriin-de temsil olunacagi, topragin verimliligine baghdir. Ama bu deger belli-dir ve bu dagihmdan bagimsizdir. Deger, kullanimdegerinde temsil
14
Karl Marks Kapital III
edilmi§tir; ve kullanim-degeri, degerin yaratilmasi icin bir 6nko§uldur; ve, bu yana toprak gibi bir kullamm-degerini, ote yana da degeri, ve hem de degerin ozel bir [sayfa 717] kismini koyarak bir kar§ithk yaratmak sacmadir. 2) ... [elyazmasiburada kahyor]. Ill Viilger ekonomi politik, ashnda, burjuva iiretim ili§kileri icersinde siki§ip kalmi§ burjuva iiretimini yuriiten kimselerin fikirlerini, doktriner bir §ekilde yorumlamaktan, sistemlestirmekten ve savunmaktan fazla bir §ey yapmamaktadir. Bu durumda bizim, bu ptima facie sacma ve dupeduz celi§kilerin goruldiigu ekonomik ili§kilerin yabancila§mi§ di§ goruntiilerinde kaba ekonomi politigin ozel bir rahaUik duymasina ve bu ili§kilerin - siradan bir kimse icin bile anla§ilmasi gug olmadigi halde, ic bagintilan ne kadar gizlenirse, o olciide acik hale gelmesine §a§mamamiz gerekir. Ne var ki, di§ goriiniis. ile §eylerin ozii, eger dogrudan dogruya cakissaydi, her tiirlii bilim gereksiz olurdu. Demek ki viilger ekonomi politigin, kendisine ciki§ noktasi olarak aldigi iiclii formiiliin, yani top-rak-rant, sermaye-faiz, emek-iicretlerin ya da emeginfiyatimn, prima facie tig olanaksiz bile§im oldugu konusunda en ufak bir ku§kusu bu-lunmuyor. Once, kar§imizda degeri bulunmayan kullanim-degeri toprak ile, degi§im-degeri rant var: boylece, bir nesne, olarak ahnan toplumsal bir ili§ki, doga ile orantih hale getiriliyor, yani aralannda herhangi bir oran bulunmayan iki biiyukliik, birbiriyle belli bir oran icersinde kabul ediliyor. Sonra sermaye-faiz. Sermaye, eger kendi ba§ina para ile temsil edilen belli bir degerler toplami olarak anla§ihyorsa, o zaman da, belli bir degerin, kendi degerinden daha fazla bir degere sahip oldugunu soy-lemek prima facie sacmadir. i§te bu sermaye-faiz formulundedir ki, biitiin ara baglar bir yana itilmi§, sermaye en genel formulune indirgenmi§ ve dolayisiyla formiiliin kendisi de aciklanamaz ve sacma bir hale gel-mi§tir: Viilger iktisatci, sermaye-faiz formulunu, bir degeri kendisine e§it hale getirmeyen gizemli niteligi nedeniyle, sirf fiili kapitalist ili§kilere daha fazla
yakin dii§tiigu icin, sermaye-kar formulune tercih eder. Ama ardindan, 4'iin 5’e ve 100 taler’in 110 taler’e e§it olamayacagi diisuncesiyle rahatsiz olarak, deger olarak sermayeden, sermayenin maddi varhgina, emegin iiretim kosulu olarak sermayenin kullanim-degerine, makinele-re, hammaddelere, vb. yonelmektedir. Boylece o, bir kez daha, ba§-langictaki anla§ilmasi olanaksiz, 4 = 5 bagintisinin yerine, aralannda herhangi bir oranin sozkonusu olamayacagi bir bagintiyi, bir yanda bir nesne olana kullanim-degeri ile, ote yanda toprak mulkiyetinde oldugu gibi, belirli bir toplumsal ili§ki olan arti-deger arasindaki bagintiyi koy-uyor. Viilger iktisatci i§te bu ortak olciileri bulunmayan bagintiya ula§ir ula§maz, her §ey ona apacik geliyor ve artik daha fazla kafa yorma gereksinmesini duymuyor. giinkii artik o, burjuva anlayisma gore “aklaKarl Marks
715 Kapital III
uygun” noktaya ula§mi§ demektir. En sonu, emek-ucretler ya da eme-gin-fiyati, Birinci Ciltte gosterildigi gibi, deger kavramiyla oldugu kadar, [sayfa 718] fiyat kavramlanyla da -fiyat genellikle degerin kesin bir ifadesin-den ba§ka bir §ey olmadigina gore- prima facie celisen bir ifadedir. Ve “emegin-fiyati" sozii, sari logaritma sozii kadar sacma bir seydir. Ne var ki, viilger iktisatci burada halinden daha da hosnuttur, ciinkii artik burju-vazinin o engin goriisune ula§mi§tir, yani emek icin para odemektedir, ve formiil uc deger kavrami arasindaki geli§ki, onu, degeri anlamak icin gerekli butun yukumluliiklerden kurtarmistir. Kapitalist49 iiretim siirecinin, genellikle toplumsal iiretim siireci-nin, tarihsel olarak belirlenmi§ bir bicim oldugunu gormiis. bulunuyoruz. Genellikle toplumsal iiretim siireci de, ozgiil tarihsel ve ekonomik iiretim iliskileri icersinde yeralan, bu iiretim ili§kilerinin kendilerini iireten ve yenideniireten ve boylece de bu siirecin varhginin maddi ko§ullanni ve bunlann kar§ihkli ili§kilerini, yani kendilerine ozgii toplumsal ve ekonomik bicimini devam ettiren bir siire? olarak, insan yasamimn maddi ko§ullannin bir iiretim siirecidir. giinkii, bu iiretim faaliyetine katilanla-nn doga ile ve birbirleriyle olan kar§ihkli ili§kilerinin butunu, ekonomik yapisi agisindan dusunuldiigunde, toplumun ta kendisidir. Biitiin kendin-den oncekilerde oldugu gibi, kapitalist iiretim siireci de, belirli maddi kosullar icersinde devam eder ve bu kosullar da gene, kendi yasamlanm yeniden iiretme siireci icersinde bulunan bireylerin giristikleri belirli toplumsal iliskilerin dayanaklandir. Bu kosullar, bu ili§kiler gibi, kapitalist iiretim siirecinin bir yandan gerekli onkosullan, ote yandan sonuclan ve yarattigi §eylerdir; bunlar, bu siirec tarafindan iiretilir ve yeniden- iireti-lir. Biz, aynca sermayenin -kapitalist, yalnizca ki§ile§mi§ sermayedir ve iiretim siirecinde sirf sermayenin bir aracisi olarak i§lev yapar- kendisi-ne tekabiil eden toplumsal iiretim siirecinde, dogrudan iireticilerden ya da emekcilerden belirli miktarda arti-emek sizdirdigimda g6rmii§ bulunuyoruz; sermaye, bu arti-emegi,
bir esdeger vermeksizin elde eder ve ashnda, her ne kadar kar§ihkh serbest sozle§meden doguyormu§ gibi goruniirse goriinsiin, bu emek daima zora dayanan emek olarak kahr. Bu artiemek, arti-deger olarak ortaya cikar ve bu arti-deger, arti-iiriin olarak varolur. Arti-emek, genellikle, belli gereksinmelerin iizerinde ve otesinde harcanan emek olarak, daima varolmak zorundadir. Kapitalist sistemde oldugu gibi koleci sistemde de, vb. o yalnizca kar§it bir bicime biiriiniir, ve toplumun bir tabakasinin tarn bir aylakhgi ile tamamlanir. Kazalara kar§i giivence olarak belirli miktarda bir arti-emek gereklidir, ve niifusun gereksinmeleri ve biiyumesindeki geli§meye uygun olarak 49
16
Elyazmalanna gore Kirksekizinci Bolumijn ba§langici. - F. E. Karl Marks Kapital III
yeniden-uretim siirecindeki zorunlu ve gitgide artan geni§leme, kapita-list acidan birikim adim ahr. Bu arti-emegi, uretici giiclerin, [sayfa 7i9] top-lumsal ili§kilerin geli§mesi icin daha yararh bir §ekilde ve ko§ullar altinda zorlamasi ve, daha onceki kolelik, serflik, vb. bicimlerinde oldugundan daha yiiksek ve yeni ogelerin yaratilmasi, sermayenin uygarlastinci yan-lanndan biridir. Boylece o, bir yandan, toplumun bir kesimi tarafindan, diger kesimin saf di§i birakilmasi pahasina, toplumsal geli§menin (mad-di ve zihinsel yararlan da dahil) ezilmesine ve tekel altina ahnmasina varacak bir a§amanin dogmasina yolacar; ote yandan da, genel olarak maddi emege aynlan zamanda daha biiyiik bir azalma ile bu arti-eme-gin daha yiiksek bir toplum bicimiyle bile§mesini olanakli kilarak, maddi araclan ve cekirdek halindeki ko§ullan yaratir. Ciinkii, emegin iiretkenligindeki geli§meye bagh olarak arti-emek, kisa bir toplam i§giiniinde daha biiyiik, ve uzun bir toplam i§giiniinde nispeten daha kuguk olabilir. Gerekli emek-zamam = 3 ve arti-emek = 3 olursa, toplam i§giinii = 6 ve arti-emek orani = %100 olur. Yok eger, gerekli emekzamani = 9 ve arti-emek = 3 olursa, toplam i§giinii = 12 ve arti-emek orani yalniz = %33'/3 olur. Bu durumda, belirli bir zamanda, dolayisiyla da belirli bir arti-emek zamaninda ne kadar kullamm-degeri iiretilebile-cegi, emegin iiretkenligine baghdir. Toplumun gercek serveti ve yeniden-uretim surecini devamh geni§letme olanagi, demek ki, arU-emegin siiresine bagh olmayip, onun iiretkenligine ve bu emegin harcandigi uretim ko§ullannin az ya da ?ok elveri§li olmasina baghdir. Gergekte ozgiirliik alemi ancak, emegin zorunluluk ve giinliik kaygilarla belirlen-digi alanin bittigi yerde fiilen ba§lami§ olur; demek ki bu alem, e§yanin dogasi geregi, fiili maddi uretim alanimn otesinde bulunur. Tipki vah§i insanin, gereksinmelerini kar§ilamak, yasamim siirdiirmek ve yeniden-iiretmek igin dogayla bogu§mak zorunda olmasi gibi, uygar insan da aym zorunluluk igersindedir ve bunu da butun toplumsal biQimleni§ler igersinde, akla gelen her tiirden uretim tarzlan altinda yapmak duru-mundadir. Insanin gelismesiyle birlikte, duydugu gereksinmeler arta-cagi igin bu fiziksel gereksinmeler alani da geni§ler, ama aym zamanda da, bu
gereksinmeleri kar§ilayan uretici giicler de artar. Bu alanda ozgiirliik ancak dogamn kor giiclerinin online katilmak yerine, dogayla olan kar§ihkh ili§kilerini rasyonel bir bicimde diizenleyen ve dogayi or-tak bir denetim altina sokan toplumsal insan, ortaklasa iireticiler tarafindan gerceklestirilebilir; ve bu, en az enerji harcamasiyla ve insan dogasina en uygun ve en layik ko§ullar altinda ba§anhr. Ama gene de bu, bir zorunluluk alemi olmakta devam eder. Gercek ozgiirliik alemi, kendi ba§ina bir amac olarak insan enerjisinin geli§mesi, bunun otesinde ba§lar; ama bu da ancak temelindeki bu zorunluluklar alemi ile serpilip gelisebilir. i§giinunun kisaltilmasi onun temel onkosuludur. Kapitalist toplumda bu arti-deger ya da bu arti-iiriin (b61ii§umun-deki raslantiya bagh dalgalanmalar bir yana birakilarak, yalniz onu duKarl Marks
717 Kapital III
zenleyen yasa, normal sinirlan gozoniinde tutularak), kapitalistler ara-sinda, herbirinin sahip oldugu toplumsal sermaye ile orantih bicimde te-mettii [sayfa 72o] olarak bolusuliir. Bu bicim icersinde artideger, sermaye-nin payina dii§en ortalama kar olarak goriiniir, ve bu ortalama kar da, gene, giri§im kan ile faize boliinerek, bu iki kategori altinda farkli tiirden kapitalistlerin eline gecebilir. Artidegerin ya da arti-uriinun sermaye ta-rafindan bu ele gegirili§i ve bolusumu, ne yar ki, toprak miilkiyetinde bazi simrlamalarla kar§ila§ir. Tipki faal kapitalistin emekciden kar bici-minde, artiemek ve dolayisiyla arti-deger ve arti-uriin sizdirmasi gibi, toprak sahibi de, bu arti-degerin ya da arti-iiriinun bir kismini, yukarda iizerinde, durulmu§ yasalar geregince kapitalistten rant biciminde sizdi-nr. §u halde, biz burada, kardan, arti-degerin sermayenin payina dii-§en kismi diye sozederken, toplam kardan (kiUe olarak arti-deger ile 6z-de§tir) rantin diisulmesiyle. simrlandinlmi§ bulunan ortalama kan (giri§im kan arti faize e§it) anlatmak istiyoruz; biz rantin, dusuldiigunii varsayiyor-uz. Sermayenin kan (girisjm kan arti faiz) ve toprak ranti, demek ki, arti-degerin ozel boliimleri, artidegerin, sermayenin ya da toprak miilkiyetinin payina diismesine bagh olarak farklila§mi§ kategorilerinden baska bir §ey degildir, ta§idiklan adlar bunlann niteliklerini zerrece degi§tirmi§ olmaz. Bu ikisi biraraya getirildiklerinde, toplumsal arU-degerin toplamim olu§tururlar. Sermaye, artidegerde ve arti-iiriinde temsil edilen arti-eme-gi, dogrudan dogruya emekgilerden sizdinr. Dolayisiyla, bu anlamda ona, arti-degerin ureticisi goziiyle bakilabilir. Toprak sahipliginin, fiili iiretim siireciyle hi? bir ili§kisi yoktur. Onun rolii, arti-degerin bir kismini, kapitalistin cebinden kendi cebine aktarmaktan ibarettir. Bununla birlikte, toprak sahibi, kapitalist iiretim siirecinde gene de bir rol oynar; ne var ki, toprak sahibi, kapitalist iiretim siirecinde salt sermaye iizerine bir baski yapmasi yoluyla degil, salt biiyuk toprak miilkiyeti, emekcilerin iiretim araclanndan yoksun birakilmasinin bir onkosulu ve geregi olmasi nede-niyle, kapitalist uretimin bir 6nko§ulu ve geregi oldugu icin degil, ama ozellikle uretimin en temel kosullanndan birinin ki§ile§mi§ olarak ortaya cikmasindan
otiirii, rol oynar. En sonu, emekci, kendi bireysel emek-giiciiniin sahibi ve saticisi olma niteligiyle, iiriiniin bir kismini iicret adi altinda ahr ve emeginin bu kismi bizim gerekli-emek dedigimiz, yani bu emekgiiciiniin surduriil-mesi ve yeniden-uretimi, bu devamin ve yeniden uretimin kosullan ister kit, ister bol, ister elveristi olsun, ister olmasin gerekli olan emek olarak ortaya cikar. Bu ili§kilerde ba§ka yonlerden ne gibi tutarsizhk olursa olsun, hepsinde su ortaktir Sermaye, kapitaliste her yil bir kar, toprak, toprak sahibine her yil bir toprak ranti ve emek-giicii, normal kosullar altinda ve yararh emek-giicii olarak kaldigi siirece emekciye bir iicret saglar. Uretilen yilhk toplam degerin bu iic kismi ile, yaratilan yilhk toplam iirii-
18
Karl Marks Kapital III
nun buna tekabiil eden kisimlan (§imdilik birikim diisuncesini bir yana birakirsak), bunlann sahipleri tarafindan, bunlann yeniden-iiretim kaynak-lan tiiketilmeksizin her yil tuketilebilir. Bunlar, bir agacin ya da daha dogrusu iic agacin her yil tuketilebilir meyveleri gibidir; bunlar, iic sinifin kapitalist, toprak sahibi ve emekci sinifin yilhk gelirlerini, dogrudan dogru-ya arti-emek gaspi ve genellikle emek kullanicisi niteligi icersinde, faal kapitalist tarafindan dagitilan gelirleri olu§tururlar. Demek oluyor ki, ser-maye kapitaliste, toprak toprak sahibine, emek-giicii ya da daha dogrusu emegin kendisi emekciye (ciinkii o gercekte emek-guciinii ancak kendisini ortaya koydugu sekliyle satmaktadir, ve emek-giiciiniin fiyati, daha once de gosterildigi gibi, kacinilmaz olarak, kapitalist iiretim tarzi altinda emegin fiyati olarak goriiniir), kendi ozgiil gelirlerinin, yani kar, toprak ranti ve iicretlerin, iic farkh kaynagi olarak goriiniir. Bunlar belli bir anlamda boyledirler de: sermaye, kapitalist icin, siirekli bir arti-deger sizdirma makinesi; toprak, toprak sahibi icin, sermaye tarafindan sizdi-nlan arti-degerin bir kismim ceken siirekli bir miknatis ve en sonu, emekci tarafindan yaratilan degerin bir kismim ve dolayisiyla degerin bir kismi tarafindan olciilen toplumsal iiriiniin bir parcasim, yani ya§am gereksin-melerini, iicret bashgi altinda elde eden, siirekli kendini yenileyen kosul ve siirekli kendini yenileyen arac olan emek. Bunlar bir de su anlamda oyledir ki, sermaye, degerin ve dolayisiyla da yilhk emegin uruniinun bir kismim kar biciminde; toprak miilkiyeti bir baska kismim rant bicimin-de ve ucretli-emek bir iiciincii kismim iicretler biciminde saptar ve, bu ce§itli kategorilere cevrilen toziin kendisini yaratmaksizin, bu d6nii§um yoluyla, bunlari, kapitalistin, toprak sahibinin ve emekcinin gelirleri hali-ne cevirir. Bu bolusum, tersine, bu toziin, yani maddelesmi§ toplumsal emekten ba§ka bir sey olmayan, yilhk iiriiniin toplam degerinin varhgini ongoriir. Ne var ki, bu toz, iiretimi yuriitenlere, iiretim siirecindeki ce§itii i§levleri yuklenmi§ bulunanlara, bu bicim icersinde degil, daha cok, carpitilmi§ bir bicimde goriilur. Bunun nicin boyle oldugu, daha ilerdeki incelemelerimiz sirasinda goriilecektir. Sermaye, toprak miilkiyeti ve emek, iiretimi yuriiten bu kimselere, iic
farkh, birbirinden bagimsiz kay-nak gibi goriilur; yilhk iiretilen degerin ve dolayisiyla bu degerin varol-dugu iiriiniin iic farkli kismi bu kaynaklardan dogmaktadir; demek oluyor ki, bu kaynaktan yalniz bu degerin, toplumsal iiretim siirecindeki farkh kimselerin payina gelir olarak diisen farkli bicimleri dogmakla kalmiyor, bu degerin kendisi ve dolayisiyla da bu gelir bicimlerinin tozii de dogmu§ oluyor. [Burada, bir dosya kagidi elyazmasi eksik.] ... Farklihk ranti, nispi toprak verimliligine, ba§ka bir deyi§le topragin kendisinden ileri gelen ozelliklere baghdir. Ama, once, farkh toprak tiplerine ait iiriinlerin farkh bireysel degerlerine bagh olmasi olciisiinde yukardaki belirleme, yerin-de ve dogrudur; sonra bu bireysel degerlerden farkli bulunan diizen-leyici genel piyasa degerine bagh olmasi olciisiinde de, rekabet aracihgi Karl Marks
719 Kapital III
ile yuriirliikte bulunan toplumsal bir yasa sozkonusudur ve bunun, top-rakla da, topragm farkh verimlilik derecesi ile de bir ili§kisi yoktur. Hi? degilse, “emek-iicretler” de rasyonel bir baginti ifade edili-yormu§ gibi goriinebilir. Ama bunun da, “toprak-toprak rantTndan bir farki yoktur. Deger yaraticisi olmasi ve kendisini metalann degerinde ortaya koymasi bakimindan, emegin, bu degerin ce§itli kategoriler arasin-da boliisulmesiyle herhangi bir ili§kisi yoktur. Ucretli-emegin ozgiil toplumsal niteligini ta§imasi bakimindan ise, deger yaraticisi degildir. Emegin ucretinin ya da emegin fiyatinin, degerin ya da emek-gucunun fiyatinin irrasyonel bir ifadesinden baska bir sey olmadigi, genel cizgileriyle ortaya konmu§ bulunuyor ve bu emek-gucunun satildigi ozgiil toplumsal ko§ullann da, iiretimde genel bir oge olarak emekle herhangi bir ili§kisi yoktur. Emek, ayni zamanda, metain, iicreUer olarak emekgiiciiniin fiyatim olu§turan diger kisminda da maddele§mektedir; iiriiniin oteki ki-simlanni oldugu kadar bu kismini da yaratmaktadir; ama emek, bu kisimda, ranti ya da kan olu§turan kisimlarda oldugundan ne daha fazla ve ne de farkh bicimde maddelesmisUr. Ve biz, genellikle, emegi degeryaraticisi olarak saptadigimiz anda, onu bir uretim ko§ulu olarak somut bicimi icersinde degil, iicretli-emekten farkli ve ayn, toplumsal tanimi icersinde dii§iinuyoruz. “Sermaye-kar” ifadesi bile burada yanh§Ur. Sermaye, eger yalmz-ca arU-deger iiretmesi yoniinden dii§unulurse, yani emek-giicii iizerin-de yaptigi zorlama sonucu arti-emek sizdirmasi bakimindan emekciyle, yani ucretli-emekciyle ili§kisi yoniinden ele ahnacak olursa bu arti-deger (giri§im kan arti faiz) di§inda, ranti da, kisacasi, tiim b61iinmemi§ arti-degeri de icerir. Ote yandan burada gelir kaynagi olarak sermaye, yalni-zca, kapitalistin payina dii§en kisimla ili§ki haline getiriliyor. Bu, ser-mayenin genellikle sizdirdigi arti-deger degil; yalnizca kapitalist icin siz-dinlan kisim oluyor: Formiil, “sermaye-faiz” haline getirilir getirilmez, biitiin ic ili§kiler yokolup gidiyor. Biz, eger once, yukardaki iic kaynagin tutarsizhgini gozoniinde tutacak olursak, bunlann uriinlerinin, meyvelerinin ya da gelirlerinin, hepsinin de ayni alana, degere ait oldugunu goriiriiz. Ne
var ki, bu farkli-hk (yalnizca oran kabul etmeyen buyiikliikler arasindaki degil, birbirine hie benzemeyen, aralannda bir baginti bulunmayan, kar§ila§tinlmalan olanaksiz §eyler arasindaki bu ili§ki), toprak ve emekte oldugu gibi sermaye icinde belirsiz hale getirilmi§ ve diipediiz maddi bir toz olarak, yani yalnizca uretilmi§ uretim araclan olarak kabul edilmi§ ve boylece, hem emekciyle ve hem de degerle olan ili§kisinden soyutlanmi§tir. Uciincii olarak, bu anlamda ahndiginda, sermaye-faiz (kar), top-rak-rant, emek-iicret formiilleri, birbirine denk diisen simetrik bir uyum-suzlugu ifade ederler. Gercekten de, iicretliemek, toplumsal bakimdan belirlenmi§ emek bicimi olarak goriinmeyip, daha cok, biitiin emek, niteligi geregi iicret-emek gibi goriindiigu icin (dolayisiyla, kapitalist iire-
20
Karl Marks Kapital III
tim ili§kilerinin pencesine dii§enlere de boyle goriindiigu icin), emegin maddi ko§ullan -iiretilen iiretim araclan ile toprak- tarafindan buriinii-len belirli ozgiil toplumsal bicimler, iicreUi-emek bakimindan (tipki bun-lann da kendi adlanna iicretli-emegi ongormeleri gibi), dogrudan dogruya emegin bu ko§ullannin maddi varhgi ile, ya da bunlann, tarihsel bakim-dan belirlenmi§ toplumsal biciminden ya da daha dogrusu herhangi bir toplumsal bicimden bagimsiz olarak fiili emeksiirecinde genel olarak sahip olduklan bicim ile ayni olurlar. Emek ko§ullannin degismi§ bicimi, yani emege yabancilastinlmi§ ve onun kar§isina bagimsiz olarak cikan bicimi, dolayisiyla da iiretilen iiretim araclan, boylece sermayeye doniistii-rulmii§, toprak, tekel altina ahnmi§ topraga ya da toprak miilkiyetine cevrilmistir - belirli bir tarihsel doneme ait bulunan bu bicim, boylece, iiretilen iiretim araclannin ve genellikle iiretim siirecindeki topragin varhgi ve i§levi ile 6zde§le§mi§tir. Bu iiretim araclannin kendileri, nitelikleri geregi sermayedirler; sermaye yalnizca, bu iiretim araclannin “ekono-mik adidir”; ve ayni sekilde, topraktan ba§ka bir §ey olmayan arazi par-calan da, belli sayida toprak sahiplerince tekel altina ahnmistir. Tipki iiriinlerin, iireticinin kar§isina, sermayede ve kapitalistte -ashnda o, ser-mayenin ki§ile§mesinden ba§ka birsey degildir- bulunan bagimsiz bir kuwet olarak cikmasi gibi, toprak da, toprak sahibinde ki§ile§ir ve ayni sekilde, bagimsiz bir kuwet olarak ard ayaklannin iizerine kalkarak, yardimiyla yaratilan iiriinden kendi payini ister. Boylece, toprak, iiret-kenligini yenilemek ve artirmak icin iiriinden payina dii§en kismi ala-cagi yerde, toprak sahibi, harcamak ya da carcur etmek icin iiriinden bir pay ahr. Sermayenin, iicretli-emek olarak emegi ongordiigii aciktir. Ama eger, emek de, iicretliemek olarak ciki§ noktasi diye ahnacak olursa, genellikle emegin, iicretli-emek ile 6zde§ goriinecegi de tipki bunun gibi apacik bir §ey olur; bu durumda, sermaye ile tekel altina ahnmis. topragin da, genellikle emekle ili§kisi bakimindan, emek ko-§ullannin dogal bicimi olarak goriinmesi gerekir. Boyle olunca, sermaye olmak, emek araclarim dogal bicimi ve dolayisiyla da, bunlann genellikle emek siirecindeki i§levlerinden dogan katiksiz gercek nitelikleri olarak
goriiniir. Sermaye ile, uretilmi§ iiretim araclan boylece 6zde§ terimler haline gelirler. Ayni sekilde toprak ve tekel haline gelmi§ toprak, ozel miilkiyet yoluyla 6zde§ hale gelir. Nitelikleri geregi sermaye olan emek araclan da boylece kar kaynagi haline gelirler; tipki topragin da toprak olarak, rantin kaynagi haline gelmesi gibi. Emek olarak emek, bir amaca yonelik iiretken faaliyet olarak kendi yahn niteligi icersinde iiretim araclan ile iliskisi, bunlann toplumsal belirleyici bicimler bakimindan degil, daha cok, emek malzemesi ve araclan olarak bunlann somut varhklan bakimindandir; bu emek malzemesi ve araclan da gene birbirlerinden, kullamm-degerleri olarak sirf maddi bakimdan aynhrlar; omegin, iiretilmemi§ bir varhk olan toprak ve iiretilen emek araclan gibi. Ve eger emek, iicretliemek ile 6zde§ ise, Karl Marks
721 Kapital III
emek ko§ullannin, emegin kar§isina ciktigi ozel toplumsal bicim de, bunlann maddi varhgi ile 6zde§ olur. Bu durumda, emek araclan, bu nitelikleriyle sermaye ve toprak da bu niteligi ile toprak miilkiyetidir. Bu emek ko§ullanmn emekle ili§kisi bakimindan bicimsel bagimsizhgi, iicret-li-emek bakimindan bu bagimsizhgin ozel bicimi, oyleyse, nesneler olarak, iiretimin maddi ko§ullan olarak bunlardan aynlmaz bir ozellik, iiretim ogeleri olarak bunlann ozlerinde bulunan, iclerinde ta§idiklan bir nitelik-tir. Bunlann, kapitalist iiretim siirecindeki, belirli bir tarihsel donemin damgasini ta§iyan belirli toplumsal nitelikleri, iiretim siirecinin ogeleri olarak ezelden beri kendilerine ait bulunan dogal ve iclerinde ta§idiklan bir niteliktir. Bu nedenle, sirasiyla topragin, emegin ilk faaliyet alani, do-ga giiclerinin diyan, biitiin emek araclannin onceden varolan deposu olarak oynadigi rol ile, genel iiretim siirecinde, iiretilmi§ iiretim aracla-nnin (arac ve gereclerle, hammaddelerin, vb.) oynadigi rol, sermaye ve toprak mulkiyeti olarak bunlann talep ettikleri kendi paylannda -yani kar (faiz) ve rant biciminde bunlann toplumsal temsilcilerine dii§en paylarda- ifadesini buluyormu§ gibi goriinmek zorundadir -tipki emekci-nin emeginin iiretim siirecinde oynadigi roliin iicretlerde ifadesini bulmu§ olmasi gibi. Rant, kar ve iicretler, boylece, topragin, iiretilmi§ iiretim araclannin ve basit emek-surecindeki emegin -herhangi bir tarihsel be-lirlemeyi bir yana birakarak, bu emeksurecini sirf insan ile doga arasin-da yiiriitulen bir siirec olarak kabul ettigimiz zaman bile- oynadigi oyundan doguyormu§ gibi goriiniir. §6yle soylendigi zaman, bir baska bicimde de gene ayni kapiya cikar: bir ucretli-emekcinin kendisine ait kismini temsil eden iiriin, onun kazanci ya da geliri, yalmzca iicretler, degerin (ve dolayisiyla, bu degerle olciilen toplumsal iiriiniin) onun iicret-lerini temsil ettigi kisimdir. Dolayisiyla, eger ucretli-emek, genellikle emekle ayni sey olursa, iicretler de emegin iiriiniiyle, ve iicretleri temsil eden deger kismi, genellikle emek tarafindan yaratilan deger ile caki§mi§ olur. Ama bu durumda, degerin diger kisimlan, kar ile rant da, iicretler yoniinden bagimsiz goriiniirler ve, emekten tamamen farkli ve bagimsiz kendi kaynaklanndan dogmalan gerekir; bunlann, uretime katilan ogel-erden dogmasi ve bunlann sahiplerinin paylanna dii§mesi gerekir; yani
kar, iiretim araclanndan, sermayenin maddi ogelerinden, rant ise, toprak sahibi tarafindan temsil edilen topraktan ya da dogadan ortaya cikar (Roscher).* Toprak mulkiyeti, sermaye ve ucretli-emek, boylece, gelirin kay-naklan olmaktan cikarak -§u anlamda ki, sermaye, kapitalistin emekten sizdirdigi arti-degerin bir kismini kar biciminde kapitaliste dogru ceker; toprak iizerindeki tekel, kann oteki kismini toprak sahibine ceker; ve emek, degerin geri kalan kismini, iicretler biciminde emekciye bagi§lar* Roscher, System der Volkswirtschaft, Band I, Die Grundlagen der Nationalokonomie, Stuttgart und Augsburg, 1858. -Ed.
22
Karl Marks Kapital III
degerin bir kisminin kar bicimine, oteki kisminin rant bicimine, bir ucunciisiinun iicreUer bicimine cevrilmesine aracihk eden kaynaklar olmaktan cikarak, bu deger kisimlannin ve iiruniin, bunlann bulundugu ya da kar§ihkli olarak degistirildigi kisimlarin bizzat dogduklan, dolayisiy-la, son tahlilde, iiriiniin degerinin kendisinin de dogdugu gercek kaynaklar haline geliyorlar.50 Kapitalist uretim tarzinin ve hatta meta uretiminin en yahn kate-gorileri icin, metalar ve para icin, servetin ogelerinin iiretimde dayanak olarak hizmet ettikleri toplumsal iliskileri, bu §eylerin kendilerinin (me-talann) ozelliklerine, ve daha da belirgini, uretim iliskilerinin kendisini bir seye (paraya) doniistoren gizemli ozellige daha once de isaret etmi§-tik. Biitiin toplum bicimleri, meta uretimi ve para dola§imi a§amasina ulastiklan olciide bu sapmaya katihrlar. Ama kapitalist uretim tarzinda ve onun egemen kategorisi ve belirleyici uretim ili§kisi olan sermayede, bu buyiilu ve gizemli alem daha da geli§ir. Eger biz, ilkin sermayeyi fiili uretim siirecinde, arti-deger sizdiran bir arac olarak dii§iinecek olursak, bu ili§ki heniiz cok yahndir ve asil baglanti, kendisini bu siireci yuriiten-ler, bizzat kapitalistler iizerinde hissettirir ve bilinclerinde yer eder. i§giinunun simrlan iizerindeki §iddetli sava§im, bunu carpici bir bicimde ortaya koyar. Bu dolaysiz alanda, emek ile sermaye arasindaki bu dogru-dan etkinlik cercevesi icersinde bile durum, bu yahn haliyle kalmaz. Nispi arti-degerin, fiili ve ozellikle kapitalist olan uretim tarzindaki biiyu-mesiyle, dolayisiyla toplumsal emegin iiretken giiclerinin geli§mesiyle, dogrudan emek-surecindeki emegin bu iiretici giicleri ve toplumsal ic bagintilan, emekten sermayeye aktanlmi§ gibi goriiniirler. Emegin biitiin toplumsal iiretici giicleri, emegin kendisinden degil de sermayeden ileri geliyormu§, sermayenin kendi rahminden doguyormu§ gibi goriindugu icin, sermaye, §imdi cok gizemli bir varhk haline gelir. Ardindan, hem toz ve hem de bicim degi§iklikleriyle dola§im siireci i§in icine girer ve, sermayenin biitiin kisimlan, tanmsal sermaye bile, ozellikle kapitalist olan uretim tarzinin gelismesi olciisiinde degi§ir. Bu dola§im alamnda, degerin ba§langictaki yaratildigi kosullar tamamen arka plana itilir. Dogrudan uretim siirecinde kapitalist, daha §imdiden
ayni zamanda hem meta iireticisi ve hem de meta-uretimi yoneticisi olarak hareket eder. Dolayisiyla da, bu uretim siireci ona, hie bir sekilde, arti-deger iiretme siireci olarak goriinmez. Ne var ki, sermayenin fiili uretim siirecinde sizdirabil-digi ve o metalarda ortaya cikabilecek artidegerin, metalann icerdigi deger ve arti-degerin, once dola§im siirecinde gercekle§mesi §arttir. Ve, hem uretime yatinlan degerlerin yerine konmasi ve hem de ozellikle 50
Ucretler, kar ve rant, biitiin gelirlerin iig asli kaynagi oldugu gibi, biitiin degi§tirilebilir degerlerin de kaynaklandir (A. Smith) [An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Aberdeen, London 1848, s. 43. -Ed.] - l§te bunun igin, maddi iiretimin nedenleri ayni zamanda varolan ba§langig gelirlerin de kaynaklandir. (Storch [Cours d’ economie politique, St. Peterbourg 1815. -Ed. ], I, s. 259. -Ed.] Karl Marks
723 Kapital III
metalann icerdikleri arti-deger, yalniz dola§imda gercekle§iyormu§ gibi goriinmekle kalmaz, fiilen ondan doguyormu§ gibi de goriiniir; bu goriin-tiiyii ozellikle iki durum destekler; once, sati§la saglanan kar, hileye, kandirmaya, isbilirlige, beceriye ve binlerce elveri§li piyasa ko§ullanna baghdir; ve sonra, burada emek-zamamna eklenen ikinci bir belirleyici oge daha vardir - dola§im zamani. Gercekte bu, degerin ve arti-degerin olu§umuna kar§i olumsuz bir engel olarak etkide bulunur, ama emegin kendisi gibi olumlu bir neden ve emekten bagimsiz ve sermayenin niteliginden ileri gelen belirleyici bir oge goriiniisune sahiptir. Ikinci Ciltte, biz bu dola§im alanini, dogal olarak, yarattigi bicim belirlemeleriyle ilgili olarak ve, sermayenin yapisinda bu alanda yer alan gelismeleri goster-mek icin ele almak durumundaydik. Oysa ashnda burasi, rekabet alani olup, tek tek olaylar ele ahninca raslantimn egemen oldugu goriilur; bu nedenle, bu raslantilara egemen olan ve bunlan diizenleyen ic yasa, ancak, bu raslantilann biiyuk sayilar halinde gruplandinlmalanyla gozle goriiniir hale gelir; aksi halde bunlar, uretimi yuriiten kimseler icin gozle goriilmez ve kavranilmasi olanaksiz olaylar olarak kahrlar. Ama bir de su var: dogrudan iiretim siireci ile dola§im siirecinin bir birligi olan fiili iiretim siireci, yeni olusumlara yol acar ve bu yeni bicimler icersinde, ic ili§kilerin bagi gitgide gozden kaybolur, iiretim ili§kileri birbirinden ko-puk hale gelir ve degeri olu§turan ogeler, birbirlerinden bagimsiz bicimler halinde kemiklesMer. ArU-degerin kara cevrilmesi, gordugumuz gibi, dola§im siireci ta-rafindan oldugu kadar iiretim siireci ile de belirlenir. Kar bicimindeki arti-deger, artik, sermayenin, kendisini doguran emege yatinlan kismi ile degil, toplam sermaye ile bagh olmaktadir. Kar orani arti-deger orani degismeden kaldigi halde, degi§mesine izin veren ve hatta onu gerekli kilan kendi 6z yasalanyla diizenlenir. I§te biitiin bunlar, gitgide arti-degerin gercek niteligini ve boylece de sermayenin asil mekanizmasini gizle-mektedir. Aynca bu, kann, ortalama kara, degerlerin uretim-fiyatlarina, piyasa-fiyatlannin diizenleyici ortalamalara d6nii§turulmesiyle daha da ileri goturiilmektedir. Burada, karma§ik bir toplumsal siirec, sermayele-rin e§itlenmesi siireci, i§in icine girmekte ve, ce§itli iiretim alanlannda,
metalann nispi ortalama fiyatianni, bunlann degerlerinden ve de ortalama kardan (her ozel iiretim alanindaki bireysel sermaye yatinmlanndan tamamen ayn olarak), belirli sermayeler tarafindan emegin fiili somiiru-siinden ayirmaktadir. Bu, yalniz boyle goriinmekle kalmaz, ashnda da, metalann ortalama fiyatimn degerlerinden, dolayisiyla onlarda gercekle-§en emekten farkh oldugu, ve belli bir sermayenin ortalama kannin, onun tarafindan kullanilan emekcilerden sizdirdigi arti-degerden farkh oldugu dogrudur. Metalann degeri, dogrudan dogruya, yalnizca emegin iiretkenligindeki degi§ikliklerin, uretim-fiyatianmn yukselmesi ve dii§mesi, bunlann en son sinirlan iizerindeki degil, hareketieri iizerindeki etkisin-de kendisini gosterir. Kar, emegin dogrudan dogruya somuriilmesiyle,
24
Karl Marks Kapital III
bu somurii kapitaliste -goriiniiste boyle bir somuruden bagimsiz olarak varolan- duzenleyici piyasa-fiyaUan kar§isinda ortalama kardan sapan bir kar gerceklestirme olanagi verdigi olciide, ancak, ikinci derecede belirleniyormu§ gibi goriiniir. Normal ortalama karlann kendileri, sermayenin oziinde bulunan ve somuruden apayri bir nitelikmi§ gibi goriiniir; anormal somurii, ya da, elveri§li, olaganiistii ko§ullar altinda ortalama somiirii bile, bu kann kendisini degil, ancak ortalama kardan sapmalan belirliyormu§ gibi goriiniir. Kann, giri§im ve faize aynlmasi (temeli dola§ima dayanan ve, iiretim siirecinin kendisinden degil de tamamen dola§imdan doguyormu§ gibi goriinen ticari kar ile, para tica-retinden gelen kann i§in icersine kan§masi bir yana), artidegerin bagimsiz bir bicim kazanmasi, oziine ve toziine kar§it bir bicim icersinde kemik-lesmesi i§ini tamamlar. Kann bir kismi, diger kismina kar§it olarak kendisini, sermaye iliskilerinden tamamen kopartir ve, iicretii-emegi somiir-me i§levlerinden degil de, bizzat kapitalistin ucretliemeginden doguyor-mu§ gibi goriiniir. Bunun tarn tersine, faiz de, hem emekcinin iicretliemeginden ve hem de kapitalistin kendi emeginden bagimsiz ve ser-mayeye ait bagimsiz bir kaynaktan doguyormu§ gibi goriiniir. Sermayenin ba§langicta, dola§imin yuzeyinde, bir sermaye feti§izmi, deger yaratan deger olarak goriinmesi gibi §imdi de o, gene, faiz getiren sermaye biciminde en yabancila§mi§ ve en karakteristik biciminde goriiniir. I§te bunun icin, toprak-rant ve emek-ucretler formiillerinin iiciinciisu olarak sermaye-faiz formulu, sermaye-kar formiiliinden cok daha tutarhdir, ciin-ku karda hala onun kokenini animsatan bir sey kaldigi halde, bu, faizde, yalniz yokolmakla kalmami§, bir de bu kokene tamamen kar§it bir bici-me de sokulmu§tur. En sonu, sermayeye, bir de, bagimsiz bir arti-deger kaynagi, top-rak mulkiyeti katihr; bu, ortalama kara bir sinir koyar ve arti-degerin bir kismini, ne bizzat cah§an, ne dogrudan dogruya emegi somiiren ve ne de faiz getiren sermayede oldugu gibi, baskalanna bore sermaye ver-mekle bir tehlikeyi goze aldigi, bir fedakarhkta bulundugu seklinde ahla-ki oziirler bulabilen bir sinifa aktanr. Burada, arti-degerin bir kismi, top-lumsal ili§kilerden cok, dogrudan dogruya dogal bir
oge ile, topraga bagh gibi goriindugu icin, arti-degerin ce§itli kisimlannin kar§ihkli yabancila§masi ve katila§masi i§i tamamlanmi§, icsel baglar tamamen kop-mu§tur; iiretim siirecinin ce§itii maddi ogeleriyle bagh halde bulunan iiretim ili§kileri, birbirinden bagimsiz hale getirildigi icin, arti-degerin asil kaynagi tamamen goze goriilmez hale gelmi§tir. Sermaye-kar, ya da daha iyisi sermaye-faiz, toprak-rant, emek-ucretler formullerinde, degerin ve genellikle servetin ogeleri ile kaynak-lan arasindaki ic baginti olarak gosterilen bu ekonomik iiclii formiilde, kapitalist iiretim tarzimn tarn bir gizem haline getirilismi, toplumsal ili§ki-lerin §eylere cevrilmesini, maddi iiretim ili§kilerinin, bunlann tarihsel ve toplumsal belirleni§leriyle dogrudan birle§tirilmesini goriiyoruz. §imdi Karl Marks
725 Kapital III
burasi, Bay Sermaye ile Bayan Topragin kolkola girip, hem toplumsal ki§iler ve hem de sirf bir §eyler olarak gulyabani gezintisine ciktiklan, buyulii, carpitilmi§ ve tepetaklak edilmi§ bir alem oluyor. Bu uydurma goruntiiyii ve hayali yikmak, servetin ce§itli toplumsal ogelerinin bu kar§ihkh bagimsizhgina ve katilasmasina, §eylerin ki§ile§tirilmesine, ure-tim ili§kilerinin maddi varhklara cevrilmesine, giilliik ya§amin bu inanci-na son vermek, klasik iktisadin biiyiik erdemidir. O, bunu, faizi kann bir kismina, ranti ortalama kann iizerindeki fazlahga indirgeyip, boylece her ikisini de arti-degerde birlestirerek; ve dola§im siirecini sirf bicimlerin ba§kala§imi olarak gostererek, ve en sonu, metalann degerini ve arti-degerini, dogrudan uretim siirecindeki emege indirgeyerek yapmi§tir. Gene de klasik iktisadin en iyi sozciileri, burjuva goriis. acisindan ba§ka turliisiinun beklenemeyecegi gibi, kendi ele§tirilerinin dagittiklan bu ha-yal aleminin §u ya da bu olciide pencesinden kurtulamamakta, dolayi-siyla da azcok tutarsizhga, yanilgiya ve cozumlenmemis. celi§kilere diismektedirler. Ote yandan, fiili iiretim aracilan icin, bu yabancila§mi§ ve irrasyonel, sermaye-faiz, toprak-rant, emek-iicretler bicimlerinde ken-dilerini pek rahat hissetmeleri tamamen dogaldir, Qiinkii bunlar, iglerin-de doniip dola§tiklan ve giinluk i§lerini yiiruttukleri hayali bigimlerin ta kendileridirler. Uretimi fiilen yuriitenlerin giinluk kavramlannin didaktik ve azgok dogmatik bir yorumundan baska bir §ey olmayan ve bu kav-ramlan belli bir ussal diizen igersinde tertipleyen kaba ekonominin her tiirlii iq bagintidan yoksun bu tiqlti formiilde kendi yalinkat tantanasi igin dogal ve kusku gotiirmez yiice temeli bulmasi da i§te bu yuzden ayni derecede dogaldir. Bu formiiller, kendi gelir kaynaklanmn fiziksel zorun-lulugunu ve ebedi haklihgini ilan ettigi ve bunlan bir dogma diizeyine yukselttigi igin, ayni zamanda egemen simflann gikarlanna da denk diiser. Uretim ili§kilerinin nasil §eylere Sevrildiginin ve uretimi yuriiten-lerle ili§kisi bakimindan bunlardan nasil bagimsiz hale getirildiginin seri-mini yaparken, diinya piyasasi, bu piyasadaki ini§ Qikistar, piyasa-fiyatla-nndaki hareketler, kredi donemleri, sinai ve ticari gevrimler, bolluk ve
bunalimin birbirini izlemesi nedeniyle, aradaki i? bagintilann, uretim ara-cilanna, iradelerini zorla onlara kabul ettiren ve kar§ilanna kor bir zorun-luluk olarak gikan, kar§i konulmasi olanaksiz dogal yasalar gibi nasil goriinduklerini bir yana birakiyoruz. Bunu boyle yapmamizin nedeni, gergek rekabet hareketlerinin, bizim konumuzun otesinde bir alana ait olmasi ve bizim ancak, kapitalist uretim tarzinin iq 6rgenleni§ini, ideal ortalamasi igersinde ve oldugu gibi ortaya koymak durumunda olma-mizdir. Daha onceki toplum bigimlerinde bu ekonomik gizemlestirme, ba§hca para ve faiz getiren sermaye yoniinden ortaya sikmi§tir. E§yamn dogasi geregi, once, kullanim-degeri, en yahn ki§isel gereksinmeler iire-timinin egemen oldugu, ve ikinci olarak da, kolelik ya da serfligin, antik ve orta caglarda oldugu gibi, toplumsal uretimin geni§ temellerini olu§-
26
Karl Marks Kapital III
turdugu yerlerde bu gizemle§tirme, i§in igersine kansmamisUr. Burada, iiretim ko§ullannin ureticilere egemen olu§unu, iiretim siirecinin dogru-dan itici giicii olarak goriinen ve boyle de olan, egemenlik-kolelik ili§kileri gizlemistir. Ilkel komiinizmin egemen oldugu ilk komiinal toplumlarda ve hatta antik komiinal kentlerde, uretimin temeli olarak goriinen §ey, kendi ko§ullanyla birlikte, i§te bu komiinal toplumun kendisiydi ve yap-tigi yeniden-iiretim de, onun en son amaci olarak goriiniiyordu. Orta-gagin lonca sisteminde bile ne sermaye ve ne de emek bagimsiz goriiniiyordu; bunlann ili§kileri, toplu kurallarla, ayni birlige bagh olmanin getirdigi ili§kilerle ve buna tekabiil eden, mesleki yukiimliiliik, zan-aatkarhk, vb. kavramlanyla diizenleniyordu. Ancak kapitalist iiretim tarzinin...*
* Elyazmasi burada kahyor. -Ed.
Karl Marks Kapital III
727
KIRKDOKUZUNCU BOLUM URETIM SURECININ TAHLILI UZERINE
I A§AGIDAKI tahlilin amaclan icin, iiretim-fiyati ile deger arasinda-ki ayrimi bir yana birakabiliriz, ciinkii bu ayrim, burada oldugu gibi, emegin toplam yilhk uriiniinun degeri, yani toplam toplumsal sermaye-nin iiriinii dikkate ahndigi, zaman tamamen ortadan kalkar. Kar (giri§im kan arti faiz) ve rant, metalann arti-degerinin belli kisimlannin biirundiikleri kendilerine ozgii biQimlerden ba§ka bir §ey degildir. Arti-degerin biiyukliigii, bunun bolunebilecegi kisimlann toplam buyukliigiiniin sinindir. Ortalama kar arti rant, bu nedenle, arti-degere e§ittir.
Metalann igerdikleri arti-emek ve boylece arti-deger kismimn, ortalama karin e§iUenmesinde dogrudan dogruya yer almamasi ve boylece, meta-degerin bu kismimn metalarda hie ifade edilmemesi olasi-dir. Ama once bu, ya metalann, degerlerinin altinda satildiginda degi§me-yen sermayenin bir ogesini olu§turmalan, kar oranimn yukselmesi ol-gusuyla, ya da metalann, degerlerinin altinda satildiklan zaman, dege-rin, bireysel tiiketime ait nesneler biciminde gelir olarak tiiketilen kismina girmeleri nedeniyle daha biiyiik bir iiriin ile temsil edilen kar ve rant ta-rafindan dengelenir. Ikinci olarak, bu, ortalama hareket icersinde ortadan kalkar. Her ne olursa olsun, metafiyatinda ifade edilmeyen
28
Karl Marks Kapital III
arti-degerin bir kismi, fiyat olu§umu icin kaybedilmi§ olsa bile, ortalama kar ile rantin toplami, normal bicimi icersinde, toplam arti-degerden, daha kiiciik olabilir ama, hi? bir zaman daha biiyiik olamaz. Bu normal bicim, emek-giiciiniin degerine tekabiil eden bir iicreti ongoriir. Tekelrant bile, ucretlerden bir indirimi temsil etmedigi siirece, yani ozel bir kategoriyi olu§turmadigi siirece, daima dolayh olarak arti-degerin bir kismi olmak z:orundadir. Bir kismini olu§turdugu metain kendisinin iire-tim-fiyatini a§an fiyat fazlahginin bir parcasi (farklihk rantinda oldugu gibi), ya da bir kismini olu§turdugu metain kendi arti-degerini, ortalama kar ile olciilen kendi arti-degeri iizerindeki kismi a§an bir parcasi (mut-lak rantta oldugu gibi) degil ise, en azindan diger metalann, yani tekel fiyatina sahip bu meta kar§ihginda degi§ilen metalann arti-degerinin bir kismidir. Ortalama kar arti toprak ranti, hie bir zaman, kisimlanni olu§-turduklan ve bu boliinmeden once varolan biiyukliikten daha fazla olamaz. Iste bunun icin, metalann turn artidegerinin, yani metalann icerdigi biitiin arti-emegin, bunlann fiyaUannda gercekle§ip gerceklesmemesi bizim in- celememiz bakimindan bir onem ta§imaz. Bir metain uretimi icin toplumsal olarak gerekli-emek miktannin, emegin iiretkenligindeki siirekli degi§me sonucu devamh bir degi§iklik gostermesi nedeniyle, arti-emegin biitiiniiyle gercekle§memesi di§inda, bazi metalar daima anormal kosullar altinda iiretilirler ve bu yuzden de bireysel degerlerinin alUnda sa-Ulmalan zorunlulugu vardir. Her ne olursa olsun, kar arti rant, e§ittir, top- lam gerceklesmis. arU-deger (arU-emek), ve bu incelemenin amaci icin, gerceklesmis. arti-deger, biitiin arti-degere e§iUenebilir; ciin-ku kar ile rant, gercekle§mi§ arti-deger ya da genel bir deyi§le, metalann fiyaUanna gecen arti-deger, dolayisiyla pratikte, bu fiyaUn bir kismini olu§turan biitiin artidegerdir. Ote yandan, gelirin iiciincii ozgiil bicimini olu§turan iicreUer, daima, sermayenin degisen kismina, yani canh emek-giiciiniin satin ahnmasi, emek araclanna degil de emekcilere odeme yapilmasi icin yatinlan kismina e§ittir. (Gelirin harcanmasi biciminde odenen emegin kendisi, iicreUer, kar ya da rant olarak odenmisfir ve bu nedenle, kendisiyle odendigi metalann
herhangi bir kismini olu§turmaz. Bunun icin de, meta-degerin ve meta-degeri olu§turan kisimlann ince-lenmesinde dikkate ahnmami§Ur.) Ucret, emek- cinin toplam i§giinunun, degi§en sermayenin degerinin ve §u halde emegin fiyatimn yeniden iiretildigi kisminin maddelesmesidir; meta-degerin, emekcinin kendi emek-giiciiniin degerini, ya da emeginin fiyatini yeniden iirettigi kismidir. Emekcinin toplam i§giinii iki kisma aynlmi§tir. Bunun bir kisminda o, kendi gecim araclannin degerini iiretmek icin gerekli miktarda emek harcar ve bu, toplam emeginin kar§ihgi odenen kismi, kendi bakim ve yeniden-iiretimi icin gerekli olan parcasidir. i§giinunun tiim geriye kalan kismi, emegin, iicreUerde gercekle§en degerinin iizerinde harcanan tiim fazladan emek, toplam meta-iiretiminin arti-degerinde (ve §u halde belli bir miktar meta fazlahginda) temsil edilen, arti-emek, kar§ihgi odenKarl Marks
729 Kapital III
meyen emektir; arti-deger de, ayrica, farkli adlar alan kisimlara, kara (giri§im kan arti faize) ve ranta boliiniir. Demek oluyor ki, icersinde, emekcilerin toplam emeginin bir gun ya da bir yil boyunca gerceklesUrildigi, metalann toplam deger kismi, bu emegin yaratUgi yilhk iiriiniin toplam degeri, iicreUerin degerine, kara ve ranta boliiniir. Bu toplam emek, gerekli-emek ile, emekcinin, kendi-sine odeme yapildigi iiriiniin deger kismim, yani iicreUerini yaratUgi emek ile, arti-emege, iiriiniin artidegeri temsil eden ve kar§ihgi odenmeyen arti-emege boliiniir; bu arti-deger de, daha sonra, kar ile ranta aynhr. Bu emek di§inda emekci ba§ka bir emek harcamaz, ve iiriiniin, iicreUer, kar ve rant bicimlerini alan toplam degeri di§inda ba§ka bir deger yarat-maz. Yil boyunca emekci tarafindan yeni emegin eklendigi yilhk iiriiniin degeri, iicreUer, ya da degisen sermayenin degeri ile artidegerin topla-mina e§it olup, arti-deger de kar ile ranta boliiniir. Emekcinin yil boyunca yaratUgi yilhk iiriiniin tiim deger kismi, oyleyse, iic gelirin, iicreUerin kann ve ranUn degerinin, yilhk deger topla-minda ifade edilmi§ olur. Bu nedenle, acikUr ki, sermayenin degismeyen kisminin degeri, iiriiniin yilhk iiretilen degerinde yeniden ureUlmemisUr, ciinkii, iicreUer yalniz, iiretime yaUnlmi§ bulunan sermayenin degisen kisminin degerine e§ittir, ve rant ile kar yalnizca degismeyen sermayenin degeri arti degi§en sermayenin degerine e§it olan, yaUnlan sermayenin toplam degeri iizerinde iireUlen deger fazlasina, arU-degere e§itUr. Kar ve rant bicimine cevrilen arti-degerin bir kisminin, gelir ola-rak tiikeUlmeyip birikUrilmesinin, burada coziimlenecek sorun icin hie bir onemi yoktur. Birikim fonu olarak tasarruf edilen bir kisim, eski sermayenin, ister emek-giicii, ister emek araclan icin yaUnlmi§ bulunan kisimlan olsun, eski sermayenin yerine konulmasi icin degil, yeni ve ek sermaye yaratilmasina hizmet eder. I§te bu yuzden, kolayhk olsun diye biz, burada, gelirin, tiimiiyle bireysel tiikeUme gecUgini kabul edebiliriz. Giicliik iki yonliidiir. Bir yandan, icersinde gelirlerin, iicreUerin, kar ve ranUn tiikeUldigi yilhk iiriiniin degeri, degismeyen sermayenin degerinin kendisinde kullanilan
kismina e§it, bir deger parcasini icerir. O, bu deger kismim, kendisini iicreUere ve kendisini kar ile ranta aynsUran kisma ek olarak icerir. Dolayisiyla onun degeri = iicreUer + kar + rant + S (onun degismeyen deger kismi). Yilda iireUlen ve degeri ancak = iicret-ler + kar + rant olan bir deger, nasil olur da degeri = (iicreUer + kar + rant) + S olan bir iiriinii saUn alabilir? Yilhk iireUlen bir deger, nasil olur da, kendisinden daha yiiksek bir degere sahip olan bir iiriinii saUn alabilir? Ote yandan, degismeyen sermayenin, iiriine gecmeyen ve degeri azalmis. olsa bile, yilhk meta iireUminden once de oldugu gibi varol-maya devam eden kismim bir yana biraksak bile; baska bir deyi§le, kullanilan ama tiikeUlmeyen sabit sermayeyi gecici olarak dikkate al-masak bile, yatinlan sermayenin degismeyen kismi, ham ve yardimci-
30
Karl Marks Kapital III
maddeler biciminde biitiiniiyle yeni iiriine aktanlmi§ gibi goriiniir, oysa emek araclarimn bir kismi tamamen, bir kismi ancak kismen tiiketilmis. ve dolayisiyla da degerin yalniz bir kismi uretimde tiiketilmisUr. Degismeyen sermayenin uretimde biitiiniiyle tiiketilen bu kismimn ayni olarak yerine konulmasi gerekir. Diger biitiin ko§ullar ve ozellikle erne-gin iiretkenlik giiciiniin ayni kaldigi varsayildigmda, bu kisim, eskisi gibi yerine konulmasi icin ayni miktar emegi gerektirir, yani esdeger bir deg-erle ye-rine konulmasi gerekir. Boyle yapilmazsa, yenideniiretimin eski olceginde yapilmasi olanaksizdir. Ama, bu emegi harcamak zorunda olan kimdir, kirn bunu harcayacaktir? Birinci giicliik konusunda: uriinun icerdigi degismeyen deger kis-mini kirn odeyecektir ve ne ile odeyecektir? - Uretimde tiiketilen degi§-meyen sermayenin degerinin, iiriiniin degerinin bir kismi olarak tekrar ortaya ciktigi varsayilmi§ti. Bu, ikinci guglukle ilgili varsayimlarla bir geli§ki olu§turmaz. Bu yapitin Birinci Kitabinda (Kap. V.) (“Emek Siireci ve Arti-Deger Uretme Siireci”) sirf yeni emegin eklenmesiyle, eski degerin iiriin-de ayni zamanda nasil korunup kaldigmi, bunun, eski degeri yeniden iiretmedigi ve ona bir deger katmadigi halde yalnizca ek bir deger yarat-tigmi, ve bu durumun, emegin, deger yaratan, yani genellikle emek ol-masini degil, belirli iiretken emek olarak i§lerinin bir sonucu oldugunu ortaya koymu§tuk. Bu nedenle, icersinde gelirin, yani yil boyunca yara-tilan tiim degerin harcandigi iiriinde, degi§meyen kismin degerinin ko-runmasi icin hie bir ek emege gerek bulunmuyordu. Ama su da var ki, bir onceki yil boyunca tiiketilen degismeyen sermayenin degerinin ve kullamm-degerinin yerine konulmasi icin yeni ek emek gereklidir, bu yerine konulmaksizin yeniden-iiretim kesinlikle olanaksizdir. Biitiin yeni eklenen emek, yil boyunca yeni yaratilan degerde kendisini ortaya koymu§tur ve bu da, iic tiir gelire b61iinmu§tur: iicret-ler, kar ve rant. - Dolayisiyla, bir yandan, ayni olarak ve degerine gore ve kismen de sirf degerine gore (sirf sabit sermayedeki asmma ve eskime icin) yerine konulmasi gerekli, tiiketilmi§ degi§meyen sermayenin yerine konulmasi icin, herhangi bir
toplumsal emek fazlasi kalmaz. Ote yandan, emegin yilda yarattigi, iicretlere, kara ve ranta boliinen ve bu bicim icersinde harcanacak olan deger, sermayenin, kendi degeri dismda, yil-hk iiriinde icerilmesi gereken degi§meyen kismimn odenmesi ya da satin ahnmasi icin yeterli degilmi§ gibi goriiniir. Burada ortaya cikan sorun, bilindigi gibi, toplam toplumsal sermayenin yeniden-iiretimi incelenirken -Ikinci Cilt, Uciincii Kisim- co-ziimlenmi§ bulunuyordu. Burada bu soruna tekrar donmemizin nedeni, once, orada arti-deger, kendi gelir bicimleri icersinde -kar (giri§im kari arti faiz) ve rant- geli§tirilmemi§ bulunuyordu ve dolayisiyla da bu bicimler icersinde incelenmesi olanaksizdi; sonra bir de, iicretler, kar ve rantin biciminin coziimlenmesinde, Adam Smith’ten beri biitiin ekonomi poli-tigi saran inanilmaz bir yanilgi bulunuyordu. Karl Marks
731 Kapital III
Biz, daha onceki incelememizde, biitiin sermayeyi iki biiyiik sini-fa ayirmi§tik: Sinif I, iiretim araclan iireten ve Sinif II, bireysel tuketim mallan iireten. Bazi iiriinlerin, hem ki§isel tuketim ve hem de iiretim araclan olarak (at, tahil, vb.) pekala hizmet edebilecegi olgusu, bu bolii-miin mutlak dogrulugunu hi? bir §ekilde gecersiz kilmaz. Zaten bu, as-hnda bir varsayim degil, yalnizca bir olgunun ifadesidir. Bir ulkenin yilhk uruniinii alahm. Uriiniin bir kismi, iiretim araci olarak i§ gorme olanagi ne olursa olsun, bireysel tiiketime gecer. Bu, kar§ihginda, iicretlerin, karin ve rantin harcandigi iiriindiir. Bu iiriin, toplumsal sermayenin belli bir kisminin uriiniidiir. Bu ayni sermayenin, Sinif I’e giren uriinleri de iiretmesi pekala olasidir. Boyle oldugu siirece o, Sinif H'nin uriinlerinde, fiilen bireysel tiiketime giren iiriinlerde tiiketilen ve Sinif I’e ait iiretken bicimde tiiketilen iiriinleri saglayan bu sermayenin bir kismi degildir. Bireysel tiiketime gecen, dolayisiyla, kar§ihginda gelirin harcandigi biitiin bu iiriin II, kendisinde tiiketilen ve iiretilen fazlahgin toplami olan sermayenin varoldugu bicimdir. O, boylece, sirf tuketim nesnelerinin iireti-mine yatinlan sermayenin iiruniidiir. Ve ayni §ekilde yeniden-uretim araclan -hammadde ve emek araclan- olarak hizmet eden, Kesim I’e ait yilhk iiriin, tuketim mallan seklinde hizmet etmek iizere naturaliter* sahip bulundugu nitelik ne olursa olsun, gene de sirf iiretim araclannin uretimine yatinlmi§ bulunan sermayenin iiruniidiir. Degismeyen sermayeyi olu§turan iiriinlerin biiyiik bir kismi, ayni zamanda maddi bakimdan, bireysel tiiketime gecmeleri olanaksiz bir bicim icersinde bulunurlar. Bunun olasihgi kar§isinda omegin, bir ciftcinin, tohumluk hububatini yiyebilmesi ya da ceki hayvanlanni kesebilmesi, vb., olasihgi kar§isinda ekonomik bir engel, sanki bunlar tiiketilebilir bicimde bulunan seyler degilmi§ gibi kendisini gosterir. Daha once de i§aret edildigi gibi, her iki sinifta da, degismeyen sermayenin, degerini ilgilendirdigi kadanyla, her iki simfin yilhk uruniin-den bagimsiz olarak aynen varhgini siirdiiren sabit kismini dikkate al-miyoruz. Ucretlerin, kar ve rantin harcandigi, kisacasi gelirlerin tiiketildigi Sinif H'deki iiriinler,
degerlerini ilgilendirmesi bakimindan iic ogeden olu§urlar. Bu ogelerden bir tanesi, iiretimde tiiketilen sermayenin degi§-meyen kisminin degerine, digeri, iicretlere yatinlan degi§en sermayenin degerine, en sonu iiciinciisu, iiretilen arti-degere e§ittir, yani = kar + rant. Sinif H'deki iiriiniin birinci ogesi, sermayenin degi§meyen kisminin degeri, ne Sinif H'deki kapitalistler, ne bu simfin emekcileri ve ne de top-rak sahiplerince tiiketilebilir. Bu, onlann gelirlerinin bir kismini olu§turmaz, ancak, ayni olarak yerine konulmasi ve bunun icin de satilmasi gerekir. Buna kar§ihk, bu iiriiniin oteki iki ogesi, bu sinifta yaratilan gelirlerin degerine, iicretler + kar + ranta e§ittir. * Dogal olarak. -5.
32
Karl Marks Kapital III
Simf I’de iiriin, bicim bakimindan ayni ogelerden olu§ur. Ama ge-liri, iicreUer + kar + ranti, kisacasi, sermayenin degisen kismi + arti-de-geri olu§turan kisim, burada, bu simfin iiriinlerinin dogal biciminde degil, Simf H'nin iiriinleri biciminde tuketilir. Bu nedenle, Simf Fin gelirlerinin degerinin, Simf Il'nin yerine konulacak degismeyen sermayesini olu§turan uriinlerin o kismi biciminde tiiketilmesi gerekir. Simf Il'nin iiriinlerinin kendi degismeyen sermayesini yerine koymasi gerekli kismi, Simf Fin emekcileri, kapitalisUeri ve toprak sahipleri tarafindan kendi dogal bigi-minde tuketilir. Bunlar gelirlerini, Il'nin bu iiriinleri icin harcarlar. Ote yandan, Fin iiriinii, Simf Fin gelirini temsil ettigi olciide, degismeyen sermayesini ayni olarak yerine koydugu Simf II tarafindan, kendi dogal bicimi icersinde iiretken olarak tuketilir. En sonu, Simf Fin sermayesinin tiiketilen degismeyen kismi, bu simfin tarn da emek araclanm, ham ve yardimci maddeleri, vb., iceren, kendi iiriinlerinden, kismen I’deki kapi-talistlerin kendi aralannda yaptiklan degi§im, kismen de boylece bu kapitalistlerin bazilanmn, kendi iiriinlerini dogrudan dogruya iiretim ara-ci olarak bir kez daha kullanabilmeleri ile yerine konulur. Basit yeniden-iiretime ait daha onceki §emamizi (Kitap II, Yir-minci Boliim) alahm: I. II.
4 .000s + l.OOOd + 1.000a = 6.000 -. 2.000s + 500d + 500a = 3.000 /= 9'000
Buna gore, Il'nin iireticileri ve toprak sahipleri, 500H + 500 = 1.000’i gelir olarak tiiketmekte, geriye yerine konulacak 2.000. kalmakta Bunu, emekciler, kapitalistler, I’den rant alanlar, gelirleri = 1.000d + 1.000a = 2.000 olanlar tiiketmi§tir. Il'nin tiiketilen urununii, I gelir olarak tuketmistir ve Fin gelirinin tiiketilemez iiriinii temsil eden kismi, degi§-meyen sermaye olarak II tarafindan tuketilmistir. Bu durumda, geriye, 4.000 ’nin ne oldugu kahyor. Bu, Fin kendisinin = 6.000, daha dogrusu = 6.000 - 2.000 olan iiriiniinden yerine konuluyor; ciinkii bu 2.000, zaten II icin degismeyen sermayeye cevrilmi§ bulunuyor. §urasim da unut-mamak gerekir
ki, bu sayilar geli§igiizel secilmi§lerdir ve bu yiizden de, Fin gelirlerinin degeri ile Il'nin degi§meyen sermayesinin degeri arasin-daki baginti ku§kusuz geli§igiizel goriiniir. Bununla birlikte, §urasi da aciktir ki, iiretim siireci normal ve diger bakimlardan e§it kosullar altin-da yeraldigi siirece, yani birikim bir yana birakildiginda, Sinif I’deki iicret-lerin, kar ve rantin degerlerinin toplaminin Simf Il'nin sermayesinin degi§-meyen kisminin degerine e§it olmasi gerekir. Boyle olmadigi takdirde, ya Simf II, degismeyen sermayesini yerine koyamayacak, ya da Simf I, gelirini, tiiketilemez bicimden tiiketilebilir bicime ceviremeyecektir. Demek oluyor ki, yilhk meta-iiriiniin degeri, tipki, belli bir sermaye yatinmi tarafindan iiretilen meta-iiriiniin degeri gibi ve herhangi bir bireysel metain degeri gibi, kendisini iki kisma ayri§tinr: A, yatinlan Karl Marks
733 Kapital III
degismeyen sermayenin degerini yerine koyan kisim; B, gelir -iicreUer, kar ve rant- biciminde temsil edilen kisim. Degerin ikinci ogesi B, birinci ogesi A’dan, ancak, A, diger bakimlardan e§it ko§ullar altinda, 1) asla [sayfa 736] gelir bicimini almadigi, ve 2) daima sermaye biciminde, ve ashn-da degismeyen sermaye biciminde geriye aktigi olciide farkli olur. Ne var ki, diger oge, B de kendi icersinde bir ic geli§ki ta§ir. Kar ve rantin, iicreUerle ortak yam, her iiciiniin de, gelirin bicimleri olmasidir. Gene de bunlar, §u bakimdan esash bir aynhk gosterirler: kar ile rant, arti-de-geri, yani 6denmemi§ emegi temsil ettikleri halde, ucretler, 6denmi§ emegi temsil ederler. Uriiniin degerinin harcanan iicretleri temsil eden kismi boylece ucretlerini yerine koymu§ olur, ve, varsaydigimiz ko§ullar altinda, yeniden-iiretimin ayni olcekte ve ayni ko§ullar altinda yer almasi halinde, tekrar iicretlere cevrilir, once degisen sermaye olarak, sermayenin, yeniden-uretim siireci icin yeni ba§tan yatinlmasi gerekli ogesi olarak geriye akar. Bu kismin iki yanh i§levi vardir. Once, sermaye biciminde vardir ve sermaye olarak emek-giicii kar§ihginda degi§ilir. Emekci-nin elinde, emek-giiciiniin sati§i ile sagladigi gelire d6nii§iir ve gelir olarak da gecim araclanna cevrilir ve tiiketilir. Bu cifte siirec, para dola§i-minin aracihgi ile goriiliir hale gelir. Degisen sermaye, para olarak yaUnl-mi§, iicreUer §eklinde 6denmi§tir. Bu, onun, sermaye olarak birinci i§le-vidir. Emek-giicii kar§ihginda degi§ilmi§ ve bu emek-giiciiniin somut belirtisine, emege d6nusmu§tiir. I§te bu, kapitalist acisindan olan sii-rectir. Ikincisi de: bu para ile, emekciler, kendi iirettikleri metalann, bu para ile olciilen ve gelir olarak tiiketilen kismini saUn ahrlar. Para dola§iminin bulunmadigini dii§iinursek, emekcinin iiriiniinun bir kismi kapitalistin elinde mevcut sermaye seklindedir. Bu kismi o, sermaye olarak yatmr, yeni emek-giicii kar§ihginda emekciye verir, ve emekci de, bunu, dogrudan ya da dolayh olarak baska metalarla degi§erek gelir olarak tiiketir. Demek ki, iiriiniin degerinin, yeniden-uretim siireci sira-sinda iicretlere, emekcilerin gelirlerine cevrilecek kismi, once sermaye biciminde, daha dogrusu degisen sermaye biciminde kapitalistin eline gerisin geriye akmaktadir. Emegin iicretliemek, uretim araclannin sermaye ve uretim siirecinin kendisinin kapitalist siirec olarak siirekli yeni-
den-iiretilmesi icin bu kisminin bu bicim icersinde geriye akmasi temel bir ko§uldur. Gereksiz giicliiklerden kacinmak icin, briit verim ve net verimi, briit gelir ve net gelirden ayirdetmek gerekir. Briit verim ya da briit iiriin, toplam yeniden-iiretilen iiriindiir. Sabit sermayenin kullanilan ama tiiketilmeyen kismi dismda, briit veri-min, ya da briit iiriiniin degeri, iiretime yatinlan ve tiiketilen sermayenin degerine, yani degismeyen ve degi§en sermaye ile, kendisini kar ve ran-ta aynstiran, arti-degerin toplamina e§ittir. Yok eger biz, bireysel sermaye yerine, toplam toplumsal sermayenin urununii dikkate ahrsak, briit verim, degismeyen ve degisen sermayeyi olu§turan maddi ogeler ile,
34
Karl Marks Kapital III
icersinde, kar ile rantin da temsil olundugu arti-iiriinun maddi ogeleri-nin toplamina e§ittir. Briit gelir, degerin o kismi ile briit uriinun, bu kisim diisuldiikten sonra geriye kalan degerle olciilen kismina ve toplam uretimin [sayfa 737] iiriiniinun iiretime yatinlan ve iiretimde tiiketilen degismeyen sermay-eyi yerine koyan kisimla olciilen parcasina e§ittir. Briit gelir, demek ki, iicreUer (ya da uriinun, tekrar i§cinin geliri haline gelecek kismi) + kar + ranta esktir. Buna kar§ihk net gelir, iicretler diisuldiikten sonra geriye kalan arti-deger ve dolayisiyla arti-iiriindiir, ve gercekte, bu nedenle de, sermayenin gerceklestirdigi ve toprak sahibi ile boliisulecek artidegeri ve onunla olciilen arti-uriinii temsil eder. Boylece, goriiyoruz ki, her bireysel metain degeri ve her bireysel sermayenin toplam metauriiniinun degeri, iki kisma aynlmaktadir: bir tanesi yalniz degismeyen sermayeyi yerine koymaktadir ve digeri bir kismi degisen sermaye olarak geriye akmakla -ve dolayisiyla sermayenin biqiminde geriye akmakla- birlikte, gene de biitiiniiyle briit gelire doniismeye aynlmisUr; toplami briit geliri olu§turacak olan, iicreUer, kar ve rant bicimine girecektir. Aynca, aym seyin, bir toplumun yilhk toplam iiriiniinun degeri icin de dogru oldugunu gormiisWk. Bireysel kapitalistin uriinii ile toplumun iiriinii arasinda ancak §u bakimlardan bir fark vardir: bireysel kapitalist acisindan, net gelir briit gelirden aynhr, ciinkii briit gelir ucretleri icerdigi halde net gelir ucretleri di§arda birakir. Turn toplumun geliri acisindan ulusal gelir, iicretler arti kar arti ranttan, su halde briit gelirden ibarettir. Ne var ki, bu da, turn toplumun, kapitalist uretim temeli iizerinde, kapitalist goriis. acisindan dayandigi, ve dolayisiyla da yalniz kar ve ranta aynsan geliri, net gelir olarak kabul ettigi 61-cude bir soyutlamadir. Buna kar§ihk Mosyo Say gibi kimselerin, turn uriinun, turn briit verimin, kendisini, ulusun net gelirine ayn§Urdigi ya da ondan ayirdedil-mesinin olanaksiz oldugu, dolayisiyla bu aynmin ulusal goriis. acisindan yokoldugu hayali, Adam Smith’ten beri ekonomi politige yayilan sacma dogmasimn, yani, son tahlilde, metalann degerinin kendisini tamamen gelire, iicreUere, kara ve
ranta ayn§Urdigi dogmasimn kacinilmaz ve en son ifadesinden baska bir §eydegildir.51 51
Ricardo, Say’in du§iincesizce sozleri iizerine §u 50k yerinde yorumda bulunuyor: “Net uriin ve briit iiriin konusunda M. Say §6yle soyliiyor: ‘Turn iiretilen deger briit iiriindiir; bu de-ger, iiretim giderlerinden dii§iildiikten sonra, net iiriindiir.’ (Vol. II, s. 491.) Bu durumda, ortada net iiriin diye bir sey olamaz, giinkii, M. Say’e gore, uretim gideri, rant, iicretler ve karlardan olusur. Sayfa 508’de soyle diyor: ‘Uriiniin degeri, iiretken hizmetlerin degeri, uretim giderinin degeri, i§ler kendi dogal gidi§lerine birakildiginda demek ki hepsi de benzer degerlerdir’. Bir biitiinden bir biitiine aliniz, geriye hig bir §ey kalmaz.” (Ricardo, Principles, Chapter XXII, s. 512, Note.) - §u da var ki, Ricardo’nun hig bir yerde, Smith’in, meta-fiyatlan iizerine yanh§ tahlilini, bunun, gelirlerin degerlerinin toplamina indirgenmesini giiriitmedigini daha sonra gorecegiz. Bununla kendisini yormamakta ve onun dogrulugunu, tahlillerinde, metalann degerlerinin de-gismeyen kismindan “soyutlamasi" bakimindan kabul etmektedir. Zaman zaman olaylara ayni agidan bakma yanilgisina dii§tiigii de goriilmektedir. Karl Marks
735 Kapital III
Her bireysel kapitalist icin, iiruniin bir kisminin (yeniden-iiretimin ya da birikimin di§inda bile) tekrar sermayeye d6nii§mesi gerektigi ve gercekte bu doniismenin, yalniz, yeniden emekcilere ait gelir halini ala-cak olan ve dolayisiyla gelir bicimine giren degisen sermaye §eklinde ol-mayip, hi? bir zaman gelir halini alamayacak degismeyen sermaye sek-linde [sayfa 738] de olacagi, dogalhkla cok kolay anla§ilabilecek bir §eydir. Uretim siirecine §6yle bir gozatmak bile bunu acikca gosterir. Giicliik, once, uretim siirecine biitiiniiyle bakihrsa ba§lar. Uriiniin, iicretier, kar ve rant biciminde gelir olarak tiiketilen (tiiketimin bireysel ya da iiret-ken olmasinin hie bir onemi yoktur) tiim kisminin degeri, gercekte ken-disini, tahlil sirasinda, biitiiniiyle, iicretier arti kar arti ranttan olusan de-gerler toplamina, yani bu iic gelirin toplam degerine ayn§tinr; oysa uriiniin bu kisminin degeri, tipki gelire girmeyen kisim gibi, bu kisimlann icerdigi degismeyen sermayenin degerine e§it bir deger parcasi = S’yi icerir, ve dolayisiyla da gelirin degeriyle prima facie simrlandirila-maz. Bu durum, bir yandan, curiitulmesi olanaksiz bir olgu, ote yandan da aym derecede yadsinamaz teorik bir celi§kiyi ortaya koydugu halde, bu giicliik, meta-degerin, bireysel kapitalist acisindan, gelir biciminde bulu-nan kisimdan yalnizca goriiniiste farkh bir baska deger kismini da icerdigi one suriilerek a§ilmak istenir. Birisi icin gelir olarak goriinen §eyin, bir ba§kasi icin sermaye oldugu sozii, insam artik daha fazla kafa yorma zahmetinden kurtanr. Peki ama, tiim uriiniin degeri, gelir bicimindeki tiiketilebilir olduguna gore, eski sermaye nasil yerine konulabilecek? Ve, butun bireysel sermayelerin uriinlerinin degerlerinin iic gelir arti sifinn deger toplamina e§it olduguna gore, her bireysel sermayenin iiruniiniin degeri, nasil olup da, iic gelir arti S, degismeyen sermayenin deger toplamina e§it olabilir? Bu sorular, kuskusuz coziimlenemez bilmeceler gibi goriiniir ve ancak, giri§ilen tahlilin, fiyatin en yahn ogelerinin gizemlerini aydinlatmaya giiciiniin yetmedigini, bir kisir dongiiniin cevresinde do-lanarak, aldatici ad infinitum* bir gelismeyle yetinmek gerektigini soyleyerek i§in icinden cikilacaktir. Boylece, degismeyen sermaye olarak goriinen kisim, iicretiere, kara ve ranta, ayn§abilir ama, icersinde iicret-lerin, kar ve rantin goriindugu meta-degerlerin kendileri de
gene, iicret52
“Her toplumda, her metain fiyati en sonunda kendisini §u iig kismin [yani, iicretier, kar-lar, rant) birisine ya da digerine veya her iigiine ayn§tinr. ... giftginin sermayesini yerine koymak ya da, onun i§ hayvanlannin ve oteki tanmsal araglannin, yipranmasini ve eskimesini kar§ilamak igin, bir dorduncij kismin gerekli oldugu belki de du§unulebilir. Ama §unu da du§unmek gerekir ki, diyelim i§te kullanilan at gibi her tanm aracinin fiyati da gene ayni iig kisimdan olusur: iize-rinde yeti§tigi topragin ranti, bakim ve yeti§tirme gideri, ve bu topragin ranti ile onun emeginin iicretlerini odeyen giftginin karlan. Bu nedenle, hububatin fiyati, atin fiyatini da, bakim giderini de odeyebilirse de, fiyatin tamami, gene de kendisini, ya hemen ya da en sonunda ayni iig kis-ma, ranta, emege [iicretier demektir] ve kara ayristar.” (Adam Smith.) - Adam Smith’in kendisi-nin de, bu kagamagin tutarsizhgini ve yetersizligini nasil hissettigini daha sonra gosterecegiz; giinkii o, iiriiniin fiyatinin en sonunda kendisini, daha fazla geli^meksizin iig kisma ayn§tirdigi, gergek bir sermaye yatmmini hig bir yerde gostermedigi halde, bizi, Pontius’dan Pitate’ye havale etmesi, onun hesabina bir kagamaktan ba§ka bir §ey degildir. * Sonsuza dek. -f.
36
Karl Marks Kapital III
ler, kar ve rant ile belirlenir ve bu ad infinitum surer gider.52 Metalann degerinin, son tahlilde, iicretler + kar + ranta ayn§ti-nlabilecegi konusundaki temelden yanh§ dogma, kendisini, tiiketicinin, toplam uriinun toplam degerini en sonunda odeme zorunda oldugu onermesinde de gosterdigi gibi, bir de, iireticiler ile tuketiciler arasinda-ki para dola§imimn, eninde sonunda, iireticilerin kendi aralanndaki para [sayfa 739] dola§imina da esjt olmasi gerektigi onermesinde (Tooke) de or-taya koyar; biitiin bu onermeler tipki dayandiklan aksiyomlar gibi yan-h§tirlar. Bu tamamen yanh§ ve ptima facie sagna tahlillere yolagan gugliik-ler kisaca§unlardir: 1) Degismeyen ve degisen sermaye arasindaki temel bagmti, do-layisiyla da, arti-degerin niteligi, ve boylece, kapitalist uretim tarzimn biitiin temeli anla§ilmami§tir. Sermayenin her kismi uriiniinun degeri, her bireysel meta, degerin bir kismim = degismeyen sermaye, degerin bir kismim = degisen sermaye (emekgiler iSin iicreUere d6nii§mu§), ve degerin bir kismim = artideger (sonradan, kar ve ranta boliiniir) iSerir. §u halde, emekginin iicreti ile, kapitalistin kan ile, toprak sahibinin ranti ile, herbiri bu ogelerin yalniz bir tanesini degil, ugiinu de igeren metalan satin alabilmeleri nasil miimkiin olacaktir? Ucretlerin, kar ve rantin deg-erlerinin toplamimn, gelirin uc kaynagimn, birarada, bu gelirlerin sahipler-inin toplam tuketimlerini olu§turan metalan -degeri olu§turan bu UQ oge di§inda, ek bir deger ogesini, yani degismeyen sermayeyi igeren metalan- satin alabilmeleri nasil miimkiin olacaktir? USlii bir degerle bun53
Proudhon bunu kavramak yetisinden yoksunlugunu §u cahilce formiilde ortaya koymaktadir: Vouvrier ne peut pas racheter son propre produit (emekgi kendi urununii gerisin geriye satin alamaz), giinkii uriin, prix-de-revient’e (maliyet-fiyati) artmi§ oldugu faizi iger-mektedir.* Ama, M. Eugene Forcade, ona, daha dogru ogrenmeyi nasil ogretmektedir? Proudhon’un itirazi, eger dogru olsaydi, yalniz sermayenin karlanni yoketmekle kalmaz, sanayiin kar olanaklanni da ortadan
kaldirmi§ olurdu. Eger emekgi, kar§ihginda yalniz 80 aldigi her nes-ne igin 100 odemek durumunda olsa, iicretleri, ancak, iiriine koymu§ oldugu degeri geri satin alabilse, emekginin hig birseyi geri satin alamayacagi, iicretlerinin hig bir §eyin kar§ihgini odeye-meyecegi soylenebilir. Gergekten de, maliyet-fiyatinda daima emekginin iicretlerinden daha fazla bir sey, sati§ fiyatinda daima girisjm karlanndan daha fazla bir sey, ornegin, gogu kez di§ iilkelere odenen hammaddelerin fiyati bulunur. ... Proudhon, ulusal sermayedeki siirekli buyii-meyi unutuyor; bu buyiimenin, ister giri§imde ister elzanaatinda olsun biitiin emekgileri ilgilendirdigini unutmu§ bulunuyor.” (Revue des deux Mondes, 1848, Tome 24, s. 998.) Burada, burjuva dii§iincesizliginin, ona en yarayan bilgiglik bigimindeki iyimserligi ile kar§i kar§iyayiz. M. Furcade, once, emekginin iirettiginden daha yiiksek bir deger eline gegmedigi takdirde ya-§ayamayacagina inaniyor, oysa tarn tersine, eger o, iirettigi degerin hepsini gergekten alacak olsa, kapitalist uretim tarzinin kendisi varolamaz. Sonra, Proudhon’un ancak dar bir goriis. agi-sindan ifade ettigi giigliigii, dogru bir §ekilde genelle§tiriyor. Metalann fiyati, yalniz ucretlerin iizerinde bir fazlahgi degil, ayni zamanda kar iizerinden de bir fazlahgi, yani degerin degi§meyen kismim da igeriyor. Proudhon’un mantigina gore, kapitalistin de, kendi kan ile metalan geri satin ahnmasi gerekirdi. Ve, Forcade, bu bilmeceyi nasil goziiyor? §u anlamsiz sozlerle: sermayenin biiyiimesi. Dolayisiyla, sermayenin siirekli biiyiimesinin, diger §eyler yaninda, 100’liik bir sermayenin, 10.000’lik bir sermaye sozkonusu oldugunda gereksiz hale gelmesi bakimindan, ekonomi politikgiler igin olanaksiz bulunan metafiyatlannin tahlili ile de ortaya kondugu kabul edilmektedir. Topragin iiriiniinun nasil olup da topraktan gok karbon igerdigi sorulan bir kimyaci
Karl Marks
737 Kapital III
lar, dortlii bir degeri nasil satin alabileceklerdir?53 Biz kendi tahlilimizi Ikinci Kitabin Uciincii Kisminda yapmi§ bulunuyoniz. [sayfa 740] 2)Emegin, yeni bir deger ekleyerek eski degeri, bu degeri yeni-den uretmeksizin, yeni bir bicimde korumasi yontemi kavranmamistir. 3)Yeniden-iiretim siirecinin modelinin, bireysel sermaye acisin-dan degil, daha cok, toplam sermaye acisindan nasil goriindiigu anla-§ilmamistir; icersinde iicretler ile arti-degerin, kisacasi, yil boyunca yeni eklenen tiim emek tarafindan uretilen biitiin degerin gerceklestigi iirii-niin, nasil olup da, degerinin degismeyen kismini yerine koydugu ve ay-ni zamanda da, sirf gelirlerle sinirh degere kendisini aynstirdigi anla§il-mami§tir; aynca, yeni eklenen emegin toplam miktan, yalniz iicretler ile arti-degerde gerceklestirilir, ve her iki degerin toplaminda biitiiniiyle temsil edildigi halde, nasil olup da, iiretimde tiiketilen degismeyen ser-mayenin madde ve deger olarak yeni sermaye tarafindan yerine kona-bilecegi de anla§ilmamistir. I§te asil giicliik burada, her ikisinin de maddi niteligi ve deger bagintilan bakimindan, yeniden-iiretim tahlilinde ve cesffli ogeleri arasindaki ili§kide yatmaktadir. 4)Bu giicliiklere, arti-degerin ce§itli ogeleri, kar§ihkli bagimsiz gelirler biciminde goriiniir goriinmez daha da biiyuyen bir baska giicliik daha eklenir. Bu giicliik, gelir ile sermayenin, birbiriyle degisen ve yer degi§tiren belirli tanimlanndan ileri gelir, ve boylece bunlar, bireysel ka-pitalistler acisindan yapilan yalnizca nispi belirlemeler gibi goriinurler, ve toplam iiretim siireci biitiiniiyle ele ahndiginda ortadan kalkacaklarmi§ gibi gelir. Omegin, degi§meyen sermayeyi iireten Simf I’deki emekciler ile kapitalistlerin geliri, tiiketim nesneleri iireten simf H'deki kapitalistle-rin degismeyen sermayesini deger ve madde olarak yerine koyar. Bu nedenle, insan, birisi icin gelir olan seyin bir baskasi icin sermaye ol-dugunu, ve dolayisiyla da bu tanimlann, metalann deger ogelerinin ger-cek nitelikleriyle bir ili§kisi bulunmadigim tekrar
ortaya koyarak bu ikilem-den belki de siynlabilir. Aynca, en sonunda, gelir harcamasimn maddi ogelerini olu§turacak olan metalar, yani tiiketim nesneleri, yil boyunca ce§itli a§amalardan gecerler, sozgelimi, yun ipligi, yunlii kuma§ gibi. Bir asamada bunlar, degi§meyen sermayenin, bir kismini olu§tururlar, bir ba§kasinda, bireysel olarak tiiketilirler, ve dolayisiyla, tiimiiyle gelire gecerler. Bu nedenle, degismeyen sermayenin, toplam siirecte ortadan yokolan, metadegerin goriinusteki bir ogesi oldugu, Adam Smith ile bu soruyu, bu, tanmsal iiretimdeki surekli arti§tan ileri gelir, diye yanitlasa bu sozlere ne buyrulur? Burjuva diinyasinda, mumkun olan diinyalar igersinde en iyisini bulma konusundaki iyi niyetli istek, kaba ekonomi politikte yerini, gergek a§ki ile bilimsel ara§tirma egilimi gereksinmesine birakmi§ oluyor. * Qu’est-ce qu la propriete? ou rescherches sur le principle du droit et du gouvemement, Paris, 1841, pp. 201-2. Bu yapit, Proudhon’un, “miilkiyet hirsizhktir” sonucuna vardigi iinlii kitabidir. Proudhon’u burada ele§tiren Eugene Forcade (1820-69) siradan viilger bir iktisatgi olup Proudhon’un goriisterine kar§i gikmasi gikarlann ifadesinden baska bir sey degildir. -Ed.
38
Karl Marks Kapital III
birlikte pekala diisuniilebilir. Boylece, degisen sermayenin gelir kar-§ihgmda bir degi§imi daha yer almi§ olur. Emekci, iicreUeri ile, metalarin gelirini olu§turan kismini satin ahr. Bu §ekilde, ayni anda, degisen sermayenin para bicimini kapitalist icin yerine koymu§ olur. En sonu, degi§meyen sermayeyi olu§turan iiriinlerin bir kismi ayni olarak ya da degi§-meyen sermayenin iireticilerinin kendi aralanndaki degi§imi ile yerine konmu§tur; bu, tiiketiciler ile hi? bir ili§kisi bulunmayan bir siirectir. Bu, gormezlikten gelinirse, tiiketicilerin gelirinin, turn uriinii, yani degerin degismeyen kismini da yerine koydugu izlenimi yaratilmi§ olur. 5) Degerlerin, iiretim-fiyatlanna doniismesinin yarattigi kan§iklik [sayfa 74i] di§inda bir de arti-degerin, gelirin, iiretimin ce§itli ogelerine ait farkli, ozel, kar§ihkli bagimsiz bicimlere, yani kar ve ranta cevrilmesin-den ileri gelen bir kan§iklik daha ortaya cikar. Ama §urasi unutulmaktadir ki: metalarin degeri asil temeldir; bu meta-degerlerin, birbirinden farkli ogelere aynlmalan ve bu deger ogelerinin, gelir bicimleri halini al-malan, bunlann, farkli uretim etmenlerinin ge§itli sahipleri ile, bu birey-sel deger ogeleri arasindaki bagintiya donii§mesi, ve en sonu bunlann, belirli kategoriler ve nitelikler geregince bu sahipler arasinda dagihmi, biitiin bunlar, deger belirlenmesinde ve deger yasasinda hi? bir §eyi de-gi§tirmezler. Kann e§iUenmesi, yani toplam arti-degerin gesMi sermaye-ler arasinda dagihminin ve, biiyuk toprak sahiplerinin kismen (mutlak rantta) bu e§iUenmenin yoluna koydugu engellerin, diizenleyici ortala-ma fiyatlar ile metalarin bireysel degerleri arasinda yarattigi sapmalar da gene ayni sekilde deger yasasini degistirmezler. Bu, gene sirf, arU-dege-rin ge§iUi meta-fiyatlanna eklenmesini etkiler; ama arUdegerin kendisi-ni ortadan kaldirmadigi gibi, fiyatin bu ge§itli ogelerinin kaynagi olarak metalann toplam degerini de ortadan kaldirmaz. Bu, gelecek boliimde inceleyecegimiz bir quid pro quo’dux* ve kaginilmaz olarak, degerin, kendisini olu§turan kisimlardan dogdugu yamlsamasi ile ili§kilidir. Herseyden once, metain ce§itli deger ogeleri, gelirler icersinde bagimsiz bicimler kazamrlar ve, kaynaklan olarak, metain
degeri yerine, ciki§ kaynaklan olarak, iiretimin belli maddi ogeleri ile baginti halindedirler. Bunlar gercekten de bu kaynaklarla baginU halin-dedirler, ama degerin ogeleri olarak degil, daha fazla gelirler olarak, uretime katilan bu belirli kategorilerin -emekci, kapitalist ve biiyiik toprak sahibi- payina dii§en deger ogeleri olarak bu kaynaklarla bagintihdir-lar. Ama §imdi de, bu deger ogelerinin, meta-degerin boliinmesinden degil de, ancak bunlann biraraya gelmesinden dogdugu sanilabilir ki, bu da su kisir dongiiye yolacar: metalarin degeri, iicretler ile kar ve rantin degerlerinin toplamindan dogar ve iicretler ile kar ve rantin degeri ise, * Yanh§ anlama. -f. 54 “Malzemeye, hammaddelere ve son seklini almis. mallara yatinlmi§ bulunan doner sermayenin kendisi, zorunlu fiyat ayni ogelerden ibaret olan mallardan olu§ur; boylece, bir iilkedeki toplam mallari gozoniinde bulundurmak, bu, zorunlu fiyatin ogeleri arasinda doner
Karl Marks
739 Kapital III
metalann degeri ile belirlenir, vb,.54 [sayfa 742] Yeniden-iiretimi normal durumunda diisuniirsek, uretim icin, do-layisiyla degismeyen sermayenin yerine konulmasi icin, yeni eklenen emegin ancak bir kismi kullanilmi§tir; yalnizca, tuketim nesnelerinin, gelirin maddi ogelerinin iiretiminde tiiketilen degismeyen sermayeyi yerine koyan kisim. Bu durum, Sinif H'ye ait bu degismeyen kismin, ek bir emege mal olmamasi olgusu ile dengelenir. Ama §imdi (toplam yeniden-iiretim siirecine bakildigmda, yani, Sinif I ve H'nin yukarda sozii edilen e§iUenmesini iceren bu siirec dikkate ahndiginda), bu degismeyen sermaye, kendisi olmaksizin bu uriinun yaratilmasi olanaksiz oldugu halde, yeni eklenen emegin uruniinii temsil etmez - bu degismeyen sermaye, yeniden-iiretim siireci sirasinda, maddi acidan dusunuldiigun-de, kendisini azaltabilecek bazi kaza ve tehlikelerle kar§i kar§iyadir. (Ay-nca, deger acisindan da diisuniildugunde, emegin iiretkenligindeki bir degismeyle deger kaybetmesi olanagi da vardir, ama bu yalniz bireysel kapitalist icin sozkonusudur.) Dolayisiyla, icersinde deger acisindan yalniz yeni eklenen emegin temsil edildigi kann, dolayisiyla arti-degerin ve bu nedenle de arti-uriinun bir kismi, sigorta fonu olarak hizmet eder. Bu sigorta fonunun, sigorta §irketleri tarafindan ayn bir i§ olarak idare edilip edilmemesinin hi? bir onemi yoktur. Bu, gelirin, ne gelir olarak tiiketil-digi, ne de zorunlu olarak birikim fonu §eklinde hizmet ettigi biricik ki-simdir. Bunun gercekten sigorta fonu olarak hizmet etmesi ya da yalnizca yeniden-iiretim sirasindaki bir kaybi kar§ilamasi, raslantiya baghdir. Bu, ayni zamanda, arti-degerin, arti-uriinun ve dolayisiyla, arti-emegin, kapitalist uretim tarzimn ortadan kalkmasindan sonra bile, birikim ve dolayisermayenin bu kismini iki defa saymak demektir.” {Starch, Cours d’economie politique, II, s. 140.) Storch, doner sermayenin bu ogeleri ile degismeyen sermayenin (sabit sermaye, yalnizca, farkli bigimdeki doner sermayedir) degerini kastediyor. “Emekginin iicretlerinin de, girisjm kannin iicretlerden ibaret bulunan -eger, biz bunlari, gegim araglannin bir kismi olarak du-§uniirsek- kismi
gibi, cari fiyatlar iizerinden satin ahnan ve ayni sekilde, iicretleri, sermaye iize-rinden faizi, toprak rantini ve girisjm kanni igeren mallardan o!u§tugu dogrudur Bu gozlem, yalnizca, zorunlu fiyatin, kendi en yakin ogelerine ayn§masinin olanaksizhgini tanitlar.” (Ibid, not.) Storch, Considerations sur la nature du revenu national (Paris 1824) adh yapitinda, Say ile olan tartismasinda, meta-degerin yanh§ tahlilinin -degeri, sirf gelirlere ayn§tirmakla- nasil bir sagmahga yolagtigini, gergekten anlamaktadir. Bu sonuglann budalahgina -bireysel kapitalist agisindan degil, ulus agisindan- dogru olarak parmak basmakta, ama kendi prix necessaire [zorunlu fiyat -f.] tahlilinde (Cours’da) ortaya koydugundan bir adim bile ileri gitmemektedir; yani, bununla, ad injinitum siiriip gitmeye ayrisUrmaksizin, gergek ogelerine ayri§tirmanin olanaksizhgi one siiriilmektedir. “Agiktir Id, yilhk uriinun degeri, kismen sermayelere ve kismen karlara boliinur ve yilhk uriinun degerinin bu kisimlannin herbirisi, diizenli olarak, kendi tuketim fonunu yenilemek igin kendi sermayesini korumaya oldugu kadar, ulusun gereksinme duydugu iiriinlerin satin ahnmasina da gider (s. 134, 135). ... (Kendi gereksinmelerini kar§ilamak iizere gah§an bir koylii ailesi); samanhklari ve ahirlannda oturup, tohumlugu ile hayvan yemlerini yer, is. hayvanlan ile giysilerini saglar ve tanm araglanni elden gikartabilir mi? M. Say’in tezine gore, biitiin bu sorulara olumlu yanitlar vermek gerekiyor (s. 135, 136.) ... Bir ulusun gelirinin, onun brut iiriiniine egit oldugu kabul edilecek olursa, yani ondan hig bir sermaye dii§iilmesi gerekmiyorsa, o ulusun, gelecekteki gelirini en ufak bir tehlikeye atmaksizin, yilhk uriiniiniin turn degerini iiretken olmayacak sekilde harcayabileceginin kabul edilmesi de gerekir (147). Bir ulusun sermayesini olu§turan iiriinler tiiketilemez.” (s. 150.)
40
Karl Marks Kapital III
siyla yeniden-uretim siirecinin geni§lemesi icin hizmet eden kismin di§inda, varhgini surduren biricik kisimdir. Ku§kusuz bu, dogrudan iireti-ciler tarafindan diizenli olarak tuketilen kismin, kendi asgari diizeyi ile sinirh kalmamasini ongoriir. Ya§hhk nedeniyle artik cahsamayan ya da bundan boyle iiretime katilamayacak olanlar icin saglanan arti-emek di§inda, cahsmayanlan desteklemek icin herhangi bir emek mevcut ol-mayacaktir; Toplumun ba§langicina geriye dogru bakacak olursak, deg-eri iiriine gecebilecek ve ayni olcekteki yeniden-iiretimde, iiriinden ayni olarak ve degeri ile olciilen derecede yerine konmasi gerekecek, iiretilmis. uretim araci ve dolayisiyla degismeyen sermaye bulunmadi-gini goriiriiz. Ama doga, orada, onceden iiretilmesi gerekmeyen gecim araclanm dogrudan dogruya saglamaktadir. Doga, boylece, kar§ilanacak gereksinmeleri pek az olan vah§ilere, yeni bir uretim icin heniiz mevcut bulunmayan [sayfa 743] uretim araclanm kullanmamak iizere zaman ver-mekle kalmiyor, dogada mevcut uretim araclanmn elde edilmesi icin gerekli-emegin yarn sira, dogadaki oteki iiriinlerin uretim araclanna, yayla-ra, ta§tan bicaklara, kayiklara, vb. cevrilmesi icin gerekli zamani da veri-yor. Vah§iler arasindaki bu siirec, sirf maddi acidan du§unuldugunde, arti-emegin yeni sermayeye tekrar cevrilmesine tekabiil ediyor. Birikim siirecinde, bu gibi arti-emek uriinlerinin sermayeye cevrilmesi, devamh i§liyor; ve §u da var ki, biitiin yeni sermayenin, kardan, ranttan ya da oteki gelir bicimlerinden, yani arti-emekten dogmasi, metalann biitiin degerlerinin, bir gelirden dogmasi gibi yanh§ bir diisunceye yolacar. Bu, kann tekrar sermayeye cevrilmesi, daha yakin bir tahlilde, tersine, daha fazla, ek emegin -daima gelir biciminde temsil edilen ek emegin- eski sermaye-degerin sirasiyla devamina ya da yeniden uretimine hizmet et-meyip, gelir seklinde tiiketilmedigi olciide yeni sermaye fazlahginin ya-ratilmasina hizmet ettigini gosterir. Biitiin giicliik §u olgudan ileri gelir ki, biitiin yeni eklenen emek, yarattigi deger, iicretlere aynsmadigi olciide, kar olarak -burada, genel-likle arti-degerin bir bicimi olarak yorumlanmistirgoriiniir; yani kapitali-ste hie bir seye malolmayan ve bu nedenle de kuskusuz, kapitalist icin,
yatinlmis. herhangi bir seyi, herhangi bir sermayeyi yerine koymak zorun-da bulunmayan bir deger olarak goriiniir. Dolayisiyla bu deger, mevcut ek servet biciminde, kisacasi, bireysel kapitalist acisindan, kendi geliri biciminde vardir. Ne var ki, bu yeni yaratilan deger, bireysel oldugu ka-dar iiretken bicimde de tiiketilecegi gibi, sermaye ya da gelir olarak da pekala tiiketilebilir. Bunun bir kisminin, dogal bicimi geregi, iiretken §e-kilde tiiketilmesi zorunludur. Bu nedenle, yilhk eklenen emek, sermaye yarattigi gibi gelir de yaratir,ve bu, birikim siirecinde kendisini belli eder. Bununla birlikte, emek-gucumin; yeni sermayenin yaratilmasinda kullamlan kismi (dolayisiyla, i§giinunun, vah§i tarafindan, gecim araclanm saglamak icin degil, bunlan elde edecegi aletleri yapmak icin kullamlan kismina benzeyen kisim), arti-emegin biitiin iiriinii once kar biKarl Marks
741 Kapital III
ciminde goriindugu icin goze goriinmez hale gelir; oysa bu tanimin, ger-cekte, bu arti-degerin kendisiyle hi? bir ili§kisi olmayip yalnizca, kapita-listin, cebe indirdigi arti-degerle bireysel ili§kisini ifade eder. Gercekte, emekcinin yarattigi arti-deger, gelir ile sermayeye, yani tiiketim nesnele-ri ile, ek iiretim araclanna ayrihr. Ama bir onceki yildan devrolunan eski degismeyen sermaye (hasara ugrayan ve boylece pro tanto yokolan ve dolayisiyla da yeniden iiretilmesi zorunlulugu bulunmayan kismi di§inda -ve yeniden-iiretim siirecindeki diizensizlikler sigortaya dahil olur), de-ger bakimindan, yeni eklenen emek tarafindan yeniden iiretilmez. Aynca, goriiyoruz ki, yeni eklenen emegin bir kismi, bu yeni eklenen emek, kendisini, yalnizca gelire, ucretlere, kar ve ranta aynstirdigi halde, tiiketilen degismeyen sermayenin yeniden-uretiminde ve yerine konmasinda siirekli olarak emilmektedir. Ama iki §ey ihmal edilmekte-dir: [sayfa 744] 1) bu emegin uriiniiniin degerinin bir kismi, bu yeni ek emegin iirunii olmayip, onceden varolan ve tiiketilen degismeyen sermayedir; iiriiniin, degerin bir kismimn ortaya ciktigi kisim, boylece ayni zamanda, gelire doniismemistir, ama bu degi§meyen sermayenin iiretim aracla-nni ayni olarak, yerine koyar; 2) degerin, bu yeni eklenen emegin ger-cekten ortaya ciktigi kisim, gelir olarak ayni olarak tuketilmemistir, ama bir baska alanda degi§meyen sermayeyi yerine koymaktadir; o, burada gelir olarak tiiketilebilecegi dogal bicime donii§mektedir, ama gene de biitiiniiyle yeni eklenen emegin iiriinii degildir. Yeniden-iiretim ayni olcekte devam ettigi siirece, degi§meyen sermayenin her tiiketilen ogesinin, nicelik ve bicim olarak degilse bile, en azindan etkinlik bakimindan, ayni nitelikte yeni bir tiir ile ayni olarak yerine konulmasi gerekir. Emegin iiretkenligi ayni kaldigi takdirde, bu ayni olarak yerine koyma, degismeyen sermayenin kendi eski bicim icersinde sahip bulundugu ayni degeri yerine koyma anlamini ta§ir. Ama emegin iiretkenligi artmi§ ise, boylece ayni maddi ogeler daha az emekle yeniden iiretilebilir ve iiriiniin degerinin daha kiiciik bir kismi, degismeyen sermayeyi ayni olarak tamamen yerine koyabilir. Bu fazlahk, §imdi, yeni ek sermaye olu§turmada kullanilabilecegi
gibi, iiriiniin daha biiyuk bir kismina tiiketim nesneleri bicimi verilebilir, ya da arti-emek azaltilabilir. Buna kar§ihk, emegin iiretkenliginde bir azalma oldugu takdirde, iiriiniin daha biiyuk bir kismimn, eski sermayenin yerine konulmasinda kullanilmasi gerekir, ve arti-uriin azahr. Kann, ya da genellikle arti-degerin herhangi bir biciminin sermayeye tekrar cevrilmesi -tarihsel olarak belirlenmi§ ekonomik bicimler bir yana birakilarak, sirf, yeni iiretim araclannin basit olu§umu olarak dusunuldiigunde- emekcinin, kendi dogrudan gecim araclanni elde et-mek icin gerekli-emegin otesinde, iiretim araclannin iiretim icin emek harcadigi durumun hala devam ettigini gosterir. Kann sermayeye do-nii§mesi zaten, emek fazlaligimn bir kismimn, yeni ek iiretim araci olu§-turmak iizere kullanilmasindan baska bir sey degildir. Bunun, kann ser-
42
Karl Marks Kapital III
mayeye doniismesi §eklinde yer almasi, yalmzca bu fazla emege, emek-ciden cok, kapitalistin sahip oldugunu belirler. Bu fazla,emegin, once gelir olarak goriindiigu bir a§amadan gecme zorunda olmasi (oysa, ome-gin, ilkel iiretimde, bu, dogrudan dogruya uretim araci iiretimine aynlmi§ emek fazlasi olarak goriiniir), yalmzca, bu emegi ya da iirunii, i§ci-olma-yan bir kimsenin ele gecirdigi anlamina gelir. Bununla birlikte, sermaye-ye gercekten d6nii§en §ey, kar olarak kar degildir. Arti-degerin sermayeye doniismesi, sirf, arti-deger ve arti-iiriinun, kapitalist tarafindan gelir olarak bireysel tuketilmedigini gosterir. Ama boylece d6nu§turiilen §ey, ger-cekte, deger, maddele§mi§ emek ya da icersinde bu degerin dogrudan dogruya kendisini gosterdigi, ya da, daha once paraya d6nii§tiikten son-ra kar§ihginda degi§ildigi iiriindiir. Ve kar, tekrar sermayeye donu§-tur-uldiigunde, arti-degerin bu belirli bicimi ya da kar, yeni sermayenin [sayfa 745] kaynagini olu§turmazlar. Arti-deger boylece yalmzca bir bicimden bir ba§kasina degi§mi§tir. Ama onu sermayeye ceviren §ey, bu bicim degi-§ikligi degildir. §imdi sermaye olarak i§lev yapan §ey, meta ve onun de-geridir. Ne var ki, bu metain degerinin kar§ihginin 6denmemi§ olmasi -ve ancak bu sekilde o arti-deger halini almisUr- emegin maddele§mesi, degerin kendisi icin hie bir onem ta§imaz. Yanh§ anlama, Se§iUi bicimlerde dile getirilmi§tir. Ornegin, degi§-meyen sermayeyi olu§turan metalar, aym zamanda, ucretleri, kan ve ranU icerir. Ya da, ote yandan, birisi icin gelir olan, bir baskasi icin ser-mayedir, dolayisiyla da bunlar, oznel ili§kilerden ba§ka bir sey degildir-ler. Boylece iplikcinin ipligi degerin kendisi icin kan temsil eden kismim icerir. Dokumaci, ipligi satin aldigi takdirde, iplikcinin kanni gercekle§tir-mekte, ama kendisi icin bu iplik, kendi degismeyen sermayesinin yalmzca bir kismidir. Gelir ile sermaye arasindaki bagmtilarla ilgili olarak, daha once belirtilen dii§uncelerin yanisira, §unlann da dikkate ahnmasi gerekir: Deger acisindan, iplik ile birlikte bir oge olarak, dokumacimn sermaye-sine gecen §ey, ipligin degeridir. Bu degerin kisimlanmn ne §ekilde, ip-
likcinin kendisi icin sermaye ve gelire, ya da bir baska deyi§le 6denmi§ ve 6denmemi§ emege ayn§tigi, metain kendisinin deger belirlenmesi icin (ortalama kar yoluyla degi§meler di§inda) hie bir onemi yoktur. Bu-nun ardinda, hala kar ya da genellikle arU-degerin, ancak fiyat fazlahgi, kar§ihkli atilan kaziklar ya da satis, yoluyla kazanc ile elde edilebilecek, metain degeri iizerinde bir fazlahk oldugu dii§uncesi gizlidir. Uretim-fiyaU ya da hatta metain degeri odendigi zaman, metain saticiya gelir biciminde goriinen deger ogeleri dogal olarak 6denmi§ olur. Tekel fiyat-lan, ku§kusuz, burada, sozkonusu degildir. Sonra, §6yle soylemek de tamamen dogrudur: metalann degi§-meyen sermayeyi olu§turan ogeleri, diger herhangi bir meta-deger gibi, kendilerini, uretim araclannin iireticileri ve sahipleri icin, iicretlere, kara ve ranta aynstiran deger kisimlanna indirgeyebilirler. Bu, yalmzca, biitiin Karl Marks
743 Kapital III
meta-degerlerin, bir meta igerdigi toplumsal bakimdan gerekli-emegin olsiisiinden ba§ka bir §ey olmadigi olgusunun, kapitalistge bir ifade bigi-midir. Ne var ki, Kitap I’de gosterilmis. oldugu gibi, bu, hi? bir §ekilde, bir sermayenin meta-uriiniinun, ayri kisimlara aynlmasina, bunlardan bir tanesinin sirf sermayenin degismeyen kismini, bir ba§kasinin degisen kismini ve bir usunciisiinun yalnizca arti-degeri temsil etmesine engel degildir. Storch, §u sozleriyle pek ?ok kimsenin de fikrini ifade etmi§ ol-maktadir: “Ulusal geliri olu§turan satilabilir iiriinler, ekonomi politikte iki farkli §ekilde dusuniilmek gerekir: bireyler bakimindan degerler olarak, ulus bakimindan mallar olarak; Qiinkii, bir ulusun geliri, bir bireyinki gibi degeriyle degerlendirilmez, yararhhgi ile ya da kar§ilayabilecegi gerek-sinmelerle degerlendirilir.” (Considerations sur le revenu national, s.19.) [sayfa 746] Birincisi, iiretim tarzi, degere dayanan ve ustelik de kapitalistge 6rgiiUenmi§ bulunan bir ulusa, sirf ulusal gereksinmelerin kar§ilanmasi igin Qah§an toplu halde bir organ goziiyle bakilmasi yanh§ bir soyutlama-dir. Ikincisi, kapitalist iiretim tarzinin ortadan kalkmasindan sonra, ama hala toplumsal iiretimin devami sirasinda, deger belirlenmesi §u anlamda egemen olmaya devam eder ki, emek-zamamnin diizenlen-mesi, toplumsal emegin gesMi iiretim gruplan arasindaki dagihmi ve ensonu butun bunlan kapsayan defter tutma, her zamankinden daha onemli hale gelir. [sayfa 747]
44
Karl Marks Kapital III
ELLiNCi BOLUM REKABETIN YARATTIGI YANILSAMA
METALARIN degerinin ya da toplam degerleri tarafindan belirle-nen uretim-fiyatinin kendisini §unlara aynstirdigi gosterilmisti: 1)Metain yapisinda iiretim araci biciminde tiiketilmi§ bulunan, degismeyen sermayeyi yerine koyan ya da gecmi§ emegi temsil eden bir deger kismi, tek kelimeyle, bu iiretim araclannin, metalann iiretim siirecine aktardiklari deger ya da fiyat. Bizim burada sozkonusu ettigimiz bireysel metalar olmayip meta-sermaye, yani, sermayenin iiriiniiniin, belli bir sure, diyelim bir yil boyunca kendisini ortaya koydugu bicimdir; bireysel meta, meta-sermayenin bir ogesini olu§turur ve aynca da deg-eri bakimindan kendisini ayni benzer ogelere ayn§tinr.
2)Degisen sermayeye tekabiil eden, emekcinin gelirini temsil eden ve onun igin iicretlere sevrilmi§ bulunan kisim; yani, degerin bu degisken kisminda emekgi bu iicretieri yenideniiretmi§tir; kisacasi, metalann uretimi sirasinda yukarda sozii edilen degismeyen kisma eklenen yeni emegin 6denmi§ kismini temsil eden deger pargasi. 3)Arti-deger, yani, iiretilen metalarda, odenmeyen emegi, ya da arti-emegi igeren deger pargasi. Degerin bu son pargasinin kendisi de gene, ayni zamanda gelirin bigimleri olan bagimsiz bigimlere girer: ser-maye iizerinden (sermaye olarak sermaye iizerinden faiz ile, i§lev ya-pan sermaye olarak sermaye iizerinden girisjm kan) saglanan kar ve, iiretim [sayfa 748] siirecine katilan toprak sahibinin talebi olan toprak ranti Karl Marks
745 Kapital III
bicimleri. Yukardaki 2) ve 3) ogeleri, yani degerin daima, iicreUer (hie ku§kusuz, ancak bu iicreUer once degisen sermaye biciminden gecUk-ten sonra) ile, kar ve rantin gelir bicimlerine biiriinen parcasi, 1) deki degismeyen ogeden §u olgu ile ayrihr ki, bundan, degismeyen kisma, metalann iiretim araclarina eklenen yeni ek emegin maddele§mi§ ol-dugu turn deger somutlasmisUr. §imdi, bu degismeyen kisim di§inda bir metain degerinin, yani, yeni eklenen emegi temsil etmesi bakimindan, siirekli olarak kendisini, gelirin iic bicimin olu§turan iic kisma, iicret-lere, kar ve ranta55 ayn§tirdigim soylemek dogru olur; bunlann toplam deger icersinde hangi oranlarda bulunduklan, deger buyiikliikleri, yu-karda geli§tirilen ce§Mi ozgiil yasalarca belirlenir. Ama bunun tersini soylemek, yani, iicreUerin degerinin, kar oraninin ve rant oraninin, degerin bagimsiz ogelerini olu§turduklanni, bunlann bicimlerinin, degismeyen oge di§inda, metalann degerini meydana getirdigini; ba§ka bir deyi§le, bunlann, metalann degerini ya da uretim-fiyatim olu§turan ogeler olduklanni soylemek yanh§ olur.56 Aradaki fark kolayca goruliir. 500’liik bir sermayenin uriiniinun degerinin, 400 +100H + 150 = 650 oldugunu; 150 ’ninda 75 kar + 75 ranta boliindugunii kabul edelim. Gereksiz giicliikleri onceden bir yana itmek icin, bunun ortalama bile-§imde bir sermaye oldugunu, dolayisiyla da iiretim-fiyaU ile degerinin ayni oldugunu da varsayahm; bu cakisma, boyle bir bireysel sermayenin iiriiniinun, toplam sermayenin -kendi buyiiklugune tekabiil eden- bir kismimn iirunii olarak dusunulebilmesi halinde daima gercekle§ir. Burada, degisen sermaye ile olciilen iicreUer, yatinlan sermayenin %20’sini, toplam sermaye iizerinden hesaplanan arti-deger, %30’unu -yani, %15 kar ve %15 ranti- olu§turur. Yeni eklenen emegi temsil eden metain turn deger ogesi, 100H + 150 = 250’dir. Bunun buyiikliigu, iicret-lere, kar ve ranta boliinmesine bagli degildir. Bu parcalann birbirleriyle olan oranlanndan goriiyoruz ki, para olarak diyelim 100 sterlin ile [sayfa
55
Sermayenin degi§meyen kismina eklenen deger, iicretlere, kara ve toprak rantina boluniirken, bunlann degerin kisimlan oldugunu soylemeye gerek yoktur. Gergekten de bunlan insan, igersinde bu degerin gorundugii dogrudan dogruya uriinde, yani belli bir iiretim alaninda emekgiler ve kapitalistlerin urettikleri dogrudan dogruya uriinde -ornegin, iplik sanayiinde uretilen iplikte- mevcutmu§ gibi du§iinebilir. Ama ashnda, bunlar, bu iiriinde, hangi bir metada, ayni degere sahip maddi servetin herhangi diger bir ogesinde oldugundan ne daha az, ne de daha fazla maddele§mez. Ve pratikte, iicreUer, para olarak, yani faiz ve rant gibi, degerin saf ifadeleri igersinde odenirler. Kapitalist igin, iiriiniiniin, saf deger ifadesine donii§mesi gergekten gok onemlidir; dagihmin kendisinde bu doniisum zaten varsayilmi§tir. Bu degerlerin, iiretiminden dogduklan ayni iiriine, ayni metaya tekrar gevrilmelerinin, ya da emekginin dogrudan dogruya kendi iirettigi iiriiniin bir kismini gerisin geriye satin almasinin veya farkh tiirden ba§ka bir emegin uriiniinii almasinin, konunun kendisiyle herhangi bir iliskisi yoktur. Herr Rodbertus, bu konuda, hig geregi olmayan bir heyecana kapihyor. 56 “Hammaddelerin ve mamul metalann degerini diizenleyen ayni genel kuralin, madenler igin de gegerli olduguna i§aret etmek yeterli olacaktir; bunlann degerleri ne kar oranina, ne iic reUerin oranina, ne de madenlere odenen ranta bagli olmayip, madenin elde edilmesi ve piyasaya getirilmesi igin gerekli toplam emek miktanna baghdir.” (Ricardo, Principles, Ch. Ill, s. 77.)
46
Karl Marks Kapital III
749] odenen emek-giicii, 250 sterlin tutanndaki para ile temsil edilen bir emek miktan saglami§ oluyor. Buradan da goriiyoruz ki, emekci, kendi-si icin harcadigimn Yh kati tutannda arti-emek harcami§ bulunuyor. i§giinii = 10 saat ise, 4 saat kendisi icin, 6 saat kapitalist icin cahsmis. oluyor. Boylece, emekcilerin 100 sterlin ile odenen emegi, 250 sterlinlik bir para-deger ile ifade ediliyor. Bu 250 sterlinlik deger di§inda, emekci ile kapitalist, kapitalist ile toprak sahibi arasinda boliinecek bir sey yok-tur. Bu, iiretim araclannin degerine, yani 400’e yeni eklenen toplam degerdir. Kendisinde maddele§en bir emek miktan ile boylece uretilen ve belirlenen 250’lik bu belirli meta-deger, bir sinir olu§turmakta ve do-layisiyla da, emekcinin, kapitalistin ve toprak sahibinin, bu degerden ge-lir biciminde -iicreUer, kar ve rant biciminde- cekebilecekleri paylar icin de bir sinir koymaktadir. Ayni organik bile§ime sahip olan, yani kullamlan canh emek-giicii ile, harekete gecirilen degismeyen sermaye arasindaki oramn ayni ol-dugu bir sermayenin, 400’liik degismeyen sermayeyi harekete getiren ayni emek-giicii icin 100 sterlin yerine 150 sterlin odemek durumunda kaldigim kabul edelim. Ve gene varsayahm ki, kar ile rant, arti-degerden farkli oranlarda pay alsin. 150 sterlinlik degisen sermayenin, 100 sterlinlik sermaye ile ayni miktarda emegi harekete gecirdigini varsaydigimiza gore, yeni uretilen deger, onceki gibi = 250, toplam iiriiniin degeri de gene eskisi gibi 650 olur, ama bilesjm 400 + 150, + 100 olur; ve bu 100 , diyelim 45 kar ve 55 ranta aynhr. YeniWtilen toplam degerin iicreUer, kar ve rant seklinde dagihm orani, §imdi cok farkli olur; bunun gibi, yatmlan toplam sermayenin buyiiklugu, ancak ayni toplam emek miktanni harekete gecirdigi halde farkli olur. Ucretler, yatinlan sermayenin %273/„, kar %82/u ve rant %10’u tutannda olur; boylece, toplam arti-deger neredeyse %18’in iizerinde olur. UcreUerdeki arti§ sonucu, toplam emegin odenmeyen kismi, farkli olacak ve dolayisiyla da arti-deger de farkli olacakUr. i§giinu 10 saat olursa, emekci, 6 saat kendisi icin ve yalniz 4 saat
kapitalist icin cah-sacaktir. Kar ile rantin oranlan da farkli olacak ve kuculmu§ arti-deger, kapitalist ile biiyuk toprak sahibi arasinda farkli oranlarda boliinecektir. En sonu, degismeyen sermayenin degeri, ayni kalacagi ve yaUnlan de-gisen sermayenin degeri yiikselecegi icin, kiiciilen arti-deger, kendisini, daha da kuculmu§ bir briit kar orani ile ifade edecektir; burada, brut kar orani ile, toplam arti-degerin, toplam yatmlan sermayeye orani kastedil-mektedir. UcreUerin degerinde, kar oraninda ve rant oranindaki degi§iklik, bu kisimlann birbirleriyle oranlanm diizenleyen yasalann etkisi ne olursa olsun, ancak, yeni uretilen 250’lik meta-degerin koydugu simrlar icersin-de hareket edebilir. Ancak, rantin, tekel fiyaUanna dayanmasi halinde bir istisna olabilir. Bu ise yasayi hie bir §ekilde degisUrmez, yalnizca tah-lili karma§ik hale getirir. giinkii, eger biz, bu durumda yalniz iiriiniin [sayfa Karl Marks
747 Kapital III
750] kendisini dikkate ahrsak, yalnizca arti-degerin boliinmesi farkli olur. Ama eger biz, onun, diger metalar kar§isindaki nispi degerini diisuniirsek, sirf §u farki goriiriiz: arti-degerin kismi, bunlardan, bu belli metaya aktanlmi§tir. Ozetlersek: Orunun Degeri Yeni Arti-Deger Brut Kar Birinci Durum : 400 + 100, 250 %1502 %302 ikinci Durum : 400s + 150H + 250 %66 /3 %18 /„ Once, arti-deger, eski miktann ucte-biri kadar, 150’den 100’e diismektedir. Kar oram, iictebirden biraz fazla %30’dan %18’e diismek-tedir, ciinkii, kiiciilen arti-degerin, artan miktarda toplam yatinlan ser-maye iizerinden hesaplanmasi gerekmektedir. Ama bu, hie bir zaman, artideger oram ile aym oranda dii§memektedir. ArU-deger oram, 150 : 100’den 100 : 150’ye, yani %150’den %662/3’e dii§mekte, oysa kar oram yalnizca 150 : 500’den 100 : 550’ye, ya da %30’dan %182/H’e dii§mektedir. Kar oram, demek ki, arti-deger kitlesinden daha biiyiik, ama arti-deger oramndan daha kiiciik bir oranda diismektedir. Aynca goriiyoruz ki, degerde, uriinlerin kiUesi de, yatinlan sermaye, degisen kismindaki biiyu-me nedeniyle artmi§ oldugu halde, aym emek miktan kullamldigi siire-ce aym kalmaktadir. Yatinlan sermayedeki bu arti§, yeni bir giri§imde bulunan kapitalist tarafindan gercekten de cok fazla hissedilir. Ama yeni-den-iiretim biitiiniiyle diisuniildugunde, degisen sermayedeki biiyume, yalnizca, yeni eklenen emek tarafindan yaraUlan yeni degerin daha biiyuk bir kismimn, iicreUere cevrilmesi ve dolayisiyla arti-deger ve arU-iiriin yerine once degisen sermayeye cevrilmesi demektir. Uriiniin degeri, boylece, bir yandan, 400’luk degismeyen sermayenin degeri ile, ote yan-dan yeni eklenen emegin temsil edildigi 250 sayisi ile simrlandigi icin aym kahr. Oysa bunlann her ikisi de degi§meden eskisi gibi kahr. Bu iiriin, kendisi tekrar degi§meyen sermayeye girdigi olciide, eskisi gibi, aym deger
buyukliigunde aym miktar kullamm-degerini temsil eder; dolayisiyla, degismeyen sermayeyi olu§turan ogelerin aym kitlesi, aym degeri korur. Ucretler, eger, emekci, kendi emeginden daha biiyiik bir pay aldigi icin degil de, emegin iiretkenligindeki azalma nedeniyle, kendi emeginin daha biiyuk bir kismim aldigi icin yukselmi§ bulunsaydi, durum farkli olurdu. Ama bu miktar emegin somutlasacagi uriinlerin kitlesi aym kahrdi. Bu durumda, odenen ve odenmeyen aym emegin so-mutla§acagi toplam deger azahr ve bu uriiniin her kismi daha fazla emek icerecegi icin, bu kisimlann her birisinin fiyaU yiikselirdi. 150 tuta-nndaki artmi§ ucretler, eskiden 100 tutarmdaki iicreUerden daha fazla bir iiriin kitlesini temsil etmezdi; 100 tutanndaki kiiculmu§ arU-de-ger,6nceki [sayfa 75i] iiriiniin yalnizca 2/3'iinii, yani eskiden 100 ile temsil edilen kullanim-degerleri kitlesinin %662/3'unii temsil ederdi. Bu durum-da, bu iiriiniin kendisine girmesi olciisiinde degismeyen sermaye de
48
Karl Marks Kapital III
pahahla§irdi. Ne var ki, bu, iicreUerdeki bir art§in sonucu olmaktan cok, iicreUerdeki bir art§, metalann fiyatindaki bir yiikselmenin ve ayni emek miktanndaki azalan bir iiretkenligin sonucu olurdu. Burada sanki iicreUerdeki bir arti§, iiriinleri pahahlasUnyormu§ gibi goriinur; oysa bu arti§ bir neden olmaktan cok, emegin iiretkenligindeki azalmaya bagh olarak metalann degerindeki bir degi§ikligin sonucudur. Buna kar§ihk, oteki biitiin ko§ullar ayni kahyor, yani kullanilan ayni emek miktan hala 250 ile temsil ediliyor ise ve kullanilan iiretim araclannin degeri yukseliyor ya da diisuyorsa, ayni miktardaki iiriinlerin degeri, ayni buyiikliikte yukselir ya da diiser. 450 + 100H + 150 = 700 bir iiriin-deger verir; ama 350 + 100, + 150 ise, eski 650’ye kar§ihk, ayni iiriin kiUesi icin yalniz 600’luk bir deger verir. §u halde, ayni miktar emek tarafindan harekete getirilen yaUnlmi§ sermaye artar ya da azahr-sa,6teki kosullar ayni kalmak iizere, eger bu yatinlan sermayedeki arti§ ya da azalma, sermayenin degismeyen kisminin degerinin biiyuklugiin-deki bir degismeden ileri geliyorsa, iiriiniin degeri yukselir ya da diiser. Tersine, eger yatinlan sermayedeki artsa, sermayenin degisen kisminin degerinin biiyukliigundeki bir degisme yol acmi§ ise, emegin iiretken-liginin ayni kaldigi varsayilmak iizere, iiriiniin degeri degismeden kahr. Degi§meyen sermaye sozkonusu oldugunda, degerindeki azalma, ya da arti§, herhangi ters bir hareketle telafi edilmez. Ama degisen sermaye halinde, emegin iiretkenligi ayni kaldigi varsayilmak iizere, degerindeki bir azalma ya da artma, arti-degerin ters yondeki hareketi ile telafi edilir ve boylece, degi§en sermayenin degeri ile arti-degerin toplami, yani emegin iiretim araclanna yeni katildigi ve iiriinde yeni somuUa§an deger ayni kahr. Yok eger, degisen sermayenin ya da iicreUerin degerindeki arti§ ya da azalma, metalann fiyatindaki bir yiikselme ya da diisme sonucu olmussa, yani bu sermaye yatinmi tarafindan kullanilan emegin iiretkenligindeki bir azalma ya da artma sonucu ise, iiriiniin degeri bundan etkilenir. Ne var ki, bu durumda, iicreUerdeki yiikselme ya da diisme, bir neden degil, bir
sonuctur. Buna kar§ihk, yukardaki omekte degismeyen sermayenin = 400s olarak kaldigi kabul edildiginde, 100H + 150 ’dan 150H + 100 'ya degi§me' yani degi§en sermayedeki arts, bu belli sanayi kolundaki! diyelim pa-muk iplikciligindeki emegin iiretkenligindeki bir azalmadan degil de, belki de emekciye besin saglayan tanmdaki emegin iiretkenligindeki bir azalma sonucu ise, yani bu besin maddelerinin fiyaUanndaki bir yuk-selmeden ileri gelmi§ ise, iiriiniin degeri degi§meden kahr. 650’lik deger gene hala ayni miktardaki pamuk ipligi ile temsil edilir. Yukardaki incelemeden aynca su sonuc da cikar: Degismeyen [sayfa 752] sermayenin harcanmasindaki azalma, eger iiriinleri emekcinin tiiketimine giren iiretim kollannda yapilan ticaret tasarruflanndan vb. ileri geliyor ise, bu, Upki kullanilan emegin kendisinin iiretkenligindeki Karl Marks
749 Kapital III
dogrudan arti§ gibi, emekcinin gecim araclannin ucuzlamasi sonucu iicreUerde bir diismeye, ve dolayisiyla da, arti-degerde bir artmaya yo-lacabilir; boylece, bu durumda kar orani iki nedenle, yani bir yandan, degismeyen sermayenin degerinin azalmasi nedeniyle, ote yandan da arti-degerin artmasi nedeniyle biiyiir. Arti-degerin kara doniismesini ince-lerken, ucretlerin diismedigini, ama sabit kaldigini varsaymistik, ciinkii orada, biz, arti-deger oranindaki degismelerden bagimsiz olarak, kar oranindaki dalgalanmalan ara§tirmak zorundaydik. Aynca orada gelisti-rilen yasalar genel yasalardi ve ayni zamanda, iiriinleri emekcinin tiiketi-mine girmeyen sermaye yatinmlan icin de gecerliydi, ve dolayisiyla, uriinun degerindeki degismelerin ucretler iizerinde bir etkisi yoktu.
Demek oluyor ki, yeni emegin iiretim araclanna ya da degismeyen sermayeye yilda ekledigi yeni degerin, ge§itli gelir bicimlerine, iicreUere, kar ve ranta aynlmasi ve ayn§masi, degerin kendisinin simrlarini, bu ce§itli kategoriler arasinda dagilacak olan toplam degeri hi? bir §ekilde degi§tirmez, tipki, bu bireysel kisimlann kar§ihkli oranlarda bir degi§ikligin, bunlann bu belli toplam deger biiyukliiklerini degi§tirmemesi gibi. Veri-len 100 sayisi, ister 50 + 50, ister 20 + 70 + 10, ister 40 + 30 + 30 seklin-de boliinsiin, daima ayni kahr. Uriiniin degerinin, bu gelirlere ayn§an kismi, tipki sermayenin degerinin degi§meyen kismi gibi, metalarm degeri ile, yani her durumda, bu metalarda somutlasan emegin miktan ile be-lirlenir. §u halde, veri olan, once, metalarm, iicreUer, kar ve rant arasinda boliinecek olan deger buyiiklugudur; ba§ka bir deyi§le, bu metalarm deger kisimlannin toplaminin mutlak sinindir. Sonra, bireysel ka-tegorilerin kendilerini ilgilendirdigi kadanyla, bunlann ortalamalan ve belirleyici sinirlan da gene ayni sekilde veridir. Ucretler, bu simrlamada temel olu§tururlar. Bunlar bir yandan dogal bir yasayla diizenlenirler; alt sinirlan, emekcinin, kendi emekgucunun korunmasi ve yeniden-iireti-mi icin gerekli fiziksel asgari gecim araclanyla, yani belirli bir meta mik-tanyla be-lirlenir. Bu metalarm degeri, yeniden-uretimleri icin gerekli emek-zamani ile
belirlenir; ve dolayisiyla da, iiretim araclanna yeni ek-lenen emek kismi ile, ya da bu zorunlu gecim araclannin degerinin esdegerini iiretmek ve yeniden iiretmek icin emekciye gerekli olan her i§giinu parcasi ile belirlenir. Ornegin, eger onun ortalama giinliik gecim araclannin degeri = 6 saat ortalama emek ise, her gun kendisi icin ortalama alti saat cali§-masi gerekir. Onun emek-giiciiniin gercek degeri, bu fiziksel asgariden sapma gosterir; iklime ve toplumsal gelisme diizeyine bagh olarak farkli-la§ir; yalniz fiziksel degil, ayni zamanda, ikin-ci bir [sayfa 753] doga haline ge-len, tarihsel olarak gelismi§ toplumsal gere-ksinmelere de baghdir. Ne var ki her iilkede, belli bir zamanda bu diizenleyici ortalama iicret, veri olan bir buyiikluktiir. Oteki biitiin gelir-
50
Karl Marks Kapital III
lerin degerinin boylece bir sinin vardir. Bu, daima, icersinde toplam emek-gucunun (ele ahnan durumda bu, ortalama i§giinii ile aynidir, ciinkii toplam toplumsal emek tarafindan harekete gecirilen toplam emek miktarini icerir) somutla§tigi deger, eksi, i§gununiin iicreUerde somutla§an kismina e§ittir. Bunun icin de sinin, icersinde karsriigi oden-meyen emegin ifade edildigi degerin sinin ile, yani bu odenmeyen-emegin miktan ile belirlenir. i§guniinun, emekcinin, iicretlerinin degerini yeniden iiretmek icin gereken kismi, en son sininni, iicreUerin fiziksel asgarisinde buldugu halde, i§guniiniin icersinde arti-emegin somutlastigi oteki kismi, ve dolayisiyla, arti-degeri temsil eden deger parcasi, i§guniiniin fiziksel azamisinde, yani emekcinin genellikle faal olabildigi ve kendi emek-giiciinii hala korudugu ve yeniden iirettigi toplam giinliik emek-zamaninda kendi sininni bulur. Biz, burada, her yil yeni ekle-nen toplam emegi ifade eden degerin dagihmi ile ilgili oldugumuz icin, i§giiniine burada degismeyen bir biiyukliik olarak bakilabilir ve boyle varsayilmi§tir, fiziksel azamisinden gosterecegi sapmamn bir onemi yok-tur. Degerin, arti-degeri olu§turan ve kendisini kar ile toprak rantina ayn§tiran kismimn mutlak sinin boylece bir veridir. Ve bu, i§gununun odenen kismimn odenmeyen kismi iizerindeki fazlahgi ile, yani toplam uriinun degerinin icersinde bu arti-emegin bulundugu kismi ile belirlenir. Eger biz, boyle simrlanan ve yatmlan top-lam sermaye iizerinden hesaplanan arti-degere, daha once de yapUgim gibi, kar diyecek olursak, bu kar, mutlak degeri bakimindan, arti-degere e§ittir ve dolayisiyla da sinirlan tipki onun gibi bir yasayla belirlenir. Oysa, kar oranimn diizeyi de, gene metalann degeri ile belirlenen belirli sinirlar icersinde tutulan bir buyiikluktur. Bu sinir, toplam arti-degerin, iiretime yaUnlan toplam toplumsal sermaye olan oranidir. Eger bu sermaye = 500 (milyon diye-lim) ve arti-deger = 100 ise, kar oranimn muUak si-mn %20’dir. Toplumsal kann, bu orana uygun olarak, ce§itli iiretim alanlanna yatinlmi§ bulunan sermayeler arasinda dagihmi, metalann dege- rinden farklihk gosteren ve ortalama piyasa-fiyaUannin gercek diizenleyicisi olan iire-tim-fiyaUanni yaraUr. Ama bu sapma, ne fiyaUann degerler tarafindan belirlenmesini, ne de
normal kar sinirlanm ortadan kaldinr. Metain degeri, uretiminde tiiketilen sermaye ile, icerdigi arti-degerin toplamina e§it olacagi yerde, bu metain uretim-fiyati, §imdi, uretiminde tiiketilen sermaye s ile, genel kar oram sonucu payina diisen arti-degerin toplamina e§ittir; ornegin, hem tiiketilen ve hem de yalnizca kullanilan sermaye hesaba katilarak, iiretimine yatinlan sermaye iizerinden %20’dir. Ne var ki, bu %20 ek miktann kendisi de, toplam toplumsal ser-maye tarafindan yaratilan arti-deger ve onun bu sermayenin degerine oram ile belirlenir; ve i§te bu nedenle, 10 ya da 100 degil %20’dir. Degerlerin, uretim-fiyatianna doniismesi, demek ki, [sayfa 754] kar iizerindeki si-mrlan kaldirmamakta, yalnizca, toplumsal sermayeyi olu§turan ce§itli belirli sermayeler arasindaki dagihmini degi§tirmektedir, yani kann bu serKarl Marks
751 Kapital III
mayeler arasinda, toplumsal sermayenin degeri icersindeki oranlanna uygun olarak tek bicimde dagilmasim saglamaktadir. Piyasa-fiyaUan, bu duzenleyici iiretim-fiyatlannin iizerine yiikselir ve altina dii§er, ama bu dalgalanmalar biibirlerini kar§ihkli olarak dengeler. Uzun bir doneme ait fiyat listeleri incelenir ve, metalann gercek degerierinde, emegin iiret-kenligindeki degi§iklikler sonucu ortaya cikan dalgalanmalar ile, iiretim siirecinin, dogal ya da toplumsal olaylarla gecirdigi sarsintilar dikkate ahnmayacak olursa, once sapmalann nispeten dar sinirlan ve sonra da bunlann kar§ihkli olarak birbirlerini dengelemedeki diizen kar§isinda insan sa§kinhga dii§er. Quetelet’in* toplumsal goriingiiler konusunda i§aret ettigi, duzenleyici ortalamalarla ilgili ayni egemenlik burada da goriilecektir. Metalann degerlerinin, uretim-fiyatlanna e§iUenmesi her-hangi bir engelle kar§ila§mayacak olursa, rant kendisini farklihk rantina aynstinr, yani duzenleyici iiretim-fiyatian tarafindan bir kisim kapitalistie-re verilmesi gereken, ama §imdi toprak sahibi tarafindan elkonulan arti-degerin e§iUenmesi ile simriandirilmistir. Demek ki, burada, rant, iiretim-fiyaUannin genel kar oraniyla diizenlenmesinin neden oldugu bireysel kar oranlanndaki sapmalarda kendi belirli deger sininm bulur. Eger biiyiik toprak miilkiyeti, metalann degerlerinin, uretim-fiyatlanna e§itlenmesini engeller ve mutlak ranta elkoyacak olursa, bu mutlak rant, tanmsal iiriinlerin degerinin, uretimfiyatlan iizerindeki fazlahgi ile, yani bu iiriin-lerin icerdigi ve genel kar orani ile kapitalistlere saglanan kar orani iizerindeki arti-deger fazlahgi ile sinirhdir. Demek ki, bu fark, rantin sininm olu§turur ve onceki gibi, metalann icerdigi belirli arti-degerin yalnizca belirli bir kismidir. En sonu, eger arti-degerin ortalama kar halinde e§iUenmesi, ce§itli iiretim alanlannda, yapay ya da dogal tekeller §eklinde ve ozellikle toprak miilkiyetinde tekel seklinde engellerle kar§ila§ir ve bu tekel sonucu, uretim-fiyati ve metalann degerinin iizerine yukselen bir tekel fiyati olu§ursa, metalann degeri tarafindan konulan simrlar boylece ortadan kalkmis. olmaz. Belirli metalann tekel fiyati, yalnizca, diger meta iiretici-lerinin karlannin bir kismini, tekel fiyatina sahip metalara aktarmi§ olur. Arti-degerin ce§itli iiretim alanlan arasindaki dagihminda dolayh bir ye-rel
dengesizlik ortaya cikar, ama bu durum, bu arti-degerin sininm degi§tir-mez. Tekel fiyatina sahip metain, emekcinin gerekli tiiketimine girmesi halinde, i§cinin, emek-giiciiniin degerini eskisi gibi aldigi var-sayihrsa, bu iicreti artirarak arti-degeri kiicultmii§ olur. Ucretleri emek-giiciiniin [sayfa 755] degerinin altina dii§iirebilir, ama bu, ancak, iicretlerin, kendi fiziksel asgarisinin sinirianni a§masi olciisiinde olur. Bu durumda * Adolphe Quetelet (1796,-1874), Belgika’h matematikgi. ilgi alani igine istatistik yontemlerini toplumsal goriingiilere uygulamakta giriyordu. Bu konudaki yapiti, On Man and the Development of his Faculties, ilk kez 1835’de basildi ve zamaninda bayagi iin kazandi. Marx’in, birkag yerdeki kisa deginmelerinden anla§ildigi kadanyla Quetelet’e kar§i tavn oldukga ilging ve karakteristiktir. Quetelet, duzenliliklerin toplumsal gorungiilerde anlamh ama ozellikle belirleyici olmadigini gostermek istemi§tir. -Ed.
52
Karl Marks Kapital III
tekel fiyati, gercek iicreUerden (yani emekcinin ayni emek miktan icin aldigi kullamm-degerleri kiUesi) ve oteki kapitalistlerin kanndan yapilan bir indirimle odenebilir. Tekel fiyatinin, hangi siniriar icersinde metalann normal fiyat diizenlemesini etkileyebilecegi saglam bir bicimde saptanabilir ve dogru olarak hesaplanabilir. Metalann yeni eklenen degerin boliinmesinin, ve genellikle, dege-rin gelire ayn§abilmesinin, belirli ve diizenleyici sinirlannin, gerekli-emek ile arti-emek, iicreUer ile arti-deger arasindaki oranda bulmasi gibi, arti-degerin kendisinin, kar ve toprak rantina boliinmesi de, kendi simrlanni, kar oranimn e§iUenmesini diizenleyen yasalarda bulur. Faiz ve giri§im kanna boliinme bakimindan, ortalama kann kendisi, bir arada her ikisi icin de sinir olu§turur. Bunlann kendi aralannda ikiye boliinebilecekleri, ve ancak bu §ekilde bulunabilecekleri, belli bir deger buyiiklugunii sag-lar. Bu bolunmenin kesin orani burada raslantiya baghdir, yani sirf reka-bet ko§ullanyla belirlenen bir orandir. Diger durumlarda, arz ile talep arasindaki dengelenme, piyasafiyatlarimn, diizenleyici ortalama fiyat-lardan gosterdigi sapmalann yok edilmesine, yani rekabetin etkisinin ortadan kalkmasina esdeger oldugu halde, burada o, yalnizca biricik belirleyicidir. Ama nicin? giinkii, ayni iiretim etmeni, sermaye, kendi arU-deger payini, ayni iiretim etmeninin iki sahibi arasinda bolu§turmek zorundadir. Ne var ki burada, ortalama karin boliinmesi icin kesin ve diizenli bir sinir bulunmamasi olgusu, meta-degerin bir parcasi olarak sininni ortadan kaldirmaz; tipki, belli bir i§ yapan iki ortagin, ce§itli di§ ko§ullar nedeniyle karlarmi e§it olmayan bicimde b61ii§melerinin, bu kann simrlanni herhangi bir sekilde etkileyemeyecegi gibi. §u halde, meta-degerin, yeni emegin iiretim araclarimn degerine ekledigi kisminda somutla§an parcasi, gelir seklinde birbirinden bagim-siz bicimlere giren ce§itli kisimlara aynlmakla birlikte, ucretlerin, kann ve rantin, §imdi, bunlar bir araya geldiginde ya da hep birlikte ahndikla-nnda, metalann kendilerinin, diizenleyici fiyatlarinin (dogal fiyat, prix necessaire)
kaynagi olan, olu§turucu ogeler olarak dii§unulmesi icin herhangi bir neden yoktur; dolayisiyla, yukardaki iic kisma bolen ilk birim, degerin degi§meyen kismi dii§iildukten sonra meta-deger olmayip, ter-sine, bu iic kismin herbirinin fiyati once birbirinden bagimsiz olarak belirlenir ve sonra da metalann fiyati, bu iic bagimsiz biiyukliik bir araya toplanarak ortaya cikmi§ olur. Gercekte meta-deger, iicretierin, kann ve rantin, -bunlann nispi buyiiklukleri ne olursa olsuntoplam degerlerini gosteren miktardan once de vardir. Yukardaki yanh§ anlayi§ta, iicretler, kar ve rant, iic bagimsiz deger buyiiklukleridir ve toplam buyiiklukleri, meta-degerin buyiiklugunu olu§turur, siniriar ve belirler. Ilk baki§ta bellidir ki, iicretler, kar ve rant, eger metalann fiyatini olu§tursalardi, ayni §ey meta-degerin degisen sermaye ile arti-degerin [sayfa 756] somutla§tigi kisminda oldugu kadar, degismeyen kismi icin de gecerli olurdu. Dolayisiyla, bu degismeyen kisim burada hie dikkate Karl Marks
753 Kapital III
alinmayabilirdi, ciinkii, bu kismi olu§turan metalann degeri de ayni §ekilde kendisini, iicretler, kar ve rantin degerlerinin toplamina ayn§tinrdi. Bu anlayi§, daha once de belirtildigi gibi bu haliyle, boyle bir degismeyen deger kismimn kendi varhgini bile yadsimi§ oluyor. Ustelik, boylece, deger de biitiin anlamim yitirmis. oluyor. Yalmz-ca geriye, emek-gucu, sermaye ve toprak sahibine, belli bir miktar para odendigi anlamina gelen bir fiyat kavrami kahyor. Ama para nedir? Para bir nesne degil, degerin belli bir bicimidir ve dolayisiyla da deger, gene ongorulmiis. oluyor. Diyelim ki, bu iiretim ogeleri icin, belli bir miktar altin ya da gumiis. odensin, ya da zihnen bunlara e§itlensin. Ama altin ve giimiisun (ve aydinlanmi§ iktisatcilar bu bulu§tan gurur duyarlar) kendi-si, oteki biitiin metalar gibi birer metadirlar. Bu nedenle de, altin ile giimiisun fiyati da, bunlar gibi, iicreUer, kar ve rant ile belirlenir. i§te bu yuzden, iicreUer ile kar ve ranti, belli bir miktar altin ile giimiise e§iUeyerek belirleyemeyiz, ciinkii esdegerleri olarak degerlendirme yapacagimiz bu altin ile giimiisun, once, altin ve giimiisten bagimsiz olarak, yani degeri, yukardaki uc etmenin iiriinii olan herhangi bir metain degerinden bagimsiz olarak, bunlar tarafindan belirlenmeleri gerekir. §u halde, iicret-ler ile kar ve rantin degeri, belli bir miktar altin ve giimiise esdeger ol-malanndan ibarettir demek, yalnizca bunlann belli bir miktar iicretle, kara ve ranta e§it olduklanni soylemek demektir. Once iicreUeri alalim. giinkii, soruna bu acidan bile bakilsa, erne-gin ciki§ noktasi yapilmasi gerekliligi vardir. Bu durumda, ucretlerin dii-zenleyici fiyaU, cevresinde, piyasa-fiyatlarinin dalgalandigi bu fiyat nasil belirlenecektir? Diyelim ki bu fiyat, emek-giiciiniin arz ve talebi ile belirlenmekte-dir. Ama bu ne tiir bir emekgiicii talebidir? Bu, sermaye tarafindan ya-pilan bir taleptir. Boylece, emege olan talep, sermaye arzi ile ayni §ey oluyor. Sermaye arzindan sozedebilmek icin, her seyden once sermay-enin ne oldugunu bilmemiz gerekir. Sermaye neden ibarettir? En basit yoniiyle ahnirsa, para ve metalardan ibarettir. Ama para, yalnizca bir meta-bicimidir. Oyleyse sermaye metalardan ibarettir. Oysa, metalann degeri,
varsayimimiza gore, her seyden once, metalan iireten emegin fiyatiyla, iicretierle belirlenir. Ucretier, burada, bir onkosul olarak kabul edilmi§tir ve metalann fiyatim olu§turan bir oge olarak kabul edilmi§tir. Bu fiyatin, oyleyse, mevcut emegin sermayeye orani ile belirlenmesi gerekiyor demektir. Sermayenin fiyafinin kendisi, onu olu§turan metalann fiyatina e§ittir. Sermayenin emege olan talebi, sermayenin arzina e§ittir. Ve, sermayenin arzi, belli fiyatta bir metalar kitlesinin arzina e§it olup, bu fiyat once emegin arzi ile diizenlenir ve emegin fiyati ise, meta-fiyafin emegi kar§ihgi emekciye verilen degi§en sermayeyi olu§turan kismina e§ittir; bu degisen sermayeyi olu§turan metalann fiyaU ise, gene, bashca, [sayfa 757] emegin fiyati ile belirlenir; ciinkii bu, ucretlerin fiyatlan, kar ve rantla belirlenmektedir. Ucretleri belirlemek icin, bu nedenle biz,
54
Karl Marks Kapital III
sermayeyi ciki§ noktasi olarak alamayiz, ciinkii sermayenin kendisinin degeri kismen ucretler ile belirlenmektedir. Ustelik, rekabeti bu i§in icersine kanstirmak hie bir §eyi coziimle-mez. Rekabet, emegin piyasa-fiyatini yiikseltir ya da diisuriir. Ama erne-gin arzi ile talebinin dengede oldugunu varsayahm. O zaman ucretler nasil belirlenecektir? Rekabet ile. Ama daha §imdi, rekabetin belirleyici bir etmen olmaktan ciktigmi, etkisinin, kar§ihkli iki zit giic arasindaki denge nedeniyle ortadan kalktigini kabul etmistik. Gercekte bizim bul-mak istedigimiz, iicreUerin dogal fiyati, yani rekabet tarafindan diizenle-nen emek fiyati degil, tersine, rekabeti duzenleyen emek fiyatidir. Geriye, yalnizca, emegin zorunlu {necessary) fiyatinin, emekcinin gerekli {necessary) gecim araclan ile belirlenmesi kahyor. Ama bu gecim araclan da, bir fiyati olan metalardir. Bu nedenle, emegin fiyati, gerekli gecim araclanyla, gecim araclannin fiyati da, oteki biitiin metalar gibi birincil olarak, emegin fiyati ile belirlenir. §u halde, gecim araclannin fiyati ile belirlenen emegin fiyati, emegin fiyati ile belirlenir. Emegin fiyati, kendisi ile belirlenir. Ba§ka bir deyi§le, biz emegin fiyatinin nasil belirlendigini bilmiyoruz. Gyleyse emegin genel bir fiyati vardir, ciinkii o, bir meta olarak kabul edilmi§tir. Bunun icin, emegin fiyatindan sozede-bilmek icin, once bizim genel olarak fiyatin ne oldugunu bilmemiz gere-kir. Ama biz, bu §ekilde, genel olarak fiyatin ne oldugunu hie bir zaman ogrenemeyiz. Gene de biz, emegin zorunlu fiyatinin bu uygun bicimde belirlendigini varsayahm. Bu sefer de, ortalama kar, metalann fiyatinda ikinci ogeyi olu§turan, normal ko§ullar altinda her sermayenin kan nasil belir-lenecek? Ortalama kann, ortalama kar orani ile belirlenmesi gerekir, ama bu oran nasil belirlenecek? Kapitalistler arasindaki rekabet ile mi? Ama rekabet de zaten kann varhgim ongoriiyor. Rekabet, ce§itli kar oranlanni, ve dolayisiyla -ayni ya da farkh uretim alanlannda- ce§itli karlan ongoriiyor. Rekabet, ancak, metalann fiyatlanni etkiledigi olciide kar oranini etkileyebilir. O, ancak, ayni uretim alanindaki iireticileri, me-talanni ayni fiyata satmaya,
farkh uretim alanlannda metalanni, ayni kan getirecek fiyatlara, ucretler tarafindan zaten kismen belirlenmi§ bulunan meta-fiyatlanna, ayni oranda yapilan eklerle satmaya zorlar. Demek ki, rekabet, ancak, kar oramndaki e§itsizlikleri e§itleyebilir. E§it olmayan kar oranlannin e§itlenmesi icin kann, metalann fiyatinda, bir oge olarak varolmasi gerekir. Rekabet bunu yaratamaz. Diizeyini dusuriir ya da yiikseltir, ama e§itlenmeye ula§ildigi anda kurulmu§ bulunan bu diizeyi yaratmaz. Ve biz, zorunlu bir kar oranindan sozettigimiz zaman, bilmek istedigimiz sey, yalnizca, rekabet hareketlerinden bagimsiz kar oranidir, ve bu kar orani rekabetin kendisini diizenler. Rakip kapitalistler arasinda bir kuwet dengesi oldugu zaman, ortalama, kar orani da kurulmu§ [sayfa 758] olur. Rekabet bu dengeyi kurabilir, ama bu denge ile kendisini go-steren kar oranini kuramaz. Bu denge kuruldugunda genel kar orani Karl Marks
755 Kapital III
§imdi nicin %10, %20 ya da %100’dur? Rekabet nedeniyle mi’? Hayir tersine, rekabet, %10, 20 ya da %100’den sapmalan yaratan nedenleri ortadan kaldirmistir. Her sermayenin kendi buyuklugu ile orantih olarak aym kan saglayacagi bir meta-fiyati meydana getirmi§tir. Bununla birlik-te, bu kann buyuklugu, rekabetten bagimsizdir. Rekabet yalnizca, tekrar tekrar biitiin sapmalan bu buyukluge indirger. Bir kimse bir baskasi ile rekabet eder ve rekabet onu, metalanm, otekiyle ayni fiyata satmaya zorlar. Ama nicin bu fiyat, 10, 20 ya da 100’dur? §u halde geriye, yalnizca, kar oranimn ve dolayisiyla kann, acikla-namaz bir bicimde, bu noktaya kadar iicreUerle belirlenen, metalann fiyaUanna eklenen belirli bir fazlahgi olgusunu ilan etmek kahyor. Reka-betin bize anlattigi tek sey, bu kar oranimn, veri olan bir buyiikliik olmasi gerektigidir. Ama biz, bunu, daha onceden, genel kar orani ve kann “zorunlu fiyatim ele aldigimiz zaman da biliyorduk. Toprak ranti konusunda da, sacma i§i yeni ba§tan yinelemeye cahsmanin hie bir geregi yoktur. Bunu yapmadan, insan azcok tutarh bir ele ah§la, rekabetin, kar ile ranti sirf, metalann fiyatina, birincil olarak iicreUerle belirlenen bir fiyata, anla§ilmaz yasalar ile eklenen belirli bir fazlahk olarak gosterecegi sonucuna varabilir. Kisacasi, rekabet, iktisatcila-nn biitiin anlamsiz diisuncelerini aciklamak sorumlulugunu yuklenmek zorunda kahyor, oysa ashnda, rekabeti aciklamak zorunda olanlar bu iktisatcilann kendileridir. §imdi, burada, kar ile rantin dola§imdan dogdugu, yani sati§tan ileri gelen fiyat ogeleri oldugu hayali bir yana birakihrsa, -ciinkii dola§im, onceden almadigi bir §eyi hie bir zaman geri veremezsonuc yalnizca §una indirgenmi§olur: Ucretierde belirlenen metain fiyatimn = 100 oldugunu, iicretier iizerinden kar oranimn %10 ve rantin %15 oldugunu kabul edelim. Bu durumda, iicretier, kar ve rantin toplami ile belirlenen metafiyati = 125 olur. Bu ek 25, metain sati§indan dogmu§ olamaz. giinkii, birbirine meta satan herkes, iicret olarak 100’e malolan §eyi 125’e satmaktadir; bu, hepsinin de malim 100’e satmasi ile aym
seydir. §u halde, bu i§lemin, dola§im siirecinin di§inda incelenmesi gerekir. Eger §imdi 125’e malolan metain kendisini iic ki§i payla§sa -kapitalist once metai 125’e satsa ve 100 emekciye odese, 10 kendisi alsa vel5 de toprak sahibine verse, durumda herhangi bir degi§iklik olmaz- emekci degerin ve iiriiniin 4/5 = 100'iinu ahr. Kapitalist, degerin ve iiriiniin 2/25’ini ve toprak sahibi de 725'iinii ahr. Kapitalist 100 yerine 125’e sat-tigina gore, emekciye emeginin somutla§tigi iiriiniin yalmz V 5'unu verir. §u halde, i§ciye 80 verse ve 20 alikoysa -bunun 8’i kendisine, 12’si toprak sahibine dii§er- durum gene aym olurdu. Bu durumda, metai, degeri iizerinden satmi§ olurdu, ciinkii gercekte, fiyata yapilan ekler,[sayfa 759] metain degerinden bagimsiz arti§lan temsil eder ve bu deger, yukar-daki varsayima gore, iicretierin degeri ile belirlenir. Bu,
56
Karl Marks Kapital III
dola§ik bir yoldan sunu soylemek demektir: bu anlayi§a gore, “iicreUer” deyimi, burada 100, iiriiniin degeri demektir, yani kendisinde bu belli miktarda emegin temsil edildigi bir miktar para demektir; ne var ki, bu degerin kendisi de, gercek iicretten farklidir ve dolayisiyla geriye bir fazlahk birakir. Ama burada fazlahk, fiyata nominal bir ek ile gerceklesmistir. Dolayisiyla da, ucretier eger 100 yerine 110’a e§it olsay-di, kann = 11 ve toprak-rantinin = 16'/2 olmasi gerekir ve metain fiyati da = 137V2 olurdu. Boylece oranlar degismeden kahrdi. Ama bolunme, daima, iicretiere, belirli yuzdelerde nominal bir ekleme yapilarak sag-landigi icin, fiyat, iicretierle yukselir ve dii§er. Ucretier burada once metain degerine e§itienmi§, sonra tekrar ondan aynlmi§tir. Ashnda bu, dolambach ve anlamsiz bir yoldan sunu soylemeye vanr: metalann degeri, icerdigi emek miktan ile belirlenir, oysa iicretierin degeri, gerekli gecim araclannin fiyati ile belirlenir ve uc-retierin iizerindeki deger faz-lasi da kar ve ranti olu§turur. Uretimlerinde kullamlan iiretim araclannin degerini diisfflkten sonra, metalann degerinin parcalara aynlmasi; iiretilen metalara katilmi§ bulunan emek miktan ile belirlenen bu belli deger kitielerinin, bagimsiz ve birbirleriyle baglantisiz gelir bicimlerine giren iic ogeye, iicretiere, ka-ra ve ranta aynlmasi - i§te bu parcalara bolunme i§lemi, kapitalist iireti-min yiizeyinde carpik bir bicimde kendisini gosterdigi gibi, dolayisiyla da, bu iiretim tarzini yiiriiten ve onun tutsagi olanlann kafalannda da ayni sekilde yansir. Bir metain toplam degerinin = 300 oldugunu ve bunun 200'iiniin, iiretiminde tiiketilen, iiretim araclannin degeri ya da degismeyen ser-mayenin ogeleri oldugunu kabul edelim. Boylece geriye, iiretim siireci sirasinda metaya yeni eklenen deger olarak 100 kahr. Bu 100 tutanndaki yeni deger, iic gelir bicimi altinda b61ii§ulecek olan §eyin hepsidir. Ucret-lere = x, kara = y ve ranta = z dersek, x + y + z, ornegimizde daima = 100 olacaktir. Ama sanayicilere, tiiccarlara, bankerlere ve bir de kaba iktisatcilara bu tamamen farkli goriiniir. Bunlar icin, iiretiminde tiiketilen iiretim araclannin degeri dusuldiikten sonra, metain degeri veri olan = 100 degildir ve sonra
da bu 100, x, y ve z’ye boliinmektedir. Metain fiyati, diipediiz, iicretierin degeri ile, kann degeri ve rantin degerinden olusmakta ve bu degerler, hem metain ve hem de birbirlerinin degerle-rinden bagimsiz olarak belirlenmekte, x, y ve z’nin herbiri veri ve bagimsiz belirlenmekte, ve ancak, 100’den kiiciik ya da biiyuk olabilecek bu biiyukliiklerin toplamindan, bu deger ogelerini biraraya toplayarak, metain degeri elde olunmaktadir. Bu quid pro quo kacimlmazdir, ciinkii: Birinci olarak: Metain degerini olu§turan iic oge, birbiriyle ili§kisi bakimindan bagimsiz gelirler olarak goriiniir ve boylece, birbiriyle hie benzerlikleri olmayan iic iiretim etmenine, emege, sermayeye ve top-raga baglanirlar ve dolayisiyla da bunlardan doguyormu§ gibi goriinurler. [sayfa 760] Emek-giicii, sermaye ve toprak sahipligi, metalann, bunlann Karl Marks
757 Kapital III
sahiplerinin payina diisen ce§itii deger ogelerinin nedenleridir, ve dola-yisiyla, kendilerini bunlar icin gelire d6nu§turmii§lerdir. Ne var ki, deger, gelire d6nii§mekten dogmaz; degerin gelire cevrilebilmesinden once, bu bicimi alabilmesinden once, varolmasi gerekir. Bunun tersinin dogru oldugu yanilsamasi, bu uc ogenin birbirleriyle bagintisi bakimindan nispi buyukliiklerinin farkli yasalara gore belirlendigi ve bunlann, metalann kendi degerleriyle baglantilarimn ve bu degerlerle sinirlandinlmalannin kendilerini yuzeyde hie aciga vurmamalanyla desteklenmektedir. Ikinci olarak : Ucretlerde genel bir yukselme ya da dii§menin, genel kar oramnda zit yonde bir harekete yolacarak -diger ko§ullar ayni kalmak kaydiyla- o iiretim alanindaki sermayenin ortalama bile§imine bagh olarak, ce§itli metalann uretim-fiyatianm degistirdigini, yani bazila-nni yiikselttigini ve bazilanni da diisurdugunii g6rmii§ bulunuyoruz. §u halde, deneyim burada gosteriyor ki, hie degilse bazi iiretim alanlannda, bir metain ortalama fiyati, iicretler yiikseldigi icin yukselmekte, du§tiigu igin dii§mektedir. Ama bu “deneyim”, iicretlerden bagimsiz olan meta degerinin gizlice bu degi§meleri diizenledigini gostermemektedir. Bu-nunla birlikte, eger iicretlerdeki yukselme yerel ise ve yalmz belli bir iiretim alaninda ozel kosullann sonucu olarak yer almi§ ise, bu metalann fiyatlannda buna tekabiil eden nominal bir yukselme olabilir. Bir tiir metain nispi degerindeki, iicretlerin ayni kaldigi diger tiirlere gore gorii-len bu yukselme, bu durumda yalnizca arti-degerin ge§itli iiretim alanla-n arasinda tekdiize dagihminda yerel olarak goriilen bu bozukluga kar§i bir tepki, ozel kar oranlannin, genel kar oranina e§itlenmesinin bir araci-dir. “Deneyim” bu durumda da gene iicretlerin, fiyati belirledigini gos-termektedir. Boylece, bu her iki durumda da deneyim, iicretlerin, meta-fi-yatlarmi belirledigini gostermektedir. Ama “deneyim”, bu ic bagintimn gizli nedenini gostermemektedir. Ustelik: emegin ortalama fiyati, yani emek-gucumin degeri, gerekli gecim araclannin iiretim-fiyati ile belirle-nir. Bu ikincisi yukselir ya da diiserse, ilki de buna bagh olarak yukselir ya da dii§er. Boylece, deneyim, gene, iicretler ile metalann fiyatlan arasinda bir bagin varhgini gostermektedir. Ne var ki, bazan neden, sonuc, so-nuc da neden gibi
goriinebilir; tipki piyasa-fiyati hareketlerinde, gonenc donemlerinde iicretlerin kendi ortalamasimn iizerine yukselmesinin, pi-yasa-fiyatlannin, iiretim-fiyatlarinin iizerine yukselmesine ve ardindan da iicretlerin, kendi ortalamasimn altina diismesinin, piyasa-fiyatlannin, iiretim-fiyatlannin altina diismesine tekabiil etmesi gibi. Uretim-fiyatla-nnin, metalann degerlerine tabi olmalanna, piyasafiyatlannin dolanan hareketleri di§inda, iicretler yukseldiginde, kar oramnin dii§mesi, iicretler du§tiigunde, kar oramnin yukselmesi deneyiminin daima prima facie tekabiil etmesi gerekirdi. Ama g6rmu§ oldugumuz gibi, kar orani, iicret hareketierinden bagimsiz olarak, degi§meyen sermayenin degerindeki hareketlerle belirlenebilir; §u halde, iicretler ile kar orani, [sayfa 76i] ters yonde hareket edecek yerde, ayni yonde hareket edebilir, birlikte
58
Karl Marks Kapital III
yukselir ya da diisebilir. ArU-deger orani kar orani ile dogrudan caki§ir olsaydi, bu olanaksiz bir §ey olurdu, Bunun gibi, iicreUer, gecim aracla-nnin fiyatlanndaki artma nedeniyle yukselse bile, kar orani, emegin yo-gunlugundaki arti§ ya da i§gunundeki uzama nedeniyle ayni kalabilir ya da hatta yukselebilir. I§te biitiin bu deneyimler, deger ogelerinin bagim-siz ve carpiUlmi§ bicimlerinin yaratUgi yanilsamayi, yani ya ucretlerin tek ba§ina, ya da iicreUer ile kann bir arada metalann degerlerini belirle-dikleri yamlsamasim desteklemektedir. Bir kez boyle bir yanilsama, iicret-ler bakimindan ortaya cikti mi, bir kez, emegin fiyati ile, emegin yaratUgi deger caki§ir gibi goriiniirse ayni §ey otomatik olarak kar ve ranta da uy-gulanir. Bunlann fiyatinin, yani bunlann para-ifadelerinin artik, emekten ve emegin yaratUgi degerden bagimsiz olarak saptanmasi zorunlu hale gelmi§ olur. Uguncu olarak: Diyelim ki, dogrudan deneyimlere gore, bir me-tain degerleri ya da -yalmzca bu degerlerden bagimsizmi§ gibi gorii-nen- uretim-fiyaUan, piyasa-fiyaUndaki siirekli dalgalanmalann devamh telafisi yoluyla diizenleyici ortalama fiyatlar §eklinde egemen olmak yerine, metain piyasa-fiyaUanyla daima cakissin. Aynca, gene diyelim ki, yeniden-ureUm, daima ayni degi§meyen ko§ullar altinda yapilsin, yani emegin iiretkenligi, sermayenin biitiin ogelerinde ayni kalsin. En sonu, diyelim ki, meta-uriinun, yeni bir emek miktannin -yani yeni iireUlen bir degerin- iiretim araclannin degerine eklenmesiyle olu§an deger ogesi, daima degi§meyen oranlarda, iicreUere, kar ve ranta boliinsiin ve boyle-ce, ffilen odenen iicret daima dogrudan dogruya, emek-giiciiniin degeri ile; ffilen gerekle§en kar, toplam arU-degerin, ortalama kar orani gere-gince, toplam sermayenin her bagimsiz i§lev yapan kismimn payina dii§en kismi ile caki§sin; ve fiili rant, daima, bu esasa gore toprak rantimn normal olarak icersinde kaldigi cerceve ile sinirh olsun. Kisacasi, top-lumsal olarak iireUlen degerlerin bolunmesinin ve iireUm-fiyaUannin diizenlenmesinin, kapitalist esasa gore yer aldigini, ama rekabetin ise kan§madigini varsayalim. Bu varsayimlar alUnda, yani metalann degeri degismese ve boyle goriinse; meta-uriinun
kendisini gelirlere ayn§Uran deger ogesi, degi§-meyen bir biiyukliik olarak kalsa ve daima boyle goriinse; ve en sonu, bu veri olan ve degismeyen deger ogesi daima degismeyen olarak, iicreUere, kar ve ranta boliinse -biitiin bu varsayimlar alUnda bile, ger-cek hareket, zorunlu olarak ters bir bicimde goriiniir-; onceden veri olan bir degerin, kar§ihkli bagimsiz deger bicimlerine biiriinen iic kisma ay-nlmasi §eklinde degil de, tarn tersine, bu degerin, bagimsiz ve herbirisi kendi basma belirlenmi§ ogelerin -iicreUer ile kar ve toprak ranUnin-toplamindan olu§masi §eklinde goriiniir. Bu yanilsama zorunlu olarak ortaya cikar, ciinkii, bireysel sermayelerin ve bunlann iiretUkleri metalann gercek hareketlerinde, metalann degerinin boliinmesi, bu bolunme-nin [sayfa 762] onkosulu olarak degil de, tersine, bu degerin boliindiigii Karl Marks
759 Kapital III
ogeler, metalann degerinin 6nko§ulu olarak goriiniir. Once, g6rmii§ ol-dugumuz gibi, her kapitaliste, metalann maliyet-fiyati, belli bir buyukluk olarak goriiniir, ve gercek iiretim-fiyatinda da boyle goriinmeye devam eder. Ne var ki, maliyet-fiyati, degismeyen sermayenin degerine, yatin-lan iiretim araclanna, arti, emek-giiciiniin degerine e§ittir; ama bu deg-er, iiretimi yiiriiten kapitaliste, emegin fiyatinin irrasyonel biciminde goriiniir, boylece iicretler de ayni anda, emekcinin geliri §eklinde goriiniir. Emegin ortalama fiyati, veri olan bir buyiikliiktiir, ciinkii, emek-giiciiniin degeri, herhangi bir meta gibi, yeniden-iiretimi icin zorunlu gerekli emek-zamani ile belirlenir. Ama, metalann degerinin iicreUerde somutlasan kismina gelince, bu iicret bicimine o, kapitalistin emekciye, kendi iirii-niinden dii§en payi iicret biciminde vermi§ olmasindan girmez, emekci kendi iicreUeri icin bir esdeger iirettigi icin o, bu bicimi ahr: yani emekcinin, giinliik ya da yilhk emeginin bir kismi, emekgiiciiniin fiyatinin icer-digi degeri iiretir. §u da var ki, iicreUer, kendisine tekabiil eden esdeger iiretilmeden once, bir sozle§me ile saptamr. Meta ve metain degeri heniiz iiretilmeden once buyiikliigii veri olan bir fiyat ogesi olarak, maliyet-fiyatimn bir kismi olarak iicreUer, dolayisiyla, metain toplam degerinden bagimsiz bir bicimde kendisini ayiran bir kisim olarak degil, tersine, bu degeri onceden belirleyen belli bir buyukluk, yani fiyat ve degerin yarati-cisi olarak goriiniir. Metalann maliyet-fiyatinda iicretlerin oynadigi bu role benzer bir rolii, ortalama kar, metalann iiretim-fiyatiarinda oynar, ciinkii uretim-fiyati, maliyet-fiyati, arti, yafinlan sermaye iizerinden ortalama kara e§ittir. Bu ortalama kar, kapitalistin kafasinda ve hesabinda, pratikte yalnizca sermayelerin bir yafinm alamndan bir baskasina akta-nlmasini belirlemesi bakimindan diizenleyici bir oge olarak goriinmekle kalmaz, aynca, onun icin, uzun donemleri icersine alan yeniden-iiretim siirecini kapsayan biitiin saU§ ve sozle§melerde belirleyici bir ogeyi de temsil eder. Ama boyle diisunuldiigu siirece o, onceden varolan bir buyukluk olup, gercekte, herhangi belli bir iiretim alaninda iiretilen deger ve arti-degerden bagimsizdir ve dolayisiyla da her iiretim alanina yati-nlan biitiin bireysel sermayeler icin bu hatta daha da fazla gecerlidir. Degerin bolunmesinin bir sonucu olarak
goriinmekten cok, o kendisini metalann iiretim siirecinde onceden varoldugu gibi bizzat metalann ortalama fiyatinin belirleyicisi, degerin yaraticisi olarak goriiniir. Gercek-ten de arU-deger, ce§itii kisimlannin, kar§ihkli ve tamamen birbirinden bagimsiz bicimlere aynlmasi nedeniyle, daha da somut bir sekilde, meta-degerin yarafilmasi icin bir 6nko§ul olarak goriiniir. Ortalama kann bir kismi, i§lev yapan kapitalistin kar§isina, metalann iiretiminden ve degerinden once varoldugu kabul edilen bagimsiz bir oge olarak, faiz bicimi icersinde cikar. Faizin buyiiklugu ne kadar fazla dalgalanirsa dalgalansin, her an ve her kapitalist icin, bireysel kapitalist olarak iirettigi metalann maliyet-fiyatina giren belli bir biiyiikliiktiir. Ayni rolii, tanmsal [sayfa 763] kapitalistler icin, sozle§meyle saptanan kira parasi biciminde, oteki i§-
60
Karl Marks Kapital III
adamlan icin i§yerlerine ait kira biciminde toprak ranU oynar. ArU-dege-rin bolundugii bu parcalar, bireysel kapitalist icin maliyet-fiyatinin ogele-ri olarak veri oldugu icin, tersine, artidegerin yaraUcilan olarak goriiniir; tipki, iicreUerin, oteki kisminin yaraUcilan olmasi gibi, metalann fiyaUmn bir kisminin yaraUcilan olarak goriiniir. Meta-degerin parcalanmasi ile ortaya cikan bu iiriinlerin, daima deger olu§umunun bir 6nko§ulu gibi goriinmesinin sim gayet basittir; kapitalist iireUm tarzi, oteki iireUm tarz-lan gibi, yalniz maddi uriinleri siirekli yeniden iiretmekle kalmaz, ayni zamanda, toplumsal ve ekonomik iliskileri kendisine ozgii ekonomik bicimleri de yaratir. i§te bu nedenle sonuclan, sanki siirekli olarak 6n-gordiigii ko§ullar, ongordiigii ko§ullar da sanki onun sonuclan gibi go-riinurler. i§te bu, ayni ili§kilerin siirekli yeniden-ureUmlerini, bireysel kapitalist, apacik ve kuskulamlmaz bir olgu olarak kabul eder. Kapitalist iireUm tarzi boyle devam etUgi siirece, yeni eklenen emegin bir kismi kendisini devamh iicretlere, bir ba§ka kismi kara (faiz ve giri§im karina) ve bir ucuncusiinii de ranta aynsUnr. Qe§iUi iireUm kurumlan arasindaki sozlesmelerde bu daima varsayihr ve bu varsayim, nispi oranlar, tek tek durumlarda ne derece dalgalanma gosterirse de dogrudur. Degerin bicimlerinin kar§i kar§iya geldikleri kesin bicimler, siirekli olarak yeniden iireUldikleri icin onceden varsayihrlar, ve siirekli olarak onceden varsayildiklan icin siirekli olarak yeniden-iireUlirler. Hie kuskusuz, deneyim ve goriinguler, §imdi, kapitalisUn, degerin belirlenmesinde biricik etken olarak gordiigii piyasa-fiyatlannin, buyiikluklerini ilgilendirdigi kadanyla, boyle bir bekleyise hie bir §ekilde bagh olmadigini, ve bunlann, faizin ya da ranUn yuksek ya da diisuk tutulmasina tekabiil etmediklerini gosterir. Ama piyasa-fiyaUan, ancak kendi degisMkleri icersinde sabitUr, ve uzun donemler iizerinden hesaplanan ortalamalan, degi§meyen ve dolayisiyla da son tahlilde piyasa-fiyaUan iizerinde egemen olan biiyukliikler olarak, ucretlerin, kar ve ranUn ayn ayn ortalamalanndan meydana gelirler. Ote yandan, dii§unulurse, §urasi da acikca goriiliir ki, degerin iiretiminde onceden
varsayildigi ve, maliyet-fiyaU ile ureUm-fiyaUnda bireysel kapitalistce varsayildigi gibi eger iicreUer ile kar ve rant, degerin yaraUcilan iseler, degeri her metain uretimine veri olarak giren degi§-meyen kismin da bir deger yaraticisi olmasi gerekir. Ne var ki, sermaye-nin bu degismeyen kismi, metalar ve dolayisiyla da meta-degerler top-lamindan ba§ka bir §ey degildir. Bu durumda bizim, meta-degerin, meta-degerin yaraUcisi ve nedeni oldugu gibi sacma bir totolojiye dii§memiz kacimlmaz oluyor. Bununla birlikte, eger kapitalist bu konuda biraz diisunecek olsa -ve kapitalist olarak onun diisunceleri yalmzca kendi cikarlan ve kendi cikarlanna doniik giidiilerinin egemenligi alUndadir- deneyimler, ona, kendi iiretUgi uriinun, sermayenin degi§meyen kismi olarak oteki [sayfa 764] iireUm alanlanna girdigini ve oteki iireUm alanlannin uriinlerinin de, Karl Marks
761 Kapital III
kendi iiriiniine, sermayenin degismeyen kisimlan olarak girdigini gos-terirdi. Kendi yeni uretimini ilgilendirdigi kadanyla ek deger, kapitaliste gore, iicreUerin, kar ve rantin buyiikliikleri tarafindan olu§turulduguna gore, ayni §ey, oteki kapitalisUerin iirunlerinden olu§an degismeyen ki-sim icin de dogrudur. Ve boylece, sermayenin degismeyen kisminin fiyati ve dolayisiyla, metalann toplam degeri, kendisini, aciklanmasi ola-naksiz bir bicimde de olsa, son tahlilde, degerin hepsi de farkli yasalarla diizenlenen ve farkli kaynaklardan dogan, bagimsiz yaratici ogelerinin, -iicreUer ile kar ve rantin- eklenmesinden meydana gelen bir degerler toplamina indirgenmi§ olur. Dorduncu olarak: Metalann degerleri iizerinden satihp satilma-masimn, dolayisiyla, degerin kendisinin belirlenmesinin bireysel kapita-list icin hi? bir onemi yoktur. Bu, daha ba§langictan, onun ardinda yer alan ve onun dismdaki kosullann denetimi altinda bulunan bir siirectir, ciinkii, her iiretim alaninda, diizenleyici ortalama fiyaUan olu§turan degerler degil, farkh uretim-fiyatlaridir. Degerin belirlenmesi, her ozel iiretim alaninda bireysel kapitalist ile sermayeyi, ancak, emegin iiretken-ligindeki yiikselme ya da dii§me sonucu, metalann uretimi igin daha az ya da daha fazla emek gereksinmesinin, bir durumda onun, o giinkii piyasa-fiyatlan iizerinden fazladan kar elde etmesini sagladigi halde, diger durumda, iiriiniin ya da bireysel metain bir kismina daha fazla iicret, daha fazla degi§meyen sermaye ve dolayisiyla daha fazla faiz diismesi nedeniyle metalann fiyatim yukseltmeye zorlamasi olgusunde ilgilendir-ir ve etkili olur. §u halde bu, onu, ancak, kendisi icin metalann iiretim maliyetini yukselttigi ya da dusurdiigu olciide, dolayisiyla yalnizca, duru-munu olagandi§i hale getirdigi olciide ilgilendirir. Buna kar§ihk, iicretler, faiz ve rant, ona, yalmz, giri§im kanni, i§lev yapan kapitalist olarak kardan payina dii§en kismi gercekle§tirebilecegi fiyatin degil, ayni zamanda yeniden-iiretimin siirekli olabilmesi icin me-talanm satabilecegi fiyatin da simrlanni diizenleyen etmenler olarak goriiniir. Ucretier, faiz ve rant tarafindan belirlenen kendi maliyet-fiyatini a§an belirli fiyatiar iizerinden, normal ya da daha biiyuk bir giri§im kanni sag-lamasi kosuluyla, metalannda somutia§mi§ deger ve
arti-degeri sati§ yo-luyla gerceklestirip gercekle§tirmemesinin onun icin hie bir onemi yoktur. Sermayenin degismeyen kismi dismda, ucretier ile faiz ve kar, ona, i§te bu nedenle, meta-fiyatin sinirlandinci ve dolayisiyla da, iiretken be-lirleyici ogeleri olarak goriiniirler. Omegin, iicretieri, emek-giiciinun dege-rinin altina, yani normal diizeyinin altina dii§urmeyi, du§uk bir faiz oraniyla sermaye elde etmeyi, rant icin normal miktann altinda kira odemeyi becerdigi siirece, iiruniinii, degerinin ya da hatta genel iiretim- fiyatinin altinda satmasi ve boylece metalann icerdigi artiemegin bir kismini be-davadan elden cikartmasi ona viz gelir. Ayni sey, sermayenin degi§meyen kismi icin de gecerlidir. Bir sanayici, diyelim, [sayfa 765] hammaddelerini iiretim-fiyatinin altinda satin alabilirse, bunu mamul iiriinde, uretim-fi-
62
Karl Marks Kapital III
yatimn altinda satsa bile, bu, onu zarara kar§i korur. Meta-fiyatin, oden-mesi, bir esdegerle yerine konulmasi gereken ogelerini a§an fazlahk aym kaldigi ya da arttigi takdirde, sanayicinin giri§im kan, aym kahr ya da hatta artar. Sanayicinin urettigi metalann iiretimine, belli fiyat bii-yiikliikleri olarak giren iiretim araclannin degeri di§inda bu iiretime, simrlayici ve diizenleyici fiyat buyuklukleri olarak giren §ey, iicretler ile faiz ve ranttir. Dolayisiyla da bunlar, ona metalann fiyatim belirleyen ogeler gibi goriiniirler. Onun acisindan giri§im kan, ya piyasa-fiyatiarinin, rekabetin raslantiya bagh ko§ullanna uygun olarak, metalann yukarda sozii edilen fiyat ogeleri tarafindan belirlenen kendi degerlerini a§an fazlahk tarafindan belirleniyormu§ gibi goriiniir; ya da, bu karin kendisi, piyasa- fiyatian iizerinde belirleyici bir etki yaptigi olciide, kendisi de, ahcilar ile saticilar arasindaki rekabete baghymi§ gibi goriiniir. Bireysel kapitalistler arasindaki rekabette oldugu kadar, diinya piyasasindaki rekabette de, hesaplara degismeyen ve diizenleyici biiyuk-ler olarak giren, iicretierin, rant ve faizin, veri olan ve varsayilan buyiikliik-leridir; bunlar, degistirilmesi olanaksiz biiyiikliikler anlaminda degil de, her ayn durumda veri olan ve siirekli, dalgalanmasi piyasa-fiyatlan icin degismeyen sinirlan olu§turan biiyiikliikler anlaminda degismezdirler. Ornegin, diinya piyasasindaki rekabette bu, yalmzca metalann o giinkii iicretier, faiz ve rant ile mi, yoksa o giinkii piyasa-fiyatlan altinda mi, yani kar§ihk olarak bir giri§im kan gerceklestirerek mi, elveri§li bir §ekilde satilabilecegi sorunudur. Bir iilkede, iicretier ile topragin fiyati dii§iik oldugu halde, kapitalist iiretim tarzi genellikle geli§memi§ oldugu icin, sermaye iizerinden faiz yuksek ise, buna kar§ihk da bir baska iilkede, iicretier ile topragin fiyati nominal olarak yuksek oldugu halde, sermaye iizerinden faiz diisuk ise, kapitalist, bir iilkede nispeten daha fazla emek ve toprak, otekinde nispeten daha fazla sermaye kullamr. Bu etmenler, bu iki kapitalist arasinda rekabet olasihgi olciisiinde, belirleyici ogeler olarak hesaba girerler. §u halde burada, deneyimler, teorik olarak ve kapitalistin kendi cikar hesaplan acisindan pratik olarak gostermektedir ki, metalann fiyati, iicretier, faiz ve rant
tarafindan, emegin, sermayenin ve topragin fiyati tarafindan belirlenmektedir, ve fiyatin bu ogeleri ger-cekten fiyati olu§turan diizenleyici etmenlerdir. Kuskusuz burada geriye, varsayilmayan, ama metalann piyasa-fiyatindan dogan bir oge, yani yukarda sozii edilen ogelerin -iicretier, faiz ve karin- eklenmesiyle olu§an maliyet-fiyati iizerindeki fazlahk ka-hyor. Bu dordiincii oge, her tek ve ayn durumda rekabet tarafindan ve ortalama durumda -kendisi de bu aym rekabet tarafindan ama ancak daha uzun donemlerde diizenlenen- ortalama kar tarafindan belirle-niyormus. gibi goriiniir. Be§inci olarak: Kapitalist iiretim tarzi temeli iizerinde, icersinde yeni eklenen emegin temsil edildigi degerin, gelir, iicretier, kar ve top-rak-ranti [sayfa 766] bicimlerine boliinmesi oylesine dogal bir hale gelmistir Karl Marks
763 Kapital III
ki, bu yontem (toprak rantini incelerken omeklerini verdigimiz tarihin daha onceki a§amalan bir yana birakihrsa), gelirin bu bicimleri icin gere-kli 6nko§ullann bulunmadigi yerlerde bile uygulanir olmu§tur. Yani benze§im yoluyla her §ey bu gelir bicimleri icersine sokulmu§tur. Bagimsiz bir emekci -gelirin her uc bicimi de uygulanma olasihgi oldugu icin bir kiiciik giftgiyi alahm- kendisi adina cahstigi ve kendi uruniinii sattigi zaman, once o, kendi kendisini emekci olarak kullanan, kendi i§vereni (kapitalist) olarak, sonra da, kendisinden kendi kiracisi olarak yararlanan, kendi kendisinin toprak sahibi olarak dii§unulmu§tur. Ucretli i§ci olarak kendi kendisine iicret odemekte, kapitalist olarak kendi kendisine kar vermekte, toprak sahibi olarak kendi kendisine rant odemektedir. Kapitalist uretim tarzi ile, buna tekabiil eden ili§kiler, top-lumun genel temeli olarak kabul edilirse bu benze§im dogrudur, ciinkii o, emegi sayesinde degil, uretim araclan iizerindeki miilkiyeti -burada bu, sermayenin genel bicimi olarak kabul edilmi§tir- sayesinde kendi arti-emegine elkoyacak durumdadir. Ustelik, iiriinlerini meta olarak iiret-tigi ve dolayisiyla bu metalann fiyatina tabi oldugu (boyle olmasa bile bu fiyat hesaplanabilir) olciide, gercekle§tirebilecegi arti-emek miktan, kendi buyiikliigune bagh olmayip, genel kar oranina baghdir; bunun gibi, genel kar orani tarafindan belirlenen arti-deger miktan iizerindeki her fazlalik da gene, onun harcadigi emegin miktan ile belirlenmemistir, ama o buna sirf topragin sahibi oldugu icin elkoyabilmektedir. Kapitalist uretim tarzina tekabiil etmeyen boyle bir uretim tarzi, boylece onun gelir bicim-leri altina -bir olciide pek de yanh§ olmayarak- sokulabildigine, kapitalist ili§kilerin, bir uretim tarzinin dogal ili§kileri oldugu iizerine olan yanilsama daha da guclendirilmi§ oluyor. Hie kuskusuz, eger iicretler, kendi genel temeline, yani ureticinin kendi emeginin iiruniiniin, emekcinin bireysel tiiketimine gecen kismi-na indirgenecek olursa; eger biz, bu kismi, kendi kapitalist sinirlanndan kurtanr, ve bunu bir yandan, toplumun mevcut iiretkenliginin (yani, onun kendi bireysel emeginin toplumsal iiretkenligini, gercekten toplumsal iiretkenlik olarak ahrsak) izin verdigi, ote yandan, ki§iliginin biitiiniiyle geli§mesinin gerektirdigi tiiketim hacmine kadar
geni§letirsek; ve iiste-lik de, arti-emek ile arti-uriinu, toplumun o giinkii uretim ko§ullan altin-da, bir yandan, sigorta ve yedek fonlar yaratmak, ote yandan, yeniden-iiretimi toplumsal gereksinmelerin ongordiigii boyutlara dogru siirekli geni§letmek icin gerekli olciiye indirgersek; en sonu eger, N°: 1 (gerekli-emek) ile N°: 2’ye (arti-emek), toplumun gelisememis. ve cah§ma yetisi-ni yitirmis. iiyeleri adina, giicii-kuweti yerinde olan iiyelerince daima harcanmasi gerekli emek kitlesini katarsak, kisacasi, hem iicretleri ve hem de arti-degeri, hem gerekli ve hem de arti-emegi, kendi ozgiil kapitalist niteliklerinden siyinp atarsak, geriye ku§kusuz bu bicimler degil, yalnizca, biitiin toplumsal uretim tarzlannda ortak olan ozleri kahr. [sayfa 767]
64
Karl Marks Kapital III
Ne var ki, bu benze§tirme yontemi, daha onceki egemen iiretim tarzlannin da, ornegin feodalizmin de karakteristigi idi. Feodalizme hi? bir §ekilde uygun dii§meyen, onun ?ok otesinde bulunan iiretim ili§kileri, feodal ili§kiler altina sokulmu§tu; ornegin Ingiltere’de, sirf parasal yiikiimliiliikleri olan ve yalnizca adi feodal olan, (§6valyenin hizmetindeki ayncahktan farkh olarak) ortak tasarruf hakki ayncahgi gibi. [sayfa 768]
Karl Marks
765 Kapital III
ELLiBiRINCi BOLUM BOLU§UM ILi§KiLERi VE URETIM iLi§KILERi
YILLIK yeni eklenen emek tarafindan yeni eklenen deger -ve do-layisiyla da yilhk iiriiniin igersinde bu degerin temsil edildigi ve toplam iiriinden gekilebilen ve ayrilabilen kismi-, boylece, gelirin tig farkli bigi-mine giren tig kisma ayrihrlar; bu biQimler, bu degerin bir kismimn emekguciiniin sahibine, diger kismimn sermaye sahibine ve bir uguncusunun toprak mulkiyeti sahibine ait oldugunu ya da onun payina du§tugunii ifade eder. Oyleyse bunlar, bolusum ili§kileri ya da bigimleridir, Sunkii bunlar, yeni uretilen toplam degerin, Qe§iUi uretim etmenlerinin sahiple-ri arasinda bolusum ili§kilerini ifade ederler. Yaygin goriis. agisindan bu b61ii§um ili§kileri, dogal ili§kiler §eklinde dogrudan dogruya her tiirlii toplumsal iiretimin niteliginden, genellikle insanin uretim yasalanndan dogan ili§kiler olarak goriiniirier. Ashnda, kapitalist-oncesi toplumlann, ba§ka tiirden b61ii§um bigimleri gosterdik-leri
yadsinamaz, ama bunlar, geli§memi§, yetkinle§memi§, kihk degi§tir-mi§, kendi en saf ifadelerine ve en yuksek bigimlerine heniiz kavu§mami§ ve, dogal bolusum ili§kilerinin farkli goriiniim kazanmi§ bigimleri olarak yorumlamrlar. Bu anlayism biricik dogru yam §udur: Herhangi bir toplumsal uretim bigiminin varhgi kabul edilirse (ornegin, ilkel Hint komiinleri ya da Perulu kabilelerin daha iist diizeyde gelismis. komiinizmi gibi) emegin, [sayfa 769] iirunii -uretken bigimde tiiketilen kismi di§inda- dogrudan dogruya, iireticiler ile aileleri tarafindan bireysel olarak tiiketilen kismi ile, daima arti-emegi olu§turan kismi -bu arti-emegin iiriinii, nasil boliiniir-se boliinsiin ve toplumsal gereksinmelerin temsilcisi olarak i§lev yapan
66
Karl Marks Kapital III
kirn olursa olsun daima genel toplumsal gereksinmeleri kar§ilamak icin hizmet eder- arasinda daima bir ayinm yapilabilir. §u halde, ce§itli bolii-§um bicimlerinin 6zde§ligi yalnizca §u sonucu verir: eger biz, bunlan, kendi farkhhklanndan ve ozgiil bicimlerinden soyutlar ve benzemeyen yonlerinden ayri olarak yalniz bunlann birligini gozoniinde bulundurur-sak, bunlar6zde§tirler. Ne var ki, biraz geli§mi§ ve ele§tirici bir zeka, boliisum ili§kilerinin tarih icersinde geli§im niteligini kabul eder,56a ama, gene de, insan doga-sindan dogan ve dolayisiyla da butun tarihsel geli§melerden bagimsiz olan, iiretim ili§kilerinin kendi degismeyen niteligine daha bir inatla sanlir. Buna kar§ihk, kapitalist iiretim tarzimn bilimsel tahlili, bunun ter-sini, ozgiil tarihsel nitelikleri olan ozel tiirde bir iiretim tarzi oldugunu ortaya koymaktadir; diger herhangi bir ozgiil iiretim tarzi gibi o da, toplumsal iiretici giiclerin belli bir diizeyde bulunmasini ongoriir ve bunlann gelisme bicimlerini kendi tarihsel onkosulu olarak kabul eder: bu onkosulun kendisi, daha onceki siirecin tarihsel sonucu olup, yeni iiretim siireci, veri olan bu temele dayanarak devam eder; bu ozgiil, tarihsel olarak belirlenmi§ iiretim tarzina tekabiil eden iiretim iliskileri -bunlar, insanlann, kendi toplumsal ya§amlanmn yaratilmasinda, toplumsal ya§am siireci boyunca girdikleri ili§kilerdir-, ozgiil, tarihsel ve gecici bir nitelige sahiptirler; ve en sonu, bu iiretim iliskileri ile temelde 6zde§ olan boliisum ili§kileri, iiretim ili§kilerinin oteki yuzlerini olu§tururlar, dolayisiyla her ikisi de aym tarihsel gecici niteligi payla§irlar. B61ii§um ili§kilerinin incelenmesinde, ilk ciki§ noktasi, yilhk iirii-niin iicretler, kar ve rant arasinda bolusuldugu iddiasi oluyor. Ama surun bu bicimde ortaya konursa, yanh§ ifade edilmis. olur. Uriin, bir yanda sermayeye, ote yanda gelire bolunmus. oluyor. Bu gelirlerden bir tanesi, iicretler, kendi basma gelir bicimini, once emekcinin kar§isina sermaye bigiminde cikmadan, bu emekcinin gelir bicimini almaz. Uretilmi§ emek araclannin ve genellikle emek iiriinlerinin, sermaye olarak, dogrudan iireticiler ile kar§i kar§iya gelmeleri, daha ba§langicta, emegin maddi
kosullanm, emekcilerle ili§kisi yoniinden, dolayisiyla bizzat iiretim sira-sinda, iiretim araclan sahipleri ile ve kendi aralannda girdikleri belirli ili§kilerin belirli toplumsal niteligini belirtir. Bu emek kosullanmn sermayeye donii§mesi ise, dogrudan ureticilerin topraktan yoksun birakilmalarini, ve dolayisiyla da belli bir toprak mulkiyeti bicimini belirtir. Uriinlerin bir kismi sermayeye doniismemis. olsaydi, oteki kismi, iicret, kar ve rant bicimine giremezdi. [sayfa 770] Ote yandan, kapitalist iiretim tarzi bir yandan iiretim kosullanmn bu belirli toplumsal bicimini ongoriirken, bir yandan da bunu siirekli olarak yeniden iiretir. Yalniz maddi uriinleri iiretmekle kalmaz, bu iiriin56a
J. Stuart Mill, Some Unsettled Questions in Political Economy, London 1844.
Karl Marks
767 Kapital III
lerin iiretildigi iiretim ili§kilerinin ve boylece de buna tekabiil eden boliisum ili§kilerini siirekli olarak yeniden uretir. HiS ku§kusuz, bizzat sermayenin (toprak miilkiyetini kendi kar§iti olarak icermektedir) zaten bir isbolumii ongordiigii soylenebilir: emekci-nin emek ko§ullanndan yoksunla§tinlmasi, bu ko§ullann bir azinhgin elinde yogunlasmasi, digerlerinin elinde de toprak mulkiyetinin toplan-masi, kisacasi ilkel birikimle ilgili kisimda (Buch 1, Kap. XXIV) incelenmi§ bulunan biitiin ili§kiler. Ne var ki bu boliisum, iiretim ili§kileri ile kar§itiik halinde bulunan tarihsel nitelikle yuklii bulunan boliisum ili§kileri ile anlatilmak istenilenden biisbiitiin farklidir. Orada anlatilmak istenen §ey, iiriiniin bireysel tuketime giren kismi iizerindeki ge§iUi haklardir. Oysa sozii edilen boliisum ili§kileri, tersine, iiretim ili§kileri icersinde, dogru-dan iireticilere kar§it olarak, uretimi yiiriiten belli kimselerce yerine geti-rilen ozel toplumsal i§levlerin temelidir. Bunlar, bizzat iiretim ko§ullan ile bunlarm temsilcilerine, ozgiil toplumsal bir nitelik verirler. Uretimin tiim niteligini ve hareketinin butuniinii belirlerler. Kapitalist iiretim daha ba§langicta iki karakteristik ozellikle aynhr. Birincisi. Uriinlerini metalar olarak uretir. Meta iiretmesi olgusu onu oteki iiretim tarzlanndan ayirmaz; ama, meta olmamn, iiriinlerinin egemen ve belirleyici karakteristigi olmasi olgusu, onu diger iiretim tarzlanndan ayinr. Bunun ilk ve bashca anlami, emekcinin, bizzat, sirf meta saticisi olarak ve dolayisiyla serbest iicretli-emekci olarak ortaya cikmasi, boylece emegin genellikle iicretliemek olarak kendisini ortaya koymasi-dir. Yukarda soylenmi§ olanlar gozoniinde bulundurulursa, sermaye ile iicretli-emek arasindaki ili§kinin, iiretim tarzinin tiim niteligini belirle-digini yeni ba§tan gostermek gereksiz olacaktir. Bu iiretim tarzinin belli bash aracilan, kapitalist ile ucretliemekci, bu nitelikleriyle, yalnizca, sermaye ile ucretli-emegin somutla§masi, ki§ile§mesidir; toplumsal iiretim surecinin bireyler iizerine damgaladigi belirli toplumsal niteliklerdir; bu belirli toplumsal iiretim ili§kilerinin iiriinleridir.
1) iiriiniin meta olarak ve 2) metain, sermayenin iiriinii olarak niteligi, biitiin dola§im ili§kilerini, yani iiriinlerin gecmek zorunda ol-duklan ve icersinde belirli toplumsal niteliklere buriindiikleri belirli toplumsal siireci zaten belirlemi§ olur; gene bu, iiretim aracilannin, kendi iiriinlerinin degerini geni§lettikleri ve, ya gecim ya da iiretim araclanna yeniden cevrildikleri belirli ili§kilerin de saptanmi§ oldugunu belirtir. Ama, bunun dismda bile, degerin tiim belirlenmesi ve toplam uretimin deger-ler tarafindan diizenlenmesi meta olarak iiriiniin ya da, kapitalist bicim-de iiretilen meta olarak metain yukarda sozii edilen iki ozelliginden do-gar. Degerin bu tamamen ozgiil biciminde emek, bir yandan, sirf toplumsal [sayfa 77i] emek olarak egemen durumdadir; ote yandan da, bu toplumsal emegin dagihmi, iiriinlerinin kar§ihkli biitiinlenmesi ve de-gi§imi, toplumsal mekanizma icersine sokulmasi ve onun boyundurugu altina girmesi, bireysel kapitalistlerin raslantiya bagh ve birbirleriyle celi§kili
68
Karl Marks Kapital III
davrani§lanna birakilmi§tir. Bu bireysel kapitalisUer, birbirlerinin kar§isina yalnizca meta sahipleri olarak ciktiklan ve herkes, mahni elden geld-igince pahahya satmak pe§inde oldugu icin (goriiniiste, iiretimin diizen-lenmesinde bile sirf kendi ozgiir iradesiyle hareket etmektedir), ic yasa, ancak bunlann rekabeti, birbirleri iizerindeki kar§ihkh baskilan yoluyla etkisini gostermekte, boylece de sapmalar birbirlerini yoketmektedir. Ancak bireysel aracilar kar§isinda bir ic yasa olarak, kor bir doga yasasi olarak, deger yasasi, etkisini burada gosterir ve, raslansal dalgalanmalar ortasinda iiretimin toplumsal dengesini surduriir. Aynca, meta ve hele sermayenin iiriinii olarak meta, turn kapita-list iiretim tarzini karakterize eden, iiretimin toplumsal ozelliklerinin mad-delesmesi ve iiretimin maddi temellerinin ki§ilesmesi anlamini zaten icermi§ durumdadir. Kapitalist iiretim tarzinin ikinci ayirdedici ozelligi, iiretimin dolay-siz amaci ve belirleyici diirtiisii olarak arti-deger uretimidir. Sermaye, ozii bakimindan, sermaye yaratir ve bunu, ancak, arti-deger iiretmesi olciisiinde yapar. Nispi arti-degeri irdelerken ve aynca, arti-degerin kara doniismesini gozden gecirirken, kapitalist doneme ozgii bir iiretim tarzinin buna nasil dayandigini gormu§tuk: bu, emegin toplumsal iiretici giiclerindeki geli§menin ozel bir bicimi idi, ama emekcinin kar§isina, sermayenin bagimsiz hale gelmi§ giicleri olarak cikiyor ve dolayisiyla, emekcinin kendi geli§mesi ile tarn bir kar§itlik halinde bulunuyordu. Deger ve arti-deger elde edilmesine doniik bir iiretim, incelemelerimiz sirasinda gosterildigi gibi, metain iiretimi icin gerekli emek-zamanim azaltmak, yani degerini o giinkii fiili ortalamanin altina dusurmek icin siirekli bir egilimin etkin oldugunu gosterir. Maliyet-fiyatini en alt diizeyi-ne indirme egilimi, emegin toplumsal iiretkenligini artirmak icin en giiclii bir manivela halini ahr; ama burada bu arti§, yalnizca sermayenin iiret-kenligindeki siirekli bir yukselme gibi goriiniir. Kapitalistin, dogrudan iiretim siirecinde, ki§ile§mi§ sermaye olarak elde ettigi otorite, iiretimin yoneticisi ve egemeni sifatiyla yerine getirdigi toplumsal i§lev oziinde, koleler, serfler,
vb. aracihgi ile yapilan iiretimde goriilen otoriteden farklidir. Kapitalist iiretim tarzinda, dogrudan iiretici kitlesi, kendi uretim-lerinin toplumsal karakteri ile, siki bir otorite ve tarn bir hiyerar§i halinde diizenlenmis. toplumsal emek-siireci mekanizmasi halinde kar§i kar§iya gelirler -ama bu otoriteye onlar, yalnizca, emegin kar§isinda yer alan, emek araclannin ki§ile§mesi seklinde sahiptirler, yoksa, daha onceki iiretim tarzlannda oldugu gibi, politik ya da dinsel liderler olarak degil-oysa bu otoritenin sahipleri, birbirlerinin kar§isina sirf meta [sayfa 772] sahipleri olarak cikan kapitalistlerin kendi aralannda, tarn bir karga§alik ege-men olup, bu kargasahk icersinde, iiretimin toplumsal ic ili§kileri kendilerini yalnizca bireysel ozgiir irade kar§isinda, kar§i konulmaz dog-al yasalar olarak ortaya koyarlar. Karl Marks
769 Kapital III
Sirf emek, iicretii-emek biciminde ve iiretim araclan da sermaye biciminde onceden varoldugu icin -demek ki, sirf bu temel iiretim et-menlerinin bu ozgiil toplumsal bicimi nedeniyle- degerin (iiriiniin) bir kismi, arti-deger olarak, ve bu arti-deger, kar (rant) olarak, kapitalistin kazanci, kendisine ait servete katilan bir ek olarak goriiniir. Ve i§te an-cak, bu arti-deger, onun kan olarak goriindiigii icin, yeniden-iiretimi geni§letmek icin kullanilacak olan ve bu kann bir kismini olu§turan ek iiretim araclan, kendilerini, yeni ek sermaye, ve genellikle yeniden-iire-tim siirecindeki geni§leme, kapitalist birikim siireci olarak ortaya koyar-lar. Emegin, ucretli-emek olarak bicimi, siirecin tamami ve ozgiil iiretim tarzinin kendisi icin, kesin bir belirleyici olmakla birlikte, degeri be-lirleyen sey, iicretii-emek degildir. Degerin belirlenmesinde onemli olan, genellikle toplumsal emek-zamam, genellikle toplumun eli altinda bulu-nan emek miktandir; bunlann cesMi iiriinler tarafindan nispi olarak emil-mesi ise, gene bunlann kendi toplumsal onemlerini belirler. Toplumsal emek-zamanimn, metalann degerlerinin belirlenmesinde kesin rol oyna-digi belirli bicim, ku§kusuz, iicretii-emek olarak emegin bicimi ve iiretim araclannin sermaye olarak buna tekabiil eden bicimi ile bagh haldedir, ve ancak bu temele dayanarak, meta iiretimi, genel iiretim bicimi haline gelir. §imdi bir de, boliisum ili§kileri denilen iliskileri gorelim. Ucret, iicretii-emegi ongoriir, kar da sermayeyi. Bu belirli bolusum bicimleri, demek ki, iiretim kosullarimn belirli toplumsal nitelikte olmalanni, ve iiretimi yiiriitenlerin arasinda belirli toplumsal iliskileri ongoriir. Ozgiil bolusum ili§kileri, boylece, ozgiil tarihsel iiretim ili§kilerinin ifadesinden ba§ka bir §ey degildir. Ve §imdi de kara bakahm. Arti-degerin bu ozgiil bicimi, yeni iiretim araclan yaratilmasimn, kapitalist iiretim tarzi icersinde yer almasini ongoriir; demek ki bu, bireysel kapitaliste, gercekte, turn kanni gelir olarak tiiketebilecekmi§ gibi goriinmekle birlikte, yeniden-iiretime ege-men olan bir ili§kidir. Ne var ki, bireysel kapitalistin kar§isina, burada, sigorta ve yedek fon, rekabet yasalan vb. biciminde engeller cikar ve ona, pratikte, kann, bireysel olarak tiiketilebilir iiriine ait bir bolusum
kategorisi olmadigini ogretir. Kapitalist iiretim siirecinin tamami, aynca, iiriinlerin fiyatlan ile de diizenlenir. Ama, iiretimi diizenleyen fiyatlann kendileri de, kar oramnin e§itienmesi ve buna uygun olarak da, sermay-enin ce§itii toplumsal iiretim alanlan arasinda dagihmi ile diizenlenir. Demek ki, kar, burada, iiriinlerin dagilimlannin degil, bizzat iiretimleri-nin temel etmeni, sermayeler ile emegin kendisinin, ce§itli iiretim alanlan arasindaki dagihminin etmeni olarak goriiniir. Kann, giri§im kan ile faize aynlmasi, [sayfa 773] ayni gelirin b61ii§iimii gibi goriiniir. Ama bu, her seyden once, kendi kendisini geni§leten deger, arti-deger yaraticisi olarak, sermayenin biiyumesinden, egemen iiretim siirecinin bu ozgiil top-
70
Karl Marks Kapital III
lumsal biciminden ileri gelir. Kredi ve kredi kurulu§lan, ve dolayisiyla da uretimin bicimi buradan dogar. Faiz, vb. §eklinde, sozde b61ii§iim bicim-leri, belirleyici iiretim ogeleri olarak fiyata girerler. Toprak ranti, toprak miilkiyeti olarak toprak miilkiyeti, iiretim siire-cinin kendisinde, herhangi bir ya da en azindan herhangi bir normal i§levi yerine getirmedigi icin, sirf bir bolusum bicimi olarak goriinebilir. Ne var ki, 1) kann, ortalama kann iizerindeki fazlayla simrli olmasi, ve 2) biiyiik toprak sahibinin, yoneticilikten, iiretim siirecinin ve tiim toplum-sal ya§am siirecinin efendisi olmaktan, sirf topragini kiraya veren bir kimse, toprak tefecisi, kira tahsildan durumuna dii§mesi, kapitalist iiretim tarzimn, ozgiil tarihsel bir sonucudur. Topragm, toprak miilkiyeti bicimine girmesi olgusu bunun tarihsel onkosuludur. Toprak miilkiyeti-nin, tanmda kapitalist i§letme tarzina izin veren bicimlere girmesi olgusu, bu iiretim tarzimn ozgiil niteliginin sonucudur. Toprak sahibinin gelirine, diger toplum bicimlerinde bile rant adi verilebilir. Ama bu, kapitalist iiretim tarzinda goriilen ranttan temelde farkh ve ayndir. Demek ki, bolusum ili§kileri denilen ili§kiler, iiretim siirecinin, ta-rih icersinde belirlenmi§ ozgiil toplumsal bicimlerine ve, insan ya§aminin yeniden-iiretim siirecinde, insanlann kar§ihkli ili§kilerine tekabiil eder ve ondan dogar. Bu bolusum ili§kilerinin tarihsel niteligi, yalnizca bir yoniinii ifade ettikleri iiretim ili§kilerinin tarihsel niteligidir. Kapitalist bolusum, oteki iiretim tarzlanndan dogan bolusum bicimlerinden farklidir, ve her bolusum bicimi, kendisinden dogdugu ve kendisine tekabiil et-tigi, ozgiil iiretim tarzi ile birlikte ortadan kalkar. Bolusum ili§kilerine, iiretim ili§kileri olarak degil de, sirf tarihsel ili§kiler goziiyle bakan gorii§, bir yandan, burjuva iktisadimn, heniiz ek-sik olmakla birlikte, ilk ve biricik ele§tirel g6rii§iidiir. Ote yandan ise, bu anlayis. toplumsal iiretim siirecinin, herhangi bir toplumsal yardim ol-maksizin son derece yalniz kalmi§ insanoglunun yapabilecegi tiirden, basit emek siireciyle bile kan§tirilmasina ve bir tutulmasina dayanir. Emek siireci, sirf, insanla doga arasinda bir siirec
oldugu olciide, bu siirecin yalin ogeleri, biitiin toplumsal geli§me bicimlerinde ortak olarak bulunur. Ama, bu siirecin bir ozgiil tarihsel bicimi, kendi maddi temel-lerini ve toplumsal bicimlerini geli§tirmeye devam eder. Belli bir olgun-luk asamasina ula§tiktan sonra, bu ozgiil tarihsel bicim ortadan kalkar ve daha yiiksek diizeyde bir bicime yerini birakir. Bu tiir bir bunahmin gelip cattigi an, bolii§iim ili§kileri ve dolayisiyla, bir yandan, bunlann tekabiil ettikleri iiretim ili§kilerinin ozgiil tarihsel bicimi ve ote yandan, iiretici giicler, iiretim kuwetleri ve bunlan yerine getirenlerin gelismesi arasindaki celi§kiler ile uzla§maz kar§itliklann ulastiklan derinlik ve ge-ni§lik ile kendisini belli eder. Bunu, uretimin maddi gelismesi ile, toplumsal bicimi arasindaki bir catisma izler.57 [sayfa 774] 57
Competition and Co-operation (1832?) adh yapita bakiniz.
Karl Marks
771 Kapital III
ELLiiKiNCi BOLUM S I N IFL A R
GELIR kaynaklan, sirasiyla, iicret, kar ve toprak ranti olan, sirf emek-gucu sahipleri, sermaye sahipleri ve toprak sahipleri, ba§ka bir deyi§le iicretli-emeksiler, kapitalisUer ve toprak sahipleri, kapitalist ure-tim tarzina dayanan modem toplumun tig biiyiik simfini olu§tururlar. Ingiltere’de modern toplumun ekonomik yapisi, hiS kuskusuz en iist diizeyde ye en klasik bigimde gelismistir. Ne var ki, burada bile, siniflardaki tabakalasma, en saf bigimi igersinde goriinmez. Burada bile, orta ve ara tabakalar, (kentlerdekine gore kirsal bolgelerde Sok daha az olmakla birlikte) her yerde sinir gizgilerini siliklestirmistir. Ama bunun bizim incelememiz igin onemi yoktur. G6rmii§ oldugumuz gibi, kapitalist uretim tarzinin siirekli egilimi ve geli§me yasasi, uretim araglanni gitgide emekten ayirarak, daginik uretim araglanni biiyiik kitleler halin-de biraraya toplar ve boylece, emegi iicretli-emege, uretim araglanni sermayeye donu§turiir. Ve bu egilime, ote yandan, toprak mulkiyetinin sermaye ve emekten bagimsiz hale gelerek aynlmasi58 ya da biitiin top-
rak mulkiyetinin, kapitalist uretim tarzina uygun dusen bir toprak miilki-yetine doniismesi tekabiil eder. [sayfa 775] 58
F. List, dogru olarak §6yle der: “Biiyuk malikaneler iizerinde kendi kendisine yeterli ekonominin egemenligi, yalnizca, uygarliktan, ula§tirma ve ileti§im araglanndan, ig ticaretten ve zengin kentlerden yoksunlugu gosterir. l§te bu yiizden, buna, biitiin Rusya’da, Polonya’da, Macaristan’da ve Mecklenburg’da raslanir. Eskiden bu durum, ingiltere’de de egemendi; ticaret ve sanayideki ilerlemeyle bunun yerini, biiyiik malikanelerin orta boyutta malikaneler halinde pargalanmalan ve topragin kiraya verilmesi almisUr.” (Die Achewerifassung, die Zwergwirtschaft und die Auswanderung, 1842, s. 10.). Friedrich List (1789-1846). 19. yiizyihn ilk yansinin en onemli Alman iktisatgilanndan. Bu iilkede, heniiz olu§makta bulunan sanayi burjuvazisinin isteklerini yakindan temsil etmis. ve ozellikle koruyucu giimriikler konulmasi konusundaki giiglii savlan ile hatirlanir. -Ed.
72
Karl Marks Kapital III
Yamtlanmasi gerekli ilk soru §udur: Bir simfi olu§turan §ey nedir? - bu sorunun yaniti dogal olarak bir ba§ka sorunun yanitindan gikar, §6yle ki: Ucretli-emekSileri, kapitalisUeri ve biiyiik toprak sahiplerini, uS biiyiik toplumsal simf haline getiren §ey nedir? Ilk baki§ta - gelirlerin ve gelir kaynaklannin 6zde§ligidir. Uyeleri-nin, kendilerini olu§turan bireylerin, sirasiyla, iicret, kar ve toprak ranti ile, kendi emek-giislerinin, sermayelerinin ve toprak mulkiyetlerinin gergeklesmesi ile geQimlerini saglayan iiq biiyiik toplumsal grup vardir. Ne var ki, bu goriis. agisindan, omegin tabipler ile devlet memur-lanmn, iki farkli toplumsal gruba ait olduklan ve bu gruplann herbirisinin iiyeleri, gelirlerini bir ve ayni kaynaktan aldiklan igin, iki simf olu§turmalan gerekir. Ayni §eyin, toplumsal i§b61iimunun, emekgileri oldugu kadar, kapitalisUer ile biiyuk toprak sahiplerini de -ornegin bu sonunculan, bag-bahge sahipleri, giftlik sahipleri, orman sahipleri, maden sahipleri, dalyan sahipleri gibi- sonsuz tiirde gikar ve statii gruplanna pargalamasi igin gegerli olmasi gerekir. [Elyazmasi burada kahyor.] [sayfa 776]
Karl Marks
773 Kapital III
E K LE R
F. ENGELS KAPITAL’iN UCUNCU CILDINE EK*
KAPITAL’m USiincu Cildi kamuoyuna sunulah beri Sok ve Se§itli biQimlerde yorumlanmaktadir. Ba§ka tiirliisii de beklenemezdi. Bu ya-piti yayinlarken ba§hca kaygim, elden geldigince ashna uygun bir metin ortaya cikarmak, Marx’in ulasUgi yeni sonuclan, elden geldigince Marx’in kendi sozciikleriyle ortaya koymak, ancak kacinilmasi olanaksiz durum-larda araya girmek ve boyle zamanlarda bile okuru, kendisiyle konu§anin kirn oldugu konusunda ku§kuda birakmamakti. Oysa bunu kinayanlar oldu. Eldeki malzemeyi, sistematik olarak yazilmi§ bir kitap, Fransizlann deyimiyle, en faire un livre’in** cok daha iyi olacagi soylendi;
yani met-nin ashna uygunlugunu, okura kolayhk olsun diye feda etmeliymi§im. Ama ben gorevimin bu oldugu dii§iincesinde degildim. Boyle bir elden gecirme icin ortada hie bir hakli neden yoktu; Marks gibi bir kimsenin, kendi asil sesini duyurmak ve kendi bilimsel bulu§larmi gelecek kusak-lara, ashna tamamen uygun kendi serimi igersinde aktarmak hakkiydi. Ustelik, Marx gibi seSkin bir kimsenin biraktigi yapiUar [sayfa 779] iizerinde * Engels’in Kapital’in Ugiincu Cildine yazdigi bu ek, son birkag mektubu dismda onun yazmi§ oldugu en son pargadir. Oliimunden sadece iki ay oncesi, Mayis 1895 tarihini ta§iyor. Bu ek, Engels’in Neue Zeit igin yazmayi du§undugu iki yazidan derlenmisUr. Ama ancak bunlann ilki, “Deger Yasasi ve Kar Orani” tamamlanmi§ti. ikinci yazi “Borsa” igin yalniz kisa bir taslak bulunuyordu. -Ed. ** Bir kitap yapmak. -f. Karl Marks
777 Kapital III
oynamak ve bunlan bozmak -bunun boyle olduguna inaniyorum- arzu-sunda olmadigim gibi, bu, benim igin emanete hiyanet olurdu. Ve, iigiln-cii olarak, bu tamamen yararsiz bir i§ olurdu. Ciinkii, okuyamayan ya da okumaya niyeti olmayan ve hatta Birinci Cildi, yanh§ anlamak igin, dogru anlamak igin gerekli olandan daha biiyuk bir gaba harcayan kimseler igin sirpinmanin hi? bir yaran ve geregi yoktu. Ama dogru bir anlayi§a ula§mak isteyen kimseler igin, en onemli olan §ey, asil metnin kendisi-ydi; bunlar igin, benim yapacagim yeni diizenleme, olsa olsa, bir yorum degerini ta§iyabilirdi, ve ustelik de, yayinlanmami§ ve eri§ilmesi olanak-siz bir §ey iizerinde bir yorum. Asil metin, ilk tartismamn konusu olacak ve ikinci ve uguncu tarti§mada in extenso* yayinlanmasi kagimlmaz hale gelecekti. Bu denli ?ok yeni §ey igeren bir yapitta, ve hele aceleyle tasarla-nan ve kismen de tamamlanmami§ ilk taslakta bu gibi tartismalar dogal-dir. i§te burada benim ise kan§mi§ olmam, metnin anla§ilmasindaki zorluklan ayiklamakta, metinde onemi yeterince, garpici bir bigimde aSik olmayan yonleri on plana gikarmakta ve 1865’te yeniden yazilan metni, 1895’teki gidi§e eklemeler yapmakta, kuskusuz yararh olmu§tur. Gergekten de, i§te, bana, kisa bir agiklamayi gerektirir gibi goriinen iki konu. I. DEGER YASASI VE KAR ORANI Bu iki etmen arasinda goriinusteki Qeli§kinin Qoziimlenmesinin, tipki onceden oldugu gibi, Marx’in metninin yayinlanmasindan sonra da, tartismalara yolagacagi onceden kestiriliyordu. Tarn bir mucize bek-leyen bazilan, umduklan elcabuklugu yerine, celi§kinin, yahn, ussal, du-pediiz ve gosteri§siz bir bicimde coziildugiinu goriince bayagi hayal kinkligina ugradilar. En keyifli hayal kinkligini tadan, hie kuskusuz, yiice Loria idi. En sonunda kendisi gibi bir ciicenin bile, sapasaglam temeller iizerinde dev gibi yukselen marksist yapiyi havalara kaldinp toz edecegi, Ar§imet icadi bir dayanak noktasi bulmu§tu. Ne! diye ofkeyle bagirdi, S6ziim diye one siiriilen §ey bu mu? Bu
diipediiz bir yutturmaca! Ikti-satgilar, degerden soz ettikleri zaman, degi§ime fiilen sokulan degeri kastederler. “Bir parga akh olan hi? bir iktisatgi, metalann, kar§ihginda satilmadiklan ve hig bir zaman da satdamayacaklan (ne posone ven-dersi mai) bir degerle §imdiye degin ne ilgilenmi§tir ne de ilgilenmek is-ter. ... Metalann, kar§ihginda hig bir zaman satilmadigi degerin, bunlann igerdikleri emekle oranUh oldugu savim one siirerek, ortodoks iktisatgila-nn, metalann kar§ihklannda satildiklan degerin, kendileri igin harcanan emekle oranUh olmadigi seklindeki tezlerini, tersyuz edip yinelemekle Marx ne umuyor? ... Marx’in, bireysel fiyatlarim, bireysel degerlerden * Tarn olarak. -f.
78
Karl Marks Kapital III
gosterdikleri sapmaya kar§in, turn metalann toplam fiyatlarinin daima bunlann toplam degerleri ya da, metalar kiUesinin icerdigi emek miktan ile ayni [sayfa 7so] oldugunu soylemesinin, sorunun coziimlenmesine bir katkisi olmuyor. giinkii deger, bir meta ile bir ba§ka meta arasindaki degi§im oranindan ba§ka bir §ey olmadigina gore, metalann toplam degeri kavramimn kendisi, bir sacmahk, bir budalahk ... bir contradictio in adjecto oluyor ...” Loria’ya gore, daha yapitimn ba§inda, Marx, degi-§imin, iki metayi, ancak bunlann icerdikleri ayni nitelikte ve e§it buyiikliik-te bir oge, yani e§it miktarda emek sayesinde e§itleyebilecegini soyliiyor. Oysa §imdi, metalann, icerdikleri emek miktanndan tamamen farkli bir oranda birbirleriyle degi§ildiklerini one siirmekle Marx, kendisini biiyiik bir ciddiyetle yalanlami§ oluyor. “Boylesine diipediiz bir reductio ad absurdum, boylesine tarn bir teorik iflas gorulmiis. §ey midir? Bundan daha biiyiik bir tantana, bundan daha biiyiik bir ciddiyetle yapilan bilimsel bir intihar daha gorulmiis. mudiir!” (Nuova Antologia, Feb 1, 1895, s. 477-78, 479.) Goriiyorsunuz ya Loria’nin agzi kulaklannda. Marx’i da kendisi gibi siradan bir sarlatan gibi gostermeye hakki yok mu yani? I§te goriiyorsunuz, Marx da tipki Loria gibi, okur ile dalga geciyor; tipki o zavalh Italyan iktisat profesorii gibi elcabuklugu ile giiniinii gun ediyor. Ama ne var ki, bizim Dulcamara,* i§ini iyi bildigi icin bunu becerebilir, ama ya o sakar Kuzeyli Marx, beceriksizlik edip duruyor, budalaca sacma seyler yaziyor, ve en sonunda da ciddi bir intihardan baska cikar yol kalmiyor. Metalann hie bir zaman emekle belirlenen degerler iizerinden satilmadiklan ve saUlmayacaklan soziinii sonraya birakahm. Burada yal-nizca Bay Loria’nin, “degerin, bir meta ile bir baska meta arasindaki degi§im oranindan baska bir sey olmadigi", ve dolayisiyla “metalann toplam degeri kavramimn kendisinin, bir sacmalik, bir budalahk ... bir contradictioin adjecto"'oldugu savini ele alalim. Metalann birbirleriyle degi§ildikleri oran, degerleri, boylece tamamen raslanUya bagh,
metalara disardan verilen ve bugiin boyle, yann §6yle olabilen bir §ey oluyor. Bir kental bugdayin, bir gram ya da bir kilo altin kar§ihginda degi§ilmesi, bugday ya da altimn oziinde varolan kosul-lara en ufak §ekilde bagh olmuyor da, her ikisine de tamamen yabanci bir duruma bagh oluyor. giinkii baska tiirlii olsaydi, bu ko§ullarm da kendilerini degi§imde ortaya koymalan, butiinuyle degi§im iizerinde et-kili olmalan ve degi§im di§inda bagimsiz bir varhga sahip bulunmalan gerekirdi; i§te ancak o zaman, metalann toplam degerinden sozedilebi-lirdi. Buna budalahk diyor Loria hazretleri. Iki meta birbiriyle hangi oranda degi§ilirse degi§ilsin, bu onlann degeri oluyor - ve hepsi bu kadar. §u halde deger, fiyatla 6zde§tir ve her meta, elde edebilecegi fiyatlar kadar da degerlere sahiptir. Ve fiyat da, arz ve taleple belirleniyor; ve arUk da* Donizetti’nin komik operasi, L’Elisir d’Amore’daki §arlatanin adi. -Ed. Karl Marks
779 Kapital III
ha fazla soru sorup da buna yanit bekleyen insan, budalamn tekidir. Ama burada gene de ufak bir piiriiz var. Normal durumda, arz ve isayfaysn talep dengededir. Oyleyse, yeryiiziindeki metalann hepsini ikiye ayirahm; arz, ve buna e§it miktarda talep topluluklan olarak. Bunlann herbirisinin, 1.000.000 milyon marki, franki, sterlini ya da herhangi bir birimi temsil ettigini kabul edelim. Basit bir aritmetik hesabina gore bunlann toplami 2.000.000 milyon bir fiyati ya da degeri olu§turur. Buda-lahk, sagma, diyor Bay Loria. Bu ikisi bir arada 2.000.000 milyon bir fiyat temsil edebilir. Ama deger igin bu boyle degildir. Biz, eger fiyat igin §6yle dersek: 1.000 + 1.000 = 2.000. Ama deger igin, §6yle dersek: 1.000 + 1.000 = 0. En azindan, metalann toplaminin sozkonusu oldugu bu durumda. giinkii burada, iki grubun her birindeki metalann degeri-nin 1.000.000 milyon olmasinin tek nedeni, bunlardan her birisinin, diger-inin metalan igin bu miktan verebilecegi ve verecegidir. Biz, eger her iki grubun metalannin toplamini bir uguncu kimsenin elinde toplarsak, ar-tik ne birincinin, ne ikincinin ve ne de usiinciinun elinde bir deger bulunur; sonunda kimsenin elinde bir sey bulunmaz. Ve biz, bir kez da-ha, bizim giineyli Caliostro’nun deger kavramim, geride hi? bir iz birak-madan yokolup gidecek §ekilde ele almasindaki biiyuk hiinere hayran olup kahyoruz. i§te size kaba iktisadin doruk noktasi!1 [sayfa 782] 1
Ne var ki daha sonralan, (Heine’in deyisjyle) "unu diinyayi tutmus/' ayni sayin bay [Hein-rich Heine, Ritter Oaf -Ed.], 1895’te Rassegna’nm birinci sayisinda Italyanca olarak yayinlandiktan sonra Uguncii Cilde yazdigim onsozii yanitlamak zorunlulugunu duydu. Bu yanit, Riforma Sociatin 25 §ubat 1895 tarihli sayisinda gikti. Bana kaginilmaz (ve dolayisiyla iki kez tiksindirici) ovgiiler yagdirdiktan sonra, hig bir zaman Marx'in materyalist teorik goriisunii bulma onurunu kendisine maletmeyi dii§iinmedigini ilan etmektedir. O, bunu, daha 1885’te kabul etmisti, ama tamamen rasgele bir dergideki yazida. Oysa, tarn yeri gelmisken, yani, bu konudaki kitabinda sirf Fransa’daki kiigiik toprak miilkiyeti ile iliskili olarak 129. sayfada ilk kez Marx’in adi gegtigi zaman, bu konuyu tarn tersine
sessizce gegirmisU. Ve §imdi, Marx’in bu teorinin bulucusu ol-madigini buyuk bir yiireklilikle ilan ediyor; bunu Aristoteles zaten one surmiis. olmasa bile, Harrington, hig kuskuya yer birakmayacak sekilde, daha 1656’da agikga ifade etmis. ve bu teori, Marx’tan gok once, tarihgiler, politikacilar, hukukgular ve iktisatgilar tarafindan getirilmisU.* Biitiin bunlar, Loria’nin kitabinin Fransizca baskisinda bulunabilir. Kisacasi, mukemmel bir ya-pit saklayicisi. Marx’tan yaptigi a§irmalarla artik onu oviinemeyecek hale sokunca, o da §imdi, tipki kendisinin yaptigi gibi Marx’in da ba§kalanndan aldigi renkli tuylerle kendisini donattigini arsizca one siirmeye ba§ladi. Benim oteki saldirmalarimdan, Loria bir tanesine saldinyor ve ona gore, giiya Marx, hig bir zaman Kapital'm bir ikinci ya da hele bir uguncii cildini yazmayi du§unmemi§. “Ve §imdi Engels, ikinci ve uguncii ciltleri suratima garparak gorkemli bir yanit veriyor ... gok giizel! Ve ben, o denli gok entelektiiel zevki borglu oldugum bu ciltlerden o dere-ce ho§nudum ki, hig bir zafer bugunkii bu yenilgi kadar benim igin degerli degildi ve eger bu, gergek bir yenilgi ise. Ama gergekten bu boyle mi? Engels’in dindarca bir dostluk duygusuyla bir araya getirip diizenledigi bu parga parga notlar yiginini Marx acaba gergekten yayinlamak amaciyla mi yazmish? Marx’in yapitini ve sistemini bu sayfalarla taglandirdigini... kabul etmek acaba dogru olur mu? Yillar yih vaadedilen gozumiinun gok uzucii bir elgabukluguna, gok bayagi bir sozciik oyunu indirgendigi ortalama kar oraniyla ilgili bolumii acaba Marx gergekten yayinlar miydi? En azindan ku§kulu bir soru... Bana gore, bu da gosteriyor ki, Marx, o sahane (splendido) kitabini yayimladiktan sonra bunun devamini yazmayi tasarlamadi, ya da o dev yapitin derlenmesini, kendi sorumlulugu di§inda, mirasgilanna birakmak istedi.” 267. sayfada iste boyle yaziyor. Heine, incelikten yoksun kendi Alman halki igin su sozlerden daha horgorucii bir ifade bulamazdi: “En sonunda yazar, kar§isindaki halka, sanki bunlar da akilh varhklarmi§ gibi ah§ir.” Unlii Loria, halkinin ne oldugunu saniyor acaba? Sozii bitirirken, bir ba§ka ovgii yagmuru da ben mutsuzun basma serpiliyor. Burada bizim
80
Karl Marks Kapital III
Braun’un Archiv fur soziale Gesetzgbung,Vo\. VII, no 4’te, Werner Sombart, marksist sistemin, butiinuyle alindigmda miikemmel olan bir ozetini veriyor. Ilk kez bir Alman iiniversitesi profesorii, biitiiniiyle, Marx’in yazilannda, Marx’in gercekten ne dedigini gormeyi ba§anyor ve marksist sistemin elestirisinin, onu curiitmekten ibaret olamayacagini - “bunu siyasal kariyerisUere birakahm"- ama yalnizca daha ileri bir geli§mede yapilabilecegini soyliiyor. Sombart da gene konumuzu, kendisinden be-klendigi gibi ele ahyor. Marksist sistemde degerin onemini arastinyor ve §u sonuclara vanyor: Deger, kapitalist tarzda iiretilen metalann degi§im ili§kisinde goriilmez; kapitalist uretimi yuriitenlerin bilincinde ya§amaz; deneysel degil, ussal ve dii§iinsel bir olgudur; Marx’ta maddi kesinligi icersindeki deger kavrami, iktisadi varhgin temeli olarak emegin toplum-sal iiretken gucuyle ilgili olgunun, iktisadi bir ifadesinden baska bir §ey degildir; son tahlilde, deger yasasi, kapitalist iktisat sisteminde, ekono-mik siirece egemendir ve bu ekonomik sistem icin genel cizgileriyle §u anlami ta§ir: metalann degeri, icersinde, son tahlilde, biitiin ekonomik siirece egemen olan emegin iiretken giiciiniin, belirleyici bir etmen olarak kendisini ortaya koydugu, ozgiil ve tarihsel bicimdir. I§te Sombart boyle diyor; bu kendisine ozgii deger yasasi anlayi§imn, kapitalist iiretim tarzi icin yanh§ oldugu soylenemez. Ama bu, bana fazlaca geni§ goruliiy-or ve, daha dar cercevede ve daha kesin bir formul icin ku§kulu goriiluy-or; bence bu, toplumun gelismesinde, bu yasanin egemen oldugu ekonomik a§amalar icin, deger yasasinin tiim ozelligini ve onemini kap-samiyor. Kapital'm Uciincii Cildi iizerine, Braun’un Sozialpolitisches Zen-tralblatt, February 25, 1895, no 12’de, Conrad Schmidt’in, gene bunun gibi miikemmel bir yazisi var. Bu yazida, ozellikle, ortalama kann marksist bir bicimde arti-degerden cikartilmasinin, ilk kez, §imdiye degin ikti-satcilar tarafindan ortaya bile atilmami§ bulunan bir soruna yanit getir-digi belirtiliyor: bu ortalama kar oranimn biiyukliigii nasil belirleniyor, ve bu, nasil oluyor da yuzde 50 ya da 100 olmuyor da, diyelim yuzde 10 ya da 15 oluyor. Sanayici kapitalist tarafindan ilk ele gecirilen arti-
degerin kar ve rantin aktigi tek ve biricik kaynak oldugunu bildigimiz icin, bu soru kendiliginden yanitlanmi§ oluyor. Schmidt’in yazisindaki bu satirla-nn, gormek istemeyenlerin gozlerini acmak bo§una bir caba olmasa, dogrudan a la Loria tipi iktisatcilar icin yazilmi§ olmasi gerekirdi. Schmidt’in, gene de, deger yasasi ile ilgili bicimsel kuskulan var. O, buna, teorik ciki§ noktasi olarak gerekli bulunan fiili degi§im siirecini Sganarelle, kendisini, kiifretmeye geldigi halde, dudaklanndan istemedigi halde, “kutsayici sevgi sozciikleri” dokiilen Balaam ile ayni diizeyde goriiyor. Ciinkii iyi yurekli Balaam, kendisinden daha akilh bir e§ege binmekle, segkin ve unluydii. Ama bu kez, besbelli ki Balaam e§egini evde unutmu§tur. * Burada Jabes Harrington’un (1611-77) Oceana adh yapitina gonderme yapihyor. Bu kitapta, iitopik komiinist bir toplum igin bir model olu§turuluyor. Harrington ayrica bu tasanmini uygulamak igin birkag girisjmde de bulunmu§tur. -Ed. Karl Marks
781 Kapital III
aciklamak icin one siiriilen ve bununla tarn bir geli§ki halinde goriilen, rekabet fiyatlan gorungiisii bakimindan bile, aydinlatici ve vazgecilmez bilimsel bir varsayim diyor. Ona gore, deger yasasi olmaksizin, kapitalist gercegin ekonomik mekanizmasinin teorik acidan kavranmasi olanagi ortadan kalkar. Burada soziinii etmeme izin verdigi ozel bir mektubun-da [sayfa 783] Schmidt, kapitalist uretim tarzi icersinde deger yasasinin, teorik bakimdan gerekli olmakla birlikte tamamen hayali oldugunu soy-lemektedir.* Ne var ki, bu gorii§, bence biitiiniiyle yanhstir. Deger yasasi, kapitalist uretim icin, gerekli bile olsa, hayali olmak soyle dursun, salt bir varsayimdan cok daha biiyiik ve onemli bir yer tutar. Sombart da, Schmidt de, -Loria hazretlerinin adim sirf eglendirici bir kaba iktisat temsilcisi diye aniyorum- bizim burada yalnizca salt bir ussal surecle degil, tarihsel bir siirecle ve onun dusuncemizdeki aciklay-ICI yansimasiyla, ic bagintilanmn mantiksal sonuclanyla ugrastigimiz olgusunu yeterince dikkate almiyorlar. Konunun canahci noktasi Marx’in yapiti, Buch III, 1, s. 154’te bu-lunabilir: “Biitiin giicliik, metalann, yalnizca basit metalar olarak degil, top-lam arti-deger kitlesinden kendi buyiikliikleri ile orantih ya da e§it buyiiklukte olduklan takdirde e§it miktarda pay talep eden sermayele-rin uriinleri olarak degi§ilmeleri olgusundan ileri gelir.” Bu farki ortaya koymak icin, i§cilerin, kendi uretim araclanna sahip olduklan, ortalama olarak e§it siirelerde ve e§it yogunlukta ca-hstiklan ve kendi metalanni dogrudan birbirleriyle degi§tikleri varsayihr. Bu durumda, bir giinde, iki i§ci, emekleriyle uriinlerine e§it miktarda yeni deger katmi§ olabilirler, ama herbirinin iiriinii, uretim araclannda zaten somutla§mi§ bulunan emege bagh olarak farkli degerlerde olabi-lir. Degerin bu son kismi, kapitalist ekonominin degi§meyen sermayesi-ni temsil ettigi halde, yeni eklenen degerin, i§cinin gecim araclan icin kullanilan kismi degi§en sermayeyi ve yeni degerin geriye kalan kismi, bu ornekte i§ciye ait bulunan, arti-degeri temsil eder. §u halde, degerin yalniz kendileri tarafindan yatinlan “degi§meyen” kismini yerine koya-cak miktar
dusuldukten sonra, her iki i§ci, e§it degerler alabilirler; ama, arti-degeri temsil eden kismin, uretim araclannin degerine orani -ki bu, kapitalist kar oranina tekabiil eder- her iki halde farkli olur. Ama, bun-lardan herbirisi, yerine konulan uretim araclannin degerini, degi§im yo-luyla aldiklan icin bunun bu durumda hie bir onemi olmayacaktir. “Demek oluyor ki, metalann degerleri ya da yakla§ik olarak deg-erleri iizerinden degi§imleri, belli bir kapitalist geli§im diizeyini gerekti-ren, iiretim-fiyatlan iizerinden degi§imlerine gore, qok daha dii§iik bir a§amayi gerektirir. Fiyatlar ile fiyat hareketlerinin, deger yasasinin ege* Schmidt Engels’e 1 Mart 1895’de yazmi§tir. Engels’in yaniti 12 Mart tarihini ta§iyor. Bu mektubun onemli bir boliimii Selected Correspondence, London, 1965, pp 451-5’de bulunabilir. - Ed.
82
Karl Marks Kapital III
menligi altinda olmasi bir yana, metalarin degerlerine, yalniz teorik degil tarihsel bakimdan da uretim-fiyatlanna ongeldigi goziiyle bakilmasi ta-mamen yerinde olur. Bu, iiretim araqlannin emekgiye ait oldugu ko§ullar icin gecerlidir ve hem eski caglarda ve hem de modem dunyada kendi emegi ile ya§ayan toprak sahibi ciftciye ve zanaatkara uygulamr”. Bu, [sayfa 784] bizim daha once ifade ettigimiz g6rii§le, iiriinlerin metalar haline geli§inin, aym topluluk iiyeleri arasinda degil, farkh topluluklar arasinda-ki degi§imden ileri geldigi goru§u ile de uygunluk halindedir. Bu yargi yalniz bu ilkel ko§ul icin degil, aym zamanda, kolelige ve serflige da-yanan daha sonraki ko§ullar ve her iiretim kolu ile ilgili iiretim aracla-nnin bir alandan digerine ancak giicliikle aktanlabildigi ve bu nedenle ce§itli iiretim alanlannin, di§ iilkeler ya da komiinist topluluklarda oldugu gibi, birbirleriyle belli simrlar icersinde ili§kide bulundugu siirece, lonca biciminde 6rgiitienmi§ elzanaatian icin de gecerlidir.” (Marx, Buch III, l, s.l56 ff.) Marx, eger Uciincii Cildi bir kez daha elden gecirme firsatini bul-saydi, ku§kusuz bu paragrafi epeyce geni§letirdi. Bu haliyle, ancak soz-konusu nokta iizerinde soylenecek §eylerin kaba bir taslagidir. Bunun icin §imdi onu biraz daha yakindan inceleyelim. Hepimiz biliyoruz ki, toplumun ba§langiclarmda, iiriinler uretici-lerin kendileri tarafindan tiiketiliyordu ve bu iireticiler, kendiliklerinden, azcok komiinist topluluklar halinde 6rgutlenmi§lerdi; bu iiriinlerdeki fazla-hgm yabancilarla degi§imi -iiriinlerin, metalar haline cevrilmesinin ba§langici- daha sonraki tarihlere raslar; bu, once, yalniz farkh kabilele-re bagh tek tek topluluklar arasinda olur, ama sonralan topluluk icersinde de goriilur, ve bu topluluklann, biiyiik ya da kiiciik aile gruplanna cozulmesine, oldukca onemli katkida bulunur. Ama bu coziilmeden sonra bile, degi§imde bulunan aile reisleri, cahsan koyliiler olmakta de-vam ederler ve kendi ciftliklerinde, ailelerinin yardimi ile, hemen he-men biitiin gereksinmelerini iiretir ve ancak zorunlu gereksinmelerinin kiiciik bir kismini, kendi iiriin fazlahklan kar§ihginda disardan saglarlar. Aile yalniz tanm ve hayvancihkla ugra§maz, iiriinlerini, mamul tiiketim nesneleri haline
de getirir; arasira, eldegirmenleri ile hububatini ogiitiir, ekmek pi§irir, iplik egirir, dokumalanni boyar, keten ve yun dokur, deri i§ler, ah§ap yapilar yapar ve bunlan onanr, arac ve gerec yapar, ve za-man zaman da marangozluk ve demircilik yapar; boylece, aile ya da aile toplulugu, ashnda, kendi kendine yeterli bir grup olu§turur. Boyle bir ailenin, disardan trampa ya da satinalma yoluyla elde etmek zorunda oldugu §eylerin pek azi, hatta Almanya’da 19. yuzyihn ba§ina kadar, cogunlukla elzanaati ile iiretilen nesnelerden olusuyordu, yani yapim §ekilleri hie bir zaman koylii icin bilinmeyen seyler olmamakla birlikte, ya sirf gerekli hammaddeye sahip olmadigi ya da satin ahnan nesne daha iyi ya da daha ucuz oldugu icin koylii bunlan kendisi iiretmiyordu. Dolayisiyla, orta caglarda koylii, trampa yoluyla elde ettigi Karl Marks
783 Kapital III
nesnelerin yapimi icin gerekli emek-zamanim oldukca biiyiik bir dogru-lukla biliyordu. Koyiin demircisi ile tekerlekcisi, goziiniin oniinde cahsUgi gibi, benim gencligimde bile, birbiri ardina Ren koyluklerini dola§an terziler ile kunduracilar, ev yapisi malzemelerden ayakkabilar ve giysiler [sayfa 785] yaparlardi. Koyliiler, bunlardan oteberi satinalan halkin kendisi de i§ciydi; degi§ilen nesneler herkesin kendi uruniiydii. Bu iiriinleri ya-parken ne harciyorlardi? Emek ve yalmzca emek: aletlerini yerine koy-mak, hammadde uretmek ve bunlan i§lemek icin, tek harcadiklan §ey kendi emekgiicleriydi; bu durumda nasil olur da, bu kendi emeklerinin iiriinlerini, oteki emekci iireticilerin iiriinleriyle, bunlara harcanan emek orani di§inda degisebilirlerdi? Yalniz bu iiriinlere harcanan emek zama-ni, degi§ilecek degerlerin nicel belirlenmesinde tek uygun olcii olmakla kalmiyordu, zaten bir ba§ka olcii olanagi da yoktu. Yoksa koyliiler ile zanaatcilann, bir kimsenin on saatlik emek uriiniinii, bir ba§kasimn tek bir saatlik emek uriinu kar§ihginda elden cikartacak kadar budala olduklanna inanmak mi gerekiyor? Koylii dogal ekonomisinin turn do-nemi boyunca, degi§ilen metalar miktannin, gitgide daha fazla, kendi-lerinde somutlasan emek miktanna gore olciilmesi egilimi di§inda bir degi§im olanagi bulunmamaktadir. Bu iiretim tarzina da paranin girdigi andan itibaren, deger yasasina uyma egilimi (marksist formiile uygun olarak, nota bene!) bir yandan daha belirli hale gelirken, ote yandan da, tefeci sermayesi ve soyguncu vergilendirmelerin araya girmesiyle kesin-tiye ugrar; fiyatlann, ortalama olarak degerlere cok yakla§Ugi donemler uzamaya, ba§lar. Ayni §ey, koylii iiriinleri ile kentli zanaatcilann iiriinleri arasindaki degi§im icin de dogrudur. Ba§langicta bu trampa, araya bir tiiccar gir-meksizin, kentlerde, koyliiniin ahsveri§ yaptigi pazar giinlerinde, dogru-dan dogruya yapihr. Burada da, gene, yalmzca koylii, zanaatcimn cali§ma kosullanm bilmekle kalmaz, zanaatci da onun cahsma ko§ullanni bilir. giinkii zanaatci da heniiz biraz koyliidiir; onun da bir sebze ve meyve bahcesi oldugu gibi, cogu kez de, kiiciik bir toprak parcasi, bir-iki inegi, domuzu, kiimes hayvanlan, vb. vardir. i§te bu nedenle ortacagda halk
birbirlerinin -hie degilse giinliik kullandigi e§yalarla ilgili- ham ve yar-dimci maddelerinin maliyetini ve emek-zamanim oldukca dogru bir sekilde bilebilirdi. Emek miktanna dayanan bu trampa, sonralan, ancak dolayh ve nispi olsa bile, diyelim, hububat ve hayvanlar gibi, uzun siiren ve diizen-siz arahklarla kesintiye, ugrayan emege gereksinme gosteren iiriinler icin nasil hesaplamyordu? Ve hele hesap yapmayi bilmeyen kimseler arasinda bu nasil oluyordu? Herhalde ancak, cogu kez karanhkta elyor-damiyla yolunu bulmaya cah§an uzun siireli zikzakli tahminler ve dogal-hkla yanilgilarla ogrenerek yapihyordu. Ne var ki, bir kimsenin, bir turn olarak, kendi giderlerini geriye alma zorunda olmasi, daima dogru olan yola donulmesinde yardimci oluyor, ve dola§imda bulunan nesnelerin
84
Karl Marks Kapital III
sinirh tiirde olmasi ile, bunlann uretimlerinin cogu zaman yiizyilhk karar-h niteligi bu amaca ula§mayi kolaylastinyordu. Bu iiriinlerin degerierinin nispi miktarlarimn oldukca yakla§ik olarak saptanmasinin hi? de cok uzun zaman almadigmi, tek tek uretimlerinin oldukca uzun surmesi [sayfa 786] nedeniyle bunun en giic goruldiigu meta olan sigir tiirunden hayvan-lann, ilk ve oldukca genel kabul goren para-meta halini almasi olgusu tamtlar. Bunun gerceklesmesi icin, siginn degerinin, ba§ka tiirde bir yi-gin meta ile degi§im oraninin, nispeten olaganiistii bir kararhliga ula§mi§ olmasi, pek cok kabilenin bolgesinde itirazsiz kabul edilmi§ bulunmasi gerekir. Ve o zamanin insanlan -hem hayvan yetistiricileri ve hem de bunlann musterileri- hi? ku§kusuz, trampa sirasinda, harcadiklan emek-zamaninin kar§ihginda esdegerini almaksizin vermeyecek kadar akilhy-dilar. Tarn tersine, insanlar, meta-iiretiminin ilkel durumuna ne denli yakin olurlarsa -omegin, Ruslar ve Dogulular gibi- bugiin de, bir iiriine harcadiklan emekzamamnin tarn kar§ihgini ele gecirmek icin uzun ve inatci pazarhklaria o denli fazla zaman yitirmektedirler. Degerin emek-zamani ile bu sekilde belirlenmesinden ba§layarak, meta iiretimi butiinuyle geli§ti ve bununla birlikte de, Kapital'm Birinci Cildinin Birinci Kisminda anlatildigi gibi, deger yasasinin ce§itli yanla-nnin kendilerini ortaya koyduklan cok yonlii ili§kiler ve ozellikle de, emegin, deger yaratan biricik oge oldugu ko§ullar da gelisti. Ko§ullar, iiretime katilanlar bunlann bilinclerine varmaksizin kendilerini gercek-le§tiririer; ve giinliik uygulamalardan ancak cetin teorik ara§tirmalar ile soyutlanabilirier; bunun icin de, Marx’in kamtladigi gibi, meta-iiretiminin dogasindan zorunlu olarak ileri gelen doga yasalan biciminde etkin-liklerini gosterirler. En onemli ve en kesin sonuclu ilerieme, madeni pa-raya gecilmesiydi ve bunun sonucu olarak, degerin emek-zamani ile belirlenmesi, artik, meta degi§iminin yuzeyinde goriinmez hale gelmi§ti. Pratik acidan para, degerin kesin olciisii haline geldi ve bu, ticaret alam-na giren metalann tiirii arttikca, bu metalar uzak iilkelerden geldikce ve dolayisiyla, iiretimleri icin gerekli
emek-zamamnin saptanmasi giicle§-tikce daha da yaygin bir durum aldi. Paranin kendisi genellikle once yabanci yerierden geliyordu; degerii madenlerin iilke icersinde elde edil-digi durumlarda bile, koyliiler ile zanaatcilar, kismen bunun icin har-canan emek-zamanini yakla§ik olarak tahmin edemiyoriar, kismen de parayla hesap yapma ahskanhgi sonucu, emegin deger olciisii olma niteligi kendi bilinclerinde artik iyice silikle§iyordu; boylece, halkin bilin-cinde para, mutlak degerin temsilcisi haline gelmeye ba§ladi. Kisacasi: marksist deger yasasi, genellikle, ekonomik yasalann geceriigi olciisiinde, tiim basit meta-iiretimi donemi icin, yani bu iire-tim, kapitalist iiretim tarzimn goriinmesiyle bir degi§iklige ugrayana de-gin de gecerlidir. O zamana kadar, fiyatlar, marksist yasa geregince belirien-mi§ degeriere dogru yakla§arak bu degerlerin cevresinde dalga-laniriar, boylece, basit meta-iiretimi ne kadar fazla geli§irse, uzun doKarl Marks
785 Kapital III
nemler §id-detli di§ sarsintilarla kesintiye ugramayan ortalama fiyaUar, degerlerle, ihmal edilebilir ufak bir farkla caki§irlar. §u halde, marksist deger yasasi, uriinleri metalara d6nii§tiiren degi§imin ba§langicindan, 15. yiizyila degin siiren bir donem icin, genel bir ekonomik gecerlige sahip olmu§tur. Ne var [sayfa 787] ki, meta degi§imi, yazih tarih-oncesi do-nemlere kadar uzamr ve Misir’da, Isa’dan once en az 2.500 ve belki de 5.000, Babil’de 4.000, belki de 6.000 yillarma kadar iner; §u halde, deger yasasi, be§ ile yedi bin yilhk bir donem boyunca egemenligini surdurmu§tiir. Ve §imdi gelin de, biitiin bu donem boyunca genellikle ve dogrudan dogruya gecerli olan degere, metalann hie bir zaman satil-madiklan ve satilmayacaklan, azicik akli olan hie bir iktisatcimn asla ugrasmayacagi bir sey diyen Bay Loria’nin ciddiyetine hayran olmayin! §imdiye degin tiiccardan sozetmedik. Basit meta-iiretiminin ka-pitalist meta-uretimine doniismesini gordiigumuz §u anda onun ise kan§-masim §imdilik bir yana birakabiliriz. Her §eyin duragan oldugu bu top-lumda, tiiccar, devrimci bir ogeydi; bu, kahtimdan gelen bir duragan-hkti; koylii, yalniz kendi bir doniimluk toprak parcasim degil, ozgiir miilk sahibi, ozgiir ya da topraga bagh koylii ya da serf olarak toplumdaki yerini; kentli zanaatgi, hem ugra§ini ve hem de bagh bulundugu lonca-nin ayncaliklanm, kahtimla ve neredeyse vazgegilmez haklar olarak elde ettikleri gibi, aynca, mu§terilerini, pazarlan ve devraldiklan zanaata ait beceri ve egitimi ta Socukluklanndan kazanmi§ oluyorlardi. I§te boyle bir diinyaya tiiccar giriyor ve onun bu giri§i, her §eyin allak-bullak olma-sinin ba§langici oluyordu. Ama o, bilincli bir devrimci olmak soyle dur-sun, tarn tersine, her seyiyle onun bir parcasiydi. Ortacaglann tiiccan, hie bir zaman bireyci degildi, o da cagda§lan gibi bir birligin iiyesiydi. Ilkel komiinizmden dogup geli§en mark toplulugu, kirsal bolgede ege-mendi. Her koylii, ba§langicta, her nitelikte e§it toprak parcalanna ve dolayisiyla da, markta e§it hakka sahipti. Bu mark, kapah bir birlik haline gelip de artik yeni toprak parcalan da verilmeyince, miras, vb. yoluyla topraklar boliindii ve boylece mark iizerindeki ortak haklar da parcalanmis. oldu; ama tarn bir doniim birim olarak kaldi ve dolayisiyla yanm, dortte-bir ve sekizde-bir doniim, markta
bunlara tekabiil eden haklan veriyordu. Daha sonraki biitiin iiretici birlikler, statiileri, ozellikle sinirh toprak bolgesi yerine, meslek ayncahgina mark yasalannin uygu-lanmasindan baska bir §ey olmayan kenUerdeki loncalar, mark birliginin esasim izlediler. Biitiin orgutlenmenin temel noktasi, Elberfeld ve Barmen iplik sanayiine ait 1527 tarihli lisansta carpici bir bicimde ifade edil-digi gibi, her iiyenin loncaya taninan ayncahk ve haklardan e§it bicimde yararlanmasiydi. (Thun, Industrie am Niederrhein, vol. II.s. 164 ff.) Ayni sey, her payin e§it olciide katildigi ve ayni zamanda da, mark iiyesinin hakki gibi, her hak ve yukumlulukleriyle birlikte b61ii§uldugu maden loncalan icin de gecerlidir. Gene ayni §ey, deniza§in ticareti ba§latan ticaret §irketleri icinde ayni olciide gecerliydi. Iskenderiye ile Istanbul
86
Karl Marks Kapital III
limanlanndaki, Venedikliler ve Cenovahlar kendi fondaco’lanndaki -ba-nnak, han, antrepo, te§hir ve satis. salonlannda, merkez burolannda-her “ulus”, tarn meslek birliklerini kurmu§tu ve buralar rakiplere ve musterilere kapahydi; aralarinda kararlasUrdiklan fiyatlarla satis. [sayfa 788] yapiyorlardi, mallan, acik denetim ve cogu kez de bir damga ile garanti edilen belirli bir nitelige sahipti; yerlilerin, iiriinlerine odeyecekleri fiyati vb. ortakla§a kararla§tinyorlardi. Hanseatik tiiccarlar da, Norvec'te, Borgen’de, Alman kopriisii (Tydske Bryggen) iizerinde, ba§ka tiirlii hareket etmiyorlardi; ayni §ey, bunlann Hollandah ve Ingiliz rakipleri icin de dogruydu; saptanan fiyatin altinda mahni satan ya da bu fiyatin iizerinde mal alan tiiccann vay haline! Birligin sucluya dogrudan verecegi cezalar bir yana, hele bir de boykot edilirse bu onun mahvi demekti. Ve hatta, belirli amaclar icin daha kapah birlikler de kurulmu§tu: 14. ve 15. yiizyillarda Cenova’da kurulan ve yillarca, Anadolu’da Foca ve Sakiz arasindaki §ap madenlerine egemen olan Maona ve, 14. yuzyihn sonun-dan beri Italya ve Ispanya ile i§ yapan, bu iilkelerde §ubeler acan, biiyiik Ravensberg Ticaret §irketi, Augsburglu tiiccarlann kurduklan Alman §irketleri: Fugger, Welser, Vohlin, Hochstetter, vb; Niimberglilerin kurduklan ve 66.000 diika sermaye ve uc gemi ile Portekizlilerin 1505-1506 Hindistan seferine katilarak yiizde 150, ba§kalanna da yuzde 175 kar saglayan Hirschvogel firmasi (Heyd: Levantehandel, vol. II, s. 524); ve Luther’in ate§ puskiirdiigu daha bir yigin firma, “Monopolia’. Burada ilk kez, kar ve kar orani ile kar§ila§iyoruz. Tiiccarlar, ozel-likle ve bilincli olarak, bu kar oramnin biitiin iiyeler icin e§it olmasina cah§iyorlardi. Dogu Akdenizde Venedikliler ve Kuzeyde Hanseatikler, herbiri metalan icin kom§usu ile ayni fiyaU odiiyordu; ta§ima iicreUeri ayni idi ve mallan icin ayni fiyaUan ahyorlar, d6nii§lerinde “uluslannin” oteki tiiccarlan ile ayni fiyatlara yiik ahyorlardi. Boylece kar orani hepsi icin ayniydi. Biiyiik ticaret kumpanyalannda, 6denmi§ sermaye hissesi ile pro rata kar dagitimi, sahip bulundugu toprak payi ile pro rata, marka katilma payi ya da madendeki hisse ile pro rata madencilikten kar alma kadar dogal bir seydi.
Tarn geli§mi§ bicimi icersinde, kapitalist iiretimin sonal sonuclanndan birisi olan e§it kar orani, boylece burada kendisini, sermayenin, tarihin ciktigi noktalardan birisi olarak, kendisi de dogrudan ilkel komunizmin bir yavrusu olan mark birligin soyundan dogrudan gelen bir tiir olarak, en yahn bicimi icersinde ortaya koymakta-dir. Bu ba§langictaki kar orani, zorunlu olarak cok yuksekti. Ticaret, yalniz korsanhgin yaygin olmasi nedeniyle tehlikeli olmakla kalmiyordu, rakip uluslar da, ele gecen her firsatta, her tiirden §iddet hareketlerine basvurmaktan kacinmiyorlardi. Ensonu, saU§lar ile pazarlama kosullan, yabanci prenslerin verdikleri izin belgelerine dayaniyor ve bunlar da sik sik, ya bozuluyor ya da geri ahmyordu. Dolayisiyla, kann, yuksek bir sigorta payini icermesi gerekiyordu. Aynca, devir yava§, ahsverism sona Karl Marks
787 Kapital III
erdirilmesi uzun zaman aliyor, ve cogu kez kisa siireli olan cok iyi do-nemlerde, yapilan i§, tekel kan saglayan bir tekel ticareti oluyordu. O siralarda egemen olan ve genellikle, normal ticari kar yuzdesinden dai-ma daha dii§iik olmasi gereken cok yiiksek kar oranlan da, kar oranimn ortalama olarak cok yuksek oldugunu kanithyor. [sayfa 789] Ne var ki, butun iiyeler icin e§it olan ve toplulugun ortak emegi-yle saglanan bu, yuksek kar oram, ancak, 6z kom§u birlikler icersinde, yani o ‘“ulus” icersinde yerel olarak gecerliydi. Venedikliler, Cenovahlar, Hanseatikler ve Hollandahlann herbirisinin ozel bir kar oram vardi ve ba§langicta bu asagi yukari tek tek her pazar icin degi§ikti. Bu farkh firma karlannin esMenmesi, rekabet yoluyla kar§it yonde oldu. Once, farkh pazarlann kar oranlan, bir ve aym ulus icin e§itlendi. Iskenderiyeli-lerin, Venediklilere, mallan icin, Kibns’tan, Istanbul’dan ya da Trabzon’dan daha fazla kar teklif etmeleri halinde, Venedikliler, oteki pazarlardan cektikleri sermayeyi Iskenderiye’ye yoneltmeye ba§ladilar. Bunu, ayni pazarlara, ayni ya da benzer mallar ihrac eden farkh uluslar arasinda kar oranlannin yava§ yava§ e§itlenmesi izledi ve bunlann bazilan, cogu kez iflas ederek, sahneden cekildiler. Ama bu siirec, politik olaylarla siirekle kisintiya ugruyordu; tipki, YakinDoguda i§ yapan Levantin ticaretinin, Tiirk ve Mogol istilalan ile cokmesi gibi. 1492’den sonraki biiyuk cografi-ticari bulu§lar, yalnizca bu geli§meyi hizlandirdi ve buna bir son verdi. Piyasa alanlannda goriilen bunu izleyen ani geni§leme ile, ula§Ur-ma ve ileti§imdeki devrim, ba§langicta, ticari i§lemlerin niteliginde hie bir koklii degi§iklik getirmedi. Ilk siralar, birlik halinde cahsan firmalar, Hint ve Amerika ticaretine de egemendi. Ama her seyden once, bu §irketierin ardinda biiyuk uluslar vardi. Amerika ile ticarette, Dogu Akde-nizle ticaret yapan Katolonyahlann yerini Biiyuk Ispanya Birligi aldi; ve onunla birlikte de, Ingiltere ve Fransa gibi iki biiyuk iilke; en kiiciikleri olan Hollanda ve Portekiz bile, en azindan hala Venedik kadar biiyuk ve giicliiydii ve bir onceki donemin ise en biiyuk ve en giiclii tiiccar ulusla-nydi. Boylece gezginci tiiccarlar, 16. ve 17. yuzyihn seriivenci tiiccarlan ortaya cikarak, ortaklarmi gereginde silahla da koruyan birlikleri
gitgide gereksiz hale getirdigi gibi, bunlann giderleri de diipediiz bir yuk olmaya ba§ladi. Ustelik, servet tek bir elde, daha biiyuk bir hizla biiyuyordu ve boylece tek tek tiiccarlar cok gecmeden, eskiden butun bir §irketin yapabileceginden daha biiyuk bir yatinmda bulunabiliyordu. Hala varhklanni siirdiirebilen ticaret §irketleri, cogu kez silahh birliklere donii§erek, yeni kesfedilen iilkeleri anayurdun koruyuculugu ve egemenligi altinda ele gecirmeye ve tekellerine alarak somiirmeye ba§ladilar. Ne var ki, bu yeni bolgelerde, cogu zaman devlet tarafindan kurulan somiirgeler artti-kca, §irketlerin yaptiklan ticaret, bireysel tiiccarlar kar§isinda geriledi ve, kar oranimn e§itlenmesi artik, tamamen bir rekabet konusu halini aldi. §imdiye degin biz, yalmz, tiiccar sermayesine ait kar oranini gor-diik. giinkii, o zamana degin yalmz tiiccar ve bir de tefeci sermayesi
88
Karl Marks Kapital III
vardi, sanayi sermayesi heniiz geli§memi§ti. Uretim, heniiz geni§ olcii-de, kendi uretim araclanna sahip i§cilerin elindeydi ve dolayisiyla ya-pilan i§, herhangi bir sermayeye arti-deger saglamiyordu. Elde ettikleri iiriiniin bir kismini, kar§ihksiz olarak bir iiciincii kimseye veriyorlarsa, bu, feodal [sayfa 790] efendilere haras bicimindeydi. Tiiccar sermayesi, bu nedenle, kanm, hi? degilse ba§langicta, ancak, yerli iiriinlerin yabanci ahcilarindan ya da yabanci iiriinlerin yerli ahcilanndan saghyordu; ancak bu donemin sonuna dogru -Italya icin, Levantin ticaretinin gerilemesi-yle- di§ rekabet ile, pazarlamada kar§ila§ilan giicliikler, ihrac mallanni iireten zanaatcilan, iirettikleri metai, ihracatci tiiccarlara degerinin altin-da satmaya zorlamaya ba§ladi. Ve dolayisiyla burada, biz, metalann or-talama olarak, bireysel ureticilerin birbirleriyle yaptiklan ic perakende ticarette degerleri iizerinden satildiklanni, ama yukarda verilen nedenlerle, uluslararasi ticarette ise, kural olarak degerleri iizerinden satilma-diklanni goriiyoruz. Bugiinkii diinyada ise durum tarn tersine olup, iiretim-fiyatlannin, uluslararasi ve toptan ticarette gecerli olmasina kar§in, kentlerdeki perakende ticarette fiyatlarin durumu, tamamen farkli kar oranlan tarafindan diizenlenmektedir. Boylece, diyelim sigir etinin fiyati, Londra’daki toptancidan, Londra’daki bireysel tiiketiciye ula§irken, Chicago’daki toptancidan ta§ima giderleri de icersinde olmak iizere, Londra’daki toptanciya geli§inden daha biiyuk bir fiyat arti§ina ugrar. Fiyat olu§umunda bu devrimi yava§ yava§ meydana getiren arac, sanayi sermayesi idi. Bu sermayenin cekirdegi, daha ortacaglarda, §u uc alanda olusmaya ba§ladi: deniz ta§imacihgi, madencilik ve dokuma-cihk. Italyan ve Hanseatik denizci cumhuriyetler tarafindan bu olcekte yiiriitiilen deniz ta§imacihgi, denizciler, yani iicretli-emekciler (bunlann iicret iliskileri, birlik bicimleri altinda, kardan pay almalan ile belki goz-den gizlenmis. olabilir) olmaksizin, ya da o giiniin kadirgalan icin, ku-rekciler -iicretli-emekciler ya da koleler- olmaksizin olanaksizdi. Ashnda birlige bagh i§cilerin i§lettikleri madenlerdeki loncalar, hemen her za-man, iicretliemekciler aracihgi ile mevduatlan somiirmek amaciyla ano-nim §irketler haline cevrildi.
Dokumacihk sanayinde ise tiiccar, kiiciik dokumaci patronu, belli bir iicret kar§ihginda kendi hesabina iplik verip kuma§i dokutturarak, dogrudan dogruya, kendi hizmeti altina aldi ve boylece, kendisi de, sirf ahci olmaktan cikip, muteahhit (Verlager) deni-len duruma yiikselmis. oldu. Burada, kapitalist arti-degerin olusumunun ba§langicini goriiyoruz. Biz, kapah tekelci §irketler olarak madencilik loncalanni, bir yana birakabiliriz. Ama gemi sahipleri bakimindan §urasi aciktir ki, bunlann karlan, en azindan iilkedeki normal kar kadar yiiksek olmakta ve bir de, sigortayi, gemilerin deger kaybini kar§ilayacak bir fazlahgi icermekteydi. Ama ilk kez dogrudan kapitalist hesabina iiretilen metalan, piyasaya, zanaatci hesabina yapilan ayni tiirden metalar ile rekabete siiren doku-ma miiteahhidi icin durum acaba nasildir? Karl Marks
789 Kapital III
Tiiccar sermayesine ait kar oram, o konuya girmek icin oniimuz-de hazirdi. Hem de, en azindan sozkonusu bolge icin, yakla§ik bir ortala-ma orana zaten e§itlenmi§ durumdaydi. Peki §imdi tiiccan, muteahhit olarak ek bir i§e girmeye iten §ey nedir? Yalmzca tek bir §ey: digerleriyle ayni [sayfa 79i] sati§-fiyatiyla daha biiyiik bir kar saglama umut ve bekleyi§i. Ve i§te oda bunu umuyordu. O, kiiciik patronu hizmetine almakla, iireti-min, iireticisini ancak yalmzca kendi son seklini almi§ uruniinii sattigi geleneksel baglanm kirmi§ olur. Tiiccar kapitalist, hala kendi iiretim araclanna sahip bulunan, ama hammaddeleri olmayan emek-giiciinii satin aliyordu. Boylece, dokumaciya diizenli bir cahsma olanagi sagla-diktan sonra, iiretimi oyle bir noktaya kadar indirebilir ki, harcadigi emek-zamaninin bir kismi, kar§ihgi 6denmemi§ hale gelir. Muteahhit §imdi artik, kendi ticari kannin iizerinde ve otesinde bir arti-degere elkoyar hale gelmisti. Gerci, iplik vb. satin almak icin ek bir sermaye kullanmak ve bunu, daha once, ancak satin almasi iizerine tarn fiyatim odemek durumunda oldugu nesne icin, §imdi, bitene kadar dokumaciya birak-mak zorundadir, ama her seyden once o, eskiden de, kural olarak yeni iiretim kosullanna ancak bore baskisi altinda boyuneger, dokumaciya avans vermek icin cogu kez zaten bir ek sermaye kullanirdi; ikincisi de, bundan ba§ka, bu i§in hesabi §u bicimi ahrdi: Tiiccanmiz, ihracat i§ini, 30.000 diika, sequin,* sterlin ya da bir baska para tutannda bir sermaye ile yiiriituyor olsun. Diyelim bunun 10.000’i iilke icersindeki metalann saUnalinmasinda, 20.000’i ise denizasm piyasada kullanilsin. Ve bu sermaye iki yilda bir devir yapsin. Yilhk devir = 15.000. §imdi tiiccanmiz, bir muteahhit olmak, kendi hesabina kuma§ dokutmak ister. Ne miktar ek sermaye yatirmasi gerekecektir? Diyelim ki, onun sattigi tiirden bir kuma§in parcasimn iiretim zamani -dogaldir ki, cok fazla olmakla birlikte- ortalama iki aydir. Gene varsayahm ki, her seyin kar§ihgim nakit olarak odemek zorunda olsun. §u halde, dokuma-cisina iki ayhk bir iplik stokunu saglayacak miktarda sermaye yatirmasi gerekecektir. Yilhk devri 15.000 olduguna gore, iki ayda 2.500 tutannda kumas. satin ahr. Bunun 2.000’inin ipligin degerini, 500'iiniin dokuma-cinin
iicretlerini temsil ettigini kabul edelim; bu durumda tiiccanmizin 2.000 tutannda bir ek sermayeye gereksinmesi var demektir. Yeni yon-temle dokumacidan elde ettigi arti-degerin, kuma§in degerinin ancak yuzde 5’i oldugunu kabul edelim; kuskusuz bu, yuzde 25 gibi, cok miite-vazi bir arti-deger oram demektir. (7.000 + 550H + 125 ; a’ = 125 : 500 = %25; k’ = 125 : 2.500 = %5.) Kapitalistimiz, boylece, yilhk 15.000’in devri iizerinden 750 tutannda bir fazla kar elde etmekte, ve dolayisiyla ek sermayesini 22/3 yilda geri almaktadir. . Ne var ki, satismi ve dolayisiyla sermayenin devrini hizlandirmak, daha kisa bir donemde, ayni sermaye ile ayni kan saglamak icin -§u * Venedik Cumhuriyetine ait altin sikke. -f.
90
Karl Marks Kapital III
halde, ayni zamanda daha biiyiik bir kar elde etmek icin- arti-degerin kuguk bir kismini satinahciya verecek, rakiplerinden daha ucuza sati§ yapacaktir. Bu rakipler de zamanla muteahhitler haline gelecekler ve hepsine ait kar fazlahgi, normal kar duzeyine ve hatta, hepsine ait [sayfa 792] sermaye arti§i iizerinden daha diisuk bir diizeye inmi§ olacaktir. Kar oraninin e§itligi, icerde elde edilen arti-degerin bir kisminin, yabanci ahcilara devredilmesiyle, belki bir ba§ka diizeyde olsa bile yeniden kurulmu§ olur. Sanayiin, sermayenin boyundurugu altina sokulmasinda ikinci adim, manufaktiirun ortaya cikmasiyla atilmaktadir. Bu, 17. ve 18. yiiz-yillarda cogu kez kendi ihracatcisi da olan maniifaktiirciiye -Almanya’da genellikle bu 1850’ye kadar surmiisWr ve bugiin bile §urada burada goriilmektedir- modasi gecmi§ rakibinden, elzanaatcisindan daha ucuza uretimde bulunma olanagini vermektedir. Ayni siirec yinelenmekte-dir; manufakturcii kapitalistin elegecirdigi artideger, ona (ya da, ortagi ihracatci tiiccara) rakiplerinden daha ucuza satma olanagini vermekte ve bu, e§itlenmenin tekrar kuruldugu yeni bir iiretim tarzinin genel ola-rak uygulanmasina kadar siirmektedir. Mevcut merkantil kar oram, an-cak yerel olarak e§iUenmi§ olsa bile, icersinde sanayi arti-deger fazlaligimn acimasizca budandigi Procrust yatagi olmakta devam eder. Eger maniifaktiir kendi iiriinlerinin fiyatim ucuzlatarak ileriye dogru firlami§sa, bu, metalann iiretim maliyetlerini, uretimde yapilan siirekli devrimlerle gitgide dii§iirmeye ugrasan ve biitiin eski iiretim tarzlanni dump dinlenmeksizin geride birakan modern sanayi icin daha da dogru-dur. i§te boylece, en sonunda, biiyiik sanayi, ic pazan, sermaye adina kesin olarak elegecirir, kiiciik iiretime ve kendine yeterli koylii ailesinin dogal ekonomisine son verir, kiiciik iireticiler arasindaki dogrudan degi§imi kaldirarak, tiim ulusu sermayenin hizmetine ko§ar. Ayni §ekilde, farkli ticaret ve sanayi kollanndaki kar oranini, tek bir genel kar oram halinde esffler ve ensonu, sanayii, eskiden sermayenin bir iiretim kolun-dan bir ba§kasina aktanlmasina kar§i koyan engellerin cogunu ortadan kaldirarak, bu e§itlemede layik oldugu giiclii duruma kavu§turur.
Boylece, degerlerin iiretim-fiyatlarina cevrilmesi, genellikle biitiin degi§imler icin tamamlanmi§ olur. Bu cevrilme, bu nedenle, taraflann bilinci ya da istegi di§inda, nesnel yasalara gore olur. Rekabetin, genel oram asan karlan genel diizeye indirgemesi, dolayisiyla da, ortalamayi a§an artide-gere ilk elkoyan sanayici kapitalistin elinden bunun tekrar ahnmasi ol-dugunu aciklamakta teorik bakimdan hie bir giicliik yoktur. Bununla birlikte, pratikte, asm arti-degere, yuksek degisen sermaye ve dii§iik de-gismeyen sermayeye, yani du§uk sermaye bile§imine sahip iiretim alanlan, ta§idiklan nitelik geregi, butiinuyle kapitalist iiretime en son ve en az tabi olduklan icin -ozellikle tanmda bu, daha da fazla boyledir. Buna kar§ihk, iiretim-fiyatlanmn meta-degerlerin iizerine yiikselmesi -ki bu, yuksek sermaye bile§imine sahip alanlara ait uriinlerin icerdikleri ortalaKarl Marks
791 Kapital III
manin altindaki arti-degeri, ortalama kar oram duzeyine yiikseltmek icin gereklidir- teorik bakimdan son derece giic goriiniir, ama pratikte g6rmii§ oldugumuz gibi, cok cabuk ve cok kolay gerceklestirilir. giinkii, bu siniftaki metalar, ilk kez, kapitalist bicimde uretilip, kapitalist ticaret [sayfa 793] alanina girdikleri zaman, kapitalist-oncesi yontemlerle, dolayisiy-la da daha pahah uretilen ayni nitelikteki metalarla rekabet ederler. §u halde, kapitalist iiretici, arti-degerin bir kismindan vazgecse bile, bolge-sinde gecerli kar oranim gene de saglami§ olur; bu kar oranimn, ashnda artidegerle dogrudan bir ili§kisi yoktur; ciinkii o, kapitalist uretim heniiz daha ortaya cikmadan cok once, dolayisiyla da, sanayi kar orani heniiz olanaksiz iken, tiiccar sermayesinden dogmu§tur. II. BORSA* 1.Kapitalist
iiretimde borsanin durumu, Uciincii Cildin, Be§inci Kismi, ozellikle ...** boliimde genellikle aciktir. Ama, kitabin yazildigi 1865’ten beri, bugiin borsaya, onemli olciide artan ve siirekli biiyiiyen bir rol yiikleyen bir degi§iklik olmu§, sinai ve tanmsal turn iiretimin, turn ticaretin, ula§tirma ve ileti§im araclanmn oldugu kadar degi§im i§levlerinin de borsa yoneticilerinin elinde toplanmasina dogru bir gelisme g6rulmii§, ve boylece, borsa, bizzat kapitalist iiretimin en seckin bir temsilcisi hali-ni almistir. 2.1865’te borsa, kapitalist sistem icersinde heniiz ikincil bir ogey-di. Devlet tahvilleri, belliba§h borsa senetleri kitlesini temsil ediyordu ve bunlann toplami bile heniiz nispeten kiiciiktii. Aynca, Kita Avrupasinda ve Amerika’da egemen durumda, hisse senetli bankalar vardi ve Ingiltere’deki aristokrat ozel bankalan icersine almaya daha yeni ba§la-mi§ti, ama kitle olarak heniiz nispeten onemsizdi. Demiryolu hisse senetleri, bugiine oranla, heniiz zayifti. Hisse senetli §irket biciminde daha heniiz ancak birkac tane dogrudan iiretici kurulu§ vardi - ve, bankalar gibi cogunlugu daha yoksul iilkelerdeydi: Almanya, Avusturya, Amerika, vb. “Papazin gozii" hala, daha yenilmemi§ yanh§ inani§lardaydi.
O tarihlerde, borsa, heniiz, kapitalistin, birbirlerinin birikmi§ ser-mayelerini ahp gotiirdiikleri ve i§ciler dogrudan dogruya ancak kapitalist ekonominin ahlak bozucu genel etkisinin yeni bir kar§iti ve, takdiri ilahinin (nami diger §ahsin) bu ya§amda bile, kutsalhgi ve laneti, serveti, yani zevk ve iktidar ile sefaleti, yani yoksullugu ve koleligi belirledigini soyleyen kalvenci ogretinin dogrulanmasi olarak ilgilendiriyordu. 3. §imdi ise cok baska tiirlii. 1866 bunahmindan beri, birikim gitgide artan bir hizla artti ve boylece, hie bir sanayi iilkesinde ve hele Ingiltere’de, iiretimdeki geni§leme, birikime ayak uyduramadi ya da bi* Elyazmasina Engels’in koydugu ba§hk, “Borsa, Kapital’m Ugiincii Cildine Ek Notlar.” -Ed. ** Elyazmasinda Engels, bolijm numarasinin konulmasi igin bir ba§hk birakmi§. Diisuniilen ba§hk herhalde §uydu: Yirmiyedinci Boliim, “Kapitalist Uretimde Kredinin Rolii". -Ed.
92
Karl Marks Kapital III
reysel kapitalistin birikimi, sirf kendi i§inin geni§letilmesinde kullanildi; daha 1845’te ingiliz pamuklu sanayii; demiiyolu sahtekarhklan. Ama bu birikim ile birlikte rantiyelerin, i§ ya§aminin devamh gerilemesinden bi-kip usanan ve bunun icin de, §irkeUerin miidiirleri ya da yoneticileri olarak [sayfa 794] sirf kendilerini eglendirmek ya da hafif bir i§ tutmak isteyen-lerin sayilari artti. Ensonu, para-sermaye olarak ba§ibo§ dola§an bu kitle-nin yatinmini kolayla§tirmak icin, heniiz kurulmami§ bulunan yerlerde, yeni sinirh sorumlu §irket tiirleri kuruldu ve eskiden hisse senedi sahipler-inin simrsiz olan sorumluluklan, [daha cok ya da daha az] azaltildi (Al-manya’da 1890’da anonim §irkeUer kuruldu, katilma payi %40 idi!). 4.Bunu, sanayiin giderek hisse senetli giri§imlere d6nii§mesi izledi. Sanayi kollan birbiri ardina bu kadere kurban gitti. Once, §imdi artik dev fabrikalann gerekli oldugu demir sanayii (daha once, madenler, hisse senedine dayanilarak, 6rgutlenmemi§ti). Ardindan kimya sanayi ve makine fabrikalan. Kitada dokuma sanayii, ingiltere’de, Lancashire’de ancak birkac bolge (Oldham Iplik Fabrikasi, Burnley Dokuma Fabrikasi vb., terzi kooperatifleri, ama bu da gene ilk bunahmda tekrar patronun eline dii§mek iizere ancak bir hazirhk a§amasi), icki yapim yerleri (Amerikahlara ait olanlar birkac yil once Ingiliz sermayesine satildi, ardindan Guinness, Bass, Allsopp). Bundan sonra ortak yonetim altinda dev giri§imler yaratan trostler (United Alkali gibi). Siradan bireysel firmalar, gitgide artik, o alandaki i§i kurulabilecek diizeye getiren, yalnizca birer gecici a§ama. Ticarette de ayni §ey: Leafs, Parsons, Morys, Morrison, Dillon, hepsi de §irket. §imdi, perakendeci magazalarda ayni ve sirf “supermarket” tipinde, kooperatif goriiniisunde de degil. ingiltere’de bile, bankalar ile oteki kredi kurulu§lan da oyle. Yigm-larca yeni banka, biitiin
sorumluluklar sinirh. Hatta...* vb. gibi eski bankalar bile, yedi ozel ortak ile, sinirh §irketlere cevrilmi§ durumda. 5.Tanm alaninda da ayni sey. Ozellikle Almanya’da, tiirlii tiirlii biirokratik adlar alUnda dev boyuUara ulasan bankalar, gitgide daha faz-la ipotekler iizerinde hak sahibi oldular; hisse seneUeri ile, toprak miilki-yetinin fiili sahipligi borsaya gecti; cifflikler alacaklilann eline dii§tiigu zaman, bu, daha da gercekti. Burada, bozkirlann i§lenmesiyle tanmsal devrim carpicidir; eger boyle siiriip giderse, yakin bir gelecekte, Ingilte-re ile Fransa’mn topraklanmn da borsamn eline gececegi soylenebilir. 6.§imdi biitiin yabanci yatinmlar, hisse senedi biciminde. Yalmz ingiltere’de: Amerikan demiryollan, Kuzey ve Giiney (borsa listesine ba-kiniz), Goldberger, vb.. 7.Sonra somurgelestirme. Bugiin bu, borsamn gercek bir yar-dimcisi; onun cikan icin Avrupa’nin giiclii devleUeri birkac yil once Afrika’yi payla§U, Fransa, Tunus ile Tonkin’i elegecirdi. Afrika, dogrudan * Okunamiyor. “Glyn & Co.” anlaminda banka olsa gerek. -Ed. Karl Marks
793 Kapital III
dogiuya §irketlere kiralandi (Nijerya, Giiney Afrika, Alman Giiney-Bati ve Alman Dogu Afrikasi), ve Mozambik ile Natal’i, Sir Cecil Rhodes, borsa icin ele gecirdi. [sayfa 795]
94
Karl Marks Kapital III
DiZIN LER
KAYNAKLAR DIZINi
YAZARLAR
A
ANDERSON, Adam. An Historical and Chronological Deduction of the Origin of Commerce, from the earliest accounts to the present time, Vol. 2, London 1764. -292. ANDERSON, James. A Calm Investigation of the Circumstances that have led to the present scarcity of grain in Britain, London 1801. -547. ARISTOTELES. De Republica Libri VIII en Oeconomica. Ex recensione Imma-nuelis Bekkeiy, Oxonii 1837. - 338. ARND, Karl. Die naturgemasse Volkswirtsehaft, gegenuber dem Monopoliengeiste und dem Kommunismus, mit einem Ruckblicke auf die einschlagende Literatur, Hanau 1845. -319-320. AUGIER, Marie. Du credit public et de son histoire depuis les temps anciens jusqu’a nos jours, Paris 1842.
-526, 541. B BALZAC, Honore de. Les paysans, 1845. -41. BAST1AT, Fr. Gratuite du credit. Discussi-
CA1RNES, J. E. The Slave Power: its character, career and probable on entre M. Fr. Bastiat et M.P.J. designs etc., London 1862. -337, Proudhon, Paris 1850. -303, 304. BELL, G. M. The Philosophy of Joint- CANTILLON, Richard. Essai sur la nature du commerce en general. Traduit de l’anglais, London 1755. -689. Stock Banking, London 1840. -483. BOSANQUET, J.W. Metallic, Paper, and Credit Currency, and the means of regulating their quantity and value, London 1842. -326, 352. BRISCOE, John. To the Knights, Citizens and Burgesses in Parliament assembled, 1695. -532. BURET, Eugene. De la misere des classes laborieuses en Angleterre et en France etc., Paris 1840. -705. BUSCH, Johann Georg. Theoretischprak-tische Darstellung der Handlung in ihren mannigfaltigen Geschaften (1792). Third extended and improved edition with insertions and supplements by G. P. H. Normann, Hamburg 1808. -541. C
Karl Marks
797 Kapital III
CAREY, H. C. Principles of Social propriete, T. 1, Paris 1834. -546. Science, Vol. III, Philadelphia 1860. -COQUELIN, Charles. Du credit et des dan-ques, In Revue des Deux 349. Mondes, Paris 1842. -353. CHALMERS, Thomas. On Political CORBET, Thomas. An Inquiry into the Causes, and Modes of the Economy in Connection with the Wealth of Individuals, or the principles of trade and speculation Moral State and Moral Prospects of explained. London 1841. -150, 154, 165, 270. Society, 2nd ed., Glasgow 1832. -390. D CHAMBERLAlN (Chamberleyne), Dr. Hugh. A few Proposals humbly re- DUREAU DE LA MALLE, A. J. Economie politique des romains, Paris 1840. -95. commending etc, establishing a Land Credit in this Kingdom, EdinE burgh 1700. - 532. ENGELS Friedrich. Die Lage der arbei-tenden Masse in England. CHERBULIEZ, A. Riche ou pouvre. Nach eig-ner Anschauung und authenlischen Quellen, Leipzig Exposition succinte des causes et 1845, -680. des effets de la distribution actuelle - The Stock Exchange, Supplementary Notes toCapital, Volume des richesses sociales, Paris et Three (1895). -794. Geneve 1840. -144, CHILD, Josiah. Traites sur le F commerce et sur les avantages qui FELLER, Dr. F. E und QDERMANN, Dr. C. G. Das Ganze der resultent de la reduction de kaufmannischen Arithmetik, Fur Handels-Real- und Vinteret de Yargent (1694), Gewerbeschulen, so wie zum Amsterdam et Berlin 1754. -348, 533. COMTE, Charles. Traite de la
Selbstunterricht fur Geschaftsman399, 397, 398, 399, 400, 401, 405, 406. ner uberhaupt (1842), 7. Auflage G Leipzig 1859. -275. FIREMAN, Peter. Kritik der MarxschenGILBART, William James. The History and Principles of Banking, London 1834 -298, 356, 357, 540. Werttheoire. In Jahrbucher fur Nationalokonomie und Statistik, Drit-te -An Inquiry into the Causes of the Pressure on the Money Market during the Year 1839, London 1840. Folge, Bd. III, Jena 1892. -20, 21. -478, 482. FORCADE, Eugene. La guerre du -A Practical Treatise on Banking (1827), socia-lisme, II. L’economie 5th ed., London 1849 -317. GREG, R. H. The Factory Question, politique re-volutionnaire et Lansi-dered in Relation to its Effects on the Health and Morals sociale. In Revue des Deux Mondes, T. 4, Bruxelles 1848. -740. of those Employed in Factories. And the Ten Hours’ Bill, etc., London 1837. -99. FRANCIS, Jobn. History of the Bank of England, its Times and Traditions, H 3rd ed., London 1848. -533, 534. FULLARTON, John. On the Regulation HAMlLTON, Robert. An Inquiry Conceming the Rise and Progress, the Redemption and Present State and the Management of the of Currencies; being an National Debt of Great Britain, 2nd ed., Edinburgh 1814. -347. examination of the principles, on HARDCASTLE, Daniel. Jr. Banks and Bankers, 2nd ed., London which it is proposed to restrict, 1843. - 482, 541. within certain fixed limits, the future issues on credit of the Bank of England and of the other banking establishme-ns throughout the country, London 1845. -356,
98
Karl Marks Kapital III
HEGEL, Georg Wilhelm Friedrich. J Grund-linien der Philosophie des JOHNSTON, James F. W. Notes on North America Agricultural, Rechts, oder Naturrecht und Economical and Social, Edinburgh and London 1851. -546, Staatswissen-schaft im Grundrisse. 591. In Werke, published by Dr. EduardJONES, Richard. An Introductory Lecture on Political Economy, Gans, 7th ed., Berlin 1840. -545. London 1833. -234. HEINE, Heinrich. Disputation. In - An Essay on the Distribution of Wealth, London 1831. -668. „Gedich-te, Dritter Band, K Romanzero, 3. Buch, Hebraische KlESSELBACH, Wilhelm. Der Gang des Welthandels und die Melodien.“ -478. Entwicklung des europaischen Volkerlebens im Mittelalter, HEYD, Dr. Wilhelm. Geschichte des Stuttgart 1860. -288. Le-vantehandles im Mittelalter, KINNEAR, J. G. The Crisis and the Currency, London 1847. Stuttgart 1879. -789. -391, 466. HODGSKIN. Labour Defended Against the Claims of Capital; or L the Unproductiveness of Capital Proved. By a Labourer, London LAING, Samuel, National Distress; its Causes and Remedies, London 1844. -680. 1825. -342, 350. HUBBARD, John Gellibrand. The LA VERGNE, Leonce de. The Rural Economy of England, Currency and the Country, London Scotland and Ireland (translated from Economie Rurale de I’Angleterre, Paris 1854), London 1855. -557. 1843. -367, 469. LEATHAM, William. Letters on the Currency. Addressed to HULLMANN, Karl Dietrich. Stadtewesen des Mittelalters, Bonn Charles Wood, 1826-29. -279, 281, 529.
London 1840. -352. lage des Marxschen Wertgesetzes. Von Dr. Conrad Schmidt. LEXIS, W. Die Marxsche Kapital Stuttgart theorie. In Conrads Jahrbiicher fur 1889.Review in Conrads Jahrbiicher fur Nationalokonomie und Natio-nalokonomie und Statistik, Statistik, Neue Folge, Bd. XX, Jena Neue Folge, Bd. XI, Jena 1885. 1890.-24. -17, 18, 19. - L ‘Opera postuma di Carlo Marx. in LINGUET, N. Theorie des lois civiles Nuova Antologia, Vol. LV, February 1895. -781. LUTHER, ou principes fondamentaux de la Martin, An die pfarherrn wider den Wucher zu predigen, so-ciete, T. 1, London 1767. -695. Wittem-berg 1540, Luther’s Werke, Wittem-berg 1589, 6. Teil. LIST, Dr. Friedrich. Die -305, 346. Ackerverfassung, die - Von Kaufshandlungs und Wucher, WitZwerwirtschaft und die Austemberg 1524, Luther’s Werke, Wit-temberg 1589, 6. Teil. wanderung. From the Deutsche -291. LUZAC, E. Hollands Rijkdom, Behelzen-de den Vierteljahrsschrift, 1842, Heft IV. Oorsprong van den Koo-phandel, en von de Magt van dezen Nr. XX, specially printed, Stuttgart Staat etc, Leyden 1782. -281. und Tubingen 1842. -775, 776. M LORIA, Achille. Karl Marx. in Nuova MACAULAY, Th. B. The History of England. From the accession An-tologia, April 1883. -23. of Jaines the Second, Vol. 4, London 1857. -534. - La Teoria Economica della MALTHUS, T. R. Definitions in Political Economy, London 1827. Costituzione Politico, Roma, Torino, Firenze -39. London l853. -41. - Principles of Political Economy, consi1886. -23. dered with a view to their practical - Die Durchschnittsprofitrate auf Grund-
Karl Marks
799 Kapital III
application, 2"d ed., London 1836. 237, 248, 254, 265, 268, 300, 393, 396, 426, 4 70, 498. 680, -39, 153. 727, 734, 735, 739. MANLEY, Thomas. Interest of Money - Das Kapital etc. Erster Band, Kitap I Mistaken, or a treatise, proving [Birinci Cilt]: Der Produktionspro-zess des Kapitals, 2, that the abatement of interest is the Auflage, Hamburg 1872. -15, 3. Auflage, Hamburg 1883. -15, effect and not the cause of the 132. riches of a nation and thut six per - Das Kapital etc. Zweiter Band, Kitap II cent is a proportionable interest to (Ikinci Cilt]. Der Zirkulationsprozess des Kapital, Hamburg the present conditions of Kingdom, 1885. -11, 13. London 1668. -533. - Misere de la philosophie. Reponse a la MARON, Dr. H. Extensiv oder philosophie de la misere de M. Proudhon, Paris 1847. -537, intensiv? Ein Kapital aus der 547. landwirtschaft-lichen - Zur Kritik der politischen Oekonomie, Betriebslehre, Oppeln 1859,-709. Erstes Heft, Berlin 1859. -164,279, 484, 485, 486, 487, 497, MARX, Karl. Das Kapital, Kritik der 537. Poli-tischen Oekonomie, Kitap 1 MASSIE, Joseph. An Essay on the Governing Causes of the [Birin-ci Cilt]. -11, 13, 14, 16, 23, Natural Rate of Interest etc. London 1750. -310, 316, 319, 31;33, 35, 37, 40, 51, 52, 71, 78, 321. 85, 86, 88, 129, 132, 145, 164, MILL, John Stuart. Essays on Some Unsettled Questions of 204, 205, 218, 232, 271, 280, 351, Political Economy, London 1844. -770. 394, 406, 463, 464, 545, 555, 558, - Principles of Political Economy, with 665, 698; 734, 771, 779, 786., some of their Applications to Social Philosophy, 2"d ed., Kitap II [Ikinci Cilt] -11, 13, 16, 31, London 1849. - 342, 349. MOMMSEN, Theodor. Romische 45, 51, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 107, Ge-schichte, 2. Auflage, Berlin 1856 bis
1857. -283, 338, 692. MORTON, J. C. On the Forces used in Agriculture. Report made at the Society of Arts. In Journal of the Society of Arts. December 9, 1859. -556. MORTON, John Lockhart. The Resources of Estates: being a treaitse on the agricullural improvement and general managemen of landed property, London 1858. -556, 595. MOUNIER, L. M. De I’agriculture en France, d’apres les documents officiels avec des remarques par M. Rubi-chon, Paris 1846. -709. MULLER, Adam H. Die Elemente der Staatskunst, Berlin 1809. -313, 349. N NEWMAN, Francis William. Lectures on Political Economy, LOiidon 1851. -527, 580, 680., NEWMAN, S. P. Elements of Political Economy, Andover and New York 1835. -246. NORTH, Sir Dudley. Discourses upon Trade; principally directed to the cases of the interest, coinage, clipping increase of money, LOiidon 1691.-541. O O’CONNOR, Charles. Speech on December 19, 1859. In New
York Daily Tribune, December 20, 1859. -339. ODERMANN, Dr. C. G. Bkz: FELLER. OPDYKE,George. A Treatise on Political Economy, NewYork 1851. -319. P
PASSY, Hippolyte. Des systemes de culture et de leur influence sur l’economie sociale 2nd ed., Paris 1853. -676, 685, 688, 691, 693. PECQUEUR, Ch. Theorie nouvelle d’economie sociale et politique ou etudes sur l’organisation des socie-tes, Paris 1842. -538. PLINIUS, Gajus Secundus, der Aeltere. Historiae naturalis Libri XXXVII, Paris 1826. -95.
00
Karl Marks Kapital III
PRICE, Richard. An Appeal to the 1848. -413. Public on the Subject of the RICARDO, David. On the Principles of Political Economy and, d National Debt (1772), 2" ed., Taxation, ed. by MacCulloch, London 1852. -63, 105, 161, London 1774. -346, 347. 165, 181, 1?9, 211, 574; 678, 716,738, 749. Observations on Reversionary Pay- RODBERTUS-JAGETZOW, Karl. Soziale Briefe an von ments, on schemes for providing Kirchmann. pritter Brief: Widerlegung der Ricardo-schen anuities for widows, and for perLehre von der Grundrente und Bergriindung einer neuen Rensons in old age; on the method of tentheorie, Berlin 1851. -684. calculating the values of assuran- ROSCHER, Wilhelm. Die Grundlagen der Nationalokonomie. ces on lives, and on national debt Ein Hand-und Lesebuch fur Geschdfts manner und etc. (1771), 2nd ed., London 1772. Studierende (Z. Aufl., Stuttgart und Augsburg 1857). -200, -347. 270, 285, 349. PROUDHON, P. J. Bkz: BAST1AT.RUBICHON, Maurice. Du mecanisme de la societe en France et en Angleter-re (1833). New edition, Paris 1837. - 556. R S RAMSAY, George. An Essay on the
Distribution of Wealth, Edinburgh SAINT-SIMON. Nouveau Christianisme, dialogues entre un 1836. -246, 318, 334. conservateur et un novateur, Paris 1825. -535, 536. REDEN, Dr. Freiherr von. SAY, Jean-Baptiste. Traite d'economie politique, ou simple Vergleichende exposition de la maniere dont se torment, se disKulturstatistik der Gebiets-und Bevolkerungverhatnisse der Grossstaaten Europas, Berlin
tribuent et se consomment les riMarx. In Archiv fur soziale Gesetzgebung und Statistik, Bd. rd chesses (1803), 3 ed.,Paris 1817.- VIII, Berlin 1894. -783. 246,738. SCHMIDT, Conrad. Die STEUART, Jacques (James). Recherche des principes de Durchschnittspro-fitrate auf I'economie politique ou essai sur la science de la politique Grundlage des Marx-schen interiuvre des nations lib-res (Translated from An Inquiry into Wertgesetzes, Stuttgart 1889. -19. the Principles of Political Economy etc., London 1767. ), Paris - Die Durchschnittsprofitrate und 1789. -321. das STIEBELING, George C. Das Wertgesetz und die Profitrate, New Marxsche Wertgesetz. In Die Neue York 1890. - 26,27. Zeit, XI Jahrg., Bd. I., Stuttgart STORCH, Henri. Cours d’economie politique, ou exposition des 1893. -19, 20. principes qui diterminent la prosperite des nations, St. SISMONDI, J. Ch. L. SIMONDE de. Peterburg 1815. -165, 726, 742. Nou-veaux principes d'economie - Considerations sur la nature du revepolitique ou de la richesse dans nu national, Paris 1824. -742, 746. ses rapports avec la population, T Paris 1819. -423. THIERS, Adolphe. De la propriete, Paris SMITH, Adam. An Inquiry into the 1848. -551. THUN, Alphons. Die Industrie am NieNature and Causes of the Wealth derrhein und ihre Arbeiter, Leipzig of Nations (1776), published by 1879. -788. Wakefield London 1835 to 1889. -129, 289, 418, 419, 674 ~ 675, 678, 679, 680, 681, 726, 739. SOMBART, Werner. Zur Kritik des oko-nomischen Systems von Karl
Karl Marks
801 Kapital III
TOOKE, Thomas. A History of London 1857. -708. Prices, and of the State of the TORRENS, Robert. An Essay on the Production of Wealth Circulation, from 1793 to 1837; with an Appendix, in which the Principles of Political preceded by a brief sketch of Economy are applied to the actual circumstances of this the state of the corn trade in the country, London 1821. -41. On the operation of the Bank last two centuries, London Charter Act of 1844 etc., 2nd ed., London1847.-311. 1838. -325. TUCKETT, J. D. A History of the Past and Present State of – An Inquiry into the Currency the Labouring Population, including the progress of Principle; the connection of the agriculture, manufactures and commerce, shewing the currency with prices and the extremes of opulence and destitution among the expediency of a separation of operative classes with practical means for their issue from banking, 2nd ed., employment and future prosperity, London 1846. -532. London 1844. -312, 326, 353, U 355, 388, 391, 392. URE, Andrew. Philosophie des manufactures ou economie – A History of Prices and of the industrielle de la fabrication du cotton, de la laiState of the Circulation from 1839 to 1847 inclusive,. with a genefal review of the currency question etc., London 1848. -317. – and NEWMARCH, William. A History of Prices and of the State of the Circulation during the nine years 1848-1856,
ne, du lin et de la soie, avec la of the social and political state of both nations, London 1833. description des diverses machines -665. employees dans les alelie anglais WALTON, Alfred A. History of the Landed. Tenures of Great Britain (Translation of Philosophy of Maand Ireland, from the Norman conquest to the present time, nufactures etc., London 1835.). PaLondon 1865. -548, 549. ris 1836 -340. WEST, Edward. Essay on the Application of Capital to Land etc. By a Fellow of University College Oxford, London 1815. -215. V WOLF, Julius. Das Ratsel der DurchVERRI, Pietro. Meditazioni sulla schnittsprofitrate bei Marx. In ConEcono-mia Politica. In Scrittori rads Jahrbucher fur Classici Ita-liani di Economia Nationalokonomie und Statistik, Dritte Folge, Bd. II, Jena 1891. Politica, Parte Moderna,Vol. 15, -22. Milano 1804. -246. - Sozialismus und kapitalistische Gesell-schaftsordnung. Kritische VINCARD, Jr. Histoire du travail et des Wurdi-gung beider als Grundlegung einer Sozialpolitik, System travailleurs en France, Paris 1845. der Sozialpo-litik, Bd. I, Stuttgart 1892. -25. -691. VISSERING, S. Handboek van Praktische Staathuishoudkunde, Amsterdam 1860 bis 1865. -279, 281. W
WAKEFlELD, Edward Gibbon. England and America. A colparison
ANONMLER
The City or the Physiology of London Business. With sketches on change, and at the coffee houses, (Da-
vid Morier Evans.) London 1845. 342. Competition and Co-operation, 1832. -
02
Karl Marks Kapital III
774. lating to value, and to demand and supply. London 1821. The Currency theory Reviewed in a -172. letter to the Scottish People on Religion Saint-Simonienne. Economie politique et Politique the menaced interference by Articles ex-traits au Globe. (Enfantin), Paris 1831. -535, Govem-ment with the existing 537. system of banking in Scotland. Some Thoughts of the Interest on England. By a Lover of By a Banker in England Commerce. London 1697. -536. Edinburgh 1845. -358, 366, The Theory of the Exchange. The Bank Charter Act of 1844 386, 461. etc. (G. Henry Roy.) London 1864. -318, 321. Doctrine de Saint-Simon. The Three Prize Essays on Agriculture and the Corn Law., Exposition. Premiere annee. Published by the National Anti-Corn-Law League. (George 1828-1829. (Enfantin.) 3rd ed., Hope, W. R. Grey, Arthur Morse.) Manchester, London Paris 1831. -536. 1842. - 554. An Inquiry into those Principles Respecting the Nature of Demandand the Necessity of Consumption, lately advocated by Mr. Malthus. London 1821. -174, 569. Observations on Certain Verbal Disputes in Political Economy, particularly re-
GAZETE VE DERG LER
Archiv fur soziale Gesetzgebung und Statistik, published by Dr. Heinrich Braun, Bd. Vll, Berlin 1894. (Essay by Sombart.) -783. Daily News, December 10, 1889. -321. -December 15, 1892. -419, 420. -January 18, 1894. -481. Die Neue Zeit, XI. Jahrg., Bd. 1893. (Essay by Conrad Schmidt.) -20. Economist, March 18, 1845. -386. -May 22, 1847. -479, 518, 519, 520, 521. -August 2, 1847. -522. -October 23, 1847.-499. -November 20, 1847. -388, 442. -December 11, 1847. -507. -November 30, 1850. -524. -January 11, 1851. -523. -January 22, 1853. -316. -July 19, 1859. -348. Jahrbucher fur Nationalokonomie und Statistik, publishedby J. Conrad.
- 1885, Neue Folge, Bd. XI. (Essay by W. Lexis.} -17. - 1890, Neue Folge, Bd. XX. (Essay by Achille Loria.) -24.
-1891, III. Folge, Bd. II. (Essay by Juiius Wo1f.)-22. -1892. III. Folge, Bd. III. (Essay by Peter Fireman.) -20. Joumal of the Society of Arts, Vol. VII, No. 368, London, December 9, 1859. (Report by J. C. Morton.) -556. Manchester Guardian, November 24, 1847. -360. Morning Star. December 14, 1865. (Speech by JohnBright.) -558. New York Daily Tribune, December 20, 1859. (Speech by O’Connor.) 339. Nuova Antologia, April 1883. (Essay by Achille Loria.) -23. - February 1895. (Essay by Achille Lo ria.) -781. Revue des Deux Mondes, 1842. (Essay by Coquelin.) -353.
- 1848, (Essay by Forcade.) -740. Times, London, December 3, 5, 7, 1857. -388. Edinburgh Review. -685.
Karl Marks
803 Kapital III
PARLAMENTO RAPORLARI VE OTEKJ RESMJ YAYINLAR
Anno Vicesimo Sexto Georgii III. Medical Officer of the Privy Council. With Appendix, 1863, Regis. Caput XXXI. An Act for London 1864. -85, 86, 87, 88, 89. vesting certain Sums in Report from the Select Committee on Bank Acts; together with the Commissioners, at the End of Proceedings of the Committee, Minutes of Evidence, Appendix every Q\larter of a year, to be by and Index. Ordered, by the House of Commons, to be Printed, them applied to the Reduction of 30 July 1857. Part I. Report of Evidence. -365, 369, 370, 371, the National Debt (1786). -348. 373, 374,375, 376, 377, 380, 381, 382, 383, 384, 398, 437, 439, First Report on Children’s 440, 443, 444, 450, 451, 453, 459, 462, 463, 464, 465, 467, Employment in Mines and 468, 469, 470, 471, 472, 473,. 474, 475, 476, 477, 478, 479, Collieries, April 21, 1829. -82. 480, 481, 485, 486, 487,’ 488, 489, 490, 491, 492, 493, 494, Coal mine Accidents. Abstract of 495, 496, 497, 498, 499, 500, 502, 503, 504, 505, 506, 507, Retum to an Address of the 508, 509, 510, 512, 513, 514, 515, 516, 517, 518, 680. Honourable the House of - Part II, Appendix and Index. -462, 488. Commons dated 3 May 1861, etc. -Report from the Select Committee on the Bank Acts; together with Ordered, by the H. of C, to be the Proceedings of the Committee, Minutes of Evidence, Printed, 6 February 1862, -82. Appendix and Index. First Report from the Select Committee of the House of Lords on the Sweating System; together with the Proceedings of the Committee, Minutes of Evidence. Ordered, by the H. of C, to be Printed, 11 August 1888. -295. Public Health Sixth Report of the
Ordered, by the House of Commons, to be Printed, 1 July 1858.16, 421, 430, 440, 442, 463, 464. First Report from the Secret Committee on Commercial Distress; with the Minutes of Evidence. Ordered, by the House of Commons, to be Prin ted, 8 June 1848. -16, 356, 362, 363, 364, 367, 368, 415,419;430,431,452,478.. Report from the Secret Committee of the House of Lords, Appointed to Inquire into the Causes of the Distress which has for some time prevailed among the commercial classes, and how far it has been affected by the Iaws for regulating the issue of bank-notes payable on demand. Together with the Minutes of Evidence and an Appendix. Ordered, by the House of Com-
mons, to be Printed, 28 July 1848. -Reprinted 1857. -16, 364, 365, 371, 465, 466, 467, 489, 493, 494, 495, 504. Reports of the Inspectors of Factories, etc. -553. s -for the half-year ending 31 t October, 1845, London 1846. -113. s -for 31 t October 1846, London1847. -113. s -for 31 t October 1847, London 1848. -114. s -for 31 t October 1848, London 1849. -74,99. th -for 30 April 1849, London 1849. - 115. s -for 31 t October 1849, London 1850. -115, th -for 30 April 1850, London 1850. - 101, l 15. s -for 31 t October 1850, London 1851. -112, 115. th -for 30 April 1851, London 1851.-112. s -for 31 t October 1852, London 1853. -89,92. th -for 30 April 1853, London 1853. - 116. s -for 31 t October 1853, London 1854. -116. th -for 30 Apri/ 1854, London 1854. - 116. s -for 31 t October 1855, London 1856. -83.
04
Karl Marks Kapital III
– for 31st October 1858, London 1859. 74,111,112. – for 30th Apri/ 1859, London 1859. -116. – for 31st October 1859, London 1860. 116. – for 30th April1860, London 1860. ‘- 116. – for 31st October 1860, London 1861. 117. – for 30th Apri/ 1861, London 1861. 85,117,118.
31st October 1861, London 1862. -117. th -for 30 April, 1862,. London 1862. - 85, 118. s -for 31 t October 1862, London 1863. -74,94, 117, 119. th -for 30 April l863. London 1863, -119. s -for 31 t October 1863, London 1864. -83, 93, 94, 101, 118, 120, 121, 123. th -for 30 April1864, London 1864. - 118, 122. -for
OTEKi DiLLERDEKi SOZCUK, TERiM VE DEYiMLER
ad absurdum - anlamsizca, sacma ola-rak ad infinitum - sonsuza dek all convertible securities of a current character - cari nitelikteki biitiin cevrilebilir senetler Bandes Noires - Vurguncular Birligi bill brokers - borsa simsarlan bona fide - iyi niyetle brokers - simsarlar capitaliste industriel - sanayici kapitalist canying trade komisyonculuk ticareti conditio sine qua non - vazgecilmez kosul commercial distress - ticari bunahm corpore vill - degeri olmayan cisim cost of production - iiretim-maliyeti credit gratuit - karsriiksiz kredi cultivateur - ciftci, tarimci de facto - fiili olarak dej jure - mesai dock warrants - doklardaki metalann de-polama dokiimanlan duplex interesse, damni emergentis et lucri cessantis - cifte zarar, biri
ugranilan kayip ve biri kacinlan kazanc firsati enfaire un livre bir kitap yapmak eo ipso - aynigercekten epitropos - (eski Yunan’da) siirveyan ex contingente necessarium - raslanti-dan zorunluluk yaratmak ex professo - mesleki olarak, acikca ex suis ossibus - onun kemiklerinden familia rustica - kole ekonomisi foux frais - iiretken olmadigi halde zorun-lu olan ikincil maliyetler fermier generaux, receveurs generaux -miiltezim, genel tahsildar floating capital - dola§an sermaye freehold - rniilk, miilkiyet fruges consumere nati - topragin mey-velerini tiiketime yetenekli grosser - daha biiyiik halte la! - dur bakalim!, artik yeter! hins ilae lacrime - bu gozya§lari nere-den inconvertible - Qevrilemeyen in extenso - tarn olarak in petto - hazir, emre hazir
in statu nascendi - olu§ halinde in toto - tamamryla issue department - tedaviil §ubesi la terre capital sermaye olarak toprak, topraksermaye I'illustre - iinlii, §anh mala fides - kotii niyet mere a question of capital - sirf bir sermaye sorunu moneyed capital - nakdi sermaye nota bene - onemli not, dikkat edilsin natural price - dogal-fiyat naturaliter - dogal olarak non verum, sed phantasticum interesse - gercek olmayan, hayali zararlar par excellence - en iistiin, en yetkin paralogism - yamlticihk per se bizatihi, kendisi pere - baba pia corpora - hayir kurumlan prima facie - ilk bakisto prix necessaire - zorunlu fiyat pro parte - kendi hesabina pro rata - orantih olarak, herkese diisen pay oraninda pro tanto - o olciide, o kadar profit upon alienation - devir ve feraga
dayanan kar public companies - halka acik §irketler public deposits - devlet mevduati punctum saliens - sorunun ozii quid pro quo elcabuklugu regisseur - yonetmen yardimcisi rudis indigastaque moles - o vahsj ve karmakari§ik madde kitlesi sauve que peut - can tela§i securities in reserve - ihtiyat olarak tutu-Ian talwil ve senetler self-sustaining self - kendi gecimini kendi saglayan servum pecus imitatorum - taklitci kole-ler shopkeeper - diikkanci sine qua non - zorunlu kosul smallburgher - kiiciik kasabali small profits and quick returns kiiciik karlar ve hizhdevirler stock-jobbers - borsa spekiilatorleri sub specie - alt tiirler
06
Karl Marks Kapital III
sui generis - essiz, tek the circulation is full, money is plentiful dola§im dolu, para bol the circulation is low, money is scarce dola§im diisuk, para kit travailleur - emekqi travailleur par excellence - en iistiin emekci tutti quanti - ne varsa hepsi, kimler varsa herkes, vesaire
un consapute sofisma - bilincli bilgiclik valeur intrinseque - gercek degerler vivre en travaillant - kendi emegiyle ya§amak voila ce que parler veut dire - i§te size dort dortliik bir soz vulgus - halk, cokluk, yigin wages of superintendence - denetim iicretleri TOXoq- faiz ve dol
IK, UZUNLUK, ALAN, SIGA VE PARA OLCULERI
AGIRLIK OLCULERI Tonne (ton) Hundredweight (cwt.) Quarter (qrtr., qrs.) Stone Pfund (pound) Unze (ounce) Pfund (troy pound) Unze (troy ounce) Gran (grain) UZUNLUK OLCULERI Ingiliz mili Yarda Foot, ayak Inch, parmak Elle (Prusya) ALAN OLCULERI acre, akr ree Rute Ar Jugerum (Mz. jugera) SIGA OLCULERI Bushel
Gallon Pint
1016,05 kg. 50,802 kg. 2,700 kg. 6.350 kg. 453,592 gr. 28,349 gr. 372,242 gr. 31,103 gr. 0,065 gr. 1609,329 m. 91,439 cm. 30,480 cm. 2,540 cm. 66,690 cm. 4046,7 m2 1011,7 m2 14.21 m2 100 m2 2523 m2 36,349 1. 4,544 1. 0.59 1.
PARALAR* Pound sterlin (&) ^ 20 sjlin 20,43 §ilin ^ 12 peni 1,02 Peni ^ 4 8,51 Farthing ^ 1/4 peni 2,12Fe Dolar ($) ^ 100 sent 4,20 Frank (fr.) ^ 100 80 Centim (c. santim) (Fransiz ^ 0,8 Livre (Fransiz gumus. ^ 1 frank 80 Taler (1873'e kadar Prusya ^ 30 gumu§ 3,00 Guinee (guinea) ^ 21 sjlin 21,45 Soverign (Ingiliz altin ^ 1 sterlin 20,43 ^ ca. 4,2 Cent (Sent. Amerikan Drahmi (eski Yunan gumus. Duka (Avrupa'da altin sikke, ca. 9 Maravedi (Ispanyol sikkesi) .6 Rei, reis (Portekiz sikkesi) . 0,45 * Mark ve fenik uzerinden hesaplama, 1871 yilina aittir (1 Mark 1/2790 kg. saf altin).
808
Karl Marks Kapital III
KISALTMALAR
art. (artikel) - makale Bd. (Band) - cilt b. (book) - kitap Buch - kitap cf. - karsjlastir ch., chap., cap. [chapter, chapitre, caput) - boliim d.d. (de dato) - diizenlendigi giinden beri ed., ed. (edition) - baski edit. - yayimlayan Heft - fasikul H. o. C. (House of Commons) - Ingiliz Avam Kamarasi ib., ibid. (ibidem) - yam yerde id. (idem) - ayni Kap. (Kapitel) - boliim l.c. (loco citato) - adi gecen yapit, yazi, yer
l, lib. (liber) - kitap M. P. (Member of Parlament) - parlamento iiyesi n°, no - numara NB (nota bene) - dikkat ediniz, onemli not p., pag. (page, pagina) - sayfa partie - kisim pass. (passim) - surda burda, daginik olarak sc. (scilice0-ciinkii sect. (section) - kesim sq. (sequens) - izleyen sayfa sqq., seqq. (sequentes) - izleyenler, izleyen sayfalar S. (Seite) - sayfa t. (tom, tome) - cilt trad. (traducteur, traduction) - ceviren, ceviri v., vol. (volume) - cilt bkz: - bakimz c - cilt -c. - ceviren -Ed. - yayimci, editor kar§: - kar§ila§tiriniz s. - sayfa
Karl Marks Kapital III
809