Genclik-2007-04-29

  • August 2019
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Genclik-2007-04-29 as PDF for free.

More details

  • Words: 12,896
  • Pages: 12
29 NİSAN 2007 PAZAR SAYI: 22

12

Alýþkanlýðýn tekerine nasýl çomak sokulur?

‘Rüya Takým’ düþ, ‘NBA’ gerçek ABD’nin rüya dediði; ama dünyanýn geri kalanýnýn artýk pek ikna edici bulmadýðý Rüya Takým ne yaparsa yapsýn, NBA hiç kan kaybetmeden yoluna devam ediyor. Seyirci ortalamasýyla bu sene rekor kýran NBA, muhteþem organizasyonuyla artýk bir dünya ligi ve her sezon ziyafet sunuyor.

Alýþkanlýklar hem iyidir hem de kötü. Ýyidirler; çünkü çatalý doðru kullanmak için ayrýca bir zihnî çaba göstermiyorsanýz bu edindiðiniz ‘alýþkanlýk’ sayesindedir. Kötüdürler; çünkü faydalý olmayan türünden kurtulmak bir hayli zordur. Deðiþmek isteyenlere, birkaç tavsiye...

ÝLLÜSTRASYON: ORHAN NALIN

s8

Emlak bürosu için mühendis aranýyor Emlakçýlýk, emeklilik ve keyfîlik mesleði olmaktan çýkýyor. Ýzmir’de ekonomist, mühendis, mimar ve þehir planlamacýsý gençlerin bir araya gelerek açtýklarý büro, yeni neslin emlakçýlýk mesleðinin profilini ciddi þekilde deðiþtireceðinin habercisi...

s5

Ýlaç gibi filmler... Bazý filmler vardýr, mutlu eder. Ýnsan Amelie’yi, Sil Baþtan’ý kolay kolay unutamadýðý gibi, her izleyiþte ayrý bir zevk alýr, kendine gelir, moral bulur. Hayatýn talihsizliklerle dolu bir süreç deðil, büyük bir þefkatin yansýmasý olduðuna dair bir güven duygusu uyandýrýr bu filmler. Ýþte, onlardan birkaçý...

7

s7

Gencim, güzelim, köþe isterim Yazar olmak neredeyse herkesin gönlünde yatan bir aslan haline geldi. Bir köþe yazarý gördü mü onun peþine takýlan ve ‘yazar olmak istiyorum, ne yapmalýyým?’ diye soranlarýn sayýsý giderek artýyor. Kendine bir yayýn organýnda yer bulamayanlar, internette yayýnlanan web sitelerinde ya da kiþisel bloglarýnda yazarak bu arzularýný tatmin etmeye çalýþýyor. Peki ne oldu da, okumadýðýndan þikâyet edilen gençlik, yazar olma hevesiyle dolup taþmaya baþladý? Gazeteci yazar Zeki Coþkun, bunun gençlerin emek vermeden kimlik edinme arzularýndan kaynaklandýðýna dikkat çekiyor.

Köþe yazarlýðýnýn kolay gibi algýlanmasý ise vaktiyle Hülya Avþar’ýn, Deniz Akkaya’nýn ve halihazýrda gazeteci mi, yazar mý, gecelerde boy gösteren cemiyet insaný mý olduðu tam anlaþýlamayan Ayþe Özyýlmazel gibi isimlerin bile yazarlýða soyunmasýndan kaynaklanýyor. Onlarýn yazdýklarýna bakýp “ben niye yazar olmayayým?” diyenlerin sayýsý hiç de az deðil. Oysa köþe yazarý olmak sanýldýðý kadar kolay olmadýðý gibi, sanýldýðý kadar çok fayda saðlayan bir statü de vaat etmiyor. Þimdilerde bir gazetenin baþlattýðý köþe yazarlýðý yarýþmasý gençlerin kendilerini gösterebilmesi için

bir imkân saðlýyor. Fakat jüri üyeleri, bir yarýþma ile köþe yazarý olunmayacaðý noktasýnda birleþiyor. Çünkü çok fazla okumak gerekiyor yazar olmak için, dahasý doðru bilgilerle donanmak, iyi yazabiliyor olmak ve talihin yardýmlarý gibi etkenler de önemli. Bu etkenleri dikkate almayan; ama ille de yazar olmak isteyen gençler gerçekçi bir kariyer planlamasý yapmýþ olmuyorlar. Bu noktada gençlere Stephen King’in bir sözünü hatýrlatmak yerinde olacak: “Eðer kitap okumaya vaktiniz yoksa, yazý yazacak donanýmýnýz ve zamanýnýz da yoktur”. Rahime Sezgin’in haberi 4’te

Ýstanbul’un gerdanýnda bin 800 ampul Bundan 34 yýl önce açýlan Boðaziçi Köprüsü’nün filmlerde görüp de imrendiðimiz köprüler gibi ýþýl ýþýl olmasýna karar verilince bu görev þehrin yükseklerdeki iþlerinden sorumlu gençlerine havale edildi. Profesyonel daðcýlardan oluþan High Works ekibi, denizden 165 metre yüksekteki köprüye týrmanýp ampulleri takmaya baþladý. Saatte 50-60 kilometre hýzla esen rüzgâra raðmen iki kýta arasýnda mekik dokudular. 204 kez ip iniþi ile 8 kilometre elektrik kablosu döþediler. Sonunda Boðaz’ýn gerdanlýðý 16 milyon renk deðiþtirebilen bin 800 adet led armatürlerle aydýnlatýldý. 10 gün süren çalýþma boyunca köprüden geçen araçlarýn sürü-

cüleri, Beylerbeyi Sarayý’nýn önündeki turist teknesindekiler, Ortaköy sakinleri meraklý gözlerle yukarýda neler olup bittiðini anlamaya çalýþtý. Kimi onlarýn eylemci olduðunu düþündü, kimileri de Spider-Man 3 filminin gösterisi zannetti. Trafiðin sýkýþmasýný fýrsat bilenler köprüdeki ‘aydýnlýk eylemi’ görüntülemeye çalýþtý. Köprünün üzerinde ekmek arasý döner yiyerek yorgunluðunu atan ekip üyeleri, hem çalýþmalarýný hem de yukarýdan gözüken eþsiz manzarayý görüntülemeyi ihmal etmedi. Ýþte High Works ekibinin insanýn yüreðini aðzýna getiren çalýþma fotoðraflarý ve Boðaz manzarasýnýn görüntüleri... M. Yaşar Durukan’ın haberi 9’da

Etkinlik arsýzlýðý

4

11

Yelda Eroğlu

Senai Demirci

M. Haldun Dursunoğlu

“Sevmeyi bilmeyene bilmeyi sevmek ne ki?”

Mavi duvar ve arkasýnda büyük gök

2

gençlik

29 NÝSAN 2007 PAZAR

etkinlik

Açýk þehre buyrun… SERGÝ Sabancý Üniversitesi Kasa Galeri þair, müzisyen ve sanatçý Yoko Ono’nun “Açýk Þehir” baþlýklý sergisine ev sahipliði yapýyor. Sergide, sanatçýnýn 1960’larýn baþýnda öncüsü olduðu Fluxus hareketi etkisinde, iþlerinde sýkça yer verdiði ‘su’, ‘gökyüzü’, ‘doða’ motiflerini ve ‘barýþ’ temasýný içeren iþler sergilenecek. Garanti Bankasý’nýn desteðiyle düzenlenen sergi 30 Haziran’a dek izlenebilecek. (0 212 292 49 39)

Ýki yakanýn belgeselleri Muðla’da [email protected]

BELGESEL Türkiye & Yunanistan 3. Belgesel Film Buluþmasý, Muðla Belediyesi ve Belgesel Sinemacýlar Birliði iþbirliði ile 2-5 Mayýs 2007 tarihleri arasýnda Muðla Konakaltý Kültür Merkezi’nde gerçekleþtirilecek. Türkiye’den 11, Yunanistan’dan 10 filmin yer aldýðý Belgesel Film Buluþmasý’nda, gösterimlerden sonra yönetmenlerin de katýlýmýyla söyleþiler gerçekleþtirilecek. (0252 213 10 47)

Fransýz sanatçýlarýn eserleri Ankara’da SERGÝ Ankara Fransýz Kültür Merkezi 5 Mayýs-1 Temmuz 2007 tarihleri arasýnda düzenleyeceði ‘Quintette’ adlý sergi ile çaðdaþ sanatta farklý yaklaþýmlarý bir araya getirmeye hazýrlanýyor. Fransa’da olduðu kadar uluslararasý sanat dünyasýnda da tanýnmýþ sanatçýlardan olan Daniel Buren, Jean-Michel Othoniel, Alain Séchas, Marc Couturier ve Jean-Pierre Raynaud, yeni çalýþmalarý ile eserlerini sergileyecek. (0 312 431 14 58)

Yazarlar niçin ve nasýl yazar? Okurdan taraf en çok merak edilen, yazarýn dünyasýnda yazýnýn nerede olduðu, gerçekliði, bunlarý niçin ve nasýl yazdýðýdýr. 3 Mayýs Perþembe saat 18.30’da Yapý Kredi Sermet Çifter Salonu’nda Selim Ýleri, Turgay Fiþekçi, Onur Caymaz niçin ve nasýl yazdýklarýný anlatacak. (0 212 252 47 00) SÖYLEÞÝ

Yüzleþmek bazen acý verir TÝYATRO Cem Kenar’ýn yazýp yönettiði Camda Duran Kadýn, Yoldan Geçen Adam, 30 Nisan Pazartesi saat 20.00’de Tiyatro Z’de sahnelenecek. Oyun, bir gece karanlýðýnda bir kadýn ve bir adamýn diyaloglarý etrafýnda ‘Geçmiþimizden neler taþýrýz? Hayat bize neler býrakýr?’ gibi sorulara yanýt arýyor. (www.biletix.com, 0 216 556 98 00)

Fotoðraflar sergilendi, sýra belgesellerde BELGESEL Ýstanbul Modern Sinema’da 4-13 Mayýs 2007 tarihleri arasýnda “Magnum Filmleri: Fotoðrafçýlar ve Hareket Eden Görüntü” baþlýklý programla Magnum Photos ajansýnýn fotoðrafçýlarý üzerine yapýlan ve onlarýn gerçekleþtirdiði belgesel filmler gösterilecek. Programda deðiþik kökenleri ve yönelimleri yansýtan 13 fotoðrafçýdan 19 film yer alýyor. Program kapsamýnda Ýstanbul Modern Sinema’da Eve Arnold, René Burri, Robert Capa, Elliott Erwitt, Jean Gaumy, Bruce Gilden, Philip Jones Griffiths, Alex Webb, Chris Steele-Perkins, Martin Parr, Susan Meiselas, Donovan Wylie, Gueorgui Pinkhassov ve Magnum Grubu’nun filmleri gösterime sunulacak. (0 212 334 73 00)

The Marmara’da paradoksal fotoðraflar SERGÝ The Marmara Cafe’de, Fotoðraf Vakfý iþbirliðiyle Ýranlý fotoðrafçý Peyman Hooshmandzadeh’in “Paradoksal Yaþamýmýz” baþlýklý eserleri sergileniyor. Tahran doðumlu fotoðrafçý Peyman Hooshmandzadeh, fotoðraf eðitimini Tahran Azad Üniversitesi’nde tamamladý. Belgesel fotoðraflarýnýn yaný sýra kavramsal çalýþmalarýyla da tanýnan sanatçý farklý fotoðraf tekniðiyle dikkat çekiyor. Sergi, 8 Mayýs’a kadar izlenebilir. (0 212 251 46 96)

M.F.Ö’den bahar konseri KONSER Türk pop ve rock müzik tarihinin önemli topluluklarýndan M.F.Ö, 3-4 Mayýs günü saat 23.00’te Babylon sahnesinde bir konser verecek. Müziðe getirdikleri yenilikçi ve cesur tutumlarý ile yaklaþýk 25 yýldýr müzik dünyasýnda mekân tutan M.F.Ö, AGU albümü ile hayranlarýyla buluþmuþtu. (www.biletix.com, 0 216 556 98 00)

BİR ALBÜM

Bir usta, bir grup Moðollar grubunun kurucusu Cahit Berkay, Grup ZaN ile Anadolu’nun farklý yörelerinin müziklerinden esinlendiði ‘Toprak’ adlý enstrümantal bir albüme imza attý. Doublemoon etiketini taþýyan albüm, Anadolu’ya özgü Anadolu Rock’ýn bugünkü hikayesini 70’lerin batý Rock tarzýyla ele alan albüm 12 enstrümantal rock parçasýndan oluþuyor.

BİR KİTAP

Mevlânâ’nýn hayatý nasýldý?

Anadolu’dan tablolara düþenler SERGÝ Ressam Mustafa Çalaðan’ýn Doðu ve Güneydoðu Anadolu’da günlük yaþamý tuvale yansýttýðý ‘Þark Esintileri’ adlý yaðlýboya resim sergisi Bahçeþehir Üniversitesi Beþiktaþ Kampüsü Sergi Salonu’nda sanatseverlerle buluþtu. Yaðlýboya resimlerinde Doðu insanýný merkeze alan Çalaðan’ýn tablolarýnda düðünler, yöresel kýyafetleriyle arz-ý endam eden kýzlar, gelinler, aksakallý ve kavruk yüzlü dedeler dikkat çekiyor. Yüze yakýn eserin görücüye çýktýðý sergi, 5 Mayýs’a kadar gezilebilir. (0 505 401 51 90)

Ýlahi aþkýn zirve þahsiyetlerinden Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin hayatýný, Kadýköy Sultânisi muallimlerinden Osman Behçet, ‘Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin Hayatý ve Yolu’ adlý eserle anlatýyor. Mevlânâ ve Mevlevilik hakkýnda derin malumatlar veren kitap, ilk defa 1918’de basýlmýþ. Osmanlý Türkçesinden çevrilen eser, Rumi Yayýnlarý’ndan okurlara sunuluyor.

Yýldýz’da gitarlý günler KONSER Bu yýl 30 Nisan-4 Mayýs 2007 tarihleri arasýnda düzenlenecek 8. Y.T.Ü. Gitar Günleri’nde Paco Pena, Nora Buschman, Cem Duruöz gibi uluslararasý gitaristlerin konserleri ve ustalýk sýnýflarý yer alacak. Geçen yýl caz gitaristlerini aðýrlayan etkinlik, bu sene de Flâmenko müziði gitar günlerine renk katacak. Tüm etkinlikler Y.T.Ü. Oditoryum’da ve ücretsizdir. www.gitar.yildiz.edu.tr

Seyyah yollara düþtü KONSER Düþ Sokaðý Sakinleri grubundan ayrýldýktan sonra çalýþmalarýný yalnýz yürüten ve ‘Seyyah’ isimli albüm ile farklý ve renkli bir soluk veren Murat Çelik konserlerine baþladý. Müzisyen, 29 Nisan’da Kayseri’de, 30 Nisan’da Sivas’ta, 3 Mayýs’ta Samsun’da ve 4 Mayýs’ta ise Ordu’da konser verecek.

BİR SİTE

Online Ýngilizce sözlük www.tureng.com adlý site, ‘Turkish’ ve ‘English’ kelimelerinin ilk hecelerinden meydana gelmesinden olaþan bir sözlük sitesi. Çevirmenlerin kurduðu ve 1.629.518 kelime, 85 kategori ihtiva eden Türkçe-Ýngilizce-Türkçe online olan sözlük, zengin kelime haznesine sahip olmanýn yanýnda çok hýzlý bir sisteme sahip ve ücretsiz bir hizmet sunuyor.

gençlik

internet

29 NÝSAN 2007 PAZAR

3

Amacým köyüme hizmet etmek Engin Karadirek/Ýþçi: Eþim Yeliz ve ben birlikte yapýyoruz siteyi. Giresun’daki kardeþim Adem de fotoðraf ve haber gönderiyor. Ýlk baþta küçük çaplý düþünmüþtük, daha sonra geliþtirdik. Þimdi daha profesyonel bir site yapmak istiyorum. Tek amacým köyüme faydalý olmak. Türkiye’nin dört bir yanýndan insanlar üye oldular. Köye gelmek, tanýmak, kültürel faaliyetlerine katýlmak istiyorlar. Hedefim kendi bölgemin insanýna faydalý olmak, tanýþmalarýný ve kaynaþmalarýný saðlamak. Ben Ýstanbul’a iki yýl önce gelmiþtim. Benim gibi diðer insanlarýn da, þehir dýþýnda ve yurtdýþýnda yakýnlarý var. Onlarla da iletiþim saðlamýþ oluyoruz.

KARABÖRK MERKEZ

AHIRLI KÖYÜNDEN MANZARA

KARABÖRK KEMER KÖPRÜ

Orada bir köy var, bir týk uzakta “Giresun ve çevresinde, nisan ayý ortalarýnda havalarýn ýsýnmasýyla birlikte baþlayan ve köylerden bin-bin 500 metre yükseklikteki yaylalara doðru yapýlan yayla göçleri baþladý. Nisan ayýnda baþlayan ve haziran ayý sonlarýna kadar devam eden göçlerde, teknolojik geliþmelere raðmen yöre halký genellikle hayvanlarýyla birlikte yürüyerek yaylalara ulaþýyor.” Bu ifadeler, bir köyün internet sitesindeki haberde yer alýyor. Köy hasreti çekenler, memleketlerinden haber almak isteyenler artýk kendi köylerinin internet sitelerinden tüm haberleri okuyor, hatta izliyorlar. Ýnternette yer alan köy sitelerinin nüfuslarý da, köylerin nüfusunu aþmýþ durumda. Kullanýcýlarýna ‘bedava’ internet sitesi kurma imkâný veren ‘azbuz.com’ üzerinden yayýn yapan Giresun’a baðlý Karabörk köyü sitesinin bin 810, Derecikalan sitesinin ise 687 üyesi var. Ardahan’ýn Çatalköprü köyü internet sitesinin de 432 üyesi bulunuyor. Yaþlýlar, doðup büyüdükleri, evlendikleri, çoluk çocuða karýþtýklarý, iþ yaptýklarý topraklardan, kendi coðrafyalarýndan ayrýlmak istemez. Gençler ise bunun aksine, eðitim görmek ya da iþe girmek için baþka bir kente gitme, göç etme konusunda heveslidir. Gençler, büyük oranda þehirleri ve metropolleri tercih ettiði için de köyler, genellikle orta yaþ ve belli bir yaþýn üzerindeki yaþlý EMÝNE DOLMACI

DERECÝKALAN KÖYÜ

DERE BEKTAÞ YAYLASI

KARABÖRK

Türkiye’yi ‘spagetti’ ile temsil edecekler ÖMER ORUÇ

Ýzmir Özel Fatih Koleji öðrencileri, 12-19 Mayýs tarihlerinde ABD’nin Teksas eyaletinde düzenlenecek INTEL-ISEF Uluslararasý Bilim ve Mühendislik Olimpiyatý’nda Türkiye’yi, ‘Spagetti’ isimli projeyle temsil edecek. 15. Çevre Proje Olimpiyatý’nda Türkiye’yi temsil edecek Gürcan Gürses ve Alper Yanýlmaz isimli öðrenciler, “Metal Filtrasyonunda Mukavemetli ve Çevresel Faktörlere Uygun Seramik Filtre Üretilmesi” projesinde kullanýlan malzemenin Spagetti’ye benzemesi üzerine bu ismi taktýklarýný söyledi. Ýstanbul’da geçen ay yapýlan olimpiyatlarda 138 proje arasýnda öne çýkan öðrenciler, icatlarýnýn gerçek spagettiyle hiçbir ilgisi olmadýðýný, sadece görünüþ benzerliði oldu-

Sözlü kültür unutulmasýn

ðunu belirtti. Demir-çelik sanayii için çevreye zarar vermeyen filtre ürettiklerini belirten Gürcan Gürses, projelerini þöyle anlattý: “Ülkemizde rezervi bol olan maddeleri bir araya getirip içine bazý baðlayýcý kimyasal maddeler katarak yeni bir filtre üretmeyi baþardýk. Yüzde 100 saf ve süzme etkisi çok yüksek bir filtre ürettik. Bu tamamen yeni bir tasarým.” Gürses projenin, dünya genelindeki otomobil sektörünün döküm kýsmýný yüzde 100 saf hale getirerek, çevreyi koruyacaðýný da vurguladý. Proje Koordinatörü Ümit Karaca da “Dünyada þu anda kullanýlan filtrelerin zehir etkisi var. Bunun yanýnda pahalý ve dýþa baðýmlýyýz. Biz onlardan daha kaliteli bir filtreyi, ülkemizde çok bulunan hammaddeleri kullanarak ve içine deðiþik kimyasal formüller ekleyerek yaptýk.” Karaca, projenin hayata geçirilmesi için patent baþvurusunda bulunduklarýný da açýkladý.

Artýk, ‘Orada bir köy var uzakta’ deðil, ‘Orada bir site var bir týk uzakta’ demek daha doðru. Çünkü yaþlýlarý býrakýp kente göçen gençler, köylerini sanal alemde yeniden kurdular. Sanal alemdeki köy sitelerinin üyesi, köyün nüfusundan çok fazla.

kuþaða kalýyor. Ýþte burada devreye, internet üzerindeki köy siteleri giriyor. Köy siteleri, büyük oranda yaþlýlarýn kaldýðý köylerin nüfusunu hem artýrýyor hem de gençleþtiriyor. Bu platformlar, kentlere ya da yurtdýþýna göç eden genç kuþak için, hem kendi kültürlerini öðrendikleri ve yaþattýklarý, hem de özlem giderdikleri mekânlar olarak görev üstleniyor. Köyün coðrafyasý, tarihî geçmiþi ve kültürel yönünden söz edilen sitelerde, köylülerin soyaðacý bile yer alýyor. Yöresel yemek tarifleri, yerel adlar da bu sitelerin popüler kategorileri arasýnda bulunuyor. Üniversiteye kadar köyünde, daha sonra ise Erzurum’da yaþayan Engin Karadirek bundan iki yýl önce de Ýstanbul’a gelmiþ. Giresun Karabörk köyüne site yapan 28 yaþýndaki Karadirek, “Tek amacým köylülerimin birbiriyle iletiþimini saðlamaktýr.” diyor. Ankara’da yaþayan Tenzil Aydemir Tekeli de Ardahan’ýn Çatalköprü köyünden buraya göç eden bir isim. 16 yaþýna kadar köyünde yaþayan Tekeli, üniversite okumak için Ankara’ya gelmiþ ve her yaz köyüne gidiyor. “Uzun zamandýr köyle ilgili bir þeyler yapmak istiyordum. Atasözleri, söylenceler ve manileri derliyordum.” diyen Tekeli, insanlara en kolay ulaþmanýn yolu internet olduðu için bu yolu seçtiðini söylüyor. Giresun’un Derecikalan köyünden Hayrettin Karakýlýç ise Almanya’da yaþýyor. ‘dere.azbuz.com’ adýnda yaptýðý sitenin 687 üyesi bulunuyor. [email protected]

Tenzil Aydemir Tekeli/Sosyolog: Anadolu’nun diðer köyleri gibi bizim köyümüzün de oldukça zengin bir sözlü kültürü var. Bunu aktarmayý istiyordum. Uzun zamandýr atasözleri, söylenceler, maniler derliyordum. Bunlarý bir platformda toplamak istedim. Ýnsanlara ulaþmanýn en iyi yollarýndan biri internet tabii. Siteyi yaptýktan sonra çok fazla kiþi aradý beni. Ýnsanlarýn bu kadar fazla özlem duyduðunu bilmiyordum. Çok göç veren bir köy bizim köyümüz, uzun yýllar köyde yaþamama raðmen birçok kiþiyi tanýmýyordum. Bu vasýtayla hem insanlar birbiriyle tanýþmýþ oldu, hem de geleneklerimizi yaþatma imkâný bulduk. Derdimiz, kültürümüzün unutulmamasý, yok olmamasý.

Almanlar köyünüze gelebilir Murat Aðýrtaþ/’azbuz.com’ Editörü: Dünyada olduðu gibi ülkemizde de yaþadýðý yer için site hazýrlayan pek çok internet kullanýcýsý bulunuyor. Küreselleþmenin her þeyi birbirine bulama, tektipleþtirme gibi yan etkileri var. Öte yandan, ülkemizdeki köyden kente göçün ivmesi de meydanda. Hal böyle olunca insanlar, “Bizim köyümüz þu, köyümüzün âdetleri bu” deme ihtiyacý duyuyor. Bir diðer amaç da göç etmiþ köylülerin sitede buluþmasý, birbirlerinden haberdar olmasý. Üyeleriniz siteye yazý ve fotoðraf gönderebiliyor, birbiriyle mesajlaþabiliyor, yorum býrakabiliyor. Bunlar da tanýþma ve kaynaþmayý teþvik eden özellikler. Bu arada sitenize köyü tanýmayan Tanrý misafirleri de geliyor. Böylece köyünüzü tanýtma imkânýna da kavuþuyorsunuz. Almanya’dan yayýn yapan bir üyemiz, site sayesinde köyüne bu yaz Almanlarýn ziyarete geleceðini söyledi.

4

gençlik

29 NÝSAN 2007 PAZAR

aktüel

Yerleþik yazarlýk erozyona uðruyor Zeki Coþkun: Ýnternette köþe yazarlýðý siteleri açmak, bloglar ile interaktif yazarlýða dönüþüyor. Kiþisel olarak insanlar kendilerini yazar yapýyorlar. Yoðun bir þekilde yazý ve söz bombardýmaný var. Bu þekilde bir yazarlýk oluþumunu ben biraz zor görüyorum. Popüler kültürün anlamý sýradan insanlarýn aktörleþmesi ve kurumsal yapýlarýn sýradanlaþmasý. Herhangi bir alanda hasar oluþtuðunda bunun türevlerinin ortaya çýkmasý kaçýnýlmaz. TV’deki yarýþmalarda iþ, servet veriliyor, kendi olanaklarý ile ulaþmýyor insanlar bunlara. Yazý da böyle bir olay haline geliyor. Ýnternet sitelerinde, bloglarda herkes baþyazar olma hevesinde. Herkes, “ben de orada olayým” anlayýþýnda. Ben yerleþik yazarlýðýn erozyona uðradýðýný düþünüyorum.

Ýyi analiz yapana oy vereceðim Cüneyt Ülsever: Hürriyet’in düzenlediði yazarlýk yarýþmasýnýn diðer yarýþmalar ile kýyaslanmamasý lazým. Bu olumlu bir çalýþma. Gençleri teþvik edecek, yönlendirecek bir çalýþma. Ýçinde yazar olmak hevesi olan bütün gençlerin içindeki umudu uyandýracak bir yarýþma. Bizim bu yarýþmada seçtiðimiz kiþiler elbette köþe yazarý oldular demek manasýna gelmeyecek. Biz bu kiþiyi takdir ettik demiþ olacaðýz. Biz bir fýrsat tanýmýþ olacaðýz. Gençler önlerinin kapandýðý bir dönemde tekrardan bir fýrsat yakaladýklarýný düþünüyorlar. Herkes meþrebine göre yazýlara oy verecektir. Ben analiz yapan, bunu çeþitli akademik verilere dayandýran, köþeli bakmayan yazýlara oy kullanacaðým.

Yarýþma ile köþe yazarý seçilmez Ferai Týnç: Köþe yazarlýðý bir yarýþma ile verilecek bir þey deðildir. Bir uzmanlýk meselesidir. Ben meslek hayatýmda on iki yýl emek verdikten sonra köþe yazmaya baþladým. Ýnternette yazarlýk yapmak çok ayrý bir þey. Ýnsanlar bloglarda ve sitelerde kendilerine köþeler oluþturuyorlar ve kendilerini orada ifade ediyorlar. Ýnternette köþe yazan yazarlarýn bazýlarý çok iyi yazýp, yazýlý basýna geçenler de var. Yani bu köþe yazarlýðý bizim anladýðýmýz anlamdaki bir köþe yazarlýðý da olmayabilir. Bu açýdan bakýnca Hürriyet’in düzenlediði bu yarýþma insanlarý yazmaya yöneltiyor.

Okumak çok sýkýcý, ben yazar olmak istiyorum! Bir sempozyumda, kitap fuarýnda ya da bir kafede ünlü bir yazarýn çevresine FOTOÐRAF kümelenmiþ onlarca gence LEVENT rastlamak mümkün. OnlaGÜLER rýn tek öðrenmek istedikleri, en kýsa yoldan nasýl yazar olabilecekleri. Yazarlýk gençlerin ilgi gösterdiði, kendilerini göstermek istediði alanlarýn baþýnda geliyor. “Ben nasýl yazar olabilirim?” sorusuna muhatap olmayan yazar-çizer sayýsý herhalde yoktur. Birçok yazarýn emaili, yazarlýðýn tüyolarýný öðrenmek için yöneltilen sorularý içinde barýndýran e-mailler ile doluyor. Yani bu ülkede popçu, manken ya da görsel dünyada yer almak isteyen gençler kadar yazar olmak için can atanlar da var. Gençlerin yazarlýða olan meraklarý bu amaçla eðitim veren yazarlýk atölyelerinin sayýsýný da her geçen gün artýrýyor. Yazmaya olan merak, takdire þayan bir olay olsa da yazarlýðýn öyle bir-iki püf nokta ile elde edilemeyeceði de su götürmez bir gerçek. Þimdilerde gençlerin yazarlýk heveslerini giderebilecekleri bir alan daha oluþtu. Hürriyet Gazetesi’nin baþlattýðý yazarlýk yarýþmasý yazar olmak isteyen gençlere kendilerini gösterebilmeleri için bir imkan saðlýyor. Ertuðrul Özkök, Oktay Ekþi, Doðan Hýzlan, Ferai Týnç, Özdemir Ýnce, Cüneyt Ülsever ve MehRAHÝME SEZGÝN

met Y.Yýlmaz’ýn jüriliðini yaptýðý yarýþmanýn sonucunda kazanan üç isim gazeteciliðe de adým atmýþ olacak. Hiç þüphe yok ki; bu imkaný duyar duymaz kaleme sarýlanlarýn sayýsý hiç de az deðildir. Yazarlýk sevdasýna kavuþmak isteyenler için bu yarýþma baþarýyý yakalayabilecekleri bir alan olarak görülüyor. Peki yazar olmak her arzu eden kiþinin baþarabileceði bir þey midir? Elbette hayýr. Ýyi yazar olmanýn yolu hiç þüphesiz en önce iyi okur olmaktan geçiyor. Fakat ne yazýk ki sürekli okuma oranýnýn azlýðýndan bahsettiðimiz bir ülkede, yine okuduðu kitaplarýn sayýsý bir elin parmaklarýný geçmeyen birçok kiþi yazarlýk sevdasýnýn peþine düþüyor. Yani okumaya merakýmýz yok; ama yazmaya olan merakýmýzýn önü alýnamýyor. Ýnsanlar hiçbir yerde yazamasa da en azýndan internet ortamýnda bu arzularýný gidermeyi tercih ediyor. Yazýya olan bu merakýn önünü açansa piyasada yazar kimliði ile dolaþan, okumadan yazan ve yazdýklarýnda nitelikli eser olmamasýna raðmen popülerliði elde eden kiþilerden kaynaklanýyor. Ayþe Özyýlmazer, Deniz Akkaya, Hande Kazanova gibi isimler farklý yerlerde köþe yazarlýðýna soyundular. Özel iliþkilerini, gittikleri otelleri, tatil yaptýklarý mekânlarý, hangi gece kulüplerinde kafa çektiklerini yazdýlar. Tabii bu durumda köþe yazarlýðýnýn aðýrlýðý da azaldý ve gençlerde de,

Gençler istediklerini emek harcamadan, hýzlý bir þekilde elde etmeyi arzuluyor. Köþe yazarlýðýna hevesli bir çok genç de bunu kýsa yoldan baþarabilmek için yazarlarýn peþini býrakmýyor. Oysa bu sanýldýðý kadar kolay deðil. Okumadan yazmak, çalýþmadan para kazanmak her zaman sanýldýðý kadar mümkün deðil.

“Ben niye yazmayayým? Benim onlardan ne eksiðim var?” anlayýþý yaygýnlaþtý. Bugün ayný yöntemi izleyip, kýsa yoldan söz sahibi olmayý arzu eden insanlarýn sayýsý hiç de az deðil. Gazeteci Zeki Coþkun, öykücü Sait Faik’in, “Yazmazsam çýldýrýrdým.” sözünün bugünkü karþýlýðýnýn, “Yazmazsam eksik kalýrým.” þekline dönüþtüðünü söylüyor. Popüler kültürün yaygýn olarak sunduðu “iste senin de olur” anlayýþýnýn bir tezahürü olarak herkes yazar olmak isteyince, gençler bunu belli bir yöntemi izleyerek saðlayabileceklerini düþünüyor. Zeki Coþkun’un ifadesi ile yarýþmalar vasýtasý ile çalýþmadan para kazanan, uðraþmadan eþ elde eden gençler kimliklerini de köþe yazarý olarak tamamlamak istiyor. Artýk köþe yazarlýðý da popüler kültürden nasibini alýyor ve deðeri hafifleþtiriliyor. Oysa Cüneyt Ülsever gibi bir isim bile iyi bir eðitim ve donanýma sahip olduðu halde ilk köþe yazmaya baþladýðý dönemde Emin Çölaþan tarafýndan “tepeden inme köþe yazarý olarak” tanýmlanmýþtý. Þimdilerde en son ne zaman kitap okuduðunu hatýrlamayan, eline kalemi aldýðý gün gazetelerde köþe kapan isimler her ne kadar bazý gençleri kýsa yoldan bu iþe özendirse de bunun gerçeði yansýtmadýðýný düþünmek gerekiyor. Köþe yazarý olmaya heveslenen gençler uzun bir yolda çalýþmayý da göze almalý. [email protected]

“Sevmeyi bilmeyene bilmeyi sevmek ne ki?” Zamaneye

sözler

Senai Demirci Sadece bilmeni ölçüyor sýnavlar. Bilmeyi sevmeni umuyorlar sýnav koçlarý. Sevmesen de bilmeni istiyorlar. Bilmeni istiyorlar sadece... Saymaný, yazmaný, iþaretlemeni...

“Sevmeyi bilmeyene bilmeyi sevmek ne ki?” diye soruyor Ýskender Pala.* Ne kadar haklý! Ormanýn nerede olduðunu bildiðin halde, ormana yürüyecek heyecanýn yoksa, vurdumduymazlýðýn kor ateþlerinde bütün ormanlarý yakmýþsýn demektir. Çiçeklerin taç yapraklarýný sayýp sayýp da, bir çiçek yüzünü yüzündeki sevince katýþtýramayacaðýn bir sevdiðin yoksa, çiçek çiçek aþklarý doðramýþsýn, nice demektir. Bülbüller gül yapraklarýnýn kýzýllýðýnýn kromotografik analizini yapmazlar, yapamazlar. Seslerini güllerin yapraðýna doladýkça, sabahý da, gülü de, kendilerini de yeniden kýymetlendiren ve eþsiz bir deðere eriþtiren bir simya ustasý oluverirler. Severler, sevmesini bilirler. Bilgi yarýþmasý deðildir yaþamak; sevgi yoðrulmasýdýr. Bilmek, sadece saymadýr, sadece ölçmedir, sadece tartmadýr. Bakýrcýlar meselâ... Bakýrý sadece tartarlar. Onlar için bakýr sadece kalýbýyla vardýr. Bakýþlarý bakýrýn kalbine deðmez. Bakýrýn yüzüne kazýnmýþ on bin yýllýk mühür onlarý ilgilendirmez. Oysa, antikacý bakýrýn kalýbýna deðil kalbine bakar. Kalbiyle tartar onu. Antikacý ile bakýr fýsýldaþýrlar birbirlerine. Aralarýnda hiçbir ölçüye gelmeyen, hiçbir terazi kefesine sýðmayan, hiçbir sayýyla hesaplanamayan bir bað kurulur. Topraðýný üzerinden atmýþ bakýr ilk defa konuþur. Bin yýllarýn suskunluðunu/beklemiþliðini anti-

kacýnýn heyecanla inip çýkan göðsünde çaðýltýlý bir nutka dönüþtürür. Yüreði kýpýr kýpýr atar gibidir kýymetinin bilindiði avuçlarda. Bundan böyle kapladýðý yer kadar deðildir “o bakýr”ýn hacmi. Baðlý olduðu zamanlarýn habercisi olduðu için önemlidir. Sanatkârýna bizi baðladýðý için eþsizdir. Sevmek baðlanmak demektir. Âþýk olmak, sarmaþ dolaþ olmak demeye gelir. Bak ki; aþk bile sarmaþýktan ödünç almýþtýr anlamýný. Sarmaþýk döner, dolanýr, kývranýr, ama hep baðlýdýr, her daim sarýp sarmalar, baðlanýr.. Diyeceðim o ki... Dinin bilgisi, seni Allah’a baðlamayabilir. Hatta aþýrý bilgi zorlamasý hazýr baðlarýný çözebilir bile... Allah’ýn bir olduðunu bilmen ve bildiðini bildirmen, O’nun katýnda biricik olduðunu hissetmenin garantisi deðildir. Sözgelimi, otuz iki farzý eksiksiz yazabilsen sýnav kâðýdýna, “dinci” seni baþarýlý sayacaktýr. Örneðin, “Aþaðýdakilerden hangisi Hz. Muhammed’in katýldýðý savaþlardan deðildir?” sorusunun doðru seçeneðini kalbinden vursan kurþun kaleminle, sana puan verilecek... Sadece bilmeni ölçüyor sýnavlar. Bilmeyi sevmeni umuyorlar sýnav koçlarý. Sevmesen de bilmeni istiyorlar. Sevmeye sevmeye bilmeni bile alkýþlýyorlar. Seni hiç yokken sevip, özene bezene var eden Yara-

dan’ýný, ýþýðý yüzüne dokunmayan, sýcaðý tenine dokunmayan uzak bir yýldýz gibi tarif ediyor kimi vaazlar. Sana þah damarýndan bile yakýn olduðunu fýsýldayan Rabbin ile sýcacýk ve içten bir bað kurmaya ayarlý deðil din bilgisi kitaplarý. Seni hiçlikten çýkarýp “gözde”si eyleyen, kendi kutlu ve

müþfik sözüne muhatap eden Rabbini sözel kalabalýklar arasýnda kuru bir bilgi olarak sunuyorlar sana. Bilmeni istiyorlar sadece... Saymaný, yazmaný, iþaretlemeni... Kýlýna zarar gelmesin diye üzerine tir tir titreyen “ana yürekli” Peygamberin -ne hikmetse- çoðu kez savaþlarýný saydýrýyorlar sana. Sarmaþ dolaþ olamýyorsun O’nunla da... Sýnav kaygýsýyla terlemiþ ellerini O’nun ellerinin serinliðine býrakacak o baðlýlýðý hissetmene fýrsat verilmiyor gibi... Ýbadetleri de sanki Allah’a “sus payý” vermek diye bellemiþsindir Allah bilir. “Tamam, tamam; namaz kýlacaðým Allah’ým, cehenneme atma yeter ki... Bak, oruç da tutuyorum; kýzmayasýn sakýn!” der gibi içinin içi. Sana o güzel yüzü veren, sana o eþsiz gözleri baðýþlayan Rabbin, sana niye sevemediðin ibadetleri, niye zoraki yapacaðýn meþguliyetleri emrediyor olsun ki? Yüzünü güzel eyleyenin dini de güzel deðil midir? Rabbini bilmek, seni O’nu sevmeye vardýrmýyorsa, nasýl bilmek bu? Peygamberinin hayatýnýn detaylarýný bilmekle, sevildiðini, sevdiðini, sevindirildiðini hissedemiyorsan, nice bilmektir bu? (*) Ben olsam, bu sözün içinde geçtiði Kýrk Güzeller Çeþmesi [Kapý Yayýnlarý] kitabýný hemen aramaya baþlar, bulmuþsam da yeni/den okurdum. [email protected]

gençlik

baþarý

29 NÝSAN 2007 PAZAR

5

ESAT GÜRBÜZ

Film deðil gerçek Önümde ünlü haber dergilerinin son sayýlarý duruyor. Newsweek’in kapaðýnda “The Mind of A Killer” baþlýðý deðiþik yerlerinden kurþun izi olan bir camýn üzerine yazýlmýþ. Time’da ise olayýn hemen arkasýndan çýkan özel sayýnýn kapaðýnda kurbanlardan 13’ünün resmi ve arada da “Trying To Make Sense of A Massacre” baþlýðý var. Dergideki baþlýðý “Bir Katilin Mantýðý” diye çevirebiliriz. Diðerine ise “Bir Katliamý Anlamaya Çalýþmak” þeklinde mana verebiliriz. Virgina Tech Üniversitesi’nde 33 kiþinin ölümü ile sonuçlanan katliamdan dolayý iki haftadýr þok yaþayan Amerikan kamuoyunun düþüncelerini ve hissiyatlarýný yansýtmaya çalýþan bu dergi haberlerinin yaný sýra hemen her gün gazetelerde konu ile ilgili haberler, yorumlar çýkmaya devam ediyor. Haberi ilk duyduðumda bir dostumla beraber yemek yiyorduk. Uzaktan göz attýðýmýz TV ekranýnda önemli bir þeyler olduðunu fark edip de dikkat kesilerek izlediðimizde aklýma ilk gelen þey zannederim buralarda yaþayan herkesin aklýna ilk gelen þey olmuþtu: “Bu da Müslüman kimlikli birinin yapýp da sonuçta katilin kimliðinden çok Müslümanlarýn genelini ilgilendirecek bir hale dönüþecek yeni bir komplo olmasýn?” Bütün dünya kamuoyu önünde oynanan oyunlarýn etkisi ile artýk öyle bir hale gelmiþiz ki nerede bir kötü olay yaþansa Müslümanlarýn üzerine kalacak diye endiþeleniyoruz. Korktuðumuz olmadý; ama sonuçta ortada bir katil ve acýmasýzca öldürdüðü 33 masum kurban vardý. Virgina eyaletinin güneybatýsýndaki küçük Blacksburg þehrinde kurulu olan ve kalite olarak iyi yerlerde olan üniversiteyi 7 yýl evvel Amerika’ya ilk geldiðimde ziyaret etmiþtim. Türkiye’den tanýþtýðým (eski öðrencim sayýlabilecek) birkaç doktora öðrencisi ile bir akþam vakti bir araya gelip yemek yemiþ, çay içmiþ ve eski-yeni günler üzerine muhabbet etmiþtik. Yemyeþil bir alanda, büyük þehirlerden hayli uzakta olan üniversite hoþuma gitmiþti. Yukarýda andýðým haber dergilerinde ve medyanýn geri kalan kýsmýnda böyle bir katliamýn olmasýnýn sebepleri ve arka planý üzerinde yorumlar yapýlýyor. American College Heatlh Association ‘un (Amerika Üniversite Saðlýk Birliði) yaptýðý 2006 Üniversite Öðrencileri Saðlýk Araþtýrmasý raporlarýna bir göz atmak; konu ile ilgili gerekli ipuçlarýný bize verebiliyor. Araþtýrma, ülke genelindeki 117 farklý üniversitede yaklaþýk 95 bin öðrenci üzerinde yapýlmýþ. Her geçen gün kaliteleri ile olmasa bile sosyal hayat-suç oraný-uyuþturucu kullanýmý vs yönleri ile daha birçok benzemeye baþlayan bizim üniversitelerimiz açýsýndan da geleceðe yönelik bir deðerlendirme çýkarýlabilir bu çalýþmadan. Araþtýrmaya göre üniversite öðrencilerinin % 93,4’ü yapmak zorunda olduklarý iþlerden dolayý bir yýl içinde en az bir kere bile olsa aþýrý derecede yük aldýðýný hissettiðini belirtmiþ. Ayný sebepten yýl içinde kendini en az bir kere bitmiþ, tükenmiþ hissedenlerin oraný da % 91,5. Benzer þekilde tamamen ümitsizliðe düþenlerin oraný % 60’larda. Daha da çarpýcý olan ise öðrencilerin nerede ise 10’da biri (% 9,3) intihar etmeyi ciddi ciddi düþünmüþ, her yüz öðrenciden biri ise intihara teþebbüs etmiþ. Oran % 1’den de fazla % 1,3. Üniversitelerde görev yapan rehberlik uzmanlarý birçok yerde aþýrý talepten yakýnýyor. Bir çoðunun, uzun bekleme listeleri mevcut. California Üniversitesi’nin yaptýðý bir araþtýrmaya göre üniversiteye yeni baþlayan öðrencilerin üçte biri daha lisede iken stres yatýþtýrýcý vb. psikolojik ilaçlarý kullanýr durumda oluyor. Öðrencilerin % 32’si baþarýsýzlýk veya okulu býrakma sebebi olarak yaþadýklarý stresi gösterirken % 24 oranýnda uykusuzluk, % 18’inde yakýn çevresi ile sorun yaþama, % 15’inde depresyon, yaklaþýk % 10’unda da alkol veya uyuþturucu kullanýmý en önemli sebep olarak ortaya çýkýyor. Sayýlarý, oranlarýn listesini artýrabiliriz. Ama yukarýya aldýðýmýz kadarý bile bize gerekli yorumlarý yapmamýza imkan veriyor. Siz yorumlarýnýzý yapýn, hatta fýrsat bulursanýz bunlarý bana da yazýn. Ben de bakayým, bir kez daha konuya el atalým. [email protected]

Bu emlak bürosundakilerin hepsi ‘okumuþ’ çocuklar

Jeoloji mühendisinden kiralýk ev! HABER VE FOTOÐRAF

Emlakçýlýk, emekli mesleði olmaktan çýkýHASAN yor. Ýzmir’de ÇÝLÝNGÝR üniversite sýralarýnda tanýþan yedi arkadaþ, bir araya gelerek þehrin en ‘tahsilli’ emlak bürolarýndan birini kurdu. Ekiptekilerin hepsinin ayrý bir görevi var. Alýþýlagelmiþ emlak hizmetlerini aþan ekip, satmak için kendilerine býrakýlan her evin depreme dayanýklýlýðýný ve gerçek deðerini belirliyor. Jeoloji mühendisi satmak veya satýn almak istediðiniz evin depreme dayanýklýlýðýný, inþaat mühendisi depremlerde zarar görüp görmediðini belirlerken ekonomistler en uygun kredi þartlarýný müþterileri için araþtýrýyor. Exen Gayrimenkul Danýþmanlýk firmasýnýn temeli 1,5 yýl önce atýldý. Üniversite sýralarýnda birlikte olan Mustafa Týraþ ve Koray Güner, firmayý okul yýllarýnda oluþturmuþ. Okulu bitirdikten sonra kollarý sývayan ikili, beþ arkadaþýyla birlikte Exen Gayrimenkul Danýþmanlýk’ý kurdu. Ekiptekilerden Týraþ’ýn asýl mesleði ekonomistlik. Güner jeoloji mühendisi, Emre Ergin yüksek inþaat mühendisi, Þule Koþak iletiþimci, Tolga Güner seramik mühendisi, Süleyman Yýlmaz ve Erdinç Ergin de ekonomist. Koray Güner, en büyük sýkýntýyý yýllarýn birikimiyle vatandaþlarýn kafasýnda oluþan olumsuz emlakçý imajýný düzeltmekte yaþadýklarýný dile getiriyor. Emlakçýlýðýn emekli mesleði olarak görüldüðünü, iþ bulamayanlarýn bir büro açarak bu iþe girdiðini söyleyen Güner, “Ýþin ehli olmayanlarýn piyasayý karýþtýrmasý veya doðru dürüst bürosu bile olmayanlarýn kahvehane köþelerinde bu iþi yapmaya çalýþmasý, halkýmýzýn gözünde mesleðe karþý güvensizlik oluþturmuþ. Bize gelen vatandaþlar, arkadaþlarýmýzýn hepsinin üniversite mezunu olduðunu ve iþlerini son derece ciddi

yaptýðýný görünce þaþýrýyor.” diyor. Exen Gayrimenkul’de, alýþýlagelmiþ emlakçýlýk faaliyetlerinin yaný sýra kendilerine satýlmak üzere ev býrakan veya ev almak için baþvuran insanlara her türlü hizmet veriliyor. Almak istediðiniz evin depreme dayanýklýlýðý ölçülüyor, inþaatýn durumuna bakýlýyor ve bedeli sizin için tespit ediliyor. Ýzmir’de portföylerinde en çok ev olan firmalardan olduklarýný dile getiren ekonomist Mustafa Týraþ, þu anda ev almanýn tam zamaný olduðunu söylemeden de edemiyor. Týraþ’a göre fiyatlarda geçen yýla oranla yüzde 15 ile 25 arasýnda düþüþ var. Emlakçýlýk kanununun TBMM’de taslak halinde beklediðine iþaret eden ekipteki tek haným Þule Koþak ise sektördeki haksýz rekabetin ortadan kaldýrýlmasý için kanunun bir an önce çýkmasý gerektiðine iþaret ediyor. Farklý meslek gruplarýndan yedi kiþinin bir araya gelmesiyle kurulan emlak bürosuyla evlerin kýsa sürede satýldýðýný belirten Koþak, marka tescilleri bulunduðunu ve kendileri gibi genç ve üniversite mezunu insanlara bayilik vermeyi planladýklarýný aktarýyor. Ev alým satýmýnda alýcýyla satýcýyý buluþturduklarýný ve iki tarafýn da kafasýnda soru iþareti kalmasýný engellediklerini vurgulayan Koþak, “Böylece hem satýcý evinin gerçek deðerinden satýldýðýný hem de alýcý kendisinden ne kadar para çýktýðýný görüyor.” diyor. Amaçlarýnýn sektöre farklý bir bakýþ açýsý getirmek ve iþi profesyonelce yapmak olduðuna dikkat çeken Süleyman Yýlmaz ve Tolga Güner de, “Yýllardýr emekli mesleði olarak görülen emlakçýlýðýn, yurtdýþýndaki gibi profesyonelce yapýlmasýný amaçlýyoruz. Ekibimizdeki ekonomist arkadaþlarýmýz, müþterilerimizi mortgage konusunda bilgilendiriyor ve en uygun kredilere yönlendiriyor. Baktýðýmýz ev depreme dayanýklý deðilse müþterimize tavsiye etmiyoruz.” diyor.

Ýzmir’de üniversite sýralarýnda arkadaþ olan yedi genç, þehrin en ‘tahsilli’ emlak bürolarýndan birini açtý. Gençlerin ilk hedefi emlakçýlýðý emekli mesleði olmaktan çýkarmak. Ekipteki herkesin ayrý bir görevi var; inþaat mühendisi, jeoloji mühendisi ve ekonomistler kendi alanlarýyla ilgili müþteriye her türlü bilgiyi veriyor.

6

gençlik

29 NÝSAN 2007 PAZAR

okur-yazar

Türkiye’de fen eðitimi Milletleri ayakta tutan 3E kuralýdýr. Etik, eðitim ve ekonomi. Bu 3 kavramdan birisi eksik olursa ülkenin sallantýya geçmesi kaçýnýlmaz olacaktýr. Ben bu yazýda 3E’den ikincisine deðinmek istiyorum. Yaklaþýk 2 milyon gencin üniversite kapýsýný zorladýðý þu günlerde genç arkadaþlarýn pek hoþlanmadýðý fen eðitiminden bahsedeceðim. “Arkadaþlarýn hoþlanmadýðý” dedim; çünkü fen bilimleri, ÖSS’de baþarý oraný en düþük branþ. Kiþi bilmediðine düþman olacaðýna göre, Türk öðrencilerinin fenden çok hoþlanmadýðýný tahmin etmek zor olmayacaktýr. Baþlýktan da anlayacaðýnýz gibi fen eðitimini sorgulamayý öneriyorum. Fizik öðretmenliðinde okuyan biri olarak, ülkemin ileride sahip olacaðý fizik öðretmenleri hakkýnda çok da iç açýcý þeyler söyleyemeyeceðim. Bölüme ilk geldiðimde karþýlaþtýðým tablo bu düþüncemin kaynaðý aslýnda. Üniversiteye gelmiþ olmanýn -kendi adýma söylemek gerekirse- ve en önemlisi istediðim bölümü okuyacak olmanýn sevincini yaþayamadan, hocalarýmýzýn “Neden geldiniz, buradan mezun olup da ne yapacaksýnýz, atamanýz yok ki…” sözlerini duyduk. Dahasý vardý: Sýnýf arkadaþlarýmdan, ileride öðretmeni olacaklarý branþtan nefret edenler vardý. “Hayal kýrýklýðý”nýn ne demek olduðunu anladým, üzüldüm… Sonra düþündüm, bu þekilde fen eðitimi almýþ bir insan etrafýna ne öðretebilir diye… Cevabý ÖSS sonuçlarý, öðrencilerin sorduklarý sorular, hocalarýnýn veremediði cevaplar verdi. “Elektron mikroskobu”nu elektronu gösteren bir çeþit alet olduðunu (ki elektron gözlemlenemeyecek kadar küçüktür), elektrik akýmýnýn artý yüklü taneciklerin hareketinden doðduðunu (ki bu da yanlýþtýr. Akým eksiciklerin akýþý ile olur) savunan hocalar verdi cevabý… “Baþka çare olmadýðý için size güvenmek zorundayýz.” diyen hocama þunlarý söylemeyi uygun buluyorum: Bize güvenmeyin hocam. Bu þekilde eðitim alan kimseye güvenmeyin. Neyse… Konuya geri dönelim. Benim gözlemlediðim kadarýyla fen eðitimindeki eksiklikler öðretmenlerdeki profilden kaynaklanýyor. Öðretmenlerimizin çoðu fen eðitmenliðinden memnun deðiller ve daha önemlisi branþlarýnýn uzmaný deðiller. Baþta da söylediðim gibi kiþi bilmeyince bilmediði þeye karþý düþmanlýk baþlýyor. Boþluklarý kapatmak yerine üzerini “boþ ver” perdesiyle örtmek tercih ediliyor. Yaptýðýmýz iþi sevdiðimiz takdirde bizden bekleneni verebileceðimizi hatýrlatarak, üniversite hayaliyle yanýp tutuþan arkadaþlarýmýn bu düþünceyle hareket etmelerini öneriyorum. Ayþe Hafsa Yavuz , Fizik Öðr.

BURASI SÝZÝN KÖÞENÝZ Türkiye’de ve dünyada olup bitene duyarsýz kalamayan, kaný doðru bir ivmeyle akan ve kalem ile de bir meselesi, bir mesaisi olan gençler! Bundan böyle bu ekte ve bu köþede her zaman sizlerin sesi ve sözü olacak. Hieeyt Park! Adý üstünde, kendisini ifade etmek için zemin arayan dinamik bir sese gönderme yapýyor, bir zamanlarýn Londra’sýnda fikri olan herkese seyirci/dinleyici saðlayan o ünlü parkýn adýný anýmsatmayý ihmal etmiyor. Çünkü bizim de istediðimiz bu: Hem anlýk bir kararla kürsüye fýrlayýp söz alan biri kadar heyecanlý, dürüst, samimi, açýk olun; hem de bütün bunlarý kalemin, edebiyatýn velhasýl ‘edepli olmanýn’ imbiðinde süzün, bu deneyim için artýk bir fýrsat var, diyoruz. Haydi, pamuk eller kaðýda, kaleme, klavyeye... Yazým yayýnlandý diye çok sevinmeyin, burada yazarlýk sertifikasý verecek deðiliz, ne ölçüyüz ne de kriter. Yazýnýz yayýnlanmýyorsa üzülmeyin, ya sýraya girmiþtir ya da acý gerçek; sizden daha güçlü bir ifadenin gölgesinde kalmýþtýr. Þiir gönderip þansýnýzý azaltmayýn, çünkü ‘söz’ arýyoruz, ‘kafiyelendirilmiþ sözcük’ deðil, dahasý hayat arýyoruz, ‘artistlik’ yapmayacak satýrlar, analiz yapmaktan korkmayan genç bir bakýþ. Yazýlar 2 bin vuruþtan az, 4 bin vuruþtan fazla olmamalý. Ýmzanýzýn yanýna yaþadýðýnýz þehir ve varsa okuduðunuz okul bilgisini de ekleyiniz.

[email protected]

Hayat ve soru iþaretleri Hayatý beyaz sayfalara konulmuþ siyah izlerden ibaret sanýyoruz. Oysa onun boy aynasýna her bakýþýmýz hem imtihanýn gerçekliðini hem de yaþanýlanlarýn bir zaman sonra hayale dönüþmüþ kurgular olduðunu hatýrlatýr durmadan. Cevabýný henüz veremediðim sorularý karþýnýza çýkarmam acýmasýzca görünüyor olabilir; ama yine de sormadan edemeyeceðim. Neden insan aynýlýklarýn etrafýnda dönüp duruyor? Mutlu deðil… Baþka bir yol bulsa ýþýða çýkar mý? Ýyi olmayý becermedikçe asla… Günahlara kilitli sandýk olmuþ bir ruh, karanlýklara mahkumdur. Huzur içindeki (!) uykularda tatlý rüyalar görmeye devam... Nereye gider? Onulmadýk yaralarýna arsenik aramaya… Bir rehbere duyulan ihtiyaç hasretle kucak kucaða. Kavuran bu ayrýlmýþlýktan öte kývrandýran bir çýkmaz sokak: Görülemez olmuþ bir Kâri. Ya arkasýnda maaleseflerle keþkelerin koþturduðu fehhâma ne demeli?! Gözlerine inanamamasý gerçekliklerden deðil sadece caný yandýðýndan. Onu kurtaracak jokerlerini yolda düþürdüðüne göre tek çaresi bezginlik! Aslýnda özlemleri ters istikâmete kulaç atarken nedensiz sebepler-

le boðuþmak iþine geliyor da denilebilir. Ýstemediði bir araçla; ama istenilen bir þoförle belirsizliklerde ilerlemek onun için biçilmiþ kaftan… Niyeti dalga geçmek deðildi. Sadece içtenliði mutasyona meyilliydi o kadar. Hakim tokmaðýný sert bir hareketle oyuða indirdiðinde yüreði ezilse bile but yalancý diriliðinin yegâne habercisi oldu yine de. Kimde bir öcü varsa kendi heybesinin delik ucundan kuyulara akýyordu. Dönüþünü söylemek gecesi için erken olur. Þimdilik erteliyoruz. Ürküntü ve telaþ içinde tanyerinin aðarmasýný beklerken rahatlýðýn eriþilmeye çalýþýlan bir gökkuþaðý kadar uzak olduðunu fark etti. Mücrimlerin hak ettiði son, korkudan titremek oluyor. Saatleri aldatmaya çalýþmak ahmaklarýn harcýdýr. Vaziyeti içinde! Yanýp tükenen bir kor parçasý olmayý tercih etmek kendinize verdiðiniz cezayý tatmin edici kýlmýyor. Suçu, size engel olduðunu iddia ettiðiniz masum bir düþmana atmanýn sakinleþtirici olmadýðýný defalarca tecrübe etmiþtiniz halbuki. Hâlâ tesellinin kollarýna kendini býrakýverecek hazýr anlar arayacaðýna, seni serseme çeviren bu ahlaksýz uykudan ayýl artýk!.

Ne olursun, sevilmeyi bekleyen mübâreklere çirkin namertle ihanet etme. Ýnan bana harap olmaktan daha incitici oluyor bu hainlik. Sayýsý bilinmeyen, izleri sürülemeyen, maneviyâtýn anahtarlarý ellerinde mübâreklerin kapýlarý açmasýný diliyoruz. Ulvi gibi görünen yakarýþlardan bir örnek daha… Onlar ödevlerini yerine getirmiþ, pusulalarý kuzeye deðil efendilerin efendisine dönük adýmlanýrken bizim payýmýza ayrýlýðýn atâleti düþtü. Acý olan nursuzluðun ortasýnda kör deliklerden sýzan kýsýk ýþýklarýn alaycý oyunlarýyla avunmaya çalýþmak. Zamansýz saniyelerce beyni týrmalayan, en nâzik nöronlarý ustaca kurcalayan, yazdýran- çizdiren doyumsuz nöbetçiden baþkasý mý? Özünü anlamayan bir zavallý dermansýzlýk hapishanesinde hepsi bu… Zaten toprakta da yüzsek, denizde de uçsak, bulutlarda da yürüsek küllerden gül bitmeyecek ateþ bahçesinde... Derdimizin ne olduðu, merak yayýnýza sabýrsýzlýk okunu taktýysa hemen hedefi iþaret edelim. Þimdi bu durumu bülbüle hangi dille anlatýrýz? Nasýl ikna edip Rahman’a dayanýrýz. Hatice Saliþ / Marmara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi

Gençlik hangisine muhtaç: Avrupa hümanizmine mi, Ýslam hümanizmine mi? Günümüz gençliðinin ilk sorunu “hümanizm”. Ve özellikle bu konunun içtenlikle incelenmesi gerekmektedir. Neden mi? Sebebi çok basit. Öncelikle bugün gençlere dayatýlan modern düþünce dizgesi doðasýnda sözde bir hümanist konuþlanmayý gerektirmektedir. Ancak bizim gençlerimiz için bu modern dizgede dayatýlan hümanizm bir tür oldu-bitti gibi geliyor; savaþçý ve Makyavelist bir hümanizm demek oluyor. Yani modern dizge ne Sartre’ýn varoluþçu felsefesinin getirdiði hümanist görüþü anlatýyor ne de Ýslam’ýn özündeki hümanizmi. Evet, yanlýþ anlamadýnýz. Ýslam bir hümanizmdir. Ancak hümanizm sözcüðünü Ýslam ile yan yana kullandýðýmýz zaman bir þeyleri daha iyi tartmamýz lazým. Hümanizm insanýn deistleþti-

rilmesi sürecini de imlediði için hümanizmin Ýslam içindeki tanýmýný iyi yapmak gerek. Hümanizm yeniden doðuþ Avrupa’sýnda Kartezyen düþüncenin toplumsal temellerini iyice kazýyabilmesi için gerekli olan köþe taþlarýndan biriydi. Ya da tam açýk ifadesiyle insaný dünyada dayanaksýz, Tanrýsýz býrakmanýn yollarýndan biriydi. Çünkü Kartezyen mantýðýn “je pense donc je suis” yani “düþünüyorum o halde varým” diyen felsefesi tamamýyla insaný kendisinin Tanrýsý yapma sürecini imliyordu. Ancak Ýslam kesinlikle yaradýlýþý bir oldu-bitti yani bir dünyaya atýlmýþlýk olarak kabul etmez. Yaradan her zaman insan üzerindeki aktif güçtür. Ýslam ilk günah gibi savunma mekanizmalarýný da kabul etmez. Yani Ýs-

lam için evvelce birey vardýr. Herkes önce kendinden sorumludur. “Eee Ýslam’ýn hümanizmi nasýl peki?” diye sorduðunuzu duyar gibiyim. Hümanizm insaný doðanýn merkezine alan görüþtür de ayný zamanda. Ve Ýslam da, yaratýlan her þeyin insan için olduðunu ve dünyanýn insan için var edildiðini savunarak kendine ait bir hümanizm dizgesi sunar bizlere. Bunu en güzel Þeyh Galib’in þu mýsralarýndan anlýyoruz: “Hoþça bak zâtýna ki zübde-i âlemsin sen Merdûm û dide-i ekvan olan âdemsin sen” Ýnsanýn dünyanýn merkezinde yer aldýðý görüþünü savunan bir Mevlevi þeyhinin sözleri ne kadar da güzel deðil mi? Nasýl da bir þeyleri tartarcasýna konuþuyor. Çünkü Avrupa düþüncesinin kaba, insaný temel-

sizliðe iten hümanizmine karþý Ýslam’ýn sade, insana kuvvet veren, onu bu dünyadaki var oluþ nedenine götüren hümanizmi gerçekten anlamlý görünüyor. Yazýnýn baþýnda da belirttiðim gibi bugünün gencinin en temel sorunlarýndan biri hümanizm. Çünkü aidiyet sorunsalýnýn çözümünde etken bir konumu var hümanizmin. Kendinin nerede olduðunu çözemeyen insanýn sorununda en baþ etken. Bu yüzden günümüz gencinin Avrupa’nýn artýk bize taban tabana zýt olduðunu gördüðümüz hümanizminden Ýslam’ýn toplumsal yapýmýza, düþünce dizgemize uygun hümanizmine akmasý vakti gelmiþtir. Haydi, hep birlikte Ýslam’ýn insaný seven doðasýna akalým. Hüseyin Iþýk / Erzurum Atatürk Üniversitesi

Bayat ekmekler fýrýna NURBANU ARSLAN

Ekmek bugün dünya mutfaðýnýn vazgeçilmezleri arasýndadýr. Mayalý-mayasýz birçok çeþidi vardýr dünyada. Özel günlerin ve bayramlarýn kutlanmasý, ekmeðin içine çeþitli tatlandýrýcýlar, fýndýk, üzüm, ceviz gibi karýþýmlarýn ilavesiyle deðiþik þekiller verilerek yapýlan ekmeklerle olmuþtur. Daha sonra bu ekmekler farklý isimler almýþ; kek, pasta, çörek gibi deðiþik þekillerde mutfaklara yerleþmiþtir. Hatta bazý milletler için ekmek o kadar önemli bir yer tutar ki en özel günlerinde önemli konuklarýna ikram ettikleri yegâne þey ekmektir. Ekmek, Türk mutfaðýnda da çok fazla tüketiliyor. Hatta neredeyse asla ekmek olmadan sofraya oturmayan bir milletiz dersek yanlýþ olmaz. Hele sabahlarý mis gibi kokan taze ekmekle güne baþlamanýn lezzeti de farklýdýr. Tabii bir de bayatlayan ekmekler var. Alýndýðý gün bitme-

yen ekmekleri tüketmek birçoðumuz için cazip görünmeyebilir; fakat onlarý yeni lezzetlerle þenlendirip tüketmek gerekir. Ben de size bayat ekmeklerinizi deðerlendirip kahvaltýda tüketebileceðiniz bir tarif veriyorum. Böylelikle hem bayat ekmeklerinizi deðerlendirmiþ olacaksýnýz hem de kahvaltý için farklý bir seçenek deneyeceksiniz. Yapýlýþý: Bütün ekmeði dilimleyin. Fýrýn tepsisine dizin. Derince bir kâsede yumurta, kaþar peyniri, yoðurt, kýyýlmýþ maydanoz, pul biber, arzuya göre tuz ilave edilir. Hepsi beraber karýþtýrýlýr. Dilimlenen ekmeklerin üzerine bu karýþým sürülür. Isýtýlmýþ fýrýnda üzeri kýzarana kadar piþirilir. Not: Arzu edilirse domates dilimleri, sivri biber, sucuk vb. çeþitlendirilebilir. [email protected]

Ekmek dilimleri fýrýnda MALZEME: 1 bayat ekmek 2 yumurta 1 su bardaðý rendelenmiþ kaþar (beyaz peynir de olabilir) 1 çay bardaðý yoðurt Bir tutam maydanoz Pul biber Tuz

gençlik

sinema

29 NÝSAN 2007 PAZAR

7

Mutsuzluða karþý anti-depresan filmler BURÇÝN S. YALÇIN

Amerikalýlarýn “feel good movie”, baþarýlý bir tercümeyle “kendini iyi hisset filmi” diye çevrilebilecek bir tabirleri var. Çok kabaca, filmden çýktýðýnýzda suratýnýzda dizginlenemeyen bir gülümseme býrakan, yüreklerinizi pýr pýr, gönlünüzü hoþ eden filmleri tanýmlamak için kullanýyorlar bu tabiri. Apayrý bir film türü olarak kabul etmek mümkün deðil kuþkusuz, bir “kendini iyi hisset filmi” bilimkurgu da olabilir, aksiyon da… Ve açýkçasý en az ayda bir, her sinemaseverin caný bu tip filmlerden bir adet çeker. Buralara nereden geldik? Bu hafta sinemalarýmýzda gösterime giren bir film en tatlýsýndan, en sevimlisinden bir kendini iyi hisset filmi; “Little Miss Sunshine / Küçük Gün Iþýðým”. Seyredenin bir daha seyretmek isteyeceði, seyretmeyenin ise öte dünyaya ruhen noksan gideceði bir film. Birbirinden farklý altý üyesiyle gökkuþaðý kadar renkli, ama kanatsýz bir sinek kadar da mutsuz ve çaresiz bir ailenin hikayesi bu. Anne, baba, büyükbaba, erkek kardeþ ve büyük oðul hep birlikte eski model bir Volkswagen minibüse atlayýp ailenin en küçüðü Olive’in katýlacaðý ‘Little Miss Sunshine’ yarýþmasýna doðru yola çýkarlar. Yolda neler yaþarlar neler? Arabalarý mý bozulmaz, iflas mý etmezler, içlerinden biri mi ölmez! Ne yapýn edin, ilk fýrsatta bu film için sinemanýn yolunu tutun! Bu hafta size buradan yola çýkarak yakýn tarihli bir grup “kendini iyi hisset filmi” önereceðim. Hepsi keþfe açýk filmler, Bu filmlerin hepsinin DVD’si yayýmlandý. Bence ilginizi çekeni alýp fýrsat bu fýrsat deyip takýp izleyin.

Elling (2001) Yön.: Petter Naess Oyn.: Per Christian Ellefsen, Sven Nordin Bu bir Norveç filmi. 2001 yýlýnýn da En Ýyi Yabancý Film dalýnda Oscar adayý. Bedeni büyük, beyin yaþý küçük 40 yaþýndaki Elling, bir anda annesinin ölmesiyle birlikte yapayalnýz kalýr. O güne kadar kendisine yalnýzca annesi bakmýþ olduðundan, dýþ dünyada onu bekleyen hayata uyum saðlamasý bir hayli zor olacaktýr. Bakýp bakýp, Norveçlilerin derdi de buymuþ diyeceðiniz bir film. Endorfin oraný: % 85

Amélie (2001) (Le Fabuleux destin d’Amélie Poulain) Yön.: Jean-Pierre Jeunet Oyn.: Audrey Tautou, Matthieu Kassovitz Artýk duymayan, bilmeyen kalmamýþ olmalý, ama gene de hatýrlatalým. Genç Amélie Poulain, Paris sokaklarýnda salýna salýna yürüyen bir kýzdýr, bir yandan da her önüne

OTOSTOPÇUNUN GALAKSÝ REHBERÝ

TEMMUZ’DA

KÜÇÜK GÜN IÞIÐIM

gelene iyilik yapmaktadýr. Yeni bin yýlýn en sevimli filmlerinden… Endorfin oraný: % 95

Temmuz’da (2000) (Im Juli) Yön.: Fatih Akýn Oyn.: Moritz Bleibtreu, Christiane Paul Hamburg’dan yola çýkýp sevdiðini sandýðý Türk kýzýnýn peþine düþen Alman öðretmen Daniel, acaba yolculuðunun binlerce kilometre ötedeki Ortaköy’de sona ereceðini biliyor mudur? Bilirse aþk olsun! Fatih Akýn’ýn az bilinen, seyri en keyifli, kalemi en yumuþak senaryosu. Endorfin oraný: % 75

Aþk Her Yerde (2003) (Love Actually) Yön.: Richard Curtis Oyn.: Keira Knightley, Colin Firth Ýngiltere’nin dört bir yaný aþk acýsýyla kývranmaktadýr. Evin temizlikçisinden ülkenin baþbakanýna dek herkes hem de… Bir filme bir düzineyi aþkýn romantik iliþkisini sýðdýrarak bir rekor kýran film, bu sayede adýný sinema tarihinde müstesna bir yere yazdýrmayý baþardý. Endorfin oraný: % 80

Uyanýklar (1998) (Waking Ned) Yön.: Kirk Jones Oyn.: David Kelly, Fionnula Flanagan Sayýsal Loto’yu kazandýðýný öðrendiði an heyecandan ruhunu teslim eden yaþlý

Bazý filmler vardýr, biter bitmez yüreðinizdeki çeri çöpü ayýklar, ruhunuzu pýrýl pýrýl eder. ‘Kendini iyi hisset filmi’ de diyebileceðimiz bu tip filmler, bazen hayatta her þeyden çok besler bizi. Aþaðýda, DVD satan bir maðazaya koþup bir an evvel satýn almanýz ve canýnýzýn sýkkýn olduðu bir vakitte de takýp izlemeniz gereken filmlerden küçük bir seçki bulacaksýnýz…

Artý aþaðýdaki filmleri de bulun! Esaretin Bedeli / The Shawshank Redemption Kahve ve Sigara / Coffee and Cigarettes Amy’nin Ýzinde / Chasing Amy Koþ Lola Koþ / Lola rennt Sil Baþtan / Eternal Sunshine of the Spotless Mind

Ned ve ikramiyeyi alabilmek için Ned’i “canlý göstermeye kararlý” yaþlý dostlarýnýn komik maceralarý. Ölen annesinin kýlýðýna girerek yýllarca onun emekli maaþýný çekenlerin cirit attýðý ülkede bu film, ne kadar ilginizi çeker tartýþýlýr. Yine de þurasý kesin: Bu Ýngilizler güldürmeyi biliyorlar! Endorfin oraný: % 50

CESARETÝN VAR MI AÞKA?

Cesaretin Var mý Aþka? (2003) (Jeux d’enfants) Yön.: Yann Samuell Oyn.: Guillaume Canet, Marion Cotillard Küçüklüklerinden beri iyi arkadaþ olan Julien ve Sophie’nin “ilginç” bir oyun anlayýþlarý vardýr. Sýrayla en olmayacak emirler vererek birbirlerini binbir türlü sýkýntýya sürüklemekten büyük keyif alýrlar. ‘Bir insan 7’sinde oynadýðý oyunu 70’inde oynayamaz’ diyenlerdenseniz, bu Fransýz filmini izlerken bunu tekrar düþünün. Dinamik kurgusuyla alýþýk olmadýðýnýz tarzda bir romantik komedi. Endorfin oraný: % 70

Otostopçunun Galaksi Rehberi (2005)

AMELÝE

ELLÝNG

(The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy) Yön.: Garth Jennings Oyn.: Martin Freeman, Sam Rockwell Uzaylýlarýn dünyayý baþtan aþaðý restorasyona sokmalarýyla evsiz kalan Arthur Dent, galaksiler arasý bir yolculuða çýkarak, huzurunu bozan bu matkap seslerini durdurmaya karar verir. Douglas Adams’ýn kült romanýndan beyazperdeye aktarýlan bu bilimkurgu, bu listede muhakkak bulunmalýydý. Endorfin oraný: % 80

AÞK HER YERDE

Etkinlik arsýzlýðý YELDA EROÐLU

Ýstanbul’a yeni taþýnan bir arkadaþým, hani biz yayýlmýþ oturuyor da oturuyorken kahvede, aman þu etkinlik yaman bu konser vay tiyatro yok festival diye diye durduk yere yordu bizi (lafýyla bile yoruluyoruz, o derece). Biz tabii ne lüzumu var mottosuyla yudumlamaktayýz sýcak soðuk çaylarýmýzý. Alice’in mantara tünemiþ týrtýlý diyeyim; bir iþlemeli yeleðimiz belki bir de nargilemiz eksik. Yok yok, Alice’in sonsuz çay masasý saatiyiz, evet tam oyuz. Çay içip kek kýrýntýlarýný sýrýtan kediye atýyoruz filan. Fekat içine etkinlik canavarý girmiþ arkadaþýmýz bir enerji topu halinde zýp zýp zýplýyor. Haliyle bakarken yoruluyoruz. Ben bir gayret gösterip anlatmaya baþlýyorum, maksat ders alsýn da durulsun: Yýl 1994 Sicilya. Mavi köþe pastaneleri ve flamingo yollarýyla döþenmiþ taþra kentlerinin birinden, tahta bavulumu kapýp büyükçe bir kente gelmiþim. Yýllarca konserdi, tiyatroydu, festivaldi oradaydý buradaydý ama hiç hiç hiç oturduðum kasabada deðildi ukdeleri bulgur gibi þiþip kabarmýþ içimde. Cümlenin özeti; gözüm dönmüþ. Evden gelen parayý alýp, samimiyetle söylüyorum, takým fanatikleri gibi aylýk biletlere yatýrýyorum. Hafta sonlarý çýkýnýmý omzuma vurup

önce bir oyuna, oradan cart konserine curt sergisine gidiyor, yoldan topladýðým böðürtlenlerle besleniyor, sahipsiz koyunlarý saðýp sütünü içiyorum. Ha yetmiyor, bir de parttime iþe giriyorum; bir tiyatroya cafe elemaný olarak. Ýçim sanat aþkýyla dolu, sanat aþkýyla donanmýþ izleyicilere arada çubuk kraker, çokoprens satýyorum. Kesiyor mu beni bunlar; rica ederim. Hafta sonlarý da provalarda oyunculara çubuk kraker, çokoprens satmaya baþlýyorum. Bu böyle böyle bir yýl gidiyor. Nihayet bende doyma hatta kusma alametleri görünmeye baþlýyor. Yanan biletler, öf gene mi iþ’ler, konserde uyumalar (üstümde Oblomov hýrkasý)… Derken, etkinlik lafý bende kaþýntý yapmaya baþlýyor, iþi de trak býrak yapýyorum. Bu alerjik reaksiyonun nedeni; etkinlik arsýzlýðý. Ben artýk tiyatro izleyemem, yapamam. Konsere gidemem, mümkünse koyar CD çalara dinlerim. Festivallerin bir metrekareye beþ kiþi, hepimiz sanat sevicisi/kardeþi deðil miyiz samimiyetinden haz alamam. Filmin sonunda, aa yönetmen de aramýzda deðil miymiþ sürprizlerinden korkarým. Filan. Ayný eseri birlikte izlemelerden 1/Eserin yapýtlayýcýsýyla yüz göz olmaktan 2, nefret ederim. Boþ vaktim de çok olduðundan (ha-

liyle) bu nefreti ince ince iþleyip fiskos masama döþeyebiliyorum; müstehcen derecede dýþavurumcu yazar röportajlarýndan sonra o yazarýn hiçbir yazdýðýný gönül rahatlýðýyla okuyamam. Sanata ve sanatçýya bakýþým, yani; siz þuracýða býrakýn, ben bir boþ ve de yalnýz vaktimde bakayým 1/Samimi olmayalým 2.

(Hani aile albümüme sýzmýþ bir lise dönemi fotosuyla da süsleyebilirim þu köþeyi, ibret-i âlem olsun diye; o zamanlar pek pek ünlü bir yazarýmýzýn yanýnda suratý bir yanaktan bir yanaða karpuz gibi bir sýrýtýþla kesilmiþ ben, elimde de o pek pek ünlü yazarýmýzýn bizzat imzaladýðý bir kitap. Neyse ki bu köþede kendimi rezil etmemin bir sýnýrý var; fotoðraf koymuyorlar.) Bittabii ben kimseyi etkinliklerden soðutmak istemem. Ben çilemi çeke çeke tamamladým, siz buyurun. Ki baþkasýný bilmem ama benim için üniversite denilen meretin en gözalýcý, en bir çekici, en bir sýk diþini kýzým sýnava kadar sabrettirici tarafý; bir büyük þehir üniversitelisi olarak o etkinlikten bu etkinliðe kelebekler gibi konma rüyasý olmuþtu. O rüyayý yuvarlaya yuvarlaya kendi kâbusumu kendim yarattým, mutluyum gururluyum. Þimdi baharda en sevdiðim þey; akþamüstü bir kahveye oturup çay içmek. Kýþýn en sevdiðim þey; bir kahveye oturup çay içmek. Beni yormayýn da tamamlayýn iþte yaz ve sonbaharda en sevdiðim ekstrem þeyleri. Haftanýn öðüdü: Bir akþamüstü bir kahveye oturup bir Oblomov okumaya çalýþýn. Utanmayýn, esneyin… Esneye esneye yorulup eve gidin, uyuyun. [email protected]

8

gençlik

29 NÝSAN 2007 PAZAR

yaþam

Fedakârlýk yapýn Sabırsız KOÇ 21 Mart-20 Nisan

Bugünlerde sýrf kendinizi düþünüyor, belediye köþklerinde yediðiniz kebaplardan dostlarýnýzý haberdar etmiyorsunuz. Oldu mu þimdi yani? Fedakarlýk bunu mu gerektirir? Aþýn kendinizi, liderlik vasfýnýzý öne çýkarýn. Kebaplarý paylaþýn, ben de kürdanýmla diþimi karýþtýrýrken örnek tavrýnýzý alkýþlayayým.

Gülümseyin! Malum Abdullah Gül’ün cumhurbaþkanlýðý adaylýðýndan sonra ‘gül’ eksenli baþlýklar atmak moda oldu. Ben de müsaadenizi alma gereði bile duymadan burcunuzu kullanmak durumunda kaldým. Zaten bugünlerde bir iþe yaradýðýnýz yok. Güneþ sizin burcunuza geçti, lakin siz hâlâ uyuklamaktasýnýz. Böyle kalýn ki, oburluðunuz askýya alýndýðý için baþkalarýnýn da yaþama þansý olsun.

Uyuşuk BOĞA 21 Nisan-20 Mayýs

Teþhisiniz gelmiþ! Dedikoducu İKİZLER 21 Mayýs-21 Haziran

Alýþkanlýklarý eðitmenin 7 yolu Alýþkanlýklar... Hayatýmýzda renk renk yüzlerce çeþit versiÝLLÜSTRASYON yonu olan, anlamlýSALÝH anlamsýz, kolay-zor, TEKÝN can sýkýcý-keyifli, faydalý-faydasýz davranýþ kalýplarý. Her davranýþýmýzý zihnimizde kurduðumuz minik soyut terazi içinde “yapmalý-yapmamalý” süzgecinden geçirirken, alýþkanlýklarýmýz teraziler üstü bir keyfiyetle hep bildiðini okur! Onlarý yapmamak için çýrpýnýp durun, “bu sefer yapmayacaðým!” psikolojik þarjýný 10’larca kez kendinize uygulayýn, sonuçta sizi devirmiþ olmanýn aþaðýlayýcý gülümsemesiyle karþýlaþýrsýnýz. ERHAN ÖZDEN

Madalyonun birinci yüzü Aslýnda alýþkanlýk iyidir. Sabah kalktýðýnýzda banyoya gidip gitmeyeceðinizi, yüzünüzü yýkarken elinize alacaðýnýz su miktarýný, þu an elinizin gazeteyi ne þekilde tuttuðunu (bu cümleyi okuyana kadar!) düþünmezsiniz. Düþünülmemesine karþýn dönüp bakýn elinizin gazeteyi nasýl tuttuðuna veya diðer düþüncesizce yapýlan davranýþlarýnýza, hepsinin üst düzey bir mükemmellik içinde yapýldýðýný görürsünüz. Bunun anahtarý, onlara bilincinizi bulaþtýrmadan “bilinçdýþý”nýzý kullanýyor olmanýzdadýr. Üstelik daha da güzeli, bunlarý yaparken düþünme kapasiteniz de size kalmýþtýr. Her birini yaparken (diþlerinizi fýrçalarken, yürürken, vb...) bir taraftan iþteki gündeminizi, ay sonu taksiti

için nereden borç bulabileceðinizi veya akþama eþinize nasýl bir sürpriz yapacaðýnýzý düþünüyor olabilirsiniz. Yani basit düzey iþleri bilincinizle yapamayacaðýnýz bir kaliteyle yapar hem de geriye kalan bilincinizi zihinsel kapasite gerektiren iþlerde doyasýya kullanabilirsiniz. Bütün bu kolaylýðý saðlayan mekanizmanýn adý “bilinçdýþý”dýr ve iyi ki vardýr!

Bilinçdýþý tekerleði Bu mekanizma (bilinçdýþý) tekerlek gibidir, siz farkýnda olmadan zihninizin arkasýnda döner durur. Örneðin, sabah arabanýzda dinlediðiniz þarký sizin stop’a basmanýzla durur; peki bu “stop” onu bilinçdýþýnýzda da durdurur mu? Ýþyerinde öðle yemeði için sýradayken, bir yerlerde sabahki þarkýnýn kaldýðý yerden aðzýnýza dolanmasý sabahtan beri onun -bilinçdýþýnýzýn- bir yerlerinizde durmadan zaten dönüyor olduðunu göstermez mi? Ýþte bütün basit düzey davranýþlarýnýzý döndüren de bu tekerlektir. Evet, görünüþe göre sistem harika, peki ne zaman bu sistem sizin ayaðýnýza dolanmaktadýr? Bilinçdýþýnýz ve onlarýn bir getirisi olan alýþkanlýklar ne zaman sizin hayatýnýzý kolaylaþtýrýcý deðil, düðüm edici bir renge bürünmektedir?

Madalyonun acý yüzü Bilinçdýþý mekanizmasý bazen sizin sonradan deðiþtirmek istediðiniz davranýþlarý be-

nimser. Siz baþta onu öyle yaptýðýnýz için bilinçdýþýnýn ezberi bir defa “o” olmuþtur ve artýk sizin bilinciniz Einstein seviyesinde bile çalýþsa o davranýþý organizmanýzdan bir türlü atamazsýnýz. Onu bir türlü yenemezsiniz; çünkü bu, hareket eden bir arabaya binmek kadar zordur. Bilinçdýþý kendi tekerleðini döndürmektedir ve hareket halindedir, onu önce durdurmalý, sonra içine binmelisiniz ki; bu inatçý bir “bilinç”in yapabileceði bir müdahaledir. Diþ macunu tüpünü önden sýkmaktan bir türlü vazgeçememeniz, gideceðiniz yere saatler öncesinden hazýrlanmaya baþlamýþ bile olsanýz makus bir kader þeklinde geç kalmalarýnýz, çok nefret etmenize raðmen senelerdir daðýnýk masada çalýþmanýz hep ayný sebeptendir. Hatta eski davranýþlara baðlýlýk her zaman bu kadar basit düzeyde olmayabilir. Siz her adým baþka bir insan olmaya doðru hýzla ilerlerken bir türlü kurtulamadýðýnýz “alýþkanlýklarýnýz” ile “deðiþen tarafýnýz” arasýndaki fark gittikçe çatallaþacak ve bir zaman sonra bir bünyede iki farklý kiþilik sergileyen trajedilere girebileceksiniz. Sebebi de bilinçdýþýnýzýn bir kenarýnda dönmeye devam eden alýþkanlarýnýzdan baþkasý deðildir. Þiddetle ilgili onlarca makale okuyun, zararlarýný ifade eden seminerlere katýlýn, bir zaman sonra bu seminerleri siz vermeye baþlayýn, vs. bunlarýn hepsi “bi-

linç” düzeyinde gerçekleþtiði için sizin “bilinçdýþý”nýzdaki alýþkanlýða baðlý olarak gerçekleþtirdiðiniz þiddet reaksiyonlarýnýn önüne geçemeyebilecektir!

Yeþil erik operasyonu Bahar gelmiþ memleketimin daðýna, bahçesine, bostanýna ama siz hâlâ bostan korkuluðu gibi dikiliyorsunuz. Hatýrlatayým da kiraz operasyonu için daha vakit var. Siz býrakýn Kurtlar Vadisi’ni, Pars: Kiraz Operasyonu’nu da çarþý pazarlarda boy göstermeye baþlayan yeþil eriklerle ilgili operasyona çýkýn. Komþunun bahçesindekileri de ihmal etmeyin. Bugünlerde zaten gözünüz hep dýþarýda…

Sarsak YENGEÇ 22 Haziran-22 Temmuz

Kuyruða dikkat

Çözüm ne? Öncelikle her bir alýþkanlýðý deðiþtirmenin Ýstanbul’un fethi kadar zorlu bir süreç gerektireceðini baþtan kabul edin. Alýþkanlýðýnýzý küçümsemeyin ve onunla zorlu mücadeleye hazýr olun! Alýþkanlýklarýnýzý birden topluca deðiþtirmeye kalkmayýn. Yapacaðýnýz her deðiþikliði küçük parçalara ayýrýn ve bu parçalarý yazarak takvimlendirin. Net olun! Yapýlacak deðiþikliði ve zamanýný somutlaþtýrýn ve bir yerlere yazýn. Bu, esnek ifadeler içinde bilincinizin kendine mazeret kýlýflarý bulup “kaçýþ” yapmasýnýn önüne geçecektir. Ýlk zamanlar en zorudur, 1 tek kaçýþ bile affedilemez! Sýký bir dirençle bilincinizi bilinçdýþýnýza her saniye nöbetçi tutun! Tavizsiz olun! “Bu sefer olmadý, bir dahaki sefere” cümlesini daha hiçbir deðiþikliðe kalkýþmadan literatürünüzden söküp atýn. Bu hakký kendinize vermeyin. Bilinç ithal edin! Konuyu biriyle konuþun ve ona kendinizle ilgili sizi baðlayan sözler verin ve sizi kontrol etmesini isteyin. Alýþkanlýklarýnýza paralel olarak oda, mesai saati, fiziksel ortam deðiþiklikleri yapýn. Bu sizi bir deðiþiklik atmosferine sokacak ve alýþkanlýðýnýz da bu atmosferin havasýnda deðiþecektir.

Dünyanýn en lüzumsuz burcuna Oscar verseler, hiç düþünmeden Altýn Küre’yi size takdim ederdim. O kadar mý zýtsýnýz hayatla, insanlarla anlamýyorum ki! Her þeyi karýþtýrmakta üzerinize yok. Tüm bunlar yetmiyormuþ gibi üstüne üstlük pek de neþelisiniz. Doktorlar teþhis koyana kadar hayraným size.

Kabadayı ASLAN 23 Temmuz-23 Aðustos

Sizin yüzünüzden astrolojiye olan bir parça inancýmý da kaybettim kardeþim ya. Uzun zamandýr görmediðiniz eski bir dostunuzla karþýlaþacak ve birlikte hoþ vakitler geçireceksiniz diye öngörmüþtüm ama siz tam karþýlaþýlacak yere son anda gitmekten vazgeçerek tüm hesaplarýmý altüst ettiniz. Bu hafta kuyruðunuz çekilebilir, dikkat...

Piyasa gibisiniz Bugünlerde dýþtan gelen olumlu ve olumsuz her þeyi paratoner gibi emiyorsunuz. Bu durum sizdeki karakter göstergesinin ayarlarýný bozacak. Dýþ gezegenlerin bariz etkisi altýnda kalýyorsunuz. Her öksürüðe tepki veren serbest piyasa gibisiniz. Birazcýk dik durmasýný öðrenseniz iyi olacak.

Kuruntulu BAŞAK 24 Aðustos-23 Eylül

Mutfakta biri var Dengesiz TERAZİ 24 Eylül-23 Ekim

Eðer ki bir terazi kadýnýnýn mutfaktaki üstün yemek piþirme becerisi olmasa nice ev tarumar olurdu. Buna mukabil erkeklerinin de bariz þekilde hissedilen iþtahý olmasa bütün bu yemekler israf olurdu. Dýþarýya karþý dengesiz ama kendi bütünlüðü içinde dengeli olan terazi kardeþlerimizin kefesi bu hafta yeniliklere gebe. Ne olduðunu bana sormayýn ben de bilmiyorum.

Yüzünüz gülecek Cumhurbaþkanlýðýna aday olan Abdullah Gül ile ayný burçtan olmanýz sizi bu hafta diðer burçlardan birkaç adým önde tutuyor. Bu haftayý iyi deðerlendirin derim. Ne bileyim küçük birikimlerinizi beþlik paketlerde saklayabilir, taze kavrulmuþ böbürlerle ortada çalým satarak gezinebilirsiniz. Haftaya da elime düþerseniz Allah yardým etsin size.

Zehirli AKREP 24 Ekim-22 Kasým

Yolda görsem tanýmam

Palavracı YAY 23 Kasým-21 Aralýk

Midemdeki gazdan mýdýr, adalelerimdeki aðrýlardan mýdýr bilemem ama bu hafta sizi yolda görsem tanýmam. Ne tanýyacaðým ya! Ana haber bültenlerine çýksanýz, sabah programlarýnda sürünseniz, yarýþmalarda jüri üyeliði kapsanýz yine gözüme giremezsiniz. Aðzýmdan bir söz alamayacaksýnýz. Hahahaa. Belirsizlikler sizi bekliyor. Strese hazýr olun.

Marulun göbeði, soðanýn cücüðü Bu haftanýn ballý burçlarý arasýna rezervasyonunuz var mýydý bilmiyorum ama iyisiniz iyi. Hadi bu kýyaðýmý unutmayýn. Hafta boyunca bir eliniz marulun göbeðinde diðer eliniz soðanýn cücüðünde olacak. Ayýn üçüncü evresinin son çarþambasý günü ise bir miktar para geçecek elinize. Yakýn çevrenize göstermeden cebe atarsanýz sizin için daha iyi olur.

Dikkafalı OĞLAK 22 Aralýk-20 Ocak

Cool kelleden paça çorbasý

Terelelli KOVA 21 Ocak-19 Þubat

Bütün filozoflarýn ve büyük sanatçýlarýn sizin burcunuz arasýndan çýkmasýna þaþmamalý. Normali bu. Kendimi dünyadan soyutlayýp eve kapatýr ve elimden bir þey gelmiyor zannýyla kös kös oturursam ben de cool takýlmasýný bilirim. Bu haftada yine zihniniz böyle gel git ve ülke meselelerine saplanmýþ bir halde olacak. Ütüleyip paça yapmanýn alemi yok.

Nezleye dikkat Hayata bakýþ açýnýz yanýnda düþüncelerinizin de sulu zýrtlak dozajda olmasý bu mevsimlerde burnunuzu nezleden çýkarmayacak. Çünkü algýlarýnýz sürekli cereyan yapýyor. Üþütüp hasta olacaksýnýz evladým. Sizin gibi ana kuzularý ve süngerimsilerle uðraþamam. Kalbinizi sýksam iki kova su çýkar.

Sefil BALIK 20 Þubat-20 Mart

gençlik

Asya’dan Avrupa’ya Bir grup genç, sabahýn erken saatlerinde Boðaziçi Köprüsü’nün aský halatlarý üzerinde yukarýya doðru týrmanýyor. Ardýndan bellerine baðladýklarý parmak kalýnlýðýndaki iplerle bedenlerini aþaðý býrakýyor. Köprüden geçen araçlarýn sürücüleri, Beylerbeyi Sarayý’nýn önündeki turist teknesindekiler, Ortaköy sakinleri meraklý gözlerle yukarýda neler olup bittiðini anlamaya çalýþýyor. Kimisi köprüde eylem olduðunu zannediyor, açýlacak pankartý merakla bekliyor. Trafiðin yavaþlamasýný fýrsat bilenler, fotoðraf makinelerini çýkarýp Spider-Man’in gösterisini aratmayan görüntüleri kaydetmeye çalýþýyor. Emniyet þeridinde beliren polis ekiplerinin köprüdeki eyleme son vereceðini düþünenler ise yanýlýyor. Ekipler, megafonla yukarýdakilere “Kolay gelsin arkadaþlar” diyerek uzaklaþýyor. Geçtiðimiz hafta sizin de yolunuz Ýstanbul’un öbür yakasýna düþtüyse; denizden 165 metre yükseklikte ekmek arasý döner yiyip, kola içen birilerini görmüþsünüzdür mutlaka. Onlar ne eylemci ne de göstericiydi. Þehrin yükseklerdeki sorunlarýna bakan High Works þirketinin çalýþanlarýndan baþkasý deðildi. Yüksek binalarýn üstüne uçaklar için ikaz lambasý takan, baraj inþaatlarýna dinamit koyan, petrol rafinerilerinde, viyadüklerde ölümle burun buruna çalýþan ‘Yüksek Ýþler’ ekibi, bu sefer Türk Philips sponsorluðunda yapýlan aydýnlatma projesi için Boðaziçi Köprüsü’ne týrmandý.

aktüel

a l ý r t p a y ü ýþýktan köpr

M. YAÞAR DURUKAN

Köprünün “V” þeklindeki aský halatlarý üzerine önceden yerleþtirilen ýþýk modüllerinin sabitlenmesi, 11 kiþilik Yüksek Ýþler ekibinin 10 gün süren titiz çalýþmasý sonucunda sorunsuz bir þekilde bitirildi. Daðcýlýk geçmiþine sahip olan ekip, aylardan nisan olmasýna raðmen Ýstanbul’un en acýmasýz hava koþullarý ile karþý

29 NÝSAN 2007 PAZAR

1973 yýlýnda açýlan Boðaziçi Köprüsü’nü ýþýklandýrma görevi þehrin yükseklerdeki iþlerinden sorumlu gençlerine nasip oldu. High Works ekibi Asya ile Avrupa kýtasý arasýnda 100 km yol kat ederek, denizden 165 metre yükseklikte bin 800 ampul taktý. Öztürk Kayýkçý ile Çaðlar Erkenci de çalýþmalarý görüntüledi. Ýþte nefes kesen fotoðraflar...

karþýyaydý. Boðaziçi Köprüsü’nün her noktasýnda farklý þiddette esen rüzgarýn yaný sýra gün boyunca binlerce aracýn geçtiði bir noktada çalýþmak kesinlikle hata yapýlmamasýný gerektiriyordu. Kendi hayatlarý dýþýnda, köprüden geçen binlerce kiþinin de hayatýndan sorumlu olduðunun bilincindeki ekip, 11 bin metre ip iniþi gerçekleþtirdi. Birçok özel malzemenin yardýmýyla gerçekleþtirilen bu iþteki bazý malzemeleri Yüksek Ýþler ekibi kendisi üretti ve kullandý. 100’den fazla karabina ve 1.000 metre statik ip kullanan 6 kiþilik iniþ ekibi, 204 kez ip iniþi ile bin 800 adet ýþýk modülünü köprünün çelik tellerine sabitledi. 8 kilometre elektrik kablosu, 50’þer santimetre arayla takýlan 15 bine yakýn kablo baðýyla aský halatlarýna sabitlendi. Halat boyunca yaklaþýk 100 kilometre yürüyen ekip köprüye kýrmýzý, yeþil, mavi ve beyaz renkli LED’ler bulunan modülleri yerleþtirdi. Defalarca Asya ve Avrupa arasýnda gidip geldiler. Ýki kýta arasýnda, denizden 165 metre yükseklikte, hayatlarýný çoðu zaman sadece ve sadece çok sevdikleri iplerine teslim ettiler. Her gün köprüden geçen Ýstanbullular, Yüksek Ýþler ekibini merakla izlerken, çoðu kez trafik kitlendi, ufak tefek kazalar bile yaþandý. Sonunda Boðaz’ýn gerdanlýðý 7 ana renkten 16 milyon farklý senaryo, efekt ile aydýnlatýldý. Iþýklandýrýlma dolayýsýyla Ýstanbul-9 vapurunda düzenlenen törende Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakaný Faruk Nafiz Özak, bir tuþa basarak köprüyü kýrmýzý, yeþil, mavi ve beyaz renklere dönüþtürdü. Ekip üyelerinin yarýsý asýl meslekleri daðcýlýk olduðu için köprüden iner inmez týrmanmaya gittiler. Geriye kalanlar ise vapura davet edilmelerine raðmen mütevazýlýklarýndan gösteriyi Ortaköy sahilinde kalabalýðýn arasýndan izlemeyi tercih etti. ‘Ya ýþýklar yanmazsa’ diye endiþelenmeden de duramamýþlar. [email protected]

9

10

gençlik

29 NÝSAN 2007 PAZAR

teknoloji

Bekçi ensenizde! Bekchy gizli denetim yapýyor ve çocuk denetlendiðini fark etmiyor. Sürekli kendini yenileyen bir veritabaný var. Programý kaldýrmak isteyen çocuðun bunu baþarma þansý düþük. Yapýlan tüm iþlemlerin görüntü kaydýný tutuyor. Yazýlým tüm browser’larda çalýþýyor. Çocuklarýn internete giriþ sürelerini belirleyebiliyor, indirecekleri dosya türlerine kýsýtlama getirebiliyorsunuz.

Sanal âlemde 1 milyon Türk Bekchy var Çocuklarýmýzý ve gençlerimizi her gün ucu bucaðý olmayan sanal bir dünyaya, onlarý bekleyen yüzlerce tehlikenin farkýnda olarak ya da olmayarak býrakýyoruz. Son zamanlarda internet yoluyla ortaya çýkan çocuðun cinsel istismarýna dair haberlerin sayýca artýþý bile bu konuda aslýnda üstünkörü bir bakýþ açýsýna sahip olduðumuzu gösteriyor. Sayýlarý her geçen gün artan ve 150 bin rakamýna ulaþan çocuk istismarýna yönelik sitelerin tehlikelerine karþýn çocuklarýmýzýn baþýnda bekçi gibi bekleyemeyeceðimiz kesin. O halde ne yapýlmalý? Ebeveynlerin imdadýna yetiþen çarelerden birisi internet içerik filtreleme programlarý. Son zamanlarda Türkçe yazýlýmlý internet içerik filtrelemeleri sayýca artýþ gösterse de bunlar arasýnda güvenlik ve uygulama rahatlýðýyla öne çýkan bir program var: Türk usulü Bekchy! SÜHA YILDIZ

Genç kariyer

NurettinÖzdoðan Gelecek biz gençlerin arkadaþlar! Yeter ki çoðumuzun belasý olan “ataleti” yani “tembellik halini” yenelim ve her geçen gün tabiri caizse “alet çantamýza” bir þeyler ekleyelim.

‘Babalar gibi korur’ sloganýyla çocuklarý sanal dünyanýn tehlikelerinden korumaya niyetli yerli yapým filtreleme programý Bekchy, sadece Türkiye’de deðil, belki de dünyadaki en iyi filtreleme programý olarak biliniyor. Bekchy, çocuklarýn farkýna bile varamayacaðý bir sessizlikle iþini yapýyor.

Ýnternetin güvenli ve verimli bir þekilde kullanýmýný saðlamak ve çocuklarý internetin tehlikelerine karþý korumak amacýyla Creathane Entegre Ýletiþim Hizmetleri tarafýndan üretilen Bekchy, iki yýllýk bir çalýþmanýn sonucu. Proje aþamasýnda sosyolog, psikolog, ebeveyn çocuklarla bire bir görüþülerek altyapýsý oluþturulan yazýlým, filtrelemenin yanýnda internette gizli denetim yapýlmasýna da imkân tanýyor. 1 milyonun üzerinde zararlý siteye giriþi çocuklara ‘çaktýrmadan’ engelleyen Bekchy, kolluk kuvveti gibi hizmet vererek ebeveynlere çocuklarýnýn hangi siteye girdiðinin ayrýntýlarýný raporluyor. Bu farklý yazýlýmýn genç koordinatörü Mustafa Çetin, “Çocuklarýmýza sanal dünyada anne-baba vazifesini biz üstleneceðiz ve gerçek dünyadaki anne-baba þefkatiyle onlarý sanal dünyada koruyacaðýz.” derken, ebeveynlerin çocuklarýný koruma isteðinden, çocuklarýn hiçbir zaman rahatsýz olmayacaklarýnýn altýný çiziyor. Çünkü Bekchy ile koruma yapan ailelerin çocuk-

larý korunduklarýný hissetmiyorlar bile. Gizli koruma sistemi sayesinde çocuklar ahlaki yapýya uygun olan her sitede rahatlýkla dolaþabiliyor. Ýstenildiðinde, sadece girilmesini istediðiniz siteleri de oluþturabileceðiniz yazýlým, kendi kendine öðrenen yapýsý ile her gün yayýna giren yeni ahlaki yapýya uygun olmayan siteleri tarayýp bularak database’ne alýyor. Dilerseniz çocuðunuzun internete giriþ saat süresini buradan ayarlamanýz mümkün.

Hedef 1 milyon bekçi!

P

eki çocuklarýn bu programý saf dýþý etmesi mümkün mü? Bunun pek mümkün olmayacaðýný kaydeden Çetin, “Çünkü program kýsa yol tuþlarýyla ekrana çaðrýlýyor ve o þekilde iþlemler yapýlýyor. Çocuklar programý, program ekle kaldýr ve program files’ta bulamaz.” diyor. Bekchy’nin Türkçe olmasýnýn kullaným kolaylýðý saðladýðýný söyleyen genç koordinatör Mustafa Çelik, “Bir

Rekabet hiç bu kadar kýzýþmamýþtý… Sizi bilmem; ama üniversite sýnavýna hazýrlandýðým yýllarda ben ve arkadaþlarýmýn üniversite kazanma hayalinin yanýnda ikinci bir hayali daha vardý… O da kazandýðýmýz üniversitede sosyal olmaktý. O zamanlar asosyaldik. En büyük sosyal aktivitemiz teneffüslerde üniversite hayali kurmaktý. Malum ÖSS sistemi… Birbirimizi motive etmeyi iyi bilirdik ve derdik birbirimize: “Bir üniversiteye kapak atalým yeter ki, o zaman bu günlerin acýsýný çýkartacaðýz. Yeni yerleri gezip göreceðiz, öðrenci organizasyonlarýna katýlýp aktivite komasýna girene kadar sosyal faaliyette bulunacaðýz.” Hey gidi günler hey! Þimdilik bunlarý bir tarafta býrakýyorum. Sizlere geçen hafta katýldýðým ve bana çok þey kazandýrdýðýný düþündüðüm dört günlük ayný zamanda dört dörtlük bir öðrenci organizasyonunu anlatmak istiyorum… 2. Genç AKADEMÝ. Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliði Operational Research Kulübü’nün düzenlediði bu organizasyonda

rekabeti tartýþtýk. Medyadan, iþ dünyasýndan ve bürokrasiden birçok önemli isim biz üniversite öðrencilerinin “rekabet” ile ilgili sorularýna samimi yanýtlar verdi. Bunun yanýnda vurgulamak istediðim bazý önemli noktalar var. Bu organizasyonu düzenleyen arkadaþlarýmýz günün daha ilk ýþýklarýnda Ankara dýþýndan gelen biz katýlýmcýlarý otogarda karþýladý. Daha önce birbirimizi tanýmýyorduk. Ancak… Aylarca daha güzel bir organizasyon olsun diye çalýþan bu arkadaþlarýn uykularýndan fedakârlýk yapmalarý ve bizleri sabahýn köründe karþýlamalarý þaþýrtýcý olmasa gerekti, birazcýk düþündüðümüzde… En güzeli ise 34 farklý üniversiteden 47 farklý bölümden yaklaþýk 200 üniversite öðrencisi ortak bir platformda buluþmuþtu. Çünkü… 2. Genç AKADEMÝ bölüm ve üniversite farký gözetmeksizin her üniversite öðrencisini bu organizasyona davet etmiþti. Þaþýrtýcý deðil mi? Spor akademisinde okuyanýndan tutun

da ekonomi bölümünde okuyanýna kadar çeþitli üniversite ve bölümden biz gençler dört gün boyunca samimi paylaþýmlarda bulunduk. Üniversitemizi, sorunlarýmýzý, hayallerimizi ve kendi hikâyemizi birbirimize anlattýk. Evet, kýsa sürede kaynaþmýþtýk. Herkes birbirine bir þeyler kattý. Deneyimlerini paylaþtý. Dört günün sonunda hepimizin gözlerinin içi parlýyordu… Orada olmanýn, paylaþmanýn ve yeni bir þeyler öðrenmenin hazzýný almaktandý herhalde gözlerimizin içinin parlamasý. Uzun lafýn kýsasý… Bu gibi aktiviteleri görünce benim umudum bir kat daha artýyor. Gelecek biz gençlerin arkadaþlar! Yeter ki çoðumuzun belasý olan “ataleti” yani “tembellik halini” yenelim ve her geçen gün tabiri caizse “alet çantamýza” bir þeyler ekleyelim. Ne dersiniz güzel olmaz mý? Not: Þimdi düþündüm de üniversiteye hazýrlanýrken birbirimizi harbiden az gaza getirmezmiþiz. Ýyi ki de yapmýþýz!

defa kurulum yaparken hiç bilgisayar bilgisi olmayan bir kiþi bile çok rahat bir þekilde programý kurabiliyor ve programý istediði gibi kullanabiliyor, tüm ayarlarýný kendine göre ayarlayabiliyor. Hiç kimseden destek almadan programa hakim olmak mümkün.” görüþünde. Türkiye’de ailelerin oldukça memnun kaldýðý yazýlým Türkçenin yaný sýra Almanca, Ýngilizce, Fransýzca, Arapça, Rusça ve Flamanca olarak satýþa sunuldu. Bir milyon aileye Bekçi satan firmanýn bundan sonraki hedefleri arasýnda ise Hollanda, Almanya, Avusturya, Danimarka, Belçika, Norveç, Ýtalya, Ýspanya, Ýsveç, Ýsviçre, Singapur, Kuveyt gibi ülkelere ihracat yapmak var. “Bekchy, Türkiye’nin dünyadaki software markasý olacak.” diyen Çetin, önümüzdeki yýl baþlarýnda çýkacak yeri sürümün yanýnda Bekchy Firewell ve Antivirüsü ayný pakette buluþturacaklarýný kaydediyor. 39,90 YTL’den satýlan Bekchy, bir milyon aileye ulaþmayý hedefliyor. Ayrýntýlý bilgi için www.beckhy.com.tr ya da 0212 216 45 25 No’lu telefonu arayabilirsiniz.

HAFTANIN FIRSATI Kadir Has Üniversitesi 5. Biliþim Teknolojileri Þenliði 3-4 Mayýs tarihleri arasýnda Cibali merkez kampüsünde gerçekleþtirilecek. Þenlik, biliþim teknolojilerini gençlere sevdirmek ve kullanýmýný yaygýnlaþtýrmak amacýyla 2003 yýlýndan bu yana her yýl organize ediliyor. Ýki gün sürecek olan etkinlikte bilgisayar oyunlarýný, ödüllü oyun turnuvalarýný, ücretsiz-sertifikalý eðitim seminerlerini, söyleþi ve konser etkinlikleri ile son teknoloji ürünlerinin sergileneceði teknoloji firmalarýnýn stantlarýný bulabileceksiniz. Þenliðe katýlýmýn herkese açýk ve ücretsiz olduðunu belirtmemizde fayda var. Vaktiyle, 1. Biliþim Teknolojileri Þenliði’ne katýlmýþtým. Biliþim teknolojilerine azýcýk da olsa ilginiz varsa bu etkinlik tam size göre. Duyurulur! Ayrýntýlý bilgi için: http://bts.khas.edu.tr/

Feza Gazetecilik A.Þ. adýna Sahibi

ALÝ AKBULUT Genel Yayýn Müdürü

EKREM DUMANLI

ÜNÝVERSÝTE SADECE DERSE GÝRÝP ÇIKMAK DEÐÝLDÝR! Üniversiteyi bana tanýmlar mýsýnýz? Meslek sahibi olmamýzý saðlar (!) diploma vererek. Hoca, dersini anlatýr, öðrenci de notunu alýr. Baþka… Öðrencilerin kâbusu olan sýnavlarý mevcuttur. Sýnavlar geldiðinde son gün elindeki notlara çalýþýrsýn. Kantinde oturursun arkadaþlarýnla sonsuz geyik yaparsýn. Aynen öyle! Günümüzde üniversite tanýmý bu þekilde oldu ne yazýk ki. Ancak… “Üniversite sadece derse girip çýkmak deðildir.” Kendi alanýnda baþarýlý olmuþ insanlar biz gençlere nasihat verirken onlarýn aðzýndan bu cümleyi cýmbýzla çekip aklýmýn bir köþesine yazýyorum. Derslerimizde baþarýlý olmalýyýz. O bizim zaten görevimiz! (Haftaya vizelerimin olduðunu hatýrladým!) Fakat… Rekabetin zirveye ulaþtýðý çaðýmýzda kendimizi iyi yetiþtirmenin çabasýnda olmalýyýz. Bunun için en iyi yol derslerin yanýnda ekstra bir þeyler yapmak. Üniversi-

temizdeki bir öðrenci kulübü tam yeri mesela… Üniversitede bir öðrenci kulübüne girelim. Eðer yoksa yeni bir öðrenci kulübü açalým. Aktif olarak projeler üretelim. Ulusal ya da uluslararasý sempozyumlar düzenleyelim. Kendi alanýnda baþarýlý, bizlere örnek olabilecek insanlarý üniversitemize davet edelim. Deneyimlerini paylaþmalarýný rica edelim. Onlarla bu gibi platformlarda tanýþalým. Bu tür öðrenci organizasyonlarý sadece büyük þehirlerdeki üniversitelerde olmasýn. Anadolu’daki üniversitelerimizde de yapalým. Sponsor ya da fon bulmakta zorlanan arkadaþlar, umudunuzu kaybetmeyin. Ýyi bir fikre, projeye ve organizasyona her zaman para bulunabileceðine inanýyorum. Bir süre sonra bunlar için çaba gösteren bir öðrenciyle sadece derse girip çýkan bir öðrenci arasýnda daðlar kadar fark olacaktýr. Her bakýmdan… Emin olun!

Genel Yayýn Editörü NÝHAL BENGÝSU KARACA Görsel Yönetmen FEVZÝ YAZICI

Sorumlu Müdür ve Yayýn Sahibi Temsilcisi ALÝ ODABAÞI Reklam Grup Baþkaný YAKUP ÞÝMÞEK

Sayfa Tasarým MUSTAFA SAÐLAM ALÝ YAÐMUR

Reklam Satýþ Koordinatörü BEYTULLAH DEMÝR

Editörler MEHMET FATÝH SELVÝ H. SALÝH ZENGÝN

[email protected] Tel: 0212 454 82 06

Reklam Satýþ Yöneticisi HÜSEYÝN BELLÝ

Yönetim Yeri Yayýn Türü: Yerel Süreli Baský: Feza Gazetecilik A.Þ.

Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna, Ýstanbul

TEL: 0212 - 454 1 454 Faks: 0212 454 14 83 www.zaman.com.tr

[email protected]

GAZETESÝ’NÝN

PAZAR

EKÝDÝR

gençlik

mekân

29 NÝSAN 2007 PAZAR

11

Kar topu deðil, golf oynuyorlar HABER VE FOTOÐRAF

Aðrýlý golfçüler Türkiye Yýldýzlar Golf Þampiyonasý’na kar üstünde antreman yaparak hazýrlanýyor. Geçen yýl katýldýklarý yarýþmalarda Türkiye birinciliðinin yaný sýra ilk beþ dereceyi alan Aðrýlý golfcüler, bu yýlki yarýþmalara da bir hayli iddialý hazýrlanýyor. Takým antrenörleri Ufuk Akbaba ve Birdal Alvaþ yönetiminde Ýstanbul’da düzenlenecek 2007 Türkiye Yýldýzlar Ligi Þampiyonasý’na hazýrlanan golfçüler, üç çukurlu saha ya da bir atýþ alaný istiyor. Ama tüm bu olumsuz þartlara raðmen azimlerinden hiç birþey kaybetmeyen golfçüler, kar-kýþ demeden sabahýn erken saatlerinde Vali Lütfi Yiðenoðlu stadyumunda çalýþmalara baþlýyor. Aðrýlýlarýn golfe gösterdiði ilgiden memnun olduðunu ifade eden Birdal Alvaþ, þu an 2 binin üzerinde lisanslý golf sporcularýnýn olduðunu söylüyor. Ayrýca antremanlara düzenli olarak 160 ile 200 arasýnda öðrenci katýlýyor. Ellerinde yetenekli ve çok azimli öðrenciler olduðuna dikkat çeken Ufuk Akbaba ise kar-kýþ demeden çalýþmalara devam ettiklerini vurguluyor. Aðrý’da golf sporuna ilginin 3 yýl önce baþladýðýný hatýrlatan 2006 Türkiye Yýldýzlar Ligi Golf Turnuvasý Þampiyonu Rahmi Kýlýç “Hiç kimse Aðrý’nýn golfte baþarýlý olabileceðine inanmýyordu. Ama biz inandýk ve baþardýk. Burada da gördüðünüz gibi 160 öðrenci golfün Aðrý’da aldýðý yolu göstermek açýsýndan yeterlidir. Ýnþaallah 2007’de de baþarýlý olacaðýz.” diyor. Golfü çok sevdiðini belirten 9 yaþýndaki Mahmut Yaþar da arkadaþlarý gibi baþarýlý olacaklarýna inanýyor. 3 senedir golf yapan Yaþar, ileride iyi bir golfçü olmayý hayal ediyormuþ. Golfün sadece spor yönünün ön planda tutulmasýndan rahatsýz olan Aðrý Gençlik Ýl Spor Müdürü Ayhan Yýldýrým, bu sporun ayrýca öðrencilerin sosyalleþmesini ve birlikte ayný amaç için çalýþma bilincini arttýrdýðýna dikkat çekiyor. Aðrýlýlarýn golfe gösterdiði ilginin altýnda sosyal imkanlarýn azlýðýnýn yattðýný belirten Yýldýrým, yapacaklarý yeni faaliyetlerle bu eksikliði ortadan kaldýracaklarý konusunda hayli iddialý. ORHAN AKKURT MUSTAFA ALÝ

Sanata bir de kütüphaneden bakýn Koltuðunun altýnda bitmemiþ tezlerle dolaþan öðrencilerden, özellikle de sanat tarihinde okuyanlardan biri misiniz? Eðer öyleyse ‘Açýk Kütüphane’ hiç tahmin etmeyeceðiniz derecede çaðdaþ bir yaklaþýmla hayatýnýza sýzýyor. Ýster karþýsýna oturur, kitaplarý izlersiniz; ister sanatýn bugün ne anlama geldiðini ve sanatçýlarýn neler yaptýðýný araþtýrýrsýnýz... Kütüphaneye dönüþen mekân, bugüne dek nice sergilere ev sahipliði yapmýþ olan Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi. Mekânýn arþiv ve kütüphanesinin bir bölümünün sergi salonunda ziyaretçilere açýlmasýyla oluþturulan proje kapsamýnda okumalar, video gösterimleri ve tartýþmalar yapýlýyor. Ýzleyicisini üniformalý güvenlik görevlileriyle, elektronik kapýlarla ve gözlem araçlarýyla ürkütmeyen Platform, kütüphanesini cadde seviyesine indirerek dýþarýsý ile içerisi arasýndaki baðý iyice kuvvetlendirdi. ‘Açýk kütüphane’ insanlarýn okudukJÜLÝDE KARAHAN

Ýzleyicisini üniformalý güvenlik görevlileriyle, elektronik kapýlarla ve gözlem araçlarýyla ürkütmeyen bir kütüphane var Ýstiklal Caddesi’nde. Ýnsanlarýn bakýndýklarý, okuduklarý, araþtýrma yaptýklarý, ýsýndýklarý, serinledikleri bir yer burasý. Belki pek çok kiþi sergi zannedip geçti önünden. Þimdi içeri girme zamaný.

larý, araþtýrma yaptýklarý, kitaplarýn çevresinde vakit geçirdikleri, hayal kurduklarý, uyukladýklarý, ýsýndýklarý, serinledikleri, velhasýl merak giderdikleri bir yer oldu. Sanat mekânlarý, Ýstiklal Caddesi’ndeki yerlerini, mazbut dükkânlara ve çokuluslu kurumlara býrakýrken; cadde, kelimenin tam anlamýyla üstü açýk bir ticaret merkezine dönüþmüþken gerçekleþtirilen ‘Açýk Kütüphane’, sanatseverin yüreðine de bir parça su serpti. Arþivini 2001’de Vasýf Kortun’un 1980’lerin sonundan itibaren bu nihai amaçla oluþturduðu ve o tarihten beri birçok sanatçý, küratör, yazar ve sanat kurumunun desteðiyle büyümüþ olan Platform, kitaplarýný zaten paylaþýyordu ama böyle ele güne karþý sergilemi-

yordu. Þimdi galeride hem ‘okunan’ bir sergi geziliyor, hem de araþtýrma yapýlýyor. Hiyerarþisi de gayet yerinde. En üstte ‘uzaktan bakýlsa da olur’lar; ortada en çok aranan ‘kýymetliler’… Yani en tepede eski sanat tarihi kitaplarý ve eski bienal kataloglarý; ortada ise, günümüz sanatçýlarýnýn dosyalarý. Tasarýmý Ýstanbul merkezli superpool mimari grubu tarafýndan gerçekleþtirilen ‘Açýk Kütüphane’nin kitap raflarý ve oturma birimlerini görmek için bile uðramaya deðer Platform’a. Daha fazla bahane arayanlar ise sanatçý Mürüvvet Türkyýlmaz’ýn 22 Mayýs’a dek sürecek “Açýk Masa” söyleþilerini takip edebilir. Kütüphane 16 Haziran’a dek pazar ve pazartesi hariç 13.0018.00 saatleri arasýnda açýk. 0 212 293 23 61

Müzik ve tiyatro kütüphanesi de var Ýstiklal Caddesi bir sanat kütüphanesinin daha ev sahibi. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi’nin çok sesli Batý müziðini geniþ kitlelere, özellikle gençlere sevdirmek için kurduðu ‘Müzik Kütüphanesi’ bu. Pek çok kitap ve CD’ye sahip olan kütüphanede her türlü teknolojik imkân mevcut. Bir diðeri þehir merkezinden biraz uzakta; Kocamustafapaþa’daki Çevre Tiyatrosu Pasajý’nda. Semaver Kumpanya ekibinin oluþturmaya çalýþtýðý ‘Tiyatro Kütüphane’sinde þimdiden 3000 kitap var bile. Türkçe ve yabancý dildeki kaynaklarýn hepsi tiyatroyla ilgili.

Aðrýlý Golfçüler 29 nisan Türkiye Yýldýzlar Golf Þampiyonasýna kar üstünde antreman yaparak çalýþýyorlar.

Mavi duvar ve arkasýnda büyük gök

M. HALDUN DURSUNOÐLU

Müziðin, bir kiþiliðinin olmasýný vurgulamayan yoktur herhalde. Birkaç kaliteli müzik duymuþ, müziðin felsefesine ucundan bucaðýndan temas etmiþ her insaf sahibi bilir bunu. “Kalite, kiþilik vs.” gibi ifadelerin muðlâk ve göreceli olduklarýný da biliyorum. Fakat birilerinin de çýkýp, fikrini ifade etmesi gerekiyor. Halka, müzik televizyonu kanallarýyla verilen, kimliksiz müzikten sýyrýlýp, dünya üzerinde kimliðiyle var olmaya çalýþan lezzetleri görünce, doðrusu kültür dünyamýz adýna üzülüyorum. Kendi deðerlerimizin baþka diyarlarda ne denli saðlam seslendirildiðini görmek ise hafifletiyor bu üzüntümü. Zira doðudan batýya “birileri” bu vazifeyi çok metin þekilde üstlenmiþ, taþýyor “kutsal emanet” bilinciyle. Bu “emanet taþýyýcýlarý” doðrusu tüm dünyada yanký uyandýrýrken, Türkiye’mizde nedendir bilinmez pek duyulmazlar. Okuduklarý güftelerin lisanlarýndan veya bestelerin formlarýndan öte, baþka bir uzaklýktan dolayý olduðunu sanýyorum. Sami Yusuf gibi Türkiye dýþýndan gelen sesler, iyi reklamla kulaklarýmýza misafir olabiliyor. Ama örneðin Dawud Ali Wharnsby ismi Türk müzikseverleri için çok fazla anlam ifade etmeyecektir. Umursadýðýmýz yok iþin aslý. Dünyada ne oluyor diye döndürüyor muyuz baþýmýzý? Ýnternet gibi bir imkân varken, “bir yerlerde” bir þeyler yapmaya çaba sarf eden sanatkârlara iltifat etmeyiþimiz, çok

tuhaf. Bir felsefeye ve bir ýþýða doðru atýný süren bu insanlar, bizim! 1972 Kanada doðumlu David Warnsby’nin hikâyesi oldukça dikkat çekici bu baðlamda. Kendisine ulaþmam da yine baþkalarýnýn sayesinde oldu. Irshad Khan (Ýrþat Han), Danny Thompson, Yusuf Ýslam derken yolumuz bir þekilde kesiþti bir yerde. 1972 yýlýnda Kanada’nýn Kitchener adlý tarihî bir þehrinde dünyaya geliyor. Eski ismiyle “City of Berlin”. 19 yaþýnda müzik yaþamýna baþlýyor David. Kanada’nýn muhtelif meþhur isimleriyle sahne alýyor. Ta ki 21 yaþýna gelinceye deðin. 21 yaþýnda ise Ýslam dinini benimsiyor David ve adýný deðiþtiriyor. Artýk o, Dawud Wharnsby Ali (Ýngilizce yazýldýðý için Dawud formuyla yazýyorum) olarak anýlmaya baþlýyor. Bugünlerden sonra folk müzisyeni, güfte ve beste yazarý David, hayatýný 180 derece deðiþtirip, bambaþka bir kiþiliðe dönüþüyor. Eserleri artýk daha spritüel ve bir emanet yüklenmiþ þekilde göze çarpýyor. Öyle ki 1995’ten sonra Nasheed (naþid müzik akýmý) dünyasýnýn Ýngilizce sözlü öncülerinden oluyor. Sadece iþin mutfaðýnda deðil, solistlikle de ilk arz-ý endam ediyor 95’te. “Blue Walls and the Big Sky” (Mavi Duvarlar ve Büyük Gök) adlý albüm, bir anlamda Davud’un doðuþu oluyor. Üçüncü kuþaktan Ýskoç ve Ýngiliz kökenli bu gezgin sanatkâr, notalarý arasýnda da seyahatine baþlýyor. Sesi

Ýnternet gibi imkân varken, “bir yerlerde” bir þeyler yapmaya çaba sarf eden sanatkârlara iltifat etmeyiþimiz, çok tuhaf. Bir felsefeye ve bir ýþýða doðru atýný süren bu insanlar, bizim!

Los Angeles’tan Londra’ya, oradan da Cakarta’ya deðin çýnlýyor. Yakýn ve Uzak Asya, onu dinliyor. 96’da da bu seyahatin notalarý bir albümde toplanýyor: “A Whisper of Peace” (Barýþýn Fýsýltýsý). Bu fýsýltý çabuk yayýlýyor. Yankýsý da “Sing, Children of the World” (Dünya Çocuklarý, Þarký Söyleyin) albümüyle çýnlýyor. 99’da yolu kutsal topraklara düþüyor olmalý ki, “Road to Madinah” (Medine Yolu) çalýþmasý pek bir beðeniliyor. 2001 yýlý sonlarýnda da “Sunshine, Dust and the Messenger” (Günýþýðý, Toz ve Haberci-Peygamber) ve hemen

sonraki sene diðer Nasheed sanatçýlarýyla kucaklaþmasý geliyor. 2002 yýlýnda bu camianýn en önemli isimleri bir aradalar; Yusuf Ýslam, Dawud Ali Warnsby ve Zain Bhikha. Albüm ismi de manidar: “The Prophet’s Hands” (Peygamberlerin Elleri). Bu albümü dinleyenler, neredeyse ezbere okuyorlar þarkýlarý, bir tek kelime Ýngilizce bilmemelerine raðmen… Yusuf Ýslam’ýn da yapýmcýsý olan Jamal Records ile de en baþarýlý þarkýlarýný yapýyor. Bismillah (2001), In Praise of the Last Prophet (2002) ve I look, I see (2004). Bu parçalarla ödüller topluyor Dawud. Tabiri caizse 21 yaþýndan bugüne deðin, Ýslam dairesinde eserleriyle müzik dünyasýnda deðil sadece, dünya Müslümanlarýnýn gönlünde de mühim bir yer kazanmýþ Wharnsby Ali. Aslýnda sadece Müslümanlarýn da deðil. Tüm insanî hissiyatlara sahip kimselerin de takdirini kazanmýþ. Dawud, Katar ve Pakistan’daki Red Cross/Red Crescent (Kýzýl Haç ve Kýzýl Ay), ABD ve Ýngiltere’deki IRW (Islamic Relief Worldwide) ve Kanada’daki MCC (Mennonite Central Committee) için de çalýþmýþ, çaba sarf etmiþ, gerçek bir barýþ güvercini. Son albümü geçtiðimiz aylarda yayýmlandý. “The Poets and the Prophet” Böyle kýymete bürünmüþ, kýymeti tüm dünyaya yaymaya çalýþan gerçek gönül hizmetkârlarýna hürmetlerimi ve muhabbetlerimi sunuyorum. [email protected]

Türk gençler ‘Erasmus'u sevdi AB'nin eðitim alanýndaki en önemli projesi olan öðrenci ve öðretim görevlisi deðiþim programý Erasmus'a Türkiye'den katýlým hýzla artýyor. AB Komisyonu'nun açýklamasýnda, 1987 yýlýnda uygulamaya giren Erasmus programýna Türkiye'nin ilk kez 2004-2005 akademik yýlýnda 1142 öðrenciyle katýldýðý ve 2005-2006 akademik yýlýnda bu rakamýn yüzde 150 oranýndaki artýþla 2 bin 852'ye çýktýðý belirtildi. Türkiye'ye Erasmus programý kapsamýnda gelen öðrenci sayýsý ise 828'i buldu.

PAZAR

29 NİSAN 2007

Sezon bitti; ama ne bitiþ... Rüya Takým þoku geride kaldý ve NBA yine muhteþem bir sezona imza attý. Sadece Mehmet Okur’a hayran kalan bizler deðil tüm dünya enfes bir basketbol ziyafeti izledi. Þimdi play off zamaný. Ama önce geride kalan normal sezonun hakkýný vermek lazým. Bakalým ödüller kime gidecek? Ýþte bizim adaylarýmýz...

NBA’de sezon bitti, þimdi ödül zamaný Rüyalýk hali 1992 Olimpiyatlarý’nda kalan, kýrýntýlardan ibaret FOTOÐRAF olan son versiyonu ise AFP Japonya semalarýnda Avrupa basketbolu karþýsýnda dibe vuran Dream Team hâlâ akýllarda. Bir yandan dünya þampiyonu olan Ýspanya’nýn büyük baþarýsýný alkýþlarken diðer yandan da ABD basketbolunda nelerin yanlýþ gittiði konuþuluyordu o günlerde. Üstelik NBA kendi içerisinde bunun muhasebesini daha acýmasýz bir biçimde yapýyor ve 2 yýllýk plan üzerine kurulan takýmýn geleceði tartýþýlýyordu. Fakat kasýma gelindiðinde gündem çoktan deðiþmiþ ve kullanýlacak yeni “Mikrofiber top” tartýþmalarý almýþ yürümüþtü. Biz ise pür dikkat Mehmet Okur-Hido-Ersan üçlüsüne odaklanmýþtýk. NBA dünyanýn en iyi pazarlanan ligi olarak yeniden istim üstündeydi. Koca bir sezonu bu keyifle izledik. Play-off ilk tur serilerinin baþladýðý þu günlerde bir sezon deðerlendirmesi yapalým dedik. Sezonun En Deðerli Oyuncusu (MVP): MVP az farkla da olsa Dallas Mavericks’li Dirk Nowitzki’ye gidecek gibi. Belki istatistikleri geçtiðimiz senelere oranla düþse de takýmýna yaptýðý katký (67 galibiyet, 15 yenilgi) ve daha da önemlisi takýmdaki diðer oyuncularýn performansýný bir guard misali 2 hatta 3 gömlek artýrmasý ödülü ona getirecektir. Sezonu 24,6 sayý 8,9 ribaunt ve 3,4 asist ortalamalarýyla tamamlayan 2,13’lük Dirk önceki senelere göre 1,5 artýþ gösteren asist ortalamasýyla da takýmýna Larry Bird gibi liderlik yaptýðýný da kanýtlýyor. Yýlýn Koçu: Bir koç düþünün 19 yýldýr ayný takýmda kariyerini sürdürüyor ve takýmýný 16 yýl üst üste yüzde 50 galibiyet oranýnýn üstünde tutup onlarý 15 kez play-off’a sokmayý baþarýyor. Üstüne bir de Jordan dönemi talihsizliðiyle iki NBA finalinden eli boþ dönüyor. En çarpýcýsý ise bu deðerli basketbol adamý hiçbir zaman yýlýn koçu seçilmedi. Sadece bir önceki sezondan biraz fazla galibiyet aldýrdýðý için bu ödülü almýþ olan Doc Rivers’ý gördükçe içimiz kan aðlýyor. Kimileri onu hep ayný basketbolu oynatan, yeniliklere kapalý diye suçlasa da Jerry Sloan çoktan Deron Williams, Carlos Boozer, Andrei Kirilenko ve Mehmet Okur ile yeni bir efsane takým oluþturERAY SEPETÇÝ

manýn eþiðinde ve ödülü hak ediyor. En Ýyi Altýncý Adam: Yaklaþýk 4 sene önce Ronaldinho’lu bir NBA reklamý dönüyordu ekranlarda. Denver Nuggets’ýn draft ettiði Brezilyalý Nene Hilario’nun onun NBA versiyonu olacaðý fantezisiyle alakalýydý. Ancak Leandro Barbosa her sene oyununa yeni özellikler katarak kariyerine müthiþ bir ivme kazandýrdý. Genel görevi Nash’i dinlendirmek olan bir oyuncu olarak, Steve Nash’le oynamanýn nimetlerinden de en az faydalanan Brezilyalý guard bu sezon 18,1 sayý 2,7 ribaunt, 4 asist ortalamasýyla kenardan takýmýna müthiþ bir katký saðladý. Böylece Phoenix Suns’ýn kýsýtlý kaynaðýnýn temel direði oldu. Nash’in olmadýðý maçlarda sorumluluk alýp tempolu oyunuyla takýmýný galibiyetlere taþýyan Barbosa belki de tek aday. Yýlýn en çok geliþme kaydeden oyuncusu: Bu ödülü fazlasýyla hak eden

Deron Williams

Sayý kralý Kobe Sezona baþlanan “mikrofiber top” gelen itirazlar üzerine 1 Ocak’ta tedavülden kalktý ve eski deri topa geri dönüldü. Hornets bu sezonda da hem New Orleans hem de Oklohoma City’de maçlarýný oynadý. 16 Aralýk’ta çýkan büyük kavgada Nuggets ve Knicks takýmý oyuncularýndan 7’si ceza aldý. En büyük pay 15 maçla Carmelo’ya çýktý. Iverson büyük bir takasla Nuggets’ýn yolunu tuttu. Kobe 31,6 ortalamayla ‘sayý kralý’ olurken Kevin Garnett 12,8 ortalamayla ribaunt ve Steve Nash de 11,6 ortalamayla asist kralý oldu. Kobe Bryant üst üste 4 maç 50 ve üstü sayý atarak bu alandaki en iyi ikinci rekora sahip basketbolcu olma onuruna eriþti.

iki oyuncu arasýnda kararsýz kalmak mümkün. Ama Deron Williams biraz daha önde. Sacramento Kings’in etkili þutör guardý Kevin Martin’i geride býrakacak gibi duran Utah Jazz’ýn genç point guardý üst düzey bir sezon geçirdi. Illinois’teki harika kolej kariyeri sonrasý büyük umutlarla yeni Stockton olarak Utah Jazz’a gelen Williams ilk sezonunda eleþtiri yaðmurunda kalmýþtý. Diðer bir çaylak Chris Paul’ün de gölgesinde kalan Deron bu sene ise takýmýný bir maestro gibi yönetiyor. En önemli istatistiði geçtiðimiz sene 4,5 olan asist ortalamasýný 9,3’e çýkarmasý oldu. Geçen sene 10,8 sayý, 2,4 ribaunt, 4,5 asist olan ortalamalarý 16,2 sayý, 3,3 ribaunt, 9,3 asist haline geldi. Yýlýn Çaylaðý: Avrupa’da yýllardýr süregelen bir Benetton geleneði vardý. Ýþte bu sistemli organizasyon þimdi Toronto Raptors ile NBA’e taþýnacak gibi. Çünkü Kanadalýlar ilk seçme hakkýný Benetton fabrikasý ürünü olan Ýtalyan Andrea Bargnani’den yana kullandýlar ve mutlu oldular. Böylece ilk sýradan seçilen ilk Avrupalý olarak bir rekora imza atmýþ oldu Bargnani. Sezon baþý biraz bocalasa da 2,13’lük boyuna raðmen bulduðu 3’lükler, yumuþak þutör bilekleri herkesi etkiledi. Böylece hemen Bird, Nowitzki benzetmeleri baþlamýþ oldu. Rudy Gay ve Brandon Roy gibi isimlerin arasýndan sýyrýlarak bir hayal kýrýklýðý olmayacaðýnýn sinyallerini verdi. Yýlýn Savunmacýsý: Ýstatistiklere baktýðýmýzda Tyson Chandler ve Marcus Camby bu ödül için favori gözükse de bizim oyumuz Shawn Marion’a gidiyor. Belki hücumda Nash’in servisinden yararlanýyor; ancak savunmadaki gayreti ve kabiliyeti eþsiz. ‘Matrix’ lakaplý oyuncu, hangi pozisyonda oynuyor olursa olsun karþýsýndakine nefes aldýrmýyor. Kobe Bryant’tan Nowitzki’ye, Carmelo’dan LeBron’a kadar geniþ bir yelpazede koleksiyonu olan Marion, rakiplerine hiç acýmýyor. Yýlýn Takýmý: Bu ödül de bizden olsun. Phoenix Suns’a jüri özel ödülü kývamýnda bir kupa vermek istedik. Koç Mike D’Antoni’nin kurduðu hücum düzeninde bu sene basketbol tabularýnýn birçoðunu altüst ettiler. Chamberlain, Russell ve Bird gibi üst üste 3. kez MVP ödülüne çok yakýn olan Nash’in önderliðinde StoudemireMarion-Bell-Barbosa-Diaw gibi isimlerle “tam gaz” þampiyonluða doðru gidiyorlar. Play-offlardaki favorimizdir kendileri.