Solacik O S Solacik O S

  • November 2019
  • PDF

This document was uploaded by user and they confirmed that they have the permission to share it. If you are author or own the copyright of this book, please report to us by using this DMCA report form. Report DMCA


Overview

Download & View Solacik O S Solacik O S as PDF for free.

More details

  • Words: 2,780
  • Pages: 8
sol a ç ý k f a n z i n

ENDÜSTRİYEL FUTBOLA H AY I R !

ağustos 07 / özel sayý

2

Solaçık Dergisi Ücretsiz Özel Sayısı Ağustos 2007 İmtiyaz Sahibi Tarkan Kılıç S o r u m l u Ya z ı i ş l e r i M ü d ü r ü Hüseyin Mete Aksoy Adres Talatpaşa Mahallesi Gazhane Yolu Caddesi No:16/4 Okmeydanı - İstanbul Baskı İletişim Basım Yayın Ltd. Şti. Tel: 02165419878 Yerel Süreli Yayın

Fanzinden dergiye, solaçık Kısıtlı imkanlarla, daha önce iki sayı çıkan ‘solaçık fanzin’, bundan böyle künye sahibi bir dergicik olarak yayın hayatını sürdürecek. Siz Barışarock katılımcıları arasında da futbola gönül verenler olduğunu biliyoruz. Hayata soldan baktığımız gibi, futbola da soldan, muhalif bir bakışın mümkün olduğuna inanıyor, iki yıla yakın süredir farklı renklere gönül veren futbol tutkunlarını bir araya getiriyoruz. Şimdiye dek, ‘Futbol kitlelerin afyonudur’ klişesini tekrarlaya

tekrarlaya, geniş kitleleri etkisi altına alan futbolun, milliyetçi faşizan anlayışların at koşturduğu koca bir alan haline gelmesine seyirci kaldık. Şurası bir gerçek ki, futbolu seviyoruz. Madem, öyle ya da böyle bu işe zaman ayrıp kafa yoruyoruz, neden bizim gibi olanlarla bir araya gelmeyelim? Neden hayatın her alanında olması gerektiği gibi, futbol bezirganlarının da tekerine çomak sokmayalım? forzalivorno.org

solaçık fanzin / Özel Sayı 2007

3

forzalivorno manifestosu 1. Forzalivorno, endüstriyel futbola karşı gelişen bir taraftar hareketidir. Paranın egemenliğinin sporun ruhunu zedelemesine karşı çıkar. Taraftarları müşteri olarak gören yaklaşımların karşısındadır. Her alanda sporun endüstirileşmesine karşı muhalefet ederek amatör ruhu ve yerelliği savunur! 2. Forzalivorno sporda ve yaşamın her alanında ırkçılığa ve her türlü din, dil, ırk, cinsiyet ayrımına karşıdır. Toplumdaki yaygın milliyetçi reflekse karşı ödünsüz bir kardeşlik çizgisini savunur. "Öteki"leştirilerek dışlanan gruplara yönelik, mikro düzeyde de olsa her türlü ayrımcılığa karşı durmayı, yaşamsal bir önemde görür. 3. Forzalivorno, dili, söylemi ve duruşuyla sporda şiddeti körükleyen egemen anlayışı reddeder. Taraftarın her şeyden önce "güzel futbola" taraftar olduğunu bilerek, futbol endüstrisinin suni bir şekilde körüklemeye çalıştığı gerilimlere karşı, renklerin kardeşliğini savunur. Futbolu çirkinleştirmeyen rakibini alkışlama erdemi gösterenlerin forumu olma iddiasındadır. 4. Forzalivorno, takım tutmayı mutluluk

sayar; fakat tutulan takımın kutsanmasını reddeder! Taraftarizmin körleştirdiği mevcut taraftar profiline karşıdır. Taraftar gruplarının kendi forumlarına, kendi çevrelerine hapsolmuş tek yanlı bakış açısına karşın, farklı takım taraftarlarının birbirlerini anlayıp ortak hareket edebilecekleri zeminleri yaratma misyonunu üstlenmiştir. Tüm üyelerinden de bu çabayı destekleyecek bir performans beklemektedir. 5. Forzalivorno, savunduğu amatör ruhla değer üretimini esas sayar. Bir arada olmanın getirdiği güçle üretkenliği çoğaltmayı ve adilce paylaşmayı savunur! 6. Forzalivorno, futbolda ve sporun tüm alanlarında bahis ve şikenin karşısındadır. 7. Forzalivorno spor yapma hakkını savunur. Bu amaçla spor salonlarının, pistlerin ve sahaların halkın kullanımına açılmasını talep eder. 8. Forzalivorno, sporcuların haklarını bilmek ve savunabilmek için sporcu sendikalarının kurulması düşüncesine destek verir.

4

Neden futbol? ‘Kapitalizmin saldırganlık konusunda sınırı yok hani; bu yüzden kapitalizme kafa tutan politik duruşun da sınırları olmamalı. Bu yüzden yukarıda saydığım nedenlerin yanı sıra zaten sağdan yeterince darbe yemiş –ki bu nedenle apolitik bir kisve altında uyku tulumuna dönmüş- futbolda ‘yegâne amaç’ olarak değil de, ‘aynı zamanda’ bir amaç olarak tribünlere muhalefetin yayılabileceğine inanıyoruz.’ Bugünün modern dünyasında bireyselliği elinden uçup gitmiş bizim zavallı insanın, "hey, ben de buradayım" diyebilmesinde spor (özelde de futbol) ne gibi bir yer tutar? Olayı bir örnekle açıklayayım: bizim kafayı yemiş ya da yemiş gibi görünen, kalleş ama kalleşliğiyle var olan kapitalizmin beden yaklaşımı nedir? Zayıflayın! Zayıflayın! Ve yine zayıflayın! Ama bir yandan da yiyin, için, hep yiyin, hep için! Sonra şişmanlayın! Daha çok şişmanlayın! Ardından şu ürünlerle ve de şu aktivitasyonlarla tekrardan zayıflayın! Yine zayıflayın! Ama yerken de, yemezken de hep para verin! Her haliyle önünüze “bizim tarafımızdan” sunulmuş seçenekleri (tabii para harcayarak) değerlendirin! Paradoksal döngü... Ama para kazandıran bir döngü…Beden, kapitalizm için harbiden de çok ciddi bir yatırım aracı ve de nesnesidir. Çünkü insan için beden, onun dünyaya açıldığı penceredir. Bütün hassaslığı ve hazzı, beden üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunu bilen ve gören kapitalizm, insanın hassasiyetinin temeli üzerinde istediği gibi oynuyor, eğiyor, büküyor... Ve bir de zayıf olanı kutsayan bir mekanizmayla var olanın üstüne gidiyor. Bedenler için son erek olarak zayıflık gösteriliyor; ama bir yandan da zayıflar için şişmanlık da bir tehlike olarak gösterilerek (güya) tehlikenin ağırlığı devamlı insanların üstüne yıkılıyor. Dedim ya, sırtını paradoksa dayamış bir kazanç kapısı... Şimdi futbola dönelim, bir anı: çocukken ve şişman arkadaşlarımızla acımasız bir şekilde dalga geçerken yaptığımız bir maçta karşı takımda "şişman" birisi vardı. Umursamadık. Dalga geçtik; "Şişkoyu kim tutuyor?" "Pabucum bile ona tenezzül etmez," gibisinden... Maç başladı. 10 fark yedik. 12-2… Sekiz golü güya pabucumun bile tenezzül etmediği şişman karakter atmıştı. Cüsse olarak bize fark atıyordu, bizim kadar koşmuyordu. Ama takımla harika bir ahenk

oluşturmuştu. Belki birebir bir maçta onu yenerdim, ama takım olarak o günün koşullarında hangi takımı çıkarsak bizi perişan ederlerdi. Anlatmak istediğim şu: kişinin bedensel bütün farklıları, aslında sporun içinde eriyebiliyor. Özellikle de futbolda. Birçok kısa boylu arkadaşımın bana futbol dersi verdiğini hatırlıyorum. Çünkü sporda şöyle bir ilke var: fiziksel farklılığın ne olursa olsun, hatta sınıfsal/kültürel/etnik/dinsel farklılığın ne olursa olsun, sabit bir amaca yönelik kolektif bir şekilde mücadele edilebilir. Ve bunu yaparken de zevk alınabilir. Ve bunu yaparken de bütün seçenekler belli bir parasal engel olmaksızın ortaya koyabilir… İşte bu yüzden sporu ve futbolu seviyoruz. .

Neden forzalivorno? Hal böyleyken, futbolun bu yanına uyanmış bizler, İtalya’nın kızıl rüzgârlarla biçimlenmiş politik tribünü Livorno’yu bir ilham kaynağı olarak kendimize aldık ve kafamıza bir soru takıldı: bu işi ülke tribünlerine de yayabilir miyiz? Sadece sevginin ötesinde tribünlere muhalefet de sızdırılabilir mi? Biraz ilerledikçe aslında dünyada böylesi birçok tribünün varlığını sevinçle öğrendik. (St Pauli, Liverpool, Schalke, Marsilya, Boca Juniors, vs…) Kapitalizmin saldırganlık konusunda sınırı yok hani; bu yüzden kapitalizme kafa tutan politik duruşun da sınırları olmamalı… Bu yüzden yukarıda saydığım nedenlerin yanı sıra zaten sağdan yeterince darbe yemiş –ki bu nedenle apolitik bir kisve altında uyku tulumuna dönmüş- futbolda “yegâne amaç” olarak değil de, “aynı zamanda” bir amaç olarak tribünlere muhalefetin yayılabileceğine inanıyoruz. Futbolun her türlü ayrımcılığa kafa tutan yapısına duyduğumuz sevginin de itkiselliğiyle kolları sıvadık ve forzalivorno.org adresinden ulaşılabilen sitenin “sözde” sanal yapısı etrafında toplandık… Az gittik uz gittik ve Türkiye’de de bir sol tribün anlayışı olabileceğini insanlara anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz. Nechaiev

Çocukken ben bir zamanlar.. Evimizin karşısında ki patlıcan tarlasında arkadaşlarımla oynadığım, mülkiyetini dengesiz cep harçlıklarımızın eşit ağırlıkta paylaştığı sibobu hava kaçıran meşin top var ya hani?.. İşte onu..

Topumu geri istiyorum! Formamı geri istiyorum.. O sibobu hava kaçıran meşin topu istop ettiğim zaman, çocuk göğsümde orlon örgüsünün kıpkızıl izler bıraktığı, terimi emeceğine teşvik eden ve sırtında filanca memleketin plaka numarasının ya da falancanın uğurlu rakamının değil ama oynadığım mevkiin ne olduğunu anlatmayı becerebilen tek bir numaranın yazdığı etiketsiz,logosuz, pazar işi forma var ya?.. İşte onu.. Heyecanımı geri istiyorum.. Hani yeteneklerimizin yetmemesine karşın, top tekniği yüksek sahte mahalle yıldızlarının işbirliği yaparak karşımıza çıkardıkları besili takımı, “top benden bir an önce gitsin” kaygısıyla ayağa pas yapa yapa yendiğimiz zaman farkına vardığımız gariban dayanışmasının benzersiz heyecanı var ya?.. İşte onu.. Kavgalarımı geri istiyorum.. Ne yaparsan yap ama gücün yetmez de yenilginin hazımsızlığı ve çaresizliğin hain dürtüleriyle sert girdiğin karşı takım oyuncusuyla küfürleşerek toz toprak yuvarlandığın kavgalar var ya?.. İşte onu.. Gazozomu geri istiyorum.. Maç bittikten sonra terinle birlikte soğuyan öfkenin yerini hızla doldurmaya başlayan utanç ve pişmanlığını da soğutmak için az önce kapıştığın karşı takım oyun-

cusu kardeşinle, mahalle bakkalının boş kasaları üzerinde içtiğin sade gazoz var ya?.. İşte onu.. Ayakkabılarımı geri istiyorum.. Bir zamanlar, top oynayan halk çocuklarının ortak sponsoru olan, hepsi aynı model, hepsi sadece siyah ve ilk bayram geçtikten sonra istisnasız hepsinin burun derileri top tepmekten aşınmış, Sümerbank’ın taş gibi ayak vuran ayakkabıları var ya hani?..İşte onu.. Ve…Oyunumu geri istiyorum.. Adı her ne kadar ayaktopu olsa da kendisi bir zamanlar bizzat elişi olan, teşhiri için besili desteklerin, devasa arenaların değil, henüz imar planı yapılmamış arsaların yeterli olduğu; aidiyetinin holding defter-i kebirlerinin aktifinde değil, bizzat taşıdığı bedenlerin yüreğinde kayıtlı olan kasların işlediği elişleri var ya?.. İşte onu.. Topumu aldınız…Formamı aldınız.. Heyecanımı aldınız.. Kavgalarımı aldınız.. Gazozomu aldınız.. Ayakkabılarımı aldınız.. Oyunumu aldınız.. Ama birşeyi unuttunuz. Onu size asla söylemeyeceğim; Asla öğrenemiyeceksiniz ne olduğunu.. Sadece ve sadece zamanını bekleyin. Zamanı gelince göreceksiniz.. Hakan Kirezci (SokakMobilyası)

6

forzalivorno.org nedir? Anka ajansının Forzalivorno ile yaptığı röportaj, takip eden günlerde bir çok gazetede ajans haberi olarak yer aldı. Röportajı, bilgilendirici olması bakımından bu özel sayıya koyuyoruz. Umarız bizi tanımanızda katkısı olur ForzaLivorno.org ne zaman kimler tarafından kuruldu ? 4 Şubat 2006 tarihinde mamalak tarafından kuruldu. Daha sonra katılan üyelerin emekleriyle kurumsal bir yapıya doğru evrildi. Böyle bir platform kurmaktaki amacınız neydi ? Sadece türkiyede değil, dünyada her alanda gerçekleşen endüstriyelleşme, futboluda egemenliği altına sokmuş ve tam anlamıyla endüstriyelleşme sürecini gerçekleştirmiştir. Bu hızlı ilerleme -ya da gerilemekarşısında futbolseverlerin de “birleşmesi” gerekmekteydi. Renk ayrımını esas almayan bir kitlenin bireyden genele değil, genelden bireye doğru ilerleyen bir gelişme sağlaması için kuruldu forzalivorno. Burda yapılan ve daha da yapılması istenen asla italyan liglerinde bir gelişim sağlamak değil, tamamen kendi tribünlerimizde barışçı ve kardeşçe kitleler oluşturmak çabasıdır. Ve bunu biz gerçekten çok farklı takım taraftarları olarak birlikte yapmaya çalışıyoruz. Bu çabamızda Livorno takımı kullandığımız bir simgedir. Çünkü Livorno endüstriyel futbol anlayışı karşısında direnen ve her sene şike iddialarıyla çalkalanan, mafyanın büyük etkisinin olduğu, fabrika gibi çalışan 20 takımın yarıştığı İtalya serie A liginde azımsanmayacak başarılar kazanan bir takımdır. Takımın kaptanı Lucarelli Livornolu bir işçinin çocuğudur, kendisine getirilen milyon dolarlık teklifleri elinin tersiyle itip Livorno’da oynamaya devam etmektedir. Bunlar Endüstriyel Futbola indirilmiş darbelerdir. Şu anda aktif kaç üyeniz var ve ulaşabildiğiniz toplam insan sayısı nedir ? 3000′e yakın toplam üye sayımız var. Fakat bu sayı yakın gelecek zamanda geçmiş dönemlere göre daha hızlı artacaktır. Hayata belli bakış açılarında olan her insanın özlediği ve mutlaka hayallerinde bir yerlerde kalmış olan istekleri yaratmak için uğraşıyor forzalivorno. Salt sohbet ya da futbol konulu olmadığı için de “bizden” kitlelere hitap ediyor. Üniversitelerde, okullarda, alanlarda, kitlelerin seslerini duyurması gereken her yerde forzalivorno mevcut oluyor ve bu da ulaşılan toplam insan sayısını nitelikli olarak arttırıyor.

Üyelerinizin profili hakkında kısaca bilgi verir misiniz ?(Eğitim durumları, maddi durumları, Türkiye’de hangi takımın taraftarı oldukları vs..) Tabii ki değişik yaş ve eğitim seviyesinden bir çok üye var fakat üniversite öğrencisi ağırlıklı bir site olduğu söylenebilir. Maddi durum konusunda ülke şartlarından pek de farklı bir yerde olamayacağımız ise aşikar. Forzalivorno’nun en renkli olduğu nokta ise tam olarak hangi takımları tuttuğumuz. “Büyükler” olarak nitelendirilen takımların dışında “anadolu kulüpleri” olarak adlandırılan takımların taraftarları da küçümsenmeyecek sayıda. Yapılan bilgi alışverişleri ve tribünlerdeki son durumların karşılıklı öğrenilmesi, gelişim açısından büyük bir etkendir. Zaten ilerleyen süreçte de farklı şehirlerden bir çok tribünde “bizden” izler görmekte mümkün olacaktır. Üyeleriniz, kendi taraftar kitlelerini Livorno’da olduğu gibi harekete geçirmek üzere çalışıyor mu ? Livorno gibi çalışıyor olduğumuzu söylemek tabii ki tam olarak doğru olmaz. Fakat Beşiktaş-FenerbahçeGalatasaray taraftarlarının fazla olması, bu takımların kendi taraftarları arasında bir birliktelik olmasına da neden oluyor. Bu çerçevede de bu 3 takımın “endüstriyel futbola karşı” olan taraftar forumlarının forzalivorno ile ilişkileri mevcut. Bu ilişkiler de gözle görülür hızda tribünlere ve dolayısıyla medyaya yansıyor. Bunda forzalivorno’nun etkisi olmadığını söylemek yanlış olur. Ne gibi etkinlikleriniz var ? Süreç bizi belirlenen amacın ötesinde daha da yakınlaştırdığı için daha ilk günlerden itibaren ortak hareket ilkelerimiz ortaya çıktı. Bu da tabii daha önce bahsettiğimiz “ulaşılabilen insan sayısı”nda etkilidir. İlk başta kendi t-shirtlerimizi bastırdık. Bu süreçte dünyanın değişik yerlerindeki ve İtalya’daki Livorno taraftarları ile irtibata geçtik. Her şehirde buluşmalar düzenledik. Bu buluşmalar “sanal alem” tabirinin yok olmasına ve somut adımlar atılmasına neden oldu.

solaçık fanzin / Özel Sayı 2007 Farklı şehirlerdeki dostlarımızla irtibata geçildi. İtalya’dan B.A.L taraftarı bir üyemiz var. Bu sayede Livorno ile daha yakın ilişkiler gerçekleştirdik. Belki yakın bir zamanda Livorno tribünlerinde bizden pankartlar yer alacaktır. Bunun yanında güncel konularda da bazen forzalivorno ismiyle bazen ise ismin kullanılması doğru olmayan yerlerde bulunduk. Behiç Aşçı ve Savaş Kör ziyaretleri gerçekleştirildi. Hrant Dink’in cenazesinde ise isimsizdik. sloganlar ile. Geçen günlerde 1. yılımızı kutladık. Yine yakın zamanda Livorno formalarımız ile alanlarda bizleri görebilirsiniz. Ayrıca “Sol Açık” ismiyle bir fanzin çıkardık . Yüzlerce kişiye ulaştırdık. Bu fanzinde Tribünleri, Futbolu ve Solu tartışmaya çalıştık. Şimdi 2. sayı için koşturuyoruz. Mart ayında da bir söyleşi yapmayı planladık. Söyleşinin katılımcılarını ve tarihini sitemizde yayınlayacağız. Futbol, Tribün ve Sol üçlüsünün ayrı ayrı ve birbirleriyle ilişkileri açısından derin bir şekilde incelenmesini düşünüyoruz. Dink cinayetinden sonra tribünlerde milliyetçi dalganın hızla yükseldiğini gördük, bu konuda forzalivorno’nun tavrı nedir? Her konuda olduğu gibi tribünlerde de yükselen milliyetçi dalgaya karşı forzalivorno birlik içinde mücadele etmektedir. Sporun, hayatın her alanında olduğu gibi barışçı yanını çıkarmayı istiyoruz. Bunun için de oluşacak şovenist akımlara karşı tutumumuz bellidir ve marşlarımız, pankartlarımız olacaktır. Zaten Dink’in cenazesinde Hepimiz Ermeni’yiz sloganlarımızla yerimizi aldık. Tribünlerin yapısının toplumun genel yapısından farklı olmadığını düşünüyoruz. Toplum içinde son yıllarda yüksel(til)en bir şovenizm var. Bu şovenist havanın tibünlere yansıması çok normal. Bu nedenle sadece tribünlerde değil, hayatın her alanında şovenizme karşı mücadele ediyoruz. Çoğu kesim, futbol gibi kitlesel bir spora politika bulaştırmanın yanlış olduğunu düşünüyor. Siz, tribünlerde ırkçı tavırlar sergileyen insanlarla aynı kefeye konmaktan çekinmiyor musunuz? Öncelikle spora siyasetin bulaştırılmaması gerektiğini düşünen bir kitlenin kalıp kalmadığını adüşünmek gerekir. Bizim var olma amacımız zaten tribünlerin neredeyse tamamını ele geçirmiş olan milliyetçi ve sekter tribün holiganlarıdır. En basit bir güncel olay tribünlere siyasi mesaj olarak karşı olduğumuz kitle tarafınca gözler önüne sergileniyor zaten. Medyanın tutumu da bunu etkileyince sporun kitlesel yönünün siyasi kitleselliğe dönüştüğü ortaya çıkıyor. Ayrıca ırkçılığın karşıtı olmak da sporda kitleselliğin sağlanmasına neden olup, siyasi kutuplaşmanın önüne geçer.

7

Forzalivorno, çeşitli etkinliklerle mottosunu topluma yaymaya çalışıyor. ‘Futbola sol’dan bakış Paneli’ de, geçtiğimiz Nisan ayında yapılan ekinliklerden biri. yani sonuç olarak forzalivorno sporda kitleselliği sağlarken, belli kesimlerin elinde propaganda aracı olmaktan da kurtarmakta. Zaten futbola siyaseti karıştırmayalım gibi söylemler saçma, siyaset hayatın her alanındadır. Yurtdışındaki Livorno taraftarlarıyla bir ilişkiniz, bağınız var mı? İlişkimiz var, üstelik bir tane türkçe bilen İtalyan Livorno taraftarı var. Onunla çok sık görüşüyoruz. Hatta onu bir kere İstanbul’da ağırladık. İlişkide olduğumuz sadece Livorno taraftarları değil. Konuştuğumuz Celtic ve AEK taraftarları da var. Sizce Türkiye’de de, Livorno’da olduğu gibi bir futbol takımı ve taraftarı ortaya çıkar mı? Bunun için gerçekten çok uzun bir süreç şart. Zaten öncelik olarak biz tribünlerimizde yenilikler yapmayı istiyoruz. Bu yenilikleri bir çok tribün daha yaşamadığı için zor bir geçiş olacaktır bizim için fakat farklı renklerin ortak mücadelesi vermesi bizi güçlü kılmakta. Türkiye’de bir Livorno yaratmak belki zor olur fakat Türkiye’deki takımlarda Livorno taraftarı gibi düşünen zaten binlerce kişi şu an da var. Ve artıyor. ForzaLivorno adına mamalak ve vladimir

Lucarelli de solaçık okuru “Milyon dolarlarınız size kalsın” diyerek kalbimizde taht kuran Cristiano Lucarelli, sezon sonunda Lucescu’nun Shaktar’ına transfer oldu. Bu transfer önceleri büyük şaşkınlık yaratsa da, Luca’nın transferinde bile Livorno için çabaladığını daha iyi anladık. Kulübe kazandırdığı önemli miktarda para ile Luca, Livorno’nun Seria A’da kalmasına, gidişiyle de de büyük katkı sağlamış oldu. Selam olsun Curva Nord’un asi çocuğuna

Solaçık Livorno temsilcisi Aldo Dayı, gelişmeleri haber merkezimize şöyle aktarmıştı; Dun aksam televisyonda Lucarelli bir aciklama yapti. ‘Evet’ dedi, ‘O kadar paraya hayir soylemek yazik idi. Benim ailem icin ve Livorno icin evet dedim, ben Livornolu im, Livornoda yasiyorum ve yasacam, o para ile livornoya yeni is yerler yapacam, uc sene hizli gececek ve donecem, ondan sonra sizde memnun olacaksiniz.’ Artik Spinelli 8 Milyion Euro aldi, o para ile cok guzel bir takim yapabilir ve yapacak inaniyorum. Daha sonra, ajanslara aşağıdaki haber düştü;

Lucarelli'yi Lucescu kaptı Teknik direktörlüğünü Mircea Lucescu'nun yaptığı Ukrayna temsilcisi Shakhtar Donetsk, Livorno'da forma giyen İtalyan golcü futbolcu Cristiano Lucarelli ile 3 yıllık sözleşme imzaladı. Luca Toni'nin Bayern Münih'e transfer olmasının ardından Fiorentina'nın da peşinde olduğu

Lucarelli, Shaktar Donetsk'e 8 milyon avro'ya mal oldu. UEFA'nin resmi internet sitesinde de doğrulanan haberde Shaktar'ın Lucarelli'yi kadrosuna katmak için büyük bir çaba sarfettiği öne sürüldü. Cristiano Lucarelli 4 sezondur formasını giydiği Livorno'da 146 lig maçında 94 gol atma başarısı gösterdi.

gece Night Club ve casinò’ Bakalim ne yapacak, tabi adam iyi bir forvet ama bozuk kafa varsa ic bir sey yaramaz. * Genc forvet 2 tane var: Diamanti ve Volpe tabi onlar icin bu sene ilk Serie A senesi. * Passoni yerine Dhorasso aldik, Morrone yerine Loviso var ve Giannichedda gelirse tamam oluyoruz.

Umutluyuz Gidenler - gelenler Livorno temsilcimiz Aldo Dayı, Lucarelli’nin gitmesinin ardından takıma katılan yeni oyuncular hakkında da çeşitli bilgiler derledi. İşte yeni transferlerden bazıları; * Nico Pulzetti, 23 yas, Hellas Verona dan aldik, ortasaha oyniyor. * Sonunda resmi sitede haber geldi, Diego Tristan bizim dir!! "Livorno, Deportivo la Coruna gibi bir takim dir" dedi, ‘burda guzel seyler yapabilirim ve yapacam’ dedi. Internette ispanyol taraftarlar diyorlar ki ‘Tristan sadece zamparalik yapiyordu her

Adlo Dayının trasnferlere dair yorumu ise şöyle; ‘Cocuklar, gercekten bu sene takimimiz daha kuvetli oluyor bence. Tabi Lucarellisiz, ayni degil ama Spinelli iyi oyuncular aldi ve daha bitmedi. Bugun yeni bir haber cikti: Spinelli Messina dan Riganò aldi, 1 milyion Euro odedi, Riganò gecen sezon Messina ile 19 Gol atti, Lucarellidan 10 mac eksik oynadi !! Dun bir ozel mac oynadilar, Pro Sesto ile, 2 - 0 bitti. Diamanti, yeni forvet cok iyi oynadi diyorlar. Forvet olarak Rigonò dahil su an 6 tane var. Fazla bile...’

Related Documents

Solacik O S Solacik O S
November 2019 12
S O S Summary
June 2020 5
S O S
May 2020 8
O Praci S Rostlinami
November 2019 6
Alfaro, S[1].o
November 2019 12
Catalogo O-s
May 2020 3