Bilim ve Hikmet Bayram Ali ÇETİNKAYA*
CUMHURİYET KADROLARINI YETİŞTİREN OKUL MEKTEB-İ SULTÂNÎ:
GALATASARAY -II-
58
Eylül 2008
M
ekteb-i Sultânî öğretim kadrosu bakımından, Osmanlı’da en iyi seviyede olan okullardan birisidir. Başlangıçta (1877’ye kadar) öğretmenlerin çoğunluğu Fransız iken, sonraları okul programına Arapça, Farsça, Belâgat-ı Osmâniyye, ulûm-ı dîniyye gibi derslerin girmesiyle Türk öğretmenlerin sayılarında önemli artışlar olmuştur. Osmanlı tarihi, coğrafyası, kültür dersleri, şark dilleri Türk öğretmenlerce verilirken, fen, tabiî ilimler, yabancı dil derslerine Fransız veya gayr-i Müslim hocalar girmiştir. Önceleri 30-40 öğretmen bulunan okulda, 1901 yılında öğretmen sayısı 70-75’e ulaşmıştır.1 Galatasaray Sultânîsi’ne ilk defa Türk müdür olarak, 13 Şubat 1877 yılında, Ali Suavi Efendi atanmıştır.2 Okul, Osmanlılık fikrini benimseyen bir nesli yetiştirmek amacıyla açılmışken, gayri Müslim olan Bulgar, Rum ve Ermeni öğrencilerin millî duygularının şekillendiği bir mekan haline dönüşmüştür. Bunun karşısında Osmanlı toplumundan uzak, Fransız kültürünün tesirinde Batı’ya hayran bir aydınlar topluluğu oluşmuştur.3 Galatasaray ile yaklaşık aynı tarihlerde ve Amerika zenginlerinden Mr. Robert’in bağışlarıyla kurulan Robert Koleji, Fransız Katolik, Avusturya Katolik, İngiliz, Alman, İtalyan okulları da bu dönemde açıla-
rak Osmanlı’nın eğitim alanında hakkıyla dolduramadığı boşluğu doldurdular. “Bu okullar özellikle Hıristiyan Osmanlılar arasında Avrupa dili, tarihi, edebiyatı gibi konulardan başka, sanat ve ticaret hayatı için yararlı, pratik usulleri öğretmede etkili olmuşlardır. Bundan başka, bu yabancı okullar yüksek gelirli Müslüman Osmanlılar arasında, yalnız batılılaşmaya değil, aynı zamanda mensup oldukları toplumun câhil ve avam halkından ayrılan bir seçkin zümresinin doğmasında etkili oldular. Bulgar, Rum, Ermeni öğrenciler arasında ise, bunun tersine, bunların kendi ‘milliyet’ duygularını kavramlarında rol oynamışlardır. Zamanla benzerleri İstanbul dışında Edirne’de, İzmir’de, Beyrut’ta, Şam’da, Tarsus’ta, Kayseri’de, Selanik’te ve daha başka yerlerde açıldı. Osmanlılık ideolojisine aykırı olacağı ve Hıristiyan öğrencileri inciteceği için Türklük kültürüyle ilgili eğitim ve eylemlere yer vermemekle birlikte, Ermeni, Bulgar ve Rum milliyetçilik duygularının beslenmesinde bu okulların önemli rolleri olmuştur.”4 Dersler dışında Müslüman öğrencilerin, okuldaki mescide, Hıristiyan ve Yahudi öğrencilerin ise çevredeki kilise ve havralara gitmelerine fırsat verilecekti. Okula ücretli olarak her milletten talebe alınmakla birlikte, Osmanlı yönetimi hesabına 150 Müslüman, 150 Müs-
lüman olmayan öğrenciye burs verilecekti.5 Müslüman öğrencilerin sayılarının zaman içerisinde azalması karşısında, II. Abdülhamid devrinde yapılan ıslâhat ve şuurlu önlemlerle, Mekteb-i Sultânî millî veya Osmanlı hüviyetine büründüğünden gayr-i Müslimler için daha az çekici olmuştur.Yine Dârülfünûn’a (üniversiteye) gidecek öğrencilerin bu okuldan alınması teklif edildiyse de bu öneri uygulama imkânı bulamamıştır.6
Okula Yöneltilen Tepkiler “Rusya, Türkiye’de Fransız nüfûzunun yayılması endişesiyle, bir yandan Fransa’nın yönetiminde böyle bir okulun açılışına karşı çıkarken, öte yandan kendisi de Rusça eğitim yapacak bir okul için Bâbıâli nezdinde girişimde bulunduysa da sonuç alamadı. Bu arada Grekçe’nin okul programından çıkarılması Rumları memnun etmedi. Programda öğrencilere kendi dinlerinde ibadet yapma imkânının verilmesi eleştirilere sebep oldu. Dinî ibadetin milliyetçilik sayıldığı bir ülkede karma lise kurma fikrinin yürümeyeceği ileri sürüldü. Mûsevîler de Hıristiyan müdürün yönetimindeki bir okula çocuklarını göndermekte tereddüt ettiler. Katoliklerin tutumu ise daha sert oldu. Papa, çeşitli milletlere mensup öğrencilerin bir arada bulunmasının Katolik çocuklarının ahlâkını
59
rı bulunmuştur. Öğrencileri de, yerlerini almak için hazırladıkları idareci elitin çocuklarından meydana gelmiştir.13
bozacağı gerekçesiyle Mekteb-i Sultânî’ye Katolik öğrencilerin girmesini yasakladı. Ancak Fransa’nın girişiminden sonra papalık bu yasağı kaldırdı.”7 Bu okula çocuklarını veren Yahudi anne ve babalar da yemek sırasında Musevî dininin hükümlerine uyulmasını talep ediyorlardı.8 Diğer taraftan Müslüman çocukların durumları ile ilgili bir itiraz ve tepkinin ulemâ arasında gösterilmediği de bir gerçektir. Ancak bazı aileler, başlangıçta bir takım tereddütler yaşadılar.9 “Türk basını okul lehine yazılar yazarak geleceğin mühendislerinin, öğretmenlerinin, iktisatçılarının, Avrupa dillerini öğreten bu okuldan yetişeceğini temin ediyorlardı. Müslüman çocukların Avrupa’ya gönderilmesine lüzum kalmayacağını, Hıristiyanlarla temaslarının Müslüman inançları üzerine zararlı etkisi olmayacağını da belirtiyorlardı”10 Nihayetinde Dârülfünûn tecrübesinin aksine, Galatasa-
60
Eylül 2008
ray gelişti ve başarılı bir eğitim kurumu oldu. Hukuk, ekonomi ve mühendislik bölümleriyle adeta bir üniversite hüviyetine büründü. Hukuk dersleri, ilk defa sistematik ve modern anlamda Galatasaray’da okutulmuştur.11
Okutulan Dersler Yeni bürokratları yetiştirmek için kurulan eğitim kurumlarından biri olan Galatasaray Sultanîsi’nde, Arapça, sonraları Mülkiye’de olduğu gibi yardımcı dil olarak konulmuştur.12 Başlangıçta, bir FransızTürk işbirliği olan Galatasaray Sultînîsi, II. Abdülhamid döneminde, daha Türkleşmiş bir nitelik almıştır. Latince, ders programlarından çıkarılmış, Türk öğrencilerinin oranı artırılmış ve okul, egemen sınıfların, başkentin toprak sahibi, asker ve memur çocukları için gittikçe gözde hale gelen bir eğitim yeri olmuştur. Öğretmenleri arasında Türk bilim ve edebiyat önderlerinin bazıla-
Fransız liselerini model alan Galatasaray Lisesi’nde matematik, fizik, kimya, cebir, makine, mantık ve felsefe gibi pozitif ilimlerin yanında Kur’ân-ı Kerim, kırâat, tecvîd, hat, ilmihâl, ahlâk ve İslâm tarihi gibi dinî ilimler okutulmuştur.14 Yedi sınıftan olan Tâlî kısmında; Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca bütün talebe için mecbûrî; musikî, Rumca, Ermenice, Bulgarca, İngilizce, Almanca, İtalyanca dersleri seçmeliydi.15 Sonuç olarak ana ve babaların Galatasaray Lisesi için önemli zahmet ve külfetlere katlanmaları, çocuklarına yabancı dil öğretmek ve onları iyi yetiştirmek arzusuyla açıklanabilir.16 Diğer taraftan zengin aileler, çocuklarının kabiliyetlerine bakmadan sırf gösteriş için veya itibar sağlamak gayesiyle bu okulu tercih ediyorlardı. Dönemin şartlarında Fransızca’nın moda olması ve biraz da üstünlük sağlaması, onların yaşayış tarzlarıyla örtüşüyordu. Nitekim kısa zamanda halktan ayrılan bir zümrenin doğmasında bu tutumun büyük tesiri olmuştur. 17 Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, 1930’da okulun öğrenci sayısı 1600’e ulaşmıştır. 18 Galatasaray Lisesi mezunları, devlet yönetiminden ticarî hayata kadar geniş bir sahada kendilerini göstermişler, sade-
ce Osmanlı döneminde değil, aynı zamanda Cumhuriyet döneminde de devletin ve toplumun batılılaşması ve laikleşmesinde etkin bir rol üstlendiler.19
Okulun Yetiştirdiği Ünlüler Galatasaray Lisesi’nde Nihat Sâmi Banarlı, Hâlit Fahri Ozansoy, Orhan Şaik Gökyay, Ahmet Kutsi Tecer gibi hocalar ders vermiştir. Farklı dünya görüşlerinde olan insanların bu okuldan mezun olduğu görülmektedir: Mehmet Ali Aybar, Bülent Tanör, Mehmet Kılıçbay, Kenan Rifâî, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ziyâd Ebüzziyâ, Mehmet Şevket Eygi, Erol Özbilgen, Nezih Uzel, Niyâzi Öktem. Müzik alanında önemli şahsiyetlerin bu okulda eğitimlerini tamamladıkları bir gerçektir: Barış Manço, Timur Selçuk, Candan Erçetin, Refik Fersan, Ekrem ve Cemâl Reşit Rey kardeşler, Ulvi Cemal Erkin. Önde gelen edebiyatçılar da bu okulun ürünüdür: Nâzım Hikmet Ran, Bilge Karasu, Nedim Gürsel, Tevfik Fikret, Ahmet Hâşim, Abdülhak Şinâsi Hisar, Refik Hâlit Karay, Hâlit Fahri Ozansoy, Âsaf Hâlet Çelebi, Câhit Sıtkı Tarancı, Haldun Taner. Çok sayıdaki devlet adamı da Galatasaray Lisesi’nden mezun olmuştur: Hasan Esat Işık (Dişişleri Bakanı), Coşkun Kırca (Büyükelçi), Mümtaz Soysal (Dişişleri Bakanı), Fikri Sağlar (Kültür Bakanı), Râşid Erer
(Osmanlı İmparoturluğu İâşe ve Maarif Nâziri), Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri Bakanı), Suat Hayri Ürgüplü (Başbakan), Nihat Erim (Başbakan), Turhan Güneş (Dışişleri Bakanı), İlter Türkmen (Dışişleri Bakanı), Turhan Feyzioğlu (Başbakan) ve Necmettin Cevherî (Bakan).
tasaray Sultânîsi’nde de hem pozitif hem de dinî ilimlerin tedrisatı yapılmıştır. Ayrıca öğretilen mecburi (4 lisan) ve seçme (7 lisan) dillerin zenginliği, okulun evrenselliğini ve uluslar arası bir kimliğe büründüğünü göstermektedir.
Dipnot İsmet Ay, Korhan Abay, Aydemir Akbaş, Ferhan Şensoy, Erol Günaydın, Necdet Mahfi Ayral, Ömer Lütfi Akad, Ergun Köknar, Genco Erkal, Şevket Altuğ gibi sanatçılar; Vâlâ Nureddin, Nâdir Nâdi Abalıoğlu, Çetin Altan, Orhan Koloğlu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Fâtih Altaylı, Yunus Nâdi Abalıoğlu, Sedat Simâvî, Necmeddin Sadak, Engin Ardıç20 gibi gazeteciler bu okulun mezunları arasındadırlar. Şu halde, Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi, Cumhuriyet dönemine kadar eğitim program ve ders içerikleri açısından İmam-Hatip Lisesi eğitimini çağrıştırmaktadır. İmam-Hatip Liselerinde olduğu gibi, Gala-
Doç. Dr. 1 Kodaman, a. g. e., 140-141 (Naklen; 1316
2 3 4 5 6
7 8 9 10
11 12
13 14 15 16 17 18 19 20
Maârif Salnânemesi, Maârif Nezareti, İstanbul, 603) Şişman, a.g.m., 325. Kodaman, a. g. e., 136. Berkes, a. g .e., 243-244. Berkes, a. g .e., 242. Kodaman, a. g. e., 140 (Naklen; Başbakanlık Arşivi, Yıldız, kısım 31, no. 1937/m, zarf 45, karton 85) Şişman, a.g.m., 324-325. Koçer, a. g. e., 80-81; Ergin, a. g. e., 483; Berkes, a. g .e., 242. Berkes, a. g .e., 242. Berkes, a. g .e., 243 (Naklen; İhsan Sungu, “Galatasaray Lisesinin Kuruluşu”, Belleten, VII, 28, 1943, 328-329). Berkes, a. g .e., 243. İlber Ortaylı, “19. Yüzyıl Osmanlı Yönetimi ve Arap Dili”, Osmanlı Barışı, VI. baskı, İstanbul 2005,150-151. Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, 180-181. Hasan Âli Yücel, Türkiye’de Orta Öğretim,Ankara 1994, 194-197. Yücel, a. g. e.,197-198. Yücel, a. g. e., 202. Kodaman, a. g. e., 140. Şişman, a. g. m., 326. Yaşar Sarıkaya, Medreseler ve Modernleşme, İstanbul 1997, 60. Ahmet Yüksel Özemre, “Galatasaray Lisesi’nin Verdiği Eğitime Övgü”, (13 Ocak 2005)http://www.ozemre.com/index2. php?option=com_contentdo_pdf=1 id=41, 04.07.2008.
61