Aile ve Toplum
1
Aile ve Toplum
‹Ç‹NDEK‹LER
Aile ve Toplum
Okuma parças› “Toplumsal yaflamda kad›n” b) Ana baban›n çocuklar›na karfl› görevleri c) Çocuklar›n anne ve babalar›na karfl› görevleri
A‹LE VE TOPLUM ‹Ç‹NDEK‹LER I. Aile ve tipleri Ailenin baz› tan›mlar› Aile tipleri/türleri II. Ailenin tarihçesi ve menflei III. Aile anlay›fl› Okuma parças› “Eskiden ve flimdi” Okuma parças› “Haftan›n güzeli” IV. Aile terbiyesi ve iletiflim Okuma parças› “Hz. Lokman (a.s.)’›n o€luna ö€ütleri”
2
Okuma parças› “Ana baba hakk› ‹taat Sayg› ve edep Maddî ihtiyaçlar›n› karfl›lamak Hoflnutluklar›n› ve helâll›klar›n› almaya çal›flmak Ana-babaya dua Vefatlar›ndan sonra hay›rla yâdetmek” Okuma parças› “Baz› özlü sözler, bir dua ve baz› hadisiflerifler” d) Kardefllerin birbirine karfl› görevleri Okuma parças› “fiah›s kavram› ve erkek ile kad›n›n yeni statüleri”
Okuma parças› “Çocu€u olan çocuklafls›n”
VII. Aile plânlamas›-do€um kontrolü
Okuma parças› “Bir çocu€un pulsuz dilekçesi”
VIII. Mahremiyet ve mesken
Okuma parças› “Terbiyede yanl›fllar›m›z”
Manevî hava
Okuma parças› “S›f›r olman›n ehemmiyeti”
Makro plânda mesken (mesken ve muhît)
Okuma parças› “Kuflaklararas› iletiflim”
Dar ev ve çocuk
Okuma parças› “Sa€l›kl› bir hayat için 1”
Mefruflat
V. Ailede sevgi, sayg› ve yard›mlaflma
Dahilî mahremiyet
VI. Ailede roller ve sorumluluklar
Tezyin (dekor)
Aile ahlâk›
Haremlik ve selâml›k
a) Kar› kocan›n birbirlerine karfl› görevleri
IX. Aile hukuku
3
Aile ve Toplum
Kültürümüzde boflanma Okuma parças› “Evlenme ve boflanmalarla ilgili karfl›laflt›rma ve de€erlendirme”
Aile ve Toplum
Dost Okuma parças› “Ey dostum” XII. Nikâh
X. Aile sorunlar› ve çözüm yollar›
Bekârl›k
Okuma parças› “Sa€l›kl› bir hayat için 2”
Ailenin güçlendirilmesi
Ailede problemler ve ç›k›fl nedenleri
Evlilik ve evlenme
Kuflak kavram›
Efl seçimi
Kuflaklar çat›flmas›n›n önlenmesi
Evlenme usûlü
Okuma parças› “Çocuklar›n›z› tan›yor musunuz?”
Okuma parças› “Geleneklerimizde evlilik
Sorunsuz bir aile (yuvas›) için öneriler
. Efl seçme
Okuma parças› “Müslüman bir ailede gün”
. Dünürcülük
XI. Sosyal çevre ve iliflkiler
. Söz kesimi
Akraba
. Niflan
Ayn› sülbden gelenler (kan akrabal›€›)
. Evlenme merasimi ve aleniyet
Evlilikle kurulan (s›hrî akrabal›k) h›s›ml›k
. Mihr ya da mehir
Süt akrabalar›
. Çeyiz
Kanun yoluyla akrabal›k
. K›na gecesi
Akrabal›k iliflkileri
. Dü€ün
Akrabal›€›n hukukî neticeleri
. Toprak bast›, yol bast›
Akrabal›€›n ahlâkî neticeleri
. Yol, yolluk, yol-töre, yolluk gönderme
Di€er yak›nl›k türleri
. fiakalaflma
Ad babal›€›
. Gerdek
Hemflehrilik
. Duvak
Komfluluk
. El öpme ziyareti
Misafir
4
5
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
. Gelinlik . Damatl›k Okuma parças› “Dinî nikâh töreni” XIII. Cinsel sapk›nl›klar Cinsî temayül Okuma parças› “Cinsel özgürlük” Zina Cinsel yasaklar›n bafll›calar› XIV. Özet/Sonuç Karfl› cins yaln›zl›€›m›z› giderir Aile evlilik kurumuyla oluflur ve korunur Geçimsizlik hâllerinde Kur’an’›n tavsiyesine uyulmas› flifa olur Geçinme imkân› yoksa güzellikle ayr›lmal› (boflanmal›) Yararlan›lan kaynaklar
6
7
Aile ve Toplum
ÖNSÖZ Bismillâhirrahmanirrahîm ‹
IGMG E¤itim Baflkanl›¤›
Aile ve Toplum
I. A‹LE VE T‹PLER‹ Ailenin baz› tan›mlar›:
Aile; Akrabal›k iliflkisiyle birbirlerine ba€l›, en az iki yetiflkin insandan ve çocuklardan meydana gelmifl, ayn› çat› alt›nda (aile reisinin kazanc› ile) yaflayan ve toplumun atomunu teflkil eden bir gruptur. Aile, dinin önem verdi€i duygular›n yo€unlaflt›€› bir sosyal birliktir. “Aile oca€›”, “Aile yuvas›” gibi tabirler, içinde rahatl›k ve güven duyulan bu korunmufl ve s›cak atmosferi ifade eder. Dilimizdeki “ev-bark sahibi olmak” deyimi aile oca€›n› kutsal bir yer olarak ifade etti€imizi gösterir. Sosyoloji diliyle aile, üyelerinin manevî de€erler etraf›nda, bir vücudun organlar› gibi içten bir dayan›flma ile birleflti€i cemaat tipi bir gruptur.1 Aile, insanlar›n; 1. Özel, 2. Dinî ve 3.Hukukî menfaatlerini koruyan en önemli sosyal kurumdur. Bunlar ayn› zamanda ailenin sorumluluklar›d›r. Yetiflmekte olan aile bireyleri bu sorumluluklar› ö€renerek büyür ve sosyalleflir.2 Ailenin Birleflmifl Milletler’ce yap›lan tan›m› ise flu flekildedir: “Aile, kan, yasa ve evlilik yoluyla birbirlerine belirli derecede akrabal›klar› bulunan hane halk› üyelerinden meydana gelir.3 Bafllang›çta biyolojik motiflerle kurulan, daha sonra sosyal bir kuruma (instituion sociale) dönüflen, bireylerini biyolojik, psikolojik ve sosyal yönlerden himaye edip gelifltiren, toplumun kültürel birikimi ile yüksek de€erlerini onlara kazand›rarak sosyallefltiren, hayata haz›rlayan, terbiye eden, yard›mlaflma (cooperation), dayan›flma (solidarite), ifl bölümü (division du travail) kavramlar› afl›layan, toplumsal sözleflmenin (contrat social) en küçük sembolü niteli€ini tafl›yan temel birliktir (unite).4
8
Mustafa Erdem, “Dinler ve Aile”, T.A.A., c.1, s.342. 2 Hikmet Y. Celkan, “Aile Kurumunda Süreklilik ve De€iflim”, T.A.A., c.1, s.35. 3 Ülker Akkutay, “‹slâmiyetten Önce Türk Ailesi”, T.A.A., c.1, s.55. 4 Hikmet Y. Celkan, “Türklerde Aile Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.59. 1
9
Aile ve Toplum
Grup hâlinde evlenmeye dayanan aile: Bu çeflit aileye bugün bile baz› ülkelerde rastlanmaktad›r; Avustralya yerlilerini buna örnek verebiliriz. Bu tür ailede, sop (klân) içerisinde evlenme yasakt›r. Buna karfl›l›k, boy içerisinde evlenme zorunlulu€u vard›r.
Aile Tipleri/Türleri:
Bir tek kad›n›n ayn› zamanda birkaç erkekle birden evlenmesine dayanan aile (polyandria): Bu tür ailelere bugün Tibet dolaylar›nda rastlan›r. Bir erke€in ayn› zamanda birden fazla kad›nla evlenmesine dayanan aile (polygamia): Bu tür evliliklere bugün Müslüman milletlerde rastlanmaktad›r. Müslüman olmayan bir tak›m do€u milletlerinde, ayr›ca, Amerika’da yaflayan Mormon’lar aras›nda da bu tür bir aile düzeni vard›r. Bir erke€in bir tek kad›nla evlenmesine dayanan aile (monogamia).5 Birçok toplumlarda oldu€u gibi ‹slâm aile yap›s› da ataerkildir. (Yani baban›n baflkanl›€›nda yürütülür.) Fakat bu aile Yahudilikte, Roma ve eski Arap toplumunda var olanlardan farkl› bir yap›dad›r. Aile reisinin onu meydana getiren fertler üzerindeki yetkisi öncekilere nisbetle son derece s›n›rl›d›r... Ne var ki, erke€in cemiyet hayat›nda yüklenmifl oldu€u a€›r yükler onun hak ve yetki bak›m›ndan kad›na karfl› nisbî bir üstünlü€e sahip olmas›n› gerekli k›lm›flt›r. Nitekim bir ayetikerimede, “Erkeklerin kad›nlar üzerinde, kad›nlar›n da erkekler üzerinde haklar› vard›r. Yaln›z erkekler için onlar üzerinde bir derece vard›r (Bakara, 228; Nisa, 34)” buyurulmaktad›r.
5
Hayat Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.74.
10
‹slâm belli bir dereceye kadar kan, süt ve s›hrî h›s›mlarla evlenme yasa€› koyarak (bk. Nisa, 23) esas itibariyle bir aile egzogamisi uygulam›flt›r. ‹slâm’da aile esas itibariyle tek kiflilik (monogami) üzerine
Aile ve Toplum
kurulmufltur. Fakat belirli ve zaruri durumlarda kocan›n dörde kadar evlenmesine izin verilmifltir (polygamia). Ancak bunun bir emir de€il, belirli flartlarla baflvurulan bir ruhsat oldu€u unutulmamal›d›r. Böyle bir evlili€e izin veren Nisa suresinin 3. ayetinin devam›nda: “fiayet adaleti gözetmekten korkarsan›z o zaman bir tane ile veya cariyenizle yetinin. Do€ru yoldan ayr›lmamak için bu daha elverifllidir.” buyrularak tek evlilik teflvik edilmifltir. Uygulamada Müslüman toplumlar›n genellikle tek evlili€i tercih ettikleri, baz› zengin kimselerin ve tar›mla u€raflanlar›n çok evlili€e belirli ölçüde baflvurduklar› görülür.6 Ayr›ca ilk efl, üstüne evlenilmemesi flart›n› koflmufl ise ikinci evlilik yap›lamayaca€› gibi, usûlüne uygun evlenmelerde efllerin hukuk ve flahsiyetini göz önünde bulundurmak gerekir.7 ‹slâm ailesinde evlâtl›k kurumuna yer verilmemifltir.8 Ama yetim ve fakir çocuklara bak›m› evlatl›ktan daha çok teflvik etmifltir.
M.Akif Ayd›n, “Aile”, T.D.V. ‹slâm Ansiklopedisi, c.2, s.199-200. 7 fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.77. 8 M.Akif Ayd›n, “Aile”, T.D.V. ‹slâm Ansiklopedisi, c.2, s.199-200. 6
11
Aile ve Toplum
Topluluk hayat› insan› karakterize eden en önemli husustur. Daha do€rusu canl› türün en belirgin vasf› toplu hâlde yaflamakt›r. Sosyal hayat ya da zümreleflme dedi€imiz hadisenin temelinde biyolojik bir zaruret bulunur. Açl›k, cinsiyet, anal›k-babal›k, toplu hâlde yaflama (sürü içgüdüsü) ve korunma içgüdüleri insan faaliyetlerinin temelini oluflturur. Bunlardan anal›k, babal›k ve sürü içgüdüleri aile kurumunun ortaya ç›k›fl›n› haz›rlar. ‹çgüdüler do€ufltan geldi€i için aile yaflant›s› da insan›n yarat›lmas›yla beraber bafllar. En ilkel toplumlardan itibaren aile kurumuna rastlanmakta ve antropologlar›n incelemeleri bize bu topluluklarda çekirdek aile tipinin bulundu€unu göstermektedir. Nüfusun art›fl›yla birlikte aile de€iflik flekillere bürünmüfl, her toplumda farkl› özellikler göstermifltir.9
II. A‹LEN‹N TAR‹HÇES‹ VE MENfiE‹
Ailenin menflei hakk›nda dört ana görüfl mevcuttur: • Ailenin meydana geliflini “cinsel içgüdü” ile aç›klayanlar • Ailenin meydana geliflini “mutlak cinsî serbestlik” ile aç›klayanlar • Ailenin bir “tekâmül” neticesinde maydana geldi€ini ileri sürenler • ‹nsanl›€›n bafllang›c›nda aile vard›r, tezini müdafaa edenler Hikmet Y. Celkan, “Aile Kurumunda Süreklilik ve De€iflme”, T.A.A., c.1, s.28. 10 Ülker Akkutay, “‹slâmiyetten Önce Türk Ailesi”, T.A.A., c.1, s.55. 9
12
• Bu s›n›fland›rmadan da anlafl›ld›€› gibi, ailenin insanl›€›n bafllang›c›ndan beri var oldu€u, o günden bu güne tekâmül etti€i ve anlaflma, cinsiyet gibi baz› unsurlar›n etkisiyle meydana geldi€i görülmektedir.10 ‹slâmî anlay›flta; ‹lk aileyi ilk insan Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. Havva kurmufltur. O zamandan beri aile müessesesi ol-
Aile ve Toplum
gunlaflm›fl ve geliflmifltir. Bununla beraber, toplumlar›n, ekonomik durumun, iklimin etkisiyle çeflitli aile tipleri meydana gelmifltir.11 ‹slâm ailesinin ana kayna€› “Kur’an’d›r. ‹slâmiyet birçok eski âdete son verdi ama, kendi esaslar›na uygun ve cemaatin menfaatine olan gelenekleri de muhafaza etti. ‹slâm ailesinin hukukî temelleri as›rlar boyunca ‹slâm’›n di€er kaynaklar› ile zenginlefltirildi. Bu kaynaklar “Sünnet, K›yas ve ‹cma”d›r. Bafllang›çta ‹slâm ailesi baba tarafl›, “andogam ve poligam”d›r. Erke€in önceli€i vard›r. Boflanma tek tarafl› çal›fl›r. Miras ilahi kurallara ba€lanm›flt›r. Bu aile yap›s› Hicretin 1. asr›ndan itibaren bir tak›m de€iflikliklere u€ram›flt›r. “‹ran ve Türkiye gibi bat›l›laflma yolunu isteyerek seçen ve Bat›’n›n iktisâdî etkisinde kalan ülkelerde hukûkî devrimler, e€itim, Avrupa modelinde okullar›n aç›lmas› ve bat›c› bir elit zümrenin varl›€› 19. yüzy›ldan itibaren aile kurumunun içinde de€ifliklikler olmas›na yol açm›flt›r.” ‹kinci Dünya Harbi’nden sonra ‹slâm ülkelerinde Bat›’ya aç›lma daha da yayg›nlaflm›fl ve bu ülkelerin hemen hepsi modernizasyon sürecine girmifltir. ‹slâm ülkelerinin bir k›sm›nda devletin, ailenin yap›s› ve evrimi konusunda müdahaleci bir tutum içinde oldu€u, ancak bunun halk taraf›ndan hofl karfl›lanmad›€›, dolay›s›yla baflar›s›z oldu€u söylenebilir.12 Tarihî geliflimi içerisinde aile önceleri patriarkal bir düzene sahip iken sonralar› baba otoritesi zay›flam›fl ve modern aileye dönüflmüfltür. Nüfus art›fl› ve sosyal iflbölümü ile beraber para ekonomisi, piyasa için üretim, büyük flehirlerin ortaya ç›k›fl› gibi faktörlerin tesiriyle patriarkal aile düzeni iyice sars›lm›fl, yaflama tarz›, beslenme, giyim-kuflam de€iflmifl, üretici aile yerine tüketici bir aile türemifltir.
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.75. 12 Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.71. 11
13
Aile ve Toplum
19. As›rda Bat›’da aile hayat› ekonomik faaliyetlere göre de€iflikliklere u€ram›fl, iflçi ailesinin mukadderat› gittikçe artan bir flekilde sanayileflmenin do€urdu€u problemlerle yak›ndan ilgili hâle gelmifltir.13 Ailenin de€iflmesi ya da sosyal flartlara ayak uydurmas› onun süreklili€i için zorunludur...Yak›n zamana kadar geleneksel özelli€ini muhafaza eden Türk ailesi bugün yap› olarak sanayileflen toplumlarda tipik aile flekli olan çekirdek aile özelli€ini daha çok göstermektedir. Ancak toplumun de€erleri ve müeyyideleri sosyal de€iflmenin aileye yans›yan olumsuz etkilerini çok iyi assimile etmekte ve Bat› ailesiyle k›yasland›€›nda, Müslüman ailesi daha homojen (mütecanis) ve sa€l›kl› görünüm arzetmektedir.14 Türkiye’de birden fazla evlilik 1925’te kabul edilen “Medeni Kanun”a göre yasakland›. Eflit oy ve siyasi göreve seçilme haklar› sa€land›. Fakat dünyan›n birçok baflka yerinde oldu€u gibi kanunlar›n de€iflmesi gerçeklerin de€iflmesi için yeterli bir koflul de€ildir. Hikmet Y. Celkan, “Aile Kurumunda Süreklilik ve De€iflme”, T.A.A., c.1, s.32-33. 14 Hikmet Y. Celkan, “Aile Kurumunda Süreklilik ve De€iflme”, T.A.A., c.1, s.35-36. 15 Elisabeth Özdalga, “Bat›l› Gözüyle Türk Ailesi Üzerine Gözlemler”, T.A.A., c.1, s.82. 13
14
Toplumun kendi sosyal yap›s› de€iflmeden bu tür sosyal de€iflmeler fazla etkili olmuyor. Türkiye’nin tecrübeleri de bunu aç›k bir flekilde gösteriyor. Örne€in, çok han›ml› evlilik 1925’den beri yasak olmas›na ra€men hâlâ yap›lmaktad›r. Hiçbir zaman çok yayg›n uygulama olmamakla birlikte baz› k›rsal bölgelerde, özellikle Güney-Do€u Anadolu’da devam etmektedir...15
Aile ve Toplum
III. A‹LE ANLAYIfiI
Aile kurman›n üç ana amac› vard›r: • ‹nsan neslinin devam›
• Dünya hayat›n›n maddî ve manevî olumsuzluklar›yla birlikte mücadele etme • Cinsel ihtiyaçlar›n karfl›lanmas›16 • Günümüz sosyolojisi ailenin dört temel görevi oldu€u kan›s›ndad›r: • Cinsel davran›fl ve ço€alman›n düzenlenmesi • Cinsler aras›nda ifl bölümü • Çocuklar›n bak›m› ve e€itimi • Birincil (esas) grup tabakalaflmalar›...17 Ailenin sosyalizasyon fonksiyonu önemlidir. Aile bir yetiflme ortam›d›r. ‹çinde yaflan›lan sosyal çevrenin normlar›n›n, inanç, de€er ve davran›fl flekillerinin ilk olarak kavran›lmas› ve hayata geçirilmesi aile içinde gerçekleflir. Bu nedenle ailenin aktif bir üyesi olan çocukta yetiflti€i ev-aile ortam›n›n izleri bulunur. Aile, kad›n ve erke€in, birlikte yaflaman›n gereklerini toplumsallaflma sürecinde içsellefltirdikleri davran›fl kal›plar›na uygun bir biçimde, yap›s› toplumsal normlarca belirlenen iflbölümü temelinde oluflturduklar› bir “yeniden üretim birimi”dir. De€erlerin ve hatta duygular›n kuflaktan kufla€a aktar›lmas›n› ve türün idâmesini içeren bu birimi oluflturan kad›n ve erke€in rolleri, tarihsel – kültürel – toplumsal birikimin bir sonucu olarak ortaya ç›kar. Bir çat› alt›nda hizmetleri paylaflarak yafl›yan bireylerin, toplumsal konum ve sorumluluklar›n› ö€rendikleri ve kendilerinden sonraki kuflaklara ö€rettikleri bir geribeslenme mekanizmas› olan bu birim, toplumun yeniden üretilmesi ifllevini, insanl›k tarihinin her aflamas›nda korumufltur.
Temel Bilgiler II, s.178. 17 Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.28-29. 16
15
Aile ve Toplum
Sosyo-ekonomik bak›fl aç›s›ndan ise, bu birim ayn› zamanda bir yandan üretim ifllevini tedricen azaltarak sürdürürken di€er yandan da de€er sistemleri ve tabakalaflma ile iliflkili olarak tüketim ifllevini ön plâna ç›karmaktad›r. Bu ba€lamda de€erlendirildi€inde, Müslüman ailesi bir yandan hem üretim ve tüketim, hem de türün idâmesi ifllevini sürdürürken, di€er yandan da toplumsal de€erleri ve buna ba€l› olarak cinsel rolleri yeniden üretmektedir.18 Müslümanlarda, aile yap›s›n›n sa€lam tutulmas›yla güçlü bir toplumun temeli at›lm›fl olmaktad›r. Binlerce aileden meydana gelen toplumun, her biriminin s›hhatli yap›da olmas› sebebiyle kendisi de tabiî olarak güçlü bir yap›ya sahip olmaktad›r.19 Örf, âdet ve de€erlerin yeflerdi€i ve yafland›€› en önemli ortam aile ortam›d›r. Aileye karfl› umursamazl›k sonucu de€erler; de€erlere karfl› duyars›zl›k sonucu da aile yara al›r. Karfl›l›kl› yaralanmalar›n sonucu ise toplumsal çöküfl ve tarih sahnesinden çekilme yaflan›r.
Barlas Tolan, “Aile, Cinsiyet ve Cinsel Roller”, T.A.A., c.1, s.208. 19 Ülker Akkutay, “‹slâmiyetten Önce Türk Ailesi”, T.A.A., c.1, s.57. 18
16
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI Eskiden iki da€›n aras›ndaki bir köyde yaflayan ve dünyay› da€lar›n ötesindeki uçsuz bucaks›z bilinmezlerle dolu bir mekân olarak düflünen insan, flimdi dünyay› avuçlar›n›n içinde bir top gibi alg›layabilmektedir. Dolay›s›yla, zaman ve mekân kavramlar› ve bunlar›n alg›lan›fl› de€iflmektedir.
ESK‹DEN ve fi‹MD‹
Sanayileflme, flehirleflme, iktisadî ve teknolojik geliflmeler bütün toplumlar› de€ifltirirken, azgeliflmifl ülkeler bir de a€›rl›kl› olarak, dünyay› bir f›rt›na gibi saran Bat› kültürünün etkisiyle de€iflmektedirler. Bütün bu oluflumlar›n, insanlar›n kültürleri, zevkleri, hayat tarzlar›, k›ymet hükümleri, inançlar›, düflünce ve davran›fllar›, baflka insanlara ve toplumlara bak›fl aç›lar› ve tabiî konumuz bak›m›ndan da aile hayatlar› üzerinde çok köklü etkileri olmaktad›r. Meselâ, son otuz k›rk y›ldan bu yana Anadolu’da insanlar›n birbirleriyle çok yak›n iliflkiler içinde bulundu€u mahalle ve sokak hayat› genifl ölçüde kaybolmufltur. Bunun yerini, insanlar›n birbirini çok az tan›d›€› veya hiç tan›mad›€› apartman hayat› alm›flt›r. Dolay›s›yla “mahalleli” kavram› de€iflmifltir. Eskiden zengin ve fakir ailelerin da€›l›m› daha bir homojen iken, hayat tarzlar› ve tüketim kal›plar› birbirinden çok farkl› de€ilken, flimdi bu fark çok daha belirgin hâle gelmifltir. Aile içi iliflkilere bakt›€›m›z zaman, eskiden istisnas›z bir biçimde sedirlerde oturan, yer yata€›nda yatan, yer sofras›nda ayn› kaptan yemek yiyen insanlar, flimdi koltuklarda oturuyor, yükseltilmifl yataklarda yat›yor, bir yemek masas›n›n etraf›nda ayr› ayr› kaplarda yemek yiyor. Eskiden çok çocuklu, babaan-
17
Aile ve Toplum
neleri ve dedeleri de içine alan büyük aile tipi yayg›nken, flimdi çekirdek aile yayg›n hâle gelmifltir. Hatta, yafll›lar bak›m evlerine yerlefltirilmekte, ana-babalar ise, çocuklar› yuvaya götürmekte ve gündüz evde hiç kimse kalmamaktad›r. Eskiden insanlar, haremlik-selâml›k hâlinde yaflarlarken, flimdi bu ortadan kalkm›fl, e€lence türleri, dü€ün ve sünnet âdetleri de€iflmifl bulunuyor. Meselâ, eskiden bütün dü€ünler evde, sokakta, hatta bir bütün olarak mahallede yap›l›r; Pazartesi günü bafllay›p Perflembe günü biter ve gerdek gecesi perflembeyi cumaya ba€layan gece olurdu. fiimdi ise apartman hayat› dü€ünleri evde yapmay› imkâns›z k›lm›fl, dü€ünler salonlarda ve bir tek gecede yap›l›r olmufltur. Gerdek gecesinin zaman› ise dü€ün salonlar›n›n hangi gün bofl oldu€una ba€l› hâle gelmifltir. Eskiden dü€ünlerde, Türk Halk Müzi€i, Türk Sanat Müzi€i ve onlar›n kendi orjinal müzik aletleri eflli€inde Türk Halk Oyunlar› oynanarak e€lenilirken, flimdi genifl ölçüde Hafif Bat› Müzi€i ve onun tesirindeki Türk Hafif Müzi€i eflli€inde, Bat›’dan gelen modern dans türleriyle veya bütün bunlar›n kar›fl›m› olan arabesk bir hava içinde e€lenilmektedir.
• Mehmet fiahin20
20
Mehmet fiahin, “Ça€dafl Oluflumlar ve Türk Ailesinin De€iflimi”, T.A.A., c.1, s.84-85.
18
Aile ve Toplum
Aile anlay›fl›nda ve yap›s›nda eskiye göre de€iflimler söz konusudur. Bu de€iflimlerde, iletiflim araçlar›na hükmeden ve ülkelerin yönetimleriyle olan iliflkileri üst seviyede olan Bat›n›n, kendi kültürlerini emperyalist bir yaklafl›mla ihraç etme çabalar› etkili olmufltur. Bat›l›lar›n gösterdikleri faaliyetler sonucunda da millî ve manevî de€erlerini küçümseyen ve hatta bu de€erlerinden kopan topluluklar oluflmufltur. Örne€in; ev, cadde, sokak vb. yerleri ›fl›kland›rarak; Bat›’da dinî bayram olarak kutlan›lan Noel, millî ve manevî de€erlerinden kopart›lm›fl Müslüman topluluklar taraf›ndan âdeta Bat›l›lara nispet edercesine kutlan›r olmufltur. Y›lbafl› gecesi pencerelerine çorap ast›rtacak ve çocuklar›na Santa-Noel Baba rüyalar› gördürtecek kadar kendi kültüründen soyutlanm›fl ad› Müslüman, fluursuz aileler üretilmifltir. Ailelerin ve toplumun devam› için gerekli olan, bizi biz yapan millî ve manevî de€erlerimizin erozyonunda pay› olanlar›n sorumlulu€u elbette sorgulanacakt›r.
Aile anlay›fl›nda de¤iflim
Ailenin güçlü olmas›, toplumu da güçlü yapar. Ailenin da€›lmas› veya bozulmas› toplumu da bozar, da€›t›r. Ailesi da€›lm›fl kiflilerin veya bir aileden mahrum çocuklar›n sokakta yaflad›klar›na bak›larak aile hayat›n›n k›ymeti bilinmelidir. Hiçbir aile bir çocu€a kendi ailesi kadar s›cak olamayaca€› gibi, baflkalar›n›n yan›nda kalmak zorunda kalanlar›n da içlerindeki bir duyguya dayal› sessiz ah’lar›, görenlerin, hissedenlerin dikkatinden kaçmayacakt›r. Bu nedenle; yeme, içme, giyinme, bar›nma gibi temel ihtiyaçlar›n karfl›land›€›, s›k›nt› veya sorunlar›n beraberce paylafl›ld›€›, yard›mlaflman›n, sevginin, sayg›n›n, fedakârl›€›n ilk adresi olan ailenin geleneksel ekonomik dengeyi ve dayan›flmay› sa€lay›c›l›k fonksiyonu da göz ard› edilmemelidir. Böylece hayat›n zorluklar› karfl›s›nda bafletme gücünü art›rarak ümitlerin de diri tutulmas›n› sa€lamaktad›r. “Hayattan ve gelecekten umudunu kesme!” mesaj› aile ortam›nda netleflir. Bu ortamlar›n olmad›€› yerde yaln›zl›k ve umutsuzluk vard›r.
19
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
Ahlâkî hareketler ile örf ve âdetler ço€u kez içiçedir. Örf ve âdetlere uyan kimse çevresi ile uyum içinde olmay› amaçlar. Samimî olarak ortaya konulan ahlâkî davran›fllarda iradî olarak ilkelilik amaçlan›r.
IV. A‹LE TERB‹YES‹ VE ‹LET‹fi‹M
Ailenin en önemli sorumluluklar›ndan biri çocuk yetifltirmektir. Hz. Ali bu konuda: “Çocuklar›n›z›, bulundu€unuz zamandan baflka bir zaman için yetifltiriniz. Çünkü, onlar sizin zaman›n›zdan baflka bir zaman için yarat›lm›fllard›r.” demektedir.21
OKUMA PARÇASI HZ. LOKMAN (A.S.)’IN O⁄LUNA Ö⁄ÜTLER‹
Lokman o€luna ö€üt vererek: Yavrucu€um, Allah’a ortak koflma! Do€rusu flirk, büyük bir zulümdür.
Yavrucu€um! Yapt›€›n ifl (iyilik ve kötülük), bir hardal tanesi a€›rl›€›nda bile olsa ve bu, bir kayan›n içinde veya göklerde bulunsa, yine de Allah onu (senin karfl›na) getirir. Do€rusu Allah, en ince iflleri görüp bilmektedir ve her fleyden haberdard›r.
Temel Dinî Bilgiler, s.172. 22 Lokman suresi, 12-19. ayetler. 21
20
Yavrucu€um! Namaz k›l, iyili€i emret, kötülükten vazgeçirmeye çal›fl, bafl›na gelenlere sabret. Do€rusu bunlar azmedilmeye de€er ifllerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini be€enmifl övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüflünde tabi ol, sesini alçalt ...” demiflti
22
Geçmifl as›rlarda kaleme al›nan ve bize kadar gelebilen baz›
eserlerde de çocuk terbiyesi ve iyi bir ailenin nas›l olmas› gerekti€i hususlar›yla ilgili bilgiler bulunmaktad›r. Türklerin Müslüman olmas›ndan sonra yaz›lan Kutadgu Bilig bunlardan biridir. Sözkonusu eserde özellikle iki bölüm, aileyle alâkal›d›r. Birinde çocuk terbiyesi, di€erinde evlilikle ilgili bilgiler bulunmaktad›r. Bunlar›n d›fl›nda eserin çeflitli yerlerinde, akraba ve kardefller aras› iliflkilerin nas›l olmas› gerekti€i üzerinde durulur. Çocuk terbiyesi konusunda flunlar söylenmifltir: “Senin ay gibi bir o€lun veya k›z›n do€arsa, onu kendi evinde terbiye et, bu ifli baflka ellere b›rakma. Süt ninesi olarak iyi ve temiz bir kad›n tut; o€lun k›z›n temiz büyür ve uzun ömürlü olur. O€ul-k›za bilgi ve edep ö€ret; bu her iki dünyada onlar için faydal› olur. O€ula bütün faziletleri ö€ret; o bu faziletler ile ileride mal sahibi olur. O€ulu bafl›bofl dolaflma€a b›rakma; bafl›bofl kal›rsa, her tarafa gider ve yaz›k olur. Burada ›srarla çocu€un bizzat ailesi taraf›ndan terbiye edilmesi istenmifltir. Bunun baz› hikmetleri vard›r: En merhametli kad›n bile, bu duygusu az olan bir annenin çocu€una gösterdi€i merhameti gösteremez. Bu, d›flar›dan bak›ld›€›nda zor anlafl›lan, fakat yarat›c› taraf›ndan anneye verildi€i bilinen bir iç diyalog biçimidir. Yavruya da, anneye ba€l›l›k duygusu verilmifltir. Bir anne, konuflma bilmeyen çocu€uyla bu flekilde konuflabilmektedir. Nas›l bir kad›n, baflkas›n›n çocu€una içten merhamet ve sevgi gösteremezse, çocuk da gerçek annesi olmayan bir kad›na kalpten ba€lanamaz. Çeflitli faktörlerin etkisi sonucu kad›n›n daha fazla ifl dünyas›na girdi€i günümüzde, küçük yavrucuklar, annesinin korumas›na ve sevgisinie en fazla ihtiyaç oldu€u bir zamanda bundan mahrum kal›yorlar. Çocuklar›n ev d›fl›nda anne zenginli€ini oluflturan duygulara eriflmelerine ve bunlardan g›da almalar›na imkân yoktur.23
23
Mehmet Kara, “Kutadgu Bilig’de Aile”, T.A.A., c.1, s.64-65.
21
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI
Aile ve Toplum
Sevgili Anneci€im ve Babac›€›m,
Bütün duygu ve düflüncelerimi dile getirebilseydim size flunlar› B‹R ÇOCU⁄UN söylemek isterdim. Sürekli büPULSUZ D‹LEKÇES‹ yüme ve de€iflme içindeyim. Sizin çocu€unuz olsam da sizden ayr› bir kiflilik gelifltiriyorum. Beni tan›maya ve anlamaya çal›fl›n. Deneme ile ö€renirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadafll›kta ve u€rafllar›mda özgürlük tan›y›n. Beni her yerde koruyup kollamay›n. Davran›fllar›m›n sonuçlar›n› kendim görürsem daha iyi ö€renirim. B›rak›n kendi iflimi kendim göreyim. Büyüdü€ümü baflka nas›l anlatay›m. Büyümeyi çok istiyorsam da ara s›ra yafl›mdan küçük davranmaktan kendimi alam›yorum. Bunu önemsemeyin ve beni fazla fl›martmay›n. Tek çocuk kalmak isterim. Her istedi€imi elde edemeyece€imi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz sözler vermeyin, sözünüzü tutmay›nca size olan güvenim azal›yor. Bana kesin ve kararl› davranmaktan çekinmeyin. Yoldan sapt›€›m› görünce beni s›n›rlay›n. Koydu€unuz yasaklar›n ve kurallar›n hepsini be€endi€imi söyleyemem. Ancak hiç k›s›tlanmay›nca da ne yapaca€›m› flafl›r›yorum. Tutars›z davrand›€›m› görünce hem bocal›yor hem de bundan yararlanmadan edemiyorum. Ö€ütlerinizden çok davran›fllar›n›zdan etkilendi€imi unutmay›n. Beni e€itirken ara s›ra yanl›fllar yapabilirsiniz. Bunlar› çabuk unuturum. Ancak birbirinize olan sayg› ve sevginizin azald›€›n› görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuflup çok ba€›rmay›n. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuflak ve keskin sözler bende daha iyi izler b›rak›r. “Ben senin yafl›nda iken” diye bafllayan sözleri kulak ard›na atar›m. Küçük yan›lg›lar›m› büyük suçmufl gibi bafl›ma kakmay›p ba-
22
na yan›lma pay› b›rak›n. Yanl›fl davran›fllar›m›n üzerinde durup düzeltin ama, ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aflmad›€› sürece cezama katlanabilirim. Beni dinleyin. Ö€renmeye en yatk›n oldu€um anlar, soru sordu€um anlard›r. Aç›klamalar›n›z k›sa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde ifllere zorlamay›n. Baflarabilece€im iflleri yapmam› bekleyin. Hiç de€ilse çabam› övün. Beni baflkalar›yla karfl›laflt›rmay›n, umutsuzlu€a kap›l›r›m. Benden yafl›m›n üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kurallar› birden ö€retmeye kalkmay›n. Yüzde yüz dürüst davranmad›€›m› görünce ürkmeyin. Beni köfleye s›k›flt›rmay›n. Baflka yola s›€›nmak zorunda kal›r›m. Sizi bunaltsam bile so€ukkanl›l›€›n›z› bitirmeyin. K›zg›nl›€›n›z› hakl› görebilirim. Ama beni afla€›lamay›n. Hele baflkalar›n›n yan›nda onurumu k›rmay›n. Unutmay›n ki ben de sizi yabanc›lar›n önünde güç duruma düflürebilirim. Bana haks›zl›k etti€inizi anlay›nca aç›klamaktan çekinmeyin, özür dileyin. Bu size olan sevgimi azaltmaz tersine beni size yaklaflt›r›r. Ben sizleri oldu€unuzdan daha çok daha iyi ve daha de€erli görüyorum. Bana kendinizi yan›lmaz, eriflilmez göstermeye çal›flmay›n. Yan›ld›€›n›z› görünce üzülürüm. Biliyorum ara s›ra sizi üzüyorum. Bana verdiklerinizin yan›nda asl›nda benden isteklerinizin çok olmad›€›n› da biliyorum. Yukar›da sayd›€›m istekler size çok geldiyse bir ço€undan vazgeçebilirim. Yeter ki beni ben olarak sevin. Benden “örnek çocuk olmam›” istemezseniz ben de sizden kusursuz ana ve baba olman›z› istemem. Sevecen ve anlay›fll› olman›z yeter. Sizin çocu€unuz olarak do€mak elimde de€ildi. Ama seçme hakk›m olsayd›, sizden baflka kimsenin çocu€u olmak istemezdim. Sevgilerle Çocu€unuz
23
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI TERB‹YEDE YANLIfiLARIMIZ
Aile ve Toplum
Evvelâ, çocuklar›m›z›n e€itimi yanl›flt›r. Çünkü bu e€itim korkuya dayanmaktad›r. Çocuklar›m›z› yönlendirmek için onlar› kepuze, gülyabani, hommucu, öcü vesaire ile devaml› olarak korkutuyoruz.
Ayr›ca, çocuklar›m›z› yönlendirmek için onlara çok yalan söylüyoruz. “fiöyle veya böyle davran›rsan, uslu durursan, dersini çal›fl›rsan, s›n›f›n› geçersen, sana ayakkab› al›r›m, saat al›r›m, bisiklet al›r›m,”diyerek, ço€u kere yerine getirmedi€imiz vaatlerde bulunuyoruz. Dolay›s›yla onlar›n kafas›nda aldat›lmak ve aldanmak hayat›n bir kural› ve çok tabiî bir parças› hâline geliyor. Bir baba kendi öz çocu€una “hayatta kimseye, hatta babana bile güvenmeyeceksin” diye telkinde bulunabiliyor. Bu telkinle, baflkalar›na güven ve dolay›s›yla sayg› duymadan yetiflen bir çocu€un insanlar› sevmesi, ruhen dengeli ve mutlu olmas›, böyle yetiflen ve birbirine güvenmeyen fertlerden oluflan bir toplumun yükselmesi, ileri gitmesi, baflka toplumlarla iliflkilerini, onlara güven vererek gelifltirmesi mümkün de€ildir. Halbuki, insanlar›n ve toplumlar›n güvenilir olmas›, itimada flayan olmas› ve baflkalar›na güvenmesi esast›r. Çocuklar›m›z› kolayc›l›€a, uyan›kl›€a, hak etmedi€i fleyleri elde etmeye al›flt›r›yoruz. Bu yönde bir baflar› sa€lad›€› zaman onlar› alk›fll›yoruz. Kendimiz böyle davranarak onlara kötü örnek oluyoruz. Meselâ bir ana-baba bir mîras iflinde kendi yak›nlar›na karfl› uyan›kl›k etti€i ve bitip tükenmez mîras kavgalar›na yol açt›€› zaman, çok sevdi€i kendi çocuklar›n›n yar›n birbirlerine karfl› ayn› fleyi yapmalar›na zemin haz›rlamaktad›r. Ayr›ca çocuklar›m›za yanl›fl hedefler gösteriyoruz. Meselâ, onlara, “okursan, büyürsen, araba, han, hamam, apartman sahibi ola-
24
caks›n, zengin olacaks›n, köfleyi döneceksin” diyoruz. Bu bütünüyle yanl›flt›r. Çocuklar›m›za “güvenilir ol, sevmeyi ve sevilmeyi ö€ren, çeflitli maharetler ve hobiler edin, her türlü güzelli€i ve çevreyi koru ve gelifltir, iflini daima mükemmel yapmaya gayret et, müteflebbis ol (ki bu zengin ol demekten farkl›d›r ve ikisi birarada olabilir veya olmayabilir), mütecessis (merakl›) ol, yarat›c› ol, dünyay› gez, insanlar› tan›, da€lar›n doruklar›n›, denizlerin derinliklerini keflfet” gibi do€ru ve yüksek hedefler göstermek, onlar› maharetli, yüksek ahlâkl›, erdemli ve faziletli olmaya yöneltmek lâz›md›r. De€ifltirmemiz gereken bir baflka yanl›fl›m›z ise çocuklar›m›z› susturarak e€itmeye çal›flmam›zd›r. Büyüklerin yan›nda çocuklar›n konuflmas› ay›p telâkki edilmektedir. Dolay›s›yla onlar bilmedi€ini sorup ö€renme al›flkanl›€› kazanamamakta, düflündüklerini rahatça söyleyememekte, suskun ve orjinalitesi olmayan bir kiflilik kazanmaktad›rlar. Asl›nda aile içinde konuflulan ve çocu€un da dinledi€i konular, dedikodu ve baflkalar›n›n özel hayat›yla ilgili konular oldu€u için, hakl› olarak çocu€un bunlara kar›flmamas› istenmektedir. Ancak bu durum, evin içini içki flifleleriyle dolduran alkolik bir baban›n çocu€una “sen sak›n içki içme” demesine benzer. E€er ailenin gündeminde sanat, edebiyat, bilim, teknoloji, çevre kirlili€i, politika vesaire olsa, çocu€un bu konulara kar›flmas› ve sorular sormas›, onun anlama, kavrama, ö€renme arzular›n›n tatminine, mütecessis, üretici ve yarat›c› bir kafa yap›s› kazanmas›na yol açar. Toplum olarak çok az okuyoruz. Hiç bir ailede kitaplar dergiler elden ele dolafl›p onlar üzerinde sohbetler ve tart›flmalar yap›lm›yor. Üniversiteyi bitirmifl olanlar›m›z dahi, son kitab› ne zaman okudu€unu ve kitab›n ad›n› hat›rlam›yor. Bu durumda ortak bir kültüre ve ortak zevklere dayal› bir aile yap›s› oluflturmak ve kalk›nma ihtiyac›n›n do€urdu€u yarat›c› düflünce gelene€ini o aileye yerlefltirmek çok zordur. O ailedeki konuflmalar, görüflmeler ve tart›flmalar daima k›s›r olmaya mahkumdur. Kad›nlar›m›z daha da az okuyor. Onlar› iyi e€itmiyoruz. Halbuki kad›nlar›m›z› erkeklerden
25
Aile ve Toplum
daha iyi e€itmemiz ve onlar›n ilgi alanlar›n› geniflletmemiz lâz›md›r. Çünkü erkeklerimiz u€rafl›lar› gere€i kad›nlar›m›za nisbetle hayata daha aç›kt›rlar, sürekli olarak canl› ve hareketlidirler. Bu yüzden, u€rafl›lar› itibariyle kad›nlar›m›z, erkeklerimizin daima gerisinde kalmaktad›r. Dolay›s›yla kad›nlarla erkeklerin dünyas› birbirinden ayr›lmakta ve iki cins aras›nda büyük bir dengesizlik meydana gelmektedir. Bu durumda, kad›n-erkek iliflkilerinin tam bir doyuma, tatmine ulaflmas› ve gerçekten mutlu ailelerin ortaya ç›kmas› mümkün de€ildir.. Ahlâk telâkkilerimizin ve buna paralel olarak aile içindeki ahlâk e€itiminin de de€iflmesi gerekmektedir. Asl›nda, çocuklar›m›z›n e€itimindeki di€er yanl›fllar›m›z›n temelinde de bu konudaki yanl›fllar›m›z bulunmaktad›r. Bizim ortalama insanlar›m›z›n kafas›ndaki en önemli ahlâks›zl›k ö€eleri, içki, kumar ve zinadan ibarettir. Uygulamada, zinan›n kad›nlar için çok kötü, erkekler için daha az kötü kabul edilmesi gibi bir çifte standart vard›r. ‹çki, kumar ve zinan›n yanl›fl oldu€unu düflünüp inansak bile, bunlar ahlâki davran›fllar s›ralamas›n›n en önünde yer alamazlar. Çünkü bunlar, sonuçlar› esas itibariyle ferdî olan davran›fllard›r. Halbuki bu s›ralaman›n en önüne, sonuçlar› aileyi ve bütün toplumu ilgilendiren davran›fllar› koymak lâz›md›r. Güvenilir olmamak, iflini mükemmel yapmamak, çal›flkan olmamak, insanlar› (sözünde durmayarak, randevusuna geç gelerek, meyvenin çürü€ünü manav kasas›n›n arkas›na dizerek, kalitesiz mal üreterek ve benzeri davran›fllarla) aldatmak, liyâkata de€er vermeyip, hak yemek, hak etmedi€i fleyleri elde etmeye çal›flmak, rüflvetle ve iltimasla toplum düzeninin iflleyiflini baltalamak gibi davran›fllar› en büyük ahlâks›zl›klar hâline getirmemiz lâz›md›r. Dikkat edilirse geliflmifl toplumlarda bu tür ahlâkî davran›fllar son derece önemlidir. E€er onlarla rekabet etmek istiyorsak biz de bunlar› ahlâkî de€erler s›ralamas›n›n en önüne koymak zorunday›z. Aksi takdirde, içki, kumar ve zinan›n ahlâkili€i, ça€dafl oluflumlar›n etkisiyle, gittikçe zay›flay›p, ahlâki de€erler
26
Aile ve Toplum
s›ralamas›nda geri plâna düflebilir ve biz daha yüksek ahlâki de€erler s›ralamas›nda geri plâna geçiremedi€imiz için, flimdi oldu€u gibi, toplumda büyük bir ahlâk buhran› ortaya ç›kar. Tekrar bafla dönersek, her toplum gibi hiç flüphesiz biz de kendi toplumumuzun orijinalitesini, kimli€ini korumak ve muhafaza etmek zorunday›z. Ama bunu, geçmifli oldu€u gibi ve kat› bir biçimde korumaya çal›flarak ve de€iflmeyi zorlayan unsurlar› yok farzederek, onlara gözümüzü kapayarak yapamay›z. Aksine ma€lup oluruz. Dolay›s›yla, de€iflmenin kaç›n›lmaz oldu€unu kavray›p kabul etmek, de€iflmenin mekanizmas›n› ve dinamiklerini iyi anlamak; özdeki ve temeldeki yanl›fllar›m›z› ve bozukluklar›m›z› do€ru teflhis edip, onlar› kendimiz süratle de€ifltirerek, kültürümüzün, inançlar›m›z›n ve k›ymet hükümlerimizin, k›saca kimli€imizin sa€lam bir zeminde yeni sentezlerle geliflmesine ve ça€dafl oluflumlara uyum sa€lamas›na zemin haz›rlamak ana hedefimiz olmal›d›r. Bunu baflarabilirsek, toplumun temeli olan Müslüman ailesini, daha sa€lam ve mutlu hâle getirebilir ve onu ça€dafl oluflumlar karfl›s›nda gelifltirerek koruman›n en do€ru ve en emin yolunu bulmufl oluruz.
• Mehmet fiahin. 24 Yukar›da ifade edilenler ›fl›€›nda, ailenin bireylerine kazand›rd›€› ahlâkî kazan›mlar›n / terbiyenin yans›malar›n› toplumda görürüz. ‹slâmî geleneklere duyarl› ailelerde ahlâkî iliflkilerin temelinde “kul hakk›” kavram›n›n a€›rl›€› hissedilir. Kiflilerin davran›fl olarak ortaya koyabilecekleri sözlü, fiilî veya sükûtî her fleyin bir baflkas› ile hak iliflkisi do€urmas› hâlinde “Yaratana bunun hesab›n› nas›l verebilirim?” endiflesi davran›fllar› yönlendirir. Allah’›n raz› oldu€u tav›r ve eylemlerin faili olmak arzusu, hayra motor flerre fren olma yönünde aktif bir hayat› seçtirmektedir. Böyle olunca her türlü kötü al›flkanl›ktan uzak durulmas›, kötü ahlâk olarak tan›mlanan davran›fllar›n terke-
KUL HAKKI
24
Mehmet fiahin, “Ça€dafl Oluflumlar Ve Türk Ailesinin De€iflimi”, T.A.A., c.1, s.8587.-
27
Aile ve Toplum
28
Aile ve Toplum
dilmesi; iyi, güzel, faydal› ve do€ru olan›n hakim ve ikame k›l›nmas› için çaba gösterilir.
t›r. Her hususta edepsizlik yapmaktan, nankörlükten Allah’a s›€›n›l›r ve tövbe edilir.
‹flte böylesi aileler ve bunlar›n iliflkide bulundu€u çevrelerinde (Peygamberimize ve ailesine de at›flar yap›larak); • Sünnetler ihya edilmeye çal›fl›l›r. • Misafire cömert davran›l›r, ikramda yar›fl›l›r. • ‹nsanlara ve tüm yarat›lm›fllara sevgi ve merhametle yaklafl›l›r. • Yetimler, öksüzler, yoksullar, zay›flar gözetilir, yard›m edilir. • Engellilerin, dertlilerin, hastalar›n imdad›na koflulur. • Zekât, sadaka, kurban, adak vb. nin yan›s›ra her türlü hay›r hizmetlerinde yer al›n›r. • Savurganl›ktan, israftan kaç›n›l›r. • Herkesin iyili€i istenilir, ibadet ve dualar edilir. • Kardefllik, akrabal›k, komfluluk ve arkadafll›k iliflkilerine özen gösterilir. • Baflkalar›na zarar vermekten kaç›n›l›r. • Görgü, nezaket ve nezafet kurallar›na uyulur. • Toplumsal hayatta istekler kibar ifadelerle belirtilir, her türlü kabal›ktan uzak durulur. (Beyefendi, babacan, han›mefendi tav›rlar gösterilir.) • Gerekti€inde özür dilenilmesi bilinir, öfkeli ve k›r›c› olma yerine yumuflak/teenni ile davran›l›r. Ayr›ca bu ailelerin günlük programlar›na ifllenen vakitler (birer mikatt›r.) ve karfl›l›€› eylemlerinde de her an “Allah ile irtibat”› diri tutan unsurlar kendisini gösterir. Bu irtibat›n bilinci ile bütün davran›fllar›n› “ibadet”e dönüfltürmek ve “son nefesi ibadet üzere –Kelimeiflehadet getirerek- vermek” hedefi vard›r. Uykunun bile ibadete dönüflmesini sa€lay›c› bu seçicili€in ve fluurun alt›nda yatan ise “O’nun mülkünde, O’nun nimetleri ile yaflay›p O’nun huzurunda O’na isyan etmek” gibi bir nankörlük ve edepsizlikten korkmak-
Her iflin bafl› olarak edepli olmay›, haddini bilmeyi ve Yarat›c›s›na isyandan uzak durmay› ilke edinerek, Allah’›n koydu€u ölçüleri kendi ölçüleri hâline getiren ve severek uygulayan bu ailelerin dünyada hem kendi içlerinde hem de çevreleriyle bar›fl›k ve mutlu yaflad›klar›n› görürüz. Yine, ahirette de hesaplar›n›n kolay olaca€›na inanmalar› nedeniyle günlük veya ola€and›fl› baz› s›k›nt›lar karfl›s›nda da feveran etmeyen ve bir imtihan olarak de€erlendiren tav›rlar› dikkatleri çekmektedir. Böylesi ailelerin çocuklar›n›n da çevresel faktörlerin birk›s›m etkilemelerini bir yana koydu€umuzda di€erlerine göre daha mutlu, huzurlu ve ahlâkl› bir yaflant›y› kendilerine seçtiklerini görmekteyiz. Müslüman bir aile; gönüllü olarak, ölçüye uygun yaflayaca€›n› ve Allah’›n r›zas›n› her fleyin üstünde tutaca€›n› kelimeiflehadet getirerek ifade edip ‹slâm’a teslim olmufl kiflilerden oluflur. Bu nedenle bu ailede; Allah’a kul olunur, baflka fleylere kulluktan/flirkten kaç›n›l›r.(Putlara, kullara, paraya- mala, makama-flöhrete, kad›na-erke€e-flehvete, idollere-tak›mlara, nefsine, akl›na, fleytana vb.) Orta yol seçilir, ne ifrat (afl›r›l›k) ne de tefrit (afla€›l›k) uygulamalar içine girilmez. Böylece dünya ve ahiret mutlulu€u yaflan›r. Bu mutlulu€u yaflatan karfl›s›ndaki konumlar› idrak edilir ve flükredilir. S›f›r olman›n ehemmiyeti bilinir. Aile, insana özgü en s›cak ve yak›n iliflkilerin yafland›€› bir ortamd›r. Bilinen aile bireylerini bir araya getiren bu ortamda kuflaklararas› dayan›flma, hoflgörü, sayg›, sevgi, sevinç ve hüzün gibi tamamen insana ait olan erdemler yaflat›lmakta, zamanla varl›k nedenine dönüflen bu erdemler ailenin geleneksel anlam›n› oluflturmaktad›r. Bu yüzden aile ortam› benzeri toplumsal e€itim ortamlar› gibi bir kültür nakli ifllevine sahiptir. Aile, insani olan evrensel yeteneklerin yan›s›ra toplumun dav-
29
Aile ve Toplum
ran›fl kal›plar›n›, de€er yarg›lar›n›, yaflama biçimlerini kendi ortam›n›n do€al gerekleri olarak bireylere aktarmakla temel görevini icra etmektedir. Bu görev, ailenin e€itim ifllevidir. Çocuk ve gencin toplumsallaflmas›nda belirgin olan bu ifllev aile içinde daha etkili, kal›c› ve üstelik aile d›fl›na taflan s›n›rlara sahiptir. Ailenin e€itime konu olan yönü, aile ortam›n›n do€rudan tafl›d›€› özellikler nedeniyledir. Bir geliflim ve olgunlaflma süreci olan e€itim sürecinin sa€l›kl› yön ve do€rultuda seyretmesi belirli bir ortam›n uyumlu varl›€›na ihtiyaç gösterir. Toplumlar›n en küçük birimi olan ailenin bu bak›mdan e€itime konu olmas› do€ald›r. Çünkü aile, e€itimin ihtiyaç duydu€u süreklili€i sa€layacak ortam›n bütün özelliklerini tafl›maktad›r. Ancak, ailenin e€itim ifllevi bütünüyle bu do€al donan›m›ndan kaynaklanmamaktad›r. Toplumsal görev ve yükümlülükler gerçekte toplumsal etkilere aç›k olan ailenin e€itim ifllevine toplumsal bir boyut kazand›rmaktad›r. O nedenle aile e€itimi kavram›, bir yandan aile içi iliflki ve etkileflimleri; öte yandan aile d›fl› iliflki etkileflimleri kapsamaktad›r. Bu aflamada kavram her iki boyutu da içine alacak bir bütünlü€e sahiptir. Bireylerin maddî ve manevî de€erler do€rultusunda birbirlerine karfl› sorumluluklar›n›n bilincinde insanlar oluflunu hedef almas› bu e€itimin genel e€itim ifllevine paralel olarak aile içinde kiflilerin tek tek istenen yönde davran›fl de€ifltirme ve gelifltirmeleri ile yak›ndan ilgilidir. Aile kurumunun varl›k nedeni olan temel ifllevleri, e€itimin burada gerçeklefltireceklerini –hedefleri- belirlemektedir. ‹nsano€lunun temel gereksinmelerini de içeren bu ifllevleri e€itim sistemi aç›s›ndan dört maddede toplamak mümkündür: 1. Cinsel (biyolojik) ifllev, 2. Ekonomik ifllev, 3. Moral ifllev, 4. Kültürel ifllev. Aile e€itimi, aileyi temel ifllevleri ile ele almak zorundad›r. Bunlar›n tümünün oldu€u gibi bir ya da birkaç›n›n ihmali aile kurumunda maddî ve manevî çözülme ve sars›nt›lara sebep olabilecek
30
Aile ve Toplum
yetenektedir. Bu aflamada aile bireylerinden istenen yönde davran›fl gelifltirmeleri sorunu aile e€itiminin imkân ve s›n›rlar›n› da çizmektedir. Aile bireylerinin –sözkonusu- temel gereksinmeleri çevresinde doyumu ve uyumlu beraberli€ini amaçlayan aile e€itiminin nihaî amac› aileyi hem kendi içinde hem de kendi d›fl›nda uyumlu insanlar toplulu€u haline getirmektir. Bu uyum ise aile e€itiminin biyolojik, ekonomik, moral ve kültürel gereksinmeleri dikkate ald›€› oranda gerçekleflme flans›na sahiptir. 25 ‹nsan, tek bafl›na ayakta durabilecek yafla gelinceye kadar, uzun say›labilecek bir özel bak›m dönemine muhtaçt›r. Yeni do€an bir yavrunun, annenin s›cak sevgi ve flefkati, baban›n koruyuculu€u olmazsa, fazla bir yaflama flans› da olmaz. Baflka bir ifadeyle, annenin bitmez-tükenmez sevgisi, sabr› ve fedakârl›€› olmasayd›, insan nesli zor devam ederdi. Gençlik ça€›na geçifli, insan›n tek bafl›na ayakta durmaya bafllamas› olarak de€erlendirmek mümkündür. Yavafl yavafl çocukluktan s›yr›l›p gençli€e ad›m atmaya bafllayan insan› bekleyen pek çok sorun vard›r. Genç insan, art›k kendi gözleriyle etraf› görmek tan›mak; kendi kimli€ini bulmak; toplumda bir yer edinmek; bir fleyler üretmek istemektedir. Genç insan›, art›k bir tak›m sorumluluklar beklemektedir. Genç insan, neye, niçin inand›€›n›, neyi, niçin yapt›€›n› bilmek durumundad›r. Aile ve toplum taraf›ndan kazand›r›lan baz› de€erlerin sorgulanma zaman› gelmifltir. Cinsî kimli€ini ve rolünü benimseme söz konusudur.26 ‹slâm dini, hiçbir konuda insan akl›yla çeliflmez; çünkü insan›n f›trat›na en uygun dindir; vahiy ve ak›l f›trat noktas›nda birleflmektedir. Düflünen genç insan, ister istemez, ailesi ve toplum taraf›ndan kendisine kazand›r›lan birtak›m de€erleri ve de€er yarg›lar›n› sorgulamaya bafll›yacakt›r. Bu do€rultuda, flüphe, basamak yap›lmal›d›r. Metodik flüphe ve sorgulama bir sa€l›k belirtisidir. Taklid-i imandan, araflt›rmaya dayal› imana geçifl, ancak akl› kullanmakla mümkün olabilir.
‹smail Do€an, “Aile E€itimi”, T.A.A., c.2, s.425. 26 Hasan Onat, “Gençlik ve Aile”, T.A.A., c.2, s.557. 25
31
Aile ve Toplum
Genç insan, sosyalleflmeye bafllam›flt›r. Ancak bilir ki, ne toplumu umursamamak, ne de toplumun genel ak›fl› içinde kaybolup gitmek insana yarafl›r. ‹nsana yaraflan, toplum içinde, insanca kendi hayat›n› yaflamakt›r. Fert-toplum aras›nda hassas bir denge vard›r: Toplumun ferdi ezmesine de, ferdin toplumdan kopmas›na da izin verilmez. Bu sosyalleflme süreci, genç insan› kat›l›mc› yapacakt›r. Madem ki, di€er insanlarla bir arada yaflamak durumunday›z; öyleyse birbirimize hem katlanmas›n›, hem de yard›mc› olmay› ö€renmeliyiz. Genç insan, ak›l-duygu dengesini kurup, sevgi, sayg› bütünlü€üne ulaflmaya çal›flmal›d›r. Yunus’un dedi€i gibi, “Yarat›lan› severiz, yaratan’dan ötürü”. ‹nsan, s›rf insan oldu€u için sayg›ya lây›kt›r. Genç insan, haks›zl›k karfl›s›nda susmamal›d›r. Mehmet Akif’in m›sralar›yla: “Zulmü alk›fllayamam, zalimi asla sevemem./ Gelenin keyfi için geçmifle kalk›p sövemem.” Genç insan, atak olmal›, yanl›fllara karfl› koyabilmelidir. Bunun için de hem medenî cesaret sahibi olmal›, hem de bilgili olmal›, bilgisinin kaynaklar›n› iyi bilmeli. Genç insan, özü sözüne, d›fl› içine uygun, att›€› ad›m› bilerek atan, gitti€i yolu bilerek seçen; duygular›n› akl›n kontrolüne vermeyi baflarm›fl bir kimse olmal›d›r. Genç insan çal›flkan olmal›d›r; üretken olmal›d›r. K›saca söylemek gerekirse, gençlik ça€› insan›n aray›fllar›n›n çok yo€un oldu€u bir ça€d›r. Genç insan öncelikle kendisini aramaktad›r. Anne-babalar genç insan›n ba€›ms›z kimli€ini bulmas›na, sorumluluk üstlenmesine kararlara kat›lmas›na yard›mc› olmal›d›rlar.27 27
Hasan Onat, “Gençlik ve Aile”, T.A.A., c.2, s.560.
32
Aile ve Toplum
Aile içi iletiflimin olumlu yönde geliflmesi ve devam etmesi için aile bireyleri bir vücudun organlar› gibi birbiriKUfiAKLARARASI nin bütün içindeki yerini ve de€erini bilmelidir. Vücudun ‹LET‹fi‹M organlar›ndan herhangi birinin görevinde aksama olmas› veya görev d›fl› kalmas› hâlinde nas›l di€er organlar ona yard›ma koflar, hatta onun görevlerini de üstlenirlerse aile bireyleri de böyle yard›mseverlikle, özveri ile çal›flmak durumundad›rlar. Ancak vücudun d›flar›dan yard›ma, destek ve zaman zaman tedaviye ihtiyac› oldu€u gibi, ailelerin de kendi güçlerini aflan durumlarda d›flar›dan yard›ma ve deste€e ihtiyaçlar› vard›r. Ailenin sa€l›kl› ifllemesi, genel düzenin ve istikrar›n korunmas›n›n güvencesidir. Devlet ilgili bütün kurumlar› ile ailenin yan›nda yer alsa yeridir.
OKUMA PARÇASI
Aile-içi olumlu iletiflim konusunda ifadelerine baflvurulan gençler kendi ailelelerinden örnekler vermifller, yak›ndan gözlemledikleri ailelerden edindikleri tecrübelerle alana ek katk›da bulunmufllar, aile içi imkânlar› aflan ihtiyaçlara da iflaret ederek devletçe karfl›lanacak uzak hedefleri belirlemifllerdir. Bulgulara göre, ülkemizdeki yafll›lar büyük ço€unlukla yaln›z de€il, çocuklar›ndan biri ile birlikte. yaflamaktad›rlar. Ayr› yaflayanlarla da büyük ço€unlukla çocuklar› veya yak›nlar› iliflki içindedirler. Ailelerinden kopuk, bak›ms›z, yaflama savafl› veren yafll›lar da az olmakla birlikte vard›r. Gençlerin bak›fl aç›s› ile iletiflimdeki kopuklu€un en önemli sebebi kuflaklar aras›ndaki de€er yarg›lar›n›n farkl› olufludur. ‹kinci sebep yafllanma ile birlikte sa€l›€›n bozulmas› ve güçten düflme sonucu ruh hâlinin de€iflmesidir. Yafll›l›k hakk›nda taraflar›n bilgisizli€i ve toplumca bu konunun ihmal edilmifl olmas› üçüncü derece-
33
Aile ve Toplum
de önemli sebeptir. Göç olay›n›n yo€un olarak yafland›€› ülkemizde bölünmüfl aile sorunu iletiflimin güçlenmesinin de sebebidir. Sorunlardan baz›lar› en eski ça€lardan bu yana hiç de€iflmeden gelenlerdendir. Sa€l›kla ilgili sorunlar ise, t›p alan›ndaki geliflme ve bak›m imkânlar›n›n artmas› ile azalt›labilir. Ayr›ca, teknik imkânlardan yararlan›lmas› da ö€renilir ve ö€retilir hâle gelerek yayg›nlaflt›r›labilir. Herhalde s›hhate ilk çocukluk ve gençlikten itibaren itina edilerek yafll›l›€a haz›rlanman›n bilincinde olunmas› bütün insanlara bildirilmelidir. Orta yaflta, sa€l›kl› ve güçlü iken, emri alt›ndaki gençler üzerinde bask› kurmayarak, bir süre sonra onlar›n eline ve insaf›na düflülece€inin unutulmamas›, unutturulmamas› da ayr› bir sorumluluktur. Olumlu iletiflimin nas›l kurulup devam ettirilece€i hakk›nda gençlerin önerilerinin bafl›nda sevgi, sayg› ve hoflgörü duygular›n›n gelifltirilmesi gelmektedir. Toplum içi yard›mlaflma ve devletin katk›lar› ile gerçeklefltirilmesi gereken konu ise, her ça€›n özelli€inin di€er ça€lara tan›t›lmas›, geleneksel kültürün ve yeniliklerin olumlu yanlar›n›n e€itimle yayg›nlaflt›r›lmas›, kuflaklar aras› hiyerarflinin korunmas› için taraftarlara davran›fl bilgilerinin ulaflt›r›lmas›, a€›r bak›m ve özel durumlar için özveri, güven ve sabr›n yan›s›ra bilgi yard›m› yap›lmas›, problemlerinin Türkiye flartlar›nda araflt›rma konusu yap›larak, Türkiye’nin imkânlar›na uygun önlemlerin uygulamaya geçirilmesidir.
28
Beyzâ Bilgin, “Gençlerin Gözü ‹le Ailede Kuflaklararas› ‹letiflim”, T.A.A., c.2, s.588.
34
‹nsan yeryüzünde varl›klar›n hepsinin kendisine emanet edilmifl oldu€u varl›kt›r. Çünkü insan, onlar›n hepsini, kendisi de dahil olmak üzere, kullanabilmekte, kontrol edebilmektedir. Öyleyse insan sorumlulu€unun bilincinde olmal› ve sorumlulu€unun gere€ini yerine getirmek için durmaks›z›n çal›flmal›, di€er insanlarla yard›mlaflmal›d›r.
• Beyza Bilgin28
Aile ve Toplum
Günümüzde bas›n fertleri ve aileyi etkilemede en etkili güç konumundad›r. Bu araçlar vas›tas›yla verilen mesajlar ailenin e€itimine, kültürel birikimine, sosyal yönünün geliflmesine, bilgi ve becerisinin artmas›na yard›mc› olmaktad›r.29 Bugün, özellikle iletiflim ve enformasyon teknolojilerindeki geliflmelerin bir sonucu olarak, gündelik konuflma dili de dahil olmak üzere bütün toplumsal iletiflim süreçleri çok dramatik alt-üst olufllarla yüzyüzedir. Baflta televizyon olmak üzere kitle iletiflim araçlar›, sözünü etti€imiz üst-referans çerçevesinin s›n›rlar›n› ve muhtevas›n› kendi “rasyonel”i do€rultusunda yeniden biçimlendirmekte; daha do€ru bir ifadeyle, bu çerçeveyi kendi “rasyonel”i do€rultusunda odaks›zlaflt›rmaya karfl› gelifltirdikleri tepkiler veya bu odaks›zlaflt›rmaya uyum gösterme çabalar› bak›m›ndan, yafla, cinsiyete, mesle€e, e€itim düzeyine ba€l› farkl›l›klar göstermektedirler. Kan›m›zca, günümüzün en önemli aile içi iletiflim sorunu iflte bu noktada dü€ümlenmektedir.30
29
Nurettin Güz, “Yaz›l› Bas›n ve Aile ‹liflkileri”, T.A.A., c.2, s.629.
30
Nabi Avc›, “‹letiflim ve Aile”, T.A.A., c.2, s.628.
35
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI SA⁄LIKLI B‹R HAYAT ‹Ç‹N - 1
Aile ve Toplum
K›ymetli okuyucular›ma sa€l›kl› ve nizas›z bir hayat yaflamalar› için “kar›nca karar›nca” baz› tavsiyelerim olacak. Dikkate alman›zda fayda mülâhaza ediyorum:
S›hhatli ve sa€l›kl› hayat için uygun g›dalar›n tüketilmesi tek bafl›na bu arzumuzu karfl›lamaz. G›dalar›m›z kadar ortam ve bizi motive eden toplant›lara da ihtiyac›m›z vard›r. Aile fertleri aras›nda uyum ve stresten uzak çal›flma ortam›, sa€l›kl› yaflamak konusunda özel bir konum arzeder. Bunu gerçeklefltirmek için, aile reisinin üzerine büyük görevler düfler. Sabahtan akflama kadar çal›flan kifli akflam evine geldi€inde, yeme€ini aile fertleriyle beraber yer. Bu bizde bir aile terbiyesidir. Böyle olmas› gerekir, bizler de böyle yapar›z. Yeme€imizi yedikten sonra aile reisi han›m›n›, çocuklar›n› yan›na al›p onlarla mutlaka bir konuyu ele almal›, sohbet havas› içinde aile bireylerini bilgilendirmelidir. Konuflulacak konu çoktur. ‹tikadî meseleler, nikâh konusu, aile hayat›, namuslu, flerefli, edebli, hayâl›, helâl ile haram›n ölçülerini... Bu aile meclisinde aile reisi bireylerine anlatmal›d›r. Bunlar bu mecliste konuflulmal›d›r. Aile terbiyesi dedi€imiz fleyler bunlard›r. Bunlar› çocuklar›na bildirmeyen, beceri kazanma ufuklar›n› açmayan aile fertlerinde aile terbiyesi yoktur. Aile terbiyesinden yoksun fertlerin sa€l›k sorunlar› da da€lar kadar y›€›nl›d›r. Uzmanlar›n beyan›na göre, hemen hemen her gece aile fertlerinin bir araya gelerek düzeyli sohbet etmeleri aile bireylerinin haf›zalar›n› gelifltirdi€i ve yafllanmalar›n› da geciktirdi€i tesbit edilmifltir.
36
Demek oluyor ki sa€l›kl› bir hayat için uygun g›dalar tüketmek, aile içinde uyum, stresten uzak bir ortam ve aile toplant›lar›n› ihmal etmemek gerekiyor. Biz de sa€l›€›m›z için gerekenleri ihmalkârl›k etmeden yerine getirelim...
• Mevlüt Özcan Aile toplumun temelidir. Güçlü toplum, güçlü ailelerden oluflur. Ailenin gücü ise manevî de€erlerine olan ba€l›l›€›ndan kaynaklan›r. Bunlar; sadakat, iffet, hayâ, karfl›l›kl› sevgi-anlay›fl ve hak ölçülerine ba€l›l›kt›r. Bu ölçülerden baz›lar›n› afla€›da görebiliriz:
V. A‹LEDE SEVG‹, SAYGI VE YARDIMLAfiMA
“Küçüklerimizi sevmeyen, büyüklerimize sayg› göstermeyen bizden de€ildir.”31 “Sizin en hay›rl›n›z, ailesine karfl› en hay›rl› oland›r. Ben de aileme karfl› hay›rl› olan›m.”32 “Biz insana, ana-babas›na iyi davranmas›n› emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düflerek karn›nda tafl›m›flt›r.” 33
31
Tirmizî, Birr, 15.
32
‹bn-i Mâce, Nikâh, 50.
33
Lokman suresi, 14. ayet.
34
Riyâzü’s-Sâlihîn, II, 851.
35
Ebu Dâvud, Sünnet 3, 4599.
36
Ebu Dâvud, Edeb 122, 5124; Riyâzü’s-Sâlihîn, I, 413.
37
Tirmizî, Birr, 60.
“Birlikten kuvvet do€ar.”(Atasözü) “Siz mü’min olmad›kça cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de mü’min olamazs›n›z...” 34 “Amellerin en güzeli Allah için sevmektir...” 35 “Biriniz bir kardeflini seviyorsa, ona sevdi€ini söylesin.” 36 “Dostunu severken ölçülü sev, belki bir gün düflman›n olabilir. Darg›n oldu€un zaman da ölçülü ol, olur ki bir gün dost olursun. Sonra da yapt›€›na piflman olursun.” 37 “Ant olsun, Allah’›n resulünde sizin için... güzel bir örnek
37
Aile ve Toplum
vard›r.”38 “Peygamberimiz bir gün torunlar›n› sevip öperken yan›na bir adam geldi. Gördü€ü bu durum karfl›s›nda adam: ‘Benim on çocu€um var, bunlardan hiçbirini öpmüfl de€ilim’ dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: ‘Merhamet etmeyene merhamet olunmaz’ buyurdu.”39 Sevgi, sevdiklerinin iyili€ini istemeyi, onlar› mutlu etmeyi, onlar› üzecek her türlü davran›fltan uzak durmay›, üzecek fleylere engel olmay›, onlara kem (kötü) söz veya fleyin isabet etmesine müsaade etmemeyi, k›saca sevdiklerini umursamay›-de€er vermeyi ve do€ru bir flekilde onlar› k›skanmay›40 gerektirir.
Aile bireylerinin birbirlerine karfl› baz› hak ve sorumluluklar› vard›r. Öncelikle hak ve sorumluluklara iliflkin bilinç ailede kazan›l›r. Büyüklerin iyi örnek olma ve yararl› bireyler yetifltirme çabas› vermesi bu anlay›fltan kaynaklan›r. Sorunlarla yak›ndan ilgilenilmesi ve giderilmesi yönünde gayret gösterilmesi de böyledir.
VI. A‹LEDE ROLLER VE SORUMLULUKLAR
38
Ahzab suresi, 21. ayet.
39
Sahih-i Müslim, c.3, s.270.
40
Buradaki k›skanma, hasetlik anlam›n›n d›fl›ndad›r. Türkülerdeki “K›skan›r›m seni ben…” tarz› yaklafl›m konuda kastedilen anlam›na yak›nd›r.
38
Hakkaniyet, eflitlik, ay›r›mc›l›ktan sak›nmak Müslüman ailesinin temel karakteridir. K›z-erkek, büyük-küçük ay›r›m› yapmadan sevgi ve ilgi gösterilmesi; ihtiyaçlar›n karfl›lanmas›nda memnun olmalar›n› sa€lama çabas›n›n hissedilmesi bu anlay›fl›n davran›fllara yans›mas›d›r. Küçüklerin sayg›l›, ölçülü davranmas›; güven duygusunu
Aile ve Toplum
zedelemeyen, ödev ve görevlerini bilerek zaman›nda yapan, eflyalar›n› dikkatli kullan›p tutumlu davranan ve kardeflleriyle iyi geçinmeye dikkat eden yap›da olmas› bu bilinçten kaynaklan›r. Bunlar›n sevinç ve üzüntüleri paylaflmas›, sorunlar›n çözümünde sab›rl› olmas› da böyledir. Sevgi, sayg›, hoflgörü, özveri, büyü€ün büyüklü€ünü, küçü€ün küçüklü€ünü bilmesi, edepli olunmas›, görevlerin yerine getirilmesinde hissedilir bir çaba içinde olunmas›, varl›klar›n (çocuk, efl, mal, mülk, zaman, sa€l›k vb.) emanet oldu€u bilinciyle hareket edilmesi, ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ anlay›fl›yla birbirlerini mutlu etme çabas› içine girilmesi, birbirlerini daha ileriye ve iyiye tafl›mak için gayret edilmesi, kederde ve k›vançta ortak olunmas› gibi aile mutlulu€unu sa€layan de€erler ailede kazan›l›r. Bunlar›n kazand›r›lmas› bir sorumluluktur. Bu sorumluluklar› hat›rlat›c› birkaç ölçü afla€›da verilmifltir: “Erkeklerin kad›nlar üzerindeki haklar› gibi, kad›nlar›n da erkekler üzerinde haklar› vard›r...”41 “‹nsanlar öldükleri zaman sevap kazanmalar› sona erer. Ancak, topluma faydal› bir eser, faydal› bir ilim ya da hay›rl› bir evlât b›rakan insanlar öldükten sonra da sevap kazanmaya devam ederler.”42 “Rabbin yaln›z kendisine kulluk etmenizi, ana-baban›za da iyi davranman›z› kesin olarak emretti. E€er onlardan biri veya her ikisi senin yan›nda ihtiyarl›k ça€›na ulafl›rsa, sak›n onlara ‘öf!’ bile deme. Onlar› azarlama, onlara güzel söz söyle. Merhamet ederek alçak gönüllülükle onlar›n üzerlerine kanat ger ve de ki: ‘Rabb’im! T›pk› beni küçükken koruyup yetifltirdikleri gibi sen de onlara merhamet et.’”43 Bafllang›çta kente özgü tüketim al›flkanl›klar›na sahip olmayan aileler bile, giderek kentin tüketim al›flkanl›klar›n› be-
41
Bakara suresi, 228. ayet.
42
Buharî, Sadaka, 6022. hadis.
43
‹sra suresi, 23-24. ayetler.
39
Aile ve Toplum
nimsemeye yönelerek kent hayat›yla bütünleflmeye çabalarlar. Ancak düflük gelirlilerin gelir kaynaklar›n›n s›n›rl› olmas›, onlara kent tüketim al›flkanl›klar›n› benimsemede daha a€›r yük getirir. Böylece, ekonomik flartlar yan›nda, yeni tüketim al›flkanl›klar›n›n benimsenmesi de, ailenin yeni gelir kaynaklar› aray›fl› içine girmesine yol açacakt›r.44 K›saca; “Bey gibi yaflayal›m derken köle olup ç›k›lmaktad›r.(Atasözü)” De€iflen kent toplumu, çocuklar›na kiflilik ve beceri veren kurumlar›n› yerine oturtamad›€› gibi, aile içinde de, yeni kent toplumunun istedi€i kiflili€i verecek flekilde otorite ve sevgi çevresi yaratamam›fl görünmektedir. Bu, geleneksel anne-baba-çocuk iliflkilerinde büyük de€ifliklikler gerekmektedir. Onlar da henüz oluflamam›flt›r.45 Günümüzün ifl ve hayat flartlar› ailede iflbölümü yap›lmas›n› gerektirmektedir. Ço€u ailede hem baba hem de anne çal›flmaktad›r. Bunlardan birisine ayr›ca ev ifllerinin bütün külfetinin yüklenmesi hakkaniyetle ba€daflmaz.
Aile fertleri aras›ndaki karfl›l›kl› görev ve sorumluluklar› bildiren ahlâk, ‘aile ahlâk›’d›r. Eski ahlâkç›lar›m›z, aile ahlâk›na “ilmü tedbirü’l-menzil (ev idaresi ilmi)” ad›n› vermifllerdir. K›nal›zâde Ali Çelebi bu konuda flöyle diyor: ‹lmü tedbirü’l-menzil öyle bir ilimdir ki, onunla hane halk› aras›nda düzen ve tertip ile uygun flekilde geçinmenin yollar› bilinir. Aile, ev (menzil)de kar› koca, çoluk çocuk bir arada yaflarlar. ‹flte bu topluluk bir tak›m usûl ve kurallar, kanunlar çerçevesinde yaflamal›d›r ki, dünyada huzur ve
Aile ahlâk›:
44
45
Erol Demir, “Ailenin Geçim Stratejileri”, c.2, s.454. ‹nan Özer, “Kent Ailesi”, T.A.A., c.2, s.674.
40
Aile ve Toplum
refah, ahirette de saadet içinde olsun. Bunun için bu ilim herkese gerekli ve faydal›d›r.46 Ailenin huzurlu olmas› için aileyi oluflturan bireylerin birbirlerine karfl› görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Bu görevler flöylece özetlenebilir: Kar›-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlar›n› görmemeli, namus ve iffetlerini korumal›d›rlar. Böylece bütünleflerek aile saadetini sa€lamal›d›rlar. Dinimiz aile reisi olarak erke€i tan›r: “Erkekler kad›nlar üzerinde hakimdir (Nisa, 34)” ayeti bunu ifade eder. Çünkü erkekler kad›nlardan daha güçlü olarak yarat›lm›fllard›r. Ailesinin geçimini sa€lamak erke€in görevidir. ‹slâm buna o kadar önem verir ki, bir erke€in Allah r›zas›n› gözeterek aile fertlerine yapt›€› harcamay› sadaka kabul eder. (Riyazü’s Sâlihîn, I-331).
Kar›-kocan›n birbirlerine karfl› görevleri:
Bir kimse han›m›na iyi davranmal›, onu k›rmamal›, kaba davran›fllardan sak›nmal›d›r. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) flöyle buyurur: “Ey ümmetim! Kad›nlara hay›rla muamele etmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz alt›ndad›r. Fazla tahakküme hakk›n›z yoktur. Ancak aç›ktan fuhufl irtikab etmifl olsalar o zaman durum de€iflir.(Riyâzü’s-Sâlihîn, I, 319)”
Kocan›n han›m›na karfl› hak ve görevlerini hadisler ›fl›¤›nda flöyle s›ralayabiliriz:
Koca, han›m›na han›m da kocas›na ilgi göstermeli, saadeti evlerinde aramal›d›rlar. Meflru olmayan yollara düflmemelidirler. ‹ffet
46
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.15.
41
Aile ve Toplum
ve namus konusunda titiz davranmal›d›rlar: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sak›ns›nlar ve ›rzlar›n› zinadan korusunlar. (en-Nûr suresi, 30. ayet)” ayeti bunu ifade eder. Erkek han›m›na ve çocuklar›na dinî emirleri hat›rlatmal›, iyi yönde e€itmelidir. “Ailene namaz k›lmay› emret. (Tahâ suresi, 132. ayet)”, “Yedi yafl›ndaki çocu€a namaz k›lmay› ö€retiniz. On yafl›na vard›klar›nda (k›lmazlarsa) cezaland›r›n›z. (Riyazü’s-Sâlihîn, I, 339)”. Koca, kendi mal varl›€› ve imkânlar›na göre han›m›n›n nafakas›n› sa€lay›p her türlü ihtiyac›n› gidermekle yükümlüdür. (Ebû Dâvud, Nikâh, 41). Bu hususta cimrilik etti€i takdirde han›m› ilgili yöneticilere ve yarg› makamlar›na baflvurup durumunu anlatabilece€i gibi kocas›na dan›flmadan mal›ndan harcama yapabilir. Koca, han›m›na asla çirkinsin dememeli, yapt›€› iflte sürekli kusurlar aramamal› (‹bn Mâce, Nikâh, 3), han›m›n› asla dövmemeli (Buhârî, Nikâh, 93), han›m›n› sürekli zan alt›nda tutup onu gizlice takip etmeye kalk›flmamal›d›r. (Müslim, ‹mâre, 56). Han›m, ailenin reisi olan kocas›na karfl› bütün meflru ve ‹slâmî meselelerde itaat eder. Kad›n eflinin mal›n›, ailesinin her türlü s›rr›n›, namusunu, çocuklar›n› korumal›d›r. Kad›n durup dururken kocas›ndan boflanmay› istememelidir. Çok zor durumda kalmadan kocas›ndan ayr›lmak isteyen kad›na cennet kokusu haramd›r. (Ebû Dâvud, Talâk, 18). Kad›n kocas›ndan izinsiz olarak evinden d›flar› ç›kmamal›d›r. (Buharî, Nikâh, 116).
Han›m›n kocas›na karfl› görevlerine gelince;
Kad›n›n kocas›n› memnun etmesi onun en önemli görevidir. Bu konuda Hz. Peygamber flöyle buyurur: “Herhangi bir
42
Aile ve Toplum
kad›n, kocas› kendisinden raz› oldu€u hâlde ölürse cennete girer. (Riyâzü’s-Sâlihîn,I,326)”. Yine baflka bir hadislerinde Rasûlullah Efendimiz: “Kad›n kocas›n›n yata€›n› (mazeretsiz) terkederek gecelerse, o kad›na melekler sabaha kadar lânet ederler. (Ayn› eser, 323)” buyurmufllard›r. Kad›n kocas›na olgun ve iyi davranmal›, zenginli€i ve güzelli€i ile övünmemeli, ev ifllerini düzenlemeli, çocuklar›na bakmal›, kocas›n›n mal›n› israf etmemelidir.(Tecrid-i Sarih Tercümesi, V, 174)47
E€er anal›k hukuku bir yana b›rak›l›rsa tarih boyunca kad›n ve çocuk, sürekli baba otoritesi alt›nda yaflam›fllarTOPLUMSAL d›r. ‹slâmiyet, kad›n›n rahmini bir tarlaya erke€i de bu tarYAfiAMDA KADIN lay› tohumlayan rençbere benzetmifltir. Ana, t›pk› bir tarla gibi dölü rahminde besleyip büyütendir. Kad›nlar do€al bir toprak gibidirler. Çocu€un anas› ayn› zamanda erke€in namusudur. Ailenin reisi ve hakimi erkek ise, aileyi temsil eden de kad›nd›r.
OKUMA PARÇASI
Müslüman toplumunda “aile” kavram› kad›n›n namusu ile özdefltir. “Aileye mahsus mekânlar” erke€in ancak kendi kar›s›yla ve çocuklar›yla girebilecekleri yerlerdir. Geleneksel Müslüman toplumunun de€er sisteminde genç k›z, k›zl›k evinde bir misafir gibidir. O as›l kimli€ini ve kiflili€ini gelin gitti€i aile içinde kazanacakt›r. Yeni bir aileye kat›lan gelinden hamarat olmas›, kay›nvaldesine dil vermemesi, kay›npederine hizmet etmesi ve aile büyüklerine sayg›l› olmas› beklenir; ama ondan öncelikle ana olmas› talep edilir. Kad›na aile-
47
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, c.1, s.77.
43
Aile ve Toplum
si içinde kimli€ini veren anal›k statüsüdür. K›rsal yörelerde namus en çok gözetilen fley oldu€u hâlde üzerinde en çok sohbet edilen konular cinselliktir. Buna ra€men eriflkin k›z ve erkeklere cinsel e€itim verilmez. Ancak k›z çocu€una anas› kanama temizli€i, a€abeyleri de küçük kardefllerine “cenabet gezmeme”yi ö€retir. Ana eriflkin çocuklar ile baba aras›nda bir arac› rolünü üstlenir. Baban›n hiddetini yat›flt›ran, o€ulu ya da k›z› baban›n öfkesinden koruyan, icab›nda evlâtlar›n›n bir türlü yüzgöz olmamak için babalar›na söyleyemedikleri taleplerini babaya münasip dille ileten, bazan tatl› dille gerekti€inde de a€›rl›€›n› koyarak, bu talepleri babaya kabul ettiren anad›r. Geleneksel Türk ailesinde ana, sadece çocuk yetifltiren ve ev ekonomisi ile u€raflan bir birey de€ildir. Zorunlu olarak ailenin üretimine kat›l›r. Modern toplumda, anan›n rolü ve ifllevleri farkl›laflmaktad›r. Modern toplumda anan›n ifllevlerini ortaya koyabilmek için art›k de€iflen ve çeflitlenen aile tiplemelerine, bu tiplemeler içindeki erkek ve kad›n iliflkilerine, kad›n›n yaln›zca bir ev kad›n› m› yoksa çal›flan bir kad›n m› olup olmad›€›na bakmak gerekmektedir. Kimi kez modern toplum içinde de (örne€in kente göçmüfl ve kentte yaflayan) geleneksel de€erlerini koruyan ailelerde, kad›n›n “ailenin üretimine zorunlu olarak kat›lmas›” hariç, geleneksel rolünün ve ifllevlerinin devam etti€ini var saymak gerekmektedir. Geleneksel toplumda, anaya düflen e€itim ifllevi art›k okullar taraf›ndan karfl›lanmakta ama bu yine de anan›n de€er aktar›c› rolünü ortadan kald›rmamaktad›r. Ana yine evinde çocu€a gerekli terbiyeyi vermeye devam etmektedir. Çal›flan bir kad›n e€er çocu€una bakacak bir kimsesi yoksa çocu€unu krefle vermekte ve böylelikle anal›k ifllevlerinin bir k›sm›n› yuvalar yüklenmektedirler. Ancak son kertede ilgi ve yetifltirme yine de anan›n omuzlar› üstünde yükselmektedir. Modern toplumda yaflayan kad›n›n bir avantaj›, erke€in yeti-
44
Aile ve Toplum
flim tarz›na, e€itim, bilgi ve anlay›fl seviyesine göre çocu€un bak›m ve sorumlulu€unu ana ile paylaflmas›d›r. Bu pek az ailede görülse bile bir iliflki türü olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Burada baban›n çocuk yetifltirmedeki rolü t›pk› “anaerkil” ailede oldu€u gibi çocu€un her fleyiyle (emzirme d›fl›nda) ilgilenme ve anaya yard›mc› olma biçimindedir. Ana aç›s›ndan, modern aile ile geleneksel aile aras›ndaki en büyük fark, anan›n üstündeki bir otoritenin varl›€›n› yitirmesi “kay›nvaldenin denetiminin” ortadan kalkmas›d›r. Art›k ana, çocu€u ile baflbaflad›r ve ona diledi€ince sempati, flefkat, ilgi ve ihtimam gösterebilmektedir. Çocu€un beslenmesi ve sa€l›€› ile ilgili bir annenin bilmesi gereken bilgiler, gerek sa€l›k ocaklar›, gerek ana ve çocuk sa€l›€› merkezleri, gerekse iletiflim araçlar› kanal›yla, e€itim seviyesi pek yüksek olmasa da hemen her annenin bildi€i s›radan bilgiler hâline dönüflmüfltür. Ancak k›rsal kesimdeki evlili€e ve çocu€a ifllevsel bak›fl›n yerini kentsel kesimde “sevgi”ye dayal› iliflkiler alm›flt›r. Bu durum, çocu€un bir sevgi nesnesi olarak görülmesine yol açm›flt›r ve ana ile çocu€u aras›ndaki yak›n ve içten ba€ her gün artmaya bafllam›flt›r. K›rsal kesimde yaflayan bir ana için ise o€lu bir koçtur. Dölleyen er kiflidir. O er kifli yürekli, mert ve “yavru” dur. Sadece yavrulayan insanlar de€ildir. Her yarat›k yavrular. K›rsal kesimde yaflayan bir ana için ister yavru, k›z isterse erkek olsun, onun en k›ymetli olan organ› ci€eri ile özdefltir. Kentteki ana sevgisi daha öznel ve afl›r›, k›rdaki ana sevgisi ise daha mesafeli ve nesneldir.
• Erkan Ak›n48 48
Erkan Ak›n, “Anan›n Aile ‹çindeki Rolü”, T.A.A., c.1, s.111-113.
45
Aile ve Toplum
Anne baban›n çocuklar›na karfl› görevleri:
Aile ve Toplum
Anne, o€luna, babaya karfl› sayg› ve korku telkininde bulunur. “Erkek çocuk” kendini k›sa zamanda baba ile özdefllefltirir.49
Anne ve baban›n ilk görevi, çocuklar›n ihtiyaçlar›n› karfl›lamakt›r. Peygamber Efendimiz, (s.a.s.) flöyle buyurur: “Bir adam›n hay›r için harcad›€› paran›n en faziletlisi, ailesine sarfetti€i parayla, Allah yolunda kullanaca€› at› için verdi€i ve bir de Allah r›zas› için (mücahid) arkadafllar›na sarfetti€i parad›r. (Riyâzü’s-Sâlihîn, I, 329)”. Çocuklar›n ihtiyaçlar› temin edilirken ne israfa kaç›lmal›, ne de cimrilik yap›lmal›d›r. Her iki husus da dinimizin uygun görmedi€i fleylerdir. Anne-baba çocu€unu güzel terbiye etmeli, anlayamayaca€› bilgilerden ona bahsetmemeli, e€itimde basitten mürekkebe (karmafl›€a) gitmelidir. Evvelâ Allah’› tan›tmal›, iman› kavratmal›, inand›rmal›, uygun yafla vard›klar›nda da ibadetleri ö€retmelidirler. Ayr›ca neyin iyi, nelerin kötü oldu€unu anlatmal›, yeme-içme, oturup-kalkma âdab›n› ö€retip bunlar› benimsetmelidir. Bunlar yap›l›rken anne baban›n çocuklar›na iyi örnek olmalar› gerekir. Çünkü çocuklar daima büyüklerini taklit ederler. Anne-baba, çocuklar›na adaletle davranmal›, onlar›n k›skançl›k duygular›n› kamç›lamamal›, k›z-erkek ay›r›m› yapmamal›d›r. 49
Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.70.
46
(Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII, 127).” buyurmufltur. Anne-baba evlenme ça€›na gelen çocuklar›n›, temiz ve ahlâkl› kimseler ile evlendirmelidirler. Hz. Peygamber flöyle buyurmaktad›r: “Geride kendisine dua edecek hay›rl› bir çocuk b›rakan kimsenin amel defteri kapanmaz, kendisine sürekli olarak hay›r yaz›l›r (Ebû Davud, Vesâyâ, 14).” 50 Çocuklar›na bildiklerini ö€reten, iyi yetiflmeleri ve güzel ahlâkl› olmalar› için destek veren, plânl›, programl›, hedefli olmaya ve bunlar› gerçeklefltirmek için gerekli azim, gayret ve sab›rla çok çal›flmaya özendirerek gelece€e haz›rlayan, kötü ve zararl› kiflilerle arkadafll›ktan ve menfî al›flkanl›klardan uzak durmalar›n› ö€ütleyerek koruyan, gerekirse bu do€rultuda baz› s›n›rlamalar getiren bir anlay›flla hareket edilmelidir. Çocuklar›n ciddiye al›nmas›, kendileri için endiflelendi€imizin hissettirilmesi, kendilerine dokunulmas› (sevgi davran›fllar› olarak öpülmesi, okflanmas› vb.), yüzlerine tebessümle bak›lmas› önemlidir.
Çocuklar›n anne ve babalar›na karfl› görevleri
“Biz insana anne babas›na iyi davranmay› emrettik...” 51 “Babana ve anana hürmet et, ta ki Allah’›n Rabbin sana vermekte oldu€u toprakta ömrün
uzun olsun.” 52
Anne-baba çocuklar›na güzel isimler koymal›, sünnet ettirmeli, ‹slâmî bilgi ve duygular›n› gelifltirmelidir.
“Çocuklar›n›za iyi fleyler vermeyi bilirseniz Rabbiniz de kendisinden isteyenlere çok iyi fleyler verir.” 53
Anne-baba çocuklar›na sevgi ve merhamet göstermelidir. Peygamber Efendimiz, bir dizine Üsame’yi, di€er dizine de Hasan’› oturtur, sonra: “Allah’›m bunlara rahmet ve saadet ihsan buyur, çünkü ben bunlar›n hay›r ve mutlulu€unu diliyorum
Konfüçyüs, yafll›lar ile çocuklara karfl› flu davran›fl›n gösterilmesini istemektedir: “Yafll›lar› huzur içinde yaflat, dostlar›na karfl› gerçekçi ol ve çocuklara karfl› duygulu bir kalp tafl›!” 54
50
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, c.1, s.77.
51
Ahkâf suresi, 15. ayet.
52
Kitab› Mukaddes, Ç›k›fl, Bap, 20/12.
53
‹ncil, Matta, Bölüm, 7/9-12.
54
Ömer R›za Do€rul, Yeryüzündeki Dinler Tarihi, s.123.
47
Aile ve Toplum
Ana (anne), çocuk sahibi olan kad›n anlam›na gelir.55 Sayg›; de€eri, üstünlü€ü, yafll›l›€›, yararl›l›€› veya kutsall›€› dolay›s›yla bir kimseye, bir fleye karfl› dikkatli, özenli, ölçülü davranmay› sa€layan sevgi duygusu, hürmet anlam›na gelmektedir.56 Allah’a flirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir. Ana baba ‹slâmî emirleri yerine getirmede ve yasaklardan kaç›nmada titizlik göstermiyorlarsa ve hatta kâfir iseler bu onlar›n ana-baba olmalar›ndan do€an haklar›n› kald›rmaz. Dolay›s›yla onlara Allah’a isyan teflkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak gerekir.57 ‹slâm dini ve ahlâk›, ebeveyn-çocuk iliflkilerine büyük önem vermektedir. Çocuklar büyüklere itaat etmekle, büyükler de çocuklar› e€itmekle yükümlüdürler.
55
56
Sefer Aycan, “Ana Sa€l›€›”, T.A.A., c.1, s.121. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi 6. S›n›f, s.64. (Komisyon, M.E.B. Yay›n›, Yay›n no: 3711, ‹stanbul, 2002)
57
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, c.1, s.77.
58
Ümit Meriç Yazan, “ ‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.7071.
48
Çocuk ebeveyne, özellikle babas›na büyük bir sayg› göstermek zorundad›r. Erkek çocuk, babas› ayakta ise, oturmamay›, babas› ona do€ru geliyorsa aya€a kalkmay› ö€renir. Delikanl›, e€er sigara içiyorsa, bunu babas›n›n, hattâ baz› bölgelerde a€abeyinin yan›nda yapamaz. “‹slâm dünyas›ndaki nezâket gelene€inin, Bat›’daki normlara hiç benzemedi€ini belirtmeye gerek var m›?” Ancak bu durum okulun ve hükümet politikalar›n›n sonucu olarak de€iflmeye bafllam›flt›r. Aile içinde çocu€un rol ve statüsü yeniden tan›mlanmaktad›r. Evlerde Bat› modeli e€itim bir referans tipi olarak kabul görmekte, anne ve babalar, bazen istemeye istemeye, çocuklar› ile yeni iliflki türleri gelifltirmeye mecbur olmaktad›r. Bütün çevrelerde ilkokul e€itiminin yayg›nlaflmas› önemli sonuçlar vermifltir: “Okul, çocu€u dar aile çevresinin d›fl›na ç›karm›fl, onun yeni pedagajik ve etik ilkelere sahip olmas›na yol açm›flt›r. Bu durum aile içinde bir çat›flma do€urmufltur.” Yeni bilgilerle donanm›fl olan çocuk, bu bilgileri onlar› bilmeyen anne ve babas›na ö€retmek durumundad›r. 58 Çocuklar anne ve babalar›na itaat etmeli ve iyilikte bulunmal›d›rlar; “Biz insana ana babas›na iyilik yapmas›n› da tavsiye
Aile ve Toplum
ettik. (Lokman suresi, 14. ayet.).” Çünkü bir çocu€un yetiflip büyümesinde en büyük fedakârl›€›, anne ve baba gösterir. Çocuklar, anne ve babalar›na karfl› sayg› ve flefkat göstermeli, isteklerini yerine getirmeli, onlar› memnun etmelidir. “Anne babaya güzellikle muamele edin, e€er onlardan biri veya ikisi senin yan›nda ihtiyarl›k hâline ulafl›rsa sak›n onlara ‘öf’ bile deme, onlar› azarlama, ikisine de iyi ve yumuflak söz söyle. (Lokman suresi, 14. ayet.)” “Rabbin flunlar› kesin olarak buyurdu: Ancak O’na ibadet edin, ana babaya ihsan ve iyilik yap›n. Birisi yahut ikisi de yan›nda ihtiyarlarsa sak›n onlara ‘öf’ bile deme, onlara dar›lma ve yüzlerine ba€›rma, ikisine de ikram et ve tatl› söz söyle. ‹kisine de merhamet besleyerek tevâzu göster ve de ki: ‘Rabbim ikisine de merhamet et, onlar beni küçük iken nas›l terbiye etmifllerse sen de her ikisine merhamet et.’ Rabbiniz gönlünüzdekileri daha iyi bilir. Ana-baba haklar›nda iyilik ederseniz, Allah size ma€firet eder. Çünkü o, günaha tevbe edenleri muhakkak affedicidir.(‹sra suresi, 23-25. ayetler.)” Abdullah b. Mes’ud diyor ki: ‘Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’e: Allah’›n kat›nda en sevgili amel hangisidir?? diye sordum, Peygamber (s.a.s.): Vaktinde eda olunan namazlar, buyurdu. Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir? dedim. Ana-babaya iyilik etmektir, buyurdu. Sonra hangisidir? dedim. Allah yolunda cihadd›r, buyurdular. (Riyâzü’s-Sâlihîn, I, 347.)” Çocuklar anne- babalar› hakk›nda kötü konuflmamal›, onlara sövmemelidir. Vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlar›na ikramda bulunmal›d›rlar: “Ey Rabbimiz, k›yamet günü, beni, an-
49
Aile ve Toplum
ne-babam› ve bütün mü’minleri ma€firet eyle. (‹brahim suresi, 41. ayet.)” diye dua etmelidir.
maz. Dolay›s›yla onlara Allah’a isyan teflkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak gerekir. 59
Bali€ olan çocuklar ana-babalar›n›n odalar›na her zaman izin alarak girmelidirler. Bali€ olmayan küçükler de flu üç vakitte anababalar›n›n veya baflkalar›n›n odalar›na izin ile girmelidirler:
‹liflkilerinde özenli, incitmekten, üzmekten kaç›nan, sürekli ziyaret edip hâl ve hat›rlar›n› soran,ö€ütlerini dinleyen, deneyimlerini paylaflan, bildiklerinden istifade etmeye gayret eden, isteklerini yerine getiren, her durumda destek veren, s›k›nt› veya sorunlar› oldu€unda yard›mc› olan ve vefatlar›ndan sonra mezarlar›n› s›k s›k ziyaret eden bir yap›da olunmal›d›r.
. Sabah namaz›ndan önce, yani yataktan kalk›p giyinilece€i zaman; . Ö€le uykusu s›ras›nda . Yats› namaz›ndan sonra yat›laca€› zaman. Çünkü bu vakitler kar›-koca aras›nda mahrem vakitlerdir. Allâhü Teâlâ, bütün mü’minlere bunu çocuklar›na ö€retmelerini emretmifltir.(en-Nûr suresi, 58. ayet.)” Hz. Peygamber, “kime iyilik edeyim” diye soran bir sahabîye flu karfl›l›€› vermifltir: ‘Anan›za (bunu üç defa tekrarlam›flt›r.) sonra baban›za, sonra en yak›n olanlara (Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1,2; Ebû Dâvud, Edeb, 120).” Yine Peygamber Efendimiz “Anne cennet kap›lar›n›n ortas›ndad›r. (‹bn Hanbel, V, 198)”; “Cennet annelerin ayaklar› alt›ndad›r. (Nesâî, Cihad, 6.)” buyurmufltur. Çocuklar ana babalar›na karfl› daima sayg›l› olmal›, onlara karfl› tatl› dilli, güler yüzlü davranmal›d›rlar. Ana-baban›n bütün söylediklerini Allah’a itaatsizlik sözkonusu olmad›kça, dinlemek ve kabul etmek gerekir. Her iflte onlar›n r›zas›n› almaya çal›flmal›d›r. Onlar›n hizmetlerini kendi hizmetlerinden önce görmelidir. Öldüklerinde de onlar› rahmetle anmak, onlar için hay›r dua etmek, hay›r yapmak, vasiyetlerini yerine getirmek gerekir. Allah’a flirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir. Ana-baba ‹slâmî emirleri yerine getirmede ve yasaklardan kaç›nmada titizlik göstermiyorlarsa ve hatta kâfir iseler bu onlar›n ana-baba olmalar›ndan do€an haklar›n› ortadan kald›r-
50
Aile ve Toplum
Bu do€rultuda bayram ziyaretleri, ellerinin öpülmesi, hay›r dualar›n›n her vesilede istenmesi, hastal›k vb. durumlar› haber al›n›r al›nmaz en seri flekilde yanlar›nda olmak üzere koflturulmas› ihmal edilmemelidir.
OKUMA PARÇASI Dinimizde, örf âdet ve geleneklerimizde ana-baba hakk›n›n önemli bir yeri vard›r. Bu bak›mdan dilimizde “ana-baba hakk›” sözü bir deyim hâline gelmifltir.
ANA-BABA HAKKI
Gerçekten de ana-baban›n çocuklar› üzerindeki haklar› büyüktür. Çünkü insan yavrusu, di€er canl›lar›n yavrular›ndan farkl› olarak, çok çaresiz ve âciz bir durumda dünyaya gelmekte ve ancak, ana-babas›n›n maddî ve manevî ilgisi ve yard›m› ile hayat›n› devam ettirip olgunlu€a eriflebilmektedir. Annenin çekti€i güçlükler daha do€um öncesinden bafllar ve çocu€unu gittikçe a€›rlaflan zahmetle, aylarca karn›nda tafl›r. Ona kan›ndan kan, can›ndan can vererek, her fleyine ortak
59
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, Aile, c.1, s.75-77.
51
Aile ve Toplum
eder. Yavrusunu dünyaya getirirken de büyük ac›lar çekerek, ölüm tehlikesi ile baflbafla kal›r. Do€umdan sonra da, onu ba€r›na bas›p, kendi kuvvetinden ona kuvvet verip sütü ile besler. Art›k o, gece gündüz yavrusu ile meflgul olur, onun her ifline bakar. Gündüzleri huzursuz, geceleri uykusuzdur ama, bütün bunlar› büyük bir zevk, flefkat ve merhametle, seve seve yapar. Çünkü, onun bütün düflüncesi, yavrusunun huzuru, sa€l›€› ve mutlulu€udur. O, bu u€urda onun bütün huzursuzluklar›na ve yaramazl›klar›na katlan›r. Yemez, yedirir; içmez, içirir; giymez, giydirir. Onun hastal›€› ile hasta, sevinci ile mutlu olur. Hatta bu durum, yavrusu ne kadar büyüse de hayat›n›n sonuna kadar aynen devam eder. Onun gözünde o, hep ayn› kal›r. Baba da, binbir türlü zorluk ve s›k›nt› ile, k›fl yaz, so€uk s›cak demeden, hayatla mücadele eder. Çoluk çocu€unu kimseye muhtaç etmeden yaflatmak, kimsenin eline bakt›rmamak için gecesini gündüzüne katarak helâl r›z›k peflinde koflar. Akflam eve gelince de yavrular›n› büyük bir flefkat, sevgi ve özlemle ba€r›na basar ve onlar›n her fleyi ile ilgilenir. Onun da hayat› boyunca bütün arzusu yavrular›n›n mutlulu€u ve istikbâlidir. Öte yandan, afla€›daki ayette de ifade edilece€i gibi, annenin gerek do€um öncesi ve gerekse do€um sonras› çekmifl oldu€u zahmetler babaya nazaran daha fazla oldu€u için, ana hakk› daha a€›r basar. Nitekim, Hz. Peygamber de kendisine: “‹nsanlar içinde iyilik ve ihsana en lây›k olan kimdir?” diye soruldu€unda, üç defa “anne” diye cevap vermifl, dördüncüsünde ise, “baba” demifltir. (Buhârî, Edeb, 2; Muslim, Birr, 1) Bundan baflka Hz. Peygamber, anneler hakk›nda: “Cennet analar›n ayaklar› alt›ndad›r.” diyerek, annenin flân›n› yüceltmifl ve cennete kavuflman›n, ana r›zas›na ba€l› oldu€unu ifade etmifltir. Hz. Peygamber baflka bir sözlerinde de baba hakk›n›n da büyüklü€ünü belirterek flöyle demifltir: “Allah’›n r›zas› baban›n
52
Aile ve Toplum
r›zas›nda, Allah’›n gazab› da baban›n gazab›ndad›r.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 1; Tirmizî, Birr, 3) Ana-babalar›n çocuklar›na karfl› gösterdikleri bütün bu fedakârl›klar› elbette hiçbir fleyle karfl›lamak mümkün de€ildir. Nitekim bu durumu Hz. Peygamber çok veciz bir flekilde flöyle dile getirmifltir: Adam›n biri, Kâbe’yi tavaf ederken annesini omuzunda tafl›yarak tavaf ettirmifl. Hz. Peygamber’in yan›na gelerek: “Hakk›n› ödedim mi?” diye sorunca o da: “Hay›r, sana hamile iken al›p verdi€i bir nefesin hakk› bile de€il;” cevab›n› vermifltir. Baflka bir hadislerinde de babalar hakk›nda flöyle buyurmufltur: “Çocuk hiçbir iyilikle babas›n›n hakk›n› ödeyemez, ancak onu köle olmufl bir vaziyette bulur da sat›n alarak hürriyetine kavuflturursa hakk›n› ödeyebilir.” (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, 6) Hiç flüphesiz bu durum babalar için böyleyse, anneler için de ayn› derece, belki daha fazlas› ile geçerlidir. ‹flte çocuklar, bu gerçe€in de fluurunda olarak ana-babalar›na karfl› son derece sayg›l› olmaya ve afla€›daki görevlerini yerine getirmeye çal›flmal›d›rlar. 1. ‹taat: Çocuklar›n ana-babalar›na karfl› en baflta gelen görevleri, yap›lmas› haram olmayan her türlü emir, istek ve arzular›n› yerine getirmektir. Kur’an-› Kerim’de kendisine itaatten hemen sonra ana-babaya iyilik ve sayg›da bulunulmas› emredilmifl ve bu konuya ne kadar çok önem verildi€i pek çok yerde aç›kça ortaya koyulmufltur. “Rabb›n, yaln›z kendisine kulluk etmenizi ve anaya babaya iyilikte bulunman›z› emretti. ‹kisinden birisi, yahut her ikisi, senin yan›nda ihtiyarl›k ça€›na ulafl›rsa sak›n onlara “öf” bile deme onlar› azarlama! Onlara hep tatl› söz söyle. Onlara olan merhametinden, tevazu kanatlar›n› yerlere kadar indir ve, “Ey Rabbim onlar ben küçüklü€ümde nas›l (esirgeyerek, koruya-
53
Aile ve Toplum
rak) büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet et.” de.” (‹sra suresi: 23-24. ayetler.) Görüldü€ü gibi, ilk olarak: “Rabb›n, yaln›z kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyi davranman›z› emretti.” Allah’a kulluk edilmesi emredildikten hemen sonra, ana-babaya iyi davran›lmas› istenmektedir. Bu konuda, Hz. Peygamber de flöyle buyurmufltur: “Allah size, annelerinize itaatsizli€i... haram k›ld›.” (Buhârî, Edeb, 4) Bir gün de Hz. Peygamber ashab›na: “Size büyük günahlar›n en büyü€ünü bildireyim mi?” diye üç defa sormufl: “Evet bildir yâ Resûlallah!” diyen ashab›na bu günahlar› s›ras›yla flöyle belirtmifltir: “Allah’a ortak koflmak, ana-babaya karfl› gelmek, haks›z yere adam öldürmek ve yalan söylemek.” (Buhârî, Edeb, 6) 2. Sayg› ve edep: Ana-babaya karfl› son derece sayg›l› ve edepli olmak çocuklar›n baflta görevlerinden birisidir. Nitekim yukardaki ayette; “‹kisinden birisi, yahut her ikisi, senin yan›nda ihtiyarl›k ça€›na ulafl›rsa...” buyurularak, ihtiyarlad›klar› vakit anne ve baban›n yerinin evlâtlar›n›n yan› oldu€una iflaret edildikten sonra, “öf” ifadesi de Arapça asl›nda aynen kullan›larak, onlara karfl› “öf” bile denilmemesi emredilerek, ana-babaya karfl› ne dkadar sayg›l› ve edepli olunulmas› gerekti€i aç›kça ortaya konulmaktad›r. Ayette yer alan: “Onlara olan merhametinden, tevazu kanatlar›n› yerlere kadar indir.” ifadesi de vicdanlar› duyguland›ran, kalplerin derinli€ine kadar inen etkili bir seslenifl. Demek ki, ana-babaya karfl› daima derin bir sayg›, sonsuz bir hürmet ve alçak gönüllülük içinde hizmet edilecek ve en ufak bir a€›rl›k hissettirmeksizin emirleri yerine getirilecek, sözlerine ve ö€ütlerine kulak verilecek, engin hayat tecrübelerinden istifade edilip daima hay›r dualar› al›nmaya çal›fl›lacakt›r. Nitekim Hz.
54
Aile ve Toplum
Peygamber: “Anam›-babam› a€lar hâlde b›rakarak, hicret etmek üzere senin emrini almaya geldim.” diyen bir sahabisine flöyle demifltir: “Onlara dön ve onlar› nas›l a€latt›nsa öylece de güldürüp sevindir.” buyurur ve onu, henüz Müslüman bile olmam›fl olan ana-babas›n›n yan›na geri gönderir. Ana-baba, küçüklüklerinde çocuklar›na yeteri kadar ilgi gösterememifl ve görevlerinde ihmalkâr davranm›fl; hatta baz› kusurlar› ve haks›zl›klar› bile olmufl olsa, evlâda düflen yine de onlara iyi davranmakt›r. Çünkü, as›l erdem iyili€e karfl› iyilik yapmak de€il, kötülü€e karfl› iyilik yapabilmektir. Kald› ki anababa, çocuklar›na hiçbir fley yapmam›fl bile olsalar en az›ndan onlar›n hayata gelmelerinin vesilesi olmufllard›r. Bu sebeble onlar bir bak›ma Yüce Allah’tan sonra varl›klar›n› onlara borçludurlar. Onlar›n sadece bu iyiliklerini bile hiçbir fedakârl›kla lây›k›yla karfl›layabilmek mümkün de€ildir. fiu hâlde insan, Allah’› hoflnut edebilmek için hem annesini ve hem de babas›n› kendisinden memnun etmeli ve onlar›n gönüllerini kazanmal›d›r. Hem dünya hem de ahiret mutululu€u için onlar›n varl›€›, büyük bir nimet olarak bilinmeli ve onlar› memnun etmeye çal›fl›lmal›d›r. Bu bak›mdan evlâtlar için, ana-babalar›yla beraber yaflay›p onlar›n hoflnutluklar›n› kazanmak, Yüce Allah’›n sevgisini kazanmak hususunda kaç›r›lmaz bir f›rsatt›r. Ana-babaya gösterilmesi gereken bu itaat ve sayg›n›n yaln›z bir istisnas› olabilir; o da, ana-baban›n Allah’›n emirlerine ters düflen bir fley istemeleri hâlidir. ‹flte sadece bu takdirde ana-babaya itaat edilemez. Ancak bu durumda dahi onlarla iyi geçinilir. Alâka kesilmez, nitekim bu durum Kur’an’da flöyle ifade edilmifltir: “Biz insana, ana-baba (hakk›n› gözetmesini) emrettik. Anas› onu zahmet üstüne zahmet çekerek (karn›nda) tafl›m›flt›r. Onun sütten kesilmesi de iki y›l sürer. (‹nsana dedik ki: Ba-
55
Aile ve Toplum
na ve ana-babana karfl› flükran görevini yerine getir. (Sonunda) dönüfl banad›r. (Onun için) flayet anan, baban seni körü körüne bana ortak koflman için zorlarlarsa, (o takdirde) onlara itaat etme! (Ama yine de) onlarla dünyada iyi geçin. (Fakat, sak›n onlar›n yoluna de€il,) bana yönelen kullar›m›n yoluna uy. (Çünkü sonunda) dönüflünüz banad›r. Ben de sizlere ifllediklerinizi haber verece€im.” (Lokman suresi, 14-15. ayetler.)
-Vallahi ana, iyi bil ki senin yüz can›n olsa da bunlar birer birer ç›ksa ben bu dinimi yine b›rakmam. Art›k sen, ister ye, ister yeme, dedim. Anam bu azmimi görünce yemek yedi, bunun üzerine yukar›daki ayetikerime nazil oldu.
Demek ki, ana-baba evlâd›n›, Allah’›n bir emrini çi€nemeye veya herhangi bir suretle O’na ortak koflmaya veya isyan etmeye zorlarlarsa evlât, onlar›n bu tür isteklerini yerine getirmemekle birlikte yine de onlarla olan iliflkisini kesmeyecek ve onlara karfl› normal hizmetlerini yapmaya devam edecektir.
Ana-baba yafllan›p kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layamaz duruma geldiklerinde onlar›n yeme-içme, giyim-kuflam ve bar›nma gibi her türlü ihtiyaçlar›n› elden geldi€ince karfl›lamaya çal›flmak, böylece onlar›n hayatlar›n›n sonlar›nda rahat ve huzurlar›n› temine gayret etmek de çocuklar›n zorunlu görevlerindendir. Bu görev, sadece ahlâkî bir görev de€il, ayn› zamanda hukukî bir görevdir. Nitekim, Kur’an’da flöyle buyurulmufltur:
Bu konu ile ilgili olarak, Ankebût suresindeki bir ayette de flöyle denilmektedir: “Biz insana ana-babas›na iyilik etmesini emrettik. E€er onlar seni, (gerçekli€i) hakk›nda hiçbir bilgin olmayan bir fleyi bana ortak koflman için zorlarlarsa (bu hususta) onlara itaat etme. (Çünkü sonunda dönüflünüz banad›r. O zaman, yapt›klar›n›z› size haber verece€im.” (Ankebût suresi, 8. ayet.) Kaynaklarda bu ayetin, ashabtan Sa’d b. Ebî Vakkâs hakk›nda indi€i belirtilir. Sa’d olay› flöyle anlat›r: Ben anama hürmet ve itaat eden bir evlâtt›m. Ben Müslüman olunca anam bana: -Yâ Sa’d! ‹flledi€in bu ne ifltir? Ya sen bu yeni dinini b›rak›rs›n, yahut da ben, ölünceye kadar yemem, içmem, ve nihayet ölürüm, sen de benim yüzümden: “Ey anas›n›n katili” diye ay›plan›rs›n, dedi, Ben de: -Ey ana, böyle yapma, iyi bil ki ben bu dini b›rakmam! dedim ve iki gün iki gece bekledim. Kad›n ne yedi, ne de içti. Bunun üzerine ben,
56
Aile ve Toplum
3. Maddî ihtiyaçlar›n› karfl›lamak:
“(Ey Peygamber!) sana (Allah yolunda) ne harcayacaklar›n› soruyorlar. De ki: “Verdi€iniz mal, ana-baba, akrabalar, yetimler, yoksullar ve yolda kalm›fllar içindir. Yapt›€›n›z her hayr› muhakkak ki Allah bilir.” (Bakara suresi, 215. ayet.) Bundan baflka Hz. Peygamber’in hadislerinde de ayn› konunun te’kid edildi€ini görüyoruz. Nitekim, ashabdan Ebu’dDerdâ Hz. Peygamber’in kendisine dokuz önemli tavsiyede bulundu€unu, bunlar aras›nda ana-baba dahil aile fertlerinin ihtiyaçlar›n› karfl›lamay› da sayd›€›n› ifade eder. (Buhârî, el-Edebu’l-Müfred, 9) Ayn› flekilde, Hz. Peygamber’in, savafla kat›lmak isteyen bir sahabiyi, muhtaç durumda olmalar› sebebiyle, ana-babas›n›n yan›nda b›rakt›€›n› görmekteyiz. (Buhârî, elEdebu’l; Müfred, 9) 4. Hoflnutluklar›n› ve helâll›klar›n› almaya çal›flmak: ‹nsan›n dünyada en baflta gelen görevi hiç flüphesiz, Allah’›n sevgi ve hoflnutlu€unu kazanmakt›r. Bunun hemen ard›ndan ise, ana-
57
Aile ve Toplum
baban›n sevgi ve hoflnutlu€unu kazanmak gelir. Bu da hiç flüphesiz yukar›da belirtilen onlara itaat etmek, onlara karfl› sayg›l› ve edepli olmak, maddî ihtiyaçlar›n› elden geldi€ince karfl›lamakla olur. Ana-babalar›na karfl› bütün görevlerini lây›k›yla yerine getirip onlar› memnun ederek hay›r dualar›n› alabilen kimseler, dünya ve ahiret mutluluklar› için büyük bir kazanç elde etmifl olurlar. Çünkü Hz. Peygamber böyle kimseler için bereketli ve uzun bir ömür vaadetmifl ayr›ca, ana-babalar›n hay›r dualar›n›n Allah indinde mutlaka kabul görece€i ve böylece cenneti kazanabilecekleri müjdesini vermifltir. Bu bak›mdan yetiflmifl olarak ana-babas›n›n yafll›l›klar›n› idrak eden insan bunu büyük bir f›rsat bilerek ne yap›p ederek mutlaka onlar›n hoflnutluklar›n› elde etmeye ve helâlliklerini kazanmaya çal›flmal›d›r. Yoksa insan›n ahiret mutlulu€unu kazanmas› imkâns›zd›r. Nitekim Hz. Peygamber bir gün çok öfkeli bir flekilde tam üç defa: “Yaz›klar olsun o kimseye!” dedi€inde, ashab›: “Kimdir o yâ Rasûlallah?” diye sormufl, bunun üzerine de: “Anas› babas› veya bunlardan birisi yan›nda ihtiyarlad›€› hâlde, cennete giremeyip cehenneme at›lan kimse.” buyurmufltur. (Müslim, Birr, 9) 5. Ana-babaya dua: Yukar›da meali verilen ayette: “Ve: “Ey Rabbim, onlar beni küçüklü€ümde nas›l (esirgeyerek, koruyarak) büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet et!” de.” ‹fadesi de evlâda, çocukluk günlerini ve o ça€lardaki, flefkat ve himayeye muhtaç günlerini hat›rlatmad›r. O günlerde, kendisini koruyup flefkatle hizmetini gören ana ve babas›n›n, bu gün ayn› duruma düfltükleri anlat›larak, kendilerine buna göre davran›lmas› gerekti€ine iflaret edilmekte ve onlar›n s›hhat ve afiyetleri, ayr›ca, ahiret selâmetleri için Allah’tan rahmet duas›nda bulunmalar› emrolunmaktad›r. Zira, ana-baban›n hakk›-
58
Aile ve Toplum
n›, evlâd›n tam olarak ödemesi imkâns›zd›r. Onlara lây›k oldu€u mükâfat› ancak Allah Tealâ takdir edip verebilir. 6. Vefatlar›ndan sonra hay›rla yâdetmek: Ana-babay› vefatlar›ndan sonra da unutmamal›, onlar›n nam›na hay›r ve hasenatta bulunulmal›, hayatta kalan dostlar› ve sevdikleri kimselerle iyi iliflkiler devam ettirilmelidir. Ayr›ca varsa borçlar› ödenmeli ve vasiyetleri yerine getirilmelidir. Nitekim, Hz. Peygamber’e “Ölümlerinden sonra da anam-babam için yapmam gereken bir iyilik var m›?” diye soran bir sahabiye flöyle cevap vermifltir: Evet, dört haslet vard›r: Onlar için hay›r duada bulunmak ve Allah’tan ba€›fllanmalar›n› dilemek, varsa vasiyetlerini yerine getirmek, dostlar›yla iliflkiyi devam ettirip onlara ikramda bulunmak, akrabalar›yla iliflkiyi devam ettirmek ki, senin bütün akrabalar›n ancak onlar vas›tas›yla var olmufltur.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 19) Görülüyor ki, gerçek anne-baba sevgisi sadece, “annemi seviyorum, babam› seviyorum” demekten ibaret olmay›p, onlara karfl› olan pek çok maddî ve manevî görevlerin yerine getirilmesi, böylece onlar› sevme iddias›n›n fiilen isbat edilmesi gerekmektedir. Bu görevler de özetle, onlar›n her türlü meflru emir ve isteklerini yerine getirmek, onlara karfl› sayg›da ve edepte kusur etmemek, onlara “öf” bile demeyip, en ufak bir flekilde de olsa üzmemek, onlara karfl› daima tatl› dilli ve güler yüzlü olmak, gönüllerini k›racak, b›kk›nl›k ifade edecek en küçük bir sözden bile kaç›nmak, hayatlar›nda iken onlar›n r›zalar›n› ve helâlliklerini almaya çal›flmak, yine hayatlar›nda iken ve vefatlar›ndan sonra onlar için daima Allah’a dua etmek, her türlü maddî ihtiyaçlar›n› elden geldi€ince yerine getirmek, hastaland›klar›nda tedavi ve bak›mlar›n› yapt›rmak, hasta ve yatalak durumlar›nda onlar›n hizmetlerinde bulunmak... gibi görevlerdir.
• Mevlüt Güngör60
60
Mevlüt Güngör, “Ana-Baba Hakk›”, T.A.A., c.1. s.115-119.
59
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
mak, 2. Kur’an’a bakmak, 3. Deryaya bakmak.” 68
OKUMA PARÇASI
“Bir kimse ana babas›n›n yüzlerine merhamet ve sevgi ile baksa, her bak›fl›nda ona bir hac ve umre sevab› ihsan olunur.
BAZI HAD‹S-‹ fiER‹FLER VE ÖZLÜ SÖZLERÖZLÜ
“Ana-babaya yap›lan iyilik, salih amellerin önde geleni ve en üstünüdür.”61
-Günde yüz defa baksa da böyle mi ya Rasûlallah? sualine:
“Anneye ve babaya itaat, Allah ve rasülüne itaat demektir.”
“‹ki günah var ki, kifli bunlar›n cezas›n› dünyada görmeden ölmez; zulüm ve ana babaya eziyet etmek.” 70
“Anneni baban› sev ve onlar› gücendirme ki, Allah da seni sevsin.” “Allah’›m bizleri zat›na ve bütün emirlerine, anne ve babam›za itaatli k›l. (Amin) Nehyinden sak›nan, azab›ndan korkan kullar zümresine bizleri de ilhak eyle. (Amin) “Ana-baban›n evlât hakk›ndaki duas›, peygamberin ümmetine duas› gibi katiyyen reddolunmaz.”62 “Üç dua reddolunmaz: 1. Ana baban›n evlâda duas›, 2. Oruçlunun duas›, 3. Misafirin duas›” 63 “Baba ve anas›n›n r›zas›n› kazanan kendisi için dünya ve ahiret iyili€ini bir araya getirmifltir.” 64 61
Hz. Ali (r.a.)
62
?
63
?
64
?
65
Râmuz el-Ehâdîs, 238.
66
67
Râmuz el-Ehâdîs, 16/12. ?
“Kim ömrü uzun ve r›zk› ziyade olmas›n› isterse, ana babas›na ihsanda bulunsun ve akrabas›n› yoklas›n.” 65 “Amellerin Allahü Tealâ yan›nda en sevimlisi, vaktinde k›l›nan namaz sonra ana babaya iyilik sonra da Allah yolunda cihadd›r.” 66 “Ana babaya ihsan etmek; nafile namaz k›lmak, haccetmek, sadaka vermek ve harbe gitmekten efdaldir.” 67 “Üç fleye bakmak ibadettir; 1. Ana baban›n yüzüne bak-
60
-Yüzbin kere baksa bu ecre nail olur, buyurdular.” 69
“‹ki fleyin cezas› süratlidir; hemen gelir: Zulmetmek, anababay› memnun etmemek.” 71 “K›yamet günü en fliddetli azap üç s›n›f kimseyedir: 1. Ana babas›na eziyet edenler, 2. Zina edenler, 3. Allah’a flirk koflanlar.” 72 Kardefllerin birbirleriyle iyi geçinmeleri, iyi iliflkiler kurmalar› gerekir. Bu da öncelikle birbirlerini sevmeleri, zevklerine ve al›flkanl›klar›na sayg› göstermeleri, birbirlerini anlay›fl ve hoflgörüyle karfl›lamalar›, her türlü sevinç ve üzüntülerini paylaflmalar›, s›k›nt› ve zorluklara birlikte katlanmalar›, varl›klar›n› yerinde ve gere€ince paylaflmalar›, birbirlerini korumalar›, birbirlerinin iyilik ve baflar›l› olmalar›n› gönülden istemeleriyle mümkündür. Birbirlerini k›skanan, birbirlerine dürüst davranmayan kardefllerin, kardeflliklerinin sa€l›kl› bir iliflki düzeyini yakalamas› pek mümkün de€ildir.
Kardefllerin birbirlerine karfl› görevleri:
Kardefller birbirlerine karfl› iyi davranmal›, küçükler büyüklere itaat edip onlara sayg› beslemeli, büyükler de küçüklere hoflgörü ile davranmal›d›rlar. Ancak bu flekilde ailede mutluluk ve huzur sa€lanabilir.
68
?
69
?
70
?
71
?
72
?
61
Aile ve Toplum
Kardefller maddî h›rs sebebiyle aralar›ndaki birlik beraberli€i, âhengi bozmamal›d›rlar. Kardefllerin kabiliyetleri birbirlerini k›skançl›€a sevketmemelidir. Kimi insan ilme merakl›d›r, o sahada ilerler, flan, flöhret sahibi olur; kimi insan da ticarete merakl›d›r, o sahada çal›fl›r, ilerler, zengin olabilir. Bunlar› olgunlukla karfl›lamal›, herkesin ayn› fley olamayaca€›, ayn› sahada çal›flamayaca€› gerçe€i unutulmamal›d›r. 73
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, Aile, c.1, s.75-77.
74
Ayfle Duvarc›, “Kardefl”, T.A.A., c.2, s.662-663.
75
Üvey: Ayn› kandan gelmeyen ama, ayn› aileye ba€l› olan kimseler birbirlerinin üveyi olurlar. Çocuklu bir kad›nla evlenen bir erkek, o çocu€un üvey babas›, çocuk da onun üvey evlâd› olur. Ayn› flekilde, çocuklu bir erkekle evlenen kad›n da, o çocu€un üvey anas›, çocuk da onun üvey evlâd› olur. Yeni ailenin bir çocu€u olursa, bu çocuk annesiyle babas›n›n daha önceki evlenmelerinden dünyaya gelmifl çocuklar›n›n üvey kardefli olur. (Hayat Ansiklopedisi; “Akrabal›k”, c.1, s.92.)
62
Aralar›ndaki –varsa tabii- fikir ayr›l›klar›n›, konuflarak birbirlerinin düflüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymal›d›rlar. Sertlikler ve tart›flmalar daima kötü sonuçlar do€urur. Ailevî huzursuzluklara, tats›zl›klara neden olur.73 Her toplumda oldu€u gibi Türk toplumunda da çocuk sahibi olmak büyük bir sevinç ve mutluluk sebebidir. Yaln›z bu çocuklar›n hem aileye, hem de birbirine destek olmalar› için kardefllerinin olmas› da istenir. Hatta evliliklerde bile “tarlay› tafll› yerden, k›z› kardeflli yerden” almaya dikkat edilir. Türk gelene€inde yaflça büyük kardefllere duyulan sayg› sebebiyle, bunlar “abla” veya “a€abey” olarak ça€r›l›r. Asla isimleriyle ça€r›lmazlar. Aralar›nda sevgi ve flefkat iliflkisi vard›r. “‹ki kardefl savaflm›fl, ebleh buna inanm›fl” sözü, bu iliflkinin sa€laml›€›n›n iflaretidir. Güç durumlarda yard›mlafl›r ve birbirlerini korurlar. Kardefller, bak›mlar›ndan evliliklerine kadar birbirlerine destek olurlar. Anne veya baban›n kaybedildi€i durumlarda, büyük çocuk onlar›n da rolünü üstlenip, kardefllerine aile reisli€i yapar. Evlenip aileden ayr›ld›ktan sonra birbirlerine duyduklar› ba€l›l›€› devam ettirirler. Ayr›ca gelene€imizde kan akrabal›€›na dayanmayan, fakat onun kadar de€erli tutulan süt kardeflli€i ile kan kardeflli€i de çok önemlidir.74 Yine gelene€imizde, kardefller aras›nda öz-üvey ayr›m› yap›lmamas›, hatta bunun hissettirilmemesi çabalar› da takdire de€er bir özelli€imizdir.75
Aile ve Toplum
Büyük erkek kardeflin di€er kardefllerden fazla sorumluluklar› vard›r; ayr›ca k›z kardefllerinin flerefi de onun korumas› alt›ndad›r. Esasen bütün Akdeniz çevresinde k›z kardefllerin bekâreti önce erkek kardeflleri ve özellikle de en büyük a€abeyi ilgilendirir. ‹slâm ailesinde ailenin di€er üyeleri, büyük baba ve anneler, amcalar, day›lar, teyzeler, halalar ve ye€enlerle iliflkiler de canl› bir yer tutar. Yani, ‹slâm ülkelerinde birey hâlâ, aile içindeki karmafl›k bir iliflkiler a€›n›n ortas›nda yaflar ve aile hiyerarflisine boyun e€er. Bu a€, Bat› ülkelerindekinden çok daha genifl ve kucaklay›c›d›r.76 Her medeniyetin kendine göre bir flah›s, bir flah›s haklar›, görevleri, flahs›n statüsü ve rolü ile ilgili bir anlay›fl› varfiAHIS KAVRAMI ve d›r. Bugün “‹slâm ülkelerinde ‘vatandafl’ kavram›, ‘kul’ kavERKEK ile KADININ ram›n›n yerine; bir bireyler YEN‹ STATÜLER‹ toplulu€u olan (Bir aileler toplulu€u de€il) ‘millet’, mü’minler cemaati olan ‘ümmet’in yerine geçmektedir.” Ama, yeniliklere karfl› esasl› direnme de vard›r. Çünkü, modernleflme hayat›n çeflitli veçhelerine karfl› Bat›’l› bir anlay›fla sahip olmakla efl anlaml›d›r.
OKUMA PARÇASI
Hukukî kurallara uygun bir flahsiyet kavram›nda, flu veya bu aileye ait olman›n yeri yoktur. Psikolojik de€ifliklikler aras›nda kad›n ve erke€in rol ve statülerinde olan büyük de€iflikli€i unutmamak lâz›md›r. Ailenin dire€i olan erkek, bütün di€er medeniyetlerde oldu€u gibi, aile içinde merkezî ve imtiyazl› mevkiîni korumaktad›r. “Erkek hâlen aile otoritesini temsil etmekte, aile, akraba çevresi ve toplumun bütün üyeleri aras›nda
76
Ümit Meriç Yazan, “ ‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.7071.
63
Aile ve Toplum
ba€ kurmaktad›r. Ama, kad›n›n statü ve rolü büyük de€iflmeler geçirmektedir.” Müslüman toplumda” kad›n, daima bir erke€e ba€l›d›r. Bu erkek bekârl›k y›llar›nda babas›, erkek kardeflleri, evlenince kocas›, dul kal›rsa da o€lu veya o€ullar› olur. “Erkek, d›fl’›, genel olan›, toplum ile iliflkilerde zâhir’i temsil eder; Kad›n, özel olan›, iç’i, bât›n’›, evle ilgili olan her fleyi temsil eder.
Aile ve Toplum
s›yle ailenin ifllerini ve sosyal grupla iliflkilerini yürütmek kad›na düflmektedir. Ülkeleri d›fl›nda bulunan Müslüman iflçilerin say›s› düflünülürse, bu durum, Birinci Dünya Harbi’nde cepheye ça€r›lan erkeklerin yerini ve sorumlulu€unu Avrupa toplumlar›nda kad›nlar›n almas› olay›na benzetilebilir.
• Ümit Meriç Yazan77
Yar›m yüzy›ldan beri, modernleflmenin etkisiyle, kad›nlar›n hukukî statüsü yasal reformlarla de€iflmifl ve kad›nla erke€in sosyal iliflkilerinde e€itimle ve bu toplumlar›n d›fl dünyaya aç›lmas›yla yeni bir denge kurulmufltur. Geleneksel olarak kad›n, kocas›na itaat eder ve tabi olur. Çocuklar›n e€itiminde kocas›n›n izinden gider. Ev iflleri veya belirli tar›msal görevleri yerine getirir. Ailede koca+baban›n gücü ve aile üyelerinin ona itaati, ‹slâm toplumundaki topyekün iktidar düzeninin bir parças›n› oluflturur. “Oysa flimdi kad›n›n ve erke€in efl olarak rolleri de€iflmektedir. Çekirdek ailelerde giderek kooperasyon (ifl birli€i) yap›lar›na rastlanmaktad›r. Erkek vaktinin küçük de olsa bir k›sm›n› ev ifllerine yard›ma ay›rmaktad›r. Hatta baz› sosyal tabakalarda çocu€un yetifltirilmesine katk›da bulunmaktad›r. Bütçe, daha rasyonel bir flekilde düzenlenmekte, kad›na bir hafta veya bir ay için ev harcamalar›n› yapmak üzere belli bir para teslim edilmektedir. Son y›llarda çal›flan evli kad›n›n say›s› artm›fl, ancak bu, kar›-koca iliflkilerine pek önemli bir de€ifliklik getirmemifltir. Ama art›k erkek, evin mutlak hakimi de€ildir ve kad›n da iktisadî önemi ile beraber belli bir ba€›ms›zl›k kazanm›flt›r. Bu durum, son y›llarda ifl bulmak için bir süre evinden veya ailesinden ayr›lan erke€in yoklu€una ba€lanabilir. Erke€inin yoklu€unda kad›n, aile reisi olmufltur. Dolay›-
64
77
Ümit Meriç Yazan, “ ‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.6970.
65
Aile ve Toplum
Aile plânlamas›, ailelerin istedikleri say›da ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmalar›d›r. Daha genifl anlamda: aile plânlamas›, bireylere veya çiftlere istenmeyen do€umlardan kaç›nma ve isteyerek do€um yapabilme; gebelikler aras›n› düzenleme, do€um için uygun yafl› denetleme (ayarlama), aile için uygun çocuk say›s›n› belirleme gibi konularla ilgilenir. Birey ya da çiftlere yard›mc› olabilmek ise, aile plânlamas› e€itimi ve rehberli€i, kontraseptiflerin sa€lanmas›, k›s›rl›k sorununun çözümlenmesi, anababal›k e€itimi ve cinsiyet e€itiminin yan›s›ra genetik ve evlilik konular›nda rehberlik, evlât edinme gibi hizmetlerin sunulma-
VII. A‹LE PLÂNLAMASI DO⁄UM KONTROLÜ
s› ile mümkündür. Aile plânlamas› hizmetlerinde temel amaç annenin ve çocu€un sa€l›k düzeyini yükseltmektir. Bu temel amaca uluflmak için belirlenen ara amaçlar söz konusudur. Bunlar:
Aile plânlamas›n›n amaçlar›:
1- Ailelere (kad›n ve erke€e birlikte) etkili kontraseptif yöntemler hakk›nda bilgi vermek ve uygulama olanaklar›n› sa€lamak 2- Birbirini izleyen iki do€um aras›ndaki sürenin iki y›ldan az olmayacak flekilde düzenlenmesi 3- Gebelik ve do€um say›s›n›n 4’den fazla olmamas›n› temin etmek 4- ‹steyerek düflükleri ve bunlara ba€l› ana sa€l›€› yönünden olumsuz sonuçlar› önlemek 5- Annenin 18-35 yafllar› aras›nda do€um yapmas›n› temin etmek
66
Aile ve Toplum
6- H›zl› nüfus art›fl›n› azaltarak toplumumuzun sa€l›kl›, mutlu, iyi e€itilmifl ve ekonomik olanaklar› yeterli kiflilerden oluflmas›n› sa€lamak 7- Çocu€u olmayan efllere, çocuk sahibi olabilmeleri için yard›mc› olmak78 ‹lk dönemlerden beri bütün toplumlarda efllerin çocuk istememeleri gibi ferdî, günümüzde ise bunun yan› s›ra nüfus art›fl›n› kontrol alt›nda tutmak gibi sosyal sebeplerle do€um kontrolüne baflvurulmufltur. Dinlerin olaya bak›fl›, do€um kontrolünde uygulanan usullere ba€l› olarak farkl›l›k göstermektedir. Genellikle hamileli€i önleyici tedbirler birdereceye kadar müsamaha ile karfl›lanm›flsa da ana rahminde teflekkül etmifl çocu€un düflürülmesi fleklindeki bir müdahale tasvip görmemifl, yap›lmas› hâlinde farkl› dinî, sosyal ve hukukî müeyyideler söz konusu olmufltur.79 ‹slâm’da, insanlar›n aile kurmalar› muhtelif ayet ve hadislerle teflvik edilmifltir. Çünkü aile hem kiflinin huzur buldu€u bir ortam, hem neslin devam› için bir vesile, hem de kifliyi dince günah say›lan çeflitli kötülüklerden al›koyan bir vas›tad›r. “‹çinizden kendileriyle huzura kavuflaca€›n›z efller yarat›p aran›zda muhabbet ve rahmet var etmesi O’nun varl›€›n›n belgelerindendir. Bunda düflünen insanlar için dersler vard›r.” (Rûm, 21; Nahl, 72; Nûr, 32). “Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi uygulamazsa benden de€ildir. Evleniniz, ben di€er ümmetlere karfl› sizin çoklu€unuzla iftihar ederim...”(‹bn Mâce, “Nikâh”, 1; ayr›ca bk. Miftâhu künûzi’s-sünne, “nikâh” md.)80 buyurulmaktad›r. ‹slâm dininde toplumun temeli olarak kabul edilen aile kurumuna büyük önem verilmifl, bu kurumun korunmas›n› ve sa€l›kl› ifllemesini temin etme yönünde dinî ve hukukî mahiyette bir dizi tedbir al›nm›flt›r. Kur’an› Kerim’de insan› huzur ve saadete ulaflt›ran, onda sevgi ve merhamet duygular›n› geliflti-
78
Metin Hasde, “Türkiye’de Aile Plânlamas› Çal›flmalar›”, T.A.A., c.1, s.93-94.
79
Rahmi Yaran, “Do€um Kontrolü”, TDV ‹slâm Ansiklopedisi, c.9, s.494495.
80
Mehmet Âkif Ayd›n, “Aile”, T.D.V. ‹slâm Ansiklopedisi, c.2, s.199-200.
67
Aile ve Toplum
ren karfl› cinsin yarat›lmas› Allah’›n varl›€›n›n, kullar›na lütuf ve ihsan›n›n iflareti olarak kabul edilmifl (Rum, 21), bu sebeple bekârlar›n evlendirilmesi emredilmifl ve ekonomik endiflelerle evlilik kurumunun zay›flat›lmamas› istenmifltir. (Nur, 32) Hz. Peygamber de imkân› olan kimselerin evlenmesini emretmifl (Buhârî, “Nikâh”, 2; Müslim, “Nikâh”, 1; Ebû Davud, “Nikâh”, 1.) efl seçiminde, kocas›na sevgiyle ba€lanan ve çocuk do€uran kad›nlar›n tercih edilmesini tavsiye ederek k›yamet gününde di€er ümmetlere karfl› kendisine inananlar›n çoklu€uyla övünece€ini belirtmifltir. (Ebû Dâvud, “Nikâh”, 4; Nesaî, 11). Bu tür nasslar, ‹slâm dininin neslin devam›na ve ço€almaya önem verdi€ini ve hakl› bir sebep olmaks›z›n do€um kontrolüne gidilmesini tasvip etmedi€ini ortaya koymaktad›r. Do€um kontrolü hakk›nda ‹slâm hukukunun hükmünü tesbit edebilmek için bu kontrolü sa€layan ifllemin hamileli€i önlemeye mi, yoksa ana rahminde oluflmufl çocu€u düflürmeye mi yönelik oldu€unun bilinmesi gerekir. ‹slâm hukukçular›n›n çocu€un oluflmas›n› önlemeye genelde olumlu bakt›klar›, bunun için al›nan tedbirlerin taraflar›n ve özellikle annenin r›zas›yla olmas› durumunda bir mahzur teflkil etmeyece€ini ifade ettikleri görülmektedir. Bu konuda en eski ve en yayg›n metot, erke€in menisini d›flar› ak›tmas› demek olan azildir. Azlin Hz. Peygamber taraf›ndan yasaklanmad›€› bilinmektedir. (Buhârî, “Nikâh”, 96; Müslim, “Nikâh”, 125-138.) Buna dayanarak ‹slâm hukukçular›n›n büyük ço€unlu€u, eflin r›zas›n›n al›nmas› flart›yla azli dinen meflru bir do€um kontrolü yöntemi kabul ederler. Eflin raz› olmamas› durumunda Hanefîler ve mezhepteki hakim görüfle göre fiafiiler azli mekruh kabul ederken Hanbelîler caiz olmad›€›n› söylerler. Zâhirî hukukçular›ndan ‹bn Hazm’a göre ise azil haramd›r. Azil d›fl›nda ilâç almak, vaginaya gebeli€i önleyici bir madde koymak, prezervatif kullanmak vb. yollarla da hamileli€in
68
Aile ve Toplum
önlenmesi mümkündür. Bütün bunlarda göz önünde bulundurulmas› gereken husus, kullan›lacak usulle annenin sa€l›€›na zarar vermemektir. Aksi hâlde meydana gelen zarar›n türüne ve a€›rl›€›na göre do€um kontrolü tenzihen veya tahrimen mekruh yahut haram olacakt›r. Bugün t›bb›n getirdi€i imkânlardan biri olarak spiral kullan›lmas› ayr›ca de€erlendirilmelidir. Spiralin genelde hamileli€i önleyici olarak ifllev gördü€ü bilinmekle beraber zaman zaman döllenmeyi engellemeyip rahimde teflekkül eden cenini d›flar› at›c› bir fonksiyon icra etti€i de anlafl›lmaktad›r. Bu durumda spiral kullan›m›n›, hamileli€i önleme grubunda de€il çocuk düflürme grubunda de€erlendirmek ve dinî hükmünü de ona göre belirlemek gerekir. Rahime yumurta ulaflt›ran kanallar›n ba€lanmas› veya erke€in k›s›rlaflt›r›lmas› ça€dafl do€um kontrolü metotlar›ndan bir di€eridir. Baz› meflru usuller de hamileli€i önleyici etkilere sahiptir ve bu yönüyle öbürleri gibi k›smî bir hoflgörü ile karfl›lanabilir. Ancak söz konusu yöntemlerden bir k›sm›n›n geri dönülmez ad›mlar oldu€u ve kullananlar için de€iflik aç›lardan sak›ncalar do€urdu€u, üstelik genel olarak f›trat› de€ifltirmek anlam›na da gelebilece€i göz önünde bulundurulursa zaruret hâli d›fl›nda bu tür yollara baflvurulmamas›n›n ‹slâm’›n genel prensiplerine daha uygun düfltü€ü kabul edilmelidir. Ana rahminde oluflmufl ceninin düflürülmesi fleklindeki do€um kontrolü ise ‹slâm hukukçular› aras›nda genifl tart›flmalara, özellikle hamileli€in hangi merhalesinde bunun meflru say›labilece€i konusunda çok farkl› fikirlerin ortaya at›lmas›na sebep olmufltur. ‹slâm hukukçular›n›n ço€unlu€una göre hamileli€in hangi döneminde olursa olsun çocuk düflürmek caiz de€ildir. Baz› hukukçular ise bunu hamileli€in ilk dönemlerinde caiz görmekte ve sözü edilen süreyi azamî 120 günle s›n›rland›rmaktad›rlar. Bu zamanlama, üçüncü k›rk günde ana
69
Aile ve Toplum
81
Bu konuda yayg›n iddialardan birisi de, Amerika gibi geliflmifl ülkelerde 20. yüzy›l ortalar›ndan beri daha s›k› ve plânl› bir flekilde sürdürülen “nüfus hareketlerini izleme, kontrol ve s›n›rland›rma” çal›flmalar› oldu€u yayg›n bir söylem olarak kamuoyuna malolmufltur. Bu çal›flmalar kapsam›nda, “ço€almas› stratejik aç›dan veya uzun vadede menfaatler bak›m›ndan sak›ncal› görülenlerin” çeflitli yöntemlerle azalt›lmas›; bu iflle görevlendirilmifl resmî veya sivil organizasyonlar›n faaliyetlerinin desteklenmesi; bu amaçla muhtelif yöntemlerin uygulanmas› bilinen bir gerçek olarak gizlenmemektedir. Bu konuda en korkunç söylentiler aras›nda “A‹DS” gibi baz› salg›n hastal›klar›n istenmeyen nüfusu azaltma amac›yla üretilmifl ve hatta denendi€inin de yer almas› karfl›s›nda ürpermemek iflten bile de€ildir. (Y.B.)
70
karn›ndaki çocu€a ruhun üflenece€i ve kaderinin belirlenece€ine dair hadise dayanmaktad›r. (Buhârî, “Bed’ü’l-halk”, 6.) Bu süreden önce çocuk düflürmeyi mubah görenler, yarat›l›fl›n ancak bu haftada tamamland›€›n› ve insan olma vasf›n›n elde edildi€ini düflünmektedirler. Ancak bugünkü t›bbî bilgiler, insan oluflumunun 120 günden çok önce tamamland›€›n› ve ceninin rahim içindeki hareketinin anne taraf›ndan hissedildi€ini göstermektedir. Buna göre söz konusu dönem içinde çocuk düflürmeyi sak›ncas›z gören ictihadlar› yeni bilgiler ›fl›€›nda tekrar de€erlendirmeye tâbi tutmak gerekmektedir. 120 günden sonra çocuk düflürmenin caiz olmad›€› noktas›nda ise ‹slâm hukukçular› aras›nda görüfl birli€i vard›r. Klâsik f›k›p kitaplar›nda azil veya isteyerek gebeli€e son verme olay›n›n fert plân›nda ele al›nd›€›, kiflinin özel flartlar› de€erlendirilerek konuya yaklafl›ld›€› görülmektedir. Yukar›da kaydedilen görüfller de bu çerçeve içinde de€erlendirilmelidir. Dünyada bir toplum politikas› olarak do€um kontolü, nüfus veya aile plânlamas› çal›flmalar› yeni olup konunun ilk savunucular›ndan ‹ngiliz Thomas Malthus, 1798’de üretim vas›talar››n›n s›n›rl› olufluna ve nüfusun sürekli art›fl›na dikkat çekmifl, evlili€in geciktirilmesini ve az do€um için çeflitli yollara baflvurulmas›n› teklif etmifltir81. Konunun ‹slâm âlemine yans›mas› ise daha çok yeni olmakla birlikte ‹slâm ülkeleri de dahil geliflmekte olan ülkelerin tamam›, aile ve nüfus plânlamas› yönünde yo€un bir kampanya ve propaganda ile karfl› karfl›yad›r. Öte yandan nüfusun önemli bir güç kayna€› teflkil etti€i günümüzde, geliflmifl Bat› ülkelerinin durmufl veya iyice azalm›fl nüfus art›fl oranlar›n› yükseltici tedbir ve teflviklere baflvurdu€u da bilinmektedir. Konunun bu yönünü de göz önünde bulunduran günümüz ‹slâm hukukçular›, do€um kontrolü ve nüfus plânlamas›na fert ve toplum aç›s›ndan ayr› ayr› yaklaflmakta, bunun bir toplum politikas› olarak uygulanmas›na genel-
Aile ve Toplum
likle karfl› ç›kmaktad›rlar. Ayr›ca ‹slâm dünyas›ndaki nüfus plânlamas› çal›flmalar›n›n belli ülkeler taraf›ndan finanse edilifline de dikkat çekmekte ve bunun ‹slâm âlemini zay›f düflürme maksad› tafl›d›€›, bu sebeple de nüfus plânlamas› ad› alt›nda organize edilmifl bir do€um kontrolü hareketinin uzun vadede ‹slâm âleminin aleyhine bir sonuç do€uraca€›n› söylemektedirler. M›s›r’da Muhammed Ebû Zehre Tanzimü’l-üsre ve tanzîmü’n-nesi, Pakistan’da Mevdûdî Hareketü tahdîdi’n-nesi adl› kitaplar›yla bu fikre karfl› ç›kan ‹slâm âlimleri aras›nda say›labilir. Konuyla ilgili olarak ‹slâm âleminde bir hayli eser kaleme al›nm›fl, genifl bir literatür oluflmufltur. Bu hususta yap›lan yay›nlarda ‹slâm âlimlerinin genel tavr›, toplum politikas› olarak nüfus plânlamas›n›n ‹slâm’›n genel ilke ve amaçlar›na uygun düflmedi€i yönündedir.82 Aile Plânlamas› ile ilgili 1981 tarihli karar›n›n bir bölümünde Diyanet ‹flleri Baflkanl›€› Din ‹flleri Yüksek Kurulu; çocuk düflürmenin bir cinayet oldu€u hükmüne yer vermifl, çocuk düflürmeyi önlemenin insanl›k görevi oldu€unu vurgulam›flt›r. ‹steyerek düflük yapma ve kürtaj›n, aile plânlamas› yöntemi olarak kullan›lmamas› gerekir. Bunun için gebe kalmak istemeyen kad›nlar›n etkili bir kontrseptif yöntem kullanmalar› sa€lanmal›d›r. Bu da, aile plânlamas› hizmetlerinin hedef gruplara etkili olarak yönelmesi ve ulaflmas› ile ilgili olarak de€iflen bir süreçtir.83 82
Rahmi Yaran, “Do€um Kontrolü”, TDV ‹slâm Ansiklopedisi, c.9, s.494-495.
83
Saffet Dilek, “Gebelik ve Do€um”, T.A.A., c.1, s.361-365.
71
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
VIII. MAHREM‹YET VE MESKEN (Yasaklar, s›n›rlamalar, gizlilikler ve oturulan ev)
Manevî hava:
Çocu€un terbiyesinden birinci derecede baba ve sonra anne sorumludur. Çünkü baba ve annenin ortaklafla sa€lad›€› ev ortam› çocu€un manevî ve ruhî terbiyesinde en önde yer almaktad›r. ‹stenilen güzel davran›fllar›n çocuklara kazand›r›lmas› için öncelikle evin helâl kazançla infla edilmesi gerekir. Ayr›ca, evin iyi bir terbiye yuvas› olabilmesi için her çeflit menhiyyattan (dinimizce yasaklanm›fl fley, ifl ve davran›fllardan) sak›n›lmas›, farz ve vâcibat›n (dinimizin gereklerinin) yerine getirilmesi, bir baflka deyiflle evde ‹slâm’›n fiilen yaflanmas› gerekmektedir. Bunlarla birlikte evin sadece yatma, yeme, dinlenme veya emniyet yeri olarak düflünülmemesi, veya fiilen öyle bir havan›n hakim k›l›nmamas› da önemlidir. Hz. Peygamber’in evlerden menhiyyat›n kald›r›lmas›, Kur’an’›n okunmas›, namaz k›l›nmas›, hatta mescitler edinilmesi gibi dinin evde yaflanmas›na iliflkin ›srarl› tavsiyeleri, bir bak›ma evde yeni yetiflmekte olan çocuklar›n terbiyeleri içindir. Zira, böylece onlar, büyüklerinden dinî meseleleri kulaklar›yla iflitmifl, gözleriyle görmüfl, hâlleriyle de yaflam›fl olacaklard›r... Ev, çocu€un okul öncesi e€itim yuvas›d›r. Anne de bu yuvan›n ö€retmenidir. Dinimize göre de çocu€un din e€itiminden okul de€il, anne-baba sorumludur.
72
OKUMA PARÇASI
A. Meflru (Dinimizce uygun görülen) meskende aranan flartlar flunlard›r:
MEfiRU MESKEN
1- Kad›n›n din ve dünya ifllerini görmesine müsaid (uygun) olmal›d›r.
2- Kocan›n han›m›na zulüm (haks›zl›k) etmek istedi€inde bu zulümden onu men etmeye kudreti yeten salih (iyi) komflular aras›nda yer almal›d›r. 3- Kad›na can ve mal emniyeti (güvenli€i) sa€layabilmelidir. 4- Kocan›n han›m›ndan cinsen faydalanmas›na imkân vermelidir. 5- Bütün ihtiyaçlarla birlikte su da eve koca taraf›ndan getirilmifl olmal›d›r. Evin içinde sarn›ç (ya€mur suyu vb. lerini biriktirmek için yap›lm›fl depo benzeri kanallar-çukurlar), kuyu, çeflme bulunmamas›, bu yerin meflru olmas›na engel de€ildir. 6- Han›m› izin vermedikçe meskeninde, kocan›n akrabas› evde ikamet (oturum) edemezse de, kocan›n her türlü kad›n kölelerinin, baflka kad›ndan olma cinsî münasebeti anlamayacak kadar küçük çocuklar›n›n bulunmas›na engel olamaz. Buna mukabil kad›n da evde, kocan›n izni olmad›kça, baflka kocas›ndan olma küçük çocu€unu, kendi akrabas›n› bulunduramaz. B- Ev, tenha, duvarlar› yüksek, konak gibi genifl olup da, kad›n›n yaln›zl›ktan dolay› akl›na bir bozukluk gelmesine sebep olaca€› tahmin edilirse, kocan›n han›m›na bir arkadafl, enîse temin etmesi lâz›md›r. C- Kad›na arkadafl temin etme mecburiyeti, kad›ndan kad›na ve yerden yere de€iflir. Meselâ, kad›n yaln›z bafl›na odada ikamet edip gecelemekten korkan cinsten ise, oturma yeri küçük olsa bile, kocan›n han›m›na yoldafl temin etmesi gerekir. Keza kad›n küçük ve yaln›z olarak ikametten korkan bir insan-
73
Aile ve Toplum
sa, kad›na yoldafl temini icab eder. D- Oturulan yer küçük, salih komflular aras›nda olup da, kad›n›n korkmayaca€› anlafl›l›rsa, kocan›n han›m›na yoldafl temin etmesi gerekmez. (Ruhi Özcan, ‹slâm Hukuku’nda Kar›Koca Nafaka Mükellefiyeti, Doktora tezi, 1976, Erzurum, s.79-80. Müellif kaynaklar› göstermifltir. Bu mevzuda derli toplu bilgi için Muhammed Ebû Zühre’nin el-Ahvâlu’fl-fiahsiyye’si de görülebilir, s.255-257.). 84 Makro plânda mesken ve muhît (Genifl plânda oturulan ev ve çevresi): Hz. Peygamber daima parças›n› bütün ile birlikte inceleyip de€erlendirmifl, parçan›n bütün ile iliflkilerini dikkate alm›flt›r. Ev konusunda da ayn› fleyi görmekteyiz. Ev deyince sadece bir ailenin içerisinde yaflayaca€› bir bar›nak olarak kendi bafl›na, yaln›zca iç flartlar›n›n nas›l olmas› gerekti€i üzerinde durmam›flt›r. Bunlarla birlikte onun yerleflece€i yere, bölge içerisinde yer alan di€er yap›larla, kurulufllarla olan iliflkilerine de dikkat çekmifltir...
84
85
‹brahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, s.448465. ‹brahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, s.448465.
74
Sünnetin koydu€u prensip, sahan›n çok yönlü olarak incelenmesini, evin, saha içerisinde yer alan komflu, kuyu, yol, mescid, okul, pazar yeri, abideler, kültürel kimli€i ortaya koyan mimarî ve estetik sanatl› eserler, yap›lar, çocuk bahçesi, spor tesisleri, yeflil saha vb. gibi di€er müessese ve hatta günümüzde alt yap› dedi€imiz yol, su, elektrik vb. hizmetlerle ilgisinin dikkate al›nmas›n› emretmektedir...85 Osmanl›’da, genellikle bir avlunun etraf›ndaki konutlarda ayn› ailenin üç kufla€›na mensup evler, bir sosyal-ekonomik ünite birim hâlinde yaflarlar. Bu birli€i ayn› mahallede bulunan yak›n akrabalar tamamlar. Osmanl› mahallesinin sadece idari de€il, ayn› zamanda birbirinin zincirleme kefili olan yak›n insanlardan oluflmufl bir sosyal topluluk olmas›nda bu gerçek et-
Aile ve Toplum
kindir. Genifl ailenin bireyleri birlikte bir üretim birimi meydana getirirlerdi.86 Apartman›n toplum hayat›na girmesinden sonra, aile yaflam› ve yap›s› bak›m›ndan baz› sorunlar›n ortaya ç›kt›€› görülmüfltür...Aileler, kalabal›klar içinde kendi içine kapanm›fl, yaln›zlaflm›fl birimlere dönüflmektedir. Bu olumsuz psikolojinin yans›malar›, toplum hayat›m›z›n her sahas›nda, az ya da çok gözükmektedir.87 Çocuk flahsiyetinin geliflmesinde dar evlerin menfî rolü büyüktür. Çocu€a tam bir hürriyet tan›mak esast›r. Çocuklara afl›r› sevgi göstermekten baflka müdahaleden de kaç›nmal›d›r. Hele daya€a hiç yer verilmemelidir. Hâlbuki dar meskende, her elinin ulaflt›€›n› tedkik edip kar›flt›rarak merak›n› tatmin etme, her an hoplay›p z›playarak e€lenme, gürültü yapma yarat›l›fl›nda olan çocuklar›n devaml› olarak müdahale, azar, tekdir (üzülece€i sonuçla karfl›laflabilece€inin, cezaland›r›labilece€inin uyar›s›nda bulunma), nasihat vererek düzelmesini sa€lamaya çal›flma ve daya€a maruz kalmalar› için en iyi ortam haz›rlanm›fl oluyor. Hz. Peygamber’in evinin sadeli€i, Müslümanlara sadeli€i tavsiye edip, dünyaya çekici iflleri afla€›lamas›, kötülemesi, hor, hakir görmesi de çocuk terbiyesi noktas›ndan de€erlendirilebilir. Zira, günümüzde oldu€u gibi, bu çeflit ilgi çekici tablolar, rengârenk ve parlak masa ve sehpa örtüleri gibi hep çocuklar› kendine davet eden çeflitli süsleme unsurlar› çocuklara müdahale imkânlar›n› say›lar› nisbetinde art›rmaktad›r. Hele bunlar ellerinin ulaflaca€› seviyede, -darl›k veya odalar›n düflüncesizce plânlanmalar› sebebiyle de- günlük hareketli yaflam sahas›n›n içerisinde yer al›yorlarsa böyle bir ev, çocuklu bir aile için büyük küçük herkese, gerçekten büyük bir huzursuzluk kayna€› olacakt›r. Bu aç›dan eski evlerimizi takdir etmemek elden gelmiyor. Bugün-
Dar ev ve çocuk:
86
‹lber Ortayl›, “Osmanl› Toplumunda Ailenin Yeri”, T.A.A., c.1, s.74.
87
Ahmet Alkan, “Apartman ve Aile”, T.A.A., c.1, s.130.
75
Aile ve Toplum
kü, üzerlerindeki tezyin unsurlar›yla çocuklar› kendine çeken, her an k›r›l›p dökülmeye haz›r koltuk ve sehpalara karfl›l›k, her bak›mdan emniyetli, çocuk ölçüleriyle de uyumlu kanepeler, minderler, çocuklar›n ulaflamayaca€› seviyede yer alan süsleme iflleri, onlar›n terbiyesinde, anne-babaya âdeta yard›mc› durumundad›rlar. Genifl ve iyi plânlanm›fl meskenler, bu yeni flartlar›n zararlar›n› asgarî bir nisbete indirebilirse de dar evlerde –ki günümüzde ekonomik ve sosyal sebeplerle ço€unlu€u teflkil etmektedirler.- mümkün de€ildir. Darl›€›n çocu€un ruhî geliflim ve terbiyesiyle olan menfî ilgisini araflt›r›c›lardan dinleyelim: “Bir evde oda bafl›na düflen kifli say›s› 2’den 2,5’a yükselirse çocuk çabuk sinirlenen, k›r›p dökmeyi huy edinen bir tip olur...” Döfleme: Hz. Peygamber’in evinde yer alan malzeme ile de ilgili baz› rivayetler (sözlü aktar›mlar, anlat›mlar) mevcuttur. Bunlar süsleme, dekor iflinde oldu€u gibi döfleme iflinde de sadeli€in esas oldu€unu göstermektedir.88 Aile içi s›n›rlamalar:
88
‹brahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, s.432436.
76
”’Ata’ ‹bnu Yesâr anlat›yor: ‘Hz. Peygamber’e bir adam gelerek sordu: ‘Yâ Resûlullâh annemin yan›na girerken izin isteyeyim mi?’, ‘evet’ cevab›n› verince adam tekrar: ‘E€er ben evde onunla berabersem?’ Hz. Peygamber tekrar: ‘‹zin iste’ dedi. Adam itirazla: ‘Ben ona hizmet etmekteyim’ dedi. Bunun üzerine Resûlullah: (öfkeyle): ‘Annenden izin iste, onu ç›plak olarak görmekten hofllan›r m›s›n?’ dedi. Adam: ‘Hay›r’ deyince: ‘Öyle ise her seferinde yan›na girerken annenden izin iste’ buyurdu. (Muvatta, ‹sti’zan, 1 –2, 240-)”. Sünnetten anlad›€›m›za göre ‹slâm’›n ideal meskeni her
Aile ve Toplum
ferde bir oda imkân› sa€layan meskendir. Bu çeflit imkâna sahip mesken “israf” say›lmayacakt›r.89 Süsleme-Dekor: Sünnette üzerinde titizlikle durulmufl olan di€er bir husus, içerisinde ikamet edilen meskenin dekorudur. Ev içerisinde yer alan her bir eflya ve eflyada yans›yan, beliren etkileyici ça€r›, yönlendirme unsurlar› üzerinde Hz. Peygamber hassasiyet göstermifltir. Gerek kendi evinde gerekse ashab›n evlerinde ‹slâm kültürüne ters düflen ve baflka kültürleri temsil eden unsurlar›n ve flekillerin varl›€›n› anlay›nca ya sözle, ya fiille, yahutta tutum ve davran›fl›yla be€enmedi€ini bildirerek müdahale etmifltir. Buhârî’nin Hz. Ayfle’den aktard›€› ifadelerde, Hz. Peygamber’in evde üzerinde haç bulunan her eflyan›n, mutlaka haç›n› bozdu€u bildirilmektedir. (Buhârî, Libâs 90 –7, 215-; Ebû Dâvud, Libas 45 –4, 72, 4151. H.-; Müsned 6, 52.) Yasak sadece haç flekillerini ihtiva eden eflyalara ait kalmay›p Allah’› yaratma fiilinde taklid manas›n› tafl›yan resimleri de içine almaktad›r. ... ”Cahiliye devrine yak›n” olan insanl›€›n psikolojik durumlar›n› dikkate alan Hz. Peygamber (a.s.), o devre ait flirklere (Allah’a ortak koflmalara) iflaret olan her fleye amans›z bir mücadele açm›flt›r. Bu, put olabilir, putlar›n tasviri olabilir, o devre ait bir yemin tarz› vs. olabilir, hepsi yasaklanm›flt›r. (‹bnu Mâce, Keffaret 2 –1, 677, 2094 –97. H.1.), selâmlaflma flekli (M.Z. 8, 258 –Ceyyid) Tasvirle ilgili yasaklar›, hükümleri, fetvalar› aç›klayan, yorumlayan ilim adamlar›n›n: “Kendisine ibadet edilen canl›lar›n sayg› ifade eden tarzda konmas› haramd›r, ayak alt›na at›lmas› yasak de€ildir.” diye formüle etmesi, sünnetten gelen yasa€›n e€itime ait yönünü ifade eder. Bu yasaktan a€aç tasvirleri istis-
89
‹brahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, s.441443.
77
Aile ve Toplum
na edilmifltir. Ancak Araplar›n o devirde kutsallaflt›rd›klar› a€açlar› Hz. Peygamber’in y›kt›rd›€›n› rivayetler haber verir. (‹bnu Kesîr, Tefsir 6, 454.).90 Haremlik ve selâml›k: Evlerin büyüklü€ü, kat adedi ve süsleme özellikleri sahibinin maddî gücü ve ailesinin fert say›s› ile yak›ndan ilgilidir. Küçük aileler iki katl›, iki odal› evlerde, büyük aileler oda say›s› fazla, çok katl› konaklarda yaflarlard›. Büyük programl› bu evlerin bir bölümü erkekler için “selâml›k”, bir bölümü ise kad›nlar için “haremlik” olarak ayr›lm›flt›r. Bu tür evlerde esas bölüm haremliktir. Baz› flehirlerde selâml›k evden ayr› olarak avlunun bir kenar›nda, ayr› bir mekân olarak yap›lm›flt›r.91 Harem, haremlik; ‹slâm ülkelerinde saray, konak ve evlerin kad›nlara ayr›lan bölümlerine verilen isim. Bu bölüme haremlik, harem dairesi de denir. Arapça harem, girilmesi yasak olan yer, zevce ve efl anlam›na gelmektedir.
90
91
‹brahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, s.444447. Haflim Karpuz, “Geleneksel Ev”, T.A.A., c.2, s.474.
78
Eski Türk evlerinin önemli ve büyük bölümlerini haremlik k›sm› meydana getirirdi. Erkek misafirler selâml›k k›sm›na al›n›rd›. Mahremiyet, içe dönük hayat tarz› geleneksel Türk-‹slâm hayat›n›n bir özelli€i idi. Ça€dafl mimarlar evin d›flar›ya karfl› güvenlik, ses vs. hususlarda, içte ise, görmeye, iflitmeye karfl› mahremiyetinin sa€lanmas› gerekti€ini belirtmektedirler. Bunun için efllerin, çocuklar›n ayr›lm›fl olmas›, hatta çocuklar›n gruplar hâlinde bulundurulmalar› zorunlu görülmektedir. Ça€dafl mimarlar›n günümüzde üzerinde durdu€u ve önem verdi€i “Mahrem Hayat” için mesken içinde ve d›fl›nda en iyi çözüm ‹slâm dünyas›nda ortaya konmufltur. Müslüman ülkelerdeki evlerde avlu, bahçe duvar›, evi d›fla, soka€a karfl› korur. ‹ç mekân düzenlemesi bak›m›ndan sofa evin iç mahremiyetinin temininde önemli yer tutar. Küçük ve
Aile ve Toplum
mütevazi evlerde sofa kad›n ve erkeklerin odalar›n›n aras›nda bulunur. Ev halk› ancak örtünüp giyindikten sonra belli zamanlarda bir araya gelirdi. Çok odal› büyük konaklarda harem bölümünün girifli ayr›d›r. Harem bölümünün de ayr› bir bafl odas› vard›r. Haremlik, selâml›k bölümüne bir kap› veya dönme dolap ile ba€lanm›flt›r. Selâml›k: Evlerin, erkeklere ayr›lan bölüme denir. Selâml›k bölümü, haremlik ile ayn› çat› alt›nda, bitiflik olarak infla edildi€i gibi, baz› flehirlerimizde ayr› bir daire “Selâml›k dairesi” olarak infla edilirdi. Selâml›kta erkekler toplan›r, oturur, sohbet eder, e€lenceler düzenler ve misafirlerini a€›rlard›. Birçok flehrimizde özellikle 19. yüzy›l haremlik ve selâml›k k›s›mlar› birbirine bitiflik olarak infla edilmifltir. Her iki k›sm›n sofas› ve bafl odas› cepheye ve manzaraya yöneliktir. Haremlik gibi selâml›k bafll›bafl›na bir yaflama biçimidir ve gerekli mekânlara sahiptir.92 Haremlik ve selâml›k ayr›m› d›flardan gelen birisi (gayrimüslimler) için kabul edilmesi güç bir uygulamad›r.93 ‹nan›fl ve kültür farkl›l›klar› toplumlar›n özelliklerini ve kimliklerini belirler. Her toplum kendi kültürüne ait yans›malar› kendisine s›cak bulurken di€erlerini yad›rgar. Bu do€al olan›d›r. Bu nedenle gayrimüslimlerin veya bat›l› kültürle yetiflmifl olanlar›n kültürümüzün yans›malar›n› yad›rgamas› normaldir. Ancak, kozmopolit bir yap›n›n topluma her yönüyle egemen k›l›nmaya çal›fl›lmas› do€al yap›ya terstir. Toplumsal çürüme ve çöküflü h›zland›r›r. Bu manada de€erlendirdi€imizde bat›l›lara-gayrimüslimlere ait pekçok uygulama (asrîleflme ad›na hoflgösterilmeye çal›fl›lsa da) kültürel dokumuzla uyuflmad›€› için kabul edilmesi gerçekten güç olmaktad›r. Aksine durumlar ise toplumumuzda, “mezhebi genifl” olmakla nitelendirilmektedir.
92
Haflim Karpuz, “Harem Haremlik”, T.A.A., c.2, s.480-481.
93
Elisabeth Özdalga, “Bat›l› Gözüyle Türk Ailesi Üzerine Gözlemler”, T.A.A., c.1, s.82.
79
Aile ve Toplum
IX. A‹LE HUKUKU
‹slâm aile hukuku, Kur’an’›n konuyla ilgili nasslar›ndan, Hz. Peygamberin aç›klama ve uygulamas›ndan, üçüncü olarak da ‹slâm hukukçular›n›n amelî-doktriner görüfllerinden oluflur. Kur’an ve Sünnetin bu alanda getirdi€i hükümler konunun salt hukukî olmaktan çok dinî ve ahlâkî zeminini teflkil eder ve bu zemini sa€lamlafl-
de€il taraflarad›r. Gerçi ‹slâm hukukçular› sonraki as›rlarda evlenmeyi bir akit tekni€i içinde ele alm›fl, aile hukukunu, evlenme ve boflanmay›, karfl›l›kl› haklar› en ince ayr›nt›ya kadar tespit eden bir hukuk doktrini gelifltirmifllerdir. Fakat bu geliflme, ayr›nt›n›n yarg›lama hukuku aç›s›ndan gereklili€i ile izah edilebilece€i gibi, içinde yaflad›klar› toplumun yayg›n ataerkil anlay›fl›n›n hukuk doktrininde karfl›l›kl› hak ve görevler manzumesi fleklinde tezahürü ile de izah edilebilir.
t›rmay› hedef al›r.
Özetle ifade etmek gerekirse ‹slâm hukuk doktrininde evlenme, akdî ehliyeti hâiz taraflar›n kesinlik ifade eden irade beyan› ile kurulan bir akit olup akde herhangi bir memurun veya din adam›n›n ifltiraki zorunlu de€ildir. Velîye bilhassa küçüklerin ve k›zlar›n evlendirilmesinde önemli yetki ve söz hakk› verilmifltir. Bu öteden beri devam eden ataerkil aile telâkkisiyle ilgili olabilece€i gibi evlenmede bir üst denetimi sa€lama, evlenecek gençleri yanl›fl ve acele karardan koruma gibi gayelere de dayan›r. Bülu€a ermemifl küçüklerin evlendirilmesini ço€unluk ca-
Evlenme, dar anlam›yla bir akit olmaktan çok bir statü, kad›n-erkek beraberli€inin meflru tarzda müesseseleflmesi ve toplumsallaflmas›d›r. Gerek ferdin e€itiminin ilk oca€› olan ve gerekse toplumun temel tafl› say›lan aile müessesesine ve bunun bafllang›c› olan evlenme olay›na ‹slâm ayr› bir önem vermifltir. ...Gördü€ümüz kadar›yla Kur’an, aile hayat›n› karfl›l›kl› anlay›fl ve olgunlukla yürütülecek insanî bir müessese sayd›€›ndan gerek kad›n›n ve gerekse erke€in haklar›n› net çizgilerle belirtmemifl, evlili€in hukukî çat›s› ve sonuçlar› üzerinde ayr›nt›ya girmemifl, her zaman oldu€u gibi bu konuda da sabr›, ahlâkî olgunlu€u, adaletli davranmay›, tevekkülü ve Allah’tan korkmay› tavsiye etmifltir. Çünkü taraflar›n aras›na al›fl-verifl, icâre, flirket gibi borç münasebetlerinde pek giremedi€imize ve olaya ancak d›fla aksetti€inde muttali olup müdahale edebildi€imize göre, evlilik gibi tamamen kendine has insanî yönleri, gizlilik ve mahremiyetleri bulunan bir hadiseye fleklî ve hukukî müdahalemiz çok gecikecektir. Halbuki önemli olan, problemi do€duktan ve aleniyet kazand›ktan sonra çözmek de€il, o problemin do€mas›na f›rsat vermemek veya ilk kademelerde s›k›nt›y› giderebilmektir. Bu da do€rudan do€ruya, taraflar›n flahsiyetleriyle, ahlâkî ve insanî meziyetlerinin geliflmiflli€iyle alâkal› bir meseledir. Bunun için de Kur’an ve Sünnetin bu tür olaylarda yönü, hukukî olaya
80
Aile ve Toplum
iz görmekle birlikte bülû€u flart koflan hukukçular da vard›r. ‹slâm hukukçular›n›n ço€unlu€u evlenecek erke€in k›za, mal, soy, hürriyet, dindarl›k, sanat gibi noktalardan en az›ndan denk olmas› flart›n› ararken, bir k›s›m hukukçu bunu ‹slâm’›n getirdi€i eflitlik ilkesine ayk›r› görerek kabul etmez. Erkek, evlenece€i k›za mehir ad› verilen ve taraflararas› anlaflmaya, örf ve âdete göre belirlenen bir mal› veya mebl‛ verme yükümündedir. Mehir, babas›n›n de€il tamiyle k›z›n hakk›d›r. Mehir nikâhtan önce verilebilece€i gibi daha sonra da verilebilir. Akit esnas›nda iki flahitin bulunmas› flart olup bunu yeterli görmeyerek nikâh›n ilân edilmesi flart›n› arayanlar da vard›r. Kur’an erkeklere bir kad›nla evlili€i tavsiye etmekle birlikte adaletli davranmak flart›yla dörde kadar da evlenebilecekleri-
81
Aile ve Toplum
ni bildirmifltir. Doktrinde de bu hüküm dinî bir emir de€il, gerekti€inde ve belli durumlarda kullan›labilecek bir ruhsat ve çözüm olarak anlafl›lm›flt›r. Bu hakk›n izne ba€lan›p denetlenmesi ve kay›tlanmas› ayr› bir tart›flma konusudur. Öteden beri Müslüman toplumlardaki uygulaman›n a€›rl›€› tek kad›nla evlilik yönünde olmufltur. ‹slâm hukukçular›n›n ortak ifadelerine göre ailenin yönetimi ve malî yükü erke€in omuzlar›nda olup erkek kar›s›n›n ve çocuklar›n›n nafakas›n› yani yeme, giyinme, bar›nma, e€itim, sa€l›k gibi temel ihtiyaçlar›n› karfl›lamak zorundad›r. Aile birli€ini koca temsil eder. Do€an çocu€un nesebi de babaya aittir. Kad›n›n da kocas›na karfl› sadakat, itaat, ikamet gibi borçlar› vard›r. ‹ffetini koruma hak ve sorumlulu€u aç›s›ndan kad›nla erkek aras›nda bir fark yoktur. ‹slâm kad›n olsun erkek olsun, evlilerin iffetsizli€ini daha a€›r cezaî müeyyide ile ce-
Aile ve Toplum
m›flt›r. Nihayet miras hükümleri de yak›ndan uza€a bütün h›s›mlar›n, ölenin mal› üzerindeki haklar›n› tesbit etmifltir. ... Evlilik gerçekleflince kar› ve koca Allah önünde birbirlerinin haklar›na uymakla yükümlüdürler. Bu karfl›l›kl› haklar aile reisli€i hariç eflitlik esas›na dayan›r. Evlilik kad›n›n flahsiyetini ortadan kald›rmaz, erke€in hukukî ve sosyal kiflili€i eflinin haklar›n› gölgelemez. Kad›n kendi aile ismini tafl›yabilir, kendine ait mallar üzerinde tam ve ba€›ms›z tasarruf yetkisini kullanabilir. ‹slâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve flartlara ba€l› olarak erke€in ayn› zamanda birden fazla kad›nla evlenmesine izin vermifltir. ‹lk efl, üstüne evlenilmemesi flart›n› koflmufl ise ikinci evlilik yap›lamayaca€› gibi, usûlüne uygun evlenmelerde efllerin hukuk ve flahsiyetini gözönünde bulundurmak gerekir. 95
zaland›rm›flt›r. Yeri gelmiflken ifade edelim ki aile içinde kar› ve kocan›n karfl›l›kl› hak ve görevleri, aile huzurunun ve saadetinin temini hukukî düzenlemenin konu ve gayesini aflmakta olup daha çok insan›n dinî ve ahlâkî yetiflkinli€iyle, e€itim ve görgüyle, sosyal de€erlerle alâkal› bir konudur. Çocuklar›n gerek evlilik süresince gerek evlilik sonras›nda bak›m› ve yetifltirilmesi, ‹slâm hukukunda üzerinde ayr›nt› ile durulmufl ve çok önem verilmifl bir konudur.? 94
Ali Bardako€lu, “Türk Aile Hukukunun Tarihi Geliflimi”, T.A.A., c.2, s.611-613.
82
Manevî ve ahlâkî iliflkiler yan›nda anne-baba ile çocuklar aras›ndaki hukukî münasebetler de itina ile tanzim edilmifltir. Ehliyet, velâyet ve vesayet hükümleri babal› veya yetim bütün çocuklar›n durumlar› ve menfaatlar› ile alâkal›d›r. ‹slâm muhtaç ana babaya çocuklar›n›n bakmas›n›, erke€in kar›s›na ve muhtaç olan akrabas›na geçim sa€lamas›n› teminat alt›na al-
‹slâm hukuk doktrininde ve uygulamada, evlilik birli€ini sona erdirme kocaya ait bir hak olup bu hakk›n kullan›m›na talak (boflama) tabir olunur. Talak, tek tarafl› bir irade beyan›d›r. Sarhoflun, ak›l hastas›n›n, öfkelinin, tehdit edilenin, yan›lan›n veya flaka edenin talak sözünün geçerli olup olmad›€› uzun hukukî tart›flmalara konu olmufl ve bu hususta farkl› görüfller ortaya ç›km›flt›r. 96
Kültürümüzde boflanma
As›rlarca ‹slâm dininin emir ve yasaklar›, dinî, hukukî ve ahlâkî ilke ve tavsiyeleri ›fl›€›nda hayatlar›n› düzenleyen Müslüman toplumlarda ve bu arada toplumumuzda mazbut bir aile hayat›n›n, dolay›s›yla sa€lam bir sosyal yap›n›n mevcudiyeti, evlilik birli€ine ancak hakl› ve makul sebeplerin varl›€› hâlinde son veril-
95
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.77.
96
Ali Bardako€lu, “Türk Aile Hukukunun Tarihi Geliflimi”, T.A.A., c.2, s.611-613.
83
Aile ve Toplum
mesi ve boflanman›n son çare olarak görülmesi, sa€lam dinî ve ahlâkî zeminin olumlu neticeleridir. Dinin tebli€cisi ve aç›klay›c›s› olan Hz. Peygamberin, aile hayat›yla ilgili emir, uyar› ve tavsiyeleri kadar örnek ve mutlu evlilikleri ve ailevi iliflkileri de Müslümanlara her devirde rehberlik etmifl, bu konudaki kültür ve teamülün (kabul görmüfl ve âdeta kural hâline gelmifl uygulamalar›n) ikinci aslî kayna€›n› teflkil etmifltir. 97 Buna göre; kar›-koca birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklard›r. “‹yileriniz, ailesine karfl› iyi oland›r... (‹bn Mâce, Nikâh, 50.” Ufak tefek huysuzluk, geçimsizlik ve kusurlara sabredecek, yuvan›n y›k›lmamas› için tahammül göstereceklerdir. “... Kad›nlara normal ve iyi davran›n; onlarda hoflunuza gitmeyen bir fley olursa belki bir fley hoflunuza gitmedi€i hâlde Allah onu birçok hay›rla doldurmufltur. (en-Nisa suresi, 19. ayet.)” Anlaflmazl›k büyürse hakeme baflvurulacak, hakemler de ailenin devam›n› sa€l›yamazlarsa son çare olarak, usûlüne uygun “tedrîci (aflama-aflama, kademeli) boflanma” sistemi uygulanacakt›r. 98 ‹slâm hukukunda erke€in üç talak hakk› vard›r. Erke€in birinci ve ikinci boflamadan sonra kar›s› ile yeniden biraraya gelmesi mümkün iken üçüncü boflamadan sanra aralar› kesin olarak ayr›l›r. Ayn› efllerin tekrar evlenebilmeleri için kad›n›n bafl›ndan baflka bir gerçek evlili€in geçmesi ve o kocas›ndan da ayr›lmas› gerekir.
97
98
Ali Bardako€lu, “Hukukî ve Sosyal Aç›dan Boflanma”, T.A.A., c.1, s.203-206. fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.77.
84
Erke€in kar›s›n› boflama hakk›n› diledi€i tarzda kullanabilece€ini, bu hakk›n kullan›m›na üçüncü flah›slar›n ve mahkemenin müdahale edemiyece€ini ileri süren ço€unluk hukukçular, erke€in dinî ve ahlâkî sorumluluk hissini ve sosyal bask›y› bu kullan›m›n denetimi teminat› olarak görürler. Ayn› hukukçular, Kur’an’›n boflamalarda flahit bulundurulmas›n› emreden ayetini de uyulmas› zorunlu olmayan bir tavsiye olarak anlarlar. Bu anlay›flta toplumun geleneksel telâkkî tarz ve de€erlerinin, ataerkil aile yap›s›n›n önemli etkisi oldu€u aç›kt›r.
Aile ve Toplum
Yine bunda, erke€in mehir vermekle kad›n üzerinde mülkiyete benzer bir hak kazand›€› fleklindeki geleneksel düflüncenin k›smî tesiri vard›r. Buna karfl›l›k ‹slâm hukukunda, erke€in talak hakk›n› kullan›m›n›n denetlenmesi, belli kay›t ve flart alt›na al›nmas› fikri de mevcut olup bu görüflte belli bir a€›rl›k tafl›r. Kur’an’›n konuyla ilgili nasslar› ve Hz. Peygamberin örnek uygulamas› bu ikinci anlay›fl tarz›n› da destekler mahiyettedir. Allah’›n sevmedi€i helal fleylerden birisi de boflamad›r. Kad›n, kocas›na belli bir mal veya ald›€› mehri geri vererek boflamay› isteme hakk›na sahiptir. Buna muhâlâa tabir olunur. Hatta kad›n evlenme akdi yap›l›rken boflama yetkisini eline al›rsa kad›n›n da boflama hakk› olur. 99 Kad›n›n mahkemeye baflvurarak hakimin evlili€i sona erdirmesini isteme hakk› konusunda Hanefî ve fiafiî hukuk ekolleri oldukça kat›d›r. Meselâ Hanefîler kad›na bu hakk› sadece erkekte baz› hastal›klar›n bulunmas› hâlinde verirler. fiafiîlere göre erkek nafaka b›rakmadan kaybolmufl veya çekip gitmiflse belli bir süre bekledikten sonra kad›n mahkemeye baflvurararak ayr›lmay› (tefrik) isteyebilir. Di€er hukuk ekolleri olan Malikî ve Hanbelîler bu konuda çok daha müsamahal› olup kocada hastal›k ve kusur bulunmas›, kocan›n kaybolup veya evini terkedip belli bir süre zarf›nda geri dönmemesi, kar›s›na fena muamele etmesi ve ailede geçimsizli€in baflgöstermesi durumlar›nda kad›n›n mahkemeye baflvurup ayr›lmay› isteyebilece€ini, hakimin karar›yla boflanabilece€ini kabul ederler. Kur’an’da da geçimsizlik hâlinde iki taraftan birer hakemin seçilip araya girmesi ve duruma müdahale etmesi emredilmekte ve bu konuda cemiyete görev yüklenmekte olup (Nisa suresi, 35. ayet.) bu anlat›m›yla ayet ikinci grup hukukçular› daha çok destekler gözükmektedir. 100 Böylece kar›-kocan›n ortak s›rlar› yine aile içinde kalacak, aleniyet kazan›p telâfisi im-
99
Günümüz resmî nikâh anlay›fl›na endeksli düflünce yap›s› yayg›nd›r. Dinî anlay›fl ve uygulamay› bilme ve kavrama eksi€i vard›r. Bu nedenle boflanman›n (kar›-koca ve) hakimin karar›yla gerçekleflebilece€i zann›yla evlili€e “evet” denilmektedir. Böylesi irade beyan›na dayal› gerçekleflen evliliklerde daha iflin bafl›nda “boflanma konusu flarta ba€l›” evlili€in olufltu€unu söyleyen çevreler bulunmaktad›r. Ali Bardako€lu, “Türk Aile Hukukunun Tarihi Geliflimi”, T.A.A., c.2, s.611-613.
100
85
Aile ve Toplum
kâns›z bir hâl almadan aile içinde çözülecektir. Kur’an boflanmalarda flahit bulundurulmas›n› emredip (Talak suresi, 2. ayet.) hakemlerin devreye girmesini isteyerek (Nisa suresi, 35. ayet.), di€er dinî ve ahlâkî tedbirlerin yan›s›ra hukukî yollardan da boflanmaya baz› objektif tedbirler getirmifltir.
Kültür ve gelene€imizde, dü€ün ve evlili€in insan hayat›n›n önemli bir merhalesi say›lmas›, evlili€in devam› ve aile içi problemlerin afl›lmas› yönünde toplum ve çevrenin olumlu bask›s› ve tavr›, mevcut örf ve âdetlerimiz, bir yönüyle evlili€i koruyucu, boflanmalara düzen verici, keyfî boflanmalar› önleyici bir fonksiyon da
Evlilik Kur’an’da kocan›n kar›s›na verdi€i “sa€lam bir teminat” olarak vas›fland›r›l›r. (Nisa suresi, 21. ayet.) Kur’an evlili€in fayda ve güzelliklerini s›k s›k hat›rlatarak taraflar› evlili€e teflvik eder. Ancak evlili€in a€›r ve ciddi bir sorumluluk yükledi€ini de hat›rlatmaktan geri durmaz. Aile birli€ini koruma konusunda kocaya daha büyük bir görev yükleyerek ona, kar›s›yla iyi geçinmesini, kar›s›nda hofllanmad›€› birfley bulunsa bile sabretmesini, belki Allah’›n onu çok hay›rl› k›lm›fl olabilece€ini belirtir. (Nisa suresi, 19. ayet.) Kar›s›n›n kötü yön ve huylar›na bakarak mutsuz olmaya ve hemen boflanmaya yönelmeyi de€il, iyi huy ve güzelliklerine bakarak mutlu olman›n yollar›n› aramay› ö€ütler. Anlaflmazl›k hâlinde hemen boflanmaya gidilmemesi istenerek kocan›n kar›s›na iyilikle nasihat etmesi, yata€›n› bir süre ay›rma gibi e€itim metodlar› tavsiye edilir. (Nisa suresi, 34. ayet.) Kocalar›n›n serkeflli€i ve ald›r›fls›zl›€› hâlinde de kad›n kocas›yla konuflarak anlaflma ö€ütlenerek, kavga ve boflanmadan sulh ve sükûnun daha hay›rl› oldu€u hat›rlat›l›r. (Nisa suresi, 128. ayet.)
icra etmektedir. Hz. Peygamber boflanmay› en son baflvurulacak bir çare ve Allah’›n hofluna gitmeyecek bir davran›fl olarak nitelemifl, boflanma hâlinde bilhassa kad›n ve çocuklar›n haklar›n›n ko-
Kur’an insanî vecibeleri ve haklar› bir bütün olarak ele al›p daima birbiriyle irtibatland›r›r. Amelî hayatla iman ve ahlâk esaslar› aras›ndaki ba€› s›kl›kla hat›rlat›r. ‹yi mümin ve iyi Müslüman›n ayn› zamanda her yönüyle iyi insan da olaca€›n›, olmas› gerekti€ini bildirir. Kul hakk›n› çi€nemekten, zulüm ve haks›zl›ktan devaml› sak›nd›r›r. Bu ve benzeri ikaz ve tavsiyeler di€er beflerî iliflkiler kadar ailevî münasebetlere de dinî ve ahlâkî bir derinlik ve zemin kazand›rmaktad›r.
86
Aile ve Toplum
runmas›na ayr› bir önem vermifltir. Kur’an’da boflanma ve boflanma sonras› taraflar›n sorumluluklar› konusuna ayr›nt› ile yer verilmesi, bu konuda hakk›n kötüye kullan›m›n›, keyfî davran›fllar› ve haks›zl›klar› önleme gayesine matuf tedbirlerdir. 101 Evlilik sona erdi€inde kad›n›n, durumuna göre de€iflen belli bir süre beklemesi gerekir. “‹ddet” ad›n› alan bu sürede do€an çocuk babaya ait oldu€u gibi kad›n›n nafakas›, giyimikuflam›, bar›nmas› da koca üzerinedir. 102
Ali Bardako€lu, “Hukukî ve Sosyal Aç›dan Boflanma”, T.A.A., c.1, s.203-206.
101
Ali Bardako€lu, “Türk Aile Hukukunun Tarihi Geliflimi”, T.A.A., c.2, s.611-613.
102
87
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI EVLENME ve BOfiANMALARLA ‹LG‹L‹ KARfiILAfiTIRMA ve DE⁄ERLEND‹RME
88
XV. yüzy›ldan itibaren Avrupa’da evlenme ve boflanma iflleri yer yer lâiklefltirilerek kilisenin elinden bir ölçüde al›nm›fl ise de, Bat› kanunlar›ndaki boflanma sistemi ve sebepleri temelde katolik ve protestan hukukuna ve geleneksel Hristiyanl›€a dayanmaktad›r. Daha do€ru bir ifade ile, bu konudaki dinî teamül ve telâkkiler kanunlara geçerek hukuk kurallar› hâlini alm›flt›r. Bu itibarla Bat›’n›n boflanma ile ilgili olarak benimsedi€i hukukî sistemi, Hristiyanl›ktan ve geleneksel dinî telâkkilerden ay›rarak tamamen lâik bir tasarruf olarak görmek yanl›fl olur.‘’ Evlenme ve boflanma konusunda ‹slâm dininin emir ve tavsiyelerine dayanan köklü bir geçmifli, ‹slâm hukukunca gelifltirilen zengin bir kültürü, evlenmeyi ibadete denk özel bir ba€ ve vazife sayan bir gelene€i bulunan toplumumuza, Bat› kültür ve hukukuna dayal› ‹sviçre-Türk Medenî Kanunu’nun boflanma sisteminin ne derece intibak etti€i veya edece€i öteden beri hukukçu ve ayd›nlar›m›z aras›nda tart›flma konusu olmaktad›r. Evlilik gibi, tamamen karfl›l›kl› insanî iliflkiye dayanan, taraflara bir tak›m ödevler yükleyen, mahremiyetleri, dinî ve ahlâkî yönleri bulunan bir müessesenin salt hukukî bir yaklafl›mla düzenlenemeyece€i, bu konudaki hukuk kurallar›n›n o toplumun gelenek ve kültürüyle, dinî ve ahlâkî telâkkileriyle belli bir yak›nl›€›n›n ve bütünlü€ünün bulunmas› gerekti€i aç›kt›r. Böyle olunca da Bat›’da baflar› ile uygulanan bir evlenme ve boflanma sistemine toplumumuzun adapte olmaya zorlanmas›, milletin kültürel kimli€inde ve manevî de€erlerinde belli çatlamalara yol açabilecek, birçok s›k›nt›y› da beraberinde getirebi-
Aile ve Toplum
lecektir. Çünkü hukuk kurallar›, fizik kanunlar› gibi mekanik ve de€iflmez ölçüler olmay›p, uygulanaca€› toplumlar›n flart ve vak›alar›yla, kültürel birikim ve de€erleriyle belli bir ba€lant›ya sahip olmak, tabir yerinde ise, toplumu takip etmek zorundad›r. Bu, kat› bir gelenekçilik de€il, hukukun kendi geçmifli ve kültürü içerisinde geliflim seyrini takip edip yenileflmesi ve yine kendi bütünlü€ü ve ak›fl› içerisinde yeni çözümlere yönelebilmesi anlam›na geldi€inden, hukukun canl›l›€› için elzem bir yoldur. Toplumu hukuk kurallar›yla e€itmeye ve toplumu kanunlar›n peflinden sürüklemeye çal›flmak, bu tabiî seyri ters yöne zorlama say›laca€›ndan, hâliyle, sun’î çözümler arama, kanuna karfl› hileye baflvurma, hukukun üstünlü€ü ilkesinin ihlâli, alternatif hukuk aray›fllar›, yaz›l› hukuk-örfî hukuk ayr›m›, hukukun ve yasalar›n giderek sayg›nl›€›n› yitirmesi gibi olumsuz sonuçlara yol açabilecektir. Gerçekten de, bilhassa boflanma konusunda Medenî Kanunun öngördü€ü sistemin elli y›l› aflk›n bir zamandan beri toplumumuzda hâlâ oturmam›fl olup tart›fl›lmakta olmas›n›n as›l nedenini burada aramak gerekir.103 Müslüman halk›n da, yasan›n öngördü€ü prosedürü ve sistemi fleklî bir unsur olarak görüp buna ancak zorunlu oldu€unda veya ihtiyaç hissetti€inde buflvurmas›, bu konuda genelde dinî-örfî mahiyetteki geleneksel kültür ve telâkki ile hareket etmesi, temelde bu nedene ba€lanabilir. Yoksa ki konuyu sadece, halk›n cahilli€i, geri kalm›fll›€›, ç›karc›l›€›, kanun tan›mazl›€› gibi basit önyarg›lara ba€lamak ve bu çizgi istikametinde izah etmek haks›zl›kt›r. Günümüzde ailenin ald›€› önem, sosyal yap›n›n sa€laml›€› ile ailenin sa€laml›€› aras›ndaki kopmaz ba€, dinî, kültürel ve ahlâkî de€erlerin yerlefltirilip yaflat›lmas›nda ailenin üslendi€i görev, çocuklar›n e€itimi aç›s›ndan ailenin hayatî fonksiyonu göz önünde bulundurulursa, evlili€i sadece iki taraf› ilgilendiren özel bir iliflki olarak görmek ve toplumun evlenmeye-boflanmaya hiç müdahale etmemesini istemek pek mümkün olmaz. Bunun için de devletin ve kanunlar›n boflanmalarda taraf-
Türk Medenî Kanunu, daha önce yap›lm›fl muhtelif de€iflikliklerine ra€men halk›n sorunlar›n›n çözümünde yetersiz görülmüfl ve son olarak 2002 y›l›nda esasl› bir de€ifliklik geçirmifltir.
103
89
Aile ve Toplum
lar›n iradesi kadar, karfl› taraf›n konumunu da gözetmesi, hakk›n kötüye kullan›m›na engel olmas›, taraflara ispat ve savunma hakk› tan›mas›, boflanmayla ma€dur olacak taraf ve flah›slar›n haklar›n› koruma alt›na almas› gayet tabiîdir ve gereklidir. Ancak bu müdahelede ölçüyü kaç›rmas›, daha da önemlisi, evlilik birli€ini sona erdirme yönündeki aç›k ve kesin iradeyi göz ard› ederek taraflar› art›k çekilmezleflmifl ve anlam›n› yitirmifl bir evlili€e devam etmeye zorlamas› ise hiç savunulamaz. ‹ster kanun isterse toplum ad›na yap›ls›n, böyle bir zorlamay› hakl› görmek oldukça zordur. Öte yandan bunun, yukar›da temas etti€imiz birçok olumsuz yan sonuçlar› da vard›r. Burada yeri gelmiflken bir di€er önemli noktaya temas etmek gerekirse, ‹slâm hukukunda erke€in mutlak ve sebepsiz bir boflama hakk›n›n oldu€u, kar›s›n› istedi€i zaman boflayabilece€i fleklindeki geleneksel dinî telâkki, hiçbir zaman toplumumuzda evlilik birli€inin da€›lmas›n› ve boflanmalar› h›zland›ran bir âmil olmam›flt›r. Aksine, toplumumuzda dinî anlay›fl ve e€itim aile ba€lar›n› güçlendirici ve keyfî boflamalar› önleyici bir fonksiyona sahip olmufltur. Erke€in tek tarafl› iradesiyle boflanma, geçmifl dönemlerde hukuken ve örfen mümkün olmufl ise de bu imkân, yukar›da k›smen temas edilen nedenlerle, keyfî olarak ve sorumsuzca kullan›lmam›fl, daha çok teoride kalm›fl, MüslümanTürk toplumlar›n›n tarih boyunca mazbut ve istikrarl› bir aile hayat› olmufltur. Bu durum bugün için de böyledir. ‘’ Günümüzde meydana gelen boflanmalar›n temelinde, toplumumuzda h›zla art›fl gösteren ve yayg›nlaflan tüketim tutkusu ve bunun do€urdu€u ekonomik s›k›nt›lar, barbarca bir mücadele hâlini alan hayat tarz›, k›rsal kesimle flehirler, halkla ayd›n kesim aras›ndaki zihniyet farkl›l›€›, yanl›fl kültür politikalar›, dinî e€itimin tam yap›lamamas›n›n, olumsuz yay›n ve yönlendirmelerin, ekonomik problemlerin yol açt›€› ahlâkî çöküntü gibi sebepler yatmaktad›r. Daha do€rusu, boflanma ve serbest yaflama yönündeki h›zl› e€ilim, salt hukukî kurallar ve
90
Aile ve Toplum
maddî de€erler üzerine kurulmak istenen toplum ve hayat tarz›n›n tabiî sonuçlar› ve bedeli olarak görülmelidir. Kar›s› k›s›rl›k, hastal›k gibi sebeplerle çocuk do€urmayacak veya evlilik birli€inin tabiî görevlerini yerine getiremeyecek durumda bulunan erkeklerin, yasalar karfl›s›nda, ya evlilik d›fl› iliflki ve çocuk sahibi olma ya da boflan›p bir baflka kad›nla evlenme gibi ikili bir ç›kmaz içerisinde b›rak›lm›fl olmas› da, bir yönüyle boflanmalar› art›r›c› bir rol üslenmektedir. ‘’ Boflanma konusunda yasal sistemin zorluklar›, bürokratik ve hukukî engeller, yarg›laman›n sonuçlanmas›ndaki gecikmeler, daha külfetsiz ve kolay gözüken, üstelik taraflara hiç bir sorumluluk yüklemedi€i varsay›lan ve dinî mahiyette de görülen geleneksel boflama flekillerini bir alternatif olarak daima canl› tutmaktad›r. Bundan da en çok kad›n ve çocuklar zarar görmektedir. ‘’ Ekonomik kayg›lar›n a€›r bas›p kültürel kimli€i koruyucu tedbirlerin al›nmad›€›, dinî ve ahlâkî yönden yol açaca€› kay›plar›n hiç düflünülmedi€i Avrupa’ya iflçi göçü de, do€urdu€u bir çok sosyal problem yan›s›ra, uzun vadede ailelerin parçalanmas›na, boflanmalar›n artmas›na, geride kalan kad›n ve çocuklar›n ma€duriyetine sebep olmaktad›r. ‘’ Türkiye’de boflanmalar›n gerçek sebepleri üzerinde doyurucu istatistik bilgilerinin haz›rlanmas›na ve araflt›rmalar›n yap›lmas›na fliddetle ihtiyaç vard›r. Yap›lacak araflt›rmalar, toplumumuzda aileyi korumak için aile bireyleri aras› iliflkiyi dinî ve ahlâkî bir zemine oturtman›n kaç›n›lmaz oldu€unu, kanunlar›n zengin geçmiflimizden beslenip dinî, kültürel ve ahlâkî de€erleri yaflatmas›n›n kanunlara sayg›y› art›r›c›, hukukun üstünlü€ünü koruyucu, milletle devleti bütünlefltirici bir fonksiyon icra edece€ini ortaya koyaca€› kanaatindeyiz.
• Ali Bardako¤lu Hukûkî ve Sosyal Aç›dan Boflanma 104
Ali Bardako€lu, “Hukukî ve Sosyal Aç›dan Boflanma”, T.A.A., c.1, s.203-206.
104
91
Aile ve Toplum
Aile içi uyumun sa€lanmas› da çok önemli... Efller aras›nda uyum, sa€l›k konusunda özel bir yere sahip. Aile bireyleri aras›nda frekanslar daima aç›k SA⁄LIKLI B‹R HAYAT -2 tutulmal›. Bunun için en uygun yol, akflamlar› aile fertleri bir araya geldiklerinde meselelerini konuflmal›, tart›flmal›, bir noktada birleflmeli. Birlikteliklerinde itikat, amel, nikah, karfl›l›kl› görevler ele al›nmal›...
X. A‹LE SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
Namus, fleref, ahlâk, helâl-haram hudutlar› düzenli yaflam prensip ve metodlar› konuflulmal›. Aile terbiyesi dedi€imiz fley de budur. Bunlar ihmal edilirse kavga ortamlar› oluflur. ‹fl, ailenin da€›lmas›na/helâkine kadar var›r. Stresli hayat problemli bir hayatt›r. Bu bedenleri de, toplumlar› da musibetlere götürür. Bunun için stresten uzak ortamlarda bulunmak sa€l›€›m›z için ekme€e, suya, havaya duydu€umuz ihtiyaç kadar gereklidir. Stres, üzerimize düfleni yapmamaktan, ahlâks›zl›klar›n artmas›ndan meydana gelen anormalliklerdir. M›r›ldanarak ilâhi söylemek, insan› günaha sokmayacak flark›lar› dillendirmek k›sacas› yararl› musiki ile meflguliyet de sa€l›€›m›z aç›s›ndan önem arz eder. Çünkü bu sinüsleri açar ve nefes al›fl›n› düzenler. Yeter ki, sap›kl›€a düflüren cinsinden olmas›n... ‹nsan› motive eden dost toplant›lar› da sa€l›€›m›z için vazgeçilmez önem arz eder. Yap›lan araflt›rmalarda s›k s›k böyle toplant›lara kat›lmak haf›zay› gelifltirir... Yafllanma belirtilerini erteler. Yaflama heyecan katar. Sevgi ve muhabbeti art›r›r. Dedi-kodu, g›ybet gibi olumsuzlardan uzaklaflt›r›r. Bütün bunlar› ifade ettikten sonra söylenecek son söz fludur: Sa€l›k, huzur ve mutluluk, Müslümanca yaflamaktad›r.
• Mevlüt Özcan 92
Aile ve Toplum
Ailede problemleri ve ç›k›fl nedenleri:
Bugünün ailesine bakt›€›m›z zaman flu problemler gözümüze çarpmaktad›r:
1- Köy ve kasaba gibi cemaatçi çevrelerin himayesinden kurtulmufl aile say›s› artmaktad›r. 2- Göç etme ve yer de€ifltirme hadiseleri s›klaflm›flt›r. 3- Bugünün ailesinde yaln›z çocuklar de€il, ana-baban›n da ilgisi d›flar›ya yönelmifltir. 4- Ev içi kaynaflmalar›n yerine d›flardaki e€lenceler geçmeye bafllam›flt›r. 5- Bu geliflmeler aile yuvas›n›n fonksiyonunu daraltarak bak›m ve e€itim konular›nda da aileyi bir tak›m güçlüklerle karfl› karfl›ya getirmifltir. 6- Hacim ve fonksiyonu bak›m›ndan daralmakta oldu€unu gördü€ümüz aile, küçülmüfl ve daralm›fl flekliyle ihtiva etti€i az say›daki bireyleri, baflka bir yönden daha kuvvetli bir ba€la birbirine yaklaflt›rm›flt›r. Ayr›ca aile ba€lar›n›n gevfleyip zay›flayarak ailenin fonksiyonunu kaybetti€i yahut çökmeye yüz tuttu€u yolunda baz› görüfller de mevcuttur. Bu hâlin ortaya ç›k›fl›n›n sebepleri flunlard›r: 1- Cinsî münasebeti çerçeveleyen sosyal normlara riayetin azalmas› (zina ve zinaya götüren yollardan çekinilmemesi) 2- Evlilik hadisesinin cemaati ilgilendiren yönünün zay›flamas›105 3- Boflanmalar›n ço€almas› (“vak’a-i âdiyeden” ola€an görülmesi) 4- Çocuksuz aileler nisbetinin (oran›n›n) artmas› 5- Ana ve babalarda çocuklar›na karfl› sevgiyle onlar›n bak›m ve e€itimleri konusundaki ilgilerinin azalmas›106 Modern toplumsal düzenin etkisi alt›nda ailenin u€rad›€›
Evlenecek gençlerin “afl›k olma, flört, sevgililik, ileri derecede arkadafll›k” vb. yöntemleri uygulamas›, iliflkilerde afl›r›l›€a kaçmas› ve a€›rl›kl› olarak biyolojik-nefsanî yöneliflle hareket etmesi. Akraba, dost ve yak›nlar›n›n bu konudaki uyar› ve tavsiyelerini dikkate almamas›, hatta bu konuda d›fllamas›, k›rmas› sonucu “kendi düflen a€lamaz!” denilen durumlar›n oluflmas›d›r. Geliflme aflamas›nda konunun herhangi bir yerinde kendilerine itibar edilmeyenlerin, daha sonra ortaya ç›kan olumsuz durumlar karfl›s›nda üzerlerine düflen görevleri ifada istekli olduklar› pek görülmemektedir.Y.B.
105
Günümüzdeki yat›l› veya gündüzlü e€itim süreçlerinin ergenlik dönemindeki yo€unlu€u, uzunlu€u ve ailenin üstlendi€i sorumluluklar›n bu aflamada önemli oranda “devlet veya baflka kurumlarca –ör. Sivil toplum örgütleri vb.-“ taraf›ndan karfl›lanm›fl olmas› sonucunda z›mnen “genç üzerinde alternatif söz sahipli€i” oluflmas›n›n do€al neticesidir.Y.B.
106
93
Aile ve Toplum
de€ifliklikler da€›lma (desintegration) ve iç bozukluk (desorganisation)dur. Bunun her ikisine birden fonsiyon daralmas› da denilebilir. Sözkonusu daralma aile bireylerinin daha derin iliflkilerle birbirine ba€lanmas› karfl›s›nda, onun toplumla olan ba€lar›n›n zay›flamas›d›r. Yani “aile ekonomik ve e€itimsel görevlerinin büyük bir k›sm›n› di€er toplumsal kurum ve kurulufllara b›rakarak kendi kabu€una çekilmifl ve çekirdek aileye dönüflmüfltür.” Denilebilir ki, bugün aile bir fonksiyon kayb› içerisindedir. Aile etraf›ndaki zümre fluuru, zümre ba€l›l›€› önemli bir flekilde zay›flam›flt›r. Hatta ailenin bugün bireysel flahsiyet üstü bir varl›k olma özelli€i de önemli ölçüde sars›lm›flt›r ve aile bugün kendinden ziyade bar›nd›rd›€› bireylerin geliflmesine hizmet eden ve onlar›n hayat mücadelelerinde dayan›kl›l›k rolü oynayan bir araç hâline gelmeye bafllam›flt›r.107
Hikmet Y. Celkan, “Aile Kurumunda Süreklilik ve De€iflme”, T.A.A., c.1, s.32-34.
107
Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.72-73.
108
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.32.
109
94
Aileler kültür bombard›man› alt›ndad›r. (fiehirlerdeki)... aileler, moderniteye, gerek okullar , gerek kitle iletiflim vas›talar›, gerek göçler, gerek hükümetlerin baz› politikalar›n›n etkisi dolay›s›yla en aç›k olan kesiminde yer almaktad›r... Gündelik hayatlar›yla moderniteye aç›k olan ailelerin say›s› son y›llarda artm›flt›r. Okullar, kitle iletiflim araçlar›, referans gruplar›n›n (Bat›l› seçkinler, yabanc›lar›n) taklidi, Bat›l› bir hayat üslûbuna yol açan tüketim ürünlerinin ticarî reklâmlar›, giyim tarz›, yemek modas›, misafir kabul usulleri, bofl zaman biçimleri, ev aletleri, görsel-iflitsel araçlar, otomobil hepsi ailenin gündelik hayat›n› de€ifltirmifltir. 108 Müslüman aile, bugün içinde bulundu€u de€iflmeye paralel olarak birçok kültürel, sosyal ve ekonomik farkl›l›kla karfl› karfl›yad›r. Dolay›s›yla bir modernleflme u€runa Türk toplumunun de€er sistemlerini, kültür yap›s›n› feda etmememiz gerekir.109 ‹ki farkl› kültür dünyas›n›n orta yerinde bulunan aileler “kültürel bir ikilik” yaflamaktad›rlar. Bu yüzden diakronik kül-
Aile ve Toplum
türel ay›klama olaylar›na rastlanmaktad›r. Meselâ: Evlili€e kadar moderniteye aç›k olan bir erkek, evlendikten sonra geleneksel hayata yak›n bir hayat biçimini tercih etmektedir. ‹slâm ülkelerindeki bir baflka özellik, tutum ve davran›fllardaki parçalanmad›r. Tutumlar, yabanc› bir kültürün etkisiyle flekillenmifltir. Hâlbuki davran›fllar› hâlâ geleneksel kültürün eseridirler. Bu durum, ‹slâm toplumlar›nda, nihâî bir ahlâk›n oluflmas›n› beklerken, geçici bir ahlâk›n do€mas›na yol açm›flt›r... Moderniteye ve sosyo kültürel de€iflmelere dirense de aile ile ilgili de€erler zay›flam›fl ve yerlerini baflka de€erlere b›rakmaya bafllam›fllard›r. ... Aile üyelerinin rol ve statüleri belirsizleflmifl, kötü bir flekilde tan›mlan›r olmufltur. Özellikle kad›nlar›n statüsü tam bir de€iflim içindedir. Bu arada çocuk da, art›k aile ad›n›n bir devamc›s› ve ebeveyninin bir mal› olmaktan ç›km›fl, gelecek toplumun potansiyel bir üyesi olarak görülmüfltür.110 Tarihî geliflimi içerisinde aile, önceleri patriarkal bir düzene sahip iken sonralar› baba otoritesi zay›flam›fl ve modern aileye dönüflmüfltür. Nüfus art›fl› ve sosyal iflbölümü ile beraber para ekonomisi, piyasa için üretim, büyük flehirlerin ortaya ç›k›fl› gibi faktörlerin tesiriyle patriarkal aile düzeni iyice sars›lm›fl, yaflama tarz›, beslenme, giyim-kuflam de€iflmifl, üretici aile yerine tüketici bir aile türetilmifltir. Ailedeki de€iflme sürecinin bir baflka görünümü baba otoritesinin sars›lmas›d›r. Bunun sonucu olarak gençler evlenme hususunda daha genifl bir serbestli€e kavuflmufl, k›z ve erkek çocuklar ifl ve hayat yollar›n› seçmede baban›n otorite ve vesayetinden kurtulmaya bafllam›fllard›r. Bir di€er geliflme kad›nlar›n çal›flma hayat›na at›lmas›d›r. Gerek kad›n, gerekse k›zlar aile d›fl›nda ücretli ifllerde çal›flmaya bafllam›fllar, aile art›k her ihtiyac›n› kendisi temin eden üretici bir zümre olmaktan ç›karak
Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.7273.
110
95
Aile ve Toplum
tüketici bir hüviyete bürünmüfltür. 19. As›rda Bat›’da aile hayat› ekonomik faaliyetlere göre de€iflikliklere u€ram›fl, iflçi ailesinin mukadderat› gittikçe artan bir flekilde sanayileflmenin do€urdu€u problemlerle yak›ndan ilgili hâle gelmifltir. 111 Baz› sosyal kategorilerde ifl çevreleri de€iflmektedir, ama, aile hayat› de€iflmemektedir. Bu durumda birey, farkl› davran›fllara zorlanmakta, aile içinde ve d›fl›nda, biri geleneksel biri modern tav›r içine itilmektedir. Genel olarak Müslüman ailenin de€iflim içinde oldu€u ve eski ile yeni, gelenekle modernlik aras›ndaki çat›flman›n bu ailenin içinde devaml› bir mücadele hâline geldi€i söylenebilir. Bir yazar›n dedi€i gibi, “Yeni, henüz zafer kazanacak kadar nüfuz sahibi olamam›flt›r; ama, sorunlar›n flekil de€ifltirmesini sa€layacak kadar da güçlü olmufltur.” (Dj. Behnam, L’impact de la modernite sur la famille musulmane, in Familles Musulmanes et modernite, Dj. Behnam et s. Bouraoui, Publisud, 1968, s.33-65.).
Hikmet Y. Celkan, “Aile Kurumunda Süreklilik ve De€iflme”, T.A.A., c.1, s.32-34.
111
Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.7273.
112
96
... Göçmen Müslüman aileler ise ça€dafl dönemin karmafl›k bir olay›d›r. Zor hayat flartlar› ile karfl›laflan bu aileler dünyan›n birçok yerine da€›lmaktad›rlar. Göç, tek tek bireylerle bafllamakta, sonra ailenin bütün bireylerinin göçü onu izlemektedir.112 Kentleflmenin aile yap›s› üzerinde olumlu etkisi yan›nda olumsuz etkileri de vard›r: “Boflanma, evlilik d›fl› iliflkiler” bu tür olumsuz davran›fllar›n bir ürünüdür. Ailede dengenin bozulmas›, “anomi” denilen kural bozukluklar›na yol açm›flt›r. Büyük kentlerde s›k s›k rastlanan “cinayetler, intiharlar, alkolizm, fuhufl, beyaz zehir al›flkanl›klar›, soygunlar ve çeflitli psiko-növrotik davran›fllar yan›nda,aile geçimsizlikleri, boflanmalar” asl›nda temelde yatan kar›-koca aras›ndaki uyum sa€lanamay›fl›ndan kaynaklanmaktad›r. Köylerde ise, grup normlar›-
Aile ve Toplum
n›n canl›l›€›, dayan›flma ve akrabal›k ba€lar› her türlü norm bozukluklar›na karfl› set çekebilecek niteliktedir. Bat› toplumlar›n›n tarihî geliflim ve de€erler sisteminin belirledi€i ferdiyetçi (individualist) aile yap›s› üzerine, Türk ailesini monte etmeye çal›flan görüfller, son y›llarda giderek a€›rl›k kazanmaktad›r. Bu görüfllerden biri de Linton’dan kaynaklanan: “Ailenin esas görevinin sadece evlilik iliflkisi kuran bireylerin psikolojik ihtiyaçlar›n› karfl›lamak” tarz›ndaki yarg›lar›d›r. Türk ailesinin “dayan›flmac› ve birliktelik ilkesi”ne karfl›t olan bu tür düflünce kal›plar›, ayn› zamanda ailenin önemini küçümseyen bir zihniyeti de yans›tmaktad›r. Bunun gibi, sanayileflme ve kentleflme sürecini etkileyen teknolojik de€iflme modelleriyle kapitalist ekonominin piyasa modelinin gere€i olarak düflünülen bireyci bir hayat tarz› ve dünya görüflünün, iletiflim araçlar›, sosyal kurumlar ve dernekler yoluyla toplum yap›m›za fl›r›nga edilmesi, gençler aras›nda “çekirdek aile”ye karfl› güçlü bir sosyal birikimin ortaya ç›kmas›na neden olmufltur. Böylece, Bat› toplumlar›n›n geliflim çizgisini izleyen ana-baba ve çocuk(lar)dan ibaret bir aile tipinin, sanki modernleflmenin bir sonucu imifl gibi resmî kurulufllar taraf›ndan telkin edilmesi, evlenen gençlerin ideali hâline gelmifl, bu da eski dayan›flmac› ailenin büyük çapta törpülenmesine neden olmufltur. Oysa, Eski Türk ailesi kadar Osmanl› aile modeli incelendi€inde, aile yapas› sadeli€ini korumaktad›r. Ana-baba, çocuk(lar) ve iki taraf›ndan biri veya ikisinin en yak›nlar›n›n birlikte yaflad›klar› bir aile tipi “modal aile” biçimi olarak geçerlili€ini uzun süre korumufltur. Günümüzde genç evlilerin, ana-babalar›n› d›fllamalar› “yafll›lar” meselesini, “huzur evlerini ve krefl” gibi ailenin as›l görevlerinin yabanc› ellere terkine yol açm›flt›r. Bunlar›n hepsi de sosyal problemler alan› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu durum, adeta ailenin birincil (primary) grup olmas› gerçe€ini reddetmektedir. Ailenin sadece kar›-kocadan ibaret roman-
97
Aile ve Toplum
tik bir aflk yuvas› hâline dönüflmesi, ayn› zamanda endüstrileflmenin aileyi yok edece€i tarz›ndaki görüfllere de bir çeflit hakl›l›k kazand›rmaktad›r.113 Kuflak kavram› Kuflak kavram› yaklafl›k olarak 25-30 y›ll›k yafl kümelerini oluflturan bireyler öbe€i için kullan›l›r... Kuflaklar aras› çat›flmalar derken daha çok olumsuz iliflkiler akla gelmektedir. Yani iki kufla€›n sa€l›kl› iliflkiler içinde olmamas›, diyalog içinde olmamas›, kuflaklar aras› çat›flman›n varl›€›n› gösterir...
Aile ve Toplum
• Sürekli ders çal›flmaya zorlanma, okul sorunlar› (baflar›s›zl›k, devams›zl›k vs.) • Meslek seçimi konular›na müdahaleler • Efl seçimine müdahaleler • Kardefl geçimsizlikleri • Toplumsal normlara ters düflen davran›fllar (sayg›s›zl›k, geçimsizlik, giyim-kuflam, kötü al›flkanl›klar vs.) Bu konular, genelde kuflak problemleridir. Fakat cinsiyet, yerleflim birimi, sosyo-ekonomik düzey, e€itim gibi de€iflkenlere göre farkl›l›klar göstermektedirler. Kuflaklar çat›flmas›n›n önlenmesi:
Kuflaklar aras› çat›flma belirtileri: • Konuflma-diyalogsuzluk • Bask›c›, kat› tutumlar-sert davranma • Çocuk yerine konulmak-gence güvenmemek • Tutars›z davran›fllar-adaletsiz uygulamalar • Afla€›lamak-yüceltmek Bafll›ca çat›flma konular›:
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.29-30.
113
98
• Karfl›t cinsle arkadafll›klar • Siyasal görüfl farkl›l›klar› • Serbest zaman u€rafl›lar›na kar›flmalar ve bu konudaki sorunlar • Para, harçl›k yetersizli€i ve harcanma biçimleri • Arkadafll›k iliflkileri, arkadafllara müdahaleler ve arkadafllar›n yetiflkinlerce be€enilmemesi • Geceleri soka€a ç›kman›n k›s›tlanmas› ve izinsiz ç›k›fllar
Bu konuda da çeflitli görüfller ileri sürülmüfltür. (Önleyici baz› tedbirler): • Gençlere sorumluluk vermek, topluma kat›l›mlar›n› art›rmak • Toplumda yetiflkinlerin sahip oldu€u imkânlardan gençleri de belirli ölçülerde yararland›rmak • ‹ki kuflak aras›nda diyalo€u sürdürmek, gençlerle iletiflime girmek • Yetiflkinlerce gençlerin yenilik tutkusu ve görüfllerini gerçeklefltirmeye f›rsat tan›mak Eski kuflaklar›n deneyimlerinden belirli ölçülerde yararlanmak.114 Mahmut Tezcan, “Aile ve Kuflak Problemleri”, T.A.A., c.2, s.706-707.
114
99
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI
Aile ve Toplum
Yeni teknoloji ve e€lence endüstrisi aile yap›s›n› de€ifltirip bireyleri yaln›zl›€a itiyor.
ÇOCUKLARINIZI TANIYOR MUSUNUZ?
Gaziantep Rehberlik ve Araflt›rma Merkezi (GARAM) Müdür Yard›mc›s› Psikolog Özgül K›l›ç, ailelerin çocuklar›n› iyi tan›yabilmeleri için zaman ay›rmalar› gerekti€ini söyledi. K›l›ç, çocuklar›n› tan›d›klar›n› zanneden birçok anne ve baban›n, ergenlik dönemindeki sorunlar ortaya ç›kt›€› zaman yan›ld›klar›n› ve flok geçirdiklerini belirtti. Ailelerin, “Çocuklar›n›z› tan›yor musunuz?”, “Ne ölçüde tan›yorsunuz?”, “‹ç dünyalar›n› biliyor musunuz?”, “Sizinle paylaflt›€› fleyleri var m›?”, “Arkadafllar› ile neler konufltu€unu merak ediyor musunuz?”, “Çocu€unuzla arkadafl m›s›n›z?” sorular›na, ilk anda “bilmez olur muyum, elbette tan›r›m, o benim çocu€um” diye yan›t verdi€ine dikkati çeken K›l›ç, flöyle devam etti: “Ancak, bu sorular karfl›s›nda bir süre düflünen ailelerin (tan›d›€›m› san›yorum ama belki de tam olarak tan›m›yorum) dedikleri görülür. Her aile, çocuklar›n› tan›d›€›n› san›r. Ancak, gerçekte bu durumun böyle olmad›€› ortaya ç›kar. Bir anne, çocu€unun hangi yemekleri sevdi€ini, hangilerini sevmedi€ini bilir ama çocu€unun hayal k›r›kl›klar›n› bilir mi? Bir baba, çocu€unun okuldaki derslerinin hangilerinde daha baflar›l› oldu€unu bilir ama gelecekten neler bekledi€ini bilir mi? Aileler, çocuklar› hakk›nda neleri bildiklerini dikkatli bir flekilde düflündükleri zaman tutkular›n›, özlemlerini, korkular›n›, kayg›lar›n›, kendisi hakk›nda neler hissetti€ini sorgulayabilir. Böyle bir sorgulama içtenlikle yap›ld›€›nda gerçekte çocu€un iç dünyas›ndaki çok az fleyin bilindi€i ortaya ç›kar.”
Teknolojinin olumsuz etkisi: Yeni teknoloji ve e€lence endüstrisinin aile yap›s›n› de€ifltirip, bireyleri yaln›zl›€a itti€ini kaydeden K›l›ç, sözlerini flöyle sürdürdü: “Evlerdeki televizyon, radyo, bilgisayar, internet giderek evdeki konuflma ortam›n› ortadan kald›r›yor. Aile bireyleri, herkesin kendi alg›s›na, kendi de€erlendirmesine dayal› tekil u€rafllara yöneliyor. Bu durum, giderek artan oranda yaln›zlaflmaya neden olup, aile bireylerini birbirinden uzaklaflt›r›yor. Art›k, bir evdeki insanlar birbiriyle ancak günlük gereksinmeler için konufltuklar› için duygu ve düflünce paylafl›m› ortadan kalk›yor. Bu durum, çocuklar üzerindeki aile etkisini azalt›p, çevre etkisini art›r›yor. Bu çevre etkisinin bafl›nda yafl›tlar›n etkisi geliyor. Pazar ekonomisi de€erleri ise marka düflkünlü€ü, moda ilgilerini uyarmak, araba tutkunlu€u ile iyi yaflamay› harcanan para miktar›yla ölçmeyle kendini gösteriyor. Bunlar›n ruhsal ve sosyal doyum sa€layacak ölçüde elde edilememesi fliddet davran›fllar› için altyap› oluflturuyor. Mahallenin/çad›r›n dire€i konumundaki unsurlar›n ortadan kalkmas›, mabetsiz ve manas›z flehirler oluflturulmas› çabalar› ile örnek ve model bilinen mahallelinin pusulas›, ibresi, hâmisi, abisi, ablas› konumundaki “y›ld›z insanlar›n” horlanmas›, d›fllanmas›, yetkisiz ve etkisiz hâle getirilmesi sonucunda insanlar›n huzur buldu€u ortamlar kaybolmufl; yerine paral› psikolojik dan›flmanlar ikame edilmeye çal›fl›lmas› da istenileni sa€layamam›flt›r. Bugün, Aile Dan›flma Merkezleri arac›l›€›yla evlilik, kar›-koca iliflkileri, sorumlu ebeveynlik, aile plânlamas› gibi konularda e€itimler verilmektedir. Ancak, sorunlar nedeniyle da€›lan ailelerin say›s› her geçen gün artmaya devam etmektedir. Sorunsuz bir aile yuvas› için baz› önerilerimiz flunlard›r: 1- Aile içindeki sorunlar›n karfl›l›kl› anlay›fl içinde çözülmesi 2- Üzüntülerin paylafl›lmas›, aile içi sorunlara ilgisiz kal›nmamas›
100
101
Aile ve Toplum
3- Sorunlar›n ailenin birli€ini, huzur ve mutlulu€unu zedeleyecek flekilde büyütülmemesi 4- Görüfl ve düflüncelere sayg› duyulmas›, birbirlerini dinlerken baflka fleyle ilgilenilmemesi 5- Birlikte karar verme al›flkanl›€› kazan›lmas› 6- Özveri gösterilmesi, (Gönüllü olarak peki diyen ilk kifli olman›n tercih edilmesi) 7- Hoflgörülü olunmas›, kaba ve k›r›c› tenkitlerden kaç›n›lmas› 8- Güven duygusunu bozacak her türlü davran›fltan uzak durulmas› 9- Hepsinden önemlisi sevgi ile yaklafl›lmas›, birbirlerine tebessümle bak›lmas› Sonuç fludur: Aile bireyleri aralar›ndaki –varsa tabii- fikir ayr›l›klar›n›, konuflarak, birbirlerinin düflüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymal›d›rlar. Sertlikler ve tart›flmalar daima kötü sonuçlar do€urur. Ailevî huzursuzluklara tats›zl›klara neden olur.115 Unutulmamal›d›r ki, sevgi, bir fleye veya bir kimseye karfl› yak›n ilgi ve ba€l›l›k göstermeye yönelten duygudur. Aralar›nda sevgi ba€› diri olan ailelerde çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Sevgisizlik ise herfleyin sorun olmas›n›n en önemli nedenidir. Sevgi ve hoflgörünün olmad›€› yere kavga ve savafl gelir.
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.77.
115
102
Aile ve Toplum
Müslümanca anneci€im, babac›€›m, evlâd›m, bey, hatun vb. kelimeleriyle hitap eden, sevgiyle ve sayg›yla kaynaflan MÜSLÜMAN özledi€imiz o ailenin fertleri; birbirlerinin yüzünü güldürB‹R A‹LEDE GÜN mek için u€raflan fertlerden oluflmaktad›r. Birbiriyle çat›flma hâlinde, birbirinden kopuk, birbirini be€enmez fertlerden oluflan ailelerin bu aile yap›s›n› anlayabilmesi, hatta hayal edebilmesi ise çok zordur. fiimdi o Müslüman ailede zaman zaman geçen konuflmalardan/diyaloglardan baz›lar›n› görelim:
OKUMA PARÇASI
(Sabahleyin namaza kalkarken) Han›m sabah namaz›, haydi kalkal›m!, Haydi o€lum sen de kalk, sabah namaz›! Zorunsama o€lum, bak; “Hakka kurbiyyetle vuslat bundad›r.” Hadi, ya Allah de! Haydi Bismillâh... Mini€im, kuzum yeme€e bafllarken besmele çek, kalkarken de elhamdülillâh de. Ki, flükredenlerden olas›n. Allah seni hay›rl›s›yla büyütsün... K›z›m, yavrum tesettürlü ol. Müslümanca örtün. Bak, Rabbimiz, Ahzab suresinde ne buyuruyor; “Aç›l›p saç›lma” diyor. Efline, ailene, bize, namusuna lâf getirme k›z›m. Eflini rezil de€il vezir et. Allah’tan kork ve Allah’› sev, k›z›m... Bak evlâd›m, yavrum gözün doysun. Kendinden afla€›lar› da, düflkünleri de gör. Oruç tut, fakirin hâlini anla. Kanaatkâr ol. Herkesin mal›nda gözün olmas›n, gözünü h›rs bürümesin, helâlinden kazan, vars›n az olsun... O€lum, ‹slâm’l›€›nla, Müslümanl›€›nla fleref duyas›n. Onun verdi€i izzet ve flerefi yere düflürmeyesin. Haktan, Kur’an’dan, sünnetten yana olas›n. Yanl›fl› benimsemeyesin. Bofl ifllere kap›lma. E€lenmeyi ve hayal dünyas›n› de€il gerçek-
103
Aile ve Toplum
leri yakala Hak geldi, bat›l zail oldu, hükmünü anlayas›n. Helâlda flifa, ilâç varken haramdan deva aramayas›n. Dostunu, düflman›n› anlayas›n. fierefsizce yaflamaktansa, flereflice ölmeyi arzulayas›n. Zilletten, baflkas›na el açmaktan kaças›n... Anac›€›m hakk›n› helâl et... Babac›€›m merak etme, baflüstüne...
• Y›lmaz Bölükbafl›
Aile ve Toplum
‹nsan sosyal bir varl›kt›r. Toplumla iliflkilerinde ölçüler hakimdir. Ölçüsüzlük, disiplinsizlik, kurals›zl›k toplumu ve toplumsal bar›fl› tehdit eder. ‹nsanlarla iliflkilerde uyulan ve uygulanan kurallar›n veya ölçülerin varl›€› o toplumun gelece€i hakk›nda umut verir.
XI. SOSYAL ÇEVRE VE ‹L‹fiK‹LER
‹slâm, ölçüler koymufltur. Bu ölçülerin dünya ve ahiret mutlulu€u sa€lamas›, onlara inanarak uyulmas›yla gerçekleflecektir. Kavga, k›skançl›k, düflmanl›k, küslük, dedikodu bu ölçüye göre yasakt›r. Bar›fl ve bar›fla götüren davran›fllar istenilir. Peygamberimiz: “Allah’a imandan sonra ifllerin en güzeli, insanlar› sevmek ve dostluktur.”116demifltir. Bu anlay›flta bir Müslüman mümin kardefline üç günden fazla küs kalamaz.117 Di€er Müslümanlar da bundan sorumludur. “Mü’minler ancak kardefltirler. Öyle ise kardefllerinizin aras›n› düzeltin...”118 mealindeki ayet bunu ifade eder. Ayr›ca Müslümanlar birbirlerini gözetirler. Bu konuda Peygamberimiz, “Zalim de olsa, zulme u€ram›fl da olsa, kardefline yard›m et. - Mazluma yard›m belli, ya zalime nas›l yard›mc› olunur?- Ona zulümden el çektirerek yard›m etmifl olursunuz.” 119 buyurmufltur. ‹fl birli€i, paylaflma, yard›mlaflma, dayan›flma içinde olunmas› ve al›nan görevlerin gere€ince yap›lmas›nda elden gelen gayretin gösterildi€inin hissedilmesi, iliflkilerin pekiflmesini ve sürmesini sa€lar. ‹yilik yapmak, kötülükten sak›nmak ve bu konularda birbirimizle yard›mlafl›p günah ve düflmanl›kta yard›mlaflmamak dinimizin istedi€i davran›fllard›r.120 Peygamberimiz bir vücudun organlar›na benzetti€i insan-
104
Muhtâru’lEhâdîs, s.72.
116
Ebû Dâvud, Edeb, 55.
117
Hucurat suresi, 10. ayet.
118
Buhârî, Mezâlim, 4.
119
Maide suresi, 2. ayet.
120
105
Aile ve Toplum
lar›n, birinin rahats›zl›€› hâlinde di€erlerinin buna duyars›z kalmamas›n› vurgulamas›,121 “Komflusu aç iken, tok yatan bizden de€ildir.”122 veya “Akrabalar› ile ilgisini kesenler aram›zda bulunmas›nlar”123 buyurmas› ve Kur’an-› Kerim’de: “Zenginlerin mallar›ndan (yard›m) isteyen ve (iffetinden dolay› istemeyip) mahrum olanlar için bir hak vard›.”124, “fiüphesiz Allah; adaleti, iyilik yapmay›, yak›nlara yard›m etmeyi emreder...” 125 ve hadisteki “Sizden hiçbiriniz, kendisi için istedi€ini kardefli için de istemedikçe, tam iman etmifl olmaz!” 126 emirleri bu konudaki ö€ütlerden baz›lar›d›r. Hz. Âdem (a.s.) tüm insanl›€›n ortak atas›d›r. ‹nsan olarak tüm insanlarla kardefliz. Aram›zda böylesi bir hukuk vard›r. Kur’an› Kerim’de: “Ey insanlar! fiüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve difliden yaratt›k ve birbirinizi tan›man›z için sizi boylara ve kabilelere ay›rd›k...” 127 buyurulmufl, Peygamberimiz de: “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Baban›z da birdir; hepiniz Âdem’in çocuklar›s›n›z...” 128 demifltir. Öyleyse, bar›fl içinde, huzurlu geçinmek tüm dinler de tavsiye edilmektedir. 121
Buhârî, Edeb, 27.
122
Buhârî, Edeb, 12.
Peygamberimizin Örnek Ahlâk›, s. 150.
123
Zariyat suresi, 19. ayet.
124
Nahl suresi, 90. ayet.
125
126
Buhârî, ‹man, s.7.
Hucurat suresi, 13. ayet.
127
Müslim, Hac, 147.
128
106
Akraba; Birbirine yak›n kimseler, aralar›nda nesep, süt veya evlilikten do€an bir yak›nl›k bulunanlara denir. Kan akrabal›€›, h›s›ml›k, süt akrabal›€›, kanun yoluyla akrabal›k fleklinde 4 grupta incelenmektedir.
Aile ve Toplum
Ayn› genetik hazneyi paylaflan kuflak veya kuflaklar aras›ndaki akrabal›kt›r. Kifli bu sistemin içinde do€ar, büyür ve ölür. Gruba üye olup olmama konusunda biyolojik olarak hiçbir seçim hakk› yoktur. Yani istese de istemese de, akraba grubu içerisinde birileri onun babas›, annesi, dedesi, ninesi, kardefli, amcas› veya 5. kuflaktan akrabas›d›r. Ancak sosyal olarak seçicilik vard›r. Örne€in; kardefllerinden birini daha çok sevebilir, babas›na karfl› annesini savunabilir veya inanc›na uymayan amcas›yla iliflkisini kesebilir.
1. Ayn› sülbden gelenler (Kan akrabal›¤›):
En yak›n akrabalar›, ayn› zamanda aile üyeleri olan çocuklar ve ana-babalard›r. (Anne ve baba birbirleriyle kan akrabas› de€il h›s›md›r.) Çocuk için temel akrabal›k birimi ailedir. Daha sonra akraba say›s› yatay ve dikey olarak artar. Yatay olarak amca çocuklar›, hala çocuklar›, day› çocuklar› birbirleriyle kan akrabas›d›r. Dikey olarak ise, dedeler ve onlar›n dedeleri, nineler ve onlar›n nineleri ile anne, baba geriye do€ru, çocu€un çocuklar›, torunlar›n torunlar› veya amca, day›, hala,teyze çocuklar›n›n çocuklar› ve torunlar›n torunlar› ileriye do€ru kan akrabalar›n› oluflturur. Yatay ve dikey olarak kan akrabalar› grubuna soy, sülâle, oymak, oba, afliret vb. adlar verilmektedir. Sülâlelerin belli ünvan ve lâkaplarla an›lmas› gelene€i oldukça yayg›nd›r: Demirciler, Bezirciler, Çavuflo€ullar›, Müderriso€ullar›, Kocabeyo€ullar›, Selmanlar, Beyler, Do€anlar, Garipler vb. Toplumumuzda ço€u zaman kifliler bu ünvan ve lâkaplarla an›l›r ve tan›n›rlar. Lâkaplar: o sülâlenin atalar›ndan birinin gerçek ad› olabilece€i gibi, onlar›n yapt›€› ifl, toplumsal statüleri, bafllar›ndan geçmifl bir olay, fiziksel özellikleri vb. durumlara göre verilmektedir. Özellikle soyad› kanunundan önce çok yayg›n olarak kul-
107
Aile ve Toplum
lan›lan lâkap gelene€i günümüzde de kuflaktan kufla€a aktar›lmaktad›r.
akrabal›€› incelendi€inden burada sadece kan akrabalar› aras›nda kulan›lan hitap terimleri verilmifltir.
Akraba grubunun veya sülâlenin belirlenmesinde baba hatt› izlenmektedir. Yani: miras iliflkilerinde akrabal›k kurulufllar›nda, çocuklar evlendikten sonra nerede oturaca€› konusunda babadan yanal›€›n ön plânda tutulmas› uygulamada a€›rl›ktad›r. Pederflâhî ya da baba hukukunun (soy zincirinin, miras›n, babal›k yetki ve sorumluluklar›n›n baba soyuna göre düzenlendi€i, erke€e büyük ayr›cal›klar›n tan›nd›€› toplum düzeni) geçerli oldu€u toplumlarda bu tutum çok kat› kurallara ba€lanm›flt›r. Ülkemizde pederflahî özellikler a€›r basmakla birlikte, gerçekte tipik bir baba hukukundan söz etmek mümkün de€ildir. Baba hukukunun tipik fleklinde erkek, tek otorite, kad›nsa otoriteye kay›ts›z flarts›z ba€l›d›r. Oysa toplumumuzda ço€unlukla erkek, otoriteye sahip olmakla birlikte, kad›n da otoriteyi k›smen veya gizli de olsa paylaflmaktad›r. Gözlemlerimize göre geleneksel toplumlar›m›zda erkekli€e halel getirmemek için görünürde otorite olman›n arkas›nda bazen aç›ktan, bazen de gizlice yürütülen bir meflveret veya –müflavere- mekanizmas› vard›r. Hele hele yafll› kad›nlar›m›z ço€u zaman erkekle eflitlenmifl durumdad›r. Kentlerimizde ise kad›nlar›n otoritedeki pay› ve kararlarda etkisi daha fazlad›r. Ayr›ca az da olsa otoriteyi tamamen elinde bulunduran kad›nlar ve kar›s›ndan korkan –k›l›b›k- olarak adland›r›lan erkekler de vard›r.
En yak›n kan akrabalar› olan çekirdek aile üyeleri aras›nda kullan›lan hitap terimleri:
Ülkemizde akrabal›k sisteminde baba hatt› ön plânda gibi görünmesine ra€men ana hatt› da izlenmektedir. Meselâ annesinin mal› oldu€u için mirastan pay almayan ya da day›s›n›n çocu€unu akrabadan saymayan birilerine rastlamak oldukça zordur. Akraba grubunun belirlenmesinde anne ve taraf› da dikkate al›n›r, birebir akrabal›k iliflkisi sürdürülür. Her akrabal›k sisteminde oldu€u gibi ülkemizde de akrabalar aras›nda kullan›lan hitap terimleri vard›r. Bu bafll›kta kan
108
Aile ve Toplum
Baba, anne, evlâd›m (k›z›m, o€lum), abi, abla, bac›, kardeflim (k›z, erkek) Çekirdek aile üyeleri d›fl›ndaki öteki kan akrabalar› için kullan›lan hitap terimleri ise; dede (annenin ve baban›n babalar›), nine (babaanne, anneanne), torunum, amca, amcao€lu, amcak›z›, day›, day›o€lu, day›k›z›, teyze, teyzeo€lu, teyzek›z›, hala, halao€lu, halak›z›, ye€en vb. Bu hitap terimleri kifliler aras›ndaki akrabal›k ba€›n› ve derecesini belirtmektedir. Bu nedenle bu terimlere “belirleyici akrabal›k terimleri demek do€ru olur. Ama ayn› terimler toplumumuzda akraba olmayan kiflilere hitap ederken de kullan›lmaktad›r. Bu hitaplardaki genel özellik ise, hitap edilen kiflinin durumuna göre, akraba grubu içerisinde bir yere konmas› veya o yerin gerçek sahibi ile hitap edilen kiflinin özdefllefltirilmesi yani ayn› kategoriye al›nmas›d›r. Bunlara da “s›n›flay›c› akrabal›k” terimleri diyebiliriz. Bunlardan en yayg›nlar› ise; Baba: Baba adam. Baba gibi çok veren, fedakâr, koruyucu, müflfik kimse. Ana: Anne gibi görülen yaflça büyük kad›n. Amca: Baban›n erkek arkadafllar› veya amca gibi görülen yaflça büyük erkek. Teyze: Annenin kad›n arkadafllar›, teyze gibi görülen yaflça büyük kad›n vb. (Balaman, 1982, 13-16). 129 Akrabal›k konusunda bu denli genifl bir ayr›m yaln›z Türklerle Müslümanlarda vard›r. Bat› dillerinde ise, örne€in amca, day›, eniflte diye bir ayr›m yap›lmam›flt›r; bunlar›n hepsi
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s.9799.
129
109
Aile ve Toplum
tek kelimeyle anlat›l›r. Kad›nlar için de durum ayn›d›r; hala, teyze, yenge sözleri tek kelimeyle ifade edilir. Bunun gibi, babaanne, anneanne, abla, a€abey deyimleri de yoktur. Yaln›z, ye€enlerle kardefl çocuklar›, k›z ya da erkek olufllar›na göre, ayr› ayr› adlar al›rlar. 130 Evlilik iliflkisine ba€l› olarak ortaya ç›kan ve sonradan kurulan akrabal›k türüdür. H›s›ml›kta en yak›n akrabalar evlili€in çekirde€inde yer alan efllerdir. Daha sonra kad›n ve erke€in aile üyeleri ve akrabalar› gelir.
2. Evlilikle kurulan (s›hrî akrabal›k) h›s›ml›k:
Evlili€e (h›s›ml›€a) dayal› akrabal›ktaki hitap terimleri ve bu kapsamda yer alan kiflileri flöylece s›ralayabiliriz: Dünür: Evlenen k›z ve erke€in ailelerinin birbirine göre durumu ve hitap flekli Kay›npeder (kay›nbaba, kaynata): Evlenen k›z ve erke€in babalar›n›n birbirlerine karfl› durumlar› ve hitap flekli131 Kaynana (Kay›nvalide): Evlenen k›z ve erke€in annelerinin birbirlerine karfl› durumu ve hitap flekli. Ancak kültürümüzde gelin-kaynana iliflkileri daha ön plândad›r. Zaman içinde akrabal›k ba€lar› gelifltikçe veya gelini koca evine yabanc›laflt›rmamak ve koHayat Ansiklopedisi; “Akrabal›k”, c.1, s.92.
130
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s. 99100.
131
110
ca ailesine yad›rgatmamak gerekçesiyle. kay›n ana ikinci bir anne yerine konmufl, o flekilde de€erlendirilmifltir. Anonim halk edebiyat›n›n en yayg›n türü olan manilerin gelin-kaynana münasebetlerini konu edinenleri pek çoktur. Anadolu halk›n›n genel yaflay›fl›ndaki ifl hayat›n›n a€›rl›€› ve çekilmezli€i alt›nda bunalan gelinin, otoritesini ciddî bir flekilde hissetti€i kaynanas›na zaman zaman gösterdi€i tav›rlardan yola ç›karak: “Kaynana pamuk ipli€i olup, raftan düflse, gelinin bafl› ya-
Aile ve Toplum
r›l›r.”, “Kaynana, gelinin alt›n duva€›d›r.” sözlerinden hareketle gelin-kaynana münasebetlerinin hem sosyolojik, hem psikolojik boyutlar tafl›yan genifl bir alan oldu€u ifade edilebilir. 132 Efl: Evlenen k›z ve erke€in her biri ve birbirlerine karfl› durumu Bey: Evlenen erke€in kar›s›na göre durumu ve hitap flekli Han›m: Evlenen k›z›n kocas›na göre durumu ve hitap flekli Yenge: Amca, day›, kardefl han›mlar›n›n ye€enler ve kardefllere göre durumu ve hitap flekli Gelin: Evlenen k›z›n kay›nvalide ve kay›npedere göre durumu ve hitap flekli Damat: Evlenen erke€in kay›nvalidesi ve kay›npederine göre durumu ve hitap flekli Elti: Evli erkek kardefllerin han›mlar›n›n birbirlerine göre durumu ve hitap flekli Görümce: Evlenen erke€in k›z kardeflinin geline (yengesine) karfl› durumu ve hitap flekli Kay›nbirader: Evlenen k›z ve erke€in erkek kardefllerinin enifltesine veya yengelerine göre durumu ve hitap flekli Bald›z: Evlenen k›z›n k›z kardefllerinin kocaya (eniflte) karfl› durumlar› ve hitap flekli Eniflte: Evlenen erke€in, han›m›n›n kardefllerine göre durumu ve hitap flekli. Teyze ve hala kocalar›na da eniflte denmektedir. Bacanak: K›z kardefllerin kocalar›n›n birbirlerine karfl› durumu ve hitap flekli Kuma: Ayn› kocayla evli kad›nlar›n birbirlerine göre durumu ve hitap flekli (Balaman, 1982, s.14). Bunlar d›fl›nda aralar›nda h›s›ml›k iliflkisi olmad›€› halde yukar›daki hitap terimleri baflka kiflilere hitapta da kullan›l-
Ayfle Duvarc›, “Kaynana”, T.A.A., c.2, s.664-665.
132
111
Aile ve Toplum
maktad›r. Örne€in; Eniflte: Kar›s› bac› kabul edilen evli erkek ya da akrabadan k›z alan erkek Yenge: Erkeklerin kardefl yerine koyduklar› kad›nlar vb. (Balaman, 1982, s.16). H›s›ml›k iliflkilerinde; evli kad›n ve erkek birbirlerinin kan akrabalar›na karfl› kulland›klar› hitap terimlerini kullanmaktad›rlar. Örne€in: Erke€in day›s›na han›m› da day› der. Yaln›z –gelinlik etme- norma ba€l› olarak evli kad›n kocas›n›n kardefllerine kendinden küçük de olsa –abi- , -abla- diye hitabetmektedir.133 Süt akrabal›€›, bir kimsenin süt ça€›ndayken (iki yafl›na kadar) sütünü emdi€i kad›n ve akrabalar›yla kendi aras›nda meydana gelen akrabal›k ba€›d›r. Meselâ: Sütünü emdi€i kad›n onun süt annesi; kocas› süt babas›; çocuklar› da süt kardeflleri olur. ‹ki yafla kadar emilen süt, çocu€un vücut yap›s›n› tamamlad›€› için, emzirenin bir parças›; emziren de emenin –t›pk› öz annesi gibi- bir annesi durumundad›r. 134 Süt anneye süt nine denildi€i de olur.
3. Di¤er hukuk sistemlerinden ayr› olarak Süt akrabalar›:
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s. 99100.
133
Akif Köten, “Akraba”, fiamil ‹.A., c.1, s.91-92.
134
Akif Köten, “Akraba”, fiamil ‹.A., c.1, s.91-92.
135
112
Hukûkî ifllemler sonucu oluflan, “evlât edinme-tebennî-“ fleklindeki bir akrabal›k ba€›d›r. Cahiliye devri Araplar› aras›nda yayg›n olan bu tür bir akrabal›€› ‹slâm, bütün sonuçlar›yla birlikte ortadan kald›rm›flt›r. 135 ‹ki flekilde karfl›m›za ç›kmaktad›r. Birincisinde, çocuklar› olmayan ailelerin öksüz çocuklar› veya geçim s›k›nt›-
4. Kanun yoluyla akrabal›k:
Aile ve Toplum
s› içerisindeki ailenin çocuklar›n› yanlar›na almalar›, yasalar veya gelenekler do€rultusunda aralar›nda kan ba€› olmad›€› hâlde öz evlâtlar› gibi yetifltirmeleridir. Aralar›nda birinci derecede evlât-ata iliflkisi vard›r. Baz› durumlarda çocuk bunun fark›nda de€ildir. Yani, yan›nda yetiflti€i aileyi öz ailesi olarak bilir. Bazan da bu durumun aç›klanmas›nda bir sak›nca görülmez. Bu iliflki kültürbilimi (sosyal antropoloji) aç›s›ndan anne babaya göre çocu€un durumu –sosyal evlâtl›k-, çocu€a göre anne-babas›n›n durumu ise –sosyal anal›k-babal›k- olarak yorumlanabilir. Çünkü aralar›nda biyolojik temel yoktur. ‹liflkiler kabullenmeye ba€l›d›r. Yasalar›n ve geleneklerin denetimi söz konusudur. ‹kinci flekilde ise, dul kad›n›n eski kocas›ndan çocu€unun yeni kocas›na göre durumu veya dul erke€in ilk kar›s›ndan olan çocu€unun ikinci kar›s›na göre durumudur. Toplumda bu iliflki içerisindeki çocuklara –evlâtl›k-, kad›na –anal›k-, babaya ise –babal›k- denmektedir. Babal›k, anal›k ve evlâtl›klar aras›nda iyi iliflkiler olabildi€i gibi genel izlenim olumsuzdur. Sürtüflme, tart›flma, istenmemezlik, bazan kavga ve evi terketmelerle vb. dolu iliflkiler görülmektedir. Yasal ve geleneksel yetki ve sorumluluklar varsa da spekülâsyonlara ve kopmalara aç›k bir akrabal›k fleklidir.136 Anal›k: Bir kad›n, kanunun çizdi€i koflullar içinde, kimsesiz bir çocu€u evlât olarak kabul ederse, bu kad›n çocu€un anal›€› olur. Babal›k: Bir erkek, kanunun çizdi€i koflullar içinde yabanc› bir çocu€u evlât edinirse, o çocu€un babal›€› olur.
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s. 107.
136
Hayat Ansiklopedisi; “Akrabal›k”, c.1, s.92.
137
Evlâtl›k: Birinin evlât yerine kabul etti€i kimseye denir.137 Bunlara bir de manevî evlâtl›€› eklemek gerekir. Daha çok temelinde psikolojik ba€lar vard›r. Tamamen duygusal bir yak›nlaflmad›r.138 Tasavvurî/hayalidir. Ancak yar› akraba gibi de€erlendirilir. Evlâd› gibi gördü€ü ve kendisine yak›n bildi€i ki-
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s. 107.
138
113
Aile ve Toplum
fliye karfl› duygusal ba€l›l›k ve ilgiye dayal› ifadelerdir. Örne€in bu kiflilerle ilgili olarak kendisini manevî evlât olarak de€erlendirenler hakk›nda “Rahmetli beni evlâd› gibi kabul ederdi; beni o evlendirdi; nur içinde yats›n beni o ifl güç sahibi yapt›; sanki benim babam gibiydi... vb.” sözlerini duyar›z. Akrabal›€›n bu genel görünümünden sonra genel özellikleriyle akrabal›k iliflkilerini s›ralamaya çal›flaca€›z: 1- Yard›mlaflma ve dayan›flma esast›r. Büyük ölçüde ifl ve amaç birli€i öngörülmektedir. 2- Psikolojik, ekonomik, sosyal ç›karlar›n korunmas›na dikkat edilir ve yine akraba grubu, üyelerine psikolojik, ekonomik ve sosyal yönden destek sa€lar. 3- Akrabal›k iliflkilerinde birbirini tamamlayan yetki ve sorumluluklar zinciri vard›r ve yine akraba grubu içerisinde statü ve roller aç›s›ndan hiyerarflik s›ralama vard›r. 4- ‹liflkiler karfl›l›kl› sayg› ve sevgi temeli üzerine kurulmufltur. Bu nedenle aksi durumda sitem ve k›r›lmalar vard›r. 5- Akraba grubu içerisinde en yafll›dan en gence do€ru ya da en bilgiliden en bilgisize do€ru aral›ks›z telkin ve tavsiye mekanizmas› vard›r. 6- Terbiye ve e€itimde tüm akraba üyelerinin eflit yetki ve sorumluluklara sahip oldu€u sosyal kontrol sistemi kurulmufltur. Çünkü kiflisel hatalar veya baflar›lar tüm akraba üyelerine mâl edilir. Bu nedenle yasalar›n ve geleneklerin reddetti€i sapma davran›fllara izin verilmez. Ayr›ca; • ‹yi ve kötü günleri paylaflma, sorunlar› birlikte çözmeye çal›flmak • Soyun devam›n› ve onurunu korumaya çal›flmak
Akrabal›k iliflkileri:
114
Aile ve Toplum
• Gelenek, görenek ve akraba grubuna iliflkin bilgileri gelecek kuflaklara aktarmak • Akraba grubunun, gelenek, görenek, erdem vb. Sosyal normlar aç›s›ndan üstünlü€ünü savunmak, üyeleri bu yönde teflvik etmek, üyeler aras›nda sosyal güvenlik mekanizmas› kurmak. Yani yafll›lar›n bak›m›, öksüz yetim ve dullar›n korunmas›, d›flar›dan gelecek fizik veya sosyal bir sald›r›ya karfl› birlik oluflturmak ve birlikte çözüm yolu aramak • Atalar›n an›s›n› canl› tutmak ve adlar›n› yaflatmak, mallara ve vasiyetlerine sahip ç›kmak • Sevinçte, tasada akraba grubuna öncelik ve imtiyaz tan›mak. Buna s›lay› rahim, akrabal›k ba€lar›n› art›rmak da diyebiliriz. Buraya kadar s›rlamaya çal›flt›€›m›z akrabal›k iliflkilerine ait genel özellikler, toplumumuzda görülen ve ifade edilen ideal düflüncelerdir. Toplumumuzda akrabal›k kurumu bu özellikleriyle en temel ve köklü kurumlardan birisidir. Ve yine en az de€iflen, dejenerasyonlara karfl› en fazla direnen bir kurumdur. Ancak bu ideal görünüflün yan›s›ra uygulamada bu özellikler zaman zaman varl›k gösterememektedir. Yani idealden sapmalar veya zaman zaman istismarlar olabilmekte, gerginlikler sürtüflmeler, kopukluklar olabilmektedir. Öte yandan fazla nüfus art›fl› ve kentleflme sürecine ba€l› olarak akrabalar aras›nda yabanc›laflma, iliflkilerde çözülme, gevfleme hatta zaman zaman kopmalar görülmektedir. Son y›llarda özellikle de büyük kentlerde y›lda bir-iki kez karfl›laflan akrabalardan veya birbirlerinin varl›€›ndan haberdar olmayan ya da karfl›laflt›klar›nda birbirlerini tan›mayan akrabalardan da söz etmek mümkündür. ‹fl ve çal›flma hayat›, iletiflim ve ulafl›m zorluklar› da akrabal›k iliflkilerini zedelemektedir. Dolay›s›yla akrabal›k kurumu geleneksel fonksiyonlar›n› sürdürememektedir. Akraba grubunun veya akrabal›€›n birtak›m fonksiyonlar› günümüzde, devlet veya ticarî amaçl› özel sektör taraf›ndan yerine getirilmeye
115
Aile ve Toplum
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s.9799.
139
116
çal›fl›lmaktad›r. Örne€in: çocuklar›n bak›m ve e€itimi için krefllerin aç›lmas›, yafll›lar›n bak›m ve bar›nmas› için huzur evlerinin aç›lmas› gibi. Asl›nda bu görevler yasalar›m›z ve geleneklerimize göre akrabalara verilmifltir. 139 Dinimiz, akrabalar aras›ndaki iliflkilerin sa€lam, s›cak ve devaml› olmas›na, akrabalar›n birbirine maddeten ve manen destek olmalar›na çok önem vermektedir. H›s›ml›k hakk›n› gözetmek, Allah ve Rasülünün ›srarla emretti€i fleylerdendir. Kur’an-› Kerim’de Cenab-› Allah flöyle buyurur: “Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir fleyi ortak koflmay›n. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düflkünlere, yak›n ve uzak komfluya, yan›n›zdaki arkadafla, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini be€enip ö€ünenleri elbette sevmez. (Nisa suresi, 36. ayet.)”, “Akrabalar›na, düflküne ve yolcuya hakk›n› ver, elindekileri de hepten savurma. (‹sra suresi, 26. ayet.)”. Toplumun çekirde€ini oluflturan aile ve onun etraf›n› s›k›ca saran akrabal›k ba€lar› ne kadar sa€lam olursa, toplum da o kadar sa€lam ve güçlü olur. ‹lâhî kanun gere€i insano€lu, dünyaya baz› kiflilerle aras›nda h›s›ml›k ba€lar› ile birlikte gelir. Bu ba€›n sa€lam olmas›, insana yüksek bir moral gücü kazand›r›r. ‹flte bu güç kifliye, hayat›n zorluklar›n› gö€üsleme ve ondan zevk alma flans›n› sa€lar. Hz. Peygamber (s.a.s.); mutlulu€un kayna€› olan sevginin, veraset yoluyla (yani yak›n ve uzak akrabalar kanal›yla) kazan›laca€›n› belirtmifltir. (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 22.). Birbiriyle s›k› ve s›cak iliflkiler içinde olan akrabalardan meydana gelen cemiyetler de güçlü olur. Hatta devlet de bundan güç al›r. “‹slâm’›n hedeflerinden biri de, sa€lam bir Müslüman toplum oluflturmakt›r.” ‹flte bunda, s›lay› rahmin (akrabal›k iliflkilerini devaml› ve canl› tutman›n) büyük yeri vard›r.
Aile ve Toplum
‹slâm, akrabal›k ba€lar›n›n sa€laml›€›na ne kadar gayret ediyorsa, münaf›klar ve bugün onlar›n görevini yerine getiren y›k›c› cereyan müntesipleri de, aile ve akrabal›k ba€lar›n› koparmak için o kadar gayret ediyorlar. Ayetikerime’de buna flöyle iflaret edilmektedir: “(Ey münaf›klar) demek idareyi ele al›rsan›z, yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve akrabal›k ba€lar›n› koparacaks›n›z öyle mi? (Muhammed suresi, 22. ayet)” . Müslümanlar bugün çeflitli cereyanlar›n za’fa u€ratmak istedi€i bu ba€lar› sa€lamlaflt›rmak mecburiyetindedirler. ‹slâm sadece s›lay› rahimle yetinmeyip, akrabalar›n birbirine maddeten ve manen iyilik yapmas›n› da emir ve tavsiye etmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Kime iyilik edeyim ya Rasûlallah!” diye soran bir sahabîye, “Annene, babana, k›z kardefline, erkek kardefline ve bunlar› takip eden akrabalar›na iyilik etmek senin görevindir.”fleklinde cevap vermifltir. (Buhârî, el-Edeb, 25.) Abdullah b. Mes’ud (r.a.)’dan flöyle rivayet edilir: Hz. Peygamber (s.a.s.)’e “Amellerin hangisi Allah’a daha çok sevimlidir?” diye sordum. “Vaktinde k›l›nan namazd›r.” diye buyurdular. “Sonra hangisidir?” dedim. “Anne ve babaya iyilik etmektir.”buyurdu. “Sonra hangisidir?” dedim. “Allah yolunda cihadd›r.” buyurdu. (Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 318.) Baflka bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s.) flöyle buyurur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden akrabas›n› görüp gözetsin...”(Riyazü’s-Sâlihîn, Birru’l-Vâlideyn, 312).” Akrabaya ‹slâmî akide gere€i yak›nl›k duymak, onlar›n yard›m›na her zaman koflmak, s›k s›k ziyaret etmek, uzakta bulunanlar› aray›p sormak, onlarla haberleflmek flartt›r. Toplumun önemli bir kurumu olan ailenin sa€lam bir yap›ya kavuflturulmas›, ancak bu görevlerin tam anlam›yla yerine getirilme-
AKRABALIK BA⁄LARI
117
Aile ve Toplum
siyle mümkündür. Sa€lam bir aile sa€lam bir topluma götürür. Akrabalar aras›ndaki iliflkiler, hukukî ve ahlâkî olmak üzere ikiye ayr›l›r: Akrabal›€›n hukûkî neticeleri: Evlenme yasa€›; kan, süt ve evlenmekle meydana gelen her üç akrabal›klar, belli bir s›n›ra kadar, evlili€e manidir. Evlenilmesi haram olan akrabalar›, Kur’an flöyle s›ralamaktad›r: “Sizlere, analar›n›z, k›zlar›n›z, k›z kardeflleriniz, halalar›n›z, teyzeleriniz, kardefllerinizin k›zlar›, k›zkardefllerinizin k›zlar›, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeflleriniz, kar›lar›n›z›n anneleri, kendileriyle gerde€e girdi€iniz kad›nlar›n›z›n yan›n›zda kalan üvey k›zlar›n›z –ki onlar›n analar›yla gerde€e girmemiflseniz size bir engel yoktur-, öz o€ullar›n›z›n eflleri ve iki k›z kardefli bir arada almak suretiyle evlenmek, -geçmiflte olanlar art›k geçmifltir- size haram k›l›nd›. Do€rusu Allah ba€›fllar ve merhamet eder. Kocal› kad›nlar ile evlenme de haram k›l›nm›flt›r...”(Nisa suresi, 93. ayet.) Mirasç› olmak; Yak›nl›k derecelerine göre akrabalar birbirine mirasç› olur. Kimin kime hangi oranda mirasç› olaca€› Kur’an ve sünnetle tesbit edilmifltir. Nafaka temini; Bir kimse, han›m› ile usûl (sulbünden geldi€i kimseler) ve fürûunun (kendi sulbünden gelenlerin) nafakas›n›; muhtaç duruma düflerlerse yak›n akrabalar›n›n nafakalar›n›, teminle yükümlü olur. Akrabal›€›n ahlâkî neticeleri: S›lay› rahim: Akrabalar›n birbirleri ile iliflkilerini kesmeyip devam ettirmeleri, ahlâkî ve dinî görevdir. Peygamberimiz (s.a.s.) buyurur ki: “Rahim (akrabal›k), Allah’›n rahmetinin
118
Aile ve Toplum
eserlerindendir. Kim bu ba€› korursa, Allah ona merhamet eder. Kim onu kopar›rsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser. (Buhârî, Edeb, 13.)”, “Akrabalar›yla iliflkiyi kesen cennete giremez. (Buhari, Edeb, 11.)” Akrabalara ikram ve ihsanda bulunmak: Yukar›da geçen hadislerden de anlafl›laca€› gibi akrabalara maddî ve manevî ikramlarda bulunmak Peygamberimiz’in bize tavsiye etti€i hususlardand›r. Mal›n›,Allah yolunda harcanmas› için hibe etmek isteyen Ebu Talha’ya Peygamberimiz, onu akrabalar›na harcamas›n› tavsiye etmifltir. Dinimizin emir ve tavsiye etti€i bu akrabal›k görevlerini yerine getiren kimseyi de Peygamberimiz (s.a.s.) flöyle müjdelemektedir: “Kim r›zk›n›n bol olmas›n› ve ömrünün uzamas›n› isterse, s›lay› rahim yaps›n. (Buhârî, Edeb, 12.)” 140
Di¤er Yak›nl›k Türleri
Ad babal›€›: Kiflili€in bir parças› olan ad verme, sosyal bir kiflili€i temsil etmekle birlikte soylu ve mistik kudreti de ifade eder. Onun için çocu€a gelifligüzel bir ad verilmez. Ailenin, inançlar›, de€erleri ve dünya görüfllerine göre tercih edilir. Yine buna göre ad sosyal bir öz tafl›r. Yani, bir sembol olmakla birlikte, tafl›d›€› anlam bak›m›ndan çocu€a konulacak ad›n, onun karakterini, kiflili€ini, gelece€ini, toplum içindeki yerini belirleyece€ine inan›l›r ve ailelerin çocuklar› üzerindeki beklentilerini ifade eder. ‹sim koymak çok önemlidir. ‹sim dikkatli ve özenle seçilmelidir. Toplumumuzda özellikle büyük kentlerde ana-baba taraf›ndan (çocu€un ad›) belirlenmekte ve nüfus memurluklar›nca onaylanarak resmîlefltirilmektedir. Geleneksel toplumlar›m›zda a€›rl›kta olmakla birlikte kentlerimizde de çocu€a ad verme ço€u zaman küçük bir dinî törenle yap›lmaktad›r. Bu törenler
Akif Köten, “Akraba”, fiamil ‹.A., c.1, s.91-92.
140
119
Aile ve Toplum
ya din adamlar› ya da aile büyüklerinden birisinin önderli€inde yap›lmaktad›r. Bazan mevlit okutulup, yemek verilir.
takil birimler hâlinde yan yana ve üst üste yaflayan aileler aras›ndaki iliflkiye verilen isimdir.
Çocu€a ad verecek din adam› veya aile büyü€ü bebe€i kuca€›na alarak k›bleye döner, sa€ kula€›na ezan, so kula€›an kamet okunur ve çocu€un ad› sa€ kula€›na üç kere söylenir. –Ad›n› ben verdim, yafl›n› Allah versin-, -ad›n› ben verdim r›zk›n› Allah versin-, -hay›rl› u€urlu olsun- vb. iyi dilekleriyle ad verme ifllemi tamamlanm›fl olur. Ad veren kifli çocu€un –adbabas›- olarak bilinir. Ailenin bir akrabas› gibi iliflki kurulur ve sayg› gösterilir. Ad babal›€› gelene€ine Kur’an-› Kerim’de Ali ‹mran suresinde Meryem annemize ad verilmesinde rastlan›r.
Müslüman kültürünün egemen oldu€u co€rafyada komfluluk iliflkileri, nitelik itibariyle s›cak, samimî ve teklifsiz bir ortama dayan›r. Karfl›l›kl› güven ve iyiniyet komfluluk iliflkisinin temelini teflkil eder.
Hemflehrilik:
Ahmet Maden, “Türkiye’de Akrabal›k ‹liflkileri ve Türleri”, T.A.A., c.1, s. 107-108.
141
120
Aile ve Toplum
Do€rudan akrabal›kla iliflkisi olmasa da yetki ve sorumluluklar bak›m›ndan benzerlik göstermektedir. Temelde fizik çevre yani ayn› flehirde, kasabada, köyde do€mufl olma duygusu vard›r. Uygulamada ise benzer sosyo-kültürel özelliklere sahip olufl etkili olmaktad›r. ‹nsanlar› di€erlerinden ay›ran, birbirine yaklaflt›ran ve birtak›m görevler imtiyazlar› da bünyesinde bar›nd›ran bir kurumdur. Yard›mlaflma ve dayan›flma vard›r. Yine ülkemizde formel (resmî-yasal) ve informel (gayri resmîgeleneksel) olarak gerçeklefltirilmektedir. Örne€in; Kayserililer Kültür ve Dayan›flma Derne€i vb. yar› resmî kurumlar, Erzincanl›lar Mahallesi, Yeflilhisarl›lar Kahvesi vb. sivil merkezler, hemflehrilik toplant›lar›, tan›flt›klar›, dertlefltikleri, bayramlaflt›klar›, sorunlar›n› çözdükleri yerlerdir. “‹çeride soy gayreti d›flar›da köy gayreti” deyimi hemflehrilik ve akrabal›k iliflkilerini çok güzel aç›klamaktad›r. 141 Komfluluk: Komfluluk, ikamet yerine ba€l› olarak, ayn› mahalde müs-
“Komflunun akrabadan ileri oldu€u” düflüncesi, komfluluk iliflkisinin temeli say›l›r; akraba ile belirli zaman aral›klar› ile görüflülebildi€i hâlde komflu, daima yanyana ve yüzyüze bulunulan bir yak›n olarak kabul edilir. Ailenin s›k›nt›l› veya nefleli anlar›, ilk anda daima komflu ile paylafl›l›r. Komfluluk iliflkilerini belirleyen hukukun ana çizgileri ‹slâm inanc› taraf›ndan belirlenmifltir. Bu hususta bilhassa, “Cibril hiç durmaz, komflu hakk›na hürmet olunmas›n› bana vasiyet ederdi, hatta ben yak›nda (Allah’›n emriyle komfluyu) komfluya mirasç› k›lacak sand›m.” mealindeki hadis belirleyici bir rol oynam›flt›r. Komflusunun zulmünden, flerrinden emin olmayan kiflinin kâmil imana eriflmifl olamayaca€›n› iflaret eden hadis de bu cümledendir. Komfluya ezâ etmemek, onlarla güzel geçinmek, hay›rhâh olmak, onlar› zarardan korumak, nasihat edip görüp-gözetmek gibi emirler, ‹slâm’da komflu hukukunun temel esaslar›n› belirler. Komflu tabirinin oldukça genifl ve esnek tutulmas› dikkat çekicidir. Buna göre, “müslim, kâfir, abid-fas›k, dost-düflman, mukim-misafir, menfaatli-mazarratl›, yak›n-uzak, istisnas›z bütün komflular” komflu tabiri içine girebilmektedir. Komfluluk hukukunun geçerli oldu€u alan, genel kabule göre “her taraftan k›rk hane”olarak tarif edilmifltir. Bu hükümler çerçevesinde komfluluk, yer yer akrabal›k hukukuna dahi a€›r basan niteli€i ile bizim toplumumuzda çok ciddiye al›nan ve titizlikle riayet edilen bir iliflkiler bütünü ol-
121
Aile ve Toplum
mufltur. Komfluluk iliflkisi fizikî flartlar bak›m›ndan sona ermifl olsa bile, “eski komflu” tabiriyle vaktiyle kurulmufl olan yak›nl›€›n sürdürülmesi, bugün bile devam etmektedir. Komfluluk iliflkileri, h›zl› ve plâns›z flehirleflme, sanayileflme ve benzeri etkilerin yaratt›€› kültür floku sonucunda, bilhassa büyük flehirlerde zay›flama belirtileri göstermektedir. 142 Peygamberimizin komfluluk iliflkilerine verdi€i önemin bilincinde olan Müslümanlar, çevresinde baflka ailelerin, komflular›n yaflad›€›n› unutmaz; gerekti€inde onlar›n yard›m›na koflar. Misafir: Aile üyeleri d›fl›nda, ailenin bar›nd›€› meskene, iyi niyetle ve belirli bir süre için ziyarete gelen herkese misafir denilir. Yak›n akraba ve aile çevresinden kabul edilen kifliler, misafir statüsünde hürmet görmesine ra€men, bir samimiyet belirtisi olmak üzere “misafir” olarak de€erlendirilmezler. “Sen yabanc› de€ilsin, misafir gibi davranma” sözleri bu yak›nl›€› belirtmek ve misafirin ev içinde daha rahat hareket etmesini sa€lamak için söylenir. 143 Misafirin hukuku:
A. Turan Alkan, “Komfluluk ve Komfluluk ‹liflkileri”, T.A.A., c.2, s.697-699.
142
A. Tuncer Alkan, “Misafir, Misafirlik”, T.A.A., c.2, s.741.
143
122
Misafir her hâlükârda sayg›yla karfl›lanan, evin en temiz ve mutena (özenilen, titizlik gösterilen) k›sm›na (misafir odas›) buyur edilen kiflidir. Misafire gösterilen sayg› ve nezaket, bir dizi uygulama ile kendini gösterir: Misafir karfl›s›na temiz ve derli-toplu k›yafetle ç›k›l›r. Hat›r› sorulur, büyükse eli öpülür. ‹kramda bulunulur; kolonya, meflrubat, fleker, mevsimine göre flerbet ya da meyve suyu, çay, kahve, yemek gibi yiyecek ve içecekler sunulur. Ço€u kere misafirin itiraz› kabul edilmeden ikramda ›srar edilir. Konuflma esnas›nda misafire öncelik verilir,
Aile ve Toplum
sözü kesilmez, alaya al›nmaz, sert ve haflin muameleye muhatap edilmez. Gidece€i zaman, biraz daha kalmas› için ›srar etmek gelene€i de vard›r. Kalkt›€›nda elbisesini giymesi için yard›mda bulunulur, belli bir yere kadar misafire refakat edilir ve yeniden gelmesi temenni edilir. Buna mukabil misafir, acil hâller d›fl›nda ev sahibini önceden haberdar etmeye itina eder. Aile büyüklerinden birisi “buyur” etmedikçe haneden içeri girilmez. Kendisine gösterilen yere oturur. ‹kram edilen fleyler hakk›nda, hofluna gitmese bile hoflnut görünme€e dikkat eder. Ev sahibini s›k›nt›ya sokacak taleplerde bulunmaz, buyur edildi€i odadan baflka bir odaya izinsiz geçmez. ‹kram edilen fleyden art›k b›rakmaz. Evin iç ifllerine müdahale etmez. Tesadüfen flahit oldu€u nahofl (hofl olmayan) hadiseler karfl›s›nda ketum olmak (s›r saklay›c› olmak) zorundad›r. ‹slâm inanc›nda “misafirlik”, bugünkü anlam›ndan farkl› bir boyutta ele al›nm›flt›r. Misafirli€in bu anlam›, yak›n komflu, ahbap ve akraba iliflkilerinin d›fl›nda “düflkün” ve “yolcu” gibi yard›ma muhtaç kimselerin misafir edilmelerini ö€ütler (Bakara suresi, 177-215. ayetler; Nisa suresi, 36. ayet; Enfal suresi, 41. ayet; Rum suresi, 38. ayet; Haflr suresi, 7. ayet). Bugünkü anlam›na yak›n misafirlerin hukuku hakk›nda Kur’an, Nur suresinin 27-29. ayetlerinde düzenlemeler getirerek, “izin almadan ve selâm vermeden yabanc› eve girmemeyi, ev sahibi taraf›ndan kabul edilmedi€inde geri dönmeyi” öngörür. Bu konuda Hz. Peygamberin sünneti ve hadisler di€er ayr›nt›lar› düzenler. Buna ba€l› olarak ‹slâm kültüründe bir “Tanr› Misafiri” kavram› geliflmifltir ki, hiçbir akrabal›k ya da tan›d›kl›k ölçüsü olmadan “Allah r›zas›” için, kap›ya gelen bir yabanc›ya iyi davranma, bar›nak ve yiyecek ihtiyac›n› giderme, maruz kald›€› tehlikeden emin k›lma davran›fllar› gösterilir.144 Hatta yolcuya zekat dahi verilir.
Hasan Özdemir, “Misafir ve Misafirperverlik”, T.A.A., c.2, s.741-742.
144
123
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
Dost: ‹yi ve kötü günde bizi yaln›z b›rakmayan, dertlerimizi paylaflan en yak›n›m›zda hissetti€imiz kiflidir. Dostlar aras›nda iliflkiler samimî, sevgi ve sayg›ya dayal›d›r. Bu nedenle dost tavsiyelerine büyük önem verilir. Peygamberimiz, “Sizden her biriniz kiminle arkadafll›k yapt›€›na baks›n.” buyurmufltur.145 Dost olarak seçilen kimseler, huy ve kiflilikleri ile yak›ndan tan›nan ve hakk›nda gerekli araflt›rma yap›larak bilgi edinilmifl kifliler olmal›d›r. ‹nat, ba€nazl›k, kör taraftarl›k dostluk ve bar›fl› zedeler. Arkadafll›k iliflkileri: Peygamberimizin insanî yönü incelendi€inde onun sosyal ve do€al çevresiyle olan iliflkilerinin bütünüyle örnek ve model oluflturdu€unu görürüz. Bunu bize birinci elden arkadafllar› yani ashab› aktarmaktad›r. Arkadafllar›n›n fikirlerini sab›rla dinlemesi; arkadafllar›yla zaman›n›, imkânlar›n›, fikirlerini paylaflmay› sevmesi; arkadafllar›na sayg›l› ve hakça davranmas›, ölçüsüzce bir davran›flla onlar› incitmekten sak›nmas› ve onlarla iyi geçinmesi vb. nedenlerle arkadafllar›n›n gönüllerinde yer etmesi bize arkadafll›k iliflkilerinde izlenecek stratejiyi belirtmektedir.
Riyazü’s-Salihîn, c.1, s.398.
145
124
125
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI
Aile ve Toplum
Bilesin ki;
1- Her fleyi diledi€i gibi yaratan Allah’t›r. ‹nsanlar› imtihan etmektedir. ‹mEY DOSTUM ! kânlar› (Güç, kabiliyet, mal, sa€l›k, zaman vb.) imtihan sorusu olarak veren O’dur. Sahip oldu€umuz her imkân sorumlu oldu€umuz ayr› bir sorudur. Do€ru cevapland›r›l›rsa ödül kazand›ran bir nimet; yanl›fl cevapland›r›l›rsa bir felâkettir. Bu nedenle imkânlar üstünlük arac› de€ildir. fiuurlu bir Müslüman bunlarla üstünlük taslayamaz veya baflkalar›n› ezmeye kalkamaz.
126
ri en iyisi ile yapmas› beklenenler buna yarat›l›fl ve konumlar›yla en yatk›n olanlard›r. Gücüyle, kabiliyetiyle, imkân›yla bunu yapabilenlerdir. Yoksa, “Ad›n ne senin, Mülâyim; Sert olsan ne yazar!” denilen acziyet oluflur. Bu anlay›fl›n “gönüllü, sevgi ve sayg›ya dayal› yürümesi herkesin tabiat›na, yarat›l›fl›na en uygun rolü ve görevi yapmaya kalkmas› hem daha kolayd›r, hem de gülünç durumlara düflülmesini önler.” Baz› özentilerin hofl olmayan sonuçlar› görülür, geçim olmaz, dirlik bozulur. Bir evde kad›n, erkek; erkek de kad›n rolü görmeye bafllad›€›nda her ikisi aç›s›ndan anlaflmaya dayal› ise sorun ç›kmasa da çocuklar› ve çevreleri aç›s›ndan sorunlar mutlaka oluflacakt›r. Kendisine abi, abla, baba, anne, bey, baflkan denilmesini isteyenler veya bu sözlerin söylenmesinden hofllananlar gere€ini yerine getirmek zorundad›r. Kuru kuruya a€al›k devam etmez. Yoksa ne abilik, ne ablal›k, ne beylik ne de han›ml›k olur. Bir söz vard›r: “Sen hot; ben hot. Bu ine€e kim verecek ot!” olursa orada ifller yürümez.
Kuru kuruya üstünlük taslamak için baz› imkânlar›n verilmifl oldu€unu zannedenler yan›l›rlar. Kibir gibi insanlar› cehennem odunu yapan bir illetin pençesindedirler.
2 -Görev nedeniyle tan›nm›fl hiyerarflik kademe üstünlü€ü insan olma yönüyle eflitli€i ortadan kald›rmaz. ‹fllerin düzgün yürümesini sa€lar. Herkesin iflini, yetkisini ve sorumluluklar›n› bilmesini sa€lar.
‹nsano€luna bir fleref verilmifl ve di€er yarat›klardan da ‹sra suresinin 70. ayetinde belirtildi€i gibi üstün k›l›nm›flt›r. Bu nedenle ihtiyaçlar›n› görür ve kulluklar›n›n gere€ini daha iyi kavrarlar.
Nisa suresi, 124.; Nahl suresi, 97. ve Âli imran suresi 195. ayetlerde kad›n ve erke€in yapacaklar› ifllerine göre karfl›l›€›n› alaca€›, kim yararl› ifl yaparsa onun cennete girece€i ifade edilmektedir.
Hayatta da insanlar›n konumlar› birbirine göre çok farkl›d›r. Böylece bir düzen yürümektedir. Kimimiz baflkan, kimimiz hakim, kimimiz tüccar vb. meslekleri; kimimiz çeflitli spor dallar›nda rekorlar› en iyisiyle yapmaya/k›rmaya çal›fl›r›z. Hepimizin ayr› üstünlükleri vard›r. Ayn› anlamda en küçük toplumsal yap›lanma olan ailede de gerek yönetim, gerek maliye, gerekse di€er alanlarda öne ç›kan veya kendisinden bu görevle-
Peygamberimiz üstünlü€ün bu yönüyle ancak takvada oldu€unu belirtir. Kimsenin kimseye karfl› insan olma yönünden; ne beyaz ne de siyah, ne erkek ne de kad›n olmas› nedeniyle üstün olmad›€›n› belirtir. Ne ›rk olarak, ne de renk veya cins olarak... Cahil insanlar›n velvelesiyle gerçek de€iflmez. ‹fllerin düzenli yürümesi için bir toplumda bir bafla ihtiyaç vard›r. Bafl olmazsa bafl›bozukluk, kargafla olur. Bafllar ço€al›rsa kavga ve ça-
127
Aile ve Toplum
t›flma olur. “Arkadafll›k peki demekle kaimdir/yürür.”146 ‹leri gelenler/bafl konumundakiler sorumluluklar›n› yerine getirmede titiz olmal›d›r. Bu yönleriyle etraf›ndakilere ve gelecek nesillere örnek olmal›d›r. Bozgunculu€a engel olmal›d›r.147 3- Mutlak/gerçek yüce ve büyük olan Allah’t›r. Yücelik ve büyüklük taslamak yerine gücümüzün de büyüklü€ümüzün de kayna€› olan Allah’› bilmeyi, ona boyun e€meyi, büyüklük taslamamay› iyice kavramal›y›z. Bizler r›zka ihtiyac› olanlar›z. Sadece r›zk›m›z› de€il, herfleyimizi veren de Allah’t›r. Her durumda Allah’a muhtac›z ve O’ndan istemek durumunday›z. Yoksa Allah’a kulluk etmekle (hafla) O’na r›z›k vermiyoruz. Zaten böyle bir fleye de ihtiyac› yoktur. 4- Ulu sözü dinlemeyen ulur. Allah’a karfl› gelmekten sak›nanlar daima kazan›r. Allah, yüceler yücesi; ulular ulusudur. Allah’›n sözünün üstünde bir söz, emrinin üstünde bir emir olamaz. E€er bunda flüphesi olan varsa Kelime-i Tevhid’i yeniden bir üstad›n dilinden dinler, ne anlama geldi€ini kavrar ve kendisini flöyle bir ölçüp tartarsa iyi olur. Biz Kur’an-› Kerim’i niçin okuyoruz?, Kimin sözlerini okuyoruz?, Neler ifade ediliyor, ne yapmam›z isteniyor?, Bütün bunlar› sorgulamaks›z›n öylesine okuyup geçmek olur mu? Bunlar› yeniden düflünmeliyiz.
Mehmet Zahit Kotku (rh.a.)
146
Hud suresi, 116. ayet.
147
128
Bana göre diyemeyiz. Allah’›n koydu€u ölçülere göre düflünmeye, niyetlerimizi düzeltmeye ve karar vermeye nefsimizi/kendimizi al›flt›raca€›z. fieytan›n nefsimizi kand›ran ve onu okflayan vesveselerine ve reklâmlar›na aldanmamak için devaml› idman yapaca€›z. Devamli virüs kontrolü yapaca€›z. Bilgisayar›m›zdaki bütün ifllemlerimizi berbat edecek ve hatta bilgisayar›m›z› göçürtecek virüslerden nas›l koruruz, diye antivirüs
Aile ve Toplum
programlar›na tonlarca para veririz. Bilgileri, disketleri önce kontrol eder; sonra bilgisayara yerlefltiririz. Aksi taktirde daha önceki bilgileri , birikimleri berbat edecek ve bilgisayar› göçürtecek bir virüs bulaflt›r›rsak bütün emeklerimiz bofla gidecektir. Bir bilgisayar için bunu yapar›z da tertemiz yavrular›m›z için, kendimiz için niye yapmay›z! “‹nsano€lu gerçekten acaip!” 5- ‹badetler virüslere karfl› afl›d›r, idmand›r, bilgisayar tipi programlard›r. ‹man/inanç, ibadetlerle kifliyle bütünleflir. ‹badetsiz kiflide iman yük olmaya bafllar. Baz› yerlerde yükün a€›rl›€› nedeniyle hareket edemedi€i kanaatine düfler. Sonuçta o yükten (imandan) kurtulmak ister. Tabi ki, dünyas› da ukbas› da berbat olur. ‹badet, Allah’›n r›zas›n› kazanmak amac›yla Allah’›n yap dediklerini yapmak, yapma dediklerini yapmamak ve uzak durmakt›r. ‹badet samimî olarak yap›l›rsa ibadet olur. Sadece Allah’›n r›zas› düflünülüp amaçlanarak yap›l›rsa samimîdir. Bunu herkes kendisine, kalbine sorarak bilir. Yani ben flimdi camiye neden geldim? Ali, Veli geliyordu, ben gitmesem ay›p olacak; utanma belâs› m› geldim, diyorum... Yoksa; “Ali’den Allah raz› olsun, vesile oldu. Camide onun sayesinde 27 kat daha sevapl› bir flekilde namaz›m›z› k›lm›fl olduk. Keflke ben de Ahmet’e hat›rlatsayd›m, bugünün Cuma oldu€unu.” diyerek yüre€imizde bir s›cakl›k m› duyuyoruz! 6- Emrolundu€umuz gibi dosdo€ru olmal› ve afl›r› gitmemeliyiz. ‹frata (afl›r›l›€a) ve tefrite (afla€›l›€a/baya€›l›€a) düflmeden Allah’›n kalplerimizdekini de yapt›klar›m›z› da en iyi bildi€ini ve gördü€ünü unutmadan hareket etmeliyiz. Hud suresi, 112. ve Nahl suresi, 90. ayetlerde ifade edilenlerin inceliklerini kavrayarak yaflamal›y›z. Tövbe etmekten çekinmemeliyiz. Elbette günah insanlar içindir. Ama yüce Peygamberimiz, tövbe edenlerle ve emrolun-
129
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
du€u gibi dosdo€ru olanlarla beraber olacakt›r. Allah bunu istemektedir. ‹nsanlar bizi anlamasa da bu gerçe€i yaflayarak olgunlaflmal›y›z.
XII. N‹KAH
7 -Sorumlulu€umuz alt›nda bulunan insanlar› da virüslerden korumak, fleytana ve cehenneme yem olmaktan kurtarmak için çaba göstermeliyiz. Böylece hem onlar› hem de kendimizi korumufl oluruz.
Bekârl›k:
Ö€üt vermeliyiz. Ö€üt verecek hâlde olmal›y›z. Yoksa; “Kendisi himmete muhtaç bir dede; nerde kald› ellere himmet ede!” denilecek durumda olmamal›y›z. En güzel ö€üdün yaflayarak verilebilece€ini bilmeliyiz. Yapmad›€›m›z fleyleri söylemenin sonuç do€urmayaca€›n› bilmeliyiz. Örnek ve model olmal›y›z. Unutmamal›y›z ki; “Hudeybiye’de Peygamberimiz’in sözünü dinlettiren en önemli unsur, han›m›yla istiflaresi sonras›nda ilk ve örnek olarak kendisinin kurban›n› kesmesiydi.” Baflkalar›n›n hidayetine vesile olmak, iyi bir ifle, iyi bir sünnete bafllang›ç oluflturmak sürekli kazand›racak sevap kap›lar›d›r. Sevaplar cehennem ateflini söndürür, cennet yolunda ilerletir. Allah’›n r›zas›n› kazand›r›r. Görüntüde baflkalar› için yap›lm›fl gibi görülen böylesi çal›flmalar dolayl› olarak kendimize yöneliktir. 1’e +10 ve art›lar›, katlanmas› ne demektir! Bu çal›flmalar yap›l›rken hissedilir. Bereket ve rahmet gelir. Dostum, sonuçta “Din nasihattir.” çerçevesinde böylesi bir hat›rlatmam›z oldu. Bu dost tavsiyesi bilesin ki, asl›nda dolayl› olarak kendimedir. ‹fadelerimden dolay› yanl›fl anlafl›lmaktan da Allah’a s›€›n›r›m. Sana selâm ederim.
• Y›lmaz Bölükbafl›
Türkiye’de aile üzerine yap›lan hemen tüm incelemelerde vurgulanan ortak nokta, bizi bat›dan ay›ran geleneksel de€erlerimizin korunmas› ve aile yolu ile aktar›lmas› gere€idir. Hatta baz› sosyal bilimciler bu konudaki tutumlar›n› kat›laflt›rarak boflanmay› ve evlenmeden bekâr olarak yaflamay› “sapk›n davran›fl” olarak nitelendirmektedirler. 148 Osmanl›’da; Babas›z çocuk do€uran veya nikâhs›z yaflayan kad›nlar toplumda hofl karfl›lanmam›fl, flehrin asayifl âmirinin gözetimine b›rak›lm›fllard›. Örne€in, XVI. yüzy›l sonlar›nda taflrada da bu gibi kad›nlar›n derhal subafl›na teslim edildiklerini görüyoruz. Osmanl› flehirlerinde konut bölgesinde bekâr nüfusun bulundurulmamas›na gayret edilirdi. Büyükflehir ‹stanbul’da bile, çal›flmak için gelen bekâr erkek nüfus, merkezî ifl bölgesindeki hanlarda bar›nd›r›l›r ve bir tür gözetim alt›nda tutulurdu.149 Toplumumuz, boflanmalar, aile çat›flmalar›ndaki yeni görüntüler, cinayet, fuhufl ve terkedilmifl çocuklar gibi köklü sosyal problemlerle karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. Femilizmin (Ailecili€in, aileyi öne ç›karan görüflün) önemi burada ortaya ç›kacakt›r. Ailenin güçlendirilmesi, dayan›flma bilincinin sa€lanmas› ancak gelenekli de€er ve inanç sistemleri yan›nda, dinî normlar›n da
Ailenin güçlendirilmesi:
gündeme gelmesini gerektirir. 150
130
Belma Tokuro€lu, “Türkiye’de Aile Araflt›rmalar›”, T.A.A., c.1, s.38.
148
‹lber Ortayl›, “Osmanl› Toplumunda Ailenin Yeri”, T.A.A., c.1, s.76.
149
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.34.
150
131
Aile ve Toplum
Hangi dine inan›rsa inans›n, dinî kurallara uygun olarak yaflayan ve düflünen insan, flahsî ve içtimaî bir gereklilik olan evlenme ve yuva kurma zaman› geldi€inde, ayn› dinî de€erlere uygun hareket etmek zorunda kalm›flt›r. ‹stisnalar› olmakla birlikte, insan dininin izin verdi€i ölçüde evlenebilmifl ya da evlili€ini dini esaslara uygun hâle getirmeye çal›flm›flt›r. Tek bafl›na yaflayamayan insan›n topluma kat›l›m›n›n temelini oluflturan ailenin kuruluflunda dinî inan›fllar böylece kendini hissettirmektedir. Ancak bu inan›fllar›n etki ve flekilleri, tarih içinde, hatta günümüzde dinlerin temel prensiplerine göre farkl›l›k arzetmektedir. Evlilik, Hinduizm’de dinî bir gereklilik olan Kast sistemine göre olmakta, insanlar ancak içinde bulunduklar› sosyal tabakadan biri ile evlenebilmektedir. Yahudiler ise kendilerini dinî yönden seçilmifl bir millet olarak gördü€ü için Yahudi’den baflkas›yla evlili€i haram saymaktad›r. Hristiyanl›kta, nikâh dinin bir gere€i olarak kilisede k›y›lmakta, boflanma yasaklanmaktad›r. Budizm ve fiintoizm bu konuda çok serbest davranmakta, hatta hiç ilgilenmemektedir. Hinduizm’in kast sistemi ve Yahudili€in millet dini oluflu, evlilikle ilgili temel kurallar koyarken, Hristiyanl›k, nikâh›n kilisede k›y›lmas›n› dinî bir ibadet flekline sokmufl, Uzakdo€u dinlerinde de afl›r› bir serbestlik görülmüfltür.151
Evlilik ve Evlenme
Mustafa Erdem, “Dinler ve Aile”, T.A.A., c.1, s.341342.
151
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.16.
152
132
Türklerin ‹slâm’› kabulünden sonra Müslüman Türk ailesi yeni bir flekil alm›flt›r. ‹slâm’›n kad›n ve kocay› evlilik sonucu birbirine mirasç› yapmas› dinî ve hukukî bir ba€ meydana getirmifltir. Bu bak›mdan evlilik, dinî bir kutsall›k kazanm›flt›r. 152 Osmanl›’da; evlenme her yerde mahkeme siciline kaydedilmekteydi. Bu usulün yayg›n oldu€u anlafl›l›yor. Aksi takdirde kad›n ve erkek “nikâhs›z yaflad›klar›” gerekçesiyle, mahkemeye celbediliyordu ve bu gayrimeflru durumlar› mahkeme si-
Aile ve Toplum
cillerine kaydediliyordu.153 Evlenme ve aile, Türklerde toplumun ve devletin temeli olarak kabul edilmektedir. Aileden anlafl›lan ana-baba ve çocuklard›r. Evlilik “eb” (ev) ile sembolize edilmektedir. Evlenme ayn› zamanda “duman kurma” olarak kabul edilmifltir. Ocak, Türklerde her zaman kutlu say›lm›flt›r...“Ocak” Türklerde ailenin en önemli sembolüdür. Yabanc›larla etkileflimi az olan Yakut Türklerinde evlilik “sönmez bir atefl yakmad›r.” Eve gelen gelin ise “evi ayd›nlatan bir atefltir.” Anadolu’da “oca€›n sönmesi, aile oca€›” ve genç erkek çocuklara “ocak umudu” denmesi eski Türk geleneklerinin izleridir.154 ‹nsan hayat›n›n en önemli dönüm noktalar›ndan birisi olan evlenme, genel olarak; biyolojik, ekonomik, sosyal, psikolojik ve kültürel amaçlarla farkl› kültürel özelliklere sahip karfl› cinsten en az iki veya daha fazla kiflinin yasalar›n ve kültürün belirledi€i yetki ve sorumluluklar çerçevesinde birlikte yaflamaya karar vermeleri ve yukar›daki amaçlar do€rultusunda aktif olarak faaliyet göstermeleridir.155 Evlenme, çiftler aras›nda, baz› görev ve imtiyazlar› kapsayan formel (biçimsel) bir kurallar sistemidir. Bat› sosyolojisi, umumiyetle bu tür bir tan›mda birleflmektedir. Ancak evrensel dinler, özellikle ‹slâmiyet büyük çapta “evleniniz, ço€al›n›z” tarz›nda telkinlerde bulunmak suretiyle evlilik kurumunun kutsall›€›na dikkatimizi çekmektedir. Bu nedenle, evlilik sürecinde formel kurallar›n rolü kadar, dinî motiflerin etkisi ve zorlay›c›l›€›n› unutmamak gerekir. Evlenmek kavram› zaten, evi olan, ev sahibi olma anlam›n› tafl›maktad›r. Bu bak›mdan, evli barkl› deyimi, “evlenmifl, çocuklar› olmufl” özelli€ini ortaya koyar. Burada bir ev olma zihniyeti göze çarpmaktad›r. “Evli evine, köylü köyüne” ifadesi de herkes evine, ifline gitsin anlam›na gelir. Görülüyor ki evlilik, kelime anlam›nda ev olma, ifl sahibi bulunma gibi nitelikleri ortaya koymaktad›r.156
‹lber Ortayl›, “Osmanl› Toplumunda Ailenin Yeri”, T.A.A., c.1, s.75.
153
Ülker Akkutay, “‹slâmiyetten Önce Türk Ailesi”, T.A.A., c.1, s.5556.
154
Ahmet Maden, “Evlenme ve Evlenme fiekilleri”, T.A.A., c.2, s.493505.
155
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.26.
156
133
Aile ve Toplum
Evlenme, bir kad›nla bir erke€in aile kurmak üzere kanunlar›n uygun gördu€u flekilde bir araya gelmesi, olarak tan›mlanmaktad›r. (Meydan Larousse, 451.) Erkek ile kad›n aras›nda yasalar›n tan›d›€›, kamu vicdan›n›n do€ru buldu€u bir hayat ortakl›€› kurma, evlenmenin hukukî yönünü oluflturmaktad›r. ..Aile birli€i, süreklili€ini evlilik kurumu ile sa€lar. Malinowski bu iki kavram aras›ndaki fark› flöyle belirtmifltir. “Aile bir grup ya da örgüt; evlilik ise çocuk yapmak ve yetifltirmek için yap›lm›fl bir kontratt›r.” 157 ‹slâm’da ruhbanl›k yoktur. Bu hususta Peygamberimiz: “Allah bize gerçekten ruhbaniyete karfl›l›k bat›ldan uzak, bütünüyle hakka yönelik koskolay bir din vermifltir. (Beyhakî, Sa’d b. Ebî Vakkas’tan)” demifltir. Ayr›ca, evlilik Peygamberin sünnetidir. Peygamberimiz:“Kim evlenmek için hâli vakti yerinde olur, bununla beraber evlenmezse, o benden de€ildir. (Taberanî-Beyhakî)” buyurmufltur. Bir gün; “Üç kiflilik bir topluluk Peygamber (a.s.) Efendimizin efllerine gelerek Peygamberin ibadetinden sordular. Kendilerine bu konuda bilgi verilince, bir bak›ma onu az›msad›lar ve az buldular. Sonra da flöyle dediler: “Can›m biz nerde, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz nerde, Allah (c.c.) onun geçmifl ve gelecek günahlar›n› ba€›fllam›flt›r.” Sonra da onlardan biri flöyle dedi: “Bana gelince, ben yaflad›€›m sürece her geceyi ibadetle geçirece€im.” Di€eri flöyle dedi: “Ben de bütün y›l› oruçlu geçirece€im, iftar etmiyece€im.” Üçüncüsü ise flöyle dedi: “Kad›nlardan uzak duraca€›m, ebediyen evlenmiyece€im.” Bu s›rada resûlüllah (a.s.) Efendimiz ç›kageldi ve:
Ifl›l Bulut, “Türkiye’de Erken Evlenme”, T.A.A., c.2, s.494.
157
134
“- fiöyle flöyle söyleyenler sizlersiniz de€il mi: Allah’a and olsun ki, ben sizden daha çok Allah’tan sayg› ile korkar›m ve Allah için sizden daha çok takva sahibiyim; ama ben hem oruç tutar›m; hem iftar ederim; hem namaz k›lar›m; hem uyurum ve kad›nlarla da evlenirim. Art›k kim benim sünnetimden yüzçevirir-
Aile ve Toplum
se o benden de€ildir. (Buharî-Müslim: Enes (r.a.)’den).” buyurdu.158 Kad›n ve erke€in biribirlerine karfl› duyduklar› his, arzu, duygu ve meyiller Sünnetullah gere€idir. (Âliimran suresi, 14. ayet.) Allah-ü Tealâ insana, yarat›l›fl›ndaki f›trata uygun olarak bu duygular› vermifl, yaln›z bu meyillerin tatmin yolunu da belli perensiplerle s›n›rlam›flt›r. Bu s›n›rlar sünnete uygun evlenmelerdir. ‹slâm’a uygun olmayan evlenme ve iliflkilerle meyiller yasaklanm›flt›r. Evlilik, efller aras›nda maddî ve manevî tatmini sa€lad›€›ndan sükûnet ve rahatl›k unsurudur. Neslin devam› ve geliflebilmesi için evlilik müessesesine ihtiyaç vard›r. Kur’an-› Kerim ve sünnetle belirlendi€i flekilde olmad›kça bir aile yuvas› kurulmas›ndan söz edilemeyece€i gibi, do€an çocuklar›n da meflru olaca€› düflünülemez.159 ‹slâm’da evlilikten maksat sa€l›kl› nesiller yetifltirmek ve zinay› önlemektir. Bu iki husus, Kur’an’›n as›rlar önce ortaya koydu€u prensipler olup önemi, ça€›m›zda daha yeni yeni anlafl›lmaktad›r. ‹slâmiyet, neslin devam› ve ço€almas› yan›nda zinan›n da önlenmesi için evlili€i flart koflarken, evlilik neticesi meydana gelen aileyi de ilgilendiren hükümleri belirtmifltir. Yaflayan din ve kültürlerde, meflru bir evlilik ve böyle bir evlilik esas›na dayanan aile anlay›fl› bulunmaktad›r. Hemen hemen hepsinde evlilikle ortaya ç›kan aile, kutsal bilinmekte, mahremiyet ve sadakat esas›na dayanmakta; zina ve benzeri davran›fllar hofl karfl›lanmamaktad›r. Hepsinde nesli devam ettirme, ço€alma ve yeryüzünü doldurma anlay›fl› bulunmaktad›r. Nesillerin iyi yetifltirilmesi, onlara kendi din ve kültürlerinin iyi ö€retilmesi, kültürü tafl›y›c› unsurlar olarak görülmesi esas› benimsenmektedir. Hemen hemen hepsinde varl›klar›n
Dr. Abdullah Nas›h Ulvan, ‹slâm’da Aile E€itimi, c.1, s.39.
158
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.75.
159
135
Aile ve Toplum
devam›n› ve ümitlerini iyi yetiflmifl nesillere ba€lama anlay›fl› a€›rl›kl›d›r. ‹slâm, insan›n yarat›l›fl›ndan gelen fizikî özelliklerinin gere€i olan karfl› cinse olan ilgiyi belli bir düzene koymak için, evlili€i meflru saym›fl hatta emretmifltir. 160 ‹slâm’›n flartlar uygun oldu€u takdirde evlili€i teflvik etti€i (içinizden bekârlar› “kad›n-erkek” evlendirin. (Nur suresi, 32. ayet.) ilkesinden hareket eden Gazâli’ye göre; insanda bulunan tabiî ihtiyaçlardan biri de cinsî arzudur. ‹nsan neslinin devam›, ondaki bu arzunun tatmini yoluyla sa€lanm›flt›r. Evlilik ise; bu arzunun meflru olarak giderilmesi için yap›lm›fl bir düzenlemedir. (Gazalî, ‹hya, c.2, s.19.) 161 Sûfîlerin Kur’an’›n ›fl›€›nda iflledikleri tasavvufî ahlâkta yuva kurmak, çocuklara sahip olmak tavsiye edilmifl; ancak bir dünya güzelli€i olan bu zenginli€in bir “imtihan” oldu€unun unutulmamas› istenmifltir. “Aileme karfl› görevlerimi yap›yorum!” diye Allah’a karfl› olan vazifeleri unutmamak üzerinde durulmufltur.162 Mustafa Erdem, “Dinler ve Aile”, T.A.A., c.1, s.350352.
160
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, c.1, s.17.
161
Mustafa Kara, “Tasavvuf Kültüründe Aile ve Kad›n”, T.A.A., c.1, s.353.
162
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, c.1, s.17.
163
136
Gazalî’ye göre nikâh (evlenme) da flu befl fayda vard›r. Bunlar; çocuk yetifltirmek, flehveti teskin etmek, ev idare etmek, yak›nlar› ço€altmak ve nefis mücahedesi yapmakt›r. (‹hya, s.24.) Fakat flu flartlar uygun de€ilse; helâl kazanc›n imkâns›zl›€›, aileye veya dünyaya düflkünlü€ün insan› Allah’a ibadetten al›koymas› gibi nedenlerle evlili€in fayda yerine zarar getirece€i görüflündedir. 163
Aile ve Toplum
Efl seçme gelene€inin çok güçlü bir müessese oldu€unu ve günümüze kadar devam etti€ini görmekteyiz. 164 Evlili€in ana ilkesini teflkil eden efl seçme hususunda, bir tak›m yasaklar ve tabular vard›r. Bunlar:
Efl seçimi:
a- D›flardan evlenme (exogamy), yani bireyin üyesi bulundu€u grup içinde evlenmesinin yasaklanmas›d›r. Vaktiyle Kars’›n Arpaçay ve Atç›lar çevrelerinde yaflayan Rus as›ll› Molokanlar, kendi aralar›nda alt› göbekten öncesiyle evlenemezlerdi. Bunun aksi zina say›l›rd› (insect taboo)... Ayn› flekilde, ilkel toplumlar›n proto-tipini teflkil eden bir klan ferdi, mensup bulundu€u klan içinden evlenemezdi. Bir (A) klan› muhakkak bir baflka (B) klan› ile evlenebilirdi. b- ‹çten evlenme (endogamy), bireyin üyesi bulundu€u grup içinden evlenmesi sürecidir. Genellikle, etniklik özelli€inin hakim bulundu€u gruplarda içten evlenme gelene€i yayg›nl›k arzeder. Böylece, grup kimli€ini korumaya çal›fl›r. Bazan da, d›flardan evlenmeye karfl› gruplar aras›nda sert kültürel dirençlere rastlamaktay›z. Bunlara göre, “herkesin kendi yamas›n› kendi kumafl› ile örmeli” türünden bir zihniyete sahip olmas› gerekir. Bu tür geleneksel normlar içten evlenmeyi desteklemektedir. Ancak son y›llarda genç nesil çok yak›n akraba ile evlenmenin t›bbî mahzurlar›n› görerek kendi grubunun d›fl›na taflmay› uygun bulmaktad›r. 165 ‹slâm ülkelerinde efl seçimi kayna€›n› dinden ve âdetlerden alan kurallara dayan›r. Eflin seçiminde andogami önemli bir yer tutar. Tercihli evlilik “Bint ‘amm (amca k›z›)” ile yap›l›r. Birinci dereceden kuzenlerle evlilik, kardefllik duygusunun afl›r› abart›lmas›ndan gelmektedir. 166
Ülker Akkutay, “‹slâmiyetten Önce Türk Ailesi”, T.A.A., c.1, s.55.
164
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.27.
165
Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.68.
166
137
Aile ve Toplum
Kan yak›n› evlilikler bizatihi zararl› evlilikler de€ildirler. Ayn› resesif zararl› geni kar›koca birlikte tafl›m›yorlarsa ve tafl›d›klar› hâlde hücre bölünmesi kurallar› gere€i olgun cinsiyet hücrelerine geçirip döllenmeye kat›lm›yorlarsa böyle bir evlilikten do€acak k›z-erkek
Akraba evlili¤inde risk:
çocuklar normal, sa€l›kl› olurlar. 167 Gazalî; efl seçimindeki tercih sebeplerini de bu konudaki hadisten faydalanarak flöyle s›ral›yor. Bunlar; dindar ve saliha olmak, ahlâkl› olmak, güzel olmak, mehri az olmak, k›s›r olmamak, bekâr olmak, soylu olmak ve yak›n akrabadan olmamakt›r. 168
Bekir S›tk› fiayl›, “Genetik ve Mediko-Sosyal Yönleriyle Akraba Evlilikleri”, T.A.A., c.2, s.530.
167
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, c.1, s.17.
168
Belma Tokuro€lu, “Türkiye’de Aile Araflt›rmalar›”, T.A.A., c.1, s.38.
169
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.29.
170
138
Kad›n ve erkeklerin büyük bir kesimi geleneksel de€erler çerçevesinde evlenerek birlikte yaflamaktad›r. Görücü usülü evlenme yayg›nl›€›n› yitirmifl gibi görünmekle beraber gençler be€endikleri ve evlenmeyi istedikleri kifliyi ailelerinin onay›na baflvurarak seçmektedirler. 169 Efl seçiminde de büyük de€iflmeler olmufltur. Kentleflmenin aile yap›s› üzerinde bu olumlu etkisi yan›nda olumsuz etkileri de vard›r: “Boflanma, evlilik d›fl› iliflkiler” bu tür olumsuz davran›fllar›n bir ürünüdür. 170 ‹slâm ülkelerinde efl seçiminde meydana gelen önemli de€ifliklikleri flu flekilde özetlemek mümkündür: Kuzenle tercihli evlilik azalmakta ise de, yine de aile grubu içinden yap›lan evlilikler önemli bir paya sahiptirler. Çocuklar›n evlilik karar›nda annenin rolü artmaktad›r. Bu, ça€›m›zda kad›n›n statüsünün de€iflmesinin bir sonucu olarak de€erlendirilebilir. “fiehir çevresinde eflin ve annenin önemi giderek artmaktad›r. ‹slâm ülkelerinde modernleflme, kad›n›n gücünün artmas›na yol açm›flt›r.
Aile ve Toplum
Efllerini aile müdahalesi olmadan seçenlerin ço€unlu€u, büyüklerinin ve k›rsal alanda aile reisinin muvafakatini almaktad›rlar. Üniversite diplomas› veya (mevcut veya muhtemel) meslekî durum, ailenin menflei kadar önem kazanmaktad›r. Müslümanlarla Müslüman olmayanlar›n bir arada yaflad›€› ülkelerde, andogami genel kural olmakta ve Müslümanlar›n büyük ço€unlu€u kendi aralar›nda evlenmektedirler. SSCB’deki Müslümanlar›n durumu (Orta Asya ve Kafkaslar) bu aç›dan ilginç bir örnektir. Erkekler efl seçiminde bugün de kad›nlardan daha hürdürler. Kad›nlar seçim haklar›n› ancak yüksek ö€renim yapm›fllar ve ba€›ms›z bir mesle€e sahip olmufllarsa kullanabilmektedirler. Co€rafî hareketlilik sebebiyle Müslüman erkeklerin yabanc› kad›nlarla evlenmesi daha s›k rastlanan bir durumsa da Müslüman olmayan erkeklerle evlenen kad›nlar›n da görülmeye baflland›€› söylenebilir. Evlilik yafl› özellikle genç k›zlar için, birçok ülkede yap›lan hukukî de€ifliklikler sonunda yükseltilmifltir. “Poligami”ye gelince, Kur’an’›n bu konuda dört kad›na kadar verdi€i müsaade, fiilî olarak pek az kullan›lmaktad›r. Günümüzde ‹slâm ülkelerinde, belli bir sosyal tabakadan ve yafl grubundan olan pek az say›da örne€in d›fl›nda poligamiye rastlanmamaktad›r. Ancak baz› ülkelerde tar›m veya zanaatteki belli bir üretim biçimi poligamiyi beraberinde getirmektedir. (Meselâ: Çay, pirinç veya tütün ekimi, kad›n ifl gücünün kullan›lmas›n› gerektirmektedir.) Sonuç olarak efl seçiminin ‹slâm ülkelerinde maziden farkl› bir yola girdi€i söylenebilir. Evlilik kararlar›nda gençlerin seçimleri gittikçe daha çok önem kazanmakta, aile de kendine uygun buldu€u sosyal kategorilerden evlilik seçiminin yap›lmas›n› etkileyerek dolayl› bir rol oynamaktad›r. 171
Ümit Meriç Yazan, “‹slâm’da Aile ve Ça€dafl ‹slâm Ülkelerinde Aile Yap›s›”, T.A.A., c.1, s.6869.
171
139
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
Her evlilik gibi, kan yak›n› evlilikleri de biyolojik sonucu efllerin çeflitli doyumluluklar›n›n sa€lanmas› yan›s›ra, çocuk edinme ve böylece yeni bir kufla€›n oluflmas›na kat›lmakt›r. Bu biyolojik amaç ve zorunluluk sevgi, istek, hasret gibi insano€luna özgü yak›flt›rmalarla örtülmek istenirse de asla ortadan kald›r›lamaz. O nedenle çocuk edinme do€an›n kural›, canl›n›n do€al hak ve görevidir; ne savsaklanabilir, ne de baflkas›na devredilebilir. 172
Evlili¤in amac›:
Bu aç›klamalar ›fl›€›nda: • Evlilik insanda f›trî bir duygudur, yani do€ufltan bu duygu insanda mevcuttur. • Evlilik toplumsal bir maslahatt›r, toplumu düzen ve huzura kavuflturur. • Evlilik bir seçme, be€enme ve ihtiyara (iste€e ba€l›) bir konudur. 173
Evlilik yoluyla sa¤lanan güzellikler ise flu flekilde s›ralanmaktad›r:
• ‹nsan türünü korumak (ço€alma) • Nesli korumak (babas›anas› belli nesiller) • Toplumu ahlâkî çözüntü ve çöküntüden korumak
Bekir S›tk› fiayl›, “Genetik ve Mediko-Sosyal Yönleriyle Akraba Evlilikleri”, T.A.A., c.2, s.528.
172
Dr. Abdullah Nas›h Ulvan, ‹slâm’da Aile E€itimi, c.1, s.37.
173
140
“Ey gençler toplulu€u! Sizden kim evlenme€e güç getirebiliyorsa, evlensin. Çünkü gerçekten evlilik gözü (harama karfl›) daha çok yumucu, namus ve iffeti daha çok koruyucudur. Kim de evlenmeye (malî imkân bulamaz da) kudret yetiremezse, ona da oruç gerekir; çünkü oruç flehveti kesicidir. (el-cemaat rivayet etmifltir. Hadis sahihtir.) • Toplumu bir tak›m hastal›klardan korumak (fuhufltan
uzak tutarak cinsel yolla bulaflan hastal›klardan vb.) • Ruhsal ve derûnî sukûnete kavuflmak (sadece sesinin varl›€› bile önemlidir.) “O’nun aç›k belgelerinden biri de, size kendinizden efller yaratmas›d›r ki, onlarla sükûnet bulup huzura kavuflursunuz. Aran›zda sevgi ve rahmet meydana getirmifltir. fiüphesiz ki bunda düflünebilen bir millet için ö€ütler, ibretler ve deliller vard›r. (Rum suresi, 21. ayet.) • Efller aras› yard›mlaflma, dayan›flma ve tamamlay›c› unsurlarla yuva kurmak ve çocuklar› terbiye etmek • Babal›k ve anal›k flefkatini yaflamak174
Evlenme usûlü:
‹slâmiyet, Nisa suresiyle evlenmeyi biçimlendirmifltir.175
‹slâm’da akraba ve evlilikler sonucu oluflan yak›nl›klarda kifliler aras›nda bilinen derecelere kadar nikâh yasakt›r. (Nisa suresi, 23. ayet.) Dr. Abdullah Nas›h Ulvan, ‹slâm’da Aile E€itimi, c.1, s.4043.
Süt kardeflli€inden do€an akrabal›k da nikâha engel kabul edilmifltir. 176 Kur’an’da anne, baba, k›zlar, o€ullar, kardefller, teyzeler ve ye€enlerle evlenmenin haraml›€› ile süt kardefller aras›ndaki evlili€in yasak oldu€u hükme ba€lanm›flt›r. Yine Kur’anî hükme göre hala ve amca ile evlenmek yasakt›r. ‹slâm’›n getirdi€i hükümler, iki k›z kardefl ve han›m›n ye€enini bir arada nikâhlamay› yasaklad›€› gibi, han›m›n vefat›ndan sonra bunlar›n nikâhlanabilece€ini de mümkün k›lm›flt›r. Hala ve amca çocuklar›n›n evlenmesi ise helâl k›l›nm›flt›r. Çocuklar›n eflleri ile kay›nvâlide, üvey anne ve üvey baba ile ve evli kad›nlarla evlenmek haramd›r. (bk. Nisa suresi, 23-24. ayetler.)177
174
Müslüman erkek müflrik bir kad›nla evlenemez. Ehli kitap kad›nla evlenmesi caizdir. Müslüman kad›n ehli kitap da olsa
177
Orhan Türkdo€an, “Aile Sosyolojisi Modeli”, T.A.A., c.1, s.27.
175
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.16.
176
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.75.
141
Aile ve Toplum
Müslüman olmayan bir erkekle evlenemez. 178 ‹slâmiyette esas olan bir kad›nla evlenmektir. Fakat baz› sosyal sebepler ve ihtiyaçlar dolay›s›yla; bugünkü flartlarda gerçeklefltirilmesi zor olan adaleti sa€lamak kayd›yla istisnaî olarak çok evlili€e (taaddüt-i zevcât) izin verilmifltir. 179 Evlenme karfl›l›kl› r›zaya ba€l›d›r. Ne erkek, ne dul, ne de bâkire izni olmaks›z›n evlendirilemez..180 Cahiliye döneminde baba k›z›n› istedi€i erke€e verebilirdi. ‹slâmiyet, kad›n›n iste€iyle olmayan nikâh› geçersiz saym›flt›r. (Sahih-i Buharî, c.13). K›saca ‹slâmiyet kendi ahlâk anlay›fl› ile ba€daflmayan bütün cahiliye âdetlerini yasaklam›flt›r.181 Gençlik Kültür Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.28.
178
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.16.
179
Gençlik Kültür Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.28.
180
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.16.
181
Ahmet Maden, “Evlenme ve Evlenme fiekilleri”, T.A.A., c.2, s.493-505.
182
Hüseyin Öztürk, “Türklerde Aile ve Ahlâk Telâkkileri”, T.A.A., c.1, s.16.
183
142
Evlenme ça€› ve yafl›, evlilik flekli ve kurallar›, yekti ve sorumluluklar, âdet ve uygulamalar kültürlere göre de€iflmekte ve yine kültürel özelliklere göre gelifltirilip, gerçeklefltirilmektedir. Toplumumuzda da efl seçiminden bafllayarak evlilik iliflki ve flekillerini düzenleyen, yaz›l› veya sözlü gelenekle kuflaktan kufla€a aktar›lan kurallar vard›r. 182 ‹slâmiyet nikâhla, iki yar›m›n birleflmesini ve tam bir flahsiyetin oluflmas›n› istemektedir. Bu birleflme dinî bir sözleflme ile meydana geldi€inden en az›ndan hayat boyunu amaçlamal›d›r. Bu bak›mdan geçici evlilik, din ve ahlâk d›fl› bir sözleflmeden ibaret bir cahiliye âdetidir. 183
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI: GELENEKLER‹M‹ZDE EVL‹L‹K Efl seçimi:
Gençler kendi aralar›nda anlafl›p müstakbel efllerini belirledikten sonra ailelerinin onay›na sunabilmektedirler, ya da aileler çocuklar› ad›na efl seçebilmektedirler. Özellikle k›rsal kesimde o€ullar›n› evlendirmek isteyen aileler; yak›n akraba ve komflu grubundan bafllayarak, komflu ve tan›d›klar›n da yard›m›yla k›z aramaya ç›karlar. “K›z bakma, k›z arama, k›z soruflturma” vb. adlarla an›lan bu âdete “görücülük, görücüye ç›kma” denmektedir. Görücülükte, k›z›n hamaratl›€›na, temizli€ine, sayg›s›na, sadakat ve safl›€›na, ailenin geçmifline ve sosyo-ekonomik özelliklerine dikkat edilir. Böylece gelin aday› ya da adaylar› belirlenmifl olur.
Dünürcülük (K›z isteme):
Evlenme iste€ini aç›kça belirtmek üzere k›z evine giden erkek taraf›ndan kad›n ve erkekler grubuna “dünürcü”,
yapt›klar› ifle de “dünürcülük” denir. Daha önceden kararlaflt›r›lan bir gün ve saatte (genellikle gündüz ve ö€leden sonra) erkek taraf›ndan bir grup yafll› kad›n, k›z evine gider, “Allah’›n emri, Peygamber’in kavli” üzere o€ullar›na k›z› isterler. Bir süre oturduktan sonra “akflama erkekler gelecek” diyerek kad›nlar k›z evini terkederler. Akflama; aile ve akraba grubundan, hat›r› say›l›r yafll› erkekler k›z evine gider-
143
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
ler. En yafll› ve hat›r› say›l›r temsilci, “Allah’›n emri, Peygamber’in kavli” üzere istediklerini söyler ve “olmayacak bir iflse, münasibi varsa ortaya ç›kmayal›m” der. K›z büyükleri de e€er, vermeye niyetli iseler; “Allah yazd›ysa olur, bir düflünelim, soral›m, sorufltural›m” vb. ifadelerle zaman isterler. Bu durumda dünürcüler, 2-3 defa üst üste k›z evine ayn› flekilde giderler. En sonunda taraflar anlaflmaya var›rlarsa, “Hay›rl› olsun, Allah mesut etsin” vb. dileklerle dua edilir. Arkas›ndan kahve, fleker, lokum vb. ikram› gelir. Bu son aflamaya bazan “k›z bitirme”
Niflan:
denmektedir.
Niflanl›l›k süresi konusunda belli bir s›n›r yoktur. Askerlik, ekonomik durum, çeyiz ve dü€ün haz›rl›klar›, okul, gurbetten dönme, ölüm, hastal›k vb. olaylar bu süreyi uzatma veya k›saltmaktad›r. Yine kentlerimizde sözlülerin veya niflanl›lar›n birlikte gezmeleri, görüflüp-konuflmalar› ola€an karfl›lan›rken, k›rsal kesimde niflanl›lar›n birbirleriyle görüflüp-konuflmalar›,
E€er k›z ailesi bu ifle taraftar de€ilse ya da “muhali (engeli), münasibi” varsa dünürcüler öteki gelin adaylar›yla ilgilenir ve yine ayn› ifllemleri yaparak o€ullar›n› evlendirirler. Görücü usûlü ile k›z istemelerde, k›z ve o€lan ortada görünmez ya da toplant› odas›ndan uzakt›r. Kentlerde ise, damat
Bazan söz kesimi ve niflan bir arada yap›l›rken, bazan da niflan söz kesiminden sonra yap›lan bir âdettir. Niflan töreni genellikle k›z evinde veya dü€ün salonlar›nda yap›lmaktad›r. Erkek ve k›z taraf›n›n tüm akraba ve komflular›n›n davetli oldu€u niflan törenine k›z “niflanl›k” veya “niflan elbisesi” denilen elbiseyle kat›l›r. Bu törende tak›lar tak›l›r, hediyeler verilir.
karfl›laflmalar› bile hofl karfl›lanmaz ve izni verilmez....
ve gelin adaylar› da bu toplant›larda yer alabilmektedirler. Dünürcülük ya da k›z bitirmeden sonra gerçeklefltirilen bir âdettir. Dünürcülük bittikten sonra daha genifl aile ve akraba grubunun davet edildi€i bir toplant›da, hem karar herkese ilân edilir, gençlere yüzükleri tak›l›r, çeflitli hediyeler verilir hem de bafll›k, al›nacaklar, çeyiz, dü€ün tarihi vb. konular karfl›l›kl› konuflulur ve karara ba€lan›r. Söz kesimi; geleneklere göre evlili€in ilk ad›m›, evlilik iliflkisini bafllatan sözlü bir anlaflma ve bu iliflkinin topluma ilân edilmesi âdettir. Ayn› zamanda k›z ve erkek aileleri aras›nda h›s›ml›k ba€lar› kurulmufl olur.
Söz kesim
144
Evlenme merasimi ve aleniyet:
Resmi nikâh ve uygulamalar yasal zorunluluktur. Buna baz› yörelerimizde “y›kma, y›k›flma, y›k›lma, tapulama vb.” adlar da verilmektedir.
Resmi nikâh›n yan›s›ra bir de imam nikâh› veya dinî nikâh diye adland›r›lan nikâh vard›r. Bu oldukça yayg›nd›r. ‹nsanlar›m›z ço€u zaman her iki nikâh› da uygulamaktad›rlar. Bazen sadece resmi nikâhla, bazen de sadece dinî nikâhla yetinen veya yetinmek zorunda (yasal engeller nedeniyle) kalan evliler vard›r.
145
Aile ve Toplum
Cahiliye dönemi Araplar›nda damat aday›n›n, evlenece€i k›z›n babas›na erkek kardefline ya da akrabas›ndan birisine mutlaka mehir vermesi gerekirdi. ‹slâm hukukunda daha sonra bu konu yeniden düzenlenmifl ve mehrin mutlak surette kad›na verilmesini uygun görmüfl, baba, kardefl ve akrabalara bu konuda hiç bir hak tan›mam›flt›r. Yine evlenmeden önce mehr-i muaccel ile mehr-i müeccel ad›n› tafl›yan paran›n ailenin ekonomik durumuna göre k›za verilmesi flart koflulmufltur. Hatta, öyle ki mehir veremeyecek fakir gencin, k›za Kur’an okumay› ö€reterek borcunu ödemesi istenmektedir. Ayr›ca ‹slâm f›kh›na göre, gelir getiren her fley mehir olabilmektedir.
Mihr ya da mehir:
Mehir çeflitli türlere ayr›labilir. Mehr-i Muaccel: ‹slâm hukukuna göre, nikâh akdinden önce veya nikah s›ras›nda, flahitler önünde damat aday› taraf›ndan gelin aday›na verilmesi gereken parad›r. E€er bu para akit s›ras›nda verilmezse boflanma veya ölüm halinde terekeden al›nmaktad›r. Mehr-i Müeccel: Boflanma veya ölüm dolay›s›yla ödenmesi gereken bu mehir de gelin aday›n›n hakk›d›r. E€er akid s›ras›nda belirlenmezse boflanma veya ölüm halinde emsallerine göre miktar› tesbit edilerek terekeden al›n›p kad›na verilmekteydi. ‹slâm Hukukunda nikâh s›ras›nda kad›na ödenmek üzere belirlenen paraya “Mehr” ya da “Mihr” denmektedir. Boflanma ve kocan›n ölümü hâlinde kad›na verilmek üzere dinî nikâh s›ras›nda belirlenen bu paray›, bafll›kla kar›flt›rmamak gerekir. Ödemeye ve belirlenen biçimlerine göre “Mehr-i Musamma (miktar› belli olan mehir), Mehr-i Muaccel, Mehr-i Müeccel” gibi de€iflik flekillerde adland›r›lmaktad›r. Bu ‹slâmî gelenek, evlili€in süreklili€ini ve kad›n›n gelece€ini teminata (güvence-
Aile ve Toplum
Çeyiz:
K›z ve erke€in yeni hayatlar› için ve evleri için al›nan veya haz›rlanan ev eflyas›, giysi, he-
diye vb. tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar›n hepsine birden çeyiz denir. Ancak genel olarak, k›z›n kocas›n›n evine getirdi€i tafl›n›r eflya ve mallar olarak bilinmektedir. Çeyizin miktar›, türleri, k›z ve erkek taraf›ndan alacaklar›, geleneklere ve sosyo-ekonomik durumlara göre de€iflmektedir. Gelinin kocas›n›n evine gitmeden bir gün önceki gece k›z evinde yap›lan bir gelenektir. Kentlerde de görülen bu tören, bazen damat için de yap›lmaktad›r. K›z evinden gelen k›na, sa€d›c› ve akranlar› taraf›ndan damad›n eline yak›lmaktad›r.
K›na gecesi:
K›na gecesi gelinin yan›nda akranlar› ve yengesi bulunur. Yemek ve e€lencelerle k›z›n ellerine, ayaklar›na ve bazen saçlar›na k›na yak›l›r. K›na gecesine kat›lan ve o gece gelinle birlikte yatan genç k›zlara “k›nac›, k›nac› k›z, k›na k›z›” vb. adlar verilmektedir. K›na gecesi yenilen yiyeceklere de “k›na yeme€i” denir. K›na gecesinde en yayg›n âdetlerden birisi de “bafl övme” ya da “gelin övme”dir. Bu âdete göre; bafl›ndan sadece bir nikâh geçmifl ve mutlu bir evlilik sürdüren bir kad›n, gelin k›z› yüzü örtülü olarak ortaya oturtur. Hem övgü, hem e€lence, hem de a€latmak amac›yla çeflitli maniler söylenilerek flenlik yap›l›r...
ye) almay› amaçlamaktad›r...
146
147
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
K›z ve erkek ailelerinin kararlaflt›rd›€› bir tarihte dü€ün yap›l›r. Dü€ünle ilgili âdet ve uygulamalar oldukça de€iflik ve çoktur. Dü€ün süresince ve sonras›nda belli yetki ve sorumluluklara sahip olan “sa€d›ç” ve
Dü¤ün:
“yenge” tayini söz konusudur... Gelin kocas›n›n evine gelirken kay›nvalidesi veya kay›npederi mal-mülk, bir fleyler verir veya vaad eder. Gelinin ba€›fl› al›ncaya kadar attan veya arabadan inmedi€i veya eve girmemekte ›srar etti€i olur. Buna
Toprak bast›, yol bast›:
bazen “kad›nl›k hakk›, gelinlik hakk›” da denilmektedir.
Yol, yolluk, yol-töre, yolluk gönderme:
O€lan ve k›z ailelerinin, birbirlerine verdikleri hediyelerdir. Genellikle çorap, gömlek, havlu, kumafl, iç çamafl›r› vb. fleylerdir. Buna bazen
“ülü, dürü, dürü götürme” de denmektedir. Öncelikle o€lan taraf›n›n dü€ün s›ras›nda k›z evini ziyaretlerinde i€ne bat›rma, biber atma, semere vurma, su atma, çaya tuz koyma vb. flaka amaçl› davran›fllar› söz konusudur. Bazen de erkek taraf›, kad›nlar k›z evine giderken, erkek k›l›€›na sokulmufl kad›n götürerek e€le-
fiakalaflma:
nen kad›nlar›n içine sokar ve korkuturlar. Gerdek evi, “gerdek dam›, gerdek odas›” vb. adlarla an›lan odaya yats› namaz›n› müteakip sa€d›ç ve akranlar› taraf›ndan damat; tekbir ve salavatla
Gerdek:
148
sokulur. Bu geceye “gerdek gecesi” veya “zifaf gecesi” denmektedir. Kentlerde bu balay›na ç›kma, ev d›fl›nda bir yerde bulunma vb. flekillerde olmaktad›r. Damat ve gelin abdest alarak 2 rekat namaz k›larlar, geleceklerinin hay›rl› olmas› için dua ederler. Damat bir hediye vererek duva€› açar. Bu hediyeye “yüz görümlü€ü, duvak bedeli” denmektedir. Genellikle bir zinet eflyas›d›r. “Yüz aç›m›” veya “gelin arkas›” olarak da adland›r›lan ziyaret ise, dü€ünden birkaç gün sonra k›z›n annesi ve yak›n akrabas› kad›nlar›n kat›l›m›yla yap›l›r. Yemek ve e€lenceyle birlikte k›z yeni evinde görülür. ‹yi
Duvak:
dilekler belirtilir. Ufak tefek hediyeler verilir. Dü€ün sonras›nda di€er bir uygulama da “el öpme, baba evine gitme” ziyaretidir. Gelin ve damat dü€ünden sonraki gün veya birkaç gün sonra k›z›n babas› evine ziyarete giderler. Ayr›ca akrabalar ziyaret edilir, el öpülür, bu arada k›za yine ufak tefek hediyeler verilirken, k›z
El öpme ziyareti:
da babas›n›n evinden getirdi€i hediyeleri akrabalara da€›t›r... Gelenek ve törelere ba€l› olarak yafl ve cins gruplar›na göre statü ve roller belirlenmektedir. Ülkemizde de gelinlik statüsü ve rolleri de yine gelenek-
Gelinlik:
ler taraf›ndan bir tak›m kal›plara konmufltur. Gelinli€in genifl ve tesettüre uygun olmas›na dikkat edilmelidir. Kentlerde genellikle çekirdek aile tipi ve ba€›ms›z aileler yayg›n oldu€u için gelinlik statü ve rolleri daha esnektir. Ara s›ra ziyaret ya da hal hat›r sormalarla gerçekleflen iliflkiler daha
149
Aile ve Toplum
gevflek ve zay›ft›r. Kay›nvalide ve kay›npederin gelin üzerindeki bask› ve kontrolleri de daha yumuflakt›r. K›rsal kesimde ise, genifl aile modelinin yayg›n oluflu ve yeni ailenin sosyal ekonomik, psikolojik ve kültürel yönden erkek ailesine daha ba€›ml› olmas› nedeniyle, gelinlik statüsü ve rolleri daha kat› kurallara ba€l› ve gelin üzerindeki bask› ve kontrol de daha fazlad›r. “Gelinlik” veya “gelinlik etme” davran›fllar›nda sayg› ve mutlak itaat esast›r. Üstüne düflmeyen ifllere kar›flmama, “ses saklama” ideal gelinlik etmenin di€er özellikleridir. Kendinden küçük de olsa, kocas› taraf›ndan yak›nlar›na abi ve abla demek zorundad›r. Yine yolda belde “yol kesemez”, yani ileriden gelen büyükleri bekler ve onlar geçtikten sonra yoluna devam eder. Kay›npeder ve kay›nvalide yatmadan yatmamak ve sabah onlardan erken kalkmak da baflka bir kurald›r. (Bütün bu kurallar töreseldir.) Gelinli€in veya gelinlik etmenin yukar›da s›ralanan temel kurallar› özellikle ilk bir iki y›l çok kat›d›r. Bu bazen çocuk do€uruncaya kadar devam eder. Do€umdan sonra bu kurallar yavafl yavafl gevfler. “Evin k›z› gelin olas›ya, evin gelini beflik dibine gelesiye kadar” atasözümüz bu durumu aç›kça ortaya koymaktad›r. Damatl›kta da büyüklere sayg› ve itaat esast›r. Toplumda hakim olan de€erleri kabul etmek ve ona göre davranmak idealdir. S›k s›k kay›npeder ve valideyi ziya-
Damatl›k:
ret ve onlara yard›m damatl›€›n bir baflka özelli€idir. Ahmet Maden, “Evlenme ve Evlenme fiekilleri”, T.A.A., c.2, s.493-505.
184
150
• Ahmet Maden Evlenme ve Evlenme fiekilleri (K›salt›larak al›nm›flt›r.)184
Aile ve Toplum
“Dinî nikâh flöyle k›y›l›r: Nikâh› k›yacak olan, k›z ve erke€in isimleriyle bunlar›n babalar›n›n isimlerini ve flahitleD‹NÎ N‹KÂH TÖREN‹ rin adlar›n› yazar. Daha sonra nikâh s›ras›nda erke€in kad›na verdi€i veya vermeyi kabul etti€i mal veya para belirlenir. Buna “mihr” denir. Diyelim ki anlafl›lan mihr 500,- ? olsun. K›z›n ad› Sakine, babas›n›n ad› Ahmed, erke€in ad› Sacid, babas›n›n ismi de Kerim olsun. K›z ve o€lan mecliste de€ilse, vekillerinin isimleri de yaz›l›r ve onlara hitabedilir. Bunlar yaz›ld›ktan sonra flu girifl yap›l›r:
OKUMA PARÇASI:
Elhamdü lillâhillezî zevvece’l –ervahe bi’l –eflbahi ve ehalle’n –nikâha ve harrame’s –sifah. Ves’s –salâtu ve’s –selâmu alâ rasûlina Muhammedin’illezî beyyene’l –harâme ve’l-mübah, ve alâ âlihî ve ashabihillezîne hum ehlu’s –salâh› ve’l –felâh. Euzü billâhi mine’fl –fleytanirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm; Ve enkihu’l –eyâmâ minküm ve’s –sâlihîne min –ibâdikum ve imâ’ikum inyekûnû fukarâ’e yu€nihimullâhu min –fadlih. Vallahu vâsi’un alîm. Sadakallahu’l –azîm. Kaale Rasûlullâhi sallallâhu aleyhi vesellem: “en –nikâhu sünnetî fe –men ra€ibe an sünnetî feleyse minnî” sadaka Rasulullah. Bismillâh ve alâ sünneti rasûlüllah, Allah Teâlâ Hazretlerinin emri, Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretleri’nin sünneti ve imam›m›z ‹mam-› Âzam Hazretlerinin içtihad› ve haz›r olan Müslümanlar›n flehadetleriyle Sakine han›m, siz Kerim o€lu Sacid’i 500,-? mihr-i müeccel ve aran›zda belli olan mihr-i muaccel ile kocal›€a kabul ettiniz mi? (E€er k›z yoksa da vekili varsa, o zaman vekile Siz Ahmed k›z› Sakine’yi Kerim o€lu Sacid’e zevceli€e vekâletiniz hasebiyle verdiniz mi? diye sorar.) Evet kabul ettim (veya vekil ise verdim) deyince bu defa erkek taraf›na döner.
151
Aile ve Toplum
Bismillâh ve alâ sünneti rasulullah... diye okuduktan sonra sorar. Sacid Bey, siz Ahmed k›z› Sakine’yi 500,-? mihr-i müeccel ve aran›zda belli olan mihr-i muaccel ile zevceli€e al›p kabul ettiniz mi? (erke€in vekili varsa o zaman: Siz vekâletiniz hasebiyle Kerim o€lu Sacid’e, Ahmed k›z› Sakine’yi 500,-? mihr-i müeccel ve aralar›nda belli olan mihr-i muaccel ile zevceli€e kabul ettiniz mi? diye sorar) o da evet, dedikten sonra, Minval-i mezkur üzre ald›n m›? diye ikifler defa daha sorduktan ve evet cevab› ald›ktan sonra flu duay› okur. (Mealen) Allah’›m huzurunda nikâhlanm›fl bulunan flu iki genci ömürleri boyunca mes’ud ve bahtiyar eyle. Ömürlerine bereket, vücudlar›na s›hhat, r›z›klar›na genifllik ihsan eyle. Kendilerine salih, dine, vatana, millete hay›rl› çocuklar ver, kendilerinin ve çocuklar›n› dünyevi ve uhrevi mutlulu€a erdir.”(Atefl, H. S.138-141).
• Süleyman Atefl185
Aile ve Toplum
Beslenme, bar›nma, sosyal güvence ve yuva kurma, insan hayat›n›n temel ihtiyaçlar›d›r. Hayat› tatl› k›lan bir unsur da insan›n yapt›€› fleylerden zevk duymas› ve kendini Cinsî temayül: tatmin etmesidir. Cinsî arzu ve istek, her insan›n yarat›l›fl›nda var olan bir gerçektir. Bu arzunun tatmininde normal yol, neslin devam›n› da temin edecek flekilde yasal evlilik ve aile hayat› çerçevesinde olmal›d›r.
XIII. C‹NSEL SAPKINLIKLAR
Cinsî arzu, karfl› cinse temayül, “adölesan” denilen ergenlik döneminde belirgin olarak ortaya ç›kar. Bu dönemde pek çok fizyolojik ve psikolojik de€ifliklikler görülüp, erkeksi ve kad›ns› özellikler olgunlaflmaya bafllar. Birey art›k kendini bir erkek veya kad›n olarak kabul etmekte ve kendi grubuna has davran›fllar göstermektedir. Ergenlik döneminde bafllayan seksüel e€ilim, kiflinin içinde bulundu€u toplumun örf, âdet, gelenek ve dinî terbiye gibi sosyokültürel özelliklerine ba€l› olarak flekillenir. Toplumumuzda sosyo-kültürel etki, sa€lam bir fert-aile-millet zincirinin temin edilmesi yönündedir. Bu zincirin en önemli halkas› ailedir.186
Durmufl Aydemir, “Evlilik D›fl› ‹liflkiler ve Toplum Sa€l›€›na Etkisi”, T.A.A., c.2, s.524.
186
Ahmet Maden, “Evlenme ve Evlenme fiekilleri”, T.A.A., c.2, s.493-505.
185
152
153
Aile ve Toplum
Teknolojik geliflme ve sanayileflmeye özgü olarak toplumsal hayata yans›yan özgürlük konular›ndan biri de C‹NSEL ÖZGÜRLÜK cinsellikle ilgili oland›r. Zamanla, “cinsel özgürlük, cinsel devrim” sloganlar›yla güncel bir harekete dönüflen bu hususla ilgili olarak 1960’larda bafllayan bir geliflme gözlenmektedir. Bu durum sanayileflmenin toplumsal hayata getirdi€i “rahatlama” çerçevesi içinde düflünülebilece€i gibi, cinsel konulardaki bask› ve tabular›n yüzy›llara yay›lan etkilerine karfl› bir tepki hareketi olarak da nitelenmektedir.
OKUMA PARÇASI:
Cinsel özgürlük hareketiyle bafllat›lan tepki zaman zaman geleneksel kurumlar ve özellikle de “aile kurumuyla çat›flma”ya girmifltir. Cinselli€i yok sayan anlay›fla bir tepki olarak geliflen bu hareketlerde hedef kitle, genç insanlard›r. ...Cinsel özgürlük anlay›fl›na göre evlilik, “getirdi€i k›s›tlamalar nedeniyle efllerin ruhsal geliflmelerini, kiflisel doyumlar›n›, kendilerini gerçeklefltirmelerini engelleyen ça€d›fl› bir kurum” dur. Cinsel dürtünün her türlüsü, sap›k e€ilimlerin hepsi, hiçbir k›s›tlama olmadan doyurulmal›d›r. ...Ad›na “birlikte yaflama”, denilen oluflum, cinsellik konusundaki toplumsal ve düflünsel geliflmelerin sadece bir boyutudur. Bu birliktelikte erkek ve kad›n taraf›ndan toplumsal ve dinî onay reddedilmekte, kiflisel kabul ve tercihler beraberlikler için yeterli olmaktad›r. Evlilikteki geleneksel “sadakat” yerini “karfl›l›kl› kaçamak”lar›n onayland›€› bir hoflgörüye b›rakmaktad›r. ...Cinsel serbestiye (özgürlü€e) ba€l› olarak dünyada evlilik öncesi ve sonras› cinsel yaklaflma ve birleflmeler artm›flt›r.
154
Aile ve Toplum
Nikâhs›z yaflayanlar›n ve nikâhs›z yaflamay› onaylayanlar›n say›s›nda belirgin bir art›fl gözlenmektedir. Bu olgu, daha çok gençler aras›nda yayg›nlaflma iflaretleri vermekte, sinema ve sanat dünyas›n›n ünlü isimleri aras›nda ise, güncel bir konu olmaktad›r. Üniversite gençli€i aras›nda yap›lan s›n›rl› bir alan araflt›rmas›nda, “Bir kad›nla bir erke€in evlenmeksizin birlikte oturmalar› sizce normal karfl›lanabilir mi? fleklindeki soruya %66’l›k bir ço€unluk olumlu cevap vermektedir. (Cumhuriyet, 1987, s.6.) ...Gril dergisinin Almanya’da yapt›€› araflt›rma sonuçlar› toplumsal de€erlerle çat›flan ayk›r› yaflama biçimlerinin ürkütücü sonuçlara yöneldi€ini göstermektedir. (Melodi, 22.06.1991, s.1) Onbin genç k›z›n kat›ld›€› anketin oldukça çarp›c› ve düflündürücü kabul edilen sonuçlar› flunlard›r: 14 yafl›ndaki k›zlar›n yüzde 17’si bakire de€il. 16 yafl›nda bu oran %55’e ç›k›yor. 18 yafl›ndaki k›zlar›n ise, ancak yüzde 21’i bakire. 20 yafl›n üzerinde bulunan genç k›zlar›n ise, art›k bekaret diye bir sorunlar› kalm›yor. ABD’de ise, “k›zlar›n 15 yafl›ndan önce yüzde 35’inin, 18 yafl›ndan önce yüzde 40’›n›n cinsel deneyimi bulunmaktad›r. Cinsel iliflki deneyimi geçirenlerin dörtte birinin de gebe kald›€› saptanm›flt›r. Buna göre her 10 Amerikal› kad›ndan biri lise y›llar›nda gebe kalarak evlenmek zorunda kalmakta ya da evlilik d›fl› do€um yapmaktad›r. (Atalay Yörüko€lu; Gençlik Ça€›, Ankara, ‹fl Bankas› Yay., 1985, s.53.)” Bir Avrupa ülkesi olan Belçika’da birlikte yaflaman›n gençler taraf›ndan gördü€ü kabul flöyle aç›klanmaktad›r: “Çok s›k rastlanan birlikte oturma yani evli olmayan gençlerin birliktelikleri, gençlerin baflka bir tip oluflturma isteklerinden kaynaklanmaktad›r. Birlikteliklerin o kal›plaflm›fl modele dönüflmesini engellemek için, özel hayatlar›n› kurumlara ba€lamay› reddet-
155
Aile ve Toplum
mektedirler. (‹sabelle Jager (Tezcan): “Belçika Gençli€inin Durumu”, Ankara; Gençli€in E€itimi ve Sorunlar›, TED. Y., 1986, s.121).
Z‹NA:
Ünlü isimlerin kitle iletiflim araçlar› ile toplumsal kabule zorlanan “birliktelik örnekleri”nin iletti€i mesaj› önemle dikkate almak gerekmektedir. Taraf olunan birlikteli€ini bas›n arac›l›€›yla gerekçelefltiren ünlüler esasen toplumsal bilince telkinler yapmaktad›rlar. Sinema sanatç›lar›n›n nikâhs›z beraberlikleri bu çerçevede de€erlendirilerek, verilen mesajlarla, aile kurumunun ne denli olumsuz etkilendi€i ve gençler üzerindeki etkileri öncelikle irdelenmelidir.
Sa€lam nesiller yetifltirmek çok önemlidir. “Nesebi sahih” olarak meflru evlili€in ürünü insanlar her dönemde toplumun çekirde€ini oluflturmaktad›r. Duygu sömürüsünün en etkili oldu€u gençlik dönemlerinde, ileride aile hayat›n›n mutlulu€unda esas olan “bekâret”in bir de€er olmaktan ç›kart›lmas›, sonradan kendini hissettiren, büyük sosyal bunal›mlar›n bozuk aile düzeninin ve y›k›lan emellerin alt yap›s›n› oluflturmaktad›r. Zinan›n yasaklanmas›, s›hhatli bir evlili€i ve mutlu bir aile düzenini sa€lamas› ve toplumun genelde arzulad›€› ve bütünüyle birlikte ahlâkî yap›y› tehdit eden felâketleri önleme bak›m›ndan büyük bir önem arzetmektedir. Çünkü zina;
• ‹smail Do¤an Evlilik D›fl› Beraberlik, Birlikte Yaflama (K›salt›larak al›nm›flt›r.) 187
‹smail Do€an, “Evlilik D›fl› Beraberlik, Birlikte Yaflama”, T.A.A., c.2, s.523-527.
187
156
Aile ve Toplum
‹slâm’a uygun olmayan evlenme ve iliflkilerle meyiller (yönelimler) yasaklanm›flt›r. 188
a- Aileyi meydana getiren bireylerin aras›n› açmada en etkili tehlikedir. b- Ailenin en mühim ürünü olan çocuklar› ortada b›rakarak ahlâkî, sosyal ve psikolojik bunal›mlara itmektedir. Zina neticesi dünyaya gelebilen çocuklar›n toplumdaki konumlar› gerçekten içler ac›s›d›r. (Daha ço€u ana rahminde cenin iken kürtaj vs. gibi çeflitli yollarla katledilirken dünyaya gelenlerin durumu herkesçe yakînen bilinmektedir. Toplumun onlara bak›fl›, onlar›n hissettikleri duygular, s›cak aile yuvas›n›n mahrumiyeti onlar› bekleyen felâketlerin benzerleridir. Bunun yan›nda karfl› karfl›ya kalacaklar› hukukî problemler, belli bir süre için iki karfl› cinsin gayri meflru mutlulu€unun telâfisi imkâns›z do€urdu€u ›zd›rap ve çiledir. Bu gayri meflru mutluluk, geçici bir zevk veya gafletin, bir ömür boyu etkisini gösterdi€i sefalet ve hüsran olarak do€mas› demektir.) 189 Bütün geleneksel toplumlarda oldu€u gibi, XVI. yüzy›l Osmanl› toplumunda da evlilik d›fl› iliflkiler, nesebi gayr-i sahih
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.75.
188
Mustafa Erdem, “Dinler ve Aile”, T.A.A., c.1, s.350-352.
189
157
Aile ve Toplum
çocuk do€urmak gibi olaylar tepki ile karfl›lan›yordu. “Namus” sözünün Yunanca “Nomos” dan geldi€ini hat›rlamak, toplumlar›n bu konudaki ortak tutumunu görmek için yeterlidir.190 Kur’an-› Kerim, Nur suresi: Zina edenlere müminlerin önünde 100 sopa vurulmas›n› emreder. ‹ffetli kad›nlara zina isnad edip dört flahit getirmeyene ise 80 sopa ve flehadetten men cezas› emreder. Ama kad›n kocas›n›n yalanc› oldu€una Allah’› dört kere flahit gösterip yemin eder ve beflincisinde “yalan söyledi€im takdirde Allah’›n lâneti üzerime olsun” derse cezadan kurtulmaktad›r.191 ‹slâm hukuku evlilerin zinas›n› –flartlar› tahakkuk etti€i takdirde- ölüm cezas›na çarpt›rd›€›, zinay› bu ölçüde yasaklad›€› için ona götürmesi muhtemel bütün flüpheli yollar› t›kam›fl, kad›nlarla erkeklerin kar›fl›k e€lenmelerini, yabanc› bir erkekle kad›n›n baflbafla kalmas›n›, kad›n›n, yan›nda bir yak›n› bulunmadan yaln›z bafl›na yolculu€a ç›kmas›n›, kad›n ve erke€in birbirine ›srarla bakmalar›n›... yasaklam›flt›r. ‹slâm’da aile düzeninin oturdu€u bu temeller, ‹slâm hukukunun aile anlay›fl›n› her hâliyle ortaya koymaktad›r.192
‹lber Ortayl›, “Osmanl› Toplumunda Ailenin Yeri”, T.A.A., c.1, s.76.
190
‹lber Ortayl›, “Osmanl› Toplumunda Ailenin Yeri”, T.A.A., c.1, s.81.
191
fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, “Aile”, c.1, s.77.
192
158
‹slâm, insanlar›n mutlulu€unu amaç edinen bir sistem ortaya koymaktad›r. ‹nanç ekseninde düzenlemelerini yapmaktad›r. ‹nananlar sistemin gereklerini severek yaparken, yasaklar›ndan da canla baflla kaç›nmaktad›rlar. Suç olarak tan›mlanan durumlar›n ortaya ç›kmas› bu nedenle çok zordur. ‹flte bu sistemin cinsel yasaklamalar›n›n bafll›calar› flunlard›r: Cinsel yasaklar›n bafll›calar›: • Zina • Livata/Lûtîlik (Homoseksüellik) • Sevicilik (Lezbiyenlik) • Hayvanlarla cinsel iliflki
Aile ve Toplum
• Röntgencilik (Paparazzilik, özel alandaki kiflilerin uygunsuz pozisyonlar›n› gözetlemek) • Teflhircilik/Aç›k saç›kl›k/Ç›plakl›k (Ölçüye ayk›r› veya transparan/dekolte giyimlilik) • Cinsel ticaret (Deyyusluk, pezevenklik, aç›k-saç›k yay›n ve malzeme sat›c›l›€› vb.) Ayr›ca yukar›daki yasaklamalar› çi€nemeye tahrik edici di€er durumlar ve yasaklamalardan baz›lar› da flunlard›r: • fiehvetle bakmak • Kad›n-erkek kar›fl›k ortamlar • Yabanc›/Namahrem ile ›ss›z ortamlarda yaln›z bulunmak/kalmak • Tahrik edici musikî • Cinsel sözler, yaz›lar, resimler, filimler • Alkol, uyuflturucu, ba€›ml›l›k sa€lay›c› maddeler kullanmak. • Tembellik, kumar vb. ba€›ml›l›k (Bunlar›n sonucunda düflülen ödeme güçlüklerini aflmada cinselli€e dayal› talep ve önerilerin muhatab› olmak) Ayet Mealleri: “Ey Muhammed! Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini bak›lmas› yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu, onlar›n ar›nmas›n› daha iyi sa€lar. Allah yapt›klar›ndan flüphesiz haberdard›r. Mü’min kad›nlara da söyle: Gözlerini bak›lmas› yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendili€inden görünen k›sm› müstesna, açmas›nlar. Bafl örtülerini yakalar›n›n üzerine sals›nlar. Süslerini kocalar› veya babalar› veya kay›npederleri veya o€ullar› veya kocalar›n›n o€ullar› veya kardeflleri veya erkek kardefllerinin o€ullar› veya k›zkardefllerinin o€ullar› veya kardeflleri veya erkek kardeflleri-
159
Aile ve Toplum
nin o€ullar› veya k›zkardefllerinin o€ullar› veya Müslüman kad›nlar› veya cariyeleri veya erkekli€i kalmam›fl hizmetçiler ya da kad›nlar›n mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan baflkas›na göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklar›n› yere vurmas›nlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah’›n hükmüne dönün.” 193 “Onlar (müminler), eflleri ve cariyeleri d›fl›nda, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Do€rusu bunlar yerilemezler.” 194 “Ey Peygamberin han›mlar›! Sizler herhangi bir kad›n gibi de€ilsiniz. Allah’tan sak›n›yorsan›z edâl› konuflmay›n, yoksa, kalbi bozuk olan kimse kötü fleyler ümid eder; daima ciddi ve a€›rbafll› söz dinleyin. Evlerinizde oturun; eski cahiliyyede oldu€u gibi aç›l›p saç›lmay›n; namaz› k›l›n; zekât› verin; Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Ey Peygamberin ev halk›! fiüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister.”195
Nur suresi, 3031. ayetler.
193
Mü’minun suresi, 6. ayet.
194
Ahzab suresi, 3233. ayetler.
195
Hacc suresi, 6769. ayetler.
196
Câsiye suresi, 910. ayetler.
197
198
fierhu Damad
160
“Her ümmete, yerine getirmeleri gerekli ibadetleri koyduk. Öyleyse, ey Muhammed! Bu konuda seninle çekiflmelerine f›rsat verme; Rabbine davet üzerindesin. Seninle tart›fl›rlarsa: “Allah yapt›€›n›z› çok iyi bilir; ayr›l›€a düfltü€ünüz fleyler hakk›nda, k›yamet günü aran›zda Allah hükmedecektir” de.”196 “Ayetlerimizden bir fley ö€rendi€inde onu alaya al›r. ‹flte bunlara alçalt›c› bir azab ve ard›ndan da cehennem vard›r. Kazand›klar› fleyler de, Allah’› b›rak›p edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azab onlarad›r.”197 “Herhangi bir kimse; yabanc› bir kad›n›n eline (dokunmaya) bir zaruret olmad›€› hâlde dokunursa, o kimsenin eline k›yamet gününde ateflten bir kor b›rak›l›r.” 198
Aile ve Toplum
OKUMA PARÇASI VENERYEN HASTALIKLAR
Bugün veneryen hastal›klar denen ve cinsel temasla bulaflt›€› bilinen hastal›k say›s› yirmiden fazlad›r. En çok bilinenleri “Sifiliz (frengi), gonore (bel so€uklu€u), AIDS, lenfogranüloma venerium, yumuflak flankr”d›r. Bu grup hastal›klar›n art›fl›nda en önemli faktör evlilik d›fl› ve sap›k cinsel iliflkilerdir. Çünkü bu hastal›klar›n ço€unu genel kad›nlarla homoseksüeller tafl›r ve yayarlar. Nitekim son y›llarda bilim adamlar›n› en çok u€raflt›ran AIDS’de %80-90 oran›nda homoseksüeller ve aile anlam› tafl›mayan iliflkiler yolu ile yay›lmaktad›r. fiehir merkezlerinde, gecekondularda ve gençler aras›ndaki bu art›fl›n sebepleri aras›nda, kontraseptif yöntemlerin sa€lad›€› seksüel özgürlük ve iç göçlerin de artmas› ile azalan sosyal kontrol vard›r. Artan heteroseksüel, homoseksüel ve toplu seks arkadafll›€› enfeksiyon kayna€›n›n bulunmas›n› güçlefltirmektedir. Son 30 y›ld›r Dünyada bütün bulafl›c› hastal›klar›n önemli ölçüde azalmas› ve yay›l›mlar›n›n denetim alt›na al›nmas›na karfl›l›k, cinsî temasla bulaflan hastal›klar›n oran› gittikçe artmaktad›r. Bunun sebeplerinden baz›lar›, Bat› toplumlar›nda aile kavram›n›n giderek y›k›lmas› ve boflanmalar›n artmas›, ahlâkî de€erlerin de de€iflmesiyle evlilik d›fl› cinsel temaslar›n ço€almas›, kad›nlar›n bu tür hastal›klar›n ço€unu belirtisiz olarak tafl›mas›d›r. ABD’nde her üç aileden biri boflanm›fl ve yetiflkin nüfusta, her 15 kifliden biri cinsî temasla bulaflan hastal›klardan biri ile hastad›r. AIDS hastal›€›n›n da en çok görüldü€ü ülke ABD’dir. Resmî makamlara göre sa€l›k düzeyinin en iyi ol-
161
Aile ve Toplum
du€u ABD, ‹sveç, Danimarka gibi ülkelerde yaln›z gonore (bel so€uklu€u) vakalar›n›n görülme s›kl›€› ahlâkî de€erlerin daha etkili oldu€u ülkemizden 100-150 kat daha fazlad›r. ...Veneryen hastal›klar fert, aile ve toplumda giderek artan sa€l›k sorunlar›na yol açmaktad›r. Fertlerde suçluluk duygusu, aksiyete, depresyon, erken boflalma, iktidars›zl›k, çeflitli derecelerde hastal›k ve sakatl›klar ile ölümler görülmektedir. Ad› geçen türden iliflkiler insan› bencillefltirmekte, sevgi ve ac›ma duygular›n› zay›flatmakta, çocu€u gereksiz bir varl›k gibi görmeye al›flt›rmakta ve cemiyete psikopat bir birey yetifltirmektedir. Bu tiplerin aile kurumunun y›k›m›n› h›zland›rmas›, her yönden güçlü bir toplumun devam›n› zorlaflt›rmaktad›r. Nitekim tarihçiler, eski Roma ve Yunan medeniyetlerinin çöküflünü ahlâks›zl›€›n yayg›nlaflmas›na ba€lamaktad›r. Evlilik d›fl› iliflkiler sonucunda istenmeyen gebelikler artmaktad›r. Bu gebelikler de ya ailesiz bir çocu€un do€umu, ya düflük veya kürtajla sonuçlanmaktad›r. Bu durum önemli sosyal problemler yan›nda kad›n sa€l›€›n› olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizde 100 canl› do€uma karfl›l›k, 47 düflük yap›lmaktad›r. Bunlar›n dörtte üçü istenilerek yap›lan düflüklerdir. Kald› ki, bu grup hastal›klar›n ço€u, gebelik ve do€umla çocu€a da geçmektedir. Zina, toplumumuzda boflanmalar›n önemli bir sebebidir. Boflanm›fl efller ve varsa çocuklar›n genel ve psikolojik hastal›klar›n›n, aile düzeninde yaflayan efl ve çocuklardan çok daha fazla oldu€u bilinmektedir. Durmufl Aydemir, “Evlilik D›fl› ‹liflkiler ve Toplum Sa€l›€›na Etkisi”, T.A.A., c.2, s.524-527.
199
162
• Durmufl Aydemir Evlilik D›fl› ‹liflkiler ve Toplum Sa€l›€›na Etkisi (K›salt›larak al›nm›flt›r.) 199
Aile ve Toplum
Aile; çocuk, anne, baba, kar›, koca, nine, dede fleklinde fertlerin bir araya gelmesiyle, bir çat› alt›nda müflterek sorunlar› paylaflan, toplumun en küçük birimidir. Ki, toplum, ailelerden oluflur.
XIV. ÖZET/SONUÇ
1. Karfl› cins yaln›zl›¤›m›z› giderir
Maddî ve manevî destek olan hayat arkadafll›€›/kader birli€i, paylafl›m ve dayan›flma (‹çerisinde her türlü gizlili€i, mahremiyetleri, s›rlar›, kendine has insanî yönleriyle)
“‹çinizden, kendileriyle huzura kavuflaca€›n›z efller yarat›p; aran›zda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varl›€›n›n belgelerindendir. Bunlarda, düflünen millet için dersler vard›r.” 200 Nesli devam ettirme (f›trî ve do€al ihtiyaçt›r.) ‹slâm’›n Hristiyanl›ktan ayr›lan en önemli yönlerinden birisi kad›n erkek iliflkisidir. ‹slâm nikâhlanmay› ve kad›nla erke€in bir arada yaflamas›n› tavsiye ederken; Hristiyanl›k, mümkün oldu€unca kad›nlardan uzak durmay› ve bekâr kalmay› ö€ütlemekte ve ruhbanl›€› en büyük dindarl›k olarak takdim etmektedir. 201 “‹çinizdeki bekârlar›, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi olanlar› evlendirin. E€er yoksul iseler, Allah onlar› lütfu ile zenginlefltirir. Allah lütfu bol oland›r, bilendir.” 202 “Ey gençler sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin.” 203 “Size dini ve ahlâk› hoflunuza giden bir erkek müracaat edecek olursa derhal evlendirin (k›z›n›z› verin). Aksi hâlde yeryüzünde fitne ve çok tehlikeli bir fesat ç›kar.” 204
Rum suresi, 21. ayet.
200
‹lmihal, T.D.V. Yay›n›, c.2, s.199.
201
Nur suresi, 32. ayet.
202
Buhari, “Nikâh”, 3; Müslim, “Nikâh”, 1; ‹lmihal, TDV Yay›n›, c.2, s.199.
203
Sünen-i ‹bn-i Mace, Hadis no: 1967.
204
163
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
“Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi yerine getirmezse benden de€ildir. Zira ben di€er ümmetlere karfl› sizin çoklu€unuzla iftihar edece€im.” 205 Kad›n ve erkek birbiri için ve birbirlerini tamamlayacak flekilde yarat›lm›fllard›r. Bu Allah’›n bir lütfudur. Bunu reddetme yerine flükrünü ifa için gayret etmelidir. Rasulullah (s.a.v.)’a: “Bizden, birimiz flehvetini gideriyor. O hâlde ona nas›l sevap veriliyor?” diye soruldu€unda flu manada bir cevap vermifltir: “Ne dersin, flehvetini haramla giderse idi, cezaland›r›lmayacak m› idi.” 206 Do€acak çocuklar›n nesil emniyeti ve kendilerini sahiplenen bir ailenin varl›€› ile yoklu€u aras›ndaki fark›n “problem” olma yönü de€erlendirilmelidir.
2. Aile, evlilik kurumuyla oluflur ve korunur
Aile hayat› insanî bir müessesedir. Toplumun temelidir. Gayr›meflru, nikâhs›z beraberlikler çirkin görülür. Evlenme teflvik edilir.
Aileyi sa€l›kl› temellere oturtacak evlilik kurumu, dinen ve hukuken evlenmeleri mümkün olan iki kiflinin iki flahidin huzurunda bunu (karfl›l›kl› iradelerini) ifade etmesiyle kurulur. Evlilik mümkün mertebe kolaylaflt›r›lm›flt›r. Hristiyanl›ktaki gibi bir tak›m flekil flart› yoktur. Yani mutlaka bir kilisede bir din adam› taraf›ndan nikâh›n k›y›lmas› gibi bir durum yoktur. Camilerde nikâh›n k›y›lmas› iyi görülmüfl, ancak flart koflulmam›flt›r. ‹bn-i Hümam, Fethu’l-Kadir.
205
206
?
164
Aile hayat› kurulurken sa€lam temellere dayal› kurulmal›d›r. Evlilik öncesi gözün kararmas›/karart›lmas›, flaflk›nl›k/afl›k
olma gibi akl› devre d›fl›na ç›karan durumlara dikkat edilmelidir. Ömür boyu bir hayat› birlikte paylaflaca€› kifliye yönelik karar›nda ak›ll› davranmal›d›r. Evlili€in sonuçlar› birlikte üstlenilecek sorumluluklard›r. - Karfl›l›kl› sevgi, sayg›, sadakat “Sizin en hay›rl›n›z, ailesine karfl› en hay›rl› olan›n›zd›r. Ben de aileme karfl› en hay›rl›n›z›m.” 207 “Kad›nlara kerîm, yani, iyi insanlardan baflkas› ikram etmez; onlara ihanet ve hürmetsizlik edenler de, ancak leîm, yani, kötü adamlard›r.” 208 Çocuklar›n bak›m ve terbiyesi “Ehline (yani ailene) namaz›, namaz k›lmalar›n› emret, kendin de onun üzerinde sabret, ›srarla dur, devaml› ol. Biz senden r›z›k istemiyoruz, sana r›z›k veren biziz. Sonuç Allah’a karfl› gelmekten sak›nan›nd›r.” 209 “Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocu€unuzu cehennem ateflinden koruyun; onun yak›t›, insanlar ve tafllard›r; görevlileri, Allah’›n kendilerine verdi€i emirlere bafl kald›rmayan, kendilerine buyrulanlar› yerine getiren pek haflin meleklerdir.” 210 “Kimin bir çocu€u olursa güzel bir isim koysun ve en güzel flekilde terbiye etsin!... Bülu€a erince de derhal evlendirsin. Bülu€a erdi€i hâlde evlendirmez ve bir günah iflleyecek olursa, bundan has›l olacak günah babaya da terettüp eder.” 211 “Öldükten sonra yaflamak isterseniz, ölmez bir eser b›rak›n›z.” 212 Aileyi da€›tacak durumlara yol verilmez. - Zina yasakt›r. - ‹ffeti lekelemeye yönelik iftiran›n cezas› çok a€›rd›r. “Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri yeryüzünde bozgunculu€a engel olmal› de€ilmiydiler? Onlardan kurtard›klar›m›z pek
Süneni Nesaî, “Nikâh”, 4; ‹mam Kâsani
207
Minhâcü’sSâlikîn, min Ehâdîsi ve sünneti Hatemi’l-Enbiyâi ve’l-Mürselîn, 2, 267.
208
Taha suresi, 132. ayet.
209
Tahrim suresi, 6. ayet.
210
Et-Tebrizî, Miflkatu’l Mesabih.
211
212
Hz. Ali (r.a.)
165
Aile ve Toplum
azd›r. Kendilerine verilen nimete karfl› haks›zl›k edenler ise suçlu oldular.” 213 - Evlilik, kocan›n kar›s›na verdi€i sa€lam bir teminatt›r. 214 Kur’an prensip itibar›yla erkeklere, kad›nlarla iyi geçinmeyi tavsiye eder. Kocaya daha fazla sorumluluk yükler. 215 Koca ailenin geçimini ve örfe göre ihtiyaçlar›n› gözetmek durumundad›r. Buna göre yedi€inden yedirmesi, giydi€inden giydirmesi; evi, tefrifli vb. yönleriyle sosyal konumlar›na özen gözen göstermesi gereklidir. Kiflisel geliflimi, insanî ve ahlâkî e€itilmiflli€iyle adam gibi adam olmak durumundad›r. Böylece han›m›na karfl› örnek ve model olman›n yan›s›ra kendisiyle huzur ve sükun bulunan kifli olmal›d›r. Ayet mealleri: “Yak›n›na, düflküne, yolcuya hakk›n› ver; elindekileri saç›p savurma. Saç›p savuranlar, flüphesiz fleytanlarla kardefl olmufl olurlar. fieytan ise Rabbine karfl› pek nankördür.” 216
Hud suresi, 116. ayet.
213
Nisa suresi, 21. ayet.
214
Nisa suresi, 19. ayet.
215
‹sra suresi, 2627. ayetler.
216
Nisa suresi, 34. ayet.
217
166
“Allah’›n kimini kimine üstün k›lmas›ndan ötürü ve erkeklerin, mallar›ndan sarfetmelerinden dolay› erkekler kad›nlar üzerine hakimdirler. ‹yi kad›nlar, gönülden boyun e€enler ve Allah’›n korunmas›n› emretti€ini, kocas›n›n bulunmad›€› zaman da koruyanlard›r. Serkefllik etmelerinden endiflelendi€iniz kad›nlara ö€üt verin, yataklar›nda onlar› yaln›z b›rak›n, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramay›n. Do€rusu Allah yücedir. Büyüktür.” 217 ‹ki ayr› cinsin birleflmesi neticesi meydana gelen ailede, mallar›ndan harcamas› dolay›s›yla erkek, yönetici ve koruyucu olarak görevlendirilmifltir. (Nisa suresi, 34. ayet.) Bu görev sonucu erkekler, ailenin nafakas›n› temin eden, sorumlulu€unu üstlenen ve huzurunu tesis etmekle ayn› zamanda ‹slâmî emirlerin ailede tatbikini sa€layan kimse konumundad›r. (Meryem
Aile ve Toplum
suresi, 55. ayet; Taha suresi, 132. ayet; Tahrim suresi, 6. ayet.) Fakat bu konumuyla beraber erke€e, kendisine verilen yetki ve sorumlulu€u kötüye kullanma hürriyetine sahip olmad›€›, toplumda arzu edilen huzur ve sükûnun sa€lanmas› için adalet, ihsan ve akrabaya iyilik yükümlülükleri oldu€u kendisine hat›rlat›lmaktad›r. (Nisa suresi, 36. ayet; Nahl suresi, 90. ayet.) ‹slâm’›n o âna kadar, di€er dinî ve sosyal sistemlerin hiç birinde olmayan, aile düzeninde tesis etti€i en yüksek ideal efllerin karfl›l›kl› hak ve sorumluluklar›na yer vermesidir. Kad›n, ‹slâm sayesinde ailede taraflardan biri olarak kabul edilmifltir. Önceleri hiçbir hukukî ve sosyal hakka sahip de€ilken, onun da hakk›n›n bulundu€u ve bu hakk›n öncelikle erkek taraf›ndan gözetilmesinin dinî bir emir oldu€u belirtilmifltir. Bakara suresi 228. ayetinde “... Erkeklerin kad›nlar üzerindeki haklar› gibi, kad›nlar›n da erkekler üzerinde bir tak›m iyi davran›fla dayal› haklar› vard›r,” buyurularak bu hak ilâhî bir teminat alt›na al›nm›flt›r. Böylece kad›n›n iyi muamele görmeye lây›k oldu€u dinî bir realite olarak gündeme getirilmifl baflka hiçbir dinde bulunmayan erkek-kad›n aras›ndaki denge kurulmufltur. 218 Yetki ve sorumluluklar›n kullan›m›n›n bir ölçüye dayal› oldu€unu belirten Peygamberimiz: “Dikkat edin! Sizin kad›nlar›n›z üzerinde hakk›n›z vard›r; kad›nlar›n›z›n da sizin üzerinizde haklar› vard›r. Sizin onlar üzerindeki hakk›n›z, sevmedi€iniz kimseleri serginiz üzerine ayak bast›rmamalar› ve hofllanmad›klar›n›za evlerinize girmeye izin vermemeleridir. Dikkat edin! Onlar›n sizin üzerinizdeki haklar› ise, giyimleri ve yiyecekleri hususunda onlara iyi davranmakt›r.” 219 buyurmaktad›r. Yine bir baflka hadisiflerifte: “Hepiniz çobans›n›z ve herbiriniz idaresi alt›ndakilerden sorumludur. ‹nsanlar üzerinde idareci olan kimse; bir çoband›r ve güttüklerinden sorumludur. Erkek, ev halk› üzerinde çoban mesabesindedir ve idare etti€i ev halk›ndan sorumludur. Kad›n, kocas›n›n evi ve çocuklar› üzerinde
Mustafa Erdem, “Dinler ve Aile”, T.A.A., c.1, s.350-352.
218
‹bni Mâce, “Nikâh”, 3.
219
167
Aile ve Toplum
Aile ve Toplum
bir çoband›r, o da güttüklerinden sorumludur; Hizmetçi, efendisinin mal› üzerinde çoban gibidir, o da ondan mesuldür. Haberiniz olsun ki, hepiniz birer çobans›n›z ve herbiriniz güttüklerinden sorumludur,” 220 buyurmufltur. Bu anlamda sorumluluklar paylaflt›r›lm›flt›r. Ancak, bu sorumluluklardan hesap sorulmada erkek bir ad›m öndedir.
da ve denizde gezmesini sa€lad›k; temiz fleylerle onlar› r›z›kland›rd›k; yarat›klar›m›z›n pek ço€undan üstün k›ld›k.” 226 “Allah-ü Tealâ’ya isyan hususunda mahluka itaat yoktur.” 227 - Önemli olan›n; problemin do€mas›na f›rsat verilmemesi veya ilk kademelerde iken s›k›nt›n›n giderilebilmesi oldu€u unutulmamal›d›r. “Bir kad›n› kocas›na karfl› ifsad eden ve onu isyana sevkeden bizden de€ildir.” 228 “Kar› kocan›n aras›n›n aç›lmas›ndan endiflelenirseniz, erke€in ailesinden bir hakem ve kad›n›n ailesinden bir hakem gönderin; bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onlar›n aralar›n› buldurur. Do€rusu Allah her fleyi bilen ve haberdar oland›r.” 229
3. Geçimsizlik hâllerinde Kur’an’›n tavsiyesine uyulmas› flifa olur
Aile hayat› karfl›l›kl› anlay›fl ve olgunlukla yürütülebilir. - Sab›r ve hoflgörü taraflara ö€ütlenmifltir. 221
“...Onlarla (kad›nlarla) güzellikle geçinin. E€er onlardan hofllanm›yorsan›z, sabredin, hofllanmad›€›n›z bir fleyi Allah çok hay›rl› k›lm›fl olabilir.” 222 220
?
Nisa suresi, 19,34. ayetler.
221
Nisa suresi, 19. ayet.
222
223
Müslim.
Tirmizî, “Radâ”, 10.
224
Tîn suresi, 4. ayet.
225
168
“Mümin koca, mümine olan han›m›na karfl› kin duymas›n, nefret etmesin. fiayet han›m›n›n bir huyunu be€enmiyorsa, baflka bir huyundan hofllanabilir. Hoflland›€› o huyunu hep hat›rlas›n.” 223 “Hangi kad›n, kocas› kendisinden raz› oldu€u hâlde vefat ederse, cennete girer.” 224 - Allah’tan çekinilmeli, kuldan utan›lmal› ve sorumluluk bilinci tafl›nmal›d›r. “Biz insan› en güzel flekilde yaratt›k.” 225 “And olsun ki, biz insano€ullar›n› flerefli k›ld›k; onlar›n kara-
Toplumda Kur’an ve Peygamber terbiyesinde yetiflmifl insanlar›n ö€ütlerine kulak verilmelidir. Örne€in bu kiflilerin tecrübelerinden süzülen ö€ütlerden baz›lar› flunlard›r: • Karfl›l›kl›, samimî bir sevgi ve sayg› olmal›d›r. Aile bu temele dayal› kurulmal› ve sürdürülmelidir. • Karfl›l›kl› anlay›flla, hoflgörüyle iyi geçinmelidir. Erkek kad›n›n; kad›n da erke€in bir huyunu be€enmiyorsa, baflka bir huyundan hofllanabilir. O hâlde hofllanmad›€›n› de€il de, hoflland›€› o huyunu hep hat›rlamal›d›r. Ayr›ca Allah onda birçok hay›r takdir etmifl olabilir. 230 • ‹stismar olmamal›d›r. ‹yi niyet veya göz yummas›n› istismar etmemeli, hatas›n› yüzüne söylettirecek konuma getirmemelidir. • Yalan, aldatma olmamal›d›r. • S›k›nt›lar daima sab›r, müsamaha ve tahammülle karfl›lanmal›d›r.
‹sra suresi, 70. ayet.
226
227
‹bni Kesir
Ahmed b. Hanbel, ElMüsned; Fethu’lKadir; Ebu Davud; Taberâni.
228
Nisa suresi, 35. ayet.
229
Nisa suresi, 19. ayet.
230
169
Aile ve Toplum
Her fleyin bir imtihan sorusu oldu€u ve bafla gelecek olandan kaç›nmam›z›n mümkün olmad›€›; ancak, sorumluluklar›m›z› yerine getirme ve tedbirlere tevessül etme gayretimizde eksik kal›nmamas› gerekti€i unutulmamal›d›r. • Nifakç›lardan uzak durulmal›d›r. Aile konular› nifakç›lar›n yan›nda kesinlikle gündeme getirilmemelidir. • Ahlâk d›fl› ifl, yer ve davran›fllara uzak durulmal›d›r. Sefahete girmemelidir. • Aile reisli€i kavram›na titizlikle önem verilmelidir. Bu kavram› basitlefltirecek (suland›racak) davran›fl, istek ve tutumlardan uzak durulmal›d›r. Ancak bunu yaparken yanl›fl (kazakl›k taslama vb. gibi) bir yola girmemeli ve ölçülü olmal›d›r. K›saca koca, kendisine sevilerek itaat edilen ve yan›nda yüksek sesle konuflulmaktan haya edilen (utan›l›p çekinilen) bir konumda olmal›d›r. • Boflanmay› akl›n›n ucundan bile geçirmemelidir. Nikâh›n bereketi ve faydas› unutulmamal›; nikâhs›z kalmaktan ve nikâh› tehlikeye düflüren durumlardan kaç›nmal›d›r. Nikâh bir nimettir. fiükrü gerektirir. Gere€i yerine getirilmelidir. Yoklu€u hâlinde k›ymeti daha iyi anlafl›lan bu emanete iyi sahip ç›k›lmal› ve onun için Allah’a flükredilmelidir. • Efller birbirlerine daima duac› olmal›d›r. Benim eflim, benim için takdir edilmifl (tencere kapak misali) en iyi insand›r, Allah ondan raz› olsun, demeye kendini al›flt›rmal›d›r. Bu duay› içinden ederken, yeri geldi€inde de bu duygular›n› bir çiçek vb. ile efline ifade edebilmelidir. • Meflru s›n›rlar zorlanmamal›d›r.
170
Aile ve Toplum
Baflkalar›n›n yaflam standartlar›na özenerek aile hayat› zehir edilmemelidir. Kendini ve ailesini plânlamas›n› bilmelidir. Helâl kazanca kanaatin bereketi olaca€›na inanç her zaman diri tutulmal›, bereketsiz kazanç yollar›ndan uzak durulmal›d›r. Her zaman flükredecek pek çok fleyimizin oldu€u (sa€l›k, mutluluk vb. gibi) hat›rlanmal›d›r. • Fedakârl›klar severek ve bafla kakmaks›z›n yap›lmal›d›r. Benim felândan neyim eksik dememeli, kendisi için de€il ailesi için bir fleyler peflinde olmaktan mutluluk duymal›d›r. • Nezaket ve yumuflakl›k gösterilmelidir. ‹nsanl›k hâli olarak südur edebilecek bir tak›m ortamlarda teenni ile hareket edilmelidir. Her durumda kavga yerine bar›fl; öfke yerine sükûnet/a€›rbafll›l›k tercih edilmelidir. • ‹nanç, ibadet ve ahlâken var olan eksiklikler giderilmelidir. Kiflisel geliflime önem vermelidir. Yerine göre birbirlerine örnek ve model olarak hem bir efl hem de bir hoca olmal›d›r (Hem kocas› hem de hocas› gibi). Bunlar beraber ö€renelim, beraber yapal›m anlay›fl›yla kolaylaflt›r›lmal›d›r (Örne€in; koca olarak imaml›k, han›m ve çocuklar olarak da cemaat yap›larak namaz k›lmak gibi.) Toplum, efllerin aras›n› hakemler vas›tas›yla bulma göreviyle yükümlüdür. 231 Aksakall› tabir edilen, her iki taraf›n itibar edilen sözü sohbeti dinlenen yak›nlar›na konu zaman›nda intikal ettirilmelidir. - Hakemler duruma el koyup gereken tetkikattan sonra e€er inanarak/samimî olarak232 sulh etmek isterlerse, Allah efllerin aras›n› bulur, düzeltir. - Kad›nlar e€er kocalar›na itaat ediyorlarsa, kocalar› onlar›n aleyhine bir yol aramamal›d›r.
Nisa suresi, 35. ayet.
231
D›fltan müdahale ile iyilefltirme ço€unlukla çok zordur. Ço€u zaman geç kal›nm›fl bir durum söz konusudur. Evlilik kurumunun devam›n› sa€layacak bütün unsurlar›n y›k›ld›€› durumlarda hakemlerin usulen ara bulma çabas› göstermesi yan›ltmamal›d›r.
232
171
Aile ve Toplum
4. Geçinme imkân› yoksa güzellikle ayr›lmal› (boflanmal›) ve karfl›l›kl› olarak haklara sayg› gösterilmelidir
Aile ve Toplum
Bir erkek üç boflama ile boflam›fl oldu€u efli ile tekrar evlenemeyece€ini hat›r›ndan hiçbir zaman ç›karmamal›d›r. 233
Bakara suresi, 227. ayet; Talak suresi, 2. ayet. Naflize: Evlilik hukukuna riayet etmeyen ve kocas›n›n r›zas›n› almadan evini terkeden kad›nd›r.
234
Ebu Davud, “Talâk”, 3; ‹bn-i Mace, “Talâk”, 1.
235
172
• Muhtelif Kur’an-› Kerim mealleri ve hadis külliyat›
- Evlilik çocuk oyunca€› olmad›€› gibi, hileli evlilik de olamaz. Hulle, nedir veya nas›l bir yöntemdir bilinmeli, ürkütücü ve yanl›fl davran›fllar içine girilmemelidir. Naflize 234 durumunda de€ilse nikâh ve iddet sürerken kad›n›n geçimi ve ihtiyaçlar›n›n gözetilmesi gerekir.
• Dr. Abdullah Nas›h Ulvan, Çeviren: Celâl Y›ld›r›m, ‹slâm’da Aile E€itimi, Uysal Kitabevi Yay›n›, ‹stanbul.
Allah kat›nda en sevilmeyen helâl, boflanmad›r.235 Sebepsiz boflanmalar›n hofl karfl›lanmad›€› unutulmamal›d›r.
• ‹lmihal, Türkiye Diyanet Vakf› Yay›n›, ‹stanbul, 1999.
Yasal müdahale ve düzenlemeler yeterli güvenceyi vermez ve istenen iyileflmeyi sa€lamaz. Aile kurumunda süreklili€in varl›€›, insan unsuruna ve sorumluluk bilincine ba€l›d›r/dayal›d›r.
233
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‹slâm Hristiyanl›ktan farkl›d›r. Boflanma Hristiyanl›kta yasakt›r. Ancak ‹slâm’da boflanmak mümkündür. ‹slâm bir ömür boyu efllerin bir arada yaflamalar›n› arzu etmifl, ancak bunu kiflilerin boflanmalar›n› yasaklayarak veya zorlaflt›rarak gerçeklefltirmeyi asla düflünmemifltir. ‹slâm’da böylesi bir yasakç› anlay›fl yoktur. Bunun yerine insan› kâmil hâline getirerek soruna kökten çözüm getirme anlay›fl› vard›r. Bu nedenle eski toplum yap›m›zda boflanm›fl insan duymak çok zordur. fiimdi ise, bir zamanlar ‹slâm’›n boflanmada ortaya koydu€u tarz› güya kad›na ac›yarak elefltiren ve boflanmay› zorlaflt›rmaktan yana tav›r alanlar›n 3-5 evlilik yapt›€› görülmektedir. Ayr›ca nikâhs›z beraberlik, birliktelik gibi sapk›nl›klar› da yaflamaktad›rlar. Bu tarzda her üç befl ayda bir, “de€ifltir” yap›larak, aile ve evlilik anlay›fl›n›, toplumu bozmaya çaba gösterilmektedir.
• Doç. Dr. ‹brahim Canan, Hazreti Peygamberin Sünnetinde Terbiye, Diyanet ‹flleri Baflkanl›€› Yay›n›, No:192, Ankara, 1980. • Gençlik Kültür Ansiklopedisi, MGV Neflriyat Afi. Yay›n›, Ankara, 1996. • Temel Bilgiler 2, Keflif Yay›nlar›, No: 5, Ankara, 2002. • Türk Aile Ansiklopedisi, T.C. Baflbakanl›k Aile Araflt›rma Kurumu Baflkanl›€› Yay›n›, Yay›n No:72, Ankara, Aral›k1991. 236 • Türkiye Diyanet Vakf› ‹slâm Ansiklopedisi, Diyanet Vakf› Yay›n›, ‹stanbul, 1989-1995. • fiamil ‹slâm Ansiklopedisi, fiamil Yay›nevi, ‹stanbul, 1990. • Yeni Hayat Ansiklopedisi, Do€an Kardefl Yay›nlar›, 2. Bask›, ‹stanbul.
Not: Bu ansiklopedinin içinde çok say›da yazar›n tebli€ mahiyetinde kapsaml› araflt›rma ve yaz›lar›/ makaleleri bulunmaktad›r.
236
173