Varlık Felsefesinin konusu varlıktır. Varlık; var olan her şeydir. Varlık Felsefesi açısından var olanlar iki biçimde ele alınır. Gerçekte var olanlar: Gerçek varlık, gerçekliğini nesnelerden, olaylardan, kişilerden alan; belli bir zaman ve mekanda var olandır. Gerçekte var olanlar duyu organları ile algılanır. Örneğin:masa,sıra,kitap v.b. İdea’da (zihinde,düşünsel) var olanlar: İnsanların zihinlerinde oluşturdukları kavramlardır.Zihinde var olanları insanlar bir takım olay ve ilişkilerden soyutlayarak elde ederler,bu nedenle duyu organları ile kavranamazlar. Bilim ve Felsefe açısından VARLIK Bilim ve Felsefe’nin varlığa bakış açıları şu noktalardan farklılaşır: *Bilime göre varlık tartışmasız vardır. Bilim varlığın var olduğunu ön kabul olarak benimser ve var kabul ettiği varlıkla ilgili neden-sonuç ilişkileri kurar. Felsefe varlığın var olup olmadığını da tartışır. Nedenlerin nedenlerini de araştırır. **Bilimler konularına göre varlığı parçalara ayırarak , kendilerine özgü yöntemlerle inceler. Felsefe,varlığı bütün halinde görür ve bütün halinde incelemeye çalışır.Bunun içinse gerekirse tüm bilimlerin sonuçlarını kullanarak genel kuramsal açıklamalar yapar. Metafizik -Ontoloji Metafizik; ispatlanması ve çürütülmesi mümkün olmayan sorunlarla ilgilenir. Ontoloji;Varlıkla ilgili sorunların tartışıldığı metafizik alanıdır. Ontolojinin soruları şunlardır: 1-Varlık var mıdır? 2-Varlığın ana maddesi nedir? 3-Evren nasıl oluşmuştur? 4-Evrenin bir amacı var mıdır? 5-Varlıkta özgürlük var mıdır? 6-Ruh nedir? 7-Ruh ölümsüz müdür? 8-Ölüm nedir? Tabiat(doğa) filozofları varlığın ana maddesi (arkhe) nedir? Sorusuyla ilgilenmişlerdir. Örneğin Thales; varlık arkesinin su olduğunu söyleyerek ontolojiyle ilgilenen ilk filozof olmuştur. Aristoteles varlığın ilk nedenlerini araştırarak metafiziğin ilkelerini belirlemiştir. Aristoteles, evreni bir bütün olarak kavramaya çalışmış ve bu çabasından da felsefenin bir disiplini olan Metafizik-Ontoloji doğmuştur.
Ancak Ontolojiyi bir felsefe disiplinine dönüştüren Cristian Wolf’tur.Wolf ontolojiyi;- tanrının,ruhun ve dünyanın varlığını kanıtlamak isteyen bir alan olarak- belirler. Wolf’un ontoloji anlayışı deneysel bilimlere dayanan Ampirizm ve Materyalizm tarafından eleştirilmiştir. Kant’ a göre metafizik; bilginin temellerini araştırmalı ve bilginin deneyden gelmeyen öğelerini saptamalıdır. Fichte.Schelling,Hegel gibi düşünürler Kant’ın gözden düşürdüğü metafiziği tinsel(ruhsal) varlık anlayışı ile yeniden günceleştirmiştir. Günümüzde metafizik fenomenoloji, yeni ontoloji ve varoluşçuluk (existansiyalizm) felsefeleri ile varlığını sürdürmektedir. Fenomenoloji;Edmund Husserl ile varlıkların arka planlarında bulunan ve kendi kendilerine varolan özleri dile getirerek; Yeni ontoloji;Nicolai Hartmann ile varlık kategorileri oluşturup ontolojiyi deneysel temellerle,bilimsel sonuçlarla bağdaştırmaya çalışarak Existansiyalizm; Heidegger ve Sartre ile varlığın temeline doğa bilimlerini koyanlara karşı çıkarak varlığı Benin yaptığını söyleyerek ontolojiyle ilgilenmiştir. Ontolojik problemler: 1-Varlığın var olup olmadığı problemi: Varlığın var olup olmadığı ilk çağlardan bugüne ontolojinin tartıştığı temel problemdir.Bu probleme genelde iki bakış açısıyla yaklaşılmıştır. a-Nihilizm(hiçcilik) : Nihilizm’e göre hiçbir varlık gerçekten var değildir ve varlığı var olan olarak kabul eden görüşlere karşı çıkar. Nihilizm hiçbir değer ve kural tanımayan bir görüştür ve toplumda düzeni sağlayan tüm otoriteleri reddeder. Nihilizm bu biçimiyle siyasal anlamda anarşizme temel oluşturur. Nihilizm’in temsilcileri: Gorgias;Ontoloji alanında nihilizmin ilk temsilcileri ilk çağ sofist filozoflarından Gorgias’tır. Gorgias,”varlık var mıdır?” sorusuna “yoktur” cevabını verir. Gorgias’a göre;”varlık yoktur. Olsa bile bilinemez.Bilinse bile bildirilemez.” Nietzsche; Toplumsal değer ve normları tümüyle inkar ederek nihilizmin 19.yy.daki önemli temsilcisidir. ; Taoizm: İl çağda çinde görülen taoizmdir. Lao-Tse ‘nin kurduğu taoculuk gerçeğin tüm çeşitliliğine karşın “bir”(tao) olduğunu ve bunun adının,biçiminin, maddesinin, görüntüsünün olmadığını savunur. Aldatıcı olan dünya, varlıktan yoksundur. b-Realizm (gerçekçilik): Varlık vardır anlayışı realizmdir. Realizm varlığın insan bilincinin dışında
insan bilincinden bağımsız olarak var olduğunu savunur. Realizme göre dış dünya bizden bağımsız olarak vardır. Var olan nesnel olandır, duyu organları aracılığıyla algılanabilir olandır. 2-Varlığın ne olduğu problemi: Varlığın ne olduğu sorusuna farklı cevaplar verilmiştir;. a) Varlığı oluş olarak kabul edenler: İlk çağ felsefesinde evrenin sürekli bir değişim, akış ve oluş halinde olduğunu ileri süren ilk düşünür Herakleitos’dur. O’na göre evrenin ana maddesi “ateş”tir.’ Ateşten oluşan her şey dönüp dolaşıp ateşe dönecektir. Ateş yeniden her şeyi yaratacaktır. Evrende her şey sürekli bir değişim OLUŞ içindedir ve durağan değildir. Doğa gibi insanın kendisi de sürekli bir değişim içindedir.’ Herakleitos’a göre evrenin bu oluşuna karşıt güçlerin çatışması ve bu çatışma sonunda ortaya çıkan uzlaşma(sentez) neden olur.Eğer bu çatışma olmasaydı evrende nesneler de olmazdı.Örneğin;yaşam,dişi ile erkekten gelir;otun yok olması,koyunun yaşamasını sağlar.Oluş (canlıcansız,iyi-kötü gibi) karşıtların çatışmasının bir sonucudur.”değişmeyen tek şey değişme dir”Her değişme belli bir düzene , yasaya göre olur. Bu yasa logos(akıl)dır. Çağımızda varlığı oluş olarak gören filozof Whitehead (viyted) dir. O’na göre her varlık var olabilmek için başka bir varlığa muhtaçtır. Böylece evren bir canlı “oluş” olarak varlığını sürdürür
Filozoflarla ilgili geniş bilgiye felsefe tarihi sayfamızdan ulaşabilirsiniz