Merhaba......................................... 1 Beklenen Misafir........................... 2-3 Hepimizin Oyuncakları.................. 4-5 1-2-3...Deneme............................ 6-7 Bakkal Dükkânı ........................... 8-9 Konuşan Günlük........................10-11 Kitap Kurdu................................... 12 Kaç Gün Kaldı?.............................. 13 Gül ve Goncaları . ....................14-15 Işıldak......................................16-17 Küçük Astronom............................ 18 Canlılar Dünyası............................ 19 Gezgin Kaplumbağa...................20-21 Keloğlan’ın Kaleminden..............22-23 Posta Kutusu.............................24-27 Melek Hikâyeleri........................28-29 Dilli Düdük................................30-31 Edebiyat Sokağı .......................32-33 Nasreddin Hoca ile Keloğlan.......34-35 Masal Sayfası............................36-37 Bilim Sayfası.............................38-39 Mizah Sayfası............................40-41 Zaman Makinesi........................42-43 Bil-Bul......................................44-45 Bulmaca...................................46-47 Mektubu Gelenler.......................... 48
Diyanet İşleri Başkanlığı Adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Dr. Yüksel Salman Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdulbaki İşcan Mali İşler ve Dağıtım Sorumlusu Mustafa Bayraktar (Döner Sermaye İşletme Müdürü) Yayın Koordinatörleri Hayati Otyakmaz-Elif Arslan Serap Çakmak Dizgi: Bayram Uçakoğlu İdare Yeri: Diyanet İşleri Başkanlığı Eskişehir Yolu 9. km Çankaya-ANKARA Tel: (0.312) 295 72 70-73 / 284 76 72 Faks: (0.312) 284 72 88 e-posta:
[email protected] Milli Eğitim Temel Kanunu (16.6.1983 gün ve 28442 sayılı Kanunu’nun 15’inci Madde ile Değişik 55’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince) Başkanlığımız yayınlarının öğrencilere tavsiyesinde bir sakınca yoktur. Abone İşleri Tel: (0.312) 295 71 96-97 Faks: (0.312) 285 18 54 e-posta:
[email protected] Abone Şartları Yurt içi yıllık: 19.20 TL Yurt dışı yıllık: ABD için 25 ABD Doları, Avrupa Birliği ülkeleri için 24 Euro, Avustralya için 40 Avustralya Doları, İsveç ve Danimarka için 200 Kron, İsviçre için 40 İsviçre Frangı. Abone kaydı için, ücretin Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün T.C. Ziraat Bankası Akay Şubesindeki 5994308-5001 No’lu hesabına yatırılması ve makbuzun fotokopisi ile aboneliğin hangi sayıdan başlayacağını bildirir bir mektubun, “Diyanet İşleri Başkanlığı - Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü Eskişehir Yolu 9. km Çankaya/ANKARA” adresine gönderilmesi gerekir. Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın Diyanet Çocuk Dergisi (Türkçe) Basım Tarihi: 22.07.2009 Basım Yeri: Ankara
ırlamıyorm, yanlış hat şı rı va a ın rk k fa ne demek, ın tam olara dı. Ramazan ıl y Ramazan ayın im ğ ti it g a daha un ilk sınıfın bu ayda niye r la n sa in , sam ortaokul k ne deme kenditulur, hatim i, daha önce ib g ar rl oruç niye tu o y lu etli o ı. Ramazan atli, merham um zamanlard uğ d sevimli, şefk ul b r la p şular sorulara ceva urmaca, kom şt şu o k i ak me sorduğum insanlard kleri taığı günlerde ile ilgili eksi a ıd g le ik ayının yaklaşt ll e erde, öz nların yaaylaşma, evl rederken insa y se i n arasındaki p ti re tlı gay çalışmanın ta mamlamaya ürdüm. . Geluluğu düşün ç tutmuştum ru o şadıkları mut ün g m ta aç kez nden sone kadar birk ç, öğlen vakti ru o O yaşa gelen ım ığ d la aş nnem rı tutmaya b nerdi. Babaa la ö d ah b a n sa cu e ru ld o e n yla tekne bakar, senin de yardımları ardaki saate ra, annemin uv d e d in iğ tt rden kalğımı fark e en olduğu ye m e h k de çok acıktı re e iy dı d i yerken o bir zaman kal Ben yemeğim ı. rd iftara çok az la ır az h a ı anilgili anıların güzel bir sofr e a il ı an b ay ve an ar az k adığı ram kluğunda yaş da bana çocu sanlarda laştığında in latırdı. ak y ı ay an az mdi ram r geçti. Her şturmaları şi şu o k lu ut M Aradan yılla . iliyorum ı olduğuyi hâlâ göreb a paylaşma ay d an am z o eski telâşe ı n anın ay rdan sonorum. Ramaz a çalışan, ifta ay tm ben de yaşıy tu ç ru ile o rın farkında. Var güçleri giden çocukla e h nu anlıyorum vi ra te ca urgelerek toplu ralarda oluşt sı a k ar n rı la ra bir araya len çocuk erkenden ge yım. Camiye â eski neşe. daki neşe hâl ar fl sa çocukları ikaz rı la duk ses çıkaran a d az am n ar. zaman zaman asını biliyorl m al i n ri le ül Ve büyükler n yarak gö aşlarını okşa i ramazan etseler de b ek kılan, biz ar üb m a d ız ım an ayını hakk lsun. Recep ve şab ’a şükürler o ah ll A e üc Y ran ayına kavuştu şcan Abdulbaki İ
ISBN: 1300-8463
Yapım
Baskı-Cilt
1
AYIN KONUSU
Bedriye Erdal
BEKLENEN MİSAFİR Bugün mahallemizde bir hareketlilik, bir telaş var. Dükkanlar çok kalabalık. Fırından sıcak pide kokuları geliyor. Taze hurmalar, tatlılar göz alıyor. Manav amca meyvelerin en güzellerini getirmiş. Herkes alışverişte… Ayşe teyze de çarşıda. Elindeki çantalara bakılırsa önemli bir misafiri gelecek gibi... Osman amcanın da elleri dolu. Poşetlerini yere bıraktı, mis gibi kokan pidesinden bana verdi. Oooh! Sıcacık, çok güzel… - Teşekkür ederim Osman amca, neler almışsın. Bu hazırlık kime böyle?.. - Eren, özel bir misafir geliyor, bu hazırlıklar ona… - Çok mu kalacak sizde? - Bir ay… - Nee!..Bir ay mı?.. - Evet oğlum. Çok özledik onu, aylardır bekliyoruz.
2 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Çok şaşırdım. Bir misafir aylar önce beklenir mi? Koşarak eve gittim. Annem kapıyı açar açmaz mutfağa geçti. Mahalledeki hareketlilik evimizde de vardı sanki. - Anne, misafir mi gelecek? - Evet, Eren. - Ben tanıyor muyum? - Henüz tanışmadın. - Kaç gün kalacak bizde? - Bir ay, Erenciğim… - Osman amcalara gelen misafir de bir ay kalacakmış, anne. Misafir bu kadar uzun mu kalır? - Anne, bize kim gelecek söyler misin? - Oğlum, bugün caminin minarelerine baktın mı? -
Hayır, bakmadım.
-
Pencereden bir baksana!..
Hemen pencereye koştum, minarelerin arasında “HOŞGELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN” yazıyordu. Bu nasıl misafir ki büyük büyük yazılarla ilan edilerek karşılanıyor. - Anne, Hoş geldin ramazan diye yazılar var. - Eren, Osman amcanlara da, bize de gelecek olan misafir ramazan ayıdır. Ramazan on bir ayın sultanıdır. Biz ramazan’ı önemli bir misafiri karşılar gibi karşılarız. Bize bereketi, huzuru, sevgiyi getirir. Ramazan ayında oruç tutarak aç olan, yiyecek bulamayan insanları daha iyi anlar, sahip olduğumuz nimetlere şükrederiz. Ramazanda paylaşmanın güzelliğini yaşarız. Komşularımızla, akrabalarımızla iftar sofralarında beraber olmak aramızdaki sevgiyi artırır. - Ramazanın sevincini yaşamaya başladık bile. Bu güzellikleri beraberinde getiren ramazan’ı şimdiden sevdim. HOŞGELDİN RAMAZAN, SEFALAR GETİRDİN.
3 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
AYIN KONUSU
Esma Güner
Hepimizin Oyuncakları Canım sıkılıyordu. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Annem dışarı çıkarken uslu uslu oturmamı söylemişti. Ablam da bilgisayarda ödevini yetiştiriyordu. Benimle konuşmuyordu bile. "Bana bulaşma" demişti. Bilgisayarda oynayamayacaktım yani. Yapacak bir şey yok muydu ne?.. Buldum! Bir kabın içine biraz su biraz da sıvı deterjan koydum. Balkona çıktım, musluk hortumunu alıp deterjanla suyu karıştırdıktan sonra baloncuk yapmaya başladım. İrili ufaklı baloncukların havaya dağılışını seyretmek hoşuma gitmişti. Aşağıda arkadaşım Fatma'yı gördüm: -
Ne güzeeel! diye bağırdı.
Benim yukarıdan yaptığım baloncukları, o aşağıdan yakalamaya çalışıyordu. - Ben de yapmak istiyorum!.. Aşağıya gelsene, dedi. O annesinden ben ablamdan izin aldıktan sonra anlaşıp parka gitmeye karar verdik. Parka giden yolun üzerinde büyük bir dut ağacı vardı. İri iri dutlar nefis görünüyordu. Yemek istiyorduk ama boyumuz yetişmiyordu. Ağaca çıkan ağabeyler bize de dut salladılar, avucumuza dökülenleri yedik. Mımm, böyle tatlısını hiç yememiştim!.. Allah'ım, ne güzel meyveler yaratmışsın, şükürler olsun sana!
4 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Baloncuk yapa yapa parka vardık. Park epey kalabalıktı. Kimi salıncakta sallanıyor, kimi kum ve su ile çamur yapmış oynuyordu. İp atlayanlar, körebe oynayanlar… Başımıza bir-iki çocuk toplandı tabii hemen. - Abla, biz de yapalım, biz de yapalım… N’apalım, izin verdik, onlar da biraz yaptılar. Parkın girişinde Zehra'yı geçen hafta bahsettiği uçurtmasıyla görünce çok şaşırdık birden. -Aaa, uçurtman ne güzel, dedi Fatma. Zehra gururla : -Dedem yaptı, dedi. Haklı!.. Dedesi öyle güzel bir uçurtma yapmış ki böylesini hiç bir oyuncakçıda bulabileceğinizi sanmıyorum. Rengârenk uçurtmanın havada nazlı nazlı süzülüşüne bakakalmıştı bütün çocuklar. Hayran hayran Zehra'nın uçurtmasına bakıyorduk ki parkın başındaki yokuştan kayan Murat ile ağabeyini gördük. Murat’a büyük ağabeyi tahtadan bir kayak yapmış. Hepimiz kaymak için sıraya girdik. Büyük yokuştan kaymak öyle eğlenceliydi ki… Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız oynarken. Meğer akşam olmuş. Ertesi gün aynı saatte parkta buluşmak üzere sözleştik arkadaşlarla. Temiz havada oynarken iyice acıkmışım. Hemen eve koştum. Annem eve gelmiş midir acaba? Gelmiş, gelmiş, bu mis gibi yemek kokusu annemin geldiğini gösteriyor. - Nasıl, sıkıldın mı? dedi annem. Hiç sıkılır mıyım, o sıkıcı bilgisayar oyunlarından daha zevkli oyunlar oynadık!
5 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Rabia Gülcan
Güç Bende Artık! Taşımaya çalışsan taşınmaz değil, saklamaya çalışsan saklanmaz değil neyse ki. Taşıması kolay çünkü ne kadar büyük olursa olsun çok hafif. Saklaması da kolay çünkü görünmez. Görenler de vardır ama neyse ki bu bir sorun değildir. Zaten onu görenler birbirlerinin gözlerinden anlarlar; kimin görebildiğini, kimin göremediğini… - Hımm, sizde de ne kadar çok var! - Üstünüze afiyet efendim, var işte biraz. Kimisi kitap sayfalarının arasında saklar onu, kimi yastığının altında, kimi de dolabın üst rafında. Çiçeklerin kokusunda saklayanlar olduğunu da fısıldayabilirim kulaklara. Uçurur, gezdirir, söyletir, düşündürür, yürütür, getirir, götürür. Çok isimli cümlelere, çok fiilli sonuçlar eklerler. Ne midirler? Hayal edin biraz… Hayal gücü kadar ne daha iyi bulabilir onları. Evet evet!.. Aynaya bakmak gibidir bu! Saçlarım ne kadar uzun, kaşım hâlâ gözümün üzerinde mi, gözüm bu sabah da kahverengi mi diye… Kendi kendini görüyor ya insan aynada, hayal gücümüz de bırakalım hayal gücünü bulsun. Ebe sobe, hayal gücü her yerde! Hayal kurmak, eldeki en az malzeme ile en çeşitli ve mükemmel sofraları kurabilmek gibidir. Herkesi farklı bir yoldan götürür hayal gücü, hiç bilinmeyen vadilere ulaştırır. Çeşit çeşit yaratıklar karşılar orada sizi. Bildiğimiz şey, bilmediğimiz bir şekle dönüşüverir. Başını yastığa gömmüş, yerinden kalkmaya üşenen hayalperestler canlanmamalı gözünüzde. İyi bir hayal gücü tembelliğe sebep olmaz, olduğu yerde kalmaz.
6 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
İnsanı yaptığı işte daha ileri götürür. İlginç fikirler ortaya çıkartır. Fatih Sultan Mehmet geceleri İstanbul’u fethetme hayali kurarken ona, ‘hayal kurma’ diyenler çoktu. Fakat O, hayaline inandı. İnancın gücü adına, güç bende artık! Hayal kuruyorum ve hayalime inanıyorum! Hayal gücü ne kadar zahmetsizdir. Soğuktan üşümez, sıcaktan bunalmaz. Gece gündüz ayırt etmez çalışmak için. Her yerde yanı başınızda hazır bekler. Yine de onun da ihtiyaçları vardır. Mesela bilir misiniz, kitap okudukça nasıl da mutlu olur hayal gücü? Çünkü bu onu besleyen en verimli kaynaktır. Siz kitap okudukça hayal gücünüz mutlu olur, mutluluktan uçan halı olur, yedi başlı ejderhayı öldüren kılıç olur, Fatih Sultan Mehmet’in atı olur. Hayal edin sadece, daha başka neler neler olur?
7 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
BAKKAL DÜKKÂNI Serap Çakmak “Merhaba, ben Sümeyye, 12 yaşındayım. Ben kitap okumayı gerçekten çok severim. Müzik dinlemek da hobimdir. Çok şükür çalışkan bir kızım, mektup arkadaşımın da öyle olmasını istiyorum.” Adresim: Hapishane Cad. Cami lojmanı No: 53 Pınarbaşı / KAYSERİ
“Merhaba, adım Şerife Alyu, 16 yaşındayım. Mektup kardeşliği köşesi hoşuma gitti, böyle bir yer hazırladığınız için teşekkür ederim. Sizin sayenizde bir yazışma arkadaşım olursa uzun ömürlü olmasını isterim.” Adresim: Şehitlik Mah. 54. Sok. No: 7/13 Yenişehir / DİYARBAKIR
“Ben Enes Çelik, 10 yaşındayım. Her ay dergiyi dört gözle bekliyorum. Bakkal Dükkanı köşesini çok sevdim. Bu ilk mektubum, arkadaş edinmek istiyorum. Özellikle Malatya’dan olsun arkadaşım.” Adresim: Duruldu köyü Merkez / MALATYA
“Merhaba, ben Beyzanur Kan, 11 yaşındayım. Bu dergiyi çok seviyorum. En beğendiğim bölüm Bakkal Dükkanı. En sevdiğim şey ise kitap okumak. Kalbim iyilik dolu. Eğer bana mektup gönderirseniz çok mutlu olurum.” Adresim: Coburlar köyü No:90/A Çaycuma / ZONGULDAK
U DOĞR EVAP ? C İ S İ G HAN
1 Peygamberimizin doğ- 2Peygamberimizin duğu şehir: Kâbe buradadır.
5Müslüman olarak
Peygamberimiz’i görmüş, onun sohbetinde bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş kimse:
kabrinin bulunduğu şehir: İlk İslam devletinin başkentidir. Eski adı Yesrib’dir.
6Müslümanlarla müş-
rikler arasında yapılan ilk savaş: 624 yılında yapılan bu savaşı Müslümanlar kazanmıştır.
HİCRET MEDİNE 8 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
3 Peygamberimizin yaptığı ve
yapmamızı tavsiye ettiği davranışlar:
nilir” anlamına gelen lakabı:
ilk 7 Peygamberimize 8Müşriklerin baskıvahyin geldiği mağara: Bu mağara, Mekke şehrindeki Nur Dağı’ndadır.
SÜNNET BEDİR
4 Peygamberimizin “güve-
MEKKE HİRA
sına dayanamayan Peygamberimiz ve arkadaşlarının 622 yılında Medine’ye yaptığı göç:
SAHABİ EMİN
MEYVE SEPETİ İşte size; çeşit çeşit meyvenin, sebzenin olduğu bu yaz mevsiminde oynanacak tatlı bir oyun! Eğlenirken öğrenelim, öğrenirken beslenelim!.. Önce büyük bir tabağa bulabildiğiniz meyvelerden, sebzelerden, yeşilliklerden doldurun. Sonra seçtiğiniz ebenin gözlerini bağlayarak tabağı önüne koyun. Bu oyunda amaç, yediğiniz yiyeceğin adını bilmek. Muziplik yapmak isterseniz tabağa bezelye, fasulye, kabak gibi çiğ yenmeyen sebzelerden de koyabilirsiniz. Hadi iyi eğlenceler…
A ATASÖZÜ TAMAMLAMAC 1. Atılan ………… geri dönmez. 2. Bir ……………..le yaz gelmez 3. ……………….den korkan darı ekmez. 4. Akacak ………… damarda durmaz.
ATASÖZÜ TAMAMLAMACA
1. Düğüne gider, zurna beğenmez; Hamama gider, kurna beğenmez. 2. Hastaya yatak sorulmaz. 3. Çobanı olmayan koyunu kurt kapar. 4. Hesapsız kasap, ya bıçak kırar ya masat. 5. Mayasız yoğurt tutmaz. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
9
Esra Serdaroğlu
Kuların arkısını Dinle Sevgili Günlük, Saat kaç biliyor musun? Sabahın beşi… İnanabiliyor musun, bu saatte seninle konuşuyorum! Uykum kaçtı. Düşünüyorum da, belki bizler günün en güzel zamanını uyuyarak geçiriyoruz. Bu güzellikleri göremiyoruz. Herşey şu an öyle güzel ki… Dışardan yalnızca kuşların sesi geliyor. Yeni uyanmışlar ve insanlara günaydın şarkısı söylüyorlar sanki… Gün ağarıyor yavaş yavaş. Elimi uzatsam güneşi tutabilecek gibiyim. İyi ki uyanmışım. Belki de artık geceleri daha erken yatarım. Sırf bu saatlerde uyanmak, kuşlarla güne başlayabilmek için… Kuşların şarkısından bahsettim de aklıma geldi. Sınıfımızda Beste adında bir arkadaşım var. Annesi ve babası müzisyen oldukları için onun adını “Beste” koymuşlar. O da anne ve babası gibi müziği çok seviyor. Dün bana yaptığı besteyi dinletti. Aklına geldiği anda sesi kaydetmiş. Henüz sözleri olmayan bir şarkısı var şimdi. Kuşların şarkısını duyabilseydi söz de yazabilirdi belki. Bak benim bile aklıma birşeyler geliyor. Hemen yazmam lazım unutmadan: Kuşlar, Duydum, şarkı söylediniz. Teşekkür ettiniz geceye, “Akşam yine gel” dediniz. Gülümsedi ve gitti gece. Güneş geldi yerine. Sevindiniz, Yeniden doğdu diye. Uçtunuz yine sevinçten. Duydum, şarkı söylediniz. Bize “Günaydın” dediniz. Kuşlar, Günaydın size de.
10 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Şair Arkadaşım, Günaydın… Sen kuşların şarkısını dinledin. Ben de senin şiirini okudum. Yazmaya devam et… Allah sana konuşan bir kalem vermiş, değerini bil. Bak kalem seninle ne güzel konuşmuş, sen de dinlemiş, yazıya dökmüşsün. Belki de bugün seni uykudan o uyandırmıştır. Eee, kalem bu; ne zaman konuşacağı belli olmaz. Gerekirse uykudan uyanıp dinlemek lazım. Yeteneksiz insan yoktur ama kendini keşfedememiş insan çoktur. Bugün sen güzel bir adım atmışsın. Sabahın ilk ışıklarında güne başlamışsın. Kendine doğru yolculuğa çıkmışsın. Bakalım bu yolculuk seni nerelere götürecek. Kendinle konuşmayı ihmal etme ve yol al. Göreceksin aslında seninle yalnızca “Bir Konuşan” var. Kendine döndükçe hep O’nunla karşılaşacaksın. Sor bakalım; “Kim O?” Allah… Bizimle daima konuşur. Bazen kuşlara şarkı söyletir. Bazen geceyi, bazen güneşi bazen de insanın kalemini konuşturur. Yeter ki böyle dinlemeyi bil. Şimdilik bu kadar sohbet yeter. Yazdığın şiiri Beste’ye okutmalısın bence. Bu şiir belki de onun şarkısının sözleri olur. Arkadaşın Günlük
11 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
12 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
13 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Afgan Çocukların Selamı Nurdan Damla Merhaba gül kardeşler! Nasılsınız? Beni soracak olursanız çok mutluyum. Dünyayı bir baştan diğerine güneşle dolaşmak harika bir duygu. Her an onunlayım. Çünkü görevim bu benim. Güneşin doğduğu her ülkeye peygamberimi anlatmak istiyorum. O ülkenin çocuklarıyla kaynaşmak tanışmak ve konuşmak çok güzel oluyor. Sevgi ve güzellik adına en güzeli paylaşmak için varım. Bu niyetle ben hep yollardayım. Aklım, fikrim hayalim farklı ülkeler, farklı çocuklar peşinde. Dünyanın en ücra yerlerine ulaşmak, orada yaşayan çocuklarla güzellikleri paylaşmak istiyorum, peygamberimizin güzelliklerini... İşte o niyetle bu gün de güneşin ardına düştüm. Bize katılmak istiyorsanız gelin, bakalım bu gün hangi ülkede neler yaşayacağız. Bu gün Afganistan’dayım. Afganistan’da Güneş elmas bir boncuk gibi parladıkça her yeri ışığa boyuyor. Renkli çiçeklerle süslü dağlar uzanıp gidiyor. Tepesi karlı, etekleri çiçekli mor dağlar ne kadar da güzel. Küçük kız çocukları kınalı ellerle çiçek toplarken çevik bacaklı erkek çocukları çember çeviriyorlar. Kimi top oynarken kimi at sırtında yemyeşil ovalarda dolaşıyor. Düşten kanatlarımı sonuna dek açıp sessizce indim yanlarına: • Merhaba şeker çocuklar! Ülkenizin mor dağları beni çekti kendine. Güneş’in peşinde dolaşırken onu bu gün ülkenizde yakaladım, dedim. PEYGAMBER ŞEKERİMİZ: Yeni çıkmış bir meyveyi peygamberimize selam getirerek yiyelim. 14 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
• Hoş geldin Düşten Kanat. İyi ki geldin buraya. Sana bir bilmece sormadan bırakmayacağız, dediler. • Sorun bakalım dedim.
Nar çiçeği narine çiçeği
Mor dağların has çiçeği
Şeftali badem çiçeği
Celle Celâlin bahçesinde
Sunmadık Erbaa çiçeği
Zor gibi görünse de ben bunun cevabını biliyordum. • Bal, dedim sevinçle. • Evet bildin, dediler. Çocukların elinde mevsim meyvesi vardı. İştahla ve de zevkle yerken bana şöyle dediler: - Peygamberimiz acaba meyveleri sever miydi? Bizim için bunu Güneş’e sorar mısın, dediler. Her birinin yüzünde bahar kadar taze sevgi gülleri açmıştı. Onları daha fazla bekletmek istemedim. Açtım kanatlarımı ve uçuverdim Güneş’e. Güneş hemen başladı. Renkli kalemlerim yazdı: • Görüyorsun Yüce Allah her yeri nasıl da renk renk boyamış. Çiçekler, taze çıkmış meyveler ellerde dolaşıyor. Onlara söyle, Hz Muhammed yılın ilk turfanda meyvesi geldiği zaman dua edip onu öperdi. İlk önce çocuklara ikram ederdi, daha sonra kendisi yerdi. İşte o çocukları böylesine seven bir peygamberdi. Allah’ın verdiği her nimete ayrı değer verirdi. İlk kez yediği bir mevsim meyvesine bile böyle önem verirdi. Peygamberin sevgisi gözlerinizde yıldız yıldız parlasın. Allah sizleri onun yolundan hiçbir zaman ayırmasın.
15 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Feyza Güner
Diyor ki
“Oruç tutun ki sıhhat bulasınız.” Hz. Muhammed(S.A.S.):
On bir ayın incisi Ramazan ayını özledim… Gece sahura kalkmayı, Sen küçüksün diye Annemler uyandırmasa da Gözlerimi ovuşturarak fırlayıp Köşeyi dönünceye kadar Ramazan davulcusuna bakmayı Özledim… Gece hep birlikte sofrada oluşumuzu, Her zamankinden daha nefis gelen Annemin yemeklerini, Gündüz acıktığım halde yemeyip Susadığım halde içmeyip Aç-susuz kalma duygusunu Yeniden hatırlayarak Bize verilen tüm iyilikler için Şükretmeyi özledim…
16 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Evin içindeki telaşı, Özenilerek hazırlanan sofrayı, Sıcacık pide kokusunu, Tatlıları, kompostoları, İftar sofrasında ezanı beklemeyi Atılan top sesini, Babamın her Ramazan ayında: “Hoş geldin, iyi ki geldin Ramazan, On bir aydır çalışan mideler dinlenecek, Vücutlar rahatlayacak, Sağlık bulacak.” deyişini özledim… “Rabbimiz yalnız senin için oruç tuttuk, Senin verdiğin rızıkla orucumuzu açıyoruz, Beni, anne-babamı, tüm ailemi, inananları koru; Bizleri bağışla, Açlık ve susuzlukla terbiye etme bizleri.” Diyerek hep birlikte dua etmeyi özledim… Teravihe gitmeyi Camide kıldığımız namazları, Avlusunda koşturmayı, Namaz sonrası eğlencelerini, Bayramı beklemeyi, Unuttuklarımızı hatırlatmanı özledim, Özledim seni Oruç…
17 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Hümeyra Nur İşlek
YÖN TAY‹N‹ VE YOL BULMADA YILDIZLAR
En’am Suresi 97. ayette “O, yıldızları kara ve denizin karanlıklarında yol bulasınız diye sizin için var edendir. Bilen millet için ayetleri uzun uzadıya açıkladık.” Nahl Suresi 16. ayette “…Onlar yıldızla da yollarını bulurlar.” şeklinde yön tayininden bahsedilirken insanların gökyüzündeki yıldızlardan faydalanarak doğru yönlerini bulabilecekleri anlatılmaktadır. Pusulanın icadından önce, gece yolculuklarında yön tayini sadece yıldızlara göre tespit edilmekteydi. Bunun sebebi ise yıldızların gökküresi üzerinde nerdeyse hareket etmiyor gibi gözükmeleridir. Aslında hareketsiz değillerdir. Yıldızların ‘Öz hareketleri” adı verilen bir hareketleri vardır. Bu da yılda yaklaşık 1 yay saniyesi tutacak kadar çok küçük bir değerdir. Birkaç yıl için bu değer çok küçüktür ve hareket etmiyor gibi gözükmelerinin sebebi de budur. Bu sebeple de yön bulmada yıldızların gökyüzünde bulundukları yerler büyük önem taşımaktadır. Kuran'da da bu duruma dikkat çekilmiştir. Yön göstermedeki yardımları sayesinde akşam, kıbleyi bulmamızı da kolaylaştırırlar. Kutup Yıldızı coğrafi kuzeyi göstermektedir. Yüzümüzü Kutup Yıldızına dönüp “kıble açısı” kadar sağa döndüğümüzde ise kıbleyi bulmuş oluruz. Tabii bunun için bulunduğumuz yerin kıble açısını bilmemiz lazım.
18 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
LUĞA Z U S U S E AÇLIĞA V HAYVAN N E L İ B A DAYAN Bedriye Erdal
VÜCUT YAPILARI Vücutları sık tüylerle kaplıdır. Tüyleri sayesinde çölün aşırı sıcağından korunurlar. İki katlı ve iç içe geçmiş kirpikleri sayesinde gözleri kum fırtınalarına karşı korunur. Burun ve kulakları ise kumdan korunmak için uzun kıllarla kaplıdır. Burun deliklerini istedikleri zaman kapatabilirler. Uzun bacakları ve iki toynaklı (tırnaklı) yayvan ayakları sayesinde kumda ve karda rahat yürüyebilirler.
DEVE
Zor şartlarda hayatta kalabilen hayvanın deve olduğunu biliyor muydunuz? Aç, susuz ve sırtında yükle hangi canlı uzun süre yaşayabilir ki?.. Develer zor iklim şarlarına uyum sağlayarak yaşamlarını sürdürmektedir. Daha çok çöllerde yaşadıkları için vücut yapıları buna uygundur.
BESLENMELERİ
Develer çöllerde aç ve susuz yaşayabilir. Dikenli bitkiler ve kuru otlarla beslenir. Hörgüçlerindeki yağı kullanarak besin ihtiyacını karşılar. İyi beslenen develerin hörgüçleri yağ ile dolu oldukları için dik durur.
SU TÜKETİMİ Vücutları su kaybına karşı dayanıklıdır. Hörgüçlerinde su depolamazlar ama 50 derece sıcaklıkta 8 gün susuz yaşayabilirler. Burun mukozası sayesinde havadaki nemi tutarak su dengesini sağlamaktadır. Hücre yapısı, susuz yaşamaya uygun yaratılmıştır.
ÖZELLİKLERİ Evcil türleri daha çok yaygındır. Uysal hayvanlar olmasına rağmen kızdırıldıklarında tükürür, ısırır ya da tekme atarlar. Tek hörgüçlü develer olduğu gibi iki hörgüçlü develerde vardır. Develer binek olarak ve yük taşımada kullanılmıştır. Develerin etinden, sütünden ve derisinden de yararlanılır. 19 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Canım ailem, dadaşlar şehrinden merhaba diyorum size…
Zekiye Demir
GEZGİN KAPLUMBAĞA ERZURUM'DA
Kardeşimin dadaş nedir dediğini duyar gibiyim. Hemen yazayım; yiğit, mert, dürüst ve cömert delikanlı demek. Erzurumlulara dadaş denmez de kime denir?! Kurtuluş Savaşı’ndan önce ordusunu dağıtmayan tek yerdir Erzurum. Ordunun komutanının adı da Kazım Karabekir. Bu ordu, kurtuluş mücadelesinin temeli olmuş. Doğu Anadolu’nun başkenti sayılan Erzurum’un iklimi, karasal iklim. Kar yağışını Bursa-Uludağ, KayseriErciyes, Çankırı-Ilgaz gibi eğlenceye ve spora dönüştürmüş Erzurum. Palandöken Kayak Merkezi’nde kış olimpiyatları yapacak kadar. Kayak yapıp acıkanları da nefis “cağ kebabı” bekliyor. Babacığım sana bir soru: Futbolu, basketbolu, kayak sporunu biliyorsun, ya ciridi?.. Bilemediniz değil mi? Ben de ciridi ilk kez burada duydum. Bu spor, Anadolu’ya Hun imparatoru Cengiz Han zamanında gelmiş. Ancak en çok Erzurum’da oynanmış. Cirit, atla insanın birlikte mücadelesine dayanan ve erliğin, yiğitliğin göstergesi olarak kabul edilen bir spor. Bu oyun ilçe ve köylerde geniş çayırlık alanlarda oynanıyor. Beşerli veya yedişerli karşılıklı iki takım arasında oyna-
20 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
nır. Atın üstünde sporcu, sporcunun elinde de uzun bir sopa yani cirit vardır. Atın ve sporcunun numaraları aynıdır. Oyun içinde, oyuncular fena puan(-) ya da puan(+) alırlar. Ciritçiye vuruş isabeti, ciridi havada tutmak, rakibi yakalayıp bağışlama, tehlikeli durumda puandan vazgeçmek puan alınan hareketlerdir. Rakibi yakalayıp bağışlamama, atın rakibe kasten çarptırılması, ata ciridi kasten vurma, attan düşme gibi hareketler ise fena puan alınan yani puan kaybettiren hareketlerdir. Dikkat ettiniz değil mi? Affetmek puan getiriyor, ata kötü davranmak ceza. Gerçekten yiğitçe bir oyun.
Eskişehir’in lüle taşı gibi Erzurum’un da Oltu taşı meşhur. Bu kıymetli maden taşı sadece Erzurum’un Oltu ilçesi ve çevresinden çıkmaktadır. Rengi genellikle siyah, bazen de kahverengidir. En çok kolye, gerdanlık, yüzük taşı, küpe, yaka iğnesi, kol düğmesigibi takı yapımında kullanılır. Çok güzel tespihler de yapılıyor. Nineme ve dedeme oltu taşından tespihler aldım. Postacı güvercin kardeşi bekletmeyip mektubumu bitireyim. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Meraklı
21 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Ayşe Taylan
Alfarganus Mu? O Da Kim? Tatilde de soru mu sorulur, diyeceksiniz biliyorum. Ama bu hocamızı mutlaka sizinle tanıştırmalıyım. Diyeceksiniz ki niye?.. Çünkü o, 9. yüzyılda yetişmiş ekliptik meyli ilk defa tespit eden büyük Müslüman astronomi ve matematik alimi de onun için… İsmi el-Fergani. Batı bilim dünyasında Alfarganus adıyla tanınır. Fegana'da bulunan ünlü bir Türk ailesine mensuptur. İlim tahsilini önce Fergana'da sonra Bağdat'ta yaptı. Gök cisimlerinin hareketleriyle uğraştı. Kur'an-ı Kerim’in ve aklın prensiplerine uymayan astronomiyi ilk defa tenkit edenler arasında yer aldı. Gök cisimlerinin akıl dışı ruhi cisimler değil de daireler şeklinde harekete sahip olduklarını ispatladı. Gezegenlerin hacim ve büyüklükleri ile birbirlerine uzaklıklarının inceledi. Yaptığı hesaplamalar, Kopernik'e kadar batı astronomisinde değişmez ölçüler olarak kabul edildi. Güneşin bir yörüngesi olduğunu, batıdan doğuya doğru döndüğünü ilk defa Fergani tespit etti. Ayrıca enlemler arasındaki mesafeyi hesapladı. Fergani Hoca, yaptığı araştırmalar, yazdığı eserler ve bulduğu ölçüm aletleriyle zamanın önde gelen alimleri arasında yer aldı. Onun astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik sahasındaki çalışmaları bu ilimlerin gelişmesine yardımcı oldu ve yeni gelişmelere dayanak oldu. Daha sonraki devirlerde aynı konuyla ilgilenen alimler, Fergani’nin eserlerinden istifade ettiler. Fergani'nin Latince'ye tercüme edilen eserleri, asırlarca Avrupa üniversitelerinde okutuldu. Onun astronomi ile ilgili eserlerinden altısı günümüze kadar ulaşabilmiştir.
22 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
23 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Sevde Nur Arslan / Ka
stamonu
ansa
taç / Fr
übra A Hatice K Melisa Keskin / İzmir
GÜZEL OKULUM sordum Günlerce hep seni dum Takvimlere bakıyor Artık açıl diyordum Benim güzel okulum Seni candan özledim Yollarını gözledim Ne olur açıl dedim . Benim güzel okulum RUM ZU ER / iz İla r Hace
Büşra ve Nurgül
Yavuz / Sivas
Mehmet Kuru /
Ordu
24 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Umut Veysel Balun (10 Yaş) / Bingöl
Ayşenur Vural
/ Ankara
Şevval Kurt / Ankara
Feyza Algül /
Tokat
Emre Yedekçi (6 Yaş) / Ankara
Burak Evcimen / Balıkesir
Hilal Güngör (9
Yaş) / Ankara
Satınur Karaçam / Zonguldak
ANNE SEVGİSİ Ne bir söz Ne bir şarkı Ne de bir gösteriş… Olayın özü iki kelimelik Bir söyleyiş: “Seni seviyorum” Anne sevgisinin şiiridir bu… Dilan Atasever Erciş/VAN
Nur Sultan
nizli
Çelen / De
Hasan Yılmaz /
Sivas
25 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Numan Kılınçoğlu / Düzce
Hatice Demir (10 Ya
ş) / Almanya
K ALLAHIM SENİ ÇO SEVİYORUM seviyorum Seni canımdan çok n Bizi çok güzel yarattı in rd ve ak ay Bize el, lak verdin. Bize göz verdin, ku viyorum. Allahım seni çok se Kevser Er / UŞAK
) / Muğla
Ömer Faruk Kızıldağ (6 Yaş
Gün geçer sevinçle Akşam olur nihayet İftar sevinci başlar Oturunca sofraya.
RAMAZAN IŞIĞI sultanı, Geliyor on bir ayın Bereketin padişahı, Sabrın timsali… un Bu ayda iyilik çok ols un ols l bo Rahmet un. Tüm dualar kabul ols ALATYA İnanç Baykara/ M
Yatsı ile beraber Teravihi kılarız. Sevapları alarak Yatağımıza yatarız. (....) Elveda Çulha / SAMSUN
Ahsen Ayşe Dede / Tokat
Ayşe Züleyha İnal (9 Yaş) Ebru Oruç / Bursa
26 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
RAMAZAN VE ORUÇ Müslüman kalkar sahura Yemek yiyip doyunca İmsak vakti girince Yemeği bırakır insan.
Elif Nur Tekeli (12 Yaş) / Aydın
Eda Nur Tekeli (6 Yaş) / Aydın
Senem İlhan /
Bursa
Abdullah Selman Dede / Tokat
Ayşe Çınar /Ankara Ayşenur Öncü
Rüveyda Kurt (8 Yaş)
/ Batman
Rukiyenur Özduran (8 Yaş) / Çerkeş
Ömer Emre / Ankara
27 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Hatice Demirbağ
CAN SIKINTISI YERINE SEVINÇ PIRILTISI Hevesle beklediğimiz an gelmişti. Herkes heyecanla kağıdını açıyor ve kağıtta yazan ismi okuduktan sonra kimin çıktığını belli etmemeye çalışarak yerine oturuyordu. Sıra bana gelmişti. Heyecanla kağıdımı açtım. Yüzümde beliren tebessümün beni ele vermesinden çekinerek hemen yerime geçtim. Bu hafta Burcu’ya iyilik yapacaktım. Sempatik, sıcakkanlı bir kız olmasına rağmen nedense çok samimi olamamıştık. Belki de bu, bizim için güzel bir fırsattı. O gün ufak tefek iyilikler yaparak Burcu’yu mutlu etmeye başlamıştım. Ertesi gün heyecanla okula geldim. Onu mutlu etmek için güzel sürprizler hazırlamıştım. Ama Burcu ortalarda görünmüyordu. Ders zili çaldı, öğretmen zili çaldı… Hala yok! Belki işi vardır, ertesi gün gelir dedim, o da olmadı. Yine gelmedi.
28 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Hem Burcu’yla samimi olma hayalim sönüyordu, hem de meleği olduğum kişiye iyilik yapamadığım için üzülüyordum. Bir yandan da Burcu’nun neden gelmediğini merak ediyordum. Bir anda aklıma bir fikir geldi. Ben Burcu’nun meleği isem araştırmalı, ona ne olduğunu öğrenmeli ve uzaktan da olsa ona iyilik yapabilmeliydim. Evlerini biliyordum, çıkışta evlerine gittim. Meğer iki gündür hasta yatıyormuş. Beni görünce çok sevindi. Doktor bir hafta dinlenmesini söylemiş. Ertesi gün arkadaşlarıma durumu anlattım ve Burcu’yu ziyaret edip sevindirelim, dedim. Öğretmenimize de bu isteğimizi bildirdik. O da bizimle beraber gelebileceğini söyledi ve hep beraber Burcu’yu ziyarete gittik. Bizi görünce gözlerindeki can sıkıntısı, yerini sevinç pırıltısına bırakmıştı. Bu ziyaretimiz sınıfımızdaki birlik ve beraberliğimizi de pekiştirmişti. Öğretmenimiz bu güzel fikir için bana teşekkür etti ve oy birliği ile haftanın meleği ben seçilmiş oldum!
29 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Doğru Duvar Yıkılmaz DİLLİ DÜDÜK Rukiye Oklan
BiR ATASÖZÜ
Bu atasözümüz bize doğru olmayı ve doğru olanların asla kaybetmeyeceğini anlatır. “Doğru” sözcüğü pek çok anlamı birden içerir: - gerçek, yalan olmayan - akla mantığa uygun, çelişkili olmayan - ahlak kurallarına ve yasalara uygun, sahte olmayan - yanlışsız Gördüğünüz gibi doğru bir insan olmak için yalan söylememek, ikiyüzlü olmamak, sahtekâr olmamak gerekiyor. Bazen doğru olduğumuz halde zarara uğrasak da, bu davranışımızla Allah’ın rızasını kazanırız. Bir kul için bundan büyük kazanç olamaz. Eğer sabreder ve doğruluğa devam edersek Rabbimiz kayıplarımızı kazanca çevirir. Peygamber Efendimiz bu konuda “Doğru olunuz ve doğruluğa yöneltiniz.” buyurur. Ebu Süfyan Peygamberimizin amcasıdır, Mekke’nin tanınmış zenginlerinden biridir. Henüz müslüman olmamıştır. Ticaret için Suriye’ye yaptığı bir seyahat sırasında Bizans imparatoru Herakliyus kendisini saraya çağırır. Hz. Muhammed hakkında bildiklerini sorar. Ebu Süfyan, Peygamberimizi anlatırken doğru bir insan olduğunu ve doğruluğu emrettiğini söyler. Düşmanı tarafından bile “doğru” bilinen Peygamberimiz, doğruluğu sebebiyle belki acı çekmiştir, zarara uğramıştır ama asla kaybetmemiştir. Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olmanız duasıyla...
30 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
BiR deyim
Öfkesini Yutmak
Çok sinirlendiği bir zamanda kendine hâkim olup uygunsuz bir davranışta bulunmamak.
“O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar. Öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Al-i İmran Suresi 134. ayet) Birgün Hz. Hüseyin, kölesinin ibrikten döktüğü suyla abdest almaktadır. Kölesi ibriği kaldırırken Hz Hüseyin’in dişine çarpar ve dişini kırar. Canı çok yanan Hz Hüseyin öfkeyle kölesine bakar. Kölesi: “O takva sahipleri ki... öfkelerini yutarlar.” ayetini okur. Hz Hüseyin: “Öfkemi yuttum.” der. Kölesi: “İnsanları affederler.” der. Hz Hüseyin: “Seni affettim.” deyince, kölesi ayetin devamını okur: “Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” Bunu duyan Hz. Hüseyin “Ben de seni azat ediyorum.” der.
31 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Hayati Otyakmaz
Ahmet Haşim (1884-1933)
lere destan bir şehir Bir zamanlar güzelliği dil cukluğu Bağdat’ta olan Bağdat’ta doğdu. Ço yken annesinin ölügeçti. Henüz 12 yaşında anbul’a geldi. Galamü üzerine babasıyla İst süre öğretmenlik tasaray Lisesi’ni bitirdi. Bir yaptı. Savaşında bulunAhmet Haşim, Çanakkale l Sanatlar Akademidu. Savaştan sonra Güze vlet memurluklarınsinde öğretmenlik ve de da bulundu. Ahmet Haşim, Şiirler ve hikâyeler yazan uğuna katıldı. Sevgi, Fecr-i Âtî edebiyat toplul rak tanındı. Sembotabiat ve akşam şairi ola n olarak şiirlerinde lizm akımı anlayışına uygu verdi. söyleyiş güzelliğine önem nda fıkra ve makaleAhmet Haşim, aynı zama leriyle de ünlüdür. Piyale, Bize ESERLERİ: Göl Saatleri, kan, Frankfurt Göre, Gurabâhâne-i Lakla Seyahatnâmesi.
32 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
RNEKLER:
EN Ö ŞİİRLERİND
MERDİVEN nlerden ın bu merdive ks ca ka çı ır ğ a prak Ağır ngi bir yığın ya re ş e n ü g e d n layarak Etekleri ın semaya ağ ks ca ka a b n a Ve bir zam solmakta n perde perde zü yü ı rd ra sa Sular m olmakta seyret ki akşa ller, Kızıl havaları ttasıl kanar gü u m r, a n ka , a Eğilmiş arz ülbüller allarda kanlı b d i ib g v le a r Duru (….)
ORMAN kan imin havası a Su değil, mevs sesidir prağın, dalın Duyduğun ya n parıltısıdır Suda yıldızları n. bazı bazı çaka Bu karanlıkta AĞAÇ ü. çta neşe sönd Gün bitti. Ağa kut; ya ldu, kuş da Yaprak ateş o n parıltısından Yaprakla kuşu dü. erguvana dön yu su n zu av H
33 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
34 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Yazan: Ayla Abak Çizen: Volkan Akmeşe
35 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Suzan Çataloluk
Ali ile Veli Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde yalan söyleyenin, sözünden dönenin, hainlik edenin hali yaman, sonu dumanmış… Neyse efendim, geçelim masalımıza… Anadolu’da köyün birinde Ali ile Veli diye iki kardeş yaşarmış. Bir gün ihtiyar babaları hastalanmış. Oğullarını başucuna çağırmış: -Evlatlarım, demiş. Bana artık ahiret yolu göründü. Kocamış ananıza edepli olun. Benden size emanet. Emanete etmeyin ihanet. Olmayın birbirinize muhannet. Baba ocağını söndürmeyin, dostu ağlatıp düşman güldürmeyin. Kul hakkı yemeyin, “bir şey olmaz” demeyin. Olan olur, başınıza kötü şeyler gelir yoksa. Sözüm sözdür. Baldan bal, tam bir özdür. Hakkım size helaldir. Demiiiş, ardından ruhunu teslim etmiş… Babalarının vefatından sonra işleri üstlenen Ali ile Veli iş taksimi yapmışlar. Ali davarları gütmeye başlamış. Veli de ekin işlerini üstlenmiş. İlk aylarda işler iyi gitmiş. Çoban arkadaşıyla Ali, o serin yayla senin, bu yeşil vadi benim, davar güdüyorlarmış. Ama kötü kalpli arkadaşı demiş ki: - Yahu Ali, bütün gün davar güdüyoruz. Gel, şu sürüleri satalım, şehre gidip parasını yiyelim. Beyler gibi yaşarız.
36 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Ali bu sözlere kanmış. Sürüleri satıp şehre kaçmışlar. İlk günler zevkle geçivermiş. Ama paraları bitince iş değişmiş. Utandıklarından köye de dönememişler, amelelik (işçilik) yapmaya başlamışlar. Veli ile anacığı ise hayvanları olmadığı için sefilperişan olup kışı zorlukla atlatmışlar. Havalar ısınınca Veli gece-gündüz çalışıp ekinleri ekmiş, bahçe işlerini bitirmiş. Sonra biraz para kazanmak için kasabadaki bakkalın çırağı olmuş. Bakkaldaki işi bitince koşup köydeki işlerine devam ediyormuş. Bir gün, Veli bakkalda bir heybe altın bulmuş. Etrafta da kimsecikler yokmuş. Nefsi ile şeytan hemen kandırmaya çalışmışlar Veliciği. Ama o kanmamış, Yüce Allah’a sığınmış: “Allahım, sen beni nefsimin ve şeytanın şerrinden koru. Kim bilir kimin emeği, bunu hemen Bakkal emmiye vereyim.” demiş. Sonra ne mi olmuş?.. Yarın ninem bana anlatacak. Ben de bir dahaki sayıda size….
37 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
BİLGİSAYAR BUNU DA YAPACAK!
BİLİM SAYFASI
Esra Gani
Hayal gerçek oldu sonunda! Bir yazılım şirketi, teknolojinin son imkânlarını kullanarak artık Türkçe konuşmayı bilgisayarlara aktarabileceğini bildirdi. Firma açıklamasında: “Hep bir hayalimiz vardı; biz konuşacağız, bilgisayar yazacak. Artık bu gerçek olacak.” dedi. Yani siz Word belgesini açacaksınız, konuştuğunuzu bilgisayar yazacak. Bir kaç dile çeviri de yapacak; Türkçe konuşacaksınız, İngilizce yazacak. Eee arkadaşlar, artık on parmak klavye kullanmaya da gerek kalmaz belki…
KATLANARAK TAŞINABİLEN KLAVYE Goldtouch Go Fold-able Keyboard adındaki taşınabilir klavye, ortadan ikiye katlanarak taşınmayı daha kolay hale getiriyor. Klavye 0,5 ağırlığında. Tuşları kullanım esnasında zorluğa son veriyor. Büyüklüğü açısından da çok rahat bir kullanımı var. Artık defter kitap katlar gibi klavyenizi de katlayabilirsiniz, üstelik kırışıp buruşması da yok! 38 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Arkadaşlar bu ay, öyle şişeyle, makasla ya da herhangi bir şeyle değil zaten sizde mevcut olan malzemelerle deney yapacağız… Bugünkü malzememiz BEYİN! Evet, kendi beyniniz. Yani bugün size zihninizi çalıştıracak, eğlenceli bir deney söyleyeyim, onu yapın. Ne dersiniz?.. Beynimiz sağ lob ve sol lob olmak üzere ikiye ayrılır ve farklı işlevler görür. Şimdi ben diyorum ki şarkı söyleyerek sağ beyninizi geliştirebilirsiniz. Şarkı söylerken şiir yazmanız çok daha kolay olur, çünkü bu arada zaten beyninizin sağ tarafı çalışır durumda olduğundan yine sağ beynin işi olan şiir yazmak da o oranda kolaylaşmış olacak.
AYIN DENEYi Bunun için ilk adım: Gün içinde yaşadıklarınızı şarkı söylemeksizin, şiirsel bir şekilde ifade edin. Birkaç dakika bunun üzerinde çalışın. Daha sonra tekrar deneyin, fakat bu sefer şiirinizi şarkıymış gibi okuyun. Kafiye oluşturacak kelimeleri şarkı söylerken daha kolay bulabileceksiniz. Hatta bu yöntemle hoş bir şarkı oluşturabilirsiniz. Şarkı söylemek sağ beyninizin tamamen aktifleşmesine de yardımcı olacak. İyi eğlenceler size!..
39 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Zeynep Sarıtaş
YAĞMUR
Öğretmen o günkü konusunu bitirmişti. Dersin bitmesine de on dakika kalmıştı. Hem bu zamanı değerlendirmek, hem de çocukların konuyu ne kadar anladıklarını yoklamak için, herkese birer soru soruyordu: - Nalan sen söyler misin yavrum? Yağmur ne zaman yağar? Nalan çok duygulu bir cevap verdi: -Bulutlar üzülüp ağladıkları zaman, öğretmenim.
KALE
Teknik direktör ilk yarı sonrası soyunma odasında oyuncusuna sordu: - Neden kendi kalene gol attın? Oyuncu cevap verdi: - Kalelerin hepsi birbirine o kadar çok benziyor ki!
GETİR BARİ...
Bir gün rüyasında Hoca’ya dokuz akçe vermişler. Hoca illaki on akçe olsun derken uyanmış. Bakmış ki elinde hiçbir şey yok; gözlerini hemen kapayıp elini uzatmış ve pişman bir şekilde: “Getir bari dokuz akçe olsun.” demiş 40 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
MISRA MISRA BİLMECE Fatma Bayraktar Karahan
Camiler süslenir Hafızlar seslenir Müminler cemaat olup Allah’a yönelir.
Teravih
Davullar çalınınca Uykudan kalkılınca Azıcık bir şey yesek Sünnete uymuş oluruz Yemekten ve içmekten, Kendini engellemek Teslimiyet bu demek Gerçekten sabır gerek...
Sahur
Oruç
Müslümanlar sevinir. Hep birlikte yenilir. Ezan zamanı gelince Duanın tam yeridir... İftar
Bin geceden hayırlı Gerçekten çok anlamlı Hangi gün olduğu ise Allah katında saklı... Kadir Gecesi
Nereden gelip nereye gider Bez yüklü beş boz eşekli beş adam Dereden gelip dereye gider Bez yüklü beş boz eşekli beş adam
Tatlılar bol bol yenir Gelene ikram edilir Hala küs olan varsa Aman çok günah denir. Ramazan Bayramı
TEKERLEME
41 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Lamia Levent
BÜYÜK ZAFERİ KUTLUYORUZ Sakarya Meydan Savaşındayız! Merhaba arkadaşlar! Bu tatil çok güzel geçiyor. Çünkü bu yaz hem eğlendim, hem yeni şeyler öğrendim. Arkadaşlarımla gittiğim yaz okulunda oyunlar oynadık, yüzdük, yarıştık, eğlendik. Sabahları ise mahallenin çocuklarıyla evimizin yakınındaki camiye gittik, Kur’an dersi aldık. Hocamız bize Peygamberimizin güzel bilgiler öğretti. Hocamız, bir dersimizde ise yurdumuzun düşmanlardan nasıl kurtarıldığını anlattı. Hocamızın anlattığına göre, bir zamanlar ülkemizin dört bir yanını düşmanlar işgal etmiş. Ülkemizin batısından doğusuna kadar her yer düşmanın elindeymiş. Ama Mustafa Kemal Atatürk Türk halkıyla beraber düşmanı yurdumuzdan atmışlar. Son yapılan Sakarya Savaşında büyük bir zafer kazanılmış Bu nedenle bu zafere “30 Ağustos Zafer Bayramı” adı verilmiş. Hocamız bunları anlatırken, ben de bir an önce Zamk’a gidip Zafer’in kazanıldığı günlere yolculuk yapmak için sabırsızlanıyordum. O gün dersimiz biter bitmez soluğu zaman makinesinde aldım.
42 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ'DİR. İLERİ! Büyük bir meydandayım her tarafta askerler kamp kurmuş bekliyorlar. Ellerindeki silahlar olmasa onların asker olduğunu anlamazdım. Askerden çok halktan insanlar var. Eline silah, süngü ne geçerse kapıp düşmanla savaşmaya gelen insanlar bunlar. Ama hepsi vatanı için toprağı için canını vermeye, şehit ve gazi olmaya hazır haldeler.. İlerde büyük bir çadır var. Orada kimin olduğunu sorduğumda Başkomutan Mustafa Kemal’in karargâhı olduğunu söylediler. Büyük komutan biraz sonra başlayacak Sakarya Savaşı için hazırlık yapıyormuş. Herkes nefesini tutmuş başkomutandan gelecek emri bekliyor. Ben de heyecanlanmaya başladım. Çünkü vatanımızdan düşmanın tamamen atıldığı bu büyük savaşa tanık olacaktım. Fazla zaman geçmeden Başkomutan Mustafa Kemal ve arkadaşları atlarının üzerinde göründüler. Mustafa Kemal büyük bir cesaret ve kararlılıkla ordumuza şöyle seslendi: - Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk edilemez! Ve ardından elini havaya kaldırıp işaret parmağıyla son talimatını verdi: -Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri! Bütün ordu onun bu emriyle bir anda dalgalandı, “Ya istiklal ya ölüm” nidalarıyla vatanlarını kurtarmak için ilerlemeye başladılar.
43 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
KELİMEYİ BULALIM Merve
0
Cansu
Arda
Berke
6
2
3
Berke, Cansu, Arda ve Merve üzerinde farklı rakamlar yazan giysiler giymişlerdir. Dört arkadaş yan yana farklı dizilişlerde doğal sayılar oluşturmaktadırlar. Tabloda verilen dizilimlere uygun olarak oluşturdukları sayıyı yanlarına yazınız.
1. Dizilim
Berke
Arda
Cansu
Merve
A
2. Dizilim
Arda
Merve
Cansu
Berke
T
3 Dizilim
Merve
Cansu
Arda
Berke
F
4. Dizilim
Berke
Cansu
Arda
Merve
R
5. Dizilim
Merve
Berke
Cansu
Arda
İ
3. ve 5. dizilimlerdeki sıralamalar dört basamaklı sayı oluşturmaz. Çünkü sayılar 0 (sıfır) ile başlamaktadır. Sıfırı dikkate almamalıyız. Bu sayılar üç basamaklıdır. Oluşturduğunuz sayıları küçükten büyüğe doğru sıralayarak harfleri tablonun yanındakikutulara yazdığınızda gizli kelimeyi bulacaksınız.
SİMETRİ
A
B
C
D
E
F
G
H
Aşağıdaki kutulardan birbirine simetrik olanları bulup eşleştirelim.
DÜZELTİ
44
Geçen sayıda sayfa 44'te yer alan "Yol Bulma Oyunu"nda S.Arabistan'ın başkenti yanlışlıkla Mekke olarak gösterilmiştir. S. Arabistan'ın başkenti RİYAD'dır. Yanlışlığı düzeltir, özür dileriz. Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
puzzle B
45 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Arkadaşlar, bulmacayı çözebilmek için dergimizi dikkatlice okumanız gerekiyor. Soruların cevaplarının çoğu dergide. Kolay gelsin.
Serap Çakmak
46 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
1. Oruçlu kişinin akşam ezanıyla beraber orucunu açması.
17. Uzak yerlere yolcu ve eşya taşıyan kafile, yük hayvanı katarı.
2. Hicrî ayların dokuzuncusu, oruç ayı.
18. Ünlü “Merdiven” şiirini yazan, fıkra ve makaleleriyle tanınan şairimiz.
3. Küçükayı takım yıldızının en ucunda bulunan ve kuzey kutbu yönünü belirtmekte faydalanılan parlak yıldız. 4. Ramazanda iftar sofralarımızın mis kokulu ekmeği. 5. Kiraza benzeyen ama tadı ekşi olan bir meyve.
19. At, eşek, deve gibi tek tırnaklı hayvanların tırnağı. 20. Doğu Anadolu’nun başkenti denen şehrimiz. Palandöken Kayak Merkezi buradadır.
6. Ayın etrafındaki ışık dairesi, hâle.
21. Ramazan ayında cami minareleri arasına gerilen ışıklı şekil veya yazı.
7. Doğu Karadeniz Bölgemizde bulunan, çay bitkisi yetiştirilen bir şehir. Ülkemizin en çok yağış alan ilidir.
22. Erzurum’un en büyük ilçesi. Bu ilçenin “siyah altın” denilen oltu taşı ve cağ kebabı meşhurdur.
8. “ ……… tutun ki sıhhat bulasınız.”
23. Sarı-kahverengi renkte zeytin büyüklüğünde meyvesi olan, yaz-kış yeşil kalan bir Akdeniz bitkisi.
Hadis-i Şerif
9. “Amellerin Allah’a en sevimli olanı hangisidir?” sorusuna Peygamberimiz şu cevabı vermiş: “Vaktinde kılınan ……….” 10. Çok sinirlendiğinde kendine hâkim olmak anlamında bir deyim. (……..sini yutmak)
24. 30 Ağustos ……… Bayramı. 25. Açlığa ve susuzluğa dayanıklı bir binek hayvanı.
11. Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan 20 rekatlık nafile namaz. 12. Kur’an’ın 6. suresi. 13. Ahmet Haşim’in meşhur şiirinin ismi. 14. Oruç tutacak kişinin imsak vaktinden önce yediği gece yemeği. (Bu vakit, duaların kabul olduğu bir vakittir.) 15. Erzurum’da bulunan tektonik bir dağ. Burada ülkemizin en gözde kayak merkezi var. 16. Parmaklarla dokunarak hareket ettirilen tuş sistemi.
47 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
Esentepe Camii Ya z Kur'an Kursu Öğrencileri Gerede - Bolu
Yusuf ve Mehmet Akif
Hümeyra ve İrem Öztürk – ERZİNCAN Enes Nizam – YUNANİSTAN Betül Aydın – EDİRNE İlhan Özkan – SAMSUN Eminenur Balcı – BOLU Hatice Gökçay – UŞAK Tuğba Doğan – ALMANYA Halil Çakmakçı – BURDUR Sema Gül ve Semra Er – ALMANYA M. İkbal Yazıcı - İSTANBUL Seher Tekeli - Aydın
Zeynep - Ayşe İlham
EDİRNE-Lalapaşa’dan mektup gönderen kardeşimiz Betül Aydın şunları yazmış: “Ben Demirköy İ.Ö.O. 2. sınıfı bitirdim. Bu, dergiye yazdığım ilk mektubum. Biz çocuklara eğlenceli bir dergi hazırladığınız için sizlere sonsuz teşekkürler. Dergideki çizgi hikâyeleri, mizah sayfasını, masalları okumayı çok seviyorum. Arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde dergiden birbirimize bilmeceler sorup fıkralar anlatıyoruz. Sayenizde çok eğleniyoruz. Yazacaklarım bu kadar. Benim de mektubuma yer verirseniz beni çok sevindirmiş olursunuz.” (Güzel el yazınla yazdığın mektubunun devamını bekliyoruz, Betülcüğüm. Sana ve arkadaşlarına eğlenceli bir tatil diliyoruz.) Esra - Sıla Sönmez
48 Diyanet Çocuk Dergisi Sayı : 349 Ağustos 2009
İsa - Muhammed Kesim
iz Hümeyra Öztürk ERZİNCAN-İliç’ten yazan kardeşim Dergisi, ben 8. sınışöyle diyor: “Sevgili Diyanet Çocuk okuyorum. Bilmece ve fa geçtim. Derginizi her ay zevkle . Sizlere bu dergiyi yafıkra sayfalarını çok beğeniyorum orum.” yınladığınız için çok teşekkür ediy n için biz de teşekkür (Sevgili Hümeyra, güzel mektubu .) ediyoruz. Bizi izlemeye devam edin
ALBÜMÜMÜZ
Abdulkadir Koca
Ahmet Fatih Ece
Arif Tutumlu
Ayşenur Özer
Beyza Nur Göktaş
Bilal Gümüş
Buket Subaşı
Buşra Yağmur
Büşra Nur Ece
Dilara Gökçe
Eren Dalgalı
Fatih Çalışkan
Fatma Özçiftçi
Furkan Buşkun
Furkan Koca
İrem Buşkun
Kadir Özçiftçi
Kerem Söker
Latife Demirel
Mehmet Kaan Yıldız
Melisa Ağır
Meltem Ağır
Muhammed Celal Yetgin
Muhammet Haktan Benli
Muhammed Talha Şen
Nurullah Solak
Osman Bahadır Keskin
Semanur Kara
Seyfi Çetinkaya
Şevval Nur Köse
Osman Temel
Efe Güvercin
Ege Güvercin
Cansu Konukçu
Doğukan Güler
KAYBOLMAMA İZİN VERMİYOR ANNEM Sizin hiç uçurtmanız oldu mu? Olmuştur elbette. Peki sizin uçurtmanız kayboldu mu hiç? Benim uçurtmam kayboldu. Göğü gezmeye gitti. Bir daha da gelmedi. Akşama kadar bekledim onu, gelmedi Çok sevmiş olmalı oraları. Sevsin tabii. Ben de severim oraları fakat Kaybolmama annem izin vermiyor.
Vural Kaya