dan başlanılarak düzenlenmesi gerçekleştirecektir. Öğretim ilkeleri; öğretim stratejisinin-yönteminin ve tekniğinin seçiminde ve kullanılmasında rehber niteliği taşır. Öğretim, bu ilkelere göre gerçekleştirilir. 1-Öğrenciye /Çocuğa Görelik (düzeye uygunluk) Öğrenciye görelik, öğrencinin tüm ilgi-ihtiyaç ve yeteneklerinin, fizyolojik – psikolojik ihtiyaçlarının dikkate alınarak öğretimin gerçekleştirilmesi demektir. Not: Çağdaş yaklaşımlarda öğrenciye görelik hazır bulunuşluğun dikkate alınarak öğretimin bireyselleştirilmesi olarak da ifade edilir. 2-Etkin Kalıtım (Aktivite-Aktiflik) Çağdaş eğitim anlayışlarına göre öğrenci ne kadar çok duyu organı ile öğrenme sürecine katılırsa öğrenme o derece etkili ve kalıcı olmaktadır. Not: Etkin katılım yaparak – yaşayarak öğrenmeye temel teşkil eder. Okuyarak öğrenme İşiterek öğrenme Görerek öğrenme Hem görerek hem de işiterek öğrenme Hem görüp hem işitip hem de söyleyerek öğrenme Görüp-işitip-dokunup-söyleyerek öğrenme
% 20 % 30 % 40 % 50 % 80 % 90
öğrenmeyi
daha
kolay
Yakın zamandan uzak zamana Yakın fiziksel çevreden uzak fiziksel çevreye (mahalle, kent, ülke, dünya)
Yakın sosyal çevreden uzak sosyal çevreye (Aile, sülale, toplum)
8-Ekonomiklik (Tasarruf) İlkesi Ekonomiklik ilkesi öğretimin en az emek, en az zaman ve en az enerji sarf edilerek en yüksek verimin alınması ile ilgilidir. Bu ilkede amaç “bir taşla iki kuş vurmak” tır. Not: Öğretimde doğru bir planlama ekonomiklik ilkesinin etkinliğini arttırır. 9-Açıklık (Ayanilik) Açıklık,öğretmenin iletişim sürecinde, dersi işlerken ve değerlendirme yaparken (sınavlarda)kullandığı dilin anlaşılır, açık ,net ve anlamlı olması demektir.Açıklığı arttırmak için öğrenmeyi kolaylaştıran materyaller, görsel-işitsel araç ve gereçler kullanılabilir. Not: Kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması yaşama yakınlık somut eşyalar ve öğretim materyallerinin kullanılması da somuttan soyuta ilkelerini gerektirir. 10-Bütünlük
3-Yaşama Yakınlık (Hayatilik)
Bu ilkeye göre çocuk bedensel ve duygu, düşünce, irade gibi ruhsal kuvvetler bakımından bir bütün olarak ele alınmalı , her yönüyle dengeli biçimde eğitilmelidir.
Öğretmenin temel ilkelerinden biri de yaşamda uygulanabilirliğidir. Bilgi ve becerilerin gerçek yaşamda kullanılmasını sağlayacak kazanımlar da öğrenciye aktarılır.
Not: Kerschen Steiner tarafından ortaya atılan bu ilkeye göre bilgilerin birbirine bağlı ve birbirini tamamlar şekilde sunulması gerekir.(ilkenin ikinci-yan anlamı)
Kaynak: Özcan Demirel , Öğrenme Sanatı – Pegema Yay. – Ankara , 2006
Not: John Dewey “Eğitim yaşama hazırlıktan öte yaşamın ta kendisidir” diyerek hayatilik ilkesine vurgu yapmıştır. Yaşama yakınlık; somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene ve yakından uzağa gibi ilkelerin ve açıklık ilkesinin temelini oluşturur.
11-Sosyallik(Otoriteye İtaat ve Özgürlük)
4-Somuttan Soyuta
12-Bilgi ve Becerinin Güvence Altına Alınması
Somut olanı öğrenmek kolaydır. Özellikle ilköğretimin ilk kademesinde öğretimde somut eşyalar, nesneler ve öğretim materyalleri kullanılmalıdır. Gerçek materyallerin kullanılamadığı durumlarda görsel –işitsel araçlar ve bilgisayar teknolojisi bu ilkenin uygulanmasını sağlamaktadır.
Değişmeyen, evrensel bilginin sonraki kuşaklara aktarılması bilgi ve becerinin güvence altına alınması ile sağlanır.
Somuttan soyuta ilkesi, araç gereçlerden yararlanılarak yapılabildiği gibi soyut kavramların somutlaştırılması ile de gerçekleştirilebilir.
İki boyutu olan bir ilkedir: Toplumsal boyutu ile otoriteye itaat, kendi kararlarını verebilme yeterliliği boyutuyla da özgürlük anlamına gelir.
Not: Günümüzde bilgiye ulaşmak onu depolamaktan daha önemli hale gelmiş, bu ilkenin de önemi azalmıştır.
13-Tümdengelim Öğretilecek konunun bütünden parçaya, genelden özele evrenden bireye doğru verilmesidir.
5- Bilinenden Bilinmeyene
14-Transfer
Öğretme sürecinin planlanması ve uygulanması esnasında öğrencinin önceki öğrenme yaşantılarında elde ettiği bilgi ve deneyimler dikkate alınmalı, yeni bilgi ve deneyimler mevcutların üzerine inşa edilerek öğretim gerçekleştirilmelidir.
Elde edilen bilginin başka bir problemi ya da sorunu çözerken kullanılmasıdır.
Not: Ausubel ‘Anlamlı Öğrenme’ de yeni bilgilerin, eski sistemlerin içine yerleştirildiğinde öğrenmenin kalıcı olduğunu savunmaktır. 6- Aktüalite (Güncellik) İlkesi Öğretilecek konuların güncel olaylar ve sorunlarla ilişkilendirilerek aktarılması bu ilkeye uygun davranıldığını gösterir. 7-Yakından Uzağa Öğretimin, öğrenciye en yakın fiziksel çevre (yaşanılan yer) sosyal çevre (yaşayış) ve zaman (yaşadığı zaman)
Not: Daha önce öğrenilen bilginin yeni bir durumda kullanılması transfer ilkesi ile ilgilidir. Bu yönüyle ‘bilinenden bilinmeyene’ ilkesi ile çakışmaktadır. 15-Basitten Karmaşığa (Kolaydan Zora) İçerik hazırlarken verilecek bilgilerin, örneklerin basitten karmaşığa, kolaydan zora doğru sunulmasıdır. Araç gereç kullanımı; Konunun anlaşılır, açık hale gelmesi içinse AÇIKLIK, konunun görerek öğrenilmesi ve somutlaştırılması içinse SOMUTTAN SOYUTA Yaşamdan örnekler; Konunun anlaşılır, açık hale gelmesi içinse AÇIKLIK, yaşamda kullanılır ve yararlanılabilir olduğu içinse YAŞAMA YAKINLIK
Mevcut bilgi-beceri; Üzerine yeni bilgiler konulması yönüyle BİLİNENDEN BİLİNMEYENE, Bilginin yakın çevreye dair olduğu vurgulanmışsa YAKINDAN UZAĞA
ÖĞRETME-ÖĞRENME SÜRECİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
başarısıyla belirlenir. Yani öğretimin sonunda öğrenme hızındaki artış, gelişen duyuşsal özellikler ve beceriler, bilişsel başarı öğrenme ürünlerini oluşturur ve öğrenme ürünü de tam öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğinin göstergesidir.
Öğretme - Öğrenme Kuramları (Modelleri): Öğrenme – öğretme etkinliklerine yön veren temel felsefe ya da bakış açısıdır. Öğretim Stratejisi (Yaklaşımı) :Hedefe ulaşmak için seçilen en genel yol ya da yollar bütünüdür. Öğretim Yöntemi (Öğrenme Yolları) : Hedefe ulaşmak için seçilen en kısa ya da en düzenli yoldur. Öğretim Tekniği (Uygulama Biçimi) :Hedefe ulaşmak için seçilen yöntemi uygulamaya koyma biçimidir.
Tam öğrenme modelinde tüm öğrencilerin öğrenebileceği gerekli zaman verilir. Bunun en önemli sınırlılığı hızlı öğrenen öğrencinin diğerlerini beklemek durumunda kalmasıdır.
2.PROGRAMLI ÖĞRENME – ÖĞRETİM
ÖĞRENME –ÖĞRETME MODELLERİ 1-TAM ÖĞRENME MODELİ Bloom tarafından ortaya atılan “Tam öğrenme modeli”, okuldaki başarıya %90’ a çıkaran bir öğretim sürecini gerektirir.(Alt limit %70). Tam öğrenme modeline göre işin başında olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise (hazır bulunuşluk düzeylerine uygun öğretim hizmeti, ihtiyaç duyulan zaman) herhangi bir kişinin öğrenebileceği her şeyi herkes öğrenebilir Konuların küçük birimlere ayrılarak aşamalı öğretimi söz konusudur. Yani, bir birim öğrenme gerçekleşmeden bir diğerine geçilmez. Eksikliklerle ilgili gruba ek öğretim yapılır. Değişkenleri:
Öğrenci niteliği
Bilişsel giriş davranışları: Bilişsel alan düzeyi, hazır bulunuşluk düzeyi, öğrenme stilleri Duyuşsal giriş özellikleri: Derse karşı ilgi, okula karşı tutum, öğretmene karşı tutum, kendi ile ilgili tutumları Tüm öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal giriş özellikleri istenilen düzeye getirilirse kaliteli, nitelikli bir öğretim ile tam öğrenme gerçekleşebilir. Öğretim hizmetlerinin niteliği (Kaliteli öğretim için ipucu, pekiştireç, katılım, dönütdüzeltme değişkenleri) Nitelikli öğretim için ise yerinde ve zamanında ipucu, pekiştireç, dönüt ve düzeltme kullanılmalı, öğrencinin katılımı sağlanmalıdır. Öğrenme ürünleri (Bilişsel başarı, öğrenme hızı, değişen duyuşsal özellikler ve beceriler) Öğrenmelerin düzeyi, öğrencinin
Bu öğrenme modeli davranışçı kuramın edimsel koşullanmacılarından Skinner’in programlı öğrenme ilkelerine dayandırılmaktadır. Bu ilkeler; Küçük adımlar Etkin katılım Başarı Anında düzeltme Bireysel hız dır. Programlı öğrenme, konuların ünitelere ayrılmasını ve önkoşul öğrenmeler dikkate alınarak belli bir sıra içinde işlenmesini (küçük adımlar), pekiştireç kullanılmasını (başarı neticesinde),öğretimin bireyselleştirilmesini (bireysel hızı),hatanın en aza indirgenmesini(anında düzeltme) ve öğrencinin sürece bizzat dâhil edilmesi gerektiğini (etkin katılım) savunur. Her öğrenciye ihtiyaç duyduğu ek öğrenme zamanı verilerek (bireye ek öğretim yapılmak suretiyle) yüksek nitelikli öğretim hizmetinin sağlanmasına olanak tanıyan bir öğrenme modelidir. Programlı öğretimin en önemli noktası bireysel farklılıkları dikkate almasıdır.
3.BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM Bilgisayar destekli öğretimde bilgisayar bir öğretici, bir alıştırma yaptırıcı, bir uygulatıcı veya bir olayın benzerini canlandırıcı olarak kullanılır. Kendi kendine öğrenme ilkelerinin, teknoloji özellikle de bilgisayar teknolojisi ile birleşmesinden oluşmuş bir öğretim yoludur. Bilgisayar destekli öğretimde öğretim boyunca öğrenciler bilgisayarda programlanan dersle etkileşim halindeyken öğretmen bir rehber, bilgisayar ise öğrenme ortamı rolünü üstlenir. Bunun için de yazılımlar kullanılır. Bilgisayar Destekli Öğretimin Yararları 1. Öğrenme Hızı Öğrenci kendi öğrenme hızına uygun olarak konuyu öğrenme, ihtiyaç duyduğunda tekrar etme şansına sahiptir.
2 .Katılımcı Öğrenme (Etkin Katılım) Belirli aralıklarla öğrencilere verilen geri bildirimler (dönütler)ile öğrencinin sürekli aktif olması ve derse katılması sağlanır. 3. Öğretim Etkinliklerinin Çeşitliliği Görsel ve işitsel öğelerin etkin bir şekilde kullanıldığı alan bilgisayar destekli öğretimdir. Bilgisayar ortamında gerçek hayatta gerçekleşmesi imkansız olan deneyleri ve aktiviteleri de gerçekleştirmek mümkündür. 4 .Öğrenci Performansının İzlenebilmesi Öğrencinin konu üzerinde harcadığı zaman ve gösterdiği performans kayıt edilir ve istenildiğinde öğretmene sunulur. Buna göre öğrenci ihtiyaçları belirlenir.
-Karar verme ve eleştirel düşünme gibi üst düzey düşünme becerilerini ve motivasyonu geliştirir. Yaşam boyu öğrenme yeteneği sağlar. Probleme dayalı öğrenmede bir takım aşamalar izlenir. Bu aşamalar sırasıyla: 1.Problemi hissetme, tanıma ve tanımlama 2.Gerekli bilgileri toplama 3.Problemin köküne inme 4.Çözüm yollarını ortaya koyma 5.En iyi çözüm yolunu seçme 6.Problemi çözme Problemin çözüm yolunun tek olmaması, aktif öğrenmeyi temel alması, işbirliğine açık olması önemli noktalarıdır.
5. Zamandan ve Ortamdan Bağımsızlık Bilgisayar destekli öğretim ortamında öğrenci istediği konuyu istediği zaman öğrenebilir, tekrar edebilir.
Aynı zamanda problem durumunun sık sık değişmesi öğrencilerin yeni gelişmeleri tekrar gözden geçirmelerine öğrenmeyi dolayısıyla bilgiyi güncelleştirmelerine olanak tanır.
Skinner‘in programlı öğrenme modeline uygun olarak kullanılabilecek olan bilgisayar destekli öğretim, programlı öğrenmede dile getirilen bireysel farklılıkların dikkate alınmasını, çeşitli zihinsel becerilerin geliştirilmesini ve sınırsız tekrar olanağını sağlar.
Bütün bu aşamalarda öğretmen öğrencilerin öğrenmesini yönlendiren bilişsel rehber ve danışman konumundadır.
Kalıcılığın artırılmasını, görsel işitsel uyarıcılar açısından zengin yaşantılar sağlanmasını, öğrenme eksiklerinin tespit edilmesini ve giderilmesini sağlaması da önemli yararları arasında sıralanabilir. Öğretmenlerin, kendi konu alanı ile bilgileri çok iyi bilmeleri, öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştırıcı olmaları, grup çalışmalarını organize etmeleri gerekmektedir, Diğer bir söyleyişle öğretmenin görev ve sorumlulukları daha fazladır.
4.PROBLEME DAYALI ÖĞRENME (J.DEWEY) Probleme dayalı öğrenme, yapısalcılığa dayanmaktadır ve yapısalcılık gibi Dewey ve Piaget’in çalışmaları doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Probleme dayalı öğrenmede, ortaya atılan problemin ilgi ve merak uyandırıcı olması bir önkoşuldur. Piaget’e göre öğrenme bireylerin şaşkınlık ortamından düşünme ile çıkmalarının sonucunda gerçekleşen bir durumdur. Farklı ve daha önce karşılaşılmayan bir problem, öğrenci ilgisini çekmekte, güdülenmeyi (motivasyonu) artırmaktadır.
5.PROJE TABANLI ÖĞRENME Proje Tabanlı Öğrenme Modeli, eğitim programlarının birbirinden bağımsız küçük bilgiler yığını olarak öğretilmesine karşı geliştirilmiş ve çağdaş ülkelerde uygulanmakta olan bir öğretim ve öğrenim modelidir. Bu model bir ya da daha fazla alanın temel kavramları ve prensipleri üzerine odaklıdır ve bir ders senaryosu içinde mümkünse birden fazla dersin öğrenme hedeflerini kapsar. Bu modelin ana öğeleri esnek bir yapısı olan bir örnek olay yada diğer konularla bağlantılı bir problem/senaryo , öğrenci merkezli öğrenme ve küçük gruplarda birlikte öğrenmedir. Öğrenci gerçek problemlerin çözümüne yönelik ders senaryolarının içerisinde ağırlıklı olarak, düşünme, problem çözme, yaratıcılık, bilgiye erişim, yeniden harmanlama ,sorgulama ,uzlaşma gibi aktiviteler yapar ve hem de ekip (grup) çalışması için zaman ayırır. Bu modelde öğretmen, yardımcı ve yönlendirici, öğrenci ise özerk ve kurgulayıcıdır. Her senaryonun sonunda öğrenci tarafından geliştirilmiş ve gerçekçi bir ürün ortaya çıkar. Ayrıca Proje Tabanlı Öğrenme Modeli öğrencinin aktif katılımını güdüler ve üst düzey bilişsel aktiviteler içerir.Çok çeşitli araç ve kaynak kullanımını destekler.
İlk bakışta şaşkınlık tüm öğelerin birbirine karıştırılması gibi görülse de esasen sonuca doğru gelindiğinden derleyici ve toparlayıcı bir fonksiyona sahiptir.
Proje tabanlı öğrenme, projeyi bir hedef değil alt yapı olarak ele almakta ve öğrenmenin ürün değil süreç boyutu üzerinde durmaktadır.
Problem çözmeyi temel alan bir öğretim tasarımında, değişmeye açık beceriler, bir takım davranış ve değerler, deneysel bilgiler ve deneysel beceriler, gerçek dünya tecrübesi, disiplinlerarası bilgi önemli değişkenlerdir.
Proje tabanlı öğrenme modelinin uygulanmasına ilişkin öğrenci, proje ve öğretmen faktörleriyle ilgili aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir.
Probleme Dayalı Öğrenmenin Temel Özellikleri -Öğretime bir problem ile başlanır. -Problem ile öğrencinin dünyası arasında bağlantı kurulur. -Problem disiplinler üzerinde değil yalnızca konu üzerinde organize edilir.(sınırlandırılır) -Öğrencilere probleme şekil vermeleri ve çözümü baştan sona yönetmeleri için tam yetki verilir. -Öğrencilere performansları ve çözümleri hakkında sürekli bilgi ve açıklamalarda bulunulur. -Bir problem etrafında öğretimi gerektirdiği için bütüncül bir yapısı vardır ve özellikle bilişsel düzeyleri vurgular. -Aktif öğrenme süreçlerindeki yaşantıları kolaylaştıran bir yapısı bulunmaktadır.
1-Öğrenciler Genellikle kendi ilgi alanlarına göre bir konu/proje seçerler (öğrencilerin projelerinin kendi seçtikleri ilgi alanlarına uygun konulardan oluşması güdülenmeyi arttırır), kendi kaynak materyallerini kendileri bulurlar, ortaya bir sonuç ürün koyarlar (genellikle bir rapor aracılığıyla). Bunları yaparken kendi başlarına ya da çoğu zaman gruplar halinde çalışırlar. 2-Projeler Belirli bir süre devam eder (zaman gerektirir) ve girdiler (daha önceki öğrenmeleri)gerektirir. 3-Öğretmenler Yönetici ve kolaylaştırıcı bir rol üstlenerek rehber olurlar.
6.YAPISALCILIK (YAPILANDIRMACILIK / KURMACILIK / İNŞACILIK/ OLUŞTUMACILIK / CONSTRUCTIVISM) Öğrencilerin belli bir konuda bir anlayış yaratmak için kendi deneyimlerini kullandıkları bir öğrenme yaklaşımıdır. Öğretmen ise, öğrenenlerin bilgiyi anlamlı bir biçimde yapılandırmasına rehberlik eden kişi olarak kabul edilir. Öğretimden çok bilgiyi öğrenmeyle ilgili bir kuramdır. Bilginin transferi ve yeniden yapılanması söz konusudur. Bilgi konu alanlarına bağlı olarak değil, bireylerin yarattığı ve ifade ettiği şekilde yapılandırılarak var olur. Bu yüzden bilgi, deneysel, sübjektif ve bireyseldir. Bilgi, evrensel ‘gerçekler takımı’ olarak değil işleyen hipotezler olarak görülür ve bilginin mutlak anlamda doğru olamayacağı düşünülür. Yapılandırmacılık, öğrencilere bir takım bilgi ve becerilerin kazandırılması gerektiği görüşünü inkar etmez.Fakat eğitimde bireylerin daha çok düşünmeyi, anlamayı, kendi öğrenmelerinden sorumlu olmayı ve kendi davranışlarını kontrol etmeyi öğrenmeleri gerektiğini vurgular. Dolayısıyla yapılandırmacı kuramın temelinde başkalarının bilgilerini yine kendilerinin yapılandırması gerektiği görüşü yatar. Vico tarafından ortaya atılmıştır. Kant, Hegel, Dewey, Kelly, Vygotsky, Bruner, Ausubel ve Piaget önemli katkılar getirmişlerdir.
yönelik, ortak bir hedef doğrultusunda birlikte çalışması için küçük grupların eğitici amaçla kullanılmasıdır. Oluşturulan gruplar iki-beş/altı kişilik olup heterojendir. Yani grup üyeleri; yetenek, kişilik özellikleri, cinsiyet, akademik başarı, sosyal beceriler gibi alanlarda birbirlerinden farklı özelliktedirler. Bu anlayışla öğrencilerin gruplar halinde (küme düzeninde) oturtulması uygundur. 1935 yılında Kurt Lewin ve 1949 yılında Deutsch işbirliğine dayalı öğrenmenin temelini oluşturan fikirler ortaya koymuşlardır. Daha sonraları Dewey, Slavin, Kagan, Vygotsky, Piaget, Skinner, Bandura ve Sharan gibi araştırmacılar bu modele önemli katkılarda bulunmuşlardır. Dayandığı temel varsayımlar; -İşbirliğine dayalı beceriler öğrenilebilir. -Sınıfın fiziksel düzeni işbirliğine dayalı çalışmayı etkiler. -Grup üyelerinin birbirlerine katkısı ve grup dinamiği grup çalışmalarında önemlidir. İşbirliğine dayalı öğrenme modelinde; grubun her bir üyesinin grup başarısı için birbirlerine bağımlı oldukları ,grup üyelerinin her birinin grubun tümünün başarısına etki ettiği öğrenciler tarafından öncelikle kavranmalıdır. Buna ‘olumlu bağlılık’ denir.
Öğrenme-öğretme süreci bağlamında öğrenmeleri değerlendirme (süreç değerlendirmesi) yapılır.
Öğrencilerin birbiriyle yardımlaşması, öğrendiklerini paylaşarak birbirlerinin başarısını arttırması, desteklemesi, cesaretlendirmesi, güdülemesi, yapılanları tartışarak birbirlerine açıklaması, araç gereçleri değiş-tokuş etmesi, birbirlerini yönlendirmesi ve olumlu yönde teşvik etmesi gereklidir.
Öğretmenin öğretmekle değil, öğrencilerin öğrenmelerini sağlamakla görevli olduğu düşüncesi hakimdir.
İşbirliğine dayalı öğrenme, çok yönlü ve empatik düşünmeyi kazandırır.
Yapılandırmacılıkta Bilgi Edinme Kaynakları:
Not: İşbirlikli öğrenme teknikleri öğretim teknikleri bölümünde ele alınacaktır.
Piaget’nin zihinsel gelişim kuramı üzerine kurulmuştur.
i) Uzun süreli bellekten edinilen bilgi (Önceden zihinsel olarak yapılandırdığı bilgi) ii) Birincil bilgi kaynakları (kendi yaşantısıyla gözlemlediği, deneyimler yaşayarak bu süreçte elde ettiği bilgi) iii) İkincil bilgi kaynakları (öğretim sürecinde sunulan ve başkaları tarafından hazırlanmış bilgiler… Kitap, öğretmen, internet vs.) Not: Yapılandırmacılıkta genellikle birincil (daha önce yapılandırılmamış /yorumlanmamış) kaynaklardan yararlanılır. Doğrudan bilgi edinme fırsatı tanıyan gözlemler ve görüşmeler birincil veri kaynaklarıdır. Ancak birileri bu görüşmeleri analiz edip yorumlamış ve sunmuş ve öğrenci de o bilgi yapısına ulaşmış ise bu ikincil veri kaynağı olmaktadır. Yapılandırmacı Yaklaşım Türleri Bilişsel Yapılandırmacılık: Bilginin nasıl oluşturulduğunu anlamada Piaget’in zihinsel gelişim kuramını kullanır. Öğrenme Piaget’in ortaya attığı özümleme, düzenleme ve bilişsel denge ilkeleri ile açıklanmaktadır. Radikal Yapılandırmacılık: Öğrenme yaklaşımı geliştirmeye yönelik bir girişim olarak ifade edilebilir. Bilgi, doğru , gerçek gibi kavramların radikal değişimler geçirmesi gerektiğini savunmaktadır. Sosyal (Toplumsal) Yapılandırmacılık: Öğrenmede kültürün ve dilin önemli bir etkisi olduğunu savunmakta bilginin sosyal etkileşimlerle oluşturulduğunu öne sürmektedir.
7. İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME / ÖĞRETİM İş birliğine dayalı öğrenme; öğrencilerin kişisel olarak kendi öğrenmelerini ve birbirlerinin öğrenmelerini arttırmaya
8.BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ ÖĞRETİM (KELLER PLANI) Sınıftaki öğrenci sayısı arttıkça, her öğrenciye düşen öğrenme zamanı ve hizmeti azalmaktadır. Aynı zamanda bir sınıftaki öğrenciler arasında bireysel farklılıklar bulunmaktadır. Bu durumda öğrencilerin tamamı aynı etkinliklerle öğrenemezler. Öğrenme düzeyi farklı öğrencilerin öğrenmesi ancak öğretimin bireyselleşmesi ile mümkün olabilmektedir. Öğretmen sınıfın tümüne değil 3-4 öğrenciden oluşan küçük gruplara (homojen gruplar) açıklama yapar. Sınıfta farklı nedenlerden dolayı öğrenme güçlüğü yaşayan ve sınıf içerisinde özel olarak ilgilenilemeyen öğrenciler için kullanılan bir tekniktir. Her öğrenci kendine özgü düzeylerde öğrenir. Bireysel gereksinimlere dönük grup çalışmalarında değişik etkinliklere yer verilerek öğrencilerin değişik çalışmalar yapmaları sağlanabilir. Bunun için yapılacak çalışmalar Dönüşümlü günlük çalışmalar (sınıf gruplar halinde çalışır, grubun başında iyi bilen lider öğrenci bulunur, değişik etkinlikler üzerinde çalışma yapılır.) Beceri geliştirme çalışmaları (öğrenciler arasında beş grup oluşturulur bir grup öğrencileri yönlendirmek amaçlıdır, diğer dört grup etkinliklerde bulunur, bir öğrenci farklı kümelerde bulunarak kendini geliştirebilir.) Planlı grup çalışmaları (Öğrencilerin bir yarıyılda kazanması gereken beceriler planlı bir şekilde gruplar üzerinde gerçekleştirilir.) Düzey geliştirme çalışmaları
(Öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerine uygun yönetim etkinlikleri gerçekleştirilir.)
Glasser, okulda etkili öğretimi gerçekleştirmede dört öğeden oluşan bir model geliştirmiştir.
9. AKTİF ÖĞRENME
1.Hedefler saptanır.
Aktif öğrenme, öğrenenin öğrenme sürecinin;
2.Gerekli giriş davranışları belirlenir.
-Sorumluluğunu taşıdığı,
3.Öğretme öğrenme ortamı seçilir ve düzenlenir.
-Çeşitli yönleri ile ilgili karar alma öz düzenleme yapılma fırsatlarının verildiği
4.Değerlendirme yapılır.
-Karmaşık öğretimsel işlerle öğrenenin öğrenme sırasında zihinsel yeteneklerini kullanmaya zorlandığı bir öğrenme sürecidir. Aktif olma süreç ve sonuçla ilgilidir. Aktif öğrenmede öğrenciler: -Dinlemekten çok derse katılırlar -Becerilerinin geliştirilmesi önemlidir -Daha üst beceri düzeyine çıkarlar -Okuma,yazma,tartışma gibi etkinliklerle desteklenir -Tutum ve değerleri dikkate alınır. Aktif öğrenmenin kullanıldığı sınıfta güven, enerji, özdenetim, gruba ait olma farkındalık göze çarpar. Programda sarmal program, değerlendirmede tümel değerlendirme kullanılır.
10. ANLAMLI ÖĞRENME (AUSUBEL) -Anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrencinin daha önceki öğrendikleriyle öğrenecekleri arasında bağ kurulması sağlanmalıdır. -Bu modelde kavram haritaları kullanılır.
Bu modele göre öğretme işi öğretmen tarafından yapılır.
13.YAŞAM BOYU ÖĞRENME MODELİ -Yaşam boyu öğrenme; öğrenmeyi öğrenmenin bir ürünüdür.Yaşam boyu öğrenmede birey neyi öğrenmesi gerektiğine kendisi karar verir, öğrenme sürecini kendisi yönlendirir, yaygın ve örgün öğrenme olanaklarından kendi tercihi ile yararlanır. -Yaşam boyu öğrenmenin 7 tane ilkesi vardır: Süreklilik, Değişim, Kendi kendine öğrenme, Araştırmacılık, Özdeğerlendirme, Sınıf dışında öğrenme, Eğitimi yönetme -Yaşam boyu öğrenme öğretme-öğrenme sürecine yeni bir boyut kazandırmış, eğitim-öğretimi kurumsal yapının dışına çıkartmıştır.
14.BEYİN TEMELLİ (CAINE&CAINE)
ÖĞRENME
MODELİ
Beyin temelli öğrenme; öğretime gelişimsel sosyo-kültürel açıdan bakan insan beyni ve fonksiyonları üzerine temellendirilmiştir. Beyin Temelli Öğrenmenin İlkeleri
-Bu öğrenmede kavram öğrenme ve kavram etrafında öğrenmelerin gerçekleşmesi önemlidir.
-Her beyin tektir Öğrenme ortamları bireysel farklılıklara yanıt verecek nitelikte düzenlenmelidir.
-Tümdengelim kullanılır.
-Beyin birçok işlevi aynı anda yapar.
-İlk önce temel kavram daha sonra ayrıntılar öğretilir.
-Öğrenci için bilgi anlamlı olmalıdır.
-Öğretmen merkezlidir.
-Öğrenme fizyoloji ile ilgilidir. -Öğrenme teşvikle artar korku ile azalır.
11.ÖĞRETİM DURUMLARI MODELİ (GAGNE) Öğrenme sürecinde kazanılan beş temel davranıştan söz edilir.
-Beyin bilgileri anlamlaştırır ve ilişkilendirilerek örüntüler oluşturulur. -Beyin parça ve bütünleri eş zamanlı işler. -Beyin dikkat ettiği bilgiyi ve bilginin dışındaki çevreyi algılar.
1.Zihinsel beceriler
15. ÇOKLU ZEKA KURAMI (GARDNER)
2.Sözel beceriler
Zekanın oluşumunda biyolojik ve çevresel etkenler vardır. Bunlar; kaynaklara ulaşım şansı, kültürel etkenler, coğrafi etkenler, ailesel etkenlerdir. Bu etkenlere bağlı olarak zekanın değişik boyutları artabilir veya eksilebilir.
3.Psiko-motor beceriler 4.Tutumlar 5.Bilişsel stratejiler Zihinsel beceriler önemlidir. Öğrenme türü olarak basitten karmaşığa giden bir yol izlenir. Basitten karmaşığa doğru öğrenme türleri (Gagne hem davranışçı hem de bilişsel kuramcıların getirdiği bir çok ilkeyi modelinde kullanmıştır.)
12.TEMEL ÖĞRETME MODELİ(GLASER)
Çoklu zekaya göre sekiz farklı zeka boyutu vardır ve bireyler bu zeka boyutları ile dünyaya gelir. Her bireyde bu farklı yetenekler az çok vardır. Bu yetenekler uygun çevresel koşullar, ortamlar ve uyarıcılar ile gelişir. Öğretmen ve ailenin görevi bu uyarıcıları sunmak için uygun ortam ve etkinlikleri hazırlamaktır.
Doğa Zekâsı Bedensel-Kinestetik Zeka Bedensel hareketlerde iyi olan bireylerin sahip olduğu zeka alanıdır.Bu tür zekaya sahip olan kişiler; bedenlerinin farkındadırlar. Sportif hareketlerde başarı gösterirler. Duygularını vücut dilleriyle anlatabilirler. Tiyatro, drama, spor gibi etkinliklerden hoşlanırlar. Sözel-Dilsel Zeka Sözel zekâ, kısaca dili anlama ve kullanma yeteneğidir. Yazılı ve sözlü anlatım, sözel zekâya bağlı yeteneklerdir. Konuşarak kişileri ikna etme kabiliyetleri vardır.
Doğal ortamları seven açık havada bulunmaktan zevk alan bireylerin başarılı olduğu zeka alanıdır. Bu tür zekaya sahip kişiler; doğa olaylarına meraklıdırlar. Bitki ve hayvanlarla ilgilidirler. Bahçıvanlar bu zeka alanına sahip kişilerdir.
16. OKULDA ÖĞRENME MODELİ (CARROLL) Carroll “ 1963 yılında “Okul Öğrenimine İlişkin Bir Model” başlıklı makalesinde her öğrenciye gereksinim duyduğu ek zaman olanağı verildiğinde tüm öğrencilerin belirlenen öğrenme düzeyine ulaşabileceğini savunmuştur.
Avukatlık, öğretmenlik gibi meslekler bu alanda yer alır. Mantıksal – Matematiksel Zeka Genellikle analitik ya da bilimsel düşünme diye adlandırılan yetenekleri içerir. Sorunlara analitik yaklaşırlar. Bu tür zekâya sahip olan kişiler; matematiksel işlemlerde, sebep sonuç ilişkilerini kolayca anlama, bilgiler arasındaki bağı anlama ve hipotezler kurmada başarılıdırlar. Bilim adamları, matematikçiler, muhasebeciler bu zekâ alanındadır. Görsel - Uzaysal Zeka
Bulmaca çözmekten hoşlanırlar. Resim ve sanat etkinliklerinden zevk alırlar, harita ve tabloları kolayca okuyabilirler. Nesneleri hayal etmede başarılıdırlar. Görsel ayrıntılara dikkat ederler. Mimarlar, dekoratörler, denizciler, tasarımcılar, avcılar bu alanda yer alırlar. Müziksel - Ritmik Zeka Seslere karşı duyarlılığı yüksek olan bireylerin bulunduğu zeka alanıdır. Bu tür zekâya sahip olan kişiler; ses tonlarını tanır, ses farklılıklarını ayırt etme,ve şarkıların melodilerini hatırlamada başarılıdırlar. Ritim tutma, şarkı söyleme, mırıldanma, beste yapma gibi etkinliklerden hoşlanırlar. Müzisyenler bu alanda yer alır. Sosyal – Kişiler Arası Zeka Sosyal becerileri gelişkin kişiler bu zeka alanındadır. Bu kişiler için sosyal ortamlarda bulunmak zevktir. İletişimde başarılıdırlar. Bu tür zekaya sahip kişiler empati kurmada, ikna etme kabiliyetinde, paylaşma ve yardım etmede başarılıdırlar. Danışman, lider, aktör, politikacı ve din adamları bu zeka alanındadır. Öze Dönük – İçsel Zekâ Kendi başlarına karar verirler. Kendi yeteneklerinin farkındadırlar. Özsaygıları yüksektir. Eleştirilmekten çekinmezler.
Filozoflar ve yazarlar bu gruptadırlar.
Kaliteli öğretim, yetenek, fırsat ve sebat önemli değişkenleridir.
17. ETKİLİ ÖĞRETİM MODELİ (SLAVIN)
Üç boyutlu düşünme bu zekâ türünü en önemli özelliğidir. Genellikle grafik sanatlarındaki insanlarda görülür. Bu tür zekâya sahip olan kişiler; üç boyutlu düşünebilirler.
Yalnız yaşamaktan hoşlanırlar. geliştirmekte başarılıdırlar.
Carroll’a göre her öğrenci aynı düzeyde öğrenebilir fakat hızlı ve yavaş öğrenen öğrenciler vardır. Öğrenmede belirleyici olan değişken zamandır. Carroll’un “Okulda öğrenme modeli” Bloom’un “Tam öğrenme modeli” ve Slavin’in “Etkili öğrenme modeli”ne esin kaynağı olmuştur.
Bireysel
projeler
Slavin’in etkili öğretim modeli öğrenme düzeyini etkileyen değişkenlerin çözümlenmesi yoluyla öğrenme başarısının artırılabileceği varsayımına dayanır. Öğretim niteliği, öğretim düzeyine uygun hale getirme, güdülenme ve zaman önemli değişkenleridir. Not: Carroll ve Slavin’in modelleri birbirine benzemektedir. Her iki modelin ortak varsayımı öğrenme düzeyinin öğretimini düzenlenmesiyle artırılabilir olduğudur.
18. MODEL ALARAK (SOSYAL) ÖĞRENME (BANDURA) Bandura’ya göre öğrenmede temel kavramlar taklit, gözlem ve model almadır. Bu konuyu deneysel olarak açıklamaya çalışan ilk psikolog ise Thorndike’tır. Thorndike dışında Miller, Dollard ve Watson da çeşitli araştırmalar yapmışlardır. Ancak Bandura “Düşünme Ve Etkinliğin Sosyal Temelleri” adlı yapıtıyla gözlem yollu öğrenmeyi sistematik bir bütünlüğe ulaştıran ilk psikolog olarak bilinmektedir. Bu modele göre gözlem ve taklit yoluyla yeni beceriler öğrenilebilir. Deneyim kazanarak yeni inanç ve değerler oluşturulabilir.
19. ÖĞRENME STİLİ MODELİ (DUNN) Bireyin iç dinamiklerine ve yeteneğine etki eden dış faktörler önemlidir. Öğrenme biçimleri çevresel – duygusal – fiziksel – sosyal ve psikolojik olmak üzere 5 temel iç ve dış etmenden etkilenerek oluşur.
20. KAYNAŞTIRMA YETENEĞİ MODELİ (GREGORC) Bireydeki güçler ve iç öğrenmeler üzerine tesis edilmiş bir modeldir. Zekâ ve algılama yeteneğine önem verir. Algılama somut ve soyut olarak iki türlüdür.
21. BASAMAKLI ÖĞRETİM MODELİ (NUNLEY) Bu yaklaşım bireysel farklılıklara planlanması gerektiğini savunur.
göre
öğretimin
Öğrencilerin farklı ilgi ve yetenek alanlarına, farklı öğrenme yollarına sahip olduğu düşüncesi ile uygun etkinliklerin basamaklar halinde belirlenerek görevlerin belirlenmesine ve bu görevleri yerine getirirken öğrenme esasına dayanan bir öğretim yaklaşımıdır.Bu basamaklar C,B,A olarak belirlenmiştir. A seviyesi üst düzey öğrenmeyi ifade eder. (Bazı üniversitelerde bu sisteme göre değerlendirme yapılır.) C Basamağı Öğrenme: (Bilgi, Kavrama)
1- Öğrenmeyi tekrar etme, 2- Aktif Öğrenme, 3- Not Alma Teknikleri, 4- Uygun Yazma Teknikleri, 5- Hafıza Geliştirme Stratejileri, 6- Mantıklı / Yaratıcı düşünme - Bu modelde “hata” kaçınılmazdır. öğrenciyi başarıya götürecektir. Yapılan olarak), bize başarı için neler yapmamız bilgiler verir. (Ders alabilmek adına
Dolayısıyla hatalar hatalar (kaçınılmaz gerektiği hususunda hata yapılmalıdır).
- Tam anlamıyla öğrenmenin gerçekleşebilmesi için her türlü yaklaşım ve değişmelere açık olmak gerekir. Öğrenen kişiyi sınırlandıracak birtakım harici koşullar ortadan kaldırılmalıdır.
Kazanılan temel bilgilerin uygulanması, seçilmesi, farklı örnekler üzerinde kullanılması / Öğrencilerin belirlediği görevleri yerine getirmesi
Öğrenme, dengeli gerçekleşmek zorundadır. Bu dengeli öğrenmenin içerisinde ise bireylerin farklı zeka alanlarına sahip olmaları, fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin beraberce geliştirilmesi yatmaktadır. Bu açıdan bakıldığı zaman bu öğrenme modeli modern çağın özelliklerine, gelişim hızına daha uygun olabilecek bir model olarak gözükmektedir. Fakat her coğrafyada uygulanabilmesi için birtakım zorluklar da kaçınılmazdır.
A Basamağı Öğrenme: (Sentez, Değerlendirme)
DÜŞÜNME BİÇİMLERİ
Yaratıcı düşünme, etkin düşünme, eleştirisel düşünme gibi üst düzey yolların kullanılması / Öğrencilerin başardıkları görevlerin sonuçlarını tartışması
Eğitim süreci düşünen, yargılayan, yaratıcı, sorgulayıcı bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir
Öğrencilerin temel bilgileri öğrenmeleri, yeteneklerine uygun görevlerin belirlenmesi
ilgi
ve
B Basamağı Öğrenme: (Uygulama, Analiz)
-Öğretme-öğrenme sürecinde bireyler hem düşünme becerilerini geliştirir hem de yeni düşünme becerisi kazanırlar -Düşünme becerileri üç başlık altında incelenmektedir. 1.Yaratıcı Düşünme Yaratıcı düşünme bireyin yeni, farklı, orijinal, özgün (sentez düzeyi), ayrıştırıcı düşünme, alternatifli düşünme ve ürünler ortaya koymasıdır. Hazırlık, kuluçka, aydınlanma ve değerlendirme olmak üzere 4 aşamadan oluşur.
22. YAŞANTISAL ÖĞRENME MODELİ (KOLB) Kolb; Kurt Lewin, Jean Piaget ve John Dewey’den etkilenerek yaşantısal öğrenme modelini önermiştir. -Kolb’a göre bireyler kendi yaşantılarından, deneyimlerinden öğrenirler ve öğrenmelerinin sonuçları güvenli bir şekilde değerlendirilebilir.
Yaratıcı Düşünmenin Özellikleri Esnek Düşünme: Farklı yollar düşünebilme ve bunları deneme Orijinal Düşünme: Ortaya atılan yolun yeni ve mevcutlardan farklı olması Akılcı Düşünme: Zihinsel süreçlerin çok yönlü ve üst düzey olması Ayrıştırıcı Düşünme: Benzerlikleri ve farklılıkları ayrıştırabilme
-Öğrenme, bir süreçtir. Kolb, öğrenme ile bilgiyi birbirinden ayırmış ve farklı tanımlamıştır. Kolb öğrenmeyi bir süreç olarak kabul edip bilgiyi ise, yaşantının dönüştürülmesi şeklinde tanımlamıştır.
Yaratıcı Düşünme Yolları
Sentezleme (Hipotez kurma, plan yapma, analojik düşünme, başka araştırma sonuçlarından yararlanma)
Kolb’un öğrenme stili modelinde temelde 4 öğrenme stili vardır. Bu öğrenme stilleri ve özellikleri şunlardır:
Eklemleme (Büyük düşünme, düşünceyi hızla değiştirme, somutlaştırma ve geniş düşünme)
İmgelemek (Akılcılık, kestirimde düşünme, hayal etme, sezgileme)
1.Somut yaşantı(Hissetmeye dayalı ) -Problemlerle bireysel olarak ilgilenmek ve hissetmek, düşünmekten daha önemlidir. 2.Soyut kavramsallaştırma (Düşünmeye dayalı) -Duygular yerine mantık, kavram ve düşünceler önemlidir 3.Yansıtıcı gözlem (İzlemeye dayalı) -Düşünce ve olayları ayrıntılı bir şekilde gözlemleyerek, farklı bakış açılarından değerlendirme süreci önemlidir. 4.Aktif yaşantı (Yapma ve yaşamaya dayalı) - İzlemek yerine pratik uygulama yapar.
23.KUANTUM ÖĞRENME: Öğrencilere öğrenmeyi öğretme stratejisinden oluşmaktadır. Stratejinin bir kısmı şöyledir:
bulunma,
kuramsal
2.Eleştirel Düşünme Eleştirel düşünce sorgulayan bir yaklaşımla olayları ve durumları ele alma irdeleyici bir bakış açısıyla yorum yapma ve karar verme becerilerini içerir. Yaratıcı ve Eleştirel Düşünme Becerilerinin Karşılaştırılması Eleştirel Düşünme
Yaratıcı Düşünme
Analitik Dikey Odaklama Nesnel
Üretici Yatay Yayma Öznel
Birleştirici Sol Beyin Sözel 3.Yansıtıcı Düşünme
Ayırıcı Sağ Beyin Görsel
İlerlemeci eğitim yaklaşımına bağlı bir düşünme yoludur ve yapılandırmacı öğrenme, buluş yolu, tartışma, araştırma – inceleme, proje temelli öğrenme, işbirlikli öğrenme, problem çözme, mikro öğretim, kavram haritası, beyin fırtınası, rol yapma, drama, soru-cevap, günlük yazma, gözlem gibi yaklaşım ve yöntemlerle geliştirilir. Öğrenciyi merkeze alan, öğrencinin düşünerek ve araştırarak öğreneceği bilgi üzerinde durmasına olanak sağlar. Yansıtıcı düşünmenin oluşumunda iki temel nokta vardır. 1)
Düşünmenin oluşması için içine girilen merak, kuşku ve duraksama durumu
2)
Bu kuşku merak ve duraksama durumunu ve oluşan şüpheyi açıklığa kavuşturacak araştırma ve sorgulama eğilimi.
Globaller • Çalışırken sesli ortamı tercih ederler • İnformal oturma düzeni • Birkaç görev üzerinde ara vererek çalışmak • Çalışma esnasında bir şeyler atıştırma • Akranlarıyla çalışmak • Standart yönlendirmeleri takip eder. ÜSTBİLİŞ (Metacognition) Üstbiliş kavramı 1970’li yıllarda bilişsel psikoloji alanına John Flavel’in çalışmalarıyla girmiştir. Bireyin kendi düşüncelerinin, görüşünün farkındalığıyla ilgili olan bu kavram, bireyin kendi bilişsel süreçlerinin nasıl işlediğini anlayarak bu süreçleri denetim altına alabileceği ve daha nitelikli bir öğrenme için bu süreçleri yeniden düzenleyerek daha etkili bir biçimde kullanabileceği sayıltısına dayanarak geliştirilmiştir. Üstbiliş, en kısa tanımıyla kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi anlamına gelir.
Analitik Düşünme: “Sol beyin yarımküresi baskın”, sözel, ardıl ve analitik becerileri gelişmiştir. Analitikler adım adım öğrenirler, öğrenmeleri sırasında detaya önem verirler. Sessiz, aydınlatmanın yoğun olduğu, oturma düzeninin kurallara uygun olduğu öğrenme ortamlarını tercih ederler ve işlerini bitirene kadar devam ederler. Global Düşünme:
Üstbiliş Davranışları Geliştirmek İçin Stratejiler
“Sağ beyin yarımküresi baskın”, bütüncül, global, müzikal, sanata yatkın, görsel-uzamsal öğrenirler. İlk önce ana fikri anlamaya çalışırlar daha sonra ise detaylara konsantre olurlar. Müzik dinleyerek, karşılıklı konuşarak, rahat çalışma ortamında öğrenirler.
1. 2. 3. 4. 5. 6.
Ne bildiğini ve ne bilmediğini belirlemek Düşündükleri hakkında konuşmak Düşünme günlüğü tutma Planlama ve öz düzenleme Düşünme sürecinden bilgi edinmek Öz değerlendirme
Anlayana kadar tek bir şeye odaklanmak onların yolu değildir, dağınık düşüncelerle çalışırlar. Eğer bir şey ilgilerini çekerse detayları araştırırlar, kolay bir şekilde sıkılabilirler ve sık aralara ihtiyaçları vardır. Tek bir iş üzerinde çalışmak yerine aynı anda birden çok iş yapmayı tercih ederler. Analitik Sol yarı küre Tümevarımcı Küçük adımlarla öğr. Ardıl
Global Sağ yarı küre Bütüncül Tümdengelimci Eş zamanlı
Küçük yaşlardaki çocukların sağ beyinleri daha baskındır bu yüzden daha çok bütünsel, sağ beyine yönelik öğrenme tekniklerine ihtiyaç duyarlar; çünkü analitik öğrenme becerileri daha gelişmemiştir. ANALİTİK VE GLOBAL ÖĞRENENLERİN TERCİHLERİ
Analitikler • Öğrenirken sessizliği tercih ederler • Parlak ışık • Formal oturma düzeni • Tamamlayana kadar tek bir görev üzerinde çalışmak, bitirdikten sonra yenisine geçmek • Çalışmasını tamamladıktan sonra bir şeyler atıştırmak • Kendi başına ya da bir otorite figürü ile çalışmak • İşleri kendi yollarıyla yapmak
Hedefler, seçilebilecek stratejinin türünü belirlemede kaynaklık eder. Stratejileri belirlemede en önemli ölçüt, ulaşılacak hedeftir. Öğretmen merkezli stratejilerde öğretim, öğrenmeyi sağlama; öğrenci merkezli stratejilerde ise öğrenmeye kılavuzluk etme olarak ifade edilir. Öğretim stratejileri 3 ana başlık altında gruplanmaktadır. 1-Sunuş (Alış) Stratejisi 2-Buluş (Keşfetme) Stratejisi 3-Araştırma – İnceleme Stratejisi
1-Sunuş Stratejisi: Bilişsel kurama dayalı olarak Ausubel tarafından ortaya atılmıştır. Tüm bilgilerin öğretmen tarafından aktarılmasıyla kavram ve genellemelerin öğretildiği bir öğretme yoludur. Bu stratejide öğretmen bilgiyi düzenler, organize eder,ve öğrenciye hazır olarak alacağı içerikte sunar. Dersin giriş ya da açıklamaların gerekli olduğu kısımlarında kullanılır. Ausubel’e göre bilgilerin yaşama aktarılması için öğrenmenin anlamlı ve kalıcı olması gerekir. Açıklanmanın gerektiği her durumda kullanılır. Daha çok kavram, ilke ve genellemelerin öğretiminde uygundur.
Bütünden parçaya (genelden özele) doğru bilgi sunumu olduğundan tümdengelim kullanılır. Bilişsel alanın bilgi basamağındaki davranışların kazandırılması amacı ile kullanılır. Öğretmen merkezlidir. Öğrenmeyi kolaylaştırıcı görsel-işitsel öğelerin kullanılması, bol örnek verilmesi, karşılaştırmaların yapılması öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştıracaktır. Fazla zaman almaz, maliyeti düşüktür. Kalabalık sınıflarda uygulanır. İlköğretim 5. sınıftan sonraki eğitim kademeleri içine uygundur. (soyut düşünebilme gerekli) Planlanması 123-
Öğrenciden beklenen davranışlar belirlenir. İşlenecek konu belirlenir. Hedef ve içeriğe uygun biçimde örnekler seçilir ve hazırlanır.
Örgütleyiciler Konu başında mutlaka ön örgütleyiciler(organize ediciler) kullanılmalıdır. Örgütleyiciler dersin genel yapısını öğrencilere gösterdiği için anlamlı öğrenmeyi sağlar. i) Açıklayıcı Örgütleyiciler: Dersin genel yapısını gösteren, sonradan öğrenilecek konuların içine yerleştirileceği genel yapılardır. Öğrenciler karşılaştıkları bu yapı sayesinde önceki bilgilerini organize ederler, sonradan öğreneceklerini ise doğru yerlere kaydeder.
Anahtar Kelimeler: Tümdengelim, anlamlı öğrenme, öğretmen merkezli, kavram haritaları, soyut konuların öğretimi, dersin giriş kısmı, anlatım, aktarım, açıklama
2-Buluş (Keşfetme) Stratejisi: Bruner tarafından ortaya atılmıştır. Öğretme bir problemle başlar. Öğretmen bu probleme ilişkin kaynak önerir, ön bilgiler ve örnekler verir. Öğrenci ise problemle ilgili verileri toplayıp, analiz ederek soyutlamalara, ilke-kavram ve genellemelere ulaşır. Öğrenci aktif bir role sahiptir. Geleneksel öğretim yöntemlerinde öğrenciye bilgi, tanım ve genellemeler hazır olarak verildiği için öğrenci pasiftir. Buluş yoluyla öğrenme yaklaşımında ise, öğrenci çözebileceği ve üstesinden gelebileceği problemlerle karşı karşıya getirilir. Güdüleyici bir öğretme yoktur. Düşünce yeteneğini geliştirmede kullanılır. Öğrenci merkezlidir. Dersin etkinlikler (gelişme) kısmında kullanmak için uygun bir stratejidir. Problem çözme becerisini, aşağıdaki problem aşamalarını izleyerek bu öğretim stratejisi ile kazanır. 123456-
çözme
Problemi hissetme Problemi tanımlama Çözüm seçeneklerini belirleme Bilgi (veri) toplama Bilgilerin (verilerin)analizi (çözümleme-değerlendirme) Genellemelere ulaşma
Buluş Stratejisinin Uygulanması
ii) Karşılaştırıcı Örgütleyiciler: Öğrenilenler arasındaki benzerlik ve farklılıkların anlaşılmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Bu örgütleyiciler, daha önce öğrenilmiş(bilinen) bir konuyu, bilinmeyen bir konuyla karşılaştırır, ilişki kurar.
Öğretmen bu süreçte gerekli gördüğü, yerlerde, sorularla öğrencilerin buluşuna rehberlik eder.
Kavram Haritaları:
Öğrenciyi yönlendirirken merakı canlandırmak olayın en önemli basamağıdır. Ancak öğrenci tam bir belirsizliğin içine itilmemeli, gerilim arttırılmamalıdır.
Novak ve Gowin tarafından, Ausubel’in anlamlı öğrenme kuramından yola çıkarak geliştirilmiştir. Daha geniş bir başlık altındaki kavramların birbirleriyle ilişkilerini gösteren iki boyutlu şemalardır. Kavramlar arasındaki ilişkilerin şematize edilmesiyle bilgilerin zihinde somut ve görsel olarak düzenlenmesini sağlar. En yaygınları balık kılçığı – örümcek ağı – sınıflama ve olaylar zinciri kavram haritalarıdır.
Somut konuların öğretiminde, özellikle okul öncesi eğitim kademesinde sıklıkla kullanılabilir. Çok kalabalık sınıflar için uygun olmayabilir. Fazla zaman alabilen maliyeti yüksek bir stratejidir. Bireysel farklılıklar süreci olumsuz etkileyebilir. Bilişsel alanın kavrama düzeyindeki davranışların kazandırılmasında kullanılır. Buluş Stratejisinde Kullanılan Öğretim İlke-Yöntemleri
Tartışma Örnek olay Deney Soru-cevap Bilgisayar Destekli Öğretim Yansıtıcı düşünme
Anahtar kelimeler: Merak, keşif, sezgi, tümevarım, örneklerden hareket etme, ilke-tanım ve genellemelere ulaşma, somut konuların öğretimi
3-Araştırma-İnceleme Stratejisi: Sunuş Yoluyla Öğretim Stratejisinde Kullanılan Öğretim İlke ve Yöntemleri
Anlatım Soru-cevap Gösteri Sempozyum Panel Seminer
Dewey tarafından geliştirilen bu stratejide öğrencinin problem çözme becerisini kullanarak, araştırma-inceleme yoluyla öğrenmesi söz konusudur. Bu stratejide öğretmen ön bilgi ve örnekler vermez. Öğrenci tümüyle etkin, öğretmen yol gösterici ve rehberdir. Öğrenci üst düzey beceriler kazanır ve alternatif düşünceyi öğrenir. Öğrenci bu stratejiyi kullanırken bilimsel problem
çözme basamaklarını öğrenir ve uygular. Bu yüzden bilimsellik ön plandadır. Bu tür çalışmalar okul ile gerçek yaşam arasında ilişki kurulmasını sağlar. Bu strateji sınıf dışında uzun süreli araştırma çalışmaları şeklinde olabileceği gibi, öğretmenin gerçek bir problemi sınıfa getirerek öğrencilerin katılımıyla çözüme ulaşması şeklinde de olabilir. Uygulaması zaman alabilen masraflı bir stratejidir. Aynı zamanda farklı bakış açıları ile bakma becerisini de kazandırmakla beraber, problemin sınırları iyi çizilmezse öğretim etkinliği amacından sapabilir. Bilişsel alanın uygulama ve daha üst düzeydeki davranışlarının kazandırılmasında yararlanılır. Araştırma-İnceleme Yoluyla Öğretim Stratejisinde Kullanılan Öğretim İlke ve Yöntemleri
Problem çözme Laboratuar Örnek olay Gezi- gözlem Deney, benzetim Yaratıcı, eleştirel düşünme Gösterip yaptırma
Anahtar kelimeler: Problem çözme, bilimsellik, tümevarım ve tümdengelim, üst düzey beceriler, araştırma, inceleme Buluş-Araştırma Hem buluş hem de araştırma-inceleme stratejisi problem çözme içerdiğinden zaman zaman karıştırılmaktadır. Buluş yoluyla öğretimde öğrencinin var olan bir bilgiye öğretmenin rehberliğinde ulaşarak problem çözmeyi öğrenmesi beklenir. (Tümevarım) Araştırma yoluyla öğretimde ise problem çözme becerisini kullanarak araştırma, sorgulama, rapor hazırlama becerilerini öğrenmesi yani bilimsel yöntemi benimsemesi önemsenir. (Hem tümevarım hem tümdengelim)
edildiği bir yöntemdir. Sunuş stratejisi ise anlatımda içine almakla beraber araç-gereç ve kavramların haritalarının da kullanılabildiği, farklı teknikleri de içeren bir stratejidir.
TARTIŞMA YÖNTEMİ Bir konu ya da problemle ilgili olarak öğrencileri düşünmeye yönlendirmek, anlaşılması güç olan konuları açıklamak verilen bilgileri pekiştirmek amacı ile kullanılan bir yöntemdir. Tartışma yöntemi öğrenci merkezli bir sınıf ortamının oluştuğu, öğrencilerin kendilerini rahatça ifade edebildikleri, düşünme, eleştirme, başkalarının görüşlerine saygı duyma(demokratik tutum),iletişim kurma becerilerinin geliştiği bir yöntemdir. Bu yönteminin kullanılması öğrenmenin kalıcılığı açısından önemlidir. Çünkü öğrendiklerini konuşarak uygulamaya dönüştüren öğrenciler daha kalıcı bir öğrenme elde ederler. Buluş yoluyla öğretim stratejisinde ve kavrama düzeyindeki davranışların kazandırılmasında kullanılabilir. Öğrenci merkezlidir. Etkileşim önemlidir. öğrenciden etkilenir.
Öğrenci
öğretmenden
öğretmen
Temel bilgiye sahip olunmalıdır. Anlaşılmayan noktaları ortaya çıkarmak ve bilgiyi pekiştirmek için kullanılır. İşiterek ve söyleyerek öğrenme temellidir. Arkadaşlarının görüşlerine saygı duymayı öğretir. (demokratik tutum)
TARTIŞMA TEKNİKLERİ Büyük Grup Tartışması: Tüm sınıfın katıldığı, tüm sınıfın etkin olarak öğrenme sürecine katılmasına olanak sağlayan yöntemdir. Tek başına kullanılabileceği gibi diğer yöntemlerle de kullanılabilir. Küçük Grup Tartışması: Büyük grupların küçük gruplara bölünmesi ile oluşturulur Panel: Küçük bir grubun belli bir konuyu izleyicilerin karşısında tartıştıkları bir tekniktir. Zıt Panel: Konuları tekrar etme gözden geçirme amacı ile kullanılan bir tekniktir.
ANLATMA (ANLATIM) YÖNTEMİ Öğretmenin olay, olgu ve ilkeleri sözel olarak sunduğu, daha çok sunuş yoluyla öğretim stratejisinde kullanılan bir yöntemdir. Soyut kavramların aktarılmasında etkilidir. Daha çok dersin başlangıç ve bitiş kısımlarında öğrencilere ortak altyapı oluşturmada kullanılır. Öğrencilerin pasif olduğu, öğretmen merkezli bir yöntemdir. İşiterek öğrenme temellidir. Not alma becerisini ve dinleme alışkanlığını kazandırır.Laf salatasını (verbalizm) önlemek için planlama iyi yapılmalıdır.Anlatım süresi iyi ayarlanmalı, beden dili ve ses tonu etkili kullanmalıdır. Sınırlılıkları 1234567-
Öğrencilerin öğretmenle fikir alışverişi yapma şansı yoktur. Ezbere teşvik eder. Sadece bilgi düzeyindeki hedef davranışların kazanılmasında etkilidir. Derli toplu yapılmazsa; öğretmen ortama hakim olmazsa hedeften sapılır, konu dağılır. İyi anlaşılmayan noktalar açığa çıkarılamaz. Bireysel farklılıkları dikkate almaz. Dönüt-düzeltme yapmak için uygun değildir, her zaman yapılamayabilir. İşiterek öğrenme güçlüğü çekenler için uygun değildir.
Anlatım ve sunuş stratejisi çoğu zaman aynı kavrammış gibi algılanır. Anlatım, bilgilerin sözel sembollerle ifade
Sempozyum: Bir konu ile ilgili iki ya da daha fazla kişinin katıldığı grup tartışma tekniğidir. Sempozyuma katılan konuşmacılar konularına hâkim olmalıdır. Oturumlar şeklinde gerçekleşir. Bildiri ya da tebliğ sunulur. Resmi bir havada gerçekleşir. Bilimsellik son derece önemlidir. Kollegyum: Panele oldukça benzeyen ancak paneldekinin aksine 2 farklı panel grubunun yer aldığı tekniktir. Birinci grup uzmanlardan ikinci grup ise öğrencilerden oluşur. Öğrenci grubu konuyu sunar ve uzman gruba sorularını yöneltir. Münazara: İki farklı düşünceyi savunan grubun diğer öğrenciler karşısında konuyu savunmalarına dayalı olarak uygulanan tekniktir. Beyin Fırtınası: Eleştiri ve yargılama olmaksızın bir konu üzerinde düşüncelerin söylenmesine, yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkarılmasına yarayan bir tekniktir. Görüş Geliştirme Tekniği: Belirgin çelişkiler ve kutuplaşmış tutumlar içeren konuların öğretiminde kullanılan bir tartışma tekniğidir. (İleride detaylı olarak verilmiştir.) Forum: Değişik görüşlere sahip iki ya da daha fazla konuşmacının belli bir konuda geniş bir kitleye uzman bilgisi aktarması ve daha sonra da dinleyicilerden gelecek sorulara cevap vermesidir. Açık Oturum: 3-5 kişilik bir grubun bir başkan yönetiminde belli konularda fikir ve görüşlerini sırayla dinleyicilere aktardıkları tekniktir. Vızıltı Grupları: Vızıltı grupları çeşitli şekillerde oluşturulur. Örneğin vızıltı 22’de iki öğrenci bir konu üzerinde ikişer dakika
konuşur. Vızıltı 66’da ise, altı öğrenci aynı konu üzerinde altışar dakika tartışır. Vızıltı gruplarında önemli olan belli bir öğrencinin belirli bir süre bir konu üzerinde tartışması ve sonunda varılan kararların açıklanmasıdır. Bu tür grup tartışması 4’le 36 dakika arasında sürebileceği için vızıltı gruplarına “kısa süreli tartışma grupları” da denilmektedir. Fikir Taraması: Kısa süreli tartışma grupları türünden olan fikir taramasında 4-9 kişiden oluşan gruplarda belli bir konu üzerinde 5- 10 dakika konuşulur. Burada önemli olan husus, yaratıcı düşünce ve soruna değişik çözümler getirmektir. Brifing: Resmi ya da özel kurumlarda yöneticilere ya da dinleyicilere kurum ve işletme ile ilgili verdikleri özel bilgi sunumudur. Workshop (Çalıştay yönetimi): Küçük bir grubun belli bir yerde kısa bir sürede toplanarak belli konular üzerinde çalışarak, tartışarak problemlere çözüm ürettikleri veya ortak karar aldıkları bir tekniktir. Çember: Bir başkan, bir sekreter ve bir süre ayarlayıcısı belirlendikten sonra herkese 1 dakika süre verilerek çember şeklinde oturtulmuş 15 kişinin sırayla söz alması esasına dayanır. Akvaryum: Çember tekniğinin iç içe iki çemberle uygulanmasıdır. İçteki çemberdekiler tartışır, dıştakiler onları izler. Zaman zaman dıştakiler içtekilere soru da sorar. Bu teknik dıştaki öğrencilerle içtekilerin yer değiştirmesine de olanak tanır. Bir grubun samimi havada derinlemesine bilgi verdikten sonra dinleyicilerin sorunlarını yanıtlaması paneldir. Sadece soru sorulan kısmı sorulacak olursa bu forumdur. Bazı kaynaklara göre ise kollegyum ile zıt panel aynı şeydir. Aslında ortak noktalar çoktur. Her ikisinde de iki grup vardır. Kollegyumda sınıfın önündeki gruplardan biri öğrencilerden diğeri uzmanlardan oluşur, öğrencilerden oluşan grup uzmanlardan oluşan gruba soru sorar. Zıt panelde sınıf ikiye ayrılır. Bir grup soru sorar diğeri yanıt verir.
ÖRNEK OLAY YÖNTEMİ Kullanımı Örnek olay, gerçek yaşamda karşılaşılan bir olay, durum ya da konunun içindeki problemlerin sınıf ortamında tartışılarak çözülmesi yoluyla öğrenimin sağlanması ve problem çözme becerisinin kazandırılmasında kullanılır. Öğrencilere bir konuyu ya da beceriyi kazandırmak ve o konuda uygulama yaptırmak amacıyla kullanılır. Böylelikle önceki öğrenmelerin transferi de sağlanır. Bu yöntem, daha çok buluş yoluyla öğretmede ve kavrama düzeyindeki davranışların kazandırılmasında kullanılır. Bütün sınıf ya da küçük gruplar olarak çalışmaya başlamadan önce, olayın herkes tarafından doğru anlaşılması sağlanmalıdır. Olayın nedeni, nasıl olduğu ve sonuçları tartışılmalı, daha sonra alternatif çözüm önerileri üzerinde durulmalıdır.
olay öğretmen tarafından sınıfa getirilebileceği gibi, öğrencilerin çevrelerinde yaptıkları gözlemler sonucunda da düzenlenebilir. Özellikleri
Öğrenci merkezlidir. Öğrenciler, öğrendiklerini, bildiklerini ve kavradıklarını gerçek bir durumda kullanma ve uygulama şansı bulurlar. Bir problem çözmeyi öğretir(Bir sorunu çözmeyi, analiz edip sonuca ulaşmayı öğretir.) Görerek, işiterek ve söyleyerek öğrenmeye olanak tanır.
Yararları Öğrencilerin konuyla ilgili olarak bilgileri uygulamada kullanabilme yeterliliği geliştirmelerini sağlar. Öğrencilerde eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerisi gelişir. Öğrencilerin çevrelerinde süregelen olaylara karşı duyarlılıkları da gelişir. Öğrencilere öğrendiklerini kullanma ve bir problemi çözmeyi öğretir. Sınırlılıkları Dersin hedefleri çerçevesi dışına çıkılabilir (Böyle bir durumda öğretmen hedeften sapılması önlemeli ve konunun dışına çıkılmamasına özen göstermelidir). Öğrenciler temel bilgilere sahip değilse çözüm üretemezler. Kalabalık gruplarda etkili olarak kullanılamaz.(Kalabalık sınıflarda öğrenciler gruplara ayrılmalıdır). Öğrenci mevcudunun fazla olduğu durumlarda tüm sınıfın katılımıyla örnek olay yöntemini uygulamak zordur. Böyle bir durumda öğrenciler dört ya da beş kişilik gruplara ayrılarak örnek olay uygulaması yapılır. Gruplarda Yapılan Örnek Olaylarda İzlenen Aşamalar 1- Her gruba aynı ya da farklı örnek olay yazılı olarak sunulur. 2- Grupların çalışmaları sırasında öğrenci soruları yanıtlanır. 3- Yönlendirici sorular sorulur. 4- Grup olarak alternatif çözümler üretmeleri istenir. 5- Her gurubun çözüm yollarının bütün sınıfa sunulması sağlanır. 6- Büyük grup tartışması yapılır. Tartışma sonunda önerilen çözüm yolları tahtaya yazılır.
GÖSTERİP (ÖRNEĞİNİ GÖSTEREK) YAPTIRMA Öğrenciye ne yapılacağının söylenmesinin yetersiz kaldığı, nasıl yapılacağının da gösterilmesi gerektiği durumlarda kullanılır. Bir işlemin uygulanmasını, bir sürecin işleyişini, bir araç gerecin çalıştırılmasını önce gösterip açıklama (açıklayarak gösterme) sonra da öğrenciye alıştırma ve uygulama yaptırarak öğretme yoludur. Kullanımı
Sınıf mevcudunun fazla olmadığı durumlarda bütün sınıfın katılımı ile yapılacak örnek olay incelemesinde;
Bu yöntem daha çok uygulama düzeyindeki davranışların ve psikomotor becerilerin kazandırılmasında kullanılır. Öğrenci katılımının zorunlu olduğu durumlarda kullanılır.
1-
Gösterip yaptırma yönteminde kazandırılacak beceriler öncelikle öğretmen tarafından gösterilip açıklanmalıdır.
2345-
Örnek olay yazılı olarak öğrencilere sunulur. Öğrencilere çoğaltılmış materyal olarak verebileceği gibi,tepegöz ya da data show ile öğrencilerin görmeleri sağlanabilir. Öğrencilerin soruları varsa yanıtlanır. Yönlendirici sorular sorulur. Alternatif çözümleri üretilir. Yeni çözüm önerileri dikkate alınarak örnek olayın öğrenciler tarafından yeniden yazılması istenir.
Tek çözüm yolu olan olaylar sınıfa getirilmelidir. Çünkü öğrencilerden alternatif çözümler üretmesi beklenir. Örnek
Bu aşamadan sonra öğrenciye yeterli zaman ve tekrar olanağı verilmelidir. Kullanılacak araç-gereçler ve materyaller önceden öğretmen tarafından hazırlanmalıdır. Öğrencilerin hepsinin gösteriyi görüp izleyebilecekleri bir ortam hazırlanmalıdır. Gösteriler sırayla ve aşamalı olarak gerçekleştirilmeli, bir beceri tam anlaşılmadan diğerine geçilmemelidir. Öğretmen
öğrenciye alıştırma ve uygulama yaptırarak öğretirken öğrencilerin hataları anında düzeltilmelidir. Özellikleri İşlemin uygulanmasını, bir araç gerecin çalıştırılmasını gösterme ve açıklama öğretmen merkezli; alıştırma ve uygulama yapma işlemi öğrenci merkezlidir(Hem öğretmen hem öğrenci merkezlidir. Tıp fakültesinde yaraya dikiş atma hedefine ulaşmak isteyen bir öğretim üyesinin sınıfa bir kadavra getirip bir yarayı kendisi öğrencilerin önünde dikerken öğrencilere nasıl dikiş atıldığını anlatarak açıklaması ardından da öğrencilerden diğer yaraları dikmelerini istemesi bu yöntemin uygulanmasına örnektir. Yararları Yaparak yaşayarak öğrenme temelli olduğu için kalıcı öğrenmeler gerçekleşir.
Araştırma, iş birliği içinde çalışma ve üst düzey düşünme becerilerini geliştirir.
Problem çözme sürecini ve bilimsel yöntemi kullanarak konular üzerinde çalışılır
BİREYSEL ÇALIŞMA YÖNTEMİ Kullanımı
Araştırma yoluyla öğretime uygun durumlarda
Bilişsel alanın uygulama, analiz ve sentez basamaklarındaki davranışların kazandırılmasında
Öğrenci kendi başına bir konuyu öğrenmek istediğinde veya kendi başına çalışma yapmak istediğinde
Bireyin konuyu yaparak yaşayarak öğrenmesinde
Özellikleri
Öğrenci merkezlidir.
Öğrenciler birçok duyu organını kullanma olanağı bulur. Bu nedenle etkili öğrenmeler gerçekleşir.
Öğrenci, yaparak ve yaşayarak öğrenir.
Öğrenciler öğrenme durumlarını kendilerine göre ayarlar.
Psikomotor (devinişsel)becerilerin ve uygulama düzeyindeki davranışların kazanılmasında en uygun yöntemdir
Öğretim, öğrencinin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerine uygun olarak gerçekleşir.
Sınırlılıkları Çoğu zaman araç-gereç kullanımı zorunludur. Maliyetlidir. Zaman alıcıdır. Her bir öğrencinin uygulama yapması gerekliliğinden kalabalık gruplarda etkili olarak kullanılamaz.
PROBLEM ÇÖZME YÖNTEMİ Bir problemin öğrenciler tarafından çözümüyle gerçekleşir. Problem çözme bir yandan kuramsal bilgilerin uygulanmasını gerektirirken, diğer yandan öğrencilerde problem çözme becerilerinin gelişmesini sağlayan öğrenci merkezli bir yöntemdir.(Probleme dayalı öğrenme yaklaşımına dayanır.) Kullanımı Problem çözme yöntemi bir problemin çözümünde, genelleme ve sentez yapmada kullanılır. Araştırma yoluyla ve buluş yoluyla öğretim yaklaşımlarında, bilişsel alanın uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme düzeyindeki davranışların kazandırılmasında kullanılır.
PROJE YÖNTEMİ Kullanımı
Araştırma yoluyla öğretimde davranışların kazandırılmasında
Bir konunun öğretiminde doğrudan bir uygulama olarak değil ancak bu öğretime destek amacıyla
Bireysel ve grupla öğrenmeye ve okul ile gerçek hayat arasında bağ kurulmasına önem verildiğinde
Disiplinler arası çalışmalarda
Süreç boyunca çalışmalar önemli görüldüğünde
ve
üst
düzey
Özellikleri
Sınıf içinde ve dışında yürütülür.
Öğrenciler bireysel ya da gruplar halinde kendi ilgi ve isteklerine göre konu seçerler.
Öğretmenin rehberliğinde serbest çalışmalar yapılır.