Ahir Zaman Ve Duman Azabi

  • Uploaded by: Metin Ozdemir
  • 0
  • 0
  • June 2020
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Ahir Zaman Ve Duman Azabi as PDF for free.

More details

  • Words: 10,040
  • Pages: 28
Ahir Zaman ve Duman Azabı Azabı Beklenen Mehdi’nin gelişinin anahtarı “DUMAN” azabı nasıl ortaya çıkacak? Kur’an’da ve Ahir Zaman hadislerinde bahsi geçen ve aynı zamanda Kıyamet’in on büyük alametlerinden biri olan “DUMAN” gerçekte nedir? Devamında ne tür tehlikelerle karşılasacağız? Tüm dünyayı etkileyecek olan bu büyük azaptan kendimizi nasıl koruyacağız? İmanımızı, ahiretimizi nasıl kurtaracağız?

Yasadigimiz 21. yuzyilda, cok buyuk degisimlere taniklik edecegiz. Hayatimizin vazgecilmez luksu haline gelen teknoloji, artik son demlerini yasiyor. Gelismislik adina ne varsa hepsini yerle bir edecek ve insanogluna haddini bildirecek ilahi bir ceza yakinda kapimizi calacak. Dunya, gecirecegi koklu degisim icin gun sayarken, biz insanlar tepemizdeki tehlikenin farkinda miyiz? Indiginde, sadece belli bir cografyayi degil tum dunyayi yakip-yikacak o buyuk felakete hazir miyiz? Hayir, degiliz! Ne tur bir felaketle karsi karsiya oldugumuzun ne yazik ki farkinda degiliz. Farkinda olsak bile hazir degiliz. Cunku, basimiza ne gelecegini bilmiyoruz. Nuh tufanindan beri, insanligin karsilasacagi ikinci buyuk felaketi umursamiyoruz. Onlem almiyoruz. Umursamayan onlem alir mi? Tabii ki almaz. Peki, onlem alsak kurtulur muyuz, hayatta kalabilir miyiz? Evet, bu mumkun, ancak garantisi yok! Tum insanligin sonunun gelmeyeceginden hareketle, "hazirlik yapanlarin hayatta kalma ihtimali daha yuksek" diyebiliriz. Ne tur bir felaketle karsilasacagini bilen toplumlarin can kaybi, felakete aldirmayan toplumlara nispeten daha az olacak. O gun, korkulu ruya gormektense, uyanik yatmayi tercih edenler kazancli cikacaklar. Biraz once de belirttigim gibi bu, kesinlikle sag kurtulursunuz anlamina gelmiyor. Bize dusen, onlemimizi almak, otesini ise Allah'a havale etmek. "Buyuk bir felaket" denilince insanlar sadece kiyametin kopmasini anliyorlar. "O, ileri bir tarihte kopmasi beklenen kiyamettir" gorusu insanlarin ortak kanaati. Bu gorusu savunanlar, Kur'an'da, "Kiyamet oncesi azapla" ilgili acik bir bilginin bulunmadigini iddia ediyorlar. Ne buyuk yanilgi, ne buyuk gaflet! Gercek su ki, Kur'an'da, Kiyamet kopmadan once inecek o azapla ilgili nice ayetler var. Allah, kiyametten once azabi tatmamis hic bir beldenin kalmayacagini acikca haber verirken, peygamberimiz (sav) o azap konusunda bizleri hadisler araciligiyla uyarirken, nasil olurda, adina Kur'an'da koskoca bir "sure" tahsis edilmis o azabi gormezden geliriz? Kur'an ve hadislerde verilen mesaj cok acik: "Soz verilen o Azap, kiyametten once kesinlikle inecektir". Isin asli boyleyken ve azap kapimiza kadar gelmisken,

neredeyse hic kimsenin kili kipirdamiyor. Ya inanmasi zor ya da inanmak isimize gelmiyor. •

Peki, karada sizi yere gecirmesinden, yahut uzerinize taslar yagdirmasindan, sonra da siginacak birilerini bulamamaktan guvende misiniz? (Isra:68)

Halbuki o, kiyametten once cezalandirilmadik hic bir memleket birakmayan, hic bir canlinin kendisine dokunmasindan emin olamayacagi korkunc bir felaket. •

Ne kadar memleket varsa hepsini kiyamet gununden once ya helak edecegiz, ya da siddetli bir azapla cezalandiracagiz. Iste bu, Kitap'ta yazilmis olandir. (Isra:58)

Sadece inanmayanlarin ve zulmedenlerin degil, muslumanlarin da tepesine inecek siddetli bir ceza. •

Bir de oyle bir fitneden sakinin ki, o, icinizden sadece zulmedenlere erismekle kalmaz. Biliniz ki, Allah’in azabi siddetlidir. (Enfal:25)

Peki Allah kullarina durduk yere azap gonderir mi? Elbette hayir. Ancak, kullar azginlikta siniri asarsa ve acik acik meydan okumaya kalkarsa, alay ettikleri o azabi er ya da gec tadarlar. •



Hani (o kafirler) bir zaman: "Ey Allah'im eger bu kitap senin katindan gelmis ise uzerimize gokten tas yagdir veya bize can yakici bir azap ver!" demislerdi. (Enfal:32) Halbuki sen onlarin icinde iken Allah onlara azap edecek degildir. Ve onlar bagislanma dilerlerken de Allah onlara azap edici degildir. (Enfal:33)

Iste "o gun" geldi catti. Aramizda oldugu muddetce azabin inmeyeceginin garantisi peygamberimiz (sav) de yok artik. Bu saatten sonra yalvarsak ta yakarsak ta nafile, vadedilen azap inecek ve herkes hesabina duseni tadacak. O azaptan guvende olunabilecek ne bir mekan ne de dunyayi terkedip kacmaya bir imkan var. Sadece insanlara degil, ucu bu dunyada yasayan canlilarin tamamina dokunacak elim bir ceza. •



Ey cin ve insan toplulugu! Goklerin ve yerin cevresinden asip gecmeye gucunuz yeterse gecip gidin, ama Allah o gucu size vermedikce (Allah dilemedikce) gecemezsiniz. (Rahman:33) Uzerinize atesten alev toplari ve zehirli bir duman gonderilir de (yardimlasamaz) kendinizi koruyamazsiniz! (Rahman:35)

O azabi indiren, dilerse kullarini toptan helak eder ya da onu kaldirir ve kullarina sure tanir.



Ayetlerimizi yalanlayanlar, karanliklar icinde kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah diledigini sasirtir, diledigini de dogru yola iletir. (En'am:39)



De ki: "Bir dusunun bakalim, Allah'in azabi size gelse veya kiyamet kopsa, Allah'tan baskasina mi yalvarirsiniz? (Enám:40)



Hayir, yalniz Allah'a yalvarirsiniz. O da dilerse kaldirilmasini istediginiz azabi kaldirir. O zaman ortak kostuklarinizi unutursunuz. (Enám:41)

Alay edenler, yalanlayanlar icin ne aci bir son. • • •



Eger gercekten peygamber isen haydi gokyuzunden ustumuze bir parca dusur, bir azap indir. (Suara:187) Suayb: "Rabbim sizin yaptiklarinizi cok iyi biliyor." dedi. (Suara:188) Sonucta onu yalanci ilan ettiler. Bunun uzerine o golge gununun azabi onlarin ustune cokuverdi. Gercekten o, korkunc bir gunun azabi idi. (Suara:189) Elbette bundan cikarilacak dersler vardir. Ancak insanlarin cogu (verdigimiz bu orneklere) inanmazlar. (Suara:190)

Gunumuzde oldugu kadar peygamber efendimiz (sav) zamaninda da azabin gelmeyecegini, memleketlerinin helak edilmesinin uzak bir ihtimal oldugunu dusunenler vardi. • • • • • • • • • • • •

Onu (ayetleri) Arapca bilmeyen birine indirmis olsaydik. (Suara:198) Ve o bunlari inanmayanlara okusaydi, yine ona inanmayacaklardi. (Suara:199) Ayetlerimizi, suclularin acikca okuyup anlamalarini sagladik. (Suara:200) Ancak, o aci azabi gorunceye kadar ona inanmayacaklar. (Suara:201) Artik o azap, onlar farkinda olmadan ansizin gelecektir. (Suara:202) O zaman derler ki: "Acaba bize biraz daha sure taninir mi?" (Suara:203) Onlar hala azabimizin cabucak gelmesini mi istiyorlar? (Suara:204) Soyle bir dusun bakalim; Onlari uzun yillar yasatsak ve genis imkanlar versek. (Suara: 205) Sonra kendilerine vadedilen azap baslarina gelse. (Suara:206) Yararlandiklari ve guvendikleri seyler, onlari o azaptan kurtarabilir mi? (Suara:207) Biz hic bir ulkeyi, oranin halkini uyaracak birileri gelmeden helak etmedik. (Suara:208) Onlara hatirlatma yapilmistir. Biz hic bir zaman zalim olmadik. (Suara:209)

Inecek azabi taniyabilecek miyiz peki? Eger ineceginden suphe ediyorsak, o azap hakkinda bir bilgimiz de yoksa, azabi gordugumuzde bos bos bakmaktan ve tutarsiz yorum yapmaktan oteye gidebilir miyiz? •

Gokten dusmekte olan parcalari (ve duserken cikardiklari dumani) gorseler, "Bunlar ust uste bindirilmis bulutlardir" diyecekler. (Tur:44)



• •

O azabi vadilerine dogru akarak gelen bir bulut seklinde gorduklerinde, "Bu bize yagmur getirecek bir buluttur" dediler. Hayir, o, gelmesi icin acele ettiginiz seydir. O, icinde acikli bir azap bulunan ruzgardir. (Ahkaf:24) O, Rabbinin emriyle her seyi yerle bir etti. Boylece evlerinin harabelerinden baska bir sey gorunmez oldu. Iste biz suclu bir kavmi boyle cezalandiririz. (Ahkaf:25)

Dogrudan tepemize, evlerimizin ustune, ya da cok yakinimiza dusecek bir azap. •

Eger bir kitabin hukmuyle daglar yurutulecek, yer parcalanacak, ya da oluler konusturulacak olsaydi, o kitap yine bu Kur'an olurdu. Elbette hukum Allah'a aittir. Iman edenler hala anlamadilar mi ki, eger Allah dileseydi, butun insanlar hidayete ermis, gercekleri gormus olurlardi. Ancak, kafirlerin inkar etmeleri ve kendi dilemeleri sebebiyle inecek olan o azap, ya tepelerine dusecek veya evlerinin, yurtlarinin yakinlarina inecek. Suphesiz Allah verdigi sozden asla donmez. (Rad:31)



Dunya hayatinda onlar icin sadece bir azap vardir. Ahiret azabi ise daha siddetlidir. Onlari Allah'in azabindan koruyacak kimse de yoktur. (Rad:34)



Onlara vadettigimiz azabin bir kismini sana gostersek veya bundan once seni oldursek te sana dusen sadece Allah'in ayetlerini teblig etmektir. Onlarin hesabini gormek ise bize aittir. (Rad:40)

Kiyametten once inmesinde suphe olmayan o buyuk azap, peygamberimizin (sav) hadislerinde bildirilen “on buyuk kiyamet alametlerinden” biri ve ilk inecek olanidir. O buyuk azabin adi "Duman" ‘dir. • • • • • • • • • •

Eger kesin olarak inaniyorsaniz, Allah, goklerin, yerin ve bu ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir. (Duhan:7) Ondan baska ilah yoktur; diriltir ve oldurur. Sizin de rabbinizdir, gecmis atalarinizin da Rabbidir. (Duhan:8) Hayir, onlar ayetlerimiz hakkinda suphe icindeler ve oynayip egleniyorlar. (Duhan:9) Oyleyse, gogun acikca bir duman getirecegi gunu gozetle; (Duhan:10) O Duman sizi sarip kusativerir. Iste bu aci bir azaptir. (Duhan:11) "Rabbimiz, bu azabi ustumuzden acip gider; cunku biz artik iman edenlerdeniz." (Duhan:12) Onlar icin ogut alip dusunmek nerede? Onlara aciklayan bir elci gelmisti. (Duhan:13) Sonra ondan yuz cevirdiler ve "Bu, ogretilmis bir delidir" dediler. (Duhan:14) Biz uzerinizden bu azabi acip giderecegiz ve siz yine sozunuzden doneceksiniz. (Duhan:15) Buyuk bir siddetle yakalayacagimiz gun, elbette biz intikamimizi aliriz. (Duhan:16)

Duhan suresi, tum dunyayi ve icindekileri sarip kusatan "gokyuzundeki dumanin" icerigini ve detaylarini vermez. Gercekte "Duman azabi" gok tasi yagmurudur. Atmosfere girdikten sonra yanmaya baslayan gok taslarinin arkalarinda "duman" birakmalari sebebiyle Kur'an'da bu sekilde isimlendirilir. Bu tas yagmuruyla daha once inen azaplar arasindaki en buyuk fark, bu kez gok taslarinin kapsama alaninin cok genis olmasidir. Tas dusmedik kita, ulke ve hatta sehir kalmayacak. Gok tasi yagmuru, ardinda oylesine yogun bir duman birakacak ki, gokyuzunun kapkara bir bulut tabakasiyla kaplanmasina ve Gunes isinlarinin yeryuzune ulasmasina engel olacak. Cok dehsetli bir bela. Gaflet icindeki insanlarin uyanmasi ve dogru yolu bulmasi icin gonderilen aci bir ceza. Ayni sure, bu cezaya ragmen insanlarin bir kisminin yeniden eski inkarciliklarina doneceklerini ve bunlarin hesabinin Kiyamet gunu gorulecegini ifade eder. Kuran'in diger ayetlerinde de yer yer ifade edilen "gokten tas yagmasi" dumanli ve karanlik azaba ornek olmasi acisindan on plana cikarilsa da, "Duman fitnesiyle" birebir baglanti kurabilmek icin hadisleri iyi anlamak, her ne kadar gunumuzde "guvenilmez" ilan edilse de "Ahir zamanla ilgili hadislere" basvurmak gerekir. Duman azabin ne oldugunu ve diger ayetlerde sozu edilen "siddetli azabin" gercekte neyi anlatmak istedigini ancak peygamberimizin (sav) hadislerini inceledikten sonra kavrayabiliriz. Hatta oyle ki, "Duman" azabinin oncesinde meydana gelecek olaylari, felaket indiginde alinacak onlemleri ve sonrasinda yasanacaklari, kisacasi "Duman fitnesi" hakkinda en detayli bilgileri peygamberimizin (sav) hadislerinde tum acikligiyla bulmak mumkun. • •

O, butun gaybi bilir. Fakat gaybini kimseye acmaz. (Cin:26) Ancak sectigi peygamberler mustesna. Onlarin da onlerine ve arkalarina gozetleyiciler salar. (Cin:27)

Hadisleri referans almamizi elestirenler ve hatta buna itiraz edenler olabilir. Hadisleri guvenilmez ilan ederek sadece Kur'an'in esas alinmasini savunan bu kisilerin, guya dini ozune iade etme sevdasi depresebilir. Bunlarin bir cogunun akademisyen etiketiyle dolasan insanlar olmasi ise oldukca dikkat cekici bir ayrintidir. Islam dininin kimi kaidelerinin cesitli hurafelerin karismasiyla bozulan hadisler uzerine insaa edildigini savunurlar. "Kur'an, dagdaki cobanin dahi anlayabilecegi aciklikta mesajlar verirken baska kaynaga gerek yok" iddiasindadirlar. Madem oyle, kitapta en acik ve en anlasilir sekilde haber verilen bu azabi neden goremediniz? Nedeni gayet acik. Hadisleri muteber kabul etmeyen o insanlarin, Kur'an'daki "azap" mesajini gerektigi gibi idrak etmeleri ve yapilan uyarilari anlamalari neredeyse imkansiz. Eger siz, inecek azabin peygambere onceden haber verildigini ve tum olacaklarin acikca gosterildigini kabul etmez, o Allah'in sevgili kuluna ait hadisleri kale almazsaniz, Kur'an'in haber verdigi bu azabi goremezsiniz. •

Ma'rufa sarılın, münkerden (iyiliklere, salih amellere sarilin, kotu seylerden) de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri

var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir." [Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizî, Tefsir, Mâide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014).] • • •



Sagirlara sen mi duyuracaksin; ya da korleri ve acikca sapiklik icinde olanlari sen mi dogru yola ileteceksin? (Zuhruf:40) Biz seni onlara azap gelmeden once alip gotursek dahi o vadettigimiz azabi indirir ve onlardan intikamimizi aliriz. (Zuhruf:41) Ya da, onlari uyardigimiz azabi sana gosteririz ki, suphesiz onlari cezalandirmaya da gucumuz yeter.(Zuhruf:42) Onlara vadettigimiz azabin bir kismini sana gostersek veya bundan once seni oldursek te, sana dusen sadece Allah'in ayetlerini teblig etmektir. Onlarin hesabini gormek ise bize aittir. (Rad:40)

Allah vadinden asla donmez. Soz verilen azap, kiyametin kopmasindan once mutlaka inecektir. Kurulu sistemlerin sonunu getirecek olan bu azapla birlikte, alisik oldugumuz dunya duzeninin cokusune, yepyeni bir cagin baslangicina hep birlikte taniklik edecegiz. Bir baska ifadeyle "Ahir zamanin" resmi zaman dilimine gecis yapacagiz. Hayatin alabildigine zorlastigi, insanlarin ac kalmamak, barinmak ya da canlarini kurtarmak icin baskalarina haksiz yere saldirdiklari, dogrunun gozetilmedigi, kotulugun yasaklanmadigi, karmakarisik bir doneme adim atacagiz. Acik soylemek gerekirse, saldirilarla, toplu olumlerle, yagmalamalarla dolu acimasiz bir dunya duzeni bekliyor bizleri. Son yillarda oldukca populer hale gelen "Ahir zaman" ifadesini eminim bircogumuz duymustur. Hatta "ahir zamani yasiyoruz, bu zaman ahir zaman" diyenlerimiz dahi vardir. Peki nedir bu Ahir zaman? Ahir zaman, kiyametin kopmasindan kisa bir sure once yasanacak son donem demektir. Ardarda gelen felaketlerle teknolojinin sifirlandigi, bozulan duzenin yeniden insa edilmeye calisildigi ve kiyamet icin geri sayimin basladigi son zaman dilimidir. 6 milyar insanin ucte biri ya da daha fazlasinin olecegi, hayvanlarin yariya yakininin telef olacagi, kitalarin batacagi, depremlerin ve sellerin sehirleri yerle bir edecegi, yagmurlarin araliksiz yagacagi, iklimlerin degisecegi, altyapinin cokecegi, yollarin tahrip olacagi, kitlesel ulasim ve iletisim araclarinin islevsiz kalacagi, sinirlarinin anlamini yitirecegi, iktidarda bulunanlarin guclerini kaybedecegi, kisacasi bir daha eski durumuna kavusmamak uzere Dunyanin kokten degisime ugrayacagi bir donem. Insanlar baslarina gelen felaketin dehsetiyle "Kiyamet koptu" zannetseler de, bu, kiyamet degil, Kur'an'in haber verdigi o "vadedilen azap" olacak. Ahir zamanin baslangicini ilan ederken, Mehdi'nin ve Isa (as)'in gelisini mujdeleyecek. Kafirlerin ve munafiklarin terbiyecisi olarak dusen taslar, uyuyanlari uyandirmak icin gurleyecek. Deccal'in zincirlerini kirarken, Allah'in gazabindan ve cezasindan kacisin olmadigini ilan edecek.

• •

Fakat onlar henuz uykudayken, Rabbinin katindan gelen bir ates bahceyi sariverdi de, (Kalem:19) Bahce kapkara kesildi. (Kalem:20)



Iste azap boyle siddetlidir. Ahiret azabi ise elbette daha siddetlidir. Keske bilselerdi! (Kalem:33)



Bu sözü yalan sayanlari bana birak. Biz onlari bilemedikleri bir yonden agir agir azaba yaklastiracagiz. (Kalem:44) Onlara muhlet veriyorum. Cunku benim tuzagim cok saglamdir. (Kalem:45)

• • • •

Asra yemin olsun ki; (Asr:1) Insan gercekten ziyandadir. (Asr:2) Ancak iman edip salih ameller isleyenler, birbirlerine hakki, dogruyu tavsiye edenler ve birbirlerine sabretmeyi telkin edenler bundan mustesna. (Asr:3)

Ahir zamanin baslamasiyla yasayacagimiz felaketlerden her biri insanoglunun simdiye kadar hic gormedigi boyutlarda korkunc gelismeler. Buna ragmen hic biri "Deccal" fitnesi kadar tehlikeli degil. Oyle ki; Deccal fitnesi "gelmis-gecmis en buyuk felaket" olarak nitelendiriliyor. Neden "Deccal fitnesi" bu denli onem arzediyor? Cunku "Deccal" olaganustu bir kisilik. Allah tarafindan insanustu yeteneklerle donatilmis ve yeryuzune imtihan araci olarak gonderilmis biri. O Deccal ki, kimi akli evvellerin zannetdigi gibi, gunun teknolojisinden faydalanma derdine dusmeyecek. Kendisine, insan aklinin alamayacagi olaylari gerceklestirme yetenegi verilen Deccal ile birlikte, imtihan zemini de o olcude degisiklik gosterecek. Deccal amansiz bir kafir olabilir, ancak Allah tarafindan insanlar icin bir "imtihan araci" olarak gonderilmistir. Bir insani once oldurup, sonra diriltecekse, bu tamamiyle Allah' in dilemesiyle gerceklesecek. Aynen, Isa (as)' in oluleri diriltmesinde vuku buldugu gibi. Allah’in peygamberi, insanlari dogru yola davet icin bir mucize olarak oluleri diriltirken, Deccal ayni olayi “Tanrilik” iddiasina ispat olsun diye sergileyecek. "Deccal, bir iman vesilesi degil, sadece imtihan aracidir" demistik. Dersine iyi calismis olanlar bu imtihani gecebilecekler. Kendisinin "RAB" oldugunu iddia eden Deccal ortaya ciktiginda, o zamana kadar iman etmemis ve salih amel islememis olanlarin iman etmeleri kendilerine bir fayda saglamayacak. Deccal'in cikis zamanina ulasanlarin Deccal'i taniyabilmesi icin acilen iman gucune ihtiyaclari olacak. Baska bir deyisle, o gun sadece, onceden iman etmis olanlar Deccal'i taniyabilecekler. Allah'a iman ya da Deccal'e iman; Biri kurtulus, digeri ebedi azap. Samimi muslumanlarla, kafirlerin ve munafiklarin ayirt edildigi bir imtihan. Deccal ile ondan cok daha sonra ortaya cikacak olan Dabbetu'l-arz' in gorevleri bu acidan bakildiginda birbirine benzerlik gosterir. Ancak, aralarinda cok onemli bir fark var; Deccal, insanlari, "hur iradelerini kullanarak beni RAB edinsinler" diye cagirir; Dabbetu'l-arz ise, insanlarin hur iradelerine aldirmaksizin, gercek iman edenlerle kafirleri birbirinden ayirir.



Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbi'nin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbi'nin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez. De ki: "Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz." (Enam:158)



Üç şey vardır ki bunlar çıktıkları zaman, daha önceden iman etmeyen veya imanında hayır kazanmayan hiçbir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez: Deccal, Güneşin batıdan doğması ve Dabbetü’l-arz. (Müslim: 158)



Tehdit edildikleri sey baslarina geldigi zaman (Gunes batidan dogdugu vakit) yerden bir dabbe cikaririz, o da onlara, insanlarin ayetlerimize kesin olarak inanmadiklarini soyler. (Neml:82)



Dabbetü’l-arz, beraberinde Musa Aleyhisselâm’ın asası, Süleyman Aleyhisselâm’ın mührü bulunduğu halde çıkar. Mühür ile müminin yüzünü parlatır, asa ile kâfirin burnunu kırar. Öyle ki insanlar sofra üzerinde biraraya gelirler de, mümin kâfirden ayırt edilip tanınır. (Tirmizî, Ibn-i Mace 4066)



Yakinda biz onun (kibirlenen, haddi asan, ayetleri yalan sayan insanin) hortumunun uzerine damgamizi basacagiz (burnunun uzerine isaretimizi koyacagiz). (Kalem:16)



Altı şeyden; dumandan, umuma gelecek fitneden (kitlesel ölümlerden), Deccal'den, güneşin battığı yerden doğmasından, Dabbe’den ve birinizin hususi olarak başına gelecek hadiseden (ölümden) önce amellere koşunuz. (Müslim: 2947)

Oncelikle Deccal tehlikesine karsi hazirlikli olmali, imani kurtarmaya calismaliyiz. Hemen bugun, cok gec olmadan, anlamini bilerek, sadece "La ilahe Illallah" demek dahi, Allah'in izniyle kurtulasa vesile olacaktir. Bunun neden boyle oldugunu yazinin devamini okudugunuzda daha iyi anlayacaksiniz. Dabbetu'l-arz meselesi cok sonraki yillarin konusudur. Onun icin Dabbetu'l-arz bu yazinin disinda tutulmustur. Ahir zamana gecisle birlikte (eger hayatta kalirsak), cok degerli iki insani gorme sansini yakalayacagiz. Bunlardan biri Mehdi digeri ise Allah'in sevgili peygamberi Hz. Isa (as). Buyuk savaslar ve cetin mucadelelerle gececek zorlu bir donemde, yanlarinda olmaya calisacagiz. Sonrasinda ise, bir yeniden yapilanma ve Islam hakimiyetinde 40-50 yil suren "huzurlu gunler" gelecek. Mehdi ismi, peygamberimizin (sav) Ahir zamanda ortaya cikacagini mujdeledigi kisiye verilen addir. Gercek adi "Mehdi" olmayacaktir. Ancak peygamberimizin soyundan gelecektir. Burada Mehdi'nin fiziksel ozelliklerine ve nasil taninacagina deginmeyecegim. Sadece ne zaman ve nerede bulunabileceginin bazi ipuclarini verecegim.

Hazir Mehdi'yi bulmaktan soz acmisken cok onemli bir noktanin daha altini cizelim. O da Mehdi'nin herkes tarafindan taninip taninamayacagi konusu. Bazilarina gore imtihan dunyasinda bu tur sahislari taniyabilmek sadece "hakiki muminlere" ya da "kalp gozu acik olanlara" mahsustur. "Oyle her onune gelen Mehdi' yi taniyip ona katilamayacak" gorusunu savunurlar. Kimi saf muslumanlar ise "Mehdi faaliyetlerine baslar da, biz farkina varamadan gecip giderse" korkusundan ona buna sorar, guncel haberleri didik didik ederler. Iyi de be musluman! Mehdi ciktiginda sen bu olayi bir elinde cay bardagi, digerinde uzaktan kumanda ile televizyondan takip etmeyeceksin ki! O gun geldiginde yasadigin sehir yerle bir olmus, tum dunyada tas tas ustunde kalmamis olacak! Elektrigin yok! Suyun kesik! Ne acik bir marketin var, ne de bir hastanen. Basini sokacak saglam bir bina dahi bulamayacaksin. Olum korkusu heryeri sarmisken, kurtulus icin gidebilecegin tek bir yer olacak; Erken yola cikarsan "Mekke", gec yola cikarsan "Sam". Sadece sen degil "Mehdi" de zamani gelince Mekke'ye dogru yola cikacak. Onu bulmak umidiyle yola cikan alimler de. Orasi, herkesin ortak bulusma noktasi! Sen onu alametlerinden taniyamasan da, taniyanlara kulak ver. "Mehdi" ortaya ciktigi vakit Mekke'de ve Sam'da duymayan kalmayacak. Mekke'ye giden once gorecek. Sam' a giden sonra gorecek. Mehdi' yi bulursan sakin yanindan ayrilma, cunku zamani gelince Isa (as)'i tanima firsatin olacak. Sen yalnizca hadiste verilen talimatlara uy ve "kar uzerinde emekleyerek dahi olsa Mehdi'ye katilmaya" bak! (Hadiste gecen ve bircogumuzun kafasinda soru isaretleri birakan "kar uzerinde emekleyerek" ifadesine yazinin ilerleyen bolumlerinde ayrica deginecegiz.) Son yillarda internet uzerinde oldukca populer olmus kimi siteler, Ahir zamani, su an icinde yasadigimiz kapitalist duzenin ve materyalist dusuncenin fikir mucadelesi ile yenilgiye ugratildigi, sanki sihirli bir degnek degmiscesine tum insanligin uykudan uyandigi, hesaplarinda milyarlarca dolari tekeli altina almis olan zenginlerin zekat verme yarisina girdigi, hastaliklarin sorun olmaktan ciktigi, teknolojinin nimetlerinden herkesin bolca faydalandigi, Dunyanin neredeyse cennete donustugu bir doneme gecisi gibi sunmaya calisiyorlar. Onlara gore: Mehdi kan akitmayacak, yuruttugu fikri mucadelesi sirasinda fosillerden yararlanacak, yaratilis teorisinin hakliligini ispatlayacak, radyo ve televizyon ile tum dunya haberdar olacak, gercekleri goren insanlar Islam'i kabul edecek ve savaslar bitecek. Baris ortami saglandiktan sonra toplumlarin refah duzeyi yukselecek, altyapisi gelisecek, sadaka kabul eden kimse kalmayacak, herkes saray gibi evlerde oturacak ve hep beraber gule oynaya "Altin Cag'a" girilecek!? Pes dogrusu! Bu ne keramet, bu ne hayal gucu!? Dunyanin alti ustune gelmeden, varolan sistemler cokmeden, nasil olup ta gemi aziya almis kafirlerin, kitleler halinde dine donecegini, darwinistlerin evrim teorisinden yuz cevirecegini, kapitalistlerin ise az paraya kanaat edecegini anlayabilmek mumkun degil. Refahtan catlama notasina gelmis bir Amerikalinin, bir Almanin, bir Ingilizin fikrinden donmesi icin kafasina fosil mi dusecek? Kaldi ki, bunlarin buyuk bir cogunlugu fanatik Hristiyan! Hacli zihniyetinin merkezindeki bir kilise ve ona bagli muritleri ne diye saf degistirsin ki? Sanki onlar yaratilis teorisini bilmiyorlar. Sanki, Islam'i hic duymadilar! Ellerindeki askeri guc ve teknoloji ile

gucsuz insanlara kan kusturan, ozellikle son yillarda, muslumanlara "terorist" damgasi vuran o zalimleri, "gecersizligi ispatlanacak bir evrim teorisi" mi durduracak? Ahir zamanla ilgili hadislerde ifade edilen olaylar ve isaretleri aynen anlatildigi gibidir. Gunu geldiginde birebir anlatildigi sekilde yasanacaktir. Kimi olaylar elimizdeki bilimsel verilere ve istatistiklere ragmen beklenmedik sekilde gerceklesebilirler. Bu gelismelerin olabilirliginin dusuk ihtimalli olmasi, hadislerde anlatilanlara farkli anlamlar yukleme hastaligina bahane olamaz. 21. yuzyilda yasasak dahi, kainatta her an hayret verici gelismelerin ortaya cikmak icin gun saydigi ihtimalini gozardi edemeyiz. Insanoglunun uzaya cikabilirligini bahane ederek, hadislerin gunumuz gelismislik duzeyiyle uyusmadigini iddia etmek ya da onlari gunumuz teknolojisine uygunlastirmaya calismak, elimizdeki teknolojiyi putlastirmak, olmazsa olmaz kabul etmektir. Hadislerde gecen bazi ifadelerin insanoglunun gelismislik duzeyiyle tezat olusturmasi, hadislerde anlatilanlari mantigimizin almamasi ve o olaylarin bir benzerinin simdiye kadar yasanmamis olmasi, peygamberimizin sozlerinin "mutesabih" ya da "gizli anlam yuklu" olmalarini gerektirmez. Zorla, dar anlamlar cikarmaya calismak, kimi kelimelere mecazi anlamlar yuklemek, hic alakasi olmadigi halde yakin gecmiste yasanmis bazi olaylari hadislerdeki ifadelerle iliskilendirme yoluna gitmek, peygamberimiz (sav)'in vermeye calistigi mesajin tam olarak anlasilmadigini gosterir. O sitelerde gosterilen "Ahir zamanda zenginlik icinde yuzen Dunya" masali olsa olsa peygamberimiz (sav)'in ifade buyurdugu "Serra fitnesi"'nin ne oldugunun tevilidir. Evet, Ahir zamanda mal oylesine cogalacak, oylesine bollasacak ki, o mali ya da esyayi kabul eden kalmayacak. Cunku, arac-gerec, mal, esya cok, insanlar az olacak. Hadislerin "mal" tanimina giren teknolojik cihazlar, esyalar ve sistemler zaten calistirilamayacak. Altyapi cokmus, kurulu sistemler tamamen yok olmus. Hatti kesik ve calistirilamayan bir kutu dolusu cep telefonunuz olsun ister misiniz? Bir kamyon dolusu televizyon verilse alir misiniz? Ahir zamanda zenginlik masalini anlatan o sitelerin ve "Altin Cag" fikrinin arkasindaki kisilerin, Allah'in izniyle, cok gec olmadan dogruyu bulacaklarini umit ediyorum. Bu kisa, ancak onemli tespitin ardindan "Ahir zaman hadisleri" ile “Fitne konusunu isleyen” kimi hadislerin gercekte neleri isaret ettigini elimizden geldigince aciklamaya calisacagiz. Felaketlerin oncesinde ve sonrasinda yasanacak gelismeleri "kronolojik" siralamaya tabi tutacak, hadislerde ifade edilen olaylari ortaya cikis siralamasina gore ele alacagiz. Sahih hadis kitaplarinda bulunan hadislerle birlikte, cesitli kaynaklardan derlenen hadislere de yer verecegiz. Ayrica, internet uzerinde yorumlanmis kimi Ahir zaman hadislerinin, gercekte neleri isaret ettigine deginecegiz. Bundan maksat, o sitelerde yapilan yorumlarin isabetsizligini ortaya koymak degil, oradaki yorumlari okuyan ve rehavet icinde, yasadigimiz cagin duzenine dokunmadan, dunyayi degistirecek bir "Mehdi" beklentisinin gercekleri yansitmadigini one cikarmak. Bir baska ifadeyle, yasadigimiz cagin bugunku duzeni icinde degil de, duzeni tamamen ortadan kalkmis ve kargasanin icine suruklenmis bir dunyada Mehdi'nin beklenmesi gerektigini anlatabilmek. Diger bir maksat ise, hadislere itimat etmeyen bazi kisilerin dikkatlerini bu konuya cekerek, Ahir zaman rivayetlerinin Israiliyattan

bulasma safsata haberler olmadigini gosterebilmek. Ahir zamanla ilgili hadislerin cok buyuk bir bolumunde "Mehdi" ya acikca ya da dolayli yoldan on plana cikarilir. Aslina bakarsaniz, bunda garipsenecek bir durum da yok. Cunku, felaketlerin baslamasi ile Mehdi'nin ortaya cikisi arasinda yaklasik 4-5 aylik bir sure var. Azap sonrasi cekilmez hale gelen dunyanin huzura kavusmasinin anahtari illa ki Mehdi'den geciyor. Bu sebeple, yasanacak felaketler, onun cikis zamaninin yaklastigini haber veren mujdeci haberler olarak kabul edilebilir. Hadislerde sozu edilen isaretler ve dikkat etmemiz gereken zaman dilimleri, bilinmezligin perdesini aralayan cok onemli ipuclari. Ornegin "gok tasi yagmurunun" Ramazan ayinin son iki haftasi icinde yasanacagini, Mehdi'nin ise felaketten 4 veya 5 ay sonra, Hac mevsimini takiben, Mekke'de ortaya cikacagini goruyoruz. Bir sonraki bolumde sunacagimiz hadisler incelendiginde, neden-sonuc iliskisi daha iyi anlasilacaktir. Asagida verilen hadis, beklenen azabinin yaklastigini haber veren ilk onemli isarettir. Ahir zamanla ilgili buyuk olaylarin bir siralamasi yapilacak olursa, "tozlu dumanli karanlik fitne" den hemen once gelen “ilk ve son ihtar” kabul edilebilir. •

O günün alameti semada (gökyüzünde) uzatılmış ve insanların kendisine bakıp durduğu bir el'dir. (Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman)

Bugune kadar yapilan yorumlarda, hadiste gecen "el" ifadesine "mutesabih" (manasi acik olmayan) anlatim denilerek, her seferinde farkli anlamlar yuklenmis, fakat yapilan o yorumlardan hic biri asil mesaji acikca ortaya koyamamistir. Ta ki, hadisteki "gokyuzu" ifadesinin dunyamizin atmosferi ile sinirli olmadigini anlayana kadar. 3 Nisan 2009 Cuma. Chandra X-Ray (Rontgen) Gozlemevinde, B1509 nebulasinin o gune dek elde edilen en detayli fotograflarinin ilk analizleri yapilirken, "100 saat astronomi" programininin canli yayinina katilacak astronomlar yakin gelecekte yasanacak felaketlerin baslangic sinyalini duyuracaklarindan habersiz, ekrandaki o muhtesem goruntuyu seyrediyorlardi. Uzatilan gorev suresinin hakkini veren Chandra rontgen teleskopu, parmaklarini ancak "2009 astronomi yilinda" secebildigimiz kainatin sag elini goruntulemisti. "Sadece bir el goruntusu, ne cikar bundan?" diyebilirsiniz. Isin asli su ki; cok sey cikar. Uzaydaki bu "el" yillardir beklenen ilk buyuk isaret olmasi sebebiyle onemli. Uzayin derinliklerinden ekranlarimiza kadar uzanan o "El", vadedilen "Duman azabina" ya da bir baska deyisle "Ahir zamana gecise" ramak kaldiginin ilk isareti. Dunyamiz, 2010 yilindan itibaren oldukca tehlikeli bir doneme adim atiyor. Olaganustu gelismelerin yasanacagi bambaska bir zaman dilimi de diyebiliriz buna. Evren, bu yeni donem icinde alisik oldugumuz eski duzenini degistirecek. 2000 yilindan bu yana gunden gune daha fazla dengesizlesen ve gucu azalan bir manyetosferimiz var. Yakin gelecekte cok siddetli patlamasindan korkulan enerji kaynagimiz Gunesin burundugu sessizlik, urkutucu bir hal almaya basladi. Bugun

icin, elimizdeki teknoloji ile hem manyetosferi, hem de Gunesi takip edebiliyoruz. Peki, nereye kadar? 21. yuzyilda, insanligin sahip olmakla gurur duydugu bu teknoloji, ayni zamanda yukaridaki uc ayakli denklemin en zayif halkasini olusturuyor. Elektrigin bir an icin hayatimizdan ciktigini, enerji nakil hatlarinin eridigini, uydularin calismaz hale geldigini ve altyapiyi eski haline getirmenin onlarca yil alacagini dusunelim. Felaket olur degil mi? 100 yil once sahip oldugumuz teknolojik seviyeyle kiyaslandiginda bugun yasanacak buyuk bir Gunes patlamasinin faturasi cok agir olacaktir. •

Güneş alamet olarak doğmadıkça O çıkmayacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)



O, Güneşten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir. (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf.49)



Mağrib'de (batıda) karışıklıklar, fitneler ve korku olacak. Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fitneler çoğalacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, 440)

Ama medeniyetin sonunu getirecek asil felaket bu degil. Her ne kadar Gunesin cok siddetli patlamalarla manyetosferimizi hallac pamuguna cevirmesi ve modern hayati sonlandirmasi korkunc gibi gorunse de bu, Gunes sistemimizin incisi dunyamizi tehdit eden yabanci bir gok cisminin burnumuzun dibinden gecmesi kadar urkutucu olmasa gerekir. "Elektriksizlige katlaniriz, yeter ki tepemize tas yagmasin" diyenleri duyar gibiyim. Evet, tepemize tas yagacak! Dunyamizin cok yakinindan gececek bir gok cismi, modern caglarin en populer felaket senaryolarindan birini gercege donusturecek. Bu davetsiz misafir, buyuk ihtimalle bir "kuyruklu yildiz" olacak. Cunku hadislerde bu sekilde tarif ediliyor. Bu satirlari okurken, hayalinizde birdenbire Hoollywood senaryolarinin bir cogunda gordugumuz asteroidlere ya da gezegenlere benzer gok cisimleri canlanmistir. Hadisten cikarilan sonuc ise bu gokcisminin insanlar tarafindan "kuyruklu yildiz" seklinde gorulecegi. Bu bir gezegenimsi kutle, bir magnetar (manyetik atarca), cok buyuk bir asteroid ya da yorungesi her bin yilda bir Dunyamizla kesisen ancak simdiye kadar gecisine sahit olmadigimiz bir "kuyruklu yildiz" da olabilir. Normalde kuyruklu yildizlarin Kutlesi ve boyutlari hakkinda bir tahminde bulunmak oldukca zor. Ancak, Peygamberimizin (sav) hadislerindeki "kuyruklu yildiz" ifadesini esas alirsak, bu cismin de simdiye kadar gordugumuz diger kuyruklu yildizlar kadar bir kutleye sahip olacagi sonucunu cikaririz. Bilimsel adiyla "kirli kartopu" veya "buz kapli kaya parcasi". Yok eger bildigimiz turden bir "kuyruklu yildiz" degilse ne olacak? Pek bir sey degismeyecek. Kucuk ya da buyuk, o gun geldiginde, yabanci bir gok cisminin gecisine hep birlikte taniklik edecegiz. Hadislerde gok cisminin boyutlari hakkinda kesin bir bilgi yok. Capi 10 km de olabilir 1000km de. Belki cok daha buyuk bir kutle. Buyuklugu elbette onemli ancak asil onemli olan kuyruklu yildizin gecisi sirasinda gokyuzunu isiga bogacak kadar Gunes isigini yansitmasi, yani gokyuzune aydinlik vermesi. Boylesine bir yansima, ancak kuyruklu yildiz

dunyanin cok yakinindan gecerse mumkun olabilir. Bir sekilde burnumuzun dibinden gececek bir gok cisminden bahsediyoruz. Hem Ay tutulmasina ve hem de Gunes tutulmasina sebep olabilmesi, ancak Dunyamizin ve Ay'in cok yakinindan, her ikisine de teget gecmesi durumunda mumkun olabilir. Gectigi noktanin bize uzak kalabilecegini, burnumuzun dibinden gecmeyecegini varsayalim. Olur ya hani, simdiye kadar oldugu gibi uzagimizdan da gecebilir. O zaman durum daha da endise verici bir hal alir. Hadiste belirtilen Ay ve Gunes tutulmalarinin olusabilmesi icin devasa boyutlarda bir gok cisminin Gunes isigini kesmesi gerekir. Yine ayni sekilde, uzaktan gecen bir gok cisminin gokyuzunu aydinlatacak kadar parlaklik vermesi, buyuklugu konusunda kafalari kurcalayacaktir. Gok cisminin boyutlariyla ugrasmayi bir kenara birakip, sonuclarina goz atalim. Basimiza gelecek felaketler gun yuzune ciktikca, gok cisminin ebatlariyla ugrasmanin onemsiz oldugunu farkedecegiz. O gok cismine “kuyruklu yildiz” etiketi yapistiriyor ve hadisleri incelemeye basliyoruz.



Ebu Abdullah Nuaym b. Hammad, Ka'bul-Ahbar'dan şöyle rivayet etmiştir: "Onun zuhurundan önce, doğudan ışık saçan bir kuyruklu yıldız çıkacaktır."



O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir. (ElKavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)



Onun çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)



O yıldızın doğması, güneş ve ay tutulmasından sonra olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)



Şark tarafından bir kuyruklu yıldız doğup aydınlık verecektir. Onun her günkü irtifi (geçiş yönü) meşrıktan mağribedir (doğudan batıya doğrudur). (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)

Ama bizim uydularimiz, teleskoplarimiz var degil mi? Oyle ya, uzaydaki teleskoplarla milyarlarca isik yili uzakliktaki toz bulutlarini gorebilen teknoloji sayesinde dunyamiza yaklastigini aninda tespit eder, yorungesini hesaplariz. Cok gec olmadan onlemini alir, bir caresine bakariz. Pratik olarak boyle bir gok cismini onceden tespit etmek mumkun olsa da bu tur bir islem, hic te oyle sanildigi kadar basit degil. Tehlikeyi zamaninda farkettigimizi kabul edelim; cok yakinimizdan gececek buyuk bir gok tasina mudahele sansimizin yok denecek kadar az oldugunu hatirlatirim. Bir an carpismanin kacinilmaz oldugunu varsayalim. Boyle bir durumda ise yapabilecegimiz tek sey kacmak, bu Dunyayi terketmek olacaktir. Uydularimiz o tarihte calisir halde olurlar mi bilinmez ama bir sekilde bu gokcismini cok gec farkedecegiz. Boyle bir ihtimalin varligindan olsa gerek,

peygamberimiz (sav), kuyruklu yildizin hangi zaman araliginda ortaya cikacagini da belirtmis. Tarih olarak degil elbette. Konu ile ilgili hadislerde, kuyruklu yildizin dunyamiza cok yaklastiginin ilk isaretlerine ve o yilin hangi zaman diliminde gorulecegine yonelik bilgiler var. •

Ramazan'ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 199)



Onun için iki alamet vardır ki... Bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın, ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)



Ramazan'da iki defa Ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

Tutulmalarla ilgili hadisler icinde "Gunesin ikinci kez tutulmasina yonelik" bir baska hadis daha var. Ancak, bunun o gokcismi yuzunden mi olustugu ya da yorungesinde sapma yasayan bir Ay'in mi bu ikinci tutulmaya neden oldugu net degil. Normal sartlarda, Dunyanin dogu ufkundan batiya dogru hareket eden bir gok cisminin, bir kez Gunes ile Dunya arasina girdikten sonra tekrar ayni noktaya donus yapmasi cok zor. Bu tur bir ihtimal ancak, o gok cisminin Gunesten Dunyamiza dogru spiral formda yorunge cizmesiyle mumkun olabilir. Biz bu gok cisminin kendi yorungesine duzgun hareket ettigini kabul edelim. Kuyruklu yildizin dunyamiza tehlikeli sekilde yaklastiginin en acik isareti Ramazan'in ilk gecesi farkedilecek. Ay'in henuz "Yeni Ay" hali ve Gunes ile Ay arasina giren gok cismi ilk olarak Ay'in tutulmasina neden olacak. Ay, Dunya cevresindeki yorungesinde yoluna devam ederken, ayni gok cismi bu kez, Ramazan ayinin ortalarina dogru, Gunes'i golgeleyecek. Isin ilginc yani, tum bunlar olurken, gok cisminin henuz "kuyruklu yildiz" olarak gorulmemis olmasi. Ancak "Gunes tutulmasindan" bir sure sonra gokyuzunde gorunmeye basliyor. Simdiye kadar gecisine sahit oldugumuz hic bir kuyruklu yildizin, gokyuzunu dikkat cekecek derecede aydinlatamadigini dusunursek, bu son gecis ister istemez bir cok insan tarafindan gorulebilecek. •

O yıldızın doğması, güneş ve ay tutulmasından sonra olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

Ramazan'in sonlarina dogru Dunyamiza iyice yaklasan kuyruklu yildiz ile Dunyanin cevresindeki turunu tamamlamak uzere olan Ay ikinci kez karsilasacaklar. Bir kez daha Ay'i golgeleyecek olan Kuyruklu yildiz, ikinci, Ay tutulmasina neden olacak. Bu asamada kuyruklu yildizin gorulmemesi kesinlikle soz konusu olamaz. Zaten hadisten cikardigimiz sonuc ta bunu dogrular nitelikte. Kuyruklu yildizin gecisini izleyen insanlar, bu gecisin Dunyaya ve Ay’a zarar vermeyecegini dusunecekler. Kuyruklu yildizin Ay’a carpabilecegini ya da gecisi sirasinda parcalara ayrilarak Ay’in ve Dunyanin yorungesine parcalarini birakabilecegini hesap edemeyecekler.

Tipki 1994 yilinda oldugu gibi. Bundan cok degil 15 yil kadar once, ShoemakerLevy 9 kuyruklu yildizinin gecisi Dunyadan gozlenmis, Jupiter gezegeniyle carpisma ani dakika dakika izlenebilmisti. 16-22 Temmuz 1994 tarihleri arasinda, Jupiter gezegeninin yakinindan gecerken 21 parcaya ayrilan kuyruklu yildizin dususu ve bu carpismanin etkileri nasil bir tehlikeyle karsi karsiya oldugumuzu gostermek acisindan cok onemli. Gezegene dusen parcalardan bazilari 2 km uzunlugundaydi. Kuyruklu yildizin kendisinin ya da o kuyruklu yildiza ait parcalarin Ay ile ayni yorungede bulusmasi, dogal olarak buyuk bir carpismayi da beraberinde getirecektir. •

Yemin olsun göğe ve Târık'a; (geceyi delerek gelene, tokmak gibi vurana, ortaya çıkıverip de yürek hoplatana) (Tarik:1)



Târık nedir biliyor musun? (Tarik:2)



Parıldayan ve ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o. (Tarik:3)

Kuyruklu yildiz'in ya da ona ait parcalarin gece mi yoksa gunduz mu carpacagi konusunda kesin bir bilgi yok. Bu carpismalar bir ihtimal gunduz saatlerinde gerceklesecek ve biz farkina bile varmayacagiz. Hadislerde felaketin ortaya cikisi anlatilirken, insanlarin habersiz ve hic beklemedikleri bir anda gok tasi yagmuruna yakalanmalari bunu gosteriyor. Olayi bu acidan degerlendirdigimizde, carpismanin gece saatlerinde gerceklesmesi ihtimali zayif gorunuyor. En azindan, Dunyanin, Ay'i goren yuzu, carpisma aninda gunduz saatlerini yasayacagindan, carpismanin ardindan gelisen olaylar insanlar tarafindan farkedilemeyecek. •

Saat (kıyamet vakti) yaklaştı ve Ay yarıldı. (Kamer:1)



Onlar bu ayetimizi (alameti) görseler de, sırt çevirirler ve: 'bu bir suregelen buyudur' derler. (Kamer:2)



Yalanladılar, kendi istek ve arzularına uydular; oysa her iş takdir edildiği şekilde gerçekleşecektir. (Kamer:3)



Andolsun ki, onları bu hallerinden vazgeçirecek nice haberler gelmiştir.(Kamer:4)



Bunlar gerçekten hikmetli haberlerdir. Fakat uyarılar fayda vermiyor. (Kamer:5)



Biz nice ülkeleri yıkıma uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da gündüzün dinlenirlerken Bizim zorlu azabımız onlara geliverdi. (Araf:4)

Ay ne ise yarar, gorevi nedir? Dunyamizi tehdit eden goktaslarini bertaraf etmek, Dunyamiza dusmelerini engellemek olabilir mi? NASA, bizim, Dunyadan goremedigimiz Ay'in arka yuzunu incelemis ve irili ufakli kraterlerle dolu oldugunu

farketmis. Arka yuzundeki krater sayisi, Dunyadan gorunen yuzune oranla cok daha fazla. Bu da gosteriyorki, Ay, ustlendigi Dunyayi koruma gorevini defalarca basariyla yerine getirmis. Ay'in faydasi sadece bununla mi sinirli? Hayir, daha pek cok faydalari var. Ay olmasaydi "takvimlerimizde kullandigimiz ay hesabini" yapamayacaktik ornegin. Bir yil uzayip gidecek, belki yildizlari belki mevsimleri esas alacaktik. Ay'in Dunya uzerindeki fren etkisi sayesinde 24 saat suren bir gun, Ay'siz bir Dunyada cok daha kisa olacakti. Dunya gittikce hizlanacak ve bir gun belki de 8 saate inecekti. Gel-Gitler olmayacakti. Dolunay'li gecelerin guzelliginden mahrum kalacaktik. Bu listeyi uzatmak mumkun. Ay, bu carpismada cok buyuk yara alacak. Kuyruklu yildizin Ay uzerinde uyguladigi ivme Ay'in yorungesinde cok ciddi kaymalara neden olacak. Gittikce Dunya'dan uzaklasmaya baslayan bir Ay, Dunya uzerinde uyguladigi fren etkisini azaltarak, Dunyanin donus hizinin artmasina, artan donus hizi ise atmosferimizde cok siddetli firtinalarin olusmasina neden olacak. Buyuk kasirgalar, hortumlar ve cilgina donen denizler. •

Dönüşlü olan göğe andolsun. (Tarik:11)



Yarılan yere de andolsun. (Tarik:12)



Şüphesiz o , ayırdeden bir sözdür. (Tarik:13)



O, bir şaka değildir. (Tarik:14)



Doğrusu inanmayanlar, tuzak kurup, onu geçersiz kılmaya çalişıyorlar; (Tarik:15)



Ben de onları yakalamak için bir tuzak kuruyorum. (Tarik:16)



Öyleyse inkarcılara az bir mühlet ver, bırak onları bildiklerine uysunlar. (Tarik:17)

Yerkuremiz bu yeni donus hizina adapte olana kadar tektonik hareketlerle tepkisini dile getirecek. Bu, Dunyada depremlerin artmasina, kitalarin ani kaymalarla yepyeni bir Dunya haritasi olusturmasina zemin hazirlayacak. Yerkurenin hareketlenmesiyle, en riskli alanlar, haliyle fay hatlarinin gectigi bolgeler olacak. Cok buyuk yariklarin ortaya cikacagi siddetli depremlerde, devasa boyutlarda kaymalar, yer yer cokmeler yasanacak. •

Kıyametten önce, birisi doğuda, birisi batıda ve birisi de Arap yarımadasında olmak üzere üç çöküntü meydana gelecektir. (Müslim: 2901)



Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar ve bahanelerle) hakaret ettiği zaman artık kızıl rüzgârı, depremleri, yere batışı veya suret değiştirmeyi veya gökten taş yağmasını, (kazfi) bekleyin. (Tirmizî, Fiten 39, (2211))



Barınacak evler, sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız zaman yaklaşmıştır. Çünkü evlerinizi depremler yıkacak, hayvanlarınızı yıldırımlar yakıp kömüre çevirecektir. (Nuaym bin Hammad, Geleceğin Tarihi 1, sayfa.82)



Hilafetin Arzı-Mu kaddeseye indiğini görürsen bil ki, artık zelzeleler, kederler, büyük hadiseler yakındır. O gün kıyamet insanlara şu elimin başına olan yakınlığından daha yakındır. (Ebu Davud, Cihad 37, sayfa.2535, Kütüb-i Sitte, cilt 14, sayfa.339)



Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin yardımcılarıdır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)



Fırat nehri'nin suları çekilerek "altın" 'dan bir dağ ortaya çıkacak, İnsanlar ortaya çıkan bu altını almak için vuruşacak ve HER YÜZ KİŞİDEN, sadece BİRİ hayatta kalacak. Bu zaman gelinceye kadar kıyamet kopmaz. (Müslim, Fiten, 29)



Fırat Nehri'nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın. ( Riyazü's Salihin, 3/332)

Dunyanin giderek daha hizli donmesi gunlerin daha da kisalmasina sebep olacak. Kisa suren gunler, Dunya uzerindeki yasam suresinin pratikte uzamasini da saglayacak. Bu sayede 150-200 yil yasamak hayaliyle yanip tutusanlara gun dogmus olur. Tek yapmalari gereken, her 365 gunu fazladan bir yil olarak toplam yasam surelerine eklemek. Yalniz bir sartla; "Gunler cok kisaldi" diye dertlenmek yok! •

Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çıra tutuşması gibi (kısa) olur. (Tirmizî, Zühd 24, (2333))

Dunya ile Ay arasindaki uzay boslugu, milyarlarca ton kaya, tas ve tozla dolacak. Bu parcalarin bir kismi davetsiz misafirimiz olan o "kuyruklu yildiz" dan, kalan kismi ise yillardir tepemizde bekcilik yapan Ay'dan uzay bosluguna firlayacak. Dunyamiz, Gunes cevresindeki ileri hareketine devam ederken, uzay boslugunu dolduran bu taslar, birer ikiser atmosferimize girmeye baslayacaklar. Irili ufakli milyonlarca, belki de milyarlarca tas ve kaya parcasi, dusmeden once, atmosferde olusan surtunmenin etkisiyle yanmaya baslayacaklar. Dunya'nin Dogu ufkundan alevler icinde atmosfere girerken arkalarinda biraktiklari dumanla gokyuzunu karartacaklar. •

Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir

kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet Alametleri, s. 166) •

Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. O ateş içinde müthiş azap olduğu halde insanları kaplar. O ateş insanları, malları yakıp bitirir. Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır. Geceki sıcağı gündüzki hararetinden daha şiddetlidir. O ateş insanların başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyurdu. (Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461) (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 289)

Burada onemli bir konuyu hemen aciklayalim. Aramizda, gok taslarinin duserken "gokgurultusune" benzer ses cikardiklarini bilmeyenler olabilir. 2009 yili ortalarinda, eline "nohut" tanesi buyuklugunde gok tasi isabet etmis olan Alman gencinin haberi bu konuda daha aciklayici olacaktir. Genc, tasin dusme aninda cikardigi sesten dolayi saatlerce isitme guclugu cektigini belirtmis. Yani, bir gok tasi "nohut" tanesi kadar kucuk olsa bile yildirim dusmus gibi ses cikarabiliyor. Durum bir tas icin boyleyken, binlercesinden nasil bir gurultu kopar acaba? Yolda yürürken meteor çarparsa http://haber.mynet.com/detay/dunya/yolda-yururken-meteor-carparsa/460466 İnsana meteor taşı isabet ederse... http://www.ntvmsnbc.com.tr/id/24975384/ Meteor hits boy on way to school http://www.thelocal.de/national/20090611-19857.html Dunyanin dogu ufkunu boydan boya saran dev bir alev kusagi. Once ufukta garip bir kizillik gorulecek. Dunya kendi ekseni etrafinda dondukce gittikce yukselen bu kizilliga kimse bir anlam veremeyecek. Binlercesinin ayni anda yanmaya baslamasiyla olusan devasa bir duman tabakasi saracak gokyuzunu. Baslarina gelecek felaketi onceden haber almis olanlar neyle karsi karsiya olduklarini anlayarak hemen siginacak bir yer bulmaya calisacaklar. Olaydan habersiz insanlar ise gokyuzunu sarmaya baslayan bu kizilligi ve kara bulutlari korku ve saskinlikla izleyecekler. •

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys rivayet etti, Bana Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, Nâ-fi'deıı, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi ki, kendisi Resûlüîlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)i doğuya dönmüş olduğu halde şöyle buyururken işitmiş: «Şüphesiz kİ, fitne şu taraftan gelecektir.» ve eliyle doğu tarafına işaret ederek:«Şeytanın iki boynuzunun doğduğu yerden!» buyurdular. (Muslim:2905)



Hüseyin b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur: "Gökyüzünde doğu cihetinden, geceyi aydınlatan büyük bir ateş gördüğünüz vakit, işte o an,

Hz. Mehdi (a.s.)’nin geliş vaktidir." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar) •

Rasûlullah (s.a.v.), minberin üzerinde doğruldu ve doğu tarafını işaret ederek, "işte bu taraf fitnelerin, karışıklıkların yeridir" buyurdular. (Buhârî, Fiten: 16; Müslim, Fiten: 16)

Hatta iclerinde "Yagmur bulutlari geliyor" diye dusunenler bile olacak. Ilk tasin yakinlarina dusmesiyle birlikte tehlikenin ciddiyetini kavrayacaklar. Irili ufakli binlercesi "yagmur taneleri gibi" oraya buraya dusecekler. Kimi buyuk kimi kucuk taslar yere dustuklerinde kraterler, oyuklar acacaklar. Aynen topraga isabet eden yagmur tanelerinin biraktiklari izler gibi. •

Bize Süfyan b. Uyeyne, Zührî'den, o da Urve'den, o da Üsâme'den naklen rivayet etti kî: Peygamber (Sallalhhü Aleyhi ve Sellem) Medine'de yüksek bir yerin üzerine çıkmış. Sonra şöyle buyurmuş : "Benîm gördüğümü görüyor musunuz? Ben sizin evlerinizin arasında fitnelerin yerlerini yağmur yerleri gibi görüyorum." (Muslim:2885)



Üsame İbnu zeyd radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Medine'nin Ütüm denen (eski ve yüksek) binalarından birine yaklaşmıştı: "Benim gördüklerimi sizler de görüyor musunuz?" buyurdular. Yanındakiler: "Hayır" deyince, açıkladı: "Ben, şu evlerinizin arasında birkısım fitnelerin yerlerini görüyorum, tıpkı yağmur yerleri gibi." (Buhari, Fezailu'l-Medine 8, Mezalim 25, Menakıb 25, Fiten 4; Müslim, Fiten 9, (2885)).



"Fitneler olacak. O fitnelerde oturan ayakta olandan, ayakta olan yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlı olacak. Ona yaklaşan kendini kurtaramayacak. Kim o fitnelerde bir melce, bir sığınak bulursa, onunla kendini kurtarsın.” (Tirmîzî, Fiten, 29)



“Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekan bulursa ona sığınsın.” (Sahihu’lBuhari VIII, 92; Tefriru’l-Kurani’l-Azim II, 43; Sunenu İbn-i Mace, II, 3961.)

Neye ugradiklarini sasiran insanlar evlerine, isyerlerine, magazalara, siginaklara kosacaklar. gok taslarinin dusmeden hemen once cikardigi gokgurultusune benzeyen sesleri uyuyanlari dahi uyandiracak. Hatiri sayilir buyuklukteki taslar ve kizgin demir parcalari, isabet ettikleri her binayi, beton yapilari ve araclari darmadagin edecekler. Onlarca metrelik taslarin isabet ettigi sehirler, nukleer silah patlamiscasina savrulacak, harabeye donecekler. Taslarin yol actigi sarsintilar, tas isabet etmese dahi bir cok binayi yerle bir edecek. Otomatik silahtan cikan mermilere hedef olmuscasina kosusturan insanlar balkon altlarina, bina girislerine, alisveris merkezlerine, bankalara, kepenk altlarina, kisacasi bir yagmurda nerelere saklanilirsa oralara akin edecekler. Yollar, dusen taslarin delik desik ettigi insan

cesedleriyle dolacak. Sadece insanlar degil hayvanlar da telef olacak. Tam anlamiyla bir can pazari. Yakinlarina ulasmaya calisan insanlarin, cocuklarini kurtarmaya calisan analarin, babalarin feryadlariyla cinlayacak sokaklar. Gorulmemis siddette bir tas yagmuru, alevli, kizgin bir azab. Gokyuzu gittikce artan ve arttikca kalinlasan simsiyah bir duman tabakasiyla kaplanacak. Denize dusen buyuk taslarin yol actigi tsunamiler kiyi seritlerindeki yerlesim alanlarini sular altina gomerken, iri gok taslarinin yerkabuguna uyguladiklari siddetli basinc tektonik hareketleri tetikleyecek. Tatil beldeleri, deniz seviyesinin altindaki kimi kara parcalari ve o kara parcalari uzerinde kurulu sehirler daha dun yokmus gibi haritadan silinecekler. Daglar, ovalar, nehirler ve goller ya ortadan kalkacak ya da yer degistirecek. Depremlerle birlikte, deniz seviyesinin altinda kalan belli bazi kita parcalari ebediyen sular altina gomulecekler. Ortaligi geceye ceviren duman Gunes isiginin yeryuzune ulasmasini uzun sure engelleyecek. 30-40 gun boyunca Gunese hasret kalacak insanoglu. Bu durum cok kisa surse de Dunya yeniden kucuk bir buzul cagi yasayacak. Ayni yilin kis aylarinda, o gune kadar soguk nedir bilmeyen bir cok belde, kar yagisi ve buzlarla tanisacak. Karlar altinda kalmis coller, ortadogu'da yer yer buz tutmus alanlar gorulecek. •

“Horasan tarafından çıkan siyah sancaklıları gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek dahi olsa onlara gidin. Çünkü onların içinde Allah’ın halifesi Mehdî vardır.” (Fetava-i Hadîsiyye, , İbn-i Hacer-i Heytemi-37)



“Allah-u Teala Biz Ehl-i Beyt’e, ahireti dünyâ üzerine tercih etti. Ve muhakkak Ehl-i Beytim, benden sonra bela ve musibetlere ve zülme ve nefye maruz kalacaklardır. Tâ ki doğu tarafından siyah sancaklılar gelinceye kadar. Onlar gelince ekmek isterler, onlara verilmez (yâni maddeten sıkıntı içinde oldukları halde, onlara yardım edilmez), onlar mukatele ederler ve galip olup, nusrete mazhar olurlar. O zaman istedikleri gıda yardımı kendilerine verilir, fakat onlar, tâ sancakları (hakimiyeti) Ehl-i Beytim’den bir adama (Mehdî) verinceye kadar onların yardımını kabûl etmezler (yani hakimiyeti bir tek Mehdî’ye teslim etmedikçe o reislerin gıda ve maddî yardımlarını kabul etmezler). Ve işi O’na teslim ederler. O Mehdî de hâkim olup, daha önce zulümle dolmuş olan yeryüzünü, adaletle doldurur. Sizden her kim ki o zamana kavuşursa, kar üzerinde, emekleyerek dahi olsa, şarktan çıkan o mücahidlere gidip tabi olsun.” (EnNihaye Fil Fiteni vel Melahim, İbn-i Kesir, c.1/s.25- 1/25)

Mekke ve civarinda kar gorulmesi, insanlarin "kar uzerinde emekleyerek dahi olsa ona katilmaya" cagrilmasi, Mehdi'ye katilimlarin mevsimsel olarak kis aylarina denk dusmesinden dolayi degil, tum Dunyanin sogumaya baslamasiyla en sicak ulkelerde dahi kis soguklarinin gorulmesi sebebiyle olacak. Araplar, karda yurumenin saskinligini yasarken, donan parmaklariyla kisin acisini hissedecekler. Kum firtinasina alisik insanlar, kar firtinasina hazirliksiz yakalanacaklar. Sadece Araplar mi kar-kis yasayacaklar? Hayir, o gun Mehdi'ye katilmak icin Ortadogu'ya akin eden de, Ortadogu'da yasayan ve Medine'ye, Mekke’ye ya da Sam'a dogru

yola cikan da o kis sartlarina maruz kalacak. Azabin ilk isaretlerinin gorulecegi Ramazan yaz aylarina (en azindan Kuzey yarimkure icin), o yilin Hac mevsimi dogal olarak sonbahara, insanlarin Mehdi'ye katilmaya baslamalari ise kis aylarina denk dusecek. Tas yagmurlarinin ertesinde herkes gibi Mehdi'de kutsal topraklara kosacak. Hac mevsimi icin, kurtulus icin o beldeye dolusan insanlarin arasindan cikacak beklenen Mehdi. Onu taniyanlar ve ona ilk katilanlar Mekke'de bagliliklarini sunacaklar. Ilk catismalar, ilk savaslar Mekke ve civarinda gerceklesecek. Daha sonra, Rumlarla yapilacak buyuk savas ertesinde Mehdi ve ordusu Ortadoguda, Sam'da us kuracak. Gok taslari, depremler, firtinalar ve tsunamiler. Ozellikle gok taslarinin ve tsunamilerin savunmasiz yakaladigi toplumlar, en cok kayip veren toplumlarin basini cekecekler. Okyanusa kiyisi olan ulkelerde yasayanlarin kiyi seritlerini mesken tutmalari, ulkenin ic kesimlerinde nufus yogunlugunun daha az olmasi gibi nedenler, kitlesel olumlerin o cografyalarda cokca yasanmasi ihtimalini guclendiriyor. Bu siniflandirmaya Kuzey Afrika'yi, Ortadogu'yu, Arap Yarimadasi'ni da katabiliriz. Araplarin sadece Arap Yarimadasi'nin guneyinde yasamadiklarini kabul edersek, zengin Araplarin kiyi seritlerinde kurduklari buyuk sehirler ciddi tehlike altinda. Ayrica, dusen taslardan korunmak icin siginabilecekleri saglam bir yapinin ya da magaranin bulunmadigi colleri de hesaba katmak gerekir. •

Barınacak evler, sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız zaman yaklaşmıştır. Çünkü evlerinizi depremler yıkacak, hayvanlarınızı yıldırımlar yakıp kömüre çevirecektir. (Nuaym bin Hammad, Geleceğin Tarihi 1, sayfa.82)

Cadirlar, topraktan evler, derme-catma binalar ve ahsap catilar bir cok insana mezar olacak. Bu sadece Araplar icin degil, saglam bir siginagi ya da en azindan altinda saklanabilecegi bir agaci dahi olmayan diger tum insanlar icin de gecerli. Yine de Kuzey Afrika ve Ortadogu'da yasayan insanlarin maruz kalacaklari tehlike dogal olarak diger toplumlara oranla cok daha yuksek olacaktir. Buyuk bir bolumu collerle kapli alanlarin tarimcilik acisindan geri olusu ve bu sebeple yiyecek bulmanin zorlugu da goz onune alindiginda, buralarda yasayan insanlarin, felaketten sag kurtulsalar bile aclikla mucadele edecekleri sonucunu cikaririz. Yiyecek nerede azalmissa orada siddetli kavga var demektir. Ozellikle Deccal'in ortaya cikisi ile daglara kacisan insanlarin arasinda Araplarin az olusunu (ki bu olay yaklasik olarak Mehdi'nin cikisinin 7. senesine denk dusecek), Araplarin yogun sekilde yasadiklari bir cografyada baska sebeplerle aciklayabilmek oldukca zor. •

"İnsanlar Deccal'dan dağlara kaçacaklar. Ümmü Şerik dedi ki: Ya Resulellah, o gün arablar nerdedir? Resul-i Ekrem (S.A.V.) : 'O gün onlar azdırlar' dedi". (Et-Tac, Ali Nâsıf el-Hüseynî, c.5)



Melhame (Rumlarla yapilacak buyuk savas) ile Medine'nin (Istanbul'un) fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda da Mesih Deccal çıkar. (Ebu Davud, Melahim 4, (4296); İbnu Mace, Fiten 35, (4093))

Gaflet icindeki insanlarin tatli ruyalarina son noktayi koyan, korkunc bir felaket. Yiyecek icin cikan kavgalar, hayatta kalmak icin yagmalayan, saldiran, birbirini olduren insanlar. Tum Dunyada yasanacak buyuk bir kargasa. Yikilan binalar, yerle bir olmus kopruler, yarilmis yollar, hurda tasitlarla dolu sokaklar. Kullanilmaz hale gelmis enerji nakil hatlari ve haberlesme sistemleri, geceleri tamamen karanliga gomulen sehirler. Ortalik cesetlerle ve hayvan lesleriyle dolmus. Insanin iliklerine kadar isleyen tahammul edilmez bir koku. Salgin hastaliklar alabildigine yayilmis. Devlet, ordu, kolluk gucleri ve bolgesel yonetimler caresiz. O kadar cok olu var ki, insanlar olulerini gomdurmek icin ucretiyle adam tutma telasinda. Defin isi hem revacta hem de cok para getiren bir is. •

"İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?" (Ebu Davud, Fiten 2, (4261); İbnu Mace, Fiten 10, (3958))

Uzaktaki yakinlardan haber almak neredeyse imkansiz. Daha cok mala, daha cok yiyecege ulasmaya calisan insanlarin acimasiz saldirilari. Zayiflarin, duskunlerin, kimsesizlerin ve yetimlerin hakkini savunacak, onlari koruyacak kimselerin bulunmadigi, harabeye donmus nice sehirler. Ne denetim mevcut ne de asayis kontrol altinda. Hergun bir yerlerden bir olum veya baskin haberi. Heryerde yagmalamalar ve cinayetler. Komsusunun serrinden cekinen insanlar. Geceleri teror estiren serseriler, ceteler. Can korkusundan sokaga cikamayan kadinlar, cocuklar ve ihtiyarlar. Gelismis ulkelerin buyuk metropollerinde yasanan kargasa, az gelismis ulkelere nazaran daha siddetli, daha icinden cikilmaz bir hal alacak. Yikim oylesine buyuk olacak ki, umutsuz ve bezgin dusen insanlar, korku icinde, olumle yasamin kiyisinda gidip gelecekler. •

Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)



Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır. (Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211)



Mağrib'de (batıda) karışıklıklar, fitneler ve korku olacak. Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fitneler çoğalacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, 440)



...Müslümanlardan biri: Ya Rasulallah, şimdi de biz müşriklerden bir yılda şu kadar öldürüyoruz. Rasulullah: Benim bahsettiğim müşriklerin katli değil. Birbirinizi katledeceksiniz. Öyle ki, kişi komşusunu, amcaoğlunu, yakınını öldürecek... (İbnu Mace, Fiten, Hadis No: 3959)



"Said, fitnelerden kaçınan kimsedir (Bahtiyar kimse fitnelerden uzak tutulan kimsedir). Belaya maruz kalıp sabredendir. Fakat böylesi ne kadar da azdır." (Ebu Davud, Fiten, Hadis No:4263)



İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, katil niye öldürdüğünü, maktul de niye öldürüldüğünü bilmeyecek. (Müslim, Fiten, 55)



Hz. Peygamber buyurdu ki: «Bir zaman gelecek, insanlar mezarlığa sık sık gidip, kabirler üzerine kapanarak: «Ah! şu mezarın benim olmasını ne kadar isterdim!...» diyecekler.Bunun üzerine Hz. Peygamber'den soruldu:«— Ey Allah'ın Resulü! Nasıl olur?!...» Hz. Peygamber cevap verdi: «— Zamanın maddî, manevî ızdiraplarla dolu olması; belâ, musibet ve fitnelerin çok olması sebebiyle olur...» (Musned-i Ebu Hanife:497/3)



Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, bir adam birinin kabrinin yanından geçerek üzerinde yuvarlanmadıkça ve keşke bu kabir sahibinin yerinde ben olaydım, demedikçe dünya bitmeyecektir. Halbuki bu sözü ona söyleten din değil, ancak belâ olacaktır. (Muslim:2907)



İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, onlar içinde dinine sabretmek kor ateşi avuçta tutmak gibidir. (Tirmizi, Fiten, 73)

Can ve mal guvenliginin tehlikeye dustugu, bazen tek carenin kacmak ya da gizlenmek oldugu dehsetli bir an. Sabrin sinirlarinin zorlandigi en siddetli imtihanlardan biri. Bu oyle bir hal ki; icine dustukleri caresizlikten neyin dogru neyin yanlis oldugunu secmekte zorlanan bir toplumdan soz ediyorum. Her ne durumda olursa olsun haram olan seylerin, yasadiklari sartlar icinde helal sayilabilecegine hukmeden zavallilar olacak. Kisi, sabah baska, aksam baska hukum verecek. Dinsizlere ise gun dogacak. "Eger Allah varsa, nasil olur da insanlara boylesine buyuk bir aciyi reva gorur?" diyecekler. Bir coklari, bu felaketten ders almalari gerekirken, yoldan cikacaklar. Henuz daha Deccal gelmeden, bu onemli sabir sinavini kaybedecek, kufre dalacaklar. •

"Kişinin en hayırlı malının peşine takılıp dağ geçitlerini ve yağmur düşen yerleri takip edeceği koyunu olacağı zaman yakındır. Böylece dinini fitnelerden kaçırmış olur." [Buhârî, İman 12, Bed'ü'l-Halk 14, Menakıb 25, Rikak 34, Fiten 14; Muvatta, İsti'zan 16, (2, 970); Ebu Davud, Fiten 4, (4267); Nesâî, İman 30, (8, 123, 124).]



Küfür her yanı istila edip hükmü cemiyet içinde aşikare işlenmedikçe Mehdi zuhur etmez. Bu vakitte vaki olan ise… küfrün istilasıdır. Onun kuvvetidir. (Mektubat-ı Rabbani, 2-259)



Zaman birbirine yaklaşacak. Amel azalacak. Cimrilik artacak. Fitneler zuhur edecek. Herc çoğalacak." Derler: Herc nedir? Rasulullah cevap verir: Öldürmek, öldürmek" (Buhârî, Fiten, 5)

Dinine sahip cikan, o zor sartlar altinda bile dogruyu gozeten insanlar, bozulan duzeni yeniden kuracak, adaleti hakim kilacak, huzuru getirecek bir kurtariciyi oylesine siddetle arzulayacaklar ki, sabah aksam Allah'a, elcisinin ummetine mujdeledigi o kurtariciyi gondermesi icin yalvaracaklar. Hatta bazilari, "artik yola cikmanin vakti gelmistir, onumuz Hac zamanidir, selamet Mekke’dedir" diyerek ve hatta kimileri sirf "Onu" bulmak icin kutsal topraklara dogru yola cikacaklar. •

Dünya hercü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücüm ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)



O fitnelere yetişirseniz oklarınızı kırın, yaylarınızı parçalayın, kılıçlarınızı taşlara vurun. Âdem’in iki oğlundan hayırlı olan gibi olun. (İbnu Mace, Fiten, Hadis No:3961)



Yemin ederim ki bu ümmete öyle (şiddetli) belalar gelecek de, kişi zulümden gaddarlıktan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamayacaktır. Öyle sıkıntılı bir sırada Allah Teala akrabamdan, benim hanedanımdan bir kimseyi gönderecek. (Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 437)



Siz öyle bir zamandasınız ki, sizden her kim emrolunanın onda birini yapmazsa, helâk olur. Sonra, insanlara öyle bir zaman gelecek ki, emrolunanın onda birini yapanınız kurtulacak. (Tirmizi, Fiten, 79)



Fitneler zamanında ibadet, bana hicret gibidir. (Müslim, Fiten, 130)



Ümmetimin bozulduğu zamanda kim benim sünnetime sarılsa (yolumdan gitse), ona yüz şehid sevabı vardır. (İbnu Mace, Fiten, Hadis No: 3986 )

Ulke sinirlarinin yok oldugu bir Dunyada, irili ufakli insan topluluklari, kimi yaya kimi bulabildigi bir binekle, Mekke'ye dogru ilerleyecekler. Ne bir kontrol noktasi ne de yolcularin vizesini soran bir yetkili. Yagmalayan, soyan, olduren haydutlardan pacayi kurtulabilen, Mekke'de alacak solugu. Milyonlarca insanin bulustugu o topraklarda bu kez buyuk bir kaos yasanacak. Baslarinda, asayisi ve duzeni saglamakla gorevli Suudi yetkililer, devriye gezen polisler olmayacak. Yerle bir olmus Suudi Arabistan'da ne bir Kral ne bir yonetici Hacilara kota uygulayamayacak. Her toplulugun kendine gore bir duzen anlayisi olacak. Belki de hilafetin, yonetimin kendilerine verilmesini talep edecekler. Aralarinda cikacak fikir ayriliklari buyuk catismalarin fitilini atesleyecek. Kutsal topraklarda oluk oluk kan akacak. Durumun ciddiyetini goren, akli basinda alimler ise, Mehdi'yi bulmak icin daha bir gayretle kosturacaklar. Bu kargasanin tam ortasinda o degerli insanin bulunmasi "ha bugun cikti, ha yarin" denecek kadar yakin olacak.



Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak. (Kıyamet Alametleri, s. 169)



İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. Mina'ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır. (Kitabül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)

Bu yazinin asil gayesi, tum insanlari, inecek o buyuk azap hakkinda uyarmaktir. Bunun yaninda, Deccal sinavi oncesi, tum insanlari "Bir" olan Allah'a ve son din Islam'a cagirmak ve tum muslumanlarin, o gun geldiginde Mehdi'nin saflarina katilmalarini, onun emrinde savasmalarini tavsiye etmektir. Butun bunlari tavsiye eden, bunlari soyleyen kisi ben degil, sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)'dir. Ben elimden geldigince hadislerin vermeye calistigi mesajlari, ayetlerin isiginda aciklamaya calistim. Umarim verdigimiz ornekler, bu yaziyi okuyan insanlar tarafindan gerektigi gibi anlasilir. Mehdi'nin bulunmasinin detaylarini, Buyuk savas oncesi olacaklari, Deccal'in ortaya cikisini ve son olarakta Isa (as)'in inisini uzun-uzadiya anlatacak degilim. O zaman bu yazi cok uzayacaktir. Burada onemle uzerinde durulmasi gereken konu, tum bunlarin Dunya duzenini cokerten buyuk bir felaketten sonra gerceklesecegidir. Eger olaylara bu noktadan bakacak olursak, bir cok sey kendiliginden anlasilacak ve taslar yerli yerine oturacaktir. Elimizdeki hadislerin icerigi daha bir netlesecek, verilen mesajlar anlasilacaktir. Mehdi'nin, Mekke'de ortaya cikisindan sonra olacak gelismeleri, hadisler ve Kur'an ayetleri isiginda, fazla uzatmadan, kisa kisa vermeye calisacagim. Felaketten kurtulan Hristiyanlar "Bu felaket Hz. Isa (as)'in inisinin habercisi" diyerek Kudus'e ulasmaya calisirken, Muslumanlar Mekke'de, Mehdi'yi bulmanin sevincini yasayacaklar. Yahudiler ise kendilerini secilmis irk ilan edecek ve Dunyayi hakimiyetleri altina almalarini saglayacak krallarinin gelisini, onlara gore "Mesihin" bize gore ise "Deccal"in cikisini hizlandirmak icin Mescid-i Aksa'yi yikmaya yeltenecekler. Her zamankinden daha gayretli bir bicimde "Mesihlerinin" yolunu gozler olacaklar. En son ve en buyuk Hacli seferi yine ayni guzergahi takip edecek ve Istanbul dusecek. Kudus'e giden yol belli. Yerle bir olmus bir Turkiye, bu insan seline karsi koyamayacak. Hristiyanlar, Hatay civarina kadar ilerleyecekler. Turkler yeni bir kurtulus savasinin arefesinde, bir ihtimal ic bolgelerde toplanacaklar. Geri cekilen Turkler'den bazilari Sam ve civarinda yerlesen diger Muslumanlara katilacaklar. Karmakarisik bir ortamda, yuzlerce catisma ve savas cikacak. Ulkelerin lidersiz kalmasini firsat bilen, guc ve iktidar pesinde kosan kimi hasta ruhlu sahislarin pesinden gidenlere, savas meydanlari mezar olacak. Ilk zamanlar ortak bir dusmana karsi mucadele eden Muslumanlar ile Hristiyanlarin bu durumu pek fazla

surmeyecek. Devamli saf degistiren bir takim insanlar, onceleri Hristiyanlarla isbirligine gidecekler. Ancak daha sonra hem saf hem de din degistirerek Muslumanlara katilacaklar. «Romalılar A'mâk'a yahut Dâbık'a inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Onların karşısına Medine'den o gün yeryüzü halkının en iyilerinden bir ordu çıkacaktır. Askerler saf bağladıkları vakit Romalılar bizimle, bizden esir alınanların arasını serbest bırakın : Onlarla harbedelim, diyecekler. Müslümanlar da : Hayır! Vallahi sizinle din kardeşlerimizin arasını serbest bırakamayız. Cevabını vereceklerdir. Müteakiben onlarla harbedecekler ve üçte biri münhezim olup, Allah ebediyen kendilerine tevbe İlham etmeyecektir. Üçte biri de öldürülecek, Allah indinde şehitlerin en faziletlisi olacaklardır. Üçte biri ise fethedecek, ebediyen fitneye duçar olmayacaklardır... (Muslim:2897) Amik ovasi civarinda gerceklesecek o buyuk savas (Armageddon), Muslumanlarin zaferiyle sonuclanacak. Islam ordulari, hem kacanlari kovalamak hem de Istanbul'u fethetmek icin bogazlara dogru ilerleyecekler. •

“Kostantiniyye’nin fethedilmesiyle kıyamet yan yanadır.” (Müslim, Fiten: 9 /2239)



... Müteakiben İstanbul fethedilecektir. Gaziler kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış, ganimetleri taksim ederken anîden içlerinde şeytan : Gerçekten Mesih aileleriniz hakkında sizin yerinizi aldı, diye nâra atacak. Onlar da yola çıkacaklardır, bu Bâtıldır. Şam'a geldikleri vakit ise Deccal çıkacaktır... (Muslim:2897

Evet, Istanbul fethedilecek! Iste tam bu sirada (Mehdi'nin, Mekke'de ortaya cikmasinin uzerinden yaklasik 6 yil gectikten sonra), Deccal'in ciktigi haberi gelecek. Apar-topar Sam'a donen muslumanlar, o an icin olmasa da, cok gecmeden Deccal'in cikisina taniklik edecekler. •

... Gaziler harbe hazırlanır, saflarını düzeltirlerken namaz ikâme olunacak ve Meryem'in oğlu İsa (Aleyhisselâm) İnerek onlara katılacak. Allah'ın düşmanı onu gördüğü vakit tuzun suda eridiği gibi eriyecektir. Onu bıraksa kendiliğinden helak olacak, lâkin Allah onu yed-i kudretiyle tepeleyerek kanını onlara süngüsünde gösterecektir. (Muslim:2897)

Deccal o zamana kadar milyonlarca insani coktan yoldan cikarmis olacak. Son olarak, kusatma altina aldigi muslumanlarin da pes etmesini, teslim olmasini beklerken, bir sabah vakti eceliyle yuzlesecek. Isa (as), azili kafir Deccal'i kiliciyla bizzat oldururken diger Muslumanlar Deccal'in askerlerinin icabina bakacaklar. •

“Bakalım imamınız kendinizden olduğu halde Meryem oğlu İsâ yanınıza indiği zaman durumunuz nasıl olur?” (Buhari. Tecrid-i Sarih: 1406)



“Onlar o gün az olurlar, imamları salih bir insan olan Mehdi olduğu halde, Beytül Makdis’e sığınırlar. Orada imamları kendilerine sabah namazını

kıldırmak için öne geçtiği sıra, bir de bakarlar ki İsa bin Meryem Aleyhisselâm sabah vaktinde inmiştir. Bu imam (Mehdi) İsa’yı öne geçirmek için arka arka çekilir. İsa Aleyhisselâm onun omuzlarına elini koyar ve ona der ki: ‘Geç öne namazı kıldır. Zira kamet senin için getirilmiştir.’ Bunun üzerine imamları (Mehdi) onlara namazı kıldırır.” (İbn-i Mace, Hâkim) Allah'in izniyle Deccal'i yer yuzunden temizleyen Isa (as), Hristiyan ve Yahudilerle de mucadele edecek. Her iki toplulukla da zamani geldiginde yuzlesecek. Kendisinin, gercekten de Isa Mesih olduguna yemin eden Hristiyanlari, o zamana kadar yaptiklarindan dolayi kinayacak. Isa (as), Hristiyanlarin tapmis olduklari Hac'i putperestlik simgesi kabul edecek ve gozlerinin onunde kiracak. •

Şüphesiz o (İsa), kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)

Isa (as)'in sadece, Allah'in bir kulu ve peygamberi oldugunu anlayan Hristiyanlarla birlikte, "Onu oldurduk!" diyen Yahudiler de yalanlariyla yuzlesecekler. •

(Yahudilerin) Verdikleri sözden dönmeleri, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberlerini öldürmeleri ve "kalblerimiz kılıflıdır" demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik). Doğrusu Allah, inkârları sebebiyle onların kalplerini mühürlemiştir. Pek azı hariç onlar inanmazlar. (Nisa:155)



(Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de İsa'yı) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. (Nisa:156)



Bir de "Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. (Nisa:157)



Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, azizdir, hikmet sahibidir. (Nisa:158)

Onun bir zamanlar Allah katina yukseltilen Meryem oglu Isa olduguna inandiktan sonra topluca tovbe edip Islam'i kabul ettiklerini aciklayacaklar ama … •

Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. (En’âm:158)



Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Hesap gününde o, onların aleyhine şahitlik edecektir. (Nisa:159)



“Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, çok sürmez Meryem oğlu İsa adil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak ve mal o kadar çoğalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacak.” (Buhâri, Tecrid-i sarih: 1018)

… Bu asamadan sonrasini merak edenler olabilir. Onlara tavsiyem su olacak: Eger basimiza gelecek o buyuk felaketten sag kurtulursak, bu, tovbe etmek icin zamanimiz var demektir. Yok eger azaba ragmen inanmamakta israr edecek olursak, bu, verilen ogutlere ragmen helak olacagimiza isarettir. Mehdi'ye ulasir ve Isa (as)'in inisine yetisirsek, bu, bu yazinin devamini ve Kiyamete kadar olacaklarin yorumunu bir peygamberden dinleyecegimize delalettir. Son bir noktanin daha altini cizmeden yaziyi bitirmek olmaz. O da, inecegi haber verilen bu azabin ne zaman ortaya cikacagi. Hadisler, o buyuk azabin cok yakinda oldugunu isaret ediyor. Ancak, tarih olarak ne zaman, hangi yil azaba ugrayacagimizi ben de bilmiyorum. Bu konudaki en onemli ipucu, o azabin Ramazan ayi icinde, ozellikle Ramazan ayinin sonlarina dogru gonderilecek olmasi. Onun icin, 2010 ‘dan itibaren, kavusabildigimiz her Ramazan ayinda, gokyuzunu ve Ay'i iyi takip edelim. Hep beraber bekleyip gorecegiz. Suphesiz Allah, herseyin en dogrusunu bilendir. Allah'ın selamı, rahmeti, mağfireti üzerinize olsun... Metin Ozdemir 11/11/2009

Related Documents


More Documents from "sunay sensoz"

June 2020 1
Ch06 Queues
December 2019 6